Kişiliğinizle
zaten etkilisiniz. Kullandığınız markalarlada etkili olun. Siz de biliyorsunuz Yeni bir sezon başlarken "Moda Yine Marka " dır.
~
azellini IRAN CAD. NO: 2 1/ 1 067
Sizi col{ iyi tanıyoruz. Çalışma alanınız
tekstil, otomotiv, kimya
ya da inşaat sektörü. Belki de dağıtım, gıda, İşletmenizin
elektronik...
beklentilerini
karşılayacak ,
verimli-
liğinizi artırıp
hızlı
daha
ve sağlıklı
büyümenize katkıda
"çözüm "leri,
sıze
biz
bulunacak
s unabiliriz.
kaynakları ...
ve ofis otomasyon sistemleri. Ayrıca , danışmanlık,
çözüm geliştirme , sistem entegrasyonu, teknik destek ve sistem uzmanlığı gibi diğer
profesyonel hizmetlerimizden de
yararlanabilirsiniz. İşletmenize en uygun bilgi tek-
Çünkü sizin sektörünüzü, sizin kadar iyi tanıyoruz. 1-BİMSA bunun için
nolojisi planının hazırlanmasından iletişim ağı
kuruldu. Yıllardır
kurmaya , bilgi altyapı-
sının oluşturulmasından
Türk Sanayii'nin
bilgi teknolojisini yönlendirme_)
yönetim bilgi ... karar destek
entegre
çözümler önermeye kadar pek
nin deneyimini taşıyan 1-BİMSA , size de hizmet vermeye 1-BİMSA ' nın
hazır.
vermeye
deneyimini ve birikimini kolayca harekete geçirebilirsiniz. Tek
bir telefonla: (I) 276 90 16-17. Size ihtiyaçlarınızı karşı-
hazırız.
Kısaca, 1-BİMSA, kalıcı
dostluklardan yana.
Sizinle de el sıkışmak istiyoruz.
· . ·~.
layacak geniş bir .... hizmet ve ürün
yelpazesi
sunuyoruz.
maliyet...
satış ...
. 1-BIM ~ ~
Uluslaratası
nans...
muhasebe...
ınsan
it,
BUgı ve VOnetim Sistemleri AŞ
IBM ve SABANCI ortak
kuruluşudur.
B
ugün dünyanm dört bi< yanmda işadamı
milyonlarca Norstar'ın
tercih
bu kadar
edilmesi
rastlantı
kullanıyor. ..
Norstar
geniş
çapta
elbette
bir
degil, bilinçli bir seçim. Çünkü
Norstar;
haberleşme dünyasının
Northem
Telecom'un
ileri
devlerinden
teknolojisinin
ürünü ... Çok yetenekli bir yardım~ cı. ..
İş
dünyasının
Norstar bir
mega starı.
işadamının
düzenine hemen uyum saglar. yapısı tuşlara
istenilen
verilmesini
mümkün
işievin
Dilediginiz tuşa dilediginiz görevi verebilir, kendi
alışkanlıklarınızı
leşme
sisteminden en üst düzeyde verim
sürdürerek haber-
alabilirsiniz. Norstar teorik degil pratik bir yardımcıdır.
mesajlar
Sıvı
işlemleri
yönlendirir.
ekranında
kristal
yaparken sizi
Kullanım
beliren
adım adım
kılavuzunu
ezberle-
kendini
geliştirir.
menize gerek kalmaz. Norstar Gelecege
açık
sürekli bir
yapıya
sahip
oldugundan
yalnızca
kartuşunun
degiştirilmesiyle
özellikler kazanabilir.
yazılım
çok
yeni
Norstar . küçük büyük her ça lışır.
Farklı
ayrı
kapasitelerde üç bulunmaktadır :
3
dış
Modüle r ise esnek
modeli
Norstar Mini
8 iç, Compact 6 yap ısı
kuruluşla
dış
ile 8
dış
16 iç,
120 iç hatta
kadar hizmet verir. Norstar; duvara monte edilebilen ana ünitesi ve 4
ayrı
farklı kull a nım
telefon setiyle
mükemmel bir seri
özelliklerine sahip
ça lışma dünyası
hab e rleş me
için
sistemidir. •
orstar'la iste ndiginde; sesli mesaj ve işlemleri,
otomatik
operatör
numarayı
isim ile a rama,
çagrı
k ayd ı ,
açık
ISDN'e
yap ısı aynı
iletişi mi ya pılabilmektedir.
Norstar... Telekomünikasyon bugüne kadar
ul aş ılan
lo jiye sa hip. en leşme
harici
detay lı
sayesinde tek hat üzerinden anda ses ve veri
4400
en ileri tekno-
kullanış lı
İş
sistemi...
megastarı...
Netaş
Türkiye'de. Ve sizinle
alanında
seri haberdünyas ının ~üvencesiyle
ça lışmak
Netas-
iletişimin
g
ü
istiyor.
c
ü
İllaabul (ll 274 H H Ankara (4) 4 17 9S 00 l :ı •ir (S l l 89 H 33 Aa talya (31) 48 SO SO
YIL 1 Year 11
SA YI 1 Number 120
54
YÖNETIM Yönetim Kurulu B~kanı/ Cbalmıa n of the Board
AMSTERDAM
ERMAN YERDEL EN
By FAHRI ARAL
Türk Hava Yollan A.O. Adına Sahibi 1Publtsber Genel Müdür
60
TEZCAN M. YARAMANCI
SINEMA GÜNLERI 12th International Istanbul Film Festival
YAYlN Genel
Yayın
Yönetmenj
By SUNGU ÇAPAN
Edilor-ln-Cblef MUSTAFA SON MEZ
Ya7" Iş leri Müdürü/Managing Editor ENGIN 0 KTEMER
. Sanat
Kapakfoıografı
1 Cover Pboto
NAZ lM TIMURO~LU
68 UÇAN HCLLANDALI Flying Dutchman
Da~manı/.!Je<ign' Consultant
DENIZ ŞAHINBAŞ
By AYŞE PEKIN
Koordin.,.ör / Coorclinator SEMRA SOME RSAN
Editö rleri Edflors HAŞMET BABAOc::ıLU
6
AYTEKIN HATIPoc::ıLu Yayın
Kurulu/Pub/tsblrıg Board
NERGIS ÇAKIROc::ıLU MUSTAFA S O KMENOc::ı L U FERDI PI Ş KIN
THY'DEN HABERLER
11 AGENDA
IŞIN
Sanat Yönetmenleri 1 Art Directors LALEHAN U YSAL YÜCEL ALP IŞMEN
Foto&raflar 1 Pbotos MANUEL ÇIT AK (Edftor) ERDALALO K
Reklam 1 Adverttslng DU YGU TAMER YURDAGÜL ALTINOZ Tel: 574 73 00 (Ext) 1184/1185
1 Distribution
Dagı ıım
KEREM ILTER
Tel: 574 73 00 (Ext) 1189 Adres 1 Address lürk Hava Yollan Genel Yönetim Binası Atatürk Hava Umanı 34830 Istanbul
Yapuu 1 Producllon
CENAJANS
GREY
Sok. 19 Taksim tsr. Tel: 251 74 84 (16 hat) Osmanl ı
14 LALELER The Tu !ip: A Symbol of International Friendship By J .J ROELANTS
20 PATRIKHANE'DE BULUŞMA The Istanbul Patriarchiate By G ÜL DIRICAN
28 SADULLAH PAŞA VE YALISI Sadullah Pasha and his Mansion by the Sea By MU RAT BELGE
Baskt 1 Printing
36 HOrrlyet Ofset
34625 Sefaköy !ST. Tel: 698 58 58 Ren k
Ayrıını
Paper
L.EYKAM MORZTAL ER MAGNOMAT
~~)t;':Z:;JJ:,~'::,"~~Iı:ıcden tam ve dzet alıtılı yapılamaz.
SKYUFE, 7HY tarafmdatı ayda bir yayımlamr. Skylife ls pııbll.sbid motıtbly by 11JY.
By HILMI YAVUZ
78 BOOK REVIEW Istanbul Kitapla rı By ALl GÜLEÇ
80 DUTY FREE ON BOARD
84 THY UÇUŞ BILGILERI Flight Information
92 OYUNLAR Puzzles
95
By ZEY NEP ORAL
VIDEO Movies on THY Flights
1 Colour Scperatlon
Crosfield Sltuif.ollrık sistemille yapılmıştır.
74 SPOT: ALTlN VE GÖLGE
HEYKELTlRAŞ MEHMET AKSOY Transforming Stone to Poetry
ATLAS G RAFIK KaJ!ıt /
A Postcard: SIRKECI GARl By NECDET SAKAO~LU
Eng/tsb Edilorlal MARY
73
48 ŞEVKET DAG
96
A Peak in Turkish Painting
A Cartoon From
By T A HA TOROS
SELÇUK DEMIREL
evgili Yolcularımız, Daima ileriye ve daha iyiye gitmesini hedefledigirniz THY' nin sürekli a tılıml arını
ear Passengers, We have kept our passengers informed of the constant process of innovation by SKYLIFE'ın geçmiş sayılarında Turkish Airlines, whose sizlere sunageldik. Bu defa da yeni primary oi;Jjectives are progress and bir iyileştirmeden bahsedecegiz. amelioration, in past issues of Skylife. ı Temmuz 1989'da uygulamaya This month we have news of anather başladıgımız Frequent Flyer Yolcu significant improvement. Programımızı uluslararası rekabet Our Frequent Flyer Passenger Scheme, ı ş ıgında yeniliyor geliştiriyoruz. which we launched on 1 july 1989, Frequent Flyer Programımıza bundan has been revised and expanded in the böyle "Mileage Cl u b" ismini verdik. lig ht of international competition. We Artık ömür boyu uçtugunuz her milin have renamed our Frequent Flyer degeri var. Scheme, "Mileage Club", and now Türk Hava Yolları'nın başlatmış every mile youfly throughout your life oldugu bu yeni uygulamayla , has a value. By means of this new yapacagınız dış hat uçuşlarınızın ç ıkı ş ve varış noktaları system launched by Turkish Airlines the distance you travel arasındaki yolculuk mesafeniz, mil karşılıgı olarak hanenize in mi/es on international flights between departure and yazılacak ve belirli mil degerierine ulaştıgınızda her bir desfination points counts lawards your total, and when you kademenin ikramiyesi olarak ücretsiz THY biletleri veya reach specific mileage stages, you are entitled to banuses for diger bazı armaganlar kazanacaksınız. each in the form offree 7HY tickets or other gifts. Mileage Club'a üye olurken alacagınız Kırmızı Kart'ın ız , 50 When you join M ileage Club you will first receive a Red Card, bin mile ulaştıgınızda Bronz Kart'a, 125 bin mile ulaştıgınızda followed at 50,000 mi/es by a Bronze Card, at 125,000 by a Gümüş Kart'a, 200 bin mil de ise Altın Kart'a dönüşecek. Her Silver Card, and at 200,000 mi/es by a Go/d Card. Every kartın, yolcu lugunuzun daha rahat ve zevkli geçmesini card issued brings you an increasing range of privileges saglayacak ve giderek artan ayrıcalıkları var. THY ile toplam which ensure more comforiab/e and pleasant jlights. Those 260 bin mil uçan yo lcul arımız ise bu ayrıcalık lara ilaveten who fly a total of 260,000 mi/es with THY will then be ömür boyu yüzde 10 tutarında bir indirim hakkına da additionally entitled to a 10 percent discount on their 7HY kavuşaca klar. ticketsfor life. Halen Frequent Flyer üyesi olan yolcularımızın da yeni Those of our passengers who are a/ready Frequent Flyer sisteme intibakları yapı lırken hem eski kazanılmış hakları members will not only retain their existing entitlements in korunacak, hem de kendilerine munzam bazı avantajlar making the change-over to the new system, but will be tanınacak . Dolayısı ile tüm yolcularımızın daha zengin awarded considerable advantages. As a result we are ikramiye ve imkanlar içeren yeni sistemimizden memnun confident that all our passengers will be satisfied with the kalacagını umuyoruz. new system, which o.ffers generous banuses and advantages. Sizlere THY'nin gün geçtikçe daha iyiye gittiginin kanıtı olan Now I must mention an event which proves that THY is bir olaydan bahsetmeden edemeyecegim. THY, bu yılki achieving constant progress. uluslararas ı "Mercury Ödülü" yarışmasında ikincilige la yık mY has won the second prize in this year's international görüldü . Mercury Award competition. Uluslararası lkram Birligi (International Flight Catering The International Flight Catering Association (IFCA) Association-IFCA) uçak içinde sunulan hizmet kalitesinin organises the annual Mercury Award competition in six iyileştirilmesi amacıyla her yıl 6 kategoride "Mercury Ödülü" categories, with the object of improving the quality of in-jlight yarışması düzenlemektedir. services. Havayolları, ikram firmaları ve ikram malzeme imalatçılarının Airlines, catering firms and catering equipment producers katılımına açık olan ve 1982 yı lından beri her yı l başka bir are eligible to enter the competition, which has been he/d ina ülkede organize edilen bu yarışmaya Türk Hava Yolları ilk different country every yearsince 1982. This year for the defa bu sene "Uçak Içi lkram Servisi" kategorisinde, 1992 first time, Turkish Airlines competedin the "In-jlight Catering yılında Avrupa hatlarında uyguladıgı "Türk Yemekleri Haftası Service" category, with its "Turkish Dishes Week Project" Projesi" ile katıldı. implemented on European flights in 1992. In view of the 19 Şubat'ta IFCA'nın Amsterdam'da yapılan yıllık büyük Javaurab/e customer response and originality of the Turkish kongresinde uçak içi ikramda , Türk Haftaları projesinin Weeks Project for in-jlight catering, 7HY was presented with sagladıgı müşteri mernnuniyeti ve orijinallik dikkate alınarak the Silver Mercury Award at the annual congress of the IFCA THY Gümüş Mercury ile ödüllendirildi. in Amsterdam on 19 February 1993. This month I have Sizlere bu yazımda THY hizmetlerindeki iki iyileştirme ve briejly outlined two improvements in mY services, one of bunlardan birinin sonucundan bahsettim. which earned an award for our airline. Yenileştirme ve iyileştirme gayretierimize TEZCAN M. YARAMANCI W e are continuing our renewal and hiç du rmaksızın devam etmekteyiz. Genel Müdür 1 President and CEO improvement e.fforls unceasingly. THY ile, güvenli, dakik, konforlu ve keyifli Wishing you safe, punctual, comforiab/e uçuşlara . and pleasant flights with mY. Saygıl arımla, Your Sincerely,
S
...-{
.J
..../
D
THY'DEN HABERLER 1 NEWS Uluslararas ı
lkram Birligi (International T he International Flight Ca tering Flight Catering Association-IFCA) uçak Assodation (JFCA) organises the Mercury içinde sunulan hizmet kalitesinin iyileşti Competition in six categorles every year, rilmesi a macıyla her yıl 6 kategoride for the purpose of improving the quality Mercury Ödülü yarışması düzenlemekteof injlight seroices. dir. Airlines, cafering firms and cafering Havayoll a rı , ikram firma l arı ve ikram equipment producers are eligible to enter malzeme imalatç ılarının katılımına açık the competition, which has been he/d in a olan ve 1982 yılından beri her yıl başka different country every year since 1982. bir ülkede organize edilen bu ' yanşrnaya This year for the first time, Turkish Türk Hava Yollan ilk defa bu sene "Uçak Airlines competed in the "In-flight lçi lkram Servisi" kategorisinde 1992 Catering Service " category, with its yılınd a Avrupa hatl a rınd a uygu l a dıgı Turkish Weeks Project implemented on ''Türk Haftalan Projesi" ile katılmıştır. European flights in 1992. During the pre26 Ocak 1993 tarihinde Londra'da 13 sentation to a 13-person jury in London kiş ilik jüriye ya pılan prezantasyonda on 26 january 1993, the project was wellreceived. Ibe jury evaluates each entry on the basis of origproje büyük bir begeni kazanmıştır. Jüri aday projeleri yenilik, kalite ve uygulamada saglanan başa rı olarak inality, quality and successful application. In view of the degerlendirmektedir. Ja vaurab/e customer response and origtnality of the 19 Şubat' ta IFCA'run Amsterdam'da yapılan yıllık büyük Turkish Weeks project for injlight catering, THY was presented with the Silver Mercury Award at the annual kongresinde uçak içi ikramda Türk Haftaları projesinin sagladıgı müşteri memnuniyeti ve orijinallik dikkate alına congress of the IFCA in Amsterdam on 19 February 1993. rak THY, Gümü ş The Go/d 'Mercury THE SILVER MERCURY AWARD Mercury ile ödüllendirilAward went to Air miştir.Birincilik Ödülü Lauda for its Amadeus Class project . In his olan Altın Mercury'yi ise "Amadeus Class" projesi address to the congress, ile Air Lauda a lmıştır. IFCA President Piet Ödülü veren IFCA Galjaart, who presented Başkanı Piet Galjaa rt the awards, said: "To Konferansta ya ptı gı provide the finest hospikonu ş mada a şag ıda ki tality for passengers, hususları vurgulamıştır . attach importance to ''Yolcuyu en güzel şekil ethnic values on your de agırlayın. Bunun için flights . We are !ike a restaurant with several de h atlardaki etnik degeriere önem verin. Bizler birkaç motoru olan bir restoengines, e:xcept that its. customers are people who have no chance to refuse food which they do not /ike or change it. ran gibiyiz. Ancak bu restarana begenmedikleri yemekleri geri çevirme veya degiştirme olanagı olmayan kişiler gel1berefore we have to make the best choice by means of accurate research where our caterlng services are conmektedir. Bu nedenle sundugumuz hizmet konusunda en dogru seçimi etkin araştırmalar yaparak tahmin etmek cerned." KLM General Director, P. Bouw, who spoke on Passenger Satisfaciion at the congress, declared, "If we zorundayız ." Konusu Yolcu Memnuniyeti olan Kongre'de appreciate the importance of the passenkonuşan KIM Genel Müdürü P. Bouw, ger and keep costs under control, then "Eger yolcuya önem verir, maliyetleri de kontrol altına alırsak şu anda. zor durumour positive expectations for the aviation industry, which is currently going da olan havayolu endüstrisi için olumlu beklentilerimiz olabilir" demiştir. through a difficult period, may be Her havayolu yolcuyu mutlu ederek terrealised." Every airline should satisfy its cihin kendi yönünde olmasını saglayapassengers, introducing innovations and cak yenilikler ve projeler hedeflemeli ve projects which persuade passengers to uygulamalıdır. choose them . During the congress Konferans s ıra s ında RAl Fuar Turkish Airlines participated in the inMerkezi'nde ye r alan uçak içi ikram f/ight catering fair at the RAl Fair konusundaki büyük fu ara da katılmamız Centre. Ibe THY stand, which illustrated the Turkish Weeks project, attracted conve projemizi izah eden bir standın yer alması ayrıca büyük ilgi çekmiş siderable interest. As a firstTHY Genel Müdür Damımanı Seres Ener ve IFCA Bil§kanı Piet ve Türk Hava Yolları ilk defa time entrant, Turkish Airlines Galjaart/ Consultant to the General Manager at THY Seres Ener katıldıgı bu yarışınad a ba ş arılı is proud of its success in this and President of IFCA Piet Galjaart competition. • olmuştur. •
THY'YE MERCURY • • O D ULU •
•
+
••
6
S K YLIFE N IS AN
APRI L
1993
..
ı.
"i
•• .,.
~
;,
SAKIP SABANCI
İnsanlar,
gelir düzeyleri yükseldikçe tatillerini yabancı ülkelerde geçirmeye daha fazla para
eder. .. Günümüzde Japonya'dan dışarı büyük bir turizm hareketinin başladıgını ve sürdügünü görüyoruz ... Uzun yıllar içine kapalı yaşayan Japon insanı, gelir seviyesinin artmasına paralel olarak dışa açılmaktadır ... Bugün her uçakta, her hava alanında, dünyanın her ülkesinin yollarında, otellerinde çok sayıda Japon turistin bulunması dikkati çekmektedir. Bana verilen bilgilere göre 1992 yılında 20 milyon Japon seyahate çıkmıştır. 20 milyon Japon turistinin yüzqe 5-lO'unu Türkiye'ye çekebilmek, turizm sektörüroüze büyük hareket getirir ... Unutulmasın ki, turist sadece bir ülkeye parasını bırakarak kazanç saglamaz.. O ülkeden memnun ayrıla~ turist, o ülkenin dış tanıtımında, uluslararası ve ikili ticari, politik ve kültürel ilişkilerinde köprü olur. Her ne kadar bugün için THY haftada iki defa Tokyo'ya gidiyorsa da bunu yarın dörde, ilerde hergüne çıkanlması artan ihtiyaçla kabil olacaktır. Daha da ileride artan yolcu miktan yarın Japonların meşhur ANA uçak şirketinin de iştahını kabartacak, onlar da tıpkı BA gibi Swiss Air gibi, Air France gibi, Sabena, Lufthansa gibi !stanbul'a uçmaya baş
harcıyorlar.
Bugün her ülkede turizm sektörü, iç turizm hareketlerinden çok, yabancı turistlerin harcamalanyla yaşıyor, gelişiyor, para kazanıyor. Dolayısıyla ülkelerine mutluluk getiriyor. Türkiye, denizi, tabii güzellikleri, güneşi ve tarihi eserleri ile yabancı turistlerin arayışlarını cevaplandırabilecek bir ülke. Bir malı, bir hizmeti üretmek kadar önemli olan, onu başarılı olarak satabilmektir. Eger üretilen mal ve hizmetten başkalarının, ihtiyaç sahiplerinin haberi yok ise neye yarar. Denizimiz, tabiattınız güzel.. . Tarihi yerlerimiz, otellerimiz güzel... Ama eger başkalannın bundan haberi yok ise, Türkiye'ye kim gelecek? Bunun için ilk adı.mımız "tanıtım, başarılı tanıtım" olmalıdır ....Hedef kitleyi seçecegiz .. Türkiye'ye hangi ülkelerden, hangi gelir grubundan turist bekliyorsak onlara dönük yogun bir tanıtım kampanyası sürdürecegiz. Turistin zengini, fakiri olmaz ..Misafir, misafirdir...Ama bugün turizm sektöründe , yabancı turist arayışındaki ülkelerin hedefi varlıklı turisttir ... Çok seyahat eden, çok para harcayan bu kesimdir... Turizm yatınmlan genellikle bu kesimden gelenlere dönük olarak planlanmakta, yapılmakta, iş letilmektedir ... Turizm Bakanlıgt' nın dış tamtım çabalan yanında, THY'nin üst gelir ve yaşam çizgisindeki yabancı turistlere dönük tamtma çabalan takdire şayandır. Türkiye'ye gelmesini istedigirniz üst gelir grubundaki varlıklı turist, vakti sınırlı, uçak dışında araçla seyahat etmeyen turisttir. .. Bu tip turistleri Türkiye'ye taşımakta THY'ye büyük sorumluluk düşmektedir. . . .. . Dünya konjonktürüne baglı olarak belli zamaruarda belli ülkelerin insanlan daha çok seyahat
layacaklardır.
İşte o zaman turizm patlaması rüyası da gerçekleşe cektir. Dünya hava taşımacılıgındaki amansız mücadelede "Ben de varım" diyen THY'nin son senelerdeki başansı her Türk gibi benim de gögsümü kabartmaktadır. Bir yandan filodaki yeni ve modern uçakların adedi artarken, öte yandan Avrupa'nın belli başlı merkezlerinden tutun da, Amerika'ya, Moskova'ya, Singapur'a, hatta Japonya'ya uçtugunu ve yabancı şirketlerden hiç de aşagıya kalmayan servisleri yanında, tecrübeli ve kaliteli uçuş personeliyle de takdir topladıgını, insana ayrı bir güven verdigirıi kabul etmeliyiz. THY'nin bu başanlarının artarak devam.etmesi en büyük dilegimizdir. 7
SKYLIFE NISAN
+
APRIL 1993
THY'DEN HABERLER 1 NEWS
FREQUENT FLYER "MILEAGE CLL)B" PASSENGER SCHEME REVAMPED If you travel abroad frequently tbere are lots of good reasons for preferr.ing Turkish Airlines. You can be sure of enjoytng a pleasant and relaxed jligbt witb Turkish Airlines, wbose increasingly young jleet of atrcraft jlying to 55 destinations on three continents, experienced pilots, and smiling hastesses ensure caring, prompt and reliable service from ttıke-off to landing . Turkish AirHnes constantly seeks to improve its passenger services, and the latest innovation concerns the Frequent Flyer Passenger Scbeme, wbicb was lr,ıunched on 1 july 1989. Now we have revamped this programme, and named it the Frequent Flyer ''Mi/eage Club". Now eacb mi/e you jly counts. Under this new system launcbed by Turkish Airlines, we keep track of your international jlights. The distance you have travelled between departure and arrival points is recorded in mi/es, and as the total reacbes certain /eve/s, you are entit/ed to free THY tickets and other gifts. To ttıke advantage of tbese benefits, if you are not a member already, join immediately . All you have to do is fill in the application form that can be obtained from our o.ff'ices, sign it and either send it to us, or give it to one of our jligbt attendants. Step by step towards a life ofprivilege ... First we will send you your Red FREQUENT FlYER "MilEAGE ClUB" Card, wbicb opens the doors to your first Total Hileage Type of Free Ticket (Round Trip) privileges under the Frequent Flyer 25,000 1 Economy Class Domestic scheme. Show your Domestic 35,000 1 Business Class Red Card at check-in 50,000 2 Economy Class Domestic wbenever you jly on 75,000 2 Business Class Domestic a Turkish Airlines 100,000 1 Economy Class International international flight, 125,000 1 Business Class International and wtn free air 150,000 1 Economy Class International tickets. When your. 175,000 1 Business Class International total jligbt distance 200,000 International 2 Economy Class 50, 000 reaches International 230,000 2 Economy Class miles, you will 260,000 2 Business Class International recetve your Bronze
+
Card, entitling you to a series of time and trouble saving advantages, inc/uding reseroation priority, use of a separate check-in desk, priority luggage recovery, and free use of telepbone and fax . At 125,000 miles you will be issued witb a Silver Card, entitling you to additional services, such as priority for domestic reservations, 1HY bospi.ta/ity in special airport lounges, speeded up check-in, preferentia/ aircraft seats and personal accident insurance. Once you have completed 200, 000 mi/es on 1HY international fligbts you wi/l enjoy all these benefits and many more, inc/uding the rigbt to purcbase tickets to all destinations outside Turkey on credit, emergency health and /ega/ advice services, and special health benefits. Most tmportant of all, you wi/1 be a privi/eged bolder of Turkish Airltnes' prestigious Go/d Card. You wi/1 find dettıils of Frequent Flyer Card privi/eges in the bandbook wbich we wi/1 send you with your membersbip card. And now same reminders for those who are already members of the Frequent Flyer scheme and whose mem'bersbip continues as of 15 February 1993 (a /etter giving full details has been sent to our members). Cbanging to the mileage system involves no additional obligations on your be half.. . The FREE TICKET ENTITlEMENT new "mileage » system is entirely to the advantage of all our members. Under this new system, apart (on routes where applicable) from zeroed points tn return for free (on routes where applicable) c/aimed tickets (Europe-Hiddle East) u nder the former sys(Europe-Hiddle East) tem, all your flights (Unlimited) (even those for wbicb (Unlimited) Zetters of entitlement (Europe-Hiddle East) have been issued) (Europe-Hiddle East) wi/l be ca/culated (Unlimited) according to real jly-
8
SKYLIFE NISAN
APRIL 1993
THY'DEN HABERLER 1 NEWS
ing miles towards your total. Wbat is more, for eacb point oj your outstanding flights you will receive an extra premium of 1000 miles. The same procedures are applicable for al/flights and tbeir equivalent points up until 15 February 1993. Ajter this date you are entit/ed to claim the free ticket at the nearest mileage below your total immediately, witbout y our mileage total being zeroed. In making the changeover to the mileage system, those members holding a valid Red FF card will receive a Bronze Card. In addition tbese members will be awarded a 25, 000 m ile incentive premium (Red Card bolders who receive this 25, 000 mile premium will be entitled to tbeir first free ticket after this stage). If, bowever, you would stili prefer to use your entitlement under the jormer system, you may daim the free ticket equivalent to your points as oj February 1993. In this case, your points will be zeroed, and only the remaining points will count towards your mi/eage total, calculated as deseribed above. Those members who wisb to select this alternative should inform us at your earliest convinence. Witb the introduction of the mileage sy stem, Frequent Flyer membersbip now has no expiry limits. However, if Red and Bronze card bolders do not take any international fligbts witb TJfY for two years in succession, or Silver Card bolders for four years in succession, tben tbeir membersbip wilf be cancelled. For Gold Card bolders no such conditions apply. We have caneel/ed the time limit for calcu/ating total mileage where entitlement and use ojfree tickets is concerned. We have also simplified our fligbt monitoring system, so now all you have to do is tell the check-in official that you are an FF member and show your membeisbip card when you take an international fligbt (As an additional precaution against error, bowever, we advise you to keep the ticketsora pbotocopies.) Dear member, our object in introducing the mileage system is to ensure that you enjoy your benefits under the Frequent Flyer scheme jully and without delay. For the system to operate witb full efficiency, it is essential that we receive accurate information, wbicb is only possible with your cooperation. Please inform us of any changes in your address. By cboosing to fly with Turkish Airlines, you are opening the door to privileges wbicb make Jrequent • flying a true pleasure.
~i>AssENGER scHEMES ~.-- .- ·
REQUENT FLYER \ 'ER CARD
ı Doın.'
BROi\'ZE CARD
RED CARD
X
X
X
X
X
Do m
X
X
X
Int
X
X
X
Dom
X
X
X
X
Do m
X
X
Int
X
X
Dom
X
X
Int
X
X
X
X
X
Up-grading of free tickets on payment of difference
X
X
X
X
HoıeVcar
X
X
X
X
X
X
Reseıvation
priority
ı
ı ını.• Separa te check-in desk Special waiting lounges
l Int
Shorter check-in period Preferential seating on aircraft Extra baggage allowance
Early baggage recovery (international)
hire discounts
' 1
Hospital
X
Free telephone and fax
X
Fare reductions (after 260,000 miles)
X
Up-grading at check-in
X
Personal accident insurance
X
Emergency health and !ega! advice ı
X
Magazine - Skylife
X
X
X
Spedal gifts
X
X
X
Free tickets
X
X
X
Tickets on credit
X
ı
Dom.•: Domestic / Int. •: International
9
SKYLIFE NISAN
+
X
APRIL 1993
X
X
u
NISAN
AP RI
1993
L AGE N oA 1 2 3 4 "Akdeniz Kimli~"
Fotograf
Sergisı Yıldız
Teknik Üniversitesi YUksel Sabancı Sanat Merkezi'nde "Mediterranean ldentiıy" Photography Exhibition at the Yıldız Technical University in istanbul.
5 Özer Kaba} Resim Sergisi Yapı Kredi Kazım Tı} kent Sanat Galerisi'nde Özer Kaba} Painting Exhibition at the Yapı Kredi Ta}kent Art Gallery, Istanbul
6
7
1O. Uluslararası Ankara MUzik Festivali "idil Bireı" Piyano Resitali MEB ~ura Salonu Piano Concert by idil Biret in Ankara 20:30
Ersin Öcal Resim Sergisi Yapı Kredi Setba}ı Sanat Galerisi (Bursa) Painting E.xhibition by Ersin Ocal in Bursa
8 Chick Corea ve konseri Salonu Chick Corea and Acoustic Band play in Ankara 20:30
9
To[ıluluğu MB ~ura
1O. Uluslararası Ankara MUzik Festivali ba}lıyor Ankara Music Festival Starti.
10
Bihrat Mavitan Resim ve Heykel Sergisi levent Sanat Galerisi'nde (Son gUn) ~· Mavitan Painting and Sculpture Exhibirion in Istanbul.
Yizon Show. Conrad Hotel, istanbul. Fashion Show.
15 16
12 J
• "Yerda Erman" Piyano Resitali Cemal Re} it Rer.' de. Hanefi Yeter Resim • 12. Uuslararası Film Sergisi. Yakko Ankara Festivali ba}lıyor. Sanat Galerisi'nde • Piano Concert by Hanefi Yeter Verda Erman at Cemal Painting Exhibition. Re}it Rey. 19:00 Ankara, Vakko Art e Istanbul Film Festival Starts.
"Otomobil ve Otomobil KUitUru" Oruç Aruoba Atatürk Kitap lı ğı Conference on Cars and (ar Culture by O. Aruoba in Istanbul 16:00
Yves Marie HEUDE Resim .Sergisi Yapı Kredi lzmir Sanat Galerisi'nde Painting Exhibi!ion by Y. M. Heude in lzmir
"Atarurk Kitap lı ğı Kartpostal Kolleksiyonundan Seçmeler.Meslekler" Atat"tirk Kitaplığı, Postcard Exhibıtion at the Atatürk Library in istanbul.
19 20 21 22 23 "Uuis CLARET" Viyolonsel Resitali Cemal Re}it Rey'de Violincello Concert in istanbul 19:00
o"Ok~~6 Kız" Mıchelle Devi lle, Fransız
KUl r Merkezi'nde. • "Marco Socias" Gitar Resitali Cemal Re}it Rey'de e' 'La Letrice" showing in Istanbul. • Guitar Concert in istanbul. 19:00
"G-RetrospektifRavel" Konseri istanbul Devlet Opera ve Balesi'nden Cemal Re} it Rey' de "G-Retrospective Ravel" Concert in istanbul. 19:00
"Susanna Anselini" Resitali Cemal Re}it Rey' de. Singing Recital by Susanna Anselini in istanbul. 19:00
~an
"Padova Ye Veneto Oda Orkestrası" Bilkent Üniversitesi Konser Salonu Padua and Yenetto Chamber Orchestra plays in Ankara. 16:00
29 30 "Emre ~en" Pikano Resitali Cemal e}it Rey'de Piano Concert in istanbul. 19:00
istanbul Devlet Opera ve Balesi'nden Bale Gösterisi Cemal Re}it Rey'de Ballet Performance in istanbul 19:00
"lmrat Khan Sitar Toplululu" konseri Cemal eşit Rey'de Sitar Concert in istanbul. 19:00
TO BE OR NOT TO BE. W. Shakespeare
DO-BE DO-BE DOOO! Frank Stnatra
THE TULIP: A SYMBOL ofTWO NATIONS
Lale, Türkiye ile Hollanda arasındaki dostluğu dile getiren bir çiçek. 400 yıldır ticari, 300 yıldır barışçı diplomatik ilişkilerin sürdürülmesini sembolize ediyor. Hollanda Başkonsolosu Jan]. Jonker Roelants bu tarihi dostluğu , laleleri ve bu ay İstanbul'da başlayacak olan Türkiye-Hollanda OrtakLale Festivali'ni SKYLIFE için yazdı. The tulip brings to life a friendship that has existed between Netherlands and Turkey for nearly 400 years. Cansul General Ql the Netherlands JanJ.Jonker Roelants wrote ahout the friendship, tulips and the }aint Turco-Dutch Tulip Festival that is due to start this month for SKYLIFE. 15
SKYLI FE NISAN
+
AP RI L
1993
Türklerle Hollandalılar arasında yüzyıllardır özel bir dostluk kurulmuş .. 400 y ıllık bir tarihi olan ticari ilişkilere ve 300 yıldır sürmekte olan barışçı diplomatik ilişkiler eklenince, dünya tarihinde eşine gerçekten az rastlanan bir durum ortaya çıkıyor. Geçen on yıllar boyunca, iki ülke, çok sayıda uluslararası kuruluş, yoğun ikili ilişkiler, turizm ve Hollanda'daki 250 bin Türkiye kökenli kişi sayesinde birbirlerine daha sıkıca
The Turks and Dutch seem to enjoy a special relationship. More than 400 years of trade and 300 years of peaceful diplamatic relations are almost unique in world history. Over recent decades both countries have enjoyed even ciaser ties through numerous international organisations, extensive bilateral relations, tourism, and last but not least the 250, 000-strong community from Turkey in the Netherlands. This special relationship even extends to the realm of emobağlandılar. tional affinities. Bu özel ilişki duygusal bağlı A unique feature of the Turks lığı da kapsıyor. and Dutch is their love for the Türk ve Hollanclalıların ortak tulip, which has acquired a bir özelliği ele, her iki ulusun symbolic nature. laleye o lan sevgi leridir. The early 18th century Tulip Türkiye için Lale Devri bir Era of Turkish history was a barış, kültürel aydınlanma ve period of peace, cultural siyasal reform dönemi enlightenment and political olmuş, Hollanda'da da Jale reform, white in Halland the neredeyse ülkeyle özdeş l eşti tulip has become almost synrilmiştir. 16'ncı yüzyılın ikinci onymous with the country. yarısında Habsburg During the second half hanedanının elçisi ve Hollanda'yı da temsil of the 16th century the Flemish diplomat, eden Flaman cliplomat Ogier Ghislain de Ogier Ghis lain ele Busbecq, envoy of the Busbecq , AvusturHabsburg Emperor, ya'ya Carolus Clusius'a who alsa represented Jale soğanı ve tohumu the Netherlands, sent gönclermiştir. Bu kişi, genel o larak Benelüks ülkebulbs and seeds to Carolus lerinde Jale yetiştiren ilk kişi Clusius in Austria, who later olarak kabul edilmektedir. became director of the famous Hollanda Jale sanayiinin kuruHortus Medicus of Leiden University. It is now generally cusu da sayılabilecek Clusius, accepted that he was the first !ale soğanlarından başka yerlere de dağıtmıştır. Bununla person to grow tulips in the birlikte, o devirele !ale, yalnız Low Countries, and as he alsa ca çok zenginlere özgü bir distributed bulbs and seeds, Clusius can be considered the çiçekti. 17'nci yüzyılda, !ale soğanları çok yüksek fiyatlarfounder of the Dutch tulip la alıcı buluyordu. industry. In his time, however, Tek bir Iatenin rekor fiyatı 3 tulips were the preserve of the bin gulclen olarak saptanmış very rich. In the 1 7th century tır. O clevirde, bu parayla tulip bul bs fetched fabulous Amsterclam'ın en iyi semtinde prices, the highest price recordBoymans van Beuningen Müzesi'nden Jale vazolan. 5 lüks ev almak mümkündü. ed for one bulb being 3000 Tulip vases in the Muse um Boymans van Beuningen Günümüzde !ale, dünya guilders (then equivalent to çapında ticareti yapılan bir metaya dönüşmüştür. the price of five mansions in the most exclusive disDünya çiçek pazarında Iatenin payı yüzde 80 clolatrict of Amsterdam/). Nowadays tulips have become yınclaclır ve Aalsmeer köyünde müzayecle yoluyla a commodity traded worldwide, and make up a satılmaktadır. considerable proportion of the 80 percent of the
A unique feature of the Turks and the Dutch is their love for the tulip, which has acquired a symbolic nature.
16
S KYLIFE NISAN
+
APRIL
1993
ISTANBUL 2000 DESTEK PROGRAMI RESMI UYESI
•
Bir güzelliği yaratmak. .. emek, sabır ve özenle. Hayata ve yaratıcılığa inanmak. .. Sevmek doyasıya hayatı. Ve daha güzel bir Türkiye için
yaşamak. ..
Temsa-Komatsu insan için çalışıyor. Büyük düşleri gerçek kılmak için ... emek,
sabır
ve özenle.
Daha iyi bir hayat için ... Daha güzel bir yarın için ... Te m sa- K o mat s u ... Daha güzel bir Türkiye için.
®e
TE M KOMABU Türkiye'nin En Büyük
i.,
ÜRETIM TESISLERI : Adana
:Tel: (71) 46 15 SO (6 Hac)
Fax : (71) 461 B 44
BOLGE TESKILATI
:Tel: (1) 377 4950 [12 Hac)
Fax: (1]37704 38
Makinası Üre tici s i
: letanbul Ankara
: Tel : [4) 346 40 40 (9 Hat)
lzmlr
:Tel: (51)3531 73
Fax: [4) 346 33 34 Fex: (51)355694
Adana
: T el: (71) 46 15 SO (6 Hat }
Fax : (71) 46 1 B 44
Diyarbakır :
Tel: [83) 21 70 BB-23 93 2B Fax: [83) 22 05 75
Yüzyıllar boyunca lale insanların gönüllerine ilham world's cut-jlower production which is auctioned in the Dutch village of Aalsmeer. verdi, ceplerini dogrudan ilgilendirdi. Laleler tarihte gurur verici yeri olan bir sanat ve ticaret aracı Over the centuries tulips have inspired the hearts dır ve Türkiye ile Hollanda arasındaki uzun ve and pockets of mankind. Tulips as an object of commerce and art have an illustrious history, and stand yogun ilişkilerin kanıtıdır. Hollanda Lale Yetiştiricileri Dernegi'nin geçtigirniz testimony to the long and close relations between Kasım ayında İstanbul Belediyesi'ne 40 bin dolaTurkey and the Netherlands. The decision of the yında lale göndermesi mutluluk verici bir olaydır. Dutch Tulip Growers Association to present 40, 000 Lale soganları, İstanbul Büyükşehir Belediyesi bulbs to the municipality of Istanbul was therefore a Başkanı Dr. Nurettin Sözen ve Topkapı Sarayı welcome gesture, and last November these were Müdürü Ahmet Menteş'e gönderildi. handed over to the Mayor of Istanbul, Dr.Nurettin Önümüzdeki bahar aylarında, özel olarak seçilmiş Sözen, and to the director of Topkapı Palace laleler, yaklaşık 300 yıllık bir aradan sonra, Museum, Mr.Ahmet Menteş. So this spring, specially selected tulips can be admired in the tulip gardens of Topkapı Sarayı'nın lale bahçelerinde boy gösterecek . Bu , ömrünün önemli bölümünü , sonunda Topkapı Palace after an absence of nearly 300 tahttan inmesine yol açan lale festivallerine adayan years. It would have delighted the heart of Sultan III. Sultan Ahmet'in ruhunu şad eden bir gelişme Ahmed III (1703-1730) who spent so much money olsa gerek. O dönemde lale, Sultan'ın zevk ve sefa on annual tulip festivities that they ca me to symbolise imperial extravagance and luxury, leading ultiiçinde sürdürdügü yaşamının sembolü olmuştu. III. Sultan Ahmet, Hollanda'dan, köken olarak 100 mately to the sultan 's downfall. Sultan Ahmed yıl önce Türkiye'den gelmiş olan, laleler getirtmiş imported tulips from the Netherlands whose predeti. Lale Devri, Osmanlıların ülkeyi Avrupa'ya açma cessors had come originally from Turkey same 100 çabalarından biriydi ve bu anlamda Türkiye years earlier. The Tu/ip Era is marked by one of the Cumhuriyeti'ni şekillendiren Atatürk'ün büyük many attempts by the Ottomans to open their country to Europe, and in this respect was a distant forereformlarının geçmişte kalan bir öncüsüydü. Hallandalı sogan yetiştiricilerinin , yakın zamanda runner of the great reforms of Atatürk three centuries later, which İstanbul'da kurulan Hollanda-Türkiye shaped the Turkish Republic. Dostluk Dernegi'ne çiçek hediyesi, For the recentl)l Türkiye ile Hollanestablished Dutchda arasındaki dostTurkish Friendship luk ve çıkar baglaAssociation in Isrına dikkat çekmek tanbul, the floral için mükemmel bir tribute of the Dutch Bulb Growers was a fırsat oldu. Boymans van Beuningen Müzesi'nde 1640 yıllarından kalma fayans üzerine 5 lale. wonder:ful opportuÖnümüzdeki günFive tulips on faience ca 1640, in the Museum van Boymans van Beuningen. nity to draw attenlerde, Nisan'dan Haziran'a kadar sürecek olan ve çeşitli kültürel ve tion to the many ties of friendship and cooperation ticari etkinlikleri kapsayacak olan ortak bir Türkbetween Turkey and Holland. From April to june a Turco-Dutch Tulip Festival will be he/d, featuring a Hollanda Lale Festivali yapılacak. wide variety of cu/tura/ and commercial events, Festival, Hilton Oteli'ndeki Hollanda Haftası'yla starting with a Dutch Week in the Hilton Hotel and başlayacak ve Bogaziçi'nin müstesna yalılarından birinde düzenlenecek gala gecesiyle son bulacak. ending with a Gala Evening in one of the most Çagdaş Hollanda toplumuna ilişkin film haftası ve beautiful waterfront houses on the Bosphorus. A mimari serginin yanısıra , lale , iki ayrı sergiyle , Film Week and an architectura/ exhibition treat of sanatsal bir ilham kaynagı olarak gözler önüne contemporary Dutch society, white two art exhibitions highlight the tu/ip as a source of artistic inspiserilecek. ration. Even children are involved, in a Turkey-wide Çocuk dergisi Dagan Kardeş'in Türkiye çapında düzenledigi resim sergisi yoluyla gençler de etkinart competition on the story of the tulip, organised by liklere katılacak. the children 's magazine Dagan Kardeş. 3 Mayıs'ta , restore edilmiş Topkapı Sarayı Alay On 3 May the beautifully restored Alay Köşk, part of Köşkü'nde modern lale vazoları sergisiyle, ünlü the Topkapı Palace complex, will host an exhibition Türk ve Hallandalı sanatçıların , elbette ki !ale of modern tulip vases and contemporary paintings with, of course, tu/ip motifs from well known Turkish motiflerini konu alan, ortak çagdaş resim sergisi and Dutch artists. • açılacak. •
+
lB
SKYLIFE NISAN
APRIL
1993
_)
Ulusal Havayolumuzun uçucu personelinin yeni giysilerini hazırlamaktan dolayı kıvanç duymaktayız.
®VAI(I(O
THE
İSTANBUL
Patrikhane By
GÜL DI RICAN
FENER' DEKİ İSTANBUL PATRİKHANESİ 540 YILDIR CAMİLERLE BİR ARADA YAŞIYOR. NİSAN AYININ ll'İNDE KATOLİK
VE PROTESTANLAR, 18'İNDE DE O RTODOKSLAR İSTANBUL'DA HIRİSTİYANLI GIN EN ÖNEMLİ BAYRAMıARINDAN PASKALYA'YI KUTLARKEN TÜRKİYE'DEKİ DİNİ VE ETNİK ZENGİNLİK BİR KEZ DAHA DİLE GELECEK. THE ISTANBUL PATRIARCHATE IN FENER HAS BEEN CO-EXISTING WITH ISLAM D URING THE P AST 540 YEARS. AS THE CHRISTIANS LIVING IN ISTANBUL PREPARE FOR CELEBRATIONS OF EASTER D URING APRIL, ETHNIC AND RELTGIOUS D IVERSITY IN TURKEY WILL COME TO LIFE ONCE AGAIN. ürkiye'de dünya nın pek az yerinde rastlanılan bir dini çeş itlilik var. Nisan ayının ll 'inde Kata lik ve Protestanlar, 18'inde de Ortodokslar Hıri s ti ya nlıgın en önemli
T
bayramlarında n "Paska lya"yı
eligious diversity in Turkey is astonishing. With upcoming of Easter on April the llth by Catholoics and Protestants and on the 18th by Orthodox Christians in !stanbul this will be emphasized once again . Today in Turkey there are over forty different ethnic groups and twenty different Christian denominations alone, one of which is the Greek Orthodox Church, which has coexisted with Islam in Istanbul for no less than 540 years. The Fener Patriarchate is the Ecumenical Patriarchate, which represents the views and decisions of all Orthodox churches everywhere in the world. Orthodox Christians living in Westem Europe, in US, in Australia and in Greece are affilia ted with the !stanbul
R
İsta nbul'da
da kutlarken bu gerçek bir kez daha dile gelecek. Türkiye'deki degişik e tnik grupların sayısı kırkı, degi şik dini grupların , ibadet yerlerinin, kiJiselerin ve cemaatlerin s ayıs ı ise yirmiyi aşıyor. Bu kiliselerden biri de İstanbul ' da tam 540 yıldır camilerle bir arada varolan Rum Ortodoks Kilisesi. Fene r Patrigi I. Bartholomeos bugün dünyadaki 260 milyon Ortodoks'un manevi lide ri. İ s ta nbul Patrikhanesi aynı zamanda "Ekume nik Patriklik" 20
S K Y LIFE NISAN
+
A PRIL
19 9 3
olarak da tanımlanıyor. Bu, dünyadaki Ortodoks kiliselerinin tümünün düşünce, görüş ve kararlarını temsil ve ifade eden bir otorite demek. Batı Avrupa ülkelerinde , Amerika ve Avustralya'da ve Yunanistan'ın bazı bölgelerindeki Ortodokslar da İstanbul Patrikhanesi'ne baglı olup, onların ruhani liderleri de (metropolit ve başpiskoposlar) Fener'deki Sen Sinod Meclis'i tarafından seçiliyor. Yani dünyadaki yaklaşık 260 milyon Ortodoks'un lideri olan kişi bugün İstanbul Fener'de yaşıyor. Bugün Türkiye'de Patrikhane'ye baglı 4 metropolitlik (Kadıköy, Adalar, Terkos ve BozcaadaGökçeada), 61 Rum Ortodoks kilisesi, ı ı Rum manastırı ve 5.000 kişilik Ortodoks cemaati bulu-
Patriarchate, and their spiritual teaders are elected by Synod in Fener. As the spiritual centre of the Orthodox Cburch, the Fener Patriarcbate is the teader of the 260
million Orthodox Christians all araund the world. Taday in Turkey there are four bishoprics affiliated to the patriarchate (Kadıköy, Prince Jslands, Terkos, and Bozcaada-Gökçeada), 61 Greek Orthodox churches and 11 monasteries. 7be Greek Orthodox community in Turkey numbers five thousand people, of which 300 live in Gökçeada, and about 70 in Bozcaada. Taday in Istanbul there are close to five thousand Greek Orthodox individuals affiliated with the church. During the exchange of Turkish and Greek populations fallawing the War of Independence and the later 21
SKYLIFE NISAN
+
APRIL
1993
migrations, most of the Greeks living in Turkey moved to Greece, leaving less than five thousand Greek Orthodox Christians in Istanbul. Althougb the Patriarcbate in Istanbul is the spiritual centre of Ortbodox Cbristianity, it cann()t interfere in the internal workings of Ortbodox cburcbes elsewhere in the world, tbougb it stil! has the function of presiding over tbem, cal/ing tbem to meetings, and coordination in general. Patriarcb Bartbo/ornew I, who was elected in 1991, was bornon Imroz Isiand (now Gökçeada- a smail isiand in the moutb of the Dardanelles) in 1940. He did his military service between 1961-63 and is the 270tb patriarcb to take office since the Byzantine period. He was Metropolitan of Alaşehir (Pbiladelpbia) until 1990, when upon the death of the Kadıköy Metropolitan Meliton (Bartbolomew 's godfather) be was cal/ed to !stanbul to take his place . He is of Turkish nationality. When a new patriarcb is to be elected, the list of candidates is sent to the Istanbul Governor 's Office by the Synod for approval. Bartbo/ornew I, who was viewed as the most likely candidate, and witbout any restrictions on the part of the Government of Turkey on the list of candidates, was elected as Ecumenical Patriarcb at the age of 52. Ibe Patriarcbate buiiding is close to the sbore of the Golden Horn in the district of Fener, once home to the rich and powerful Pbanariot Greek families. Tbose old days of splendour have passed, and taday visitors frequently mistake the imposing Fener Greek Higb School for the Patriarcbate, wbicb is disappointingly modest. If you wisb to visit Hagbia Yorgi Cburcb inside the Patriarcbate, you will have to wait for anather year, because the cburcb is being entirely restored, and at present tbere is notbing to see but bare beams. Patriarcb Bartbo/ornew responded as follows to Skylife 's questions: SKYLIFE: For about 500 years the Center of the Ortbodox Cburcb has been in Turkey, a country witb a dif.ferent religion. How do you evaluate the position of the Patriarcbate during this span of history? BARTHOLOMEW· The period of "co"-existence to wbicb you refer is 540 years to be exact. Tbis ageold civilization and tradition, so/idly connected to
nuyor. Cemaaten 300'ü Gökçeada, 70'i Bozcaada'da , geri kalanı da İstanbul'da yaşıyor. Mübadele sırasında ve daha sonra Rumların Yunanistan'a göçmesi ile Patrikhane'ye baglı cemaat büyük ölçüde azalmış. İstanbul Patrikha n esi, Ortodoks mezhebinin manevi anlamda merkezi. Ayrıca tarihsel süreç içinde Bulgar Ortodoks Kilisesi , Rus Ortodoks Kilisesi gibi milli kiliseler de ortaya çıkmış . İstanbul Patrikhanesi diger otosefal (bagımsız) Ortodoks kiJiselerin içişlerine karışma hakkına sahip degil, ancak Ortodoks aleminde birinci kilise olarak, onları toplantılara çagırabilir ve onlara riyaset eder. Yani Ortodoks alemini ilgilendiren konularda Patrikhane' nin bir koordinasyon sela-
hiye ti var. 1991 yı lınd a seçilen yeni Patrik I. Bartholomeos, 1940 yılında İmroz Adası ' nda (bugün Gökçeada) dogmuş, 1961-63 yılları arasında Türk Silahlı Kuvvetlerinde yedek subay olarak askerligini yapmış. Bartolomeos , Bizans döne minden bu ya n a seç il en 270. patrik. I. Bartholomeos, iki yıl öncesine kadar Alaşehir Metropoliri iken, o dönemde (aynı zamanda I. Bartolomeos'u n manevi babas ı olan) Kadıköy Metropoliri Meliton'un ö lümünden sonra lstanbul'a çagrılmış . 1990 yılında Kad ıköy Metropoliri olan I. Bartholomeos Türk vatandaşı. Türkiye'de halen geçerli bir yöntemle, Patrik seçimlerinde Sen Sinod Meclisi, patrik adaylarının listesini İ stanbul Valiligi'ne yolluyor. Son seçim-
22
SKYLIFE NISAN
+
APRIL
1993
Satın
alma gücünü artıran,
Rahat ve kolay bir ihti y acınızı
işyeri
KREDİSİ
satın
almanız
için
veriyor.
OTOMOBİL KREDİSİ olmanızı
için gerekli nakit
Bankası karşılıyor:
Garanti
Konut ya da KONUT
yaşam
ile, otomobil sahibi
ya da otomobilinizi yenilemenizi
sağlıyor.
yaşamı kolaylaştıran
Günlük
akış
para ihtiyacınızı da BİREVSEL DESTEK KREDİSİ
ile karşılıyor.
Garanti
ayrıcalığı
Garanti
Bankası'nın
anlayışıyla
J
hem
Garanti' li olanaklar:
içinde bütçenizi zorlayan toplu
satın
sınırı
kredi • Bir
Tüketici Kredileri;
alma gücünüzü
kolaylık
• Üst
sunduğu
artırıyor ,
hem de
ayrıcalıklar sağlıyor. işlemlerde hız
önemli ve
özenli, kaliteli hizmet
getiriyor: ödeme gücüne göre belirlenen
olanağı.
y ılı aşan
vadeler için Hazine Bonosu
faizine endeksli
değişken
faiz .
• istenirse dövize endeksli ödeme planı. J
• Nakit
akışına
uygun
farklı
ödeme
seçenekleri. Tümü on-llne/real-time hizmet veren Garanti
Bankası şubelerinden
uğrayın.
Ayrıntılı
broşürümüzü alıp,
gücünü
birine
bilgi içeren
inceleyin.
Satın
alma
artıran, yaşamı kolaylaştıran
Garanti 'li olanaklardan
yararlanın.
ETI GARANTI BANKASI
the spirit of the Christian Gospel which always proclaims that the one Gad and Father of all people "desires everyone to be saved and to come to the knowledge of the truth", does not have only the capability, but the fundamental/y imposed•duty toward brotherly co-existence among the various religions involved and creative cooperation for the benefit of all. However, the fact that during the span offivehundred and forty years, mentioned by you, there indeed were di.fficulties and histarical peripeteias caused by the emergence of phyletism and other reasons which were not in the least religious -well known facts whih constitute bitter memories- is why we, all the teaders of peoples, political and religious, have a sacred duty
lerde Türkiye Hükümeti adaylardan hiçbirine çekince koymadı. En güçlü aday 52 yaşındaki I. Bartholomeos Ekumenik Patrik olarak oybirligi ile seçildi.. İstanbul'da eski şaşalı günlerini kaybetmiş Fener'de, sahile yakın bir yerde olan Patrikhane sık sık Fener Rum Lisesi'yle karıştırılıyor. Zira lisenin ihti şamının yanında Patrikhane oldukça sönük kalıyor. 260 milyon Ortodoks'un burada yaşayan dini lideri I. Bartholomeos Skylife'ın sorularını yanıtla dı:
SKYLIFE : 500 yılı aşkın bir süredir Ortodoks Kilisesi'nin merkezi Türkiye'de bulunuyor. Bu süre içerisinde Patrikligin durumunu nasıl degerlendiriyorsunuz? BARTHOLOMEOS: Kesin konuşmak gerekirse Ortodoks Kilisesi' nin Türkiye'de fark lı bir dinle bir arada yaşama süresi 540 y ıldır . Bu çok eski uygarlık ve gelenek, bütün insanların tek Tanrısı ve Babası'nın "herkesin selamete kavuşmasını ve dogruya er i şmesini istedigini" her zaman açıkça belirtmiş o lan Hıristiyan İncili'nin özüne sıkı sıkıya baglıdır ve farklı dinlerin kardeşçe birarada yaşaması ve herkesin iyiligi için yaratıcı bir biçimde yardımcı o l mayı başaracak bir güce sahip o lm ak la kalmaz, aynı zamanda bunu temel bir görev olarak görür. An cak, sözünü ettiginiz Pboto MANUEL ÇrrAK beşyüz yıllık sürede, gerçekten de milliyetçilikten ve dinle hiçbir ilgisi olmayan başka nedenlerden ötürü zorluklar ve tarihsel olaylar yaşanmıştır. İşte bu nedenlerle biz, insanların dini ve siyasi liderlerine düşen görev, nahoş olayları mümkün o ldu gunca unutmak ve bütün insanlık için, evrende bir benzeri olmayan insan türünün ayır dedici degerierini korumak ve geliştirmektir. SKYLIFE: Bloklar arasındaki duvarların kalkması ve özellikle de SSCB'nin parçalanmasıyla degişen yeni dünyadaki gelişmeleri Ortodoksluk açısın dan degerlendirir misiniz? Şu anda dünyada Ortodoks Kilisesi'nin konumu nedir? BARTHOLOMEOS: Bütün diger dinsel topluluklarda oldugu gibi Ortodoks Kilisesi'nde de eski
to help, through every possible means, to forget what is unpleasant and protect and develop values for all humankind which must at all times characterize the unique human race. SKYLIFE. Would you !ike to comment from an Orthodox point of view with regard to the developments in the new world which is changing due to the opening up of the bloc/es and particularly due to the disbanding of the former Soviet Union? What is the situation in the world of the Orthodox Church at this instant? BAR7HOLOMEW· For the Orthodox Church, as is certainly true of every religious community, the multiple problems and dissenting points of view which, unforeseen, emerged from the crumbling of the totali-
24
SKYLIFE NISAN
+
APRIL
1993
IBM'in yalnızca bilgisayar satlığını düşünenler yanılıyor. Damşmanlıli.tan anahtar teslimi projelere kadar her alanda hizmet veriyoruz.
Siz, IBM'i yalnızca bilgi si temleri ve bu sistemlerin yan ürünlerini unan, donanım ve yazı lım konusunda destek veren yönüyle tanıyor olabilirsiniz. Oysa IBM, "Profesyonel ve Teknik Hizmetl er" adı altında 1' H O F 1·: S \ O :., 1·: 1. çeşitli hizm etler d e s unu\ 1·: Tl·:l-.'<11-. IIIZ\11-:TI.EH yor ... IBM , ihtiyaç duyduğunuz her alanda siz e yardımcı olmaya, yol göstermeye hazır . Dilerseniz, bu hizmet·, ,• lerin ne kadar kap sam lı ve derinleme sine olduğu nu gösteren birkaç örnek verelim size. Diyelim ki , dev bir projeye başlaya caksınız. Zaman ve bütçe s ınırlı. Hem şirketin rutin işlerini yürütüp, h e m de bu dev projeyi gerçekleştirmeniz gerekiyor. Hemen IBM'i arayın. IBM, sizin yeriniz e proj e nizin yönetimini üst;., len sin. Ya da diyelim ki , bilgisayar bölümünüzü yenilernek i s tiyorsunuz. IBM, bilgi s istemlerinize en uygun altyapıyı oluş turup , sistemi sizin yerinize tasarlayabilir ; tüm donanım ve yazılımı kurup, size anahtar te slim edebilir.
..
Tabii, kurmayı düşündüğünüz te is, bir bilgisayar merkezi değil; fabrika, otel, herhangi bir işletme ya da bir depo olabilir. IBM size yardıma hazır. Diyelim ki depo kuru yorsunuz. IBM , depolayacağınız ürün e uygun binayı tasarlı yor, inşa ediyor, organizasyonunuza en uygun donanım ve yazılımı kurup , deponuzun mekanizasyonunu gerçekleştiri yor ve kapılarını açıyor . IBM ' in "Profesyonel ve Teknik Hizmetler"i yalnızca bunlarla da sınırlı değil. Bilgisayar merkezi elemanlarınızın eğitimi ... bilgi işlem sistemlerinizin bakım hizmetleri ... dilediğiniz her konuda danışmanlık... ya lnız ca size özel istekterinize göre uyarlanmış paket çözümler ... IBM , birikimini sizlerle paylaşmaya hazır. Her sektörde, her alanda. Zamanı , parayı ve gücü en verimli biçimde kullanmak, ileriye dönük adımlar atarken güçlü bir dostun desteğini hissetmek isterseniz, IBM'e gelin. Size en gelişmiş bilgisayar te knoloji sini sunmanın yanı sıra, en kapsamlı hizmeti vermeye de hazırız. -ır
(l) 280 09 00
___
-------,_ ----- ----------
SSCB'deki ateist totaliter sistemin çökmesiyle ortaya çıkan sayısız sorunlar ve görüş ayrılıkları büyük üzüntüye yolaçtı. Ayrıca bu üzüntünün, halkların özgürleşmesinin yarattıgı haklı
sevinci ve Kilise'nin Tanrı takdisli tatminini gölgelernesi gayet dogaldır.
Buralarda yaşayan Hıri s tiyan halkların büyük çogunlugunun Ortodoks inancı payla şt ıkl a rı gözönüne alınırsa, bu ülkelerde , en temel insan hakları dahil olmak üzere bütün kutsal hakların ahlaki ve yasa l düzene ragmen ihlal edilmesi nedeniyle bütün dünyadaki Ortodoks Hıristiyanların bu halkiara destek olmak konusunda sorumluluk duymuş olmaları haklı ve dogaldır .
SKYLIFE: Bütün dünyada dini bir patlama yaşanıyor. Günümüzdeki bu inanç yükseli ş ini nasıl yorumluyorsunuz? Dinsel açıdan gelecegi na s ıl öngörüyorsun uz? BARTHOLOMEOS : Beklenmedik ve derin bir bi çi md e degi şe n günümüz dünyasında gerçekten de dinsel bir patlama yaşanıyor. Bu hem dogal, he m de ra hatlatıcıdır. Dogal , çünkü insanoglu kaostan ve bilinmeyenden kaynaklanan tehlikelerle karşılaşınca, kendi degasının sınırlarını ve kırılganlıgını daha iyi farkeder ve Tanrı'nın inayerine sıgınır. Rahatlatı c ı , çü nkü gerçegin ve gücün kaynagı, ki bu ancak he r an degişen dünya degil, hiç degiş meye n Tanrı olabilir, insanlar tarafından yeniden keşfediliyor.
Dinin gelecegini öngörmeye gerek yok çünkü din olgusunun ba ş langıçtan beri insanoglunun degasının kopmaz bir par ças ı oldugu kabul edilmiş bir veridir. Sosyo-politik olaylar dine ş u ya da bu şekilde saldırsalar dahi , Yaratıcı Tanrı dini ebedi ve y ıkılmaz bir deger olarak güven• ce a ltına almıştır.
Fener Patriği I. Bartholo1neos bugün dünyadaki 260 milyon Ortodoks'un 1nanevi lideri. İstanbul
Patrikhanesi aynı za1nanda ''Eku1nenik Patriklik" olarak da tanımlanıyor.
Bu, dünyadaki Ortodoks kiliselerinin tü1nünün düşünce, görüş ve kararlarını
temsil ve ifade eden bir otorite demek. 26
SKYLIFE NISAN
+
APRIL
1993
tarian atheistic system of the former Soviet Union indeed give cause for much grief It is alsa quite natural for this grief to overshadow and minimize the justifiable joy upon being liberated of those peoples ajjected, as well as the Church's God-graced satisfaction. Given the fact that the overwhelming majority of Christian peoples in these countries are Orthodox faithful, the particu/ar concern and more direct responsibility of Orthodox Christians everywhere in support oj them, to the extent that their sacred rights have been disregarded or violated in spite oj every !ega! and moral order, is just: among these very often are included even basic human rights. SKYLIFE: There appears to be an upsurge of religious faith throughout the world. Could you comment on the escalation of faith in these present times? What do you faresee for the future from a religious point ojview? BARTHOLOMEW· Oj course these is an upsurge of religious f aith during the present histarical moment when the world is unexpectedly and drastically changing. This is both natural and comforring. It is natural because, faced with all kinds oj dangers one expects from the unknown and from what chaos is to come, man becomes more genuinely conscious oj the finiteness and vulnerability oj his own nature and with more sincerity turnes towards the mercy oj God; and it is comforı ing because the source oj truth and power, which can only be the unchanging God and not the everchanging world, is now being revealed anew. Tbere is no need to try to faresee the future oj religion, because it is a given fact that the phenomenon of religion has become ingrained in the nature of man since the beginning, and no matter if and how the socio-political situations impede it each time, God the Almighty Creator guarantees it as an eternal and indestructible value. •
MÜKEMMELLiK RASTLANTI DEGiLDiR.
Bir "yüksek prestij" otomobilinde, "lüks"ten öte özellikler arayanların tercihi, şimdi, kuşkusuz SAAB 9000. Çünkü SAAB 9000, otomobilde dünya standartlarını degiştiriyor.
Beklenmedik durumları daha dogmadan önleyebilen " aktif güvenligi" ve bir kaza anında tam korunma saglayan "pasif güvenligi" sayesinde, SAAB 9000 " dünyanın en güvenli otomobili"
SAAB 9000, mükemmelligin rastlantı olamayacagını bilenlerin otomobili. .. Bir "deneme sürüşü" ile onu yakından tanımak için lütfen bizi arayın .
SAAB. MÜKEMMELLIK ... HIÇ TAVIZSIZ.
unvanını taşıyor .
Kuzeyin zorlu doga koşulları gözetilerek bu güvenlik anlayışı , eksiksiz bir konforla SAAB 9000'de bütünleşiyor . SAAB 9000, lsveç'te, üreticisinin uçak mühendisligi birikimine kadar uzanan teknolojik farklılıklarıyla
geliştirilmiş
yaratılıyor .
SAAB 9000, her biri, lskandinavya' nın kişilikli tasarım anlayışının yansıması olan seçkin biçimsel özellikleriyle yaratılıyor.
Türkiye Genel Distribütörü
Genoto General Otomotiv Pazarlama ve Ticaret A.Ş . Suadiye (Showroom) Tel: 355 31 44/45 Kartal (Parça, Servis) Tel: 377 43 90 ( 8 Hat)
Genoto bir
Doguş
Holding A.Ş.
kuruluşudur.
SADULLAH
PAŞA
AND HIS MANSION BY THE SEA
Sadullah Paşa ve Yalısı Boğaz'da
bugüne kadar kalmış yalıların en zarifi Çengölköy'deki Sadullah Paşa yalısı. Sağlam, özlü, hatta biraz da babayani bir şıklığı vardır 18. yüzyıldan kalma bu binanın. One of the most esthetically pleasing and functional seaside mansions along the Bosphorous standing stili fonn the 18th century is the · ''yalı" of Sadu/lah Paşa in Çengelköy.
oğaziçinde
bugüne kadar kalabilmi ş yalılar adullah Paşa's ''yalı" (smail mansion by tha bence en güzeli Çengelköy'deki sea) in Çengelköy is perhaps the most beautiSadullah Pa şa yalısıdır. Bu binada klasik ful of its kind along the Bosphorus. There is yalı mimarisinin , Osmanlı konutunun something almost magical in the perjection of estetiğini görürüz. Somut pratik bir işlevi its proportions. It ıs a house of two stories, the olan, aynı zamanda kendisi bir sanat eseri olan bir upper floor jettied over the sea and nesting on brackyapı. Bütün klasik yalılar gibi balkonsuzdur. ets cal/ed "eliböğründe" in Turkish ("hand on the tkinci katın çıkıntı sı , "zarif' olması için çalış ılmamış waist''). Like most ''yalı"s, there are large central eliböğründelerden destek alır. raoms on both floors (the upstairs room is ova! in Örneğin Yeniköy'deki, daha so nra yapılmış ve shape and domed) and four separate rooms at the "dekoratif" öğelerle (kuleler, balkonlar vb.) süslencorners all connected with this central space. The miş havai yalılada karş ıl aştırıldığında , sağl am , özlü, interior decoration, particuyarly the stylistic paint biraz da babayani bir ş ıklığı vardır Sadullah Paşa of the walls and the cei/ing is splendid. yalısının. Heme n yanındaki koca çınar gibi, bize, Contrary to widespread belief, polygamy was rare zaman uzunluğuna , ana zamana daya nmanın , hem and frawned upon by people of seif-respect. However, de soylu bir biçimde day a nmanın mümkün it was not unusuat to have members of three genolduğuna dair bir hik aye anlatır.Reşat Ekrem erations living under the same roof Especially in a Koçu'nun yayımladığı, 18 . ''yalı'~ one had to be prepared for yüzyıldan kalma Bostancıbaşı visiting relatives or friends. In defte rl e rinde Istanbul 'un bütün those days, when transportation yaşa1nı yalılarının dökümü vardır. was quite slow and dif.ficult, visiBurada , doğ a l olarak, 19 . tors usually came to stay Paşa 'nın yüzyılın devle t adamı Sadullah overnight. Paşa'nın adına rastlamayız. Ama On the other hand, the separation yalısı yalı o zaman da vardı. tık sahipof rooms according to dif.ferentyıldır lerinden biri olan bir saray functions had not been realized hizmetkarının yalıyı Koca Yusuf yet. So we can picture a ''yalı" yalı Paşa'ya sattığını, 18. yüzyıl life where one room is allocated kayıtl a rında bina sahibi olarak to each nuclear family, and this Paşa ' nın karısı Hanife hanımın room becomes the living room, Osmanlı göründüğünü biliyoruz. dining room and bedroom at difKoçu'nun bulduğu defterde estetiğini ferent times of the day. There are "Sa dr-ı Esbak Yusuf "divan "s (beds us ed as a couch işlevi Paşazade'nin yalısı, mü stecir-i during the day) along the walls sanı efendi" k ay dı , Yusuf on which people sit and chat and aynı Pa şa' nın oğlu Harndi Paşa'yı watch the view. When it is time to anlatıyor olsa gerek. Pek çok eat, the food is brought on large Osmanlı pa şaza desi gibi servecopper or brass trays and is yapı. tine hakim olmasını bilemeyen placed on the floor or on a smail Harndi Paş a borca girer ve stool. The family gathers araund sonunda yalıyı Ayaş müftüsünün oglu Esat Muhlis this tray-table to eat. At night, the bedding is taken Paşa'ya satar. out of the built-in cupboards an layed out on the Esat Muhlis Pa şa sıradan bir devlet adamı ve floor. Every room has these huge built-in cupboards sıradan bir şairdir. Oğlu Sadullah Paşa her iki alanand a washroom, the floor of which is covered with da da babasını aşar. Ona ilk önemli devlet görevini tin. The separate families live in these rooms in this veren V. Murad'dı. Hatta , bu işi konuşmak için özel fashion and on certain occasions the who/e family kayığıyla saraya getirtmişti. Murad'ın saltanatı kısa gathers together in the central hall. sürdü ve yerine geçen Abdülhamit ağabeyinin yakın Even in the luxurious and spacious Daimabahçe çevresinde bulunmu ş herkese şüpheyle baktığı için, Palace there is no dining-room. Sadullah Pa şa'yı şerefli bir biçimde İstanbul'dan Sadu/lah Paşa ''yalı" is m uc h o/der than Sadu/lah uzakla ştırdı. Önce Filibe'de bir iş yaratarak bunu Paşa himself. judging from early records, it must have incelemeye gönderdikten sonra Berlin'e sefir tayin been built araund the 1770s, which makes it one of etti. the oldest buildings on the Bosphoraus. In same docu1877-78 Osmanlı-Rus Harbi bozgunla ve Osmanlılar ments from the end of the 18th century it is registered için ağır hükümler içeren Ayastefanos anlaşmasıyla as the property of Hanife Hanım, wife of Yusuf Paşa . sonuçlanmıştı. Rusların böylece biraz fazla avantaj Yusuf Paşa served as governor, as "sadrazam"
B
S
arasında
Trajik bir olan Sadullah Çengelköy 'deki ikiyüz ayakta. Bu binada klasik mi1narisinin, konutunun görürüz. So1nut, pratik bir olan, za1nanda kendisi de sanat eseri bir
30
SKYLIFE NISAN
+
APRIL
1993
kazanmaları İngiltere ve Avusturya'yı da tedirgin etti. Böylece Berlin'de yeni bir toplantı yapıldı ve Rusların bazı kazanımları İngilizlere yazıldı. Bu toplantıda Osmanlı tarafını Mehmet Ali Paşa ve Rum Karatodori Paşa ile birlikte Sadullah Paşa temsil etti. Bu dönemde, Paşa'nın biraz eglenceli, biraz da acıklı bir hikayesi vardır. Prusya Sarayında bir resepsiyonda , bütün diplomatlar Rusları tebrik ediyor, zaferlerinden ötürü. Sadullah Paşa , süngüsü düşük bir kenarda duruyor. Kraliçe Victoria'nın kızı ve Alman veliaht Friedrich-Wilhelm'in karısı Prenses Sophia onun bu halinden hüzünleniyor ve havayı degiştirmek için Paşa'yı dansa davet ediyor. Niyet iyi ama, bilgi eksik. Çünkü Osmanlı Paşa'sına göre dans çengilere, köçeklere özgü, adi bir şeydir ve kendini bilen adamın yapacagı iş degildir. Böylece, Sophia'nın girişimi sonuçsuz kalır . Sadullah Paşa'yı uzaktan sevmeyi tercih eden Abdülhamid, Berlin, sonra da Viyana'ya sefir tayin eder onu. Tarih 1883'tür. 1891'de Sadullah Paşa Viyana'da intihar eder. Neden? Nedeni sormadan önce, Paşa'nın kişiliginin bir ba ş ka
yanına
(Ottoman Prime Minister). His son Hamdi Paşa, who inherited the ''yalı" got into debt and had to sel! it. Tbe new owner was Esat Muhlis Paşa, the father of Sadullah Paşa. His father had been the "müftü" (official religious teader in a certain district appointed by the State) of Ayaş. Esat Muhlis Paşa was a minor statesman and a minor poet. Sadullah Paşa excel/ed his father on both levels. He served the state under several capacities, and was given an important office in the Palace during the short reign of Murat V. Abdülhamid was suspicious of all political figures in the entaurage of his e/der brother. He appointed Sadullah Paşa as ambassador to Berlin. So the Paşa was honorably removed to a safe distance . While he was in Berlin the RussianOttoman War of 1877-78 which ended disastrously for the Ottomans. Tbe Ayastefanos Treaty was revised in Berlin a few months later. This Berlin Treaty reduced some the advantages acquired by the Russians and allowed a little more breathing space to the ai/ing Ottoman Empire. Sadullah Paşa was one of the representatives of the Ottoman state in the negotiations of the Berlin Treaty (together with Mehmet Ali Paşa and the Greek Karatodori Paşa , both of whom, as is to be expected, owned "yalı"s along the Bosphorus). White in Berlin, Sadullah Paşa had to be present at a reception given in the Prussian Palace where he felt humiliated watching all diptomats congratulate the Russians for their victory. Princess Sophia , Queen Victoria's daughter felt sorry and tried to help. However, it turned out she had chosen the wrong approch: She asked him to a dance. Tbis was impossible for the Paşa in whose culture daneing was an ignoble activity and he had no idea how to dance. Abdülhamid did not want Sadullah Paşa to return to Istanbul. From Berlin he was sent to Vienna as arnbassadar in 1883 and in 1891 he committed suicide. Bejare inquiring into possible reasons, !et us take a look at that other aspect of the Paşa 's personality: his poetry. Here we can immediately see anather explanation for Abdülhamid's dislike of him. Sadullah Paşa was the first man in Ottoman history to express in poetry in materialistic and positivistic ideas, which were highly distasteful to the Sultan. Apart from his translation of Lamartine's poetry, Sadullah
bakalım:
Şairligine.
Burada, politik kaygıların ötesinde, Abdülhamid'in niçin ondan hoşlanmayacagını da hemen görebiliriz. Sadullah Paşa, Sultan'ın yakınlık duymasına
imkan olmayan maddeci ve pozitivist fikirleri Türk şiirinde ilk dile getiren ki şiydi. Yaptıgı Lamartine çevirilerinin yanısıra, "19 . Asır" adındaki uzun felsefi şiirinde ampirik bilimlerin gelişmesini, insan aklının ve madclf ilerlemenin övgüsünü yapıyordu. Bu kuru ve ögretsel şiir , şiir olarak ilginç degildir. Ama içerigi, Türkiye'nin entelektüel tarihi çerçevesinde ilginçtir. Ne de olsa bir Osmanlı olarak, Paşa, son kertede, bu maddf ilerlemeyi İslam'ın dogrulanması gibi görür. Ama bu yarım maddecilik bile , zamanın muhafazakar Osmanlı maneviyatçılıgı için fazlasıyla radikaldir. Beşir Fuad, Sadullah Paşa'nın çagdaşıydı ve birbirlerini tanıdıkları anlaşılıyor. Beşir Fuad da 1887'de damarlarını keserek intihar etmiş ve son anına kadar duygularını yazmıştı. Kimbilir, felsefi maddecilik zamanın Osmanlı aydını için belki de fazla agır bir yüktü. Sadullah Paşa , Viyana'daki sefarette, dügmesini çevirdigi havagazıyla yavaş yavaş ölürken, karısı 32
SKYLIFE NISAN
+
APRIL
1993
ecibe Hanım da Çengelköy'deki yalıda onu bekliyordu. Genç evlenmişler, Abdulhamid'in kararıyla yıllarca ayrı yaşamışlardı. Beklenen koca yerine , kocanın beklenmeyen ölüm haberi gelince Necibe Hanım aklf dengesini kaybetti. Bu habere inanınayı reddetti. Gençliklerinde bir gün Paşa onu pembe elbisesiyle görmüş ve pembenin yakıştıgını söylemiş. Necibe Hanım , hele bu acıklı olaydan sonra hep pembe giymiş. Yalıdakiler ve komşula r 1917'ye kadar evde ve bahçede bu pembeli silüetin süzülmesini seyretmişler. Paşa' nın aynı ölçüde sadık olmadıgı anlaşılıyor. Berlin'deki sefarette ça lışa n bir Alman hanımının onun metresi oluşu bilinir ve hatta intiharının muhtemel sebepleri arasında sayılır. tki oglundan biri, Seyfullah Esin, babasının yolunu izleyerek diplomatik kariyere girdi. Onun karı s ı Emel Esin yalının tarihini ince lemi ş ve bu konuda
Paşa
is known for a longish philosophical poem cal/ed "The Nineteenth Century". In this poem be lauds the advance ot the empirical sciences, the human intellect and material progress in general. Tbe poem is not interesting as poetry. It is very dry and pedantic. But its inte/leetual content is interesting especially within the Ottoman Cultural context. However even this balf-bearted materialism was very radical for the conservative spiritualism of Ottoman tbinking. A contemporary and acquaintance of Sadu/lah Paşa was Beşir-Fuad, anather materialist writer, who in 1887 alsa committed suicide. Having cut his veins he proceeded to record the experience of his approacbing deatb. Now, would it be fareing the point to wonder wbetber adapting philosopbical materialism was too much of a strain on the Ottoman intellectual? White Sadullah Paşa was gassing bimself at the Ottoman Embassy in Vienna, çeş itli yazılar yayımlamıştır. Yalı şi mdi onların his wife Necibe Hanım was waiting for him in the kurdugu bir vakfın mülkiyetinde. "yalı" in Çengelköy. She was the daugbter of Veeibi Öbür ogul belki de ailesine ugurlu gelmeyen bu Paşa, governor of Ankara, and had married Sadu/lah yalıda yaşa mak Paşa , wbom sbe istemedi. O ve karısı loved dearly, at an Münevver Ayaşlı, en early age. Sbe led the contenıporary yetenekli Türk mi secluded life of an Paşa '~valı" marlarınd a n Sedat Ottoman lady of the Hakkı Eldem'in Beytime in the "yalı", lerbeyi'nde yaptıgı waiting for her busw swarnı yahya taşındılar. Sehand to come back. dat H a kkı , Osmanlı When news of his gelenegini sürdürme death came, Necibe iddiasında bir mimar Hanım lost her men'~valı". olmakla b irlikte , tal balance . One Yunan hava lı sütunday, when they larıyla bu kagir yalı, pek Osma nlı havas ında degil. were botb quite young, Sadu/lah Paşa had seen her Kocasının ölümünden sonra yalı nın sahibi olan in a pink dress and told that pink was becoming her. Münevver Ayaşlı, güçlü kişiligi olan, çok görmüş, So she always dressed in pink, especially after the çok yaşamış, çok da yazmış bir hanımefendidir. Paşa's deatb . The people in the "yalı" and same negiYaşayan son Türk monarşisti o olmalı. Kendileri bu hbours saw the sad spectacle of this baunted lady in sevdada n ço ktan vazgeçen Osmanlı hanedanı pink until 191 7, when sbe died at age eigbty. Apparently, Sadu/lah Paşa was not equally constant. üyelerine hala sadakat duygul a rı besliyor. Son He bad a mistress, a German lady working in the derece sevimli bir hanım . Düşüncelerinin muhafazakarlıgına karşılık, yalısın ı Embassy in Berlin. One of tbeir two sons Seyfullah kullanma tarzında hayli modern, belki d e postEsin, followed his father in getting into the diplamatic modern! Alt katını turistler için bir hediyelik eşya career. His wife Emel Esin bad studied and written dükkanı halin e getirdi ve Beyl erbey i iskele about the Sadu/lah Paşa "yalı". They are the present owners of the building. These days modern capital is çevresinin küçük çapta bir turistik a lışveriş merkezi olmasında öncü rolü oynadı. reigning over Sadu/lah Paşa's "yalı". Asil Nadir, a Turkish business tycoon from Cyprus, married a Bu arada, Sadullah Pa şa 'nın yalısında da modern kapital egemen. Çünkü Esin ailesi, iyi bakılacagı bandsome young lady who had expensive hobbies dü ş üncesiyle olmalı (ve dogru bir düşünce), such as collecting antiques. Now a merry divorcee, yalıyı, Kıbrıslı işadamı Asil adir'in eski eşi Ayşegül Ayşegül Nadir, rented the "ya lı" from the Esin family, Nadir'e kiraladılar. and is stil/ in residence there for a very low rent.So, Böylece, ilk Türk felsefi maddecisinin ahfadının there is stil/ enligbtenment and material progress in yalılarında, bugün de bir çeş it maddf ile rleme the ''yalı" of the progeny of the first Turkish materialisı pbilosopher. • hüküm sürüyor. •
Tbe ground floor of tbe Sa duliab has now for so1ne years been turned into a gift-sbop for to urists, bo araund the various sbops and drink tbeir coca-cola in tbe garden of the
35
SKYLIFE NISAN
+
APRIL 1993
TAŞI ŞIIRE, MÜZIGE DÖNÜŞTÜREN BIR USTA •
MEHMET AKSOY ...
Pbotos MANUEL ÇITAK
Yeryüzünde, doğada , en sert, en katı , en soğuk , en acımasız, en değişmez gibi görünen malzeme hangisidir diye soracak o l sanız, çoğumuz taş ya da mermer deriz .. Ama kimi e ll erde, taş ya da mermer, yeryüzünün en yumuşak , en sıcak , en duyarlı , en okşanılası malzemesi oluverir. !şte Mehmet Aksoy'un e ll eri bu tür ellerden ... Heykel , yontu denince aklımın , yüreğimin ve göz lerimin önüne hep Mehmet Aksoy'un eserlerinin gelmesi ve bu eserIere uzanmak , dokunmak, okşamak isteği yalnızca bir rastlantı olamaz ... Belki de bu duygu Mehmet Aksoy'un Hatay'da başlayan , !stanbul, Londra, Berlin'den geçerek sürmekte o lan yaşam ve sanat serüveninden (bu ikisi onda birbirinden ayrılmıyor); gelmiş geçmiş Anado lu Uygarlıklarının onda tartulanan birikimlerinden; efsaneye, mitolojiye, masallara, halk söylencelerine, edebiyata olan ilgisinden; çevresine ve dünyaya bakış aç ı sından; toplumla kurduğu ili şk i lerden; ve bütün bunları bilgisi ve yeteneğiyle bütünlemesinden doğu yor. Mehmet Aksoy'u ve ça lış malarını
dım .
70'li
yıllarda tanı
1976 yılında Antalya Kültür Şenliği'ne ressam ve heykeltıraşlar çağrıl mış, kentte, açıkhavada Antalyalılarla birlikte, onların arasında eser vermeleri istenmişti. Çağrılı sanatç ıl ardan biri de Mehmet Aksoy' du . . . Ça lı şmaya başladı. .. Antalyalı birini karşısına
If you were to ask which is the hardest, most inflexible, coldest, most pitiless and most immulab/e substance in the world, most of us would say stone or marb/e. Yet in same hands, stone can become the world 's softest, warmest, most sensitive, most caressab le material. Among such hands are those of Mehmet Aksoy. Mention of th e words statue or sculpture immediately brings to my heart and mind's eye the works of Mehmet Aksoy. Tbe desire to reach out to them, to touch them and stroke them cannot be mere coincidence . Perhaps this feeling derives from the eventful course of Mehmet Aksoy 's life and art (for him inseparable), which began in Hatay in Southeastern Turkey and took him to Istanbul, London and Berlin; from the legacy of past Anato/ian civilisations which has precipitated in his art; from his fascina tion with myth, legend, folk tates, and literature; from his relations with society; and from the integration of all these with his knowledge and ski//. I first became acquainted with Mehmet Aksoy and his art in the 1970s, when artists and sculptors invited to Antalya Culture Festival in 1976 were asked to work in the open air with local people. One of the guest scu lptors was Mehmet Aksoy. He sat a local person in front of him as a model and set to work.
? •
eşyamız
?
?
Artık ikimizin de
•
ehliyeti olduğuna göre, biz de bir otomobil alabilir miyiz?
O"' k•ç•nn•m•k
lazım ... Hemen toplu para bulabilir miyiz?
Hiç ev yok ... Hepsini bir seferde tamamiayabilir miyiz?
•
? •
Bütçemiz aydan aya
değişiyor. .. Ödemeleri
ona göre ayariayabilir iz?
_, Tüm
soruların cevabı, şimdiden. • •
Evet! Yeni bir hayata adım atmak üzeresiniz. Yepyeni var: Ev,
eşya,
otomobil...
Geleceğinizi
Kısacası,
ihtiyaçlannız
size toplu para gerekiyor.
belirleyen sorular, hep para konusunda düğüm
lenıneye başladıysa ... siz hemen İş Bankası'na uğrayın . Çünkü,
İş Bankası'nda tüm sorularınızın cevabı, şimdiden ... Evet! İş Bankası Tüketici Kredileri ... Kişiye
Çünkü , kredi
alırken
taksit programını kendiniz
bütçenize en uygun
oluşturursunuz .
faiz
uygulanır,
ek masraf alınmaz.
Hemen ödenir. Gerekli belgelerle başvurduğunuz gün, kredinizi alırsınız!
Üstelik, limitsizdir. Konut ve taşıt kredilerinde herhangi bir tavan rakam yoktur. Gelin İş Bankası ' na, Türkiye ' nin en çok kullanılan tüketici
özel taksitlendirilir. Kredinizi öderken hiç zorlan-
mazsınız!
Hesaplıdır. Dü ş ük
••
kredisinden
•
yararlanın.
TURKIVE
•
Siz de
IŞ
geleceğinize
"evet" deyin!
BANKASI
al mış
His audience studied the emerging sculpture closely and remarked, "It does not look much /ike Atatürk, but it is not bad. " i relate this anecdote to illustrate how sculpture in Turkey has been associated alması exclusively with representations of Atatürk. Mehmet Aksoy emerged from such a milieu to give wings to sculpt ure, a master who could transform stone to poetry and music. Let us go back in time. Mehmet Aksoy was born in Yay/adağı, Hatay in 1939. He has never, can never forget Nazmiye Hanım, his art teaeber in primary school. in the words of Mehmet Aksoy Nazmiye Hanım "used to cross the streets with her blond ha ir flying ", amidst the admiring stares of all her pupils. But he does not remember her taday solely for her jlying blond ha ir. Mehmet Aksoy had drawn a picture of a sparrow which so impressed Nazmiye Hanım that she showed the picture to every class in the school, ereating a stir. Then she proceeded to convince the young Mehmet that he must study at the Academy of Fine Arts in Istanbul. Not only that, she convinced his father as well! "Until that day I had no canception of what painting or drawing was. I had no idea that it was important. It was my teaeber Nazmiye who 'discovered' me, who made me conscious of art, and gave me my first sense of se(f-confidence. " Mehmet Aksoy did not and will never forget his first mentor, Nazmiye Hanım. Between 1961 and 1966 Mehmet Aksoy studied at istanbul Academy of Fine Arts. He started of! with the intention of becoming a painter, but with the encouragement of Şadi Çalık who recognised his special qualities, he turned to sculpture. As one q/ Şadi Çalık 's jlrst students and in view of his !ean ing to sculpture, this was inevitable. Anather inevitable development was his return to his roots, his discovery of the many civilisations which had come and in Anatolia, and his distillation of his cultural heritage. Interestingly, he was to realise this not white in Turkey, but while in Europe. He won the state
o nu model olarak kulÇevresind e o nu izleyenler o rtaya çık a n heyke le bakıp bakıp "Atatürk'e pek benzemiyor ama, zarar yok" , dediler ... Bu anektodu ülkemizde çok uzun y ıll a r yontu sanatının, "heyke l" sözcü ğünün ya lnı z ve ya lnı z Atatürk heykeliyle öz d eş l eş tirildi ğ ini vurg ul amak için a n lattım. İ şte böyle bir ortamdan ç ık a n bir Mehmet Aksoy, yontu sa n a tı la nıyordu ...
nı kanatlandıracak, taşı, ş iire ,
müziğe dönüştüren
bir usta Gerilere dönelim: Hatay'ın Yayiadağı ilçesinde do ğdu Mehmet Aksoy 0939). Hiç unutmaz, hiç unutma dı , ilkokulda azmiye Hanım diye bir öğret m e ni , res im öğ r e tm e ni vardı. azmiye Han ım , Mehmet Aksoy'un deyişiyl e "sarı saçl arını uçurarak caddele rden geçerdi", tüm öğre n c il er inin hayra n ba kış l arı arasında ... Ama bugün dahi onu anımsama s ının nedeni , yalnızca sarı saç l arın ı rüzgarcia uçurarak yürümesi değil... Okulda. bir serçe resmi yapmış tı Mehmet Aksoy. Nazmiye öğre tme n , o serçe resmini alıp sınıf sınıf dolaştırdı , herkesiere gösterdi , aç ık ças ı "hadise" yarattı. Ve öğrencisinin ak lına soktu ki, o ne ya pıp yapıp İstanbu l 'a Güzel Sanatlar Akademisine gitmeli. Bununla da kalmadı, babayı da ikna etti , oğlunu Akademiye yollamaya! "0 güne dek bende resim ya da resim yapmak diye bir kavram yoktu . Bunun önemli bir şey olduğunu bilmezdim. Beni 'keşfeden' , aklıma resmi sokan ve ilk kez kendime güven duygusunu veren Nazmiye Öğretmendir" ... Mehmet Aksoy, unutmad ı , unutmayacak Nazmiye Hanımı. 196 1-66 y ıl l a rınd a İstanbul Güze l Sa n a tl ar Akadem i' s ind ed ir Me hmet Aksoy. Ressam o lm ak üzere ge ldi ğ i bu oku ldan Şadi Ça lık Hoca'nın o nelaki ye te n eğ i , özellikleri görüp, onu yön le ndirmesiyle hey k e ttıra ş olarak ç ıkacak tı. Ressam olmaya niyetliydi am a insan Şad i Ça lık 'ın ilk öğrenci l er ind ense, hele hele "eli resim yerine heykele daha çok kayı yorsa" .. . Kaçınılmaz yolda ilerledi. .. Kaçınılmaz olan birşey daha va rdı: Kö k le rin e inm es i, Anadolu topra kl a rınd an o l acaktı.
ge lmi ş geçmiş u yga rlık l a rı tanıması ,
kültür birikimini damıtma s ı. .. Tuhaftır, ilginçtir bunu Türkiye' d eyken deği l , Türkiye'nin dışınday40
SKYLIFE N ISAN
+
APRIL
1993
-----.e
R
E
N
A
U
L T
2
M A
1
N
A
G
E
R
•••
Seçeceginiz otomobil
yaşamınıza
Renault 21 Manager,
geniş
ve
ışıltılı
başka l annın paylaşamayacağı
dünyasında
ayncalıklar
sunuyor. .. Hareketi ve dinamizmi,
getirmeli ... Sadece size ait
olan özel dünyaya uyum me li, sizinle birlikte
sağlayabil-
yaşayabilmeli .. .
estetiği
stili
size çok özel
ayrıcalıklar
ve konforu, hayal gücünü ve
yaşatıyor...
Siz de
ayncalıklı
bir dünyada
yaşamak
istiyorsanız, RENAULT-MAİS
yetkili satıcılarına uğrayın ... Renault 21 Manager'ı görün ... Size ayrıcalıklar yaşatacak bir Renault'ya, bir Renault 21 Manager'a siz de sahip olun .. ,
@ RENAULT YASANACAK EMN iY ET KEMERINil. i HAGI.AYIN
~ YA ŞA M
A
BAG I. AN 1 N • • .
OTOMOBILLER
examinations entitling him to study abroad, and between 1970 and 1972 continued his art studies in Britain, where he spent much of his time in the British Museum. 7ben he went to Berlin, where he completed a postgraduate cou rse in sculpture at Berlin Art School in 1977. During these years abroad he studied Hittite reliefs, Se~juk a"nd Ottoman tombstones, and the works of all the civilisations which had emergedfrom Anatolia, discovering in the process the synthesis which had arisen there. Those who sırall araund Berlin taday encounter sculptures by Mehmet Aksoy in diverse squares araund th e city. His "Lovers from Cloud" in Kranoldplatz seem about to take wing ... "Cemal 's Dream" muses in Stedhaus Blooklepark ... His compositian of German soldiers fleeing from Hitler 's army which marks the fiftieth anniversary of World War Il first stood in Peace Square in Bonn, and was later moved to Poznam. But the sculpture which has a special place in my own heart is"Turkey". Mehmet Aksoy had returned to Turkey in 1978, and was teach ing in the Stone Studio of the Department of Sculpture at the Academy. It was 1980 and there was an exhibition of his works at the Academy of Fine Aris. 7be work which left an indelible mark in my mind when 1 first saw it was "Turkey ", symbolising my country as a nude, pregnant woman. As the painteı Bedri Rahmi Eyüboğlu declared, a pregnant woman of extraordinary strength "who /ike the everblooming rose gives, always gives. " 7be words which Mehmet Aksoy spoke years before, when my eyes were drawn lo that sculptur-e, are sti/l clear in my mind: "The work of art derives from life . .,.. . That naked, that fertile woman exemplified the experiences of that time ... In the same exhibition was "Unemployed", waiting with his great hands ... Anather sculpture was 'Wazım Hikmet in Prison ": Nazım, whose heart, visian and pen could not be confined by the iron bars. And anather work by an artisi who knows how to look at other societies as well as his own: "My South African Black Brother". his exhibition was f ollowed by countless others in Turkey and abroad. From 1980 omuards he confined himself to stone and marble, materials which had become a passion . At Saint Eirene we saw "Stories of Şahmera n". which possibly marks the point where he began to
ken gerçekleştirecekti. Devletin açtığ ı yurtd ı ş ı sınav l arını kazanıp 1970-72 yıll arında Ingiltere'de meslek ve dil eği ti mini sürdürdü. Londra'cia British Museum'dan kolay kolay ç ık maya ca ktı.. . Sonra ver e lini Berlin ... 1977'de Berlin Yüksek Sanat Okulu, Heykel Bölümü'nde yüksek lisans eğ itimini tamaınlamıştı. .. Ve yuıtdışında geçirdiği yıllarda , Hitit kabaıtınalarını , Selçuk ve Osmanlı ınezartaşl a rını , Anaciolu'dan geçm iş tüm u yga rlıkl a rın eserlerini inceleyecek ve Anadolu'nun nasıl bir sentez oluşturdu ğu nu "keşfeclecekti". Bugün Berlin'de clolaşa nlar, kentin çeş itli a l anların da on un eserleriy le karşılaşabilirler. !şte Kranoldplatz'da "Buluttan Sevgililer", ha kanatiandı ha kanatlanacak gibiler. .. Stedhaus Blooklepark'da "Ceınal'in Rüyası" ... Önce Bonn'da Barış Alanı'na konan, sonra Poznaın'a taşınan, 2. Dünya Savaşı'nın 50. yıldönümü nedeniyle gerçekleştirdi ği H i tl er ordusundan ka ça n Alınan Askerler kompozisyonu ... Ama bana sorarsanız, Mehmet Aksoy' un yüreğ imel e apayrı bir yeri o lan heykeli "Türkiye" adını taşır . 1978'cle Türkiye'ye dönmüş , Akademi 'de, Heykel Bölümünde Taş Atölyesi'nde öğretim görevlisi o la rak ça lı şıyordu. Ve 1980'cle sergisi vardı. Güzel Sanatlar Akademisi'nde sergilenen ve o gün bugün unutamadığım bir eser "Türkiye": Çıplak, gebe bir kadında siınge l enen ülkem , Türkiye. Beclri Rahmi Eyüboğlu 'n un deyişiy le "Yediveren gül misali veren, habire veren" müthiş güçlü bir gebe kadın .. . Yıllar önce o sergicle, gözlerim o yontuya takılıp k alelığında Mehmet Aksoy'un söy leel ikl eri ha la aklımdadır,
"Sanat eseri ya::iamdan
kaynaklanıru ..
O
ta kendisiydi o ç ıpl ak, o doğurgan kadın ... Aynı serg iele kocaınan e ll eriyle bek leyen "Işs i z" ... Bir başka yapıt: "Nazım Hikmet Hapiste" : Demir parmaklıklara sığınayan yüreği , bakışları ve kalemiyle Nazım .. Yalnız kendi toplumuna değil başka toplumlara da bakmayı bilen sa n atçının bir başka eseri: "Güney Afrikalı Zenci Kardeşim" ... Bu sergiyi, Türkiye'de ve yurtdışında sayıs ı z sergiler izledi. 1980'clen sonra art ı k yalnız taş ve merınerle ça lı şa caktı. Tutkunu olduğu taş ve mermerle ... !şte bu sergilerelen birkaç e nstantane; Aya Irini'de açtığı "Şah meran Öykü leri" ... Belki el e "pozitif-negatif" (artı eksi; olumlu olumsuz; boş luk -cloluluk vb.) çelişkisi dönemde
yaşan danın
42
SKYLIFE NISAN
+
APR IL
ı 993
OSMANLI BANKASI'NDAN YENi UFUKLAR
11
Ki S iYE ÖZEL • ll HlZLI KREDI #
Osmanlı Bankas ı , Bireysel Bankacılık'ta yeni ufuklar açıyor. Yaşamınıza yepyeni değerler katacak bir dönem başlatıyor.
Ve
Osmanlı Bankası
bu dönemde 129
yıldır
yeni kalan
bankacılık anlayışını Bireysel Bankadık ala nında da hizmetinize sunuyor.Sadece Osma nl ı Bankası 'na ait "Kişiye özet Hızlı uygulamasıyla karşıl ıyor.
Kredi"
,.
__
HlZLI KREDI "
ihtiyaçlannızı yaratıc ı
çözümlerle
Osmanlı Ba nkas ı'nın "Kişiye özet Hızlı Kredi" uygularnasında konut ihtiyaçl annız için Kırmızı. Kredi'den, taşıt ihtiyaçl annız için Mavi Kredi'den, özel ihtiyaçla nnız için San Kredi'den, mesleğinizi geliştirmek için Yeşil Kredi'den yararlanıyorsunuz .
KONUT " K IŞIYI Ö.ZIL
tüm
...ııı1ıııı..
IÇIN
KIRMIZI
. . KREDI
TAŞlT
IÇIN
~ MAV
"Kişiye özet Hızlı Kredi", adı üstünde k işiye özel .. Yani, kredi limiti yok... Umltl lmzaruz belirliyor. Ve çok hızlı ... Başvurunuza en geç 24 saatte yanıt alıyotsunuz. .. Üstelik aldığ ını z krediyi Osma nlı Bankası'na geri öderken ödeme planını kendiniz bellrllyorsunuz... "Kişiye özel Hızlı Kredi" bir Osmarılı Bankası hizmetidir... Gelin, limitlerini kendi imza n ızla beli rleyeceği ni z Kırmızı, Mavi, Yeşil ya da San Kredi'den yararlarun ... Gelin, kredi lhtiyaçlanruzı Osmanlı Bankası'nın hızlı ve esnek çözümleriyle karşılayın.
ÖZEL DESTEK IÇIN
i
SAR 1
# ' KREDI
KREDI
MESLEK
i
IÇIN
YEŞiL
~ KREDI
OSMANLI BANKASI ÖZEL BiLGi HATTI:
(1) 281 48 58 24 SAAT HiZMETiNiZDE
pursue the contradiction between positive and negative (plus and minus, good and bad, fullness and emptiness). Tben came his Cosmotheism exhibition at Urart Art Gallery, the search for oneness in plurality, the who/e in separation, unity in disintegration. And lastly the "Statues in the Pa/m of the Hand " at Vakko Art Gallery. Tbe years passed with exhibitions and new works. Tbe awards piled up: several firsts and seconds in the State Painting and Sculpture Exhibitions, second prises in the J;uther Platz and Bundergertenehen Sculpture Competitions, "Artist of the Year " Award by Ankara Art Foundation, the Main Prize at the Tbird Asia-Europe Biennial, the Sedat Simavi Prize. Yet in my opinion the greatest prize for Mehmet Aksoy was his ability for constant selfrenewal, progress and creativity, and the fact that the works which he created found their response in life. just recently Mehmet Aksoy to/d Demet Elkatip of Milliyet Art journal (1 March 1993): "By innovation, most people understand the use of new materi als, such as glass, polyester, light or laser . When these are used, they assume there is something new. But expressian depends on choosing the most appropriate material. In the fina! analysis innovation ofform is what matters, not innovative material. What you say must be significant, there must be a response in life. " Tbe chance to see Mehmet Aksoy at work was an experience which gave me great joy. He is not cancemed to attack the stone, to impose his will on the marble. On the contrary, he approaches the stone as if undressing it, as if embracing and caressing it. As I attempted to teli him that, he stopped me and said: "If you /ike, let us say that it is /ike speaking, like holding a dialogue. What matters is to listen to the stone, to know it, understand it and love it. Tben the stone reveals itself to you. " Our thanks to you, Mehmet Aksoy, for revealing the stone to us! •
üzerinde ça lış maya o günlerden başladı. Ve o günden yapılabil eceğini şaşarak gördüm... Daha sonra Urart Sanat Galerisi'nde "Vahdet-i Vücut" sergisi ... Çokluktan birliğe, ayrılıktan bütünlüğe, parçalanmaktan birleşmeye yönelişin arayış ı. .. Son olarak Vakko Sanat Galerisi'nde "avuçiçi heykelleri"ni de içeren sergi ... Yıllar, sergiler, ça lı şmalar birbirini izledi, kazandığı ödüller üstüste yığı ldı : Devlet Resim ve Heykel Sergilerinde birkaç kez birincilik ve ikincilik ödü lleri, Luther Platz ve Bundergertenehen Heykel Yarışma l arı nd a ikincilik ödülleri, Ankara Sanat Kurumu'nca "Yılın Sanatçıs ı ", 3 . Asya-Avrupa Bienali Büyük Ödülü, Sedat Simavi Ödülü ... Bana soracak olursanız, Mehmet Aksoy için en büyük ödül, sürekli kendini yenileyerek, birikimlerine yeni birikimler ekleyerek, çalışıyor olması, yara tıcılığın ı sürdürüyor olması ve ... Ve yarattığ ı eserlerin yaşamda karşı lığın ı buluyor olması. .. Daha geçen lerde Mehmet Aksoy, "M illi yet Sanat Dergisi"nde (1 Mart 1993 sayıs ı ) Demet Elkatip'e şöyle diyordu: "Yenilik deyince çoğu insan yeni malzeme san ıyor. Örneğin cam, polyester, ışık, laser. .. Bun l arı kullanınca yen ilik yapı ldı ğı zannediliyor. Asl ında bir şeyi ifade etmede en uygun malzemeyi seçmek gerek ... Sonuçta formun yen iliği önemlidir, malzemenin yeniliğ i değil. Bir de anlattıgın şeyin g ü ze l o l ması , yaşamda karşılığının
bulunması
önemli." Söylemeden bu yaz ı yı bitiremeyeceğim: Benim için bir büyük mutluluk da, Mehmet Aksoy' u ça lı şırken izlemek oldu. Taşa , mermere saldırmak , taşa mermere egemen olmak gibi bir kaygusu yok. Tam tersine taşı soyar gibi, sarılır gibi, okşar gibi yaklaşıyor taşa ... . Bu izienimimi ona söylemeye ça lı şırken, beni durdurup şöyl e dedi: "İstersen, konuşur gibi, diyalog kurar gibi diyelim ... Taşı dinlemek, tanımak, anlamak ve sevmek gerek. O zaman taş kendisini sana açar. .. " Taşı , merrneri bize açtığın için teşekkürler Mehmet • Aksoy! 44
SKYLIFE N ISAN
+
APRIL
1993
BMW SAHiPLERi HEP AYRlCALlKLI KiSiLERDi. YARIN DA ÖYLE OLACAKLAR.
BÜTÜN SEHiR REHBERLERiNi ATlN VE BMW BiLG-iSAYARININ DÜGMESiNE BASlN.
Havaalanına doğru hızla ilerliyorsunuz. Uçağa yetişeceksiniz . Birden otomobilinizin trafik göstergesinden izlediğir,iz yol üzerinde ilerde bir kaza olduğunu , trafiğin kapandığını öğreniyor ve hemen yönünüzü değiştiriyorsunu z. Size bu olanağı sağlayan, BMW Araştırma Merkezi'ndeki uzmanların kent planlamacılarıyla birlikte yürüttüğü çalışmalardan biri ... Companian Güvenlik Projesi. BMW'ye yerleştirilen gösterge yard ı mıyla yol koşulları , kaza durum ları vb. hakkında anında bilgi alabiliyor, kentin bilmediğiniz bölgesinin planını ekranında görebiliyor, ay r ı ca ihtiyacı n ız o l duğundaalarm düğmesine basarak sistemi, yardım isıemek amacıyla da kullanabiliyorsunuz . Hayal gibi geliyor değil mi? Tıpkı bugün BMW'nin güvenlikle ilgili sahip o ld uğ u pek çok özelliğin birkaç yıl önce otomobil severiere hayal olarak görünmesi gibi. .. bir çarpma anında , saniyenin %3'ünde otomatik olarak şişen, direksiyondaki hava yastığı (airbag) ... ön ve
6000 uzmanın çalışlıQı
BMW
Araştırma
Merkezi 'nde gelıştırııen proıeıerden bırı
de
Dijital Trafik Göstergesı
'-""
arka tamponlardaki darbe emici elemanlar ... ABS fren sistemi. .. halojen farlardan 3 kat daha fazla aydınlatan Zenon ampulleri. .. Otomobil tarihi boyunca bütün bu üstünlükleri ilk kez yaşadıkları için BMW sahipleri hep ayrıcalıklı kişilerdi. Onlar bugüne yatırım yapıyorlardı. Bugün BMW sahibi olaniarsa geleceğe yatırım yapıyor . Siz de böyle bir yatırım yapmak ve geleceğin otomobiline bugünden sahip olma ayrıca lı ğını yaşamak isterseniz, lütfen Borusan Oto ya da Yetkili Satıcıların ı arayın ve deneme sürüşü için bir randevu alın. BMW TOrkiye Genel Mümesslll Borusan Oto Servis ve Ticaret AŞ BMW Merkezi: (1) 591 30 66 ls1anbul Salıpazan : (1) 252 44 OS Ankara : (4) 428 25 69
Antalya: (31) 43 00 03 Yetkili Sattctlar: Araç Ticaret: (1) 266 06 96 Autorlum: (1) 570 22 78 Autorium Adana: (71) 53 91 71 Autorium Mersin: (74) 25 02 06 Başpınarlar Otomotiv: (1) 280 26 72 Bela Otomotiv: (1) 385 87 38 Çiftllklioğlu Oto: (24) 52 19 00 Ege Servis: (51) 61 17 85 Kosiller Oto: (1) 358 81 43 TMT Otomotiv: (4) 440 84 82
SIZI GELECEGE ULAŞTlRACAK
TÜRK RESiM DÜNYASINDA BiR DAG
evket Dağ A PEAK IN TURKISH PAINTING Tablolarıyla,
Türkiye'deki tarihi abidelerin manevi bekçiliğini yapan Şevket Dağ'ın başarısında, kendi deyimiyle, tükenmek bilmeyen sabır ve sebatın yeri büyüktür. Şevket Dağ
expressed his love ofTurkey~ç historic architecture in his paintings. He himse(f attributed his success to his indefatigable patience and dedication. By TAHA TOROS
,
Photos NAZlM TIMUROC';LU
Ş evket Dag (1875-1944), Türk res im dünyasının, kendine özgü seçtigi konularıyla eşine rastlanmayan bir s im asıdır. Kendi si nd e n dinlenildigine göre, aile kökeni Dagıstanlı'dır. Bahriye kolagası , Şevket Bey 1897 yılında - İtalyan ressam Va leri'nin gözde ögrencisi o larak Sanayi-i Nefise mektebinden, birineilikle mezun o ldu . Kısa s üre Vakıflar İdaresinde ça lı ş tıktan sonra istifa ederek resim hocalıgına başl adı. tık hocalıgı Mahmudiye Rüşdiye si'ndedir. Daha sonra İstanbul'un tanınmış İdadi ve Sultanilerinde, kız ve erkek ögretmen okullarında ve Galatasaray'da resim ögretmenligini büyük bir aş kla sürdürdü . Yüzlerce ögrenciye resim ve sanat tutkusunu aşıl ad ı. Tablolarıyla , tarihi abidelerimizin manevi bekçiligini yapan Şevket Dag'ın başa rısında, kendi deyimiyle tükenmek bilmeyen sab ır ve sebatın yeri büyüktür. Şevket Dag, eşine rastlanmayan orijinal bir ressamdı. Milli abidelere sonsuz ha yranlıgı, fırçasının bu alandaki şöhretini sagladı. Yarım asır kullandıgı altın fırçası, camilerimizi, hanlarımızı , çeş melerimizi bütün saflıgıyla ve sanat agı rlıgıyl a tuvale yansıttı. Taş mimari sanatına tutkusu, onun damarlarında
Ş evket
Dal!, (1875-1944) is a unique figure in Turkish painting, celebrated above all for his views of historic buildings. Of Daghestani extraction, Şevket Bey pursued a military career and became an adjutant major in the Ottoman naıry. In 1897 he graduated from the School of Fine Arts, where he studied under the !ta/ian artist Va/eri, who regarded him as his most outstanding pupil. After working for the Department of Pious Endowments for a sbort white, he resigned to teach art, first at the Mahmudiye High School and later at Istanbul's faremost secondary schools and teaeber training collegesfor men and women, and at the prestigious Galatasaray High School. He was a dedicated teacher, and inspired a love of art in his pupils. He expressed his love of Turkey 's historic architecture in his paintings, and ascribed his success to his indefatigable patience and dedication. Şevket Dal!, 's work was of outstanding originality. He won renown chiefly for his pictures of historic monuments. For half a century he painted mosques, khans, and fountains with profound ingenuity and masteiful ski//. A passian for stone construction flowed through his veins, and his paintings of the 49
SKYLIFE N ISAN
+
APRIL
1993
dolaşan kan gibiydi. Çini sanatının ölümsüz güzelliklerini , inceliklerini ru hu ile yaşatan tablolar yapt ı. Renkleri ve ı şıkl arı konu şturan sihirli bir fı rças ı vardı. Seyrine doyum olmayan çinili bir cami içini tuale a ktarırken , motifleri detaylarına kadar, renkli bir objektif gibi tespit ederdi. Bunun kadar detaya inen, ışıgı ön p lana alan, renk ve ahe ngi özleşti ren oryantalist bir fırçaya pek az rast l anır. Onu, bu yöne ldigi janrda teşvik eden Osman Harndi Bey bile böylesine cletayla pek az
immortal beauty and refinements of tiling captured the spirit of this art. His enchanted brush imbued life into colour and light. He a lways depicted mosque interiors at the same time of day, when light of the same quality was reflected on the walls and tiles. When transferring the interior of a tiled mosque to canvas, be depicted the motifs with the precision of a camera lens. Few orientalist painters paid such meticulous attention to detail, put such emphasis on light, or purified colour and barmony u graşm ı şt ı. to such a degree. Even Osman Harndi Bey, who Şev k et Dag, iri pazu l a rı , kalın b ıyıgı, ka l ın cam lı encouraged Şevket Bey in this genre, rarely treated gözlü gü , gü le r yüzü il e, yaşamını resim sanatına hissubjectsin such detail. a damış tipik bir sanatkardı. Güzel konuşur, şakacı , Tbis heavily built man, with his flourishing mousmutl u, babacan bir kişiligi vardı. Gen çliginde pehlitacbes, tbick-lensed glasses, and ready smile, devotvan lı k yaptıgın ı söy lercli. ed his life to painting. He O nun için olacak, vücut yawas admired as a converpı s ına ve belki de tek aşkı safiona list and for his fırças ının yaratıc ıl ıgına uysense of humour, and had gu n o larak "Dag" soyadını a cheerful, good-natured a l d ı. O res im d ü nyamızın personality. As a youth he da gerçekten b ir dagı oldu. is said to have been a Bunun dı ş ın da tek h obisi wrestler. Perhaps tha t is saat kolle ksiyonu yapmaktı. why, when a ll Turks were Evi n deki saat ierin adeeli obliged to take surnames 100'e yakındı. Her çeşit saain the 1920s, he chose the ti u sta lıkla tamir ederdi. surname "Dağ " meaning Çokça yap tı g ı cami içi re"mountain ". Certainly, he simlerinin, daima günün aybecame a one of the highnı saatinele ve aynı ışıkların est peaks of Turkish paintduvarlara ve çinilere yansıing. His bobby was collectdıgı anlarda işlerdi. ing clocks and watches, of Bir özelligi ele yemege düşwhich he had nearly a kün o lm asıydı. Bu yüzden hundred, and he was an mütareke y ıllarında 112 kiexpert clocksmith. His love loya çı ktıgın ı gülümseyerek of food was proverbial, an l a tırd ı. and he used to relate that As ıl özelligi sigara ve alkolat one point after World den u zak d u r m asıy d ı. 70 Resim ııe lleyketMıizesi War I, he weighed 112 yıll ık yaşamında agzına bir gram alkol a lmamış, tek ki/os. Unusually among his contemporaries, he sigara içmemişti. Rumelihisarı'ndaki yalı evine dainever touched either cigarettes or aleohal throughma vapurla dönerdi. Birgün yanında sigara içen ve out his 70-year life. bol duman larını üstad ın üstüne dogru üfleyen bir On day on the ferryboat, as be returned to his yolcunun agz ından s igarasını alarak yere atmış ve waterfront house at Rume/ibisarı on the shore of the ç i gnemişti! Sohbetlerinde ilk katıldıgı 1903 yılı serBosphorus, he was so infuriated by afellow-passengisini heyecanla anl atırdı. Bu sergi, Şeker Ahmet ger who was exhaling smoke in his direction, that Paşa, Osman Harndi Bey , Hoca Ali Rıza, Ahmet he seized the cigarette out of his mouth, flung it to Ziya (Akbulut) ve Halil Paşa'yla Şevket Bey'in eserthe ground and stamped on it/ lerinde n o lu şmuştu . In the course of conversation he often recalled with Da h a so n ra k u rdukları "Osman l ı Ressamlar undiminished enthusiasm the first exhibition in Cem iyeti" nin yönetiminde görev alan Şevket Bey which he had participated in 1903, together with bu dernegin Galatasaray'daki sergi lerinin , hemen such celebrated painters of the time as Şeker Ahmet hemen tümüne katıldı. Pasha, Osman Harndi Bey, Hoca Ali Rıza, Ahmet 1919 yılındaki ilk Galatasaray sergisi onun öncülüZiya (Akbulut) and Halil Pasha. güyle gerçekleştirildi. Daha sonraki Galatasaray'da Şevket Bey was on the commitlee of the Ottoman ve Ankara'daki sergilerde de bu öncülüge devam Society of Painters, and his works were shown at 50
SKYLIFE NISAN
+
APRIL
1993
\.....
_,
etti. Bu sergilerin açılış konuşmalarını yaptı. 1925 almost all the society's exhibitions in Galatasaray. Galatasaray ve 1939 Ankara sergileri tamamıyla Tbe first Galatasaray exhibition in 1919 took place onun düzenlemesiyle oluşturuldu. at his instigation, and he continued to play a teadŞevket Dag'ın şöhreti , ülkemiz sınırlarını da aştı. ing role in exhibitions here and in Ankara. 1904 Atina, 1909 Münih, 1910 Sofya ve Brüksel, Şevket Dağ 'sfame gradually spread beyand Turkey 's 1933 Paris, 1939 New York, bu arada Moskova'da boundaries. His works were shown at exhibitions in da eserleri sergilendi, madalyalar ve ödüller aldı. Athens in 1904, in Sofya and Brussels in 1910, in Üzerinde en güzel boyaların yer aldıgı (Palet'in) Paris in 1933, in New York in 1939, and in Şevket Dag'ın yaşamında bambaşka bir sevgisi ve Moscow, and received medals and awards. yeri vardı. Ressamımız , eski harfler döneminde imTbe palette with its riot of colour he/d a significance zasını palet biçiminde atardı. Tablolarının -genellikfor him which went beyand that of a mere piece of le- baş tarafında, küçük bir palet işareti bulunur. artist's equipment. Bu sanatkarımızın imzasından oluşurdu . Katıldıgı Bejare the introduction of the Latin script, his signabazı toplantılarda da kravatında altın bir palet igne ture was a calligraphic device in the form of a görülürdü. Palet, Şevket Dag'ın iç ve dış dünyasıpalette, and most of his paintings bear this tiny nın bir simgesi gibiydi. Çok kişi Şevket Bey'in tabmark at the upper edge. lolarını üslubundan görür görmez tanırdı. He often wore a tie-pin in the shape of a palette, Palet, ressamımızın dünyasında öylesine yer etmişti and passers-by recognised his house by the relief ki evinin duvarında painting of a pale.t te bile kabartma bir paon the outer wall. !et resmi vardı. OraŞevket Dağ entered potdan geçenler, üstadın itics at Atatürk 's sugevini böylece tanırlar gestion, and approprive bu paleti gülümseately stood for Konya, yerek seyrederlerdi. a city with a wealth of Palet tutkusu Şevket architectural and hisDag'ın parlamento toric monuments. hayatına da yansıdı! Subsequently he reOy pusulalarının üzeentered parliament as rine ya küçük bir pamember for Siirt. As a !et resmi çizer ya da parliamentarian , mutlaka adının başına Şevket Dağ used to (Ressam) kelimesini mark his voting slips kondururdu. Hatta with a tiny palette, and paletli kartvizitleri de raba roros Koleksiyorıu his visiting cards bore vardı. evket Dag-Atatürk'ün önerisiyle -mimari ve a palette motif Tbe great French writer and turtarihi eserleri bol olan Konya'dan milletvekili seçilcophile, Claude Farrere (1876-1957), visited Turkey di. Bir devre açıkta kaldıktan sonra Siirt'ten milletduring the War of Independence. After several days vekili olarak Parlamento'ya girdi. spent giving lectures and visiting mosques, he met Kurtuluş Savaşı sırasında, Türk dostluguyla daima Mustafa Kemal Pasha at !zmit and conveyed the iftihar eden büyük Fransız Edibi Claude Farrere sympathies of the French people, and expressed his (1876-1957) ' lstanbul'a geldi. Misafir kaldıgı süre hopesfora Turkish victory. kültür agırlıklı ziyaretler yapan, konferanslar veren, Back in Istanbul the university and teaeber training camileri gezen Claude Farrere Anadolu'ya geçerek school faculty members organised a reception in İzmit'te Mustafa Kemal Pa ş a'yla buluştu. Devam etClaude Farrere 's honour. Tbe Frenchman met with mekte olan Kurtuluş Savaş ı'nın zaferle sonuçlanmaenthusiastic applause on his entrance, and Şevket sını diledi ve Fransızların sempatilerini sundu. Bey presented him with a large painting of the tiled İstanbul'a dönüşünde üniversite ve yüksek ögretinterior of Yeni Mosque. At the battom of the paintmen okulu hocaları bu ünlü Türk dostu için 12 ing a well known calligrapher had inscribed in Haziran 1922 günü bir toplantı düzenledi. Fransız Turkish and French: "To our noble and great edibinin bu toplantıya gelişi coşkulu tezahürata nefriend, the distinguished ClaudeFarrere." den oldu. Ressam Şevket Bey Yeni Caminin çinili Claude Farrere was very moved by this gift, and in köşesini yansıtan büyük boy tablosunu zarif bir kohis address of thanks, said: "I have always loved nuşma ile Claude Farrere sundu. Tablonun altında mosques, seeing in them the Turkish spirit and subünlü bir hatta ta Türkçe ve Fransızca olarak yazdırıllime tranquility ...During my stay here, I have visited mış "Asil ve Büyük dostumuz Claude Farrere cethe large mosques. In future, you may strengthen 51
SKYLIFE NISAN
+
APRIL
1993
naplarına .... "
cümlesi bulunuyordu . Claude Farrere bu hediyeden ço k duygulandı ve salonu dolduran profesör ve öğrenc il ere özetle şu konuşmayı yapt ı:
-Ben daima camileri çok se vdim. onlarda Türk ruhunu , ulvi sükununu gördüm ... Burada kaldığım müddet içerisinde büyük camileri ziyaret ettim. Sizler gelecekte de imanınızı bu güzel mabetlerle güçlendirebilirsiniz ... 1927 yılı sonlarında Japonya'dan Şuin anyu adın da ünlü bir ressam Türkiye'ye geldi. Bu ressam aynı zamanda Japonya'nın Ankara büyükelçisi Çişu'nun kardeşiydi. Japon ressamı Türkiye'de, altmışa yakın yağ lıb oya tablo yap tı . C i h a n gir'den
Bir kadirbilirlik hatırası olarak Ressam Şevket Dağ, sevimli çehresiyle uzun süre pullarla mektuplarda y~atıldı./ For a long time the endearing face of the painter Şevket Dağ appeared on letters, looking out from the frame of a postage stamp.
your faith in these beautiful temples. " Towards the end of 1927, th e japan ese painter Shu in Nanyu Boğaz m a nz ara l arın ı , came to Istanbul. He Rum e lihi sarı'nı , Dalwas the brother oj mabah çe Sarayı'nı, Chishu, then j apanese Sultanahmet'teki 3. Aharnbassadar to Ankamet Çeşmes i'ni , Aya ra. Shuin Nanyu sofya'yı , Eski Türk evpainted nearly sixty lerini konu o larak seçpaintings during his mişti. Japon ressam stay, including views of Şevket Bey'i evinde zithe Bosphorus from yaret etti. Görelüğü caCihangir, Daimabahçe mi resimleri on u çok Palace, the jountain of heyecanlandırdı. Ahmet III in Sultanah"Hiç kimse cami resimmet, Haghia Sophia , lerinele bu kadar başa rılı o lamaz" diye hayand traditiona l Turkish houses. He visranlık duygularını dile ited Şevket Bey, and so getirdi. admired his paintings Japonları tanıması ıçın ~ of mosques that he Şevket Beyi ülkesine j exclaimed, "No one davet etti ve hayran ol- ~ else has painted duğu bir Yeni Cami .:: mosques to such tab los unu satın aldı. ~" effect. " Shuin Nanyu Son İran Şahı'nın baRessam Şevket Bey'in Claude Farrere'e sunduğu Yeni Caminin çinili kii}esini yansı tan tablosunun altında Türkçe ve Fransızca olarak "Asil ve Büyük dostumuz bası Ş a hin Şah Rıza invited Şevket Bey to Claude Farrere cenaplarına... " cümlesi bulunuyordu./ Under the painting of a tiled Pehlevi -Atatürk'ün kovisit ]apan, and purcorner of Yeni Mosque presented by Şevket Bey to Claude Farrere, was a dedicachased one of his nu ğu o larak- 1934 yı tion in Turkish and French: "To our noble and great friend Claude Farrere." paintings, again lında Türkiye'ye geldi. depicting Yeni Mosque . In 1934, Rıza Shah Pehlevi, İstanbul 'da tarihi eserleri ziya ret etti. Bu arada , Şev ket Bey'in Yeni Cami tablosunu gördü. father of the last shah of Iran visited Turkey as the g uest oj Atatürk, and was conducted araund Tahran'daki Gülistan Sarayı için satın aldı. 1939 yı lınd a , G ü ze l Sanat lar Birliği'nin 16. Sergisi Istanbul's historic monuments. During his stay he saw one of Şevket Bey's paintings of Yeni Mosque Ankara'da gerçek leştirildi. Açış konuşmasını Şevket and purchased it for Gülistan Palace in Teheran . Dağ yaptı. The newly appointed German arnbassadar to Sergiyi gezenler arasında , Türkiye'ye yeni gelmi ş olan, Almanya'nın Büyükelçisi Von Pape n de vardı. Ankara, Von Papen, was anather purchaser of a Alman e lçisi seyrettiği es e rler ara s ında Şevket painting by Şevket Dag. 1bis painting of a mosque, Dağ'ın bir cami tablosu önünde dakikalarca durdu which he had see n at the Sixteenth Exhibition of the Fine Arts League heldin Ankara in 1939, was sent ve onu yüksek bir fiyatla satın alarak Berlin'e gön• to Berlin • derdi. ~
52
SKYLIFE NISAN
+
APR IL
1993
Pı.nafdan bir büyük yenilik daha: Pınar
SosluPudding. ..
Artık
pudd.inginizi hazırladıktan sonra nasıl süsleyeceğim, ~osunu nasıl hazırlayacağım diye düşünmek yok. -Pınar Pudding sosuyla birlikte sunuluyor. H azırladığınız Pınar
Puddingi , iki
farklı . lezzetteki
sosuyla süsleyin. Dilerseniz çilek, dilerseniz kakao soslu puddingler hazırlayın.
Pudding'in tadıru Pınar'la çıkarın ... azırtarken de, sunarken de ...
~PinAR "sağlığı n ız
için"
B azı şehirleri
ilk gördügünüzde içine giremezsınız. güçlük çeker, etrafında dolanırsınız. Tanpınar'ın deyimiyle, bir meyveyi ısırmaclan önce kabugunu dilinizle yalamak gibi bir şey bu .. . Yıllar önce Amsterdam'ı ilk görclügümde böyle duygular yaşamışt ım . Oto stopla Avrupa şehirlerini gezmeye kalkan bir ögrenci olarak son duragım olan bu şehrin sokak larını arşın l amaya başlaclıgımcla ise her yerde Jacques Erel'in ünlü şark ısı "Amsterdam" çalıyorclu . "Denizciler vardır Amsterclam limanında /Birayla ve acıyla dopdolu .. ." Ne var ki , kısa bir süre sonra limanı, denizcileri ve birayı yakından tanıyınca hep bildik bir şehir o luverdi Amsterdam. Kendini ele veren, sıcak, sevecen ve özgür kimligiyle ... Amsterdam, Hollanda'nın resmi başkenti ama hükümet merkezi degil. Belki de bu nedenle başkent l ere has agır, düzen kokan , asık surat lı havayı burada göremezsiniz. Şehrin kurulu şu onüçüncü yüzyıla kadar u za nıyor . Bir balıkçı kasabası olarak kurulmuş , daha sonra, onyedinci yüzyılda dünyanın sayılı ticaret merkezlerinden biri olmuş. Şehir çok sayıda adadan olu şuyor. Bu adalar birbirine kanal ve köprülerle bagl a nıyo r. A l tıyüze yakın köprünün bulunclugu şehri ikiye bölen Aınstel ırmagının iki yanında Ortaçag'dan kalan yerleşme merkezi , bugün de Amsterdam'ın şe hirse l doku s unu o lu şturuyor. Burada yüzyıllard ır korunan kimi egik, kimi geniş, kimi dar, sivri çatı! ı tipik yüzyıllardır Amsterdam evleri bozulmadan duruyor. Aslında Amsterdam'ı bu yanıyla tanımanın ilk yolu kanallarda bir bot gezisi yapmaktır. Böylelikle şe hre ilk kez gelen bir ziyaretçi olarak "görevinizi" yaparken, hem Amsterdam evlerini yakından görme imkanını bulur, hem de Jimanın kuzeye has esrarını her zaman bulutlu ve kapalı olan bir havada keşfede bilirsiniz. Ama bence her şeh ir gibi Amsterdam'ı da yakından tanımanın, dokunmanın tek yolu yürümek. Tabii bir de bisiklet ... Eger bir bisiklet kiralayıp , elinize bir şe hir planı alarak, özel bisiklet yollarında seyreden Amsterdamlıların peş ine takılırsanız, "guide"lerde size önerilmeyen güzelliklerini de görme şansına sahip olabilirsiniz. Amsterdam öyle büyük bir şehir degil. Nüfusu metropolitan alanla birlikte bir milyonu bulmuyor. Ama hareke tli ve ca nlı bir dokusu var. Hepsinelen önemlisi Kuzey şeh irl erine hiç benzeme mesi. Çok renkli ve özgür bir kimlige sahip. Bazı Alınan şehirlerinde adeta yüzünüzü yalayan ırkçı rüzgarlar burada yok gibi. Bir köşeele saç l arı kısacık bir zenci kız , kirpikleri bile sapsa rı bir Amsterdamlı delikanlı ile öpüşürken, belki de Nazi işgalini yaşamış yaşlı bir kadının gülümsemesiyle rahatlayabiliyor. Amsterdam'da yürümeye karar vermişseniz, en uygunu s ırtını z ı şe hrin merkezinde bulunan Ce ntra l Station'a verip , Dam Meyclanı'na dogru ilerlemek. Ancak yürürken yanınıza yaklaşıp, malının çok temiz Zorlanırsınız , tanımakta
Burada
korunan kimi eğik, kimi geniş, kimi
56
SKYLIFE NISAN
+
APRIL
1993
There are same cities which are dif.ficult to penetrate. You try your best, you wander raund the outside of them , but getting to know them takes time . As Tanpınar said, it is /ike ticking the skin of a fruit bejare biting into it. When I first saw Amsterdam many years ago I e:x:perienced simi/ar feelings at the beginning. I was a student, and Amsterdam was the last stop on my hitchhiking tour of Europe. As I strolled through the city jacques Bre/'s song ''A msterdam" was playing everywhere. "There are sailors in Amsterdam harbour/Full of beer and sorrow ... " But after getting to know Amsterdam 's harbour, sailors and beer, it did not take long to get under the city's skin and discover its warm, friendly and independent personality. Amsterdam is the Netherlands' capital, but not the centre of government. Perhaps that is why Amsterdam does not have the self-important, disciplined and morose atmosphere typical of most capital cities. Founded in the 13th century as afishing town, by the 17th century Amsterdam had become a major commercial centre. The city consists of numerous islands linked by a system of canals and nearly six hundred bridges. The city is divided in two by the Amstel river, on either side of which the mediaeval city forms the central hub of Amsterdam taday. The typical historic houses of this district with their picturesque gable roofs are beautifully conserved. The first "duty " of the tourisı to Amsterdam is to take a boat trip down the cana/s. And certainly this is the best way to see the city's historic houses at close quarters and explore the harbour. As is usual in these mysterious northern c/imes, the weather is most likely overcast. But in my view the way to real/y get to know Amsterdam, !ike any other, is to walk or take a bicycle. if you hi re a bicyc/e and get yourself a city plan, you can follow the local cyc/ists down the cycle paths and get the chance to see many lovely sights not mentioned in any of the guide books. Amsterdam is not a very large city. The population of the entire metropolitan area is less than a mi/lion, yet it is lively and vivacious. Amsterdam has nothing in comman with other northern cities. It has a colourful and freedom -loving character, and best of all not a breath of the racialist winds now blowing elsewhere in Europe. You can see a black gir/ with a crop of short hair kissing a Dutch boy whose very eye/ashes are blonde, while an elderly woman who perhaps lived throug h the Nazi occupation looks on with a fond sm ile. if you have decided to walk through Amsterdam, the best way to begin is to turn your back to Central Station and walk towards Dam Square where the royal palace is situated. However, you must be prepared to dea! with the bombardment of eager drugs sa/esmen, all swearing to the purity oftheir wares.
dar, sivri çatı/ı tipik Amsterdam evleri bozulmadan duruyor
-
'
57
SKYLIFE NISAN
+
APRIL 1993
To th e left of the road leading to Dam Square is Nieuwmarkt, Amsterdam 's notorious red-ligbt district, thronged with people at all hours of the day. Scores of American and ]apanese tourists, mainly elderly and carrying cameras stare with fasGination into the "shop " windows. Amidst the crowds of all nationality and race, the occasional Turkish voice carries to my ears. You may be lucky enough to visit the Oude Kerk (Old Church), hemmed in by the red-ligbt establishments in Nieuwmarkt, when there is one of the unforgettable organ recitals. Music plays a very special part in the life of Amsterdam, and making a choice among the hundreds of musical events is dif.ficult, especially if you are here for a sh ort stay. To get a ticket for the Concertgebouw, one of the world'sfinest orchestras, you will have to book months in advance. On my !ası visit I got the chance to listen to a superb concert of Sephardic music from ]ak and ]anet Esim, Erkan Ogur and Bülent Ortaçgil, during ]ewish Week, organised by Ku/san, a foundation established by Turks living in the Netherlands . This
olduğunu
iddia eden uyuşturucu satıcılarından çabuk gibi bir amacınız da o l malı. Dam Meydanı'na giden yolun solunda günün her saatinde dolu olan, ünlü kırmızı fenerli evlerin yeraldığı Nieuwmarkt yera lıyor. Vitrinli evlerin önünde e llerinde kameralarıyla hayretle bakanın ABD' li ve Japon turistler, çoğu da yaşlı erkek ve kadın. Her milletten, her ırktan insan. Arada bir de "Oğlum Hasan, o avratta iş yok, buraya gel..." sesleri. .. Eğer denk getireb ilirseniz, Nieuwmarkt'ta kırmızı fenerierin arasına sıkışm ış , onüçüncü yüzyı ld an kalma Eski Kilise'de (Oude Kerk) unutaınayacağınız bir org konseri de dinlemek mümkün. Aslında Amsterclam'ın günlük hayatında müziğin çok ayrı bir yeri var. Aylık ve haftalık olarak yayınlanan yüzlerce değişik program ve tanıtım broşürlerinde etk inlikleri s ıraya koyarak küçük bir dünya turu atabilirsiniz. Tabii kalacağınız süre çok kısa ise bu akıl karı değil, en iyisi iyi bir seçim yapmak . Fakat öncelikle dünyanın en iyi orkes tra l arınclan biri o lan Concertgebouw'u dinlemek isterseniz aylarca önceelen uğraşmanız gerekiyor. Ama son gidişimele kendi payıımı bu işin tadını aldım.
s ıyrılmak
Türklerin kurduğu Kulsan adlı Türkiye Yahueli leri haftasında ]ak ve Janet Esim'le Erkan Oğur ve Bülent Ortaçgit'den nefis bir Se faraci müziği kanseri ... Ardından eta bu etk inlikt erin yap ıldı ğı Tropical Müze'nin (Tropen Museum) sa lonunda dünyaca ün lü Hintli saroclcu Üstaci Ali Ekber Han. Üstacl'ı d inlerken hep Cem i! Meriç'in Jurnal'ncle "Tanımıyoruz Hint'i" baş lı ğı altında yazdıkların ı hatırlaclım. Evet, gerçek Hint'i kimse bilmiyor, in celemiş değil. Doğu ve Bat ı uygarlıkları arasında ka lan bir ülkede, Meriç'in deyimiyle "zifaf yatağ ı "ncla Hint'i, tasavvufun beşiğini bilmemek ne acı.. Ya caz? Bir caz ;~ehri olan Amsterclam özellikle "jazz cafe" leriyle ünlü . Bu kahve lerele en ummadığınız zamanda tanınmış bir sanarçıyı dinleme fırsatı eelinmeni z ele mümkün . Çoğu şehrin ünlü meyclanı Leiclsplein'e açılan sokaklarda bu lun an Bourbon Street, l3imhu is, Alto Cafe vb. kahvelerde bir bardak birayla gecenin geç saatlerine kadar müziğe doyarken, hiçbir garson baş ı nıza diki li p , başka ne i çeceği ni zi sormaz. Buralarda önemli olan cazın keyfini çıkarmakHo llanda'da
ya;ıayan
was followed by the fam ous Indian sarod player Ali Ekber Han at the Tropen Museum . As I listened, I deeply regretted how little we know about India, the cradie of mysticism. And now from classical to jazz. Amsterdam is f amous for its 'jazz caf es ", where you may unexpectedly hear a celebrated master of the genre. At Bourbon Street, Bimhuis, A lta Caf e and other jazz cafes araund Leidsplein, you can listen to music until the ea rly hours for the price of a single glass of beer. No waiter will stand glowering over you, demanding what you are going to order next. Of course, in the pleasure of !is tening to jazz, most of the customers do not s ı op at one glass of beer anyway, particularly when same well known musicians who drop by the cafe in the Iate hours get up for a jam session . Amsterdamers enj oy drinking, particularly beer. The pubs are full on ordinary nights, and when the city's football team Ajax wins a match, th e exuberant crowds pour into the pubs to celebrate. The most popular brand of beer is Heineken, although this is not
vakfın düzenlediği
58
SKYLIFE NISAN
+
APRI L
1993
tır.
Zaten bu keyfe varan birinin bardakları boşaltma kim iddia edebilir? Hele ilerleyen saatlerele kahveye oturmak için gelen ünlü müzisyenlerle bir ele jam-session başlamışsa ... İki yıl önce ilk kez keşfettigün Central Station'a yakın "In de Wildeman" (Va h ş i Adam) adlı bir birahaneden sözetmeden geçemeyecegim. 1690'cla kuru lmuş olan bu birahanede Çekoslovakya'dan İspanya'ya kadar 150 çeşit bira bulunuyor. Buraya ilk gittigim gün tam alt ı degişik birayı deneyip, en son bir İ spanyol birası istedigimcle, şaşı ran barmen "Herha ld e siz geceyi kendi ülkenizin birasıyla kapacaksınız" dedi. .. Ben ele İspanyol clegil Türk olclugumu söyleyince, barmenin agzından "Efes" kelimesi çıktı. Ama isteyince de "Sadece adını biliyorum, kendisi yok" deyiverdi. Aınsterclaın bir ınüzeler şehri. En ünlü eserlerin yeraldıgı sanat müzelerinden tutun da, direniş, e mek ve iş ke nce ınüzelerinin yanıs ı ra esrar ve seks ınüze leri de şe hre ayrı bir renk katıyor. Elbette ki, en başta gezilecek olanlar Rijkmuseum, Van Gogh ve Stadeliyk gibi müzeler. Bunların üçü de Museumplein denilen bir yerde toplanmış , Rijkmuseum yani Kraliyer
rated the best by connoisseurs, who swear by Grolsch or Koninck. 1 cannot go witbout mentioning "In de Wildeman ", a beerhouse near Central Station wbich 1 discovered two years ago. Establisbed in 1690, this pub stocks 150 dif.ferent brands of beer from as far afield as Czechoslovakia and Spain . On my .first visit I tried six dif.ferent makes of beer, and finally when I ordered a Spanish beer, the astonished barmen asked me when 1 would .finish up my international beer tour w ith one from my own country. I explained that I was a Turk bom in Spain, and he mentioned the name of Turkey's top beer brand, Efes. However, when I asked for a glass, be said that be only knew the name, Efes was not in stock. Amsterdam isa city of museums of all kinds, from the art museums witb famous paintings to such exotica as museums of labour, torture, cannabis and sex. The most celebrated Rijkmuseum, Van Gogh and City museums are all on Museumplein. The Rijkmuseum not only has works by Rembrandt, Frans Hals, ]. Vermeer and other famous artists, but oriental art, and exhibits illustrating Dutch history. The star piece
Müzesi'nde Rembrandt, Frans Hals, ]. Vermeer gibi ünlü isiıni erin tab l o l annın yanısıra Hollanda tarihine ve Asya sa natına ait eserler var. Ve tabii Re ınbrandt. .. Müzelerde h er tablo kendi rahat mekanlarında o kadar güze l korunuyor ki , Tanpınar'ın "bu küçük memleket ressam l arı inekleri gibi rahat, muazzam müzelerde en rahat şart l arda oturuyorlar" deyişine katılmamak mümkün degil. Amsterdam'da ünlü Dam Meydanı'nda bir süre vakit geçinneniz zorunlu. Kraliye r Sarayı'n ın önü nde uzanan bu meydanı 60'lı y ıll arda önem li bir radikal gen çlik hareketi olan Provolardan hatırlıyorum. O günlerde meydanı işga le den , burada yatıp, kalkan ve beyaz bisikletleriyle şeh ri dolanan gençlerin bir çogu şimd i yön etimele önemli yerlerde. Bugün ise Dam Meydanı'nda günün her saatinde müzik gruplarını, pandomimcileri, kukla gösterilerini izlemek amatör müzisyenleri dinlemek mümkün. Amsterdam'dan ayrılmak kolay degil. Belki Jacques Bre! için de öyleydi, lim anı , denizcileri ve birayı bırakıp, gitmek.. Ama bizim için en iyisi, yeniden ve yeniden lstanbul'a dönmek •
is Rembrandt's Nigbt Watch, whose enchanting light, colour and perspective can keep you glued in front of the paintingfor hours. From here a 100 metre walk takes you to the Van Gogh Museum, where you can see the coarse brush sırakes and dazzling yellows of the famous artist. Each painting is so well conserved in its own spacious setting, that as Tanpınar remarked, "the artists in this tiny country live as comfortably in tbeir vast museums as the cosseted Dutch cows. You must spend some time at the famous Dam Square, the scene of demonstrations by the radical youth movement, the Provos in the 1960s. Most of the young people on bicycles who occupied the square for days on end are now respected members of the establishment, and instead of the Provos there are bands playing, pandomime and puppet shows, and street musicians. It is not easy to leave Amsterdam. Perhaps jacques Erel felt the same wrencb at leaving the harbour, the • sailors and the beer behind.
yacagın ı
59
SKYLIFE NISAN
+
APRIL 1993
12th INTERNATIONAL ISTANBUL FILM FESTIVAL By SUNGU ÇAPAN
Yıllardır
sinemaseverler The International Nisan'ın ilk yarısındaki Uluslararası müjdecisi niteIstanbul Film Festival has İstanbul Film Festivali'nde Dünya liğini kazanan, daha doğ become a regular fixture ve Türkiye Sineması'ndan ISO'ye ru su baharla özdeş l eşen marking the beginning of "Si nema Günleri" ya da yakın film gösterilecek. spring, indeed epitomisson dönemdeki resmi adıy ing that season, for la U lu s l araras ı İstanbul During thefirst hall ofApril, Istanbul film enthusias~t s. Film Festivali, 3-18 Nisan This year the near~y 150films from all over the arasında 12. kez düzenletwelfth festi' world will he show n in Istanbul niyor. Bir kez daha çağdaş val is schedduring the International dünya s in emas ın a iriliuledfor 3 ufaklı pencereler açan fes• • 1 18 April, Film Festival. tival ortamında, derin, taze bringing •• 1 1 soluklar çekerek içimize "yedinci sanat depolarımızı" welcome relieffrom the slick commerşöyle esaslı bir biçimde, adamakıllı doldurabilmek fır cial output of the Hollywood Empire satını bulacağız yeniden. Onbeş günlük film maratonu which dominate the Turkish cinema 1 1 1 • süresince gittikçe gelenekselleşip kurumlaşan İstanbul and television market for the rest of 1 1 1 1 Film Festivali'nde bu yıl da, biri uluslararası (Altın the year. Minds stunted by this bomLale), digeri ulusal olmak üzere iki büyük ödül verilebardment of popu/ar entertainment için
baharın
60
S KYLIFE NISAN
+
APRI L
1993
ı
1
1
1
•
•••••
1 ı 1
• •
1
1
1
1
1
1
•
•
1
•
•
1
1
1
•
•
•
•
•
•
•
•
1
1
1
1
1
1
•
1
•
•
1
1
1
•
1
•
•
1
•
1
1
•
1
1
1
1
1
1
can breathe deep breaths of fresh air from modern world cinema through the large and smail windows opened by the festival. This 15-day film marathan is an opportunity to replenish the stores of the "seventh art ", white the festival jury panders over the selection of the winner of the international Golden Tu/ip award, and the first prize for the best Turkish film, as well as various runner-up awards. One hundred and thirty-three films selected from the latest output of Turkish and world cinema will be shown in five different Istanbul cinemas (Emek , Atlas, Beyoğlu, Kent-I and Reks). Tbe object of the festival is "to support the development of Turkish cinema, to encourage the distribution of quality films, and promote our cinema on an international platform ". With this object the festival again presents a broad panorama of modern cin e ma . The mainly prize-winning films include many brand-new releases as well as classics of cinema history both recent and distant. Tbe selection is classified under di verse intriguing themes which will force film enthusiasts to make same heartrending choices of their own. In addition to the by now 1 • • • traditional themes such as Films from World Festivals, Tribute to • ••• the Masters, and Literature to the Silver Screen, themes such as Scenes of People from th e 1 1 • 1 Turkic Republics and Russia 1 1 • • after the Change illustrate how the surprise developments in the world over the pası couple of years have been reflected in
cek ve çeşitli mansiyonlar dağıtıl acak 5 ayrı salonda (Beyoğlu Emek, Atlas ve Beyoğlu , Ş işli Kent-1 ve Kadıköy Reks), Türk ve dünya si nernesının son "mamül"leri arasından seçil miş, yaklaşık 150 kadar film gösterilecek. Türkiye'de "s i nemanın ge li şimini destekleyerek , niteli kli filmierin dağıtımını teşvik etmek ve sinema mızın uluslararas ı düzeyde tanıtımını sağlamak" amacı nı güden festival, çağdaş sinemanın geniş bir panoramasını gözler önüne serecek yeniden. Birbirinden cazip bölümlerdeki çoğu ödüllü, yepyeni filmierin yanısıra sinemanın uzak ve yakın tarihinden klasikler de sunacak, bu yıl da film seçiminde, meraklı s ını yine epeyce çatiatıp zorlayacak özetle Dünya Fes tiva ll e rin den, Ustalara Saygı, Edebiyattan Beyazperdeye, vb. gibi artık iyice ge l enekse ll eşen bölümlerin yan ıs ıra , son bir-iki yıldır dünyadaki sürpriz değişimi erin yedinci sanata nasıl yansıdığını aktara n "Türki Cum huriyetlerden İnsan Manzaraları" , " Değişimden Sonra Rusya" gibi yeni, güncel bölümierin de e kl e ndi ğ i 12 . U lu slararas ı Istanbu l Fi lm Festivali, zengin içeri ğiyle "keşifler ve keyifler" vaadediyor sinemasevedere her zaman olduğu gibi. Ayrıca bazı çağrılı , tanınm ış sinema adaml arın ı , yönetmen, oyu ncu ve sinema yazarlarını , uluslararası şe nlik düzenleyicilerini de konuk edip alışı lageldiği gibi ağır layacak fes tival. Festivalin resm i bölü mü "Uluslararası Yarışma"da , Altın Lale'ye uzanmak için çek işecek olan, "sanat ve sanatçı " temasına ilişkin on film içinde, yaş l ı İtalyan usta Mario Monicelli'n in "Rossini! Rossini!", Fra n s ı z Claude Miller'in "Eşli k Eden Kız" ve lstanbul'u komşu ka pı sı ya p acak kadar seven Fin l andiyalı Ak i Kaurismaki'nin "Bohem Hayatı" adlı film leri, bildik, tanıd ık yönetmenlerin son yapıtları oluş l arı nedeniyle aş ina geliyor bize ilk bak ışta. Yavuz Turgul'un "Gölge Oyu n u "yla o kull u sinemacı Semir As lanyürek'in "Vagon" u, sine mamı zı uluslararası yarışmacia temsil edecek Türk filmleri. Yarışmaya katılmayan ama yine sa n at-sanatç ı dünyasın ı irdeleyen Fransız Alain Corneau 'nun "Dü nyanın Tüm Sabahları", İspanyo l
•
1.
1.
•
•
1
1
1
1
1
••••
•
1
••
1
•
1
1
1.
1
1
1
••••
••
••••
••••
1
••
1
••
1
1
1
1
1
'1
1.
1
1.
1.
1
1
1
•••
1
1
62
•••
__ JL _______________ __ •••••
the seventh art. All in all, the extrauaganza of the 12th Internationalistanbul Film Festival promises a mixture oj discovery and deligbt as usual. And as in previous years the festival will play host to well known directors, actors, film writers and international festival organisers. The International Cantest brings us ten films on the theme oj Art and the Artist which will competefor the Golden Tulip. Among them is "Rossinii Rossinii" by the aged !ta/ian master, Mario Monicelli, "Le Accompagnatrice " by Claude Mil/er, and "The Bohemian Life " by the Finnish director Aki Kaurismaki, an Istanbul /over who has made the city his second home. As the latest works of well known directors, these films seem jamiliar at first sight. Turkish films in the international cantest are "Shadow Play " by Yavuz Tuğrul, and "Wagon " by Semir Aslanyürek, a director with an academic training behind him. Other films on the simi/ar theme oj Arts and Cinema which are not competing for the Golden Tulip are the French director Alain Corneau 's "All the Mornings of the World ", the Spanish director Carlos Saura 's "Sevillanas", the Italian Daniele Segre 's "Manila, the White
SKYLIFE NISAN
+
APR IL 1993
••
1
•
1
••••••
'
ı
1.
'
1.
1
ı
ı
1
1.
••
11111111~111
Carlos Saura'nın "Sevillana", İtalyan Daniele Segre'nin "Beyaz Güvercin Manila" ve "Akdenizli"yle yıl dızı parlayan Gabriele Salvatores'in "Turne" gibi filmleri "Sanatlar ve Sinema" bölümünde toplanmış. "Edebiyattan Beyazperdeye" bölümündeyse hiçbir "sıkı" sinemaseverin kaçırmayacagı, Peter Greenaway'in "Prospero'nun Kitapları", james Ivory'nin "Howard'ın Sonu", AIDS'den günleri sayılı Derek jarman'ın "2. Edward" ve Claude Chabrol'ün "Madam Bovary" gibi ilginç "edebi" filmleri var. 50 yıl lık Hollywood klasigi "Casablanca"yla ölümsüz Orson Welles'in "Yurttaş Kane" başyapıtı ve "Othello"sunu bu kez geçebilirim, üçünü de birkaç kez izledigim için ama "Usta lara Saygı" bölümündeki Fellini'lerle (Görüşme", "Ayın Sesi") Rohmer'lerin ("Dolunay Geceleri", "Kış Öyküsü") sabırsızlıkla gözlüyorum yollarını. Parlak festival programının en görkemli bölümlerinden "Dünya Festivallerinden"de çogu ödüllü film bekliyor meraklısını, Gürcü Otar Ioseliani'nin "Kelebek Avı", Arjantinli Femando Solanas'ın "Yolculuk", Macar ıstvan Szabo'nun "Tatlı Emma Sevgili Böbe", halyan Gianni Arnelio'nun "Panisperna Sokagı Gençleri", Ettore Scola' nın "Saat Kaç" ve Çinli Zhang Yiınou'nun "Qui ]unun Öyküsü" gibi. Gerçekten bu bölümde
•
ı
ı
1
1
1
ı
'
••
1
1
1
1
ı
ı
1.
ı
••••
1.
ı.
1
1
ı
•••
1
.
1
1
ı
1
+
APRIL
1993
1
ı
•••
1111111111111 ... . ....
ı.'
'
'
1.
1
1
1
1
•
1.
1.
Dave" and "Turne " by Gabriele Salvatores, a director who made his name with "Med iterranean ". In the seetion Literature to the Silver Screen, comes "Prospero 's Books " by Peter Greenaway, a film which no cinema /over wi/1 want to miss, james Jvory 's "Howards End ", "Edward ll" by Derek jarman, who is now dying of AIDS, Claude Chabrol's "Madame Bovary" and other superb "literary" films. Having seen all three several times, I am going to give the 50-year-old Hollywood classic "Casabianca ", and the immortal Orso n Welles ' "Citizen Kane " and "Othello " a miss. But Fellini's "Interview " and "The Voice of the Moon ", and Rohmer's "Full Moon in Paris " and "A Winter's Ta/e " in the Tribute to the Masters seetion are a different matter. The selection from world festivals, one of the highlights oj the programme, features mainly awardwinning films, such as the Georgian director Otar Ioseliani 's "Butter:f7y Chase ", the Argentinian Fernando Solanas ' "The journey ", "Sweet Em ma, Dear Bobe " by the Hungarian Jstvan Szabo, "Brothers and Sisters " by the Italian Cia n ni Amelia, "What Time ls It" by Ettore Scola, and "The Story oj Qui ju " from the Chinese director Zhang Yimou. This seetion is what makes the event a true 'festival offestivals ". Films in the Forbidden Fruit seetion give a camera 's eye view of relations between men and women, with "Bezness " by our old acquaintance the Tunisian Nuri Buzid, "Lovers on the Bridge " from Leos Carax, and "The Miraele " from Neil jordan. Pavel Lounguine's "Luna Park " and Vitali Kanevski 's "An Independent Life " are in my view the highlights of Russia Ajter the Change. Three other sections which stand out in the festival pro63
SKYLIFE NISAN
ı
••
ı
•••
1
ı
1
1.
'
bizim şenliğe bir "festivaller fesözelliği katıyor. Kadın tivali" erkek ilişkilerine kamera tutan filmierin yer aldığı "Yasak Meyva" bölümünde, eski tanı dık Tunuslu Nuri Buzid'in "J igolo", Leos Carax' ı n "Köprüüstü Aşıkları" ve ei! J ordan'ın "Mucize"si, "Değişimden Sonra Rusya" bölümündeyse Pavel Lounguine "Luna Park"ıyla Vita li Kanevski'nin "B.ağımsız Bir Yaşam"ı öne çıkıyor benim için. Festival programın ı tararken yabana at ı lmayacak üç diğer bölüm de, "Dünya Sinemasının Genç Y ı ldızları" ("Sokak Çocuk l arı"y l e İtalyan Marco Risi, "Leolo"yla Kanadalı Jean Claude Lauzon, "Prag"la Ingiliz Ian Sellar, "Tatilci"yle Türk ası l lı Macar Can Toğay ve "Amigolar"la, İtalyan komedisinin ustası Ugo Tognazzi'nin oğlu Ricky Tognazzi benim genç yönetmenlerim!). "Kameran ın
gramme are Young Stars of World Cinema ("Street Boys" by the Jtalian Marea Risi, "Leolo " by the Canadian jean Claude Lauzon, "Prague " by the British Ian Se!lar, "Tbe Summer Guest " by the Turkish-born Hungarian Can Togay, and "Ultras" by Rieky Tognazzi, son of the master of Italian eomedy, Ugo Tognazzi are my favourites), Women Behind the Camera (Be lgium 's Chantal Akerman with "Night and Day ", Germany"s Doris Dorrie with "Happy Birthdayl " in partieular), and Seandinavian Films (I have starred "Twist and Sh out ", the first film by Denmark's Bill August, and "Il Capitano" by the Swedish jan Troell). Tbe retrospeetive for the "marginal " Rainer Werner, who beeame the propelling force behind young German einema 15 years ago, bringing his own unique jlavour to melodrama , but whose death brought a premature end to his eareer, is represented by six of his early films and his last film "Querelle " dating from 1982. In Tribute to the Independent British Film Institute, whose serviees to the art of einema include publieations (the Jamous "Sight and Sound " maga z ine for example) and arehiving as well as film making, there are six exeeplianal films, i ncluding "Tbe Long Day Closes" (1992) by Terenee Davies, and "A Zed and Two Noughts ", one of Peter Greenaway's early films. Tbe films showing in Italy's Golden Palms seetion are an outstanding part of the festival, bringing together ten eelebrated /ta/ian films
Ardındaki
Kadınlar" (Be l çikalı
Chantal Akerman "Gece ve Gündüz"le , Alman Doris Dörrie de "Doğum Günün Kutlu O lsun Türk!" le ilgimi çe kti) ve "İskandinav Fil mleri" (i lk fil mi "Sall an ve Haykır"la Danimarkah "Fatih Pe ll e" Bill August'u ve "Kaptan"la eski tanıdık lsveçli Jan Troell'i ş i meliden mim ledim) . 15 yıl öncesinele genç Alman sinemasının lokomotifligini üstlenip genç yaşta perdeyi indiriveren , "Melo"ya kendine özgü bir hava getiren, "marjinal" Rainer Werner Passbineler retrospektifi , yönetmen 1970-78 aras ı çekilmiş, ilk döneminden 6 filmiyle 1982'cleki son yapıtı "Q uere lle"den bütünleniyor. Yıllardır sinema sanatına, film üretiminin yanısıra yayımcılık (ünlü "Sight and Souncl dergisi örneğin), arşivcilik ve Londra Film Festiva lini düzenlemek gibi çeşitli etkinlikler göstererek hizmet eden, sinema kültürünün yaygın l aşması, saygınlaş64
SKYLIFE NISAN
+
APRIL 1993
ması ı ç ın uğraşan , bağımsız
which carried of! the Golden Pa/m award from Cannes Film Festival. Inaugurated in 1946, this festival has no rivals as cinema 's most illustrious showcase, and these Cannes award-winners include films by Rossellini, De Sica, Visconti, Castellani, Germi, Ferreri, O/mi, Petri, and the Taviani brothers. Apart from Petri 's "The Working Class Goes to Heaven ", I have seen all these monumental !ta/ian films, and can warmly recommend them all to the younger generation. Thisisa rare opportunity to see such classics as "The Leopard", "Miracle in M ilan", "Father Master", "The Tree of Wooden Clogs " and "Rome, Open City". In the Nationa l Competition Turkish Cinema 1992-93 seetion, films by Yavuz Özkan, Tunç Okan, Orhan Oğuz, lrfan Tözüm and Sinan Çetin will give the jury a hard time choosing the first prize winner. In short, the impressive programme of the 12th International Istanbul Film Festival will be a truly festive event for those who enjoy watching good films. So tickets please for the nearly 150 film marathon! •
British Film Institute-İngiliz Sinema Kurumu'na saygı bölümünde de, bu kurumun son yı ll a rda gerçekleşt ir ilmesini
sağladığı, ilgisiz kalınamayacak türden 6 fi lm yer alıyor, Terence Davies'in 1992 yapımı "Uzun Günün Sonu"yla Peter Greenaway'in ilk filmlerinden "Hayvanat Bahçesi"ne dikkat!. Festival programı içinde, bir Sin ematek parıltısı taşıyan "İtalya'nın A ltın Palmiyeleri" bölümüyse tek kelimeyle harika! 1946'dan bu yana düzenlenen ve kuşkusuz sinemanın en gözalıcı vitrini sayılan Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye ödülünü, 1950-60 ve 70'1i yıllar da çatır çatır kazanan on ünlü İtalyan filmini biraraya getiren bu bölümde, Rossellini-De SicaVisconti'de n girip Castellani, Germi ve Feneri'den geçerek Olmi-Petri, Taviani kardeşler den çıkacağız. Petri'nin "İşçi Sınıfı Cennete Gider"inin dışın da , tümünü vaktiyle seyretmiş olduğum bu "Baba" İtalyan filmlerini genç kuşaklara hararetle tavsiye edebilirim. Özellikle "Leopar", "Milano'da Mucize", "Babam Ustam", "N alın Ağacı" ve "Açık Şehir Roma" gibi klasikleri her zaman, her yerde seyretmek, herkese nasip o lmaz! "Ulusal Yarışma-Türk Sineması 1992-93" bölümünde de, Yavuz Özkan, Tunç Okan, Orhan Oğuz , İrfan Tözüm , Sinan Çetin'in filmleri kıyasıya kapışacağa benzer birincilik ödülü için. Uzun l afın kısası , zengin bir programla seyirci karşısına çıkacak olan 12. U lu slararası İstanbul Film Festivalili, yer göstericisinden makinistine, eleştirmeninden seyircisine, s in emacısından büfecisine kadar, şenlik coşku su içinde, iyi film seyretme ve seyrettirme keyfini bir kez daha yaşatt ıracak. Yaklaşık 150 filmlik maratona buradan buyrun bayanlar, baylar. • 65
SKYLIFE NISAN
+
APRIL
t 993
•••••
1
1
1
•••
1
1
1
1
•
••
1.
1.
1
t
1
"
1111111 ~ 1:1 111 1.
1
1
1
1
ı
1
1
1
1
1
1111111111111
1'.
1
•••••
1
ı.
1.
1
cinema, Pellin i, deseribed an actress who starred in one of his films as: "Powerful, bewitching, a female pa nther.. . She was /ike the rays of a tropical sun. I go eve n further and assert that she radiated phosphoresence. "Do you recognise the actress and recai/ which Fetlin i film she played in? a) La dolce Vita - Anouk Aimee b) La Dolce Vita - Anita Ekberg c) Otto e Mezzo - Claudia Carelinale 3- Festivalele son filmi gösterilecek egzantrik Ingiliz yönetmen Derek Jarman 1976'da sinema tarihinin baştan sona Latince konuşulan tek filmini yaparak dikkati çekmişti. Konusu I.S. 3. yüzyılda Roma'da geçen film Ingilizce alt yazıyla gösterime çıkmıştı. Filmin adın ı biliyor musunuz? In 1976, the eccentric British director Derek jarman, whose la test film w ili be shown at the festival, made the news with the only film in cinema history in which the entire dialogue was in Latin. Tbe setting was Rome in the 3rd century AD, and was shown with English subtitles. Do you remember the name of the film? a) I Clad ius b) Spartacus c) Sebastiane
estival
aperitifs ?repared by: H.
Babaoğlu
Festival için küçük bir "ısınma turu" yapalım, bellegimizi yokl ayalım istedik. Bu küçük testte sorular bu yılk i festiva lele gösterilecek filmler ile o filmieri n yönetmen ve oyu ncu larıyla ilgilidir. Let us take a warm-up preview of the f estival with a smail memory test. All the questions concern films which will be show n at the festival, their directors and casts.
4- Ünlü bir cerrahın ogluyclu. Disiplin suçları yüzünelen okuldan atıldı ve egitimini sürclüremecli. I. Dünya Savaşı'nda denizciyken geçircligi bir kaza sonucu, üst cluclagıncla hafif bir fel ç oldu. Bu özelligi ilerde beyazperdedeki kimliginin ayrılmaz bir parçası oldu.
1- Kazablanka'da öykünün gidişi çekim boyunca an be an belirl enmi şti . Son ana kadar lise'nin Rick'le kalıp kalmayacagını ne yönetmen, ne de senarist biliyordu .. . Peki, şu ünlü diyalogu hatırlıyor musunuz (boşlugu doldurun)? Rick: Kazablanka'ya ........ .. . için geldim. Louis: ............ için mi? Rick: Yanlış bilgilendirilmişim. Tbe plot of Casabianca evolved in the process of film ing, and until the /ası moment neither the director nor the script writer knew whether /Ise would stay with Rick or not. Now, do you remember this famous snippet of dialogue? [Fill in the blanks} Riek: I came to Casabianca for the .......... Louis: Wbat ....... ? Rick: I was misinformed.
Tanıdınız mı?
He was the son of a famous surgeon. He was expelledfrom schoolfor insubordinacy and did not continue his education. As a sailor during World War ll he suf!ered an accident which /efi his upper /ip partial{y pararysed. This characteristic became an inseparable feature of his cinema personality. Who was it? a) Dirk Bogarde b) Humphrey Bogart c) Hobart Bosworth 5- Citizen Kane filminin laytmotifi, Charles Foster Kane'in ünlü kızagı Rosebud şimdi ünlü bir Hollywood yapın1Cı-yönetmenin elinde. Kızagı 60.500 dolara satın alan bu kişiyi tanıyor musunuz? Tbe leitmotiv of Citizen Kane, Charles Foster Kane'sfamous sleigh Rosebud, now belongs to a famous Hollywood producer-director. Do you remember the name of tb is person who purchased the sleigh for 60,500 dollars? a) George Lucas b) F. F. Coppola c) Steven Spielberg :ı -Ç q -t :ı -f q -z s:ıaıı::ı.M ;ns-ı :s.tamsııy ; .nıpme.A,
2- İtalya n s inemas ının usta yönetmeni Fellini, bir filminde başro l verdigi kad ın oyuncuyu anı l arında şöyl e dile getirmişti: " Güçlü, büyüleyici, dişi panter... Tropikal güneş ışınları gibiydi. Dahası, iddia ediyorum; fosfor saçıyordu". Filmi ve sözkonusu aktristi anımsayabildiniz mi? In his memoirs, that master director of Jtalian
66
SKYLIFE NISAN
+
APRIL
1993
A FLYING DUTCHMAN IN ISTANBUL
İSTANBUL'DA BİR UÇAN
HDLLANDALI By A YŞE PEKIN
1992 , İstanbul Devlet Opera ve Balesi için bir ilkl e r yılı oldu. Kurumun başina ilk kez bir kadın yönetici, Yekta Kara atandı. Yekta Kara da Atatürk Kültür Merkezi'nde ilk kez bir Wagner operası salınelenmes in e ön ayak oldu. Kara "1992-93 sezonu reportuvarın ı belirlerken bugüne dek İstanbul'd a hi ç salınel e nmemi ş yapıtları oyun dağarcığımıza katmak, bu yap ıtl arı çağdaş bir yaklaşımla seyircinin beğenisine sunmak ana ilkelerimizden birini oluş turdu. Gerek opera yazınının zeng inli ğini aktarabilmemiz, gerekse müzik tiyatrosu'na ili ş kin yepyeni coşku l ar yaratabilmemiz için bu kaçınılmazdı" diye açıklıyor görü ş lerini. Bu "ilk oynanışlar" dizisinin eseri Wagner'in Uçan Hallandalı Operası.
Opera tarihinin dehalanndan biri Richard Wagner'in bu eseri operaseverler tarafından yoğun bir ilgiyle izleniyor. Oysa 12 Nisan 1842'de operanın ilk seslendirilişi nin yapı l d ı ğı Dresde n Saray Tiyatrosu'nda temsili izleyen Saksonya Kralı aynı ilgiyi göstermemiş ve: "Bay Wagner, hepsi iyi sayıl an
Bonn Operası Genel Sanat Yönetıneni Gian-Carlo Del Monaco'nun rejisörlüğünü yaptığı
Wagner'in Uçan Bollandalı Operası
İstanbul'da
Nisan içinde iki kez sahnelecek
ayı
istanbul State Opera and Ballet Company 's first woman director Yekta Kara initiated the first istanbul gala per:formance ql Wagner's Flying Dutchman. 68
S KYLIFE N ISAN
+
AP RIL 1993
1992 was a year oj firsts for Istanbul State Opera and Ballet. Ibe company's first woman director, Yekta Kara, was appointed, and she initiated anather first, the Istanbul ga la p erformance of a Wagner opera at Atatürk Cultural Centre. "One oj our objectives when deciding on th e repertoire for the 19921993 season was to stage works which had never been performed in Istanbul before, and to present them in a modern interpretation. 7bis was inevitable if we were to convey the wealth oj operatic literatu re, and to arause new interest in musical drama, " explained Yekta Kara. Ibe first in this series oj 'Jirst perjormances " is Wagner's Flying Dutchman. This work by Richard Wagner, one of the great geniuses oj opera history, has proved an outstanding box office success. Yet the
\ ....
_,
güzel de müzigin çok gürültülü ... " deyivermiş. Eser Almanya'da ilk kez 1864 yılında Münih'te salı nelenmiş ve orkestra taslagı Kral II. Ludwig'e armagan edilmiş . İstanbul'da halen sahnelenmekte olan Uçan Hollandalı'nın önemli bir özelligi var; prodüksiyonun yaratıcı kadrosu tümüyle, dünya çapınd a ün ya pmış konuk sa natçılardan oluşuyor. Eserin rejisörü , Bonn Operası'nın eski Genel Sanat Yönetmeni Gian-Carlo Del Monaco. Kendisi uluslararası kariyere sahip bir rejisör. Operayla ya kından ilgilenenlerin iyi ta nıdıkları ünlü tenor Mario del Monaco'nun oglu. Bugüne kadar Viyan a , Mün ih , Hamburg, Stutgart, Berlin, Barselona, Kassel, B udapeşte gibi, dünyanın önde gelen pek çok ope ras ında , sayıs ı lOO'ü aşkın pek çok eser serg il em i ş. Geçtigirniz sezon New York Metropolitan Opera'da sahneye koymu ş oldugu, Puccini'nin "A ltın Batı'nın Kızı" operasıyla da büyük ya nkı uyandırmış. Gian-Carlo del Monaco bundan 5 ay kadar önce de ltalya'da, başrolünü Domigno'nun oynadıgı "Otello"nun rejisörlügünü yapmış. Uçan Hollandalı ' nın sa lınel e nmesinde görev almak üzere lstanbul'a gelmiş olan bir başka sanatçı da orkestra şefi Michael Sasson. O da dünya çapında bir kariyere sahip. Bir Türk anne ile bir Fransız babadan dünyaya gelmiş. tık konserini 8 yaşındayken harika çocuk sıfa-
King of Saxony was not as impressed when he attended th e ga la of the opera a t Dresden Palace Tbeatre 151 years ago on 12 April1842. "Herr Wagner is all very well, but his music is so noisy, " remarked the monarch. The work was not p erformed again in Germany until 1864, when it was staged in Munich at the request oj King Ludwig II, to whom the arebestral score was dedicated. Tbis latest production of Tbe Flying Dutchman in Istanbul is distinguished by the fa ct that the entire creative cadre consists of celebrated guest artists. Director is Gian-Carlo del Monaco, currently art director of Bonn Opera Company. Tbis internationa l name in the world of opera, son of the fam ous tenor Mario del M onaco, has staged over a hundred operas in Vienna, Munich, Hamburg , Stuttga rt, Berlin, Barcelona, Kassel, Budapest, and other operatic centres araund the globe. Last season his Gir! of the Golden West by Puccini staged by the New York Metropolitan Opera was widely acclaimed. Five months ago, he directed an Italian production of Othello, with Domigno in the lead role. Conduc tor Michael Sasson is alsa here in Istanbulfor Tbe Flying Dutchman . Anather dis69
SKYLI FE NISAN
+
APRIL
1993
tıyla
tinguished name in the world oj music, Michae l Sasson is the son oj a Turkish mather and French j ather. He performed his .first concert with Cairo Symphony Orchestra as an eight-year-old infant prodigy. Between 1979 and 1991 he conducted La Scala orchestra, and has been conductor to the Berlin and Bonn
Kahire Senfoni
Orkestrası vermiş.
eşliginde
1979-1991 yıllan La Scala
a rasında
orkestrasını yönetmiş.
Şeflik yaptıgı
orkestralar Viyana, Berlin ve Bonn operalan bulunuyor. Bu prodüksiyonun en etkileyici parçalarından biri de dekorları kuşkusuz . !ki perdelik temsilin ikisinde de, perde açılır açılmaz karşılaşılan sahneler, bu işin çok usta ellerden ç ıktıgını hemen hissettiriyor. Aniatmakla olmaz, en iyisi gidip görmek. Bu etkileyici dekor halen Bonn Operası'nda baş dekoratörlük görevini de sürdüren 39 yaş ınd aki Michael Scott'un imz asın ı taşıyor . Kendisi pek çok opera ve balenin arasında
Vienna, operas. One of the most striking aspects of this production is undoubtedly the scenery. Both stage setsfor this two-act opera exert an extraordinary impact on the audience the moment the curtain rises. Jnstead of relying on my description, I advise you to go and see for yourselves. This sensational scenery is the work of 3 9 year old Michael Scott, principal scene designer at Bonn Opera, who has put his signature to the sets of many operas and ballets. He and Del Monaco .first worked together in Bologne in 1982. Tbe lighting, which is an important corollary to the scenery, is the work oj Defne and Reinhard Gröner. The chorus rehearsed
dekorl arını hazırlamış.
Del Monaco ile ilk ortak çalışmasını 1982 yılında Bologna'da gerçekleştir mi ş. Dekorun önemli bir p arças ını oluşturan ı ş ık düzeni ise Ahmet Defne ile Reinhard Gröner'e ait. Opera korosu da yabancı iki konuk sanatçı tarafında n ça lı ş tırılmı ş. Bu sa nat ç ıl a r Marku s Oppeneiger ile Tomislav Şopov. Oyunculara gelince: Uçan Hallandalı rolünü üstlenmiş olan Bariton Seyit Ahmet Yıldı z, 32 yıl önce de bu operanın Ankara'daki ilk sahneleniş inde aynı rolü oynamı ş. Son derece güç bir rol olan "Hollandalı"yı mükemmel bir şekilde yorumlayan ve Türkiye'nin yetiştirdi-
Zehra
Yıldız
Attila Hanizade
Serdar 70
SKYLIFE NISAN
+
APRIL
1993
Yalçın
Michael Scott
_.,·
Markus Oppeneiger
Tomislav
~opov
Gian-Carto Del Monaco
under the directian of two guest artists, Markus Oppeneiger and Tomis/av Sopov. And finally to the performers themselves: baritane Seyit Ahmet Yıldız plays the Flying Dutchman for the second time. He play ed the same role 32 years ago at the first staging of the opera in A nkara. Tenor Ender Arman, who was the steersmen at the Ankara gala is now Erik. Famous Turkish bass Atilla Manizade appears in the role of Captain Daland, while h is daughter Senta, who is in love with the Fly ing Dutchman, is played by soprano Zehra Yıldız. Yıldız puts on a m e morable performance, with her superb voice, phys.ique and acting ability. Senta 's governess Mary is played by Yüksel Örses and the steersman by Hüseyin Likos. Suat Arıkan , Meral Maniz ade, Nukhet Yalçın and Erkan Tez can perform minor ro/es on a rotational basis . For those who wish to see this outstanding production, 7he Flying Dutchmen is being staged twice in April: on the 8 tb and on the 1 7 tb at the Atatürk Cultural
gi e n iyi barita niardan biri olan Yıldı z, Milana 'da ikamet ediyor ve İta lya' nın çeşitli kentlerinde misafir sa natç ı olarak Scarpia (Tosca), Kont Luna (Il Travatore) ve Rigoletto gibi önemli rolleri yorumluyor. Ay nı temsilde dümenciyi oynayan tenor Ender Arına n ise bu kez Erik rolünde . Ünlü baslarımızdan Atilla Manizade Kaptan Da l a nd' ı ca nl a nd ı rıyor. Manizade son 20 yıl içerisinde Türkiye 'nin yurt dı ş ınd a e n ço k temsil ve konser veren ulu sl a ra ras ı bir sa n a t ç ı s ı Wagner'i de gerektigi bi ç imd e b aşa rı y l a yo ru mlu yor. Uçan Holla nda lı 'ya büyük bir aşkl a baglı olan Daland' ın kızı-Seota rolünü de soprano Zehra Yıld ız oynuyor. Pırıl pırıl sesi, a nl aş ılır Türkçesi ve fizigi ile etkileyici ve başa rılı bir tip çizen soprano Zehra Yıld ız' ı bu sezon Verdi'nin Otello Operasınd a "Desdemona" rolünde de izleyecegiz. Se nt a 'nın d a dı s ı Mary'i , Yüksel Örses düme nciyi, Hü sey in Likos b aşa rı y l a ca nl a nd ırıyor.
Bu ilginç prodüksiyonu izlemek isteyenler için Nisan ay ı programını
ya ra r
Michel Sasson
h a tırı a tm a kt a
va r:
Uçan 8 Nisa n ve ı 7 Nisa n ı 993 ta rihl e rind e Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salonunda sahnelenecek. • H a ll a nd a lı Op e ras ı
Centre. 71
SKYLIFE N ISAN
+
AP RIL 1993
•
CENTRAL ASlAN REPUBLICS: NOW AN IMPORTANT NEW WORLD OF OPPORTUNITY FOR YOU ...
To profit in a New World reliable
INFORMATION
is required.
A previously 'closed' area of the world now has its doors wide open offering new investment opportunities for your business in Azerbaijan, Kazakhstan, Kyrgyzstan, Uzbekistan, Turkmenistan. These unknown countries can soon become very well known to you with the help of SIAR. From their social structures to their investment capacities, SIAR Research International Corporation is the one and only source affiliated with and sanctioned by Callup to provide general and special market (for
research services utilizing the
nı o r e
Informati on and brocbure)
SIU Uluslararası Arattırma A.Ş. Gaze te e tler Ma h a ll es i 23 Te mmu z Meyd a na No : 8
best of today's scientific methods.
Escn t cp c , 80300 I stan bul - T u r ke y P h o n os : (90 - 1) 273 04 25 267 39 32 Fax : (90 - 1) 288 62 56 Tc l cks : 24559 Ave l T r .
Reliable Information For Ri11ht Decisions
iAR SIAR Research International Corp.
By NECDET SAKAOGLU
. Geçmiş Zaman Olur ki 1-
ONCE UPON A TIME
--
c.ljemi7ıB
oc f'er
Orienfaux.
Consfanfinopfe.
SİRKECİ MEVKIFİ(Garı) İstanbul'un "Batı'ya a ç ılan
ilk kapısı" burasıdır. Avrupa' ya bağ l ayan demiryolu 1870-1873 arasında ta mamlanmış ; fakat hattın kent içine girmesi birçok soruna ve kayba neden ol muş tur. Sultan Abdülaziz'in "Tren gelsin de sırtımdan. geçsin!" demesinden cesaret alan yapımcılar surların epeyce bir bölümünü , Topkapı Sarayı' nın kıyı köşklerini , hizmet binalarını ve bahçelerini yarıp yıkarak demiryolunu Sirkeci'ye kadar ulaştırmışlar dır. Gar binası ise yıkılan ve çok özgün bir. yapısı olan Ya l ı Köşkü'nün yerin e , 1890'da , II. Abdü lhamid zamanınd a in ş a e dilm iştir. Alman mimar ]achmund, bu anıts a l gar bina s ını , klasik Türk mimarisinden seçtiği öğelerl e bezeyerek şimdi artık hiçbir izi kalmayan eski Sirkeci semtine uyumu gözetmi tir. İ sta nbul 'a gelen Avrupa devletlerinin kra lları, veliahtlan , prens ve prensesleri için bu garda görkemli karşı lama ve uğurlama törenleri ya pılmış; 1917'de, Veliahd Vahideddin Efendi (Sultan VI. Mehmed) de maiyetinde Mustafa ' Kemal Pa ş a (Atatürk) olduğu halcde, Almanya gezisine bu gardan uğurlanmıştı. Günümüzde, tarihi b i nanın yanına yapıla n yeni istasyon kullanılma tadır. •
Sirkeci Station was Istanbul'sfirst doorway to the West. The railway linking the Ottoman capital to Eur. pe was built between 1870 and 1873, but the fina/ stretch oj line into the city centre caused considerable difficulties. Only when Sultan Abdülaziz declared, "Let the train come, even if it comes over my back!" did the constructors take courage to lay the line along the caast of the Marmara Sea through the gardens of Topkapı Palace, demolisbing pavilions and service buildings on its way to Sirkeci. Tbe station building was constructed on tb site of a lovely p avilion known as the Yalı Köşkü daı ingfrom 1890 during the reign of Ahdu/hamidll. The German architec acbmund's design for this monumental station building included decorative elements from classical Turkish architecture so that the building would barmanise with the existing architecturaL texture of Sirkeci, oj wbich not a trace remains taday. European kings, princes and princesses who vi ited Istanbul were welcomed at Sirkeci Station witb splendid ceremonial. Here it was in 1917 that heir to the Ottoman tbrone, Vabideddin Efendi (Sultan Mebmed VI) accompanied by Mustafa Kemal Pasba boarded the train for a visit to Germany. Taday a modern terminal adjoins the original station .
Os manlı baş kentini
73
S KYLIFE NISAN
+
APRIL 19 93
SPOT
ltın
ve Altın başlangıç ve gölge son! Ya da, altın yaz, gölge sonbahar!kimbilir! .. Tanpınar'ın sözleri, bana bir zamanlar, gençtik o zamanlar, !lhan Engin'le yindernekten bık madıgımız sözleri anımsattı: İstanbul'da aşk başkadır! .. Önce, !lhan Engin'den söz etmeliyim. Benim onu tanıdıgım yıl larda, 1957-1958 olmalı, tlhan, "Hürriyet" gazetesinde siyasi muhabirdi. O yıllarda yeniyetmeligi handiyse aşayazmış olan bizlerin yaşça büyügüydü; sanırım, bir on yaş kadar! Gene de agabeylik taslamadan, biz ukala ve kendini begenmişleri örselemeden dostluk kurmayı başardı. !lhan Engin'le birlikte yaşanmış gazetecilik yıllarımızın anıınsan maya eleger o kadar çok anları ('günleri degil, a nları anımsarız' diyordu Pavese) var ki! Şimdi onları, daha sonra yeniden anımsamak üzere , bellegin lavantaçiçegi kokan ceviz sandı gına yerleştiriyorum özenle- ve, Istanbul'da aşk başkadır'a dönüyorum. Bu, senaryosunu tlhan Engin'in yazdıgı ve yönetmenligini Süreyya Duru'nun yaptıgı bir filmin adıdır. llhan'ın gazeteciligin yanısıra romanlar, mizah öyküleri yazdıgını, yayımlandıgını biliyorduk elbet- ama şimdi işte bir de senarist !lhan Engin'le (daha sonra yö netmenlige de soyunacakt ır!) karşı karşıyayclık .. .
Ahmet Hameli Tanpınar, mekanı cennet-i ala olsun , ölümünelen 22 yıl sonra yayımlanan 'Hatıralar'ında ("Kaynaklar" Dergisi, 2., Kış 1984), Istanbul'da yaşadıgı 'büyük bir aşk'tan söz eder, der ki: "Bu aşkın kendisi lstanbul'u ke·ndi hayatımdan başlayarak etrafı bir çeşit altına ve gölgeye boğmuştu. Herşey, sevdigim kadının yakınlığına ve uzaklığı na göre yeni bir değerler silsilesinde güzel tatlı, asil, "nostalgique" oluyordu." Altın ve Gölge! Evet, altın ve gölge, Tanpınar'da aşk'ın yazı ve sonbalıarı gibi durur- ve orada, belki de yazı ile degil, sadece sonbaharı ile kendi kendini an ımsat an lstanbul'a benzer. Istanbul ve aşk, altın ve gölge dolayımında birbirlerine dönüşür, birer altın ve gölge olurlar ... Altın ve gölge, Borges'in bir kitabının, Türkçe'de yayımlanan bir kitabının da adı ayrıca. Kitapta "Tanka"ların 4. şiiri 'ayın altında a ltın ve gölge'den söz açar; "Kaplanların Altını"nda da 'karmaşık gölge ve başlangıcın altını' ile sanki Dünya'nın kurulu şuna, o ilk belirsizliğe gönderir bizi. Altın ve gölge, bir sonun ve bir başlangıcın adıdır Borges'te .. . Tuhaf tesadüf: Altın ve gölgenin , ıstanbul'da , aşk'ın yazı ve sonbalıarı o lm ası (Tanpınar'daki
gibi), bir
"İstanbul'da Aşk Başkaclır"ın,
başlangıcı
olmasındandır
ve bir sonu (Borges'teki gibi).
bellegim beni yanıltabilir, konusu şuydu: Dünyalar kadar zengin 74
SKYLIFE NISAN
+
APRIL 1993
ı
HILMI YAVUZ
.-
---...
·-= 1/tistmsyoıı/ar
SUZAN KFNl71
75
SKYLIFE N ISAN
+
APRIL
1993
·----
birinin genç kızı, öze l yatıyla lstanbul'a ge lir. Gazeteciler, bu ünlü ve güzel kızla röportaj yapabilmek için kolları sıvarlar. Genç bir gazeteci (Fikret Hakan oynuyordu), delisi foto muhabiri (Suphi Kaner) ile birlikte, kızla konuşmayı denemeye kalkı şı rl ar. Sonunu tahmin ediyorsunuzdur elbet. Kız (kim oynuyordu, anımsamıyorum) Fikret'e kalır; onlar ererler muratlarına , biz çıkalım kerevetine vs . VS ...
Giovanni Scognamillo dostumuz da belirtiyor ya, bu film, düpedüz Audrey Hepburn'un ünlü "Roma Tatili" filminin bir adaptasyonu gibidir. Her neyse, sadeele gelelim: Şimdi bu filmin benimle ne ilgisi var? llgisi ş u: Bu filmele ben ele oynadıın! Filmin bazı bölümleri, "Vatan" gazetesinin Mollafenari Sokagındak i , ş imdi- yerinde yeller bile esmeyen binasında çekildi. Bir sahnesi şöyleydi: "Vatan" gazetesinin istihbarat şefi, istihbarat Şefimiz Kemal Abi (rahmetli Kemal Aydar), sözümona Fikret'e ve Suphi'ye görev veriyor: Ne bahasına olursa olsun yat'a çıkılıp kız l a konuşulacak! O sırada şef Kemal'in oda kapısı açı lı yor, içe riye bir başka muhabir süzü lü yor ve Pikret' le konuşmakta olan istihbarat şe finin ku l agına egilip birşeyler söylüyor! İşte bu muhabir benelim -ve tlhan, hem bana bir kıyak olsun diye hem de, sanıyo rum, istihbarat şefinin odası gerçeklige uysun diye, böyle bir mizansen düşünmüştü ... " İstanbul'da Aşk Başkadır"ı çevirdigirnde (!)- filmde ,
en çok beş saniye görünüyordum!- tuhaf tesadüf, deliler gibi aş ıktım. 'Mecnun'dan da füzun aş ıklık i stidadım yeni yeni boy göstermekteydi ve ben İstan bul sokaklarında, tenhaydı o zamanlar, a ltını ve gölgeyi arıyordum; -bir başlangıç ve bir son olarak! Bir yaz ve bir sonbahar olarak!.. Duygusallıgı bırakalım! Bir başka filmde- ve yine beş saniye görünebilmem o lasılıgı belirdiginde ise, orta yaşl ı bir adamdım artık. "İstanbu l'd a Aşk Başkadır" dan otuz küsur yıl sonra ... Iş ıl Özgentürk'ün "Seni Seviyorum Roza"sında .. . Ama bu kez, yeniyetme bir gazeteciyi degil, yaş ıma uygun olarak bir Dogu b ilges ini oynayacakt ı m (Aslında gazeteciler Dogu'nun bilgeleri degil midir?) . Üzerimde kenevir bir entari Mahir Günşiray ve Sumru Yavrucuk'la, el ele göz göze, yavaşça dönüyord uk . Konuşmuyorduk ve arka planda, benim 'Dogu'nun Kalıtı' şii rim duyuluyordu. "Seni Seviyorum Roza"yı görenlerin, filmin bu sahnesini görmediklerini iyi biliyorum. Yoo, hayır, öyle kısa , beş saniye falan sürmesinden dolay ı degildi bu' Işıl, montaj s ı rasında düpedüz kesip atmıştı bu sahneyi- ve ben, ikinci kez, beş saniye de olsa bir filmden görünerek faniligimi aşma olanagını yitirmiş tim! Şimdi şunu söylemekte bir sakınca yok! "İstanbul'da Aşk Başkadır " ile "Seni Seviyorum Roza" arasında geçen yıllarım, altına ve gölgeye bogulmuş olarak, işte öylece yaşandıl a r. Hayatım, "İstanbul'da Aşk Başkadır" ile "Seni Seviyorum Roza" aras ında, bir film şeridi gibi gözümün önünden geç iyor şimdi. Görkemin ve sefaletin, yazların ve sonbaharların içlerinden geçip altına gölgeye ve içinde lstanbul'a dönüştügüm bu hakir, pejmürde ve düzayak hayatı rnın kendisi, bir başlangıç ve bir son olarak bu iki filmin adında yücelir ancak; -o iki adda anlam kazanır : "İstanbul'da Aşk Başkadır" ve "Seni Seviyorum Roza" ... •
1
ı
XEROX
Kaliteli Servis Garantisi _,
THE EUROPEAN QUALITY
A·W·A·R·D
Fotokopi ve diğer
belgeişlem araçlarında
dünya lideri Xerox, yeni bir garanti veriyor.
İşte Kaliteli Servis Garantisi! Parça, tüketim malzemesi ve servis garantisi. Bütçe kontrolü. Gizli maliyetler ve beklenmedik faturalardan korunma. Uluslararası
Xerox
standartlarıyla
tarafından
uzman teknisyenler verilen servis.
Hem de cihazınızın kullanım ömrü boyunca. Ve üç
yıllık
Sorunsuz
Xerox, tam memnun
olmamanız
eşdeğer
Xerox'u
arayın.
Kullanım
Garantisi sürüyor.
halinde, sahip
veya benzeriyle
olduğunuz cihazı
değiştiriyor.
Fqtokopi ve plan kopya makineleri ile faks
cihaziarı
için sunduğumuz garantiler hakkında ayrıntılı bilgi verelim. Avrupa Kalite Ödülü'nü kazanan belgeişlem araçlarını tanıyın .
Xerox Büro AraçlariTicaret ve Servis A.Ş. İSTANBUL Tel: 274 93 54 Faks: 267 09 04 ANKARA Tel: 427 31 55 (4 hat) Faks: 427 31 59 Yetkili Bayiler İZMİR Enriko Aliberti Büro Araçları Tic. ve San. A.Ş. Tel: 21 97 05 · 21 97 06 Faks: 22 27 91 ANKARA Tempo Büro Sistemleri Ltd . Şti . Tel : 435 50 08 Faks:431 57 55 TRABZON Kamer Neşri yat ve Tic. Ltd. Şti. Tel : 21 80 88 · 26 33 92 Faks: 2 ı ı 8 92
BOOK REVIEW
İstanbul. • • İstanbul. • • 1993 gündelik yaşamı Tarihi,
İstanbul yılı.
Kentin tarihi ve giderek artan sayıda kitaba konu oluyor.
coğrafyası,
Datly life, buildings and scenes in Old Istanbul. This theme, which has been treated tn hundreds of books, ts now the subject of three new Istanbul Munictpality Cultural Affairs Department publicattons. Each of the books takes readers on a stroll into the past.
denizi, gündelik yeni-eski çeşitli mekanlanyla eski İstanbul .. Yüzlerce kitaba konu olan kent bu kez de tarihi boyutuyla istanbul Belediyesi 'nin yayınlannda ele alınıyor. Başkanlığını Hilmi Yavuz'un yaptığı Ki:iltür İşleri Dairesi'nin yayınları arasında yer alan üç kitaptan eski İstanbul'u yaşamak mümkün.
yaşamı, binaları,
"DAJLY IlFE IN OW ISTANBUL"
"ESKi İSTANBUL'DA GÜNDEIİK HAYAT" Evet, bu
yolculuğu
This is a journey by book. "Eski Istanbul'da Gündelik Hayat" (Daily Life tn Old Istanbul) ts one of the recent publtcations of Istanbul Metropolitan Municipality, designed and edited by Gündağ Kayaoğlu and Ersu Pekin. The fascinating text ts made up of articles publtshed in varlous journals on history and folklore by Münevver Alp, Melahat Sabri, Muhtar Paşaoglu and Sermet Muhtar Alus, on a variety of toptes including weddings, Turkish baths, Ramazan, Istanbul's famous street dogs, and gypsies. Beautifully illustrated with photographs, paintings and engravtngs whtch carry the reader back into the past, we see two 19th century Istanbulladtes doing tbeir embrotdery, a brlde in her wedding ftnery wtth a jewelled botoz on her head, and a woman resting balf naked on a divan after an exbausttng sesston at the batbs. Compiltng this wealth of iUustration from Istanbul librarles, books, and private collections was no easy matter. As weU as pbotographs of braziers and other housebold equtpment and contemporary photographs, there are many paintings and engravtngs by European arttsts such as Melling, Camille Rogter, Van Mour and .Bartlett, who visited Istanbul in the 19th century. Münevver Alp, author of over half the artle/es whicb make up the text, was a~ Istanbul gentlewoman born in 1888. Sbe related her own remintscences and those of her mother and grandmother to Dr. Hüseyin Vulaş, "Wbo transeribed them from recordings. Thts explains the natural, conversational style of these chapters, wbicb reveal Milnevver Alp's keen powers of observation.
bir kitapla yapa-
cağız. Adı "Eski İstanbul'da Gündelik Hayat" ve İstanbul Büyük Şehir
Belediyesi'nin en son yayınları arasın da. i. Günd ağ Kayaoğlu ile Ersu Pekin'in hazırladıklan kitabın tek bir yazan yok. Büyük bir kısmı , Münevver Alp'in 6o'lı yıllarda Türk Folkior Araştırmalan Dergisi'nin çeşitli sayılarında yayınlanmış yazılarından oluşuyor. Aynca Melahat Sabri, Muhtar Paşaoğlu ve Serınet Muhtar Alus'un da Halk Bilgisi Haberleri ve ';I'arih Hazinesi dergilerinde yayınlan mış birer yazısı da konulmuş . Bu kitapla o eski günlere dönmek çok kolay aslın<lıL önce fotoğraflar alıp götürüyor sizi. İ te ı9. yüzyıldan bir sahne; iki İstanbul hanımefendisi karşılıklı nakış işli yorlar. Beykozlu bir paşanın gelini, başmda değerli taşlar la süslü hotozu ve muhteşem işlemeleele bezenmiş gelinliğiyie bir başka~ arz-ı endam ediyor. Diğer bir köşede güzel bir hamam seansından sonra soğuklukta kendinden geçmiş bir şekilde dinlenen bir kadın yan çıplak uzamvermiş divana. Bütün bu resimler hiç de kolay bir şekilde yan yana gelmemiştabü .
İstanbul'un bütün büyük kütüphanelerine girilmiş, İstan
bul'la l.J.gill bütün resimli yayınlar taranmış ve fotoğrafl.an resim malzemesinin büyük bir kısmını 19. yüzyılda İstanbul'a gelmiş, burada uzun müddet yaşamış Melling, Camille Rogier, Van Mour, Bartlett gibi sanatçıla nu yaptıklan resimler, gravürler oluşturuyor. Kitaptaki yazıların büyük bir kısmı Münevver Alp'e ait . . Kendisi istanbullu bir hanım . O banda anlatmış, Dr. Hüseyin Vulaş da banttan çözerek kaleme alm.ı . mış. Kitabın
78
SKYLIFE NISAN
+
APRIL 1993
Br ALi GULEÇ
"GRAVÜR VE SEYAHA1NAMELERDE İSTANBUL"
Necla Arslan'ın Gravür ve Seyahatnamelerde İstanbul adlı kitabı, son zamanlarda yayımlanan bir başka İstanbul kitabı. Eser, okuyucuya 100-200 yıl öncesinin İstan bul'una alıp götürüyor. Necla Arslan, çalışmasında 18. ve 19. yüzyıl İstanbul'u üzerinde yoğunlaşmış. Kitapta, Batılı sanatçı ve yazarların, daha çok da gezginlerin, gözüyle İstanbul sergileniyor. Melling, Barlett, Allom gibi ünlü sanatçıların gravürleriyle bezeli kitapta, yer yer İstanbul sokaklarındaki yaşamdan kesitler olmakla beraber, esas olarak İstanbul'un anıtsal yapılan sergileniyor. Kitap dört ara bölümden oluşuyor. Birinci bölümde tarihsel bir sürecin özeti yer alıyor. 15. yüzyıl ile 18. yüzyıl sonunu kapsayan bu özet bölümde, Batılıların Osmanlıya, daha çok da İstanbul'a ilişkin ilk izlenimleri, ilk gözlemleri yer alıyor. İkinci bölüm, "Gravür ve Seyahatnamelerde İstanbul" adını taşıyor ve bu bölümde Batılıların İstanbul ile ilgili izlenimleri aktarılıyor. Kitabın üçüncü bölümünde ise kentin panoramik görünümü çiZild.ik:ten sonra, Batılıların gravür ve seyahatlerde resmettikleri ve yazdıkları üzerine somut çözümlemeler ve değerlendirmeler yer alıyor. Saraylar, köşkler, çeşmeler, camiler, bu bölümün ana temaları. Kitap bir "değerlendirme" ile bitiyor.
Graviir ve Seyahatnamelerde Istanbul IIB. lilı!iSooı><llYiı)"il
''ISTANBUL IN ENGRA VINGS AND TRA VEL BOOKS"
Necla Arslan's "Istanbul tn Engravtngs and Travel Books" is one of the latest in the recent spate of books about Istanbul, carrying its readers back 100-200 years in time. Her book reveals glimpses into Istanbul of the eighteenth and nineteenth centurles as seen through the eyes offoreign artists NEW ARSLAN and travellers. The illustrations include engravings by such famous names as Melling, Barlett and Allom, focusing principally on the ctt,Y's mon- · umental butldings, with a spri~kling of scenes fr<Jm daily life. The book consists of jour sections, the ftrst betng a summary of Ottoman. Istanbul from the fifteenth to eighteen,th centuries, largely as expressed in the first impressions of the city and the Ottoman Turks of wester:n visitors. The second seetion is entitled "Istanbul in Engravings and Travel Books", and consists of a selection of accounts of Istanbul by foreign travellers. The third seetion gives concrttte analyses and evaluations of the illustrations and writings by western artists and visttors to Istanbul. Palaces, bouses, tains, and mosques are the main themes of this concluding seetion rounds off the book. "ISTANBUL IN POSTCARDS"
"KARTPOSTAILARDA İSTANBUL" Bir·iletişim ·aracı olarak doğan kartpostal, zaman içeıjsinde belgesel değeri oluşan, belge haline gelen bir nesne. Arkasına birşey yazılınasa da, bir yerlerden, birilerine gönderilmesc de, pulsuz da olsa, kartpostalın belge niteliği var. Sosyal bilimlerin her dalı için kartpostalın vazgeçilmez bir değeri var. Osmanlı'da kartpostalın ortaya çıkışı 1890'ı buluyor. Öncünün adı Max Fruchterm.ann. I915'e kadar yayımla dığı kartpostal sayısı 3000'in üzerinde. Padi.şah portrelerinden, "İstanbul görüntüleri"ne, "Askeri Yapılar''dan, "okullar"a kadar her konuyu kapsamış Fruchtermann. Diğer bir yayımcı Moise İsraelowitch. Onun kartpostal sayısı 1000 dolayında. Ludwigsohn, Sarraftan Kardeşler, Römmler-Yonas, Zelpick Fils ve Au Bon Marche, Georges Papantoine de hatırı sayılır miktarda kartpostal yayımlamış isimler. Ahmet Eken, çoğu Atatürk Kitaplığı'ı;ıda da yer alan bu kartpostallardan titiz bir seçim yaparak 263 kartpostalın yer aldığı iki bölümden oluşan değerli bir çalışma üretmiş. Birinci bölümde mekanlar ve yapılar yer alıyor ve şehrin bölümlenmesine uygun olarak, kronolojik bir sıralama yapılmış. Kitabın ikinci bölümünde ise gündelik hayattan görüntiller var. •
Whether anything has been wrtthm whether it has been sent to anyone, :.aıı~~~~ı~./11! stamped or not, the postcard fs a irılixıuinffıi'iiıf~.wtıftf.j~ tance for every brancb of social cards appeared tn Ottoman by Max Fruchtermann. By 1915, F11~lltm~ prQduced over 3000 different ~~ırn~ıW:Jiıloliii#hk~filıiir:.:( portraits of the sultans and tary buildings and schools. with around 1000 """tr,,...;:,., f#n4,~14lr..fl8.ıllf< also produced by Lu.dwılınlıhti Rommler-Yonas, Zelptck Ffls an.il ~tfli~"Oit• .-ıeıı Georges Papantotne. .(~hmet most of tbe 263 postcards from the collection at tt.ıııııı:nı them into two secttons. The flrst is devoted to buildings cards are arranged in chronologlcal order area of the city. The second from datly life.
79 SKYLIFE NISAN
+
APRIL 1993
DUTY FREE
On
BOARD
TÜRK HAVA YOLLARI TURKISH AIRLINES
DUTY
FREE PERFUMES PARFÜMLER FAHRENHEIT Ha u de To/letll! Spray 50 ml/ AS lOOml.
50 DM - 50 DM CHANEL NO 5 Hau de Toflettc> Sprrıy 50 ml .
63 DM BEAUTIFUL Ha u de Parfum Spray 3 0 ml.
. 64 DM
KNOWiNG Hall de Parjiım Spray 30 ml.
68 DM
PARIS .r:au de Toilette Spray 50ml.
55 DM OPlUM h'aıt de 'lbilette Spray
30ml.
58 DM JAZZ Bau de 'l'oilette Spray 50ml.
43 DM KOUROS Hau de 'J bilette Spray 50ml.
45 DM
DUTY FREE
On
BOARD
DUNE Eau de Toilette Nat. Spray 50 ml. 60 DM POtSON Eau de Toilette Spray 50ml. 68 DM
ACCESORY AKSESUAR VAKKO Eşarp
120 DM
TÜRK HAVA YOLLARI TURKISH AIRLINES
DUTY
FREE SPIRITS IÇKILER
GRANT'S Whisky 20 DM BALLANTlN ES Wbisky 20DM
J .B . Whisky 20 DM
DUTY FREE
On
BOARD
YENI RAKI 6 DM SAMSUN EXPORT 14 DM CIGARETTES SIGARALAR
TÜRK HAVA YOLLARI TURKISH AIRLINES
Cuüer VENDOME
CARTIER 17 DM
HB 17 DM
DUTY
FREE
CAM EL Filters JOO's
18 DM
CAM EL Filters Box
18 DM
MARLBORO lOO's
18 DM
ROTHMANS 17 DM
TÜRK HAVA YOLLARI TURKISH AIRLINES
DUTY
FREE
DAN lŞMA VE REZERV ASYON 1 Information and Reservation
DIŞ BÜROLAR
ABU~~::!
Makt.,. Chambers 305 ·ro. Floor No. 3055 Neriman Point Bombay 400021 Td: SM: (22) 2040744-587 56 57 Rez: (lZ) 2043605
~~~~and Sons
sı Cant<-rslt't'O, 1000 llruxelles Tel: SM: (32) (2) 5126781- 82 Rez:: (32) (2) 5117676
AM MAN
Jabal Arnman Third Ciıde A Riyadh Centre Sth floor Tel: SM 1 Rez (962-6) 659102-659112
(4 lineslhaı)
HANNOVER
Langa-Laube No. 19 Tei:SM/Rez:(41)(511)1240 00
Bahnhof.•voıplatz 1-5000 Cologne 1 Tel: SM: (0221) 134443 Rez: (0221) 13407ln2 llS: (0221) 134073
Aınsterdam
HELSINKI Aleksanterinkaıu
48 B 306 00100 Helsinki Tel: SM: (358) (O) 628173 Rez: (358) (O) 628199
C:OPENHAGEN·KOPENHAG
Vt'CI Vc..ıeıpon 6 1612 Copenhagen Tel: SM: (33) 144055 Rcı: : (33) 144499
19, Filellinon sır. 105 57 Aıhens Tel: SM : (Ol) 3245975 Rez: (Ol) 3222569 - 3221035 3220561 - 3246024
HONG KONG (GSA)
Best Halidaya Ud. RMS 1603-4 P1eeı House 38 Gloucesıer Rd. Tel: (852) 8611311
DHAHRAN·DAHRAN ( GSA)
ABC Trnvel Ageney King Atxlulaziz Str.
Alnimran Complex Ccntn.o P.O. Box: 739 Alkhob:ır 31952 Tel: (66) (3) 8950044-8954904-8947917
BANGKOK
Gulf Express Transport Ageney CP. Tower 3ıd ~1oor 313 Silom Road 10500 Bangkok Thailand Tel: SM : (Z) 2310308 Rez/BS: (2) 2310300-07 (8 llnes-hat) Cad. ll Baku, Tel: SM: (ZZ) 65ll19 BS: (22) 941943 /94ZS05
AdenaueraUee 10 2000 Hamburg 1 Tel: (49) (040) 241472
C:OLOGNE· KÖLN
ATHENS • ATINA
Husı Hacıyev
HAMBURG
Mousıafa K:ımel Sq. No. 3 Td: Rez: 3908960/61 l GSA) lmperial Trnvel Center 26 Mahmoud Basiouny Str. Td: (20) (2) 761769 • 758939
Tel: SM: (7) (3272) SO 62 19 Rez: (7) (3272) -so 62 20
BAKU
Rue de Chanıcpoulet No. 1-3 1201 Geneva Tel: (022) 7316120-7316129-7312194
C:AIRO • KAHIRE
ALMAATA
Z, 1054 ES Tel: SM 1 Rez (020) 6853801 (41ines- haı)
GENEVA·C:ENEVRE
TAROM, Ul, Rcpublic 16 Tel: (09) 147433
Elhiopian Airllnes Bole Airport P.O Box: 1755 Tel: (25) (!) 182222
Stadhoudeıskade
Maooht.~m
Tel: (0621) 10980
BUC:HAREST·B0KREŞ
ADI5-ABABA (GSA)
JEDDAH.CIDDE
City Cenıer Bldg. 12/13 MedJoe Road. P.O. Box. 11563 Tel: (966) (2) 66ool27
DHAKA· DAKKA (GSA)
Bt-ngal Airlifı Ud. 54 Moıijbecl C.A. Dhaka 1000
(4 lineslhat)
Bangladeslı
Azeıbaijan
DAMASC:US·ŞAM
Alfardos Str. lbo. Zeydoun Bldg. 3ıd floor Tel: SM: (ll) 227266 Rezo(ll) 228284-239770-232190 (lO lines-hat) lGSA) Al Farndces Travel and
Paseo de Grasia No: 49-1
Tel: (343) 4875349 BIEIJING·PEKIN (GSA)
CAAC Beijing Sales Office ll7 Oongsi wesı sıreec Tel: (665) 558861 - 551031
JOHANNESBURG(GSA)
South African Airwaya P.O. Box. 7778 Tel: (713) 2206
Touri.sm Ageney
BEIRUT•BEYRUT
· Mazda BuildJng 5th. floor. Autostrade Jal-EI Dıb Tel: (96IX1l 408096-407236 (GSA) Pan Asiatic Gcfınor Centre Rue Clernenceau P.O. Box 113 • 5486 Tel: 867425-36123(}-31
Avaıue
Centre S'ırachen Road Tel: SM: (9221) 525922-525766 Reı: (9221) 513837-525487 (GSA) Paktilrk Travel Agerıcies 12 Avenue Centre Strachen Road Tel: SM: (9221) 513837
DOHA·KATAR ( GSA)
AI-Rayan Travel Ageney P.O. l!ox: 363 Tclo SM: (\)74) 32 9963 Rez: (974) 412911-12
BELGRADE·BELGRAD
TRG Maıksa 1 Engelsa 814 llOOO Belgrade Tel: SM: (ll) 333m Rez: (ll) 332561 (GSA) JAT Yugoslavian Airlines Ho Si Minova 16 ll070 Novi Beograd Tel: Rez: (ll) 2222123
KARAC:HI·KARAÇI
Dar el Mouhandeseen Bldg. Maysoloun sır. P.O. Box: 8339 Tel: (ll) 227266-239770-232190 (lO lines-hat)
LEFKOŞA
Osniarıpaşı Cad. No: 32 Tel: (520) 71382-71061-77124 (GSA) Geçiıkale Tel: 520 (77113)
DU BAl
·
Alm.,kıoum Sıreet 63 B Shaikh Ra<hid Bldg. P.O. Box: 1200 Tel: (971) (4) 226038-215970 (GSA) Swet'Cian Trading Co. (Same address/aynı adres)
LISBON·LIZBON (GSA)
TAP-
Tel: (3511) 899121
Aer Lingus Dublin Aiıpon Tel: (3531) 370011
Tripali Office Tel: (061) 922011 / 12/13 BERLIN
LONDON·LONDRA
Hannovt-r sır. 11-12 Loodoo W. 1 R 9HF Tel: SM: Rez: (071) 4994499 (5 lines-hat)
DUSSELDORF
Budapester Strasse 8 1000 Berlin 30 Tel: (030) 2624033 SM: (030) 2624035 Rez: (030) 2624033/34
25, Aeroport
l.i5boa 5 Poıtugal
DUBLIN ( GSA)
BENGHAZI·BINGAZI
Edifıco
Grnf Adolf Sır. No. 21 4000 Dusseldorf ı Tel: (49) (0211) 373062
LYON
(61ines-haı)
91 Ruc Bugeaud
69006 Lyoo Tel: {33) 78241324
TURKISH
MA DR ID
Plaza de Espana 18 Torre de n 28()(Ml Madrid Tel: (34) (1) 5416426-5416849 7
BUSINESS CLASS
MANCHESTER
Michael Howell ltavia Travel Ud. Salford Marıcbesıer MB 6FY (61) 740 so 95
AIRLINES 84
SKYLIFE NISAN
+
A PRIL 1993
Deks Air Ine. 7701 Golden Rock Bldg. 168 Sak-..'Cio sır. Legaspi Viiiage Makali Metro - Manilla Tel: (2) 81214558121452.j!IZ3865 MILAN·MILANO
Via P. da Cannobio 3720122 Milano Tel: SM: (02) 8663SO Rez: (02) 8056233.ao53976
MOSC:OW · MOSKOVA
Kuzneısky Most 1/8 Tel: (7) (095) 2924345 2925121-2921667 Fax: 2002245 (GSA) Aerollot Dobıynınskaya UL 7 Tel: (7) (095) 2388113
MUNIC:H ·MONIH
Bayersır.wc 43 8000 MOnchen ı Tel: SM: (49) (89) 51410920/21 Rez: (49) (89) 51410922 (GSA) Koni Reisen Markplatz 2 8870 GOnıbung Tel: (08221) 6036- 6037
MUSC:AT·MASKAT (GSA)
AZD Trnvel and Tourism AgenO.. ll.C, P.O. Box. 5490 Ruwi,Mwcat Tel: (968) 70730H07310 NEWYORK
(GSA) ABC Travel Ageney MedJoe Road Alquithmi Bldg. P.O. Box. 11679 Tel: (966) (2) 6518300-6519440
Tel: 243059
BARC:ELONA·BARSELONA
MANILLA•MANILA (GSA)
Baseler Str. 35 - 37 6000 Frankfurt Main ı Tel: SM: (069) 27300716/ 17 Rez: (069) 273 00720/21122/23 1-(GSA) Necnıi ÖC. S 1-5, 6800
BRUSSELS·BR0KSEL
Harib Tower 1 Ground Ploor lntersecıion Electr.ı Road 1 Airport P.O. Box698 Tel: Rez: 338845 BS: 2ll194
AMSTERDAM
FRANKFURT
BOMBAY
INTERNATIONAL OFFICES
821 U.N. Plaza 4th Floor N.Y. 10017 U.S.A Tel: SM: (!) (212) 8678925 Rez: (1) (212) 9865050 NICE (GSA)
Sultan Tourisme 28 Rue Masena 06000 Tel: (93) 877207 NURNBERG
Am Plarer 8-8500 Numbergı.J
Tel: (49) (911) 265301102 PARIS
ı Rue de L'Echelle 75001 Paris Tel: (1) 426il2!!W4Z605675
PRAGUE·PRAG
Ceskoslavenske Aeıloline Revoyochil, 160 15 Praque 1 Tel: (422) 2146
RIYADH·RIYAD Khalidiy.ı Bldg. Olaya Main Sır . P.O. Box. 25194 Riyadh 11466 Tel: SM/Rez: (966) (!) 46316004632807 (GSA) ABC Trnvel Ageney (Same addrtııs-aynı adres) Tel: (966) (1) 22022624125
ROME· ROMA
Plaza Della Rt'Pııblica 55 00 185 Romc Tel: SM: (039) (06) 4873368 Rez: (039) (06) 4819535-4827149 (GSA) Arrigo Group Ud. 248 Tower Road Sliena Malta Tel: (4) 80426 ROTTERDAM
Weena- Zuid 140 3012 NC Tel: SM 1 Rez: (lO) 4332177 -4332465
SEOUL-SEUL (GSA)
KAL Building 41-3 Seasomun Dong Jung-gu Republic of Korea Tel: (822) 7517-115 SINGAPORE-SINGAPUR
545 Orchaıd Road 02-18/21 Far East Shopping Center Singapare 0923 Tel: (65) 7324556
SOFIA·SOFYA
Al Stamboli<ıki ll A Tel: SM/Rez: 883596-874220 (GSA) Sofia Alıport Tel: (2) 661690 STOCKHOLM-STOKHOLM
7 P.O. Box. 73 10121 Stockholm Tel: (08) 218534/35 Vasagaıan
STRASBUORG-STRASBURG
2 Allee de ı.ı Rolx.'rtsau 67000 Slrasbuıg Tel: (33) (88) 250017/52 14 13 (3 hat) STUTTGART ı.ıuıenschlager Str. 20 7000 Stuttgaıt ı Tel: SM: (0711) 221444 Rez: (0711) 221445- 2268085
SYDNEY-SIDNEY
American Express Tower 1602 388 George Street NSW 2000 Sydney Tel: SM: (02) 2332105 Rez: (02) 2211711 TAIPEI (GSA)
Iç
BÜROLAR
ERZURUM
FETHIVE ( GSA), MUÖLA
Stadyum Cad No. ı Tel: SM: (71) 541545 Rez: (71) 537247-543143-543538-542393 BS: (71) 530867
TltLAYIV
Hayarkon Sır. 78 Telaviv Tel: (03) 5172333-34-35
TOKYO
Toronam Rappoıt Blgd 4. fl. 1-16-1 Toronam Minati-ku Tokyo 105 Tel: (81) (3) 52511511 - 52511551 TRIPOLI- TRABLUS
Mohammed Megarif Str. Algeria Sq. Tel: (21821) 487<J8-38236 TUNISIA- TUNUS
Complex El Mcchıel Boulevard Oulet Halfcuz Etage 3 Tunis Tel: SM: (1) 786473-787033 VIENNA- VIYANA
A IOIOW'ıen Opemgas.<e 3 Tel: (222) 5862024 (5 lines-hat) ZURICH-Z0RIH
Tal Strasse 58 8001 Zuridı Tel: SM: (1) 21tl008-2111047 Rez: (1) 211l070nt-2118567
HATAY( GSA)
Emiıtlag-Myon
An-Tur, Antakya Turizm ve Seyahat Arentası lnönO Cad. No. 37 Tel: (891) 15893- 17282
Tel: (4981) 1194-1044 Şube: Emek Otel girişi Tel: (491) 18836 AKSARAY ( GSA)
ISTANBUL
i-Aksaray Turizm ve Seyahat Arentası Lise karşısı Kütüphane Sok. No: d/2 Tel: (481) 123 32 2-Aksaıay Seyahat Acenıası Zafer Mah. Devlet Hast:ınesi Karşısı No: 1 Ortaköy Tel: (1462) 3471
l'itanbul Rez: (1) 574 82 00 (25 lines-hal) Cumhuriyet Cad. No. 199-201 Kat. 3 Haıbiye Tel: Ol 2464ol7- 2471338-2402316 SM: (1) 2301817 Promosyon/Promoıion: 248 90 26 Satili Bürolan - Saleıı Offices
ANKARA
Hipodrom Cad. Gar yanı Tel: (4) 3124900 SM: (4) 3104745 Rez:: (4) 3090400 (lO lines-hat) BS: (4) 3124900143 Inf./ Danlljma: (4) 312491D-3124900-/33 Bakanlıklar Salllj Süroou (Sales otfıce}. Atatürk Bulvan 167/A Tel: (4) 4176499 (GSA) Ça~u Turizm ve Seyahat Acenıası. AtatOrk Cad. Adal~ar Sok. No: 16 Şeref\ikoçlılsar/Ankaıa Tel: (4541) 2383
ı. Kadıköy
Bahariye Cad. Opera lşharu Ka12 Tel: (1) 3371876-3371891 2. Harlıiye Cumhuriyet Cad. 199/201 Tel: (1) 2250556 (6 Uneslhat) Taksim GezJ Dükkaniarı N0: 10 Taksim Tel: (1) 2521106 (6 üneslhat) Aksaray Satış MüdüılilgQ Mustafa Kemal Paşa Cad. Tel: SM: (1) 5882538-5881221 BS: (1) 5867793-58675145881222 1. Sirkeci Gar Karşısı, Dogubank Iş Ranı altı, Kat:1 Tel: (1) 528480S-5228888-5284261
ANTALYA
Cumhuriyet Cad. Özel Idare lşharu altı
Ostad Moıahari Ave. NO: 239 Tel: SM: (21) 627464 Rez: (21) 646926
Atatürk BuJvan No. 38/C Tel: SM: (9185) 101563-64 Rez: (9185) 101565-66
Gold Turizm ve Seyahat Acentısı Merkez: Otogar girişi No.!
Tel: SM: (31) 128522-110558 Re7" (31) 11283()- 115238- 123432126272 BS: (31) 127862 (GSAJ An Turizm ve Seyahat ·Acentası Bostancı Pınar Cad. no: 16 Alanya Tel: (323) 11194- 11821
TEHRAN-TAHRAN
GAZIANTEP
AFYONKARAHISAR (GSA)
Tounı
Tel: (02) 77B266
PeturTurizm ve Seyahat Arentası Atatürk Cad. Tel: Rez: (6151) 2034-2443
ADANA
Golden Foundation Corp. SF, 134 See. 4, 010ng Hsiao Rd. Lung Men Bldg.
KARAMAN (GSA)
100. Yd Cad. SSK Ranı Tesisleri No. 24 Tel: (011) 11904-13409-18530
DOMESTIC OFFICES
IZMIR
BOyük Efes Oteli alu Tel: (51) 141220 (6\ines-hat}135121 lnf./Danışma : (51) 141220n5-76 SM: (51) 140802 Re-t: (51) 258280 (5 lineslhaı) Chaıter Rez: (51) 141220/35
BODRUM ( GSA), MU~LA
Touralpin Travel Ageney Yeniçarşı 6. Sok. No: 6 Tel: (614) 63 325- 68 733 BURSA
Çakırhamam
Temiz Cad.
No: 16/B Bunıa Tel: (24) 221866 Rez: (24) 211167-212838
Cici Turizm Seyahat Tıc San ve Ltd. Şti. Konya Cad. No. 55 Orman Işleanesi karşısı, Karaman Tel: (343) 1485912068o
KAYSERI
Salıalıiye Mah. Yıldının Cad No. 1 Tel: (35) 311001-313947
KIRŞEHIR (GSA) Ça~u Turizm
ve Seyahat Acentısı Bulvan Ankara Cad Tü=rlar lşhanı Kat 3, No: 316 Tel: (487) 21172 Aıatilrk
KONYA
Alaaddin Cad. No. 22 Kal 1/106 Tel: (33) 512000-512032-524676 l.(GSA) Vatan Seyahat Acentası Ankara Cad. Ayvaı Pasajı No.41 Cihanbeyll-Konya Tel: (3421) 1367 2.(GSA) Orhangazi Yıldız Sey. Acentısı Atatürk Cad No. 10/A KuJu-Konya Tel: (3424) 171G-1350 KUŞADASI
MALATYA
Kanalboyu Cad. No. 10 Orduevi ~· Tel: (821) 119~16489 Rez: (821) 11922-14053
MARMARIS
Atat(lrk Cad. No. 30/B Tel: SM/Rez: (612) 23751152153
MERSIN lsıiklııl Cad. 27 Sok. Çelebi lşharu No.6, 33060 Mersin Tel: (74) 115232-121278130274-130100
RIZE
Belediye Karşısı Tel: (054) 30591-92-93
SAKA~=ve Seyahat Acenıası Kudüs Cad. Birlik lşharu Kal: 3 Tel: (26) 74 96 88 SAMSUN
Kazun~ Cad No.ll/A Tel: SM! (36) 11826G-115065 Rez: (36) 115065-122323
TEKIRDA~ (GSA)
Trakya Turizm ve Seyahat Acentası Alatürk Bulvan No. 68 Tel: (1861) 8438139
TRABZON
TK
UŞAK
DALAMAN,MU~LA
(GSA)
Vatan Seyahat Acenıası lsmeıı>a4a Cad. No.85 Kat 2 Tel: (6411) 2033
Tel: Rez: (6119) 5291
DENIZLI
lstiklal Cad. No: 27/B 20100 Denizli Tel: (62) 648651 64866!-648671
~~::~~~v:~~~~~~ ~~ t:J"I~ lı.-\Wll
611\l:lli'C ,. 4 H
DIYARBAKlR
KOltür SarJyı Sok. No. 15 Tel: BS: (832) 40428-43366 Rez: (8~2) 22314-26143
i llıfr!W
,.~., ıo;,..,.
.. , •..,,..
TK
Şehit llhanlar Cad. No: 26/D Tel: BS (811) 83730 Rez: (811) 81576-82300
Enver Perihanoglu Iş Merkezi Cumhuriyet Cad. No. 196 Tel: SM: (061) 11768 BS: (061) 11241
....
~u
Turizm ve Seyahat Acentası Lise Cad. Sayarlar lşhanı No.l3 Tel: BS: (473) 19193 SM: (473) 13946 REZ.' Rezervasyorı/Resrvation SM : Salllj MOdOrü/Sales Manager GSA: Genel Salllj Acenıası
ERZINCAN ( GSA) Arentası
Geneıal
Sales Ageney
BS .' Bilet Satllj/ Ticket Sales
+
85
SKYLIFE N ISAN
YAN
YOZGAT (GSA) '"'"'"""
ELAZI~
Polat Turizm ve Sey;dıat Cumhuriye! Meydanı Belediye Sitesi No. 2 Tel: (023) 2214
-
Kemerkaya Mah. Meydan Parkı karşısı Tel: SM: (031) 22219 BS: (031) 13446-1168o
ÇORUM ( GSA)
Ça~u Turizm ve S.."yahaı Arentası Yeniyol Mah. Kulaksız Sok. No: 4/A Tel: (469) 43928
(GSA), AYDIN
Osman Turizm 'tıcaret A.Ş. Atatürk Bulvan Yat Limanı karşısı Tel: (636) 14205
APR IL
1993
~
""
o
1 : 6500000
(
200Km
B
L
A
r
/(
C
Sevastopol'
A
R
K
A D
s ~ IV
E"
1
C E'RIVO
<
4
~
Novoross覺覺sl\
ll? 0-9 ~
'"""''-C
UÇUŞ BILGILERI
Flight Information
'
MESAFELER FLIGHT DISTANCES
Istanbul'dan /From Istanbul ALMAATA ALA
Km
M il
3927
2534
Km LEFKOŞA
Mil
767
EC:N
AMMAN AMM
1680
7 54
LONDRA/LONDON LHR
2512
ABU DABI/ABU DHABI AUH
342 9
1869
LYON LYS
1994
1233
AMSTERDAM AMS
2209
1373
MADRID MAD
27 13
1687
ATINAIATHENS ATH
1552
566
345
MILANO/MILAN MXP
1701
1038
crı~
BAHRAIN BAH
2587
1607
MOSKOVA/MOSCOW MOW
1779
1091
1'-ın
BAKÜ BAK
2147
1108
MÜNIH/MUNICH MUC:
1567
975
~~
BANGKOK BKK
7478
4647
NEW YORK NYC:
8051
5009 111 7
co-
o~
<<ı:
<(~
Z<( <(t-
oz ~<(
BARGELONA BCN
2230
1387
NICE NC:E
2037
ii)
BASEL BSL
1839
1144
NURNBERG NUE
1674
1042
0...
BELGRAD/BELGRADE BEG
812
507
PARIS/ORLY ORY
2240
1392
BERLIN SXF
1716
1076
RIYAD/RIYADH RUH
2456
1527
BEYRUT/BEIRUT BEY
1054
614
u
o z
Ui
ROMA(ROME/
BINGAZI/SENGHAZI BEN
1247
1384
852
BOMBAY BOM
4820
2995
SINGAPUR/SINGAPORE SIN 8662
5381
BRÜKSEUBRUSSELS BRU
2166
1347
SOFYA/SOFIA SOF
CENEVRE/GENEVA GVA
1911
1189
STOKHOLM/
CIDDE/JEDDAH .IED
2377
1477
STOCKHOLM ARN
2050
1364
DUBAI DXB
3007
1868
STRASBOURG SXB
1863
1159 1095
FIUMICINO FCO
488
304
DÜSSELDORF DUS
2038
1267
STUTTGART STR
1760
FRANKFURT FRA
1862
1158
ŞAM/DAMASCUS
1082
672
HAMBURG HAM
1986
1236
TAHRANITEHRAN THR
2043
1270
HANNOVER HA.I
1927
1205
2118
HELSINKI HEL
2166
KAHIRE/CAIRO C:AI
1229
764
KARAÇ I/KARACHI KHI
3957
2459
KOPENHAG/
DAM
TAŞKENTTAS
3360
TELAVIV TLV
1136
701
TRABLUS/TRIPOLI TIP
1669
1037
TOKYO NRT
8999
5755
TUNUS/TUNUSIA TUN
1667
1038
C OPENHAGEN C:PH
2009
1249
VIYANA/VıENNA VIE
1252
779
KÖLN/COLOGNE C:GN
1992
1240
ZÜRIH/ZURICH ZRH
1762
1096
KUVEYT KWI
2171
1349
...... ıı:
lıl
.J lıl lı.
THYUÇAK TIPLERI VE ÖZELLIKLERI TYPE AND CONF)GURATION OF THY AIRCRAFT
~ uı lıl
:E
DC9-32 8727-2F2 8737-400 A31Q-304 A31Q-203 BAE-ATP AZAMI KALKIŞ AGIRLIGI Mtu Take 0/f Wergbl (Kg)
48 989
86 408
68 038
153 000
142 000
107
164
150
210
225
1 200
24500
16 140
48 872
44000
5080
2X14500 3X15500 LB LB
2X23500 LB
2X52000 LB
2X48000 LB
2X2300 HP
KOLTUK ADEDI Seating Gapacity (Ks)
lf)
t-
I
<.9 :J LL
>--
I
t-
it ~
UJ.
:J
uı
w
u
MOTORGÜCÜ
o
Maximum Rımge (Km)
z ~ uı
1I
<.9
:J LL
u-
...... ıı:
>--
lll
t-
~
:ı
:ı:
YAKIT KAPASITESI Fuel Gapacity (Ks)
~ lı. uı
1 :E
lll
ı
Engiue 1bmst
22 930
64
AZAMI MENZIL AZAMI UÇUŞ TAVANI Maximum Altltude (FJj
2 500
3 450
3 350
8 100
6 480
3 500
35 000
42 000
37 000
41 000
41 100
25 000
AZAMISÜRAT Maximum Speed (](wbr)
870
900
856
900
900
. 475
NORMAL SEYIR SORATI Nonnal Cruise S{1eed (lım/br)
796
862
698
860
860
450
6 088
7 710
7500
18650
25000
10
7
7
KARGO KAPASITESI CtiJ80 Gapaclty (Kg) UÇAK ADEDI Number of Planes
9
87
SKYLI FE NISAN
+
AP R IL
1993
7
4
S
E A
MA!-DIVES ISLANDS
1 .., Am1r•ntl!! lı
J
1
- :··:
ı
SEYCHELLES c 1
c., 1.' (S.ych)
1
o
c
_, D
SEA
O
OKHO TS K
.
'
p
A
c
Ogluw•,.l•.
c
F
0HoM{
D ~lMI/a. o i Volc•nolsJ
c
E
Olrino Tori(J.p.)
M...
.. ..,._
NORTHERN HILl PP/N E MARlANA
S E A
A
ISLANDS
.
-
N --ı
.Gugutn
c . ~ .
•" ?s•.;:..n
~
.;«.
dıl-
• t
1 i
n e
1
ı
s.
(U.S.AI
FI!DI!RATI!D STATES OF MI
A
A
N
N
1 0 50 [ 5 soo
moo
1~00 K olointıırs
1000 Mılt~
(C) Cana ludıo.- 8eme
.....,
Cocos i.:
C9
,,.
1
0 NESL'
2
3
4
5
6
7
8
1o 1 1 1 2 1 3 14 1 5 1 6 1 7 1 8 1 9 20
9
2 3 4
5 6 7 8
9 10 11
12 SOIDANSAGA 1- Fotoğrafta gördüğünüz, geçtiğim i z günlerde 70. sanat y ılın ı kutlayan ünlü tiyatro ve sinema sana tç ımız - Iki yılda bir düzenlenen gösteri. 2- Nazar değmesine karşı tütsü olar.ı k kulla nıla n bir bitki -XI II . y ü zy ıld a Ingiltere'de despot kralların yetkile rini büyük oranda da raltan siyasal bir an l aşmaya ve belgeye verilen ad. 30smanlı devletinde iki a la yda n o lu şan askeri birlik - lskambil kağ ıtl arı nın atası sayılan desteye ve bu deste kullanılarak bakılan falc ı lık yöntemine verilen ad - Bazı dillerde, ad ve eylem çekimlerinde iki kişi ya da nesneyi göste rmek için kullanılan tekil ve çoğ uldan farklı nicelik - Suda yaşay a n te k hücre li bir hayvan. 4Hayvanlara vuru lan damga - Teknelerle suyun dibinde sürüklenerek çekilen gen iş ağızlı ba l ık ağı - Şarkının sert bir biçimde vurgulandı ğ ı di sko müzik üslubu Ayakkabının yumuşak olan üst bölümü Ağabey sözcüğünün k onuşmada ald ı ğ ı
biç im . 5- Havada ki su buharı - Asma - Kars ilindeki ünlü harabe yeri Küçük su kanalı - Nazi partisinin askeri polis örgütü. 6- Verdi'nin ünlü bir operası Mesa j - S ırrt a taş ın a n yük. 7- 1922'de doğmu ş, çeş itli d erg i ve gazete lerde yayımla n an ka rik at ürl erinin yan ı s ı ra "Abdülcanbaz" a dlı ç izg i roma nı y la da kü tüğü
tanınmış
karikatür
san atç ımı z
- 1824-1884 Çek ulusal müzik ok ulunu n kuruc usu o lup opera l arı (özellikle Sa rılmış N işa nlı ve Dalibor) ve senfonik şiirleriyle ün kazanmış Bohemyalı besteci. 8- Koruyucu , kayıncı- Dört kutsal kitaptan biri - Uzakl ık an lat ma kta kullanılan söz. 9- Üstü k apa lı o larak aniatma - Yön göstermek için belli yerlere konulan işaret - Yerindelik. ya nılmaz lık. 10- Bir müzik türü - N iteliği düşük , e lde kalnuş mal - Utanç duyına - Bir nota. 11Dağlalesi de denilen ve mor renkli çiçekler açan bir bitki - Ölümlü - Yankı. 12Nitelik le ilgili o lan - Gü ney Afrika'ya ye rl eşm i ş beyaz ırktan kişilere, özellikle Hollanda kökeniilere verilen ad. YUKARIDAN AŞAGIYA! 1- 1915-1991 y ıll arı aras ında yaşam ış, ilk bestelerinde geleneksel Tü rk melodi ve ritimlerini olduğu gibi kullanırken sonralan aynı atmosferi kendi buluşlanyla işlemeye önem vermiş, "Hançerli Hanım " , "Deli Dunırul" , "Keman Konçertosu", "Ölümsüz Mimar" gib i yapıt l arıyla ta nınmı ş Türk bestecisi. 2- Çanakkale'nin bir ilçesi - Kale hendeği - Apansı z, birdenbire. 3- Korkunç bir ımısal yara tı ğ ı - Bir çeş it in ce ve genellikle çiçekli kumaş türü. 4- Gelir - Iki an l amı olan bir sözcüğü n akla en az gelen anlamının amaçlanarak kullanı lması sa natıyı ll arı arasında yaşamış ,
92
SKYLIFE NISAN
+
APRIL
1993
Kuzu sesi. 5- Bir renk - Düzgün sarı lmış halat y uma ğı - Mercanada. 6- Hastalık derecesinde yalan söyleme eğilim i - Iki tarla a ras ındaki sın ır. 7- Bilgiçlik tasiayan kimse - Züppe. 8- Işçi send ik a l arı nd a, üyelik ödentisin in işçinin ü cretind en işverence kesilerek sendikaya yatmlınası. 9Gemide yelkenierin açı lma sı, Adları sıfa t yapmakta kullanılan bir yap ını eki - Bir meyve. 10- Yanılgı - Duygulu , hassas Nike l e leme ntinin s imgesi. ll- Cıvanın simgesi - Elazığ'ın bir ilçesi - Neden, sebep. 12- Küçük erkek kardeş - Kimi çiçeklerin içinde bulunan, arı ların bal yapmak için emdikleri tatlı sıvı. 13- Bir borcun belli zama nl a rd a ö d enmes i gerek li o lan parçalanndan her biri - Evrensel alıcı olan kan grubu - Genişlik. 14- "ABD Merkezi Haberalma Örgütü"nün si mgesi - Duman lekesi - Ene~ i. 15- Çember ve demir tellerle bağlanmış ticaret eşyas ı - Uzayda n gelen katı bir cisınin d ün ya atmosferine girmesiyle meydana gelen ışıklı olay. 16lra n 'ın plaka i şareti - Keman yayı. 17lspanya'da Bask bölgesinin ba ğ ıms ızlı ğı için savaşım veren gizli örgüt - Engel. lSEski dilde nimet ve refah içinde buluruna Bir nota. 19- "Yaban Ö rdeği", "Peer Gynt", "Hortlaklar" , "Bir Halk Düşmanı" gib i yapıtlarıyla ünlü Noıveçli oyun yazarı. 20Uzun, sarı ve yumuşak saç. Çözüın~4
c.-.
,
f-,.._..___,.,...,.T>",.~....-'
:r ~~, 'lo\ ' -A ! ... ~-\
\
{&1:.1'..;, '
Satranç CHE SS
Bu ay size 19'uncu yüzyıldan ilginç bir problem sunuyoruz. Yapımcısı H. R. Agnel. Beyaz oynar ve rakibini 4 hamlede mat eder.
ACROSS 1. lta ly's capital 5. Horse's neck ha ir 8. Vie 10. Cultivator 12. Jdle 14. Buildingfor bopdrying (4-5) 16. Greatesl 17. Melt 19. Bluish-white metal 20. To and ... , back and fon b 22. lmpetuosity 23. Supplanling mler 24. Female ebi/d 26. lnsect's egg 27. Duelling-sword 29. lnjure 31. Agilate 33. !Woxicate 37. Spanisb currency 38. Twin-soımd 39. Premiıtm Bond selector 40. Melody 41. Panab/e sbelter DOWN 1. Craft of logs 2. Brownish crimson 3. Grime 4. Saintly band
F7' ._...,.
'
' '
Crosswords
6. Treat metal 7. Fiat 8. Ease
9. Bumpkin ll. Ma/e
13. Cinema attendanl 15. Hawk 16. Note 18. Bet 20. Merrimenl 21. Choose
25. Dried grape 28. Penetrate 30. Measure 31. Glut 32. Blemish 34. Poet 35. Egyptian goddess 36. Price Solulioııs -
94 (. .
This problem has that elusive quality of cbarm
coupled with ingenuity. ·White is to play and to acbieve checlemate in four moves. Çözümler Solutionsc. . . 94
ARKEOLOGUN SORUNU
B lockade
briç .__.' ~AD 4
. DV9 73 + A85 .AlO ~ 107 2 • A85 • D 1076 3 .R 7
~V96 3
K
B
D G
• R6 2
• v4 .D96 4
~R85
• ıo 4
• R92
.V85 32
Güney 3 SA'ya oynamaktadır ve Batı karo altılısını ç ı kar. Nasıl devam edersiniz?
Çözüm~~(. . .
Arkeolog, parçalan biraraya getirerek orijinal yapıtı yeniden yapmak istediginde, üç parçanın kaybolmuş oldugunu farkeder. Kayıp parçalan bulabilecek misiniz?
When the archaeologist tried to reconstruct the original murat (shown in the inset), be found that three of the blocks were missing. Wbich ones are they? Çözümler Solutio;: (. . .
93
SKYLIFE NISAN
+
APRIL
1993
Skylife'a ilişkin beğeniler, okurlardan gele n mektuplarda ifade edilmenin yanısıra günlük basında yer alan yazılarda da dile getiriliyor. İşte bazı gazetelerde Skylife'ı doğrudan ya da dota y lı olarak, kaynak gösteren alıntıl ar şöyl e :
ÇÖZÜMLER 1 CROSSWORDS ACROSS: 1. Rome, 5 . Ma ne, 8. Riva/, 10. Farmer, 12. Lounge, 14. Oast-house, 16. Most, 1 7. Tha w, 19. Zinc, 20 . Fro, 22. E/an, 23. Usuıper, 24. Gir/, 26. Nit, 27. Epee, 29. Ma im, 3 1. Stir, 33. lnebriate, 37. Peseta, 38. Stereo, 39. Ernie, 40 . Tune, 41. Tent . DO WN: 1. Raji, 2. Ma roon, 3. Dilt, 4. Ha/o, 6. A nnea/, 7. Eve ı ı, 8. Rest, 9. Lou 1, 1 1. Mascu/i ne, 13. Usherel/e, 15. Harrier, 16. Minim, 18 Wager, 20. Fun, 2 1. Opt, 25. Ra isin, 28 . Pierce, 3 0. Mete, 3 1. Sate, 32. Spot, 34. Bard, 35 . /sis, 36. Cost.
"Türkiye'nin en pahalı dergisi .. . Bir tanesine sahip olmak için yarım milyonu gözden ç ıkarınan ı z ve THY ile bir yere u çma nız gerek .. . Skylife, Türk Hava Yolları'nın yolcular için u çağa koyduğu de rgi .. . Uç ağa binerken, boş una gazete, dergi parası vermeyin, bu dergi sizi götürür.. Öylesine güzel, öylesine ilginç yazılar ve resimler! e dolu ki..." Hıncal Uluç, 10 Temmuz 1992, Sabah. "THY'nın yolculara s unduğu Skylife Dergisi, ile birinci sınıf. " 12 Kas ım 1992, Hürriyet.
Satranç 1 CHESS
he rşeyi
Çözüm mükemme l bir anakqhtar hamleyle baş lıyor. 1. Ve5+!! fXe5 2. Fh2!! (bu sakin geri çekilme hamlesi Siyah 'ı, bir vezir ö nde olmasına k arş ın umutsuz bir d uruma itiyor) 2 ..... FXg5 (3.g4! mat hamlesini ö nleyen tek hamle) 3. hXg5 ve Siyah ne oynarsa oynasın 4. g4 ! mat. Ha rika bir fına l.
"THY'nın Skylife dergisinin Şubat sayısı yine yüksek kaliteyi tutturmuş ... idare lambası kole ksiyonu olan Adalet Ağaoğlu'nun Skylife'taki yazıs ı çok dokunaklı ... " Zeynep Göğü ş, 2 Şubat 1993, Hürriyet.
The solution s/ans wilh a truly brillianl key-move.l. Qe5+!! }Xe52. Bh2!! (th is "quiet" retreat/eaves Black completely helpless even though he isa queen up)2..... BXg5 (the only move to avoid 3.g4! ma te) 3. hXg 5 any nı ove 4. g4! ma/e. An encha ntingfinish.
briç
"THY'nın
dergisi Skylife, Kasım sayısında Time'a kapak olan Türklere yer veriyor ... " 12 Kasım 1992, Cumhuriyet.
Güney alu eli oldugunu ve vakit ka lı rsa körden üç löve daha saglayabilecegini görür. Ama rakipierin ka rolarını daha önce sagla ma l a rı tehlikesi vardır. Dekiaran rakibin başka bir renge dönmesinden korkınadıgına göre, ilk karoyu a lma ma lı, iki elden küçük oyna ma lıd ı r. Ikinci karoyu a lır ve kör atak eder. Eger Batı asla alırsa, saglanacak karol a rını çekme k için başk a antresi kalmaz; eger Dogu nı ayla a lı rsa dönecek karosu kalmaz! Bu şekilde oynamakla cleklaran, Batıda könin hem ruası hem ası bulunmaciıkça kontra tını garamiler. E~er dekiaran ilk karoyu bagışla masayclı , Do~u ilk körü a lıp ka ro dö nerdi ve anık bagışla ma k bir yarJr sagl a ıııazclı : Balı a lıp tekrar karo döne r ve kör ası yla el tu ıunca sag karol a rını çekerek oyununu ba ıı rırcl ı.
hep üzülüyorum. Sokak ları gözüme Çin l okanta ları, Japon, Fransız , İtalyan ve hatta Amerikan tokantaları çarpıyor. Bu kadar kendine özgü yemeği olan , sofrada sohbet etme alışkanlığı bulunan, masada oturtup yemek yediren rakı gibi ulusal içkisi olan bir ülkenin mutfağı neden bu sokaklarda yok diye. Oralarda arada bir sadece dönerciler görüyorum. Onlar da Yunanlıların döner dükkani arından neden farklı oldukl arını anlatamayacak kadar zevksiz düzen l enmiş l er. Bir dü şünün zeytinyağlı yemekleri. Hiç bir ülke zeytinyağını böyle kullanamıyor. Biz bütün bunları "Yurt
dış ına gittiğimele
dolaş ırken
ARKEOLOGUN SORUNU 1
dö rdüncü ve a lt
s ırada n
birinci pa rça
kaybolmuş.
The missing blocks a re the f ounb intbe top row, the j öw1h in the third rowa nd thefirst in the I'JOI/om row.
•••••••••••••••••••••••••••
Osmanlı ' dan öğrendik.
< u <
Osmanlı sofrası müthiş
zengin, çok zevkliydi. Bu tarihimizi biraz hatırlaya lım dedik bugün. Ayşenur Arslan'ın Skylife dergisinde yayınlanan güzel araştırmasını özetledik Fotoğraflar Manuel Çıtak'a ait" 3 Şubat 1993, Hürriyet.
1
~
"Türk Hava Yolları'nın İngilizce ve Türkçe yayın ladığı Skylife dergisinde yeme-içme konusundaki tabul arımız işlenmiş. Yaz ı , ilginç bulacağınız bilgile r içeriyor." Ender Erol, 14 Ş ubat 1993, Meydan.
.J
:J
m
94
SKYUFE NISAN
Bfockade
Kayıp parçalar: Üst sw.ı da n dördüncü , üçüncü sw.ıda n
+
APRIL
ı 99 3
2
3
4
5
6
7
8
9
10 1 1 12 13 14
ıs
16 17 18 19 20
THY VIDEO PROGRAMI/
LAST OF THE MOHICANS OYUNCULAR I CAST
Daniel Day-Lewis, Maddeine Stowe YÖNETMEN 1 DIRECTOR
Michael Mann James Fenimore Cooper'ın Amerika'da geçen Fransız-Kızılderili savaşını konu a lan romantik macerasından yola çık ıl arak yapılan b u filmde ünlü İ ngiliz oyuncu Daniel Day-Lewis oynuyor. Lewis Kızılderili olarak ye ti ştirilen bir lngi liz'i, Hawkeye'ı; Madeleine Stowe ise ona aşık olan kadını canlandırıyor.
Glover is about to retire when he and partner Gibson find themselves in the midst of an escalating war with a former cop turned criminal mastermind. The working definition of rriindless entertainment, which, in spite of lazy writing, pointless p lot turns and a particularly stupid opening sequence, manages to crank out, enough thrills, laughs and violent action to rate as acceptable escapist fare.
Charles Grodin, Bonnie Hunt, Deanjones YÖNETMEN 1 DIRECIOR
Brian Levant ewton ailesinin fertleri evde balık hariç diger hayvanlardan uzak bir hayat yaşamaktaydı. Taa ki sevimli , Beethoven ad l ı bir St. Bemard onların yaşamı
UNLAWFUL ENTRY OYUNCULAR 1 CAST
nı ve eşyalarını sonsuza dek
degiştirinceye
Kurt Russell. Ray Liotta and Maddeine Stowe. YÖNETMEN 1 DIRECTOR
Jonathan Kaplan
Based on the james Fenimore Cooper romantic adventure about the French and Indian War in America, Daniel Day-Lewis portrays Hawkeye, the Englishman raised as an American Indian, and Stowe portrays the lady who fal/s in love with him.
BEETHOVEN OYUNCULAR I CAST
Michae l ve Karen Carr , insanlara inanmak için yetiştirilmişti. Özellikle polis, doktor ve dinadamlarından kendilerine gelebilecek bir aldatmacaya karşı uyarılmamışlardı. Evlerine d üzenlenen bir soygunda polisi aradılar. Pete Davis'le o zaman tanıştılar. Saldırılada dolu, umutsuz bir dünyada sadece onların iyiligini düşünen bu adama sıkıca baglandılar. Evli çift ve Davis arasındaki profesyonel iş ilişk i si , özel bir dostluga dönüştü . Sonra da hayatiarına terör karıştı.
LETHAL.WEAPON 3 _,1
OYUNCULARI CAST
Me! Gibson, Danny Glover, Joe Pesci
kadar.
1be members of the Newton family are people people . They are even fish people. But George Newton never dreamed they would ever be dog people. Until a loveable St. Bernard named Beethoven, 185 pounds of devotion, courage, and drool changed their lives and the upholstery on their furniture forever. After escaping from the grips of an evi/ dog theft ring that robbed the pet store he was in , Beethoven, who hid all night in a co/d, damp trash can awakes to realize that he has fo und the home of his dreams. !ts a very tidy house with a very tidy hedge and a very tidy yard with a very open front door. AIRBUS MÜZIK YAYlNLARI
YÖNETMEN/ DIRECIOR MüzikTürü
Richard Donner Glover emekliye ayrı l mak üzereyken or t agı Gibson ile birlikte, elebaşısı polis eskisi olan bir çeteyle savaşın ortasına d ü şerler. Tuhaf bir açılışla baş l ayan film, sonradan ilginç bir maceraya dönüşüyor.
Michael and Karen Carr were raised to trust people -especial/y professionals /ike physicians, minisıers and policemen. After an armed robbery attempt on their suburban house, the couple did what anyone would dothey cal/ed the po/ice. That is when they meet Los Angeles paliceman Pete Davis and immediately warmed to his caring and sensitive attitude. Davies alsa relishes his relationship with the civillians. 1ben, terror begins to creep into each of their lives. 95
SKYLIFE NISAN
+
APRIL
1993
Kanal
Film Klasik Müzik Türk Sanat Müzigi Pop Müzik Türk Müzigi (Enstrümantal) Türk Hafif Müzigi
Rock
2
3 4 5
6 7 8
MUSJC ON BOARD AIRBUSES Entertatrıment
Seleelton
Movie Classica/ Music Classica/ Turkish Music PopMus ic Turkish Music (lnstnımenta/)
Turkish Pop Mıısic Rock
Chanrıel
2
3 4
5 6 7 8
r -- - - - - - SELÇUK DEMIREL'den- - - - - - - - - - ,
-
Gücünüz var ... Kontrol -· adebiliyor musunuz?
21. yüzyıl kapımızda ... Degi;;en dünyanın artan gereksinimleri, bizi daha çok enerji üretmeye, daha çok enerji tüketmeye zorluyor. Sınırlı enerji kaynaklarımız hızla tükeniyor. kaynak l arımızı bilinçli, ve güvenli kullanma konusundaki çabalar her zamankinden faz la önem ta;;ıyor .
Bugün,
)
hesaplı
Yaşadıgımız dünyayı, kaynaklarını
tüketmeden ve dogal çevresini
yok etmeden yarına ta;;ımamızın tek yolu, enerjiyi kontrollü kullanmak.
EKA.
EKA yıllardır, yeni çagın enerji ve otomasyon gereksinimlerini Türk mühendisligi ve Türk teknolojisiyle kar;;ılamak, güvenli, çevre bil inçli enerji kontrol sistemleri yaratmak konusunda öncülük yapıyor .
Kesintisiz Güç
kurulduğu
bu yana, 21.
1976
yüz yıl
yılmdan
Türkiyesi
için yeni teknolojiler ür etiyor: Kaynaklarından
büyük sanayi kuruluşları için kornp/e Kontrol Sistemlerine kadar...
EKA için 21 . yüzyıl çoktan ba;;ladı. .. ELEKTRONIK KONTROL ALETLERI SAN. VE TIC. A. Ş . Büyükdere Cad .
Aya z ağa A slaltı
3. Yol
No: 19, 80670 IST. Tel : 276 57 50/ 5 Hat Tlks: 28 182 ekak tr . Faks : 276 13 42
Pl
l J
<
(>J
l
(1
1' ()
(
ı
()
r
1
(
)
r
p
['
f
ı
l
1
1
l J (
1
I·
<) r
I
't•
E
;
1 ••
ÜR TAK ÜZELLİKLERİ
NE?
Orıak özellikleri. aynı ustanın e linden çıkmı~ olmaları. Onları yaratan üstün Peugeot teknolojisi. Ta,arıml:ırındaki yübe~
e'tetik duygu,u . Ye . her Peugeot modeli için . her yerde ve her zamanda geçerli olan . o evrcn,el Peugeot pröıiji . lll
m OfO MOT IY
A
lı
V
27-ı
99
24'ü
aray ın ,
size
yakın
en
Peugeot
bayiini
Ciğr~nin.
PEUGEOT
S
u
p
A
N
N
G
u
ç
L
u
A
R
A
N
J