1988 12

Page 1


CAffiEl GROUP OF COMPANIES

"TRADITIONAL TURKISH HOSPITALITY AT ITS BEST"

CAffiEL

c

ŞiRKETLER GRUBU

TÜRK MiSAFiRPERVERLiGiNDE SiMGE

CAffiEl POREI<in TRADE

McAmeL AVIATion •

cAmeL 1nvesrmenr

CAffiEl Budget rentacar

~

SUPReme

Club~a

.iREffiTUR

t!(

HiTAS TOUR

CAffiEl HOLDinG ınönü Cad . Vakıf işhanı K. 4 Gümüşsuy u -istanb ul Tel· 151 63 44 (4 Hat) Fax : 149 26 27 Telex: 38132 cmlt tr.


o

~

iCiNDEKiLER #

CONTENTS

3 Anadolu'lu Noel Baba

Santa Claus of Anatolia

Kapak fal~rah (Cover photagraphy) Unk Diebank ( fal~rafçı)

by

..../

yolları A.O . adına Sahibi

Türk Hava

6 Polonezköy

Polonezköy, le viiiage d'lstanbul

Publisher

M. Cem KOZLU Yayın

Kurulu Ba ş kan ı

Publishing Director

Mehmet KUTLU

28

12 MeviOneı Sevgiye Çağmyor

Ballik'In K1z1 Sizi Çağ1r1yor

Mevlônô ruft zur Liebe auf

The call of the Baltic Maiden

Genel Koordinetör General Coordinator

Çetin ÖZBEY Yazı isieri Müdürü Managing Edit9.r ..

22

34

Boğaziçi Seyran1

Tekstilde büyük atiiim

Bosphorus Ferry Landings

Great Leap Forward in Textiles

Günvar OTMANBOLUK Yayın Kurulu

42

Publish,i_ng Board

K1ş

Engin OKTEMER Ünal KÖKSAL Tu~rul GENCER

Turizmi

Winter tourismus

Reklôm

47

Advertising

Duygu TAMER

THY Filmleri

Movies of THY

Foto~ raflar

Photqgraphs .

Nihat GOMLEKSIZ Erdal ALOK

56

Tasarım, yapım, baskı Design, production, pri n ti r:ıg

MODA: Siyah yine gözde

FASHION: Black is In again

APA OFSET BASlMEVI Levent, Istanbul

Tel: 164 64 20

60 YEMEK: Mercimek ve Nohut

DizgifTypeselling

FOOD: Lentils and chickpeas

PAYMAŞ

Tel: 1752177 Ilan tarifesi: iç sayfalar: 4.000.000 TL. + KDV, Kap ak

içleri :

5 .000.000 TL. + KDV,

Arka kapa k: 6.000.000 TL. + KDV.


Why conform? You didn't get where you are today by following the crowd . You've m ade your own decisions and set your own standard s. That's because, you 're not just anather face in the crowd. Likewise, the same can be said of the Rado Di aStar Anatom. A watch that combines lasting value with outstanding elegance and timeless design. lts slim, anatomically curved shape molds itself to your wrist. The Rado DiaStar Anatom is watersealed and its case-top and crystal are fully scratch -proof. Three bracelet options are available: stainless steel, steel/goldplated, or scratch-proof hardmetal with 18-karat gol d inlays in modelsfor both ladies and gentlemen.

RADO Switzerland

Rado Watch Co. Ltd ., CH -2543 Lengnau, Switzerland


oel aba' atan• A ado azreti İsa'nın do~ günü dolayısıyla düzenlenen Noel törenleri, Hıristiyan dünyasında 18. asırdan beri sürdürülen bir gelenektir. O gün, küçük çarn agaçları mumlarla, çeşitli süslerle donatılır. Ve Noel Baba tarafından getirildigi söylenilen hediyeler çocuklara dagıtılır. Noel Baba adı ile bilinen Saint Nikolas'ın bugü~kü Gelemiş Köyü yakınlarındaki Patara şehrinde dogdugu, ögrenirnini ise Ksantos'da (Kımk Köyü) yaptıgı bilinir. Myra-Demre'de ölen Noel Baba, eldeki bilgilere göre 942'de dogmuş­ tur. Ermiş bir kişi olduguna inarulan ve insanlara daima iyilik yapan Nikola'mn küçük bir yelkenliyle yaşa­ dığı serüven, dini kitaplarda yer alır. Buna göre Noel Baba küçük bir yelkenliyle Palastİ'ye giderken büyük bir fırtına çıkar. Denizciler bu fırtı­ nadan onun duaları ile kurtulurlar. Bu sebeple o, Denizciler Tanrısı Poseidon'un yerini tutar. Efsaneleri genellikle deniz ve ticareti e ile ilgilidir. Myra'mn açlıga gömüldügü dönemde boş teknelerle ülkelerine dönen gemiciler, her tarafın yiyeceklerle doldugunu görürler. Noel Baba inamşı Myra'da vardır. Buna göre Noel Baba çok yoksul üç kızkardeşe her yıl gizlice birer kese altın armagan eder. 1058 tarihindeki ölümünden sonra, zengin insanlar onun gelenegini sürdürürler. Bu yüzden her yıl 24 Aralık tarihinde Noel Bal5a gelenegi yaşatılır.

H

J

.-~

MAGAZiN 12/ 88 3


Nerede o"eski tarz"arabalar. Ve o dolmakalem ler... Bir Hi spano Suiza 1925' in zarif. soylu çizgileri nasıl unutulabilir. Ya bir Parker Duorold 'ün seçkin işçiliği ve dizaynı .. Böyle bi r araba artık ne yazık ki yok . Ama böyle bir dolmakalemi özleye nl er Parker Duorold 'e yeniden kavu ştu lar ..

Ne zamand ır gerçe kl eştirmeyi tasarladığımız bu s oylu Parke r diz-aynını siz lere . kuruluşumuzun 100 . Yılı'nda sunmak . bizim için

ayrı

bir anlam

taşıyor.

Parker Duorold " IOO . Yıl " Dolmakalemi - günümüzün gözde arabala rı gibi- tüm parçalarıyla . bir çağdaş tek n o loji şa h eseri . Üstelik eniarda bulunmayan çok ö nemli bi r ayrıcalığa sa hip : Yılların miras ı ince Parkcr işç ili ğ i . Ve böylesine özen li bir üretim sonras ınd a . size kusursuzu su nabilm ek için . birbirini izleyen sayıs ı z

deneyler . kılı kırk ya ran kontroller ... Seçi le n yö nt em gerçekten za hm etli ve yorucu . Ancak so nuç . h er türlü övgü n ün üze rin de : Mükemmel bir görünüm ve kusursuz bir kullanım üstünlüğü ..

<f PARKER Ülkü Kırtasiye Ticaret ve Sanayi A.Ş. Meclisi Mebusan Caddesi 493. Ülkü Han. Fındıklı-istanbul Telefon : 151 27 48 (7 hat) Telex: 24242 Ulk. tr. Fax: 149 29 90


Anatolia .. . Birth place of Santa

Demre ou le St. Nicholas est decede Demre is the region where santa claus died Demre ist der Ort , wo St. Nikolaus Starb .

Cia us

o celebrate the birth of Christ under the appropriate name of Christmas, is a Christian tradition that continues since the eighteenth century . The most important item of any Christmas celebration is a smail pine tree decorated with speical ornaments and light bulbs. What delights the children most are the gifts brought by Santa Claus on the christmas Eve . St. Nicholas, better known today as "Santa Claus' ' , is known to have been born in what is now the viiiage of Patara and to have studied in Xanthos, the present-day viiiage of Kinik . According to the information available, Santa Claus was born in 942 and died in Myra-Demre in 1058. Nicholas was a saint whose charity and benevolence were displayed in the mirades he performed, and the story of his adventure in a smail sailing-boat is to be found related in the Life of the Saint. A boat in which Santa Claus as sailing to Palestine was overtaken by a vıolent storm . The sailors, saved from death by virtue of his prayers, prodaimed him Poseidon, the God of the sea. His mirades were usually connected with the sea or with trade. Some sailors, returning to their country with empty boats at a time when Myra was afflicted with a dreadful famine, were astounded to see their boats sudc!enly filled with food. The belief in Santa Claus is also to be found in Myra. Here, according to legend, there lived three very poor sisters, and to each of them, every year, Santa Ciaus would bring a bag of gold coins. After his death, the tradition he had initiated was continued by the wealthy people of the district, and this tradition is stili celebrated every year, all over the world, on 24 December.

Asie mineure Nikolaus' pays natal heirnot ist de pere noel Anotolien oel qui se fete a l' occasion de naissance de J esus-Christ, est un e tradition chn!tienne que dure depuis 18 . siede. Ce jour, on garnie les branches des petits sapins avec des bugies et des ornements. Et on distribue des cadeaux enfants supposes offerts par le pere Noel. Saint Nicolas dit Pere Noel ne a Patara, au alentour du viiiage Gelemiş. Et on sait qu'il a fait ses etudes a Ksantos (V iliage Kınık). Selon des documents qu'on a, le Pere Noel ne en 942 est mort a Myra-Demre. Connu comme un saint, on peut trouver !es aventures de Nicolas vecues sur un petit voilier, dans !es !ivres sacres. D'apres ces aventures, une tempete se !eve quand le Pere Noel est sur la route de palasti avec son voilier, et !es marins l'echappent grace a ses prieres. Quand myra connait la famine et !es marins rentrent !es mains vides, ils trouvent leurs bateaux plein de nourritures . Ses mirades sont en general sur la mer et le Commerce', c'est pour cela que !'on remplace Poseidon, le dieu des mers . D'apres une croyance, le Pere Noel offrait a chaqune de trois pouvres soeurs, une bourse d'or tous !es ans. Apres samort en 1058, cette tradition a ete suivie par les riches. Tous !es ans a 24 December, on fait revivre la tradition du Pere Noel.

er Geburt Christi wird seit dem 18. Jahrhundert von alien Christen gefeiert. Schon am Nikolaustag wird der Tannenbaum mit bunten Kerzen, und Schokoladennikolaeuse geschmückt. Aile Kinder bekommen am Nikolaustag vi ele Geschenke ... Nicolaus, dessen Name früher Saint Nikolas war, ist in Patara bei Gelemis geboren. Er ist in Myra-Demre gestorben und nach Schaetzungen ist er 942 geboren . İn alien heiligen Büchern steht geschrieben, dass er durch eine Gutmütigkeit und Kraft Wunder vollbracht hat. Er lehte in einem kleinen Segelschiff. Demnach steht ebenso geschrieben , dass Nikolaus eines Tages mit Schiff Richtung Palastİ gesegelt ist und durchsein Gebet ein plötzlicher Orkanausbruch verbindert wurde. Er nahm den Platz des Meeresgottes Poseidon ein. Als in Myra Hunger herrschte und die Seeleute ohne Fang in ihre Heimat zurückkehrten, haben sie in ihrem !and sehr viel Lebensrnittel vorgefunden. Folglich glauben heute noch aile Myrabewohner an den Nikolaus. Er schenkte beispielsweise jedes Jahr zwei Schwestern einen Beutel Gold . Nach seinem Tod, 1058, wurde diese Tradition von den Reichen nachgeahmt. Aus diesem Grund wird jedes Jahr am 24. Dezember der Weihnachten gefeiert.

D

MAGAZiN 12/ 88 5


Adam Çartoriski'nin de gayretleriyle, bu güzelim tabiat parçası, çok geçmeden tipik bir Polanya köyüne dönüşü­ yor. Mimarisinden yerleşimine, hay-

TÜRKiYE'DEKi POLONYA

vancılığından misafırperverliğine kısa

Polonezköy İstanbul yakınlanndaki bu şirin sayfiye köyü, yazın başka, kışın başka

güzellikte. Orada, sakin tabiatın koynunda dinlenirken, orijinal Polanya yemekleriyle, farklı bir tatil geçirebilirsiniz

stanbul'a çok yakın, şirin bir mesire yeri ... BeyJ.\oz'dan, Paşabahçe'den veya Usküdar'dan hareket eden ulaşım araçl~n. sizi bu gözden uzak, gönle yakın beldeye çabucak eriştirebilir. Şöyle tabiatla başbaşa kalıp kafanızı dinlemek, şehrin güıültüsün­ den, trafık sıkıntısından birkaç gün kurtulmak, hatta günübirlik yorgunluk atmak isterseniz, buyurun Polonezköy'e ... Polonezköy, hem tarihi, hem turistik açıdan değerli bir yer. Eldeki belgeler, bu köyün 1846'da (bazılanna göre 1856'da) kurulduğunu belirtiyor.

1

Ulkesi Ruslar tarafından işgal edilen Polonyalı Prens Adam Çartoriski, Osmanlı Devleti'nin kendisine bağışla­ dığı araziye adamlanyla birlikte yerleşerek küçük bir koloni kuruyor. Sultan Abdülmecit'in tanıdığı imtiyazlar, küçük koloninin kısa ~ürede serpilip gelişmesini sağlıyor. Onceleri, Prens Adam Çartoriski'nin adından mülhem olarak "Adampol" denilen köy, şimdi Polonezköy olarak biliniyor. Başlangıçta, ülkelerine geri dönmek umuduyla buraya yerleşen Palonyalılar,

Osmanlı padişahının karşısında , bir süre kararlarından vazgeçiyorlar.

rumayesi

sıcak

sonra Prens

sürede dillere destan olan Polonezköy, zamanla tuiistlerin de uğrak yeri haline geliyor. Polonyalı mülteciler, yöreyi kısa sürede orijinal kültürleriyle bezeyerek, ortaya, adeta bir güzellik abidesi çıkartıyorlar.

Günümüzde Polonezköy'ün en önemli özelliği, her zaman bir mesiresayfiye yeri olarak kullarulabilmesi. Köyü çevreleyen yeşil alan, bir bakıma çalışkan Polonyalılann ürünü. Zaten turistler en çok buna rağbet gösteriyor. Polonezköy kirazlannın ünü ise, hemen herkes tarafından biliniyor. Kiraz mevsiminde burada yer bulmak imkansızdır. Kışın ise, av sporuna meraklı olanlar ve kar örtüsü altındaki olağanüstü güzellikteki manzaranın peşine düşenler dolduruyor Polonezköy'ü ... Bir diğer özellik, köy sakirılerinin geleneksel misafırperverliği ve orijinal Polanya yemekleri ... Türkiye'deki küçük Polanya olan Polonezköy, Türkler'in kendilerine sığınan yabancılan nasıl bağırlarına bastıklarını gösterm~i açısından da

ilgi çekici bir örnek. ıspanyol Yahudilerinden Polonyalılara, Hitler yönetiminden kaçan ilim adamlanndan Peşmergelere kadar, güç dururnda bulunan herkese kapılarını açan Türkiye, diğer ülkelere önemli insanlık dersleri veriyor.

Polonezköy'de Atatür11:'ün kaldı{lı ev ve bir Polonezköylü La maison ou Atatürk est sejourne a Polonezköy et un villageois

6 MAGAZiN 12/88

-



LA POLOGNE EN TURQUIE

Polonezköy Ce petit village pas loin d'İstanbul est d'une beaute changante l'ete et l'hiver. En se reposant la, au millieu de la nature silencieuse, vous pouvez passer les vacances pas comme les autres, degusta.nt les plats speciaux de Pologne.

C'

est un lie;u de detante tout pres d'Istanbul... Les moyens de transport partant de Beykoz, de Paşa­ bahçe ou d'Üsküdar, peuvent vous mener rapidement a ce lieu loin des yeux mais pres du coeur.

Venez a Polonezköy, si avons voulez vous retrouvez tete atete avec la nature, si vous voulez vous eloigner du bruit et de la circulation de la ville pour quelques jours et pour vous debarasser de la fatigue meme pour une seule joumee... Polonezköy est un endroit historique et touristique. Les documents indiquent que ce viiiage a ete fonde en 1846 (Pour ceıtains en 1856). Le prens Polonais nomme Adam Çartariski dont le pays est occupe par les Russes, s'installe avec ses compagnons sur cette terre qui lui est offerte par l'Empire Ottoman. Les faveurs donnees par le Sultan Abdülmecit permetent a cette Colonie de se devetopper en peu de temps. Dans les premiers temps s'inspirant du nom de Prens Adam Çartoriski, ce petit village se nomme "Adampol".

Les Polonais esperant retourner un jour a leur pays, changent d'idee grace a la chaleureuse hospitalite du Sultan Ottoman. Et en peu de temps, ce beau lieu se transforme a un veritable village Polonais. Renamme par son architecture, son hospitalite et sa culture authentique, ce village devient alors, un endroit recherche par les touristes. Aujourd'hui l'un des plus irnpoıtant particularite de Polonezköy est d'etre un endroit a la fois pour passer les vacances et faire aussi des excursions. L'espace vert qu'entoure le village est l'oeuvre des Polonais qui aiment travailler, ce qu'adrnirent les touristes. Tout le monde connais aussi la reputation de ses cerises et en saison de celle-ci, Polonezköy est complet. Et quand l'hiver arrive, c'est ceux qui aiment la chasse et qui sont amoureux de la beaute extraordinaire de la neige, envahissent Polonezköy l'Hospitalite du villageois et les plats speciaux Polonais sont d'autres particularites du village. Polonezköy qui est la petite Pologne en Turquie, est aussi un modele remarquable qui mantre la façon dont les Turcs acceuillent les refugies. La Turquie ouvrant ses portes aceux qui sonten d.ifficulte comme des juifs d'Espagne, des Polonais, des savants s'echappant d'Hitler, donne une leçon importante d'humanite aux autres pays.

Adam Çartoriski olonyalı general Adam .Kasirnir'in oğlu olan Prens Adam Çartoriski,.l4 Ocak 177,0'de doğdu . Vniversite öğrenimini Ingiltere'de yaptı, dönüşünde Koçiuszko'nun komutanlı­ ğında 1794 Bağımsı zlık Savaşı 'na katıldı. Ancak Ruslar'a esir düştü ve Petersburg'a götürüldü. Esareti son bulunca, uzun bir süre sonra Dışiş leri Bakanlığı görevinde bulundu, 1830 ayaklanması sırasında ise Pola nya Milli Hükümeti'nin başına getirildi. Ayaklanma teşeb ­ büsünün başansı zlığa uğramasın­ dan sonra, Türkiye'ye iltica eden kendisini bütünüyle Polanya göçmenlerine adayan Çartoriski, Polonezköy'ün mirnarıdır. Günümüzde Polonezköy'de Prens Adam Çartoriski'nin fotoğrafiarına rastlamak mümkündür.

P

8 MAGAZiN 12/88

rens Adam Çartoriski, fils du P general Polonais Adam .Kasimir est ne le 14 Janvier 1770. Il a fait ses etudes superieures en Angleterre. Des son retour, il a participe ala guerre d'inctependance en 1794, sous le commandement de Koçiuszko. Mais il a ete deporte par les Russes a Petersbourg. Apres avoir ete libere, il a occupe le poste du Ministre des Affaires Etrangeres pour un certain temps. Pendant le mouvement revolutionnaire en 1830, il a ete ammene a la rete du Gouvemement National Polonais. Par la suite de l'echec du mouvement, refugiant en Turquie, il s'est consacre totalement aux refugies Polonais.

Prens Adam torununu Cartorlskl'nln ellnd n forunu olan A P?rtresl, e. (Foto~ rat ş nna nın alınmıştır) ehir dergisinden

Aujourd'hui il existe des photos de Çartoriski, l'architecte de ce village a Polonezköy.


hıtemational

lifestyles... You are a citizen of the exclusive international village who se lifestyle includes the international city of Istanbul. The warmth of a tranquil club atmosphere coupled with attentive, impeccable service is your need; a need provided in a traditional manner by

3kJnk44~na/

GSsıNo{tuB ~nk/

F o

r

ınc~rn~rıon~ls

o

n ly

LEISURE INVESTMENTS TURIZM

A.Ş.

Istanbul Sheraton Hote l. 80174 Taksim Park . ISTA:\BUL - T URKEY Tel:

44 48 Fax:

nı :~2

58


UCAÖIMIZA HOS GELDiNiZ WELCOME ON BOARD ( ~

T

aking in to consideration the fact that you may be feeling a little nervous during the flight, we would !ike to remind you that flying taday is the safest form of travel. You may be disturbed by an unusual sound. The noise you hear immediately after take-off is the sound of the !and ing gear being pulled up as the plane lifts off and gets in to flight position . While the plane is taking offit requires greater power than it does w hile cruising. In the same way, as it prepares to !and, the red u ce d speed ca u ses. a change in the sound of the engines. When the" Fasten your seat belts" and "No smoking" signs ligbt up a beli rings. This beli is alsa heard when passengers ring for one of the cabin crew . During your flight, when you wish to ask a question, or request something to eat, drink or read, you may cal! the hostess by pressing the appropriate button. According to the type of plane you are flying in, this button may be located above your seat or on the arın of your chair; and may be marked by a picture of a hostess. When you wish for light by which to read, press the switch over your head, or on the arın of your chair. When th e "Fasten your seat belts" sign is extinguished you may leave your seat to go to the toilet. If the toilet is engaged the word "occupied" will be seen on the door. CA TERING SERVICE: On morning flights breakfast is served, on afternoon llights lunch is served, and on evening flights dinner is served. On long-distance flights snacks are seı'ved in addition to these main meals. On scheduled and charter flights special food is available on request for diabetics, vegetarians, and others who for reasons of health, religion or philosophy , are unable to eat the regular meals. Howewer, it is essential to infarın Turkish . Airlines of this, well in advance, preferably when making your reservation. Soft drinks are free of charge in international flights. According to international air transport regulations passengers are forbidden to consume their own alcoholic drinks. AJcoholic beverages , cigarettes and tobaccoes are being sold tax free during the. flights . SMOKING ON AIRCRAFT: Sınaking is forbidden in domestic flights. On international flights a seetion in the front of aircraft covering 60 % of the whole seating capacity has been d esignated for non smokers. CHILD PASSENGERS: We are especially concerned with children and their comfort. W e endeavour to anticipate and meet their every need. M ilk and baby food is heated up for them when required. Your cabin attendants will gladly supply you with blankets and pillows upon your request. YOUR SUGGESTIONS: Inside the plane you will find suggestion boxes and writing paper. W e are always pleased to receive the complaints and suggestion of our passengers . W e thank you for your trust in Turkish Airlines, and wish you a pleasant flight. W e look forward to seeing you again.

10 MAGAZiN 12/ 88

~

H

eyecanlı olduğunuz ihtimalini gözönüne alarak uçak ile seyahat etmenin günümüzde en emniyetli yol olduğunu hatırlatmaya gerek duyduk. Alışılmaını ş bir ses sizi tedirgin edebilir. Kalkış­ tan hemen sonra duyulan gürültü, uçağın uçuş pozisyonuna geçerken iniş takımlannı içeri çekmesinden gelmektedir. Aynı şekilde uçak inişe geçtiğinde hızındaki azalma makine sesindeki değişim şeklinde duyulur. "Kemerierinizi bağlayınız " ve "Sigara içmeyiniz" işaretleri yandığı zaman zil çalar. Zil, yolculardan biri kabin mürettebatını çağırdığı zaman da çalar. Uçuş sırasında birşey sormak, yemek, içmek veya okumak istediğiniz zaman uçağın tipine göre başınızın üzerindeki veya koltuğun koliuğu üzerindeki "çekiniz" yazan yahut hastes resmi bulunan düğmeye basarak hostesi çağırabi­ lirsiniz. Okumak için ışı ğa ihtiyacınız olduğu zaman başınızın üzerindeki veya koltuğun kolundaki düğmeye basınız. "Kemerlerinizi bağlayınız" işareti yanmadığı zaman elinizi yıka­ yabilir ve tuvalete gidebilirsiniz. "Tuvalet doludur" işare­ ti tuvaletİn meşgul olduğunu gösterir. YiYECEK VE İÇECEK SERVİSİ: Dış hatlarda kahvaltı servisi sabah uçuşlarında, öğle yemeği servisi gün ortası , akşam yemeği servisi akşam uçuş ­ l arında yapılmaktadır. Uzun parkurlu dış hatlarda bu yemekiere ek olarak snack servisi yap ılır .

tarifeli ve charter uı,;uş­ ve vejetariyenlere, sağ­ lık, felsefe ve din nedeniyle normal mönüyü kabul etmeyenlere, özel yemekler temin edilmektedir. Yemek servisi

yapılan

l arında, şeker hastalarına

Meşrubat dış

hatlarda ücretsizdir. Yolcuların getirdikleri alkollü içkilerin içilmesi yasaktır. Alkollü içkiler ve tütünlü maddeler uçakta vergis iz satılmaktad ır. UÇAKTA siGARA İÇMEK: İç hatlarda sigara içilmesi tamamen, dış hatlarda ise kısmen yasaklanmış­ tır. Yurt dışı seferlerimizde uçağın ön tarafında, toplam oturma kapasitesinin % 60'lık kısmı sigara içmeyeniere tahsis edilyanlarında

miştir.

ÇOCUK YOLCULAR: Uçak larımızd a çocukların en özel dahi dikkatten kaçırmamak için çaba harcanmaktadır. Bebekler için mama, süt vb. gibi şeyler gerektiğinde ihtiyaçlannı

ısıtılmaktadır.

İstirahat etmek içinkabin mürettebatından örtü, battani-

ye

v~ya yastık i.steyeJ:ıilirsiniz.

DILEKLERINIZI ALALlM: Uçaklanmızın içinde yolcu dilek kutuları ile mektup kağıtları bulacaksınız. Yolcularımı­ zın uçuşla ilgili şikayet ve temmennilerini almak her zaman hoşumuz a gider. Türk Hava Yolları gösterdiğiniz güven için teşekkür eder, iyi uçuşlar diler ve sizi tekrar karşılamaktan mutluluk duyar.

TÜRK HAVA YOLLARI TURKISH AIRLINES




ŞEB-i ARUS, YEDi YÜZ ONBEŞ YAŞlNDA

"Kim olursan • 1...'' o1yınege Ünlü Türk mutasavvıfı ve şairi Mevlana Celaleddin Rumi'nin çağrısına uyan binlerce insan, dünyanın dört bir yanından Konya'ya koşuyor. 16-17 Aralık tarihleri arasında Konya'da çeşitli dinlere, dillere, milletiere ve ırklara mensup insanlar aynı coşkunun potasında, aynı heyecanın atmosferinde kaynaşıyorlar


"Yine de gel... Yine de gel, ne olursan ol yine gel Hıristiyan. MecıJsi, putperest o/san yine de gel Bu bizim dergtihımız umutsuzluk dergôhı değildir,

Yüz kerre tövbeni bozmuş o/san bile yine gel... "

-

sayılan

daha da binlerce insan dünyanın dört bucağın­ dan Kon~'ya, "davet"e koşuyor. Ingiltere'den, Fransa'dan, Amerikadan, İtalya'dan , Pakistan'dan, Cezayirden, Mısır'dan gelenler, coşkulu bir heyecanın potasında birbirleriyle kaynaşıyor. Ve Konya, bir bakıma insanlı­ ğın başşehri oluyor. Bu akının sebebi, yukanya aldığı­ mız dörtlükteki mesajıyla bütün dünyanı etkileyen ünlü Türk bilgini, fılozofu , şairi ve düşünürü Mevlana Celfıleddin Rumi .. . 16-17 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilen "Şeb-i Arfıs" törenleri, Mevlana'nın mesajının insanlık tarafından benimsendiğinin en açık göstergesi ... Size, bu büyük düşünürü tarutmaya ve fikirlerini anlatmaya çalışacağız.

H

er sene artan

BELH'TEN KONYA'YA UZANAN YOL Mevlana, 1207 yılında Horasandaki Belh şehrinde dünyaya geldi. 14 MAGAZiN 12/ 88

Babası

"Sultanü'l-Ulema-Aıirnlerin

Sultaru" olarak tanınan Bahaeddin Veled'ti. Veled, gerek Belh'te, gerek Horasan'da derin bilgisi ve iyi ahlfıkı ile bilinir, halkı aydırılaırnak için didinirdi. Mevlana beş yaşına geldiği zaman, doğudan Moğol tehlikesi başgöster­ mişti. Bunu gören Bahaeddin Veled, diğer pekçok bilgin gibi Belh'i terketmek zorunda kaldı. önceleri Hacca gitmeyi düşündüğü için, ailesiyle birlikte Bağdat'a doğru yola çıkmıştı. Nişabur şehrine vardıklarında, Sahaeddin 'in ün ünü duyan Feridüddin Attar, onunla görüşmeye geldi. Mevlana o zamanlar çocuktu; ama Attar, "Esrfımfıme" adlı kitabıru Mevlana'ya hediye eti. Rivayetlere göre, Mevlana bu kitabı hiçbir zaman yanından ayırmamıştır.

Bağdat'ta üç gün kalan Bahaeddin Veled ve yanındakiler, Kutsal topraklan ziyaret edip, dönüşte Şam 'a uğradılar. Daha sonra Erzincan'a, Akşehir'e, nihayet Larende'ye geçip, burada yedi yıl kaldılar. On sekiz yaşına gelen Mevlana Celfıleddin, şehrin ileri gelenlerinden Semerkantlı Hoca Lala Şerafeddin 'in kızı Gevher Hatun ile evlendirildi. Mevlana'nın bu evlilikten iki oğlu oldu. Devrin Selçuklu hükümdan Alaeddin Keykubat, Bahaeddin Veled'in ününü duyarak kendisini Konya'ya davet etti. Onu yolda karşıladı, büyük bir saygı ile şehre getirdi ve Altunapa Medresesi'nda misafır etti. Konya halkı, Bahaeddin Veled ve yanındakile­ ri büyük bir sevgi ile bağrına bastı. Hükümdar da sık sık sarayına davet


Mavlevi günleri, musikinin

insanı

yücelttlöl

muhteşem

törenlerdir.

Die Rezitationsgesaenge in den Mewlewi-Kiöstern sind wie Zeremonien wo der Mensch sich vollkomen fühlt.

ederek,

onun

sohbetlerinden

feyz

alıyordu.

Bahaeddin Veled 1231 yılında vefat oğlu Mevlana Celaleddin yirmi dört yaşındaydı. Cenaze Törenine bütün Konya halkı ve devlet yöneticileri katıldı. Mevlana, babasının vasiyeti ve Sultan Alaeddin Keykubatın arzusu üzerine onun makamına oturdu. Babasının eski talebelerinden Tirmizli Seyyid Burhaneddin Muhkakkik ile buluşuncaya kadar görevine devam eden Mevlana, bu karşılaşma­ dan sonra hayatının akışını değiştirdi. Çünkü, Tirmizli Burhaneddin, onu çeşitli ilimlerden imtihan etmiş ve babası seviyesinde olduğunu anlayınca şöyle demişti: "Bilgide eşin yok, seçkin bir ersin, ama baban hal sahibi idi. Sen de kal'i (sözü) bırak da onun haline sahip olmaya bak. buna çalış da ona vans ol, güneş gibi fı.lemi aydınlat." ettiğinde,

TİRMİZLİ'DEN TEBRİZLİ ŞEMS'E

Böylece Mevıana, Seyyid Burhaneddin'e mürit oldu ve onun kılavuz­ luğu altında bilgisini arttırmaya devam etti. Halep ve Şam'a da giderek, devrin fı.liınleriyle tanıştı. Mevlana, l24l'de vefat eden Seyyid Burhaneddin'i ömrü boyunca unutmayacak ve gerek Mesnevi'sinde, gerek Fihi Ma Fih adlı eserinde sık sık ondan söz edecektir. Seyyid Burhaneddin 'in ölümünden sonra yalnız kalan Mevlana, halkı aydınlatmaya devam etti. Ama, cami ile medrese arasında geçen bu düzenli

hayat, 1244 yılında bozuldu. Çünkü, gezgin bir derviş olan Tebrizli Şems'in Konya'ya gelişi Mevlana'nın hayatın­ da yeni bir dönüm noktası olacaktı. Şems'le Mevlana'nın karşılaşması

ve bu karşılaşma sırasındaki konşma­ lan çok ünlüdür. Kaynakların belirttiğine göre, Mevlana'nın atının dizginlerini tutarak onu durduran Şems, birkaç soru sorar ve aldığı cevaplar karşısında da onunla kucaktaşınaktan kendini alamaz. Mevlana ve Şems, daha sonra bir süre birlikte kalacaklan Selahaddin Zerkfıb'ün hücresine giderler. Bu halvet süresinin kırk gün ile altı ay arasında değiştiği söylenir. Mevlana, artık medresede ders ve camide vaaz vermeyi bırakmıştır. Kendisine bağlı olanlarla da eskisi gibi ilgilenmez. Onun bütün dünyasını şimdi Şems doldurmaktadır. Hatta, o zamana kadar okuduğu babasının "Maarif' adlı kitabını bile eline almaz. Bu durum gerek halkı, gerekse Mevlana'nın dostlannı çok üzer. Sultan Veled'in "İbtidaname" adlı eserinde yazdığına göre, "kendilerinin bu ne idüğü belirsi~ dervişten daha kıymetli olduklannı, Ustad'la bağlarının büsbütün koptuğunu iddia ettiler. Hatta, bazılan daha da ileri giderek Şems'i ölümle tehdit ettiler." Bu söylentilere ve tehditlere gö.nlü kınlan Şems, bir gün Mevlana'ya "Işte bu sen ile ben'in arasındaki aynlıktır." anlamına gelen ayeti okuyarak, 1245 yılında ortadan kaybolur. Fakat bu

aynlık, beklenen sonucu doğurmak bir yana, Mevlana'yı büsbütün coşturur, onun aşk ve hasret dolu gazeller söylemesine sebep olur. Bir süre sonra, Şems'in Şam'da olduğu haberi gelir. Mevlana, onu geri döndürebilmek umuduyla kendisine dört gazel gönderir. Bu arada Mevlana'yı sevenler üzülmüş ve Şems'e karşı besleelikleri duygular için pişman olmuşlardı. Mevlana, Şems'i alıp getirmesi için oğlu Sultan Veled'i Şam'a yollar. Israrlara dayanamayan Şems de, dönmeyi kabul eder. Konya'ya gelince, aleyhinde olanların hepsi tövbe edip af dilerler. Her şey eskisi gibidir artık. Ancak bu durum uzun sürmeyecek, bir süre sonra yine eski rnemnuniyetsizlikler açığa çıkacaktır. Ustelik, Mevlananın küçük oğlu Alaeddin Çelebi de rahatsızlar arasındadır. 1247 yılında tekrar ortadan kaybolur. Oğlu Sultan Veled'in deyimiyle, Mevlana adeta deliye dönmüş, aynlık acısını şürlere dökmüştür. Sonunda Şems'in gelmesinden iyice ümit kesince, tekrar eski düzenli hayatına döner. Artık Şems ile aynı varlıktadırlar. Bu arada Mevlana, Şems'in bıraktığı boşluğu dolduracak bir de halef bulmuştu: Kuyumcu Selahaddin Zerkfıb ...

YENİ YOL A YRIMI Selahaddin Zerkfıb okuyup yazması olmayan, son derece temiz, munis ve uysal bir insandı. Onun müridiere baş yapılmasına, Sultan Veled bile karşı MAGAZiN 12/ 88 15


Sema ayinleri

M

evlfuıa

Celaleddin'in ve-

fatından sonra, onun dünya görüşünü, insanlık sevgisini ve felsefesini benimseyenler kısa sürede yaygınlaşan Mevlevi tarikatını meydana getirmişlerdir. Mevlana'nın oğlu Veled Çelebi'nin önderliğinde kurulan tarikatın esası, insanlar arasında hiçbir ayrım yapmadan herkese sevgiyi, barışı ve kardeşliği öğütle­

mekti. Bu amaçla düzenlenen "sema ayinleri" Mevlana felsefesini bir bakıma canlandınyordu. Mevlevilik, başlangıcından bu yana musiki ile birlikte olmuştur.

insanlara dağıtmaktadır. Musikinin ritmine uygun olarak hızlanan sema, dervişin süratlendikçe yelpazeleşen etekleriyle birlikte insanlığa dağıtılan bereketi sembolize eder. Sema esnasında bir tür cezbeye kapılan dervişlerin gözleri kapalı, başları hafifçe yana eğiktir. Her sene dünyanın dört bir bucağından insaniann Konya 'ya akın etmesine sebep olan "Şeb-i Arus" törenleri ve sema ayinleı;i başlı başına bir sanat eseridir.

Ney, kudüm, santur gibi klasik musiki aletlerinin Mevlevilikte ihmal edilemeyecek bir yeri vardır. Dervişler, bu musiki eşliğinde sema ederler. Sema'nın esası, insanların Allah'tan gelip Allah'a gidecekleri fikri etrafında merkezileşir. Sema eden derviş, gökyüzüne açık olan sağ eliyle Allah'tan aldıklarını, toprağa dönük olan sol eliyle

çıktı.

Ama Mevlana ve Selahaddin ZerkUb, itirazlan pek önemsemediler. Hatta, Zerküb'un kızı Fatma Hatun'u Sultan Veled'e nikahlayarak, araların­ da aile bağı da kurdular. Mevlana ile Selahaddin Zerkı1b arasındaki beraberlik on yıl boyunca aralıksız sürdü. Zerküb'un hastalanması, bu beraberliği bir bakıma ortadan ikiye böldü. Sultan Veled'in anlattığına göre, Zerkı1b ölümünden üç gün önce ''vücut zindanından kurtulmak için "Mevlana'dan müsaade istemişti. Bunun üzerine Mevlana, onu ziyaretten vazgeçti. 1258 yılında vefat eden Selahaddin Zerkı1b'un cenazesi, vasiyetine uyularak, neşe ve sevinç içinde, davullar, defler kudümler çalınarak, sema edilerek kaldırıldı. Selahaddin Zerkı1b'un ölümünden sonra, Mevlfuıa'nın cazibe merkezine Hüsameddin Çelebi oturur. "Mesnevi"nin önsözünde, Çelebi'den, "aşk hazinelerinin anahtarı, yeryüzü definelerinin emini, vaktin Bayezıd'ı, zamanın Cüneyd"i olarak söz edilir. Mevlana, onu bütün yakınlarından daha ön planda tutmuş, hatta zamanla bütün işlerin idaresini kendisine bırakmıştır. Mevlana'nın ölümüne kadar on yıl yanında kı!lan Hüsa.meddin Çelebi'nin öncelikle Islam dünyasına ve bütün insanlığa yaptığı hizmet, "Mesnevi"nin yazılmasına öncülük etmesidir. Rivayetlere göre "Mesnevi'nin yazılmasına 16 MAGAZiN 12/ 88

sebep olan olay şöyle gelişmiştir : Bir gün Mevlana ile yalnız otururlarken, Hüsameddin Çelebi, müridierin boş vakitlerinde ~nfu ' nin "Hadika"sını Attar' ın "IIahinfune" ve "Manuku't Tayr"ını okuduklarını söyledi. Çelebi, bu hale bir türlü nza. gösteremiyordu. Eğer Mevlana, sayıla-

Mevlana'nin eserlerinden baz1lar1 Mevliinii Celaleddin Rwni, bugün her biri dünya edebiyatının klasikleri arasmda yer alan pek çok eser bırakmlŞtır. Bwılardan üçünü kısaca tanıtalun.

Mesnevi: Tasavvufa ait didaktik bir eser olan Mesnevi, yirmi yedi bin beşyüz beyittir. Altı ayrı defterden meydana gelen Mesnevi'yi yorum-

Özellikle turistlerin büyük rağbet gösterdiği bu törenler, insanlar arasındaki kardeşliğin, dostluğun ve sevginin pekiştiği bir atmosfer meydana getirirler. Sema ayini öncesinde, dervişler geleneksel kıyafetleriyle sema yapı­ lacak alana çıkarlar. Ancak semaya başlamak için "pir" veya "şeyh" olarak tanımlanan tarikat ileri geleninden el almak gerekir. KoUannı göğsünde kavuşturmuş olan dervişler, pir'in huzuruna gelip el alırlar. Pir, dervişleri enselerinden öperek sema yapmalarına izin vermiş olur. Bu imi aları dervişler ritrnik ay~. hareketleriyle semaya başlarlar. Once kollar iki yana açılır, sağ elin avucu gökyüzüne çevrilir, sol elin avucu ise yeryüzüne bakar. Böylece dönüş başlar ve hareketler çok geçmeden hızlarur. Kısa bir süre sonra derviş kendinden geçereesine cezbeye kapılır ve akıllara durgunluk verecek şekilde döner durur.

n hızla artan gazeller yerine mesnevi türünden bir eser yazarsa, herkesin bunu okuyacağım ve büyük faydalar elde edeceğini söyledi. Hüsameddin Çelebi sözlerini bitirir bitirmez, Mevlana sarığının arasından "Mesnevi"nin ilk onsekiz beytinin yazıldığı bir kağıt çıkarıp verdi. "Çelebi, geri kalan kısmını sen yazarsan, ben söylerim" dedi. Büsameddin Çelebi, bunu büyük bir memnuniyetle kabul etti. Böylece dünya edebiyatının temel taşlarından birisi olan "Mesnevi" ortaya çıktı. MEVLANA'NIN ÖLÜMÜ Mesnevi yazılmış bitmiş, ama Mevlana hayli bitkin düşmüştü. Zaten !ayan Ankaralı Rasuhi İsmail Dede, bir yedinci defter bulmuş ve üzerinde çalışmışsa da bunun Mevlananın Mesnevi'siyle uzaktan yakından bir ilgisi olmadığı, yapılan araştır­ malar sonucunda ortaya çıkmıştır. Dünya edebiyatının şahaseTleri arasında yer alan Mesnevi'ye, "Mesnevi-i Manevi, Mesnevi-i Şerif, Mesnevi-i Mevlevi" de denilir. Divan-ı Kebir: Mevlana'nın gazel ve ruhailerini bir araya toplar. Bu eser, Türkiye dışındaki Doğu ülkelerinde "Divan-ül-Şerns-il-Ha­ ka:Yık" adıyla da tanınır. Buna

'-


ŞEB-i~i ARUS iST FÜNFHUNDERT JAHRE ALT

"Egal wer du bist, komme trotzdem .. :' Diesem Appell falgen wieder tausende von Menschen aus aller Welt. Es ist der Aufnıf des beıühmten türkisehen Philosophen und Dichter Mevlana Celaleddin Rumi. Jedes Jahr am 16-17 Dezember wird der Todestag des Derwischen gefeiert Sema'ın anlamı,

Allah'tan

alıp

yeryüzüne

dagıtmaktır.

Die Bedeutung vom Sema. Vom Gott nehmen und an die Menschheit verteilen yaşı ilerlemişti ve üstelik karaciğerin­ den rahatsızdı . Devrin önde gelen doktorlan, onun hastalığına kesin bir teşhis koyamıyorlardı. Mevlana devamlı yüksek ateşten şikayetçiydi. Ziyaretine gelen Şeyh Sadreddin şifalar dileyince, Mevlana, "Şifa sizin olsun, sevenle sevgili arasında zardan bir gömlek kaldı. Nurun nura kavuşması­ nı istemez misin? demiş ve ölüme olan hasretini dile getiren bir gazel okumuş­

tu. Hastalığı günden güne artan Mevlana, 16-17 Aralık 1273 gecesi dünyaya gözlerini yumdu. Cenaze törenine bütün Konya halkı, devlet büyükleri, Hıristiyan ve Museviler katıldı. Mevlana'nın öldüğü gece, her sene "Şeb-i Arus-Düğün Gecesi" olarak törenlerle kutlanır. Dünyanın dört bir yanından akın akın Konya'ya gelen insanların amacı tektir: Mevlana'nın felsefesinde, insan sevgisinde ve hoş­ görüsünde bütünleşmek ...

sebep, gazelierin çoğunun sonunda Mevlana'nın kendi adı veya rnahlası yerine Tebrizli Şems'in adını kullanmasıdır.

Fibi Ma Fih: Mevlana'nın çeşitli meclislerde verdiği derslerde yaptığı sobhetlerin toplanmasından meydana gelen eseridir. Sohbetler büyük ihtimalle oğlu Sultan Veled tarafından bir araya getirilmiştir. Fasıliara ayrılmış olan eserde, Mevlana kendisine sorulan sorulara Kur'an ve Hadislerin ışığında cevaplar verir ve devrin ileri gelenlerine de sorular sorar.

"Komm her.. .Komm her, ega/ was du bist Ob du Christ. bist oder Feueranbeter, komme trotzdem Unser Derwischkloster ist kein K/oster der Verzweiflurıg, Auch wenn du hundert Mal Deine Sünden abgeschworen hast, Komme trotzdem ... "

J

alır fıir Jahr falgen Millionen

von Menschen diesem Aufruf ja Einladung. Menschen a~ Frankreich, Amerika, İtalien, Pakistan, Aegypten tretren sich an einem Ort, und zwar mit grösster Freude. Jedes Jahr am 16-17 Dezember wird Konya die Hauptstadt der Liebe, Frcude, gar der Menschheit. Der Vierzeiler oben ist nicht allein der Grund, warum Menschen in Scharen in diese Stadt einreisen. Dieser Vierzeiler stammt von einem türkisehen Denker, Philosoph, Dichter Mevlana Celaleddin Rumi. Zwischen dem 16. und 17. Dezember fındet nun zu seinen Ehren ein grosses Fest ("Şeb-i Arus") statt ... Wir möchten hier versuchen lhnen ein Bild vom Mevlana zu machen, über sein Leben und seine Weltanschauung...

EİN LANGER WEG VOM BALQ BİS KONYA Mevlana İst 1207 in Balq bei Horasan geboren. Sein Vater, der ein Ruhm als "Sultan-ül Ulema-Alimlerin Sultanı" hatte, hiess Baheaddin Veled. Veled war in Balq sowie in Horasan als gutmütiger und weiser Marın bekannt und war regelrecht bemüht sein Yolk


zu belehren. Als Mevlana ftinf war, war Horasan von Mongolen bedroht. Demzufolge musste Bahaeddin Veled, wie vi ele andere Denker auch, die Stadt verlassen. Veled, der ursprünglich eine Walwahrt in die Mekka plante, ging mit seiner Familie nach Bagdad. Als die Familie in Nisabur ankam, besuchte Feridüdin Attar Baheaddin, der viel über ihn gehört hatte. Obwohl Mevlana zu der Zeit noch ein Kind war, bekam er ein sehr wertvoUes Buch (Esrarname) vom Attar geschrieben. Den Gerüchten nach liess Mevlana dieses Buch nie aus der Hand. Nach dem Baheaddin Veled und seine Begleiter Bagdad besucht hatten, gingen sie auf dem Rückweg nach Damaskus. Von dort aus nach Erzincan, Aksehir und nach Larende. Dort vergingen sieben Jahre. Der mittlerweile achtzehn gewordene Mevlana Celaleddin wurde mit der Tochter (Cevher) des berühmten Hoca La:a Serafeddin verheiratet. Von dieser Ehe bekam Mevlana zwei Söhne. Der Herrscher der Seldschuken Alaeddin Keykubat hörte auch über den Ruhm des Veled und lud ihn nach Konya ein. Er empfıng ihn sogar auf dem Weg und beherbergte ihn in einer Medrese (isi. Hochschule für Theologie) Keykubat lud ihn oftmals in den Palast ein und fıihrte sehr lange Gespraeche mit ihm ...

Als Baheaddin Veled 1231 starb, war Mevlana vierundzwanzig. Zu seinem Begraebnis kamen aile Konyabewohner und Staatsminister. Veled's letzter Wille war, class sein Sohn seine Stelle einnimmt. Es war auch der Wunsch des Sultan Aleaddin Keykubat. Er nahm die Stelle an und blieb so lange bis er Seyid Burhaneddin Muhakkik, einen alten Schüler seines Vaters traf. Diese Begegnung wurde zum Wendepunkt seines Lebens. Burhaneddin aus Tirmizli merkte sehr schnell, dass der junge Mevlana ebenso geistreich war wie sein Vater. Er sprach zu ihm: "Du bist genaso weise wie dein Va ter; bleibe so und verschwende nicht viele Worte . Arbeite an dich selbst und belehre die Menschheit." VOM TİRMİZLİ ZUM ŞEMS AUS TEBRİZLİ Nach dieser Begegnung wurde Mevlana Seyyid Burhaneddin's Gelehrter erweiterte sein Wissen und diente ihm. Zu dieser Zeit ging er nach Halep und Damaskus und lenrte dort viele Philosophen dieser Epoche kennen. Nach dieser Reise ging Mevlana wieder nach Konya zurück und war bis zu dem T od des Seyyid Burhaneddin (1242) neben ihm. Seinen Tod vergass Mevlana nie und schrieb in seinen Büchem sehr oft über ihn. İnsbesondere in seinen Werken 'Fihi Ma Fih' und 'Mesnevi'.

Konya'daki, Mevlana Müzesinin dünyanın dört bir yanından ziyaretçisi Das Meviana-Museum wird von Menshen aus ailer weit besucht

18 MAGAZiN 12/ 88

vardır.

Mevlana lebte nach seinem Tod

funf Jahre als Einzelgaenger und lehrte weiterhin sein Volk. Sein narmales Leben zwischen Medrese und Moschee nahm nach ftinf Jahren ein Ende Denn 1244 kam der ·Derwisch Şems aus Tebrizli nach Konya. Für Mevlana begann wieder ein neues Leben. Die Begegnung und die ersten Gespraeche zwischen Şems und Mevlana sind weltberühmt. Nach diversen Quellen erfuhr man, dass die erste Begegnung der zwei Menschen etwa so war: Als Mevlana auf dem Pferd irgendwohin galoppierte, zügelte Şems das Pferd und stellte Mevlana einige Fragen. Und auf die Antworten konnte er nichts anderes tun als ihn zu umarmen. Er nannte dieses TreiTen als "Merec-el-Bahreyn", es heisst soviel wie 'Das TreiTen oder der Treffpunkt zweier Seen'. Mevlana und Şems gingen danach gemcinsam in die Zelle des Selahaddin Zerkub und verbrachten dort etwa sechs Monate. Danach unterliess Mevlana zu unterrichten und hielt auch kein Predigt in der Moschee. Seinen Anhaengem hatte er auch nicht mehr viel Zeit übrig. Şems erfüllte sein ganzes Leben. Nach Şems lass er sogar des Buch von seinem Vater nicht mehr. Sein Verhalten kraenkte das Volk und seine Freunde. Viele trennten sich von dem Dervischen und einige haben sogar den Şems mit dem Tod gedroht." Şems war nach aU diesem Geschehen gekraenkt und verliess Mevlana (1245). Nur diese Trennung brachte sie viel naeher. Mevlana schrieb fıir ihn Liebeslieder. Nach einiger Zeit erfuhr Mevlana, dass Şems sich in Damaskus befındet. Daraufhin sand er ihm vier Liebeslieder und wünschte, dass er wieder zurückkehrt. Viele Mevlanaanhaenger ftihlten sich dadurch schuldig und bereuten alles. Mevlana beauftragte seinen Sohn Sultan Veled Şems in Damaskus abzu holen. Er brachte Şems nach Konya zurück. Nach seiner Ankunft baten aile Bewohner um Gnade und alles wurde wie früher. Nur dauerte dieser Frieden im Land nicht sehr lang, bald sorgten viele Leute um Aufruhr. Un ter den Unruhestiftem war auch der Sohn vom Mevlana, Alaeddin Çelebi dabei. Şems' Geduld war wieder am Ende und verliess wieder die Stadt. Als Şems verschwand, "irrte Mevlana umher und schrieb Gedichte und leidete" ofTenkundigte sein Sohn Sultan Veled spaeter. Mevlana verlar die Hofnung und führte wieder sein narmales Leben. Gleichzeitig schloss er cine Freundochaft mit dem Goldschmid Selahaddin ...


Perhaps the best view of • Izmir Bay!

-P

lanning to vi sit Turkey? . . . . Teli your secretary to ad d IZMIR to your itinerary and to contact EGEBANK* of IZ MIR to fix an appointment. There you will be provided not only with a fair overview of the regional and national economy, but alsa the opportunity of experiencing perhaps the most picturesque view of iZMiR Bay.

· Please CantaCI Mr Mustafa Ayan·Asst General Manager Phone 151! 25 97 91 Mrs Guray Yucel Correspondent Bankmg Manager Phone 151! 14 ô2 39

Head Office Cumhurıyet

Cad . 67 35214 izmırfTURKEY Tel · (51) 25 03 90 (10 Telex . 53602 egbm tr Telefax: 19 48 82

lınes)

S

EGEBANK


Sema başlıyor. Hareketler önce yavaş, sonra sonsuzca savrulan etekler mahşeri. .. Die Kultübungen der Mewlewi - Derwiscne beginnt. Die Bewegungen sind zunaechst sehr langsam ... Unübersichtlich wallende Röcke .. .Fasz inierend .

NEUER TRENNUNGSWEG Salahaddin Zerkub war Analphabet aber ein überaus gutmütiger und sauberer Mensch. Als er na ch Mevlana 's Wunsch als Ordensoberhaupt seiner Schüler auserwaehlt wurde, war selbst Sultan Veled dagegen. Aber Mevlana und Selahaddin Zerkub fühlten sich

Einige se1ner Werke 1

M

eviana schrieb Werke, die in der klassischen Literatur an ersteren Stellen stehen. Wir möchten Ihnen einige vorstellen: Mesnevi: Gehört der Sufismus und ist ein didaktisches Werk. Besteht aus siebenundzwanzigtaus20 MAGAZiN 12/ 88

nicht gestört. Sie verheirateten sogar ihre Kinder miteinander Die Tochter vom Zerk u b, Fa tma Hatun und Sultan Veled. İhre Beziehung staerkte sich dadurch umso mehr. Diese Freundschaft dauerte etwa zehn Jahre. Zerkub's Krankheit brachte sie spaeter auseinander. Denn Zerkub starb 1258 und wurde nach seinem endundfıinfhundert

Versen. Mesnevi wurde spaeter vom Isınail Dede untersucht, und er stellte fest, dass sie aus sechs versernedene Hefte zusammengestellt wurde. Mesnevi gehört zur klassischen Weltliteratur . und wird ebenfalls "Mesnevi-i Manevi, Mesnevi-i Şerif, Mesnevi-i Mevlevi" genannt. · Divan-ı Kebir: Besteht aus Gazel (Liedart in der orient. Musik) und Vierzeiler des Mevlana. Im Orient ist dieses Werk als "Divan-ül-Şems­ il Hakayık" bekannt. Er erwaehnt hier den Namen des Şerns. Fihi Ma Fih: Dieses Werk wurde aus seinen Gespraechen im Parlament zusammengestellt. Dieses Buch wurde von seinem Sohn Sultan Veled gedruckt..

Wunsch mit Jubel begraben. Seinen Platz nahm spaeter Hüsamettin Çelebi ein. Mevlana schrieb in einem seiner Büchcr spaeter "Er ist der Schlü&c;el aller Lie~tzkaemrnern." Für Mevlana stand er plötzlich injeder Hinsicht an erster Stelle und bekarn die Aufgabe die Verwaltung zu übemehmen. Hüsameddin lebte bis zu Mevlana's Tod zehn Jahre mit ihm zusamrnen. Er übemahm durch diese Beziehung wichtige Posten. Çelebi verhalf Mevlana sein grösstes Werk 'Mesnevi' zu schreiben. MEVLANA'S TOD Als Mesnevi fertiggeschrieben war Mevlana recht müde und war, war nicht mehr der jüngste. Zudem war er Leberkrank. Die Aerzte konnten seine Krankheit zu der Zeit nicht diagnostizieren. Er hatte immer hohes Fieber. Als er vom Scheich Sadreddin besucht wurde sagte der Scheich; er solle doch bald gesund werden aber Mevlana war so durstig nach dem Tod, sang ihm ein Lobeslied an den Tod. Da er immer kraenker wurde, starb er zwischen dem 16. und 17 Dezember 1273.

-


Bankamatik İş Bankası'nın

elektronik bankacılığa kazandırdığı boyut. ..

Bankamatik kartı

cebinizde, paramz 24 saat emrinizde! ••

TURKIVE

BANKASI


EMiNÖNÜ'NDEN KAVAKLAR'A...

Boğaziçi

seyran1 Şehir hattı

vapuru iskeleler arasında mekik dokurken, Asya ve Avrupa kıyılarının do yum olmaz manzaralarını seyretmek, insanı sadece dinlendirmekle kalmaz, ruh zindeliğine de kavuşturur. Boğaziçi, gündüzleri başka, geceleri başka ğüzellikler sergiler minönü iskelesinde demirli, beyaz boyalı , lacivert çizgili; eski adıy la Şirket-i Hayriye, Şif1?diki ismiyle Şehir Hatlan I ş l etmesine ait yolcu gemisi birazdan demir alacak ve b eyaz-yeş il köpükler bırakarak Boğaziçi'ne yeni bir sefer daha yapacaktır. Yeni Cami arkada, Galata Köpıüsü yan taxaftadır. Aynı anda Eminönü'nden Usküdar'a ve Kadı­ köy'e de birbirine benzeyen vapurlar hareket edecek, bunu Karaköy'den Haydarpaş a-Kad ıköy istikametine giden diğer vapurlar izieyecek ve bir anda Boğaziçi-Haliç-Marm ara üçgeni tepeden tırnağa kö pü ğe ve vapur çığlık l an­ na büıünecekti r. Yolculann yaşını­ başını almış olanlan bir hayli hüzüıılü bir şekil de sigaralanndan nefesler

E

çekiştirirken, gençler neşeli, şen-şak­ raktır ve karşıda Kız Kulesi, yalnızlığı­ na yeni yalnızlıklar katmaktadır...

Evet, Eminönü'nden kalkan bir sayısız iskeieierin Belki birazdan sis veya daha iyisi sicim gibi bir yağmur bastıracak ; Boğaz vapurunun küpeşte­ sinde şaklayan yağmurlar birdenbire bütün bir güverteyi boşaltacak ve güverted~ birkaç insandan, ufukta ise silik bir Istanbul silüetinden başka bir şey kalmayacaktır. Vapur ise arkasında köpükler ve birbirinin üstünden atiayan dalgalar bırakarak yoluna devam etmektedir. Barbaros Hayrettİn Paşa'nın türbesiyle Deniz Müzesi'!}e sırtını veren, yan tarafında Beşiktaş-Usküdar motorlannın kıpır kıpır kaynaştığı Beşiktaş , veya Boğaziçi Vapuru, konuğu olacaktır.

iki boyunca sıralanan iskeieierin en eskilerinden birisi, Kadıköy iskelesi Bo!)az ' ın

yakası

Kadıköy

ferry landing is one of the oldest stop-overs, on both sides of the Bosphorus

22 MAGAZiN 12/ 88


MAGAZiN 12/ 88 23


yeni ismiyle Barbaros Hayrettİn Paşa Iskelesi; Boğaziçi vapurlaorun ilk durağıdır. Restorasyonu geçtiğimiz yıllarda tamamlanan iskele. tarihi mimarinin temel özelliklerini taşımak­ tadır.

Beşiktaş'dan sonra vapurun burnu karşıya çevrilecek ve Kız Kulesi ile

.Qolmabahçe Sarayı sağda bırakılarak Usküdar'a doğru dümen kın)!lcaktır. Tarihi camileriyle ünlü, tarihi Usküdar meydanının tarihi iskelesi, belki de Boğaz iskelelerinin en çilekeşidir. Gün bo~ geleni gideni tükenın ez çünkü ... Usküdar'dan sonra sırada bekleyen iskeleler, nefıs yaWanyla hem göze, hem de ruha hitap eden Kuzguncuk ve Beylerbeyi'dir. Kuzguncuk'un tenhalı­ ğı, Beylerbeyi'nde birdenbire eriyecek ve karşıda Ortaköy iskelesinin sevimli kalabalığına bu yüzden hak verilecektir. Oysa, aynı beklentilerle Arnavutköy'e kanatianan vapuru biraz da hüzün karşılayacak ve karşıda Çengelköy de bu hüznü içten içe besieyecek tir. Ve sırada Rumelihisan'nın o bembeyaz iskelesi, kendi tenhalığında , kendisini kendisine hatırlatacak misafirler beklemektedir. Rumelihisan ' nın tam karşısında göz kamaştıran köş­ küyle hemencecik biriveren Küçüksu iskelesi, ismiyle tam tersi yorumlar yüklenrnekte gecikmeyecek ve Anadoluhisan'na uzanacak olan vapur benzer bir hüznü taşımadan edemeyecektir ... Anadoluhisan hüznünü Emirgfuı iskelesinde hiç değilse bir parça dinlendirrnek isteyenler, Boğaziçi'nin o anlaşılması güç atmosferinde elbette bocalayacaklardır. Çünkü, Emirgfuı­ dan lstinye'ye uzanan vapur, Boğaz­ içi'ni anlatan romaniann temel rnekanına da girmiş demektir. Dolayısıyla, bu yöreleri romansız, şiirsiz, şarkısız; kısaca edebiyatsiZ düşünmek neredeyse imkansızdır. Ancak sırada balıkçı meyhaneleriyle çerçevelenrniş Yeniköy vardır . Yeniköy'ün insan ufkuna çizdiği atmosfer ise dünden bugüne insan hayallerinde mutlaka yer bulacaktır ... Vapur bir kere demir almıştır ve Yeniköy'den Kanlıca'ya geçecektir. Karılıca iskelesi, gerek tarihi mekfuıı , gerekse turizm değeri itibariyle vazgeçilemez bir özelliğe sahiptir. Hele vapurla birlikte tarifi imkansız bir güzelliğin anaforunu sergileyen Kanlı­ ca Burnu'nu geçmek ve Çubuklu'nun kendinden hayli emin. ve güvenli iskelesine demirlemek, Istanbul meftunlan için ayn bir zevk ve estetik kaynağı olmayı sürdürecektir... Çubuklu'dan sonra herhangi bir Boğaziçi Yapurunun mecburi istikameti Tarabya'dır . Muhteşem bir otel yalnızlığıyla beslenen Tarabya'da bir Boğaz vapurundan beklenebilecek çok şey vardır şüphesiz. Koyda kilitli 24 MAGAZiN 12/ 88

yatlann coşkulu hüznü de vapurumuzun bile-isteye benirrısediği yüklerden birisi olacaktır ... Tarabya'dan sonra Boğaziçi vapurlarının farklı istikametler seçmelerine artık alışmak gerekir. Kimileri Büyükdere'ye uğrayıp Paşabahçe İstikame­ tİnden Beykoz'a kıvnlırken ; kimileri de ~estirmeden Sanyer'i tutturuverirler. Ister o yönden, ister bu yönden olsun Boğaziçi vapurlanrun birbirlerine mendil sallamayı ihmal ederneyeceği tek menzil Anadolu ve Rumeli Kavaklandır. Çünkü, bir bakıma son durak olan Kavaklar, bir başka yönüyle de Boğaziçi masalının başlangıcıdırlar. Kavaklardan, artık bastıra n akşam ve geceyle birlikte, ışıl ışı! kıyılardan başlangıç noktasına dönmek ... Gitmek ya da gitmemek, işte bütün

mesele bu ...


Haydarpaşa günün

her saatinde kalabalık tır.

Moda'da daha bir sakinlik göze çarpar. Beşiktaş ise farklı zamanlarda, farklı bir dünyadır. Ama Rumellkavagı'nın o hüzünlü atmosferi daha çok Kanlıca'da sıoınacak

bir yürek bulur. Haydarpaşa landing

bustles with crowds at any given hour of the day si nce it is the terminus of all the Anatolian railways, Beşiktaş, also an important ferry stop, sometimes used by commuters trying to escape the wheeled traffic of the Istanbul avenues


stored and display the most characteristic features of traditional Turkish architecture. After Besiktas, the ferry tums its bows towards the opposite shore and makes straight for Usküdar, leaving the Maiden's Tower and Daimabahçe Palace on its right. Old Usküdar, with its old landing-stage and its old square and its old mosques, is probably the most hard-worked of all the landingstages on the Bosphorus. From moming to night its planks are trod by endless crowds of people arriving and departing. The next landing-stages are Kuzguncuk and Beylerbeyi, with the lovely water-side villas that appeal as much to the spirit as to the eye. The solitariness of Kuzguncuk suddenly dissolves in the suburb of Beylerbeyi, and one must give credit on this score to the cheerful crowds on the landing-stage at Ortaköy he ferry-boat moored at the on the opposite shore. But if the ferry Eminönü quay, with its white hull and blue stripes, a belonging expects to find the same warm welcome was to what once known as the . at Arnavutköy it will be sornewhat Sirket-i Hayriye but now known more disappointed, and at Cengelköy opposite it will feel really depressed. prosaically as the Sehir Har/ari IsietmeAnd now it's the tum of the snowsine (City Lines), will soon be weighing white landing-stage building at Rumea nehor and setting out on yet another limsar that waits in its solitariness for trip up the Bosphorus, leaving behind it visitors who will recall it to itself. On a wake of blue-green foam. It lies just the opposite shore there is the landingbehind the New Mosque, immediately stage at Kücüksu that ends in the beside Galata Bridge. At the same dazzlingly white little summer palace moment, identical vessels will set out immediately beside it, and then the for Kadiköy and Usküdar, and these boat, arriving at Anadoluhisar, is will be followed by other ferry-boats inevitably affected by the prevailing setting out from Karaköy for Haydarmelancholy. paşa and Kadiköy that will combine to Those who wish to find some relief fıll the who!e of the Bosphorus-Golden from the melancholy of Anadoluhisar Horn-Marmara triangle with the sound on the laneting-stage at Emirgan will no of their sirens and to ch um the sea into doubt be bewildered by the enigmatical one great mass of foam. While the atmosphere of the Bosphorus. As the more elderly passengers savour their boat makes its way from Emirgan to cigarettes in a peaceful and pleasing Istinye it enters the world of all the melancholy the younger passengers novels that take the Bosphorus as their will indulge in boisterous fun and topic. It is impossible to think of this games. Meanwhile the Maiden's Tower part of the Bosphorus without calling adds new aspects of loneliness to its to mind the novels and poems tq_at solitary station among the seas. have been written about it. And then A bosphorus ferry-boat leaving comes Yeniköy with its fishermen's Eminönü will call at innumerable tavems. The atmosphere created by quays. Perhaps a mist will fall, or it will Yeniköy on the human horizon will as begin to drizzle; or perhaps the decks certainly find a place in the human will sudden Iy be deared by a downpour drearns of tomorrow as it did in the of rain that will leave only a very few drearns of the past. passengers to observe the vague The ferry moves on again, making silhouette of the city. But the ferry its way from Yeniköy to Kanlıca , continues on its way through the whose landing-stage passesses unique leaping waves leaving a trail of foam value both as a histarical relic and a behind. tourist attraction. And as the boat The fırst stop for the Bosphorus continueson its way past the indefina b le ferries is the Barbaros Hayrettin Pasha loveliness of Kanlica Point and moors landing-stage at Besiktas, with its at Cubuklu's secure and self-confıdent Naval Museum and the tomb of quay, it finds itself at a place that has Barbara Hayrettİn Pasha and its always been a unique source of motor-boats chugging away by the inspiration for Istanbul's moon-crossed embankment. The buildings at the lovers. landing-stage ·have recently been re-

THE BOSPHORUS, SOURCE OF JOY AND MELANCHOLY

The festive gaiety along its .sh o res

T

26 MAGAZiN 12/ 88

After Cubuklu, every Bosphorus ferry-boat inevitably makes for Tarabya and the solitary magnifıcence of its great hotel. Tarabya has a great dea! to hope for from a Bosphorus ferry-boat. The emotional melancholy of the yachts moored in the bay will inevitably form part of our boat's cargo. After Tarabya one must not be surprised if the various different ferryboats choose various different itineraries. Some of them cal! at Buyukdere on their way toPasabahçe and Beykoz; others make straight for Sariyer. But whichever route is chosen, the only quays from which the Bosphorus ferries will never fail to wave handkerchiefs to one another are those of Anadolu Kavağı and Rumeli Kavağı. In one sense the last stops, in anather sense they are the beginning of the legend of the Bosphorus. To retum from the Kavaks in the gathering dust to the bright lights from which we set out... To go, or not to go, that is the question ...

,.,


Ortaköy ve Çengelköy iskeleleri birbirine benzer. Yeniköy ve AnadolukavaOı genel· likle sessizdir. Karaköy ise her zaman tıklım tıklım ... Ortaköy and Çengelköy land ings look alike. Yeniköy and Anadolukavağı are quiet places. Karaköy landings, in contrast are a hab of hustle and bustle

MAGAZiN 12/ 88 27


HELSiNKi NOTLARI

Baltik'In K1z1 sizi çağ1r1yor Tarihi Senato Meydanı, hediyelik eşyaların satıldığı pazar, ilgi çekici çarşılar, şehrin merkezi yerindeki plajlar, "Ravintola" denilen lokantalar ve soğuk görünüşlerinin ardında sımsıcak, dost canlısı insanlar... Işte, Finlandiya başşehrinin, bir cümlede özetlenmiş cazibe ve güzellik raporu elsinki... Türk Hava Yollan 'nın uçuş şebe­ kesine eklenen son noktalardan biri ... Mevsimden mevsime değişen, üstelik her zevke hitap edecek derecede çeşitli ve zengin güzellikler sunan bir hazlar beldesi ... Eğer l..apland'a veya daha kuzeydeki Nordkapp gibi bir bölgeye gitmek karannda iseniz, bu gezinin ideal başlangıç noktası yine Helsinki olacaktır. Kuzey Kutbu'na iyice yakın yerlere erişebilmek ise, bazı havayolu şirketle­ rinin Kutup-üstü uçuşlanyla mümkündür.

H

Fakat, bu kadar uıağa gitmek için gösterilecek cesaretten önce, insan, "Baltık'ın Kızı" olarak adlandırılan aslında Avrupa standartianna göre "Torun" sayılması gereken- Helsinki'nin tadına varmalı. .. Helsinki, İsveç'in hükümranlığı Kral Gustav Vaasa'mn emriyle, 1550 yılında kuruldu. Çarlık Rusyası'nın yönetimine girene kadar, küçük bir bölgesel merkez olarak kaldı . Tarihinde birçok defa ve bir kere de Çar Bf!yük (Deli) Petro'nun önünden kaçan Isveç ordusu tarafından yakıldı . Helsinki'nin asıl canlanışı, Finlandiya'nın ..Rus işgali altına girişiyle başlar. Ulkenin "BüyüJc Dükalık" statüsüne sokulması ve Isveç etkisini silme gayretleri, Turku'nun yerine başka bir başkent seçimi zaruretini ortaya çıkarmıştı. Çar Il. Alexander, coğrafi konumu uygun , savurırnası kolay ve Petrograd'a yakın olan Helsinki'yi tercih etti. Şehrin planlanması ve ahşap yerine büyük betonarme binalar inşa edilmesi için mimar Engel'i görevlendirdi. Çünkü Helsinki, yansırasında,

28 MAGAZiN 12/ 88

gınlardan

hayli zarar görmüştü. Engel'in ana eseri olan Senato Meydanı ile onu çevreleyen yapılar özellikle Katedral- bugün başlıca turist çeken yerdir. Buradaki bazı binalann onanlarak, üzerieri kemerli alışveriş merkezleri haline dönüştürülmesi, meydanın cazibesini arttırmaktadır. Fakat, yine de bu dükkfuılann, bir blok ötede ve deniz kıyısında yer alan "Pazar

Meydanı" ile rekabet etmeleri zordur. Kış aylarında sadece sabahlan, yazın ise öğleden sonra ve akşam üzerieri de açık tutulan bu pazar, kışın en soğuk günlerinde bile gezilmeye değer. Hediyelik eşyaların satıldığı pazar yerini dolaşırken , çok yakındaki Kapalı Çarşı ve Çiçek Pazan da ihmal

edilmemelidir. Çünkü, ikisinin de ziyaretçilere sunacağı çeşitli güzellikleri


Helslnkl, tarihi yapılar

yönünden de hayli zengin bir şehir.

Helsin ki is a very rich city containing histerical monuments. bulunmaktadır. Hatta, hava soğuksa, Kapalı Çarşı, aynı zamanda esaslı bir sığınak olacaktır. Tabii, bu arada, yakındaki Esplanadi'de sevimli kahvehaneler bulabilirsiniz. Aynca, çarşı içindeki ısıtılınış tenteli kahvehaneler hizmete açıktır. Fakat, Helsinki'yi soğuk bir şehir olarak düşüruneyiniz. Onun iç sıcaklı­ ğı, her kalbi ısıtınaya yeter. Yaz

B~azlçlnl andıran manzarasıyla

Lahtl'dekl yeni köprü The new bridge at Lahti reminding Bosphorus

aylarındaki hava sıcaklığı ise, dünyanın güney yörelerindeki birçok şehirle rekabet edecek, hatta bazan onlan geçecek kadar yüksektir. Böyle sıcak günlerden birinde orada iseniz ve meşgul olacak daha iyi bir şey yoksa, neredeyse şehir merkezinde bulunan plajlara kapağı atabilirsiniz. Pazar yerinden batıya doğru kısa bir yürüyüş yaptıktan sonra, güneş hayranlarının zevkine siz de katılabilirsiniz. Yürümekten yorulmuş, güneş banyosundan acıkmışsanız, Fince "Ravintola" denen lokantalardan birine girebilirsiniz. Yalnız, hararetinizi sütten daha sert bir içecekle söndürmek isterseniz, bu ravintolanın A tipi belgeli olmasına dikkat ediniz. Vakit uygun ise, orada her çeşit içkiyi bulabilirsiniz. Balık, ren geyiği ve mantar spesiyalitelerini de tatmalısınız. Kendi yemeklerini yemekte ısrar edenler için ise, irili ufaklı her mutfağın Helsinki'de mükemmelen temsil edildiğini söyleyebiliriz. Hatta, şehirdeki elçiliklerden fazla sayıda azınlık tokantası bulunduğu da ileri sürülebilir. Akşam olunca, hayat, müzikli yerlere doğru taze bir eneıjiyle kayar. Alkollü içki verilen bütün yerlerde, kanun gereği yemek servisi yapılır ve buralara da "ravintola" adı verilir. Soğuk havada, bazan birsaatkuyrukta bekleyebileceğinizi hesaplayarak, önceden masa ayırtmanızı tavsiye ederiz. Ve tokantaya tam vaktinde gelmelisiniz; çünkü iki dakikayı aşan gecikmeler, değerli bir rezervasyonun iptaline yol açabilir. Artık, o soğuk Finlilerle alıhaplığın zamanı gelmiştir. Aslında Finliler soğuk değil, sadece utangaçtırlar. İşte o utangaçlıktan ötürü takındıklan kalın maske biraz aşağı çekilirse, gerçek yüzleri, arkadaş canlısı ve misafırperver

karakterleri ortaya çıkar. Bir Finli ile hemen kaynaşmak oldukça wrdur; ama utangaçlık geçtikten, samimiyeti güçleştiren engeller kalktıktan sonra başlayan arkadaşlığınız, ömür boyu dostluğa dönüşebilir. Yazın havanın kararmasını beklemeyin; çünkü gece olmayacaktır. Saati-

nize

bakmayı unutursanız,

bir ravintovakit belki de gece olabilir. Bu gecesiz geceler, özellikle yaz mevsiminin geceleri, apayn bir güzelliktedir. Loş havada yakılan kamp ateşleri çevresinde dans edip şarkı söylemenin zevkine • doyulmaz. Eğer bu yaz gecelerinin birinde, Helsinki'nin sekiz yüz kilometre kuzeyindeki Lapland'da bulunuyorsanız, şafak vaktini hiç göremezsiniz. Zira gece yansı da pırıl pırıl güneşlidir. Ormanlardan yayılan nefıs çam kokusu, günün yalnızca yirmi dört saat olduğunu unutturur insana... Gün ışığı her ne kadar uyku ihtiyacını azaltırsa da, ertesi günün gezilerini düşünerek, dinlenmeye de yeterli zaman aynlmalı­ gittiğinizde, yansını bulmuş

laya

dır.

Lapland'da görülecek bir diğer olay, sonbaharda ormanlardaki renk cümbüşüdür. Kışın ise, uzun bir tatile hazırlanan güneşin ışınlan, altından bakır rengine doğru dönüşür. Ağaçla­ rm yapraklan da aynı renge büründüğünden tam bir ahenk sergilenir. Sanata eğilimi olmayanlar için, bu bölgede altın bulma ihtimali vardır.

Çünkü, Lapland akarsulan bir miktar ihtiva eder. Gerçi Califomia'da olduğu gibi altına hücum söz konusu değildir; fakat altın çıkarmak isteyenlere donanımlı arabalar sağlanmaktadır. Sonuçta eli boş dönülse bile, bu arabalann güzelliği ve tutulabilecek birkaç alabalık, yine de çok şeye değer. altın

MAGAZiN 12/ 88 29


TRAVEL NOTES FROM HELSINKI

The call of the Baltic Ma iden Histarical Senate Square, an open market place for gift items, swirnming beaches in the heart of the city, wonderful restaurants called 'Ravintola's, warm hearted natives are what the capital of Finland ise made of elsinki, one of the latest additions to THY destinations, is a city of delights. Delights, changing with seasons, abound in Helsinki. It has something to offer for every taste. If all fails, it is an ideal starting point for jaunt to Lapland. Or even points further north, !ike Nordkapp. And that is the nearest one can get to the north poJe without special equipment, special starnina, and extra special motivation. That is, of course, excepting the over the poJe flights of same airlines. They fly much ciaser to the north poJe than Nordkapp is. But before venturing so far north one should defınitely sarnple and enjoy the delights of Helsinki. The so called 'Daughter of Baltic'. But it is so young by European standards, it really deserves to be called 'Granddaughter'. Founded in 1550 during the Swedish reign, by the order King Gustav Vaasa it remained a smallish regional center until Cıarist Russian rule. It burned down many times, once by the Swedish army retreating before the arrnies of Czar Grand Petro. The real life of Helsinki began with the cedetion of Finland to Russia. Finland's new status of Grand Duchy, and efforts to erase the effects of Swedish rule necessitated a new capital to replace Turku. Helsinki was very well situated. It was defendable. It was near Petrograd. Czar Alexander II ordered it to be the capital, and commissioned architect Engel for the planning of the city and the major buildings, stipulating masonry instead

H

30 MAGAZiN 12/88

of traditional timber. Helsinki had had suffered too many fıres. Engel's major work, the Senate Square and the surraunding buildings, is a top touıist attraction today.

Tabii güzellikler ve dost caniısı Insanlar.. Işte Finlandiya. Natural beauties and friendly people ... This is Finland.


Especially the Cathedral. The rejuvenation of some of the buildings as shopping arcades have contributed to the attractiveness of the area. But it is stili very difficult for these shops to compete with the attractions displayed by the 'Market Square', only a block away, on the seashore. Even on the coldest days of Winter the marketplace isa must visit for the visitor. In winter it is open only in the mornings but in summer there is also an aftemoon session in the Iate afternoon. While visiting the market, where souvenirs are also sold, neighboring covered market and flower market should not be ornitted. The offer delights too. Also, if it happens to be cold day, what isabetter place than the covered market to kill the chill. Of

course there are beautiful cafes on the near by Esplanadi and a couple of heated tent versions in the market place itself. But one should not think of Helsirıki as a cold city. It's inner warmth is enough to heat any heart. And in summer it's extemal warmth competes with many southern cities, sometimes even surpasses. If you happen to be there on one of those days with nothing better to do, there are beaches practically in the center of the city. A short westerly walk from the marketplace. It is a delight to join the other sun worshippers. Tired of walking and hungry from sunbathing,just pop into a 'Ravintola', fınnish for restaurant. But if you !ike to quench your thirst with something

Lapland, turistlerin en çok rağbet ettiği bölge (üstte). Savonllnna şehrindeki tarihi (altta). Lapland is the most popular region amongst tourists (above). The historical casıle in the city of Savonlinna. şato

stronger than rnilk, make sure it is licenced A. That is where one can get anything, provided the hour is appropriate. Nevertheless one must taste the fish or reindeer and mushroom specialities. For those insisting on their native food every major and minor kitchen is well represented in Helsinki. It rnight even be argued that there are more ethnic restaurants than embassies in Helsinki. By nightfall life changes gears and veers towards places which has music. Since all places serving alcoholic beverages are required by law to serve food as well these places are also called Ravintola. To make sure to get in without waiting in line, sometimes up to an hour, outside in the cold, it is advisable to reserve a table for dinner, and be there at the exact minute. Delays of mo re than two minu tes cost a valuable reservation. Now is the time to befriend those cold Finns. Who turn out not to be cold at all, but only shy. Once the thick armor, built because of tirnidity, is !owered the real face comes out. It is a fa ce of friendliness, and hospitality. It is very difficult to befriend a Finn immediately, but when the initial shyness and obstacles have been deared it is lifetime friendship .. In su mm er don 't rely on nightfall to make your move. The night does not fal!. Consult your watch. Otherwise it might be rnidnight when you get to the Ravintola. These nightless nights are another delight. Especially if it is rnidsummers night. Singing and daneing around bonfıres in the dusk of the midnight is something that should be experienced. It is beyond description. And if you happen to be in l..apland, some eight hundred kilometers north of Helsinki, it is not even dusk. But sunshine. At midnight. Surrounded with fresh aromas of the pine forests one forgets that a day is only twentyfour hours long. Although the light reduces the need for sleep one should always be rested for the next day's sightseeing. And the sight to see in Lapland are the vivid colors of the forest in auturnn. The sun, preparing for an extended absence during the winter vacation, changing from golden to copper is matched by the leaves of birches. Hue for hue. And for those not so artistically inclined there is the possibility of gold. The streams of Lapland bear some gold. It is not California gold rush, but oıganised treks are arranged for gold panning. If no material gains are achieved the beauty of the trek and the possibility of a silver trout is worth the time. MAGAZiN 12/ 88 31



Printemps' a er şey ·r armağan 1•. Aradığınız armağanı bulamayacağınızı düşünerek haksızlık etmeyin. P ri nt e m p s 'ın dört katının tümü de sevindirici bir armağan olmayı bekleyen en yeni, en güzel şeylerle dolu. Rengarenk bir kazak, modem bir vazö, çarpıcı bir oyuncak, şık bir kravat, son moda bir elbise,

son derece zarif bir çift eldiven..... tümü kaliteli markalar, hepsi bir arada ve çeşitli fiyatlarla! Gelin P ri nt e m p s 'a, aradığınızı mutlaka bulacaksınız, aramasanız bile bulacaksınız. P r i n t e m p s 'da her şey bir armağandır.

Printemps Alısveris ' '

Cenneti


.'--

Türk Insanının emeği ve alınterl, tekstil sanaylmlze dünya devleri arasında önemli bir yer kazandırdı. Our textile industry, with labor and hard work of the Turkish people, now occupies an important place among world giants.

BATI'YI DA GiYDiRiYORUZ

Tekstilde güçlü lider: Türkiye Önceki yıl, tekstil ürünleri iliracından 2 milyar dolann üzerinde gelir sağlandı. Bu döviz akışı büyüyerek devam ediyor ve Avrupa ile Amerika'daki mağazalann vitrinlerini, gittikçe artan oranda Türk mallan süslüyor vrupa'dan yeni dönmüş ve beraberinde de bavullar dolusu giyecek getirmişti. Eee, babaanne olmak kolay değildi, gelinine, torunlara bir şeyler almak, Avrupalarakadar gitrnişken eli boş dönmernek gerekliydi. O düşün-

A

34 MAGAZiN 12/88

ceyle Paris'in, Londra'nın seçkin mağazalannı birer birer dolaşmış tişört, gömlek, bluz, tayyör artık ne bulduysa satın almıştı. Torunlarının ve gelininin gözlerindeki parıltıyı şimdiden görür gibi oluyor ye için için keyifleniyordu. Ancak, Istanbul'da bavullar açılın­ ca dananın kuyruğu kopmuş ve başta

gelini olmak üzere herkes çığlığı basmıştı: "Ama anne ... " Çünkü, orta yaşlardaki babaannenin özene-bezene seçtiği bütün giyim eşyalan "Made in Turkey" damgasını taşıyordu. Gelin hanım h,aklı olarak "Ama anne ... " diye başlamış ve şöyle devam etmişti: "Bütün bunların Şişli'de, Nişantaşı'nda


Iplikler dokunacak ve gömlek, bluz, tayyör hatta smokin olacak. Serdar candar'ın koleksiyonunda gördüOümüz gibi ... The yarns will be woven and will turn into shirts, blouses, costumes, even tuxedos. As we see in the collection of Serdar Candar.

satıldığını bilmiyor musun? Tekstil sanayiimiz öylesine ilerledi ki, artık dünyayı biz giydiriyoruz. .. " Gerçekten de gelin hanım haklıydı. Son yıllarda büyük atılımları birbiri peşisıra gerçekleştiren tekstil sektörümüz gerek Avrupa'nın, gerekse Amerika'nın gözdeleri arasına çoktan girmişti. Uzun bir süredirAvrupalıların ve Amerikalıların gardroplarını "Made in Turkey" ~arkalı giyim eşyalan dolduruyordu. Oyle ki, tekstil piyasalarının tamamını Türklere kaptıracaklarını anlayan bu ülkeler aletacele bir takım tedbirler alma ihtiyacını hissetınişler ve Türk tekstil sanayiinin ürürılerine kota uygulamaya başlamışlardı. Ama bütün bunlar geçici tedbirler olarak kalmaya mahkumdu. Çünkü, gerçek kaliteyi ve itinayı Türk tekstil ürünleriyle birlikte keşfeden Amerika ve Avrupalıların, bundan vazgeçmeleri düşünülemezdi. Nitekim, çok geçmeden aynı gerçeği başta Yugoslavya olmak üzere Demir perde ülkeleri de durumu farkedecek ve Türkiye'ye gelen turistler bavullar dolusu giyim eşyasıyla döneceklerdi ülkelerine. Devir değişmiş ve bavullar artık Türkiye'de doldurulmaya başlan­ mıştı. Bu itibarla ülkemizin dış satımın­ da tekstil ürürılerinin % 30 gibi büyük bir paya sahip olması artık normal karşılanıyor.

MAGAZiN 12/ 88 35


o

lk:emizin tekstil sanayiinin en

kuruluşlarından birisi olan A!Unyıldız'ın teknik sorumlusu Kerim Kerimol, sektörle ilgili

büyük

sorulanmızı cevaplandırdı.

-Ne zamandan beri tekstil sanayiinin içindesiniz? - Ben kırkbir yıldır bu mesleğin içindeyim. Bütün tekstil sektörüne girenler gibi olay bir tutku, bir heyecan , bir bağlılık olarak sürüp geliyor. Ben de bir girdim ve bir daha ~~ıırakamadım bu işi.

- Ulkemizin tekstil daimdaki ge-

Altınyıldız'ın

lişme/erini nasıl değerlendiriyorsunuz? - Aslında başlangıç dönemleriyle kıyaslanırsa, hiç de yabana atıl­ maması gereken gelişmelere sahne

oldu Türk tekstil sanayii. Tekstilin şansı şu: Başlangıcından bu yana Türkiye'nin en gözde sektörü. Giderek makina parkını oluşturdu , alt yapısını tamamladı ve bugün ülkenin vazgeçilrrwz bir sektörü durumuna geldi. Ozellikle Bauyla yüz yüze geldikten sonra tekstil sanayii kendi içinde büyük dönüşümlere sahne oldu. Bu sıçramanın boyutlan dışanya açılmayı da beraberinde getirdi.

- Bımım TUrkiye'ye kazandırdığı en önemli şeyler neler oldu? -Bir kere Türkiye Avrupa'da ve

RAKAMLAR NE DiYOR? Türk tekstil sektöründeki büyük gelişmeyi Devlet Planlama Teşkilau­ nın 1986 Yıllık Programı'nda yer alan rakamlarda da takip edebiliriz. DPTnin yaptığı araştırmalara göre, tekstil sanayii 2.1 trilyon liralık üretim gerçekleştirmiş bulunuyor. Sektörün ihracau ise aynı rapora göre 2 milyar 087 milyon dolar, yani 1.2 trilyon lira. Bir başka ifadeyle, tekstil ürünlerimizin yandan fazlası ihraç ediliyor. Sektörün büyüklüğünü anlayabilmek için istihdam konusu d<! önemli ipuçları veriyor. Yine D evlet Istatistik Enstitüsü'nün araştırmalarına göre, imalat sanayiinde çalışan işçilerin % 30'u tekstil sektöründe istihdam ediliyor. Sewnluk, part-time olarak çalışanlarla evde üretim yapan çok sayıda kadın işçi de bu sayıya dahil edildiğinde dokuzyüz bin gibi yüksek bir rakama ulaşılıyor. 36 MAGAZi N 12/ 88

teknik sorumlusu Kerim Kerlmol

Amerika'da büyük bir önem kazanTalep giderek arttı. Bugün Türkiye'nin en önemli döviz kaynaklannın başında tekstil geliyor. Bu tabü ki iç piyasadaki kaliteyi de beraberinde getiriyor. dı.

- Avrupa'ya gidip de tekstil ürünsatın alma dönemi bir ölçüde kapandı galiba?

leri

- Evet, Türk insanındaki marka içinde üretilen kaliteli ürünlerle bir ölçüde giderildi. Şim­ dilerde yurt içi üretim büyük rağbet görüyor. . merakı , . yurt

-Peki tekstil

alanındaki

bu bü-

Sektörün büyüklüğünü gösteren temel göstergelerin bazılan ise daha teknik konulan ihtiva ediyor. Bugün pamuklu tekstildeki iğ sayısı üç milyon ikiyüz bini, yünlüde ise beşyüz bini geçmiş bulunuyor. Pamuklu dokumada kullanılan mekikli tezgah sayısı kırk bin ikiyüz, mekiksiz tezgah sayısı dörtbin dörtyüz, yünlü dokumadaki tezgah sayısı ise beşbin beşyüz adeti çoktan aştı. Bütün bu rakamlar, Türk tekstil sanayiinin neden bütün dünyada söz sahibi olduğunu açık biçimde ortaya koyuyor. Çünkü, iğ ve tezgah sayısı, sektörün candamarını teşkil ediyor. Görüldüğü gibi, ülkemiz bu konuda son derece zengin kaynaklara sahip. BESLENMEK, BARlNMAK VE ÖRTÜNMEK Tekstilin tarihini ilk insanlarla

yük gelişme sürecek mi? - Bir noktaya kadar evet. Ama o noktadan sonra tekstil ürünlerinin yerini diğer sanayi ürünleri alacak. Çünkü tekstil, özellikle gelişmekte olan ülkelerde yükselen bir sanayi dalı. Bizim de aralarında bulunduğumuz bu ülkeler ağır sanayi kurduğunda tekstil önemini kaybedecek ve üçüncü dünya ülkeleri için önem taşıyacak. Biz kaliteli ürünlerimizle, kendi avantajırom yeterince değerlendirmek durumundayız. BaUya bunu kabul ettirebildiğirnizi görmek bence sevindirici bir olay. başlatmak mümkün. Çünkü, insanoğ­ lunun yaratıldığı günden bugüne vazgeçilmez temel ihtiyaçlannın arasında önce beslenmek ve bannrnak, arkasın­ da da örtünrnek geliyor. İşte bu üçüncü temel ihtiyaç yani örtünrne, tekstilin de başlangıcını ortaya koyuyor. İlk insanlar kannlannı doyurup bannacak bir yer bulduktan sonra, tabiat şartlarının da wrlamasıyla örtünüp giyinrnek gereğini duydular. Başlangıcında, tabii bir korunma içgüdüsünden kaynaklanan örtünüp giyinme, zamanla vazgeçilmez bir temel ihtiyaç haline geldi. "Moda" kavramının ortaya çıkıp insanlan peşinden sürüklernesi ise, tekstil sektörünü kamçılıyor. Türk tekstil sanayiindeki büyük sıçramanın gerisinde yatan önemli sebeplerden birisi işte bu moda olayı. Çağın modasını yakalayan Türk tekstilcileri, bunu kalite ve itina ile birleştirdikleri

-


için bütün dünyada neredeyse rakipsiz durumda bulunuyorlar. O yüzden "Made in Turkey" damgası dış piyasalarda ağırlığını alabildiğince hissettiriyor. Ancak şunu belirtmekte fayda var: Türk tekstilcileri sadece modayı belirlemekle kalmıyor, Batı'nın yıllardan , hatta asırlardan beri benimsediği, bir türlü vazgeçemediği modalara da el atıyorlar. Bunların başında hiç şüphe­ siz halk arasında "kot pantolon" olarak bilinen blue-jean (mavi cin) üretimindeki atılımlar yer alıyor. Sözkonusu atılımlan anlatmadan önce, özellikle Amerika'da bu pantolonlann nasıl rağbet kazandığını ortaya koyan bazı rivayetleri hatıriatmakta fayda var. BLUE-JEAN'İN ÖNEMİ

ANLAM

VE

Amerika kıtasının keşfedilmesin­ den sonraki yıllar, Avrupalı fakir göçmenler, bu yeni kıtada "gidebildiğin yer senindir" ilkesini benimsemişler. Ve at arabalanna binip koca kıtanın beyaz insan ayağı değmemiş batıdaki arazilerine yönelmişler. Her şey iyi, hoş ama bu o büyük serüvene, arabalarda günlerce süren yolculuklara pantolon dayanmıyor. Bunun üzerine göçmenler, daha sağlam olacağı düşüncesiyle araba tentelerinden yararlanmayı deniyorlardı; Pantolona en uygun kumaş­ lar ise o yıllarda y~ Fransa'nın Nim kasabasından veya Italya 'nın Cenevre şehrinden geliyordu. Bu yüzden Fran-

sız malı olan~ "Denim" (Nim'den ilham alarak), !talyan olana ise "Cin" (Jean-Cenova'dan ilham alarak) denilmeye başlanıyor. Ancak bu kumaşların en makbulleri , kök boya (~digo) ile boyanan mavi renklileri idi. Indigo boya eskidikçe açık mavi bir renk alıyor ve bu pantolonu giyenierin o yörede hayli kıdemli olduğunu ortaya koyuyordu. Acemilerin pantolonlan koyu lacivert olduğu için itibarlan düşüktü. O yöreye yeni gelenlerden bazılan, "Biz bu toprakların eskisiyiz" diyebilmek için eski pantolonlara yüksek fiyat verince, "blue-jean'ın eski görünüşlüsü daha aranır, tutulur hale geldi. Günümüzde de bu gelenek temel özelliklerinden pek bir şey değişmeden devam ediyor. Işte Türk tekstil fırmalan tarafın­ dan üretilen blue-jean 'ların bir anda Amerika ve Avrupa pazarlarını ele geçirmesinin arkasında bu aranılan özellikleri taşımalan yer alıyor. Aynca Türk blue-jean'lan hem kalite hem de kullanım kolaylığı yönünden bir hayli üstün nitelikti.

TÜRK MALINA GÜVENMEK Türk tekstil ürünlerinin Batı modasına anında adapte olup gerektiğinde bu modayı belirlemesi; öte yandan kalite üstünlüğü sektörün geleceğinin gayet parlak olduğunun net bir göstergesi. Yakın geleceğin manzarası ise hemen hemen seçilir hale geldi. Türk tekstilciliği rakipsiz ve alternatifsiz lider...

Türklerde tekstilcil ik

T

ürklerde tekstilcilik, atalanmızın Orta Asya'da bir hayli geliştirdiği ve beraberlerinde Anadolu'ya getirdikleri dokumacılıkla başladı. Selçuklular döneminde üretim, mahalli ihtiyaçları aşarak ilk önemli gelişmesirıi gösterdi. Tabü bu gelişmede Anadolu'nun coğrafi mevkiinin de büyük payı vardı . Çünkü, Anadolu o dönemlerin büyük ticaret yollannın merkezinde yer alıyordu. Dolayısıyla, arz-talep dengesi Türklerin lehineydi. . Osmanlı

Imparatorluğu'nun

yükselme dönemiyle birlikte, tekstil sektöründe de büyük bir gelişme yaşandı. Türk havlulan, düz dokumalar, nakışlar, nefıs desenli halılar Avrupa, Balkanlar, Rusya ~~Kuzey Afrika'ya ihraç edildi. üzeilikle Kanuni Sultan Süleyman döneminde Tekstil ürünlerinin kalitesi en yüksek seviyeye ulaştı. Ancak, bu gelişme 18. asırdaki Endüstri Devrimi ile birlikte irıişe geçti. Birinci Dünya Savaşı'nın sonunda ise Türk tekstil sektörü en hüzün verici devresini yaşadı. 1930'larda genç Cumhuriyet'in ilk kıpırdanmalan . başladı ve Sümerbank kunıldu. Ikinci Düqya Savaşı ve bunu takip eden ekonomik krize rağmen Sümerbank önemli geliş­ meler gösterdi. l950'lerin başında çok partili parlamenter sisteme geçilmesinden sonra, tekstilde özel sektörün de sesi duyulur oldu. Kısa sürede gelişen tekstil özel sektörü, 1960'lardan itibaren gündeme gelen AET üyeliğiyle birlikte yeni bir hız kazandı. Bu yıllardan sonra, Türkiye'nin Avrupa'nın tekstil endüstri merkezlerinden birisi olacağı anlaşılıyor ve yapılan yatınmlar da bu doğnıltuda gelişiyordu. 1960'ın ilk yıllarında tekstil ithalatçısı olan ülkerniziri l970'lerde ihracatçı durumuna eriş­ ınesi de bunu gösterir. Daha sonra tekstil sana yü istikrarlı bir yükselişe ve ihracat i.mkfuılarına kavuştu. Kıran kırana geçen bir rekabet ortamında Türk tekstil sarıayü artık kendisini dünya piyasalanna kabul ettirmiş bulunuyor. Günümüzde gerek Avrupa'nın, gerek Amerikanın en önemli moda merkezlerini Türk tekstil sanayinirı kaliteli ve özenli ürünleri dolduruyor. MAGAZiN 12/ 88 37


PROGRESS IN TURKISH TEXTILE MANUFACTURE

Turk y ...A powerful 1 ader in t xtiles In recent years the Turkish textile industry has made a series of remarkable advances that have greatly increased its share of the world market. The chic and elegance of Turkish textiles and their adaptability to the latest fashions make them particularly attractive to both Europeans and Arnericans rancimother had just returned from Europe with her suit-cases stuffed full of her purchases abroad. It is no easy matter being a grandmother. There are presents to be bought for the daughter-in-law and the grandchildren. You can't retum from abroad emptyhanded. She had rummaged through the smartest shopsin Paris and London choosing shirts and T-shirts and blouses and suits. She could imagine how their eyes would shine when they saw all these lovely things and she was joyfully picturing the whole happy home-coming scene in her mind. But what a sensation when the cases were opened to reveal that the gifts she had so carefully selected in Paris and London all bore the label "Made in Turkey"! "But mother," the daughter-in-law exclaimed, "You could have found all these things in Sisli or Nisantas!" The daughter-in-law was perfectly right. The great progress made by Turkish textiles in recent years have made them favourites with European and American shoppers. For years now, both Europeans and Americans have been filling their wardrobes with garments proudly bearing the label "Made in Turkey". So much so, that these countries have had to adopt various measures, such as the introduction of a quota system on imported goods, toprevent Turkish textiles from flooding the market. But all such measures will inevitably prove only temporary, for it is quite out of the question that Europeans and Americans would ever allow themselves to be

G

38 MAGAZiN 12/ 88


Türkiye 'de tezgAh sayısı her geçen yıl artıyor. The number of looms in Turkey, increases more and more every year.

permanently deprived of textites of such high quality. Yugoslavia and the East European countries, too, will fın a ll y realise how thi ngs have changed, and tourists from these countries will soon be returning home with suit-<:ases full of Turkish goods. There is nothing surprising in the fact that textiles comprise 30% of Turkish exports. WHAT TH E FIGURES TELL US An examination of the figu res published by the State Planning Organization in the Annual Programme for 1986 will give us a clearer understanding of the remarkable progress rnade by Turkish textiles. According to the figures given, textile production amounted in value to 2. 1 trillion liras, while exports were valued at 2,087 million dollars, i.e. 1.2 trillion liras. In other words, more than half the textiles manufactured in Turkey were exported to foreign countries. A further idea of the volume of production is given by the number of workers employed in this sector. According to figures given by the State Institute of Statistics, 30% of the workers employed in productive manufacture are employed in textiles. If we include seasonal and part-time workers, as well as the large numbers of house-wives working at home, the figure will rise to something !ike nine hundred thousand. Other factors indicating the size of the textile seetar are of a technical nature. There are now three million

two hundred thousand spindles employed in cotton production and over five hundred thousand in the production of wool. Forty thousand two hundred looms with shuttles and four thousand four hundred looms without shuttles are used in cotton weaving, while the number of looms

Turkish Textile he art of textile among Turkish people, has started with weaving, that our ancestors had fluorished in Midle Asia and brought with themselves to Anatolia. Production during the Seljuks had its first important development when it exceeded local demands. With the rising era of the Ottoman Empire, a great development occured in the textile sector too. Turkish towels, weavings, embroideries, carpets with magnificent designs were exported to Europe, Balkans, Russia and North Africa. Particularly during the reign of Suleiman the Magnificent, the quality of the textile productions reached a maximum level. Yet,

T

employed in weaving wool far exceeds fıve thousand fıve hundred. These fıgures clearly show that the Turkish textile industry now occupies a predominant position in the world market. Looms and spindles comprise the backbone of the textile industry, and Turkey is particularly rich in this respect. NUTRITION, SHELTER AND CLOTHING Textile production began with primitive man. Nutrition, shelter and clothing have always constituted the basic essentials for human life, and it was the need for clothing that fırst gave rise to the production of textiles. Once primitive man had found the necessary food and the necessary shelter, his fırst thought was the protection of his body against the inclemencies of the weather. An instinctive reaction to the environment made clothing an indispensable requirement, but it was with the appearance of the concept of"fashion" that the textile industry reached its highest peak, and it is this same concept of "fashion" that lies behind the recent progress made by the Turkish textile industry. By combining an awareness of faslıian with high quality and meticulous workmanship Turkish textiles have attained an unrivalled position in the world market. "Made in Turkey" is now a label eagerly sought after by both European and American shoppers, who are busy fılling their wardrobes with the products of the Turkish textile industry.

this development, with the Industdal Revolution in the 18th century, began to decline. In the beginning of 1950's, with the passage to multi-party parliamentary system, the private seetar in textile, became more and more efficient. The textile private sector which developed in a very short time, with the membership to EEC which has been actual since 1960's, gained a new acceleration. The fact that our country, wihch was an importer of textile during the first years of 1960's has reached the status of eexporter in 1970's, proves this too. Later on, the textile industry gained a stable rise and possibilities of exportation. In a market of extreme competition, Turkish textile industry is now being recognized by the world markets.

MAGAZiN 12/ 88 39


Textiles as earners of foreign exchange

K

erim Kerimol, technical manager for Altinyildiz, one of the largest textiles enterprises in Turkey, answers our questions on this sector:

- How long have you been in the textile business? - l've been involved in textiles for forty years. For me, !ike everyone else in the business, it has become an obsession, a passion, a sort of infatuation. Once I got into it I just couldn 't think of giving it up.

- What do you think of recent devetopmen/s in the textile industry in Turkey? - If you compare the present state of the industry with its beginnings there has been a very remarkable advance. The Turkish textile has been very fortunate in its always having been the most favoured of the various industrial 5ectors. Great advances have been made in machinery accompanied by the foundation of a solidly based infrastructure, making textiles the most essential sector of Turkish industry. The confrontation with the West !ed to a great transformation in the textile industry, and the

But at the same time we should also point out that Turkish textiles are not content merely with adapting to new fashions, they have also taken over a type of fashion which has been indispensable to the West for decades, one might even say for centuries. We are, of course, referring to the great advances made by the Turkish textile industry in the manufacture of "blue jeans". In talking of these advances it might be useful to give a few examples of the immense popularity achieved by blue jeans in the USA. THE MEANING AND IMPORTANCE OF "BLUE JEANS" In the years following the discovery of America, the poor immigrants from Europe adopted the principle that the 40 MAGAZiN 12/ 88

The technical responsible of Al tın yı l dız Kerim Kerimol.

i:esulting leap forward brought with ü an opening to the outside world. - What has Turkey gained from

all this? - First of all, it has gained a position of great importance in both Europe and America. Textiles are now the biggest earner of foreign exchange. Of course, this has also resulted in high quality in the home market.

-Has this made the old custom of going to Europe to shop for textifes a thing of the pası? - Yes. The high quality of domestic manufactures has made the former Turkish obsession with the foreign label to a large extent a thing of the past. Locally produced textiles are now very much sought

!and was theirs to settle, and they would get on to their horse-carts and make their way towards !and that no white foot had ever trod. Everything was fine, everything was wonderful, but trousers simply couldn't stand up to the wear and tear of the long joumey, so the immigrants attempted to solve the problem by making trousers from the awnings of their carts. In those days the best cloth for trousers was made in Nimes in France and Genoa in Italy, and it was because of this that the cloth became known as 'denim' (from serge de Nimes) or 'jean' (from Genoa). The most popular varıety ot this species of cloth was the type dyed with natural indigo. With wear and the passage of time the indigo changed to light blue and settlers wearing these light blue trousers were respected as the

after.

- Fine. But do you think this progress will continue in the future? -To some extent, yes. But after a certain point textiles will be overtaken by other industrial sectors. The textile is a branch of industry peculiar to developing countries. Once heavy industry begins to develop in the group of countries to which Turkey belongs, textiles will gradually lose their pre-eminence and be of more importance for the countries of the third world. At the moment we are in a position to make the most of our ability to produce high quality goods and I derive very great satisfaction from our success in convincing the West of our superiority in this sphere.

most senior and the most experienced, while those with fresh, dark blue trousers were looked down upon as raw and inexperienced new-comers. These new immigrants were willing to pay high prices for old trousers to give the impression that they, too, were old settlers in the region, with the result that an old, threadbare appearance became a very much sought after quality of blue-jeans. And this tradition has survived to the present day. It is this such sought-after quality that lies behind the capture of the American and European blue jeans market by the Turkish textile industry. Turkish blue jeans are superior both in quality and in the ease of wear expected from this type of garment, and it is these features that have !ed to the explosion in demand for textile products with the "Made in Turkey" label.


TABiATlN SOLDUGU MEVSiMDE TUTKUYA DONOSEN OARZU ... VE AKSU. "K

U

M

A

Ş"


"Bin yıldan uzun bir gecenin bestesidir bu Bin yıl sürecek zannedilen kar sesidir bu'

••

nlü şairimiz Yahya Kemal Beyatlı'nın bir Varşova gecesinde yağ;ın kan seyrederken yazdığı bu ölümsüz mısralar, şu kış günlerinin insanı iy. ten içe kuşatan atmosferine ne güzel uyuyor. Çok değil, bugün değilse yarın, yarın değilse üç gün sonra, mevsimin masal perileri inrneye başlar gökyüzünden. Bütün dağlan, bütün ovalan, bütün kırmııı kiremitti çatılan, bütün toprak damlan beyaz bir büyü sanp

U

42 MAGAZiN 12/ 88

sarrnalar. Bir başka açıdan bakıldığın­ da, bembeyaz bir ıssızlıktır bütün ilk karlar. El değmemiş bir güzelliğin coşkusunu duyurur değişik bir ifadeyle. Kar yağışını buğulu camların gerisinden seyreden ışıl ışıl çocuk gözleri, yapacağı kardan adamın hayallerini kurarken; aile büyükleri hafta sonunda veya yılbaşında Uludağ'da gerçekleşti­ recekleri kayak sporunun zevkini düşünürler.

Gerçekten de başta Uludağ olmak üzere, Kayseri-Erciyes, Ağrı-Palan­ döken ve yeni gelişmeye başlayan diğer kayak merkezleri, bilhassa son yıllarda kış turizminin ve kış sporlannın merkezi oluyor. Her birisi birer tabiat cenneti olan bu merkezler, kış aylarında yerli ve yabancı turistlerle dolup taşıyor. Kayak yapanlar, kay-

mayı öğrenmeye çalışanlar ve bu arada ufak tefek kazalar geçirenler, cıvıl cıvıl günler ve geceler yaşıyorlar bu kayak merkezlerinde. Sıcak şömineli modern otelierin süratle arttığı bu kış turizmi yöreleri, ülkemizde büyük bir hızla gelişen kayak sporunun nabıının attığı yerler olarak da dikkat çekiyor. ULUDAG'I KEŞFETMEK Türkiye'de kayak merkezi, kış turizminin vazgeçilmez uğrağı denilince, akla ilk gelen isim hiç şüphesiz Uludağ'dır. Tarihi Bursa şehrinin eteklerini yasladığı Uludağ, çok önceden beri bilinen bir kış sporlan merkezi. Günden güne gelişen altyapı ve buna paralel olarak kurulan oteller zinciri, Uludağ'ı sadece Türkiye için değil, Avrupa için de vazgeçilmez bir


çıkmak mümkün. Kış turizminin ve kış sporlarının merkezi olan bu yöre, yaz aylannda da geniş çam ormanlanyla bir başka güzelliği öne çıkartıyor. Kışın çeşitli kayak öğretmenlerinin nezaretinde kayak öğrenebileceğiniz gibi, yazırl da çevrenin bitki örtüsünü keşfedebilirsiniz aynı heyecanla. Ee, kayak takımlan, elbiseleri yani kısaca

kayak yapmak için gereken teçhizat biraz pahalı ama doğrusu değiyor... Uludağ, kendisine yolu düşenlere , bir ömür boyu unutamayacaklan tatlı ve huzurlu zaman dilimleri armağan etmeyi süıdürüyor. Söylemesi bizden, geç kalmaması sizden... KAYSERİ'DE KAYDINIZ MI? Türkiye'nin şirin yörelerinden biri olan Kayseri şehrinin yanıbaşındaki Erciyes de yem ve gözde kayak merkezlerimiz arasında yer alıyor. Sönmüş bir volkan olan Erciyes, özellikle son yıllarda tesis açığını hızla kapatıyor. Orta Anadolu'nun bu şirin beldesi, çok geçmeden yepyeni bir Uludağ olacağa benziyor. Erciyes'in bir başka özelliği de, yılın hemen her mevsiminde karlı bölgelere rastlanabilmesi. Ulaşım güçlük).eri aşı­ lıp gereken tamtım yapılabildiğinde Erciyes, Türkiye'nin sağlam döviz kaynaklanndan birisi haline gelecek çok geçmeden. Erciyes gibi büyük bir potansiyeli banndıran kayak merkezlerimizden bir diğeri de Ağrı-Palandöken. Türkiyenin en yüksek dağı olan ve aynı zamanda tarihi açıdan da büyük öneme sahip Ağrı Dağı'nın yamaçlanndaki Palandöken Kayak Merkezi, son yıllarda önemli oranda bir turist akınına sahne oluyor. Hem yöreyle ilgili efsaneleri merak eden, hem de dilediklerince kış sporlanndan faydalanmak isteyen yerli-yabancı turistler ~alandöken'in

merkez durumuna getirmiş bulunuyor. Özellikle hafta sonu ve yılbaşı tatilierinde, Uludağ'daki otellerde yer bulniak neredeyse imkfuısız. Çünkü rezerVasyaniann çok önceden yapılması gerekiyor. Uludağ'ın adeta bir sembolü haline gelen teleferik de, zirveye tırman­ mak isteyenler için sayısız masal haZırlama niteliğini taşıyor. Bu teleferikle dağa tırmanmak, bir yerden gö.zden gönüle, oradan da ruha akan

bir şiiri yaşatıyor insanlara. Bu şiir, zirvenin yamacına kurulmuş otellerde çıtırdayan iri kütükterin çevresinde sıcaklığın keyfini yaşarken başka bir boyut kazanıyor. Kaldı ki, kayağı sevip sevmemek de o kadar önemli değil Uludağ'da. Çünkü, öylesine nefes kesen tabiat güzellikleri var ki, yetip de artıyor bile. · Uludağ'a hemen her mevsimde

değişmez

misafırleri.

Oyle görünüyor ki, Uludağ'ın ve Erciyes'in yamsıra Palandökende kısa bir süre sonra ülkemizin sayılı kış turizmi merkezleri arasına girecek. Tabü ki Türkiye'de keşfedilmeyi ve tesisle donatılmayı bekleyen daha yüzlerce yöre mevcut. Bu merkezler de gün ışığına çıkartılıp turizmin hizmetine sunulduğunda , Türkiye, yaz aylannda olduğu gibi kış aylarında' da turistlerle dolup taşacak. Yılbaşına · pek fazla bir zaman kalmadı. Pek çoklan kayaklarını hazır­ layıp başta Uludağ olmak üzere belli başlı kayak merkezlerinde yerlerini çoktan ayırttı bile. Uçuşan karlan pencere gerisinden seyretmek yerine, tabiatın kucağında bu masal perisiyle birlikte olmaya ne dersiniz. Unutmayın, zamanımz giderek daralıyor. Kışlık kıyafetlerinizi şimdiden bavula yerleştirmeye başlayın . MAGAZiN 12/ 88 43


DaQiık bir ülke olan Türkiye'de, hızla gelişen bir spor dalı da kayak Die Türkei m it ihren Sergen und Gebirgen ist sehr geeignet tür den Wintersport

AUF DiE PLAETZE, FERTiG, LOS!!

Der Wintersaison beginnt Die Türkei ist nicht nur reich an Bodenschaetze, sondem auch durch ihre geographische Lage recht günstig für den Wintersport. Angefangen mit lnudag entwickelt sich der Wintertourismus immer mehr ... "Dies ist eine Komposition, von einer Nacht, die leanger als tausend Jahre dauert, die Stimme der Schnee, von der man g/aubt, dass er tausend Jahre schneien würde" 44 MAGAZiN 12/ 88

ls der beıühmte türkische Dichter Yahya Kemal Beyatlı den schneebedeckten Stadt Warschau bei Nacht sah, schrieb er diese Verse. Wie sehr sie nun den winterlichen Tagen zutri.fft... Nicht lange, wenn nicht heute morgen, wenn

A

nicht morgen ganz bestimrnt in drei Tagen werden die Maerchenfeen vom Himmel herunterkommen. Sie werden all e .Berge, Taeler, Daecher verzaubem. Ganz anders betrachtet, ist der erste Schnee wie eine weisse Stille. Sie vermittelt einem geradezu das Gefühl von jungfraeulicher Schönheit. Strahlende Kinderaugen, die hinter eingefronen Fensterscheiben, waehrend sie insgeheime an Schneernaenner, die sie herbeizaubem werden ader an die Freude der Skiurlaub, die sie mit der Familie am Silvester sehr wahrscheinlich in Uludag verbriogen werden, denken. İn der Tat, angefangen mit Uludağ, werden Kayseri!Erciyes, Palandöken bei Agn und die immer sich vermebrenden Skisportzentren, insbesondere in den letzten Jahren zu Zentren für Wınter- und Skiurlauber. Diese Zentren, die als ein Stück Paradies bezeichnet werden, werden von einheimischensowie von auslaendischen Touristen jedes Jahr besucht. Skifahrer ader


En önemli kayak merkezlerimizden UludaQ, kıt ayları boyunca cıvıl cıvıldır. Eines der grössten Türkisehen Wintersportzentren ist Uludag: Sie ist in Winterr von Menshen überfült

angehende Skifahrer oder Andere verbriogen hier Tage und Naechte. Diese Gegenden mit hochmodernen Hotels haeufen sich immer mehr und fallen den Skifahrern auf. ENTDECEKEN SİE ULUDAG Uludag ist ohne Zweifel ein Begriff fıir den Wintersport. Nicht heute, sondem auch früher war Uludag, der sich an die alte Stadt Bursa anlehnt, ein Zentrum ftir den Wintersport. Der Unterbau, der sich von Tag zu Tag entwickelt und parallel dazu die Hotelketten, sind für aile Urlauber eines der vielen Gründe, warum sie hierherreisen. İnsbesondere an Wochenenden und am Silvester ist es fast ausschliesslich in Uludag ein Zimmer zu fınden. Man muss schon viel früher buchen. Auch der Seilbahn wurde zum Symbol vom Uludag. Viele Uludagbesucher besteigen den Berg und ha ben sornit die Gelegenbeit den malerischen Aussicht zu betrachten. Wenn man am

Gipfel angelangt ist, karın man am Kaminfeuer Glühwein trinken und die Reise bekommt ganz andere Dirnension. Sie brauchen nicht undedingt Freude am Skifahren zu haben, derur die hinreissende Schönheit vom Uludag ist auf aile Faelle sehenswert. Man karın zu jeder Jahreszeit nach Uludag fahren. Dieses Zentrum fıir den Wintersport ist auch im Sommer wunderschön. Waehrend Sie im Winter von Skilehrern das Skifahren erlernen, können Sie im Sommer mit gleicher Freude viele interessante Blurnen entdecken. Na ja, Wintersport treiben ist zwar eine kostspielige Sache, aber es lohnt sich ganz bestimmt... Es ist nicht wichtig, welche Beweggründe Sie nach Uludag führen; eins ist sicher, Sie werden die Reise bestimrnt nicht vergessen ...

Kayseri auch geeignet für den wintersport. Erciyes war früher ein Vulkan und heute wird er mit seinen modernen Spartaolagen ein beliebter Urlaubsort. Sornit hat auch Mittelanatolien ein Urlaubsort gewonnen, der von vielen auslaendischen Touristen besucht wird immer mehr Sportler fasziniert.

SİND SİE SCHON MAL İN

Silvester bzw. Weihnachten steht vor der Tür. Viele haben ihre Reise schon gebucht. Vergessen Sie nicht, Sie haben nicht mehr viel Zeit...

KAYSERİ SKİGEFAHREN? Neben

Uludag ist Erciyes bei

Ausserdem liegt in Erciyes zu jeder Jahreszeit Schnee un dies ist seine grösste Eigenschaft. Wenn bald bessere Verbindungsmöglichkeiten herrschen wird Erciyes sehr viele Devisen einbringen. Ausser Erciyes gibt es ein Wintersportzentrum, das auch von sich reden laesst, ist Agn-Palandöken. Agn (Ararat), der als grösste Berg der Türkei gilt, wird insbesondere von Deutschen Touristen besucht. ..

MAGAZiN 12/ 88 45


Mükemmel televizyon yayın sistemlerini kendisi secer. Tamamen otomatik. Mükemmel televi'zron kanalları otomatik arar. Renk, ışık, ses ayarlarını kendisi yapar. Tamamen otomatik. Mükemmel televizyon dilediğiniz saatte kendiliğinden kapanır. Tamamen otomatik. Mükemmel televizyon ~ Ko~ ARÇELiK markasıyla üretilir.

1

1

=

~

ARÇELIK

j

~

MÜKEMMEL TELEViZYON


D

THY MOVIE VIDEO PROGRAM hepsini

yapmaya

kararlıdır,

bunu

başarır da.

Goodbye Supermom N

Hoşçakal

Süperanne

N

ora (Valerie Harper) ve Jack Cromwell (Wayne Rogers) birbirini seven, modem bir çifttir. Ekonomik durumlan çok iyi olmasına rağmen, evlilikleri pek iyi gitmemektedir. 10 yaşındaki oğullan Sam (Danny Gerord), daha geleneksel anneleri olan çocuklan kıs­ kanmaktadır. 12 yaşındaki kızlan Carolyn (Alyson Court) evi idare etmektedir. Nora her geçen gün ailesine az zaman ayıi11ll!Jllll vicdan azabını duymaya başlar. Iyi bir iş kadını olmasına rağmen, çocuklanna ve evine yabancı­ dır. Sonunda işi bırakmaya karar verir, iyi bir eş ve anne olacaktır. Jack, Nora'nın karanndan şaşkına döner. Bütün yakınlan Nora'yı delilikle suçlarlar. Nora, kocasını da ikna eder ve ailece şehir dışında bir eve taşınırlar. Sam ve Carolyn, özel okuldan ayrılıp bir devlet okuluna devam etmeye başlarlar. O sırada Nora, günlük ev işleriyle ve annelik görevleriyle uğraşmaktadır. Zamanla Nora iyi bir ev kadını olmayı başarır. Ancak Carolyn annesinin değişiminden hoşnut değildir, evden kaçar. Jack'e gelince hayattan memnun değildir, şehre döner. Nora ise ailesini bir arada tutmaya ve bir kadın olarak üzerine düşenierin

ora (Valerie Harper) and Jack Cromwell (Wayne Rogers) are a modem, loving couple. Theireconomic condition is good, but familial quality is lacking. Their !O-year-old son, Sam (Danny Gerard) envies his friends who have more traditional mothers. Their 12-year-old daughter, Carolyn (Alyson Court) practically runs the household. Nora becomes increasingly aware that she neglects her family and feels selfısh and guilty. Although she is a successful businesswoman, she is a stranger to her children and her house Finally she decides to quit her job and devote herself to being a good housewife and mother. Jack is shocked by Nora's decision, Nora's friends accuse her of being crazy but convinces Jack to move out of the city. Sam and Caroly leave private schools behind and enter public schools. Nora struggles with the tasks of homemaking and motherhood. Gradually Nora manages to be a good housewife. But Caroly feels betrayed by her mother's change andruns away. Jack is entirely dissatisfied with this life style and moves back to the city. Nora is determined to keep her family together and do everything for her familyasa woman. And in the end, she manages to do that.

Mavi

lş1k

S

erüvenci Harry Wingate (Sam Elliot), bir mücevher koleksiyoncusu tarafından "Mavi Işık" adındaki paha biçilmez bir opal'i bulmakla görevlendirilir. "Mavi Işık" Avusturalya'da opal dağındaözel ordusuyla birlikte yaşayan l..ester Mc Inally (Robert Culp) adındaki hayduttadır.

Avusturalya'ya gelen Wingate,oteJe gider gitmez Kate Mc Queen'den (Rebecca Gilling) bir telefon alır. Kate kocasının özel dedektif olduğunu ve Mc lnally'i ~erken kaybolduğunu bildirmektedir. Ikisi birlikte, uzun ve wr bir yolculuktan sonra Mc Inally'nin

bulunduğu bölgeye ulaşırlar. Ancak Mc Inally hemen ateş açar ve Wingate yaralanır. Jahrgadu (Jack Davis) adındaki kabile reisinin kan vermesi üzerine hayaU kurtulan Wingate ile Jahrgadu kan kardeşi olurlar. Bu defa Jahrgadu'nun kabilesiyle birlikte saldı­ nya geçen Wingate, Mc Inally'i ve adamlanrıı yener. "Mavi Işık" ait olduğu sahibine döner.

The Blue lightning A

rugged adventurer Harry Wintage (Sam Elliott), is hired by an obsessive gem collector to retrieve a priceless opal known as "The Blue Lightning", from Lester Mclnally (Robert Culp), an unscrupulous murderer with a private army of killers at his Opal Ridge, Australia, domain. Arriving in Australia, Wintage receives a telephone caJl from Kate McQueen (Rebbecca Gilling) as soon as he gets to the hotel. She explains that her husband, a private detective, disappeared, while investigating Mc Inally. After a long and hard trip, they reach the domain of Mclnally. However, Mclnally answers with gunfıre and badly wounds Wingate. A bloodtransfusion from Jahrgadu (Jack Davis), an aborigine tribal leader, saves his life and they become blood-brothers. This time Wingate attacks with Jahrgadu's tribe and defeats Mclnally and his army and "The Blue Lightning" is retumed to its rightful owner.


1 •

'J~ INTERNATIONAL AIRLINE 71f#. PASSENGERS ASSOCIATION

+ VAKlFBANK KREDi KARTLARI, SiZi UZUN DÖNEMLERE PROGRAMLAMAYAN, YÜKSEK FAiZ ALTINDA EZMEYEN ''FAiZSiZ'' KREDi KARTLARIDIR • V/SA

-4938

-

ıt q38

~1 00

0000

:;;.::•00 /00 ·~ · OGIGO 'CV ll ESAT lltUUl U

4938

'+015 3250 ' - ·:=· 00/00 CV

ıt q38

IEUT IUITOGLU

..... VAKlFBANK KREDi ..... VAKlFBANK KREDi ..... VAKlFBANK VISA KARTI SAHiBi, iHTiYAÇ KARTI SAH,iPLERi; . GOLQ .(PREMIER) KART HALINDE, HESABINDA AYRlCA DUNYADAKI HAMILI , 150.000 PARA OLMASA BiLE, 20 .000 BANKANIN DOLARLIK SEYAHAT 300 ' ÜN ÜZERiNDEKi 180 .000 SUBE VE SiGORTASIN IN SUBE VE ÖDEME OF iSiNDEN ... TEMiNATI ALTlNDADlR . MERKEZLERiMiZDEN 28 .000 OTOMATiK AYRlCA DÜNYAN IN NAKiT PARA PARA CEKME EN BÜYÜK SEYAHAT CEKEBiLiR . MAKiN-ELERiNDEN KULÜBÜ IAPA ÜYELiGI . (ATM),_NAKiT PARA iLE DE YURT ÇEKEı:ı i LIRLER . DISINDAKi SECKi N OTELLERiN VE. ULUSLARARASI OTO KiRALAMA SERViSLERiN iN % 40' A VARAN ÖZEL iNDiR iMiNDEN REŞAT SERTAÇ FIGEN lEVENT YARARLANIRLAR . KURTOGLU ÇELIKYILMAZ VAiZoG LU OKUYAZ VE ÜSTELiK, KREDi KARTLARI KONUSUNDA TÜRKiYE ' NiN EN DENEYiMLi PROFESYONEL KADROSU HiZMETiNiZDE OLACAKTlR .. .

TURKiTE

VAKlFLAR

BANKASI

11:1 :ı ı i:!:1: 1:l'l hi:l Hi :! ~ f~ ı 1i:ıl :f:ti:l 1


D Şoför

Akademisi ireksiyon öğretmeni Larry Pearle (Charlie Robinson) ruhi bunalım geçirmektedir. Kansımian daha yeni boşanrnıştır ve işini kaybetme tehlikesi içindedir. Yardımcısı Edrıa Savage (Jackee) sınıfının yönetimini eline almış, öğrencileri düzene sokmaya çalışmaktadır. Okul müdürü yardımcı­ sı Abner Froser (Haruey Kormon) müdür Wendell Paulson'un (Ray Walston) ayağını kaydınp yerine geçebilmek için planlar yapmaktadır. Sınıfının yönetimini geri alabilmek için Edna ile konuşmaya karar veren l.arry, onun kendisine ac;!k olduğunu öğrenir. Bu sırada sınıftakiter de boş durmarnaktadırlar. Japon öğrenci Kichi (Bradd Wong) zengin bir aristokrat olan Maria Margarita'yı (Olivia D'abo) sevmektedir. Ali ce (fina Yothers) J.J.'yi (Nathan Dyer) elde edebilmek için Vanessa'dan (Alyssa Milano) yardım ister. Chad (Rob Ston e) Vanessa'ya aşıktır. Birgün ikisi okula ait bir arabayı alıp çıkarlar ancak yolda kaza yaparlar. Tarnire götürurlerken Edna, Larry ve Abner onlan görür. Kaçınayı başarırlar. Arabayı da bir gece içinde tamir ettirip, ertesi gün zamanında okulda olurlar. Hepsi ehliyet almayı başarır, Abnel'in planlan da suya düşer.

D

Driving Academy D

riving instructor Larry Pearle (Charlie Robinson) is a nervous wreck. He has recently been divorced

THY MOVIE VIDEO PROGRAM and suffering the threat of losing his job. His assistant Edna Savage (Jackee) takes charge of his class and tries to bully the unruly students into subrnission. The high school vice principal, Abner Fraser (Harvey Korman) initiates a plan to taken over Wendell Paulson's (Ray Welston) position as principal. l.arry confronts Edna, in an effort to regain control of his class from her and fınds himself the recipient of her amorous intentions. Inthe meantirne, Japanese student Kichi (Bradd Wong) falls in love with Maria Margarita (Olivia D'abo), a rich aristocrat. Atice (fina Yothers) demands help from Vanessa (Alyssa Milano) in order to get J.J. (Nathan Dyer). And Chad (Rob Ston e) is in love with Vanessa. One day Chad and Vanessa "borrow" a school car but have an accident during their drive. They are spotted by Edna, Larry and Abner as they are taking the car to a repar shop. They manage to escape. They repair the car during the night and return it to school intime. All of them succeed in getting their driving licences and Abner's plans fail.

Gizli anet uliana (Melody Anderson) ile Michael'in (James Brolin) görünüşte mutlu bir evlilikleri vardır. Ancak bu mutluluk, Michael'ın bir dergide fotoğrafının yayınlanışından hemen sonra ortaya çıkan esrarengiz bir yabancıyla birlikte bozulur. Lloyd (Joe Spano) adındaki bu esrarengiz yabancı Juliana ile Michaelın sahibi bulunduklan otele gelir. Lloyd'u beldemediği bir anda karşısın-

J

da gören Michael, arabasına binip panik içinde kaçar. Yolda kaza olur, araba nehre uçar, ancak Michael'ın cesedi bulunamaz. Kocasının ölümü üzerine şok geçiren J uliana daha sonra Michael 'ın metresi ve çocuğu olduğunu ve bütün servetini batırdığını öğrenir. O sırada sekreteri Anna (Pamela Bellwood), Michael'ın otelin deposunda saklandığını görür. Michael numara yapmıştır, aleyhinde şahitlik etmiş olduğu ıçin Lloyd kendisini öldürmeye çalışmaktadır. Birinin ihban üzerine Lloyd gerçeği öğrenir, Anna ile Juliana'yı yüzleştirir. Kocasının yaşa­ dığını öğrenen Juliana, Lloyd'u yakalatıp , ihanetine rağmen kocasını kurtanr.

lntimate Betrayal

J

ulianne (Melody Anderson) and Michael (James Brolin) seem to be a happy and loving couple. Yet this happiness comes to an end when Michael's photograph appears in a national magazine and brings a mystreious stranger into their lives. The stranger named Lloyd (Joe Spano) comes to the inn, owned by Juliarıne andMichaeL Michael, unexpectedly catching sight of Lloyd, drives off in a panic. A blowot sends his car over a cliff and plunging into a river but his body cannot be found. Juliarıne is devastated by the news of her husband's death and afterwards she leams that Michael had a rnistress and fathered a son and has bankrupted her personal inheritance. Meanwhile Anna (Pamela Belwood), the assistant manager, recognizes the fact that Michael is indeed alive and hiding in the bam at the inn. Michael has testified against Lloyd who intends to kil! him now. Lloyd is informed about the truth by someone. And he confronts Anna and Juliarıne. Leaming the fact that her husband is alive, Juliarıne manages to hold Lloyd at gunpoint and prevents him from kiJiing Michael, despite his betrayal.

KASIM - ARALIK lntimate Betrayal Brüxelles-New York lntimate Betrayal Istanbul-De/hi Istanbul-Bombay Driving Academy Delhi-Singapur Bombay-Singapur

Driving Academy New York-BrOxelles The Blue Ligbining Singapur-De/hi Singapur-Bombay Goodbye Supermom Delhi-Istanbul Bombay-/stanbul MAGAZiN 12/ 88 49


L.

;

1

SEVLAN

d

MALDN ••

Ekvator

K Chaqos Takım ad .

(I ng)

y

N

---ı-

u s u


MESAFELER DESTINATIONS

istanbul' dan (km) . From Istanbul (km)

DIŞ HATLAR/ INTERNATIONAL LINES

~

~

saka

·~

~

f Sikok A 30'

. . Kryşı(

ıPe;u . . .\-........-.:

Sanııhav ;

·~: \ E

/

~ (l)

Okinovo (AI!UJ

;) \ C::

~

çiN ·.

oEt·ıill- ~~ 4 .

:raypev .. -·

....;:

~:···

,

••·

~ ~O "

FORMUZA (lAYVAN)

::ı:..

oo-siung

. <: \

c: (J)

.ı()·

?/,;.

(Hoı - non

<;n~--. "- ~.,.. ~

-~ . .l. .k . .. ,__..

ABU DHABi AUH AMMAN AMM AMSTERDAM AMS ATiNA 1 ATHENS ATH BAGDAT 1 BAGHDAD SDA BAHAEYN BAH BASEL BSL BELGRAD 1 BELGRADE BEG BERLiN 1 Do~u 1 East SX BOMBAY BOM BRÜKSEL 1 BRUSSELS BRU CENEVRE 1 GENEVA GVA CEZAYiR 1 ALGIERS ALG CiDDE 1 JEDDAH JED DELHiDEL DAHRAN 1 DHAHRAN DHA DUBAi DXB DÜSSELDORF DUS FRANKFURT FRA HAMBURG HAM HANNOVER HAJ HELSiNKi HEL KAHiAE 1 CAIAO CAl KAAAÇi 1 KAAACHI KHI KOPENHAG/COPENHAGEN CPH KÖLN 1 COLOGNE CGN KUALA LUMPUA KUL KUVEYT 1 KUWAIT KWI LEFKOŞE ECN LONDRA 1 LONDON LHR LYON LYS MADAiT 1 MADRID MAD MiLANO 1 MILAN MIL MÜNiH 1 MUNICH

3005 1186 2209 566 1617 2587 1839 802 1715 4820 2166 1911 2486 2377 5717 2815 3007 2038 1862 1986 1927 2164 1299 3957 2007 1992 8329 2169 767 2512 1993 2713 1767 1567

NEWYORK NYC NURNBERG NUE OSLO OSL PARiS 1 Orly ORY RiYAD 1 RiY ADH RUH ROMA 1 ROME 1 Flumicino FCO SiNGAPUR 1 SINGAPüRE SIN SOFYA 1 SOFIA SOF STOKHOLM 1 STOCKHOLM ARN STUTTGART STR ŞAM 1 DAMASCUS DAM TAHRAN 1 TEHRAN THR ~ · ' TRABLUS 1 TRIPOLI TIP ·~ TUNUS 1 TUNIS TUN ViYANA 1 ViENNA VIE ·'i!';: ZÜR iH 1 ZURICH ZRH '.

1384 8662 488 2209 1760 1082 2041 1669 1667

''

~·ı\

iÇ HATLAR DOMESTIC LINES ADANA ADA ANKARA ESB ANTALYA AYT DALAMAN OLM DiYARBAKlR DIY ERZURUM ERZ GAZiANTEP GZT iZMiR ADB KAYSERiASA KONYA KYA MALATYA MLX SiVAS VAS TRABZON VAN VAN

714 366 484 476 1035 1050 871 315 620 463 924 774 920 1364

'.

ı

'.'\

. THY UÇAK TIPLERI VE ÖZELLIKLERI TYPE AND CONFIGURATION OF AIRCRAFT

AZAMI KALK I Ş AC;IRLIC;i MAX. TAKE OF WEIGHT

,

·.

A

1

KOLTUK ADEDI SEATING CAPACITY YAKIT KAPASITESI FUEL CAPACITY MOTOR GUCU ENGINE THRUST AZAMI MENZIL MAXIMUM RANGE

DC-9

B-727 2F2

48.989 kg. 1071111/115

86.409 kg . 167

142.000 kg . 153.000 kg . 18F/C-248/C 18 F/C-2.48/C 168Y/C 160Y/C

1.180 kg .

24.688 kg .

44.000 kg.

48 .872 kg .

14.500 lb .

15 .500 lb.

50 .000 lb.

2 x55 .000 lb.

2405 km. 35 .000 ft .

35 18 km . 42 .000 ft .

7920 km . 42 .000 ft . (12 .802 m)

ı

A-310

A-310-300

8100 km l ·--~~ 41.000 ft. (12.782 m)

A~ ~ ZA ~M ~ IU ~ç =u ~Ş~T ~A ~V~A~N~I----~~~--~~------------~~

t '

AVUSTRALYA

1 ı·

000

1008 km

MAXIMUM CEILING AZAM I SURAT MAXIMUM SPEED 870 km/hr . 900 km/hr 938 km/hr 938 km/hr. NORMAL SEYIR SURATI 9-=6 c:km . :.:c:. :.:/c:..:. h:....:. r · __.::..: 86::.::2:...:k:.:.:m.:.:..:/h_:.r.:_. :_ __::8:.:... 7-=8 ..:.: km c:. :.:/c:..:.h:....:. r· __-=.: 87 :...:8::...k ::::mc:.:/:.:.: .:hr:_ ._ NORMAL CRUISE SPEED _....:.7-=-

MAGAZiN 12/ 88 51

'


.. ...

ı;•

.-

...i"., ••

,/

/ Faer erne Adi.

Wi ek

-ı-

KUZEY

DENiZi

Dublin Cork

m

DAN iMARKA

Liverpool

••,e<

Maııc-~>e"'

Robot Kozablo nka

E


\

*"

Aza k

Oemzt

l(erc . Kırım

Sıvosıopol •

• sı

A D

E

N i

Denizi

N

MA(.;A7iN 1? / AA §~


MÜRACAAT VE REZERVASYON ·INFORMATION AND RESERVATION

.

DIS BÜROLAR 1NTE RNATIONAL OFFICES ABU-DHABI Shelkh Hamdon Str . P.O. Box . 698 ~ SM : 19712) 338761 Sultan Bin Yousuf and Sons

Rez: 19712) 338B4~ - 326258-59 - 60 Co 197121 333736 ADIS-ABADA (GSA) Ethopian Airlines Bale Airport P.O.Box. 1755 ~ (2511)18222 ALGIERS- CEZAYIR 63 Rue Lorbi Ben Mhidi ~ (213) 647821

AMMAN Jabal Arnman Third Cirele Al Riyadh Center 8th Floor P.O.Box. 39177 Arnman ~ (6) 659102/659112 AMSTERDAM leidsestrast 6 . 1017 / PA ~ SM : (020) 227986 / 203754 (020) 22H86 Rez : 10201 227984/85 ATHENS - ATINA Phlliellion Str. No. 19 ~ 3220561 SM : (01) 3245975 Rez : (01) 3236024 /3 222569/ 3221035 BAGHDAD - BACDAT Merld lan's Street Buildlng 3/B ~ (1) 7187703/7187704

o

TÜRK HAVA YOLLARI TURKISH AIRLINES

KABIN BAGAJI CABINBAGGAGE BAHRAIN - BAHREYN Car Perk Bldg.

Govt Ave. Manama , ~ SM: (973) 243456

Rez: (973) 277747 -252334 BELGRADE - BELGRAD TRG Marksa Engelsa 8/4 11000 ~ SM: (11) 332561-333277 GSA, Yugoslavlan Airlines Sava enter M . Popovlca 9 P.O.Box. JAT 11170 'R' (11) 145797 BERLIN

2 . 1000 Berlin 30 Geoben Str. 19 'B' 6124010 3. 1000 Berlin 44 Fulda Str. 58 'B' 6141124 4. 1000 Berlin 65 Luxemburger Str . 34 'B' 2167684 BOMBAY Maker Chambers v 3rd Floor No. 305 i'larlman Points 400021 ~ (22) 2046491 SM: (22) 2043605 BRUXELLES - BROKSEL 51 Cantersteen 1000 Bruxells (322) 5126781/5126782/5117676 BUCHAREST - BOKREŞ (GSA) TAROM. Ui , Repub lie 16 B 147433 BUDAPEST- BUDAPEŞTE (GSA) Malev, Roosevelt, ter 2 1052 Budapost 'l:f1 (361) 189033 C.AIRO - KAHIRE 8 Kasr Etnil Str. No. 26, 1st Floor 'LS' (202) 774~30/768243/768459 Rez: (202! 733400 GSA. lmpetl•l Tuvel Center 26 Mahmoud Bassiouny Str. No. 26 'Cl> (202) 758939/760071/761769 COLOGNE - KÖLN Trankgasse 7-9 5000 Köln -1 ~ SM : (0221)134443 Rez : 10221) 134071 / 134072 BS : (0221 1 134073 COPENHAGEN - KOPENHAG Ved Vasterport 6

1 612 Copenhogen

b 01 -144055 / 144499/145190 DAM.ASCUS - ŞAM AI -Faradees Travel and Tourlsm Ageney Der El Mouhandeseen Mayaloun Str. P.O.Box. 6132 ~ 111) 227266/232190

(10 Linesi

DELHI ı 56, Janpath 1st Floor New Dalhl-110001 ~ BS : ( 111 326661 -326613 -326602 DHAHRAN - UAHRAN ing Abdülaziz Street Inimren Complex Cantre P.O.Box. 739 -31952 1-Khobar (21) 8947917/8954904/A950044 DOHA - KATAR IGSA) AI -Rayan Travel Ageney P.O .Box. 363 ~ (974) 321910/321226/412909 412911/412912 ı:> U BAl Sweeden Traalng Co. 63 b. Sheikh Rashid Bldg. Almaktoum Street P.O.Box. 1200 <F<! (9714) 226038-237230 DUBLIN (GSA) Alrilngus Dublin Alrport ~ (3531) 370011 DOSSELDORF Graf Adolf Str. No . 41 4000 Düsseldorf 1 'B' SM : 10211) 374401 Rez : 10211) 374080 / 374089 FRANKFURT

Budapester S tr . No . 18b

Ba saler Str. 35 -37

1000 Berlin 30 'B' (030) 2624035 SM: (030) 2624'035 Rez : (030) 2624033/2624034 GSA 1. 1000 Berlin 3036

6000 Frankfurt/M 'B' 1069) 27300720-21 -22 Santral : 27300730

GENEVA- CENEVRE Rue do Chantepoulot No . 1-3 1201 Geneva 'B' (022) 316129//312194 1022) 316120 HAMBURG Adenauerallee 10 2000 Hamburg 1 'B' 1040) 241472/241473 GSA ERDEMIR Relse Altono Paul Roosen -Str . 14 2000 Hamburg 50 HANNOVER langa-Laube No : 19 'B' (0511) 320398 Rez : 10511) 326087/326088 HELSINKI (GSA) Fin& Mann erhelmintie 102 . Q0250 Helsinki 5

'Ci 190) 410411 JEDDAH - CIDDE Clty Center annex 12/ 13 Medina Road P.O.Box: 11563 ~ (2) 6600127 (4 Llnes) JOHANNESBURG ( GSA)

kg. GiOECECöl YER OESTINATION

BBU

BRUSSELS

TK

28000

UÇUŞ

NQ FLIGHT NQ

Tl

28000 BRUSSELS

P.O.Box . 7776 (2711) 713-2206 Medina Rd 6531376/6532764 KARACHI ~

Paktürk Travel Agencies 12 Avenue cantre

Strocher Rd . (9221) B.S. : 522068 527471/527472/523249

~

KUALA LUMPUR Equatorlal Hotel Ground Floor, Lot. 6 Jalan Sultan ısmail 50250 Kuala Lumpur ~ (60) 2614055/2614058 KUWAIT - KUVEYT Fahad Al Salem Str. Al Abrar Bldg . P.O.Box. 23959 Safat 13100 ~ SM: (965) 2412577 Rez: (965) 2450655 (2 Llnes) 2420777 LAHORE (GSA) Paktürk Enterprlses lahare Branch

lmtlaz Plaza 85, The Mail Lahare Bl (9242) 314636 SM: (9242) 522068 LONDON - LONDRA Hanover Str . 11 -12 London W .1 .

'C\>

SM: 01 -4999249 01 -4913922 01 -4999240 / 01 -4081393 Rez : 01 -499247/01 4999248

G'SA, Anglo Turkish -Service

624 Old Kent Rd . S.E. 15 LOS ANGELES (GSA) Flying Tiger Una Ine.

7401 World Way 'B' (213) 646-6161 LISABON - LISBON (GSA) Transportes Aerees Portugueses

(TAP) Edlfieo 25, Aeroporto lisboa- 5 Portugal ~

(3511) 899121

20122 Mi lana 102) 866350 /8056233/ 8053976

~-

MU NI CH - MONIH Bayerstrasse 43 8000 M ünchen 2

'CJ SM : (089) 539414 BS : IOB9) 51410921 Rez: 1089) 51410922/23/24 / 25 GSA 1 . Reiseb üro Kont 8870 Günzburg Jahnstrasse 13 Munih

t

08221 -4500 -30398

2 . Okkuran Bahnhofplatz 1 Unterführung 12

7900 Ulm Jakobplatz /K appenec k 6

8900 Aug sburg 'l' (07311 64326 / 619596 / 610344 MOSCOW - MOSKOVA (GSA) AEROFLOT , l eningradsky Prospekt 37

'B' 1555 494 NEW YORK United Nations Plaza New York

N .Y 10017 U.S.A . NEWYOHK Tu rkish Center 821 United Na tions Plaza Newyork

N.Y. 10017 U.S.A . LS> 112121 2 ı 29865050 -2129865051 NICOSIA - LEFKOŞE Osman

Pa şa

Cad .

Ü' (020) 71326/71061/77124 GSA. KTHY Bedrettin Demirel Cad . lefkoş e

'bl

020 -71901

NORNBERG Am - Piı1rrer

8 -8500 Nurnberg 80

b 0911 -265301/265302

LYON 91 Rue Bugeaud 69006 Lyon ~ (337) 78241324

OSLO

PARIS 12 Rve de I 'Eehelle 7500 Paris ~ 1-4260571 B Rez: 1-4260280B PEKING - PEKIN (GSA)

S1, 5. 6800

Oranier Str. 5

Mannhelm

M ILAN - M ILAN O

'B' 6125080-6125091

'B' 0621 - 10980

54 MAGAZiN 1?/ AA

ACIRLn< WEIGHT

South Africa Alrways

MADRID Plazo De Espana 18 Torre de Madrid 28008 4th Floor N.R. 20 ~ B.S.: (341 )4632312 -4632351

GSA Necmi Öc

fi'\ - - ,_.__ \Cf • - -

Vis P .da Cannabio 37 / 2

Dronningens Gate 34

3 Etasje 0154 Oslo 1 b 102) 412B41 / 330103

CAAC Civil Aviation


iÇ BÜROLAR

Administration of China P.O.Box. 64 Beijing

PRAQUE - PRAG (GSA) Ceskos lavenske Aerollne Revolueni 1,160 15 Praque ~ (422) 2146 RIYAD (GSA) ABC Travel Ageney A l Arbaean Str. al-ma laz post box no: 20786 ~ (9661) 4779003/4779055/4760503 ROME Piazza delia Aepublica 55 00185 Roma 5' SM : (06) 486553 Rez: (06) 4751149 ROTTERDAM Weena , 140, 30 12 Cr 'E!S 1010) 4332177 / 4332465 SEUL (GSA) Korean Airlines KAL Bullding 41 -3 Seasomun-Dong Jung-Gu ~ (822) 7517 -115 SINGAPORE - SINGAPUR 545 Orchard Rd . 02-21 and 02 -18 Far east shopping center 0923 ~ SM : (65) 7344477 Rez: (65) 7324556 SOFIA • SOFYA Bu l. al. Stomboluski 11 -a 5' SM : 874220 Rez: 883596 GSA. Bulgarian Airlines Sofia Airport <Cr 66 1690 STOCKHOLM Vasagatan 7. Box 73 101 20 Stockholm ~ OB -218534 / 218535 STUTTGART lautenschlager Str. 20 7 Stuttgart 1 Cr SM : 10711) 228084 Rez : 1071 1 ) 221444/221445 GSA. Necmi öç. 68 Kaiser RinG 26-28 Manntıe1 nı ~ (0 621) 23440 TEBRIZ (GSA Tabriz Express International Travel Tou rs Agency, Tabriz ~ (41) 56004/52430 TEHRAN - TAHRA~ Hafez Ava . 400 ~ (21) 667283/664609/669026 TOKYO (GSA) Japan A lrllnes 2- Chome Marunovchi Chlyoda-k u Tokyo-Japan ~ (813) 213 -6211 TRABLUS - TRIPOLI Muhammed M egarif Str. A lgerla Sqr. ~ (21821) 38236-48798 TUNUS Complx e EI -Mechtei -Boulcvard Oul et Haffouı E,age 3 Tuni:: ~ (2161) 788 3 17 /78 6473/787033

VIENNA - VIYANA Operngass e 3 A1010 W ien 1 ~ (02 22) 563768 / 563796 / 587695 W ARSA W - VARŞOVA (GSA) Polish Alrllnes 39,17 Stycznia ST 00-906 Warsaw ~ (22) 460-411 ZURICH - ZORIH Turkish Airlines Tal Strasse 58/62 8001 Zürlh 5> 0 1 /2111070-2111 07' 2118567

DOMESTIC OFFICES

TURKISH Al TÜRK HAVA

ADANA Stad yum Cad . No. 1 ~ SM : 171)14 1545 Rez: (711137247 -143143-143538 BS : 17111308 67 AFYON KARAHISAR (GSA) Halaçoğlu Turizm ve Seyahat Acentesi Cumhuriyet Meydanı , Otogar Girişi No . 1 Emirdağ - Afyonkarahisar

~- 194 -279

ANKARA Hipodrom Cad . Gar yanı 5> 3124900 SM : 3104745 BS: 3124900/43 Rez: 3126200 Danı,ma - lnformatlon

~

3124910 -3124900 / 33 Bürosu (Sal es Office) Atatürk Blv . 167/A BS : 1337627 . 3124900 / 69 SP : 1255258, 3124900/41 Kargo-Cargo 5> 3124900/68 GSA : Çavu şo(llu Turizm ve Seyahat Bakanlıkla r Satı,

-ls>

Acentası

Şereflikoçhisar . Ada lılar

Sok.

Atatürk Cad . 5> 23 83 ANTALYA Hastane Cad . Özel Idare işhanı Al tı

5>

13111 12830/23432/15238 Ca : (311) 11028

SOORUM (GSA) Neyzen Teylik Cad . 218 Yat limanı Karşısı 5> 16141) 11 86 BURSA (GSA) Cema l Nadir Cad . No . 8-A Kocagil Apt. ~ (2 4 ) 221866 Rez: (24) 211167 -21283 8 DALAMAN , MUI'>LA Turkish Airlines 'Bi (61 19) 1899 DENIZLI ( GSA ) Köseoğlu Seyahat Acentası Enverpaşa Cad . 113-B 5> 1621) 13746-14500

• • • • • • • • • • • • • • • •• •

. . . . . . . . . . . . . . . . ..

10200~ DIYARBAKlR lzzet Paşa Cad . Demir Oteli Altı 5> (83 1 ) 10101/12314/26143 ELAZI(; Şehit llhanlar Cad . No. 26 'Ei (811) 11 576 - 12300 ERZINCAN Polat Turizm Seyahat Acentası Cumhuriyet Mey., Belediye Sitesi No . 2 5> 2214 ERZURUM 100. Yıl Cad . SSK R anı tesisleri No . 24 5> (01 1) 18530/11904/13409 FETHIVE (GSA) Fetur Seyahat Acentası ~ (6151) 2034 - 2443 GAZIANTEP Atatürk Bulvan No. 38/C 5> (8511 t 5435/2 0382 ISTANBUL Ab ide-l Hürriyet Cad . Vak ı f lşh anı Kat 2 No . 154- 156 5> 1464017/1471338 Rez: 5733525/15 Hat Grup Rez : 5735908/09 Işçi Charter Rez: 5735980/81 Yöntem Büro: 5736630 Promosyon- Promotion : 1482631 Satı f Bürola rı

1.

- Salea Offlcea

Kad.ıtöy

Bahariye Cad . Opera işhanı Kat 2 5> 3371876/3371891 2 . Hilton Oteli Girişi 'B/ 1470121 / 14701 BO 3 . Şl ş hane <Efl 1454208!1454238/1440296 4 . Taksim Cumhuriyet Cad . Taksim Gazi D ükkAniarı 5> 1452454/1452482 6 . Slrkecl Gar Karşısı , DoOubank lşhanı Kat 1 ~ 5284808 8. Aksaray Mustafa Kemal Paşa Cad . 'l5J 586 75 14/ 58677 93/588 25 38 IZMIR Büyük Efes Oteli altı ~ 151) 141220-1-2-3-4-5-6 135121 -136281 D/1: 141226 SM: 140802 Rez: Charter 258280/1 Rez:-2-3-4-5 141220/35 KAYSERI Sahabiye Mah . Yıld ırı m Cad . No . ~ (351) 13947 Rez: (351) 11001 KOCAELI Sakarya Tur . ve Sev. Acentası Uzunçarş i No . 1 ~ 52 23 KONYA Alaaddin Cad. No . 22 Kat. 1/1 06 ~ 1331) 12000/12032 SM: 24676 GSA 1. Vatan Seyahat Acentası Ankara Sad . Sümerbank yanı Ayvaz Pasajı Cihanbeyli

Konya 5> 367 2. Ci-Tur Tu ri zm ve Seyahat. Acen tası Konya Cad . Orman Işletmesi Karşısı No . 55 Karaman-Konya ~ 48 59 MALATYA Kanal boyu Cad . No . 10 Orduevi karşısı ~ (821 ) 11920/16489 Rez: (821) 11922/14053 MARMARIS Ata türk Caddesi No . 30 5> ( 6121) 3751/3752 MERSIN 27 . Sokak No . 2 ~ 1741) 15232-21278-30274 NII'>DE Aksaray Turizm ve Seyahat Acentası Use Karşısı Kütüphane Sak. d /2 Aksaray-NIOde 5> 23 32

RIZE Belediye Karşısı 5> (054) 11007/15513 SAMSUN Kazı mpa şa Cad . 11 / A 5> (3 61 ) 18260-13455-15055 SIVAS Belediye Sitesi H Blok No. 1 5> ( 477 ) 11147-13687 TEKIRDA(; (GSA) Trakya Turizm ve Seyahat Atatürk Bulvan No . 68 5> 91 861/98 439

TRABZON Kemerkaya Mah . Meydan Pa rkı karş ı sı 5' Rez: (031) 13446/11680 SM : 22219 URFA (GSA) Necati Demirkol Atatürk Bulvan Ak Apt. 5/ A 5> 43 05 UŞAK (GSA) Vatan Seyahat Acen tası lsmet P'aşa Cad . No. 85 Kat 2 5> (6411) 2033 VAN Enver Pe rlhanoğlu Iş Merkezi Cumhuriyet Cad . 196 5> (0811 ) 1241/1768

Rez : ·Rezervasyon Reservation SM Satış Müdürü Sales Manager

GSA: Genel S atış Acer .tası General Sales

BS Bilet Satış Ticket Sales

CA Kargo C argo MAGAZiN 12/ E!E! 55


Mini eteklere büyük ceketler

Z,ki

Triko'nun

hazu-lad>ğ>,

özellikle çalışan hanımiann severek giyebilecekleri kullanışlı ve şık bir üçlü. Siyah, dar ve dizin üzerinde bir etek, etek boyuna yakın uzunlukta spor bir ceket ve şömize beyaz bir bluz.

Mini-skirts and maxi-jackets A,mart and functional three-piece created by Zeki Triko that the professional woman will enjoy wearing. A black knee-length skirt, a sports jacket almost the same length and a white chemisier blouse.


ESRARLI, ÇARPlCI, AGIRBAŞLI ...

Siyah, yine gözde renk J

Moda denilince, akla, önce de, sonra da kadın gelir. Çünkü kadın kıyafetleri hem çeşitlilik itibariyle alabildiğine zengin, hem de sürekli bir değişim içindedir. Kadını daha güzel daha genç, daha çekici kılmak için, modacılar durmaksızın çalışıyor. Bu hummalı çalışma temposu da, tabii bütün tekstil sanayiini etkiliyor ve yönlendiriyor.

Klrm•z•·siyah

G ;çın ateş ea:

kum=•

b~

etek ceket. Triko olan takımın eteği düz. Özelliği beden ve kollarda. Yağmurlu günler için çarpıcı bir yağmurluk. Bol uzun ve alunlı. İki kıyafetde Gusto'dan.

Red a nd Black

Atı.m.-<00 krn~-w=

jacket-

skirt for evening wear. The skirt is plain. The whole novelty lies in the body and the sleeves. A striking waterproof for rainy days. Long, full and attractive. Both creations are from Gusto.

Türk modacılan, yeni kreasyon/ar üretirken, başka ülkelerdeki meslekdaşlarına göre oldukça şanslı ve avantajlı. Çünkü, Türk kumaşları, gerek desen, gerek kalite olarak, artık Avrupalı modacılar tarafından da hararetle aranıyor.


Siyah geceler

y>lın

s iyah, hcr gözde renkleri "amnda olma b""""" sürdürüyor. Esrarlı ... Çarpıcı ... Çapkın ... Ağırbaşlı ... Kullanıldığı yere ve giyene göre anlam kazanan bir renktir siyah. İşte, Nilgün Altınyay'dan iki abiye elbise. Danteller, göriinürnlerini bir kat daha güzelleştiriyor.

Black Nights

T~

~

here no doubt about it at all. Black quite defulltely the only colour that remains one of every season's favourites ... Mysterious ... Seductive ... Digrıified ... A colour that owes its sigrıificance to where and by whom it is wom. Two black evenıng gowrıs from Nilgün Altin yay. The elegance of each is enhanced by the use of lace.

Fesler moda dünyasinda

M

odaalann tükenmez ilham kaynaklanndan biri de mahalli giyeceklerdir. Bir bakarsınız şalvarlar ... Bir bakarsınız cepkenler... Bir bakarsınız üç etekler sandıklardan çıkıp, salonlarda boy gösterir. Bu yıl da, eski fesler, değişik giyimden hoşlanan hanımların kıyafetlerini tamamlayacak. İşte TS'den eski Türk modellerinin modemize edilmiş şekli. Bol paçalı pantalon, kısa cepken, cepkende kordon ve başta fes.

The Fez in the World of Fashion

F

fınd

aslllon d.,;gne,. nonnally their inspiration in local costume. In Turkish fashion design you will fınd the shalvar and the cepken, the traditional Turkish jacket with the arms slit leaving the arms free. And at the same time the uç etek, the old-fashioned stylish three-part Turkish robe emerges from the family chest to take its place in the modem fashion show. This year women who prefer the unusual will add the fez to their chosen outfıt. Here is an example of an old-fashioned Turkish outfıt modemized by TS. Wide trousers and a short cepken with border, the whole completed by a fez.


Gününher saatinde pelerin

p

/.

kul aruşlı

olorin, biT giY=k. Hcr bedene uyma özelliği onu büsbütün öne çıkanyor. Bu kış da peleriniere çok sık rastlayacağız. Gece için kadife, gündüz için triko ve yünlü kumaştan yapılan pelerinler, hanımların şıklıklarını tamamlayacak. İpekyolu Moda Evi'nin hazırladığı Chanel triko etek ceket ve bunu tamamlayan triko bir pelerin.

A cape for every hour of the day T

~

he cape the most prnetical of

garments. I ts most distinguishing feature is its ability to fit any figure. This winter, capes will be very much to the fore. Women will enhance their elegance with velvet capes in the evening and woollen or knitted capes during the day. Hereisa Chanel knitted skirt-suit created by Ipekyolu Fashion House with a knitted ca pe.

MAGAZiN 12/ 88 59


HAYVANi GIDALARI AZALTlN

1

H

ayvani ürünlerin

giderek daha fazla tüketilmesi, sağlık problemlerini de beraberinde getirdi. Bu yüzden uzmanlar, yeni protein kaynaklaruıa yöne/inmesi gerektiğini savunuyor ve baklagilleri tavsiye ediyorlar. Hepsi de, mercimek ve nohutun, gelir seviyesi ne olıusa olsun, herülke insanı için önemli ve sağlıklı bir gJ.da olduğunda birleşiyor/ar. Işte mercimek ve yapılabüecek lezzetli

nohut/a

yemeklerden örnekler.

60 MAGAZiN 12/ 88

ı su bardağı. pirinç • 2 su bardağı. su e Yeterince tuz e ı çorba kaşığı. tereyağı. (Garnitür için) e ı çay bardağı. haşlannuş yeşil mercimek

e

ı baş soğan

e ı kaşık tereyağı. e ı çorba kaşığı. domates salçası e ı çay kaşığı. kırmızı biber e Yeterince tuz YAPILIŞI 2 su bardağı.

tuzlu suyu kaynatın, içine pirinçleri ve ı çorba kaşığı. yağı. atın. Ağzını kapatıp kısık ateşte on dakika kadar pişirin. Diğer tarafta 1 çorba kaşığı. yağı. kızdınn, soğanı incecik kıyıp, bu yaAda pembeleşinceye kadar kavurun. Üzerine mercimeği, tuzu, kırmızı biberi ve salçayı ekleyip iyice karıştınn. 5 dakika sonra a«:şten indirin ve pilavın üzerine dökün. Iyice karıştırdıktan sonra servis yapın.

e ı su bardağı. haşlannuş mercimek e ı baş soğan e Bir parça milföy hamuru, veya 2adet yııfka e ı adet yıımurta • ı/2 çay bardağı. sıvı yağ e Yeterince tuz e Bir tutarn kırmızıbiber e Bir tutarn karabiber

YAPILIŞI Yağı. tavada kızdınn, içinde ince ince doğranmış sağaplan pembeleşin­

ceye kadar kavurun. Üzerine başlanmış

mercimeği, tuzu ve karabiberi ekleyip, ateşten indirin. Hazır satılan milföy hamurlarını parça parça hazırlayıp, içlerine bu karışımı böl~ ve

kenarlarını iyice kapatın. Üzerlerine

çırpılmış bir yumurta sansı sürerek firma verin. Uzerleri iyice kızannca çıkanp, servis yapın.


'·

"

;'

NOIIIr YAHNIII .~

<

'

...

':' :: . c ...,_, .., ' .. ·'

'

e 1 su bardağı nohut e 4 adet orta boy patates e 2 adet orta boy havuç e 1 çorba kaşığı margarin e ı baş soğan e 1 çay kaşığı karabiber e Yeterince tuz YAPILIŞI

Nohutu bir gece önce ıslatın. Suyunu süzün ve tencereye koyup haşlayın. Nohutlar yumuşamaya yüz tutunca, içine ufak ufak doğranmış patatesi, havucu, ince kıyılmış soğanı, tuzu ve karabiberi katın. Hepsi iyice pişince ateşten indirin.

e 1 fincan başlanmış yeşil mercimek e 4 bardak su+ Ilitre (5 bardak) su e ı baş soğan e 1 çorba kaşığı margarin • 100 gr.

kıyma

• 1/2 su bardağı bulgur e Yeterince tuz, karabiber YAPILIŞI

Mercimeği

4 bardak suda

ıyıce

başlayıp suyunu süzün. Soğanı incecik kıyın, kızgın margarinde pembeleşin­ ceye kadar kavurun, üzerine kıymayı da ekleyi_p, kaşığın tersiyle ezerek kavurun. Içine başlanmış mercimeği ve

bulguru ilave edin, 5 bardak suyu da katın. Tuzunu, karabiberini ekip, 25 dakika kadar pişirin. MAGAZiN 12/ 88 61


NEW SOURCES OF PROTEIN

Le ntil and chickpea d is hes The increase in the consumption of animal products has given rise to a number of health problems. This has led dieticians to seek new sources of protein and they now highly recommend leguıninous

vegetables. Thel all agree that lentils and chickpeas offer a nutritious and healthy diet for people in every country, no matter to what ineome bracket they may belong.

62 MAGAZiN 12/ 88

e 1 tumbler boiled lentils e 2 onions e 1 piece of mille-feuille 2 sheets of yufka e ı egg e 1/2 tea-glass liquid oil e salt to taste e a pinch of red pepper e a pinch of black pepper

dough or·

Heat the oil in a frying-pan and saute fınely chopped onions until brown. Add the boiled lentils, salt and pepper and remove from heat. Prepare pieces of the ready-made mille-feuille dough, insert the mixture and pinch the edges well. Add beaten yoke of egg and place in oven. When well-browned remove from the oven and serve.

e 1 tumbler boiled green lentils e 4 tumblers water+ Ilitre (5 tumblers) water e ı onion e 1 table""'poon margarine e 100 gr. mince e 1/2 tumbler bulgur e salt and pepper to taste Boil the lentils in 4 tumblerfuls of water and drain. Chop onion finely, saute in margarine un til brown and add mince and fry, pressing the rnixture with the back of the spoon. Add the lentils and bulgur and 5 tumblerfuls of water. Add salt and black pepper and cook for 25 minutes.

e 1 tumbler chickpeas e 4 medium sized potatoes e 2 medium sized carrots e 1 table-spoon margarine e 1 onion e 1 teaspoon black pepper e salt to taste Soak the chickpeas ovemight. Drain the water and boil in a pot until soft. Add fınely chopped potatoes, carrots and onion, together with salt and black pepper. When well cooked remove from heat.

e 1 tumbler rice e 2 tumblers water e salt to taste e 1 table-spoon butter (as gamiture) e 1 tea-glass boiled green lentils e 1 onion e 1 spoonful butter e 1 table-spoon tomato paste e 1 tea""'poon red pepper e salt to taste Boil 2 tumblerfuls of salted water. Add rice and 1 table-spoon butter. Close lid and simmer for about 10 minutes. Meanwhile, heat 1 tablespoonful butter, and saute finelyshopped onion until brown. Add the lentils, salt, red pepper and tomato paste and mix well. After 5 minutes remove from heat and pour over the pilaff. Mix well and serve.


/

DUTY FREE ON BOARD THY uçaklannda uygulanan gümrüksüz içki ve sigara fiatlan Turkish Airlines in flight price list for spirits and tobaccos Yeni Rakı Whisky

10

4.50.-DM

100

19.-DM

(White Label, Pipers, Ballantines, ·J.B., Bell's) Samsun

Exp.

12.-DM

Marlboro

100's

19.-DM

Paı1iament

100's

19.-DM

Palmali

100's

17.-DM

H.B.

K.S

17.-DM

Lord

K.S

17.-DM

Kent

K.S

17.-DM

Rothmans

K.S

17.-DM

Dunhill

K.S

17.-DM

Camel

K.S

17.-DM

Silk Cut

K.S

17.-0M

Salem

100's

17.-DM

1

.../

Yukandaki fiatlar dergimizin

basım

tarihi itibariyle geçerlidir. These prices are valid at the printing date of the Magazine

MAGAZiN 12/ 88 63


BULMACA 1

2

3

4

5

6

7

8

9

1o

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

1

2 3

4 5

6 7

8 9

10 11

12 SOLDAN SAGA

1- 1841-1907 yıllan arasında yaşamış, Paris 'te öğre nim görüpAvrupa resmini ülkemize getirmiş, Tıbbiye'de ve Sanayi Okulu'nda resim öğretmerıliği yapmış, Türkiye'de ilk resim sergisini açmış, genellikle peyzaj ve natürmortla uğra şmış, devlet adamı ve asker ressamımız ... Aruzda, veme uydurmak için heceyi uzun okuma. ı.- Vücut yüzeyi ile içi boş organların iç yüzlerini örten doku çeşidi... Baş eğme, em re uyma ... Coğrafyada boylam (eski dil) ... Katışıksız, temiz. 3- 1912 yılında bir buzdağına çarparak batan ürılü transatlantik ... Gözlem ... Mektup (eski dil). 4- Sonucu olmama, yanda kalma ... İslamın beş şartından biri... Batı Trakya'da, eskiden Türkler'in oturduğu bir Yunan şehri. 5- Bir malın zekaunın verilmesi için varması gereken miktar ... Açık arturma ile satış. 6Bir renk ... Taneli bir meyve ... Hazreti Muhammed'in Allah'ın huzuruna çık­ tığı gece... "Söyleyen, nu tu k veren" anlamında erkek ismi. 7- Arının imalatı. .. Hıristiyan tapınağı... Çöl

64 MAGAZiN 12/ 88

çiçeği... Bir nota. 8- Karadeniz bölgesinde bir ilimiz ... Kerestesi dayanıklı, kabuk ve palamutlarında bol .tanen 9u1unan bir orman ağacı... lranlı , Iran'a ait... Bir soru eki. 9- Kimyada nikel... Çok kısa zaman... Soğuk denizlerde yaşayan, eti ve bilhassa yağı değerli iri bir balık... Eski Mısır mabudu ... Bir nota. ~O- Kadar.. . Japon parası ... Meneviş ... Istanbul'un fethinden sonra camie çevrilen, Edirnekapı­ daki ürılü Bizans kilisesi. ll- Babası ölmüş çocuk... Ayağı sakat.... Buz üzerinde kayma ... Meydan. 11- Istanbul'un eski adlarından ... Padişah çadı­ n ... Harrıle ... Bir haıfın okunuşu.

YUKARIDAN AŞAGIYA 1- Alaturka musikide bir makam ... Bir nota. ı.- Destansı (Fransızcadan) ... Vücudu cam gibi saydam kabukla örtülü, küçük bir deniz hayvanı. 3Eklembacak lıların vücut örtüsünde bulunan sertleştirici madde... Litrenin kı sa yazılışı... Ilk Çağ'da Anadolu'da kurulmuş bir medeniyet. 4- Perde, yastık yüzü, örtü vb. yapımında

kullanılan bir dokuma çeşidi ... Zaman. 5- İsviçre, Almanya ve Hollanda'yı sulayan büyük nehir... Durgun, hareketsiz, sessiz... Su (eski dil). 6Antrasenden türeyen bitkisel boya maddesi. 7- İzci şapkası. . . Doğu H un İmparatorluğu'nun kurucusu. 8- Bir nota... Japon kadınının geleneksel elbisesi. 9- Türkler (eski dil)... Baş (eski dil) ... İtalya'da bir nehir. 10- Allah'ın emirlerine uymak, ibadet... Şeyhülis­ lamlık dairesi. ll- Bazı maderılerin üzerinde oksitle!lmeden ileri gelen kir ... Bir soru eki ... Iyinin iyisi (iki kelime) 12- Cumhuriyetimizin kurucusu ... Güzel sanat. 13- Güçsüzlük... Notada duraklama işareti. 14- Bir hayvan ... Doğu Karadeniz dağlarının en yüksek doruğu... Bir haıfın okunuşu. 15Feza... Lavlann so ğu ması veya yerin derinliklerinde katılaşmasıyla oluşan bir taş çeşidi. 16- Vilayet... Bir gezegen. 17- Toprağın , ekim yapılmadan dirılen­ dirilmesi ... Resmi törenlerde erkeklerin giydiği siyah elbise. 18- Soyluluk ... Eği lmi ş, eğilimli. 19- Güney Amerikada yaşayan, deveye benzer yük hayvanı... Hararet... Tibet öküzü. 20- Batı Anadolu yiğidi ... Bir sayı. .. Övme.


Travel from Turkey to NewYork in 30 seconds Take our new direct iligbt from Istanbul to JFK and experience traditional warmth of Turkish hospitality un til you walk down the aircraft steps in New York. Throughout your joumey you 'll enjoy the finest dishes of famousTurkish Cuisine, while luxuriating in the spacious cornfort of our new wide-bodied jets. No çıther airline offers you a service dedicated solely to the Istanbul-New York route. And none has such convenient timings in each direction.

The opening of this new ro ute is just the latest example of the growth and improvement of Turkish Airlines' international services. ISTANBUL· NEWYORK Every Friday and Sunday

Depanure Arrival B nıssels Depanure New York Arrival

Istanbul B nıssels

12.15 14.25 15.55 18. 10

NEW YORK -ISTANBUL Every Friday and Sunday

ew York Depanure 21. 10 ı o.so· Arrival Depanure 12.20 Bnıssels Arrival 16.35 Istanbul Bnıssels

· Amval ıs on the followi ng day.

TURKISH AIALINES "Together, we're on our way "


SETUR, gümrük

hattı dışı eşya

sabş mağazalan işletmeciliğinde

20 yılı aşkın tecrübesiyle

İç-dış turlar ve otel rezervasyonları , bilgisayar sistemiyle her türlü rezervasyonları , kongre, seminer ve bayi toplantıları , marina, bareb yat charter işletmeciliği, araba, uçak, otobüs ve her türlü araç kira! servisleri, yurdumuzun sınır kapılannda geniş mal çeşitlerini kaps· 20 gümrük hattı dışı eşya satı~ mağazaları ile SE1UR sizin SEYAHAT GRUBU ~irketinizdir.

secur

Güvenli, Düzenli, Sistemli, Titiz Hizmetin Simgesi

Cumhuriyet Cad. 107 Elmadağ 80230, Istanbul- Telefon (1) 130 03 36 (8 Hat) Telex 227 18 stur tr, 22783 set tr, 27794 sett tr . Telefax 130 32 19

Yurda giriş ve çıkışlarda alışveriş yapabilec~iniz ma~azalanmız. • Atatürk Havalimanı• Esenboğa Havalimanı• Adnan Menderes Havalimanı• Antalya Havalimanı • Dalaman Havalimanı• Kare Denizlimanı • Kuşadası Den izlimanı e Marmaris Denizlimanı• Bodrum Denizliman ı• Kuşadası Marina • Kapıkule Sınır Kapısı Diplomatik Servisler ve Istanbul, Ankara büyük mağazaları yurt dışında çalışanlarımızın hizmetinde.

~ Koç


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.