SOLDAN ESİNTİLER KASIM 2019

Page 1

SOLDAN ESİNTİLER

23

KÜLTÜR SANAT EDEBİYAT DERGİSİ KASIM 2019 Savaşlar! Ahh o savaşlar! Nasıl da korkular inşaa ediyorlar çocukların gözlerinin içine... Süheyla Güney Avcı

Savaş ortasında çocuk olmak, simsiyah bir gökyüzünün altında hayallerini kaybetmekti aslında...

Gecelerden sabahlara düşler meclisinde yakılan şiirlerin ışığıyla dağılsın karanlıklar...

Mine Güleşken Aslan

Ünsal Aktaş

kapak çizim mine güleşken aslan


4-5 EDİTÖRDEN / ÜNSAL AKTAŞ ÇOCUKLARA BİR DÜNYA BIRAKMALIYIZ SÜHEYLA GÜNEY AVCI 6-13 #UMUT İNSAN, DOĞA VE YAŞAM SEVİNCİ RİFAT KORAY GÖKHAN 14-15 DAR SOKAKLARDA ACILARIM BAYRAM KÖSE HEP BİR EKSİĞİN VAR SENİN ALİ ESMERAY 16-17 PARANOYA SEYRİNDE SÜHEYLA GÜNEY AVCI 18-19 KARİKATÜR / HASAN SEÇKİN KARİKATÜR / HÜSEYİN ASLAN 20-21 ŞİZOFRENİST DÜŞLER DUYGUSAL YANSIMALAR CİHANGİR ASLAN ŞİİR / NURAY ŞENGİL ŞİİR / SULTAN KARATAŞ ŞİİR / NİYAZİ YANGIN 22-23 ŞİİR / İSMAİL ŞİMŞEK AĞLAMA EY GÖNÜL SEHER ZERRİN CEVİZ AKTAŞ 24-25 PİCASSO - GÖSTERİ SANATI MİNE GÜLEŞKEN ASLAN

2

26-27 OYSA BEN / AYSEL MENTEŞ HERKESE AÇIK SESLER NURAY TUNÇ HAYATA TEDBİRSİZ BAŞLAYAN ÇOCUK MEHMET ŞİRİN YÜN 28-29 SONBAHAR / NİHAT YILDIZ TEBESSÜM / NURAY ŞENGİL 30-31 AŞK, NE AYRILIĞA NE ÖLÜME YENİLİR ZİYA YILDIRIM GÜNTEKİN 32-35 KÜÇÜK BEDENLER VE KOCAMAN DÜNYALAR İKRAM GÜNEŞ 36-39 KEŞİF GÜNLÜĞÜ MİNE GÜLEŞKEN ASLAN UNUTULMAYANLAR 40-43 ERKLER VE SANATÇILAR HAVVA AĞRAL 44-49 HAYATA SANATLA GÜLÜMSE MİNE GÜLEŞKEN ASLAN 50-53 ALTINI ÇİZDİKLERİMİZ AYIN KİTABI 54-57 SUSUZ YAZ / ŞAKİR ATA 58-65 UNUTULMAYANLAR OBJEKTİFE YANSIYANLAR 66-67 REKLAM


SOLDAN ESİNTİLER KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT DERGİSİ Yayın Türü: Aylık Süreli Yayın Sayı: 23 - KASIM 2019

Genel Yayın Yönetmeni Süheyla Güney Avcı Ünsal Aktaş

issuu.com/soldanesintiler soldanesintiler

Yayın Kurulu Süheyla Güney Avcı Mine Güleşken Aslan Ünsal Aktaş

soldanesintiler soldanesintiler@gmail.com

Editör Süheyla Güney Avcı Ünsal Aktaş İzmir Temsilcisi Mine Güleşken Aslan Kapak Tasarım Mine Güleşken Aslan / kapak resmi Ünsal Aktaş Dizgi - Mizanpaj - GrafikTasarım Ünsal Aktaş 0555 494 43 03 grafiktasarimm.reklam@gmail.com Soldan Esintiler e-posta soldanesintiler@gmail.com KURULUŞ 2015 Soldan Esintiler Degisinde yayımlanan yazı ve şiirlerden yazarların kendileri

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

HER HAKKI SAKLIDIR COPYRİGHT C SOLDAN ESİNTİLER

3


EDİTÖRDEN Dergimize gönül veren, takip eden değerli okurlarımızı sevgiyle selamlıyorum. Zaman, emek, bilgi birikim eksenine dinmeyen merakımızı da katarak yeni sayılarımızla sizleri selamladık. Düşüncelerimizi zamana yayarak gelişim sürecine katkılar sağladık. Henüz olgunlaşma evresine ulaşamadık, öğreneceğimiz daha çok şey var. Süreç içinde pratikte değeri olan çalışmalara yönelmeye özen göstermekle beraber, bu bağlamda ısrarcı bir tutumla yürüyüşümüze devam edeceğiz. Bizleri takip eden siz değerli okurlarımızın aynı zamanda bizlerin gözü kulağı olduğunuzu altını çizerek belirtmek isteriz. 2019 yılının sondan bir önceki sayısını sizlere sunarken bir yönüyle de 2020 yılındaki beklentilerinizi bizlerle paylaşmanızı istiyoruz. Son olarak... 38. Istanbul Tüyap Kitap Fuarı açıldı. Kendinize bir güzellik yapın Tüyap Kitap Fuarına gidin Kendinizi ödüllendirin Kitap alın Sevgiyle kalın soldanesintinler@gmail.com ÜNSAL AKTAŞ

4

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


Çocuklara Bir Dünya Bırakmalıyız... Çocuklara bir dünya bırakmalıyız; Kokusu masumiyet olan bir dünya... Barışı öğrenip, barışı öğretmeliyiz çocuklara! Gökyüzünde vurulmamış uçurtmaları, Yeryüzünde çiçeklenen toprakları bırakmalıyız... Gözleri rengârenk, gülüşleri baharı andıran.. Her dilde şarkıların, dağları şehirleri sarmaladığı Umut dolu çocukları büyütmeliyiz! Küçük mezarları, ağıt seslerini değil.... Düşleri yağmurlu hüzünler biriktiren, geleceksiz gelecekten uzak. Çeşit çeşit ağaçlar dolu bir ormanlar gibi. Çocuklara bir dünya bırakmalıyız; Rüzgarı bile barışa yazılı türküler estiren bir dünya..... SÜHEYLA GÜNEY AVCI

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

5


#umut #Umut belki de sevdalının gülüşünde karşılamayı düşlemektir, umutsuzca yürüyen gecenin ucundaki güneşi.... SÜHEYLA GÜNEY AVCI

İçerisinde#UMUT geçen cümlelerin üzerinde gökkuşağı belirir. En gri düşüncelere sahip olduğumuzda bile minik bir #UMUT, gri düşünceleri bir anda gökkuşağına çevirir. #UMUT etmek olabilecek her şeyin sonsuz olduğuna inanmaktır. MİNE GÜLEŞKEN ASLAN

6

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


#umut Paylaştıkça çoğalan tek şey, umutla demlenen sözlerin yarattığı mutluluk olmalıdır... ÜNSAL AKTAŞ

Nefes alıyorsam umdum vardır. Umudum varsa değiştiriyorum. GÖKHAN ÖZCAN

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

7


#umut #UMUT karanlık dehlizlerde, Aydınlığa çıkmaktır. Yasaklarda bile, Barışı kucaklamaktır... İKRAM GÜNEŞ

Bir başka kalpteki yerin kadardır #UMUT. CİHANGİR ASLAN

8

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


#umut Arınıyorum ruhumdan Umudumu şafaklara büyütüyor Ferah sular dökünüyorum. Her bir umuduma çicek takıyor Gökyüzüne bırakıyorum (Hepinizin yüreğine değsin) NURSEV ESER umuda büyürken türkülerle, umuda yeşerirken güneşle, kalp sıcak kalır daima. SULTAN BOZYURT

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

9


#umut

#Umut duygusu, bir insanın geleceğine ışık tutan en önemli faktördür. #Umut geleceğe dair bir köprü iken, umutsuzluk ise kaybetmektir. ERKAN KARATAŞ #Umut ile beklemek, #umut ettiğin şeyin gerçekleşmesinden daha keyif vericidir. FATMA KAYA

Bütün olumsuzluklara karşın #umut yaşamın sürmesini sağlar. LEVENT OLUK En kötü günün sonunda bile yastığa başını koyduğunda, güneşli aydınlık bir güne uyanabileceğini bilmektir #umut. BANU BARIŞ

10

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


#umut

Bir damla sevgi bir #umut demektir. Bu yüzden sevgimizi paylaşalım. Birbirimizin umudu olalım. CAN YILMAZ #Umut seküler bir duygu değildir. İnanmıyor ve inancına teslim olmuyorsan #umut yoktur. O beklentidir, hayaldir, projedir ama #umut değildir. TUNÇ GÜÇLÜ İnsan, #umut ve kaygılarıyla vardır. Umutsuz kaygı insanı bitirir. Ama kaygısız umudun gücüde çabuk tükenir. Çünkü #umut geçmişin kaygılarını giderip yeni ufuklara yönelmek içindir. Öte yandan kaygılarımızı görmezden gelen #umut hedefini şaşırır. ALP TUNÇBİLEK Her başlangıç #umut yüklüdür. Umutsuz durum yoktur. Umutsuz insanlar vardır. Biz #umut dolu insanlardan olalım. ÜLKÜ TAŞPINAR KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

11


#umut

Bir fidan dikip büyümesini izlemektir #umut. FİGEN ERÇETİN

#Umut dediğin bir yetimliktir tomurcukta. Ne koparmaya kıyarsın ne de aşka. DUYGU ATAK İnsan, insanın en büyük umududur. ZEYNEP SU Bir insan umudu olduğu ve sevgi gördüğü sürece mutlu ve dirençli yaşar. O #umut ve sevgi tükenip yerini kuşkuya terk ederse işte o zaman insan da umutları da tükenir. COŞKUN SELVİ

12

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


Rifat KORAY Gökan Umutlarımızın coşkusu ışığın bir resmi ve paylaşılmayı bekleyen güzellikler! Bembeyaz kar kaplı Puumala, pırıl pırıl güneşli İstanbul ve iki sıcak el!

İNSAN,DOĞA ve YAŞAM SEVİNCİ (DAYANIŞMA)- 01 Tuval üzerine akrilik 80x100 2017 Işık yeni ile bir hayat resmi düşledim Güneşin yedi rengine renk katan özgün ellerden Yaşamın her türüne sanatlarının içinde yer verenlerden… Bir resim arzu ettim tuvale Umutla geleğin ışığını düşüren ve Kaderin çizgilerini de şekillendiren!

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

13


DAR SOKAKLARDAKİ ACILARIM İçimdeki aydınlığı alıp acılaştırdıkça ay ışığı gezinir durur dar sokaklarda… Öyle ki gökte yıldızlarda kayıp kayıp suların aynasında akşamı yakalarlar. Özgürlük, barış, isyan ve kavga adına… Kimse bilmez nefesim gölgelerimle beraber dolaşır karanlıklarda … Ve yalnızlığın sessizliği, günlerdir bir sıkıntı bırakır gecelerime… Ve aşk, içimdeki birikmiş kızıl yangınlar gibi akıp akıp sel olur dar sokaklarda… İçimdeki umudumu isyan ateşi sardıkça yürür adımlarım ıslak dar sokaklarda… Öyle ki kaydıkça zindan karası bulutlar iflah olmaz bir yağmurla hırçın hırçın… Gecenin sarktığı toprakları döver. Kimse bilmez akşama veda ettiği zaman hüzünlerim nemli gözlerime… Ve aynı zamanda, rüzgar şiirlerimi fısıldar gecelerime… Ve aşk, yüreğimdeki birikmiş elemli mısralar gibi hızlı hızlı gezer durur dar sokaklarda… BAYRAM KÖSE

14

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


HEP BİR EKSİĞİN VAR SENİN Hep bir eksiğin var senin nasıl anlatsam hani demli bir çay gibi desem ama sanki demin yok gibi sıcacık çorba gibisin desem sanki limon yok gibi ormanda ağaç desem gölgen yok gibi hani sen varsın ama ruhun yok gibi. Hep bir şeyin eksik senin Hep bir eksiğin var senin nasıl anlatsam hani gülümsüyorsun desem ama sanki daha çok kaş çatar gibi koşuyorsun gibisin desem sanki yürür gibi akıyorsun desem daha çok damlar gibi hani seviyorsun ama yerden yere vurur gibi.

Hep bir şeyin eksik senin Hep bir eksiğin var senin nasıl anlatsam hani son model bir araba gibi desem ama sanki benzinin yok gibi gelinlik giymiş gibisin desem içinde gelin yok gibi televizyon desem görüntün yok gibi hani nadide çiçeksin kokun yok gibi. Hep bir şeyin eksik senin Hep bir eksiğin var senin nasıl anlatsam hani pahalı bir pırlanta gibi desem ama sanki pırıltın yok gibi güzel gözlü gibisin desem sanki biraz şaşı gibi entarin yakışmış desem üstüne bol gibi hani Kadehimsin içinde bade yok gibi hep bir şeyin eksik senin... ALİ ESMERAY

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

15


PARANOYA SEYRİNDE Yorgun ve anlamsız bir şehrin yansıması bu ağrılar ve bu gidiş, kimliksiz bir mahallenin kuytusuna sığınıp kalma zamanı olduğunu söylüyor. Karanlıkları seviyor olmak nasılda düştü aklıma. Bugün dünden daha çok sevdim karanlığın kalabalığı yok etmesini... Kalabalıklar yoksullaşır mı? Bilmiyorum. Bazen susmak istiyorsun herşeye, hatta ömür denen tiyatroya bile susmak... Kalabalığın yoksul olduğu nefes alabileceğim bir yere kaçmak ve susmak... Sonra karanlık bir rüzgara teslim olmak gibi bir şey geçiyor aklımdan. Kurgulu bir filmin yapım aşamasındasın ve cebinde beş kuruşun, yüreğinde tek bir ses bile yok. Hatta iflas etmiş lûgatınla birlikte kimsesiz evrenin bilinmezliğine doğru gidiyorsun. Sınırlar çizerek yalnızlığı mekan haline getiriyorsun evet... Kuşkusuz bugün sınırlarını çizdiğin o çemberin dışına çıkmaktan korkuyorsun belki de... Başka sesler, başka gülüşler, başka bakışlar, başka şiirler hatta filmler, müzikler... Yabancı yenilikler ne olursa senin korku tünelini oluşturuyor. Üstüne üstlük sırtında taşıdığın seni hunharca ezen üzerine yüklenmiş tabuların, toplumun koyduğu ahlak kuralları, hepsi seni kuşatmaya almış zindan görevi görüyor. Kaç kere sokaklarda insanlar seni ayıplar mı diye düşünmeden kahkahalar atabiliyorsun ya da kaç kere utanmadan oynak bir türküyü hem söyleyip hem oynayabiliyorsun? Ya da elinde bir şişe ile biraz kafa bulabiliyorsun... Toplumun dayatmalarından yaşamın sana ait olan kısmının ne kadarını yaşayabiliyorsun? Oysa ki bir kere karışırsın bir gülüşe, bir kere kaybolursun mavi bir kentin içinde bunu da biliyorsun. Kimse senin kaç kere yaşadığına bakmaz ki. Bütün gidilen yol-

16

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


PARANOYA SEYRİNDE lar sadece bir keredir, bir kere geçersin o yoldan, bir daha belkide şansın olmayabilir. Elbette yürümediğimiz, yürüyemediğimiz bir sürü yol var, çizgisini bulamadığımız bir sürü yol. Kimbilir kaç kişi gelip geçti bilmediğimiz o yol üzerinden, kaç kişi gerçekten bakmadan geçip gitti bu dünyadan kimbilir? Yorgun oluyoruz evet. Sırtlanların acımasız hükümlerini sürdüğü bir evren seni yitik yenik bir hale koyuyor. Yoruyor herşey biliyorum. Kimbilir yorgun bir savaşın yenik mültecisiyim belki de. Belki de değilimdir ben bile bilmiyorum bunca karmaşık bilinmez şehirlerin içinde yorgunluğum yaşam değil aslında. Yorgunluğum yaşamın içindeki bilinmeyen, denklem olmayan denklemler yığını. Sadece yorgunum. Oysa yüreğim ve beynim savaş halinde, beynim sürekli haykırıyor öfkeyle; -Yüreğinin sevdalı olduğu karanfil bahçelerine dokun ve gönlünce talan et derim düşlerdeki ülkende. Bugün ölümün zorla ellerine sıkıştırıldığı çocuklar var düşün! Yani belki de asla utanmadan şarkılar söyleyip yürüyecek zamanları olmayacak olan çocuklar... Tam burada kaldır sınırları, ayaklar altına al tabuları, namus kavramlarını yerle bir et ve herşeyi ama herşeyi bir parça insani gülüşün zerreciklerine ada ve umursamaz dik tavrın asi türkülerinle çık yola... Unutma ki yaşam bir kereliktir. Yaşamın ötesi berisi yok.... Duymuyor musun yoksa; saat, aptalca konuşuyor tiktaklarını çaldırarak; -Benden başka işiteceğin kimse yok! Yok işte! ........ #paranoyaseyrinde SÜHEYLA GÜNEY AVCI KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

17


Karikatür: HASAN SEÇKİN

18

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


Karikatür: HÜSEYİN ASLAN KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

19


ŞİZOFRENİST DÜŞLER DUGUSAL YANSIMALAR Artık yazamıyorum elim gitmiyor. Yüreğim bile lal olmuş benimle konuşmuyor. Sevdim sevildim ama sonrası olmaz diyorum biliyorum çünkü olmayacağını. Hem korkup kaçıyorum hem de bekliyorum. Lakin tüm benliğimi sana verdim ben. Artık verecek ne ben kaldı ne de sen deki beni görecek göz. Elim klavyede aklım nerede? Sen bir tuş kadar yakınsın. Ben her an formatlanması gereken kadar eski. Hayat denizindeyim yüzme bilmiyorum boğuluyorum. Elimi tutan olsa da arada, elimi uzatamıyorum. Zaten elini uzatanlarda bir süre sonra vazgeçiyorlar onları da boğarım diye korkuyorlar belki de. Aslında belki de boğulmaktan değil elimin tutulmasından ya da birinin elini tutmaktan korkuyorum. Bu aralar bıraktım kendimi bu hayat denizine, bıraktım kendimi akıntıya. Bir sahile çıkarım belki, belki de bir fosseptikte ölür giderim. Yoruldum artık kendimden. Yoruldum kendileri gibi olmamı isteyenlerden. Sevgiye koşul koyanlardan, içinden geleni değil de başkalarının dediğini yapanlardan yoruldum. Umut tacirlerinden, hayal hırsızlarından yoruldum. Mutluluğu madde zannedip avucunun içindekini göremeyenlerden, dostluklarına sınır koyanlardan yoruldum. Her şeyden önemlisi bir fincan kahve içip kafa bulan kendimden yoruldum. ESKİCİ CİHANGİR ASLAN

20

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


“Ah çocuk; gözlerin masumiyet ağacında açmış iki nar çiçeği, bakmaya doyamadığım ... “ NURAY ŞENGİL “Ah düzen tellâlları... Nasıl da aldınız, Yüreğimizden insanca çığlıkları. Şimdi, yakası yırtık Tüm mutlulukların...” SULTAN KARATAŞ “Yağmur yağıyor şehrime Hüznün tütünde... Sokaklar ıslanmış ıslık gibi... Yalnızlık uzanır geceye yağmurun büyüsünde...” NİYAZİ YANGIN

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

21


dedi kendi kendine; ne güzeldir yaşamak gerçekten yaşayabilse insanlar.

her şey var işte eksik olan neydi dedi kendi kendine..

dedi kendi kendine; koskoca dünya işte her şey var.. ağaçlar bitkiler kuşlar balıklar yaşanası sevdalar özlenesi yalnızlıklar..

yağmur herkes içindi kar herkes için rüzgar herkes içindi güneş ve ay herkes için yıldızlar sonsuz galaksiler ve umutlar umutsuzluklar aşklar sevdalar yalnızlıklar herkes içindi..

her şey var işte.. uçaklar trenler arabalar vapurlar sınırsız gökyüzü uçsuz bucaksız denizler.. koskoca dünya işte her şey herkese yeterdi dağlar tepeler kırlar bayırlar dereler ırmaklar..

22

ve yaşamak ve barış herkes için peki ya savaş. savaşlar kimin için? dedi kendi kendine.. İSMAİL ŞİMŞEK

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


AĞLAMA EY GÖNÜL... Şikayet edip durma kendin seçtin bu yolu Söylemiştim ben sana sonu kederle dolu Sevdiğin dertten derde attı bu garib kulu Hiç boşuna ağlama eden gülmez ey gönül... Tatlı söze inanmak bilirim, gider hoşa Hafif bir ışık görsen gidersin koşa koşa Hala dediğin dedik söylemlerim hep boşa Hiç boşuna ağlama giden gelmez ey gönül... Yürek sesinle türkü söyledin yanık yanık Gece dinlemek için yıldızlar hep uyanık Çektiğin ıstıraba yastığım oldu tanık Hiç boşuna ağlama üzen gülmez ey gönül... Dermansız dertlerdesin elin ve kolun yürük Yamalarla dolusun kumaşın cidden çürük Fayda etmezki sana bin hocadan üfürük Hiç boşuna ağlama esen gülmez ey gönül... Bal akan dile kanma davranışları kanıt Gördün gerçek yüzünü hareketleri yanıt O bir kalp hırsızıdır dosta düşmana tanıt Hiç boşuna ağlama seven gülmez ey gönül... SEHER ZERRİN CEVİZ AKTAŞ KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

23


PICASSO - GÖSTERİ SANATI 20. yüzyılın en büyük sanatçılarından, Kübizm akımının öncüsü İspanyol ressam Pablo Picasso’nun gösteri dünyasını konu aldığı eserlerinden oluşan sergisi, 18 Eylül 2019 – 05 Ocak 2020 tarihleri arasında Arkas Sanat Merkezi’nde sanatseverler ile birlikte olacak. Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerdeki önemli kurumların yer aldığı “Picasso-Méditerranée” projesi kapsamında düzenlenen sergiler serisinde Arkas Sanat Merkezi, Türkiye’yi “Picasso: Gösteri Sanatı” sergisiyle temsil ediyor Eklektik dehası ile Picasso, başlangıcından itibaren tüm sanat hayatı boyunca dans, sirk, corrida (boğa güreşi), tiyatro ve bizzat kendisini konu alan mizansenler ile gösteri sanatlarına duyduğu canlı ilgiyi her zaman ortaya koymuştur. Sanatçının Malaga’da çocukluk yıllarında izlediği boğa güreşleri ile başlayan gösteri dünyasına olan ilgisi, 1917’den sonra ünlü bale topluluğu Ballet Russes için tasarladığı sahne ve kostüm çalışmalarıyla katlanarak artar. Gerçek hayattan esinlendiği

24

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


PICASSO - GÖSTERİ SANATI figürleri hayal gücüyle birleştirerek özgün tarzında yeni bir dünya yaratır. Sergi, sanatçının bütün yaşamına nüfuz eden gösteri sanatına olan tutkusu çevresinde kurgulanmıştır. Sergide yer alan tablolar, incelemeler, maketler, eskizler, heykeller, fotoğraflar, filmler, kostümler, videolar ve daha pek çok belge; klasik geleneği “dinamitleyerek” modern sanata pek çok farklı yol açan bu dehanın farklı yaratım alanlarının art arda mekanlarda keşfedilebileceği şekilde derlenmiştir. Arka planda ise, Pierre Cabanne’a göre “sanat tarihinin bilinen en olağanüstü devinim ve dönüşümlerinin görüldüğü dönemlerinden birinin tanığı ve baş aktörü” olan Picasso’nun, sanatçılar, yazarlar, şairler, müzisyenler, tiyatrocular gibi dönemin diğer yaratıcı figürlerinden oluşan “Picasso’nun Galaksisi” diyebileceğimiz bir dünya ile kurduğu yakın ilişkiler sunulmaktadır. MİNE GÜLEŞKEN ASLAN

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

25


OYSA BEN... Yüreğim burkulmadan bir türkü söylemedim sonuna kadar... Kuşları susturmanın mümkünü olsaydı Sustururdum inan ki! Dudaklarımı kıpratmadan okudum bitmeyen şiirlerimi İçinde ben olmayan günler yaşadım ben farzederek. Derin çok derinlerde kaldı sözlerimi bulamıyorum Sahi ben ne diyecektim... Karanlıkda sesimi göremiyorum Bağırsam sesimi bulabilirmiyim? AYSEL MENTEŞ

HERKESE AÇIK SESLER Karşı iskelede bir kuş tüyü Ya da vapur dumanı farketmez Hepimiz aynı limanın yolcusuyken Kalabalığımızın acısı bitmez.. NURAY TUNÇ

26

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


Hayata Tedbirsiz Başlayan Çocuk... Seneye de giyer diye, Büyük alınan pantolonlar gibi, Birkaç beden büyük anlatılmış, sevinçler biriktiriyordu, hayâl kumbarasında... Her haltı boğazına dizilmiş bu hayatta, Zaman, tersinden yazıldığı gibi anlam kazanmıyor tersten dönmeye başladığında. Umudun neresinden dönersen, kârdır çocuk! Miadı dolmuş, Tedavülden kaldırılmış sevinçlerin. Saçlarını savurduğun rüzgâra, Hayallerini asacaksın artık. Zaman seni, avuçiçlerinden vuracak! Ve sen gerçeği; Tutunamadığın hayatta, Tutmaya çalıştıklarını, kaybedince anlayacaksın... MEHMET ŞİRİN YÜN

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

27


SONBAHAR “İçe hüzünlü bir yolculuktur, her sonbahar.” Kâğıt üzerine akrilik 25×35 NİHAT YILDIZ

28

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


TEBESSÜM 35×25 cm. Karakalem çalışması NURAY ŞENGİL KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

29


AŞK, NE AYRILIĞA NE ÖLÜME YENİLİR... Bir terzi söküğüdür bizimkisi. Bir şairin ölümü gibi şiirsel, Bir ressam gibi mavi Ve bir dağ gibi ölümcül. İflah olmaz diyorum artık bu soyaçekim ayrılıklar. Ya sıladan eser, Ya yardan. Ya terkedilen duygulardan... Zamansız el ele tutuşmaların mevsimi geçti artık. Baharda sıkı sıkı tuttuğun eli bırakırsan, Bu şiirler sana bir daha böyle güleryüzlü yazılmaz. Bil isterim. Kaderleri birbirine bağlayan, Gözlerin bakışıp, Ellerin tutuşup, Dudakların şehvetli buluşması değil. Sadece ve sadece yürek işidir. Demem o ki yürekli olmak gerek

30

Sevgili An be an, tarihe düşüyor hayat Bunun semeresi ya cennet veya cehennemdir diyor imam! İnanma... Aşkı ne cennette ara ne cehennemde. Güller de sana, kırmızı da isyana, mavi de bağımsızlığa düşer aşk... Bu cennet kadar kutsal, Cehennem kadar yakıcı olur diyor şiirler. Belki de Tanrı’nın cennet diye bize sunduğu gizemli yerin adresi; Yüreklerdeki aşklarla bulunur. Belki de yol üstündedir aşk! Öyle saf Öyle tesadüfi Be öyle papatyacıdır. Yapraklara saklamıştır duygularımızı.

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


AŞK, NE AYRILIĞA NE ÖLÜME YENİLİR... Bir de ölüm var tabi ki. Bir gün gelir kapımıza dayanır. Bazen adına ayrılık, Bazen bırakıp gitme, bazen terkediliş dense de asıl adı, ölümdür. Ölüm, bedenin aşktan arınmış halidir. Kötü yanımızın Tanrı’ya ulaştığı İyi yanımızın aşka bulaştığı bir felsefi duruştur ölüm. Sorumlusu Azrail’dir Bütün uvuzlarını teslim alır ama aşkına dokunmaz... O hala seninledir. İstersen güllere, İstersen kırmızıya, İstersen maviye düşür.

Aşk sevmesini bildiğin süre zarfında senindir Ve ebediyyete kadar seninle yaşar. Ya yol üstünde, veya bir papatya yaprağında... ZİYA YILDIRIM GÜNTEKİN

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

31


KÜÇÜCÜK BEDENLER VE KOCAMAN DÜNYALAR....

Büyüklerin küçük dünyası ve küçüklerin büyük dünyası. Burada küçük ve büyük gibi sıfatlar kullanınca bile bir tartı, bir sayı kısıtlaması içerisine girmek ya da başvurmak durumunda kalıyoruz. Küçük Prens kitabında küçüklerin hayal dünyasının genişliğiyle büyüklerin akıllarının salt sayısal ve statik çalışmasının savaşı var. İçinde büyüklere dair öyle güzel göndermeler ve sosyolojik eleştiriler var ki, bunların içinde büyüklerin, insanları giyim tarzlarına göre yargılamalarından her konuda olan kısıtlayıcılıklarına, her konuya dar açıdan bakıp monoton bir şekilde hayatı ele almalarına kadar birçok eleştiri mevcut. Küçük Prens’te anlatıldığı gibi, “büyükler gerçekten çok tuhaflar… Kendilerini beğenmişler, övgülerden başka hiçbir şey duymazlar. Artık hiçbir şeyi anlamaya vakitleri yok. Onlar her şeyi tüccarlardan satın alıyor. Ama dost satan tüccarlar olmadığı için artık insanların / büyüklerin dostları yok.’’ Kimilerimiz farkına varmış ve kimilerimiz ise henüz farkına varamamıştır. Neyin mi? Yaşımız ne kadar ilerliyorsa, bize gülen yıldızları da o kadar az hatırlıyoruz. Dünyevi sorunlarımızı büyüttükçe büyütüyoruz, salt sayısal akılla daha da çok yaklaşıyoruz. Ne kadar bazı şeylerde sayıca artıyorsak, ruhumuz o denli küçülüyor. Küçük Prensle ilgili söylenecek o kadar şey var ki, bir yandan Küçük Prens üzerine konuşmak çok kolay, sanki sözcükler yüreğinden hemen ağzına geliverir ve ağzından da dışarı akıverecekmiş gibi. Ama bir yandan da Küçük Prens üzerine konuşmak da, yazmak da zor, hem de çok zor. Çünkü ne desen, ne yazsan hissettiklerini, anlatmak istediklerini anlatamıyorsun. Sanki anlatacakların ya da yazacakların hisset-

32

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


KÜÇÜCÜK BEDENLER VE KOCAMAN DÜNYALAR....

tiklerine oturamıyor en az beş beden daha küçük geliyor. Dile getirdiğin ya da yazıya döktüğün her cümle sanki soluk kalıyor ve soluk kaldığı için de ileri derece suçluluk yaratıyor. Ne yaparsan yap, hak ettiği değeri veremediğini düşünüyorsun. Hemen hemen her sanat eseri, kelimelerle anlatılamayacak kocaman bir alan kaplar insanda. İşte tam da burada, o alanın büyüklüğü eserin büyüklüğü ile eş değerdir. Bu eserde bu alan uçsuz bucaksız bir çöl kadar büyüktür. Küçük Prens‘in her sözcüğüde, her cümleside ayrı bir koyu, ayrı bir derin anlamlı. Okunduktan sonra herkes tarafından anımsanan bir tat, bir düş, bir koku, bir gülüş, bir hüzün misalidir… O tat, o düş, o koku, o gülüş, o hüzün hayatınızın bir dönemlerinde hissettiklerinizle santim santim, milim milim örtüşüyor ve uyuşuyor. Lakin bunu kimselere anlatamazsınız, olur da anlatmaya kalkışırsanız da kimse anlamaz sizi. Bu dünyada gözümüzün alabildiğine ne kadar gitmeyi düşünüyorsak büyükler bizim gözümüzde o kadar büyük olmaya çabalıyor. Çünkü onların kararlarını büyütüyoruz. Onları ne kadar büyütürsek hayal gücümüzden harcıyoruz. Neyse ki, Küçük Prens’in dediği gibi bu yaşımda yüz bin liralık bir ev gördüm deyip “Aman ne güzel ev!” demiyorum büyükler gibi. Ben de pencerelerindeki saksıları, içinde yaşayacağı insanları ve psikolojileri, çatısındaki kumruları düşünerek o evleri tasarlayıp güzelliği bu değerleriyle düşünmeye çalışıyorum çünkü. Sürekli sayılar üzerinden işleyen dünyamızda o kadar fazla ve o kadar gereksiz şeylerle uğraşıyoruz ki, en değerli olan şeyleri unutuyoruz bazen. Küçük Prens’in anlatmış olduğu her gezegene her gün uğruyoruz. KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

33


KÜÇÜCÜK BEDENLER VE KOCAMAN DÜNYALAR....

Aynı gün içerisinde krallaşmaya çalışan kişiyi ya da kişileri dinliyoruz. Kendini beğenmişin biriyle konuşuyoruz ve o bizi hayranı sanıyor, alkolik ve bağımlı insanlarla konuşuyoruz, işinden ve sayılardan başka bir şey görmeyen insanlarla konuşuyoruz, bakış açısını geniş tutamayan, düşünemeyen ve sorgulamayan insanlarla konuşuyoruz. Fakat üzerinde yaşadığımız gezegen öyle bir gezegen ki, kendilerinin büyük yer kapladığını sanan insanlarla dolup taşan bir gezegen. Sayılara bayılanlar ve her gününü düşünmek uğruna değil de sayılara, işine ayıranlarla dolu. Bu dünya Küçük Prens’in de dediği gibi o kadar kuru, o kadar sivri, o kadar sert ve acımasız ki evrendeki küçüklüğüne rağmen kendisini en büyük gezegenmişçesine tanıtıyor! Ama bilmiyor ki o, noktanın noktasının noktası bile değil. Hal böyle olunca, içinde yaşayan insanların büyüklenmeleri bile ne kadar önemsizmiş dedirtiyor insana. Aslında önemli olan gözümüzle baktığımız şeylere bir de yüreğimizle bakabilmeyi öğrenmek. Mantığımızla algıladığımız şeylere duygumuzu katabilmeyi başarmak. Aşçıysak yemeğimize sevgi katabilmek, ressamsak resmimize renk katabilmek, şairsek şiirlerimize maviyi katabilmek, umudu katabilmek... Sevgi denen o yüce ve o müthiş his bağımlılık yaratır. Küçük Prens eserini benim için özel kılan şeylerden biri, tüm kitaba hakim olan melankoli. Kitabın bu kadar basit bir dille temel varoluş problemlerinden modernizm sorgusuna kadar çok katmanlı olabilmeyi başarması da bir diğer özellik. Bu herkesin başarabileceği bir şey değil, ciddi bir ustalık istiyor. Küçük Prens eseri hızlı ve modern dünyaya karşı bir

34

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


KÜÇÜCÜK BEDENLER VE KOCAMAN DÜNYALAR....

anti-manifesto. İnsanların modern gündelik uğraşlarının yapaylığına, anlamsızlığına ve insanların bu anlamsızlıktan bihaber olmalarına bir eleştiri. Bundan kaçış yolu olarak çocukluk idealize edilmiş. Ne acı ki, o da bir gün mutlak olarak son bulacak. Bir çocuğun gözünden yaşam nasıl görünür?” sorusunun yanıtı olarak okurla buluşan bu eserin, yaş ve zaman sınırlarına sığmayan nitelikte olduğu belirtilebilir. Bu kitapta yaşamı ve insanları sorgularken çocuk ve yetişkinin gözünden yaşama bakışın farklılıkları ortaya çıkmaktadır. Bu farklılık her yaştan okurun, ötekinin bakış açısıyla buluşmasını sağlamaktadır. Böylece okurunu düşünmeye, sorgulamaya, düş gücünü ve duyarlıklarını devindirmeye yönlendiren bu eserin, yaşam gerçekliğini çocuğa göre bir anlayışla sunduğu belirtilebilir. Küçük Prens her ne kadar çocuklar için yazıldığı zannedilse de tüm dünya yetişkinlerine armağan edilmiş bir kitaptır. Çünkü zaten içinde geçenleri bütün çocuklar çok iyi biliyor. Asıl amaç yetişkinlerin okuyup çoktan unuttukları değerleri geri kazanmasını sağlamaktır. Çocukluk, hayatımız boyunca özlemle geri dönüp baktığımız masumiyet ve mutluluk dönemi, hayatın cennetidir. Ve şimdilerde o cennet kayıp... İKRAM GÜNEŞ

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

35


KEŞİF GÜNLÜĞÜ ŞEHRİN İLK BALKONLU APARTMANLARI İstanbul’un insan trafiğinden bıktıysanız araba kornası yerine kuş cıvıltılarıyla uyanmak, hamburger yerine mis gibi mangal yemek, serinlemek için duş başlığının altına geçmektense sulara kendinizi bırakmayı istemez misiniz? Tam olarak bu size bahsettiğim şeyleri yapabileceğiniz bir yerden bahsedeceğim size bu sayımızda. Adını duymuşsunuzdur belki de pek çoğunuz gitmişsinizdir. Çatalca İnceğiz Köyünden bahsediyorum. Çatalca’nın küçük bir yerleşim alanı olan İnceğiz Köyü kültürünü, tarihini ve geleneklerini günümüze kadar korumayı başarmış noktalarından biridir. İnceğiz Mağaraları, Kemal Sunal mağaraları olarak da bilinir. Bunun nedeni başta Salako olmak üzere Kemal Sunal filmlerindeki bazı mağara sahnelerinin burada çekilmiş olması. Sadece Kemal Sunal filmleri değil eski Tarkan filmleri de bu mağaralarda çekilmiştir. Kayalar oyuk olduğu için mağara tanımına uyuyorlar ama aslında burası büyük bir yerleşim alanıdır. O zamanlardaki sayıyla bir köyün burada yaşadığını söylemek hiç de abartı olmaz. Mağara dediğimiz oluşumlar doğal değil. Tümü insanlar tarafından

36

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


KEŞİF GÜNLÜĞÜ killi kireçtaşı kayasını oyarak yapılmış. Bu kaya şekillendirmeye uygun bir litolojiye sahip. İlk yapıldığı zamanlarda birbirine bağlantılı dört katlı bir yerleşim bölgesiymiş. Zaman içinde gerek aşınma gerekse büyük depremler sonucunda bazı kısımları yıkılarak bu bağlantı kopmuş. Mağaraların her bölümüne girilebilse de sadece en üst katına çıkmak oldukça zordur. Mağaraların Cenevizlilerden kaldığı söyleniyor söylenmesine de aslında öyküsünün çok eskilere dayandığından hiç kuşkum yok. Katlardan birinde küçük bir şapel var. Ayrıca odalardan birinde de büyük bir haç kabartması yer alıyor. Yani mağaralar bir dönem Hıristiyanlar tarafından yoğun olarak kullanılmış. Bu nedenle mağaraları Hıristiyanlarında yapmış olabileceği düşünülüyor. Mağaraların girişinde ki tabelada tarihinin beş bin yıl öncesine kadar uzandığı yazıyor. Bu tür eski yerleşim yerlerinde toprağın içinden mutlaka eski aletler çıkar. Ancak burası bir derenin hemen kenarında olduğu için seller her şeyi silip süpürmüş. Tarihin ve tabiatın oldukça cömert davrandığı vadide kurulmuş şirin bir köy burası. Çatalca’nın yaklaşık 2500 yıl önce KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

37


KEŞİF GÜNLÜĞÜ ilk kurulduğu bölge burasıdır. Cenevizlilerin 9. Yüzyılda yüksek kayalara oyduğu 3 büyük mağara ve toprağın bereketiyle göğe uzanan ağaçlar insanı hayrete düşürecek kadar muazzam bir güzelliğe sahiptir. İstanbul’da insan eli ile yapılmış en eski apartmanlardan olan İnceğiz kayalarının, oyularak yerleşime dönüştürülmesinin bilinebilen tarihi yaklaşık beş bin yıl öncesine dayanıyor. Kentin tarihinde çok önemli bir yere sahip bu oluşumlara ulaşmak çok kolay. Etrafındaki mesire yerleri keyifli bir hafta sonu geçirmeye de elverişli. Manzaranın muhteşem olduğunu söylemeliyim. Mağaraların hemen yanı başından akan Karasu deresi hem etkileyici hem de ürkütücü. Bu alan içerisinde piknik yapılabilir, kır lokantasında bir şeyler yiyebilirsiniz. İstanbul’a bir saatlik mesafede olması güzel bir hafta sonu geçirmek için çok büyük bir avantaj bence. Yapacağınız tek şey sabah erken kalkmak ve yola çıkmak. Her zaman olduğu gibi özgürlüğünüzü alın ve eşsiz birikimiyle sizleri bekleyen Çatalca İnceğiz Köyü’ne mutlaka gidin diyorum. Sevgiyle kalın, hep seyahatte kalın… MİNE GÜLEŞKEN ASLAN

38

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


UNUTULMAYANLAR

GÜLTEN AKIN Şair yazar “Zalimin gecesi mazlumun gecesiyle birdir. Ve daha uzundur zulme karar verenin gecesi Çünkü acıların, çığlıkların, kargışların sesi İğne deliğinden geçeğen olur Dokuna dokuna kıyıcıya cellada Varır, sebebin kapısında durur.” 4 Kasım 2015 Anısına saygıyla

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

39


ERKLER VE SANATÇILAR Terry Eagleton İnanın bir burjuva soyutlaması olduğunu söyler. Devletlerin de, taşlaşan birer bürokratik aygıtlar olduğunu söyler. Sistemler statüko bir konumda görünse de, sisteme angaje pek varlığın altındaki zeminin kaygan oluşu da, bir tezatlık, bir çelişkidir. Özellikle kapitalizm, ve onun bir üst düzeyi ulusal emperyalizm, her şeyin mubah kılındığı, neredeyse tamamıyla güvensiz bir ortam. Krizler, ihraç edilen krizler, savaş piyasası denilebilecek gergin tehditkar ortamlar, dengeleri sürekli değiştiği bir fauna, insanı, kılıktan kılığa büründüren bir panayır hayvanına dönüştürmüş durumda. Bu gün destekler göründüğü, menfi ilişkisini, ertesi gün yıkmaya, kirletmeye uğraşan bir ortam düşünün. Peki bu gördüklerimiz nedir? Siyasi erkelerin her an başka bir gündemle halkın karşısına çıkıp, dengeleri her an alt üst edebilme hakkına sahip görünen erkelerin söylediği o manipülasyonlar gerçekten cereyan ediyor mu? Yani şunu demeye çalışıyorum; siz insanlar, sıradan yaşamlar, kapalı kapıların ardında ne konuşulduğunu gerçekten biliyor musunuz? Hitler döneminde, Almanlar Yahudileri ciddi bir tehdit zannettiler. Ancak her şey olup bittikten sonrasında, yani, binlerce Yahudi katledildikten sonra ve iç savaşlar sona erdikten sonra Alman halkının katliamlardan ve yaşananlardan haberi olduğunu söylememiz gerekiyor. Erkler mevcut durumlarında herhangi bir tehdit hissettiklerinde, sesleri fazladan çıkan varlıklara dönüşebiliyor. Bu gün dost dediği devlet adamı, sağ kolu dediği kişiyi bile bir an da hain ilan edebilecek denli gözü dönmüş insanlara dönüşebiliyorlar.

40

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


ERKLER VE SANATÇILAR Erklerin oluşma süreci genelde aşağı yukarı aynı gibi. Hitler bir mağduriyet yaşamıştı. İdealize ettiği nidalarla yola çıkmıştı. Diğer liderler ya da erkler için de benzer süreçleri ve söylemleri duymak mümkündür. Özgürlük, eşitlik, adalet gibi nidalar koparma adetleri vardır. Nietzsche “Bütün iyi şeylerin altında ne çok kan yatıyor!” der. Erdem, dürüstlük, adil olmak yola çıkan her siyasinin dilinde. Ancak güce sahip olmanın getirdiği tılsımlı bir güç varmış gibi. Bir zamanlar altın nesil olarak tanınan cemaat müritleri de, mahçup, başını öne eğen saygılı görünen, işinin hizmet olduğunu söyleyen türedi kişilerle doluydu. Ama onların, insanların haklarını gasp eden, sınav soruları çalarak, diğer gençlerin yaşamlarını da çalan hallerini de gördük. Erk ve güç olmak, karakterdeki zaaflığın asıl göstergesidir. Çünkü çoğa ve güçlülüğe tamah etmek ve her yolu meşru görmek , işte bu kör bir dövüştür. Asla adil olmayan yolun kendisidir. Peki bunca erkin yansıması tarihselliği boyunca, sanatçı nerededir? Sanatçı maskeleri indiren kişi olur. Sanatçı gerçeğin çıplaklığını ortaya döken kişi olur. Sanatçı en gerçek sanatçı tanımında, ömrü boyunca muhalif bir boyutun ve aklın insanıdır. Ayrıca bütün bunları yapabilmesi için kendinde bir süreçtir sanatçı. Kendinde bir arınış ve kendinde bir idealize var oluş pratiği olmaya uğraşan kişidir. İşini hakkınca yapabilenler ölümsüzleşecektir. Kendisi ile de mücadele eden kişidir. Yaşamın KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

41


ERKLER VE SANATÇILAR acımasızlığı, fırsat eşitsizlikleri, erklerin manipülasyon dengeleri ortasında kurban gitmemeye uğraşacak ve bu yolda hala temiz kalmaya çalışacak olan insandır. Pek çok alan da olduğu gibi, sanat alanında da bu çabanın çapından düşenler olacaktır. Ve kendince haklı olarak bu yoldan geriye düşeceklerdir. Artık zengin olmak isteyenler, artık yorulanlar, artık yeter diyenler. Sanatçı bir robot ya da tanrı olmadığına göre bu geri adımları atanların da olduğunu ve olacağını söylemek gerekiyor. Ancak kapitalizmin erk yapıları, vicdanları kör eden bir meta dünyası olduğuna göre, insanda kalan ne kadar erdem ve manevi güç varsa sanat bunun birer yansımasını belirtmek durumunda kalacaktır. Kültür ve vicdan erozyonu, kör bir hamaset ile kitleselliğe bürünmeye çalışan erkler, sanatçıların bu çıplak gerçekliğinden hoşlanmazlar. Peki bu en gerçek çıplaklık dediğimiz şeyi nasıl anlatır sanatçı? Bazen komiktir gerçekler. Aniden dönüveren menfaat ilişkileri, ortama uymak adına söylemlerini, ilişkilerini, dilini, her şeyini bir an da satmaya hazır kişiler komedinin figürleri haline gelir. Ya da duyarsız künt varlıklara dönüşen figürlere, gölgelere dönüşmek. Bazen maskeleri düşürmenin yolu maskeler takarak anlatmaktır. Gergedan adlı tiyatro oyunu, gergedanlaşmak adlı bir deyimi de beraberinde getiren kült bir çalışmadır. Gergedanlaşmak, duyarsız, saf canavarlara dönüşmek. Kendi gibi olmayanı öldüren salt kendi varlığını doğruluk sanan kalabalığın hali. Eugene İonesco nun kaleminden , insan aleminin acz

42

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


ERKLER VE SANATÇILAR hallerini ortaya koyan bir çalışma. Kafka’nın böceği yine neredeyse bir deyim haline gelmiştir. İnsanın yaşamını ipotek altına alan bir kuvvet var. Bu hem insandaki arzu ve zaaflar hem de sistemin buyruğu olan iki taraflı bir açmazın getirdiği bir boyunduruk. Erkler kitleleşmek adına, kitleye müdahil noktada, yaşamlarını ele geçirmek, borçlandırmak, piyasada meta kısırlığı yaratıp mevcut sisteme mecbur kılmak yöntemleri ile kendi varlıklarını idame ettirmenin yollarını arayacaklardır. Ancak mevcut kudretli erklerden ve güçten yana olanlar, ellerinde bol meta ve daha az riskli bir yaşam süreceklerine inandırılmıştır. Ancak sistemin özünde manipülasyonlar dengesi söz konusu iken, inanılan şey, her zaman inanç olarak kalmayacaktır. Dünyanın konjonktür bir dengesi var mıdır? Her yeni gelen nesil, donanımsızca bu sömürge düzeninden payını alacak. Hayatlar gergedanlaşacak, böcekleşecek, Orwell’in teşbihi ile de, domuzların insanlaştığı bile görülecektir. Ancak Dönüşüm romanının da Kafka sonunda bir umut kapı aralığı bırakır. Çünkü insan her zaman umutlu güzel çıkışlar yapabilen, adalet duygusu olan bir varlıktır. İnsanlık için umut tükenmediği için sanat vardır. Hayat sorgulayıp, bilgilendiğimiz müddetçe bizimdir. HAVVA AĞRAL

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

43


HAYATA SANATLA GÜLÜMSE DOĞADAKİ İZLER YERYÜZÜ SANATI Sanat ve doğa birbirinin içinde gizli iki kavram olarak düşünülebilir. Tarih boyunca sanatçılar doğadan etkilenmişlerdir. Hatta sanatçıların ilham kaynağı çoğunlukla doğa olmuştur denebilir. Doğaya ve çevreye sanatçı gözüyle bakmak sanatsal öğrenmenin de başlangıcıdır. Görsel sanatların son noktası sayılabilecek soyutlama dahi doğadan kopamaz aksine doğanın sınırsızlığını gösterir. Böylece sanat bir anlamda doğayı taklitten doğar. Doğanın kendisi de bir sanat eseridir. Sanat, bir bilim gibi doğayı inceler. Doğada sınırsız şekil ve form örneği bulunabilir. Paleolitik mağaralardaki hayvan resimlerini yapan sanatçıların bile kayalar üzerindeki resimleri yaparken, doğal hayvanlara benzer oluşumlardan yararlandıkları görülmüştür. Leanordo da Vinci meşhur notlarında şunları söyler. “Bazı kişiler, yalnızca bir portre veya bir şekil çizmede başarılı olan ressama mükemmel usta vasfını bahşederek, kendi kendilerini aldatırlar. Zira bizim bildiğimiz kadarıyla resim, özünde doğanın ürettiği veya insanların rastgele eylemlerinin sonucu olan, kısacası gözlerin yakalayabileceği her şeyi kucaklar ve içerir.’’ Her insan doğaya bakar, ama her insan doğayı sanatçı duyarlılığı ile göremez. Bazı insanlar sadece bakar bazıları ise görür. Sanatçılar ise görmenin de ötesine geçer ve gördüklerini gösterir. İnsan ancak sanat eseri sayesinde çevresine daha iyi bakmak, daha iyi görmek daha iyi duymak şerefine ulaşmıştır. Sanat, insan zekâsının tabiatı işlemesidir. Ken-

44

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


HAYATA SANATLA GÜLÜMSE di maksadına göre tabiatına ustaca tesir etmesidir. Yani sanat yapma ihtiyacı doğal olarak sanatçının çevresine daha iyi bakmasını, çevresini incelemesini ve çevresinde araştırmalar yapmasını gerekli kılar. Sanat ilk önce taklitle başlar, ister sanatçı olsun isterse toplumun herhangi bir bireyi olsun ilk kez sanatla uğraşmak istediğinde ilk başvurduğu çare taklitten öteye geçemez. Eflatun’un düşüncesinde sanatçının amacı, yeryüzündeki güzellikleri görerek sanat yapıtlarında onları yansıtması ve taklit etmesidir. Bütün büyük ressamlar, resme başlamadan ilk önce yapılması gereken şey üzerinde ısrarla durmuşlardır. İlk önce doğayı iyi anlamak ve onu ezbere bilmek gerekmektedir. Örneğin; Cezanne doğa ile sanat biçimleri arasında, erişilebilecek en iyi dengeyi kurmaya çalışmıştır. Doğanın sanatçıya sunduğu sınırsız sayıda şekil, renk ve bu kavramlar arasında oluşmuş sayısız ilişki örnekleri vardır. İnsanın veya sanatçının gördükçe daha fazlasını göresi gelmekte ve görebildikçe de daha fazla hayrete düşmektedir. Doğada çok farklı kategorilerde farklı sanat örnekleri görülebilir. Örneğin; bazı hayvanlar, insanı hayrete düşüren olağanüstü nitelikte ürünler sergilemektedirler. İpekböceğinin kozası, örümcek ağı, arının peteği, karınca yuvası ve bunlar gibi pek çok canlı sanatçıları kıskandıracak nitelikte çalışmalardır. Ancak hepsi içgüdüseldir. Yüzyıllardır değişmeden KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

45


HAYATA SANATLA GÜLÜMSE tekrarlanmaktadır. Oysaki insanlık tarihine bakılırsa, insanın yaptığı çalışmalarda ve ürünlerde sürekli bir değişim ve gelişim gözlenmektedir. Mesela mağara kovuğundan bugüne dek üç boyutlu gökdelenlere ulaşan mimarlık sanatının izlediği gelişim ve değişim somut bir örnektir. Doğa her şeyden önce iyi bir öğretmendir. Birey doğa ile tanışır tanışmaz öğrenmeye başlar. Sanatsal öğrenme devam ettikçe doğaya ilgisi artan birey doğaya sanatçı gözüyle bakacak düzeye geldiği zaman sanatçılık kavramı da ortaya çıkmış olur. Gezegenimizi anlamamıza aracılık eden ekolojik sanat olarak da tanımlayabileceğimiz arazi sanatı, hava sanatı, çevresel sanatta da başlıca amaç, insanın çevresindeki organik yaşamla bütünleşmesidir. Bu nedenle, doğa sanatı eylemlerinde dört elementin, hava, ateş, su ve toprağın yeniden keşfedilmesine sık sık kullanıldığına tanık oluruz. Doğa sanatı, manevi değerlere yönelen ilgiyi besleyerek farklı boyutlarda oluşabilir. Denge içindeki bitki, hayvan ve insanı kapsayan bir ekolojinin farkına vardırmaya ve çevre için saygıyı aşılamaya yardım eder. Bir grup sanatçı da doğanın ve doğal kaynakların yanlış kullanımının tehlikeli boyutlara vardığını insanlara anlatmak ve doğaya olan ilgiyi tekrar canlandırmak, doğayı koruma bilincini geliştirmek için yalnızca doğada bu-

46

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


HAYATA SANATLA GÜLÜMSE lunan malzemelerle ya da doğal ve yapay malzemelerin birlikte kullanımıyla çeşitli sanatsal faaliyetler gerçekleştirmişlerdir. Bu sanatsal faaliyetler “Land Art’’ olarak da adlandırılan arazi sanatının temellerinin atılmasını sağlamıştır. Resim, heykel, mimari ve sanatın diğer disiplinleri arasındaki sınırları ortadan kaldıran Land Art sınırsız malzeme çeşitliliği, sınırsız mekân ve zaman anlayışıyla adeta sanata çizilen bütün sınırları ortadan kaldırmaktadır. Sanatçının tercihine göre, taş, toprak, kum, buz, yapraklar, tüyler ve pek çok doğal malzeme kullanımıyla gerçekleştirilen eserler günümüz tüketim toplumunda hızla ilerleyen teknolojik gelişmelerin karşısında, doğaya karşı korumacı olunması gerektiğinin önemini vurgular. Land Art sanatçıları çalışmalarını çok çeşitli alanlarda gerçekleştirmişlerdir. Kimi zaman bir göl ya da deniz kenarı, kimi zaman dağlar ve kurak çöller, kimi zaman da ormanlar Land art sanatçısı için, sanatını yansıttığı bir tuvale dönüşebilmektedir. Uygulanan yöntem ve malzemeler farklılık gösterse de temelde yapılan işler ve ortaya çıkan eserler hep aynı anlayışın KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

47


HAYATA SANATLA GÜLÜMSE yansımalarıdır. İnsanın doğaya ve doğal unsurlara olan farkındalığını arttırmak, doğa ve sanat arasındaki ilişkinin anlaşılmasına katkı sağlamak, sanatı belirli kalıpların dışına taşımak. Arazi sanatının önemli temsilcilerinden Robert Smithson tarafından, Amerika’nın Utah eyaletinde bulunan Büyük Tuz Gölü’nde 1970 yılında gerçekleştirilen ve 4.6 metre genişliğinde ve yaklaşık 460 metre uzunluğunda olan Spiral Jetty- Sarmal Dalgakıran isimli eser Land Art anlayışının sembol eserlerinden biri olmuştur. Spiral Jetty, sarmal biçimde tasarlanmış kaya kütlesinden oluşmaktadır. Çalışmanın diğer bir özelliği ise bulunduğu bölgenin mevsim ve hava şartlarına göre farklı renklere bürünmesidir. Kış mevsiminde kar ve buz kütleleri ile yaz mevsiminde ise kayaların üzerinde oluşan yosun türleri ile ziyaretçilere adeta bir renk cümbüşü sunmaktadır. Arazi sanatı, yüksek enerji girdili metropol dünyasında görünmez hale gelen doğanın tekrar görünür hale gelmesinde önemli bir rol oynamıştır. Yeryüzü bize atalarımızdan miras kalmadı, onu çocuklarımızdan ödünç aldık. Görünmez hale gelen, her geçen gün yok olan doğayı tekrar görünür hale getirilmesinde doğanın izi yeryüzü sanatının rolünü küçümsememek gerekir bence. Sanatın başka renklerinde görüşmek üzere… Hayata sanatla gülümsemeyi unutmayın… MİNE GÜLEŞKEN ASLAN mine_papatya71@hotmail.com

48

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


UNUTULMAYANLAR ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN Şair “Her şey kurşuni bir renk almış, soğuk bozkırlardır uzayan önümüzde kime baksan o yüz; veremli, soluk tek mavi kalmamış gökyüzümüzde.” 4 Kasım 1984 Anısına saygıyla

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

49


ALTINI ÇİZDİKLERİMİZ “Yirminci yüzyılın son çeyreği, ussallığın sezgiciliğe, doğalcılığın doğaüstücülüğe, gerçekçiliğin gizemciliğe, insancılığın darkafalılığa (parochialism) ve toplumsal kuramın ruhbilimine doğru müthiş bir geri çekilişine tanıklık etmiştir. Eğretilemeler anlaşılır kavramların yerini almakta ve kişisel çıkar insalcı bir idealizmin yerine geçmektedir. Artan sayıdaki insan, açıklanmış görüşlerin ussal içeriği yerine, olasılıkla görüşlerin . altında yatan motifleri bulmakla ilgileniyorlar. Fikirlerin belirginleşmesinde çok gerekli olan kanıtlama, yerini 11 meditasyon 11a, özellikle de özgün zihinsel farklılıkların ve çatışan toplumsal çıkarların olasılıkla bütün partilerde ortak olan en düşük, çoğu kez basma kalıp noktalara indirgenmesine bırakmıştır. Nitekim gerçek farklılıklar, yaratıcı bir bireşim veya apaçık bir ayrılma durumuna yükseltilmek yerine, en düşük diyalog düzeyi ile örtülüyorlar.” Murray Bookchin Toplumsal Ekolojinin Felsefesi

50

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


ALTINI ÇİZDİKLERİMİZ “Benim hevesimi kırdılar bir kere albayım. Bak bir kere benim küçükken hevesim kırılmıştı. Kırık çıkıkçıya götürdüler. Yine de düzelmedi. Hevesim yanlış kaynadı. Hayatım boyunca hep yanlış şeylere heves edip durdum.” Oğuz Atay Korkuyu Beklerken “Odamda beni kitaplarım bekler. Bu yegâne tesellidir. Her eşyasını ayrı ayrı ve gayet iyi tanıdığım bu odada yalnız onlar her zaman için yeni bir koku taşırlar. Her zaman söyleyecek birçok lafları vardır.” Sabahattin Ali Değirmen

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

51


ALTINI ÇİZDİKLERİMİZ “İnsanların ruhunu öldürüyorlar anne. İşte asıl cinayet bu… Utanılacak bir cinayet… Bir takım silahlar çıkartıyorlar, insanları öldürüyorlar ve bunu yapanlara devlet diyorlar. Evlerine, sosyal statülerine ve paralarına hiçbir zarar gelmesin diye garip insanları harcıyorlar. Anlıyorsun beni değil mi anne? Halkın ruhunu kurutuyorlar ve hiç bir şey anlamaz hale getiriyorlar.” Maksim Gorki “Etrafınıza şöyle bir göz gezdiriniz! Gerçek hayat denilen şeyin ne olduğunu, nerede olduğunu bilmiyoruz bile! Kitaplarımızı, hayallerimizi elimizden alsalar, öylece ortada kalakalacağız.” Dostoyevski Yeraltından Notlar “Kötü insan, yeryüzünün en korkunç canavarıdır. O, hiç bir yırtıcı hayvanın yapamayacağı kötülükler yapabiliyor. Biçimce insana benzediğinden bu kamuflajdan yararlanmasını da biliyor.” Hasan İzzettin Dinamo Adalet Sıtması

52

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


AYIN KİTABI İnsan Ne İle Yaşar? Lev Nikolayeviç Tolstoy

Dünya kültür tarihi ele alındığında; yazar, filozof ve hümanizm yanlısı bir insan olan Lev Nikolayeviç Tolstoy, bugünün şartlarında da soluksuz okunan ve pek çok eserden ayrılan mükemmel yapıtlara imza atmıştır. Kuşkusuz ki biz ve bizden sonraki kuşaklar da bu büyük Rus yazarın eserlerini okuyacak ve tekrar tekrar hayran kalacaktır. Devlet ödülü sahibi, ünlü ressam Boris Diodorov, L.N. Tolstoy’un halktan insanları anlattığı bu öykülerin hepsini eşsiz birer yapıt olarak tanımlamıştır. Bu öyküler Tolstoy’un Rus halkına bıraktığı

iyilik ve umut dolu birer vasiyettir. İnsanın neyle yaşadığı sorusunun cevabını Boris Diodorov, Tolstoy ile beraber bulmuş ve okumayı bilmeyen insanlar için bu öykülerin her birini tablolarına taşımıştır. “Tolstoy’un öykülerini okuyunca Tanrı’yı tüm benliğimle hissettim” demiştir. Kitapta yer alan öyküler: * İnsan Ne İle Yaşar * İki Yaşlı Adam * İnsana Çok Toprak Gerekir mi? * Sevgi Neredeyse Tanrı Oradadır * Surat Kahvehanesi * Üç Soru

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

53


SUSUZ YAZ İlkbaharın gelmesiyle Kemalpaşa ovası insan sesleriyle dolardı. Terler toprağa düşer topraktan her türlü sebze meyve fışkırırdı. Ürünler yakın pazarlara götürülür veya kamyonlarla İzmir ve İstanbul hallerine gönderilirdi. Tüccarların kırpa kırpa gönderdikleri paralar sofralara aş, çocuklara defter, kitap, elbise olurdu. Şimdilerde olmayan tütün dikilirdi. Tütüncülük zordu ancak komşuluk ve iş birliğinin verdiği mutluluk bu zorluğa değerdi. Yetmişlerin başında orta okul yıllarımda keşfettim Necati Cumalı’yı. Kitaplarında çoğunlukla Urla yöresinin insanlarının öykülerini anlatsa da bizim yaşadıklarımızdan farklı değildianlatılanlar.1960 yılında yazdığı Susuz Yaz, filmi de çekildiği için en çok bilinen öykülerindendir. Susuz Yaz, ilk olarak 1963 yılında Metin Erksan, 1974 yılında ise Yılmaz Duru tarafından filme çekildi. Ancak Susuz Yaz denince akla gelen Metin Erksan’ın filmidir ve 1964 yılında Berlin Film Festivalinde aldığı Altın Ayı ödülü ile Türk Sinemasının Uluslararası alandaki ilk başarısını elde etmiştir. Osman (Erol Taş) küçük kardeşi Hasan (Ulvi Doğan) ve eşi Bahar (Hülya Koçyiğit), Urla’nın Bademler köyünde çiftçilik yaparak yaşamlarını sürdürmektedir. Osman’ın eşi ölmüştür. Tarlalarının çevresindeki cebelleri (sahipsiz tarıma elverişli olmayan toprak) temizleyerek kendi tarlalarını genişletirler. Arazilerinden çıkan kaynak suyunu komşuları ile ortaklaşa bahçelerinin sulaması için kullanmaktadırlar. Osman, komşularına suyun ancak kendi bahçelerine yettiğini,eğer artarsa onlarla paylaşacağını söyler. Köylüler suyu yıllardırkullandıklarını eğer susuz kalırlarsa

54

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


SUSUZ YAZ bahçelerinin kuruyacağını söyleyerek bunu kabul etmez. Hasan da onlar gibi düşünse de ağasına karşı gelemez. Osman kendi arazisindeki havuzun dolması için kapağı kapatınca komşuları susuz kalır. Hasan gizlice havuzun kapağını açarak komşularına su verir ancak giden su diğer köylülere yeterli değildir. Zaten yazın su da iyice azalmıştır. Bahçelerindeki sebzeve meyveleri kuruyan köylüler muhtara sonra da mahkemeye başvur. Mahkeme havuzun kapağının açılmasına karar verirse de Osman’ın açtığı dava damahkeme, “Su kimin tapulu arazisinden çıkıyor ise su onundur” kararını verince havuzun kapağı tekrar kapatılır. Köylüler Osman’ı ikna edemezler. Silahlı çatışmada Osman’ın tüfeğinden çıkan kurşun ile Veli adındaki köylü ölür. Osman kardeşine suçu üstlenirse hapiste ona bakacağını, tarlalarına ve eşi Bahar’a sahip çıkacağını söyler. Kardeşinin mutlu evliliğini kıskanan, içten içe Bahar’ı arzulayan Osman, tapusuna sahip olduğu su kaynağının gücünü, zayıflığını kapatmak için kullanır. Osman bencil, kendisinden başkasını düşünmeyen kötü biridir. Sadece başkalarına kötülük yapmaz, küçük kardeşine ve onun karısına karşı da acımasızdır. Bir bakıma Kabil ve Habil öyküsü barındırır film. Film evrensel bir konuyu işler. Doğal kaynak suları kime aittir? Kaynağıntapusuna sahip olana mı? Onu kullanan ve geçimi o suya bağlı olanlara mı? Susuz Yaz’da olduğu gibi İtalyan yazar Ignazio Silone de Fontamara romanı da bu soruya cevap arıyor? Roman, faşizmin yükselmeye başladığı otuzlu yıllarda bir İtalyan kasabası olan Fontamara’nın yoksul halkının büyük toprak saKASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

55


SUSUZ YAZ hipleri arasındaki su mücadelesini anlatır. Ülkemizde su kimin arazisinden çıkıyor ise kullanım önceliği ona aitti. Filmden birkaç yıl sonra çıkan yasa ile buna son verilir. Bu değişiklikte filmin etkisi olabilir mi? Aşık Veysel’in hayatını anlattığı Karanlık Dünya (1953) filmiyle yönetmenliğe başlayan Metin Erksan, Türk Sinemasının en önemli yönetmenlerinden biridir. Yılanların Öcü (1961), Acı Hayat (1962), Sevmek Zamanı (1965), Kuyu (1968) daha adını yazmadığım çok sayıda filmi ile bir kuşağın hayatını şekillendirmiştir. Yönetmen, kentli insanların hayatlarını anlatsa da Yılanların Öcü, Susuz Yaz, Kuyu gibi unutulmayacak köy insanını anlatan filmleri de çekmiştir. Bu üç filmin ana teması mülkiyet (sahip olma) kavramıdır. Yılanların Öcü ve Susuz Yaz filmlerinde maddi şeyler, Kuyu filminde ise bir kadına “sahip olma” konusu ele alınır. Yönetmen, Susuz Yaz’da başrolü önce Ayhan Işık ve Türkan Şoray’a teklif eder. Ancak onlar köy filminde oynamak istemezler. Metin Erksan’da o güne kadar yardımcı rollerde oynayan Erol Taş, oyunculuk geçmişi olmayan Ulvi Doğan ve Hülya Koçyiğit’i başrolde oynatır. Türk Sinemasında “Yıldız Oyuncu” dönemi vardır ve sinema salonları sadece onların oynadığı filmleri göstermektedir. Yönetmen bu kuralı çiğneyerek büyük risk alır, ancak umulan olmaz film Uluslararası başarının yanında dönemin yıldız oyuncularının oynadığı filmlerden çok dahafazla gişe başarısı elde eder. Gerçekten de başrol ve yardımcı oyuncuları çok başarılıdır. Filmin müzikleri Manos Hatzidakis ve Ahmet Yamacı’ya ait. Tek

56

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


SUSUZ YAZ bağlama ile çalınan ezgiler konuya ve ortamla uyumludur. Metin Erksan, diğer filmlerinde olduğu gibi Susuz Yaz filminde de cinselliği ve erotizmi çokça kullanır. Bunu Osman’ın Bahar’a karşı sapkınlık derecesine vardırdırdığı “ilgisinde” görürüz. Bu erotizm çıplaklığa dayalı değil, söz, davranış ve bakışladır. Erol Taş kötü adama estetik bir boyut katar. Susuz Yaz, Necati Cumalı’nın öyküsü olsa da yazar film için “bu benim öyküm değildir” der. Bu bir bakıma doğrudur.Yazarın öyküsü ile film paralel gitse de bazı farklılıklar vardır. Örneğin Cumalı’nın öyküsünde büyük kardeşin adı Hasan küçüğün Osman dır. Filmde ise tam tersidir. Öykü de Bahar hamiledir ve çocuk doğurur filmdeise çocuk yoktur. Filmin finali ile öykünün finalı benzerlik gösterse de farklıdır. Filmde suyun mülkiyet vurgusu daha ön plandadır. Yazar ve yönetmenin öyküleri farklılıklar olsa da insanların çaresizliği ve bıçak kemiğe dayandığında neler yapabileceği duygusu aynıdır. Filmde bir köylünün dediği gibi “Kimse kimsenin düşmanlığını üstüne çekmesin gayri.” Yaz başında Necati Cumalı’nın kitaplarını özlediğimi fark ettim ve nerdeyse tamamını tekrar okudum. Ancak ne Urla, onun anlattığı Urla’ydı nede Kemalpaşa ovası ilk gençlik yıllarımın insan sesleriyle dolu ovasıydı. Hepsi çok uzaklarda bir yerlerde kalmıştı. Üzüm bağlarında, tütün tarlalarında, kiraz dallarında yaşanan sevgiler, akıllı telefonların ekranlarına dokunan parmak uçlarında idi artık. ŞAKİR ATA KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

57


UNUTULMAYANLAR

ENVER GÖKÇE Şair, yazar, çevirmen.. GELMEYEN BAHAR Gel kardeşim, gel beri Hey kurt hey kuş hey börtü böcek Ah gidenler gelir mi geri Açar mı bugun dört bahardır kanayan çicek Demek Daha bizim yaşımızda İnsanlar ölecek. Enver GÖKÇE 19 Kasım 1981 Anısına saygıyla

58

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


UNUTULMAYANLAR

NEJAT UYGUR Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu. “Benim cephem sahne. Ben tiyatronun bir neferiyim. Asker hastalıktan ölmez; kurşunla ölür. Ben de cephede yani sahnede alkışlarla ve alkışların arasında ölmek istiyorum.” 18 Kasım 2013 Anısına saygıyla

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

59


UNUTULMAYANLAR

MELİH CEVDET ANDAY Şair, tiyatro oyunu, roman, deneme, makale yazarı. SENİ DÜŞÜNÜYORUM Çocukluğunu düşünüyorum Emilia Deniz boyundaki ıssız yolu sabahleyin Hani saçların, atkın uçuşurdu rüzgarda Kokusunu duyuyorum bembeyaz gömleğinin Seni kucağıma alıyorum EmiliaBen büyüttüm seni, ben yetiştirdim Bugüne bu sevdaya Toprağım ekmeğim kitabım şiirim Sen ne varsa iyiden doğrudan yana Gözümün nuru, başımın tacı, efendim... 28 Kasım 2002

60

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


UNUTULMAYANLAR ORHAN VE Lİ KANIK Şair MAHALLEMDEKİ AKŞAMLAR Kımıldanır mahallemin daralan ruhu Basma perdelerimde gün batarken Atıp saatler süren uykusunu Odama uzanır akasyam pencereden Kırmızı uzak damlarda bir serinleme Uyanır gündüz uykusundan evler Kapılarda işleri ellerinde Kadınlar giyinip kocalarını bekler İyi insanların ruhudur yakınlaşır Takunya sesleri gelir evlerden Yalnız bu dem rahat bir dünya taşır Bin mihnet dolu kafasında yorgun beden Her şeyin geliş saatidir akşam Mahallede ömürler akşamüstü başlar Hepsi burda buluşmaya gelir akşam Başka dünyalardan ayaklar, başlar.. 14 Kasım 1950 Anısına saygıyla KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

61


UNUTULMAYANLAR YANNİS RİTSOS Şair. “Sessizce bir türkü söylüyoruz içimizde bir yaraya bakarak.” 11 Kasım 1990 Anısına saygıyla LEV NİKOLAYEVİC TOLSTOY Yazar. “Sıkıntı sürecinde olgunlaşan, düşünceyle yoğunlaşan, emekle hazırlanan ve en iyiyi vermeyi amaçlayan faaliyete sanat denir.” 20 Kasım 1910 Anısına saygıyla

62

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


OBJEKTİFE YANSIYANLAR

Boğaziçi Köprüsü Foto: YİĞİTHAN KÖSE

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

63


OBJEKTİFE YANSIYANLAR

Ayvalık’ta Gün Batımı Foto: SÜHEYLA GÜNEY AVCI

64

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


OBJEKTİFE YANSIYANLAR

Neuchâtel Foto: İSMAİL ŞİMŞEK

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

65


REKLAM

KİTAP MI YAZIYORSUNUZ? DOSYANIZI YOLLAYIN KİTABINIZI BASKIYA HAZIRLAYALIM. GRAFİK TASARIM VE REKLAM HİZMETLERİ 0555 494 43 03 0539 436 72 71 grafiktasarimm.reklam@gmail.com ınstagram : tasarim.grafik

66

KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER


REKLAM GRAFİK TASARIM VE REKLAM HİZMETLERİ *KARTVİZİT , *LOGO , *BROŞÜR , *AFİŞ , *POSTER , *BRANDA *FATURA , *İRSALİYE , *ADİSYON , *SİPARİŞ FİŞİ *KATALOG , *AMERİKAN SERVİS *TAKVİM , *DUVAR SAATİ , *DAVETİYE *ANTETLİ KAĞIT , *STİCKER(ETİKET) , *PLAKET *KUPA BARDAK , *MAGNET , *ZARF *CEPLİ DOSYA , *BLOKNOT , *BİLET *KİTAP , *DERGİ , *BÜLTEN , *GAZETE *E-DERGİ , *E-KİTAP , *E-BÜLTEN , *KİTAP DAMGASI , *MÜHÜR , *KAŞE *ÖĞRETMEN KAŞESİ *ÖDEV , *YILLIK , *İMSAKİYE *DOĞUM GÜNÜ KONSEPTİ *TSHİRT , *PROMOSYON ÜRÜNLERİ *ÖZEL GÜNLER İÇİN ÖZEL TASARIMLAR *KİŞİYE ÖZEL TASARIM YAPILIR ONLİNE TASARIM YAPILIR !!! BİR TELEFON KADAR YAKINIZ... DİJİTAL BASKI OFSET BASKI FOLYO BASKI HIZLI HİZMET !!! Detaylı bilgi için bize ulaşın Ünsal Aktaş Gsm: 0555 494 43 03 #WhatsApp Gsm: 0539 436 72 71 e-mail: unsal62aktas@gmail.com grafiktasarimm.reklam@gmail.com ınstagram : @tasarim.grafik KASIM 2019 SOLDAN ESİNTİLER

67


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.