Biz Magazin - Wien

Page 1

1

Aylık Magazin - Haber - Ekonomi - Yaşam ve elbette Viyana... Monatsmagazin - Nachrichten - Wirtschaft - Leben ... und natürlich Wien

biz magazin

YASEMİN Pincher

Jede Sprache ist eine neue Welt Sayfa 28

HASAN Aksüz Bu başarı hepimizin

Sayfa 10

AKAN Keskin

Viyana’daki işletmeleri kucaklıyoruz Sayfa 8

DR. LEYLA Alpaslan Dieser Erfolg tut uns allen gut

Sayfa 6

MEHMET Ali Çankaya Avusturya’da 35 yılımız boşa gitti

Sayfa 23

TÜRKÇE - DEUTSCH


Muhasebe Bürosu

BEZAHLTE ANZEIGE

• Firmengründung • Buchhaltung • Kostenrechnung u. Kalkulation • Unternehmensberatung für das Finanz- u. Rechnungswesen • Lohnverrechnung • Jahresabschluss/Bilanz • Arbeitnehmerveranlagung BFB Consulting KG - Bilanzbuchhaltergesellschaft A-1020 Wien, Schönngasse 15-17/ 4. Stock / Top 8 Tel.: 01 92 02 141 www.bfbconsulting.at


BİZ MAGAZIN - WIEN

biz Magazin projesine başlamanın sevinciyle okuyucularımızı selamlıyorum. Dergimizin temellerini bundan iki yıl önce attık. Sanırım başarılı da olduk. biz Magazin Viyana’daki işletmeler, işadamları ve iş yapmak isteyen kişiler için hazırlandı. Ekibimizde uzman arkadaşlarımız var. biz Magazin bundan sonra aylık periot ile yayımlanacak. İçinde genelde başarı hikayeleri ve şehre ait herşeyi görebileceksiniz. Elimizden geldiği kadar kendi yaptığımız işleri okuyucularımıza duyuracağız. Hiçbir yerden alma, kopyalama gibi bir niyetimiz olmayacak. Çok küçük bir dergi olmamıza karşın sanırım kısa zamanda tanınan bir yapıya kavuşacağız. Dergimizin içindeki haberlerin çoğu Viyana şehrine ait olacak. İşletmelerin ve iş adamlarının sesi olacağız. İlk etapta dergimizde çok seslilik olacak. Herkesin sesi olmaktan çok, ihtiyacı olan ve söleyecek bir şeyi olanın sesi olacağız. Yeter ki arayın! Kapımız herkese açık. Dergimizde yazı yazmak isteyen, söyleyecek bir şeyi olan herkesi bekliyoruz. Yapmanız gereken tek şey bize email yollayın ya da telefon ediniz. biz Magazin’in büyük amaçları ve hayalleri yok. Sadece yapmak istediğimiz ‘iş yapan bir gurup Türk arkadaşın’ işlerini ve çalışmalarını elimizden geldiğince kamuoyuna tanıtmak iletmek-tanıtmak. biz Magazin’e vereceğiniz destekten ötürü teşekkür ederiz. İSMAİL GÖKMEN

biz Magazin nedir?

İsmail GÖKMEN FOTO: Franz Gibiser / Camera 31

Was ist biz Magazin?

n Vor mehr als zwei Jahren kam mir zum ersten Mal die Idee, ein qualitatives Magazin herauszubringen, dass ausschließlich Berichte über Wien bringt, die für diese Publikation recherchiert und geschrieben wurden. Dass nun die erste Ausgabe des biz Magazin vorliegt, ist nicht zuletzt vielen Freunden zu verdanken, die mich in den letzten Monaten unterstützt haben.

Biz Magazin ist ein türkisch- und deutschsprachiges Magazin für Wiener Geschäftsleute und erscheint monatlich. Das Magazin ist gratis und wird u.a. in Lokalen, Geschäften und über Vereine verteilt. Inhaltlich wollen wir Wien als unseren Lebensmittelpunkt, interessante Persönlichkeiten und die Wirtschaft in den Vordergrund rücken. Biz hießt auf Deutsch wir - und

genauso versteht es sich auch. Denn biz Magazin ist unabhängig von allen politischen Parteien, Institutionen und Interessengruppen, bietet aber allen Interessierten die Möglichkeit, ihre Meinungen zu publizieren. Insofern versteht sich biz Magazin als eine Plattform, die die Vielfalt des Zusammenlebens in Wien widerspiegelt. İSMAİL GÖKMEN

IMPRESSUM - KÜNYE INFO 00 43 699 103 97 808 - 01 957 90 10

BİZ MAGAZIN MEDIENINHABER

Herausgeber - Redaktion - Chefredakteur Yazıişleri Müdürü: İsmail GÖKMEN İsmail GÖKMEN e.U.

Adresse: Seidengasse 39 / 8 A-1070 WIEN • AUSGABE: 1 - GRATIS 00 43 699 103 97 808 • 00 43 1 957 90 10 email: igokmen@yahoo.com • ADOBE CC • www.bizmagazin.at Print: MC NYOMDA • Gezeichnete Kommentare drücken die Meinung der jeweiligen Autoren aus und müssen nicht der Meinung des BİZ MAGAZİN entsprechen. • Yazıların ve ilanların hukuki bütün sorumluluğu eserin sahibine aittir! Dergimizin hiç bir kurumla ilgili ve bağı yoktur. Ticari bir oluşumdur! Dergimiz Avusturya sınırlarında dağıtılmaktadır. Türkiye’de de abonelerimiz vardır. Yayınlanmasını istediğiniz fotoğraf, görüş ve bildirimler için lütfen bizimle irtibata geçiniz. Dergimiz ücretsizdir. • Offenlegung gemäß §25 Mediengesetz: Medieninhaber: İsmail Gökmen e. U. Seidengasse 39/8 A-1070 Wien Unternehmensgegenstand: Magazin Herausgeber und Geschäftsführer: Ismail Gökmen. Biz Magazin (biz) ist ein türkisch- und deutschsprachiges Magazin für Wiener Geschäftsleute. Das Magazin bietet unterschiedlichen Vertretern aus der Brache die Möglichkeit, ihre Meinungen zu publizieren. Redaktionell stehen diverse Berichte über Wien, interessante Persönlichkeiten und Wirtschaft im Vordergrund. Biz Magazin ist unabhängig von allen politischen Parteien, Institutionen und Interessengruppen.

3


HABER BİZ MAGAZIN - WIEN

Die AG Türkische Unternehmerinnen und Unternehmer im SWV Wien wählte am Abend des 28. April 2014 ihre Vertreterinnen und Vertreter.

Wahl des Ausschusses der

AG Türkische Unternehmer im SWV Wien FOTO: İsmail Gökmen

Neden Ticaret Odası? Ticaret Odası’nın (WKO) imkanlarından ne kadar yararlanıyorsunuz? n Avusturya’nın savaş sonrasındaki gelişmesinde ve ilerlemesinde büyük rol oynayan sosyal ortaklığın en önemli kurumlarının başında Ticaret Odası gelmektedir. 1800’lü yılların sonlarında kurulan Ticaret Odası organizasyonu kanuni anlamda yıllar içinde pek çok yasal düzenlemelerle Avusturya’da günümüzün en güçlü organisazyonlarından bir tanesi olmuştur. Avusturya’daki bütün iş verenlerin ve işletmelerin yasal temsilcisi olan Ticaret Odası, ekonomik yaşamdaki önemini her geçen gün daha da artırmaktadır. İşletme ruhsatının alınmasıyla birlikte otomatikman üye olunan Ticaret Odası, yüze yakın meslek grubuyla ve yedi anadalda verdiği hizmetiyle iş verenlerin ve işletmelerin en büyük destekçisidir. 2000 yılında gerçekleştirilen Viyana Ticaret Odası seçiminde Taksi Odası Meclisi’ne arkadaşlarımın desteğiyle seçildim.

GÖKHAN KESKİN

4

Bu dönem zarfında bize oy veren-vermeyen herkesin sorunlarıyla ilgilendik. Mesleğimizde göçmen kökenli iş veren arkadaşlarımız yoğunlukta. Ancak, sorunların çözümünde yerli yabancı bütün üyelerin ortak çıkarlarını gözetmek mecburiyetindeyiz. Taksi Odası’yla ilgili son dönemde basına yansıyan olumsuz haberler mesleğimize büyük zarar vermiştir. Koalisyon ile yönetilen Taksi Odası, malesef şahsi konular ve çıkarlar yüzünden bu güne kadar sorunlarımıza çare olamamıştır. Yaklaşan Ticaret Odası seçimlerinde, arkadaşlarımızın seçimlere daha çok ilgi göstermeleri ve seçime aday olarak katılan grupları daha iyi incelemeleri, kendi mesleki gelecekleri için çok önemlidir. Mesleki gelecekle ilgili yön belirlemede en önemli faktör olan ticaret odaları, özellikle bizim gibi sıkıntılı branşlarda çok daha önem kazanmaktadır.


BİZ MAGAZIN - WIEN

Peko Baxant

n Die AG Türkische Unternehmerinnen und Unternehmer im SWV Wien wählte am Abend des 28. April 2014 ihre Vertreterinnen und Vertreter. Bei der Sitzung der Arbeitsgemeinschaft wurde u.a. der Ausschuss neu gewählt. Dabei nahmen die Anwesenden den Initiativvorschlag einstimmig an. Vorsitzender des Ausschusses der AG Türkische Unternehmerinnen und Unternehmer ist Hasan Aksüz. Der Initiativ-Wahlvorschlag umfasste neben dem Vorsitzenden noch seine Stellvertreterin und Stellvertreter Attila Alici, Gülten Karagöz, Resul Ekrem Gönültas, Eylim Kilic und Gökhan Keskin. Schriftführer und Stv. sind Ali Tinlayan und Ali Celik, die Beisitzerinnen und Beisitzer wie folgt: Birsel Akpinar, Oktay Karahan, Deniz Gönül, Ismail Gökmen, Cayan Cankaya, Imam Agtas, Emin Yilmaz, Gazi Yalcin, Sifai Cakir, Feride Ketenoglu, Oktay Kocaslan, Yalcin Avci, Orhan Temel, Melihat Bicer und Tamer Asik. Das Team des SWV Wien wünscht den gewählten Mitgliedern des Ausschusses viel Erfolg für ihre zukünftige Arbeit!

5


HABER BİZ MAGAZIN - WIEN

Dr. ALPASLAN’ın başarı öyküsü Viyana’da hayatın her alanında başarıya kavuşmuş, duruşu ve yaptığı iş ile bütün topluma örnek olan insanlar var. Dr. Leyla Alpaslan da neredeyse bu örneklerin başında. 9 yaşında geldiği Avusturya’da büyük sorunlar yaşarak eğitimine devam etti. 9 yaşında Almanca bilmezken daha sonraki yıllarda sınıf ve okul birincisi oldu. Şimdi Wiener Kaiser-Franz-Josef-Spital’de uzmanlığını tamamlıyor.

Dr. Leyla ALPASLAN

İzmitli Türk ailenin kızı Leyla Alpaslan (38), çocuk yaşta Türkiye’den geldiği Viyana’da tıp okuyup Aile Hekimliğini başarıyla bitirdikten sonra, şimdi Nöroloji Uzmanı olmak için gün sayıyor. Evli ve iki kız çocuğu annesi Leyla Alpasla’la ailesi, yaşamı ve Viyana’da bir Türk tıp doktoru olmak üzerine konuştuk:

Kimdir Leyla Alpaslan, bize kendinizi tanıtır mısınız? “1976 yılında İzmit’de doğdum ve ilkokul dördüncü sınıfa kadar Türkiye’de okudum. Türkiye’den Viyana’ya dokuz yaşında geldim ve dördüncü sınıfı burada tekrarladım. Sonra da ortaokula gittim. Sınıfımızda iki Avusturyalı vardı diğerleri hep yabancı kökenliydi. Hiç Almanca bilmiyordum geldiğimizde. Ailem bizden bir sene önce İzmit’ten buraya gelip yerleşmişti ve sonra bizi getirttiler. Bütün hayatım burada geçti diyebilirim. Ortaokulu bitirdikten sonra Ticaret Akademisi’ne gitmeye karar verdim çünkü elimde bir meslek olur diye düşünüyordum o zamanlar. Ama insan değişebiliyor, hayat sizi başka alanlara yönlendirebiliyor. Ticaret akademisinden mezun olduktan sonra bu alanda eğitimimi devam ettirmek veya çalışmak istemiyordum. Birden bir karar ile tıp okumaya karar verdim, bir yandan insanlara faydalı olabilecek, bir yandan da vücudumuzu ve mucizelerini öğrenecektim. Bu fikirle yola çıkarak arkadaşıma “ben de yarın seninle tıp eğitimi için kayıt olmaya geliyorum” dedim. Tüm ailem ve arkadaşlarım çok şaşırmış, aynı zamanda çok sevinmişler ve desteklemişlerdi.

Okuyupta ne olacağım diyen gençlere güzel bir örnek de Viyana Belediyesi’nden geldi. 38 yaşındaki Doktor Leyla Alpaslan, ömünüzdeki günlerde Nöroloji Uzmanı olacak!

6

Doktorluk mesleğini seçmeniz ve sonrası sizi neler etkiledi? Ortaokulu bitirdikten sonra Ticaret Akademisi’ne gitmeye karar verdim çünkü elimde bir meslek olur diye düşünüyordum o zamanlar. Ama Ticaret Akademisi’nden mezun olduktan sonra bu alanda egitimimi devam ettirmek veya çalışmak istemiyordum. Birden bir karar ile tıp okumaya karar


BİZ MAGAZIN - WIEN verdim. Ailem çok şaşırdı önce çünkü bizim ailede yani Türkiye’de yaşayanlarda bile doktor olan yoktu. Ve burada tıp eğitimi Türkiye’den çok farklı, çok daha zor olduğunu düşünüyorum. Akademide İngilizce, Fransızca eğitimi almıştım, Almancam da iyiydi ama işte Latinceyi bilmek gerekiyor burada tıp eğitimi için. Bu yüzden biraz zorlandım ama bir şeyleri gerçekten isteyince oluyormuş, gördüm. Tabii Ticaret Akademisi’nden tıp eğitimine geçmek de çok farklı. Hatta bir arkadaşım “ortaokuldan mezun oldun çoğu işçi çocukları gibi, liseden de mezun oldun sekreter olmak için şimdi de tıp eğitimi alıyorsun, çok ilginç” demişti. İsteyince oluyor! 9 yıl sürdü tıp eğitimim ama başardım gerçi arada evlendim, iki güzel kız çocuğum oldu ve ara vermek durumunda kaldım ama doktor olmayı başardım. 2009 Mayıs ayında Aile Hekimliği eğitimine başladım bitirince, 2012 yılında da Nöroloji’de uzmanlık için asistanlık yapmaya başladım. Tıp eğitimi Türkiye’den farklı çünkü uzmanlık için TUS sınavına girmek gerekiyor Türkiye’de. Burada ise sınav yok en azından ben başlarken yoktu, şimdi bu alanda da çok şey değişti. Tıp eğitimini bitirdikten sonra doctor ünvanını alıyorsunuz ama eğitiminizi tamamlamanız için aile hekimliğine veya bir uzmanlık için asistanlık eğitimine devam etmeniz gerekiyor. Bu iki eğitimden birini Viyana Belediyesi size muhakkak sunuyor. Yani her ne olursa olsun devlet eğitiminizi bitirmenizi sağlıyor. Bunun için mezun olduktan sonra beklemek gerekiyor ama daha sonra istediğiniz hastanede başlayabiliyorsunuz. Bu bekleme sürecinde iki kızım oldu. Daha sonra aile hekimliği alanında Kaiser Franz Josef Hastanesi’nde farklı bölümlerde çalışmaya başladım. Rotasyon dahilinde birçok alanda çalıştım, buna dahiliye, kulak-burun-boğaz, cerrahi, jinekoloji, üroloji, onkoloji, çocuk hastalıkları ve nöroloji olmak üzere birçok bölümde eğitim aldım. Ve nöroloji bölümünde bölüm başkanı olan Prof. Grisold’un uygun görmesi üzerine nöroloji uzmanı olmaya karar verdim ve asistanlığa başladım.

Evliliğiniz ve aileniz! Bu mesleği seçmenizde onların etkisi nasıl oldu? Eşimle 2006 yılında evlendim. O da Türk ve kimya mühendisi. Şu an bir ilaç firmasında çalışıyor. Kızlarım 8 ve 6 yaşında. Babamın Türkiye’de terzi dük-

kanı vardı ve buraya geldiğinde de işine devam etti. Annem de babam da ilköğretim mezunu ve annem de terzilik kursuna gitti, burada da babama yardımcı oldu. Eşim, annem, babam, kardeşlerim, herkesin emeği var. Her zaman çok destek oldular. Annem hala çok yardımcı oluyor. Ben de elimden geleni yapmaya çalışıyorum. İyi bir anne, iyi bir eş, iyi bir doktor olmaya çalışmak her zaman kolay olmuyor. Ama arkanızda bu kadar güzel insanlar olunca hayat daha da güzel oluyor. Bana “Her zaman gülümsüyorsun“ ve “Ne kadar üzgün olsan da, bunu nasıl başarıyorsun“ derler. Çünkü insanları mutlu etmek aslında çok kolay ve çok güzel; bazen sadece gülümsemek yetiyor. Bunu babamdan böyle gördüm, öğrendim. Nöroloji uzmanlığımı 2017 yılında alacağımı düşünüyorum. Kadro alabilirsem de şu an çalıştığım hastanede kalabileceğim. Ve öğrenmeye ömrüm boyunca devam edeceğim. Bu mesleği sevmeyince yapamıyorsunuz. Mesleğimi seviyorum ve severek yapıyorum.

Neden Nöroloji Uzmanı olmak istediniz? Genelde bir bayan olarak, bir anne olarak, doktor olmak, çok zor. Çocuklarınızla nöbetlerden ve iş temposundan dolayı, hele de küçük yaştalarsa istediğiniz gibi ilgilenemiyorsunuz. “Anne gelip bana masal okusan ne güzel olurdu” demeleri hiç aklınızdan çıkmıyor belki, ama zamanla onlar da anlıyor hastalarımızı yalnız bırakamayacağımızı. Ve ne kadar önemli olduğunu, ne kadar değer verdiğimizi. Ben Nörolojiyi seçmedim aslında Nöroloji beni seçti veya nasip böyleymiş diyorum ve iyiki de böyle olmuş. Eğer elinizden geleni yaparsanız, işinizi doğru yaparsanız, akşama yatarken gönül rahatlığıyla uyuyabiliyorsanız, insanları severseniz ve işinizde mutluysanız bu bir şekilde bir gün önünüze çıkıyor diye düşünüyorum. Asistanlık almak için çok çaba sarfettim diyemem, sadece her zamanki gibi çalıştım, merak ettiğim bir konuyu özellikle araştırdım ve bu benim asistan olmama vesile oldu. Dünyaca ünlü bir nöroloji uzmanının öğrencisiyim ve bundan dolayı da çok mutluyum. Biliyorum ki şimdiki şartlar ne kadar zorlasa da ben eğitimimi bitirdiğimde çok iyi bir nöroloji uzmanı olacağım. Şu an bulunduğum birim bir tür İnme (Felç) Tedavi Ünitesi gibi adlandırılabilir. Bir hasta ambulansla

geliyor ve felç teşhisi konuyorsa bu bölümde tedavi etmeye çalışıyoruz. Acil müdahale etmemiz gerekiyor. Buradaki görevimiz, beyin içindeki kan dolaşımını hızlı bir şekilde sağlayabilmek. Kan dolaşımını ne kadar çabuk sağlarsak o kadar hızlı bir şekilde beyni kurtarmış oluyoruz. Kaiser Franz Josef Hastanesi’nin Nöroloji Bölümü’nde şu an felç hastalarının yanısıra beyin tümörleri, Parkinson, Alzheimer, Epilepsi, Multipl Skleroz, Periferik nöropati, kas hastalıkları, beyin ve sinirlerin enfeksiyon hastalıkları, omurilik sorunlarından baş ağrılarına kadar birçok alanda hastalıklar tedavi ediliyor. Bazı hastalıklarda halkımızın çok da bilinçli olmadığını görüyoruz. Bu konuda biz daha çok çalışarak, bilgilendirmek için uğraşıyoruz. Halkımızın da daha çok okuyarak bilinçlenmeleri gerekiyor. Herkes kendini bilinçlendirmeli.

Türkiye’den gelip buraya yerleşen çocuklu ailelere tavsiyeleriniz neler olabilir? Biz Türkiye’den geldiğimizde en kötüsü Almanca bilmiyorduk, ne ailem ne de biz. Bu, çok zorlayıcı bir süreçti. Ama annem çok gayretliydi eve geldiğinde hemen Türkçe-Almanca sözlükleri alır bizi çalıştırır, sorular yöneltirdi ve ödevler verirdi. Çok bilinçliydi, çok gayretliydi ve bizi de motive etti. Ailenin desteği çok önemli bu yüzden. Ve tabii kişi kendisi de isterse her şeyi yapabiliyor. Ben üstün zekalı bir çocuk değildim. Dokuz yaşında buraya gelip Almancanın A’sını bilmeden eğitime başladım ve ortaokulda sınıf birincisiydim. Şunu söyleyebilirim ki; çocuklarınızı desteklerseniz, onların geleceğini sağlarsınız. Para kazanmak, bir an önce işe göndermekle bitmiyor herşey. Almanca’yı çok iyi öğrenin, çocuklarınıza destek olun, her zaman üniversiteye gitmesi gerekmiyor. Ne istiyorlarsa onu yapsınlar, yeter ki arkalarında olun, bir meslek öğrenmesi de çok güzel. Benim örneğime bakın, ailem destekledi, Viyana imkanları sağladı. Bu alanda okuduktan sonra işim hazır olduğu için güvencem vardı. Ve ben de gayret ettim, bunu değerlendirdim. Şu an güzel bir konumda olduğumu düşünüyorum. Benim her zaman söylediğim bir şey vardır: “Ne düşünürseniz, onu yaşarsınız, güzel düşünün, elinizden geleni yapın, kendinize güvenin, her şey güzel olsun”. SON

Eine Erfolgsgeschichte Als Leyla Alpaslan im Alter von 9 Jahren nach Wien gekommen ist, musste sie erst einmal Deutsch lernen, um in der Schule mitzukommen. Heute, fast 30 Jahre später, ist sie Ärztin im Wiener Kaiser-FranzJosef-Spital - und damit die erste Ärztin in ihrer Familie. In absehbarer Zeit möchte die Mutter zweier Töchter als Neurologische Fachärztin arbeiten. Ihr Talent für dieses Fach hat ihr Vorgesetzter entdeckt, der sie von Anfang an gefördert hat. Auch ihre

Mutter und ihr Vater, der in der Türkei und in Wien als Schneider gearbeitet hat und kurz vor der Pension steht, haben die Tochter immer unterstützt. In Wien hat Leyla Alpaslan erfahren, dass man es mit Bildung und Durchsetzungswillen zu etwas bringen kann. Dass sie, die sich einst lediglich türkischsprechend in Wien etwas fremd gefühlt hat, heute in einem Wiener Spital zur Genesung kranker Wienerinnen und Wiener beitragen kann, erfüllt Leyla Alpaslan mit Stolz.

7


HABER BİZ MAGAZIN - WIEN

İşverenleri kucaklıyoruz VİYANA’DAKİ

Sosyal Demokrat Ticaret Birliği – (SWV Wien) olarak görevlerimiz başında serbest meslek sahiplerinin ve özellikle de kadın girişimcilerin ekonomik ve sosyal durumunu iyileştirmek için çalışıyoruz. ayrımı yapılmasına karşı olan birliğimiz, ticaretin dışında da Avusturya genelinde bu tür ayrımcılık olaylarına tamamen karşıdır. Öncelikle tek kişilik ve küçük ölçekli işletmelerin temsilciliğine özen gösteren Sosyal Demokrat Ticaret Birliğimizin (SWV Wien) göçmen kökenli işletmelerden sorumlu Başkan Yardımcısı olarak, 1995 senesinden beri bir çok girişimciye bu konularda aktif olarak yardımda bulunması ve yol göstermesi gurur kaynağımdır. Sosyal Demokrat Ticaret Birliğimizin en önemli çalışmalarından bir tanesi de göçmen kökenli işverenlerin Ticaret Odası Meslek gruplarında kendilerini ve meslektaşlarını temsil edebilmelerini sağlamaktır.

Foto: Petra Spiola

n Türkiyemizden 1964 senesinde başlayan işci göçü, günümüzde üçüncü ve dördüncü jenerasyonda işveren statüsüne dönüşmeye başlamıştır. Viyana­mızda yeni işletme kuran her iki işletmeciden bir tanesi göçmen kökenlidir. Türkiye kökenli girişimcilerin ve iş sahiplerinin Viyana ve Avusturya ekonomisindeki payı önemli seviyelere ulaşmıştır. Sosyal Demokrat Ticaret Birliği olarak, pek çok değişik branşda faaliyet gösteren işletmecilerimizi hukuki ve ticari konularda bilgilendirmek, sorunlarına çözüm bulmaya çalışmak, negatif ayrımcılığa uğramalarına engel olmak ve sosyal alandaki haklarını savunmak en büyük görevlerimizdendir. Özellikle ırk, köken, kültür ve anadil

Üç dönemden beri pek çok görevde yönetici üyesi olduğum Viyana Ticaret Odasında (Obmann der Wiener Märkte und Vorsitzender der Sparte Handel im SWV Wien) tüm göçmen kökenli ve özellikle de Türkiye kökenli gurbetçi arkadaşların ticaret odalarında önemli pozisyonlara gelmelerini sağlamak çalışma alanlarımdan bir tanesidir. Uzun ve zorlu mücadelemiz neticesinde 2010 Ticaret Odası seçimleri öncesinde Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olan işveren arkadaşlarımıza da Ticaret Odaları’ndaki seçimlerde seçme hakkı yanında seçilme hakkı da (Passives Wahlrecht) sağlanabilmiştir. Seçimlerde aday listesine T.C. Vatandaşı bir iş vereni koyma cesaretini gösteren Sosyal Demokrat Ticaret Birliği sayesinde, Ticaret Odası Kanunu acilen değiştirilip bu ayrımcılığa son verilmiştir. Bu gibi değişikliklerin yanında, örneğin domuz eti kullanmadıkları için çıraklık eğitimi veremeyen gastronomi işletmelerimizin de yardımına koşan Birliğimiz, verdiği çıraklık yönetmeliğindeki değişiklik önergesiyle, Türk lokallerinde çırak yetiştirme hakkını sağlamıştır. Yetmiş dört tanesi göçmen kökenli olmak üzere 810 seçilmiş Ticaret Odası yöneticisiyle, her meslek gurubunda hizmet sunan Sosyal Demokrat Ticaret Birliğimizin çabaları sayesinde, bir kişilik ve küçük ölçekli işletmelerin önemi artmıştır. Göçmen kökenli ekonominin, Viyana ve Avusturya genelinde daha çok değerlenmesine çalışan, nerede ve hangi makamda olursa olsun mesleki ve şahsi negatif ayrımcılığın karşısında mücadele eden Sosyal Demokrat Ticaret Birliğinin başarılarının devamı için, bütün işletmelerimizi ortak çalışmaya davet eder, bizlere bu güne kadar desteğini esirgemeyen iş verenlerimize teşekkür ederim. İçinde bulunduğumuz Ramazan Ayı‘nın tüm Müslüman alemine hayırlı olmasını ve barış getirmesini dilerim. Saygılarımla.

KommR. AKAN KESKİN / Obmann der Wiener Märkte / Vorsitzender der Sparte Handel / Vizepräsident des SWV Wien

8


BEZAHLTE ANZEIGE


BİZ MAGAZIN - WIEN

Yeni Başkan Aksüz Pekçok Türk’ün üyesi bulunduğu Sosyal Demokrat Ticaret Birliği, yeni çalışma grubu başkanını seçti. Hasan Aksüz yeni görevine başladı. n Yeni Başkan Hasan Aksüz, 450 civarında Türkiye kökenli işveren üyeye sahip çalışma grubunda, oy birliğiyle seçilen yeni yönetim kurulunun en hızlı şekilde çalışmalarına başladığını ifade etti. 2010 senesinde yapılan Ticaret Odası seçimlerinden beri, seçildiği meslek odası üyeliğinde başarılı çalışmalarına devam eden Sayın Hasan Aksüz, bütün gurbetçi işletmelere sundukları hizmetler yanında, özellikle genç ve yeni kurulan işletmelere yol ve yön gösterici olmaktan haz duyduklarını belirtti. Ticari hayatına taksi işletmeciliği ile başlayan Hasan Aksüz, aktif olarak araç servisi, otomobil tamirhanesi, otomobil alım satım ve yedek parça alanlarında faaliyet göstermektedir. Avusturya’da, anavatanımız Türkiyemizden en büyük otomotiv lastiği ithalatcısı da olan Aksüz, kendisinin ticari hayatında yaşadığı acı tecrübeleri genç kuşakların yaşamasını istemediğini ve bunun için Sosyal Demokrat Ticaret Birliği

olarak özellikle hukuki alanda danışma hizmeti verdiklerini açıkladı. Tüm meslek gruplarında sundukları danışmanlık hizmetlerinde, dil sorunu olan iş verenlerin de çekinmeden kendilerine başvurabileceklerini belirten Aksüz, Türkçe ve Almanca dillerinde danışmanlık yaptıklarını belirtti. MUAZZAM BİR GÜÇ Dayanışmaya da çok önem verdiğini ifade eden Aksüz, işletmecilerimizin birlik olduklarında ortaya çıkacak ekonomik gücün, muazzam bir büyüklüğe ulaşabileceğine inandığını bildirdi. “Birlikten güç doğar” söylemine inandığını belirten Aksüz, “Kendilerine Avusturya’yı ikinci vatan seçmiş, iş hayatında başarılı olan arkadaşlarımızı kucaklıyorum. Onları, hangi etnik kökenden, hangi mezhep ve dünya görüşünden olurlarsa olsunlar, Sosyal Demokrat Ticaret Birliği içinde dayanışmaya ve birlikte çalışmaya davet ediyorum” dedi.

HASAN AKSÜZ

Die AG Türkische Unternehmerinnen und Unternehmer im SWV Wien

HASAN AKSÜZ

t

Attila Alıcı

t

t

Gülten Karagöz

t

t t

R. Ekrem Gönültaş

Eylim Kılıç

Ali Tınlayan

Ali Çelik

t Gökhan Keskin

Beisitzer: Birsel Akpınar, Oktay Karahan, Deniz Gönül, Çayan Çankaya, Imam Ağtaş, Emin Yılmaz, Gazi Yalçın, Sifai Çakır, Feride Ketenoğlu, Oktay Kocaslan, Yalçın Avcı, Orhan Temel, Melihat Biçer, Tamer Aşık, Ismail Gökmen

10


Bezahlte Anzeige.

Beim Campus sind Kindergarten-, Schul- und Freizeitpädagogik miteinander vereint. Ein bis zwei Mal pro Woche treffen sich Schul- und Kindergartenkinder zum gemeinsamen Bücherlesen. Die Großen lesen dabei den Kleinen vor, oft wird dazu auch musiziert und gesungen. Sie haben es nicht weit, denn beim Campus Donaufeld befinden sich Kindergarten und Schule in einem Gebäude.

Fotos: Katrin Bruder, Votava

Das ist das Prinzip aller CampusStandorte: Bei gemeinsamen Projekten lernen die Jüngeren von den Älteren, der Übergang von Kindergarten zur Schule fällt leichter. Eltern profitieren ebenfalls, denn in der ganztägigen Schule wechseln sich Lernen und Freizeiteinheiten ab. Fahrzeiten zum Sport- oder Musikunterricht sind nicht notwendig.

Investitionen in die Bildung der Kinder von Anfang an zahlen sich aus.

Neben dem Campus Donaufeld wurde das moderne pädagogische Konzept bereits beim Campus Monte Laa und beim Campus Gertrude FröhlichSandner verwirklicht.

So sieht Bildung der Zukunft aus Das Wiener Campus-Modell vereint unterschiedliche Bildungseinrichtungen unter einem Dach. Neben dem Unterricht kommen Freizeitangebote auch nicht zu kurz. Drei Campus-Standorte sind bereits fertiggestellt, weitere werden gebaut oder sind bereits in Planung.

Standorte in Wien Bis 2023 werden in Wien elf neue CampusStandorte entstehen. Die Stadt investiert dafür 700 Millionen Euro. Im Herbst 2014 eröffnet der Campus Sonnwendviertel beim neuen Hauptbahnhof. Dort wird es erstmals eine Mittelschule geben. Ein Jahr später startet der Campus in der aspern Seestadt.

Campus plus Die neuen Standorte werden nach dem „Campus plus“-Modell errichtet: Kindergarten und Schule rücken noch enger zusammen: Klassen und Kindergartengruppen werden auf einer Ebene zu Bildungsbereichen zusammengefasst.

Dazu zählen auch eine Klasse von Kindern mit Behinderungen und eine heilpädagogische Kindergartengruppe. Die Mädchen und Buben können einander besuchen und die multifunktionalen Räume gemeinsam nutzen.

Lernen, Sport und Freizeit Infos zum Wiener Campus-Modell: www.schulbau.wien.at

Platz zum Austoben Hier bieten auch Musikschulen, Jugendzentren oder Sportvereine ihr Programm an. Nach Schulschluss können auch AnrainerInnen der Umgebung das Angebot nutzen. Dadurch wird auch das Grätzel belebt.

Scannen Sie mit dem Handy diesen QR-Code. Er führt direkt zur Website, die Sie über die Campus-Standorte, das „Campus plus“-Modell und die Architektur der neuen Bildungseinrichtungen informiert.

Hasan AKSÜZ - SWV’nin Türk Çalışma Grubu Başkanı ve İşadamı


HABER BİZ MAGAZIN - WIEN

MÜSİAD Başkanı Faruk Can’la MÜSİAD’a katılımı, başkanlığı, çalışmaları, hedefleri üzerine konuştuk:

MÜSİAD AVUSTURYA n MÜSİAD AUSTRIA’nın güler yüzlü Başkanı Faruk Can ile Viyana’ya geldiği günden bugüne kadar olan zaman dilimini konuştuk. Avusturya’da yaşamaktan ve iş yapmaktan memnun. Ayrıca Viyana’ya geldiği ilk günlerde MÜSİAD AUSTRIA ile tanışmış. 20’li yaşlarda dernek içinde çeşitli faliyetlere katılmış. Hatta öğrencilik yıllarındaki harçlığını bile buradan kazanmış. Benim için çok önemli bir yer diyor MÜSİAD için. Çünkü şuanda bu kurumun başkanı.

MÜSİAD (Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği ) Avusturya Başkanı Faruk Can, MÜSİAD’ın Ticaret Odası’ndaki tüm aktif partilerle iyi ilişkiler içinde olduğunu belirterek “MÜSİAD’ın rengi yok. Herkese eşit, herkese açık. Son olarak SWV’de Türk işletmelerle ilgili başkan seçilen Hasan Aksüz, arkadaşımızla da bunun en güzel örneğini verdik” diye konuştu.

MÜSİAD’IN RENGİ YOK İDEALLERİ VAR

12


BİZ MAGAZIN - WIEN “MÜSİAD Avusturya’da Nasıl Kuruldu”?

1990 yılında kurucu başkan Ayhan Bakan Bey tarafından Hüseyin Ünal gibi beş ya da altı idealist işadamı tarafından Avusturya’da oluşturuldu. Türkiye’deki MÜSİAD yapılanması örnek alınmış. O yıllar Avrupa’daki Türkler’in sıçramaya geçtiği yıllardır.

1990’ı biraz açar mısınız?

Aslında bir olgudan söz ediyorum. Yani 1990 Türkiye ve AB için bir olgudur. Bu olgunun göstergesi de AB içindeki Türkler’dir. 1990 yılı Avrupa’da Türklerin ticarete atılma yılı olması açısından da çok önemlidir. Çünkü o yıllara kadar iş adamları işin emekleme safhasıydı. Çok çalışıyorlardı, sayıları azdı. İşlerine yoğunlaştılar. MÜSİAD kuruldu ama biraz faaliyetten uzak, atıl kaldı. Ama bir şekilde MÜSİAD’ ı bu günlere getirdiler. 2009 yılında Mustafa Çatalbaş başkanlığında yeniden ivme kazandı ve O bana altyapıyı hazırlayarak 2013 yılında teslim etti. Beş kişiyle başlayan bu sevda bugün bu hale geldi. Şu an 100’den fazla üyemiz var. Ancak bizi yüz kişilik işadamıyla sınırlamak ve anlamaya çalışmak yanıltıcı olur. Çünkü MÜSİAD etkinlik alanı ve çevresiyle bütün Avusturya’da ses getiren bir organizasyondur.

Siz ve MÜSİAD diye bir şey sorunca ne cevap verirsiniz? MÜSİAD’la ilişkiniz ne zaman başladı? Benim MÜSİAD’la ilişkim nasıl başladı diye sorarsanız; ben 1966 Batman doğumluyum. Ancak Diyarbakırlıyım. 1988 yılında Viyana’ya öğrenci olarak geldim. Siyasal bilim-

lerde okumaya başladım üniversitede ve bu arada da özellikle hafta sonları taksi şoförlüğü yaptım. Bu işlerimi hala gururla anarım. Çünkü taksiciler toplumun nabzını tutarlar. Çok güzel zamanlardı. Bu arada ticarete atıldım ve sekiz sene İslam Dersi öğretmenliği yaptım. Evliyim, iki çocuk babasıyım, bir oğlum ve bir kızım var. 15 senedir de ev tekstili ticareti yapıyorum. MÜSİAD Avusturya’da kurulduğunda ben öğrenciydim ve kurulma aşamasında hep bir şekilde ilişkim oldu ticarete ilgim olmasından dolayı.

döneminde Mustafa Çatalbaş başkanlığında az üyeyle başladığım bu oluşum devam etti. Bizler de destekledik. Ben zaten çok sosyal bir insanım. Ama birçok yeni insanla tanıştım. Yeni yüzler, yeni insanlar, yeni firmalar. Uluslararası anlamda firmalar arasında aracılık yapıyoruz, bu çok güzel bir şey. Ticaret hayatı için de çok geliştiren bir yön. Ama en kötü yanı çocuklarımı akşamları yatakta uyurken öpebiliyorum, bu da aile hayatım için beni bazen çok üzüyor.

Başka sivil toplum kuruluşunda çalıştınız mı?

MÜSİAD’ın en önemli özelliği iş adamlarını belirli bir çatı altında toplayıp, öncelikle kendi aralarında iş ve dostluğun sağlanmasına yönelik çalışmalar yapar. Sonrasında da yurt ve dünya genelinde diğer işadamlarıyla, firmalarla bütünleştirir. Pozitif kazanımlar için çalışıyoruz hepimiz. Faaliyetlerimiz arttıkça ve duyuldukça dünyada birçok işletmeci gencin, özellikle Avusturya’da doğmuş Türklerin farkına vardık. Ve onların da böyle bir oluşuma ihtiyacı olduğunu gördük. Uluslararası özelliği nedeniyle insanlar zaten koşarak gelip katılıyorlar. Ama tabii Mustafa Çatalbaş Başkanın çalışmaları, hazırlıkları bugünümüzü sağladı. O’ndan bu şekilde altyapısı hazır bir halde ben devraldım. Biz üye aidatlarıyla ayakta duran ve hizmet vermeye çalışan bir oluşumuz. Tanındıkça üye sayımız da artacak.

Evet, zaten MÜSİAD öncesi de pek çok sivil toplum kuruluşunda aktif görev aldım. Bir çok kuruluşun içinde üye yada yönetici olarak bulundum.

MÜSİAD’a başkan olduktan sonra hayatınız da neler değişti? Zaten öğrencilik yıllarımda ticaret hayatından dolayı MUSİAD’la hep ilişkim vardı. Kurulma aşamasında ben de vardım ve 2009’daki yeniden yapılanma

‘MÜSİAD’ın vizyonu ve misyonu nedir sizce’?

GENÇ MÜSİAD’ın yaş sınırlaması var mı?

Evet var, çalışmalarımız sürerken Genç MÜSİAD’ı da kurduk. 35 yaş altından küçük genç iş adamlarını bu oluşuma davet ediyoruz. Türkiye’de

BAŞKAN FARUK CAN, TÜRKİYE’NİN AVUSTURYA BÜYÜKELÇİSİ MEHMET HASAN GÖGÜŞ, GENÇ MÜSİAD AVUSTURYA BAŞKANI İSMAİL DEMİR

13


HABER BİZ MAGAZIN - WIEN için varız. Buradaki Türk toplumunun daha ileriye gitmesi, ayakta kalabilmesi için üzerimize düşen bütün görevleri yapacağız. Ve hem ticari, hem de sosyal alanda bunu yapmaya devam edeceğiz. Yaptığımız çalışmalar arasında her sene MÜSİAD’ın çeşitli kentlerde düzenlediği fuarları da ziyaret ediyoruz. Özellikle Kıbrıs ve İstanbul’a katıldık.

GENÇ MÜSİAD’IN AÇILIŞ BALOSU’NDAN BİR KARE! zaten kurulmuştu, amacımız gençleri motive edebilmek. Bütün dünyadaki MÜSİAD şubelerine de yayılıyor. Şu an Almanya Berlin’de var, biz de kurduk. 60 üyemiz var. Genç MÜSİAD bünyesinde üniversite öğrencileri ve genç girişimciler var. Bir de Liseli Genç Girişimciler oluşumumuz var. Özellikle lisede okuyan gençlerimiz lise sonrası üniversite okusun diye destekleyen bir yapı var. Gençlerimiz ilerde bu bayrağı devralacaklar. Uluslararası iş adamları olacaklar. Bizlerin örnek alacağı kimse

yoktu. O zamanlar dediğim gibi daha emekleme dönemindeydik. Bizler deneme yanılma yöntemiyle başardık ama onların önünü açmak zorundayız.

Kendinizi siyasi bir organizasyon olarak görüyor musunuz? Bu sorunun cevabı elbette hayır. Çünkü biz üyelerimizin aidatlarıyla ayakta duran bir kuruluşuruz. Ve biz Sivil Toplum Örgütüyüz ve özellikle buradaki Türk toplumunun sorunlarıyla ilgilenip problemlerini çözmek

İlerleme yolunda bizim çatımız altında toplanan herkese de açığız. SWV’de Tük İşletmeleri Başkanı olarak seçilen Hasan Aksüz Bey bunun en iyi örneğidir. Hasan bey benim arkadaşım ama bunu dışında iş ve özel hayatını da çok iyi bildiğimiz tanıdığımız bir insan. MÜSİAD’a katılımından sonra yaptığı katkılarından ötürü çok kısa bir süre içinde başkan yardımcısı oldu. Ve benim de en büyük destekçilerimden biridir. Aramızda çok güzel bir kardeşlik hiyerarşisi var. Ondan çok memnunum. Kendisi sosyal demokrat ama biz çalışmalarımızla yol almak istiyoruz. Sosyal demokrat olsun, muhafazakarlar olsun Ticaret Odası’ndaki tüm aktif partilerle iyi ilişkiler içindeyiz. Bunun en güzel örneği de Hasan beydir. Herkese aynı ve eşit davranıyoruz. Çünkü MÜSİAD’ın rengi yok. İdealleri var. Yani yapması gerekenler var. İdeallerimizi adım adım gerçekleştireceğiz. SON

BEZAHLTE ANZEIGE

CAN REISEN

Can Tours Reisebüro Gudrun Straße 150-A 1100 Wien Tel:01 603 41 96 -01 603 43 66 Fax: 01 603 52 68 e-mail:can.reisen @chello.at

14


Bezahlte Anzeige

WIEN LEBEN. WIEN LIEBEN.

SCHLAU IST: WENN‘S AN DER SCHULE NACHHILFE ZUM NULLTARIF GIBT. Ihr Bürgermeister Dr. Michael Häupl

www.wien.spoe.at, Tel. 535 35 35

/spoewien


Gerne selbstständig. Es ist möglich. www.esistmoeglich.at

Viele Selbstständige sind grundsätzlich zufrieden. Trotzdem möchten Sie die gleichen Rechte wie nicht selbstständige Menschen in Bezug auf den SVA-Selbstbehalt, Krankengeld, Urlaubsgeld und das Arbeitslosenentgelt. Wir arbeiten für die Gleichstellung der Selbstständigen.


İ M İ T İ Ğ E K ÇIRAKLI

Avrupa’nın genelinde çıraklık eğitimiyle ilgili, devletler durmadan çalışıyorlar. Çıraklık eğitimi konusunda uzman olan Gülten Karagöz, firma sahiplerine çıraklık konusunda danışmanlık yapıyor.

n Der Sozialdemokratische Wirtschaftsverband Wien’de bulunan Türk işletmeleri bölümünde Yönetim Kurulu üyesi olan Gülten Karagöz, işletme sahiplerini çıraklık eğitimi konusunda uyarıyor. Çırak eğitiminin meslekleri ileriye taşımada çok önemli bir faktör olduğunu söyleyen Karagöz, “Türk iş yerlerinde çıraklık eğitimiyle ilgili bilgiye ihtiyacı olan arkadaşımız varsa bizimle irtibata geçsin. Biz, çırak eğitimi konusunda yıllardan beri çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmalar sonunda bir çok konuda bilgiye sahip olduk. Ve bu bilgileri Türk meslektaşlarımızla paylaşmak istiyoruz. Derneğimizin çeşitli zamanlarda toplantıları oluyor. Eğer bizimle irtibata geçerseniz, sizi bilgilendirmekten mutluluk duyarız. Mesleğinizin yasal ve çeşitli mevzuatlarıyla ilgili de bilgi almak isterseniz kapılarımız sonuna kadar açık. Biz, Der Sozialdemokratische Wirtschaftsverband Wien olarak Türk işletmelerini sonuna kadar destekliyoruz. Bu desteklerimiz sözle değil uygulamayla.

BİZ MAGAZIN - WIEN

GÜLTEN KARAGÖZ Bu doğrultuda biz çıraklık eğitimi konusunda çalışıyoruz. YASAL MEVZUATLAR Türk işletmeleri yasal mevzuatlar konusunda eğer yardıma ihtiyaç duyarsa, ben günün her saatinde yardıma hazırım. Avusturya genelinde bir çok yenilik var. Bazı konularda Avusturya gerçekten çok ileride. Çocuklarınızı geleceğe hazırlamak istiyorsanız, yapmanız gereken onları iyi eğitmek. Bu eğitim elbette öncelikle okullardan sağlanacaktır. Ancak okuldan ziyade gençlerin pratik yapması da gerekiyor. İYİ EĞİTİM Kaliteli çıraklık kesinlikle iyi eğitimden geçiyor. İyi eğitim almış bir genç elbette de başarılı olacaktır. Bu başarının en önemli kısmıysa ailelere, yani anne ve babalara düşüyor. Biz bu çocukların eğitimleriyle ilgili olarak Avusturya’daki bilgileri Türk arkadaşlarımıza vermekten mutluluk duyacağız. Çocuklarınıza başarılı bir gelecek oluşturmak için çabalayalım” diye konuştu.

17


HABER BİZ MAGAZIN - WIEN

„Die Qualität muss stimmen!“

Seit meiner Berechtigung zum Bilanzbuchhalter habe ich alles erreicht, was ich mir vorgenommen habe. Meiner Zielstrebigkeit, Überzeugungskraft und Argumentationsfähigkeit verdanke ich einen großen Teil meines Erfolges. Wichtig ist aber auch Kommunikation. Ich gehe offen auf die Menschen zu und arbeite gerne im Team“. Abdullah Ismail Masca

Für den geprüften und staatlich bestellten Bilanzbuchhalter Abdullah Ismail Masca steht Qualität an oberster Stelle. n „Durch unsere Zweisprachigkeit Deutsch/ Türkisch haben wir uns auf Unternehmen mit Migrationshintergrund spezialisiert. Wir betreuen in unserer Kanzlei hauptsächlich Kleinund Mittelunternehmen.“ Als Bilanzbuchhalter übernimmt Masca mit seinem Team die laufende Buchhaltung, die Kostenrechnung und die Lohnverrechnung für Unternehmen jeder Größe. Bilanzen werden nach Unternehmens- und Steuerrecht sowie anderen gesetzlichen Vorschriften erstellt. Natürlich gibt es in der Gründungsphase, wie auch im laufenden Betrieb von Unternehmen wie EPU bzw. Gesellschaften Probleme. Oft wird die Erst-information bzw. -beratung nicht bzw. nur teilweise in Anspruch genommen, was sich im Nachhinein oft als größer Nachteil erweist und leider nicht mehr aufholbar ist wie z.B. Unterstützungen i.V.m. AMS-Gründungsprogrammen. Eine kompetente Anlaufstelle ist die Wirtschaftskammer (WKÖ), hier erhält man wichtige Informationen bezüglich der Selbständigkeit, Förderungen, Unterstützungen, Kredite usw. Ein oftmaliges Problem im alltäglichen Geschäftsleben eines Unternehmers sind die Grundsätze ordnungsgemäßer Buchführung. Viele

18

Unternehmer, vor allem EPUs kommen mit den komplexen Vorschriften des Steuer- und Unternehmens-rechts nicht zurecht und kommen daher ihren Pflichten und Fristen nicht zeitgerecht nach. „Unsere Aufgabe ist es, die Unternehmer in diesen Angelegenheiten zu unterstützen und zu beraten.“ Die Steuerpolitik ist ein entscheidendes Instrument für die Wirtschaft. Masca ist überzeugt, dass das heutige Steuerrecht viel zu kompliziert und nicht mehr zeitgemäß ist. Seiner Meinung nach sollte es einfach strukturiert, leistungsgerecht und familienfreundlicher gestaltet sein. „Leistung und Fleiß müssen sich lohnen, und wir brauchen ein Steuerrecht, in dem bürokratische Hemmnisse endlich der Vergangenheit angehören. Es muss spürbare Anreize für das Unternehmertum geben.“

Wissenswertes: • Abdullah Ismail Masca , von Beruf Bilanzbuchhalter, ist 36 Jah re alt, verheiratet und hat einen 5-j äh rigen Sohn. • Nach Abschluss der sakademie des Fonds der HandelKaufmannschaft in 1010 Wiener Absolvierung des PräsenzWien und begann er seine Berufslau dienstes der Buchhaltungsabteilunfbahn in Handwerksbetriebes in Wg eines ien • Im Jahr 2004 wollte er sic. h verändern - er strebte na ch me hr Verantwortung im Bereich Bu ch haltung und Beratung und en tde ck te das Berufsbild des selbststä Buchhalters. Diese Herau ndigen war der Anstoß für die Wesforderung dung zum Bilanzbuchhalt iterbiler. • Nach mittlerweile 10 Jah ren der Selbstständigkeit und ein em Zu wachs von 8 Mitarbeiterin ne n un d Mitarbeitern und vielen Kl ien ten in der Kanzlei ist Abdulla h Ismail Masca stets bemüht, die Qu seiner Dienstleistung im alität ratung und Vertretung zuBereich BeDaher befindet er sich sei erweitern. der Ausbildungsphase zu t 2013 in berater/Wirtschaftstreuhäm Steuernder.


BİZ MAGAZIN - WIEN

Viyana’da inşaat sektöründe faliyet gösteren firmalar özel bir yemekte bir araya geldi

İnşaat sektörünün mutlu günü Quester firmasında yöneticilik yapan Ertuğrul Özalp, Avusturya’daki Türk inşaat sektörünün temsicilerini bir araya getirdi. Yıllardan beri çalıştığı Quester firmasında ilk kez böyle bir etkinlik düzenlendiğini söyleyen Özalp, “Yıllardan beri bizden alışveriş yapan birçok Türk arkadaşımız var. Bu arkadaşlarımızı bir araya getirmek istedik. Böylelikle güzel bir yemek organize etmiş olduk. Ben ve Quester’da çalışan

arkadaşlarımız güzel ve mutlu saatler geçirdik. Yemeğinize Türk inşaat camiasının önemli isimleri katıldı. Ben kendi adıma çok memnun oldum. Yemeğimize firmamızın yöneticileri de katıldılar. Türk inşaat firmaları yemeğimiz sayesinde birbirlerini tanımış oldular. Kendi aralarında irtabata geçtiler. Özellikle Viyana’da iş yapan bir çok Türk arkadaşımız var. Hepsinin irili ufaklı firmaları var. Bu firmalarda güzel

işler yapıyorlar. Ayrıca artık müteahhitlik, mimarlık ve mühendislik yapan firmalarımız da var. Bunların sayısı her geçen gün artıyor. Ben kendi adıma bu organizasyona katılan arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum. Umarım önümüzdeki yıl tekrar aynı yerde bir araya geliriz. Yemek sırasında çok sayıda kuzu kestik. Arkadaşlarımız gecenin ilerleyen saatlerine kadar hep birlikte oturdular” dedi.

19


HABER BİZ MAGAZIN - WIEN

n e m h e n r e t n „Türkische Unsere Stadt!“

u n r e h c i bere

Biz BIZ hat den Präsidenten des Sozialdemokratischen Wirtschaftsverbands Wien (SWV Wien), Fritz Strobl, zum Interview getroffen. Im Gespräch beleuchtet er die Entwicklung der Wirtschaftskammer und gibt seine Prognose für die Wahl 2015 ab. Außerdem erklärt er, was sich ändern muss, damit auch Sie in der Wirtschaftskammer gehört werden.

n Fritz Strobl ist nicht nur Präsident des SWV Wien, sondern auch Vizepräsident der Wiener Wirtschaftskammer. Gemeinsam mit seinem Team setzt er sich für die Interessen der selbstständigen Unternehmerinnen und Unternehmer ein. Ihre soziale Absicherung spielt dabei eine große Rolle. Vor allem Eine-Person-Unternehmen (EPU) und Kleinbetriebe brauchen faire und sozial gerechte Rahmenbedingungen, um trotz aller Krisen in der Wirtschaftswelt (über)leben zu können. Ihnen widmet sich der SWV Wien besonders. Damit diese Ziele erreicht werden und Selbstständige auf ihrem Weg unterstützt werden, muss sich in der Wirtschaftskammer vieles ändern. Für die kommende Wirtschaftskammerwahl im Februar 2015 hat sich der SWV Wien das Ziel gesetzt, die Mehrheit des ÖVP-Wirtschaftsbunds zu brechen und endlich Bewegung in die Kammer zu bringen. Herr Strobl, vor einigen Tagen wurde die Wahlordnung für die Wahl 2015 in der Wirtschaftskammer Österreich beschlossen. Ihre Fraktion und Sie haben massiv dagegen protestiert. Worum geht es da genau, und was ärgert Sie besonders? Die Wirtschaftskammer und ihr Wahlrecht sind grundsätzlich eine komplizierte Sache. Aber das derzeitige Wahlrecht ist mehr als das. Es ist nicht nur kompliziert und intransparent, sondern vor allem undemokratisch. Bei vielen Wahlen begünstigt das Wahlrecht die Mehrheit. Aber nirgends in Österreich – oder in einem anderen Land Europas – sichert das Wahlrecht die Mandatsmehrheit einer Fraktion ab, die nicht einmal die Mehrheit der Stimmen hat. Der ÖVP-Wirtschaftsbund hat sich über die Jahre hinweg tatsächlich ein Wahlrecht zusammengezimmert, das dem eigenen Machterhalt in der Wirtschaftskammer dient. Sie sagen auch, dass das Wahlrecht in der derzeitigen Form veraltet ist. Wieso? Das Wirtschaftskammerwahlrecht

20

ist seit 2005 unverändert. Das heißt, es nimmt keinerlei Rücksicht auf die Entwicklung der Kammermitglieder. Die Wirtschaft hat sich maßgeblich gewandelt – das Wahlrecht aber bildet nachweislich nicht die Realität des Stimmverhaltens ab. Können Sie ein Beispiel nennen? Es gibt sieben Sparten in der Wirtschaftskammer. Davon verzeichnet die Sparte „Information und Consulting“ die stärksten Zuwächse. Während es im Jahr 2005 noch rund 23.000 Mitglieder waren, sind es heute schon knapp 40.000! Trotzdem hat die Sparte heute genauso viele Vertreterinnen und Vertreter im Wirtschaftsparlament wie damals. Dagegen ist vor allem die Sparte „Bank und Versicherung“, in der es vergleichsweise weniger Mitglieder gibt, überproportional mit Mandaten bedacht. Anhand dieses Beispiels wird deutlich, wie undemokratisch und intransparent die derzeitige Wahlordnung ist. Was können Sie dagegen tun? Gemeinsam mit der Grünen Wirtschaft hat sich der SWV Wien nach Kräften gegen den Alleingang von Schwarz-Blau (ÖVP-Wirtschaftsbund, FPÖ Pro Mittelstand und RFW, Anm.) gewehrt. Unsere Bedenken wurden aber nie ernst genommen. Der ÖVP-Wirtschaftsbund hat sich geweigert, in ernsthafte Verhandlungen über das Wahlrecht einzutreten und eine Änderung im Sinne der Wirtschaftstreibenden herbeizuführen. Das ist ein Skandal. Was es mit Sicherheit nicht geben kann, ist die absolute Gesprächsverweigerung vonseiten des Wirtschaftsbunds. Hier wird Demokratie beschnitten, hier wird ein Menschenrecht beschnitten und hier gilt es, gemeinsam Widerstand zu leisten! Warum geht der Wirtschaftsbund Ihrer Meinung nach so vor? Dem Wirtschaftsbund droht 2015 der Verlust der absoluten Mehrheit in der Kammer. Schon bei der letzten Wahl 2010 hat er Stimmen verloren. Nur durch Zurechnung von Namenslisten ist es

ihm gelungen, die 50%-Hürde knapp zu überspringen. Jetzt will er mit allen Mitteln an der Macht bleiben. Aber der Kampf um Wien hat begonnen. Bei den letzten Wahlen 2010 bekam der SWV Wien 31,14% der Stimmen. Was erwarten Sie für 2015? Wir haben zwei Ziele. Einerseits mehr Stimmen als 2010 zu erringen. Andererseits muss die Wirtschaftskammer Wien 2015 zum ersten Mal in ihrer Geschichte einen sozialdemokratischen Präsidenten bekommen. Wir bringen Bewegung in die Wirtschaftskammer. Denn wir helfen den Menschen, ihre Interessen und ihre Ideen durchzusetzen, egal, woher sie kommen und was sie machen. Wir vergessen nicht, wen wir vertreten. Und die Situation sieht derzeit gut aus. Die ÖVP hat Probleme. Viele Mitglieder sind zu den NEOS gewechselt, was unter anderem zum Rücktritt von Brigitte Jank als Präsidentin der Wiener Wirtschaftskammer geführt hat. Ich bin mir sicher, dass der Wirtschaftsbund bei den nächsten Wahlen die absolute Mehrheit verliert. Die neuen Gruppierungen werden davon profitieren. Die Rahmenbedingungen für 2015 haben sich geändert: Der rasante Anstieg der EPU und das Mitmischen der NEOS sind nur zwei der Faktoren, die den Wirtschaftsbund schwächen. 2015 werden die NEOS zum ersten Mal zur Wirtschaftskammerwahl antreten. Wie stehen Sie zu Ihren neuen Mitbewerbern? Konkurrenz belebt bekanntlich das Geschäft. Aber bei den NEOS darf man eines nicht vergessen: Sie sind nicht nur liberal, sie sind in vielerlei Hinsicht sogar neoliberal. Ihr Parteichef Matthias Strolz setzt sich für die Abschaffung der gesetzlich verankerten Kammermitgliedschaft ein. Damit stellt er sich hinter den Großunternehmer, der die Hilfe der Wirtschaftskammer sowieso nicht braucht. Mir gefallen außerdem ihre Privatisierungsideen nicht – von Wasser bis zu den Sozialwohnungen.


Foto: Petra Spiola

BİZ MAGAZIN - WIEN

Fritz Strobl

(Präsidenten des Sozialdemokratischen Wirtschaftsverbands Wien) Warum sollten die Unternehmerinnen und Unternehmer den SWV Wien wählen? Der SWV Wien ist die einzige Organisation, der das Wohl der Selbstständigen am Herzen liegt. Wir wissen, wie ihre Realität aussieht. Die Unternehmerinnen und Unternehmer von heute fahren keine Porsches und besitzen keine Rennpferde. Stattdessen kämpfen sie mit mangelnder sozialer Absicherung und geraten in Existenznot, wenn sie wegen Krankheit oder Unfall ihren Betrieb für längere Zeit nicht weiterführen können. Als Sohn einer Marktfahrerfamilie weiß ich nur zu gut, was es heißt, auf sich allein gestellt zu sein. Ein längerer Ausfall bedeutet für den Taxifahrer, für die Marktfahrerin, für die

Friseurin große Not, vor allem dann, wenn er oder sie auf keine finanziellen Reserven zurückgreifen kann. Das betrifft vor allem auch Unternehmerinnen und Unternehmer mit Migrationshintergrund. Ein Großteil von ihnen lebt am oder sogar unter dem Existenzminimum. Diese Menschen liegen uns am Herzen, denn wir wissen, was sie für Wien und unsere Wirtschaft leisten. Türkische Unternehmen bereichern unsere Stadt. Auf der anderen Seite sind wir sehr stolz darauf, dass viele türkische Unternehmerinnen und Unternehmer unsere Arbeit schätzen und sich aktiv im SWV Wien engagieren. Seit 1996 sind sie der Vizepräsident der WK Wien. Was haben Sie bis jetzt für die türkischen Unternehmerinnen und Unternehmer getan?

Die Versorgung der Stadt würde ohne kleine Unternehmen, unter denen auch viele türkischer Herkunft sind, nicht funktionieren. Im Jahr 2000 und 2005 habe ich mich dafür eingesetzt, dass Unternehmerinnen und Unternehmer neben dem aktiven Wahlrecht, Vertreter in der WK zu wählen, auch ein passives Wahlrecht bekommen und dadurch – auch ohne österreichische Staatsbürgerschaft- selbst gewählt werden können. Wir haben vieles erreicht, vieles muss noch getan werden. Wir versuchen den Menschen und den Politikern stets zu erklären, dass die Wirtschaft genauso vielfältig geworden ist wie die Gesellschaft selbst. Dessen sind sich viele nicht bewusst.

21


HABER BİZ MAGAZIN - WIEN

’A VİYANALILAR

HİZMREUTZ EDİYO

OSMAN DOĞAN, taksi duraklarını kontrolden geçiriyor

22

n Taksi işletmecisi ve Taksi Odası’nda görevli Osman Doğan, Viyana’daki taksi duraklarını gözden geçiyor. Özellikle şikayetlerin yoğun olarak geldiği bölgeleri inceleyen Doğan, mesleğini yaşam biçimi olarak benimsemiş durumda. Viyana Taksi Odası’nda Taksi Durakları komisyonunda görevli olan Osman Doğan, Viyana’daki tüm taksi duraklarını teker teker inceliyor. Taksi konusunda önemli çalışmalar yaptığını belirten Doğan, “Sorunlu olan bölgelerin haritasını çıkardık. Bu bölgelerden gelen şikayet ve isteklere göre taksi duraklarının yerlerini ve konumlarını belirlemeye çalışıyoruz“ dedi. Birçok bölgenin sorunlu olduğunu söyleyen Doğan, “Örneğin taksi durağı Obererbahngasse’nda yanlış anlamalara neden olan durak tabelalarını tespit ettik. Hem Viyanalılar’ın

hem de taksici arkadaşların ortak bir noktada buluşmalarını sağlıyoruz. Bazı bölgelerdeki taksi duraklarında zamanla ilgili sorunlar oluyor. Yani akşam saat 18.00 olan bazı durakların saatini uzatmak için çalışıyoruz. Çünkü o duraklarda günün her saati insanlar taksiye binmek istiyorlar. Viyanalılar’ın taksi ihtiyacına en güzel şekilde cevap vermek istiyoruz. En hızlı şekilde tabelaların değiştirilmesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz“ şeklinde konuştu.

Osman Doğan Kimdir?

46 yaşında olan Osman Doğan, 2010 yılından beri Viyana Ticaret Odası’na bağlı Taksi Meslek Grubu’nda görev yapıyor. 1995 yılından beri taksi işletmeciliği yapıyor. Üniversite mezunu olan Doğan, üç çocuk babası.


BİZ MAGAZIN - WIEN

Avusturya Alevi Birlikleri Federasyonu Başkanı Çankaya, Avusturya gündemiyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. İş adamı kimliği ve sosyal kişiliğiyle tanınan Çankaya ile uzun bir sohbet gerçekleştirdik. MEHMET ALİ ÇANKAYA

Çankaya, ilk 35

yılımıza yazık oldu

n Avusturya Alevi Birlikleri Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Çankaya, göçmenlerin Avusturya’daki ekonomik ve sosyal durumlarını değerlendirdi. Durum tespiti yapıp, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Çankaya, Türkiyeli göçmenlerin Avusturya’da 50 yıllık bir geçmişi olduğunu belirtti. Ancak bu 50 yılın ilk 35 yılının boşa gittiğini söyledi. Çankaya, “Türkiyeli göçmenlerin Avusturya’daki ilk 35 yılı başarısızlıkla sonuçlanmıştır. İlk yıllarda başlayan gurbetçi mantığı Türkiyeli arkadaşlarımızın malesef 35 yılına mal olmuştur. Ayrıca ilk yıllarda Türkiye’ye yanlış yatırımlar yapıldı. Bu yatırımlar daha sonra kesinlikle ekonomiye geri dönmedi. Böylelikle 35 yıllık emek ve dayanışma boşuna gitmiş oldu. Son 15 yılda göçmenlerin artık Avusturya’da kalıcı olduklarını anlamalarıyla beraber ticari ve sosyal hayatlarında daha kalıcı ve anlamlı kurumlaşmalara gittiler” diye konuştu. GURBETÇİLERİ MARK DOLAR OLARAK GÖRDÜLER Avusturyalı Politikacıların uzun

zaman Türkiyeli Göçmenlere “Gastarbeiter“ anlayışıyla baktıklarını ve Türkiye’deki siyasetcilerin de yurtdışı Türklerini Mark ve Döviz kaynağı olarak gördüklerini ifade eden Çankaya, “O yıllarda Türkiye ve Avusturya’nın çok büyük yalnışları oldu. Herkes meseleyi kendine göre algıladı. Böylelikle Avusturya’da misafir işçi, Türkiye’de ise döviz getiren insanlar olarak algılandılar. Bu anlayış bütün Türkiyeli insanlara zarar vermiştir. İlk 15 yıldan sonra Avusturya’daki Türkiyeliler kendilerini her anlamda toparlama imkanı buldular. Ticaret ve sosyal alanda bir çok Türk kendini göstermiş oldu. Ve artık Türkiyeli göçmenler arasında doktorundan milletvekiline kadar her kesimden insan var” dedi. İŞE BAŞLAMAK KOLAY Avusturya genelinde iş yapmak isteyen yeni nesil gençlere de seslenen Çankaya, hukuki ve idari konuların çok önemli olduğunu vurguladı. Viyana’da iş yeri açmanın çok kolay olduğunu söyleyen Çankaya, işyerini başarılı bir şekilde idare etmeninse çok zor olduğunu belirtti. Çankaya, “Genç arkadaşlarımızın mesleki bilgilerinin yanısıra, idari

ve hukuki anlamda da bilgilenmeleri gerekiyor. Yani bir şirket nasıl açılır, nasıl idare edilir, hukuki boyutu nedir? İşte bu bilgilerin tamamına hakim olmanız gerekiyor. Yoksa birkaç senenin ardından başarısızlıklar geliyor. Bu başarısızlıkların yaşanmaması için gençlerimizin bilgili olmaları gerekiyor” dedi. Sadece belli sektörlere ve iş alanlarına yönelen Türkiyeli göçmenlerin, daha değişik alanlarda da özgüvenleri ve bilgileriyle başarılı olacaklarını vurguladı. GÖÇMENLER İÇİN SİYASET HALA SIKINTILI Avusturya göçmen politikalarında pek çok pozitif değişiklik olmasına rağmen hala yetersizlikler var. Genç nesillerin politik hayata girmelerini desteklediğini belirten Çankaya, partilerin göçmen siyasetçileri hazmetmekte hala zorlandıklarını belirtti. Partilerin her seçimde pek çok Türkiyeli adayı çıkmasına rağmen, üst pozisyonlarda Türkiyeli göçmenlerin hala sıkıntı çektiklerini söyledi. Bu durumun da göçmenlerin politikacılara olan ilgisini azalttığını söyledi. DEVAMI SONRAKİ SAYIMIZDA!

23


HABER BİZ MAGAZIN - WIEN

GENÇLER ÜNİVERSİTE OKUSUN

Kolay para kazanma

çabası içinde olmasın “Güzel Viyanamızda Taksicilik en sevilen meslek grupları arasına girdi. Ne yazık ki senelerden beri bu mesleğin kahrını çeken usta meslektaşların uyarılarını kulak arkası eden pek çok genç arkadaşımız, taksi kullanarak hızlı para kazanma umuduyla mesleğe girmeye çalışıyor.“

n Artan taksi sayısı, durakların yetersizliği ve işin azalması yüzünden taksicilik mesleğinin zora girdiğini belirten Viyana Ticaret Odası Meclis Üyesi Mustafa Kavuşah şunları söyledi: “Taksi durakları yeni araç sayısına göre düzenlenmeli. Yığılmalar oluyor ve yer bulamayan şoför arkadaşlar sürekli tur atıyor“ diyen Kavuşah “Baş gösteren işsizlik sebebiyle taksiciler geçen senelerde on - on iki saat yaptıkları işi on beş- on altı saate yayarak yapmaya çalışıyorlar. Haftanın yedi günü on beş saat takside geçirmek zorunda kalıyorlar. Bu sıkıntılar ailelere yansıyor” diye zorlukları belirtti. Zorlukların üstesinden gelebilmek ve yarınlara umutla bakabilmek için, iyi ve kaliteli eğitime çok daha fazla önem verilmesini arzu eden Mustafa Kavuşah, “Çocuklarımızı ve gençlerimizi taksicilik yerine mutlaka gelecek vaad eden mesleklere ve üniversite eğitimine yönlendirmeliyiz” dedi.

Mustafa Kavuşah

24

Taksi şoförlüğü yanında son yıllarda değişik finansman yönetimleriyle piyasaya giren işletmelerde de sorunların gitgide artmakta olduğunu belirten 22 senelik taksi işletmecisi Kavuşah, hesap kitap tanımayan bazı sorumsuz işletmecilerin ve son zamanlarda bilinçsizce kurulan taksi firmalarının herkes için maddi manevi sorunlar yarattıklarını açıkladı. Hukuk tanımayan yöntemleriyle taksi mesleğine aşırı derecede zarar veren bu işletmelerin, çalışma yönetmeliklerine önem vermediklerini, taksi ehliyeti, çalışma izni gibi şartları sağlamaktan uzak olduklarını ifade eden Kavuşah, yalnız günlük kazanç güden bu firmaların düzgün bir şekilde çalışma mücadelesi veren meslektaşlarımız için de büyük sıkıntı yaratıklarını belirtti. Kavuşah sözlerine şöyle devam etti: “Mesleğimizin değerlerine önem vermeyen bu şirketler toplum içinde taksici meslektaşlarımızın imajını olumsuz etkiliyor. Taksi Odasıyla ilgili geçen seçimlerdeki bölünmüşlüğün ortadan kalkmasını istiyoruz. Taksi Odası’ndaki güçümüz belli. Ayrıca esas meslekleri taksicilik olmadığı halde, taksi meclisine kendilerini seçtiren üyelerin inatlaşmaları yüzünden güçlü bir yönetime sahip olamıyoruz. Dertlere bir nebze çare olmaya çalışan bilinçli üyelerin de, oda meclisinde çoğunluk sağlayamadıkları için çözüm üretemez hale geldiklerine inanıyoruz. Bundan sonra ki dönem için çalışmalarımızı tüm hızımızla sürdürüyoruz.” Tüm zorluklara rağmen ekmek derdindeki bütün taksi erbabının Ramazan Ayı’nı kutlayan ve bu mübarek günlerde meslektaşlarına hayırlı kazançlar dileyen Mustafa Kavuşah arkadaşımıza BİZ ekibi olarak teşekkür ederiz.


BİZ MAGAZIN - WIEN

YENİ HAREKET GAZETESİ

BİLGİLENDİRME TOPLANTISI DÜZENLEDİ VİYANA KONUT BAKANLIĞI, ATİB VE YENİ HAREKET GAZETESİ’NİN ORTAKLAŞA DÜZENLEDİĞİ ORGANİZASYONDA BELEDİYE EVLERİNİN DURUMU KONUŞULDU. TOPLANTIYA KATILIM YÜKSEK OLDU.

n Viyana’nın en saygın gazeteleri arasında bulunan Yeni Hareket, Viyana Konut Bakanlığı ve ATİB ile birlikte önemli bir toplantıya imza attı. Viyana Belediyesi’nin sponsorluğunda düzenlenen organizasyona Michael Ludwig da katıldı. Toplantıya katılanlara, Viyana Belediyesi’nin konut edinme bilgileri ve belediye konutlarıyla ilgili ayrıntılı bilgiler verildi. Toplantıda konuşma yapan Michael Ludwig, ev yardımları ve ev edinmeyle ilgili ayrıntılı bilgi verdi. Bakan Ludwig, Türk toplumu-

n Carshop Autoteile & Zubehör’nin sahiplerinden Hakan Cem Türk’ün tesadüfen çok iyi piyano çaldığına şahit olduk. Geçtiğimiz günlerde yapılan bir organizasyondan sonra boş bir piyano gören Hakan Türk hemen çalmaya başladı. Otomobil piyasasının yakından tanıdığı Hakan Türk’ün aslında okul zamanında piyano kurslarına gittiğini ve uzun zamandan beri piyano çaldığını öğrendik. Çocuklara okul yıllarında müzik eğitimi vermenin ne kadar önemli birşey olduğunu söyleyen Türk, “Sanat ile yetişmiş çocukların ileriki yıllarda çok başarılı olduklarını biliyoruz. Bu yüzden çocuklarınızın sanatsal etkinliklere katılmasını destekleyin” dedi.

nu bilgilendirmek için ellerinden geleni yaptıklarını ve bilgi edinmek isteyenlerin belediyeye başvurmalarını istedi. Dr. Ludwig, “Bilgi almak isteyenler için kapılarımız sonuna kadar açık” dedi. Toplantıya yaklaşık 300 kişi katıldı. Toplantı ATİB’in 10. Bölgede bulunan binasında gerçekleştirildi. Vatandaşlar sorunlarını ilgilililere ilettiler. Bu toplantıların bilgilendirme açısından çok önemli olduğunu söyleyen vatandaşlar, organizasyonu yapanlara teşekkür ettiler.

YETKİN BÜLBÜL

HAKAN CEM TÜRK

ÇOK GÜZEL PİYANO ÇALIYOR

25


HABER BİZ MAGAZIN - WIEN

DELI – verrückt oder was?

Diversity in the Economy and Local Integration ist der richtige Name des Projekts, das vor kurzem auch in Wien gestartet ist. Verrückt oder nicht? Entscheiden Sie selbst! Biz-Magazin: Frau Asadi, sie betreuen seit März ein Projekt, das sich Deli nennt. Können Sie uns erklären, was es damit auf sich hat? Shams Asadi: Deli ist ein Projekt, das die europäische Kommission aus dem Europäischen Integrationsfonds EIF zu 100% finanziert. Projektpartner sind der Europarat und die Migration Policy Group (MPG) in Brüssel - sowie 10 Partnerstädte: Cartagena & Getxo (Spanien), Dublin, Lissabon, London/Borough of Lewisham, München, Reggio Emilia, Rotterdam und Wien. Biz-Magazin: Was ist das Ziel des Projekts?

26

Shams Asadi: Ausgangsbasis ist die Tatsache, dass sich in vielen europäischen Städten UnternehmerInnen aus anderen Ländern ansiedeln, die maßgeblich zum wirtschaftlichen Erfolg beitragen und auch Arbeitsplätze schaffen. Oft kämpfen migrantische Unternehmen aber mit Hürden und spezifischen Problemlagen. Diese sollen erfasst werden – und zielgruppenspezifische Angebote sollen entwickelt werden. Konkret geht es um drei zentrale Themen: Um die Unterstützung von UnternehmerInnen mit Migrationshintergrund, um den Bereich Supplier Diversity und um Kommunikationsarbeit. Denn die Öffentlichkeit soll informiert und gegenüber diesem Thema sensibilisiert werden. Mit einem Self Assessement Tool soll auch die Nachhaltigkeit des Projekts nach der Beendigung gewährleistet werden. Biz-Magazin: Warum ist Wien daran

interessiert, hier dabei zu sein? Shams Asadi: Wien als eine Stadt mit einem sehr aktiven migrantischen Unternehmertum wurde eingeladen, über seine Erfahrungen zu berichten und seine Expertise einzubringen. In vielen Städten gibt es zum Thema migrantischer Unternehmen nicht einmal Grundlagen. Aufgrund einiger Studien der letzten 10 Jahren wissen wir relativ gut bescheid über die Wiener Strukturen. Und Wien ist insgesamt sehr aktiv in diesem Bereich. Aber wir können uns immer weiter verbessern. Und wir können auch von den anderen lernen. Was Wien davon hat, lässt sich leicht beantworten: Wir dienen anderen Städten als gutes Beispiel und können so unseren international guten Ruf weiter ausbauen – und wir können unsere eigenen Aktivitäten anhand der Erfahrungen der anderen Städte weiter entwickeln.


BİZ MAGAZIN - WIEN Biz-Magazin: Und was ist ganz konkret Ihre Aufgabe? Shams Asadi: Ich koordiniere das Projekt für Wien. D.h. ich habe Abteilungen der Stadt und andere Organisationen, die in diesem Bereich aktiv bzw. zuständig sind, zu einer Arbeitsgruppe zusammengeschlossen. Dabei ist zum Beispiel die MA 17 (Integration und Diversität), die Presseabteilung der Stadt Wien, die MA 23 (Wirtschaft, Arbeit und Statistik), die MA 63 (Gewerbe), die Wirtschaftskammer Wien und die Wirtschaftsagentur Wien – im nächsten Schritt geht es darum, auch UnternehmerInnen einzubinden. Denn es liegt an den PraktikerInnen und an den ExpertInnen, konkrete Strategien zu erarbeiten. Ich achte auf den zügigen Projektablauf und auf den kontinuierlichen Austausch mit den ProjektpartnerInnen. Denn das Projekt ist zeitlich befristet. Biz-Magazin: Was heißt das? Shams Asadi: Für Dezember 2014 ist ein Koordinationstreffen aller teilnehmenden Städte in Wien geplant und im Juni 2015 findet eine Europäische Ergebnisund Abschlusskonferenz statt. Bis dahin versuchen wir, weitere Zahlen, Daten und Fakten zu recherchieren und Empfehlungen zu formulieren. Biz-Magazin: Sie wollen auch Unternehmen einbinden. Ich kann mir noch immer sehr wenig vorstellen – für mich klingt alles sehr nach Bürokratie und Arbeitsgruppen. Was sollte ein Unternehmer davon haben, mitzumachen? Shams Asadi: Lassen Sie mich das an ganz konkreten Dingen festmachen: Wir wissen etwa, dass im Jahr 2011 mehr als 37.500 in Wien wohnende Personen aus mehr als 130 verschiedenen Nationen selbstständig tätig waren, das heißt, rund 37% der Wiener Wirtschaft hat Migrationshintergrund! Viele von ihnen haben Probleme mit Bestimmungen des Fremdenrechts, der Nostrifizierungsproblematik oder hinsichtlich anderer Vorschriften und Gesetze. Die einen kämpfen mit formellen wie informellen Zugangshürden bei relevanten Behörden und die anderen haben zu wenig Zugang zu wichtigen Informationen. Längst ist auch bekannt, dass die Betriebe ganz unterschiedlich sind. Das geht vom one-man- oder one-woman-Unternehmen bis hin zur Firma mit 50 und mehr Angestellten. Vom traditionellen Dienstleistungsbetrieb im Grätzel bis zum Start Up, das von vornherein international agiert. Auch von den Branchen her sprechen wir längst nicht mehr nur von ‘pizza & kebabs’: MigrantInnen arbeiten europaweit im Handel, im Transportwesen, im Bereich der Beratung und Dienstleistung, im neuen Technologiebereich und im Finanzwesen. Auf keinen Fall sollten wir auch kreative und künstlerische Bereiche außer Acht lassen. In Wien ist rund ein Drittel der selbstständig Erwerbstätigen

mit Migrationsbezug in der Gastronomie oder im Handel tätig. Wichtige Berufsfelder sind auch die Bauwirtschaft und freiberufliche, wissenschaftlich/technische Dienstleistungen. Biz-Magazin: Können Sie etwas zu türkischen Unternehmen sagen? Shams Asadi: Die wichtigsten Herkunftsländer ethnischer Ökonomien in Wien sind die Slowakei, Polen und Rumänien (rund vier von 10 migrantischen Selbstständigen kommen aus einem dieser drei Länder). Rund 6 von 10 Selbstständigen mit Migrationsbezug stammen aus Ländern der EU, aber die Türkei ist unter den Top-5. Selbstständige mit türkischem Migrationshintergrund sind in Wien in hohem Ausmaß im Handel, am Bau und im Bereich Beherbergung und Gastronomie tätig. Wir wissen zum Beispiel, dass die Ausbildung von Lehrlingen in solchen Betrieben ein wiederkehrendes Thema ist. Mit 963 Arbeitgeberbetrieben waren die türkischen UnternehmerInnen im Jahr 2011 als ArbeitgeberInnen führend (zweiter: Deutschland mit 487). Biz-Magazin: Zum Abschluss noch eine persönliche Frage: Haben Sie auch Migrationserfahrung oder Erfahrung als Selbstständige? Shams Asadi: Ja. Ich habe selbst Migrationserfahrungen, nicht nur in Österreich. Ich lebte auch u.a., einige Jahre in der Türkei. Daher kenne ich migrationsbezogene Herausforderungen für ZuwanderInnen - abgesehen von Sprachbarrieren. Entrepreneure benötigen persönliches Engagement und Erfolgswillen – doch sie erwarten meiner Meinung nach zu Recht von der Stadt gleiche Chancen beim Zugang zu unternehmerischer Betätigung, zu Beratung, Förderung und Finanzierung sowie Unterstützungsangebote, die ihren Bedürfnissen entsprechen und zu ihrem Fortkommen beitragen. Mir persönlich ist das Recht auf Gleichstellung und Nicht-Diskriminierung als das elementare Menschenrecht ein besonderes Anliegen - und ich betreue dieses Projekt auch in meiner Funktion als Menschenrechtskoordinatorin der Stadt Wien. Wenn wir mit diesem Projekt dazu beitragen können, dass Impulse für Gleichstellung und Unterstützung des migrantischen Unternehmertums gesetzt und die Wiener Gleichstellungs-, Menschenrechtsund Diversitätspolitik damit unterstützt werden, bin ich sehr zufrieden.

Shams Asadi 27


HABER BİZ MAGAZIN - WIEN

Yasemin Pichler: ANNE MACAR BABA TÜRK

Türkçe-İtalyanca

Macarca - Almanca tercümede uzmanım 1973 yılında Macar bir annenin ve Türk bir babanın tek çocuğu olarak İstanbul’da doğdum. 5 yaşındayken annem babamdan ayrılıp Viyana’ya yerleştiğinde, ben babamın yanında kaldım. Annem ile Macar ailemi sadece tatillerde görebildim. Böylece hayatım İstanbul, Budapeşte ve Viyana üçgeninde devam etti. İlkokuldan sonra öğrenimime İstanbul Özel İtalyan Lisesi’nde devam ettim. Liseyi bitirdikten sonra 1993 yılında Turizm-Otelcilik okumak üzere annemin yanına Viyana’ya geldim.

28


İş hayatında

BİZ MAGAZIN - WIEN

kadının yeri çok önemli n Macar bir annenin ve Türk bir babanın tek çocuğu olarak İstanbul’da doğan, hayatını İstanbul, Budapeşte ve Viyana üçgeninde devam ettiren, daha çocukken Macar ve Türk akrabalar arasında iletişim kurmak için çevirmenliğe başlayan profesyonel konsekütif ve yazılı çevirmen Yasemin Pichler’le çocukluğu, iş yaşamı ve hayatı hakkında konuştuk:

Yasemin Pichler kimdir, Viyana’ya gelinceye kadar nasıl yaşadı?

1973 yılında Macar bir annenin ve Türk bir babanın tek çocuğu olarak Istanbul’da doğdum. 5 yaşındayken annem, babamdan ayrılıp Viyana’ya yerleştiğinde, ben babamın yanında kaldım ve annemle Macar ailemi sadece tatillerde görebildim. Böylece hayatım İstanbul, Budapeşte ve Viyana üçgeninde devam etti. İlkokuldan sonra öğrenimime İstanbul Özel İtalyan Lisesi’nde devam ettim. Liseyi bitirdikten sonra 1993 yılında Turizm-Otelcilik okumak üzere annemin yanına Viyana’ya geldim.

Ne zamandır tercümanlık yapıyorsunuz?

İlk çeviri işimi aldığımda sanırım konuşmaya yeni başlamıştım. Annem yanımızda olmadığında Macar ve Türk akrabalar arasındaki çevirmenlik işi bana düşüyordu. Bu yüzden kendimi bildim bileli konsekütif çevirmenlik yapıyorum diyebilirim. Diller her zaman hayatımın merkezi oldu. Bu durumda Macar dedemin rolü çok büyük. İlkokul birinci sınıfta okumayı ögrendiğimin yazında, dedem bana Macarca okumayı ve yazmayı öğretti. Macar edebiyatı çocuk kitaplari yaz tatillerimde elimden düşmedi. Daha sonra İtalyan Lisesi’nde İtalyan dili ve edebiyatıyla tanıştım. Sanırım o sıralarda dilbilimine ve edebiyata aşık oldum. Bu üç dilde elime geçen her kitabı okuyordum.

Kaç yıldır bu işi yapıyorsunuz?

Profesyonel konsekütif ve yazılı çevirmenliğe 2004 yılında İstanbul’da Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası’nda başladım. Edebiyat çevirmenliğine ise, 2010 yılında Tiglon Yayınları’nın yayımladığı, İtalyanca’dan Türkçe’ye dört kitaplık bir çocuk romanı serisiyle başladım.

İşinizi seviyor musunuz?

Alman Türk Ticaret ve Sanayi Odasında saatlerce delegasyonlar arasında, ya da iş toplantılarında çeviri yapıyor, ama hiç yorgunluk hissetmiyordum. O zaman bu mesleğe aşık olduğumu anladım.

İlk kitap çevirmenliğinde ise kitabın kapağında “Çeviren:Yasemin Pichler“ yazısını gördüğümde ağladığımı hatırlıyorum. Roman çevirmek başlıbaşına bir zevk.

Bir daha dünyaya gelseniz yine aynı işi yapar mısınız?

100 defa da gelsem aynı işi yaparım!!!

Annenizin Macar olmasının bir avantajı var mı?

Ben çok garip koşullarda büyüdüm. Doğuştan hem Macar, hem de Türk vatandaşıydım. 1980 askeri darbesinde ve sıkı yönetim zamanında askerler evimize gelirler ve “Burada bir macar komünist yaşıyormuş“, diye beni sorarlardı. Babam da o sıralarda yedi yaşında olan beni gösterip, “İşte bu, ne yapacaksınız?“, derdi. Daha o yaşlarda değişik ideolojilerin kavgasını, sağın ve solun ne demek olduğunu, ama her şeyden önce, demir perde ülkelerindeki insanların ne koşullarda yaşadıklarına şahit oldum. Ailemin bir tarafı beni özel okullarda okutacak kadar zenginken, diğer tarafı naylon çorap dahi alamıyordu.

Almanca ve Macarca’nın dışında bildiğiniz diller hangileri?

Çok iyi derecede İtalyanca ve İngilizce konuşuyorum.

Yaptığınız işi ticaret olarak görüyor musunuz?

Tabii ki ben de herkes gibi yaşamımı bir şekilde idame ettirmek zorundayım. Ancak kendimi, hobisini mesleğe çeviren nadir ve şanslı insanlardan biri olarak görüyorum. Türkiye’de Macarca çeviri yapan arkadaşlarımız var. Ancak Macarca benim anadilim. Türkçe de baba dilim. Bunun gibi önemli iki özelliği insan ticarette kullanmalı. Ancak ben tüccar değilim. Yani, ben paramı kelimelerle kazanırım. Bu kazanç aslında kültürel bir şeydir. Kültürel bir kazançtır. Kültür insanı zenginleştirir, geliştirir. Bende bunun farkındayım.

29


HABER BİZ MAGAZIN - WIEN İKİ TERCÜME ETTİĞİ KİTAP VAR Tercüme ettiğiniz kitaplar var mı? İtalyanca’dan Türkçe’ye Lea Celi’nin dört kitaplık çocuk romanı serisi olan “Sihirli Buz“u; Macarca’dan Türkçe’ye ise Magda Szabó’nun yetişkin romanı “Yavru Ceylan”ı çevirdim. Şu anda yine Macarca’dan Türkçe’ye bir roman çeviriyorum. Sonbaharda Yapı Kredi Yayınlar’ından çıkacak. Kitap çevirileri bana büyük bir zevk veriyor. Ve işimizin en güzel yanı da tercüme ettiğimiz bir kitabın yıllarca insanların elinde gezmesi. Düşünsenize dünyaya bir şey bırakıyorsunuz.

Yasemin Pichler Emekli olduğunuzda da işinize devam edecek misiniz?

Emekli olmayı düşünmüyorum! Sanırım akıl sağlığım elverdiği sürece bu işi yapacağım.

Sizden sonraki kuşaklara bu işi tavsiye eder misiniz?

Çevirmenlik sadece bir dili iyi bilmekle bitmiyor. O ülkeyi, kültürü, insanını da tanıyacaksınız. Her şeyden önce elinizden kitap, gazete, dergi düşmeyecek. Kelime haznenizi devamlı genişletecek, öğrenmeyi asla bırakmayacaksınız. Bir de zengin olma hayaliniz olmayacak. Buna hazır olan, her cesaretli insana bu mesleği tavsiye ederim.

Türkiye ile de çalışıyor musunuz?

Türkiye’den Tiglon Yayınları ve Yapı Kredi Yayınları’yla çalışıyorum. Bu yayıncılara İtalyanca, Macarca ve Almanca çeviriler yapıyorum. Ayrıca Türkiye’den gelen resmi delegasyonlara konsekütif çevirmenlik yapıyorum.

Film çevirisi yaptınız mı hiç? Bir filmin altına yazı yazarken dikkat edilmesi gereken

30

Viyana’daki Türkler’in kitap okuma oranı? Burada Türk göçmenlerle ilgilenen birkaç organizasyon var. Bunların birinde Almanca ögretmeni olarak çalışıyorum. Açıkça belirtmek gerekirse, ne yazık ki burada doğup yetişen Türk nesilde okuma alışkanlığı neredeyse yok denecek kadar az. Aslında bu çok şaşırtıcı bir durum, çünkü Avusturyalılar çok fazla kitap okuyan bir millet. Buradaki Türkler daha çok çanak anten vasıtasıyla seyrettikleri Türk dizileriyle ilgileniyorlar. Sanırım bu, onların sıla hasretini bir nebze de olsa azaltan ve onları memleketlerine yakınlaştıran bir unsur olarak kabul ediliyor. durumlar nelerdir?

İstanbul Film Festivali’ne ve Viyana’da düzenlenen “12 Eylül Filmleri Günleri“ne film çevirmenliği yaptım. Film çevirecek olan kişilerin öncelikle Sublime adlı altyazı yerleştirme programına hakim olmaları gerekiyor. Konuşan kahramanın yarattığı duyguyu iki satıra sığdırmak oldukça zor. Öncelik buna verilmeli.

bir dili iyi konuşan herkes çeviri yapabileceğini düşünüyor. Az önce de belirttiğim gibi, o kültüre ve yaşam şekline aşina olmak gerekiyor. Ayrıca kendi dilini de kusursuz konuşmak çok önemli. Kendi dilini iyi konuşamayan, hiç bir dilde başarılı olamaz. Retorik algısının çok iyi yerine oturmuş olması bu mesleğin ana şartlarından biri.

Annesi ve babası farklı milletleBaşarılı bir tercüman olmak için ne yapmak gerekiyor? Siz kendini- re ait olan çocuklar tercüme yapabilir mi? Yani annesi Alman, babazi başarılı görüyor musunuz? Öncelikle her iş gibi bu işi de sevmek sı Türk olan bir çocuk mesela? gerekiyor. İnsanların , “Aman canım iki satır“ deyip geçtiği metinler için, biz saatlerimizi veriyoruz. Çünkü yazarın okuyucuya ulaşmasının sırrı, o çevirilen iki satırda gizlidir. Yazılanı ya da söyleneni çevirmekle, yeniden yorumlamak arasında çok nazik, ince bir çizgi var. Bu çizgi konunun tüm karakterini değiştirebiliyor. Aşırı konsantrasyon ve kendine güven gerektiren bir meslek. Ben o çizgiyi şimdiye kadar tutturmayı başardığım için kendimi başarılı çevirmenler sınıfında görüyorum.

Tercüme ile çeviri arasında bir fark var mı?

Tercüme ve çeviri eş anlamlı. Maalesef

Dünyada en iyi çeviriyi annesi ve babası farklı toplumlardan olan insanlar yapıyor. Yani ‘anadiliniz ile baba dilinizde’ iyi eğitim almışsanız, en güzel çeviriyi siz yaparsınız. Bir de bu işin eğitimini tamamladıysanız, o zaman harika...

Bütün dil bilimcilerininde söylediği gibi bir insanı bir topluma bağlayan algı sadece dildir. Dil ve lehçe sizi yerelleştirir. O topluma ait kılar. Yani bir lehçeyi çok iyi konuşuyorsanız sizi kimse nerelisiniz diye sormaz. Nereli olduğunuzu diliniz ele verir. Durum böyle iken, iki farklı dili anadil seviyesinde konuşuyorsanız işte o zaman en büyük tercüman sizsiniz! SON


BİZ MAGAZIN - WIEN

MEHMET YILDIZ

Unternehmer Mehmet YILDIZ - WIEN

VİYANA - MEHMET YILDIZ, ÇALIŞMALARINI AVRUPA’YA YAYMAK İSTİYOR. REKLAMCILIK ALANINDA YAPACAK DAHA ÇOK İŞ VAR DİYOR...

Avrupa’da söz sahibi olmak istiyorum! Genç yaşta üniversite okumak üzere ailesinin yanına Viyana’ya gelen 1987 doğumlu Mehmet Yıldız, grafik tasarımlarıyla Avrupa’da söz sahibi olmayı hedefliyor.

n Yozgatlı bir ailenin çocuğu olarak Viyana’ya gelen, Viyana’da üniversiteyi kazanan ve sonrasında kendi alanı dışında grafik tasarım alanında eğitim alarak bu konuda çalışmalarını sürdüren Mehmet Yıldız, başarısıyla göz dolduruyor. Türkiye’de Ankara Üniversitesi Uzay Bilimleri Bölümü’nde okurken ailesi Viyana’ya yerleştiği için onların yanına giden Yıldız, elektronik ve grafikerlik üzerine aldığı eğitimler ve başarısı üzerine şunları söyledi:

ÖNCELERİ GEÇİCİ BİR İŞTİ ANCAK

“Şu anda Viyana Meslek Yüksek Okulu Elektronik Ekonomisi bölümünde okuyorum. Bu arada üç yıldır da yarım günlük iş olarak başladığım grafik dizayn reklam ajansını sürdürüyorum. Başta benim için geçici bir işti, ancak sevmeye başlayınca eğitimini aldım ve kendimi geliştirdim. Şu an grafik tasarım olarak devam ediyorum. Benim şansım, dükkanda çalışan şefimiz emekli oldu ve burayı bana devretti. Şu anda ikinci yılımız dolmak üzere. İleriye dönük çok güzel projelerimiz var. Online satış üzerine çalışmalar yapıyoruz. Online yazıcı diyebiliriz yani firmaların tabelaları, araba yazıları tekstil baskı, reklamlar plastik üzerine yazı yapacağız. Etiket olayına da girmek istiyoruz. Firma kartviziti diyebiliriz buna. İki ay sonra daha büyük bir yere geçeceğiz daha büyük projelerle. Işıklı tabela daha da gelişecek ama üç boyutlu harflerin imalatına geçiyoruz. Çalıştıkça daha profesyonel hala geliyoruz ki, tüm Avusturya’ya hitap edebilelim. İnşallah biraz daha ilerde de, tüm Avrupa’da tanınıp başarılı işler yapar hale gelmeyi planlıyoruz”.

31


HABER BİZ MAGAZIN - WIEN

AHİBİ S İ R E Y Ş İ İ RONOM T S A G K R Ü İ İLK T K A D ’ A N A Y İ V N URAL A S A H İ C E İŞLETM

50 yıldır işletmeci olarak

32

VİYANA’DAYIZ


BİZ MAGAZIN - WIEN

EKLİ H ViyaEnM a’ya il ALİL k gele AĞA nlerde n biri

n 12. Viyana’da 1970’lerin sonundan beri pizza salonu işleten Hasan Vural, Avusturya’ya ilk gelen Türklerden. Göçün 50. yılını kutlayan Avusturya’ya büyük zorluklarla geldiklerini ve o yıllarda yiyecek birşey bulamadıklarını anlatan Vural, ‘Biz o yıllarda Viyana’da yollarda tek tük Türk görürdük. Herkes birbirini tanırdı. Ancak ekonominin gelişmesi ve Avusturya’nın daha fazla insan gücüne ihtiyaç duymasından ötürü Türkler çoğaldı. Ben Avusturya’ya ilk gelenlerdenim. Ancak hep girişimci olmak istemişimdir gençlik yıllarımdan beri. Tesadüfen Schönburn ve Sisi Sarayı’nın karşısında bu dükkanı buldum. Ve hemen kiraladım. O gün bugündür burayı işletiyorum. Güzel bir işletmeye sahip oldum. Bu yer, benim uzunca yıllardan beri geçimimi sağlamama yardımcı oluyor. 1960’ların sonunda

Viyana’da çalışan dükkan sayısı da çok azdı. Yani şimdiki olduğu gibi her binanın altında işletmeler yoktu. Belli başlı büyük caddeler hariç şehir içi sakindi. Otomobil sayısı bile çok farklıydı. Türk girişimci o yıllarda çok azdı. Aslında yok denecek kadardı neredeyse. Çünkü gelen ilk nesilin Almanca öğrenmesi 10 yıl kadar sürdü. Bu zaman zarfında insanlar işçi olmaya iyice alıştılar. Daha sonra ekonominin canlanmasıyla birlikte Viyana’daki işletme sayısında büyük bir patlama oldu. Bu patlama Avusturya’nın geneline yayıldı. Viyana’da şuanda neredeyse her binanın altında bir işletme var. Bu işletlemelerin bir çoğu Türk arkadaşlara ait. Bu arkadaşlar büyük emekler ve zahmetlerle bu yerlere geldiler. Emeklilik yaşına gelmiş olduğum için Türkler’in ve yabancıların bu şekilde güçlenmesini ve ekonomide

söz sahibi olmasını sevinçle karşılıyorum. Türkler büyük zahmetler sonunda Avusturya genelinde söz sahibi oldular. Şimdilerde Viyana’daki işletme sayısının varlığına baktığınız zaman Türkler’in oranını görürsünüz. Türkler büyük işler başardılar. Çalışma hayatında en önemli konu bence disiplindir. Özellikle gastronomide her şey disiplindir. Eğer disiplinli davranmazsanız yiyecek ve içecek alanında gelişemezsiniz. Ben Viyana’daki neredeyse ilk gastronominin sahibiyim. Müşterilerim arasında bir çok yabancı ve Avusturyalı var. Türk müşterilerimiz de sağolsunlar, bizi yalnız bırakmıyorlar” diye konuştu. Hasan Ural, gençlere iyi bir örnek. Ancak tek şikayetçi olduğu şey, sürekli iş yerinin başında durması. Yani, uzunca bir tatil yapamamaktan şikayet ediyor. HABER: İSMAİL GÖKMEN

33


HABER BİZ MAGAZIN - WIEN

SCHAU, SO BUNT IST WIEN...

n Wie eine Galerie präsentiert sich der Donaukanal im Zentrum Wiens bereits seit längerer Zeit. Im 12. Bezirk wurde im Frühjahr 2014 in der Gierstergasse ein Wandbild des österreichisch-französischen Künstlerpaars Jana & Js eingeweiht. Das Künstlerpaar arbeitet für geschlossene Räume, aber auch im urbanen, öffentlichen Raum. Entdecken Sie das Wechselspiel zwischen Architektur und PassantInnen, entdecken Sie die Stadt als Museum. www. http://wirsind12. at - http://www.janaundjs.com http://www.wienerwand.at

34


BİZ MAGAZIN - WIEN

Ankaralı Ejder Yoğurtçu ile 1996 yılında geldiği Viyana’da sebze ve meyve satıcılığı üzerine konuştuk. Yoğurtçu, başarısının azimde gizli olduğunu söyledi.

Disiplin başarının anahtarıdır

ANKARALI EJDER

n Ankaralı Ender Yoğurtçu, 1996 yılında geldiği Viyana’da önce 10 yıl kadar Stadt Wien’de çalıştı. Ancak onun aklında hep kendine ait bir iş yeri kurmak vardı. Başarıyı, tek bildiği iş olan sebze ve meyve satıcılığında buldu. Yoğurtçu, “Türkiye’den gelen insanlarımıza tek tavsiyem bildikleri işi yapsınlar. O işe girişmeden önce de bulundukları yerin doğru adres olup olmadığına dikkat etsinler. Türkiye’den gelen arkadaşlarımız önce iş yeri kuracaklar diye, küçük ve ters yerlere iş yeri açıyorlar. Ancak bu zor bir çalışma. Yani başarılı olmak şansa kalmış. Başarıyı şansa bırakmamak lazım. Eğer adres doğruysa en önemli adım atılmıştır. Başarının en önemli adımı adresin doğru olmasında yatıyor. Ben Viyana’ya evlilik yoluyla geldim. Çok güzel günlerimiz oldu. Ticaretimizde büyük bir başarı da elde ettik. Meiselmarkt’ın en sevilen esnafları arasındayım. Bir yakınım sayesinde bu iş yerini aldım. Kendisi sebze-meyve halinde kendine büyük bir yer açtı. Ben de küçük bir

adım atarak bu işe girdim. Başladığımdan beri hiç zorlanmadım. Ancak bu iş biraz sabır ve disiplin gerektirir“ dedi.

CESUR OLUN, TİCARET CESARETTİR

Türkiye’den gelen insanların bilmedikleri işlere girmemelerini söyleyen Yoğurtçu, Viyana’ya ilk geldiği dönemde hiç bir yeri bilmediğini, ancak doğru adımlarla kendini geliştirdiğini ifade etti. Yoğurtçu, “Ben bu işi Türkiye’den biliyordum. Yani tecrübem vardı. Meyve ve sebze taze satılması gereken üründür. Yani beklemez. Aldınız gibi ekonomiye kazandırmanız gerekir. Bunun en kolay yolu da kaliteli malı satmaktır. Ben 2008 yılında bu iş yerini devraldım. Aldığım günden beri başarılı bir şekilde işletiyorum. Viyana’ya geldiğimde 23 yaşındaydım. Şimdi 40. Bu süre zarfında önemli bir iş gerçekleştirdim.

BİLDİĞİNİZ İŞİ YAPIN

Biz bu işe Türkiye’de başladık. Her

tarafı gezin, bizim gibi bir yer bulamazsınız. Temiz iş yaptığımız için sattığımız ürünün fiyatının bir önemi yok. Yani her yerde 0.70 Cent olan bir malzeme, bizde 1.50 Euro. Müşteri kaliteli ürünü elbette tanıyor. Bunun için karşılığını da bize ödüyor. Avusturyalı müşterilerimiz ise çoğunlukta. İstedikten sonra her şeyi yapabiliriz. Her yerde iş yapabilirsiniz. Ancak, iş yeri kurulacak adresin güzel olması lazım. Bunun yanısıra elbette bildiğiniz işi yapınız. Viyana’ya geldiyseniz Türkiye’de öğrendiğiniz işi yapın. Ticarete girmek için de korkmayın. Cesaret, sizi başarıya götürecektir. Ben yeni bir işe daha girmek istiyorum. Viyana’da artık döner işi bitti. Her köşe başında bir döner büfesi var. Şimdi, balık zamanı! Burada hem balık satacağım, hem de balık pişireceğim. Yani yemek isteyenlere anında servis edeceğiz. Bu yeni projem. Türkiye’nin bir çok yerinde bu tür balık satış yeri var. Çok da başarılılar. Ben de aynı şeyi Viyana’da yapacağım“ diye konuştu.

35


HABER BİZ MAGAZIN - WIEN

ALTINDAN HAYATI VAR n Viyana’da kuyumculuk işi yapan Hüseyin Özdemir, hayatından memnun. Avusturya’ya geldiği günlerden beri altın işiyle uğraşan Hüseyin Özdemir, Yozgat doğumlu. Türkiye’den Viyana’ya gelen bir çok devlet büyüğü ve politikacıya mihmandarlık yapan Özdemir, altına yatırım yapmanın uzun vadede kazançlı olduğunu söylüyor. Altının Türk kültüründe, örf ve adetlerinde büyük bir yeri olduğunu da söyleyen Özdemir, “Altın hayatımızın her yerinde. Yani bir çocuk dünyaya geldiği andan itibaren altınla tanışıyor. Sünnetleri, düğünleri, özel günlerinde altın takılıyor. Ayrıca altın çok uzun yıllar geçse bile kesinlikle değerinden bir kaybı olmuyor. Altın genelde ağır ve pahalı bir maden. Ancak bu kıymetli madenimiz dünya üzerinde her geçen gün pahala-

nıyor. Eskiden düğünlerde 10 tane burma bilezik takılırdı. Şimdi bu sayı 5-6’ya düştü. Bunun en büyük sebebi, altının dünya piyasasındaki fiyatının her geçen gün artmasıdır. Altın saklaması kolay ve kısa zamanda büyük karlar yaptıracak ekonomik bir gösterge. Devletler kasalarındaki altın kadar güçlüdürler. Altın rezerviniz kadar para basabilirsiniz. Eğer altın ve para eş ağırlıkta değilse, o ülkede enflasyon olur. İşte gördüğünüz gibi altın hayatımızın her yerinde. Yatırım yapmak ve parasının kıymetini korumak isteyen insanlara tavsiyem, altına yatırım yapmalarıdır. Parayı günümüzde saklamak ve korumak çok zor. Para ve borsa olaylarında büyük risk var. Altınsa öyle değil. Koyarsın kenarıya 10 yıl sonra harcarsın” diye konuştu.

HÜSEYİN ÖZDEMİR 36


BİZ MAGAZIN - WIEN

Reklamcılık benim hayatım! Viyana’da yıllardır reklamcılık yapan Salih Yüksel, başarısını disiplinine bağlıyor. Yüksel, Viyana’nın en eski reklamcılarından... n Viyana ve çevresinde uzunca bir zamandır reklamcılık yapan Salih Yüksel, hayattaki başarısının disiplinine ve prensiplerine bağlı olduğunu söyledi. Yeni iş hayatına başlayacak olan kişilerin, bu iki özelliğe çok dikkat etmeleri gerektiğini vurgulayan Salih Yüksel, daha önce bir çok iş dalında faliyet göstermiş. Gençlik yıllarında altı ay kadar Bağdat’ta çalıştığını söyleyen Yüksel, “Aslında hayatımın en önemli zamanı orada geçti. O yıllarda Bağdat çok güzeldi. İnanın öyle güzel bir yerdi ki, anlatacak kelime bulamıyorum. Ardından Viyana’ya geldim. Elbette yaptığım ilk iş Almanca öğrenmek oldu. Bu arada prensip ve disiplin konusunda yabancıların anlayışını kavramaya çalıştım. Bizim Türk toplumunda bu iki kelime dürüstlük ile ifade ediliyor. Ama dürüstlük başka bir tabir. Yani zaten dürüst olmayan bir kişi ticaret hayatının içine bile girmesin. Ayrıca genç yaşlarda iş kuracak olan arkadaşların, hukuki boyutları çok iyi araştırmasını rica ediyorum. Hukuk aslında her şeyin başıdır ticarette. Yani maddi açıdan eğer rahat değilseniz, yapabileceğiniz hiçbir şey yok. Yani ticaret doğru ve sakin bir kafayla yapılır. İki basit kuralı vardır, ticareti Satmak ve Almak.

Aslında bu iki kuram birbirine göbekten bağlı. Yani arz ve talip eğresi gibi. İki uzantı arasındaki farkı bilmeyen bir kişi, ticaret yapamaz. Viyana’da bir çok kişi yaptıkları işlerde farkında olmadan zarar ediyor. Kazandığı ve kasasında olan paranın tamamının kendisine ait olduğunu sanıyorlar. Ama elbette durum böyle değil. Faturanızdaki KDV oranı Maliye’ye aittir. Faturadaki kazanç vergisi de o ülkedeki herkese aittir. Bu kazanç vergilerinin sonunda ülke ayakta kalabiliyor. Kesinlikle muhasebenizi kendiniz takip edin. Her zaman için muhasebeciler hata yapabilirler. Yani insanın olduğu her yerde hata vardır. Ancak konuya iki farklı göz bakarsa, olayın başka bir boyutunu meydana çıkarabilirsiniz” dedi. “Ticarete başlayacak arkadaşlara ikinci tavsiyem ise, bilmediğiniz konuyu kesinlikle araştırın. Ve bilmediğiniz işe kesinlikle girmeyin... ” şeklinde konuştu.

SALİH YÜKSEL

ALİ CAN GÜZEL:

“GÖÇMEN ORGANİZAYONLARI

ÇOK BAŞARILI”

ALİ CAN GÜZEL

n Viyana’da yaklaşık 20 yıldır çeşitli organizasyonlar yapan Ali Can Güzel, Türklerin ve yabancıların konser ve gösteri organizasyonları üzerine ilk diplomalı uzman. 20 yılın vermiş olduğu deneyimlerin ürünü olarak Viyana ve çevresinde önemli festivallere, konserlere, kültürel ve sanatsal çalışmalara imza atıyor. Güzel, “Avusturya genelinde birçok organizasyon gerçekleştirdim. Gerçekleştirdiğim bu projeleri sanatseverlere sunarak büyük haz duydum ve ilgi gördüm. Ancak bu yeterli değil. Yani yapılması gereken daha çok şey var. Önyargıları ortadan kaldıracak her toplum, kendi kültürünü ortaya koymalı ve projelere birlikte sahip çıkıp desteklemeliyiz, bu destek illa maddi olarak gözümüzün önüne gelmemeli. O etkinliğe, hem sahne üstünde sanatçı olarak, hem sahne önünde izleyici olarak veya perde arkasında yönetici olarak da katkıda bulunabiliriz. Kısaca altını çizmek gerekirse bir düşünürün dediği gibi ‚Ne gülüyorsun, anlattığım trajik bu hikaye senin hikayen‘ yani mutlaka kendimizi anlatırken karşımızdakilere de bunun ifade edebilecek projeler olmalı…

37


HABER BİZ MAGAZIN - WIEN

TİCARET TE CESUR OLUN

GÖKHAN ALTUNAY n Ticaret yapmak için Viyana ve genelinde büyük imkanlar olduğunu söyleyen Altunay, “Ben yıllarca İstanbul’da kendi mesleğim üzerine iş yaptım. Ticarete girerken başarılı olacağımı biliyordum. Şuanda Viyana’da kuaför salonları işletiyorum. İşyerimde hem kadın hem erkek saçı kesiyoruz. Türkiye’de bu iş üzerine gelişmiş insan çok. Avusturya’da da bu işin tutacağını bildiğimden gençken öğrendiğim işi devam ettiyorum. Şuanda mesleğimde ileri düzeydeyim. Saç kesimi için birçok insan bana geliyor. Bunlardan bazıları da her ay saç kestiriyorlar... Yani işimde başarılıyım. Bu veriler de bunu gösteriyor. Bunun için genç arkadaşların ticarete atılmalarını istiyorum” şeklinde konuştu. Mesleklerin insanların karakterlerini oluşturduğunu söyleyen Gökhan Altunay, “İş ve zanaat arasında büyük bir ayrım var. İş başka, zanaat yani sanat başkadır. Ben işimi severek yapıyorum.

38

Her meslekte olduğu gibi, bu meslekte de önemli olan yenilikleri ve gelişmeleri takip etmektir. Bizim işimiz sadece saç kesimi olarak değerlendirilmemelidir. Biz, tasarımlarımızla insanların hayatlarına dokunuyoruz. Gündelik hayatlarında onları rahat ve mutlu hissettirecek saç tasarımlarını dünya genelinde takip edip, müşterilerimize daha geniş bir yelpaze sunuyoruz. Başarımızın temelinde de bu yatıyor. Tabiki bu durum, işinizi ne kadar sevdiğinizle de ilgili. Severek yaptığınız iş için attığınız her adım, sizi daha da ileriye taşıyacaktır. Bu mesleğin güzel yanlarından biri de insanların düğün gibi özel günlerinde, en önemli aksesuarları olan saçlarını size emanet etmeleri. Dolayısıyla, müşterilerinizin size güvenmeleri çok önemli. Yıllara dayanan tecrübemizle nişan, düğün gibi özel günlerde tasarımlarımızla fark yaratıyoruz. Müşterilerimiz de gönül rahatlığıyla bize gelip,

saçlarını yaptırıyor. Saç tasarımının yanında verdiğimiz güzellik ve bakım hizmetleri ile de farklı ihtiyaçlara cevap veriyoruz” dedi. CESUR OLUN Altunay sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’den gelen arkadaşlara ticarette cesur olmalarını tavsiye ediyorum. Viyana’da birçok imkan var. Türkiye’den aldığınız ustalık belgeleri, eğitim belgelerini bir şekilde burada tanıtmak mümkün. Yani elinizde Türkiye’de aldığınız bir belge varsa, onun muhakkak buradaki karşılığını öğrenin. Birçok arkadaş, mesleğini Avusturya’da yapamayacağını sanıyor. Ve kendi aralarında konuşuyorlar. Bence bu konuda insanlar kendi kendilerine aralarında konuşacaklarına resmi makamlara dilekçe yoluyla başvursunlar. Bir çok diploma Avusturya’da geçiyor. Geçmeyen meslekler var. Bunlar içinde çeşitli sınavlar oluyor.”


BİZ MAGAZIN - WIEN

39



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.