SOLDAN ESİNTİLER HAZİ

Page 1

SOLDAN ESİNTİLER

KÜLTÜR SANAT EDEBİYAT DERGİSİ gece leylâk ve tomurcuk kokuyor bir basın işçisiyim elim yüzüm üstümbaşım gazete geçsem de gölgesinden tankların tomsonların şuramda bir çalıkuşu ötüyor uy anam anam haziranda ölmek zor! HASAN HÜSEYİN KORKMAZGİL

ORHAN KEMAL 2 Haziran 1970

NAZIM HİKMET 3 Haziran 1963

OCAK 2019

18 H A Z İ R A N 2 0 1 9

AHMED ARİF 2 Haziran 1991

1


4-5 KÖKLÜ BİR ALIŞKANLIK; DÜŞÜNEMEMEK ÜNSAL AKTAŞ #YOLCULUK 6-7 ORHAN KEMAL / ÜNSAL AKTAŞ 8-11 AHMED ARİF SÜHEYLA GÜNEY AVCI USTALARDAN SÖZLER 12-17 MAVİ GÖZLÜ DEV MİNE GÜLEŞKEN ASLAN HASRET RİFAT KORAY GÖKAN 18-19 ŞİZOFRENİST DÜŞLER DUYGUSAL YANSIMALAR CİHANGİR ASLAN 20-21 ÖZLEMİN YAKAMOZLARI İKRAM GÜNEŞ BİR OLUR MU ? ALİ ESMERAY 22-23 KAVGAYA ÇIKMIYOR YOLUN YUNUS EMRE SUCİ DİLİ KISIR BİR KALEM YUNUS EMRE SUCİ 24-25 BİR MASAL YAZ GECEYE NİHAT YILDIZ ÜÇ TARAFIM ŞAİRLERLE ÇEVRİLİ ÖMER BEKMEZCİ 26-29 HAYATA SANATLA GÜLÜMSE MİNE GÜLEŞKEN ASLAN

2

30-31 ŞİİR / NURSEV ESER AYRILIK TÜRKÜLERİ / BAYRAM KÖSE ŞİİR / AHMET NURİ BALABAN 32-35 MADEN / ŞAKİR ATA İNSAN OLAN ANLAMALI TURAN ÖZBUDAK 36-39 PARANOYA SEYRİNDE SÜHEYLA GÜNEY AVCI MERHABA / SULTAN KARATAŞ ŞİİR / ZİYA YILDIRIM GÜNTEKİN 40-41 YANILSAMALAR / NECLA BEKTAŞ 42-43 ŞİİR / NİYAZİ YANGIN ŞİİR / İSMAİL ŞİMŞEK RESİM / NURAY ŞENGİL 44-45 AYIN KİTABI ALTINI ÇİZDİKLERİMİZ 46-49 KÜLTÜR VE KİTLE HAVVA AĞRAL OBJEKTİFE YANSIYANLAR 50-51 KARİKATÜR HÜSEYİN ASLAN HASAN SEÇKİN 52-57 UNUTULMAYANLAR DUYURU 58-59 REKLAM


SOLDAN ESİNTİLER KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT DERGİSİ Yayın Türü: Aylık Süreli Yayın Sayı: 18 - HAZİRAN 2019

Genel Yayın Yönetmeni Süheyla Güney Avcı Ünsal Aktaş

issuu.com/soldanesintiler soldanesintiler

Yayın Kurulu Süheyla Güney Avcı Mine Güleşken Aslan Ünsal Aktaş

soldanesintiler soldanesintiler@gmail.com

Editör Süheyla Güney Avcı Ünsal Aktaş İzmir Temsilcisi Mine Güleşken Aslan Kapak Tasarım Ünsal Aktaş Dizgi - Mizanpaj - GrafikTasarım Ünsal Aktaş 0555 494 43 03 grafiktasarimm.reklam@gmail.com Soldan Esintiler e-posta soldanesintiler@gmail.com KURULUŞ 2015 Soldan Esintiler Degisinde yayımlanan yazı ve şiirlerden yazarların kendileri sorumludur.

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER

HER HAKKI SAKLIDIR COPYRİGHT C SOLDAN ESİNTİLER

3


EDİTÖRDEN KÖKLÜ BİR ALIŞKANLIK; DÜŞÜNEMEMEK !!! Anlatacaklarımı koyacak yer bulamıyorum bazen. Envai çeşit fikirlerin zihnimde birbirine geçtiği bir yelpaze gibi öyle doluyum ki, susmakla konuşmak arası bir Araf ’ın içindeyim. Konuşmanın iletişim boyutunda kilit nokta olduğunu düşünecek olursak bir de konuştuklarını anlatamamak gibi bir açmazda tıkanıp kalmak vardır ya işte orda sekteye uğruyor, düz yoldan sapıp labirentlerin içinde dolanarak anlaşılma gayretine giriyorsun. Bilimin öne sürdüğü mutlak, tartışması olmayan basit formüllerini dahi tartışır hale getirecek kadar bağnazlığa kadar uzayıp giden bir durum. Yaşadığımız çağ her türlü bilgiye istediğimiz anda kolaylıkla ulaşabilme imkanını bizlere sunmasına rağmen bunu ısrarla zihinsel olarak kabul etmeyenlerle aynı havayı tenefüs ediyor olmanın verdiği zorunluluklarla karşı karşıyayız. Bilimin sunduğu her nimetten sonuna kadar faydalanıp, bilimin yaydığı ışığı söndürme gayretinden geri durmayanlar her fırsatta düşünce ürünü olan her alana duvarlar örüyorlar. Atılan bu adımlar her ne kadar insanların hayal kurma gücünü kırıyor olsa da bu adımlara karşı direnen bilimin ışığında yürüyen aydınlıkçı insanlar da var. Sadece kendileri için değil, tüm insanlık adına bu direniş... Zihinsel çöküntüyü yok etmek için, daha anlayışlı bir yaşam için. Anlayışsızlığın doğurduğu, kapanmayan derin acıların, pişmanlıkların yaşanmaması için... René Descartes’in meşhur sözünü hep anımsayalım “Düşünüyorum öyleyse varım”. Kafanızda en çok neyi düşünürseniz, hayatınızda onu çoğaltırsınız... ÜNSAL AKTAŞ

4

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER


#YOLCULUK

#yolculuk dediğimiz koca bir ömürden ibaret değil mi? Ya yolculuğu güzel değerlendirir yol boyu bütün anlamı sonsuzlaştırırsın yada gözlerini kapatır geleceğe giden yolculuklarda bulunamazsın... SÜHEYLA GÜNEY AVCI Yüreğin sınırsızlığını anlamak için,yüreğe düzenlenen seferdir #yolculuk... MİNE GÜLEŞKEN ASLAN mutluluğa açılan bir #yolculuk olmalı, ağız dolusu gülüşlerle, yaşanmamış yeni hikayelerle kuşatılmış... ÜNSAL AKTAŞ

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER

5


ORHAN KEMAL (Mehmet Raşit Öğütçü) 15 Eylül 1914 - 2 Haziran 1970 Orhan Kemal Türk edebiyatının en üretken yazarlarından biridir. Yoksul ve sömürülen halkın içinden eserlerinin kahramanlarını seçti. Toprak ve fabrikalarda çalışan emekçilerin yaşamlarını konu aldı. Köyden kente göç eden yoksul, mutsuz insanları, toprak ağalarını, memurları, ezilen köylüleri, hapistekileri, işsizleri, sokaktaki adamın sorunlarını, Adana ve İstanbul’un kenar mahallesindeki insanların sorunlarını anlatmıştır. Toplumsal konuları gerçekçi dille eserlerine aktardı. Hayatını yazarak kazandı. Geçimini sağlamak, para kazanmak amacıyla durmadan yazdı. Yazdığı eserlerin bazıları tiyatroya uyarlanıp sahnelendi. Askeriliği sırasında yazdığı şiirlerinde komünizm propagandası yapmak suçuyla hapis yatar. Bursa cezaevinde Nazım Hikmet’le yolları kesişir, bu durum Orhan Kemal’in yaşamının ve yazarlığının dönüm noktası olur. Nazım Hikmet’in etkisiyle şiircilikten öykücülüğe yol alır ve sayısız eser kaleme alır. Onları bir Haziran yazında 7 yıl arayla kaybettik.

sokaktayım gece leylâk ve tomurcuk kokuyor yaralı bir şahin olmuş yüreğim uy anam anam haziranda ölmek zor!

6

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER


ORHAN KEMAL

Has an Hüs e y in Kork mazg i l Orhan Kemal’in anısına yazdığı HAZİRANDA ÖLMEK ZOR şiiriyle insanlık tarihinin gelişimi adına yaptığı ilerici katkılarından dolayı saygısını dile getirir... Orhan Kemal Çukurova’nın ve ülkenin milyonlarca işçi, emekçi, yoksul, sömürülenlerin yüzünün bileşkesidir. Aramızdan ayrılışının 49.yılında saygı ve özlemle anıyorum. ÜNSAL AKTAŞ

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER

7


AHMED ARİF 2 Haziran 1991 Anısına saygıyla HASRETİNDEN PRANGALAR ESKİTTİM Seni, anlatabilmek seni. İyi çocuklara, kahramanlara. Seni anlatabilmek seni, Namussuza, halden bilmeze, Kahpe yalana. Ard- arda kaç zemheri, Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu. Dışarda gürül- gürül akan bir dünya... Bir ben uyumadım, Kaç leylim bahar, Hasretinden prangalar eskittim. Saçlarına kan gülleri takayım, Bir o yana Bir bu yana... Seni bağırabilsem seni, Dipsiz kuyulara, Akan yıldıza, Bir kibrit çöpüne varana, Okyanusun en ıssız dalgasına Düşmüş bir kibrit çöpüne.

8

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER


AHMED ARİF Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin, Yitirmiş öpücükleri, Payı yok, apansız inen akşamlardan, Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene, Seni anlatabilsem seni... Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır Üşüyorum, kapama gözlerini... AHMED ARİF

“Anlatmak; hem de sevdiğini sevdiklerini anlatmak... Olura olmaza her bir şeye anlatmak. Gözünden imgelerinden bilincinden hiç ayırmadan anlatamak.. Nasılda güzel anlatmış üstad Ahmed Arif.. sevdalanmanın sevdanın en olmazını... Sevdanın mahpusluğu üzerine mahpusluk tanımam.. Suç işlersin cezan biter de prangalarından kurtulursunda, sevdanın prangasından nefes aldıkça kurtulamazsın... Dünya döner; hem de savaşların, aşkların, kavgaların, baharların, yazların, doğumların, ölümlerin eşliğinde hiç durmadan döner döner... Bir sevda dönmez işlemiş olanı yüreğe mıh gibi çakılır bir tek o kalır dönmeden yürekte yürekle birlikte eskiyen prangalarla... Bir bardak suya anlatmakta vardır bazen bir denize haykırmakta o sevdayı. Tanıyan tanımayan herkese herşeye... HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER

9


AHMED ARİF Koşulsuz sevmek usta gibi sevmektir.. İşlemektir bir ömrün içine ve dalıp gitmektir her yere koyduğu sevdanın içine. Cehennemin içinde olsada sevdasının cennetinde yaşamaktır... “Kışlar tükenir ya Yokluğunun ayazı olan kışlar... Umudu olmayan, umutlu sevdalar.. Ömrümün zincirleri çürür dökülür, Hasret umman olur boğulurum Ne büyük cehennemdir yokluğun, Ne büyük cehennem olur da sen bilemezsin.....” Ustaya saygıyla SÜHEYLA GÜNEY AVCI

10

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER


“Salavat getirir dağ dağ taburlar narlı bahçe üzere, kanlı bir akşam gelen elçi değil Azrail olsun, anam avradım olsun kaçarsam.” Ahmed Arif “Öyle bir sevgilim olsun istiyorum ki, ne demek istediğimi bakışlarımdan anlasın. Sözle değil, gözlerimizin bakışıyla anlaşalım. Sonra küçücük bir evimiz, çok değil, iki oda bir salonlu...” Orhan Kemal “Hoş geldin! Biz bırаktığın gibiyiz. Ustаlаştık birаz dаhа tаşı kırmаktа, dostu düşmаndаn аyırmаktа.” Nazım Hikmet HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER

11


MAVİ GÖZLÜ DEV

Koca çınar bugün 117 yaşında ve şiirleriyle dingin hüznüyle aramızda dolaşıyor. Türk şiirinin mavi gözlü devi büyük usta Nazım Hikmet dünya çapında tanınan bir şairdir. Yazdığı şiirler şiir anlayışının ve kültürünün yükseldiği son nokta olmuştur. Yaşadıkları ve şiirleriyle ardında asla silinmeyecek izler bırakmıştır. Nazım Hikmet şiirinde kendini çok güzel ifade eder. Ben bir insan Bir Türk şairi Nazım Hikmet Ben tepeden tırnağa insan Tepeden tırnağa kavga, hasret Ve ümitten ibaret. Çocuk denecek yaşlarda şiirle ve resimle uğraşmaya başlamış ama şiiri ve edebiyatı hiçbir zaman salt sanatsal bir uğraş olarak görmemiş daima ezilenlerin, sömürülenlerin, haksızlığa karşı dövüşenlerin yanında yer almıştır. Yaşadığı hayat, hayatın getirdiklerine karşı tarafsız olmamış, toplumsal sorunlara karşı duyarlı olmayı, aydınlanmayı bir görev olarak kabul etmiştir. Onun durduğu taraf küçük burjuva aydınlarının veya salt entelektüel kaygılarla sanat yapanların tarafı değil, tarih bilincine sahip, materyalist ve fikirleri uğruna mücadeleye girenlerin tarafıdır. Ben her şeyden önce onun insan olarak büyüklüğünü ve kabına sığmaz enerjisini hatırlatmak istiyorum. Geçirdiği ağır hastalık sürecinde bile yaşamak ve savaşmak iradesine hayran oldum. Sanki hüzünlü ve alaycı bir yanı vardı hayata karşı. Onca eziyetlerden, ölümlerden, sürgünlerden kurtulan bu adam başkalarının yaptığı gibi dinlenmiyor, kaçmıyor tam tersine kavgasına sahip çıkıp mücadelesine devam ediyordu.

12

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER


MAVİ GÖZLÜ DEV Herkesle birlikte barış uğruna emperyalizme ve faşizme karşı savaştığı sırada bile Moskova’da oynanan bir piyesinde bürokrasinin tehlikelerine karşı arkadaşlarını uyarıyordu. Ne militan düşüncesinden vazgeçti ne de yazar eleştiriciliğinden. Ama asıl bu yönüyle bugün örnek bir insan olarak kalıyor aramızda. Vefalı dost, yiğit militan, insan düşmanlarının amansız düşmanı, hiç bir şeyi görmezden gelmeyen biri olmuştur. Nazım Hikmet bir devrim düşüncesini üstlenmiş ve sonuna kadar götürmek cesaretini göstermiştir. Öte yandan şiirinde, anlatımında kullandığı imgelerde, dil tutumunda düşüncesinin, hayatının, varoluşunun karşılığını bulmuştur. Düşünce tümden gelmez onun şiirlerinde bu yüzden düşüncelere boğulmaz. Bereketli bir ırmak gibi çoğala çoğala büyür. Nazım Hikmet, şiirini hayatıyla tam doğrulamış bir şairdir. Devrim düşüncesiyle şiirsel yük müthiş bir bütünlenme içindedir onda. Ve bu bizim şiirimizde Nazım Hikmet’ e kadar rastlanmayan, dünya şiirinde de seyrek rastlana bir özelliktir. Edebiyatımızın ilk materyalist şairidir. Özgürlük, barış, sevgi, umut, aşk ve memleket hasretini dile getiren şiirlerinde tanrı ve ölüm gibi temalara rastlanmaz. Şiirlerinde insan yaşamını konu eder. İşçi sınıfını şiirlerine aktarmasıyla emekçi sınıfın destekçisi ve yandaşı olduğunu ortaya koymuştur. Yaşam ve ölüm, savaş ve barış, emek ve sömürü, aşk ve cinsellik, yurt sevgisi gibi temalara eğilmektedir. Savaşın, açlığın neden olduğu durumu sosyo politik yönleriyle detaylara dikkat ederek insan manzaralarını ve insanların içinde bulunduğu güç durumları anlatımında ustaca ortaya koyan Nazım Hikmet’in evrenselliği, dilinin duru, anlatımının alaycı ve kelime seçimlerinin HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER

13


MAVİ GÖZLÜ DEV ustaca yapılmış olmasından ileri gelir. 1923’te yazdığı Şair adlı şiirinde kendi şairliğini şöyle tarif etmektedir. … Şairim şiirden anlarım, en sevdiğim gazel Anti Düringidir Engelsin. Şairim bir yıl yağan yağmur kadar şiir yazdım. Fakat asıl şaheserime başlamak için Hafızı Kapital olmayı bekliyorum. … Saman Sarısı şiiri, düşle gerçeğin, şimdiyle geçmişin iç içe yan yana anlatıldığı, özgür çağrışımla gelişen ve bu yanıyla bilinç akımına yaklaşan modern yapısı, masalsı havası, lirik deyişleri ve zengin imgeleriyle benzersiz bir yapıttır. Saman Sarısı şiiri sanki bir vedalaşmanın, bütün bir ömrün gözden geçirilmesinin şiiri gibidir. Her ne kadar yadsınamaz bir özgürlüğü olsa da Nazım’ın şiiri çağdaş Batı şiirinin yapısına yabancı değildir. Baştanbaşa Türk ulusunun umutlarını soluyarak Nazım Hikmet’in şiiri bütün ulusların ortak dileklerini alabildiğine insansı anlatımını kucaklıyor. Nazım Hikmet, şiirleriyle en çok konuşulsa da eserleri sadece şiirlerinden ibaret değildir. Sayfalar dolusu anlatabileceğimiz şiirleri,

14

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER


MAVİ GÖZLÜ DEV tiyatro oyunları, inceleme yazıları, kitapları, oyunları, roman, öykü, masal, köşe yazıları ve mektupları vardır. Nazım Hikmet sadece şiirleriyle değil çeşitli ülkelerde geçen zorlu yaşamı ve âşık olduğu kadınlarla da ünlüdür. Nazım Hikmet’in bir diğer lakabı da romantik devrimcidir. “Çok şükür aşığım. Bana öyle geliyor ki bir tek insana, yüz milyonlarca insana, bir tek ağaca, bütün ormana, tek bir düşünceye, birçok düşünceye ve fikre âşık olmadan yaşamak yaşamak değildir.’’ Diyen Nazım Hikmet yaşamı boyunca birçok kez âşık olmuştur. Âşık olduğu her kadın için şiirler yazmıştır. O mükemmel şairin yüreği nasıl bir yürekti ki onca kadını sığdırabilmiştir içine. Yıllarca çektiği acılara, sıkıntılara, hasretliğe yiğitçe göğüs geren Nazım’ın kalbi, sonunda 3 Haziran 1963’te susar. Oturur vaziyette, bacakları uzanır, kolları iki yanına düşük, gazete ve mektupları önünde saçık, mavi gözleri yarı açık bir halde hayata veda eder. Vasiyetinde bile memleket ve barış özlemi vardır. Kendi şiirinde şöyle dile getirir son isteğini. Yoldaşlar nasip olmazsa görmek o günü, Ölürsem kurtuluştan önce yani, Alıp götürün Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni. Yannis Ritsos ve Nazım Hikmet’in yollarının kesişmesi aynı insan sevgisi, antiemperyalist düşünce ve faşizme karşı duruşlarından ileri gelmiştir. Yansis Ritsos, özgürlüğe, barışa, insanlara ve yurduna bağlığıyla içtenliğine hayran kaldığı Nazım Hikmet’in tüm bu yaşadıklarını hak etmediğini düşünmektedir. HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER

15


MAVİ GÖZLÜ DEV Ritsos’un Nazım için yazdığı şiirin son dizelerini de buraya ekleyerek bu iki büyük düşün ve sanat adamının umut ettikleri gibi gerçek demokrasiye, özgürlüğe ve insan sevgisine dayalı bir hayata, insanca yaşamayı hak eden herkesin en kısa zamanda kavuşması dileğiyle yazıma nokta koyuyorum. … Ama sen Nazım hangi zindandan Gecenin hangi köşesinden hangi ölümden olursa olsun gülümsüyorsun. Dünyanın gülümseyişini koruyan o masmavi gülümseyişinle Nazım kardeşim Yoldaşımız bizim Selam selam Nazım Nazım, sen bizi öyle çok sevdin biz seni öyle çok sevdik ki Ön adınla çağırı seni herkes sen der sana Fransa’da, Rusya’da, Yunanistan’da, Aragon’da Nazım Neruda’da Nazım ben de Nazım Özgürlük ki adlarından biridir senin o senin en güzel adın Merhaba Nazım … “Bir Ad ve Müzik Evrene Dönüşünce’’ şiirinden

MİNE GÜLEŞKEN ASLAN

16

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER


HASRET (Sonsuz Güzelliklere Karşın Korkunç Gerçekler) Tuval üzerine akrilik 60x80 2009

Benim icin hüzünlü bir resim… Bir yanda ümit, aşk ve beklentiler, diğer yanda bunalım ve acı gerçekler... düşünüyorum da pek de mutlu değilim. RİFAT KORAY GÖKAN

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER

17


ŞİZOFRENİST DÜŞLER DUYGUSAL YANSIMALAR Uzun zaman olmuştu göğe yaklaşıp sıkıca sarılmayalı. İçimde göç eden tüm güzel duyguların anısına. Uzun zamandır bir mum yakıp gömüyorum toprağa. Bana yol göstermesi için. Mum yanıyor bitiyor ben yolumu buluyor muyum o da ayrı bir konu zaten. Tek başıma ellerim cebimde yürüdüğüm karanlık sokaklarda öğrendim yalnızlığı. Mumlar yolumu aydınlatmadı. Aydınlansaydı anlatacaklarıma kelimeler doğardı. Uzunca bir sessizlik oldu. Hiç bitmeyecek bir sessizlik. Tüm konuları dağıtıp şarkılar söylemek istedim sonra. Bir şarap kadehini tutma zarifliğiyle beline sarılmak. Sonun bittiği yere; başlangıcın hemen öncesine dönmek istedim. Sarmaşıklar yükseldi tahta masanın kenarlarından. Parmaklarım solmuş yapraklara bulandı. Göz alıcı maviliğiyle bir göğün karşısında toprağa döküldüm. Bir mum yandı içimde sönük, cılız ateşiyle. O an da bir kuş konarsa göğsüme onu yakmaktan korktum. Dizlerimi çeneme kadar çekip dalarken hayallere göçen güneşin ışığı vuruyor acı acı. Kırpıyorum sızlayan gözlerimi. Ayaklarım çıplak, üstüm başım harap olmuş, kızıl tanyerine benzeyen buğulu gözlerim. Beynim ise sonsuz başlığın habercisi ama hiç oralı değil tenim. Hıçkırık diziliyken boğazıma konuşamamak içten değildi. Konuşamaz olmuş bir lalın sevdasını anlamak isteği kadar tutkulu ve imkânsızdı söyleyeceklerim.

18

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER


ŞİZOFRENİST DÜŞLER DUYGUSAL YANSIMALAR Susmak hiç konuşmamak bir seçimdi, Ben bağıra bağıra susmayı seçtim her seferinde. Tıpkı ölmek gibi, can çıkarken çığlık çığlığa tanrıya vurgun yemiş bir ölü bedenini çaresizliği gibi bağırarak konuşamamak. “Dünyanın bir ucunda bir kelebeğin kanat çırpışı, diğer ucunda tufanlara neden olabilir.’’ der Kaos Kuramı. Bu da yapmam gerekenler ve yapmadıklarım için pişman olmama başka bir nedendir. Kâinatta her şey her şeyle bağlantılıdır ve en ufak bir değişim alakasız gözüken başka bir şeyi etkileyebilir. Siz siz olun birileri üzerinde bir şeyler üzerinde bir etki yaratın. Göreceksiniz dokunduğunuz her şey de sevgiyi büyüteceksiniz. ESKİCİ CİHANGİR ASLAN

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER

19


ÖZLEMİN YAKAMOZLARI Güneşin asilce doğduğu Bu kavruk tenli topraklardan Çatlamış dudaklarımla Eşsiz nağmeler bahşettim sana. Mem ve zinin diyarından Yani botandan Yani mezopotamyadan Bir şıvanın kavalından Sevda kokulu umutlar bahşettim sana... Doğu beyazıttan Yani bazidten İshak paşa sarayının gölgesinden Kaçak çay kıvamında Koyu anlamlı dizeler bahşettim sana... Petrolün kenti batmandan Yani şehr-i êlehten Yılmaz güney sinemasından, “Arkadaş”ça ve bir o kadarda “umut”ça Avuç dolusu düşler bahşettim sana... Dingin zamanların yıldızlı saatlerinden

20

Sevgi işlemeli müjdeler bahşettim sana... Yalın ayaklı mevsimlerin Soğuk günlerinden Kestane kokulu gülüşler bahşettim sana... Siyah ve beyaz öykülerin Yırtmaçlı satırlarından Onurlu sözcükler bahşettim sana.. Amed’in direniş yüklü surlarından Özgürlük sevdalısı notalar bahşettim sana... Ay ışığının masum aydınlığından Şarap tadında kırmızı güller bahşettim sana... Göğün en mavi halinden Çocuk yüzlü sevinçler bahşettim sana... Şiirle soluk alan bu yürekten Esmer terleyişler bahşettim sana... İKRAM GÜNEŞ

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER


BİR OLUR MU? Hey gönül. Ne cebelleşip durursun yurdun da Hiç ilim irfan bilenle, bilmeyen bir olur mu? Uzak tut kendini kapı kullarından Hiç Hak’ka kul olanla, Kula kulluk eden bir olur mu? Ey gönül! Hak’kı arama, Medine’de Mekke’de Dön şöyle bir bak, sır insanî kâmilde Yunus buldu onu kendi canı özünde Hiç Hak’kı özünde bulanla, Puta tapan bir olur mu? Gel gönül gel! Aldanma vazgeç dön bu yoldan Alacağın bir top bez giderken dünyadan

Gitmeden doyur tin’ini ummanı deryadan Hiç Hak için pervane dönenle, Müşrik bir olur mu? Bak gönül! Ulu ozanla da gizlidir bu yol Kuruldu mu pir meclisi pür dikkat ol Hep Nesimi’yi Pir Sultan’ı sevenlerden ol Hiç Mahzuni dinleyenle Dinlemeyen bir olur mu? Ey gönül! Direnme Hak’ka ol daha da yakın Her lafı dolu sanma kendini sakın Fazilet erdem olsun her daim ölçün Hiç edep erkân bilenle Bilmeyen bir olur mu? ALİ ESMERAY

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER

21


kavgaya çıkmıyor yolun ne zaman sığınsam, avuç içlerindeki çizgilere bu kalabalık yokluklardan... ağzımın ortasında yalnızlığa teşne şiirler susuyorum.. dönüp sırtımı sana aşka uzanıyorum.. uzandığım bütün yolların sonunda sana varıyorum..

ey özlemin adı.. sığınıyorum, bir halkın yoksulluk kavgasına /da arafta ağır basan kavgaya çıkmıyor yolun.. tutunuyorum, kavgama.. YUNUS EMRE SUCİ

sığınıyorum, sana çıkan yollardan kestiğin saç tellerine /de bir bir düşüyorum omuzlarından.. düştüğüm yerde filizlenip gözlerine büyüyen güneşlere boyanıyorum..

DÜZELTME

kaçıyorum yollarından dağlara.. bütün yollarda kimlik sorgulaması her köşe başı... sana çıkar adım bütün sorgulamalarda.. sana çıkıyor sığındığım dağların dorukları da..

Mayıs sayısında Yunus Emre Suci’nin “Kavgaya Çıkıyor Adın” şiirinin eksik yayınlandığını tespit ettik. Bundan dolayı şiirin tamamını tekrar siz değerli okurlamıza takdim ediyoruz.

22

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER


dili kısır bir kalem dili kısır bir kalem, ne kadar sevişse de kâğıtlarla doğuramıyor şiirini gecenin avlusuna..

avlusunda bir bozgunun, kangren yüreğiyle bir şair, tutunuyor son nefeste bir tütün sargısına..

dili kısır bir kalem, dostu bir şairin.. akıtıyor bir beyaz kâğıda kanını, karanlık bir gecenin avlusunda..

bırakıyor kısır bir kalemi, lâl bir beyaz kâğıt üzerine... düşü şair, kendi hiç bir adam..

dili kısır bir gece, yağıyor kalemine..

YUNUS EMRE SUCİ

sağanak bir sessizlik kalemin dilinde.. abanıyor bir şairin yüreğine.. dili... bir gece.. lâl... bir kalem..

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER

23


BİR MASAL YAZ GECEYE Tut elimden küçüğüm Bir dilek tut Kayınca bir yıldız Bir masal yaz, geceye İçinde; Sen olan Ben olan Biz olan... Hadi tut elimden küçüğüm Bulut olalım Yağmur olalım

Yağalım... Bu bereketli topraklarda Artık; Yeşersin aşklar Boy versin umutlar. Hadi küçüğüm Tut elimden Bak şu yıldızlara Bak şu göğe Ve Bir masal yaz geceye... NİHAT YILDIZ

24

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER


ÜÇ TARAFIM ŞAİRLERLE ÇEVRİLİ Üç tarafım şairlerle çevrili; Nasıl sevmem seni, şiir gibi! Ben yalnızlık senfonisi… Yoksulluğum diz boyu; Nasıl sevmem seni, ekmek gibi! Üç tarafım sürgünlerle çevrili; Nasıl sevmem seni, vatan gibi! Ben Anadolu şairi… Tutsaklığa sövmüşüm, Başkaldırmışım; Nasıl sevmem seni, özgürlük gibi! Üç tarafım âşıklarla çevrili; Nasıl sevmem seni, Mecnun gibi! Ben göçebe yolcu, Yorgunum yol boyu; Nasıl içmem seni, su gibi! ÖMER BEKMEZCİ

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER

25


HAYATA SANATLA GÜLÜMSE

SİHİRLİ MÜREKKEP Bu ay ki yazımızda dağları, ağaçları, kuşları, çiçekleri ve balıkları Çin mürekkep sanatıyla keşfe çıkıyoruz. Tümüyle doğaya dönük çalışan Çinli ressamların tekniği ile törene hazırlanır gibi sakince fırçalarımızı seçerek mürekkebimizi hazırlıyor ve kâğıdımızı masamızın üzerine sererek kendi imzamızı tasarlıyoruz. Doğa, mürekkep ile boyamada kullanılabilecek felsefi derinliğiyle insanın başını döndüren, sınırsız hazinelerin bulunduğu muazzam bir kaynaktır. Çin mürekkep sanatında doğa yaratıcı gücü harekete geçiren ilham kaynağıdır. Geleneksel Çin Resim Sanatının tarihçesi M.Ö. 4000 yılına kadar uzanmaktadır. M.S. 1. Yüzyılda Çin’in Budizm ile tanışmasıyla ilk olarak mağaraların ve tapınakların duvarlarında görünmeye başlamış ve zamanla Çin Sanat dünyasında giderek artan bir öneme sahip olmuştur. Çin mürekkep resmi, geleneksel Çin resminin temsilcisi olarak kabul edilir. Sadece su ve mürekkeple yapılan Çin mürekkep resmi üç temel özellik taşır. Bunlar saflık, soyutluk ve

26

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER


HAYATA SANATLA GÜLÜMSE

doğallıktır. Çin mürekkep resminde su ve mürekkepten başka bir şey kullanılmaz dolayısıyla bu tarz resimlerde yalnızca siyah ve beyaz tonlar vardır. Çin mürekkep resmi genellikle manzara, insan, figürü, çiçek, böcek ve kuş konuludur. Çin mürekkep resminde esas olarak fırçanın ve mürekkebin ustaca kullanılmasına önem verilir. Mürekkebin rengi, resmin rengidir. Resimde renkler, mürekkebin koyu ve açık tonlarıyla elde edilir. Tang Hanedanının tanınmış şairi Wang Wei, resim akımlarından en önemlisinin Çin mürekkep resmi olduğunu söylemiştir. Birçok Çinli aydın, Wang Wei’nin bu fikrini desteklemektedir. Bu nedenle Çin mürekkep resmi tarih boyunca Çin’in resim tarihinde önemli bir yer tutmuştur. Çin tarihinde mürekkep resimleri, esas olarak aydınlar tarafından yapılmıştır. Çin’in güzel sanatlar tarihinde özgün bir daldır. Çinlilerin dünyayı algılama ve yorumlamasında önemli bir yöntem olan mürekkep resmi, Çin ulusunun uygarlığına zenginlik katmanın yanı sıra dünya çapında güzel sanatların çok yönlü gelişmesine de büyük katkıda bulunmuştur. Çin, batılılar için her çağda ilgi konusu olmuş bir ülkedir. Çinli HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER

27


HAYATA SANATLA GÜLÜMSE lerin evleri, giyimleri, yemekleri, yaşayış biçimleri, gelenekleri, yazıları batıdan oldukça farklıdır. Durum böyle olunca Çin resim sanatının da batıdan farklı olması çok doğaldır. Çinliler resim sanatını, Çin hat sanatının bir dalı gibi görürler. Çin resim sanatı ile Çin hat sanatı arasındaki ilişkiyi anlayabilmek için öncelikle Çin yazısı hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. Çin yazısı bir resim yazısıdır. Önceleri anlatılmak istenen varlıklar ve de eylemler resim yoluyla ifade edilmişlerdir. Zaman içinde bu resimler değişikliklere uğrayarak günümüzde kullanılan Çin yazısını oluşturmuşlardır. Çin yazısı yakın zamana kadar fırça ile yazılırdı. Bunun sonucunda da Çin hat sanatı oluşmuştur. Çin’de mürekkep, mürekkep taşı adı verilen bir taşın eritilmesinden elde edilir. Eritme işlemi ise, taştan yapılmış mürekkep kabı içinde yapılır. Kullanıldıktan sonra mürekkep kabı yıkanmak zorundadır. Aksi takdirde artan mürekkep bozulur ve de yapılacak resmi etkiler. Kullanılan fırçalar görünüş olarak farklı olduğu kadar yapıldığı malzemeler açısından da oldukça değişik özellikler gösterirler. Ancak değişmeyen bir nokta vardır ki fırçanın özelliği ne olursa olsun sapı mutlaka bambudan yapılır. Bu bir gelenek haline gelmiştir. Fırçanın ucu kullanılacağı amaca göre çeşitli hayvanların kıllarından yapılır. Kimi fırçanın ucu sert, kiminin yumuşaktır. Kimi fırçanın ucu kalın,

28

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER


HAYATA SANATLA GÜLÜMSE kimininki de bıçak ucu kadar sivridir. Çin’de ressamlar resimlerine ön plandan başlarlar. Önce ön plandaki varlıkları çizer sonra adım adım geri plandaki varlıkları çizerler. Örneğin, dağlar ve bulutlar en son çizilirler. Çin resminde yanlış vurulan bir fırça darbesinin düzeltilmesi mümkün değildir. Bu nedenle vurulan her fırça darbesinin bir anlamı vardır. Fırçayı kullanan el, fırça her nasıl olursa olsun kendinden emindir ve kararlıdır. Çinliler yumuşak gibi görünen fırça darbeleri ile demir taşınabilir derler. Çin resimlerindeki canlılığın nedeni fırça darbelerinde ki kararlılıktır. Bu ay ki yazımız da uzak doğuya uzanıp basit görünen ama içerisinde büyülü ve mistik duyguları barındıran bir sanat dalını anlatmaya çalıştım sizlere. Sanat dolu günler sizinle olsun. Hayata sanatla gülümsemeye devam edin. Sevgiler.

MİNE GÜLEŞKEN ASLAN mine_papatya71@hotmail.com

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER

29


En beyaz mahremimden Bahar dolu yüreğe... Sen benim elimdeki Tomurcukdun, Şimdi çicek çicek baharımsın. Ben kurak topraktım, Gözyaşlarımla suladım. Şimdi; O bahçede mavi çiceklerimi büyütüyorum. Ağlamam dertden değil, Çiceklerimi; Susuz bırakmamak için... NURSEV ESER

AYRILIK TÜRKÜLERİ Yaklaşan akşamla koyulaşır hüzünlerim… Zaman daralır ve o dar sokaklarda… Ne vakit elime bir kadeh alsam… Gölgelerin en hızlı bir şekilde geçer karşımdan… Ardından o unutulmaz ayrılık türküleri başlar… BAYRAM KÖSE

30

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER


Bir yaz akşamıydı,,, Sahilde, Sessiz sedasız buluştuk... Yüzünü,,, Avuçlarımın arasına alıp, Gözlerine baktım... Sen saçlarımı okşayıp, Dudaklarıma baktın... Tek kelimeydi beklediğin, Söyleyemediğim... Vakit kalmamıştı, Altı saniyelik rüyaydı biten... Sabahı zor attım, Kendimi sahile... Turladım gün boyu, Belki dedim,,, Sevginin,,, Sevgiyle rastlaşması...

Olmaz mı,,, Neden olmasın... Baktım,,, Çift kişilik banklar, Hepsi doluydu... Diğerlerinin hepsi boş... Tek başına bulmuş olsaydım seni, Gelip oturacaktım yanına, Beklediğin kelimeyse, Hazırdı dilimde, Yoktun... Olsun,,, Kısmetse,,, Bir başka, anlık zaman diliminde, Hangi sahil dersen,,, Seviyorum diyebildiğim, Senin olduğun, Her sahilde.... AHMET NURİ BALABAN

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER

31


MADEN Yetmişli yılların ikinci yarısında Milliyetçi Cephe hükümetleri yıllarında ülkemiz hızla karanlık bir yola itildi. Gelişmekte olan ilerici hareketler kanla durdurulmaya çalışıldı. Toplumda çatışma, korku, bezginlik ve umutsuzluk yayarak 12 Eylül faşist darbesine zemin hazırlandı. İşte böylesi zamanlarda sanat ürünleri panzehir görevi görür. Türküler, şiirler veya filmlerinsanlardaki umudu diri tutmaya yardımcı olurlar. Bu ürünlerden biri de 22 Mayıs günü 77 yaşında ölen yönetmen Yavuz Özkan’ın 1978 yılında çektiği Maden filmidir. Baş rollerinde Cüneyt Arkın, Tarık Akan, Hale Soygazi, Halil Ergün ve Meral Orhonsay’ın oynadığı Maden filmi, maden işçilerinin ağır ve tehlikeli çalışma koşullarının yanı sıra işçi işveren ilişkilerini, sarı sendikaları anlatırken aynı zamanda siyasal mesajlar da vermektedir. Yavuz Özkan, bu mesajları, Cüneyt Arkın’ın canlandırdığı devrimci işçi lideri İlyas ve onun öğrenci kız kardeşinin İlyas’a yazdığı mektuplar ile izleyiciye doğrudan vermektedir. Maden ocaklarında güvenlik tedbirlerinin yetersizliği, işverenin aşırı kar hırsı nedeniyle yoğun çalışma saatleri sonucu meydana gelen iş kazalarında işçiler ölmektedir. Ancak işçilerin çoğunluğu bunun kaderleri olduğunu kabul etmişlerdir. İlyas ise bunun kaderleri olmadığını anlatmaya çalışsa da işçiler bunu anlayacak bilinçte değildir. Kasabaya gelen gezici çadır şarkıcısı kadınlar onların daha çok ilgisini çeker.İlyas, işçi arkadaşları Nurettin (Tarık Akan) ve Ömer (Halil Ergün) ‘un yardımıyla madende müfettişlerin inceleme yapması için imza toplamaya başlar. İmza toplanmasından hem işini kaybedip evine ekmek götürememekten korkan işçiler, hem de karını kaybetmekten korkan işveren ve onun maşası sarı sendika yöneticileri rahatsız olur. Bu yıllar ülke için zor, Türk sineması içinde bunalımlı yıllardır. Hem

32

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER


MADEN sayısal hem de içerik olarak önceki yılların çok gerisindedir. Bir yılda çekilen film sayısı 200’lerin üzerinde iken 1978 yılında150’nin altına düşer. Bu yıllar “Araya Parça Giren” yıllardır ve arabesk şarkıcıların bol şarkılı filmlerin zamanıdır. Siyasal Sinema ise Yılmaz Güney’in Arkadaş (1974), Atıf Yılmaz’ın başrolünde Cüneyt Arkın’ın oynadığı Mağlup Edilemeyenler (1976) den başka film yoktur. Atıf Yılmaz 1977 yılında Cengiz Aytmatov’un öyküsünden uyarladığı Türk Sinemasının en önemli filmlerinden biri olan kamyon şoförü İlyas (Kadir İnanır) ile Asya’nın (Türkan Şoray) aşklarını anlatan Selvi Boylum Al Yazmalım filmini çeker. Bir yıl sonra Yavuz Özkan senaryosunu da kendisinin yazdığı Maden filmini çeker. Çok farklı oyunculuk geçmişleri olan tarihi filmlerin jönü Cüneyt Arkın (İlyas) ve salon filmlerin jönü Tarık Akan (Nurettin) başrolleri üstlenir, hatta Arif Keskiner’le birlikte dördü filme ortak olurlar. Kendisi de bir dönem maden işçisi olan Yavuz Özkan’ın anlattığı öyküdeki işçilerin sorunlarının 40 yıl sonra da devam ettiğini görüyoruz. 13 Mayıs 2014 yılında Soma’da meydana gelen maden kazasında 301 madenci hayatını kaybetti. Türkiye son elli yılın ölümcül maden kazalarında Çin’den sonraki ülkedir. Özkan’ın ele aldığı konu hala çözülebilmiş değil. Filmde erkeklerin kadınlara bakışı halkacı kadın (Hale Soygazi) üzerinden eleştirilir. Onlar sadece erkeklerin cinselliği için vardır. Halkacı kadın ile İlyas’ın arkadaşı Nurettin (Tarık Akan) yakınlaşırlar ancak birbirlerinden beklentileri çok farklıdır. Film belki de en çok Tarık Akan ve canlandırdığı kahraman Nurettin’i değiştirir. Nurettin, eşine ve çocuklarına karşı ilgisiz biri iken işveren ve sarı sendika yöneticileri ile girdikleri mücadelede değişir. O artık devrimci işçi HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER

33


MADEN liderinin yoldaşı, iyi bir eş ve babadır. Tarık Akan’da bu filmle birlikte salon filmlerinin jönlüğünü terk eder. O artık toplumsal gerçekçi filmlerde rol alır ve gerçek yaşamında da ölünceye kadar aydınlık bir ülke için mücadelesi sürdürür. Selvi Boylum Al Yazmalım, kamyon şoförü İlyas karakterini, bir yıl sonra ise Maden filmi devrimci işçi lideri İlyas Abi karakterini Türk Sinemasına kazandırır. Yavuz Özkan, 1979 yılında Demiryol filminde demiryolu işçilerinin mücadelesini beyaz perdeye taşır. Hayatının sonuna kadar da filmlerinde ve yaşamında toplumsal sorunların hep içinde olur. Yavuz Özkan Maden filmini, kırk yıl sonra Soma’lı madenci“Çizmelerimi, çıkarayım sedye kirlenmesin.” demesindiye çekti. Ancak onun sesini duyan olmadı. ŞAKİR ATA

34

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER


İNSAN OLAN ANLAMALI Ben hiç bir şey sormuyorum İnsan olan anlamalı Artık kafa yormuyorum Gecesini tanlamalı

Kibir küfür dedikodu Yakışmaz yüreğe odu Göm toprağa haydi hadi Silahını kınlamalı

Her çiçekten bir hikaye Her böcekten paye paye Her can ile Hakk’ta gaye İlim irfan fenlemeli

Merheminle sar yarayı Faniyle açma arayı Bundan sonraki çırayı Güne bakıp dünlemeli

Gün doğmadan aymalısın Güneşini yaymalısın Tıklamaya doymalısın Dürtülmeden dinlemeli

Gece gündüz Dost Turani Dost olmalı gani gani Aşkla türkü şarkı mani İnim inim inlemeli TURAN ÖZBUDAK

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER

35


PARANOYA SEYRİNDE “Çekip gidesim vurdu düşlerime gecenin bir vakti... Umursamadan gecenin kör kıyılarını Uçsuz bucaksız bir türkünün içinde Şehr-i diyar-i talan etmek... Ve terketmek...” Bugün biliyorum ki suskun kaldığın her şey gün gelecek yanardağ etkisi yaşatacak ömrüne. Patlaması bir yana, yakması bir yana, yok etmesi bir yana... Hepimizin yaptığı biriktirmek diye birşey vardır. Acıyı, kırgınlığı, öfkeyi biriktirmek. Aslında isyanlar silsilesi biriktirmek doğrumudur bunca suskunlukla bilmiyorum... Bugün bildiğimse; içinde seni boğduğum o suskunluk ve silüetini bile çizemediğim sen olmayan bir çizgisizlik var. Herşey birikmişliğim bir getirisi tabiki. Her zaman söylerdim; uzun bir romandı gülüşü, öyle ki her muhteşem gülüşünün içindeki hüzün dolu satırları, avuçlarıma yağmurlar doldurarak okuyordum. Çünkü en nefis yanı beni satırlara boğan gülüşlerinin bir hüzün gemisi olmasıydı. O gemide var olmak bile ölümü yaşama tercih etmek gibi bir şeydi. O gemide var olmak “sevmekti” aslında. Merak etmişimdir; sevmek dediğiniz neydi sahi? Mesela; kafesinde kimsesizliğe terkettiğiniz sessizce ölümü bekleyen kuş mu? Yoksa toprağa ekip saksıda kurumaya hapsettiğiniz çiçek mi? Yüreğine sevda koyup arkanıza döndüğünüz

36

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER


PARANOYA SEYRİNDE sevgili mi? Ve herbirinin ayrı ayrı ölümünü bile seyretmekten aciz olmak mı sevmek? Gerçekten neydi sevmek sizin kitabınızda..... Biliyormusun; bu hava beni boğuyor ya; nefes almak için ihtiyacım olan mısralarımı inşaa ediyorum bende... Küçük mavi bir huzurun kimseye zararı olmaz sanırım. Kaldı ki bu benim sonsuzluğum, benim mısralarım.. Benim mısralarıma kimse giremez. Çünkü ben yazarım, onlar beni dinler. Tabi ki konuşmak, cümleler boğazında kurumadan, boğulmadan yutkunurken, üzerindeki yükü vaktinde attığında anlamını bulur... Sonrası sessizlik çölü gibidir ve sessizlik o kadar alışık bir hal alır ki o sessizlik çölünün sınırına dahi hiç kimseyi yaklaştırmazsın... Hayat bize öyle süprizler hazırlıyor ki ve bazen öyle şeyler olur ki hiç bir pişmanlığın bağışlatamadığı dönüşsüz şeyler... Geri dönüp baktığında elini uzattığında tutamadığın göremediğin viraneleşmiş değerler... Yaşamı metruk bir hale getirdikten sonra hangi pişmanlığı ortaya koyarsan koy, elde edeceğin herşey sadece koca bir boşluktan ibarettir... Çünkü insan geç kalanlarada alışıyor ve beklemiyor bir avuç gülüşünden içmeyi... Sonrası unutulmuş kahkahaların hayali duruşu oluyor. Anımsamak ve unutmak arasında kaldığın... Soluklaşıyor sesinin rengi, sönüyor şehrin tüm ışıkları ve gitmek zamanıdır artık biliyorsun.... Bir anlık yalpalıyorsun ve biraz sendeliyorsun.. Öyle bir an geliyor ki ümit dediğin şeyler ölü çiçekler gibi dökülüyor saksı diplerine. Birazda HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER

37


PARANOYA SEYRİNDE yağmur ruh halime eşlik edercesine geliyor dokunuyor geceye. Duyuyorum... Peki sen duyuyor musun? -Az önceydi; hani dokundu ya bulutlar gözyaşlarıyla sardunyalarıma... -Sonra mı? -Sonrası sardunyalar da bana dokundu gözyaşlarıyla... Ve biz elden ele paylaştık gece boyu tüm gözyaşlarını.. Aylardan mayıs ve ilkbahar vedasını usulca gözyaşlarıyla dokunarak yapıyor. Sonra yine unutuyorsun herşeyi çünkü, unutmak dediğimiz aldığımız nefesin sıradanlaşması, yüreğin rutin tiktakları, her ezginin herkes için olduğunu düşünmek ve yorulmamak oluyor hayallerin peşinde. Unutmak bir yerde unutulmaktır... Kırılmış bozulmuş duygu durumlarını gizlemek için gülüyorsun ama herşeye gülümseyince kısmen bir ahmak olduğunu varsayabiliyorlar.. İşte insanın en basit küçülüşü burada başlıyor. Zehir zemberek dilli düş canavarları kendi kendini yok ediyorlar. Tıpkı dinazorlar gibi nankör bir zavallılıkla.... Ve sonuçta kimse bilmiyor senden gidenleri. Herkes kendi kulvarında kendi haklı koşullarını sunuyor ki; kimse kimsenin kolu kanadı, varlığını tamamlayanı olmuyor hiç bir zaman... Duygusal koşullar vazgeçilmez kılsada kimi anlarda, her duygu ölümü koşulların noktalama anından itibaren başlıyor, sönükleşiyor..... #paranoyaseyrinde SÜHEYLA GÜNEY AVCI

38

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER


MERHABA... “merhaba memleketim deniz, toprak, ağaç sokaklar, çocuklar simitçi, balıkçı unuttuklarım kendime haksızlıklarım size de merhaba merhaba mahur sabahlarım memleketim hüznüm, sevincim, aşkım sana emanet dün’üm günüm, gecem kanatlı özlemlerim göğüm, yıldızlarım merhaba memleketim merhaba...”

Karartma güneşi. Zamansız doğan yıldızlar düşer deniz ötesine Sen gelince, hep geç kalır bize ay ışığı Romantizm biter. Aşk küser sahile. Sonuç, eli elimizden kayıp giden bir sevgili yüreği har içinde bir şiir, çocuk, çocuk aşk, aşk Umut dolu bir düzen... ZİYA YILDIRIM GÜNTEKİN

SULTAN KARATAŞ

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER

39


YANILSAMALAR Tezat Yüzüm kapalı kapılar dışında kalmış gece Kahramanını yitirmiş masalın itirafıydı Bir yürekte gerçekten ısınmamış olmanın tarifi Kalemin sakındığı vasiyetti Küllükte biriken antidepresanların çaresizliği İkinci kattaki kadının çoğul yalnızlığıydı Hepinizin bırakıp gittiği mahçup anne yüzleri Avutulmayı bekleyen çocukluğunuzdu /Ki insan en çok çocukluğundan kanar/ Yaşamak denilen afili sözcüğe edilmiş küfür Yüzüm biraz haklı biraz utançtı Avuç içi Birbirimizin avuç içi çizgilerinde büyüdük oysa Hep ölüm zamanını kestirmek için bakılan o yollarda Giden sesinin yokluğuna alışmak Ellerimi oyalamak Yalnız yamaçlarda yalnız bir ağaca ağlamamak için Bildiklerimi avuçlarımda sıktım Fırtınalar yutmuş kalbimi Çerçevesi kırık bir fotoğraf ele verdi Kendimi kendimde Kendimi senin avuç içlerinde yitirdim Tozlu bir aile albümünden bulup Çıkarabilir misin beni yeniden

40

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER


Gölge Kırılıp en dibinden Düşen dalın yükseklik korkusuyla Birbirine benzeyen suratlarda Kaybolmanın dibindeyim yine Oysa sen gölgene şarkılar söylüyorsun Benim ölümü özlediğim yosun kokulu sokaklarda Hiç yaşamamışım gibi Sen beni hiç sevmemişsin gibi Unut ‘’Bekle beni’’ demediğin mektuplara küserken çöktü gece Seni soranlara üçüncü tekil şahısla başlayan Soğuk cümleler kurduktan sonra Ben de çıkardım bizi tüm fotoğraflardan İyisimi sen de unut beni Havasız bir mahsende büyümüyor hiçbir çiçek NECLA BEKTAŞ

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER

41


Ellerden gül yaprakları dökülüyordu. Avuç içine toplanmış kan ve diken... Uzunca sustum, çocuklar gömülüyordu kahkalarımızın içine... Çocuklar merminin gölgesinde büyüyorlardı. Kan ve diken bataklığında! NİYAZİ YANGIN

Ne zaman İstanbul’u düşünsem; Bir serçe kanadı gibi çırpınır yüreğim.. Ürkek bir yalnızlık kaplar içimi Derin bir hasret Bilinmez bir sevdaya dönüşürüm.. Çocukluğum gelir aklıma Yoksulluğum gelir Yalnızlığım ve sen Ve sonra kavgam.. İstanbul özler mi bilinmez? Ama İstanbul özlenir Hasret duyulur Nazı da, sevdası da bundandır, Kız kulesi’nin İstanbul`a.. İSMAİL ŞİMŞEK

42

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER


Gönen evlerinden eski bir kapı 25×30 Canvas yağlıboya Çalışması NURAY ŞENGİL

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER

43


AYIN KİTABI GÜNEŞİ UYANDIRALIM “Şeker Portakalı’nın sevimli küçük kahramanı Zezé, yine karşınızda. Gözlerinin içi yine ışıl ışıl, yüreği yine sevgi dolu. Bununla birlikte büyümek, ona yeni hüzünler getirmiş. Dahası, küçüklüğündeki Şeker Portakalı fidanı da yok artık. Zezé’yi zengin ve kuralcı bir aile evlat edinmiştir. Bu sayede kardeşlerine göre çok daha iyi maddi olanaklara kavuşmuş, ancak sevdiklerinden uzak kalmıştır. Sevgisizlikle başa çıkabilmesini sağlayan birkaç arkadaşı vardır. Evdeki aşçıları Dada’da, okuldaki öğretmenlerinden Fayolle, yüreğine sokulup yerleşen, her ihtiyacı olduğunda ona cesaret veren bir kurbağa ve bir filmde görüp gerçek babasının yerine koyduğu ünlü Fransız şarkıcı Maurice Chevalier. Çok parlak bir öğrencidir Zezé. Şimdi ergenlik dönemindedir; sinirlidir, huysuzdur. Üstelik sırılsıklam âşıktır. Şeker Portakalı’nın devamı olan Güneşi Uyandıralım Zezé’nin serüvenlerinin sonu değil. Delikanlı olarak Delifişek’te bir kez daha karşımıza çıkacak.”

44

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER


ALTINI ÇİZDİKLERİMİZ “Muhteşem bir babaydı İhsan Çeliker. İş hayatının getirdiği yorgunluklarla, baba olmanın getirdiği sorumlulukları asla birbirine karıştırmayan ender insanlardan biriydi.”

Nursel Aras /Azize

“Şu dünyada her bir yaratığın tutunacak bir dalı var, insanın yok! Şu dünyada yanlız olan, kimsesiz, çaresiz olan yalnız be yalnız insandır. Herkesin, her şeyin yaşaması, ölümsüzlüğü var, insanın yok! Ağaç, kuş, otlar, böcekler, yılanlar, çiyanlar, Hiçbirisi, hiçbirisi yok olmuyor. Ama insan yok oluyor; Çünkü insan kendinde başlayıp kendinde bitiyor...”

Başımı sallayarak dostça selamladım duvarı ve gülümseyerek yürüdüm gittim. “iyi uykular duvar, seni uyandırmıyorum. Yaşar Kemal/ Gün gelecek seni yıkacaklar, bel- Demirciler Çarşısı Cinayeti ki açgözlü firmaların tabelaları iliştirilecek üzerine. Ama şimdilik “Aydınla, aydınlanmamış kapkara buradasın, güzel ve sessizce orada cahil yobazın ayrımı şudur: duruyorsun...” Aydın, aydın olması oranında Hermann Hesse / ileriyi, uzağı, geleceği görürken, Bozkır Kurdu kapkara bilgisiz kimse yüksek voltajlı spotlar altında bile burnunun ucunu bile göremez ve “Çevremdeki her şey yüreğimi ses- ayağının dibindeki çukura düşer. sizce, yorulmak bilmeden hüzünle Göz ve ışık, ancak görmesini dolduruyordu...” isteyen ve bilenlerin işine yarar.

Maksim Gorki/Çocukluğum

Aziz Nesin/ Bir Tutam Aydınlık

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER

45


KÜLTÜR VE KİTLE Alılmayıcı bir kalabalık üzerine düşünmek istiyorum. Sanat sosyolojisi.Kültür ve toplum vs. Okuyan bir kitle, izleyici, etki alanında kalan sanat sever insan. Sanat kültürel varlığımızın icrasında en derinlikli öğe. Bir kültürel var oluşun icadında binlerce değişkenlik ve koşullar belirleyen olacaktır. Birkaç örnek verelim. Tüketim skalası ve insan. Neyi tükettiğimiz, ne sıklıkla tükettiğimiz. Örneğin ülkedeki kağıt tüketimi neyi ifade eder? Çok okur yazar olduğumuzu mu? Yoksa israfı mı? Geri dönüşüm fikri ev eylemliliği oturtulmuş mu? Bunun gibi düşünce medeni, kültürlü insan olmanın küçük göstergeleri olarak karşımıza çıkacak. Kağıt israfından kaçan insan bilgisayarı icat etti. Kağıt israfı bu sefer de kat ve kat arttı. Her öngörülen ile her eylemlilik aynı sonucu doğurmuyor. Doğurmamasında yine kültürel ve medeni donanım gibi etmenler baş roldedir. Yani öngörülen her toplumda aynı sonucu doğurmayacak. Kültür kitleler için, bir moral alanı, bir tolerans dünyası oluşturuyor. Kitle ortamsal olarak büyük bir mutsuzluğun alanı gibi. Kalabalık dediğimiz o kitle bireyler için boğucu, yorucu, hasta düşüren bir yer gibi. Trafik, kuralsızlık, adaletsizlik, memnuniyetsiz yığınla insan oluşumuna katlanmak gibi. Aslında her insan düşünüyor. Her insan, aynı düzeyde olmasa bile insani kaygılar içinde. İki insan bir araya geldiğinde, toplumsal ve insani kaygılar su yüzüne çıkıyor. Ancak bunu kitleye anlatmak zor bir iş. İnsanın göreceliliği, ekonomi, yaşamsal kalite, algı, öznel şartlar vs belirleyen özellikler kitlede görünmez hale geliyor. Kitle bir hiçleşme alanı oluyor. Bu alan hep ütopik düşler söyleminde ancak bir o kadar sıradan işler yapan bir yığın demek oluyor. Yalanların inanmak, hep sonucu görmeye uğraşmak, sonuçtan başka sonuçlar daha beklemek vs kitle kişisel özelliğini yitiren bir yığına dönüşünce umutsuzluklar

46

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER


KÜLTÜR VE KİTLE ve mutsuzluklar peşi sıra gelecektir. İnsan bireysel donanımları ile kitlede bir parça iken, kitle onu aşağıya çeken bir kuvvet gibi. Kültür o ütopya bileşenlerinin küçük bir iz düşümü. Bayramlar, hasat şenlikleri, topluca edilen danslar. Bütün bunlar ortak değerlerinden vazgeçmeyen kalabalığın ütopik düşlerinden doğdu. İmece usulünü, iş birliğini, paylaşımı, selamlaşmayı icat eden insan, kitlede salt hiçlik değil değer üretmeye de çalıştı. Ama gün geldi, trafikte birbirinin boğazına yaptı. Gün geldi aç kaldı. Bütün bunlar bir hafızanın yitimi sonucunda oluyor. Kültür dışarıdan empoze edilince ne olur? Kendi emeğimizden icat hasat şenlikleri yerine, tarım makinelerinin tanıtıldığı bir satış alanına dönüşürse rençber , tarım emekçisi her yılını borçla kapatırsa ve boynunu sisteme uzatmak zorunda bırakılırsa şenlik hafızasını yitirmiş olur. Bayramları tatil olarak görmek ve anne babayı sanal dünyadan yad etmek ve sadece anneler günü, babalar gününde anmaya başlarsak duygular yapay bir hal almaz mı? Sistem bunu öngördüğü için böyle yapmak zorunda mıyız? Sistem bayramların hafızasını ve dolayısıyla ütopik iz düşümsel kitlesel mutluluklarımızı kendi kapital çarklarınca çevirmek uğraşındadır. Kuşatılan ve para harcatılan kitle kendi mutluluklarının hafızasını feda etmek durumunda kaldığı müddetçe yalanlara inanmak ister. Çünkü mutluluk çok insani bir hal. Bunu bir tatil, bir turistik gezi, bir AVM de para harcama ile başaracağını uman tahammülsüz bir yığına dönüşmektedir. İnsanların nostalji dedikleri o yad etme meselesi o kadar da basit değil. O bir hafıza direnişi, bir geçmişe arzu duyulması yani bizim doğamızın var olma isteğidir. Var olmak salt an da bir iz bir beliz bırakmak değil, geçmişin de bize ait olduğunu bilmekle ilgidir. Şu yaşadığımız son dönemler insanlığın, cendere içine sokulduğu HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER

47


KÜLTÜR VE KİTLE işkence gibi acılar çektiği, değerlerin alt üst olduğu kaotik zamanlardır. Ve insanlığa nefes alacak bir alan bile vermemek üzere bir dizayn söz konusu. Her an empoze edilen bir tüketmek ve zorunlu uzun çalışma saatleri ile her insana bir artı değer materyali gibi bakılmaktadır. Nedir empoze edilen algı? Televizyonu ele alalım. Dizi filmler, uzun süre dönen reklamlar, insanı basite indirgeyen kuşak programları derken insanlar kendi varlığının değerini unutmaya başladılar. Halkın kendi değerini bilmeyecek bir yanılgıyla yaşadığını düşünmek bir yanılgıdır. Meddahları orta oyunlarını düşünün. İnsanların kendi dilince gönlünce yarattığı edebiyatı düşününce halkın bir direnişi ve emeği olduğunu görürüz. O orta oyunlarında yaratılan tiplemelerde insanlar kendilerine gülerler. Hırslı, hasis zenginlerle dalga geçerler. Köy ağası ile, zengin mutfağı ile, dönemin padişahı ile vs. Bu günkü diziler gibi değildir. Samimi hakiki bir dildir orta oyunları. Bu gün dizilerde zenginler ahlak dersi veriyor. Yanında çalışanı da kurnaz ve işini bilir gösteriliyor. Çalışkan ve namuslu halk mı; yine halkın içinde, halkın dilinde ve halın gönlündedir. Egemen kültürün tüketim ve empozesinin gösterdiği değil, bizim kendimizde ne gördüğümüz önemlidir. Biz kendimizde bir hasat şenliğiydik. Halk şiirleri ve orta oyunlarıydık. Çok müdahale edilmeyen doğal bir örüntüde kalabalıkların da bir anlamı vardır. HAVVA AĞRAL

48

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER


OBJEKTİFE YANSIYANLAR

Eskihisar/ Günbatımı Foto: BAYRAM KÖSE

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER

49


Karikatür: HÜSEYİN ASLAN

50

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER


Karikatür: HASAN SEÇKİN

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER

51


UNUTULMAYANLAR

KAZIM KOYUNCU 25 Haziran 2005 Anısına saygıyla

“Bilemiyorum; bazen aklım yetmiyor, tüm akılları toplasamda bir aşk etmiyor.”

52

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER


UNUTULMAYANLAR

MİNA URGAN 15 Haziran 2000 Anısına saygıyla

“Çünkü bizi derinden yaralayan olayları hiç anmamak, tümüyle unutmak, daha doğrusu unutmuş gibi davranmak zorundayız yaşamaya devam edebilmek için.”

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER

53


UNUTULMAYANLAR

CAHİT IRGAT 5 Haziran 1971 Anısına saygıyla

“İnadına mı güzelsin akşamüstleri Demir parmaklıktan gördüğüm deniz?”

54

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER


UNUTULMAYANLAR

HASAN İZZETTİN DİNAMO 20 Haziran 1989 Anısına saygıyla

“Bayram yapıyordu içimiz, Yeterdi bizi birkaç gün insan etmeye Bu insanlık ufkundan kopmuş sevincimiz.”

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER

55


UNUTULMAYANLAR

FRANZ KAFKA 3 Haziran 1924 Anısına saygıyla

“Yazmak, mutlak bir yalnızlıktır; kendi içindeki buz gibi uçurumlara düşmektir.”

MAKSİM GORKİ 28 Haziran 1936 Anısına saygıyla

“Biliyor musunuz, çok yalnızım; dünyada hiç kimsem yok! İnsan susar, susar, ama bir gün gelir, ruhunda biriken şeyleri ansızın boşaltmaya başlar... O zaman da, ağaçla da konuşmaya razı olur.”

56

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER


MAVİ DÜŞLER SANAT MERKEZİ YIL SONU GÖSTERİSİ bi lg i i çin 0530 976 03 03 HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER

57


REKLAM

KİTAP MI YAZIYORSUNUZ? DOSYANIZI YOLLAYIN KİTABINIZI BASKIYA HAZIRLAYALIM. GRAFİK TASARIM VE REKLAM HİZMETLERİ 0555 494 43 03 0539 436 72 71 grafiktasarimm.reklam@gmail.com ınstagram : tasarim.grafik

58

HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER


REKLAM GRAFİK TASARIM VE REKLAM HİZMETLERİ *KARTVİZİT , *LOGO , *BROŞÜR , *AFİŞ , *POSTER , *BRANDA *FATURA , *İRSALİYE , *ADİSYON , *SİPARİŞ FİŞİ *KATALOG , *AMERİKAN SERVİS *TAKVİM , *DUVAR SAATİ , *DAVETİYE *ANTETLİ KAĞIT , *STİCKER(ETİKET) , *PLAKET *KUPA BARDAK , *MAGNET , *ZARF *CEPLİ DOSYA , *BLOKNOT , *BİLET *KİTAP , *DERGİ , *BÜLTEN , *GAZETE *E-DERGİ , *E-KİTAP , *E-BÜLTEN , *KİTAP DAMGASI , *MÜHÜR , *KAŞE *ÖĞRETMEN KAŞESİ *ÖDEV , *YILLIK , *İMSAKİYE *DOĞUM GÜNÜ KONSEPTİ *TSHİRT , *PROMOSYON ÜRÜNLERİ *ÖZEL GÜNLER İÇİN ÖZEL TASARIMLAR *KİŞİYE ÖZEL TASARIM YAPILIR ONLİNE TASARIM YAPILIR !!! BİR TELEFON KADAR YAKINIZ... DİJİTAL BASKI OFSET BASKI FOLYO BASKI HIZLI HİZMET !!! Detaylı bilgi için bize ulaşın Ünsal Aktaş Gsm: 0555 494 43 03 #WhatsApp Gsm: 0539 436 72 71 e-mail: unsal62aktas@gmail.com grafiktasarimm.reklam@gmail.com ınstagram : @tasarim.grafik HAZİRAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER

59


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.