Ayvalık Çanı

Page 1

AYVALIK ÇANI ve BALTAZZİ AİLESİ

Taylan Köken

AYVALIK ÇANI ve BALTAZZİ AİLESİ ÖNSÖZ: Cunda Panagia Kilisesinin çanı uzun yıllardır Bergama Arkeoloji Müzesi’nin bahçesinde sergilenmektedir. Bu konu üzerine tartışmalar, değişik görüşler yıllardır konuşulmaktadır. Çan, Cunda (Alibey) Adasındaydı, hayır Kurufitalya Tepesindeydi diyenler de mevcuttur. Tartışmaları ve bu konudaki tespitlerimizi “Ayvalık’ta Çan Kimler İçin Çalıyor?”(1) dosyamızda aktarmıştık. Ayvalık çanının arkasında yazan Ali-Ağa E.A. Baltazzi ibaresi çanı yaptıran kişinin adı olarak bilinmektedir. Baltazzi ailesi 1746 yılında Venedik’ten İzmir’e gelip yerleşmiş, İstanbul, İzmir ve Batı Anadolu kıyılarında geniş arazilere sahip olmuş varsıl bir ailedir. E.A. Baltazzi kimdi? Bu çanı niçin yaptırmıştı? İlk dosyamızdaki bazı bilgilerden tekrar yararlanarak ve Baltazzi ailesi üzerine yoğunlaşarak, yeni kanıtlar eşliğinde Ayvalık Çanı hakkındaki bilgilerimizi bu yazıda daha somut olarak ele almaya çalıştık.

I- CUNDA PANAYA KİLİSESİ ve ÇANI: 1

Panaya / Panagia Kilisesi,(2) Cunda (Alibey) Adasında Selamet Caddesinin sonunda, tepe üzerinde, günümüzde sadece duvar ve temel kalıntıları kalmış olan kilisedir. Cunda’nın tepesinde bölgeye hakim konumdaki bu kilisenin yapım tarihi olarak 1863 yılı tarihi geçmektedir. Bu tarih kesin olmamakla birlikte, Bergama Müzesinde bulunan çanın üzerindeki tarihtir. Kilisenin ve duvarlarının yapımında çevreden getirilen siyah granit taşlar, Sarımsak Taşı ve Cunda girişinde bulunan Nesos Antik Kentinden(3) getirilen devşirme taşlar kullanılmıştır. Cunda Adasının en büyük ve en görkemli kilisesi olarak bilinmektedir. Yüksek duvarlarla çevrilmişti. Kiliseye giriş beşer basamaklı üç kapıdan yapılmaktaydı. Kilisenin doğu yönünde bütün çevreden de görülebilen yüksek bir çan kulesi bulunmaktaydı. Maalesef bu tasvirler sadece anlatılanlara göre yapılmıştır. Elimizde bulunan kilisenin fotoğrafları uzaktan çekilmiştir. (Resim:1-2) Çan kulesinin heybeti bu fotoğraflarda görülmesine görülüyor ama daha yakından bulunabilecek fotoğraflarla konuyu daha netleştirebilirdik… Mübadele döneminden sonra doğal tahribata bırakılan kilise, çıkan yangına ve 1944 yılı depremine kadar ayakta kalabilmeyi başarmıştır. Fakat 1954 yılında okul yapımı amacıyla Agios Pandeleimonos Kilisesi(4) ile birlikte yıkılarak, taşları kullanılmıştır. Günümüze kilisenin duvar ve temel izlerinden başka hiçbir şey kalmamıştır. Duvar bakiyeleri ise günümüzde bahçe duvarlarına çevrilmiştir. Ceynur Karagözoğlu tarafından 1974 yılında yapılan bir habere göre “Dünyanın En Büyük Çanı Almanya Değil Ayvalık’ta” idi. Bochum’da dökülen çanın büyüklüğü Köln’de


AYVALIK ÇANI ve BALTAZZİ AİLESİ

Taylan Köken

‘Dünyanın En Büyük Çanı’ (2,5 ton) olarak iddia edilen çandan daha büyüktü. 3 ton ağırlığındaki Ayvalık çanı o dönem içinde döküldüğü fabrikadan çıkan en büyük çan olabilirdi ancak…

2

Resim 1: Tavuk Adasından Cunda Adası. En tepede Panaya Kilisesi ve Çan Kulesi

Resim 2: Denizden Cunda Despotun Evi ve arkasında Panaya Kilisesi


AYVALIK ÇANI ve BALTAZZİ AİLESİ

Taylan Köken

Resim 3: Cunda İskele civarından Triada – Panagia ve Taksiyarhis Kilisesi.

3

Resimde Agia Triyada(5) (solda üstte), Koimesis yani Panaya/Panagia (sağ üstte kulesi görülen) ve metropol kilise konumundaki Taksiyarhis(6) (sağ önde) görülmektedir. Panagia Kilisesi ve Triyada Kilisesinin yerleri değişik kaynaklarda farklı olarak zikredilmektedir. Cunda Panaya/Panagia Kilisesi’nin kalıntıları üzerinde son araştırmayı yapan Prof. Dr. Engin Beksaç Hocam kilise duvarlarının ve kulesinin çok ince malzemeden yapılmış olduğunu dolayısıyla bu kadar ağır bir çanı taşıyamayacağını belirtmiştir. Cunda çanının ağırlığından dolayı Profit İlias (Kurufitalya) Kilisesi/Manastırı(?) kulesinde kullanılmış olduğunu veya hiçbir yere asılmadan, önce Cunda’ya daha sonra Kurufitalya Tepesine getirilmiş olduğunu belirtmektedir. Merhum Ahmet Yorulmaz ise “Ayvalık’ı Gezerken” kitabında Cunda çanının Taksiyarhis Kilisesinin çanı olduğunu ve II. Dünya Savaşı yaklaşırken 1936 yılında yerinden çıkarılarak(!) İlk Kurşun Tepesine (Kurufitalya) getirildiğini belirtmektedir. Dolayısıyla Cunda çanı kulesinde asılıydı, sökülerek sivil savunma amaçlı Ayvalık’a taşınmıştı. Merhum Ahmet Yorulmaz’ın Taksiyarhis Çanının 1970’li yıllarda bir gece sökülerek kaçırıldığını atlamış olması ise ilginçtir… Cunda’nın yaşlı yerli halkı ise Panaya Çanının çok büyük bir çan olduğundan, sesinin uygun havalarda Midilli Adasından bile duyulduğunu belirtmişlerdir. Kilisenin yerini sorduğumuzda Cunda’nın tepesindeki andığımız yeri söylemişlerdir. Taksiyarhis Kilisesinin çanı için altın bir çan olduğunu söylemektedirler. Bu çanı kaçıranların da aynı iddiada bulunduklarını duymak bizim için hayli ilginç bir bilgi olmuştur.


AYVALIK ÇANI ve BALTAZZİ AİLESİ

Taylan Köken

Ayvalık çanı Almanya’nın Bochum kentinde 1863 yılında dökülmüştür. Çanın bir tarafında döküm gerçekleştiren firmanın adı yazılmıştır. (Resim:3) GEGOSSEN VOM BOCHUMER VEREIN FÜR BERGBAU UND GUSSSTAHLFABRIKATION IN BOCHUM. (7)

4

Diğer yüzünde ise Yunan harfleriyle yaptıranın adı yer almaktadır.(Resim:4) ALİ –AĞA - E.A. BALTAZZİ - 1863.


AYVALIK ÇANI ve BALTAZZİ AİLESİ

Taylan Köken

II- AYVALIK ÇANI BİLGİLERİ Ayvalık çanı 1863 yılında Almanya’nın Bochum kentinde E.A. Baltazzi veya E. Baltazzi ve A. Baltazzi (?) tarafından döktürülmüştür. Çanın büyüklüğü ve çıkarmış olduğu sesten dolayı Midilli Adasından bile duyulduğu söylenmektedir.(Resim:5-6-7-8) Mübadelenin ardından Cunda Adasına Türklerin yerleşmesiyle birlikte Panagia Kilisesi kaderine terkedilir. Fakat bu gösterişli kilise doğal koşullara uzun yıllar dayanır. Çan ise 1935 veya 1936 yıllarında Sivil Savunma Seferberliğinde Ayvalık Kurufitalya (Profit İlia – İlyas Peygamber) Tepesine taşınmıştır. II. Dünya Savaşı başlamak üzeridir. Halkı uyarmak amacıyla böyle güçlü bir sesi olan çanı, Ayvalık’ın yüksek bir tepesine taşınması kadar doğal bir şey olamazdı… (Resim:9) Ayvalık Çanı daha sonra uzun yıllar burada kalır ve en sonunda Ayvalık’ta bir müze olmamasından dolayı Bergama Müzesinin bahçesine taşınır.

5

Resim:5 Bochum’daki fabrikanın eski bir gravürü…

Resim:6 Döküm fabrikası tarafından işçilere verilen para yerine geçen kupon...


AYVALIK ÇANI ve BALTAZZİ AİLESİ

Resim:7-8 Döküm Fabrikasının iki ayrı dönem hisse kağıtları…

6

Resim:9 Kurufitalya Tepesine gelen Ayvalık Çanı ve Rıfat Mat...

Taylan Köken


AYVALIK ÇANI ve BALTAZZİ AİLESİ

Taylan Köken

III- BALTAZZİ AİLESİ Arkeolog Sayın Prof. Dr. Ömer Özyiğit çanın Rum kökenli Baltazzi ailesi tarafından yaptırıldığını söylemektedir. Aristid ve Edmund Baltazzi kardeşlerin bu ailenin birer üyesi olduğunu ve Menemen’de birçok topraklara sahip olduğunu belirtmektedir. Dolayısıyla çanın arkasında yazan E.A. Baltazzi ibaresi Edmund ve Aristid Baltazzi’lere ait olmalıdır… Cundalı değerli büyüğümüz Ali Onay ise “Panayia Kilisesinin İnşası ve Yıkılışı” adındaki yazısında, Çakırakis’in 1928 yılında babasıyla yapmış olduğu bir sohbetten alıntı yaparak, çanı Türk demirci ustası Emin Ali Baltacı’nın(!) yaptırdığını aktarmaktadır. Bu hikâye de çanın arkasında yazan E.A. Baltazzi ibaresini doğrular niteliktedir.

i. Levanten Kavramı Latince Levant sözcüğünden türeyen bir kelimedir. Levant, “Meydana çıkma, yükselme” anlamına gelen “Levare” sözcüğünden türemiştir. X. Yüzyıldan itibaren Avrupa ülkeleri Akdeniz’in doğu kıyılarındaki ülkelere Levant demektedir.

7

Levanten Fransızcaya 1575 yılında yerleşen bir kelimedir. “Ortadoğulu, Yakındoğulu, Doğu Akdeniz ülkelerinden olan” demektir. Türkçe Sözlüğünde ise, “Yakın doğu ülkelerine yerleşmiş veya evlenerek soyu karışmış olan Avrupa asıllı kimse” demektir. Levantenler, Osmanlı Döneminde ve özellikle Tanzimat’ın ardından, büyük liman kentlerinde ticaretle uğraşmışlar ve hatta hemen hemen tüm ticareti ellerinde tutmuşlardır. Osmanlı topraklarındaki Gayri Müslim cemaatlerle ticari olarak daha sıkı ilişkilere giren Levantenler hızla varsıllaşacaklardır.

ii. Levantenlerin Toprak Edinmesi Batı Anadolu topraklarına yerleşen Levantenler ticari faaliyetlere imtiyazlar alıp varsıllaştıkları gibi 1867 yılında çıkan Yabancılara Toprak Edindirme Kanunuyla birlikte geniş arazilerin sahipleri olacaklardır.(8) Toprak satın alma kanundan sonra Batı Anadolu topraklarında İngilizler ve Levantenlerin 2,8 milyon dönüm, diğer azınlıklar olan Rum, Ermeni ve Yahudilerin almış oldukları topraklarla beraber toplamda 5-6 milyon dönüm toprağın satıldığı görülmektedir. 1853-1897 yılları arasında Osmanlı’nın birçok savaşına katılan Ege halkı bu dönemde 200.000 şehit, bir o kadar da yaralı ve sakat vermiştir. Osmanlı ve Türk halkı yorgundur… Osmanlı içeride ve dışarıda birçok problemle aynı anda uğraşmak zorunda kalmıştır. Osmanlı dört bir yandan kuşatılmış, sürekli savaşmak zorunda bırakılmıştır. Osmanlı’nın son dönemlerinde mali yapısındaki krizler dikkate alındığında, para karşılığı toprakların el değiştirmesi çok kolay olmuştur. Hem de dönümü 1-1,5 İngiliz Sterlini gibi komik rakamlara…


AYVALIK ÇANI ve BALTAZZİ AİLESİ

Taylan Köken

iii. Baltazziler Kimdir? Baltazzi ailesi birçok kaynakta adı geçen Osmanlı İmparatorluğunun son döneminde etkin olan, ilk Osmanlı bankasını kurmuş olan ailelerden biridir. Kayıtlarda Baltazzi adının yanı sıra Baltacı / Baltacızade / Baltacıoğulları olarak da anıldıklarını belirtelim.(Resim:10)

8

Resim:10 Baltazzi ailesinin Osmanlı topraklarında yaşayanlarının soy ağacı…

O dönem dünyasının ticaretinde faal olan hemen her Avrupa şehriyle ticari ilişkileri olan bir ailedir Baltazziler… Özellikle İzmir, İstanbul, Aydın, Menemen, Aliağa, Bergama, Ayvalık ve Edremit’te ticari faaliyetler yapmışlar, Aydın, İzmir, Bergama ve Aliağa’da geniş arazilere sahip olmuşlardır. Elde ettikleri topraklar ise genellikle eşlerinin üzerinedir… Baltazziler Venedik kökenli bir ailedir. Venedik’in tarih sahnesinden silinmesinin ardından Avusturya uyruğuna girmişlerdir. Birçok değişik kaynakta İtalyan, Avusturya ve Rum asıllı olarak gösterilmelerine rağmen aslen İtalya’nın Trieste liman kentinden olan bir ailedir. Aile köken olarak buradan çıkmış ve daha sonra gelişen olaylarla Avrupa’nın hemen hemen her bölgesiyle ticari ilişkileri olmuştur. Baltazzilerin Rum olarak anılmasının sebebi ise 1866 yılında İzmir’de doğan Georgias Baltazzi’dir. Liseye kadar eğitimini İzmir’de tamamlayan Georgias üniversite eğitimi için Atina’ya geçer ve orada kalır. 1902 yılında Yunan milletvekili, 1908 yılında dışişleri bakanı olur ve bu görevini 1922 yılına kadar sürdürür. Eylül 1922 yılında Altılar Davası olarak anılan davada yargılanmış ve idam edilerek öldürülmüştür.


AYVALIK ÇANI ve BALTAZZİ AİLESİ

Taylan Köken

iv. Baltazziler İzmir’de Baltazzi ailesi de 1746 yılında Venedik’ten İzmir’e gelip yerleşmiş Levanten bir ailedir. Fakat Levanten tabirini Baltazzi ailesinin son temsilcilerinden olan İzmirli merhum Alex Baltazzi pek sevmediklerini söylemektedir.(Resim:11) İzmir’e gelen ailenin ilk ferdi Mario Baltazzi’dir. Mario Baltazzi’nin oğlu Evangelos Baltazzi 1818 yılında Vierou (Ioanes) Mavragortado ile İtalya’da evlenir ve on çocuğu olur. Bu on çocuk ailenin çekirdek nüvesidir. Bu çocuklar arasında Emmanuel (Manolaki) Baltazzi ile Theodor Baltazzi İstanbul’da bankerlik faaliyetlerinde bulunan kardeşlerdir. Baltazzi Ailesi İzmir’e gelince önce deniz ticaretiyle ilgilenirler. Osmanlı Döneminde İzmir Limanının işlevselliği Baltazziler için kısa zamanda ticarette başarılı olmalarına sebep olur. Hatta ilk olarak Sakız Adasına yerleşen bir kısım akraba da kısa zamanda İzmir’e gelip yerleşecektir.

9

Resim:11 Baltazzilerin arması…


AYVALIK ÇANI ve BALTAZZİ AİLESİ

Taylan Köken

v. Baltazziler ve Osmanlı Baltazzi ailesi İzmir’e yerleşir yerleşmez Osmanlı ailesi ile iyi ilişkiler kuracaktır. İlk temas Emmanuel Baltazzi tarafından olacak, Sultan II. Mahmut’tan bir yabancı olmasına rağmen ilk mülk edinme fermanını alacaktır. Diğer iki örnek ise; İzmir’e 1850 yılında gelen Padişah Abdülmecit Han’ın Baltazzi ailesinin Bornova’daki köşklerini ziyaret etmesi ve 23 Nisan 1863 yılında İzmir’e gelen Sultan Abdülaziz’in Buca’daki köşklerinde misafir olmasıdır.(Resim:12)

10

Resim:12 Baltazzilerin Buca’da bulunan köşkünün eski bir fotoğrafı…

Baltazzilerin bu köşkünde anne tarafından akrabaları olan Maria Vetsera da kalacaktır. Maria Vetsera Ocak 1989 yılında Mayerling Faciası olarak anılan olayın kahramanıdır. Maria Vetsera ile Avusturya Arşidükü Rudolf birbirlerine aşık olmuşlar. Fakat Arşidük Rudolf’un ailesi Maria Vetsera’nın Levanten aileye mensup olduğu için evlenmelerine karşı çıkmış ve sonunda Maria Vetsera ile Avusturya Arşidükü Rudolf Viyana yakınlarındaki Mayerling’de birlikte intihar etmişlerdir. İste bu olay tarihe Mayerling Faciası olarak geçmiştir. Mustafa Kemal Atatürk Kurtuluş Savaşı’nda İzmir’e geldiğinde yine bu köşkte kalacaktır. Bu bina Cumhuriyet döneminde okul olarak kullanılacaktır. Ailenin Osmanlı’yla ilk ticari teması Emmanuel Baltazzi’nin Şirket-i Hayriye’nin 10 hissesinin sahibi olmasıyla başlar. Bu hisseler şirket gemilerini İngiltere’den herhangi bir kâr elde etmeden getirdiği için aileye bedelsiz olarak Sultan fermanıyla verilecektir.


AYVALIK ÇANI ve BALTAZZİ AİLESİ

Taylan Köken

vi. Baltazziler ve Dersaadet Bankası İstanbul ve İzmir’de deniz ticaretiyle varsıllaşan aile 1840’lı(9) yıllarda Osmanlı’nın ilk bankası olan Dersaadet Bankası’nı kurarak çöküş sürecine kadar Osmanlı’yı kredileriyle destekleyeceklerdir.(10) Aile Osmanlı sultanlarıyla kurmuş olduğu yakın dostluktan dolayı Galata Bankeri olarak uzun yıllar Osmanlıya maddi destekler sağlayacaktır. Osmanlı’nın çöküşüyle birlikte aile mali olarak sıkıntıya girecektir.(Resim:13) İstanbul Bankası’nın kuruluşunda iki ana Levanten aile vardır. Fransa ihtilalinin ardından Osmanlı’ya sığınan Fransız Alleon ailesinden J.J. Alleon ve Baltazzi ailesinden Emmenuel ve Theodor Baltazzi kardeşler yer alacaktır. Kurulan bankanın sermayesi 50.000 kese olup, 30.000 keseyi iki aile, 20.000 keseyi Osmanlı Devleti karşılayacaktır. Bankanın kuruluş amacı kambiyo istikrarını sağlamak içindir. Galata bankerlerinin düzensiz faizler ortaya koymasından dolayı Osmanlı sık sık zorluklara düşmektedir. Maliyenin bozuk yapısı, devletin sürekli savaşlara girmesinin etkisi yüzünden ekonomik istikrar sağlanamamaktadır. Osmanlı 1 sterlini 110 kuruş üzerinden sabitleyerek İstanbul Bankası üzerinden Avrupa’ya borçlanacaktır. Banka Osmanlı’nın taahhütlerini yerine getir(e)memesi üzerine 1852 yılında kapanmak zorunda kalır.

11

Resim:13 Aris Baltazzi’nin Osmanlı vermiş olduğu borçla ilgili bir belge…


AYVALIK ÇANI ve BALTAZZİ AİLESİ

Taylan Köken

İstanbul Bankası kapanınca yerine İngiliz sermayeli Bank-ı Osmani (Ottoman Bank) 1856 yılında kurulacaktır. Banka Fransız menşeli Mayer Amschel Rothschild’in ortak olmasıyla 1863 yılında Bank-ı Osmani-i Şahane adını alacak ve varlığını 2001 yılında Garanti Bankasına devroluncaya kadar devam ettirecektir.(Resim:14)

12

Resim:14 Osmanlı Bankasının kuruluş sözleşmesi…

vii. Baltazziler ve Aliağa Aliağa İlçesi 1890 yılında Aydın Vilayeti Salnamesine göre, Menemen’e bağlı bir köydür. 101 hanede 801 nüfus yaşamaktadır. Aliağa Çiftliği olarak anılan küçük yerleşim Baltacızadelerin (Baltazzi) elindeydi. Bergama-İzmir yolu Aliağa’dan geçmekte, ticari mallar Bergamalı deveciler tarafından taşınmaktaydı.(Resim:15) Bergama-Soma arasında demiryolu yapılınca deveciler buna karşı çıkmış ve malları deniz yolu üzerinden İzmir’e nakil etmeye başlamışlardı. Mallar yaz aylarında Aliağa İskelesine götürülür, buradan İzmir’e deniz yoluyla giderdi. Bu ticaret Baltazzi ailesine yaramış ve bu bölgede yalnız bu ailenin adı geçer olmuştur. Kısa zamanda Menemen’de, Bergama’da ve Batı Anadolu kıyılarının birçok yerinde sözü geçmeye, geniş topraklara sahip olmaya başlamışlardır. Her türlü ticari faaliyet bu ailenin denetimindedir artık. 19. yüzyılın sonlarında bu topraklara yerleşen 4.000 kadar Rum vatandaşıyla Baltazzi ailesi arasında birçok anlaşmazlıklar çıkacaktır. Osmanlı kayıtlarına geçen bu anlaşmazlıkla ilgili Menemen Kaymakamı Hilmi (Uran) Bey hatıralarında bu anlaşmazlıkları aktaracaktır:


AYVALIK ÇANI ve BALTAZZİ AİLESİ

Taylan Köken

“Benim zamanımda ilçeye bağlı hiçbir bucak taksimatı yoktu. Bütün köyler doğrudan doğruya merkeze bağlı idi. Helvacıköyü ilçenin en büyük ve zengin bir köyü idi. Aliağa Çiftliği diye anılan Rum köyü de ilçenin deniz kenarında güzel ve büyük bir köyü idi. Burası vaktiyle hakikaten çiftlikti ve ben İzmir’de maiyet memuru bulunduğum sırada çiftliğin o vakitki sahibi olan Baltacı ismindeki bir Rum(?) ile orada halk arasında ihtilâfın tahkikine memur olarak buraya gelmiş ve vaziyeti tetkik etmiş, halkın tamamıyla çiftlik arazisi üzerinde teessüs ederek oturmakta olduğunu anlamıştım. Mamafih, o vakit dahi köy kurulmuş bulunuyordu ve bu bir emri vaki idi. Fakat çiftlik sahibi bu emri vakiye bir şey diyememekle beraber, köylüye de “çiftlik arazisine tecavüz ediyorsunuz” diye evleri avlularından bir adım ileriye attırmıyordu. Köylü ise, edindikleri küçük ve büyük baş hayvanları için otlak ihtiyacı için bar bar bağırıyordu. Herhangi toplu bir tecavüz hareketinde ise kadınlarla çocuklar büyük yaygara ile hücum kıtasının daima ön safında yer alıyordu.” 1875’li yıllarda Osmanlı uyruğuna geçen Baltacızade’nin eşi Eliza Baltacı vefat edince varisi olmadığından topraklar devlete kalır. Devlet bu toprakları satılığa çıkarır ve 1913 yılına gelindiğinde Balkan Savaşının ardından ilk göçmenler Aliağa'ya gelip yerleşmeye başlar. Yine 1899 tarihli Ahenk Gazetesi Aliağa Çiftliği İskelesi ve Baltazziler ile ilgili bir haber yayınlayacaktır: Menemen merkezine 3-3,5 saat mesafede (o dönemin ulaşım şartlarına göre) olan ve ilçenin kapısı olarak nitelenen Aliağa Çiftliğinde Baltacızadeler tarafından inşa ettirilmiş bir iskele vardır. 13

Bu iskeleye yanaşan gemilerle hayvan ve saire ihracat ve ithalatı yapılmakta, dolayısıyla Baltacı ailesi iskele vergisi olarak külliyetli miktarlarda para kazanmaktaydı. Gazete bu iskele gelirinin Maarif gibi yerel ihtiyaçlara harcanması için vilayeti uyarmaktadır. Vilayet söz konusu isteği dikkate almamış olacak ki, gazete 10 gün sonra konuyu yeniden gündeme getirecektir: “Menemen Aliağa Çiftliğinde ve sâhil-i bahride olub Baltacızâdeler tarafından fuzuli olarak idare edilegelmekte olan iskele hasılatının mahalli umûr-ı maârifine veyahud diğer umûr-ı hayra sarf ve i’tâ edilmek üzere istirdâd-ı idaresi daha hayırlı olacağını evvelki nüshalarımızdan birinde yazmış ve merci-i aidinin nazar-ı dikkatine celb etmiş idik. Bu kere mahalli mekâtibimizin verdiği malumata nazaran senevi ikiyüz liraya karib bir varidat temin etmekde olan mezkûr iskele alanı Baltacızâdeler tarafından idare ve diğer birine ilzâm ve ihale edilmekde imiş. Bu gibi oldukça mühim bir varidatı başkasının der-ceb etmesinden ise evvelce dediğimiz gibi bir umur-ı hayra sarf etmek daha nâfi ve hayrhâhânedir. Binâen keyfiyeti tekrar ulyâ-yı umûr hazretlerinin nazar-ı dikkatlerine arz ederim.”


AYVALIK ÇANI ve BALTAZZİ AİLESİ

Taylan Köken

Resim:15 Bölgede nakliyeyi sağlayan deve kervanları…

14

viii. Baltazziler ve Arkeoloji Aliağa’nın ve Aliağa İskelesinin sahipleri olan Baltazzi ailesi bölgeye araştırmalar ve kazılar için gelen arkeologlara yardımcı olacaktır. Ailenin sanat ve arkeolojiyle ilgilenen üyesi Demosthenes Baltazzi’dir. Karısı Mary C. Sevastopoulo’yu (1841-1869) 28 yaşında kaybedince büyük üzüntü duyan Demosthenes Baltazi kendini sanata, kazılara ve arkeolojiye verir. 1881 yılında Aliğa’ya İngiliz arkeolog Ramsay gelecek, ailenin misafiri olarak ağırlanacaktır. İzmir valisi Baltazzi ailesine verilmek üzere Ramsay’a bir mektup vermiştir. Aile Ramsay’a lojistik destek verecek, arkeoloğun Aigai Antik Kentine(11) çıkması için rehber ve atları temin edecektir. Yine aynı yıllarda üç Fransız(12) genç arkeolog Osmanlıdan Myrina Antik Kentinde(13) kazı yapmak için izin alır. Bu kazılarda da Baltazzi ailesi gelen arkeologlara her türlü yardımı yapacaktır. Daha önce Osman Hamdi Beyle birlikte Sayda Kazılarına katılan Demosthenes Baltazzi aynı zamanda Aydın vilayeti arkeoloji müdürüdür. Kendi arazileri içinde kalan Kyme Antik Kenti(14) ve Myrina Antik Kentlerindeki kazılara hükümet komiseri olarak görev alacak, misafirleri kendi evinde ağırlayacaktır. Aliağa’daki araziler aslında kardeşi olan Aristide Baltazzi’ye aittir. Myrina’daki çiftliğin sahibi de bu Aristide’dir. Demosthenes’in evi ise Buca’dadır.


AYVALIK ÇANI ve BALTAZZİ AİLESİ

Taylan Köken

ix- Baltazziler ve Ayvalık Çanı Baltazzi ailesi 1875 yılında İzmir körfezi ve çevresinde vapur işletme hakkı için Osmanlı yönetimine teklifte bulunurlar. 25 yıllık imtiyaz isteyen Baltazzi ailesi kurulacak vapur işletmesiyle Karşıyaka, Menemen, Göztepe, Karataş, Urla, Foça, Çandarlı, Dikili ve Ayvalık’a(15) kadar iskeleler kuracaktır. Fakat bu teklifleri uygun bulunmaz. Emanuele Baltazzi(1790-1855) ile Caterina J. Petrocochino (….-1864) evliliğinden 10 tane çocuk doğacaktır. İlk çocukları Spiridone Baltazzi (1826-1867) Smaragda S. Karatheodori (1830-1899) ile evlenecektir.(Resim:16)

15

Resim:16 Smaragda S. Karatheodori (1830-1899) Smaragda kocasının ölümünden sonra Macaronia Çiftliğinin(16)(Resim:17-18) tek sahibi olarak kalacaktır. 29 Nisan 1899 tarihinde ölümüne yakın, amcası Alexandre Caratheodory’ye bir mektup yazar ve öldüğünde çiftliğin işletilmesi veya satışı için onu vasi tayin ettiğini bildirir. Smaragda Baltazzi Kabakum’da bulunan Macaronia Çiftliğini tek başına yönetecektir. Çocuğu olmayan Smaragda’nın Ayvalık’ta “Kato Hora” mahallesinde bir evinin


AYVALIK ÇANI ve BALTAZZİ AİLESİ

Taylan Köken

olabileceği kesin olmamakla birlikte söylenmekte, ama burada ticaret yaptığını bir belgenin fotoğrafından biliyoruz.

16

Resim:17-18 Macaronia Çiftliğin C.D. Contaxis tarafından çekilen bir fotoğrafları… Cunda çanının Baltazzi ailesi tarafından döktürüldüğü kesindir... Nasıl ve kimin tarafından döktürüldüğü ise aile üyeleri tarafından bile kesin olarak bilinmemektedir… Birinci olasılık Aliağa’daki Baltazzi ailesi tarafından Panagia Kilisesine hediye olarak döktürüldü. Aliağa’da yerleşik olan Baltazzilerden, Aristide Baltazzi tarafından döktürülmüş


AYVALIK ÇANI ve BALTAZZİ AİLESİ

Taylan Köken

olmalıdır. Bu olasılık en güçlü olan olasılıktır. Çünkü çanın üzerinde Aliağa ibaresi de bulunmaktadır… İkinci olasılık ise kocası Emanuele Baltazzi adını yaşatmak için karısı Smaragda tarafından döktürülmüş olabilir. Ailenin son üyelerinden merhum Alex Baltazzi bu varsayımı belirtmektedir. Bu olasılığı ailenin Macaronia Çiftliğinde uzun yıllar yaşayan ve Ayvalık’la ticari ilişkileri bulunan Baltazzilere bağlamaktadır.(Resim:19-20)

17

Resim:19-20 Smaragda Baltazzi’ye 11/13 Şubat 1877 tarihlerinde Atinalı M.S. Sevasto tarafından 100 Osmanlı Sikkesi ödenmesinin belgesidir… Belgede Aivali/Ayvalık adı yer almaktadır. Üçüncü bir olasılık ise Baltazzilerin her iki aile üyesinin birden ortaya para koyup çanı beraber döktürmüş olmasıdır. E.A. Baltazzi ibaresi Emanuele –Aristide Baltazzi’ye denk gelebilir. Birbirine yakın coğrafyalarda geniş arazilere ve ticari ilişkilere sahip bu aileler Osmanlı Rumlarına bu jesti yapmış olabilir… Baltazzi ailesi Rumlara niye böyle bir jest yaptı sorusunu ise şöyle cevaplayabiliriz: Aliağa’ya yerleşmek ve ticaret yapmak isteyen 4.000 kadar Rum Cemaati ile Baltazzi ailesi arasında toprak yüzünden çıkan tartışmalar Osmanlı yazışmalarına kadar yansımıştır… Ticari faaliyetlerle ve bazı ailevi bağlarla Rumlarla yakın ilişkisi olan Baltazzi ailesi, Cunda’nın en yüksek yerinde yapılan görkemli kilisenin çanını hediye ederek ilişkilerini pekiştirmek istemiş olabilirler…


AYVALIK ÇANI ve BALTAZZİ AİLESİ

Taylan Köken

DİP NOTLAR: (1) Bakınız: https://www.academia.edu/15114609/Ayvalıkta_Çan_Kimler_İçin_Çalıyor http://issuu.com/taylankoken/docs/ayval__kta___an_kimler_i__in___al__ (2) Bakınız: http://arkeodenemeler.blogspot.com.tr/2012/06/cunda-panaya-kilisesi-panagia-balikesir.html (3) Bakınız: http://arkeodenemeler.blogspot.com.tr/2012/04/nesos-antik-kenti-i-balikesir-aiolis.html (4) Bakınız: http://arkeodenemeler.blogspot.com.tr/2012/06/cunda-agios-pandeleimonos-kilisesi.html (5) Bakınız: http://arkeodenemeler.blogspot.co.uk/2012/06/cunda-agia-triyada-kilisesi-balikesir.html (6) Bakınız: http://arkeodenemeler.blogspot.com.tr/2012/05/cunda-taksiyarhis-kilisesi-balikesir.html (7) “Bochum’daki Maden İşletmeciliği ve Çelik Döküm Fabrikası Tarafından Yapılan Döküm” olarak çevrilmiştir. Bergama Müzesinde görevli bir arkadaşımızla yaptığımız sohbette, Çanı bir derneğin döktürdüğünü belirtmiştir. Bunu söyleyen Alman vatandaşın çanı görünce ağladığını, 1-yıllarca fabrikasında çalıştığını iletmiştir… (8) Demosthenes Baltazzi (1836-1896) Bornova’da (veya Aydın’da) 247.000 dönüm arazi satın alır. Maria Baltazzi (18371888) Bergama’da 82.000 dönüm arazi satın alır. Yine Madam(?) Baltazzi’nin Kulaksızoğlu ve Karaosmanoğlu ailelerinden almış olduğu Beylik, Karaağıl ve Kabakum (Makoronia) Çiftlikleri ve arazileri kayıtlarda bulunmaktadır. (9) Bankanın kuruluş tarihi belirsizdir. 1845, 1846, 1847 ve 1849 tarihleri değişik kaynaklarda zikredilmektedir.

18

(10) İlk olarak 1847(1849) yılında Galata bankerleri tarafından İstanbul'da kuruldu. Bankanın açılışına Osmanlı hükumeti izin vermek zorunda kaldı. Bankanın ilk adı Banque de Constantinople (Bank-ı Der Saadet) olmuştur. (Der Saadet, İstanbul'un eski adıdır.) Düşük bir sermaye ile bankacılık hayatına başladı. Sermayesi düşük olsa bile itibarı yüksekti. Bankanın kabul ettiği poliçeler Avrupa ülkelerinde de kabul ediliyordu. Bank-ı Der Saadet, yabancı ülkelere kabul edilen poliçeleri yüzünden olan kısa vadeli borcunu ödeyemediği için 1852 yılında kapatıldı. Daha sonra yerine Osmanlı Bankası adı altında bir banka kuruldu.(1856) Osmanlı tarihinde ilk açılan banka olması özelliği büyük önem taşıya Bank-ı Der Saadet, ilk önce İngiliz sermayesi sonra Fransız sermayesiyle yoluna devam etmiştir. Bu banka Osmanlı tarihindeki en modern banka olmuştur. Bankaya para basma yetkisi bile verilmiştir. (11) Bakınız: http://arkeodenemeler.blogspot.com.tr/2012/11/aigai-antik-kenti-i-manisa-aiolis.html (12) Bu kazı izni Atina Fransız Okulu adınadır. Bunlardan Edmond Pottier kazıya başlayacağı sırada henüz 25 yaşındadır. Diğerlerinden üç yaş daha büyüktür. Salomon Reinach ve Alphonse Veyries 22 yaşındadır. Bu genç arkeologların kazı deneyimleri yoktu. Buna karşın bu üç arkeoloğa Myrina kentini emanet eder İstanbul Hükümeti. Salomon Reinach’ın Batı Anadolu’da başka kazıları da vardır. Örneğin Kyme nekropolisi bugün bile “Reinach Nekropolisi” olarak onun adıyla anılır. (13) Bakınız: http://arkeodenemeler.blogspot.com.tr/2011/12/myrina-antik-kenti-i-izmir-aiolis.html (14) Bakınız: http://arkeodenemeler.blogspot.com.tr/2013/02/kyme-antik-kenti-i-izmir-aiolis-aliaga.html (15) Bakınız: http://issuu.com/taylankoken/docs/ayval__kta_bu___gemileri https://www.academia.edu/15114509/Ayvalıkta_Buğ_Gemileri (16) Bakınız: http://arkeodenemeler.blogspot.com.tr/2013/01/makaron-ciftlik-hoyuk-izmir-aiolis.html


AYVALIK ÇANI ve BALTAZZİ AİLESİ

Taylan Köken

KAYNAKÇA:

19

1- Taylan Köken- Ayvalık’ta Çan Kimler İçin Çalıyor – Bkz. www.academia.edu ve www.issuu.com 2- www.arkeodenemeler.blogspot.com 3- Prof. Dr. Ersin Doğer – İlk İskânlardan Yunan İşgaline Kadar Menemen ya da Tarhaniyat Tarihi – Sergi Yayınevi -1998 4- Ali Onay – Alibey Adası’ndaki Panayia Kilisesi’nin İnşası ve Yıkılışı –İskenderiye Yazıları Sayı:24 Papalina Gazetesi Sayı:22 Bkz. www.papalinagazetesi.com 5- Ahmet Yorulmaz –Ayvalık’ı Gezerken –Geylan Kitabevi 6- Alex Baltazzi ile Söyleşi –İzmir Kültür ve Turizm Dergisi –Bkz. www.izmirdergisi.com 7- Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi –Cilt:27 8- Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları –Örnekleriyle Türkçe Sözlük 9- Prof. Dr. Ömer Özyiğit –Myrina Louvre Müzesinde – Bkz. www.aktuelarkeoloji.com.tr 10- Mehmet Oğlakçı –Galata Bankerlerinin Osmanlı Devlet Maliyesi Sistemine Etkileri: Baltazzi (Baltacı) Ailesi Örneği –Tez -2007 Bkz: www.acikerisim.aku.edu.tr 11- Murtaza Köse –Osmanlı’da Borsa ve Galata Bankerlerinin Devletin Mali Yapısındaki Yeri -2001 –A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi Sayı:18 Bkz: www.turkiyatjournal.com 12- www.tr.wikipedia.org 13- www.levantineheritage.com 14- www.aliaga.bel.tr 15- www.kavgamiz.com 16- www.tarihtarih.com 17- www.sehiralem.com 18- Macaronia Çiftliğin fotoğrafı için Sait Beydeş’e teşekkür ederim.

Taylan Köken-2015


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.