Turkish News Press - Issue 130

Page 1

Azerbaycan’ın büyük Zaferi

T

rkısh NEWS PRESS

n Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Ermenistan’ın yenilgiyi kabul ettiğini ve kazandıkları yerlerin kendilerinde kalacağını duyurdu.

9

Mitinglerin gülü Hakk’a yürüdü...

SIZIN SÖZÜNÜZ

İSMAIL MUHAMMED GÜL’ÜN VEFATI Sayfa 22-23’te

l www.turkishnewspress.com.au

TÜRK TOPLUMU

10 NOVEMBER 2020

YEKVÜCUT OLDU SYDNEY’DE BÜYÜK BULUŞMA

SESİ

info@turkishnewspress.com.au 1300 917 566

. . T rkıye’nın

RADYOSU

SYDNEY DIGITAL 985

MELBOURNE NORTH

SAAT 5-6 ARASI

SAAT 5-6 ARASI

FM 98.9 HAFTANIN 7 GÜNÜ WEST HER ÇARŞAMBA

3/4/11/1 H S I L G N E N I S NEW

2/17/27

Pfizer says COVID-19 vaccine data suggests shots may be 90 per cent effective n Pfizer says an early peek at its vaccine data suggests the shots may be 90 per cent effective at preventing COVID-19, indicating the company is on track to file an emergency use application later this month with US regulators.

17

TURKISH PRESIDENTIAL PRESS SECRETARY

IBRAHIM KALIN On being rational

11

Erdoğan: Şuşa zaferi Karabağ’ın müjdesi HABERİ 9’DA

Mutfak terapisi

Büyükelçi Korhan Karakoç önderliğinde bir araya gelen Türk STK’lar, cami saldırıları ve virüsten dolayı bunalan Avustralya’daki Türk toplumuna moral verdiler.

TANYELİ’NİN YAZISI 3’TE

Turkish Grand Prix ÜMİT UYAR’IN YAZISI 27’DE

2 Türk aday seçimi kazandı

S

ydney Türk toplumunun önde gelen isimleri, dernek başkanları ve temsilcileri, Türkiye’nin Avustralya Büyükelçisi Korhan Karakoç ve yeni görevine başlayan Türkiye’nin Sydney Başkonsolusu Ali Sevim’in himayesinde, 2020 değerlendirme toplantısında bir araya gelerek görüş alışverişinde bulundu.

5

Gelibolu Camisi’ne ziyaret n Büyükelçimiz Korhan Karakoç ve Başkonsolosumuz Ali Sevim, cami cemaatine geçmiş olsun dileklerini iletti.

22

>7. SAYFA


2

10 Kasım 2020

T

rkısh NEWS PRESS

AVUSTRALYA

CAN R Ü D N 10 GÜ GÜNDÜR KAYBI, 7NI VAKA DE YE ILMEDI! KAYDED

Melbourne 2. dalgayı yenmenin keyfini çıkarıyor

A

vustralya’da yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında ikinci dalgayı, alınan sıkı önlemlerle yenmeyi başaran Victoria eyaletinin başkenti Melbourne’de, son bir haftadır yeni vaka kaydedilmedi. TEDBİRLER BAŞARILI OLDU Ülke genelinde Kovid-19’dan ölen toplam 907 kişiden 819’unun burada kaydedilmesiyle virüsün merkezi haline gelen Victoria eyaleti ve eyaletin başkenti Melbourne’de alınan sıkı tedbirler aylar sonra etkisini gösterdi. Victoria Eyalet

Başbakanı Daniel Andrews, düzenlediği basın toplantısında son 24 saate yapılan 18 bin 671 testte yeni vaka kaydedilmediğini açıkladı. BAŞBAKAN TEŞEKKÜR ETTİ Eyalet genelindeki aktif vaka sayının da 15’e düştüğünü hatırlatan ve ikinci dalganın başarıyla atlatılmasına katkıda bulunanlara teşekkür eden Andrews, eyalette Kovid-19’dan 10 gündür can kaybı, 7 gündür de yeni vaka kaydedilmediğini söyledi. Ülke genelinde Kovid-19’a yakalanan

toplam 27 bin 642 kişiden, 20 bin 345’inin kayıtlı olduğu Victoria eyaletinde haziran ortalarından itibaren ikinci dalgayla mücadele etmek için, geceleri sokağa çıkma yasağı da dahil olmak üzere sıkı önlemler alınmıştı. GÜNLÜK VAKA 725’E ÇIKMIŞTI Kovid-19 vakalarını zirve yaptığı 5 Ağustos’ta günlük vaka sayısının 725’e, bir günde hayatını kaybedenlerin sayısının da 59’a yükseldiği eyalette, yasaklara gelen tepkilere rağmen geri adım atmayan

eyalet hükümeti uygulamanın sonucunu ekim sonundan itibaren almaya başlamıştı. YASAKLAR KALKIYOR Son can kaybının 28 Ekim’de kaydedildiği Melbourne’deki yasaklar kademeli olarak kaldırılırken, evden çıkma yasağı sonlandırılarak iş yerleri yeniden açılmıştı. Maske takma zorunluluğunun yürürlükte olduğu kentte hayatı normale döndürmeyi hedefleyen plan kapsamında kısıtlamalar bir bir kaldırılıyor.


TASMANIA

T

rkısh NEWS PRESS

10 November 2020

3

YAŞAM KOÇUNUZ

TANYELİ İLE BİZ BİZE

cagritanyeli@icloud.com

Bu haftaki terapim MUTFAĞIM Extinction Rebellion protesters confront Scott Morrison in Hobart Dozens of protesters at the state Liberal council in Hobart have been moved on by police, not long before Scott Morrison addressed the annual meeting. About 20 Extinction Rebellion activists were stationed inside Blundstone Arena on Saturday morning, with about the same number outside. One woman had glued her hand to a glass pane outside the conference room holding the event. They left the area after being asked to move by Tasmania Police, although one woman in her 60s was charged for failing to comply with

directions. In a brief visit to the island state, Mr Morrison announced a plan to have international flights resume between New Zealand and Tasmania next year for the first time in two decades. Plans for 130 direct flights next year were unveiled by Prime Minister Scott Morrison on Saturday. The first flight is likely to touch down in late January, with three flights a week expected for most of the year bar winter. The prime minister praised Tasmania’s coronavirus management under Mr Peter Gutwein, with the state going almost 90 days without a case.

MUSIAD Sydney started new shared resources Program very cost effective of running Virtual office. If you are interested please call us on 1300 360 576 or email secretary-general@musiadsydney.com

S

evgili okurlarım, bu hafta da sizlere merhaba yazmayı nasibimden, nasibime, nasibimize düşen tüm güzelliklere şükürler olsun. Şükür edeceğimiz nasiplerimiz olsun. Bugün yazımı okuyanları sevindirecek şeyler yazmak istiyorum... “Hadi Tanyeli” dedim, dünyada ne olursa olsun, sana ne ABD seçimlerinden, hergün haberlerde seçimler, Kovid-19’un ikinci dalgası değil sanki insan hayatı zebil, yani çok sıkıldık artık, ya da kendi adıma ben çok sıkıldım. Bu hafta hayata mutfağımın penceresinden baktım sosyal medyayı 1-2 gün askıya aldım... 3 kilo taze yaprağı aldım, “Lahana da sararım” dedim, güzel bir lahana aldım vallahi hepsini incecik sardım, tek başına sarmak saatler sürüyor, insanın zihnini dinlendiriyor, benim için bu hafta mutfak terapiydi... Hayat bizi her bunalttığında içimize kapanarak bir çıkış bulamayız. Gittikçe düşüncelerin seni daha karanlığa itiyorsa, duyduğun, izlediğin haberler daha çok yorgun bitkin hissettiriyorsa... Ben önce nefesin sahibine dua ederim, açar sesli dinlerim evimin içi huzur bulsun. İnsan sevdiği şeylerle uğraşmalı, şartlar ne olursa olsun hayat devam ediyor, güzelleştirmek, iyileştirmekle ilgili hobilerin olsun... Ben de baktım acil çıkış kapım neresi? Düşünceleri tatile çıkarmam lazım, yine dış dünyaya kulağımı kapatıp mutfağımda ki nasiplerime sığınıp Allah’a sonsuz şükür ettim. Saatlerce yemek yapma terapisi yaptım, ruhuma iyi geliyor yemek yapıp dostlara sofra kurmak, onlarla nasibimize düşeni paylaşmak... “Dostların nasibi de bizim soframızdan oldu” diye tekrar tekrar şükrettim... Nasip Allah’tan şükür etmesi benden!

NASİP’lerimizi derin derin düşünmeye başladım o kadar çok şey var ki fani dünyada, günlük yaşamımızın koşuşturmalarından çoğu zaman farkına varmıyoruz ne yazık ki. Sevgili okurlarım, sizlere bu hafta “Tanyeli’nin Mutfağı”nda pişen güzel bir kurabiye tarifimi paylaşmak istiyorum. Ben yanına çayımı demledim siz de çayınızı demleyin, miss gibi tarçın kokan kurabiyemin kokusu bile inanın insanı mutlu etmeye yetiyor, insan bugünün nasibine de şükür ediyor. TARÇINLI KURABİYE İşte lezzetine doyamayacağımız tarçınlı kurabiye tarifim... Malzemeler: l 1/2 çay bardağı sıvı yağ l 2 yemek kaşığı pudra şekeri l 1 adet yumurta l 150 gram oda sıcaklığında tereyağı l 1,5 - 2 su bardağı un Üzeri için: l 3 yemek kaşığı pudra şekeri l 1 tatlı kaşığı tarçın l 1 paket vanilya Tereyağının oda sıcaklığında kullanılmasına dikkat edin. Ununu da azar azar ilave edin. Ele yapışmayan yumuşacık kıvamlı bir hamur olmalı. Dilerseniz hamurunuzu streç filmle sarıp 1 saat buzdolabında dinlendirdikten sonra da şekil vererek pişirebilirsiniz. Daha da lezzetli olacaklardır. Tarçınlı karışımı üzerine serperken kurabiyelerin ılık olmasına özen gösterin. Pişirme Önerisi Pişme süresi fırınınızın performansına göre değişebilir. 8-12 dakika arası çok dikkatli bir şekilde pişirin. Üzeri kızarmadan fırından alın! “Hayat bir gündür o da bugündür” dedim, Tanyeli’nin Mutfağı’ndan hepinize selam ve sevgi olsun, sofralarınızda bereket olsun, aldığımız her lokma kanımızda şifa olsun. Bugün de NASİBİMİZE düşene şükürler olsun! Haftaya yazılarda buluşana dek Hoşça ve Sevgi ile kalın...


4

10 November 2020

AUSTRALIA

Visit from Karakoc and Sevim to MUSIAD n It was a great honour to welcome Ambassador of the Republic of Turkey to the Commonwealth of Australia Korhan Karakoc and his wife Mrs. Svetlana Karakoç, Sydney Consul General of the Republic of Turkey Mr Ali Selim and his wife Mrs.Nadzija Sevim , and Turkish Commercial Attache Selcuk Bozok to MUSIAD Headquarters on 5th of November, 2020.

FIRST VICTORIAN MUSLIM ADMITTED TO THE ORDER OF ST JOHN

O

n October 28, St John Ambulance Victoria Volunteer Mohammed Shabbir Alam MStJ, was admitted as a Member of the Order of St John, as the first Victorian Muslim. Mohammed has been honoured with this prestigious award for his outstanding service to his community and to St John Ambulance Victoria. The Most Venerable Order of the Hospital of St John of Jerusalem, more commonly referred to as “The Order of St John”, is a British order of chivalry recognised by the Commonwealth of Australia in its Order of Precedence, granted a Royal Charter by Queen Victoria in 1888. St John Ambulance Australia is a Priory of the Most Venerable Order of the Hospital of St John of Jerusalem. The Order of St John has more than 2,500 members in Australia, around 450 of whom come from Victoria. It is headed by the Queen’s representatives in Australia - the Governor General, and the Governors of each State. Most volunteers of St John Ambulance Victoria are not Members of the Order, but each year a select few are invited to become Members in recognition of their long term and outstanding service to the organisation. Although St John Ambulance Victoria has many volunteers from the Muslim community, Mohammed is the first to be admitted to the Order. St John Ambulance Victoria CEO Gordon Botwright says Mohammed’s unwavering commitment to the Order’s mission - For the Service of Humanity - is a true reflection of his character and makes him worthy of admission. “We’re incredibly proud of Mohammed and admission to the Order of St John as the first Victorian Muslim. As a community organisation we strive to be inclusive and diverse, seeing every single one of our volunteers as individuals and always respecting their cultural and religious beliefs. Mohammed is a dedicated volunteer and has shown endless compassion and dignity whilst serving for us, always going above and beyond, proving to be deserving of this award. We are honoured to

MOHAMMED SHABBIR ALAM

have him as part of our organisation.” Mohammed arrived in Australia as an international student in 2004 from Bangladesh. He then became an Australian citizen in 2008 and joined St John Ambulance Victoria in 2012 as a Volunteer. For over 8 years, he has devoted his spare time to helping his community by attending regular events where he has performed First Aid Service and drives our most vulnerable members in the community to various hospital and social appointments, as part of St John Ambulance Victoria’s Community Transport program. In 2020, Mr. Shabbir Alam was deployed to Bushfires in Victoria to provide First Aid and was also involved in transporting COVID patients as part of the organisational response during the pandemic. Mohammed is currently a Regional Manager at St John Ambulance Victoria where he is responsible for managing five different divisions with over 200 adult volunteers. In 2019, he was also awarded Premier’s Volunteer Champions Award for Leadership. Mohammed is a dedicated volunteer with a long track record on volunteering his time for his community. Since his arrival to his newly adopted country, he has also volunteered with Victorian State Emergency Services (SES) and Australian Red Cross. He is also currently a member with the Australian Defence Force and Victoria Police.


AVUSTRALYA

T

rkısh NEWS PRESS

10 Kasım 2020

R A L ’ IDA K T S VALT KAH LUŞTU BU

T

Türk toplumu için ‘yekvücut’ oldular ürkiye Cumhuriyeti Sydney Başkonsolosluğu Rezidansı, geçtiğimiz pazar günü önemli bir STK buluşmasına ev sahipliği yaptı... Sydney Türk toplumunun önde gelen isimleri, dernek başkanları ve temsilcileri, Türkiye’nin Avustralya Büyükelçisi Korhan Karakoç ve yeni görevine başlayan Türkiye’nin Sydney Başkonsolusu Ali Sevim’in himayesinde, 2020 değerlendirme toplantısında bir araya geldi. SYDNEY’DE İSTİŞARE TOPLANTISI Karakoç ve Sevim’in açılış konuşmalarını takiben tek tek söz alan katılımcılar, 2020 yılında yaptıkları faaliyetlerle ilgili bilgi verdi, önümüzdeki döneme ilişkin çeşitli konularda nasıl ortaklıklar yapılabileceğini istişare etti. Büyükelçimiz Karakoç, toplum üyelerinin özellikle Avustralya’da söz sahibi olmak üzere daha çok çalışmalarını istedi. GÜCÜMÜZÜ BİRLEŞTİRELİM Başkonsolosumuz Sevim de, farklı ülkelerdeki geçmiş deneyimlerinden edindiği Türk toplumuna yönelik izlenimlerini aktardı. Eğitimden kültüre, Avustralya yerel siyasetinden gençliğin problemlerine kadar birçok konuya değinilen eşgüdüm toplantısını takiben, benzer alanlarda faaliyet gösteren dernek ve kişilerin daha küçük gruplar halinde etkin ortaklıklar kurabilmek üzere ve Başkonsolosluk şemsiyesi altında daha sık bir araya gelmesi yönünde karar alındı.

5


rkısh 6 T Eski Başbakan Kevin Rudd 10 Kasım 2020

AVUSTRALYA

NEWS PRESS

Murdoch’ın peşini bırakmıyor Savaşın galibi kim olacak?

D

Avustralya’da koronavirüs aşısının üretimine başlanıyor

A

Avustralya’nın eski Başbakanı Kevin Rudd’ın, “Ülke demokrasinin kanseri” olarak nitelendirdiği medya devi Rupert Murdoch’un basında çoğunluğu ele geçirerek tekelleştiğini öne sürerek soruşturulmasına yönelik başlattığı imza kampanyasına, tam 500 bin kişi destek verdi. ünyanın bir çok ülkesinde medya kuruluşlarının sahibi olan Avustralyalı Rupert Murdoch’un başkanı olduğu News Corporation adlı basın grubunun, ülkedeki medya sektöründe tekelleşme yarattığı iddiasında bulunan, eski başbakan Kevin Rudd’ın başlattığı imza kampanyası sona erdi. YARIM MİLYON İMZA Murdoch’un, Avustralya’da haber üreten yerel ve ulusal medya üzerindeki hakimiyetinin soruşturulması için ülkenin en büyük araştırma kurumu olan Kraliyet Komisyonu kurulması talebiyle Rudd’ın Avustralya Parlamentosunun internet sitesinden 12 Ekim’de başlattığı ve sona eren kampanyaya 501 bin 876 kişi imza attı. Sosyal medya hesaplarından yaptığı görüntülü ve yazılı açıklamalarda kampanyadaki imza sayısının rekor olduğunu hatırlatarak Avustralyalılara teşekkür eden Rudd, “Yarım

milyon Avustralyalı sözünü söyledi. Seslerini duyurmak için rekor kırdılar. Avustralya’daki demokrasimizi korumak için Murdoch Royal Komisyonuna ihtiyacımız var. Savaşımız daha bitmedi” ifadelerini kullandı. Yarım milyon imza adına Parlamentodaki milletvekillerine çağrıda bulunan Rudd, Royal Komisyon kurulmasına destek vermelerini istedi. MORRISON ONUN KUKLASI Avustralya’daki siyasi analistlere göre, rekor sayıdaki imzaya karşın News Corporation’un bünyesindeki kurumlar tarafından desteklenen Başbakan Scott Morrison liderliğindeki Liberal-Ulusal Parti koalisyon hükümetinin, Royal Komisyon talebini kabul etmesi oldukça zor görünüyor. Rupert Murdoch tarafından kurulan News Corporationun Avustralya’daki günlük gazetelerin yaklaşık üçte ikisini ezici bir şekilde kontrol

ettiğini ve bundan endişe duyduklarını dile getiren Rudd, şunları söyledi: “Bu güç rutin olarak, editoryal görüşleri ve haberciliği harmanlayarak iş ve siyasetteki muhaliflere saldırmak için kullanılıyor. Bunlar konuşma özgürlüğünü kısıtlıyor ve kamuoyundaki tartışmaları baltalıyor.” 200 GAZETEYİ ALMIŞ Ülkedeki medya çeşitliliğine yönelik tehditleri araştırmak için Kraliyet Komisyonunun kurulması gerektiğini vurgulayan eski Başbakan Rudd, Avustralya’da 200’den fazla yerel gazeteyi satın alan News Corporationun daha sonra bu gazeteleri kapatarak yerel haberleri adeta kestiği iddiasında bulundu. Avustralya’da İşçi Partisi liderliği döneminde 2007 yılındaki seçimlerden zaferle çıkan Kevin Rudd, ülkenin 26. Başbakanı olarak 2007-2010 yılları arasında ve 2013 yılında görev yapmıştı.

vustralya, Kovid-19 aşısının üretimine başlıyor. Küresel biyoteknoloji şirketi CSL, 3. aşama deneyler tamamlanmadan Melbourne’de Oxford-AstraZeneca aşısının üretimine başlayacaklarını açıkladı. Şirketin Bilim bölümünün Başkanı Dr. Andrew Nash, klinik deneylerin umdukları olumlu sonucu vermesi halinde son aşama onayını almadan önce aşının kısa süre içinde halkın kullanımına hazır olacağını söyledi. Aşının 3. aşama deneylerinin bu yıl sonunda sona ermesi bekleniyordu. Avustralya, İngiliz-İsveç ilaç şirketi AstraZeneca’nın Oxford Üniversitesi ile ortaklaşa geliştirdiği Kovid-19 aşısı için 1,7 milyar dolarlık anlaşma imzalamış, aşının vatandaşlara ücretsiz yapılacağını duyurmuştu.

T

rkısh NEWS PRESS

Year: 3 Volume: 130

President Yüksel Çifçi

Newspaper Editors Adem Talic, Sibel Örnek, Sinem Taslak, Tanyeli, Ümit Uyar, Davut Kılıç Page Layout & Design Necmettin Öksüz

Page Editors Ali Haydar (Diyanet), Hakan Aslan (Fishing&Sport), Recep Ağar (Sport&Recreations), Cem Birben (Sports), Fatma Gençtürk (Meals&Recipes), Op. Dr. Haydar Özcan, Dr. Hilal Çoruhlu (Medical&Health), Cemil Uyanık (Distribution) Melbourne Team Murat Gümüş (General Manager), Furkan Boyacı, Sabahaddin Kayıkçı (Distribution), Ömer Boyacı (Youth&Sport), Zeynep Doktoroğlu, Emre Boyacı, Şaban Han, Murat Şirin, Salim Boyacı, Evlaa Han, Ayşe Han, Elif Sele, Hilal Kırmızı, Elif Aydın (Editors) Brisbane Team Dr. Said Erdem, Ömer Akdeniz, Metin Uyanık (Editors) Western Australia Mehmet Kırmızıoğlan, Gürhan Candemir, Hamza Serin, Harun Parlak, Hasan Mulla

South Australia Mustafa Ergül Turkey Necmettin Aksoy, Ardi Ocgu, İbrahim Kalın, Mehmet Çelik, Murat Özdamar, Mehmet Güler IT Grup Erol Gülçinay, Adem Talic, Hakan Evecik, Soner Çoruhlu

TURKISH MEDIA SYDNEY RADIO TEAM Monday: Fatma Gençtürk, Bilge Başafacan, Cihan Bibinoğlu Tuesday: Ergül Uybadın, Derya Sekmen, Hülya Boz, Büşra Erkan, Tuğçe Uybadın, Kübra Erdinç Wednesday: Serkan Uyanık, Halil Yılmaz Thursday: Osman Boyacı ve Diyanet Hocalarımız Friday: Tanyeli, Serkan Uyanık, Barış Cengiz Saturday: Sülhan Yılmaz, Gülten Akbar, Bülent Arıkan, Mücahid Gelöz, Vahit Erzor, Yasin Köksal, Tuğçe Köksal, Ahmet Kele, Azra Vejzovic Sunday: Kübra Erdinç, Muhammed Köksal, Cem Birben, Zafer Uyanık, Ataberk Birben

TURKISH MEDIA MELBOURNE RADIO TEAM Wednesday: Murat Şirin, Ümit Uyar, Elif Aydın, Elif Sele, Zeynep Doktoroğlu, Salim Boyacı, Adem Talic

Advertisements Sydney (Türker Demiryürek): 0426 982 050 Melbourne (Ümit Uyar): 0481 136 901 Brisbane (Türker Demiryürek): 0426 982 050 Western Australia (Mehmet Kırmızıoğlan): 0401 556 500 South Australia: 0426 982 050 Canberra: 0433 162 655 Sydney Office: Unit 2-92 Bryant St Padstow NSW 2211 Phone: 1300 917 566 Fax: 612 9774 8650 E-mail: info@turkishnewspress.com.au

www.turkishnewspress.com.au


AVUSTRALYA

Yerel

T

rkısh NEWS PRESS

10 Kasım 2020

seçimde 2 Türk’ün

NAİM KURT

zaferi Victoria eyaletinde belediye meclis üyelerinin belirlendiği seçimlerde aday olan 7 Türk kökenli adaydan Naim Kurt ve Öztürk Yıldız seçimi kazandı. Yıldız, “Parkta bir Türk aileyle karşılaştım. Onları çok iyi temsil ettiğimi söylediler. Bu bana büyük bir sevinç verdi. Türklüğümle gurur duyuyorum” dedi.

A

vustralya’nın Victoria eyaletinin başkenti Melbourne’daki belediye meclis üyelerinin belirlendiği seçimlerde 3 bölgeden aday olan 7 Türk kökenli adaydan 2’si seçimleri kazandı. Mektupla oy kullanma yöntemiyle 624 Ekim’de düzenlenen seçimlerde Adem Atmaca, Gazi Şener, Naim Kurt ve Yasemin Yiğit, Hume Belediye Meclisine, Öztürk Yıldız ile Barış Düzova, Moreland Belediye Meclisine, Janev Aziz ise Brimbank Belediye Meclisine girmek için mücadele verdi. Victoria Seçim Komisyonu’nun açıkladığı sonuçlara göre, Atmaca, Şener, Yiğit, Aziz ve Düzova yeterli oy alamazken, Öztürk Yıldız Moreland Belediye Meclisine, Naim Kurt da Hume Belediye Meclisine yeniden seçilmeyi başardı. YILDIZ, MORELAND’DE REKOR KIRDI İlk kez 2008 yılında seçildiği Moreland Belediye Meclisine dördüncü kez seçilmenin mutluğunu yaşadığını belirten Yıldız, iki dönem belediye başkanı olarak görev yaptığı Moreland bölgesinde yarışa giren 52 aday arasında en fazla oyu alarak ilk sırada seçildiğini dile getirdi. Yıldız, “Seçim aslında biraz zor oldu bu kez. Çünkü vatandaşlarla yüz

yüze gelip konuşamadık. Genelde mesajların çoğu posta kutularından gitti ve sosyal medyanın bir hayli etkisi oldu” dedi. GENÇLERE ÖNCELİK VERECEK Melbourne kentindeki Kovid-19 salgınını önlemek için uygulanan sıkı tedbirlerden tüm sektörlerin yanı sıra belediyenin de maddi olarak etkilendiğini hatırlatan tecrübeli siyasetçi Yıldız, gelecek 4 yıl boyunca virüsün olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak için çalışmalar yürüteceğini söyledi. Yasaklar nedeniyle evlerinde daha da yalnızlaşan yaşlılar için yapacağı faaliyetlerle birlikte gençleri ve çocukları da unutmayacağını vurgulayan Yıldız, “En çok sevdiğim dallar spor dalları, spor takımlarına yardım etmeye devam etmek istiyorum. Aynı zamanda gençlerimiz farklı çalışmalar yapacak bu sene içerisinde” dedi.

Bölgesindeki Türk toplumunun kendisine kucak açtığını belirten Yıldız, şöyle devam etti: “TÜRKLÜĞÜMLE GURUR DUYUYORUM” “Onlara şunu söylemek istiyorum. Türklüğümle çok gurur duyuyorum. İki gün önce yürüyüş yapıyordum, parkta Türk aileyle karşılaştım. Onları çok iyi temsil ettiğimi söylediler. Bu bana büyük bir sevinç verdi. Bir Türk olarak Moreland Belediyesi’nde bütün Türk toplumunu temsil edebilmek benim için çok büyük bir gurur.” Victoria Yerel Yönetimler Yasasına göre, Melbourne Büyükşehir Belediye Başkanı doğrudan halkın oylarıyla seçilirken, semt belediyelerinin meclisine giren adaylar, belediye başkanını kendi aralarında seçiyor. Bu yüzden meclise girmeyi başaran Yıldız ve Kurt’un görev yapacakları 4 yıl içinde belediye başkanı olma imkanı bulunuyor.

7


8

T

10 Kasım 2020

rkısh NEWS PRESS

.

TÜRKIYE

HATIRALARINI YAŞATIYOR

Müslüm Gürses’in kopyası gibi!.. yaşayan Elazığlı ses sanatçısı Baki Çiçek, arabesk müziğinin unutulmaz isA ntalya’da mi merhum sanatçı Müslüm Gürses’in ha-

tıralarını ona benzerliğiyle yaşatıyor. Müslüm Gürses ile yolları 1996’da kesişen Çiçek, o günden sonra zaman zaman ünlü sanatçıyla sahne aldı. Ünlü sanatçıya benzerliğiyle dikkati çeken Çiçek, “Benzeri gerçeğinin yerini tutar mı?” vurgusunun yapıldığı bir çay firmasının reklamında da Gürses ile birlikte rol aldı. Müslüm Gürses gibi giyinen, onun gibi saçlarını tarayan ve hareketleri de benzerlik gösteren 55 yaşındaki Çiçek, sakin bir hayat yaşamak için 7 yıl önce Antalya’ya yerleşti. “MÜSLÜM GÜRSES ÖLMEDI MI?” Burada da düğün salonlarında çalışan, taksicilik yapan Çiçek’i görenler, “Müslüm Gürses ölmedi mi?”, “Ağabey sen Müslüm baba değil misin?”, “Bu şaka mı?”, “İkiz kardeşi olsanız bu kadar benzersiniz” gibi cümlelerle şaşkınlıklarını gizleyemiyor. 2013’te hayatını kaybeden Gürses’in hatıralarını ona benzerliğiyle yaşatmaya çalışına Çiçek, Gürses ile birlikte geçirdiği zamanların kendisi için çok değerli olduğunu ifade etti. Gürses’in ölümüyle büyük üzüntü yaşadığını belirten Baki Çiçek, “Çevremdeki çoğu kişi bana ‘Müslüm baba’ diye hitap ediyor” şeklinde konuştu.

r’e i m z İ n a ’d u d Or ... k e t s e d k ı c a sıc

Depremzedeler için

atkı ve bere örüyorlar 114 kişinin hayatını kaybettiği, binden fazla kişinin de yaralandığı 6.6 büyüklüğündeki İzmir depreminden sonra Türkiye’deki dayanışma devam ediyor... Birçok yerden deprem bölgesine yardım yağarken, Ordulu anneler de soğuklar yaklaşırken İzmirli depremzedeler için atkı ve bere örüyor...

O

rdu’da El Emeği Çarşısı’nda faaliyet gösteren ev hanımları İzmir’deki depremzedeler için atkı, bere ve eldiven, çocuklar içinde bebek örmeye başladı. Altınordu ilçesinde Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki El Emeği Çarşısı’nda faaliyet gösteren kadınlar İzmirli depremzedeler için kayıtsız kalmadı. EL EMEĞİ GÖZ NURU Çarşıdaki bazı kadınlar tarafından depremzedeler için atkı, bere örülürken bazıları ise eldiven ve kazak için el emeği verip göz nuru döküyor. Çarşıda depremden sağ kurtulan çocuklarda unutulmadı. Bazı kadınlar tarafından küçük çocuklar için örgü bebek hazırla-

nıyor. Çarşı Sorumlusu Hülya Turgut, gazetecilere yaptığı açıklamada, İzmir’de yaşanan depremden çok etkilendiklerini ve üzüldüklerini belirterek, şunları söyledi: KARINCA KARARINCA “Biz de onlara karınca kararınca yardım etmek için burada ihtiyaçlarını karşılamak için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Rabb’im bu tür acıları bir daha hiçbirimize göstermesin. Yapılan örgüleri kısa sürede ihtiyaç sahiplerine ulaştıracağız.” Ev hanımı Dilek Öztürk ise, “İzmir depremine ülke olarak çok üzüldük, insan olarak çok üzüldük. Rabb’im bu günleri bir daha yaşatmasın. Orada yaşananları hepimiz

görüyoruz üzülüyoruz. Biz de katkıda bulunmak bir şeyler yapabilmek için elimizden geleni yapıyoruz” diye konuştu. ELİF VE AYDA’YA BEZ BEBEK Depremzedeler için ellerinden geleni yaptıklarını aktaran Öztürk, “Onlar için patik yelek, atkı, bere, bir hırka bir battaniye bir çorap elimizden gelen ne varsa bunları yapıp inşallah göndermeyi düşünüyoruz” şeklinde konuştu. Havva Seyit de “Ben el örgüsü bebek örüyorum bu bebeği 91 saat sonra enkaz altından çıkan Ayda bebeğe, Elif’e ve diğer çocuklarımıza göndermek istiyoruz. İnşallah yaralarına merhem olabiliriz” dedi.


T

.

TÜRKIYE

rkısh NEWS PRESS

ŞUŞA, KARABAĞ’I MÜJDELIYOR n Azerbaycan’ı şanlı zaferi sevindirdi...

10 Kasım 2020

ERMENİSTAN YENİLGİYİ KABUL ETTİ

Azerbaycan büyük

Zaferini ilan etti

Y

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı AK Parti Kocaeli 7. Olağan İl Kongresi’nde gençler, Azerbaycan’ın zaferini büyük bir coşkuyla kutladı.

T

İşgalci Ermenistan’a karşı büyük bir mücadele veren gardaş Azerbaycan’ın, Karabağ’ın en büyük ikinci kenti olan Şuşa’yı ele geçirmesini kutlayan Başkan Erdoğan, “Şuşa’nın kurtuluşu, işgal altındaki toprakların kalan kısmının özgürlüğüne kavuşmasının yakın olduğunun da işaretidir. Kardeşim İlham Aliyev ve tüm Azerbaycanlıları tebrik ediyorum” dedi. ürkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası Fuar Merkezi’nde düzenlenen AK Parti Kocaeli 7. Olağan İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada, Azerbaycan Ordusunun şanlı ilerleyişini ve İzmir depreminde yaraların sarılışına değindi... “Sözlerime, Ermenistan tarafından işgal edilen 7 şehrini, 7 rayonunu ve Dağlık Karabağ’ı kurtarmak için mücadele eden Azerbaycanlı kardeşlerimizin Şuşa zaferini tebrik ederek başlamak istiyorum” diyen Erdoğan “30 yıldır ‘men sabera zafera’ diyerek sabrettiler ve zafere ulaştılar” ifadesini kullandı. TÜRKİYE AZERBAYCAN’LA Türkiye’nin en başından beri Azeri Türk kardeşlerinin yanında olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları dile getirdi: “Ermenistan’ın saldırganlığı ile başlayan çatışmaların ardından adım adım işgal altındaki şehirlerini ve Karabağ’ı özgürlüğüne kavuşturan Azerbaycanlı kardeşlerimizin sevinci, bizim de sevincimizdir. Şuşa’nın kurtuluşu, işgal altındaki toprakların kalan kısmının özgürlüğüne kavuşmasının yakın olduğunun da işaretidir. Bir kez daha kardeşim İlham Aliyev başta olmak üzere tüm Azerbaycanlı kardeşlerimizi şahsım ailem ve milletim adına tebrik ediyorum.” İZMİR’E 5 BİN KONUT İzmir’deki depremin 17 Ağustos 1999’daki Büyük Marmara Depremi’ni hatırlattığını söyleyen Erdoğan, şunları söyledi: “Bölgedeki imkanların seferber edilmesinin yanı sıra Türkiye’nin dört bir yanından ihtiyaç duyulan tüm ekipler ve malzemeler de süratle İzmir’e ulaştırıldı. Çadırdan battaniyeye, sıcak yemekten kumanyaya, giyecekten temizlik malzeme-

3 milyar liralık kurdele!

9

aklaşık 1.5 aydır Ermanistan’ın taciziyle başlayan 2. Karabağ Savaşı’nda Azerbaycan büyük bir zafer elde etti. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, gazetemiz baskıya hazırlanırken yaptığı açıklamada, “Azerbaycan ile Ermenistan arasında bu gece (dün) 00:00’dan (TSİ) itibaren ateşkes başladı. Azerbaycan ve Ermenistan kontrol ettikleri pozisyonlarda kalacaklar” diyerek Azerbaycan’ın zaferini ilan etti. Daha sonra zafer konuşması için kameraların karşısına geçen Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, barış anlaşmasının Ermenistan’ın yenilgiyi kabulü anlamına geldiğini vurgulayarak şunları dile getirdi: “DEMİR YUMRUĞU” GÖRDÜLER “Bugün imzalanan anlaşma ile Ermenistan-Azerbaycan Dağlık Karabağ çatışmasına son verilmiştir. Anlaşma Ermenistan’ın yenilgisi kabulü anlamına geliyor. Paşinyan, anlaşmayı kendi isteğiyle değil Azerbaycan’ın ‘demir yumruğu’ sayesinde imzaladı. Rus ve Türk askeri, anlaşma gereği Dağlık Karabağ’da 5 yıl süreyle kalacak, taraflar itiraz etmezse süre uzatılabilecek. 27 Eylül’den bugüne kadar 300 civarında yerleşim biriminin kurtarılması Ermenistan ordusunun belini kırdı. Ağdam rayonu 20 Kasım’a kadar Azerbaycan’a teslim edilecek. Kelbecer 15 Kasım, Laçın ise 1 Aralık’a kadar Azerbaycan’a geri verilecek.”

YUNUS EMRE ENSTITÜSÜ

n AK Parti Kocaeli 7. Olağan İl Kongresi’nin ardından toplu açılış törenine katılan Başkan Erdoğan ve beraberindekiler, kurdeleyi birlikte kesti. Açılışı yapılan 3 milyar liralık 155 kalem yatırımın Kocaeli’ye hayırlı olması temennisinde bulunan Erdoğan, “Tabii biz bunları söylerken Osmangazi’yi falan konuşmuyoruz. Diğer karayollarını falan onları konuşmuyoruz. Bunlar sadece Kocaeli sınırları içerisindeki yapılan yatırımlar. Eğer onları da söylemeye kalkarsak bu zaten 10 milyarı falan bulur, hatta aşar” dedi.

sine kadar depremzedelerin tüm ihtiyaçları karşılanıyor. İzmir’de 3 bin 488 az hasarlı, 377 orta hasarlı, 318 yıkık, acil yıkılacak veya ağır hasarlı bina tespit edildi. İnşallah proje ve yer tespit çalışmaları bitmek üzere olan deprem konutlarının inşasına birkaç hafta içinde başlıyoruz. İlk etapta 5 bin konut inşa edilecek.” CHP, ENKAZIN ALTINDA KALDI! Deprem gibi ortak bir acıyı dahi devlete ve şahsına saldırmak için kullanmaya kalkanlara da iki çift söz etmek istediğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti: “Milletimiz önce tek parti zulmünü, sonra koalisyonlu yılların sıkıntılarını çok iyi bilmektedir. Afetlerin ardından yıllarca çekilen perişanlıkları unutmadık. Erzincan depreminden büyük Marmara depremine kadar her felaketin ardından ortaya çıkan acı görüntüleri ya büyüklerimizden dinledik ya da bizzat yaşadık. Dünyada işler yolunda giderken ülkemizi sürekli krizlere sokanların yol açtıkları maliyetlerin yükünü de hiç unutmadık. Kendi sorumlu oldukları

yerlerde, İzmir depremi aynı zamanda CHP’nin enkaz altında kaldığı bir depremdir.” PARLAYARAK ÇIKACAĞIZ Toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada ise Kovid-19’a değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Dünyanın birçok ülkesinde ekonomi durma noktasına gelmişken yeni fabrikalar ve sanayi tesisleriyle üretim altyapısını daha da güçlendirdik. Bizim aşkımız da sevdamız da Türkiye’dir. Salgın döneminde Batı toplumlarındaki çarpıklıklar, adaletsizlikler çok daha aşikar hale geldi. Sözüm ona dünyanın en gelişmiş ülkelerinde insanlar temel sağlık hizmetlerine ulaşamadığı için göz göre göre can verdi. Batılı ülkeleri özellikle girdikleri bu çıkmazdan son dönemde sarıldıkları İslam ve yabancı düşmanlığı da kurtaramayacaktır. Öte yandan Türkiye, salgın sürecinden inşallah ekonomik, siyasi, askeri ve diplomatik olarak çok daha güçlü bir şekilde çıkacaktır. Bu asır, Türkiye’nin yıldızının daha da parladığı bir asır olacaktır.”

Türkçe sevgisi salgın dinlemedi

Emre Enstitüsü’nün (YEE), Kovid-19 Y unus döneminde, dijital ortamda sürdürdüğü kurslarla yüz binlerce öğrenci Türkçe öğ-

renmeye başladı. Yüz yüze Türkçe kurslarının yapılamadığı dönemde YEE, merkezlerinde ve kültür merkezlerinin bulunmadığı ülkelerde Türkçe öğrenmek isteyenlerin taleplerine karşılık verebilmek amacıyla çevrim içi Türkçe kurslarını hayata geçirdi. Hazırlanan 111 video, şimdiye kadar 500 binden fazla izleyiciye ulaştı. Türkçe öğretimi alanında, atılan ikinci bir adım ise enstitünün moderatörlüğünde her hafta Mısır, Kazakistan, Ukrayna, İtalya, Malezya, Fransa, Gürcistan, Avusturya ve Avusturalya gibi enstitünün öğrencilerin katıldığı ve belli bir tema çerçevesinde yapılan uluslararası konuşma kulüpleri oldu.


: DISCOVER MORE ISTANBUL WITH THE AIRLINE THAT FLIES TO MORE COUNTRIES THAN ANY OTHER

TURKEY

TURKISHAIRLINES.COM


T

TURKEY

rkısh NEWS PRESS

10 November 2020

11

TURKISH PRESIDENTIAL PRESS SECRETARY

IBRAHIM KALIN @ikalin1

On being rational

Nazif Durna (L), the first volunteer, receives a dose of Turkey’s locally developed COVID-19 vaccine, Kayseri, central Turkey, Nov. 5, 2020.

HUMAN TRIAL STARTS FOR TURKEY’S FIRST LOCALLY-MADE COVID-19 VACCINE CANDIDATE

S

The first volunteer was injected with a dose of ERUCOV-VAC, a coronavirus vaccine candidate developed locally in Turkey on Thursday, in a landmark development in fight against the outbreak. cientists at Erciyes University in central Turkey’s Kayseri launched Thursday a human trial of ERUCOV-VAC, an inactive vaccine candidate against the coronavirus. A volunteer was injected with the first dose and 43 others, who are between the ages of 18 and 55 and have not been infected with the virus, will follow. The trial comes at a time when Turkey strives to speed up vaccine development on its own while also testing imported vaccines on volunteers. The university was among the venues for the development of a locally-made vaccine since the outbreak made its foray in-

to Turkey in March. Scientists at the university’s Vaccine Research and Development Center (ERAGEM) joined forces with the private company, Koçak Farma, which undertook serial production work for the vaccine. After a Health Ministry approval, the Phase I trial began, the university said in a written statement Thursday. Nazif Durna, the first volunteer to receive the ERUCOV-VAC vaccine, said he wanted to be “a hope for people.” Authorities have earlier announced that the country was closer to human trials for three locally-made vaccines out of a total

of 13 vaccines under development. Turkish scientists are also working on 10 projects for the development of drugs against the deadly disease. Turkey was forced to impose new restrictions and the government stepped up warnings to the public as the number of patients has seen a surge in recent weeks. Earlier this week, the government announced that some businesses were ordered to close early while an all-out lockdown was ruled out. Experts tie the surge in the numbers to people not heeding warnings, especially reckless youth ditching measures like masks and social distancing.

Turkey appoints former deputy PM Lutfi Elvan as finance minister

T

urkey appointed former deputy prime minister Lutfi Elvan as its treasury and finance minister, a day after President Tayyip Recep Tayyip Erdogan’s son-in-law Berat Albayrak resigned from his post. Albayrak said on Sunday he was resigning for health reasons, a day after President Erdogan appointed former finance minister Naci Agbal as the central bank chief, replacing Murat Uysal. Lutfi Elvan is a former development minister, as well as deputy prime minister under Erdogan’s ruling AK Party.

Thousands of baby turtles reach sea from undisturbed beaches in Turkey n The fewer people on the beach, the better for loggerhead sea turtles, or Caretta carettas, whose nests dot Turkey’s southern shores. With more people remaining indoors amid restrictions and fear of COVID-19, the species was able to hatch on the quiet shores. As a result, the number of nests doubled and the number of baby turtles who successfully made it to sea reached its highest level. The areas secured for the preservation of sea turtles saw 199,096 turtles hatch in

4,785 nests, and reach the sea so far this year. Last year of the 2,266 nests, 93,857 turtles hatched and made it to sea. In the southern province of Antalya’s Belek and Patara beaches, more than 146,000 turtles were hatched at 3,734 nests. In Köyceğiz-Dalyan and the Fethiye-Göcek shores of Muğla, west of Antalya, 41,000 sea turtles hatched from nearly 900 nests. Another 9,246 turtles emerged from 268 nests at Göksu Delta in the southern province of Mersin.

I

n his famous work, The Crisis of European Sciences and Transcendental Phenomenology, published in 1936, the German philosopher Edmund Husserl stated that “if man is a rational being, it is only insofar as his whole civilization is a rational civilization.” Husserl was referring to the fact that his own attempt to create a rational basis for the modern world was undermined by its irrational tendencies. Colonialism, racism, cultural imperialism, materialism, positivism, the World War I (he did not live to see World War II), and mass killings in the name of civilization and national interest all turned the Enlightenment’s claim to reason, rationality and freedom into a mirage for conscientious Europeans and a nightmare for nonEuropeans. In a world in which reason has lost its meaning and relevance, one man’s struggle to remain rational is honorable but also tragic. Ever since the European Enlightenment announced its ‘baptism of reason’ against the alleged irrationality of the pre-modern world, reason has declared its independence and developed a view of itself as the ultimate basis of reality. Rationality is now measured by quantifiable properties and computerized decisions. Its ontological foundations have been reduced to instrumental rationality. It is defined as the most efficient way of using any means to reach any goal regardless of the meaning and legitimacy of that goal. But our most unique human quality, which is called reason, and which distinguishes us from other beings, functions primarily in a qualitative and axiological context. Being rational is not only about following rules logically to reach an end, but also about setting the right goal and reaching it with the proper means. Modernity via the Enlightenment has claimed superiority over other traditions and non-Western cultures because of its claim to ground things in reason and rationality. In contrast to the supposedly “fideistic” claims of Christianity, the Enlightenment philosophes sought to justify everything on the basis of what Descartes called “clear and distinct ideas.” The question to which Immanuel Kant responded with his famous essay in 1784 summed up the relevance of reason and rationality for how we were to live in the post-medieval world: “Do we live in an enlightened age?” Kant believed his generation lived in an “age of enlightenment” rather than in an “enlightened age.” Kant defined enlightenment as “man’s release from his self-incurred tutelage.” He defined “tutelage” as “man’s inability to make use of his understanding without direction from another.” Kant characterizes the essence of the Enlightenment as the “courage to think” for oneself freely. “Sapere aude! Have courage to use your own reason! That’s the motto of enlightenment.” Since the 18th century, reason has been declared to be the exclusi-

ve property of the Enlightenment. But this is nothing but a big claim with a tinge of arrogance. Traditional societies have accorded reason a central place in theology, law, politics, science, ethics and art. The Islamic intellectual tradition has produced an immense literature on reason, rationality, logic, thinking, contemplation, meditation and scientific inquiry. From theology and philosophy to legal reasoning and scientific investigation, the classical Islamic works speak of the nobility of reason, virtues of knowledge and the spiritual blessings of using one’s reason properly. They view reason as part of a greater reality and place it within the wider context of existence and meaning. To function properly, reason has to accept its place within an order of things that is greater than the knowing subject. This notion of reason and being rational is based on the ancient wisdom that reality is always more than our epistemic constructions of it. The Arabic word for reason is “aql”and it is derived from the verb”a-q-l,” which means to hold, to protect and to guard. Reason is thus that by which we protect ourselves from falsehood, error and evildoing. Protecting oneself from intellectual error and moral vice is a sine qua non of being rational. This basic meaning of reason underlies the essential component of thinking and contemplation as the proper human response to the call of reality. In contrast to attempts, which reduce rationality to logical competency and procedural ratiocination, reason implies an encounter with the reality of things. Thinking is not simply to enumerate the physical properties of things or to show the logical relations between concepts. It takes place in a context of encounter with reality and puts us in a relationship with something larger than ourselves. It means seeing, observing, listening, hearing, reflecting, contemplating, and drawing the appropriate practical and moral conclusions. It means responding to what we encounter. It involves rational analysis, but also moral commitment. In its deepest sense, thinking prevents us from seeing things as a means to an end. It challenges instrumental rationality on both ontological and spiritual grounds. The 10th-century Muslim philosopher, Abu al-Hasan al-Amiri, began his great work, “Kitab al-amad ‘ala alabad,” by making a bold statement about why being rational means searching for the meaning of life and thinking about the larger reality of which we humans are only a part. Like Aristotle, Amiri holds that the desire to know is inherent to our human nature. But he also notes that one needs to seek knowledge of things based on reason, wisdom and virtue. This is a much-needed reminder in a world in which instrumental rationality has taken over, and where everything has been reduced to its “use-value.” > Source: Daily Sabah / Mar 14, 2015


12

T

10 November 2020

rkısh NEWS PRESS

TECHNOLOGY

CYBERPUNK 2077: In between never-ending delays,

crunch and death threats ave Who would h me a ga guessed that ment p whose develo d 2012 un kicked off aro many so would make rs later, headlines yea has it even though d by laye never been p . the public..

Turkey imposes $1.2M fine on Facebook, others T

urkish authority has imposed a fine of 10 million Turkish liras ($1.18 million) on multiple social media platforms for not hiring local representatives. Platforms including Twitter, Facebook, Instagram, YouTube, Periscope and TikTok which are accessed over 1 million times every day from Turkey were fined, according to the Information and Communication Technologies Authority (BTK). Meanwhile, Russian site VK appointed a representative and escaped the fine. These social media giants have local offices in many countries globally, but have long ignored the Turkish government’s request to hire a local representative. A new social media law came into effect as of Oct. 1 and gave a 30-day term to social platforms to appoint their local representatives in Turkey. The term ended on Monday. According to the law, if these platforms will not appoint a representative in the next-30-day period, the country will impose an additional fine of up to 30 million Turkish liras (around $3.6 million). After the completion of the first 60-day period, if social media platforms will continue to neglect this law, the country will ban ads from Turkish companies. Three months after the advertising ban, authorities could reduce the internet bandwidth of these platforms by 50% first, and 90% at the next step after one month. If the social media giants appoint local representatives, 75% of the fine will be waived off and the bandwidth reduction will end. As part of the law, social media firms should answer Turkish requests in Turkish language. The platforms must answer requests on personal and privacy rights within 48 hours. The platforms should also publish reports on a semi-annual basis for showing request statistics on personal and privacy rights. Social networks that do not remove illegal content within 24 hours, despite the court decision, will be held responsible. In addition, social media companies should take the necessary measures to host Turkey-based users’ data in Turkey.

People visit Milan Games Week 2019, an event dedicated to video games and electronic entertainment, on Sept. 27, 2019.

W

hen Cyberpunk 2077 was first revealed to the public, it was nearly eight years ago and the luckiest of us were rocking Nvidia’s then-flagship GeForce GTX 690 or console-friendly folks were struggling with the PlayStation 3’s never-ending updates, rarely finding an opportunity to even play a game. The Xbox 360 was doing much better, nearly dominating the console scene, while the machine that would later become the absolute king of the eighth console generation, the PS4, was in the making. During that time, the people behind Cyberpunk 2077 were also working to develop the wildly successful Witcher 3: Wild Hunt, after having moderate and relatively big successes in the series’ predecessors, the Witcher and the Witcher 2: Assassins of Kings. After Witcher 3 was finally released in 2015, the team at Poland’s CD Projekt Red more or less focused on their much anticipated Cyberpunk 2077, which they had been developing for at least three years at the time. And after five years and many broken promises, we are still waiting for the game nobody doubts will perfectly portray a sci-fi dystopia. But this is where all the controversy starts. A game that never comes When Cyberpunk 2077’s first trailer was released, I was 22 years old. I am now 30, and I still haven’t played this game. It is understandable for a triple-A title to take so much time to develop, but eight years is kind of too much, in my opinion. At 2019’s E3 conference, the initial release date for Cyberpunk 2077 was set for April 16, 2020. We were all amped up, starting to save money for a new graphics card to see Night City in its all glamor, but our plans to enjoy the potential masterpiece were about to be crushed by the thenupcoming coronavirus pandemic. As with all sectors, the gaming industry took a big hit from the pandemic. Even though people’s interest in gaming consoles and PCs skyrocketed due to the overwhelming boredom stemming from being stuck at home during lockdowns, the development processes of the upcoming games were basically battered. Everybody was trying to adapt to the new lifestyle imposed upon virtually all humans around the globe, and Poland was also struggling with its fair share of COVID-19 cases. So the Warsaw-based studio CDPR was, of cour-

se, having many problems that would collectively cause the seemingly never-ending delays. The game was first delayed to Sept. 17, and then to Nov. 19. After two delays, the internet and social media were basically plastered with memes. Some called the game a hoax that will never be published. A few doctored the now-famous yellow image the CDPR uses to make announcements for delays, instead writing silly things meant to make you angry, until you realize it’s a joke after reading it. After the last delay, the absolutely unacceptable was about to happen. Death threats for delaying a game The tweet that was shared on Cyberpunk 2077’s official Twitter account informing the public that the game had been delayed once again, this time by 21 days to Dec. 10, sent social media into a new frenzy. The horrible news was confirmed by Andrej Zawadzki, a senior game developer at CDPR. “I want to address one thing in regards to the @CyberpunkGame delay. I understand you’re feeling angry, disappointed and want to voice your opinion about it,” he said. “However, sending death threats to the developers is absolutely unacceptable and just wrong. We are people, just like you,” Zawadzki added, making me face-palm myself so hard I almost broke my neck. How unacceptable, how inhumane, how uncivilized, how heinous of an act that could be. The hardworking people at CDPR have not done anything to deserve death threats. Yes, they may have broken their promises; yes, their game may have already gone gold; yes, they were technically lying when they said “No more delays” on Twitter but we’d all benefit from some empathy. The CDPR team has been developing this game for PC, PS4, PS4 Pro, XBox One S, XBox One X, XBox Series S, XBox Series X and even Google’s streaming game service Stadia, and amid all the problems associated with the pandemic, I might add. The well-being of just one developer at CDPR is more important than the release of not one Cyberpunk 2077 but a thousand potential successors in the series. This behavior also serves to show how prevalent toxicity is in the gaming world of today. Maybe it’s time to think why that is, and how to prevent it. Crunch is unacceptable, too When we look on the other side of the

coin, we can see a lot of in-company pressure too. Allegations of “crunch” were first revealed by Bloomberg reporter Jason Schreier, which goes to show the CDPR is not innocent, either. Crunch, for those unfamiliar with the topic, is basically modern-day slavery. Nowadays it so common in the gaming industry that it has become a culture - a culture or belief that exploits employees’ passion to produce results that comes at the expense of their mental health and continues despite the extreme fatigue and stress they experience. “Anyone who’s experienced or written about crunch culture knows that it doesn’t have to be ‘mandatory’ to be mandatory. When an office embraces crunch, you’re in there constantly, working nights and weekends because it’s what’s expected of you,” Schreier says. “Sometimes your boss will tell you to stay late, but often, it just happens. Maybe you’re given too many tasks to finish in eight hours, or maybe you just don’t want to be the first person out the door.” In his article, which received mixed reactions, Schreier says he only details the recent crunch at the CDPR, and adds that the company had imposed monthslong crunches on its employees before, saying that crunch “existed at CDPR for a long time.” This puts the CDPR into a tough and hypocritical position as it was the first game developer to announce its anti-crunch stance. Still, it earned little praise when it addressed the issue in an email. “Starting today, the entire (development) studio is in overdrive,” CDPR chief Adam Badowski allegedly said in an internal mail leaked to the press. Telling employees to work “your typical amount and one day of the weekend,” basically six days a week, Badowski also undertook responsibility for the decision. “I take it upon myself to receive the full backlash for the decision. I know this is in direct opposition to what we’ve said about crunch. It’s also in direct opposition to what I personally grew to believe a while back - that crunch should never be the answer. But we’ve extended all other possible means of navigating the situation,” he said. The crunches are at least expected to be paid, owing to Polish labor laws. The situation around Cyberpunk 2077 is surely muddy but I hope it is released in time on Dec. 10 so we can enjoy the gorgeous dystopia that Night City is. So come on, CDPR, we have a city to burn.


T

.

EKONOMI

rkısh NEWS PRESS

10 Kasım 2020

THY, AVRUPA’NIN

EN IYI HAVA KARGO

MARKASI SEÇILDI T

ürk Hava Yolları’nın hava kargo markası Turkish Cargo, AirCargo News Awards 2020’de, Avrupa’nın en iyi hava kargo markası seçildi ve “Best Cargo Airline - Europe’’ ödülüne layık görüldü. Pandemi nedeniyle ilk kez dijital platform üzerinden düzenlenen ödül töreninde, 12 dalda verilen ödüller sahiplerini buldu. TÜRKIYE’NIN GURURU Ödül kazananlar; kalite, yenilik, verimlilik, hız, güvenilirlik ve vizyon gibi kriterler esas alınarak, tedarik zinciri uzmanları tarafından gerçekleşen oylama sonucu belirlendi. THY Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı M. İlker Aycı, konuya ilişkin şunları diyle getirdi: “Avrupa’nın en iyi hava kargo markası ödülüne layık görülen Turkish Cargo markamız, dünyanın dört bir yanında gerçekleştirdiği hava kargo operasyonlarıyla

sürdürülebilir bir başarı sağlayarak ülkemizi gururlandırmaya devam ediyor. Dünyamızda meydana gelen krizlere rağmen Turkish Cargo kullandığı ve geliştirdiği yeni teknolojiler, inovatif yaklaşımlar ile daha etkin çözümler üretmekte ve zorlu pandemi sürecinde de başarısını sürdürmektedir. Bu yaklaşımların önemli örneklerinden biri İstanbul Havalimanı’nda drone, robotik otomasyon ve optimizasyon gibi teknolojilerin kullanılacağı dünyanın en büyük ve modern hava kargo tesislerinden biri olan SmartISTolacaktır. Gerçekleştirdiği akıllı teknoloji ve dijitalleşme çalışmaları ile markamız daha nice başarılara imza atacaktır. Bayrak taşıyıcı hava kargo markamızı ve emeği geçen tüm çalışanlarımızı tebrik ediyorum.” PANDEMIDE 7/24 ÇALIŞTI En hızlı büyüyen hava kargo markası olan Turkish Cargo, gerçekleştirdiği hava

kargo operasyonlarını küresel pandemi döneminde de aralıksız olarak sürdürdü. Gıda, yardım malzemesi, ilaç, maske ve medikal ekipmanlarını tüm dünyaya ulaştırdı. Özellikle global ilaç tedarik zincirinin aksamaması için çalışmalarını 7/24 özveriyle sürdüren Turkish Cargo, dünyada taşınan her 20 hava kargodan 1’ini taşıma başarısı gösterdi. HEDEF İLK 5’TE YER ALMAK Dünyanın en geniş direkt kargo uçağı ağına sahip hava kargo markası olan Turkish Cargo, 95’i direkt kargo olan 300’den fazla destinasyona ulaşıyor ve global ağında yer alan müşterilerine kesintisiz hizmet sağlamaya devam ediyor. Avrupa’nın en iyi kargo markası olan Turkish Cargo, 2023 yılında dünyanın ilk 5 hava kargo markası arasında yer almayı hedefliyor. M. İLKER AYCI

İş dünyasından Azerbaycan’a destek TÜRK KONSEYI’NE BAĞLI TÜRK TICARET VE SANAYI ODASI, BAKÜ’DE OLAĞANÜSTÜ TOPLANDI

T

ürk dünyası iş camiası, “Azerbaycan’da Yeni Bir Sosyal ve Ekonomik Kalkınma Dönemi” temasıyla düzenlenen toplantıda, Azerbaycan’ın işgalden kurtarılan topraklarının kalkınması için gelecekte ihtiyaç duyulabilecek her türlü desteği vermeye hazır olduğunu ve Dağlık Karabağ meselesinde Azerbaycanlı kardeşlerinin yanında yer aldığını bildirdi. ZORLUKLARI BİRLİKTE YENERİZ Toplantıya; Azerbaycan Ekonomi Bakanı Mikayıl Cabbarov, Türk Konseyi Genel Sekreteri Baghdad Amreyev, Azerbaycan Dışişleri Bakan Yardımcısı Ramiz Hasanov, Türk Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile Azerbaycan, Kırgızistan, Özbekistan ve Kazakistan ticaret odaları yetkilileri ka-

tıldı. Türk Konseyi Genel Sekreteri Baghdad Amreyev, Türk Konseyi ülkelerinin bugüne kadar zorluklar karşısında güçlü bir dayanışma ve iş birliği sergilediğini belirtti. Hisarcıklıoğlu da, “Türk iş dünyası olarak bu haklı davasında, Azerbaycan’ın yanında durmaya, desteklemeye devam edeceğiz” dedi.

13

ÇALIŞANIN DÜNYASI

MURAT ÖZDAMAR

Sorularınız için: info@turkishnewspress.com.au

Ölen sigortalı çocuk üzerinden anne ve babasına ölüm aylığı bağlanması

S

osyal sigortalar sadece sigortalıyı değil sigortalının dışında, hak sahibi olarak isimlendirilen aile fertlerini de sosyal koruma altına alır. Sigortalının sağlığında geçimini sağladığı ya da geçimi sağlanmamakla birlikte daha sonra geçimi sigortalı çocuğu tarafından sağlanması muhtemel olan sigortalının anne ve babası, çocuğunun ölümü nedeniyle bir gelir kaybı yaşar. Bir anlamda sigortalının ölümü sonrası geride kalan anne ve babası açısından bir sosyo-ekonomik tehlike meydana gelir. Dolayısıyla ölen sigortalının anne ve babasının sosyal sigorta yardımlarına ihtiyacı doğar. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, ölen sigortalının anne ve babasına ölüm aylığı bağlanmasını belli şartlara bağlamıştır. 5510 sayılı Kanun, ölen sigortalının anne ve babasına ölüm aylığı bağlanması için dört önemli şart belirlemiştir. Bu şartlardan birincisi ölen sigortalı için aranmaktadır. Anne-babanın ölen çocuğundan dolayı ölüm aylığına hak kazanabilmesi için sigortalının sağlığında emekli aylığı alıyor olması veya emekli aylığı almadan önce vefat etmiş ise anne-babaya ölüm aylığı bağlanmasına yeter sayıda prim ödeme gününü bulunması gerekiyor. Ölen sigortalının en az 1800 gün prim ödemesi varsa bu prim ölüm aylığı bağlanması için yeterli oluyor. Ölen sigortalının en son sigorta statüsünün SSK olması durumunda, 1800 gün prim ödemesi bulunmasa dahi ilk defa sigortalı olduğu tarihle ölüm tarihi arasında en az 5 yıl geçmişse ve her türlü borçlanma hariç 900 gün prim ödemesi oluşmuşsa anne ve baba ölüm aylığı bağlanma şartlarını sigortalının prim gün sayısı yönüyle elde ediyor. Anne ve babaya ölen çocuğun-

dan dolayı aylık bağlanması için aranan ikinci şart annenin veya babanın ya da her ikisinin çocuklardan kazanılmış maaşlar hariç emekli maaşının olmamasıdır. Yani anne veya babanın, ölen çocuğundan dolayı maaşa hak kazanabilmesi için kendi çalışması nedeniyle veya eşinden ya da anne-babasından ölüm aylığı almaması gerekiyor. Anne ve baba emekli aylığı aylık alıyorsa ölen oğlundan aylık bağlanması mümkün olmamakla birlikte anne ve babadan birisi aylık alıyor diğeri aylık almıyorsa, birazdan anlatacağımız üçüncü ve dördüncü şartlar sağlanması halinde aylık almayana ölen çocuğundan aylık bağlanabiliyor. Anne ve babaya, ölen çocuğundan dolayı ölüm aylığı bağlanabilmesi için aranan üçüncü şart, anne ve babanın kişi başına düşen gelirinin asgari ücretin net tutarının altında olmasıdır. Bu rakam 2020 yılı için asgari geçim indirimi hariç net asgari ücret tutarı olan 2.103 TL’dir. Kişi başına düşen gelirin 2.103 TL altında kalması şartıyla anne veya babanın sigortalı olarak çalışmasının bulunması ölen çocuğundan dolayı ölüm aylığı bağlanmasına engel olmuyor. Anne ve babaya ölüm aylığı bağlanabilmesi için aranan son şart ise ölen sigortalının aylık bağlanan dul eşi ve yetim çocuklarının bulunması halinde artan bir aylık hissesinin olmasıdır. Buna göre aylık alan birden fazla yetim çocuk varsa artan hisse olmayacaktır. Ancak annenin veya babanın 65 yaşından büyük olması halinde diğer üç şartın oluşması halinde istisnai olarak diğer hak sahiplerinin hisselerinden yüzde 25’lik indirim yapılarak anne veya babaya yüzde 25 oranında ölüm aylığı bağlanır. Hem anneye hem de babaya aylık bağlanması halinde her birine yüzde 25 hissenin yarısı oranında yani 12,50 oranında aylık bağlanır.

Sene bitmeden borçlanma yapmak avantajlı! SORU: Ben askerlik borçlanması ödersem 2 Şubat 2021 tarihinde emekli olma hakkını kazanıyorum. Borçlanmayı şimdi yapmamla emekliliğime üç beş gün kala yapmam arasında bir fark olur mu? > Mustafa S. CEVAP: Askerlik borçlanması için ödenecek tutar ile asgari ücret arasında bağ var. Ödenecek en düşük bir günlük borçlanma tutarı bir günlük asgari ücretin yüzde 32’si tutarındadır. Yani borçlanmayı bu sene yapan-

lar her bir gün için 31,39 TL ödeme yapacaklar. Asgari ücret yeni yılda artacak. Bu nedenle borçlanma müracaatını bu yıl içinde yapmak ve bir ay içinde ödemem asgari ücret artışı kadar daha az ödeme yapmak demek. Tavsiyem, borçlanma müracaatını bu yıl içinde yapmanız ve ödeme tutarını bir ay içinde ödemeniz. Aralık ayının sonlarında başvursanız zaten ödeme süresi de ocak ayının sonlarına gelecek. Şubat ayında da emekli müracaatı yapmanız mümkün olacak.


Greenheart Solar Energy Designing Future Technology

Atilla Han /Sales Expert

MOB: 0426 500 067 E-MAIL: atillaakdeniz6@gmail.com WEBSITE: www.greenheartsolar.com.au

“Our Client”


.

TÜRKIYE TÜRKIYE EĞITIMIN Ü S S Ü I YEN OLUYOR

T

rkısh NEWS PRESS

10 Kasım 2020

15

Uluslararası öğrenciler

Gaziantep’de buluştu

T

Türkiye’nin eli dost ve kardeş ülkelere değmeye devam ediyor... Uluslararası Öğrenci Dernekleri Federasyonunun gerçekleştirdiği “13. Öğrenci Buluşması”nın final programı renkli görüntülere sahne oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay ile Gençlik ve Spor Bakanı Kasapoğlu da video mesajla gençlerin heyecanına ortak oldu... ürkiye’de uluslararası öğrenciler üzerine çalışan en büyük sivil toplum kuruluşu olan Uluslararası Öğrenci Dernekleri Federasyonunun (UDEF) gelenekselleştirdiği “13. Öğrenci Buluşması”nın final programı Gaziantep’te yapıldı. Anadolu Ajansının (AA) global iletişim ortağı olduğu ve Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) ile Büyükşehir Belediyesinin desteklediği “Dünya ile Buluş” temalı final programı, Mavera Kongre ve Sanat Merkezinde gerçekleştirildi. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gönderdiği mesajın okunduğu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın da video mesajla katıldığı etkinliğe, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu da video mesaj iletti. OKTAY: KALBİMİZİ AÇTIK Yükseköğretim için Türk üniversitelerini seçen, çıktıkları ilim yolculuğunda yolu Türkiye’den geçen tüm misafir öğrencileri gönülden selamladığını belirten Fuat Oktay, mesajında şunları kaydetti: “Yurt dışından ülkeye gelen misafir öğrenci ve akademisyenleri, Anadolu irfanı ile kucaklıyoruz. Tarihin ilk üniversitelerini topraklarında barındıran bir ülke olmanın tarihi sorumluluğuyla, cihanşümul bilim anlayışımızın misafir öğrencilerimizle zenginleştiğine inanıyoruz. Bizim nazarımızda Türkiye dışından ülkemize okumak için gelen öğrenciler, gönül coğrafyamızla kucaklaşmamızın bir vesilesidir. Bu bilinçle her bir öğrencimize üniversitelerimizin olduğu kadar kalbimizin kapılarını da açtık.

YTB VE UDEF İLE DESTEK Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) gibi kurumlar ve UDEF gibi sivil toplum kuruluşları aracılığıyla, misafir öğrencilerimizin oryantasyonuna yönelik faaliyetleri de destekliyoruz. Yükseköğrenimlerini tamamlayıp ülkelerine dönen mezunlarla da sürdürülebilir iletişim kurmayı önemsiyoruz. Misafir öğrenci sayımızı 350 bine yükselterek dünyada en çok öğrenci barındıran ilk 5 ülke arasına girmeyi, daha nice

kardeşimize ev sahipliği yapmayı hedefliyoruz. Türkiye öğrencilerin ikinci evi, güven içinde yaşadığı yuvası olacak. Hepinize başarılar diliyorum. Allah’a emanet olun.” YURT, KAMP VE MERKEZLER Bakan Kasapoğlu, mesajında, pandemi nedeniyle fiziki olarak buluşma gerçekleştirilemese de gönüllerdeki heyecanın, birlik, beraberlik ve kardeşlik ruhunun bu toplantıyı uzaktan da gerçekleştirdiğini belirterek, “Gençlik ve Spor Bakanlığımız

yurtlarıyla, gençlik merkezleriyle, gençlik kamplarıyla ve spor tesisleriyle sağladığımız tüm imkanlarıyla ülkemizin ve yurt dışından değerli arkadaşlarımızın her daim yanında olmaya devam edecek” ifadelerini kullandı. ‘DÜNYA 5’TEN BÜYÜK’ IDEALI Gaziantep Valisi Davut Gül de yeni dünya düzenin kurulduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Bu yeni dünyanın adil bir dünya olması lazım. Farklılıklarımızı zenginlik olarak düşünüyoruz. Türkiye’nin her ülkenin adil olması, her ülkenin kendi coğrafyasında bağımsız olması, her ülkenin kendi ayakları üzerinde durması ve Sayın Cumhurbaşkanımızın tabiriyle dünyanın 5’ten büyük olduğuna dair bir ideali var. Bunu da gerçekleştirecek olan bu ülkenin kendi insanı, yani sizlersiniz.” SÖYLENECEK ÇOK SÖZ VAR Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ise, şunları dile getirdi: “Sizin burada olmanızın dünya barışı açısından, huzuru, geleceği açısından da çok önemli. Robot yetiştirmiyoruz; matematikçi, kimyacı yetiştiriyoruz ama iyi insan ve adaletli nesil yetiştirmek için bizim bir hedefimiz var. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bir duruşumuz var. Bizim hem dünyada hem gönül coğrafyamızda söylenecek çok sözümüz var ama bugün için kendimizi çok iyi yetiştirmemiz lazım.” 200 BİN MİSAFİR ÖĞRENCİ UDEF Başkanı Dr. Mehmet Ali Bolat de, Türkiye’de okuyan 200 bin uluslararası öğrenciye en iyi şekilde ev sahipliği yapmak için çalıştıklarını söyledi. Güney Kore’den ABD’ye, Kırgızistan’dan Filistin’e, Arnavutluk’tan Nijer’e varıncaya kadar birçok ülkeden canlı bağlantıların gerçekleştirildiği etkinlikte, salondaki öğrenciler sahne gösterilerini sundu.



T

WORLD

B

ir Müslüman diğer Müslüman kardeşleri hakkında iyi niyet (hüsnüzan) beslemelidir. Zira bu dinimizin gereğidir. Ayrıca fitnenin def’i böyle bir tutumu gerekli kılmaktadır. Birbirimiz hakkında iyi düşünmeli ve birbirimize müminler olarak güvenmeliyiz. Bir kişi hakkında iyi düşünmek ve ona güvenmek, onunla ilgili gerekli tedbirlerin alınmasına engel de teşkil etmemelidir. Bu, herkes için geçerli ve hatta gerekli bir kuraldır. İman sahibi oluşundan dolayı Müslüman kardeşimize güvendiğimiz ve hakkında kötü düşünmediğimiz gibi, nefis sahibi olduğumuzdan dolayı da hiç birimizin kötü bir davranış sergilemeyeceğimiz ihtimal dışı değildir. Bir insan hakkında hüsnüzanda bulunmakla birlikte, ona karşı tedbirli olmak birbirine zıt hususlar gibi görülmemelidir. Çünkü evham ve asılsız şüphelere yol açmamak için gerekli tedbire başvurmak daha uygundur. Zira bu tedbir, hem insanı suizandan korur, hem de bu yolla günaha girmesini önlemiş olur. Bütün zanlar ve tahminler değil; ama kimi zanlar, gıybet hâlini almaktan kendini kurtaramaz. İmam Gazalî, bunu ‘kalp ile gıybet’ şeklinde tanımlamış; ‘bir kimsenin ayıbını insanın kendi kendine söylemesini’ bile reddetmiş; kalp ile gıybeti, ‘gözü ile kötü bir şeyi görmeden, kulağı ile duymadan, bir kimseye suizanda bulunmak’ şeklinde tarif etmiştir. (bk. Gazali, Kimyayı Saadet, Merve Yayınları, s.388) Buna göre, kötü zan ve tahmin haramdır ve kalp ile yapılan bir gıybettir. Eğer bu kalp ile yapılan gıybet, bir başkasına anlatılırsa iki katlı bir günah söz konusu olmakta ve “Eğer söylediğin onda varsa gıybetini yapmış oldun; eğer yoksa bir de iftirada bulundun.” (Ebu Davud, Edeb 40) hadisine göre, daha büyük bir günaha neden olunmaktadır. Bu açıdan hem kalp ve dil ile günah işlenmiş hem de iftira edilmiş anlamına gelebilir. Bu nedenle öncelikle kötü tahmin ve zandan sakınılmalı ki, bütün bu günahlara girmekten sakınmış olalım. Zehrin bedene girmesine izin vermemek nasıl önemli ise, kötü zannın ruhumuza girmesine izin vermemek da o kadar önemlidir. Çünkü zehrin bedenimize girdikten sonra yapacağı tahribat çok büyük olacaktır. Bunun gibi kötü zan ve tahminlerin ruhumuza girmesine izin vermek de son derece tehkile sonuçlara neden olabilecektir. Biri dünya hayatımızı tehdit ederken, diğeri ebedi hayatımızı tahdit etmektedir. Bu açıdan abedi hayatı tehdit edenlerden sakınma konusunda daha dikkatli olmak gerekir. Diğer taraftan, haksız zan ve tahminden kul hakkı da doğar. Bu durum temelde insanlara karşı işlenen bir suçtur ve onun affedilmesi

n Bir kişi hakkında kötü düşünmek, kişiyi kötü sanmak, sözünde ya da hareketinde kötü niyet aramaktır. Fitne tohumu ekme biçimidir. Tam tersi “hüsn-i zann” dir ve zan güzelliği olarak ifade edilebilir. “Zandan sakının, çünkü zan sözün en yalanıdır”. Buhâri (5143) > Kaynak: Hikmet Anıl Öztekin / Sufisözlük

17

SINEM TASLAK sinem.taslak@gmail.com

yetkisi, kötü zan ve tahminde bulunulan insanlardadır. Bu yüzden masumun ahlâkı, onuru hakkında delil olmaksızın kötü zanda bulunur da içimizdeki kötü zannı doğru kabul edersek, ağır bir bedel ödeyeceğiz. Bu zan ve tahmini başkalarıyla paylaşmak, günahın büyüklüğünü artırdığı gibi sorumluluğun ağırlığını da o oranda artıracaktır. Suizannın en önemli zararlarından birisi, kötü zan, kanaat ve tahminin içeriğini oluşturan olumsuz ruhsal enerjinin muhatabını araması ve sonunda haksız olan ruhun bu ruhsal enerjiden tahrip olmasıdır. Bu sonuç için gıybetin alenî veya gizli olması değil, taşıdığı duygu yükü önemlidir. (bk. Muhammed Bozdağ, Ruhsal Zeka) Esasen mealini verdiğimiz ayette, kardeşliği

yaralayan üç düşük davranış yasaklanmıştır: Sûizan, tecessüs ve gıybet. Başkalarının özel durumlarını, izinleri olmaksızın öğrenmeye çalışmak, mahremiyetine girmek, genel bir yasaktır. Tecessüs yasağı, bir insan hakkı olan “özel hayatın gizliliği” kapsamında, özel hayatın gizliliğinin korunmasını sağlayan fiiller arasında yer alır. Müslüman’ın, diğer Müslüman kardeşi hakkındaki düşüncesinin ve özellikle hüsnüzannını ortaya koyması açısından şu hadis dikkat çekicidir: “Ben Hz Peygamberin Kâbe’yi tavaf ettiğini ve (tavaf esnasında) şöyle söylediğini gördüm: “(Ey Kâbe!) Sen ne güzelsin ve senin kokun ne güzeldir. Senin azametine ve senin kutsallığının azametine hayranım. Muhammed’in canı (kudret) elinde olan Allah’a yemin ederim ki, müminin hürmeti Allah katında senin hürmetinden şüphesiz daha büyüktür. Müminin malı, kanı ve hakkında hüsnüzanda bulunma kutsallığı (seninkinden üstündür).” (Buhari, Edeb, 57, 58; Müslim, Birr, 28-34; Ebu Davud, Edeb, 40-56) Bu hadis-i şerifte Hz Peygamber (asm), bir Müslüman hakkında hüsnüzanda bulunmanın önemini, onun can ve malının önemiyle birlikte anmaktadır. Çünkü bir insanın iyi veya kötü olarak bilinmesi, özellikle onun şeref ve haysiyetini ilgilendirmekte olup, yerine göre en az mal ve can kadar önem arz etmektedir. Suizan ise, tüm huzursuzluk ve düşmanlıkların kaynağı olan fitne-fesada sebep teşkil ettiğinden, o derece zararlı olup

HAFTANIN KELIMESI

Sû-i zann

10 November 2020

TARIH & EDEBIYAT

Sûizan günah mıdır? “Ey iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.”(Hucurat, 49/12)

rkısh NEWS PRESS

B

dinen yasaklanmıştır. Diğer taraftan, Müslümanlar arasında suizan, dedikodu ve gıybetin yaygınlaşması sonucunda fitne-fesadın yaygınlaşması, toplumsal bir felâket olarak kabul edilmelidir. Zira toplumu ayakta tutan en önemli dayanaklardan biri, birlik ve beraberliktir. Bunu sağlayan en güçlü bağ ise sevgi, hak ve hukuka saygıdır. Ayrıca, bu ayetin uyarısı gösteriyor ki, insan hüsnüzan etmekle sorumludur. Yani gördüğü ve karşılaştığı olay ve durumları hayra yormalı, güzel düşünüp güzel görmeli ve bu düşünce ve niyetle herkesi kendisinden üstün bilmelidir. Suizan insanı hep olumsuz düşünceye sevk ettiği için insandaki iyimserlik halini öldürür. Hüsnüzanla bir olaya ya da işe bakamaz. O olumsuz görünen ya da eksik iletişim ya da algılama sonucu meydana gelen yanlış anlaşılmaların neticesi hayra yorulmaz. Böylece suizan hastalığı artıkça sahibini tenkit hastalığına sevk edecektir. Her şeyi ve herkesi tenkite başlayacaktır. Onların bütün iş ve hareketlerini kötü zanla yorumlayıp onları tenkit edecektir. Hatta tenkitte ileri giderek onları eleştirme ve gıybete kadar götürecektir. Belki bir zaman sonra ise kalpte yapılan gıybetler dile çıkacak, iftirayla süslenecek sahibinin amelini yakacaktır. Suizan hastalığından korunmanın en güzel yolu, güzel düşünmek güzel görmektir. Çirkinliklere ve suizanna sevk edecek şeylere gözünü kapamaktır. Böyle yapıldığı zaman güzel manzaralar ile göz, kalp ve akıl meşgul olacak; kendi ayıp ve kusurlarını görüp başkalarınınkini ise görmeyecek; kendi hatalarını ve kusurlarını bilecek başkalarının kusurları için suizan dürbünlerini kullanmayacaktır. Hüsnüzan dürbünleriyle güzel şeylere bakacak. Suizan ile kalbini ve aklını kirletip meşgul etmemiş olacaktır. Birbirlerine suizan besleyen kardeşlerimiz varsa, acilen kardeşinden helallik almalı ve hem kendileri hem kendi günahlarına tövbe etmeli, hem de suizan ettikleri kişiler için duada bulunmalıdırlar. Şunu da ifade etmeliyiz ki, elimizde olmadan aklımıza ve hayalimize gelen görüntülerden ve düşüncelerden sorumlu olmayız. Sorumluluk ancak iradî fiiller içindir. Yani insan kendi isteğiyle, kendi iradesiyle bir iş yaptığında o işin getireceği sorumluluğu da yüklenmiş olur. Ancak, akla gelen kötü şeylerde kişinin iradesi söz konusu değildir. Yani, siz kendi iradenizle kötü şeyler düşünmeye karar vermiş ve bunu icra etmiş değilsiniz. Dolayısıyla bu konuda bir sorumluluk da taşımazsınız. Bunları şeytanın bir vesvesesi bilip üzerinde fazla durmamak gerekir. > Kaynak: Sorularla İslamiyet/Suizan/ kötü tahmin ve kanaatler, günah mıdır; dile getirilmeyip sadece kalpte kalırsa yine günah olur mu? Suizan gıybetten farklı mıdır? Suizandan korunmak için ne yapmalıyız? - https://sorularlaislamiyet. com/suizankotu-tahmin-ve-kanaatlergunah-midir-dile-getirilmeyip-sadecekalpte-kalirsa-yine-gunah-olur

‘KISSA’DAN HİSSE

İTIRAZCI TALEBE...

ir âlim talebelerine “Şafii mezhebinde alametlere bakarak kesin karar verilmez. Mesela bir köpeğin burnunda yoğurt bulaşığı varken evden çıktığı görülse, eve girince yoğurt çanağında köpeğin burnu kadar iz görülse, kesin olarak bu yoğurdu köpek yedi denemez” der. Talebenin birisi, içinden “Bu kadarı da olmaz” diye hocasına itiraz eder. Hocası, o gence, bir koyun kesip getirmesini söyler. O da koyunu ke-

men yakalayıp getirirler. O gece karakolda kalır... Sabah mahkemeye çıkınca, hakim, “Bu genç, eli kanlı bıçakla kaçarken görülmüşse de, Şafii’de alametlere bakarak kesin hüküm verilmez. Bu genci serbest bırakın” diye kaser. O arada sıkışır, evin kena- rar verir. Genç, o anda hocarındaki ormanlığa kolları sıva- sına yaptığı itirazın ve suizanlı ve kanlı bıçakla gidip hacetini nın cezasını çektiğini anlar, hedef eder. Zaptiyeler, yeni öldü- men tövbe eder!.. > Kaynak: Ahmet rülmüş bir adamın katilini ararDemirbaş / ”Suizan edene ken bunun eli kanlı bıçakla ortövbe nasip olmaz!” mana kaçtığını görürler. He-

Pfizer says COVID-19 vaccine data suggests shots may be 90 per cent effective says an early peek at its vaccine data suggests the shots may be 90 per cent effecP fizer tive at preventing COVID-19, indicating the

company is on track to file an emergency use application later this month with US regulators. This interim analysis, from an independent data monitoring board, looked at 94 infections recorded so far in a study that has enrolled nearly 44,000 people in the US and five other countries. Pfizer Inc did not provide any more details about those cases, and cautioned the initial protection rate might change by the time the study ends. Even revealing such early data is highly unusual. It does not mean a vaccine is imminent. “We’re in a position potentially to be able to offer some hope,” said Pfizer’s senior vice president of clinical development Dr Bill Gruber. ncouraged.” Authorities have stressed it’s unlikely any vaccine will arrive much before the end of the year, and limited initial supplies will be rationed. The shots made by Pfizer and its German partner BioNTech are among 10 possible vaccine candidates in late-stage testing around the world four of them so far in huge studies in the US. Another US company, Moderna Inc, has said it hopes to be able to file an application with the Food and Drug Administration later this month. Volunteers in the final-stage studies, and the researchers, don’t know who received the real vaccine or a dummy shot. But a week after their second required dose, Pfizer’s study began counting the number who developed COVID-19 symptoms and were confirmed to have coronavirus. Because the study hasn’t ended, Gruber couldn’t say how many in each group had infections. Pfizer doesn’t plan to stop its study until it records 164 infections among all the volunteers, a number that the FDA has agreed is enough to tell how well the vaccine is working.

Putin remains silent as world leaders convey congratulatory messages to US President-elect Joe Biden

held off R ussia on congratulating U.S. Pre-

sident-elect Joe Biden on Monday, with Russia’s elections chief saying that voting by mail in the presidential election had paved the way for massive voter fraud, echoing rhetoric from Donald Trump’s campaign. Many world leaders congratulated Biden after he took an insurmountable lead over Trump in the vote count. Biden cleared the threshold of 270 Electoral College votes needed to win the White House on Saturday, four days after the Nov. 3 election. He beat Trump by more than 4 million votes nationwide, making Trump the first president since 1992 to lose reelection.


PAZARTESI

Fatma Gençtürk Cihan Bibinoğlu Bilge Başafacan ÇAY MOLASI

. . T rkıye’nın

SESİ RADYOSU info@turkishmedia.com.au 1300 917 566

CUMA

Tanyeli Serkan Uyanık TANYELI’YLE BIZ BIZE

I CUMARTES

SALI Ergül Uybadın Derya Sekmen Büşra Erkan Tuğçe Uybadın

VOICE OF TURKEY WOMENS EDITION

ÇARŞAMBA

Tuğba Aksoy Filiz Karakış Saat: 17-18

GÖNÜL KAHVESİ

Yakamoz ve Gece Bekçisi ile

AKŞAM VARDIYASI Saat: 22-23

PERŞEMBE

TRT Türkiye’nin Sesi Radyosu Ortak Yayını ÖZEL PROGRAMLAR

SYDNEY DIGITAL 985 & MELBOURNE 98.9 NORTH WEST FM YAYINIMIZLA . . SIZLERLEYIZ! - Sydney’de haftanın 7 günü saat 17-18 arası Perşembe ve Cuma geceleri saat 22-24 arası - Melbourne’da her Çarşamba saat 17-18 arası - Yayınlarımızı aşağıdaki linklerden dünyanın her yerinden dinleyebilirsiniz. SYDNEY: www.turkiyeninsesi.sydney MELBOURNE: www.turkiyeninsesi.melbourne - Ayrıntılı bilgi için bizi arayın: +61421890600

T

rkısh

Sülhan Yılmaz Gülten Akbar HAYATA DAIR

PAZAR

Zafer Uyanık Cem Birben MUHABBET ZAMANI

SATURDAY0 16.00-17.0

Tuğçe Köksal, Yasin Köksal, Ahmet Kale & Azra Vejzovic

THE SOURCE

ÇARŞAMBA

@turkiyeninsesiradyosu

MEDIA LIMITED

MURAT ŞIRIN

ÜMIT UYAR

MELBOURNE’IN SESİ


Ç YASAM

T

rkısh NEWS PRESS

10 Kasım 2020

19

NEREDE “İMDAT” ORADALAR!

Türk Kızılay’ın ‘yardım melekleri’ İzmir depreminde yaraları sarıyor

D

İzmir’deki depremde görev alan Türk Kızılay gönüllüsü çok sayıda kadın, yaraların sarılması için gece gündüz demeden depremzedeler ve görevliler için çalışma yürütüyor. Günlük binlerce kişiye sıcak aş ulaştırma kapasitesine sahip kurumun çalışmalarında görev alan gönüllüler, sahada battaniye dağıtımının yanı sıra yemek, çay, çorba, kahve, kek gibi ikramlarda bulunuyor... Gönüllüler, “Yeri geliyor üzülüyoruz, yeri geliyor seviniyoruz çünkü herkes bizim ailemiz. Güzel bir ülkeyiz” diyorlar... ünyanın farklı bölgelerindeki çalışmalarıyla takdir toplayan Türkiye Kızılay gönüllüsü çok sayıda kadın, İzmir’in Seferihisar ilçesi açıklarında meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki depremde de acıları hafifletmek için seferber oldu. Depremde yaraların sarılması için başlatılan çalışmalar hız kesmeden devam ediyor. Devletin tüm kurumları seferber olurken belediyelerin yanı sıra çeşitli sivil toplum kuruluşları, depremzedelerin acılarını hafifletmek adına canla başla çalışıyor. ACILARI HAFİFLETİYORLAR Çok sayıda binanın yıkıldığı Bayraklı ilçesinde birçok meslekten onlarca kadın, sahada üstlendikleri vazifeyle acıları hafifletmeye gayret ediyor. Günlük binlerce kişiye sıcak aş ulaştırma kapasitesine sahip Türk Kızılayın çalışmalarında görev alan gönüllüler, depremzedelerin yanı sıra bölgede çalışan sağlık, güvenlik ve arama kurtarma ekiplerine, yemek, çay, çorba, kahve, kek gibi ikramlarda bulunuyor. Yürüttükleri

özverili faaliyetlerle herkesin takdirini kazanan gönüllüler, gece gündüz demeden sahada işlerini titizlikle yapmanın huzurunu yaşıyor. Gönüllülerden 22 yaşındaki Ecem Toycan, depremin ilk anından itibaren enkaz alanına geldiğini ve hem depremzedelere hem de arama kurtarma ekiplerine yardımcı olmaya çalıştığını söyledi. 20 SAATTİR AYAKTAYIM Bu depremle birlikte gönüllü olmaya karar verdiğini ve canla başla çalıştıklarını belirten Toycan, şunları dile getirdi: “20 saattir ayaktayım. Sabah saatlerinde geliyorum ertesi gün sabah saatlerinde çıkıyorum. Bu bizim için ekstra güzel bir şey. Hem enkaz altındaki insanların ailelerine ve

arama kurtarmadaki arkadaşlarımıza yardımcı oluyoruz. Umarım tekrarı olmaz. Olsa da biz buradayız ve herkesin yanındayız.” Yoruldukça daha çok çalışmak istediğini vurgulayan Toycan, elinden gelenin fazlasını yapmaya çalıştığını sözlerine ekledi. HER YERE KOŞUYORLAR İlk kez gönüllü çalışmada yer aldığını dile getiren Nevzer Karaman ise kendilerine ne kadar ihtiyaç olursa o kadar alanda durmaya devam edeceğini söyledi. Kızılay ekibi olarak tüm ihtiyaçları karşılamaya çalıştıklarını belirten Karaman, “Battaniye, giyim, erzaklar olmak üzere ne gerekiyorsa onu dağıtıyoruz. Nerede ihtiyaç varsa ona koşturuyoruz. Çay, yiyecek ve diğer

ikramların dağıtımını yapıyoruz. Bana bu imkanı sağladığı için yetkililere çok teşekkür ediyorum.” Esra Özbay da ekip arkadaşlarıyla vardiyalı olarak yardıma koştuklarını aktardı. Tüm çalışanların ihtiyaçlarını karşıladıklarını bildiren Özbay, şunları anlattı: “İlk kez gönüllü oluyorum. Çok güzel bir duygu ve hayatıma kattığı çok fazla şey var. Sadece İzmir’de değil tüm Türkiye’de herkese yardım etmeye devam etmek istiyorum.”

HERKES BİZİM AİLEMİZ İremsu Cavacı ise depremin ilk gününden itibaren alanda olduğunu ve gece gündüz demeden alanda bulunduğunu kaydetti. Enkazdan canlı çıkmasının tüm yorgunluklarını aldığını anlatan Cavacı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yeri geliyor üzülüyoruz, yeri geliyor seviniyoruz çünkü herkes bizim ailemiz, eşimiz, dostumuz. Herkesin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyoruz. Askerlerimiz, polislerimiz, arama kurtarma ekiplerimiz koşturuyor. Biz de ihtiyacı olan kişilere yardımcı oluyoruz. Güzel bir ülkeyiz ve şehiriz. Yeri geliyor uyumuyoruz. Bu durumda birlik beraberlik çok önemli.” Berrin Güner de şimdiye kadar çok sayıda aileye ulaştıklarını belirterek, aynı kararlılıkla çalışmaya devam edeceklerini söyledi.


20

10 Kasım 2020

İlan ve kartvizit reklamlarınız için rezervasyon: 0 433 162 655

T

rkısh NEWS PRESS

HİZMET İSA TOPLUMUMUZAMIŞTIR VERMEYE BAŞLA

..

SERI ILAN KEBABÇIYA BAY BAYAN ELEMAN

Chipping Norton’da Kebab House’a servisten anlayan full time bay veya bayan eleman alınacaktır. Ücret dolgundur. İlgilenenler arasın. Osman 0411 327 744

(kahve, çay, kola hariç)

2x3 m Orta Halı $ 50 (Başlayan Fiyatlarla)

TOMMYS PIZZA AND KEBAB SHOP

9748 1131

SATILIK KEBAB DÜKKANI Şehir Merkezinde (City), ucuz kiralı, işlek işletmemiz satılıktır. İlgilenenler arasın! 0 423 525 419

FAIRFIELD BÖLGESİNDE FULL TIME SERVİSTE ÇALIŞACAK ELEMANA İHTİYAÇ VARDIR. MB. 0405136360 Shop.no 02 97245544


T

.

R LEZZETLI TARIFLE

YEMEK&HOBI

ENÇTÜRK FATMA Gew spress.com.au

A

info@turkishn

rkısh NEWS PRESS

10 Kasım 2020

21

USTALAR “KEBAP” TARTIŞMASINI BITIRMEK IÇIN GAZIANTEP’TE BULUŞTU

Kebabın hepsi bizim Dünyaya nam salan kebabımız ilginç bir etkinliğe tanıklık etti... “Adana mı Urfa mı?” derken tartışmaya zaman zaman dahil olan Gaziantep’te buluşan Adana ve Şanlıurfalı ustalar, yıllardır süren “kebap” tartışmasını da bitirmiş oldular...

dana ve Urfa kebabı arasındaki ezeli rekabete son noktayı koymak ve orta yolu bulmak için Gaziantep’te bir araya gelen Adana ve Şanlıurfalı kebap ustaları, yaptıkları kebapları birbirlerine tattırdı. BÜYÜK BİR TARTIŞMA BİTTİ Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği (TÜRES) Gaziantep Şubesi, yıllardır süre gelen “Urfa kebap mı, Adana kebap mı?” tartışmasını sonlandırmak içirn bitirmek için Adanalı ve Şanlıurfalı kebap ustalarını kentte buluşturdu. Gaziantep Kalesi eteğinde bir araya gelen ustalar, ilk olarak kebapları hakkında bilgi verdi. Ardından etlerini özen hazırlayan ustalar, mangalda pişirdikleri kebapları birbirine ikram etti. BAKLAVA İŞİ TATLIYA BAĞLADI Renkli görüntülerin oluştuğu organizasyonda TÜRES Gaziantep Şubesi, ustalara baklava ikram etti. TÜRES Gaziantep Şubesi Başkanı Dilek Özyazgan, gazetecilere yaptığı açıklamada, amaçlarının “kebap kimin” tartışmasını bitirmek olduğunu söyledi.

Her kebabın lezzetinin birbirinden farklı olduğunu belirten Özyazgan, şöyle devam etti: “Gastronomi çok büyük bir pasta. Herkes buradan rızkını yer. Her memleketin kendine özgü kebabı vardır. Onun için burada bu işi tatlıya bağladık. Türkiye’nin her mutfağı çok güzeldir.” Adanalı kebap ustası Bilal Serttaş

ise söz konusu tartışmanın uzun yıllardır yapıldığını, her iki lezzetin de güzel olduğunu söyledi. HEPSİ BİRBİRİNDEN LEZZETLİ Bilal Usta, , “Kebaplarımızı yaptık birbirimize ikram ettik. Çok güzel bir atmosfer. Biz kebabın içine sadece tuz ve toz biber atarız, lezzeti oradan geliyor” şeklinde konuştu. Urfalı kebap ustası Faruk Akbaş

da, Urfa ve Adana kebaplarının lezzetlerinin birbirinden farklı olduğunu ve her ikisinin de güzel olduğunu belirtti. Urfa kebabının tescilli olduğunu belirten Faruk Usta, şunları anlattı: “Bizim etin en büyük özelliği Karacadağ eteklerinde otlanan kuzuların etinden yapılmasıdır. Başka yörenin etinden yapıldı mı o lezzeti bulamazsınız. Etin içine sadece kaya tuzu kullanıyoruz. Yaptığımız kebabı dostlara ikram ettik. Çok güzel bir ortam var.”

46 yıllık Erskineville Camisi’ni sizin desteklerinizle yeniliyoruz! ERSKİNEVİLLE CAMISI

ERSKINEVILLE CAMII

1974 senesinde Avustralya’ya gelen ilk göçmen Türkler tarafından kurulmuştur. Camimiz büyük eski salon / yemekhanesini yıkıp 2 katlı yeni bir bina inşa ediyoruz. - Üst katta; Çocuklar ve yetişkinlerin dini eğitimi için sınıflarımız olacak - Bayanlar için tuvaletler ve abdest yeri olacak. Camide bayanlar bölümüne direk geçiş sağlanacak. - Yaşlılar ve sakatlar için asansör olacak. - Alt katta; İftarlar ve diğer etkinlikler için salon, commercial mutfak, erkekler için tuvaletler ve abdest alma bölümleri olacak. SYDNEY TURKISH ISLAMIC CULTURE AND MOSQUE ASSOCIATION ANZ BANK BSB 012301 ACC 225037007 Güzel bir Sadaka-i Cariye olacak bu projemiz için yardımlarınızı esirgemeyin. Kampanyamız: 400 metrekare olan binamıza, metrekaresini 500 dolarlık yardımlarınızla destekleyebilirsiniz.

Established in 1974 Sydney’s first Turkish Mosque Going through a major upgrade The 2 level hall project The building will include: - classrooms for Islamic education for children and adults - Hall for Iftars and other functions - A commercial kitchen - A lift for disabled and elderly - Extra toilets and wudhu areas both for male and female Its our first cami Please donate generously Its a great sadaqa jariyah

You can call Turgay on 0478 187 398 or Davud on 0411 782 090

SYDNEY TURKISH ISLAMIC CULTURE AND MOSQUE ASSOCIATION ANZ BANK BSB 012301 ACC 225037007 We have a campaign at the moment, its a 400 square meter Building Please donate $500 per square meter You can call Turgay on 0478 187 398 or Davud on 0411 782 090


22

10 Kasım 2020

T ALEM-I İSLAM

HAYA EL-MUŞÎ

info@turkishnewspress.com.au

İzmir depremi ve düşündürdükleri

A

llah Teâlâ bu depremde hayatını kaybeden Mü’minlere rahmet, yaralananlara şifa, geride kalanlara ibret ve sabır versin. Herkesin iki kelimelik duası: “Allah korusun!” Ben de ‘âmin’ derken sıfatlarını hatırladım Rabbimin. Sadece Allah’ın varlığına ve uluhiyyetine değil, O’nun koruyup-gözeten, yaratıp-yok eden, yaşatıp-öldüren, yüceltip-alçaltan, lütuf ya da kahrıyla terbiye eden, ödüllendirip-cezalandıran vasıflarını bünyesinde toplayan rububiyyetine de inanan bir Mü’min olarak, bu duaya bütün yüreğimle “amin!” diyorum. Allah korusun! Allah’ın korumadığını kim koruyabilir ki? Ve Allah’ın koruduğuna kim ilişebilir ki? “Allah korusun!” diye başları sıkışınca Allah’a koşanlar, Allah’ın kendilerini koruması için kendilerine emanet ettiği değerleri ve öğretiyi korumuşlar mıdır? Korunmayı hak ettik mi yani? Allah’ın “rahmet ve şefkat” prensibi, dilerim ki O’nun değerlerine bir ömür saldırıp da başı sıkışınca “Allah korusun!” diyenleri de kapsar. Bunu gönülden dilerim; fakat Kitab’ında bildiriyor ki “zerre kadar hayır da, zerre kadar şer de karşılığını bulacaktır.” O, suyu getirenle testiyi kıranı bir tutmaz elbet; fakat yine de O’nun “rahmeti gazabını geçmiştir.” İşte bu yüzden biz O’nun kahrından lütfuna sığınıyoruz. Gazabından rahmetine sığınıyoruz. Celalinden cemaline sığınıyoruz. O’ndan yine O’na sığınıyoruz. Kâinatta var olan her şeyi Allah yoktan yaratmıştır, O her an yaratmaktadır. Yaratılmış olarak gördüğümüz şeyler de, hatta bütün hücrelerimizle biz de her an devamlı (sürekli) yaratılmaktayız. Gördüğümüz, bildiğimiz ve hissettiğimiz hiçbir şey rastgele ve kör bir tesadüfün eseri değildir ve hiçbir şey sebepsiz değildir. Bilebileceğimiz bütün oluşların bir bilinebilecek yakın sebepleri vardır, bir de insanoğlunun bilemeyeceği daha arka plandaki manevi ya da metafizik sebepleri vardır. Kader de budur. Allah’ın takdirini ilgilendiren yönü, bir de insanların iradelerine göre oluşacak yönü vardır. Bunların her ikisi de kaderin bir yönüdür. Ne var ki, bu kaderin bir ucu insan iradesinin alacağı şekle göre çizilmiştir. İtikadi bakımdan hataya düşmemek için öğrenilmesi gerekir. Deprem (zelzele) sadece tabiat olayları ile (fay hattının geçmesi, kırılması, vs.) izah edilemez. Onun bir de kader (ilahi irade) boyutu vardır. Depremler, tam bir kıyamet provasıdır. İnsan, olanca iddiasına rağmen, ne kadar aciz ve zayıf olduğunu bir kez daha görür. Böylesi afetlere iki açıdan bakmak gerekir: Birincisi illet açısından ki bu olayın maddi sebeplerini ele verir. İkincisi ibret ve hikmet açısından ki bu da olayın manevi sebeplerini ele verir. İllet açısından söylenecek çok şey var: Devletin (Belediyelerin) ciddiyetsizliği, yöneticilerin ehliyetsizliği, bürokratların sorumsuzluğu, dünyevileşen insanımızın rantiyeciliği, müteahhitle-

rin çok kazanma ihtirası. Bütün bunların tek ortak adı vardır: Ahlak zafiyeti. Ahlaki davranışları insana yalnızca inanç kazandırabilir. Dolayısıyla insanların Allah’a kulluk vazifelerini yapması, ahirette vereceği hesap, ahlaki zafiyeti ortadan kaldırır. Bir olayda yalnızca illete bakmak, cesede takılıp ruhu ihmal etmek, kabuğa takılıp özü görmemek demektir. Bu yanlışa düşmemek için olayın ibret ve hikmet boyutunu da değerlendirmek elzemdir. İllet ve hikmet boyutu devreye girince, bu noktada Allahinsan ilişkileri doğrudan belirleyici olur. Her depremde yaşadıklarımız/gördüklerimiz/bildiklerimiz modern insan tipinin defterinde “Allah rızası” maddesinin bulunmadığını daha iyi gösteriyor. Allah’ın bir lütfu olarak enkazdan kurtarılan kızcağızın başındaki kurtarıcı kardeşlerimizin “Allahüekber!” demelerinden rahatsızlar. Allah hidayet etsin bu kalpleri, mühürlü olanlara. Bu depremde de kamplaşmaları görünce; ülkem, devletim ve insanım adına hayıflandım. İzmir depreminden daha korkunç olan manevi depremin yaralarının nasıl ve kim tarafından sarılacağı de ayrıca düşünülüp ona da tedbir alınmalı. Allahüekber’den rahatsız olmayan nesil yetiştirilmeli. Deprem gibi kitlesel, büyük ölçekli travmalara yol açan felâket zamanlarında insanları teselli edici, tedavi edici, direnç noktalarını pekiştirici muazzam bir güce sahip dinin, duanın fonksiyonunu ihmal etmeyelim. Maddi ve manevi tedbirde ihmalimiz olmasın. Japonların 10 şiddetinde depreme dayanıklı yapılarının yerle bir olması, onların intiharlarına sebep olmuştu. Binaları iyi yapamadıklarını, kendi hataları yüzünden böyle olduğu düşüncesi intiharla bitti. Allah’ın gücü, kuvveti, kıyametin kopacağı, helak olan kavimlerin helak sebepleri, vs. Bunlar bilinmeden, sağlam bir iman olmadan, Peygamberler tarihi düşünerek okunmadan olmaz. Deprem, bütün ülkeyi, hepimizin geleceğini ilgilendiren bir meseledir. O yüzden deprem mevzuu ihmale gelecek bir konu değildir. Bu tip felaketlerde insanların sorumluluğunu unutmamak gerek. Allah’ın sabır ve kötülüklere karşı dirençli olunmasını istediğini de unutmayalım. Depreme iyi hazırlanmazsak, karşı karşıya kalacağımız büyük felâketleri atlatamayız! Uzmanların, daha büyük ölçekli bir deprem beklentisinin arttığı yönündeki uyarılarını hem ilgili resmî makamlar hem de elbette ki vatandaşlar dikkate almalı, ona göre tedbir (önlem) alma konusunda keyfî hareket edilmemeli. Deprem öldürmez; öldüren rant ekonomisi, kapitalist ruhsuz yapılaşma cinayetidir! Fıtratın bozulma cinayeti. Canlı/cansız varlıkların da, tabiatın da, binaların da, insanın da fıtratı var. Faaliyetlerimizin hiçbiri, fıtratı bozmasın! ‘İzmir’e geçmiş olsun’ derken Allah, ülkemizi, bölgemizi her tür âfetten, görünür görünmez belâ ve felâketlerden korusun. “İnna lillahi ve inna ileyhi raciun: Biz, varoluşumuzu O’na borçluyuz ve en sonunda yine O’na döneceğiz.” > YAŞAR DEĞİRMENCİ

rkısh NEWS PRESS

.

DIYANET&KÜLTÜR

Vahyin Dilinden

“İman edenler arasında büyük günahların, hayâsızlığın, gayrimeşrû ilişkilerin, zinanın kural-sınır tanımazlığın, cimriliğin, ahlâksızlığın yayılmasını isteyen kimseler, gruplar için dünyada da, âhirette, ebedî yurtta da can yakıp inleten müthiş bir azap vardır. Onların gerçek niyetlerini Allah bilir, siz bilemezsiniz.” . NUR SURESİ, 19.

Allah Rasulünden

Peygamber Efendimiz buyurdular: “İman yetmiş (veya altmış) kadar daldan ibarettir. Bunların en yükseği lâ ilâhe illallah demek, en aşağısı da insana zarar veren şeyleri yoldan kaldırmaktır. Utanmak da imanın dallarından biridir.” . KÜTÜBÜ SİTTE

BÜYÜKELÇİ KARAKOÇ VE BAŞKONSOLOS SEVIM’DEN ‘GEÇMİŞ OLSUN’ ZIYARETİ

Auburn Gelibolu Camisi’ne moral

Geçtiğimiz günlerde çirkin bir saldırıya uğrayan Diyanet İşlerine bağlı Sydney’deki Auburn Gelibolu Camisi’ne ve cemaatine destek ziyaretleri devam ediyor... Cuma günü namazdan önce beraberinde Sydney Başkonsolosumuz Ali Sevim ve Sydney Din Hizmetleri Ateşemiz Bilal Aksoy ile camiyi ziyaret eden

Canberra Büyükelçimiz Korhan Karakoç, cami cemaatine geçmiş olsun dileklerini ileterek, cami yönetiminden saldırı hakkında bilgi aldı. Olayın takipçisi olacaklarını belirten Büyükelçi Karakoç, Türk ve Müslüman toplumundan tahriklere ve provokasyonlara gelmemeleri konusunda uyarılarda bulundu.

TAZİYE VE BAŞ SAĞLIĞI Türk Toplumunun gülen yüzü

“İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi raciûn”

İSMAİL MUHAMMED GÜL’ün vefatını derin bir üzüntüyle öğrendik. Kardeşimize Cenab-ı Allah’tan rahmet; kederli ailesine, akrabalarına, dostlarına, sevenlerine ve Türk Toplumuna başsağlığı dileriz.

T

rkısh MEDIA GROUP


MELBOURNE

T

rkısh NEWS PRESS

10 Kasım 2020

23

Mitinglerin vazgeçilmezi, gül yüzlü İsmail Muhammed Gül’ü kaybettik

İ

MELBOURNE

ALİ KURT

smail Muhammed Gül, iki erkek kardeşin küçüğüydü. Doğduğunda diğer çocuklar gibi sağlıklı değildi ama her şeye rağmen ailesi onun üzerine titriyordu. Babası Osman Gül’ü de kaybetmişti. Annesi Zülfünaz ve Abisi Ömer Gül, elinden gelen her şeyi İsmail’e vermeye çalıştı. Kas hastalığı olan İsmail’in hiç bir zaman yanından ayrılmadılar. İsmail’in eve kapanmaması için hiç bir zaman onu yalnız bırakmadılar. HAYATA HİÇ KÜSMEDİ Annesi ile birlikte doğumundan vefatına kadar geçen 38 yıl içinde İsmail, sosyal hayatın içinde oldu. Çok üzüntülü olduğunu belirten anne Zülfünaz Gül, duygularını ve canı gibi sevdiği oğlunu şöyle anlattı: “İsmail çok iyi bir çocuk ve çok bilgiliydi. Dini programlara gitmek için her şeyini önceden hazırlardı. Şehir merkezindeki mitingleri herkesten önce öğrenir, miting için gereken her şeyini hazırlar bana söylerdi. Herkesten önce mitingde yerini alırdı. Elhamdülillah namazını hiç bırakmayan biriydi. Son 6 aydır nefes almakta zorlanıyordu. Vefat ettiği gün sabah 5’de kalkıp namazını kıldıktan sonra uyudu ve bir daha uyanmadı...

Ana yüreği ölümüne dayanmak çok zor. Herkesi çok severdi. Vefatından sonra gelen bizi yalnız bırakmayan herkese çok teşekkür ederiz, Allah herkesten razı olsun.” CENNETLİK GÖRMEK İSTEYEN O’NA BAKSIN! Aileyi yakından tanıyan Melbourne’lı Gazeteci Yazar Kazım Ateş de, İsmail Muhammed Gül için şunları kaleme aldı: “Ufak yaşta yakalandığı amansız kemik ve kas hastalığı nedeniyle 38 yıllık hayatı boyunca tekerlekli sandalyede yaşadığı, toplam kilosu belki

en fazla 20 kilo olduğu halde hayatın güzelliklerinden asla vazgeçmeyen, milli ve dini konuları kendisine dava edinen, ömrü boyunca hiçbir zaman yürüyemediği halde eğer hastanede yatmıyorsa insan haklarını konu alan hiçbir etkinlik ve mitingden geri kalmayan, Melbourne’nın gerçek gülü, çilekeş dava ve mücadele insanı İsmail Muhammed GÜL kardeşimiz Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Bu dünyada iken cennetlik görmek isteyen İsmail’e bakabilir. Toplumumuzun başı sağolsun, kederli ailesine ve

özellikle 38 yıldır onu kucağında bir kez bile bıkmadan, şikayet etmeden sabırla kucağında ve yüreğinde taşıyan fedakar ve cefakar muhterem annesine Allah sabrı cemil ihsan eylesin.” SON KEZ CAMİDEYDİ İsmail Muhammed Gül, her hafta cuma namazı için geldiği Melbourne’daki Meadow Heights Avustralya İslam Toplumu Milli Görüş Camisi’ne 10 Kasım 2020 Salı günü son kez geldi. Bu sefer tekerlekli sandalyesinde değil bir tabutun içindeydi ve arkasında duaya durmuş yüzlerce kişi onun cenaze namazı için toplanmıştı... Kovid-19 kuralları gereği 50 kişilik cemaat topluğu ile namaz defalarca yeniden kılındı. Namazdan önce İsmail için helallık alındı. Cenaze namazının ardından ebediyete uğurlanmak için götürüldüğü Fawkner Mezarlığı’nda dualarla ebediyete uğurlandı. GÜLE GÜLE GİT... Baki kalan bu alemde İsmail Muhammed Gül de bir süre nefes aldı. Ezan sesi ile geldiği dünya ya Sela sesi ile veda etti. ALLAH’A EMANET OL GÜL YÜZLÜ İSMAİL MUHAMMED GÜL, HEP GÜLERYÜZLÜYDÜN GİTTİĞİN YERE DE GÜLE GÜLE GİT OLUR MU? MEKANIN CENNET OLSUN...


24

10 Kasım 2020

Keçi yolu İlçe

Aşağılama

Kabaca evet

Suç kaydı

Baryum'un remzi

Fotoğraf mak. Hüner, kabiliyet

Bir nota

T

rkısh NEWS PRESS Durum

Çıplak

Ata

Mağara 2

1

İşçi

Yapma Rusça evet

Cilve

Rivayet eden

Gam, keder Bir asalak

Bir yar. fiil (İng.)

10

Bol uzun bayan giysisi

Devlete ait

Yüksek okul Göreli, nisbi

Yemekli toplantı

3

Çatı örtüsü

Zühre yıldızı

Hakan

Önün zıddı

Eğilimli, eğik E.Mısır'da bir put Mısır'ın başkenti

Acıklı olay

Birden

Kenar Radyum'un remzi Müzikte dur işareti

8

Bazen Hz. Peyg. damadı Cerahat

Bir erkek adı

Sandıklı yatak

İslam alf. bir harf Kavgayı ayırma

Mız mız

Tenis sopası

Bir ilçemiz

Bir nota

Potasyum'un remzi

Çayın kıvamı

Bir erkek adı

O yer

Yetmeyen

Tiyatro'da sahne düzeni

Neodimin remzi Aslan (F)

Cet

Birleşik Arap Emirlikleri

Kolay olmayan Dantel yumağı

Oymak

Emre hazır

Ayak (F)

Su

Dün (F)

Son (İng.)

İz, nişane

Yakınlık, yakınlaşma (a) Maç idare eden

Azarlama

Edipler, edebiyatçılar

Üzüm kütüğü Pişmiş yemek Motorlu küçük tekne Faiz, çoğalma

BULMACA

Salih ameller

Bir alan ölçüsü

Bir makam

Roma

Tencere altlığı

Beklenmedik olay

Senegal'de bir bölge Kafirler (a) 4

Bir (İng.)

Tasdik

Beyaz Millî İstihbarat Teşkilatı Nikel'in remzi Kas

Temizlik görevlisi

Eli açık, cömert (a)

Askerî veya Takdir sözü polis top. Uzaklık işareti

5

Sermaye

Belagat (Fr)

Rahatlama sözü ...dileyene kılıç kalkmaz

Yemen'in başkenti

9

Belirti

İrfan sahibi Telefon'da ilk söz Tesbih başlığı Bildik, tanıdık 6

Bir put

ile, birlikte, beraber

Adak

Sömürge (Fr)

7

Beddua

Kıvam

Tahıl tozu Tantal'ın remzi

Duyurular

Denizde hız ölçüsü

Ermiş Telefon alıcısı

Yaya İşaret

Madeni para

Bir kıta

Kartal yuvası

Elbiselerde kırma

11

Latife

Hüküm veren Gümüş Bir nota

Aşikar

Konu

Ağaç püsü

Yarıştırma

12

Bir ilimiz

Varsayalım ki

Minarede ezan okunan yer

13

Sanki

Bir peygamber

Uzaklık işareti Hayret ifadesi

Akıtma Zeybek

Demir'in remzi Farsça ön ek

Olgun

Alış veriş Hz. Peyg. nât

Bir ünlem

Dökme demir

Bir barajımız

İsimler (a)

Üzüntü

Tekerlekli vasıta

Gereksiz meşgul etme

Vilayet

Birinin işini öğrenmede kul. zamir

Latince ölçü birimi Tövbe edip Hakk'a yönelme

Askerler (a)

Yol

Bir nehrimiz

İnce tabaka

Vilayet

Kurtulmuş erkek

15

Verimsizlik

Bakışla ilgili

Tufeyli 16

Favori

Yılan

Esma-ül Hüsna'dan

Ölü olmayan

Hasta Baryum'un remzi 'Çekil git' anlamında ünlem

Bir mevsim İslâm'ın şartlarından Sebzenin küçük hali

17

Ateş yalımı

At çiftliği

Bayan giysisi

Suç örgütü

Yüz (argoda)

Dışın zıddı

Büyük (İng.) Kötü, rezil şekilde Askerden kaçış

Özen

Az önce Çok amaçlı örtü

Küçük dağ

Dinsiz

Kamu İktisadi Teşebbüsü

Bir ilimiz

Bir tür kalıp

Namus

Bir soru şekli

Fosf.run remzi

Milli Görüş Hareketi'nin öncülerinden

2

3

4

5

6

7

8

9

18

Ağacın kolları

İnhisar

1

Duman kiri

Nikel'in remzi

Bir cins balık

Ödenti

ŞİFRE SÖZCÜK

Kadının evlilik hakkı

Açıklık

Belli bir gayeyle yap. işler

Arifler

Olay

Gemilerde yolcu odası

Bir bağlaç

Bir hastalık testi Emreden, reis

14

Eski bir ceza

Hüzünlü

İst. bir kule

10

11

12

13

14

15

16

17

18

Soy, sop


T

SPOR

rkısh NEWS PRESS

FENER DE SÖNDÜ!

25

10 Kasım 2020

SEZONA FIRTINA GIBI BAŞLAMIŞTI

KARTAL UÇAMIYOR

Fenerbahçe’nin 4 maçlık galibiyet serisini Konyaspor bitirdi... Süper Lig’in 8. haftasında konuk ettiği İttifak Holding Konyaspor’a 2-0 yenilen sarı-lacivertliler, bu sezon ilk mağlubiyetini yaşadı. Fenerbahçe, ligde 4 maç sonra gol sevinci de yaşayamadı.

3 1

Şenol Güneş’i mumla arıyor S

S

2-0 üper Lig’in 8. haftasında konuk ettiği İttifak Holding Konyaspor’a 2-0 yenilen Fenerbahçe, bu sezon ilk mağlubiyetini yaşadı. Ligde üst üste son 4 karşılaşmasını kazanan sarı-lacivertliler, bu galibiyet serisini de İttifak Holding Konyaspor maçında yitirdi. Karşılaşmanın ilk yarısında tutuk bir görüntü sergileyen sarı-lacivertliler, 67. dakikada Jevtovic’in golüyle 1-0 yenik duruma düştü. Beraberlik için rakip yarı alanda daha fazla varlık gösteren Fenerbahçe, 78. dakikada Kravets’in golüne engel olamadı ve fark 2’ye çıktı. GOLÜ VAR’A TAKILDI Fenerbahçe’nin Yunanistanlı oyuncusu Dimitris Pelkas’ın ayağından bulduğu gol, VAR kararıyla iptal edildi.

Mücadelenin 31. dakikasında Pelkas’ın ceza sahası içi sağ çaprazda topun gelişine yaptığı aşırtma vuruşta meşin yuvarlak ağlarla buluşurken, hakem Ali Şansalan, VAR odasından uyarıldı. Pozisyonu izleyen Şansalan, 34. dakikada elle oynama kararı gerekçesiyle golü iptal etti. Fenerbahçe’de Mame Thiam, Konyaspor karşısında da 90 dakikayı tamamlayamadı. Senegalli oyuncu, ligde şu ana kadar oynadığı karşılaşmaların tamamına ilk 11’de başlamasına karşın hiçbir mücadelede 90 dakika görev alamadı. 1834 KIŞI MAÇI TAKIP ETTI Fenerbahçe ile İttifak Holding Konyaspor arasındaki müsabakayı bin 834 kişi tribünden takip etti. Locaların kullanıma açılmasının

ardından seyircisi önüne çıkan sarı-lacivertlileri, bin 834 seyirci tribünde izledi. Fenerbahçe’nin genç oyuncusu Ferdi Kadıoğlu, 3 maç aranın ardından sarılacivertli formayı giydi. Ferdi, 69. dakikada Mbwana Samatta’nın yerine oyuna dahil olurken, etkisiz bir performansa imza attı. 4 MAÇ SONRA SUSKUN Fenerbahçe, ligde 4 maç sonra gol sevinci yaşayamadı. Lige gol yollarında tutuk başlayan ve 2. haftadaki Hatayspor ile 3. haftadaki Galatasaray karşılaşmalarında gol atamayan sarı-lacivertliler, daha sonra oynadığı 4 karşılaşmada ise en az 2 gol bulmayı başarmıştı. Fenerbahçe, 4 maç aradan sonra İttifak Holding Konyaspor maçında skor üretemedi.

GEÇEN HAFTANIN ÇÖZÜMÜ Mısır'ın başkenti Japon intihar dalışı

K Gerçek Politika

S Demir yolu Çok ucuz

K

5

K

Mısır'da bir nehir Bir av hayvanı

K Bir bitki

Ç Sırtın ortaları Bir nota

2 1 Gençlerbirliği ise sahasında Fenerbahçe ile karşılaşacak. NACER MAÇI DEĞIŞTIRDI Ev sahibi ekibin yeni transferlerinden Nacer Chadli, turuncu-lacivertli forma ile

çıktığı ilk maçta takımının attığı iki golün de pasını veren isim oldu. Mücadelenin 79. dakikasında Deniz Türüç’ün yerine oyuna giren Chadli, 80. dakikada Gulbrandsen’in attığı golde sol kanattan ortayı yapan isimdi. Belçikalı oyuncu, 90+4. dakikada da Mehmet Topal’ın attığı kafa golünün ortasını da yaptı. Medipol Başakşehir’in deneyimli isimlerinden Mehmet Topal, turuncu-lacivertli forma ile ilk golünü Gençlerbirliği’ne attı. Başakşehir, bu sezon ligde üst üste 4. galibiyetini da almış oldu.

D Lutesyum'un remzi Devletin kasası

H

7

Bir ilçemiz

R E N A Çevik Bir hastalık

E B O L A Altın ve gümüşün ederi İsimler (a)

T

Doğru yolda olan (a)

A Duman kiri İsteme, dileme

İ R A D E Bir peygamber Yakın olmayan

U Z A K

E S B A L M A

Gomalaka

Çok büyük bir balık

İlave, ek

Bir master eki Çöl

T Tabanca (argo)

M Hastalık Mat. bir sayı

P Atın ayakkabısı Bir ilçemiz

K Bizmut'un remzi

B Ulema cübbesi Dergi yazısı

M 40 Ermeniyi öldüren Azerbaycanlı savaşçımız

Fransa'nın başkenti

Allah (cc) inanma

Ur, kitle

Pulculuk

Arıtım evi

L A K E

Göl (İng.)

Maya katma

6

15

İ

F İ L A T E L İ

İ S

N

Kur'an'da bir sûre

C İ N

E

Coşku

Çocuk için kesilen kurban Şehzade eğitmeni Bitkisel

İ

N E B A T

R

İ

Asya'da bir ülke

S En kalın erkek sesi Hayvan (İng.) İridyum'un remzi

2

G A L E Y A N

S K İ A L P A A H S İ M T A

Y K A A L A T M A A L T İ

Tabanca

Bir ünlem

Hacim

Bir cins iri zeytin

Bir ilçemiz

Edebi bir sanat İsteyen, talep eden

Duvarcı aleti Donuk renkli

Dinlence

E

Bölüm, kısım

T

A

P

2

L

H K A M E Z İ Z İ N A R E A A N E Z T A

Patlamalı gürültü

Bir tür tutkal

Ç

8

Altıncı ay Belli bir gayeyle yap. iş Aktinyum'un remzi

A C Bir nota

L Kontrol altında tutma

Böylece

12

Bir ilçemiz

Baryum'un remzi Alay kumandanı

Bayındır

Gayret, istek Kör

Bir nota

İst. ünlü deresi Mahkeme bitiş kağıdı

Zihin Yüce

Tellür'ün remzi Meydan savaşı kazanmış komutan

Gayret

Paylama

Kısa zaman

Hitit

İ

R

Soyluluk

Arifler

4

İ F A N

Yüz (argo) Bir ilçemiz

S İ O M A B A V A N A M A O N A R A

Fizikte bir kanun 1

13

9

Mani olma Muz (İng.)

Kalın kumaş Bön, aptal

A M E R İ K A

N A L A N

3

A

Bir kıta

İ Y E L İ K

Bir öğretim kurumu

Mağara

S İnleyen

Ç L İ İ Y S E M A A R R A

Pişmemiş

Dişin bir bölümü

L A K E

Kükürtün remzi

Hz. Peyg. annesi

ŞİFRE SÖZCÜK

Gezi Titreyen (a)

R E T

Bir tür cilt

Sahiplik

Foto baskısı

Kişi

Z A T

P İ R A M A R A Ş

H B İ M A A K İ N M A R A İ A Z N A L E M A L A Y A İ L A T A A K A L M Ü B A Akümülatör

Kabul etmeme

K İ S

Yarıştırma

Boğa güreşi alanı

B

n Medipol Başakşehir, Süper Lig’in 8. haftasında konuk ettiği Gençlerbirliği’ni 90+4. dakikada bulduğu golle 2-1 yenerek ligde üst üste 4 galibiyetini elde etti. Başakşehir’e galibiyeti getiren golleri 80. dakikada Fredrik Gulbrandsen ve 90+4. dakikada Mehmet Topal attı. İstanbul ekibi bu galibiyetle puanını 13’ye yükselterek 4. sıraya yükseldi. Bu sezon beşinci yenilgisini alan Gençlerbirliği ise 5 puanda kaldı. Başakşehir, milli maç arası sonrası Süper Lig’in 9. haftasında Beşiktaş’a konuk olacak.

K Ş A M İ H A K İ Y A R A Y E L E A T A M Tayin

Zevk

Berilyum'un remzi

Başakşehir’den üst üste 4. galibiyet

üper Lig’de oynadığı 7 maçta 11 puan kaybı yaşayan Beşiktaş, eski teknik direktörü Şenol Güneş’ten sonra toparlanmakta zorlanıyor. Teknik direktör Sergen Yalçın yönetiminde bu sezonun ilk 7 maçında üçer galibiyet ve yenilgiyle bir beraberlik alan siyah-beyazlı ekip, 10 puanda kaldı. Beşiktaş, Abdullah Avcı ile başladığı geçen sezonun 7 maçında ise sadece 8 puan elde edebilmişti. Eski teknik direktörü Şenol Güneş yönetiminde, ilk 2 sezonunda 16 ve 17 puan elde eden siyah beyazlılar, sonraki 2 sezonda 14’er puanla zirve mücadelesinin içinde kalmıştı. Geçen hafta Gaziantep FK’ye deplasmanda 3-1 mağlup olan Kartal, 9. haftada Medipol Başakşehir’i konuk edecek. TRABZONSPOR AVCI ILE ANLAŞTI Trabzonspor ise Süper Lig’in 8. haftasında Aytemiz Alanyaspor ile 1-1 berabere kaldı. Öte yandan, Trabzonspor Kulübü, teknik direktör Eddie Newton ile yolların ayrılmasının ardından Abdullah Avcı ile anlaştı. Bordo-mavili kulübün bir süredir Abdullah Avcı ile yaptığı görüşmelerin olumlu sonuçlandığı öğrenildi. Her konuda anlaşmaya varılan Avcı ile 3 yıllık sözleşme imzalanacağı kaydedildi.

Emeller (a)

Ses, sada Bir renk

Tasdik Fasıla

Yıldız (İng.)

İnce çizgi

Yabancı bir ajans Sinir hastalıkları

S

T İ R

A S A

E D Z O L A A A L A L F N A T İ E T O M M T İ K A A D E A S İ O N Z İ K O K R E T R N A S F A T İ N E R A H İ M O V

B İ Y E

Akıtma Hacıların vakfe dağı

A

Arzlar, yerler

A R A Z A İ M İ İ Y M A A N E E R İ

Derviş selamı

Bir silah Basit şekilde

İzin, müsaade Dolaylı anlatım

Esirlik Asker

Organlarımızın her biri

Çocuk doğurtan kadın

H U Çin'de bir bölge Terek Toplanma (a)

Cilt bezi ipliği Bir ilçemiz

Z A R A

C E M A R S A A Z Z İ

Ahlak

Ekilebilen toprak

Risk

Bir çalgı

Ş İ R A Z E Arapça kelimelerin yazılış şekli

İ R A B

Ev

S A K

Uykusu hafif Üye

Felaket

San

H A N E

Bir parmak iltihabı

Bir put

Alimler (a)

11

Bir soru şekli

Boru sesi

Meyve kurusu

Hadise

Fakat

Gelecek

Fizikte bir kanun Yapı bakımından uyum (Fr)

Ten

Bir ilçemiz

E T

Bir kadın adı

Sanki

İsyan eden

Kasa raporu

16

Fizik, kimya ilimleri

Bir sayı

Söndürme (a)

Kuruş

Erkek keçi

Bir

Selenyum'un remzi

Yarım (a)

Radon'un remzi

Oje çözücü

Beddua

Hayır (İng.)

Bir erkek adı

İlave

Ermiş

O

B

İ

R

K A H R A M A N

Ş E H

1

2

3

4

5

13

6

14

Lale bahçesi

7

8

9

10

11

12

14

15

T E K E

İ

T

16

17

Ş A L

Neden, niçin Kabiliyet

Y E T E N E K Suç örgütü

Ç E T M E A N A İ D L A M A A P R A L F A

Filipinlerin başkenti 10

İsim

Harita (İng.)

Bir hayvan Bayram öncesi

Bir nota

E

Tasdik

O N Z A A M R A A F E E K T O S R E Tir

İncelik, kibarlık

Kareli kumaş

17

H2O

N E İlave

E K Yüz güzelliği

T A L A T Şiirde tekrar kısmı

N A K A R A T Silahta ateşleme kısmı

T E T İ K Bir petrol bölgemiz

R A M A N İslam alf. bir harf

N U N


26

10 Kasım 2020

Editor: Davut Kılıç Auburn FC

Hikâyelerinizi Bana Yazın: david.kilic@hotmail.com

T

rkısh NEWS PRESS

LI I R A Ş BA LYA A R T S AVU LERİ -2TÜRK

SPOR

Keşke dostluk ipliğini koparmasaydın!

G

‘Bir Aslan Dönüyor’

C

Gurbetteki Türklerin bizleri gururlandıran başarı öykülerini sizlerle buluşturmaya devam ediyoruz... Bunlardan biri olan Avustralyalı Türk Yönetmen Serhat Karadere’nin “Bir Aslan Dönüyor” filmi, 5 Kasım’dan itibaren Avustralya’da gösterime girerek sinemaseverlerin beğenisine sunuldu.

edar Boys filminin ödüllü Yapımcısı Serhat Karadere’nin yeni filmi A Lion Returns (Bir Aslan Dönüyor), Avustralyalı bir militanın ülkesine dönüşünün, ailesi ve en yakınları üzerindeki etkilerini gözler önüne seren duygu yüklü ve yoğun bir drama. Film, Avustralya genelinde 5 Kasım 2020’de vizyona girdi. GERÇEK BİR HİKAYE Film, Jamal (Tyler De Nawi) adlı genç bir adamın Suriye’deki savaştan ülkesine dönüşünü konu alan gerçek bir hayat hikayesi. Ortadoğu’da savaşın dehşetini yaşadıktan ve Batı’ya karşı filizlenen bir öfkeyle Jamal artık yaptıklarının sonuçlarıyla ve ailesini terk etmekle yüzleşmek zorundadır. Ölmekte olan annesini görmek isteyen Jamal, önce fikrinden dönmez, erkek kardeşiyle, karısıyla ve daha da önemlisi kendisini affetmeyen babasıyla yüz yüze gelmelidir. Jamal niçin geri gelmiştir? Bu kendi planı mıdır yoksa daha büyük bir küresel fotoğrafta kafası karışık bir piyon mudur?.. Çarpıcı bir şekilde 10 gün içinde ve kısmen toplanan bağış parasıyla çekilen ‘Bir Aslan Dönüyor’, Jamal’in yeniden ortaya çıkışına her bir aile ferdinin nasıl

karşılık verdiği, bağlantı kurduğu ve başa çıktığı konusunda gerçek zamanlı olarak gelişiyor. FESTİVAL FİNALİ BAŞARISI A Lion Returns, resmi olarak 2020 Gold Coast Film Festival için seçilmişti ve festivalin Avustralya Hint Film Ödülleri’nde finalist olmuştu. Avustralya Film, Televizyon ve Radyo Okulunda yönetmenlik alanında eğitim alan Serhat Karadere, daha önce 2001 yılında ‘Bound’ adlı çalışmasıyla aynı festivalde kısa metrajlı film dalında birincilik ödülü kazandı. Karadere, aralarında 13’üncü Uluslararası Ankara Film Festivali, New York Üniversitesi Uluslararası Öğrenci Film Festivali, Nescafe Kısa Metrajlı Film Ödülleri, Avrupa Birliği Film Ödülü, Berlin

Uluslararası Film Festivali gibi birçok organizasyonda filmleriyle yer almıştı. Filmin gösterimde olduğu yerler şunları: SA: Wallis Mitcham NSW: Gala Cinema Warrawong, Hoyts Bankstown, Hoyts Mount Druitt, Hoyts Wetherill Park, The Ritz Randwick QLD: New Farm Cinema NSW: Regent Cinemas Albury Uluslararası ödüllere sahip Avustralyalı Türk Yönetmen Serhat Karadere kardeşimizle gurur duyuyoruz, beraber orta okulu okumuştum. 2009 yılında Cedar Boy’s Galası’na beni davet etmişti, çok gurur duymuştum, yolun açık olsun kardeşim...

...

YAKIN TARIHTEN BIR YAPRAK

Trabzon Erdoğdu Anadolu Lisesi tarih yazmıştı n Guatemala’da 2015 yılında düzenlenen Okul Sporları Dünya Futbol Şampiyonası finalinde Brezilya temsilcisini 2-1 yenen Trabzon Erdoğdu Anadolu Lisesi dünya şampiyonu olmuştu... Böylece 2003’te Trabzon Lisesinin yaşadığı başarıyı tekrarlamıştı. Guatemala’daki şampiyonanın yarı finalinde Fransa temsilcisini 1-0 mağlup eden Erdoğdu, finalde de Brezilya ekibini 19. dakikada Volkan Batman ve 44. dakikada Talhan Aydemir’in golleriyle 2-1 devirerek mutlu sona ulaşmıştı. Bu galibiyetle Dünya Li-

seler Arası Futbol Şampiyonu olan Erdoğdu’nun büyük sevinç yaşayan oyuncuları, maç sonrası o dönem popüler olan “kolbastı” oyna-

yarak şampiyonluğu kutlamıştı. HEPSİ TRABZONSPOR’DAN Erdoğdu Lisesinin oyuncularının tamamı Trabzonspor altyapısından çıkma isimlerdi... Brezilya ekibi karşısında sahaya çıkan Furkan, Mücahit, Talha, Mehmet Kahyaoğlu, Ahmet, Mehmet Yeşil, Umut, Yusuf Yazıcı, Hamza, Ali Han, Volkan ve Mahmut gibi isimler Trabzonspor’da U19 ve U17 takımlarında forma giyiyorlardı... Ve şimdi de onların çoğu başta Trabzonspor olmak üzere birçok takımın ünlü oyuncuları arasında yer alıyor.

enç adam iyi bir terziymiş. Bir dikiş makinesi ve küçücük bir dükkânı varmış. Sabahlara kadar uğraşıp didinir ama pek az para kazanırmış. Çok soğuk bir kış gecesi dükkanı kapatırken elektrik sobasını açık unutmuş ve çıkan yangın onun felaketi olmuş. Artık ne bir işi varmış ne de parası... Günler boyu iş aramış ama bulamamış… Yük taşımış, bulaşıkçılık yapmış, yine de evinin kirasını ödeyecek kadar para kazanamamış. Sonunda ev sahibinin de sabrı taşınca, küçük bir bavula sığan eşyalarıyla sokakta bulmuş kendini… Mevsim kış, hava ayaz olsa da genç adamın köşedeki parktan başka gidecek yeri yokmuş. Bir sabah iş arayacak derman bulamamış bacaklarında. Açlıktan ve soğuktan bitkin bir şekilde bankta otururken, kocaman bir araba yanaşmış kaldırıma. Arka kapıyı açmaya çalışan şoförü kızgınlıkla yana itmiş arabadan inen yaşlı adam, “Yalnız bırakın beni, parkta dolaşırsam belki sinirim geçer” diye söylenmiş. Zengin bir işadamı olduğu her halinden belli olan ihtiyar, birkaç adım attıktan sonra bankta titreyen terziyi görmüş. Terzi, adamın üzerindeki paltoya bakıyormuş dikkatle. Birden siniri geçiveren ihtiyar, “Zavallı adamcağız kim bilir nasıl üşüyordur, ona nasıl yardım etsem acaba?” diye düşünmeye başlamış... Oysa terzinin düşlediği paltonun sıcaklığı değilmiş. O, çok kalın ve kaliteli bir kumaştan üretilen bu paltonun sahibine hiç de yakışmadığını ve onun vücuduna uygun şekilde dikilmediğini düşünüyormuş. Yaşlı işadamı, terzinin yanına yaklaşıp, “Ne o evlat, bu ayazda parkta donmuşsun. İstersen paltomu sana verebilirim” deyince, “Hayır, teşekkür ederim. Ben sadece bu paltonun size göre olmadığını düşünüyordum. Kumaşı fazla kalın ve sizi olduğunuzdan şişman göstermiş” diye yanıt vermiş terzi. Yaşlı adam bu cevabı alınca hayli şaşırmış. Çünkü o da üzerindeki paltoya onca para ödediği halde kendisine bir türlü yakıştıramıyormuş. “Soğuktan titrerken nasıl böyle bir şeye dikkat edebiliyorsun?” diye soran yaşlı adam, “Ben terziyim” yanıtını alınca “Benimle gel, hayat hikayeni yolda anlatırsın” diyerek arabaya bindirmiş bizim terziyi... Bu karşılaşma, terzinin hayatındaki dönüm noktası olmuş. Böyle yetenekli bir insanın işsiz ve evsiz kalmasına çok üzülen iyiliksever yaşlı adam, terziye bir dükkan açmasına yetecek kadar para vermiş. Bunun karşılığında tek istediği kendi giysilerini dikmesiymiş. Yine onu kendi çevresinden zengin kişilerle tanıştırarak yeni siparişler almasını sağlıyormuş. Küçük dükkân önce kocaman bir moda evine, sonra da pek çok ünlü marka için üretim yapmaya başlamış. Terzi artık “ünlü işadamı” diye anılır olmuş. Bir gün ihtiyar adam onu ziyarete gitmiş. Terzi çok büyük bir iş bağlantısı yapmak üzere yurt dışına gidecekmiş ve uçağa yetişmesine az bir zaman varmış. Biraz sohbet ettikten sonra yaşlı adam birden fenalaşmış, kalp krizi geçiriyormuş. Hemen bir ambulans çağırılarak hastaneye kaldırılmasını sağlamış. Yeni işadamımız ise büyük işi kaçırmak istemediği için uçağa yetişmiş. Yaşlı adam krizi atlatmış ve uzun süre hastanede yatmış, bir yandan da sadece bir kez telefon ederek durumunu soran terziyi bekliyormuş. Fakat bizim terzi yani yeni iş adamı daha çok para kazanmak için koşturmaktan bir türlü velinimetini ziyarete gidememiş. Aradan o kadar uzun bir süre geçmiş ki bu sefer de utancından yaşlı adamın kapısını çalamaz olmuş. Bir süre sonra terzinin işleri yolunda gitmemeye başlamış. Fabrikalarını kapatmak zorunda kalmış ve elinde kala kala yine küçücük bir dükkan kalmış. Utana sıkıla yaşlı adama koşmuş hemen nerede hata yaptığını sormak için... Son derece kırgın olan ihtiyar yine de onu kabul etmiş ama kendi anlatacağı öyküyü dinledikten sonra hemen çıkıp gitmesini istemiş. Ve başlamış anlatmaya: “Bir zamanlar fakir bir oduncu varmış. Ormandaki bir kulübede yaşar ve odun keserek hayatını kazanırmış. Bir gün kulübesinde yangın çıkmış ve bu yangın bütün ormanı kül etmiş. O çevrede kimse ona güvenip iş vermeyince, çıkınını alan oduncu, eşeğine binip yola koyulmuş. Ağaçların arasında yürürken birinin kendisine seslendiğini duymuş. Başını kaldırınca konuşanın bir bülbül olduğunu görmüş. Bülbül ona ‘Senin haline çok üzüldüm, şimdi öyle bir büyü yapacağım ki eşeğin çok güzel şarkı söylemeye başlayacak, sen de onunla gösteriler yapıp çok para kazanacaksın’ demiş. Gerçekten de oduncu ve şarkı söyleyen eşeği bütün ülkede ünlenmişler. Bir gün yine bir gösteriye yetişmek için koştururlarken, bülbülün yardım isteyen sesini duymuş oduncu. Bir kedi bülbülü yakalamış ve yemek üzereymiş. Şöyle bir duraklamış ama gösteriye gitmemeyi, onca parayı kaçırmayı gözü yememiş, arkasına bakmadan kaçmış oradan. Gösteri başladığında ise eşeği her zamanki gibi güzel şarkılar söylemek yerine sadece bir eşeğin çıkarabileceği sesleri çıkarmış. İşte o zaman bülbül ölünce büyünün bozulduğunu anlamış. Ben de senin bülbülündüm ve sen beni öldürdün, büyü de o yüzden bozuldu. Keşke güzel giysiler dikerken dostluk ipliğini koparmasaydın!” Dostluk iplerinizi koparmamanız dileğiyle...


T

SPORT F1

rkısh NEWS PRESS

T

so added that Formula One has become a globally popular sport. “In recent years, Formula One has been one of the most-watched motorsports, and generally, it has become a sport loved even more than football,” he said. This is one of the reasons why they wanted to bring F1 back, to help promote Istanbul and Turkey. The Mercedes team’s British star Lewis Hamilton could win this season’s championship title in Istanbul if everything goes to plan. Of the 17 rounds on the circuit this year, the Turkish Grand Prix is the fourth to last, meaning there will be only three more to go after Sunday. The Turkish Grand Prix did not impose any financial burden on the Turkish state as the private sector covered the expenses. The ongoing coronavirus pandemic forced Turkey to put together the race without spectators. The Istanbul Governorate confirmed last month that the contest will be held behind closed doors due to COVID-19 fears.

TURKEY

27

ÜMIT UYAR

FINAL PREPARATIONS SET FOR FORMULA ONE TURKISH GRAND PRIX

urkey has been counting down the days for next weekend’s Formula One Grand Prix after a long absence as preparations are essentially complete for the top-flight motorsports event. The Formula One DHL Turkish Grand Prix will be held at Intercity Istanbul Park on Sunday, Nov. 15. “All preparations (for the venue) are done. Decorations are underway. Billboards have been placed. Some minor cleaning and landscaping have been done. We have already finished all the major work,” Intercity CEO Vural Ak said, adding that the Turkish Transportation Ministry renewed the track’s asphalt. “The Istanbul Metropolitan Municipality (IBB) helped us a lot with the work, except the cleaning, landscaping, and asphalt renovation. “We have been closely following this project ever since President Recep Tayyip Erdoğan assigned it to us four years ago. Finally, this year, Formula One has come back to Turkey. Ak all

SELECTION

10 November 2020

umiiuyar@hotmail.com

Kenyan athletes conquer

TENNIS

RACE AGAINST TIME FOR ORGANIZERS TO SECURE QUEENSLAND BASED TOURNAMENTS

n Organizers continue to plan for the Brisbane International and ATP Cup to be played at the Queensland Tennis Centre but concede the summer of tennis may take place entirely in Melbourne. A reported deadline of next week for a guarantee from various state governments that borders will open to allow players to fly around Australia and that players will be able to leave their hotels during a 14-day quarantine period for on-court practise has tournament organisers running out of time to secure their events. Tennis Australia chief executive Craig Tiley has not ruled out shifting the summer season’s entire schedule to Melbourne to ensure players don’t miss the Australian Open at Melbourne Park because of border restrictions that could

ISTANBUL MARATHON

leave them stranded outside of Victoria. Entries have yet to open for either event, with no players having confirmed plans to travel to Brisbane. It has been reported that star quartet Roger Federer, Rafael Nadal, Novak Djokovic and Serena Williams have all committed to competing in the Australian Open but are yet to book their flights. Organizers were also working on multiple scenarios for the summer of tennis, factoring in the constantly changing environment. Which includes a Melbourne-only scenario actively considered to ensure players can play the Australian Open. It’s understood officials from Tennis Australia and Tennis Queensland met with the state government for further talks about the staging of the two tournaments.

n Benard Cheruiyot Sang and Diana Chemtai Kipyogei of Kenya won in the men’s and women’s category respectively in Sunday’s Istanbul Marathon. The world’s only intercontinental marathon, in addition to being in the World Athletics’ Gold category, the 42.195-kilometer (26.2-mile) event was run without spectators this year to protect against the transmission of COVID-19. Sang completed the race at 2 hours, 11 minutes and 49 seconds, his personal best. He was followed by fellow Kenyan Felix Kimutai at 2:12:00. Ethiopia’s Zewudu Hailu Bekele took third, finishing in 2:12:23. Diana Chemtai Kipyogei won the top women’s title by completing the race in 2:22:06. Ethiopia’s Hiwot Gebrekidan and Tigist Memuye secured the second and third spots with running times of 2:24:30 and 2:37:52 respectively. In a separate event for local athletes, Yavuz Ağralı won the marathon’s Turkish championship by completing the course at 2:19:23. In women’s, Tubay Erdal, who took sixth in the general category, won the Turkish championship by finishing the race in 2:41:11. The marathon reversed its course for the first time this year. Instead of starting from the Asian side of the city, athletes took off from the European side. Another change to this year’s race was crossing the July 15 Martyrs’ Bridge over the Bosporus twice this year.

SÜPER LiG PUAN DURUMU

ÜST ÜSTE ÜÇÜNCÜ GALIBIYET

ASLAN ZIPLADI

Galatasaray, deplasmanda güçlü rakibi Sivasspor’u 2-1 yenerek puanını 16’ya yükseltti. Çıkışını sürdüren sarı kırmızılılar, galibiyet serisini de 3’e çıkarmış oldu.

S

üper Lig’in 8. haftasında Demir Grup Sivasspor’u deplasmanda 2-1 mağlup eden Galatasaray, üst üste üçüncü galibiyetini aldı. Ligin 5. haftasında evinde Aytemiz Alanyaspor’a 2-1 mağlup olan Galatasaray, Büyükşehir Belediye Erzurumspor (2-1) ve MKE Ankaragücü (1-0) galibiyetlerinin ardından Demir Grup Sivasspor’a da üstünlük kurdu. Süper Lig’de 5. galibiyetini alan sarı-kırmızılı ekip, puanını 16’ya yükselterek 3. sıradaki yerini korudu. ARDA 9.5 YIL SONRA GOL ATTI Galatasaray’ın ikinci golünü atan kaptan Arda Turan, sarı-kırmızılı formayla 9,5 yıl sonra gol sevinci yaşadı. Altyapısından yetiştiği Galatasaray’da başarılı

2-1 kariyerinin ardından İspanya’ya transfer olan Arda, 2018-2020 yıllarında Medipol Başakşehir forması giydi. Sezon başında tekrar Galatasaray’a transfer olan Arda, bu sezonki ilk gol sevincini de Demir Grup Sivasspor maçında yaşadı. YILLAR DEĞIŞIR, RUH DEĞIŞMEZ Sarı-kırmızılı formayla son olarak 18 Nisan 2011’deki Manisaspor maçında gol sevinci yaşayan Arda, 9,5 yıl sonra Galatasaray adına fileleri havalandırdı. Galatasaray Kulübü de Arda Turan ile ilgili paylaşımda bulunarak, “Yıllar değişir, o ruh değişmez” ifadelerine yer verdi. Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim de, “Sevinçliyim. Futbolcularımı kutluyorum. İyi mücadele ettiler” dedi.

TAKIMLAR O 1. Alanyaspor 7 2. Fenerbahçe 8 3. Galatasaray 8 4. Başakşehir 8 5. Karagümrük 8 6. Kasımpaşa 8 7. Ç. Rizespor 7 8. Gaziantep 8 9. Malatyaspor 8 10. Hatayspor 6 11. Beşiktaş 7 12. Konyaspor 7 13. Antalyaspor 8 14. Göztepe 7 15. Sivasspor 7 16. Erzurum 7 17. Trabzonspor 8 18. Kayserispor 7 19. G.Birliği 7 20. Denizlispor 7 21. Ankaragücü 6

G 5 5 5 4 3 3 3 2 3 3 3 2 2 1 2 2 1 2 1 1 0

B 2 2 1 1 3 3 2 5 2 2 1 3 3 5 2 2 3 0 2 2 2

M 0 1 2 3 2 2 2 1 3 1 3 2 3 1 3 3 4 5 4 4 4

A 16 12 11 11 16 10 10 12 8 5 10 8 9 11 7 9 10 4 5 5 6

Y AV 3 13 8 4 6 5 9 2 10 6 8 2 8 2 11 1 10 -2 7 -2 12 -2 5 3 12 -3 8 3 8 -1 12 -3 15 -5 10 -6 9 -4 12 -7 11 -5

P 17 17 16 13 12 12 11 11 11 11 10 9 9 8 8 8 6 6 5 5 2

*BAY: (Çaykur Rizespor)

8. Hafta Toplu Sonuçlar - Gaziantep FK-Beşiktaş: 3-1 - Kasımpaşa-Antalyaspor: 2-2 - Alanyaspor-Trabzonspor: 1-1 - Erzurumspor-Göztepe: 1-1 - Fenerbahçe-Konyaspor: 0-2 - Ankaragücü-Fatih Karagümrük: 2-2 - Yeni Malatyaspor-Denizlispor: 2-0 - Kayserispor-Atakaş Hatayspor: 0-1 - Başakşehir-Gençlerbirliği: 2-1 - Sivasspor-Galatasaray: 1-2


TÜRK UYRUKLU SÖZLEŞMELİ SEKRETER SINAVI DUYURUSU n T.C. Melburn Başkonsolosluğu’nda münhal bulunan bir adet Sözleşmeli Sekreter pozisyonuna sınavla personel alınacaktır. I) ADAYLARDA ARANAN NİTELİKLER: 1. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak, 2. Sınav tarihi itibariyle 41 yaşından gün almamış olmak, 3. En az lise veya dengi okulları ile bu okullarla eşdeğer olduğu Milli Eğitim Bakanlığınca onaylanmış yabancı okullardan mezun olmak, 4. Kamu haklarından yoksun bulunmamak, 5. Ağır hapis veya 6 aydan fazla hapis veya affa uğramış olsalar dahi zimmet, ihtilas, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanmak, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı bir fiilden dolayı hapis cezasından hükümlü bulunmamak, 6. Erkekler için askerliğini yapmış olmak veya yapmış sayılmak, 7. Her türlü iklim koşullarında görev yapmaya engel durumu bulunmadığını sağlık kurulu raporu ile belgelemek (Sağlık Kurulu Raporu istihdam edilecek adaylardan istenir), 8. Çok iyi derecede İngilizce ve Türkçe bilmek, 9. Bilgisayar ve daktilo kullanabilmek. II) BAŞVURU İÇİN ADAYLARDAN İSTENEN BELGELER: 1. Sınava katılma isteğini belirten başvuru dilekçesi (dilekçede, adres, telefon numarası, e-mail adresi gibi temas bilgilerine de yer verilmelidir) 2. Özgeçmiş (CV)

3. Türk pasaportunun aslı veya onaylı sureti ile işlem görmüş sayfaların fotokopileri, 4. Nüfus cüzdanının aslı veya onaylı sureti, 5. Son mezun olunan okuldan alınan diplomanın aslı veya onaylı sureti (Yurtdışında eğitim görmüş lise mezunları için Eğitim ataşeliklerinden alınacak “denklik belgesi”.) 6. Erkekler için askerlik kesin terhis belgesi veya askerlikle ilişiği olmadığına dair belge 7. Son 6 ay içinde çekilmiş 2 adet renkli vesikalık fotoğraf. Postayla başvurularda, asılları yazılı sınav öncesinde ibraz edilmek kaydıyla, 3, 4, 5 ve 6. sıradaki belgelerin fotokopileri gönderilebilir. III) SINAV: Sınava girerken Türkiye Cumhuriyeti pasaportu veya nüfus cüzdanının / kimlik kartının aslının ibraz edilmesi gerekmektedir.

a) Yazılı Yeterlilik Sınavı: Yazılı eleme sınavı 15 Aralık 2020 Salı günü saat 14:00’te T.C. Melburn Başkonsolosluğu’nda yapılacaktır. Sınav konuları: Türkçe’den İngilizce’ye çeviri (1 saat) İngilizce’den Türkçe’ye çeviri (1 saat) Türkçe Kompozisyon (1 saat) Matematik (1 saat) b) Sözlü ve Uygulamalı Yarışma Sınavı: Yazılı yeterlilik sınavında başarılı olan adaylar 18 Aralık 2020 Cuma günü saat 14:00’te Başkonsolosluğumuzda yapılacak sözlü ve uygulamalı yarışma sınavına davet edileceklerdir. Sözlü Sınav Konuları: Genel Kültür, Türkiye ve Dünya Coğrafyası, Osmanlı Tarihi, Türk İnkılap Tarihi. Uygulamalı Sınav Konuları: (Bilgisayarda) Daktilo sınavı IV) BAŞVURU TARİHİ: Başvurular en geç 30 Kasım 2020 Pazartesi günü mesai bitimine kadar Başkonsolosluğumuz “Level 8, 24 Albert Road South Melbourne VIC, 3205” adresine ulaşacak şekilde veya hafta içi her gün 09:00 -16:00 saatleri arasında şahsen yapılabilir. Postayla yapılan başvurularda meydana gelebilecek gecikme ve kayıplardan Başkonsolosluğumuz sorumlu değildir. V) SINAV YERİ: Yazılı Sınav: T.C. Melburn Başkonsolosluğu Sözlü ve Uygulamalı Sınav: T.C. Melburn Başkonsolosluğu Level 8, 24 Albert Road South Melbourne VIC, 3205 Tel: (03) 9696 6066 E-mail: consulate.melburn@mfa.gov.tr


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.