SOLDAN ESİNTİLER
Kültür Sanat Edebiyat Dergisi 27. Sayı Temmuz - Ağustos - Eylül 2020
#inadınayaşamak #pandemi
1
SOLDAN ESİNTİLER
SOLDAN ESİNTİLER KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT DERGİSİ
Yayın Türü: 3Aylık Süreli Yayın Sayı: 27 - TEMMUZ - AĞUSTOS - EYLÜL Genel Yayın Yönetmeni Süheyla Güney Avcı Ünsal Aktaş Yayın Kurulu Süheyla Güney Avcı Mine Güleşken Aslan Ünsal Aktaş Editör Süheyla Güney Avcı Ünsal Aktaş
issuu.com/soldanesintiler soldanesintiler soldanesintiler soldanesintiler@gmail.com
İzmir Temsilcisi Mine Güleşken Aslan Kapak Tasarım Ünsal Aktaş Çizgi : Hüseyin Aslan Grafik Tasarım - Sayfa Düzeni Ünsal Aktaş 0555 494 43 03 grafiktasarimm.reklam@gmail.com Soldan Esintiler e-posta soldanesintiler@gmail.com
HER HAKKI SAKLIDIR COPYRİGHT C SOLDAN ESİNTİLER
KURULUŞ 2015 Soldan Esintiler Degisinde yayımlanan yazı ve şiirlerden yazarların kendileri sorumludur.
SOLDAN ESİNTİLER
2
4-5 EDİTÖRDEN / ÜNSAL AKTAŞ 6-7 #inadınayaşamak ORUÇ ARUOBA 8-9 BENİM İÇİN RÜZGAR SENDİN ÜNSAL AKTAŞ DEĞİŞİK / CAN YÜCEL 10-11 KİMLİKSİZ KALIYOR BÜTÜN ŞİİRLER SÜHEYLA GÜNEY AVCI 12-13 ŞİZOFRENİST DÜŞLER DUYGUSAL YANILSAMALAR CİHANGİR ASLAN UNUTULMAYANLAR / KÜÇÜK İSKENDER 14-15 DİYORUM Kİ / BAYRAM KÖSE SUYA DEGEN / IŞIK SUNGURLAR 16-17 ÇAĞRI / ÖMER BEKMEZCİ 18-19 YOL ORTASI / YELDA KARATAŞ GÜLÜŞÜN GELİR AKLIMA YUSUF FERHAT 20-21 UNUTULMAYANLAR RUHİ SU VEDAT TÜRKALİ 22-23 KARİKATÜR HÜSEYİN ASLAN HASAN SEÇKİN 24-29 KEŞİF GÜNLÜĞÜ MİNE GÜLEŞKEN ASLAN 30-31 SUYA BIRAK SIZINI ÖZGE SÖNMEZ ŞİİR / NURAY ŞENGİL 32-35 GİDİŞİN OLA DÖNÜŞÜN OLMAYAAAA! SEHER ZERRİN CEVİZ AKTAŞ UNUTULMAYANLAR / TOMRİS UYAR 36-37 KUŞLAR ZİYA YILDIRIM GÜNTEKİN 38-39 AYNI SAKSIDA İKİ RENK ÇİÇEK SEHER ZERRİN CEVİZ AKTAŞ YA UMUT DEDİM YA ÖLÜM NURSEV ESER 40-41 DRAMA’YA SEYAHATİN ŞİİRİDİR... / KAZIM BEYSÜLEN
42-43 UNUTULMAYANLAR BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU NEŞET ERTAŞ İLHAN BERK 44-45 FİLM / KİTAP 46-47 N’OLUYORLAR TURAN ÖZBUDAK TÜRKÜSÜ DOLAŞIR MUSTAFA EDİP ASİLTEKİN 48-49 İNSANLAR KUDURMUŞTU FERKİ HAYDAROĞLU 50-51 ESKİ BİR OYUNCAK YARASI FERHAT ÖZKAYA UNUTULMAYANLAR / ADNAN YÜCEL 52-55 HAYATA SANATLA GÜLÜMSE MİNE GÜLEŞKEN ASLAN 56-57 KIRIK BİR SAZ AHMET YILMAZ TUNCER KARİKATÜR / MEHMET BEŞİR 58-61 KUYU / ŞAKİR ATA UNUTULMAYANLAR / LEYLA ERBİL 62-63 MADIMAK UNUTULMAYANLAR TARIK AKAN TUNCEL KURTİZ YILMAZ GÜNEY 64-65 ALTINI ÇİZDİKLERİMİZ 66-71 UNUTULMAYANLAR TURGUT UYAR OBJEKTİFE YANSIYANLAR REKLAM
3
SOLDAN ESİNTİLER
EDİTÖRDEN Önümüz ardımız, sağımız solumuz her yer corona tehtidiyle 4 aya yakın bir süredir virüsle mücadele verdik, vermeye devam ediyoruz. Virüs bizleri günlük yaşamın telaşından, koşturmasından ister istemez uzaklaştırdı. Virüsün hafife alınmayacak yayılım gücünden kaynaklı olarak dostlarımız ve sevdiklerimizle aramıza mesafeler koymak zorunda kaldık. Evlerimize kapandığımız ağır karantina günlerinden yavaş yavaş uzaklaşıp yüzümüzü yeniden sokağa dönüyoruz. Kaygı ve belirsizliğin hakim olduğu karantina günlerinde sizlere yeniden merhaba diyebilmenin umudunu çoğaltarak işimize sarıldık... Yeni sayımızı hazırladık Daha çok okuduk Daha çok dinledik Daha çok araştırma yaptık Öğrendik Yeni deneyimler elde ettik Yapılacaklar listesini güncelledik Toprağa dokunduk Doğanın kendini yenileyen mucizevi gücüne şahit olduk
SOLDAN ESİNTİLER
4
EDİTÖRDEN Virüsün dünya insanlığı için bir uyarı, görünmeyen bir tehlikenin nasıl ürkütücü sonuçlara neden olduğunu gördük. Bu uyarı kulağımıza küpe olmalı. Bir arada yaşamanın imkansız hale gelmesine neden olan insanlığın yarattığı yıkıma karşı #inadınayaşamak sesini yükseltmeliyiz... Virüs aramıza duvarlar örmüş olabilir. Ama bilincimizi teslim almadı. Şimdi duvarı yıkma zamanı. Yıkılan duvar yeni hayata açılan pencereniz olsun... Görüşmek dileğiyle sevgiler .... ÜNSAL AKTAŞ
5
SOLDAN ESİNTİLER
#inadınayaşamak #inadınayaşamak Geride kalmış karanlık tünellerde umutsuz, tüm gücü çekilmiş bir geçmişi kovalamak sadece zaman kaybettirir. Dün olandan daha iyisine kavuşmak için bir şansın var. Önündeki hece taşlarından yeni hikayeler yazmaya başla... ÜNSAL AKTAŞ “Kimsenin kanatlarına güvenmedik ki uçmayı öğrenirken. Düşe kalka, bata çıka devirdik bütün engelleri... Direnmeyi seviyorduk ve birde #inadınayaşamayı inadına dik kalmayı seviyorduk bu hayatta...” SÜHEYLA GÜNEY AVCI #inadınayaşamak Bir çay, bir serçe, yağmur altında ıslanmak, içten gülüşler, sarılmak, bir papatya, sıcak insanlar, biçilen çimenin kokusu..... inadına yaşamın mucizeleridir. Mutluluk için küçük şeyler diliyorum. OYA ÜZÜLMEZ ARAT
SOLDAN ESİNTİLER
6
Kendi olarak, sana gelenSana gereksinimi olmadan, seni isteyenSensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçenKendi olmasını, senin ile olmaya bağlayan... O, işte...
oruç aruoba
7
SOLDAN ESİNTİLER
BENİM İÇİN RÜZGAR SENDİN Hırpalanmış yüzümü aydınlatan gülüşünle Açıldı içimde çok zaman saklı duran Birikmiş, ele avuca sığmayan duygularım. Esintili bahar sabahlarında Beni esinlendiren bakışlarınla Düşlerimde iz sürüp Güzelliğin nehirlerinde kayboluyorum. Zihnimde en çok seni düşledim Yüreğimde en çok seni çoğalttım Dile gelmeyen sözler içinde sıkıştım kaldım... Ruhumu ve yüreğimi aydınlatan güç... Varlığınla alevlenen kelimeler yaktım Ateşi yüreğini sarsın diye.... ÜNSAL AKTAŞ
SOLDAN ESİNTİLER
8
DEĞİŞİK Başka türlü birşey benim istediğim, Ne ağaca benzer ne de buluta benzer; Burası gibi değil gideceğim memleket, Denizi ayrı deniz, havası ayrı hava; Nerde gördüklerim, nerde o beklediğim kız Rengi başka, tadı başka. Can Yücel 12 Ağustos 1999
9
SOLDAN ESİNTİLER
KİMLİKSİZ KALIYOR BÜTÜN ŞİİRLER Bütün sokaklar ölüyor... Kimse dönüp bakmıyor bile! Susuyor sessizlik alabildiğine... Varoşlara gömülüyor anılar Anılar idam ediyor kendini Her biri sokak köşelerinde Her biri darağacında! Tırnaklarımı geçiriyorum zamanın kalbine Baştan sona acıtan bir çizik! Kanatıyor kanamıyor arasında. Bütün irin yüreğime akıyor böylece Puslu akşamlar sıralanıyor. Sardunyalar sessiz. Sessizlikse çürüyor beklemekten... Soluğumda bir soluk ölüyor Şiirler anıları örterek dolanıyor mısralarında Elini uzatmadığın her şehir intihar ederken Son bir vasiyet oluyor son şiirim... Tek tek susuyor sardunyaların kokuları Adın siliniyor anıların tozlu raflarından Çığlıklar esmerliğine gömülüyor akşamın. İnsan dediğin ucuz yalanlar makinasına dönüyor SOLDAN ESİNTİLER
10
Korkulu bir filmin son sahnesinde, boynuma sarılı bir halat boğuyor soluğumu! Her terkedişe bir anlam yükleyerek bu kenti korkaklığına bırakıyorum... Bütün mitler siliniyor hafızalardan Ve bütün egzotik törenler köhneleşiyor bilinmez satırlarda... Yorulduğum her şiir ağırlığınca, dizlerim bükülüyor Duygular nasır bağladıkça gömülüyorsun Bir şiirin en ucuz mısrasına! Adın hatırlanmıyor ısrarla Ve kimliksiz kalıyor bütün şiirler Anılarının gömüldüğü her yerde.... SÜHEYLA GÜNEY AVCI
11
SOLDAN ESİNTİLER
ŞİZOFRENİST DÜŞLER DUYGUSAL YANSIMALAR Hayat öyle basite alınacak bir oyun değildir. Oyunun kurallarını bilmek ve ona göre oynamak gereklidir. Ama çoğu zaman oyunun kurallarını bilmek de yetmez biz insanlara. Çok daha önemli olan başka bir şey vardır. Kendi bilmek de gereklidir. Ne istediğimizi, neyin bizi mutlu edeceğini ve kim olduğumuzu, neler yapabileceğimizi bilmek zorundayız. Ancak o zaman doğru kararlar verebiliriz ve mutlu bir hayata sahip olabiliriz. Bazen hücrelerime sinir öyle bir işliyor ki, bu gibi durumlarda beni sakinleştiren tek şey yine insanlara duyduğum sonsuz sevgi oluyor. Evet, hepimiz insanız, doğrular olduğu kadar yanlışlar da yapabiliyoruz. Her ne kadar her birimizin rolleri olsada bu hayat bir film değil gerçeğin ta kendisi. Günden güne eriyor günden güne ölüyoruz. Dışım içimden gelir benim, gölgem kendimden. Hissettiklerim benim duygularımdır, gördüklerim gerçeklerdir, söylediklerim ise yüreğimden dökülmüştür. Yanımdaki benim değildir, benimle olandır. Ben buyum. Ne kimse ben olabilir ne de ben herhangi biri. Nasıl görünüyorsam, nasıl hissettiriyorsam karşımdakine öyleyim işte. Zihnimde oluşturduğum tüm düşüncelerimi kefalet ile serbest bıraktım. Parmaklıklar arasına gizlenmiş meğer neler neler varmış. Kendi kendimi bir beden içerisine hapsetmek ne kadar doğru olabilir ki düşüncelerimiz çok uzaklara gidebiliyorken. Bumerank misali ruhunu özgür bırakmak ve sonra SOLDAN ESİNTİLER
12
tekrar kavuşmak. Kavuştum kendime bırakmayacağım sımsıkı sarıldığım şeyleri artık. Hayat böyledir işte. Bu yaşımda öğrendim ki her şey adaletsiz bu dünyada. Acı tatlı anılarla dolu kalbime bana layık gördüğünüz bu rolü yerleştiremedim. Senaryoyu saygımdan okusam da ben bu rolü oynamayı kabul etmiyorum. Cebimde umutlar biriktirir, mutluluğu uzaktan seyrederim. Böyle durumlarda hayatı acı kahve tadına benzetirim. Hep içime atarım ama kendimi içine atacak bir yer bulamadım henüz. Ne yarınlar bir şey bekler benden ne de ben yarınlardan bir şey beklerim… ESKİCİ / CİHANGİR ASLAN “Bırakın bu ayakları. Kaçınız, çırılçıplak bedenler karşısında yalnızca gözlere baktınız. Sorsalar, güya hepiniz âşıktınız.” Küçük İskender 3 Temmuz 2019
13
SOLDAN ESİNTİLER
DİYORUM Kİ Diyorum ki; Keşke uçuk kaçık bir çocuk olsaydım… Ve ya diyorum ki; Keşke hiç büyümeseydim… Büyüdümde noldu..! Yalan dolan insanlar, Sevgiden uzak, Bir sürü çakal çukal Hem de, ne insanlar... Ne insanlar.. Ulan dedim kendi kendime Ne günahım vardı da; Kelepçeler taktılar umutlarıma… BAYRAM KÖSE
SOLDAN ESİNTİLER
14
SUYA DEĞEN Benim de anlatacaklarım vardı Ama o köprünün altından çok sular aktı. Hikmetinden sual olunmazdı elbet Taşı yarıp geçen suyun Tüm sualler üstüme kaldı... Benim de sevmelerim vardı. Yürürken seninle birlikte Ardımda bıraktığın izleri sildiğini Görmediysem bu yüzden.. Ey Poseidon al beni evine! Yaşamın, uzağında kaldım.. IŞIK SUNGURLAR
15
SOLDAN ESİNTİLER
ÇAĞRI Bir dünya ki Yaşarken ölüyorum. Sen susuyorsun diye ölüyorum! Düşümde Afrika oluyorum, Uyanıyorum. Bir Fransız şarabında kana bulanıyorum! Gazete sayfalarında, Bir yosmanın çıplak bedeni... Dünya mı? Dünya, Çoktan yeni elbisesini giymiş üstüne… Eskiler mi? Eskiler, Ateşin içinde küle dönüştü. İkincisi, Üçüncüsü, Dünyanın bin bir türlü yüzü… Gel gör ki Bedenler tok; Ruhlar aç… Dünya insanlığa muhtaç! Bir dünya ki Yaşarken ölüyorum. Sen susuyorsun diye ölüyorum!
SOLDAN ESİNTİLER
16
Düşümde Afrika yok oluyor, Uyanıyorum. Savaş çığlıkları kanımı emiyor Afrika’da! Bedenler koca bir mezar… Ruhlar, Şikâyetlerini alıp gökyüzüne uçtular. Madem ki Madenden zenginlik fışkırıyor, Neden insan aç ölüyor? Madem ki Yaşamak sınıfta kalıyor, Madem ki Sözlerim size ağır geliyor, Duruyorum. Az gelişmiş ülkeleri sıralıyorum Ve Bir dünya haritası çiziyorum. Tüm insanlığa çağrımdır: Nerde bir çocuk ölse, Savaşı darağacına asarım! Nerde bir çocuk ölse, Dünya yerin dibine batsa keşke! Dünya yerin dibine batsa keşke! ÖMER BEKMEZCİ
17
SOLDAN ESİNTİLER
YOL ORTASI her türlü başlayabilir bu şiir ısmarlama bir gecenin ısmarlama karanlığı gibi ısıran gülüşler ve bıktıran bütün şikayetler gibi hiç akla gelmeyen bir soruyu açıklayan şiir ama gerçekse yol ortasında bırakılmış bir göz işte sıkıcı şeyler bunlar gençlikten kalma - ve espası sakın unutma eski şiirlerin bir müze kadar değeri ve bütün soru işaretleri cümlenin sonunda olmalıdır ama başındaysa ilk ünlemi bir kadını anlamayı bir ömre çok görenler ya anlatamıyorsa kendini. YELDA KARATAŞ Ürperme, 1996 Hüznün Kısa Tarihi,2019
SOLDAN ESİNTİLER
18
GÜLÜŞÜN GELİR AKLIMA Gürültülü sensizlik şamarını vurur Yüzüme bugün Beynimde mıhlanmış yokluğun durur Öpüşün ilişir yanaklarıma Hayalinden Gelişin yenilenir bana Sevincim gözlerime oturur… Özleminin halkasını doluyorum boynuma Girdabın kollarında yokluğun buruşur Yoksullaşır rutinim Kırbaçlanır iyiden iyiye hasretim Gülüşün gelir aklıma Gözlerim gülüşünle buluşur… Güvercin çığlığı yoldaş olur sensizliğime Yollar ayrılık giyinmiş yine Vedanın eli kulağında Kanatları kırık umudun Odam yokluğuna küs Orta yerde suyu kurumuş çeşme misali yokluğun… YUSUF FERHAT
19
SOLDAN ESİNTİLER
“Bir yerde türküler ne kadar gelişmişse, anlatım gücü ne kadar artmışsa, oradaki koşullar o oranda ağır demektir.Türkülerden korkulması boşuna değildir!” RUHİ SU 20 Eylül 1985
SOLDAN ESİNTİLER
20
“Hangi nedenle olursa olsun, insanların birbirlerini öldürmek zorunda oldukları dünyayı sevmiyorum ben.” Vedat Türkali
29 Ağustos 2016
21
SOLDAN ESİNTİLER
Karikatür: HÜSEYİN ASLAN
SOLDAN ESİNTİLER
22
Karikatür: HASAN SEÇKİN
23
SOLDAN ESİNTİLER
KEŞİF GÜNLÜĞÜ KÜÇÜK BELDELERİN BÜYÜK EFSANELERİ OLURMUŞ
İçerisinde bulunduğumuz bu pandemi sürecinde her birimiz öyle çok şeyi özledik ki. Sevdiklerimiz, seyahatlerimiz, gezdiğimiz gördüğümüz yerler, anılarımız her biri yüreğimizde sıcacık duruyorlar. Ve tabii ki bu güzel anılara yenilerini ekleyeceğimiz sağlıklı ve güzel günlere kavuşmayı hepimiz tüm kalbimizle diliyoruz. Ben bu sayımızda size yüreğimde her zaman aynı sıcaklığını koruyan küçücük bir beldeden bahsetmek istiyorum. Bazı yerleri daha çok özlüyoruz çünkü hatırlamak başka şeydir, hatıra sahibi olmak başka. Güre, Balıkesir’in Edremit ilçesine bağlı Edremit Körfezi’nde bulunan bir mahalledir. Edremit’e 12 km uzaklıktadır. Belde de yerleşim, M.Ö. 300’lü yıllara dayanmaktadır. Ege Denizi’ne yakın bir noktada yer almasına rağmen Kaz Dağları’nın kuru havasına sahip olan Güre genellikle deniz, kum, SOLDAN ESİNTİLER
24
KEŞİF GÜNLÜĞÜ güneş keyfi için tercih edilen bir konumda yer alıyor. Bu yüzden yazları nüfusu yoğunlaşsa da Güre’de yaz sezonu dışında da piknik yapabilmek, Kaz Dağları’nda ki restoranlarda yemek yiyebilmek, Etnografya Müzesi’ni ziyaret edebilmek, kaplıcalarda rahatlayabilmek de mümkün aslında. Anı defterine yazmak için en özel bölümü ayıracağınız mutlu ve huzurlu zamanların geçirilmesine fırsat tanımaktadır Güre. Kaz Dağları tam bir tatil cenneti olarak hayallerinizi gerçeğe dönüştüren bir tatil deneyimi sağlayacaktır. Kaz Dağları’nın, yeşillik, huzur ve bol oksijen bakımından Alplerden sonra dünyada oksijen yoğunluğunun en fazla olduğu 2. Yer olduğu söyleniyor. Ben bu bilgiyi, mis gibi bir havası olduğunu test ederek onayladım. Zira bu yazıyı yazarken en çok buradaki çam kokusunu yazıya koyamayacağıma üzülüyorum. Siz okurken hayal edin olur mu? Araştırdıkça gördüm ki yöre çok cömert burada. Baharda doğa tatili, yazın deniz tatili, kışın termal tatili her daim kültür turu yapabileceğiniz ender yerlerden biri Güre beldesi. Özellikle son yıllarda insanların şehir hayatından kaçma istekleri yoğun çalışma şartları ve yoğunluğun verdiği aşırı stres ve sıkıntılar nedeni ile merkezden uzaklaşma doğa ile oksijen ambarı içine girme bedenen ve ruhen de şarj olma ihtiyacı Güre Edremit gibi yerlerin talep oranını arttırmakta.
25
SOLDAN ESİNTİLER
KEŞİF GÜNLÜĞÜ Güre’ de doyasıya huzuru ve oksijeni derin derin nefes alarak içinize çekebilirsiniz. Gittiğine pişman olmayacağınız, dönmek istemeyeceğiniz son derece mükemmel bir yerdir Güre. Giden, gören herkesin şiddetle tavsiye ettiği yegâne yerler arasında bulunma özelliğini de taşımaktadır. Kaz Dağları’nın ismiyle ilgili en önemli efsane Sarıkız Efsanesidir. Ben çok şanslıyım ki bu efsaneyi köyde gezerken mola verdiğimiz bir kahvede oturan yaşlı bir amcadan dinledim. Efsaneye göre Güre köyünde Sarıkız adında güzel ve iyi yürekli bir kız yaşıyormuş. Kendini sevmeyenlerin iftiraları sonucu babası Sarıkız’ı 5-10 kazla birlikte İda Dağı’na bırakmış. Bir süre sonra kızını görmeye gelen baba, kızından su istemiş ve Sarıkız dağın tepesinden elini körfeze uzatarak tasını su doldurunca kızının erdiğini anlamış. Sırrı anlaşılan Sarıkız orada, kızına yaptıklarından dolayı çok üzülen babası ise İda Dağı’nın başka bir tepesinde ölmüş. Bu efsaneye göre İda Dağı, Kaz Dağları’nın doruğu Sarıkız Tepesi, kızın babasının öldüğü yer de Baba Dağı olarak anılmaya başlamış. Güre Sahili, birçok balıkçı teknesine ev sahipliği yapmaktadır. Tam bir balıkçı kasabası görüntüsü oluşmaktadır. Bu durum, ‘“Güre Sahili ne kadar sevimli ve şirin olabilir?’’ sorusuna da yanıt niteliğinde olmaktadır bence. Kaz Dağı, antik çağda “Mount Ida’’ olarak isimlendirilmiş bir sürü mitolojik hikâyeye ev sahipliği yapmış. Bu nedenSOLDAN ESİNTİLER
26
KEŞİF GÜNLÜĞÜ le ki bölgede ki birçok işletmenin ismi Yunan tanrılarından esinlenmiş. Mitolojik hikâyelerin anayurdu olan bu bölge için ‘’zeytin’’ adeta kutsal. Zeytin ağaçları her yerde ve yine işletmelerin ismi Zeytin Otel, Zeytin Market şeklinde adlandırılmış. Kızılkeçili Çayı üzerinde bulunan Sutiven Şelalesi’nin sesi gürül gürül huzur veriyor insana. Mesire alanında yürüdükçe mangal istasyonunda mangal yakıp piknik yapanları görebilirsiniz. Piknik alanlarındaki kafelerden hazır yiyecekler de alıp yemek mümkün tabii ki. Lezzetli yemeklerinizi mideye indirirken bir yanda çam kokusu, bir yanda şelalenin sesi, yemyeşil bir doğa ve yanınızda sevdikleriniz olduğunu düşünün. Tam beş duyuya hitap eden bir tatil olmaz mıydı? Dere boyunca yürüyüp mangal istasyonunu geçince küçük bir pazar görürsünüz. Buradan zeytin, baharat ve diğer yerel üretim ürünlerinden alabilirsiniz. Pazarın ilerisindeki yol sizi Hasan Boğuldu Göleti’ne götürüyor. Hasan Boğuldu Göleti’nin hüzünlü bir aşk hikâyesi var. Emine obada yaşayan bir köylü kızı, Hasan ise ovada yani Zeytinli köyünde yaşayan bir genç
27
SOLDAN ESİNTİLER
KEŞİF GÜNLÜĞÜ delikanlıymış. Emine ovaya indiğinde tanışıp âşık olmuşlar. Ancak Emine’nin zorlu şartlarda çalışmaya alışmış ailesi, ova da yaşayan Hasan’ı tabiri caizse hanım evladı bulmuşlar ve Emine’yi ona vermek için zorlu bir sınavdan geçmesi gerektiğini söylemişler. Emine ile evlenmek isteyen Hasan sınavı kabul etmiş ve 60 kiloluk tuz çuvalını obaya çıkartmak için yollara düşmüş. Çay kenarında yürürken yorgunluğa yenik düşen Hasan nehre düşüp boğulmuş. Emine de su kenarında Hasan’ın gömleğinden bir parça bulup bir ağaca bağlayarak ve kendini asmış. O günden sonra Hasan Boğuldu Göleti’nin yanında Emine’nin kendini astığı ağaç da Emine’nin Çınarı olarak anılır olmuş. Bu aşk hikâyesini konu alan bir Türk filmi varmış. Hülya Avşar ve Yalçın Dümen başroldeymiş. Sabahattin Ali de bir şiir yazmış bu hikâyeye istinaden. Çamlıbel köyü, Güre sahilinin üst kısmında tepede kalıyor. Bu köy ilginç isimli kafelerin, butik otellerin olduğu, yerel ürünlerin satıldığı bir köy. Tuncel Kurtiz’in oteli Zeytinbağı’da burada yer alıyor. Çamlıbel Köyü’nde benim size ısrarla tavsiye edeceğim yer Düşler Vadisi olacak. Buradan da hiç ayrılmak istemeyeceksiniz. Ormanın içinde huzur dolu masalar, kapalı alan bölümünde ise deniz manzarası muhteşem. Çamlıbel Köyü’ne çok yakın olan bir köyde Tahtakuşlar Köyü. Burada ki etnografya müzesi Türkiye’nin ilk özel müzesi SOLDAN ESİNTİLER
28
KEŞİF GÜNLÜĞÜ olma özelliğini taşıyor. Tahtakuşlar Müzesi’nin ismini duyunca içinde tahta kuşların sergilendiğini falan düşünmeyin. Müzenin içerisinde göçmen Türk boylarının kültürüne dair objeler sergileniyor. Bir de 360 kiloluk dev bir kaplumbağayı bu sergide görebilirsiniz. Tahtakuşlar sadece bu köyün adı. Köyün bu kadar ilginç olmasının birçok nedeni var. Bunlardan benim araştırıp öğrendiklerim şöyle: Burası şaman adetleri ve törenlerinin yapıldığı kimilerine göre Alevi, kimilerine göre Şaman köyü olması. Tuncel Kurtiz’in vasiyetinde gömülmek istediği ama gömülemediği köy olması. Anadolu da etnografya galerisi açılan ilk köy olması olarak sıralanabilir. Ben bahar ve yaz aylarında gittiğim için çok rahatlıkla söyleyebilirim ki baharın ılık havasını yazın içimizi ısıtan denizi, kumu, serin suları çağrıştıran güneşini hissetmek için daha iyi bir yer seçemezdim sanırım. Doğanın son derece cömert olduğu bu topraklarda gerçekten huzurlu bir zaman geçirebilirsiniz. Yeşile ve maviye doyum olmaz ama yüksek dozda oksijeni hem ciğerlerinize hem de ruhunuza depolayabilirsiniz sanırım. Her zaman olduğu gibi özgürlüğünüzü alın ve eşsiz birikimiyle sizleri bekleyen bu sıcacık beldeye mutlaka gidin diyorum. Sevgiyle kalın, hep seyahatte kalın…
MİNE GÜLEŞKEN ASLAN
29
SOLDAN ESİNTİLER
SUYA BIRAK SIZINI Büyük susuşların Büyük gidişlerin Büyük ölümlerin küçük kızı... Harflerini dilsiz bir çocuğa vereli Oldu üç yıl, üç gün, üç gece. Nereye sürdüler cıvıltılı kuşlarını “Kullanılmamış bir gök” getiremedi hiç bir şiir sana! Bundan, ah bundan, midende hep mavi bir bulantı dünya... Suların gizemini sakın anlatma, kimse dinlemiyor! Anlatma, sende kalsın o büyü... Su bilir bir çiçeği şafak vakti sessizce doğurmayı Çığlıkla yükselen bir acıyı sessizce boğmayı. Su bilir, neden mavi bulantıdır dünya Saçlarından akıp topuklarına serilir. Bilir, nasıldır sessizce çürümek Toprağın gözlerine baka baka... Büyük susuşların Büyük gidişlerin Büyük ölümlerin küçük kızı... Suya bırak sızını! ÖZGE SÖNMEZ SOLDAN ESİNTİLER
30
Eyy hayat! Yüreğime bıraktığın sonbaharın Sessiz rüzgarlarını seviyorum... Çünkü Yaşamın eteğinden Dökülen Renkleri, Kokuları, Sesleri, Getiyor bana.. Ve Her seferinde Yaralı dizlerini Karnına çekip Hayal kuşlarını uçuruyor İçimdeki çocuk. NURAY ŞENGİL
31
SOLDAN ESİNTİLER
-GİDİŞİN OLA DÖNÜŞÜN OLMAYAAAA! Uykumun en güzel yerinde bu feryatla uyanmıştım. Duvarlarda, anne ve babamın yüksek sesleri yankılanıp, kulaklarımı dolduruyordu. Bense korkmuş, ürkmüş, yorganın altına gizlenerek saklanmaya çalışıyordum. Karşı divanda benden iki yaş küçük kardeşim de uyanmış, gözlerini bana dikmiş, korkulu bakışlarla sorular soruyordu. Bilmediğim bu olaya ben de ad koyamıyordum. Onun sorularına cevap verebilecek durumda değildim. Küçücük bedeniyle yorganın altında kayboldu bir anda. Kaybolmasıyla birlikte onu çoktan unutmuştum. Sadece anne ve babamın kavgasına odaklanmıştım. Her evde olduğu gibi bizim evimizde de tartışmalar olurdu; fakat bu başka türlüydü. Hiç böylesini yaşamamıştım ve ilk defa tanık oluyordum. Annem, babama sakin bir dilde meramını anlatıyor; bakıyor olmadı, bu kez tüm hiddetiyle bağırarak ikna etmeye çalışıyordu. Babamın da ondan kalır yanı yoktu. Önce sakin bir dille izah etmeye çalışırken, annem onu anlamayınca sesi yükseliyordu. Tartışma zaman geçtikçe şiddetini artırıyordu. Uzun bir süre dinledikten sonra, dayanamayıp çıktım yataktan. İçimde, “Ya babam bana da kızarsa, bağırırsa…” endişelerini taşıyarak… Odalarına gittiğimde, ikisi de farkımda bile değillerdi. Hâlâ SOLDAN ESİNTİLER
32
-GİDİŞİN OLA DÖNÜŞÜN OLMAYAAAA! yüksek sesle konuşuyorlardı hatta. Babam bir yere gitmek istiyor, annemse gitmesini istemiyordu. Hani, çocuklar sürekli anneyle birlikte olduklarından, onların sözü hep doğrudur ya… Ben de aynı psikolojiyle olacak, babama “Gitme” demeye başladım. Babam, gözlerini gözlerime dikip, “Gitmek zorundayım!” diyerek beni yatağıma yolladı. Mecburen, istemeyerek de olsa, yatağıma girip, yorganın altından onları dinledim… Tartışma konuları değişti bir anda. Sanki uykumuz çok önemliymiş gibi, uyanmamızı tartıştılar bir süre. Bu sefer benim yüzümden kavga ediyorlar diye hüzün kapladı yüreğimi. Sonra, konu yine gidip gitmeme konusuna geldi. Bu arada babam iş kıyafetini çıkarmış, sivil kıyafetlerini giymeye çalışıyordu. Tartışmanın şiddeti arttığı bir anda, okkalı bir tokat sesi çınladı kulaklarımda. O sesle yataktan fırladım, soluğu kapıda aldım. Gördüğüm manzara korkunçtu. Babam anneme vuruyor, bir yandan da ayakkabılarını giymeye çabalıyordu. Benim orda olduğumun yine farkında değillerdi. Eşikten adımını attığı anda, babamın anneme vurmasını kabul etmeyen, annemin ağlamasına dayanamayan yüreğimle, feryat ettim.
33
SOLDAN ESİNTİLER
-GİDİŞİN OLA DÖNÜŞÜN OLMAYAAAA!
-Baba; gidişin ola dönüşün olmaya! Ağzımdan bu kelimeler döküldüğünde, üç veya beş yaş arasında bir zaman dilimindeydim. Şimdi tam hatırlayamıyorum. Annemin bu sözleriyle uyanmıştım ve nasıl yer etmişti kafamda bilmiyorum. Üstelik ne anlama geldiğini, ne içerdiğini bilmeden çıkmıştı işte ağzımdan. Annem hem ağlıyor, hem de bana kızıyordu. “Babana nasıl beddua edersin?” diyerek beni azarlıyordu. Gözlerinden ise öfke, kızgınlık ve aniden alev almış yangını büyütmek istercesine, kıvılcımlar saçıyordu. -Beddua ne demek? Babam nereye gidiyordu? Neden sana vurdu? Ama sende aynı sözü söyledin babama ne olmuş ki? Sorularım havada asılı kalıyordu. Cevap alamıyordum. Zorla yatağa geri götürülüp yatırılmıştım. Bir suçluluk duygusu sarmıştı ruhumu. Ben ne yapmıştım ki şimdi? Sadece annemden duyduğum sözleri babama söylemiştim işte. Annem söylüyorsa iyiydi de, ben söyleyince neden kötü oldu; anlayamıyordum. O küçücük aklımla, kendimi haklı görüyor; fakat annemim bana kızışını düşününce, kötü bir şey yapmanın ezikliğini yaşıyordum. Çıkamıyordum işin içinden… SOLDAN ESİNTİLER
34
-GİDİŞİN OLA DÖNÜŞÜN OLMAYAAAA! Beynim çeşitli sorularla boğuşurken ağlayan gözlerim uykuya yenik düştü. Anneme sarılmak, babamın vurduğu yeri öpüp, acısını azaltmak istedim aslında; ama cesaretim kırılmıştı. Uykuya dalmadan önce en son gördüğümse; annemin camın önündeki divanda, dizlerini altına toplayarak, elinin biri çenesinde, diğer eli gözlerini silmek için kullandığı mendilde, camın önünde oturmuş, bomboş, gecenin karanlığına esir düşmüş sokağa bakarken, sessiz sessiz ağlamasıydı… 14 10 2012 (Devamı gelecek sayıda) SEHER ZERRİN CEVİZ AKTAŞ
“Bu çocukluğun var ya, hiç yitirme onu, bazıları yitirmezler. Sen öyle bir çocuğa benziyorsun. Korun.” Tomris Uyar 4 Temmuz 2003
35
SOLDAN ESİNTİLER
KUŞLAR... İnce bir sızı yayılır toprağa Gün gebe, gün kızgın, gün isyankar Yanar munzurda çöller, avuçlarımda son göçten kalma bir güvercin var Nefes nefese yazar şair Şiir ölmez vurulunca Uçacaksa bir gün kanatsız doğan kuşlar O kuşlar ki vurulmadan önce, bütün yuvalara tuzaklar kurulur Uçmayı öğrenenler kurtulur, henüz yeni kanatlananlar tek tek vurulur Adını sen koy paşam Bu nedir? Bu kimin kinidir Ağaçlar böyle üzgün Yıldızlar böyle düzensiz, gökyüzü böyle kirli Yüreğime aykırı şiirler dolanınca Yarin sol yanıma açtığı eza acımaz Yurdumun dilime vurduğu pranga çözülmez inat etmiş... Bu güvercin bu yıl burdan göç etmez
SOLDAN ESİNTİLER
36
Çocukca düşünceler belki bunlar Rengarenk boyanmış munzurda gökyüzü Kan düşmüş gülün kırmızısına Beyaza boyanmış damatlığım mavi içinde olurda gelirsen bir el salla dağlara ki bileyim ölüm kalmış bu gece uzaklarda ZİYA YILDIRIM GÜNTEKİN
“Sen böyle gülünce şuranda iki çukur oluyor ya, ölünce beni oraya gömsünler.” Kemal Sunal 3 Temmuz 2000
37
SOLDAN ESİNTİLER
AYNI SAKSIDA İKİ RENK ÇİÇEK Güneş doğar gönle yağmura inat Yüreğe takılı hayali kanat Yer çekimi ne ki? Kavgası sanat Engeli aşmaktır özde temeli Umuda ulaşmak bütün emeli... İki zıt karakter siyah ve beyaz Farklı düşünceye ister destan yaz Ağzınla kuş bile tutsan yine az Bak, aynı saksıda iki renk çiçek Saygısıyla yaşar değerli yürek... Hakkı vermelisin hakkı olana Suyu esirgeme erken solana İsyan etme sakın sözle dolana Doğruluk yolundan bilerek şaşma İnsan kervanında haddini aşma... Kişi kendin belli eder sözünden Ne kadar saklasa çıkar özünden Okursun gerçeği bir gün gözünden Dostluğu ektikçe dostluk biçesin Güven şerbetinden bolca içesin... Savurdukça yıllar yaştan yaşlara Sular başın vurur taştan taşlara Geçmişin oturur çatık kaşlara Maziye bir kibrit acımadan yak Ertelenenleri yaşamaya bak... SEHER ZERRİN CEVİZ AKTAŞ SOLDAN ESİNTİLER
38
YA UMUT DEDİM YA ÖLÜM
Dağlara mı çıkmalıyım, En yükseklere Gökyüzüne yakın Bulutlara dokunmak için, Kırk yedi yaşın vahim acısında Gözyaşlarımın arasında Yüreğimde gülmü açar. Bu kadar dikenin arasında İçim sokak çeşmesi Yıkılmış ev, Toplu mezarlık sanki İçİme kattım hasretli geçmişimi Eski panayır ve bayram gezmelerimi Varlıği belirsiz silik yaşam seslerini Anılarımın haykırışında demledim Içimdeki ateşin o demli çayını Kalem yazarken, yükledim sancımı Direndiğim şu zamana İçinde bulunduğum hayata Mavi bir umutla Bağırdım bağırdım, dağların ucundan YA UMUT DEDİM YA ÖLÜM... NURSEV ESER
39
SOLDAN ESİNTİLER
DRAMA’YA SEYAHATİN ŞİİRİDİR... Çamın altındayız. Çok değil beş kişiyiz. Sohbet demli, çay koyu. Biz çamın altına oturmaya geldik. Çay içecektik. Ama öyle olmadı. Birisi bizleri bağlamasının tınısıyla Drama’ya götürdü. Ne polis, Ne de pasaport sorgusu. Dünya vatandaşıyız şimdi. Sınırlar kalktı türkülerimizle. Türkülerimiz geleceğimiz özgürlüğümüz! Türkülerimiz kardeş diyarı. Yalansız - dolansız bolluk bereket sofrası. Şimdi de bize rehberlik etmekte türküler. Şiirler yoldaşımız. Dolaşıyoruz işte Drama’yı Çatlasın Emperyalizmin uşakları. Bak kurulmuş bizi bekliyor kardeş sofrası.
SOLDAN ESİNTİLER
40
Drama çeşmesinden su içiyoruz kana kana. Başka ne isteriz! Ne savaş, ne ölüm. Drama köprüsünden geçtik. Drama mapusunda sıcak, demli bir çay içtik. Türk – Yunan dostluğu onların olsun. Biz zaten kardeştik. Düştük yola dönüyoruz, şimdi dilimde bir türkü: “ Oy Drama, Mapusun ne yaman. Gördüm yatıyor içerde, kardeşim Ramadan. Mapus mu doğdu sanki anasından” KAZIM BEYSÜLEN
41
SOLDAN ESİNTİLER
“YaInızIık dediğin büyük bir zindan, dünyanın en kaIabaIık zindanı… Dinden imandan çıkarır ama öyIe bir adam eder ki insanı.” Bedri Rahmi Eyüboğlu 21 Eylül 1975
“Sevgi dünyasına yalan girmez, gönülden sevmeyen Hak’ka eremez.” Neşet Ertaş 25 Eylül 2012
SOLDAN ESİNTİLER
42
AYRILIĞIN YÜREĞİ Sessiz sedasız yaşayan bir ayrık otuydu Orta Anadolu’da Kıtlıktan önce. En küçük bir şeyden coşardı Mesela bir kuş uçmasın Kızılırmak’a doğru Köklerine su yürümüş gibi sevinirdi. Bir bulut geçsin üstünden Ayrılıktan çıkardı. Dünyayı, derdi, dünyayı Hiçbir şeylere değişmem. Şimdi yaşamak istemiyor...
İlhan Berk
28 Ağustos 2008
43
SOLDAN ESİNTİLER
FİLM THE BOOKSHOP / SAHAF Penelope Fitzgerald’ın aynı adlı romanından uyarlanan filmde, Florence Green İngiltere’de küçük bir kasabada yaşayan bir kadındır. Kasabada bulunun tarihi bir evi kitapçı olarak işletmeye karar verir. Büyük bir risk alarak girdiği işte başarılı olan genç kadın, bir süre sonra kasaba halkına ödünç kitap
vererek kitapçıyı bir kütüphaneye dönüştürür. Hayatını yoluna koyduğunu düşünen Florence’in bilmediği gerçekler vardır. Kasabada yaşayan inatçı bir kadının tarihi bina ile ilgili başka planları vardır ve kadın planlarını gerçekleştirmek için her şeyi yapmaya hazırdır.
“Hayalini gerçekleştirmiş ama onu ellerinden çalmışlardı. Kalbinin derinliklerinde hiç kimsenin ondan alamayacağı bir şey yaşıyordu; cesareti.” SOLDAN ESİNTİLER
44
KİTAP Yenişehir’de Bir Öğle Vakti SEVGİ SOYSAL Sevgi Soysal, 1974 Orhan Kemal Roman Ödülü’nü kazanan Yenişehir’de Bir Öğle Vakti’nde, çok boyutlu bir toplumsal kesiti sanki hiç zorlanmadan edebiyata aktarmış gibidir. Gözlemlediği alabildiğine gerçek insan portrelerini, birbirinden kopukmuş gibi duran hayatlarından alıp, zekice bir kurguyla buluşturur. Bu çerçevenin içine de, Ali, Doğan ve Olcay’dan oluşan bir üçgen kurar; o dönemin sorularını, abi-kardeş, arkadaş ve sevgililik ilişkileri üzerinden yansıtır. Ve ortaya, insanın “sol” tarafını sağlam kılan bir roman çıkar.
“Her şey, her zaman anlatılabilir, yeter ki bulanık bir kafanın ürünü olmasın.”
45
SOLDAN ESİNTİLER
N’OLUYORLAR O güzel insanlar ölüyorlar Birer birer ölüyorlar Yüreğimizde Gönlümüzde yaşıyor diye Kandırmayalım kendimizi Ölüyorlarlar. Çünkü o güzel insanların Bıraktıkları güzellikleri Yaşatmak için değil Yaşatmamak için Elimizden geleni yapıyoruz O güzel insanlar ölüyorlar Birer birer ölüyorlar Yüreğimizde Gönlümüzde yaşıyor diye Kandırmayalım kendimizi Ölüyorlarlar. TURAN ÖZBUDAK
SOLDAN ESİNTİLER
46
TÜRKÜSÜ DOLAŞIR Taze ve yumuşak İlk tılsımı Seher yelinin son ezgisi yaprağın Üşümüş Elleri serin.
Vardır Soluksuz uykuların Rüyalar ortasında Yüreğini yoklayan Prangalar içinde Seni haklayan.
Uzak düşmüş Deryalardan, dağlardan Karın almış Can içinde Bir umudun. Gayrı Gözleri küsmüş .
Türküsü dolaşır Kuytularında sevdaların Yüreğinden yara almış Korkunç Param parça Yarım kalmış. MUSTAFA EDİP ASİLTEKİN
47
SOLDAN ESİNTİLER
İNSANLAR KUDURMUŞTU Dedim adın nedir? Dedi; Korona. Dedim kimlerdensin? Dedi; Virüsgillerden. Sordum; nassın eyi misin? Dedi; daha iyi olacam. Sordum, nasıl olacak bu? Dedi; dinle anlarsın... İnsanlar çok kudurmuştu, Rezillikleri adam boyu olmuştu, Kimse kimseleri takmaz olmuştu, Sen-ben kavgası iyice köpürmüştü, Küçükler büyükleri saymaz olmuştu, Büyükler küçükleri esirgemez olmuştu, Kadınlar erkekleri beğenmez olmuştu, Erkekler kadınları yaşatmaz olmuştu. İşçiler işverenden şikayetçiydi, Patronlar işçiden de dertliydi, Memurlar devletten davacıydı, Devlet, memurdan da feciydi, Öğrenci öğretmenden not bekliyordu, Öğretmen öğrenciden yaka silkiyordu, Karı kocasından sevgi bekliyordu, Koca karısından şefkat diliyordu. SOLDAN ESİNTİLER
48
Astlar üstlerine saygı duymadı, Amirler astlarına sevgi duymadı, Fakir zenginden yardım görmedi, Zengin yoksuldan anlayış bekledi, Çirkinler hep güzelleri kıskandı, Güzeller çirkinleri hiç anlamadı, Az gelişmişler süper güçleri kınadı, Süperler az gelişmişleri hep baskıladı. Baktım bu böyle gitmeyecek, Bari dedim ben el atayım şu işe, Kudurmuş insanları getirdim dize... Tıktım hepsini kutu gibi evlere, Zengin fakir farkını indirdim en alt düzeye, Hepsi tek tip oldu, sanki maskeli baloda, Şimdi anladılar ki tüm insanlar eşitmiş, Arada dünyaya inip boy göstermem gerekmiş! FERKİ HAYDAROĞLU 15 NİSAN 2020 BAYRAKLI/ İZMİR
49
SOLDAN ESİNTİLER
ESKİ BİR OYUNCAK YARASI
karanlık uçurum diplerinde örgütlenirdi sevda ne zaman bozkır türküleriyle gelse rüzgar bulutlar dolanırdı saçlarına. boykot ederdin acılarımızı gülüşünle çocukluğun yağardı içimize. gözlerin ödünç vermişti parıltısını dünyaya bardağın dolu tarafıydı gözlerin,su içtiğim. henüz yağmalanmamış bir iklim. gençliğin utangaç bir kız çocuğu, beraber az mı gezdirdik düşlerimizi iyilik ormanlarında. tanrıları mı suçlamalı yoksa kirlenen duyguları mı? bileklerinden kavrayıp geceyi kayalıklara çivilediler sesimle beraber ayışığı kendi kanıyla yıkıyordu şehirleri. eski bir oyuncak çölle kaplandı ansızın cehenneme düştü zaman. bir ben gördüm yıkılışını duvarların üzerime herkes kördü kendi karanlığında. denklemlerle mühürlüydü sokaklar. iki dağ arasında kaybediyorum uykuları iki yüzle kırılmıştı hayat, boynuna astığın haç,
SOLDAN ESİNTİLER
50
yeni baştan yazabilir mi kaderimi? adınla başlıyor sorgular orta yerinde mahşerin bütün gözleriyle üstüme yığılıyor yalnızlık. içimde sürünen tedirgin bir yılandır suskunluğum suskunluğun bir ucunda sen, diğerinde gençliğim, düşüp durmaktadır dizlerim, firariliğim bundandır hüznüm bundan. FERHAT ÖZKAYA
“Biz ki o çocukça güzelliğimizde Hep kavgalarda öğrendik sevmeyi....” Adnan Yücel 24 Temmuz 2002
51
SOLDAN ESİNTİLER
HAYATA SANATLA GÜLÜMSE EDİRNEKARİ SANATI ŞEHRİN SANAT BAYRAĞI Bu sayımızda sizlerle paylaşacağım yazımı doğum günümde bana gelen bir hediye belirledi. Edirnekari Sanatı ile tasarlanmış bir takı kutusunun hikâyesini sizler ile paylaşmak istedim. Edirne’nin coğrafi yapısı gereği bir geçit yeri olması, şehrin sosyal bünyesi kadar sanat hareketlerine de etki etmiştir. Edirne, bu etkileşimi kendi süzgecinden geçirip geçmişiyle harmanlayarak değişimden yeni bir üslubun doğmasına ve bu üslubun da kullanıldığı her yerde Edirne’nin ismiyle anılmasında rol oynamıştır. İlk kez Edirneli ustalar tarafından uygulandığı için bu adı alan Edirnekari, mimari eserlerin iç dekorasyonunda kullanılmasının yanı sıra ahşap, mukavva ve deri eşyaların yüzeylerine de uygulanan bir süsleme sanatıdır. 15. yüzyılın ikinci yarısında Edirneli sanatkârların Türkİslam sanatına kazandırdığı ve zamanla Osmanlı coğrafyasına yayılan Edirnekari’nin yaklaşık altı yüzyıllık bir geçmişi bulunmaktadır. Süsleme üslubunda, geometrik motifler pek kullanılmamıştır. Edirnekari süslemede, stilize edilmiş hayvan figürleri ve çiçek desenleri ile Çin bulutu denilen motifler hâkimdir. Türk süsleme sanatında ‘’Şükufe tarzı’’ olarak bilinen gül, karanfil, lale, sümbül, kasımpatı gibi çiçek motifleri Edirnekari’de kullanılmıştır. Avrupa sanatının etkisiyle bu motiflere barok ve rokoko tarzı SOLDAN ESİNTİLER
52
HAYATA SANATLA GÜLÜMSE desenler de ilave edilmiştir. Motiflerde sıcak renkler kullanılmış, yer yer gölgelendirme ve tonlamalarla bu motiflere boyut kazandırılmıştır. Nasıl yapıldığına dair yaptığım araştırmalarda usta tarafından hazırlanan eser, kaba perdahı yapıldıktan sonra süslenecek yüzeylere üstübeç ve nişadır karışım bir astar çekiliyormuş. Daha sonra fon rengi (yeşil, açık mavi, kahverengi, kirli sarı) atılıyormuş. Desen çizildikten sonra motiflerin tahrirleri çekiliyormuş. Daha sonra içleri boyanıyormuş. Nakışlar kuruduktan sonra lake denilen bir tür vernikle parlatılıyormuş. Ciltçilikte uygulanan Edirnekari, kök boya ve altın varak ile nakışlandıktan sonra lake denilen cila ile tamamlanıyormuş. Kapı kanatları, tavanlar, çeyiz sandıkları, dolap kapakları, para kutuları, pencere kepenkleri, Kur’an-ı Kerim muhafazaları ve kitap ciltlerinde kullanımını yaygın olarak görebiliyoruz bu sanatın. Edirnekari, birkaç ustanın birlikte çalışması sonucu ortaya çıkarılan bir eser olduğundan eserlerin üzerinde sanatçının imzası bulunmamaktadır.
53
SOLDAN ESİNTİLER
HAYATA SANATLA GÜLÜMSE İstanbul, Bursa ve Diyarbakır gibi Anadolu’nun pek çok ilinde uygulanan bu sanatın öne çıkan örnekleri Edirne Sarayı ve Topkapı Sarayı Harem Dairesi süslemelerinde daha çok görülmektedir. Bugünün değişen zevk ve ihtiyaçlarına göre kullanım alanı genişleyen Edirnekari, günlük hayatta kullanılan komodin, dolap, yatak başı ve paravan gibi malzemesi ahşap olan birçok objede kendini göstermektedir. Türk folklorunun maddi kültür varlıklarından olan sandıklar, Türk evlerinin de en önemli eşyalarından biridir. Sandık, içine eşya koyup saklamaya veya taşımaya yarayan büyük kutu biçiminde üstten kapaklı muhafazalardır. Pek çoğumuzun anneannelerinin, babaannelerinin evlerinde içleri lavanta kokulu bu çeyiz sandıklarından vardır diye düşünüyorum. Biçim malzeme ve bezemesiyle ait olduğu dönemin sanatı ve estetik anlayışını yansıtan eserler olmaları nedeniyle sanat tarihi çalışmalarının konusuna girmekle birlikte, adet ve geleneklerimizle olan ilişkileri bakımından önemli kültür varlıklarıdır. Edirnekari sanatının en iyi örneklerini yakın çevrenizde kolayca bulabileceğiniz bu sandıklarda görebilirsiniz. Günümüzün modern dekorasyon tasarımlarına uygun olSOLDAN ESİNTİLER
54
HAYATA SANATLA GÜLÜMSE masa da, pek tercih edilmese de yerli ve yabancı turizmde pek çok turisttin ilgisini çekmekte, pek çok koleksiyoncunun koleksiyonlarında yerlerini almaktadır bu sanatın eserleri. Hayata sanat penceresinden bakabilmek için, sanatın başka renklerinde görüşmek üzere… Hayata sanatla gülümsemeyi unutmayın…
MİNE GÜLEŞKEN ASLAN
“Kendi bunalımlarını, toplumun sıkıntılarını yazıyordu. Bu yüzden yazdıklarına toplumcu şiir diyorlar, daha da ileri giderek onu solculukla suçluyorlardı. Bir tutuklama kâğıdı bile çıkmıştı bu şiirler yüzünden.” Rıfat Ilgaz
7 Temmuz 1993
55
SOLDAN ESİNTİLER
KIRIK BİR SAZ Aşkı bir bir öldürüyorlar Hep bu temmuz saatlerinde... Kırık bir saz var Asfaltın orta yerinde. Nesimi Çimen yok! Muhlis Akarsu yok! Hasret Gültekin yok! Duruyor acı bir kin yine Asfaltın tam orta yerinde... AHMET YILMAZ TUNCER
SOLDAN ESİNTİLER
56
Karikatür: MEHMET BEŞİR
57
SOLDAN ESİNTİLER
KUYU Ülkemizde son yıllarda kadına yönelik şiddet olayları o kadar çok arttı ki hayatın rutin akışı içerisinde sıradanlaştırıldı. Eş- sevgili (çoğunlukla eski), akraba hatta tanımadığı kişiler tarafından öldürülen yada onların fiziksel ve psikolojik şiddetine dayanamayıp kendi canlarına kıyan kadınların haberleri gündelik yaşamın parçası haline geldi. Katillere verilen (verilmeyen) cezalar toplum vicdanını derinden yaralarken Şiddete eğilimli olanları daha da cesaretlendirdi. Ölen kadınlar ise öldükleri ile kaldılar. Metin Erksan’ın 1968 yılında çektiği Kuyu filmi bu konuyu anlatır. Yönetmenin bir gazete haberinden esinlenerek senaryosunu yazıp yönettiği film, yarım asır geçmesine rağmen anlattığı öyküde geçenler yok olacağına daha da çoğalarak devam ediyor. Metin Erksan’ın mülkiyet üçlemesi olarak adlandırılan film serisinin son filmidir Kuyu. Yönetmen daha önce toplumsal gerçekçi köy edebiyatı ürünlerinden Fakir Baykurt’un aynı adlı romanından uyarladığı Yılanların Öcü (1961), Necati Cumalı’nın romanından uyarlanan ve 1964 yılı Berlin Film festivalinin büyük ödül olan Altın Ayı ödülünü alarak Türk sinemasının ilk Uluslararası SOLDAN ESİNTİLER
58
KUYU başarısını elde eden Susuz Yaz(1963) filmlerini çekmiştir. Yönetmenin esinlendiği gazete haberinde, Güney Doğu Anadolu’da bir köyde yaşayan genç kadın köylüsü tarafından sürekli kaçırılıp dağa çıkarılmaktadır. Jandarmalar tarafından yakalanan adam hapiste yatıp çıktıktan sonra tekrar kaçırmaktadır. Gösterime girdiğinde gişe başarısı elde edemeyen film Nisa süresinin 19.ayetinin “Kadınlara iyilikle davranın.” sözleri ile başlar. Gölde yıkanan Fatma’yı (Nil Göncü), Osman (Hayati Hamzaoğlu) saçlarından tutup sürükleyerek zorla kaçırır. Dağlarda ip bağlayıp dolaştırdığı genç kadını kendisi ile evlenmesi için zorlar. Sabaha kadar süre verir. Ancak Fatma kabul etmeyince zorla tecavüz eder.Yakalanan Osman hapse Fatma ise yaşlı anne babasına teslim edilir. Fatma kendisinden yaşlı biri ile evlendirilmek istenir. O düğünden kaçıp kendini ağaca asıp intihar edeceği sırada dağlarda yaşayan firari idam mahkumu Mehmet onu kurtarır. İkisinin de birbirinden başka tutunacak kimseleri yoktur. Ancak bu uzun sürmez. Jandarmalarla çıkan çatışma da Mehmet ölür. Ancak bu sefer Fatma’nın ailesi onu kabul etmez. O artık oturak alemlerinde sarhoş erkeklere içki sunmaktadır. Hapisten çıkan Osman onu
59
SOLDAN ESİNTİLER
KUYU bulup tekrar kaçırır. Ancak Fatma onu tekrar reddeder. Sonunda adam susuzluğunu gidermek için indiği kuyudan çıkamaz. Fatma kuyuyu taşla doldurur. Filmde Osman’ın tutkusu hastalık derecesindedir. Kadına olan tutkusunu yeterli görür. Fatma’nın isteğinin önemi yoktur. Osman’a göre kadın erkeğin malıdır. O ne isterse olmalıdır. Gerekirse zorla bunu elde etmek ister. Fatma’nındirenişini hayranlık ve içimiz acıyarak izleriz. Filmin gişede başarısız olmasına yönetmenin kendisinin de beğenmemesine rağmen işlediği konu elli yıl sonra bile günceldir. Metin Erksan’ı sinemamızda özel yapan da budur. Fatma’nın kuyunun direğinde asılı cansız bedeni tüm kötülüklere karşı isyan bayrağı gibi sallanmaktadır. Şair Ahmet Telli’nin bir söyleşide Kul Nesimi’nin dizelerinden esinlenerek söylediği “Gülün parayla değil gül ile tartıldığı” günlere kadar korkarım bu acılar devam edecek. Yazıyı Kul Nesimi’nin dizesi ile bitirelim. “Gülden terazi tutarlar Gülü gül ile tartarlar Gül alır gül satarlar Çarşı pazarı güldür gül” ŞAKİR ATA
SOLDAN ESİNTİLER
60
“Korkutuyorsunuz insanları, Kilise çanlarını özleyen bir müslüman olmaz sanıyorsunuz, kesince ikiye ayrılmaz insan... Bir insan nedir? Bir insan. Gürcü, Nuh, Merkil, Laz, Arap...” Leyla Erbil 19 Temmuz 2013
61
SOLDAN ESİNTİLER
MADIMAK
SOLDAN ESİNTİLER
62
TARIK AKAN 16 Eylül 2016
TUNCEL KURTİZ 27 Eylül 2013 YILMAZ GÜNEY 9 Eylül 1984
63
SOLDAN ESİNTİLER
ALTINI ÇİZDİKLERİMİZ “Beni, eğer kalemimin mürekkebine arada sırada bir damla acı da karışıyorsa...” Stefan Zweıg / Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
“Aşk yüzünden ölmekten daha büyük bir onur yoktur.” Marquez / Kolere Günlerinde Aşk
“Kötüler o kadar arsız ve pervasızdırlar ki, sadece çokmuşlar gibi dikkat çekiyorlardı. Dikkat çekmekle kalmayıp ülkeleri, dünyayı yaşamı kontrol altında tutup, toplumları dönüştürüp, ıstedikleri kıvamda yeni toplumlar yaratıyorlardı... “ Nursel Aras/Kutsuz Kuş
SOLDAN ESİNTİLER
64
ALTINI ÇİZDİKLERİMİZ “Ne olursun evcilleştir beni,” dedi tilki. “Çok isterdim ama vaktim az. dostlar edinmeli, yeni şeyler tanımalıyım.” “Yalnız evcilleştirdiğin şeyleri tanıyabilirsin,” dedi tilki. “İnsanların tanımaya ayıracak zamanları yok artık. Aldıklarını hazır alıyorlar dükkânlardan. Ama dost satan dükkânlar olmadığı için dostsuz kalıyorlar. Dost istiyorsan beni evcilleştir işte...” Antoine de Saint-Exupéry / Küçük Prens “Ne kadarcık ömrümüz var, aşağılanmış insanların alçak hüneriyle, dedikodusuyla vakit geçirecek.. Her bir şey onarılır, aşağılanmış, dedikodu namussuzluğuna başvurmuş insanın çürümüşlüğü, kokuşmuşluğu onarılmaz.....” Yaşar Kemal / Sarı Sıcak
65
SOLDAN ESİNTİLER
“Her şeyden biraz kalır diyor birileri , çoğulluk haklılıktır. Kavanozda biraz kahve, kutuda biraz ekmek, insanda biraz acı.” Turgut Uyar 22 Ağustos 1985
SOLDAN ESİNTİLER
66
OBJEKTİFE YANSIYANLAR
Foto: ÜNSAL AKTAŞ HAYDARPAŞA GARI
67
SOLDAN ESİNTİLER
OBJEKTİFE YANSIYANLAR
Foto: İSMAİL ŞİMŞEK Yer: İsviçre/Gränichen
Foto: MUSTAFA ORHAN Yer: Gölcük / Bolu SOLDAN ESİNTİLER
68
OBJEKTİFE YANSIYANLAR
Foto: SÜHEYLA GÜNEY AVCI Yer: Yedigöller/Nazlıgöl
69
SOLDAN ESİNTİLER
REKLAM GRAFİK TASARIM VE REKLAM HİZMETLERİ *KARTVİZİT , *LOGO , *BROŞÜR , *AFİŞ , *POSTER , *BRANDA *FATURA , *İRSALİYE , *ADİSYON , *SİPARİŞ FİŞİ *KATALOG , *AMERİKAN SERVİS *TAKVİM , *DUVAR SAATİ , *DAVETİYE *ANTETLİ KAĞIT , *STİCKER(ETİKET) , *PLAKET *KUPA BARDAK , *MAGNET , *ZARF *CEPLİ DOSYA , *BLOKNOT , *BİLET *KİTAP , *DERGİ , *BÜLTEN , *GAZETE *E-DERGİ , *E-KİTAP , *E-BÜLTEN , *KİTAP DAMGASI , *MÜHÜR , *KAŞE *ÖĞRETMEN KAŞESİ *ÖDEV , *YILLIK , *İMSAKİYE *DOĞUM GÜNÜ KONSEPTİ *TSHİRT , *PROMOSYON ÜRÜNLERİ *ÖZEL GÜNLER İÇİN ÖZEL TASARIMLAR *KİŞİYE ÖZEL TASARIM YAPILIR ONLİNE TASARIM YAPILIR !!! BİR TELEFON KADAR YAKINIZ... DİJİTAL BASKI OFSET BASKI FOLYO BASKI HIZLI HİZMET !!! Detaylı bilgi için bize ulaşın Ünsal Aktaş Gsm: 0555 494 43 03 #WhatsApp Gsm: 0539 436 72 71 e-mail: unsal62aktas@gmail.com grafiktasarimm.reklam@gmail.com ınstagram : @tasarim.grafik SOLDAN ESİNTİLER
70
REKLAM
KİTAP MI YAZIYORSUNUZ? DOSYANIZI YOLLAYIN KİTABINIZI BASKIYA HAZIRLAYALIM. GRAFİK TASARIM VE REKLAM HİZMETLERİ 0555 494 43 03 0539 436 72 71 grafiktasarimm.reklam@gmail.com ınstagram : tasarim.grafik
71
SOLDAN ESİNTİLER