SAYI / ISSUE 318 OCAK 2010 / JANUARY 2010
ALABİLİRSİNİZ / YOUR COMPLIMENTARY COPY
Cennetin Kapısı: DİVRİĞİ The Heavenly Portal: DİVRİĞİ
01/10
Doğu’nun Büyülü Gözü: ŞAM Eye of the Whole East: DAMASCUS Bir Yazarın Şiirli PARİS’i The Writer’s Poetic PARIS Kadrajda 50 Yıl: YAŞAR KEMAL Fifty Years Behind The Lens: YAŞAR KEMAL Türkiye’nin Kayısı Bahçesi: MALATYA Apricot Orchard of Turkey: MALATYA
ANTİK ŞİŞELER
CAMDAN YANSIYAN UYGARLIK
CIVILIZATION
IN A BOTTLE
SAYI / ISSUE 318 OCAK 2010 / JANUARY 2010
ALABİLİRSİNİZ / YOUR COMPLIMENTARY COPY
Cennetin Kapısı: DİVRİĞİ The Heavenly Portal: DİVRİĞİ
01/10
Doğu’nun Büyülü Gözü: ŞAM Eye of the Whole East: DAMASCUS Bir Yazarın Şiirli PARİS’i The Writer’s Poetic PARIS Kadrajda 50 Yıl: YAŞAR KEMAL Fifty Years Behind The Lens: YAŞAR KEMAL Türkiye’nin Kayısı Bahçesi: MALATYA Apricot Orchard of Turkey: MALATYA
ANTİK ŞİŞELER
CAMDAN YANSIYAN UYGARLIK
CIVILIZATION
IN A BOTTLE
OCAK JANUARY
CITYSCOPE 17
YÜZ BİN YÜZ A HUNDRED THOUSAND FACES
24
17
İSTANBUL HEP BURADA! ISTANBUL IS STILL WHERE IT USED TO BE!
26
İSTANBUL’UN 100’LERİ THE MANY FACES OF ISTANBUL
28
BAROK MÜZİK GÜNLERİ BAROQUE MUSIC DAYS
30
38
“ROMANI BİR OTOMOBİL GİBİ TASARLIYORUM” “I DESIGN NOVELS LIKE CARS”
38
DAKAR 2010’DA TÜRKİYE İDDİALI TURKEY AIMS HIGHT AT DAKAR
42
VENEDİK’TE MASKELİ BALO MASKED BALL IN VENICE
42
46
GÖRKEMLİ HALILAR THE MAGNIFICENT CARPETS
52
AYFER TUNÇ’UN ADAPAZARI AYFER TUNÇ’S ADAPAZARI
54 ŞİMDİ KAYAK ZAMANI NOW’S THE TIME TO SKI
54
56 BÜYÜLÜ TUNUS MAGIC TUNISIA
108
CAMDAN YANSIYAN UYGARLIK
Alsancak’ta restore etmekte olduğu dört eski binada İzmir’in ilk özel Arkeoloji Müzesi’ni açmayı planlayan İzmir’li koleksiyoner Yavuz Tatış, şu günlerde hummalı bir çalışma içerisinde. Tatış, koleksiyonundaki nadide cam eserleri ilk defa Skylife ile paylaştı. Gelin, tarihin bu güzel tanıklarıyla camı yakından tanıyalım. KAPAK FOTOĞRAFI: FETHİ İZAN
CIVILIZATION IN A BOTTLE
Planning to open Izmir’s first private Archaeological Museum in four old buildings currently undergoing restoration in the city’s Alsancak district, collector Yavuz Tatış is caught up in a flurry of activity. Tatış shared his rare bottle collection for the first time with SkyLife. Let us take a closer look at these lovely artifacts. COVER PHOTO: FETHİ İZAN
4 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
icindekiler_alternatif.indd 2
12/26/09 12:29 PM
OCAK JANUARY 10 58 58
94
DOĞUNUN BÜYÜLEYİCİ GÖZÜ: ŞAM DAMASCUS: ‘EYE OF THE WHOLE EAST’
70
TÜRKİYE’NİN KAYISI BAHÇESİ APRICOT ORCHARD OF TURKEY
84
DİVRİĞİ MUCİZESİ: CENNET KAPISI DIVRIĞI: THE HEAVENLY PORTAL
94
70
KADRAJDA 50 YIL FIFTY YEARS BEHIND THE LENS
100
“MÜZE BEKÇİSİ OLMASAYDIK...” “IF WE HADN’T BEEN MUSEUM GUARDS...”
100
116
DERİNLERDEKİ CENNET PORT SUDAN UNDERWATER PARADISE: PORT SUDAN
122
BİR YAZARIN ŞİİRLİ PARİS’İ A WRITER’S POETIC PARIS
122
84
128
ÇİÇEKLERLE TATLI BİR KOVALAMACA: BAL PLAYING TAG WITH FLOWERS: BAL
132
BİN YILLIK RÜYA:YAPAY ZEKA ARTIFICIAL INTELLIGENCE
136
YÜZYILLARIN LEZZETİ: BOZA BOZA: A TASTE OF THE PAST
140
THY HABER TURKISH AIRLINES NEWS
136 147 İNFO 148 Sizin için seçtiklerimiz/Upfront, 151 Filmler/Movies, 154 Müzikler/Music, 156 Yemekler/Meal, 159 Web sitesi/Web site, 160 Online Check in 161 Self Check in, 166 Uçuş Bilgileri/Flight info, 167 Bagaj/Luggage.
6 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
icindekiler_alternatif.indd 4
12/26/09 12:29 PM
YÖNETİM MANAGEMENT Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Hamdi Topçu Chairman of the Board and of the Executive Committee Türk Hava Yolları Adına Sahibi | Genel Müdür, Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Üyesi Doç. Dr. Temel Kotil Publisher on behalf of Turkish Airlines | CEO, Member of the Board and of the Executive Committee Kurumsal İletişim Başkanı Zeki Çukur Senior Vice President Corporate Communication Halkla İlişkiler Müdürü | Public Relations Manager Mehmet Dinler Aysun Ulusu aulusu@thy.com Ahmet M. Müftüoğlu ahmetm@thy.com Gökçen Ata gokcenata@thy.com Marka İletişim Danışmanı | Brand Communications Consultant Serdar Özer Öztürk
Türk Hava Yolları Genel Yönetim Binası Atatürk Hava Limanı 34149 iSTANBUL Tel: +90 212 463 63 63 / 1164 YAYIN YÖNETIM
MANAGEMENT
Yayın Grubu Başkanı | President
Serkan Ünal
Grup Koordinatörü | Coordinator
Mehmet Mücahid Demir
Finans Koordinatörü | Finance Coordinator YAPIM Yayın Koordinatörü (Sorumlu) | Editorial Coordinator Kültür-Sanat Editörü | Arts and Culture Editor
PUBLICATION
Tarih Editörü | History Editor Lifestyle Editörü | Lifestyle Editor Gezi Editörü | Travel Editor Redaksiyon Editörü | Copydesk Editor İngilizce Editörü | English Editor Grup Tasarım Direktörü | Group Design Director Tasarım Direktörü | Design Head Fotoğraf Editörü | Photo Editor Yardımcı Fotoğraf Editörü | Assistant Photo Editor Tasarım ve Uygulama | Design and Layout ÖZEL PROJELER Koordinatör | Coordinator Müşteri Direktörleri | Account Directors Editör | Editor Art Direktör | Art Director REKLAM Reklam Satış Müdürü | Advertising Sales Manager Reklam Satış Yöneticisi | Advertising Sales Executive
Uluslararası Reklam Satış Yöneticisi | International Ad Sales Manager Marka Müdürü | Brand Manager Üretim Müdürü | Production Manager Reklam Rezervasyon | Ad Reservation Muhasebe | Accounting
Selim Kara PRODUCTION Serdar Turan serdar.turan@infomag.com.tr Jülide Karahan julide.karahan@infomag.com.tr Mert Kaya mert.kaya@infomag.com.tr Oktay Tutuş oktay.tutus@infomag.com.tr Melih Uslu melih.uslu@infomag.com.tr Suavi Yazgıç suavi.yazgic@infomag.com.tr Virginia Taylor Saçlıoğlu Nejat Emrah Yörük emrah.yoruk@infomag.com.tr Eray Makal eray.makal@infomag.com.tr Ahmet Bilal Arslan ahmet.bilal@infomag.com.tr Şahin Aslan sahin.aslan@infomag.com.tr Halil Öter | Bertuğ Yasavullar | Zeynep Akay | İbrahim Kaplan CUSTOM PROJECTS Baha Yılmaz Çisem Kartal | Alara Orhon Aynur Şenol Altun Özkan Oral ADVERTISING Sema Teker Eğilmez sema.teker@infomag.com.tr Ömer Arıcı omer.arici@infomag.com.tr Abidin Karabulut abidin.karabulut@infomag.com.tr +352 (0) 621 51 33 21 Emin Görgün emin.gorgun@infomag.com.tr Gökhan Gönüldaş gokhan.gonuldas@infomag.com.tr İlknur Eruzun ilknur.eruzun@infomag.com.tr Veysi Güneş veysi.gunes@infomag.com.tr SKYLIFE dergisine internette, www.thy.com üzerinden SKYLIFE ikonuna tıklayarak ulaşabilirsiniz. Access SKYLIFE magazine on the internet by clicking the SKYLIFE icon in www.thy.com
İnfomag Yayıncılık, Bilişim,Tanıtım ve OrganizasyonHizmetleri LTD. ŞTİ. Akatlar Mahallesi, Ebulula Mardin Cad. 4. Gazeteciler Sitesi A8/1 1. Levent / İSTANBUL Tel: +90 212 324 55 15 • Faks: +90 212 324 55 05 skylife@infomag.com.tr • www.infomagyayincilik.com.tr Baskı-Cilt | Printing-Binding Promat Basım Yayın San.ve Tic. A.Ş. Tel: +90 212 622 63 63 • http://www.promat.com.tr
SKYLIFE dergisi ile ilgili öneri ve şikayetleriniz için customer@thy.com adresine mail gönderebilirsiniz. Any suggestions or complaints about SKYLIFE magazine are welcomed and should be addressed to customer@thy.com. Dergimizde yayımlanan yazı ve fotoğraflardan yayıncının izni alınmadan, kaynak belirtilmeden tam veya özet alıntı yapılamaz. Neither, text nor photographs from this publication may be reproduced either in full or summary without acknowleding the source and without prior permission from the publisher. SKYLIFE, THY tarafından ayda bir yayımlanır. SKYLIFE is published monthly by Turkish Airlines.
8 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
kunye.indd 2
12/26/09 7:57 PM
HOŞGELDİNİZ WELCOME ABOARD Değerli Türk Hava Yolları Dostları,
Dear Friends of Turkish Airlines,
Son yıllarda Türkiye’miz, birçok alanda önemli gelişmeler kaydetti. Ekonomide yaşanan küresel sıkıntıların doğurduğu karamsar ve sarsıntılı dönemde bile Türkiye, ekonomisinin sağlamlığı ve altyapı yatırımları ile küresel ölçekte bir oyuncu olmaya aday olduğunu bir kez daha kanıtladı. Başta turizm olmak üzere lokomotif alanlarda kaydedilen gelişmeler, ülkemizin yeniden şekillenen dünyada rekabet avantajına sahip olduğunun en güzel göstergesi. Türkiye, yakaladığı rüzgârla adeta ‘uçuşa geçmeye’ hazırlanıyor.
Our country, Turkey, has achieved significant developments across many fields. Even during this unstable period under the influence of the global economic downturn, Turkey proved once again that with its sound economy and investments towards infrastructure it is a viable candidate to become a global player. Developments primarily in tourism and other mainstays of Turkish industry are the golden signs that point towards the competitive advantage our country has in the reshaped world market. With these forces behind it, Turkey is truly preparing to ‘take flight’.
Bu dönemin önde gelen aktörlerinden biri olan Türk Hava Yolları’nın ortaya koyduğu başarılarda, ülkemizin gösterdiği gelişmeye paralel ve uyumlu biçimde konumlanmasının rolü büyük.
Positioning Turkish Airlines in alignment to the country’s development has had a great role in the success of the airline, which has become a prominent figure during this period.
Türk Hava Yolları olarak, ülkemizin uluslararası alanda bayrak taşıyıcısı olma misyonumuzu layıkıyla yerine getirmekten mutluluk ve gurur duyuyoruz. Dünyanın önde gelen havayolu şirketlerinden biri olarak yeniliklere öncülük etme rolümüz bizleri sürekli gelişmeye, sizlere sunduğumuz hizmetlerin kalitesini sürekli arttırmaya teşvik ediyor. Türk Hava Yolları’nın başta yönetim olmak üzere her seviyedeki kadrosu, bu bilinçle, bu sorumlulukla ve bu motivasyonla, geleceğe emin adımlarla yürüyor. Bugünümüzle gurur duyuyor, yarınlara ümitle bakıyoruz. Türk Hava Yolları’nı dünya havacılık sektörünün önde gelen oyuncularından biri haline getirmek için önemli adımlar attık. Yönetim Kurulumuz’un ortaya koyduğu büyüme hedefli stratejilerin hayata geçirilmesi ve doğru uygulamalarla adeta Türk Hava Yolları’nın yanına bir Türk Hava Yolları daha ilave etmiş olduk. Görevi devraldığımız 2003 yılında 10 milyon olan yıllık yolcu sayısını bugün itibarıyla 26 milyona, 65 olan uçak sayısını 135’e, 104 olan uçuş noktası sayısını 156’ya çıkardık. Dünyanın en önemli havayolu ittifakı Star Alliance’ın üyesi olduk. Böylelikle Türkiye’yi Avrupa ile Asya’nın arasında en önemli bağlantı noktası haline getirme stratejimizde çok önemli bir adım attık. Bugün dünyanın dört bir yanından gelen yolcular, Türk Hava Yolları’nı kullanarak bağlantılı noktalara ulaşıyor. Tüm bu stratejik adımlar sonucunda taşınan yolcu sayısı bakımından Avrupa’nın dördüncü büyük havayolu şirketi haline geldik. Ortaya koyduğumuz büyüme sayesinde yeni istihdam oluştururken personel başına düşen yolcu sayısını artırarak verimliliği sağladık.
We are proud and happy to be accomplishing our mission as our country’s flag bearer in the international arena. As one of the world’s leading airlines, our role requires leadership in innovation, prompting us towards continuous improvements, including the quality of the services we provide to you. Starting from management and spreading through each and every level of Turkish Airlines, our entire staff is taking firm steps towards the future with this awareness, responsibility and motivation. We are proud of what we do today and regard tomorrow with hope. We have taken significant steps towards making Turkish Airlines a leading player in the global field of aviation. Thus, we have practically produced another Turkish Airlines through the realization of growth strategies put forth by our Board of Directors and successful executions that have taken place. Since we took on this mission in 2003, we have increased the number of annual passengers from 10 million to 26 million, grown the number of aircraft from 65 to 135 and expanded the number of flight destinations from 104 to 156. We also became a member of Star Alliance, the world’s most important airline alliance, thereby taking a very significant step in realizing our strategy to render Turkey the most critical connection point between Europe and Asia. Passengers arriving from all corners of the world now connect to destinations by using Turkish Airlines. As a result of all of these strategic steps, we have become the fourth largest airline company in Europe in terms of number of passengers carried. The growth we have achieved has helped generate new jobs, while the passengers per employee have increased, creating efficiency.
10 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
contributor.indd 2
12/26/09 12:10 PM
Değerli Türk Hava Yolları Dostları, Yaşanan küresel ekonomik kriz, havacılık sektörünü de derinden etkiledi. Birçok havayolu şirketinin pozisyonunu korumaya çabaladığı veya küçüldüğü bu dönemde Türk Hava Yolları olarak yatırım stratejimizden taviz vermedik. Bu dönemin ortaya çıkaracağı fırsatlardan şirketimiz ve siz değerli yolcularımız için en yüksek faydayı sağlayabilmek ve sıkıntılı dönemden güçlenerek çıkabilmek için büyümeyi sürdürdük. Bu bağlamda uçuş ağımızı genişlettik, filomuzdaki uçak sayısını artırmaya devam ettik. Hizmet kalitemizi her noktada geliştirmek için elimizden gelen çabayı gösterdik. Tüm bunların sonucunda, sizlerin de teveccühüyle zor dönemden kolaylıkla ve başarıyla geçerek kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz. İMKB’de işlem gören ve yüzde 51’i halka açık olan şirketimizin piyasa değeri de hak ettiği yere doğru ilerlemektedir. 2003 yılında 1 milyar 138 milyon olan piyasa değerimiz 4 milyar 900 milyon TL’ye ulaşmıştır. Kriz ortamında piyasalarda yaşanan olumsuzluklara rağmen ulaşılan bu sonuç, hissedarlarımızın yüzünü güldürmüş, yatırımlarının sağlam ellerde olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır. 2010 yılında da hedeflerimizi ve bütçemizi belirlerken büyüme eksenli yaklaşımımızdan vazgeçmedik. Bu yıl da gelişmemize ara vermeden devam edeceğiz. Sunduğumuz kapasiteyi artırmaya, her geçen gün genişleyen uçuş ağımıza yeni noktalar eklemeye kararlıyız. Filomuza katılacak yeni uçaklarla birlikte bu hedefimize daha hızlı erişeceğiz ve küresel pazardan aldığımız payı artıracağız. Bu çabalarımız, 2023 Stratejisi olarak adlandırdığımız uzun vadeli yol haritamız çerçevesinde gerçekleşmektedir. Amacımız, Cumhuriyetimizin 100. yılında Türk Hava Yolları’nı küresel alanda zirveye ulaştırmaktır. Tüm bu zorlu hedeflere doğru yürürken en büyük güvencemiz, en büyük motivasyonumuz sizlerin Türk Hava Yolları’na gösterdiği derin teveccüh ve ilgidir. Desteğinizin ne kadar değerli olduğunun bilincindeyiz. Sizler, Türk Hava Yolları’nı tercih ettikçe, tüm çalışanlarla birlikte el ele veriyor, daha iyisini sunma yolunda azimle ilerlemeyi sürdürüyoruz.
Dear Friends of Turkish Airlines, The aviation sector was also deeply affected by the ongoing global economic downturn. At a time when many airline companies were struggling just to protect their position or were downsizing, we as Turkish Airlines did not make any sacrifices in terms of our investment strategy. We continued our growth during this time to take maximum advantage of opportunities borne out of this period to ultimately provide the best possible benefit to you valuable passengers and come out of this term stronger than before. In this context, we widened the scope of our flight network and continued to grow our fleet, barring no effort to the end of developing our service quality at every point. As a cumulative result of these endeavors, and thanks to your kind regards, we are putting this difficult period behind us with ease and success, and continuing ahead on our path with determination. The market value of our company, 51% of which is publically traded on the IMKB (Istanbul Stock Exchange), is also on the rise towards its deserved position. Our market value has reached 4 billion 900 million TL, increasing steadily from 1 billion 138 million TL in 2003. Achieving this result in the face of negative market forces during the crisis has pleased our stockholders and once again proven that their investments were in good hands. We have not diverted from our approach focused on growth while determining our goals and budgets for 2010. We will not cease in our continual efforts for development this year either, as we are set on increasing our capacity and adding new destinations to our ever-expanding flight network. With the new aircraft joing our fleet, we will be reaching our goals even faster and growing our global market share. These efforts are being realized within the framework of our long-term roadmap; what we call our 2023 Strategy. Our aim is that Turkish Airlines reaches the global zenith in its field during the 100th year anniversary of the founding of our Republic. Our greatest source of assurance and motivation while we take on these challenging goals is your deep, kind regards and attention towards Turkish Airlines. We are extremely aware of just how valuable your support is. As you continue to prefer Turkish Airlines, we join hands with all of our employees, striving to present the very best to you.
İlk günlerini yaşadığımız 2010 yılının siz Türk Hava Yolları dostlarına sağlık, mutluluk getirmesini temenni ediyor, hepinize iyi uçuşlar diliyorum.
I wish you health and happiness in 2010, which we have newly entered, and that you have a pleasant flight.
Saygılarımla, Hamdi Topçu Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı
Respectfully yours, Hamdi Topçu Chairman of the Board and of the Executive Committee
2010 JANUARY | OCAK | SKYLIFE 11
contributor.indd 3
12/29/09 4:32 PM
KATKIDA BULUNANLAR CONTRIBUTORS MEHMET ALTAN
DOĞAN KUBAN
1949’da İTÜ Mimarlık Fakültesi’ni bitirdi. 1954’te ‘Osmanlı Barok mimarisi üzerine bir deneme’ adlı tezini hazırladı. 1955’te İtalya’ya gitti ve Rönesans mimarisi üzerine çalışmalar yaptı. 1962’de öğretim görevlisi olarak ABD’ye gitti. 1965’te ‘Anadolu Türk mimarlığının kaynak ve sorunları’ adlı çalışmasıyla profesör oldu. 1973-76 yılları arasında İTÜ Mimarlık Fakültesi dekanlığında bulundu. Türk, İslam ve Anadolu mimarlığı ve sanatını konu alan kitaplar ve makaleler yayınladı. UNESCO çalışmalarında danışmanlık görevi de yapan Kuban, Divriği’nin mimari şaheserlerini yazdı.
1979 yılında lisans eğitimini tamamladıktan sonra, doktora için Paris’e gitti. Sorbonne Üniversitesi’nde iktisat doktoru unvanı aldı. Çeşitli gazetelerin Paris muhabirliğini yaptı. 1985 yılında Paris’te yazdığı denemeleri Kanatlı Karınca adlı kitapta topladı. 1984 yılında Türkiye’ye döndükten sonra İstanbul Üniversitesi’nde akademik kariyerini sürdürdü. 1993’de profesör oldu. Halen gazetecilik ve yazarlık hayatını sürdüren Altan, SKYLIFE için Paris’i yazdı. Mehmet Altan went to Paris after completing his undergraduate studies in 1979 and received his Ph.D. in economics from the Sorbonne. He reported from Paris for various newspapers and collected essays he wrote there in his 1985 book, ‘The Winged Ant’. He returned to Turkey in 1984 to pursue his academic career at Istanbul University, becoming professor in 1993. He continues to be a journalist and writer. Altan wrote about Paris for SKYLIFE..
FETHI İZAN
HAYRETTIN ŞENGÜL
Stokholm’den, üniversite eğitimi için geldiği Adana’da fotoğrafla tanıştı. Mimar Sinan Üniversitesi’nde geliştirdiği fotoğraf üzerine sergiler açtı, ödüller kazandı. Still-life, portre ve mimari fotoğraflar çeken İzan, Bilgi Üniversitesi’nde ders veriyor.
Çocuk yaşta tanıştığı baba mesleği arıcılığı Anadolu yaylalarında geliştirdi. Boğaziçi Üniversitesi’ni kazandıktan sonra mesleği bırakmadı. Halen kurucusu olduğu marka altında profesyonel bal üretimi yapıyor.
Started photography in Adana, after leaving Stockholm for his university education and devleoped his art at Mimar Sinan University, winning various awards. He practices stilllife, portraits and architectural styles whilst teaching at Bilgi University.
Began bee-keeping, his father’s profession, at a young age across the prairies of Anatolia and never gave up even after enrolling at Bosphorus University. He continues to produce honey under the brand he created..
GÜNEŞ KARABUDA
Galatasaray Lisesi’ni bitirdi. Paris’te hukuk okudu. Dünyanın dört bir yanında belgesel çekti. Ortadoğu, Afrika ve Uzakdoğu’da çalıştı, toplumsal olayları görüntüledi. ‘Zaman Bahçesinden Portreler’ adlı kitabında Pablo Neruda’dan İlhan Koman’a, Salvador Dali’den Ingrid Bergman’a pek çok ünlünün anılarını derledi. Deneyimli gazeteci Karabuda, Yaşar Kemal’in 50. Yılı adlı fotoğraf sergisinin anısına usta kalem için bir dosya hazırladı. A graduate of Galatasary Lycee, Karabuda studied law in Paris, later moving on to filming documentaries around the world. He worked in the Middle East, Africa and the Far East, capturing events that changed society. He collected the memoirs of many renowned names, from Pablo Neruda to İlhan Koman, Salvador Dali to Ingrid Bergman in his book ‘Portraits from the Garden of Time’. An experienced journalist, Karabuda penned a special feature for the sake of the photography exhibit, 50 Years of Yaşar Kemal.
Graduated the ITU School of Architecture in 1949 with the thesis titled ‘An Essay on Ottoman Baroque Architecture’ in 1954, he moved on to work on Renaissance in Italy in 1955. He went to the U.S. in 1962 to lecture and became professor in 1965 with his work titled ‘The Sources and Problems of Anatolian Turkish Architecture’. He served as Dean of the ITU School of Architecture between 1973-1976 and has published books and articles on Turkish, Islamic and Anatolian architectures. Also a consultant with UNESCO, Kuban penned the masterpieces in Divriği.
COŞKUN ARAL
Fotoğrafçı, yazar, gezgin, belgesel yapımcısı ve gazeteci. Haberci ve Türkiye’nin Renkleri gibi programlarla izleyicilerini dünyanın en ulaşılmaz noktalarına götüren bir televizyoncu. Dünyanın önde gelen ajans ve yayınlarına haber ulaştıran Aral, Malatya’yı SKYLIFE için fotoğrafladı. Photographer, writer, traveler, documentary producer and journalist. A newshound, a television man who takes his viewers to unreachable corners of the earth through programs like ‘The Colors of Turkey’. Aral delivers top stories to global agencies and publications and photographed Malatya for SKYLIFE.
14 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
contributor.indd 4
12/26/09 12:11 PM
turkishairlines.com | +90 212 444 0 849
24
CITYSCOPE İstanbul için 2010, 16 Ocak’ta başlıyor. For Istanbul, 2010 will start on January 16.
42
Eylül bitmeden yapmanız gerekenler...
Venedik Karnavalı hazırlıkları… Venice Carnivale underway...
52
Ayfer Tunç Adapazarı’nı anlattı.
Ayfer Tunç describes Santralitanbul’da Adapazarı Yüksel Arslan retrospektifi
YÜZ BİN YÜZ A HUNDRED THOUSAND FACES
Bir gün karşınıza Yüz Bin Yüz ekibi çıkar ve sizi beyaz Don’t be surprised if the Yüz Bin Yüz (A Hundred Thousand bir fon önünde fotoğraflamak isterse sakın şaşırmayın. Faces) team approach you one of these days and ask to Sadece gülümseyin… take your picture against a white backdrop. Just smile... • JÜLİDE KARAHAN
Cityscope_.indd 17
12/26/09 12:02 PM
ETKİNLİK EVENT
Beş yıldan bu yana 3 bin kadar kişiyi beyaz fon önünde fotoğraflayan ‘Yüz Bin Yüz’ ekibi, on beş yıl sonra yüz bin adet ‘yüz’e ulaşmayı hedefliyor. Altı kişilik ekibin niyeti, 21. yüzyıl insanının arşivini oluşturmak. “Portreler çekelim, alışılmamış siyah beyaz boy portreler... Orada sadece insan görünsün. Duruşu, bakışı, gülüşü, giysisi, çantası, takısıyla... Sonra bu fotoğrafları başka şehir ve ülkelere taşıyıp sokak sergileri açalım. İnsanı insanla tanıştıralım.” diyorlar kısaca. Amaç, insanı kendisine ve diğerlerine anlatmak. Çünkü projenin web sayfasının açılışında da yazdığı üzere “İnsan kendini yalnızca insanda tanır.” (Goethe) Onlar için önemli olan, bu çağın insanına dair olabildiğince çok görsel veri toplamak. Yıllar sonra belki birileri bu arşive bakacak ve ‘eski’ zaman insanının nasıl göründüğüne dair bilgi sahibi olacak. Arşivde kişilerin özel bilgilerinin yer aldığı küçük ses kayıtları ve çekim aşamalarının video görüntüleri de yer alıyor.
They have photographed some three thousand people in the last five years, and the ‘Yüz Bin Yüz’ team is aiming to bring that number up to a hundred thousand in the next five. The ultimate objective of the 6-person team is to create an archive of 21st century people. “Let us take portraits,” they say in short. “Unusual, full-length, black-and-white portraits only of people, nothing else. Their stance, their look, their smile, their clothing, their bags and accessories... Then let’s take those photos to other countries and cities and stage street exhibitions. Let us introduce people to people.” The purpose is to depict people, to themselves and to others. Because, as
it says on their web page, “People recognize themselves only in people.” (Goethe) What is important for the team is to gather as much visual data as possible about the people of this age. Years later perhaps someone will look at the archive and get an idea of what the people of that ‘old’ time looked like. The archive also includes brief voice recordings of personal data about the people photographed and video images recorded during the shooting phase. What’s more, the voice of every person photographed will also be translated into its musical equivalent, in other words, musical notation. As you might surmise, in addition to photographers, the team
18 SKYLIFE | OCAK| JANUARY 2010
Cityscope_.indd 18
12/26/09 12:03 PM
also includes a sociologist, a musician and a filmmaker.
FROM BEYOĞLU TO THE WORLD
Ayrıca fotoğrafı çekilen her bireyin sesinin müzikteki karşılığı, yani notası da çıkarılıyor. Anlaşılacağı üzere ekipte fotoğrafçı yanı sıra bir sosyolog, bir müzisyen ve bir de sinemacı var.
BEYOĞLU’NDAN DÜNYAYA Yüz Bin Yüz ekibi önce en yakından başlamış işe. Ofisin hemen dibindeki otoparka koymuşlar beyaz fonu ve kim gelip geçerse basmışlar deklanşöre. Bakkaldan manava, işportacıdan kâğıt toplayıcısına, müzisyenden ressama… Kapsamlı bir Beyoğlu profili çıkarmışlar ortaya. Sonra dağılmışlar İstanbul’a: Sirkeci Fotoğrafçı
Cityscope_.indd 19
Esnafı’ndan İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’na, TRT İstanbul Televizyonu’ndan Beyoğlu İtfaiyesi’ne… Uğradıkları her kurumda; postaları bırakıp gitmeye hazırlanan kuryeden temizlik görevlisine, çayları tazeleyen teyzeden genel müdüre… Herkesi kayıt altına almışlar. Şimdi sırada Türkiye var. Ülkenin tüm bölge ve şehirlerini tek tek dolaşıp fotoğraflayacak, kayıt altına alacaklar. Bir yandan da 27 Avrupa başkentiyle iletişimdeler. Avrupa başkentlerinde eşzamanlı bir sokak sergisi açıp Türkiye insanını, tam boy ölçülerdeki fotoğraflarıyla, tanıtma niyetindeler. Sonrası zaten çorap söküğü: Avrupa ve dünya insanını fotoğraflayıp yüz bin yüze ulaşmak.
The Yüz Bin Yüz team started out close to home. They set up a white backdrop in the parking lot just below their office and clicked their shutter at whoever passed by. Everybody from the grocer and the fruit and vegetable man to the street vendor and the litter collector, even painters and musicians. And they produced a comprehensive profile of Beyoğlu. Then they branched out to other parts of Istanbul, from the Sirkeci Photographers’ Guild and the Beyoğlu Fire Department to Turkish Radio and Television’s Istanbul Studios and the Istanbul 2010 European Capital of Culture Agency. They photographed everybody at each institution they visited, from the person mailing a letter and a courier getting ready to leave on a job to the janitor, the tea lady and the CEO. And now it’s Turkey’s turn. The team are going to visit all the country’s regions and cities one by one and record them in photographs. At the same time they are in contact with 27 European capitals, where they hope to hold simultaneous street exhibitions to introduce the people of Turkey in full-length portraits. The rest will follow automatically: photographing the people of Europe and of the world until they hit a hundred thousand.
12/26/09 12:03 PM
ETKİNLİK EVENT
“HEDEF: 0–99 YAŞ GRUBU” “TARGET AUDIENCE: 0-99 AGE GROUP” Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, Türkiye ile Avrupa’nın kültürel alışverişini müzik yoluyla göstermek istiyor. The Borusan Istanbul Philharmonic Orchestra is looking to illustrate the cultural exchange between Turkey and Europe through music • JÜLİDE KARAHAN Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO), Ocak ayında özel bir albümle ilk defa dünya müzik piyasalarına açılıyor. Yeni yılı Ludwig van Beethoven’in 9. Senfoni’siyle karşılayan orkestra, 14 Ocak’ta Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda olacak. Konseri yöneten BİFO Sanat Yönetmeni ve Sürekli Şefi Sascha Goetzel, sorularımızı cevapladı. Orkestrayı albüm hazırlamaya iten nedir? Uluslararası müzik uzmanları, son yıllarda orkestramızı Avrupa’nın en aranılan orkestraları ile karşılaştırıyor. Bu bakımdan, sadece Türkiye’deki izleyicilerimize değil, tüm dünyadaki dinleyicilerimize uzanmak istedik. Albümde yer alan eserlerden hareketle niyetiniz ne? Bu CD’deki müzik tınısı, Avrupa’nın 2010 Kültür
Başkenti İstanbul’u Avrupa kültürüne bağlayan bir köprü olarak işlev görüyor. CD’deki eserler, müzikal ve/ya tarihsel geri planları ile İstanbul ve Türkiye ile bağlantılı. Türkiye ile Avrupa’nın geri kalanı arasında ne denli yoğun bir kültürel alışveriş olduğunu müzik yoluyla göstermek istedik. Bu CD ile kapıları açmak; var olan tek küresel dili, yani müziği kullanarak ‘birbirimizle’ konuşmak istiyoruz. Orkestranın hedef kitlesi için ne söyleyebilirsiniz? 0 – 99 yaş grubunda ve üstündeki herkesi hedefliyoruz.
The Borusan Istanbul Philharmonic Orchestra (BİFO) is opening up to the world music market for the first time with a special album in January. Welcoming the new year with Beethoven’s 9th, the orchestra will be performing under conductor Sascha Goetzel at Lütfî Kırdar International Conference and Exhibition Center on January 14. BİFO’s Artistic Director and Permanent Conductor, Goetzel answered our questions. What motivated the orchestra to record an album? International music experts have compared our orchestra with some of the
most sought-after orchestras in Europe in recent years. So we wanted to reach out not only to our fans in Turkey but to listeners around the world. What is the intention behind the particular works chosen for the album? The musical sound on this CD serves as a bridge joining Europe’s 2010 Capital of Culture Istanbul with European culture. The works on the CD are linked with Istanbul and Turkey by their musical and/or historical backgrounds. We wanted to show through music what an intensive cultural exchange there is between Turkey and the rest of Europe. Through this CD we want to open doors, and to speak ‘with each other’ using music, the only global language there is. What age group is the orchestra targeting? The 0-99 age group!
22 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
Cityscope_.indd 22
12/26/09 12:03 PM
İSTANBUL 2010
İSTANBUL HEP BURADA! ISTANBUL IS STILL WHERE IT USED TO BE! İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti’nin resmi açılışı 16 Ocak’ta yapılacak. Istanbul 2010 European Capital of Culture opens officially on January 16th. • JÜLİDE KARAHAN Şimdi yeniden keşfetme zamanı. Güzel kızın hayran bakışlarından, yaşlı balıkçının rast giden tebessümünden… Galata Kulesi, Haydarpaşa Garı ve Ayasofya Müzesi hep oradaydı. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti (AKB) Ajansı’nın yeni reklam kampanyası hepimizi çepeçevre sardı. Kampanyanın yurtdışı ayağında İstanbul, ‘dünyanın en ilham verici şehri’ olarak konumlanıyor. 2010’un en çok konuşulan başlıkları kuşkusuz ‘Yenikapı kazıları’ ile ‘Topkapı Sarayı restorasyonu’. Kazılarda keşfedilenler hepimizin
Cityscope_.indd 24
malumu. Topkapı Sarayı’nda ise aralarında Bağdat, Revan ve Sofa Köşkleri ile Harem, Lale Bahçesi, Mutfaklar, Adalet Kulesi ve Mecidiye Kapısı’nın da bulunduğu 12 mekân yenileniyor. 2010’da Ayasofya Müzesi’ni de bir sürpriz bekliyor: Müzede 16 yıldır kurulu iskele kalkacak.
BİR ŞEHİR ÜÇ DÜNYA Sur-i Sultani Projesi ve Stratejik Plan, dünyanın en güzel Müzeler Parkı için harekete geçti. ‘Bir Şehir ve Üç Dünya’nın (İstanbul: Osmanlı Dünyası, Bizans Dünyası ve Klâsik Dünya) hikâyesini anlatmayı
And now is the time to rediscover it. From the fleeting smile of the old fisherman to the young girl’s admiring glance... The Galata Tower, Haydarpaşa Railroad Station, Ayasofya Museum - they have always been there. The Istanbul 2010 European Capital of Culture Agency’s new ad campaign has grabbed us all. And the campaign’s extension abroad touts Istanbul as ‘the world’s most inspiring city’. There is no doubt that the Yenikapı excavations and the Topkapı Palace restoration are some of the hottest topics of 2010. The excavation finds are well
known. As for the palace, a total of 12 spaces - the Baghdad, Revan and Sofa Pavilions, as well as the Harem, the Tulip Garden, the Kitchens, the Tower of Justice and the Mecidiye Gate - are all undergoing restoration. A surprise awaits the Ayasofya Museum, too, in 2010 when the scaffolding that has been up for sixteen years will finally come down.
ONE CITY THREE WORLDS The Sur-i Sultani Project and Strategic Plan has already gone into action for the word’s most beautiful Museums Park. This project,
12/26/09 12:04 PM
hedefleyen projenin Cumhuriyet’in 100’üncü yılı olan 2023’te tamamlanması öngörülüyor. Proje, Sur-i Sultani içinde bulunan Topkapı Sarayı, Arkeoloji Müzesi, Darphane-i Amire, Aya İrini, diğer mekânlar ve bahçeleri kapsıyor.
İKİ BİN YILLIK ORTAK MİRAS Topkapı Sarayı Müzesi Has Ahırlar, ‘On bin Yıllık İran Medeniyeti ve İki bin Yıllık Ortak Miras’ başlıklı bir sergiye ev sahipliği yapıyor. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı destekli sergi, İran Ulusal Müzesi ve Türkiye’nin çeşitli müzelerinden derlenen yaklaşık 300 parça eserden oluşuyor. Çivi yazı tabletlerinden hat örneklerine, minyatürlerden çiniye, pişmiş toprak kaplardan heykele pek çok eserin yer aldığı sergi; İslamiyet Öncesi ve İslamiyet Sonrası isimli iki bölüme ayrılıyor. Hafız, Firdevsî, Câmi, Sadî ve Nizamî gibi önemli isimlerin eserlerine rastlamanın mümkün olduğu sergi için son tarih 5 Şubat 2010.
Cityscope_.indd 25
which aims to tell the story of ‘One City and Three Worlds’ (Istanbul: The Ottoman World, the Byzantine World, the Classical World) is slated for completion in 2023, the 100th anniversary of the Republic. The project encompasses Topkapı Palace, the Archaeological Museums, the Imperial Mint and Hagia Irini as well as other gardens and venues inside the ‘Sur-i Sultani’ or Ottoman city walls.
A TWO-THOUSAND-YEAROLD COMMON HERITAGE The Imperial Stables of Topkapı Palace Museum are hosting an exhibition entitled, ‘Ten Thousand Years of Iranian Civilization and the Two-Thousand-Year Common Heritage’. Backed by the Istanbul 2010 European Capital of Culture Agency, the exhibition consists of around 300 artifacts culled from the Iran National Museum and various museums in Turkey. With everything from cuneiform tablets and examples of calligraphy to miniatures, tiles, and baked clay vessels and statues, the exhibition is divided into two parts: pre-Islamic and Islamic. Iranian literary figures such as Hafez, Ferdowsi, Jâmi, Sadî and Nizamî also figure prominently in the exhibition. Through February 5, 2010.
............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. Kültür ve sanat ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. projeleri ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. Culture and arts ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. projects ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. Başvuran proje ............................................................................. ............................................................................. .................................. .......................................... ............................................................................. 2010 yılı içinde Projects submitted ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. gerçekleşecek proje ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. Projects to be realized ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. in 2010 ............................................................................. Kültürel mirasın ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. korunması ve kentsel ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. uygulama projeleri ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. Projects for preserving ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. cultural............................................................................. heritage and urban ............................................................................. Kabul edilen proje ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. renewal ............................................................................. Projects accepted ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. Tamamlanan proje ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. Projects completed ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ..................................................................... ....... Devam eden proje ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. Projects in progress ............................................................................. Kurumsal Proje ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. Corporate Projects ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. Turizm - tanıtma ve ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. iletişim ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. Tourism projects (publicity ............................................................................. ............................................................................. Ajans’ın toplam bütçesi ............................................................................. ............................................................................. and communication) ............................................................................. ............................................................................. Total budget of the Agency ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. . ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ........................... ................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. .............................................................. .............. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. ............................................................................. .............................................................................
RAKAMLARLA 2010 IN NUMBERS
182
2272
230
120
451
132
89
34
451
372.390.964 TL
12/26/09 12:04 PM
KÜLTÜR CULTURE
İSTANBUL’UN 100’LERİ THE MANY FACES OF ISTANBUL İstanbul’un yazar, şair, ressam ve fotoğrafçısı bitmez. Çünkü bu şehrin hikâyesi bitmez. There is no end to Istanbul’s writers, poets, painters and photographers, for the simple reason that the story of this city is never ending. İstanbul’un yazar, ressam ve fotoğrafçısı ile kayıp ve hâlâ ayakta duran mimari eserlerini derleyen bir dizi yayınlandı: ‘İstanbul’un 100’leri’. Dizinin ilk kitabı ‘İstanbul’un 100 Ressamı’nda, şehri tuvale aktaran ressamların eserleri çeşitli boyutlarda örnekleniyor. Kitapta; Matrakçı Nasuh’tan Nakkaş Osman’a, Zonaro’dan İbrahim Çallı’ya, Bedri Rahmi’den Devrim Erbil’e; tüm İstanbul ressamları bir arada. Dizinin ikinci kitabı ‘İstanbul’un 100 Fotoğrafçısı’nda fotoğrafın icadından bu yana şehri fotoğraflayan usta objektiflerin siyah-beyaz, sepya ve renkli fotoğrafları yer alıyor.
Cityscope_.indd 26
Lâtifi ile başlayıp Ali Bilir ile biten ‘İstanbul’un 100 Yazarı’nda ise yazarların fotoğrafları, biyografileri ve eserlerinden alıntılar bulunuyor. Kitapta; Evliya Çelebi’den Ahmet Mithat Efendi’ye, Hüseyin Rahmi Gürpınar’dan Halid Ziya Uşaklıgil’e, Peyami Safa’dan Ahmet Hamdi Tanpınar’a, Sait Faik Abasıyanık’tan Hilmi Yavuz’a, Selim İleri’den Orhan Pamuk’a kimler yok ki… Dizinin ‘İstanbul’un 100 Kaybolan Eseri’ ile ‘İstanbul’un 100 Roma ve Bizans Eseri’ isimli son iki kitabı, unutulmuş pek çok yapının durumunu anlatan birer başvuru kaynağı niteliğinde.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ Yayınları’ndan çıkan dizinin Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Bayhan. Nevzat Bayhan is Director of Publications for the series, which is being brought out by the Istanbul Metropolitan Municipality’s Culture Publications Inc.
‘İstanbul’un Yüzleri’ is a series of books that bring together 100 each of the city’s writers, painters, poets and photographers as well as its architectural monuments, lost and still standing. The title is a play on the word ‘yüz’, which means both ‘face’ and the number 100. The first volume in the series, ‘100 Istanbul Painters’, features depictions of the city on canvases large, small and in between. All the city’s painters, from miniaturists Matrakçı Nasuh and Nakkaş Osman through the Italian Zonaro and the early 20th century İbrahim Çallı right up to Bedri Rahmi and Devrim Erbil, are in this book. The second volume
in the series, ‘100 Istanbul Photographers’, includes black-and-white, sepia and color photographs of the city as seen through the lenses of the masters of this art since its inception. Beginning with Lâtifî and ending with Ali Bilir, ‘100 Istanbul Writers’ meanwhile offers photographs, biographies and excerpts from the works of the writers featured. Included in the volume is everyone from from Evliya Çelebi, Ahmet Mithat Efendi, Hüseyin Rahmi Gürpınar and Halid Ziya Uşaklıgil to Peyami Safa, Ahmet Hamdi Tanpınar and Sait Faik Abasıyanık, as well as contemporary writers such as Hilmi Yavuz and Orhan Pamuk. The last two books of the series, ‘100 Lost Istanbul Monuments’ and ‘100 Istanbul Roman and Byzantine Monuments’, are in the nature of reference books on the city’s numerous forgotten architectural structures.
12/26/09 12:04 PM
ETKİNLİK EVENT
BAROK MÜZİK GÜNLERİ BAROQUE MUSIC DAYS Akbank Sanat Barok Müzik Günleri kapsamında, dünyaca ünlü müzisyenler 7 – 21 Ocak tarihleri arasında İstanbul’da olacak. World renowned musicians will be in Istanbul January 7-21 for Akbank Sanat’s Baroque Music Days. Jesenka Balic Zunic
Şirin Pancaroğlu
Barok Müzik Günleri’nin tüm konserleri Akbank Sanat’ta gerçekleşiyor. Akbank Sanat is the venue for all Baroque Music Days concerts.
Geçtiğimiz yıllarda epey ilgi gören ve Türkiye’de Barok müziğine olan ilgiyi artıran Akbank Sanat Barok Müzik Günleri, bu yıl, dört ayrı konserle karşımızda. Etkinlik, Avrupa’nın önemli barok keman sanatçılarından Helene Schmitt’in 7 Ocak Perşembe akşamı vereceği konserle başlıyor. Çoğunlukla 17. yüzyıldan 19. yüzyıl başlangıcına kadarki solo keman repertuarını yorumlayan Schmitt, J.S.Bach’ın ünlü solo keman sonat ve partitaları albümüyle müzik eleştirmenlerinden tam not alıyor. Barok Müzik Günleri, Jesenka Balic Zunic ve Manami Haraguchi’nin 14 Ocak Perşembe akşamı verecekleri konserle devam ediyor. Geniş aralığa sahip coloratura basso profundo sesi ve etkileyici yorumuyla övgü toplayan Joel Frederiksen ise 19 Ocak Salı günü Akbank Sanat sahnesinde olacak. Etkinlik, Türkiye’nin tanınmış arp sanatçısı Şirin Pancaroğlu’nun 21 Ocak’ta vereceği resital ile sona eriyor. Samimi yaklaşımıyla dinleyicilerini müziğine bağlayan Pancaroğlu, farklı coğrafyaların geleneksel müziklerine yer veren bir repertuarla sahnede olacak.
A focus of considerable interest in past years, Akbank Sanat’s Baroque Music Days have heightened interest in Baroque music in Turkey. This year’s festival includes four concerts, kicking off with a recital by one of Europe’s leading Baroque violinists, Helene Schmitt, on the evening of Thursday, January 7th. Schmitt, who specializes in the solo violin repertoire from the 17th to the early 19th century, has received high praise from music critics for her recordings of J.S. Bach’s well-known sonatas and partitas for solo violin. Baroque Music Days continues with a concert by Jesenka Balic Zunic and Manami Haraguchi on the evening of Thursday, January 14th. Meanwhile Joel Frederikson, who has won acclaim for his coloratura basso profundo voice with its wide range and his moving interpretations, will perform on Tuesday, January 19th. The festival ends with a recital by the eminent Turkish harpist Şirin Pancaroğlu on January 21st. Pancaroğlu, who relates to her listeners through her sincere and unaffected approach, will take the stage with a repertoire of traditional music from various parts of the world.
Joel Frederiksen Helene Schmitt
28 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
Cityscope_.indd 28
12/26/09 12:04 PM
EDEBİYAT LITERATURE
“ROMANI BİR OTOMOBİL GİBİ TASARLIYORUM” “I DESIGN NOVELS LIKE CARS” İlk romanı ‘Düblörün Dilemması’ ile ilgi uyandıran yazar Murat Menteş’in ikinci romanı ‘Korkma Ben Varım’ okurla buluştu. • SUAVİ KEMAL YAZGIÇ Hem macerası hem de anlatımı ve dili hızlı bir roman Korkma Ben Varım. Gaz pedalına bu denli ‘hızlı’ basmanızın sebebi ne? Edebiyat, çağın hızına ayak uyduramayanların ilgi alanı gibi görülüyor. Ben, sanatın alanında kalarak, hızı üst seviyeye çıkarabileceğimizi düşünüyorum. Romanı bir otomobil gibi tasarlıyorum.
Sparking interest with his first novel, ‘The Understudy’s Dilemma’, Murat Menteş is now bringing readers a second, ‘Don’t Be Afraid, I’m Here’. ‘Don’t Be Afraid, I’m Here’ is a fast-moving narrative in the adventure genre. Why have you stepped so hard on the gas? Literature is regarded as being of interest only to people who can’t keep up with the times. I’m thinking we can stay in the field of art and still crank our speed up to the highest level. I design novels like cars. The car will go 300 km/h, but the reader can read it at 30 km/h if he wants to. On the other hand, if the car, in other words, the novel, can’t go more than 40 km/h, then the reader will inevitably abandon it at the roadside and take a cab.
Araba 300 basıyor, okur isterse saatte 30 km hızla da okuyabilir. Fakat araba yani roman saatte en fazla 40 km gidebiliyorsa okurun arabayı yolun kenarında bırakıp taksiye atlaması kaçınılmaz. “İkinci roman, ilkinden zor olur” diyenler haklı çıktı mı? Hem de nasıl. Roman yazmak zaten zor iş. İkinci roman ise daha da zor. En azından benin açımdan öyle oldu. Fakat artık kendimi
Some people say your second novel is more difficult than your first. Are they right? And how! Writing a novel is hard work in any case. And a second novel is even more difficult. At least it was for me. But I’ve finally begun to think of myself as a novelist. And that’s a good feeling.
ULLATUSAMUS DUSDAM/ ULLATUSAMUS DUSDAM Samus, nulles quid es quatatia cuscia apis comnisimi, odiossunt. Unt et optat unt et eaquam inctas electe nullatusamus dusdam as min cone de is quunt que sant aut Samus, nulles quid es quatatia cuscia apis comnisimi, odiossunt. Unt et optat unt et eaquam inctas electe nullatusamus dusdam as min cone de is quunt que sant aut
“Korkma Ben Varım” kitabında çizimleriyle Ersin Karabulut da yer alıyor. Ersin Karabulut contributed the book, “Korkma Ben Varım” with his illustrations. 30 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
Cityscope_.indd 30
12/26/09 12:04 PM
Yüksek irtifa.
Güçlü motoru, çevikliği ve özgün tasarımıyla o tam bir asi. Onunla yer çekimine karşı koyacaksınız. Infiniti Centre İstanbul Darüşşafaka Cad. No: 45 İstinye Tel: 0 (212) 362 40 40 www.infiniti.com.tr
İSTANBUL
FX37 skylife 215x275 mm 1
MADRID
PARIS
MILAN
ZURICH
MOSCOW
12/17/09 11:23:16 AM
EDEBİYAT LITERATURE romancı gibi hissetmeye başladım. Bu da bir ferahlık hissi doğuruyor. ‘Korkma Ben Varım’ı bilmeyen birine tek cümleyle nasıl anlatırsınız? Çok iyi bir adam var, ondan daha iyi bir adam daha var, ikisinden de daha iyi olan bir başka adam bunları öldürüyor. Philip Roth “Romanın en fazla 25 yıl ömrü kaldı” demiş. Haklı olabilir mi? Korkam Ben Varım’dan bir cümle: “Şom ağızlılık daima itibar görmüştür.” Roth haklı bile olsa, 25 yıl az bir zaman değil. Fakat… Yine de haklı olabilir bak. Şairliğinizin roman yazarlığına nasıl bir katkısı oldu? Şiir yazarken her kelimeyi, her heceyi, her harfi inceden inceye ölçüp tartmak gerekiyor. Şiir okuyan, yazan kişiler, kelimelere, sözlü ifadelere çok yönlü bir dikkat yöneltiyorlar. Anlamsal olarak da, çon ince detayları arıyor, hesaba katıyorlar. Zamanla zihinsel bir terbiye kazanıyorlar, sezgileri güçleniyor. Roman yazarken, bu şiir terbiyesi özel bir avantaj doğuruyor. Çünkü düzyazı kalburunun delikleri daha iri. Bu arada “Garanti Karantina” adlı şiir kitabınızın da eli kulağındaymış. Biraz behseder misiniz? Evet, 12 yıl gibi uzun bir aradan sonra ikinci şiir kitabım yayına hazır hale geldi. Doğrusu “Türk şiiri bensiz de idare edebilir” diye düşünüyordum. Fakat yayınladığım şiirler, tahmin etmediğim yoğunlukta ilgi gördü. Dahası, yeni bir şiir kitabı çıkarmamı ısrarla isteyen okurlar var. Bu teveccühe layık olmaya çalışmam gerektiğini düşündüm. Sanıyorum bahardan önce Sel Yayıncılık kitabı yayınlamış olur.
How would you describe ‘Don’t Be Afraid, I’m Here’ to somebody who is not familiar with it? There’s one very good man, and there’s another man who is even better. And a third man who is even better than the second one kills both of them. Philip Roth has said that the novel has at best 25 years of life left. Do you think he could be right? A line from ‘Don’t Be Afraid, I’m Here’: “Doomsayers have always been accorded respect.” Even if Roth is right, 25 years is not a short time. But he could still be right. How has your writing of poetry contributed to your novel writing? When you write poetry, you have to weigh every word, every syllable, every letter very carefully. People who read and write poetry pay close attention to words and verbal expressions. They seek the delicate nuances in the meanings of words. In time they acquire a certain mental discipline, and their senses become heightened. That training in poetry gives you a special advantage when you write a novel, because in prose writing the filtering process is less stringent. You might say the holes in the strainer are a lot bigger in prose. Your book of poetry ‘Garanti Karantina’ is about to come out. Can you tell us something about it? Yes, my second book of poetry is finally ready for publication after 12 years. To tell you the truth, I was thinking that Turkish poetry could get along just as well without me. But the poems I published aroused far more interest than I ever anticipated. There are even readers who are insisting that I bring out a new book of poetry. I feel I must work hard to be worthy of their favor. I think my book will be out by spring from Sel Yayıncılık.
32 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
Cityscope_.indd 32
12/29/09 4:48 PM
ETKİNLİK EVENT
‘KRİSTAL’DEN YANSIYAN RENKLER REFLECTIONS IN CRYSTAL Genç sanatçı Bahar Oganer’in ‘Kristal’ isimli sergisi Nişantaşı’ndaki ‘Dirimart’ta.
Young artist Bahar Oganer’s exhibition, ‘Crystal’, has opened at Nişantaşı’s Dirimart.
• JÜLİDE KARAHAN
Bahar Oganer ismiyle; 2008 yılında Dirimart’taki ‘Rüya’ isimli kişisel sergisinde karşılaştık ilk. Geçen yıl bu zamanlar gerçekleşen ‘Plastic Tree Vol III’ isimli karma sergideyse tanışıklığımız pekişti. Bu yılki Contemporary İstanbul’un ilgi çeken genç isimlerinden olan sanatçının ikinci kişisel sergisi ‘Kristal’, şu sıralar yine Dirimart’ta. 1980 Ankara doğumlu sanatçı, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü mezunu ve şimdi aynı üniversitenin yüksek lisans öğrencisi. Buraya kadar her şey normal. Normalin üzerinde güzel olansa sanatçının galeride sergilenen dokuz çalışmasının dokuzunun da sergi açılışından günler önce satılmış olması. Buradan da anlaşılacağı üzere Oganer, çağdaş Türk sanatının yükselen isimlerinden biri. Büyük ebatlı kare tuvaller üzerine akrilik tekniği ile çalışan sanatçının en dikkat çeken özelliği; düz, ince ve temiz bir boyama tekniğiyle çalışması. Boyama mı, makine işçiliği mi ayırt edilemeyecek ölçüde temiz tuvallerin her biri; kelimenin tam anlamıyla renk cümbüşü içinde. Bir de izleyici, Oganer’in resimlerinde olan biteni sırtı dönük genç bir kadının bakışından görüyor hep. Saçından giysisine, gördüklerinden taktıklarına; o genç kadın, sanatçının ta kendisi. Sergiyi görmek için son tarih 10 Ocak.
I first came across the name Bahar Oganer at her one-man show, ‘Rüya’ (Dream), at Dirimart in 2008. That acquaintance was later cemented in a joint exhibition, ‘Plastic Tree Vol III’, around this time last year. One of the prominent names in this year’s Contemporary Istanbul, Oganer is now at Dirimart again with her second solo show, ‘Crystal’. Born in Ankara in 1980, Oganer is a graduate of the Painting Department of the Fine Arts Faculty of Izmir’s Dokuz Eylül University and currently a graduate student at the same institution. So, everything is normal up to here. What goes beyond the normal is that nine of the artist’s works on display at the gallery were already sold days before the opening. In other words, Oganer is one of the rising young stars of contemporary art in Turkey. Working in acrylics on large rectangular canvases, Oganer’s most outstanding characteristic is her clean, simple and refined painting technique. Each one of her canvases, which are so ‘clean’ as to be indistinguishable from machine workmanship, is a rainbow of color in the true sense of the word. Not only that but the viewer always sees what is happening in Oganer’s paintings through the eyes of a young woman with her back turned. And that young woman, from her hair and clothes to what she sees and wears on her body, is none other than the painter herself. Through January 10.
34 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
Cityscope_.indd 34
12/26/09 12:04 PM
Ocak İndirimi
2010’daki
tüm haftasonları için
%50 indirim
Planlayın. Rezervasyon yaptırın. Dört gözle bekleyin. Spa tatilinden, arkadaşlarınızla yapacağınız bir kutlamaya, romantik bir kaçamaktan, keşif gezilerine kadar, İngiltere, Avrupa ve daha da uzaklarda arasından seçim yapabileceğiniz 270’den fazla otel ile olanaklar sınırsız. Teklifimiz 31 Ocak 2010’da sona eriyor; kaçırmayın. Kontenjanımız sınırlıdır. hilton.com/skylifeindirim adresinden online olarak ya da aşağıdaki telefon numaralarını arayarak hemen rezervasyon yaptırın: +90 212 315 60 00 +90 322 355 50 00
+90 212 310 25 25 +90 232 497 60 60
+90 212 310 12 00 +90 312 455 00 00
+90 352 207 50 00 +90 324 241 50 00
Keşfedebileceğiniz bazı yerler: Kahvaltı dahil oda fiyatı
Kampanya fiyatı
İstanbul 194€
97€*
İzmir 146€
73€*
Adana 166€
83€*
Prag 4654 CZK
2327 CZK*
Viyana 176€
88€*
Londra 146£
73£*
*‘dan başlayan fiyatlarla Fiyatlar, kahvaltı dahil oda başı gecelik fiyatlardır.
Şartlar ve Koşullar: Bu teklif kesinlikle otelin müsaitlik durumuna bağlı olup, sadece 2010’daki haftasonu konaklamaları için geçerlidir (Cuma, Cumartesi, Pazar; maksimum 3 gecelik konaklama). Rezervasyonlar, 31 Ocak 2010’a kadar hilton.com/skylifeindirim üzerinden yada belirtilen telefon numaralarından yapılmalıdır. Tüm fiyatlar, standart çift kişilik odayı ya da bir ikiz odayı paylaşan 2 yetişkin için, kahvaltı dahil gecelik oda fiyatlarıdır. %50 indirim, kahvaltı dahil En Uygun ve Sınırlamasız fiyatlarımızdan yapılan indirimi yansıtır. Verilen tüm fiyatlar ‘asgari’ fiyatlar olup, bu broşürün hazırlandığı tarih itibariyle (Aralık 09) geçerlidir. Rezervasyon sırasında, tüm tutarın peşin ödenmesi gerekmektedir. Yapılan rezervasyonlar hiç bir şekilde sonradan değiştirilemez ve ücretin iadesi söz konusu değildir. *Çocuklar için yarı fiyatına ikinci bir oda seçeneği, bu promosyonda geçerli değildir. Verilen tüm döviz kurları sadece bilgi sağlama niteliğindedir. Tüm Şartlar ve Koşullar geçerlidir, ayrıntılar için hilton.com/skylifeindirim adresini ziyaret edebilirsiniz. © 2010 Hilton Worldwide
j
l Sk lif i dd 1
12/23/09 11 06 AM
DÜNYADAN AROUND THE WORLD ‘ALEV’İN SERAMİKLERİ’ ‘ALEV’S CERAMICS’ IN VALLAURIS VALLAURIS’TE Picasso, Chagall ve Matisse gibi birçok ünlü sanatçının seramik ürettiği Fransa’nın güneydoğusundaki Vallauris kasabası, Türk seramik sanatçısı Alev Ebuzziya Siesbye’i ağırlıyor. Vallauris Kalesi’nde yer alan Seramik Müzesi’nde 8 Mart’a kadar sürecek sergide; 57 adet yüksek pişirimli seramik ve sanatçının ünlü markalar için ürettiği 56 adet cam ve porselen tasarım yer alıyor. Türkiye ve Fransa’nın Dışişleri ve Kültür Bakanlıkları’nın himayesinde; İKSV ve Culturesfrance işbirliğiyle düzenlenen ‘Fransa’da Türkiye Mevsimi’ kapsamındaki serginin ismi ‘Alev’in Seramikleri’. Sanat kuruluşları ve akademiler tarafından birçok ödüle layık görülen Alev Ebuzziya Siesbye’nin eserleri, aralarında Londra Victoria and Albert Museum ve New York Cooper Hewit Museum’un da bulunduğu 36 müzenin koleksiyonunda yer alıyor.
The town of Vallauris in southeastern France, where celebrated artists like Picasso, Chagall and Matisse have produced pottery, is now welcoming Turkish ceramic artist Alev Ebuzziya Siesbye. Featured in the exhibition, which runs through 8 March at the Ceramics Museum inside Vallauris Castle, are 57 high-temperature ceramics as well as 56 glass and porcelain designs the artist has produced for famous brand names. Mounted under the auspices of the Foreign and Culture Ministries of France and Turkey, with the cooperation of Culturesfrance and the Istanbul Foundation of Arts and Culture (IKSV), the exhibition, entitled ‘Alev’s Ceramics’, is part of Turkish Season in France. The works of Alev Ebuzziya Siesbye, a recipient of numerous awards given by art organizations and academies, are found in the collections of 36 museums, among them London’s Victoria and Albert and New York’s Cooper-Hewitt.
CHARLIE CHAPLIN MÜZESİ
Charlie Chaplin’in ömrünün son yirmi yılını geçirdiği İsviçre Corsier-sur-Vevey’deki evinde, bir müze yapılması planlanıyor. Charlie Chaplin’in meslek yaşamının anlatılacağı, multimedya sergilerin yer alacağı ve 20. yüzyılın başındaki film yapım süreçlerinin
DRESDEN’DE DOĞUNUN İZLERİ Dresden’de İkinci Dünya Savaşı yıllarından bu yana sergilenmeyen ‘Doğu Sanatları Koleksiyonu’, Şubat 2010’da sanatseverle buluşuyor. Saksonya Prensliği’ne ait Askeri Eserler Müzesi’nde bulunan ve ‘Türckische Cammer’ adıyla bilinen koleksiyonda 600 kadar doğu kökenli sanat eseri yer alıyor. Koleksiyonun en dikkat çekici eseri; ipek ve altın işlemeli, deri bezemeli Osmanlı saltanat çadırı.
TRACES OF THE EAST IN DRESDEN Not exhibited since the Second World War, the ‘Collection of Oriental Art’ is coming to art lovers in Dresden in February. Included the collection, known as the ‘Türckische Cammer’ and housed in the Military Museum of the Kingdom of Saxony, are some 600 art works of eastern origin, the most spectacular among them being a silk and gold embroidered Ottoman imperial tent with leather appliqués.
THE CHARLIE CHAPLIN MUSEUM
Charlie Chaplin’s house in the Swiss village of Corsier-sur-Vevey, where he spent the last twenty years of his life, is slated to be turned into a museum. Chronicling the artist’s professional career, the museum will also feature multimedia exhibitions and a reenactment of the filmmaking process at the beginning of the 20th century, as well as the piano on which Chaplin composed the music
40 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
Cityscope_.indd 40
12/26/09 12:05 PM
DÜNYADAN AROUND THE WORLD
DAKAR 2010’DA TURKEY AIMS HIGTÜRKİYE İDDİALI H AT DAKAR 2010 Şili rotasında yapılacak.
ri arasında Arjantin 2010 Dakar Rallisi, 1–17 Ocak tarihle The 2010 Dakar Rally will run from January 1 to 17 on the Argentina-Chile route. Dört kıta ve 33 ülkeden, 161 motosiklet, 29 ATV, 140 otomobil ve 52 kamyonun katılacağı dokuz bin kilometrelik 32. Dakar Rallisi’nin motosiklet ayağında ülkemizi, Kemal Merkit ve Kutlu Torunlar temsil edecek. THY’nin ulaşım sponsoru olduğu 2010 Dakar Rallisi, Arjantin ve Şili topraklarında, kum tepeleri, sert zemin ve yüksek irtifadan oluşan zorlu bir parkurda toplam 15 gün sürecek. Ekipler en çok, dünyanın en kurak çölü olarak bilinen Atakama Çölü etaplarında ve And Dağları eteklerindeki üç bin metrelik yamaçlarda zorlanacak. Katılımcıların sadece yüzde 40’ının finişe ulaşabildiği efsane rallide, Dakar Türk Takımı sporcuları ‘Çöl Kaplanı’ lakaplı Kemal Merkit ve Kutlu Torunlar’ın ilk hedefi, 8 bin 937 kilometrelik yarışı takım olarak yüzde 100 başarıyla bitirebilmek.
İkinci büyük hedef ise genel klasmanda ilk 20, kendi kategorilerinde de ilk üç sırada yer almak. Buenos Aires’ten start alacak 32. Dakar Rallisi’nde 14 özel etap gerçekleşecek. Her bir ayağı farklı coğrafi zorluklar taşıyan yarışın bu yılki en uzun etabı, Arjantin sınırları içinde yer alan 796 kilometrelik San Juan – San Rafael olacak. Yarışın en uzun özel etabı ise Şili’deki Atamaka Çölü’nde gerçekleşecek 600 kilometrelik Iquique – Antofagasta rotası. Yarışın ilk günlerinde motosiklet, otomobil ve kamyonlar farklı rotalar izleyecekler. Motosiklet sürücüleri, 4 bin 717 kilometresi özel etap olmak üzere toplam 8 bin 937 kilometre katederken; otomobil ve kamyonlar 4 bin 810 kilometresi özel etap olmak üzere toplamda 9 bin 30 kilometrede yarışacaklar.
Kemal Merkit and Kutlu Torunlar will represent Turkey on the bike course of this year’s 9,000-km 32nd Dakar Rally. Some 161 bikes, 29 ATVs, 140 cars and 52 trucks from 33 countries on four continents will compete in the rally.With transportation sponsorship by Turkish Airlines, the 2010 Dakar Rally will run for a total of 15 days over rough terrain in Argentina and Chile, including sand dunes, rocky ground and high altitudes. The teams will face their biggest challenges in the stage through the Atacama Desert, known to be the driest in the world, and on the 3,000-meterhigh slopes of the Andes Cordillera. The primary aim of Dakar Turkish Team members Kutlu Torunlar and Kemal Merkit, known as the ‘Desert Tiger’, in this legendary rally that
only about forty percent of participants manage to finish, is to complete the 8,937-km course as a team with a hundred percent success. Their second highest aim is to place among the top three in their own class and the top 20 overall. Starting in Buenos Aires, the 32rd Dakar Rally will consist of 14 stages. The longest stage of this year’s race, every leg of which is fraught with different geographical difficulties, is the 796-km long San Juan-San Rafael in Argentina. The longest special meanwhile is the 600-km long IquiqueAntofagasta stage through Chile’s Atamaca Desert. Bikes, cars and trucks will follow different courses during the early days of the race. While bikers will cover a total of 8,937 km including 4,717 km of special stages, cars and trucks will cover 9,030 km with 4,810 km of special.
38 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
Cityscope_.indd 38
12/26/09 12:05 PM
DÜNYADAN AROUND THE WORLD
VENEDİK’TE MASKELİ BALO MASKED BALL IN VENICE Venedik’i hiç bu kadar renkli görmediniz! Maskeler, kostümler, konfetiler, müzik ve şov... Karnaval başlıyor. You’ve never seen Venice quite this colorful! Masks, costumes, confetti, music... in short, a spectacle. Carnival is starting. • MELİH USLU
MİMMO FABRİZİ
Adriyatik kıyısındaki kanallar kenti Venedik’in masalsı atmosferinde karnaval için geri sayım başladı bile. 6–16 Şubat 2010 tarihleri arasında yapılacak karnavalın bu yılki teması, ‘Sansasyon: 6 bölge 6 duygu’ olarak belirlenmiş. Kenti, 10 gün boyunca dev bir maskeli baloya dönüştürecek olan karnavalın tarihi, 11. yüzyıla kadar uzanıyor. İlk yıllarında iki ay boyunca kutlanan, ancak 18. yüzyılda ekonomik nedenlerle gözden düşen karnaval, 1979’da yeniden canlandırıldığında öylesine büyük ilgi görmüş ki, izdiham yüzünden şehre
girişler engellenmiş. Bugünse, renk renk pelerinler, maskeler ve kostümler giymiş katılımcıların konfeti yağmurları ve mistik ezgileri eşliğinde gezindiği puslu sokaklarda eski düellolar canlandırılıyor. 6 Şubat Cumartesi günü saat 21.00’de, San Marco Meydanı’ndaki şovlarla başlayacak olan karnavalın dopdolu bir programı var bu yıl. Tango gecesi, ışık ve ateş şovları, sokak tiyatroları, açık hava partisi ve tarihsel olayların canlandırılacağı gösterilerle renklenecek olan festivalin sürprizlerinden biri de, 12 Şubat Cuma günü yapılacak Drag Quenn Kostümlü Güzellik Yarışması. Ne dersiniz, rüyalar âleminin bir parçası olmak için hemen bir bilet ayırtmaya değmez mi? City of canals on the Adriatic, Venice and her fairy tale atmosphere have already begun the countdown to Carnival. The theme of this year’s fest from February 6th to 16th is ‘Sensation: 6 zones, 6 feelings’. The history of Carnival, which transforms the city into a giant masked ball for ten straight days, goes back to the 11th century. Celebrated for two months in the early years, Carnival fell out of favor in the 18th century due to economic problems. When it was revived in 1979, so great was the interest that access to the city had to be restricted to deal with the enormous crowds. Donning masks, colorful capes and fabulous costumes, Carnivalgoers today re-enact ancient duels in the
city’s misty streets to the accompaniment of haunting melodies and a constant rain of confetti. Kicking off at 9 p.m. Saturday, February 6, with street theater and spectacular shows on St. Mark’s Square, Carnival this year has a program chock full of delights. A tango night, fire and light shows, street theater, open-air parties and reenactments of historical events are just some of the treats Carnival has in store. One of the special surprises of this year’s festival is the Drag Queen Costume Beauty Contest on the night of Saturday, February 12th. What do you say? Isn’t it worth reserving a ticket right away to be a part of this wonderful world of dreams?
42 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
Cityscope_.indd 42
12/26/09 12:05 PM
AJANDA AGENDA OCAK/JANUARY 10 2
Aşk ve sanatı irdeleyen ‘Şeylerin Şekli’, kaçıranlar ve yeniden izlemek isteyenler için Ocak ayı boyunca yeniden sahnede. Neil Labute’un yazdığı, Mehmet Ergen’in çevirip yönettiği oyun; 2, 8, 9, 15, 23 ve 30 Ocak tarihlerinde Akbank Sanat’ta izlenebilir. A play that examines art and love, ‘Şeylerin Şekli’ (The Shape of Things) is being restaged throughout January for those who missed it or would like to see it again. Written by Neil Labute and translated by Mehmet Ergen, the play can be seen at Akbank Sanat on January 2, 8, 9, 15, 23 and 30.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi, sezonun ilk bale çeşitlemesi ‘Circle of FifthsBolero-Paquita’dan oluşan programıyla sanatseverin karşısında. Neoklasikten klasiğe uzanan çizgisiyle dikkat çeken çeşitleme, 5 ve 8 Ocak tarihlerinde Süreyya Sahnesi’nde. The Istanbul State Opera and Ballet is bringing art lovers the season’s first ballet medley in a program entitled ‘Circle of Fifths-Bolero-Paquita’. With offerings ranging from the classical to the neo-classical, the ballet medley will be at the Süreyya Sahnesi January 5 and 8.
5
İSO - Odakule Sanat Galerisi, 6 Ocak’tan itibaren Özden Odman’ın ‘kahVesaire telVesile’ isimli kişisel sergisini konuk ediyor. Bir fincan kahvenin hatırasını sanat eserine dönüştüren Odman; Türk kahvesinin eşlik ettiği keyifli sohbete ‘kahVesaire’, kahve içildikten sonra fincanda kalan kahve telvesinin yansıttığı şekilleri yorumlamaya ise ‘telVesile’ diyor. Fincanda oluşan özgün çizgi ve sembolleri sanatsal görsellik olarak büyük boyutlu resimlerine taşıyan sanatçı, 1979 Bursa doğumlu. Ohio’da başlayan sanat eğitimini Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde tamamlayan Odman’ın sergisini görmek için son tarih 30 Ocak.
6
İSO-Odakule Art Gallery is hosting Özden Odman’s solo show, ‘kahVesaire telVesile’ (a play on the words for Turkish coffee and coffee grounds), starting January 6. Odman, who has turned the fond memory of a cup of coffee into a work of art, incorporates the unique lines and symbols that form in the grounds that cling to the sides and bottom of a Turkish coffee cup into visual elements of his paintings. Born in Bursa in 1979, Odman began his art training in Ohio before graduating from the Uludağ University Fine Arts Faculty. Through January 30. Türk resminin güçlü peyzaj ressamlarından Naile Akıncı, 45. kişisel sergisiyle Evin Sanat Galerisi’nin konuğu. Yöresel atmosferin yansıtıldığı ‘Eyüp Çeşitlemeleri’yle tanınan sanatçının son dönem yapıtlarından oluşan sergiyi görmek için son tarih 9 Ocak. One of Turkey’s powerful landscape painters, Naile Akıncı is the guest of Evin Art Gallery this month with her 45th solo show. Known for her ‘Eyüp Variations’ which reflect the atmosphere of this historic Istanbul quarter, the artist is exhibiting her latest works in the current show. Through January 9.
Yaptığı beste ve remikslerde Trip Hop, Down Tempo ve Electronica tarzlarını bir araya getiren Kid Loco, asıl adıyla Jean-Yves Prieur; Garanti Caz Yeşili kapsamında İstanbul’da. 8 Ocak’ta Tamirane’de gerçekleşecek etkinlik; eğlenceli bir DJ setiyle başlıyor.
9
8
Combining the Trip Hop, Down Tempo and Electronica styles in his compositions and remixes, Kid Loco, or by his real name, Jean-Yves Prieur, is in Istanbul for the Garanti Jazz Festival. The event, which starts with a fun DJ set, is at Tamirhane on January.
44 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
Cityscope_.indd 44
12/26/09 12:05 PM
Sanatçının deyişiyle “İçeriye çağıran bir sergi bu. Tahtanın, camın, ağacın, kuşun, timsahın içine…” Yücel Kale’nin, malzemeyi gündelik yaşam gerçekliğinden çıkarıp masalsı bir diyara götürdüğü ‘Hayal Ürünü’ isimli sergisi 9 Ocak’a dek Galeri Apel’de.
9
Aslı Çavuşoğlu’nun ‘Dünyayı Nasıl Dolaştım’ sergisi 12 Ocak’tan itibaren Galeri Non’da. Son iki yılını Almanya, Arjantin ve Meksika’da geçiren sanatçının; video, ses ve sanatçı kitapları gibi farklı araçlardan oluşan sergisi için son tarih 13 Şubat.
13
Aslı Çavuşoğlu’s exhibition, ‘Dünyayı Nasıl Dolaştım’ (How I Wandered the World), is on at Galeri Non starting January 12. Spending the last two years in Germany, Argentina and Mexico, the artist has put together a show featuring diverse media such as sound, video and art books. Through February 13.
As the artist puts it, “This is a show that invites you inside. Inside wood, glass, trees, birds and alligators...” Yücel Kale’s exhibition, ‘Hayal Ürünü (Stuff of Dreams), starts with materials from everyday life and transports you into a fairy tale world. At Galeri Apel through January.
Güzel başlayıp bitmeyen, içte kalan bir hikâye ‘ukde’. C.A.M Galeri’de geçtiğimiz ay açılan ‘Ukde’ isimli sergi, dört genç kadın sanatçının; Nihal Martlı, Burcu Yağcıoğlu, Ebru Alpagut ve Hande Varsat’ın eserlerini bir araya getiriyor. Sergiyi görmek için 15 Ocak’a kadar vakit var. Ukde’ (literally a ‘knot’) is a story that begins well but remains unresolved. Opening last month at the C.A.M. Gallery, ‘Ukde’ is an exhibition that brings together the works of four women artists, Nihal Martlı, Burcu Yağcıoğlu, Ebru Alpagut and Hande Varsat. Through January 15.
15
Fotoğrafçı ve yazar Merih Akoğul’un hazırlayıp sunduğu ‘Her İnsan Bir Dünya’nın Ocak konuğu, Oriental Wind grubuyla tüm dünyada tanınan Okay Temiz. Sanatçı, 27 Ocak Çarşamba akşamı saat 19.00’dan itibaren müzik serüvenini Akbank Sanat’ta anlatacak. Writer and photographer Merih Akoğul, who compiles and presents ‘Her İnsan Bir Dünya’ (Every Person A World), has as his guest this month Okay Temiz, known around the world for his Oriental Wind group. The artist is going to talk about his musical career at Akbank Sanat on Wednesday, January 27 from 7 p.m.
Hasköy’deki Mayor Sinagog’unda yer alan ‘41-29 İstanbul’ sergisi, 2010 yılı sonuna kadar uzatıldı.
An exhibition at the Mayor Synagogue in Hasköy, ‘41-29 Istanbul’ has been extended to the end of 2010.
Tolga Eti Sanatevi, Türk çağdaş sanatının önemli isimlerini ‘Özgün baskı-suluboya-seramik’ sergisinde bir araya getiriyor. Burhan Doğançay, Süleyman Saim Tekcan, Mehmet Pesen ve Adnan Turani’nin de eserlerinin bulunduğu sergi için son tarih 31 Ocak.
27
Tolga Eti Sanatevi is bringing together some leading names in contemporary Turkish art in an exhibition entitled, ‘Original prints, water colors, ceramics’. Featuring the works of Burhan Doğançay, Süleyman Saim Tekcan, Mehmet Pesen and Adnan Turani, the exhibitions runs through January 31.
31
2010 JANUARY | OCAK | SKYLIFE 45
Cityscope_.indd 45
12/26/09 12:05 PM
KÜLTÜR CULTURE
GÖRKEMLİ HALILAR THE MAGNIFICENT CARPET Mesut İnceoğlu, dünyanın halıcılık alanındaki en prestijli ödülü olan ‘America`s Magnificent Carpet Award’, ‘Amerika’nın En Görkemli Halısı Ödülü’ne layık görüldü. Regarded as the world’s most prestigious award in the field of carpets, ‘America’s Magnificent Carpet Award’ went Mesut İncelioğlu in Turkey. • MERT KAYA
Klasik döneme ait antika halılar ya müzelerde sergileniyor ya da özel koleksiyonlarda bulunuyor. Halı tutkunları için bu erişilemez halılardan birine sahip olabilmek paha biçilemeyecek kadar değerli. Altı yılda oluşturulan ve el halısının bütün güzelliklerini hissettiren Samsun ve Zara adlı beş yüz parçadan oluşan koleksiyona ait iki halının böyle prestijli bir ödüle layık bulunmasını Mesut İnceoğlu ile konuştuk. Ödüllü halıların hazırlık sürecinden bahseder misiniz? Türkiye’nin dört bir yanındaki el halısı üreticileri ile işbirliği yaparak dokuma örneklerini araştırıp, meydana getiriyoruz. Halı sanatının sürdürülmesine katkıda bulunmak ve yeni açılımlar yapmak öncelikli hedeflerimizden biri. Bu amacı paylaşan kurumlarla klasik döneme ait Osmanlı
AHMET BİLAL ARSLAN
halılarının günümüze uyarlanması için bir proje gerçekleştirmek, renk kombinasyonları, desenler ve düğüm sayısı bakımından birer sanat eseri titizliğindeki halıları sunabilmek bizim için bir gurur kaynağı ve aynı zamanda da bu sonucu sağlayan en önemli etmen oldu. Halılarda ne tür malzemeler kullanılıyor? El halılarında kaliteyi belirleyen en önemli unsur yün ve boyadır. Kaliteli imalat için ilkbaharda kesilen en yeni ve temiz yünler alınıp, el bükümü ile iplik haline getirilir. El bükümü ile elde edilen ipler, makine ile bükülenlerden daha uzun ömürlü ve kullanışlıdır. El bükümü ile ip yaparken kısa lifler döküldüğünden, uzun liflerle sağlam bir ip elde edilmiş olur. Halıları dokumak için elde edilen ipler, tabiatın en güzel renklerini taşıyan kökboyaları ile boyanır.
Antique carpets from the classical period are either exhibited in museums or preserved in private collections, and owning one of these unattainable pieces is of inestimable value for a carpet enthusiast. We talked with Mesut İncelioğlu about the two carpets, Samsun and Zara, that were deemed worthy of this prestigious award. Part of a 500-piece collection, they were six years in the making and exhibit all the beauty characteristic of hand-woven textiles. Can you tell us something about the process of preparing prize-winning carpets? We cooperate with producers of hand-woven textiles all over Turkey to find and procure examples. One of our primary aims is to contribute to the preservation of the art of the carpet and
to encourage new initiatives. Carrying out a project with other organizations that share the aim of adapting classical period Ottoman carpets to our day and then presenting those carpets, each one of which is a work of art in terms of its patterns, combination of colors and number of knots, is a source of pride for us and at the same time one of the key factors in our success.
46 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
Cityscope_.indd 46
12/26/09 12:06 PM
KÜLTÜR CULTURE
Kaliteli malzeme iyi işçilikle birleşince her bir halı birer sanat eserine dönüşür. Halılarda pek çok desen görüyoruz. Bu desenler neler anlatıyor? Halılara bakıldığında kişiyi en çok etkileyen unsur desenlerdir. Çiçekli motiflerin sanatsal bir kaligrafik mükemmellikte sunuluşu, geometrik şekillerin ustaca birbirine geçişlerinin bütünlüğü halıya sanatsal değerini verir. Dokuma sanatının bu ilk görsel etkisine kapılan kişi, işaret ve sembollerin büyüleyici, farklı dünyasına doğru bir yolculuğa ilk adımlarını atmış demektir. Bu sembollerin anlamları
çözüldükçe, halının geldiği yörenin toplumsal ve kültürel yaşantısı da anlaşılmaya başlanır. Göğe yükselen, tarladaki zararlı canlıları yok eden kuşlar, halılarda her zaman yerini alır. Desenlerde bazen otoritenin sembolü kartal, bazen kötülüklerden koruyan nazar boncuğu motifiyle tavus kuşu tüyleri, bazen üretkenlik simgesi horoz, bazen de boynuzlarıyla kuvvet ve gücü çağrıştıran öküz başı motiflerini görürüz. Düğüm sayısı çok yüksek olmayan yün halılarda bu canlıları bire bir gösterme olanağı bulunmadığından, desen geometrik olur ve vücudunun karakteristik bir kısmı şekil olarak o canlıyı sembolize eder.
Halılar kültürel geçmişin izlerini sembollerle kuşaktan kuşağa aktarıyor. Carpets represent the culture and history by the symbols.
What kinds of materials are used in the carpets? The wool and the dye are the key factors that determine the quality of hand-woven carpets. For quality manufacturing, the newest and cleanest wool is collected in spring and spun into thread by hand. Thread obtained in this way is both more durable and more versatile than machineproduced thread. Since the short fibers are eliminated when spinning thread by hand, a stronger thread is obtained from the long fibers. The thread used for weaving carpets is dyed with vegetables dyes in the most beautiful natural colors. When quality materials are combined with fine workmanship, every carpet produced becomes a work of art. We see a lot of different patterns in carpets. What do they all mean? It is the pattern that most impresses a person when he is looking at a carpet. The presentation of floral motifs with calligraphic perfection and the masterful intermeshing of geometric shapes give carpets artistic value. When a person comes
under the initial visual impact of the art of weaving it means he has taken the first step on a journey into an enchanting new world of signs and symbols. As he unravels the significance of those symbols, he begins to understand the social and cultural life of the region where the carpet was produced. Rising into the sky, birds that destroy harmful pests in the fields have always had a place in carpets. Among them we see the eagle, a frequent symbol of authority, peacock feathers with their evil eye motifs, and the rooster, a symbol of fertility, as well as ox-head motifs whose horns are associated with power and strength. Since it is impossible to depict such creatures individually in woolen carpets, which do not have a large number of knots, they tend to be represented by geometric patterns that symbolize a characteristic part of the body.
48 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
Cityscope_.indd 48
12/26/09 12:06 PM
KİTAP BOOK
ZAMANLI ZAMANSIZ OKUMALAR UNTIMELY READING Bazen, kimi kitapları okumak için vakit epey geçtir. Bazen, bağlanılan yazarın bir tek yeni cümlesi için senelerce beklenir. Bazense zamansız bir keyiftir okumak… Sometimes, it’s too late to read certain books. Other times, one may wait years for a single new sentence from a favorite author. And sometimes, reading is an untimely, unanticipated pleasure...
GEÇ KALANLARA THE OVERLOOKED
BEKLEYENLERE THE LONG AWAITED
ZAMANSIZLARA THE UNEXPECTED
167 yıl sonra
İlk kez bu kitapta!
Sanki zaman durmuş
Gogol’un ‘Ölü Canlar’ı kaleme almasının üzerinden tam 167 yıl geçti. Bu 167 yılda güneşin altında neler neler eskidi, neler neler unutulup gitti... Ama Ölü Canlar, adına inat, hep diri. Çünkü O, insan dehasının insana dair yazdığı en güçlü metinlerden biri. Kitap, Nikolay Vasilyeviç Gogol’un 200. yaşı vesilesiyle özel bir baskıyla raflarda. Üstelik 1901 Rusça baskısının çizimleriyle…
Oğuz Atay geçen yıl Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde düzenlenen kapsamlı bir sempozyumla anılmıştı. Atay’ın okur ve arkadaşlarını, eleştirmen ve akademisyenlerle buluşturan sempozyumun notları; Handan İnci ve Elif Türker tarafından ‘Oğuz Atay İçin’ başlığı altında kitaplaştı. Atay’ın, ‘Korkuyu Beklerken’in yayımlandığı yıl verdiği bir radyo röportajının çözümü de ilk kez bu kitapta...
Denizin portresini yapan ressam, henüz tanışmadığı bir kadına aşk mektupları yazan bilim adamı, çekici ve yalnız bir kadın, gizemli bir hastalığın pençesindeki genç kız... Hepsinin yolu deniz kenarındaki bir pansiyonda kesişir, hayatları iç içe geçer. Herkesi kucaklayan ‘Okyanus Deniz’, günümüz İtalyan edebiyatının ışıltılı isimlerinden Alessandro Baricco’nun kaleminden. Keyifli ve zamansız okumalara…
For the first time in print!
Like time stood still
Oğuz Atay was remembered last year in a comprehensive symposium held at Mimar Sinan University of Fine Arts. Now the notes of the symposium, which brought Atay’s readers and friends together with critics and academics, have been collected in a book entitled ‘Oğuz Atay İçin’ (For Oğuz Atay) by Handan İşçi and Elif Türker. The book includes a radio interview Atay gave the year his ‘Korkuyu Beklerken’ (Waiting for Fear) appeared for the first time..
A painter making a portrait of the sea, a scientist writing love letters to a woman he has not yet met, a lonely and attractive woman, a young girl suffering from a mysterious disease... They all come together in a bed&breakfast by the sea where their lives intertwine. Accessible to everyone, ‘Ocean Sea’ is by Alessandro Baricco, one of the most illustrious names in Italian literature today. For your unexpected reading pleasure...
167 years later “Exactly 167 years have passed since Gogol penned his ‘Dead Souls. Much has happened under the sun in those 167 years. Much has grown old and been forgotten. But Dead Souls is forever new, as if in defiance of its name, because it is one of the most powerful books ever written by a human genius about his fellowmen. And now this book is back on the shelves in a special edition brought out on the 200th anniversary of Nikolai Gogol’s birth, with illustrations from the 1901 Russian edition.
Cityscope_.indd 50
12/26/09 12:06 PM
BİR ŞEHİR BİR ÜNLÜ A CITY AN AUTHOR
AYFER TUNÇ’UN ADAPAZARI AYFER TUNÇ’S ADAPAZARI Ünlü yazar Ayfer Tunç’a çocukluğunu yaşadığı Adapazarı’nı sorduk. We asked acclaimed writer Ayfer Tunç about Adapazarı, where she grew up. • MELİH USLU Çocukluğunuz ve Adapazarı... Neler hatırlıyorsunuz? Akşamüstleri gençlerin piyasa yaptığı meşhur bulvar, bulvarın suyu kahverengi-yeşil arası bir renk almış havuzları, havuzların kenarına dizilmiş binlerce saksı çiçek, Şemsiyeli Bahçe ve geniş güneş şemsiyeleri, harika dondurmaları, yazın kavak ağaçlarının şehri bir bulut gibi örten pamukçukları, Çark Caddesi’nin o zaman için çok şık sayılan mağazaları ve pasajları, pasajları, pasajları... Benim çocukluğumda Adapazarı’nda, ‘Pasajlar Kitabı’nın yazarı Walter Benjamin’in gözlerini yaşartacak kadar çok pasaj ve geçit vardı. Adapazarı’nın edebiyatınıza katkısı oldu mu? Dürüst olmam gerekirse pek sayılmaz. Lise eğitimi için İstanbul’a, bir yatılı okula gittim. Yazarlık serüvenim de üniversitede başladı. Adapazarı’ndan kopmuştum artık. Ama Yunus Nadi Ödülü’nü alan ilk öyküm ‘Saklı’, Adapazarı’nda geçer ve çocukluğumun bir özeti gibidir. Ancak insan yaş aldıkça çocukluğuyla tuhaf bir ünsiyet kuruyor ve Adapazarı’nı çok sık hatırlıyorum.
What contribution has the city made to your writing? To be perfectly honest, not much. I went to high school in Istanbul, as a boarding student. And my interest in writing started in university when I had already cut my ties with Adapazarı. But my first short story, ‘Saklı’, which won the Yunus Nadi Award, is set in Adapazarı and is s sort of thumbnail sketch of my childhood there. As a person gets older though, he becomes strangely closer to his childhood, and I find myself remembering Adapazarı frequently. What would you like most to do in Adapazarı if you went there? I would love to travel back in time to my childhood, to go to junior high basketball practice, to drink the famous ‘ayran’ (yoghurt drink), to buy 45’s from the record shop on Çark Caddesi, to watch Turkish musicals in technicolor at the Yıldız Cinema, to discover the remaining historic Adapazarı houses, and to stroll through all the city’s streets with their fruit trees and poplars. But if I had to come up with one thing that is actually possible, then I would love to go to the place where they are made best and eat the famous ‘ıslama’ meatballs with sweet, white ‘Adabassar’ onions. I’m not sure though that they would be as tasty as they were when I was a child.
ARZU AÇIKEL, E. VELİ KAHRAMANSOY, BURHAN PEHLİVAN
Adapazarı’nda en çok ne yapmak isterdiniz? Zaman tüneline binip çocukluğuma gitmek, ortaokuldaki basketbol antrenmanıma katılmak, ‘Enişte’nin Ayranı’ndan içmek, Çark Caddesi’nden 45’lik plaklar almak, Yıldız Sineması’nda renkli, şarkılı bir Türk filmi izlemek, olmadık yerlerde tarihi Adapazarı evleri keşfedip hayran hayran bakmak, meyve ağaçları ve kavaklarla dolu şehrimin bütün sokaklarını karış karış dolaşmak isterdim. Gerçekleşmesi mümkün bir istekte bulunmam gerekirse, Adapazarı’nda en has ıslama köfte nerede yapılıyorsa orada, tatlı ve bembeyaz ‘Adabassar’ soğanı ile ıslama köfte yemek isterim. Ama çocukluğumdaki lezzeti bulabileceğimden emin değilim.
What do you remember about your childhood in Adapazarı? The famous boulevard where young people hung out in the evening, the pools of greenish-brown water and the thousands of flower pots that stood around them, Şemsiyeli Garden with its enormous sun umbrellas, the fabulous ice cream, the poplar trees whose cottony seeds floated over the city like a cloud in summer, the shops and endless arcades along Çark Caddesi, which were regarded as quite fashionable at the time... There were enough arcades in Adapazarı in those days to bring tears to the eyes of Walter Benjamin (the German writer whose monumental, unfinished study, the Arcades Project, is about the 19th-century arcades of Paris).
52 SKYLIFE | OCAK ARALIK | JANUARY | DECEMBER 20102009
Cityscope_.indd 52
12/26/09 12:06 PM
SEYAHAT TRAVEL
ŞİMDİ KAYAK ZAMANI IT’S THE TIME TO SKI • MELİH USLU
GENÇ YILDIZ 2011 Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunları’na ev sahipliği yapmaya hazırlanan Palandöken, dünya standartlarında bir olimpiyat köyüne dönüşüyor. Havaalanına 14 kilometre uzaklıktaki kış sporları merkezi, beş yıldızlı otellere ve uluslararası kayak pistlerine sahip. Kış sporları için ideal iklim ve kar kalitesine sahip dağda, her seviyeye göre pist var.
Only a few hours away by plane, Turkey’s ski centers are ideal for turning winter’s cold, snowy days into an exciting holiday.
YOUNG STAR As it prepares to host the 2011 World University Winter Games, Palandöken in Turkey’s northeast is being turned into a worldclass Olympic village. This winter sports center, only 14 km from the airport, boasts international ski runs as well as five star hotels. With quality snow and an ideal climate for winter sports, the mountain has pistes for skiers at every level of skill.
NASIL GİDİLİR? HOW TO GET THERE PALANDÖKEN THY’nin İstanbul’dan Erzurum’a her gün karşılıklı seferi var. Kayak merkezi şehre 5 kilometre mesafede. Turkish Airlines flies from Istanbul to Erzurum round trip every day. Palandöken Ski Center is only five km from the city center.
IN THE SKIES OF CAPPADOCIA
Kapadokya’nın eşsiz kıvrımlarını kuşbakışı izleme şansı sunan Erciyes Kış Sporları Merkezi, kolay yapışmayan karı ve uzun kayak sezonuyla ünlü. Açık ve nemsiz hava koşulları sayesinde yüksek kalitede kar sunan merkezde, ana pistlerin her biri kayak turları ve snowboard için elverişli. Erciyes’in sunduğu ayrıcalıklardan biri de kar raftingi.
Offering a bird’s-eye view of Cappadocia’s matchless contours, the Erciyes Winter Sports Center is famous for its powder snow which does not stick easily, and its long skiing season. All the main pistes at this center, which boasts high-quality snow thanks to its clear, dry air, are suitable for skiing, tours, and snowboarding. Snow rafting is another special treat Erciyes offers.
ÜÇ MEVSİM BEYAZ
SNOW FOR THREE SEASONS
SARIKAMIŞ THY, İstanbul’dan Kars’a haftanın her günü karşılıklı uçuyor. Sarıkamış, Kars’ın 53 kilometre güneybatısında.
Turkish Airlines flies from Istanbul to Kars and back every day of the week. Sarıkamış is 53 km southwest of Kars. ERCİYES THY ile İstanbul’dan Kayseri’ye her gün karşılıklı uçabilirsiniz. Kayak merkezi, şehrin 25 kilometre dışında. Turkish Airlines flies Istanbul-Kayseri daily. The ski center is 25 km outside the city.
Yılın yedi ayı karla kaplı vadileri, özgün Baltık mimarisi ve çam ormanlarıyla Sarıkamış Kayak Merkezi, unutulmaz bir kış tatili vaat ediyor. Volkanik zirvelerle çevrili bir plato üzerine kurulan merkezdeki spor tesisleri, Avrupa standartlarında. Alp disiplini, tur kayağı ve kızak gezilerine olanak sağlayan pistler, ormanlarla çevrili ve rüzgâra karşı korunaklı.
With its valleys covered in snow seven months of the year, authentic Baltic architecture and thick forests, Sarıkamış Ski Center promises a memorable winter holiday. The sports facilities here, on a plateau surrounded by volcanic peaks, meet European standards. The pistes, suitable for Alpine skiing, cross-country and sledding, are protected against the wind by dense surrounding forest.
BARIŞ HASAN BEDİR, GARO MİLOŞYAN
Havayoluyla sadece birkaç saat mesafedeki kayak merkezleri, karlı ve soğuk kış günlerini eğlenceli bir tatile dönüştürmek için ideal olanaklar sunuyor.
KAPADOKYA SEMALARINDA
54 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
Cityscope_.indd 54
12/26/09 12:07 PM
SEYAHAT TRAVEL
BÜYÜLÜ TUNUS MAGIC TUNISIA Sahra Çölü’nün Akdeniz’e açılan kapısı Tunus’ta altın kumsallardan otantik çarşılara, antik harabelerden konforlu golf tesislerine kadar görülecek, yaşanacak çok şey var. İşte bu büyülü ülkede hayır diyemeyeceğiniz yedi şey. The Sahara’s gateway to the Mediterranean, Tunisia has a lot to see and experience, from golden sands and ancient ruins to authentic markets and state-of-the-art golf courses. Here are seven things you won’t be able to resist in this spellbinding country. • MELİH USLU
BÜLENT KATKAK, HALİT ÖMER CAMCI
KARTACA HARABELERİ Roma’ya meydan okuduğu için tarih sahnesinden silinen Kartaca, başkent Tunus’un kuzeyinde yer alan dev bir harabeler bütünü. Kartaca ve Roma’dan kalma konut, hamam, mezar ve pazar yeri kalıntılarıyla bezeli kent, geleneksel inanışa göre M.Ö.1101 yılında kurulmuş. Antik kentin adını taşıyan bir de film festivali var Tunus’un. 1966’dan beri süren festival ekim ayında yapılıyor.
THE RUINS OF CARTHAGE Wiped off the stage of history for challenging the Romans, Carthage is a huge complex of ruins north of the capital, Tunis. Decked with the remains of dwellings, baths, graves and markets left from Carthage and Rome, the city is traditionally believed to have been founded in 1101 B.C. Tunis also boasts a film festival of the same name as the ancient city. Held since 1966, it takes place in October.
BARDO SARAYI
Ülkedeki en eski cami olan görkemli Ez Zitouna dışında bir sürprizi daha var başkentin: Bardo Müzesi. Dünyanın en büyük mozaik koleksiyonuna ev sahipliği yapan müze, 13. yüzyıldan kalma bir sarayda hizmet veriyor. Kartaca, Roma ve İslam kültürlerine ait dev mozaik panolar ile ülkedeki antik kentlerden toplanan objeler sergileniyor.
BARDO PALACE Besides the magnificent Ez Zitouna, the country’s oldest mosque, the capital boasts another surprise: Bardo Museum. Home to the world’s largest collection of mosaics, this museum is housed in a 13th-century palace. Its exhibits include giant mosaic panels from the Carthaginian, Roman and Islamic cultures as well as rare artifacts gathered from Tunisia’s ancient cities.
SIDI BOU SAID
Başkentin doğusunda küçük bir sahil köyü olan Sidi Bou Said, mavi pervazlı beyaz evleriyle bir tablo güzelliğinde. Bu eski balıkçı köyü, Andre Gide başta olmak üzere Avrupalı sanatçıların inziva mekânı olmuş uzun yıllar. Desenli mavi kapılar, ‘mashrabiya’ denilen balkonlar, ferforje pencerelerle süslenmiş küp şeker görünümlü evler ise el sanatları sergileri ve yerel müzeler ile dolu.
SIDI BOU SAID A small coastal village east of the capital, Sidi Bou Said is picture-pretty with its blue-trimmed white houses. An old fishing village, for long years it was a haven for European artists, most notably André Gide. Its houses like sugar cubes, with their patterned blue doors, ‘mashrabiya’ balconies, and windows with wrought-iron grilles, are fairly bursting with exhibitions of local handicrafts and other museum items.
56 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
Cityscope_.indd 56
12/26/09 12:07 PM
TUNUS GECESİ
Turistik otel ve restoranlarda düzenlenen folklorik geceler, Tunus gezinize renk katacak. Yerel ezgiler, şovlar ve dans gösterileriyle şenlenen gecelerde Tunus mutfağının seçkin lezzetleri de sunuluyor. ‘Brik’ adı verilen yöreye özgü börek, safranlı nohut, zeytinli balık, bulgurdan yapılan kuskus pilavı, sebze dolması, yumurta salatası ve ‘tajine’ denilen tencere yemekleri Tunus mutfağının sevilen yemekleri arasında. Not: THY, İstanbul’dan Tunus’a haftanın her günü karşılıklı seferler düzenliyor. Uçus süresi, 2 saat 15 dakika ve Türk vatandaşlarının Tunus’a vize alması gerekmiyor.
TUNISIAN NIGHTS Folklore evenings organized by the touristic hotels and restaurants add color to your Tunisian trip. The choice flavors of Tunisian cuisine are also on offer at these evenings, which are spiced up with local music, shows and dance performances. A savory pastry known as ‘brik’ unique to the region, saffron-flavored chickpeas, fish with olives, couscous, stuffed vegetables, egg salad and the quintessential Tunisian stews known as ‘tajine’ are among the most popular dishes. Turkish Airlines flies from Istanbul to Tunis and back every day of the week. The flight length is 2 hours and 15 minutes and no visa is required for Turkish citizens.
EGZOTİK GOLF
Son yıllarda hızlı bir artış gösteren golf tesisleri, Tunus’un en önemli turistik cazibelerinden birini oluşturuyor. Ülkenin kuzeydoğu kıyılarında yoğunlaşan tesisler, her türden lüks beklentisini karşılayabilecek özelliklere sahip. Uluslararası standartlarda saha ve eğitim olanakları sunan tesislerin en çok rağbet görenleri Tunus şehri, Hammamet, Sousse (El Kantaoui), Tabarka ve Monastir şehirlerinde.
EXOTIC GOLF Undergoing a rapid development in recent years, golf courses are one of Tunisia’s biggest tourist attractions. Concentrated on the country’s northeast coast, they boast luxuries to meet every demand. The most popular, which offer international standard greens and fairways as well as instruction, are located in Hammamet, Sousse (El Kantaoul), Tabarka, Monastir and the city of Tunis itself.
SAHRA TURU
Günübirlik de yapılan Sahra turunu tamamlamak için üç gün gerekli. Deve, at ve ciplerle yapılan 1300 kilometrelik rotanın ilk günü Hammamet’ten çıkılıp Sousse üzerinden El Jem’e ulaşılıyor. Yer altı kenti Matmata’dan sonraki durak, Douz ve hurma pazarları. İkinci günün programında Tuz Gölü ve Tozeur var. Son günün sürprizleri ise Tamarza Şelalesi ve Kairouan’daki İslam eserleri.
SAHARA TOURS You really need three days for a day tour of the Sahara. One day for the first leg of the 1,300 km-route from Hammamet via Sousse to El Jem by camel, horse and jeep with stops at the ancient city of Matmata followed by Douz and the date markets. A second day for the Salt Lake and Tozeur. And a third for the surprise Tamarza Waterfalls and the Islamic monuments at Kairouan.
GELENEKSEL ÇARŞILAR
İslamiyet sonrası Tunus’ta kentler kurulurken önce bir cami inşa edilip surlarla çevreleniyor ve içine ‘souk’ adı verilen bir çarşı yapılıyormuş. Labirenti andıran dar sokaklarıyla saatlerce gezilebilecek bu geleneksel çarşılar günlük yaşamın da kalbi. Gümüş takılar, seramik işleri, deri maskeler, ahşap heykeller, kına kapları, palmiye yağı, ipek giysiler ve yerel dokumalar souk’larda satılan ürünlerden bazıları.
TRADITIONAL BAZAARS When cities were being founded in Tunisia after the arrival of Islam, first a mosque would be built, then the city surrounded by walls and a ‘souk’ or market erected inside. The heart of everyday life still beats in these traditional bazaars in whose narrow, labyrinthine lanes you can wander for hours. Silver jewelry, ceramics, leather masks, wooden statues, henna pots, palm oil, silk garments and local textiles are just a few of the products sold here.
2010 JANUARY | OCAK | SKYLIFE 57
Cityscope_.indd 57
12/26/09 12:07 PM
DOĞUNUN BÜYÜLEYİCİ GÖZÜ*
ŞAM
DAMASCUS ‘EYE OF THE WHOLE EAST’ * • MERT KAYA
• ENGİN GÜNEYSU
En kısa ifadesiyle çocuğunu şefkatle kucaklayan bir anneye benzetilebilir Şam. Bir anne gibi kucaklayıcı, her zaman özlenilecek ve kendisinden birçok bilinmeyen ile birçok ilk öğrenilecek ve asla tükenmeyecek bir kent burası… Damascus could be compared to a mother holding her baby. For this is a city loving like a mother, always to be missed, a city from which much can be learned, a city in whom interest will never wane.
*(Roma İmparatoru Julianus, M.S. 361-363) *(The Roman Emperor Julian, A.D. 361-363)
sam.indd 58
12/26/09 11:10 AM
sam.indd 59
12/26/09 11:10 AM
A
rapların Dımeşk’i, Avrupalıların Damascus’u ve bizim Şam’ımız, Şam-ı Şerifimizdir bu kent. Eski bir deyiş, “şeref’ül mekân, bi’l mekin” der. Şam halkı, “bir mekânın değeri, o yerin insanlarıyla anlaşılır” anlamına gelen bu sözün hakkını gezimin başlangıcından itibaren veriyor. Ne de olsa onlar, binlerce yıllık bir uygarlık birikiminden damıtılan, rafine bir kültürün temsilcileri...
ŞAM-I ŞERİF Kasyun Dağı’nın eteklerindeki hafif inişli çıkışlı bir ovaya kurulu olan Şam’da yaşam dokuz bin yıldır kesintisiz devam ediyor. Bugün Suriye Arap Cumhuriyeti’nin başkenti olan Şam sırasıyla Amurilere, Aramilere, Fenikelilere, Romalılara, Bizanslılara, Emevilere, Selçuklulara, Eyyubilere, Fatımilere’de başkent olmuş. Şehir merkezine yakın bir otele yerleştikten sonra ayağımın tozuyla bu uygarlıkların izini sürmeye koyuldum. Şam Ulusal Müzesi keşfe başlamak için en uygun adres. Pazartesi günleri kapalı olan müzede Şam’ın binlerce yıllık geçmişinin izleri ile yüzleşmek bu kente olan saygımı ve hayranlığımı daha da artırıyor. 1975 yılında Ebla adlı bir arkeolojik kazı alanında bulunan M.Ö. 3.000’li yıllara tarihli bir tablette kent ‘Damaski’ adıyla anılıyor. Arkeolojik ve linguistik kaynaklar kent adının Aramice ‘Dar Meşk’, Türkçe anlamıyla ‘bol sulu yer, sulak yer’ sözcüğünden geldiği bilgisini veriyor.
Suriye’nin başkenti Şam’da trafik yoğun. Kentte modern yeni binalar yükselirken nefes alınacak yeşil alanlar da ihmal edilmemiş. The traffic is heavy in Syria’s capital, Damascus. While modern new buildings rise in the city, green spaces to breathe have been considered as well.
his is the city the Arabs call ‘Dimashq’, the Europeans ‘Damascus’ and we Turks ‘Şam’. ‘Şeref’ül-mekân, bi’l mekin’, as the old saying goes: “The honor of a place lies with its people.” The people of Damascus confirm the aptness of the expression right from the outset. They are, after all, representatives of a refined culture distilled from a civilization thousands of years old.
DAMASCUS IN HISTORY Situated on a gently undulating plain at the foot of Mt. Kassioun, Damascus has been continuously inhabited for nine thousand years. Capital of the Arab Republic of Syria today, Damascus has been capital in turn to the Amorites, the Phoenicians, the Romans, the Byzantines, the Umayyads, the Seljuks, the Ayyubids and the Fatimids. After settling into a hotel at the city center, I immediately set out to find the traces of those civilizations in the city. Damascus National Museum is the best place to start. Closed Mondays, this museum further enhances my already great respect for the city when I am confronted with relics of Damascus’s millennia-old history. The city is known as ‘Dimashqu’ on one of the Ebla tablets dating to 3,000 B.C. that were unearthed in an archaeological excavation in 1975. Archeological and linguistic sources tell us that the city’s name comes from the Aramaic, ‘Dar Meşq’, meaning ‘fertile place’, or ‘place of abundant water’.
THE SULEYMANIYE COMPLEX Leaving the museum, I see a mosque whose cone-capped minarets look familiar. My feet automatically lead me to it.
60 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
sam.indd 60
12/26/09 11:10 AM
SÜLEYMANİYE KÜLLİYESİ Müzeden çıktığımda kurşun külahlı minareleriyle aşina olduğum bir cami görüyorum ve ayaklarım hemen beni ona yöneltiyor. Karşımda tam tekmil külliyesiyle klasik dönem Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan Süleymaniye Camii olanca heybetiyle arz-ı endam ediyor. İçeride bozuk ama sevimli Türkçesiyle ‘ehlen ve sehlen, hoş geldiniz’ diyerek yapıyı tanıtan yaşlı Adnan amcaya rastlıyorum. Türkiye’den geldiğimiz için caminin haziresini geziyoruz birlikte. Son dönem Osmanlı hanedanının birçok ismi ve en önemlisi son Osmanlı padişahı Sultan Vahdeddin bu hazirede yatıyor. HİCAZ DEMİRYOLU Hicaz demiryolu İstanbul ile Şam, Bağdat, Beyrut, Hayfa, Amman ve Medine kentlerini demiryolu ile bağlayan büyük proje. Sultan II.Abdülhamid tarafından yaptırılan Şam istasyon binası renkli camları ve Lübnan sedirleri ile bezenen ahşap iç dekorasyonu ile göz alıyor. Her yerde karşılaştığım yakınlığı burada da fazlasıyla görüyorum. Halen kitap satış merkezi olarak yaşayan istasyon binası yakında inşaatı başlayacak olan Şam Metrosu’nun da merkez istasyonu olacak. İstasyonda Halep’ten Mersin’e düzenlenen tren seferlerinin biletleri de satılıyor.
Opposite me in all its glory stands the Süleymaniye Mosque, together with its complex one of the loveliest examples of classical period Ottoman architecture. Inside I meet an elderly man by the name of Adnan, who welcomes me in broken but charming Turkish. We stroll through the mosque’s graveyard together since I’ve come all the way from Turkey. Several members of the late period Ottoman dynasty are buried here including, most significantly of all, the last Ottoman sovereign, Sultan Vahdeddin.
THE HIJAZ RAILWAY
Şam Müzesi sahip olduğu zengin koleksiyonlarla hem yabancıların hem de Suriye’li ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. The wealth of works in the Damascus Museum collection pull in foreign and local tourists alike.
This is the name of the great rail project that linked Istanbul with the cities of Damascus, Baghdad, Beirut, Haifa, Amman and Medina. Commissioned by Sultan Abdulhamid II, the Damascus railroad station dazzles with its colored glass and interior paneled with the wood of the famous Cedars of Lebanon. I’ve felt at home everywhere I go here, but even more at this particular spot. Currently used as a book sales center, the building will eventually become the central station of the Damascus metro, construction of which is slated to begin soon. Tickets for the train from Aleppo to Mersin are sold at the station.
CITIES WITHIN A CITY HAMIDIYE BAZAAR Imagine the upper part of Istanbul’s İstiklâl Caddesi and its side Osmanlı Sultanı II.Abdülhamid tarafından yaptırılan Hicaz Demiryolu Şam İstasyon binası. The Hijaz Railroad’s Damascus Station building, commissioned by the Ottoman sultan Abdülhamid II.
62 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
sam.indd 62
12/26/09 11:11 AM
KENT İÇİNDE KENTLER: HAMİDİYE ÇARŞISI İstiklâl Caddesi’nin ve ara sokaklarının üstünü tamamen kapalı olarak hayal edin. İşte böyle bir yer Hamidiye Çarşısı. Kakuleli Arap kahvesi, sahlep ve türlü baharat kokularının çatıdan sızan loş ışıklarla birlikte oluşturduğu tat, doğunun en ışıltılı merkezinde olduğunuzu fark ettiriyor. Kentin her kesiminden insanı, farklı dilleri ve renkleri barındıran, adeta bir film platosu gibi bir yer burası. Kuyumcular, çantacılar, esansçılar, bakırcılar, sözün kısası aklınıza gelen her türlü hediyelik eşyanın bulunduğu bu büyük ve tarihi çarşının ana caddesi biterken, antik sütunların arasından Emevî Camii’nin heybetli minareleri görünüyor. EMEVÎ CAMİİ Mermer kaplı, dikdörtgen planlı avluda, ayakkabılarınızı çıkararak yürümek zorundasınız. Caminin Bizanslı ve Kıpti ustalarca yapılan altın yaldızlı muhteşem mozaikleri ilk bakışta göze çarpıyor. Sürekli ziyaretçilerle ve ibadet edenlerle dolup taşan camiyi Emevî halifelerinden Velid bin Abdülmelik (M.S. 706–715) yaptırmış ama aslında binanın tarihi, antik çağa kadar uzanıyor. En az dışı kadar etkileyici olan yapının içinde Yahya peygamberin başının gömülü olduğuna inanılan bir de türbe bulunuyor. Ortaçağın efsane Sultanı
streets covered with a roof and there you have it, Hamidiye Souq! The pure pleasure conjured up by the dim light seeping in through the roof and the aroma of cardamom-flavored Arab coffee, sahlep and spices of every imaginable variety reminds you that you at the heart of the East in all its radiance. Reminiscent of a film set, this bazaar harbors people from every segment of the city’s population as well as its diverse languages and colors. At the end of the main street of this vast, historic market offering every gift item you can think of, from jewelry and handbags to perfumes and copper work, the magnificent minarets of the Umayyad Mosque appear between ancient columns.
THE UMAYYAD MOSQUE Emevi Camii’nden bir kolon detayı. Hamidiye Çarşısı günün her saati kalabalık. Column detail from the Umayyad Mosque. The Hamidiye Bazaar is bustling every hour of the day.
Removing your shoes in the marble-paved rectangular courtyard is de rigueur here. The mosque’s splendid gold mosaics, fashioned by Byzantine and Coptic masters, strike you at first glance. Filled to overflowing with a constant stream of visitors and worshipers, this mosque was commissioned
64 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
sam.indd 64
12/26/09 11:11 AM
Selahaddin Eyyûbi de caminin bitişiğinde medfun. Buranın hemen bitişiğinde ilk Türk hava şehitleri Yüzbaşı Fethi, Üsteğmen Sadık ve Teğmen Nuri beylerin kabirleri yer alıyor. Emevî Camii’ni arkamda bırakıp eski Şam’ın ünlü El Kaymeriye mıntıkasına doğru dar sokaklardan ilerliyorum.
EL KAYMERİYE Esnaf burada her yeri şenlendirmiş. İrili ufaklı dükkânlarda yöresel el sanatlarından çeşitli hediyelik eşyalar satılıyor. Minicik büfelerde şeker kamışı suyundan ızgara çeşitlerine kadar leziz yiyecek ve içecekler acıkanları bekliyor. Şamlılar nargileye ‘şişe’ diyor. En ünlü nargileci ise El Kaymeriye’deki en Navfara kahvesi. Akşamüstü saat beşte kürsüye çıkıp geleneksel kıyafetleriyle çeşitli hikâyeler anlatan ‘hakavati’ burasını turistler için çekici kılıyor. Şam’ı gezerken El Kaymeriye’nin gizemli ve insanı içine çeken dar sokaklarına uzun zaman ayırın. Emin olun, gezmeye doyamayacaksınız.
El Kaymeriye’de el işi süslemeleriyle hediyelik porselenler. The porcelain ware with hand-painted decorations at Al Qaimariyah make perfect gifts.
by the Umayyad caliph Walid ibn Abd al-Malik (706-715 A.D.), though the building actually dates back to antiquity. Inside the building, which is as impressive on the interior as on the exterior, there is also a mausoleum where the head of the John the Baptist is thought to be buried. The legendary medieval sultan Saladin is also buried at the mosque entrance. The tombs of Captain Lieutenant Fethi, Lieutenant Sadık and Second Lieutenant, the first air force martyrs of the Turkish state, lie adjacent to the mausoleum. Leaving the Umayyad Mosque behind, I proceed now through the narrow streets to Old Damascus’s famous district of Al Qaimariyah.
AL QAIMARIYAH The local shopkeepers have turned this old quarter into a bustling commercial district. A wide array of local handicrafts are sold here in shops large and small, and eats and drinks from sugar cane juice to assorted grilled meats await the hungry at the tiny snack bars and stands. The Damascenes call the water pipe a ‘bottle’, and Al Qaimariyah is famous for its ‘narghileh’ cafes. Another big drawing card for tourists is the ‘hakawati’, a story-teller in traditional garb who mounts the podium at five in the evening to recite a series of ancient tales. On your tour of Damascus, be sure to set aside ample time for Al Qaimariyah’s mysterious narrow lanes, which will draw you in like a magnet. You will never get tired of poking around here.
sam.indd 66
12/26/09 11:11 AM
BAB TUMA El Kaymeriye’nin kıvrıla kıvrıla akıp giden sokakları dönüp dolaşıp bir meydana çıkıyor. Burası Bab Tuma... Kentin Hristiyan nüfusunun yoğunlukla yaşadığı bir semt. Suriye inançların dostça ve kardeşçe birlikte yaşadığı bir ülke. Çeşitli mezheplere ait çok sayıda irili ufaklı kilise var Bab Tuma’da. Semt sakinleri yaklaşan Noel nedeniyle oldukça hararetli bir hazırlık içerisinde şu günlerde.
Bab Tuma’da evler Aralık ayı boyunca 2010’u karşılamaya hazırlandı. St. Paul Kilisesi dünyanın ilk kiliselerinden biri. The homes at Bab Toma have been preparing to greet 2010 throughout December. St. Paul Church is one of the oldest churches in the world.
GÜVEN VERİCİ, KONFORLU KENT Şam’da dolaşırken kendinizi evinizdeki kadar rahat hissedeceksiniz. Toplu ulaşım olanakları çok çeşitli olmakla birlikte taksiler de bol ve çok hesaplı. Otellerde bol ve her bütçeye uygun seçenekler mevcut. Uzun süreli kalacakların daire kiralayabilecekleri, modern mimari örneği binalar yeni semtlerde hızla artıyor. Şam, güncel modayı da yakından izleyen bir kent. Uluslararası markaların birçoğunu Şam’ın modern alışveriş merkezlerinde kolayca bulabilirsiniz. Ortadoğu mutfağının yanı sıra Avrupa mutfağından seçkin örnekler sunan mekânlar kaliteli servis sunuyor. Kitapevleri, tiyatro, sergi ve sinemalar da Şam’da oldukça aktif durumda.
BAB TOMA Al Qaimariyah’s winding streets emerge onto a square. This is Bab Toma, home to most of the city’s Christian community. Syria is a country where people of different faiths live together in friendship and brotherhood. Bab Toma boasts a large number of churches of diverse sects large and small. With Christmas approaching, the residents nowadays are engaged in elaborate preparations.
A SAFE AND CONVENIENT CITY You are going to feel right at home as you stroll around Damascus. Not only is the public transportation system excellent, taxis too are plentiful and very reasonable. There are lots of hotels, too, with alternatives to fit every budget. And modern apartment buildings where long-term visitors can rent flats are going up by the day in the city’s newer districts. Damascus is also a city that closely follows the latest fashions, and you can easily find most of the internationally known labels in the city’s modern shopping centers. Besides Middle Eastern cuisine, many restaurants also offer choice selections from European cuisine as well as quality service. And last but not least, Damascus is also rich in bookstores, theaters, exhibitions and cinemas.
Yöresel mezelerden humusu, tabbuleyi ve falafeli tadın. Şeker kamışı suyu, kakuleli kahve için. Bakla severler adım başı haşlanmış bakla satan seyyar satıcılarda sokak tatlarını yakalayabilir. Kuru baklava almayı, künefe, Şam dondurması ve muhallebisi yemeyi, sedefli ahşap kutu ve sehpaları görmeyi unutmayın. Bayanlar Şam işi kıyafetleri de görmeden geçmemeli.
Among the local ‘mezze’, be sure to try hummus, tabbouleh and felafel, and to drink raw sugar cane juice and cardamom-flavored coffee. ‘Bakla’ lovers can sample the street offerings of the ubiquitous vendors of this boiled horsebean specialty. Don’t neglect to sample the ‘dry’ baklava and kunafah pastries, Damascus ice cream and rice pudding, and to have a look at the wooden boxes and stools inlaid with mother-of-pearl. And the women should not leave without seeing the Damascus embroidered blouses and dresses.
RUTRUM ACCUMSAN
ŞAM’DA MUTLAKA MUST’S IN DAMASCUS
68 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
sam.indd 68
12/26/09 11:12 AM
NASIL GİDİLİR? HOW TO GET THERE
THY’nin Şam’a haftanın yedi günü karşılıklı seferleri bulunuyor. Türk vatandaşlarının Suriye’ye girmek için vize almaları gerekmiyor. Turkish Airlines has flights to and from Damascus seven days a week. No visa is required for Turkish citizens entering Syria.
Emevi Camii’nin eşsiz güzellikteki mozaikleri güvercinlere de ev sahipliği yapıyor. The uniquely beautiful mosaics of Umayyad Mosque are also home to pigeons in the area.
sam.indd 69
12/26/09 11:12 AM
TÜRKİYE’NİN KAYISI BAHÇESİ
MALATYA APRICOT ORCHARD OF TURKEY
• MELİH USLU
MALATYA.indd 70
• İNAN ORHAN / COŞKUN ARAL
12/25/09 11:01 PM
Doğu Anadolu’nun sarp dağları arasında yemyeşil bir vahayı andıran Malatya, kayısı bahçeleri, renkli çarşıları, zengin tarihi ve dinamik şehir hayatıyla ilgiyi hak ediyor. Like a green valley nestled between the rugged peaks of eastern Anatolia, Malatya is worthy of interest for its apricot orchards, colorful markets, rich history and dynamic urban life.
MALATYA.indd 71
12/25/09 11:01 PM
ANADOLU KAPLANI Dört büyükleri dize getiren, üç ünlü Brezilyalıya forma giydiren Malatyaspor, kentin 80’lerin sonunda ulaştığı seviyenin spordaki yansımasıydı bir bakıma. Görkemli tarihine karşın, kabuğuna çekilmiş küçük bir Anadolu kenti görünümündeki Malatya’nın kaderi 1980’li yıllarla birlikte değişti. Geniş tarımsal üretim potansiyelini modern sanayiyle birleştirmeyi başaran kent, hızlı bir ekonomik gelişme süreci yaşadı. Köklü bir akademik geçmişe sahip olan İnönü Üniversitesi’ne yapılan yatırımlar, kentin sosyal yaşamında da önemli değişimleri beraberinde getirdi. Kısa zamanda eski yapıların yerini apartmanlar, mahalle bakkallarının yerini çok katlı alışveriş merkezleri, yer sofralarının
Malatya’nın yaşam kaynağı olan Fırat Nehri’nin suları, kent ekonomisinin canlanmasına da katkıda bulunuyor. The Fırat (Euphrates) River is Malatya’s life source, contributing to the development of the city’s economy.
t’s not so well known, but cherries and mulberries are plentiful too in Malatya. But the apricot is definitely the city’s crowning glory. Immortalized in folk songs with newspapers founded in its name, the apricot is used in everything from kebabs to cologne. But Malatya takes as much pride in her native sons as she does in her apricots. Having produced two presidents, Ismet Inönü and Turgut Özal, she also gave us the late Kemal Sunal, arguably Turkey’s funniest comedian ever. Love of Malatya is something else, and nobody knows this better than the Malatyali’s themselves. Even the province’s license plate code 44 is significant insofar as the city is what is called in Turkish ‘dört dörtlük’, or all it’s cracked up to be (dört is the Turkish for ‘four’). Some even dub it the ‘Paris of the East’.
ANATOLIAN TIGER The city’s soccer team, Malatyaspor, has not only grabbed up three famous Brazilian players but has brought Turkey’s four biggest teams to their knees - a reflection of the high level of enthusiasm for the sport at the end of the 1980’s when Turgut Özal transformed the fate of Malatya, an Anatolian town that had retreated into its shell despite its glorious history. Successfully combining a vast potential for agriculture with modern industry, the city embarked on a rapid process of economic development. Investment in İnönü University with its strong academic past brought in its wake significant changes in the city’s social life. Within a short time, old buildings were replaced by new apartments, neighborhood grocery stores by
İ.ALAATTİN ATEŞ, HALİT ÖMER CAMCI
ok bilinmez ama kirazı ve dutu da boldur Malatya’nın. Eskilerin ‘mişmiş’ dediği kayısı ise adeta baş tacıdır kentin. Adına türküler yakılan, gazeteler kurulan kayısıyı, kebaptan kolonyaya dek pek çok yerde değerlendirmiş yöre insanı. Kayısı kadar ünlüleriyle de gurur duyar Malatya. İsmet İnönü ve Turgut Özal gibi iki cumhurbaşkanı çıkarmış, Kemal Sunal’ı yetiştirmiştir. Malatya sevgisi bambaşkadır, bunu da en iyi Malatyalılar bilir. Kentin trafik kodunun 44 olmasının bile bir anlamı vardır Malatya’da. Dört dörtlük bir şehirdir çünkü. Kimine göre ‘Doğu’nun Paris’i’, kimine göre ‘Batının en doğusu’dur…
72 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
MALATYA.indd 72
12/25/09 11:01 PM
Obis quis ipsaepe riostes aliberiam quamus, que omni dolorrume conectur? Qui soluptatem que si voluptatur autatem
yerini restoranlar, at arabalarının yerini lüks otomobiller, sokak panayırlarının yerini sinema ve tiyatro salonları aldı. Caddeler, kafeler ve sinemalar, üniversite eğitimi için kente gelen gençler tarafından doldurulur oldu. Ve dünün suskun Anadolu kenti, Doğu’nun yükselen yıldızı oluverdi... Bugün, o günlerini özlemle ansa da, Anadolu’nun doğusunun batıya açılan en önemli kapılarından biri Malatya. Şehir merkezindeki otomobil yoğunluğu ve caddelerdeki kalabalık, büyük bir kente geldiğimizin ipuçlarını veriyor. Şehir merkezini boydan boya ikiye ayıran geniş caddelerin buluştuğu yerin adı, Hükümet Meydanı. Malatya denince ilk akla gelen yerlerden biri olan Kernek Parkı, gençlerin en önemli buluşma noktası. Cumbalı konakların sıralandığı Sinema (Beş Konaklar) Caddesi, geleneksel Malatya mimarisinin örneklerini sergiliyor. Caddenin yakın çevresi ise adım başı bir çarşı ya da pazara açılıyor. Malatya kent merkezindeki Kapalı Çarşı, Bakırcılar Çarşısı, Şire Pazarı ile Atatürk, İnönü ve Milli Egemenlik Caddeleri’ndeki alışveriş merkezlerinde yok yok. Kayısıdan yapılmış çeşit çeşit yiyecek, baharatlar, şifalı otlar, yöresel peynirler, halı, kilim, ahşap eşyalar, kurutulmuş sebze ve meyveler… Yelekli, yemenili, takım elbiseli, gülen gözlü, güzel sözlü insan manzaraları da cabası. Civar sokaklara dağılmış esnaf lokantalarındaki kâğıt kebabı, içli köfte ve tereyağlı kayısı tatlısı da uzun pazar gezilerinin hediyesi.
Cumbalı konakları, fıskiyeli parkları ve geleneksel çarşılarıyla Malatya’da eski ve yeni iç içe. New and old live in harmony in Malatya, where balconied mansions, fountained parks and traditional bazaars still stand.
multi-story malls, tablecloths spread on the floor by modern restaurants, horse-drawn carts by luxury cars and street fairs by theaters and cinemas. And the streets, cafes and cinemas filled with young people come to the city for their university education. Virtually overnight yesterday’s quiet Anatolian town became the rising star of the East. Although those days are remembered with nostalgia today, Malatya remains one of Anatolia’s most important windows on the West. The traffic congestion and crowds on the streets at the city center tell us we have arrived in a metropolis. Government Square is the name of the place where the broad avenues that divide the city center in half intersect. Kernek Park, the city’s most popular hangout for young people, is one of the first spots that springs to mind at the mention of Malatya. Lined with stately mansions with cantilevered balconies, Cinema Caddesi (aka Five Mansions Avenue) exhibits examples of traditional Malatya architecture. And the area around the avenue boasts a market or bazaar at every step. There is literally nothing that can’t be found at the Covered Bazaar, the Coppersmiths’ Market and Şire Market in the city center or in the shopping centers on Atatürk, Inönü and Milli Egemenlik Avenues. Everything from carpets, kilims and wooden furniture to spices, therapeutic herbs and local cheeses as well as dried fruits and vegetables. Not to mention a plethora of edibles made from apricots. And the human landscape of people clad in colorful vests or kerchiefs, as well as those in business suits, all with perennial smiles and friendly words, are the icing on the cake. Not only that but
SALİH KAGAN HEKİM, HANSIN DOĞAN
est, cones es doluptat. Nis nis nobitatium inietur? Qui cus etur alibus, et iusci auditas sequatur modigendam
74 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
MALATYA.indd 74
12/25/09 11:01 PM
Kayısısıyla ünlü Malatya’da modern caddeler arasında gezinirken eski zanaatkârlara rastlayabilirsiniz. You can still encounter old-time crafts on strolls through the modern avenues of Malatya, though it’s most famous for its apricots.
you can crown a long day of shopping with stuffed meatballs, kebabs en papillote and hot buttered apricot dessert at the working class restaurants in the nearby side streets.
MALATYA’NIN DENİZİ Malatya kırsalında bulunan 78 milyon yıllık fosiller, uzmanları çok şaşırtmış. 400 milyon yıllık deniz canlılarına rastlanan araştırmalarda, Malatya’nın sualtı fosili bakımından doğal bir müze olduğu ortaya çıkarılmış. Yörenin doğası ne kadar güzelse, tarihi ve kültürü de o kadar zengin. İnsanlık tarihinin en eski yerleşik toplumlarına ev sahipliği yapan kentin kuzey ucundaki Yukarı Fırat Havzası, 12 bin yıl önceye kadar inen zengin bir kültürel birikimin mirasçısı. Malatya’nın tarih hazinelerine gelince… Kentin altı kilometre dışındaki Aslantepe Ören Yeri, Hitit kalıntılarıyla görülmeye değer. Söylentilere bakılırsa, Ortadoğu’daki en eski saray kompleksi de burada bulunmuş. Tarih tutkunlarının mutlaka uğraması gereken bir başka yer ise ‘Eski Malatya’ da denilen Battalgazi. Malatya’nın Selçuklu’dan Osmanlı’ya uzanan mimari zarafet zincirinin en önemli halkası,
MALATYA’S SEA The 78 million-year-old fossils discovered in the rural areas around Malatya have astonished experts. Indeed, the 400 million-year-old sea creatures unearthed in the investigations have revealed Malatya to be a natural museum of underwater fossils. Regardless of the area’s natural beauty, however, its history and culture are equally rich. The Upper Euphrates Basin at the northern edge of this city, which is home to the oldest settled societies in human history, is heir to a cultural richness going as far back as 12,000 years. As for Malatya’s historic treasures, the Aslantepe ruins and Hittite remains six kilometers from the city are well worth a visit. Rumor has it that the Near East’s oldest palace complex was also located here. Another must-see for history buffs is Battalgazi, aka ‘Old Malatya’. The most important link in Malatya’s chain of elegant architecture stretching from the Seljuk to the Ottoman period is the Ulu Camii or Great Mosque, a 7th century structure rumored to be the first Islamic temple in Anatolia. Other
76 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
MALATYA.indd 76
12/25/09 11:02 PM
Ulu Camii. 7. yüzyıl tarihli yapının Anadolu’daki ilk İslâm mabedi olduğu rivayetler arasında. Sahâbe-i Kübra Medresesi, Melik Sunullah Camii, Yusuf Ziya Paşa Camii, Çarşı Camii, Emir Ömer Türbesi, Kanlı Kümbet, Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı ve Taşhoron Kilisesi… Her biri görülmeyi, incelenmeyi hak eden eserler. Türkiye’nin üç minareli tek camisi olarak anılan 1912 tarihli Yeni Camii ise şehir merkezinde. İki minareli ve iki şerefeli olan caminin üçüncü minaresi, eski bir Selçuklu camisinden günümüze kalmış. Çevre ilçelere gelince. Malatya’nın en kuzeydeki ilçesi Arapgir’e, yüksekliği 1500 metreyi bulan bol virajlı dağ geçitleri arasında kıvrılarak ulaşılıyor. Adını Fırat Nehri’ne dökülen çaydan alan ilçenin, kendine has kokusu ve aroması olan üzümü meşhur. Yol boyunca manzaraya eşlik eden pınarların kıyısına kurulmuş alabalık lokantaları lezzetli molalar için ideal. Malatya’ya 85 kilometre uzaklıktaki Nemrut Dağı’na uğrayarak geziye yeni bir renk katmak da elinizde. KENAN IŞIK AKTÖR/ACTOR
Malatya kırlarında Hititlerden Osmanlılara dek pek çok uygarlığın izini sürebilirsiniz. Traces of many civilizations, from the Hittites to the Ottomans, can be found in Malatya’s fields.
monuments, all worth seeing, include the Şahabe-i Kübra Madrasa, Melik Sunullah Mosque, Yusuf Ziya Paşa Mosque, Çarşı Mosque, the Tomb of Emir Ömer, the Kanlı or Bloody Kumbet, Silahtar Mustafa Paşa Caravanserai and the Taşhoron Church. Built in 1912, the Yeni Cami (New Mosque) at the city center is Turkey’s only mosque with three minarets. The third minaret of this mosque with two minarets, each with two balconies, is a relic of an old Seljuk mosque. Turning now to the neighboring townships, the northernmost, Arapgir, can be reached by a road that winds through mountain passes with numerous sharp curves at 1500 meters in altitude. Taking its name from a tributary of the Euphrates, it is famous for its grapes with their unique scent and aroma. And the trout restaurants set up next to natural springs all along this scenic road are ideal for a tasty meal stop. You can add further excitement to your tour by branching out to Nemrut Dağı 85 km from Malatya.
“YILDA 3, 4 KEZ GİDERİM MALATYA’YA” ‘I GO TO MALATYA 3 OR 4 TIMES A YEAR’
“Kaygısız, kayıtsız ve neşeli günlerdi Malatya’daki yıllarım. 11 yaşındaydım. Halkevi Tiyatrosu’nda çıktım sahneye. Malatya nüfusu 40, bilemediniz 50 bindi; en az 7–8 kez oynardık bir oyunu ve salon hep dolardı. Yılda 3–4 kez giderim Malatya’ya, her seferinde özlediğimi hissederim. Toprağını, suyunu, bağını, bahçesini… Sıla işte. İmkânsız ama çocukluğumdaki şehri yeniden var etmek isterdim. O yeşilliği, kerpiç dolgulu, iki katlı, eyvanlı ahşap evleri ve havuzlu bahçelerini… Eski komşuluk ilişkilerini ve artık sayıları yok denecek kadar azalan Ermeni komşularımızı isterdim yeniden. Malatya’ya gidecek olanlara kasabalarına, köylerine gitmelerini ve oradaki yerel lezzetlerden tatmalarını öneririm. Yeşilyurt’a, Sürgü’ye, Darende’ye, Arguvan’a, Arapgir’e, Pütürge’ye gitmelerini; Nemrut’a çıkmalarını ve Aslantepe ören yerini görmelerini öneririm.”
“My years in Malatya were happy-go-lucky, fun and carefree. I was eleven years old. I performed at the People’s House Theater. The city’s population was forty, maybe fifty thousand. We performed 7 or 8 times, always to a full house. I go to Malatya three or four times a year, and every time I realize how much I miss it. The soil, the water, the orchards and vineyards... That’s homesickness for you. It’s impossible, but I would love for the city of my childhood to exist again. That greenery, the two-story wooden houses with their gardens and pools. The old feeling of neighborliness, and our Armenian neighbors whose numbers have dwindled to practically nothing. I would love to have it all again. I would recommend to anyone going to Malatya that they get out to the villages and taste some of the local specialties. To Yeşilyurt, Sürgü, Darende, Arguvan, Arapgir, and Pütürge. I’d even recommend that they climb Nemrut and see the ruins at Aslantepe.”
78 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
MALATYA.indd 78
12/25/09 11:02 PM
PARKLAR, BAHÇELER, ŞELALELER Torosların uzantısı Beydağları’nın çevrelediği Malatya’yı kıvrımlarıyla sulayan akarsu ve pınarlar, yemyeşil bir doğa bahşetmiş kente. Kayısı başta olmak üzere meyve bahçesi bol yörenin. Dağların arasında yeşil bir vahayı andıran kentin doğal güzellikleri geniş bir turizm potansiyeline sahip. Orduzu Pınarbaşı’ndaki Turgut Özal Tabiat Parkı ise göleti, süs havuzları ve piknik alanlarıyla kentin sevilen mesire alanlarından biri. Biraz da şehrin dışına uzanalım dilerseniz. Merkeze beş kilometre mesafedeki Konak Kasabası’nda bulunan Horata’nın yanı sıra, Yeşilyurt ilçesi yakınlarındaki Gündüzbey, Davullu Pınar ve İnek Pınarı da kentin önemli doğal alanlarından. Doğanşehir ilçesi yakınlarındaki Sürgü Vadisi ise canlı alabalık yemekleri ve piknik için tercih ediliyor daha çok. Aynı ilçenin Polat kasabası yakınlarındaki Sulu Mağara ise ilginç sarkıt ve dikitleriyle ilgi görüyor. Doğayı özleyenler için seçenek bol Malatya’da. Akçadağ ilçesindeki Levent Vadisi ile Arguvan’a
Yukarı Fırat Havzası’nda bulunan tarihi objeler şehir müzelerinde görülebilir. Historical artifacts found on the Upper Euphrates can be seen in the city museums.
PARKS, GARDENS AND WATERFALLS Nature has bestowed the gift of green on Malatya in the springs and winding rivers that water this city, which is encircled by the Beydağları, an extension of the Taurus. The area is rich in fruit orchards, primarily apricot. The natural beauty of this city, reminiscent of a green valley nestled between the mountains, offers a vast potential for tourism. The Turgut Özal Nature Park at Orduzu Pınarbaşı is one of several excursion spots around the city popular for its small lake, ornamental pools and picnic areas. If you’d like to get a little outside the city, then there is Horata at Konak Kasabası five kilometers from Malatya, as well as İnek Pınarı, Davullu Pınar and Gündüzbey in the nearby township of Yeşilyurt. Sürgü Valley meanwhile near the township of Doğanşehir is the best choice for fresh trout and picnics, and Sulu Cave near the town of Polat in the same township is of interest for its fascinating stalactites and stalagmites. In short, the possibilities are endless if you want to get back to nature. Levent Valley in the township of Akçadağ and the villages of Arguvan also await visitors. In addition to Karakaya Dam, the shores of the tributaries of the Euphrates that give
80 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
MALATYA.indd 80
12/25/09 11:02 PM
bağlı köyler de konuklarını bekliyor. Karakaya Barajı’nın yanı sıra, Fırat Nehri ve kolları gibi kente hayat veren su kaynaklarının kıyıları görmezden gelinemeyecek kadar güzel. El değmemiş tepelere bakan berrak sular ve çevresi, rüzgâr sörfünden doğa yürüyüşüne, binicilikten olta balıkçılığına kadar pek çok olanak sunuyor. Kenti sarıp sarmalayan bütün bu güzellikleri, rafting ve kanyon safari ile tamamlamak isterseniz, Darende’ye düşürün yolunuzu. Somuncu Baba Külliyesi, Balıklı Gölü, Zengibar Kalesi ve kerpiç evleriyle ünlü ilçedeki Tohma Kanyonu, Türkiye’nin en heyecanlı rafting parkurlarından birinin sahibi. Özel botlarla yaklaşık sekiz kilometre süren bu eşsiz yolculuk, olağanüstü doğa manzaraları eşliğinde yapılıyor. Doğa yürüyüşleri için de tercih edilen kanyonun bir diğer sürprizi, Günpınar Şelalesi. Kentin güzelliklerini görünce Malatyalılara hak veriyor insan. Malatya, 44 plakayı hak edecek kadar dört dörtlük bir şehir gerçekten…
Darende, kanyon safariden raftinge pek çok turistik aktiviteye olanak sağlıyor. Darende provides many possibilities ranging from canyon safaris to rafting.
life to the city are too beautiful to be missed. Their crystal clear waters below untouched virgin hills offer abundant opportunities for wind surfing, nature hikes, horseback riding and line fishing. And if you’d like to crown your visit to this beautiful city with a canyon or rafting safari, then head for Darende. Tohma Canyon, in this township famous for Somuncu Baba Mosque Complex, Lake Balıklı and Zengibar Castle as well as it mud-brick houses, boasts one of the most thrilling rafting courses in Turkey. Lasting approximately eight hours in special boats, this matchless journey winds through extraordinary natural scenery. Another surprise in this canyon which is popular for nature hikes is Günpınar Falls. When you see the beauty of Malatya, you can’t help but agree with its people. Malatya is truly all it’s cracked up to be.
82 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
MALATYA.indd 82
12/25/09 11:02 PM
NE ALINIR? WHAT TO BUY Turşudan pestile, dönerden lokuma kadar çeşitlenen kayısı ürünlerinin yanı sıra; halı, kilim ve dokumalar, bakır mutfak eşyaları, ‘güm güm’ denilen ahşap yayıklar, çıkrıklar ve kaşıklar, Malatya’dan alınabilecek özgün hediyeliklerden. Besides apricot specialties including everything from pickles and sheets of dried pulp to Turkish delight and kebabs, other original gift items available in Malatya include carpets, kilims and textiles, copper kitchen utensils, wooden spoons, spinning wheels and the wooden butter churns known as ‘gum gum’.
NEREDE KALINIR? HOW TO GET THERE
Şehir merkezi ve yakın çevresinde 3, 4 ve 5 yıldızlı otel seçenekleri bulunuyor. Ayrıca daha ekonomik alternatifler de mevcut.
NASIL GİDİLİR? HOW TO GET THERE
THY, Malatya’ya İstanbul’dan haftanın her günü karşılıklı seferler düzenliyor.
Turkish Airlines flies from The city center and nearby Istanbul to Malatya and back area offer a range of three, every day of the week. four and five-star hotels. More economic alternatives are available as well.
2010 JANUARY | OCAK | SKYLIFE 83
MALATYA.indd 83
12/25/09 11:03 PM
84 SKYLIFE | ARALIK | DECEMBER 2009
divrigi-2.indd 84
Divriği Ulu Camisi’nin taçkapısında mimari ve heykel bir sufi yakarış gibi şiirleşmiştir. Like a sufi plea, architecture and sculpture have become poetry at the portals of the Grand Mosque of Divriği.
12/26/09 12:15 PM
DİVRİĞİ MUCİZESİ
MIRACLE IN DİVRİĞİ: THE HEAVENLY PORTAL UNESCO’nun dünyanın beş yüz mimari başyapıtı listesine girmiş tek Türk yapıtı olan Divriği Ulucamisi ve Şifahanesi’ne yakından bakmakta fayda var. • DOĞAN KUBAN
Sivas’ın 170 km güney doğusunda Çaltı Suyu üzerinde, Anadolu’nun dağlar ve derin vadilerle örülmüş doğasının belki de bütün tarih boyunca kolay erişilemeyen bir köşesinde sadece Anadolu-Türk sanatının değil, İslam sanatının da en önemli mimari ve taşoyma yapıtlarından biri olan Divriği Ulucamisi ve Şifahanesi vardır. Anadolu-Türk tarihinin en az tanınan ve Ortaçağın tarihsel panoramasında en az yer tutan Mengücek Beyliği’nin az bilinen kentlerinden biri olan Divriği’de Mengücek sülalesine mensup Ahmed Şah ve eşi Turan Melek tarafından yaptırılmış bu yapı UNESCO’nun dünyanın beş yüz mimari başyapıtı listesine girmiş tek Türk yapıtıdır.
It is worth having a close look at Divriği Great Mosque and Hospital, the only Turkish handiwork included in UNESCO’s five hundred architectural masterpieces of the world.
• HASAN BASRİ HAMULU ARŞİVİ / CEMAL
EMDEN
170 km southeast of Sivas, on Çaltı Creek, in a part of Anatolia difficult to access, woven with high mountains and deep valleys, is the Divriği Great Mosque and Hospital, which is one of the masterpieces of not only Anatolian-Turkish Art, but of Islamic Art as well, with its ornaments and engraved stonework. This building, which is the only Turkish building included in UNESCO’s five hundred masterpieces of the world list, was built in one of the least known provinces of Divriği, by Ahmet Shah and his wife Turan Melek of the Mengücek Family, one of the least mentioned principalities (beylik) in the historical panorama of the Middle Ages and one of the least known in Anatolian-Turkish history.
2010 JANUARY | OCAK | SKYLIFE 85
divrigi-2.indd 85
12/26/09 12:15 PM
Cami ve şifahanenin evrensel sanatsal statüsünü belirleyen ise iki büyük taçkapısının (caminin kıble ya da kuzey giriş kapısı ve şifahane kapısı) eşi dünya sanatında olmayan taşoyma bezemeleridir. Bu yapıda İslam ve Anadolu-Selçuklu sanatı bağlamında iki boyutlu genel geçer Selçuklu ve İslam Ortaçağ bezeme geleneğinin tümüyle dışında, üç boyutlu ve heykel nitelikli bir taşoyma başyapıtı yaratılmıştır. Bu taşoyma uygulamasına olağanüstü bir başyapıt sıfatı vermenin üç nedeni var: 1. Bu yapıdaki üç boyutlu taşoyma uygulamasının ne İslam mimarisinde ne de eşzamanlı Hristiyan mimarisinde olmayan sanatsal özellikleri. 2. Bir cennet kapısını simgeleyen taçkapı tasarımının İslam mimarisindeki genel taçkapı tasarımlarından genel üslup olarak ayrılması. 3. Bu taşoymalarda kullanılan motifler sözlüğünün olağanüstü coğrafi ve tarihi kapsamı ve zenginliği. Bu yapının özgünlüğünü yaratan bir başka olgu da yapıdaki kitabelerden adının Ahlatlı Hürremşah olduğunu öğrendiğimiz baş sanatçının, bu yapı dışında herhangi bir yapıtını bilmememiz ve yapıdaki olağanüstü yontu ustalığı. Hürremşah bu taçkapılarda kuşkusuz pek çok taş ustası ile birlikte çalışmıştır. Fakat onun yaratıcı elinin ve muhayyilesinin damgasının çok belirgin olduğu bölümler vardır. Ayrıca bu büyük yapıtın bitirilememiş bölümleri, ustanın çalışma yöntemi açıklayan bir bilgi kaynağı oluşturmaktadır.
HEYKELE YAKLAŞAN OYMALAR Mengücek Beyliği Alparslan’ın Malazgirt (Manzikert)’de 1071’de Bizans İmparatoru Romanos Diogenes’i yenmesinden sonra Anadolu’ya giren müslümanlığı kabul etmiş Oğuz kabilelerinin (Türkmenlerin) Doğu Anadolu’da kurduğu küçük beyliklerden biri. 12–13. yüzyıllarda olasılıkla 1080–1270 arasında Erzincan, Kemah, Divriği ve Şebinkarahisar bölgesinde egemen olan Mengücekliler, Danişmentli ve Selçuklularla aile bağları kurmuşlar, Türkmen beylikleri arasındaki ve Gürcülerle olan savaşlara katılmışlardır. Bu beyliğin tarihine ilişkin bilgi çok kısıtlı ve dolaylıdır. Asıl devlet merkezlerinin Kemah ve Erzincan olmasına karşın Mengücekliler döneminde yapılan en önemli yapıtlar, beyliğin ikinci derece merkezi olan Divriği’dedir. Kentte egemen olan Mengüceklilerin tarihine ilişkin başlıca bilgileri Ulucami ve diğer birkaç yapıtın kitabelerinden elde ediyoruz. İlginç olan tarih açısından çok az bilinen bu küçük kentte Selçuklu döneminin en büyük ve görkemli anıtının yapılmış olması ve taçkapılarını
Çin, Hint, Mısır sanatlarında lotus çiçeği çok değişik simgesel anlamlar içerir. Fakat her zaman yaratılış, vahiy ve başka ilahi vasıfları temsil etmiştir. Divriği’de kıble kapısının çelenginin en üstünde ve ortasında sanatçının amaçladığı simgeselliği ifade etmektedir. Though what the lotus flower symbolizes varies greatly across the Chinese, Indian and Egyptian arts, it has always represented creation, revelation and other divine attributes. At Divriği, it expresses the symbolism the artist aimed to achieve as it takes its place at the top and middle parts of the wreath at the kıblah portal.
Divriği külliyesinde camii ve şifahane bitiştirilerek tek bir kütle oluşturur. Şifahanenin bir odası kurucuların mezarıdır. Ön plandaki büyük poligonal kümbed cami-mihrap açıklığını örtmektedir. Cami tarafındaki silindirik payanda, minare ve batı duvarı 16. yüzyılda bir depremle yıkıldıktan sonra yapılmıştır. The mosque and hospital at the Divriği Complex make one block. One room of the hospital is the founders’ tomb while the large polygonal dome at the front hides the absence of mosque and mihrab. The cylindrilical brace, minaret and Western wall were rebuilt after an earthquake ruin in the 16th century.
The unique stone-carved ornaments seen on the two great portals (the kiblah or the northern entrance of the mosque, and the hospital gate) are the features that determine the universal artistic status of the mosque and hospital. The three-dimensionalstone carvings and sculpture-like attributes of this structure appear to be exceptions to the tradition of the Islamic Golden Age and Seljuk period, which were generally of two dimensional shapes, in line with the Islamic and Seljuk arts. There are three reasons why I consider these buildings’ stone carvings magnificent works of art: 1. The artistic features of the three-dimensional stone carvings used in this building, which are neither present in Islamic Architecture, nor in concurrent Ecclesiastical Architecture; 2. The unique design of the portal that represents the gate to heaven, compared to the portal designs found in Islamic Architecture in general; 3. The incredible geographical and historical breadth reflected by the motifs on the carvings. Another feature that makes this masterpiece genuine and unique is that no other work, at the same level of extraordinary expertise, remains from the master stonemason, whose name we make out from the inscriptions to be “Hürremshah of Ahlat”. It is certain that Hürremshah had worked on these portals along with many other master stone masons; however there are some sections where impressions of his distinguished creative dexterity and imagination are quite eminent. Furthermore, the unfinished parts of this magnificent building give us clues towards the master’s methods.
STATUESQUE CARVINGS The Mengücek Principality was one of the smallest principalities established by the members of Oğuz Clan (Turkmen), who accepted Islam and conquered Anatolia after Alparslan’s defeat of the Byzantine emperor, Romanos Diogenes, in Malazgirt (Manzikert) in 1071. The Mengüceks, who reigned in the regions of Erzincan, Kemah, Divriği and Şebinkarahisarin throughout the 12th and 13th centuries, probably established family links with the Danishmends and the Seljuks sometime between 1080 and 1270. They took part in battles between
86 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
divrigi-2.indd 86
12/26/09 12:16 PM
Cennet kapısı yada caminin kıble kapısı giriş eyvanı batı köşesi. Bu görkemli ve eşsiz kompozisyon, Ortadoğu geleneklerinde yaşayan hayat ağacı motifini bir heykele dönüştüren olağanüstü tasarımı ve uygulaması ile cami girişine bir cennet imgesinin ifadesini kazandırmayı başarmıştır. Bir ağaç ve üzerinde bir çember (güneş simgesi) Hitit döneminden bu yana Ortadoğu ikonografisinde bir hayat ağacı simgesidir. Burada çemberin kesişen diyagonal çizgilerle yarattığı arabesk ve içinden yer yer taşan asimetrik bitkisel motifler olağanüstü bir taş işçiliği ürünüdür.
The western corner of the vaulted room at the kıblah entrance of the Mosque’s heaven portal. This grand and unique composition has achieved to relay an impression of heaven at the mosque’s entrance through its extraordinary design and execution that transforms the Middle Eastern traditional tree-oflife motif into sculpture. A tree bearing a ring above it (symbol of the sun) has been a tree-of-life symbol since the Hittites in Middle Eastern iconography. The arabesque created with diagonal lines that intersect with the circle and the asymmetrical plant motifs that overflow in certain places are the product of exceptional stonemasonry.
2010 JANUARY | OCAK | SKYLIFE 87
divrigi-2.indd 87
12/26/09 12:16 PM
süsleyen heykel nitelikli taşoymalardır. Türkmen göçünün İran’dan batıya yayılmasının yarattığı kültür ortamı tipik karşılıklı etkileşim ve dönüştürme süreci sergiler. Yakındoğu, 11. yüzyıldan sonra Zerdüşti geçmişini unutmayan bir Müslüman İran’ın, kendini yeniden tanımlayan yarı pagan Türklerin, Abbasi Rönesansı yaşamış bir Arap-İslam dünyasının ve Bizans Anadolu’sunda özümlenmiş bir Yakındoğu Hristiyanlığının, Türk politik egemenliğinde yeni şekillenen bölgesel bir İslam kültür alanı olmuştur. Göçerler, batıya akan bir insan ırmağı olarak pagan, Budist ve İslam inançları, düşünceleri, geçtikleri bölgelerin zanaat ve sanatlarını ve onları üretenleri doğudan batıya taşımışlardır. 11-13. yüzyıllar Selçuklu döneminde Ortadoğu, Orta Asya’dan Anadolu’ya kadar yoğun bir yenilikler dönemi sunar. 10. yüzyılın sonlarında Gaznelilerin Samani Devletini yıkmalarından başlayarak Karahanlılar’ın, Harzemşahlar’ın ve Selçuklular’ın Suriye ve Anadolu fetihlerinin harekete getirdiği ortamda büyük, zaman zaman kaotik bir hareketlilik vardır. Fakat o dönem, başka örneği olmayan yapıtlar ortaya çıkması ve özgün düşüncelerin ortaya çıkması için elverişli bir ortam oluşturmuştur. Yeni fethedilen Anadolu’da, Erzincan’da Mengücekli Behramşah’ın sarayında Belh’den gelen Bahaeddin Veled’in dört yıl kalması, Azerbaycanlı şair Nizami’nin Mahzen ül-Esrar Behramşah’a sunması ya da Ahlatlı sanatçı Hürremşah’ın da Divriği başyapıtını Anadolu’nun ıssız bir köşesinde tasarlaması o çağın Türk fethi fırtınasının dört bir tarafa saçtığı sanatçılar, düşünürler, şairler, bilim adamlarının geziciliği ve hareketliliğinin sonucu.
DİVRİĞİ ULUCAMİSİ VE ŞİFAHANESİ Divriği Ulucamisi’nin Kuzey giriş kapısındaki gösterişli özgün kitabe yapının, Mengücekli Ahmet Şah tarafından yaptırıldığını yazar ve 1228/29 (H. 626) tarihini verir. Anıtın şifahanesinin kapısı üzerinde de 629 (1228/29) tarihi ve yaptıranının Turan Melek olduğunu yazan bir başka kitabe daha vardır. Ulucami, Şifahane ve Ahmet Şah ile karısının türbesinden oluşan bu külliye, Osmanlı dönemi gibi farklı işlevlerin farklı binalara yerleşmesi anlayışının henüz gelişmediği dönemde dikdörtgen tek bir yapı kütlesi olarak inşa edilmiştir. Cami ve Şifahane bitişiktir. Türbe ise şifahanenin bir hacmini işgal ediyor. Fakat yüksek kubbesi üzerindeki konik külahı ile yapı dışında da vurgulanır. Caminin kıble açıklığı üzerindeki büyük kubbe, Türbe kubbesi, Cami ve şifahane ortalarındaki aydınlıklar ve büyük taçkapılar Divriği kentine egemen bir yamaçta kurulmuş bu yapıya pitoresk (durumu ve görünüşü resmetmeye değer) bir Ortaçağ silueti kazandırırlar. 1509’da olan büyük depremde batı taçkapısı ve batıdaki iki sahının yıkılmış olmasına karşın Ulucami mekân ölçüleri, mihrap aksının düzeni, maksure kubbesinin görkemli tasarımı, mihrap duvarının Türkiye’de başka yapılarda olmayan üç boyutlu soyut bitkisel bezemesi ve bezemeli tonozlarıyla (tuğla ve harçla örülmüş yarım silindir biçiminde tavan örtüsü) en iyi korunmuş Selçuk dönemi camilerinden biridir. Kapalı şifahane de aynı tasarım öz-
Yıkılan batı kapısının kalan özgün fragmanları sonradan yapıda kullanılmıştır. Bunlar Türk beylerinin ongunları olan kuşlarıdır. The authentic fragment remains from the crumbled Western wall were later used in the structure. These were the birds of prosperity for Turk principalities.
the Turkmen Principalities and the Georgians; however information about this principality is very limited and oblique. Despite the fact that the main centers of the principality were Kemah and Erzincan, the Mengüceks built this significant building in Divriği, a center of secondary importance. We obtain the principle information regarding the history of the Mengüceks from the inscriptions of the Great Mosque and some other buildings in the area. The most intriguing facts are that the biggest and the most magnificent building of the Seljuk period was erected in this small and fairly unknown city, and that statuesque stone carvings ornament the portals of the structure. The cultural environment, created by Turkmens who migrated West through Iran, displays a typical symbiotic historical course. After the 11th century, the Near East became an area that went through periods with Muslim Persians with a Zoroastrian past, semi-pagan Turks re-defining themselves, the Arab-Islamic world’s witnessing of the Abbasid renaissance, and Near Eastern Christianity’s assimilation with Byzantine Anatolia, finalizing in a regional Islamic cultural restructuring under Turkish political sovereignty. The migrants, who flooded the geography towards the West like a river, brought with them Pagan, Buddhist and Islamic beliefs and the crafts and craftsmen of the areas from the East. The time between the 11th and 13th centuries marked an era of colossal change in the Middle East, Central Asia and Anatolia during the Seljuk period. By the end of the 10th century, with Ghaznevids demolishing the State of Samani, in a platform created by the Karahanli State, and the Harzemshahs and Seljuks conquering Syria and Anatolia, region experienced an abundance of action that was sometimes even chaotic. However, this activity also created a suitable medium for magnificent buildings and distinctive ideas to emerge. Bahauddin Walad from Balkh stayed in the palace of Behramshah of Mengücek, the Azerbaijani poet Nizami presented his Mathnawi, consisting of five books (Mahzen ül-Esrar), to Behramshah and Hürremshah of Ahlat and designed his masterpiece in a remote corner of Anatolia, all due to the mobility of craftsmen, philosophers, poets and scientists caused by the Turkish conquest of Anatolia.
THE GREAT MOSQUE AND HOSPITAL OF DİVRİĞİ A distinctive and imposing inscription on the north entrance gate states that the building was constructed by Ahmet Shah of Mengücek in 1228/29 (626 in Hegira). On the hospital’s gate is another inscription that reads 629 (1228/29 in Gregorian) and states that the hospital was built by Turan Melek. This complex, which contains the Great Mosque, hospital and tomb of Ahmet Shah and his wife were all constructed as a single rectangular mass, since the idea of constructing separate buildings for different functions, similar to that of the Ottoman Empire, had not yet developed. The mosque and the hospital were built adjacent to each other. The tomb occupies a part of the hospital. However, its high cupola is emphasized on the exterior as well,as its cone protrudes from the top of a high dome. The great dome covering the kiblah opening, the dome of the tomb, the light wells in the middle of the mosque and the hospital, and the big portals of the structure lend a picturesque and medieval silhouette to this building, which rises from a hillside overlooking the city of Divriği. Despite the Western portal and the two ‘sah’s on the Western front which were wrecked in the great earthquake of 1509, the Great Mosque is one of the most well preserved mosques of the Seljuk period, with its spatial dimensions, the order of the altar axis, the
88 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
divrigi-2.indd 88
12/26/09 12:16 PM
günlüğünü sergiler. Divriği külliyesinin camisinin kuzey kapısı ve Şifahane taçkapıları özgün tasarımlarını ve taşoymalarını koruyorlar. Depremde yıkılan Batı kapısı 16. yüzyıl ya da daha sonra başka bir üslupla, caminin doğu penceresi ise 13. yüzyıl ortası klasik Selçuklu taş bezemesi üslubunda yapılmıştır.
BİR EŞİ DAHA YOK Sadece Anadolu-Selçuklu mimarisinde değil, İslam mimari ve sanat tarihinde ve Ortaçağ Avrupa sanatında da eşi olmayan bu yontular üç boyutlu heykelsi tasarımlardır. Caminin kuzey taçkapısı 14 m yüksekliğinde ve simgesel bir cennet kapısı imgesi yaratan iki soyut hayat ağacı yorumu üzerine kurulmuştur. Şifahanenin kapısı ise olağanüstü heykelsi ve atektonik (farklı biçim ve üslupların sıradışı bir biçimde bir arada kullanılması) öğelerle zenginleşen özgün bir mimari tasarımdır. Divriği Ulucamisi’nin dünyanın en önemli mimari yapıtları arasında kabul edilmesinin başlıca nedeni bu taçkapıların taşoymalarının eşsiz tasarımı ve uygulamanın mükemmelliğidir. Caminin Kuzey Taçkapısı iki ayrı kökenli simgesellik içeriyor. Birincisi kökü Kuran’da olan Cennet imgesi diğeri bu cenneti tasvir eden ve kapıyı bir çelenk gibi çeviren iki hayat ağacı. Burada üç palmet (eski çağlardan itibaren kullanılagelen dilimli, simetrik yaprak şeklinde bir bezeme motifi) ve bir güneş motifi ile üç kez yinelenen dokuz palmet ve üç güneş kursu içeren ve simgeleyen düzenlemeler hayat ağaçlarının Türk mitolojisinde şamanların göğe çıkışlarını simgeleyen ikonografiye referans veriyor. Tasarımdaki 3x3 kurgusu Türk kozmogonisinde vardır. CENNET TASAVVURU Kuzey kapısı ki, eşsiz bahçenin kapısını simgeler. Ancak cennette olabilecek büyük soyut yapraklar mimari çizginin esiri olarak kalmaz. Üç boyutlu, soyut ve her biri kendi başına bahçe olan olağanüstü bir imgelemin yarattığı büyük palmet motifleriyle örülmüş iki hayat ağacı ve onları yatayda birleştiren lotusün (nilüfer cinsinden birçok su bitkisine verilen genel ad) egemen olduğu çiçekler, kapının çevresinde bir çelenk oluştururlar. Sanatçının yontusal vizyonu, mimari tasarım iradesini aşan ve bir taşoyma ustasının alıştığı klişelerin tümünü bir kenara bırakarak yepyeni bir anlayışla mimariye bağımlı olan bezeme disiplininin sınırlarını aşmasıyla ortaya çıkmaktadır. Kuzey taçkapısında kapı nişi kenarlarında mimari profillerin üzerinden atlayarak niş içine sarkan büyük boyutlu palmet bu heykelsi bağımsızlığın en başta gelen örneğidir. Bu cennet ağacı vizyonu İslam sanatının bezeme nitelikli ve her tür figürasyona karşı geleneksel tutumuna karşın, dünyanın diğer kültürlerindeki üç boyutlu yontu geleneklerine eşdeş bir nitelik taşıyor. Bu taşoymaya, yerleşmiş toplumlarla göçer toplumların simbiyotik yaşamlarından kaynaklanan bir kültürel çok kaynaklılığın en önemli göstergelerinden biri olarak bakmak gerekiyor. Şifahane taçkapısı kuzey taçkapısından daha cesur bir mimari tasarım sayılabilir. Burada birbirine eş boyutta zengin silmeli iki kemer birbirlerine yaslanarak ade-
magnificent design of its maksoorah (an area in a mosque which is screened off or partitioned off) dome, its three-dimensionalbotanical ornaments on the altar wall, which have been unmatched by any other building in Turkey, and its ornate vaults. The covered hospital has a similar authenticity to its design as well. The Northern portal of the mosque and portals of the hospital have preserved their genuine designs and stone carvings in the Divriği Complex. The demolished Western portal was re-built in the 16th century or later on with a different style, and the Eastern window was built in the mid-13th century in the classical Seljuk style.
A UNIQUE STRUCTURE
Şifahane kapısındaki iki Selçuklu başı madalyonlarla kombine edilmiştir. Yine bitkisel bezemelerle süslü madalyon olasılıkla bitmemiştir. Fakat insan figürü Mengücek sultanları çevresinde eski Türk kültürünün henüz güçlü olduğunu kanıtlamaktadır. The two Seljuk figure heads on the hospital portal have been combined with medallions. The medallion ornate with plant motifs was probably not finished. Still, the human figure proves that the Turkish culture surrounding the Mengücek sultans was strong yet.
These three-dimensional statuesque carvings are unique in design, not only for Anatolian - Seljuk architecture, but also for the architecture found in the European Middle Ages. The North portal is 14 meters high and was built to representing the gate of heaven, based on two abstract tree-of-life interpretations. Moreover, the gate of the hospital is an original architectural design enriched with extraordinary statuesque and atectonic elements. The unmatched design of the stone carvings and perfection in their application are the main reasons why the Great Mosque of Divriği was chosen as one of the world’s most important buildings. The North portal of the mosque contains two different types of symbolism. The first one is the symbol of Eden, rooted in its depiction in the Qur’an, and the other are the two trees-of-life that encircle the gate like a wreath, which represent heaven. Here, the trees-of-life refer to three palm fronds and a sun repeated three times to form nine palm fronds and three sun discs, iconographies symbolizing shamans rising to the sky, as indicated in Turkish mythology. The 3x3 mounting also exists in Turkish cosmogony.
A VISION OF EDEN The North gate symbolizes the gate of such a unique garden. However, large and abstract leaves do not remain enslaved by the outlines of the architecture. These abstract, three-dimensionaltrees-of-life weaved with big palm fronds, each one of which is a garden in itself, create a magnificent imagery, filled with flowers, mostly lotuses which unite horizontally, forming a wreath around the gates. The statuesque vision of the artist surfaces by exceeding all architectural boundaries in an entirely new approach that distinguishes itself from all traditional stereotypes. The large palm frond on the North gate, which jumps over the recess by the side of the gate and flows into the recess, is a prime example of this statuesque independence. This vision of the trees of heaven, contrary to all traditional ornamental Islamic art forms, which forbids figures, has similar characteristics to the three-dimensional sculpturing found in other cultures. These stone carvings should be viewed as important artifacts rooting from symbiotic lifestyles and the multi-cultural resourcefulness of the resident and migrant communities. The portal of the hospital can be regarded as a bolder architectural design than that of the North gate. Here, two richly engraved arches, almost leaning against each other, form a frame at the entrance with breathtaking thrusts, almost like successive, oncoming waves. The portal of the hospital is not as complete as the North gate of the mosque. However, on the façade of the portal, especially in the recess, there are some elements carved and completed in different styles. Among these are the two figure heads that appear on either side of the portal. These are motifs that could only have been seen in that period, in regards to the Islamic tradition which forbids
90 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
divrigi-2.indd 90
12/26/09 12:17 PM
Divriği Şifahanesi Anadolu Ortaçağı’ndaki kapalı medrese tipolojisine uyarak yapılmış şifahanelerin en iyi tasarlanmış ve korunmuş örneğidir. Şifahane taçkapısı Ortaçağ İslam taçkapılarına benzemez. Çok zengin silmeli büyük iki taş kemerin birleştirilmesi ile oluşturulmuş özgün bir kompozisyondur. Burada taçkapı köşelerinin kompozisyonu kıble kapısından daha fantastik boyutlara ulaşır ve mimari niteliğini tümüyle yitirir. Üzerinde değişik usta elleri olan taşoymalar bitmemiştir. Fakat genel tasarım Hürremşah’ın olmalıdır.
The Divriği Hospital is the best conceived and preserved structure of its kind among those that have been built in accordance with the covered madrassah typology of the Anatolian Middle Ages. Its portal does not resemble Islamic Middle Ages portals. It is a composition made structurally authentic through the rich molding of its grand stone arch. The composition of the portal corners reach fantastic proportions in comparison to the kıblah and lose architectural characteristics completely. The stone carvings, made by different hands and masters, are incomplete, though the general design must have been Hürremşah’s conception.
2010 JANUARY | OCAK | SKYLIFE 91
divrigi-2.indd 91
12/26/09 12:17 PM
ta arka arkaya gelen dalgalar gibi nefes kesen bir atılımla girişin dış çerçevesini oluşturuyorlar. Şifahane taçkapısı, Caminin kuzey taçkapısı kadar bitmemiştir. Fakat taçkapı cephesinde özellikle kapı nişi içinde değişik üsluplarla yapılmış ve bitirilmiş öğeler vardır. Bunların iki tanesi taçkapının iki tarafındaki insan başlarıdır. İslam mimarisinin insan figürü kullanılmasını yasak etmiş geleneği içinde, bu ancak o dönemde görülebilecek bir motiftir. Tasarımın en ilginç öğelerinden biri kapı nişi içinde ara kata açılan pencereyi ikiye bölen, zengin plastik karakteri ile alışılmamış bir etki bırakan sütundur. Mimari tasavvur olarak sütunlarla ikiye bölünen pencereler Orta Asya İslam dönemi Pencikent resimlerinde rastlanan mimari motiflerdir. Burada bütün yapının inşaatına egemen olan büyük bir deneme ortamında yeniden yorumlanmıştır.
BİR TAŞ USTASININ BİLGELİĞİ Divriği’de kuşkusuz pek çok taş ustası çalışmıştır. Bunların içinde yapı içinde iki kez adına rastladığımız için, adını bildiğimiz sadece Ahlatlı Hürremşah’dır. Divriği de taşı dantelâ gibi, büyük bir tutkuyla yontan, cennet kapısı tasarımının yaratıcısının hayranlık uyandıran biçimsel denemelerini, bu büyük ustanın 13. Yüzyılda yaşayan Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaş Veli gibi coşkulu bir sufi olduğunu varsayabiliriz. Hürremşah yanında değişik kaynaklı ve görece daha alışılmış motifleri tekrar eden iki boyutlu dolguları yapan, mukarnas (İslam mimarisinde görülen geometrik bezeme çeşidi) ayrıntılarını işleyen, ya da genel hatlarıyla belirlenmiş palmet işlemelerini tamamlayan, ya da tek bir motifin ustası olan sanatçılar, yazıtları yazan ve işleyenler, bezemesel tonozları ve kubbeleri, sütun başlıklarını, doğu penceresindeki Orta Anadolu üslubunda işlenmiş pencereyi yapan yüksek yetenekli taş yontu ustaları çalışmışlardır. Hürremşah’ın geldiği Ahlat, 1230’da Celaleddin Harzemşah tarafından tahrip edilmeden önce Sukman Oğulları ya da Erzenşahlar denilen bir Türkmen sülalesinin elinde dönemin en mamur, ünlü en eski kentlerinden biriydi. Ne var ki bu kentte bir ortaçağ yapısı ayakta kalmamıştır. Hürremşah’ın sanatının öncesi de sonrası da yoktur. Divriği hazinesi insanlığın ortak bir sanat göstergesi olarak bir müze bağlamında korunmalı. Yapının taçkapılarını süsleyen motifler küçük boyutlu, hepsi birbirinden farklı ve bir bölümü tamamlanmamış, yontucunun hayal ettiği metaforik soyutlamalardır. Motifler üç boyutlu, değişik derinliklerde, geometrik tasarımı temelde dışlamış, organik biçimlerden oluşur. Her metrekaresi büyük bir taşoyma-yontu şaheseriyle dolu bu taçkapılar bir heykel müzesi niteliğindedir. Orta Asya’dan Akdeniz’e, Türklerin ilişkide oldukları bütün kültürlerin yüzyıllar süren simbiyotik sanat ilişkilerini özetlemekte ve Türklerin göçer kültüründen yerleşik kültüre geçişlerindeki mekanizmaları aydınlatmaktadır. Onun için Divriği Ulucamisi ve Şifahanesine bu kültürel değişimleri yansıtan bir müze olarak bakmak gerekiyor. Bu taş bezemeyi yaptığını kabul etmemiz gereken Ahlatlı Hürremşah dünyanın en büyük sanatçıları arasında sanat tarihine girmesi gereken bir yaratıcı olarak Türk kültür tarihine ruh kazandırmaktadır.
the use of human figures. Another interesting feature of the design is the column which gives an unusual effect with its rich plastic character, separating the window that opens up to the intermediate level from the recess. Windows divided by two columns are seen in the Pencikent pictures of the Central Asian Islamic period as architectural visions. Here, this style was experimented with and improvised upon, and now is the dominating feature of the entire structure
WISDOM OF A STONEMASON Bezemesel palmetlerin genel biçimleri ve içleri asimetrik motiflerle süslenmiştir. Burada her palmet bir bahçe olarak tasavvur edilmiştir. The ornamental palm fronds are decorated as a whole and on the insides with symmetrical motifs. Each palm frond here has been imagined as a garden in itself.
Şifahane kapısındaki iki Selçuklu başı madalyonlarla kombine edilmiştir. Yine bitkisel bezemelerle süslü madalyon olasılıkla bitmemiştir. Fakat insan figürü Mengücek sultanları çevresinde eski Türk kültürünün henüz güçlü olduğunu kanıtlamaktadır. The two Seljuk figure heads on the hospital portal have been combined with medallions. The medallion ornate with plant motifs was probably not finished. Still, the human figure proves that the Turkish culture surrounding the Mengücek sultans was strong yet.
Without a doubt, numerous stone masters worked in Divriği. Among these, the only one whom we know the name of is Hürremshah of Ahlat, whose name we come across twice. We may assume that this grand master who devotedly engraved stones like lacework, and created awe-inspiring design of heavenly gates , was an ardent Sufi like Yunus Emre, Mevlana and Hacı Bektaş Veli, who lived in the 13th century. The highly talented stone masters who worked under Hürremshah were from different backgrounds; they carved repetitious twodimensional motifs which were relatively less accustomed to, and the muqarnas details, and completed the carving of the palm fronds, column heads, the Central Asian-style windows on the Eastern front, inscriptions, domes, decorations of the vaults, general outlines of which were defined. These stone masters were sometimes devoted to a single motif. Ahlat, the province where Hürremshah came from, was the most prosperous and renowned older cities of the era, reigned by a Turcoman family, known as Surmen Oğulları or the Erzenshahs, before it was ruined by Celaleddin Harzemshah in 1230.Unfortunately, there are no remaining Middle-Age structures left in this city. Hence, there are neither previous nor later examples of Hürremshah’s art. The treasure of Divriği must be preserved as a museum, as a mutual art exhibition of all humanity. The motifs that decorate the portals are small, individual, some incomplete metaphoric abstracts, imagined by a stone master. The motifs are three-dimensional, bearing different depths, where geometrical designs were omitted and consist of organic shapes. These portals, every square meter of which are full of magnificent stone-carved statues, possess the characteristics of a statue museum. These portals summarize the symbiotic art of the Turks with all other cultures they have been in contact with, and enlighten the mechanisms in the Turks transition from a migratory culture to a sedentary culture. For this, the Great Mosque and Hospital of Divriği must be regarded as a museum that reflects this cultural transition. Hürremshah of Ahlat, whom we assume is responsible for the stone-carvings, has earned his place among the greatest artists in the world.
Yapıyla birlikte, yüzlerce noktada kırılmış, sekiz yüz yıllık erozyon, su alma, hava kirlenmesi, bakımsızlık, bilgisiz restorasyon politikaları nedeniyle bozulmuş bir yontunun yaşatılması söz konusu. Bu yapının en mükemmel şekilde korunması ve dünyaya kazandırılması Türkiye’nin en öncül ve büyük kültürel sorumluluğudur. In question here is the revival of a building with hundreds of carvings, some of which are broken or damaged due to eight hundred years of erosion, water damage, air pollution, lack of maintenance and inadequate restoration policies. The protection and revival of this building in the best possible way for the entire world is Turkey’s foremost cultural responsibility.
92 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
divrigi-2.indd 92
12/26/09 12:18 PM
Ulucami maksuresi (Yani mihrap önündeki mukarnas süslü kubbeyle örtülü açıklık) Anadolu’daki en güzel tasarlanmış ve uygulanmış taş maksuredir. Mihrap duvarı ve mihrap nişi tamamlanmamıştır. Fakat işlenmemiş duvar yüzeylerindeki bağımsız yapraklar bu duvarlarda zengin bir bezeme programı tasarlandığına işaret etmektedir.
The maksoorah (partitioned area in front of the mibrah, covered with a dome and mukarnas decorations) of the Grand Mosque constitutes the best example of stone maksoorah design and execution in Anatolia. The mihrab wall and niche may be incomplete, those the independent leaves on the untouched wall surfaces point to the rich detailing on these walls.
2010 JANUARY | OCAK | SKYLIFE 93
divrigi-2.indd 93
12/26/09 12:18 PM
YAŞAR KEMAL IÇIN ILK DEKLANŞÖRE BASMAM, MECIDIYEKÖY GÜL SOKAĞI’NDAKI EVINDE OLMUŞTU, YIL1956… SONRA YILLAR YILI ONU FUTBOL DEYIMI ILE ‘YAKIN MARKAJA’ ALIP TÜRKIYE, FRANSA, İSVEÇ DEMEDEN KAMERA ELIMDE IZLEDIM. HIÇ SAYMADIM AMA ÇEKILEN KARELER BINLERI BULUR. MY FIRST ENCOUNTER WITH YAŞAR KEMAL WAS IN MECIDIYEKÖY. IT WAS 1956 AND WE WERE AT HIS HOUSE ON GÜL SOKAK. LATER, CAMERA IN HAND, I FOLLOWED HIM CLOSELY FOR YEARS, IN FRANCE, SWEDEN AND TURKEY... I’VE NEVER COUNTED THEM, BUT I MUST HAVE LITERALLY THOUSANDS OF SHOTS.
yasar_foto altlı yani son.indd 94
12/25/09 11:05 PM
KADRAJDA
50
YIL FIFTY YEARS BEHIND THE LENS GÜNEŞ KARABUDA
yasar_foto altlı yani son.indd 95
12/25/09 11:05 PM
aşar’la olan dostluğumuz 50 küsur yılı geçmiştir. Onunla öyle değişik mekanlarda, öyle değişik insanlarla beraber olmuşuzdur ki tümünü hatırlamakta zorlanıyorum. Ama bunlardan birkaçı yaşamım süresince belleğimde her dem taze kalacak. İşte hemen aklıma geliveren bir anı: İsveç’in Uppsala Üniversitesi bir gününü Yaşar Kemal’e ayırmış, program yüklü… Başlarında rektör, dizi dizi kelli felli profesörler Yaşar’ın etrafında pervane oluyor! Seminer, konferans, öğle yemeği, kabul resmi birbirini izliyor. Üniversitenin koca amfisi tıklım tıklım dolu. Genç öğrenciler yazarımızı kuşatma altına almış, ona sorular yöneltiyor. Sahneye çıkan ünlü bir pop yıldızına gösterilenden farksız bir ilgi görüyor yazar. Salondakilere edebiyat üzerine bir konuşma yapan Yaşar’ı uzun uzun, çoşku ile alkışlıyorlar. Bir an dalmışım, farkında olmadan uzaklara, bizim topraklara gidiveriyorum… Bir süre Savrun Çayı’nı izledikten sonra, sağa dönünce karşımıza Hemite Köyü çıkıyor. Yanımda Yaşar Kemal var. Etraf ana baba günü, bağıran çağıran yaşlı genç erkekler, ‘lü lü’ çeken kadınlardan oluşan mahşeri bir kalabalık bizi karşılıyor. Bu şenlik nedensiz değil elbette. Yaşar Kemal doğduğu köyüne dönüyor! Arabadan inince milli coşkumuzun şaşmaz simgesi olan silahlar patlıyor, salınan güvercinler göğün mavisinde beyaz lekelere dönüşüyor. Yaşar her zamanki sakin, güleç haliyle el sıkıyor, el sallıyor, kalabalığın içindeki yüzlerce kişiyi kendi isimleriyle çağırıyor. Çukurova’nın tam ortasındayız şimdi!
Yaşar Kemal’in yaşamından Güneş Karabuda’nın objektifine takılan keyifli anlar... Moments of pleasure from Yaşar Kemal’s life, as seen through Güneş Karabuda’s lens...
y friendship with Yaşar goes back fifty some years. I’ve been with him in so many different places and with so many different people that I have trouble remembering them all. But some of them will stay forever fresh in my memory for as long as I live. Take, for instance, the first occasion that comes to mind. The University of Uppsala in Sweden had set aside a special day for Yaşar Kemal. There was a full program. The president of the university and a bevy of important profs were fluttering around Yaşar like moths around a flame. Seminar, lecture and lunch followed one after the other, culminating in an official reception in the evening. The university’s enormous amphitheater was packed with students who had our writer virtually under siege with their questions. He was the focus of attention like that accorded a pop star taking the stage. Addressing the audience with a talk on literature, Yaşar was applauded at length, and for a moment, without my realizing it, my thoughts wandered back to an earlier occasion in our native land. After following the Savrun river for a while, we turned right and the village of Hemite rose before us. I was with Yaşar Kemal. We were surrounded by a crowd of men, young and old, yelling and screaming, ululating women... it was utter chaos. The festivities were of course not without reason. Yaşar Kemal was returning to the village of his birth! The minute he got out of the car, the air rang with shots - our inimitable Turkish enthusiasm - and the pigeons released in his honor faded to white specks in the azure sky. As calm as ever, Yaşar waved and shook hands with a smile, calling hundreds of people in the crowd by name. We were smack dab in the heart of Çukurova!
96 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
yasar_foto altlı yani son.indd 96
12/25/09 11:06 PM
SARI SICAĞI İSVEÇ’E TAŞIDI Yaşar Kemal Çukurova’sını her zaman içinde taşıdı. Yaşadığı yer İstanbul, Paris veya Stockholm da olsa Çukurova’nın sarı sıcağını, kar beyazı pamuk tarlalarını, ağasını, ırgatını, Anavarza Kalesi’ni, kuşunu kurdunu, böceğini çiçeğini yazmayı sürdürdü. Kendi geçmişini, geldiği yeri hiç unutmadı ve yıllarca kuşaktan kuşağa insan kitlelerini etkileyip büyülemeyi başardı. Batı dünyası, eskilerin deyişiyle ‘nev-i şahsına münhasır’ bu yazara büyük ilgi gösterdi ve Yaşar Kemal’in kitapları kırk küsur yabancı dile çevrildi. Örneğin, yaşadığım İsveç’te toplumun her sınıfından Yaşar Kemal okuyucusu bulunur. Marketin kasasında oturan kadın kasanın önünde oluşan kuyruğa aldırmadan bana Yaşar Kemal’den haber olup olmadığını sorar, bankadaki müdire hanım da “Çukurova’da hâlâ arzuhalci var mı, yok mu?” diye merak eder. İsveç’in ‘makbul ve maktul’ eski Başbakanı Olof Palme’nin komodini üzerinde gece kitabı olarak bir Yaşar Kemal bulunduğu herkesin bildiği bir sırdı! Zamanın Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterand, yazarımızın hayranı ve yakın dostu idi ve Elysée Sarayı’nın kapıları ona her zaman açıktı.
WARMING SWEDEN WITH ÇUKUROVA HEAT
Yaşar Kemal, Çukurova’sını her zaman içinde taşıdı; yaşadığı yer İstanbul veya Paris de olsa O, Çukurova’yı yazdı. Yaşar Kemal always carried his Çukurova within; whether he lived in Istanbul or Paris he always wrote about Çukurova.
Yaşar Kemal has always carried his beloved Çukurova inside him, and whether he made his residence in Istanbul, Paris or Stockholm, he continued to write about the pure white cotton fields, the big landowners, the day laborers, Anavarza castle, and the birds and wolves and flowers and insects of Çukurova in southeastern Turkey. He never forgot his own past and the place he came from, and for years he succeeded in enchanting masses of people of every generation. The western world accorded this writer the highest respect, and his books were translated into some forty languages. In Sweden where I live, for example, there are Yaşar Kemal readers from every social class. Oblivious to the customers waiting in line, the cashier at the local market will ask me if I have news of Yaşar Kemal, and the lady manager of the local bank inquires with curiosity if there are still petition writers on the streets of Çukurova. That Sweden’s distinguished former Prime Minister Olof Palme has a Yaşar Kemal book on his night table is a well-known secret! And the late French President François Mitterand was an admirer and close friend of the writer, who was always welcome at the Elysées Palace.
CONVERSANT IN EVERY LANGUAGE Apart from Turkey, I was with Yaşar Kemal several years in Sweden and frequently in Paris. Whether it was the Swedish Foreign Minister, a member of the Royal Academy, or a fisherman on Montmartre’s Rue Lepic, he could make friends in a twinkling with people from every walk of life, and the interesting thing about it was that Yaşar Kemal did that without speaking a foreign language. The crackle of mutual laughter was all that was needed. For living conditions in the Çukurova where he grew up meant that this writer, who used his native Turkish in a colorful, original and masterful way - a writer for whom a special dictionary has been compiled - never got the chance to learn a foreign language. I would like to say that it gives me infinite happiness to have had the opportunity to follow Yasar Kemal, whose friendship is an honor and a pleasure, continuously for exactly fifty years in various countries and venues with both my film and photography cameras.
HER DİLDE MUHABBET Yaşar Kemal ile Türkiye’nin dışında İsveç’te birkaç yıl, Fransa’da da sık sık beraber olduk. İster İsveç Dışişleri Bakanı, ister Kraliyet Akademisi’nin bir üyesi, isterse de Montmartre’ın Le Pic Sokağı’ndaki balıkçı olsun; O, bu birbirinden ayrı dünyaların insanları ile göz açıp kapayıncaya dek dost oluverir. İşin ilginci, Yaşar Kemal, karşılıklı gevrek kahkahaların atıldığı bu buluşmaları hiç yabancı dil kullanmadan yönetir! Zira yaşam koşulları, Türkçeyi alabildiğine renkli, özgün ve ustaca kullanan, adına sözlük yazılmış bu yazarımıza yabancı dil öğrenme olanağını vermemiştir. Dostluğundan onur ve zevk duyduğum Yaşar Kemal’i değişik ülke ve mekânlarda tam 50 yıldır fotoğraf ve film kameramla, sürekli izleme şansını yakalayabilmiş olmaktan sınırsız mutluluk duyuyorum.
YAŞAR KEMAL’DEN
YAŞAR KEMAL TELLS
Güneş’i kırk yıldır tanırım. Bu kırk yılda Güneş şaşırtıcı bir hızla dünyayı dolaştı. Güneş Türkiye’de doğmuştu. Ülkesini seviyordu. Dünyanın neresine giderse gitsin çantasında bir parça Türkiye mutlaka vardı. Her yıl birkaç kez yurduna uğruyor, Türkiye üstüne bir film yapıyor ya da Türkiye üstüne bir kitap yazıyordu. Eşi yazar Barbro ile kendilerini ne kadar sanatlarına adamışlarsa o kadar da Türkiye’ye adamışlardı. Kalıbımı basarım ki, Türkiye’nin dünyada tanıtımına onlar kadar çok az kişi yardım etmiştir. Güneş büyük bir birikimdir. Bir insanlık, bir sevgi, bir dostluk birikimidir. O her koşulda dünyaya ve ülkemize yardım etmiştir.
I’ve known Güneş for forty years. In those forty years he has toured the world with astonishing speed. Güneş was born in Turkey and loves his country. Wherever he goes in the world, there is always a piece of Turkey in his bag. He returns home several times a year. He’s either making a film about Turkey or writing a book about it. He and his wife Barbro are as dedicated to the arts as they are to Turkey. I would bet that few people have contributed as much to promoting Turkey around the world as Güneş and Barbro have. Güneş is a treasure. A treasure of love, friendship and humanity. He has been of help to Turkey and the world under all sorts of conditions.
98 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
yasar_foto altlı yani son.indd 98
12/25/09 11:06 PM
YOU ARE NOT A LEADER ANTITRUST REGULATIONS COMPLIANCE M&A PPP ANTIDUMPING STRATEGY
actecon.com
guher&suher.indd 100
12/25/09 11:09 PM
“MÜZE BEKÇİSİ OLMASAYDIK...” “IF WE HADN’T BEEN MUSEUM GUARDS...” • JÜLİDE KARAHAN
AHMET BİLAL ARSLAN
GÜHER & SÜHER PEKİNEL Uluslararası müzik dünyasının istisnai ikilisi Güher ve Süher Pekinel kardeşler; “Müze bekçiliğini yaptığımız klasikler, birçok güncel eserden daha çok tatmin ediyor bizi” diyor.
Güher and Süher Pekinel are the international music world’s most extraordinary piano duo. Describing themselves as ‘museum guards’, they confess that the classics give them far more satisfaction than many works of contemporary music.
guher&suher.indd 101
12/25/09 11:09 PM
Güher ve Süher Pekinel piyano ikilisi, uluslararası müzik dünyasının en çok sözü edilen sanatçılarından. İlk kez altı yaşında dinleyici karşısına çıkan ikizler, son yıllarda oldukça az sayıda konser veriyor. Ve az sayıda söyleşi... Bu nedenle şu günlerde Arthaus Müzik’ten çıkan ve ikilinin dört konserini içeren DVD, klasik müzik tutkunları için epey önemli.
The Güher and Süher Pekinel piano duo are two of the most talked about artists in the international music world. First performing at the age of six, these twin sisters now give very few recitals. Arthaus Müsik’s recently issued DVD of four of the duo’s concerts therefore offers classical music lovers a special treat.
Bir konserde; müzikalite, klavye hâkimiyeti, stil, yorum, sempati, uyum… Hangisi daha önemli? SÜHER PEKİNEL: Hepsi iyi bir müzisyen için olmazsa olmaz. Eğer klavye hâkimiyetinizi müzikalitenin hizmetine sunamıyorsanız hiç bir anlam ifade etmez. Aynı şey stil ve yorum için de geçerli. Siz çok büyük bir yorumcu olabilirsiniz, ancak stilin çizdiği sınırlara sadık kalmazsanız bu yorum da anlamına erişemediği için seyirciyi zorlar. Sonuçta stil, müzikal alfabenin bir dile dönüşümüdür.
What is more important in a concert: musicality, virtuosity, style, interpretation, empathy, being in sync? SÜHER PEKİNEL: All of them are essential for a good musician. Your virtuosity means nothing though, if it is not at the service of your musicality. The same is true of style and interpretation. You may be a great interpreter, but if you don’t stay within the bounds of the composer’s style, it will be difficult for the listener to understand because the interpretation will never succeed in expressing the meaning of the piece. In the end, style is the transformation of the musical alphabet into a language.
“Eğer ‘müze bekçileri’ olmasaydık, acaba bugün klasik müzik konseri diye bir kavram olur muydu?” “I wonder if there would even have been a concept of the classical music concert today if we had not been ‘ museum guards’.”
Dünyada göz temasında bulunmadan çalan tek ikilisiniz. Ve en karmaşık rubatoda bile mikro saniyeye kadar aynı anda çalarak dinleyiciyi hayrete düşürüyorsunuz. Nasıl oluyor bu? SP:Birlikte çalmak birbirini dinlemek demek. Eğer kulağınız göz olabilirse, konsantrasyonunuz yüzde elli artıyor ve aranızda sessizliğin olumlu dinamiği akıyor. Biz yaşamımız boyunca daima bunu aradık. Bunun için de sahnede iki solistiz. Tüm olumsuzlukları aşarak sadece kendi adına konuşmak isteyen müziğe yoğunlaşıyor ve ânı; tüm güzellikleri, mistik riski ve dinamiğiyle çok daha saf ve özgün yaşıyoruz. Klasik müziğin özgürleşmek ve zenginleşmek adına cazla flörtü söz konusu. Siz de Bach yorumunuzda cazdan faydalandınız. Bu harmana devam edecek misiniz? SP: Bach konçertolarının ardından caz deneyiminin
You are the only piano duo in the world that play without eye contact. You make the audience marvel at how you are able to execute even the subtlest rubato perfectly in sync, right down to the micro second. How do you do it? SP: Playing together means listening to each other. If your ears can be your eyes, then your concentration is increased by half and the positive dynamism of silence flows between you. This is what we have sought to do all our lives. Therefore we are two soloists on stage. That is the only way we can surmount all the obstacles and concentrate on the music that wants to speak through us. And we can experience the moment more purely and originally through that mystical dynamism and the risk it entails. Recently classical music has been flirting with jazz as a way of enriching itself and finding more freedom. You too have made use of jazz in your Bach interpretations. Are you going to continue to do so?
102 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
guher&suher.indd 102
12/25/09 11:09 PM
getirdiği özgürlüğü başka açılımlarda da yaşamak istiyoruz. Sürprizlerimiz olacak. Klasik müzik ve dinleyicisi bu özgürlüğe ayak uydurabiliyor mu? Ya da şöyle soralım: Bu tür deneyimler klasik müzik dinleyicisinin rotasını değiştiriyor mu? GP: Asırlardır kendi içinde oturmuş ve dengesini bulmuş bir klasik müzik formu bu kalıplaşmanın dışındaki özgürlüğe uyum sağlayabilir mi? Bize göre, bu doğal bir gelişim süreci. Bugünkü müziğin her türü, kendi tarzında karşıtları ile temas ederek yoğun şekilde harmanlanıyor, kendi içinde çözülüp birbirleri içinden geçerek yeni bir yaşam oluşturuyor. Modern müzik bunu en iyi şekilde yansıtıyor. Yenilik arayışı içinde karşılaştığı aykırı unsurların radikal etkileri sonucu, yeni biçim ve müzikal serbestlik şekilleri oluşuyor ve bu süreç bizi cazın temelindeki kavramlara yakınlaştırıyor.
GP: Following the Bach concertos we decided to experiment with the freedom the jazz experience offers in other initiatives as well. We have some surprises in store. Are classical music listeners going to be able to adapt to this new freedom? What I mean is, are experiments of this sort going to change the course of classical music? GP: In other words, how can a classical music form that has settled into place over the centuries adapt to freedom outside the mold? In our view this is a natural process of development. Every genre of music today is inevitably transformed through contact with its counterparts in its own style. Modern music is the best example of this. In the quest for innovation, contrasting elements often come together, and the radical effect this produces results in the development of new styles and musical forms that are more free. This process also brings us closer to the concepts that underlie jazz.
“Eğer kulağınız göz olabilirse, konsantrasyonunuz yüzde elli artıyor ve aranızda sessizliğin olumlu dinamiği akıyor.” “If your ears can be your eyes, then your concentration is increased by half and the positive dynamism of silence flows between you.”
Konserlerde klasik müziğin bilinen eski örneklerini sunmak dinleyici açısından riskli değil mi? Kötü bir benzetme ama solistler biraz da ‘müze bekçisi’ gibi algılanabiliyor. Yeni besteci ve bestelerle çalışmaya nasıl bakıyorsunuz? SP: Eğer ‘müze bekçileri’ olmasaydık, acaba bugün klasik müzik konseri diye bir kavram olur muydu? Adı üstünde ‘klasik’. Klasiği tanımlamak gerekirse tüm zamanların eseri olabilecek nitelikte bir yapıdan bahsediyoruz. Bitmek tükenmek bilmeyen bir vizyon gücü ile geçmişi, bugünü ve geleceği aynı zamanda yaşatabilen Bach’ın müziği gibi... Bütün bu eserler zaman aşımına uğramadan halen güncelliklerini koruyarak bizi eğitmeye devam ediyor. Güncel müziğe gelince; ne yazık ki günümüz müziğinde iki piyano literatürü çok zayıf. Çünkü bu ustalık gerektiren bir teknik. İki enstrümanın aynı olması dolayısıyla tınılarının birbirinden hiç farkı olmaması kompozisyon tekniği açısından çok ciddi bir zorluk
From the standpoint of the audience, isn’t it risky to play only the standard repertoire in concerts? Perhaps it’s not an apt metaphor, but aren’t soloists nowadays regarded a little like ‘museum guards’? What are your views regarding playing the new composers and their compositions? SP: I wonder if there would even have been a concept of the classical music concert today if we had not been ‘museum guards’. It is ‘classic’ after all. When we define a classic, we are talking about a work that exists for all time. Like, for example, the music of Bach that keeps past, present and future alive simultaneously through its inexhaustible power of vision. All these works still preserve their relevance today without any statute of limitations, and we continue to learn from them. As for contemporary music, unfortunately today’s music is very limited in two-piano repertoire, because it is a composition technique that demands great mastery. The fact that the timbres of the two instruments are exactly the same creates serious difficulties when it comes to composition. Since the piano is an orchestral instrument, piano compositions need
104 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
guher&suher.indd 104
12/25/09 11:09 PM
oluşturuyor. Piyano orkestral bir enstrüman olduğu için, kompozisyonun çok renkli ve değişik bir armonik yapıya sahip olmasını gerektiriyor. Bu sebeple müze bekçiliğini yaptığımız klasikler, bize ithaf edilen birçok güncel eserden daha çok tatmin ediyor bizi. Başa dönersek; altı yaşlarında dinleyici karşısına çıkmak, dokuz yaşında Ankara Filarmoni Orkestrası eşliğinde ilk canlı konseri vermek… Anneniz yönlendirmeseydi yeteneğinizin farkına bu kadar erken varılır mıydı? GP: Tabii ki annemizin farkındalığının kariyerimize etkisi hiç bir zaman yadsınamaz. Ama yetenek er ya da geç kendini bir şekilde ortaya koyardı. Bu bağlamda evde piyanodan aynı anda ses çıkartmaya çalışmamız ya da bir sopayla değişik yerlere vurup değişik sesler çıkarmaya çalışmamız müziğe olan ilgimizin ilk göstergeleriydi. Bunu fark eden annemiz bizi, Konservatuar Müdürü Avusturyalı piyanist Ferdi Statzer’e götürdü. Onunla çalışmaya başladığımızda beş yaşındaydık. Müzik yeteneğiniz fark edilmeseydi nasıl hayatlar ve hangi mesleklerde bulurdunuz kendinizi? Ya da bulmak isterdiniz diyelim… Ayrı ayrı cevaplayabilir misiniz? GP: Müzisyen olmasaydım heykeltıraş, mimar veya tasarımcı olurdum diye düşünüyorum. SP: Eğer müzisyen olmasaydım, muhakkak edebiyata veya resme yönelirdim. Bunlar beni müzik kadar heyecanlandırıyor. Felsefe de bir diğer heyecanım. Görüldüğü üzere bu hayata daha bir kaç kez geri dönmem gerekiyor.
to have an extremely colorful and original harmonic structure. That’s why the classics give us far more satisfaction than many contemporary works that have been dedicated to us. Going back to the beginning, you started performing when you were six years old and gave two concerts with the Ankara Philharmonic at the age of nine. Do you think your talent would have been recognized so early if your mother had not steered you into music? GP: There is no denying of course our mother’s influence on our careers. But even if that had not been the case, talent will out one way or another. Around the house we were both trying to get a sound out of the piano, or hitting sticks against different surfaces to produce different sounds. Those were the first indications of our interest in music. Our mother noticed this and took us to the Austrian pianist, Ferdi Statzer, who was director of the Conservatory at the time. We were five years old when we started to study with him. If your musical talent had not been discovered, what kind of lives would you have had and what professions would you have liked to go into? GP: Music is the language in which I express myself best. If I had not been a musician, I would still have had music in my life in some way or other. I think I might have been a sculptor or an architect, or maybe a designer. SP: If I hadn’t been a musician, I would surely have gone into literature or painting. They excite me as much as music. Philosophy is another passion of mine. As you can see, I need to be reincarnated a few times!
“Eğer klavye hâkimiyetinizi müzikalitenin hizmetine sunamıyorsanız hiç bir anlam ifade etmez.” “Your virtuosity means nothing though, if it is not at the service of your musicality.”
106 SKYLIFE | ARALIK | DECEMBER 2009
guher&suher.indd 106
12/25/09 11:09 PM
CAMDAN
YANSIYAN UYGARLIK CIVILIZATION IN A BOTTLE
Alsancak’ta restore etmekte olduğu dört eski binada İzmir’in ilk özel Arkeoloji Müzesi’ni açmayı planlayan İzmir’li koleksiyoner Yavuz Tatış, şu günlerde hummalı bir çalışma içerisinde. Tatış, koleksiyonundaki nadide cam eserleri ilk defa Skylife ile paylaştı. Gelin, tarihin bu güzel tanıklarıyla camı yakından tanıyalım. Planning to open Izmir’s first private Archaeological Museum in four old buildings currently undergoing restoration in the city’s Alsancak district, collector Yavuz Tatış is current caught up in a flurry of activity. Tatış shared his rare bottle collection for the first time with SkyLife. Let us take a closer look at these lovely artifacts. • MERT KAYA
cam_suavi.indd 108
• FETHİ İZAN
12/29/09 4:41 PM
cam_suavi.indd 109
12/26/09 12:24 PM
Genel adı amphoriskos. Serbest üfleme ve aletle şekillendirme tekniğine sahip. M.S. 1.yy.
İnsan başı biçiminde boncuk ya da muska. Bead or amulet in the form of a human head.
Generally called amphoriskos (‘little amphora’) made by the techniques of free blowing and shaping with a tool. 1st cent. A.D.
Kalıba üfleme tekniğiyle yapılan hurma biçimli şişe. M.S.1-2. yy. Flask in the shape of a date, produced by the mold-blowing technique.1st-2nd cent. A.D.
C
amın öyküsü beş bin yıl öncesine dayanıyor. Doğanın saflığı ve estetiği çağrıştıran bu armağanı uygarlık tarihinin tanıkları arasına masalsı bir tesadüfle girmiş. Öyküye göre doğu Akdeniz’in tüccar uluslarından Fenikeliler, bir kamp ateşinde yemek pişirirken kaplarını yükleri arasındaki soda karbonatı blokları üzerine koyarak pişirirler. Ateş, sabah sönene kadar, karbonat blokları içindeki nötronu ve kumu eritmiş, adeta bir tırtıl gibi metamorfoza uğratarak cama dönüştürmüş. O gün bugün, bu kırılgan ve saydam madde insanoğlunun yaşamına bir daha hiç ayrılmamak üzere girmiş. Öykü böyle olsa da, arkeolojik buluntular, camın keşfini antik Mısır ve Mezopotamya uygarlıklarına dayandırır. Yapılan kazılarda, günümüzden 5.500 yıl önce bu coğrafyada üretilen cam örnekleri ile karşılaşıldı. Bin yılların ötesinden yola çıkan cam, kimi zaman bir koku şişesi, bazense karanlığı aydınlatan bir kandil oldu. Hem ihtirasların saklandığı zehir şişesi, hem de hekimlerin ilaç deposu olan cam, sahibinin sosyal konumunu da belirleyen bir obje olageldi.
he story of glass goes back 1500 years when this gift of nature associated with purity and aesthetic beauty first entered history by a serendipitous coincidence. Rumor has it that among the trading nations of the eastern Mediterranean, the Phoenicians once set their cooking pots on blocks of sodium carbonate (soda ash) when they were preparing food over a fire. By morning when the fire had gone out, the natron in the blocks had fused with the sand, metamorphosing into glass. And the fragile, transparent substance that resulted has been part and parcel of human life ever since. Such is the story anyway. But archaeological finds actually date the discovery of glass to the civilizations of ancient Egypt and Mesopotamia where examples of glass produced some 5,500 years ago have been uncovered in excavations. Making its appearance thousands of years ago, glass over the millennia has taken the form now of a perfume bottle, now of an oil lamp to illumine the darkness. Both as a container of envy-laced poison and a repository for disease-curing potions, the bottle soon became an object that signified its owner’s position in society.
ALABASTRON... AN EASTERN MEDITERRANEAN TALE The earliest examples of glass in recorded history are
110 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
cam_suavi.indd 110
12/26/09 12:24 PM
ALABASTRON… BİR DOĞU AKDENİZ MASALI Tarihin kaydettiği en erken cam örneklerine Doğu Akdeniz Havzası’nda rastlıyoruz. Denize egemen olmayı başarmış, Akdeniz’i dize getirmiş tüccar koloniler kuran Fenikeliler, cam sanatının harikulâde örneklerini de oluşturmuşlar. Genel adı alabastron olan Doğu Akdeniz camlarının bu en klasik örneklerinde, Akdeniz’in maviliklerinden, dalgalarından ve doğanın yeşilden, sarıya ve kahverengiye çalan çok çeşitli tonlarından esinlenilmiş. Doğu Akdeniz’in gezgin tüccarları çeşitli esansları, kokulu yağları ve kimi zaman da değerli ilaçlarını bu şişelerde dönemin seçkinlerine ulaştırmışlar. HÜZNÜN EN ASİL İFADESİ Antik toplumlar arasından özellikle Helenistik ve Roma dönemlerinde cam, sevginin ve hüznün ifadesine de aracılık etti. Sonsuzluğa uğurlananlara, geride kalan sevenleri, içlerine gözyaşlarını koydukları minik şişelerle eşlik etti bu ebedi yolculuğa. Gözyaşı şişesi adı verilen bu minik objeler her ne kadar üstün bir işçilik örneği sergilemeseler de, taşıdıkları manevi yükle ve içerdikleri anlamla belki de camın aldığı en duygusal halin ifadesi oldular. Türlü renk ve ebatlarda yapılıp günümüze kadar ulaşan cam sanatının bu ilginç örneklerine müzelerde de sıkça rastlamak mümkün. ANTİK GREK VE ROMA DÖNEMLERİNDE CAM Klasik, arkaik ve Helenistik dönem Grek ve Roma dönemi sanatlarında, günümüzün seri ve yoğun üretim anlayışından uzak, sanata ve estetiğe verilen
Kalıba döküm tekniği ile üretilmiş dilimli kâse. M.Ö.1.yy. Ribbed bowl produced by the technique of casting in a mold. 1st cent. B.C. Serbest üfleme ve aletle şekillendirme yöntemiyle yapılmış sürahi örneği. M.Ö. 1. yy. Example of a pitcher made by the technique of free blowing and shaping with a tool. 1st cent. B.C.
encountered in the Eastern Mediterranean Basin. Setting up trading colonies that managed to rule the seas and bring the Mediterranean to its knees, the Phoenicians also created extraordinary examples of the art of glass. The most classic examples of this Eastern Mediterranean glass, generally known as alabastron, is inspired by the myriad tones ranging from the blues of the Mediterranean’s waves to the greens, yellows and browns of nature. The itinerant merchants of the Eastern Mediterranean supplied the elite of the time with a dizzying array of essences, aromatic oils, sometimes even precious medicaments, in these bottles.
THE MOST HEARTFELT EXPRESSION OF GRIEF Among ancient societies, in the Hellenistic and Roman periods especially, glass was a vehicle for expressing love and grief. The loved ones left behind sent their dead on their eternal journey accompanied by tiny bottles in which they had saved their tears. Even if they did not necessarily exhibit the highest degree of workmanship, because of the spiritual significance with which they were imbued and the meaning of their contents, these tiny containers, known as lachrymatories or
Serbest üfleme tekniğiyle üretilmiş eser. M.S.4.yy. Produced by the free blowing technique. 4th cent. A.D.
111 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
cam_suavi.indd 111
2010 JANUARY | OCAK| SKYLIFE 111
12/26/09 12:24 PM
İki adet amphoriskos. M.Ö. 2-1.yy. Two amphoriskoi. 2nd-1st cent. B.C
Mermer görünümlü opak kobalt ve beyaz renklerdeki camlarla üretilmiş şişe. M.S. 1.yy. Bottle made of opaque white and cobalt blue glass that has the appearance of marble. 1st cent. A.D.
Üzerinde ince beyaz camdan süsleme ile koyu mavi renkte saydam şişe. M.S.1.yy. A bottle made of transparent blue glass, decorated with a delicate thread of white glass running around the body. 1st cent. A.D.
‘tear bottles’, were an expression of the most heartfelt emotion glass could possibly take. Made in every shape and color imaginable, they are encountered frequently in museums today as the earliest surviving examples of the art of glass.
GLASS IN THE ANCIENT GREEK AND ROMAN PERIODS In the Greek and Roman art of the archaic, classical and Hellenistic periods, an approach is observed that is a far cry from the large-scale assembly line production of our day, reflecting instead the importance accorded to art and aesthetics in objects made for personal use. The most magnificent examples of the ancient art of glass are encountered in these Kahverengi saydam camdan serbest üfleme ve aletle biçimlendirme tekniği ile üretilmiş şişe. Bottle made of transparent brown glass by the techniques of free blowing and shaping with a tool.
cam_suavi.indd 112
12/26/09 12:24 PM
Tüp biçimli parfüm ya da sürme şişesi ve karıştırma – sürme çubukları. Muhtemelen M.S. 4-6.yy. Tube-shaped perfume or eyeliner bottle with applicators. Probably 4th-6th cen
Gözyaşı ya da esans şişeleri.M.S. 2-4. yy. Lachrymatories or essence bottles. 2nd-4th cent. A.D.
önemin kişisel kullanıma dönük objelere de yansıdığı bir yaklaşım gözlenir. Bu dönemlerde antik cam sanatının en görkemli örneklerine rastlanır. Değişik ölçülerde üfleme, kalıp ve akıtma teknikleriyle göz alıcı renklerde üretilen objeler, cama verilen önemin ve değerin göstergesi oldu. Kuş gövdesi biçimli camlardan, hurma biçimli yağ ve esans şişelerine, tabak ve kâseden, kulplu bardaklara kadar cam, günümüzde olduğu gibi antik yaşamın da ayrılmaz bir parçasıydı. Antik çağlarda üretilen birçok cam örneğinde sergilenen ustalık, günümüz uzmanlarını dahi şaşırtacak kadar ileri düzeydeydi. Zamanımıza ulaşmayı başaran seçkin örneklerde lâcivertten siyaha, beyazdan yeşile ve mavinin türlü tonlarına kadar uzanan geniş bir renk cümbüşünü görmek mümkün. Bu dönemde cam ustaları, cam yüzeyine sarı rengi altın yaldız ile verip üzerini yine şeffaf camla sırlayabilecek tekniklere de kavuştu. Döküm ve üfleme tekniği bazen bir arada kullanıldı. Portreli ya da akıtma ile üzerinde incecik cam filizleri sarılı şişeler ise bu dönem eserlerinin seçkinliği arttıran diğer detaylar. Yine bu dönemde cam, aynı zamanda tıp alanında da kullanılan bir obje haline geldi. Antik çağların bilge hekimleri özellikle kas ağrılarının iyileştirirken özel yapılmış cam kaplardan yararlanıyordu. Bu uygulama günümüzde Anadolu’da halk arasında halen ‘bardak çekme’ adıyla biliniyor.
Çubuklu kandil. Aydınlatma ve tedavide kullanılıyordu. M.S.6-7. yy. Striped oil lamp. Used for illumination and therapy. 6th-7th cent. A.D
periods. Objects produced in appealing colors by techniques such as blowing and casting in molds are an indication of the value and importance of glass in ancient societies. From vessels in the shape of a bird to oil and essence bottles shaped like dates to plates, bowls and mugs with handles, glass was an inseparable part of life in antiquity as it is today. The mastery exhibited in many of the examples of glass produced in ancient times is so advanced as to astonish experts even today. It is possible to see a rainbow of colors ranging from black to azure, and from white to green and various shades of blue in the choice examples that have managed to survive to our day. Glass masters in this period also arrived at techniques for applying yellow gold gilt to a glass surface and then glazing it again with transparent glass. The casting and blowing techniques were sometimes used in concert. Meanwhile bottles exhibiting portraits or wrapped with a trail of delicate glass threading are further details that enhance the value of glass objects from this period. Again in the same period, glass also became a substance used in the field of medicine. The wise physicians of antiquity used specially made glass vessels for curing muscle aches and pains in particular. This practice is still known today among the people of Anatolian as ‘bardak çekme’ or ‘cupping’.
GLASS IN ISLAMIC CIVILIZATION The expansion of Islam into Anatolia, Mesopotamia and the 2010 JANUARY | OCAK| SKYLIFE 113
cam_suavi.indd 113
12/26/09 12:24 PM
İSLAM UYGARLIKLARINDA CAM İslam kültür coğrafyasının Anadolu, Mezopotamya ve Akdeniz Havzası’na doğru ilerlemesi ve buradaki kültürel değerleri sentezlemesiyle bir İslam sanat anlayışı oluştu. Mimari, tıp, astronomi, matematik ve kimya gibi temel alanlarda kaydedilen ilerleme, sanatta da etkisini kısa sürede göstererek İslam cam sanatını oluşturdu. Suriye merkezli Emevilerle başlayıp, Bağdat merkezli Abbasilerle süregiden İslam cam geleneği Fatımi, Eyyubi, Memlûk ve Selçuklu dönemlerinde zirveye ulaştı. Özellikle Fatımi ve Eyyubiler döneminde cam kullanımı o derece yaygınlaşmıştı ki camdan ‘sence’ adıyla para dahi basıldı. Ancak halk tarafından benimsenmeyen bu uygulama kısa sürede ortadan kalktı. Cam dirhemler para yerine hassas terazilerde ağırlık ölçümünde kullanıldı. KÜLLERİNDEN DOĞAN ÖLMEZ ESER Cam, uygarlığın gelişimi ile neredeyse yaşıt. Kırılıp, parçalansa dahi yok olmayan doğanın bu saf armağanı, bugün de modern yaşamın ayrılmaz bir parçası. Eritilip, yeniden üretilen, doğayı kirletmeyen, içine konulan maddeyi bozmadan yıllarca koruyup, saklayan bu eşsiz malzeme konserve kabından sohbetleri ısıtan çay bardağına, ışığın bin bir halini gösteren kristalden ilaç şişelerine kadar bizlerle iç içe yaşamaya devam ediyor. Su içtiğimiz bardak ya da evimizdeki avizenin kristal pulu belki de binlerce yıl öncesinde gelen bir camın izlerini taşıyor.
Koyu kobalt renkte saydam camdan yapılmış bardak. M.S.1. yy. Mug made of transparent cobalt blue glass. 1st cent. A.D.
Erken İslami dönem cam örnekleri. M.S. 8-13.yy.’lar arası. Examples of glass from the early Islamic period. 8th-13th cent. A.D.
Opak koyu kobalt gövde üzerinde sarı, beyaz ve mavi renkte cam süslemeler bulunan alabastronlar. Doğu Akdeniz sanatı, M.Ö.6-5. yy. Alabastrons made of opaque cobalt blue glass with white, blue and yellow glass decorations. Art of the Eastern Mediterranean, 6th-5th cent. B.C..
Mediterranean Basin where it underwent a synthesis with the local cultures brought in its wake an Islamic concept of art. The progress that took place in such fundamental fields of knowledge as architecture, medicine, astronomy, mathematics and chemistry gave rise to an Islamic art of glass that would make its impact felt within a very short time. Starting with the Syria-based Umayyads and continuing with the Baghdad-based Abbasids, the Islamic glass tradition reached its zenith in the periods of the Fatimids, the Ayyubids, the Mamluks and the Seljuks. In the period of the Fatimids and Ayyubids in particular, the use of glass became so widespread that a coin made of glass, know as the ‘sence’, was even minted. Failing to catch on among the populace however the practice was soon abandoned. Meanwhile glass drachmas were used in place of coins as weights on sensitive scales.
RUTRUM ACCUMSAN
RISING FROM ITS OWN ASHES The evolution of glass is almost contemporaneous with the development of civilization itself. This pure gift of nature, which is not destroyed even if it is broken and shattered, is also part and parcel of life today. Melted down and reproduced, an environmentally friendly non-pollutant of nature that preserves the substance stored inside it for years without spoilage, this unique substance continues to exist side by side with us in the form of everything from canning jars and tea glasses to crystal chandeliers and medicine bottles. The water glass from which we drink and the crystal pendants that dangle from our chandelier perhaps bear traces of glass from thousands of years ago. 114 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
cam_suavi.indd 114
12/26/09 12:24 PM
•
ALİ ETHEM KESKİN
Sadelikten çeşitliliğe giden, pastelden canlı renklere geçilen; durgunluğun bittiği, hareketliliğin başladığı bir mekâna gitmeye ne dersiniz? Gelin; kurak, yalın kıyılardan dünyanın en zengin sualtı güzelliklerine bir geçiş yapalım. What would you say to visiting a place with everything from simplicity to diversity, from pastels to vibrant color, a place where stasis ends and activity begins? Let us cross from dry, arid shores to the world’s richest underwater treasures. 116 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
Sudan_kiyilari2.indd 116
12/25/09 11:17 PM
2010 JANUARY | OCAK| SKYLIFE 117
Sudan_kiyilari2.indd 117
12/25/09 11:17 PM
udan’ın dalış cenneti Port Sudan, 1909 yılında İngilizler tarafından Kızıldeniz’i Nil Nehri’ne bağlayan önemli bir istasyon olarak kuruldu. Günümüzde ise turizm açısından iki önemli amaca hizmet ediyor Port Sudan. Birincisi Afrika’dan Mekke’ye hac ziyareti için gidenlerin geçiş noktası. İkincisi ise dalış turizmi. Sudan kıyıları, dünyanın en güzel dalış bölgeleri arasında yer alıyor. KAPTAN COUSTEAU’NUN KÖYÜ Sudan’ı dalış turizmine kazandıran çok tanıdık bir isim. Modern dalışın babası, ünlü araştırmacı dalgıç Jaques Cousteau, 1963 yılında Conshelf II adını verdiği sualtı köyünü, Port Sudan açıklarında Shaab Rum-i adı verilen bir mercan resifinde gerçekleştirdi. Amacı sualtında yaşam alanları kurmaktı. Deney sırasında sekiz dalgıç toplam bir ay boyunca sualtında yaşadı. Shaab Rum-i’de dalış yapan dalgıçlar, Conshelf II’yi ziyaret edip Jaques Cousteau’yu anabilirler. Shaab Rum-i, dünyanın önde gelen üç dalış noktasından biri bugün. Deneyimli dalgıçlar, derinlerde çok nadir görülen ‘çekiçbaş’ (hammerhead) türü köpekbalığı sürüleri içinde yüzebilirler. Resifin 20 metre derinliğinde, barakuda ve ‘sarı tatlıdudak’ sürülerinin endamlı gösterisini izleyebilirler. Resifin üzerinde Kızıldeniz’de sıkça rastlanan yumuşak kırmızı mercan tarlalarının seyrine doyum olmaz. Tehlikeli olarak adlandırılan köpekbalığı türlerine Sudan’da rastlanmıyor. Mercan resiflerinin yüzeye yakın kısımları, sert mercanların en harika örnekleriyle kaplı. Bu eşsiz mercanların arasında melek, orkinos, kütkafa papağan, kırmızı mercan, sincap gibi ilginç balık türlerini ile deniz kaplumbağalarını görebilirsiniz. Shaab Rum-i o kadar
ort Sudan is the capital of Sudan’s Red Sea province. Founded by the British in 1909 as a major station linking the Red Sea and the Nile, it is a modern port built to replace Suakin in the south. Touristically, Port Sudan serves two important purposes: first, as a passage point for Hajj pilgrims traveling from Africa to Mecca and, second, as one of the world’s leading sites for diving tourism.
CAPTAIN COUSTEAU’S VILLAGE It was a very well-known person who introduced diving tourism in Sudan. The father of modern diving himself, the famous diver-researcher Jacques Cousteau, who in 1963 set up the underwater village he called Conshelf II on a coral reef known as Sha’ab Rumi off the shores of Port Sudan. Eight divers lived there under the water for an entire month during Cousteau’s experiment. The men who dived at Sha’ab Rumi visit Conshelf II even today and still remember the famous Frenchman. Sha’ab Rumi is one of the three foremost dive sites in the world. Experienced divers can swim there amidst schools of hammerhead sharks rarely seen at such depths. They can also witness the graceful dance of schools of barracuda on the balcony of the reef 20 meters below the surface of the water. And the show put on by the schools of ‘Yellow-bar Angelfish’ are an added treat. The fields of red coral characteristic of the Red Sea are endless on the reef. Shark species recognized
118 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
Sudan_kiyilari2.indd 118
12/25/09 11:17 PM
2010 JANUARY | OCAK| SKYLIFE 119
Sudan_kiyilari2.indd 119
12/25/09 11:17 PM
büyüleyici bir dalış noktasıdır ki, ben ve teknedeki tüm dalgıçlar, kaldığımız dört gün süresince sabah akşam bıkmadan usanmadan aynı yere dalış yaptık. UMBRIA’NIN ÖYKÜSÜ Port Sudan açıklarındaki önemli dalış noktalarından birisi de Umbria batığı. 1912 yılında şilep olarak yapılan Umbria gemisi, İkinci Dünya Savaşı’nda İtalyanlar tarafından kullanılmış. 25 metre derinlikte cephanesiyle birlikte batan gemi yan yattığı için, lumbozlarından sızan güneş ışığı derinlerde dalgıçlara muhteşem ışık oyunları sunuyor. Sudan’ın diğer önemli dalış noktası ise Sanganep. Burası Port Sudan açıklarında bulunan önemli bir resif. Sanganep’te gelen geçen gemilerin resife çarpmaması için bir deniz feneri inşa edilmiş. Sudan’a dalış yapmak için gelen turistler dalış teknelerinde konaklar. Genellikle 10-12 kamaralı teknelerde konaklamanın önemli avantajları var. Ortalama bir hafta süren dalış turlarında, karada hava ne kadar sıcak olursa olsun, konuklar bunaltıcı sıcağı hissetmez. Dalış turları, Shaab Rum-i ve Sanganep’te üçer gün ve Umbria batığına bir gün olmak üzere tamamlanır. Çoğunlukla Avrupalı deneyimli dalgıçlar tarafından işletilen dalış tekneleri, dünyanın hemen her yerinden dalgıç ağırlar. Son yıllarda Türk dalgıçların da ziyaret etmeye başladığı bölge, en çok İtalyanlar
as being dangerous are rarely encountered in Sudan. The upper parts of the coral reef near the surface are covered with the most marvelous examples of hard coral species such as finger and table corals. Among these matchless corals live angel fish, parrot fish, Red Sea bream, squirrel fish, sea turtles, large tuna and thousands of other species of fish and other creatures too numerous to mention. Sha’ab Rumi is such a spectacular dive site that myself and all the divers on our boat dived morning and night in the same spot for the four days we were there and never once got bored.
THE SLEEPING UMBRIA Another important dive site off the coast of Port Sudan is the wreck of the Umbria. Originally built as a freighter in 1912, the Umbria was used by the Italians during World War II. Sunk to a depth of 25 meters with all its bombs and munitions intact, the ship is lying on its side. Sunlight seeps in through the portholes, creating magnificent plays of light. Another major dive spot is Sanganeb, an important reef off the coast of Port Sudan. Recently a lighthouse was erected here to prevent ships passing the reef from colliding with it. Tourists who come to Sudan to dive stay on diving boats. Most of the boats used for this purpose have 10-12 cabins. There are advantages to this kind of accommodation. For example, since all the time is spent on the sea on diving tours, which usually last a week, no matter how hot it may be on land tour guests on the boat never feel the searing heat. A typical tour consists of three days of matchless dives at Sha’ab Rumi followed
120 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
Sudan_kiyilari2.indd 120
12/25/09 11:17 PM
tarafından ilgi görüyor. Bunların dışında Fasima Suedi de ilginç bir dalış noktası. Özellikle gece dalışlarında mercanlarda yaşayan çeşitli karides türleri de eşsiz görüntüler sergiliyor. OSMANLI İZLERİ Su sıcaklığı yıl boyunca 25 ile 30 derece arasında değişen Sudan’da dört mevsim dalış yapılabiliyor. ‘Manta’ balıklarını görmek istiyorsanız, en uygun zaman ağustos-eylül arası. Çekiçbaş köpekbalıklarını görmek istiyorsanız ocak-nisan ayları arası uygun. Port Sudan’da dalış dışında da gezilecek önemli turistik yerler var. Suakin kasabası bunların başında geliyor. Suakin, Kızıldeniz’in batı kıyısında yer alan ve Sudan’ın kuzey doğusunda bulunan bir liman. 14. yüzyılda Venedik tacirlerinin önemli bir uğrak noktası olmuş. 1517 yılında Osmanlılar tarafından fethedilen Suakin, geçmişte bölgenin en önemli limanıymış. 1865 yılına kadar Osmanlı himayesinde kalan bölge, buraya gelenler tarafından mutlaka görülmesi gereken bir açık hava müzesi günümüzde. Özetle sualtının büyüleyici güzelliklerini keşfetmek istiyorsanız Port Sudan ve Shaab Rum-i, dalış listenizde mutlaka yer almalı. Bu yazıyı yazarken bile her şeyi bir kenara bırakıp Port Sudan’a giderek dalış yapmak geldi içimden. Belli olmaz, bakarsınız her an orada sizlerle karşılaşabilirim…
by three more on the Sanganeb reef and ending with a day on the Umbria. Attracting the interest of Turkish divers in recent years, the area is most popular with Italian divers. Besides these sites, Fasima Suedi is another exciting dive location. On night dives especially, the corals open up and the myriad species of shrimp that live in them make for unique sights.
TRACES OF THE OTTOMANS Diving is possible all year long in Sudan. The water temperature varies between 25° and 30° for the duration. If it’s the ‘manta’ fish you’re after, then the best time is in August and September. If it’s the hammerhead sharks you want to see, then any time between January and April is suitable. But Port Sudan boasts other touristic treats besides diving tours, and the town of Suakin heads the list. Situated on the Red Sea’s western shore, Suakin is a port city in northeastern Sudan and was a major stop for Venetian merchants in the 14th century. Conquered by the Ottoman Sultan Selim I in 1517, it was once the region’s main port. It remained under Ottoman protection until 1865. Today, Suakin is a virtual Ottoman open-air museum and an absolute must-see for visitors to Port Sudan. In short, if you are a diving buff eager to see the world’s best dive spots, then Port Sudan and the Sha’ab Rumi Reef should be tops on your list. Indeed I was overcome with a longing to drop everything and go to Port Sudan to dive even as I was writing this article. Who knows, maybe I’ll run into you there... 2010 JANUARY | OCAK| SKYLIFE 121
Sudan_kiyilari2.indd 121
12/25/09 11:17 PM
mehmet_co.indd 122
12/25/09 11:19 PM
A WRITER’S POETIC PARIS Paris is a city where you can find whatever you are looking for in every tone and every nuance. And the Paris you find will be in proportion to the depth of your own appreciation of its elegance and refinement. But the most wonderful thing about Paris is that it appeals to all five senses at once. • MEHMET ALTAN
mehmet_co.indd 123
12/25/09 11:19 PM
“Mirabeau Köprüsü’nün altından Seine akar Ve bizim aşklarımız... Her neşenin kederden sonra geldiğini Hatırlasam ne çıkar”
mehmet_co.indd 124
RUTRUM ACCUMSAN
MEHMET ALTAN’IN KİŞİSEL ARŞİVİ
diye başlıyor çok sevdiğim Fransız şairi Guillaume Apollinaire’in Mirabeau Köprüsü adlı şiiri. Ve “unutmama”nın şehrinden, unutulmaz bir şehirden söz ederken, Paris’in yalnızca Eyfel’den ibaret olmadığını anlatıyor gizliden gizliye. Köprülerin bile sanat eserlerine ilham kaynağı olabileceğini görüyor insan onu okurken ve Paris’i neden sevdiğini soruyor kendine. Herkesin bir nedeni var elbette Paris’i sevmek için. Benimse o kadar çok ki. Çocukluğumun güzel anılarından biriydi önceleri. İçine doğduğum, büyüdüğüm kültür, çocukluğumdan bu yana evde çalınan plaklar ve tabii o dönem her şeye rağmen entelektüeller üzerindeki etkisi ‘birinci dönem Paris sevgisi’ diye adlandırdığım bir beğeni oluşturdu bende. Şimdiyse Paris’i neden sevdiğimi düşünürken sevdiğim diğer şehirlerin aklımdaki fotoğraflarını koyuyorum Paris’in yanına. Heidelberg’i düşünüyorum mesela… Sonra Brugges’ü ve hatta Şam’ı… Birbirinden bu kadar uzak, bu kadar bağımsız ve ayrı gezegenlere aitmiş gibi görünen şehirlerin beni kendilerine çeken ortak tarafını düşünüyorum. Ve zamanın akıp gitmiş sularına karışıyor zihnimin nehri. Ortaçağ diyorum kendi kendime. Bu kentlerin ortak tarafı Ortaçağ kentleri olmaları. Ama aynı zamanda kendilerini geleceğe taşıyan modern şehirler olmaları. 21. yüzyılın Avrupa’sında hâlâ ağzından ateş çıkaranların, yüksek kazıklar üstünde yürüyenlerin, jonglörlerin bulunduğu, Ortaçağa ait bütün meydan gösterilerini görmek mümkün Paris’te. Bütün bu hoşlukları, sokakları, kaldırımları, köprüleri ve yapılarıyla Ortaçağ’ın ruhunu bozmadan modernleştiren bu
12/25/09 11:20 PM
Below Pont Mirabeau flows the Seine And our loves If remember I must Joy always followed after pain So begins ‘Le Pont du Mirabeau’ by my beloved poet, Guillaume Apollinaire. And in speaking of this unforgettable city, this city of ‘not forgetting’, he is subtly telling us that Paris is more than just the Eiffel Tower. Reading it, one realizes that even a bridge can inspire a work of art and asks oneself why one loves Paris so much. Naturally everyone has his own reason for loving Paris. And for me there are so many... First of all, Paris is one of my best childhood memories. The culture into which I was born and grew up, the records played at home ever since my childhood, and of course, its impact, despite everything, on the intellectuals of that period - they have all engendered in me a feeling I would describe as my ‘first period’ love of Paris. When I consider why I love Paris now, I line up photographs of all the other cities I love next to those of the French city on the Seine. Heidelberg, for example, and Bruges, even Damascus. Cities so distant and different from each other that they seem to belong to different planets. Then I consider what the common denominator is that draws me to them, The river of my mind joins the flow of time and I say to myself, it’s the Middle Ages! These are all medieval cities. At the same time they are all modern cities that are moving apace into the future. In 21st century Europe, it is still possible to see medieval spectacles with fire-eaters, jugglers and people walking on stilts in the streets and squares of Paris. This concept of modernizing while remaining true to the medieval spirit in all its streets, bridges, buildings and other enchanting aspects makes Paris a city that feels lived in. If you know how to look at it, Paris is a city of such depth and richness that you can find everything you’re looking for there. Just like a symphony orchestra. A polyphonic orchestra in which a vast ensemble of instruments all play the same tune in different ways but in which each separate instrument with its own unique rhythm is nevertheless part of the same harmony, the same melody. That is why Paris is so spectacular. It is a city where you can find everything you seek in its every tone and every nuance. And the Paris you find will be in proportion to your own appreciation of its elegance and refinement. The most wonderful thing about Paris is that it is capable of appealing to all five senses at once. 2009 JANUARY | OCAK| SKYLIFE 125
mehmet_co.indd 125
12/25/09 11:20 PM
THE CITY’S ENERGY
algı, yaşanmışlığı biriktiren bir kent haline getiriyor Paris’i. Ona bakmasını biliyorsanız eğer, Paris aradığınız her şeyi bulabileceğiniz zenginlikte ve derinlikte bir kenttir. Tıpkı bir senfoni orkestrası gibi. Çok geniş bir enstrümanlar bütünün çok farklı şekilde aynı melodiyi çaldığı ama her farklı enstrümanın kendi ritminde bir melodinin, ahengin parçası olduğu çok sesli bir orkestra... Bu yüzden muhteşemdir. Her aradığını, her tonda, her nüansta bulabileceğin bir yerdir Paris. Zarafeti, incelikleriyle, ne kadar gelişmiş, serpilmiş iseniz o oranda bir Paris bulma olanağınız vardır. Ve Paris’in en muhteşem tarafı, her algıya denk bir karşılık verebilmesidir.
ŞEHRİN ENERJİSİ Her türlü yaşam biçimine, her türlü yaşam enerjisine çok açık bir yer olduğu içindir ki farklı bir kenttir burası. Kendi içinde barındırdığı yaşamın katmanları, enerjisi, çeşitliliği, sesleri, tatları çok farklı. Kişinin kendi donanımıyla gördüğü bir yerdir Paris. Derler ki, dar sokaklar düz değil eğriyse eğer Ortaçağ’dan kalma bir sokaktasınız. Düelloların yoğun olduğu bir dönemde hasımlar sokağın başından geleni görüp vurmasınlar diye eğri yapılmıştır. Balzac’ın kahvesini aldığı yeri görürsünüz bir yerde ve dünyanın en önemli edebiyat dehalarından birinin kokusunu alırsınız, Seine nehri kıyısına dizilmiş kahvelerden yükselen aromanın kokusuna bulanmış sokaklarda. Biraz daha ilerlediğinizde Marie Antoinette’in çocuğuna yazdığı son mektubu bulursunuz Consiergerie’da. Ve tabii Quartier Latin... Üniversite yıllarımı da geçirdiğim Saint Germain des Pres ve Quartier Latin’in bir diğer büyük bulvarı Saint Michel... Bir Paris yolcusuna mutlaka söylenmesi gerektiğini düşündüğüm bu kafelerin, sinemaların ve dev kitapevlerinin bulunduğu bulvarda öğrencilerin hareketliliği hayatın bir başka yönünü işaret eder. Ama yine hayatın benim için işaret ettiği yön Paris’in en özel yerlerinden biri olarak gördüğüm Lüksemburg Parkı’dır. Küçük bir çocukken
This is a different city because it is open to every lifestyle and every form of vital energy, harboring in its many layers a manifold of energy, diversity, sounds and tastesun. Paris is a place that a person sees through his own bank of knowledge and experience. If a narrow street in Paris is crooked rather than straight, it is said to be a relic of the Middle Ages. In a period when dueling was rampant, streets were laid out crooked so that one party could not spot his rival from afar and shoot him down in cold blood. If you visit the place where Balzac drank coffee you will get a whiff of one of the most important literary geniuses of all time in streets redolent with the aroma of java wafting up from the cafes on the banks of the Seine. And a little further ahead at the Conciergerie you will find Marie Antoinette’s final letter, written to her sister-in-law. And of course the Latin Quarter... Saint Germain des Prés where I spent my student years, and the Latin Quarter’s other broad boulevard, Saint Michel. The teeming crowds of students on this boulevard with its cafes, cinemas and giant bookstores signify another aspect of life in Paris. And anyone going to the city should definitely be advised to see them. But for me in my life, it’s still the Luxembourg Gardens that I regard as one of the most special spots in Paris. One of the readings we were assigned as an example of French literature in the language prep class at Saint Joseph Lycée when I was a boy was a book written by Anatole France when he was 41 years old describing the Luxembourg Gardens back when he was only seven. Years later when visited the Luxembourg Gardens, those readings were my implicit compass and roadmap, and I realized how consciousness of time and space preserves the soul of a city.
126 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
mehmet_co.indd 126
12/25/09 11:20 PM
Saint Joseph Lisesi’nin hazırlık sınıfında Fransız edebiyatının özünün alındığı okuma parçalarından birinde, Anatol France’ın 41 yaşındayken yazdığı bir kitaptan yazarın 7 yaşında olduğu dönemin Lüksemburg Parkı anlatılırdı. O okuma parçalarının getirdiği bilinmeyen bir yol haritası, bir pusula, yıllar sonra beni Lüksemburg Parkı’na götürdüğünde anladım, zaman ve mekân bilincinin bir kentin ruhunu nasıl koruduğunu.
EYFEL KULESİ Eyfel’e varırsınız sonra... Paris’in en eski yerleşim yerlerinden biri olan dördüncü bölgeye. Kimileri için bir sanat eseri değil, demir yığını olarak nitelendirilse de bu devasa kule, benim için cesaretin ifadesidir. Daha önce yapılmamış olanı yaparak bir insanın ilk kez çelikten bu denli muazzam bir yapıyı kurma cesaretidir. İnsanlık tarihinin kırılma noktalarından biri olan Fransız Devrimi’nin gerçekleştiği bu topraklarda, Devrim’in 100. yılı anısına inşa ettirilen bu kule, Sanayi Toplumu’nun en parlak ülkelerinden birinin simgesi olmakta haksız sayılmaz elbet... Ama sanayi sonrası toplumun kaotik yapısını ve dinamizmini taşıyamayan bir ülkenin başkentini yalnızca bu simgeyle anmak da ne kadar doğru olabilir ki? Paris’i görmek için sokaklarında gezmek yetmez; baktıkça görünen bir kenttir Paris... Ve baktıkça görürsünüz ki bir yüzüyle de aşkın ve yalnızlığın kentidir. Dışarıdan görünen parlaklığıyla içerideki yaşam hüznü büyük bir zıtlığın ifadesi olarak belirir kentin yüzünde ve yalnızlığın yakıcılığını hissettirir. Belki özünde hüzün taşır ama bunu müthiş bir renk çılgınlığıyla ifade etmesinden dolayı bambaşka bir şiirin dizelerini fısıldar insanın kulağına: “Aşk da gelir geçer akan su gibi/Aşk da gelir geçer/Hayat ne kadar ağır ne kadar durgun/Umutsa öylesine güçlü kuvvetli/Çal ey saat, gel ey gece/Günler geçip gidiyor, bense olduğum yerde...”
THE EIFFEL TOWER And then you come to the Eiffel... To the Fourth Arrondissement, one of the city’s oldest areas of settlement. Although it has been called by some a heap of iron and no work of art at all, this gigantic tower is for me an expression of bold courage. The courage to build a structure of this magnitude out of iron for the first time, making something that had never been made before. It is only fair that this tower, erected on the 100th anniversary of the French Revolution, one of the turning points in human history, is the symbol of one of Industrial Society’s most illustrious nations. How appropriate is it, however, that this icon alone should symbolize the capital of a country that is struggling to cope with the chaotic structure and dynamism of post-industrial society? To see Paris it is not enough to roam its streets. Paris is a city that comes into focus the more you look at it... And as you look, you see that it is also a city of love and loneliness. The stark contrast between its external brilliance and the sadness of its inner life is evident in the city’s face, making that loneliness all the more poignant. Perhaps it harbors sadness in its heart, but because it expresses that sadness in a riot of mad color it whispers the lines of a completely different poem in the human ear: L’amour s’en va comme cette eau courante/Love goes away like running water flows/L’amour s’en va/Love goes/ Comme la vie est lente /How slow is life/Et comme l’Espérance est violente/ And violent like Hope/Vienne la nuit sonne l’heure/Night comes the hour chimes/Les jours s’en vont je demeure/The days pass, I remain. 2010 JANUARY | OCAK| SKYLIFE 127
mehmet_co.indd 127
12/25/09 11:21 PM
128 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
BAL.indd 128
12/25/09 11:22 PM
BAL HONEY • HAYRETTİN ŞENGÜL
• AHMET BİLAL ASLAN
ÇİÇEKLERLE TATLI BİR KOVALAMACA
PLAYING TAG WITH FLOWERS
Çiçeklerle tatlı bir kovalamacadır arıcılık. Çünkü mükâfatımız doğanın bize sunduğu tatlı olduğu kadar binlerce yıldır, bin bir derde deva olarak kullanılan ‘bal’ olacaktır. Bundan daha büyük bir ödül düşünmeyiz.
The art of beekeeping is like playing tag with flowers. And the reward is the honey that has not only provided us with a natural sweetener for millennia but is also used as a remedy for ills of all kinds.
B
ahar nerede biz oradayız. Sadece bahar mı? Bol oksijen, rengârenk çiçekler ve milyonlarca işçi arıdan oluşan koloniler... Amacımız para kazanmak iken birdenbire doğanın en güzel yanlarıyla dost oluvermişiz. Çiçeklerin hangisi ne zaman açacak, dağın hangi yüzünden başlayıp, kaç metre yükseklikte sona erecek? Peki, ya çiçekler solunca? Durmak yorulmak yok, önceden belirlediğimiz bambaşka bir bölgede, belki de birkaç bin metre daha yüksekte bizi beklediklerini biliyoruz. Petekler balla dolmaya başlayınca, dağların zirvesinden farklı görünür çiçeklerin, dikenlerin, ormanın rengi. Bambaşka kokmaya başlar ciğerlerimize çektiğimiz oksijen. Doğa artık bizim için dostluktan öte bir yerde.
e go wherever the season is spring. Not just spring, but oxygen in abundance, flowers in a riot of colors and colonies of worker bees by the millions. Although our aim is to make money, inevitably we are on intimate terms with the most beautiful aspects of nature. Which flower is going to bloom when, on which side of the mountain and how many meters up? And what happens when the flowers fade? There’s no stopping, no getting tired. We know they are waiting for us, a few meters higher perhaps, in a completely different region we have already identified. When the honeycombs begin to fill up, the color of the flowers, the thorns and the forest suddenly look different. Even the oxygen we breathe starts to smell completely different too. Our intimacy with nature goes way beyond friendship.
2010 JANUARY | OCAK | SKYLIFE 129
BAL.indd 129
12/25/09 11:22 PM
CHOOSING HONEY A conscientious beekeeper is engaged in a constant quest to produce honey of the highest quality. What then is the situation on the consumer side? What should one do to find genuine, quality honey? What should one look for? We know that the various brands of honey for sale on supermarket shelves have already passed at least one initial screening, because any honey sold under a brand name has to meet the basic requirements for packaging and contents laid down the Ministry of Agriculture and Rural Affairs. A widespread public misconception is that honey sold without a brand name and claimed to have come from villages or directly from the producer, as well as honey attributed to specific regions and areas of the country, is somehow more ‘natural’. As a consumer, you may say, “This honey came from a relative of mine in the village,” or “I know the producer from a place I went on holiday.” We would however like to issue a slight warning regarding such honey. Good intentions on the part of the producer don’t necessarily make for genuine honey. Besides being honest, a beekeeper also has to know what he’s doing, because incorrect beekeeping practices can keep honey from being good for you and actually result in the production of harmful substances that absolutely should not be consumed. Mothballs, antibiotics, rust, toxic residues and other substances, for example, have been found in samples taken from certain producers. Such substances might still be encountered even if the careless or misguided beekeeper lives in a region of high quality flora. If you ask how such contaminants get into honey in the first place, let me explain briefly: Moth balls are used to protect empty honeycombs from moths, antibiotics are administered to make the bees healthy and strong, and toxic chemicals are used indiscriminately to combat pests. Furthermore, rusty fencing wire around the hives and badly rusted honey cans can cause rust contamination. These are just a few examples that immediately spring to mind.
MEHMET KAÇMAZ, TOLGA SEZGİN
BAL SEÇERKEN Bilinçli bir arıcı en kaliteli balı üretmek için sürekli uğraş içerisinde. Peki, tüketici tarafında durum nasıl? Kaliteli ve doğru bala ulaşmak için neler yapmalı veya nelere dikkat etmeli? Market raflarında değişik markalar altında satışa sunulan balların bizim için en azından ön elemeden geçtiğini biliyoruz. Çünkü marka altında satışa sunulan ballar Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın iznine tabidir, bu ise markalı ürünlerin paketleme koşulları ve içerik olarak temel şartları yerine getirmiş oldukları anlamına gelir. Piyasada genel önyargı, üzerinde markası olmayan, köyden veya direk üreticiden geldiği iddia edilen, belirli bölgelere veya yörelere atfedilen balların daha doğal olduğu düşüncesi. Tüketici olarak “köyden yakınımdan geldi veya tatile gittiğim yerden aldım sahibini tanıyorum” diyebilirsiniz ama bunlar için de küçük bir uyarımız var. Üreticinin iyi niyetli olması balın doğru bal olduğu anlamına gelmez. Dürüstlüğünün yanında bilinçli de olması gerekir, çünkü arı bakımı sırasında yapacağı hatalı işlemler, balı şifalı olmaktan çıkartmış, sağlığa zararlı ve asla tüketilmemesi gereken bir madde haline getirmiş olabilir. Bazı üreticilerden alınan örneklerde naftalin, antibiyotik, pas, zehirli kalıntılar vs. saptanmıştır. Henüz ne yaptığının farkında olmayan arıcının bal aldığı flora bölgesi çok kaliteli olmasına rağmen, içeriğinde söz konusu maddelere rastlanabiliyor. Bu maddeler balda nasıl olur derseniz kısaca açalım; boş petekleri güveden korumak için kullandığı naftalin, arıyı güçlendirmek için verilen antibiyotik, arı zararlılarıyla mücadele etmek isterken rastgele verilen zehirli ilaçlar, paslı çerçeve telleri veya içi paslanmış bal tenekeleri, bir çırpıda verebileceğim örneklerdir. Tüketicinin ikinci önyargısı ise satın aldığı bal bir süre sonra kristalize olduğunda balın doğal olmadığı kanısına varması. Her gerçek bal mutlaka kristalize (halk arasında şekerlenme) olur ama her kristalize olan bal gerçek olduğu anlamına gelmez. Oysa doğada herhangi bir katkı olmadan soframıza gelen bal, içerdiği nektar çeşidine göre er ya da geç kristalize olur. Örnek olarak ayçiçek veya pamuk balı hızlı kristalize olurken saf geven veya çam balının (salgı balı) kristalize olması uzun sürer. Bu süreç ortamın ısısına bağlı olarak üretimden sonra birkaç haftadan başlar, en fazla bir yılı biraz geçer. Aldığınız bal üretim tarihinden yıllar sonra bile kristalize olmamışsa ve üretici tarafından herhangi bir not düşülmemişse gerçek bal dahi olsa mutlaka işlemden geçirilmiş anlamına gelir. BAL YERKEN Son olarak tüketim aşamasına ilişkin birkaç hatırlatma yapılabiliriz. Özellikle kış aylarında bitki çaylarımıza
130 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
BAL.indd 130
12/25/09 11:22 PM
ERSİN DEMİREL, HAMİT YALÇIN
MEHMET KAÇMAZ, TOLGA SEZGİN
A tatlandırıcı olarak şifa olsun diye bal karıştırıyoruz. Balın yüksek ısıda (45°C üzerinde) HMF (Hidroksimetilfurfuror) değerinin yükseldiği, diastaz değerinin düştüğü saptanmış. Başka bir ifadeyle, balı şifa olmak yerine tatlı ama zararlı bir madde haline getirmiş oluyoruz. Bu yüzden sıcak içeceklere bal karıştırılmasını önermiyoruz. Yüksek ısının yanı sıra ışık ve nemin de balın değerlerini olumsuz yönde etkilediğini hatırlatalım. Balın kapalı kapta, oda sıcaklığında binlerce yıl dahi bozulmadığını, sadece kristalize olduğunu bilelim. Kristalize haliyle tüketilmesi en doğru yöntem. Arzu edilirse kavanoz içindeyken ılık suda bekleterek yeniden akışkan hale getirilebilir. Bazen kıraç bir ovanın ortasında, bazen sarp kayaların arasında, belki de durgun bir nehrin kenarında, kendi halinde açan bir çiçeğin sağlık dolu nektarının bize ulaşmasını sağlayan arılara hayran olmamak elde değil. Onların milyonlarca yıllık deneyimleri, günümüzde hala kısmen çözülememiş sır dolu yaşamları ve bitmek bilmeyen enerjileri hepimizi şaşırtıyor. Haklarındaki bilgilerimiz arttıkça arılara duyulan hayranlığın arttığı, arıların insanoğlunun yaşamında ne kadar önemli bir yer tuttuğu sıkça tekrarlanılır. Arıcılığı çiftçiliğin diğer kollarından ayıran belki de arının kendisi. Bilinçli arıcılar yaptıkları işin farkında olduğu sürece, sağlıklı bal yemeye devam edebileceğimizi tahmin etmek zor değil. Güzel Anadolu’muzun dünyanın en kaliteli floralarından biri olduğunu bilmek, bal konusunda geleceğe güvenle bakmamız için yeterli bir sebeptir. Afiyet olsun.
A second consumer prejudice is that any honey that crystallizes a short time after being purchased is not natural honey. All true honey eventually crystallizes (turns to sugar), but this does not mean that all honey that crystallizes is the genuine item. Honey that comes to the table in its natural state without any additives whatsoever crystallizes sooner or later depending on its nectar content. Cotton and sunflower honey, for example, crystallize quickly, whereas pure gum tragacanth or pine honey (honeydew honey) takes a long time to crystallize. Depending on the ambient temperature, this process can start any time from within a few weeks to up to a year. If you have purchased some honey that has still not crystallized even years after its production date, unless the producer has not added an explanatory note on the label it means that even if it is genuine honey it has undergone some processing.
EATING HONEY Finally, some reminders while you are eating honey. In winter especially, we often add honey as a sweetener to herbal teas with the idea that it’s good for us. Nevertheless, the HMF (hydroximethyl furfural) content of honey has been determined to rise at high heat (45° C. and up) and its diastase value to fall. In layman’s terms, what this means is that we have turned the honey into something that, rather than being good for us, is sweet but harmful. II would therefore recommend that you not use honey in your hot beverages. Besides high heat, light and moisture can also cause honey to spoil. Honey is known to have been stored in tightly closed containers at room temperature for thousands of years without deteriorating, only crystallizing, and the best way to eat honey is actually in its crystallized state. If you like, you can let the jar sit for a few minutes in lukewarm water until the honey returns to its liquid state. It is impossible not to marvel at the natural miracle of bees, who manage to bring us the healthful nectar of a modest flower blooming now on an arid plain, now amidst steep rocks or in a quiet riverbed. We are humbled in the face of their boundless energy, their experiments over millions of years, and their lives, the mystery of which has not been entirely unraveled even today. With advances in technology our admiration for the bee only increases, a phenomenon often attributed to the important place bees occupy in human life. Perhaps it is the bee itself that makes beekeeping so different from the other branches of agriculture. It is not difficult to imagine that we will continue to enjoy healthful honey for as long as there are conscientious beekeepers who know what they are doing. Just knowing that our lovely Anatolia has some of the world’s finest quality flora is sufficient reason for us to be confident of the future when it comes to honey. Bon appetit!
2010 JANUARY | JANUARY | SKYLIFE 131
BAL.indd 131
12/25/09 11:23 PM
• AHMET USTA
• CEM ÖZKURT-EMEK KALFA
El Cezeri’nin binli yıllarda tasarladığı otomatlardan bugüne Yapay Zekâ konusunda çok ilerlemeler kaydedildi. Yapay zekâ çalışmalarının ufuklarını konuşmak için artık hiç de erken değil. ence ben, benliğimin farkında olabileceğimin tanımını yaparak, sana sunabilir miyim? diye sordu yumuşak ve duygusal bir sesle. “Bence sen bu soruyu sorabildiğine göre, benliğinin farkındasın ve bu tanımı bana sunmanın sonucunu merak ediyorsun sadece.” diye cevap verdi diğeri, biraz daha kalın ama rahatlatıcı bir ses tonuyla. Sunumu izleyenler rahatsız olmuştu. İki makinenin bu konuşması kafalarda soru işaretleri oluşturmuştu… İnsanların bilincinin derinliğini fark ettiği günden bu yana en büyük arayışlarından birisidir ki farklı bir türden akıllı bir canlı ile karşılaşabilsin. Ölçeğinin sınırlarını bilemediğimiz büyüklükte bir kâinatın içinde, Samanyolu ismindeki galakside, güneş sisteminin üyesi olan ufacık bir gezegen üzerinde yaşamaktayız. En büyük yeteneklerimizden biri kendimize has konuşma yetimiz. Diğer insanlar ile fikir ve duygu alışverişinde bulunmak, insanoğlunun teknolojik olarak kat ettiği yolda en büyük ana etkenlerden birisi. Her bir neslin elde ettiği deneyim ve bilgiyi yazılı ve sözlü olarak
yapay_deneme.indd 132
Numerous advances have been made in the area of artificial intelligence from the automatons designed by Al Jazari in the 1200’s up to now. It is none too soon to start discussing new horizons in the field.
D
o you think I am self-aware and can convince you of it? she asked softly, her voice redolent with emotion. “I think the very fact that you asked the question means you are self-aware and you’re just wondering what the consequences are of convincing me of it,” replied the other, somewhat more loudly but in a reassuring tone. The people watching the presentation were uncomfortable. This conversation between two machines had raised question marks in their minds... Human beings have been overwhelmed by a burning desire to discover a rational being of another species ever since they first became aware of the depths of their own consciousness. We live on a tiny planet that is a member of the solar system in a galaxy known as the Milky Way in a universe so vast that we don’t even know its limits. One of our most outstanding capacities is our faculty of speech. This ability to engage in an exchange of thoughts and feelings with other human beings is one of the greatest single factors that has made human progress in technology possible. And the knowledge and experience every generation has acquired and passed along to the next in oral and
12/26/09 11:28 AM
yapay_deneme.indd 133
12/26/09 11:28 AM
bir sonraki nesle aktarması medeniyetimizin temelindeki en büyük yapı taşı. Şüphesiz ki bizleri gittikçe artan bilgimiz ve tecrübemizin ötesinde diğer canlılardan ayıran bir başka özelliğimiz daha var. Zaman algımız ve muhakeme yeteneğimiz sayesinde geçmiş ve gelecekle bağlantı kurup, bilgilerimizle bu bağlantıyı harmanlayıp sonuçlar çıkarmakta ve hayatımızı planlamaktayız. İnsanı bu denli eşsiz ve mükemmel kılan gerek akıl ve gerekse zekâ yeteneğinin sırlarını ve sınırlarını henüz keşfetmenin ilk basamağında olduğumuzu söyleyebiliriz; zira beyin dediğimiz organın karmaşık yapısı ve işleyişi çözümlenmeyi bekleyen büyük gizemlerden birisi.
BEYNİN SINIRLARINI KEŞFETMEK İnsanoğlunun kendi yetenek ve beyninin sırlarını keşfetmek için çıktığı yolda kullandığı en büyük araçlardan biri, insanın kendi yeteneklerini taklit edebilecek makineleri önce hayal etmek ve sonrasında yapabiliyorsa inşa etmek. Bu sürecin, milattan öncesine ait Yunan
mitolojisine dek uzandığını görmekteyiz. Efsanevi Talos, Zeus tarafından bronz kullanılarak inşa edilmiş dev bir insan figürüdür (robot) ve görevi Yunan adalarını korumaktır. İnsanoğlunun hayal etmesinin ötesinde gerçekten akıllıca davranabildiğini düşünebileceğimiz makineleri yapması ise miladi binli yılların başında olmuştur. Tam adı ile Ebû’l İz İbn-i İsmail İbn-i Rezzaz El Cezerî, geliştirdiği çeşitli tam otomatik makineler ile modern robotları inşa eden bilim insanları içinde bir mihenk taşı olarak kabul edilir. El Cezerî, orijinal adı ile El Câmi-u’l Beyn’el İlmî ve El-Amelî’en Nâfi fî Sınâ’ati’l Hiyel (Mekanik Hareketlerden Mühendislikte Faydalanmayı İçeren Kitap) isimli eserinde 50’den fazla mekanik projeye yer vermiş ve şöyle yazmıştır; “Tatbikata çevrilmeyen her teknik ilim, doğru ile yanlış arasında kalır.” Peki, bir makinenin doğru ile yanlış arasındaki ayrımı algılaması, öğrenmesi, sonuçları analiz etmesi ve aynı durum tekrarlandığında bir karar vererek eylemde bulunması mümkün müdür? Bu sorunun cevabını araştıran modern yüzyılın bilim adamı, 1943 yılında Alan Mathison Turing olmuştur. Turing geliştirdiği algoritma ile Modern Yapay Zekâ’nın babası olarak da bilinir.
YAPAY ZEKÂNIN TEMELLERİ 1950’li yıllardan sonra yaptıkları çalışmalar ve oluşturdukları kuramlar ile John McCarthy, Marvin Minsky, Allen Newell, Herbert Simon gibi bilim adamları Modern Yapay Zekâ kuramının temellerini attılar. 1970’li yıllardan sonra kişisel bilgisayarların (PC) gelişim süreci ile beraber program yazmak giderek kolaylaştı. Dijital elektroniğe paralel olarak gelişen elektronik alıcılar ve kontrol sistemleri ile insansı davranışlarda bulunan gerek programlar, gerekse robotlar üretildi. Sinema sektörünün bilim kurgu filmlerinde kullanmaktan büyük zevk aldığı “Yapay Zeka” kavramı bu gün için maalesef seyretmesi ürkütücü, heyecanlı ve zevkli bir senaryo olmaktan öteye geçememiş durumda. Filmlerde gördüğümüz teknolojilerin şu anda oldukça uzağındayız. Ancak gelişmekte olan Yapay Zekâ çalışmaları; insanoğlunun çıktığı bilim serüveni yolculuğunda şüphesiz ki hızına hız katıyor. Yapay Zekâ ile çalışan çeşitli uzman sistemler, otomobil tamiri veya hastalıkların teşhisi için bizlere yardımcı olmaktadır. Ancak bu sistemlerin hiçbirine bir otomobili sürebilecek ne de bir hastayı tedavi edebilecek yetiye sahip değiller. Yapay Zekâ, biz istemedikçe insanoğlu için bir tehdit değil, bir yardımcı olmaya devam edecektir.
134 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2009
yapay_deneme.indd 134
12/26/09 11:28 AM
THE FOUNDATIONS OF ARTIFICIAL INTELLIGENCE
written form is undoubtedly the central building block in the foundation of our civilization. But beyond our ever expanding knowledge and experience we have another characteristic that distinguishes us from other creatures. Thanks to our perception of time and our ability to discern, we can perceive connections between the past and the future and, by collating those connections with our previous knowledge, arrive at conclusions and plan our lives. We could be said to be still at the first step of discovering the limits and mysteries of both the mind and the intelligence that make human beings so unique and perfect, because the complex structure and functioning of the organ we call the brain is one of the biggest universal mysteries still waiting to be unraveled.
DISCOVERING THE LIMITS OF THE BRAIN
Scientists like John McCarthy, Marvin Minsky, Allen Newell and Herbert Simon laid the groundwork for the theory of Modern Artificial Intelligence in the work they did and the theories they developed in the 1950’s. The writing of programs became gradually easier with the development of personal computers (PC) in the 1970’s, and both programs and humanoid robots capable of human-like behavior were produced using the electronic receivers and control systems that developed in parallel with digital electronics. The film industry takes great delight in developing Artificial Intelligence, a concept that unfortunately has gone little further today than generating somewhat scary scenarios that are nevertheless thrilling and fun to watch. Right now we are a long way from the technologies we see in films. But advances in Artificial Intelligence are occurring by the day, expediting man’s progress on the scientific adventure on which he has embarked. There is however one small detail that should not be overlooked, namely, that ever since he first appeared on Earth, Man has pondered and fretted over the mystery of his own existence. Yet, while debate continues on the question of self-awareness despite the thousands of years of thought and ideas already expended on the subject, we are still not even on the brink of creating another intelligence that is more of a threat to mankind than Man himself.
One of the most powerful tools mankind has used on the path down which he embarked to unravel the mysteries of his own mental powers was his own imagination, first to imagine machines that could mimic those powers, and then, if he could, to build them. We see that this process dates all the way back to ancient Greek mythology. The legendary Talos was a gigantic human figure (robot) forged of bronze, built by Zeus to guard the Greek islands against attack. Spotting enemy ships, he performed his function by hurling enormous boulders at them. Beyond man’s imaginings, however, the construction of machines that we might actually regard as being able to act rationally occurred only after the year 1000. Al Jazari, or, by his full name, Abu al-’Iz Ibn Isma’il ibn Al-Razaz al-Jazari, from Diyarbakır in Turkey is regarded as a pathbreaker by scientists who build modern robots on account of the astonishing array of automatons he developed. Including upwards of fifty projects in his original work entitled, ‘The Book of Knowledge of Ingenious Mechanical Devices’, he wrote: “Any technical idea remains in limbo between truth and error until it is tested and applied.” So, is it possible for a machine to discern the difference between truth and error, to learn, to analyze results and to decide when the same situation is repeating itself? Alan Mathison Turing was a modern, 20th century scientist who sought an answer to this question. Turing is known as the father of modern Artificial Intelligence for the algorithm he developed.
yapay_deneme.indd 135
12/26/09 11:28 AM
bozas.indd 136
12/25/09 11:25 PM
YÜZYILLARIN LEZZETİ
BOZA A TASTE OF THE PAST • VEDAT BAŞARAN
• SERKAN ELDELEKLİOĞLU
Darı, bulgur, pirinç, buğday ve arpa gibi tahılların kısaca su ile mayalanması sonucu ortaya çıkan ‘boza’, şimdi unutulmaya yüz tutmuş olsa da, özellikle Osmanlı döneminin en itibarlı içeceklerinden biriydi. Boza üretimi ve tüketimi ülkemizde hâlâ devam ederken, tarihte tüketildiği coğrafyalarda bugün neredeyse hiç üretilmiyor. On the verge of oblivion if not quite forgotten, ‘boza’ is a fermented drink made from a grain such as millet, bulghur, rice, wheat or barley and water. Although it has been all but forgotten today over the broad region where it was once popular, this highly esteemed beverage of Ottoman times is still produced and consumed in Turkey.
bozas.indd 137
12/25/09 11:25 PM
hen humans made the transition to agriculture, they stored the grains they produced in cellars and depots for later consumption. Often not stored under proper conditions, the grains would begin to sprout,and food produced from them would ferment in the presence of bacteria in the air. The thick slurry that resulted was probably the point of departure for what eventually became boza. Another theory regarding the origin of boza is that it emerged during the fermentation of yeast used in bread.
arımsal yaşama geçen insanlık ürettiği tahılları depolarda ve kilerlerde muhafaza ediyordu. Fakat tahılların doğru koşullarda muhafaza edilmemesinden dolayı çimlenmesi ve bu çimlenmiş tahıllarla üretilen yemeklerin soğuduktan sonra mayalanması, büyük olasılıkla bozanın ilk çıkış noktasını oluşturur. Bozayla ilgili diğer bir teori de ekmek mayalanması esnasında da ortaya çıktığına yönelik.
BOZACILARIN İTİBARI Kimi tarihçilere göre 8–9 bin yıllık bir geçmişi olduğu söylenen mayalanmış tahıl içecekleri Çin’den Kafkasya’ya, Orta Doğu, Anadolu, Doğu Avrupa’ya kadar birçok coğrafyada farklı isimlerle keyifle tüketilmekteydi. Osmanlı İmparatorluğu’nun en gözde içeceği olan bozanın satıldığı ve içildiği dükkânlara ‘bozahane’ adı verilirdi. BOZAYA EŞLİK EDENLER Osmanlı döneminde seyyar bozacılar, bozanın yanında simit veya gevrek satıyorlardı. Boza, o zamanlar tarçının yanı sıra zencefil, kakule, karanfil, Hindistan cevizi, bal ve pekmez eşliğinde içiliyordu. Günümüzde ise sadece tarçın ile tüketiliyor. Seyyar bozacılar, 15 – 20 yıl öncesine kadar soğuk gecelerde, sokak sokak avazı çıktığı kadar bağırarak manilerle boza satarlardı. Fakat giderek ahşap konakların yerini alan yüksek ve ısıcamlı pencerelerle donatılmış binalara manilerini ulaştıramayan seyyar bozacılar kayboldu. 300 bozahane sayısı bugün belki 3’e düştü. Fakat binlerce yıllık bu içecek mutfak kültürümüzde yaşıyor. Belki de artık sadece içecek olarak tüketmek değil, bozadan yeni tatlar da üretmek gerekli. Bu nedenle yetenekli bir aşçı olan Savaş Aydemir’in boza tatlısını sizler için tattık. Gerçekten muhteşem lezzetli bu tatlının tarifini sayfalarımızda bulabilirsiniz. Asırlar boyu hayatımızda derinlemesine yer alan bozayı tek bir makalede anlatmak mümkün değil. Ahmet Nezihi Turan’ın hazırladığı ‘Acısıyla Tatlısıyla Boza’ adlı kitapta bozaya dair tüm bilgiler derinlemesine bulunuyor.
THE REPUTATION OF THE BOZA MAKERS Said to go back 8 or 9 thousand years according to some historians, fermented grain drinks were consumed with pleasure under a number of different names in countries stretching from China to the Caucasus, the Middle East, Anatolia and Eastern Europe. The most popular beverage in the Ottoman Empire, boza was sold and drunk in ‘bozahane’s, or ‘boza houses’. LEBLEBİ HELVASI MALZEMELER: 200 gr leblebi unu 200 gr tereyağı 200 gr toz seker 400 gr su
PERFECT COMPLEMENTS TO BOZA
YAPILIŞI: (Un helvası gibi yapılır) Bir kapta tereyağı eritilip leblebi unu kavrulur. 5–6 dakika kavrulduktan sonra şeker ve su ilave edilir. Bir kaç dakika pişirildikten sonra hazır olur. ‘LEBLEBİ’ HALVAH INGREDIENTS: 200 gr leblebi (chickpea) flour 200 gr butter 200 gr granulated sugar 400 gr water PREPARATIONS As you would for flour halvah, melt the butter in a skillet and brown the chickpea flour for 5-6 minutes. When browned, add the sugar and water. Ready after a few minutes’ cooking.
In Ottoman times, itinerant boza vendors also sold the crisp sesame-seed bread rounds (‘simit’) or other crisps alongside boza, which was flavored with spices such as cinnamon, ginger, cardamom or cloves, as well as honey or Turkish molasses. Only cinnamon is still used in boza today. Until 15 or 20 years ago the cries of the boza vendor could still be heard in the city’s streets on cold evenings after dark. But today, when the old wooden mansions have been replaced by high-rises whose thermopane windows shut out their calls, the boza vendors have vanished. But even though Istanbul’s bozahane’s have now dwindled from 300 to perhaps only three, this millennia-old drink lives on in Turkish cuisine today. Perhaps the time has come to not merely drink boza but to use it in desserts as well. With this in mind, we tasted a bozainspired creation by talented chef Savaş Aydemir, the recipe of which you may see on this page. Over the centuries boza has had a profound effect on our lives. We can’t fit it all into one article, but you can find everything you want to know about boza and more in Ahmet Nezihi Turan’s book on the subject, ‘Acısıyla Tatlısıyla Boza’/ Boza For Better or Worse.
Leblebi ve çikolatalı soslar, bozadan yapılan tatlıların en çok tercih edilen tamamlayıcıları. Sauces made from chick peas and chocolate are the most popular halvah toppings.
138 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2009
bozas.indd 138
12/25/09 11:26 PM
BOZA TATLISI MALZEMELER: Boza köpüğü, 500 gr boza, 100 gr krema YAPILIŞI: Boza ve krema önce çukur bir kabın içinde 5-10 dk. kadar çırpılarak inceltilir. Ardından içi boş küçük bir metal tüpe ya da temiz bir kâğıttan elde edebileceğiniz külâh biçimindeki aparata sıvı kıvamındaki malzeme alınır. Çukursu bir kurabiyenin ya da fırınlanmış şekerli hamurun üzerinde gezdirilen malzeme, isteğe göre ahududu ya da çikolata sos ile lezzetlendirilir. BOZA DESSERT INGREDIENTS: Boza Cream 500 gr boza 100 gr whipping cream PREPARATIONS Pour the boza and the cream into a deep bowl and whisk for 5-10 minutes. Then place the whipped mixture into a pastry tube or a cone fashioned out of clean paper. Squirt the contents of the tube onto a large, slightly indented cookie or over a cake. This is even tastier if served with fresh raspberries or chocolate sauce.
2009 JANUARY | OCAK| SKYLIFE 139
bozas.indd 139
12/25/09 11:26 PM
THY HABER TURKISH AIRLINES NEWS THY İLE LİBYA’YA GİTMEK DAHA KOLAY
GOING TO LIBYA EASIER WITH TURKISH AIRLINES
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 23–25 Kasım tarihlerinde, aralarında basın mensuplarının ve iş adamlarının yer aldığı kalabalık bir resmi heyetle Libya’yı ziyaret etti. Ziyarette İstanbulTrablus arasında düzenlenen uçak seferlerinin karşılıklı olarak haftada 7 frekanstan 14’e yükseltilmesine yönelik bir mutabakat o tarihte THY Yönetim Kurulu Başkan Vekili olarak görev yapan THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu’nun katılımıyla Türkiye ve Libya Ulaştırma Bakanları arasında imzalandı. Böylece 2009 yılına kadar haftada üç sefer olarak icra edilen THY İstanbulTrablus uçuşları 2010 itibariyle 14’e yükseltildi. Ayrıca Libya Havayolları’na THY’nin tesislerinde teknik, eğitim vb. alanlarda hizmet verilmesi için mutabakata varıldı.
Prime Minister Recep Tayyip Erdoğan visited Libya on November 23-25 with a large official delegation of businessmen as well as members of the press. During the visit an agreement aimed upping the number of weekly flights in both directions between Istanbul and Tripoli from 7 to 14 was signed between the Ministers of Transport of Turkey and Libya with the participation of the airline’s then-Deputy Chairman of the Board and current Chairman, Hamdi Topçu. This will bring the Istanbul-Tripoli flights, which began in 2008 with 3 a week, up from the current 7 to a total of 14 in 2010. Agreement was also reached regarding the servicing of Libyan Airlines planes in the technical, training and other areas at Turkish Airlines facilities.
T
T
THY JAPON SİNEMASINA KÖPRÜ OLDU
TURKISH AIRLINES IS BRIDGE TO JAPANESE CINEMA
‘2010 Türkiye’de Japonya Yılı’ etkinlikleri çerçevesinde 15 ile 17 Ocak tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenecek Japon Filmleri Festivali’nin sponsoru THY oldu. Şimdiye kadar Türkiye’de gösterilmemiş yedi filmi seyircilerle buluşturacak festivalde yer alan filmler Maçka Cinebonus G-Mall sinemasının perdelerine yansıyacak. Festivalde yer alacak filmler arasında ise Cannes Film Festivali’nde dikkat çeken Miva Mişikava’nın yönettiği ‘Sevgili Doktor’un yanı sıra ‘Yaban Kirazı Çiçekleri’, ‘Yarının Anıları’, ‘Etrafımızdakiler’, ‘Nasıl Kendim Oldum?’, ‘Dün Hiroşima’da, Bugün Hiroşima’da’ ve ‘Zirve’ adlı filmler seyircileriyle buluşacak.
The year 2010 has been declared Japan Year in Turkey, and Turkish Airlines is sponsoring a Japanese Film Festival, to be held in Istanbul on January 15-17 as part of the festivities. Bringing viewers seven films not previously shown in Turkey, the festival offerings will be shown at Maçka’s Cinebonus G-Mall Theater. Among the films in the festival are Miva Mishikawa’s ‘Dear Doctor’, which attracted notice at the Cannes Film Festival, as well as ‘Wild Cherry Blossoms’, ‘Memories of Tomorrow’, ‘All Around Us’, ‘How to Become Myself’, ‘Yesterday in Hiroshima, Today in Hiroshima’ and ‘The Summit’.
0
0
140 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
thy_haber.indd 2
12/26/09 1:20 PM
DR. KARLITEKİN’DEN VEDA
q
Türk Hava Yolları A.O.’da 2003 yılından beri görev yapan Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Candan Karlıtekin, 1 Ocak 2010 tarihi itibariyle görevinden ayrıldı. Geçen bu süreç içinde başta görevi paylaştığı Yönetim Kurulu ile birlikte ortaya konulan büyüme hedefli stratejilerin, yöneticisinden memuruna, mühendisinden işçisine kadar topyekûn hayata geçirilmesi sayesinde Türk Hava Yolları’nın yanına bir Türk Hava Yolları daha ilave edildi. Sayın Karlıtekin ayrılırken yaptığı veda açıklamasında “Mensubu olmaktan şeref duyduğum ve yedi seneye yakın bir süredir zevkle çalıştığım Türk Hava Yolları’nın doğru istikamette yoluna başarı ile devam edeceğine inanıyorum. Bana bu hizmet fırsatını tanıyanlara ve özgeçmişimde silinmez bir şeref sayfası kazanmama imkân verenlere şükranlarımı sunuyorum.” ifadelerini kullandı. Dr. Candan Karlıtekin’den boşalan Yönetim Kurulu Başkanlığı’na ise 1 Ocak 2010 tarihi itibariyle Yönetim Kurulu Başkan Vekili Hamdi Topçu seçildi.
MILES&SMILES’A YENİ ORTAKLAR
j
Brüksel Havayolları ve Continental Havayolları ile ayrı ayrı yapılan yeni anlaşmalar ile Türk Hava Yolları’nın Özel Yolcu Programı Miles&Smiles üyeleri, Continental Havayolları ve Brüksel Havayolları ile gerçekleştirecekleri uçuşlardan mil kazanabilecek, millerini Continental Havayolları ve Brüksel Havayolları uçuşlarında ödül bilete dönüştürebilecekler... Anlaşma çerçevesinde Continental Havayolları OnePass üyeleri ve Brüksel Havayolları Miles&More üyeleri de Türk Hava Yolları uçuşlarından mil kazanabilecek ve milleriyle ödül bilet alabilecekler. Miles&Smiles üyelerine 23 havayolunda mil kazanma ve harcama imkânı sağlayan Türk Hava Yolları, Özel Yolcu Programı ortaklığı yaptığı havayollarının sayısını Brüksel Havayolları ve Continental Havayolları ile birlikte 25’e yükseltti. Özel Yolcu Programı ortaklığı hakkında ayrıntılı bilgiler www.thy.com/smiles adresinden alınabilir. Star Alliance üyesi Türk Hava Yolları ile ilgili ayrıntılı bilgilere 444 0 849 numaralı Çağrı Merkezi’nden, www.thy.com adresinden veya satış ofislerinden ulaşılabilir.
thy_haber.indd 3
KARLITEKIN LEAVES MILES&SMILES GETS NEW PARTNERS
j
In new agreements concluded inidividually with Brussels Airways and with Continental Airways, members of Turkish Airlines’ Miles&Smiles frequent flyer program will now be able to earn miles on flights they make on Brussels and Continental Airways as well as being able to convert those miles into award tickets on the airline. Under the agreement, Continental Airways OnePass and Brussel Airways Miles&More members will enjoy similar privileges on Turkish Airlines flights. Offering its Miles&Smiles members the opportunity of earning and spending miles on 23 different airlines, with the addition of Brussels Airways and Continental, Turkish Airlines has raised to 25 the number of partner airlines in its Miles&Smiles program. Details regarding the Miles&Smiles program partnership are available on the website at www.thy.com/ smiles. Further information about Turkish Airlines, a member of the Star Alliance, is available from the Call Center at +90 212 444 0 849, on the website at www.thy.com, or from any Turkish Airlines sales office.
q
Dr. Candan Karlıtekin Chairman of the Board at Turkish Airlines since 2003 will be leaving his position from the January 1st, 2010. During the time in his position Turkish Airlines doubling in size was a consequence of his work together with the collaborations of the Board of Directors through goals focused on growth and the application of these goals by all in the company including executives, officers, engineers and workers. In his farewell speech upon the announcement that his position would be ending, Karlıtekin said, “I feel honoured to have worked for Turkish Airlines and can say I have worked the seven years with great joy. I believe Turkish Airlines will be continuing its path in the right way and with success. I’d like to express my gratitude to all those who have given me the opportunity to be involved in this service and to acquire an unerasable honorable page to add to my resume.” Board of Directors Deputy Chairman Hamdi Topçu has been elected to take over from Candan Karlıtekin from January 1st, 2010.
12/26/09 1:20 PM
THY HABER TURKISH AIRLINES NEWS
THY’YE EN İYİ CATERING ÖDÜLÜ
TURKISH AIRLINES RECEIVES TOP CATERING AWARD
A
Şangay Müdürlüğü üzerinden Türk Hava Yolları’na ‘Top Airline In-flight Catering’ ödülü verildi. ‘World Traveller Awards 2009’ töreni 3 Aralık tarihinde Shanghai Word Financial Center Forum Ballroom’da birçok havayolu firması, otel yetkilileri ve farklı ülkelerden turizm ateşeliklerinin katılımıyla gerçekleşti. Uçak yolcularının ihtiyaçları göz önünde bulundurularak sektörün fikir önderleri ve medya uzmanları tarafından oluşturulan jüri, uluslararası tur operatörleri ve internet okuyucularının oylamalarıyla belirleniyor. THY’nin layık görüldüğü Catering ödülü özellikle Business Class yemek servisinin seçki, sunum, tat ve kalite unsurlarına göre değerlendirilmesiyle sahibini buluyor.
Turkish Airlines accepted the ‘Top Airline In-flight Catering’ award at the World Traveller Awards 2009 Media Awards Ceremony held at the Shanghai World Financial Center Forum Ballroom on December 3rd with the participation of hotel officials and tourism attachés from several countries through its Shanghai Office. Keeping the needs of tourists foremost in mind, the jury, made up of media experts and intellectual leaders in the sector, made their decision based on voting by international tour operators and internet readers. Deemed worthy of the catering award, Turkish Airlines was chosen especially for the selection, preparation, taste and quality of its Business Class food service.
TÜRK HAVA YOLLARI’NA ÇİN’DEN BÜYÜME ÖDÜLÜ
TURKISH AIRLINES AWARDED FOR GROWTH IN CHINA
THY, Çin’in önde gelen iş gazetelerinden, iki dilde yayımlanan Global Times tarafından, hem iş dünyasının hem ailelerin katılımıyla gerçekleştirilen yıllık okur anketi sonucu tüm dünyada “En Hızlı İlerleyen Global Havayolu” seçildi. Ödülü Türk Hava Yolları adına kabul eden THY Pekin Müdürü Melih Topuz, Pekin’de 14 Aralık’ta düzenlenen törende, “Bu ödül, Türk Hava Yolları olarak Çin’e heyecanlı hikayemizi anlatma çabalarımızın bir meyvesi oldu. Son dönemde ayrıca Güney Avrupa’nın En İyi Havayolu ve Dünyada En Hızlı Büyüyen Havayollarından biri olarak seçilmiştik” dedi. Global Times gazetesi bu özel ödülü THY’ye verilen oylarda ciddi bir artış olduğunu fark ederek Türk Hava Yolları’na vermeye karar verdi.
The Global Times, one of China’s top bilingual business newspapers, has chosen Turkish Airlines the “Fastest Improving Global Airline” in the world, according to the publication’s annual survey, voted by thousands of executives and families from around China. Mr. Melih Topuz, Director of Turkish Airlines in Beijing, accepted the award on behalf of the airline in Beijing on December 14. Mr. Topuz remarked, “This award marks the efforts of the Turkish Airlines team to tell China our exciting story. Recently, we have been recognized as the Best Airline in Southern Europe and one of the Fastest Growing Airlines in the World.” The Global Times decided to present the special award after noting a dramatic jump in votes for Turkish Airlines in their annual survey.
q
thy_haber.indd 4
A
q
12/26/09 1:20 PM
MEDİKAL TURİZME THY DESTEĞİ
r
THY, dünyada bugün 60 milyar dolar hacme ulaşan ve 2012 yılında 100 milyar dolar çıtasını yakalaması öngörülen medikal turizmden Türkiye’nin daha çok pay alması için harekete geçti. Bu amaçla devreye giren “Medikal Turizm Paketi” ile yurtdışından gelecek hastalar, anlaşmalı sağlık kuruluşundan temin edecekleri hasta kabul yazısını biletleme ve check-in esnasında beyan ederek birçok kolaylık ve indirimden yararlanmaya başladılar. ABD çıkışlı uçuş noktalarımızdan, Türkiye’de tedavi amacıyla Türk Hava Yolları ile seyahatlerini gerçekleştirecek yolculara First/Business/Ekonomi kabinlerde yüzde 25 oranında indirim uygulaması hizmete sunuldu. Söz konusu yolculara ilave bagaj hakkı ve cezasız rebooking imkânları da veriliyor. Bu avantajlardan hasta yanında seyahat eden, en fazla iki refakatçi de faydalanabiliyor. ABD dışı uçuş rotalarından gelen yolcularda ise indirim yüzde 20 oldu. Öte yandan 7 Aralık’ta THY Genel Müdürlüğü VIP salonunda medikal turizm sektörü temsilcileri ile bir toplantı düzenlenerek sektörün geleceği adına yapılması gerekenler tartışıldı.
TURKISH AIRLINES SUPPORTS MEDICAL TOURISM
r
Turkish Airlines has rolled up its sleeves to boost Turkey’s share in medical tourism, a worldwide business currently worth 60 billion U.S. dollars and expected to hit the 100 billion dollar mark in 2012. A ‘Medical Tourism Package’ has been put together for this purpose. Under the terms of the package, patients coming from abroad who present a ‘Patient Admission Paper’ from a certified health care institution at ticketing and check-in have already begun to benefit from a series of discounts and conveniences. Passengers traveling to Turkey for medical treatment on Turkish Airlines from points of origin in the U.S. are given a 25 percent discount in the First/Business/Economy class cabins, as well as an additional baggage allowance and penalty-free rebooking. Up to two accompanying passengers enjoy the same benefits. A 20 percent discount is available to passengers traveling on flights originating outside the U.S. A meeting was held with representatives of the medical tourism sector in the VIP Lounge of Turkish Airlines Headquarters on December 7 to discuss what else needs to be done for the future of the sector.
TÜRKİYE’DE STAR ALLIANCE ÜRÜNLERİ TANITILDI
STAR ALLIANCE PRODUCTS PROMOTED ON TURKISH AIRLINES
Star Alliance ile büyüme sürecini hızlandıran Türk Hava Yolları, İstanbul’daki Alliance Organizasyonu’na ev sahipliği yaptı. Global bir havayolu ittifakı olan Star Alliance, Swiss Otel’de gerçekleşen ‘merhaba kahvaltısı’ ile IATA acentelerini ve havacılık sektörünün önde gelen isimlerini ağırladı. Türkiye pazarında aktif olan Star Alliance üyesi havayolları olan Adria Airways, Austrian Airlines, BMI, Lufthansa, Mısır Havayolları, Singapure Airlines, Swiss, LOT Polish Airlines ve Türk Hava Yolları’nın ortaklaşa gerçekleştirdiği etkinlik Star CIP Lounge konseptinde Aynur Ayaz ve THY Pazarlama ve Satış Başkanı Faruk Çizmecioğlu’nun yaptığı sunumlarla gerçekleşti. Etkinlik sayesinde İstanbul ve Ankara’da faaliyet gösteren IATA seyahat acenteleri, Star Alliance ve ürünleri hakkında daha detaylı bilgiye sahip oldu.
Accelerating its growth through the Star Alliance, Turkish Airlines recently hosted an Alliance event in Istanbul. As a global airline alliance, Star welcomed IATA agents and leading names in the aviation sector at a ‘Merhaba Breakfast’ held at the Swissôtel. Aynur Ayaz and Faruk Çizmecioğlu, Turkish Airlines’ president in charge of marketing and sales, gave a presentation on the Star CIP Lounge concept at the event, which was realized jointly with Turkish Airlines and other Star Alliances member airlines active in the Turkish market such as Adria Airways, Austrian Airlines, BMI, Lufthansa, Egypt Airlines, Singapore Airlines, Swissair and LOT Polish Airlines. The event gave IATA travel agencies active in Istanbul and Ankara an opportunity to learn further details about Star Alliance and its products.
V
V
2010 JANUARY | OCAK | SKYLIFE 143
thy_haber.indd 5
12/26/09 1:20 PM
THY HABER TURKISH AIRLINES NEWS
THY’NİN BUDAPEŞTE’DE 2009’A VEDA PARTİSİ
†
THY, 15 Aralık’ta 150 davetlinin katılımıyla Budapeşte’de 2009 yılına veda partisi düzenledi. Macaristan’ın önde gelen acentelerin genel müdürlerinin eşleriyle birlikte katıldığı partiye çalıştığımız diğer firmalar da yer aldı. Geceye Türkiye’nin Budapeşte Büyükelçisi Oya Tuzcuoğlu da iştirak etti. Açılış konuşmasını yapan THY Budapeşte Müdürü Levend Arısoy, özellikle 2009 yılındaki global ekonomik krize ve bunun etkilerine vurgu yaptı. Arısoy, acente ve iş çevrelerine 2010 yılı içerisinde birlik ve el ele mücadele çağrısında bulundu. Gecenin büyük sürprizi ise ülkenin en tanınmış stand-up’çısı Fabry Sandor’un sergilediği 45 dakikalık canlı performanstı. Geceye piyano eşliğinde akşam yemeğiyle devam edildi.
TÜRK HAVA YOLLARI 50 SENEDİR ROMA’DA...
TURKISH AIRLINES MARKS 50 YEARS IN ROME
Türk Hava Yolları, Roma seferlerinin 50. yılını Roma’da düzenlenen bir gala yemeği ile kutladı. Üst düzey katılımın gerçekleştiği gecede Klasik Türk Müziği eserleri eşliğinde, geceye özel hazırlanan 50. yıl pastası kesildi. Geceye, THY Genel Müdür Yardımcısı Orhan Sivrikaya ve THY Yönetim Kurulu Üyesi ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi de katıldı. Türk Hava Yolları, Roma’ya ilk seferini 1959 yılında gerçekleştirmişti. Daha sonra 1972’de, Milano’ya ve 31 Mart 2006 tarihinde ise Venedik’e THY seferleri başladı. 2009 yılında yaklaşık 450 bin yolcu taşınan İtalya-Türkiye seferleri haftada 84 sefer olarak devam ediyor. 1 Mart 2010 tarihinden itibaren ise her gün icra edilecek Bologna seferleri ile bu sayının 98’e yükseltilmesi planlanıyor.
Turkish Airlines celebrated the 50th anniversary of its flights to Rome with a gala dinner for many high-level guests. A 50th birthday cake was baked specially for the occasion, which was accompanied by Turkish classical music. Present at the evening were Turkish Airlines’ Vice-President Orhan Sivrikaya, and Turkish Airlines’ Board Member and President of the Turkish Exporters Association (TİM) Mehmet Büyükekşi. Turkish Airlines made its first flight to Rome in 1959. Later if introduced flights to Milan 1972 and to Venice on March 31, 2006. Carrying around 450 passengers in 2009, the Italy-Turkey flights are continuing at 84 per week. This is slated to rise to 98 on March 1 with the addition of daily flights to Bologna.
A
|
TURKISH AIRLINES’ FAREWELL TO 2009 PARTY IN BUDAPEST
†
Turkish Airlines held a ‘farewell to 2009’ party for 150 invited guests in Budapest on December 15. In addition to the presidents of Hungary’s leading travel agencies and their wives, representatives of other firms the airline works with were among the guests at the party, which was also attended by Turkey’s Ambassador to Hungary, Oya Tuzcuoğlu. Placing special emphasis on the 2009 global economic crisis and its many effects in his opening talk, Turkish Airlines’ Budapest Manager Levend Arısoy called on the agencies and business community to work together in 2010. The surprise of the evening was a 45-minute live routine by Hungary’s celebrated stand-up comedian, Fabry Sandor. Dinner followed, by live piano music.
A
Rome
144 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
thy_haber.indd 6
12/26/09 1:20 PM
Barcelona futbol kulübünü Abu Dabi’de düzenlenen FIFA Dünya Kulüpler Kupası’na THY taşıdı. Turkish Airlines has transported FC Barcelona to the FIFA Club World Cup which was organized in Abu Dhabi.
TÜRK HAVA YOLLARI, BARCELONA’NIN YENİ SPONSORU
r
Dünya havacılık sektöründe her yıl yolcu sayısını ve kalitesini artıran, Avrupa’nın en genç filosuna sahip, en hızlı büyüyen şirketi Türk Hava Yolları, dünyanın en önemli futbol takımlarından İspanya’nın Barcelona kulübünün üç yıl süre ile resmi sponsoru oldu. Barcelona, geçtiğimiz sezon altı kupa alarak bir rekora imza atmıştı. Ocak içi ayı içinde Barselona’nın efsanevi stadı Camp Nou’da düzenlenecek resmi seremoni ile birlikte Türk Hava Yolları, tüm dünyada konuyla ilgili reklam ve iletişim çalışmaları başlayacak. Bu resmi sponsorlukla birlikte FC Barcelona kulübü, uluslararası turnuvalara THY güveni ve konforu ile uçacak.
THY’YE TURİZM OSKARI
©
92 ülkeden 20 bini aşkın turizm profesyonelinin üye olduğu ve alanında en büyük sivil toplum örgütü kabul edilen Skal International’ın düzenlediği -‘Turizm Oskarları’ olarak da bilinen- ‘SKALİTE Turizmde Kalite Ödülleri’nin 12.si, 7 Aralık’ta İstanbul’da, Çırağan Palace Hotel Kempinski’de düzenlenen organizasyon ile sahiplerini buldu. ‘Turizm Taşımacılığı’ dalında ‘Havayolu’ kategorisinde THY ‘Turizmde Kalite’ ödülüne layık görüldü. Ödülü Türk Hava Yolları adına İş Geliştirme ve Anlaşmalar Başkanı Haşmet Gökırmak aldı.
thy_haber.indd 7
TURKISH AIRLINES IS THE NEW SPONSOR FOR BARCELONA
r
The fastest growing airline company which takes the frontline as having the youngest fleet in Europe as well as being an airline that increases its number of passenger and quality, Turkish Airlines has become formal sponsor of the world-famous football club for the next three years. Barcelona had broken a record last season by receiving six cups. Along with the formal ceremony which will be taking place at the legendary stadium of Barcelona Camp Nou in January, Turkish Airlines will also start to undertake work in the areas of advertising and communications with regard to the subject. Due to this formal sponsorship the FC Barcelona club will be flying to international tournaments with the safety and comfort of Turkish Airlines.
TURKISH AIRLINES RECEIVES ‘ACADEMY AWARD’ IN TOURISM
©
The 12th ‘Skalite Quality in Tourism Awards’ (known as the ‘Tourism Oscars’), organized by the largest NGO in the field of tourism, Skal International, which has over 20 thousand members consisting of tourism professionals from 92 countries ,were presented to recipients on December 7 in Istanbul at the Çırağan Palace Hotel Kempinski. Turkish Airlines received the ‘Turkish Airlines Quality in Tourism’ award in the ‘Airline’ category in general Tourism Transportation league. Haşmet Gökırmak, Senior Vice President of Business Development and Agreements, accepted the award on behalf of Turkish Airlines..
12/26/09 1:21 PM
INFO 150
En güncel bilgi ve haberler THY AVOD sisteminde Get updates and latest news on the Turkish Airlines AVOD system.
151
‘The Code’ filminde Morgan Freeman ve Antonio Banderas başrollerde.
159
Morgan Freeman and Antonio Banderas share the lead in ‘The Code’.
thy.com’a kısa bir ziyaretle hayat artık daha kolay! Life is easier now with a short visit to thy.com.
Yıldızlar Geçidi Tablosu sayfa 149
Star Parade Schedule page 149
ÖNCE BULMACAYI BULUN, SONRA BULMACALARI Bulmaca ekimizi koltuk gözünde bulamadıysanız ayda iki kez yenilenen ve sekiz sayfaya çıkan ekimizi kabin görevlisinden isteyiniz.
PUZZLES: FIND THEM TO SOLVE THEM If you couldn’t spot our puzzle supplement in your seat pocket, please request our puzzle booklet from the cabin crew. The supplement has reached eight pages in length and is renewed twice a month.
2010 JANUARY | OCAK | SKYLIFE 147
163_192skyinfo_SL1109.indd 147
12/26/09 11:39 AM
ÖNE ÇIKANLAR UP FRONT
DURDURUN ZAMANI İNECEK VAR
Şimdiki halinizin, geçmiş zamanınızı ziyaret edip durması ya da gelecekteki sizin şimdinize haberler uçurması… Audrey Niffenegger’ın aynı adlı bilimkurgu romanından beyazperdeye uyarlanan ‘Zaman Yolcusunun Karısı’nın olayı işte tam bu. Kahramanımız Henry, geçmiş ve gelecek arasında gidip gelen biri. Zaman yolcusu Henry’yi Eric Bana, eşi Clare’i ise ‘Not Defteri’nden hatırlayacağınız Rachel McAdams oynuyor. Robert Schwentke’nin yönettiği ‘Zaman Yolcusunun Karısı’, vizyonla aynı anda THY ekranlarında..
STOP THE CLOCK
Imagine your current self constantly visiting your future self, or receiving news from what lies ahead while you are still in the ‘now’… Adapted from Audrey Niffenegger’s science fiction novel of the same name, ‘The Time Traveler’s Wife’ is all about visitation across boundaries. Our main character Henry, played by Eric Bana, is able to travel between the past and the future. His wife Clare is portrayed by Rachel McAdams of ‘The Notebook’ fame. Directed by Robert Schwentke, ‘The Time Traveler’s Wife’ will be on Turkish Airlines screens at the same time as its cinema release.
İPUCU: BAGAJINIZ SİZE YÜK OLMASIN... Serbest bagaj taşıma hakkınızın uçuş ve bilete göre nasıl değiştiğini duymuş muydunuz? Peki ya kabin içi bagajınızın ebatları ve ağırlığı ne olmalı? Bagajınızın başına bir şey gelirse thy.com’dan takip edebileceğinizi biliyor muydunuz? Bagajınızla ilgili tüm detaylar için lütfen sayfa 200’e bakınız.
TIP: DON’T LET YOUR LUGGAGE WEIGH ON YOU… Have you heard that the free luggage allowance differs according to your flight and ticket? How about the dimensions and weight of your cabin baggage? Did you know that you can follow your baggage in case of loss or damage? For full details on your luggage please refer to page 200.
24 saat / 7 gün www. tkcargo.com adresinden kargolarınızı takip edebilirsiniz. You may track your cargo any time 24/7 via www.tkcargo.com.
148 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
163_192skyinfo_SL1109.indd 148
12/26/09 11:39 AM
SİZİN İÇİN SEÇTİK: YILDIZLAR GEÇİDİ Yolcularımızın seyahatleri esnasında geçirdikleri vakitleri hem keyifli hem de dolu dolu yaşamaları için sunduğumuz hizmetlerden biri de müzik kanallarımız. Hemen her tür müzikten en güncel, en popüler müzisyenlere ve eserlere bu kanallardan ulaşmanız mümkün. Çok zengin müzik kanallarımız hakkında fikir vermek için size kısa bir tercih listesi hazırladık.
WE HAVE SELECTED FOR YOU: STAR PARADE Another service we offer our passengers, for them to enjoy their time to the fullest during their journey, are the music channels. With them you have access to almost any popular singer or track of any kind of music. To give you an idea about our well-stocked music channels, we have prepared a selection for you. CAZ JAZZ
TÜRK POP TURKISH POP
NEW AGE
Diana Krall Let’s Fall In Love
Kenan Doğulu Beyaz Yalan
Trincha Live From Heart
Stanley Clarke Quiet Aftternoon
Nazan Öncel Hatırına Sustum
Poe Haunted
Mindi Abair True Blue
Funda Arar Yak Gel
Blue Stone Dreamcatcher
Byron Woods Fly Away
Göksel Baksana Talihe
Vargo The Moment
Jaheim My Place
Manga Beni Benimle Bırak
Zero 7 Destiny
VEJETARYENLERE ÖZEL LEZZETLER
SPECIAL TASTES FOR VEGETARIANS
Zengin mönü seçkimiz içinde vejetaryenleri de unutmadık. Hiçbir hayvansal gıda içermeyen vejetaryen yemeklerimiz günlük üretimler ve bitkilerden elde edilen ürünler kullanılarak hazırlanıyor. Ayrıca özel yemek alternatiflerimiz içinde Jain alışkanlıklarına göre hazırlanan Vejetaryen Hindu yemeği de mevcut.
We also didn’t forget about our vegetarian guests among our rich menus. Vegetarian meals, containing no animal by products, are being prepared with fresh ingredients and all plant derived foods. Additionally,Vegeterian Jain meals which are prepared according to Jain customs,are also one of our special meal alternatives.
Türk Havayolları’ndaki özel yemek seçenekleri için sayfa 190’e bakınız
For more details about the special courses please refer to page 191.
Detaylı bilgi: sayfa 188 More info: page 188
HABERSİZ KALMAYIN
Uçuşlarımız hakkında en güncel bilgilere ulaşacağınız, o an bulunduğunuz rota, zaman dilimi gibi bilgilere de AVOD sisteminden ulaşabilirsiniz. Dünya haberleri saat başı güncellenerek sunulmaktadır.
Uçuşlarımızda son dönem filmlerden sevilen müziklere, yolculuğunuzu keyifli hale getirecek pek çok alternatif mevcut. In our flights there are lots of alternatives for you such as pleasurable blockbuster movies and the latest music hits.
GET THE LATEST NEWS You can reach all the flight information details from the AVOD system. World news is updated hourly.
2010 JANUARY | OCAK | SKYLIFE 149
163_192skyinfo_SL1109.indd 149
12/26/09 11:39 AM
ÖNE ÇIKANLAR UP FRONT FAHİR ATAKOĞLU ve ‘ISTANBUL IN BLUE’’
‘IF’ albümünü 2005 yılında çıkaran Fahir Atakoğlu, ‘İstanbul in Blue’ albümünü o sıralarda kurgulamaya başladı. IF’teki takıma Mike Stern, Wayne Krantz ve Bob Franceshini’yi ekleyen sanatçı, albümün kayıtlarını 3 günde tamamladı. Albümdeki 10 parçanın sonuncusu ‘İstanbul in Blue’nun bestesini ailesine duyduğu özlemi anlatmak için yazan Atakoğlu’nun yeni albümü ise yolda…
FAHİR ATAKOĞLU and ‘ISTANBUL IN BLUE’’ Fahir Atakoğlu launched his ‘IF’ album in 2005 but he had already started to work on his next album, ‘Istanbul in Blue.’ He added Mike Stern, Wayne Krantz and Bob Franceshini to his ‘IF’ team and they completed ‘Istanbul in Blue’ in three days. Atakoğlu expresses his yearning for his family in the last of these 10 songs, which have the same name as the album. And he has already started to work on his next album…
AVOD NEDİR?
WHAT IS AVOD?
Uzun menzilli uçaklarımızda, kabin içi eğlenceye yönelik AVOD (Audio Video On Demand) dijital sistemi kullanılmaktadır. AVOD sisteminde yer alan programlar üç ana başlık altındadır:
The digital AVOD (Audio Video On Demand) in-cabin entertainment system is in use on long haul routes served by our extended range aircrafts. Programs of the AVOD system fall into three categories:
BİLGİ Filo • Kargo • Türk HavaYolları Özel Yolcu Programı • Destinasyon Rehberi • Türkiye Bilgi Rehberi • Havaalanı Haritası • Uçuş Haritası • Uydu, Küre, Gündüz|gece, Gece, Uçuş Rotası, Pilot Görüşü, Zaman Dilimi, Uçuş Bilgisi gibi farklı seçeneklerle görüntülemeyi sağlayan dünya haritası • Uçuş Kamerası: Uçağın önünde ve altındaki iki kamera ile tüm yolcularımız iniş ve kalkışı izleyebilmektedir. • Bağlantılı Seferler Kanalı: Yolcularımız şimdilik sadece İstanbul istasyonundan devam edecekleri bağlantılı seferlerine ilişkin kapı, sefer saati, rötar vs bilgilerini bu kanaldan öğrenebileceklerdir.
EĞLENCE Film kanalı • Kısa program kanalı (dizi, belgesel, çizgi film) • Müzik (250 CD’lik albüm + radyo kanalları) • Oyun Kanalı (Bireysel ya da çoklu oyunculu) • Çocuk Kanalı • Sesli Kitap Kanalı.
İLETİŞİM Kısa mesaj|elektronik posta gönderme|alma • Her bir kısa mesaj ve|veya elektronik posta 1.60 USD ile ücretlendirilir. • Geçerli olan bir kredi kartınızı telefonun yan yüzünden geçirip okutarak kısa mesaj|elektronik posta gönderebilir ya da alabilirsiniz. • İniş esnasında teknik sebepler nedeniyle gönderilemeyen mesaj için ücret alınmayacaktır. • Kısa mesajınızı veya Elektronik postanızı gönderilen adrese ulaştırma garantisi verilememektedir. • On Line Haber Yayını • Ekonomi, Magazin, finans, hava durumu vs. içerikli dünya haberleri text halinde yolcularımıza sunulur. • Hava durumu haberleri 4 saatte bir, diğer haberler saat başı yenilenir.
INFORMATION Fleet • Cargo • Turkish Airlines’ Frequent Flyer Program v Destinations Guide • Informative Guide to Turkey • Map • Flight Map • Advanced Ixplore: World Map can be followed in Globe, Satellite, Day|Night, Night, Fllow Plane, Pilot’s view, Time Zone, Flight Info view alternatives. All maps can be zoomed. • Flight Camera: All passengers can watch take off and landing on two cameras mounted in the front and back of the plane. • Connecting to Gate: Passengers can follow their connecting flights’ time, gate number, delay info etc. from this channel, at the moment just from Istanbul Airport.
ENTERTAINMENT Film channel • Short films channel (series, documentaries and cartoons) • Music (a 250CD album + radio stations) • Game Channel (for single or multiple players) • Children’s Channel • Audio Books.
COMMUNICATION Send and receive SMS|email • Each SMS and|or E-mail fee is 1.60 USD • All our passengers are able to send and receive SMS and E-mail by swiping a valid credit card to the system and approve charging amount of 1.60 USD both for to send and receive. • You will not be charged for unsent messages. • We cannot guarantee delivery of email and sms messages. • Live Text News • World news such as Economy, Financial, Magazine, Weather etc. are presented in Live Text News Channel • Weather news are renewed in every 4 hours, the other news are renewed every hour.
150 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
163_192skyinfo_SL1109.indd 150
12/26/09 11:39 AM
FİLM MOVIE HARDWIRED
Oyuncular | Cast Cuba Gooding Jr, .Val Kilmer, Michael Ironside Yönetmen | Director: Ernie Barbarash Anti ütopik bir gelecekte, bir araba kazasından geriye sağ kalan tek kişinin beynine deneysel bir implant takılır. Bu yonga sayesinde adam hayatta kalsa da, belleğini yitirmiştir ve gerçek hayata gömülü reklamlar görmeye başlar.
THE ANSWERMAN
Oyuncular | Cast Jeff Daniels, Lauren Graham, Lou Taylor Pucci Yönetmen | Director: John Hindman
In a dystopian future, the sole survivor of a car accident is fitted with an experimental brain implant. Although the chip keeps him alive, it comes with a price: his memory is gone and he sees embedded advertising in real life.
Arlen Faber, bir neslin manevi yaşantısını etkileyen “Ben ve Tanrı” kitabının yazarıdır. Arlen’in yaşamı, yalnız bir anne olan Elizabeth ve hayatın anlamını arayan genç Kris ile kesişir, ikisi de yanıtları Arlen’den öğrenmek ister. Arlen Faber is the author of “Me and God”, a book that has redefined spirituality for a whole generation. Arlen’s life collides with Elizabeth, a single mum, and Kris, a young man searching for meaning, who both hope that Arlen has the answers.
THE CODE
RAB NE BANA DI JOJI
Oyuncular | Cast Shahrukh Khan, Anushka Sharma, Vinay Pathak, Shonali Nagrani Yönetmen | Director: Aditya Chopra İyi kalpli, dürüst bir adam olan Surinder Sahni, tam zıddı olan bir kadınla, gösterişli ve hayat dolu Taani ile karşılaşır. Bunun ardından kahkaha, gözyaşları ve bolca aşkla dolu bir yolculuk başlar.
Oyuncular | Cast Morgan Freeman, Antonio Banderas, Radha Mitchell, Robert Forster Yönetmen | Director: Mimi Leder New York’da geçen bu filmde, son bir iş yapıp Rus mafyasına borcunu ödemek isteyen usta bir hırsız, hiç kimsenin giremeyeceği bir yerde korunan iki meşhur Fabergé yumurtasını çalmak için ünlü bir hırsızın yardımını ister. Set in New York City, a master thief recruits a notorious crook to help him steal two famous Fabergé eggs from an impenetrable vault, in an effort to pull off one final job and repay his debt to the Russian mob.
Surinder Sahni, a kind-hearted, honest man, meets his total opposite and finds love in the flamboyant, vivacious Taani. What follows is a journey filled with laughter, tears and a lot of love.
163_192skyinfo_SL1109.indd 151
12/26/09 11:39 AM
Okyanus aşırı ve Avrupa seferlerimizde yolcularımıza sunulan Video Gösterim programlarımız uçak tipine ve uçuş süresine bağlı olarak değişmektedir.
FİLM MOVIE
THE PROPOSAL
Oyuncular | Cast Sandra Bullock, Ryan Reynolds, Malin Akerman Yönetmen | Director: Anne Fletcher New York’da editörlük yapan Margaret, Kanada’ya sınır dışı edilme tehlikesiyle karşılaşır. Margaret hemen asistanı Andrew ile nişanlı olduğunu açıklar. Ancak elinde fazla iş olan asistanı, bunu kabul etmek için bir koşul ileri sürer. Margaret is an editor in New York who faces deportation to Canada. She quickly declares that she’s engaged to her over-burdened assistant Andrew, who agrees to go along with this under one condition.
DONDURMAM GAYMAK
Oyuncular | Cast: Turan Özdemir Yönetmen | Director: Yüksel Aksu
Dondurma satıcısı Ali, büyük dondurma markalarıyla rekabet etmek için yeni sarı motosikletiyle köyünde dondurmalarını pazarlamaktadır. Motosikleti çalındığı zaman büyük dondurma üreticisi firmaları suçlar. Ice cream salesman Ali tries to survive the competition from the big ice cream brands, by promoting his ice cream in his village, using his new yellow motorbike. But, when his motorbike is stolen, he accuses the big ice cream brands.
MY SISTER’S KEEPER
Oyuncular | Cast Cameron Diaz, Alex Baldwin, Jason Patric Yönetmen | Director: Nick Cassavetes Sara ile Brian’ın kızı Kate lösemi olunca onu kurtarmak için bir çocuk daha yaparlar. Ama Anna büyüyüp 11 yaşına gelince, vücuduyla ilgili kararlarda söz sahibi olmak için anne babasına dava açar ve Kate’in yaşamı tehlikeye girer. When Sara and Brian Fitzgerald learn that their daughter, Kate, has leukemia, they conceive Anna to help save her. But when Anna, now 11, sues her parents for medical emancipation, Kate’s survival is left to fate.
ICE AGE 3 Oyuncular | Cast: Ray Romano, John Leguziamo, Denis Leary Yönetmen | Director: Carlos Saldanha Ünlü ‘Ice Age’ ve ‘Ice Age: The Meltdown’ filmlerinin kahramanları tekrar aramızda, bu sefer inanılmaz bir maceraya atılıyor. Kahramanlarımız buzların altında, dinazorların yaşadığı gizli bir dünyayı keşfediyor. The sub-zero heroes from the worldwide blockbusters ‘Ice Age’ and ‘Ice Age: The Meltdown’ are back, with an incredible adventure. This time, they are beneath the ice, discovering a world of dinosaurs.
152 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
163_192skyinfo_SL1109.indd 152
12/26/09 11:39 AM
The video programs available to passengers on our European and trans-Atlantic flights vary with the type of aircraft and length of the flight.
OYE LUCKY! LUCKY OYE! Oyuncular | Cast: Abhay Deol, Paresh Rawal, Neetu Chandra, Archana Puran Singh Yönetmen | Director: Dibakar Banerjee Konusu Delhi’de geçen bu filmde, orta sınıf bir ailede büyüyen bir erkek çoçuğun hırsızlığa giden hayat öyküsü ele alınıyor. Lucky’nin ergenlik yılları, babasıyla ilişkisi ve arkadaşları anlatılıyor. ‘Oye Lucky! Lucky Oye!’, set in Delhi, traces Lucky’s journey from a middle class boy to a thief. Following his teenage years, his relationship with his father, his first crush and his friends.
THE TIME TRAVELER’S WIFE
MUTLULUK
Oyuncular | Cast: Talat Bulut, Özgü Namal, Murat Han Yönetmen | Director: Abdullah Oğuz
Oyuncular | Cast: Rachel Mc Adams, Eric Bana, Arliss Howard Yönetmen | Director: Robert Schwentke
Meryem baygın bulunur. Ailesi, bekaretinin bozulmasına Meryem’in razı olduğuna inanır ve onu öldürmeye karar verir. Bu görevi akrabası Cemal’e verirler. Bu arada Prof. İrfan Kurudal İstanbul’daki hayatını terk eder.
Clare, Henry ile birlikte olmalarının kaderleri olduğuna inanmaktadır. Ancak ne zaman ayrılacaklarını bilemez, çünkü Henry genetik bozukluğu nedeniyle zaman içerisinde devamlı ileriye ve geriye yolculuk yapmaktadır.
Meryem is found unconscious. Her family believe that she has willingly had her chastity corrupted, and so decide to kill her. The task is given to her relative Cemal. Meanwhile, Professor Irfan Kurudal leaves his life in İstanbul.
DEVRİM ARABALARI
Oyuncular | Cast Taner Birsel, Halit Ergenç, Haluk Bilginer Yönetmen | Director: Tolga Örnek
Clare believes she and Henry are destined to be together. But she never knows when they will be separated as Henry is cursed with a genetic anomaly that causes him to live life on a shifting timeline, skipping back and forth.
1961 yılında Türkiye kendi arabalarını üretememektedir. Ama Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, yerli üretim iki otomobilin yapılmasını emredince, herkes çalışmaya başlar. Ellerinde yalnızca 130 günleri vardır. In the year 1961, Turkey was unable to produce its own cars. But when the president, Cemal Gürsel, demands the nation to build 2 domestic cars, without any hesitation they immediately start work. However, they only have 130 days.
2010 JANUARY | OCAK | SKYLIFE 153
163_192skyinfo_SL1109.indd 153
12/26/09 11:39 AM
Uzmanlar göre Mozart’ın müziği, akneden Alzheimer’a pek çok hastalığın tedavisinde etkili.
MÜZİK MUSIC KLASİK MÜZİK CLASSICAL MUSIC
POP HITLINE
Craig Armstrong Weather Storm • Tchaikovsky Piano Concerto No1 In B Flat Minor • Elgar Nimrod • Tschaikovsky Dance of The Reed Flutes • Alexander Borodin Sring Quartet No2 In D Major Notturno Andante • Ludwig Van Beethoven Piano Sonata No8 in C minor • Gabriel Faure Pavane (Arr. Craig Leon) • Samuel Barber Adagio For Strings • Johann Pachelbel Canon In D • Giuseppe Verdi La Donna E Mobile (Rigoletto) • Antonio Vivaldi Concerto ‘L’estate’, RV 315 - III- Presto • Frédéric Chopin Piano Concerto No1 In E Minor • Michael Nyman The Heart Asks Pleasure First • Johann Sebastian Bach Air ‘On The G String’ • Johannes Brahms Waltz No. 15 In A Flat • Gustav Mahler Symphony No. 5 In C Sharp Minor - IV. Adagietto • Sergei Rachmaninow Piano Concerto No. 2 In C Minor (Opening) • Wolfgang Amadeus Mozart Lacrimosa (Requiem In D Minor K626) • Johann Strauss On The Beautiful Blue Danube • Stanley Myers Cavatina • Craig Armstrong Balcony Scene • Wolfgang Amadeus Mozart Piano Concerto No21 in C • Vaughan Williams Greensleeves • Johann Sebastian Bach Goldberg Variations
CAZ JAZZ Earl Klugh Sleepyhead • Herbie Hancock Solitude • Diana Krall Lets Fall In Love • Ramsey Lewis Sun Goddess • Weather Report A Remark You Made • Stanley Clarke Quiet Afternoon • The Sax Pack Fallin For You • Rick Braun Shining Star • Peter White Dreamwalk (with Phil Kenzie on Alto Sax) • Mindi Abair True Blue • Marion Meadows Suede • Byron Woods Fly Away • Brian Simpson It’s All Good • Dave Koz Faces of The Heart • Chuck Loeb Tropical • Jaheim My Place • Kenny G Silhouette • Stan Getz
& João Gilberto Ft. A. Carlos Jobim Desafinado • Luis Armstrong What A Wonderful World
Black Eyed Peas Boom Boom Pow • Beyonce Halo • Jamie Foxx Blame It (On The Alcohol) ft. T-Pain • Jordin Sparks Battlefield • Kid Cudi Day ‘N’ Nite • Shinedown Second Chance • Sean Kingston Fire Burning • Adam Lambert Mad World • Keri Hilson Knock You Down • Keith Urban Kiss A Girl • Black Eyed Peas I Gotta Feeling • Kris Allen No Boundaries • Lady Gaga Love Game • Souljah Boy Kiss Me Thru The Phone • Kelly Clarkson I Do Not Hook Up • T.I ft Justin Timberlake Dead and Gone • Kristina Debarge Goodbye • David Cook Permanent • Pink Please Don’t Leave Me • Charice Note to God • Nickelback If Today Was Your Last Day • Lady Antebellum I Run To You • Taylor Swift You Belong With Me
HAFİF MÜZİK EASY LISTENING
Berlin Take My Breath Away • Roxette Listen To Your Heart • Brian Ferry & Roxy Music Jealous Guy • Fleetwood Mac Seven Wonders • Crowded House Don’t Dream It’s Over • Duran Duran Ordinary World • Frankie Goes To Hollywood The Power Of Love • George Michael with Aretha Franklin I Knew You Were Waiting (For Me) • Phil Collins Separate Lives • Hall and Oates She’s Gone • Whitesnake Is This Love • Carly Simon & Michael McDonald You Belong To Me • Foreigner I Want To Know What Love Is • The Corrs What Can I Do • George Michael A Different Corner • Nazareth Love Hurts • Extreme More than Words • Joe Cocker & Jennifer Warnes Up Where We Belong • Sinead O’Connor Nothing Compares To You • Firehouse Love Of A Lifetime
NEW AGE
Amethystium
Arcus • Emiliana Torrini Unemployed In Summertime • Paul Schwarz Veni Redemptor Gentium • Trincha Live From Heart • Achillea Amor (Parte I) • 3rd Force Echoes of a Dream • B-Tribe Sensual • Poe Haunted • Jens Gad Navajo • Blue Stone Dreamcatcher • Cantoma Essarai • Agron Love My Soul • Diane Arkenstone Under The Blue Sky • Kevin Wood Honoring Tradition • Vargo The Moment • Narsilion Faraway • Medwyn Goodall The Willow • Zero 7 Destiny
Avustralya kökenli country muzik sanatçısı Keith Urban, şu sıralar önümüzdeki aylarda çıkacağı küçük dünya turnesine hazırlanıyor. Sanatçı 16 Nisan’da Floransa, 24 Nisan’da California, 29 Mayıs’ta Lousiana’da olacak.. New Zealand-born Australian country music singer Keith Urban is getting ready to take off on a short world tour in the months ahead. The singer will appear in Florence on April 16, California on April 24, Louisiana on May 29. .
Müzik programları okyanus aşırı seferlerimiz ile uçuş süresine bağlı olarak Avrupa seferlerimizde müzik sistemine sahip uçak tiplerinde dinlenebilmektedir. Music program can be listened to on long distance flights and Europe flights depending on the flight duration with the aircrafts equipped with music system.
154 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
163_192skyinfo_SL1109.indd 154
12/26/09 11:39 AM
According to the experts, the music of Mozart is effective in treating a raft of diseases from acne to Alzheimer’s.
UÇAK TİPİNE GÖRE MÜZİK KANALLARI MUSIC CHANNELS BY CRAFT TYPE A340
FEATURED TURKISH ARTIST FEATURED TURKISH ARTIST A330
A320|21
B737-800
Caz Jazz Hafif Müzik Easy Listening Pop Hitline Klasik Classical New Age Türkçe Pop Turkish Pop Ayın Sanatçısı Featured Artist (Tr) Türk Halk + Sanat Traditional + Classical Turkish Uçağa giriş Boarding
TÜRK SANAT MÜZİĞİ + HALK MÜZİĞİ TRADITIONAL + CLASSICAL TURKISH Zeki Müren İmkânsız • Muazzez Ersoy Gözlerimden Yüzün • Yılmaz Morgül Köprüler Yaptırdım • Hülya Sözer Mihrabım Diyerek • Umut Akyürek Artık Yeşerecek Bir Dalım Yok • Zekai Tunca Eski Dostlar • Emel Sayın Bülbülün Çilesi • Muazzez Abacı Yaşımı Sormayın • Necmettin Yıldırım Nasıl Geçti Habersiz • Mediha Demirkıran Seninle Bir Sonbahar • Emel Sayın Duydum ki Unutmuşsun • Hüner Coşkuner Seni Ben Ellerin Olsun • Cengiz Kurtoğlu Tara Saçını Tara • Şükriye Tutkun Pencereden Kar Geliyor • Orhan Hakalmaz Aslım Paktır • Arzu Oy Sevdiğim • Kıvırcık Ali Bir Selam Sal • Elif Yıldız Kalenin Bedenleri • Onur Akın 33 Kurşun • İlkay Akkaya Ordunun Dereleri • Kubat Sen Gülersen • Şevval Sam Dertliyim Kederliyim • Aydın Öztürk Bela Çiçeğim
• Notalar Savaşınca (Kıbrıs Belgeselinden) • Sarı Zeybek • Yeşilada (Kıbrıs Belgeseli) • Zaman İçinde • Fahir Atakoğlu 2 Sultan • Uzaklara • Beyoğlu • Geçiniz • As One As One • Hayat • Sonbahar About Autumn • La Luna As One As One World Lounge Mix • One Onun için • Beyza’nın Kadınları Soundtrack Beyza’nın Kadınları • İz Geze Geze • Gözyaşı • İstanbul (Sertab Erener) • İlk Aşk • Ağır Roman Bale Suiti 2 • Istanbul In Blue Istanbul In Blue
BATI YAKASI
TÜRK POP MÜZİĞİ TURKISH POP Nalan Yaralıyım • Özgün Zilli • Ajda Pekkan Resim • Murat Boz Özledim • Gülben Ergen Giden Günlerim Oldu • Kenan Doğulu Beyaz Yalan • Niran Ünsal Sen Nasıl Delikanlısın • Serdar Ortaç Hadi Çal • Nazan Öncel Hatırına Sustum • Yalın Ah Be Kardeşim • Funda Arar Yak Gel • Gökhan Tepe Çok Özlüyorum • Sıla İnşallah • Batı Yakası 4 Gün Önce • Göksel Baksana Talihe • Manga Beni Benimle Bırak • Ziynet Sali Beş Çayı • Meyra Karar Bize Ait • Müslüm Gürses Tutamıyorum Zamanı • Gülben Ergen Söz • Teoman Çoban Yıldızı • Ebru Yaşar İçime Çeke Çeke
163_192skyinfo_SL1109.indd 155
Fahir Atakoğlu 1 12 • Demirkırat (Jenerik) • Deniz • Mavi
Türkiye’nin genç gruplarından Batı Yakası’nın temelleri, 2003’te iki arkadaş Ergün ve Korhan’ın ellerine gitarı almasıyla atıldı. O zamanlar okulun bazı etkinliklerinde ve küçük kafelerde çalıyorlardı. Rock grubu kurmaya karar verdiklerinde biri, Ergün, mecburen davula geçti. Lise arkadaşları İlkay (elektrogitar) ve Tolga’yı (basgitar) da yanlarına alarak isimlerinin baş harflerinden oluşan E.T.K.İ.’yi kurdular. Çanakkale, Türkiye’nin en batısında olduğundan oy birliğiyle ‘Batı Yakası’ isminde karar kılan grup; 2008’de bir müzik yarışmasına katıldı ve birinci oldu. İlk albümlerini geçtiğimiz Mayıs ayında grubun ismiyle çıkaran Batı Yakası, o konser senin bu konser benim gezmeye devam ediyor.
One of Turkey’s up-and-coming young rock groups, Batı Yakası (West Side) got its start when two friends, Ergün and Korhan, got their hands on guitars back in 2003. Playing at school events and in small cafes, they eventually formed their own group, which meant Ergün had to take up percussion. Adding high school buddies İlkay (electroguitar) and Tolga (bass guitar) to the group, they formed E.T.K.İ (IMPACT), using the first initials of their first names. The group, which voted unanimously to take the name ‘West Side’ since Çanakkale is Turkey’s westernmost point, entered a music contest in 2008 and won. Bringing out their first album last May under the same name as the group, West Side, they continue to give concerts all over the place.
12/26/09 11:39 AM
YEMEK FOOD ÖZEL YEMEK SERVİSİ
UNUTMAYIN!
Yapılan araştırmalar, özel yemek servisinin yolcularımızın bireysel ihtiyaçlarını karşılamak anlamında son derece önemli olduğunu kanıtlamaktadır. Türk Hava Yolları A.O. yüksek kalite standartlarında üretilen özel yemek servisi ile; yolcularımıza uçaklarımızda özel misafir konumunda olduklarını hissettirmenin yanı sıra, yolculuklarının uzun süre hatırlanabilecek güzel hatıralarla dolu olmasını da amaçlamaktadır.
DBML ( DİABETİK YEMEK) Kan şekeri düzeyini belli bir seviyede tutmak zorunda olan yolcularımız için hazırlanan yemek tipidir.
yemek tipidir. Türk Hava Yolları’nın uçuşlarında sunulan tüm yemek çeşitleri MOML (Müslüman Yemeği) kuralları kapsamındadır.
• Özel Yemek talepleri uçuş rezervasyonu sırasında veya uçuştan en az 24 saat öncesinde yapılmalıdır.
FPML (MEYVE ÇEŞİTLERİNDEN
• Gıdalara karşı herhangi bir alerjik durumu olan yolcularımızdan, özel yemek siparişleri sırasında doktor raporu ile birlikte bu konunun iletilmesi talep edilmektedir.
GFML (GLUTENSİZ YEMEK) Tahıl proteinine alerjik olan yolcularımız için sunulmakta olan; buğday, arpa, yulaf ve çavdar gibi ürünlerin kesinlikle kullanılmadığı yemek tipidir.
NLML (AZ LAKTOZLU YEMEK) Süt proteinine alerjisi olan yolcularımız tarafından tercih edilen bu özel yemekte, süt ve süt ürünleri kullanılmamaktadır.
IATA üyesi olan tüm havayolları, kuruluşun belirlemiş olduğu tiplerde özel yemekleri uçaklarında sunmaktadır.
• İç hat seferlerimizde özel yemek servisi bulunmamaktadır.
• Türk Hava Yolları’nın uçuşlarında sunulan tüm yemek çeşitleri MOML (Müslüman Yemeği) kuralları kapsamındadır. AVML
(HİNT TİPİ VEJETARYEN YEMEK)
Hayvansal protein içermeyen Asya/ Hint tipi baharatlı vejeteryan yemek çeşididir. BBML (BEBEK YEMEĞI) Hazır kavanoz bebek mamaları istek üzerine uçaklarımızda sunulmaktadır. Mamalar meyveli ve sebzeli olarak 2 çeşittir. Ailelerin yanlarında kendi mamalarını getirmeleri halinde uçuş ekibimiz hazırlaması konusunda yardımcı olabilecektir.
OLUŞAN YEMEK)
Meyve çeşitlerinden oluşan yemek tipidir.
HNML (HİNT YEMEĞİ) İçeriğinde sığır eti ve yumurta kullanılmayan Hint tipi vejeteryan yemek. (Tüm Hindistan seferlerimizde YC için sunulan sıcak yemek seçenekleri arasında Hint yemeği seçeneğimiz de özel yemek siparişi verilmeksizin uçaklarımızda sunulmaktadır.) KSML (KOSHER YEMEĞİ) Tamamıyla Musevi beslenme kural ve inançları doğrultusunda hazırlanarak sunulan yemek tipleridir. LCML (DÜŞÜK KALORİLİ YEMEK) Düşük yağlı, yüksek proteinli ve şeker içeriği bakımından düşük seviyede olan yiyecekler ile hazırlanan yemek tipidir.
BLML (SİNDİRİMİ KOLAY YEMEK) Bu yemek tipi sindirim sistemi ve çiğneme problemi olan yolcularımız içindir.
LFML (AZ YAĞLI YEMEK) Hayvansal yağlar bakımından zayıf, kızartma ve yumurta içermeyen yemek tipidir.
CHML (CHILD MEAL / ÇOCUK YEMEĞİ) Görsel olarak eğlenceli bir tabak dizayn ve sunumu ile çocuklara hitap edebilecek ürünler ile hazırlanan yemek tipidir. 02-12 yaş arası çoçuk yolcularımız için önerilmektedir.
LSML (AZ TUZLU YEMEK) Minimum düzeyde sodyum/tuz içeren yemek tipidir. MOML (MÜSLÜMAN YEMEĞİ) İçeriğinde domuz ve/veya domuz ürünleri bulunmayan, üretim aşamalarında alkol kullanılmayan
RVML (ÇİĞ SEBZE/MEYVE YEMEĞİ) Çiğ sebze ve meyvelerden oluşan yemek tipidir. SFML(DENİZ ÜRÜNLERİI YEMEĞİ) Deniz ürünleri içeren yemek tipidir. VGML (KOYU KURALLARA BAĞLI VEJETARYEN YEMEK)
Koyu kurallara bağlı, süt ürünleri de içermeyen vejeteryen yemek tipidir. VJML (JAIN (VEJETARYEN HİNDU) YEMEĞİ)
‘Jain’ alışkanlıklarına göre hazırlanan Vejetaryen Hindu yemek tipidir. VLML (YUMURTA VE SÜT ÜRÜNÜ KULLANILABİLEN VEJETARYEN YEMEK)
Et, balık, deniz ürünleri içermemektedir. İçeriğinde süt, tereyağ, peynir vs. ürünler kullanılabilen yemek tipidir. VOML (SEBZE VE MEYVELER İLE
HAZIRLANAN VEJETARYEN YEMEK)
Sebze ve meyveler ile hazırlanan vejetaryen yemek tipidir. SPML (ÖZEL YEMEK (KUTLAMA PASTASI))
Doğum günleri, yıldönümleri gibi özel günler için sunulan kutlama pastasıdır.
Fotoğraflarda gözüken menü içeriklerindeki ürünler mevsimlere, uçulan hatlara ve kalkış saatlerine göre değişebilmektedir.
DBML (DIABETIC MEAL)
GFML (GLUTEN FREE MEAL)
CHML (CHILD MEAL)
156 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2009
163_192skyinfo_SL1109.indd 156
12/26/09 11:40 AM
SPECIAL MEAL SERVICE
Recent polls carried out show that meeting special meal requirements is of the utmost importance for customer satisfaction. By presenting special meals with the highest degree of quality and consistency, Turkish Airlines aims not only to make you feel like a special guest on our airplanes, but also to make your traveling experience with us a memorable one. IATA member airlines supply the special meal types that are defined according to IATA SPML guidelines.
DON’T FORGET!
• There is no special meal
DBML (DIABETIC MEAL) For those who need to manage their blood sugar levels.
• Special meal requests have
FPML (FRUIT PLATTER MEAL)
service on our domestic flights.
to be done during your reservation to a flight or at least 24 hours in advance of your flight.
• Please advise if you have any allergies, like nut allergy etc., with a doctor’s report.
• All the meals served in Turkish Airlines can be determined as MOML (Muslim Meal).
AVML (VEGETARIAN HINDU / ASIATIC MEAL )
Spicy vegetarian combinations with limited use of dairy products. BBML (BABY MEAL ) Two types (with fruit and vegetable) of glass jar baby food will be available on request. If parents bring their own, our cabin crew would help for preparation. BLML (BLAND MEAL) For those with digestive tract, gut disorders or chewing problems. CHML (CHILD MEAL)
Contains a combination of appropriate and nicely decorated foods which appeal to children. Recomended for children aged 02-12 years.
CHML (CHILD MEAL)
Contains seasonal fresh fruits. GFML (GLUTEN INTOLERANT MEAL)
Supplied for those who are allergic to grain flour which does not contain products like wheat, barley, oat and rye. HNML (HINDU MEAL)
Vegetarian food prepared in an Indian style which does not contain beef or eggs. (We serve Hindu meal choices in our India flights for YC services.) KSML (KOSHER MEAL)
These meals are prepared to comply with Jewish dietary laws. LCML (LOW CALORIE MEAL) A low calorie diet should not contain excessive protein portions and should be low in fat and sugar. LFML (LOW FAT MEAL) High fiber meal with reduced amounts of fat. Does not contain eggs or products fried in fat.
Airlines can be determined as MOML. NLML (LOW LACTOSE MEAL) Generally prefered by customers who are allergic to dairy products. Does not contain dairy products or their derivatives. RVML (VEGETARIAN RAW MEAL) Contains only raw vegetables or fruits. SFML (SEA FOOD MEAL) Contains a selection of seafood. VGML (STRICT VEGETARIAN MEAL)
No dairy products.
VJML (JAIN MEAL) Hindu Vegetarian food prepared Indian style, based on Jain customs. VLML (VEGETARIAN LACTO OVO MEAL)
Does not contain meat or seafood. May contain dairy products such as milk, butter, cheese etc. VOML (VEGETARIAN ORIENTAL MEAL)
LSML (LOW SALT MEAL) Low sodium meal; prepared with ingredients that are low in salt and sodium content.
Prepared with vegetables and fruits.
MOML (MUSLIM MEAL ) Does not contain pork, and/or pork products. Also alcohol is not used in the production process. All the meals served by Turkish
Cake for greetings like birthdays and honeymoons.
SPML (SPECIAL MEAL (CELEBRATION CAKE))
The contents of the meals in the photographs may be different according to the season, destination points and departure time.
SFML (SEAFOOD MEAL)
VGML (VEGETARIAN MEAL)
HNML&JNML (HINDU MEAL- JAIN MEAL)
2009 JANUARY | OCAK | SKYLIFE 157
163_192skyinfo_SL1109.indd 157
12/26/09 11:40 AM
ONLINE CHECK-IN
Online Check-in işlemlerinizi uçuşunuzun kalkış saatinden 24 saat öncesinden başlayıp uçuşunuza 90 dakika kalıncaya dek gerçekleştirebilirsiniz. Online check-in is available from 24 hours to 90 minutes before the departure time of your flight.
NASIL YAPILIR? HOW TO CHECK-IN ONLINE
1
2 3
4 AVANTAJLARI NEDİR? WHAT ARE THE ADVANTAGES?
• Tüm uçuşlara ait koltukları seçebilir, • Miles&Smiles kart bilginizin sisteme • You can select your own seats for all flights. işlenmesini sağlayabilirsiniz. • You can enter your Miles&Smiles card • ‘Koltuk değiştirme’ imkânından information if it has not been recorded faydalanabilir,
• You can also use the seat change facility.
in your reservation.
• www.thy.com adresinde bulunan
‘Online İşlemler’ bölümünde işleminizi isim ve soyadı bilgilerinizin yanı sıra, elektronik bilet numaranızı ya da rezervasyon numaranızı (PNR) yazarak başlatabilirsiniz. • By using the ‘Online Services’ link from www.thy.com you can initiate your check-in online. Besides your name, you need to enter your Electronic Ticket number or Reservation Code (PNR). •Rezervasyon kaydınızdan check-in yapmak istediğiniz yolcuları seçerek oturmak istediğiniz koltukları belirleyebilirsiniz. Bu aşamada bağlantılı tüm uçuşlara check-in yapabilirsiniz. • You can select the passengers that you want to check-in online from your reservation record and then you can select your seats. You can also check in online for connected flights.
•E-posta veya cep telefonu bilginizi
girerek check-in işleminizin son durumu hakkında bilgi talep edebilirsiniz. •You can ask for information about the status of your check-in by entering your e-mail address or mobile phone number.
• Uygulamanın geçerli olduğu
istasyonlardan başlayan uçuşlarınız için biniş kartı bastıktan sonra doğrudan biniş kapısına gidebilirsiniz. (Bu işlem elektronik biletli yolcularımız için geçerlidir.) • At the airport, get your boarding cards printed out at Departures where this application is in use and then you can proceed directly to the boarding gate.(Only for the passengers with e-tickets)
• Eğer bagajınız yok ise uçuş kartınızı bastırıp doğrudan uçuş kapısına gidebilirsiniz. Bagajınız var ise size özel Online Check-in kontuarından bagaj işlemlerinizi yaptırabilirsiniz. • If you do not have any baggage you can proceed directly to the boarding gate after printing out your boarding card. If you have baggage you can complete your baggage operation from online check-in desks at the airport.
158 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
163_192skyinfo_SL1109.indd 158
12/26/09 11:40 AM
Daha fazla bilgi almak için
www.thy.com’u
ziyaret edebilirsiniz.
For further information please visit www.thy.com
SELF CHECK-IN NASIL YAPILIR? HOW TO DO SELF CHECK-IN?
1 2
• Havalimanına ulaştığınızda
Self Check-in cihazlarının ekranına dokunarak uygulamayı başlatabilirsiniz. • At the airport you can easily initiate your check-in by using our Self-Check-in kiosks.
• Tercihinize göre Miles&Smiles veya
herhangi bir banka kartınızı kullanarak ya da ad, soyad yanı sıra Rezervasyon Kodu (PNR) veya Elektronik Bilet numaranızı girerek bir sonraki adıma ilerleyebilirsiniz. (Biletini internet üzerinden kredi kartı ile alan yolcularımızın check-in yapabilmeleri için ödemeyi yaptıkları kredi kartını kullanmaları gerekmektedir.) • Based on your preference you can either use your Miles&Smiles or any credit/debit card or enter your name and surname and your Reservation Code (PNR) or Electronic Ticket number to proceed the next step. (Passengers who have purchased their tickets via the internet using a credit card need to use the same card to be able to check-in.)
3
• Uçuş bilgilerinize ulaştıktan sonra
4
• Biniş kartınızı bastırabilir ve doğrudan
listeden kendinizi ve|veya beraberinizde check-in yapmak istediğiniz yolcuları seçerek oturmak istediğiniz koltukları belirleyebilirsiniz. • After viewing your flight information, you can select your name and/or those of any accompanying passengers that you want to check-in, and then you can choose your seats.
uçuş kapısına gidebilirsiniz.
• You can then print your boarding cards and proceed directly to the boarding gate.
BAGAJINIZ VARSA... IF YOU HAVE BAGGAGE... Bagaj işlemlerinizi check-in bankolarından ya da ‘Bagaj Teslim Bankosu’ndan tamamlayabilirsiniz. You may check your baggage from check-in desks or from the ‘Baggage Drop Off’ points. 2010 JANUARY | OCAK | SKYLIFE 159
163_192skyinfo_SL1109.indd 159
12/26/09 11:40 AM
Skylife harita OCAK.fh11 12/26/09 10:44 AM Page 3
thy.com 34 dilde yayında thy.com is online in 34 languages
ONLİNE ORTAMDA SEYAHATİNİZİ PLANLAYIN
Gideceğiniz destinasyondaki otel rezervasyonlarını yapabilirsiniz.
PLAN YOUR TRIP ONLINE You may book the hotel reservations for your destinations.
ÇEVRİMİÇİ ONLINE ONLINE İŞLEMLER İLE ZAMAN KAZANIN Online biletten check-in’e birçok işlemi thy.com’dan yapabilirsiniz.
SAVE TIME WITH THE ONLINE SERVICES You may buy your online ticket & check-in via thy. com.
BİLGİ EDİNİN
Türk Hava Yolları ile ilgili merak ettiğiniz her şey burada.
GET INFO Everything you want to know about Turkish Airlines is here.
SKYLIFE DERGİSİNİ OKUYUN Skylife dergisinin tüm içeriğine online ulaşabilirsiniz.
READ SKYLIFE MAGAZINE You can access the whole content of Skylife magazine.
MİLLERİNİZİ YÖNETİN Miles&Smiles üyeleri milleriyle ilgili her türlü işlemi online yapabilir.
MANAGE YOUR MILES Miles&Smiles members can easily manage their accounts online.
2010 JANUARY | OCAK | SKYLIFE 161
163_192skyinfo_SL1109.indd 161
12/26/09 11:40 AM
MİSAFİRLERİMİZ OUR GUESTS BEBEKLER İÇİN • Bebek maması,
uçuşlarımızda “özel yemek” kapsamındadır. Rezervasyon sırasında ve tarifeli kalkış saatinden en az 24 saat önce; özel yemek (BBML - Bebek Maması) talebi yapmalısınız. • Cam kavanozda verilen mamalarda meyveli ve sebzeli iki seçenek bulunmaktadır. • Özel yemek talebinde bulunamayan yolcularımız için İstanbul ve Ankara çıkışlı iç hat ve tüm dış hat uçuşlarımızda, uçaklarımızda kısıtlı miktarda ekstra bebek maması bulundurulmaktadır. Talep etmek için lütfen kabin ekbimize bildiriniz. Yoğun talepten dolayı tükenmiş ise özür dileriz. • Yer numaranızı alırken, bebeğinizin olduğunu ve önde oturmanız gerektiğini hatırlatmalısınız. Kabin girişinde, sağ, sol veya orta sıra koltukların önündeki pusetleri kullanabilirsiniz. (Her uçağımızda bebek puseti mevcut değildir) • Bebeğinizin bakımı için, özel modifikasyonlu tuvaletleri kullanabilirsiniz.
INFANT PASSENGERS
• Since baby food falls into the
category of ‘special food’ on our flights, special food (Baby Food) request must be made either when making a reservation, or at least 24 hours before scheduled takeoff. • Two types of baby food, fruit and vegetable, are available in jars. • In case of failure to request in advance, a limited amount of extra baby food is available on flights originating from Istanbul and Ankara airports. Please contact our cabin crew for your request. We apologize if baby food has run out due to high demand. •You must specify that you have an infant with you at check-in so that you can be placed in the front row of seats. You can use the cribs, which can be hung on the walls at the entrance to the cabin in front of the right, left and central rows of seats (Cribs are not available for all types of flights.) • You may use the specially modified lavatories for baby care.
HASTA VE BEBEK BEKLEYEN YOLCULAR İÇİN
• Hasta yolcu için bilet
alınırken ‘Hasta Yolcu Formu’ düzenlenerek bilete iliştirilmelidir. Hasta yolcunun seyahat edebilmesi için hastalık türünü belirten ve hastalığın yolculuğa engel olmayacağına dair son 10 gün içinde alınmış doktor raporu gereklidir. • Bakıma muhtaç olan yolcu, refakatçi ile kabul edilir. • Tek bebek bekleyen yolcular, 28. haftadan-36. haftaya kadar doktorundan alınmış (son 7 gün içinde ) “Uçakla Seyahatinde Herhangi Bir Sakınca Yoktur” rapor ile uçuşa kabul edilebilir. 36 haftadan sonra ise doktor raporu olsa dahi kabul edilmez. • İki veya daha fazla bebek bekleyen yolcular, 28. haftadan- 32. haftaya kadar doktorundan son 7 gün içinde alınmış “Uçakla Seyahatinde Herhangi Bir Sakınca Yoktur” raporu ile uçuşa kabul edilebilir. 32 haftadan sonra ise doktor raporu olsa dahi kabul edilmez. • Tüm doktor raporları üzerinde raporu düzenleyen doktorun adı, soyadı, diploma numarası ve imzası bulunması zorunludur.
EVCİL HAYVANLAR İÇİN • Uçak kabininde evcil hayvan
taşıyabilmeniz için rezervasyon yaptırmalısınız. • Evcil hayvan, yolcu tarafından getirilen uygun özel bir kafes, kutu ya da çanta içerisinde kabine alınır. Standartlara uymayan muhafazalar kabul edilmez. Yolcu, evcil hayvanın geçerli bir sağlık belgesi ve aşı kağıdını yanında bulundurmalıdır. • Evcil hayvanlar kabinde oldukları süre içinde bulundukları muhafazalarından çıkartılamaz ve muhafazalar sahiplerinin oturdukları koltukların önünde kabin içindeki
SICK PASSENGERS AND EXPECTANT MOTHERS
• While purchasing the ticket,
a Sick Passenger Form must be filled and attached to the cover of the ticket. A medical clearance is obligatory and it must be dated max 10 days prior to the flight date. • Passenger whose illness is severe enough to require care cannot fly unaccompanied. • If the mother is pregnant with one baby; she is permitted to travel between 28-36 weeks of the pregnancy with the medical clearance (issuing date max 7 days) which states “Fit to travel by air carriage” by the doctor. It is not permitted to travel after 36 weeks pregnancy even with a medical clearance. • If the mother is expecting twins or more; it is permitted to travel between 28-32 weeks of the pregnancy with the medical clearance (issuing date max 7 days) which states “Fit to travel by air carriage” by the doctor. It is not permitted to travel after 32 weeks pregnancy even with a medical clearance. • The doctor’s name, surname, diploma number and signature must be shown clearly on the medical clearance.
PETS gidiş ve gelişe engel olmayacak şekilde yerleştirilir. • Yolcu kabininde taşınması mümkün olmayan evcil hayvanlar ise yolcu tarafından sağlanan ve gerekli şartlara uygun muhafazaların içinde, kargo kompartmanında taşınır. • Check-in sırasında sadece kedi ve köpek (amerikan pitbull terrier, amerikan staffordshire terrier, bull terrier, staffordshire bull terrier, japanese tosa, dogo argentino, doberman, rottweiller gibi tehlike arz eden köpekler hariç) kabul edilir.
• Reservations are required for carriage
of pets in the cabin. • Passengers may carry pets in the cabin only if they are in cages which meet airline specifications. Domestic animals flying in the passenger cabin must possess a valid and up-to-date record of health and vaccination. •While on the aircraft, pets are not allowed out of their containers, which must be placed in front of the owner’s seat so as not to obstruct movement within the cabin.
•Pets, which cannot be carried in the
cabin, can be carried in the hold in appropriate containers supplied by their owners. • Only cats and dogs (except American pitbull terrier, American Staffordshire terrier, bull terrier, Staffordshire bull terrier, Japanese tosa, dogo argentino, doberman, rottweiller etc type of fighting dogs) are allowed on Turkish Airlines flights.
162 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
163_192skyinfo_SL1109.indd 162
12/26/09 11:40 AM
GÖÇMEN YÖNETMELİĞİ IMMIGRATION REGULATIONS ABD’ye uçakla giden bütün yolcuların (ya da her aileyi temsilen yalnızca bir kişinin) Gümrük Deklare Formu doldurması gerekmektedir. ABD vatandaşları, yeşil kart sahipleri, Kanada vatandaşları ya da yeni göçmenlerin dışında, geçerli bir ABD vizesine sahip ve son varış noktası ABD ya da ABD’nin dışındaki bir ülkeye transit olan yolcuların beyaz renkli I-94 formunu doldurması zorunludur. Aşağıda adı geçen ülkelerden birine ait bir pasaportla giriş yapıyorsanız ya da ABD vizesi olmadan (vize muafiyet programı altında) transit yolcu gibi konaklıyorsanız yeşil renkli I-94W formunu doldurulmanız gerekmektedir. Ülkeler: Andorra, Avustralya, Avusturya, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Almanya, Büyük Britanya, İzlanda, İtalya, Japonya, Liechtenstein, Lüksemburg, Monako, Hollanda, Yeni Zelanda,Norveç, San Marino, İspanya, İsveç ve İsviçre.
If you are flying to the United States, please note that all passengers (or one passenger per family) must complete a Customs Declaration Form. Apart from US citizens, greencard holders, Canadian citizens and new immigrants, all passengers travelling to the United States, whether as their final destination or in transit to another country, are obliged to fill out the white I-94 form. The green I-94W form must be completed if you hold a passport from one of the countries below or if you are making an intermediate stop in U.S as a transit passenger without a U.S. visa under the visa waiver program. Countries: Andorra, Australia, Austria, Belgium, Denmark, Finland, France, Germany, Great Britain, Iceland, Italy, Japan, Liechtestein, Luxembourg, Monaco, Netherlands, New Zealand, Norway, San Marino, Spain, Sweden or Switzerland.
N
163_192skyinfo_SL1109.indd 163
12/26/09 11:40 AM
B 777-300 ER Uçak adedi • Number of aircraft: 4 Azami kalkış ağırlığı Maximum take off weight: 351.534 kg (TC-JJA,JJB,-JJC), 337.926 kg (TC-JJD) Kanat açıklığı • Wing span: 64.80 m Gövde uzunluğu • Length: 73.90 m Yerden yüksekliği • Height: 18.75 m Yatay uçuş sürati: • Cruise speed: 900 km|h
Yolcu kapasitesi • Passenger capacity: 312 Koltuk aralığı • Seat pitch (inch): 33, 34 (EC); 49 (BC) ; 90 FC Azami yatay uçuş yüksekliği • Maximum cruising altitude: 43.100 ft Azami menzil • Maximum passenger range: 14.685 km Azami kargo kapasitesi • Maximum cargo capacity: 57.784 kg|201.6 m3
A 340-311|313 Uçak adedi • Number of aircraft: 9 Azami kalkış ağırlığı • Maximum take off weight: 257.000 kg (A 340-311), 275.000 kg (A340-313) Kanat açıklığı • Wing span: 60.30 m Gövde uzunluğu • Length: 63.69 m Yerden yüksekliği • Height: 16.85 m Yatay uçuş sürati: • Cruise speed: 890 km|h
Yolcu kapasitesi • Passenger capacity: 270 (TC-JIJ , TC-JIK 278 yolcu) Koltuk aralığı • Seat pitch (inch): 33,34(EC);60 (BC) (TC-JIJ , TC-JIK 71-73 inch) Azami yatay uçuş yüksekliği • Maximum cruising altitude: 41.100 ft Azami menzil • Maximum passenger range: 11.952 km Azami kargo kapasitesi • Maximum cargo capacity: 44.836 kg|152.80 m3
A 330-203 Uçak adedi • Number of aircraft: 7 Azami kalkış ağırlığı • Maximum take off weight: 233.000 kg Kanat açıklığı • Wing span: 60.30 m Gövde uzunluğu • Length: 58.80 m Yerden yüksekliği • Height: 17.40 m Yatay uçuş sürati: • Cruise speed: 890 km|h
Yolcu kapasitesi • Passenger capacity: 250 (TC-JNA-...-JNE), 281 (TC-JNF,-JNG) Koltuk aralığı • Seat pitch (inch): 32, 33 (EC); 55, 61 (BC) Azami yatay uçuş yüksekliği • Maximum cruising altitude: 41.000 ft Azami menzil • Maximum passenger range:10.371 km Azami kargo kapasitesi • Maximum cargo capacity: 37.528 kg|105.95 m3
A 321-111|231|211 Uçak adedi • Number of aircraft: 21 Azami kalkış ağırlığı • Maximum take off weight: 89.000 kg Kanat açıklığı • Wing span: 34.09 m Gövde uzunluğu • Length: 44.51 m Yerden yüksekliği • Height: 11.76 m Yatay uçuş sürati: • Cruise speed: 835|844 km|h
Yolcu kapasitesi • Passenger capacity: 178/181/194/195/196/210 Koltuk aralığı • Seat pitch (inch): 30, 31, 32 (EC); 33, 34, 36, 48 (BC) Azami yatay uçuş yüksekliği • Maximum cruising altitude: 39.000 ft Azami menzil • Maximum passenger range: 2.250|3.200 km Azami kargo kapasitesi • Maximum cargo capacity: 12.837-11.548 kg/58-46.49 m3
164 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
163_192skyinfo_SL1109.indd 164
12/26/09 11:40 AM
B 737-800 Uçak adedi • Number of aircraft: 48 Azami kalkış ağırlığı • Maximum take off weight: 79.015 kg Kanat açıklığı • Wing span: 34.31 m|35.78 m Gövde uzunluğu • Length: 39.47 m Yerden yüksekliği • Height: 12.55 m Yatay uçuş sürati: • Cruise speed: 858 km|h
Yolcu kapasitesi • Passenger capacity: 165 (TC-JFC-...-JGF, TCJGJ...-JGP,TC-JGY...-JHF), 155 (TC-JGG...-JGI, TC-JGR...-JGV) Koltuk aralığı • Seat pitch (inch): 30 (EC); 31 (EC); 35, 38 (BC) Azami yatay uçuş yüksekliği • Maximum cruising altitude: 41.000 ft Azami menzil • Maximum passenger range: 4.755 km Azami kargo kapasitesi • Maximum cargo capacity: 8.408 kg|45.05 m3
A 320-214|232 Uçak adedi • Number of aircraft:: 22 Azami kalkış ağırlığı • Maximum take off weight: 73.500|77.000 kg Kanat açıklığı • Wing span: 33.91 m|34.09 m Gövde uzunluğu • Length: 37.57 m Yerden yüksekliği • Height: 11. 76 m Yatay uçuş sürati: • Cruise speed: 858 km|h
Yolcu kapasitesi • Passenger capacity: 159/162/167 Koltuk aralığı • Seat pitch (inch): 30, 31 (EC); 32, 33 (BC) Azami yatay uçuş yüksekliği • Maximum cruising altitude: 39.000|39.800 ft Azami menzil • Maximum passenger range: 2.963|3.350 km Azami kargo kapasitesi • Maximum cargo capacity: 9.435 kg|37.06 m3
B 737-400 Uçak adedi • Number of aircraft: 5 Azami kalkış ağırlığı • Maximum take off weight 68.038|65.090|64.637 kg Kanat açıklığı • Wing span: 28.90 m Gövde uzunluğu • Length: 36.40 m Yerden yüksekliği • Height: 11.13 m Yatay uçuş sürati: • Cruise speed: 797 km|h
Yolcu kapasitesi • Passenger capacity: 150 Koltuk aralığı • Seat pitch (inch): 30, 31, 32 (EC); 34 (B C) Azami yatay uçuş yüksekliği • Maximum cruising altitude: 37.000 ft Azami menzil • Maximum passenger range: 3.350 km Azami kargo kapasitesi • Maximum cargo capacity: 7.491 kg|39.22 m3
A 319-132 Uçak adedi • Number of aircraft: 4 Azami kalkış ağırlığı • Maximum take off weight 70.000 kg Kanat açıklığı • Wing span: 34.10 m Gövde uzunluğu • Length: 33.84 m Yerden yüksekliği • Height: 11.76 m Yatay uçuş sürati: • Cruise speed: 844 km|h
163_192skyinfo_SL1109.indd 165
Yolcu kapasitesi • Passenger capacity: 132 Koltuk aralığı • Seat pitch (inch): 30 (EC); 37 (BC) Azami yatay uçuş yüksekliği • Maximum cruising altitude: 39.800 ft Azami menzil • Maximum passenger range: 3.704 km Azami kargo kapasitesi • Maximum cargo capacity: 6.786 kg
12/26/09 11:40 AM
UÇUŞ BİLGİLERİ FLIGHT INFO İstanbul’dan | From Istanbul ABU DABI | ABU DHABI AUH ADDIS ABABA ADD ALMATY ALA AMMAN AMM AMSTERDAM AMS ASTANA TSE AŞKABAD | ASHGABAD ASB ATİNA | ATHENS ATH BAĞDAT | BAGHDAD (BGW) BAHRAIN BAH BAKÜ | BAKU GYD (BAK) BANGKOK BKK BARCELONA BCN BASEL BSL BATUM BUS BELGRAD | BELGRADE BEG BERLIN TXL BEYRUT | BEIRUT BEY BIRMINGHAM BHX BİNGAZİ BEN BİŞKEK | BISHKEK FRU BRÜKSEL | BRUSSELS BRU BUDAPEŞTE | BUDAPEST BUD BÜKREŞ | BUCHAREST OTP (BUH) CAKARTA | JAKARTA CGK CAPE TOWN CPT CENEVRE | GENEVA GVA CEZAYİR | ALGIERS ALG CIDDE | JEDDAH JED DAKAR | DAKKAR DKR DİNYEPER | DNEPROPETROVSK DNK DOHA DOH DONETSK DOK DUBAI DXB DUBLIN DUB DUŞANBE | DUSHANBE DYU DÜSSELDORF DUS EKATERINBURG SVX FRANKFURT FRA GOTEBORG GOT HALEP|ALEPPO ALP HAMBURG HAM HANNOVER HAJ HARTUM | KHARTOUM KRT HELSINKI HEL HONG KONG HKG JOHANNESBURG JNB KAHİRE | CAIRO CAI KARAÇİ | KARACHI KHI KAZABLANKA|CASABLANCA CMN (CAS) KAZAN KZN KOPENHAG | COPENHAGEN CPH KİŞİNEV | CHISINAU KIV KİEV KBP (IEV) KÖLN | COLOGNE CGN KUVEYT KWI LAGOS LOS LEFKOŞA ECN LİZBON | LISBON LIS LONDRA | LONDON LON (LHR) LJUBLJANA LJU LVIV LWO LYON LYS MADRID MAD MANCHESTER MAN
Dergimizin bu sayfasında yayımlanan km ve mil (deniz mili) değerleri, uçağın uçtuğu irtifada takip ettiği rotanın yer üzerindeki iz düşümünün ölçülen mesafesidir.
Km 3246 3935 4145 1528 2356 3902 2636 580 1890 2787 1845 7819 2278 1963 1122 893 1858 1046 2750 1395 4047 2228 1189 576 9816 9185 1952 2471 2584 5480 1009 3122 1150 3274 3033 3587 2182 3035 1909 2389 993 2180 2061 2963 2292 9078 7920 1293 4210 3469 2252 2109 724 1109 2146 2632 4852 837 3484 2580 1337 1149 2174 2821 2785
N. Miles 1753 2125 2238 825 1272 2107 1423 313 1021 1505 996 4222 1230 1060 606 482 1003 565 1485 753 2185 1203 642 311 5300 4959 1054 1334 1395 2959 545 1686 621 1768 1638 1937 1178 1639 1031 1290 536 1177 1113 1600 1238 4902 4276 698 2273 1873 1216 1139 391 599 1159 1421 2620 452 1881 1393 722 620 1174 152 1504
The distance in kilometres and nautical miles in the table on this page is the projected distance on the ground for the route flown by the aircraft.
İstanbul’dan | From Istanbul MEDİNE | MEDINA MED MEŞHED | MASHAD MHD MİLANO | MILAN MXP (MIL) MINSK MSQ MOSKOVA | MOSCOW SVO (MOW) MUMBAI BOM MUSKAT | MUSCAT MCT MÜNİH | MUNICH MUC NEW YORK JFK (NYC) NAIROBI NBO NICE NCE NÜRNBERG | NUREMBERG NUE ODESSA ODS OSAKA KIX OSLO OSL PARIS CDG PEKİN | BEIJING BJS PRAG | PRAGUE PRG PRİŞTİNA | PRISTINA PRN RIGA RIX RIYAD | RIYADH RUH ROMA | ROME (FIUMICINO) FCO ROSTOV ROV SAN’A SAH SAO-PAULO SAO SARAYBOSNA | SARAJEVO SJJ SEUL | SEOUL ICN (SEL) SIMFEROPOL SIP SİNGAPUR | SINGAPORE SIN SOFYA | SOFIA SOF ST. PETERSBURG LED STOCKHOLM ARN (STO) STUTTGART STR ŞAM | DAMASCUS DAM ŞANGAY | SHANGHAI PVG ŞİKAGO | CHICAGO ORD (CHI) TAHRAN | TEHRAN IKA TAŞKENT | TASHKENT TAS TEBRİZ | TABRIZ TBZ TEL AVIV TLV TİFLİS | TBILISI TBS TİRAN | TIRANA TIA TOKYO NRT (TYO) TORONTO YYZ TRABLUS | TRIPOLI TIP TUNUS | TUNIS TUN UFA UFA ÜSKÜP | SKOPJE SKP VARŞOVA | WARSAW WAW VENEDİK | VENICE VCE VİYANA | VIENNA VIE YENİ DELHİ | NEW DELHI DEL ZAGREB ZAG ZÜRİH | ZURICH ZRH İstanbul’dan | From Istanbul (Sabiha Gökçen Airport) AMSTERDAM AMS BERLİN SXF HANNOVER HAJ KÖLN | COLOGNE CGN MOSKOVA | MOSCOW DME LONDRA | LONDON LON (STN) STUTTGART STR
Uçaklarımızın içindeki monitörlerde görülen rakam ise, uçağın havada katettiği mesafedir.
Km 2399 2806 1735 1561 1932 5014 3531 1637 8575 4884 1983 1733 663 10536 2734 2358 7690 1613 860 1866 2602 1489 1379 3550 10905 1461 8708 659 9172 574 2253 2408 1830 1193 8566 9204 2165 3517 1552 1261 1439 872 10149 8597 1941 1796 2619 704 1446 1510 1356 4841 1198 1830
N. Miles 1295 1515 937 843 1043 2707 1907 884 4630 2637 1071 936 358 5689 1476 1273 4152 871 464 1008 1405 804 745 1917 5888 789 4702 356 4953 310 1217 1300 988 644 4625 4970 1169 1899 838 681 777 471 5480 4642 1048 970 1414 380 781 815 732 2614 647 988
Km
N. Miles
2403 1939 2215 2225 1995 2667 1938
1297 1047 1196 1201 1077 1440 1046
The figure shown on the cabin monitors give the actual distance flown by the aircraft through the air, including adjustments of direction to compensate for wind, and other weather conditions.
Ankara’dan | From Ankara (Esenboğa Airport) AMSTERDAM AMS BRÜKSEL | BRUSSELS BRU DÜSSELDORF DUS FRANKFURT FRA TAHRAN | TEHRAN IKA VİYANA | VIENNE VIE
Km N. Miles 2702 2590 2495 2299 1764 1699
İstanbul’dan | From Istanbul (Atatürk Airport) ADANA ADIYAMAN ADF ANKARA ESB ANTALYA AYT BATMAN BAL BODRUM | MİLAS BJV ÇANAKKALE CKZ DALAMAN DLM DENİZLİ DNZ DİYARBAKIR DIY ELAZIĞ EZS ERZİNCAN ERC ERZURUM ERZ ESKİŞEHİR AOE GAZİANTEP GZT HATAY HTY ISPARTA ISE İZMİR ADB KAHRAMANMARAŞ KCM KARS KSY KAYSERİ ASR KONYA KYA MALATYA MLX MARDİN MQM MERZİFON MZH MUŞ MSR NEVŞEHİR NAV SAMSUN SZF SİNOP SIC SİVAS VAS ŞANLIURFA GNY TRABZON TZX VAN VAN Ankara’dan | From Ankara (Esenboğa Airport) İSTANBUL İST İZMİR ADB SABİHA GÖKÇEN SAW İstanbul’dan | From Istanbul (Sabiha Gökçen Airport) ADANA ADA ANKARA ESB ANTALYA AYT İZMİR ADB
Türk Hava Yolları Özel Yolcu Programı Miles&Smiles’da uygulanan mil değerleri ise, Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı’nın (IATA) yayımlamış olduğu rakamlar olup yukarıda yazılan mil değerlerinden farklıdır.
1459 1398 1347 1241 952 917
Km 824 955 459 535 1144 526 267 648 461 1087 961 987 1091 305 983 959 463 419 874 1265 696 530 861 1140 610 1168 635 698 543 734 1072 974 1304 Km 467 645 402 Km 780 402 489 431
The miles used by Turkish Airline’s Frequent Flyer Programme Miles&Smiles are those published by the International Air Transport Association (IATA) and therefore they are different from the distances in miles noted above.
* Gümrük uygulaması olan istasyonlarımız; İstanbul (IST), Ankara (ESB), İzmir (ADB), Antalya (AYT), Adana (ADA), Trabzon (TZX), Gaziantep (GZT), Dalaman (DLM), Bodrum (BJV), Samsun (SZF), Konya (KYA), Kayseri (ASR), Denizli (DNZ), Nevşehir (NAV), Malatya (MLX) ‘dır. * Customs; Istanbul (IST), Ankara (ESB), Izmir (ADB), Antalya (AYT), Adana (ADA), Trabzon (TZX), Gaziantep (GZT), Dalaman (DLM), Bodrum (BJV), Samsun (SZF), Konya (KYA), Kayseri (ASR), Denizli2010 (DNZ), Nevşehir (NAV), Malatya (MLX). 166 SKYLIFE | OCAK | JANUARY
163_192skyinfo_SL1109.indd 166
12/26/09 11:40 AM
BAGAJ LUGGAGE • Seyahat ettiğiniz
havayolu şirketinden bagajınızı nereye kadar etiketleyeceğini ve kaç kiloya kadar taşıma hakkınız olduğunu öğrenip biletinizden kontrol ediniz.
• Please check destination to
which your baggage should be labelled and the weight limit marked on your ticket.
• THY’nda kabine
alabileceğiniz el bagajları standart boyut ve ağırlığı 23x40x55 cm ve 8 kg’dır.
• Turkish Airlines allows one piece of cabin baggage measuring 23x40x55 cm and weighting a maximum of 8 kg.
• Bagajınıza kişisel
bilgilerinizi içeren isim adres etiketini mutlaka takınız. Etiketleri bankolarımızdan temin edebilirsiniz.
• Every piece of your baggage
should be labelled with your name, telephone number and destination adress. Tags are available from our check-in desks.
• Bagajlarınızın teslim
işlemini adınıza yaptırınız ve etiketlerinizi kontrol ediniz. Bagajınızı başka yolcu adına kaydettirirseniz, kayıp veya hasarda tarafınıza tazminat ödenmesi mümkün olmaz.
• Present your baggage in your
own name, and check the information on the baggage receipts given to you. If your baggage is registered in the name of another passenger, you will not be able to claim for lost or damaged baggage.
• Uçağa binmeden bagaj
gösterme uygulaması varsa bagajınızı görevlilere
gösteriniz.
• You may be required to
identify your baggage before boarding. Please point out each piece of your baggage to the staff member on duty.
• Serbest bagaj taşıma
hakkı uçuş ve bilete göre değişmekte olup taşıma hakkınızı aştığınız takdirde fazla bagaj ücreti ödemeniz gerektiğini unutmayınız.
• Free Baggage Allowance
differs according to flight and ticket. If your baggage exceeds the weight allowance, remember that you will be liable to pay additional charges.
• First Class 60 kg
Business Class 30 kg Economy Class 20 kg Business Class (Amerika ve Kanada uçuşlarında): Maksimum iki adet (bir adet 32 kg.) / Economy Class (Amerika ve Kanada uçuşlarında): Maksimum iki adet (bir adet 23 kg). Business Class için her bir parçanın üç boyutu toplamının maksimum 158 cm, Economy Class için iki parçanın üç boyutu toplamının maksimum 273 cm yi geçmemesi gerekmektedir. 32 kg’ı aşan bagajlar hiç bir şekilde check-in işlemi esnasında kabul edilmemektedir. Bagaj/ bagajlarınızın taşıma esnasında fazla doluluktan dolayı zarar görmemesi için genişlik sınırlarını ve ağırlık taşıma kapasitesini zorlamayınız.
32 kg) Economy Class (For USA and Canada flights): two pieces max. (Each piece 23 kg) For Business Class sum of the three dimensions of each piece is maximum 158 cm. For Economy Class sum of the three dimensions of two pieces is maximum 273 cm. Baggage exceeding 32 kg. will not be accepted
in Turkish Airlines flights. Do not overfill your suitcases and bags beyond their weight or volume capacity. This can lead to the handle breaking and other damage to your baggage.
• Knives, pen-knives, nail
scissors, cigarette lighters and other cutting, piercing and explosive items are not allowed in the cabin for security reasons.
• Kesici, delici ve patlayıcı
eşyaların kabinde bulunması güvenlik açısından sakıncalıdır, lütfen yanınızda bulundurmayınız
Bagajınız kaybolursa | hasar görürse… If your baggage is lost | damaged… • Varışınızda teslim alamadığınız
bagajınız ve anında fark edebileceğiniz türden hasarlarınız için, havalimanını terk etmeden önce Kayıp ve Bulunan Eşya Ofisine yapacağınız başvuruda biletinizi, bagaj etiketinizi, kimliğinizi ibraz ediniz.
• Anında fark edemediğiniz hasar
ve eksiklikler içinse 7 günde ilgili havayoluna müracaat ediniz.
•Bagajınız 5 gün içinde bulunamadığı
takdirde bagaj talep formunuz, orijinal biletiniz, bagaj etiket(leriniz, -varsa- fazla bagaj biletiniz ve kimlik belgeniz ile birlikte en yakın THY ofisine veya Bagaj Aksaklıkları Takip Merkezi Müdürlüğü’ne müracaat ediniz.
• In the case of luggage that does not arrive
at your destination, or that arrives with immediately apparent damage, present your your ticket, baggage claim check and ID to the Lost and Found Office before leaving the airport.
• With damage that only becomes apparent
later, contact the airline in question within seven days of your travel date.
• Should your baggage not be traced within
5 days, please apply to the nearest Turkish Airlines office or Baggage Tracing Center with your Property Irregularity Report, original ticket, original baggage receipt(s), excess baggage receipt (if any) and a valid identification document.
İrtibat Bilgileri: Contact Information: Tel: +90 212 444 0 849 Fax: +90 212 465 23 87 Email: bat@thy.com Web: www.thy.com
. First Class 60 kg / Business Class 30 kg / Economy Class 20 kg / Business Class (For USA and Canada flights): two pieces max. (Each piece
2010 JANUARY | OCAK | SKYLIFE 167
163_192skyinfo_SL1109.indd 167
12/26/09 11:40 AM
Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan, iç hat noktalarına haftanın her günü minimum kargo taşımaları gerçekleştirilmektedir. Minimum cargo transport service is given daily to domestic destinations from Istanbul Sabiha Gökçen Airport.
KARGO CARGO THY KARGO NE TAŞIR?
THY KARGOYA NASIL ULAŞILIR?
Tekstil ürünleri, yedek parça, makine aksamı, hi-tech ürünler, çiçek, canlı hayvan, deri, yaş sebze, meyve, veya değerli eşyalarınız...
24 saat | 7 gün internet üzerinden, www.TKCargo. com adresinden kargolarınızı sürekli takip edebilir, iç hat kargo ücret ve tarife bilgilerimize ulaşabilirsiniz.
THY KARGO NEREYE TAŞIR? Uzakdoğu’dan Amerika’ya, Avrupa’dan Ortadoğu ve Afrika’ya kargo taşıdığımızı biliyor musunuz? Yolcu uçaklarının kargo kompartımanlarının yanı sıra 36 ton kapasiteli A310-304 kargo uçakları ile de kargo hizmeti sunan THY Kargo, tarifeli kargo seferleri düzenlediği Frankfurt, Maastricht, Londra, Tel Aviv, Şam, Almaata, Delhi, Paris, Zürih, Köln, Tiflis, Dubai, Cezayir, Milano, Amman, Casablanca, Madrid, Priştine, Kahire, Beyrut , Tiran ve Trablusgarp noktalarına sizlerden gelen talepler doğrultusunda yenilerini ekleyecektir.
Alo Kargo Servisimiz vasıtasıyla 24 saat telefonunuzun tuşlarını kullanarak, konşimento numaranız ile kargonuz hakkında her türlü bilgiyi öğrenebilirsiniz. Türkiye’den yurtdışına kargo göndermek istediğinizde, size gümrük işlemleri, konşimento kesimi, ücretlendirme, paketleme vs. konularında yardımcı olacak IATA (Uluslararası Hava Taşımacıları Birliği) üyesi kargo acentelerimize başvurmalısınız. IATA üyesi kargo acentelerimizin erişim bilgilerine, (+90) 212 463 63 63 | 5815-5841 no’lu telefonlardan ulaşabilirsiniz.
BİLİYOR MUSUNUZ ? DID YOU KNOW? Kargonuzu, tarifeli yolcu ve kargo uçak seferlerimizin yanı sıra, özel kira (charter) seferlerimiz ile istediğiniz gün ve saatte, istediğiniz yere taşımamız mümkün.
If you want to send your cargo not on one of our scheduled passenger or cargo flights but on a special charter flight, we can transport it any time to any place you wish.
Kargo Erişim Cargo Service Access
(+90) 212 465 25 25 7 hat | lines
Sabiha Gökçen Havaalanı / Airport
(+90) 216 588 02 09 (+90) 216 585 59 34 (+90) 216 585 59 35 Yurtdışından Türkiye’ye kargo göndermek istediğinizde ilgili ülkedeki satış ofisimizle bağlantı kurmanız gerekecektir. If you want to send cargo to Turkey from abroad, you will need to contact our sales offices in the country from which you are sending.
WHAT DOES THY CARGO TRANSPORT? Textile products, automobile and machinery spare parts, hi-tech products, fresh flowers, live animals, leather, fresh fruits and vegetables and your valuable goods…
WHERE DOES THY CARGO TRANSPORT TO? Did you know that we are transporting cargo from the Far East, the Middle East and Europe to America and Africa on the same plane as you? In addition to the cargo compartments of its passenger aircrafts, Turkish Airlines Cargo also offers cargo services with its 36 tons capacity A310-304 cargo aircrafts which are scheduled to fly from Istanbul to Frankfurt, Maastricht, London, Tel Aviv, Damascus, Almaty, Delhi, Paris, Zurich, Cologne, Tbilisi, Dubai, Algiers, Milan, Amman, Casablanca, Madrid, Pristina, Cairo, Beirut, Tiran and Tripoli. In line with demands coming from you, its customers, it is now going to add new destinations to these.
HOW TO REACH THY CARGO You may track your cargo once you have sent it over the Internet any time 24|7 www. TKCargo.com. You may also call our Alo Cargo Service 24 hours a day for information by punching in your airwaybill number on your touch-tone phone. If you want to send cargo abroad from Turkey, you may consult our cargo agents. As members of IATA (International Air Transporters Association), they will assist you with customs formalities, airwaybill issuance, rates, packaging and other questions. You may reach our IATA-member cargo agents by phoning (+90) 212 463 63 63 | 5815-5841.
THY Kargo Özel Kira Seferlerine Nasıl Ulaşılır? (+90) 212 465 24 67 (+90) 212 463 63 63 | 5311 | 5807 no’lu telefonları arayarak (+90) 212 465 24 74’e faks çekerek, cargocharter@thy.com adresine mail göndererek ulaşabilirsiniz.
How Can You Reach Special Charter Service?
For your special charter requests by call (+90) 212 465 24 67 (+90) 463 63 63 | 5311 | 5807 , by sending a fax to (+90) 212 465 24 74 by sending e-mail to cargocharter@thy.com 168 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
163_192skyinfo_SL1109.indd 168
12/26/09 11:40 AM
GÜVENLİK SECURITY LÜTFEN KAPALI TUTUNUZ!
ÜZERİNİZDE VEYA EL BAGAJINDA TAŞIMAYINIZ!
Uçak içerisinde, inişte, kalkışta ve tüm uçuş boyunca kullanılması, ayrıca açık bırakılması yasak cihazlar.
Çakı, bıçak, tornavida, iğne, jilet gibi tüm kesici ve delici aletler yasaktır.
PLEASE TURN OFF!
DON’T CARRY IN YOUR CABIN BAGGAGE
Equipment which it is forbidden to use or turn on during take off or landing, and throughout the flight.
All kinds of cutting equipments such as jack-knife, knife, screwdriver, needle and razor are forbidden.
BAVULUNUZDA | EL BAGAJINIZDA RİSK TAŞIMAYIN!
ABD SEFERLERİNDE Çakmak, kibrit vb. tutuşturucuları üzerinizde, el bagajınızda ve bavulunuzda taşımanız kesinlikle yasaktır.
Parfüm gibi alkollu sıvılar, boya ve tiner gibi yanıcı her türlü maddeyi yanınıza almayınız.
FOR U.S. FLIGHTS
DON’T TAKE ANY RISK WITH YOU
It’s forbidden to carry lighters and matches on your person, in your cabin and checked baggage.
Don’t take any kind off flammables materials such as parfumes, paint and thinner
• Tüm uçuş boyunca
• The operation of the following
• Uçuş emniyeti için
•Using the following items
kullanılması sakıncalı ve yasak olan cihazlar: Radyo ve telsiz vericileri, uzaktan kumandalı oyuncaklar ve elektromanyetik dalga yayan tüm aletler. inişte, kalkışta ve kemer ikaz ışıkları yanarken kullanılması sakıncalı ve yasak olan cihazlar: Mp3 çalar, elektronik oyunlar, taşınabilir bilgisayar, disk çalar, radyo ve televizyon alıcıları, taşınabilir video aletleri, DVD, VCD ve benzeri batarya ile çalışan elektronik ve elektrikli aletler.
items is forbidden during the entire flight: Radio and TV transmitter, walky talkies, remote controlled toys and any other electronic equipment transmitting electromagnetic waves. is forbidden during take off, landing and when the seat belt sign is on: Mp3 players, electronic games, portable computers, compact disc players, radio and TV receivers, portable video equipment, DVD, VCD or similar battery powered electrical and electronic equipment.
• Uçuş aletlerini olumsuz
yönde etkilediği ve uçuş emniyetini tehdit ettiği için lütfen cep telefonlarınızı uçuş boyunca kapalı tuttuğunuza emin olunuz.
•Since Mobile phones
interfere with the flight instruments and compromise flight safety, pease make sure that yours is switched off during your flight.
•Duty-free mağazalarından •All tax-free liquid items veya uçuş esnasında satın alınan sıvı maddelerin kapalı, özel poşetlerin içerisinde faturası ile birlikte taşınması gerekmektedir. Lütfen seyahatinizin son noktasına kadar kapalı poşetleri açmayınız. Aksi takdirde güvenlik kontrol noktalarında poşetin içeriğine el konulabilir.
purchased at the airport Duty-Free Shops or on board must be in sealed, special plastic bag with the receipt. Please do not open the sealed bag until the final destination. Otherwise the content of bag maybe seized at security check point.
Eğer AB ülkelerinde ya da ABD aktarmalı bir uçuşunuz var ise önceden satın alınmış olan dutyfree ürünlerinin (100 ml’yi aşan) kilitli poşetlerin içerisinde dahi olsa el bagajı olarak taşınmasına izin verilmemektedir. If you have any flight transfer in EU countries or in United States, all dutyfree liquid items (over 100 ml) which have already purchased in sealed bags are not allowed to carry as hand luggage.
Tüm uçuş boyunca, lütfen sigara, pipo, puro vb. tütün mamullerini içmeyiniz. Please refrain from smoking cigarettes, pipes and cigars during the flight.
2010 JANUARY | OCAK | SKYLIFE 169
163_192skyinfo_SL1109.indd 169
12/26/09 11:40 AM
FO LODQ LQGG
30
FO LODQ LQGG
30
FO LODQ LQGG
30
FO LODQ LQGG
30
ATATÜRK HAVALİMANI / ATATÜRK AIRPORT
174 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
163_192skyinfo_SL1109.indd 174
12/26/09 11:40 AM
163_192skyinfo_SL1109.indd 175
12/26/09 11:40 AM
SABİHA GÖKÇEN HAVALİMANI / SABİHA GÖKÇEN AIRPORT
THY’nin Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan yurtdışı uçuşları başladı!
GİDEN YOLCU KATI DEPARTURES LEVEL
Turkish Airlines’ international flights from Sabiha Gökçen Airport have started!
GELEN YOLCU KATI ARRIVALS LEVEL
İdari Bölümler Office Areas
Airport Hotel Airport Hotel
Danışma Information
Otobüs Bus
Dış Hatlar Yolcu Koridoru International Passengers Hall
Bagaj Alım Baggage Claim
Duty Free Mağazaları Duty Free Shops
Otopark Carpark
İç Hatlar Yolcu Koridoru Domestic Passengers Hall
Bagaj Arabaları Baggage Trolleys
Elektronik Check-in Electronic Check-in
Pasaport Kontrol Passport Control
THY Bilet Satış THY Ticket Sales
Check-in Kontuarları Check-in Counters
Güvenlik Kontrol Security Control
Taksi Taxi
Anadolu Jet Bilet Satış Anadolu Jet Ticket Sales
CIP Salonu Merdiveni CIP Lounge Stairs
Havaş Servis Havaş Service
Yiyecek İçecek Alanları F&B Areas
176 SKYLIFE | OCAK | JANUARY 2010
163_192skyinfo_SL1109.indd 176
12/26/09 11:40 AM
SAYI / (224$ 318 OCAK 2010 / ) -4 18 + !Ê+Ê12Ê-Ê9 8.41 ".,/+(,$-3 18 "./8
"DMMDSHM *@O R #É51ÉÇÉ 3GD 'D@UDMKX /NQS@K #É51ÉÇÉ
10
#NÈT MTM ! X K & Y Ê , Eye of the Whole East: DAMASCUS !HQ 8@Y@Q M ÊHHQKH / 1É2 H 3GD 6QHSDQ R /NDSHB / 1(2 *@CQ@IC@ 8 K 8 Ê 1 *$, + %HɀX 8D@QR !DGHMC 3GD +DMR 8 Ê 1 *$, + 3 QJHXD MHM *@X R !@GzDRH , + 38 OQHBNS .QBG@QC NE 3TQJDX , + 38
-3Ê* ËÊË$+$1
" ,# - 8 -2(8 - 48& 1+(*
CIVILIZATION
IN A BOTTLE