Sultanlar, Çin’i dağıttı
T
n 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları’na fırtına gibi başlayan Türkiye A Milli Kadın Voleybol Takımı, son şampiyon Çin’i 3-0 yendi.
Avustralya Kovid-19 ile imtihanda
Vakalar, can kayıpları, aşılama, protestolar, ihmalkarlıklar, boş sokaklar... Salgın ile ilgili tüm gelişmeler 2. ve 6. SAYFALARDA
rkısh NEWS PRESS
27
KIBRIS DÜŞMANI! SIZIN SÖZÜNÜZ
27 JULY 2021
Sözde Ermeni soykırımı ve Karabağ Zaferi’ni diline dolayan NSW Başbakanı Gladys Berejiklian, bu kez Ada’ya huzur getiren Kıbrıs Barış Harekatı’na ‘işgal’ dedi.
l www.turkishnewspress.com.au
*HOSTILITY TO CYPRUS
URURU
G 47. YIL
. . T rkıye’nın
SESİ RADYOSU AVUSTRALYA
SYDNEY DIGITAL 985
MELBOURNE NORTH
SAAT 5-6 ARASI
SAAT 5-6 ARASI
FM 98.9 HAFTANIN 7 GÜNÜ WEST HER ÇARŞAMBA
4/7/10/1 H S I L G N E N I S NEW
1/17/25/27
AFL’S STAR Errol Gulden n Errol Gulden (born 18 July 2002) is an Australian rules footballer who plays for the Sydney Swans in the Australian Football League (AFL). He was recruited by the Sydney Swans with the 32nd draft pick in the 2020 AFL draft...
25
TURKISH PRESIDENTIAL PRESS SECRETARY
IBRAHIM KALIN
Relativism, Absolutism and Epistemic Humility
DUYURU
GLADYS BEREJIKLIAN
N
SW’nin Ermeni asıllı Başbakanı Gladys Berejiklian, eyaletini günlerdir esir alan Kovid-19’a karşı başarısız mücadelesini maskelemek için çareyi Türk ve KKTC düşmanlığı yapmakta buldu. Türkiye’nin soydaşlarını Rumlar’ın mezaliminden kurtarmak adına 1974 yılında düzenlediği Barış Harekatı’na çirkin ifadelerle saldıran Berejiklian, harekat için ‘İşgal’ nitelemesinde bulunarak, “Bugün işgali anan Avustralyalı Kıbrıs ve Yunan topluluklarına desteğimi iletiyorum” dedi. Berejiklian’a KKTC’liler ve Türklerden sert tepkiler geldi.
3
Erdoğan: KKTC sonsuza dek bağımsız yaşayacak Kurban Bayramı’nı KKTC’de karşılayan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve liderler, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile birlikte “20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı” törenlerine katılarak Kıbrıs Türkü’ne moral verdi. Ellerinde Türk ve KKTC bayrakları taşıyan Kıbrıslılar Erdoğan’a sevgi gösterisinde bulundu. Başkan Erdoğan, yaptığı konuşmada,
www.turkishnewspress.com. au1300 917 566
3 SAYFAU DOPDOL SP OR
“Rumlar, Kıbrıs Türkü’nü azınlık görme, eşitlik temelinde çözümü reddetme gafletinden hâlâ uyanamadı. İçlerinde halen 1974 öncesi katliamların özlemini çekenler var. Değil 47, 147 yıl da 247 yıl da sürse, Kıbrıs bağımsızlığından ve özgürlüğünden taviz vermeyecek. KKTC sonsuza kadar bağımsız yaşayacak” dedi.
9
11
Turkish News Press Gazetesi olarak yaşanan virüs endişesinden dolayı kağıt baskımıza bu hafta da ara veriyoruz... Karantina süreci bitene kadar Gazetemizi dijital ortamda www.turkishnewspress. com.au adresinden ve sosyal medya hesaplarımızdan e-gazete tadında okuyabilir, salgınla ilgili Türk ve Avustralya makamlarının resmi duyurularını takip edebilirsiniz, sağlıcakla kalın... #EvdeKalAvustralya!
2
T
rkısh NEWS PRESS
KOVID-19 MEYDAN SAVAŞI!
27 Temmuz 2021
ALYA AVUSTRLARI SOKAK RIŞTI FENA KA
A
Avustralya’da Kovid-19 yasakları protesto edildi. Ülkenin en büyük iki kenti Sydney ve Melbourne’da sokaklara fırlayan binlerce gösterici polise zor anlar yaşattı. Sydney’deki gösteride 57 kişi gözaltına alındı.
vustralya’da Kovid-19 Delta varyantına karşı mücadele sürerken Sydney ve Melbourne’de sokağa çıkma yasakları binlerce kişi tarafından protesto edildi. Salgının etkili olduğu ve zorunlu haller dışında sokağa çıkma yasağının uygulandığı ülkenin en büyük iki kentinde toplanan binlerce gösterici, kısıtlamaların bir an önce kaldırılmasını istedi. YASAKLARA HAYIR “Özgürlük” istediklerini belirten pankartlar taşıyan göstericiler, “Avustralya uyan”, “Yeter artık”, “Aşıya hayır maskelerinizi indirin”, “Haklarımız var” sloganları attı. 30 Temmuz’a kadar kapanan Sydney’deki Victoria Park’tan kent merkezindeki belediye binasına yürüyen göstericilerin, polise plastik şişeler ve bazı maddeler atması üzerine arbede çıktı. ATLI MÜDAHALE Aralarında atlı polislerin de bulunduğu güvenlik güçleri izinsiz gösteriye müdahale ederek 57 göstericiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınan göstericilerden ikisinin polis atlarına kötü muamelede bulunmakla, diğerlerinin de izinsiz gösteriye katılarak halk sağlığını tehlikeye atmakla suçlandığı belirtildi. Melbourne’de kent merkezinden Victoria Eyalet Parlamentosu önüne yürüyen göstericiler, yasak karşıtı pankartlar taşıdı. Polisin yoğun önlem aldığı gösteride gözaltına alınanların olmadığı bildirildi. > A.ÖMER BOZKURT /SYDNEY-MELBOURNE
AVUSTRALYA Salgın sömürüsü yapan
firmaya 3.7 milyon $ ceza bir spor giyim firması, reklamlarında kıyafetlerinin “Kovid-19’un A vustralyalı yayılmasını durdurduğu” iddia etmesi
nedeniyle yaklaşık 3,7 milyon dolar para cezasına çarptırıldı. Lorna Jane firması, kıyafetlerinde insanları patojenlere karşı koruyan “LJ Shield” adlı bir madde kullanıldığını öne sürdü. Mahkeme, reklam üzerine görülen davada, şirketin iddiasının “sömürücü, piyasa bozucu ve potansiyel olarak tehlikeli” olduğuna hükmederek Lorna Jane’e 3,7 milyon dolar para cezası verdi. Federal Mahkeme Yargıcı Darryl Rangiah, kararında firmanın, ölümcül salgını çevreleyen “korku ve endişeyi sömürmeye” çalıştığını söyledi. Markanın internet sitesinde, mağazalarında ve Instagram’da yayınlanan reklamlarında, “Kovid-19’un Yayılmasının Tedavisi mi? Lorna Jane Öyle Düşünüyor” iddiasında bulunmuştu. Lorna Jane ise, mahkemenin kararını kabul ettiğini açıkladı.
T
rkısh NEWS PRESS
Year: 4 Volume: 165
President Yüksel Çifçi
Page Layout & Design Necmettin Öksüz Page Editors Ali Haydar, Tanyeli, Davut Kılıç, Ümit Uyar, Fatma Gençtürk, Mustafa Sülün, Dr. Hilal Çoruhlu, Elif Sele, Sinem Taslak, Suzan Çalımlı, Murat Özdamar, Miqdad Hassan, Murat Sirin, Zeynep Doktoroğlu Melbourne Team Murat Gümüş (Melbourne General Manager), Ümit Uyar (Distribution), Ömer Boyacı (Youth&Sport), Furkan Boyacı, Adem Taliç (Editor), Emre Boyacı, Saban Han, Murat Şirin, Salim Boyacı, Ali Kurt, Ayşe Sakar, Elif Sele, Hilal Kırmızı, Moemina Shukur, Salahaddin Kayıkcı, Zeynep Doktoroğlu Brisbane Team Ahmet Raci Karataş, Dr. Sait Erdem, Ömer Akdeniz, Metin Uyanık Western Australia Mehmet Kırmızıoğlan (Distribution), Gürhan Candemir, Hamza Serin, Harun Parlak, Hasan Mulla South Australia Mustafa Ergül (Distribution) Turkey Necmettin Aksoy, Ardi Ocgu, İbrahim Kalın, Murat Özdamar IT Grup Erol Gülçinay, Adem Talic, Hakan Evecik, Soner Çoruhlu
TURKISH MEDIA SYDNEY RADIO TEAM Monday: Fatma Gençtürk, Bilge Başafacan, Neşe Sözen Tuesday: Ergül Uybadın, Derya Sekmen, Hülya Boz, Büşra Erkan, Tuğçe Uybadın, Kübra Erdinç Wednesday: Serkan Uyanık, Halil Yılmaz Thursday: Osman Boyacı ve Diyanet Hocalarımız Friday: Tanyeli, Serkan Uyanık, Barış Cengiz Saturday: Sülhan Yılmaz, Gülten Akbar, Yasin Köksal, Tuğçe Köksal, Ahmet Kele, Azra Vejzovic Sunday: Kübra Erdinç, Muhammed Köksal, Zafer Uyanık, Ataberk Birben
TURKISH MEDIA MELBOURNE RADIO TEAM Wednesday: Murat Şirin, Ümit Uyar, Elif Sele, Zeynep Doktoroğlu, Salim Boyacı, Adem Talic Advertisements Sydney (Türker Demiryürek): 0426 982 050 Melbourne (Ümit Uyar): 0481 136 901 Brisbane (Serkan Uyanık): 0401 398 922 Western Australia (Mehmet Kırmızıoğlan): 0401 556 500 South Australia: 0426 982 050 Canberra: 0433 162 655 Sydney Office: Unit 2-92 Bryant St Padstow NSW 2211 Phone: 1300 917 566 Fax: 612 9774 8650 E-mail: info@turkishnewspress.com.au
www.turkishnewspress.com.au
AVUSTRALYA
T
rkısh NEWS PRESS
27 Temmuz 2021
3
YAŞAM KOÇUNUZ
TANYELİ İLE BİZ BİZE
cagritanyeli@icloud.com
Bayram sonrası zihin jimnastiği MUSTAFA SÜLÜN ÇIZGILERIN DILI
Berejiklian, Kıbrıs Barış Harekâtı’na ‘işgal’ dedi
A
vustralya’da yayınlanan The Greek Herald isimli Yunan gazetesinde Kıbrıs Barış Harekatı ile ilgili açıklaması yayınlanan, Ermeni asıllı NSW Eyalet Başbakanı Gladys Berejiklian, eyaletini günlerdir esir almış her gün rekor üstüne rekor kıran Kovid-19 vakalarına rağmen Türkiye’nin 1974 yılında düzenlediği Barış Harekatı’na çirkin bir dille saldırmaktan çekinmedi. RUM AŞIĞI ERMENİ Berejiklian, 47 yıl önce Kıbrıs’ta yaşayan Türkleri Rumlar’ın mezaliminden kurtarması için Türkiye’nin yaptığı Barış Harekatı’nın 47. yıldönümünde yaptığı açıklamada, Kıbrıs için sözde ‘adalet’ çağrısında bulundu. Berejiklian, Barış Harekatı için “İşgal“ nitelemesinde bulunarak, “Bugün işgali anan Avustralyalı Kıbrıs ve Yunan topluluklarına desteğimi iletiyorum” ifadesini kullandı. “Kıbrıs toplumunun, Avustralya toplumuna yaptığı katkıyı da kabul ediyorum” diyen
Berejiklian, Kıbrıslı Rum göçmenlerin Avustralya’da kültürlerini ve dillerini canlı tutmak için beş nesil boyunca çok çalıştıklarını da iddia ederek onlara destekte bulundu. TÜRKLERDEN TEPKİ Avustralya’daki Türk derneklerinin üst kuruluşu Australian Turkish Advocacy Alliance ise Başbakan Berejiklian’ın yaptığı fütursuz açıklamaya sert tepki gösterdi. Derniğin mesajında, “Bu mektubu yazmaya nasıl vakit buldun?” diye sorduktan sonra şunlar kaydedildi: ”Gladys Berejiklian, Sydney’de Enosis rüyasıyla aileleri gözleri önünde
EOKA tarafından öldürülen Kıbrıs Türklerine bir söz söyleyecek vaktin Kovid-19 sebebiyle yoğun olduğundan dolayı yok herhalde, aksi takdirde birileri bu tür katliamların ve trajedilerin masum Türk ve Müslüman kurbanları için sempati duyamadığını düşünebilir. c Diğer yandan, tarihle veya dış ilişkilerle ilgileniyorsa, bu bir işgal değildi; Türkiye, Yunanistan, İngiltere, Türkiye ve Kıbrıs tarafından imzalanan 1960 Antlaşması’nın 4. maddesinden garantör olma hakkına dayanarak Kıbrıs iç savaşına müdahale etti. Ama gerçeklerle pek ilgilenmediğinizi biliyoruz, ve halkın parasını oy kullanmak için seçim öncesi keyfinizce harcamanın da siyaset etiğine uygun olduğunu düşünen birisiniz.” Avustralya’daki diğer Kıbrıs Türk dernekleri de Başbakan’ın açıklamasına tepki gösterdiler. >A.ÖMER BOZKURT/SYDNEY
Kafeci Türk’ten çok güzel hareket n Melbourne’da karantinadan birkaç gün önce işletmesini açan Murat Mehmet, finansal darbe almasına rağmen zorda kalan insanlara yardım elini uzatıyor. 12 Temmuz’da, St Kilda’da “Mr Memz&Co”nun açılışını yapan Murat Mehmet,
bir annenin işini kaybettiği için bir dilim muz ekmeği alamayan küçük bir kızdan ilham aldığını söyledi. Eski kick boksçu Murat Mehmet, 3AW Radyo programına “Bu böyle olamaz” diye düşündüğünü söyledi. Bu yüzden sosyal medyada bir açıklama yaparak masaya yemek koymakta zorlanan herkesi kafesinin kapısına davet etti. Türk işletmeci Murat Mehmet, bu zor zamanlarda mücadele eden Melbourne’lılara menülerinden istedikleri her şeyi vermekten mutlu olduğunu sözlerine ekledi.
S
evgili okurlarım. Yazılarda kavuşmayı, iki kelam dertleşip, farkındalık yoluna birlikte çıkmayı özledim. Bayram ertesi sizlere hayatınızda her şey gönlünüzce olsun dileği ile başlıyorum. Bir yağmur yağsın zihnimize, bizi tutsak alan tüm kaygı ve endişeleri yıkasın, eser kalmasın endişe esaretinden, derin bir nefes alsın zihnimiz. Gereğinden fazla acıma hadsizliğinden arındırsın bizi. Biz bazen kendimize, bazen başkalarına acıma hissinde aşırıya kaçarız. Her şeyin aşırısı zarar. DENGE anahtardır. Bahar penceresi açılsın zihin odana, sevgi güneş gibi yayılsın, karanlığın gölgesi bile kalmasın. Unutma güzel düşünceler olursa zihinde, sadece bedeniniz değil hayatınız her yönüyle şifalanmaya başlar. Bugün kendinizi gözlemleyin... Mesela acıma hissi bu duygularda aşırıya kaçtığınız oldu mu? Ben kendimi gözlemleyerek ve benden tezahür eden dünyamı anlamaya, bu hayatta yaşadığım tüm mucizelere şükür ediyor, beni mutlu eden her şey ve herkese sevgi yollarken buluyorum kendimi. Penceremi cömertçe açıyor ve içime bakıyorum. Kendime boşu boşuna yük ettiğim deli saçması halimi izliyorum. Boşuna gönül yorgunlukları koştur, koştur bir hayat... Sen koşturdukça diğerlerinin durduğu, hep senden beklediği hayat... Yaşamımın çoğu fedakarlık adını taktığımız, aşırıya kaçtığımız hadsizliklerle geçti bazılarımız için, bazıları da sadece kendine ve almaya odaklı, onların her birinin istediğini yapmayı adet edinmiş, hadsizliğim bile haddini aşmış! Birçok insana yani başkalarının dertlerine çözüm bulmalıyım, hissi bende görev haline gelmiş ve onlarca kez nankörlükle karşılaşmama rağmen devam ederken buluyordum kendimi... Bu adını duygusallık
koyduğumuz aşırı ince ve hassas düşünmemin, başıma açtığı onlarca üzüntü ile ordan oraya geçen ömür... Yanlış anlaşılmasın! İnsanlara koşturmak, iyilik yapmak çok güzel bir şey bunu yapmaya devam ediyorum ve edeceğim ama haddimi bilerek. Aşırıya kaçmak, kendini unutup haddini aşmak, kendine iyilik yapmayana, düşünceleri hep karanlık kalana, iyilik yapmak daha ağır bedeller ödetir! İyilik sadece almaya odaklı insanlara yapıldıkça kendinize ve karşımızdakine çok büyük kötülük haline dönüşüyor. Mesela para verirsiniz, ancak öyle alışmıştır ki karşı taraf almaya, hiç bir zaman kendi ayaklarının üzerinde durmayan bir asalak yaratırsınız. Bunun gibi bir sürü deneyim tecrübe ettiğimiz, dersimizi aldığımız, haddimizi bildiren her tecrübeye de teşekkür edip, farkındalıkla aynı tuzaklara düşmeden yola devam. Bugün listemi yaptım, kendi haddimi kendim bildirerek, aşırıya kaçmayı sevgiyle bıraktım. Sevgiyle diyorum çünkü sevmek özdür. Hal ve hareketlerinden, vs hoşlanmadığın insanlarla, boş insanlarla, hayır için vakit ayırmayan, sadece EGO’sunu besleyen, kalbiyle değil, amaç için hırsla hesaplı kitaplı işler için yaklaşan insanlarla vakit geçirmemek, onları kendi tekâmülüne bırakmak gerekir. HAYIR DİYEBİLMEK O yüzden HAYIR demek bazen büyük bir İYİLİKTİR. Benden bana yansımalar inşaatı, devrim yaşatıyor bana... Hep şükür! Sevgili okurlarım, siz de kendi hikayenizin içinde kendi yerinize bakın, şikayetler şükre döner, sen yeterki kendi aşırılığına uyan. Pirim Hz. Mevlana ne güzel demiş. Ay doğmuyorsa yüzüne güneş vurmuyorsa pencerene, kabahati ne güneşte ne de ayda ara! Gözlerindeki perdeyi arala! Hoşçakalın, Sevgiyle kalın.
4
27 July 2021
AUSTRALIA
Illegal e-bikes reaching 100kph-plus speeds as they take off as alternate commute
T
he electric bicycle market in Australia is booming with sales up a staggering 800 per cent in five years. But the popularity of e-bikes has highlighted a riskier trend illegal modifications that allow the bikes to reach speeds of more than 100 kilometres per hour. Australia’s peak industry group, Bicycle Industries Australia (BIA), is now lobbying federal and state governments to review the regulations. It believes lifting the 25 kph maximum assisted speed - the lowest in the world - would ultimately increase safety for cyclists and pedestrians. ‘E-bike revolution’ Back in 2016-17, about 9,000 people bought an e-bike in Australia. Last financial year that figure had risen to 50,000 and it is expected to reach up to 85,000 in the year to July, 2021. BIA general manager Peter Bourke said in the past, e-bikes were typically used by older riders or people with an injury, but that has rapidly changed. “In countries such as the Netherlands, every second bike that is sold is now an ebike,” Mr Bourke said. “In Germany it’s about 40 per cent, in the UK it’s pushing up somewhere similar.” “E-mountain bikes have taken off because it makes the riding up the hills so much more fun. “We found people that are commuting so that
they can arrive to work without sweating in their suit.” In Australia regulations state the maximum continuous power of an e-bike motor is 250 watts and the maximum assisted speed is 25 kph. But there is a growing issue with people modifying their e-bikes to exceed those speeds, effectively making them “illegal motorbikes”. “We know that people do it,” Mr Bourke said. “It is a very conscious decision to deregulate their bikes so they can get the faster speeds.” BIA warned bike retailers in December 2018 about the dangers of illegal high-powered e-bikes following the death of an 86-yearold pedestrian in Victoria. The bike that hit the elderly man was found to have an overpowered motor and the rider was sentenced to two years’ imprisonment. BIA warned there could be substantial repercussions for importers, retailers or service providers of illegal or ‘unroadworthy’ products. WA Police were unable to provide data on the number of e-bike riders that have been issued with infringements for riding an illegallymodified electric bicycle. The National Transport Commission recently published a policy paper on barriers to the safe use of personal mobility devices, but e-bikes were not included.
Investing in shares? Here’s what the
ATO needs from you on your tax return n If you’re one of the many Australians who started investing in the share market recently, you’ll need to know what it means for your tax return. The rules aren’t simple, but it is important to understand how they work to avoid being caught out. “Sometimes buying shares is the first time there’s any complexity in your tax return, and that can sometimes be the trigger for getting overwhelmed and starting to fall behind,” says Jarrod Rogers, a certified practising accountant based in Melbourne.
The documents you need for your tax return One of the ways you can get caught out is by not keeping good records of transactions and income from your share portfolio. It’s important to keep track of purchases and sales as well as income from dividends and distributions, says Casey Ryan, a chartered accountant working in Sydney. The key documents you’ll need for tax time are: - Records of sales and purchases (such as contract notes from your broker). - Dividend statements for
shares. - Records of any dividends reinvested under a dividend reinvestment plan (DRP). - Annual tax documents for unit trusts (such as exchange-traded funds or property trusts). The good news is that dividends and distributions will prefill on your tax return providing you declare your tax file number to your broker or the share registry. “The ATO will collect the dividend data for you, as long as you’ve provided your tax file number,” Mr Rogers says.
6
27 Temmuz 2021
T
rkısh NEWS PRESS
AVUSTRALYA
Vaka da kapanma da endişeler de sürüyor Morrison’dan ‘aşılamada başarısız olduk’ itirafı Başbakanı Scott Morrison, ülkesindeki Kovid-19 aşılarının A vustralya vatandaşlara ulaştırılmasında yaşanan
MAYDAN KUŞLARA KALDI!
A
vustralya’da Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 920’ye çıktı. Ülkenin Delta varyantının en fazla etkili olduğu ve bu nedenle tam kapanma uygulanan NSW eyaletinde virüse yakalanan 2 kişi daha hayatını kaybetti. Eyalette ölenlerin sayısı 66’ya, ülke genelinde ise 920’ye yükseldi. NSW Eyalet Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, son 24 saatte 145 kişide daha virüs tespit edildi. Tam kapanmanın 30 Temmuz’a kadar yürürlükte olduğu eyaletteki vaka artışı nedeniyle, yasakların en az bir hafta daha uzatılması bekleniyor. MELBOURNE’DA UMUT Öte yandan, yaklaşık bir haftadır tam kapanmanın uygulandığı Melbourne ve Adelaide kentlerindeki
yasakların, vaka sayılarındaki artışın kontrol altına alınması üzerine, bu gece yarısından itibaren hafifletilmesi öngörülüyor. Son 24 saatte Adelaide’da yeni vaka kaydedilmezken Melbourne’da kaydedilen 11 yeni vakanın halihazırda karantinada tutulanlardan olduğu bildirildi. 2 YILDA 33 BİN VAKA Avustralya Sağlık Bakanlığının verilerine göre, Kovid-19’un ilk kaydedildiği 25 Ocak 2020’den bu yana virüse yakalanan 33 bin 81 kişiden 920’si hayatını kaybetti. Ülkedeki 2 bin 117 aktif vakadan 46’sı yoğun bakımda olmak üzere 191 kişinin tedavileri devam ediyor. Öte yandan, Avustralya’nın Tazmanya ve Victoria eyaletlerinde AstraZeneca aşısının ilk dozunu
yaptıran 2 kişinin daha kan pıhtılaşmasından hayatını kaybettiği açıklandı. ASTRAZENECA’DAN 6 ÖLÜ Ülkenin bağımsız ilaç düzenleme kurumu Terapötik Ürünler İdaresi (TGA) tarafından yapılan açıklamaya göre, AstraZeneca aşısının ilk dozunu yaptıran Tazmanya eyaletinde 44 yaşındaki bir erkek ve Victoria eyaletinde 48 yaşındaki bir kadın kan pıhtılaşması nedeniyle öldü. TGA’nın aşı güvenliği raporunda “Ailelerine ve sevdiklerine en içten taziyelerimizi sunuyoruz” ifadeleri kullanıldı. Böylece Avustralya’da uygulanan toplam 6,1 milyon doz AstraZeneca aşısına bağlı olduğu belirtilen kan pıhtılaşmasından ölenlerin sayısının ise son ölümlerle 6’ya yükseldiği bildirildi.
gecikme ve aksamalardan dolayı üzgün olduğunu söyledi. Morrison, başkent Canberra’da düzenlediği basın toplantısında son haftalarda artış gösteren Kovid-19 vakalarına karşı verilen mücadele ve aşılama çalışmalarıyla ilgili açıklamada bulundu. Kovid-19 aşılarının halka ulaşmasında yaşanan gecikme ve aksamalardaki sorumluğu üzerine aldığını belirten Morrison, hedeflerindeki rakamlara ulaşmadıklarını kabul etti. Özür dilemesi yönündeki çağrıları kabul etmeyen Morrison, “Bu yılın başında umduğumuz rakamları alamadığımız için kesinlikle üzgünüm. Hiçbir ülke her şeyi doğru yapamaz. Hiçbir başbakan da her şeyi doğru yapamaz, bu yüzden benim işim işe devam etmek” dedi. SAĞLIK SİSTEMİ İFLAS ETTİ! Kovid-19 aşısı yapacak mekanların sayısının artırılacağını belirten Başbakan Morrison, bu ayın sonuna kadar aşı yapılan eczane sayısının 118’den 470’e çıkarılacağını söyledi. Avustralya’da federal hükümetin sorumluğundaki aşı uygulamasında, onay alan aşıların ülke içinde dağıtımında gecikmeler yaşanmasının yanı sıra aşıları yapacak eczane, aile hekimi ve sağlık kurumlarının sayılarının yetersiz olduğu ortaya çıkmıştı. İstatistik Ofisinin verilerine göre yaklaşık 25 milyon 793 bin nüfuslu ülkede ilk doz aş olanların oranı yüzde 29,1, ikinci doz aşı olanların oranı ise yüzde 11,66.
Pfizer/BioNTech aşısı yaptırma yaşı 12’ye düştü
A
vustralya’nın bağımsız ilaç düzenleme kurumu Terapötik Ürünler İdaresi (TGA), Pfizer/BioNTech tarafından geliştirilen Kovid-19 aşısının 12-15 yaş grubundakilere vurulmasına onay verdi. TGA’dan yapılan açıklamada, “12 ila 15 yaş grubundakilerle yapılan klinik çalışmalar da dahil olmak üzere, güvenlik ve etkinliği destekleyen mevcut verilerin dikkatli şekilde değerlendirilmesinin ardından Pfizer/BioNTech’in Kovid-19 aşısının geçici kullanımına onay verilmiştir” ifadesi kullanıldı. TGA, daha önce Pfizer/BioNTech aşısının 16 yaş üzerindeki Avustralyalılara uygulanmasına izin vermişti. Avustralya Federal Sağlık Bakanı Greg Hunt da, “TGA, bu yaş grubuna uygulanacak Pfizer aşısı için onay vermeden önce yerel ve uluslararası kanıtları kapsamlı ve bağımsız olarak değerlendirdi” dedi. Hunt, 40 yaşaltı Avustralyalıların ilk Pfizer aşısını vurulabilecekleri tahmini zaman çizelgesinin, eylül ayının sonu olarak belirlendiğini söyledi. Aşının kullanıma sunulması için yaş kategorisinde hangi gruplara öncelik tanınacağı konusundaki kararı Avustralya Aşılama Teknik Danışma Grubu (ATAGI) verecek.
ANALYSIS Writer: Suzan Calimli
T
rkısh NEWS PRESS
27 July 2021
7
calimli.suzan@gmail.com
Sicily’s Islamic History:
The Christians
…continued
F
ollowing the clashes between the Fatimid administration and Sicily’s residents, the Kalbid Dynasty was founded by a military governor named alHasan al-Kalbi. However, this did not stop clashes between the two groups. Eventually, Sicily’s power started to wane under the Kalbid Dynasty in the 1000s. This was believed to have happened due to Kalbid emirs losing interest in their continuous attacks on the southern part of Italy against Byzantine outposts. Men would seek excuses in order to not participate in military conscription. The Kalbid emir al-Akhal had the aim of strengthening the island’s defense forces and sought to achieve that by imposing new taxes on Sicily’s residents. This prompted Sicilian notables to approach the Zirid
Dynasty in Tunisia for help. As a result, the Zirid dynasty sent forces to Sicily, taking over Palermo and killing al-Akhal. Despite the Zirids getting rid of the Kalbid Dynasty, Sicily’s residents were afraid of yet another unwelcome rule by a foreign administration, so they expelled the Zirid forces back to Tunisia shortly after they got the assistance they requested. What followed was a period where a lack of a central government led to decentralisation. Military leaders that were in charge of their own provinces, announced their independence. However this resulted in a Muslim disunity which powerful Christian kingdoms took advantage of. After years of raids, the Normans, well-known for their military skills, eventually came to totally rule the province
in 1090 after two centuries of Islamic rule. Many Muslims left to seek shelter in North Africa and Spain; those who decided to stay lived under Christian rule. During the eleventh and twelfth centuries, Muslims had taken up occupations in agriculture and some even had the opportunity to work in administration roles in Palermo. These Muslims were also granted the opportunity to self-rule when it came to legal and religious disputes via religious judges (qadis). Despite the few rights the Muslims were allowed to exercise, Muslims were reminded that they did not live in the dar alIslam, in other words a country that followed Islamic beliefs and practices. Muslims faced subtle and undisguised pressures to convert to Christianity and they were perceived with an
inferior status compared to their Christian counterparts in Sicily. In the thirteenth century, Muslims were forcibly relocated by Frederick II to Lucera, where there was a mainland Italian colony. For the most part, Muslims faced discrimination, exile and even massacres at the hands of the Christians. It was in 1266 that the very last of the Muslims were exiled from the land, concluding 400 years of Islamic presence in Sicily. Sources: - Egypttoday.com: written by Firas AlKhateeb and first published in Lost Islamic History. - Davis-Secord, S. (2007). Muslims in Norman Sicily: The Evidence of Imâm al-Mâzarî’s Fatwâs. Mediterranean Studies, 16, 46-66. Retrieved July 19, 2021, from http://www.jstor.org/ stable/41167004
Irkçı vandalların mezarlara bile saygıları yok!
M
elbourne’da Türklerin ve Müslümanların mezarlarının bulunduğu Fawkner Northern Memorial Park’ta bulunan bir çok mezar yeri kimliği belirsiz kişilerce çirkin bir saldırıya uğradı. Müslüman mezarlığının karşı tarafında bulunan iki Hristiyan mezarının da tarif edildiği görüldü. Bazı mezarların üzeri sprey boya ile boyanırken, üzerinde fotoğraf bulunanların da camları kırıldı. Üzerinde taş ve mermer oyma heykel, çiçek vazosu ve bayrak olan mezarların daha çok zarar gördüğü belirlendi. BUNU YAPAN İNSAN OLAMAZ Moreland Belediye Meclis Üyesi Oscar Öztürk Yıldız’ın babası Musa Yıldız’ın da mezarının üzerindeki fotoğrafı kırıldı. Mezarı başında Turkish News Press’e bilgi veren Oğlu Güngör Yıldız, şunları anlattı: “Cuma akşamı gece geç vakitte
burada böyle bir şey olmuş, çok sayıda mezar tahrip edilmiş, bunu yapan insan olamaz hangi dinden gelirse gelsin insanlığa yakışmayan bir şey olmuştur burada ölüye saygısı olmayanın zaten hiçbir şeye saygısı olamaz. İnsanı kaybetmek bir yana böyle bir şeyle karşılaşmak gerçekten çok üzücü.“ Merhum Taylan Mindemir’in annesi Satı Mindemir de, “Şok olduk. Mezarlık yetkilileri de gelerek inceleme yaptı. Tepkimiz ortaya koyalım. Gerekirse buraya kamera koysunlar. Çok üzgünüz” diyerek gözyaşı döktü. Polis ve mezarlık yetkilileri sabah erken saatlerde saldırıya uğrayan mezarları inceleyip tutanak tuttu. Olay ile ilgili henüz bir açıklama yapmayan yetkililerin neler yapacağını ve nasıl tedbirler alacağını ilerleyen günlerde göreceğiz. > A. ÖMER BOZKURT / MELBOURNE
8
T
27 Temmuz 2021
NBA’Lİ BATOULY CAMARA
YUNUS EMRE ENSTİTÜSÜ EĞİTİYOR
Orta Asya’da bile Türk okçuluğunu yaşatıyoruz okçular Ayzada Amanjolova K azakistanlı ile Dauren Sıdıkov, daha önce kursiyeri oldukları Türk Okçuluk Kurslarında eğitmen
olarak görev almaya hazırlanıyor. Yunus Emre Enstitüsü ve Okçular Vakfının 2018’de başlattığı “Kemankeş Projesi” kapsamında başkent Nur Sultan’da hayata geçirilen Türk Okçuluk Kursları meyvesini vermeye devam ediyor. Kazak okçular, kursiyeri oldukları kurslarda şimdi ise eğitmen olarak görev almaya hazırlanıyor. İstanbul’daki Okçular Kampında düzenlenen “Eğitmenler Eğitimi” programını başarıyla tamamlayan Kazak okçulardan Ayzada, “Yay tutmayı, ok atmayı öğrendikçe hoşuma gitmeye başladı. Okçuluk sayesinde dünyanın dört bir yanında arkadaşlarım var” dedi. Dauren Sıdıkov da, “Ata sporumuz. İlgi de yoğun. Okçuluk özellikle şehirde kaos ve stres içinde yaşayan insanlar için çok faydalı” diye konuştu.
TÜRKİYE
Milyonların yüzü Türkiye ile güldü Bu Kurban Bayramı’nda da muzlumları, yoksul ülkeleri, fakirleri ve yetimleri unutmayan Türk şefkâti, dünyanın dört bir yanına iyilik saçtı, yürekleri mesut etti... Başta Kızılay ve Türk Diyanet Vakfı olmak üzere Türk STK’lar, değişik ülkelerde milyonlarca kişinin Bayram sevincine sevinç kattı...
Ünlü basketbolcudan “yardım” teşekkürü ünlü kadın basketbolcu Batouly Camara Gineli ve Türkiye’nin Konakri Büyükelçi Vekili Cevdet Can Canikli, TDV’nin Gine’deki kurban kesim alanlarını ziyaret etti. “Kurbanını Paylaş, Kardeşinle Yakınlaş” sloganıyla düzenlenen vekaletle kurban kesimi programı kapsamında, Batı Afrika ülkesi Gine’de 300’ü büyükbaş 2 bin 100 kurban kesildi. Basketbolcu Camara da beraberinde Canikli ile yüzündeki tümör ameliyatını yaptırdıkları 5 yaşındaki Maye Bangoura ile kurban kesim alanını ziyaret etti, TDV yeleği giyerek bağışta bulunanların isimlerini okudu. Türkiye’nin her yıl ihtiyaç sahiplerine yaptığı yardımları çok önemsediğini belirten Camara, “Ülkem ve Türkiye iş birliği sayesinde çok güzel işler yapıyor. İnşallah bu yardımlar artarak devam eder. Tüm Türkiye’ye ülkem adına teşekkür ederim” dedi. Canikli ise Gine halkının yardımlar nedeniyle Türkiye’ye büyük sevgi beslediğini belirterek, “Türk diplomatlar olarak Afrika’ya gelip elçiliğe kapanmıyoruz. Elimizden geldiğince halkla, halkın ileri gelenleri bir araya gelmeye çalışıyoruz. Her şekilde devletimizi ve milletimizi temsil ediyoruz” dedi. TDV Gine ekip sorumlusu Bekir Belada da, “Halkımızın emanetlerini teslim etmek için kilometrelerce ötedeki Gine’ye geldik. Allah herkesin hayrını kabul etsin” dedi.
rkısh NEWS PRESS
T
ürk Kızılay, Kurban Bayramı vesilesiyle Somali’de 80 bin ihtiyaç sahibi aileye kurban eti dağıttı. Türk Kızılay Somali Yetkilisi Orhan Kökçü, Türk Kızılay’ın başkent Mogadişu dahil 30 bölgedeki 80 bin ihtiyaç sahibi aileye kurban eti ulaştırdığını belirtti. Kurban Bayramı olduğu için yardımların ihtiyaç sahibi ailelere dağıtılmasının önemli olduğunun altını çizen Kökçü, Türk halkının bu mutluluğu Somalili kardeşleriyle paylaşmak istediğini ifade etti. Kökçü, “Başkent Mogadişu’da 850, Beletweyne’de 650, Kismayo’da 650, Hergeisa’da 650 büyükbaş hayvan, Galkacyo ve Bosaso’da 9 bin 100 küçükbaş hayvan kestik. İhtiyaç sahibi ailelere ulaşıp yüzlerini güldürdük” dedi. ‘TÜRK’, ‘YARDIM’ DEMEK Afrika, Ortadoğu, Asya ve Balkanlarda onlarca ülkedeki Müslümanlara yardım eli uzatan Türkiye Diyanet Vakfı, “Vekaletle Kurban Kesim Programı” kapsamında yapılan bağışlarla Batı Afrika ülkesi Moritanya’da yüzleri güldürdü. TDV’nin kurban organizasyonu kapsamında Moritanya’nın 15 bölgesinde 1700 büyükbaş hayvan kesildi. Kesim faaliyetinin ardından 11 bin 900 hisse kurban eti 45 bin ihtiyaç sahibine ulaştırıldı. Türkiye Diyanet Vakfı Mütevelli Heyeti İkinci Başkanı İhsan Açık, TDV’nin 589 bin 136 hisse kurbanı keserek ihtiyaç sahiplerine ulaştırdığını bildirdi.
TDV kurban ekibi, Senegal’de de sevinçle karşılandı. Ekip sorumlusu Muhammet Bahattin Alkan, şunları anlattı: BAYRAĞI GÖREN KOŞUYOR “Bu sene Senegal’da 2 bin büyükbaş kurban kestik. Diğer beyazların burayı sömürmek için gelmesinden dolayı insanlarda hep bir beyazın onları sömürmeye, onlardan bir şey almaya geldiğiyle ilgili algı oluşmuş ancak artık yıllardır TDV ve diğer Türk STK’ları tarafından yapılan yardımlarla insanlar beyazları gördüğünde, ellerinde yardım kolisi ya da bir yardımla gelen beyazları gördüğünde, ‘Bunlar Türk’tür, Türkler bize yardıma geldi’ diyebiliyorlar.” İHH, 2.5 MILYONA ULAŞTI İHH İnsani Yardım Vakfı, Kurban Bayramı’nda bağışlanan 62 bin 62 hisse kurbanı, Türkiye ile 65 ülkede, yaklaşık 2,5 milyon ihtiyaç sahibine ulaştırdı. İHH’nın yardımları, Latin Amerika’ya kadar ulaştı. Vakıf, Kolombiya’nın en büyük ikinci kenti Medellin’de Kurban Bayramı dolayısıyla et yardımında bulundu. Diğer Latin Amerika ülkelerinde de ihtiyaç sahibi ailelere gıda yardımı ulaştıran İHH, çalışmalarını sürdürüyor. SADAKATAŞI 33 ÜLKEDE Sadakataşı Derneği, Kurban Bayramı’nda Türkiye ile birlikte 33 ülkede 17 bin 730 hisse kurbanını 750 binden fazla kişiye dağıttı. Dernekten yapılan açıklamada, “Paylaşınca Hisseni Yeryüzü Bayram Yeri” çağrısıyla
Türkiye, Afrika, Ortadoğu, Orta Asya, Güney Asya, Kafkasya, Uzak Doğu, Endülüs ve Balkanlar’da bağışçıların destekleriyle kurban kesimi ve dağıtımı yapıldığı belirtildi. Kurban dağıtımında, mülteci kampları, savaş, doğal afet ve yoksul bölgeler ile yaşlılar, kimsesizler, yetimhaneler ve okullara öncelik verildiği belirtilirken 33 ülkede, 3 bin çocuğa bayramlık kıyafet ve oyuncak hediye ettiği aktarıldı. YEMEN UNUTULMADI Türkiye’deki insani yardım kuruluşları Yemen’de DE binlerce ihtiyaç sahibine kurban eti dağıttı. Türk Kızılay, Deniz Feneri, Sadakataşı, Vefa, Cansuyu, Yedi Başak ve Bonyan derneklerinin aracılığıyla Aden, Ebyen, Hacce, Hadramevt ve Marib illerinde 9 bin aileye; yaklaşık 52 bin ihtiyaç sahibine kurban eti ulaştırıldı. YETİMLER SEVİNDİRİLDİ Yetim Vakfı da, hayırseverlerin bağışladığı kurban hisselerini 23 ülkede ihtiyaç sahiplerine ulaştırdı. “Kurban İbadet, Yetim Emanet” sloganıyla düzenlenen kurban organizasyonu, Türkiye ile kıtlık, savaş, hastalık gibi sebeplerle pek çok can kaybının yaşandığı ve yetim ailelerinin yoğunlukta bulunduğu 22 ülkede gerçekleştirildi. 138 bin ihtiyaç sahibine kurban eti dağıtılırken, 11 bin 601 yetime de kıyafet hediye edildi. Türkiye’de yapılan kurban bağışları da pay edilerek sosyal incelemeleri tamamlanan ve düzenli gelirleri olmayan yetim ailelerine ulaştırıldı.
T
TÜRKİYE N A D ’ N A Ğ O ERD
A Y A Y N J A Ü D ET MES
rkısh NEWS PRESS
9
RUS UZMANLAR SÖYLÜYOR:
Türkiye, bölgesel güç haline dönüştü
N
uzmanlar, Türkiye’nin uluslararası alanda R usönemli rol oynadığını söylediler. Rusya Dışişleri Bakanlığı Diplomasi Akademisi’ne
Kurban Bayramı’nı KKTC’de karşılayan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve milli hassasiyeti olan siyasi parti liderleri, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile birlikte, “20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’na katılarak Kıbrıs Türkü’ne büyük moral verdi. Ellerinde Türk ve KKTC bayrakları ile Erdoğan posterleri taşıyan Kıbrıs halkı, Cumhurbaşkanına sevgi gösterisinde bulundu.
KKTC sonsuza dek
bağımsız yaşayacak
B
27 Temmuz 2021
‘Yavru Vatan’da çifte bayram yaşayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rumlar, Kıbrıs Türkü’nü azınlık görme, eşitlik temelinde çözümü reddetme gafletinden hâlâ uyanamadı. İçlerinde halen 1974 öncesi katliamların özlemini çekenler var. Değil 47, 147 yıl da 247 yıl da sürse, Kıbrıs bağımsızlığından ve özgürlüğünden taviz vermeyecek. KKTC sonsuza kadar bağımsız yaşayacak” dedi. ayramının ilk gününü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde geçiren Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın Hala Sultan Camii’nde kıldırdığı bayram namazının ardından, Kurban Bayramı’nın Türk milleti, İslam alemi ve tüm insanlığa sağlık, huzur ve barış getirmesini Allah’tan dileyerek, şunları söyledi: “Rabb’im tekrarını nasip etsin inşallah. Alemi İslam’ın ittihadına, intibahına vesile kılsın. İnşallah bu güzel Kıbrıs’ımızda 47 yıl önce yaşadığımızı bizlere bir daha yaşatmasın. Bundan sonraki süreçte güzel Kıbrıs’ımızın çok daha güzel, çok daha kalkınmış güçlü bir Kıbrıs olarak yoluna devamını bizlere nasip etsin. Artık güney-kuzey böyle bir derdin içinde olmayacağız. Bundan sonra Kıbrıs Türkü çok daha güçlü ve sonsuza kadar bağımsız şekilde yoluna devam edecek.” KKTC’NİN ÇİFTE BAYRAMI Bugünün, Kıbrıs halkı için çifte bayram olduğunu belirten Erdoğan, daha sonra KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile birlikte Kıbrıs Barış Harekatı’nın 47. yıldönümü dolayısıyla Dr. Fazıl Küçük Bulvarında düzenlenen “20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı” törenine katıldı. Tören mangasını birlikte selamlayan Erdoğan ve Tatar, dünyaya net mesajlar verdi. Lefkoşa’daki törenlere; TBMM Başkanı Mustafa Şentop, MHP lideri Devlet Bahçeli, BBP lideri Mustafa Destici, DSP Lideri Önder Aksakal, YRP Lideri Fatih Erbakan ve bakanlar ile vatandaşlar katıldı. SP Lideri Temel Karamollaoğlu’nun
bağlı Güncel Uluslararası Sorunlar Enstitüsünde “Rusya ve Türkiye: Dün, Bugün, Yarın” konulu yuvarlak masa toplantısı düzenlendi. Enstitü Müdürü Oleg Karpoviç, ikili ilişkilerinin önemine değinerek, “Türkiye, son dönemde, uluslararası alanda önemli rol oynuyor. Bu nedenle, Rusya ve Türkiye arasındaki etkileşim, uluslararası ilişkilerde önemli gündem haline geldi” dedi. Karpoviç, Türkiye’nin Güney Kafkasya ve Orta Asya’da önemli rol oynamaya başladığını belirtti. SON 5 YILDA KONUMUNU GÜÇLENDIRDI Rusya’daki Çağdaş Türkiye Araştırmaları Merkezi Müdürü Amur Gadjiyev de, Türkiye’nin dış siyasetine değerlendirerek, şunları dile getirdi: “Türkiye’nin bölgesel ve küresel siyasetteki statüsü değişti. Türkiye, bölgesel gündemin oluşturulmasında yer alarak, bölgesel dönüşüm süreçlerine katıldı. Türk dış siyaseti ‘pragmatik’ yönde ilerliyor. Milli çıkarları doğrultusunda hareket ediyor. Son 5 yılda bölgedeki konumunu güçlendirdi ve komşu ülkeler üzerinde etkisini artırdı. Rusya ve Türkiye, Suriye, Libya, Karabağ meseleleri çözümünde girişimlerde bulundu. İkili ilişkilerin ‘stratejik’ düzeyde.” “ERDOĞAN, GÜÇLÜ LIDER” Enstitü Avrasya Araştırmalar Merkezi Başkanı Ali Mustafabeyli de Rusya ve Türkiye arasındaki ilişkilerin gelişiminin önemini vurgulayarak, “İki ülke arasındaki etkileşim zorluklara rağmen sürdürülüyor” dedi. Erdoğan’a saygı duyduğunu dile getiren Mustafabeyli, “Erdoğan, güçlü lider. Erdoğan, bağımsız şekilde hareket etmeye çalışıyor” dedi. Avrupa-Asya Kültür Merkezi Başkanı Radik Amirov ise, Türkiye’nin Rusya için önemli ortak olduğuna işaret ederek, “Jeopolitik açıdan Türkiye önemlidir. Benzer ve farklı noktalarımız var” diye konuştu.
‘GARDAŞ’A 5 GÜNLÜK ZİYARET katılmadığı törenlere Necmettin Erbakan’ın dava arkadaşı SP YİK Başkanı Oğuzhan Asiltürk”ün katılması dikkat çekti. Törende gazilerle buluşan Erdoğan, halkın sevgi seliyle karşılandı. Burada yaptığı konuşmada, hem Kıbrıs halkına, hem Rum tarafına, hem de dünyaya mesaj veren Başkan Erdoğan, şöyle devam etti: DEĞİL 47, 247 YIL GEÇSE DE “Kıbrıs Türk halkının kanıyla, canıyla, şehitlerinin fedakarlığıyla kurduğu devletten vazgeçmesini istiyorlar. Bu nobran tavrın artık hiçbir hükmü kalmamıştır. Rumlar, Kıbrıs Türkü’nü azınlık olarak görme gafletinden bir türlü uyanamadılar. Rum tarafı gerçeklerden kopuk, maksimalist, samimiyetsiz ve şımarık yaklaşımını sürdürmekte ısrarcıdır. İçlerinde halen 1974 öncesi katliamların özlemini çekenler bulunduğunu da görebiliyoruz. Herkes bilsin ki Kıbrıs Türkü’nün egemen eşitliği ile eşit statüsü çözümün anahtarıdır. Hiç kimse Kıbrıs Türkü’nden Rumların iradesi altında azınlık olarak yaşamayı beklemesin. Hiç kusura bakmasınlar, değil 47, 147 yıl da 247 yıl da sürse, Kıbrıs bağımsızlığından ve özgürlüğünden taviz vermeyecek
ve KKTC sonsuza kadar bağımsız yaşayacak.” KIBRIS AYAĞA KALKIYOR Cumhurbaşkanı Erdoğan, törenin ardından, Anadolu Üniversitesi Lefkoşa Kampüsü’nden canlı bağlantıyla toplu açılış ve temel atma törenine katıldı. Lefkoşa Kuzey Çevre Yolu Projesi, Kamu Veri Merkezi temeli ve Maraş’a sosyal hizmet tesislerinin de aralarında bulunduğu birçok hizmet ve eserin toplu açılışını yapan Erdoğan, “Kuzey Kıbrıs artık ayağa kalkıyor. İnşallah tamamen dijital dönemi Kuzey Kıbrıs’ta yaygınlaştıracağız. Maraş da, uluslararası hukuk çerçevesinde kimsenin hakkına halel gelmeyecek şekilde açılarak yeniden eski güzel günlerine kavuşacak” dedi. BİR MİLLET, ÜÇ DEVLET Gazetecilere konuşan Erdoğan, Azerbaycan’ın Kuzey Kıbrıs’ı tanıyacağı yönünde beklentilere ilişkin, “Bu konuda tereddüt edecek hiçbir şey yok. Bunları İlham Aliyev kardeşimle sürekli zaten görüşüyoruz” dedi. Tatar da, “Azerbaycan bizim kardeş ülkemiz. Biz aynı milletin soyundan geliyoruz. ‘Bir millet, üç devlet’, iş oraya doğru gidiyor diye düşünüyorum” diye konuştu.
AK Parti heyetinden Azerbaycan çıkarması Parti Genel Başkanvekili Numan başkanlığındaki heyet, üst düzey A KKurtulmuş temaslar ve heyetler arası görüşmeler
gerçekleştirmek üzere 25 Temmuz’da Bakü’ye gitti. Yeni Azerbaycan Partisi ile imzalanan iş birliği protokolünün ardından yapılan ziyaret çerçevesinde AK Parti heyeti, Azerbaycan Aile Bakanı Bahar Muradova, Yeni Azerbaycan Partisi Genel Başkanvekili, Genel Merkez Yürütme Kurulu Başkanı Tahir Budagov, Başbakan Yardımcısı Ali Ahmadov gibi Azeri yetkililerle görüşmelerde bulunacak. Heyet, 4 gün sürecek programda, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile de bir araya gelecek. Görüşmelerde, AK Parti ile Yeni Azerbaycan Partisi’nin Türkiye ve Azerbaycan’da birlikte gerçekleştirecekleri projeler ele alınacak. Ziyaret, Gence’de düzenlenecek “Milli Manevi Değerlerimize Bağlılık ve Gelecek İş Birliği İçin Yeni Fırsatlar” adlı konferansın ardından basın toplantısı ile sona erecek. AK Parti heyetinde Numan Kurtulmuş’un yanı sıra Dış İlişkiler Başkanı Efkan Ala, Genel Sekreter Fatih Şahin, Kadın Kolları Başkanı Ayşe Keşir, Gençlik Kolları Başkanı Eyüp Kadir İnan, Genel Başkanvekili Yardımcısı Ahmet Büyükgümüş, Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı Mehmet Ceylan, Genel Sekreter Yardımcısı Türk İslam Karakoç ve bazı genel merkez yetkilileri yer alacak.
10
T
U
T
27 July 2021
rkısh NEWS PRESS
TURKEY
“Why Should We Fight Against FETO Resolutely?”
he international community frequently expresses its condemnation of terrorism in all its forms and manifestations and its determination to fight terrorism. This is an appropriate attitude, as terrorism remains a major threat to the common security, wellbeing, values and prospects for a brighter future of all humanity. The phenomenon of terrorism has undergone a transformation in recent years. In the process, as the aims and means of terrorist organizations have expanded, their actions have taken on new dimensions. Terrorist organizations are trying to adapt themselves to social, economic and technological developments and a rapidly evolving international environment. Some of the terrorist groups are not clearly visible and are hidden behind a slyly designed propaganda tool. This case also requires a review of our global counterterrorism strategy. The effective fight against terrorism requires a comprehensive perception and awareness on the next generation terrorist organizations, as well as a new perspective and a strong political will that the international community should demonstrate in this direction. It is time to break down stereotypes by reviewing our established assumptions in the face of the new threat of terrorism. A new type of terrorist organization, namely the Fetullahist Terrorist Organization (FETO) and Turkey’s struggle against it are a striking example in this regard. Turkey faced a brutal coup attempt by FETO on 15 July 2016. FETO, a secret terrorist organization that infiltrated state bodies, attempted to destroy democracy and overthrow the democratically elected government by force. On that black night, as a result of the terrorist acts of FETO 251 of our citizens were killed and more than 2,000 citizens injured. State institutions, especially our Parliament and the Presidency, where the free will of the nation is embodied, were assaulted by
heavy weaponry including attacks by tanks, military aircraft and helicopters. How could FETO members be so cruel to the Turkish nation that night? How did they become so hostile to the elected government and the legitimate constitutional order? Our answers to these questions may contain clues about the emergence and structure of this very dangerous group that is active in an effective manner in a number of countries. Members of this insidious organization were subjected to ideological indoctrination and brainwashing in Turkey and various other countries through the abuse of the most sacred national and spiritual values, mostly in so-called educational institutions in the form of schools, language centers or dormitories. Their worldviews have also been shaped on a myth of fabricated wisdom built around the ringleader Fethullah Gulen, who has been declared the so-called ‘imam of the universe’. The distorted
hierarchy within FETO obliges his orders to be seen as absolute facts and cannot be questioned even if they are contrary to democratic values and human rights. FETO brainwashed young people to such an extent that they eventually became alienated to their friends, even their families, in order to secure their full obedience. FETO coup plotters, like remotecontrolled robots, did not hesitate to point guns at their colleagues and comrades in arms to slaughter them on the night of July 15, once they received FETO’s instructions. FETO affiliated individuals are also able to hide by taking on different identities in the society in which they live. The organization has specifically targeted the civil, military and security bureaucracy. The ultimate goal of all this is to take over the institutions of the state. Turkey’s experience before the coup attempt is full of examples of illegal methods that the FETO can resort to
in order to advance its agenda. These include blackmailing politicians and bureaucrats, resorting to large-scale systematic deceptions in central examinations to place their members in state institutions, manipulation, making fictitious claims to initiate judicial proceedings against their opponents, and taking advantage of the media, business, school and NGO networks they own for this purpose. The first target of the FETO is obviously the Republic of Turkey. For this reason, they are engaged in a systematic black propaganda activity aimed at directing international public opinion against Turkey. However, I would like to share the following friendly advice: it would be a grave misconception to think that FETO is only a threat to Turkey. There is no doubt that the legal investigations to be launched in the countries where FETO has placed itself will expose many illegal activities ranging from financial corruption to fraud in visa and asylum applications. It’s high time that these countries take this step. Contrary to what its members assert, FETO is not a party to a political conflict in Turkey, but a bloody terrorist and criminal network. All political parties represented in the Turkish Grand National Assembly, ruling or opposition, also consider FETO a terrorist and criminal network. My message is clear. We have to act together and with the same determination against all terrorist organizations, regardless of their forms, including FETO. No compromise can be made to those who commit acts of terrorism. As in the case of FETO, we must defend democracy and freedoms, taking into account the hidden face of terrorism. We owe it to our citizens, to the victims of terrorism and to future generations. > Article by Turkish Foreign Minister Mevlüt Çavuşoğlu titled “Why Should We Fight Against FETO Resolutely?”, 15 July 2021
“Neden FETÖ’yle Kararlılıkla Mücadele Etmeliyiz?”
luslararası toplum terörizmi her türlü biçim ve tezahürleriyle kınadığını ve terörizmle mücadele kararlılığını sıklıkla ifade ediyor. Bu yerinde bir tutum, zira terörizm tüm insanlığın ortak güvenliğine, refahına, değerlerine ve daha parlak bir gelecek beklentilerine başlıca tehdit olmayı sürdürüyor. Terörizm olgusu son yıllarda bir dönüşüm geçirdi. Bu süreçte, terör örgütlerinin amaç ve araçları genişlerken, eylemleri yeni boyutlar kazandı. Terör örgütleri sosyal, ekonomik ve teknolojik gelişmeler ile hızla evrilen uluslararası ortama kendilerini uyarlama gayretindeler. Terör gruplarının bazıları açıkça görünür değiller ve sinsice tasarlanmış bir propaganda aracının arkasına saklanmış durumdalar. Bu durum, küresel terörle mücadele stratejimizin de gözden geçirilmesini gerektiriyor. Terörle etkin mücadele için, yeni nesil terör örgütlerine ilişkin kapsamlı bir algı ve farkındalığa, yeni bir perspektife ve uluslararası toplumun bu yönde sergileyeceği güçlü siyasi iradeye ihtiyaç var. Yeni terörizm tehdidi karşısında yerleşik varsayımlarımızı gözden geçirerek klişeleri yıkmanın zamanı geldi. Yeni bir terör örgütü türü olan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve Türkiye’nin buna karşı mücadelesi bu konuda çarpıcı bir örnektir. Türkiye, 15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ tarafından kalkışılan acımasız bir darbe girişimiyle
karşı karşıya geldi. Devlet organlarına sızmış gizli bir terör örgütü olan FETÖ, demokrasiyi yıkmaya ve demokratik yollarla seçilmiş hükümeti silah kullanarak devirmeye kalkıştı. O kara gecede, FETÖ’nün terör eylemleri 251 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine ve 2000’den fazla vatandaşımızın yaralanmasına neden oldu. Milletin hür iradesinin vücut bulduğu Meclisimiz ve Cumhurbaşkanlığı başta olmak üzere devlet kurumları tanklar, askeri uçaklar ve helikopterlerle düzenlenen ağır saldırılara maruz kaldı. FETÖ üyeleri o gece Türk milletine karşı nasıl bu denli acımasız olabildiler? Seçilmiş hükümete ve meşru anayasal düzene nasıl böyle düşman hale geldiler? Bu sorulara vereceğimiz cevaplar bazı ülkelerde etkin faaliyet gösteren bu son derece tehlikeli yapının ortaya çıkışına ve yapılanmasına dair ipuçları barındırabilir. Bu sinsi örgütün üyeleri Türkiye’de ve farklı ülkelerde çoğunlukla okullar, dil merkezleri ya da yurtlar şeklindeki sözde eğitim kurumlarında, en kutsal milli ve manevi değerlerin istismarı yoluyla ideolojik eğitime ve beyin yıkamaya tabi tutuldular. Dünya görüşleri de sözde ‘Kainat İmamı’ ilan edilen FETÖ elebaşı Fetullah Gülen etrafında inşa edilmiş uydurma bir bilgelik miti etrafında şekillendi. FETÖ içindeki çarpık hiyerarşi onun emirlerinin mutlak gerçekler olarak görülmesini zorunlu
kılıyor ve bu emirler, demokratik değerlere ve insan haklarına aykırı olsalar bile sorgulanamıyor. FETÖ tam bağlılıklarını teminat altına almak için genç insanların beyinlerini o derece yıkamış ki, bu gençler sonunda arkadaşlarına, hatta ailelerine yabancılaşmışlar. Nitekim, FETÖ mensubu darbeciler, adeta uzaktan kumanda edilen birer robot gibi, talimat geldiğinde 15 Temmuz gecesi çalışma ve silah arkadaşlarına silah doğrultmaktan ve onları katletmekten çekinmediler. FETÖ iltisaklı şahıslar bulundukları toplumda farklı kimliklere bürünerek gizlenmek konusunda da mahirler. Örgüt; sivil, askeri ve güvenlik bürokrasisini özellikle hedef seçmiş. Tüm bu yapılanmanın nihai amacı ise devletin kurumlarını ele geçirmek. Türkiye’nin darbe girişimi öncesinde yaşadığı tecrübe, FETÖ’nün gündemini ilerletmek için başvurabileceği yasadışı yöntemlerin örnekleriyle doludur. Bunlar arasında siyasetçi ve bürokratlara şantaj yapmak, üyelerini devlet kurumlarına yerleştirmek için merkezi sınavlarda geniş çaplı sistematik hileye başvurmak, manipülasyon, muhalifleri aleyhine yargı süreçleri başlatmak için hayal ürünü iddialar ortaya atmak ve bu amaçla sahibi bulundukları medya, iş, okul ve STK ağlarından faydalanmak gibi hususlar var. FETÖ’nün birinci açık hedefi Türkiye
Cumhuriyeti’dir. Bu nedenle, uluslararası kamuoyunu Türkiye aleyhinde yönlendirmeyi hedefleyen sistematik bir kara propaganda faaliyeti içindedirler. Ancak, şu dostça tavsiyeyi paylaşmak isterim: FETÖ’nün sadece Türkiye’ye yönelik bir tehdit olduğunu düşünmek vahim bir yanılgı olur. FETÖ’nün melce bulduğu ülkelerde başlatılacak yasal soruşturmaların, mali yolsuzluklardan vize ve iltica başvurularındaki sahtekarlığa kadar, bulunduğu ülkenin kanunlarını çiğneyen pek çok yasadışı faaliyeti gün yüzüne çıkaracağına şüphe yoktur. Bu ülkeler için bu adımı atmanın zamanı çoktan geldi. Örgüt mensuplarının öne sürdüklerinin aksine, FETÖ Türkiye’de siyasi bir çatışmanın tarafı değil, eli kanlı bir terör ve suç ağıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsil edilen, iktidar veya muhalefet tüm siyasi partiler de FETÖ’yü bir terör ve suç ağı olarak görmektedir. Mesajım net. FETÖ dahil, biçimleri ne olursa olsun, tüm terörist örgütlere karşı aynı kararlılıkla ve birlikte hareket etmek zorundayız. Terör eylemlerinde bulunanlara taviz verilemez. FETÖ örneğinde olduğu gibi, terörizmin gizli yüzünü de dikkate alarak demokrasiyi ve özgürlükleri savunmalıyız. Bunu vatandaşlarımıza, terörizmin kurbanlarına ve gelecek nesillere borçluyuz. > T.C. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu
T
TURKEY nju Bolu Mayor Ta ta a s Özcan speak ce, in press conferen Turkey, Bolu, northern 1. on July 26, 202
rkısh NEWS PRESS
27 July 2021
11
TURKISH PRESIDENTIAL PRESS SECRETARY
IBRAHIM KALIN @ikalin1
Relativism, Absolutism and Epistemic Humility
‘FASCIST’ TURKISH MAYOR TO CHARGE SYRIANS WITH
TENFOLD WATER BILL! T anju Özcan, the controversial mayor of the northern Turkish province of Bolu, has defied calls to restrain his anti-refugee policies again and plans to add to the plight of Syrian refugees in the province. Özcan on Monday announced that he would propose to the city’s assembly a motion to charge a tenfold fee for the water bills of “foreigners,” in reference to refugees from neighboring Syria. Özcan, elected as mayor from the opposition Republican People’s Party (CHP) in 2019, drew the ire of human rights organizations for cutting off aid to refugees. He did not step back despite criticism and was as defiant as ever when he spoke to reporters Monday
about his new decision. “They didn’t go when we cut off the aid. They did not go when we ceased issuing business permits. So, we decided to take new measures,” he said. Özcan said they would also charge “foreigners” tenfold in solid waste tax collected by the municipality. The decision, which will be subject to the assembly’s approval, will cover all foreigners in the city but Özcan’s displeasure is particularly directed at Syrian refugees, who consist of a minority in the province. The mayor said he was doing it so that “foreigners” will leave. “They overstayed their welcome. If I had authority, I would deploy municipality officials to
throw them out by force,” he said, reminding that he allocated buses for free for refugees when Turkey briefly opened borders to Europe for them. “Let them sue me. I openly say the reason for the decision I made,” Özcan, a lawyer, said. “I don’t hide anything and I know the municipality will be subject to an investigation by inspectors (of the Interior Ministry) after this decision. I know people will file complaints against me. I know people will talk about human rights and they will call me fascist. I simply do not care,” Özcan defiantly said. CHP leader Kemal Kılıçdaroğlu repeatedly pledges to “send back” Syrians to their homeland if his party wins the elections.
School tied to FETÖ terrorist group handed to Turkey by Ethiopia
O
n the fifth anniversary of the brutal coup attempt by military infiltrators belonging to the Gülenist Terror Group (FETÖ), a Turkish foundation was handed control of a school in Ethiopia, previously run by the terrorist group that boasts an international network of schools. The Turkish Maarif Foundation on Thursday assumed the full administration of the Oromia state after a legal battle that spanned years. The recently acquired school in Sebata town is the second FETÖrun school the Maarif Foundation has taken over in Ethiopia, after assuming control of another school in Harar in July 2019.
Istanbul’s reverted Hagia Sophia
Mosque welcomes millions in a year n It was an iconic moment in Istanbul and Turkey’s history when Hagia Sophia left behind its status as a museum and was restored to its former glory as Hagia Sophia Grand Mosque on July 24, 2020. In a year marked with restrictions related to the coronavirus pandemic, it managed to remain as popular as ever. From Turks from all around the country to tourists, it received more than 3 million
visitors, officials say. Mustafa Yavuz, acting mufti of the city where landmark ancient mosques dot the skyline, like Hagia Sophia’s neighbor Blue Mosque, says he believes this number will increase further, with the end of flight bans by other countries. Locals already show immense interest in the historic structure, especially after all curfews and most other pandemic restrictions were lifted July 1.
A
reflection on our understanding of reality in the 21st century reveals a disturbing picture about our state of humanity. No longer bound by objective moral criteria and social norms, modern societies work in ways that undermine the meaning of human agency and destroy the natural world. As we further develop economically and expand our technological abilities, we lose our grip on the essential meaning of existence. In the words of Amin Maalouf, “we have embarked on this century without a compass.” This is a universal problem extending from advanced industrial societies in Europe and North America to the Muslim world, Africa and Asia. The subjectivist and monopolizing mindset of modernity leaves nothing untouched. It penetrates everything from our homes and towns to education, trade, politics and culture. The weapons of mass destructions that can kill thousands in one instant, as the world watched in horror in Hiroshima and Nagasaki 70 years ago, join the manual beheadings of Islamic State of Iraq and alSham (ISIS) terrorists in a spectacle of violence that recognizes no boundaries. Violence and barbarism takes on new dimensions with new technological capabilities. No religious doctrine or moral principle is able to stop this insanity. The collapse of traditional morality has had a major impact on this outcome. Two important consequences have followed: the rise of modern subjectivism and the spread of relativism. The rise of modern relativism goes back to the demise of the Christian worldview and Europe’s opening to new worlds. When European intellectuals came face to face with the reality of other religions, cultures and civilizations, they thought they had obtained an arsenal of arguments against the hegemony of scholastic doctrines. Rene Descartes’s subject-centered certainty sought to secure a foundation for our knowledge of the world: the vacuum created by the demise of the medieval worldview had to be filled by another set of principles and ideas. But Descartes’s attempt to find a secure ground ended up in an intractable solipsism. His famous dictum “cogito ergo sum” (I think therefore I am) was supposed to establish the objective existence of the outside world. Instead, it led to the experience of things in my mind. Lest we think this is an abstract philosophical point, consider its huge consequences for the ways in which we think about the universe and ourselves in the modern world. It is my mind and nothing else that establishes the existence of the world. “My mind” or my ability to think becomes the basis of all certainty. By extension, this makes me, the knowing subject, the sole possessor of meaning, purpose and authority over the world. One more step and we start divinizing ourselves! Worse, we begin demonizing others through political subjugation, economic exploitation and cultural imperialism. In his “The Philosophical Discourse of Modernity,” the German philosopher Jurgen Habermas summarizes this subjectivist component in modern thought with “the principle of subjectivity:” “In establishing the principle of subjectivity ... reli-
gious faith became reflective; the world of the divine was changed in the solitude of subjectivity into something posited by ourselves...in modernity, therefore, religious life, state and society, as well as science, morality and art are transformed into just so many embodiments of the principle of subjectivity.”Martin Heidegger considers the rise of epistemology to the center of modern Western thought to be a victory of skepticism. It is the skeptic’s questions about the reality of the external world that guides the conceptual agenda of modern epistemology. For Heidegger, this has had two grave consequences: the oblivion of the “question of Being” (Seinsfrage) and the rise of subjectivism. With modern notions of knowledge, man is turned into a special subject that has power and priority over all things. The Enlightenment project that begun with the idea of rejecting theo-centrism ended up with a radical version of anthropo-centrism. In this new paradigm, the human subject is defined as a self-defining and autonomous being that sees itself above the world, the cosmos, history, time, society, tradition and ethics. The idea that I must have full freedom and sovereignty without any responsibility penetrates most modern societies. Both the secular ideals of the Enlightenment and the religious ideas of the tradition are subjectivized and relativized in order to garner more power and dominance over the world. Paradoxically, modern relativism produces its anti-thesis: each relative perspective is presented as an absolute and imposed on others. The “economic hit men” of the modern world twist all rules to make more profit and present this as “rational behavior.” The religious radicals of the Muslim, Christian, Jewish or Buddhist traditions distort religious texts to justify their violent actions and present this as devotion. Relativism and absolutism go hand in hand in our modern claims of knowledge. The first step to overcome this conceptual anomaly is to go back to the ancient wisdom that reality is larger than us. Reality is larger than our mental constructions of it. We human beings are part of a reality that is not only larger than us but also has its own meaning and significance. To fully understand this, we need knowledge, wisdom, prudence and patience. A proper understanding of reality entails the acknowledgment of what we might call epistemic humility. It suggests that no matter how competent we claim to be, we cannot encircle the great chain of being, just as we cannot step outside of it. Recognizing our place in it is more important than seeking to own it like a property. This ancient wisdom also teaches us that we cannot treat the world of existence in any way we want without social and moral consequences. Freedom comes with responsibility, and this applies to our dealings with the natural environment as well as other human beings with whom we share the universe. Epistemic humility rather than hubris should guide our behavior toward the universe, ourselves and other fellow human beings. > Source: Daily Sabah/Aug 8, 2015
INDIRIMLI FIYATLARIMIZ 27 TEMMUZ - 3 AĞUSTOS 2021 TARIHLERI ARASI GEÇERLIDIR $ 6.99 Ülker Bebe Bisküvi (1 kg)
$ 1.49 Ülker Halley (8’li)
$ 1.99 Tat Domates Salçası (830 gr)
Berrak Turşu Çeşitleri (680 gr)
Mehmet Efendi Türk Kahvesi (500 gr)
$ 3.99 $ 4.99
Onar Gemlik Zeytin (700 g)
$ 24.99 $ 2.99
$ 10.99
Ariel Professional Deterjan (10 kg)
Hume Seylan Çayı (500 gr)
$ 6.99
Paşabahçe Lina Kulplu Çay Bardağı (6’lı)
www.facebook.com/gimasupermarket
31-35 Queen St, Auburn NSW Ph: 02 9749 4588 Fax: 02 9749 4599 “Gima appreciates our suppliers for their support”
T
EKONOMI Girişimcilik Hikâyeleri
rkısh NEWS PRESS
27 Temmuz 2021
13
ÇALIŞANIN DÜNYASI
MURAT ÖZDAMAR
Sorularınız için: info@turkishnewspress.com.au
Emeklilerin maaş zammı belli oldu
T Destekle arı kovanı sayısını 10’a katladı
Z
Devlet desteğiyle işini büyüten genç arıcı, kovan sayısını 30’dan 300’e çıkardı. Babasından devraldığı arıcılık mesleğini Tarım ve Orman Bakanlığının hibe desteğiyle büyüten Rıza Çağlayan, organik bal üretiyor. Çağlayan, “Geçen sene 750 kilogram almıştık, bu sene yüzümüz güldü, 1.2 ton kestane balı aldık” dedi. onguldak’ın Alaplı ilçesinde babasından devraldığı arıcılıkta devlet desteğiyle kovan sayısını 10 kat artırarak 300’e çıkarmayı başaran Rıza Çağlayan, işini daha da büyütmeyi hedefliyor. Alaplı’nın Kasımlı köyünde yaşayan meslek lisesi mobilya bölümü mezunu 28 yaşındaki Çağlayan, genç yaşta çocukluk hayali olan arıcılık mesleğini yapmak için babasından işi devraldı. BABA MESLEĞİ Babasının da yardımıyla 30 kovanla endemik türlerin zengin olduğu Suludere Bal Ormanları’nda organik kestane balı üreten Çağlayan, zamanla kovan sayısını artırdı. İşlerini daha da büyütebilmek için mayısta Tarım ve Orman Bakanlığının verdiği
yüzde 50 hibe desteğine de başvuran Çağlayan, bu sayede 40 arısız kovan ve güneş paneli desteği almaya hak kazandı. Böylece kovan sayısını 300’e çıkaran Çağlayan, arıcılıkta hedef büyüttü. HEDEF 500 KOVAN Arılarının periyodik bakımını yapan Rıza Çağlayan, 25 yıldır arıcılıkla uğraşan babası sayesinde işi öğrendiğini, edindiği tecrübeyle kovan sayısını artırdığını belirtti. “50, 100, 150 oldu derken, bugün 300 kovanla üretim yapıyoruz” diyen Çağlayan, devletten 40 kovan ve güneş paneli yardımı aldığını aktardı. Hedeflerini açıklayan Çağlayan, şunları dile getirdi: “Hedefimiz, 400 veya 500 kovana ulaşmak. Arıların ilkbahar ve sonbahar olmak üzere iki tür bakımı bulunuyor. İlkbahardaki bakımı
kovan temizliği, ilaçlama ve besleme şeklinde yapılıyor. Bu şekilde arıyı tamamen bala hazırlamış oluyoruz. Sonbahara doğru da ‘Yiyeceği var mı, yok mu?’ diye kontrol ediyoruz.” ARI HUZUR VERİYOR Hasat zamanı elde edilen ürünün mevsime göre değiştiğini dile getiren Çağlayan, şöyle devam etti: “Çiçeklerin tam verimli zamanında yağmur yağabiliyor, bu şekilde olumsuzluklar olabiliyor. Geçen sene 750 kilogram almıştık, bu sene hasat biraz daha iyi oldu ve yüzümüz güldü. 1,2 ton kestane balı aldık.” Çağlayan, çevre il ve ilçelere dağıtım yaptıklarını belirterek, “Çok zevkli ve huzur verici bir iş. Arılarla uğraştığımda kendimi çok huzurlu ve zinde hissediyorum” dedi.
Avustralyalılar, Malatya kayısısını sevdi n Dünya kuru kayısı ihtiyacının yüzde 85’inin karşılandığı Malatya’dan son 10 yılda aralarında Avustralya da olduğu 115 ülkeye 1 milyon 2 bin 839 ton kuru kayısı ihraç edilerek, ülke ekonomisine 3 milyar 312 milyon 351 bin dolar döviz girdisi sağlandı. Türkiye’deki 17 milyon kayısı ağacından yaklaşık 8 milyonunun bulunduğu kentte, 50 bin civarında aile geçimini bu üründen sağlıyor. “Antep baklavası” ve “Aydın inciri”nden sonra Türkiye’nin AB nezdinde coğrafi işaret tesciline sahip 3. ürünü olan Malatya kayısısı, kentte
yaşayan insanların en önemli geçim kaynağı konumunda bulunuyor. Malatya’da haziran ayında başlayan Temmuz sonunda ise tamamlanan hasat sürecinin ardından kurutulan kayısılar, dünyanın dört bir köşesinde damakları tatlandırıyor. Malatya Ticaret Borsası verilerinden derlenen bilgiye
göre, AB nezdinde coğrafi işaret alan Malatya kayısından son 10 yılda ülke ekonomisine önemli döviz girdisi sağlandı. Söz konusu dönemde 1 milyon 2 bin 839 ton kuru kayısı ihraç edilerek, 3 milyar 312 milyon 351 bin dolarlık ihracata imza atıldı. Bu yılın ocak-haziran döneminde 41 bin 12 ton kuru kayısı ihraç edilerek, 141 milyon 176 bin dolar gelir elde edildi. ABD başta olmak üzere Fransa, Almanya, Rusya, İngilitere, Avustralya, Brezilya, Hollanda ve Çin’in de aralarında bulunduğu 115 ülkeye kuru kayısı satıldı.
ürkiye’den emekli olan vatandaşlarımızın zamlı maaşlarını okurlarımız için hesapladık... SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı emeklileri ile çalışan memurun maaşlarını belirleyecek olan altı aylık tüketici enflasyon oranı TUİK tarafından yüzde 8,45 olarak açıklandı. Bu oran Bağ-Kur ve SSK emeklileri ile memur emeklilerini doğrudan ilgilendiriyor. Çünkü emeklinin maaşı 2021 yılı Temmuz ayında, önceki altı aya ait enflasyon oranı kadar artırılıyor. Son altı ay enflasyon oranı yüzde 8,45 açıklandığı için emekli aylıkları yüzde 8,45 oranında artırılarak Temmuz-Aralık döneminde bu artırılan aylıklar ödenecek. Buna göre, SSK ve Bağ-Kur emeklilerinin 2021/TemmuzAralık ayları için ödenecek emekli maaşları yüzde 8,45 oranında artırılacak. Emekli Sandığı emeklilerinin emekli maaşları ile çalışan memurların maaşları ise toplu sözleşmede karara bağlanan yüzde 4 olan zam oranına ilave enflasyon yüzde 5’den fazla çıktığı için fazla olan yüzde 4,45 oranındaki enflasyon farkı ile birlikte bunların da maaşı yüzde 8,45 oranında artış gösterecek. Bir anlamda SSK emeklisi de Bağ-Kur emeklisi de memur emeklisi de çalışan memur da Temmuz-Aralık dönemlerinde zamlı maaş alacak. Yine 65 yaş maaşı, engelli maaşı, evde bakım maaşı, gazi maaşı gibi diğer maaşlar da enflasyon oranı kadar yani yüzde 8,45 oranında artacak. Yapılan zamlarla birlikte 2000 yılından önce emekli olan ve halen yüzde 4 ek ödeme ile birlikte 2.419,77 TL olan en düşük SSK maaşı Temmuz döneminde
ek ödeme dahil 2.624,24 TL olarak ödenecek. Burada bazı gazetelerde sıklıkla yer alan bir hatayı da düzeltmiş olalım. 2000 ile 2008 yılları arasında SSK’dan emekli olanlara da en düşük SSK aylığı olan 2.624,24 TL ödenecek. Yine 2000 yılından önce 6’ncı basamaktan 5400 gün primle emekli olan Bağ-Kurlunun ek ödeme dahil 2.161,75 TL olan maaşı 2.344,42 TL olarak ödenecek. Daha önce ek ödeme dahil 3.021,48 TL olan en düşük dereceden emekli olan memur emeklisinin maaşı da ek ödeme dahil 3.276,80 TL olarak ödenecek. 1 Ekim 2008 tarihinden önce vefat eden SSK sigortalısından dolayı tek bir hak sahibi ölüm aylığı alıyorsa ek ödeme dahil en düşük 2.021,88 TL olan maaş 2.192,73 TL olarak ödenecek. İki aylık alan varsa büyük hisseli olanın 1.494,82 TL olan maaşı 1.621,13 TL’ye küçük hisselinin 747,44 TL olan maaşı ise 810,60 TL olacak. Eşit hisseli iki hak sahibi maaşı ise 1.121,12 TL’den 1.215,86 TL’ye yükseltilecek. Vefat eden memurun tek bir hak sahibi varsa ek ödeme dahil en düşük 2.417,18 TL olan maaş 2.621,43 TL olarak ödenecek. İki aylık alan varsa büyük hisseli olanın 1.812,89 TL olan maaşı 1.966,08 TL’ye küçük hisselinin 915,15 TL olan maaşı ise 992,48 TL olacak. 65 Yaş maaşı, engelli maaş ve evde bakım ücreti ödemeleri de artırılacak. Buna göre 65 yaş maaşı 828,49 TL ödenecek. Yüzde 70 ve üzeri engelli olanın maaşı 992,03 TL, yüzde 40-69 arası engellinin maaşı ise 661,36 TL olarak ödenecek. Evde bakım ödemesi ise yüzde 8,45 artışla 1.798,59 TL olacak.
Silinen Bağ-Kur’u kazanabilirsiniz SORU: 1.8.2004 tarihinde vergi mükellefi oldum. Daha önce Bağ-Kur hizmetlerim görünmekte iken şimdi 30.4.2012 tarihine kadar geliyor ve yeniden 1.11.2020 tarihinden başlıyor. Geçmiş yıllarda ödeme yapamayıp aksattığım primler vardı. Görünmeyen hizmetlerimi alabilir miyim? > Kadir H. CEVAP: Bağ-Kur kaydı olup 1 Kasım 2020 tarihi öncesine ait prim borcu bulunanların kaydı, en son prim ödemesine karşılık gelen ay sonu itibariyle, hiç prim ödemeyenlerin ise başlama tarihi itibariyle silindi. Vergi kaydı devam ediyorsa bu kez 1.11.2020 itibariyle yeniden Bağ-
Kur kaydı açıldı. Borç nedeniyle Bağ-Kur hizmeti silinenler, silinen sürelerin tamamını 1.11.2021 kadar müracaat etmek ve çıkan borcu en geç 1.11.2021 tarihine kadar ödemek şartıyla silinen günlerini kazanabilir. Üstelik çıkarılan borç enflasyon oranı üzerinden olduğu için hatta son 5 yıl için yıllık ortalama yüzde 4,2 oranında olduğu için çok da avantajlı olunuyor. Ayrıca 1.11.2021-31.4.2021 tarihleri arasındaki hizmetler için prim borcunuz varsa bunu yapılandırma imkanına da sahipsiniz. Aksi halde bu dönemlere ait hizmetler de borç nedeniyle silinir.
KEŞFET
. I R A K K A H T
rkısh NEWS PRESS
Bura
27 Temmuz 2021
l i ğ e d a d n a l e Z i n e Y ı s
Bir zamanlar terörle anılan Hakkari, şimdilerde eşsiz güzellikleriyle birçok yerden gelen doğaseverleri cezbediyor. Cilo Dağları’ndaki Sat Buzul Gölleri’nde düzenlenen Doğa Sporları Festivali’ne katılan sporcu ve doğaseverler, deniz seviyesinden metrelerce yükseklikte trekking, yamaç paraşütü, kano, yüzme ve dağ bisikleti gibi etkinliklerle bölgedeki güzelliklerin tadını çıkarıyor...
T
ürkiye’nin çeşitli illerinden gelerek Hakkari’nin Yüksekova ilçesindeki Cilo Dağları’ndaki Sat Buzul Gölleri’nde gerçekleştirilen festivale katılan doğaseverler ve sporcular, bölgedeki doğal güzelliklere hayran kaldı. TERÖR BİTTİ, DOĞA GELDİ Güvenlik güçlerinin başarılı operasyonları sonucu huzur ve güven ortamına kavuşan Hakkari, yıllardır terörün gölgesinde kalan doğal güzellikleriyle doğaseverleri cezbediyor. Başkan Erdoğan’ın kararıyla “Milli Park” ilan edilen İkiyaka Dağları’ndaki Sat Buzul Gölleri, Cilo Sat Gölleri ve Buzulları Dağcılık ve Doğa Sporları Derneği’nin (CİSAD), Valiliğin desteğiyle düzenlediği festivale ev sahipliği yaptı. 3 BİN METREDE FESTİVAL Türkiye’nin dört bir yanından gelerek festivale katılan yüzlerce doğasever ve sporcu, 3 bin rakımlı bölgede kamp kurdu, trekking, yamaç paraşütü, kano, yüzme ve dağ bisikleti gibi etkinliklerle bölgedeki güzelliklerin tadını çıkardı. Eşsiz güzellikleriyle yerli, yabancı turistlerin ilgisini çeken bölgede şarkılar
eşliğinde halaylar çekerek eğlenen doğaseverler, bölgedeki buzullara, şelalelere, göllere, yaylalara ve eşsiz manzaraya hayran kaldı. YÖRE HALKI ÇOK MİSAFİRPERVER Festival için Ankara’dan gelen Sevda Örencik, bölgeye ilk defa geldiğini, gördüğü manzara karşısında şaşkınlık yaşadığını söyledi. Festivalin dolu dolu geçtiğini belirten Örencik, şöyle devam ediyor: “Ankara’da da doğa sporları yapıyoruz. Buraları çok merak ediyorduk. Çok güzel bir coğrafyası var, dağları muhteşem. Akşam halaylar çekildi, çok eğlendik. Buradaki insanlar çok
misafirperver. Ankara’dan geldiğimizi duyunca herkes bize ikramda bulundu. Bu bizi çok mutlu etti. Gölün etrafını dolaşıp şelaleye gittik. Büyük bir ilgi var. Herkesin buraları görmesi gerektiğini düşünüyorum.” HERKESE TAVSIYE EDIYORUZ Şırnak’tan gelen Dünya Güneş de bölgenin eşsiz doğası, gölleri ve doğal yapılarıyla insanlara huzur verdiğini belirterek, şunları anlatıyor: “İlk defa bir kampa katılıyorum. Bundan sonra sürekli geleceğim. Havası, gölleri muhteşem. Burayı görmek, bu atmosferde bulunmak çok güzel. Herkese tavsiye ediyorum. Zaten her yerden insanlar var burada. Onlarla tanışmak ve bir arada bulunmak çok güzel.” HUZUR VE GÜVEN ORTAMI Adana’dan gelen Zeyit Özcan ise bölgede karşılaştıkları manzaranın bütün ön yargılarının yıkılmasını sağladığını aktararark, şunları ifade ediyor: “Mükemmel bir ortam var. İnsanların enerjisine bayıldım. Buralar yeterince tanıtılırsa batıdaki, doğudaki, kuzeydeki, güneydeki insanlar buralara gelmek için can atar. Biz geldiğimiz için çok mutluyuz. Huzur ve güven ortamında etkinlikler yapılıyor.”
15
T
WORLD
G
staslak@turkishnewspress.com.au
her gözyaşı yeni bir başlangıç, her yıkım ise yeni bir settir. Çünkü kadın her şeyi kaybederek öğrenir. Ve bir gün kaybedecek hiçbir şeyi kalmadığında korkunun hiçbir şey kazandırmadığını, üzülmenin hiçbir şeyi düzeltmediğini ve sadece duygularla hareket etmenin hiçbir şeyi geri getirmediğini öğrenecektir. Ve hayat önüne iki seçenek çıkaracaktır; Ya güçlü olacaktır ya da yok olacaktır. Eğer hayatınıza sizi hak eden ve size gerçekten değer veren insanlarla devam etmek istiyorsanız yaşadıklarınızdan ders çıkarın ve kabullenip, pes edip yok olmak yerine, güçlü olup her şeyi düzeltebilmek için daha da çok mücadeleci olun. Korkak olmayın, güçlü olun! Çünkü kadın güçlendikçe yönetilen değil yöneten, kör aşık değil her şeyi görebilen, ezilen değil vazgeçebilen biri haline gelir. Artık onu kandırmak, onunla gönül eğlendirmek imkansızdır. İpler tamamen onun
elindedir. Hayatına girmeye çalışan insanlar ya onu gerçekten sevecektir ya da hiç hayatına giremeyecektir. Unutmayın; güçlü kadınlar kolay kolay korkmazlar. Çünkü onlar kimseden medet ummazlar. Kendi ayakları üzerinde nasıl duracaklarını iyi bilirler. Güçlü kadınlar kolay kolay kandırılamazlar. Çünkü onlar samimiyetin de ciddiyetin de ne olduğunu iyi bilirler. Öyle herkese güvenmezler. Güçlü kadınlar kolay kolay ağlamazlar. Çünkü onlar oturup ağlamak yerine, vazgeçip hayatlarına devam etmeyi seçerler. Ve güçlerini gülümsemelerinden aldıklarının farkındadırlar. Güçlü kadınlar kolay kolay yenilmezler. Çünkü onlar bir kez kaybetmiştir ve bir daha kaybetmemeyi öğrenmişlerdir. Şimdi bir karar vermelisin; Ya sen de güçlü olup hayatına ve hayatındakilere yön vereceksin ya da acemiliğe devam edip hayatın akışında kaybolup gideceksin. Karar senin. > Nebi Yıldız/Hayallerin Allah’a Emanet
Basit yaşayacaksın
HAFTANIN KELIMESI
Hissikablelvuku n Olacak bir şeyi henüz gerçekleşmeden önce hissetmek. Önsezi. Dilimize Arapça’dan geçmiştir. His kelimesinin, önce manasındaki kabl ve meydana gelme manasındaki vuku kelimeleriyle birleşiminden oluşmuştur. “Kamil o adamşardam biridir ki hayatının her anında harikulade bir vakıanın hissikablelvukuunu taşır. Her adımında başına mühim bir şey geleceğini hisseder.” Peyami Safa / Bir Akşamdı > Kaynak: Banu&Onur Ertuğrul / Lugat365 - Bazı Kelimeler Çok Güzel
17
SINEM TASLAK
BIR FIKIR
Şairin dediği gibi basit yaşayacaksın bu hayatı. Sevince seviyorum diyeceksin, lafı dolandırmadan. Kızdığında belli edeceksin, soğuk savaş yapmadan. Kim ne der diye düşünmeyeceksin. Mutlu olmadığın yerden çekip gidecek ama olduğun yeri, seçtiğin yer belleyip seveceksin. Elindekiyle idare edecek ve şükredeceksin. Takdir edilmek kadar eliştirilmek de var bu hayatta. Konuşulanlardan aldığını alıp, kendini reddetmeyeden, sevmekten vazgeçmeden değiştireceksin. Basit yaşayacaksın. Çok düşünmeden düşünceli olacak, kahkaha atmayı beklemeden gülümsemeyi öğrenceksin. Geleni kabul edecek ve gitmesini istediğine yol vereceksin. Kahvaltıda bir muzla iki yumurtayı çırpacaksın ve sonuçtan mutlu olacaksın. Basit yaşayacaksın. > Nilüfer Bodur/Sıradaki Teşekkürüm Bana Yanlış Yapanlara
27 July 2021
TARIH & EDEBIYAT
Güçlü kadınlar
üçlü kadın kimdir? Her şeyi görmüş ve yaşamış kadın, güçlü bir kadındır. Çünkü o kadının başına gelmeyen kalmamıştır. Ama hala dimdik ayaktadır. Kadın gücünü yaşadığı zorluklardan alır. Yaşadığı her acı, yediği her darbe, gördüğü her sahte yüz ve güven kırıklığı canını acıttığı gibi aynı zamanda da onu güçlendirecektir. Ve bir gün yaşayacak acısı kalmadığında tamamen güçlendiğini de fark edecektir. Gücümüzdeki güçlü kadınların hiçbiri güçlü olmayı kendi seçmemiştir. Ya hayat onu güçlü olmaya mecbur etmiştir. Ya da etrafındaki insanlar onu bu hale getirmiştir. Bir şekilde hayatlarına değmiş insanların veya olayların bıraktığı izler, kadını güce doğru iten yoldaki haritası olacaktır. Acılarını ve hayal kırıklarını takip ederek o yolları ezberleyecek ve aynı yollardan bir daha tedbirsiz geçmeyeceklerdir. Kadın için her kaybediş bir nasihat,
rkısh NEWS PRESS
SEÇME YAZILAR
Dünyadan uzaklaşmak
D
ünyaya daldıkça, dünyada kaldıkça renksiz, güçsüz kalır insan. Toprağa yarıp da karanlıktan çıkamayan açamayan tohumlar gibi… Açmaya niyet eden gülün ilk yaptığı şey, yerçekimine karşı yol almaktır. Karanlıkta zorluklara karşı mücadele edip toprağı yarmaya çalışmaktır. Çünkü topraktan çıkamayan tohum karanlığa mahkûmdur. Ne zaman ki deler geçer toprağı kurtuluşu olur, yani bir aleme açar gözlerini. Kokusunu da, rengine de, güzelliğini de kavuşur… Önce yeşil bir dalı belirir, sonra yaprakları. Topraktan uzaklaştığı her gün daha da güzel, nihayet tüm bu sabırdan sonra kıpkırmızı, kokusu, yaprağın herkesin dilinde bir çiçek olur… İnsan da böyledir, tohumdan yükselen filiz toprağı yarana kadar
acı çeker. Sıkışır, ezilir, büzülür; renksiz karanlık bir dünyadadır. Ama sıkıntılara, acılara sabredenler o toprağı dilerse, yeni bir aleme açar gözlerini. Renge, ruha kavuşur. Güler sudan alırlar gücünü, Bazı satırlar can suyudur insana, alır götürür başka diyarlara… Uzaklarda bekleyen içini sızlatan hatıralarını baktığın her şeyi yorduğun sevdalara götürür. O ılık bakışlı yorar düşüncelerini. Düşünür, düşünür durursun. Umudundur, karanlık diyarlarda gözlerini açmana sebeptir. Sabret sesini işitirsin en sevdiğin satırlarda. Sabret der sana bir şiir. Sabret ki çıkasın topraktan, sabret ki kurtuluşun olsun harama bulaşmadığın uzaklardan sevip gözlerini açmana sebep olan sevdan. Sabret der satırlar, kimsenin anlamayacağız bir dilde konuşarak. > Hikmet Anıl Öztekin / Eyvallah
World condemns President Saied for sacking Tunisian govt denouncing President Kais Saied’s M essages Sunday decision to suspend Tunisian
parliament and dismiss the country’s Prime Minister Hichem Mechichi poured in from all corners of the world, with prominent organizations and political leaders condemning the move... l The International Union for Muslim Scholars (IUMS) rejected any “coup” in Tunisia, warning the Tunisian people to be wary of putschists’ traps. l The Heart of Tunisia party on Monday denounced the dismissal of the Tunisian government and suspension of parliament as a “grave breach” of the constitution. l Yemeni Nobel Peace Prize laureate Tawakkol Karman, “Kais Saied is just a coup plotter who betrayed his voters,” she said. l Former President Moncef Marzouki called for political dialogue, saying in a Facebook video, “We made a huge leap backward tonight, we are back to dictatorship.” l Parliament Speaker Rached Ghannouchi, for his part, described Saied’s moves as nothing but a “full-fledged coup” against the Tunisian Constitution, revolution, and freedoms in the country. l Turkey said it is “deeply concerned” about the suspension of Tunisia’s parliament, which represents the “will of the people.” l The EU on Monday called for respect for the constitution, institutions, and the rule of law. l German Foreign Ministry spokesperson Maria Adebahr said the government is “very worried” by the events in Tunisia and is in discussion with Tunisian authorities.
UAE becomes 1st Gulf state to open embassy in Israel United Arab Emirates (UAE) on became the first Gulf state to T heWednesday open an embassy in Israel in the latest act
of normalization under a deal brokered by Washington last year. Brought together by shared unease about Iran, the UAE and Bahrain normalized relations with Israel last year under the “Abraham Accords” crafted by the administration of thenU.S. President Donald Trump. Sudan and Morocco have since also moved to establish ties with Israel. The opening of the UAE Embassy, which is situated in the Tel Aviv Stock Exchange, followed the inauguration of the Israeli Embassy in the UAE last month. Israeli President Isaac Herzog, “Seeing the Emirati flag flying proudly in Tel Aviv might have seemed like a far-fetched dream about a year ago,” he said. UAE Ambassador Mohamed Al Khaja, “Since the normalization of ties ... we have seen for the first time discussions on trade and investment opportunities” said.
PAZARTESI
Bilge Başafacan Neşe Sözen Fatma Gençtürk ÇAY MOLASI
AUSTRALIA . .
SESİ T rkıye’nın
RADYOSU AVUSTRALYA
CUMA
Tanyeli Serkan Uyanık TANYELI’YLE BIZ BIZE
I
CUMARTES
“Sizin Sesiniz”
SALI
www.turkishnewspress.com.au
Ergül Uybadın
Sülhan Yılmaz Gülten Akbar
Derya Sekmen Büşra Erkan Tuğçe Uybadın
VOICE OF TURKEY WOMENS EDITION
ÇARŞAMBA
Tuğba Aksoy GÖNÜL KAHVESİ
PERŞEMBE
Serdar Güzel Doğukan Perk Saat: 22-23 arası PORTRELER
SYDNEY DIGITAL 985 & MELBOURNE 98.9 NORTH WEST FM YAYINIMIZLA . . SIZLERLEYIZ! - Sydney’de haftanın her günü saat 17-18 arası Her gece saat 22-03:00 arası Müzikli Saatler - Melbourne’da her Çarşamba saat 17-18 arası - Yayınlarımızı aşağıdaki linklerden dünyanın her yerinden dinleyebilirsiniz. SYDNEY: www.turkiyeninsesi.sydney MELBOURNE: www.turkiyeninsesi.melbourne - Ayrıntılı bilgi için bizi arayın: +61421890600
T
rkısh
HAYATA DAIR
SATURDAY0 16.00-17.0
Tuğçe Köksal, Yasin Köksal, Ahmet Kale & Azra Vejzovic
THE SOURCE
PAZAR
Müzikli Saatler EZGİLER
ÇARŞAMBA
@turkiyeninsesiradyosu
MEDIA LIMITED
MURAT ŞIRIN
ÜMIT UYAR
MELBOURNE’IN SESİ
BAŞARI HIKÂYESI
T
rkısh NEWS PRESS
27 Temmuz 2021
19
GÜL ÖĞRETMEN DERSI BÖYLE SEVDIRIYOR
Tarihi yaşatarak öğretiyor Kayseri’de görev yapan Öğretmen Gül Sipahi, kostümlü canlandırmalar, eğlenceli yarışmalar ve farklı etkinliklerle öğrencilerin tarih dersine ilgisini artırıyor. Gül Öğretmen, “Osmanlı Devleti dönemini, saray hayatını kostümlü bir şekilde yaptığımız zaman öğrencinin o konuyu unutması neredeyse imkansız oluyor. Daha akılcı bir öğrenme gerçekleştiriyoruz” diyor.
K
ayseri’de tarih dersini sevdirmek ve konuların daha kalıcı olması adına farklı anlatım metotları deneyen Öğretmen Gül Sipahi, öğrencilerinin tarihi adeta yaşayarak öğrenmesini sağlıyor. Mesleğinde 4. senesini geçiren ve özel bir okulda görev yapan 25 yaşındaki Sipahi, yaz döneminde telafi eğitimleri kapsamında ders vermeye devam ediyor. DERSİ SEVDİRİYOR Ezberci yaklaşımdan uzak, derslere aktif katılımı sağlayan yarışmalar ve aktiviteler düzenleyen Sipahi, öğrencilerine bazen bilgi yarışmalarıyla bazen de yazı tahtasına tutturulan ve içerisinde sorular olan balonları patlattırarak tarihi hem sevdiriyor hem de öğretiyor. Dersi eğlenceli hale getiren ve öğrencilerin motivasyonunu yüksek tutan Sipahi, dönemleri simgeleyen kostümler kiralayıp öğrencilerine canlandırmalar yaptırarak konuları pekiştiriyor. Gül Sipahi, dersleri alışılagelmişin dışında işlediğini, böylelikle tarihe ön yargılı öğrencileri dersin içerisine çekmeyi başardığını söyledi. Sipahi, derslerde hem kendisi hem de öğrencilerinin çok eğlendiğini belirterek, şunları dile getirdi: “Öğrencinin dokunarak, içinde olarak, kendini ifade ederek öğrenmesinin çok daha kalıcı
olacağına inanıyorum. Bu yüzden derslerimizde öğrencilerimle çok eğleniyoruz. Daha akılcı bir öğrenme gerçekleştiriyoruz.” ÖĞRENCİ BAŞARISI ARTTI Öğrencilerin başarılarında artış gözlemlediklerini aktaran Gül Öğretmen, şunları anlattı: “Balon patlatma oyunu oynuyoruz. Balonların içerisine minik sorular yerleştiriyoruz. Balonu patlattığı zaman içerisinden soru çıkıyor. Bunu biliyorsa ödüllendiriyoruz. Ödüllendirilen davranış mutlaka tekrar ediliyor. Öğrencilerimizin netleri yükseldi.”
OSMANLI DÖNEMI KOSTÜMLÜ ÖĞRENILIYOR Özellikle Osmanlı dönemini canlandırmalı işlediğini vurgulayan Gül Sipahi, şöyle devam ediyor: “Minik zarfların içerisine sorular yerleştiriyoruz. Eşleştirme oyunlarımız var. Özellikle bazı konularda canlandırmalar yapıyoruz. Osmanlı dönemini, Saray hayatını kostümlü bir şekilde yaptığımız zaman öğrencinin o konuyu unutması neredeyse imkansız oluyor. Osmanlı’da ‘kadınlar saltanatı’ denilen bir dönem var. Yönetimde padişahların
eşlerinin ve annelerinin etkili olduğu dönemleri canlandırdık. Her öğrencimize bir sorumluk verdik, kendi konularına hazırlandılar, kostümlerini tedarik ettik. Bunun sonucunda öğrencilerimiz o kişiymiş gibi bütün özelliklerini öğrendiler. Hem çok eğlendik hem de bizim için çok kalıcı oldu. Öğrencilerimizin çok mutlu olduklarını gördüm. Derse bakış açıları değişiyor.”
ÖĞRENCİLER ÇOK MUTLU 10. sınıf öğrencisi Nida Köksal da, dersteki motive edici etkinlikler ve tiyatrolarla tarih dersine ilgisinin daha da arttığını belirtti. İbrahim Karakaya ise sayısal öğrencisi olduğunu belirterek, şunları dile getirdi: “Tarih, çekindiğimiz alandı. Bazen tarih sorularını hiç cevaplamadan geçebiliyordum. Gül Hocanın dersleriyle anlamaya başladık. Artık sınavlarda zorlanmıyoruz. Bilgi yarışmalarında bir rekabet olduğu için daha çabuk öğreniyoruz.” 12. sınıf öğrencisi Gülben Sıla Akdoğan da alanı sayısal olduğu için tarihi çok önemsemediğini ancak Gül Hocanın dersleriyle ilgisinin ve netlerinin arttığını söyledi.
20
İlan ve kartvizit reklamlarınız
27 Temmuz 2021 için rezervasyon: 0 433 162 655
T
rkısh NEWS PRESS
SERI ILAN
9748 1131
21 T 9 mekrekarede yarım asırlık zanaat rkısh NEWS PRESS
NOSTALJI
El sanatları ustası, bıçakçılığı 50 yıldır 9 metrekarelik atölyesinde yaşatmaya çalışıyor... Kültür ve Turizm Bakanlığı “bıçakçılık” sanatçısı da olan Raif Balım, “Mutluyum, 50 yıldır geçinip gidiyorum. Yağımla kavruluyorum ama benden sonra gelen yok. Oğlum bile bu işi yapmıyor. Çırak yetiştiremedik” diye sitem ediyor.
B
R aif Usta’nın e in bıçak atölyes ... konuk olduk
ursa’nın Orhaneli ilçesinde yaşayan el sanatları ustası Raif Balım, 50 yıldır geleneksel yöntemle bıçak, çakı ve testere üretiyor. Uludağ’ın eteklerindeki kırsal Çivili Mahallesi’nde 9 metrekarelik atölyesinde tek başına çalışan Kültür ve Turizm Bakanlığı “bıçakçılık” sanatçısı 68 yaşındaki Balım, Türkiye’nin dört bir yanından sipariş alıyor. ÇELİK VE ŞİMŞİR AĞACI Bıçağın çeliğini Bursa’dan tedarik eden, sapı için dağlardan şimşir ağacı parçaları toplayan Balım, üretimi ise 50 yıl önce ustalarından gördüğü yöntemle gerçekleştiriyor. Raif Balım, 50 yıl önce çalışmak için gittiği Bursa’da bıçak ustalarının yanında mesleği öğrendiğini söyledi. 50 YILDIR BU SANATI YAŞATMAYA ÇALIŞIYORUM Bursa’da bir süre yaşadıktan sonra köyüne yerleştiğini ve evinin bir odasını atölyeye
KEBAB DÜKKANINA
BAYAN ELEMAN n Eastgardens Westfield Pagewood’da kebab dükkanımızda serviste haftada 5 gün, saat sabah 10am - 6pm arası çalışacak bayan eleman arıyoruz. İlgilenenler Deniz’i arasın: 0 416 449 177
SATILIK GÖZLEME STORES Preston ve Fairfield’da 4 yıldır haftada 2 gün faaliyetde bulunan getirisi güzel olan iş yerlerimiz satılıktır. Murat: 0400 88 33 40
Kebabçıda çalışacak elemanlar aranıyor! n Manly Seaside’de gece veya gündüz kebabda çalışacak elemanlar alınacaktır. İRTIBAT: 0413 554 027
dönüştürdüğünü dile getiren Balım, şunları anlattı: “Testere, çakı ve bıçak üretiyorum. 50 yıldır bu sanatı yaşatmaya çalışıyorum. Günde 10 çakı ya da 10 testere üretebiliyorum. Son yıllarda sağlık problemlerimden dolayı üretimi biraz yavaşlattım. İnternet satışının yanında Bursa’daki tüccarlara ürün veriyorum. Onların aracılığıyla tüm ülkeye yayılıyor. Bıçaklarım
27 Temmuz 2021
çok ilgi görüyor, siparişler alıyoruz. Mutluyum, 50 yıldır geçinip gidiyorum. Kendi yağımla kavruluyorum ama benden sonra gelen yok. Oğlum bile bu işi yapmıyor. Çırak yetiştiremedik.” ARTIK NESLİMİZ YAVAŞ YAVAŞ TÜKENİYOR Raif Balım, bu sektörde üretim yapanların teknolojik imkanlardan yararlandığını, kendisi gibi çalışanların çok azaldığını vurguladı. Çıraklığında sabahları ocağa girdiklerini belirten Balım, şöyle devam ediyor: “Öğleye kadar testere döverdik. Artık bu iş tamamen sanayileşti. Bu sanatın değerinin bilinmesi lazım. El sanatı biraz geride kaldı. Şimdi benim gibi uğraşan yok. Her şey plastiğe döndü.” ELİMDEN GELENİN EN İYİSİNİ YAPIYORUM Balım, bıçağın sapı için topladığı şimşir ağacı parçalarının 2 yılda kuruduğunu dile getirdi. Kurumayan parçaları bıçakta kullanmadığını aktaran Balım, sözlerini şöyle tamamlıyor: “Ürünlerimi oğlum, internet üzerinden Türkiye geneline satıyor. İsmimin Türkiye genelinde bilindiğini duymak beni çok mutlu ediyor. Ne mutlu ki üretip bir şeyler yapıyorum. Elimden geldiğince her şeyin en iyisini yapmaya çalışıyorum.”
GUEST ILE FERAHLAYIN! Guest Cologne/Kolonya lemmongrass organik içeriklidir. Mevcut boyutlar; 50 ve 200 ml. Nemlendirici özelliğe sahiptir, ferahlatır, senitize eder ve cildinizi korur. Hassas ve bütün ciltlere uygundur. Bu özel kolonyayı gönül rahatlığıyla istediğiniz kadar kullanabilirsiniz. Daha fazla bilgi ve alışveriş için; web: https:// guestscologne.com/Cep: 0402 677 440
KEBAB & PİDECİYE BAY-BAYAN ELEMAN n Mona Vale’de bulunan Aussie Kebab&Pide dükkanımızda gündüz veya akşam full time çalışacak serviste, pide&gözlemede tacrübeli bay-bayan eleman aranmaktadır. HANIFI: 0 401 922 786
SATILIK KEBAB DÜKKÂNI Şehir Merkezinde (City), ucuz kiralı, işlek işletmemiz satılıktır. İlgilenenler arasın! 0 423 525 419
22
27 Temmuz 2021
rkısh T NEWS PRESS DİYANET&KÜLTÜR ALEM-I İSLAM
HAYA EL-MUŞÎ
info@turkishnewspress.com.au
Bayram sonrası düşünceler
K
urban; mü’mine Allah rızası uğrunda paylaşma, ihtiyaç sahibine el uzatma alışkanlığı kazandırır. Onu cimrilikten, dünya malının esiri olmaktan kurtarır. Komşuları, akrabaları, dostları hâsılı bütün müminleri birbirine bağlar ve kaynaştırır. Bizi, binlerce kilometre uzaktaki kardeşlerimizle yakınlaştırır, bütünleştirir, Ümmet olmanın şuuruna erdirir. Allah için olan kardeşliğin mükemmel bir kulluk çeşidi olduğunu biliriz. Bu kulluk çeşidi yeri gelir sevap olur, yeri gelir imanı tamamlar, yeri gelir bizi cennete götüren amel olur. Bu ameli elde etmek için sevdiklerimizden hoşumuza gidenlerden verir ‘infak ahlakı’nı uygularız. Âdem aleyhisselamdan bu yana devam eden kurban uygulaması, bizi Allah’a yakınlaştıran ibadetlerden biridir. Kurbanın anlamı sadece bayram günlerinde hayvan kesmek değildir. Aksine kurban; sadakatin, Allah’a itaat ve teslimiyetin göstergesidir. Gerektiğinde malımızı, canımızı ve bütün varlığımızı Allah yolunda feda etmenin sembolik bir ifadesidir. Bizler, her kurban bayramında, Hz. İbrahim ile oğlu İsmail’in, Cenâb-ı Hakk’a mutlak teslimiyetlerinin hâtırasını tazeleriz. Hayatımızın böyle bir iman, teslimiyet, sadakat ve samimiyet üzerine inşa edilmesi gerektiğini yeniden hatırlarız. Kardeşliğimizin ortak değeri imandır. Toprak ve ırk farkı kardeşliğimizden bir şey kaybettirmez. Kardeşlerimize moral kaynağı oluruz, arkalarından dua ederiz. Gönül dünyamız coğrafi sınırlar tanımaz. Çünkü İslam kardeşliği haritaları aşan, bizi cennette buluşturan bir kardeşliktir. Selam parolamızdır. Selam verir, selam alır, musafaha ederiz. Peygamberimizin kurbanını keserken okuduğu şu ayeti de unutmayız: “De ki: ‘Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm, hepsi âlemlerin rabbi olan Allah içindir.” (En’am 162) Bu ayet Kuran-ı Kerim’in müminlerine talim ettirdiği anddır. Bayramı uğurlarken; kullara kulluktan, paraya/makama/ mevkiye/heva ve hevese kul olmaktan sıyrılıp Allah’a kulluğa döndüğümüz gün olsun. Özgürlüğün, Allah’a kulluk ile başladığı da unutulmasın.Hayatı boşa harcadığımız günleri, cennete hazırlık için kullandığımız günlere dönüştürelim. Nefsiyle, inadıyla, öfkesiyle değil; aklıyla, idealiyle, yüreğiyle düşünenlerin insanıyız biz. Aileyi gözbebeği gibi koruyan, yaşlıları, hastaları,
muhtaçları, ilahi emanetler gibi gören müminleriz. Ziyaretleşmeyi kardeşlik haklarından görürüz. Mutluluğuna katılır, acısını paylaşırız. Din kardeşimize mali destekte bulunmayı o kardeşin de bu desteği suiistimal etmemesini, birbirlerine dinleriyle zarar vermemelerini önemser, küçük hataların bağışlamalarını arzu ederiz. İhmal edilsek de ilgileniriz. Vermeyene verir, zulmedeni affeder, kötülük yapana iyilik yaparız. İyiliği emreder, kötülüğü önlemeye çalışırız. Küçüğe merhameti, büyüğe saygıyı imani bir sorumluluk görürüz. Hasta kardeşini ziyaret eden mümin, o hastanın yanında Rabbini bulduğunu biliriz. Üstünlüğün mensubiyet ve âidiyetle değil, ‘takva’ ile olduğunu unutmayız. Allah için olan kardeşliğin mükemmel bir kulluk çeşidi olduğunu biliriz. Helâla-harama azami hassasiyet gösterir, hududa riayet eder, sınırları aşmayız. İnandığımız gibi yaşamaya çalışırız. Dünyevîleşmeyiz. Sade hayat yaşamayı tercih ederiz. Müminlerin ‘kardeşlik ilkesi ortada kalmasın diye’ gıybetin haram kılındığını, hasedin çirkin görüldüğünü, iyiliği emir kötülüğü nehiy prensibinin konduğunu Müminin ayıbını örtene ecir vaat edildiğini, kardeşliğin içi dolsun diye sadaka ve infakın teşvik edildiğini, sırf bu kardeşliğin bereketi ‘yüzleri güldürsün’ diye tebessümün dahi sadaka sayıldığını hiç hatırımızdan çıkarmayız. İslam, toprak bulduğu ilk yerde kardeşlik uygulaması yaptı. Asırların kinini toprağa gömdü. Birbirlerini görmeye tahammül edemeyenleri, omuz omuza aynı safta namaza durdurdu. Din kardeşliğinin namaz gibi oruç gibi dinin içini dolduran kavramlardan olduğu görüldü. Rabbimizden gelen şu ilahi mesajları dilimizden ve gönlümüzden düşürmeyiz: “Rabbimiz! Bizi ve bizden önce imanla göçüp gitmiş olanları bağışla! Kalplerimizde iman edenlere karşı en küçük bir kin bırakma! Rabbimiz! Unutur ya da yanılırsak, bundan dolayı bizi sorguya çekme! Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme! Rabbimiz! Tâkat getiremeyeceğimiz şeylerle bizi sorumlu tutma! Günahlarımızı affet, bizi bağışla, bize merhamet et! Sen bizim Mevlâmızsın, Kâfirler güruhuna karşı Sen bize yardım et! Duam, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah’a armağan olsun.” > YAŞAR DEĞİRMENCİ
Vahyin Dilinden
“Yazıklar olsun yolsuzluk yapanlara Onlar insanlardan bir şey ölçerek aldıklarında tastamam alırlar. Satarken ise hak yerler. Onlar, büyük bir günde diriltileceklerini hiç akıllarına getirmiyorlar mı? Öyle bir gün ki, insanlar o günde âlemlerin Rabbi’nin huzûrunda dîvan duracaklardır.” . MUTAFFIFÎN SURESİ / 1 VE 6. AYET
Allah Rasulünden
“Cömertlik, dalları dünyaya uzanan cennet ağaçlarından bir ağaçtır. Kim onun dallarından birine tutunursa, bu onu cennete götürür. Cimrilik ise dalları dünyaya uzanmış cehennem ağaçlarından bir ağaçtır. Kim de onun dallarından birine tutunursa, bu da onu cehenneme sürükler!” . BUHARI
TÜRKIYE DIYANET VAKFI, AFRİKA’YI IHYA EDIYOR
Yarım milyon insanı
suya kavuşturduk
T
ürk hayırseverlerin bağışlarıyla Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) öncülüğünde Afrika ülkesi Çad’da açılan kuyulardan yüz binlerce kişiye temiz su sağlanıyor. ÇAD’DA SEVİNÇ Afrika kıtasının ortasında yer alan, dünyanın en yoksul ülkelerinden Çad’da yaklaşık 15 milyon kişi yaşıyor. Ülke insanı, şehir merkezleri dışında elektrik ve suya ulaşmakta güçlük çekiyor. Türk hayırseverlerin girişimleriyle son yıllarda Çad’ın birçok noktasında temiz su temini için çalışma yapıldı. Son 6 yılda sadece TDV öncülüğünde açılan su kuyuları ve vakıf çeşmelerinden 500 bine yakın kişi istifade ediyor. ÖMÜRLÜK KUYULAR TDV Çad Temsilcisi Osman Türk, vakfın “Bir Damla Hayat Projesi” kapsamında su kuyusu ve vakıf çeşmelerini Çad halkının hizmetine sunduklarını söyledi. TDV tarafından yaptırılan kuyu
Diyanet gardaş topraklarda
ve çeşmelerin geleneksel sondajlardan çok farklı olduğunu belirten Türk, şöyle devam etti: “Yerin metrelerce derinliğine inerek suyu otomatik güneş panelli sistemle çıkarıyoruz. 14 tonluk haznede biriken su, Osmanlı mimarisi şeklindeki şadırvanla bölge halkının hizmetine sunuluyor. Yaklaşık 20 yıl denetimini vakfımız yapacak.” 55 KUYU VE ÇEŞME Türk, Çad’da 55 su kuyusu ve vakıf çeşmesi inşa ettirdiklerini dile getirdi. Bu hizmetten
n Türkiye Diyanet Vakfı ekibi, vekalet yoluyla kurban kesim organizasyonu için geldiği Azerbaycan’da Türkiye’nin Bakü Büyükelçisi Doç. Dr. Cahit Bağcı ile bir araya geldi. Diyanet İşleri Başkanlığı Azerbaycan Bakü Din Hizmetleri Müşaviri Zeki Yavuzyılmaz’ın da eşlik ettiği ziyarette, TDV Azerbaycan Ülke
yüz binlerce kişinin yararlandığını aktaran Türk, şunları kaydetti: “Suyu 2-3 ayda bitecek sondajlar yapmıyoruz. Ömürlük kuyular açıyoruz. Bu suların tahlillerini de yapıyoruz. Vakfımız tarafından Çad halkının hizmetine sunuyoruz. Geleneksel su kuyuları yüzey sularını çekiyor. Bizler 100 metre derinliğe inerek suyun tam kaynağına ulaşıyoruz. Tamamen içilebilir suya ulaştıktan sonra üst yapımızı yaparak buradaki insanların hizmetine sunuyoruz.”
Sorumlusu İrfan Kerim Görgülü, Bağcı’ya çalışmaları hakkında bilgi verdi. Görgülü, ülkede 180 büyükbaş kurban kestiklerini, bunları 1260 hisse halinde ihtiyaç sahibi Azerbaycanlılarla paylaştıklarını söyledi. Yavuzyılmaz da, yardımın Azerbaycanlılara Türkiye’deki kardeşlerinin bir hediyesi olduğunu söyledi.
R LEZZETLI TARIFLE
YEMEK&HOBİ
RK FATMA GEwsNprÇesTs.cÜom.au
T
info@turkishne
T
rkısh NEWS PRESS
27 Temmuz 2021
23
HAKİKİ PEKMEZ, TÜRKİYE’MDE GELENEKSEL YÖNTEMLERLE IMECE USULÜ ÜRETILIYOR
Hakiki dut pekmezi Lezzetli dutlar, her yıl haziran-temmuz ayı aralığında olgunlaştıktan sonra hasat edilerek binbir emekle pekmez haline getiriliyor. Kahvaltı sofralarının incisi dut pekmezinin yapılış serüvenini sizlerle paylaşıyoruz. Nasıl mı? Eee buyrun!..
ürkiye’nin birçok yöresinde olduğu gibi Tunceli’de de meşakkatli bir çalışmayla ağaçtan toplanan dutlar, geleneksel yöntemlerle pekmez haline getirilerek satışa sunuluyor. Son yıllarda devletin yaptığı yatırımlar ile tarım ve hayvancılıkta atağa kalkan kentte, ceviz ve dut üreticiliği de her geçen yıl yaygınlaşıyor. Kente bağlı Çemişgezek ve Pertek ilçelerine bağlı köylerde yaşayan vatandaşlar, geçim kaynağı olan ağaçlardan topladıkları lezzetli dutları pekmez yapmak için şu sıralar kavurucu sıcakta zorlu mesai harcıyor. DOĞA ANANIN HEDİYESİ Köylülerce tarlada yetiştirilen ya da yabani hayvanların beslenirken toprağa bıraktığı tohumlarla kendiliğinden yetişen dutlar, her yıl haziran-temmuz ayı aralığında olgunlaştıktan sonra hasat ediliyor. Evdeki işlerinden arta kalan zamanlarını imece usulü dut pekmezi yapmaya ayıran köylüler, yaklaşık 20-30 metre yüksekliğe sahip ağaçlara tırmanarak dallardaki dutları toprağa serdikleri
brandaların üzerine silkeliyor. Köylüler yerden elleriyle tek tek topladıkları dutları daha sonra kovalara koyup pekmez yapmak üzere evlerine taşıyor. Dutları kapı
önlerine kurulan kazanlarda odun ateşinde kaynatan köylüler, iyice pişen dutları ardından bez torbalara koyarak süzüyor ve ortaya çıkan suyu tekrar ateşte kaynatıyor. Saatlerce
kaynatılan dut suyu istenilen pekmez, kıvamına ulaştıktan sonra üreticilerce teneke ve bidonlara konulup damlarda dinlendirmeye bırakılıyor. Yaklaşık bir hafta güneşte bekletilen dut pekmezi, köylüler tarafından tekrar süzgeçten geçirilerek tüketilmeye hazır hale getiriliyor. KURUSU AYRI BİR LEZZET Dayanışmayla çalışan köylüler, hiçbir katkı maddesi kullanmadan geleneksel yöntemlerle ürettikleri dut pekmezini satarak gelir elde ediyor. Bölgede dut kurusunun kilogramı yaklaşık 60 liradan alıcı bulurken, kahvaltı sofralarının vazgeçilmez lezzeti dut pekmezi ise 50 liradan satılıyor. Pertek ilçesine bağlı Dere köyünde yaşayan Sakine Denk, “Güneşin ve odun ateşinin kavurucu sıcaklığı karşısında çalışmak biraz zor oluyor ama lezzeti buna değiyor” diyor.
24
27 Temmuz 2021
Bir tür vergi
Mekke'de Merve'nin karşısındaki tepe
Kenar, kıyı
Soy, sop
Vitrin
Söylenti
Kalsiyum'un remzi Dişte bir bölüm
Bir maden
T
rkısh NEWS PRESS Duruşma
Herhalde
Üzüm kütüğü
1
Ten Arıtım evi
Bir ajansımız
Yüz güzelliği
İst. bir semt
Parlatma
Güzel
Ben (a)
Sözleşme
Yarıştırma
Bir sebze Sürekli elinden kaza çıkan
Namus
Yazdı (a)
Mitoloji
Reyler, oylar (a)
Ayıplama sözü
Hamle
2
Çalışma
ABD'nin kısa adı Fasıla
Yara Seçkinler meclisi
İmkan
Bir hayvan
Yokuş, bayır Aç gözlülük Hüner
6
Kavgayı ayırma
Cılız bitki Genişlik
8
Geç kalma (İng.)
Büyüklük
Ehliyet, vasıf Avrupa'da bir ünvan
Kör
Çile, cefa
İlaç Fiyat yaftası
Çok bilmişlik Ramazan ayı için yazılan taslayan şiirler
Elbiselerde hatalı dikiş
Yüce
Öz su
Garipler (a)
Kenar
Duyurular
Örnek
İtibâri (Fr) Demir'in remzi
Güzel konuşma sanatı
Ezan okunan yer
Karışık renkli
Bulgar parası
Tabure
Gökler, arzlar
BULMACA
Bolluk
Bir ilimiz Baryum'un remzi Rica eden (a)
Bir alan ölçüsü Öbür dünya Bir ilçemiz Gemilerde yolcu odası Köylü yardımlaşması
7
4
Hayır (a)
Tir
Sonbahar
Kazak beyi
Kaynak gazı Eski devirlere ait Türkiye Cumhuriyeti
Bir resim tekniği
Mezbaha
Bir kemirgen Bir erkek adı
Arapça çokluk edatı
Bir kadın adı
Gözlem
Gelecek
Müzikte dur işareti İlk öğrenilen lisan
Barınma Bir tabanca modeli Yara bakımı
Adam (İng.)
Alış veriş sahası 3
5
Sükûnet çağrısı
Koruyucu
K.Kerim'de bir sûre Tedrici sıralama
Akıl 10
Kas
Uzaklık işareti
Ölüm anı
Bir ilim dalı
Zevk
Bir nota
Temizlik görevlisi
Tekrar Müslüman ibadethanesi
Benlik
Kurtuluş
Uzun değnek
Reislik, başkanlık Fakat
Tellür'ün remzi
Yılan
12
Çocuk Akıtma
Ödeme Galyum'un remzi
11
Boşluk Teşvik sözü
Rutubet
Kardeş Özen
Ünlü biatımız
Mağara
Kurnaz, yaşlı
Garez Fosfor'un remzi
Eski bir uygarlık
Hayırlar, güzellikler
Hitit
Bir ünlem
Tüketim
Bir nota Terek
Başımızdaki kıllar
Cet
Boşa verme
Kanun
Bir çalgı Dolaylı anlatım
Hevai heves
Utanma
İst. bir semt
Eski bir çalgı
İz, nişane Altın ve gümüşün ederi
Bir ovamız
Vapur Lantan'ın remzi İlkel nehir taşıtı Kısa hatırlatma yazısı
13
Yırtıcı bir hayvan
Dinsiz
Sicim
Bir cins şeker
Vücudu saran manyetik alan
Hoş koku
Lifler, teller (a) Aktinyum'un remzi
9
İran halkı
Basit şekilde
Beyaz
Kısa zaman
Omuza alınan örtü (a)
Sinirli Kahramanmaraşlı ünlü bir yazar ve kanaat önderi
14
Ekin biçme aleti
15
Nikel'in remzi
Erler
1
2
Kuzu sesi Bey, küçük bey
Sonsuza kadar
İhale ile iş yaptırma
Vesayet eden
Cilve, naz
Önde
Yemin etmek
Var sayım, farzedilen
Sermaye
ŞİFRE SÖZCÜK
Fasıla
Ana
Parlak kumaş
Düşme sesi
Hatırlama
Heyecanlı davranış
Sorgun ağacı
Emanet olarak verilen Büyük erkek kardeş
Pirinç veya bulgur yemeği
Azla yetinme
Kuzu sesi
Tekerlekli vasıta Bir Ermeni örgütü
Edebi bir tür
Bazen
Tanıtım levhası Bir petrol ülkesi
Dost, arkadaş
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
Zeytinyağlı bir yemek
SPORT
T
rkısh NEWS PRESS
FOOTY RUNS IN THE FAMILY
SENNA GULDEN
E
27 July 2021
rrol Gulden Errol Gulden (born 18 July 2002) is an Australian rules footballer who plays for the Sydney Swans in the Australian Football League (AFL). He was recruited by the Sydney Swans with the 32nd draft pick in the 2020 AFL draft. Early football Gulden played junior football for the Maroubra Saints. He was a member of the Sydney Swans academy. 2018 saw him named as an Under 16s All-Australian after his stellar season with the AFL NSW/ACT Under-16s Rams, and also named as the team’s most valuable player. He played in the 2019 NAB All Stars futures Match alongside future teammate Braeden Campbell. He played for the UNSWEastern Suburbs Bulldogs in 3 seasons from 2018 to 2020 for a total of 33 games. He was named as best on ground in their 2019 premiership win over Sydney University. AFL career Gulden debuted in the opening round of the 2021 AFL season, starring for Sydney in their shock win over Brisbane Lions. In his first game, he kicked 3 goals and collected 19 disposals and earned himself a Rising Star nomination for the round. He backed up his ground breaking round one performance with a 22 disposal, 1 goal performance the next week in the
ERROL GULDEN
team’s 33 point win over Adelaide. After this performance, Champion Data statistics described him as having two of the best games recorded by a debutant ever. Footy runs in the family Footy has always been in the Gulden family, passing through three generations and across a couple of genders, and this weekend it continues with Errol Gulden to make his AFL debut. FOOTY has always been in the family for Errol Gulden, passing through three generations and across a couple of genders. Now he’s set to step onto an AFL stage with his best mate, Braeden
25
ADAM GULDEN
Campbell, after they were both selected to debut for Sydney in round one along with tall forward Logan McDonald. Gulden was a prolific ball-winner in junior footy, mostly playing on ball or on a wing. But he looks set to spend plenty of time in the Sydney forward line, where his fierce competitiveness, smart footy nous and sharp kicking skills can be a threat despite his lack of experience and size. The 172cm Gulden says that his love of footy originally comes from his grandfather, who was the first person the 18-year-old called to pass on the news that he’ll make his
debut against Brisbane. “He didn’t have any sons, he only had daughters, but then my mum loved footy,” said Gulden. With his father Ibrahim born overseas in Turkey and with little interest in the game, it was left to the rest of the family, especially Gulden’s mother, to feed his football passion. Errol Gulden has always been proud of his Turkish heritage “She got a footy in my hands from a very young age, and she’s the one that has been driving me,” said Gulden. He later joined the QBE Sydney Swans Academy in under 11s, at the same time as Campbell, and was last year taken by the Swans at pick 32 in the NAB AFL Draft. Gulden also learned a lot about the game from his brother, Adam, who is 11 years older than Errol and has been a handy player in the NEAFL competition for several seasons and is this year in the Sydney Swans VFL squad. With the NEAFL cancelled last year, and the Northern Academy Series significantly reduced, the Gulden brothers teamed up at their local club - UNSW Eastern Suburbs Bulldogs - to play together for the first time. Errol said that his brother gave him “plenty of advice and a couple of sprays,” but that it was an experience he’ll always cherish especially as he’s now on a different path at an AFL club. But it isn’t just the boys spreading the Gulden name across footy fields in Sydney. Senna Gulden, Errol’s sister, plays in the Sydney Women’s Premier Division. “I love being able to see my sister play footy, because she enjoys it just as much as I do,” said Gulden. “I know that I wouldn’t be playing footy if it wasn’t for my mum and sister.” > DAVUT KILIÇ / SYDNEY
26
27 Temmuz 2021
Editor: Davut Kılıç Auburn FC
Hikâyelerinizi Bana Yazın: david.kilic@hotmail.com
T
rkısh NEWS PRESS
SPOR
‘Anzaklı Ömer’in Türk Milletine vefası
T
ürk olmanın nasıl bir şey olduğunu unutanlara hatırlatmak için, Anzaklı Ömer’in Hikayesini 1957 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun olup ihtisas yapmak üzere ABD’ye giden Doktor Ömer Musluoğlu, görev yaptığı hastahanede başından geçen çok enteresan bir hadiseyi şöyle anlatıyor: “Amerika ‘ya gittiğim ilk yıllar (1957) lisanım pek o kadar iyi değil. New York’ta Medical Center Hospital adlı bir hastahanede görev almıştım. Fakat vazifem kan almak, kan vermek, serum takmak, elektrokardiyoğrafi çekmek gibi işler... Hastaya o kadar önem veriyorlar ki yeni doktorlar hemen direk olarak hasta muayenesine, tedavisine verilmiyor. Diğer zamanlarda da laboratuarda çalışıyorum. Bir hastaya gittim. Yaşlıca bir adam. Tahminen 75 yaşlarında tabii kendisi ile İngilizce konuşuyorum. SAYGISINI KOLUNA KAZIMIŞ - Kan vereceğim kolunuzu açar mısınız? Çünkü adamcağız kanser hastası olduğu halde üstelik kansızdı. Elimde kan torbası da var tabii ki... Pazusunu açtım. Baktım pazusunda dövme şeklinde bir Türk bayrağı var. Çok ilgimi çekti benim. Kendisine sormadan edemedim. - Siz Türk müsünüz? Kaşlarını yukarıya kaldırarak “Hayır” manasına işaret yaptı. Ama ben hâlâ merak ediyorum: - Peki bu kolunuzdaki Türk bayrağı nedir? “Aldırma işte öylesine bir şey” dedi. Ben yine ısrarla dedim ki: - Fakat benim için bu bayrak çok önemli. Dikkatimi çekti. Çünkü bu benim milletimin bayrağı, benim bayrağım... Bu söz üzerine gözlerini açtı. Derin derin yüzüme baktı ve mırıltı halinde sordu: - Siz Türk müsünüz? - Evet Türk’üm.... İhtiyar gözlerime bakarak tanıdık bir göz arıyor gibiydi. Anlatmaya başladı: “... Yıl 1915. Sen hatırlamasın o yılları. Çanakkale diye bir yer var Türkiye’de. Orada savaşmak üzere bütün Hıristiyan devletlerden asker topluyorlardı. Ben Anzak’tım Avustralya Anzaklarından... İngilizler bizi toplayıp dediler ki: - Barbar Türkler, Hıristiyan dünyasını yakıp yıkacaklar. Bütün dünya o barbarlara karşı cephe açmış durumda. Birlik olup üzerine gideceğiz. Bu savaş çok önemlidir. Biz de inandık sözlerine vaatlerine. Savaşmak isteyenler arasına katıldık...” Avustralyalı ihtiyar Anzak anlatmaya devam ediyordu: “Bizim İngilizler, Türklere karşı topladığı askerlerin tamamını Çanakkale’ye sevkediyorlarmış. Bizi gemilere
K İBRETLİ ER L HIKÂYE
doldurup Mısır’a getirdiler o zaman. Mısır’da şöyle böyle birkaç ay talim gördük. Atış talimi. Ondan sonra da bizi alıp Çanakkale’ye getirdiler. Savaşın şiddetini ben ilk orada gördüm. Öyleki denize düşen gülleler suları metrelerce yukarı fışkırtıyor, gökyüzünde havai fişekler, geceyi gündüze çeviriyordu zaman zaman... KALPLERDEKİ VATAN SEVGİSİ Her taaruzunda bizden de Türklerden de yüzlerce insan hayatının baharında can veriyordu. Fakat hepimiz Türklerdeki gayret ve cesareti uzaktan gördükçe şaşırıyorduk. Teknolojik yönden çok çok üstün olduğumuz gibi sayı bakımından da fazlaydık. Peki onlara bu cesaret ve kuvveti veren şey neydi? İlk başlarda zannediyordum ki İngilizlerin bize anlattığı gibi Türkler barbarlıktan böyle saldırıyorlar. Meğer barbarlıktan değil, kalplerindeki vatan sevgisinden kaynaklanıyormuş. Bunu nereden anladığımı söyleyeyim. Karaya çıktık. Taarruz edemiyoruz. Bizi püskürtüyorlar. Tekrar taaruz ediyoruz yine püskürtüyorlar. Tekrar taaruz ediyoruz... Derken böyle bir taarruzda başımdan yediğim bir dipçik darbesiyle kendimden geçmişim...” Meraktan ağzım açık yaşlı Avustralyalıyı dinliyorum. Savaşın dehşetli anılarını anlatırken hastalığına rağmen tir tir titremeye başlamıştı. Devam etti: “Gözlerimi açtığımda kendimin yabancı insanların arasında gördüm. Nasıl korktuğumu anlatamam. Çünkü İngilizler bize Türkleri barbar, vahşi kimseler olarak tanıttı ya... Ama dikkat ettim. Yaralarımı sarmışlar. Bana hiç de öfkeli bakmıyorlar. Kendime geldim iyice bu defa çantalarında bulunan yiyeceklerden ikram ettiler bana. İyi biliyorum ki onların yiyecekleri çok çok azdı. Bu haldeyken bile kendileri yemeyip bana ikram ediyorlardı. Şoke oldum doğrusu. Dedim ki;
kendi kendime: - Bu adamlar isteseler şu anda beni öldürdüler. Ama öldürmüyorlar... Veyahut isteseler önceden öldürebilirlerdi. Halbuki beni cephenin gerisine götürdüler. Esirlere misafir gibi davranıyorlardı. Bu duygularla ‘Yazıklar olsun bana’ dedim. ‘Böyle asil insanlarla niye savaşıyorum ben. Niye savaşmaya gelmişim. Bu İngiliz milleti ne yalancıymış ne kadar Türk düşmanıymış’ diyerek pişman oldum. Ama bu pişmanlığım fayda etmiyor ki... Bu iyiliğe karşı ne yapsam düşündüm durdum günlerce... Nihayet bizi serbest bıraktılar. Memleketime döndüm. İşte memlekette Türk milletini ömür boyu unutmamak için koluma bu dövme Türk bayrağını yaptırdım. Bu bayrağın esrarı bu işte.” Benim gözlerim dolu dolu ihtiyara bakarken o devam etti: “Talihin cilvesine bakın ki o zaman ölmek üzere iken yaralarıma iyileştirerek, sıhhate kavuşmama çaba sarfeden Türkler idi. Şimdi de Amerika gibi bir yerde yıllar sonra yine iyileştirmeye çaba sarfeden bir Türk!.. Ne garip değil mi? Avustralya’dan Amerika’ya gelirken bir Türkle karşılaşacağımı hiç tahmin etmezdim. Size minnettarım. Siz Türkler gerçekten çok merhametli insanlarsınız. Bizi hep kandırmışlar... Buna bütün kalbimle inanıyorum.” BENİM ADIM DA ARTIK ÖMER Peşinden nemli gözlerle; - Bana adınızı söyler misiniz? dedi. - “Ömer” cevabını verdim. Gayet merakla tekrar sordu: - Peki niçin Ömer ismini vermişler sana? - Babam Müslümanların ikinci Halifesi isminden ilham alarak bana Ömer adını vermiş. - Yahu senin adın Müslüman adı mı? Ben “Evet, Müslüman adı” deyince yüzüme baktı baktı,birden
doğrulmak istedi. Ban mani olmak istedim. Israr etti. Ama niye ısrar ediyordu? İhtiyarın ısrarına dayanamayıp yatakta oturmasına yardım ettim. Gözleri dolu doluydu. Yüzüme bakarak dedi ki: - Senin adın güzelmiş. Benim adım şimdiye kadar “Mr. Josef Miller” idi. Şimdiden sonra “Anzaklı Ömer” olsun. - Olsun dedim. - Peki doktor beni Müslüman eder misin, Müslüman olmak zor mu? Şaşırdım. Nasıl da birdenbire Müslüman olmaya karar gelmişti. Meğer o yaşa gelinceye kadar içten içe hep düşünüyormuş da kimseyle konuşamadığı, soramadığı için dile getiremiyormuş... - Tabii dedim Müslüman olmak çok kolay. Sonra kendisine İmanın ve İslamın şartlarını anlattım. Kabul etti. Hem Kelime-i Şahadet getiriliyor, hem de çocuklar gibi ağlıyordu. Yaşlılık bir yandan, hastalık bir yandan bir de yıllardan beri içinde kavuşmak isteyip de bilemediği için kavuşamadığı İslamiyet’e olan hasretin sona ermesi bir yandan bu yaşlı gönlü duygulanmıştı. ... Mırıldandı: ELİNDE İSLÂM TESBİHİ KOLUNDA TÜRK BAYRAĞI - Siz Müslümanlar tesbih çekersiniz bana da bir tesbih bulsan da ben de yattığım yerden tesbih çekerek Allah’ımı ansam olur mu? Bu sözden de anladım ki dedelerimiz savaş esnasında Hakkı’ı zikretmeyi ihmal etmiyormuş. Neyse uzatmayayım hemen bir tesbih bulup kendisine getirdim. Hasta yatağında tesbih çekiyor, biz de gerektiğinde tedavisiyle ilgileniyorduk. Fakat benim için o, bambaşka biri olmuştu. Müslüman olmuştu. Birgün yanına gittiğimde samimi bir şekilde rica etti: - Beni yalnız bırakma olur mu? - Ne gibi Ömer Amca? - Ara sıra gel de bana İslamiyet’i anlat! Sen çok güzel şeylerden bahsediyorsun. O sözleri duydukça kalbim ferahlıyor. O günden sonra her gün yanına gittim. Bildiğim kadarıyla dinimizi anlattım. Fakat günden güne eriyip tükeniyordu. Kaç gün geçti tam hatırlamıyorum. Hastanenin genel hoparlöründen bir anons duydum. “Doktor Ömer! Lütfen 217 numaralı odaya gelin!” Dedim ki içinden “Bizim Ömer Amca galiba yolcu?”hemen yukarı çıktım. Odasına vardığımda gördüğüm manzara aynen şöyleydi: Sağ elinde tesbih açık duran sol kolunun pazusunda dövme Türk bayrağı, göğsünde imanı ile koskoca Anzaklı Ömer son anlarını yaşıyordu. Hemen başucuna oturdum. Kelime-i Şehadet’i söylettim. O şekilde kucağımda teslim-i ruh etti... (Allah rahmet eylesin) Bir Çanakkale gazisi görmüştüm. Yıllar sonra da olsa Müslüman Türk milletine olan sevgisi sayesinde kendisine iman nasip olmuştu. “Ne yalan söyleyeyim ağladım.” Bu hikayeye kim ağlamaz ki!..
SPORT
T
UEFA
rkısh NEWS PRESS
27 July 2021
SELECTION
FOOTBALL
27
ÜMIT UYAR umiiuyar@hotmail.com
Istanbul to host Champions League final
T
urkey’s largest city, Istanbul, will host the Champions League Final in 2023, Union of European Football Association (UEFA) said in an official statement on Friday. The football body also noted that the group draws for 2021-22 and 202223 seasons of the Champions League, Europa League and Europa Conference League would be held in Istanbul. The Istanbul Ataturk Olympic Stadium will host the 2023 Champions League final match. The German city of Munich was originally to host the final that year. It will now be the site of the event in 2025. The European club season kick-off of the 2021-2022 and 2022-2023 seasons will also take place in Istanbul, the UEFA Executive Board decided. For its part, the Turkish Football Federation said on its website: “The selection of Turkey as the host of an outstanding start-of-season event such as the UEFA premier reinforced the confidence in our country in organizing international events.” Saint Petersburg in Russia is scheduled to host the 2022 finals, as is London in 2024.
UEFA EUROPA LEAGUE UEFA also unveiled the host cities for the Europa League finals. Dublin and Bilbao are slated to host the future club competition finals after their withdrawal of hosting rights for EURO 2020. Bilbao will host the UEFA Women’s
Champions League final in 2024 and the UEFA Europa League final in 2025, while Dublin will be the site for the UEFA Europa League final in 2024. The other Europa League final hosts of the coming years will be Seville, Spain in 2022 and Budapest, Hungary in 2023.
FIFA futbolda yeni devrime hazırlanıyor n FIFA, yeni neslin ilgisini istenilen seviyede çekmediği gerekçesiyle futbolda devrime hazırlanıyor. Basında yer alan bilgilere göre, FIFA, maçlarda topun oyunda kaldığı süreyi azaltmak ve karşılaşmaların sık sık durmasını engellemek için 4 değişikliği hayata geçirmek istiyor. İŞTE YENİ KURALLAR: l Takımlara sınırsız değişiklik yapma hakkı tanımak l Oyun süresini 30’ar dakikalık 2 devreye bölmek ve oyun her durduğunda süreyi de durdurmak l Taçların da ayakla kullanılması l Sarı kart gören oyuncunun bir süre kenarda bekletilmesi ve sonucunda takımlara kart konusunda caydırıcı bir yaptırım oluşturulması TURNUVADA DENENECEK FIFA Başkanı Gianni Infantino’nun hayata geçirmek istediği bu değişikliklerin PSV, Leipzig, Club Brugge ve AZ Alkmaar U19 takımlarının katıldığı bir hazırlık turnuvasında deneneceğini ve raporlanacağı belirtildi.
TÜRKİYE 2 BRONZ MADALYA ALDI
DIN MI A K LLI L TAKI I M A YBO IYAT P VOLE N OLIM NU ÇIN’I SO PIYO ETTI ŞAM ERIŞAN P
3-0
BRAVO SULTANLAR
2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları’na fırtına gibi başlayan A Milli Kadın Voleybol Takımı, son olimpiyat şampiyonu Çin’i 3-0 mağlup etti.
Erdoğan, maçı takip eden Bakan Kasapoğlu’nun telefonundan kaptan Eda ile arkadaşlarını tebrik etti.
A
Milli Kadın Voleybol Takımı, 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları B Grubu’ndaki ilk maçında son olimpiyat şampiyonu Çin’i baştan sona üstün götürdüğü mücadele 3-0 yendi. Millilerde Ebrar Karakurt aldığı 18 sayıyla yıldızlaşırken, Eda Erdem Dündar 13, Zehra Güneş 11, Hande Baladın 10, Meliha İsmailoğlu 4, Cansu Özbay ise 3 sayıyla galibiyete katkı verdi. ERDOĞAN’DAN MORAL Bu arada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, takımımızı tebrik etti. Tokyo’da maçları takip eden Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu’nun aracılığıyla ay-yıldızlı takımın kaptanı Eda Erdem Dün-
dar ile telefonda görüşen Erdoğan, “Çok duygulandırdınız. Maçı da ilk setten itibaren izledim. Bütün kızlarımıza sevgilerimi iletiyorum. Salı günü inşallah İtalya maçını da izleyeceğim” dedi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da, “Yolun sonu madalya olsun! Çin’e set vermeden kazanan Filenin Sultanlarını gönülden tebrik ediyorum” dedi. Eski Başbakan Tansu Çiller ise, “Bizlere güzel bir bayram hediyesi veren takımımızı candan kutluyorum” ifadesini kullandı. 2. MAÇ BUGÜN İTALYA İLE Ay-yıldızlı ekip, olimpiyat oyunlarındaki ikinci maçını 27 Temmuz Salı günü İtalya ile yapacak. Müsabaka, TSİ ile10.25’te başlayacak.
Hatice Kübra’nın sevinç gözyaşları T
ürkiye, 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları’ndaki ilk madalyalarını tekvandoda aldı. Hatice Kübra İlgün, müsabakaların son 16 turunda Kosta Rikalı Nishi Lee Lindo Alvarez’i eleyerek çeyrek finale yükseldi. ABD’li Anastasija Zolotic’e mağlup olarak final şansını kaybeden 29 yaşındaki sporcu, repesajda Faslı Nada Laaraj’yı mağlup edip bronz madalya maçında ise İranlı Kimia Zenoorin Alizadeh’i yenerek madalya sevinci yaşadı. 21 YAŞINDAKİ HAKAN’IN BÜYÜK BAŞARISI 68 kiloda mücadele eden Hakan Reçber ise, müsabakaların son 16 turunda Brezilyalı Edival Pontes’i geçerek çeyrek finale yükseldi. Bu turda İngiltereli Bradly Sinden’e mağlup olan 21 yaşındaki milli tekvandocu, repesajda Yeni Zelandalı Tom Burns’ü eleyerek, madalya mücadelesinde ise Bosna Hersekli Nedzad Husic’i 22-13 yenerek bronz madalyanın sahibi oldu.