SOLDAN ESİNTİLER
KÜLTÜR SANAT EDEBİYAT DERGİSİ
82 1
YILMAZ GÜNEY Yaşında 7 3 9 1 n a s i N
16 N İ S A N 2 0 1 9
Hadi takas edelim birşeylerimizi... Mesela gülüşünden ver, ömrümden al. 1
4-5 ERİTÖRDEN / ÜNSAL AKTAŞ SABAHATTİN ALİ 6-7 PARANOYA SEYRİNDE SÜHEYLA GÜNEY AVCI 8-9 HARFLERİN ENDİŞESİ / HÜSEYİN ASLAN ESRİK MASALIM / NURSEL ARAS 10-11 KISIK HAYKIRIŞLAR / İKRAM GÜNEŞ 12-13
BENİ SEVMEZ MİSİN BİRAZ / NECLA BEKTAŞ
14-15 ŞİZOFRENİST DÜŞLER / CİHANGİR ASLAN 16-17 SU YÜRÜSÜN D/ÜŞÜME / SULTAN KARATAŞ 18-19 SUYUN TENİ / JOSEF KILÇIKSIZ ŞİİR / AYSEL MENTEŞ 20-21 DÜNYA DENİLEN GEZEGEN / R.KORAY GÖKAN AFORİZMA / ÜNSAL AKTAŞ 22-23 DÖNGÜSÜNDEN NE KAYIP EDER Kİ NURSEN URAL 24-25 ŞİİR / AYDIN ÖZTÜRK ŞİİR / İSMAİL ŞİMŞEK 26-27 13. ULUSLARARASI KUKLA GÜNLERİ MİNE GÜLEŞKEN ASLAN 28-29 BU GECE SON / BAYRAM KÖSE ŞİİR / ASİYE YAŞARGÜN ŞİİR / NURAY ŞENGİL 30-31 DORUK NOKTASI / ALİ ESMERAY 32-33 GİDERİM / SÜHEYLA GÜNEY AVCI 34-35 AYIN KİTABI YEDİ GÜNDE YEDİ KAPI AÇILIR MEHMET ALİ YİĞİZ 36-43 YEŞİLÇAM SÖYLEŞİLERİ -1
2
44-45 VARSIN / SEHER ZERRİN CEVİZ AKTAŞ İNSANLIK ÖLDÜ / ÖMER BEKMEZCİ 46-47 ŞİİR / AHMET NURİ BALABAN GECE ÜÇ / NURSEV ESER 48-49 GÖNÜL DİLİ AKILSIZDIR / Z.Y. GÜNTEKİN KUTSAL GECE / NİHAT YILDIZ 50-53 HAYATA SANATLA GÜLÜMSE MİNE GÜLEŞKEN ASLAN ŞİİR / NİYAZİ YANGIN 54-55 ALTINI ÇİZDİKLERİMİZ NE GÜZEL OLUR / ÇETİN AKYIL ŞİİR / DOĞUŞ KILINÇ 56-57 ŞİİR /GÜLŞEN POLAT ÖLMEM BİR ÇOCUK ÖLÜMÜNÜ YUNUS EMRE SUCİ 58-61 FIRAT TANIŞ İLE GELİN TANIŞ OLALIM MİNE GÜLEŞKEN ASLAN 24. İZMİR KİTAP FUARI 62-65 AGORA / ŞAKİR ATA YİTİRDİKLERİMİZ 66-69 İNSANIN DİLİNDEN ANLAYAN SANAT HAVVA AĞRAL DÜNYAYI VERELİM ÇOCUKLARA NAZIM HİKMET 70-79 UNUTULMAYANLAR 80-87 KARİKATÜR OBJEKTİFE YANSIYANLAR REKLAM
SOLDAN ESİNTİLER KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT DERGİSİ
Yayın Türü: Aylık Süreli Yayın Sayı: 16 - NİSAN 2019 Genel Yayın Yönetmeni Süheyla Güney Avcı Ünsal Aktaş
issuu.com/soldanesintiler soldanesintiler
Yayın Kurulu Süheyla Güney Avcı Mine Güleşken Aslan Ünsal Aktaş
soldanesintiler soldanesintiler@gmail.com
Editör Süheyla Güney Avcı Ünsal Aktaş İzmir Temsilcisi Mine Güleşken Aslan Kapak Tasarım Ünsal Aktaş Dizgi - Mizanpaj - GrafikTasarım Ünsal Aktaş 0555 494 43 03 grafiktasarimm.reklam@gmail.com Soldan Esintiler e-posta soldanesintiler@gmail.com KURULUŞ 2015 Soldan Esintiler Degisinde yayımlanan yazı ve şiirlerden yazarların kendileri sorumludur.
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
HER HAKKI SAKLIDIR COPYRİGHT C SOLDAN ESİNTİLER
3
EDİTÖRDEN Merhaba değerli dostlar. Baharın kapılarını aralayan Nisan ayı ile birlikte adım adım yaza doğru gidiyoruz. Sığınınabileceğimiz güvenli limanlarımızdan olan kitaplarımızı alıp sokaklarla, parklarla, sahillerle buluşup hayatımızı saran sorunlar yumağından uzaklaşmak için iyi bir fırsat. Hatta bu süreç bireysellikten çıkarılıp birkaç kişinin yan yana gelerek beyin fırtınası şeklinde yaratıcılığın önü açan yeni fikirlerin oluşumuna evrilebilir. Bunula beraber doğaçlama oyunlar türetilebilir, kendiliğinden gelişen sokak tiyatroları için bir başlangıç yaratabilirsiniz. Sokak sanatını sokakta hayat var şiarıyla güçlü kılmanın tam zamanı. Bunun sivrilmek için değil insanları birleştirmek adına bir işlevi olmalı. Sanatı şiddet kültürü ile beslenen toplumumuza çeşitli söylemler ve yorumlarla aktarabilmeliyiz. Bunun toplumsal kazanımı çağdaşlığı ileri seviyelere taşıyabilmektir. Zor dönemlerden geçiyoruz, yıkıcı olmak yerine yol gösterici olması için sanatı hayatı sevdiren işlevsel bir araç olarak kullanalım... Baharı müjdeleyen Nisan ayı ile birlikte SOLDAN ESİNTİLER olarak sokaklarda olacağız. Gözlem,izlenimlerimizi sizlerle paylaşacağız. Belki tesadüfen bir yerlerde sanatın aydınlatan sofrasında karşılaşırız. Mayıs ayında görüşmek umuduyla. Sevgiyle kalın... ÜNSAL AKTAŞ
4
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
SABAHATTİN ALİ 2 Nisan 1948 Anısına saygıyla
Dağlar Başım dağ saçlarım kardır, Deli rügarlarım vardır, Ovalar bana çok dardır, Benim meskenim dağlardır. Şehirler bana bir tuzak, İnsan sohbetleri yasak, Uzak olun benden, uzak, Benim meskenim dağlardır. Kalbime benzer taşları, Heybetli öter kuşları, Göğe yakındır başları; Benim meskenim dağlardır. Yarimi ellere verin; Sevdamı yellere verin; Elleri bana gönderin: Benim meskenim dağlardır. Bir gün kadrim bilinirse, İsmim ağza alınırsa, Yerim soran bulunursa: Benim meskenim dağlardır... NİSAN 2019
Sabahattin Ali
SOLDAN ESİNTİLER
5
PARANOYA SEYRİNDE Tam da baharı kucaklamaya hazırlanırken suratıma okkalı bir tokat gibi inen ayaz vurdu geceyi. Soğuklarda sanki duygularımda soğuk gibi oluyor. Kimbilir soğuğa olan antipatimdir belkide.. Beyaz, siyah, gri... soğuk... içimi ısıtmayan renkler. Ve öte yanda beynimin içimde çıldırmış bahar dalları, uçuşan böcekler, kelebekler ve kocaman umut bulutları. Tanımlanmamış hüzünlerin baharı olsa bu umutlar.... ne dersin? Düşünün iki kelime var, morarmış titreyen dudaklar arasından boğulup gidiyor ve soğukla birlikte yutuyorsun sevgini... Ya aşk yutulur mu hiç? Bir parça tomurcuğun oluşumunda doğanın yaratma aşkı var. Doğanın gebeliği nasıl bir mutluluk veriyor değil mi? Ve her yıl muazzam bir aşkın doyum noktası bahar! Düşünün! Düşünün! Bahar diyorum minicik bir tomurcukla bu kadar güzelleşirken, insanların yüreğinde neden bir parça güzellik yaratmaz.... Neden insan insanı, insan hayvanı, insan doğayı, insan aşkı öldürür.! Duvarlarımızda tabular, avuçlarımızda ön yargılar ve içinden ayrışamadığımız öğretilerle ne kadar ileri gidebiliriz ki...? Aşk bu, yaşam aşkı ilk önce ve yaşayanlar aşkı... Alıştık ya minik minik materyaller halinde sunumluyoruz sevgimizi.. Başkalarına karşılıklı sunulan madde gibi... “Oysa ki sevgi dokunduğumuz değil hissettiğimizdir.” İnsan olarak herşeyi çirkin kıldık ve sonra süsledik çirkinliği gizlemek için.. Yüzümüzü, sevgimizi, gülüşümüzü, aşkımızı... Hem çirkinleştirdik hem de süsledik... riyakâr olduk.. Ve doğaya da aynını yapmadık mı? Hemde en güzelini yaptık tüm çirkinliklerin.. Kuşkularla kurgularla bir dünya kalabalığın içinde kimsesiz kaldık. Ölüm soğuktu ya sanki, aşkta soğudu.
6
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
PARANOYA SEYRİNDE “Ölüm ve aşk usulca sessizce yapar yerini, aniden kapını çalar ve dur diyemezsin.. Ölümün usulca uykusuna teslim olur gibi aşkın hoyratlığına teslim olursun. Farklı şekilde sonsuzlukta kayboluşun adlarıdır ölüm ve aşk ne dur diyebilirsin ne de git...” Bugün teslimiyetsiz düşüncelerle çıktım yolculuğa.. Upuzun bir düş yolu, kimseyi de almıyorum yanıma çünkü, bugün ve sonra burası benim dediğim, senin olmayan yerdeyim... Kendi halimdeydim ve yine öyleyim... Kendimle kendimce kurgusuz düşlerimin içine misafir oldun tamam.. Yatak döşek uyuyakaldın tamam... düşlerimin içine girdin darmadağın ettin e onada tamam! Sence artık gitme vakti değil mi kendi şehrine kendi düşlerine. Kimsesizler ülkesinde yalın şiirlerden evim olsun, bahçemde üç beş müzik yeter. Bundan sonrası benim kalabalığım öyle ya. Her zaman söylerim insan hep yenilemeli, yenilenmeli evrenin sürekliliğine uyumu da uyumlu olmalı. Ve elimizde olmayanlarada uyumlu olmalı değil mi? “Belki siyah beyazda başkalarının anısı olacağız. Belki bu sokaklar soluğundan tatmayacak Belkide.... Belki.... Kimbilir başka soluklarda tükeneceğiz.. Sonra belkide, habersizce gideceğiz... Kimbilir?” SÜHEYLA GÜNEY AVCI #paranoyaseyrinde
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
7
HARFLERİN ENDİŞESİ Kırıldı zamanın saati Hüzün doluyor. Boşluklara karanlıklara hüzün Tutundum aklın ipine Yıktım içimdeki duvarları Ağır bir hayatı taşırım kollarımda. Bir uzaklık tuttu ellerimden Issız gecelerden geçerken Çoktan çözdü zincirlerini dilim Uzar gider salına salına sesim. Yüzüm uzak bir dağın yüzü Kervanların geçtiği yerden bakarım.. Ey yoksul evlere çıkan sokaklar Gölgenin de bir ömrü varmış, Bunu öğrendim. Yolların adres sorduğu Bir işaretim şimdi. Kapattım dünyanın kapısını Ne şarap, ne dua, ne de çocuklar güzel artık. Öldüğümü harflere söylemeyin... HÜSEYİN ASLAN
8
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
-esrik masalımeskiyen çatıların çarmıhında şarabî uykuların tuzunu yalarken saçları ağarmış kediler martısız kentlerin esrik ve mahzun çığlığına asıyorum yüzünü yorgun söğüt gölgeleri düşüyor omzuma sensizliğin ortasına yığılıyorum başımda bir ardıçkuşu oysa upuzun nehirler geçerdi ellerimizden içimizdeki ölülerin kan izlerini yıkayan çakır gözlü halayların çingene çocukları tanıdık korkularımıza ebruli çiçekler sunardı ve biz suçu iğde kokusuna yükleyip aymaz gecelerin sönen gamzelerinde upuzun öpüşürdük
kırlangıç yüreğime on iki ömür bağışlayan sevgili yorgun coğrafyalar geçiyorum sende masal çürüğü hüznüm kar topluyor temmuza şimdi rüzgâr zamanı nemrut’un göğsüne yaslanıp bir türkü söyle tanrı’ya, korkmasın gözlerini cebimde taşıyorum! NURSEL ARAS
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
9
KISIK HAYKIRIŞLAR II Ne ilkbahar umudu yayabildi yüreklere Ne de yaz ısıtabildi Yanaklardaki gamzeleri. Sonbahar hep hüznünde boğuldu Kışsa hep soğuğunda dondu. O sıcak masum çocuksu gülüşüler Acının iklimine rehin oldu. Kimliksizliğe maruz kaldı bedenler Ve yüreklere keder çöktü dört mevsim...
Avuç dolusu dizeler topladım, Çığlık renkli, haykırış sesli dizeler... Kuşatılmışlıklara, İnsafsızlıklara meydan okuyacak türden Asi duruşlu, kızıl dizeler. Gecenin yorgun bakışları seyrinde Dengbejler dizilmiş bir bir Halepçe katliamını dinliyorum önce Sonra Zilan katliamını Sonra Cemile çeto isyanını Sonra Derweş ile Adule destanını!
Hayat gece gündüz demeden Siyahlarını kuşandı üstlerine Nefesleri kadersizlik doğurdu hep Ve sonra Dahası mı? Ve sonra sağırlaşıyor kulaklarım Dahası yaralar/kırgınlıklar/ Yutkunamıyorum sararıyor bensancılar... zim. Gözyaşılarım eşlik ediyor dengbejlere Ve mağlup düşüyorum sancılara.
10
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
Esmere çalan Kaçak çay kokulu bu topraklarda Namlunun ucunda boy verdi çocuklar.
Suskunluklar büyüdü hep Uykusuzluklar Kimsesizlikler Hasretler Birde sisler içinde Gelincikler dağ selamıyla durdular Faili belli/(meçhul) cinayetler! direnişe Yıllarca kavgaya tutuştu nasırlı Hep kelebek ömürlü sevinçler eller düştü payına Ekmek kavgasına Bu kadim, bu mazlum toprakların. Umut kavgasına Ey gökyüzü Onur kavgasına Ey deniz Kimlik/dil kavgasına Ey ay Yaşam kavgasına... Ey yıldızlar Ey güneş Mavisi solgun bu göğün altında Ses verin sesine Kırık/dökük bir türkçeyle Bu sesi kısık haykırışların. Hep özgürlük türküleri mırıldadı Ses verin..! dudaklar. Ses verin..! Sonra sürgünler baş gösterdi Ses verin..! Sonra sefaletler Sonra inkarlar Sonra ihanetler Sonrada soluksuz kederler..! İKRAM GÜNEŞ
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
11
BENİ SEVEMEZ MİSİN BİRAZ... Saatin elinde usul usul Parçalara ayrıldığımı yansıtmak için Yırtılan fotoğraflardan daha fazla Düşmanı değilim kendimin Çiçek gibiyim / derken / Dağılıyor yeryüzünde tüm tomurcuklar Ölgün ve hantal gözler / benim gözlerim / Üzerime dikilmişken Acıyı damıtan gözyaşından daha fazla Düşmanı değilim kendimin Bazı pencereler kurtuluşa açılır Bazen küf kokulu yalnızlığı sağaltan Bir otel odasında / adı Ümit olur belki / Kim bilir belki de Mutsuzlar Merdiveni’ nde uzun uzun oturan O kadının üzerini örter gençliği Eğilip bir pencereden
12
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
Bazı pencereler kuşlara açılır Salt kanat/ salt özgürlük/ salt hiç Çırp/ daha hızlı Yalpalayan hayat değil Öğrenemediğin kayıtsızlık ezgisi Aşk, ellerinde saçılmış nar Üzerin kırmızı, üzerim kırmızı Ömrümüzün gövdesine sarılmış Kızıl bir karanfil gibi zaman Kalp, en çok o yorulur Benden bu kadar diyen bir kalpten daha fazla Düşmanı değilim kendimin Ölüyor ay ışığı, ıssızlık büyüyor Kulağımda ölü çiçek sesleri Çok yorgunum Beni sevemez misin biraz NECLA BEKTAŞ
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
13
ŞİZOFRENİST DÜŞLER - DUYGUSAL YANSIMALAR Tek başına dünyayı değiştirmeye çalışmak mı yoksa dünyanın seni değiştirmeye çalışması mıydı zor olan. Bütün ömrüm boyunca hep bunu sorgulamaya hep bunu anlamaya çalıştım. Tüm zorluklara rağmen insanın kendi dünyasını kurmaya çalışması gerçekten de zordu. Beyninizin bir fanusun içinde olduğunu düşünün. Oraya minyatür insanları alıyorsunuz. Onlara sorunsuz, barış içinde bir yaşam vaat ediyorsunuz. İlk bakışta kolay gibi görünüyor. Ama o fanus sizin hayatınız oluyor. Tabii bir de fanusun dışı var ki savaş ve sömürüden oluşan insanların ve evrendeki tüm canlıların katledildiği pis ve kötü bir dünya o. Ve fanusun içi ve dışı arasında gidip gelen mücadele verilen değiştirilmeye çalışan bir yaşam. Ben sadece barış içinde güzel bir dünya hayali kurmuştum çünkü bu içinde yaşamak zorunda kaldığımız dünyada barış yoktu, kirlenmişti ve yaşam ağır geliyordu, kabullenemiyordum, mantığım almıyordu. Hani derler ya beynimizin iki tarafı vardır diye. Sağ ve sol lop. Sanki benim sağ lopum yokmuş da sadece beynimin sol tarafını kullanıyormuşum gibi hissediyordum. Sol tarafım daha güçlü gibi geliyordu. Bu yüzden olsa gerek bu tahminim ve hissettiğim hayata sol pencereden bakmamı sağladı hayatım boyunca ve özellikle de şizofreni sürecinde. Sol yanım, sol bakış açım hayata bu pencereden bakmam atak geçirdiğim dönemlerde daha da etkili oluyordu. En saf halimle dünyayı güzelleştirmek için uğraşıyor, insanlar arasında ayrım yapmaksızın herkese sevgi ile yaklaşıyor, herkesi dünyama alıyordum. Bu atak sürecinde hayvanlarla sanki özel duygusal bir bağ kuruyordum. Beni duyduklarını, anladıklarını düşünüyor, hissediyordum. Ama kul-
14
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
ŞİZOFRENİST DÜŞLER - DUYGUSAL YANSIMALAR lanmak zorunda olduğum ilaçlar yok mu onlar işte beni benden alıyorlardı. Düşünemeyen bir beyin, ağlayamayan bir çift göz, hissedemeyen bir kalpten başka bir şey vermiyorlardı bana. Ama ilaçlarımı içmek zorundaydım. Başka çarem yoktu. Bu hastalık ile yaşamayı öğrenmeliydim. Belki eski ben değildim ama artık pek çok ben vardı. Cihangir, Cihan, Çiko, Şizo her biri bir başka ben olup bedenimde can buluyorlardı. Tüm bu duygu ve düşüncelerimi, hissettiklerimi cebime koyup ülkemin yolunu tuttum. Almanya ve Yunanistan maceralarım geride pek çok güzel anı bırakarak son bulmuştu. Arkadaşlarım havaalanında beni uğurlarken aklımda fikrimde hiçbir şey yoktu. Ne üzüntü ne de bir sevinç hissetmiyordum. Zaten fazla düşünemiyor, sorgulayamıyordum hayatı. Hayatın körü körüne benden istediklerini yaşıyordum. Doktorlarım öyle istemişti bende tamam demiştim. Ülkeme dönmeyi çok istiyordum ama onca ilaç içmeme bütün duygularımı kaybetmeme rağmen onca yıldan sonra bu halde bir şizofren olarak ailemin karşısına çıkacak olmam çok canımı yakıyordu. ESKİCİ CİHANGİR ASLAN
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
15
ŞU YÜRÜSÜN D/ÜŞÜME geçiştirilmiş bir zaman hikayesidir kimi yaralar koşarken an akrep yelkovan sarkacında safi bir gülüşe kurban hüznü öldürmeye yetmeyen zaman tükenmeyen bir öyküde hikayelerin eteğinde sonlanır sürgün bir gezgin umudu aşıp gelir ayaklar ‘su uyur’ken ölüm nöbetleri tutar bilinmezler mezarında bir şeyler kalır geride boynu bükük, yaslı bazen bir zeytin dalı kusursuz bir özlem sabi çocuklar yüzebilir içinde susuz bir ağacın dallarıdır artık çöker, sabahın sabahın üstüne su yürür d/üşüme yüreğim düşer bir rüzgarın peşine
16
bir hikaye, düşsel içinde sözcüklerle ‘şifa dağıtan’ insanlar derken karanlık basar şehri sessizce mazot kokusu karışır kükürt kokusuna sigara keyfi günleri capcanlı, şurakcıkta ‘yemek üstü yak bi tane hüzne çare sevince içmek şahane içmek için her şey bahane’ yolculuk başlıyor zamanın ötesine o zamanlara işte susmuyor ‘çocuk insan’ heybede kimler yok ki konuşuyor sıradaki komşu Haney’di sanki ‘ayva ağaçları değil mi bunlar ?’ ‘gecikti toplama vakti’ diyor ‘ekim’de çürür, kurtlanır’ diyor ‘toprağın fermanı böyledir’ döküyor bir çırpıda dallar irili ufaklı ayvalar sarı, acı, buruk tadı eskilerden kalma
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
ah ömrün kıymetsiz zamanları sevgiden bir gök gökkuşağından bir yeryüzü çakıltaşından oyunlar umudu, büyümeyen bir çocuk sevgiyi, yıldız belleyen bir insanlık vadetmiştin hani bak gidiyor renklerimiz mavisi çalınmış gök yeşili toprağın huzmesi güneşin ve şimdi kendisine uzak sevgiye yabancı yok yok artık kalbi üşüten o insansı bakış... SULTAN KARATAŞ
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
17
SUYUN TENİ o geceden beri iki çukuru örtemiyorum ışığın hürmetine âsanı Musa gibi Firavun’un gözüne saplayabilirsin yüzümün haritası yırtık, belki dikebilirsin ne zaman döner karıncalar yuvalarına, ancak sen bilirsin bir eli bırakmanın bin şeklini öğrettin, yeniden tutabilirsin mor kanatlı kelebek cama vurur, pencereyi açabilirsin avucunu parçalarken tırnakların, yaranın gizini ifşâ edebilirsin çocukları seven bir nehrin denizi görme düşünü saklıyorsun içinde uysallaştırıp dalgalarını, ince bir arığa akıtabilirsin... tüm alnı ak uçurumlar için öpebilirsin bir derin’in ellerinden unutuluşun ruhu denizin karanlık koynunda öylece kalmışız suyun tenine değince... JOSEF KILÇIKSIZ
18
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
Sevgi insan sıfatına girseydi Elleri sana benzerdi Dokunduğu yeri tımar eder Sözleri bala benzerdi Erkenden göçüp gittin Kolumu kanadımı Kırdın gittin Yıllardır yollardayım Seni Ellerini Sözlerini Sana benzer yüzleri arıyorum Yoksun Anne... AYSEL MENTEŞ NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
19
DÜNYA DENİLEN GEZEGEN Tuval üzerine akrilik 40x50 2010 RIFAT KORAY GÖKAN Görsel sanatların herbir olguyu başarı ile bize tanımlayabilmelerine neden sahip oldukları olağanüstü anlatım güçleridir. Gizemli güçlere teslim olmayı başarabilen ve insanların ruhları ile tanışması için gerçek bir kaynak yaratan her bir sunum da gerçek bir sanat eseridir. Rifat Koray Gökan bu çalışmasında, dünya denilen gezegenimizi gizemli bir çekim düzenine sahip evrende resmediyor. Ve de aynı zamanda birbirlerinin çekiciligine kapılmış sürüklenen renkli ruhları ve birlikteliklerini de görselleştirmek çabasında… Diğer insanlara karşı duyduğumuz ilginin sadece kişilerin görünüşüyle ilgisi olmadığını, fiziksel özelliklerin ötesinde onları birbirine bağlayan gizemli ruhsal bir çekim düzeninin var olduğu düşüncesinde ressam... Birbirimize empati duymamızın nedenlerini bilmiyoruz. Ancak birbirleriyle mükemmel bir yaşam dengesi içinde olabilmeleri, başkalanın duygularını daha iyi anlayabilmeleri ve daha iyi bağlantı kurabilmeleri için insanların birbirlerini severek sevgi duyguları ile dengeleyici bir dünya yaratmaları geregini vurguluyor ressam…
20
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
Tarih asırlar boyu iki ayaklı düşünen canlıların zulmüne tanıklık etti. Ne mutlu zulme karşı boyun eğmeyenlere. İnsan kalabililenlere selam olsun. ÜNSAL AKTAŞ #yürektendökülenler NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
21
DÖNGÜSÜNDEN NE KAYIP EDER Kİ Arama yüzümü Acıyı hüznü ruhuma Mutluluğu maskeli gülüşe astım Bedenimin devinimi heybesinde ki yüktendir. Ah ki ah Ben ki kalabalığın içinde hiçtim Uzayıp giden daracık koridordan kanla sızdım Hem doğan hem de doğurgan Üstelik emmeden meme emzirendim İşte o bir çığlıkla Eksik etek olarak rehin kaldım dünya karanlığında… Tutup elimden gökyüzüne çıkarmasaydı imgeler, Katil olup düşmezdim sözcüklerin peşine Suskunluğumu bozduğum an Yöre namus boşanma cinayetlerinde Ülke ülke, şehir şehir, sokak sokak, ev ev En çokta sevilmekte öldürüyorum kendimi.
22
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
Biliyorum insan birazda kendini sevmeli Yaşam soluğu da yetmiyor ki kalbin çarpmasına Yedeğim de birikmiş yüzsüz kimlikleri taşımaktan Ne aşka ne kendimi sevmeye zaman ayırabildim Ömrün de yedeği yok ki kullansam. Ta kılcal damarlarıma girecek kadar İnce bir sızı olarak sesin düşse Acılarımı hüzünlerimi, Ölü bedenleri atarım yedeğimden Kanat takarım karaya Pusulasız uçarım sesinden gökyüzünde… Biliyorum seni aşkla sevmekte iyi gelmeyecek kalbime.. Dünya yine eski kılıç yüküyle dönecek Bir solukluk özlem gidersem Dünya döngüsünden ne kaybedecek…
NURSEN URAL
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
23
Bir insanı yaralarından öpmek En çok incinen yerinden İlaçtan, sargıdan önce Sevgiyle iyileşmeye çağırmak Yaralı gözlerinin içine Ilık bir ipek gibi akmak Örselenen yerlerine can suyu gibi dökülmek AYDIN ÖZTÜRK
24
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
“Acılardan süzülüp gelen bir umuttur şimdi yaşamak..” Sonra geceyi düşündüm; Bunca karanlığına Bunca çirkinliğine rağmen Güneşin doğuşunu engelleyemiyor.. Ve kara kışı Yağan karı Esen rüzgarı Göçmen kuşları Aç kalanı Açıkta kalanı Soğuktan donanı düşündüm.. Ve sonra karanlığı, aydınlığı.. Yaşamı düşündüm.. Acılardan süzülüp gelen yaşamı.. Ve insanı düşündüm Umudu Baharı Özgürlüğü.. İSMAİL ŞİMŞEK NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
25
13. İZMİR ULUSLARARASI KUKLA GÜNLERİ İşte yine kuklaların İzmir’de sahneye çıktığı bir süreci daha yaşadık. Doğudan batıya, kuzeyden güneye çok faklı ülkelerin kuklaları ve kukla sanatçıları İzmir’i neşeyle doldurdular. Sevinçle karşıladık kuklaları, yine onlarla gülüp, onlarla düşündük. Bahar gelip doğa canlanmaya başladığında İzmir’de kuklalar da kendileri için tutulan alkışlarla can bulur, canlanmaya başlarlar. Böyle bir geleneğimiz var artık İzmir’de. Çocuk, büyük herkesin merakla beklediği, kuklalar da çok sevdikleri İzmir’i kimi zaman kahkahaya, kimi zaman hüzne boğacakları günleri iple çeker oldular yıllardır. Öyle çok sevildiler, öyle güzel ağırlandılar ki her geldiklerinde sokaklarımızı doldurmalarından duyduğumuz mutluluğu öyle içten gösterdik ki onlara kendi dünyalarındaki tüm güzellikleri İzmir’e getirmek için yarışır oldular birbirleriyle. Neden bu kadar sevdik kuklaları derseniz, en zor günlerimizde umutları hiç esirgemediler bizden. Bugünün dünyasının saymakla bitmeyecek sorunlarına, acımasız savaşlara, ekonomik krizlere, içinde yaşamak zorunda olduğumuz doğanın sistemli bir biçimde yok ediliyor olmasına rağmen, kuklalar hep yaşama sevgisini yücelterek umut aşılıyorlar bizlere. Bunu da boş bir iyimserlik duygusu yaratarak değil, gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya bırakmak için ne yapmamız gerektiği üstüne düşünmemizi sağlayarak yapıyorlar. Hoşgörünün, sevginin, yardımlaşmanın, saygının ne denli önemli kavramlar olduğunu ve bizi gerçekte insan yapan değerleri hatırlamamızı sağlıyorlar. Kuklaların anlatmaya çalıştıklarını dinleyelim ve tıpkı Kant’ın dediği gibi aklımızı kullanma cesaretini gösterelim. Çünkü dünyanın sorunlarını çözecek sihirli değnek biziz aslında.
26
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
13. İZMİR ULUSLARARASI KUKLA GÜNLERİ 28 Şubat-17 Mart 2019 tarihleri arasında düzenlenen 13. İzmir Uluslararası Kukla Günleri’ne 24 ülkeden sanatçılar katıldı. 42 kukla tiyatrosu topluluğu 44 gösteriyi 47 kapalı ve açık gösteri mekânında 174 kez sahneledi. Festival her yıl bir slogan altında gerçekleşiyor. Festivalin bu yıl ki sloganı; “KUKLAYLA DAHA İYİ BİR DÜNYA’’oldu. Her kuşağa ve her dünya görüşünden bireye söyleyecek sözü olan kuklalar önce en çok ihtiyacımız olan yaşama sevinci uyandırarak, bizi bu yılda güzel şeylere dair umutlandırdılar. MİNE GÜLEŞKEN ASLAN
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
27
BU GECE SON Bu gece son kendimle, Günahlarımı alıpta gideceğim.. Sabah’a kalmam bilesin… Eğer ki kalırsam gündoğumuna Gölgelerimide alıp gideceğim. Artık dönmeyeceğim bilesin… Bu gece son seninle, Hasretimi içime atıpta gideceğim. Sabah’ı bulmaz bilesin… Yıldızları gecenin karanlığına asıp, gözyaşlarımı içime döküp gideceğim. Artık dönmeyeceğim bilesin… Ama! Yağmur yağsın istemem giderken Benim yağmurum bana yeter… Bilesin ki… Bu gece son seninle ve kendimle BAYRAM KÖSE
28
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
Kalbimi ellerimle çıkardım göğüs kafesimden, Avuçlarına bıraktım. Zeytin ağacının gövdesi kadar sağlam gelmiştin bana.. Nereden bilebilirdim içinin kurtlu olduğunu? Hafif bir rüzgarda yıkılacağını.. Halbuki ben ne çok güvenmiştim Sana sırtımı dayadığımda O erişilmez huzuru bulduğumda... ASİYE YAŞARGÜN “Kuytu bir yürektir şiir bağrımızda raks eden bazen soldurur evrendeki gülleri bazen de doldurur okyanus misali gönülleri.” NURAY ŞENGİL NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
29
DORUK NOKTASI Kaç aşkı yuttum-öğüttüm gönlümde? Bilmiyorum! hala gözüm aşk çöplüğünde ne arar, onu da bilmiyorum ve aklımda deli sorular. Anlaşılan! ne geçmişimden vazgeçebiliyorum nede gelecekten hala umudum var; gidişim kesin dönüşü olmayan bu meçhul yoldan. Sanki can çekişen ihtişamlı bir yıldız gibi kara delik sarmalının tam ortasındayım dört yanım da kocaman kara bir boşluk.. Anlayacağın ! doruk noktasındayım doruk acının,neşenin,sevincin ve kederin neredeyse bitti bitecek belirginlik yaşasın yeni idolüm belirginsizlik rakım derecem sonsuz bir zamansızlık.
30
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
Bak işte! yedi kız kardeşler göz kırptı yine şimdi yanımdan süzüldü Kutup yıldızı el salladı bana Jüpiter çılgın bir öpücük yolladı Ay Mars, aşkını ilan etti Venüs’e Güneş fazla ciddiye almış dünyayı fingirdeşme peşinde... Oysa şimdi! yaşı bilmem kaç yüz yıl ışık yılında yeni bir şıllık yıldız doğuyor ufukta cazibesiyle kimleri katacak çekim gücüne kim bilir hangi bilgine dökecek sırlarını hangi filozofa teslim edecek yüreğini ne cahil aşklara vesile olacak kim bilir? Ve ben hala ! doruk noktasındayım doruk cahilliğimin, bilginliğimin, filozofluğumun tam ortasındayım o sarmal dönencenin gidişim kesin dönüşüm meçhul olacak bu yoldan şimdi ki zamanım; derin ve karanlık bir sonsuzluk ne işim vardı benim bu aşk çöplüğünde bilmiyorum… ALİ ESMERAY
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
31
GİDERİM... Şimdi yüreğim şehrin en karanlık köşesi gibi, suskun... Bunca zulmün ağıtları boynuma yüklenmiş, düşlerimse kırgın... Sanki, Sanki bir karartma gecesi yalnızlığında, hükümsüz kalmış bütün fikirler. Ve bütün fikirler yorgun,argın yığılmış ayak ucuma.. Karanlığın içinden, sitemli bir fırtınanın uğultulu sesi yükselir; Kış ayazı keskinliğinde dökülür sözlerin üzerime, Kış ayazı keskinliğinde... Sonrası, sessizlik! Sessizliğinin suskunluğu, ömrüme tabutluk vakti gibi vurur, Acıtır, acıtır... Kimsesizlik rüzgarı dokunur gider ömrüme. Sonra kalırım gecenin terkedilmiş hücrelerine.. Düşsel oyunlarım duvara yansır, seyrine dalarım.. Tam da orda o anda göz hizama takılır gülüşün... Duygularından vurulur yağmurun dokunuşu. Bütün eylemler donar kalır vakitsizce.. Gecenin ortasına yankılanır kalır sessiz çığlığım, Duyulmaz olur... Duyulmaz.. Korkusuz adımlar sıralarım karanlığa. Peşimde toplanır yüzlerce korkulu adımın çatırtısı.
32
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
Günlerden bir darbe vakti. Günlerden yüreğimi koparma vaktidir. Sorgusuz infazlar gerçekleşir yüreğimde Sorgusuz idamlara mekan olur Ve bir tek ölüye mezar olur; Seni! gömerim en derine.. Sessiz, kimsesiz terkedilmiş gülüşüme.. Sonrası bastırılmış eylem dağınıklığında düşlerim. Ve tutuksuz hükümler giyer giderim öylece ... SÜHEYLA GÜNEY AVCI
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
33
AYIN KİTABI
KUMARBAZ DOSTOYEVSKİ
Kumarbaz tüm varlığını, gücünü, yeteneğini rulet masasına yatıran; bilinmeyene, tehlikeye özlem duyan; hem başkaldıran, hem korkan; içinde binbir türlü çelişki barındıran kumara tutkun bir adamın romanı. Kendisi de bir süre kumarın tutsağı olan Dostoyevski, belki hiçbir romanına kendi yaşamından bu kadar çok şey katmamıştır. Hiçbir şey yazmasaydı bile Kumarbaz onu Dostoyevski yapmaya yeterdi. Başkalarının gözünde ezilip büzülmeden gönlümün dilediği gibi davranmaktan daha güzel bir şey yoktur.
34
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
Yedi Günde Yedi Kapı Açılır Aklıma teyellemiştim onu Ömrümün uzun mevsimiydi Göğüs kafesimde bir sessizlik Acıdan anıt gibi Herkesin bir göğü var Kimi yıldızlı, kimi karanlık Avucunda tutamazsın zamanı Kaç yarayla kaldı dualarım Gökyüzünün kanatları altında Çıplak tenimde saklarım çığlığını Aşk sayıklar sabahı Yağmurda ıslanan şiir gibi Yedi günde yedi kapı açılır Nehirler akar gözlerime Uyuturum sevgiyi bildiğim dilde Ne var bunda demeyin Anamın dilinde her söz güzel MEHMET ATA YİĞİZ
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
35
YEŞİLÇAM SÖYLEŞİLERİ - 1 Yeşilçam filmlerini hepimiz biliriz. Çocukluk efsanelerimizdir onlar. Filmlerde konular ağlayanlar gülenler bizim yaşamımızı anlatırdı hep. Hepimiz mutlaka o kahramanlardan birinin yerinde olmuşuzdur mutlaka. Yeşilçam’ın emektarlarından sevgili Hasan Yıldız, Osman Baş ve yönetmen Şükrü Tekin ile SOLDAN ESİNTİLER KÜLTÜR SANAT VE EDEBİYAT DERGİSİ için keyifli bir sohbetler gerçekleştirdik. Türkiye’de sanat ve sanatçının sorunları üzerine konuştuk. Soldan Esintiler: Merhaba Hasan Yıldız. SOLDAN ESİNTİLER KÜLTÜR SANAT VE EDEBİYAT DERGİSİ olarak bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz. Türkiye’de sanata ve sanatçıya verilen değer nedir? Hasan Yıldız: Ben Hasan Yıldız 1963 yılında Yılmaz Güney’in filmiyle ilk defa kamera karşısına geçtim. Orda iki üç dakikalık bir bölümle oyunculuğa başlamış oldum. O günden beri bugün yıl 2019 oldu hala Yeşilçam’dayım, hala Yeşilçam filmlerinde televizyonda sinemada dizilerde oynamaktayım. Ben karakter oyuncusuyum genelde karakter rollerinde oynuyorum. İkinci adam üçüncü adam rollerinde oynuyorum. Çok azınlıkta birinci adam rolünde oynadığımda olmuştur. Şimdi karakter oyunculuğunu ben kendim seçtim. Başrol oynadığın zaman yılda bir kaç film oynarsın, devamı yoktur. Bir kaç filmle bitersin, karakter olarak oynadığım için her filmde oynuyorum. Yeşilçam’da yılda en az 300 film çekilir ve en az 200 filmde ben rol alabiliyorum. Çünkü ailem var onlara bakmakla yükümlüyüm, yani daha fazla para kazanıp onlara bakmak zorundayım. Direk başrolü hedeflersen altı ay üç ay oturursun ama ben altı ay içerisinde 200-300 filmde oynuyorum. bu yıllardır böyle sürdü. 1978-1980 yılları arasında
36
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
YEŞİLÇAM SÖYLEŞİLERİ - 1 senede 300 film çekiliyordu bu oturduğumuz sokakta. Yeşilçam Sokağında günlük en az elli-altmış minibüs işe giderdi. O zaman televizyon yoktu, tabii milletin tüm eğlencesi sinemaydı. Kışlık ve yazlık sinemalar vardı. Millet çoluğunu çocuğumu alıp sinemaya giderdi. Şu an çektiğimiz filmler yani nostaljik filmler televizyonlarda oynuyor, herkes o filmleri defalarca izliyor. O dönem filmler negatif çekilirdi. Teknoloji yoktu, monitör yoktu, yani biz ilkel bir çağda o kadar güzel filmler yapmışız ki bugün halâ izleniyor. Ben o filmlerde oynadığım için çok mutluyum. Soldan Esintiler: Röportaja girerken 1963 yılında ilk kez Yılmaz Güney’in filmi ile kamera karşısına geçtim dediniz. Peki Yılmaz Güneyin Yeşilçam’daki etkisini nasıl tarif edebilirsiniz? Hasan Yıldız: Yılmaz Güney’i tarif ederek değil de yaptığı yapıtları, filmleri, kitapları, yazdığı senaryolar, yönetmenliğini yaptığı ve oynadığı filmleri hala oynuyor. Bunları herkes seyrediyor. Yılmaz Güney tarif edilecek biri değildir, Yılmaz Güney kalemi ile beyni ile oyunculuğu ile yönetmenliği ile yapımcılığı ile çok değerli bir insandır. İyi bir yorumcu iyi bir senarist iyi bir yönetmendi. Bu tartışılmaz, Yılmaz Güney ile dört tane filmde oynadım. 1969 da “Çifte Tabancalı Kabadayı” filminde rol aldım. Akabinde “Kafkas Kartalı” “Aslan Bey” filminde oynadım. Bir de 1981 yılında kendi firması adına yazmış olduğu “Yol” filminde rol aldım. Yol filminde gardiyan rolüydü. Yol filmi Kan film festivalinde ödül aldı. Yılmaz Güney Yeşilçam’a damgasını vurmuş bir sanatçıdır. Sadece Yeşilçam değil Dünya olarak damgasını vurmuş bir sanatçıdır. Soldan Esintiler: Yılmaz Güney bugün yaşıyor olsaydı Yeşilçam’da hala bir büyük bir etkisi olurdu diye inanıyorum. NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
37
YEŞİLÇAM SÖYLEŞİLERİ - 1 Hasan Yıldız: Yeşilçam bugün adıyla var, Yeşilçam’ın yaptığı film ve projeleri var, geçmişte çektiği dizileri var. O filmlerle Yeşilçam gündemde duruyor ve bu filmler hiç bir zaman unutulmuyor. Mesala Hababam Sınıfı var, insan seyretmeye doyamıyor ya.. Bir çok film var hangisini sayalım. Bugün Yeşilçam sektör değiştirdi yani kabuk değiştirdi. Bu televizyon kanalları yoğunlaşınca bir sürü dizi filmler çektiler bir de sinema okuyanlar bu sektörü ele aldı Yeşilçam’daki prodüktörler yaşlandı, vefat etti yönetmenler vefat etti. Bir çok kişi vefat etti yaşlandı. Bugün Yeşilçam’ın en genci benim. 72 yaşındayım en genciyim ve son kuşağım. Bizden sonra gelen kuşak olmadı. Eskiden Yeşilçam’da artist yarışmaları düzenlenirdi ve bunların içinden birinci ikinci üçüncü oyuncular seçilirdi. Eskiden yarışmalarla oyuncular temin edilirdi çünkü o zaman sinema okulları yoktu. Biz bu işi oynayarak öğrendik yani tabandan yetiştik, bugün dizilerde oynayan okulunu bitirmiş oyuncular var. Bir dizi oynuyor ve sonra yok oluyor ama Yeşilçam oyuncusu oynuyor ama yok olmuyor, bitmiyor. İnsanlar onları tanıyor oynadığı filmlerle sürekli gündemde kalıyor. Mesela Kemal Sunal, Ayhan Işık, Yılmaz Güney unutulur mu? Neredeyse bütün sanatçılarla oynadım, çalıştım bugün 700’ü
38
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
YEŞİLÇAM SÖYLEŞİLERİ - 1 aşkın filmim var. Son iki senedir çalışmıyorum ama bazen dizilerde çıkıyorum. Şimdi bir firma dizi yapıyor. Oyuncuları ve yan oyuncuları ajansa yönlendiriyor o ajans ile anlaşmayı yapıyor ta ki bu dizi bitene kadar yani ben oyuncuyu senden alacam o ajansta o oyuncunun faturasını yatıracak onun günlük sigortasını yapacak. Kaç kişiyse o dizi bitene kadar bu ajanslar bizi çağırıyor asıl firma sahibi bizimle muhatap olmuyor. Rolümüz ya imam rolü ya muhtar rolü. Zaten belli bir yaştan sonra rollerde belli, ya manav ya kasap oluyoruz. Bölüm başı 300-400 tl teklif ediyorlar. Bunu tabiki kabul edemiyoruz. oynayamıyoruz. Daha önce oynadığım 60-70 tane dizi var. Zaten ilk televizyon dizisi “Denizin Kanı” negatif olarak çekildi 1978 yılında TRT1’e çektik. O zaman TRT 1’den başka kanal yoktu. Fethiye’de çekildi, sonrasında “Mahallenin Muhtarları” ve “Bizimkiler” dizisinde oynadım. “Hemşerim” dizisi “Güneşe Doğru” dizisinde oynadım. Bugün bu ulusal kanalların çektiği yüzlerce dizi var. bizim Yeşilçam’dan hiç kimseyi oynatmıyorlar, bizi çağırmıyorlar. Düşünün neredeyse iki yıldır çağırmıyorlar. Biz oyuncuyuz hâlâ da oynarız, yani kamera karşısına geçince canımıza can geliyor diyebiliriz. Bizde şu var; onca filmde oynamışız, o filmler kanallarda dönüyor ama bize bir kuruş para gelmiyor. Çünkü burada telif hakkı yok. Türkiye’de bir telif hakkı yasası çıkmamış o donemde. Avrupa’da böyle değil adamların filmleri döndüğü zaman adamların hesabına hakkı neyse yatıyor. Bizim bir telif hakkı yasamız olsa o filmler televizyonlarda oynadıkça benim geçimim rahatlıkla sağlanır. Ondan sonrada diyorlar ki Yeşilçam’ın sanatçıları mağdur durumda. Nasıl mağdur olmayalım? Biz oyuncuyuz, bu yaştan sonra ne iş yapacaz? Bir oyuncu için ancak bir film çıkarsa oynarız ama o da verecekleri NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
39
YEŞİLÇAM SÖYLEŞİLERİ - 1 300- 400 tl. Bu da Bir şey değil. Türkiye’de sanata değer verilmiyor. Türkiye’yi sen nasıl tanıtırsın? Sanatıyla filmleriyle değil mi? Soldan Esintiler: Son olarak sorunlar hakkında nereye ne söylemek istersiniz? Gençlere tavsiyeniz nelerdir? Hasan Yıldız: Şimdi Yeşilçam’ın sorunları, bir prodüktörümüz kalmamış. onlar yazıhanelerinde oturuyorlar, filmleri kanallarda dönüyor ve oradan gösterim haklarını alıyorlar. Birde şu var; bir çokları filmlerini satmışlar zamanında bunu yüzden bizimde buradan haklarımız olmuyor. Firma sahibi hakkını alıyor. Gençlere söylemek istediğim, gençler zaten bu çağımızda rastgele artist olamıyor. Hepsi tiyatro sinema eğitimi alıyor, eğer kendilerini bu işe adamışlarsa öncelikle okulunu okuyup eğitimini alacaklar. Bu işleri yapan ajanslara başvuru yapacaklar. Eskiden olduğu gibi para karşılığında “seni oyuncu yapacam” diyenlere kanmasınlar, yani kayıt parasıyla artist olunmuyor. Yeteneğin varsa kabiliyetin varsa olursun, parasıyla değil... Soldan Esintiler: Dergi ekibi olarak sinema sanatçımız Yeşilçam’ın emektarı sevgili Hasan Yıldız’ a keyifli sohbetinden dolayı teşekkürlerimizi sunuyoruz...
*****
Soldan Esintiler: Merhaba Osman Baş. Pek çok filmde rol aldınız. Sinema yaşamında bir çok anınız vardır. Bize eski Yeşilçam’ı ve bugünkü Yeşilçam’ı anlatabilir misiniz? Osman Baş: Sinema bir milletin aynasıdır. Yeşilçam Sineması o günlerde İstanbul’un insanını, Anadolu’yu ve Anadolu insanını anlatırdı. Sinema halkı ve halkın kendisini anlatırdı. O günlerde tek eğlence yeri sinemaydı. Fakat bugün diziler var. Aslında şimdiki gençlikte
40
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
YEŞİLÇAM SÖYLEŞİLERİ - 1 değişti. Eskiden olan hiç bir şeyin anlamı kalmadı. Eskiden Yeşilçam Sokağında bütün filmler ve bütün film anlaşmaları yapılırdı. Ben sinemaya 1957 yılında girdim, asıl mesleğim desinatörlüktür. İlk önce jenerik yazılarla başladım sonra yurt dışında gazetecilik yaptım. Beş altı filmde oynadım. Bugün bir çok arkadaşımız yok vefat etti ve Yeşilçam Sineması o sanatçılarla birlikte gitti, yok oldu. Sadece binaların siluetleri kaldı geriye. Sokaklarda gülen insanlar vardı eskiden, şimdi ise kimse yok, samimiyet ve dostluk yok. Çünkü kendi kültürümüzden koptuk. Eski filmler bize bizi anlatırdı, aileyi kültürü anlatırdı. Bugün tarihi dizilerde bile olmayan hayat bize yaşatılıyor anlatılıyor. Bizimle alakası olmayan konular bunlar. Çünkü bizi anlatan bir konu yok eski filmlerde Yeşilçam’da ki kültür bizim kültürümüzdü. Ben o günleri çok arıyorum. Bazen arkadaşlarla o günleri yad ediyoruz, kaybettiğimiz değerleri anıyoruz... Şöyle bir şey var Anadolu’da kırsaldan kentsele dönüşüm hızlı bir şekilde olmuştur ve köylünün kentliden, kentlinin köylüden öğreneceği çok şey vardı aslında. Yeşilçam Sinemasında bunlar anlatılıyordu. Bugün herkes birbirinden kopuk durumda. Candan bir karşılama yok. Yine de biz iyi ki o günleri yaşamışız diyorum. Bugün Yeşilçam NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
41
YEŞİLÇAM SÖYLEŞİLERİ - 1 geleneği bitti. Düşünün o zaman ki imkânlarda öyle güzel filmler yapılmıştı o imkansızlıklarda kolay değil ama içinde her şey vardı. Bugün bu yok. Biz o filmlerle büyüdük o insanlarla ağladık o insanlarla güldük. Bugün bir çok arkadaşımız yok hepsi gittiler ve Beyoğlu’nda eski bir Beyoğlu değil tabiki... Soldan Esintiler: Sevgili Osman Baş dergi ekibi olarak bizimle bunları paylaştığınız ve zamanınızı ayırdığınız için teşekkür ederiz.
*****
Yeşilçam Sokağında yönetmen Şükrü Tekin ile kısa bir söyleşi yaptık düşüncelerini aldık. Soldan Esintiler: Merhaba, bize kendinizi tanıtarak kısaca Yeşilçam’daki yaşamınızdan bahseder misiniz? Şükrü Tekin: Gaziantep doğumluyum. 1980’de geldim buraya ve çok güzel şeyler yaşadım Yeşilçam Sokağında. Tabiki eskisi gibi güzel şeyler yok artık. Ben 2005 de görüntü yönetmeni oldum, daha sonra tam yönetmen oldum. Rahmetli Erol Taş sayesinde geldim buralara kadar. Bir çok sanatçıyla çalıştım fakat bugün yeni sanatçılar bize iş vermiyor, bazen eski tanıdıklara rastlayınca çok mutlu oluyoruz. Bu işe gönül vermek önemli, biliyoruz ki setlerde hayatını kaybeden
42
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
YEŞİLÇAM SÖYLEŞİLERİ - 1 sanatçılarımız var bunlara şahit olduk. Ve bizde bugün hala buraları bırakıp gidemiyoruz. Çünkü bu işi severek yapıyoruz. Buradan herkese teşekkür etmek istiyorum. Soldan Esintiler: Siz yaş ortalamasına baktığımızda Yeşilçam’da daha gençsiniz... Şükrü Tekin: 9 yaşında geldim buraya 35’lik sinema filminde ilk defa çalıştım Sınır filminde çalıştım, somra Aşkın Dağlarda Gezer filminde çalıştım. Hem sette hem ışıkta görev aldım. Bu işi severek yaptım her zaman. Bu işte firmalar sponsora bağlıdır. Sponsor olursa film çekersin, olmazsa çekemezsin,en güzel senaryoda olsa herşey sponsora bağlıdır. Soldan Esintiler: Umarım biz de SOLDAN ESİNTİLER KÜLTÜR SANAT VE EDEBİYAT DERGİSİ ekibi olarak gerekli yerlere gerekli mesajı vermenizi sağlamış sesinizi duyurmuş oluruz. Teşekkür ederiz vakit ayırdığınız için. SÜHEYLA GÜNEY AVCI ÜNSAL AKTAŞ DOĞUŞ KILINÇ
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
43
VARSIN... İçinde yaşarsın acıyı, kederi Yüzde sahte gülüş neşeyi saçarsın Ufak bir hamleyle değişip kaderi Zorla mutluluğa çiçekler açarsın... Gelincik harici çiçekleri seçsin Ben benden geçmişim, varsın o da geçsin... Nasılsın diye hal hatırın sormadan Darağacı hazır ön yargılı kalpte Azıcık düşünüp beynini yormadan Kalemin kırılmış ele geçen celpte... Ölüm dileğimdir, ecel bana düşsün Ben bana küsmüşüm, varsın o da küssün... Maziye gömdüğüm acılı yıllarım Kabrinden elini uzatır bu güne Umutla tuttuğum kırılır dallarım Düşerim hoyratça kaçtığım o düne... Dünyanın yüküyle eziğim, ne bilsin Ben beni silmişim, varsın o da silsin... SEHER ZERRİN CEVİZ AKTAŞ
44
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
İNSANLIK ÖLDÜ Belki yaşamak hakkımı kullanıyorum, Belki de vaktinden önce ölme hakkımı… Zinhar aldım yokluğu, büyütmeye çalışıyorum. Aslında büyüyen, müstakil hayatım… Sınırı çizilmiş yalnızlığımın; kimseyi almıyorum. Hayalini kurduğum anı, yaşayabiliyorum. Bir pencere önünde Şehrin azizliğine kelimeler dizerken Seni düşünmeden edemiyorum. Katlanır mıyım her zorluğa? İnan, bilmiyorum.
İnsanlar diyorum, insanlar, Ne zor iş… İnsanlık diyorum; Ne zor iş, Seni sevmek… İnan, yoruluyorum. Susuyorum, Susarken haykırıyorum. Belki sustuklarımı söylemek Ürkütüyor; Beni, Seni, Bizi… Sustuklarım bir tabutun içinde, Sırtında insanların… İnsanlar diyorum, Size sesleniyorum: Ben gidiyorum, Ölüme değil, yaşamaya… Yanlış anlamayın; İnsanlık öldü, diyorum. ÖMER BEKMEZCİ
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
45
Seninle öyle kavuşmalıyız ki Boy pos yerinde Endamlı Çok da fiyakalı olmalı Sana õyle sarılmalıyım ki Dûnya sarsılmalı Şimşekler çakmalı Yağmurlar selama durmalı Zulme boyun eğmeyen ben Sevgine bir õmür eğilmeliyim Sonra, sonra yıldızlar, Kara bulutları Mavi gökyüzünden Teker teker kovmalı Beyaz karanlığa hakim olmalı Gece dûş sana gûlüş Mutluluk hep bize yakışmalı Aya salıncak kurup Orada birlikte sallanmalı... AHMET NURİ BALABAN
46
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
GECE ÜÇ Sensizliğin en ağır vurduğu saat Zaman asi çıldırmış Akrebe inat ilerlemiyor yelkovan GECE ÜÇ Gece gündüze gebe Gündüz üçlere GECE ÜÇ Yastıklar ateş eller alev Gözler uykusuzluğa nöbette GECE ÜÇ Sen uykunun derininde Ben cehennemin dibince... NURSEV ESER
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
47
GÖNÜL DİLİ AKILSIZDIR... Bir tek geceyle meşk olmaz Aldanma gönül aldanma Terk edenden yol sorulmaz Söylenme gönül söylenme Hidayet bulunmaz hal bilmezde Dirayet görülmez kal demezde Ar namus olmaz mal yemezde Bağlanma gönül bağlanma Har içinde yanan hakkı bilendir Bolluk içinde yokluktan ölendir Darağacında celladına gülendir Dağlanma gönül dağlanma İyi adam kötü yolda yürümez Kibirle kalkan geri oturmaz Haksız olandan hukuk sorulmaz Dillenme gönül dillenme ZİYA YILDIRIM GÜNTEKİN
48
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
KUTSAL GECE Dağlara Kızıllığını saçarak Yukarılardan erken iniyor gece. Usul usul.. Belirsiz ağaçlar,insan silüetleri. Ay aydınlatıyordu geceyi Bir yamaçta açılmıştı tiyatro Unutulmuşlar sesleniyordu Ortada Oynanıyor bir tragedya Pepuğ kuşunun aryası Ağlatırdı geceyi.. Aşağılarda ise, Akıyordu munzur suyu Birazdan Gelip şu içecekler; Kuşlar,Kartallar, kurtlar,koyunlar.... Derdine derman arayan Şifasızlar İçecekler Munzur’un o kutsal suyundan Çoban köpekleri Ve gecenin koruyucusu, ay.. NİHAT YILDIZ NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
49
HAYATA SANATLA GÜLÜMSE Baharın neşesi ve sanatın ruhumuza olan etkisiyle sizlere bir kez daha merhaba diyebilmenin mutluluğunu yaşıyorum. Bahar artık resmen geldi! Hepimiz havanın ısınmasıyla birlikte çok güzel sanat dolu bir sezona giriyoruz. Yaz mevsiminin öncüsü olan bahar, tüm pozitifliği ve olasılıklarıyla bizleri kendine hayran bırakırken, Nisan ayında doğan baharın sanatçı çocuklarını da anmadan geçmek istemedim. Nisan ayı, boğa burcu olan sanatçıların ayı gibi geliyor bana. Havanın ısınması ile her fırsatta kendimizi dışarı atarız, doğa ile buluşuruz. Ve tabii ki bol bol fotoğraf çekeriz. Ben de sizlere bu ay fotoğraf sanatından bahsetmek istiyorum. Fotoğrafçılık, kamerayla ışığı hassas bir yüzey üzerine kaydederek görüntü oluşturmasıdır. İşlevsel uygulamaları nedeniyle bir zanaat olduğu gibi, estetik yönüyle de bir sanat olarak kabul edilir. Bir fotoğrafa bakarken yapacağımız değerlendirmeler özelden nesnele doğru sıralanır. Anılarımız fotoğrafı değerlendirmemizde önemli bir unsurdur. Anılarımız bizi biz yapan, bizim için değerli olan geçmişimizdir. Bir fotoğrafa bakarken geçmişimizi düşünür benden de bir şeyler var mı diye bakarız. Fotoğrafa bakar neden diye sorarız, üzerinde düşünür, yorumlar yaparız. Fotoğraf üzerinde zaman harcarız. Bu da fotoğraftan etkilendiğimiz anlamına gelir. Bir fotoğrafı güzel yapan nesnel unsurların neler olduğunu hepimiz biliyoruz. Işık, kompozisyon, kadraj, ilgi noktası vb. Bu özellikler hepsi bir araya geldiğinde başarılı bir fotoğraf karesini oluştururlar.
50
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
HAYATA SANATLA GÜLÜMSE Çoğu zaman fotoğrafçılar kendi fotoğraflarını değerlendirirler, fotoğrafı çekerken ki duygularının esiri olurlar. Fotoğraf bakma anı, bakanla fotoğraf arasındaki çok özel bir ilişkidir ve aslında her fotoğraf bizim kendimize yaptığımız bir yolculuktur belki de. İzmir Fotoğrafçılar Odası Cengiz Özer Eğitim Merkezinin Sergi çalışmasını geçtiğimiz Mart ayı içerisinde Tarihi Havagazı Fabrikası Kültür Merkezi’nde sizler için gezdim. Aquatic Imaging ve Gerçeklik Kırılmaları serisi fotoğrafın “gerçeğin bir yansıması’’ olduğu yanılgısı üzerine hazırlanmış çalışmalardan oluşmaktadır. Eserler fotoğraf içerikli olmakla birlikte hacimsel bileşenleri de olan eserlerdir. Doğa ana en büyük sanatçıdır ve su ise onun en sevdiği fırçalardan biridir. Su elementi, görüşümüzü ve izlenimlerimizi değiştirir. Bilinen formlar yeni benzersiz ve çoğunlukla şaşırtıcı, beklentimizi aşan yaratılara dönüşür. İster bir okyanus, bir göl, bir nehir, bir gölet veya bir damla su olsun, sıvının özü dönüşüme açıktır. NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
51
HAYATA SANATLA GÜLÜMSE Aquatik Görüntüleme anlatımın ana öğesi olarak sudan yararlanılan fotoğraflama sanatıdır. Su altı dünyası ile sınırlı değildir. Suyun var olduğu her yerde hayata geçirilebilir. Geleneksel su altı fotoğrafçılığı mevcut olanı nesnel bir biçimde yakalayan belgesel tarzındadır. Auatik görüntüleme izleyiciyi yeni bakış açılar, yeni düşünceler ve yepyeni yorumlar diyarına götürür. Bu sanat dalındaki amaç fotoğraf sanatlarında muazzam bir element olarak suyu keşfetmek, yeni bir şey denemek için cesaret toplamak ve içinizdeki sanatçıyı keşfetmektir. Böylece Aquatik Görüntüleme çalışmasının en önemli öğesi olan su sanatsal anlatım için muhteşem olanaklar sunan yani yeni bir evrene göz atmamızı sağlar. Sizlere Goethe’nin bir sözü ile veda etmek istiyorum. ‘’Sanat ne kadar uzun tanrım, hayat ne kadar kısa!’’ Sizlerle birlikte olmayı, uzun yıllar sürdürebilmek dileğiyle, hayata sanatla gülümsemeyi unutmayın. Sevgiler. MİNE GÜLEŞKEN ASLAN mine_papatya71@hotmail.com
52
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
Ah! Zemheri ayazı, Soğuk düşler, Dilli düdük... Ah geceler! Sarhoşluk, Çıplak kadınlar saatin ucunda... Soyunmuş bekler, Çığlıklar toplu iğne ucunda... Ah yaşamak! Yalnızlığın hüznünü batırır ruhumuza... NİYAZİ YANGIN NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
53
ALTINI ÇİZDİKLERİMİZ
Nasıl bir dünyada yaşarsak yaşayalım, ister güzellikle kucak kucağa, ister pisliklerle burun buruna yaşayalım, şiir hep yanında olacaktır insanların. Şairler bunun için var. “El Yazılarına Vuruyor Güneş” İLHAN BERK
Arabalar satın almak veya romanlar yazmak biyokimyamızı değiştirmiyor. Bize çok güzel anlar yaşatabiliyor ama kısa süre sonra her zamanki hâlimize geri dönüyoruz. Homo Sapiens YUVAL NOAH HARARİ
Şiir hiçbir şeyin başka türlü olamayacağı yerde başlar. Şairler cennetin çocukları, cehennemin melekleridir.
Başkalarının gözünde ezilip büzülmeden gönlümün dilediği gibi davranmaktan daha güzel bir şey yoktur.
“Sincabın Sakladığı Sözcükler” PETER LAUGESEN
Kumarbaz DOSTOYEVSKİ
54
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
NE GÜZEL OLUR NE GÜZEL OLUR Dünyanın bütün kuşları birden uçsa Gökyüzü kuş dolsa Ne güzel olur, ne güzel olur Güneş kışın kulağını çekse Barış savaşı dövse Tüm canlar buna gülse Ne güzel olur ne güzel olur Yoksulluk defolup gitse Ölüm çoluk çocuktan elini ayağını çekse Dünyanın bütün çocukları hep birden gülse Güzel olmaz mı hiç Ne güzel olur, ne güzel olur.. ÇETİN AKYIL
“Cam kırıklarının boğazıma kaçması gibi Gizli sevdan girmiş yüreğime. Nasıl ki boğazımda cam kırıklarıyla, Yutkunmak zor fakat mecburiyet ise Sevdanla yaşamakta aynen öyle...” DOĞUŞ KILINÇ NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
55
Gitme uzaklara sen yanımda kal Gözlerime fersin akar özden bal Yarına umutsun tutunacak dal Gözlerine sakla üşüyorum yar Firarisin bende eşkâlin saklı Beni suçlayarak değilsin haklı Zaten az buçuktu yitirdim aklı Mahreminde sakla üşüyorum yar Yarınım ışığım başımda tacım Çıkarma kalbinden sana muhtacım Bir kelamındır her derde ilacım Gülüşünde sakla üşüyorum yar Can feda ölümüm sana vefadır Senle güldü yüzüm her şey sefadır Yokluğun işkence hasret cefadır Can evinde sakla üşüyorum yar Böyle cebir etme bende insanım Sana helaldir yar aksa da kanım Gülşen de hayatsın sensin sol yanım Yüreğine sakla üşüyorum yar... GÜLŞEN POLAT
56
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
ölemem bir çocuk ölümünü yarışabilirim... ‘atlarla, ‘’balıklarla, ‘’’kuşlarla.. ‘çıkarsız umarsız kan-ter içinde ayaklarım yalın... ‘’yudum-yudum kulaç-kulaç nefessiz... ‘’’kanat-kanat bulut-bulut.. /da koşamam çocuklar gibi bir umudu hep yeniden doğururcasına..
ölebilirim/de sırtımda yanık bir kurşun yamalı dirilişler içinde… bir mayın parçalanışında… suikastler, pusularla.. bir zindanda ışıksızlıktan, susuzluktan bir hücrede, bir asker postalı altında ezilerek beynimin tüm kılcal damarları… ölebilirim; bir an kırpmadan gözlerimi… /de ölemem bir çocuk ölümünü… ağzının kıyısında yarım kalmış umutlarla, gözlerinde yarım kalmış güneşi yakan gülüşlerle..
savaşabilirim/de bütün yeryüzü ordularına karşı bir başıma, yılmadan yorulmadan bilek-bileğe.. YUNUS EMRE SUCİ kınından çıkmaz kılıçlarla kuşanmadan silahlar, cephe-cephe… haklılığına gönül verdiğim her umut adına.. NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
57
FIRAT TANIŞ İLE GELİN TANIŞ OLALIM Ne güzel türkülü, şiirli bir gösteri yazıp yönetmiş Semih Çelenk. Nasıl büyüleyici, bulaşıcı bir coşkuyla, mizahla, canla ve kanla sahneliyor onu Fırat Tanış. Kavilleşelim, yol da buluşalım, suyu ekmeği paylaşalım diye. Türküler gibi çoğul, türkü gibi sıcak bir hayatımız olsun diye. GELİN TANIŞ OLALIM, işi kolay kılalım. Gelin Tanış Olalım dönemin ruhundaki bir arayışla, bir beklentiyle, bir özlemle örtüşüyor. Semih Çelenk ve Fırat Tanış, ders verme edasından tamamen uzak durarak, önemli bir geleneği bugünle buluşturmayı başarmışlar. Karanlıkta müzik başladığında Fırat Tanış ve müzisyenlerin gölgeleri seçiliyor ilk önce. Türkü boyunca Fırat Tanış’ın yüzü gittikçe aydınlanıyor. Derin bir ışık huzmesi içinde ışığa şükreder gibi, ışıkla yoğruluyormuş gibi, ışıkla bütünleşmiş gibi durur öylece. Uzaklardan giderek yükselen, artan bir koro sesi duyuluyor. Sadece ses arayışından oluşan, sözü olmayan sesler, bağırışlar, kuş ötüşleri, martı çığlıkları, rüzgâr, sallanan çıngıraklar, derin sessizliklere bağlanan cümbüşler. Gelin Tanış Olalım bir abdal hikâyesi. Bu hikâye her şeyin yanıp kül olduğu, rüzgârın külleri savurduğu, avuçlarımızın bomboş kaldığı, bir kâbusun ortasında sıçrayıp uyandığımız da anlatılmış gibi. Meylini umursamadığımız dünyayı, minnet eylemediğimizi, baş eğmediğimizi, kısaca adına insan denilen o büyük ummanı anlatıyor bizlere. Bugünün abdalı anlatıyor hikâyeyi. Yanında ona sorular soran bir çocuk. Bir çocuk da değil belki esasında asasına bağlı bir örtü, bir kukla olabilir. Hep yanında biri varmış gibi, hep bir gölgeye anlatıyormuş gibi anlatıyor bu hikâyeyi bugünün abdalı izleyicisine. Türkülerin yollarından geçerek, ezgilerin izlerini sürerek, aşktan ve
58
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
FIRAT TANIŞ İLE GELİN TANIŞ OLALIM hayattan, ayrılıktan ve vuslattan, sıla ve gurbetten, haktan ve hakikatten, dağların zirvesinden, suların kıyısından, ekinlerin içinden geçerek anlatıyor bu hikâyeyi. Tanışalım, bakışalım, konuşalım gönülden söyleşelim diye. Türkü söyleyelim, salınalım, oynayalım diye. Fırat Tanış sahnelediği metinle öyle ustaca bir ilişki kurmuş ki doğallıkla eklemeler, atlamalar yapıyor, kendi sözcüklerini, beden dilini, sesini, mizahını, ruhunu katıyor gösteriye. Metni kendine mal etmiş, özdeşleşmiş adeta. Oyunda aktarılan şiirlerin bazı mısralarında izleyici katılmadan duramıyor, çılgınca alkışlar yükseliyor sahneye doğru. Mesela “Her ne ararsan kendinde ara/ Kudüs’te, Mekke’de, hacda değil.’’ sözlerine gelen alkış. Ya da “Karşındakini hesaba katan, onu kabul eden, onu görenler her zaman kazançlıdır. Veren el alan elden her zaman üsttedir. Veren el asla aç, açıkta kalmaz.’’ cümlelerine gelen müthiş alkış gibi.
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
59
FIRAT TANIŞ İLE GELİN TANIŞ OLALIM Dünya malından, karmaşadan bezmişiz meğer sevgi arıyormuşuz da bu oyun da bize aradığımız bu sevgiyi vermiş gibi hissediyorsunuz oyunu seyrederken. Sahnede kendini hiç sakınmayan, ama disiplinden de asla ödün vermeyen, usta oyuncu Fırat Tanış coşkuyu bile ölçülü tattırıyor izleyicisine, tadında bırakıyor. Sahnede duruşu kendi başına bir sanat olmuş bence. Gösterinin sonunda, bir salon dolusu seyirci, hep bir ağızdan söylüyor Pir Sultan Abdal’ın türküsünü. “Dünya malını neyleyim sen olmayınca dostum dostum’’. Bir arınma arzusuyla gelmişiz meğer oyunu seyretmeye. Fırat Tanış bir şaman gibi gösteri boyunca, saf bir şekilde söze ve müziğe dönüşüp arındırıyor bizi. MİNE GÜLEŞKEN ASLAN
60
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
61
AGORA (2009) Aralık 2017 de İsrail Küdüs’ü başkent ilan etti. Geçen mayıs ayında ise ABD elçiliğini Küdüs’e taşıdı. Bunu protesto eden Filistinlilere İsrail askerleri tarafından ateş açılması sonucu altmışın üzerinde insan öldü, çok sayıda insan yaralandı. “Şimdi size, ölü kardeşlerimiz için artık acı çekmeyin diyorum. Ağlamayın. Göz yaşlarınızı diğerleri için, onları öldürenler için akıtın. Bunları yapanlara, tanrı, sevgi ve dindarlık nedir bilmeyenlere ağlayın. Onlar bir şey bilmezler. Çünkü onlar kutsal kitaptaki kelimeleri hiç anlamadan tekrar edenlerdir. Onlar, önlerinde Güneş’in Oğlu durduğunda bile sadece bir adam görenlerdir. Onlar gaflet içinde onunla dalga geçen ve çarmıha gerenlerdir. Evet. Ağlayın, ağlayın. Yahudiler için ağlayın. Hazreti İsa’yı katleden şeytanlara ağlayın. Çünkü tanrı onları zaten mahkum etti. Onların köle gibi yaşaması sonsuza kadar lanetlenip sürgüne gönderilmesi tanrının isteğidir. Lanetlenip sürgüne! Lanetlenip sürgüne!” Yukarıdaki sözler, Şili’li yönetmen AlejandroAmenabar’in AGORA filminden. İskenderiye Piskoposu Cyril, Yahudilerin, Hıristiyanlara tuzak kurup onları öldürdükten sonra yas tutanlara söylediği sö-
62
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
AGORA (2009) zlerdir. Bundan sonra Yahudi halk katledilerek kalanlar ise yukarıda denildiği gibi lanetlenip sürgüne gönderilmiştir. AlejandroAmenabar Agora filminden başka, Abrelosojos(Aç Gözünü) 1997, TheOthers (Diğerleri) 2001, TheSea İnside (İçimdeki Deniz) 2004 filmlerini yönetmiş,VanillaSky 2001 filminin de senaryosunu yazmıştır. Mısır’ın İskenderiye şehri Akdeniz’ın kıyısında Büyük İskender(MÖ 356-323) tarafından MÖ 332 de kurulmuş ikinci büyük şehridir. İskenderiye denince ilk akla gelenler dünyanın yedi harikasından biri olan İskenderiye feneri ile kütüphanesidir. Agora filmi, MS 391 yılında İskenderiye Kütüphanesi ve orda felsefe, matematik, astronomi dersleri veren genç kadın filozof Hypatia’in (RachelWeisz) hayatı ekseninde o dönemi anlatır. İskenderiye’de Paganlar, Yahudiler ve Hıristiyanlar birlikte yaşamaktadır. İskenderiye Kütüphanesi, el yazması binlerce kitaba ev sahipliği yapmasının yanı sıra, dogmaların etkisinde kalmadan bilimsel araştırmalar yapılmakta, gençlere özgürce bilim öğretilmekte ve sanatsal etkinlikler düzenlenmektedir. Genç ve güzel Hypatia’da ders veren filozoflardan biridir ve öğrencilerinden Orestes ona NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
63
AGORA (2009) aşıktır. HypatiaOrestes’in evlenme teklifini ret ederek özgürlüğünü tercih eder. Ancak Hıristiyan din adamları, İncil dışındaki kitapların dinsizliği ve putperestliği özendirdiğini halka yaymaktadırlar. Pagan aileler yanında bulunan köleleri de Hıristiyanlığı kabul etmelerini sağlarlar. Bunlardan biri de köle Davus’tur. Davus, Hypatia’nın öğrencisidir ve ona aşıktır. Hıristiyanların paganlardan birini yakmaları üzerine Pagan ileri gelenleri bunu kabul etmezler böylece çatışmalar başlar. Paganlar kaybederler. Sağ kalanlardan bazıları Hıristiyanlığı kabul eder. Piskoposun ölümü üzerine Cyril piskopos olur. Hypatia derslerine devam etmektedirler. Cyril, Yahudilere ve kütüphaneye karşıdır. İncil’in yeterli olduğunu diğer kitapların dinsizliği öğrettiğini, Hypati’nın ise yönetimi etkilediğini düşünmektedir. Bir kadının yönetimde söz sahibi olmasına kutsal kitabın kabul etmediğini kilise de şu sözlerle dile getirir.“Kadın sakin ve mutlak bir itaatle öğrensin. Bir kadınının bir erkeğe bir şey öğretmesine veya üzerinde otorite kurmasına izin vermem. Tam tersine sesini çıkarmamalıdır. Bunlar tanrının sözleri! Amin.“AlejandroAmenabar, bir tarafta bütün zorluklara karşın bilim ve Hypatia, diğer tarafta bağnaz piskopos Cyril ve Roma İmparatorluğu. İşte Cyril baştaki sözleri söyledikten sonra halkın onun sözlerini uygulamasından sonra her şey değişir. İnsanlık tarihin yönü acılarla dolu karanlık bir yola girecektir. ŞAKİR ATA
64
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
YİTİRDİKLERİMİZ
ÜMİT YESİN 1989 yılında TRT’de yayınlanan Hanımın çiftliği adlı dizideki Kabak Hafız ve 2007 yılında özel bir kanalda yayınlanan Yol Arkadaşım adlı dizideki Rıza Elmastaş karakteri, Çiçek Taksi’de Şeker Kazım, Cennet Mahallesi’nde Muharrem, Akasya durağında Duran Ağa karakterleri ile tanıdığımız Ümit Yesin 19 Mart 2019 günü hayatını kaybetti. Anısına saygıyla..
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
65
İNSANIN DİLİNDEN ANLAYAN SANAT Dil bir toplumun aynası, bir insanın da aynası düşünce dünyalarının birer yansıması. Dili kaybedersek ne olur? Dilin insanı kaybetmesi, daha garipsenecek bir gerçeklik gibi duruyor. Birleştiren, sevgi duysunda çeşitlenen bir dil kurgulamak insanın dilini bulması anlamına gelecektir. Dil insanını nasıl kaybeder? Açın televizyonu, siyasetçiler, millet şunu bunu ister diye çığırtkanlık ediyor değil mi? Reklamlar haber programları hep millet ve toplum adına konuşup duruyor. Hiç kendinize sordunuz mu? Onlar bizim taleplerimiz mi? Bu kadar çılgın bir tüketim, bu kadar hızlı konuşan insanlar mı görmek istiyoruz? Dizilerin mafya jargon kesen ağzı ile siyasilerin meydan okuyan dili bizim dilimiz mi? İnsanlar kırk elli yıl öncesinin dilini anlayamaz hale getirildi. Babil kulesinin hangi katmanında aynı köken insanlar birbirini anlayamaz olduysa, Ülkemde de benzer bir hal söz konusudur. Ülkemde insanların ihtiyaçları nelerdir sorusuna salt madde boyutundan bakan bir düzen tasarımı söz konusu. Konut kredisi, evlilik, tatil, yeni eşyalar insanların mutlu edilmesi içinmiş gibi yani hep miş gibi yapılan bir dizayn. İnsan sadece maddeye mi ihtiyaç duyar? Yeni bir buzdolabı hayattan daha fazla zevk almamızı mı sağlar? Daha hızlı bir bilgisayar bize sabrı öğretebilir mi? Dijital ekran bir televizyon bize gerçek bir dost mudur? Karamsarlığa , umutsuzluğa yeni çeşme başlıkları mı lazım? İnsan insanın zehrini almıyorsa, alacak dilden yoksun kalmışsa evimizdeki yeni eşyaların ne faydası olacak? Ayrımcı dil neye yarar? Toplumda ayrımcı düşüncenin karşılığı oldukça, daha da derinleşen bir ayrım söz konusu olacaktır. Önceden din, mezhep, ırk ayrılıkları
66
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
İNSANIN DİLİNDEN ANLAYAN SANAT şimdi particilik ve senin adamın benim adamım ayrımcılığına evriliyor. Çünkü metanın dili, insanını kaybeden o gerçek dilin yerini alıyor. Reklamlar neden bize sürekli bir şeyler vaat ediyor? Huzur şu yeni yapılan sitede , mutluk yeni markalı şu arabada, yepyeni ufuklar için bilmem ne tur seyahat. Harcayın, tüketin mutlu olun. Yeni ufuklar da, huzur da, mutluluk ta insan da tatmin olmayacak duygular değil. Ancak tatminsiz olun ki, insanlar size bir şeyler satabilsin. Herkesin pazarlamacı bir ağzı olursa, şiiri, senaryoları, romanları kim yazacak? Asıl yeni ufuklar, insanoğlunun kendini keşfi sırasında mümkün olabilir. Kendi fikrinden doğan bir resmi tuvale dökmenin heyecanı da güzeldir. Öfkenin dilinden arınmak için şiir, kendimiz de bir yola çıkmak için roman gerekli bize. Yaşamın motivasyonunu salt ekonomik boyutta ve meta kuşatması bir dil yağması altında yaşayarak edinemeyiz. Böylesi bir ortam da edindiğimiz gerçekler, kendi var oluşumuza yabancılık çekmek olacaktır. İnsan böylesi bir ortam da, Saramago’nun romanındaki gibi, nesneleşen insan, insanlaşan nesne ikilemi gibi kendinde bir yabancılaşma durumuna düşer. Kendi kökeninin insanlarını tanıyamaz, belki düşman beller. Belki inkar eder. İnsan salt günü ve siyaseti kurtaran bir dille ömür geçirmemeli. İnsanını kaybeden dil ölür. Dilini kaybeden insan da yaşayan bir ölü durumuna düşer. İnsan değerini öteleyen metalaşma ve reklam dili bile insan dan insani olan hazlardan söz ederek kendi varlığını idame etmekten başka bir çare bulabilmiş mi? Mutluluk, huzur kelimelerini öyle sıradan seçmiyor ki reklamcılar. Aleni komşularınıza hava atmak için diyecek halleri yok. NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
67
İNSANIN DİLİNDEN ANLAYAN SANAT Hoş onu diyen de çıkmıştır. Artık dil deki yoksullaşmayı her geçen gün biraz daha hissetmeye başladı insanlık. Boşanmalar, ölümle biten kavgalar, sürekli metanın döngüsü haline indirgenmiş kısır konuşmalar derken dil insanını daha da kaybedip duruyor. Şu son söylediklerimiz insanını kaybeden dilin ölümü ardından gelen sonuçtur. Aynı dili konuşamayan kocaman bir kalabalık. Cümle kurabilenlerin, detaylı düşünebilenlerin, sorgulayan ve sorgulatabilenlerin yalnızlaştığı bir dünya. Sanal ortam bu dilsizlik haline yeni türde kısaltmalar, sesli harf yutmaları, ve emoji denilen simgelerle daha da büyük bir zayiat tablosu çizmeye başladı.İnsanlar vakitten, harflerden tasarrufa giderken kendi dil hazinesinden harcadığını, kendi geçmişini, öz varlığını harcadığını umarım bir gün anlar. Sanat insanın dilinden, halinden anlayan bir zuhurun dilidir. Sinemanın, resmin, edebiyatın, sahne sanatlarının hem kendine has, hem ontolojik dil örgüsü zenginliği dururken, bize bizi yansıtmanın bin bir haliyken biz, dilimizi önce meta, sonra sanal yoz bir dünyada kuruttuk. Kuruyan dil mi insan mı? HAVVA AĞRAL
68
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
DÜNYAYI VERELİM ÇOCUKLARA Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar oynasınlar türküler söyliyerek yıldızların arasında dünyayı çocuklara verelim kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi hiç değilse bir günlüğüne doysunlar bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı çocuklar dünyayı alacak elimizden ölümsüz ağaçlar dikecekler NAZIM HİKMET
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
69
UNUTULMAYANLAR ALİ EKBER ÇİÇEK Türk halk müziği sanatçısı. “Gerçekleri göstermek gerçeğe kavuşmak ve gerçeği olduğu gibi insanlara anlatmak için çalışmış bir insanım. Cahilden uzak, kâmile yakın oldum; büyüklerime saygı ile, küçüklerime sevgiyle yaklaştım. Konuşulan her kelamı ibadet gibi dinledim, kimseyi acizlik ve bilgisizlikle itham etmedim. Bu icraatım boyunca hiçbir maddi menfaat sağlamadan, insanların duygularını sömürmek gibi bir yanlışlığa meydan vermedim.”
70
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
UNUTULMAYANLAR KEMAL TAHİR Romancı ve yazar olan Kemal Tahir Türk edebiyatının en üretken roman yazarlarından birisidir. Sol dünya görüşüne sahip olan yazar Marksizm’i Türk toplum yapısına uyarlamak için toplumu anlamaya çalışmış, edindiği bilgileri romanları yoluyla okuyucularına aktarmıştır. Nazım Hikmet ile birlikte Donanma Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nde “askeri isyana teşvik” suçlamasıyla yargılanır ve 15 yıl hapse mahkûm olur. Çankırı, Çorum, Kırşehir, Malatya ve Nevşehir cezaevlerinde 12 yıl hapis yattıktan. 1950’de genel afla özgürlüğüne kavuşmuştur. 21 Nisan 1973 Anısına saygıyla
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
71
UNUTULMAYANLAR MERAL OKAY Senarist, oyuncu, söz yazarı. “Bu şehrin meydanlarında, garında, rıhtımında. Sensizlik bir türlü yakamı bırakmıyor, bütün duraklarda, kahvelerde, büyük küçük yalanların, dönüp dönüp vuruyor ansızın beni, vuruyor yerden yere.” 9 Nisan 2012 Anısına saygıyla
72
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
UNUTULMAYANLAR ÜLKÜ TAMER Şair, gazeteci, oyuncu ve çevirmen. 1950’li yıllarda ortaya çıkan İkinci Yeni şiir akımının önde gelen temsilcilerinden biridir. “Bilge olmak zorundasın. Bilgeliğin tek koşulu var: Dünü yarında yaşayacaksın; ama dünü yarına taşımayacaksın. Hükümdarsın şimdi. Hükümdarlığın tek koşulu var: Ülkene her sabah güneşi getireceksin. Güneşi getirmek için her gece kendi kanınla yıkanacaksın” 1 Nisan 2018
Dağı dağa kavuşturan ben idim Suyu suya eriştiren can idim Yükledim mi gece vakti kaçağı Karanlıkta ışılayan gün idim Uyu memikoğlan uyu Öte gecelerde büyü...
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
73
UNUTULMAYANLAR ÜMİT KAFTANCIOĞLU Yazar, derlemeci ve radyo programcısı. Asıl adı Garip Tatar olan Ümit Kaftancıoğlu 11 Nisan 1980 sabahı İstanbul Radyosu’ndaki işine gitmek için evinden çıktığı sırada kurulan pusuda öldürüldü. “Kadın, düzensiz ülkelerde, bizim ülkemizde parça kumaştan daha ucuz, daha düşük, daha onursuz, daha değersiz bir duruma getirilmiştir.” 11 Nisan 1980 Anısına saygıyla
74
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
UNUTULMAYANLAR OKTAY RİFAT Şair, oyun yazarı ve romancı. Türk şiirinin en büyük isimlerindendir. Şiirin dışında roman ve oyun türlerinde de çok başarılı eserleri olan Oktay Rifat; Orhan Veli ve Melih Cevdet Anday ile birlikte Garip Akımı’nın kurucularındandır. 1955 yılından itibaren İkinci Yeni adlı şiir akımına yönlenmiştir. 18 Nisan 1988 Anısına saygıyla
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
75
UNUTULMAYANLAR
MUHSİN ERTUĞRUL Tiyatrocu, yönetmen, oyuncu ve yapımcı. Türk tiyatrosunun batılı anlamda kurucusu olarak kabul edilen Muhsin Ertuğrul, sinema alanında da Türkiye’de ilk önemli katkıları gerçekleştirmiş; 1922-1939 yılları arasında Türkiye’de film yapan tek kişi olmuştur. Muhsin Ertuğrul 1925 yılında tiyatrosu kapandıktan sonra Sovyetler Birliği’ne gitti, İstanbul’dan Sovyetler Birliği’ne dönerek Moskova’da tiyatro çalışmalarına başlamış olan Nâzım Hikmet’e katıldı. Onun sayesinde sinema dünyasından pek çok kişi ile tanışma ve çalışma fırsatı buldu. 29 Nisan 1979 Anısına saygıyla
76
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
UNUTULMAYANLAR
SAVAŞ YURTTAŞ Sinema ve tiyatro sanatçısı. 1944 yılında Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinde doğan Savaş Yurttaş tiyatroya, üniversite yıllarında İstanbul Üniversitesi Gençlik Tiyatrosu’nda, Sermet Çağan’ın “Ayak Bacak Fabrikası” adlı oyunu ile başladı. Daha sonra Ulvi Uras Tiyatrosu, Türk Öğretmenler Sendikası Tiyatrosu, Ankara Halk Oyuncuları, Ankara Sanat Tiyatrosu, Ankara Birlik Tiyatrosu ve Ankara Ekin Tiyatrosu’nda çalıştı. Rol aldığı dizilerden başka “Sürü”, “Yılanların Öcü”, “72. Koğuş”, “Suçumuz İnsan Olmak”, “Can Şenliği”, “Bebek”, “Güneşe Köprü”, “Yolun Sonundaki Karanlık”, “Biri ve Diğerleri”, “Ziyaret”, “Sarı Mersedes”, “Kara Kafa” gibi Türk sinema tarihinin önemli filmlerinde de rol aldı. 10 Nisan 2002 Anısına saygıyla
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
77
UNUTULMAYANLAR
KAYAHAN AÇAR Pop şarkıcısı, besteci ve söz yazarı. “Bizimkisi bir aşk hikayesi, siyah beyaz film gibi biraz…” Aşkın hayatımızı renklere boğduğunu hissettirirken Kayahan her cümlesinde bir umut, her notasında bin heyecan kattı yaşantımıza. “Kırmızı pabuçları duruyor başucunda Başı düşmüş yastığa uyuyor mışıl mışıl” ile hayatımızda başka bir renk oldu... 3 Nisan 2015 Anısına saygıyla
78
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
UNUTULMAYANLAR Halil Cibran
Gabriel Garcia Marquez
“Ne garip değil mi? Aklı yavaş “Yazmayı sürdürmek isteyen ünlü olana değil de, ayağı yavaş olana, bir yazar şöhrete karşı kendisini yüreği kör olana değil de, gözü kör sürekli korumalıdır.” olana acırız.” 17 Nisan 2014 10 Nisan 1931 Anısına saygıyla Anısına saygıyla
Vladimir Mayakovski
Jean-Paul Sartre
“Hayatın en hüzünlü anı, mevsimine kapıldığın kişinin bahçesinde açabilecek bir çiçek olmadığını anladığın andır… Bırak, gitsin… Bırak, git…”
“Anılar şeytanın kesesindeki altın sikkelere benziyor: keseyi açtığında bir de bakıyorsun, altın değil, ölü yapraklar var içinde...’’ 15 Nisan 1980 Anısına saygıyla
14 Nisan 1930 Anısına saygıyla
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
79
KARİKATÜR
HASAN SEÇKİN
80
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
KARİKATÜR
HÜSEYİN ASLAN
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
81
OBJEKTİFE YANSIYANLAR Foto: Bayram Köse Artvin / Çiftekemer köprüsü
82
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
OBJEKTİFE YANSIYANLAR
Foto: Erdal Yavuzak Bitlis / Tatvan
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
83
OBJEKTİFE YANSIYANLAR Foto: Süheyla Güney Avcı Sakarya/Acarlar Longozu’nda Nilüferler Zamanı
84
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
REKLAM
KİTAP MI YAZIYORSUNUZ? DOSYANIZI YOLLAYIN KİTABINIZI BASKIYA HAZIRLAYALIM. GRAFİK TASARIM VE REKLAM HİZMETLERİ 0555 494 43 03 0539 436 72 71 grafiktasarimm.reklam@gmail.com ınstagram : tasarim.grafik
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER
85
REKLAM GRAFİK TASARIM VE REKLAM HİZMETLERİ *KARTVİZİT , *LOGO , *BROŞÜR , *AFİŞ , *POSTER , *BRANDA *FATURA , *İRSALİYE , *ADİSYON , *SİPARİŞ FİŞİ *KATALOG , *AMERİKAN SERVİS *TAKVİM , *DUVAR SAATİ , *DAVETİYE *ANTETLİ KAĞIT , *STİCKER(ETİKET) , *PLAKET *KUPA BARDAK , *MAGNET , *ZARF *CEPLİ DOSYA , *BLOKNOT , *BİLET *KİTAP , *DERGİ , *BÜLTEN , *GAZETE *E-DERGİ , *E-KİTAP , *E-BÜLTEN , *KİTAP DAMGASI , *MÜHÜR , *KAŞE *ÖĞRETMEN KAŞESİ *ÖDEV , *YILLIK , *İMSAKİYE *DOĞUM GÜNÜ KONSEPTİ *TSHİRT , *PROMOSYON ÜRÜNLERİ *ÖZEL GÜNLER İÇİN ÖZEL TASARIMLAR *KİŞİYE ÖZEL TASARIM YAPILIR ONLİNE TASARIM YAPILIR !!! BİR TELEFON KADAR YAKINIZ... DİJİTAL BASKI OFSET BASKI FOLYO BASKI HIZLI HİZMET !!! Detaylı bilgi için bize ulaşın Ünsal Aktaş Gsm: 0555 494 43 03 #WhatsApp Gsm: 0539 436 72 71 e-mail: unsal62aktas@gmail.com grafiktasarimm.reklam@gmail.com ınstagram : @tasarim.grafik
86
NİSAN 2019 SOLDAN ESİNTİLER