Turkish News Press - Issue 224

n Influential Egyptian cleric Youssef al-Qaradawi has died at the age of 96, his official website announced on Monday. Turkish President Erdoğan conveyed his condolences to al-Qaradawi’s family on a phone call.

2. Elizabeth’in ölümüy le monarşiden koparak kendi liderleri tarafın dan yönetilen cumhu riyetlerin sayısının artıp artmayacağı tartışılıyor.

Avustralya’nın Tazmanya eyaletinde karaya vurarak mahsur kalan 230 pilot balinadan 32’si yaban hayatı uzmanları tarafından kurtarıldı. Avustralya Parklar ve Yaban Hayatı Hizmetlerinden yapılan açıklamada, karaya

vuran 230 pilot balinadan yalnızca 35’inin hayatta kaldığı, bunların 32’sinin kurtarıldığı bildirildi. Avustralya Parklar ve Yaban Hayatı Hizmetleri Brendon Clark, “Bu sabah hayatta kalan 35 hayvandan 32’sini kurtarmayı ve serbest

n Avustralya’da İngiltere Kraliçe si 2. Elizabeth’in ölümünün ardın dan parlamentonun 15 gün bo yunca toplanmasını yasaklayan protokol sona erdi. Milletvekille ri, Kraliçe Elizabeth’i anmak ve ül kede süregelen cumhuriyet tartış maları için tekrar bir araya geldi. Başbakan Anthony Albanese, Kra liçe Elizabeth’i anarken, 70 yıllık saltanatının ardından onun artık sadece bir anı olduğunu kavrama nın zor olduğunu söyledi. Albane se, “Hızlı değişimin ortasında na dir bulunan ve güven veren biriy di. Bizi tanıdı, takdir etti, kucakla dı ve bu duygu karşılıklıydı” dedi. Muhalefet lideri Peter Dutton, Ye

Türkiye ablukaya mı alınıyor ?

Ege ve Doğu Akdeniz’de Türk jetlerini taciz eden, balıkçı teknelerine ateş açan Yunanistan, tansiyonu yükseltecek yeni bir hamle yaptı. Atina yönetimi, Ege’de gayri askeri statüdeki Midilli’ye 23, Sisam’a ise 18 zırhlı araç sevk etti. ABD’nin Dedeağaç’a gönderdiği araçların adalara sevkiyatı, TSK’nın İHA’ları AKSUNGUR tarafından görüntülendi.

Yunanistan’ın uluslararası hukuka aykırı şekilde Ege’deki Gayri Askeri Statüdeki Adalar’a (GASA) zırhlı araç sevk ettiği anlar ortaya çıktı. Çıkarma gemilerinin Midilli ve Sisam’a özellikle ABD tarafından hibe edilen askeri araçları sevk etmesi dikkati çekti. Yunanistan’ın Gayri Askeri Statüdeki Adalar’a yönelik uluslararası hukuku çiğneyen faaliyetleri görüntülendi.

Zırhlı araçların ABD tarafından Dedeağaç Limanı’na gönderilen araçlardan olması dikkati çekti. Güvenlik kaynakları, 18 Eylül ve 21 Eylül’de yaşanan bu olayları Yunanistan’ın Türkiye’ye yakın adaları silahlandırmaya ve GASA statüsünü ihlal etmeye devam ettiğinin en açık göstergesi olarak nitelendirdi.

limana yaklaşan gemilerden adaya indirildi. Araçların ise ABD tarafından Dedeağaç Limanı’na gönderilen ve Yunanistan’a hibe edilen askeri araçlar olduğu anlaşıldı.

Yunanistan’ın ABD için bir üs haline geldiğini belirten ANKASAM Türk Dış Politikası ve Uluslararası Güvenlik Danışmanı Dr. Emre Ozan,“Yunanistan adaları silahlandırması yeni bir şey değil ama burada önemli olan Türkiye’nin verdiği mesaj. Türkiye, her şeyi takip ettiğini ve belgelediğini yani zamaninda takipçisi olduğunu göstermesi açısından önemli” dedi.

Türkiye, Yunanistan’ın Midilli ve Sakız adalarına zırhlı araç konuşlandırılmasını Yunanistan ve ABD nezdinde protesto etti.

Dışişleri Bakanlığı’na çağrılan Yunanistan’ın Ankara Büyükelçisi’nden adalardaki ihlallere son verilmesi ve gayriaskeri statünün ihya edilmesi istendi.

bırakmayı başardık, bu müthiş bir sonuç” dedi. Ocean Beach’te 230 pilot balina karaya vurmuştu. Tazmanya’nın kuzeyindeki King Island’da ise (Kral Adası) 20 Eylül’de 14 genç kaşalot balinası karaya vurmuş ve ölmüştü.

şiller lideri Adam Bandt ve Yeşiller Partisi Senatörü Sarah HansonYoung da Kraliçe Elizabeth için ta ziyelerini sunanlar arasındaydı.

CUMHURIYET TARTIŞMASI

Parlamentoda cumhuriyet tar tışmaları da gündeme geldi. Avus tralya’nın bir cumhuriyet olma sına verdiği desteği yineleyen Adam Bandt, “Kraliçe’nin vefatı, bu konuda hiçbir söz hakkımız ol madan yeni bir devlet başkanımız olduğu anlamına geliyor. Bunun ülke olarak bizim için doğru olup olmadığını saygıyla konuşmanın kesinlikle tam zamanı” dedi. Han son-Young da yerli halklarla uzlaş ma ihtiyacının önemini vurguladı.

Türkiye’nin milli ve yerli silahlarının korkuttuğu Yunanistan, kendi kamuoyuna farklı yalan haberler servis ederek, askeri gücünün Türkiye’nin üstünde olduğunu göstermeye çalışıyor. Hava, kara ve denizde Türkiye’nin elindeki silahlara karşı herhangi bir üretim yapamayan Yunan yönetimi, ABD ve Fransa tarafından verilen ikinci el silahlarla Türkiye’yi tehdit etmeye çalışıyor. Yunan basını, bu tehditleri daha üst perdeye taşıyarak Türkiye’nin en büyük savaş gemisi olacak olan TCG Anadolu’yu denizaltılarla batırılabileceğini yazdı. Directus adlı internet sitesinde yer alan haberde şu ifadeler kullanıldı: “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sakarya yolunda Tuzla’da yapımı devam eden TCG Anadolu gemisini havadan inceledi. TCG Anadolu, hava ve deniz kuvvetlerimiz için kolay bir hedef.”

Yunanistan’ın, GASA statüsündeki iki adaya yönelik faaliyeti, Türk keşif İHA’ları tarafından görüntülendi. Ege Denizi üzerinde görev uçuşu yapan Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait İHA’larla, Yunanistan’a ait iki çıkarma gemisi (HS CHIOS ve HS IKARIA) havadan izlendi. İHA’lar, çıkarma gemileriyle Midilli Adası’na 23, Sisam’a ise 18 taktik tekerlekli zırhlı araç (M1117) sevkiyatı yapıldığını görüntüledi. Zırhlı araçlar,

Yunanistan’a tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, şunları dile getirdi: “Yunanistan bizim ne siyasi, ne askeri, ne ekonomik olarak muhatabımız da dengimiz de değildir, olamaz. Yunan siyasetçileri kışkırtarak üzerimize salanların asıl niyetleri ülkemizin vaktini, enerjisini ve dikkatini dağıtarak büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası programımızı engelleme olduğunu gayet iyi biliyoruz.

Bu hem Yunan siyasetçileri, Yunan halkını kullananlar tarafından tehlikeli bir oyundur. Kısır siyasi hesapları uğruna ülkesini siyasi, askeri ve ekonomik olarak işgale uğratan Yunan yöneticiler bunun hesabını er geç en başta kendi halkına vermek mecburiyetinde kalacaktır. Türk askerinin süngüsünün önünden kaçtığı günleri unutturmaya çalışıp bebekleri, yaşlıları, kadınları öldürdüğü Tripoliçe katliamını zafer gibi kutlayanlar henüz tarihin önünde bunların hesabını vermediler.”

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!

Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.

Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, ‘Medeniyet!’ dediğin tek dişi kalmış canavar?

Sağlıcakla kalın.

Could this tiny, endangered bird stop a multi-million-dollar Defence housing development from going ahead?

Nestled in a coastal corner of Darwin’s northern suburbs lies a patch of bushland that’s become the new home of a tiny, endangered bird.

Local twitchers believe the Gouldian finch migrated north to Lee Point in search of better habitat and breeding grounds.

In doing so, it’s become the mascot for a grassroots movement to stop a multi-million-dollar Defence housing project.

At a recent rally against the project in Darwin’s city centre, the colourful creature was plastered over T-shirts and hand-painted signs.

Graeme Sawyer from Biodiversity Watch said the unique creature has “really got its way into people’s hearts because it’s so colourful”.

“It’s a bird that has an enormous public profile and is super cute.”

Once found right across northern Australia, the most recent count of the endangered finch estimated there were fewer than 2,500 left in the wild.

No stranger to the spotlight, the finch has not only featured in a David Attenborough documentary but has also become the main attraction for twitchers in Darwin this dry season.

Mr Sawyer said he believed thousands of people have visited the area to catch a glimpse of the elusive bird.

“We estimate that over that period from sort of May till the end of August, there was over 10,000 visits to that space, and about 48 per cent of those would have been tourists,” he said.

Defence project approved in 2019 Defence Housing Australia describes the proposed 800-house development as a “thriving residential community of Defence families, the local community and visitors”, across 131 hectares of zoned residential land.

The first stage of clearing has already taken place.

“It is envisaged that a main street precinct will offer a tourism activity centre containing restaurants, cafes, hotels, self-contained apartments and retail shops,” according to the Defence Housing Australia website.

The Defence Housing Authority argues the development will provide “much-needed” accommodation for Australian Defence Force members and their families.

A spokesperson for the authority said environmental approval “was

obtained following a detailed assessment of the impacts of the project on biodiversity”.

However, the authority noted it is continuing to work with “experts, with the Commonwealth Environmental Minister and the Department of Climate Change, Energy, the Environment and Water in relation to the project”.

Mr Sawyer, who is leading the campaign to stop the second stage of clearing, believes the land would provide more benefit to the public and the economy if it was turned into a tourist attraction.

“There’s something like 240 bird species that have been seen in that Casuarina Coastal Reserve, Lee Point area and that’s about a quarter of Australian bird species,” he said.

“Estimates in the United States are that birding is worth about $40 billion a year. That’s a big industry and it could be a great thing for Darwin.

“You could offer somebody a world-class birding trip for the day in Darwin and we’re not taking advantage of these things.”

Mr Sawyer calls the relocation of the recovering species to Lee Point a “fantastic phenomenon” and argues the quality of the habitat is what’s helped the bird revitalise its dwindling population.

“When you get an area like that, where you’ve got food and you’ve got water, the birds will come there for a period of time, but the fact that these birds seem to be resident there, and their numbers have been increasing, that indicates they’re breeding close by to there as well.”

“We were really worried back in the nineties, and so forth that we were going to lose it as a species, so it’s had a pretty remarkable recovery in some areas.” Co-Director of the Environment Centre of the Northern Territory, Kirsty Howey said the bird’s endangered status could throw a spanner in the works for the development.

“The significance of Gouldian finches being in this area is quite stark because they’re listed as endangered under our federal law the Environment Protection and Biodiversity Conservation Act, and that puts Federal [Environment] Minister Tanya Plibersek firmly in the frame about decision making for this area,” she said.

Conservationists want the government to reconsider the development, after the endangered birds were spotted in bushland.

Fancy a trip to small-town paradise? Better book a year in advance

Twenty-six years ago, Simon Young packed up his young family and spent six weeks camping along a stretch of idyllic coastline near the southern end of the Great Barrier Reef.

Mr Young and his wife Janette were so taken with the small towns of Agnes Water and 1770 in central Queensland, they bought a property a few years after their first visit, and plan to spend their retirement there.

“We literally camped on the beach, it was so gorgeous,” Mr Young said of his 1996 trip.

“It was the real Queensland experience and we just loved it.

“The closest it compares to is Bermuda.

“The softness of the temperature, the air, it’s got that balmy, soft feel to it.”

Over the two decades since the Young family first visited, they have watched as the towns’ popularity soared.

They decided to capitalise on the booming demand for holiday accommodation in the seaside towns, renting out their cottage, which sits amongst bushland a few minutes’ drive from Agnes Water, for tourists in 2018.

Demand soars

Mr Young said bookings this year had been “very good”, with Christmas and early 2023 already booked out.

Liza Thompson manages the beachfront Agnes Water Holiday Park, catering for caravanners and families.

“Every school holiday for us we are just booked, booked, booked,” she said.

“They usually book a year in advance for the school holidays, so that’s what makes it tricky to get in here.”

When full, the caravan park caters for up to 600 people.

Ms Thompson said the park did not have any vacancies until the end of November, which was traditionally a quiet month for the accommodation provider.

“There is a lot of people that have started opening up [their] properties on your way into Agnes Water, with lovely bush settings so people can still come and experience the beauty of Agnes Water and 1770,” she said.

The towns were once considered hidden gems, unknown to most tourists.

“It’s been found, put it that way,” Ms Thompson said.

Call for better roads, boat ramp Gladstone Area Promotion Development’s CEO, Gus Stedman, said the region had experienced exponential growth in visitation.

Mr Stedman said there were about 3,000 residents between Agnes Water and 1770, but during peak season an extra 1,500 people could be staying in the towns.

“It puts a lot of strain on infrastructure ... we don’t have an abundance of water down there, we do have a desalination plant and they’re very expensive to operate,” Mr Stedman said.

He would like to see improvements to cater to the growing demand, such as an “allweather” road for people driving in and out of the towns and better boat ramp facilities.

Mr Stedman said while there had always been a high number of holiday homes, online booking websites made it easier for more people to advertise their properties for short stays.

“If you do want to go and can’t get somewhere to stay, just do a day trip and come have a swim and a bite to eat somewhere, soak up the tranquillity,” he said.

‘It’s like the postcards’

Tourist Jenny Bogue walked along Agnes Water’s main beach, waves lapping at her feet.

Ms Bogue flew thousands of kilometres from Kokomo, Indiana in

the United States to visit and travel with her daughter, who lives in Hervey Bay.

“We were finally able to come since the world opened back up … it’s unreal, it’s like the postcards and pictures you see online,” she said.

Yeppoon local Rebecca Dietz was also visiting the region with her family.

She said she was planning on booking for her next trip in January before she returned to Yeppoon, to make sure she could secure accommodation.

“When we wanted to come last year sometime it was really booked out,” she said.

Community booms

Mr Young said when he first visited, Agnes Water didn’t have bitumen roads or a supermarket.

“There was a pub, a grog shop and that was it more or less, and now you’ve got a school, fire station, police, good supermarkets, a few good shops and restaurants,” he said.

He said despite the development, the community had retained the same charm he was dazzled by decades ago.

“I think what really separates Agnes Water, 1770 is that it’s a very chill, very happy place and people relax,” he said.

James Spicer, on the executive committee for the Discovery Coast Tourism and Commerce group, said both towns were desperate for staff in the tourism industry, with a lack of backpackers still a problem.

“There’s a massive opportunity for young kids, or anyone out there that wants to ditch the nine to five boring office and shoot up the coast here,” Mr Spicer said.

“We’re crying out for staff and we’re willing to train and you’re living in paradise.”

Pristine coastline along the southern end of the Great Barrier Reef is drawing in tourists from around the world - and accommodation providers are cashing in.

Kraliçe’den sonra İngiliz Milletler

Topluluğu’nun akıbeti tartışılıyor

Kraliçe 2. Elizabeth’in ölümüyle 70 yıllık hükmünün sona ermesinin ardından İngiliz Milletler Topluluğu’nda monarşiden koparak kendi liderleri tarafından yönetilen cumhuriyetlerin sayısının artıp artmayacağı tartışılıyor.

İngiliz Milletler Topluluğu, 1949 yılında İngiltere Kralı 6. George döneminde Londra Deklarasyonu ile kuruldu.

İngiltere’nin eski sömürgeleriyle kurulan birliğe üyeliğin esası özgürlük ve eşitlik olarak belirlendi, İngiltere monarşisinin liderini devlet başkanı olarak tanıma şartı getirilmedi.

15 ÜLKE KABUL EDİYOR

Halihazırda 56 üye içinde bunu, yalnızca İngiltere, Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda’nın da aralarında bulunduğu 15 ülke kabul ediyor.

Bu ülkelerde devletin başkanı kabul edilen İngiltere Kralı ya da Kraliçesi, kendisini temsilen “Genel Vali” atıyor. Başbakan, hükümetin başıyken başbakan tarafından belirlenen hükümet üyeleri, Genel Vali tarafından onaylandıktan sonra atanıyor.

Toplulukta çoğunlukla parlamenter demokrasiyi benimsemiş cumhuriyetler bulunuyor.

DÜNYANIN ÜÇTE BİRİ

Dünya nüfusunun neredeyse üçte birini oluşturan Topluluğa sadece İngiltere’nin eski sömürgeleri dahil değil. Eski Fransız sömürgeleri Ruanda, Mozambik, Gabon ve Togo, İngiliz Milletler Topluluğu’na üye olmayı seçti.

Bugüne kadar yalnızca İrlanda ve Zimbabve Topluluk çatısından çıkarken Pakistan, Güney Afrika ise çıktıktan bir süre sonra geri döndü. Yeni üyeler, kopmalar ya da Topluluk içinde kalarak İngiliz monarşisi ile bağı kesme girişimleri, Topluluğun gündemini zaman zaman meşgul etti.

SON GİDEN BARBADOS

Topluluk içinde bu yönde son adımı Karayipler’deki Barbados attı, 30 Kasım 2021’de İngiliz hükümdarı reddederek cumhuriyete geçti.

1952’de başa geçen ve oluşumu bir arada tutan güç olduğuna inanılan Kraliçe 2. Elizabeth’in ölümünü,

birliğin geleceğinin yeniden sorgulanmasına yol açtı. Birçok ülkede cumhuriyete geçme fikri dillendiriliyor.

AVUSTRALYA DEVAM DEDİ 1999’da Avustralya, cumhuriyete geçişi referanduma götürmüş ancak yanıt ‘hayır’ çıkmıştı. Kraliçenin ölümünün ardından fikri sorulan Başbakan Anthony Albanese, yas tutulan bir dönemde bu konunun görüşülmemesi gerektiği cevabını verdi.

YENİ ZELANDA KARARSIZ

Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern ise Kral 3. Charles’a desteğini ifade ederken ülkesinin “zaman içinde” cumhuriyete geçeceğini söyledi.

2009’da Karayipler’deki St. Vincent ve Grenada ada ülkesinin yaptığı referandumdan da “İngiliz monarşisine devam” kararı çıktı.

Antigua ve Barbuda, üç sene içinde konuyu referanduma götüreceğini duyurdu.

Belize, Bahamalar, Jamaika, St. Lucia, St. Kitts ve Nevis’ten de benzer sesler yükseliyor ancak henüz net açıklamalar yapılmadı.

K Jacinda Ardern, Kraliçe’den hayata dair tavsiyeler almış

raliçe 2. Elizabeth’in cenaze törenine katılan Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, bir li der ve anne olarak Elizabeth’ten tavsiye aldı ğını söyledi. Hamile olduğu dönemde Kraliçe ile bir araya gelen Ardern, “O sıra aklımdaki şeylerden biri de başbakan ve anne olmaktı. Başvurulacak çok az kişi vardı. Bu yüzden ona ‘Nasıl başardın?’ diye sordum” ifadesini kul landı. Kraliçe’nin de kendisine “sadece böyle devam etmesini” söylediğini belirten Ardern, bunun alabileceği “en iyi ve en gerçekçi tavsi ye” olduğu yorumunu yaptı. Hayatta olduğu süre içinde Yeni Zelanda’nın cumhuriyet yö netimine geçeceğine inandığını da yineleyen Ardern, “Kraliçe bile zaman içinde ilişkimiz deki evrimi gözlemledi ve kabul etti” dedi.

President Yüksel Çifçi

Page Layout & Design Necmettin Öksüz

Page Editors

Ali Haydar, Tanyeli, Davut Kılıç, Ümit Uyar, Fatma Gençtürk, Mustafa Sülün, Dr. Hilal Çoruhlu, Elif Sele, Sinem Taslak, Suzan Çalımlı, Murat Özdamar, Miqdad Hassan, Murat Sirin, Zeynep Doktoroğlu

Melbourne Team

Murat Gümüş (Melbourne General Manager), Ümit Uyar (Distribution), Ömer Boyacı (Youth&Sport), Furkan Boyacı, Adem Taliç (Editor), Emre Boyacı, Saban Han, Murat Şirin, Salim Boyacı, Ali Kurt, Ayşe Sakar, Elif Sele, Hilal Kırmızı, Moemina Shukur, Salahaddin Kayıkcı, Zeynep Doktoroğlu

Brisbane Team

Ahmet Raci Karataş, Dr. Sait Erdem, Ömer Akdeniz, Metin Uyanık

Western Australia Mehmet Kırmızıoğlan (Distribution), Gürhan Candemir, Hamza Serin, Harun Parlak, Hasan Mulla

South Australia Mustafa Ergül (Distribution)

Turkey Necmettin Aksoy, Ardi Ocgu, İbrahim Kalın, Murat Özdamar

IT Grup

Erol Gülçinay, Adem Talic, Hakan Evecik, Soner Çoruhlu

Advertisements

Sydney (Türker Demiryürek): 0426 982 050 Melbourne (Ümit Uyar): 0481 136 901 Brisbane (Serkan Uyanık): 0401 398 922

Western Australia (Mehmet Kırmızıoğlan): 0401 556 500 South Australia: 0426 982 050 Canberra: 0433 162 655

Sydney Office: Unit 2-92 Bryant St Padstow NSW 2211 Phone: 1300 917 566 Fax: 612 9774 8650

E-mail:

Geleneksel okumuzun ünü Sırbistan’a ulaştı

Sırbistan’da Boşnak nüfusun yoğun olarak yaşadığı Sancak bölgesinin Novi Pazar kentinde “Sancak Barış Oku” isimli bölgesel okçuluk yarışması düzenlendi. Sancak Oyunları ve Sancak Bölgesel Turizm Birliği tarafından Boşnak Ulusal Konseyi (BNV) ve Novi Pazar ile Tutin belediyelerinin destekleriyle bu yıl 2. kez düzenlenen yarışmaya Sırbistan’ın yanı sıra Bosna Hersek, Kuzey Makedonya ve Karadağ’dan da yarışmacılar katıldı. Kadın ve erkeklerde 36 katılımcının mücadele ettiği yarışmaya katılan Mirjana Mratinkovic, okçuluk sporuyla Yunus Emre Enstitüsü (YEE) aracılığıyla tanıştığını ifade ederek, okçulukta en önemli meselenin dikkat olduğunu belirtti. Kuzey Makedonya’dan Irfan Mehmet de okçuluğun ülkesinde YEE ve Okçular Vakfı desteğiyle 2007’den bu yana aktif bir şekilde ilgi gördüğüne ifade ederek, şunları söyledi: “Osmanlı döneminde zirvede olan geleneksel okçuluk sporunda okçular 600 metre uzağa ok fırlatırdı. Bunu başarmak için 3 yıl çalışırlardı. Okçuluk uzun antrenman, disiplin ve konsantrasyon gerektiren bir spor.” Yarışma kapsamında kazanan katılımcılara ödülleri takdim edildi.

4. Dünya Göçebe Oyunları kapsamında Kırgızların ünlü Manas Destanı’ndan kesitler sunuldu. Kırgızistan’ın Ankara Büyükelçisi Kubanıçbek Ömüraliyev, Manas’ın yüzyıllar boyu halkın manevi ve ilham kaynağı haline gelmiş bir kahramanlık destanı olduğunu belirterek, “Manas, sadece Türklerin hayatını yansıtmakla kalmayıp, tüm milletler hakkında ilginç bilgiler içermektedir” dedi.

Kütahya’nın Çavdarhisar ilçesindeki “İkinci Efes” olarak nitelendirilen “Aizanoi Antik Kenti”nden geçen Koca Çay’daki (Penkalas) kazıda mermer güneş saati tespit edilerek, gün ışığına çıkarıldı. UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’ne 2012’de dahil edilen, Anadolu’daki en iyi korunmuş Zeus Tapınağı’na ev sahipliği yapan antik kentteki kazıların başkanlığını yapan Prof. Dr. Gökhan Coşkun, şunları anlattı: “Bu sezon çay yatağında yaptığımız kazılarda bizi en çok heyecanlandıran, burada tespit ettiğimiz ve gün yüzüne çıkardığımız mermer güneş saati oldu. Bu güneş saati Roma dönemine ait ve Aizanoi’de bugüne kadar bulunan ilk güneş saati. Hemen hemen tam diyebileceğimiz güneş saatinin birkaç küçük parçası eksik. Üzerindeki yazılarıyla, şekilleriyle çok iyi korunmuş durumda. Mermerden yapılmış güneş saatinin yüksekliği 45 santimetre, genişliği ise 43 santimetre. Roma dönemine tarihlediğimiz güneş saati günümüzden yaklaşık 2 bin yıl öncesine ait.

Bursa’da 4. Dünya Göçebe Oyunları kapsamında Kırgızistan Cumhuriyeti’nin desteğiyle düzenlenen “Manas Haftası” etkinlikleri başladı.

Kırgızistan’ın Ankara Büyükelçisi Kubanıçbek Ömüraliyev, Merinos Parkı’ndaki açılış programında yaptığı konuşmada, Manas Destanı’nın yüzyıllar boyu sözlü olarak icra edilmiş, Kırgız halkının manevi dayanağı ve ilham kaynağı haline gelmiş bir kahramanlık destanı olduğunu vurguladı.

HER MİLLETİ ANLATIYOR

Manas’ın dünyaca ünlü destanlardan sadece uzunluğu açısından değil, aynı zamanda sanatsal içeriğin derinliği ve özgünlüğü bakımından da farklı olduğunu belirten Ömüraliyev, şunları anlattı: “Destan sadece Kırgızların veya diğer Türk halklarının hayatını yansıtmakla sınırlı kalmaksızın geçmiş dönemlerde yan yana yaşamış ve etno-kültürel, ekonomik ve diplomatik ilişkilerde bulunmuş yabancı millet ve ülkelerin tarihi, kültürü ve coğrafyası hakkında

da ilginç bilgiler içermektedir.” Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu da organizasyonun Türk dünyası için önemine işaret ederek şunları dile getirdi: ŞAN, ŞEREF DOLU GEÇMİŞ “Etkinliğe katkı sağlayan herkesi kutluyorum. Kırgız kardeşlerimizin ve bizim Türk dünyasının, mazisi destansı. Şan ve şerefle dolu ortak bir tarihimiz var. Kırgızistan ve Türk halkı aynı kandan, aynı candan, aynı kültürden olan fakat ayrı beşiklerde büyümüş, öpöz kardeşlerdir. Bu bir hakikattir. Bu hem yaratılış hakikatimizdir hem de bütün dünya bilmeli ki biz öpöz kardeşiz.”

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş ise tarihin eski devirlerinde teşekkül etmiş kahramanlık anlatılarının sözlü gelenek içinde destanlar yoluyla günümüze ulaştığını anlattı.

MİLLİ ŞUURA BÜYÜK KATKI

Aktaş, Türk milletinin binlerce yıllık tarihiyle dünya kültürüne birçok destanı hediye ettiğini ifade ederek, şöyle devam etti: “Destanlar toplum vicdanının

sesi olduklarından milli şuuru güçlendiren ve milli dayanışmayı sağlayan çok önemli eserlerdir. Ortak şuurla teşekkül eden ülkü ve gelenek gibi toplumu canlı tutan unsurlar destanlarda bir hayat görüşü ve felsefesi olarak dile getiriliyor. Bu yönüyle destanlar, milletlerin özellikleri, sosyal yapıları, ülküleri, milli değerleri, gelenek ve görenekleri öğrenmek için kaynak eserdir.”

8 GÜNLÜK MANAS OKUMASI

AK Parti Bursa Milletvekili Osman Mesten ve Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) Genel Sekreteri Sultan Raev de katılımcılara hitap etti.

Kırgız sanatçıların, ülkelerinin ünlü Manas Destanı’ndan kesitler okuması ve halk oyunları ekiplerinin gösterileriyle süren programda, Guinness Rekorlar Kitabı için 8 gün sürecek en uzun Manas okuması rekor denemesi de başlatıldı.

Türk Dünyası Kültür Başkenti Bursa’da ‘Manas’ rüzgârı esti güneş saati bulundu

Manas Haftası etkinlikleri, Merinos Parkı’nda oluşturulan otağ çadırlarında bir hafta boyunca devam edecek.

n İstanbul Medeniyet Üniversite si Tıp Fakültesi ikinci sınıf öğren cisi Suriyeli Emin Bereket, Tür kiye’de bazı çevrelerin sığınma cılara yönelik ayrımcı olduğunu belirterek, “Einstein da bir mülte ciydi. Ona atfedilen bir sözde ‘Bir mültecinin, göç ettiği ülkeye gö türdüğü yalnızca elindeki eşya ları değildir’ deniyor. Sığınmacı lar olarak bu ülkeye çok fazla şey katabiliriz. Türkiye’ye olan bor cumuzu güzel şekilde ödeyebili riz” diyor. 2014’te ailesiyle ülkesi ni terk ederek Türkiye’ye sığınan 21 yaşındaki Emin, şunları anlattı:

“Çok çalışarak Türkçe öğrendim ve liseyi dereceyle bitirdim. Ya bancı Uyruklu Öğrenci Sınavına (YÖS) hazırlık sürecinde burs ka zandım. Çok çalıştım. Bir mülteci için doktor olabilmek çok önem li. Türkiye bize kapısını açan tek ülkeydi. Bizi kendi vatandaşından ayırmadı. Benim burada çok iyi şartlarda okumamı, eğitim alma mı sağladı. Türkiye’nin bize sağ ladığı bu imkanlar için çok teşek kür ederiz. Ben kendi adıma dok tor olmak istediğim için bu alan da hizmet vermek, bu ülkenin in sanına yararlı olmak istiyorum.”

MILLETI BIRAKIP YALANA SARILDILAR

Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sakarya Demokrasi Meydanı’nda düzenlenen “Sakarya Acil Durum Hastanesi, Büyükşehir Yatırımları ve Eğitim Yatırımları ile Yapımı Tamamlanan Diğer Projelerin Toplu Açılış Töreni”nde yaptığı konuşmada, herkesi muhabbetle selamladığını belirterek başta CHP olmak üzere muhalefete yüklendi CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun komik anılarını hatırlatan Erdoğan, şunları anlattı: BAY KEMAL’İN GAFLARI

“Ezelden beri Sakarya bizi bilir. Biz de Sakarya’yı biliriz. Sakarya’yı bilmeyenler Ankara’nın batısında gerçekleşen Sakarya Meydan Savaşı’nın burada yapıldığını sanır. Öyle mi? Bay Kemal, Sakarya’nın nerede olduğunu bilmiyor. Yolları karıştırmış. (Kılıçdaroğlu) Belediye başkan adayı olmuştu İstanbul’da. Kağıthane’ye ne diyordu? Kağıttepe diyordu. Düşünebiliyor musunuz? Benim ülkem bunların eline kalırsa halimiz nice olur. Onun için çok çalışacağız. Durmak yok, yola devam. Öyle mi? Ama hamdolsun bizim 40 yıldır tüm ilçeleriyle Sakarya’nın neredeyse her karışında izimiz var.”

ANCAK MUSLUK AÇAR

Projeler hakkında bilgi veren Erdoğan, şunları anlattı: “Sakarya’ya kazandırdığımız eser ve hizmetleri en iyi sizler biliyorsunuz. Bugün de sizlerle hasret gidermek için şehrimizi ziyaret ederken elimiz boş gelmedik. Çeşitli bakanlıklarımız, kurumlarımız, belediyelerimiz tarafından şehrimize kazandırılan

toplam yatırım bedeli yaklaşık 4 milyar lirayı bulan 203 projenin toplu açılışını sizlerle birlikte gerçekleştireceğiz. Bay Kemal, sen bu tür açılışlardan anlar mısın? Söyleyeyim size anlar. Ne anlar? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’yla beraber musluk açıp kapamaktan anlar. Başka bir şey yok.

SAKARYA’YA 42 MİLYAR TL

Sakarya’ya son 20 yılda toplam 42 milyar lira tutarında yatırım yaptık. Ulaştırmada, görünce hayran olacaksınız, 60 kilometrelik KaynarcaKarasu yolunun inşası biten 49 kilometrelik kısmını bugün açıyoruz. Kalan kısmı da en kısa sürede tamamlıyoruz. Çevre ve şehircilikte TOKİ vasıtasıyla bugüne kadar 7 bin 362 konutu tamamladık, 1139 konutun inşası devam ediyor. Depreme hazırlık çalışmaları kapsamında Sakarya’da 900 bin metrekare büyüklüğe sahip 7 farklı alanda

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM 77. Genel Kuruluna katılmak için gittiği New York’ta bulunan Central Park’taki yürüyüşüne özenen ve 9 Ekim’de ABD’ye gidecek olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile sabah yürüyüşü yaptı. CHP TBMM Grubu 27. Dönem 5. Çalışma ve Değerlendirme Toplantısı çalışmaları için İzmir’in Seferihisar ilçesinde bulunan Kılıçdaroğlu ve eşi, deniz kenarında el ele yürüyüş yaptı. Kılıçdaroğlu çifti, yürüyüş sırasında karşılaştığı vatandaşlarla selamlaştı. Kılıçdaroğlu çiftinin yürüyüş görüntüleri, CHP Basın Birimince paylaşılarak servis edildi. EKİM’DE ABD’YE G İ DECEK

Öte yandan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 9-13 Ekim’de ABD’nin başkenti Washington’a gitmesi planlanıyor. Parti yetkililerinden alınana bilgiye göre, Kılıçdaroğlu’nun 9-13 Ekim tarihleri arasında ABD’yi ziyareti öngörülüyor. Bazı parti yöneticilerinin eşlik edeceği Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkent Washington’daki temasları kapsamında iş dünyası temsilcileri, düşünce kuruluşları ve basın yayın organları temsilcileriyle bir araya gelmesi bekleniyor.

kentsel dönüşüm çalışması yürütüyoruz. ”

KRİZ MEDETÇİLERİ

“Biz eserlerimizle, hizmetlerimizle konuşuyoruz” diye Erdoğan, sözü 6’lı masaya getirerek, şöyle devam etti: “Bu altılı masadan bir şey çıkar mı? Bunlar her toplantıda, sadece bir sonraki toplantıyı kimin evinde yapacaklar onu konuşuyorlar, başka bir şey yok. Biz öyle birileri gibi yarısı yalan, yarısı yanlış, bir kısmı da iftiradan ibaret boş laflarla milletimizin vaktini heba etmiyoruz. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla. İşte bu 5 başlıkla biz yolumuza devam ediyoruz. Bütün umutlarını küresel krizin ekonomimizdeki etkilerine ve uzunca bir süredir fütursuzca yürüttükleri iftira kampanyalarına bağlamış durumdalar. Ülkemizin ve milletimizin sıkıntılarından konuştu.

Milli Eğitim Bakanlığından, İstanbul’da bir üniversite öğrencisinin staj için gittiği özel bir kolejde başörtüsü nedeniyle başvurusunun kabul edilmediği iddialarıyla ilgili inceleme ve soruşturma başlatıldığı bildirildi. Bakanlıktan yapılan açıklamada, Türkiye’de son 20 yılda başörtüsü yasağı başta olmak üzere eğitimin önündeki tüm antidemokratik engellerin kaldırıldığı belirtildi. Böyle bir uygulamanın asla kabul edilemeyeceği kaydedilen açıklamada, “Bakanlığımızca söz konusu iddialar hakkında Bakanlık müfettişi görevlendirilerek gerekli inceleme ve soruşturma başlatılmıştır” ifadesi kullanıldı. Öte yandan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı da dava sürecine müdahil olacaklarını açıklayarak, olayın sonuna kadar takipçisi olacaklarını bildirdi.

CENTRAL PARK DEĞİL İZMİR

Health Minister Fahrettin Koca visits Etlik City Hospital, in the capital Ankara, Türkiye, Aug. 18, 2022.

TÜRKIYE’S 20TH CITY HOSPITAL COUNTS DOWN TO OPENING

On Wednesday, Türkiye will inaugurate its 20th city hospital, a massive health care complex serving a large population, in the capital Ankara. Etlik City Hospital will be the biggest in the country in terms of the area and will host a hotel, university, helipads and commercial spaces.

President Recep Tayyip Erdoğan, who long championed city hospitals as a privatepublic partnership, is expected to attend the opening ceremony.

Since 2017, when the first city hospital was inaugurated in the central province of Yozgat, 18 more have been opened

Bulgarian patient gets ‘new life’ in Türkiye

Yonko Georgiev Nikolov lost something, won something, but above all, found a new le ase on life in Türkiye. The overweight Bulgarian natio nal recently regained his he alth, thanks to doctors in Istan bul through a successful or gan transplant. Having sought a remedy for a long time, Ni kolov was rejected by many health centers due to his risky situation. “It was impossib le to perform this operation in Bulgaria. I heard very positi ve things about Türkiye’s hos pitals before. I learned the se by experience,” said Niko lov after the surgery. “Before, I had trouble moving, getting out of bed, and even breat hing. I knew I was running out of time ... approaching death. “I never thought I could fe el this good so soon after the surgery. I will continue to lose weight and begin a new life.”

across Türkiye. City hospitals, a sharp contrast to damp, gloomy hospitals of Türkiye’s crumbling health care system in the 1990s and early 2000s, reflect the government’s health care reforms for quality service to patients in public hospitals. More spacious than regular public hospitals, which were also reformed in terms of service and infrastructure, city hospitals aim to allocate one room to each patient, unlike crowded wards of the past. Most rooms resemble hotel rooms with enough space and amenities for people accompanying patients.

Health Ministry

plans to open 14 more city hospitals in the near future, bringing the number to 33 and contributing an additional 19,000 beds to Turkish hospitals’ capacity.

Etlik City Hospital, named after the neighborhood it is located in the crowded Ankara district Keçiören, will have about 4,000 beds and will be the second city hospital serving the capital. It covers an area of more than 1 million square meters. Ankara already hosts Europe’s biggest hospital, Ankara City Hospital, which was opened in 2019 and has a bed capacity of 3,732.

Germany takes baby from gay foster parents after Türkiye intervenes

n A Turkish-German family hailed Germany’s decision to scrap the decision for adoption of their baby by gay parents after Türkiye intervened in the case following the family’s opposition. In May, the 10-month-old boy was handed over to Jugendamt, the German child welfare office, on the grounds that the mother, allegedly suffering from psychological problems was unfit for parenting and the infant was underdeveloped. Despite

parents’ protest, the office did not retract the decision and the case was widely covered in Turkish media. The family, who lives in Duisburg, has said their child was given to a gay couple living near Cologne. They claimed that it was not an isolated case and that many other Turkish families had the same problem. A.K., the mother, has claimed she was allowed to see her son only once a month and called upon Turkish authorities to help her.

IBRAHIM KALIN

Reading al-Ghazali in Ramadan -2-

Looking at the rather bleak state of the Muslim world today, it is no hyperbole to say that we all need new proof and renewers of the faith like Ghazali to recover our intellectual compass and spiritual center, reclaim the balance between mind and heart...

In this context, the Muslim world needed “renewal” (tajdid) and “revival” (ihya) to overcome its own slumber and breathe a new spirit into religious understanding. This had to be a movement of both intellectual and spiritual awakening. It is with this idea in mind that Ghazali wrote, probably while in Damascus, his magnum opus “Revival of Religious Sciences “ (Ihya ulum al-din) - a work of vast erudition and immense influence. It was a direct response to the intellectual crisis of the Muslim world: A crisis is inevitable when knowledge is fragmented, unity of mind and heart destroyed and the moral compass of the community lost. In many striking ways, the crisis Ghazali faced in the 12th century is similar to what the Muslim world is facing today.

It was also within this framework that Ghazali criticized the Muslim philosophers of the Platonic and Aristotelian schools in his “Incoherence of the Philosophers” (Tahafut al-falasifah), referring to the “incoherence of the philosophers” rather than the fallacy and thus total rejection of “philosophy,” which is rather a smart and important distinction. He held that al-Farabi and Ibn Sina, the two main figures of the Platonic-Peripatetic tradition, erred in their attempt to Islamize Greek-Hellenistic philosophy and failed to do justice to both the requirements of reason and the principles of revealed religion. They ran the risk of cutting the ontological and spiritual link between the world of creation and God as the Creator, the Nourisher and the Compassionate. He felt that the Aristotelian philosophy was turning God into a cosmological principle without the religious and metaphysical truth and without the personal devotion - a regulatory principle to which we cannot pray and with which we cannot converse.

Ghazali’s criticism of philosophy was as much intellectual as it was also political because it was concerned with the Fatimid preachers’ use of philosophy to advance their political agenda. In spite of his devastating attack on

the philosophers, however, Ghazali brought logic and philosophy from the back door and prepared the ground for a new Ghazalian synthesis of Asharite philosophical theology and Sufism - a synthesis in which logic and transcendence, mind and heart, knowledge and faith, inquiry and devotion go hand in hand. This epistemic unity is to be seen everywhere in Ghazali’s work from jurisprudence to theology and Sufism.

This unity, which is essentially derived from divine unity (tawhid), also reveals the inner meaning and true significance of things to which a sound mind and a sincere heart should dedicate itsel. Thus, in jurisprudence, Ghazali laid the foundations of what later came to be known as “maqasid” perspective, i.e., the goal(s) for which a juridical ruling is issued. The same applies in the spiritual realm whereby we are invited to see beyond appearances and realize the inner meaning of reality both in our souls and in the horizon. This enables us to see the world as it is: neither denying its existence and spiritual significance nor absolutizing it. For every “judgment” (hukm) in law or in philosophy there is a wisdom (hikmah) behind it, and it is the ultimate goal of a sound mind and a compassionate heart to discover and live by it.

Ghazali was given the honorific title “Hujjat al-Islam” (the Proof of Islam), and is considered to be a Mujaddid or renewer of the faith, who, according to tradition, appears once every century or so to restore the faith of the community. Looking at the rather bleak state of the Muslim world today, it is no hyperbole to say that we all need new proof and renewers of the faith like Ghazali to recover our intellectual compass and spiritual center, reclaim the balance between mind and heart and fight against such modern heresies as alQaeda and DAESH. Reading alGhazali in these precious days of fasting, contemplation and devotion can help us regain the middle path of reason, heart and wisdom for which the Proof of Islam worked so hard.

SpaceX wants to bring satellite internet to Iran: Musk

SpaceX will apply for an exemption from U.S. sanctions against Iran in a bid to offer its satellite internet service to the country, owner Elon Musk said on Monday. “Starlink will apply for an exemption from sanctions against Iran,” Musk said in response to a tweet from a science reporter. Musk had initially announced that the Starlink satellite internet service had been made available on every continent - “including Antarctica” - with the company planning to launch up to 42,000 satellites to boost connectivity. Iranian-born science journalist Erfan Kasraie had said on Twitter that bringing the service to Iran could be a “real game changer for the future” of the country, which elicited Musk’s response. Launched at the end of 2020, Starlink offers high-speed broadband service to customers in areas poorly served by fixed and mobile terrestrial networks through a constellation of satellites in low earth orbit. The service received notoriety after supplying antennas and modems to the Ukrainian military to improve its communications capabilities in its war with Russia.

T

Turkish cyber security software on its way to global markets

After its famed unmanned aerial vehicles, Türkiye is preparing to make a name for itself again in the defense industry, this time through exports of cybersecurity solutions. The technological tools are developed by a domestic company that embraces the “zero trust approach” and puts forward new generation security solutions.

The issue of cyber security is widely known to have been gaining ever-growing importance around the world. This is reflected in the fact that the number of cyber security breach cases worldwide is estimated to have exceeded 40 billion in 2021. The global cyber security market has grown rapidly in the last 10 years due to the increasing awareness of cyber security breaches and new generation threats. So much so that the global cybersecurity market size is predicted to reach $376.3 billion by 2029 and exhibit an annual growth rate of around 13.4% during this period.

Noteworthy cooperation has been signed in Türkiye that will enable domestically produced solutions to take a larger share in this rapidly growing global market.

The world’s leading IT solutions distributor, Tech Data A TD SYNNEX Türkiye and technology manufacturer DataFlowX, which offers new generation cyber security solutions, announced that they have signed a distribution agreement.

With this agreement, the new generation cyber security solutions developed by DataFlowX with the “zero trust architecture” approach, ensuring the protection of critical infrastructures and secure data communication between networks, will be offered to the Turkish market first and then to global customers in the medium term through Tech Data.

Thus, following in the footsteps of Türkiye’s famed unmanned aerial vehicles (UAVs), cyber security solutions will now also be exported more for the critical sectors.

Developed by Turkish engineers

Meta and Facebook’s actions during the war in Gaza last year violated the rights of Palestinian users to freedom of expression, political participation, assembly and nondiscrimination, according to a report commissioned by the popular social media outlet. The report Thursday from independent consulting firm Business for Social Responsibility confirmed long-standing criticisms of Meta’s policies and their uneven enforcement as it relates to the IsraeliPalestinian conflict. It found the company over-enforced rules when it came to Arabic content and under-enforced content in Hebrew. It, however, did not find intentional bias at Meta, either by the company as a whole or among individual employees. The report’s authors said they found “no evidence of racial, ethnic, nationality or religious animus in governing teams” and noted Meta has “employees representing different viewpoints, nationalities, races, ethnicities, and religions relevant to this conflict.” Rather, it found numerous instances of unintended bias that harmed the rights of Palestinian and Arabic-speaking users.

Behçet Yumrukçallı, general manager of Tech Data A TD SYNNEX Company Türkiye, stressed that one of the most prominent approaches in the field of cyber security today is the

“zero trust architecture approach.”

“Generally, a network is assumed to be secure unless security systems detect a breach, but the zero trust architecture approach assumes that a network is not always secure even if no breach is detected. It recognizes that every transaction, data and identity is unreliable. We find it very valuable that DataFlowX produces products in accordance with this approach, which is rapidly adopted all over the world, with domestic means,” said Yumrukçallı.

He said one of their goals is to support the growth and globalization of local enterprises operating in the field of cyber security.

“As Tech Data A TD SYNNEX Company, our goal is for more than 600 of our business partners to benefit from our strength and achieve maximum value in the data economy. At this point, we aim to position DataFlowX’s domestic products in many different sectors in our country first, and then expand their use abroad,” Yumrukçallı added.

Zero trust architecture

For his part, DataFlowX General Manager Burak Çifter said the digital world, which continues to develop rapidly, provides convenience in all areas of daily lives but also brings significant risks.

“Technology is at the center of all services for institutions to securely

obtain, process and store data from digital media, to transmit them quickly to the relevant units, and to ensure that this flow does not stop. Today, however, the need for inter-system integration makes it impossible for sensitive and critical networks to remain completely shut down. This requires next-generation solutions for sensitive networks to perform data exchanges without compromising the “Zero Trust Architecture,” said Çifter. In line with this need of institutions operating in the fields of energy, finance, production and defense, Çifter noted that DataFlowX provides hardware-based and physical-level isolation of sensitive and critical networks with its “Inter-network Secure Information Gateway Solution Family,” consisting of DataDiodeX, the first and only new generation data diode in the local market, and DataBrokerX, an inter-network security gateway.

“While doing this, we also ensure that data can be exchanged safely without compromising this security measure. We are pleased to cooperate with Tech Data, a leading global distributor and solution aggregator of the IT ecosystem, so that our business partners can easily, efficiently and securely benefit from all these solutions we offer and strengthen their security portfolios with cyber defense solutions,” said Çifter.

n Rockstar Games said Monday that data from the next installment in its blockbuster Grand Theft Auto (GTA) franchise has been stolen, as glimpses of play spread on social media. The normally tight-lipped video game maker’s comment came after a trove of data that a hacker said was from a Grand Theft Auto 6 title in the works was shared online, along with word that source code was also swiped from Rockstar. “We recently suffered a network intrusion in which an unauthorized third party illegally accessed

and downloaded confidential information from our systems, including early development footage for the next ‘Grand Theft Auto,’” Rockstar said in a tweet from its official account. “We are extremely disappointed to have

any details of our next game shared with you in this way.”

Rockstar added that it did not expect the hack to disrupt any of its projects or online play of its games, and that work on the next Grand Theft Auto game will continue as planned. More than 230 million copies of Grand Theft Auto, referred to as GTA, have been sold overall. ”We have already taken steps to isolate and contain this incident,” Rockstar parent Take-Two Interactive said in a Securities and Exchange Commission (SEC) filing about the hack.

The new agreement will see the new generation cyber security solutions developed by DataFlowX be offered to the Turkish market first and then to global customers through cooperation with Tech Data.

Din ve vatan uğruna canlarını ortaya koyan gazilerimizin Gaziler günü kutlu olsun. Ebediyete irtihal eden kahraman gazilerimizi rahmetle yad ediyor, hayatta olanlara da saygı ve şükranlarımızı sunuyoruz.

Gazilerimizin sosyal güvenliği farklı olduğu için sigortalı çalışan gazilerin sigortalılık bildirimleri genellikle hatalı yapılıyor. Bu durum ise gazilerimizin sosyal güvenlik yönüyle hak kaybı yaşamasına neden oluyor. Bu nedenle yazımızda gazilerimizin sosyal güvenliği hakkında açıklamalar yapacağız.

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi kaliteli takım elbise yünü için merinostan “özel koyun” sürüsü oluşturdu. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rıza Atav, “Avustralya yünüyle üretilen ‘kamgarn’ kumaşının muadilini Türk yünüyle üretmeyi başardık” dedi.

Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) akademisyenlerince hazırlanan TÜBİTAK destekli proje kapsamında oluşturulan koyun sürüsünden elde edilen kaliteli yünler, tekstil sanayisinde kullanılacak.

BİLİM SEFERBERLİĞİ

NKÜ Ziraat Fakültesi Zootekni ve Tarımsal Biyoteknoloji ile Mühendislik Fakültesi Tekstil Mühendisliği bölümlerinin öğretim üyeleri Prof. Dr. Rıza Atav, Prof. Dr. Sezen Arat, Prof. Dr. Pelin Gürkan Ünal, Prof. Dr. İhsan Soysal, Prof. Dr. Muhittin Özder ve Prof. Dr. Emel Özkan Ünal, Türkiye’de kaliteli yapağı verimine sahip “Karacabey Merinosu Başlangıç Sürüsü” oluşturulması ve bu koyunların yünlerinden katma değeri yüksek kamgarn dokuma kumaşı üretimi için çalışma başlattı. Akademisyenler, 2020 yılında TÜBİTAK’dan destek alan proje

n Küresel piyasalar, ta merkez bankalarının faiz artırımlarına devam etmesi ve artan resesyon kaygılarıyla negatif bir seyir izlemesinin ar dından, bu hafta gözler yoğun veri gündeminin yanı sıra Avru pa Merkez Bankası (ECB) Baş kanı Christine Lagarde’ın açıkla malarına çevrildi. Geçen hafta nın ilk yarısı nispeten sakin geç mesine karşın çarşamba günü ABD Merkez Bankası’nın (Fed)

kapsamında Tekirdağ, Edirne ve Kırklareli’nde çok sayıda koyun ve koçtan yün numunesi toplayıp, lif kalite özelliklerini test ederek yapağı inceliği 24 mikronun altında olan hayvanları belirledi.

MERİNOS YÜNÜ

Ardından satın alınan 30 koyun ile 3 koç NKÜ Ziraat Fakültesi Eğitim Araştırma ve Uygulama Çiftliği’ne getirilerek “Karacabey Merinosu Başlangıç Sürüsü” oluşturuldu. Koyunlardan elde edilen yünler bir firma tarafından kumaşa dönüştürülmeye başlandı. Tekstil sanayisinde kullanılan yünlerin Avustralya’dan ithal edildiğini belirten Prof. Dr. Rıza Atav, “Oluşturduğumuz başlangıç sürüsünü bir yıl besledikten sonra kırkımını bu sene mayıs ayında yaptık. Yünsa firmasının fabrikasında yünlerin iplik üretimi ve akabinde de kumaş

0.75 baz puanlık faiz kararının ardından piyasalarda hareketli lik arttı. Enflasyonist baskıların artacağı beklentileriyle İngilte re, İsveç, İsviçre ve Norveç baş ta olmak üzere birçok ülke mer kez bankası Fed’in agresif faiz artırımı adımını takip etti.

DOLAR EL YAKIYOR!

ABD’nin 10 yıllık tahvil fai zi Nisan 2010’dan bu yana ilk kez yüzde 3,83’ü test ederken, dolar endeksi 113,2 ile Mayıs

üretimini gerçekleştirdik. Avustralya yünüyle üretilen kamgarn kumaşının muadilini Türk yünüyle üretmeyi başardık” dedi. Atav, saha çalışmalarında kullanılan yünlerin 28 mikron civarında olduğunu ancak kamgarn kaliteli kumaş için 24 mikronun altında bir incelik gerektiğini dile getirdi.

İTHALA GEREK YOK

Sürüdeki koyunların yün kalınlıklarının 24 mikronun altında olduğunu vurgulayan Atav, şöyle devam etti: “Ortalaması 23 mikron. Dolayısıyla buradan çıkan yün kaliteli. Takım elbise kumaşı üretimine elverişli. Şu an Türkiye’de yıllık 73 bin ton yün üretimi var. Bunun 12 bin ton civarı merinostan geliyor. Eğer bu 12 bin tonun tamamı kaliteli bir yapağıya dönüştürülebilirse iç ihtiyacımız olan yünü yerli üretimle karşılamak mümkün olacak.”

2002’den bu yana en yüksek seviyeyi gördü. Altının ons fiya tı haftalık bazda yüzde 1,9 de ğer kaybederek 1.644 dolar la Nisan 2020’den bu yana en kötü kapanışını gerçekleştir di. Brent petrolün varil fiyatı da yüzde 5,4 azalarak 84,6 dolar la 8 ayın en düşük seviyesinden kapandı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ise yüzde 13 düzeyinde bulunan politika fai zini yüzde 12’ye çekti.

Öncelikle gazilerimizi, görevlerine göre ve gazi olmalarına neden olan olaylara göre bir ayrıma tabi tutmamız gerekir.

Vatan hizmeti nedeniyle gazi olanlar, emniyet personelimiz, silahlı kuvvetlerde görev yapan rütbeli personelimiz, askerlik görevini yapanlar ve güvenlik korucusu olanlardır. Bu görevleri yapmakta iken gazi olanlara, malullük derecelerine göre gazi aylığı bağlanır. Yine malullük yönetmeliğine göre malul sayılmamakla birlikte 1005 sayılı Nizamnameye göre 1’den 6’ya kadar olan derecelerde engelliliği bulunanlara da gazi aylığı bağlanır.

Vatan hizmeti nedeniyle gazi olan ve kendisine gerek malullük yönetmeliği kapsamında gerekse Nizamname kapsamında aylık bağlanmış olan gaziler, bir iş yeri açarsa yüzde 2 oranlı Bağ-Kur primi ödemekle yükümlüdür. Bu kapsamdaki gaziler dilerse ikinci maaş bağlanması adına bu prime ilave yüzde 20 ilave emeklilik primi ödemeyerek gazilik sonrası 20 yıl sigorta 5000 gün prim şartlarından da emekli olabilirler.

Yine bir başkasına ait iş yerinde çalışırsa işvereni tarafından kendisine ödenen ücretinden prim kesilmez. İşvereni, çalıştırdığı bu kapsamdaki gazi adına yüzde 2 primli 23 numaralı aylık prim ve hizmet belgesi vermesi gerekir. Ancak gazinin ikinci maaş bağlanması adına emeklilik primi yatırılma yönünde talebi olursa bu kez işveren gazinin ücretinden sadece yüzde 9 oranında prim keserek kendisi de yüzde 13 prim ekleyerek 24 numaralı aylık prim ve hizmet belgesi vermesi gerekir. Bu şekilde prim ödemesi olan gaziler de 20 yıl sigorta 5000 gün prim şartlarını sağlayınca ikinci bir maaşa hak kazanır.

Uygulamada gazilerimizin, normal sigortalıymış gibi yahut destek primine tabi sigortalıymış gibi bildirildiklerini görmekteyiz. Bu türdeki bildirimler hatalıdır.

Kıbrıs Harbine veya Kore Harbine iştir etmiş gazilerimize de gazi aylığı bağlanır. Bunlara bağlanan aylık miktarı, sigortalı çalışmalarının bulunması veya gazi aylığı dışında emekli maaşı olmasına göre farklıdır. Sigortalı çalışması olan veya gazi maaşı dışında emekli maaşı bulunan Kıbrıs Gazinin, Kore Gazisinin maaşı 2.256 TL’dir. Sigortalı çalışması olmayıp emekli maaşı da bulunmayan Gazi maaşı ise net asgari ücret yani 5.500 TL tutarındadır.

Kıbrıs Gazi Maaşı veya Kore Gazi maaşı alanlar, bir işte çalışırsa; gazi maaşı dışında emekli maaşı yoksa normal sigortalı gibi bildirilir. Ayrıca emekli maaşı varsa destek primine tabi sigortalı bildirilir. Kıbrıs Gazi maaşı ve Kore Gazi maaşı, gazinin ölümü halinde çocuklara intikal etmeyip sadece eşe intikal eder.

Görevi nedeniyle vazife malulü olan gaziler de bir iş yerinde çalışırsa yüzde 2 primli sigortalı olurlar. Bunlar da ikinci bir maaş bağlanması için yüzde 20 primli emeklilik primi ödeme imkanına sahipler. Eğer ikinci bir emeklilik düşünülüyorsa bu durum işverene bildirilmeli ve 24 belge numaralı prim belgesi verilmesi sağlanmalı. Böyle bir düşünce yoksa yine işveren bilgilendirilerek ücretinden prim kesilmesi yapılmaksızın yüzde 2 primli bildirge verilmesi yönünde işlem tesis edilmeli.

Sivil vatandaş olup terör nedeniyle engelli hale gelip gazi olan ve aylık bağlanan sivil gazilerin durumu daha farklıdır. Bunlar sigortalı bir işte çalışırsa normal sigortalı gibi bildirilmelidir. Bu kapsamda gazi maaşı olanlar iş yeri açarlarsa da normal Bağ-Kur sigortalısı gibi prim ödemeleri gerekir. Bunlar ödenen primleriyle yaşını ve prim günün tamamlayınca sosyal sigorta kapsamından emekli aylığına hak kazanırlar. Emekli olmaları sivil gazi maaşı almalarına engel değildir.

Kendisine gazi aylığı bağlanmış 15 Temmuz Gazilerimiz durumu Vatan hizmeti nedeniyle gazi olanlarla aynıdır. Ancak kendisine aylık bağlanmamış olan 15 Temmuz Gazilerimiz, iş yeri açarsa sadece yüzde 22 prim oranı üzerinden BağKur primi öderler. Yani yüzde 12,50 oranındaki Genel Sağlık Sigortası Priminden muaf tutulurlar. Bunların bir iş yerinde SSK’lı çalışmaları halinde işvereni bilgilendirmeleri ve yüzde 25 primli 52 numaralı prim bildirgesi verilmesini sağlamaları gerekir. Aksi halde ücretlerinden yüzde 5 oranında fazladan prim kesilmesi söz konusu olacaktır.

zbekistan’ın ikinci büyük şehri Semerkant, 2 bin 750 yıllık geçmişi, yüzlerce yıllık yapılarıyla zamana meydan okuyor. UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan şehir, Türk-İslam medeniyetinin pek çok önemli eserine ev sahipliği yapıyor. Başta Timurlular olmak üzere Türk devletlerine başkentlik yapan, İpek Yolu üzerindeki konumu dolayısıyla dönemin önemli ticaret merkezlerinden biri haline gelen Semerkant, bugün de görkemli yapılarıyla ilgi görmeye devam ediyor.

İHTİŞAMLI MEDRESELER

Ünlü matematikçi ve astronomi bilgini Timur Sultanı Mirza Uluğbey tarafından 1417-1420 yıllarında kurulan ve Uluğbey’in kendisinin de dersler verdiği Uluğbey Medresesi, Semerkant Valisi Yalangtuş Bahadır tarafından 1619-1636 yıllarında ilk medresenin tam karşısına yaptırılan Şirdar Medresesi ile 1646-1660 yıllarında iki medresenin ortasında meydana bakacak şekilde inşa ettirilen Tillakari Medresesi, Registan Meydanı’nda yer alıyor.

ORTA ASYA’NIN İNCİSİ

Semerkant’ın bilim ve eğitim merkezi olan üç medresenin

bir arada bulunduğu Registan Külliyesi olarak da adlandırılan meydan, tarihi önemiyle “Semerkant’ın kalbi”, “Orta Asya’nın incisi” gibi sıfatlarla anılıyor. 20’nci yüzyılın

başından

BM Dünya

2023 Dünya Turizm Başkenti Semerkant, Registan Külliyesi’nin yanı sıra Timur İmparatorluğu’nun kurucusu Emir Timur’un kabrinin bulunduğu Guri Emir Türbesi, döneminin önemli astronomi merkezlerinden Uluğbey Gözlemevi ile Bibi Hanım Camisi, Hazreti Hızır Camisi’nin aralarında bulunduğu sayısız eseri barındırıyor.

TİMURLAR’IN KATKISI

Emir Timur tarafından kurulan ilk askeri okulun bulunduğu yerleşkede yaptırılan Guri Emir Türbesi’nde, Emir Timur’un yanı sıra bazı aile fertlerinin ve yakınlarının mezarları da yer alıyor. Emir Timur’un emriyle yaptırılan ve o savaştayken eşi Bibi Hanım’ın nezaretinde inşa edilmesi nedeniyle onun ismiyle anılan Bibi Hanım Camisi, geçmişi 12. yüzyıla dayanan ve bugün hala kullanılan Siyap pazarının yanında bulunuyor.

ZAMANDA YOLCULUK

Hazreti Hızır Camisi ise Orta Asya’da yaptırılan ilk camilerden olma özelliğini taşıyor. Bugün pek çoğu tarihi eser olarak korumaya alınan yüzlerce yıllık yapılar, tarih zamanda yolculuğa

Meloni set to be Italy’s 1st woman PM after rights win elections

Meloni and her allies face a daunting list of challenges, including soaring energy prices, the war in Ukraine and a renewed slowdown in the eurozone’s thirdlargest economy.

Surprise candidate Giorgia Meloni looks set to become Italy’s first woman prime minister of its most rightwing government since World War II as the country voted a conservative alliance to triumph in Sunday’s elections.

Near final results showed the rightist bloc should have a solid majority in both houses of parliament, potentially giving Italy a rare chance of political stability after years of upheaval and fragile coalitions.

“Giorgia Meloni has won,” Italy’s biggest-circulation daily, Corriere della Sera, splashed on its front page, while the rightleaning Il Tempo ran with “It’s Giorgia’s turn.”

Meloni and her allies face a daunting list of challenges, including soaring energy prices, the war in Ukraine and a renewed slowdown in the eurozone’s third-largest economy.

Famed Egyptian clericYoussef al-Qaradawi dies in exile at 96

“We must remember that we are not at the endpoint, we are at the starting point. It is from tomorrow that we must prove our worth,” the 45-year-old Meloni told cheering supporters of her nationalist Brothers of Italy party early Monday morning.

Meloni plays down her party’s post-fascist roots and portrays it as a mainstream group like Britain’s Conservatives. She has pledged to back Western policy on Ukraine and not take risks with Italy’s fragile finances.

European capitals and financial markets will carefully scrutinize her early moves, given her eurosceptic past and her allies’ ambivalent position on Russia. In her victory speech, Meloni struck a conciliatory tone.

“If we are called on to govern this nation we will do it for all the Italians, with the aim of uniting the people and focusing on what unites us rather than what divides us,” she said. “This is a

n Influential Egyptian cleric Yous sef al-Qaradawi has died at the age of 96, his official website an nounced on Monday. He died in the Gulf Arab nation of Qatar, where he had been living in exile following the military’s overthrow of the government in Egypt in 2013. Al-Qaradawi had been tried and sentenced to death in absen tia in Egypt. He is known for be ing a vocal critic of Egyptian Pre sident Abdel-Fattah el-Sissi, who, as defense minister, led the 2013 coup that ousted Egypt’s first fre ely elected president, Moha med Morsi. For many years whi le living in exile, he had a popu lar talk show on Qatar’s Al-Jazeera

time for being responsible.” League woes

With results counted in more than 90% of polling stations, the Brothers of Italy led with more than 26%, up from just 4% in the last national election in 2018, as voters opted for a largely untried figure to sort out the nation’s many problems.

By contrast, her main ally suffered a disastrous night, with Matteo Salvini’s League picking up around 9% of the vote, down from more than 17% four years ago, and being overtaken by Meloni in all its traditional fiefdoms in the north.

The other major conservative party, Silvio Berlusconi’s Forza Italia, scored around 8%.

Although Meloni’s alliance is forecast to hold comfortable majorities in the upper and lower houses, its members have divergent positions on several issues which might be difficult to reconcile.

network and often weighed in on political topics. Al-Qaradawi was the founder and former chair of the International Union for Muslim Scholars between 2004 to 2018. Turkish President Recep Tayyip Erdoğan conveyed his condolen ces to al-Qaradawi’s family on a phone call Monday. President Er doğan talked to al-Qaradawi’s son Abdul Rahman Yusuf and expres sed his heartfelt condolences. Ac cording to a statement by the Pre sidency’s Directorate of Commu nications, Erdoğan said the la te al-Qaradawi showed the best example of how to live as a Mus lim throughout his life and did not compromise on his belief.

The Crown will return to its Netflix throne in early November. The drama series about Queen Elizabeth II and her extended family will begin its fifth season on Nov. 9, the streaming service said Saturday. The debut will come two months after the queen’s Sept. 8 death at the age of 96. Production on the sixth season was suspended on the day of the queen’s death and again for the funeral of Britain’s longest-serving monarch. In the upcoming season, Imelda Staunton becomes the latest in a succession of actors who have played Elizabeth through the decades of her life and reign. The first two seasons starred Claire Foy as the young princess Elizabeth ascending to the throne and growing into her role as queen. Seasons three and four featured Olivia Colman as a more mature queen. The show has won 22 Emmy Awards, including the best drama series trophy and top drama actress honors for Foy and Colman. Josh O’Connor, who played Prince Charles as a young man in 13 episodes, won the best drama actor Emmy. The pivotal role of Princess Diana passed from Emma Corrin in season four to Elizabeth Debicki (“Tenet”) for seasons five and six. She plays opposite Dominic West as Prince Charles. The prince, Elizabeth’s oldest child, became King Charles III upon her death.

7 children among 13 dead in Russia school shooting

At least 13 people, including seven children, were reported killed in a school shooting in the city of Izhevsk in central Russia, the country’s interior ministry said Monday. The attack was the latest in a series of school shootings that have shaken Russia in recent years and came with the country on edge over efforts to mobilize tens of thousands of men to fight in Ukraine. Russian President Vladimir Putin denounced the “inhuman terrorist attack” in the city of Izhevsk, the Kremlin said, adding that the shooter “apparently belongs to a neo-fascist group.”

According to investigators, the attacker “was wearing a black top with Nazi symbols and a balaclava” when his body was discovered. He was later identified as a local man born in 1988, who graduated from this school.

Investigators have said two security guards and two teachers were among the victims, while the attacker “committed suicide.”

Authorities previously announced a death toll of nine people but did not specify if that included the suspected shooter. Investigators said they were conducting a search in his home and looking into his “adherence to neo-fascist views and Nazi ideology.”

Hit series ‘The Crown’ to make return with new queen

Denizli’nin Pamukkale ilçesinde evlerden toplanan eski eşyalar ve antikalarla açılan “eskici-kahveci” konseptli kafe, müşterilerine nostalji yaşatıyor.

Uzun yıllar yurt dışında yaşayan ve memleketi Denizli’ye döndükten sonra 1970’lerin plaklarının çalındığı bir kafeterya açma hedefiyle çalışmalara başlayan İsmail Alparslan Ece, arkadaşı Cansu Atik ile eski plak ararken çok sayıda antika eşyayla karşılaştı.

ANTİKA AVCISI GURBETÇİ

Kafeteryayı görünüm olarak da o yılları yaşatacak şekilde tasarlamaya karar veren ikili, evlerden eski eşya ve antikaları toplamaya başladı.

Eski bir vitrin, oyma koltuklar, kristal avizeler, dikiş makineleri, duvar saatleri, eski radyolar, tüplü

televizyonlar ve gaz lambalarıyla oluşturulan dekorasyonla açılan kafeterya, misafirlerini 1970 ve 80’li yıllarda gezintiye çıkarıyor.

HENGAMEDEN KAÇIŞ İşletmeci İsmail Alparslan Ece, hayat hengamesinden kaçmak için eski plakların satıldığı bir iş yeri açma niyetiyle yola çıktığını, sadece müzikle değil görünüm olarak da nostaljiyi yaşatan bir mekan açtıklarını söyledi. İş yerinde 3 bin civarında eşya bulunduğunu, ortalama 50-60 yıllık bu eşyaların her birinin hikayesinin olduğunu anlatan

Alparslan Ece, şunları dile getirdi: HER BİRİNİN HİKAYESİ VAR “İş yerimizde eskitme ürünler yok. ‘Hikayesi olanların kahvehanesi’ diye bir sloganımız var. Hikayesi olmayan hiçbir eşyayı buraya kabul etmiyoruz. Plaklar, daktilolar, radyolar, televizyonlar ve dikiş makineleri gibi... Hikayelerini kaybetmeden yaşatmaya çalışıyoruz. Bir eve eşya almaya gittiğimizde önce hikayesi olup olmadığını soruyoruz. Onlar da bize nerede, nasıl kullanıldığını söylüyorlar. Ürünlerimizi bu şekilde alıyoruz.”

Müşterilerinin bir kısmının fotoğraf çektirmek için geldiğini, kafeteryayı müze beğenisiyle dolaştıklarını belirten Ece, özellikle gençlerin ilgisini çektiğini dile getirdi.

HATIRLAMA MUTLU EDİYOR Ece, daha ileri yaştakilerin ise kafeteryada duygulu anlar yaşadığını aktararak, “Gelenler ‘Bundan bizde de vardı’ diye saymaya başlıyorlar, hüzünleniyorlar. Bu bizde biraz burukluk yaratıyor ama bir şeyler hatırlatmak mutluluk verici” dedi.

Müşterilerden Özge Irım, ilk kez geldiği kafeteryayı ilginç bulduğunu, eski günleri yansıtan antika eşyaların ilgisini çektiğini ifade etti. Şerife Çetin ise kafeye gelince kendisini adeta bir zaman yolculuğuna çıkmış gibi hissettiğini söyledi.

GEÇMİŞE GÖTÜRÜYOR

Geldiklerinde fotoğraf çektirmeyi ihmal etmediklerini vurgulayan Çetin, şöyle konuştu: “Mekanın içindeki eşyalar ve plaklardan çalan müzikler beni geçmişe götürüyor. Dizayn çok hoşuma gitti, tarihe yolculuk yapmış gibi hissettim. Benimle birlikte gelen arkadaşlarım da çok beğeniyor. Burası fotoğraf çekmek için de çok uygun bir yer. Arkadaşlarımızla buraya geldiğimizde fotoğraf çekiyoruz, geziyoruz. İçerideki eşyaları incelemek bize zevk veriyor.”

- Artık Türkiye’de avukat bulma ve ona ulaşma derdine son!

- Türkiye’de bulunan aktif hukuk bürom ve çoğu ildeki çözüm ortaklarım ile her türlü hukuki işlemlerinizi yürütmeye hazırım.

- Aile Hukuku’na dair tüm davalar, boşanma, miras, gayrimenkul davaları ve tapu işlemleri, ticari uyuşmazlıklar için arabuluculuk, yatırım danışmanlığı ve sözleşme hazırlamasına dair Türkiye’deki yargı süreci ve kanunları hakkında her türlü bilgiyi verebilirim.

- Auburn civarı veya Sydney içi görüşmelerimi yüz yüze gerçekleştirebilirim. Diğer eyaletler için telefon veya mail ile iletişim kurabiliriz.

Vahyin

Peygamber Efendimiz buyurdular: “Küçük görülen günahlardan sakının! Çünkü o küçük günahlar bir kimsede birikirlerse neticede onu helâk eder.”

Mü’min seven ve sevilendir DR. ALİ ERBAŞ ORDU’DA HUTBE

Mü’min, herkesi sever, herkesle anlaşır ve kendisi de başkaları tarafından sevilir ve anlaşılır. Böyle olmayan müminde hayır yoktur. İnsanların en hayırlısı, insanlara en çok faydası olandır. Mümin her yönüyle insana fayda getirir. Birlikte yürürsen sana yararlı olur. Onunla ortaklık kursan iyi bir ortak olur faydalanırsın. Resulullah, “Mümin gibi ülfet edilen, hemen ısını verilen bir başka hayırlı şey bilmiyorum” buyurarak, müminin vasıflarını anlatır. Hadiste geçen anahtar kelime “ülfet”tir. Ülfet alışmak, cana yakın olmak, sevmek, dostluk ve arkadaşlık gibi manalara gelir. Bunun gerçekleştirilmesinin biraz da insan tabiatına ve mizacına bağlı olduğu akla gelebilir. Çünkü herkes, hemen herkesle kaynaşamayabilir; ama burada müminler olarak bizlere bir hedef çizilmektedir.

Gerçek müminin, herkesle anlaşması, herkesi sevmesi ve kendisini de başkalarına sevdirme gayreti içinde olması gerektiğine dikkat çekilmekte. Demek ki bu durum bizim iradelerimize bırakılmış. Zaten İbn Haldun’un da dediği gibi, “İnsan, mizacının ve tabiatının çocuğu değil, alışkanlıklarının ve itiyatlarının çocuğudur.” Öyleyse müminler, istedikleri takdirde kendi iradelerine bırakılan bu meseleyi biraz zorlayarak da olsa yapabilirler. Gerçek mümin, çok kötü insanlarla bile arkadaşlık kurabilecek kadar sevgi ve hoşgörü insanı olmalıdır. Zaten, Allah, Hz. Musa’ya, Firavun’a giderken ki Firavun, kendisinin Allah olduğunu söyleyen ve gözünü kırpmadan pek çok cana kıyabilen çok kötü bir insan değil midir? Firavun’a “kavli leyyin”le yani yumuşak söz, yumuşak tavır ve yumuşak üslupla hareket etmesini söylemiyor mu? Gerçek mümin, itici, anlaşmaya kapalı, aksi ve soğuk bir tip olamaz. İslam böyle bir tipi ideal mümin olarak kabul etmiyor. Böyle birinin imanı vardır; ancak imanın tezahürleri onda yoktur.

Peygamber Efendimizin hayatına baktığımızda, hayatı boyunca herkese müsamaha ile baktığını ve her kesimden insanla çok rahat diyaloğa geçtiğini görürüz. Siyer kitapları bunların yüzlerce misalleriyle doludur. Devletler planında Medine Sözleşmesi, diyalog planında Necranlı Hıristiyanlara mescidini açması, fert planında bir köleye arkadan gelip gözlerini kapatıp latifeleşmesi, bir çocuk olan Enes’le şakalaşması beşerî münasebetlerindeki sıcaklığına deryadan bir katre olarak hatırlanabilir. Hadisin sonunda geçen, “İnsanların en hayırlısı insanlara en çok faydalı olandır” cümlesi ise, İslam’ın

evrenselliğini hem de bütün insanlara bir rahmet olduğunu çok açık bir biçimde gösterir. İnsan, Allah’ın en şerefli varlığı, ona hizmet de elbette alkışlanması gereken bir durumdur. İnsanların önüne böylesine güzel bir hedefin konması, herkesi hayra kilitleyecek ve hayrın, iyinin, güzelin salih bir daire oluşturmasına sebep olacaktır. Bir insan, mizacı ve tabiatı itibarıyla sevilmeyebilir; ama insanlara faydalı olarak başkalarının sevgisini celb edebilir.

İnsan, Allah Teâlâ’nın yarattıkları içinde en üstün ve mükemmel olanıdır. İnsan tercih ettikleriyle meleklerden üstün ya da hayvanlardan aşağı olabilen, Müslümanlıkla şeref kazanandır. Nitekim Peygamber Efendimizin şöyle buyurmuştur: “Müslüman, dilinden ve elinden diğer Müslümanların zarar görmediği kimsedir.” “Mü’min, halkın can ve mallarını kendisine karşı emniyette bildikleri kimsedir.” “Mümin, bal arısına benzer. Temiz olanı yer, temiz olan şeyler ortaya koyar, temiz yerlere konar ve konduğu yeri ne kırar ne de bozar.” Bu hadis-i şeriflerden hareketle, diyebiliriz ki, mü’min helâl yer. Helâl ve haramların birbiri içine geçtiği günümüzde, mü’min firâsetli olmak zorundadır.

Unutulmamalıdır ki, şuursuzca yenilen her lokma, içilen her yudum, insanı fizyolojik ve mânevî mânâda onu ya yeniden inşa etmeye vesile olmakta ya da çöküşüne sebebiyet vermektedir. Hâdiseye, sadece karın doyurmak olarak bakmamak lâzım gelir. Öyle ki lokma var Hakk’a götürür, lokma var yoldan çıkarır.

Hadis-i şeriflerinden de anlaşıldığı üzere insan olmak, Müslümanlık ve mü’minlikle perçinlenmiştir.

Mü’min Hakk’ın rızasına uygun işler yapmalıdır. Çıkar çatışmalarının iyiden iyiye ayyuka çıktığı şu günlerde, mâsivâya gönüller kaptırılmış durumdadır.

Maalesef artık icraatların yapılıp yapılmama kararı, zahirî kazançlar üzerine kurulmuştur. Ağızlarda gezen: “Elhamdülillah Müslümanım!” kelâmları havada asılı kalmaktadır. Arının temiz yerlere konması gibi, mü’min salih ve sadık kişilerle dost olandır. Onlarla bir arada olandır.

Bunun tam tersi, fâsıklarla beraberlik zamanla zihnî, kalbî ve amelî beraberliğe götürür ki, bu mü’min için içler acısı bir durumdur. Mü’min rol model olabilendir. Arının konduğu yeri kırıp bozmadığı gibi, aksine ihyâ ve âbâd edendir. Müslümanlığın zarâfetini, hoşgörüsünü, tatlı dilini, firâsetini üzerinde layıkıyla taşıyandır. Bilir ki, yaptığı yanlışlıkların zararı sadece kendine değil, bütün Müslümanlığa olabilecektir.

. MÜSNED

Helalinden kazanıp helalinden yiyelim

Helal kazanç ve alın terinin önemine vurgu yapan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, “Allah’ın koyduğu helal-haram sınırlarını hakkıyla koruyalım. Helalinden kazana lım, helalinden üretelim, helalinden yiyelim ve helalinden harcayalım” dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Ordu’nun Altınordu ilçesindeki Ulu Cami’de irat ettiği, “Helal Kazanç ve Alın Teri” konulu hutbeye, “Allah’ın size verdiği helal ve temiz rızıklardan yiyin ve iman etmiş olduğunuz Allah’ın yasaklarından sakının” ayetini okuyarak başladı. NİMETİN ŞÜKRÜ Okuduğu hadisi şerifte ise Hazreti Peygamberin, “Dürüst ve güvenilir tüccar, peygamberler, sıddıklar ve şehitlerle beraberdir” buyurduğunu aktaran Erbaş, “Helal ve temiz rızık peşinde koşmayı, haramlardan ise sakınmayı, Cenab-ı Hakk bu nimetlere karşı en büyük şükür olarak bize emretmiştir. Helalinden kazanmak için emek sarf etmeyi, alın teri dökmeyi öğütlemiştir” dedi. Helal kazancı, el emeği ve

göz nuruyla elde edilen nimetin en hayırlı lokma olduğunu idrak etmek olarak nitelendiren Erbaş, şunları dile getirdi: “Ölçüyü ve tartıyı eksiksiz yapmak, söz ve davranışlarda dürüst davranmaktır. Helal kazanç, işinin hakkını vermek, işçinin hakkını alın teri kurumadan ödemektir. Kul ve

kamu hakkına riayet ederek kazancı ve ömrü bereketlendirmektir. Helal kazanç, maddi yönden yükselirken manevi olarak tükenmemektir. Hırs ve tamahın esiri olmamak, boynunda hiçbir kulun vebalini taşımamaktır.”

İŞ DE İBADETTİR

Modern zamanların iş ve ticaret ahlakını da olumsuz etkilediğini vurgulayan Erbaş, şöyle devam etti: “Çalışma ve ticaretin de bir imtihan, işini layıkıyla yapmanın da bir ibadet olduğu bazen gözden kaçırılıyor. Allah’ın koyduğu helalharam sınırlarını hakkıyla koruyalım. Helalinden kazanalım, helalinden üretelim, helalinden yiyelim ve helalinden harcayalım. Geçici dünya malını, kalıcı ahiret saadetine tercih etmeyelim.”

İslâm ve Allah aşkı yaş dinlemiyor... Antalya’nın Kaş ilçesinde yaşayan 78 yaşındaki İtalyan Gianni Mira, İslamiyet’i seçerek “Can” adını aldı. Mira için İlçe Müftülüğünde ihtida töreni düzenlendi. Duygusal anların yaşandığı törene; İlçe Müftüsü Turgut Topaloğlu, Demre Müftüsü Kemal Akpınar ile Mira ve ailesi katıldı. Topaloğlu’nun

İslam’ın temel esaslarıyla ilgili verdiği bilginin ardından Kelime-i Şehadet getiren Mira, Müslüman oldu. “Can” adını alan Mira, İslam dinini uzun zamandır araştırdığını, kendi isteğiyle Müslüman olmaya karar verdiğini söyledi. Can Mira’ya ihtida belgesini veren Müftü Topaloğlu, Kur’an-ı Kerim ve kitap hediye etti.

adim kent Diyarbakır’da “12. Karpuz Festivali” gerçekleştirildi. Valilik ve Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen festival, merkez Sur ilçesindeki Keçi Burcu’ndan Yenişehir ilçesindeki Dağkapı Meydanı’na kadar karpuz yüklü develerin de yer aldığı yürüyüşle başladı. Dağkapı meydanında halk oyunları gösterisinin gerçekleştirildiği festivalde, Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Edindirme Kursları’nda eğitim gören kursiyerlerin el emeği ürünleri stantlarda sergilendi.

51.4 KİLOLUK DEV KARPUZ

Festivalde, çocuklar arasında karpuz yeme ve yuvarlama yarışması yapıldı. 0-2 yaş arasındaki bebekler, karpuza en yakışan çocuk yarışmasında içi oyulan iri Diyarbakır karpuzlarının içinde poz verdi. Vatandaşların doyasıya eğlendiği etkinlikte, karpuz ağırlık yarışmasında, 51 kilo 400 gramlık karpuzla çiftçi İkram Atlı birinci, 48 kilo 900 gramla Adil Aydın ikinci, 47 kilo 600 gramla Mehmet Atlı üçüncü oldu. Yarışmalarda dereceye giren çocuk ve üreticilere çeşitli ödüllerin

desteklediğini anlatan Vali Su, şöyle konuştu: “İlimizde yaklaşık 30 bin dekar alanda karpuz yetiştiriliyor. Bu yıl karpuzda yaklaşık 118 bin ton rekolte bekliyoruz. Diyarbakır karpuzu olarak nitelendirilen ürünümüzün yanı sıra sofralık karpuz da yetiştiriyoruz, bunların toplamı 30 bin dekar. Ata tohumu olarak, geçmişten günümüze gelen karpuzumuzun devam etmesi için de üreticilerimize desteklerimizi sürdürüyoruz. Güzel karpuzumuzun üretimi inşallah devam edecek.”

SERİNLETEN LEZZET

verildiği festivalin sonunda Ferhat Üngür ve Manuş Baba konser verdi.

TESCİLLİ ÜRÜNLE TANITIM

Vali Ali İhsan Su, festivalde, Diyarbakır’ın birçok güzelliği bünyesinde barındırdığını, tarihi ve kültürel değerleri bulunduğunu söyledi. Diyarbakır karpuzunun kentin tescilli ürünü olduğunu hatırlatan Su, “Diyarbakır karpuzunu biz tanıtıyoruz, Diyarbakır karpuzu da bizi tanıtıyor” dedi. Valilik, Büyükşehir ile Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’nün üreticileri

Büyükşehir belediyesi olarak “şampiyon adayı karpuzları” üreten çiftçilere gübre ve ilaç desteğinde bulunduklarını belirten Vali Su, bu desteklerinin devam edeceğini dile getirdi. Diyarbakır Milletvekili ve eski Bakan Mehmet Mehdi Eker ise kentin coğrafyasının zengin olduğunu belirterek, şunları dile getirdi: “İnsanlar yazın güneşinde su miktarı yüksek meyveye ihtiyaç hissederler. O nedenle Diyarbakır sıcağında bu karpuz bize hayati faydalar sağlıyor. Karpuz yaz meyvesidir. Güvercin gübresiyle Diyarbakır’da Dicle Nehri’nin bereketiyle yetiştirildiği için ayrı bir lezzete, ayrı bir değere ayrı bir öneme sahiptir.”

‘

Buraya bir şeyler kazanmak ve şampiyon olmak için geldim YENI KARTAL DELE ALLI KONUŞTU

eşiktaş’ın İngiliz futbolcusu

Dele Alli, siyah-beyazlı takıma şampiyonluk kazanmak için geldiğini söyledi. BJK Nevzat Demir Tesisleri’nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Dele Alli, mental olarak çok iyi durumda olduğunu belirterek, şunları dile getirdi: “. Buraya geldiğimden beri taraftarların, futbola ilgi duyan herkesin gösterdiği destek ve ilgi beni buranın bir parçası hissettiriyor. Hiç negatif durumla karşılaşmadım. Bu sevginin karşılığını performansımla vermek zorunda hissediyorum. Buraya bir şeyler kazanmak ve şampiyon olmak için geldim. Şampiyon olmak için ne gerekiyorsa yapacağımın sözünü verebilirim.”

BÜYÜK SEVGİ GÖRDÜM

Türkiye’de çok büyük sevgi gördüğünü ifade eden Alli, şunları anlattı: “Burada olmaktan çok mutluyum. Başlangıçla beraber çok iyi geçen bir zaman var. Türkiye’ye indiğim andan itibaren çok müthiş duygular içinde oldum. İlk andan itibaren çok fazla sevgi hissettim. Benim de en büyük amacım bu sevgiye karşılık verip taraftarlarımızı mutlu etmek, eğlendirmek ve

performansımı korkusuzca sahada göstermek. Kendimi özgürce ifade edebileceğim bir futbol ortamı olduğunu hissediyorum. İlk amacım her maçı değerlendirmek ve şampiyon olmak.”

FENER DERBİSİ HEYECANI

Premier Lig’de birçok derbi oynamış olmasına rağmen Fenerbahçe ile oynanacak derbi maçın kendisini heyecanlandırdığını söyleyen Dele Alli, “Çok heyecanlıyım. Kerkes bu maçı soruyor. Bu derbinin parçası olmak çok heyecanlı hissettiriyor. Beklemediğim bir sakatlık yaşadım ama şu anda gayet iyi hissediyorum” şeklinde konuştu.

Tempolu bir takım olduklarını

vurgulayan siyah-beyazlı futbolcu, şunları aktardı: “İdmanlar, takımdaki futbola olan tutku, oyuncuların tempolu oynaması gerçekten beni çok mutlu etti. Ligdeki takımların seviyesi bence iyi. Kendimi ciddi anlamda rahat hissediyorum ve bu durum adaptasyon sorununu ortadan kaldırıyor. Tutku ve duyguyla futbol oynamayı seven bir oyuncuyum. Türk futboluna her baktığımda tutkunun ve duygunun sürekli var olduğunu görüyorum.”

TÜRK FUTBOLU ZOR

Süper Lig’in seviyesinin kendisini şaşırttığını söyleyen Dele Alli, şunları söyledi: “Mental ve fiziksel olarak zor bir lig. İyi oyuncular ve iyi takımlar var. Bu seviyeye şaşırdım. Futbolun burada insanlara ifade ettiği şey çok fazla. İnsanların hayatında kulüpler çok şey ifade ediyor. Bu da baskı oluşturuyor ancak baskıyı doğru yönlendirdiğimiz sürece çok daha iyi sonuçlar alacağız. Türk futbolunun zorluğu beni şaşırttı ama üstesinden geleceğiz.” İngiltere Milli Takımı’na geri dönmek istediğini söyleyen Alli, “Burada iyi performans gösterip, milli takıma dönmek istiyorum” dedi.

Minikler Balkan Judo Şampiyonası’nda mücadele eden milli sporcular, 7 altın, 9 gümüş ve 11 bronz toplam 27 madalya kazandı. Türkiye Judo Federasyonundan yapılan açıklamaya göre, Bosna Hersek’in Pale kentinde düzenlenen şampiyonanın son gününde minik judokalar 13 madalya kazandı. Milli sporcular, 7 altın, 9 gümüş ve 11 bronz toplam 27 madalya kazanarak organizasyonu zirvede tamamladı. Son gün madalya kazanan sporcular şöyle:

KADINLAR

44 kilo Nehir Civelek (gümüş), Berfin Civelek (bronz)

48 kilo Beren Çetin (bronz), Fatma Çiçek (bronz)

52 kilo Nisa Akpınar (bronz)

57 kilo İkra Üzüm (bronz)

+57 kilo Emine Bayraktar (altın), Ayça Küçükcesur (gümüş)

ERKEKLER

50 kilo Muhammet Efe Ergün (gümüş)

55 kilo Hüseyin Musri (bronz)

60 kilo Yiğit Dinçer (altın)

n Milli eskrimci Furkan Yaman, Bulgaristan’da düzenlenen Büyükler Satellite Turnuvası’nda gümüş madalya elde etti. Türkiye Eskrim Federasyonundan yapılan açıklamaya göre başkent Sofya’da bugün başlayan organizasyonda, erkekler kılıç kategorisinde mücadele eden

Furkan Yaman turnuvayı ikinci sırada tamamlayarak gümüş madalyanın sahibi oldu. Aynı organizasyonda mücadele eden diğer eskrimciler Muhammed Furkan Kalender 8’inci, Kerem Çağlayan 13’üncü, Adem Doruk Küpeli 14’üncü, Enes Talha Kalender 19’uncu ve Alkım Öztürk ise 33’üncü oldu

+60 kilo Ali İhsan Esen (bronz), İsmail Akkaya (bronz) A V A N A K F E R İ H A E B E D A L A S T A T K V E A N A A L A E M A D E M K K A R A T E A M E L E Z A R R İ T İ L A F G A Z A L İ A R İ Z A D L E K H M P K D L N E A T A M A O N A M A A M E L İ Y E A M A U S A R E A N A İ M A R E T H İ T A H bir şehir Gemici yükü Dilek, istek Dudak (F) İlave, ek Epilepsi (İng.) kalça ölçüsü Şikar Sermaye Tenerkek adı Adet Dairesi Yerinde, Fatih'in

Afgan rejimi Titan'ın Denizdeki parıltı Bir Bir öğretim Bir harfin okunuşu

Beşiktaşlı futbolcu Dele Alli, “Buraya bir şeyler kazanmak ve şampiyon olmak için geldim. Türk futboluna her baktığımda tutkunun ve duygunun sürekli var olduğunu görüyorum” dedi.

Sağlık olsun

uburn FC 35 Yaş Üstü Takımımız büyük bir başarıya imza atarak katıldığı “Champion of Champions Kupası”ndan maalesef elendi. Sağlık olsun... Oyuncularımız maçta her şeyi denedi fakat kazanabileceğimiz müsabakayı kaybettik ve kupadan elimiz boş döndük.

Takımımız, North Sydney United oyuncularının temposuna uymakta zorlandı, maçta elimize geçen önemli fırsatları da değerlendiremedik.

FIRSATI KAÇIRDIK

Atamayana atarlar hesabı ilk yarıyı 3-1 geride kapattık. Maalesef ikinci yarıda gelen iki pozisyonu lehimize çeviremeyince bir gol daha yedik ve maç 4-1 bitti.

Böylece en diri ekibimiz olan AFC 35 Yaş Üstü Takımımız da sezonu kapatmış oldu.

Maçı izleyen taraftarlar arasında Başkan Vahit Orker ve AFC Yönetim Kurulu Üyeleri de takımımızı yalnız bırakmadıkları için çok teşekkür ediyoruz.

KAPTAN’DAN TEŞEKKÜR

Maçtan sonra Takım Kaptanı sevgili Mücahid Gelöz kardeşimiz de herkese teşekkür ederek, istediklerini sahaya yansıtamadıklarını, fakat buraya kadar gelebilmenin de bir başarı olduğu söyledi.

Rakibimiz North Sydney United 35 Yas Üstü Takımı ise, bu sene kendi liglerinde namağlup ve 3 yıldır Şampiyon olan güçlü bir ekip. İnşallah gelecek sene

çok çalışıp daha iyi olacağız. Pes etmek yok. Bugün bahane aramayacağım. Ayağımıza gelen fırsatları değerlendiremedik, onlar bunu iyi kullandılar ve kazandılar. Bize de kazananı tebrik etmek düşer.

2 ŞAMPİYONLUK TESELLİ

Her şeye rağmen 35 Yaş Üstü Takımımız AFC’nin gözbebeği ve dinamosudur. Onlar ayakta durdukça diğer takımlarımız da diri duracaktır. Moralleri bozmaya gerek yok, durmak yok yola devam diyoruz.

Unutmayalım bu sezon Klüp olarak iki Şampiyonluk elde ettik, onun keyfini çıkaralım...

Haftaya tekrar sporla buluşmak dileğiyle sağlıcakla, sevgiyle ve hoşça kalın.

“BAŞARDIM”

Hiç bilmediğim bir şehir de, yeni doğmuş bir bebek kadar bilgisiz ve ürkektim. Ailemden uzak hayatımın ilk günüydü. Şehri daha önce yine ailemle geldiğim bir gezi turundan az çok biliyordum. Bavulumu alıp havaalanından çıktım. Derin bir nefes aldım. Ve evet işte başlıyorduk...

Önce bir kafeye oturup laptopumdan bütçeme uygun bir ev aramaya başladım. Ve ne güzel tesadüftür ki oturduğum kafenin hemen üst katında ki bir dairenin ilanını gördüm. Hemen ev sahibini aradım ve evi görmek istediğimi söyledim. Yaklaşık bir saat sonra evi görmek için kafenin yanında ki apartmandan içeri girip 8 numaralı dairenin önünde durdum. Ev sahibinin kapıyı açmasını bekledim. Ev sahibinde emekli bir astsubay havası vardı. Biraz somurtkan biraz da sert bir adamdı. Sanırım buradaki evini kiraya verip köyüne gidecekti.

Kapı açılır açılmaz bir küf kokusu sardı etrafı. Eşyalar eski, duvarlar rutubetli ve yerlerde fareler geziniyordu. Bunlara itiraz edecek ne bütçem ne de zamanım vardı. O yüzden evi hemen tutup derin bir temizliğe başladım. Evim ilk gördüğüm halinden çok daha iyi durumdaydı. Şimdilik bu beni idare eder deyip, yetenek sınavıyla kabul edildiğim üniversiteme kayıt olmak için yola çıktım. Halâ olanlara inanabilmiş değildim. Önceden yaşadığım küçük kasabada yer alan tek göz odalı evimin köşelerinde yaptığım daha doğrusu imkanlar dahilinde yapmaya çalıştığım tablolarım getirmişti beni buraya. İnanamadığım kısım da tam olarak şu; çok güvensizdim kendime. Asla gösteremezdim kimseye yeteneğimi. Yazdığım, çizdiğim ne varsa kendime saklardım. Belli ki vardı bir yeteneğim ama başarısızlık korkum, gelecek kaygılarım önüne geçiyordu birbirinden özel ve güzel tablolarımın. Hep olmaz diyordum, benden ressam olmaz. Hele ki sınava, hayatımın en önemli sınavına yaklaşık 2 ay kala daha da çok arttı endişelerim. Kimse tarafından fark edilmeyen bir baskı vardı üstümde.

Evin eli iş tutan tek kızıydım. Abim doğuştan engelli yatalak biriydi. Annem ben kendimi bildim bileli abime kol, bacak olmaya çalışan güçlü bir kadındı. Babam ise ben çok küçükken kansere yenik düşerek hayatını kaybetti. Böyle bir hayata sahipken her zaman gergin ve yorgun nasıl olmayabilirim ki... O kadar işimin arasında bir de var gücümle bu sınava belki de hayatımın değişmesin de büyük rol oynayan bu sınava deli gibi çalışıyordum. Evet çok çalışıyordum fakat yeterince çalışmış mıydım ya da doğru şeye? Asla cevabını bulamadığım bir soruydu bu benim için. Hayatımın her anında aklım da olan ve öyle de kalacak bir soru. Annemin rahminde mesela yeterince çalıştım mı diğer insanlardan 10 geride başlayacağım bir dünyaya? Ya da bir kızım olduğunda iyi bir örnek olabilecek miydim ona? Ya da en basitinden öldüğümde diğer hayatım da iyi bir yer hazırlayabildim mi kendime?..

Kaygılar, korkular, başarıp başaramadıklarım beni ben yapanlardı... Bu sınava da böyle hazırlandım aslında. Olabilecek her ihtimali düşündüm. Hayallerimin gerçekleştiği, güzel bir geleceğimin olduğu hülyalara daldırdım kendimi. Hem mental hem de zihinsel açıdan hazır olduğumu biliyordum artık. Bunca baskıya ve korkuya rağmen girdim o sınava ve sonunda Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesini kazandım. Puanım yetiyordu tabii ama yazılı sınavın yanında yetenek sınavı vardı bir de. Beğenilecek miydi yaptığım işler? Ailemden bile gizlediğim tabloları işte o gün ilk kez tanımadığım insanlara gösterdim. Zor oldu ama yaptım. Yaptım, başardım ve artık çevrem de tanımadığım birkaç yüzle hayatımı baştan yazmaya gidiyorum. Ve merak edenleriniz olursa, evet yeterince ve doğru şeye çalışmıştım. Dahası gelecekte ki kızıma da çok iyi örnek olmuştum. Oda benim gibi başarılı bir sanat meraklısıydı. Peki öldüğüm de iyi bir yerde miydim? Orası da bana kalsın…

he Socceroos have beaten New Zealand for the second time in four days, this time triumphing 2-0 at Eden Park on Sunday.

Graham Arnold named a completely different starting side to the one that beat the All Whites 1-0 on Thursday and those changes led to a sloppy first 45 minutes.

New Zealand looked the sharper of the two sides but struggled to create and Australia should’ve opened the

scoring just before the break but Marco Tilio put his shot wide with goal gaping.

The Socceroos started the second-half much sharper and would score first via the head of Mitch Duke in the 54th minute after a great cross from Connor Metcalfe.

Arnold would then hand a string of players debuts with one of those, 18-year-old Garang Kuol, breaking clear with his first touch with fellow

debutant Jason Cummings subsequently winning a penalty for handball.

Cummings would step for the spot-kick and placed it perfectly to make it 2-0 to the Socceroos in the final 10 minutes.

Australia would see out the match to claim consecutive wins without conceding a goal as some new faces proved they may deserve a place in Arnold’s World Cup squad.

Türkiye to bolster Qatar World Cup security with 3,000 riot police

Türkiye will send more than 3,000 riot police to Qatar to help secure World Cup stadiums and hotels in a security operation paid for by the competition hosts but under Turkish command, a Turkish Interior Ministry source said. With a population of less than 3 million - of which just 380,000 are Qatari nationals - Qatar faces a shortage of personnel as it gears up for the month-long FIFA football tournament.

It has turned to Türkiye, its closest regional ally, to secure the competition which is expected to attract an unprecedented 1.2 million visitors to the small but wealthy gas-exporting Gulf state. Under a protocol signed between the two countries and published in Türkiye’s official gazette, Ankara will deploy 3,000 riot police and 100 special

operations police to Qatar, along with 50 bomb specialists and 80 sniffer dogs and riot dogs. “During the tournament, Turkish police will only take orders from their Turkish superiors who are serving temporarily in Qatar,” the Turkish source said. “The Qatari side will not be able to give direct orders to the Turkish police.” “All expenses of the personnel deployed ... will be covered by the state of Qatar.” The source did not specify who would have ultimate oversight of Türkiye’s security operation, which will cover the eight stadiums where matches are taking place and hotels where the 32 national football squads will stay. The protocol agreement says Türkiye will also send senior staff to head the police teams and “a number of personnel for coordination” as well as one “general coordinator.”

SELECTION

ÜMIT UYAR

Former Brazilian footballer Kaka to make marathon debut in Berlin

CROATIA, DUTCH SECURE NATIONS LEAGUE FINAL SPOTS; FRANCE FALLS SHORT

n The French and the Danes will meet again in Qatar with Tu nisia and Australia also in the ir group. The World Cup could be the last international tour nament for 37 year old Croa tia midfielder Luka Modric, and he’s in good form. The Croats led after six minutes in Vienna when their veteran captain was left unmarked inside the pe nalty area and rifled home. Aus tria equalized three minutes la ter through midfielder Christoph Baumgartner’s glancing hea

der, but second-half goals from forward Marko Livaja and cen tral defender Dejan Lovren se aled a memorable win for Cro atia, whose World Cup group includes Belgium, Canada and Morocco. Denmark finished in second place on 12 points and one point behind Croatia after beating a sloppy and injury-dep leted France side 2-0 at home. In the Nations League, the four group winners in top-tier Lea gue A advance to the Final Four tournament.

n Former World Cup-winning footballer Kaka will make his debut at the Berlin Marathon on Sunday, saying he was “just as excited as I used to be before football matches.” Kaka, who played for Real Madrid and AC Milan before retiring in 2017, said his father’s struggle with COVID-19 had inspired him to run the marathon. “He was 45 days in hospital,” Kaka said at the Berlin marathon press conference Friday. “Fortunately, he is with us today.” Kaka’s father and brother will take part in the “family experience” of the marathon.

“He’s not going to run, he’s just walking, but we wanted him in this experience with us - it’s more of a family experience.” Kaka said marathons were particularly special as sporting events because amateurs can take part side-by-side with professionals. “I’m very excited ... Of course, it’s completely different than those guys (pointing to the professionals), this is something that is really good in marathons. “As an amateur athlete, I can run and be in the same field as the professionals.

“This is something really special in marathons -afterward I can say that the best one in the marathon ran this time, and at the same time I was running with him.” Kaka said he was hoping for a time under four hours.

M

EFA Uluslar C Ligi 1. Grup beşinci hafta maçında sahasında Lüksemburg ile 3-3 berabere kalan A Milli Futbol Takımı, son maçlar öncesinde grubu lider tamamlamayı garantiledi ve B Ligi’ne yükseldi. Başakşehir Fatih Terim Stadı’nda oynanan mücadelede üç kez geriye düşen milli takım, sahadan beraberlikle ayrıldı. Ayyıldızlı ekibin golleri Cengiz Ünder, Chanot (KK) ve İsmail Yüksek’ten geldi.

SON 2 MAÇA KAYIPSIZ GELDİK

Grupta oynadığı 5. maçta ilk puan kaybını yaşayan Türkiye, puanını 13’e yükselterek grup liderliğini garantiledi. Gruptaki ilk 4 maçını

gol yemeden kazanan ve 14 gol atan Türkiye’nin gol yememe serisi Lüksemburg karşısında yediği 3 golle son buldu. A Milli Takımın orta sahadaki isimlerinden Cengiz Ünder, Lüksemburg’a attığı golle, A Milli Takım’daki gol sayısını 14’e yükseltti.

FORMALİTE MAÇINI KAYBETTİK

Bu arada, gruptaki 6. ve son maçımızda deplasmanda Faroe Adaları’na 2-1 mağlup olduk ve gruptaki ilk yenilgimizi aldık. Gruptaki ilk 4 maçında gol yemeyen ay-yıldızlı ekip, son iki maçında 5 gol yedi. İlk yarısı golsüz eşitlikle sona eren mücadelede Milli takımın tek golünü ise Serdar Gürler attı.

A illi sporcu Burak Haşhaş, Hollan da’da düzenlenen 3 Bant Bilardo Genç ler Dünya Şampiyo nası’nda altın ma dalya kazandı. He erhugowaard ken tinde gerçekleştirilen organizasyonun yarı finalinde milli bilardocular Deniz can Akkoca ile Burak Haşhaş karşılaştı. Burak, Denizcan’ı yenerek finale yük seldi ve Yunan Dimitris Seleventas’ın rakibi oldu. Yunan rakibini yenen Haş haş, altın madalya kazandı. Denizcan Akkoca ise ilk defa katıldığı organizas yonda bronz madalya sahibi oldu. rtistik Cim nastik Dün ya Challen ge Kupası, Fransa’da sona erdi.

Organizas yon 24-25 Eylül tarihlerinde Paris’te düzenlendi. Milli cimnastikçi Adem Asil, 14.725 puanla atlama masasında, 14.800 puanla halka aletinde altın ma dalya elde etti. Bir diğer milli cimnas tikçi Ferhat Arıcan ise kuplu beygirde 13.400 puan alarak sekizinci, paralel barda 13.450 puan alarak altıncı oldu.