Sultan Kasim Aralık Yıl 1 Sayı 3

Page 1

The Only Turkish-American Magazine

$4.99

2013 Kasım-Aralık Yil-1 Sayi 3 www.sultanmagazine.com

Çat Kapı “Beyti Turkish Kebab”

ALİ ÇINAR’la Harika Bir Söyleşi

ası m i ş ı r m Res raf Ya k a ğ Kap i Foto si is ci ” erg Birin Işıkay kleri D ut elene tan l s e u S M le G kka a n “Ça

Cumhuriyet Bayramı Kutlamalarından Kareler

Astım Nedir, Sebepleri Nelerdir? “Prof. Dr. Bülent Enis Şekerel” BİR YANI MARMARA DA BİR YANI EGE DE OLAN ©Sultan- Kasım - Aralık 1 “BALIKESİR”


穢2 Sultan- Kas覺m - Aral覺k


穢Sultan- Kas覺m - Aral覺k 3


İçindekiler Kasım-Aralık- 2013 07

Cumhuriyet Bayramı Etkinlikleri

09

NBA’de Türk Şovu

11

Ali Çınar’la Harika Bir Söyleşi

12

İçimizden Biri “Fuat Saraylı”

13

Yatırımcı Vizesini Kimler Alabilir? “Av. Ayhan Öğmen”

14

Ticari İşletmede %50 Ortaklik “Av. Gökhan Yazıcı”

16

Astım Nedir, Sebepleri Nelerdir? “Prof Dr. Bülent Enis Şekerel”

22

Bir yanı Marmara’ya Bir Yanı Ege’ye Bakan Şehir “Balıkesir”

24

Marka Tutkusu Bir Hastalık mı?

©4 Sultan- Kasım - Aralık

26

Makyaj Hileleri “Lütfiye Taşdemir”


3. Sayı İle Yine Merhaba Atalarımız, “Söz uçar, yazı kalır” demiş. Evet… Amerika’daki Türk toplumu seneler önce anavatandan buralara göç ettiğinden buyana çok söz söylendi. Biz Sultan Dergisi olarak, bu sözlere sayfalarımızda yer verdik, kayda geçirdik. Fotoğraflarımızla ruhlarda ve beyinlerde yer etmesini sağladık. Almanların sevilen bir sözü vardır, “Profesyoneller az konuşur” diye… Dergicilikte, “profesyoneliz” sözü şimdilik abartılı olabilir. Ancak sizler de fark edeceksiniz ki, her geçen gün sizden aldığımız güç ile daha iyiye doğru yol alıyoruz. Türk düşünürlerin öncülerinden Ziya Paşa, “Ayinasi iştir ki-

sultanmagazine.com Publisher Nevin Bakır Genel Yayın Yönetmeni Nevin Bakır Içerik Danışmanı Sıtkı Kazancı

şinin, lafa bakılmaz” demiş. Biz de uzun uzun konuşmak yerine gecemizi gündüzümüze katarak sizlere layık olmaya çalışıyoruz. İki önemli noktaya dikkat çekerek, satırlarımızı sonlandıralım. Bunlardan ilki; siz okurlarımızın desteği. İlk sayımızın piyasa çıkmasından itibaren Dünya’nın birçok yerinden bize destek veren, yüreklendiren dostlarımız oldu. İlk sayıdan yayılan enerji, Amerika sınırlarını aştı. Türkiye’ye ve Almanya’ da yasayan Türklere ulaştı.. İkinci konu ise sizlere en güvenilir bilgiyi, en güzel fotoğraflarla ulaştırma çabamızdaki gelişmeler. Bu sayımızda Dünya da, Türkiye’ mizde ve yaşadığımız ülkede, New York da olan bitenler hakkında daha fazla haber ve fotoğraf bulacaksınız. Ayrıca bu sayıda dikkatle baktığınızda göreceksiniz ki, sağlık, hukuk ve diğer konular da yazılanları kaleme alanlar, “bu sektörlerinin en iyileri”. Sultan Dergisi, bilgileri dinlendirip, etraflıca araştırıp sizlere sunuyor. Çalakalem değil, “demlenmiş bir çay” tadında sizlere ulaştırmak istiyor. Başarılı bir çalışma üçüncü defa tekrarlanabiliyorsa, bu işlerin daha iyi olacağına işarettir. Sultan I, Sultan II’den sonra Sultan III’de de desteklerinizi bekliyoruz. Destek sizden, iyiyi, güzeli ve doğruyu yazmak bizden. İyi ve güzel haberlerle Sultan IV’de buluşmak üzere. Nevin Bakır/ Publisher

Editörler Seyfi Alp Fatma Marmara Röportajlar Demet Demirkaya Nevin Bakır Fatma Marmara Yazarlar Av. Ayhan Öğmen Av, Gökhan Yazıcı Fatma Marmara Lütfiye Şendağ Fotoğraflar Fatma Marmara Demet Demirkaya Tasarım / Baskı Begonia Marketing & Advertising Inc. İletişim Advertise@sultanmagazine.com Editor@sultanmagazine.com Abone@sultanmagazine.com Begonia Marketing & Advertising Inc. 1717 North Ocean Ave. Suite C Medford, NY 11763 631 942 8853

©Sultan- Kasım - Aralık 5


Kırım Türkleri Amerika Birliğinden Cumhuriyet Bayramı Kutlaması Türkiye Cumhuriyet’inin kuruluşunun 90. Yılı münasebetiyle Kırım Türkleri Amerika Birliğinin düzenlemiş olduğu Cumhuriyet Balosu Kırım Türkleri Cemiyet binası balo salonunda büyük coşkuyla kutlandı. Programa Kırım Türkleri Amerika Birliği Başkanı Naci Tozer, TADF Başkanı Ali Çınar ve TADF Başkan Yardımcılarından Yusuf

Öner’in katılımlarıyla gerçekleşti. Programa İstiklal Marşı ve Onuncu Yıl Marşıyla Başlandı. Kırım Türkleri Amerikan Birliği Başkanı Naci Tozer’in açılış konuşmasının ardından Kırım Türkleri Amerikan Birliği Eski Başkanı İlker Altaygil ve TADF Başkanı Ali Çınar günün anlam ve önemini belirten konuşmasını yaptılar. Birbirinden

Kırım Türkleri Amerika Birliği Üyelerinden Oluşan Koro Atatürk’ün Sevdiği Şarkıları Seslendirdiler

29 Ekim Cumhuriyet Bayramında Wall Street’de Bayrağımız göndere çekildi. Emeği geçenlere ve katılımcılara teşekkürler...

©6 Sultan- Kasım - Aralık

lezzetli ikramların yapıldığı geceye Kırım Türkleri Amerikan Birliği Cemiyeti üyelerinden oluşan koro Atatürk’ün sevdiği şarkıları seslendirerek geceye renk kattı. Aytekin Şenyaylar ve ekibinin muhteşem müziği eşliğinde gece geç saatlere kadar devam etti.


Etkinlikler 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu

C

umhuriyetimizin 90. Yılı kuruluş yıl dönümü New York Başkonsolosumuz Levent Bilgen ve eşi Ayşe Bilgen’in ev sahipliğini yaptığı kabul töreni Waldorf Astoria New York otelde çok sayıda vatandaşımızın katılımıyla kutlandı. Resepsiyona New York Eyalet Üniversitesi Denizcilik Fakültesinde eğitim gören öğrencilerin “DAĞ BAŞINI DUMAN ALMIŞ” Marşı eşliğinde başlandı. Ardından Atatürk ve silah arkadaşları ve ayrıca tüm şehitlerimiz için saygı duruşunda bulunuldu. İstiklal Marşı sonrasında Amerikan Ulusal marşı okundu. Baş Konsolos Levent Bilgen konuşmasına Türkiye Cumhuriyetinin 90. Kuruluş yıldönümünü büyük bir gurur ve sevinçle kutluyoruz diye başladı. Türkiye Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Büyük Elçi Halit Çevik Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş yıldönümü kutlamaktan çok mutlu olduğunu dile getir-

di. Brooklyn ‘in Türk dostu olarak bilinen Marty Markowitz Türkçe “Merhaba” diyerek konuşmasına başladı ve Brooklyn’de yaşayan Türklere övgüler yağdırdı. Baş Konsolos Levent Bilgen’e Brooklyn Nets Basketbol takımının 1 nolu formasını hediye etti. Konuşmasında zaman zaman Türkçe kelimeler kullandı. “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” diyerek salondaki misafirlerin büyük beğenisini topladı. Geceye ayrıca Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Birleşmiş Milletler Temsilcisi Mehmet Dana, Queens Belediye Meclis Üyesi David Weprin, İslam Konferansı Örgütü (IKO) Genel Sekreteri Ekmelettin Ihsanoğlu, Başkonsolosluk çalışanları, Kore Gazileri, New York ve çevresinde yaşayan birçok vatandaşımız, dernek üyeleri ve basın mensupları katıldı. Yoğun katılımın yaşandığı resepsiyonda gelen misafirlere çeşitli ikramlarda bulunuldu.

KKTC’nin 30. Yıl Dönümü Resepsiyonu Türkler’i bir araya geldi

E

v sahipliğini KKTC Büyükelçisi Mehmet Dana ve eşi Simla Dana'nın yaptığı KKTC nin 30.Kuruluş Yıldönümü Türkevinde kutlandı. Resepsiyona

Türkiye BM Daimi Temsilcisi Halit Çevik, Azerbaycan Büyükelçisi, TADF Başkanı Ali Çınar, Başkan Yardımcılarından Dr.Hakan Karalok, TADF Denetleme

Kurulu Başkanı İbrahim Kurtuluş ve NY Kıbrıs Yardımlaşma Derneği Başkanı Ali Sencer ve birçok dernek temsilcileri katıldı.

©Sultan- Kasım - Aralık 7


Resim Hakkı TADF Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu tarafından organize edilen NBA Türk Şovu’nda Brooklyn Nets - Utah Jazz maçında 400’e yakın Türk ve Amerikalı bir araya geldi.”

“B

rooklyn Nets’in yeni sahası Barclay Center’daki maçta Ankara Büyükşehir Belediyesi folklor takımı da maç öncesi bir gösteri yaptı. Brooklyn Nets ve Utah Jazz sahaya çıkmadan önce maçtan önce seçilen Türk çocuklarla tokalaştı. Ayrıca 32 çocuk açılış seronomisinde sırada basketbolcularla birlikte sahada yer aldı. Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu maç öncesi gelenlere t-shirt ve bayrak dağıttı. Maç için yaklaşık 3 aydır hazırlandıklarını söyleyen Türk Amerikan Dernekleri Başkanı Ali Çınar, iki yıllık görev süreleri içinde bir ilke daha imza atmaktan mutluluk duyduklarını söyledi. Ankara FOMGET folklor ekibi-

nin şov için özel olarak geldiğini ve 20 bine yakın Amerikalı’ya Türkiye tanıtımı yapmaktan mutluluk duyduklarını kaydeden Çınar, önümüzdeki yıllarda bu şovların geliştirilerek de vam ettirilmesinin en büyük arzuları olduğunu ifade etti. Organizasyonda emeği geçen TADF icra kurulu üyeleri Cemil Özyurt, Hicri Ataş, Mustafa Turan ve Dr.Hakan Karalok’a teşekkür eden Çınar, ekip olarak güzel bir organizasyona daha imza attıklarını vurguladı. Maç öncesinde de Türkiye ile tanıtım yazıları ve videoları da stadtaki scoreboard’tan yayınlandı. Brooklyn Nets yetkilileri de daha önce farklı etnik kökenden toplumları ağır-

ladıklarını, New York’ta yaşayan Türk Amerikalılarla ilk kez bir organizasyonda bir araya geldiklerini belirttiler. New York’un zengin etnik kültürünü Barcley Center’a taşımaktan mutluluk duyduklarını ifade ettiler. NBA’deki Türk şovları ilk olarak Los Angeles’ta Salih Eroğlu tarafından başlatılmış, daha sonra Washington, DC’de ATA-DC derneği tarafından gerçekleştirilmişti. Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu daha önce de Mehmet Okur ve Hidayet Türkoğlu’nun karşı karşıya geldiği maçta Türk toplumunu organize etmiş ve Nets-Orlando Magic maçını seyrettirmişti.

“Long Island Türk Kadınlarından Çiftlik Ziyareti”

7

0 yaşında yasam mücadelesi veren bir at sevdalısı yıkık dökük bir at çiftliği ..Engelli çocukları sabırla sırtlarında taşıyan, hayırseverlerin yardımlarını bekleyen atlar.Kathleen F. Kotler ,Excel Equestrian terapedik at biniciliği okulunun kurucusu ..gönüllülerin yardımlarıyla ayakta kalabilen bu çiftlikte maddi durumu yeterli olsun olmasın tüm engelli öğrencilere atı, at biniciliğini sevdirmeyi ve bu yolla onlara kendine güven yasama güven ve bağlılık duyguları aşılamaya çalışan bir profesyonel at binicisi.. Ama her zaman ihtiyacı olan desteği bulamadığı için çiftliğin gün gelip kapanması ve bu özverili atların uyutulması söz konusu. Long Island”ta yaşayan Demet Demirkaya’nın bir tesadüf sonucu tanışıp gönüllü yardım ve çalışmalara başladığı çiftlik bölgede yasayan Türklerin de dikkatini çekmiş ve geçtiğimiz haftalarda yardım amaçlı piknikler düzenlendi.. Dergimizin güzellik uzmanı ve kendisi de bir at sevdalısı Lütfiye Taşdemir Sendağ’ın organize ettiği pikniklerle bölgedeki Türklerin evlerinde hazırladıkları yemekleri getirdikleri çiftlikte toplanan yardımlar bayan Kotler’a teslim edildi. Sultan Dergisinin de bu yazdan kalma günlerde Excel çiftliğinde bulunduğu pikniklerde, hepimizin gözlemi bu çiftliğin mümkün olduğunca çok kişi tarafından ziyaret edildiği takdirde yapılan aktiviteler ve çalışmaların dikkat çekeceği. Ve böylelikle de her gün yaratılan küçük mucizelerin hayat bulacağı yönünde. ©8 Sultan- Kasım - Aralık


穢Sultan- Kas覺m - Aral覺k 9


Röportaj Türk Toplumu olarak birlik ve beraberliği sağlamak için büyük fedakârlıklar gerekmektedir. Bunu fazlasıyla başaran ve gecesini gündüzüne katıp büyük bir özveri ve fedakârlıkla çalışan, ayrıca yılın en başarılı toplum lideri seçilen Amerika’nın en eski Türk çatı kurulusu olan TADF Başkanı Ali Çınar’la yaptığımız sohbeti sizlere aktarmaktan büyük bir mutluluk duyarız.

Ali Çınar

Röportaj Nevin Bakır -Ali Bey öncelikle bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? Yaklaşık 15 yıl önce ABD’ye eğitim amaçlı geldim. Mastırımı tamamladıktan sonra Fortune 500’de yaklaşık 10 yıla yakın süre çalıştım. Şu anda Wall Street’te bir finans firmasında çalışıyorum. Türk-Amerikan Toplumu içinde birçok dernek ve kuruluşta çok eskiden beri aktif yöneticilik rollerim var, o nedenle toplumumuz ile iç içe sürekli bir çalışma içinde olduğumu belirtmek istiyorum. -Pekii TADF’la tanışmanız nasıl oldu? Connecticut’ta merkezi olan Güney New England Türk Amerikan Kültür Derneğinde çalıştığım zamanda 2004 yılında TADF Başkanlık seçimleri için bende gitmiştim. İlk defa tanışmamız o şekilde oldu. Daha sonra 2005 yılında TADF Başkanlarımızdan Atilla Pak döneminde belli bir süre Genel Sekreterlik yapma imkânı buldum. Derneklerimizle çok yakın ilişkilerim sayesinde TADF ile güzel bir uyum sağlamıştım o zaman. -Bize TADF in çalışmalarından bahsedebilirmisiniz? Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu halkımıza yönelik farklı çalışmaları ile hep önde olan bir kuruluştur. TADF’nin en önemli farkı ABD’nin en eski ve en büyük Türk-Amerikan Çatı Kuruluşu olması yanında partiler üstü sosyal, kültürel, akademik çalışmalar dışında, ülkemizin tanıtımı ve Türk-Amerikan ilişkilerinin geliştirilmesi ve Türk’ün Sesini, Türk’ün Gücünü en iyi şekilde her alanda gösterme amacı ile çalışmaktadır. Bu çalışmalar içinde: İletişim Ağının Güçlendirilmesi, Toplumsal Sorunlar ve Çözümleri, Millî Konulara Gösterdiğimiz Hassasiyet, Uluslararası Platformda TADF’nin Tanınması, millî ve Dini Günlerin Düzenli Kutlanılması, Türk Dünyasının Güçlendirilmesi, Türk Günü Yürüyüş ve Festivalleri. Ayrıca özel projeler ile birçok farklı başlıkta çalışmamız oldu.

©10 Sultan- Kasım - Aralık

-Sizin döneminizle önceki dönemlerin bir değerlendirmesini yapabilir misiniz? Halkımız ve Derneklerimiz var oldukça ve güçlü oldukça bizler varız. O nedenle tabana yönelik çalışmalarımız oldu. Geçmiş dönemde de olmuştur, ancak biz her kanalın en iyi şekilde kullanılması için çok çaba sarf ettik. 24 Saatlik Acil Vatandaş hattı, Smart telefonlarda TADF aplikasyonu, güncelleştirilen sürekli sitemiz ve emaille 24 saat içinde cevap veren email sistemimiz ile iletişim kanallarını güçlendirdik. Ayrıca, vatandaşlarımızın ayağına giderek camii, kahve, esnaf nerde Türk Vatandaşımız varsa onları dinlemeye ve sorunlarını çözmeye çalıştık. Kapımız herkese açık oldu. Sanırım diğer bir şansımız kavga ve gürültülerden uzak ve ICRAATA yönelik huzurlu bir dönem geçirdik. Geçmiş dönemlerdeki yıpratma kampanyaları bizde olmadı, olamadı. Çünkü bizim prensibimiz Ulu Önder Atatürk’ün dediği gibi “Tek İhtiyacımız Çalışkan Olmaktır” Bizi engellemeye çalışan ve menfaatleri olanlara karşı en güzel cevabimiz Çalışıp, İş Üretmek oldu. -Keske şunlarda yapılabilseydi dedikleriniz oldu mu? TADF’nin bir Kültür Merkezi yani binası olmasını çok arzuluyordum. Açıkçası TADF tarihinde her konuda en zor dönemi yaşayan Başkan olduğumu belirtmek istiyorum. Ama ona rağmen toplumumuzu kucaklayıcı birçok çalışmaya imza attığımız içinde mutluyum. -Ocak ayında tekrar aday olmayacağınızı açıkladınız. Eğer bir dönem daha kalsaydınız planlarınız nelerdi? Bir önceki soruda yanıtladığım gibi TADF’nin bir binası olması için çaba sarf ederdim. Ayrıca Birleşmiş Milletlerde NGO kuruluşu üyesi olması içinde çalışmalar

yapılması çok önemli. Her ne kadar ben ayrılsam da, gelecek dönemde ki başkan ve yönetimlere yardımcı olmak ve desteklemek bizlerin yani başkanlık yapmış her yöneticinin sorumluluğu olduğuna inanıyorum. -TADF olarak 24 saat Vatandaş Hattı kurdunuz? Bu hat ile ne tür hizmetler verilmektedir? Gerekli ilgi oldu mu? 24 Saatlik Acil Vatandaş hattına halkımız çok memnun oldu. Bizler Halkımızın Sesi ve Yüreği ilkesi ile çalıştık. Bu vatandaş hattına gecenin 3 ünde arayıp bilgi almak isteyen vatandaşımızdan tutunda, Sandy Kasırgasında ısıtıcı isteyen vatandaşlarımıza ayni gün yardım etmesine kadar çok faydalı oldu. En azından vatandaşlarımız telefonu açtıklarında karşılarında muhatap alacakları birilerini buldu. Açıkçası bu sistemin devam etmesini cani gönülden istiyorum. -Bilindigi gibi 1900 lü yılların başlarında buraya gelip yerleşen birçok Türk vatandaşlarımız kaybolup gitmişlerdir. Şu an burada bulunan 2. ve 3. neslin kaybolmaması için neler yapılabilir? Bu konuda halkımızın ve derneklerimizin üzerine düşen görevleri neler olabilir? Dil, Din ve Kültür çok önemli. O nedenle Federasyonumuza üye olan dernek okullarına bizler çok destek veriyoruz, hem maddi ve hem de manevi. Gelecek nesillerin Türklüklerini unutmaması ve Türk’ün Sesini her yerde duyurmaları için milli ve dini günlerin önemi ve çocuklarımızın aktif şekilde yer alması


önemli. Mesela TADF tarihinde ilk defa 23 Nisan Çocuk ve Ulusal Egemenlik Resim Yarışması yaptık ve çok büyük ilgi gördü. Aynı şekilde 10 Kasım da Atatürk’ü Şiirle Anlat yarışması ile Atatürk’ün silah arkadaşları ile ülkemizi ne şartlarda kurtardığı ve Cumhuriyeti kurduğunu çocuklarımızın hatırlaması ve yaşatması çok önemli. -Amerika ‘nin genel halkının ya da bazı ülkelerin birçoğunun Türkiye hakkında fazla bilgisi yok. Türkiye’nin nerede olduğunu bile soranlar oluyor ya da hala bizi diğer Müslüman ülkelerle ayni düşünüyorlar. Bu yönlerde tanıtım adına ne tür çalışmalar yapılabilir? Türkiye’nin ciddi bir PR sorunu var. Bu sorunu ülkemizin bir stratejik çerçevede kurması bence çok önemli. Her alanda ülkemizin ciddi tanıtım kampanyaları olması gerek. ABD de bile hala Türkiye’yi tanımayan birçok insan var. Eğitmek ve bilinçlendirmek lazım. TADF’nin tanıtım amaçlı yaptığı çalışmaları sıralarsak: - Dünyanın en büyük Türk Günü Yürüyüş ve Festivalini düzenlemesi ve NY Times, NY Post olmak üzere ABD’ye yönelik duyurularla farklılaştırması. Ayrıca Central Park ve Times Meydanında 10 binlerce broşür dağıtılarak festival ve yürüyüşün tanıtımları oldu. - Dünyanın en büyük 6.ci ziyaret edilen Grand Central’da muazzam bir Türk Festivali yaptı. - NBA ‘de Türk Gecesi düzenlenmesi. - Japon ve Kore programlarında Türkiye’nin tanıtılması. Ben ve ekibim her sene Japon okuluna giderek Ülkemizi tanıtıyoruz. ABD gibi etnik gruplara sahip bu ülkede etnik kuruluşlarla ortak çalışmalar yapmak çok önemli. - TADF önemli haber bültenlerini İngilizce yayınlıyor. - Amerikan Kongre Üye ve Senatörleri ile düzenli görüşmeler yapılıyor. - Milli Günlerde Senato ve Belediye Binalarında Türk Günü düzenlenmesi ve Bayrağımızın Göndere Çekilmesi. - Amerikan Üniversitelerinde Türk Öğrenci Dernekleri ile Türk Günü yapılması. Bunun son örneğini 22 Kasımda Columbia Türk Öğrenci Derneği ile yapacağız. - ABD Medya mensupları ile görüşmeler yapmak ve ülkemizi daha iyi anlatmak. -TADF’TA görev yaptığınız dönemin genel bir değerlendirmesini yapar mısınız? Genel olarak baktığımız zaman Türk toplumumuzun en iyi yere gelmesi için

aralıksız çalışmalarımız oldu. Somut çözüme yönelik faaliyetlerimiz ve ülkemizin tanıtımı için yapılan çalışmalar bizler için çok önemli idi. Amerikan Kongre Üyesi ve Senatörleri ile yakın ilişkiler ve sonucunda rakamlara vurduğumuzda 144 tane Kongre Üyesinin Türk Dostluk grubu üyesi olması bir sonuçtur. Ayrıca Work &Travel konusunda yapılan çalışmalar ve şikâyetlerin azaldığını da bu sene gördük. Vatandaş toplantıları, hukuk seminerleri olmak üzere toplumumuzun isteği doğrultusunda elimizden geldiğince gönüllülük ilkesi ile en iyisini yapmaya, zor şartlarda yapmaya çalıştık diyebilirim. -Ne gibi zorluklar yaşadınız? TADF Başkanı olarak en zor dönemi benim yaşadığımı söyleyebilirim. Hem maddi hem de manevi yönden TADF ekside başlamıştı. Bazı kişi ve çevrelerin menfaat odaklı yanınızda olduğunu ve sizlerin kötülüğü için çalıştığını gördüm. Ayrıca koltuk kavgası içinde olup her dönemin adamı olanlarla mücadele ettiğimizde söyleyebilirim. Yapıcı eleştirilere açık olmamız ile birlikte toplum için elini taşın altına koymamış hiçbir milli davada ortada olmayan kişilerle uğraştık. Açıkçası iş yapmayan ve bayrak sevgisi olmayanlarla işimiz olmadığını her zaman vurguladık. Ona göre gerçek samimi olan dost ve ekip arkadaşlarım ile birçok şeyin üstesinden geldik. Koltukların geçici, hizmetlerin kalıcı bilinci ile yola koyulmuştuk ve öylede oldu. Biz gene hizmete devam edeceğiz. -Sizce ABD’de lobicilik nasıl görüyorsunuz/Neler yapılmalı? Lobicilikte güçlü olmanız için maddi gücünüz ve oy gücünüz olmalı. Türk toplumu ABD ya geç geldiği için bu zaman alıyor ancak daha iyiye gidildiğini söy-

te bir yere gelemezsiniz. Önce oturduğunuz yerdeki Belediye Meclis Üyesi, Başkanı, Kongre üyesi ile tanışmaları ve ben Türk - Amerikalı olarak buradayım diyerek varlığınızı duyurmanız gerek. -Son olarak Türk Toplumuna iletmek istediğiniz mesajınız var mıdır? TADF Başkanlığını bırakmak toplumdan kopacağım veya hizmet etmeyeceğim anlamına gelmez. Ben TADF öncesinde birçok dernek ve kuruluşta gönüllü çalışmalarımıza devam etmiştim ve bu şekilde de devam edecek. Ayrıca Yurtdışı Türkler Başkanlığı ABD Danışma Kurulu üyesi olmam nedeni ile birçok plan ve projeyi gerçekleştirmek için vatan ve bayrak sevgimiz ile devam ettireceğiz. Benim en büyük mesajım birlik ve beraberlik. Kimse kimseyi sevmek zorunda değil ancak toplumumuzun ve ülkemizin menfaatleri için vatan sevgimiz ile el ele vermesi gerekir.

“Gönül elçilerimiz Ali Çınar Bey ve ekibine son 2 yıldır yaptığı başarılı hizmetlerinden dolayı tebrik eder, Amerikada’ki Türk Toplumununun bir bireyi olarak ayrıca teşekkürlerimizi sunarız.” Nevin Bakır

leyebilirim. Bilhassa yerel eyaletlerde vatandaşlarımızın yerel temsilcilerle görüşmesi etkinliklerine katılması bizler için son derece önemli. Ama söylenip hiçbir işi yapmazsanız lobicilik©Sultan- Kasım - Aralık 11


İçimizden Biri FUAT SARAYLI Protax Accounting

516-433-3111

“Amerikan Polis Teşkilatının çeşitli kademelerinde çalışan Amerika’da doğup büyüyen biri olarak elde ettiği başarılar üzerine Fuat Saraylı beyle bir söyleşi yaptık. New York Polis Departmanında Şube Müdürlüğü görevini bıraktıktan sonra uzmanı olduğu vergi konusunda kendi bürosunu açan FUAT SARAYLI mesleki tecrübelerini şimdiki işinde kullanıyor.”

A

merika’daki Türk gençlerine bilgisayar, muhasebe, avukatlık ve adli tıp gibi bölümleri tavsiye ediyorum. Bu meslekler emekli olduktan sonra da çalışabilecekleri için bu tür meslekler avantaj sağlıyor. -Fuat Bey Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? -1966 senesinde Brooklyn’de dünyaya geldim. Ailem 1964 yılında Amerika’ya yerleşmişler. Stuyvesant High School ve Brook Kolejinde muhasebe üzerine eğitimimi tamamladım. Okul bitince muhasebe üzerine çalışmaya başladım. -Polislik mesleğine nasıl karar verdiniz? -Muhasebe üzerine çalışırken kuzenim bana polis olmamı önerdi. Ben de onu dinleyip imtihanlara girdim ve çok iyi bir derece almama rağmen iki buçuk yıl kararsız kaldım. Bu dönemde muhasebe üzerine çalışmaya devam ettim. -Ne zaman polislik mesleğine başladınız? - İki buçuk yıl önce girdiğim sınavda çok iyi bir derece almama rağmen Ocak 1992 yılında polis olmaya karar verdim. Bu tarihten itibaren emekli oluncaya kadar polislik görevimi değişik alanlarda devam ettirdim. -Bize görev yaptığınız bölümlerden bahseder misiniz? -Brooklyn Polis Merkezi’nde polis memuru olarak göreve başladım. 4 yıl sonra Baş komiser oldum, 7 yıl sonrada Emniyet Müdürü oldum. Midtown South Polis şubesinde yankesicileri toplama bölümünde sivil polis olarak çalıştım. Brooklyn Emniyet merkezinde toplum polisi oldum. Buradan da ofis kısmında bilgisayar sistemleri ile takip edilen suç istatistikleri bölümünün başına getirildim. (COMSTAT) ©12 Sultan- Kasım - Aralık

Kısa bir süre Highway Patrol ve daha sonra atlı polis olarak görev aldım. Çok yakın arkadaşım Emniyet Şube Müdürü Yalkın Demirkaya’dan red edemeyeceğim bir teklif aldım. Finans suçları bölümüne Şube Müdürü olarak atandım. Dâhili soruşturmalar bürosunda, yani çalışan polislerin denetiminde görev aldım. Bu bölüm polislerin rüşvet alma, yolsuzluk ve görevini kötüye kullanma gibi durumlarını soruşturmakla görevli. Bu 10 yıllık süreçte kendimi geliştirdim. -Yeniden muhasebeciliğe dönüşünüz nasıl oldu? -NYPD’de çalışırken izin aldığınız takdirde kendi işinizi de yapabiliyorsunuz. Ben de emekli olduktan sonra kendi işimi yapmaya karar verdim. Bu süreçte sırasıyla IRS, FBI, Internal Reveneue, NYC. Taxaition & Finance bölümlerinden eğitimler aldım. -Şuan ofisinizde ne tür hizmetler veriyorsunuz? Şirket ve kişisel vergiler konusunda uzmanız. Ön muhasebe yapıyoruz. Boşanma davalarında eşlerin birbirinden para saklama durumlarını araştırıyorum. Şirketler arası güvensizliklerde zimmete para geçirme işlemlerini takip ediyorum. -Müşteri portföyünüz nedir? -Müşteri portföyüm yarı yarıyadır. Hem Amerikalı hem de Türk müşterilerim var. Burada işyeri sahibi birçok Türk arkadaşlar var. Aynı dili konuştuğumuz için de tercih ediliyoruz. -Polis olarak NYPD Finans Suçları Şube Müdürlüğü’nde görev yapmanız şimdiki isinize nasıl yansıdı? -IRS, FBI, Internal Reveneue, NYC. Taxaition & Finance gibi aldığım eğitimler sayesinde müşterilerime çok iyi yardımcı olabiliyorum. Şube müdürlüğündeki görevim sırasında

edindiğim tecrübeleri şimdiki işimde en iyi biçimde kullanıyorum. Bunlar benim en önemli avantajlarım. -Burada yetişen Türk çocuklarına tavsiyeleriniz nelerdir? Polis olmalarını tavsiye eder misiniz? -Polis olmalarını tavsiye ederim. Ancak öncelikle üniversiteyi bitirsinler. Üniversite eğitimlerinde normal hayatta kullanabilecekleri bölümleri seçmelerini tavsiye ederim. Ben muhasebe okuduğum için NYPD de çok faydasını gördüm. -Amerika’daki çocuklarımıza hangi meslekleri tavsiye edersiniz? -Bilgisayar, muhasebe, avukatlık ve adli tıp gibi bölümler geleceği olan bölümler. Buraları tavsiye ederim. Ayrıca bu meslekler emekli olduktan sonra da çalışabilecekleri için bu tür meslekler avantaj sağlıyor. O yüzden önce bu bölümlerde okullarını bitirsinler ve daha sonra polis olsunlar. -Polis Olmak için neler gerekli? -Öncelikle gençlerimiz günlük yaşantılarına dikkat etmeli. Arkadaş seçimini çok iyi yapmalıdırlar. Kötü arkadaşlar kötü yola götürebilir. Hızlı ve alkollü araç kullanmasınlar. Buralardan alacakları cezalar daha sonra önlerine çıkar ve engel olur. Eğer çalışıyorlarsa vergilerini ödesinler. Kişiler vergilerini ödemezlerse daha sonra yapacakları iş başvurularında iş öncesi geçmişte yapılan hataları araştırıldığı için olumsuz sonuçlar doğurabilir. -SON OLARAK EKLEMEK ISTEDİKLERİNİZ VARMIDIR? Burada yasayan gençlerimiz mutlaka eğitimlerini tamamlasınlar. Başaramamaları için hiç bir sebep yoktur. Ailelerimiz çocuklarının başarıları için İngilizce öğrenmelidirler. Çocuklarına iki dilide öğretsinler.


Immigration Email: aogmen@ogmenlaw.com Tel: +1-212-245-7070

Yatırımcı Vizesi (E-2) almaya kimler hak kazanabilir? “Kendi işinizi kurarak alabileceğiniz bir vize türü olması, yasal statünüzü sayısız olarak uzatma yapabilmeniz ve vize kotalarında bir sınırlamanın olmaması, ABD de kalacaklar için yatırımcı vizesini cazip bir hale gelmektedir.”

A

BD belli ülkeler ile yaptığı karşılıklı uluslararası ticaret anlaşmaları ile bu ülkelerde ki iş adamlarının ABD de yatırım yaptıkları şirketlerde çalışma hakkı vermektedir. Bu ülkelerin içinde Türkiye de yer almaktadır. Dolayısı ile Türk vatandaşlarının ABD de yaptıkları yatırımlardan dolayı yatırımcı vizesi almaları mümkündür. Yatırımcı vizesinin yatırımın dan alınan yeşil kartlar ile karıştırılmaması gerekmektedir. Yatırımcı vizesi göçmen niyeti olmayan vizeler arasında yer alır, geçici bir vizedir, fakat yapılacak yatırım miktarında bir sınırlama yoktur. Yatırımın miktarı $50 bin dolar bile olabilir. Yatırımcı Vizesinin Önemli Özellikleri: - Yatırımcı vizesi alan kişi ABD de yatırım yapılan şirket de yasal olarak çalışabilir, - Yatırımcı vizesi sahibi olan kişi ABD içine ve dışına seyahat edebilir veya ABD içinde yasal statüsü dolana kadar kalabilir, - İlk alınan yatırımcı vizesi 5 yıl süreye kadar alınabilir ve sınırsız şekilde uza-

fından sahip olunması, 3- Kişi şirketin sahibi yada önemli çalışanı olması gerekiyor, 4- Kişi ya da şirketin önemli bir miktarda yatırım yapmış olması, 5- Yatırımın aktif, yeterli ve uçta olmayan bir yatırım olması,

tılabilir, - ABD ye her girişinde yatırımcı vizesi olan kişi 2 yıl süre ile ülkeye kabul edilir. - Yatırımcı vizesi alan kişinin eşi ve 21 yaşının altındaki çocukları da vizeden faydalanırlar. - Yatırımcı vizesi alan kişinin eşi de çalışma iznine sahip olur. Yatırımcı Vizesinin Kabul Edilme Şartları: 1- Kişinin ABD’nin karşılıklı uluslararası ticaret anlaşması yaptığı ülkenin vatandaşı olması, 2- Yatırım yapılan şirketin en az %50 sinin kendi ülkesinin vatandaşı tara-

Neden Yatırımcı Vizesi? Kendi işinizi kurarak alabileceğiniz bir vize türü olması, yasal statünüzü sayısız olarak uzatma yapabilmeniz ve vize kotalarında bir sınırlamanın olmaması, ABD de kalacaklar için yatırımcı vizesini cazip bir hale getirmektedir. Yatırımcı Vizesi ile ilgili sorularınızı Avukat Ayhan Öğmen’e iletebilirsiniz. Başvuru işlemlerinizin Göçmenlik Hukuku konusunda uzman bir Avukat tarafından yürütülmesini isterseniz Avukat Ayhan Öğmen ile aşağıdaki telefon ve e-mail adresinden iletişime geçebilirsiniz.

©Sultan- Kasım - Aralık 13


Kanunlar

Gökhan Yazıcı Attorney and Counsellor at Law 48 Wall Str. 11th Floor New York, NY 10005 Telefon: (646) 657 8144 www.yazicilaw.com

E-Mail:gokhan@yazicilaw.com Facebook:http://www.facebookcomgokhan.yazici Twitter:http://twitter.com/yazicilaw

Ticari İşletmede yüzde 50-50 ortaklık “Hiç bir şirket başlangıçta başarısız olmak veya batmak için kurulmaz. Ancak ticari işletme para kazanmaya veya zarar etmeye başladığında kuruluş aşamasındaki iyi niyet yerini hiç beklemediğimiz bir ortama bırakabilir”

H

iç bir şirket başlangıçta başarısız olmak veya batmak için kurulmaz. Ancak ticari işletme para kazanmaya veya zarar etmeye başladığında kuruluş aşamasındaki iyi niyet yerini hiç beklemediğimiz bir ortama bırakabilir Ticari işletmelerin kuruluş ve başlangıç aşamasında ortaklar arasında anlaşmazlık genelde az olur. Bu aşamada hissedarlar/ortaklar paylaştıkları ideallerini ve fikirlerini gerçekleştirmek için kar amacı ile kurdukları işletmenin zarar görmemesi adına ufak tefek görüş ayrılıklarının üzerinde fazla durmayabilirler. Ticari işletme para kazanmaya (ya da zarar etmeye) başladığında ise durum son derece farklı olabilir. İlerleyen yıllarda değişen koşullar ortakları bir anlaşmazlığın içine itebilir ve ticari işletmenin yönetimindeki stratejik kararlarda ciddi farklılıkların ortaya

©14 Sultan- Kasım - Aralık

çıkmasıyla birlikte, ortaklar kendilerini kaçınması zor bir anlaşmazlığın içinde bulabilirler. Bu durumda fazla bir seçenek yok: Ortaklar ya uzlaşıp barışacaklar, ya da hukuki yollara başvurup mahkemenin çözüm yollarına razı olacaklar. MAHKEME MASRAF DEMEKTİR Mahkemede yıllarca zaman ve onbinlerce (hatta yüzbinlerce) dolar harcadıktan sonra, kazanan ortagın sonuçta, “ne kadar kazandığı” da herhalde tartışma götürür. Ticari işletmenizin kurulduğu eyaletin default (varsayılan) kanunların öngördüğü çözümler her zaman arzunuz gibi olmayacaktır.

Bu sebeplerle, -her kim olursa olsun- başka bir kişi ile ortak bir ticari işletme kurduğunuzda, mutlak suretle gerekli diğer sözleşmelerin yanısıra, ortaklar arasındaki finansal ve idari hak ve görevleri düzenleyen ve şirket türüne göre Shareholders Agreement (Hissedarlar Sözleşmesi) veya Operating Agreement (İşletim Sözleşmesi) denilen sözleşmeyi düzenleyip, akt ve imza edin. DEADLOCK HÜKÜMLERİNE DİKKAT! Şayet %50-50 ortaklığı paylaşıyorsanız bu takdirde ayrıca yukarıda bahsettiğim sözleşmelere mutlaka deadlock (karar mekanizmasının tıkanması) hükümlerini de koyun. Deadlock hükümleri eşit ortaklar arasında karar vermenin tamamen tıkandığı durumlarda anlaşmazlıkların nasıl çözümleneceğini düzenler. Yukarida bahsi geçen sözlesmelere koyacagınız bu hükümler mahkemelerden uzak durmanıza yardımcı olacaktır.


穢Sultan- Kas覺m - Aral覺k 15


Sağlık “Astım hastalığı bizlere canlı olarak bir defa bile nefes alabilmenin ne derece önemli olduğunu gösterir. Astımı bize bu hastalık konusunda uluslararası başarı ve tecrübeye sahip Prof. Dr. Bülent Enis Şekerel anlatıyor. Dergimiz Sultan, alanında en iyi doktorlardan önemli halk hastalıklarını, korunma yolları ve tedavi yöntemlerini sayfalarına taşıyarak, siz okuyucularımızı bilgilendirmek istiyor. En doğru bilgiye, en kısa yoldan ve en güvenilir biçimde ulaşmak bizim hedefimiz. Sultan, yaşamın her alanında sizi bilinçlendirmek ve yaşamınıza artı değer katmak istiyor. En iyi uzmanlar, siz çayınızı içerken, size anlatsın. Okuyun, bilgilenin. Bu sayımızda astım hakkında sık sorulan sorular ve doktorumuzun verdiği cevapları yayınlıyoruz. Prof. Dr. Bülent Enis Şekerel ile okuyucularımızı astım hastalığı konusunda bilgilendirmek istedik.”

Prof. Bülent Enis Şekerel

A

Röportaj: Demet Demirkaya

stım nedir?. -Astım, belirtileri çoğunlukla ataklar halinde gelen ve nedeni bronşların tıkanması olan bir akciğer hastalığıdır. Hastalığın nedeni bronşlarda bulunan kronik (müzmin) iltihaptır ve bu iltihap alerjik yapıdadır. Yoksa mikrobik bir iltihap değildir. Hastalık, bronşlarda bulunan bağışıklık sistemi hücrelerinin verdiği aşırı/abartılı yanıttan ileri gelir ve bu aşırı/abartılı yanıtlar sonucu bronşlar tıkanır. Bronşların tıkanması ise, bronşları çevreleyen kas tabakasının kasılması, bronş duvarının ödemi (şişmesi) ve bronşlar içindeki balgam tıkaçlarından ileri gelir. Bunun sonucu olarak akciğerlere giren havanın akciğerden çıkmasında güçlük oluşur. Astım atakları sırasında öksürük, göğüste sıkışma-baskı hissi, solunumda hızlanma, hırıltı (hışıltı) ve nefes darlığı olur. Hastalar ataklar arasında tamamen veya kısmen iyidirler. Astımlı hastalar çevredeki birçok maddeye astımlı olmayanlara göre daha fazla duyarlıdırlar ve bu maddelerle karşılaşma astımlılarda hırıltı ve öksürük gibi yakınmalara oluşmasına yol açar. -Astım kimlerde görülür? -Astım hem çocukluk hem de erişkin çağının en sık görülen kronik sağlık sorunlarından biridir. Hacettepe Üniversitesi olarak Devlet Planlama Teşkilatı desteği ile gerçekleştirdiğimiz araştırmalar ülkemizde ilkokul çağındaki her 10-15 çocuktan (ve 10-20 erişkinden) birinde astım benzeri yakınmalar olduğunu gösterdik. Dün-

©16 Sultan- Kasım - Aralık

ya geneline bakıldığında ise astımın gelişmiş ülkelerde yüksek azgelişmiş ülkelerde ise daha düşük sıklıkta olduğu görülmektedir. Bu durum; astım ve alerjik hastalıkların endüstrileşmiş ve gelişmiş ülkelerde daha büyük bir sorun olduğunu ortaya koymaktadır. -Astım neden önemli bir hastalıktır? -Astım neden olduğu yakınmalar ile iş ya da okul başarısının düşmesi, günlük aktivitenin yapılamaması, gece uykularının bölünmesi gibi önemli sorunlara neden olur ve sonuçta yaşam kalitesinde ciddi bozulmaya yol açar. Astım atakları acil müdahale gerektiren ve bazen yaşamı tehdit edebilen durumlardır. Ülkemizdeki astımlı hastaların durumlarını araştırdığımız iki araştırma da durumun çok içaçıcı olmadığını ortaya koyduk. -Astım kimlerde gelişir? -Tüm allerjik hastalıklarda olduğu gibi astımın gelişmesindeki en büyük risk faktörü o kişinin ailesinde allerjik hastalıkların veya astımın olmasıdır. Ancak özellikle tek yumurta ikizlerinden (genetik materyali aynı olan iki kişi) birinde astım saptanırken diğerinde olmaması bilinen bir durumdur. Bu durum astımın gelişmesinde yalnız genetik faktörlerin rolü olmadığının en büyük kanıtıdır. Nitekim son 20 yılda, özellikle batı ülkelerinde, astımın iki kata varan oranlarda artmış olması, çevresel faktörlerinde rolü olduğunu düşündürmektedir. Ancak bugüne kadar çevremizdeki binlerce faktörden hangisinin veya hangilerinin astıma neden olduğu henüz gösterilememiş-

tir. Sigara, egzoz dumanı, hava kirliliği, giderek daha hijyenik ortamlarda yaşamamızın rolü olabileceğine yönelik kanıtlara ulaşılmıştır. -Astımın bağışıklık sisiteminin doğru çalışmamasından ileri geldiğini söylediniz. Biraz açabilirmisiniz? -Organizmamızın (vücudumuzun) hem dış (bakteri, virüs, parazit) hem de iç (kanser gibi) düşmanlara karşı korunması bağışıklık sistemi denen bir sistem ile sağlanmaktadır. Bu sistem tepkilerini aralarında kompleks ilişkiler olan hücre ve moleküller aracılığı ile verir. Bağışıklık sistemi organizmamız için zararlı olabilcek bir etken ile karşılaştığın da, ona karşı güçlü tepkiler üretir ve onu ortadan kaldırarak bize zararlı olmasını engeller. Organizmamız, zararlı olmayan yabancı bir etken ile karşılaştığında ise daha ölçülü tepkiler verir. Çünkü bağışıklık sisteminin verdiği güçlü tepkiler genelde vücudumuz için rahatsız verici nitelikte yakınmalara yol açar. Bunlar vücut sıcaklığının yükselmesi ve kırgınlık gibi genel belirtiler veya tepkinin verildiği organa ait yakınmalar şeklinde kendini gösterir. Bu kapsamda allerji, vücudumuza solunum, mide-barsak veya deri teması ile giren bazı yabancı maddelere karşı gereğinden fazla aşırı tepkiler verilmesi olarak tanımlanabilir. Bir diğer ifadeyle, genel kanının aksine allerji, bağışıklık sistemindeki bir eksiklikten değil, aksine zararlı olmayan bir yabancı maddeye karşı aşırı bir tepki verilmesinden ileri gelir. Astımda bağışıklık sistemimiz yalnız allerjenlere


Prof Dr. Bülent Enis Şekerel diyor ki; -Astım korkulacak bir hastalık değildir. Korkulması gereken varolan hastalığın hafife alınması veya görmezden gelinmesidir.” “-Astım kısa sürede gelip geçen bir hastalık değildir. Bu nedenle hastanın yakınması olmasa da düzenli doktor kontrolü gereklidir.” “Astımı tamamen ortadan kaldıran bir tedavi şekli henüz mevcut değildir.” değil aynı zamanda üst solunum yolu infeksiyonlarına, yoğun kokulara ve bazı ilaçlara karşıda yoğun ve şiddetli tepkiler üretilmektedir. Bu tepkiler hastalarda astım yakınmaların ortaya çıkması ile kendini belli eder. -Astımın belirtileri nelerdir? -Sürekli veya ataklar halinde gelen öksürük, tekrarlayan hırıltı (hışıltı), nefes darlığı ve göğüsde sıkışma hissi astımı düşündürmelidir. Astım öksürüğü kuru, inatçı ve tekrarlayıcıdır. Nöbetler halinde gelir, sıklıkla gece ve sabaha karşı başlayıp hastayı uykudan uyandırabilir. Hırıltı (vizing) astımın en karekteristik bulgusudur. Hırıltı (vizing) nefes verirken göğüsten ıslık sesine benzer bir ses duyulması olarak tanımlanabilir. Ancak her hırıltı duyulması astım hastalığının varlığı anlamı taşımaz. Özellikle yaşamın ilk iki yılında bebeklerde solunum yolu infeksiyonları sıktır ve bu infeksiyonlar hırıltılı bir seyir gösterebilir. Bu nedenlerle, özellikle tekrarlayan hırıltılarda astım akla getirilmelidir. Nefes darlığı sık nefes alma ve bebeklerde karnın, çocuklarda göğsün körük gibi inip kalkması ile kendini belli eder.

-Astımlılarda yakınmaları başlatan uyarılar nelerdir? -Astımlı bir kişide yakınmaları başlatan en sık neden üst solunum yolunun infeksiyonlarıdır. Bunu allerjenler, yoğun duman/kokular ve bazı ilaçlar izler. Astıma en sık yol açan allerjenler pollenler, ev tozu akarı, hayvanlar, bazı küf mantarları ve hamam böceğidir. Üst solunum yolunun her türlü infeksiyonu astım yakınmalarını başlatmaz. En fazla sorumlu olan viral (virusla ilişkili) infeksiyonlardır. Nezle virusu (rhinovirus) astım ataklarına en sık neden olan ajandır. Genelde bakterilerin neden olduğu üst solunum yolu infeksiyonlar astımı tetiklememekle birlikte sinüzit astımı tetikler/kötüleştirir. Ülkemizde en sık astıma yol açan allerjeler pollen allerjisi ve ev tozu akar (mite) allerjisidir. Pollenlerden de en sık allerji görüleni ise çayır pollenleri yani çim pollenidir. Akar (mite) ise ev tozu içinde yaşayan ve gözle görülemeyecek derecede küçük olan bir böcektir ve özellikle de tekstil ürünlerin üzerinde bulunur. Rutubetli ve ılıman iklim yaşaması için en uygun ortamı sağlar. Kuş tüyü ve yün yatak yorganlar en sık bulunduğu yerlerdir. Hayvanlardan ise

en sık allerji yaptığı bilinen kedidir. Yoğun kimyasal madde koku ve dumanları her kişide bazı yakınmalara neden olur. Ancak astımlılarda bu yakınmalar her zaman daha fazla olur. Sigara ve soba dumanı, yoğun parfüm, naftalin, boya vernik kokusu, egzos dumanı, soğuk ve kuru hava solumak yakınmaları başlatır. Astımlılarda egzersizin astım yakınmaları başlattığı iyi bilinen bir durumdur. Ancak burada sorumlu olan egzersizin kendisi değil egzersiz sırasında ağızdan solunum yapılması yani ısınmamış ve nemlenmemiş havanın solunmasıdır. İlaçlardan en sık astıma yol açan ağrı kesici/ateş düşürücü ilaçlardır. Erişkin astımlıların %10-20sinde ve çocuk astımlıların %5-10’nunda bu ilaçlara karşı aşırı hassasiyet mevcuttur ve bu durumlarda hassas olunan ilaçlar kesinlikle kullanılmamalıdır. Bunun dışında hipertansiyon, kalp hastalıkları ve bazı göz hastalıklarında kullanılan ilaçlarda astımı kötüleştirebileceğinden her astımlının başvurduğu hekimi astımı olduğu hakkında bilgilendirmesi gerekir.

Devamı Gelecek Sayı..... ©Sultan- Kasım - Aralık 17


Yaşam “6-11 Ekim de Bolu’nun tarihi, doğal, kültürel özelliklerini, güzelliklerini üzerinde barındıran, birçok medeniyetlerin gelip geçtiği ve ardında izlerini, yaşanmışlıklarını bıraktığı adını bir rivayete göre de bal peteğinden alan Seben ilçesindeydik. Gerçektende bal peteği gibi her vadisinde bir başka tadı barındırıyor bu ilçe”

Fatma Marmara

“Almanya – Türkiye Kültürlerarası sanat projesi’nin 2. Ayağı, Bolu Belediye Başkanı Alaattin Yılmaz, Seben Belediye Başkanı Süleyman Özbağ, Seben Kaymakam Vekili Ömer Büyükergene’nin de katkılarıyla, Bolu’nun Seben İlçesin de gerçekleştirildi. Tahsis edilen araçlarla ilk gün önce Seben Vegke Kütük Evlerin olduğu yere geldik. Almanya’dan, İstanbul’dan ve Bolu’dan gelen sanatçılar olarak ilk buluşup tanışma noktamız oldu. Herkesin yüzünde tanışmanın memnuniyeti ve bu projenin içinde yer alarak yapacağımız çalışmaların heyecanı vardı.”

Bal peteği Bolu-Seben’de Almanya- Türkiye Kültürlerarası Sanat Projesi

P

rojenin mimarları, AİBÜ GSF Resim Bölümü, Bölüm Başkanı ve BGSD Başkanı Doç. Mehmet (Muhammet) Alagöz ile Almanya’dan Lavie Rehabilitasyon Merkezi Müdürü Rainer Gosslar. İlk ayağını 15-21 Haziran 2013 Almanya’ da yapıldı. Orada alınan kararla, ekim ayında bu projenin 2. ayağını Bolu Seben de, 3. kısmı tekrar 2014 yılı Haziran ayında Almanya’da, 4. sü ise 2014 Ekim ayında İstanbul Kemerburgaz Üniversitesinde yapılacak. Büyük bir enerji ile başlayan çalıştay da bu enerjiyi sanat adına, toplumsal iletişim, etkileşim adına daha iyi noktalara getirilmesi hedefleniyor. Zaten projenin adı da Kültürler Arası bir proje ve dolayısıyla tanımak, tanışmak, farklar, benzerlikler, ortak noktaları yakalamak adına çok yönlü bir proje. Almanya’dan Braunschweig çevresinden özellikle serbest sanatçılar, akademisyenler, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Resim Bölümü öğrenci ve hocaları, Kemerburgaz Üniversitesi Dekanı, öğrencileri ve hocaları, Bolu Görsel Sanatlar Derneği’nden serbest çalışan Sanatçıları. Lavie Reha. Merkezi ile birlikte bu projeye başladığı için, Bolu Ruh ve Sinir Hastalıklarından da Dr. Hülya Ensari Hanım, dok©18 Sultan- Kasım - Aralık

torları ve hocalarıyla toplam 50 civarında katılım oldu. Projenin gerçekleştirildiği Seben turizm açısından eşsiz bir yer. Kartalkaya’sı, Sebengölü, yaylaları, kaya evleri, kaplıcaları, kanyonları, trekking yolları, Tesisleri, nevruz tepesi gibi değerleriyle oldukça zengin durumda. Ayrıca Seben elmaları, pirinci, diğer bütün tarımsal ürünleri, hayvancılık ve meyvecilik dalında ki ürünleri ile de pazarlarda aranan konumunda. Kahvaltıdan sonra Solaklar Mağaralarının olduğu vadiye geldik. İlk kez görme imkânına sahip olduğum vadi

muhteşem bir görsellik sunuyordu. Solaklar Köyüne 400m uzaklıkta bulunan, M.Ö. 1200’lü yıllarda Frikyalı’lar dan kalma, Roma ve Bizans Dönemlerinde de kullanılan 4 katlı mağara evleri. Önce etrafın güzelliğini ve resmedeceğimiz kareyi belirleyip şövaleleri yerleştirdik. Bu arada Almanya’dan ve Kemerburgaz’dan gelen sanatçılarla aramızda çok güzel dostluk kuruldu. Ortak noktamız sanattı zira, birlikte resim yaptık, fotoğraf çektik, bazen beden diliyle, bazen çat pat İngilizce sohbetler ettik, birlikte eğlendik, birlik-


te güldük. Almanya – Türkiye Kültürler arası Seben çalıştayı 2. günkü proğramımız, Seben’in çevredeki önemli tarihi, doğal ve kültürel mirasımız olan yerlere yaptığımız gezilerdi. Muslar Kaya evleri ile başladı turumuz. Üzerinde peri bacası görüntüleri ve mağaralarıyla devasa kayalar duruyordu etrafımızda. Aşağıdan bakıldığında mesafe yakın görünse de hemen çıkacakmışız izlenimi verse de bizi bekleyen uzun bir yol vardı önümüzde. Kâh merdivenlerle çıkılan, kâh kayaların, taşların yuvarlanarak kaldığı dere yatağında yürüyerek bir dönem yaşanmışlıkların olduğu, mağaraları ne olursa olsun görüp ve en tepeden Seben’in muhteşem manzarasını seyretmeye kararlıydık. Tepeye çıktığımızda gerçektende çektiğimiz zahmete kesinlikle değdiğini gördük. Muslar Kaya Evleri (Gavur Evleri, Frik Evleri) M.Ö. 1200 yıllarında Frikler tarafından oyulduğu düşünülen, 4-5 katlı, 100-150 civarında ki evler 2 li ve 3lü odalar halinde sıralanmış. Orta Bizans Dönemi sonlarına kadar da kullanıldığı sanılmaktadır. 2. durağımız Seben Sanat Köyüydü. Yüksek bir tepede kurulmuş olan köy, Kartalkaya, Kıbrıscık, Seben dahil olmak üzere tüm çevreye hakim ko-

numdaydı. Proje başarıya ulaştığında yurtdışından, yurt içinden gelenler sanatçılar burada kalacak, çevreyi dolaşabilecek ve istediği yerde resim, heykel, fotoğraf gibi sanatını icra edebilecek. Sanat köyünden ayrılıp, Vegke Kütük Evlerinde hazırlanıp gelen öğle yemeğimizi Seben deresinin geçtiği bir vadi de kuş sesleri eşliğinde yedik. Ardından üçüncü gezi parkurumuz olan Seben Fosil Ormana gittik. Yıllanmış ardıç ağaçları ve çam ağaçlarıyla bezenmiş ormandan yine mis gibi ardıç ve çam kokuları, kuş sesleri sarıverdi etrafımızı. Huzur veren dinlendiren bir yerdi. Asırlar öncesinden mermerleşmiş hale gelen fosil ağaçları biran önce görmek için başladık, ormanın içinde açılmış patika yoldan ve yine ara ara yapılmış merdivenlerden ilerlemeye. İnanılır gibi değildi, bir zamanlar burada palmiyelerin, salkım söğütlerin yaşamış olduğuna şahit oluyorduk. Zaten Seben’in bereketli toprakları ve ılıman bir havası vardı. Atalarımız bilmiş ve en iyi yerlere yerleşmişti zamanında. Onlar için burası yaşanacak bir cennet olmuş aslında şimdi bile hala öyle değil mi? 3. ve 4. Günde Solaklar Kaya Evlerinin olduğu vadide çalışmalarımız devam

etti. Sanatçılar çalıştayın çok güzel geçtiğini ifade ederken, Almanya’dan ve İstanbul’dan gelen sanatçılar da Seben ve Bolu’yu çok beğendiklerini, misafirperverlikten çok etkilendiklerini, kendilerine tahsis edilen kütük evlerden çok memnun kaldıklarını belirttiler. Artık sıra bu çalıştay da ortaya çıkan eserlerin Gülezler Konağında açılacak sergide sanatseverlerle buluşmasına gelmişti. Yine aynı coşku ve heyecanla eserlerimizi yerleştirdik. Protokolün, sanatseverlerin şeref verdiği kalabalık ve muhteşem bir açılış oldu. AİBÜ GSF Resim Bölümü, Bölüm Başkanı ve BGSD Başkanı Doç. Mehmet Alagöz, İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Dekanı Bünyamin Özgültekin, Almanya Lavie Reha. Merkezi Müdürü Rainer Gosslar, Bolu Beldiye Başkanı Alaattin Yılmaz, Seben Belediye Başkanı Süleyman Özbağ, Seben Kaymakam Vekili Ömer Büyükergene, AİBÜ GSF Dekanı Prof. Dr. Mustafa Gençer’in yapmış olduğu açılış konuşmalarının ardından, bir ay açık kalacak olan sergi dolaşıldı. Bu projeyi hayata geçiren, katkı sağlayan ve emeği geçen herkese, bizlerle bu heyecanı paylaşan sanatseverlere teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Fatma Marmara Yağlı Boya

©Sultan- Kasım - Aralık 19


Çat Kapı Beyti Turkish Kebab “ÇAT KAPI olarak bu seferki durağımız Brooklyn’de Türk mutfağı üzerine hizmet veren Beyti Turkish Kebap. Cadde üzerinde yürüyüş yaparken gözümüze takılan Beyti Turkish Kebap bizi hayal kırıklığına uğratmadı. Ailece rahatlıkla gidebileceğiniz ve lezzetli yemekleri tadacağınız eşşiz bir mekan olduğunu hemen fark edersiniz.”

Fiyat Servis Atmosfer Lezzet Güleryüz

©20 Sultan- Kasım - Aralık


Anadolu lezzetlerini Amerika’ya taşıdı!!!

H

ataylı girişimcinin Brooklyn’e taşıdığı Beyti Turkish Kebap, yemekleri ve tatlıları kadar personeliyle de müşterilerini mutlu ediyor -Müşterilerin yemekleri hazırlanırken görebilmesi yanında yemek sonunda nazar boncuklu bardaklarla Türk çayı keyfi Beyti Turkish Kebap’ın artılarından... -PROFESYONEL EKİP İçeriye sessiz sedasız girip siparişlerimizi verdik. Servis hızlıydı. Pazartesi olmasına rağmen içerde masalar doluydu. Pazartesileri genelde çok sayıda işyeri kapalıdır. Bize servis yapan elemanın işinde başarılı olduğu her halinden belliydi. Servis boyunca hiçbir aksaklık yaşamadık. Menüden karışık meze tabağı istedik. Adana

Kebap, Şiş Kebap, Döner ve Tavuk şiş siparişi verdik. Çoban salatası porsiyonunun büyüklüğü ve görüntüsü bizi doyurdu. Yemeklerin içeriye giren müşterilerin görebileceği biçimde hazırlanması bizden artı puan aldı. Bir an kendimizi Türkiye’de hissettik. İçeride Amerikalı ve Rus müşteriler kadar Türklerde yoğunluktaydı. Samimi ve sıcak atmosferde yemeğimizi yedik. Restoranda aşçısından garsonuna, sahibinden yöneticisine herkes birbirini tamamlıyordu. -TÜRK ÇAYI KEYFİ Kapıdan girişte vitrinde sergilenen tatlılar ise yemekleri biran önce bitirmenizi istiyor gibiydi. İçeride eksik bir şeyler aradık ama bulamadık. Yemek esnasında memnuniyetimiz de soruldu. Bizim masamızla ilgilenen bayan

yabancı kökenliydi. Ancak Türk adetlerine o kadar alışmış ki yemeğin bitmesine yakın taze çayları olduğunu söyledi. Nazar boncuklu bardaklarda çaylarımızı içtik. Çay tadı da yemekler kadar bizleri Anadolu’ya götürdü. -HATAY LEZZETLERİNİ DE TAŞIDI Çayımızı yudumlarken memnuniyetimizi dile getirmek için sahibi veya müdürleri ile görüşmek istediğimizi söyledik. İsminin Mahir olduğunu öğrendiğimiz bey restoran sahiplerindendi. Hatay’dan Amerika’ya eşsiz Türk lezzetlerini taşıdığı için teşekkür ettik. Bu başarıyı kısa süre içinde yakaladıklarını öğrendik. Özellikle kebap çeşitlerinde mekan sahibinin Hataylı olmasının izleri vardı.

©Sultan- Kasım - Aralık 21


“BİR YANI MARMARA DA BİR YANI EGE DE OLAN “BALIKESİR” “Tarih boyunca, çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapmış olan bu şirin ilçe de Helenistik Dönemden, Roma ve Bizans Dönemine ait birçok kalıntı bulunmuştur. Daha sonraları, Osmanlı İmparatorluğu egemenliğine giren ilçe, Türkiye- Yunanistan Nüfus Mübadelesi gereğince Girit, Makedonya ve Midilli de yaşayan Türklerle, bu bölgede yaşayan Rumların yer değiştirmesi sağlanmıştır. Bundan dolayı Ayvalık da Rumlardan kalma birçok tarihi yapı, ev ve kliseler bulunmaktadır.” Fatma Marmara

Y

ağmurlu bir havada başlayan yolculuğumuzda sizleri, yine bir gezi yazımla Türkiye’mizin batısına götürmek istedim. Bir yanını Marmara Bölgesine, diğer bir yanını Ege Bölgesine dayamış, her iki denizin güzelliklerini bağrında toplamış ili Balıkesir. Batıkaradeniz Bölgesinin yağmuruna inat burada hava pırıl pırıl güneşliydi. Helenistik ve Roma dönemine ait kalıntıları, kükürtlü suyunun aktığı kaplıcası, en önemlisi de Manyas Gölü’nün bulunduğu Manyas ilçesiydi ilk durağımız. Manyas Gölü ve Milli Park’ı Avrupa A sınıfı diploma ile ödüllendirilen Manyas Kuş Cenneti, gerçekten karşımızda duran Cennet’ten bir parçaydı adeta. Barındırdığı kuş toplulukları 255 in üzerinde olan, 66 türünün burada kuluçkaya yattığı, bir yılda 2-3 milyon kadar kuşun uğradığı, sularında 20 türden fazla balığı ve çeşitli kurbağaları barındıran Kuş Cennet’in den istemeyerek de olsa ayrıldık. Bir sonra ki durağımız tostu ve ayranı ile meşhur Susurluk ilçesi oldu ve ardından Balıkesir’e doğru yola koyulduk. Tarihi M.Ö. 3200 yıllarına kadar uzanan, Pelasglar’ın koloniler kurduğu ve ardından Frig, Lidya, Pers, Makedonya, Roma, Bizans, Osmanlı dönemlerini de yaşayan ilin 1926 yılında Karesi olan ismi Balıkesir olarak değişmiş. Marmara bölgesinin 4. Büyük ili konumunda ki Balıkesir’de Türk Silahlı Kuvvetleri Hava Kuvvetleri Komutanlığının 9. Ana Jet Üs Komutanlığı bulunmaktadır. Osmanlı Döneminde şehzade şehri olan, 1897 de geçirdiği depremle 600 yıllık kentsel birikimin yok olduğu bu şehir de 178 tane sit alanı, 10 tane müze bulunmaktadır. Camileri, külliyeleri,

©22 Sultan- Kasım - Aralık

hanları hamamları ile tarihi ve yaşanmışlıkları hissettiren il, höşmerim tatlısı, zeytin kolonyası, Yağcı Bedir Halısı ile de meşhur. Balıkesir merkezinden, kelle peyniri, loru ile ünlü İvrindi ilçesi’ne geldik. Karaçepiş, Çarkaca, Kınık, Korucu belde göletlerinin de bulunduğu İvrindi’den oksijen yoğunluğunun fazla olduğu Kaz Dağı’na doğru tırmanıyoruz. Endemik köknar ve meşe ağaçlarının

dan başka kestane, gürgen, kayın, çınarları ayrıca yılların izini üzerinde taşıyan, yaşlı gövdeye ve genç dallara sahip zeytin ağaçlarıyla da zengin. Zaten bu bölgenin her tarafı alabildiğine zeytin ağacıyla kaplı, masal diyarında ki zeytinler ülkesi gibi. Zeus’un burada doğduğu, Tanrıların Truva Savaşı’nı buradan izlediği, Afrodit’in ilk kez burada aşık olduğu, Troya, Sarıkız, Hasanboğuldu efsanelerinin de yaşandığı söylenir dilden dile. Ağaçların altında yemyeşil çimenler, üzerinde de renk renk çiçeklerle bezenmiş bu yerlerde kuşların ve ağustos böceklerinin şarkıları eşliğinde yolculuk yapıyorsunuz. Paleolitik, Neolitik ve Kalkolitik devir-

lerinden kalma kalıntıların bulunduğu, İnboğazı Mağaraları’na sahip olan Havran ilçesindeyiz. Altın madenciliğinin de yapıldığı, höşmerimi, leblebisi ve Çanakkale kahramanı Koca Seyit’i ile de meşhurdur. Mavi Bayrak tescilli Ören plajı, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından koruma altına alınan asırlık palamut ağaçları, Roma ve Bizans Dönemlerine ait kalıntıların olduğu, Asar, Pekmez, Dede, Fuğla, Yılan tepeleri, Balıklıtaş, Delikli taş, Duvanlı, Merdivenli Kayalarıyla, İnkaya Mağarasıyla, Hisarköy, Börezliköy Altarı ile meşhur Burhaniye ilçesinden devam etti yolculuğumuz. Ege adaları ve Batı Ege Kıyıları ile M.Ö. 1200 den beri ticari ilişkisi olduğu, buradan çıkan seramiklerden anlaşılan, Erken Tunç Çağı’ndan itibaren kesintisiz yerleşim yeri olmuş Kızçiftliği Höyüğü bulunan Gömeç ilçesine geldiğimizde akşam olmuştu. Sahil ilçelerinin ışıkları, gece karanlığının rengini almış deniz üzerinde, minik hareketlerle dans eder gibi parlıyordu. Ay ışığının sularda ki yakamozunu seyre dalmışken gözlerim, dalga seslerini dinliyordu özlemle kulaklarım. Etrafa yayılan yosun ve balık kokusunu da derin derin içime çektim. Bir başkaydı bu tarafın havası ve suyu. Kaz dağlarının e te kl e r i n d e olduğundan, yurdumuzun akciğerleri gibiydi. Denizden esen imbatı ve meltemi ile astım has-


talarının da rahat nefes aldığı, mavi ve yeşilin sarmaş dolaş kucaklaştığı Ayvalık, çok özlemişim seni. Tarih boyunca, çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapmış olan bu şirin ilçe de Helenistik Dönemden, Roma ve Bizans Dönemine ait birçok kalıntı bulunmuştur. Daha sonraları, Osmanlı İmparatorluğu egemenliğine giren ilçe, Türkiye- Yunanistan Nüfus Mübadelesi gereğince Girit, Makedonya ve Midilli de yaşayan Türklerle, bu bölgede yaşayan Rumların yer değiştirmesi sağlanmıştır. Bundan dolayı Ayvalık da Rumlardan kalma birçok tarihi yapı, ev ve kliseler bulunmaktadır. Yaz dönemi geldiğinde, turizmin etkisi ile yurdumuzda ki çoğu küçük ilden daha fazla nüfus barındırır. Antik çağda (M.Ö. 330) yabani ayva (Kidonia) dan ismini alan Ayvalık, elmaslarla bezenmiş gerdanlık gibi çok sayıda adlarla çevrilidir. Bunlardan en büyüğü Cunda (Neos) adasıdır. Cennet Tepesi mevkisinde, 172. alay komutanı Yarbay Ali Çetinkaya tarafından atılan İlk Kurşun anıtının bulunduğu yere çıktığınızda, hem tarihin yaşanmışlıklarını hissediyor, hem de eşsiz bir manzaranın keyfini sürüyorsunuz. Yan tarafta ki Ayvalık Kalesi ile etraftaki zeytin fabrikalarının bacaları uzanıyor göğe doğru. Karşınızda ise irili ufaklı Ayvalık Adaları olarak adlandırılan 22 adadan bazıları görüyorsunuz. Ayrıca Türkiye’nin Ege Denizi’nde bulunan 4 büyük adasından biri olan, doğal ve tarihi sit alanı ilan edilen, yerleşime açık Cunda Adası (Alibey Adası) ve bu adayı Lale Adasına bağlayan, Türkiye’nin ilk boğaz köprüsü tüm ihtişamı ile göz dolduruyor. Kilisesi, manastırları, Rum evleri ve Aşıklar Tepesinde ki değirmeni ile sanki Ege’nin karşı kıyısına geçmiş gibi bir hisse kapılıveriyorsunuz. Zengin bir yemek kültürüne sahip bu bölgede her türlü yeşillik ve sebzeden yapılmış yemeklerin yanı sıra, deniz ürünlerinden hazırlanmış mezeler balıklar restoranların önünde ki görüntüsüyle iştahınızı kabartıyor. Arnavut kaldırımlı dar sokaklarda, hayran hayran dolaşırken, imbatla beraber gelen sese kulak verdim “Şeytan sofrası giden yolcu kalmasın, hemen kalkıyoruz” Evet. Güneş batmadan ye-

tişmek lazım, Şeytan Sofrasına. Ayvalığa 8 km. uzaklıkta ki Küçükköy Beldesi Sarımsaklı’ sahil bölgesi içinde bulunan, şeytanın ayak izi olduğu rivayet edilen bölgenin, yüksek tepesi Şeytan Sofrası. Aslında sönmüş bir volkandan geride kalan lav birikintileri ile oluşmuş tepe ve ayak izi şeklindeki bir çukur bulunuyor burada. Güneş batmasına dakikalar kala yoğun bir şekilde akın akın geliyor yüzlerce kişi buraya. Günün vedası burada yapılan, güneşi uğurlamanın zevkini tatmak isteyenler burada toplanıyor. Belki bir gün daha yaşlanmanın verdiği hüzün ve geçen zamana el sallayarak uğurlama. Beklide yeni güne, yeni umutla başlamanın dilenmesi, bu tepeden alkışlarla yapılan uğurlama. Her şey bir yana burada ki manzara muhteşem. Dört bir yanı türkuaz deniz ile çevrili bu yerden, Ayvalık’ın bir bölümü, Cunda Adası, Yunanistan’a bağlı Midilli Adası, bir dönem sarhoşlarla, ruh

hastalarının deniz, orman rüzgâr üçlüsü ile tedavi edildiği Tımarhane adasının yanı sıra, irili ufaklı bir yığın adalarla çevrili olan Şeytan Sofrası, tam bir ziyafet sunmakta gözlerinize. Yerkabuğunun en geç oluşmuş yerlerinden biri olduğu, yanardağ faaliyetlerinin günümüzden 15 milyon yıl öncesine kadar sürdüğü belirtilmektedir. Bundan dolayı da kıyılarında ki kayalıklar kırmızıdan sarıya ve oldukça yumuşak yapıda, rahat şekil verilebilir durumda bulunmaktadır. Bir rivayete göre adını da bu sarımsı taşlardan aldığıdır. Bir diğeri ise çobanla ağanın sarışın kızı birbirine âşıktır. Kızın babası durumu öğrenir ve kızını o zamanlar tamamen zeytin ağaçları ile kaplı bu bölgeye saklar. Çoban yana döne sarışın sevdiğini arar ve her gördüğüne sarım burada saklı gören var mı? Diye

sorar. O gün bu gündür buranın adı Sarımsaklı (sarım-saklı) olarak kalır. Sarımsaklı Plajları 25km.lik alanı kaplar. Kesintisiz ise 5 km. uzunluğunda, 100m, genişliğindedir. Bağlı bulunduğu Küçükköy Beldesi’nin tarihi1462 yıllarına dayanmaktadır. 19. yüzyıldan kalma kiliseler, manastırlar ve çeşmeler bulunmaktadır. Bu bölgeye gelince duramıyorsun yerinde, ilçelerin birbirine yakınlığı günübirlik gezilere teşvik ediyor insanı. Karanın dışında denizinde fışkıran soğuk artezyen sularıyla dünyada bile bu özelliğinden dolayı nadir yerler arasında bulunan Akçay Plajlarına ve oksijen çadırı olarak adlandırılan Altınoluk Plajlarına sahip Edremit. Kazdağı Milli Parkını da sınırları içinde bulunduran ilçede Köy Etnografya Müzesi’nin bulunmaktadır. Ayrıca Gönen Kaplıcalarının bulunduğu bölgede M.Ö. dayanan mozaikler, sütunlar ve çok sayıda tarihi eser ortaya çıktığı, o dönemlerde Granikaion Hamamları ile Sıcak Su Şehri adını alan yerdir. Yine Balıkesir’in Marmara Denizinde kıyısı olan ve Türkiye’nin en büyük limanlarından birine sahip Bandırma ilçesi, Manyas Kuş Cenneti Ve gölün bir kısmını kendi sınırları içindedir. İlçede çok sayıda tarihi eserler mevcuttur. Türkiye’nin mevcut 4 adasından bir olan Marmara Adası, 1800 yıldan beri çıkan mermeri, Çınarlı Köyü’nde ki asırlık çınar ağaçları ile ünlüdür. Bu ilin ayrıca Şifalı suları, Fransız eseri 100 yıllık maden ve yakının-

da bulunan hastanesi, linyit, çinko, kurşun işletmeciliğinin bulunduğu Balya ilçesi; bor madenlerine sahip, selenyum ve kükürtlü kaplıcaları bulunan Bigadiç İlçesi de vardır. Yine dünyaca ünlü çam ağaçlarına sahip Dursunbey, Şeftalisi ve Simav Çayı ile ünlü Kepsut, Yağcı Bedir Halıları ile bilinen Sındırgı İlçeleri. Yörük Köylerinin bulunduğu Savaştepe, Türkiye’nin ilk sayfiye yeri olan ve Marmara Denizi’nde körfezi yer alan, Kraliçe Apolonis’in oğlu tarafından yaptırılan tapınağında bulunduğu Erdek de Balıkesir’in ilçeleri arasında yer almaktadır.

©Sultan- Kasım - Aralık 23


Alışveriş MARKA TUTKUSU BİR HASTALIK MI? -Bize yakışacağını düşündüğümüz için avuç dolusu para harcamadan önce ünlü Fransız modacı Yves Saint Laurent`in şu sözünü göz önünde bulundurmalıyız; “Moda geçici, stil kalıcıdır”.

MODA GEÇİCİ,

STİL KALICIDIR

M

arka tutkusunun bir hastalığa dönüşme aşamasında en önemli etken yetiştiğimiz aile ortamı, çevremiz ve reklamlardır. Televizyonlarda, gazetelerde, magazinlerde ve kliplerde gördüğümüz ayakkabılara, çantalara ve aksesuarlara sahip olmak istiyoruz. Peki, markalar bize ne ifade ediyor? Markalara muhtaç mıyız? Neden bu ürünlere sahip olmayı bu kadar çok istiyoruz? MODA GEÇİCİ, STİL KALICIDIR Trendleri takip ederken size yakışıp yakışmadığına özen göstermek gerekiyor. Ünlü Fransız modacı Yves Saint Laurent`in sözünü hatırlatmak isterim, “Moda geçici, stil kalıcıdır”. Marka tutkumuzun kör ettiği gözlerimizin zerafetten uzak görüntüler yaratabileceğini unutmayın. Uzmanlar alış verişte ihtiyaç ilkesinin göz önünde bulundurulması gerektiğini sürekli

v u rg ul u y o r l a r. Ayrıca daha kaliteli olacağını düşündüğümüz markalarda da sorunlar yaşayabileceğimize dikkat çekiyorlar. MARKA BAĞIMLILIĞI NEDİR? Kişilerin tüketim davranışı ve takıntılı marka kullanımı günümüz insanının kendine ve hayatına değer kazandırma çabası olarak tanımlanabilir. Kişiler kullandıkları markaların kendi yaşam statülerini etkilediğini düşündüklerinden marka tercih edebilirler. Ama bu ©24 Sultan- Kasım - Aralık

zamanla bağımlılık haline dönüşebilir. AİLE ORTAMI ETKİLİ Modern yaşamda bir yanda zenginlik, çeşitlilik varken, diğer yanda ise yoğun bir iletişimsizlik ve yalnızlık vardır. Aile içindeki tutum da marka bağımlılığına yol açabiliyor. Aile fizyolajik olduğu kadar ekonomik, kültürel ve toplumsal yönleriyle bireylerin davranışlarını yönlendirir. Biçimlendirir. Çocuklarını güven ortamında yetiştiren aileler çocukların fikirlerine önem verir. Otoriter aileler çocuklarına kendilerini ifade etme özgürlüğü tanımazlar. Bu çocuklar ileride kültürel ve sosyal eksikliklerini gidermek adına marka ürünlerine yönelir. Bu davranışla toplum üzerinde baskın olmaya çalışırlar. ÇEVRE VE REKLAMLARA DİKKAT Marka ürünlerin satışlarını artırmak adına yaptığı reklamlar kişileri yönlendirir. Bir diğer etken ise çevrede bulunan kişilerin tercihleridir. Yakın arkadaşların kullandığı birçok marka da psikolojik olarak

Yaptığımız ankete göre ise kişilerin markaları tercih etmelerinin en büyük sebebi çeşitliliktir. Kişinin kendisine değer kazandırma çabası olarak tanımlanan marka hastalığı herkeste biraz da olsa vardır.

0 %2 Çeşidin çok olması ve kaliteli olduğu için tercih ediyor. Markalarda yılın modasını takip etmek ve maliyeti ne olursa olsun onu almak istediğini söylüyorlar. Markaları tercih sebebinin etrafındaki arkadaşlarının yanında ezik kalmak istemediği için bir şekilde para biriktirtip o urunu almak istediklerini soyluyorlar.

%30 Markaları tercih sebebinin, etrafındaki arkadaşlarının yanında ezik kalmak istemediği için bir şekilde para biriktirtip o ürünü almak istediklerini söylüyorlar.

%10 Bir ortama girdikleri zaman önce insanların giyimlerine bakıldığını ve o insanların üzerine yakışanı giymesinden çok hangi markların tercih edildiğine bakıldığını söylüyorlar.

0 %2 Genelde çantalarda markaya önem verdiğini ama giyim konusunda üzerine yakışanı tercih ettiklerini söylüyorlar.

insanlar üzerinde baskı oluşturur.

0 %2 Bazıları ise özellikle çantalarda koleksiyon denilebilecek kadar çok sayıda aldıklarını ve kıyafetlerini bunlarla tamamladıklarını söylüyorlar.


Bu savaş sürsün!

Teknoloji

“Önemli olan ne istediğinizi iyi bilmeniz ve telefonlarda aradığınız özelliklerin dışında sizin işinize ne kadar yaradığı.”

A

pple-Samsung savaşında kazanan müşteriler oluyor. Akıllı telefon rekabetinde birbiriyle mahkemelik bile olan iki dev firma Nokia’yı arada öğüttü Mobil telefonlarla tanışmamızın ardından 29 sene geçti. Motorola, ABD Federal İletişim Komisyonu’ndan bundan 29 sene önce ilk ünite olan DynaTAC 8000X telefonu için izin almıştı. 1984 senesinde 794 gram ağırlığında üretilen Dyna TAC Motorola telefonu için 1 sene önceden sipariş vermek gerekiyordu. O zamanlar bu telefonun doğru dürüst bir ekranı bile yoktu. 1989 senesindeki yeni modelin ağırlığı 350 gramdı ve perakende fiyatı 3 bin 495 Dolar’a kadar varıyordu. Mobil telefonların (cep telefonları) o günden bu yana gösterdiği değişimi şuan yaşı 40’larda olanlar çok iyi bilirler. Geride kalan 25 senede firmalar, insanları cezbeden bu sihirli iletişim araçları için adeta birbirini çiğnedi. Rekabet arttı ve Nokia bu yarışta sınıfta kaldı. Bugün akıllı telefonda (SmartPhone),

4 büyük marka ayakta kaldı. MAHKEMELİK OLDULAR Talep büyüktü. Bu talebi karşılayabilmek için rakipten daha iyi, daha kullanışlı ve daha ekonomik mobil telefon üretmek gerekiyordu. İphone ve Samsung arasındaki rekabet bir ara öylesine acımasızlaştı ki, birbirini mahkemeye verdiler. 2000’li senelerin en popüler iş telefonlarından Blackberry, son zamanlarda yarışta havlu atmak üzere. Bazılarına göre yarışı kaybetti bile. Apple İPhone 2G ile bu alanda dev bir adım attı. 9 Ocak 2007 tarihinde yeni ürününü tanıttı ve aynı senenin 29 Haziran’ında 2G’yi piyasaya sürdü. Aynı firmanın İPhone 5’i müşteride hayal kırıklığına neden oldu. Haritalardaki sorunlar ve pil ömrünün kısalığı problem oluşturdu. SAMSUNG DA ATAKTA Apple İPhone 5 problemli ürünü sonrası yenisini yapamaz diye düşünülürken bu defa 5c ve 5s ile hamle yaptı. Yapılan ilaveler ile birlikte bu yeni ürün büyük ilgi gördü. Rakibinin ataklarını takip eden Samsung, Galaxy modeliyle Apple’e cevap

verdi. Apple’nin İPhone 5’te yaptığı hatalar Samsung’a yaradı. Samsung Mart 2010’da girdiği yarışta yoluna devam ediyor. İki firma dünya çapında bazen mahkemelerde karşı karşıya geldiler. Bir dönem bazı Avrupa ülkelerinde Apple pad satışları durduruldu. Apple ile Samsung’un mobil telefonlardaki (cep telefonu) amansız yarışından kazançlı çıkan müşteriler oluyor. Akıllı telefonlar sadece günlük yaşamımızı değiştirmek ve kolaylaştırmakla kalmıyor, her geçen gün evimizde, işyerimizde bizimle beraber adeta nefes alıp veriyor. SAMSUNG’un pil ömrünün uzun oluşu tercih edilme sebeplerinin başında geliyor. Önemli olan ne istediğinizi iyi bilmeniz ve telefonlarda aradığınız özelliklerin dışında sizin işinize ne kadar yaradığı.

Dünden Bugüne Cep Telefonları

©Sultan- Kasım - Aralık 25


Kadın Çirkin Kadın Yoktur... Bakımsız ve ne Yapmak İstediğini Bilmeyen Kadın Vardır Lütfiye Taşdemir Şendağ Güzellik Uzmanı ve Kuaför

C

ildinizi renklendirmek için seçtiğiniz fondöten ya da pudrayı doğru kullanmadığımız takdirde normal görümümüzden daha yaşlı görünebilirsiniz. Ürünü bilinçsizce her yere uygulamak cildi matlaştırabilir. Bu durumda da beş yaş ya da daha büyük görünebilirsiniz. Daha çok burnunuza yanaklarınıza ve göz çevrenize küçük dokunuşlar yaparak uygulayacağınız fondöten ya da pudrayı aşırıya kaçmadan sürün. MAKYAJ YAPARKEN SİHİRLİ HİLELER SİZE DAHADA GÜZELLEŞTİRECEKTİR. ETKİLİ BAKIŞLAR İÇİN: Eğer gözlerinize olduğundan daha büyük göstermek ve etkili bakışlara sahip olmak istiyorsanız kendinize bir koyu birde açık renk far seçin. Göz kapağının tamamına açık farı sürün. Gözün iç köşesinden ince olarak başlayın ve göz ortasından dış köşeye doğru çizgiyi kalınlaştırın. Koyu renk farı göz çukurunun üzerine sürün. Açık ve koyu farlar arasında çizgi olmaması için farı dışa doğru hafifçe dağıtın EĞER BURNUNUZ UZUN VE KEMİKLİ İSE: Basit adımlarla onu daha ince gösterebilirsiniz. Burun ucuna kullandığınızdan bir ya da iki ton daha koyu fondöten uygulayın. Fondöteni sınır yapmayacak şekilde iyice yedirdikten sonra küçük dokunuşlarla burnunuzun üzerine doğru pudralayın.(Burun kemiğiniz boyunca.) Yüzünüze daha açık tonda fondöten sürün. Parmağınızla fondöteni iyice yayın ve iki ton arasındaki sınırları yedirip yok edin. Son olarak yüzünüzü mat bir pudrayla pudralayın. Fondöteni nemli süngerle uygularsanız çok daha iyi sonuç alırısınız. İNCE DUDAKLARA DOLGUN GÖRÜNÜM VERMEK: Fondöteni dudağın tüm yüzeyine uygulayın ve daha beyaz kalemle dudak çizgisine belirginleştirin. Parlak bir dudak rengi ile içini doldurun ya da açık renk ruj tercih edin İRİ DUDADAKLARA: Aşağıya doğru fondöten uygulaması yapın daha sonra kalemle dudak sınırının biraz içinde kalacak şekilde çizin ve üstüne doğal renklerde ruj uygulayın. Koyu mat rujlar deneyin. Gece makyajı günlük makyajın aksine daha koyu yapılır. rimeli iki kat yerine üç kat sürebilirsiniz. Unutmayın kaşlarınız ve kirpikleriniz yüzünüzün çerçevesidir. Kalıcı makyajlar doğal içeriktedir, tercih edilebilir. Güzel ve her zaman pozitif olmanız dileğiyle. ©26 Sultan- Kasım - Aralık

Yapacağımız küçük hilelerle, kendimizi daha da güzelleştirebilir. Kendimizi güzelleştirelim diye yaptığımız yanlışlıklar olduğunuzdan yaşlı görünmenize neden olabilir. Makyaj çantanızda ve alışkanlıklarınızda yapacağınız bir kaç değişiklikle zamanı geri çevirmek elinizde. Bunlar doğru fondöteni seçmek, allığı doğru sürmek ve krem fazlalığından dolayı parlamaktan kaçınmak”


bugün çocuğunuza faydalı bir sürpriziniz olsun... onu bonbon’a abone yapın!

abone olan herkese

bir yıl boyunca

2 CD bedava

dergi evinize posta ile gelsin ( 6 sayı )

sevilen okul şarkıları masallar SADECE

BONBON; Çocuklara okuma sevgisi ve alışkanlığı kazandırır Kültürümüzü eğlendirerek öğretir Türkçemizi sevdirir, Türk dilini daha iyi öğrenmelerini sağlar Bulmaca sayfalarıyla beyin jimnastiği yapma fırsatını sunar

$25

hemen abone olun

MAILING INFO Your Name _____________________________________________________________ Child’s Name (please print) ________________________________________________________________________________ Address ________________________________________________________________ City ___________________________ State __________________ Zip _______________

İleride güçlü ve birbirine bağlı bir Türk-Amerikan toplumu oluşturmak için sadece küçük bir başlangıçtır. Bu küçük adıma sizin de katkınız olsun istiyorsanız çocuklarınızı Bonbon’la tanıştırın...

Child’s Birth Date (mo/yr)___________________________________

male

female

Your email address ________________________________________________________ Phone ________________________________________________________________

Check Please make all checks payable to: Creative Edge - Bonbon Magazine

Bonbon Kids Magazine 2123 Preston Square Court Suite 300 Falls Church, VA 22043 info@bonbonkids.com

www.bonbonkids.com

©Sultan- Kasım - Aralık 27


穢28 Sultan- Kas覺m - Aral覺k


穢Sultan- Kas覺m - Aral覺k 29


“M “Anahtar varken kapı kırılmaz”

Pratik Bilgiler... -EYVAH!... Yemek taştı. Ne yapmalıyım? -Ocağa taşan yemeği kolayca temizlemek için, yemeğin taştığı bölgeye bolca tuz serpin ve soğumasını bekleyin. Daha sonra ocağa dökülen yemeğin kolayca temizlendiğini göreceksiniz. -Tükenmez kaleminiz mürekkep akıtıyor. Ne yapmalıyız? -Tükenmez kaleminiz sürekli mürekkep akıtıyor ve ellerinizi kirletiyorsa üzülmeyin. Sigara filtresinin içine kalemin ucunu birkaç defa sokup çıkarın. Göreceksiniz mürekkep akıtması bitecek. -Böceksavar fesleğen duymuş muydunuz? -Bahçeniz var ve domates fidesi diktiniz. Ancak börtü böcekten başınızı alamıyorsunuz. Sinekler ve böcekler rahat vermiyor. Üzülmeyin. Domates fidelerinin çevresine birkaç tane fesleğen dikmeniz börtü böceği ve sinekleri kovacaktır.

odern çağ insanı neyi nezaman ve nasıl yapacağını en iyi bilendir. Kilitli kapılar yumruklayıp veya tekmeleyerek açılamaz. Sultan Dergisi olarak, “Pratik Bilgiler” ile sizin elinize başarı anahtarlarını tutuşturuyoruz. Günümüzde bilgi insanlık tarihinde şimdiye kadar olmadığı kadar önem kazandı. Bazen bir kenara not etmeyip, kullanmadığımız bir bilgi nedeniyle çok şeyler kaybederiz. Saç baş yolarız. Bir çaresi yok mu? diye uzun uzun düşünüz. Sultan Dergisi olarak günlük yaşamımızda hemen kullanabileceğimiz bilgileri sizler için araştırdık. İşte bir aspirin pratikliğinde, günlük yaşamda problemlerimizi çözebilecek bazı pratik bilgiler. Uygulayın, faydasını görün ve Sultan Dergisi’ni hatırlayın...”

Teflon tavalarınız yenisi gibi olsun ister misiniz? -Teflon tavalarınız lekeleniyor ve bu durum sizi rahatsız mı ediyor? Çaresi kolay. Yarım su bardağı sirke ve 2 çorba kaşığı karbonatı karıştırın. Bu karışımı teflon tavanızın üzerine döküp, yaklaşık 10 dakika kaynatın. Gözlerinize inanamayacaksınız. Teflon tavalarınız yeni alınmış gibi lekesiz olacak. -Ağzı dar şişe ve kavanozlar nasıl temizlenir? -Ağzı dar şişe ve kavonazlarınızın içine bir miktar su, biraz pirinç ve bir miktar da deterjan koyun. İyice çalkalayın. Tertemiz olacaklardır. -Taze sarımsak için ne yapmalıyız? Evinizde sürekli taze sarımsak bulundurmak için kabuklarını soyduğunuz sarımsakların üzerine biraz zeytinyagı koyunuz. Göreceksiniz sarımsak uzun süre taptaze kalacaktır. Ayrıca bu yağı yemeklerinizde veya salatalaranızda

kullanıp, harika bir lezzete de kavuşmuş olacaksınız. -Pişirilen sebzeler nasıl taze kalabilir? -Pişirdiğiniz sebzelerin taze kalmasını istiyorsanız içine bir adet kesme şeker veya limon suyu ekleyin. -Patatesler sarı ve lezzetli kalsın mı? -Patateslerinizin sarı renkli kalmasını istiyorsanız, patateslerin suyuna bir kaşık sirke ekleyin. Böylece hem lezzetini kaybetmez ve hem de sarı renklerini korur. -Sürahilerin sürekli parlak kalması için ne yapmalı? -Sürahiler belirli bir süre sonra parlaklıklarını yitirirler. Sürahileri yeniden kazanmak istiyorsanız üçte biri kadar sıcak su ve yarısı kadar da gazete kağıdı doldurup kuvvetlice çalkalayın. Eski parlaklığı geri gelecektir. Umarız bu pratik bilgileri uygular ve memnun kalırsınız.

Çoçukların Her İstediğini Yapmayın!

A

nne baba-çocuk ilişkileri üzerine araştırmaları bulunan ve yeni bir kitap yazan Alman çocuk psikolog Michael Winterhoff, “Çocuğun her istediğine evet demek, gelecekte çocuğa büyük sorunlar yaşatır” uyarısını yaptı. Almanya’nın tanınmış çocuk psikologlarından Michael Winterhoff, anne babaların çocuğun her istediğini yerine getirmemesini istedi. SOS Kinderseele (SOS çocuk duyguları) adıyla yeni bir kitap yazan Michael Winterhoff, “Günümüzde velilerin en çok yaptığı hatalardan biri, çocuklarıyla tartıştıklarında veya onlara “hayır” dediklerinde çocukları tarafından sevilmeyecekleri yanılgısıdır. Çocuğun her istediğini yerine getirmek, ilerleyen yaşında toplumda büyük sorunlar yaşamasına neden olur” dedi.

©30 Sultan- Kasım - Aralık


“Sultan Dergisi Fotoğraf Yarışması İkincisi”

Emine Meltem Ayhan

©Sultan- Kasım - Aralık 31


穢32 Sultan- Kas覺m - Aral覺k


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.