SOLDAN ESİNTİLER KÜLTÜR SANAT EDEBİYAT DERGİSİ
11
KASIM 2018
KASIM 2018
BEDAVA Bedava yaşıyoruz, bedava; Hava bedava, bulut bedava; Dere tepe bedava; Yağmur çamur bedava; Otomobillerin dışı, Sinemaların kapısı, Camekanlar bedava; Peynir ekmek değil ama Acı su bedava; Kelle fiyatına hürriyet, Esirlik bedava; Bedava yaşıyoruz, bedava. Orhan VELİ1 SOLDAN ESİNTİLER
>> 4 ÜNSAL AKTAŞ EDİTÖRDEN >> 5 ORHAN VELİ İSTANBUL’U DİNLİYORUM >> 6-7 SÜHEYLA GÜNEY AVCI SİYAH BEYAZ RIFAT KOAY GÖKAN Bir sonbahar akşamı karanlığında Finlandiya >>8-9 CİHANGİR ASLAN ŞİZOFRENİST DÜŞLER DUYGUSAL YANSIMALAR >>10-11 AYDIN ÖZTÜRK İçimden Ezgiler Gibi Geçersin İKRAM GÜNEŞ İNCE BİR MERHABA >>12-13 JOSEF KILÇIKSIZ SÜRÜKLENİŞ 22. İSTANBUL TİYATRO FESTİVALİ >>14-15 HÜSEYİN ASLAN AKLIMIN SABAHLARI HASAN SEÇKİN / ŞİİR >>16-17 NECLA BEKTAŞ KALBİN DÜŞMANINSA DURDURAMAZSIN AYSEL MENTEŞ KIZIL ELMA >>18-19 NURAY TUNÇ GELECEK YAZ SULTAN KATARAŞ AH ÇOCUK BAYRAM KÖSE SEN GİTTİKTEN SONRA SEHER ZERRİN CEVİZ AKTAŞ HİS? >>20-21 ALİ ESMERAY CANIÇIKSIN ZİYA YILDIRIM GÜNTEKİN GEL ARTIK >>22-23 MİNE GÜLEŞKEN ASLAN KEŞİF GÜNLÜĞÜ >>24-45
2
SOLDAN ESİNTİLER
YUSUF ZİYA LEBLEBİCİ İHTİYARLAMIŞIM ÜMİT YURTLUK KARINCALAR >>26-27 SÜHEYLA GÜNEY AVCI PARANOYA SEYRİNDE ÇETİN AKYIL DAĞLARIN DAĞLARIN ARDINDAN ASİYE YAŞARGÜN / ŞİİR İSMAİL ŞİMŞEK YALNIZLIK ŞİİRİ NURAY ŞENGİL SONBAHARA >>28-29 HABER >>30-31 NİHAT YILDIZ KÜLÜNDEN VAR OLAN ANKA NURSEN URAL GİTMEKTEN KORKMUYORUM NİYAZİ YANGIN / ŞİİR KAZIM BEYSÜLEN / AFORİZMA >>32-33 AYIN KİTABI İLAHİ KOMEDYA / DANTE DUYURU MİNE GÜLEŞKEN ASLAN >>34-38 MİNE GÜLEŞKEN ASLAN HAYATA SANATLA GÜLÜMSE >>39 UNUTULMAYANLAR GÜLTEN AKIN >>40-42 HAVVA AĞRAL HARCANAN BENLİK DUYGSU VE SANAT DUYGUSU >>43 ALTINI ÇİZDİKLERİMİZ >>44-49 UNUTULMAYANLAR YANNIS RITSOS TOLSTOY ENVER GÖKÇE NEJAT UYGUR ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN MELİH CEVDET ANDAY ORHAN VELİ KANIK >>50-52 OBJEKTİFTEN YANSIYANLAR TÜYAP KİTAP FUARI REKLAM
KASIM 2018
SOLDAN ESİNTİLER KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT DERGİSİ
Yayın Türü: Aylık Süreli Yayın Sayı: 11 - KASIM 2018 Genel Yayın Yönetmeni Süheyla Güney Avcı Ünsal Aktaş Yayın Kurulu Süheyla Güney Avcı Mine Güleşken Aslan Ünsal Aktaş
issuu.com/soldanesintiler soldanesintiler soldanesintiler soldanesintiler@gmail.com
Editör Süheyla Güney Avcı Ünsal Aktaş İzmir Temsilcisi Mine Güleşken Aslan Kapak Tasarım Ünsal Aktaş Dizgi - Mizanpaj - GrafikTasarım Ünsal Aktaş 0555 494 43 03 grafiktasarimm.reklam@gmail.com Soldan Esintiler e-posta soldanesintiler@gmail.com KURULUŞ 2015 Soldan Esintiler Degisinde yayımlanan yazı ve şiirlerden yazarların kendileri sorumludur. KASIM 2018
HER HAKKI SAKLIDIR COPYRİGHT C SOLDAN ESİNTİLER
SOLDAN ESİNTİLER
3
EDİTÖRDEN Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Göz yaşlarıma,ellerinizle? ORHAN VELİ KANIK 14 KASIM 1950 Merhaba değerli Soldan Esintiler okurları… Ölümler her zaman hüzün kokar, ama en hüzünlü ölümlerden biri şüphesiz ki garip şiir akımının öncülerinden Orhan Veli’nin ölümüdür. Orhan Veli 10 Kasım 1950’de Ankara’da belediyenin kazdığı bir çukura düşerek başından yaralanır. Birkaç gün sonra bir arkadaşının evinde fenalaşır hastaneye kaldırılır ve alkol zehirlenmesi teşhisi koyularak tedavi uygulanır. Ancak sonradan anlaşılır beyninde damar çatlamasından kaynaklanan beyin kanaması. Ve 36 yıllık yaşamına veda eder Orhan Veli. Orhan Veli 36 yıllık yaşamına tarihin akışına izler bırakan duyguları sığdırdı ve bizlere emanet etti. Hepimizin dilinde, zihninde mutlaka Orhan Veli’den izler vardır. Büyük ustayı aramızdan ayılışının 38. yılında saygı ve özlemle anıyoruz. Bu yıl 37. Düzenlenecek olan Uluslararası TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı kitapseverleri bekliyor. 10-18 Kasım 2018 Ve nihayet beklenen zaman geldi, Tüyap Kitap Fuarı 37. Kez kapılarını kitapseverler için açıyor. Biz de dergi ekibi olarak fuar süresince alanda olup, fuar hakkında gözlemlemelerimizi sizlerle paylaşacağız. Ve siz değerli okur dostlarımızla fuar alanında buluşabilmeyi ümit ediyoruz. İletişim adresimiz soldanesintiler@gmail.com sevgiyle kalın… Ünsal AKTAŞ
4
SOLDAN ESİNTİLER
KASIM 2018
İSTANBUL’U DİNLİYORUM İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı Önce hafiften bir rüzgar esiyor; Yavaş yavaş sallanıyor Yapraklar, ağaçlarda; Uzaklarda, çok uzaklarda, Sucuların hiç durmayan çıngırakları İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı; Kuşlar geçiyor, derken; Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık. Ağlar çekiliyor dalyanlarda; Bir kadının suya değiyor ayakları; İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı; Serin serin Kapalıçarşı Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa Güvercin dolu avlular Çekiç sesleri geliyor doklardan Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları; İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı; Başımda eski alemlerin sarhoşluğu Loş kayıkhaneleriyle bir yalı; Dinmiş lodosların uğultusu içinde İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir yosma geçiyor kaldırımdan; Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar. Birşey düşüyor elinden yere; Bir gül olmalı; İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir kuş çırpınıyor eteklerinde; Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum; Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum; Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından Kalbinin vuruşundan anlıyorum; İstanbul’u dinliyorum. Orhan VELİ
KASIM 2018
SOLDAN ESİNTİLER
5
SİYAH BEYAZ
Filmler siyah beyazdı belki, ama hayatımız renkliydi değil mi? Mesela; bir sürü renkli cam misketlerimiz vardı, herbiri altın değerinde.. Mesela; birinin canı yansa, dünya durmuş sanırdık. Gerçek acıyı yaşardık, gerçek gözyaşı dökerdik günlerce... Öyle gözyaşı emojisini koyup eğlenceye devam edemezdik değil mi? Siyah beyaz filmlerin renkli dünyasını yaşardık sokaklarda. Utangaç mektuplar koyardık taş aralarına... Hani uyuşturucunun, serseriligin, hiçliğin yok ettiği genç ölümleri değil de Çocukları kavga edince kavga eden anaların kızgınlığını izler, Az ötede analarımızın kavgasına gülerdik... Onlar küserdi, biz barışırdık... Masumiyet... Masumiyet yok oldu siyah beyaz renklendikçe. Yaşam yalnızlaştı, bencilleşti. Aydınlık birikimler yerini karanlık kör kuyulara bıraktı.. Ölü duyguların karmaşası içinde; ne acı gerçek acı oldu, ne sevinç, ne de aşk gerçek aşk olabildi. Teknolojinin içinde tüm duygular, simgelerde dolandı, ordan oraya savruldu, sonunda yüreklere, hissiz mekanlar kurdu.. Süheyla Güney AVCI
6
SOLDAN ESİNTİLER
KASIM 2018
Bir sonbahar akşamı karanlığında Finlandiya
Bir sonbahar akşamı karanlığında Finlandiya – 91 Tuval üzerine akrilik 80/100 2013 Rifat KORAY Gökan Gece yakılan bir “şenlik” ateşi ve ateşin sessiz sıcaklığı! Finlandiya’nın kırsal yaşamından esinlenerek resmedilen bu çalışmada ateşin etrafında üç kişi var. “Bizi sonsuza dek hatırlayın, hayatta kalmak için soğuk ile sürekli mücadele ediyoruz” diyorlar. Finlandiya’da yaz mevsimi muhteşem. Sonbaharda ise kar ile birlikte acı soğuklar aniden geliyor. Ama önemli bir farklılıkla, insanların sıcaklığı hiç bir zaman değişmiyor Finlandiya’da. Renkler tek ve küçük vuruşlara birbirinin içine girecek biçimde yerleştirilmişler tuval üzerine. Karanlığa rağmen izleyicinin gözleri, erkek veya kadın bu cana yakın insanların sıcaklığını hemen farkediyor. Ve sizler de bu samimi toplantının bir parçası haline gelecekmiş gibi hissediyorsunuz. KASIM 2018
SOLDAN ESİNTİLER
7
ŞİZOFRENİST DÜŞLER DUYGUSAL YANSIMALAR Ölümün kıyısından yaşamın merkezine uzun bir yolculuk yaptı. Herkes oradaydı ama bir tek o görünüyordu. Dönüm noktası belki de bu kıyıydı. Yıllar yılı kullandığı ilaç onu terk etmiş, artık vücudu kaldırmaz hale gelmişti. Bırakmalıyım dedi. Sonra doktor ile bir konuşma yaptı ve başka dozlarda başka ilaçlarla devam etmeye karar verdiler. Ömrü boyunca kullandığı bu ilacın son numarası gerçek bir darbe olmuştu onun için. Ölümün o ince çizgisinde günlerce yürümüş, hangi tarafı seçeceğini düşünüp durmuştu. Ölmek de bir seçenekti onun için. Korkmuyordu ki ölmekten. Nasıl olsa başka bir canlının bedeninde yeniden nefes alacaktı. Yaşadığı halüsinasyonlar öyle yoğundu ki atak mani hali bile bu kadar etki yapmamıştı şimdiye kadar. Düşünün iğne ucu kadar bir kameradan sizi sürekli gözlüyorlar, izliyorlar ve yönetiyorlar. Her şey o kameraya bağlı. O kameralar her yerde kaçamıyorsunuz hiç birinden. Eşyalar ufak bir el hareketiyle küçülüyor, büyüyor, ayakta bastığınız yer kayıyor, havalanıyor. Sizi kontrol eden güç arada size de kontrol etme yetkisi veriyor. Sonra yollar uzuyor arabalar havalanıyor, insanlar sessizleşiyor. İç sesiniz bir anda kulaklarınızı tırmalıyor. Kimse sizin dünyanıza giremiyor. Oysa ne çok kapı var diyorsunuz. Evet, var ama bir bakın bakalım rüyanızdaki kelebeğin kaç gece sizi ziyaret ettiğine. Ölümün ince çizgisindeyken insan tüm hayatını her şeyi sorgulama vakti buluyor sanırım. Dostluk neydi, arkadaşlık neydi? Ölümün eşiğindeyken, sahi neydi dost kimdi arkadaş? Çok güzel arkadaşlarım oldu dedi. Kimi içerdeydi kimi dışarıdaydı. Kimi kolunda şırınga ile veda etti hayata, kimi kör bir kurşunla, kimi de nalet olası bir bombayla veda etti bu hayata. Onlarca dost kaybettim henüz bu hastalıktan giden dostum olmadı. Ben gidince onlar söyler miydi acaba benim için “dostumuz da böyle güzel bir dünya kurmaya çalışırken gitti’’ diye. Bakırköy günlerinde yani orada yattığım günlerde düşünmeye çok vaktim olurdu. Genelde maninin zirvesinden hafiften düşüşe geçtiğimde yatardım Bakırköy’ de. Mani döneminde çocukluğum da misket oynadığım döneme döner çaktırmadan birkaç misket yürütürdüm. Kimler yoktu ki saymakla bitmez. Sevgiyi en derinden yaşarsın çocukluğunda. Bu sevgiye karşılık gelen bir sevgiyi büyüdüğünde ancak hayvanlarda görürsün. Bundandır belki de sokaklarda sabahladığım gecelerde köpeklere sarılıp uyumam.
8
SOLDAN ESİNTİLER
KASIM 2018
ŞİZOFRENİST DÜŞLER DUYGUSAL YANSIMALAR Çocukluğumun güncesinde herkes arkadaştır. Kimlik sorgulanmaz. Din sorulmaz. Maddiyat sorgusu yapılmaz. Hep beraber dostlukla oynanır. Arkadaşça kavga edilir. Dakikasında parmaklar uzatılır ve barışılırdı. Her saflık, her atak, her mani durumu çocukluğun saflığını, güzelliğini, neşesini, huzurunu getirdiğinden benim için harika bir doğa olayı gibiydi. Büyüyünce ne değişiyor tabii ki en başta mülkiyet, sahip olma duygusu gelişiyor. Eşe, çocuğa, paraya, kariyere vb pek çok şeye sahip olmak istiyor insan. Öyle çok dış seslerin sizi esir almasına izin veriyorsunuz ki, mülkiyet adına sahip olma adına o kadar çok şey çoğalıyor ki, bu sefer seçmeye başlıyorsunuz. Statüye göre, dinine göre, diline göre, siyasete göre vb pek çok etkene göre eş, dost, arkadaş seçiyorsunuz. Kavgalar daha derinden oluyor ve barışmalarda parmakla olmuyor artık. Dostlarım ve ailem her atak döneminde değil her zaman aklımdasınız dedi ve yıldızlaşan dostlarını yüzüne yayılan buruk bir gülümsemeyle tekrardan hatırladı. Cihangir ASLAN ESKİCİ
Bekliyorum! Öyle bir havada gel ki, Vazgeçmek mümkün olmasın. Orhan Veli Kanık
KASIM 2018
SOLDAN ESİNTİLER
9
İçimden Ezgiler Gibi G e çersin
İçimden ezgiler gibi geçersin Hoyrat sızılığında işlercesine Esip geçersin Güllerin çiy tuttuğu seherliklerde Saçlarımı uçurup yanağımdan öpercesine Esip geçersin Yarin soluğu gibi sıcak Ve baygın iğde kokularıyla Ayaklandırıp yüreğimi Katarsın uğultularına Alıp da gidersin Şimdi karlar altındaki Uzak dağ koyaklarına Aydın ÖZTÜRK
10
SOLDAN ESİNTİLER
KASIM 2018
İNCE BİR MERHABA
Merhaba geç kalınmış sevinçlerim İnce tesadüflerim Güne sığmayan sessizliklerim merhaba...
Yamalı salıncağım Yırtık uçurtmam Kırık topacım Çocukluğum merhaba...
Kestane kokulu hapşırıklarım Esmer direnişlerim Arkası gri Önü beyaz tebessümlerim merhaba...
Merhaba masum küskünlüklerim Çocuk hallerim Çatık kaşlarım Kızıl renkli olağan akşamlarım merhaba...
Kalın giyinmiş üşümüşlüklerim Sığ sularda boğulan düşlerim Vuslata uzak sevmelerim merhaba... Derin çizgili alnım Kirli sakallarım Uzamış bıyıklarım Yetmiş iki numara bakışlarım merhaba...
Merhaba siyahı çok Beyazı az anılarım Titrek çığlıklarım Durgun duruşlarım merhaba... Merhaba dışlanan bestelerim Sözcüklerim Dizelerim, Şiirlerim merhaba...
Teni çatlamış özlemlerim Avare katıksız gülüşlerim Ve merhaba sana, Nefesi miskin öpüşmelerim merhaba... Merhaba ey incinen solum... İkram GÜNEŞ
KASIM 2018
SOLDAN ESİNTİLER
11
SÜRÜKLENİŞ Ben bir Kasım adamıyım Azra, tanı beni. Gökyüzünün koyu bulutlarla kaplandığı bir güz günü ölmek hiç zor değil. Meleklerin gökyüzünden ayrılırken kapıyı sertçe vurup gitmeleri gibi, kapıyı çarpıp çıkıyorsun. Sarsıntıdan bir yıldız aşağı yuvarlanıyor. Onun boşlukta aşağılara düştüğünü gördüm. Sönmüş bir şeydi. İnsan bu sürüklenişi durdurmalı Azra. Tepeye çıkan yolu, arkasından akan ırmağı, bitmeyen, süregelen, süregidecek olan zamanı durdurmalı. Onu artık hiç ama hiçbir yere götürmeyecek bu dönüşü, bu dönel işkenceyi durdurmalı. Ölümü, kaçışların bu en sonuncusunu, kurtuluş-vazgeçiş özdeşliğini, beyaz bir ışık içinde yüzen vedayı durdurmalı. Keşke hiçbir şey hatırlamasam, Bu kadar çok yüz geçmese yüzümün içinden… Yumurtalarını nereye bırakacaklarını bilen balıkların, ışığa ulaşmanın yolunu bulmayı beceren ağaçların sırrını düşün; Yön ve yuva bulma arayışındaki kodlanmayı… Dilin pınarlarını serbest bırak. Konuş benimle! İnkâr etme kalbin mucizesini. Yeter ki seslen. Yeter ki el ver. Beni böyle çağır geleyim; sana her zaman, bir defa ve daha değil, hep yeniden… Josef KILÇIKSIZ
12
SOLDAN ESİNTİLER
KASIM 2018
22. İSTANBUL TİYATRO FESTİVALİ İstanbul Tiyatro Festivali iki hafta boyunca Ulusal ve Uluslararası, klasik ve çağdaş yorumları tiyatro severler ile buluşturmaya hazırlanıyor. 22. İstanbul Tiyatro Festivali bu yıl 17 Kasım-4 Aralık tarihleri arasında perdelerini açıp, seyircisiyle buluşacak. İki hafta boyunca, yurt dışından 12, Türkiye’den 12 olmak üzere 24 tiyatro, dans ve performans topluluğunun ek gösterimleriyle birlikte 55 gösteriyi 21 farklı mekânda tiyatro severlerle buluşturmaya hazırlanıyor. Festivalde ayrıca okuma tiyatroları, söyleşiler, film gösterimleri, atölye çalışmaları ve ustalık sınıfları gibi ücretsiz yan etkinliklerde gerçekleştirilecek.
Mine Güleşken ASLAN
KASIM 2018
SOLDAN ESİNTİLER
13
AKLIMIN SABAHLARI
Yürüdü uzun hava ben yürüdüm, Vuruldu aklımın sabahları, Dipsiz bir kuyu gibi suskun, Saklanmış tenine şimdi uzak kadınlar..
O senin sesindir göğe dökülen Bir ırmak gibi ince uzun.. Renkler arıyorum çiçeklere görsen Sürünerek alnının tenha yerinden.
Bir inanç gibi taşımalı seni O şaşkın hevesle. Loş bir barınaktır gövdem işte Bu çoğalma umudu bu pervane.
Parmaklarıma yürüdü mahşerin çocukları. Sana gelen yanımdır yalnızlık, Haydi ömrünü çiz sonra bağışla Olmazsa bir şiire ilk söz ol.
Fena değildi, hiç fena değildi Açılıp kapanan gökyüzüne tutulmak. Yeni sözcükler edindim dilime İnatçı bir dilencinin elleriyle yalvardım.
14
SOLDAN ESİNTİLER
Hüseyin ASLAN
KASIM 2018
Ö m r ü mü n ha z an me vsimidi r Mut lu lu k gö ç üyor ü z e r imi zden . Dış ar ı d a d e ğ i l, içe r ide y im Yağ mu r y ağ ıyor dış ar ıd a , Yağ mu r y ağ ıyor Yağ mu r. .. D u r muyor yağ mur un yağ mas ı Dış ar ı d a d e ğ i l, içe r ide y im Bu g ü n c e re n l e r imi göre me di m y ine. Yağ mu r y ağ ıyor içe r iye Yağ mu r y ağ ıyor Yağ mu r. .. Yağ ıyor ömr ümün ü z e r ine. . . Ha s an SE Ç KİN
KASIM 2018
SOLDAN ESİNTİLER
15
KALBİN DÜŞMANINSA DURDURAMAZSIN Bu gece daha az bekledim Gidenler dönmezdi biliyordum Ben az bekledikçe Kalbim sıvası dökülen evlere benzedi Eskiye eskiye Yıkıla yıkıla İçimde bir iyiliği devirdi Durduramadım Kalbin düşmanınsa durduramazsın Yavaş yavaş alıştım yokluğuna Geçerdi zamanla biliyordum Ben alıştıkça Kalbim saz teline benzedi İçli içli İçime içime İçimde bir teli kopardı Uyuyamadım Kalbin acıyorsa uyuyamazsın
Kalbim Uyut artık acıyı Unuttum de karanlığa Seni taşımayan ayaklarına Eğilip yerden aldığın sararmış fotoğrafa En yakın acının gözlerinin içine bak Geçmişten söz açılınca Unuttum de Unuttum Unuttum ... Bu gece yine ağladım Kalbin onunsa susturamazsın Necla BEKTAŞ
Sustum ve biraz daha unuttum Değmezdi biliyordum Ben unuttukça Kalbim kırılan bir aynaya benzedi Derine derine Acıta acıta İçimde bir kadını kanattı İyileşemedim Kalbin çürüyorsa iyileşemezsin
16
SOLDAN ESİNTİLER
KASIM 2018
KIZI L E L M A Ki ms e gör me sin diye k ar a l ar ı n ı Bu lut l ar a s a k l ardım b e n hep s açl ar ı mı Ay ı n ş av k ı vur unc a tel l e r i ne İn i m i ni m in l e rdi göky ü z ü Kar a z ü l f ümde a k g ü l l e r. Nere d e bi r ya l nız görs e m ş imdi S a çl ar ı nd an t anır ım he men onu Üşü r kol l ar ımd a tüy l e r bi le. Kı z ı l el ma g ibi do ğ uyor g üneş den izden Mav i su k ız ı l mısı. G el i n duv ağ ı g ibi yay ı l mış kums a l a köpü k ler. A k b aşl ı a l l ı tu r na l ar ge çiyor i ç i mden Şa h i d i m olsu n k i bu lut l ar Şa h it olsu n k i ş afa k va kt i B en bu g ü n bu g ü ne şi, D o ğdu ğ u ye rde n s öküp a l ac ağ ım Ç a l a c ağ ı m g ü ne şi Gü ne ş i ç a l a c ağ ım Üşü dü s a çl ar ım bi l e. Var g it ar ı Var g it yoluna Ab d a l ols an ma lu m olu r D e r v iş ols an bi l g in olu r Ne d önüp dur ursun göz ümün üstünde D ağ l ar ardıma ge r i ls e C enne t önüme s e r i ls e B en bu g üne şi ç a l a c ağ ım Ç a l a c ağ ı m g ü ne şi Üşü dü y ü re ğ im bi l e... Ay s el M E N TE Ş KASIM 2018
SOLDAN ESİNTİLER
17
GELECEK YAZ Fakir bir soğuk bekliyorum Kendi nefesiyle buğulayan camları. Yağmur çiseltilerinden arta kalan zamanlarda, En güzel masasında ağırlayan sarhoşları. Fakir bir soğuk bekliyorum, İncinmeden incitmeden ceviz ağacını Bir kaç ihtiyarın derviş sohbetiyle güz’ün Kan sıçramayan kaldırımları... Fakir bir soğuk bekliyorum; Hele bir başlasın dercesine titrek. Hırsından yeryüzünde Solmuş mezar taşlarını sürükleyene dek... Fakir bir soğuk bekliyorum. Topsuz, tüfeksiz, Deli gibi hep aynı rüyayı gören Sevdasını çocuk yüreğine gömen... Nuray TUNÇ
AH ÇOCUK (...) Küskün koca kentlere Oynamak istiyor yeniden Sere serpe gönlünce En çok bacalardan korkuyor Dili keskin insanlar görmüş Bakışları delip geçen adamlar Zamanın kandırıldığı yıllar Ah çocuk ‘Yıllar bir nehir’ asıl küreklere Yalnızlığın da bir asaleti var Demesi benden Hiç bir nehir daha akmadı tersine Kimi zaman Dün daha güzeldi an’dan Ah çocuk Bulutlar daha yakın geceden Gūneş düşüyor avucumun içine Sevgi yüklüyor sözcükler Dostluk heybesinden Ah çocuk Ürkütmezdi nehir, varmasaydı denize... Sultan KARATAŞ
18
SOLDAN ESİNTİLER
KASIM 2018
SEN GİTTİKTEN SONRA Sen yanımdayken, Kasvetli havalara bakıp hüzünlere dalmazdım… Sen yanımdayken, Haziranda kar yağsada zemheriymiş gibi üşümezdim… Ama, Sen gittikten sonra bunlar oldu; Viran ettin ocağımı toz duman oldu, Gözyaşlarım aktı yağmur oldu, Acılarım korkuyla doldu, Küfürlerim yazdıkça şiir oldu. Bahçemdeki çiçeklerim soldu, Sensizlik kurşun misali beni vurdu, Bedenim bu şehirde inan çok yoruldu. Bir de, Gölgelerimle kaldım gecelerimde, Ay tutuldu sızlayarak yüreğimde, Yakamozlar söndü sahillerimde, Umudum sevdam kaldı bu şehirde. İnan ki, Sen gittikten sonra oldu…. Bayram KÖSE
KASIM 2018
HİS? Dalgalar duygularımın kalemi Kumlarsa yüreğimin beyaz sayfası Masmavi gökyüzünde pamuk bulutlar Tenimi ürperten Saçlarımı savuran Tılsımlı rüzgâr Yaşadığım anlara şahit... Özgür müydüm? Mutlu muydum? Bilmiyorum? Âşık olmadığımda kesinde Kalan ömrümün geçmesini istediğim Mevsimde ve yerdeydim... Kargaların yemek dansı Martının umursamaz tavrı Kumların arasında Çizdiği yolu takip eden bir su birikintisi Ya da Midye kabuklarının kırılganlığı kadardım beklide Hiç bitmesini istemediğim O kısacık anlarda çaresizce Sarıyer, Kilyos’ta döktüm içimi Ben, beni dalgalara bıraktım da Döndüm geri... Seher Zerrin Ceviz AKTAŞ
SOLDAN ESİNTİLER
19
CANI ÇIKSIN
İdam ettim sana ait tüm şiirleri Azat eyledim senli sözcükleri Acıtsa da canı mısra çığlıkları Dönüpte bakanın canı çıksın
Tüm limanları yaktım ardın sıra İstersen git sultan ol Mısıra Kalsa da saçından bir tel hatıra Dönüpte bakanın canı çıksın…
Sırlı aşkın masalarda kalsın Sevdalı haline eller kansın İsterse dünya başıma yıkılsın Dönüpte bakanın canı çıksın
Bundan gayri yelkenlerim fora Rüzgar nere atsa yurdum ora Düşürse de Hoyratı sensizlik zora Dönüpte bakanın canı çıksın…
Tut ki son tangomuzu oynadık Bil ki son serzenişti söyledik Gel deme dönüşü yok bitirdik Dönüpte bakanın canı çıksın
Ali ESMERAY
Bilmezler ki Şairler her şiirde bir ömür törpüler. Ali ESMERAY 20
SOLDAN ESİNTİLER
KASIM 2018
GEL ARTIK...
Bil isterim. Senin gökyüzünde uçan kuşa hakkımı helal etmem
Ben, senin gittiğin yolda yürümem Anlıma yazdığın kara yazıyı dinlemem Boş hayalle öğrettiklerinin hiç birini
Senin gözlerine bakan gözlerle önümü bilmem görmem ve gönderdiğin Azraille ölmem Senin nefesinle yaşayan bu bedeni bilmem Ve senin gönderdiğin Azraille ölmem... Ey! Ana rahmine düşmeyen çocuk Yaşanmayan gün Doğmayan güneş Henüz gelmeyen özgürlük Gel artık.
Bil isterim. Ben senin yağmurlarınla ıslanmam Gökyüzündeki renklerden mavi hariç hiç birine inanmam Hiç bir dalgana, dümenine, imanına kanmam Çıkardığın hiç bir ateşte yanmam Ey! Ana rahmine düşmeyen çocuk Yaşanmayan gün Doğmayan güneş Henüz gelmeyen özgürlük Gel artık. Ziya Yıldırım GÜNTEKİN
KASIM 2018
SOLDAN ESİNTİLER
21
KEŞİF GÜNLÜĞÜ
SİZ HİÇ PEMBE KAYALIKLAR GÖRDÜNÜZ MÜ? Yaz bitti diye üzülüyor, teninizin yaz anılarınızdan daha hızlı solacağından mı endişeleniyorsunuz? Sonbahar tatili size ilaç gibi gelecek. Korkmanıza gerek yok çünkü sonbahar yeni bir şehir keşfine çıkmak için mükemmel bir mevsimdir. Yerel halkın işine gücüne döndüğü bu mevsimde fiyatlar ve hava sıcaklığı düşüşe geçer. Kalabalık iyice azalır. Keşfetmek için her yer sizindir artık. İstanbul’un Karadeniz kıyısında Şile’si, Ağva’sı varsa İzmit Kocaeli’nin de Kerpe’si, Kefken’i var. Üstelik Kerpe ve Kefken’e ulaşmak Ağva’ya ulaşmaktan daha kolay. Kocaeli’ne geldikten yaklaşık 40 kilometre sonra Kandıra’ya varıyorsunuz. Kandıra’dan 10 kilometre sonra da masmavi deniziyle sırtını çam ormanlarına dayamış şirin bir tatil beldesi olan Kerpe’ye ulaşıyor ve muhteşem bir doğa ile karşılaşıyorsunuz. Tertemiz deniz ve orman havasını içinize çekiyor, korunaklı doğal bir limana sahip Kerpe’nin dalga almayan kumsalında hırçın Karadeniz’in durgun halinin tadını çıkarıyorsunuz. Yaz aylarında yüksekten atlama yarışlarına sahne olan Kerpe kayalarına uzanıyor ve bu doğa harikasına hayran kalıyorsunuz. Canınız balık çekerse doğru adrestesiniz. Denize karşı balık keyfi yapmak için ideal bir yerdesiniz. Daha aperatif bir şeyler yemek isterseniz eğer Kerpe burnuna doğru uzanıyor, kayaların üzerindeki kartal yuvası gibi konumlandırılış kafelerde uçsuz bucaksız manzaraya dalıyorsunuz. Bir yandan da kahvenizi yudumlayabiliyorsunuz. Keyifli bir mola verdikten sonra Kerpe’ye 10 kilometre mesafedeki Kefken’e geçiyor, Kefken ve Cebeci arasındaki diğer bir doğa harikası Pembe Kayaları görmeye gidiyorsunuz. İlginç jeolojik yapısından ötürü bölgedeki görülmesi gereken en önemli yerlerden biri olan Pembe Kayalar, sıra dışı rengi ve yapısı sebebiyle oldukça ilgi çekiyor.
22
SOLDAN ESİNTİLER
KASIM 2018
KEŞİF GÜNLÜĞÜ Güneşi burada batıracak olursanız eğer Pembe Kayalıklara bir de gökyüzünün o muhteşem renkleri eşlik edecektir. Fotoğraf çekmeye doyamayacaksınız. Gün bitmesin hava kararmasın bu muhteşem renk cümbüşü hiç kaybolmasın diyeceksiniz. Günün en güzel saatleri bunlar diyerek Kefken limanına doğru yola çıkabiliriz. Limandaki rengârenk balıkçı teknelerinin önünde ağlarını tamir eden balıkçıları izlemeye doyamayacaksınız. Hatta muhabbete katılıp bir bardak çaylarını içerken bile bulabilirsiniz kendinizi. Limana yeni yanaşan balıktan dönen teknelerin çıkardığı ses, taze balık kokusu alan martıların çığlıkları ile karışacak uzun bir süre de kulağınızdan gitmeyecektir. Satın alacağınız balığı henüz daha ağların içindeyken bile seçebileceğiniz en tazesini alacağınızdan hiç şüpheniz olmasın. Bir başka gün yeniden görüşebilmek dilekleriyle limandan ve balıkçılardan ayrıldıktan sonra evinize dönerken yolunuzun üzerindeki Kandıra’nın çarşısına uğrayıp peynir kıvamındaki inek ve manda sütü karışık meşhur Kandıra yoğurdu almayı da unutmayın derim ben. Özgürlüğünüzü alın ve keşfedilecek yerlere doğru yelken açın. Hep seyahatte kalın. Mine Güleşken ASLAN
KASIM 2018
SOLDAN ESİNTİLER
23
İHTİYARLAMIŞIM
Farkında değilim ama, bayağı ihtiyarlamışım Bu zaman girdabının içinde gençliğim elden gitti Saçlarıma bir bir düşen aklar, kalmış tek yoldaşım Geçen bu yıllar, insanı böyle soldururmuş demek ki Kaç kere isyan ettim, kaç kere umutsuzca yenildim Yenilmelere doyamadım, adam olamadım demek ki Yüreğim hep asi oldu, başkaldırdım direnemedim Kaç kere şiir, türkü oldum gezemedim dizeleri Farketmemişim, elden ayaktan bile nasıl düşmüşüm Sevdiklerimi okşayan bu ellerimin titrekliği Her gece terler içinde korkarak uyandığım düşüm İhtiyarlığımın belirtisi, habercisiymiş demek ki Yaşadıklarım daha dün gibi gözümden bir bir geçer İyot kokulu kırlarda topladığım menekşeleri Koklayıp da sevdiklerime dağıtırdım birer birer Diyorum ya, çiçekler bile kokmuyor eskisi gibi.. Yusuf Ziya LEBLEBİCİ
24
SOLDAN ESİNTİLER
KASIM 2018
KARINCALAR Nefes almak ne güzel. Renklerin en güzelini sunan sonbaharda yürümek, Yağmur tanesinin toprakla buluşması, Sonra ismine toprak kokusu dediğimiz tarifi olmayan o koku.. Bir de bir dost gördük mü içimizde oluşan mutluluk. Ve birlikte nefes almak. Nefes almak ne güzel. Kuşları kıskanmak gökyüzüne bakarak, Gökyüzüne bakabilmenin mutluluğuyla, Zevk alabilmek her şeyden.. Ve kuşlarla birlikte nefes almak.. Nefes almak ne güzel. Boyumuzu kat kat aşan ağaçların altında, Boyumuzun kat kat altındaki karıncaları izlemek, İzlemek için var olan gözlerimizin şükrünü hissetmek.. Ve her zaman şükrederek nefes almak. Nefes almak ne güzel. Nefes alabilmek ne güzel. Ve o nefesi alabilmenin güzelliğine şükretmek. Ümit YURTLUK
KASIM 2018
SOLDAN ESİNTİLER
25
PARANOYA SEYRİNDE Küçük yağmur damlalarının içinde nasıl bir hayat var ki bir tutam toprağı yeşertebiliyor. Yakından bakın nasıl da rengarek yansımaları var. Belki de bu renkler sayesinde bunca hayat evrenin bunca coşkusu. Bana en renklisinden bir gökyüzü çizmelisin. Ona göre karar vereceğim seni sevip sevmeyeceğime... Benim gökkuşağım olmak konusunda ne dersin bilmiyorum, fakat düşlerimin penceresinden en çok maviyi seyrediyorum. Bulutların arasından salladığım salıncaklar var ya her biri renkleri taşıyor üzerinde. Biliyor musun? Bir ağacın altında saklandım imgelerime düşman herkesten uzak kalmak ve seyir defterime en çok bilinmeyen renkleri yazmak için. Hangi renkler birbirinde en güzel rengi yaratır, bunu bilen var mı? Bende bilmiyorum ve bu yüzden bütün renkleri birbirine katacağım. Bugün kendime söz verdim en çok... Bugün düş saldırganlarını ansımadan bir kaç çizgi çektim bile ufuktan başlayarak; kırmızı, mavi, sarı, yeşil, mor, bilinir bilinmez her renk ve kimsenin bilmediği bir şarkı ile birlikte. Şarkıda kimsesiz ve bilinmez tıpkı renkler gibi düşlerimin süprizi olacak. Seherin ilk ışıklarını düş canavarlarına kaptırmadım. Rüzgarın dokunuşlarını ve ilk kuş seslerini ve elimde ki renkli kalemleri kaptırmadım... “Bana bir gökyüzü çiz olur mu? Bir de gökkuşağı çiz ama... Söz veriyorum altından geçerken senin dileklerin için dilek tutacağım...” -Dilek tutacağım, söz.. Ağacın önünde sırtımı ağaca dayamış denizin sessiz hakimiyetine teslim olmuş gözlerimi kapatmış gökyüzünün karmakarışık görüntüsünde kaybolmuştum bile. Ayak izlerim ellerim her yerde bilinmez renklerle, renklere küskün düş canavarlarından uzaktayım bilinmeyen bir şarkının eşliğinde.! Martıların seslerini duyuyorum biraz kalın ve ağlamaklı gibiler? Neden? Acıklı bir gemi sireni. Simitçi sanırım bir kadın, sesi tiz ve çığırtkan. Yakınlardan gelen sabırsız korna sesleri, beynime doluşan fısıltılar, parçalanan düşlerim ve kalemlerim... “Ben onlarla gökkuşağı çizecektim sana...” “Paranoya Seyrinde” Süheyla Güney AVCI
26
SOLDAN ESİNTİLER
KASIM 2018
DAĞLARIN DAĞLARIN ARDINDAN
YALNIZLIK ŞİİRİ
Bir türküsü olsaydı gecenin, Adı sen olurdu, bilirim Efendice uzaktan sevdim seni Ve bir şiiri olsaydı yalnızlığın, Sen bilmeden sen görmeden karşılık Adı ben olurdu beklemeden Uzaktan sevdim seni dağların dağların Bir ayrılık türküsüyüz ardından Oysa ki şimdi Adı ne sen olan, Memleket gibi sevdim seni Ve ne de ben olan Göçmen kuşları sever gibi sevdim Bir yalnızlık şiiri gibiyiz Hiçbir zaman biz olamayan. Olur mu öyle şey diyeceksin biliyorum Biliyorum bende öyle dedim gönlüme İsmail ŞİMŞEK Olur mu öyle şey dedim Dolu görmüş ekin oldu büküverdi boynunu SONBAHARA Çetin AKYIL
Sustuklarımı dinle sevgili, Gün açmış, poyrazdı bakışın. Sönmüş yıldızlardı. Solarken duvara çivili fotoğrafta hayatımız. Yıllar not defteri arasında, Sarı mürekebi tükenmiş, Kalbimde yorgun bir yelkovan kahrı.
Yaza elveda, kışa merhaba, der gibi, inceden. Zamanın döngülerinde, şaşmayan dengeden, Koşuyor hayat, Dörtnala, peşinden... Nuray ŞENGİL
Asiye YAŞARGÜN
KASIM 2018
SOLDAN ESİNTİLER
27
HABER 53. YAŞAYAN DEĞERLERİMİZ ŞİİR VE MÜZİK GECESİ ATAKÖY’de GERÇEKLEŞTİ... Kardelen Şiir ve Müzik Grubu’nun 53.sünü düzenlediği “Yaşayan Değerlerimiz” programı Ataköy’de gerçekleşti. Bakırköy Yunus Emre Kültür Merkezi’ndeki programa halkın yoğun ilgi göstermesi dolayısıyla salon tıka basa doldu. Konukların yanı sıra bir çok ünlü sanatçı da izleyiciler arasında yerini aldı. Ünlü tiyatro oyuncusu Göksal Kortay’ın ve THM Sanatçısı Ekrem Ataer’in de sürpriz yaparak programa katılması geceye ayrı bir renk kattı. CHP İstanbul Milletvekili Av. Turan Aydoğan, CHP Bakırköy ve Bahçelievler, DSP Avcılar İlçe örgütleri ve derneklerin yoğun ilgi gösterdiği programda, sanatçılarda dahil olmak üzere her katılımcı Grup’un kitap kampanyasına destek olmak amacıyla okunmuş kitaplarla geldiler. Kokteylin ardından programa başlandı. Açış konuşmasını yapan Kardelen Sanat Derneği Genel Başkanı Yusuf Ziya Leblebici, kapital sistemin popüler kültürü besleyerek, halkı kendi kültür ve sanatından uzaklaştırmaya çalıştığını söyledi. Sanatçının muhalif bir duruşunun olması gerektiğinin altını çizen Leblebici, “Sanatçı, iktidarda kendi partisi de olsa, kültür ve sanat adına muhalif duruşunu sergilemelidir. Toplum olarak hepimiz sanatın bir ucundan tutsak, şikayet edeceğimiz hiç bir sistem olmaz. Çünkü sanat yapan, sanatı seven insanlardan kimseye zarar gelmez. Onlar barışı ve hakkı savunan insanlardır” dedi.
28
SOLDAN ESİNTİLER
KASIM 2018
HABER THM Sanatçısı Yağmur Yalçın ile birlikte sunuculuğu da üstlenen Yusuf Ziya Leblebici, okuduğu şiirlerle beğeni topladı. Yağmur Yalçın’ın konserinin ardından Şair Sefer Kocakaya da şiirlerini okuduktan sonra ödül törenine geçildi. Cici Kızlar Grubuyla adını duyuran Bilgen Bengü, ödülünü almadan bir kaç eser seslendirdi. Ödülünü İstanbul Milletvekili Av. Turan Aydoğan’ın elinden alan sanatçı, yaşayan değerlerimiz ödülünün kendisini çok sevindirdiğini ve onurlandırdığını söyledi. Ünlü tiyatrocu Suna Keskin ise yaşayan değerlerimiz projesinin bir çok sanatçı için çok önemli olduğunu ve hatırlanmalarının kendilerini çok duygulandırdığını belirtti. Suna Keskin’in ödülünü ise THM Sanatçısı Ekrem Ataer takdim etti. Spiker, seslendirme sanatçısı ve oyuncu Müge Oruçkaptan, seslendirdiği Taş Devrinden Wilma Çakmaktaş’ın sesiyle sahneye çıkması izleyicileri şaşırttı. Oruçkaptan’ın ödülünü Bakırköy Belediyesi Başkan Danışmanı Mehmet Akyüz verdi. Onur ödüllerine layık görülen Ressam Candan Uluğ’un ödülünü THM sanatçısı Ali Kocakaya, Türkolog Ece Ataer’e Aşık Sinem Bacı, Bakırköylü Sanatçılar Derneği’ne ise ünlü tiyatro oyuncusu Göksal Kortay verdi. Program, tüm izleyicilerin de Türk bayraklarıyla katılımıyla İzmir Marşı ve Sarı Saçlım isimli eserle coşkulu bir şekilde sona erdi. 27 Ekim 2018 KARDELEN HABER KASIM 2018
SOLDAN ESİNTİLER
29
Külünden Var Olan Anka
Derler ki; Kaf dağının ardındadır Anka. Acılara dayanamayan Anka, Büyük bir ateş yakıp, yakarmış kendini her yıl Ve bir bahar ayında, seher yelinde küllerinden yeniden var olurmuş. Derler ki; Kalbe de bir kere düşmeye görsün, har Ağır ağır ta içer de yanar durur, Kül olur. Bir gün Alıp savurur bir rüzgar gökyüzüne Griye bulanır bulutlar Yağmur olup,düşer toprağa o küller Yanıp tutuşan,kül olan kalp Yeniden doğar mı o küllerden Bir bahar ayında, Anka olup kanat çırpar mı gökyüzüne? Nihat YILDIZ
30
SOLDAN ESİNTİLER
KASIM 2018
GİTMEKTEN KORKMUYORUM Aklımı büyütüp,ömrümü boğan ellerim Hedefini onikiden vuran zaman yivine ayarla yaşamı. İçinde tek mutlu dizem olmayan şiirimle uğurla beni. Hüzünsüz kalsın geceler. Haber vermeden dertlere düştü gönlüm Doldur kadehi yaşam Herkes aynı tadı almaz yudumlayınca can kızılı şarabı… Uyandığımda harcanmasın yazgımın arkasından koşmak için zaman ... Nursen URAL Gitmek gerekiyordu Ekim’in bir akşamüstü... Karanlığa gömülmek, karanlığı sırtlamak gerekiyordu... Boğulmak, acılara kimlikler vermekti yalnızlıklar... Ekim’de geçiyor takvim yapraklarında... Azalıyor yaşama dair tutunacaklarımız... Çoğalıyor geçmişin izini taşıyan sararmış fotoğraflar... Mıh gibi saplanıyor ömrümüzden geçenler, birikiyor terkedilen adımlar gözlerimizde... Eskiyor ruhumuz yaşanmamış kimliklerin hüzünleriyle... Tazeleniyor Ekim’in toplamı sevdalarımızda... Niyazi YANGIN
Konuşmak; İnsanın dili ile aklını kullanma sanatıdır Ne var ki herkes sanatçı olamaz.
KASIM 2018
Kazım Beysülen
SOLDAN ESİNTİLER
31
AYIN KİTABI
İLAHİ KOMEDYA / Dante Alighieri
Dünya şiirinin başyapıtı İlahi Komedya, Dante’nin Cehennem’e, Araf ’a ve Cennet’e yaptığı düşsel bir geziyi destanlaştırır. İlahi Komedya, 14 233’e ulaşan toplam dize sayısı ile, şiir tarihinin en uzun soluklu şiiridir. Dante’nin 1300 yılının 7 Nisan Perşembe gecesi başlayan gezisi bir hafta sürer, Dante’ye Cehennem ve Araf yolculuğu boyunca Latin şair Vergilius rehberlik eder. Araf ’ın tepesinde Vergilius yerini, Cennet’te Dante’ye rehberlik edecek olan Beatrice’ye bırakır. Dante, Beatrice’yi ilk kez gördüğünde kendisi dokuz, Beatrice sekiz yaşındadır. Dante, ömrü boyunca Beatrice’ye bağlı kaldığı gibi, düşünce dünyasının da esin kaynağı olur Beatrice. Vergilius’un Aeneis destanını örnek alan ve sıradışı bir aşka mitoloji, tarih ve kutsal metinlerle de desteklenen gerçeküstücü bir ortamda yakılan bir ağıt olarak da değerlendirilebilecek olan İlahi Komedya’nın, tarih ve felsefeden dinbilime, gökbilimden geometriye uzanan bir ansiklopedi niteliği taşıması da bir başka özelliğidir.
32
SOLDAN ESİNTİLER
KASIM 2018
DUYURU
George Orwell’ın ‘’Hayvan Çiftliği’’ romanının metninin çok zengin olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. İlk sayfasından son sayfasına kadar okuyucuyu düşünmeye itmektedir. Hayvan Çiftliği’nin alt başlığı Bir Peri Masalı’dır. Masal tadında okunan eserde asıl dikkat çekilen nokta ise eşit toplum idealinin masalsı yanına dikkat çekmektir. Nitelikli ve kapsamlı bir eleştiriyi Orwell, masalsı bir şekilde ve oldukça etkili bir şekilde sunmuştur. Bu eser şimdi sinemaya uyarlanıyor. Netflix, Hayvan Çiftliği’nin film haklarını satın aldı ve uyarlamada Andy Serkis yönetmen koltuğuna oturacak. Vizyon tarihinin netleşmediği film, sinemaseverler tarafından heyecanla bekleniyor. Mine Güleşken ASLAN
KASIM 2018
SOLDAN ESİNTİLER
33
HAYATA SANATLA GÜLÜMSE DÜĞÜMLERİN GİZEMLİ DİLİNİ KULLANARAK YAZILAN HİKÂYELER Sanırım en zor şey insanın kendini ve yazdıklarını tanımlaması. Tam bu noktadayken elimden gelen tek şey yazmak ve yine yazmak oluyor. Yazmayı öğrendiğim ilk günden beri kalemi elimden düşürmeyen ben, hayatımı en ince ayrıntısına kadar yazarken buldum kendimi. İnsan hayatı boyunca öğreniyor. Bir süre sonra belli bilgi birikimi oluşuyor ve bu bilgi birikimlerinin paylaşılmadığı sürece bir faydasının olmadığını anlıyor. İşte tam da bu noktada “Hayata Sanatla Gülümse’’ adı altında yıllarca büyük bir keyif ile okuduğum sanat tarihi derslerinin birikimlerini sizlerle paylaşmak istedim. İçimden geldiği gibi yazıyorum. Okurken ne teknik bilgi ağırlıklı ne de ansiklopedik bilgi ağırlıklı olmasın, sizleri bilgilendirirken, sanata karşı ilgi ve merak uyandırıcı olması için yazmaya, anlatmaya özen gösteriyorum elimden geldiğince. Hayatım boyunca tek hedefim hep insanların hayatına dokunabilmek ve kendimi bulabilmekti. Her insanı tanımak insanın kendi dünyasında yeni bir kapıyı aralar düşüncesi ile bir kapı da ben olayım istedim sanırım. Yaz aylarının, tatilin verdiği heyecan, enerji, mutluluk ardından Eylül ayı ile tatile veda ettik. Eylül ayının o melankolik hali tüm ruhumuzu sardı. Sanırım Ekim ayı ise artık bir hazırlık süreci oluyor bizler için. Uğraştığımız işlere daha bir enerji dolu sarılıyoruz. Yeni planlar, yeni düşünceler ile çalışmalarımıza devam ediyoruz. Aylardan yine Kasım der dururuz her birimiz nedense. Kasım ayı hep böyle gidenlere yönelik duyguları anımsatır yüreğimize. Sonra sonbaharın bu duygusal etkilerini bir kenara bırakıp hayatın gerçeklerine akışına geri döneriz. Yaşadığımız ayın adı ne olursa olsun ama hep bir araştırma içerisindeyiz. Her yeni sayı bizim derin araştırmalarımız ve çalışmalarımız sonucunda ortaya çıkıyor. Sizlere bu sayımızda bende dokumacılık sanatı adı altında halı ve kilim dokumacılığından bahsetmek istiyorum. Geleneksel Türk el sanatlarımızdan biri de şüphesiz ki halıcılıktır. Halıcılık sanatının ilk doğuşu, insanoğlunun ısınma sorunu ile ortaya çıkmış, günümüze kadar gelmiştir. İlk insanoğlu ısınma sorununu hallettikten sonra yerlere hayvan postlarını sermiş ve daha sonra hayvan postlarını taklit ederek halı yapmaya ilkel anlamda başlamıştır. Günümüzde ilk halı parçası olarak bulunan tek örnek Rus arkeolog
34
SOLDAN ESİNTİLER
KASIM 2018
HAYATA SANATLA GÜLÜMSE Rudenko tarafından Altay dağı eteklerinde bir mezar içerisinde bulunan PAZIRIK halısıdır. Şu anda Leningrad’daki Hermitage Müzesi’n de sergilenen bu halı Türk çift düğümü tekniğiyle dokunmuştur. Hun Türklerine ait olduğu kabul edilen bu halı, Türk düğüm tekniğiyle yapılmış tek ve en eski örnektir. Bu halı kurgan denilen mezarın içine dolan suların donmasıyla günümüze kadar korunmuştur. Yaşadıklarına tanık olan insanımız, müthiş bir yaratıcılıkla halıda, kilimde, nakışta, çizgide dile getirmiştir yaşamı, doğumu, ölümsüzlüğü, soyunu, bereketi ve bolluğu… Ben Çatalhöyük’ten günümüze kadar gelen bu Anadolu motiflerinin yaratıcılarını, bizim Picasso’larımız olarak değerlendiriyorum. İnsanoğlu yüzyıllardan beri her fırsatta bir iz bırakmaya çalışmış tarihe. Kimi zaman mağara duvarına, kimi zaman taşa, kimi zaman da kilime aktarmış anlatmak istediklerini. Bir dokuma tasarlanırken bir bütün olarak tasarlanır ve dokunur. Motifler ise cümleyi oluşturan kelimelere benzerler. Motiflerin dilinden anlayanlar bu dokumaları kitap gibi okur ne demek istediğini anlarlar. Kendilerini dokuyan kadınların dokudukları o andaki ruh hali ve duyguların birer tercümanı gibidir dokunan kilimler. Sevdiğine sözü olan bir kilim dokur. Kilimin dilinden ancak anlayan okur. Sırlarımı verdim sana sevgimi verdim. Şu gönlümü kilim yaptım yoluna serdim. Ayıptır günahtır diye kilit vurdular dilime. Aşkı dokudum kilime anlıyor musun? Yetinmedim türkü yaptım gayrı bu canımdan bıktım. Hani senin olacaktım dinliyor musun? Kilim kalbin aynasıdır gönlün sesidir. Her nakışı bir duygunun ifadesidir. Kilim sevgiliye çağrı aşka davettir. Kimi renkler şikâyettir kimi hasrettir. Ben şu gönül tezgâhında kilim dokudum. Erenlerin dergâhında aşkı okudum. Töremizde kilim demek ilim demektir. Kilim sevdadır özlemdir derttir istektir. Bedri Rahmi EYÜBOĞLU KASIM 2018
SOLDAN ESİNTİLER
35
HAYATA SANATLA GÜLÜMSE Kulağınıza usul usul kilim türküsünü fısıldasam. Bir kilimin ne çok duyguyu dile getirdiğini çok daha iyi anlayacaksınız eminim. Kilim türküsünü arka fonda dinlerken bende sizlere bu güzel türkümüzün hikâyesinden bahsetmek istiyorum. Bu hikâye bir çoban ile bir bey kızı arasında geçmektedir. Çoban yanında çalışmış olduğu beyinin kızına âşık olur. Sadece çoban değil aynı zamanda beyin kızı da gönlünü çobana kaptırmıştır ve büyük bir aşk beslemektedir. Çoban daha fazla dayanamaz ve kendinde bir cesaret bularak beyinin karşısına çıkarak Allah’ın emri peygamberin kavli ile kızı ister. Bey ise bu isteği kendisine hakaret sayar ve kızını vermeyi reddeder. Çobanı da dövdürür ve yanından kovar. Bey kızını çağırıp, sorar işin aslını ancak babasından korkan kız sevgisini içinde saklar ve bir şey söyleyemez. Her ne kadar bey katı acımasız olsa da çoban ile bey kızı arasındaki aşk sönmemiştir. Bey ise bu durumu sonlandırmak için civar köylerden yaşlı bir beye haber gönderir, söz kesilir düğün tarihi alınır. Çoban bu durum karşısında çok üzülse de elinden gelen hiçbir şey yoktur. Sevgisini hep içine atan bey kızı çobana olan aşkını kilimler üzerine işlemiştir. Kilimlerde dokunmuş olan bu motifler kızın çobana olan aşkını anlatmaktadır. Kızın evlendiği bey bu kilimleri görünce durumu anlar. Kızın babasını çağırtır ve durumu anlatır. Beyi ikna ederek çobanla kızın bir araya gelmesini sağlar. Sevgi dolu bu türkü ile mutlu bir aşkı yaşadığımız kilimlerimizin birazda tarihçelerine bakalım isterseniz. Selçukluların var oldukları dönemin izlerini en çok bu alanda görmekteyiz. Selçuklular döneminde başlayan dokumacılık sonraki yüzyıllarda giderek gelişmiştir. Selçuklu halılarındaki geometrik bir düzen ile yerleştirilmiş motiflerin oluşturduğu kompozisyonlar geliştirilmiş biçimleriyle günümüz Sivas halılarında görülmektedir. Çeşmi bülbül, çamurlu, kuçlu, lalezar, yılanlı gibi kompozisyonlar örnek olarak verilebilir. Sivas halılarının bir başka özelliği de zıt renklerden özenle kaçınılmasıdır. Halılarda en az on iki renk görülür. Başlangıçta çok mat olan bu renkler kullanıldıkça canlılık kazanır. Lacivert ve al tonları yaygın olarak kullanılır. Kilim dokumacılığı daha çok köylerde gelişmiştir. Seccade, divan, taban ve duvar tipi kilimler çok yaygındır. Gürün, Şarkışla, Yıldızeli ve Kangal’da dokuma kilimler de renk ve desen açısından farklılık gözlemlenmektedir. Bunlar da geometrik motiflerin yanında çeşitli figüratif motiflerde kullanılmıştır. Bugün de kabul edilmektedir ki, halı sanatına en büyük katkıyı Türkler yapmıştır. Bütün Anadolu’da eski halı merkezlerinden özellikle de
36
SOLDAN ESİNTİLER
KASIM 2018
HAYATA SANATLA GÜLÜMSE Kayseri, Sivas, Konya, Kırşehir, Isparta, Uşak, Bergama, Kula, Gördes, Milas ve Çanakkale’de bu geleneksel sanatımız canlılığını korumaktadır. Saf ipek el halılarının dünyadaki en tanınmış merkeziyse İstanbul yakınlarındaki Hereke kasabası olmuştur. Dünyanın en zengin ilk iki antik müzesi de İstanbul’da bulunmaktadır. Yöreden yöreye değişiklik gösterse de Türk halılarında gelenekselleşmiş bazı motifler vardır ki yüzyıllardır anlamlarını yitirmemiş ve bugün hala kullanılmaktadırlar. Bu motiflerin dört ana teması vardır. Bu temalar doğum, hayat, ölüm ve ölümsüzlüktür. Halının kendi içindeki kurgusu da bu dört temaya göre belirlenir. Motifler buna göre işlenir. Halı sanatçısı dokumaya önce doğum ile ilgili motiflerle başlar, hayat ve ölümle devam eder. İlk tema olan doğum ile ilgili motiflerden bahsedecek olursak örnek olarak erkekliğin cesareti ve gücünü temsil eden koçboynuzu motifini gösterebiliriz. Karpuz, üzüm ve nar gibi meyve motifleri de doğurganlığı simgeler. Küpe motifi ise Anadolu’da uzun yıllardır düğün hediyesi olarak benimsenmiştir. Bir halıdaki küpe motifi halıyı dokuyan kişinin evlilik isteğini ifade etme biçimidir. Yaşamı temsil eden motiflerin başında akan su motifi gelir. Yaşamın korunması için işlenen motiflerden bazıları da muska, nazar boncuğu, dulavratotu, ejderha ve kurtağzıdır. Kuş motifi birçok anlamı birden barındırmasına rağmen yaygın olarak ölümü simgelemek için kullanılır. Son tema ölümsüzlüğü anlatmak için yaşam ağacı ve genelde bu ağacın üzerinde uçarken temsil edilen can kuşu motifleri kullanılır. Sadece figüratif desenler değil, halı sanatında renklerde anlam yüklüdür. Kırmızı dostluk ve sevgiyi, sarı nazarı, mavi umudu ve yeşil ise ayrılığı simgeler. Peki biz ne yapa biliriz? Yok olmaya yüz tutmuş sanat dallarımızı düşündükçe sık sık bu soruyu kendime soruyorum. Evet belki uçan halı dokuyup tüm gözleri halı sanatına toplayabiliriz ama bizim de halıcılığın yaşaması için sunabileceğimiz katkılar yok değil. Tüketim KASIM 2018
SOLDAN ESİNTİLER
37
HAYATA SANATLA GÜLÜMSE aşamasında ithal veya makine halıları yerine imkânlarımız el verdiği sürece el dokumalarını tercih edebiliriz. Elimizdeki halıların bakım ve korunması konusunda yapabileceğimiz araştırmalar halımızın ömrünü uzatacaktır. Özellikle halıları rutubetten ve güveden korumamız faydalı olacaktır. Gelelim üretim konusuna, ucundan köşesinden üretime bulaştığında insan bu ister bir ipe boncuk dizmek olsun, ister bir heykeli yontmak olsun ya da kurabiye yapmak olsun zanaatkar ve sanatkarlarla empati kurabilir hale geliyor. Bu önemli bir nokta çünkü bu bağ kurulduktan sonra tüketimde ister istemez bilinçli hale geliyor. Hobilerini alıp ileriye taşıyıp meslek edinmelere değinmiyoruz bile. Uzun lafın kısası halıcılık sanatına bir de işin kendisini öğrenerek hizmet edebilirsiniz ki birçok açıdan en faydalısı bu olur bence. Kendinizi dört bir yanınız çevrilmiş gibi hissederseniz her geçen dakika daha da hayatın karmaşasından boğuluyorsanız şehrin dışına çıkın biraz. Hatta rutin yaşamınızın dışına çıkın biraz. Gökyüzüne bakın. Bulutların özgürlüğüne bakın. Bulutlarla dans eden dağlara bakın. Uzayıp giden bozkırların sonsuzluğuna bakın. Ömrünü belki de biz daha rahat nefes alabilelim diye sürdüren ağaçların, bir müjde verir gibi çiçek açışına, kimseden bir şey beklemeden meyve verişine bakın. Yosun kokusunu, ılık ılık meltemini hissettiren denize bakın. İnsanın doymak bilmez açgözlülüğüne bereketiyle karşılık veren toprağa bakın. Tüm bunları yaparken düşünün aslında hayatımızın her anında kültür, sanat ve edebiyat ile aslında iç içe yaşıyoruz. Biz de doğanın bir parçasıyız. Bize ilham veren yol gösteren bu hayata bu ay da sanatla gülümseyin. Ben öyle yapıyorum… Bir sonraki sayımızda görüşebilmek dileği ile sevgiyle kalın… Sanatla kalın… Mine Güleşken ASLAN mine_papatya71@hotmail.com
38
SOLDAN ESİNTİLER
KASIM 2018
UNUTULMAYANLAR Gülten AKIN 4 Kasım 2015 Anısına saygıyla Uzun Yağmurlardan Sonra Sen yağmurlu günlere yakışırsın Yollar çeker uzak dağlar çeker uzak evler Islanan yapraklar gibi yüzün ışır Işırsa beni unutma Alır yürür sıcak mavisi gökyüzünün Kuşlar döner uzun yağmurlardan sonra bir gün Bir yer sızlar yanar içinde büsbütün Her şeye rağmen ellerin üşür Üşürse beni unutma Yeni dostlar yeni rüzgarlar gelir geçer Yosun muydum kaya mıydım nasıl unuturlar Kahredersin başın önüne düşer Düşerse beni unutma.
KASIM 2018
SOLDAN ESİNTİLER
39
HARCANAN BENLİK DUYGUSU VE SANAT DUYGUSU Hep tüketim toplumu ve tüketim çağı dediğimiz, değersizliğin değer olanla yer değiştirdiği zaman diliminde insanlığa verilen en direkt emir harca. Hatta reklam puntoları harca harca bitmez diye sloganlaşıyor. Harcamak bir tatmin duygusu yaratması açsından insanlığın en önde duyduğu amaçmış gibi görünüyor. Yaşamsal olan bir çehresi varmış gibi. Evet barınma, gıda, sosyal bir statü yaşamın olmazsa olmazı. Ancak nerede duracağını bilemeyen insan modeli yaratmak, kapital sistemin ihtiyaç duyduğu insan modelidir. Yeni bir evin, yeni eşyalara ihtiyacı olması, neredeyse toplumsal bir kural halini alıyor. Yeni olanın tekrar ve tekrar yeniyi çağrıştırması, Diderot etkisi denilen ve başka psikolojik adları da olduğunu tahmin ettiğimiz bir tatminsizlik duygusuna da çağrı niteliği taşıyor. Diderot Etkisi ; yeni bir eşyanın yanında diğerlerinin eski durması ile tetiklenen bir duygu. Sonra ekonomik bütçeyi zorlayan bir döngü. İnsanlar çoğunlukla bıkkınlık yaşadıkları işlerini, sırf tüketmek adına terk etmiyorlar. Kapitalizm sürekli tüketmek ve yenisini edinmek noktasında bir yığın telkin ve emir sistemi. Bilinç dışı alana vurulan sloganlar. “Eskimiş çoraplarınızı atın. Siz hala annenizin marganini mi kullanıyorsunuz? Otomobilde zamanı yakalayın….” Harcanan salt para mıdır? İnsan ihtiyacının ötesindekine istek duyarken, araç amaca girmeye değerler sırasını değiştirmeye başlıyor. Kendinize iyi bir roman almak yerine son çıkan android işlemci telefonu tercih eder olmak, ihtiyacınız yokken, sırf mobilyalara uygun yeni biblolar almak vs. Derken sadece psikolojik rahatlama için bile alış verişe çıkmalar vs. Sosyal statü ve zaman yeni tüketim yolları telkin ediyor. Bunun bir sonu var mı? Ancak bir önlemi olabilir. O da bireyin kendi zerindeki etkisi ile mümkündür. Zaman ve tüketim insana tuzak kuruyor. Neo liberal dönem, çarklarını döndürmek için sizlerin tüketiciliğinize ve tuzaklara gelmenize bakıyor. Bu çarklar için tuzaklar bellidir. Moda, trend, in, out, modern, nostalji hatta organik kelimeleri ile insanları tavlamaya çalışacaktır. Şimdi bu kafeteryalar çok trend, şimdi moda bu derken bütün bunlar insan ruhuna, varlığına birer kanca gibi takılmaktadır. Moda denilen liberal değişken alan, sizi zaman içinde sürükleyecek. İnsan kendilik sürecinde bir anlam aramak yerine tüketim toplumunun kendi açmazlarının birer uzantısı haline gelmiştir.
40
SOLDAN ESİNTİLER
KASIM 2018
HARCANAN BENLİK DUYGUSU VE SANAT DUYGUSU Tüketim toplumu dediğimiz o fauna, kendi içinde bir tükenmişlik yaratan, dil, sanat, benlik duygularını ve var oluş duygularını da tüketen uzun bir sürecin adıdır. Egemen güçler, kendi empoze dilini dayatırken siz kendilikten kopmaya başlıyorsunuz. Benlik duygusunda bir tükenmişlik bunun bir diğer adları depresyona girmek, monotonlaşmak. Belli bir rutine kapılıp giden insan olmak. O rutin de bir gün insan oğlu geriye dönüp baktığında acı bir boşluğun cisimleşen ağırlığını duyacak. Faturalara, bireysel emeklilik ödemelerine, gündelik ihtiyaçlara yetişmeye çalışırken, zamanın içerdiği dile varamaz hale gelmek, o simülasyon dil, o ekonomik dil her geçen gün farklı tanım ve hızlı mübadele ile insanı geride bırakmaya başlıyor. İnsanın gelişimi, dönüşümü, arayışları, banka faizlerinin, hızlı spekülatif artan rakamların gerisine düşüyor. Her şeyde bir anlam ve değer kayması söz konusu. Yani bankalardaki rakamlar sizin kim olduğunuzu belirleyen sözde araçlara dönüşünce, insan olmak, benlik duygusu, akademik yeterlilik, okur yazar ve entelektüel birikimin yerini anlamasız rakamların alması ya da alamaması benlik duygusunun da bu hakim düzenden payını aldığını ya da almadığını gösteriyor. Sahiden insanı belirleyen değer, o spekülatif rakam ve hızın ifade ettiği kadar mı? Sanatta sözde kendi dilini ve davranışlarını kurgulayan insan modeline neden ihtiyaç var? Bunun kabul edilmesi şart mı? Mafya ya da aile dramı dizilerinde insanların davranışlarını kopya eden yaşamın ortasında insanların belirmesi sizce tesadüf mü? Şu dizideki gibi telefon tutmak, bu dizideki gibi çeteleşmek, diğer bir başka dizinin tokalarının moda olması. Sanal bir dünya neden bizim gerçeğimizmiş gibi algılıyoruz? Hiç düşünmüyor gibiyiz. Birileri bizi böyle mi görmek istiyor? Bankalardaki rakamlar, hızlı dünyada koşturan, sürekli borçlandırılıp, tv lerdeki gibi standart sözde idealize edilmiş modellere indirgenen insanlar görmek istiyorlar. Sistem sizden başka bir şey yaratmanın yollarını bulmuş gibi. Siz belki bir an da durup, roman yazmaya, doğada bir kulübeye yerleşmeye, belki bundan sonra sadece balıkçılıkla geçinmeye karar verecektiniz. Sistem size daha dur, borçlarınız var, büyüyen rakamlarınız, artan faizleriniz, kazanacak paranız ve daha dolacak vadeniz var diyor. Siz yaşamı erteliyorsunuz. Dostluk, insani tanımlar yeKASIM 2018
SOLDAN ESİNTİLER
41
HARCANAN BENLİK DUYGUSU VE SANAT DUYGUSU rini daha çok gündelik çıkar ilişkilerine indirgenirken, sürekli duyulan büyük bir yalnızlık ve baş edememe duygusu da hakim oluyor. Duygularla baş edemedikçe, tüketim kendinde bir çareymiş gibi insanların önüne sunuluyor. Yeni bir araba, yeni eşyaların yaratacağı sözde ferahlık ya da mutluluk duygusu gibi. Kendi var oluşunu anlamlı kılmak yerine bu döngüde var olmak, tüketim toplumunun bir ferdine dönüşmenin yolu. İşte bize sormadan, bizde bir değer görmeden bizden yarattıkları budur. Sahtelik. Her şey reklam sloganları gibi. Dizilerdeki müzikler popüler, eşyalar trend, peki siz kimsiniz? Havva AĞRAL
Ayrılık diye bir şey yok. Bu bizim yalanımız. Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var. Ümit Yaşar Oğuzcan
42
SOLDAN ESİNTİLER
KASIM 2018
ALTINI ÇİZDİKLERİMİZ Acılarımız pişiriyor bizi, olgunlaştırıyor. Çektiklerimizin ölçüsünde daha dayanıklı, daha insaflı, daha duyarlı oluyoruz. BİR GÜN / AYŞE KULİN
Gerçek bir kötülükle farazi bir kötülük arasında seçim yapmak zorunda kalırsan daima farazi olanı seç…
Kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin. AŞK / ELİF ŞAFAK
Ne yaparlarsa, bir avuç aylak ve soyguncu insanın çıkarı için değil, kendi çıkarları uğruna gelecek kuşaklar için yaptıklarının bilincinde olduklarından, var güçleriyle çabalıyorlar, her türlü özveriye sessizce katlanıyorlardı. GEORGE ORWEL / HAYVAN ÇİFTLİĞİ
Özgür bir insanım ben, sizlerin, bütün o zenginliklerinizin, yoksullarınızın değer verdiği hiçbir şey umurumda değildir. VİŞNE BAHÇESİ / ANTON CEHOV Bir insanın diğer bir insanı, hemen hemen hiçbir şey yapmadan, bu kadar mesut etmesi nasıl mümkün oluyordu? KÜRK MANTOLU MADONNA / SABAHATTİN ALİ Kirli bir ırmaktır insan. Kirli bir ırmağı içine alması ve bozulmadan kalması için deniz olmalı kişi. BÖYLE BUYURDU ZERDÜŞT / FRİEDRİCH NİETZSCHE Bizim buralarda şairler büyücü sınıfına girer. İnsanları güzel sözlerle büyüledikleri için.
KASIM 2018
GÜN DOĞUMU / JOAN BAEZ
Hiçbir uğraş, hiçbir umut, seni düşünebilmek, seni anlayıp sevmek, yüzüne bakabilmek kadar dolu, anlamlı ve yaşamaya değer olamaz… LEYLİM LEYLİM / AHMED ARİF’ten LEYLA ERBİL’e MEKTUPLAR İnsan anadan yiğit doğmaz, insanı hem yürekli, hem de korkak yapan görgüsü ve aklıdır. PERİ BACALARI / YAŞAR KEMAL İhanete uğramış bir aşkın ne demek olduğunu bilemezsin Bu insanın midesini kazıyan açlıktan bile beter sayılır. KODİN / PANAİT İSTRATİ
SOLDAN ESİNTİLER
43
UNUTULMAYANLAR
Yannis RİTSOS 11 Kasım 1990 Anısına saygıyla SON İSTEK Şiire, aşka ve ölüme inanıyorum, diyor, işte bu yüzden ölümsüzlüğe de inanıyorum. Bir dize yazıyorum, dünyayı yazıyorum; ben varım; dünya var. Bir ırmak akıyor serçe parmağının ucundan. Yedi kere bu ırmak gökyüzünün mavisi. Yeniden ilk gerçek oluyor bu arılık, bu benim son dileğim.
Lev Nikolayeviç Tolstoy 20 Kasım 1910 Anısına saygıyla Rus asıllı Tolstoy yazar filozof, eğitim reformcusu, öykücü ve muhteşem romanların yazarıdır. “Ölmek için doğmuştur ya insan; O yüzden her yağmur sonrası toprak kokusunu sever.”
Yannis RİTSOS
44
SOLDAN ESİNTİLER
KASIM 2018
UNUTULMAYANLAR Enver GÖKÇE 19 Kasım 1981 Anısına saygıyla 1920 yılında Erzincan’ın Kemaliye ilçesine bağlı, Çit köyünde doğan Enver Gökçe şair, yazar ve aynı zamanda çevirmendir. Ailesiyle 1929 Ankara’ya göç ettiler. AĞIT Teller iletmez haber, direkler devrileli Kara habercidir göklerde kuşlar görüleli. Anam, bacım yok içinde, neremdir yareli? Adapazar! Erzincan oldun, türkülerdesin; Bir bahar akşamında ölün, yüreklerde yasın, Şahan mı vurdu kolun, yaralı turna mısın? Doyulmaz dünyada; insanın çilesi ölüm. Ne çare, geldi türküler yakılası ölüm Ah! böyle mi kahredilir? Yıkılası ölüm. Bu muydu çarşın, mahşer mi kurmuşlar yerine? Yine mi “çağrışak kurtlar ve kuşlar” yerine! Karalar giymişiz kutlu kumaşlar yerine. Gurbette yar vardı, mendili işlenilmemiş, Tarlalar hazandır, tütüne başlanılmamış. Bir mendil ver n’olur, çevresi yaşlanılmamış. Ağlarım; bu yürek sevdaya uyası değil, Türküm var: Harput, Diyarbakır mayası değil. Garibim: İçimde Eğin’in havası değil. Bir yaprak sarmadım yarana yaran çözerim. Bir mısra gülmedim, dosta ağıt düzerim, Uğruna destan yazılası, Adapazarım. Enver GÖKÇE KASIM 2018
SOLDAN ESİNTİLER
45
UNUTULMAYANLAR
Nejat Uygur 18 Kasım 2013 Anısına saygıyla Tiyatro sahnelerini kahkaha tufanı ile sarmalayan sanat adamı. Ustayı saygı ile anıyoruz. “Bir gün tiyatronun ışıkları sönecek, zil sesleri susacak ve tiyatro perdesi sonsuza kadar üzerime kapanacak. İşte o zaman giderken tüm üzüntülerinizi yanımda götürerek size sadece kahkahaları bırakacağım. Nejat Uygur”
46
SOLDAN ESİNTİLER
KASIM 2018
UNUTULMAYANLAR
Ümit Yaşar Oğuzcan 4 Kasım 1984 Anısına saygıyla İstanbul Evin içinde bir oda, odada İstanbul Odanın içinde bir ayna, aynada İstanbul Adam sigarasını yaktı, bir İstanbul dumanı Kadın çantasını açtı, çantada İstanbul Çocuk bir olta atmıştı denize, gördüm Çekmeğe başladı, oltada İstanbul Bu ne biçim su, bu nasıl şehir Şişede İstanbul, masada İstanbul Yürüsek yürüyor, dursak duruyor, şaşırdık Bir yanda o, bir yanda ben, ortada İstanbul İnsan bir kere sevmeye görsün, anladım.
KASIM 2018
SOLDAN ESİNTİLER
47
UNUTULMAYANLAR
Melih Cevdet Anday 28 Kasım 2002 Anısına saygıyla Şair, tiyatro oyunu, roman, deneme, makale yazarı. Arkadaşları Orhan Veli ve Oktay Rifat’la birlikte ortaya çıkardıkları Garip Akımı ile Türk şiirindeki yenilenmeyi başlatmıştır. Daha sonra Garip Akımı’ndan ayrılmıştır kolları Bağlı Odysseus ile kendine özgü felsefi şiir akımını başlatmıştır. Her Gece Böyle Değilim Benim de öyle akşamlarım vardır. Kapıdan girince anama sarıldığım, Çocuklara karamela ve çekirdek getirdiğim, Meyhaneye uğramadan çakır keyif, Düşmanım yok, Gündeliğim cebimde, Küfretmeden Öyle tasasız döndüğüm akşamlar.. Benim de öyle akşamlarım vardır. Her gece böyle değilim. Melih Cevdet Anday
48
SOLDAN ESİNTİLER
KASIM 2018
UNUTULMAYANLAR
Orhan Veli Kanık 14 Kasım 1950 Anısına saygıyla Şair Melih Cevdet ve Oktay Rifat ile birlikte yenilikçi Garip akımının kurucusu olan Kanık, Türk şiirindeki eski yapıyı temelinden değiştirmeyi amaçlayarak sokaktaki adamın söyleyişini şiir diline taşıdı. Garipçiler diye de adlandırılan Garip şairlerinin amacı, şiiri birtakım kalıplardan kurtarmaktı. Dolaysız, yalın, açık seçik bir halk diliyle şiir yazmaktı. Orhan Veli’nin yaptığı iş, edebiyat tarihimiz açısından “edebiyat zevkimizde devrim” biçiminde anlatılarla karşılandı. Şiirimizin geleneksel kabuğu çatlatıldı, şiirin özü sayılan söz sanatları bir yana bırakıldı, ölçüsüz uyaksız, halkın anlayacağı yalınlıkta bir dille şiir yazmanın yolu açıldı.
KASIM 2018
SOLDAN ESİNTİLER
49
OBJEKTİFTEN YANSIYANLAR
Foto:Adriana Daniella Safta Piata Ovidiu Constanta/Romanya Constanta Piata Ovidiu’da tarihi yürüyüş alanları, anıtlar ve heykeller, turistik ve simgesel yerler.
Foto: ELVAN TOKATLIGİL KAPADOKYA
50
SOLDAN ESİNTİLER
KASIM 2018
TÜYAP KİTAP FUARI
Bu yıl 37. Düzenlenecek olan Uluslararası TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı kitapseverleri bekliyor. 10-18 Kasım 2018
Ve nihayet beklenen zaman geldi, Tüyap Kitap Fuarı 37. Kez kapılarını kitapseverler için açıyor. Biz de dergi ekibi olarak fuar süresince alanda olup, fuar hakkında gözlemlemelerimizi sizlerle paylaşacağız. Ve siz değerli okur dostlarımızla fuar alanında buluşabilmeyi ümit ediyoruz. İletişim adresimiz soldanesintiler@gmail.com
KASIM 2018
SOLDAN ESİNTİLER
51
tasarim.grafik
tasarim.grafik
tasarim.grafik
KARTVİZİT -tasarim.grafik BROŞÜR - ELtasarim.grafik İLANI tasarim.grafik tasarim.grafik TAKVİMtasarim.grafik - DUVAR SAATİ tasarim.grafik
ETİKET - STİCKERtasarim.grafik tasarim.grafik tasarim.grafik AFİŞtasarim.grafik - POSTER tasarim.grafik tasarim.grafik tasarim.grafik tasarim.grafik LOGO tasarim.grafik tasarim.grafik tasarim.grafik tasarim.grafik tasarim.grafik tasarim.grafik DERGİ - GAZETE - KATALOG tasarim.grafik tasarim.grafik tasarim.grafik MÜHÜR DAMGA KAŞE tasarim.grafik tasarim.grafik tasarim.grafik tasarim.grafik ADİSYONtasarim.grafik - SİPARİŞ tasarim.grafik FİŞİ tasarim.grafik
tasarim.grafik
tasarim.grafik
tasarim.grafik
tasarim.grafik tasarim.grafik tasarim.grafik GRAFİK TASARIM ve REKLAM HİZMETLERİ tasarim.grafiktasarim.grafik 0555 494 43 03 tasarim.grafik tasarim.grafik grafiktasarimm.reklam@gmail.com tasarim.grafik tasarim.grafik tasarim.grafik
KİTAP MI YAZIYORSUNUZ? DOSYANIZI YOLLAYIN KİTABINIZI BASKIYA HAZIRLAYALIM. GRAFİK TASARIM VE REKLAM HİZMETLERİ 0555 494 43 03 0539 436 72 71 grafiktasarimm.reklam@gmail.com ınstagram : tasarim.grafik 52
SOLDAN ESİNTİLER
KASIM 2018