SULTAN MAGAZINE MAY 2013

Page 1

2013-Mayıs-Haziran-Yıl 1 Sayı 1

Türk Günü Yürüyüşü Özel

Brings Turkish Community Together....

Saçlar ve Kaşlar Cennetten Bir Köşe, Bolu Göçmenlik Yasası Ne durumda Alışveriş yaparken dikkat edilecek hususlar

Yeni Liderler Aranıyor

Amerikada Çocuk Yetistirmek Sultan-Mayıs-2013-1


Welcome Home

1378 Main Av Ph: 97

www.istikbalf

2-Sultan-May覺s-2013

www.eleganttouchwi


ve. Clifton, NJ 07011 73.772.8500

furniture.com

indowfashionsnj.com

Sultan-May覺s-2013-3


B

iz Amerika’daki Türk toplumunun bir ferdi olarak uzun bir yolculuğa çıkıyoruz. Yolumuzda engeller var. Dikenler var. Yorgunluk var. Ancak hayallerimiz çok güzel. Yapacaklarımızı hayal etmek bize yorgunluklarımızı unutturuyor. Dergimizi elinize aldığınızda ve içinde kendinize yararlı bilgiler bulduğunuzda, “Tebrikler….” diye içinizden gelecek bir ses bütün yorgunluklarımızı unutturacaktır. Tıpkı büyük bir ateşi söndürme gücüne sahip bir gözyaşı damlası gibi. Amerika’da bir Türk olarak dergi çıkarmanın zorluklarını biliyoruz. Ancak uzun süredir iletişim dünyasının içinde olmak bize avantaj sağlıyor. Bu ilişkilerden enerji alıyoruz. Bu dergiyle birlikte sizlere tertemiz bir yürek ve bir çığa dönüşebilecek kar topunun içindeki umutları getirdik. Dergimizle birlikte Amerika’daki Türk toplumunun sevinçlerine ortak olacaksınız. Okura keyif verme, yeni bilgiler sunma yanında özellikle esnafımıza

karşı projelerimiz olacak. Onların birikimlerini uzak köşelere ulaştırmak istiyoruz. Sayfalarımızda Amerika’da 2000 senesi sonrası yazılan başarı destanlarına yer vermek istiyoruz. “Neyi farklı yaptı da başardı?” sorusunun cevaplarını birlikte aramak istiyoruz. 2013 baharının en güzel günlerinde sizleri sadece Amerika’daki değil, Türkiye’deki ve Avrupa’daki Türklerle de buluşturacak çalışmalarımız olacak. İstanbul-Frankfurt-New York üçgeninde bir ışık oluşturmak istiyoruz. Karanlıkları aydınlatacak bir güneş ziyasını yakalamayı hedefliyoruz. Heyecanlıyız. Mutluyuz ve umutluyuz. Farklı ve güzel işler farklı ve güzel insanlarla yapılabilir. Uzun yolumuzda bize okur, destek veren ve fikir üreten olarak refakat eder misiniz? Size ihtiyacımız var. Zira uzun yollar, dostlar olmadan çekilmez.

Seyfi Alp, Editor

“Bir bayrak olmak istiyoruz”

B

u dergi asla bir macera için çıkmadı. Asla küçük heyecanları tatmin için de yayınlanmadı. “Bring our communnity together” çağrısına yazılı bir cevap olmaya çalıştı. 400 bine yakın Amerika’daki Türklerin sesi olma iddiasına sahip. Amerika ile Türkiye, Amerika ile Almanya arasında kuracağı köprülerle, çocuklarımızı daha güvenli yarınlara taşımak istiyor. Duygu ve düşüncelerinizi bizimle paylaşınız. ABD’de eriyip gitmemek için uzattığımız eli tutunuz. Büyük zaferler ilk adımla başlar. Biz ilk adımı attık ve bu adımları daha da sürdürecek enerjimiz var. Dergimizin elden ele dolaşan bir bayrak olmasını istiyoruz. Kendimizi yalnız hissettiğimizde yanınızda olacak bir bayrak. İçinde uzmanların bilgilerini yansıtan bir dergi. Siyaset, ekonomi ve kültürel alanda Amerika’daki Türk toplumun sesi olmak istiyoruz.

Nevın Bakır: Publisher

4-Sultan-Mayıs-2013

D

ergimizin ilk sayısında yüreğini ortaya koyan dostlarımız oldu.Onların sihirli parmakları olmasa bu dergi size ulaşamazdı. Öncelikle yoğun iş tempolarına rağmen bizlerden desteklerini esirgemeyen Sayın Baskonsolosumuz Levent Bilgen Beye, TADF Baskanımız Ali Çınar Bey ve ekibine teşekkür etmeği bir borç biliriz. Aynı zamanda bizlerin ağabeyi olan Sıtkı Kazancı beye yılların verdiği tecrübelerini bizlerle paylaşarak destek verdiği için ayrıca teşekkür ederiz. Bizden hertürlü desteğini esirgemeyen New York Giresunlular Derneği Başkanı Savaş Şahin’e de teşekkür ederiz. Gece gündüz demeden benimle bütün sıkıntılarımı paylaşan ve cektiği fotoğraflarıyla bana destek veren arkadaşımız Demet Demırkaya’ ya da teşekkür etmek ısterim. Ayrıca yazılarıyla dergimize renk katan yazarlarımız Avukat Ayhan Öğmen, Dr.Burçin Öğrenir, Dr .Tolga Kapusuz , Ali Kurtmer CPA röportajlarda ise Dr Sefik Yavuz Bey, Orhan Yeğen Beye ve Kuafor & Güzellik Uzmanı Lütfiye Şendağ’a ayrıca teşekkür etmek istiyoruz. Dergimizi Almanyadan destekleyen Bolulu hemşehrim ve Editörümüz Seyfi Alp beye de teşekkür ediyoruz. Türkiyeden yazı ve fotoğraflarını bizimle paylaşan Fatma Marmara Hanımada teşekkür ederiz. Reklamlarıyla bizleri destekleyen fırmalarımız İstikbal Furniture, Bellagıo Kitchen & Marble, Dünya Telekom, New York Giresunlular Derneği, Metro Home Improvement, Sahin ve Farmingville Auto Repair, Güven Trading, Konak Restaurant ve Mekan Gyro ve Grill e ayrıca teşekkürü bir borç biliriz. Teşekkürler yürekleri güzel insanlar Sizlerle daha büyük işler başaracağımıza inanıyoruz . Bir sonraki sayıda buluşmak üzere. Nevin Bakır, Publisher


SAYI 1, N O 1, M AYIS 2013

PUBLISHER: NEVİN BAKIR

YazI Editorü: Seyfi Alp alp@sultanmagazine.com Genel Kordinatör Şenol Bakır Content Danışmani: Sıtkı Kazancı Yazarlar: Ali Kurtmer Ayhan Öğmen Burçin Öğrenir Tolga Kapusuz Seyfi Alp Fatma Marmara Savaş Şahin Lütfiye Taşdemir

Saç bakımında dikkat edilmesi gerekenler. Sayfa-30

Cennetten Bir Köşe, Bolu

Çocuk Sayfaları: Sıtkı Kazancı Roportajlar: Demet Demirkaya Fotograflar: Demet Demirkaya, Seyfi Alp, Fatma Marmara, Ömer Güven

Ali Kurtmer, Vergi Tavsiyeleri

Dizayn Şenol Bakır Baskı Begonia Marketing & Advertising INC. Reklam: Begonia Marketing & Advertising INC. Nevin Bakir Advertise@sultanmagazine.com Almanya Sorumlusu Seyfi Alp alp@sultanmagazine.com Bolu Soumlusu Fatma Marmara fatma.d.m@hotmail.com Ankara Sorumlusu Gülnaz Tezcan gulnaztercan@gmail.com Istanbul Sorumlusu Gülşah Tezcan gulsahtercan@hotmail.com

Dr. Tolga Kapusuz Ağrı Nedir? Sayfa -26

İÇİNDEKİLER 06 Atatürk Korosundan iki Muhteşem Konser 10 Ayhan Öğmenden Yeni Göçmenlik Yasa Tasarısı 12 Amerikada Coçuk Nasıl Yetiştirilir? 14 Orhan Yeğen’le Harika bir Sohbet 17 Ali Kurtmer’den Vergi Tavsiyeleri 18 Bahis Oyunları 20 Cennetten Bir Köşe “Bolu” 23 Sizden Gelenler 27 Alişverişte Nelere Dikkat Etmeli

Sultan Magazine 1717 North Ocean Ave Suite C.Medford, NY 11763 631 942 8853 info@sultanmagazine.com www.sultanmagazine.com

32 Minik Sultan “Çocuklar İçin” 34 Bilmeniz Gerekenler

Sultan-Mayıs-2013-5


Atatürk Korosundan iki Muthiş Konser

N

ew York Atatürk Korosu 4 Mayıs Cumartesi akşamı koro şefi Nedim Katgı’nın önderliğinde New York’ta muhteşem bir konser verdi. Türk Müziğinin farklı makamlarından çeşitli eserler sunulduğu konseri izlemeye gelen davetliler, unutulmaz bir gece yaşadılar. Hayatını müziğe ve müzik eğitimine adamış olan koro şefi Nedim Katgı Amerika’nın en doğusundan en batısına kadar tanınan bir müzisyen ve birikimini yıllardır koro üyeleriyle paylaşıyor. Her yaş ve meslek grubundan saz ve ses üyeleriyle haftada en az bir kez prova yapan Atatürk Korosu, Klasik Türk müziğinden, modern Türk müziğine farklı makamlarda ve stillerde eserleri çalışıyor ve hazırladığı repertuarları düzenlediği konserlerinde dinleyicilerle buluşturuyor. Gecenin surprizi ise Zehra & Jak tarafindan sunulan tango dansi oldu. Kendileri profesyonel dansci olan ve dans dersleri veren cift, New York Atatürk korosunun iki sarkisina danslari ile eşlik ederek geceye ayri bir renk kattılar. 2008 yılında Nedim Katgı’nın şefliğinde kurulan Atatürk Korosu, Nisan ayı içinde de Yale Üniversitesin’de bir konser vermis ve o konser de buyuk begeni ile karsilanmisti. Atatürk Korosu’nun bu seneki konserleri, koro üyeleri tarafından 2013 yilinda kurulan Turkish & International Music Ensemble (TIME) isimli kar amacı gütmeyen bir dernek tarafindan duzenlenip, halkın beğenisine sunuldu. Yönetim Kurulu ve Komite Kurullarında çesitli meslek gruplarindan muziksever insanların bulunduğu TIME’ın Yönetim Kurulu Başkanı, organizasyonun kurucusu ve aynı zamanda koronun udi üyesi olan Hakan İnan. İnan, Türk müziğinin Amerikan toplumuna daha iyi tanıtılması ve öğretilebilmesi için önümüzdeki sezonda çok daha büyük etkinliklere hazırlandıklarını belirterek, Türk Muziğine gönül vermiş insanlara kapılarının açık olduğunu ve dernek ile irtibata geçmek için www.timeusa.org sitesinden gerekli bilgiler alınabıleceğini belirtiyor.

Değerli Türk Amerikan Toplumu Üyelerimiz, Ali Çınar, Tadf Başkanı

T

ürk Amerikan Dernekleri Federasyonu olarak birlik ve beraberlik içinde derneklerimizin güçlenmesi ve milli davalarimizda sesimizin en iyi şekilde duyulması için aralıksız çalışmalarımız devam etmektedir. Amerikanın en eski ve en büyük çatı kuruluşu olan Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu, Ulu Önder Atatürk’un gösterdiği yol olan “ Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesi ile Türk Amerikan toplumuna hizmet etmektedir. Göreve geldiğimizden beri sosyal,kültürel ve akademik çalışmalarımız dışında, Türk Dünyasına önem vererek soydaşlarımız ile yakın ilişkilerimiz hızla artmaktadır. Amerika’da yetişen yeni neslimizin öz kültürünü ve değerlerini unutmaması için ve gençlerimizin milli konularda bilinçli yetişmesi için elimizden gelen tüm çabayı göstermekteyiz ve göstermeye devam edeceğiz. Ülkemizin Amerikada tanıtımı için çeşitli çalışmalar yapmamız dışında, dünyanın en büyük Türk Kültür Festivali ve Yürüyüşünü düzenlemekten gurur duyuyoruz. ABD’de Türk varlığının en güçlü sesi olarak kabul edilen, 1981 yılında Ermeni terör örgütü ASALA’yı protesto etmek için başlatılan ve daha sonra festivale dönüşen Türk Günü Yürüyüşü yaklaşık 50,000 kişinin katılımı gerçekleşmektedir. Bu büyük Festival ve Yürüyüşü,diğer eyaletlerimize yayarak, ülkemizin tanıtımına katkıda bulunmaya devam ediyoruz. Federasyonumuza 24 saat/7 gün aralıksız ulaşılması amacı ile 888 numaralı hat açmamız dışında , tüm iletişim ağının sürekli olmasını sağlamış bulunmaktayız. Ayrıca , Federasyonumuzun aylık faaliyet ve katılım listesini sitemizden rahatlıkla bulabilirsiniz. ilişki Odaklı değil, İcraat odaklı bir çalışma anlayışı ile siz değerli vatandaşlarımıza hizmet etmeyi kendimize görev bildik ve bu anlayıslada sizlere hizmet etmeye devam edeceğiz.

T

New York’ta 23 Nisan Coşkusu

ürkiye’den binlerce kilometre uzaklıkta yapılan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamalarındaki folklor gösterileri Anadolu’yu Amerika’ya taşıdı. 23 Nisan kutlamalarını sunan öğretmen ve öğrenciler izleyicilerden tam not aldılar. 6-Sultan-Mayıs-2013

Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu ,Halkımızın Federasyonudur. Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu,Amerikadaki Türklerin Sesi ve Yüregidir. Saygılarımla


Sultan-May覺s-2013-7


“Yeni liderlere ihtiyacımız var” Yazan:Savaş Şahin

A

merika’daki Türk toplumu olarak birlik ve beraberliğimizin istenilen düzeyde olmamasının bir nedeni de sivil toplum örgütlerimizde yeterli sayıda mıknatıs insanların, yani liderlerin olmayışıdır. Ulusal ve yöresel sorunlarımızın çözümünde “birlik ve beraberlik” istemi sık sık dile getirilir. Bu kavramı biraz açıp irdelemek gerekir sanıyorum.

Halkımızdan “birlik ve beraberlik” isterken, farklı, hatta birbirine zıt düşünce ve kültürleri temsil eden kesimlerin, belirli bir konuda ortak tavır almaları, ortak eylemde bulunmaları gündeme gelir. Demokratik bir toplumda sınıfsal, etnik, dinsel vb. farklılıklardan kaynaklanan değişik düşünce ve kültür yapılanmalarının varlığı doğaldır. Toplumsal gelişme süreci içinde, bu ayrımlanmalardan doğan tartışmalar, kümelenmeler, örgütler arası mücadeleler olağan karşılanmalıdır. Ancak her toplumun, her ulusun kuruluş felsefesine uygun olarak saptanmış, tüm bireylerin uymak zorunda olduğu “temel ilkeler” vardır. Ulus devlet yapılanması içinde yurttaşların “temel ilkeler”de

SPOR

Almanya Türkleri başardı Amerika Türkleri de başarabilir

2.

Yazan:Seyfi Alp DÜNYA Savaşı’nda ülkelerinde taş taş üstünde kalmayınca ve özellikle Yahudi soykırımı nedeniyle uluslararası arenada da zor duruma düşünce Almanlar kendilerine gelebilmek için spora dört elle sarıldılar. Çünkü spor bu zor dönemde onların yaralarını sarabilecekleri ve düşük bir ses tonuyla da olsa, “Almanız” diyebilecekleri tek alandı. Savaşın bitiminden sadece 9 sene sonra, yani 1954 senesinde futbolda Dünya Şampiyonu olmalarının arkasındaki en önemli nedenlerden biri de budur. Almanya İsviçre’de kazanılan 1954 Dünya Şampiyonluğu sonrası özellikte futbolda büyük atılımlar yaptı. Futbolu çok ciddiye aldı. Halk sporu haline ge-

8-Sultan-Mayıs-2013

bütünleşmesini, “ulusal ortak hedef ”e top yekûn yönelmesini sağlamak, devletin de, yönetenlerin de, dahası tüm bireylerin de ortak sorumluluğudur. Halkın tartışmasız kabullenmesi gereken asgari müşterekleri belirlemek ve bunlar üzerinde “toplumsal uzlaşma”yı sağlamak, başta yönetenler olmak üzere hepimize düşen yurttaşlık görevidir. Bunların başında ulusal bütünlüğümüz, “üniter devlet” yapımız gelir. Tarihin kaydettiği ilk “ulusal kurtuluş savaşı” sonucunda kurulan, sınırları Misak-ı Milli ile çizilen Türkiye Cumhuriyeti’nin bütünlüğünü korumak ve sürdürmek, bölücü eylemlere karşı kesin tavır almak her yurtseverin vatan borcudur. Gelelim simdi, içinde bulunduğumuz Amerika’da yaşayan Türk toplumuna. Yani Türk-Amerikan toplumuna, yeni oluşan Türk-Amerikan toplumunun güçlü olması kendi elindedir. Yetkili kişiler sorumlu olduğu toplumun her bireyine ulaşıp, birlik ve beraberliğin önemini anlatmalıdır. Birlik ve beraberliğimizin önündeki engellerin başlıcalarını şöyle sayabiliriz;

tirdi. Bu spor dalının istediği disiplinin hakkını verdi. Futbolda 3 defa Dünya ve 3 defa da Avrupa Şampiyonu olmaları, her iki şampiyonalarda da çok sayıda final oynamaları bu nedenledir. 1990 başlarında Almanya’dan Türkiye’ye dönemeyeceklerini anlayan Türkler, ülkenin sunduğu imkanlardan daha akıllı yararlanmaya başladı. Türk aileler çocuklarını spor dallarına ve özellikle futbola yönlendirdiler. Bu sene Şampiyonlar Ligi finalinde karşılaşacak olan Almanya’nın Borussia Dortmund takımında Nuri Şahin ve İlkay Gündoğan adlı Almanya

1-Türkler bir araya gelmez düşüncesi:Halk arasında birlik beraberlik konusu. İnsanlarımızın kafasına yerleştirilmiş yanlış bir düşüncedir. 2-Bencillik ve çıkarcılık: İnsanlarımızın bir kısmı her şeye çıkarcılık felsefesiyle yaklaşınca, onları toplumun içine çekmek zor oluyor. 3-Liderlik vasfında yetersiz kalmamız:İnsanları bir araya toplayacak vasıfta insan sayımız maalesef çok az. 4-Çok fazla siyaset:Siyasetin dozunun yüksek oluşu da birlik ve beraberliğimiz önündeki bir engel olarak karşımıza çıkıyor. Başbakan ve muhalefet tartışmaları vatan hainliğine kadar uzanabiliyor. Dernek başkanlarının siyasetin içinde olması daha da sakıncalı. Amerika’daki Türk toplumu olarak bu engelleri aşıp, gelecekte daha çok birlik ve beraberlik içinde olma umuduyla. Savaş Şahin New York Giresunlular Derneği Başkanı doğumlu iki Türk genci bulunmakta. Dortmund’un finaldeki rakibi Bayern Münih’in alt yapısından yetişen Emre Can da henüz 19 yaşında olmasına rağmen kendi yaş grubunda dünyanın en iyilerinden. Son 10 yılda Almanya’da yetişen Türk futbolcular sadece bu ülkede değil, Türkiye’de de büyük başarılara imza attılar. Almanya Türkleri’nin sporda ulaştığı bu başarılara, Amerika gibi bilim ve teknolojinin çok geliştiği ve sporun ciddiye alındığı bir ülkede yaşayan Türkler de başarabilir.


Sultan-May覺s-2013-9


Göçmenlik Reformu

N

isan 16, 2013 tarihinde sekiz Senatörden oluşan partiler üstü bir grup senatör, son hale getirdikleri detaylı tasarıyı Senatölar Meclisine sundu. Göçmenlik yasalarına önemli degişiklik getirmeyi amaçlayan bu tasarı şuan kanun aşamasına geçmiş degil. Tasarı kanun haline gelmeden herhangi bir hak vermiyor. Bu yüzden şuan itibari ile ilk aşamada olduğunu söyleyebiliriz. Bu tasarıyı Obama yönetimi de destekliyor.

Göçmenlik Reformu ile Getirilmek Istenen Değişiklikler:

B

u tasarı ile getirilmek istenen degişiklikler: - Yasadışı Göçmenlere şartlı yasal statüye geçme imkanı - Yasal Göç için imkan sağlanması - Sınır güvenliğinin sağlanması

Yasadışı Göçmenlerin Şartlı Yasal Statüye Geçmesi Konusunda Tasarıda Bulunanlar:

B

u tasarı ile ulaşılması beklenen önemli bir hedef, A.B.D de yasadışı bulunanların şartlı yasal statü sahibi olmalarının saglanması. Yasadışı bulunan kişiler bu şartlı yasal statü ile istedigi işveren ile çalisabilicek ve ülke dışına da seyahat edebilecekler. Öncelikle 6 yıl süresince bu hakkı elde edebilecekler. 10 yılı tamamladıktan sonra da yeşil kart için başvurma hakları olucak. Bu kişilerden istenen şartlar: 31 Aralık 2011 den önce A.B.D’de ye giriş yapmıs ve hala fiziki olarak bulunanlar, - Suç işlememiş olanlar, - Geriye yönelik vergi borçlarını ödemiş olanlar,

10-Sultan-Mayıs-2013


Hangi Aşamada? Yasal Göç İçin İmkan Sağlanması:

Bu tasarının kapsadığı önemli noktalardan diğeride şuan ki yasal vize dagıtımında degişiklikler getirmesi. Örnek degişiklikler: - Aile veya Işveren aracılığı ile başvurulan göçmen vizelerinde ki vize numarası beklemeden dolayı oluşan yığılmayı ortadan kaldırması, - Daha fazla uzman ve profesyonellere vize imkanları sunulması, - - Yeşil Kart çekilişini kaldırıyor olması, - H-1B Çalışma vizelerinde kota artısını getiriyor olması, - Yeni tür çalışma vizeleri oluşturması, - Girişimçiler için A.B.D de yeni şirket kurmalari yeni bir tür yatırımcı vizesi imkani getirilmesi, - Aileleri tarafından küçük yaşta A.B.D. ye getirilen ve yasadışı bulunan gençler için de vatandaşlığa daha hız geçis imkanı getirilmesi - Tarım işlerinde çalışacak olanlara daha fazla fırsatlar verilicek, - Daha önce sınırdışı edilmiş ve A.B.D dışında bulunanlar için burda bulunan aile fertlerinden dolayı geri gelebilmelerine imkan sağlanması. Göçmenlik Yasası Şuan Geçmiş Değil!

Göçmenlik Yasası şuan için geçmiş degil.

B

u konularda yanlış bilgilendirmeler yapıldıgını görüyoruz. O yüzden şuan için hiç bir başvuru yapma durumu söz konusu değil. Öncelikle salı günü sunulan Tasarının kabul edilmesi ve oylanmasi gerekiyor. Sonuç olarak bu tasarı ile ilk defa Göçmenlik alanında geniş kapsamlı bir degişiklik yapılmaya çalışılacağını görüyoruz. Bundan sonraki süreç ile ilgili sorularinizi Avukat Ayhan Ögmen’e aşagidaki telefon yada email adresinden iletebilirsiniz.

Avukat Ayhan Öğmen Phone: 1-212-245-7070 aogmen@ogmenlaw.com www.OgmenLaw.com

Sultan-Mayıs-2013-11


“Çocuk yetiştirmek Hazırlayan:Burçin Öğrenir PhD Assistant Professor City University of New York

Amerika’da çocuk yetiştirmenin kendine özgü kuralları var. Bu kurallara dikkat edenler ülkenin sunduğu imkanları değerlendirebilenler dünyanın en başarılı gençlerini yetiştirebilirler. Çocuk yetiştirmede vurdumduymazlık bize ağır bir fatura çıkarır. Çocuk yetiştirme sanatının önemli noktalarını sizler için araştırdık.” “Dr. Burçin Öğrenir, halen City University of New York’ta, Eğitim bölümünde öğretim üyesidir. Son 10 yıldır New York, New Jersey ve İstanbul’da eğitim ve psikoloji alanında çeşitli projelerde görev almakta ve aileler ve ögretmenlere bu alanlarda eğitimler sunmaktadır. Dr Öğrenir üniversiteyi ODTU Psikoloji bölümünde bitirmiş olup, Pennsylvania State Universitesinden Erken Çocukluk Eğitimi alanında doktora derecesi, klinik psikoloji alanında yükseklisans eğitimi almıştır.” burcinogrenir@yahoo.com

12-Sultan-Mayıs-2013

A

MERİKA’DA yaşamaya başladığımız günden itibaren birçok zorlukla yüzyüze geldik. Finansal sıkıntılar, İngilizce problemi, iş ortamlarının farklılığı ve belki de Turkiye’ye göre daha yalnız kalma, bahsetmeye çalıştığımız problemlerden sadece bir kaçı. Bununla birlikte bu ülkede bir de çocuk yetiştirmeye çalışıyorsak tamamen farklı bir yaşam ve kararlar bizi bekliyor. Çünkü çocuk yetiştirmek halihazırda bir sanat ve bir o kadar da bilinçli yapılması gereken bir iş. AVANTAJLARI FARK EDİN... AMERİKA’DA çocuk yetiştirmenin kendine özgü hassasiyetleri var. Amerika’da bir Türk çocuğu yetiştirmenin ise bunun da ötesinde özenilmesi, dikkatle elealınması gereken bir çok yönü var. Fakat doğru seçimler yapıp, sağlıklı adımlar attıgımızda, belki de tüm bu çekilen sıkıntıların birer birer yokolup, geleceğe çok avantajlı bireyler hazırlayabilecegimiz bir ülke Amerika. Amerika’nın çocuklarımız için sunduğu avantajları

fark edip, bunlardan yararlanmalıyız.

AMERİKA TÜRKİYE DEĞİL... Şunu kabul etmeliyiz ki çocuk yetiştirirken herkesin geleceğe yönelik farklı amaçları ve bunlara bağlı olarak farklı yaklaşımları var. Özellikle kültürel olarak belirgin bir sekilde Türkiye’den farklı bir ülkede çocuk yetiştirirken, her geçen gün bir çok soru ve sorunla karşılaşıyoruz. Mesela çocuğumuz Türkçe öğrenmeli mi? Hangi dile öncelik verilmeli? Eğitimde okula nasıl yaklaşılmalı? gibi bir çok konu her gelen yaşlarıyla beraber gündemimize giriyor. Bunlara cevap olarak kendi dünya görüşümüz ve deneyimlerimize göre iyi olduğuna inandığımız seçimleri yapıyoruz. Burda sunacaklarim herhangi bir zihniyet farkı -milliyetçilik ya da liberallik gibi- gözetmeden, çocuğun ruhen sağlıklı ve güçlü yetişmesine yönelik öneriler olacaktır. Bir anne, araştırmacı-eğitimci ve bir psikoloji uzmanı olarak hepimizin ortak dileĝinin ve amacının gelecek için mutlu, başarılı, güzel amaçları olan ve doğru kararlar alabilen bireyler yetiştirmek olduğunu varsayıyorum.


bir sanattır”

TÜRKÇE Mİ, İNGİLİZCE Mİ ?

AMERİKA’DAKİ Türk anne babaların en çok sordukları soru: hangi dili, nasıl seçmeli ve öğretmeli? Aslında genel cevap çok basit: çocuk heriki dili de öğrenmeli. Farklı ülkelerden gelen insanlar üzerinde yapılan araştırmalar üst üste gösteriyor ki, çocuklar ve gençler kendi kimliklerini sahiplenip saygı duyduklarında, içerisinde bulundukları kültürü daha dengeli bir şekilde hayatlarına yerleştiriyor. Kendilerine daha güvenli olup, çift kültürlü olmakla dünyaya daha geniş bir perspektiften bakabiliyorlar. Birincil olarak bu açıdan çocuklarımızın Türkçeyi öğrenmeleri çok önemli. ÇOCUK 4 DİLİ DE ÖĞRENEBİLİR BUNUNLA birlikte yine araştırmalarda ve belki de etrafımızı biraz daha dikkatli gözlemlediĝinizde göreceksiniz ki, normal gelişiminde olan çocuk özellikle 5-6 yaşına kadar 3-4 dili öğrenip, konuşma kapasitesine sahiptir. Bu açıdan kimi ailelerin endişe ettiği gibi ne ingilizce öğrenmek için türkçe, ne de türkçe öğrenmek için ingilizce bir engel değil aksine bir avantajdır. Burada farkında olmamız gereken, ikidilli çocuğun dil gelişiminin tek dil öĝrenenden bir hayli farklı olduğudur. Bundan kaynaklanan konuşma geciklikleri okullarda kimi zaman konuşma geriliği olarak algılanabilir. GECİKME GERİLİK DEĞİLDİR ÇOCUĞUNUZDA zihinsel veya konuşmayla ilgili küçük yaşlarda gelişimsel bir problem olmadığı sürece, yaşıtlarından 6 ay 1 sene geç konuşması kesinlikle bir gerilik değildir. Bu iki dilli gelişimde normal bir süreçtir. Bu çocuklar uygun ortamlarda her iki dili de kullandıklarında, ileriki yaşlarda yaşıtlarını her iki dilde de yakalarlar. Tüm bunlara ek olarak ikidillilik, ileriki yaşlarda öğrenilebilecek yeni başka diller için beyni hazırlar. Beyin gelişimi için de iki dilli, hatta üç dört dilli olmak çok avantajlıdır çocuklar için. Bu yüzden

sartlariniz uygunsa, ingilizce ve türkçenin yanına çocuklarınızın ispanyolca, fransızca, çince gibi Amerika’da çokça konuşulan bir kaç dili de öğrenmesi çok faydalı olur. KÜLTÜRDE DENGEYE DİKKAT!.. “JOHN’İN annesi neden eve ayakkabı ile giriyor. Biz neden çıkarmak zorundayız?” “Cadılar bayramında ben de kostüm giyip, mahalleyi dolaşmak istiyorum.” Tüm bunlar, hergün gündemimizi farklı bir şekilde meşgul eden konulardan belki de sadece birkaçı. Burada vereceğiniz kararlar, kabul edeceğiniz yaklaşım elbette yaşam anlayışınız açısından sizin seçiminiz olacaktir. Amerikan kültürünü benimseyip, tüm bu farkları göz ardı edebilirsiniz. Ya da sımsıkı Türk kültürüne bağlanıp, Amerikan yaşam tarzını evin içine hiç sokmayabilirsiniz. Fakat eğer amacımız gerçekten ruhen sağlıklı, bilinçli bireyler yetişirmekse, her iki yaklaşım da oldukça zararlı olur. ÇOCUĞUNUZ SİZE YABANCILAŞABİLİR AMERİKAN kültürünün çoğunlukla benimsendiği, her bayramının her kutlamasının yoğunlukla yapıldığı ailelerde, çocuklar Türk kültürünü görmüyor veya unutuyor değiller. Fakat bunu aşağı, kabul edilmeyen bir kültür olarak algılayıp, buna bağlı olarak özkimliklerini de saklama eğilimi gösterebilirler. Madalyonun diğer yüzünde ise Amerika içinde belki de küçük bir Türkiye gibi, yoğun bir şekilde Türk kültürünün yaşandığı aileler var. Bu durum ise, belirli bir yasa kadar çocuğu izole ederek sürdürülebilir. Fakat özellikle ergenlik itibariyle çocuk bu katı izolasyonun farkına varıp, aileye yabancılaşacak, ve gittikçe çetrefillesecek bir ilişkiye girilecektir. Şu faktörü tekrar hatırlatıyorum: kimliğini koruyup, içinde bulunduğu kültürü de anlayıp, seçeceği yönleriyle özümseyen çocuklar; kendiyle barışık, ne istediğini bilen ve doğru kararlar alabilen bireyler olarak yetiseceklerdir.

HER İSTEĞİNE EVET DEMEYİN

N

EREDE çocuk yetiştirirsek yetiştirelim, her istediklerine hayır diyemeyeceğimiz gibi, evet de diyemeyiz. Bu yüzden çocuklarınızın karakter gelişimi ve ahlaklarina yönelik onceliklerinizi belirleyip, seçimlerinizi birlikte bunların doğrultusunda yapmanız en sağlıklısı olur. Yani çocuklarınızın cadılar bayramında kostüm giyip, kapı kapı dolaşmak isteği ile arkadaşının evindeki doğumgünü partisine gitme isteği arasında tercih yaparken, bunların size dört beş sene sonra saygı, sevgi, doğru davranış ya da tersi olarak geri döneceğini hesaba katmayı unutmayın. (DEVAM EDECEK...) Sultan-Mayıs-2013-13


Açıyor, işletiyor, satıyor... “Yemeklerin efendisi” Orhan Yeğen ile Amerika’daki Türk mutfağı ve başarı sırları üzerine konuştuk: -Sayın Yeğen, Amerika’ya nasıl geldiniz? Türkiye’deki sağ sol çatışmalarından uzak kalmak için geldim.

“T

ürkiye’deki sağ sol olaylarından rahatsız olup Amerika’ya gelen Orhan Yeğen, Amerika’da bir Türk restoran işletmeciliği destanı yazıyor”

“Türk mutfağına hakim, insan ilişkileri güçlü olan Orhan Yeğen, önce bir restoran açıyor, sonra burayı canlandırıyor ve daha sonra satıyor.”

Fotograf ve Röportaj Demet Demirkaya

-İlk aylarınızda hangi sıkıntıları yaşadınız? Çok büyük sorunlar yaşamadım. Kendimin eksi ve artılarını biliyordum. Problemlerin üzerine bilinçli gittim. -Neden restoran işletmecisi oldunuz? Amerika’ya geldiğim günlerde restoran işletmeciliği burada gelişmemis bir meslekti.. Ben de restoran işletmeciliğinde bir fark yaratip basarili olacagima inandığın için bu sektörü seçtim. -Siz bir restoran açıyorsunuz. Canlandırıyorsunuz ve daha sonra satıyorsunuz. İlk açtığınız yerin müşteri potansiyelini nasıl artırıyorsunuz? Lokanta sektorü cok değisik dallardan olusuyor, tarzini, yerini çok dikkatli seciyorum, dekorasyonuna çok önem veriyorum, eksiklik-

lerimi cabuk görebiliyorum. Bu eksikleri gidermek için planlı bir biçimde çok çalışıyorum. En önemlisi meslegimi iyi biliyorum, böylelikle yardimcilarimi egitip kendilerinden faydalanabiliyorum. İnsan ilişkilerine çok dikkat ediyorum, herkezi memnun etmenin imkansiz olduğunu bildigim için muşterilerime kendi tarzimla, doğal bir sekilde hizmet vererek kendi muşteri gurubumu olusturuyorum. Ve başarı arkasından geliyor. -Müşteri portföyünüz nedir? Müşterilerimin doğal olarak yüzde 90’ı Amerikalıdır. -Amerika’daki Türk restorancılığını nasıl buluyorsunuz? Türk mutfağı hakkıyla temsil ediliyor mu? Öncelikle bu konuda istek olmalı. Talep olması halinde elbette yapılabilir. -Restoran sahipleri ve müşterilerinize bir mesajınız var mı? Restoran sahipleri eleştirilere açık olmalı kendilerini devamlı yetiştirmeli, işlerinin başında durmalı, bir kültürü yansittiklarini ve bunun sorumluluğunu unutmamalı. Müşteriler de gördükleri eksiklikleri muessese sahiplerine rahatlıkla söyleyebilmeli bu sorumluluğun bir parçası oldukları göstermelidirler. Kültürümüzü tanıtmak açısından yabancı ülkelerde hepimiz görevlerimizi yerine getirmek zorundayız. Sizin de kültürümüz tanıtımı acısından bizlere fayda sağlayacak bu yeni girişiminizde başarılar diliyor, şimdiden teşekkur ediyorum.

14-Sultan-Mayıs-2013


Sultan-May覺s-2013-15


16-Sultan-May覺s-2013


Amerika Dışı Servet Bildirimine Dikkat! “Amerika’daki vergi uzmanı Ali C. Kurtmer, göçmenlerin vergi konularında eksİk blgİ veya ihmalden kaynaklanan hatalarla vergi cezası ödeme durumundan kurtulmaya çağırdı.” Hazirlayan:Ali C. Kurtmer, Certified Public Accountant

A

merıka’ya gelen göçmenler ülkeye ayak basar basmaz ülkedeki vergi sistemiyle karşılaşır. 15 Nisan’ı geçirmemenin ne demek olduğunu biliriz. Bu tarih öncesi vergi beyannameleri hazırlama telaşı başlar. Bazılarımız erkencidir, ancak bazılarımız son her sene son dakikayı bekler. Bu yazımızda ABD vatandaşı veya Green Card sahibi göçmenleri ilgilendiren, ancak pek az bilindiğini sandığım iki önemli konuya değineceğim. Birincisi, ABD vergi sistemine göre, ABD vatandaşları ve Green Card sahibi göçmenler tüm dünya ülkelerindeki gelirlerini bildirmek zorundadırlar. Bize genelde, “Türkiye’deki gelirlerim orada vergilendiriliyor. Neden ABD’De

beyan edip ikinci defa vergi vereyim” diye soruluyor. Cevabımız şu: ABD dışı gelirler de beyan edilmek zorunda. ABD gelir vergisi tüm dünya ülkelerinde elde edilen gelirler üzerinden hesaplanır. Bu kötü bir haber. İyi bir haber ise, çifte vergilendirmeyi önlemek için “vergi kredisi” uygulaması vardır. Bu uygulama sayesinde vergi oranları iki ülkede de aynıysa çifte vergilendirme söz konusu olmaz. Amerika’daki göçmen vergi mükellefleri tarafından pek az bilindiğini sandığım ikinci önemli konu ise, ABD dışı servet bildirim zorunluluğudur. Bu uluslararası vergi kaçakçılığının artması üzerine ABD Kongresi’nin aldığı ve uygulanan bir önlemdir. Özetle iki kısımdan oluşur: A-Yabancı ülke bankalarında yıl içinde en yüksek toplam tutarlar 10 bin Dolar üstü mevduatı olan veya imza yetkisi olan kişiler. B-Yabancı ülkelerde yıl içinde en yüksek toplam tutarı 50 bin Dolar

mevduatı olanlar. Buna menkul kıymetler yani hisse senedi ve hazine bonosu da dahildir. Bu yükümlülük alanına giren kişiler her sene ABD Hazinesi’ne bu varlıklarını beyan etmekle yükümlüdürler. Bildirildiğinde vergi yükümlülüğü oluşmaz. Ancak bildirilmediğinde ciddi cezalar gelebilir. Bilgi eksikliğinden kaynaklanan,kurallara uyulmaması durumu ABD Hazinesi tarafından bir özür olarak kabul edilmez. İhmalden dolayı ek vergi cezaları ödemek üzücü olur. Vergi danışmanlarınıza bu konuları danışmalısınız.

Ali Kurtmer Contact@kurtmer.com 631-732-3538 212-614-22820

Sultan-Mayıs-2013-17


Kanser kadar tehlikeli: Bahis Seyfi Alp

1

990’lı yılların başlarında başlayan ve 2000 sonrası hızlanan futbolda bahis oyunları Avrupa Türkleri’nden sonra Amerika’daki Türkler için de önemli bir tehlike olabilir 1990’ların ortalarında insanlar futbolda bahis oynamayı yeni yeni keşfetmeye başladılar. 2000 senesiyle birlikte futbolda bahis (iddia) toplumun bütün kesimlerini saran bir hastalığa dönüştü. 2010 sonrası özellikle Avrupa’da yaşayan Türkler için bahis bir başka değişle futbol kumarı en sarsıcı toplum hastalığı oldu. Bugün Almanya başta olmak üzere çok sayıda Avrupa ülkesinde Türk aileler özellikle erkekleri ve çocuklarını bu hastalıktan kurtarma yolları arıyorlar. Almanyada hastalığın giderek büyümesi

18-Sultan-Mayıs-2013

nedeniyle devlet „İmdat beni bu hastalıktan kurtarın“ telefon hatları açtı. Okuyucularımız için uzmanlara para otomatı ve bahis hastalığına yakalanmamak için neler yapmaları gerektiğini sorduk. Ve sizler için şu anlamlı cevapları aldık: 1-Kumar bir hastalıktır:Başta futbol olmak üzere çeşitli spor dallarında oynanan bahis oyunları belirli bir noktadan sonra hastalığa dönüşmektedir. 2-Kumar bağımlılığı çok tehlikeli olabilir:Başlangıçta küçük paralarla oynanmaya başlanan bahisler belirli bir dönem sonra kişiyi esir alır. Kontrolden çıkar ve cebindeki parayı ve huzurunu söküp alır. 3-Kumar oynayanlar normal insanlar değildir:Evet anormaldirler. Başta eşi ve çocuklarıyla olmak üzere toplumdaki sağlıklı bağlarını kaybederler. Günümüzde toplum için bir kanser kadar

tehlikeli olan kumar bağımlılığından vazgeçmek için (şayet varsa) hemen bugün karar vermeliyiz. Bu hastalığa yakalanmış kişilere yardımcı olmalıyız. Bahis oynamanın para kazanmak için bir yol olmadığını anlatmalıyız. Amerika’daki Türk toplumu umarız bu hastalığa yakalanmaz. Yakalananlar da biran önce kendilerini tedavi eder. Resim altı:Bugün Almanya’da her köşeyi futbol bahis oyunlarının oynandığı mekanlar sardı. Almanya’daki Türk aileler için büyük tehlike haline gelen bahis hastalığı Amerika’daki Türkleri de tehdit eder hale gelebilir.


Seyfi Alp

Kişisel Gelişim… Kişisel Gelişim.. Kişisel Gelişim.. az r i B

F

d

fe e s el f a

elsefe Türkiye’de orta öğrenim bitirenler için bazen “lisenin en sıkıcı” derslerinden biri olabilir. Ancak günümüz insanı teknolojik yenilikleri buldukça, felsefeye olan ihtiyacının artmakta olduğunu da görüyor Bu sayımızda sizlere, çeşitli kaynaklardan topladığımız bir demet felsefi bilgi sunuyoruz. Umarım beğenirsiniz ve yararlanırsınız:

“Felsefe Türkiye’de orta öğrenim bitirenler için bazen “lisenin en sıkıcı” derslerinden biri olabilir. Ancak günümüz insanı teknolojik yenilikleri buldukça, felsefeye olan ihtiyacının artmakta olduğunu da görüyor” Bu sayımızda sizlere, çeşitli kaynaklardan topladığımız bir demet felsefi bilgi sunuyoruz. Umarım beğenirsiniz ve yararlanırsınız” -BİR SORUNUNUZ VARSA KONŞUALIM… Günlük yaşamımızda sizi çekemeyen insanlar olur. Birkaç senedir tanıdığınız, aynı ortamı paylaştığınız insanlarla bir otel lobisinde bir şeyler içersiniz. Konular açılır. İşte tam bu sırada sizi, arkadaş zannettiğiniz bir kişi köşeye sıkıştırır. Üst üste sorular sorar. Moraliniz bozulur. Veya yoğun iş görüşmelerinin tam ortasında, aynı işyerinde çalıştığınız bir kişi sizi küçük düşürmek ister. Sizin haberiniz olmadan veya hissetmeden size savaş açmak ister. Buna benzer durumlarda sizi insanların gözünde yüceltecek bir felsefenin atın cümlesini yazıyoruz. Not alın: “Şu anki davranışını ben herhangi bir şekilde üzerime almıyorum… Kişisel sorunların varsa, sana yardımcı olabilirim.”… -SİZE DÜŞÜK FİYAT BİÇENLER… İş, okul veya eğlence ortamında birileri sizi küçük görür. Size olduğunuzdan daha değersiz gördüğünü hissettirir. Hep bir basamak üste çımak ister. Hastalık derecesinde sizi taciz eder. Kırar, döker. Üzülmeyin. Zira yüzyıllardır bilinen ama bizim belki de farkında olmadığımız bir gerçek var dır. Bu durumu şu veciz ifadeyle özetliyoruz: “Pazarda kendilerini olduğundan pahalıya satmak isteyenler, her zaman size düşük bir fiyat biçerler.”

Sultan-Mayıs-2013-19


Hazirlayan Fatma Marmara, Bolu

M

uhteşem doğal güzellikleri ile dört mevsim boyunca kişileri cezp edip, kendine çeken ve hayran bırakarak kendinden geçiren Bolu, 8276 km2 (827.600 ha.) yüzölçümü ile Batı Karadeniz bölgesinde, Türkiye yüzölçümünün %1.015’lik bölümünü kaplayan yeryüzünün cennet şehridir. Türkiye’nin % 2.55 lik payına sahip, %59 luk ormanları ile aklın hayal bile edemeyeceği tonlarda çeşitli renklere bürünüp, her mevsiminde bir öncekinden daha da güzelleşir. %18 lik tarım alanları, % 15 lik çayır ve meraları, %8 lik tarım dışı alanları, yaylaları kaplar. Halı misali yemyeşil çimenlerin üzerinde parlament renkli dağ sümbülleri, eflatun sıklamenleri, papatyalarla birlikte Sarı sarı açmış

20-Sultan-Mayıs-2013

radikalar çuhalar ile bin bir tür ve renkteki çiçekleri bizde varız unutma dercesine gülümser size. Ya ağaçlar pembe, beyaz gelinlik giyinmiş gibi çiçeklerini göstermek adına birbiri ile adeta yarış halindedir. Merkez ilçe rakımı 725m., ortalama rakım 1000 m. olmasının etkisi büyüktür kekik ve aromalı bitki çeşidi ile beslenen büyükbaş, küçükbaş ve av hayvanlarının leziz etinde. Buz gibi sularında, göllerinde yetişen alabalıkların, sazanların, sarıkanatların tadı da daha bir başkalaşır mis gibi çam havasının sulara karışıvermesiyle. Karadeniz iklimi ile karasal iklimin özelliklerini bir arada taşımasındandır belki bir nedeni de. Bu şehir farklı farklı suların diyarıdır. Öyle ya bir tarafında sodalı suyu, diğer tarafında şifalı

mineralli sıcak kaplıca suyu, bir tarafında sıfır kireç barındıran kökez suyu, bir tarafında da göllerinden dağlarından, yer altı depolarından gelen yer altı yerüstü suyu. Yani bu şehrin bir çeşmesinden yağ, bir çeşmesinden bal misali. Bu kadar çok çeşitliliği üzerinde barındıran yer. Birkaç güne sığdırıp bitiremezsiniz bu cennet köşenin sağına soluna saklanmış birbirinden güzel göllerini, yaylalarını, buz gibi soğuk, mineral deposu sularını ve doğa harikası oluşumlarını, şifa dağıtan kaplıcasını, inci taneleri gibi yamaçlarına dizilmiş ilçelerini köylerini gezmeyi.


Bolu

G

ölcük dev köknar, ladin ve çam ağaçlarının içinde Aladağların bağrında, dumanlı başının, göle muhteşem yansımasıyla kişiye kendini rüyada hissettiren Bolu’nun 13 km. güneyinde bir set gölüdür. Buradaki ağaçlar zarafetle dallarını uzattığından, sanki nazik bir el uzanmış hissine kapılıp sizde hoş gördüm diye tokalaşmak istiyorsunuz adeta. Ihlamurların, alıçların düşen altın sarısı yapraklarını tutuyor bu dantelimsi dallarda sanki kendini yılbaşı için süslemek ister gibi. Çeşitli yabani hayvanlara ve kuşlara kucak açan bu ormandaki ağaçları tek tek sayabileceksiniz izlenimine kapılıyorsunuz. Zira onlar başlarını uzatıyor kendini göstermek için bak bende buradayım diye.1200m. göl çevresin-

de, kapalı, ocaklı kamelyalarda veya mevcut gazino ve tesislerde yılın her gün ve saatinde gelip mangalınızı yapabilirsiniz size başka bir dünyada olduğunuzu hissettiren bu muhteşem manzaranın eşliğinde. Orman bakanlığının misafirhanesi etrafını saran ağaçlarla birlikte günün her saati farklı bir görsellikle yansıyıverir gölün üzerine hele birde kışın kar yağdığında kısmen veya tam buz tutmuş gölün kenarında bir başka olur mangalda sucuk keyfi. ölköy, adını verdiği köyün yamacında yatan, dallarına kadar suya gömülmüş söğüt ağaçlarıyla dost yaşayan. O ağaçların aralarında yabani ördekleri saklayan, serin tatlı suyunda balıkları barındıran. Bir yanı çam, bir yanı meşelik, bir yanı sahil şeridi birazdan tekneler

G

marinaya gelecekmiş gibi, diğer yanı kumsal adeta güneşlenmek isteyenleri davet edercesine. Bolu’nun 10 km. batısında, 185 hektarlık alanı kaplayan Büyüksu ve Mudurnu çaylarının, Bolu ovasını sulamak amacı ile tutulmasından oluşan gölün etrafında daha bahar başlamadan kendini gösterir eflatun sıklamenler, bembeyaz saflığın timsali o güzelim papatyalar nazlı nazlı salınır,bin bir çeşit çiçeklerle birlikte. Bolu’nun diğer göllerinde ve ormanlarında olduğu gibi burada da çeşitli türlerde mantar ve yabani meyveler bulunur. Şehrin bir kısmını da görebildiğiniz bu güzel göl balıkçılarında rağbet ettiği yerlerden biridir.

Sultan-Mayıs-2013-21


Hazirlayan Fatma Marmara, Bolu

R

DOĞANIN SANATI

enklerdir insanın tüm duygularını etkileyip, kişiliğini bile değiştiriveren. Uzun süre kırmızı renk ile ışığın hâkim olduğu oda da kalanın, bir süre sonra ajiteleştiği ya da yeşil ve mavi renklerin hâkim olduğu yerde ise ajite kişinin tam tersine relaks olması gibi. Şimdi sonbahar, hazan derler de hüzne düşerler. Ama öyle mi? Ayıklanma belki de ölmüş, sararıp solmuşları ayıklama ve yeni bir bahara yeni renklerle başlama. Yaşanmışlıklar sararıp solarken onların güzelliğini vedadan önce son bir kez fark edebilme. İşte bu nedenle çok renklidir sonbahar, sarıdan kırmızıya, kahveden, yeşile tüm tonlarıyla alabildiğince göz dolduran, doğanın dansıdır sessizce, son bir veda dansı. Bolu da olup da bu dansı en güzel izleyeceğiniz adreslerden biri, hatta en önemlisi 42 km. uzaklıktaki Yedigöller. Bunu bilenler bilir de o nedenle bu mevsimde daha da çok ve daha da sık akın akın her taraftan gelinir. Bizde öyle yaptık, Bolu’nun fotoğraf sevenleri olarak, yaklaşık 160 kişi tuttuk Yedigöller yolunu. Şikâyet edilip bezginlik veren de zaten bu yol. Virajlı, asfalt yok, toz toprak ve üzerinde el ele tutuşmuş aralıksız duran sayısız çukurlar. O yüzden de ağır ağır saatlerce gidiliyor. Zaten kışın yollar karla kaplandığından ulaşım güzergâhı da haliyle değişip Mengen- Yeniçağa tarafından sağlanıyor. Giriş levhasını görünce heyecanda doruğa yükseldi. Manzara Seyir Terası ve Kapankaya Seyir Terası’ndan baktığınızda görebiliyorsunuz, aşağıda ki muhteşem güzelliğin bir kısmını. Öyle kalabalıktı ki bütün fotoğraf tutkunları ve doğaseverlerin hepsi oradaydı; her taraftan gelenlerle sanki festival alanı gibi. Ayrı bir armoni 22-Sultan-Mayıs-2013

oluşmuştu, renklerin yoğun olduğu bu yerde; bir de kişilerle daha da bir canlılık kazanmıştı. Bolu’nun her tarafında irili ufaklı birbirinden güzel bir yığın gölleri var. Fakat burası benim için ayrı, tam anlamı ile cennet bahçesi. Bir göl de sıkıldınız diyelim, dönüyorsunuz arkanızı ilerliyorsunuz, daha farklı bir göl size kucak açıyor tüm görselliği ile burada zaman yetmiyor. Her şeyi çekmeye kalkın, anca üç göl etrafı turluyorsunuz. İşte o nedenle zaten, birkaç günlüğüne gelip de kamp kurmaları Yedigöller sevdalılarının.

Milli parktaki turunuzda size önce Geyik Üretme İstasyonu’nun yakınındaki Sazlı Göl ve İnce Göl merhaba diyor. Dağ evlerinin bulunduğu alana doğru ilerlerken bu kez de Kuru Göl, Nazlı Göl gözlerinize ziyafet sunuyor. Dilek Çeşmesi’ni geçerek Gülen Kayalar’ı ve Anıt Ağaç’ı görüyorsunuz. Öyle çok renk var ki etrafta, adeta mest olup dolaşıyorsunuz. Her tarafı kare kare çekmek, bu görüntüleri arşivinizde toplamak, özledikçe tekrar tekrar bakmak istiyorsunuz. Öyle ya yeşilin her tonu, kırmızı doğa da bu kadar mı çok renk tonlarına sahip? Sarı, turuncu kahvenin güzelliğine ne demeli? Aklınıza

ve gözlerinizin önüne gelen, gelmeyen tüm renkler burada mevcut. Gökyüzü ise almış gelmiş bulutlarını da yerde masmavi göllerle birlikte ahenk içinde, bu büyülü atmosfere iştirak etmekte. Hatta kulak misafiri olduğum turistlerden birinin “ burada gökyüzü ile yeryüzü birbirine karışmış” sözleri, evet dercesine yüzümde tebessümle başımı sallamama neden oldu. Ağaçlar sularla birlikte, dallar ise suyun üzerinde ki şekilleri ve ilginç oluşumları ile bakın doğanın sanatı bu dedirtmekte. Devam ediyoruz turumuza Pisagor Ağacı, bataklık işte şurada da muhteşem şelale. 1636 hektarlık alanı kaplayan ve volkanik kayaların tıkaması sonucu oluşan yedi adet gölleri barındıran bu alan 1965 yılında “Milli Park” olarak korunmaya alınmış. Derin Göl ve Büyük Göl’ün sırt sırta verdiği civarda ki piknik alanın da isterseniz Göl Evi’nin olduğu yerde hem mola veriyor hem de karnınızı doyuruyorsunuz. Serin Göl’e giden patika yoldan ilerleyip muhteşem ışık dansının suya yansıdığı köprü den bir gelin edası ile geçiyorsunuz. Şelale Evi veya Kır Gazinosunda çayınızı yudumlarken, bu güzel günün bitmesinin hüznünü yaşıyorsunuz; yine geleceğim diye kendinize ve size göz kırparak gülümseyen doğaya sessizce söz veriyorsunuz.


Sizden Gelenler

Okuyucu Mektupları Demet Demirkaya

M

erhabalar...Benim adım Demet Demirkaya ..NY eyaletinin Long Island bölgesinde oturan ,18 yaşında evlat sahibi bir ev kadınıyım ben..Her Türk kadını gibi çocuğuma verdiğim öncelikler nedeniyle yıllardır büyük bir tutkum olan çok sevdiğim atlara zaman ayıramamıştım.. Nihayet onun kendi ayakları üstünde durmaya başladığından emin olduğum bu son birkaç senede bu sevgimi yaşama firsatı buldum..Geçen yıl ekim ayında bir tesaduf sonucu tanıstığım Kathleen Kotler, bana kurucusu olduğu Excel Equestrian and Therapy Centerda yaptığı özverili çalışmaları bu calışma ve hizmetleri kimlere verdiğini anlattığında ve bunu hangi şartlarda gerçekleştirmeye çalıstığını öğrendiğimde aklımda sadece birşey vardı..ona yardım edebilmek.. ... Equine Therapy, yani atla terapi, engelli çocuk ve erişkinlerin atın çok boyutlu ritim ve hareketleri kullanılarak duygusal zihinsel ve fiziksel gelismelerine yardımci olmayı hedefleyen alternatif bir tedavi şekli..Excel Equestrian çiftliğinde bu amaçla hizmet veren 6 at bulunmakta..Kathleen Kotler gelen öğrencileri direk ata bindirmek yerine önceliği atı tanıtmaya, ögrenciyle at arasındaki iletişimi kurmaya vermis...Bu bir kişisel gelişim de aslında. Atla bağ kurulduktan ve karşılıklı güven sağlandıktan sonra binicilik eğitimine geçiliyor Excel’de..Denge, koordinasyon, duruş (postür) kontrolü, ince motorik gelişim, konuşmayı uyarmak, kognitif becerileri ve iletişim becerilerini yükseltmek hedefleri arasında bu terapinin.• Serebral palsy ve diğer bedensel problemler, •Down sendromu, •Beyin travması, •Otizm ve diğer yaygın gelişimsel bo zukluklar vs. atla terapiden faydala-

nabilecek rahatsızlıklar arasında. Tamamen kurumsal veya kişisel bağ ışlarla ayakta durabilen bu kuruluşta gönüllü calısabilecek atları seven cocuklara yardımcı olmak isteyen zamanı ve gücü olan her arkadasımıza ihtiyaç var. Atlarla zaman geçirme şansına sahip olurken bir yandan da onlarla ilgili inanilmaz bilgiler ediniyor karsıliksız

yi,dogayi sevmeyi ve yaşamla barısık olmayı ögretmek istemezmisiniz? Equine Therapy is used to teach riding skills to people with disabilities. Therapeutic riding is beneficial for children and adults who present with any of a wide range of cognitive, physical, and emotional conditions. Riding a horse provides a unique, sometimes profound, recreational or leisure activity for many. Working with horses can provide more than just riding skills - participants can also learn companionship, responsibility, confidence, leadership, vocational and educational skills,physical benefits .

birşeyler yapmanın mutluluğunu tadıyorsunuz. At bir huzur kaynağı..onun varlıgında zamanı durdurup baska bir boyuta geçiyorsunuz...Ben bu kuruluşta gönüllu çalısıyorum ve çiftliğimizi görmek tanımak arzusunda olan her arkadasımızı önceden haber verilirse karsılayarak bilgi vermekten ciftliği gezdirmekten büyük mutluluk duyacağım. Dil problemi yaşayan ulaşım sorunu olan arkadaşlarımıza bu konuda da yardımcı olabileceğim gibi her arkadasımız arzu ettikleri gibi çiftlige gidip kendileri de görebilirler. “Engel” engel olmasın..İki güzelliği ..atları ve çocuklari biraraya getiren bu kurulusta cocuklarınız engelli olsun olmasın atla binicilik dersi alabilir. Çocuklarınız bu güzel bahar ve yaz aylarında bilgisayar ,TV önlerinden kurtarıp doğayla içiçe olabilecekleri bir ortama getirip almadan vermeyi,bir başka canliya sevgi ve saygı duyma-

Sizlerde bizimle özel günleriniz düğün, nişan, doğum günlerindeki özel fotograflarınızı paylaşmak istiyorsanız bize yazın. editor@sultanmagazine.com Sultan-Mayıs-2013-23


Dr. Şefik Yavuz “Bebekler 3 aylıkken diş hekimine götürülmeli”

“Ankara Üniversitesi’ndeki eğitimi sonrası Amerika’ya gelen diş hekimi Dr. Şefik Yavuz, bebeklerin 6 aylıkken ağız yapısını göstermek için diş hekimine götürülmesi gerektiğini söyledi.”

A

merika’daki başarılı Türk dişçi Dr. Şefik Yavuz’a ağız sağlığı ve dişlerimiz konusunda sorularımız oldu. İşte o sorular ve cevapları:

-Sayın Yavuz neden Amerika’ya geldiniz? Öncelikle İngilizce öğrenmeye gelmiştim. Daha sonra Queens College gittim. NYU orthodontist bölümüne gittim. Kolorado Üniversitesi’nde ameliyat egitimi alip Long Island’a döndüm

-Eskiden çürük olan bir diş hemen çekilirdi. Şimdi bu yapılmıyor ve yeni farklı yöntemler uygulanıyor. Bunlar neler? Günümüzde diş çürümesi çok önemli bir sorun olmaktan çıktı. Diş çürümüş olsa bile root kanal yöntemi uygulanır. Diş hiç bir tedaviye cevap veremeyecek duruma gelmişse diş çekilir ve yerine iplant kullanılabilir. -Sağlıklı dişler için fırçalama dışında nelere dikkat etmeliyiz? Her altı ayda bir kontrole gidilmelidir. Diş hekiminin yapması gereken diş temizliği yaptırılmalıdır. -Okuyucularımıza diş sağlığı konusunda başka tavsiyeleriniz var mı?

-Neden dişçi oldunuz?

Diş fırçalaması doğru yapılmalı. Floride içerikli diş macunları kullanılmalı. Diş işleri kullanılmalı. Alkol içermeyen rins kullanılmalı. Lazer bleach uygulamasından uzak durulmalı.

Türkiye’de Ankara Üniversitesi’ni bitirmiş, biyoloji bölümünde kendimi geliştirmiştim. Orthodentist bölümünde kendimi daha da geliştirdim.

-Hamilelikte diş bakımı için özel bir uygulama gerekli midir?

-Nasıl sağlıklı dişlere sahip oluruz? Diş fırçalama küçük yaştan itibaren sevdirilmeli. Bebek 3 aylıkken ağız yapısını göstermek için hekime gidilmeli. Her 6 ayda bir rutin kontroller yaptırılmalı.

-Ağız ve diş bakımı teknolojik olarak hangi durumda? Sektör teknolojik gelişimlerden maksimum olarak yararlanıyor. Örneğin çocukların tedavisinde uyutma yerine yeni yöntemler gelişti. Bu yöntem uyutmadan, çocuğun çektiği acıyı hatırlamamasını sağlıyor. Lazer yöntemi de diş hekimliğinde çok kullanılmaya başlanan, teknolojinin bu sektöre bir hediyesidir.

24-Sultan-Mayıs-2013

Hamilelikte ilk 3 ay da bir kontrol yapılması önemlidir. Hamilelikte riskli zaman ilk 3 ve son 3 aydır. Bunlar gözönünde tutulup, normal kontroller yapılabilir. -Bir grup araştırmacı dişlerin kendilerini tedavi edebilecekleri bir sakız üzerinde çalışılıyormuş. Bu mümkün müdür? Diş çürümelerine en önemli etken mikrop, şeker ve gıda atıklarıdır. Bunlardan biri engellendiğinde çürüme önlenir. Sakızda şeker yerine zaletol maddesi kullanılabilir. Bu diş çürümesini engeller. -Bir diş hekimi olarak, genç yaşta başarıya ulaşmanızın nedeni nedir? Başarmanın en önemli yolu çok çalışmaktan geçiyor. İdealist ve azimli olacaksınız. Sabır da gereklidir. Ben çok çalıtım,

Röportaj: Gülnaz Tercan


Sultan-May覺s-2013-25


AĞRI NEDİR?

Hazirlayan: Dr.Tolga Kapusuz

“Ağrı, vücudun herhangi bir yerinden kaynaklanan hoş olmayan duygusal ya da algısal bir tecrubedir. Dunya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, dünyada her yıl 1.5 milyar insan ağrı sebebi ile doktora başvurmakta ve bu durum hem iş gücü kaybı hem de tedavi masrafları olarak milyarlarca dolara mal olmaktadır.”

Dr. Tolga Kapusuz Ağrı ve Anestezi Uzmanı Beth Israel Medical Group 309 west 23rd street 3rd floor New York, NY (NW corner of 8th ave and 23rd street) 212-256 7000

H

er insan hayatının bir döneminde ağrı hisseder. Bu gerek baş agrısı, gerek yaralanma sonucu olan ya da ameliyat sonrası ağrılar olarak karsımıza cıkar. Genel olarak ağrıyı akut ve kronik ağrı olarak iki ana bölüme ayırabiliriz. Akut ağrı, genellikle uzun sürmez ve hastanın iyileşmesi esnasında kaybolur. Buna en güzel örnek, ayağını inciten bir kişinin ağrısının birkaç gün içinde geçmesidir. Kronik ağrı ise uzun sürelidir ve hasta bu durumdan aylar hatta yıllarca şikayet edebilir, buna kronik bel ve eklem romatizmasına baglı ağrıları örnek gösterebiliriz. Kronik ağrı sinir bozucu ve yorucu olabilir. İşinizi, uykunuzu, duygusal sağlığınızı, cinselliğinizi, aile ve arkadaşlarınızla ilişkilerinizi etkileyebilir. Ancak, ağrının üstesinden gelme ve onu kontrol etmenin yolları vardır.

Ağrıyla nasıl baş edilir?

Kronik ağrı günlük yaşamınıza ve sağlığınıza büyük zararlar verebilir. Ağrınız olduğunda formdan düşebilir, uykusuz26-Sultan-Mayıs-2013

luk çekebilir, öfke, kaygı/endişe duyabilir veya depresyon girebilir, beslenme ve stres yönetimi gibi genel sağlık konularını göz ardı edebilirsiniz. Başlangıçta gözünüzü korkutsa da, kronik ağrınıza rağmen hayatınızın kontrolünü tekrar elinize almada size yardımcı olacak sağlıklı seçimler yapabilirsiniz. Bu secimler nelerdir?

Ağrınızı bilin

Ağrınızın ne zaman başladıgını, ne tür bir ağrı ve nerede olduğunu, gün içinde ne zaman artıp azaldığını ve ağrınızı neyin artırıp azalttıgını kaydedin, bu bilgiler doktorunuzla goruşme esnasında size cok yardımcı olacaktır. Stresinizi azaltın Yapılan çalısmalar stresin ağrıyı artırdığı yönündedir bu sebeple günlük yaşamınızdakı stresleri elinizden geldiğince azaltmaya calısın. Sizi neyin strese soktuğunu öğrenin ve sonra da stresi azaltmak için harekete geçin. Örneğin, gününüzü planlamak, programınızı basitleştirmek, düzenli olmak ve gün icinde dinlenmek, kronik ağrı ile birlikte gelen stresi yenmede size yardımcı olabilir.

Egzersiz yapin

Haftada mutlaka 3-4 kez, 30-40 dakika olmak üzere düzenli egsersiz yapın. Ağrı hastaları için yapilabilecek en güzel sporlar yüzme, su egzersizleri ve yürüyüştür.

Sağlıklı beslenin

Hazır ve bol miktarda kimyasal ve katkı maddesi bulunan gıdalardan uzak durun. Bu gıdaların içerdiği kimyasal katkı maddeleri, yüksek tansiyondan damar sertliğine kanserden şeker hastalığına kadar bircok hastalığı tetiklemektedir. Hergün düzenli olarak sebze ve meyve yiyin. Sebzelerden özellikle koyu yeşil renklileri tercih edin. 3 beyazdan, un, tuz ve şekerden mümkün olduğunca uzak durun. Beyaz ekmek yerine kepek ekmeğini tercih edin. Bu hem mide barsak sisteminizi rahatlatacak, hem de sizi daha uzun süre tok tutacaktır.

Ağrı nasıl tedavi edilir?

Modern Ağrı bilimi son yıllarda yapılan araştırmaların da yardımıyla oldukça ilerlemiştir. Bugün ağrı kliniğimizde başağrısından kronik bel ve eklem ağrılarına kadar birçok ağrıyı başarıyla tedavi edebiliyoruz. Ağrı tedavisinde başvurduğumuz bazı yöntemler ise; 1. Medikal tedavi a. Analjezikler (Ağrı kesici ilaçlar) b. Opioidler-Narkotikler: Genellikle kanser ağrısı gibi daha ciddi durumlarda tercih edilir. Yüksek derecede bağımlılık yapma özelliklerinden dolayı oldukca dikkatli kullanılmaları gerekmektedir. c. Topikal ilaçlar: Ağrı olan yere sürülen krem ve merhemler gibi d. Diğer ilaçlar: Kas gevşeticiler, Noropatik ağrı ilaçları ve anti-depresanlar 2. Ağri enjeksiyonları Modern ağrı bilimlerindeki gelişmeler ve yeni enjeksiyon teknikleri ile artık acısız bir şekilde ağrınızın giderilmesi mümkündür. Bu enjeksiyonlardan bazıları, Bel,sırt ve boyun bölgelerine yapılan kortizon enjeksiyonlari Eklem romatizması olan eklemlere (diz, kalça ve omuz gibi) yapılan kortizon enjeksiyonları Baş ağrısı ve migren hastalarına yapılan botox enjeksiyonları Spinal kord stimulator Radiofrequency işlemleri Karpal tünnel enjeksiyonları

Sonuç olarak…

Kronik ağrı her ne kadar zor ve sizi rahatsız edici olsa da, hayatınızı etkilemesine izin vermeyin. Kronik ağrı konusunda bir tedavi planı oluşturmak için sağlık uzmanınızla beraber çalısın ve size uygun olan stratejileri bularak kontrolü ele alın. Ağrı yönetiminde aktif rol almanız kendinize olan güveninizin artmasına yardım edecek ve sizi daha üretken ve sağlıklı bir yaşama taşıyacaktır. Ağrısız günler dileğiyle…


Alışveriş yaparken, bunlar aklınızda olsun.. Daha az paraya daha kaliteli giysiler Hazirlayan: Nevin Bakir

Çevrenize dikkatli baktığınızda bazı kişilerin diğerlerine göre daha kaliteli ve güzel giyindiğini görürsünüz. “Bunlar daha fazla para verip bunu almıştır” diye düşünürseniz yanılırsınız. Akıllı olanlar daha az parayla da daha güzel giysiler alabilir. Alış verişte dikkat etmeniz gereken bazı kurallar vardır. -Özellikle bayanların yapmaktan büyük keyif aldığı alışverişler için en uygun zaman hangisi? Bu soruyu kendime yönelttiğimde, bir yanım yeni sezonun yeni ürünleri tek tek görücüye çıkmaya başladığı anlardır derken, diğer yanım da biraz daha sabırlı olmam gerektiğini kısa süre sonra tüm markaların indirime gireceğini ve neredeyse yarı fiyatına onlara sahip olacağımı söyler her sezon öncesi…. Bu sebeple yeni açılan outletler, alışveriş festivalleri, tek gecelik indirim günleri, sanal alışveriş siteleri her zaman favorim olmuştur -Ayrıca belirli markalar dışında yaptığımız ufak butik alışverişleri için, mutlaka indirim öncesi fiyatlarını öğrenmeliyiz. Zira ufak indirimler, ürünün cazip kılınması adına çoğu kez tüketicinin gözüne büyük indirim oranları şeklinde sunulmakta.

Aç, yorgun, hasta veya ruh haliniz bozuk olarak alışverişe sakın çıkmayın. Bu sizin yanlış ve hızlı kararlar vermenize sebep olabilir. Elinizi attığınız üründe ise kendinize ilk şu iki soruyu yöneltin! Buna gerçekten ihtiyacım var mı? Benzer bir ürüne sahip miyim? -Satın aldığım ürünün değeri bu kadar eder mi? Ya da şu kadar para verdiğim bu ürünü hangi çeşitlilikte, ne kadar sıklıkta ve ne kadar süreyle kullanabilirim? Bu soruların cevabı evet ise, benim için tek sezonluk giyilecek ürünlere makul fiyatlar ödemem gerektiğini söylerken,

dolabımda uzun süre yer alacak, her sezon revaçta ve moda olan ürünlere ise ederini fazlası ile hak ettiğini söyler. Cıvıl cıvıl elbiseler, bikiniler, terlikler, bluzlar ve dahası. Araştırmalar biz kadınların kıyafet alışverişlerimizi ani kararlara dayanarak yaptığını söylüyor. Peki ya sonrası! Dolapta asılı giyilmeyi bekleyen kıyafetler, bir türlü hiçbir şeyle uydurulamayan ayakkabılar, ucuzluktan kapatılmış ama nedense bir türlü içimize sinmeyen etekler, bluzlar. Bu defa kasaya yönelmeden önce aldıklarınızı bir daha gözden geçirmeye ne dersiniz? . Sultan-Mayıs-2013-27


Ayın Hikayesi

Emin Dayı Yazan:Seyfi Alp

“Oğlum.. Ben Emin’i çok özledim” dedi babam. ”Koyunlarıyla Çat Bükü’ndeymiş. Belki Ar Düzü’ndeki sayasında da olabilir Beni bir oralara götür” diye devam etti. ”Olur baba” dedim. Almanya’dan o sene yaz tatilinde köyüme giderken kiraladığım araçla yola düştük. Bu topraklarda 17 yaşından 35 yaşına kadar sadece güreş yapan, 1.95’lük Musa Pehlivan, 2006 senesinin Ağustos ayında artık sadece değneklerle yürüyebiliyordu. Gençliğinde onu görenler, “Sende Hz. Ali kuvveti var” deyince yadırgamazmış. Seneler onu da yormuştu. Emin dayıya gitmek için hazırlandık. Babam evden çıkarken biraz ağırdan aldı. Ama soramadım. Dev cüssesindeki ipekten bir yüreği vardı. Kırılır diye endişe ettim. Çat Bükü’nü geçip, Ar Düzü’ndeki Alanlılara ait koyun ve keçilerin konulduğu saya evine vardığımızda içerden beli biraz kamburlaşmış, üç beş günlük kirli sakalı olan tanıdık bir yüz çıktı. Emin dayımdı bu. Çocukluğumda Alanhimmetler’den sıkça bizim Çeltikdere’ye gelir, misafir kalırdı. Biz de babamla Alan’a gidince onun misafiri olurduk. Bizi görünce çok heyecanlandı. “Abi.... Sen... Buralara kadar geldin haa...!”diye karşıladı. 28-Sultan-Mayıs-2013

Emin dayının babama, “Abiii” deyişindeki saygı ve sevgiyi ömrümde hiç bir zaman başka bir yerde görmedim. Üç harfli abi kelimesi belki de dünyanın hiç bir yerinde bu kadar yürekten söylenmemişti. “Buralara kadar gelir, hiç arayıp, sormazsın”diye sitem etti babam. “Bizim köy şurdan iki adım. Bi gelsen uğrasan ne olur?” diye devam etti. Sonra çakıl taşları ile örülmüş, üzeri otlarla kaplanmış tek odalı yarı karanlık yere girdiler. Bu bizim yörede Alan Damları diye anılır. Alan köylerine ait bir yapıdır. Önünde koyun ve keçileri koyacak bir saya da bulunur. Birbirlerini bulunca beni unuttular... İkisi de yaşlandığından birbirlerini eskisi kadar sık göremiyorlardı. Babam evimizden uzaklara gidemiyor, Emin dayı da eskisi gibi Alan’dan inip, derelere ve dolayısıyla bize gelemiyordu. Selamlaşıp, kucaklaşmalarından sonra damın kapısından içeri baktım. Tek odalı Alan damında baş başaydılar. Çocuklukları ve gençlikleri birlikte geçmiş iki insan konuşuyordu. İki dost birbirleriyle hasret gideriyordu. Tıpkı İsa peygamberin havarilerine bir şey anlattığı anki huşu gibi. Ya da İslam peygamberi Hz. Muhammed’in, Mağara arkadaşı Hz. Ebubekir ile sohbeti gibi. Emin dayı her söze, “Abi..” diye başlıyor.. Merak ettiklerini soruyordu. Günlerin, ayların hasretini kelimelerle tüketiyorlardı. Yaklaşık iki saat devam eden bu sohbetin sonunda babam birşey yaptı. Evden hazır getirdiği tıraş takımlarını yavaş yavaş çıkardı... “Benim can dostum, dağda taşta da olsa bakımsız gezemez. Ben seni bir tıraş edeyim.”dedi. O müthiş sevgi ve saygı sohbetinde bu benim aklımın almadığı bir durumdu.

Dostluk bu olmalı diye düşündüm. Hiç ses çıkarmadan ayakta, onların beni göremeyeceği şekilde damın kapısının kenarından onları izliyordum. Emin dayı bir çocuk ruhuyla babamın önüne oturdu. Yüzünü uzattı. Tıraş sabunu köpüğü gitmesin diye gözlerini kapattı. Babam dostunun yüzünü evden getirdiği fırçayla sabunlamaya başladı. Ellerini Emin dayının yüzünde gezdiriyordu. O da neşesinden çocuklar gibi, gözleri kapalı ama gülüyordu. Bu bir tıraş etme olayı değil, iki güzel yüreğin geride kalan 80 senelik dostluğunun kaynaşmasıydı. Çok mutluydular. . Dünya umurlarında değildi. Bunların ruhları birbiri için yaradılmış diye düşündüm. Onların bu samimi atmosferini bozacak hiç bir davranışta bulunamadım. Omuzumu verdiğim dam kapısından içeriye uzunca sessizce baktım. Musa Pehlivan ile Emin Dayı’nın son buluşmasıydı bu. 10 Kasım 2006’da Musa pehlivan vefat etti.

Emin dayı da fazla yaşamadı. Onun arkasından o da dünyaya veda etti.. Ben birinin oğlu, diğerinin yeğeni olarak Alan Damı’nda yaşadığım o dakikalar nedeniyle ne kadar da şanslıymışım. Ardüzü sayasındaki o tabloyu bir seyirci olarak da görmek ruhuma yeni ufuklar açtı. Dünyada birbirini seven ve sayan iki yürek kadar güzel bir şey olamayacağını orada gördüm.


ONLARSIZ OLMAZ

Hazırlayan:Fatma Marmara

K

adın kırsalda ya da kentte yaşasa da her zaman çalışan, üreten evine katkı sağlayandır. Ülkemizin kadınları buna en güzel örnektir. Çalışkan, akıllı, inanılmaz güçlü kadınlardır ve onları her yerde görebilirsiniz. Bahçede tarlada parklarda çalışıyor, hayvanlarını otlatıp, yoğurdunu, yağını kendi yapıyor. traktörden minibüse, jeepden otobüse, kamyonete kadar bütün araçları rahatlıkla kullanıyor. Üretiyor, ürettiği ürünlerini pazara getirip satıyor, arabasına binip kapı kapı yaptığı ekmeği, sağdığı sütü satıyor. Çocuklarına, eşine, ailesine, büyüklerine bakıyor, hatta siyaset yapıp bu toplumda bende varım diyor. Ama bu durum her yer için aynı değil. Bulunduğu kırsalda artık ekilebilir toprakların miras yoluyla bölünüp küçülmesinden, yaşanabilir ekonomik ve sosyal şartların zorlaşmasından dolayı göç etmek zorunda kalıyor çoğu aileler. Sağlık, eğitim, ulaşım, işletişim imkânlarının daha fazla olmasının da cazibesi

ile kentlere göç edenlerin sayısı da hızla artıyor. Kırsaldan kente göç eden bu insanlar gittikleri yerde yeni sorunlarla karşılaşıyor. Genelde gecekondulaşma alanlarında yaşam mücadelesi veriyor bu göçenler. Hazine arazisi üzerinde kaçak yapılaşma olan bu yerlere haliyle hizmet götürülmemiş oluyor. Yemeğini yapacak, çamaşırını yıkayacak suyu bile taşımak durumun da kalıyor kadın. Bir taraftan kılık kıyafet, konum, davranış ile bulunduğu yerin kurallarını benimseme, kentlileşme çabaları yaşarken; bir taraftan da topraklarından, akrabalarından ayrılmanın, yalnız kalmanın, kentte yabancı olmanın acısını ve stresini yaşıyor. Evine, eşine, çocuklarına hizmet etmeye devam ederken aynı zamanda aileyi bir arada tutma, koruma çabaları gösteriyor. Zorlu şartlar altında, aile ekonomisinin yetersizliğinden dolayı ve katkı sağlamak için vasıfsız işlerde çalışmak durumunda kalıyor. Çocuk ve hasta bakımı, temizlik gibi yaptığı bu işlerde sosyal güvencesi

“Hızla büyüyen ve artık sınırları içine sığamaz durumuna gelen kentlerde ki bu çoğalmada en büyük etken göçlerdir. Tüm aile bireyleriyle kırsaldan kente göçteki bu değişime ayak uydurma çabaları ve zorlukları yaşansa da kadının etkilenişini ve toplumdaki konumunu daha farklıdır. Katıldığım bir sunumda bu konuyla ilgiliydi. AİBÜ Kamu Yönetimi Kentleşme ve Çevre Sorunları bölümünden öğretim üyesi sayın Yrd. Doç. Dr. Ahsen Saçlı konuşmasında, kentlileşmeye çalışırken en çok etkilenenlerin başınolamadan çalışıyor. Belki okuma yazması bile yok ama çocuklarını topluma kazandırmaya çalışırken onların yaşadıkları zorluklarla da yine mücadele eden konumunda kalıyor. Bütün bu didinip uğraşmalara rağmen hak ettiği değeri göremeyen yine kadınlar oluyor. Her türlü hakaret ve kötü davranışa, şiddete uğrayan, cinsel tacize maruz kalan, kapkaça bile en çok uğrayan yine kadınlar. Toplum kendini yetiştiren analara karşı bu davranışları uyguluyor. Unutmamalıdır ki her erkeği doğuran ve yetiştiren bir anadır ve saygıyı, sevgiyi de en çok hak eden yine kadınlar olmalıdır. Yine unutmamalıdır ki kadınların, annelerin her zaman yüreği evlatları için yanıyor ve yanacaktır.

Sultan-Mayıs-2013-29


Saçlar ve kaşlarınızla başkalarına fark atın

“Kuafor ve Estetik Uzmanı Lütfiye Taşdemir, saç ve kaş bakımında dikkat etmemiz gereken püf noktaları sizler için yazdı.”

Hazırlayan:Lütfiye Taşdemir

“ SAÇLAR VE KAŞLARINIZLA BAŞKALARINA FARK ATIN”

G

Kırılmalarla mücadele için saç derinize uygun şampuan ve maskelerden bulmanız gerekir.

ünümüz insanı sadece zekasıyla “DOĞAL ÜRÜNLERDEN değil, dış görünüşüyle de başka- YARARLANIN” larını etkileyebilir. Bu etki iş Saç bakımında önemli konulardan biri hayatınızda size kazanımlar olarak döner. doğal maskelerden yararlanmak. Doğal Rakiplerimize en büyük farkı saçlar ve maskelerden yararlanılmalı. Haftada bir kaşlarımızla atarız. defa da olsa bu tekrarlanmalı. Örneğin Bir fincan zeytinyağı , bir yemek kaşığı Amerika gibi bir ülkede yaşamak aynı bal , bir yemek kasığı badem yağı , e zamanda dünyanın en bakımlı kadınları vitamini kapsülü veya yağ karışımını ve erkekleri olma yükünü de omuzlarımı- uygulamalısınız. Karışımı saçlarınıza za yüklüyor. Bir kişinin bakımlı olup sürdükten sonra en az iki saat bekleyiniz. olmadığının en önemli işaretlerinden “AK DÜŞMEMİŞSE BOYAMA biridir saçlar. Saçları bakımlı bir kadın DA YOK” geçtiği yerlerde bakışları kendine çevirir, AMERİKA ve Avrupa’da kadınların girdiği ortamlarda dikkat çeker. yaptığı en önemli hatalardan biri de Saçına düşkün olanlar için en önemli sürekli saç rengini değiştirmek. Burakabuslardan biridir saç kırılmaları. Saç dan saçlarına düşkün kadınlara seslenkırılmalarını önlemek için en az üç ayda mek istiyorum: “Saçlarınızda beyazlık bir saçları az da olsa kestirmek gerekir.

yoksa, asla boyamayı tavsiye etmiyorum. Mutlaka bir değişim isteniyorsa, gölgelendirme yapabilirsiniz. Sürekli saç rengi değiştirme, saçın zararınadır.

“GENİŞ YÜZE KALIN KAŞ YAKIŞIR”

KAŞLARIN kadın ve erkekte bakımı çok önemlidir. “Hilal kaşlar”la başlayan onlarca şarkı boşuna değildir. Kaşlar yüz ifadesinde büyük role sahiptir. Ancak uzman olmayan kişilerin aldığı kaşlar başınıza bela olabilir. Yanlış kaş alımından kaçının. Kaşların başlangıcı burun hizasından olmalıdır. İnce kaş veya kalın kaş her yüz şekline uymaz. Geniş yüz hatlarına sahip olanlar kalın kaşı tercih etmeli. Küçük hatlara sahip olanlar ise normal ve hatta ince kaşı tercih etmeli. Bunun tersi yapılırsa, olduğunuzdan daha yaşlı görünürsünüz.

“KAŞLARINIZI GÜRLEŞTİREBİLİRSİNİZ”

KADINLARIN önemli şikayetlerinden biri de kaşlarının seyrek olduğudur. Bu da giderilebilir. Yapılması gereken badem yağını her akşam kaşlara sürmektir. Bunu en az üç ay deneyip, olumlu sonuç alabilirsiniz. Sürekli yanlış alınan kaşlar yeniden çıkmayabilir. O zaman da koyu mat kahverengi göz farları kullanınız. Ayrıca bu konuda kalıcı makyajlardan da yararlanabilirsiniz.

30-Sultan-Mayıs-2013

Güneşten saçlarınızı koruyun guneşin zararlı ışınlarına karşı saç koruma ürünlerinden yararlanabilirsiniz. saç dokülmelerinde günde 50 ila 100 tel arasi dökülmesi normaldir özellikle mevsim değişimlerinde, fakat dökülme esnasında saç yerine gelmiyorsa o zaman bir sebep aranmalı baslıca sepebler kansızlık B vitamini eksiklikleri gibi. Saclarınızı sıkı toplamanızda saç kaybının en büyük sebebidir. Saçları ve kaşlarıyla dikkat çeken, pozitif enerji veren bir kişi olmanız dileğiyle…


bugün çocuğunuza faydalı bir sürpriziniz olsun... onu bonbon’a abone yapın!

abone olan herkese

bir yıl boyunca

2 CD bedava

dergi evinize posta ile gelsin ( 6 sayı )

sevilen okul şarkıları masallar SADECE

BONBON; Çocuklara okuma sevgisi ve alışkanlığı kazandırır Kültürümüzü eğlendirerek öğretir Türkçemizi sevdirir, Türk dilini daha iyi öğrenmelerini sağlar Bulmaca sayfalarıyla beyin jimnastiği yapma fırsatını sunar

$25

hemen abone olun

MAILING INFO Your Name _____________________________________________________________ Child’s Name (please print) ________________________________________________________________________________ Address ________________________________________________________________ City ___________________________ State __________________ Zip _______________

İleride güçlü ve birbirine bağlı bir Türk-Amerikan toplumu oluşturmak için sadece küçük bir başlangıçtır. Bu küçük adıma sizin de katkınız olsun istiyorsanız çocuklarınızı Bonbon’la tanıştırın...

Child’s Birth Date (mo/yr)___________________________________

male

female

Your email address ________________________________________________________ Phone ________________________________________________________________

Check Please make all checks payable to: Creative Edge - Bonbon Magazine

Bonbon Kids Magazine 2123 Preston Square Court Suite 300 Falls Church, VA 22043 info@bonbonkids.com

www.bonbonkids.com Sultan-Mayıs-2013-31


k i n i m

Avocados have more protein than any other fruit.

Penguins can convert salt water into fresh water.

Hazırlayan: İclal Bakır

kids cooking

Americans collectively eat one hundred pounds of chocolate every second.

An ostrich’s eye is bigger than its brain.

Your left lung is smaller than your right lung to make room for your heart.

Turkish Style French Toast Yumurtalı Ekmek 4 eggs 1 loaf Italian or French Bread (similar taste to Turkish bread) 1/2 cup sunflower oil

INSTRUCTIONS Cut the loaf in slices about 1 inch thick. Beat the eggs in a deep bowl. Dip in both sides of the bread, but don’t soak too much as the inside of the bread slice shouldn’t be too wet. Pour the oil in a large frying pan. Wait until the oil heats up, then fry both sides of each slice on medium-high heat until the colour turns gold brown. Upon removing, place on a paper towel to soak up any extra oil. Serve the bread with feta cheese, black olives and tea for breakfast.

32-Sultan-Mayıs-2013


l a s a m BEREKET PRENSESİ

B

ir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, insanların açlıkla mücadele ettiği Garipler Ülkesi varmış. Bu ülkeye çok yağmur yağarmış. Fakat yine de ekinler bitmez, çiçekler açmazmış. Herkes bunun nedenini çok merak edermiş. Yiyecek bir şey bulamadıkları için de çok üzülürlermiş. Bir gün, bu ülkenin insanları Bereket Prensesi’nin adını duymuşlar. Ona güvercinle haber gönderip, durumu anlatmışlar. Bereket Prensesi, diyar diyar dolaşan, geçtiği her yeri bereketlendiren çok sevimli bir kızmış. Uğradığı her bahçede türlü çiçekler açar, ekinler kocaman baş verirmiş. Bereket Prensesi, aç kalan bu insanlara, yardım etmeyi kabul etmiş. Hiç vakit kaybetmeden yola çıkmış. Türlü dağlar aşmış, uzun yollar tepmiş. Sonunda hiç yeşillik olmayan bu Garipler Ülkesi’ne varmış. Günler haftaları, haftalar ayları kovalamış. Garipler Ülkesi’nin her yeri ekinlerle dolmuş. Yemyeşil ağaçları da çeşitli meyveler pırlanta gibi süslemiş. Tüm insanlar buna çok şaşırmışlar. Bu işin sırrını öğrenmek için Bereket Prensesi’nin yanına varmışlar. Ülkenin Kralı, “Biz de ektik, suladık, ama hiç ürün alamadık. Söyler misin bize, bunu nasıl başardın?” diye sormuş. Bereket Prensesi eline bir tutam ekin almış ve gururla bağırmış: “Ben tohumu ekerken ona sevgimi de eklerim. Siz farkında değilsiniz belki, ama her bitki bir canlıdır. Sadece su vermek yetmez, onlara sevgi de lazımdır.” demiş. O günden sonra herkes, ektiği tohuma, diktiği fidana sevgisini vermiş. Artık Garipler Ülkesi’nde hiç kimse aç kalmamış. Bu arada, Bereket Prensesi de başka ülkelere sırrını anlatmak için hâlâ yollardaymış.

by Şahin Sevil | Translated by Gamze Cakmak

PRINCES OF FERTILITY

O

nce upon a time there was an Unfortunate land where the people starved. Although the country got a lot of rain, there was no harvest, no flowers. Everybodys wondered why that was so and they were very miserable without food. One day the people of this Unfortunate Land heard about the Princess of Fertility. They sent a pigeon to her with a message. The Princess of Fertility was a pretty lady who travelled all around and made everywhere she visited fertile. She agreed to help these starving people. She made her way to the land of the Unfortunates immediately and climbed over mountains, crossed rivers, walked for days and reached the country. Days, then weeks and then months passed. The Land of Unfortunates became rich with crops. The trees turned green

and covered with colorful fruit. The people were in shock. They went to see the Princess of Fertility to try to figure out the mystery of this sudden change. The King of the poor people said to the Princess of Fertility, “ We also planted, we also watered but we never managed to get a harvest. What did you do extra? What was the difference?” The Princess of Fertility grabbed a handful of crops and said loudly and proudly, “When I plant something I plant it with love. Maybe you do not know but plants are living things. Just water is not enough, they need love, too. After that day on, all the people of the land of the Unfortunates planted with love. Not a single person starved there anymore. By the way, the Princes of Fertility is still traveling around telling her secret to other people.

Sultan-Mayıs-2013-33


İLAÇ GİBİ BİLGİLER...

Daha önce duymadıklarınız...

“Sevgili okurlarımız, Bu bölümümüzde sizlere günlük yaşamımızda rahatlıkla uygulayabileceğimiz bilgiler sunacağız. Bu bilgiler yaşamımızı kolaylaştıracak, sizleri daha da mutlu edecek. Bu bilgileri sizler adına, kitaplardan araştırdık, otorite kaynaklardan duyup, kaydettik. Psikolojiden, mutfak bilgilerine, para kazanmadan, ruhu dinlendirmeye çok farklı konularda bir potpori hazırladık. Beğeninize sunuyoruz. Umarız faydalı olur.”

NAR KABUKLARIYLA KOVUN...

E

VİNİZDE ve işyerinizde börtü böcekten kurtulamıyor musunuz? Sıcak havalarda her tarafı sinekler mi kaplıyor? Üzülmenize gerek yok. Evinizin veya işyerinizin bir yerlerine nar kabukları koyun. Göreceksiniz börtü böcek ve sinekler bir daha sizi hiç rahatsız etmeyecekler.

BEKLENTİLERİNİZİ AZALTIN...

PSİKOLOGLAR günümüzde insanları mutsuz eden en önemli unsurlardan birinin de, “Başkalarından beklentileri yüksek tutmak” olarak dile getiriyor. Bunun anlamı şu. Bir kişiyle tanıştınız. Pozitif enerji aldınız. Telefon numaralarınızı değiştirdiniz. İlk bir iki hafta herşey harika görünüyor. Samimi oldunuz. Ancak birkaç ay sonra bu kişi ortadan

34-Sultan-Mayıs-2013

kayboldu. İşte sizi çok mutsuz edecek bir tablo. Bu nedenle hangi ortamda olursa olsun, insanlardan beklentilerinizi azaltın. Bağımlı olmaktan kurtulun.

AZALTARAK HUZURU BULUN...

GÜNÜMÜZ insanının en büyük hatalarından biri de, “Lazım olur” diye hep toplamasıdır. Üniversite bitince bir bavula elbiselerini sığdırabilen bizler, birkaç sene sonra bir yerden biryere taşınmaya kalkıştığımızda eşyalarımızı kamyonlara sığdıramıyoruz. Hele evlilik sonrası durum daha da vahim. Uzmanlar, “Kaliteli, ancak az giyisin olsun” diyor. Evde, işyerinde eşya kalabalığından kurtulup, mutluluğu yaşayın.

O ANI İYİ DEĞERLENDİRİN... BAŞARILI insanların yaşamları incelen-

diğinde bunların günün önemli anlarını çok iyi değerlendirdikleri görülüyor. Bu kişiler, “Günde 2-3 saat çok iyi konsantre çalışarak üretiyoruz” diyorlar. Bunun anlamı şu. Bir günde sizin en iyi konsantre olduğunuz anı yakalayın. O anı iyi değerlendirin. O andan doğacak enerji ve başarı tüm gününüze yetecektir... (DEVAM EDECEK...)


Begonia Marketing & Advertising INC. 1717 North Ocean Ave. Suite C, Medford, NY 11763 631-942-8853 *Dizayn *Bask覺 *Adres Tespiti *Adreslere Reklam G繹nderimi

www.begoniamarketing.com

Sultan-May覺s-2013-35


36-Sultan-May覺s-2013


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.