KASIM / NOVEMBER 2009 11/09
SEÇİM SİZİN!
Krugerpark'da SAFARİ
Şangay'ın
YENİ LÜKSLERİ
Viyana'da HANGAR 7
CHOICE
IS YOURS! SAFARI
at krugerpark new luxury
OF SHANGAI hangar 7 of
VIENNA
KASIM 2009
NOVEMBER 2009
ENTRÉE 10 İlhamı Argento’dan
Inspirations from Argento
12 Fabergè’nin Vahşi Doğası
The Wild Nature of Fabergè
14 Hızlı Çevreci
The Fast Environmentalist
15 Eskimeyecek Bir Klasik
A Classic That Will Never Age
16 Bisiklete Binmek Gibi
Just Like Riding a Bike
17 Bali’den Dünyaya...
From Bali to the World
18 Nefes Kesici Meksika
Mexico: Absolutely Breathtaking
20 Yüzen Malikane
A Floating Mansion
001 onsoz.indd 2
10/27/09 8:43 PM
amex_business rev.fh11 10/20/09 5:15 PM Page 1 C
Composite
M
Y
CM
MY
CY CMY
K
KASIM 2009
NOVEMBER 2009
26 Şahane Şangay
Shanghai Says it All
34 Sanat Eseri Saatler
Artful Timepieces
40 Gümüş Tepside Safari
Safari on a Silver Platter
48 Röportaj: Suzan Sabancı Dinçer Interview
56 Soğuk Şıklık Cool Chic
66 Sanat Yatırımı
Art İnvestment
74 Hangar 7 KAPAK v COVER Fotoğraf v Photography Cihan Alpgiray - Boom Saç v Hair Suat Ürün Makyaj v Make-up Tahsin Eryılmaz Moda Editörü v Styling Alexander Kokoskeriya, Glam Planet Modeller v Models Zac, Respect Models Bogi, Erberk Ajans Mekan v Location W Hotel Istanbul
001 onsoz.indd 4
10/27/09 8:43 PM
YÖNETİM MANAGEMENT Yönetim Kurulu Başkanı Candan Karlıtekin Chairman of the Board Türk Hava Yolları Adına Sahibi | Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Üyesi Temel Kotil Publisher on behalf of Turkish Airlines | CEO and Member of the Board Kurumsal İletişim Başkanı Zeki Çukur Senior Vice President Corporate Communication Halkla İlişkiler Müdürü | Public Relations Manager Mehmet Dinler Aysun Ulusu aulusu@thy.com Ahmet M. Müftüoğlu ahmetm@thy.com Gökçen Ata gokcenata@thy.com Marka İletişim Danışmanı | Brand Communications Consultant Serdar Özer Öztürk Türk Hava Yolları Genel Yönetim Binası Atatürk Hava Limanı 34149 iSTANBUL Tel: +90 212 463 63 63 / 1164
YAYIN YÖNETİM Yayın Grubu Başkanı | President Grup Koordinatörü | Coordinator Finans Koordinatörü | Finance Coordinator YAPIM Yayın Koordinatörü (Sorumlu) | Editorial Coordinator
PUBLICATION MANAGEMENT Serkan Ünal Mehmet Mücahid Demir Selim Kara PRODUCTION Serdar Turan serdar.turan@infomag.com.tr
Editörler | Editors
Kültür Sanat | Arts & Culture Tarih | History Lifestyle Gezi | Travel Redaksiyon Editörü | Copydesk Editor İngilizce Editörü | English Editor Grup Tasarım Direktörü | Group Design Director Tasarım Direktörü | Design Head Fotoğraf Editörü | Photo Editor Yardımcı Fotoğraf Editörü | Assistant Photo Editor Tasarım ve Uygulama | Design and Layout ÖZEL PROJELER Koordinatör | Coordinator Müşteri Direktörü | Account Director Editör | Editor Art Direktör | Art Director REKLAM Reklam Satış Müdürü | Advertising Sales Manager Reklam Satış Yöneticisi | Advertising Sales Executive
Uluslararası Reklam Satış Yöneticisi | International Ad Sales Manager Marka Müdürü | Brand Manager
Jülide Karahan julide.karahan@infomag.com.tr Mert Kaya mert.kaya@infomag.com.tr Oktay Tutuş oktay.tutus@infomag.com.tr Melih Uslu melih.uslu@infomag.com.tr Suavi Yazgıç suavi.yazgic@infomag.com.tr Margaret Sönmez Nejat Emrah Yörük emrah.yoruk@infomag.com.tr Eray Makal eray.makal@infomag.com.tr Ahmet Bilal Arslan ahmet.bilal@infomag.com.tr Şahin Aslan sahin.aslan@infomag.com.tr Halil Öter | Yavuz Aydın | Bertuğ Yasavullar | Zeynep Akay CUSTOM PROJECTS Baha Yılmaz Çisem Kartal | Alara Orhon Aynur Şenol Altun Özkan Oral ADVERTISING Sema Teker Eğilmez sema.teker@infomag.com.tr Ömer Arıcı omer.arici@infomag.com.tr Abidin Karabulut abidin.karabulut@infomag.com.tr +352 (0) 621 51 33 21 Emin Görgün emin.gorgun@infomag.com.tr
Üretim Müdürü | Production Manager
Gökhan Gönüldaş gokhan.gonuldas@infomag.com.tr
Reklam Rezervasyon | Ad Reservation
İlknur Eruzun ilknur.eruzun@infomag.com.tr
Muhasebe | Accounting
İnfomag Yayıncılık, Bilişim,Tanıtım ve OrganizasyonHizmetleri LTD. ŞTİ. Akatlar Mahallesi, Ebulula Mardin Cad. 4. Gazeteciler Sitesi A8/1 1. Levent / İSTANBUL Tel: +90 212 324 55 15 • Faks: +90 212 324 55 05 skylife@infomag.com.tr • www.infomagyayincilik.com.tr Baskı-Cilt | Printing-Binding Promat Basım Yayın San.ve Tic. A.Ş. Tel: +90 212 622 63 63 • http://www.promat.com.tr
Veysi Güneş veysi.gunes@infomag.com.tr
Skylife Business dergisi ile ilgili öneri ve şikayetleriniz için customer@thy.com adresine mail gönderebilirsiniz. Any suggestions or complaints about Skylife Business magazine are welcomed and should be addressed to customer@thy.com. Dergimizde yayımlanan yazı ve fotoğraflardan yayıncının izni alınmadan, kaynak belirtilmeden tam veya özet alıntı yapılamaz. Neither, text nor photographs from this publication may be reproduced either in full or summary without acknowleding the source and without prior permission from the publisher. Skylife Business, THY tarafından ayda bir yayımlanır. Skylife Business is published monthly by Turkish Airlines.
6 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
001 onsoz.indd 6
10/27/09 8:43 PM
brioni_fall09 SKYLIFE.qxd
10/23/09
7:42 PM
Page 1
. . ISTANBUL BUTIK .. . ABDI IPEKÇI CAD. NO: 17 . 34360 NISANTASI . . TEL: (212) 343 00 38
. ANKARA CLASSICO ÇANKAYA CAD. NO: 30 06520 ÇANKAYA TEL: (312) 441 71 81
BRIONI.COM
350_Skylife Basin 215x275 10/19/09 12:00 PM Page 1 C
Composite
M
Y
CM
MY
CY CMY
K
Merhaba, Hello, Artık kabullenelim, kış iyiden iyiye kendini hissettiriyor. Her ne kadar bu yazı, yazdan kalma son derece güneşli bir günde kaleme alınıyor olsa da gökyüzündeki tehditkâr gri bulutlar, bunun bir istisna olduğunu gösteriyor. İşte bu mevsimsel geçiş döneminde doğru kıyafet seçimi, tarzınız ve sağlığınız için çok önemli. Moda sayfalarımız, bu seçimde size rehber olacak.
It’s time to accept the impending arrival of winter. Though the sun shines on this day left over from summer, as this sentence is being penned, the threatening grey clouds in the sky make it clear that the warm rays are an exception. During this seasonal transition, your choice of attire is as important to your style as it is to your health. Our fashion pages will guide you through your choices.
Rehberliğimiz, modayla sınırlı değil… Asya’nın gizemli ve bir o kadar da bohem ülkesine, son yıllarda yaşadığı ekonomik ve sosyal gelişmenin getirdiği dönüşümü yaşayan Çin’e uzanalım... Çin’in en büyük şehirlerinden biri olan Şangay, finansal bir merkezden lüks bir odak noktası olmaya doğru evriliyor. Moda ve stil markalarının birbiri ardına açılan mağazaları, farklı mimarileriyle insanı büyüleyen otelleri ve geçmişinden kalan egzotik dokusuyla Şangay, şehrin değişimine yakından şahit olan Spencer Dodington ve Jonathan L. Hasson’ın kalemiyle sayfalarımıza dökülüyor.
Our guidance this month is not limited to fashion… Let’s reach out to China, Asia’s mysterious and bohemian country which has been consistently on the rise both economocically and socially for the past few years… Shanghai, one of China’s largest cities, is shedding its central financial identity and evolving into a luxury focus point. With one fashion brand opening shop after another, strikingly different styles of architecture and mesmerizing traces of its exotic past, Shangai’s transformation is documented in the following pages by first-hand witnesses Spencer Dodington and Jonathan L. Hasson.
İnsanoğlu için zaman hep önemli bir kavram olmuştur. Belki de bu nedenle zamanın elçileri olan saatler, tarih boyunca vazgeçilmez birer aksesuar olarak kalabildiler. Ve saat firmaları, nesiller boyu aktarılan emek, işçilik ve sırların birleşimiyle dünyanın en köklü şirketleri arasında yer aldılar. Saatlerin dönemlerini nasıl yansıttıkları, yaşamlarımıza nasıl zarif bir ton kattıkları Cenevre’deki Patek Philippe Müzesi’nde gözler önüne seriliyor. Bu müzenin hikâyesi ve en nadide parçaları bu ayki SkyLife Business’ın en ilginç konularından biri. Nadide ve ilginç demişken… Dünyada kıt olduğu için kıymetlenen unsurlardan biri de ne yazık ki doğal hayatın kendisi. İşte bu yüzden son yıllarda safari gezileri revaçta. Hayvanları doğal ortamında gözlemlemek, faunanın renklerine şahit olmak ve biraz da ne yaptığımızı sorgulamak için Güney Afrika’nın Kruger Park’ı biçilmiş bir kaftan. Son derece lüks lodge’larıyla konfordan taviz vermeden doğanın güzelliklerini yaşamak isteyenler, Serra Gürçay’ın Kruger izlenimlerini okurken heyecan duyacaklar mutlaka… Birbirinden ilginç tasarımlar, Hangar 7’nin gizemli atmosferi, sanat eserlerine yatırımın gelişimini, Suzan Sabancı Dinçer’in ağzından Akbank’ın sanata olan desteğinin felsefesi SkyLife Business’ın kasım sayısına değer katan konulardan sadece birkaçı… Keyifle okumanız dileğiyle. İyi Yolculuklar…
Besides transformation, time has also always been a crucial concept for mankind. Perhaps that is why watches, those ardent keepers of time, have survived as the most indispensable accessories throughout history, while watchmakers have always been among the most deep-rooted companies of the world with generations delivering conscientious effort, craftsmanship and vocational secrets down the line. The Patek Philippe Museum in Geneva reveals how timepieces reflect their respective periods and continue to accentuate our lives with such an elegant touch. The story of the museum and its most rare, precious pieces is one of the most intriguing reads in this months’s SkyLife Business. Speaking of rare and intriguing… Rising in value due to its unfortunate rarity, wildlife is a hot topic. Safari tours have grown in popularity over the past few years. South Africa’s Kruger Park is ideal for observing wild animals in their natural habitats, witnessing the many colors of fauna and also questioning just what it is we are doing a bit. Readers wishing to experience the beauty of wild nature without leaving comfort behind will find that the park’s luxury lodges and Serra Gürçay’s Kruger observations may get their heart racing… Mind-bending designs, Hangar 7’s mysterious atmosphere, the development of art investing and a first-hand account from Suzan Sabancı Dinçer about Akbank’s philosophy behind supporting art are just a few topics that bring the SkyLife Business November issue to life. We wish you an enjoyable read. Have a pleasant flight…
SKYLIFE BUSINESS
2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 9
001 onsoz.indd 9
10/27/09 8:43 PM
Entrée Ray: Siyah deri, gözlük kabı. Üzerinde orijinal Ray-Ban gözlüklerin efsaneleşmiş şekli kabartma olarak yer alıyor. This black leather glass case has an imprint of the legendary Ray-Ban sunglasses.
İLHAMI ARGENTO’DAN
INSPIRATIONS FROM ARGENTO v Belçika doğumlu tasarımcı
Natalia Brilli, tasarladığı aksesuarlarla birbirinden ilginç çalışmalara imza atıyor. Brilli, ilk koleksiyonuyla 2004’te kazandığı büyük başarının ardından baş aksesuar tasarımcısı olarak çalışmaya başladığı Rochas markasına yaptığı koleksiyonla 2006’da A.N.D.A.M. Ödülü’nü kazandı. Viktoryen Dönem estetik anlayışı ve özellikle de Dario Argento filmlerinden ilhamını alan tasarımcının deri kullanarak yapabilecekleri hayli fazla. İlham kaynaklarına bakarak Brilli’nin karanlık yönünün işine kattıklarından bahsedebiliriz. Bir bateri, gitar veya kaykay tamamen deri malzemenin yumuşaklığıyla yeniden yaratılabilir. Peki yıkılırken ses çıkarmayan bir domino setine ne dersiniz?
v Belgian-born designer Natalia Brilli is appending her signature to interesting projects with the accessories she is designing. She won the A.N.D.A.M Reward in 2006 with the collection she produced as the head accessory designer of Rochas where she started working following her great success in 2004 with her first collection. Her possibilities for leather are endless with her aesthetic perception of the Victorian age and especially the inspiration she finds in Dario Argento films. When we look at what inspires Brilli, her dark side accentuates her work. A drum kit, a guitar or a skateboard can be recreated with the soft texture of leather. How about a set of dominos that are absolutely silent when they collapse? www.nataliabrilli.fr
Boarding Pass: Çok amaçlı cüzdan. Ve bir cüzdanın içerisinde olabilecek her şey üzerinde kabartma olarak kendine yer bulmuş.
Laptop 13: 13 inç’lik diz üstü bilgisayar için siyah deri kılıf. Tüm bir klavyeyi üzerinde görmek mümkün.
Black leather laptop case with a full keyboard imprint.
Multi-purpose pocket book embossed with the shapes of everyday items one usually finds in a wallet.
10 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
010-025 kasım giris.indd 10
10/27/09 9:38 PM
Entrée
FABERGÉ’NİN VAHŞİ DOĞASI THE WILD NATURE OF FABERGÉ v 'Les Fables De Fabergé', yeni Fabergé
koleksiyonunun adı. Rusya’nın fabl ve peri masallarından ilham alan bu koleksiyon her bir parçasında özenli işçiliğin yanı sıra dilden dile dolaşan masalların içerisinde geçen çok özel yaratıkları ve muhteşem renkteki çiçekleri, gerçek hayatın içerisinde sürekli yanınızda taşıyabileceğiniz birer sanat objesine dönüştürüyor. Elbette göz alıcı ve oldukça değerli sanat objelerine... Fransız zanaatkârların elinden çıkma, Rus fabllarına saygı duruşu niteliğindeki bu mücevherler, kanatlarını açmış pozisyonuyla Prens Ivan’ın peşinde olduğu efsanevi ateş kuşunu ve denizatını ve bin bir renkli çiçekleri en değerli ve az bulunur taşlarla tasvir ediyor.
v Fabergé’s latest collection, ‘Les Fables De Fabergé’, takes inspiration from Russian fables and fairy tales, transforming exquisitely colored special creatures and flowers featured in the verbal stories of the past into well-crafted real-life companions. Each piece is a work of art, as eye-catching as they are highly valued. Produced by French craftsmen, the bijoux are reminiscent of Russian fables, depicting the legendary bird of fire, the seahorse pursued by Prince Ivan and flowers in thousands of colours, all adorned with rare and precious stones. www.faberge.com
12 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
010-025 kasım giris.indd 12
10/27/09 9:38 PM
Entrée
HIZLI ÇEVRECİ
THE FAST ENVIRONMENTALIST v Süratli araçların çevreye
olan olumsuz etkilerinden en büyüğü, şüphesiz yüksek karbon emisyonları. Ancak öyle bir motor düşünün ki hem saatte yaklaşık 242 kilometre hıza ulaşabilsin hem de karbon emisyonu sıfır olsun. Hayal mi? Artık değil! San Francisco’lu Mission Motors, Fusionprojects kurucusu Yves Behar ile işbirliğine giderek Mission One’ı yarattı. Tasarımı ve eşsiz elektrik motoruyla öne çıkan bu motorsiklet, elektrikli taşıma araçları içerisinde gelecekte bir kilometre taşı olarak adından söz ettirecek.
v One of the most negative effects of fast vehicles on nature is without doubt the high carbon emission levels. However, think of an engine that can reach up to 242 km per hour and has zero carbon emission. Is that a dream? No longer! Mission Motors from San Francisco has cooperated with Yves Behar, founder of Fusionprojects, and created Mission One. This motorbike, which comes to the foré with its design and unique electric engine, will surely be talk of the town as one of the milestones of future of electric vehicles. www.ridemission.com
14 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
010-025 kasım giris.indd 14
10/27/09 9:38 PM
ESKİMEYECEK BİR KLASİK A CLASSIC THAT WILL NEVER AGE
v Mobilya tasarımı
macerasına 1872’de Stockholm’de başlayan Fritz Hansen, bugün yolculuğuna, birçok tasarımcıyı bünyesine dâhil etmiş köklü ve saygın bir mobilya markası olarak devam ediyor. Fritz Hansen markası, zaman içerisinde evrilerek bugün Fritz Hansen Republic olarak yaşarken tasarım evinin dört temel unsuru kabul edilen ‘zamansızlık’, ‘saflık’, ‘orijinallik’ ve ‘heykel işçiliği’, ürünlerin hem eşsiz hem de evladiyelik olmasını sağlıyor. Tıpkı Arne Jacobsen tarafından tasarlanan bu Egg isimli koltuk ve ayak iskemlesi gibi. Koyu çikolata rengindeki bu set, orijinal tasarıma saygı duruşu niteliğinde süet deri ve bronz kaidelerden oluşuyor.
v Fritz Hansen started his adventure of designing furniture in 1872 in Stockholm and has grown this dream into a wellrooted and respectable furniture brand which has incorporated many designers into its structure. The Fritz Hansen brand evolved throughout time into the Fritz Hansen Republic and develops unique and venerable through the four components of the principles of design: ‘timelessness’, ‘purity’, ‘originality’ and ‘sculpting’. A luscious example of this is the Egg armchair and stool designed by Arne Jacobsen. This dark chocolate duo combines suede and bronze components that embody all that is respected in original design. www.fritzhansen.com
2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 15
010-025 kasım giris.indd 15
10/27/09 9:38 PM
Entrée
BİSİKLETE BİNMEK GİBİ JUST LIKE RIDING A BIKE v Ancak biraz daha farklı... Vanmoof
bisikletler bu işi en iyi bilen ve sürekli bisiklet üzerinde gezen Hollandalıların tüm dünyaya armağanı. İlhamını klasik Hollanda bisikletlerinden alan tasarımcı Sjoerd Smit, üzerine biraz yenilik biraz da teknoloji ekleyerek ortaya bir klasiğin yenilikçi yorumunu çıkarmış. Vanmoof No:3, tüpleri içerisine gizlenmiş solar panelleriyle beraber çalışan, havaalanlarında uçaklara iniş sırasında yolu aydınlatan LED ışık sistemleriyle aynı ışıkları, dayanıklı Schwalbe tekerlekleri ve hafif alaşım alüminyum gövdesiyle şu anda Tokyo, Barcelona, Cakarta, Paris, NYC, Milano, Sydney, Amsterdam ve Londra sokaklarında şehir kaşiflerinin onunla keşfe çıkmalarını bekliyor.
v Although a little different....Vanmoof bicycles are the gift of the Dutch bike-riding expertise to the world. Designer Sjoerd Smit has taken inspiration from the good oldfashion of Dutch bicycles and produced a new interpretation of this classic by adding a few innovative details. The Vanmoof 3 has a light aluminum frame with a highly advanced solarpowered LED light system built inside its tubes that are also used for airport landing strips, and has durable Schwalbe tires. The Vanmoof 3 is waiting for city explorers to go for a spin in the streets of Tokyo, Barcelona, Jakarta, New York, Milan, Sydney, Amsterdam and London. www.vanmoof.com
16 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
010-025 kasım giris.indd 16
10/27/09 9:38 PM
BALİ’DEN DÜNYAYA... FROM BALI TO THE WORLD v 1975 yılında Bali’ye taşınmaya karar veren John
Hardy, muhtemelen o zamanlar ileride yapacağı takıların ne kadar inanılmaz güzellikte olacağını kestiremeyen bir sanat öğrencisiydi. Zamanla Bali’nin en iyi ustalarından öğrendiği sanatı, bugün dünyaca ünlü bir marka olma yolunda hızla ilerliyor. Gümüş ve Bali’nin mücevher sanatında kullanılan malzemeleri (hindistan cevizi, bambu, deniz kabukları) birleştiren tasarımlarında yerel kültürden esinlenen John Hardy’nin tasarım ofisi Ubud, Bali’de. İlgi çekici ve cesur Macan (Bali dilinde kaplan) Koleksiyonu’nda Bali’de tutkunun simgesi olan kaplan figürü kullanılmış. Bu figür aynı zamanda Japon kültüründe samuray savaşçılarıyla özdeşleştiriliyor. Tamamen doğaya saygılı bir marka olma yolunda ilerleyen John Hardy’nin bu yüzden Kapal Bambu isimli gemi şeklinde tamamen bambudan bir mağazası var.
v When John Hardy decided to move to Bali as a young art student in 1975, he probably couldn’t have imagined the breathtakingly beautiful jewelry he produces now. Having learned the craft under the tutelage of the great masters of Bali, he is rapidly turning his name into a globally renowned brand. Based in his workshop near Ubud, Bali, John Hardy adapts the local style to his own technique, combining silver with the materials traditionally used in Balinese jewel-craft (coconut shell, bamboo, seashells). In the daring Macan (“tiger” in the local dialect) Collection, he exposes the significance of the tiger in Balinese culture as a symbol of passion. A potent symbol for cultures across the Asian continent, the tiger is also associated with the fearsome samurai warriors of Japan. John Hardy’s passion for the natural world carries over to their business practices, showing a firm commitment toward environmentally friendly techniques — the boatshaped Kapal Bambu showroom is constructed entirely out of bamboo, providing a sustainable alternative to conventional building materials. www.johnhardy.com
2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 17
010-025 kasım giris.indd 17
10/27/09 9:39 PM
Entrée
NEFES KESİCİ MEKSİKA MEXICO: ABSOLUTELY BREATHTAKING v Tropik bahçeler içerisinde okyanus manzaralı bir yamaca
kurulu harika bir villa… Casa Triton, egzotik bahçeler boyunca uzanan yürüyüş yolları, havuzları, bahçeleri ve başyapıt niteliğindeki mimarisiyle görmeye değer. Villa sahibinin kendi deyimleriyle “…bir Henri Rousseau tablosu.” Costa Careyes boyunca konumlanan birçok kiralanabilir villada olduğu gibi, bu deneyim için sizi şımartacak personeli yanında, terasta masaj, özel plajda piknik, balina gözlemciliği, golf, tenis ve vereceğiniz müthiş partilerde çalmak üzere uluslararası tanınmış bir DJ ayarlayabilecek concierge görevlisi de mevcut. Muhteşem renovasyonuyla Casa Triton yörenin favorisi.
v Perched on a cliff overlooking the ocean, Casa Triton is a sight to behold, with exquisite pathways that take you by exotic gardens, pools, and its masterful architecture. By the owner’s admission, it is “an Henri Rousseau painting come to life”. A recent favourite due to its exquisitie renovation, the villa is available to rent and is fully staffed like other upscale villas that line the Costa Careyes. The concierge is available to arrange any activity to suit your desire, be it a massage on the terrace, a picnic on the private beach, whale spotting, golf, tennis, or even a smash-hit party featuring a worldrenowned DJ. www.casatriton.com
18 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
010-025 kasım giris.indd 18
10/27/09 9:39 PM
istanbul_hub_21.5x27.5 10/19/09 2:55 PM Page 1 C
Composite
M
Y
CM
MY
CY CMY
K
Entrée
20 v SKYLIFE BUSINESS v EKİM OCTOBER 2009
010-025 kasım giris.indd 20
10/27/09 9:39 PM
YÜZEN MALİKANE
A FLOATING MANSION
v Dünyaca ünlü Fransız moda evi Hermès ve Monaco’lu yat
v World-famous fashion house Hermès and Monacan yacht designer Wally have collaborated for a new life concept on water, WHY 58x38. WHY is very different from normal yachts. It can better be described as a space for living rather than a yacht with its length of 58 meters and width of 38 meters. As a matter of fact, during the design process they worked on the theme of a living space. Its spacious interior design is accompanied by a 25 meter squared swimming pool and a 36 meter beach. Moreover, WHY which is a sustainable mega yacht has 900 metre square convertable solar panels on its roof. Even though it has an eccentric shape it will surely change what we describe as luxurious on the sea. Just as Pierre-Alexis Dumas described: “Space is the greatest luxury on the sea, but I believe the new luxury will be the time to enjoy it.” www.why-yachts.com
tasarımcısı Wally, su üstünde yepyeni bir yaşam konsepti için işbirliğine giderek WHY 58x38’i yarattı. WHY, klasik anlamdaki yatlardan çok farklı. 58 metre uzunluğu ve 38 metre genişliğiyle bir yattan çok su üzerinde bir yaşam alanı olarak tanımlanabilir. Zaten tasarım sürecinde de bu yaşam alanı temasından yola çıkılmış. Geniş iç tasarımına 25 metre uzunluktaki yüzme havuzu ve 36 metre uzunluktaki plajı eşlik ediyor. Ayrıca sürdürülebilir bir mega yat olan WHY, tavanında açılabilir 900 metrekarelik güneş panellerine sahip. Alışılmadık bir şekle sahip olsa da deniz üzerindeki lüksün tanımlarını değiştireceği kesin. Tıpkı Pierre-Alexis Dumas’nın şu sözleriyle tanımladığı gibi: “En büyük lüks deniz üzerinde bir alan bulmak fakat inanıyorum ki yeni lüks bundan zevk alabilmek için zaman yaratabilmek olacaktır.”
2009 2009 NOVEMBER OCTOBERKASIM EKİM v SKYLIFE BUSINESS v 21
010-025 kasım giris.indd 21
10/27/09 9:39 PM
Entrée SPORSEVERLER Barclays ATP World Tour Final Kupası (Tenis) 22-29 Kasım 2009 - Londra
v Nadal, Federer, Djokovic ya da Murray’in final maçına bu Mathias Eick Quartet 7 Kasım’da Berlin Caz Festivali’nde Mathias Eick Quartet is in Berlin JazzFest November 7th.
çok şehirli turnuvanın son ayağında Londra’nın muhteşem O2 arenasında şahit olmaya ne dersiniz? Son kalifiye maçların Şangay, Stokholm, Moskova, St. Petersburg, Viyana, Lyon ve Valencia’da yapıldığı kupanın doruğu ay sonunda yaşanacak.
SPORTS LOVERS
Barclays ATP World Tour Finals (Tennis) November 22-29, 2009 - London
KASIM’DA KEYİF
NOVEMBER NICETIES
Kasım ayı içinizi soğutmasın, çünkü Berlin’den Pekin’e, New York’tan Oslo’ya kanınızı kaynatacak seçkin etkinlikler sizi bekliyor.
November may be chilly but there’s no need to make concessions when it comes to taking in all the choice action, from Berlin to Beijing and New York to Oslo.
CAZSEVERLER Berlin Caz Festivali 4-8 Kasım 2009
FİLMSEVERLER Uluslararası Oslo Film Festivali 19-29 Kasım 2009
41. senesini “Blue Note efsanesinin 70 yılı” temasıyla kutluyor. Açılışı orijinal Blue Note kadrosundan trompetçi ve besteci Terence Blanchard’ın Babelsberg film orkestrasıyla yapacağı festivalde İskadinavya’dan tutun Güney Afrika’ya kadar farklı yorumlarla Blue Note standartlarının tadına doyum olmayacak. Grammy adayı Blue Note – A Story of Modern Jazz (Modern Caz’ın Hikayesi) filminin gösterimini de kaçırmayın.
mekanlara geçerken, film maratonları başlıyor. İskandinavya bölgesi bu konuda iki ayrı festivalle çok iddialı. Bu seneki programı henüz açıklanmayan Oslo Film Festivali’nin 2008 seçkileri arasında Fransız-Amerikan belgeseli 'Man on Wire', Japon aşk üçgeni 'Snakes and Earrings' (Yılanlar ve Küpeler) ve Oscar ödüllerini süpüren Slumdog Millionaire vardı, bu senenin içeriğinin de aynı zenginlikte olacağı kesin.
v Dünyanın en prestijli caz festivallerinden olan Berlin JazzFest,
v Hava soğudukça toplu yapılan etkinliklerin türü değişip kapalı
JAZZ LOVERS
FILM LOVERS
v One of the world’s premier jazz festivals, Berlin Jazz Festival’s 41st year centers around the theme of "70 years of Blue Note", opening with with original Blue Note trumpeter and composer Terence Blanchard’s performance with the Deutsche Filmorchester Babelsberg. Including a film screening of Grammy-nominated Blue Note – A Story of Modern Jazz, the festival holds a vast musical range of Blue Note standards interpreted by voices from Scandinavia to South Africa.
v As the weather gets nippy, recreational activities evolve into indoor cultural festivities, albeit marathons of a different sort. Two international film festivals will compete for your time in Scandinavia. Oslo’s 2008 selection included the French-American documentary Man on Wire, Japanese love triangle Snakes and Earrings as well as blockbuster Oscar-winner Slumdog Millionaire. This year’s program, not yet released, should be just as rich in variety. www.oslofilmfestival.com
Berlin JazzFest November 4-8 2009
© Hans-Christian Tho
v Watch Nadal, Federer, Djokovic or Murray battle for glory as the tour’s route through multiple qualifying legs in Shanghai, Stockholm, Moscow, St. Petersburg, Vienna, Lyon and Valencia (November 2) arrives for final victory at London’s titillating O2 Arena . www.barclaysatpworldtourfinals.com
Oslo International Film Festival November 19-29, 2009
22 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
010-025 kasım giris.indd 22
10/27/09 9:39 PM
BEIJING
LONDON
© Hans-Christian Tho
OSLO
SANATSEVERLER 100 Yıl (versiyon #2, ps1, nov 2009) 1 Kasım 2009 – 5 Nisan 2010 - New York
Fine Art Beijing 6-9 Kasım 2009 - Pekin
MoMa’nın tamamen güncel sanata adadığı kolu P.S.1, Kasım ayından başlayarak performans sanatının bilinen ve bilinmeyen tüm hallerini belgeliyor olacak. Marinetti’nin 1909 yılında yayınlanan Fütürist Manifesto’sununun 100. yılının dolmasından esinlenen serginin açılışı, destekçilerinden Performa 09’nın da bienaline (1-22 Kasım) denk geliyor...
ve Photo Beijing fuarlarının başarısını takiben Art Beijing komitesi ilk defa klasik güzel sanatlara yöneliyor. Mercedes-Benz tarafından Pekin’in ulusal ziraat kongre merkezinde yapılacak fuarın amacı klasik Asya sanatlarıyla ilgilenen koleksiyoner ve oluşumları bir araya getirirken özel sergilerle baskı, mürekkep gibi belirli tekniklere odaklanmak. Ayrıntıya girmekten kaçınmayın.
v Modern sanat ve ötesini barındıran en önemli merkezlerden
ART LOVERS
v Çağdaş sanat dünyasında patlamalar yaratan Art Beijing
100 Years (version #2, ps1, nov 2009) November 1 2009 – April 5 2010 - New York
Fine Art Beijing November 6-9, 2009
v MoMa’s permanent contemporary arts center P.S.1 will be taking a good hard look at the evolution of performance art since the first release of Marinetti’s The Futurist Manifesto in 1909.This traveling exhibition coincides with the anniversary of collaborating institution Performa 09, the art performance biennial to take place November 1-22, 2009. www.ps1.org
v Following the contemporary success of Art Beijing and Photo Beijing, the Art Beijing Committee’s Fine Art Beijing fair will be reviewing classical Asian arts and creating a platform for understanding between collectors and insitutions alike. Several special exhibitions will celebrate specific styles and media such as printmaking and ink-painting. The entire event will be hosted at the National Agricultural Convention Center by Mercedes-Benz. Don’t hesitate to go into intricate detail. www.artbeijing.net/fine
2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 23
010-025 kasım giris.indd 23
10/27/09 9:39 PM
Entrée UÇUŞA HAZIR READY FOR TAKE OFF...
010-025 kasım giris.indd 24
v Dünya prömiyerini Uluslararası
Frankfurt Motor Show’da yapan yeni Mercedes-Benz SLS AMG, spor otomobillere tasarım ve yüksek teknolojisiyle yepyeni bir yorum getirecek. Önümüzdeki yıl kış aylarında satışına başlanacak aracı sadece ‘spor bir otomobil’ olarak tanımlamak onu hafife almak olur. Tasarımını efsanevi Mercedes-Benz 300 SL modelinden alan aracın, martı kanatları şeklindeki kapı tasarımı ve hava girişleri miras. Ancak hafif alaşımlı ve jet uçaklarınınkine benzeyen aerodinamik gövdesi sayesinde ondan daha hafif ve hızlı. Gullwing, sadece yukarı doğru açılan kanat kapılarıyla değil, iç tasarımıyla da bir uçağa daha çok benziyor. İç tasarımı yapan tasarımcıların kokpit esinlenmeli giydirmeleri ve beş farklı seçenekteki deri ve kaplama opsiyonlarıyla kendi şahsi jetinizi donatabilirsiniz.
v The Mercedes-Benz SLS AMG has completed its world premier at the International Frankfurt Motor Show and will be bringing a new meaning to sports cars with its design and high-tech features. To call the vehicle a “sports car” would not suffice. Set for release next winter, the vehicle’s design is based on the legendary Mercedes-Benz 300 SL model. It has a door design shaped like the wings of a seagull and air admissions that are its legacy. Moreover, its body is made of light alloy and is aerodynamic like a jet plane, which makes it faster and lighter than its predecessor. Gullwing not only looks like a plane because of its doors that only open vertically but also because of its interior design. You can adorn your own jet with five different leather and upholstery options and fittings inspired by cockpit design. www.mercedes-benz.com
10/27/09 9:40 PM
Yeni Gullwing’in iç tasarımı tıpkı bir uçağın kokpitine benziyor. The interior design of the new Gullwing looks exactly like the cockpit in a plane.
2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 25
010-025 kasım giris.indd 25
10/27/09 9:40 PM
seyahat travel v
A 26 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
026-033 shangai.indd 26
10/27/09 8:40 PM
Shanghai Şahane
Says it all Yazı ◆ Story by Jonathan L. Hasson & Spencer Dodington Luxury Concierge China
A
I
Açılış öncesi olan “ilk” gününde Şangay’ın Peninsula Hotel’inin terasında duruyorum. Hemen önümde yuvarlanıp akan Huangpu Nehri’nin Pudong noktasından dikkatlice dönmeye çalışan mavna ve konteyner teknelerini izliyorum. Sonbaharın serin esintisi mavi göklere bir tutam bulut bırakmış. Nehrin ötesinde ise yepyeni çelik ve cam binalar neredeyse elimle dokunabileceğim gökyüzüne egemen bir silüetin ana hatlarını çiziyorlar. Şehrin benim bulunduğum eski ve imtiyazlı kısmına her boş alanı dolduran neo-klasik ve art deco yapılar hakim. Dünyanın en heyecanlı destinasyonlarından birine vardığımı hissediyorum. Sadece on yıl öncesine kadar Şangay, lüks seyahat denince akla gelen şehirlerden biri değildi. Elbette “Çin’i görün” derlerdi; Pekin’de kültür gezisi, Hong Kong’da biraz alışveriş ve iyi yemek… Fakat Şangay’ı ziyaret etseniz bile orası sözde kuru bir iş dünyası alanıydı. Savaş ve devrim öncesinin muhteşem şehrinin alımı sanki sonsuza
I am standing on the terrace of the Shanghai Peninsula Hotel on its first ‘pre-opening’ day. Directly in front of me the Huangpu River rolls and bends, causing the numerous barges and container vessels to steer a gentle curve around Pudong Point. A cooling autumnal breeze provides whispy clouds and a blue sky. Across the river the steel and glass new buildings dominate a skyline I can almost touch. Here on the old concession part of town the neoclassical and art deco structures fill each small piece of land
spreading into the western sunset. I feel as if I have arrived in one of the most exciting destinations on the planet. Up until about a decade ago Shanghai was no one’s choice for luxury travel. Sure, see China they said, and make sure you stay in Beijing long enough to sample some culture, then catch some shopping and fine dining Hong Kong. Shanghai, if it was visited at all, was the domain of businesspeople. The city of before, of pre-War, of pre-
2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 27
026-033 shangai.indd 27
10/27/09 8:40 PM
dek yokolmuştu. Ama yanılıyorlardı! O “sıkıcı” iş adamlarının hırsı ve yaratıcılığıyla, şehrin 25 milyonluk halkının da esnekliği ve yoğun emeğiyle yaratılan yeni Şangay, 1930’lu yıllardaki ihtişamını aratmıyor. Tıpkı o dönemdeki gibi, şehirde şimdi sürülen keyifler uluslararası finansal sarsıntılardan etkilenmemiş. Dünyanın en seçkin otelleri, restoranları yaratılmaya ve “ziyaret edilmesi gereken en lüks yerler” listelerinin tepelerinde yeralmaya devam ediyor. Şangay’ı şahane yapan da bu: Şangaylı’nın kanında yaşayan kozmopolitliğe hafifçe dokunan Çin mirası.
SEÇKİN OTELLER
Şehrin 25 milyonluk halkının da esnekliği ve yoğun emeğiyle yaratılan yeni Şangay, 1930’lu yıllardaki ihtişamını aratmıyor.
Bir Şangay seyahatine başlamanın en uygun yolu, seçkin otellerden geçiyor. Dünyanın en yüksek oteli olan Park Hyatt ilk senesini kutluyor. Adeta modern Japon iç tasarım tapınağı olan otel, nadiren gerçekleşen “egzotik ve konforlu” birleşimini yakalayarak yükseliyor. Muazzam bir eğitim almış personel sizi spa’dan havuza, oradan da birbirinden leziz restoran seçeneklerine yöneltiyor. Daha yaldızlı, art-deco yorumlar peşindeyseniz Peninsula’yı seçmelisiniz. Meşhur Bund Körfezi’nde yayılan otel, bu bölgede son
62 sene içerisinde yapılan ilk bina. Her biri ayrı tasarıma sahip ortak ve özel odalarından lüks akıyor. Farklı katlara konumlanmış çoklu teraslarda ister tablonun bir parçası, ister en tepede ayrı duran tek bir mücevher gibi hissedebilirsiniz. Şangay’ın prestijli bir şehir olarak yeniden doğuşunun Bund üzerinde 1999’da açılan M ile başladığını unutmamak lazım. M’e uğrayanların yarısı şehrin ritminde, Şangay’ın göbeğinde yaşıyorlar. Sürekliliği ve bitmeyen gelişimi kendilerine mantra edinen bu kitlenin kalite arayışı hemen göze çarpıyor. Bund kıyısındaki M’in şatafatlı mekanı Glamour Bar için de aynısı geçerli. Bu barda devamlı kalite anlayışı müzik ve kabareden edebiyat festivallerine kadar uzanıyor. Bund kıyısında mutlaka görmeniz gerekenler listesinde üç nokta daha var. Birincisi, yeni açılan Mr. and Ms.Bund restoranı. Geleneksel ve ilham verici Fransız mutfağını, görkemli ve kırmızı murano aplikleriyle aydınlatılan pürüzsüz carrera mermeri kaplı bir ortamda sunuyor. Üst katında bulunan Bar Rouge ile beraber kıyının ilk renove edilen eski banka binalarından Bund 18’de Mr.
28 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
026-033 shangai.indd 28
10/27/09 8:40 PM
revolution, had been lost forever. My… Were they ever wrong! The ambition and creativity of not only those businesspeople, but also the flexibility and hard work of the city’s 25 million Chinese inhabitants, has created a Shanghai that is in a lot of ways a repeat of the lush decadence of the 1930s. Now, just as then, Shanghai seems immune to international financial wobbles, and continues to build the finest in hotels, restaurants and other top-end destinations. All feature the mix that makes Shanghai great: Chinese touches on a cosmopolitan nature that is the blood and heritage of the Shanghainese.
EXQUISITE HOTELS Appropriately, a Shanghai holiday begins in one of the city’s finest hotels. The Park
Hyatt is celebrating its first year anniversary. The highest hotel in the world remains a unique temple to modern Japanese-inspired interior design, achieving that envious mix of exoticism and comfort. Meanwhile, the besttrained staff members in town seemlessly guide you from spa to pool to enticing dining options. However if it is a gilded art deco re-mix you crave, then the Peninsula should be your choice. The sprawling property is the first new building on the famous Bund waterfront in 62years, and it bleeds luxury from each of its individually designed public and private rooms. Many terraces on different levels give one the option of being a part of the landscape, or standing above it all. Of course it should be said that Shanghai’s up-market re-birth was the opening of M on the
Bund in 1999. Constantly in tune with the city, half of the nightly clientelle live in Shanghai. Consistency and never-ending improvement are their mantras, and this commitment to quality is readily apparent. The same goes for M on the Bund’s posh drinks destination, the Glamour Bar. There, commitment to excellence means cutting edge entertainment, from music to cabaret to literary festivals.
The flexibility and hard work of the city’s 25 million Chinese inhabitants has created a Shanghai that is in a lot of ways a repeat of the lush decadence of the 1930s.
The Bund houses three other must-do destinations on your top-notch tour through the city. The first is the new Mr. and Ms. Bund, a creation of traditional and inspirational French fine fare. Just upstairs is Bar Rouge, both are housed in Bund 18, one of the first old banking houses on the waterfront to be renovated. The opulent interior is a mix of
2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 29
026-033 shangai.indd 29
10/27/09 8:40 PM
and Ms. Bund sizi bekliyor. Yine renovasyonu muazzam bir şekilde tamamlanmış Bund 3’te asla hayalkırıklığına uğratmayan Whampoa Club bulunuyor. Deniz ürünü odaklı Kanton (Güney Çin) mutfağından kibar seçkiler sunan kulüp, şehirdeki birçok mekan gibi 1930’ların Şangay’ına göndermeler yaparken yenilikçi detaylarıyla hem modern hem de alımlı.
ŞEHRİN İÇİNDE
Şangay’dayken mutfak ziyaretlerinizi mutlaka şehir gezileriyle dengeleyin. Eski Fransız İmtiyaz Bölgesi, metropol merkezinin güney kesiminde birkaç kilometre boyunca yayılan çınar ağaçlı sokaklarla bezenmiş. Bu sokakları süsleyen evlerin mimarisi, Bund’un şatafatlı hissine güzel bir tezat oluşturuyor. Eskiden Fransızların hükmettiği bu minik Çin kıyı bölgesi, 2. Dünya Savaşı öncesi gündemi yöneten en önemli politik, edebiyat ve mafya isimlerinin de yurdu. Eski Fransız alanlarına bugünlerde yeni bir tüketici kültürü hakim. Yükselen yeni mahallelerin ilki olan Xintiandi, girişimci skalasının en tepesindeki uluslararası yeteneklerin ve sağlam finansmanın biraraya gelmesiyle 2001’de tamamlanmış. Xintiandi’de eski Şangay’ın konforlu bir yorumuyla karşılaşabilirsiniz: Bir zamanlar ev olan yapılar bugün üst uç mağaza ve restoran olarak hizmet veriyor. Xintiandi’nin başarısı, bir ara alışveriş-yemek kavramını kocaman, fazla enerji tüketen mega-komplekslerde yaşatan Çin’in tüm kentlerinin gelişimi için örnek olmuş. Bölgenin en seçkin restoranlarından biri olan T8, global mutfağın en taze örneklerini sunmakla övünüyor. Asya kıtasının her köşesinden ilham alan mekan, hem ferah hem de çağdaş. Xintiandi’nin yakınlarına konumlanan Art Salon, biri şef diğeri sanatçı olan iki erkek kardeş tarafından işletiliyor. Eski evlerini sanat ve yemek uğruna bu özgün mekana dönüştüren ortaklar, şehrin en iyi geleneksel Şangay mutfağını sunuyor.
30 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
026-033 shangai.indd 30
10/27/09 8:41 PM
smoothly textured carrera marble, lit with red morano glass fixtures. Another pioneer in Shanghai’s dining renaissance is the consistently excellent Whampoa Club, housed in another finely renovated structure, 3 on the Bund. Whampoa Club stands out as the best mixture of mild and seafood-centric Cantonese food with a distinctively innovative Shanghai flair. Similar to other venues in the city, the fashionable interior pays respect to Shanghai’s 1930s moderne past.
GOING DOWNTOWN In Shanghai it pays to temper one’s culinary indulgences with some sightseeing. The French Concession district, in the south-central
026-033 shangai.indd 31
Deniz ürünü odaklı Kanton mutfağından kibar seçkiler sunan kulüp, şehirdeki birçok mekan gibi 1930’ların Şangay’ına göndermeler yaparken yenilikçi detaylarıyla hem modern hem de alımlı. Whampoa Club stands out as the best mixture of mild and seafood-centric Cantonese food with a distinctively innovative Shanghai flair. The fashionable interior pays respect to Shanghai’s 1930s moderne past.
section of the metropolis, is several square kilometres of plane-tree lined streets of fine residential architecture. Thus it is the perfect antidote to the wow / over-thetop feel of the Bund. This postage stamp-sized piece of formerly French-controlled land on the China coast was home to most of the influential pre-WW2 figures in China, from politicians, to gangsters to literary figures. Today one also finds the start of a new commercial culture in the French Concession. The first of these new neighbourhoods of note is Xintiandi, an up-market creation of international talent and big finance, which was completed in 2001. Come to Xintiandi for a very comfortable take on old Shanghai:
O
original residential buildings refitted as top-end shops and restaurants. Its success has made it an urban development model for all of China, where shopping and dining used to mean huge, energy inefficient megamalls. One of the finest restaurants in Xintiandi is T8, which prides itself on offering the freshest takes on an international melange of food choices. The pan-Asian interior is comforting as well as contemporary. Nearby Xintiandi lies Art Salon, a unique restaurant concept where two brothers – an artist and a chef – have teamed up to turn their modest former home into a place for art display and the best traditional Shanghainese food in town.
10/27/09 8:41 PM
FRANSIZ BÖLGESİ
Eski Fransız bölgesinin batısında iki kaçırılmayacak alan daha var. Birincisi, bohem dükkanları ve lokantalarıyla modern bir köyü anımsatan Tianzifang. Xintiandi’nin geniş plaza ve büyük mekanlarına karşılık, Tianzifang’ın renove edilmemiş konutsal yapısı organik bir topluluğun varlığına yol açmış. Böylece düşük kiralar da yaratıcı beyinlerin girişimciliği denemelerine olanak vermiş. Özellikle her ülkeden alabileceğiniz ürünlerin güvenliğinden sıyrılmak istiyorsanız, Şangay’ın en ilginç dükkanlarının bulunduğu bu bölgesinde alışveriş yapmalısınız. Tianzifang’ın da batısında şehrin en sevilen bistrolarından Franck’in yer aldığı Furgusson Caddesi uzanıyor. Caddeden yayılan sokakların çoğunda yeni mimari dokunuşlar yapılmadığından buralarda sakin ve evcil bir ortam bulabilirsiniz. Ağır bir yemekten sonra özgün ve romantik bir yürüyüş için ideal. Belli ki Şangay kendini lüks tedarikçiler mücadelesinde ciddi bir oyuncu olarak yeniden yaratmış. Rahatlayın ve kendinizi bu şehrin sunduğu tüm olanaklara teslim edin. Yukarıda saydıklarımızdan bazıları ve fazlası, şehrin 2010’daki Expo Fuarı yaklaşırken planlanan yeni mekanlarıyla daha da zengin bir deneyim yaratacak.
32 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
026-033 shangai.indd 32
10/27/09 8:41 PM
THE FRENCH DISTRICT In the western part of the French Concession there are two other areas that should not be missed. The first is Tianzifang, an evergrowing bohemian village of shops and restaurants. Unlike Xintiandi with its larger restaurants and piazza-style spaces, Tianzifang has sprung up organically amidst an un-renovated residential community. Thus rental prices are low enough to allow the really creative to try their hand at entrepreneurship. Expect to find Shanghai’s most interesting shopping here, especially if you prefer straying from the safety of internationally available products. Further to the west is Furgusson Lane, home to Franck, one of the most-loved bistrostyled restaurants in the city. The streets around Furgusson Lane are still largely untouched and residential, giving an authentically romantic feel to your postprandial constitutional stroll. Shanghai, clearly, has transformed itself into a serious player in the game of luxury provision. Relax, and let yourself enjoy its offerings. Surely these ones featured above will be here, as well as many more that are planned in the run-up to the city’s international Expo in 2010.
2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 33
026-033 shangai.indd 33
10/27/09 8:41 PM
İsviçre’nin en ünlü saat üreticisi Patek Philippe’in müzesinde, bir dönemin saat yapım sanatına ışık tutan eser niteliğindeki saatleri, sizi büyüleyici bir zaman yolculuğuna çıkmaya davet ediyor.
Period pieces at Switzerland’s most renowned watchmaker Patek Philippe’s museum shed light on an artful history that beckons you to a travel through time.
Artful Timepieces
Sanateseri Yazı • Story by Oktay Tutuş
POLONYA’DAN CENEVRE’YE...
Saatler
Polonyalı Kont Antoine Norbert de Patek ve hemşehrisi François Czapek, 1839 yılında Cenevre’de gelecekte en önemli saat üreticilerinden birisi olacak Patek Philippe firmasını kurdukları zaman saatler neredeyse 350 yıldır kullanılıyordu. Bundan sadece birkaç yıl sonra 1845’te yetenekli Fransız saat ustası Adrien Philippe’nin şirkete katılmasıyla Cenevreli firmanın saat üretiminde mükemmeliyetçilik anlayışı daha da pekişti. 163 yıldır aralıksız devam eden bu tutku bugün binin üzerinde tarihi değeri olan parçayla bezeli, teknik ve estetik gelişmelerin zaman içerisindeki ilerlemelerinin görülebileceği, günümüz saat üreticilerinden en yaratıcı olanlarından birini keşfetmek üzere Patek Philippe Müzesi’nde sergileniyor. François Czapek’ten boşalan ortaklık koltuğunu devralan Adrien Philippe’nin saat üretimi konusundaki yenilikçi tavrı ve Patek Philippe ortaklığının “en mükemmel saatleri üretme” ortak düsturu sayesinde 1851’de Londra Crystal Palace Exhibition’da Kraliçe Victoria’nın dikkatini çekmeyi başardılar. Bu başarıdan sonraysa
FROM POLAND TO GENEVA...
The act of using a watch to tell time had already become a 350year old habit when Polish Count Antoine Norbert de Patek and his countryman François Czapek founded the Patek Philippe company, which was to become the most important watchmaker of the future, in Geneva in 1839. Just a few years after establishment in 1845, the arrival of talented French watch craftsman Adrien Philippe raised the Genovean company’s standard of perfectionism to its highest bar. And so began a passion that has created a legacy of over a thousand pieces with immense historal value for 163 consequent years. The watches, housed at the Patek Philippe Museum, lay bare the progress of technical and aesthetic understandings and the history of one of today’s most creative watchmakers.
O
Upon François Czapek’s departure, Adrien Philippe assumed his title of partner. Philippe’s innovative attitude towards making timepieces and Patek Philippe’s common vision to “produce the most perfect watches” garnered the attention of Queen Victoria
34 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
034-039 patekphilippe.indd 34
10/27/09 8:49 PM
◆ Şakıyan kuşlu saatli tabanca 1770 - 1850. Mine ve mücevher işleme sanatının en güzel ve nadide örneklerinden. ◆ Pistol watch with songbird, 1770-1850. An rare and exquisite example of enamel and jewelry inlaying.
O
W 2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 35
034-039 patekphilippe.indd 35
10/27/09 8:49 PM
◆ Osmanlı İmparatorluğu, 1600 - 1850. İstanbul, Cenevreli saat üreticileri için Çin, Pers ve Osmanlı İmparatorlukları pazarlarına ulaşmak için bir merkez konumundaydı.
◆ The Ottoman Empire, 1600 1850. Istanbul was a prime hub to reach Chinese, Persian and Ottoman markets for Genevan watch-makers.
36 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
034-039 patekphilippe.indd 36
10/27/09 8:49 PM
devamı geldi. 20. yüzyılın birçok önemli kraliyet mensubuna, filozofuna, müzisyenine, yazarına, şairine, siyaset adamına saat tasarladılar. Bugün hala devam eden bu tutku yerini daha modern saatlere bıraksa da, Cenevreli usta saat üreticisinin 16. ve 19. yüzyıllar arasında ürettiği başyapıtları, saat yapımına ve ona ilişkin belgelere ulaşılabilecek bir kütüphaneyle beraber Cenevre’deki müzesinde sergileniyor.
ZAMAN TÜNELI
at the 1851 London Crystal Palace Exhibition. The attention panned out, resulting in a plethora of watch designs for many prominent 20th-century figures of royalty, philosophy, music, literature, poetry and politics. Though this passion has evolved into producing more modern watches today, the watchmaker’s masterpieces created between the 16th and 19th centuries and a library devoted to documents on the craft are all on display at the museum in Geneva.
Dört ayrı bölümden oluşan Patek Philippe Müzesi’nin giriş katında geçmişte saat ustaları, mineciler ve mücevhercilerin kullandığı şekliyle korunmuş atölyeler yer alıyor. Ziyaretçilerin cam bir bölme arkasında antika saatleri onaran bir çalışanı izlemeleri mümkün. Tabii etraflarına dağılmış 400’ün üzerindeki 18. yüzyılın ikinci yarısından başlayıp, 20. yüzyılın başlangıcına dek tarihlenen antika eşyalardan gözlerini alabilirlerse... Giriş katı, oditoryumda gösterilen bir filmle son buluyor. Bundan sonra geçilen bölüm müzenin dokümanter hazinesinin saklı olduğu üçüncü kat. Arşiv bölümünde bugüne kadar üretilmiş her bir parçanın detaylı kayıtları tutulurken, kütüphane bölümündeyse saat yapımına dair her türlü belgeye, kitaba ve görsel malzemeye ulaşılabilir. Çoğu antika ve az bulunur olan bu kitapların dijital ortama aktarılmış sayfalarını iki ekran aracılığıyla izleyebilir, geçmişten bugüne saat yapımı macerasının kilometre taşlarını görebilirsiniz.
THE TIME TUNNEL
ANTIKA KOLEKSIYONU
THE ANTIQUES COLLECTION
Müzenin ikinci katında 16. ve 19. yüzyıllar arasında üretilmiş ve bugün antika değerleri
Divided into four sections, the entry level at the Patek Philippe Museum is occupied by the immaculately preserved ateliers of past craftsmen, enamellers and jewellers. Visitors are able to watch craftspersons repairing antique watches from behind a glass compartment, if they can peel their eyes away from the 400-odd pieces antique furniture around them dating from the late 18th to the early 20th centuries. The entry floor tour ends with a film screening in the auditorium. The next stop is the third floor, which houses the treasured annals of the museum. The archives hold records of every single piece ever made to date, and while carousing the library you may encounter all sorts of documents, books and visual aids about the craft of watchmaking. Double screens allow browsing of digital scans of these mostly antique and rare books, offering a window to the milestones of the craft from the past to the current.
Having amassed greate antique value, watches produced
YUKARIDAN AŞAĞIYA
◆ La Madonna della
Sedia 1770 – 1840
◆ Kosciuzko and Poniatowski 1839 – 1851 ◆ Dünya Saati 1945. Deniz atına binen Neptün, mine işlemeli.
◆ World Time 1945. Neptune riding a seahorse, enameled.
2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 37
034-039 patekphilippe.indd 37
10/27/09 8:49 PM
◆ Venüs aşkın kanatlarını kucaklarken, mine işlemeli saat, 1770 – 1850
◆ Venus finding the wings of love, enameled watch, 1770 – 1850
◆ Gül saat, Çin pazarı için üretilmiş, 1770 – 1840 ◆ The Rose watch, produced for the Chinese market, 1770 – 1840
38 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
034-039 patekphilippe.indd 38
10/27/09 8:49 PM
◆ Vertumnos ve Popona, mine işlemeli saat, 1630 – 1730
◆ Vertumnos and Popona, enameled watch, 1630 – 1730 ◆ Karpuz,
1790 - 1840
◆ The Melon,
1790 - 1840
olan saatlerin koleksiyonu sergileniyor. Saat yapım sanatının ilk üç yüzyılından 500 parçanın sergilendiği bu bölümde daha çok mine üzerine minyatürlerin işlenmiş olduğu saatler var. Fransız kuyumcu Jean Toutin tarafından ilk örnekleri verilmiş bu olağanüstü sanat öncelikle küçük kutular ve içinde saatlerin de olduğu günlük hayatta kullanılan objelere uygulanmış. Fransızlardan bu işi öğrenen Cenevreli saat ustaları daha sonra bu sanatta Cenevre Okulu’nu geliştirecek ve ünlerini tüm dünyaya yayacaklardır. İşte müzenin ikinci katının sunduğu şey tam olarak bu: Cenevre ve Avrupa’nın en büyük saat ustalarının en önemli sanat eserlerini birarada sunarak, günümüzdeki modern saatlerin nasıl evrim geçirdiğini anlamak.
between the 16th and 19th centuries are exhibited on the second floor of the museum. Most of the 500 pieces spanning the first three centuries of the art of watch-making are enamel works. An art form introduced by French jeweler Jean Toutin, enamel-laying was first applied to small boxes and everyday objects including watches. Genevan watch-makers would learn the craft from the French and later develop it further at the Genevan School, after which their reputation became global. This is exactly what the second floor depicts: the evolution of the greatest masterpieces by Genevan and European watchmakers and how it is we arrived at contemporary watches.
BIRINCI KAT
FIRST FLOOR
Patek Philippe Müzesi’nde saatlerin yakın ve uzak geçmişine doğru yapılacak yolculuk birinci kattaki 1839’dan günümüze dek tarihlenen Patek Philippe Koleksiyonu ile son buluyor. Saatlerin ceplerden çıkıp kol bileklerine geçişiyle başlayan modernleşme bugün ne durumda, bu noktaya nasıl geldi, hangi olayların etkisi oldu ve hangi aşamalardan geçti... Bunları en iyi anlatan Calatrava, Caliber 89 gibi saatler burada görülebilir.
The time-travel between the recent and distant pasts of watches at the Patek Philippe Museum comes to an end on the first floor, with the 1839- to-current-day Patek Philippe Collection. To really comprehend how modernization began with the transition of watches from the pocket to the wrist and the state-by-stage influences on it, models such as the Calatrava and Caliber 89 on this floor are especially illuminating.
Zaman, insanoğlunun ölçmeyi çok öncelerden beri denediği bir olgu. Ve bunda da başarıyı yakalamış olarak bugün bu başarının arkasındaki gelişmeleri ve bunların doğurduğu “zamanı ölçme sanatı”nı görmek için uğramanız gereken yerlerin başında Patek Philippe Müzesi geliyor.
Time is a concept mankind has tried to measure from the earliest stages of history. Now that we have clearly achieved the challenge, the Patek Philippe Museum is the prime premises on which to examine just how this feat has been accomplished and how the “art of measuring time” has taken form. www.patekmuseum.com
2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 39
034-039 patekphilippe.indd 39
10/27/09 8:49 PM
GÜMÜS TEPSİDE SAFARİ
Serra Gürçay captures the essence of Africa while discovering the wilderness and safari culture in Kruger Park, which houses some of the world’s most high-brow safari camps. Yazı • Story by Serra Gürçay Görseller • Images by Yiğit Gürçay
40 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
040-047 safari.indd 40
10/27/09 8:53 PM
Dünyanın en havalı safari kamplarının bulunduğu Kruger Park’ın özel bölümüne giren Serra Gürçay, vahşi doğayı ve safari kültürünü keşfederken Afrika’nın ruhunu da yakaladı.
SAFARI ON A SILVER PLATTER 2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 41
040-047 safari.indd 41
10/27/09 8:53 PM
Y
Yan masadan sohbetimize kulak misafiri olan olgun yaşlardaki bilge kişi: “Kırkıncı yaşgünü melankolisini atlatmanın en iyi yolu, hayallerinize sahip çıkmaktır” diyerek tartışmaya son noktayı koydu. Bu sözleri uyarı olarak kabul edip, beynimin çekmecelerinde saklı kalmış hayalleri teker teker ortaya saçmaya başladım... Çok geçmeden bir tanesi öne çıktı: Safariye çıkmak ve Afrika kıtasını bir kez daha keşfetmek. Üst düzey toplantılar ve iş gezilerinden çalınan o çok değerli bir haftalık zaman diliminde ne yapacağımıza karar vermeden önce, dizüstü bilgisayarımı açıp arama motorunda ‘safari’ kelimesine basıyorum. Rotanın bizi Afrika’nın ucuna götüreceğini zaten tahmin etmiştim. Güney Afrika’nın kuzey doğusunda efsanevi Kruger Park’ın içinde yer alan Özel Sabi Sabi Safari Parkı (Sabi Sabi Private Game Reserve) lüksün macerayla buluştuğu, tasarım harikası ve her sene ödüller kazanan küçük kamplarla dolu. Geçtiğimiz senelerde bu bölgeye uğrama şansını yakalamış ve etkisinden zor kurtulmuştum. Hayvan dostu yol arkadaşımın: “Safaride avlanılmıyor değil mi?” sorusuna ikna edici bir cevap ararken, Swahili dilinden gelen safari kelimesinin ‘seferi’ sözcüğünden türediğini keşfediyoruz. Nitekim, safari ilk olarak Avrupalı kaşifler tarafından avlanma amacıyla yapılan gezilere verilen bir isimmiş, daha sonra avlanma anlamını kaybetmiş ve yerine ‘Vahşi hayvanları doğal ortamında izlemek, iz sürmek, fotoğraf çekmek, vahşi doğanın sesini dinlemek, tabiatın kokusunu ve dokusunu incelemek’ anlamlarını kazanmış. Neyse ki, bu açıklama oldukça tatmin edici. Macerayı ve vahşi doğayı gümüş çatal bıçaklarla sunan Sabi Sabi’ye giderek kendimizi ödüllendirmeye karar veriyoruz. Bu haleti ruhiye içerisinde, nihayet bir sabah gözlerimizi açtığımızda karşımızda güneşli ve parlak bir gökyüzü duruyor.
GÜNEY AFRIKA’NIN ‘KÜÇÜK EVI’
Johannesburg’un kuzey doğusuna doğru ilerlerken Afrika bozkırlarında güneşin daha parlak, gökyüzünün de neredeyse avuçlayabileceğimiz kadar yakın olduğunu farkediyoruz. Kruger Park, 19 bin 480 kilometrekarelik alana yayılmış Güney Afrika, Mozambik ve Zimbabwe ülkelerinin sınırları içinde ve dünyanın en büyük milli parklarından biri. Hayvan çeşitliliği açısından dünyanın en zengin parkı olduğu söylenen bu milli parkın toplamı İsrail toprakları kadar. Parka gelmeden önce yolda Pilgrim’s Rest kasabasında mola veriyoruz. Eski dükkânların ve nostaljik restoranların bulunduğu bu maden kasabası, küçükken seyrettiğimiz ‘Küçük Ev’ dizisinin seti gibi.
TANRININ PENCERESI: BLYDE RIVER KANYONU
Kruger Park’tan önceki son durağımız: Blyde River Kanyonu. Burası trekking yapanlar ve fotoğraf çekenlerle dolu. Kanyonda God’s Window (Tanrı’nın penceresi) ve Three Rondavels hızlı bir tur atmak isteyenlerin ilk uğramaları gereken noktalar. Three Rondavels’in en önemli özelliği, kanyonun ortasında üç adet Zulu şapkası şeklini almış kayalar. Bu toprakların gerçek sahiplerinin yerli Zulu kabileleri olduğunun adeta kanıtı gibi dikiliyor karşımızda. Kruger Milli Parkı’na girdiğimizde güneş batmaya hazırlanıyor. Arkamızdan gelen araçlar geç olduğundan giriş yapamıyor. Aslında halka açık olan Kruger Milli Parkı’nın bizim gideceğimiz Sabi Sabi kısmı,
42 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
040-047 safari.indd 42
10/27/09 8:53 PM
O
Our discussion came to an end with unsolicited advice from the mature and wise-looking person eavesdropping from the table next to ours: “The best way to get over 40th birthday melancholy is to own up to your dreams”. I took these words as a warning in kind, and proceeded to empty out whatever dreams I had stashed away in the various drawers of my mind... It didn’t take too long for one of them to stand out: going on a safari and discovering the African continent once more. Before making the decision to steal an extremely valuable week away from executive board meetings and business trips, I whip out my laptop and type “safari” into my browser’s search engine. I’d already guessed that our itinerary would take us to the very edge of the continent. Indeed, the Sabi Sabi Private Game Reserve lies inside the legendary Kruger Park at the northeastern tip of South Africa. The annually award-winning small camps that constitute the region hold the promise of luxury adventure coupled with high design. A few years ago I’d had the chance of stopping by one of the camps and it had taken me quite a while to get over its effect. Now on the road, as I attempt to find a pleasing answer to my animal lover companion’s “there’s no hunting on a Safari, right?” question, we discover that the Swahili word safari is derived from “seferi”. Once named for European discoverers’ hunting expeditions, apparently it later lost its connotation for killing other species and now means “watching wild animals in their natural habitats, listening to the sounds of the wilderness, pathfinding, taking photographs, and observing the scents and
textures of nature”. That should be a satisfactory answer with no need for concessions, I think. We decide to reward ourselves with a trip to Sabi Sabi, where adventure and wilderness are served up with silver cutlery. It is in such a fine mood that we open our eyes one morning to a sunny and gleaming sky above.
SOUTH AFRICA’S “LITTLE HOUSE” As we approach the northeast of Johannesburg we notice that the sun is somehow brighter, the sky almost in our palms across the African vend. Kruger Park sprawls across 19,480 kilometers squared, covering ground from South Africa, Mozambique and Zimbabwe, making it one of the world’s most massive national parks. The region is comparable to the size of Israel and is said to be inhabited by the world’s richest animal kingdom in variety. Before we arrive, we stop by Pilgrim’s Rest, a mining town littered with old stores and nostalgic restaurants, reminiscent of the set of “Little House on the Prairie” which graced our TV sets when we were children.
GOD’S WINDOW: BLYDE RIVER CANYON The Blyde River Canyon will be our last stop before entering Kruger Park. The canyon is brimming with trekkers and snapping cameras. For those wishing to do the quick look-around, God’s Window and Three Rondavels are the mustsees. Three Rondavels’ charm is the three rocks in Zulu hat form that lie in the middle of the canyon, reminding us that the true owners of these lands are local Zulu tribes. We are the lasts ones to be shooed-in at Kruger National Park; the sun is setting and the cars behind us are barred entry
2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 43
040-047 safari.indd 43
10/27/09 8:53 PM
özel mülk olduğundan kapıdaki görevli rezervasyonumuza bakıyor. Parkın değişik kapılarında her kesime uygun küçük kamplar bulunuyor. Halka açık olan bölümünde asfalt yollar ve araç kafileleri hayvan seyrinin büyüsünü biraz azaltmış. Buna rağmen, özellikle güneşin kızgınlığının azaldığı bu saatlerde, kedigiller susuzluklarını giderirken meraklılar da su oluklarını çevreleyen seyir kulübelerinde onları izliyor.
SAFARIDE HAYATIN RITMI
Özel Sabi Sabi Parkı’na geldiğimizde her şeyin rengi birden bire değişiyor, etrafta gördüğümüz 4X4’ler daha bakımlı, yollar off road ve burası halka açık olan parkın diğer bölgelerine göre daha yeşil. Kruger Park’ın içinde Sabi Sabi gibi sekiz ayrı özel safari parkı var. Bu özel bölgelerde kalabalık yok, servis ve kampların kalitesi dudak uçuklatacak kadar iyi ve hayvanları görmek daha kolay. Gece safarisi için yorgun olduğumuzdan ilk önce kampımızı keşfe çıkıyoruz. Sadece gaz lambalarıyla aydınlatılan sekiz odalı kamp, eski bir tren istasyonundan esinlenilmiş. “Yoksa buraya elektrik gelmiyor mu?” diye soran kaygılı misafire cevabı şapkalı adam veriyor: “Elektrik, klima ve medeniyetin gerektirdiği herşey var, ama aydınlatma için kullanmıyoruz. Kendinizi geçmişte yaşanan Afrika masallarında hissetmenizi istiyoruz.” Ev sahibimiz Indiana Jones’a benziyor, bizi terasa yönlendirerek ‘hoş geldin içeceğimizi’ ve leziz biltong’ları (kurutulmuş et) ikram etmeyi de ihmal etmiyor. Bir yandan muhteşem gökyüzünde renklerin değişimi, diğer yandan o büyülü sessizliğin içinde vahşi hayvanların otları hışırdatan ayak sesleri... O an havaya yayılan yerli bir otun baharatlı kokusunu içime çekiyorum. Karşımda uzanan ağaçların arasında vahşi bir hayat yaşanıyor, ritmini yakalamaya çalışıyorum. Paslanmış duyularımın teker teker açıldığını hissediyorum. Acıkmak da onlardan biri olsa gerek. Akşam yemeği hazırlıkları başladı. Kampın diğer 15-20 kişilik misafirleriyle birlikte açık havada uzun bir masada oturuyoruz. Safari’nin olmazsa olmazı ‘Braii’de (barbekü) kudu, devekuşu, yaşlandırılmış yumuşacık dana eti parçaları, alevlerin içinde pişmekle meşgul. Yemeğe başlamadan önce safari akşamlarının en gözde sohbet konusu açılıyor: “Kim bugün hangi hayvanı gördü?” Koloni halinde yaşanan safari günlerinde, misafirler arasında hayvan görme rekabeti yaşandığının ilk kanıtına şahit oluyoruz. Hatta sohbetler zaman zaman alevlenip tartışmalara da dönüşebiliyor. Herkesin elinde hayvan türleri ile ilgili rehber kitaplar; “Safari sırasında gözlerinizi dört açın” diyor, konuşmalarından kuşbilimci olduğunu tahmin ettiğim yaşlı Amerikalı. “Yarın, sizinle de gördüğümüz hayvanları karşılaştıracağız.” Bir an için sınav korkusuna benzer bir his geçiyor içimden. “Olsun” diyor yol arkadaşım, “Biz de ödevimize çalışırız.” Gecenin sonunda, sabah beşte başlayacak ilk safari turumuz için sözleşiyoruz.
GÜNEŞIN TEMBEL SAATLERI
Cibinlikli ve kolonyal tarzda yatağımda mışıl mışıl uyurken odamın kapısı çalınıyor. Hava daha zifiri karanlık, ama rehberimiz geç kaldığımı söylemek için gelmiş. Safaride uyulması gereken en önemli kural, sabah güneş doğmadan ve akşam güneş batmadan yola çıkmak. Hayvanlar sıcağı sevmediğinden, bu zaman diliminde ‘Büyük Beş’i görme şansı daha fazla. Afrika’nın ‘Büyük Beş’ (Big Five) efsanesini oluşturan aslan, fil, leopar, gergedan ve bufalo bu saatlerde daha fazla ortalar-
44 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
040-047 safari.indd 44
10/27/09 8:53 PM
surrounding bodies of water are full of observers watching thirsty felines quench themselves at this hour, as the sun’s heat is broken by dusk.
LIFE’S RHYTHM ON SAFARI The entire air and color of our environs transform once we arrive at the Sabi Sabi Private Reserve. The four-wheel drives that surround us are instantly more glamorous, the routes are stylishly off-road, and the landscape is certainly greener and lusher than the shrubbery of the public sections. Kruger Park houses eight separate private safari reserves like Sabi Sabi. These reserves are never crowded, the animals are more visible and the service and camp quality is breathtaking. We decide we’re too tired for a night safari and opt for a camp discovery instead. Lit only by gas lamps, there are a total of eight rooms inspired by an old train station decor. To a worried guest who asks “Is there no electricity here?” a hatted man ansers: “We have everything civilization brings – electricity, air conditioning and such – but we don’t use it for lighting. We want you to experience African fairy tales from the past”.
due to the late hour. Actually, the park is open to the public until a certain time, and because Sabi Sabi is private property the guards check our reservations and let us through. Different gates around the perimeter lead visitors to small camps, suitable for all. The concrete road and car parades cutting through the public area interrupt the magic of watching animals, albeit the huts
Our host does resemble Indiana Jones, and he ushers us to the terrace where we are served our ‘welcome drink’ and sumptous biltong (cured meat). With the amazing color changes in the sky on one hand and the rustle of wild animals against the oats in the magical silence on the other... I inhale the scent of a spicy local herb as it is released into the air. The trees in my view hide a wild lifestyle, the rhythm of which I am trying to adapt to. I feel each of my blocked, rusty senses decongest, one by one. My sense of hunger must be one of them,
and thankfully dinner preparations have begun. As we are seated at a long table in the open air with the other 15 or 20 guests occupying our camp, kudu, ostrich, aged soft beef grill and flicker in the braii barbecue, a safari staple. Pre-feast, the conversation naturally arrives at a safari evening favourite: “Who saw what animal today?”. We witness the animal sighting competition firsthand between guests within the rather colonial-style safari living atmosphere. Sometimes these casual conversations can flare into full-on arguments. Everyone clutches interesting books about animal species – an elder American whom I presume to be an ornathologist warns us to “Keep all eyes peeled during a safari. Tomorrow we will compare against the animals you have spotted”. For a fleeting moment I feel the rush of pre-exam fear. My companion is relaxed: “So be it” he says, “we’ll be doing our homework.” At the end of the night, we agree to our first safari tour, leaving at five in the morning.
THE LAZY HOURS OF THE SUN Just as I am comfortably asleep under the netting that falls around my colonial-style bed, there is a knock at the door. Outside it is still pitch black, and yet our guide is telling me I am running late. The golden rule of going on safari is to be on the road before sunrise and sunset. Since the animals retreat in the heat, this slice of time is when we have the highest chance of catching sight of some of Africa’s “Big Five” – lions, elephants, leopards, rhinos and buffalo. A safari-goer’s biggest dream is to see all five on one tour. A hard feat, considering that there are many locals that have not yet seen a free-ranging leopard.
2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 45
040-047 safari.indd 45
10/27/09 8:53 PM
da görünüyor. Safaricilerin en büyük hayali tek bir turda beşini birden görebilmek. Bu pek kolay değil, Afrika’da doğup büyüyen ama hala özgür bir leopar görmemiş insanlar var.
LEOPARLA GÖZ GÖZE
Biz şanslıyız, zaten çoğu insan bu yüzden özel parklara geliyor. Özellikle Sabi Sabi, leopar peşinde koşanları hayal kırıklığına uğratmamakla meşhur. Safariye çıkan 4X4 araçların üzerlerinin açık olduğunu da düşünürsek, benzer bir tecrübede adrenalinin tavan yaptığı durumlar oluyor. Ben bunları düşünürken araçta olağanüstü bir sessizlik oluyor. Daha hava aydınlanmadığından, yanımıza yaklaşan hayvanı seçmek biraz zor. Usul usul yürüyor, yumuşak görünen tüylerine karşılık gözleri tehditkâr bakıyor. O güzelim hayvanla göz göze geliyoruz. İçimde soğuk bir his: Korku, hayranlık ve teslimiyet arasında gelip gidiyorum. Leopar sakin sakin yanımdan geçip ağacın üzerine tünüyor. Rehberimiz Vuzi anlatmaya başlıyor: “Hayvanlar 4X4’lere alışıklar, ama insanları teker teker seçemiyorlar. Hepimizi bir bütün ve aracın bir parçası olarak görüyorlar. Bu yüzden ani hareket ve ses yapmadıktan sonra hiçbir tehlike yok.” Bu anlattıkları Afrika bozkırlarında hayatta kalmanın altın kurallarından sadece birkaçı. Geçmişte bazı uzakdoğulu turistlerin aslan görünce heyecanlanıp araçtan atlayıp fotoğraf çekmeye başladığını sözlerine ekliyor. “Peki onlara ne oldu?” diye sorunca Vuzi geçiştiriyor: “Bilmek istemezsin.” Rehberimizin (safari dilinde ‘ranger’) hüneri, vahşi doğaya girdikçe daha da ortaya çıktı. Yerdeki ayak izlerine bakarak buradan kaç saat önce hangi hayvanın geçmiş olduğunu tarif ediyor, keskin gözleriyle çok uzakta ağacın gölgesinde uyuklayan aslan ailesini seçiyor. Yanımızda getirdiğimiz dürbünlerimizle biz de onu takip etmeye çalışıyoruz. Karşımızdaki su birikintisinde suaygırlarını görünce, bunların Afrika’da en fazla can alan hayvanlar olduklarını anlatıyor. Bulunduğu bölgeyi fazlasıyla sahiplenen bu ağır cüsseli hayvan, kendi topraklarına giren canlıya hiç acımıyor ve gövdesinden beklenmeyecek kadar hızlı koşup yakalayabiliyormuş.
VAHŞI DOĞADA KUTLAMA
Biraz daha ilerleyip, daha ortalık bir yerde mola veriyoruz. Bozkırın ortasındayız, vahşi hayvanlarla aramızda çit yok. Onların alanındayız ve rehberimiz cipten inmemizi söylüyor: “Merak etmeyin burada ağaç olmadığı için etrafta ne olup bittiğini görebiliriz, aslanlar ve leoparlar bu tür yerleri sevmez” diyor. Kurulan istasyon masanın üzerine şık porselen çay takımları yerleşiyor. Arkadan gelen doğumgünü pastası, leopardan sonra benim için en anlamlı sürpriz oluyor. Vahşi hayvanların soluğunu ensemde hissederken, yuttuğum lokmaların tadını çıkarabilmek de ayrı bir beceri istiyor. Yanımızdaki genç çift hemen atılıyor: “Rahat olun, biz birkaç gün önce burada düğünümüzü yaptık ve hiç davetsiz misafir gelmedi” diyorlar gülümseyerek. Güneş iyice yükseldiğinde dört saat süren ilk safari turumuz da bitiyor. Açık hava, cipin sallantısı, heyecan ve toz bizi oldukça fazla yormuş. Dinlenmek ve kampın spa’sına göz atmak için otele gidiyoruz. Masajlar çok cezbedici gözüküyor, çoğunda Afrika’ya özgü bitkiler kullanılıyor. Yol arkadaşıma soruyorum: “Hayvanlarını gördük, şimdi de Afrika’nın bitkilerini keşfe çıkalım mı? Ama bu sefer aracımız terapi masası olsun.”
46 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
040-047 safari.indd 46
10/27/09 8:54 PM
EYE TO EYE WITH A LEOPARD We are some of the lucky ones, which is why there are so many visitors private reserves. Sabi Sabi is especially renowned for never disappointing leopard enthusiasts. Considering that the four-wheel drives on safari are all openair, such a situation will surely present an adrenaline jolt. As I ponder over the possibilities, our vehicle becomes extraordinarily silent. Because dawn hasn’t quite arrived yet it is hard to make out the animal approaching us. Its tread is gentle, and the apparent softness of its fur is offset by its threatening stare. Our eyes meet with his beauty of an animal. My insides go cold as I sway between feelings of fear, admiration and submission. The leopard coolly passes me by, settling on a tree. Our guide Vuzi starts to explain: “The animals are accustomed to 4x4s, but they can not individually pick out people. They see us as one, as part of the vehicle. So as long as we make no sudden movements or sounds, there is no danger at all.” These are just one of the golden rules to know and follow on the African vend. He does not hesitate to tell us of some Far Eastern tourists who lept from their vehicle, cameras in tow, with the excitement of encountering a lion. “What happened to them?” we press on, and Vuzi just says, “you don’t want to know”. Our guide (known as a ranger in safarispeak) proves his skills as the wilderness grows thicker. Judging by footprints on the ground he describes which animal passed through a location how long ago, and spots a lion and its family sleeping in the shade of a distant tree with his well-trained eyes. We try to follow with our binoculars. When we come upon some hippos gathered in a large puddle, he tells us that they are Africa’s highest
killing animals. The heavyset animals are extremely territorial and have no mercy for trespassers, running at a speed not expected from their bulk.
A CELEBRATION IN THE WILD After furthering into a more central location, we take a break. We are in the middle of the vend and there are no fences or walls separating us from wild animals. We are in their territory, while our guide encourages us to leave the vehicle: “Do not worry. There are no trees here to block our vision of what’s going on. Lions and leopards don’t really fancy these areas anyway.” A collapsable table is set with fine china for tea, and the birthday cake that arrives is my second most meaningful surprise after the leopard encounter. It takes a new kind of skill to enjoy a delicacy with the breath of wild animals on my neck at any moment. The young couple next to us rally me on: “Relax, just a few days ago we had our wedding here and there were no uninvited guests” they say, smiling. The sun is set high as our fourhour first safari tour comes to an end. We are exhausted from the fresh air, the rumble of the jeep, not to mention plenty of excitement and vast amounts of dust. Returning to the camp, we decide to rest up and check out the hotel’s spa. The massages are especially enticing and many integrate unique African herbs. I turn to my companion: “So we saw the animals... care to discover Africa’s perennials? But this time let’s have a therapy table in the vehicle”.
2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 47
040-047 safari.indd 47
10/27/09 8:54 PM
48 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
048-055 suzan sabanci.indd 48
10/27/09 8:55 PM
YILDIR 40 SANATA DESTEK
ART
SUPPORTING FOR 40 YEARS
Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer’le bankanın sanat ve sosyal sorumluluk üzerine gerçekleştirdiği ve hedeflediği projeleri üzerine konuştuk. We discussed Akbank’s current and future art and social responsibility projects with the bank’s Chairwoman, Suzan Sabancı Dinçer. Röportaj • Interview by Hande Sağlam Eagle Görseller • Images by Cihan Alpgiray
2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 49
048-055 suzan sabanci.indd 49
10/27/09 8:55 PM
048-055 suzan sabanci.indd 50
10/27/09 8:55 PM
A
kbank, 2008 yılında 250 bin kişinin ziyaret ettiği “İstanbul’da Bir Sürrealist: Salvador Dalí” sergisinin sponsoruydu. O günlerde şehir, Akbank’ın da kurumsal rengi olan kırmızı Dalí afişleriyle donatıldı. Bu sergi stratejik bir planlama mıydı?
Akbank olarak 2008’de 60’ıncı kuruluş yıldönümünümüzü kutladık. Bize göre bu denli kültür-sanatla içiçe geçmiş bir bankanın 60’ıncı yıl kutlaması da elbette yine bir kültür-sanat şölenine dönüşmeliydi. Bu anlayışla 60’ıncı kuruluş yıldönümümüz için hem Türk insanını hem de bankamızı yansıtan; dinamik, yenilikçi, ileri görüşlü ve yaratıcı bir sanatçıyı Türkiye ile buluşturmamız gerektiğini düşündük. Böyle düşününce bugüne kadar dünyaca ünlü birçok sanatçıyı Türk halkıyla buluşturan Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nin bizim için en uygun çözüm ortağı olacağını gördük. Diğer taraftan da Dalí’nin yenilikçiliği, ileri görüşlülüğü ve yaratıcılığının da Akbank ile örtüştüğünü gördük. Dalí’yi İstanbullularla ilk kez buluşturan “İstanbul’da Bir Sürrealist: Salvador Dalí” sergisi 20 Eylül 2008 – 1 Şubat 2009 tarihleri arasında İstanbul’da yapıldı ve yılın en büyük kültür sanat etkinliği oldu. Sergi aynı zamanda toplam 385 eserle İspanya dışında gerçekleşen en geniş kapsamlı sergi olma özelliği de taşıdı. Sanatçının kendisinin kurduğu Gala-Salvador Dalí Vakfı yetkilileri, koleksiyonunda yer alan eserlerden oluşan bu kadar geniş kapsamlı bir serginin bir daha İspanya toprakları dışına çıkmayacağını söylüyorlar. Sergi gerçekten her kesimden çok büyük bir ilgi çekti. Yaklaşık 250 bin ziyaretçinin 40 binden fazlası çocuklardan oluştu. Bu bizi özellikle mutlu etti, zira bizim için toplumun özellikle genç yaşlardan itibaren sanatla tanışması, sanatı gelecekte daha fazla insanın günlük yaşantısına sokmak açısından büyük önem taşıyor. Sergi, Türkiye’deki en büyük bütçeli modern sanat sergilerinden biriydi. Akbank, sanata desteğini büyük bütçeler ayırarak sürdürmeye devam edecek mi? Önümüzdeki günlerde, yakın-orta ve uzun dönemde, sponsorluğu düşünülen önemli etkinlikler var mı?
In 2008 Akbank was the sponsor of the exhibition ‘Salvador Dalí: A Surrealist in Istanbul’, visited by 250,000 people. During the days of the exhibit, the city was adorned with red, the corporate colour of Akbank. Was this exhibition a part of a larger strategic plan? As Akbank we celebrated our 60th anniversary in 2008. From our point of view, a bank which has been so interlinked with arts and culture for 60 years had to have these themes at the front line on its anniversary. In line with this idea we thought that we should help Turkey meet an artist who is known as dynamic, innovative, far-sighted and creative, and also capable of reflecting the diversity of Turkish people as well as our bank. Therefore, we thought that Sabancı University’s Sakıp Sabancı Museum, which has been a vehicle for many famous artists to meet with the Turkish public, would be the most suitable solution partner for the exhibition process. On the other hand we also saw that Dalí’s innovation, vision and creativity met with Akbank’s values. The ‘Salvador Dalí: A Surrealist in Istanbul’ exhibition, which brought Dalí’s oeuvre and Istanbulites together for the very first time, took place between September 20, 2008 and February 1, 2009 and was the most significant arts and culture event of the year. The exhibition also had the privilege of bringing together a total of 385 works of art and hence being the largest exhibition of works by Dalí outside Spain. The representatives of the Gala-Salvador Dalí Foundation, established by the artist himself, say that such a wide ranging exhibition featuring works from
their collection will never be able to leave Spain again. The exhibition really drew a lot of attention from many different walks of life. Over 40,000 visitors out of nearly 250,000 were children. This made us rather happy because it is significant for us that the young meet with art early on in life so that it can become a part of their daily lives in the future. The exhibition was one of the biggest-budget exhibitions in Turkey. Will Akbank carry on supporting the arts by sparing generous budgets towards it? Are there any important events that Akbank will be sponsoring in the near future or in the long term? The most important goal of our sponsorships is to enable art to be understood better by our people and to help them assimilate art into their lives. In a sense, to create a habit or a curiosity. The Dalí exhibition provided some with the chance of being introduced to Dalí and some with a closer look at the master of surrealism. Following the past exhibitions on Picasso and Rodin, the Dalí exhibition was another event for the Istanbul public to meet a master of the West. Furthermore, activities such as workshops and the www.daliistanbulda.com website allowed for large-scale participation. I think that exhibitions as such are very significant for the publicity of Istanbul and our country in general. As you know, art events of this magnitude are organized and managed as big budget events. As Akbank we have shown our full support both financially and morally in this project. We also place great importance on communicating
2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 51
048-055 suzan sabanci.indd 51
10/27/09 8:55 PM
Sponsorluklarımızın en önemli amacı sanatın insanlarımız tarafından daha iyi anlaşılmasını sağlamak, yaşamlarının bir parçası haline gelmesine yardımcı olmak. Bir anlamda bir tür “alışkanlık”, bir tür “merak” yaratmak. Dalí sergisi de toplumun her kesiminden ziyaretçiye sürrealizmin ustası Dalí’yi bazı ziyaretçiler için ilk defa, bazı ziyaretçiler için ise daha yakından tanıma fırsatı verdi. Sergi, Picasso ve Rodin sergilerinden sonra Batı’nın bir diğer büyük ustasını, Salvador Dalí’yi İstanbullularla ilk defa buluşturan bir sergi oldu. Diğer taraftan düzenlenen atölyeler, Dalíistanbulda.com internet sitesi gibi yan aktiviteler sayesinde herkesin geniş katılımı sağlandı.
art fair as Akbank Private Banking since 2006 and will continue to be until 2010. In addition we have also been the main sponsor of the Istanbul International Film Festival for 5 years with the cooperation of IKSV (The Istanbul Foundation for Culture and the Arts).
Bu tür sergilerin ülkemizin ve İstanbul’un tanıtımı için de çok önemli olduğunu düşünüyorum. Sizin de bildiğiniz gibi bu tür dünya çapında sanat etkinlikleri büyük bütçelerle yönetiliyor. Akbank olarak biz bu projede gerek maddi gerek manevi elimizden gelen desteği gösterdik. Bunun da ötesinde desteklediğimiz etkinlikleri daha da geniş kitlelere duyurmak için ciddi boyutta bir iletişim çalışması yapmaya da önem veriyoruz. Elbette ki önümüzdeki dönemde de Türk kültür-sanat hayatına destek verecek, Türk sanatseverleri dünya çapında sanat olaylarıyla buluşturacak projelere imza atmaya devam edeceğiz. Burada en önem verdiğimiz konu devamlılık ve sürdürülebilirlik. 40 yılı aşkın süredir aralıksız olarak devam eden desteğimiz önümüzdeki yıl da artarak devam edecek. Çocuk tiyatromuz 37 yıldır, Karagöz Kukla Tiyatromuz 36 yıldır, Caz Festivalimiz 19 yıldır, Akbank Oda Orkestramız 17 yıldır devam ediyor. Akbank Sanat 16 yaşında. Sergilerden, tiyatrolara, konserlerden, film gösterimlerine, atölye çalışmalarına kadar yılda 700 ün üzerinde sanat etkinliği gerçekleştiriyor. Ayrıca Akbank Private Banking olarak Contemporary Istanbul’un 2006 yılından 2010 yılına kadar ana sponsoruyuz. İKSV işbirliği ile gerçekleştirilen “Uluslararası İstanbul Film Festivali”nin de beş yıldır ana sponsoruyuz. Yurtiçi ve yurtdışında sizi en çok heyecanlandıran müze ve galeriler hangileri? Gezmekten en çok keyif aldığım müzelerden bir tanesi tabii ki İspanya’da Figueres’de bulunan Dalí Tiyatro ve Müzesi. Dalí’nin deyimiyle “gerçeküstü bir labirent”te dolaşıyorsunuz. Yine İspanya’da Barselona’da bulunan Picasso Müzesi, Picasso’nun ilk dönem çalışmalarından başlayarak modernizmden kübizme uzanan yolculuğunun bütün eserlerini bulunduran bir müze olması itibariyle çok heyecan verici. Hem kalıcı koleksiyonunu hem de süreli sergi seçimlerini çok beğendiğim başka bir müze ise Londra’da bulunan Tate Modern Sanat Müzesi. İstanbul’daki Türk ve İslam Eserleri Müzesi ise İstanbul’un en iyi gizlediği sırlarından birisi gibi. Topkapı Sarayı Müzesi’nin yanında fazla ismi duyulmayan bu müze de beni çok heyecanlandırır. Akbank Caz Festivali 19 yılı geride bıraktı. Her yıl güçlenen ve çeşitlenen bir programla yoluna devam eden festivalin ileriki yıllar için ne gibi planları var? 19 yıldır aralıksız devam eden ve Türkiye’nin en uzun soluklu caz
the events we support to large masses. We will by all means continue to support projects that will bolster the Turkish culture and arts life and that will introduce Turkish art lovers with worldwide art events in the near future. What’s really important is continuity and sustainability. Our support has become ingrained over the past 40 years, and will accelerate in the coming year. Our children’s theater has been active for 37 years, our Karagöz shadow play theater has been continuing for 36 years, our Jazz Festival has been rolling on for 19 years and our Akbank chamber orchestra concerts have been taking place for 17 years. Akbank Art is 16 years old. From exhibitions to plays, from concerts to film screenings and workshops, there are over 700 art events throughout the year that we help facilitate. We have also been the main sponsor for the Contemporary Istanbul
Which museums or galleries excite you the most in Turkey and elsewhere? One of the museums that I like visiting the most is of course the Dalí Theater and Museum in Figueres, Spain. As Dalí says ,it feels as if you are really going around a surreal labyrinth. Another exciting one is the Picasso Museum in Barcelona, because you can see all his pieces that range from his early works to his later modern and cubistic periods. I like both the permanent collection and the choices of temporary exhibitions at the Tate Modern Museum in London. The Turkish and Islamic Arts Museum in Istanbul seem to be one of the best kept secrets of the city. This museum, usually not as popular as the Topkapi Palace Museum, also excites me greatly. The Akbank Jazz Festival has left 19 years behind. What kind of plans does this festival, which grows stronger and becomes more diversified annually, have planned for the coming years? The Akbank Jazz Festival, which has been going on non-stop for 19 years, is one of the longest surviving jazz festivals in Turkey. With its increasing momentum it is mentioned as one of the most prestigious jazz festivals in the world. Moreover, it takes upon itself the important mission of introducing the most significant jazz musicians
52 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
048-055 suzan sabanci.indd 52
10/27/09 8:55 PM
“Elbette ki önümüzdeki dönemde de Türk kültür-sanat hayatına destek verecek, Türk sanatseverleri dünya çapında sanat olaylarıyla buluşturacak projelere imza atmaya devam edeceğiz.” “We will by all means continue to support projects that will bolster the Turkish culture and arts life and that will introduce Turkish art lovers with worldwide art events in the near future.”
of the world with large groups of people and creating the basis for a well-rooted culture of music. We believe that this festival has a great share in the fact that a generation of people understand jazz and find jazz music interesting in Turkey. Since 1991, Akbank has provided audiences with an opportunity to witness jazz legends such as Max Roach and Betty Carter, forthcoming modern jazz musicians such as David Murray, Cassandra Wilson, Chico Freeman, pros who mix world music with jazz such as Don Cherry, Okay Temiz,Yusef Lateef and artists who create a synthesis between Turkish music and jazz such as Süleyman Ergüner, Barbaros Erköse, Arto Tunçboyacıyan on stage. Varying venues in Istanbul have experienced the ‘City in a State of Jazz’ with concerts suitable to their individual atmospheres. We have started a new series of concerts called ‘Jazz on Campus’ at several Istanbul universities. This also attracted a lot of attention. We will also be expanding the festival to include campuses from other cities next year. Another subject that we place importance on is workshops aimed at children and disabled citizens. We are aiming to teach people not only to attend concerts as listeners but also to become a part of it and to learn about jazz early on. Through this, we will be creating a base of jazz lovers. Now, about the Istanbul 2010European Capital of Culture issue. The city will be welcoming a great number of visitors, perhaps some of them will be first-timers. How will Akbank be making use of this process? Although Istanbul’s always alive and bustling, the production of
art in the city has only become as apparent as it is now in the last few years. I can truly say that with its museums, exhibitions, galleries, concerts and its biennial, the city is comparatively experiencing a burst of art. Yet there is still a long path ahead. I think that the year 2010 should be considered as an opportunity which can carry it to its goal of becoming one of the forthcoming art centers of the world in the international arena. Ensuring the the sustainability of art events and supporting the development of art in Turkey should become a mission. Supporting art will not be a special concept reserved to the year 2010 for Akbank. Akbank is a corporation that has given great support to art since its establishment. Our devoted support of over 40 years will continue to flourish next year as well, as we do not fix our patronage for a certain year.. Coincidentally, 2010 is also the 20th year of our Jazz Festival. We will be helping the festival grow. Moreover, there will be concerts organized in other cities besides Istanbul. As a result, these other areas will benefit from the event which first flourished here. Initiatives by Akbank regarding sustainability are drawing the attention of many people. Could you please tell us about the investments that Akbank is undertaking as a corporation concerning sustainability and about what effects these projects will have? As Akbank we have been acting on our plans with the consideration of our duties in the society we are a part of and a consciousness for social responsibility. We see managing the fi-
2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 53
048-055 suzan sabanci.indd 53
10/27/09 8:55 PM
festivali olan Akbank Caz Festivali, her geçen yıl artan ivmesiyle, alanında dünyanın prestijli caz festivallerinden biri olarak anılıyor. Diğer taraftan dünyanın en önemli caz sanatçılarını geniş kitlelerle buluşturarak köklü bir müzik kültürü oluşturmak adına çok önemli bir misyon üstleniyor. Türkiye’de bir neslin caz müziğini anlamasında ve ilgi duymasında bu festivalin büyük katkısının olduğuna inanıyoruz. Akbank 1991’den bu yana festivalde Max Roach, Betty Carter gibi caz efsanelerini; David Murray, Cassandra Wilson, Chico Freeman gibi çağdaş cazın önde gelen isimlerini; Don Cherry, Okay Temiz, Yusef Lateef gibi dünya müziğini cazla birleştiren ustaları; Süleyman Ergüner, Barbaros Erköse, Arto Tunçboyacıyan gibi Türk müziğiyle cazı sentezleyen sanatçıları izleme imkanı sağladı. İstanbul’un farklı konser mekanları, onların atmosferine uygun konserlerle “Şehrin Caz Hali” ni yaşadı. Bu yıl bir yenilik olarak “Kampüste Caz” bölümü ile üniversitelerde de konserler gerçekleştirdik. Bu da büyük ilgi gördü. Önümüzdeki yıl İstanbul’un dışına da çıkarak başka üniversitelere de festivalimizi taşıyacağız. Bir diğer önem verdiğimiz konu ise çocuklara ve engellilere yönelik atölye çalışmaları. Sosyal sorumluluk bilinciyle sadece konserlere izleyici olarak katılmak değil aynı zamanda bunun bir parçası olmayı ve çocuk yaşta caz müziğini daha iyi öğretmeyi hedefliyoruz. Böylece geleceğin cazseverlerini hazırlıyoruz. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti. Kent, belki de hiçbir zaman ağırlamadığı kadar dünyalı sanatseveri ağırlayacak. Akbank bu süreci nasıl değerlendirecek? İstanbul her zaman yaşayan canlı bir şehir olmakla birlikte, şehrin sanat üretimi ilk defa geçtiğimiz yıllarda bu kadar görünür hale geldi. Şehir müzeleri, sergileri, galerileri, konserleri, bienali ile bir sanat hayatı patlaması yaşıyor diyebilirim. Tabii göreceli olarak. Diğer taraftan daha gidilmesi gereken uzun bir yol var. 2010 yılının İstanbul’u bundan sonra uluslararası arenada dünyanın önde gelen sanat merkezi olma hedefine götüren bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sanat etkinliklerinin sürdürülebilir olması ve Türkiye’de sanatın gelişimine katkıda bulunmak misyon olmalı.
“Ülkemiz için sürdürülebilir değer yaratımının ise öncelikle gençliğimiz üzerinde odaklanarak ülkemizin beşeri sermayesinin gelişmesine katkıda bulunmaktan geçtiğine inanıyoruz.” “We believe that creating sustainable values in our country first and foremost calls for focusing on our youth and contributing to the development of human capital.”
nancial, social and environmental effects of our activities with this consciousness as part of our mission, which is helping further the development of society. We see it as our primary social responsibility to become a successful bank with 60 years of demanding endeavours and to earn significant financial value. We are now witnessing many crises around the world; we experienced a similar crisis in Turkey in 2001. During the current downturn as well as the crises of 2001, 1994 and previous years, we have always strived to create capital to lead the way to employment opportunities and financial value for the entire population of Turkey. With this belief, since Akbank’s first days of establishment one of the most significant goals has been to sustain the creation of values that support society. Due to the economic crisis taking place
Akbank için sanata destek sadece 2010’a özgü bir olgu olmayacak. Akbank kuruluşundan bu yana sanata çok büyük destek veren bir kurum. 40 yılı aşkın süredir aralıksız olarak devam eden desteğimiz, bu desteği tek bir yıla endekslemediğimiz için elbette önümüzdeki yıl da artarak devam edecek. Güzel bir tesadüf olarak 2010 yılı, bizim caz festivalimizin de 20. yılı. Festivalimizi daha da genişleterek büyüteceğiz. Ayrıca sadece İstanbul’da değil diğer şehirlerde de konserlerimiz olacak. Böylece başka şehirler de İstanbul’da başlayan bu etkinlikten faydalanmış olacaklar. Akbank’ın sürdürülebilirlik üzerine yaptığı çalışmalar son zamanlarda birçok kişinin dikkatini çekiyor. Akbank’ın bir kurum olarak sürdürülebilirliğe dair yaptığı yatırımlardan ve gelecekte
54 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
048-055 suzan sabanci.indd 54
10/27/09 8:55 PM
bu çalışmaların nasıl etkileri olacağından bahsedebilir misiniz? Akbank olarak kurulduğumuz günden beri içinde yer aldığımız topluma karşı sorumluluklarımızın farkındalığıyla tüm faaliyetlerimizde sosyal sorumluluk bilinci ile hareket ediyoruz. Faaliyetlerimizin ekonomik, sosyal ve çevresel etkilerinin bu bilinçle yönetilmesi ve toplumun geliştirilmesi konularını misyonumuzun bir parçası olarak görüyoruz. Elbette, 60 yılın titiz emeği ile ülkeye başarılı bir banka, önemli bir iktisadi değer kazandırmak bizim için en birinci sosyal sorumluluğumuz. Dünyadaki çalkantıları görüyorsunuz, benzerini 2001’de biz Türkiye’de yaşadık. Bu krizde, 2001’de, 1994’te, ondan öncekilerde her zaman bir iktisadi değer yaratarak, istihdam yaratarak, ülkenin yatırımlarına finansman aktararak tüm Türk insanının sahibi olduğu bir değer yaratmaya gayret ettik. Bu inançla Akbank’ın kurulduğu günden beri gözettiği en önemli hedefi sürdürülebilir değer yaratmak. Kriz nedeniyle dünyada da bu kavramın ilerleyen yıllarda daha da öne çıkacağını görüyoruz. Diğer taraftan Akbank için yerel ve evrensel mirasın korunması, gelecek kuşaklara aktarılması, sanata ve sanatçıya destek olmak, gençliğimiz üzerinde odaklanarak ülkemizin beşeri sermayesinin gelişmesine katkıda bulunmak yani kısaca sanat, kültür ve eğitim her zaman öncelikli alanlar oldu. Bu bağlamda da nokta atışı şeklinde projeler yerine, uzun soluklu, gerçek bir katma değeri olan projelere odaklanıyoruz. Nispeten yeni olan projelerimiz Düşünme Gücü ve Düşünce Kulübü beşeri sermayeye, gençlere ve eğitime desteğimizin en iyi örneklerinden. Akbank, sadece sanat değil, başka alanlardaki sosyal sorumluluk projeleriyle de dikkat çeken bir kurum. Bu anlamda en çok kaynağı hangi alana ayırıyorsunuz? Destek verdiğiniz Düşünme Gücü projesi 2010 Nisan’ında ilk aşamasını tamamlamış olacağını biliyoruz. Bize bu proje ile ilgili kendi görüşlerinizi ve projenin amaçlarının önemini anlatır mısınız? Sürdürülebilirlik fikrinin temelinde geçmiş ve gelecek arasında bir bağ kurmak, kendimize geleceğe hazırlamak yatıyor. Ülkemiz için sürdürülebilir değer yaratımının ise öncelikle gençliğimiz üzerinde odaklanarak ülkemizin beşeri sermayesinin gelişmesine katkıda bulunmaktan geçtiğine inanıyoruz. Bu çerçevede kuruluşumuzun 60. yılında ülkemiz eğitim sisteminin yenilikçi rota kazanmasını hedefleyen bir sosyal sorumluluk projesi başlattık. Akbank, Milli Eğitim Bakanlığı ve Eğitim Reformu Girişimi (ERG) arasında imzalanan anlaşma ile başlayan “Düşünme Gücü” projesinin pojesinin temelinde yarının açık fikirli kuşaklarını yetiştirmek yatıyor. Her yıl binlerce öğretmen aracılığıyla en az 200 bin öğrenciye ulaşmak ve bu öğrencilerin düşünme becerilerini geliştirmek projenin ana amacı. Gençlerin yeni fikirlere açık, yaratıcı ve daha da önemlisi iletişimi güçlü düşünme ve davranış biçimleri geliştirmeleri geleceğimiz için çok önemli ve umut verici. Bunun gelişmesine katkıda bulunmaktan mutlu ve gururluyuz.
right now we see that these concepts will be more influential in the future. On the other hand issues such as the preservation of universal and local heritage and its deliverance to the next generations, the support of art and artists, the development of human capital through a focus on young generations, in short arts, culture and education have always been priority for Akbank.. That is why we prefer to focus on long-term, sustainable initiatives which have greater added value in the long term than extremely specific projects. Our relatively recent Düşünme Gücü (Thinking Power) and Düşünme Kulübü (Thinking Club) ventures are a good example of our support for human capital, young generations, and education. Akbank is an institution that draws attention with corporate social responsibilities in several areas other than art. Which area are you investing in the most? The first stage of the Düşünme Gücü (Thinking Power) project Akbank supports will be complete in April 2010. What are your personal thoughts about the
project, and what will Akbank aim to achieve? The entire idea of sustainability is rooted in being able to bridge the past with the future and preparing ourselves for what is to come. We believe that creating sustainable values in our country first and foremost calls for focusing on our youth and contributing to the development of human capital. With this in mind, we launched a social responsibility project on our 60th anniversary that will enable our country’s educational system to take a more innovative path. The ‘Thinking Power’ project started with a signed agreement between Akbank, the Ministry of Education and the Educational Reform Initiative. The premise of the project lies in raising tomorrow’s open-minded generations. We aim to reach at least 200,000 students a year through thousands of teachers. Our main goal is to help them develop their thinking skills.. Young people developing open, creative and most importantly communicative minds and behavior models is incredible significant and hopeful for our future. We are happy and extremely proud to contribute to this development.
2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 55
048-055 suzan sabanci.indd 55
10/27/09 8:55 PM
Kışın ilk günleri kendini iyiden iyiye hissettirirken tarzınızı yansıtabilmeniz için birkaç alternatif... Just a few wardrobe alternatives that prove the arrival of winter doesn't need to cramp your style.
FOTOĞRAF v PHOTOGRAPHY CİHAN ALPGİRAY - BOOM FOTOĞRAF ASİSTANI v PHOTOGRAPHY ASSISTANT GÖKÇE ÖZÜCOŞKUN SAÇ v HAIR SUAT ÜRÜN MAKYAJ v MAKE-UP TAHSİN ERYILMAZ MODA EDİTÖRÜ v STYLING ALEXANDER KOKOSKERİYA, GLAM PLANET MODA ASİSTANI v STYLING ASSISTANT YİĞİT DALDİKLER MODELLER v MODELS
ER Tak
ZAC, RESPECT MODELS BOGI, ERBERK AJANS
KA Elb
MEKAN v LOCATION W ISTANBUL 56 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
056-065 moda.indd 56
10/27/09 8:56 PM
ERKEKTE v ON HIM Takım Elbise/Suit, CLASS ROBERTO CAVALLI v Trençkot/Raincoat, BURBERRY v Gömlek/Shirt, TRUSSARDI v Kravat/Tie, VAKKO v Çanta/Bag, MONT BLANC v Ayakkabı/Shoes, D&G KADINDA v ON HER Elbise/Dress, EMPERIO ARMANI v Kürk/Fur, BEYMEN CLUB v Eldiven/Gloves, GUCCI v Çanta/Bag, LOUIS VUITTON v Ayakkabı/Shoes, GUCCI v Mücevher/ Jewelry, CARTIER 2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 57
056-065 moda.indd 57
10/27/09 8:56 PM
ERKEKTE v ON HIM Takım Elbise/Suit, ERMENEGILDO ZEGNA/BEYMEN Gömlek/Shirt, GUCCI Kravat/Tie, LOUIS VUITTON Kemer/Belt, GUCCI Ayakkabı/Shoes, PRADA/BEYMEN Saat/Watch, JAQUES LEMANS/ACY SAAT KADINDA v ON HER Elbise/Suit, TEMPLEY/HARVEY NICHOLS Çanta ve ayakkabılar /Bag & Shoes, GF FERRE/IT PLUS Jewelry GUCCI/DAMAS 58 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
056-065 moda.indd 58
10/27/09 8:56 PM
ERKEKTE v ON HIM Takım Elbise/Suit, VAKKO Gömlek/Shirt, TRUSSARDI Kravat/Tie, VAKKO Broş/Brooch, DAMAS Saat/Watch, OMEGA KADINDA v ON HER Elbise/Dress, CATHERINE MALANDRINO/HARVEY NICHOLS Çanta/Bag, GF FERRE/IT PLUS İnci Kolye ve Küpe/Pearl Necklace & Earrings, DAMAS Pırlanta ve Beyaz Altın Yüzük/Diamond & White Gold Ring, CARTIER Pırlanta ve beyaz altın yüzük/Diamond & White Gold Ring, DAMAS Pırlanta Bilezik/Diamond Bracelet, TIFFANY & CO. 2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 59
056-065 moda.indd 59
10/27/09 8:57 PM
Takım Elbise/Suit, BURBERRY Gömlek/Shirt, EMPORIO ARMANI Kravat/Tie, VAKKO Gözlük/Glasses, BURBERRY Pırlanta Broş/Diamond Brooch, DAMAS 60 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
056-065 moda.indd 60
10/27/09 8:57 PM
ERKEKTE v ON HIM Takım Elbise/Suit, BEYMEN v Gömlek/Shirt, SALVATORE FERRAGAMO/HARVEY NICHOLSv Kemer/Belt, TRUSSARDI v Kravat/Tie, LOUIS VUITTON v Çanta/Bag, MONT BLANC v Saat/Watch, OMEGA KADINDA v ON HER Takım Elbise/Dress, CHANEL/HARVEY NICHOLS v Gömlek/Shirt, GUESS v Broş/Brooch TIFFANY & CO. v Beyaz Altın ve Pırlanta Küpe ve Yüzükler/White Gold & Diamond Earrings & Ring, CARTIER 2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 61
056-065 moda.indd 61
10/27/09 8:57 PM
62 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
056-065 moda.indd 62
10/27/09 8:57 PM
Elbise/Dress, GUCCI Deri Eldiven/Leather Gloves, GUESS Alt覺n Kolye/Golden Necklace, GUCCI/DAMAS 2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 63
056-065 moda.indd 63
10/27/09 8:57 PM
Tak覺m Elbise/Suit, ERMENEGILDO ZEGNA/BEYMEN G繹mlek/Shirt, TRUSSARDI Ayakkab覺/Shoes, PRADA/BEYMEN Mendil/Pocket Handkerchief, VAKKO Kemer/Belt, GUCCI Saat/Watch, OMEGA
64 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
056-065 moda.indd 64
10/27/09 8:57 PM
Takım Elbise/Suit, GUCCI Gömlek/Shirt, EMRERIO ARMANI Kemer/Belt, BURBERRY Çanta/Bag, CARTIER Ayakkabı/Shoes, LOUIS VUITTON Altın Bilezik ve Küpe/Golden Bracelet & Earrings, GUCCI/DAMAS Altın ve Pırlanta Yüzükler/ Golden & Diamond Rings, DAMAS
2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 65
056-065 moda.indd 65
10/27/09 8:57 PM
Bogota’da açılan “Mr. America” adlı sergide bir ziyaretçi Andy Warhol’un sanat yapıtının yanında. A visitor walks an art piece by Andy Warhol during the “Mr. America” exhibition in Bogota.
66 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
066-073 art business.indd 66
10/27/09 8:58 PM
SANATA
YATIRIM
art
investment Yazı ◆ Story by Hande Sağlam Eagle
Sanat eserlerine değer katan unsurlar ve bu unsurların yatırım eşdeğeri ilişkisi üzerine kısa bir anlatı. A short story on factors that add value to works of art and the relationship between these factors and their investment equivalent.
John Vizcaino, Reuters
200 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 67
066-073 art business.indd 67
10/27/09 8:58 PM
İ
ster mağara duvarlarını süsleyen resimler olsun, ister kaya resimleri ya da heykeller olsun, sanat insan hayatının 40.000 seneye yakın bir süredir parçası olmuştur. Eski dönem resim üstatlarının çalışmalarından ya da çağdaş zamandaki modern ressamların yaratılarından bahsedebiliriz. Sanat daimi, ve gelecek yüzyıllarda da öyle olacak. Bir tarafta sanatçılar, diğer tarafta sanat simsarları, müzayede evleri, koleksiyonerler, galeriler ve müzeler... Bir taraf yaratırken diğer taraf yaratılanın görsel ve metodik olarak tüketilmesine yardımcı oluyor. Neden sanata yatırım yapmamız gerektiğiyle ilgili, neyin iyi neyin kötü sanat olduğuna dair, sanatçının ve üretilen sanatın değerini nasıl biçmemiz gerektiğiyle ilgili, sanattaki akımların nasıl değiştiği ve bunların nelerle kamçılandığı hakkında tartışmalara tanık oluyoruz. Bana öyle geliyor ki tüm bunları tartışırken hangi sanat eserlerine yatırım yapmamız gerektiğini ve bundan ne fayda edineceğimizi hiç düşünmüyoruz. Frida Kahlo bir keresinde şöyle demiş;“Ben kendi gerçekliğimi resimliyorum. Bildiğim tek şey yapmak zorunda olduğum için resim yaptığım. Başka hiçbir şeyi göz önünde bulundurmadan aklımdan geçen herşeyi resimliyorum.” Bu sanatçının sanatı yaratmak üzerine bakış açısı, bizim öznel gerçeklik dediğimiz şey. Ancak, sanat tarihçilerinin ve eleştirmenlerinin bize söylediği, sanatın koleksiyonu yapılabilir bir konu olduğu ve bu nedenle eserlerin değerinin eskidikçe ya da nadirleştikçe arttığı ya da aynı değeri koruduklarıdır. Bir resmin fiyatı kişiye bağlıdır ve sanat pazarının ödemek istediği fiyatla belirlenir çünkü sanattaki risk faktörü değer kazanma olasılığından daha yüksektir. Sanatın değer biçilip satılmasındaki diğer etkenler sanat eserinin kökeni, durumu, yapıldığı madde, konusu ve ebadıdır. Tüm bunların bir sonucu olarak, sanat, kaçınılmaz olarak uzun vadeli bir yatırımdır. Walter Benjamin, ‘Tekniğin Olanaklarıyla Yeniden Üretilebildiği Çağdaş Sanat Yapıtı’nda şöyle diyor, “Sanatın en önemli görevlerinden biri, eksiksiz karşılanabilmeleri için zamanın henüz erken olduğu istemleri üretmek olmuştur. Her sanat biçimi geçmişinde yeni bir sanat biçimi içerisinde ortaya çıkabilecek etkilerin gerçekleşmesi için zorlamada bulunur.” Benjamin şimdilerde bize aşikar gözükeni 1935’de söylemiş olsa da, durum hala aynı. Düzenlenen sergiler ve günümüzün popüler sanatçılarının eserleriyle ilgili düşüncelerimiz de bu gerçeği yansıtıyor. Damien Hirst’ün formaldehid içindeki köpekbalığı tartışıldığında, asıl konu bu tarz sanat eserlerinin yaratılmasındaki davranışın etikliği ve sanat adına bir sanatçının emellerini ne ölçüde sürdürmesine izin verilmesiyle ilgiliydi. Bence Charles Saatchi gibi koleksiyonerler yetenek keşfinde yol aldıklarında ve bu yeteneklerin eserlerine yatırım yaptıklarında sanatçının etik değerleriyle pek de alakalanmıyorlar, daha çok sanatçının ürettiği sanat eserinin anlamıyla ilgileniyorlar. Yatırım açısından baktığımızda formaldehid içerisindeki bir köpekbalığı Andy Warhol’un Campbell’s Soup çorba konservesi posteriyle karşılaştırılabilir mi?
Be it cave murals, rock paintings or sculpture; art has been a part of human life for nearly 40,000 years. We could be talking about the works of the Old Masters or the creations of modern artists in our contemporary age. Art is constant and will be for centuries to come. On one hand, we have artists and on the other, we have art dealers, auction houses, collectors, galleries and museums. One side creates while the other consumes or helps the visual and methodical consumption of what is created. We have debates about why we should invest in art, what’s good and bad art, how you should evaluate the value of the artist and the artwork, how trends in art change and what they are fuelled by, etc. It seems to me that while discussing all these, we never seem to think about which artworks we should invest in and what’s to gain from doing so. Frida Kahlo once said, “I paint my own reality. The only thing I know is that I paint because I need to and I paint whatever passes through my head without any other consideration.” This is the artists’ point of view on creating art, which is what we call our subjective reality. However, art historians and art critics tell us that art is a fine collectable and collectables tend to hold or increase in value as they get older or rarer. A painting’s price is highly subjective and dictated by what the art market is willing to pay for it because the risk in art is higher than the chance of appreciation. The other factors by which art is valued and sold are qualities of provenance, condition, medium, the subject matter and the size. As a result, art is inevitably a long-term investment. In The Work of Art in the Age of Mechanical Reproduction Wal-
68 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
066-073 art business.indd 68
10/27/09 8:58 PM
Konstantin Chernichkin, Reuters
Yakın zamanda Charles Saatchi, The Guardian gazetesine verdiği bir röportajda şöyle belirtiyor: “Sanat koleksiyonerleri geniş çerçeveden bakıldığında oldukça önemsizler. Önemli olan ve sağ kalan sanattır. Ben sevdiğim eserleri satın alıyorum. Yatırımda kurallar yoktur. Köpekbalıkları iyi olabilir. Sanatçı gübresi iyi olabilir. Yağlıboya bir tablo iyi olabilir.” Örneğin bir müzayede kataloguna bakacak olursanız ve beğendiğiniz bir eser bulursanız, genellikle eserin daha evvelki sahibinin artık yaşamadığını ve potansiyel alıcının şimdi siz olduğunu görürsünüz. Sanat el değiştirir, çünkü ister kişisel olsun ister halka ait olsun, sanat bir ürün haline gelmiştir. Sanat yaşar, doğa ölür ve kendini
ter Benjamin noted, “one of the foremost tasks of art has always been the creation of a demand which could be fully satisfied only later... the history of every art form aspires to effects which could be fully obtained with a changed technical standard, that is to say, in a new art form.” Although Benjamin states what now seems so obvious in 1935, the situation remains the same. Exhibitions and our opinions of the works of certain popular artists of today also reflect this fact. When Damien Hirst’s shark in formaldehyde was debated the issue was the ethics of creating artworks and to what extent an artist should be allowed to pursue his ambitions in the name of art. While collectors such as Charles Saatchi discover talents and invest in their art, I don’t think they consider the ethi-
cal values of the artist but rather the meaning of the work of art. In terms of investment, can a shark in formaldehyde be compared to a Campbell’s Soup poster? In a recent interview published in The Guardian Charles Saatchi stated “art collectors are pretty insignificant in the scheme of things. What matters and survives is the art. I buy art that I like. There are no rules about investment. Sharks can be good. Artist’s dung can be good. Oil on canvas can be good.” For example, if you look at an auction catalogue and find something you like often it will be apparent that the owner of the artwork has passed away and you are now the next eligible buyer. Art changes hands because it has become a commodity, whether public or personal. Art survives,
İngiliz sanatçı Hirst, Kiev Pinchuk Sanat Merkezi’nde açılan sergisi sırasında kendi yapıtı yanında. British artist Hirst stands next to his sculpture during the press preview of his exhibition at the Pinchuk Art Center in Kiev.
200 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 69
066-073 art business.indd 69
10/27/09 8:58 PM
Sedef ve bağa işlemeli nadir bir kaligraf kutusu. Osmanlı dönemi, geç 17. yüzyıl. Değer biçilen fiyat: 40.000-60.000 İngiliz Sterlini. Satış: 121.250 İngiliz Sterlini. An exceptional mother-of-pearl and tortoise shell inlaid calligrapher’s box, Ottoman period, late 17th Century Estimated price: £40.000-60.000. Sold for: £121,250.
Sotheby’s izniyle | Courtesy of Sotheby’s
70 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
066-073 art business.indd 70
10/27/09 8:58 PM
Sotheby’s İslam Dünyasının Eserleri Müzayedesi Sotheby’s Arts of the Islamic World Auction
1
2
Sotheby’s izniyle | Courtesy of Sotheby’s
1) 18. yüzyılda yapılmış mine ve elmas işlemeli padişah kemer tokası. Değer biçilen fiyat: 30.000-40.000 İngiliz Sterlini. Satışı gerçekleşmedi. 2) 13-14. yüzyıl Memlük sıraltı çanak, Suriye. Değer biçilen fiyat: 60.000-80.000 İngiliz Sterlini. Satışı: 145.250 İngiliz Sterlini. 3) 16. yüzyıl Babür dönemine ait yeşim taşlı kap, Hindistan. Bronz kaplamalı kaide 19. yüzyıl, İngiltere. Değer biçilen fiyat: 200.000-300.000 İngiliz Sterlini. Satışı: 241.250 İngiliz Sterlini.
1) Diamond and enamelled gold sultan’s belt buckle, Ottoman period, 18th century, Turkey. Estimated: £30,000-40,000. Unsold. 2) Mamluk underglaze decorated bowl, 13th14th century, Syria. Estimated: £60,000-80,000. Sold for: £145,250. 3) 16th century Mughal jade drinking cup, India, and gilt bronze mounts, early 19th century, England. Estimated: £200,000-300,000. Sold: £241,250.
yeniler. Sanat tükenmeden kendini yeniler, çünkü sanat tüketici toplumunun seçimleri doğrultusunda kendi içinde dinamik kalmayı başarabilmiştir. Baudrillard’ın Mayıs 1996’da Fransız gazetesi Libération’da ilk defa yayınlanan ‘Sanatın Komplosu’ adlı yapıtında Baudelaire’in düşüncesini izah etmişti, “Diğer sanatçıların hiçlikten oluşan ticari bir stratejisi vardır, buna sanatçının kendisi pazarlanabilir bir şekil katar, bu ürünün duygulara hitap eden halidir.” Bu nedenle, bence yapabileceğiniz en iyi ve yegane şey beğendiğiniz parçalara yatırım yapmaktır, bir gün değerinin artacağını düşündüğünüz eserlere değil. Sanata sadece paraya çevrilebilir bir servet olarak bakmak, sırf eserlerin ve sanatçının değerini bir nesneye dönüştürmez, aynı zamanda anlamlarının kaybolmasına da yol açar. Baudrillard’ın dediği gibi, “Sanat tek başına değildir: Politika, ekonomi ve haberler beraberce aynı suç ortaklığından fayda sağlar ve bu şekilde ‘tüketicilerine’ istihzayla boyun eğerler.”
SANAT MI TARİH Mİ?
Londra’da 7 Ekim’de gerçekleşen İslam Dünyası Eserleri müzayedesinin sonuçlarına baktığımız zaman, müzayededeki eserlerin çağdaş sanat eserlerinin aksine tarihi değerinin olduğunu görüyoruz. Orta İran, İsfahan’dan Safevi dönemine ait ipek, yün ve metal iplik karışımı seccade, oldukça fiyat artışı görüp (o.f.
3
while nature dies and replenishes itself. Art renews itself without reaching extinction, because art has managed to stay dynamic in itself through the choices of consumer society. Paraphrasing Baudelaire, Baudrillard wrote in The Conspiracy of Art, first published in the French newspaper Libération in May 1996, that “other artists only have a commercial strategy of nullity, one to which the artist gives a marketable form, the sentimental form of commodity.” Therefore, I think the best and only thing you can do is to invest in what you love, not what you think will have greater financial value one day. Thinking of art only as a financial asset not only reduces the works and the value of the artists to mere objects but also steals from their
significance. As Baudrillard states, “art is not alone: politics, economics, the news all benefit from the same complicity and ironic resignation from their ‘consumers’.”
ART OR HISTORY? When we look at the results of the Arts of the Islamic World auction at Sotheby’s London, held on 7th October, we see that these pieces have historical value unlike the contemporary art of our day. A Safavid silk, wool and metal-thread prayer rug from Isphahan, Central Persia (est. £80,000-£120,000) had seen a great increase in price and was sold for £2,729,250. A rare intact Mamluk under-glaze decorated bowl from 13th or 14th century Syria was sold for £145,250 (est. £60,000- £80,000). An exceptional mother-of-pearl and
200 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 71
066-073 art business.indd 71
10/27/09 8:58 PM
A Safavid silk, wool and metal thread prayer rug, Isphahan, Central Persia. Estimated price: £80,000-120,000. Sold: £2,729,250.
Sotheby’s izniyle | Courtesy of Sotheby’s
Orta İran, İsfahan’dan Safevi dönemine ait ipek, yün ve metal iplik karışımı seccade. Değer biçilen fiyat: 80.000-120.000 İngiliz Sterlini. Satış: 2.729.250 İngiliz Sterlini.
72 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
066-073 art business.indd 72
10/27/09 8:59 PM
Is
£80.000-£120.000) 2.729.250 İngiliz Sterlini’ne satıldı. 13. -14. yüzyıl Suriye Memluklu döneminden kalma zarar görmemiş ender alt sırlamalı çanak (o.f. £60.000-£80.000) 145.250 İngiliz Sterlinine satıldı. 17. yüzyıl sonları, Osmanlı’dan sedef kakmalı ve kaplumbağa kabuğundan yapılmış ender kaligrafi kutusu (o. f. £40.000-£60.000) 121.250 İngiliz Sterlini’ne satıldı. Müzayedede satışa sunulan bir diğer enfes parça ise 459.250 İngiliz Sterlini (o.f. 80.000 - 120.000) gibi çok yüksek fiyata giden, 16. yüzyılın ikinci yarısından kalma ender Osmanlı tombak mataraydı. Müzayedede alıcısını bulamayan parçalar da vardı. Bunlardan bir tanesi 15. yüzyıl döneminden kalma zincirli zırhtı (o.f. £80.000-£120.000). Parçanın satılmamış olması değerinin ortalama fiyatla eşdeğer olmadığına mı işaret ediyor? Tabii ki değil. Sanat dünyasının bu yarı soyut pazarını yaratan bireyler olarak insiyatifimiz, içerisinde bulunduğumuz durumlar ve hayattaki tutkularımızdır. Böylelikle, kişinin beğendiği bir sanat eserine yatırım yapması demek, gelecekte o eseri kâr ederek satabilecek demek değildir sonucuna varabiliriz. Sanatsal eğilimi olan bir bakış, pazar hakkında geniş çapta bilgi ve pazarın neye yönlenmiş olduğu hakkında fikir sahibi olmak, akıllıca planlanmış bir strateji sanatta güçlü bir yatırım yapabilmek için son derece gerekli. Daha hafif taraftan baktığımızda, Woody Allen’ın sözünü ben de tavsiye ediyorum, ‘Tanrı’yı güldürmek istiyorsanız ona planlarınızı anlatın’, çünkü sanat yatırımı uzun ve zorlu bir düşünce sürecini gerektiriyor ve bu da hızlı kazanç 1 sağlamak isteyenler için makul bir seçenek değil.
Sotheby’s izniyle | Courtesy of Sotheby’s
1) Usturlap, İsfahan, 1788 tarihli Değer biçilen fiyat: 40.000-60.000+ İngiliz Sterlini. Satışı: 145.250 İngiliz Sterlini. 2) 13. yüzyıl sonları, Musul veya Siirt yapımı altın kalem kutusu Değer biçilen fiyat: 70.000-90.000 İngiliz Sterlini. Satışı: 73.250 İngiliz Sterlini. 3) Varaklı ve mine işlemeli cam cami lambası. Değer biçilen fiyat: 40.00060.000 İngiliz Sterlini. Satışı: 63.650 İngiliz Sterlini.
tortoise shell-inlaid calligrapher’s box from late 17th century Turkey was sold for £121,250 (est. £40,000- £60,000). An-other exquisite piece sold at the auction for a whopping £439,250 (est. £80,000-£120,000) was a rare Ottoman ‘tombak’ water flask from the 16th century. There were also pieces left unsold. One of these was a rare Aqqoyunlu or Ottoman chain-mail coat from 15th century Persia or Turkey (est. £80,000£120,000). Does the fact that it wasn’t sold mean it is not worth its estimated price? Certainly not. It’s our initiative as individuals, our situations and our passions in life that create the semi-abstract market of the art world.
1) An astrolabe mater, Isphahan, dated 1788. Estimated: £40,000-60,000. Sold: £145,250. 2) Gold inlaid brass penbox,late 13th century, Mosul or Siirt. Estimated: £70,000-90,000. Sold: £73,250. 3) Gilded and enamelled glass mosque lamp. Estimated: £40,000-60,000. Sold: £63,650.
2
3
It’s quite easy to conclude that just because someone has bought a work of art they admire doesn’t always mean they will be able to sell it for a profit in the future. An eye for art, extensive knowledge of the market and where it is headed and a sound strategy is essential to make a solid investment in art. On a lighter note, as Woody Allen once said, ‘If you want to make God laugh, tell him your plans’, because art investment takes a long and hard thought process that is not feasible for many who want to make a quick gain.
200 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 73
066-073 art business.indd 73
10/27/09 8:59 PM
Uçma aşkının, insan yaşamına tat katan bütün diğer zevklerle buluştuğu yer; Avusturya Salzburg Havaalanı’ndaki 7 numaralı hangar. A place where a love for flying meets all other passions that enrich the human life: Hangar 7 at Austria’s Salzburg Airport.
74 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
074-079 hangar.indd 74
10/27/09 9:00 PM
7
Hangar Hangar 7’yi ilk görüşte şüphesiz herkes bir uçak hangarı zannedecek. Belki biraz daha modern, biraz daha havalı. Ancak bir hangardan fazlası değil. Bu oldukça yanıltıcı ilk intiba, dikkatlice bakıldığında aslında içerisinde sadece uçak barındırmadığı kolayca anlaşıldığından hemen terk edilecek. Tıpkı diğer uçak hangarlarından farklı olan ferahlık hissinin kolayca anlaşılması gibi. Avusturya Salzburg Havaalanı’ndaki bu cazibe merkezine, dünyaca ünlü enerji içeceği markası Red Bull’un kurucusu Dietrich Mateschitz’in çoğu az bulunur ve antika değeri olan kişisel uçak ve yarış araçları koleksiyonunu tutmak için yaptırdığı bir alan diyebiliriz kabaca. Sayıları ve doğal olarak da kapladıkları alan gittikçe artan uçaklarına gerekli olan yeri yaratmak için böyle bir çözüm bulmuş. Sadece Douglas DC-6B isimli uçağının kanat açıklığı 36 metre olunca bir uçak hangarı inşa etme fikrini hayata geçirmek üzere 1999 yılında Avusturyalı mimar Volkmar Burgstaller ile tasarımına
Yazı • Story by Oktay Tutuş
At first, people will surely think that Hangar 7 is used for planes. Perhaps it’s more modern and a little flashier, but really no more than a hangar. This deceptive first impression will be abandoned upon realizing that it doesn’t just house planes, and a distinct feeling of spaciousness compared to other hangars. This center of attraction was built to hold the rare and historically valuable private planes and racing vehicles belonging to the founder of a world-famous energy drinks brand (Red Bull), Dietrich Mateschitz. This was a solution to house the increasing number of planes he acquired. The Douglas DC-6B, with its wing span of 36 meters, sparked the idea of building a larger hangar. In 1999 work on the project by an Austrian architect named Volkmar Burgstaller began, the first steps in the creation of Hangar 7. It seems the design hasn’t diverted much from the initial plans: It is both a home for a private plane collection and an event center blending in with the culture of art and food, including a restaurant and art gallery.
2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 75
074-079 hangar.indd 75
10/27/09 9:00 PM
76 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
074-079 hangar.indd 76
10/27/09 9:00 PM
başlanan Hangar 7, başlangıçtaki amacından çok da uzaklaşmadan bugünkü halini almış: Hem özel uçak koleksiyonu için bir yuva hem de sanat ve yemek kültürüyle harmanlanmış bir etkinlik merkezi, restoran, sanat galerisi.
GÖKYÜZÜNE DOĞRU!
Yapımına 2001 yılında başlanan Hangar 7, basit olarak bir cam kubbe olarak düşünülmüş. Ancak işin gerçeği hiçbirinin birbirinin aynısı olmadığı, Çin’de özel olarak üretilmiş 1.754 parça camdan oluşan bir kubbe burası. 380 tonluk toplam cam ağırlığını ayakta tutan 1.200 ton çelik konstrüksiyon sayesinde tabanından tavanına baktığınızda kanatlarınızı açıp, uçmayı dileyeceksiniz. Kendisi de kanat şeklinde tasarlanmış ama uçmak üzere açılan her kanat gibi onun da bunu becerip beceremeyeceği konusundaki şüphelerin giderilmesi gerektiğinden, önce Hangar 7’nin bir modeli rüzgâr tünelinde testlere tabi tutulmuş. Uzun süren bu meşakkatli testlerin ardından, uçmaya hazır olan bu kanatlar 22 Ağustos 2003’te görkemli bir şekilde açılmış.
TOWARDS THE SKY! Hangar 7 started to be built in 2001 and was simply thought of as a glass dome. However, the truth is that this is a dome made of 1,754 unique pieces of glass specially produced in China. You are going to want to spread your wings and fly when you look at its ceiling (which holds a total of 380 tons of glass supported by 1200 tons of steel construction) from the ground. As the building’s design was based on the image of a plane’s wings, a scale model was tested in a wind tunnel to ensure it had the same qualities. After these gruelling tests, which took a considerable amount of time, the magnificent wings were ready to fly and were finally spread on August 22, 2003.
UNDER ITS WINGS... Luckily Hangar 7 isn’t just a space built for a very affluent man who collected his ‘boy’s toys’ with childish fervor. It offers so many different marvels under its wings that it’s impossible to be indifferent to it. To start with, Ikarus, one of the best restaurants of the world, holds a very special place in the hangar. You will have the opportunity to taste dishes prepared by a different renowned chef and
his team every month. The chef in residence for November is Grant Achatz, who never eats where he cooks, and is the patron of chain restaurants Potbelly Sandwiches and HomeMade Pizza, which serve home-cooked dishes and pizzas. This month Achatz will be serving gastronomic experiences at Ikarus to visitors on porcelain plates that he has designed personally. For those who are short on time the May Day Bar is a must. In fact, what’s really interesting is the bar’s structure itself. The surface of the bar is a screen where the acrobatic movements of animated Flying Bulls, synonymous with the Red Bull brand, are displayed. However, it’s not an ordinary screen. It can comprehend everything you place on it and react. You can receive and send private messages to other customers at the bar if you wish. To top it all, there are virtual waiters who interact with the customers.
THE HANGAR OF ART Under the massive wing of Hangar 7 there are temporary and permanent exhibitions and artists themselves, as they create and exhibit their pieces here, too. The exhibition on 15th November is called
2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 77
074-079 hangar.indd 77
10/27/09 9:00 PM
KANATLARI ALTINDA...
Hangar 7, sadece çok zengin bir adamın çocukça bir hevesle biriktirdiği büyük oyuncaklarını saklamak üzere kendine kurduğu bir mekân değil neyse ki. Kanatları altında o kadar çeşitli şeyler sunuyor ki, kayıtsız kalmak imkânsız. Bir kere dünyanın en iyi restoranlarından Ikarus, hangarın içerisinde çok özel bir yer tutuyor. Her ay dünyaca ünlü bir şef ve ekibinin hazırladığı yemekleri yeme fırsatını burada bulabilirsiniz. Kasım ayının şef konuğu, bugüne kadar kendi yemek yaptığı hiçbir yerde yemek yemeyen, ev yapımı yemekler ve pizzalar yapan Potbelly Sandwiches ve HomeMade Pizza gibi zincir restoranların gediklisi Grant Achatz. Achatz bu ay kendi tasarladığı porselen tabaklarda Ikarus’un ziyaretçilerine gastro deneyimler sunacak. Zamanı az olanlar için muhakkak deneyimlenmesi gereken May Day Bar da var. Burası ortalama bir bardan oldukça uzak. Enteresan olan kısım ise barın kendisi. Bar yüzeyi sürekli Flying Bulls akrobasi hareketlerinin animasyonlarının gösterildiği bir ekran. Ancak alelade bir ekran değil. Üzerine koyduğunuz her şeyi algılayabilen, size özel mesajları ileten
ve sizin dilediğiniz bar misafirine özel mesaj iletebileceğiniz tamamen interaktif ve eğlenceli bir bar. Müşterilerle etkileşime girebilen sanal garsonları da cabası.
SANAT HANGARI
Hangar 7’nin kocaman kanadı altında sürekli ve geçici sergiler ve daha da önemlisi sanatçıların kendileri de yer alıyor, işlerini sergiliyor hatta burada üretiyorlar. Kasım 15’e dek görülebilecek ve eser sahipleriyle tanışılabilecek serginin ismi ‘Paint Something German’. Küratörlüğünü Lioba Reddeker’in yaptığı bu sergide, 1966–1982 dönemlerinde işler vermiş olan, Almanya’nın resim dünyasında bir dönemi kaplamış ve iz bırakmış, farklılığını ortaya koymuş 10 farklı ressamın işleri görülebilir. Hangar 7, Avusturya Salzburg Havaalanı’nın hemen yanında. Eğer yolunuz düşerse uçaktayken muhakkak havadan onu görmek üzere koltuğunuzda doğrulup, pencereden bakmalısınız. Salzburg şehir merkezinden otobüs servisleri de bulunuyor ve girip keşfetmek için hiçbir izne ya da pasaporta ihtiyacınız yok.
‘Paint Something German’ and you may meet the artists themselves. Curated by Lioba Reddeker, works produced by 10 artists who made their marks on German Arts between 1966 and 1982 can be seen. Hangar 7 is adjacent to the Salzburg Airport in Austria. If you find yourself going through for flight you should sit back and admire it from above. There are bus services available from Salzburg city center and you are not required to have a permit or a passport to visit and discover its wonders. www.hangar-7.com
78 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
074-079 hangar.indd 78
10/27/09 9:00 PM
2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 79
074-079 hangar.indd 79
10/27/09 9:00 PM
Continental2009_MCR1_EN.pdf
1
10/21/09
2:35 PM
Continental Airlines has joined Star Alliance Giving you better access to New York and beyond I should know, we do business there. I’ve earned it.
Christine Reischl, Senior Vi ce President & General Manager, Industry Standard Servers, Hewlett Packard and Star Alliance Gold Status
staralliance.com
INFO Yeni Film: Son Oyun
First Class’da İyi Uykular
Size Özel Servislerimiz İçin..
82
83
84
New Movie: The Code
Sweet Dreams in First Class
Our Special Services for You...
Özel Lezzetlere Hazır mısınız? Ready for unique delicacies?
94
2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 81
081-096 BusinesINFOKasım.indd 81
10/27/09 8:36 PM
Sizin İçin Seçtiklerimiz UPFRONT MICHAEL JACKSON’U ÖN SIRADAN İZLEMEK
MICHAEL JACKSON’IN HİT’LERİ BU AY UÇUŞLARIMIZDA THIS MONTH, MICHAEL JACKSON HITS ARE ON OUR FLIGHTS
FEATURED INT. ARTIST v MICHAEL JACKSON ABC • Ben • Got To Be There • Blame It On The Boogie • Can You Feel It • Shake Your Body (Down To The Ground) • Don’t Stop ‘Til You Get Enough • Rock With You • She’s Out Of My Life • Off The Wall • Girlfriend • Wanna Be Startin’ Somethin’ • The Girl Is Mine (with Paul McCartney) • Billie Jean • Beat It • Human Nature • P.Y.T. (Pretty Young Thing) • Thriller • Liberian Girl • Bad • I Just Can’t Stop Loving You • The Way You Make Me Feel • Man In The Mirror • Dirty Diana • Smooth Criminal • Black or White • Heal The World • Remember The Time • In The Closet • Who Is It • Will You Be There • You Are Not Alone • Earth Song • Cry • Whatever Happens (ft Carlos Santana) • Gone Too Soon
SON OYUN THE CODE
OYUNCULAR • Cast: Antonio Banderas, Morgan Freeman YÖNETMEN • Director: Mimi Leder
GİŞE FİLMLERİ KANALINDA SEYREDEBİLİRSİNİZ WATCH IT ON THE BLOCKBUSTER MOVIES CHANNEL
v Son Oyun, Rus mafyasına borcunu ödeyebilmek için genç bir hırsızın yardımıyla son defa büyük bir işe giren usta bir soyguncunun hikâyesini anlatıyor. Film, sinemanın iki büyük yıldızı Morgan Freeman ve Antonio Banderas’ı beyaz perdede ilk kez buluşturması bakımından önemli. Silahlı korumalar, kilitli kasalar ve parmak iziyle açılan kapılar ardında korunan servetler… Ödenecek borçlar ve hayatı kurtarılacak güzel bir kadın… Her şey aslında çok tanıdık. Bulgaristan ve New York’ta geçen macera için yönetmen Mimi Leder, farklı ülkelerden gelen oyuncuları bir araya toplamış. Avustralyalı Radha Mitchell, New Yorklu Robert Forester, Hırvat Rode Serbedzija ve Romanyalı Marcel Iures gibi…
v Albümleri, dansı, giysileri ve tavırlarıyla 80 ve 90’lara damgasını vuran Michael Jackson bir kez daha hayranlarının karşısında. Kasım başında tüm dünyada vizyona giren ‘This Is It’ isimli film; sanatçının bu yaz Londra O2 Arena’da gerçekleştireceği ve tüm biletleri satılmış konserlerinin prova ve kamera arkası görüntülerinden oluşuyor. 26 Haziran 2009’da hayatını kaybeden sanatçının yakınlarından tam destek gören film; yüz saati aşkın kamera arkası çekim, Jackson’ın birçok şarkısı ve günler süren prova görüntülerini içeriyor. High definition formatında, dijital ses kalitesi ile hazırlanan filmin bazı sahneleri üç boyutlu. Aralarında ‘Thriller’ın da bulunduğu üç yeni video klibi içeren filmin yönetmen koltuğunda ‘High School Musical’dan tanıdığımız Kenny Ortege var. ‘This Is It’; izleyiciye, Jackson’ı daha önce hiç görmedikleri bir şekilde görebilme ayrıcalığı sunuyor. Üstelik ön sıralardan…
A FRONT ROW SEAT TO MICHAEL JACKSON
v His albums, his dances, his clothes, and his attitude all shaped the 80s and 90s. Now, Michael Jackson will meet with fans once more in November release This is It, a film containing backstage and rehearsal footage from what would have been his sold-out summer concert at London’s O2 Arena. Produced with full support from Jackson’s family and friends, 100 hours of footage, tracks, and daylong rehearsal scenes celebrate the artist’s last effort before his death on June 26, 2009. Some scenes from the full HD, digital audio-recorded film are in 3D. Director Kenny Ortege of High School Musical fame also created three new musics videos, including one for “Thriller”, featured in the film. This is It provides a view on Michael Jackson like never before, and from the very front row…
v The Code tells the story of a veteran thief who enlists the help of a younger burglar to pay off his debt to the Russian mafia in what will be his last big heist. The film’s most noteworthy detail is Morgan Freeman and Antonia Banderas playing off each other’s lines for the first time. Everything else is quite familiar --- armed guards, locked safes, fingerprintregulated doors protecting massive fortunes… Debt to pay off and a beautiful woman whose life must be saved. Set in Bulgaria and New York, and directed by Mimi Leder who aimed to bring a multinational cast together, the film features Australian Radha Mitchell, New Yorker Robert Forest, Croatian Rode Serbedzija and Romanian Marcel Lures.
82 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
081-096 BusinesINFOKasım.indd 82
10/27/09 8:36 PM
Filmler hakkında daha detaylı bilgi için: Sayfa 88
DİJİTAL BİLGİ VE EĞLENCE
DIGITAL INFO & ENTERTAINMENT
v Eğlence sistemimizde 23 inç’lik düz ekranlardan Bose marka kulaklıklarla sizin için seçilmiş olan 250 farklı albümden oluşan müzik yayınını dinleyebilirsiniz. Klasik, vizyon, uluslararası ve çocuk filmlerinden oluşan film seçenekleri ile çeşitli dizi, belgesel ve çizgi filmlerden oluşan kısa program kanalını izleyebilirsiniz. Tüm bu hizmetlere ilave olarak bireysel ve çoklu oyunculu 17 adet interaktif oyun kanalı, küçük yolcularımız için ayrı çocuk kanalı ve sesli kitaplar da beğeninize sunuluyor. Yolculuğunuz esnasında eğlence sisteminde yer alan bilgi kanalını kullanarak saat başı güncellenen ekonomi, magazin, finans haberlerine, dört saatte bir güncellenen hava durumu haberlerine erişebilirsiniz. Ayrıca kısa mesaj ve elektronik posta gönderebilir ve yine koltuktaki ekranlarınıza mesaj ya da e-posta alabilir, ister koltuktan koltuğa, isterseniz de yerdeki yakınlarınıza telefon ile ulaşabilir, bağlantılı seferler kanalından, bağlantılı seferlerinizin bilgilerini öğrenebilirsiniz. Yolcularımız seyahatleri esnasında süitlerinde laptop ile çalışabilecektir.
v On the 23” flat screen of our entertainment system, you can select from a wide array of entertainment, including the music broadcast via Bose earphones, with 250 different albums selected for your enjoyment, the movie of your choice selected from Classical, Invision, International or Children’s movies, or follow the short program channel, which contains various series, documentaries and cartoons. In addition to all these services, there is also a games channel containing 17 different individual or multi-player video games, a separate Children’s channel for young travelers, and Audio Books, including a variety of preferences. Using the information channel in our entertainment system, you can access magazines, economic and financial news (updated hourly), and the weather forecast (updated every four hours). In addition, you can send and receive messages on your screen. Moreover, you can make seat-to-seat calls or call your relations on the ground by telephone, or find information on your connecting flights on the connecting flights channel. Soon passengers will also be able to use their laptops in their seats.
RENKLİ RÜYALAR v First Class’taki misafirlerimiz dinlenmek istediklerinde koltukları kabin ekibimiz tarafından yatak konumuna getirilecektir. Üzerine özel çarşaflı alez (kaz tüyü) serildikten sonra, iki adet yastık ve yorgan emrinize tahsis edilecektir. Ayrıca özel tasarlanmış pijamalar ve terlikler lavanta kokuları içeren özel bir çantada size takdim edilecektir.
SWEET DREAMS v When our First Class guests wish to go to sleep, their chairs are converted into a bed by the cabin staff, and an exclusive cover (filled with duck down) with a special sheet will be spread out and two pillows and a quilt will be provided. Specially designed pyjamas and slippers will also be provided in a lavenderscented special case.
For more information about movies, please refer to page 88
2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 83
081-096 BusinesINFOKasım.indd 83
10/27/09 8:36 PM
BUSINESS CLASS Özel Hizmetler EXCLUSIVE SERVICES UÇUŞ ÖNCESİ HİZMETLER v Değerli Business Class yolcularımız, THY olarak size sunduğumuz ayrıcalıklı hizmetleri anlatmak bize mutluluk verecek. Business Class’tan yararlanan yolcularımız, ayrı bankoda check-in yaparken bir yandan da öncelikli yer tercihi fırsatından yararlanabilecek. Bankoda bagajınız için özel Business Class Etiketi, CIP Salonuna Giriş ve Uçağınıza Biniş Kartınız verilecektir. Özel salonumuzdaki telefon/fakstan yararlanıp, TV/Müzik yayını eşliğinde limitsiz ikramın keyfini çıkarıp, yerli-yabancı gazete ve dergilere göz atarken uçağınızı düşünmeyin. Çünkü tüm yolcular uçağa yerleştikten sonra uçağa yönlendirilecek ve bagajlar için özel tanıtıcı etiket ve ayrı yükleme hakkına sahip olacaksınız. Bu arada diğer yolculardan farklı olarak 20 değil 30 kg serbest bagaj taşıma (Parça - bagaj sistemi uygulanan Atlantik aşırı uçuşlar için iki parça serbest bagaj hakkı) ve iki parça el bagajı taşıma hakkınız olduğunu hatırlatırız. (Ülke kuralları gereği İngiltere çıkışlı yolcular sadece bir parça el bagajı taşıyabilir.) Business Class ve Elite Plus kart sahibi yolcularımız yurt dışından İstanbul’a gelmek üzere check-in işlemi yaptırdıkları esnada verilecek olan ‘fast track’ kartlarıyla İstanbul Atatürk Hava Limanı’na varışlarında geliş katındaki 29–30 numaralı pasaport kontrol bankosundan geçişlerini sağlayabilirler.
CIP (ÖZEL BEKLEME) SALONU v Sizi özel bekleme salonuna davet ediyoruz. Biniş kartınızı sizi karşılayan CIP Salon hostesimize bırakınız, uçağınızın kalkışından önce size haber verilecektir. Güzel bir müzik eşliğinde içeceğinizi hiçbir ücret ödemeden yudumlayabilir, ikramlarımızın lezzetine bakabilirsiniz. Ayrıca faks gönderilerinizi ücretsiz yapabilir, internete kablosuz erişim aracılığı ile ücretsiz bağlanabilirsiniz. Televizyon seyredip, Business Center’da işlerinizi kesintisiz sürdürebilir, günlük yerli ve yabancı gazetelere, dergilere göz atabilirsiniz. CIP’lerde yararlanacağınız hizmetler elbette bunlarla sınırlı değil. Kişiye özel banyo kiti kullanarak duş alma imkanı sunmamızın yanı sıra anne ve babalar bebek alt değiştirme pusetlerini kullanabilirler. Ayrıca bay ve bayan tuvaletlerinin yanı sıra özürlülerin ihtiyaçları da unutulmadı. Salonumuzda mescit de mevcut.
RAHATINIZ İÇİN v Günlük yerli ve yabancı gazete, çeşitli konularda dergi servisimize ilaveten, uzun dış seyahati yapan yolcularımız uçuşlarının daha konforlu olması için çorap, gözlük, el kremi gibi ürünler içeren çantalardan yararlanabilecekler.
Business Class yolcularımız 30 kg serbest bagaj taşıma (Parça-bagaj sistemi uygulanan Atlantik aşırı uçuşlar için iki parça serbest bagaj hakkı) ve iki parça el bagajı taşıma hakkına sahiptir.
84 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
081-096 BusinesINFOKasım.indd 84
10/27/09 8:36 PM
SERVICES EXCLUSIVE TO BUSINESS CLASS PASSENGERS v Dear Business Class passengers, We’d like to take this opportunity to inform you about some of our exclusive services. Instead of waiting in long queues, benefit from the Business Class counter, where exclusive Business Class luggage tags, and your CIP/VIP lounge entrance and boarding card will be issued. Relax in the exclusive lounge or take advantage of telephone, fax, TV/ Music broadcasting, limitless food and snacks, as well as local and foreign newspapers and magazines. Don’t worry about time since you have priority for seat selection, exclusive luggage tags and separate loading of the luggage while you’ll be directed to the plane once all passengers are on board. In the mean time, allow us to remind you again that your free luggage allowance is 30 kg (two pieces of free luggage on transatlantic flights where the piece-luggage system is applicable) instead of 20 kg in economy and you have two pieces of hand luggage allowance (subject to law, only one piece of hand luggage for passengers departing from the UK). Business Class and Elite Plus card holder passengers can obtain a “fast track” card during their check-in on their return to Istanbul and upon arrival at Istanbul Ataturk Airport; they can use passport control kiosks the 29-30.
CIP (EXCLUSIVE WAITING) LOUNGE v We’d like to invite you to the exclusive waiting lounge. If you wish, leave your boarding card with our CIP Lounge hostess receiving you at the CIP Lounge and you will be informed before the departure of your flight. In our lounge, enjoy the free catering service (hot and cold soft drinks, fresh squeezed orange juice, sandwiches, croissants, pastries, tarts, tartlets, sweet and salted biscuits, nuts, and hot soup until 11 am and after 8 pm). Listening to pleasant music, you can sip a drink, send a fax and connect to the internet via WLAN—all free of charge. You can also watch TV, continue your work in the Business Center, or leaf through the local and foreign daily newspapers and magazines. If you need to freshen up there are also shower facilities, so don’t forget to ask for your personal bath kit and towel at reception. For parents, a baby nappy changing trolley is also available. Men’s and women’s toilets (including disabled) are also easily accessible. For spiritual matters there’s a prayer room in the lounge.
FOR YOUR COMFORT v Local and foreign daily newspapers and magazines are available for our passengers to choose from. In addition, for the comfort of our Transoceanic Business Class Passengers, an amenity kit containing a pair of socks, hand cream and eyeglasses is available.
For our Business Class passengers, 30 kg free luggage allowance (two pieces of free luggage on transatlantic flights where the piece-luggage system is applicable) and two pieces of hand luggage allowance is provided.
2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 85
081-096 BusinesINFOKasım.indd 85
10/27/09 8:37 PM
FIRST CLASS Özel Hizmetler EXCLUSIVE SERVICES İSTANBUL ATATÜRK HAVALİMANI’NDA VERİLEN HİZMETLER
KALKIŞ ESNASINDA v Değerli First Class yolcuları, İstanbul il sınırları içinde limuzin hizmetinden (Mercedes-S, Mercedes Viano VIP Design) yararlanarak buraya geldiniz. Limuzin hizmeti istemeyen yolcularımız ise talepleri halinde Atatürk Havalimanında ücretsiz vale ve yedi güne kadar otopark hizmetinden yararlanabilir. Dış Hatlar Terminali E-girişinde Prime Class personeli tarafından kapıda karşılandıktan sonra uçak kapısına kadar size refakat edeceğiz. Size özel salon hizmeti (Prime Class), checkin bankosu ve pasaport kontrol noktasından yararlanabilirsiniz.
Çıkış harç pulunu check-in aşamasında ücretsiz olarak temin edebileceğinizi unutmayınız. Bunların yanı sıra talebiniz halinde bagajlarınızı ücretsiz kaplamaktan, terminal içindeki tüm transferlerinizi özel araç ile sağlamaktan kıvanç duyacağız. Size uçuşa 30 dakika kalana kadar E- kapısından yolcu kabulü sunuyoruz.
VARIŞ ESNASINDA
KABİN İÇİ HİZMETLERİMİZ
v Değerli First Class yolcuları,
v Değerli First Class yolcuları,
Prime Class personeli tarafından uçağın kapısında karşılandınız. İstanbul il sınırları içinde limuzin hizmetinden yararlanmak için görevli personel eşliğinde limuzin ya da aracınıza kadar transfer hizmetinizi gerçekleştirebiliriz. Özel pasaport bankosundan ve fast-track’tan yararlanırken terminal içindeki tüm transferlerin özel araç ile sağlandığını hatırlatırız. Uzun menzilli uçuşlardan yararlanan transit First Class yolcularımıza ise talepleri halinde Atatürk Havalimanı Airport Hotel’de 24 saat konaklama hizmeti verebiliriz.
Uçuş kabinine hoş geldiniz. Burada günlük yerli ve yabancı gazeteler, çeşitli dergiler beğeninize sunulmakta. Konforunuz için her ayrıntıyı düşündük. Diş fırçası, diş macunu, saç fırçası, dünyaca tanınmış seçkin markalı parfüm, krem, dudak nemlendiricisi, çorap ve göz bandından oluşan “amenity kit” servisimiz mevcut. Uyumak isteyen yolcularımızın koltukları ise kabin ekibimiz tarafından yatak konumuna getirilecek. Üzerine özel çarşaflı alez (kaz tüyü) serildikten sonra, iki adet yastık ve yorgan emrinize tahsis edilecektir. Ayrıca özel tasarlanmış pijamalar ve terlikler lavanta kokuları içeren özel bir çantada size takdim edilecek. Tıraş olmak isteyen erkek yolcularımız için tuvaletlerde tıraş bıçağı ve köpüğü bulunmakta.
First Class yolcularımızın serbest bagaj taşıma hakkı 60 kg’dır.
MILES & SMILES ÜYELERİNE ÖZEL AVANTAJLAR v Değerli Miles&Smiles Classic ve Classic Plus üyelerimiz. Türk Hava Yolları ücretli First Class uçuşlarından ekonomi sınıf mil değerinin iki katı, Elite ve Elite plus üyesiyseniz de ekonomi sınıf mil değerinin üç katı mil kazanıyorsunuz. Miles&Smiles üyelerimiz de Türk Hava Yolları ödül bilet tablosunda yer alan
limitli yer kapasiteli ödül bilet ve limitli yer kapasiteli refakatçi bilet First Class mil değerleriyle Türk Hava Yolları uçuşlarında First Class ödül bilet düzenletebilirler. Ödül bilet mil değerlerine www.thy.com/smiles web sayfasından ulaşılabilirsiniz. Uzun menzilli uçuşlarda ücretli gidiş/dönüş First Class bilet ile
seyahat eden Classic ve Classic Plus üyelerimizin, mevcut kart statüsü Elite karta yükseltilir. Uzun menzilli uçuşlarda (Hong Kong, Singapur, Bangkok) ücretli gidiş/dönüş First Class bilet ile seyahat eden Elite Kart üyelerinin mevcut Elite Kart sürelerinin bitiminden itibaren iki yıl daha uzatılacağını hatırlatırız. Uzun
menzilli uçuşlarda ücretli gidiş/ dönüş First Class bilet ile seyahat eden ancak Miles&Smiles üyesi olmayan yolcularımıza üyelik açılarak Elite kart verilecektir. Ücretli biletteki yolcuya verilen tüm hizmetlerden Miles&Smiles ödül bilet ile seyahat eden yolcular da yararlanabilir.
86 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
081-096 BusinesINFOKasım.indd 86
10/27/09 8:37 PM
SERVICES OFFERED AT ISTANBUL ATATÜRK AIRPORT
ON DEPARTURE FLIGHTS v Dear First Class passengers, Within Istanbul city limits a limousine service is available (Mercedes-S, Mercedes Viano VIP Design). For passengers who do not wish to use the limousine service, there is a free valet service with up to 7 days of free parking, available on demand. After the welcome reception of our Prime Class Personnel at the E-entrance gate of the International Flights Terminal, you’ll be escorted to the plane door. Exclusive lounge service (Prime Class), exclusive check-in counter and exclusive passport control point are all waiting for you.
Please allow us to remind you that your provision of departure dues and luggage coating (if required) are provided free of charge at check-in. We’ll be pleased to facilitate your transfers within the terminal by special vehicles. Besides, you’ll have acceptance to the plane through Gate-E until 30 minutes before the flight and are permitted up to 60 kg of checked luggage.
ON ARRIVAL FLIGHTS
FIRST CLASS INCABIN SERVICES
v Dear First Class passengers,
v Dear First Class Passengers,
You will be welcomed at the plane door by Prime Class personnel. Limousine service within Istanbul city limits and transfer services under the escort of an appointed staff member to the limousine or passenger’s vehicle are all at your disposal. We’re pleased to remind you that an exclusive passport desk, fast-track service and provision within the terminal by special vehicles are also available at your convenience. For long distance travel, you may also take advantage of a 24-hour stop-over service at the Atatürk Airport Hotel, available upon request.
Welcome on board. Your choice of Turkish and foreign daily newspapers and magazines are available. It’s been our intention to bring whatever is necessary for your comfort. An amenity kit, containing a toothbrush, toothpaste, hair brush, a bottle of perfume by a well-known brand, skin cream, lip moisturizer, a pair of socks and an eye mask is available. When you’re ready to sleep, your chair can be converted into a bed by the cabin staff, with an exclusive cover (filled with duck down) with a special sheet, and two pillows and a quilt spread out by your cabin attendant. Exclusively designed pyjamas and slippers are also available for your comfort. For our male passengers who wish to shave, shaving cream and razors are provided in the toilets.
First Class passengers are allowed to carry luggage up to 60 kg.
SPECIAL ADVANTAGES FOR MILES & SMILES MEMBERS v Miles&Smiles Classic and Classic Plus members earn twice the economy class points on paid Turkish Airlines First Class Flights, and Elite and Elite Plus members earn three times the economy class miles points. Our Miles&Smiles members can have limited amounts of award tickets and limited amounts of companion
tickets issued, shown in the award ticket tables, and can have First Class award tickets issued for Turkish Airlines flights, using their mileage points as indicated in the tables. Award tickets, and miles points can be accessed via the www.thy.com/smiles web page. Classic or Classic Plus members, who travel on long-distance flights
by paid First Class return tickets, can upgrade their cards to Elite cards. Elite card holders who travel on long distance flights (Hong Kong, Singapore, Bangkok) by paid first class tickets, will have their Elite card membership extended for another two years from the expiry date of the card. For passengers who travel on
long-distance flights by a paid First Class return ticket, but who are not Miles&Smiles members, a membership is assigned and an Elite card will be issued. All Miles&Smiles award ticket holders may benefit from the services available for the paid ticket holders.
2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 87
081-096 BusinesINFOKasım.indd 87
10/27/09 8:37 PM
The Answerman
Filmler MOVIES HARDWIRED
GİŞE FİLMLERİ BLOCKBUSTER MOVIES THE TIME TRAVELER’S WIFE
Oyuncular • Cast: Rachel Mc Adams, Eric Bana, Arliss Howard Yönetmen • Director: Robert Schwentke v Clare, Henry ile birlikte olmalarının kaderleri olduğuna inanmaktadır. Ancak ne zaman ayrılacaklarını bilemez, çünkü Henry genetik bozukluğu nedeniyle zaman içerisinde devamlı ileriye ve geriye yolculuk yapmaktadır.
Oyuncular • Cast: Cuba Gooding Jr, .Val Kilmer, Michael Ironside Yönetmen • Director: Ernie Barbarash v Anti ütopik bir gelecekte, bir otomobil kazasından geriye sağ kalan tek kişinin beynine deneysel bir implant takılır. Bu yonga sayesinde adam hayatta kalsa da, belleğini yitirmiştir ve gerçek hayata gömülü reklamlar görmeye başlar v In a dystopian future, the sole survivor of a car accident is fitted with an experimental brain implant. Although the chip keeps him alive, it comes with a price: his memory is gone and he sees embedded advertising in real life. The Time Traveler’s Wife
Oyuncular • Cast: Jeff Daniels, Lauren Graham, Lou Taylor Pucci Yönetmen • Director: John Hindman v Arlen Faber, bir neslin manevi yaşantısını etkileyen “Ben ve Tanrı” kitabının yazarıdır. Arlen’in yaşamı, yalnız bir anne olan Elizabeth ve hayatın anlamını arayan genç Kris ile kesişir, ikisi de yanıtları Arlen’den öğrenmek ister. v Arlen Faber is the author of “Me and God”, a book that’s redefined spirituality for a whole generation. Arlen’s life collides with Elizabeth, a single mum, and Kris, a young man searching for meaning, who both hope that Arlen has the answers.
v Clare believes she and Henry are destined to be together. But she never knows when they will be separated as Henry is cursed with a genetic anomaly that causes him to live life on a shifting timeline, skipping back and forth.
DEVRİM ARABALARI
THE CODE
Oyuncular • Cast: Taner Birsel, Halit Ergenç, Haluk Bilginer Yönetmen • Director: Tolga Örnek v New York’da editörlük yapan Margaret, Kanada’ya sınır dışı edilme tehlikesiyle karşılaşır. Margaret hemen asistanı Andrew ile nişanlı olduğunu açıklar. Ancak elinde fazla iş olan asistanı, bunu kabul etmek için bir koşul ileri sürer.
Oyuncular • Cast: Morgan Freeman, Antonio Banderas, Radha Mitchell, Robert Forster Yönetmen • Director: Mimi Leder v New York’da geçen bu filmde, son bir iş yapıp Rus mafyasına borcunu ödemek isteyen usta bir hırsız, hiç kimsenin giremeyeceği bir yerde korunan iki meşhur Faberge yumurtasını çalmak için ünlü bir hırsızın yardımını ister. v Set in New York City, a master thief recruits a notorious thief to help him steal two famous Faberge eggs from an impenetrable vault. In an effort to pull off one final job and repay his debt to the Russian mob.
THE ANSWERMAN
ULUSLARARASI FİLMLER INTERNATIONAL MOVIES OYE LUCKY! LUCKY OYE!
Oyuncular • Cast: Abhay Deol, Paresh Rawal, Neetu Chandra, Archana Puran Singh Yönetmen • Director: Dibakar Banerjee v Konusu Delhi’de geçen bu filmde, orta sınıf bir ailede büyüyen bir erkek çoçuğun hırsızlığa giden hayat öyküsü ele alınıyor. Lucky’nin ergenlik yılları, babasıyla ilişkisi ve arkadaşları anlatılıyor. v ‘Oye Lucky! Lucky Oye!’, set in Delhi, traces Lucky’s journey from a middle class boy to a thief. Following his teenage years, his relationship with his father, his first crush and his friends. Oye Lucky! Lucky Oye
v Margaret is an editor in New York who faces deportation to Canada. She quickly declares that she’s engaged to her overburdened assistant Andrew, who agrees to go along with this under one condition. Devrim Arabaları
Rab Ne Bana Do Joji 88 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
081-096 BusinesINFOKasım.indd 88
10/27/09 8:37 PM
BU AYIN YENİLERİ
ASHES OF TIME REDUX Oyuncular • Cast: Tony Leung, Maggie Cheung, Brigitte Lin Yönetmen • Director: Wong Kar Wai
THIS MONTH’S NEW SHOWS
KLASİKLER CLASSIC MOVIES
v Ouyang Feng ünlü bir kılıç ustası olmayı ister. Sevdiği kadınla, kılıç maceraları arasında bir tercih yapması gerekince, ikinciyi seçer. Çöle yerleşen Feng, üstlendiği suikast görevlerini buradaki yetenekli kılıç ustalarına yaptırır. v Ouyang Feng’s ambition is to become a famous swordsman. When faced with a choice between the woman he loves and martial adventures, he chooses the latter. He moves to the desert where he finds skilled swordsmen to carry out his killings.
ROOKIES
Oyuncular • Cast: Ryuta Sato, Hayato Ichihara, Keisuke Koide Yönetmen • Director: Yuichiro Hirakawa v Kendini işine adamış bir öğretmen, uyumsuz gençlerden oluşan bir basket takımını adam etmeye çalışır. Bay Kawato, takımı ülke çapında yarı finale kadar çıkartır. Basket takımının hayalleri gerçekleşecek midir? v A devoted teacher trys to reform a baseball team of misfit youths. Mr Kawato guides the team into the semi-final tournament, leading to a final chance at the National Championship. Will the dreams of this baseball team come true?
CHEAPER BY THE DOZEN
Oyuncular • Cast: Steve Martin, Bonnie Hunt, Hilary Duff, Tom Welling Yönetmen • Director: Shaun Levy Steve Martin
Rookies
v Küçük bir kasabanın futbol koçu ile karısı 12 çocuklarıyla beraber çok sakin bir hayat sürmektedir. Ama bir büyük futbol takımından koçluk teklifi gelince, şehre taşınma ve artan iş yükü, yaşamlarını alt üst eder. v A small-town football coach and his wife lead a surprisingly idyllic life with their twelve children. But when dad gets an offer to coach a Big Ten football team, a move to the city and his increasing workload turn the clan upside down.
THE LAST KING OF SCOTLAND Yönetmen • Director: Michelle Pfeiffer, George Clooney Yönetmen • Director: Michael Hoffman
v Kriz anında Dr Carrigan’ın yaklaşımından etkilenen Uganda Başkanı Amin, onu kişisel doktoru olarak seçer. Ama Carrigan kısa zamanda Amin’in ne kadar vahşi olduğunu ve kendi suç ortaklığını farkeder. v Impressed by Dr Carrigan’s brazen attitude in a moment of crisis, the newly self- appointed Ugandan President Amin picks him as his personal physician. But Carrigan soon awakens to Amin’s savagery, and his own complicity in it.
2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 89
081-096 BusinesINFOKasım.indd 89
10/27/09 8:37 PM
Filmler MOVIES KISA PROGRAMLAR SHORT FEATURES CHUCK Chuck vs The Alma Mater v Chuck Bartowski, içinde şifreli hükümet sırları olan bir e-postayı açınca dünyanın kaderine karar verecek kişi haline gelir. Bu bölümde Chuck, eski arkadaşı Bryce Larkin hakkındaki gerçeği öğrenir. v When Chuck Bartowski opens an e-mail encoded with government secrets, it leads to the fate of the world being left in his hands. In this episode, Chuck learns the truth about a former friend, Bryce Larkin.
CHUCK Chuck vs The Crown Vic v Chuck Bartowski, içinde şifreli hükümet sırları olan bir e-postayı açınca dünyanın kaderine karar
verecek kişi haline gelir. Bu bölümde Chuck, siyasi ilişkileri olan bir dolandırıcıyı durdurmak için Sarah’ın kocası rolünü üstlenir. v When Chuck Bartowski opens an e-mail encoded with government secrets, it leads to the fate of the world being left in his hands. In this episode, Chuck pretends to be Sarah’s husband on a mission to stop a politically connected counterfeiter.
BIG BANG THEORY The Dumpling Paradox v Fizikçiler Sheldon ve Leonard yan daireye taşınan güzel bir kızla karşılaşınca, laboratuvar dışında yaşamı bilmediklerini farkederler. Bu bölümde, çaresiz kalan adamlar, Penny’den, iki kişilik Halo takımlarından birine katılmasını isterler. v When physicists Sheldon and Leonard meet a beautiful girl moving in next door, they realise they know nothing about life outside the lab. In this episode, in desperation, the guys ask Penny to join one of their two-person Halo teams.
BIG BANG THEORY The Grasshopper Experiment v Fizikçiler Sheldon ve Leonard yan daireye taşınan güzel bir kızla karşılaşınca, laboratuvar dışında yaşamı bilmediklerini farkederler. Bu bölümde, anne babasının tanımadığı bir kızla randevu ayarladığı Koothrappali ne yapacağını bilemez. v When physicists Sheldon and Leonard meet meet a beautiful girl moving in next door, they realise they know nothing about life outside the lab. In this episode, Koothrappali is overwhelmed when his parents arrange a blind date for him.
HOW IT WORKS v How It Works ile dünyada çok yaygın bazı nesnelerin, inanılmaz icatların ve iddialı inşaatların iç yüzünü öğrenebileceksiniz. Mükemmel çekimlerle büyüleyici ve şaşırtıcı pek çok süreci izleyebileceksiniz.
v How It Works brings you the inside story of some of the world’s most familiar objects, incredible inventions and ambitious constructions. The footage captures a huge range of fascinating and surprising processes.
DELUXE v Deluxe, zevk almanın zirvesini merak edenler için. Bu özel seride lüks yaşamın sırlarını öğreneceksiniz. Modadan lüks evlere, şık ikonlardan arzulanan nesnelere kadar artık hiçbir şey için düş kurmayın, hepsini Deluxe ile keşfedin. v Deluxe is about ultimate indulgence. The secrets to luxurious living are revealed with this exclusive series. From haute couture to heavenly havens, chic icons to objects of desire. Don’t dream about it, discover it with Deluxe.
PLANET LUXURY Gems/Shoes/Espresso v Planet Luxury, yeryüzündeki en kaliteli şeyleri konu alıyor. Dünyanın dört bir yanında enfes şeylerin kaynağına giderek, bunların nasıl yapıldığını, neden bu kadar pahalı olduğunu ve bunları kimlerin aldığını göreceksiniz. v Planet Luxury is about the best of the best. By travelling internationally to the source, the audience finds out how exquisite items are made, why they cost so much and who shells out the money to buy them.
CHEESE SLICES The Champion of English Cheese v Cheese Slices, dünyanın en sevilen peynirleri ile bunları yaratanların tutkuları ve becerilerine göz atıyor. Bu bölümde Will, İngiltere’de dolaşarak, ülkenin beğenilen peynirlerini keşfediyor.
Big Bang Theory
v Cheese Slices explores the world’s best-loved cheeses plus the passion and skill of the cheese makers who create them. Here, Will travels across England to find out about several popular cheeses across the country.
90 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
081-096 BusinesINFOKasım.indd 90
10/27/09 8:37 PM
ALBÜMLER ALBUMS TURKISH
AYIN SANATÇISI:
Muazzez Abacı Sevdiklerinizle • Alpay Küçük Bir Öykü... Best Of Alpay • Ben Deniz Olsun • Bengü İki Melek • Göksel Mektubumu Buldun mu? • Hadise Kahraman • Kenan Doğulu Patron • Mustafa Sandal Karizma • Nilüfer Hayal • Sezen Aksu Yürüyorum Düş Bahçelerinde • Redd 21 • Çeşitli Sanatçılar İz – Nefes • Arzu Ne Fayda • Osman Murat Tuğsuz Genç Sufi - Young Sufi • Fahir Atakoğlu Featured Turkish Artist
FEATURED ARTIST OF THE MONTH:
FAHİR ATAKOĞLU
INTERNATIONAL Black Eyed Peas The E.N.D. • Chrisette Michele Epiphany • Keri Hilson In a Perfect World • Shinedown The Sound Of Madness • Taylor Swift Fearless • Green Day 21st Century Breakdown • Simply Red Greatest Hits • Kenny G Rhythm & Romance • Fazıl Say 1001 Nights In The Harem • Various Artists Salsa Hits 2009: The #1 Series • Delerium Nuages Du Monde • Deuter Spiritual Healing • Jens Gad Le Spa Sonique • Santana The Woodstock Experience • Michael Jackson Featured International Artist
Black Eyed Peas
Müzik MUSIC
Fahir Atakoğlu
BU AYIN YENİLERİ THIS MONTH’S NEW SOUNDS
GRAMMY ADAYI BİR ALBÜM DAHA…
ANOTHER GRAMMY NOMINATED ALBUM
Olumlu eleştiriler alan ‘Istanbul In Blue’nun devamını yapmayı düşünüyor musunuz? ‘Istanbul In Blue’ gerçekten çok olumlu tepkiler aldı. Hatta Dünya müziği listelerinde tam üç kez 1 numaraya yükseldi. Caz listelerinde ilk 20’lerde yer aldı. Bütün bunlar bana yeni çalışmalar yapmam için güç veriyor aslında.
Are you thinking of continuing the concept of ‘Istanbul in Blue’ following its positive criticism? ‘Istanbul in Blue’ did indeed receive very positive feedback. In fact it reached number 1, three times in the World Music lists. It was ranked in the top 20 of the Jazz lists. Actually, all this success gives me the power to undertake new projects.
Son albümünüz ‘Faces and Places’ nasıl bir çalışma? ‘Faces and Places’ geçtiğimiz Temmuz sonunda Amerika’da yayınlanmış; bayramda ise Türkiye’de yayınlanacak son albümüm. Tüm besteleri bana ait. Yine çok önemli müzisyenlerle çalışıldı. Yıllardır, benim gibi rüyalarının peşinde, dünyanın değişik ülkelerinden Amerika’ya göç etmiş müzisyenlerle çalışıyorum. Her biri bana ilham veriyor. Basta hem solo çalışmaları, hem de Chick Corea’dan tanıdığımız John Patitucci; davulda Horacio ‘El Negro’ Hernandez; saksafonda Yellow Jackets grubundan Bob Mintzer, trompette Randy Brecker; gitarlarda Brezilyalı Romero Lubambo, İspanya’dan Flamenco gitaristi Rene Toledo, New York’tan Wayne Krantz ve perküsyonda yine Brezilyali Rogerio Boccato… Ayrıca ‘Yaylı sazlar’ grubu da bize eşlik etti. Albümün Grammy’e aday gösterilmesi söz konusu olabilir mi? Önemli müzisyenlerle çalıştım. Tüm müzisyenler kendilerine özgün renkleri bütün samimiyetleriyle müziğime taşıdılar. Hatta albümün içinde okuyacağınız üzere albümü onlara ithaf ettim. Güvendiğim bir çalışma; bu albümle de bu sene Grammy’e aday gösterileceğime inanıyorum.
What would you say about your latest album ‘Faces and Places’? ‘Faces and Places’ is my last album, which released in America last July, and will be released in Turkey after Ramadan. All the compositions belong to me. Once again, we worked with great musicians. I have been working with musicians (in pursuit of their dreams) who have emmigrated to United States from different countries, just like me, for years. Each and every one of them is a source of inspiration for me. On the bass is John Patitucci whom we know from his solo work and Chick Corea. On the drums is Horacio ‘El Negro’ Hernandez. On the saxophone we have Bob Mintzer from Yellow Jackets. Rounding up; Randy Brecker on trumpet; on the guitars is Brazilian Romera Lubambo; Flamenco guitars from Rene Toledo of Spain; New York’s Wayne Krantz on electric guitar and finally, on percussion, again from Brazil, is Rogerio Boccato... ‘Yaylı sazlar’ also accompanied us. Do you think that there is a possibility that the album will be nominated for a Grammy? I worked with important musicians. All the musicians carried colours of their own to my music with sincerity. In fact, as you will read in the album notes - I have dedicated ‘Faces and Places’ to them. It’s a project that I trust and I do believe that this album will be nominated for a Grammy this year.
2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 91
081-096 BusinesINFOKasım.indd 91
10/27/09 8:37 PM
Müzik MUSIC
KLASİK MÜZİK v CLASSICAL MUSIC
ULUSLARARASI SESLER INTERNATIONAL VOICES POP HITLINE Black Eyed Peas Boom Boom Pow • Beyonce Halo • Jamie Foxx Blame It (On The Alcohol) ft. T-Pain • Jordin Sparks Battlefield • Kid Cudi Day ‘N’ Nite • Shinedown • Second Chance • Sean Kingston Fire Burning • Adam Lambert Mad World • Keri Hilson Knock You Down • Keith Urban Kiss A Girl • Black Eyed Peas • I Gotta Feeling • Kris Allen No Boundaries • Lady Gaga Love Game • Souljah Boy Kiss Me Thru The Phone • Kelly Clarkson I Do Not Hook Up • T.I ft Justin Timberlake Dead and Gone • Kristina Debarge Goodbye • David Cook Permanent • Pink Please Don’t Leave Me • Charice Note to God • Nickelback If Today Was Your Last Day • Lady Antebellum I Run To You • Taylor Swift You Belong With Me
CAZ v JAZZ Earl Klugh Sleepyhead • Herbie Hancock Solitude • Diana Krall Lets Fall In Love • Ramsey Lewis Sun Goddess • Weather Report A Remark You Made • Stanley Clarke Quiet Afternoon • The Sax Pack Fallin For You • Rick Braun Shining Star • Peter White Dreamwalk (with Phil Kenzie on Alto Sax) • Mindi Abair True Blue • Marion Meadows Suede • Byron Woods Fly Away • Brian Simpson It’s All Good • Dave Koz Faces of The Heart • Chuck Loeb Tropical • Jaheim My Place • Kenny G Silhouette • Stan Getz & João Gilberto Ft. A. Carlos Jobim Desafinado • Luis Armstrong What A Wonderful World
92 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
081-096 BusinesINFOKasım.indd 92
HAFİF MÜZİK v EASY LISTENING Berlin Take My Breath Away • Roxette Listen To Your Heart • Brian Ferry & Roxy Music Jealous Guy • Fleetwood Mac Seven Wonders • Crowded House Don’t Dream It’s Over • Duran Duran Ordinary World • Frankie Goes To Hollywood The Power Of Love • George Michael with Aretha Franklin I Knew You Were Waiting (For Me) • Phil Collins Separate Lives • Hall and Oates She’s Gone • Whitesnake Is This Love • Carly Simon & Michael McDonald You Belong To Me • Foreigner I Want To Know What Love Is • The Corrs What Can I Do • George Michael A Different Corner • Nazareth Love Hurts • Extreme More than Words • Joe Cocker & Jennifer Warnes Up Where We Belong • Sinead O’Connor Nothing Compares To You • Firehouse Love Of A Lifetime
Craig Armstrong Weather Storm • Tchaikovsky Piano Concerto No1 In B Flat Minor • Elgar Nimrod • Tschaikovsky Dance of The Reed Flutes • Alexander Borodin String Quartet No2 In D Major Notturno Andante • Ludwig Van Beethoven Piano Sonata No8 in C minor • Gabriel Faure Pavane (Arr. Craig Leon) • Samuel Barber Adagio For Strings • Johann Pachelbel Canon In D • Giuseppe Verdi La Donna E Mobile (Rigoletto) • Antonio Vivaldi Concerto ‘L’estate’, RV 315 - III- Presto • Frédéric Chopin Piano Concerto No1 In E Minor • Michael Nyman The Heart Asks Pleasure First • Johann Sebastian Bach Air ‘On The G String’ • Johannes Brahms Waltz No. 15 In A Flat • Gustav Mahler Symphony No. 5 In C Sharp Minor - IV. Adagietto • Sergei Rachmaninow Piano Concerto No. 2 In C Minor (Opening) • Wolfgang Amadeus Mozart Lacrimosa (Requiem In D Minor K626) • Johann Strauss On The Beautiful Blue Danube • Stanley Myers Cavatina • Craig Armstrong Balcony Scene • Wolfgang Amadeus Mozart Piano Concerto No21 in C • Vaughan Williams Greensleeves • Johann Sebastian Bach Goldberg Variations
Johann Sebastian Bach
NEW AGE Amethystium Arcus • Emiliana Torrini Unemployed In Summertime • Paul Schwarz Veni Redemptor Gentium • Trincha Live From Heart • Achillea Amor (Parte I) • 3rd Force Echoes of a Dream • B-Tribe Sensual Poe Haunted • Jens Gad Navajo • Blue Stone Dreamcatcher • Cantoma Essarai • Agron Love My Soul • Diane Arkenstone Under The Blue Sky • Kevin Wood Honoring Tradition • Vargo The Moment • Narsilion Faraway • Medwyn Goodall The Willow • Zero 7 Destiny
Lady Gaga
10/27/09 8:37 PM
TÜRKÇE MÜZİK SEÇKİSİ SELECTED TURKISH TUNES
Bengü
TÜRK SANAT MÜZİĞİ+HALK MÜZİĞİ v TRADITIONAL + CLASSICAL TURKISH Zeki Müren İmkansız • Muazzez Ersoy Gözlerimden Yüzün • Yılmaz Morgül Köprüler Yaptırdım • Hülya Sözer Mihrabım Diyerek • Umut Akyürek Artık Yeşerecek Bir Dalım Yok • Zekai Tunca Eski Dostlar • Emel Sayın Bülbülün Çilesi • Muazzez Abacı Yaşımı Sormayın • Necmettin Yıldırım Nasıl Geçti Habersiz • Mediha Demirkıran Seninle Bir Sonbahar • Emel Sayın Duydum ki Unutmuşsun • Hüner Coşkuner Seni Ben Ellerin Olsun • Cengiz Kurtoğlu Tara Saçını Tara • Şükriye Tutkun Pencereden Kar Geliyor • Orhan Hakalmaz Aslım Paktır • Arzu Oy Sevdiğim • Kıvırcık Ali Bir Selam Sal • Elif Yıldız Kalenin Bedenleri • Onur Akın 33 Kurşun • İlkay Akkaya Ordunun Dereleri • Kubat Sen Gülersen • Şevval Sam Dertliyim Kederliyim • Aydın Öztürk Bela Çiçeğim
FEATURED TURKISH ARTIST v FEATURED TURKISH ARTIST: FAHİR ATAKOĞLU 12 • Demirkırat (Jenerik) • Deniz • Mavi • Notalar Savaşınca (Kıbrıs Belgeselinden) • Sarı Zeybek • Yeşilada (Kıbrıs Belgeseli) • Zaman İçinde • Sultan • Uzaklara • Beyoğlu • Geçiniz • As One • Hayat • Sonbahar • About Autumn • As One World Lounge Mix • Onun için • Beyza’nın Kadınları • Geze Geze • Gözyaşı • İstanbul (Sertab Erener) • İlk • Aşk • Ağır Roman Bale Suiti 2 • Istanbul In Blue
FAHİR ATAKOĞLU VE ‘ISTANBUL IN BLUE’’ ‘IF’ albümünü 2005 yılında çıkaran Fahir Atakoğlu, ‘İstanbul in Blue’ albümünü o sıralarda kurgulamaya başladı. IF’teki takıma Mike Stern, Wayne Krantz ve Bob Franceshini’yi ekleyen sanatçı, albümün kayıtlarını üç günde tamamladı. Albümdeki 10 parçanın sonuncusu ‘İstanbul in Blue’nun bestesini ailesine duyduğu özlemi anlatmak için yazan Atakoğlu’nun yeni albümü ise: Faces and Places.
FAHİR ATAKOĞLU AND ‘ISTANBUL IN BLUE’’ Fahir Atakoğlu launched his ‘IF’ album in 2005 but he had already started to work on his next album, ‘Istanbul in Blue.’ He added Mike Stern, Wayne Krantz and Bob Franceshini to his ‘IF’ team and they completed ‘Istanbul in Blue’ in three days. Atakoğlu expresses his yearning to his family in the last of these 10 songs, which has the same name as the album. His new work titled as “Faces & Places.”
Şevval Sam
Meyra
TÜRK POP MÜZİĞİ v TURKISH POP Nalan Yaralıyım • Özgün Zilli • Ajda Pekkan Resim • Murat Boz Özledim • Gülben Ergen Giden Günlerim Oldu • Kenan Doğulu Beyaz Yalan • Niran Ünsal Sen Nasıl Delikanlısın • Serdar Ortaç Hadi Çal • Nazan Öncel Hatırına Sustum • Yalın Ah Be Kardeşim • Funda Arar Yak Gel • Gökhan Tepe Çok Özlüyorum • Sıla İnşallah • Batı Yakası 4 Gün Önce • Göksel Baksana Talihe • Manga Beni Benimle Bırak • Ziynet Sali Beş Çayı • Meyra Karar Bize Ait • Müslüm Gürses Tutamıyorum Zamanı • Gülben Ergen Söz • Teoman Çoban Yıldızı • Ebru Yaşar İçime Çeke Çeke
2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 93
081-096 BusinesINFOKasım.indd 93
10/27/09 8:37 PM
İkram CATERING BUSINESS CLASS İÇ HATLAR v İç hat seferlerinin tamamında yeni menü ve porselen malzemelerle sunulan yeni ‘Business Class’ikram konseptinde yedi günde bir değişen menü tipleri servis edilerek çeşitlilik sağlanmakta ve sık seyahat eden yolculara farklı menüler tatma fırsatı sunulmaktadır. v Saat 02:00 ile 09:59 arasında servis edilen B/C sıcak kahvaltı menülerde; tereyağı ve reçel ile birlikte peynir, zeytin çeşitleri vardır. Meyve salatası veya yoğurt çeşitlerinin yanı sıra ana yemek tabağında sıcak kahvaltı servisi mevcuttur. v Saat 10:00 ile 16:59 ve 21:00 ile 01:59 arasında servis edilen soğuk yemek menü içeriklerinde şarküteri ve zeytinyağlı ürünlerden oluşturulan tabaklar, saat 17:00 ile 20:59 arasında ise sıcak yemek servisi bulunmaktadır. Yemek saatlerinde uçuşu olan tüm seferlerde Türk ve dünya mutfaklarından seçilen nefis tatlı çeşitleri dönüşümlü olarak sunulmaktadır. Sıcak ekmek çeşitleri ile birlikte ikram edilen menüleri haricinde alkollü ve alkolsüz zengin içecek çeşitlerinin servisi devam etmektedir.
DIŞ HATLAR v Uçuş süresine göre kısa menzilli olan hatlarda genel olarak soğuk servis sunulmakta olup orta ve uzun menzilli hatlarda kalkış saatlerine göre iki seçenekli sıcak kahvaltı ya da üç seçenekli sıcak yemek alternatifiniz olacaktır: Diyet uyguluyorsanız ya da özel bir tercihiniz varsa THY Özel Menüleri yardımınıza koşacak. v Farklı damak tadı arayanlar dünyaca ünlü konyakları, likörleri ile “digestive içkileri” deneyebilir.
OKYANUS AŞIRI BUSINESS CLASS YOLCULARIMIZ v İsme özel menü kartlarımız yolcularımıza dağıtıldıktan sonra, yolcuların yapacakları seçimlere göre yemek servisi başlar. Seferlerin kalkış saatine göre ilk olarak yedi çeşit ordövr/meze ya da hafif yemek tepsisi içinde seçenekli ordövr ve mezeler ile yemek servisine geçilir. Daha sonra sıra çorbalara gelir. v Ana yemek servisi ise üç sıcak yemek seçeneğinden oluşur ve Türk Mutfağından da lezzetleri seçenekleri içerir. Sıcak yemek tabaklarının dekorasyonu konuyla ilgili eğitim almış kabin ekiplerimiz için özel olarak hazırlanan talimatlara göre yapılmaktadır. Yemek servisini takiben, peynir, meyve ve zengin tatlı çeşitleri sunulmaktadır. Sıcak ve soğuk tatlı çeşitlerimiz mevcut olup, leziz Türk tatlıları da servise sunulur. v Yemek servisinden sonra çay kahve servisi son dereceli kaliteli likor ve konyaklarımız eşliğinde yapılmaktadır.
DOMESTIC FLIGHTS v On all domestic flights, within the new “Business Class” concept, a new menu is prepared every seven days and served up on porcelain dishes; in this way variety is achieved and frequent flyers are given the opportunity to taste different menus. v On the B/C hot breakfast menu (served between 2 am and 09:59 am) cheese and olives are served alongside butter and jam. In addition to fruit salad and a variety of yoghurts, a hot breakfast will be served. v The cold food menu (served between 10 am and 4:59 pm and 9 pm and 1:59 am), we offer a variety of delicacies and cold dishes prepared in olive oil. Hot meals are served between 5 pm and 8:59 pm. On all flights selected desserts from both Turkish and international cuisine are served at meal times, on a rotating basis. v A variety of hot breads are served with all meals, as well as a wide range of soft drinks and alcoholic beverages are served for your enjoyment.
v Tüm seferlerde alkollü ve alkolsüz içecek servisi geniş yelpazesi ile yolculara ikram edilir. Çay (adaçayı, siyah çay, ıhlamur, yeşil çay, karışık bitki çayı), kahve (instant ve filtre kahve), meyve suları, çeşitli meşrubatlar haricinde seçilip belirlenen zengin içki servisi mevcuttur. Ayrıca Hazır Türk Kahvesi, espresso, cappucino ve sıcak çikolata servisi de vardır.
INTERNATIONAL FLIGHTS
v Menü detayları ve servis tipleri operasyonel şartlar, uçulan tarih, hat ve saate göre değişebilir.
v Please feel free to sample world famous brandies, liqueurs and other digestive drinks.
v Depending on the flight duration, you will have a choice of 2 hot breakfasts on short flights and a choice of 3 hot meals on long flights. If you have special dietary needs or if you have a specific choice, THY special menus are at your disposal.
TRANSOCEANIC BUSINESS CLASS PASSENGERS v After individual menu cards are distributed to our passengers, the meals selected by the passengers are served. Depending on the departure time of the flight, the meal service will generally commences with appetizers, hors d’oeuvres or light dishes of 7 different choices. Soups are also served. v The main meal provides a choice of 3 hot dishes, which include delicious choices from Turkish cuisine. The arrangement of the hot meals is conducted by our specially trained cabin staff, according to specific instructions. v Following the meal service, cheese, fruits and a rich variety of desserts are served. A rich selection of hot and cold desserts from Turkey and around the world will be served served as well. v After the food has been served, tea and coffee, as well as high quality liqueurs and brandies will be offered. v On all flights, a wide range of drinks are available to our guests. Besides a variety of teas (sage tea, black tea, linden tea, green tea, mixed herbal tea), coffee (instant and filtered), fruit juices and various soft drinks, wealso offer a wide variety of alcoholic beverages. In addition to these, we also provide Turkish coffee, espresso, cappuccino and hot chocolate. v Menu details and service types may vary according to operational conditions, flight dates, routes and the times.
94 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
081-096 BusinesINFOKasım.indd 94
10/27/09 8:37 PM
FIRST CLASS v Özel tasarımlı menü kartları dağıtılmasıyla birlikte yolcunun arzu ettiği aperatif içecek kanepe ile sunulur. Uçuş süresi boyunca istediğiniz zaman dilediğiniz yemeği yiyebilirsiniz. Servis zamanı kısıtlaması bulunmamaktadır.
v While the specially designed menu cards are distributed, an aperitif of the passenger’s choice is served with canapés. During the flight, you can eat whatever food you wish, whenever you feel like having it. There is no limit to service time.
v Yemek servisinde değişik Türk mezeleri, uluslararası mutfaklardan ordövr seçenekleri sunulmakta olup okyanus aşırı seferlerimizde ayrıca havyar servisi yapılmaktadır.
v There are different Turkish appetizers, choice of hors d’oeuvres from international cuisines. On transoceanic flights, caviar is also served.
v Dört seçenekli ana yemek menüsü (et / balık /Uzakdoğu yemeği / vejetaryen) ve çorba servisi konuklarımıza sunulmaktadır. v Çeşitli Türk ve dünya tatlılarının da yer aldığı tatlı, peynir ve meyve servisi seçenekleri bulunmaktadır. v Geleneksel Türk çayı cam bardaklarda limon eşliğinde, Türk kahvesi ise lokum eşliğinde sunulmaktadır. Cappucino ve espresso yanı sıra çeşitli “soft drink” ve bitki çayları uçağımızda bulunmaktadır. v Türk ve dünya şaraplarından seçenekler ve diğer aperatif alkol çeşitleri yer almaktadır.
v A main dish menu consisting of 4 choices (meat/fish/far eastern/ vegetarian) and a soup service is available for our passengers. v There is also a choice of sweets, including Turkish and international desserts are present, as well as an assortment of cheese and fruit. v Traditional Turkish tea is served in a glass with lemon, and Turkish coffee is served accompanied by Turkish delight. Cappuccino and espresso, as well as various soft drinks and herbal teas are also available. v Turkish and international wines, beer and various spirits and liquors are readily available throughout the flight.
2009 NOVEMBER KASIM v SKYLIFE BUSINESS v 95
081-096 BusinesINFOKasım.indd 95
10/27/09 8:37 PM
ATATÜRK HAVALİMANI | ATATÜRK AIRPORT
İç Hatlar Terminali Domestic Terminal
201 207
202
206 203
208 209
205
204
210 211 212 213 214 215 216 217
DIŞ HATLAR GİDİŞ INTERNATIONAL DEPARTURE
218 219 220 221 222 223
İç Hatlar Terminali Domestic Terminal
2
201 207
202
206 203
208 209
205
204
210 211 212 213 214 215 216 217 218 219
DIŞ HATLAR GELİŞ INTERNATIONAL ARRIVAL
220 221 222 223 207
206
208 209 210 211
Otopark Parking
Yiyecek & içecek Food & Beverage
Pasaport Kontrol Passport Control
Bagaj Alımı Baggage Claim
Danışma Info
Duty Free
Metro Subway
Havalimanı Oteli Airport Hotel
CIP SALONU CIP LOUNGE
Self Check-in
Servis Shuttle
Cafe
212
96 v SKYLIFE BUSINESS v KASIM NOVEMBER 2009
081-096 BusinesINFOKasım.indd 96
10/27/09 8:37 PM