79 minute read
Ömer Seyfettin'ln 011 Anlayıtı (Muaffer Uyguner All Canlb'e Mektup
ÖMER SEYFE"ITİN'İN DİL ANLA YIŞl
Dilim1ziD Türkçel.,.masi, yabancı ôl;elerdom arı.n.ması konusu ele a.lındıl;ında her şeyden Once Ömer Seyfettb:ı'in. adı &Ilılır. GerÇekten de Selanik'te yayıml&Il&Il Genç Kalemler derg1s.lı:ı.dek1 ·Yeııl I...isan• adlı ' yazısıyla, dllım;zın Türkçeleşmesi konusunda bilinçli adınu atanlardan blrtdir. Kendisiilden önce de .bu konuda bez.ı adımlar atılmış, bazı atılımlar yapı.l.mışbr. Karamaııol;lu Mehmet Beyin. bilyük atılı.mını &IlJJJ].se.ma.l.ı yız. burada. Arap ve Acem daı:ı.ışmaııla.rıı:ı. sarayları doldurması, ya.zı.şma.l.&rııı bunların diliyle yapılm.I).Sı karşısında çıkardığı buyruğu lle yalnız Türkçenln ,konuşulmasını Istemişti. Ancak, sonraki yıllarda, birt&kıDı Türkçe düşmanları. Türkçayi · kullanmamayı yeğleınlşler; gerek yazın dilimiz, gerekse devletin ya.zı.şma dili yabancı dlllerden a.lın&Il sözcüklerle bezenmeye başlam.ıştır. •Türk dilme Idrnesne bakmaz idi• diye yakın&Il oza.n.ımı.z son yiizyıllarda· del;ll. o yıllarda yaşa.m.ı.şbr. Sonraki yıllardaysa, daha ileri gidilerek yabancı dlllerln kuralları' da alınmış ve Türkçe diye bir dilin. varlıl;ındaıı bile kuşku duyul.maya başla.nmUJbr. Halka ·yakın ol&Il ve halkın dillyle, daha doğrusu kendi dilleriyle koşmalar söyleyen halk ozaııtarı bile sonraki yıllarda, Ömer Seyfettb:ı'ln Enderuncula.r dedll;l, :rürkçe yazma.y&Il sa.na.tçıIa.rı.n d1lin.e ôzentl duymaya başlamışlar, hem koşuldarı:nı.n adla:rııu del;lştirmlşler, hem de yabancı sözcıl.klerle bezeme yoluna yônelm.işlerdir. Gerçi, şürde Türkçeye dOnilimesi yolunda c;alış&ıılar ve şllrlerl.ııt ya.l.ı.n Tıb:kçe lle yaza.nla.:r d& görillmilştür. Tanzl.ma.t yıllarında Ise Şinasi dl-
9
lin Türkçeleşmesi gerekint duymuş ve savuıımuştur. Ahmet Mithat Efendi de bu yolda önemli ve ciddi çalı.şmal&r yapı:nı.ş, yapıUarını da inandığı bu dille yazmıştır. Ömer Seyfettin, •Divan Edebiyatı• dediğiıniz dönem sanatçılarıyla, ·Servet-i Fünuııcular·ın diline ve anlayışına karşı çıkmıştır. Eski ve Türkçe olmayan dili kullananlara •Enderuııcu• demektedir. 1911-12 yıllarında, Türkçeye dönüş güncel bir durum almıştır. Ziya Gökalp'ın da bu konuya eklldl� anımsamalıyız. İttihat ve Terraki anlayışı içinde bulunan aydınların da dilde Türkçeye dönüşü ·benlmsedlklerini söyleyebiliriz. Çünkü. destekleriyle yayımlanan Genç Kalemler, bu anlayışta yazıların ve şiirlerin yayımlandığı bir dergidir. Ömer Seyfettin de, bu dergide yayımlanan ve herkesçe bilinen yazısmda görüşlerini açıklamıştır. Bu başyazıda. Ömer Seyfettin, dilin yalınlaşmasının esaslannı ortaya koymuş. bunun nasıl yapılması ger:ektlklni göstermiştir. Daha sonraki sürede de bu amaçla kurulan Türk Yurdu, MiiU Talim ve Terbiye Mecmwısı. Türk Sözü. Yirminci Asırda Zek-d ve Inci dergilerinde, ikdarn. Tanin, ifham gazetelerinde ve bunlann ekiertnde yayınıladığı yazılarıyla kamuoyıınu bu yöne çekmeye; halka. dakrtı olan durumu anlabnaya çalışmıştır. YayımladıkJ. öykülertyle de savuııd\lkU anlayışı örneklemeye yönelmiştir. Ömer Seyfettin, ·Yeni Llsan• adlı ünlü yazısına şöyle başlamıştır:
·Yavaş yavaş mUlt edebiyat uyaıımaya b"aşladı. yani konuştuğwnuz saf, sade ve güzefTürkçe tı.e şUrl.er, edebi parçalar okwnak saadetine nail olduk. 'Her miUet k.Bndl li.sanuıda. yaşar: Lisan vatan kQdar mukaddesttr. FUli vatanımız olan Türkiye'de, nasıl yabancı dUlmanlar bulunmasını isternezsek lisanunızdG da Türkçel.eşmemf.ş ecnebt kslirnel.erl. ecnebt kaidel.erl tsteme:ytz.•
ömer Seyfettın, bu yazısuıda. İstanbul Tarkçesl.ni.n ş1Irde ve dQzya.zıc:la Olçü olarak. aluıa.ca.kı.ni vurgulam.ı.t ve •Tarlaçeleırrıernt, senebi ksli.m.Bier• derken de bu a.nla.YlŞınııı ış�& bir aonuca varmak istemiştir. SOzgellşl, ona gOre, An&d.olu halkının kulla.ncı..ıp basak, besd.a.k. ba""Jl8&Ç, basçık, basıe&k. vb. sOzcılklerd.en biri ye::ine, Acemce •nerd.ilb4.ıı• sOzcilAilnden alınıp Ti}rkçeleşmiş sayılan •merd.iven• kullanımı temel ııJınacak; bugün &rtık HlUtçeden cUllmize gectlğl ka.n.ıtl&na.n ·baba• sözcüğü de at.ılma.ya
ea.lı:br. ömer Seyfettin'e göre, uya.na.n Türk gençliği, .ıtsanıannı milliyetleri kada.r sevt:yorlcr• ve • Yem lLB4n namı altında hclaUd Tılrlaçeyt, konuşru!)wnu.z güzel ve ahenkU lisanı m.e:ydana çikarmak. gayri milli Enderun edebi:ya.t.nın yadigdn olan o .eski terkipU ve muğlak edebiyat liscuunı bırakmak istiyorlardı. • Bu anlayışın Içinde olan ömer Seyfettin de. bazı ark&d.aşla.rıyla birlikte. bunun Oncillilkünü yapıyord.u. Onlara göre, bu yazıda da bellrtilcf.i4i üzere, Arapça, Acemce ve Türkçe sözcüklerle kurallard.an oluşan bir dil olamayacağını dil bl.lglnleri de söylemektedir. Ömer Seyfettın, bu görüşü vurguladıktan sonra. Şemsedd.ln Sami Beyin de •Bu. d.det-i Uahiye ve t.;ıbiata mı.ıgayü-dir- dediğini belirtmekte. ulusun soyundan geldiklerini bilen gençlerin. kullandıkları bu gerçek. gQ.zel ve ya.J..uı Türkçayi şöyle açıkladıida.rm. ortaya koymakta ve kendi gOrilşlerinl bOylece dile getirmektedir: •V Arapça. Acemce terkip ve cemi kaideleri kuUanılmayacak ti.stUohlar ve matret makam.uı.da. ku.Ua.nıl<ın cemiler rrıOi.stesna: Sculrrı.z4rn. ahlak, k4inot gibi...) 2) Ama, şayet. yani, lakin. gibi Tılrlaçeleşm.iş ve tekellam Usanina geçm.iş olan edatlardan m4da Arapça. Acemce edatlGr l'oullanı!mayacak. 3) Tılrkçede mtııı ve basit sarf h4kim ta.nınacok, tekeliilm ıısaın.,. birçok Tılrkler tGrufındarı
an.ta.ııı.l.an. la.tU ve tatı. İstanbul Tilrkçest I'IQ.Z&In ve nestrde bedaate mtsaı ve mtlayas <lddo&urıacah.•
Ömer Seyfettin, Genç Kalemler'de yayunlar nan bu yazıaıyla, kendi görüşlerini açıklarken. aynı gOrüşte olanların düşüncelerini de ortaya koymuş oluyor; ayrıca, İttihat ve Terka.kki Cemiyet! gibi bir siyasal gücün. de dil anlayışını· özetliyordu. BlllnclJğt gibi, ittibat ve Terakk1nin. dÜŞünsel yönünü yöneten Ziya Gökalp da yazılannda bu görüşleri bellrt.mlştır. Sonra.kl yıllar-. da, cumhuriyetin kuruluşundan önce de Ziya. Gökalp'ın görüşlerinin Atatürk ve arkadaşlan tarafından benimsendiğin.l biliyoruz. Ziya Gökalp'ın görüşleı-ini özetlemeye kalkışırsa.k, sanınm yukandaki gibi bir özete vanlabllir. Ziya. Gökalp da ··Türkçeleşmiş Türkçe· savsözünü ltullannuş ve İstanbul Türkçesini Terimler lıstılahla.rl konıısundaki temel almıştır. göriişü de· yukanda. özetlendiği gibidir. Ancak, Göka.lp, bu anlayışına. pek ııygun bir uygııla.ma. içinde görünmemektedir. Üniversitede ders verdiği yıllarda. Durkhelme'ın tDplumbllim a.n.la.yışın.ı aktarırken, Fransızca terlı:n.leri olduğu gibi almamış; bunların karşılığında kendisinin bulduı\"U !bugün bazılarının kullandı/ıı gibi •uydurukça.• denıek istemiyoruz) ve yarattığı teı-:iınler kullanmıştır. Öyle s!lnıyorum ki, Ömer Sayfettın de, o yıllarda. bizde pek görülmeyen yen.! bilimlerle uğraşsa.ydı, dilimizde bulwıına.yan terimler yaratır, birinci ilkeden vazgeçer, ya. da vazgeçmek durumunda. kalırdı. Bilim alanındaki gelişmelere koşut olarak yeni kavramların do�dllı\"U günümüzde, bu kavraınlara. uyan birer a.d lteı-:iınl bulmak gerekmeyecek ml? K&ı.dı ki, Ömer Seyfettln'ln bu yazıyı yazdığı günlerde, Enderuncular dediği .k.i.şllerce kullanılan. y bile değişmiştir. Onla.n öylece b gibi, yenı kavramlar Için de bel1rl1 terimleri ytnelemek yoluna. gltseydik. birçok kavram hep aynı terimleri kulla.n.nıa.k gibi bir duruınJb,
ka.rş�yacak m.ıydık? Gellşen billmler kanp.sında. bu a.nla.yışı sürdürmek, bu ımla.yışa. beA"lı ka.lma.k mümkün deatıdir. . ÖDıer Seyfettın'in belirttiği ikinci ilke, bugün için de g&Qerlidir, tersine bir kulla.n.ııJ da. sOz konusu deatıdir. KonWJma. dllln1n, ·birçok Türkler tararından a.nle.şıla.n Iat.ır ve ta.Uı istanbul Tilr�est-otma.sı, yazında. da bu konuşma. dllin.in. temel alınması görüşü, bugün de geçerlidir. Aııca.k, n'ilfusu mllyonla.rı. geçıen İstanbul'da bOyle -la.t.ır ve tatlı İstanbul Türkçesı-nı bulabilmek, a.rtık çok gerllerde kalm.ı.ıjtır.. Sözcükler kulla..nılma.ktadır. Ama., Alladolu'dan göçen lnsa.nlıı.r da. kendi yörelerindeki bazı sözcükleri birlikte ,getirip kul.lanma.ktadırlar. Bu sOzcülder, ya. istanbul'da.kl sözcük denizinde erlmekte, ya. da kendilerine bir sıSına.k bu.l.anLk y-yabUmektedir. Birçok s6zcılk de, şllr ve düzyazı sanatçılaruı.uı yazıla.rı.nda. fUlzlenerek, yaşama. gücü bula.ra.k dilin genel çevrimine gtrınekte<itr. BOyle-ce, İstanbul Türkı;ıesl, gene bir zorunlu ilke olarak sürU.p gitmektedir.
cEoderuııca• ve Dotaı DU
Ömer Seyfettin, yeni dile dönük görüşlerine yer verdtgt bu ilk ya.zısında., dille liglll gelişmeleri ve görüşleri belirtirken üç görüş oldulfu,nu dola.ylı olarak ortaya. koyar, ll Dilde ta.sflyeyl öngörenler, 2l Dilde biçbir karışmayı uygun bulınaya.nilar CEnderunçuJ.a.rl, 3l Türkçaleşmiş Türkçayi uygun bulımla.r.
Birçok yazann kaynak aldığı ve dil konu'SUDdald tutumları belirtlrken dayanak kabul et1:1#1 't;>u yazıda. Ömer Seyfettin, •Her UsGn ce.dr:ıenfen değU, tasa.rru.fl.a.nnda.rı. milrekkeptf.r. TürkoÇBlle gtren ve rnan.asını Titrk hGlk&n. bCld.lğt her :Arapçcs ve Acemce kellhuJ Tür�ecUr• demiştir.
Demek oluyor Id, Onemli olan sOzcO.kleri.D köklerı deıtildir. Ona söre, asıl olan, sözcükleri. kulleıımadır; bir sözün kökünü bll.mesenl.z de, kullandığınız anda o söz sizindir. Bir BÜJ1, Ataç, •ilan• sözünün seldilli kökten bir sözcük söylemesini istedigl lkl kişiden de yanıt alamaz. Sonra da ·ıUeni• olduğunu anı.m.sa.tır. Arapçayı bilmeyen bir kişinin, -Ilan• sözünün kökünü bllmeden söz türetmesi elbette mümkün olamazdı. Bugil.n. Latl.nceye .dayanan Fransızca, İtalyanca, 1spanyolca sibl dlllerden biriDi bllen bir klşl, öbür dillerdeki birçok sözün anlamını çıkarabllir. Çünkü, kök aynıdır. Ömer Seyfettl.n'e sore, •ateş• sibi çok billnan bir sözcük, •Od• Blbl Türkçe olan bir sözcükten daha. Türkçedir. Çünkü, ·Tii.rhler, bir kelimenin 1'11411Q.Sını öl)renrnişler ve hendilerine mcıletmişlerdir.• Ama, yabancı olan tamlamaları ve çogul edatları oldugu slbl kullanmak doğru dektldir. Bu yüzden, one. söre, -memurin-i hükümet• Türkçe dcıtll. Enderuncadır; bunun yerine kullanılan ·hükümet memurları• Türkçedir. •Cii.nlzii., Tii.rh ha.rlinin h41zimiyetı altı.nda söylenmiştir.• Ama. hemen altında şunlan yaznııştır: ·Kon�u!an t<ıbiı Usana asla girerneyen bu ecnebi kelimeleri edebiyat lisa..nı.nda.n da at<ırsa.le fazla. ve iii.zumsuz kelimeler de sa.hifelercle ya.· fa.ma.ya.ca.k, Izendi va.t<vıların.a. ka.pitii.!asyonsuz /z.a.lmı.ş ecnebUer gibi saVUfU.P gtdecehtir. Mesela., ecnebi terhip /z.a.icleleri a.tılırsa 'seng-i mezar' diyemeyecel)i.z. TU.rh sarityle terhip yaparhen ete 'mezar sen.gi' diyemeyecel)i.z.. ÇılnlzU. zevkimi.z. ma.ni olacak. Desek desek 'mezar taşı' diyeceğiz ki. mezar eta.. ta.ş eta. birbirinelen fa.rk.ın.z Türkçedir. Ve • sa.n.g' heltmesinin ııSanmuzd'a 'taş' dururken ve 'ta.ş'la. arasında. ma..na.ca. hü;btr fark yokhen terkip /z.a.ıctesinın ha.tın f.çin ve onui& sa.yestncle ya.şa.clığın.ı a.n.la.ya.cağı.z.•
BOylece, yabancı sözcQkleri.D arıblma.suıı tilmüyle halkın anlayışına bırakınak.tıufır. DUd_e
arınma. Iateyanler Uaafiyecllerl, cm.a. g&-e, ·01.11leri d1r1lt.Dıeye-kalka.D kişilerdir. Bu armma.yı, arıtm&yı halkın yapmasını ıster. •Enderuncular•, •enderun fesah&tçıları• de� dile dokunıılmaaıııa. ka.ı-tı çıkanlar Için de &Oyled.l.kleri v� elbette. Onlar, ·Bu gen.ı;lBr yeni bir Usan tesis etmelı istiyorlAr. HalbuiU yeni bir Usan tesis edilmez- diyorlar. ömer Seyfettin ise, •)lent lisancllar bi.r Usa.n tesis et7f>.elı istel'l'll)loriGrd&. On.Lan.n malısatlAn asırlardalı beri teessıls etm.i.ş lıonuşulan tabU Tılrlıçe:yi. eelebiyat Usa.TU :yapl'rlo<lktı• dem.lştlr. Yeni dil a.nlayıomı sa.vunanlar, yalnızca halkın anlamadığı yabancı tarnlamıo.J.arı, yabancı t>qlaçları atmakla yetl.n.m.eyi ilke ed.l.ndlklerlııe göre, •Enderuncular• gerçeği çarpıtmaktadır. •Ha.sı�. u..zatrnayalom, halıLizat yürildıl ve bir şey onu. tutıanıadı• diyor Ömer Seyfettin. Sonrada şunlan ekliyor, •Eslıi. Arapça ve Acemcs terIUplt ve alacalı srıderurı lLsalurıı.rı. h4l4 aramı.zda lıaları :yavruiGrı gibi. lisa.rum.ızı bozan, cUlinıt.zi dola{ltır"QQI. terkiplBr :yakında mey, mah<:up, salı& gibi., secüer gibi. lıaybolcıcak.• 1914 yılında İstanbul'da yayımla.Dan Türk Sözü. adlı dergide de aynı görüşleri yazmış, bu dergide toplanan gençlerle birlİkte, ·Türla dUt,., bu eclebi.yat zali.mlBrirıin elı..clerı laurtarrna:ya çall{l�ı.z:- dem.lştlr. Dergln.l.n blrl.ncl sayısmda yayımlanan bu başyazıda, ounları da söylem.lştlr: ·Türlı Sözü., uyanan 41em ve mUllyete dşılı, yülıselı Türlı gençllf)i Ue h4l4 uyuyan ve l{lılı bekLeyerı Türk halk& arasuı.da bi.r lıapıd.ır. Gen.ı;lilı o laapıdarı ginnslaı. a.tça&mayCJCala, bU.akis hallaı. yanı Izendi var�""· Izendi mUUyetirıf yülzselte: celı, lıerıdirıe ben.z8:yecelatir.: � dergl.nln 17 Nisan 1330 (19141 tarihli 2 .. sayısında yer Blan ·Halk Ne Der· başlıklı yazısındaysa, konuyu başka blr yOnden ele alı:nış ve şunları yazmıotır. •ŞGU-lB� ve ediplBrinıtz Tllrla n.am.ı altuıda bir m.Ulet o� ve Türlı-
çede lıorwşu.l.an btr Usan bulıuıduj)ıuıu aluUGnrıa. bile gett.rmemtşlerdtr. Dılşanün<lz o NergLsl' ntn, Veysı'ntn y�• ,eyler nsdl.r? O seeilere hangi kulLık tah<uıvnıll eds,...,_
BOylece, yapmacık bir yazın dilLD1n var� şaşkınlıkla karfiıladıAını bellrUrken, ·rn.a.demkt Arapçız ve Acemce terkipler kul� lıonufabiliyorlard•, o hlzıds ya.zabUmelen ds mÜI'I'Ikil . ndü• diye ekliyor. Servet-i Fünun şilrlerini, yazılarını. bir gün gelecek kimse be�enlp anlamayacak biçimindeki yargısını da açıkça yazıyordu.
Halkın. hiçbir yabancı tamlama.yı, biçbir yabancı söze� kendi söyleylşlne uydurmadan dlle solunadıkını söyledikten sonra da, ·Bütün ha.· yat ve hlzkik<Zt bu h.a.lkın ruhundızd•r. Kıznunıar, hükümetler, ddetler, ızyinler hep onun ruhunct..n do(Jrnu.ş ve sunı oıarızk yo.pdnUJ.k istenenleri he.men devirmiştl.r. l1te h.a.lk. Endsrun Edsbiyo.n' n• da k<Zbul etmemi.ştir• yargısını açıkla.mıştu-.
AtatOrk ve Ömer Seyfettin
Ömer Seyfottln'ln d1lle ligili görüşleri, ctiınhurlyet döneminde Atatürk tara.fından ele. alınmış, uygulamaya konulınuştur. Atatürk, bir konuşmasında, ·MiUi hts ve dU ızra.suıdokt bağ ço/e kuvvetlidir• demiş ve başka bir konuşmasında ise. • Kati oıarak bilmelidir /et, Tılr/e mtlletl.rıin milli dili ve miUt benl�ı bütün hızyannda h4Pdm ve esos kBia.ca/etır• tümceslni kulla.nınıştu-. Bu amaçla da dU devrimi yapılmasını buyurnıuştur, Dil devriırıinln iki an& amacı oldutru anlaşılına.kiadu-. Birincisi, Türk dilini yabancı d1ller boyunduruğundan kurtariiıak; ikincisi, kayna.klarına dönerek arındırma.k. Ziya Gökalp'ın •Aranıa.k her sözün vardır Türkçesi• dizesinden yol& çıkılarak, •TOrk dilinin, kendJ benliğine, aslındakl gQzelllk ve zenginlJ,tin.e kavuşırıa,oı 1çln, bO.tllD devlet teşkUatımızın c:likka.W, alakalı olmasını•
buyurazı. Atatark'ıln is� olarak yıllar boyu çalı'ma.lar yapı.Lmıtbr. Ozellikle DeriBme so�a lle Ta......na Sö� bu buyrukla.rm. aonuııda ortaya -çıkan Olm.ez yapıtlanlır. İsWıuı:ı, mılddeablh, müverrah, mecur. lcar, mılnaz&u.nf\h gibi, aydı.n.J.a.nn, okumuşların bile güçlükle anladıkları bazı sözeılkler AtatQrk'ıln dil devriminde ke.lm.ı' çatlaklar olarak anılabWr.
GOrülüyor ki, Ömer SeyfettiD, b1r yazar olarak yapılabilecekleri yorulmadan se.vunmuş, yapbrma gü.cıl oJ.ma.dıP lçbı de ·Türk d.ll1n.lıı kendi ben.IIA1ne. aslı.nda.ki güzellik ve zeDginlijte kavuşması lçbı• yazarle.rı.ıı ve b.aJ.k.ııı bejtenisiDI temel almıştır. Atatork de' halkın ve yazarların bejten.i.slnl temel almakla birlikte, • bütü.n devlet teşkllatımı.z.ın dlkke.W ve e.l&ke.lı olmasi.D.I• Istemiştir. Ziya Gökalp'ın da aynı anle.yı' lçbıde oldukUDu, Atatürk'ıln bu konudaki buyruklaı:ında Gökalp'ın düş1lnceler1DID yer aldıjtm.ı, Atatürk'ün de lnandıtı bu konuda buyruk verdiğini söyleyebiliriz.
Bu K,ltap Üzerine
Bu kitap, ömer Seyfettln'ID, yukarıda özetlemeye çalıştığımız gOrilşleriDJ ortaya koyDı&k lçbı yazdığı yazıle.rı.ııın ioplamıdır. Ömer Seyfettln, bugü.ne dek hep hikA.yecl yönüyle okurIara tanıblm.ış, yazıları �erleblp okur önüne konulm&IDJIIbr. GOrülüyor ki, dil konusunda ne kadar çok durmuş ve nasıl save.şım verDı.ı,tır.
Onun dil konusundaki yazılarını derleyip toparle.me.k oldukç& &ılç olmuştur. Bu konuda Marmara ÜDiversltealııJıı 1884 yılında yayımlad.ıjtı
DoQurnunun ıoo. Yll&nda Omer Sfl)1fettin. adlı kitap yol g&ter1cl olmuştur. Yazıla.ruı bir bölü·münü o kitaptan a.ldık. Bir bölQmünü-lse oldukça yorucu ar&��tırmalarımız ·sonunda bugü.nkü abeoem1ze yazım ve anle.bm bl�l koruyarak
aktardık. Böylece dilimJzlıı; hem TQrkçeleşmesi, hem de yazımı açısınd&D 1900'lerclen bu yana gelLşmeleriDi, özellikle gençlere göstennek istedik. Bu çalışmalarımda yardıml&rını esirgemeyen Sayın Lıltfl BoJ"Dovalı'ya, Sayın Hılsnü Söylemezogl.u'na ve Sayın Necml Ergüney'e teşekkür ederiıD.
Ortaya çıkan bu kitap, elbette Ömer Seyfettin'lndir. Dilimiziıı Tiirkçeleşmesl kaBusUDda bilgl almak ısteyenler için Iyi bir kaynak kitap olacaı-ı inancındayız.
Önn, 24 EıriDI 1987 Muzaffer Uyguner
2l Ga.rba. d*""- : Fra.uaa':ya. Vaktiyle ıia.rka do�. İra.n'a. gtdei11Eiri bugün ga.rba. gide111ere bellZ9te bl.llrlz. Onla.r sözde Türkçe yazdıkları d!va.nla.rın :va.ıun.a. şöhret ve iktidA.rla.rı.nı teyid ve takviye etmek için blr de Farisi divan ya.pmasmı ihmal etmezlermlş. Şimdiki gençlerin Fransızca J:Da.D2;0.meler ve plyesler tertip edip iftihar etmeleri gibi ... Evet bir takım Türk şairleri, haldmleri hep Arapça. veyahut Acem. llsanı üzere ya.zm.ışla.r. Padişahla.rın, hükümet ada.mla.rmın Fa.risl bllmeleri lAzlDl giblymtş. Padlşahlarda.n Farisi divan yapanlar gelmiş. Vehbi bu liBa.nm. kolaylıkla temessülü için Tuhfe'slnl yazmış ve büyük blr hizmet ediyorum, za.nnetmiş.
Milli Edebiya� Yokınuş. � da yok. Olanlar da m.uha.rebe ve te.savvut tasvlrlertnden, 1btidAl şarkılardan Ibarettir. Bu niçin? Niye bizim milli edebiyatımız yok? Sebep pek basit: .. İze.h edellm.: Edebiyat nedir? Eski nBZ&riyeye göre •şllr ve hayAl sanatı• detu mJ? Şllrler, hemen umumiyeUe denecek derecede •aşk v . e m.uAşaka• hika.yelerldlr. Aşk, sevtşmek Ise dolayısıyla bizde m.em.nüdur. Kim. sevillr?... Ondört, onbeş yaşında bıUJ1: ve güzel blr kızcakızl... Detu mJ? Onbeş yaşına giren bir kızı m.uhitiı:nlzd.e babasından. a.m.ca ve dayıla.rında.n, kardeşlerinderi başka klınse gO� m.ez, (faydala.rmı, kudslyetlni, h1lı:m.etlni burada tekrar_ etmek bahsimizden ha.rlç ola.nl •tesettiir• keyfiyeti buna m.A.nldlr. Bir koca.lı kadın, bir dul kadı.n, gene bu sebeple aevilmek deatJ, hatta. gOrO.Iem.ez blle... Fakat bu m.uAşa.ka. !htımal!ntn külliyen mem.nt\ ve m.erdO.d bulunmasını edebi, lçtlma.l tera.kkllerlm1ze mAnl addetmek -bugQn Için- turranda bir uka.IAJ.ılı:, büyO.k bir ha.'ta.dır. Bu memno.tyet bizi, her tera.kk1 eden ka.vmin auk:O.t ettıat o mildhlş iaa.f ve zevk girdabına düllilrmeyecek. başımızda h1ssl sersemlik fırtınaları
koparmayacak, bizi maddi ve meııfaatle dolu yollarına sevkeylemeyecektlr.
Şarka Dotru Araplar bedeviyet sAyesinde kadııılarla muAşaka edebllın.lşler, hakikaten müesslr ve muhrtk şiirler vücuda getirmiŞlerdir. Blzi.m medeni lsIAmJyet.lmiz kadınlarla erkekleri şiddetle birblrinden ayırd�dan hakiki ve marlz aşkiara meydan kalnıamış. HaklkJ aşklar olmayınca şairler hayAlleriyle muAşakaya başlamışlar. ŞIIrlerinde, hakikatin o basit sade�e mukabil, hayıUin muta.ııtan, alacalı, boş sun'lll(ıl husılle gelmiştir. Samimi hareket edenler, hakikati yazmak Isteyenler de ahlaksıziıkları Bizans hisleriDdon ma.'mıll heykeller dlkmişlerdlr. Nedim'in •Hama.n:ınAme-sl, FAzıl'ın ·HılbannAme•si, Vehbl'n.l.n •Şevk-engiz•l, Rahm.l'nin ·NAme-i d.il·i glbl ... Yüzierin.l ş arka do[ıru çevirerek yazan şalrleriD hitaplarını, ahla.ruıı, ohla.ruıı, gazellerlnl, gözyaşlarını umumiyeıle kadınlar Için zannedenler bir sü.n.D.et çocu[ıu kadar masumdurlar. O ncslin son şalrl olan Mualllm NAci'Din, son neşrolunan ·Hederler•inl okuyunuz. Bugünkülerin ihtimal mAnAsını bile bllmedlklerl •hatAver, çAr-ebrıl· gibi tAbirler görecek, bazı s<>ıuk telmlhlerin.l pek Iğrenç ve ahliı.ksızca bulacaksınız.
Gaı!ba Dojru
Mualllm NAcl öldükten sonra şark devresini hakkıyla muhafaza edecek adam kalmamıOJ. Aıı:it Paşa'dan beri blnasına, teşkiline başla.nıla.n Avrupa mektebl meydan almış. 1\.bdQ.l.hamld'ln sAyesinde siyaset ve clddiyetle Iştigal, külllyen l&Avolundu[ıunclan bugQn kendilerine •d"!lnkQler• denilen eski edebi ·Servet-I fOD.ıln· heyeU ortaya çıkmıştır. Flkret'le CenA.b cldden gQzel, fakat son 4areoe mllliyetlmize, blsaımıze, zevld-
mize muh.Alll F'raDsızca. şllrler vücuda get.lnDişler. FMk All, 1k1ncl bir Abdülhak HA.m.ld olına.l;a çabala.mış. HA.llt Ziya, Fransız roma.nlaruıJ. hassatan Rene Ma.i.zeroy'u okuya.ra.k sayfa sayfa nakle başlamış, hAsılı biçbirisi esaslı ve mühim bir teceddüd gösterememişler, yalnız ça.lmışlar, çalmışlar, çalmışlar, eserlerinin lsimlertnl bile Fransızcadan aynen aşırmışla.rdır. Amours cUfendues. Perles noires'la.rı bllmlyonıanız Işte bu fenadı,r. Zira bir gün elinize Emlle Bergarac lmza.lı bir kltep geçer ve isminin •L)Irfl Brisfle• olduğunu hayretle görürseniz o vakte kadar zihninizde büyQttül;ünüz Flkret'ln meşhur kitabına kendl�lnden bir Isim bulamaya.ra.k şu ufacık terkibi bile FransızCadan aşll"Dlllğa mecbur kaldığına. müteesslr ve müteesslf oluraiınuz.. Otuzbeş sene evvel başlıyan sadel.lgt öldüren onlard.ır; tekellüm Usanıyla yazı Usa.nını yani tebU lisan ile sun'l lisan.ı btrleştlrmek del;ll. kilometrelerle blrlblr1lerinden ayırmışla.rdır. Onların öyle mısralarına, öyle cüınlelerine tesadüf olunur ki, içinde biç Türkçe yoktur. Eski llsanın fenalıklarından biçbirini del;lştlrmemişler, yalnız naatla.rı, kasidelerl, destanları, terkip ve tercibendlerl, muha.mmeslerl, müseddeslerl, murabbala.rı, gazellerl, kıt'aları bırakıp yerine sahte sonelerden müteşekkil tatsız ve ealdlerden da.ha m.Aıı.Asız. mesruk: bir •salon edeblya.b• vücuda getlrmlşlerdlr.
Buırtıaldller
Yani Fecr-1 ı!l.tl. BUnların yegı!l.ne mezlyetl •dünklller• nı!l.m.ın.ı verdikleri eski •Servet-ı fQnlln• kümaslnln ma.b.iyetlnl, tamamıyle dei;Use bile, nisbeten e.nl&mış olm&larıclır. Fakat henüz kendllerl de yeni birşey y&pme.JilliJlar, ancak bel;enmeciiklerl. dünkülerin eserlerlnl sayfa sayfa tekrar etm.iıJlerdlr. er en ku.lla.n.ılmayan kelimelerl. eski kamus sayfalan a.nosında bulanlı: bir muvaffakıyei:mış glbl l.1sa.na katma-
tıa çalışıriardı ki, bugQnkQler yal.Dı.z bu münasebets� taklit etmediler. Merhum Ahmet Şuayp, Caston Descbampe'm kitabını lsm.lyle beraber -kendisi tetkik etmiş, kendisi tetebbü etmiş gibi- Türkçeye geçirip Alim şöhretini kazanınasına lmrendiler. Onlar da rekA.bete kalktılar. Acele ettiler, hiçbirisi Ahmet Şuayp kadar Fransızca biliniyordu. Anlamadan tercümeye �ladılar. Bugün ilmi olarak yazdı.kla.n, yani tercüme ettikleri sayfalan ka.nştırırsanız cümle detıil. hattA. birçok slga hataları bile göreceksiniz. Fakat vatanm bütün ümidi gene onlardadır. Onlar zekldirler. Çok gençtirler. Tabii okuyacaklar, çalışacaklar, tekA.mül edecekler, hele hiç şüphesiz asırlardan beri bizi ınilll bir edebiyattan mahrum. bırakan eski ve sun'I llsanı terkedeceklerdir. Evet. ümldlinlz onlardadır. Eskilerin hepsi öldü. Dünküler felce uğradılar. Artık yegAne nasipleri ölümdür. Eski llsanı yaşatan bugün •bugünküler•dir. Onların dünküleri taklit etmekten vazgeçtikleri dakika hakiki bir fecr olacak, onların sayesinde yeni bir lisanla terennüm olunan •miill bir edebiyat• dotacaktır.
Hastalıklar
Edeblyatımızın mA.zisl, hA.I..i hakkında muhtasar fakat oldukca vA.zı.h bir kroki yaptık zannederlz. Görülüyor ki, şiındiye kadar m1W bir edebiyat VÜcuda getlrmeınlşlz. Eskller İran'a teveccüh etmiş, yeniler, yanı dünküler, kendileri için yeni bir llsan lbdA. atmege lüzllzn gôrmeye-, rek ve mümkün oldutu kadar da bozarak hep eskilerin lisanını kulla.ııınışlardır. Şimdi yeni bir hayata, bir lntibah devresine giren Türklere yeni, tabiJ bir llsan, kendi llsanlan lAzımdır. Milll bir edebiyat VÜcuda getirmek Için evvelA mWI bir llsan Ister. Eski llean hastadır. Haatalıklan, Içindeki lılzwDBuz ve ecnebl kaldelerdtr. Evet şiındlkl llsanımızda Arab1 ve Farisl kaideleriyle yapılan cem'ler, terkib-i lzafl, terkib-I tavsın,
vasf-ı terkibUer yqadıkça sar ve m1ll1 addolunamaz. Bu Usa.nı kimse a.ıı.lamaz. Ekııerlyet blg&ne kalır. Kitaplar satıl.maz. Va.tanda müt&IAa. ve tetebbO. mera.kı husule getlrilemez. Otuz m.llyonluk bir memlekette en büyük ve en meşhur bir gazeteden otuz bin nllsha. sa.bla.maz. en mükemmel ve müfid kitabın satışı nAdiren bini � V1lz eder .
. Tasfiye Bunu nasıl yapmalı? •Dernek•in arkasına. takılıp a.k1m bir irticAa doğru, ·Buba.nı.-yı Şerif"· deki henüz mebnA.l bir ha.ya.t süren, müthiş bir vuküfsuzluğun, korkunç bir t&a.ssubun ka.rıuılıkla.rı Içinde uyuyan bundan bir düzine asır evvelki günleri yaşayan ka.vtmda.şla.rımızııı yanına. mı gidelim? Bu bir lntlhtı.n:lır. Bu. seri ateşli topla.rıınız:ı, ma.kinell tüfeklerlıniz1 bıra.kıp yerlerine; düşma.ıı.la.rımız gelince -ka.viındaşla.nınız glblQzerlerlne a.taca.ğım.ız suları ka.yna.tm�a. mahsus çay semaverleri koynıa.[ta. benzer. Hayır. Beş asırdan beri konuştu{tu.muz kelimeleri, me'nlls denUen Ara.bl, Fa.rt.sl . kel.i.ıtıeleri mümkün de[tU terkedemeyiz.. Hele a.ruzu a.bp Mehmed Emin
Bey'In hecA.l vezlnlerlni hiçbir QiUr kabul etmez.
Konuştu[tu.muz Usan, İstanbul Türkçesi en tabii bir Usa.ndır. Kllşe olmuş terkiplerden başka lüZUDlSUZ zlynetler asla. mükA.lememlze &irinez. Yazı Usa.nıyla.. konuşmak l1sa.nını hlrleştlrlrsek edeblya.bmızı ihya., 'yahut ica.t etmiş olacağız. Ma.ha.retlmlzi, sa.nabmızı, zekA.nıızı yalnız beş an kişlUk bir edip kümesi . takdir etmeyecek. ka.rşımızda. a.nla.ya.n, takdir eden. alkışiayan ve milkAfAtını veren bir ekseriyet· bulwıa.ca.k.
Nud?
Nasıl m.ı? Pek kolay... Biraz feda.l<Arlıkla herkas ya.pa.bUir. Bakınız. biraz zahmet demiyo-
ruz. Zira tabii bir hareket lçlıı zahmet ve ızbrAba lüzum yoktur. Biraz fedakA.rlık ... Son asrın n.ihayetleriiıe dopu ga.rpta kadınlar kendilerini pek salıhAr gösteren o dar korsalardan nasıl vaz
geçtiler, nasıl mevhW:n ve ltıbAri güzeWklerlnden biraz feda ederek evveiA kendi sıhhatlerlne dolayısıyla llerde doğuracakları neslln Akıbetinl te'min ettilerse biz de öyle yapaca.kız. Tılrkço
kaidelerle terkip yapılabilir. Arabl ve Farisi ka.idelerle niçin yapıyonız? Bu bir ihtiyAç mıdır? Hayır. biz oniarı tezyin Için, süs Için yapıyoruz.
Şüphesiz süs lçlıı... İşte bundan vazgeçeli m. Lafza tapmayalını. Eserierliniz ya.idızh mukavvadan bir heykel olmasın, fikre, hisse ehemmiyet
verellm, Yazılarımız sA.de, beyaz, muhteşem, kavi, ebediyete namzet. mermerden Abideler olsun!
Bunu ihtiyarlar. bunu dünküler yapamazlar. Hiçbir ölü mezarını kendisi kazmaz. Onlar tabii yaşamak isterler. Hayatları eskililde ka.imdir. ·Yeni• onların en büy\lk düşmanıdır.
MilUyete Dotrn Hareket zaı::hanı. artık gelmiş ve hattA. geçmiştir, MAziye, düne, zevke, ttıyAda aldanarak
maddi düşünmekten vazgeçmeliyiz. Düşünıneli, gene duşunmeli, tekrar düşünmali ve kat'l karanmızı vermeliylz. Llsanımızı böyle dağınık, meçhul, istıdatsız bırakan nedir? Arabl ve Farisi kelimeler ml? Asla... Bir ihtiyaç neticesi olarak girenler bizim olmuş. İrnWa.rını muhafaza etm.ekle beraber ·Tılrk• olmuşlardır. Sem', kaflye, Arabl ve Farisi cem'ler, terkipler yapmak için, sırf süs, sırf zlynet lçlıı girenler bu sebepler kalkınca tablatıyla savuşurlar. Bize vA.sl bir lisan lAzım, lAkin muntaza.m ve mazbut olmak şartıyla! Dünyanın en mükemmel, en bas!t. en sAde ve tabii bir sarfı olduğu bütün lisan ıU.I.mlerince iddtA ve beyAn olunan Tılrkçe sarfımızı tıuı.una
lı, onun Ozerlne lfsa.d edici bir leke gibi düfi181l ecnebl kaldeleri atm.alıyız.. Arabl ve Farlsl edat-
ları asla kull�>nmamalıyız. Hele terkipleri mutlaka, mutlaka Türkçe kaidesiyle yapmalıyız. O vakit lilzumsuz olan bazı Arabl ve Fartsf. kelimelerin kendi kendllerlne savuştukla.rını g6receksenlz.
Taaftye Sıufı Bu pek küçük olacak, fakat maddeleri a.z kanunlar nasıl kuvveW ve mılkemmelen rtayete elverişli ise bu da 6yle sA.de ve kat'l ... Ara bl ve Farisi terkipler atılaca.k. Hangileri rnüstesnA olacak? EvveiA şunu s6yleyeUm kl. Ilmi, fenni ve edebi ıstıla.hlara şimdlllk dokunamayız. •Mubitü'l-maa.rlf� heyeti teşekkül etti. Bütün ıstılahIara kat'i bir şekil verecek. Biz onları bir kelime gibi kabul edeceğiz. Terkip na.za.rıyla ba.krnayacqız. Bakınız, sonra. nasıl: ı - Arabl ve Farisi kaideleriyle yapılan bütün terkipler terkolunacak. Tekrar edelim: FevkalAcle, hıfzü's-sıhha, darb-ı mesel, sevk-I ta.bU gibi kllşe olmuş şeyler müstesnA. ... 2 - Türkçe cem' adatından başka katiyyen ecnebi cem' edatları kullanılmayacak: İhtlma.lA.t. mekAtib, memur1n, hastegA.n yazacak yerde thtlm&ller, mektepler, memurlar, hastalar yazacaksınız. Tabi! kA.I.nat. InşaAt. ahlAk, müslüman
g1bi klişe haline gelmişler müstesnA ... 3 - DJ.aer Arabl ve Farisi edatları da atacaksınızl Eya. ecU, ez, men, an, ender, bA.. berA.y, bl, D4., ter, çi, çent, zthl, AlA, fl, kA.In, gAh. kAr, glD, AsA. veş, ver, nA.k. yA.r ... gibi edatlar terkolunacak; ·ancak tekellüme girmiş, taDıamiyle Türkçeleşmiş olan ama. şayet, şey, keşkl, lA.k::l.n, nAşt, hemen, hem, henüz, bari, yani... gibileri · kullanı.laca.k. Unutmayalım ki, terkolunmasını arzu ettiğimiz bu edatlar kulla.ıulsa bile terkip kaldeleri gibi Usanın tekellümi)D.e ııtren •san&tkAr• gibi kelJm.eleri serbestçe s6yler ve yazabilirlz.
Farisi kelimeleri. Arapça mastarlan, Türkçemizdeki mılUlJ!Jan.na göre Isim veya.hut sıfat tellı.kki edecetiz. Farisi ve Arabi nisbet mtı.nlı.sını ve edatını hlı.lz olan kellmelere umu.miyetle sıfat diyeceA'tz. Llsanınıızda yalnız Türkçe kaidelerl hılkmedecek, yalnız Türkçe, yalnız Türkçe kaidelerl... Türkçenin mektı.nlzmasını bozan Arabl ve Farisi kaidelerl bllmeyeceğiz. Anlamayaca.ğız. Bu adım kat'! olacak, yeni llsanla llın.i, fenni, edebi ya.z.ılar yazacağız. hi.klı.yeler telif. şıırler tanzim edece�lz ve eskllerden kimse, hattlı. Edebiyat-ı Cedlde'nln. hattlı. Tanin'In şimdi, susan, o me'yus ve muteheyylç münekk1dl bile artık mütehakkimtı.ne, ·bizlm llsanımızı, dünkülerin llsanını telaffuz ediyorsunuz ve senelerce telaffuz edeceksiniz- derneğe cesaret edemeyecek. Görecekler ki, bu !Isan başka birşeydir. Saftır. tablldir, Fuzull ve Nef'l llsanının bir karlka.türıl, bir taklldl, bir hartı.besl, bir pastlşi yani dünkıllerln, kendilerinin, llsanı de�d.Jr. Şüphesiz ilitiyarlar mevcud.Jyetlerlni muhafaza etmek hissine ma�lup olacaklar, ölümlerini tahakkuk ettlrecek. henüz altında kımıldadıklan taze k&birlerlnln üzerine bir n!syan lı.bldesl dikecek olan bu teşebbüse tenezzül etmlyorlarmış gibi -hücum etmezlerse bile- düşman kalacaklardır.
tm11
Arabl ve Farisi kelimelerin l.mlAlan şiddetle, dini bir taassubla muhafaza olunaoak. Türkçelere gelince, mühim. iltıbaslan men etmek için, şlmdlllk, ma'kül ve mutedll bir tarula •hurüf-ı i.mltı.- kullanıJecak ... İml4 meselesini z&ma.n halledecektlr. Onun için burada :muhakemeye lüzum görmüyoruz. Teşekkül edecek cJ;:.ncü:men-1 Dtı.nış-lerln a:z.ıUarı tabll hep ihtiyar olacak. Onlar da bu :meseleyt hallede:meyecekler. H:Qküme-
tlD !isan ve edebiyatı& m:QnasebeU olan kısmı. yani resm1 Al.l.m.ler daha. yirmi beş sene evvel bl· zlnı •lhtly6.rlar ve Olm.ılıjler ... • d� dilnkülere ·ÜdelB-yı Cedlde•ye bQl-QP enııemiş çocuklar naza.rıyla bakacakbr. Onları, dOrt elle sarıldıkça earıldı.kları eskiJ..lkt, mazlye terkederek biz gençler kend.l.m1z çe.lışmalıyızl Slyıısl ve tçtiı:DAI. l.nk.ılA.plarda., ihtlliUlerde tş başına, en One ııa.sıJ. gençler, nasıl küçük rütbell, yahut hiç rüt· bestz gençler geçtyorsa Um1 ve edebi ihUIA.llerde de yine Oylaleri geçmeltdir. Fen�ı hiç kimsenin lnkA.r edemediAi eski llsa.ı:ı.ı ancak gençler esasından deAi-ştırecek ve bir yeD.l.lik ıiusule getireceklerd-ir. Yoldıa edeblyab; sult.A.nl mekteple· ri edebiyat mualllmllkleri imtihanları lçl.n tertip olunan gQlünç suallerden ibaret zannedenler de· @ ...
Çalışmalıyız. En mu�lak mevzıllan:lan yeni UB&D.la tercümeler yapmalı, yazılar yaz.rnalı. manzum.eler vücuda getirmeliyiz. Bu maddi delillerdir k1 IsyAn ettlAimiz eski llsanı devlrecek. yerine tabii ve milli llsanı yiıkseltecektir.
Gllye Her şeyi hilkümetten beklemeyelim, Bu irsl bastalıtı tedavi edellın. Artık lJsanımızın ıslah v� tasfiyesini de, hQ1ı:Qmete, Maarif Nezaretlne bırakır ve beldersek ·vay hallm1zel ... Maarif NAzırı Efendi HazreUeri* şüphesiz dünyanın en namuslu, en A.ll, en kalbi temiz bir adamıdır. Kendini bütQn hürmetİer1ınlz.le selAmlar ve !slınlerlnt işitince kırk beş derecelik bir zavlye hA.sıl ederek! eAillriz. Bu, bizim vicdani, lçtlmal, siyasi ve muk&ddas bir vazlfemizdir. Bununla beraber bu muhterem, bu büyük, bu mütebahhlr zabn cümlelerln tarzları ve teşekküllerlyle muzaf ve 1DuzafuntleyhierlD., sıfat ve mevsuf'ların evvel ve tı.htr gelm.elerlnden �da hA.sıl olan lntl·
•* Maarif NAzır-ı alb1kı Emrullah Efendi.
bam, fen nazarmdaki mahiyetın.l tanımad.oktnı Itiraf eı.mete mecburuz. Yaşının ve itm.Jnanı.nın tesiriyle yeni felsefeye, fennin her hakikatı çırçıplak ortaya. çıkaran yeni na.za.riyelerine, yeni hareketlerine yabancıdır ve kend.llerine benzeyen zlı.tlar Fransa. Encümen-i Dlı.niş'inde de a.z değildir. Çünkü bu yabancılık bir lktidannzlık sayılmaz. K1ın bilir ne güzel belAga.t, melı.ni, mantık, fıkıh ve slı.lre bilirler. Fakat psikoloji, flzyoloji gibi yeni llimlerl? ... Hiçl Yahut pek a.z ... Bunları bilen, bunlarla muhakeme eden gençler, gençler, gençlerdir. Ömürlerini mlı.zlye hasretmeyip daima. müst.akbele, fenne, ziya. ve hakikata koşan yine gençlerdir. İhtiyarlarla, ihtiyar gençler artık hiçbir vakit ekserlyetl teşkil ederneyecekler ve bu sebeble muhterem Maa.rif Nıızırı Efendi Ha.zreUerinin riyasetinde toplana.niarın Jlml ve edebi Csiyasi değlll fikirleri yalnız kendilerine, yani mazlye münhasır k.a.laca.ktır. Biz, bütün karanlıkla.rdan uzak, hür ve müsta.kil, Ilim ve edebiyat için çalışacağız. Glı.yemtz milli bir llsan, milli bir edebiyat vücuda getirmek olacaktır.
Ey Gençler
Ey gençleri Ey bugün eski devirden kalma mekteplerln dar dershanelerindeld kuru sıralar üzerinde müstakbeli kazanmak için çalışan gençler, sizi bekleyen vazifeler pek ağırdır. Siz, bütün dünyaca siyasi ve lçt.l.ma.l. m.evcudlyeti silinmek Istenilen bir milleti kurtaraci>.ksınız. Evet bütün dünyaca ... Avrupalıların hilıU ve aaUp nlı.m.ı.na. yapbkları haks�kla.rı şüphesiz biliyorsunuz ... Unutmayınız ki etrafuııızda.kl Bulgar, Sırp, Karada�, Yunan hılkQ.metlerl 1ht1zar dakikalarımızı beklediklerini sakla.mıyorlar. Ru.mların, Bulgarların, Sırpların Osmanhhk vata.n.ı.ndaki mekteplerl meydanda .. , Oraliuı::la 'l!ddetll bir Türk dllşmanİığı ta.l.lın olunuyar ve bunu bütün dünya billyor, gazeteler yazıyQr. O hal-
de korkma.yını.z, alz1D bilmenizde bir bels yoktur. Meh.med All'Din çocukl&rı bir Vald\ Mısır'da •Tılrkçıe•nin tekellü.milnü nasıl men edip Tılrklllğıl ora.dan tard.eyledller8e bugQ.n Suriye'de de llse.nımıza. �ı buna benzer bir is� görüyor, oralarda •İstiklAl Fırkası• nA.mıyla bir Arap cemiyetl oldu#Unu hattA cemiyetın relsln.l.ıı Avrupa gazetelerine muhblrlik ettiğin1 BDl.ıyoruz. Arnavutların bir· kısmı tarihteki ke.rdeş�lmiz1 unut&ra.k. milli bir llse.D, milU bir edebiyat lhdBsm.a çe.lışıyor ve !etva.lara., İsllı.ml.yet ke.ldeleriDiD esa.sla.rıııe. ra.kmen Hıristiyan harfieriDi, L!Ltiıı harfleriDi kabul ve tAminı için cehd ve gayrette bulunuyorlar. SiyODizmJn bile mlsk1n Irticai emelleri bizim za.re.nmıze. müteallik gibi duruyor. Ha.rlci düşme.n.larıınızın kırmızı pençeleri, bu pençeleriD zehlrli brDe.kle.rı içimizde, ke.lbimizin üzerinde kımıldıyor. Ey gençler, bunları siz duymuyor musunuz? Yirminci asırdaki vA.si ve müthiş •ehl-1 se.lib teşkilAtı• sile.lısız ve medeDI · hücumla.rını zavallı yetlm. hil6le, bizim üzerimize, Osme.nlı Tılrklüğılne tevcih ediyor. Beşyüz, altıyüz sene evvelki me.ğl'llblyeUerin intikam. heyeca.nle.rı bugün kabarıyor ve siz, ey gençler, hAlA uyuyor musunuz?
Netiı:e Uyanıııız, galebe 'için düşme.nla.rımızı tanımak lAzımdır ve bllln1z ki, bu asırda muhArebeyi ordular yaparsa c;la muze.!feriyetl e.sla ke.ze.nam.e.z. Muzafferiyat iDtiz&m ve tei:'Akkln.l.ııdir ... İı;ıkodra.'de.n BaA'dad'a kadar bu kıt'ayı, bu Osm&Dlı memleketlDl işgal eden Tllr&n.i a.llesi, Türkler e.nciıı.k kuvveW ve ciddi bir terakki ile h6.klmiyetleriDiD mevcudlyeUeriDi muh&fBza. edeblllrler. Terakki Ise l.l..mbı, fen.nlıı, edebiyatın hepl.m1zl.n &r&Smda iDtişe.rm& vAbestedlr. Ve bunları neer Için evvelA lAzım. ole.n m1W ve umumi
bir llse.ndır. Mill1 ve te.bil bir llse.n olmazsa. Wm. fen, edebiyat gene bugünkü gibl bir muamma. hA-
linde ka.lacakbr. Asrımız terakki asn, mücadele ve rekabet asndır. Biz bir kOşeye çeldllp Nedim' In parlak fakat tabiata muha.lif terkiplerini terennüm edersek mezarımı.zı kendi elim.Jzle ka.zmı.ş oluroz. Ancak zevk ve şehvet, rtyA. ve temelluk mevzıllanna lAyık olan o süslü llsanı, eski llsanı, beş asırlık bir mantıksızlığı.n, bir tuhaflığın doğunhıp dünkOlerin lisanını terkedelim. Esaslanyla., kaideleriyle yaşayacak olan Türkçemlzl yazalım. Eski ve dünkü edebiyatımızın mA.hJyeün1 Işte deminden bulAsa ettik. Acemistan ve Fransa'dan ça.lınınış şeyler ... Onlara katlyyen ehemmiyet vermeyiniz ve bilin1z ki, edebiyatımız, bakikatta bizim tarihimiz ve mllliyetlmlz için bir şan değil, bir şeyndir. Evet ey gençlerı Hepiniz yeni llsanı lhyA. ve icAda çalışınız. zeka.nizı, maharetinizl, dünküleri körükörüne taklide değU, yeni llsanı vaz ve te· slse sarfedlnlz. Yazdığınızı. herkes anlarsa, severse kitaplarınız çok sablacak, zengin olacak. sı!l.'yınızın mukMatını göreceksiniz, dünkOleri taklit etmekte devam ederseniz, bir gıln nihayet onlar gibi mey'us olarak yazı yazmağa tövbe edecek, •Otuz mUyonun llsanı• diye telif ettf81niz kitabın beş yüz tane satılmadığını. kAğıt parasını çıkara.ıriadığını görerek müteessir olacaksınız. Siz muhafazakarlık ettikçe, yani mAzlye muhip ve siLdık kaldıkça kaybolacak olan şıohsl menfaalleriniz yanında AlJ, muhterem, büyük bir menfaat, milli menfaat da kaybolacaktır. Bunun için mes'Jllsünüz. Eskiler ve dünküler idra.klerinde mahdut ve masüındurlar. Sathl ve behim.1 düş)lnürlerdi, onların gAyesi •ha.! ve mA.zl.· idi, sizin gA.yenlz istikba.l, istlkba.l, lstlk�ldir. Sizden sonra gelecek olan nesil, IdrAkinize �en muhafazakAr ve mA.zlye muhlp ka.ldığınızı görü%-se size ebedl lA.neUer edecektir:
Genç Kalemler, C. ll, say1: 1 29 Mart 1327/11 Nisan 1911
YENİ LlsANA DJÜR
Şimdiye kadar .yeni llsan.a birçok lt.irBzlar edildi. Bunların hepslnl tetkik ettl.m. Içlerinde ll.mi ve fennl ma.h.lyetl hAiz bir tane bulamadım. Birgün Şehbal'ln BOn nüshasuıı okuyordu.m. Büyük ve muhterem edip Süleyınan Nazlf beyin llsana de.lr blr müsa.ha.basuıı görünce: -İşte ·me.zl ve alışkanlık siLikasıyla kabul edeınlyeceği blr şeyin hakike.tuıı, do�uğunu söyUyecek blr zekiı.... d,ed.lm. Sanırdı.m ki gen:;: ve muhafazakAr ediblm.lz ŞahabetUn Süleyınau bey gibi o da duyduğunu &a.kle.ma.yace.k, il.mi vicdanının se.ıniıni i tlrafuıı ye.ze.ce.ktı.
Yeni Use..n içln yapılan istimzaca ferdl ve boş gurura kapıi.mayare.k, kuvvetli ve asU bir Türk gibi serbestçe cevap vermiş, •Yapt.ıgınız doğrudur. Üç Usandan mürekkep bir llsan olamaz. Her lisan müste.kll bir lisandır. Ve Usanın te.bU tekAmülü sür'atlendirUlr. Hem bu vate.ni bir vazlfedir. Ama ben hislerine tAbi bir adam olduğum lçln eskiyi bırakamam ve sizi takdir ederim- demişti. Şe.hab, kendlslnln kabul etmedi!!, edemedi!�. edemeyeceği bir şeyin do�uğunu, hakkını söylemekle Umln, fennln, gençlik ruhunun fe.zlletlnJ gOstertyoi-du. Süleyman . Nazif bey gibi hakkın ve hakikatın kıyınetini bUen bir edibden de böyle samiınl, il.mi blr itiraf bekUyordum. Fa.ka.t ma.ka.leyl bitirince ye.nıld.ılı'ımı
anladım.. Ve dikkat. ettlıD k1 eskillsanın bu meşhur nesireisi yeni llsanın esaslarına asla dokunamıyor. Ecnebl ke.ldelerle yapılmış blrQok terk;lpler ... Uzun ve Ihtiyar a.henkli cümleler ... HA.sı'ı.ıi yalnız Iddia ve hüküm. .. ·.
33
KonWJurken k:ulJandıaıınız ha.k:lkl UsaJ:ı.ı kA.�dm. ilzerlııd.e Diçlıı. kaybedi:yoruz? Pikret •Lir Brize-yt tercil.me ederken Diçlıı. ·Kınk Rebap• demiyor da •Reba.b-ı -Şikeste• diyor. Mllliyetaız, kavm.lyetsiz, kQZmopolit, çanak yalayıcı, dalkavuk E:nderu.n edebiyatı ruhumuza deriD Izler bıraknıış. Meş'um tesirinden k:urtu.l.e.mıyoruz. Şlkeste lle kırık arasmda mAnAca, anatça hiçbir fark yok, bl.rlsl Türkçe... Şair Türkçayi sevm.lyor . . Kınk yeriDe •Şikeste•l'i kullanıyor!
Eııdenm edebiyatı DSBıl ve ne glbl A.m.lller tesiriyle teşekkıll etmiş? Bu, bıltün gençlerce tat· kike şayan bir .ıneseledir. Enderu.n edebiyabnın milllyetsl�. tabiata mulıaJJfllği, sun'lliğl e.nle.şılmca. yeııi lisanm. hakikatı kilde meydana çıkacaktır, daha bA.rlz · bir şe-
Süleyman Nazif bey yeııi lise.nla yazılan manzumelerden i.Dtlka şiirlerlDl be�niyor. Ve gördüğü güzalliki · zorla yeni Usandan kaparak, şaire veriyor.
Yeni llsaııla daha bir çok şürler yazılmıştır. Acaba buııları görmedller mi? Yeni Usanın son bir şiiriDi müsaadelertyle buraya nakledlyorum. Şarkın ezell felAketiDi bu kadar vtr.si', bu kadar tabU, bu kadar bedl' bir ta=da haykırmış IkiDel bir şair gösterebilirler ml?
ŞARKIN tJF'Ul{LARJ DALDiliii "GÖZÜ'NDE VEHM UYUYAN SUS· !MUŞ UFKUNA EY ŞARK, KANMADIN MI ASIRLARCA UYIKUNA? HALA HUŞÜA KUBBELER EN HİSLİ BİR IPENAH, HALA MİNARELERDE TEVEKKÜL DİYEN IBİR AH. HALA SAÇAKLARlNDA GÜLBR BAYKUŞ IEVl.ERİN,
HALA KOPEK ENİNLERİ , SERPER SOKAKITA KİN, HALA HURAFELER YAŞATlR HER ÇÜRÜK IKAFES, HALA BEŞİK GICffiTJSI, HALA O TOZLU ISES ...
YÜKSELMEYE TAZARRUUN EY ŞARK IBİTMİYOR, •HAY YA'LEL FELAH·INI GÖKLER lştrIMİYOR. .. SÖNSÜN FEZALARINDA SÜKÜT İŞLEYEN . ISEHER, DÖNSÜN ZEMİNLERİNDE DE İSY ANA SECIDELER, DİZ ÇÖKMESİN SAGIR GÖGE ÖKSÜZ DUA
ILARIN. YAKSIN BÜTÜN UFUKLARI ARTIK BELAILARINI HER ZULMÜ, KAHRI BOGMAYA BİR PARIÇA KAN YETER, EY ŞARK UYAN, YETER, YETER ... EY ŞARK rOY AN YETER!
Eski llsanda bu kuvvette, bu ruhta bir •Şed.övr- var mıdır? Varsa yalnız ism.ln.l lütuf buyun;unlar, okuyalım. Gösterecekleri şürle bu şiiri bütün san'atkarlann Onüne koyalı.m. Bakalım hangisini beğenecekler'? ...
Eski llsanın hatalan: Fuzılll, Nerı ve Nedim' den vazgeçellm, Abdülhak HAmid'de, Tev:flk Fikret'de az mıdır? HA.m1d'1 de bıra.kal.ı.m, hatta Tevfik Flkret'de iınıUe, zihaf, lka' hataları yok mudur? Yeni llsanla yazılan şür:iD bir kism.ıD.da, hususiyle yeni llsanın Ilk şalrl All Canib'l.n manzumelerinde, arayınız_ Bakmız hiç bir kusur bulabllecek misiniz? Bu. kusursuzluk yeıj.ı llsanın tabi1lltmden, kolayl.ığından, �ıien çıkıyor. Fakat aiz reddeder ve bunu Canıb'in kudre-
tıııe atfeclerseniz lddian.ızı aslA. lsba.t eclemeyecelminlz.
Siz, esld llsa.ııın en muktedir nesirclsl, geçen gün bir Ekrem bey ihtar etti. Teşekkür ettl.niz. DQşü.ııü.ııüz k1 bat& slz:ln deatı, eski llsa.ııın ldl. ·Eııderu.n IIZlJOSU•nun. mAnAsı � lntlba.' etmeyen ecnebi kellmeler:iııl yanlış kullanmak slzln. hat&D,ız deaı.I. tablatın bir adaleti. lıd1l bir tezah-QrQ ldl.
Ama siz kırk bu kadar senelik ltlyAdlarıııızı deklştlremezalnlz, bu mümkün deaı.Idlr. Ve bu imkAnsızlık kadar tabll bir şey tasavvur oluııamaz_ Ahi lAkin o gençlere ne diyelim ki en ufak bir tetklk ve tecrübe zahmetl.ı:ı.e girmeyerak kôrükörüııe. ldrakslz, mAz.lye uyar, enderun e.3Z>Yla terennüm eelerek uıillete, mllletlnin nıhun.a. mllletlııln samlm1 l.lsa.n..m.a. anasının . dlllne yabancı kalır, ve bllmez ki •Her mlllet kendi llsanıyla yaşar.•
Kadıköy. 25 Hazır8n 1328 · · Yirminci Asırda Zek&� sayı: 9 25 Haziran 1328/8 Temmuz 1912
YENİ ıJsAN VE ÇI:RKİN T AARRUZLAR
tlme, fenne hattA merhi.ım Şemaettln Sami beyin tabirince •lı.da.t-ı IlAhiye ve tablat.a.- mugaytr olan üç Usandan mürekkep, lkl yabancı llsanın kaldeleri altında muvazeneslni, ahenglni, Türklüğünü kaybeden eski lls&Illn son zamanlarda hayli gayretli müdafllerl meydana çıktı. Ben, bunları beklemlyor değildlm... Çünkü eze11 tekerrürden Ibaret olan tarih bana ·bu olacak• diyordu.
Bizim memleketlınizde eskidenberi bir çok adarnlar :rnuvakkat galebeleri ile her yeni hareketin k&rşısına çıkarlar ve basarlar küfrü ... Maksatları, dürınektlr. kuşkulandıkları MuvaffakıyeUeri yeni ·harekeU sürekli ·mıdir? sönBunu anlaınak için ezell bir tekerrürden Ibaret olan tarihln bize alt son on beş senesini çabucacı.k babrlayalım:
Ne görüyoruz ki:
Edeblyatta yeni bir tarz vücuda getirmek Isteyenler ne kadar bakarete ujruyorla.r. Adi, mllliyetslz. ecnebl simsarı mahut ·Baba Tabir· in ·Mahlmat•ı öyle bir gürültü yapıyor ki herkes zavallı mücedditlere fena. gözle bakmaya başlıyor. Eski meb'us Mustafa. sabri Hoca ağır ve korkunç bir Volkan bayra&ı kaldlrıyor, e.rtı.k bugünkü matbua.t ve edebiyat hayabnda. yaşa.mayanlar, Müatecabizade İsmet'ler ve eı:risall tı.şkırıyorla.r, Mehmet CelAl, küfürleri ile, iaıayları ile. soğuk ve tatsız a.rsızlıkları ile hınqını ııllamıyor. Sözde müteessir, &#lar gibi:
38
Se,. rl8rdesir& ey dsbdebeU. ,anı. Pu.zuU Kaldar � a.ç � bak rl81er oldu? ŞUrln -tuhD.It- kalmadı bir zevld, u.suU, Hallulı. klmi Verlairl8, Ilaimi A,.ıo Omer oldu. s.,. rl8rdssw ey hazreı-i Ruhi-i sahnur. Asar-• gorib4nB-i ruhu,. u..utuıdu. Vardır sebebi hep dsloadan oldu edsbiyat JeaB Jacque Rou.sseau·..u,. tGrzı bl.ze rniln.ker,u oldu
Se,. rl8rdssw i14h ... diye bq-ırıyor. Qlen.mek için asla. Wm.. fen, ha" kl.k&t · kiif'Qr, ve edebiyat a.ra.maya.n bir çok ad.a.mle.r. rezalet, alay, istlhza. görünce ka.plljıyorle.r. Ma.lU.mat'cı, muh!Une gOre Adeta. milyoner oluyor. MüceddiUere ta.kıla.n ve bUmem kaç ya.şmda. eşek mAnAsma getl.rllmek istenilen •dekadarı• I.Akabı o kadar yayılıyor k1 e.rbk kavga. edenler birbirini ta.bk1r için bu kelimeyi kullanmayı kAfi gOrQyorle.r. -Fakat netice? ... Bütün bu mua.rrızle.r eskiyi, es� ya.şa.ta.bWyorle.r mı? GazeUer. kasideler, secller. bilmem daha. n:eler kalıyor mu? -Ha.yırl. .. Bugün gazel yapan feci düzen gOrmüyoruz. Dört sene evvel ·Mua.lllm• unvanlı bir rlsA.le çıkanle.ra.k •edebiyat-ı a.tika.• mQda.fa.a.sma. çalışıldı. Bu, bir son nefestı. Kimse duymadıl. .. Slya.sl lnkı.l4.p Ue uyl!oDJUl gençlik ruhunu değlştirdJ. İçtıma.ı sefaletlm1zl.n farkına. vardı. Elimizde l.l.saD ve edebiyat yoktu. Bu hastalıA'ı tedavi 1çl.n birçokları •l.l.saDly&t• ve •sellklya.tile uğraşmaya ba.şla.dıle.r. Vu.kufle.rı arttıkça. gördüler k1 şimdiye kader pek ya.nl.ııJ bir yola, pek derin ·bir uçuruma.. pek koyu bir ka.ra.nlıP gldilmişl... . Va.k:ıa. bu lçtlmıU sera� evvelce ba.zıla.rımız �a.n da. sezllm1şt1; l.Ak1n nBSil te
davi edlleceıli.ni k1mse bllmiyonl.u. O vakitkiler fenne, .Uma, bugQDlı:O. kadar temas &dememişler-
di, .ı.ısan kendi cezlrleriı:ı.den dektl, kendi ta.sarrufla.rmdan mürekkeptlr• ha.ldkatl.DJ. anlamıyorlar ve ·tasfiyecW.k•le �aşıyorlardı.
Siyasi lı:ı.kılA.pla beraber, belki daha evvel uyanan,· varlığııu duyan. var olmaya niyet eden gençlik, dünyanın en güzel ve ahenkll llsalll olan Türkçeyi yalnız avam ve kadınlara, yalnız tekellüın lisaıı.ına. bırakıp yine eski llsanla, yani •enderuıı argosu• lle, milletine yabancı ve faideslz kalama.zdı. Nitekim kalmadı. İsyan etti. Türkçeyi bo�an •anat -nıuuı.ce-sız ve bir mA.nA.da bir çok kelimeleri üşüştüron, fenne; Ume, t&biata taban tabana zıt bulunan kapitülasyonları atmaya. ve koparmaya. kalktı. Bu kapitülasyonlar basit, sade ve mükemmel Türkçe sarfı. nın• üzerine hücum etmiş, onu pençesine almış ejderhalardı. Türkçenin saf lügatiarını emiyorlar. yerlerine �ır ve şlvemtze muhalif kelimeler bırakıyorlardı. Ecnebl terkip kaldelerinden ve edatla.rmdan başka. bir şey olmayan bu kapitülasyonlar Türkçeyi devirl.p enkazı üzerinde yükseliyor, milletin TUhunu kendine duyurmuyorlardı. İşte bugıl.nkü uyanan gençlik yaşamak Isteyen milletini ve onun ruhunu kurtarmak istiyor ...
Ne yapaca.kl. ..
Pek basit ...
Bu. uytınan gerıçıila k.a.nidLr Id: •söylediğmtz gibi yazacak ve o şive ve kla.ide dahUinde ıslah. ve terakidsine çalışacak olursak lisanın gılzelliği tle mü.terı.astp mü.kemmeı bir edebtyatG malık olacağımıuı fılpluJ yoktur.• ••
Nasıl söyl'llyoruz? Bunu herkes bilir, herkes tecrübe edebilir. Konuşunuz, nasıl söyledl#lm1z1 a.nlayaca.ksı.nız.
• Bu basitllk. sadelik ve mUkemmeilik Iddia*• bizim d�il<lir. BOyOk larouue Anolklopedlsl'nl·açmak z�hmetlnl ihtiyar edenler görür. •• Merhum Şem.settln Sami bev.
KonUllurken: ll Arapça, Acemce tasa.rTuf olunmamış kelimeleri asla k:ullanmayız. . 2l Isblahlardan başka Arapça, Acemce kaldelerle yapılmış terkipler ve yabancı edaUar kullanm.ayız. 3) Arapça.dan, Acemceden gelen kellmeleri tasarruf eden>k, Yani kendi •lisanlyat-ımıza uydurarak. kullanırız. Mesela. !Mehm.et-Memet. Mah.mut-Mamut. MilnJr-Münin", hayal-habal, hayyat-hayatl gtbi.
KonUllurken, haben>miz olmadan tabiabn yaptık> şeyleri yazarken de ihmal etmemek ... İşte yen! llsanın yeni bir tarifi. ..
Yazarken tasarruf olunmamış kellm�eri, ıstılahlardan başka Arapça. Acemce kaldeleri ile yapılmış yabancı terkiplerl, cem'ilerl kullanmamak, nazimda, neslrde, ahenk ve kafiye için, kendi şivemizl m..i.kyas tanımak •
Yeni llsanın esasıanna itiraz edecek, bunların .makQl ve m.&ntıkl• ve ·•kabil-i tatbik• olmadığını Um! delillerle ısbat edecek var mı?
Ben •yen! lisan• hakkında ettiğim ilmi itminanı daha. geniş v� parlak göstermek için karşımda ciddi bir muarız arıyorum. Fakat teessüf ederim ki bulamıyorum. Küfür, ıleizden ileri gelir. Acizler sus� tahammül edemezlerse hasarlar küfrıl... Misal: Kan.osmanzade Yakup Kadri bey. Onun boş sözlerinin hezel tarafını bırakarak iddiaya benzeyen bir kaç sabrına. bakı
nız:
�F� yem Usa.n ..• yenı ıtsıan s� tçtn. muhaklaak lıuUalu&ması pek gilç bir uyrıet oi'Gcak. MBBel4, 'mJllet' kelimeııt bilmem rıa.sıl btr tstihaz. Ue 'bı.&du.R�a UJ.kıl4p edecek?•
• Konuturken ec.nebf llpnlyahna riayet edenler büsbOtOn yok de(JIIdir, •Papaya •hAtA• veznlnde okuyan ve TOrkiye'de yegane lmtlyazlı tabeka telkil eden Abdü_lhamlt •bendesian•• bu cümlede':'dir.
Karaosmanzacl.e Yakup Kadri bey biraz allnı başına koysun.. Diına&ı ile düşüıı.sün. Sinirleriıle gene kendi cevap versin: •Kelinıeler, anlattıhlan. fikirlere göre in.tthap olunur. Sı.rl esht Tilrhlilğe aıt bir ihi manzumede :ya.zılan 'budun', 'mtUet'in. :yerin.e ka.inı. olma:ycıccıhtır. FakD.t, eğer, :yin.e böyle esht Tilrhlüğıi. hatırlatmczh tccıbederse şıi.phestz pervasizca :yazdır; :yeni ltscirıeılar harehetlerin.t Ume ve mantıga u:ydun.ı:yorllı.r. L4htn Yahup Kadri be)', tlme, mantıga uymayan bir çoh münasebetsiz hareT•etlere niçin. ts:yan etmt:yor? Misal: alın, cebin, rı4stye heıtmelert yetişmemiş gibi Filıret'tn 'Pi.ş4ne' Izelımesini hullan
ması ... •
Yine o diyor ki: ·Boğa.zun1z uzun mıi.ddet u:ygur, turgut ild .. misilli heıtmelertn dlhenZert tle :yırtılacah.• ·Turgut-, •gurırur• diye eklen.mek lstedikl -uygur. keliınesi Ltı.tln, Cermen, Islav gibi her llsanda aynı kullanılan bir şeydir. Bunun. Arapçası, Aceiilcesi yok ki söyleyell.m. Eker kell.men.in içindeki •g• rahatsızlık veriyorsa alınız si:zeı Turkçe olınayanlan: gayr, guyur, gavır, gıra ... ·Uygur• bunlardan da m.ı tatsız? ...
Sonra. yeni Usana, yeni Usanın" esaslarına dair yazılmış yazıların hiç b1riııi okumaınış gibi bıı.kın ne diyor: •Onlar size dt:yecehler ht, her gılliln bir dihent vardir. Falıat aıdarımG:yı.nı.z eferı.tüler. Bu, gıi.l değil. bu Tz4mtlen dihsndtr. Iş bu kad4ria hızlsa iyL. Falıat teabırıda dtıin.tzt tersin.e çevtrecehstnt.z. Nazar-ı dıkkat yerin.e dtklıat gözü., nefa-t ıi.mtd yerin.e ıi.mtd ıi.fıi.rıl{/iJ., sadr-ı aZ.urı yerine a.zamsadır... U4 demeğe mecbur oraCaJr,.
sınız.•
Yeni Usancılar ba,kırdılar, haykırdıları • Vakaa esht. kli.şeler-bozula.cah, 14/ıin. tercame edllmeyeceh. Dtnı, siyasi ıstıla.hlar hep ıiuraccıh. Sadr-ı a.zam, şeyhil11sl4m, Kur'an-ı
4yet-o kerlme gibı... Çı':inlaa Griılı bunla.r terklpııı.ten çı..lunlf, bOr keUme o&mUf, tekeUüın Uıuuı&nG clilşmtlş, t.ızmamtyle tGsarruf ecJi.llıoı41;tr. • Kiııiııi. gara.zı.n.ı ı:neydana. çıkarmak için yeDi l.l.san.ııı en ı:nılhlı:n esaslan.nı unutan Karaosmanzade Kadri bey m1lllyetlni, varJ.ıSıııı idra.k Ue, edebiyatı lııhisar &l.tın& &l.&n vata.nsız ve ı:nUletsiz ma.hut •enderun • &rgOSU•n& isyan eden uyanık genç� vücudunu içtl.mal bayatıı:nı.z için bir teblike sayıyor. Hayır, a.zlzl.ı:n Ka.raosma.nzade Yakup Kadri beyl Kavınl lıJtıyaklarla uyanan, l.1.sanlannı düzeltmek isteyenlerin sesleri 11Jitlllnıe de[pl, •lntikaı:n ş11rleri•Di okunma.z bir aaga.rya bUen duyB\lSUZ bir gençlik varsa., bu dUYB\lBUZ genç� sesi hAlA. işitlllyonoa biz ifte asıl o vıı.lı::lt içt!Dıai bir tehllke k�ısınday:ız. Öyle, kendi şairleri Danonço'yu alkışiayan vahşi ve medeniyetsiz İtalyan gen�den daha 6d.l ve miskin bir gençUk vanoa ve bundan siz emin iseniz, u.traşma.yuı.ız. Yazmaymız. Boş yere üziil.meylnlz. Buralardan hemen kaçınız; çılJıkO. Rumeli'yi Cermen. Anadolu'yu İslav askerlerinin çizmeleri yakında çtgneyecektne şüpheniz ka.J.masın. .. Çünkü, çünkü Türklük slınmilş, bitmiş demektir.
Fakat hayır, azi.zim Yakup Kadri beyl Uyanmaya ·başlayan büyük Türklük, m1lllyeti, bA.kimiyetl, istlkbLU ve mazlsi Ue beraber Usanını da milliyetsizlerin allnden kurtaracak. Ölüp ölüp de yine asla 6lmeyen, bu kuvveti �akl sayısız Osmanlı dilşmanl.ari gibi içindeki vefasız evlAtları tabiatıııı. TürklUkünü g&lp etmiş cahil seretler de deviremeyecektlr. Gören gözlerle etra.tuııza. bir parça bakar
sanız buna lnanırsınız. Bazen de gayet tuhaf bir söz işitiyoruz; muarızlarınıızdan bir kısı:nı diyorlar ld: -Bugünkü lisanımız TlirkQS d� Osmanlıcadır.•
nu.şulan bir l1sa.n.uı bO.tün eubel.er.lne de ·Türkçe• derler ... Bunun a.ks1D1 hAlA iddia edenler varsa iddiasını --ancak- tspatla.rla kuvvetlendlrmelldlr ... auncıan bir buçuk sene evvel •Yeni lisa.n tabrir heyeti• lhıa,nımıza ait bir •istl.ı::Dzaç- kaleme aldılar, bütün muharrlrleriı:nlze gönderdiler. Birkaç gençten başka kinısa cevap vermedi. Acaba niye sustulari Yoksa tenezzül mü etmediler, kendilerini ilmi bir suale -lutfen-kısacık bir cevap vermeye tenezzül ettirmeyecek bir fatklyetlert ne idi?
Bizim arkada.şlanmızın bazılan Gustave Le· bon, Alfred Fuyol gibi büyük kafalı adamlara bazı maseieiere dair mektup yazdılar. Hemen cevap aldılar. HattiL pek sevd1klın arkadaşım b.e.kik1 Alimierin kendisine karşı bu tevazu tenezzüllerlne şa.şmıştı; reflklııı haklıyd.ı. Çünkü bizim düzme ve yalancı AJ.I.mlerimiz o kadar mutaazzım ve mütekebblr idiler ki ... Onların tavırla.rı.na aldanan zavallı bizler her sene cllt cilt tlml ve lbdsi eserler neşreden Garp Allmlerinin Türk gençlerine cevap vereceklerını asla u.mmuyordu.m. Fakat sonra Bnladık ki sorulan suale cevap vermemek bizdeki sahte AJ.I.mlere ve ediblere mahsus bir kibir ve gurur hastalığıdır: Başka bir şey detlll ...
Biz o zaman •lstimzaç• lle beraber matbu bir de mektup göndermiştik. O mektup bir kaç sualden mürekkepdi ki --aynen hatırlayamadıtım Için-mealen şuraya . yazıyorum.: 1) Müoedditlerln, ıtsanla.rı.n tabU careyanlarını çabuklaştırmaya, kolaylaştırmaya salAhiyetlert var mıdır? 2) Bir llsa,n başka :ııs;nıa.n:ıan Ihtiyacı olduğu kelimeleri alabUir: fakat kalde alabll1r ml? 3) Üç llsaıım. ksidelerinden müteşekkil bir llsan olab111r mi? Ve bu ltıbarla Türkçeye Osmaı;ılıca deneb111r ml? Olamaz ve denemazsa lisanımızı bu ha.Sta.l.ıkta.n kurtarmak bl.zlm Için bir vaZife detll midir? 45
4) Türkçayi sadeleştlrmek içiıı. şimdiye ka· darki ta.sfiyecllerln yaptıklan gibi li...,nımızda menlls Arapça, Acemce kelimeleri ata.ra.k ÇaA-ataycadan, Türkmenceden kallmaler aJ.ma.k llsanların tabii tekA.mıllü.ne muva.fık bir hareket mldir? 51 Llsanın sadeleşt1rll.meslnde ve yenlleştirilmeslnde Arapça ve Acemce terkiplerln, cılmlelerin, edatların kullanılmasını esas ittihaz etmek llsanın tabıı tekAmıllıl lçlıı. en muva.fık bir usul dektl midir? e> Sadrazam, şeyhıliislAm gibi terkiplikten çıkarak klişe olmuş şeyleri, olduğu gibi bırakmak; menekşe, karga, ka.la.balık gibi Türkçeleşliliş Arabi ve Farisi kelimeleri Türkçe ·söylendlğ'i gibi yazmak ve onla.n tamamen benimsemak doğru değil midir? Arzu edenler yukardaki yeni llsanın esaslarına dair olan sualleri Avrupa'da meşhur •11saniyat• a.Iimlerlne yazabilirler. Temin ederiz; mutlaka cevap alacaklardır. Çünkıl şahsi gurur yalnız budalalar& ve ca.hlllere ına.hsustur. Mesela., şu zahmet! 1lm1 ha.kikatlarla uğraşmaya yükseldikleri mevkileri ma.nı olan muanzlanmız da. ihtiyar ederek Ga.rp •lisa.niyat•cılarma. müracaat edebilirler. Fakat. ala.cakları cev'aplara .lnanma.mala.n, o hakiki Allmlere de budalalar, ahmaklar demeleri varittlr. O zaman biz onlara deriz ki: - Haydi, ecnebi kaideleriyle yapılmış sun'i ve tabiata muha.lif terkiplerlnize, Nergisl'nin, Abdurrahman Şeref beyin, Sıllayman Nazif beyin, hattA Ahmet Haşim beyin l.lsanına dönünüz.. Yazıle.rı.nı.zı daima. •enderun argosu• ile ya.zınız. LA.kin, yalnız yazarken slnlrlerlnizden ziyade eliınaklDızı kullanuıız; çQ.nkıl karşımzda sJnlrlerlyle değil, diınağıyla okuyan, dQşılnen, takdir eden kuvvetll ve uyanık bir Türk gençl.1ğ't var. 1 Son gılnierde ınua.rızla.rımız arasında 1ld' mılhlın çehre gôrılndıl.; Cenab Şa.h&beddin, SQr' layman Nazif. __ 46
Ben ·keruil heeabııııa. Cenab ve Nazif beylerin, hareketlerinden daha zarurl ve tal:.U hiçbir hareket göremlyorum ve kendilerine asla darılmıyorum.; çQııkQ bizzat oı:ılardaıı. blrbıbı dediği gibi: Dılııün teceddütpe�erlert bugQı:ı.ün muhakke.k teceddütglrl.zleridir.
Fakat yeDi l1saD.a. alt ·itlrazlan cevapsız bırakmama.#& ve edilen itirazlara yine kendi sistemlerinde cevap vermeğe kat'iyyen karar vermiş oldukumuz iç:ID. bu 1k1 büyük çehre lle de �ıı.cağım.ız kat'idir. Nitekim Cenab'a Canlb ·Hakk•d&, Nazif beye -ZeMada ben. birinci cevaplıı.ı'ım.ız.ı geçen gQn takdim ettik. Yalnız şunu isterim ki:
Dünün teceddütperverleri bugQı:ı.ün teceddütglrizleri olmasınla.r. çQııkQ zaruridir; fakat hiçbir zamanın müt'terilerl olmasınlar.
MeselA Süleyman Nazif bey Şehbal'deki makalelerlıılıı bir yerinde diyorlar }d, - Yeni lisançıla.r, •mademki biz istlyon.iz, blnaenaleyh 1isan bizlm lstediğinliz şekle girecektir• iddiasmda imişler. Kendileri bunu bir ·risale-i fA.niye•de mütalAa buyurmuşla,r, Biz böyle bir küstahlıkta bulnnmadıkJ.mız gibi Türk oğlu Türk olan Süleyman Nazif bey de bizlm bu küstahlıkta bulunma� üınit etmelidirler.
Biz diyoruz ki: -LisaD.lyat şu iddiadadır, lisanımızın tek.A.mül safhaları da bu lddiamızı teyit ediyor. .Biz· mukavele ile ortaya Cena.b beyin kabul edeceğini vald buyurdukları neviden büsbütün yeDi bir llsan çıkarmıyoruz; çQııkQ çıJ<aramayız ve bizimle beraber hiç kimsenin çıkaramayacakma da emlD.lz. İçtlmal hadlselerle f8rtlerin vazifesi içtimal vicda.nın · temayüllerlD.l çabuklaştırma.ktır. İşte •biz• yalnız bunu yapmak istiyoruz.
Nazif beyden zahap1aruıı tashih buyu:rmalannı rica ederim.
YeDi l1sa.Din .Anwça ifade kabiliyetini kendi-
leriııiiı şiındiye k.Bdar yazdıkları çok kusurlu ma.nzuıneler lle* tecrıl.be etmeye tenezzül etmez.. lenıe geçen gün •ZekA•cla ya.zd_ıAım manzume ile edebilirler ...
Buraya. yine All Ca.nip'ten bir misal alıyorum:
Yayılırhen geceler sılslü; açıh mavi g6{/e O geçer, i-şte o meçhul, o gönlnrnez gölge ... Ve uçar, tozlu, laaranlıh yolun üstünde erir. Kimbilir. Belizi de ondan geceler şüphelenir, Arhasından bahanm, htaıı. sönılh bir nlzgar Koşaraiz geçtiği yerlerde hazin bir şey arar. Şim.di yorgun, uyuyan gizli saatler uya.nır, Şimdi her rô;şeyi bir parça onun halbt sanır.
Söyle akşamıara gözyaşlan serpen nlzgar. Söyle orıda.n sonra tevcü edilen bir sır var. Söyle ruhun niçin incinmi-ş onun ruhu gibi, Söyle her çırpı.nı.şı.n böyle niçin peh asabl? Kim o? Rüzgar, uyuşur, söy!emez aizşam E bılme::. Gözlerinden bu durnanLar fakat a.sla lsilinmez.
Yayılırhen geceler süslü, açık mavi gö{Je O geçer, i.şte o meçhul. o glinlnrnez gölge ...
Rica. ederim Nazif beyefendi, Cena.b beyin ·ba.rika.-1 belAga.t•ına. pek meftun olduğu Karaosmanzade Yakup Kadrl bey gibi dekil, <liına.ğıııızla. tetkik buyurun uz... Bu şiir, llsa.nıınızın son zamanlarda. ne kaclar işlenc!Jğine ne güzel bir misal değil midir7 ... Ve aynı lisan ·kelimelerden daha. çok mAnAlar daAuran Bhengt. tem.in etmiyor mu? ... Sizden· yalnız bu noktaya -fakat insaf ile- cevap bekliyorum, •enderun argosu-nu müthiş bir ınıısa dll.çar edecek olan yeni .lisıuıı kabul Için dek!l. şüphesiz ...
* Bu kusurlar• az buyururlaraa hemen teorih eaeram.
Bugün eski llsanın artık a.zalına.ya başlayan münovviçleri son bir intiJ<4m. hınıiyle Tılrkçenin şivesine hlç riayet etDllyorlar. Tılrkçesl olan kelimeler k:ullanıynrlar. İDsa.n o bl arın. eserlerini okurken mutlak& Tılrkçe bUmediklerine hQ.k:meder. Son ve yeni bir m.isal getireytın. Alunet Haş!ın beyin •Ses• u.nvB.D..l.ı bir şllrlni okuyunuz. Valı:ıa bu şllrinda bu sefer oldukça Tilrkçe keliDleler . k:ullıı.n.maya gayret atmış. I.Aldn Tılrkçe keliınelarin na.sıl o� bllmiyor. Bakınız,
Sthr-i. eb'ad içinde, 1tmdt ganiıl,
Bir seh4b& cnd&ra.n. meyah u�UI---
Güınüş (m.uchJ, uyu.m.uş (mouchJ keliDlelerinl katiye yapıyor. Onbeş sene evvel eskiliğin. müda.fii MehDlet CelAl •bU• lle •piyano•yu katlye yapıyordu. O va.k:lt bu hata� Hüseyin Cahlt. onun· Fransızca bUmemesine. cpiyano•yu (nou) doğru okuy&Dı&Dl&Sına veriyordu. Ahm.et Ha.şiın beyin bugıln •güm.üş-lle •uyu.m.uş•u kafiye yapmasına ne diyecek? Yokııs.. •bunda Ahm.et Haşiın bey (Tılrkçel bUmemenin i.n.saıu sevkettiği hata.Ja.ra. kurban olarak şüphesiz k:1 'uyu.m.uş'u 'much' suretinde telAffuz edlllr za.nnetm.iş• ml diyecek? Yine -ses-şllrine dikkat ediniz:
Sanlü hummc-yı vasıcı rnu.stağrak
LeyU bir &tr-i hisle dDldura.rak Dolaşan. göLgeden. luuluılard&. Sanki btr savt-• gcd.p ve m:ülıtez
·Kalbe btr h.tl.sn.-i btbeka. yetmez.
Alk& tamtrne s4y edtn.• den:U.
Burada •Tılrkçe• bil.me:aı.ekten başka hiçbir şeye atfolllD&ID&ya.ca.k bir ka.fl.ye ya:ı:ılı.şı var. •Ka.dın•ın son hecesi ağır oldutundan oeın edatı ·lar• okunur: Ka.dınlar... •Kadı.nla.rdı. ... • Ue hafif •demek· Dı&Sta.rından ·derdi•yi katiye y&.pıyor. Bu katiye ya.nlı.şını düzeltmek ıçın ya •ka· dııııa.rdı-yı ckad1nlerd1·. dı· cıkuınak lAzıın.. yahut da •derdi•yi -d&r
Yine bu kılçük şürde •andırm&k• ve •imtizaç etmek• fUlleri y&n.lış kull&nılmıe:
Ovanm. s4yed4r-• maphemine lmti.:<aç eylemtf mlcum ve bahar. DoÇ\1 söylenmek lA.zı.m gelse: • Yıldızlar ve bahar ov&nlll mılphem gölgeliA1 (Uel i.mtlzaç eylem.l.ş ... •
. . . . . . ,lnıdi gamü.f Bir sehab·ı a.n.ı:Ura.n. ıneyah uyunıUfl Dojtrusu: .Gümılş bir bulutlu) andıran sular uyumuş ... • •İmtizaç etmek•i Tılrkçe diye kullanırsak mutlaka bir •lle• edatı Ister. Misal: •siz arkadaşlarınız ile i.mtizaç ediyor mu.şunuz? Mısır'ın havası ile i.mtizaç edecekslııiz•. Bir kere şu misallerde ve daha kendi kendin1ze (rom&nlard&, kimya kitaplarındal bulacağınız misallerde •i.mtizaç etmek• mastanJu Ahmet Haşi.m bey gibi y&n.lış kullanınız. bakınız, ne gıllılnç olacak. Şllrdekl ya.nlış, manzum. oldUkU için o kadar açık duyulmuyor. Zaten zavallı kariler, enderun argosu ile yazılan muammalarda mAnA aramamaya o kadar alışmışlardır k1 artık yanlışiılın çirlı:l.nlJıt bile onların gözılne çarpmıyor. Ey Tılrk muharrirleril Yazmadan evvel Tılrkçe konuşmasını, ana d1ll..miz1n şiveslııi, ahengini, tabiabnı, tecvldinl Otrenmeye; ondaki glzll, derin, vAsi gılzeWklerin farkıDa varmaya gayret edlııiz. Ve unutmayınız k1 karalama detıl. eser yazıyorsunuz.
Perviz Genç Kalemler dergisi, c. 3, aeyı: 22, 1912
T'Ü'RK SÖZÜ
Şimdiye kadar blrQok kitaplar ve risil..leler çıktı, kimse alıp ok:uınuyordu. Muha.rrirler: -Ah bl.zlın Türkler ... diye başla.n.n.ı sallıyorlar ve -·Ah, hiç okumayı sevmiyorlar, bu hal ile sonuınuz ne olaaLk? ... diyol'la.n;l..ı, Halbuki zavallı Türkler okuyacak bir· şey bulamıyorlardı. Her mllletın olduğu gibi Türk mllletiDJ.n de kendine ma.bsus bir dili vardı. Çoluk çocuk, büyük küçük, kadın erkek. herkes bu güzel dil Ue konuşuyordu.. Hiç blrblrlyle konuşurken a.nl.qa.ma.ya.n Türk dünyada var nııyd.ı? Hayır.
Ok:uınağa gelince hemen Türklerin biçbirisi okuyup a.n.layanııyordu. Türklerin biraz okwnuş ola.nl.arı ellerine kalemi alınca Arapça. Acemce lugat parala.mal;a, Arapça. Acemce terkipler yapınağa ka.lkıyorlar ve •bir mArlfet yapıyoruz• zannedJyarlardı. · Türkler Osm.anlı biikılınetini teşkil ettikten sonra beş altı asır geçti. •Edebiyat ve ilim• nA.mına. Türkçe.blr satır yazı yazılınadı. Anadolu Türkleri saz IJ&iEleriyle, milU destanlarıyla, ya.nık türküleriyle yine kendi dUlerini kaybetıneıneğe çalıştılar, Son asırda Arapça. Aceınce lılgatlar, terkipler yavaş yavaş terkoluııı:nağa. başladı. Bugün mıııı Türk ss.rfı lstık1Al1Di k•zanınal;>il. yüz tuttu. Yarın ümit ediyoruz k1 TQrk belJonın mAnAsını bllı:necl..lai OlQ ve ecnebt kelimeler k;ltaplarıınızdan, gazetelerlm.l.zden kaybolacak.
Türk BUgi DerneAi � her � g\inü toplanan genç Türk edJplerl, genç şairler ar-
sı
tık Nergisl ve Veysl zama.ıundan kalıp hAlA. devam eden Arapça, Acemce terkipli eski lls&nla yazmayı mantıP ve ha.kikate muvAt'ık bulmadılar.
ÇünkQ lisan göz için deki�, kulak içindi. Ve ha.klkat konuşulan lise.nd.J. Yoksa uydurma bir yazı lise.nı dejildi ... TQrkier konuşurken hep mııu ve te.bU Türk se.rfıyla, kaideleriyle konuşuyorle.r, hiç Arapça ve Acemce terkipler yapmıyorlar, Arapça. Acemce cem· ede.Ue.rını kullanmıyorle.rdı. Konuşulan hakiki Türk dilinde en ziyade göze çarpan bu saflık, bu te.bllllk idi. Konuşurken olduğu gibi yazarken de Arapça, Acemce terkipler yapmak Türk halkının mAnAsını bilmediği Arapça kelimeleri, cem' ke.idelerin1 kulla.nmanıak bugün hangi millete mensup olduklannı e.nla.m.ış genç ediplerimizin ve şe.irlerlmJzin başlıca meslekleridir. HattA içlerinde çokle.rı, Arapça, Aoemce ter· kip kaldeleri gibi e.ruz veznlni terk ile ştirlerini milli aruzumuz olan hece vezniyle yazmak istiyorlar. MAdemki artık gençler te.bU ve hiı.kikl Türkçeye bir ehem.miyet verdiler, yakında herkesin okuyup anlay� gibi şeyler yazılacak, Türklerin de bir edebiyatı olacak, kendi dilleriyle iftihar edeceklerdir. Türkler de ' Tilrk gençliği bu mukaddes ümit ile çalışırken Tilrklüklerini duyma.mış yaşlı muharrlrleriın.iz de boş durmuyorlar. Yavaş yavaş yazılmaya başlayan Türkçayi söndürmek için be.kınız Tilrklerin uyandığı ve ... bl.zl.ın müste.kil, M.A"le.İn bir dilimiz ve.rl• 1dd1Asmı gQttüğQ bir zamanda, binüçyüzotuz senesinde nasıl şeyler yazıyorlar? Bu dikkat etmep, düşünmep lA.yık bir meseledlr:
CMesticid.J ha.şmetıyle Csalın.-ı dU-cılyW1da.l l(p4-ber-c4J Demek, mensı de/til, mU&rd.b ı.ı minberefen · Usem4rjJeym4J Kav4nlntn bıltan. Bkv4mı içtrı. (yek-tarz ı.ı 1 yeJzsıındır J
llbtidBUerin 4U-rıesdkJ lmersw-ı btlny4ndırJ BugWı. c'"'""ıuı. u galJbJ eamıeten cı.em.- · lndnı ll merk4d-pılşJ lNid4-yı UıtırdsJ (eblaemJ blltıln ltabı u 1 ce res hana.ılş J lHusllnunJ bi.r ZGiriGIÜar (d.let-i ceng ll tecıalfllylumJ Buglln tezyin eder (s4hdtiın.ıJ bir lvech-i lm.ilstahserı.J (BevtJdiJye l cil!cıle sebz ıl f4hir ki.sveler UısıiJ Eder C ydd-ı ,uıln.un.laJ o (dem meşş4ta.-ı gal; lr4J
Türk viccia.nm.a bunda.n a.tır bir azAp olamaz. Halktan va.zgeçti]L Hangi Avrupa görmüş bir Türk vardır ki lmeşı;Ata.-ı gabrA.Jnın mAnAsını bilsin ...
Bu adamlar k.l.m.l.n Için, hangi millet için yazıyorlar? Sonra. sıkılınadıuı, ·Türkler ok:uınayı sevmlyorla.r . .. • demek insafsızlık deg;J mi? Türkler okuın&k mış şeyleri istiyor. okumak Fakat kendi lstlyorla.r. llsaDıyla · yazıl-
Eski Nergisl ve Veysi llsanı, (enderun edebiyatı) denilen tuhaf ve sun'ı lcA.t şimdiye kadar hep anu; veznlnl kullaııırdl. Gençler hece ve%n.l.n.t kabul edip m11lJ Türk sarfıyla şiirler yazma,ta başlayınca Arapça ve Acemce terkipierin taraftarları içtimal bir tehlike olıuı milliyetslz kalemlerlDl ona da musall&t ettiler. Bu zaDDedlyorduk ki milli bece veznlyle Nergist llsanı yazılmayacak, saf ve sAde Arapça ve Acemce terkiplerinden h4ll gitzel Türkçe ya.zılaca.k, halbuki Işte yeni yeni knllanı!ma,ya, başla,ya:ıı bu milli ve A.ben.kll. vezn1m1zo de mabıU terkipleriDi soktular.
CHiln-ı dUJ n.ılş ettUa· (be.zm..t Sldd.dGJ (Zevk-t c4vıld4ru.J bulduk Rı.z4'da · llf4-)lı ahdJ için lvaıat-ı .Kerbel4'dGJ (Bu nefs-ı hod-g4mıJ çelailp de cl4re Garıu.e ubrurıa (dld4r-ı yı!re} lNtlr-ı a,I&J tnince ldU-t tıg4haJ 63
{Murg-ı Q.61u) sa.lduk ci4 (1w.rb-g4hD.J Alin4 çılarn.,ı.z lıu'bede-b4z4J Teveccılh laı1m.adık lb4b-• nty4ziıJ lrlanla. erl.ltf.k rıltbe-t n4za
Ve ilh ... İşte biz Türk dll.i.ni bu edebiyat ze.llmlerl.J:ı.iJ:ı. ellerinden kurtara.ra.k halka kendi d1llyle fayd.asuıa yarayacak ,eyler yazacak, memleketim.lzde •okuma muhabbeti•Di uyandırJD.qa çalışa.caktz.
Tılrk Sö.:z;ıl, uyanan Alim ve milletiDe Aşık yüksek Türk genç�yle, hAlA uyuyan ve bir ışık bekleyen Türk halkı arasmda bir kapıdır, gençlik o kapıdan girmekle alçalınayacak, bUakis halkı, yani kendi varlığını, kendi milletiDi yükseltecek, kendine benzetecektlr.
Türk Sözü sayı: 1. 12 Nisan 1330/25 Nisan 1914
HALK NE DER?
İtte bizim t:an.ı.ma.dıiPJ bir şey... Türklerden kim okumUŞS& n:illletınden. ha.lk.ıııclan ayrılm.ışt.ır. Bu bal bu günün ıneselesl aeğlldir. Esk:l.den de bOyleydL Hele şalrlertın.i.z ve ediplertm.lz Tılrk ntı.m.ı altmda bir n:illlet olduğunu, •Tılrkçe•de konuşulan canlı bir lisan bulunduğunu akıl.la.rına bile getlrm.em.Jşlerdir. Düşününüz, o Nergisl'nin, Veysi'nin yazd.ıP şeyler ...nedir? O seci'lere ha.ng1 kulak ta.lıamınül eder. HAlı\ yaşayan o •enderun edeblyab•nın Arapça Acemce terkipleri, nJhayeti gelmez atıflan dayan.ı.lacak şeyler midir? Hele o baştan aşağı kl.lı;e terkipierin birbiriDe rabtından IbAret olan enderun edeblya.tından azınan BA.b-ı Alı lisa.nı. Tanzlınat dlll... Tarihte bir n:illletin bu kadar kendisinden geçmeetne pek az tesadüf olunur. Ne ise, vak'A.lar, felA.keUer 1mdada yetişti. Türkler de cblz varız!• demeJte başladılar. Halbuki bir n:illletın varl.JA"ı ancak l1san ve edebiya.Ua, A.deUeri ve an'aneleriyle belli olurdu. Uya.nan Türkler bir de gOrdüler ki kendi lJsanla.rı hiç yokınuş... Evet, konuştuklan güzel, nA.zlk, taUı llsan kil,tıda yazıl:m.ıyordu... KA,tıda uzun, bo&ucu, :mA.nA.sız ve sun'l cü.mleler, mA.nA.ları.n.ı, Arap ve Acem o� tabil iyice bllmed.�Aiıniz birçok terkipler sırala.nıyor ve buna, •1ıtte edebiya.t ... • denlllyordu.. Bu güne kadar bu •endarun edebiya.b• hiç d�memiştl. Şinasi yalnız •atr-ı tefslrl• denilen � ve manbk düşmanı lehiınleri kaldırdı. Ecnebl terkiplere, mllll sarfımızııı 1stikl.A.l.1n1 bozan Arapça, Acemce terkiplere dokunmadı.
55
EvvelA konuş�uz güzel Istanbul TOrkçesine girmeyen bu ecı:ıebi ve kllşg terkipler yi.De kaltiL Kend.ilerine ·ıldebA-yı cedlde• deDi.leu. ve bu •enı:leruD llsanı•nı Acemiatan tercılma.nlıkın
claD, Fraıısa. �ma Alet eden bılyük adamlar da.. TOrklügıl duyam&Dll.ljlardır. Duysalar ve •bir milletin a.ıı.cak lisanında ya.şayabilece�· bilselerd.i, o kadar güzel konuştukları Istanbul Türkçesiyle yezmazlar mıydı? Buna ne mlı.ni ve.rdı.? Mademki Türkçe. Arapça ve Acemce terkipler kullanmadan konuşabillyorlarcl.ı, o halde yazabilmeleri de mılrnkılndıl ... Hal1d Ziya Bey tabia.tıyla ölmete mah.k.üın. olan milliyetsiz Nergis! l..ise.nını dirtltmete çalışıyor, onbeşer satırlık cümleler yapıyordu. Azıcık daha gayret etse bir cılmlede bitmek ılzere bir küçük hikAye, hattA bir roman yazarak mah4.retl.ni gösterecektl. Meh.med Rauf" Bey yine kllşe ve ecnebl terkipleri bıra.knıa.makla beraber konuşulan tabii Türkçeye yaklaştı. Fakat Tevfik Fikret ile FA.ik All Bey ... Onların nazarında hiç bir şey detışmedi. Onların na.za.rında hAla. kendi lisa.nın.ı edeblyatta gönnek Isteyen bir ·Türk millet!• yoktur. İşte Ftlik All Bey'In son şiirlerinden bir parça ki tam sekiz mısra'ında ancak bir cılmle bltiyoı;:
Si.z.ler, sizler ey (nevdztş-t iUıd.mpJ 6ştn4 T4bende cepheler, bu mua.z.zez, bu (c4n-bafh4J Topra.klcnn (n4stb-t tahammıll-gilzdn.nıJ Al luJ.nlar, 4t.elln ya.ra.lar ( ctsm-ı n4zınıJ Tc!'.zlp edip dura.n vatanuz., (luJ.lb-i m4dertnJ Aldm u ızdır4b..u (bi.-luJ.yd u gamJ, ser-tn Btr ya,la, ta, yürekli, ve btg4ne, gtryeriz Bilmem na.sı.ı taharnmal eder, seyreclersıfn.lz:l ..•
İnsan okurken nefes ala.mıyor. AdetA boıtulacak. Arbk buna kim. -Istanbul Tarkl.;aııi· diyebllir? Benebi terkipler de -QstO.ne caba ...
Ka.f:lyelmi.n.in kula.ita h"" gebnesi şöyle dursun, sola gOz, arayıcı fişeği. gtbl aold.a.D aQa, dOndilkçe yoruluyor. Tevfik Fikret, &aada.n Nergl.sl tan:ı.nı :yaşatmak ve tabü Tilrkçeyt yazmamak hususunda daha. ınuta.aasıptır. FıUk geçiyor, t&ID on ınıaralık blr cıl.mle yazıyor, hem son eserlerinin birinde:
Nefretle i.nlerlln: Ve sesfm Czsrd ıl sıhha.tlferJ Bir çehrentn. C hutut-ı h<un.ılşu.nda.J titreşen Evc4 besteleri Bu ya.nık ser-nılviştı ben Gılnlerce inler, i.nleriln artık ... Tega.Uılbü.n CMasrü. ve miJ.IterlBJ canavar dişlerinde hep lnsanll.ğın. asırZara J'l'&e'I'Cill va pılr-t4b ( Şekva'yı eksert.yettJ dlnler: jlakın.. ı.ı.zak Her (nevha-yı elemdeJ l:!o�uk bir Cemn-ı (hak} Su.zişli bir kıtabe okur, ınleriln ... Şeb4b Aguş aça.r ka.ronbğa., ınleriln har4b . . .
Bu h.a.n.gi milletin l.lsa.n.ı?... Bu İstanbul Türkçesi mi? Bununla. beraber eskilerin bu bokucu ve tabiata muhallf enderun llsa.n ve edebiyatını gençlerlıı içinde blrkaç Türk olmayan beynelm.Uellyetçıden başka bekenen kalmadı. Llsanımınn 1st:l.kl.A.l1ni. milll sa.rflDllZI.D lJsaDJm.ız 1lzerlnde t&IDam1yetlnl ve hAklmlyetlnl bu genç Türk şa.lrlerl temin edecekler ...
Eskilere gellnce onları. kimse ta.nım.az. Türklerin onla.rda.n haberi yoktur. Ta.hsU gOrenler bUe Ekrem ve HA.mld'in ancak ısıinıerlnl lşltı:ı:ı..ı.şlerdlr. Allah çok Omür versin, yarın HA.mld Bey de Olecek olursa. resmi adamlardan.. hdkQınetçUerden başka kimse cene••lne gitmeyecek. Niçin? ÇQnkQ onu m1lll şa.lr ol&ra.k tanıyan yok. Onun yazılannda.kl kelimelerin mA.n4sını Türklerin y(lzde doksa.n dokuzu bUmez. � o, Türklerin içinde y(lzde ·biri geçıneyen, ce bUenlar ıj;ln yazmıştır. · Arapça. ve Acem-
Şayet bu şair milliyetını vaktiyle idr6.k edip İstanbul Türkçesiyle yazsaydı belki bQ.tQn Türklüğilıı llsanında yeni bir Alem vılcılda getirir, birbirine azıcık uzak ve yabancı k&la.n mahalli ve mevki lehçelerimiz üstOnde İstanbul Türkçesinden bOyılk ve yıkılmaz bir beykel kure.rdı. O vakit hAk1m. ve unıumi bir edebiyatı olan Türklük daha çabuk yıl.ksellr, terakki eder, yerleşir ve kuvvetlenlrdi ...
Bu büyük ve mukaddes iş artık yenllerin, bugünkü gençlerin eline kaldı. Onlar biraz ·llsanlyat• Ilmiyle iştigal eder ve ba.kikl lisan ancak konuşulan dll oldukunu aı:ılayara.k enderun edebiyatının llsanca birer şaklrdl olmB..zla.rsa uyanmak Isteyen Türklüğilıı ölmez 'peygamberleri olurlar.
·
Çüı:ıkıl halk dedlğimiz millet uyurken bile kencllnden olmayan kendi uyuşmuş rühuı:ıa muvafık gelmeyen şairleri kabul etmez, atar. Ondan yüzünü çevirir. İşte asırl.arca. ·devam eden enderun edebiyatı ... Halk baı:ıgl terk.lblnl Türkçeye sokmuştur? Hangi Arapça, Acemce kelimeyi kendi selikasına, kendi şlveslne, kendi tecvidlne uydurmadan söylem.l.ştlr'? BütQn hayat ve bakikat bu halkın rühuı:ıdadır.
Kanunlar, hükümetler, A.detler, A.yl.ı:ıler hep onun umumi rühuı:ıdaı:ı doAm.uş ve suı:ı'l olarak yapılmak Istenilenler hemen devrilmişcllr. Halk enderun edebiyatı ve enderun llsa.ı:ı.ını kabul etmemiştir. HAlA. kitap olnımamasma sebep de llsanı kendisinden addetmedlğid.lr. Yoksa halk asla nankör dettld.lr. HattA. A.llcenA.ptır, A.lidlr, mukaddestlr. İşte Şlmal Türklerinden halka yabancı kalmayan şair Abdullah TukA.yef ... Geı:ıçken, büyük ve mükemmel bir eser vO.cuda getirmeden geçen sene OldU. I..ll.k1ı:ı şimal kardeşlerimiz onu uı:ıutmadı. Bu sene de öld(iğQ. gün m1W bir bayram gibi A.yl.ı:ıler yaptılar. Bu genç ve lalihsiz şe.lrln Ismi en sillD.mez btr tarih olan milletının kalbine yazılmıştı. Onun şiirleri rnektaplerde gençlerin elinde, ailelerde 68
taze kızlaruı. DAr1ıı. cUzleriJ:ı.de hAlA okunuyor. D1r1 duruyor. Bl.zlm eski. ,.. yeııl eıı.clerun eclebiyatçıla.rımı.zı.
" hattA Arapça. ve Acamce bUım.J.erclen 'ldı:n okuyôr?
Ey gençlerı Blz onlar gibi çorak kalma.yalım. Kımeli clüşünclil.klerlmizi haJkııı. yani milletin lisanıyla yazalım ve İstanbul Tüi-kQesiDi biltıl.n TQrklerln eelebi Uaanı yapalım. O vakit biz onlar gibi �en unutulmaya.ca,tız. Ölclükten sODra. Iyi rılhumuz kabriııı1zln llzerlncle torunlarıınızın ihtıramla � görecek ve Türklük yaşad.ıkça nAınımız hamlyyet ve şefkatle anılclıA"mı lşltecek ...
Kadaköy TUrk Sözü, sayı: 2, 18 NiNn 1330/1 Mayıs 1914
UM_UMl VE HUSUSI TÜRKÇE
Abdnllah TukD.yef ve Liaanı Her milletin bir llsanı vardır. Türklerin Usanı d& konuştukları Tılrkçedir. lAk.l.n İstanbul'
dan ta. Çin huduUarına kadar konuşulan Türkçe bir midir? Hayır ... Türkçe de şive Itibariyle az çok değişmiştir. Hatta. Tllra.n'ı bir tarafa bı
rakalım; İstanbul'da.ld Türklerin dillerinden nereli olduklarını anlaya.billrlz.
MeselA. Manastırlı ve Ohrlli bir Türk, şivesiyle RumelW oldukUnu haykırır. Kast.a.monulu
ların, Diyarbekirlllerln, Eı7;urumluların., Kerküklülerln şiveleri başka başkadır. Bunlara ·ma..halli Türkçe• denir. Bununla beraber birbirleriDelen çok uzak olan yerlerin Türkleri keııd.i ara.larınd& anlaşıp konuşabilirler. .
İstanbul'da kim vardır ki bir Kast.a.monulunun, bir Manastırlının, bir Eı7;urumlunun ıı6y
led1gtnl. anlamasın? HattA Kaşgai-'d&n, Taşkent' ten, Buhara'dan gelen Türk he.cılarıyla biz tercümansız konu.şabillriz. Farklar ehem.miyetalz
ve şiveye lı.lttir. Tasrif slgala.rı hemen hemen birclir. Ya.In.ız şlmal kardeşlerimiz ve Tatarlar arasında eski TQrkçenl.n !gHarı hAlA yaşıyor. Mahalll bir Türkçeden başka bir şey olmayan Tatarca, onun için ayrı bir llsan aclclolunuyor.
Her m.Wet gibi Türklerin de Usa.nı ma.haJ.lJ ı;lvelerle konuşulur. Bunlar ayrı ayrıdır. Bir olan edebiyat llsanıdır Id o d& İstanbul'da. konutulan
na.zlk ve gQzel TQrkçeclir. Nitekim Kırım'clald Tercü.ma.n Ga.zetesı İstanbul TQrkçeaiyle neı;ro-
80
lunur. Kafkasya gazetaleri c:l.e Oyle ... R-'da.k.l Tilrk kanielilleriıDJZ b.lz1m gibi hAklDı ya.ıı1 mesut ol.madıkla.ruı.d � QOk oa.lr yetLttlnnemJ.etir. Geçen sene vefat eden ı:narhUID. Abclullah
TukA.yet onla.nn heDl8D blrtclk miW oa.lrlertdir. Bu oa.lr Ahmed1ye, Muha.mmed1ye, EııvAril'l-A.ı;ıklıı gibi eski eserleri çıok ok:udu&ıındaıı hep o bozuk ve fakat sAde olan. llaa.ı:ı..ı knllanmışbr. El;er İstanbul Türkçesiyle şUrler, romBDI&r, destanlar yazsaydı şil.pheslz o kadar eev� milletinin edebi lJsa.D.ı.yla tereıınıl.m. edecekti. Blzlın ediplerinıiz. şalrlerlıDiz konuştuAwnuz güzel İstanbul Tilrkçesl.n.i i.h.mal ederek Arapça. Acemce terkipler yapmayı bir m6rifet Z&Illle.ttiklerinden asıl Türkiye'deki Türkler eserlerinl okıı:me.IIuQI.arsa bütün Tilran balkı da okum&mışbr.
Abdullah 'l"ukı\.yef de oııla.rııı l.lsarun.ı beAenmemiş ve yazık ki İstanbullu ol.madığuıdan güzel Türkçe � de şUrlerinl yazmamıştır. Bununla· beraber hemen hiç terkip ku!Janmamış ve konuşulan şlmal Türkçesiyle y&ZIIll.Şbr. Halbuki şl:mal Türkçesi Türklerln edebi lisa.nı da deA'ildir. Ancak Türkçenln mahalll bir şlvesidir. Şlmal halla eserlerini eeve seve okur. Fakat bütün Türkler okuyamaz. Bütün Tilrklerln seve seve okuyaca,tı, edebi liaan olan. İstanbul Türkçesldlr. Terkipsiz ve tabU İstanbul Tilrkçesi.n.i yazmak ya.lııız Türkiye'deki Türk oa.lrlerln vazifesi deA'ildir. Milll vatanın yani ha.tün Türa.nın oa.irleri İstanbul
Türkçesini OArenm&Ae gayret etmeU, miW Türk sarfının tamamlyet ve hAkıDılyetlnl temlne çalış
:malıdır. Mllliyet demek ·llsA.n ve mJlll ma6rif• de:mektir. Müşterek ede'bl bir lis&D.J. olınayan bir :millet. rabıta.eız eilril.ler sayılır. Liean, en kavl bir b&Adır. Bu baAa Ornek, biitün 'rü.ran edebiyatlarının en mukaddes bir vazifesUr. Abdullah TukA.yef, lhtlm&l bu haldka.ti � lçlıı, İstanbul Türkçesbıe :mıl.m.kil.n oldll#U kadar yakla.ı;ıyordu. . Fakat .. yazık ki gayr-ı mUii aruz . vezlnleri-
ni Türkçe zannedlyordu. O vakit bu gayr-ı milli anızun Türkçeyi harap eden yabancı ve ecnebi bir usul olduSuııu Türkiye'deldler bile bllm.1yorla.rdı. Eker o, m1lli aruzumuz olaD hece vezinleriyle yazmış· olsaydı şüphesiz yazılan daha kusursuz ola.ca.ktı.
Gayr-ı milli aruz vezinlertni kullandığı için birçok Türkçe kell.melerin. şivesini bozmuştıır. Milletini seven ve onun dlliyle yazmak isteyenler şive Um.inin bu incell.klertni tedkik etmeltdlrler. Yazı yaznıa.k ına.nasız 1Akırdı s6ylemek değildir. .
Muharrirlerin de büyük vazifeleri vardır. Manevi vatan olaD lisanın müdafUeri, askerleri, kabramanları onlardır. Ve l.i.se.n öyle bir vatandır k1 bozulursa. artık ne millet kalır ne devlet ...
TOrk Sözü. say•: 3 . . 24 Nisan 1330fl Mayıs 1914
TÜRKÇEYE KARŞI ENDERUNCA
Atalarımız: -Bır belA. b1ıı nasihat dea-ır ...• deııı.lşler. Son � felAketler- de bizi uyandırdı. Tılrkler, m.il11yetıerl.ni idrike. başladılar. Bu mllU ictrııki görmeyen, l.nkA.r eden muta.assıpla.ra. 1A.f a.ıılata:ı.qa ke.)kmak boltur. -İstanbul Tılrk deAUdir, Tılrklük cerayanı suıı"l ve yal.aııdır, diyenlere, Iki O.ç sene Içinde pek çok deılişen pA.y-ı tahtı.m.ı.zuı sokaklarını gOstermeU. Ne kadar Tılra.ı:ı loka.ııtaları. Yeni TOnu:ı blçki yurtla.rı, Kızıl Elma. bakkal �arı görecekler ... Yeni d<>A"an çocukların adları hep Tılrkçe isimler ... ·Boy scout•u bUe ·lzcilik· keUmeslyle tercüme ettUer.
Bu mını uya.ıııklıktaıı vatan muhabbeti, vatan muhabbetlnden de Usan muhabbet! doA"uyor. Milllyetlıniz nasıl Tılrklo.k. vataııı.m.ız nasıl Türkiye Ise Usanım.ız da Tılrkçedir. Tılrkçe blzl.m mA.nevt ve mukaddes vatanımızdır. Bu mA.nevl vata.nın isUklA.U, kuvveti 'resmi ve mUU vatanı.mızın lstlklıUinden daha miihimdir. Çüııkil vatanını kaybeden blr mJllet epr Uaıuı..ına ve edebiyatııla hAldııı kalırsa ıııa.b.volma.z. yaşar ve 'yine bir gQn gelir siyasi lstlk1A.UD.i kazaıı.ır, dü..şm.a.ııların
dan Intikam. alır.
Fakat blr m.illet Usanını bozar, kaybederse hattA. siyasi hıUd.m.lyetl bAJd kalsa bUe tarıhten siUD.ir- Esirleri onu yuta.r. Yazık ki bl.zi.m. Usanımız bu konWJf:ukum.uz güzel To.rkçe de hemen
hemen kaybol.ı:na,ta yüz tutmWJ. Eler uyanma.m.ız biraz _geclkseymiş ta.Dı.lr,mlyle kaybolacak
mı.t.
SevgUi ve güzel lisanımızın acıklı t.a.rlh.lnı blrkaç �tırl& hatırımıza. getıreUm.. Dedelerlmiz
83
at üstünde kıtalar fethederlerken sana.tla uzun u.zaı:lıya J.ştlgale vakit bulama.mı.ı;lar. Anadolu TUrklerini birlaştıren OsmaııoAuUan da clhAııglr olduktan sonra Türkçe olmayan sıo.ray edebiyatııu himaye etmişler. Bir vakit Aceınce Adettı. re.smı: l1sa.ı:ı olınuş. .. Türkçe yalnız dillerde kal.m.ış ve satıra geçm.em.iş. Konuşt;ukuınuz canlı Türkçe edebiyatı tekkelerill ka.ra.nlıkla.nnda, Aşıkların, saz şalrlerilli.D. ytı.dında yaşamış. Cihtı.nglrl..lkln gururu ve sarhoşluklan arasında Arapça ve Acemce kelimeler ve terkiplerle teşekkül eden •Bnderuıı edebiyatı- Türkçed.e bir •ikilik• vil.cO.da getirmiş. Konuşma lisaruyla yazma llsanı birbirlerinden ferslı.hlarla ayrılmış. Konuşma llsanı Türkçe kalmış, yazma lis&lll Arapça, Acemce ve biraz da Türkçeden mürekkep olmak üzere gayet tuhaf ve milliyetsiz birşey olmuş.
Yazı lisanlDl kimse aıılaınamış. Bugün bile kimse anlamaz. Bunun acilDl Tanziınatçılar ·lisan-ı Osma.nl• koymuşlar ve, - ·Farlsi, Ara.bi ve Tılrkçeden mürekkep bir llsan azabü'l-beyA.ndır• diye tarlfa kalkarak; ll Her llsan bir llsandır, üç lisandan mürekkep bir lisan olamaz .. 2l Her llsaıı başka bir llsandan kelimeler alabillr, fakat kaide alamaz. 3) Her lisan cU.ter bir llsandan aldığı kellınelert:n telaffuzunu bozar, kendi tecvicline, kendi selikasına. uydurur. Ve 1lh ...
Gibi ·:ı.ı-ıuytı.t• 1lm.inin bo\riz esa.slarını i.D.ka.r etmişler, Ta.biata ınuh4.llf yapılan her sun'l hareket gibi bu düzme ve sun'l l1sa.ı:ı da ya.lnız divanların ok:unm.ayan, okunursa bile aııla.şılmayan sa.yfa.larından bir adım dışarı çıkmamış, Türkler konuştuklan güzel li!ı&lllD Içille aı;la Arapça.nın. Acemcenin kaidelerini. terJıipleri.D.I sokmaın.ı.şlardır. Bugün İstanbul'da. konuşulan Tılrkçede Arapça, Aceınce terkip yoktur (Ta.bil ıstıllı.hla.:r müstesnAl, Şüphelenen dikka.t etsi.D..
Her sınıf hslkıyl& konUŞSUD: sara.ylarda, bO.y(lk ıtoD.aklarda., evlerde, ça.işı.da, · pazania., mekteplerde hep bu güzel Türkçe konuşulur. Ve bu gü:
zel TQrkçede de hAkim ola.D. milli Türk sarfıdır, asla başka l1ııa.riııı kaldeleri ve edatlan yoktur,
Türkçe da.i.m& •lisaıı-ı Oaı:na.n.l· denen Arapça. Acemce terkip �a yabancı ka.lınış ve zavallı. Türkler enderuııcuların bu anlaşılmaz lisa.D.ıııdaD. her vakit şl.k.A;yet etmişlerdir. Bergamalı Kadrl'nln kitabında da bu şikayet duyulur. Sonra TQrkÜD. şu hiclcletiD.e bakın ... Ne kaclar haklı ... Kaneli Usanının. Arapça. Acemce terkipler altında söncliirQ.lclQ.tiiııii görüyor ve haykırıyor: ·ArGpça. �teyen Urb4n'a.. gitsin,
Acemce tsti:yen. lran'a. gitsin.
Frenkler Frengiatan.' a. gitsin., Ki biz Türkaz bize Türkçe gerelatl.r.
Bunu fehmetmeyen · ( ... J demektir.•
Bugün mllilyetleriD.l lclrak eden gençler bu Tiirk kadar haşin clekUcllrler. Arapça, Acemce, Frenkçe isteyenlerin ele Türkiye'de kalmasına razıdırlar. Fakat şu ı;ar:tla ki Arapçayı Arapça ola.ra.k; Acemceyi Acemce, Frerikçeyi Frenkçe olarak O�er ve TQrkçemlzl bozmak hıyA.netbıden va.zgec;:slD.ler. Türkçe bıltiiD. TQrkiiiğün malıdır. Milli Tiirk sarl'ı lçtimA.l bir mılessese olduğu gibi A.li Ve mukacldestlr. 0ııUD. tememlığıD.a riAyet hep1m..l.z1.n vazifeslcllr.
Mllllyet careyanı lle beraber kalblerl.mlzde alevlenen llsa.n muhabbeU konuşulan Tiirkçeniıı ve mill1 ıo.ruzuıı satıra geçmesine sebep oldu. Otuz senecUr ba.tnlan .ıtsa,nımızı sadeleştlrelim.l• temenn.lsi llm1 usıll ve huduelunu buldu. Arapça, Acem.ce kaldelarle yapıla.D. kli.şe terkipler abldı.
Konuşulan gılzel Tılrkçe şive ve bedA.atta mikyas addohm.du, Eı:ı genç şairlerimiz mill1 vezi:D.lerle teranniima başladılar. Haklk1 ve canlı llsan galebe çalark.mı ldmseııi.D. anlama.dıb en-
derunca yani •llsan-ı Osmanl• susmadı. Tabiatı.ıı muzafferiyeUna kan;ı gelmek istedi. Fakat nasıl? Milllyet asn olan bu yirminci asırda hiçbir Türkün anlayamayacağı dört yüz sene evvelki milliyetsiz enderun lisanıyla... İşte Ali Ekrem Bey' in PeyA.nı'da.kl son şiirinden lkl kıt'a. Ecnebi terkipierin ne kadar bizim rılhumuza yabancı oldukUJıa dikkat ediniz.
Bugün. (cebln·i vakılr-ı dehdettndeJ onun Durur zuhüra m.üheyya (bu varuk-ı z.ucretJ (Ziyci-yı çeşmineJ akis lley41H. fıtrat,) (Qurüb·ı sayfa) düşen bir güneş kadar yorfgun Nedir bu (levha-t vicdan-ı ber-güzi.cl.e mecii:>J Neler geçer bu sem4nr.n burılc u tarından
Bu (ayn-ı 41emJ olan kalbin inkts4rından Ne llahn-ı kahr u mel4l inltyor şu heybet-i 1141?)
Bunlar ne demek? Bu lisan nece? Kimsenin konuşmadı.kı bir llsanla kime edebiyat yapılıyor? Yine bu enderunca manzumenin yanında bir ma.nzurne daha var ki yalnız şu kıt'asını na.klediyC!rum: Otstıycü btr lhartm-i gar4m-ı sttcıre:hc1m) [(erıdüde-t kel4lJ Btr (aşk-ı cUl-şi.k4r u semen-bıly u hoş-pe/ycimJ (cimılde·i kel4lJ
Buna kiınse ·Türkçe• diyemez. Fakat bir Arap, bir Acem de bu kıt'ayı okusalar blr1;ey anlarlar mı? Bunu da üınit etmiyonı.m. Yalnız fU kadar var ki İstanbul'da, Anadolu'da bütün TQ.
ran'da hiç bir Türk •levha.-i vtcda.n-ı ber-güzlde meıU, a.şk-ı dil-şikAr u semen-büy u hoş-peyA.m• gibi bir satırlık Arapça, Acemce terkiplertn _m.A.
nA.sını anlamaz. ·Amüde, berAzende, endüde, bast• gibi kellınelerln mAnAsını bilmez. Kimin için edebiyat yapıyor? Türkler için mi? Türkler enderunca. bilmezler. Yok, •llsan-ı
Oııma.nl• nıUn.ı verilen bu tuhaf ve sun'l lJsan Ue Ermeni, Rum, Yahudi glbi Türk olmayan Osma.nlılar Için yazılıyorsa. boşuna zahmet... ÇünkO. bu kavimler enderun l..lsanın.ı değil henQz ha.rflerimizl bUe tanımazlar. Bizim. mem.leketlerlmizdeki Acemlerin ise ekserlsl Azerbaycanlı Turklerdlr. Arap kardeşlerlınlzin edebiyatça blç bize ihtiyaçları yoktur. Onların o kadar milkemmel ve mllll blr lisanları vardır ki tamaıniyeti mukaddes kitabımızın vücuduyla temin olunmuştur.
Bu milliyetsiz enderun lisanırun hAlA devamı blr inat meselesldlr.
Milliyet careyanından doğan !isan muhabbet! milli Türk sarfmm tamamiyatini teınln fikrine istlnad ediyor. Türklılkün cereyanırun birçok muarızları var. Milliyetın Abidesi, rühu olan l.l.san da bu muarızlardan kurtula.m..ıyor. Mill! Türkçe sarCuım. ta.mamıyetlnl � lçln eskisinden fazla Arapça.. Acemce terkipler kullanılıyor. Ara.pçanın, Acemcenin ·kaldelerlne dikkat olunuyor. Türkçe mahsustan yanlış yazılıyor. Türkçe dlye hAla. ellmizde Arapça, Acemce kellm.elerden yapılmış blr kamüsu taşıyoruz. Turkçe blr katiye lüga.tı yok. Enderun lisancıları,
SeninJe ey mıltersrın.ün. ıtsan-ı Osm.anı
Sentnle ben ya.zan>n en huceste-efk4n diyen !şalr-l AU nesllylel diğer blr lşalr-l fAzılı.mızl m bu l.k1 neşldelerlni blrer lnumüne-i ke:m.A.ll olmak üzere (sütun-ı ibtlhAcım.ızal derceylerlz. diye blr satırda. dört terkip yapmayı marifet zannederken Türkçenin en basit blr kaldesine yabancı kalıyorlar. Milll Türk sarlma ehemmiyet vermiyorlar. Akılları, flklrlerl hep terkiplerde ... •Bu 1kl neşidelerinl ... • .
Halbuki Türkçede •blr ismin evveline aded gelirse o lsl.m cem' edatı almaz•. ·Onbeo kişi ylrm1 atı yedeklerine , ala.Jra.k bu il.ç yoldan kaçtılar• denir_, Fakat •Onbeş• k:işUer
yirmi atıan yadekler:lııe alarak üç yollardan kaçtılar• denmez. Ve bu kaideyi enderunculardan başka biltoı:ı. fsta.nbullular bWr. Ya.lnız yerli Yuna.nlılar m'ÜStesıı.A .. ·. Bunlar 'llsanımızın şivesi gibi kaldelert.ni de bozarlar. Nitekim geçen gün Beyoğlu'nda.ki Rum sineması büyük ll.A.nlarla •trois ombres· kel.iıneslnl Peyam'ın ·bu 1k1 neşldelertnl• gibi •üç gölgeler• diye tercOme etmiş ve büyük harflerle yazmışb.
Türk 5azü, Mv•: 4. 1 Mayıs 1330/14 Mayıs 1914
TASFİYE VE ISLAH
Muhtarem filozof Rıza. Tevfik Bey Türkçülük idd16sıyla Türkçeden pek başka b�y hAlA kendisinin kulla.Ddı,l:ı o Arapça.. olan ve Acemce terkipU ltııa.Ju müdafaa için uzun blr makale yazdı. Ma.kalesine şöyle başlıyordU; •ls1Ah4t ta.roltcırlo.n -her ne msslekts, her ne nJyetts olursa olsunlar--daima aslA nlcı:l ta.rolta.rlı.Q• güderler. Isiahat i.stsr içti.moı bir: sahado olsun, i.ster din!, medeni. ıt.sanı veya adı olsun daVrıa oslalıGt yaprncok i.stsyenlerl.n nokta.-i na.zan budur.• Halbuki bu de�dlr. işte... Gayıir ve muhterem filozof, eski gayr-i milll edebiyatın gayr-i mlll1 ve tabiata muhalif ecnebl kaidelerle yapılmış mahut .Ara.pça. ve Aoemce terkiplerini müdafaa edeyim derken pek çok y&J:Ulıyor. Şüphesiz bu b!J&isl.zlik de�. heyecanlı blr avukatl.ığm ve� ouunnız blr daJgıııl.ı.kbr.
Aftedec:eklertnı ve hoş görecekler1n1 blldl,ğim ıçin ben şimdi ia.sriye ve :ısla.huı ne demek oldul;uı:ıu ya.zac:aA-ım. Em1n1m ki muhterem filozofumuz buııl.arı benden iyi biliyor. Fakat, bl.lıııem niçin? Ya eaklıyor. yahut da söyl� gibi konuştuğumuz tabll ve terkipsiz lisaD.la. yazıp anlatamıyor ..•
Tasfiye nedir? ... . Ş1md1ye kBdJI,r :muhtelif şubelerde tasfiyeal
Uk iddiası gildeıılerin biQ blr1s1 lcaa ve katl IDA-D&BI.yle bunun ne oldqunu :bize anlatmadı. Bazımız tasflyeyi gertye, pek uzaklara, kanmlıkıar- dOD:mek sanıyordu ve :muarızlar çojalıyor-
89
du. Muarız.la.nıı bazıları milllyetıertı:ıi inkA.r derecesine kadar varıyor, ·Türk, Türkçe, Türkiyat, Türkçülük, Tıiran• kelimelerini işitmek istemiyorlardı. Onlar gibi tasfiyeciler de haksızdı.
·Tasfiye•ye yanlış mAnıll. veriyorlar, Umin, fennin, hakika.tin aleyhinde hareket ediyorlardı. Bu yanlış mAnıll. vermekten biz çok zarara �k. Yanlış tefsire uğrayan büyük ve aU kelimelerden birisi de •Osmanlılık•tır: Türk budununun bir •ulus•undan başka bir şey olına.yan •Osmanlılık· ne hayall ve tabiata taban taba.na zıt, hakikata mugayir tefsirlerle hırpalanmıştır ... Ne ise! Tasfiye dlyordum.
Tasfiye: ı ı Başka nıilletlere .t.eşebbüh - benzeme• Için bariçten alınmış unsurları atarak kendine benzemek ... 21 Cansız •an'ane Ctraditionllerl atarak yalnız •Örl Coplnionl •e kıymet vermek ... demektir.
An'anelerin bugünkü örfte kıymetini muha.faza edenleri canlıdır. örfte dahlldir. örfün reddettlki an'anelerse •pes-zinde = öldükten sonra
yaşaY.an Csurvlvantl • yanl cansızdır.
Orfte yaşayan an'aneler nelerdir?
Aramadan, düşünmeden görüyoruz: Fes, bay
rak, alaylar, ·Padişalum gururle.nına, senden büyük Allah var .. . • nıll.rası, daha bir çok rneraslm. kılıç b&«lama ıll.yini ve umumiyetle dlnl an'aneler ... CAn'anade dahil ol�ı halde örfe
giren bazı şeyler de vardır. MeselA. mevlit gibi ... Mevltt ne farzdır. ne sünnettir, fakat bugün en canlı bir ibAdettlr.l
Örlte yaşamayan an'aneler de az "dejildir. Meselıll. eskiden her ailenin tevA.bU vardı. Şimdi öyle şeyler yok. Paşa daireleri, konak usulleri nerede? Kölemen an'aneler hep slında. •Teaddüd-i zevcıll.t• ve cA.riye istifraşın.ı da ölmüş an' anelerden sa.yabl.l.lrlz.
I..isa.nuı, abl�. hukukun, hattA. d1n1n eaa.sı örftür. BediJyatta. •teknlk• ve kıymet örfe
mQstenJ.ttlr. İktis6dlya.tta. da. Orf müaııslrdir. Meseli. el.masm kıym.etı Orften çıkınıotır. Yoksa mad� cU tablatta.ı;' .deklJ ...
Islah ne demektir? Aınan yara.bbl. Buna o kadar yıuılı.ş mAlıAlar verl.lm1ş kil En ş0hretl1 ve iktidarlı muha.rrlrlerimiz şa.bsl a.rzula.rın.ı lçt!me.i b.a.lı:1ka.t sanıyor ve gazetelerde: -AvrupalıJa.şalım. Avrupahlaşa.J•m ... diye balıırıyorlardı. Cilt cilt kitaplar çıka.rdılar. Netice: cAvrupalılaşaJım yoksa. mahvolacağız.• idi.
Bu ya.la.n değil, fakat çok ya.nlıştı ... A vrupa.lıla.şma. o büyük ve ikUdarlı ada.m.la.nn sırf kendi şahsi anıı..ıla.n, hissi teml.yülleri idi. Cemaat rılhunda.n, Içtimal haklka.tten uzak düşünce onlar gayet hılr ve serbest kaldılar. İstedikleri gibi Avrupa.lıla.şablliyorlardı. Tek gözlük takmakta, en son Paris modası esva.p giymekte, tırnaklarını uza.tmakta, Avrupa. yemeklerini sevınekte, dans etmekte, ba.lolar vermekte, Latin harflerini m1lll (ll bir müessese olmak ÜZere kabulde, mektuplarmda ve ya.zıla.rında ml.ll ve hicrl tarihin yerine Avrupa. takvlminJ, HırlsUya.n İsA'nın doğduğu t&rih1 kullanmakta muhtardılar. clsla.ha.t-ı Şark'ın Garp oluvermesi sanıyorlardı.
İçtim.a.l ha.k.ikate, m1lll vlcda.na., örfe karşı bu isya.nla.rını.n cezası ezell bir muvaffalayetsizllk oldu, Birçok zaman evvel Türkler onlara Frenkçl. decUler. Ve fazıl bir Türk AvrupaWaşmak isteyenlerden bahsederken= ·Frenkler Frengtsta.n'a. gitsin,
Ki biz TürkÜZ .... diyordu. Islah kellmestyle Avrupalıleşmak kellıneel ka.rıştırıl�da.n a.yıiı haklı ve m1lll ga.raz halmız yere ıslahata da. teveccüh ediyordu. Çünkü •ıslah•ın dotru m.A.nAsı blllnm1yordu.
Islah.: B1r mllletl muasırlaştırma.k demektir. Her asrın en mütera.kk1 mlllet.lertne dl.ğer millet.lertn yetişmesi, ya.klaşması l.A.zı.mdır. Yoksa hayat mücadelesinde geri kalanlar, ileri gidenlerin esiri olurlar. Fakat muas•rlaşrn<Uıta esas; mü.teralakı mUletlerln •U.Sıl.l ve 41.y4t•uu almaktır. K•ymetlerin>. mefkılreıenn•. an'cuı.elerint, 6rflertni. a.lrn<Uı c/.eğlld.ir.- Bunlar her mUieUrı kendisinden, her m>ııettn. tç!nden scidı.r olur.
Japonlar Avrupa milleUerlnden Garpt.aıı yalnız usul ve ıUiya.t almışlardır. Hatta. bugün bile m.illl esvn.plarını giyerler. Milli gıdalarını yer ve mill1 içkilerini içerler. Bizde Avrupa'nın usül ve A.liy�tıı:ıdan haberi olmayanlar, Ilim ve fen hususunda hA.IA kurün-ı vus�a yaşayanlar tek gözlük takar ve tırnaklarını uzatırlar. Ayra.n vo çJW lçmeyi vahşet sayarak şampanya ve visltiye rakbet gösterirler. ·Merhaba, sabahlar hayır olsun, akşamlar hayır olsun, Alla.haısmarladık· gibi an'anelerin yerine ·bonjur, bonsuvar, adiyö JUı ... • derler.
Japon genel m.illl llsa.nına., mllliyetlnln, muhitlnln bütün örflerine, tı.deUerine, kıymetlerine sadık kalmış. Garptan yalnız fen ve Wm öğrenmiş, usül ve tıliylı.t kabul etmiştir. Türk genci, konuş� ana. lisanını, Türkçeyi kaba bulmuş, milliyetlDID. muhltınin bütün 6rfleriD1, 4detleriD1, kıymetleriDi lDkAr etmiş, Garpt.aıı usül almıştır, ve iLliylı.t deki!. kıymet ve mefküre ·
İşte Japon genciyle Türk gencinJn arasmdaki fark ... Bizde •Avrupa görmüş ...• demek. son moda esvap glymek, Türkleri, Türkiükü bepnmemek, kalbinde n.lhAyetsiz bir Hristlyan ve yabancı muhabbeU taşımak, Avrupa'nın modasını yalnız esvapta, yaşayışta, aile hus'llslyeUnde � hatta se.çta, aakalda, bıyıkta bile benimeemekUr. Türklerden Avrupa'ya gidenler blrı;ıok Frank kıy-
metlert, edlert gatlrdilar, J�unu IDkAr adameytz. Fakat ha.nsisi Garbm uslll ve AllyA.tın.ı Türkiye' ye getirdi? Türkiye'deki şlmandiferlert, yolları, kOprüleri, elektrik mO.easeııa.tın.ı, ordumuzun sllahlanDl, toplarını, !stlhkAmları.m.ız gallp hAlA. AvrupaWar yapıyorlar. Mimarlar, mıl.hendJsler, sanatkArlar, elektrlkçl.ler hep Avrupalı veya.hut Hristıya.ndır. Birkaç tane Istisna. kablllnden Türk varsa. da. onla.r da. devede kulak ... Japonya'ya bir g6z gezdlriJıJz. Ma.ddl medeniyet -uslll ve A.l.iyA.t, bilhassa. silah, donanma., askerlik ve kuvvet.Ullk demektir-ora.da Japon ellyle y'O.kseltlllr. Çünkü Japonla.r medeniyet! kendi milllyetlerini, kıymetlerini, Orflerlnl, mefküreleriııi lııkA.r için kabul etmem.işler; bllakis onun yalnız •Uslll ve A.llyA.t• olmasını a.nlaya.rak kendi milliyetlerini, kıymetlerini, 6rflerlnJ. mefkılrelerin.l, ya.nl mAnevi medeniyetlerini yükseltmek için kulla.nmışla.rdır. Yabancılardan yalnız ma.dcll medeniyet alınır, mA.nevi medeniyet, alınmaz. Biz de ne vakit onlar gibi yapar, yalnız Ga.rptan uslll ve A.liyAt alır, kendi mllllyetlmlzi, kıymetlerimJzı, Orflerimizi ve mefkılrelerimlzl kuvvetlendlrlııiek •medeniyet-i kabul etmiş sayı� Yoksa Habeş!stan'la.. İstanbul arasmda medenlyetçe biç fark yoktur. Madcll medeniyet yani uslll ve AllyA.t hususunda. Pata&onya.lıla.rlıi. müsA.viyiz, mademki ka.fa.mız Wm ve fen, ellmiz çekiç ve silah tutmuyor ... Ta.ngolar, kostü.mler, .Avrupa'da.n getirtllmJş, otomobWer, revera.nslar, ·A.dA.b-ı mQA.şeret• ler hep ta.kllt, hep boya.dır. Ve bunlarla yalnız kendimJzl aldatırız. Fakat herkesi, en çok Orfçe, mefkıirece •benzeme-ye ka.l.ktığunız Garbı güldürllrQz.
Muasırlaşmak Isteyen bir millet, cUter müterakki milletlarden a.hvA.l ve AllyA.t almalı ve
şuunn.ız mefkUı-elerl.ııi. glzl1 !kuvvet-fildrlerllnt canlanclırmalıdır. Cansız birVeyi canland.ırma.k. mÜmkün dekildir. Bir gOlge-fikir de fikir-kuvvet hAline konulmaz. Kıym.etslz birşeye de kıymet vertlemez. lçttm..ıı vtc� :ya.nt örl hangi fiktrlBrt, ha:n.gi m.ılessesel.eri ca.nl4nd•rırsa onlar can.lwt&r: birer kuvvet-fildrd.ir. Örl neye k•:ymet verirse ,.,:y. met od.ur. Yoksa fert ,.,:ymet veremez. Fert ""•:yrnetıert, kuvvet-fildrlerl, can.ı. ft,.trleri ibd.4 etmez, lzeşfed.er. Türklük cereyanını. mill1 hareketi fertlen. atletrnek gayet büyük bir hatadır. Osmanl.ı Türklerinin vicdanında milliyet kıymeti zaten yaşıyordu. Osmanlı Türkleri bir •ulus• Idi. Büyü]< bir ülkeye sahip oldular. Fakat ·budun•laruıı yine unutmamışlardı. Tanzimat dalgınlığından sonra son fei!U<etler bütün bütün gOzleıiııi açtı. Bu içtimal vicdanda yaşayan -Türklük• heyecanı infHAk etti. Evet. kıymetler içtimal vicclanda şuursuz bir halde yaşarken fert onları şuıırlu bir h.Ue getirir. Yani uyandırır. Bu dokn.ıdıır. Fakat cansız bir vücut, uyandırılabiltr mi? Mutlaka canlı bir vücut uyandırılır. Uyandırılan kıymetler de esa.sen canlıd.ır, lakin yaln.ız uykudad.ır. Fertler bunları uyand.ırmak.la kuvvetlerini bir kaç yüz m1sli arttınınş olıırlar. Çünkü şuıır zaten mevcut olan duyguya. mübalağalı bir şiddet, müfrit bir kuvvet verir ... Şuursuz hadiseler şuıırlu bir hale gelince testrleri son derece artar:-Demek ki Türkçiller de birtakım kuvvet-fikirler, kıymetler, canlı fikirler ibda etmiyorlar, uykuda olan bu fikirleri uyandırıyorlar. şuıırlu bir h.Ue getirerek tesirlerini mübalağalı bir sıırette arttırıyor-lar. Tasfiye asla, mazlye, eskiye dönmek dekildir·Teşebbüh-benzeme• Için harlçtsrı.a.lınan an'aneleri atarak Türk'e benzerneye ça.l.ışmakbr. Cansız an'aneleri atarak Orfe, lçUmal vicdana. ben74
zemek demektir. Islah Ise muaaırlaıtbrmakbr. Ga.rptan, m"llterakkl mWeUerden y&lnız -vet yalnız-usQl ve 6l.lyAt aJ.a.rak uykudaki kıymetlerirnizi, Orf'O.mQzü, mefkılrem.l.zl. uyand.ırmalı, yQkseltaıel1ytz. Isla.hsız tasfiye mesut ve faydalı blr netice vernıec:ll.tt gtbt taafiyeslz ısla.ha. çalışmak da hiç bir vakit teraddi ve sukıltu.muzu. menedemez.
Tanin, sayı: 1941, 4 Mayıs 1330/19 Mayıs 1914
OSMANLICA DECiİL TÜRKÇE
-MUllyeUer lisan ve m1lll hars lle ayrılır•. Tılrk milletinin llsanı da Tılrkçedir. B,ıltün Turan'da bu !isan konuşulur. MilU h� henüz teessüs etmek üzeredir. Tabil bu da. mill1 uyanıklıktan çıkacaktır. Vaktiyle Almanliınn da. m1ll1 blr harslerl yoktu. Şimdi uyanan gençler konuşulan tabü ve hakiki Tılrkçeyi, bu ca.ı:ılı llsanı yazmaya başladılar. Yapbklan şuı:ıdan ibaretU: ll Arapça., Acemce terkip ve cem' ka.ideleriı:ıi kulla.ı:ı.ma.mak <Istıla.hlar müstesna.l , 2) Türkçeleşmemiş Arapça., Acemce sözler yazmamak ve milli Türk sarf'ını llsanda hAkim ve müstakll tanımak, 3) İstanbul şivesini nazımda. ve neslrde bedaete mikyas ad ve yine bu şiveyi bütün Turan'a. edebi, mümtaz ve umumi blr edebiyat llsanı olmak üzere kabul ettlrmek.
Milliyet rnuhabbetlnden vatan muhabbet!, vatan muha.bbetinden de llsa.n muha.bbeti do�a.r. Herkes söylediği gibi yazmaya.. kendi ana. dilini, nazik İstanbul lisanını sevmeye, Arapça, Acemce Türkçeleşmemlş sözleri kullanma.ma.ya.; Arapça, Acemce sa.rf'ı Ue terkipler, cemi'ler yapmamaya. başlayınca., Tılrklerin müstakil ve �nefsinl Arif• bir millet olduğunu çekemeyenler sus� madıla.r: - Türkçe yoktur! Edebiyat bitiyor. Lisa.n-1 Osma.ni <ll ye-yazık oluyor ... diye bağırdılar. All Kemal bey, sa.nki Pata.gonya'da yaşıyorrnu.şuz gibi •IJ.saniya.t• llm.1n.ln en ba.riz ve •İki kere iki dört· kadar malllm. ve makbul esaslarını ayaklar altına. alarak yüksek sesle:
78
-Bu. Usan Osmanlı Usaıııdır. dedi. Hayır All Kemal bey, kurun-ı vusta.ı bir
medrese taJısil.IDdeı:ı sonra. llsaıı. mualllml olan Naci merhuına arbk yirminci asnn ortasında jnsnmak ma'ınımiyyetlnl gOstarmeyiniz. Bu lisan OsiD&Dlı llsaıı.ı değildir. Bu llsaıı. yani bizim Jtgenımız Tllrkçedir,. Ve •Osmanlı l.l..san.ı• diye yaşayan ve konuşulan bir llsaıı. yoktur. Bu ha.klkatı en muhtasar bir •Lisaniyat•. bir •sellkıyat• kitabının yapra.klaruu karıştırsanız hemen anlarsı.nız.ıl.Aki.n ben sizi bu zahmete sokmayacağıı:n. Methett.ı.pniz Şemsettin Sami beyi sOyleteceğiın, onu db:ı.leyiııiz. Diyor ki.: - •Dünyada sem'a en ziyade letafetbahş lisan İtalyanca ve Rumca'dir• diyenler vardır. LAkin tecrübe edenler teslim ve itiraf ederler ki düyada sem'a en hoş gelen ve anlamıyanları bUe meftün ve hayran eden bir Usan varsa o da İstanbul'da ve devletin büyük şehirlerinde tekellüm olunan Tür�. Türkçede ne İtalyancanın birbirini teakup eden •Y•leri ve şeddell ·R• leri, ne Rumca.n.ın yılan fışıltısı.nı andıran ·S· tatabuları ve peltek •S• ve •Z•leri vardır. Kul� yoracak, tab'a nahoş gelecek hiçbir hal yok
tw1.
Şemsettin Sami beye ·Türk şoveni• diyemezslniz. Çünkü Arnavuttu. Her mütefennln adam gibi o da milliyyetperver idi. Fakat bir Arnavut mUllyyetperveri idL •Arnavutluk ne idi, ne olacak?· serlevhasıyla yazıp Bükreş'te Fransızca. Arnavutça. Türkçe olarak bastırdıb küçük ve mühiın kitabı şüphesiz görmüşsünüzdür. Bu kitapta Arnavutlu.k'u anlatırken Türkler için sl>ylediğ:l şeyler hiç muhabbete del.Ue_t etmez. LAkin bu zatta fen ��tl vanlır. Fen namına doğruyu söylüyor, bizim. fenle mıinasebetlerinl tamamiyle kesmiş olan zavallı ediplerimizi uyandırmaya çalışıyordu. Ve fen namına söylerken bizlıİı kalbimizdeki mukaddes ·Turan· beyecanıııı duymuyordu.
Balunız fen na.zarında bir Osmanlı llsanı olamayacqını nasıl* anlatıyor: ne •Lisan, suretle hiçbir vakit sun'& �lamaz. Elsi.rıenln ta.ha.ssıll ve tekevvan etti.(il. ba.hsl.rıe girl.şsek söz çok uza.ya.ca.ğında.rı ya.lrıı.z lU ko.dar derl.z ki. dıln.ya.da. hiçbir lisan yoktur ki. insa.n.la.r ta.ra.fın.d.a.n. suret-i mahsusade yapılmış olsun. Bu son. za.man.la.rda. sun·ı bir lisıan çıka.MI14ya. çC.b· şa.nla.rı.n. s4'yleri heb4ya. gitmiştir. Ve hiçbir vakıt netieepezld olma.)'a.ca.ktır. (Ta.bi.a.ta. karşı s4' yi.n semeresi olmaz. Lisa.n.la.r ta.bUd.ir. Ed.ebiya.t, halkın. söyledl.ğl. lisa.n.a. ta.bi.di.r. Onun. da.hilin.d.e r.slahat ve tezyi.na.t ya.pa.bUtr; fa.kD.t haricine çıkamaz.) Alışmak dü.nyadc ga.rtp şeydir. Biz şirrı· dihi ed.ebiya.tırrııza. alıştıh. btze ta.bU gorü.rıü.r. Ukin bir here arkaya dön.elirrı. Veys&'nin, Nergis&' n.in bir fıkrasını veya. Mıln.şea.t-ı Feridun'dan bir rrıektubu alıp çok A ra.bl ve Farisi ohu.marrıış bir Tılrke veya.hut ol.duk.ça. okunıuş bir hıadı.n.a., sonra. ya.lrıı.z kendi lt.sanuu bilir bir lbr4n.i'ye ve nihayet lisa.nın.ın. fes4hatına. vakıf btr Ara.b'a. ohu.ya.lırrı, hiçbirinin birşey anlazna.ya.ca.ğını görecegi.z. Demek ki bu. hitaplar ne Türk.çe. ne Farisi ve ne de Arabı ya.zılrrııştır. Ya. bu. lisa.n ne lisa.nd.ır? Nerde söylen.iyor? Klrrıler isti'Trıa.l ediyorlar? Sırf surı·ı bir lisand.ır. Şu. kadar varki bu sun'& lisa.nda. hu.l/.a.nı.la.n. helüneler sırf uyduMI14 rrıü.hmelattan olmayıp üç lisa.n.d.a.n. rrıe' huzdur. ( Liscuu Osrrı4n.l aç lisa.nda.n ya.n.i Ara.b& ve Fa.rtsl ve Tü.rk.çe lisa.nlannda.n rrıü.rekkeptir. derrıek 4d.et olrrıuştur. Adet-ı t14hl.yyeye ve ta.bl.a.ta. rrıugayir olan bu t4bir ek.ser kav4id ve i.nş4 kl.ta.pları.n.da ve bu.na. rrııi.rrıa.stı ktta.pla.rda dkr ve tek· rar olunuyor. Ne ka.da.r yanlı.,ıı, ne bü.yük hata.!
Oç lisa.nda.n rrıü.rekkep. bq ıısa.nt Dılnya.da. görülrrıerrıiş şeyi Ha.yırl Hiç ds �le cls{/tldtr. Her lisan bir li.stıJoıcür. Ve akv4rrı-ı ü.merrı beynin.d.e
• Sami beyin en mOhlm stizlerlnl ayrıca perantaze alıyorum.
olduğu gibt, e&:aine beyn&n.ds dahi dsrec4t-ı muhteUdede karabet ve milna.sebet bulunup her birlzaç ıtsan btr zümre telldl eder. Imdi. 86)ılediğimt.z ıtsa.n. e&:aine-i Tur4nlye zümresine mensup Türk ıtsanıdır . .8unG birinci derecede Arabiden ve U.üıct derecede Farisiden bazı keltme ve t4btrıer gtrmi.şttr. (Ldktn bu keUnıeler ne kadar çok olsa ıtsa.nın esasını deği.şttremez. Meseld: ·Ispanyolca ve Portekizceds o kadar keUmdt-ı Arabtyye bulı.uı.uyor ki. bunlann cem'i büyük bir ciU telkil etmi.şttr. Ldki.n me.zkür lisanlar Arab& tıe falan lisandan marekıt.epttr, den.tlmeyi.p Ldtin zümresine mensup milstakU ıtsanıar addolı.uı.urJ. Kezo.Uk lngtlizcede hemen yan yanya Fransızca keltmeıer bulunduğu halde lngUt.z lisanı Cermen zümresine mensup bir lisan olup Fransızcaya yabancı addolı.uı.ur. Her Usanın me'hu.z ve müstear -keltmelertne ba.kılmaz. Esası olan tasrifeltına bakılır. Hatt4. Nergis&'nin sun'& ıtsanına dahi üç ıtsandan. mürekkep namı verUemez.; çünkü Türkçe keUm.attan 4ri denilecek derecede Arabi ve F4risl'y.e boğulmu.ş olan o ib4rede d4h.l tasrif4t ·Olmak• ve ·Etmek• fiilieriyle ve ifade •de. den. tıe. sız• gibi. Türkçe ed.evatla oluyor, dedik. Yine tekrar ederiz., Lisanımız pek güzel bir lisandır. ( Söylediği.mt.z gi.bt yazacak ve o li,•e ve kaide dotrest d.a.hUi.nde ıslah ve teraldusine çalilacak olursak lisanın gü.zeUiğtyle matenasip milkemmeı bir edebiyata malik o�ımızo. 6ÜP· he yoktur.) Arablden. Farisıden birçok keUıneler lisanımızo. gi.rrn.lşttr. Pek al41 Onlar Türkçelqmi.ş. herkes batyor, anlıyor. Biz de Türkçe gibi lauUanıyon.ız. Ve U4ahınhL. •
Fenııin. Alim bir Anıavut qzından çıkan şu kat'l sesine kulB.klannızı kapar, yt.ne, - Bu lisan OBID&Dlı lli;amdır. dlyebWr m.lslD.1z All Ke:ınal Bey? Hayır, bu llsan OBID&Dlı llsanı değildir. TQrkçedtr ... Gazatenizin cS.ı:ıtun-ı lbtlhac•larına •nılınune-1 kemal• olmak ı:ızare koydqunuz ve mOe._.,dh Iki mıs-
raııı.da. tam sekiz ta.ıı.e Fa.rlsl kaJcleslyle terkip buluııa.n tuhaf ve a.ca.ylp şeyler hiç bir milletlıı. llsa.ıı.ı ola.maz. Şekil ve te= IUba.rlyle İskeıı.clerlyye edebiya.bı:u a.ıı.dıra.ıı. eski milllyyetslz edeblyaun terkiplerini. ·Endılde, Amude, BerAzende, BesA.U • gibi en kazını Türkler asla. bepıı.ip okumayaca.klardır. Ve ne kadar çalı,sanız, Arapça, Acemce terkipler yapsa.ıı.ız konuşulaıı. tabii, güzel ve terkipsiz Türkçe galebe çalacak ve Osmanlıca denilen enderun dlll eski diva.ıı.laruı ı;imdi bile artık açılıp okuııamayan mey'li, mahbub'lu sayfaları arasında müebbeden gömülü kalacaktır.
Türk Sö,zü sayı: 5. 8 Moyoo 1330/21 Moyos 1914
GÜZEL TÜRKÇE
-ı-
Her mWeUn l.Lsaıu glbl TürkçeD.i.D de kusursuz ve tabii yazıldıA'm-ı lsted.lğlmJz zama.ıı gayet tuhaf ve şedlt ltlraz.lara uÇadı.k.. İtiraz edenler sanki mahsuscl&n ne demek lstedlğimlzl anlamıyorlar. en reddettiğimiz şeyleri y:bıe bize atfedlyorlardı. Söyleııilmiş, birçok defa yazılımş şeyleri tekrarlamak 1ıısaııı ne kadar ılzer ...
Biz d.Jyordıık Id: ı ı Asıl llsaıı, yaşayan, yaııi konuşulan lisıuıdır. MlUeUn m&ııAsını bllmedlği, anlamadıA'ı lisan ölüdür. Yalnız kitapların açılmaz sahifelerlnde gömülü kalır... Tıpkı topra.ğı.D. altındaki ölüler gibi. . . 21 Var olaıı.: Konuşulan Türkçedir. Ve Türkçenin en güzell, umumi bir edebiyat l.Lsaıu olmağa l4.yık olaıu İstanbul lehçesidir. Çünkü Incelmiştir. Bundan başka Istanbul Türk milletlııin bem milll, hem dlnf, hem 1lm1 merkezidir. Halife ve hA.kAJ:ı burada oturduğu gibi Türk D4.rül-fününu da buradadır.
· 31 İstanbullular lugat parçalamadan tabU bir ed4. lle konuşurlarsa blr kere sevk-i tablimize girmeyen, yani tamaın.lyle Türkçeleomeyen Arapça. Acemce kelim.eleri kniJanmazlpr_ Bahar, seng. 4.b, bl- kerıın, tlraje, muzt, tuhfe, revzeıı, ankebO.t, ve 1lh. gibi ... 41 Sonra, ıstılahlardan m.6adA terkip kullanmazlar. İstanbul'da hangi Türk •oeb-i rahll-i be:v&hAiı. aakf-ı sitAre-i ıı.a.lq-ı hafa,s&h-ı talri.D.. ab4.-yı aiyehreııs-1 uhrevl; rAte-l zerı1n.-1 zir O.
yem· der? Fakat pekAlA Um1 ve tennJ ıstılahları kullanırlar. Zaten bu ıstılablar artık sevk-i tabUmize inmiş. Türkçeleşmiş, terkiplikten çıkarak kelime olmuştur. SadrazAm, ŞeyhQllsl..,, kurıln-ı vust.ıl, kurılıı-ı ula ve sAire gibi. ..
sı Istılablardan mtı.e.dir. Arapça, Acemce kaidelerle hiçbir keliıneyl cem'lendlremezler. Talebe, müshlman, ahlak, evlir.d, edebiyat. tablat ve siUre gl bl... Bu ıstılahlar o kadar Türkçeleşm.lştlr ki biz asıllarında cem' olduğu halde onları mürret telakkl eder ve Oyle kullanırız. - Ey müslümanlar ... Uyanınız. - Ahllr.kları bozuk hAinler ... Titreyiniz.
- Türkiye'nin milli mefkılre etrafında. toplanan cesılr eviadları korkmayınız, ileri da.ima ileri. .. - Milletierin mefkılrelerine. tarihlerinden ve mAzllerinden ziylr.de, mını edebiyatları bir şekil verir ...
Ve netlee -Yenı llsan-ın ka.ldelerl oluyor-
ll Konuşurken olduğu gibi yazarken de Arapça. Acemce terkip ve cem' kaldeleri kullanmamak. Tabü, ıstıla.hlar müstesnA ... 21 Milli Türk sarfının hlr.kim1yet1 ve tamarniyeti altında.. hangi llsandan olursa olsun aldığımız yabancı kelimeleri seUkamıza, tecvıcllı:nize, zevkimlze uydurarak kullanmak. 31 Blltıln Tllrk mWetlDin edebi ve umumi llsanı olmqa namzet olan İstanbul lehçesini nazımda ve neslrde bedaat-i mikyas ve nilınılDe addetmek ...
Faka.t bu mıw ve haklı oldup kadar dotru ve ilmi olan hareketi meşhur Arapça, Acemce terkip sana.tkl&rla.rından Sıllayman Ntr.zit ve Ce· nAb Şahtr.bedd1n beyler Bibl AU Kemal bey de anlamadı.
Tanin, ny" 1953, 18 Mayıs 1330/21 Hoz;ran 1914
.All Kemal bey: ·Türkçe olmuş, JJsıı,n-1 Osman! olmuş, cümlenin maksudu bir a.ma rivayet muhtelif. Onvanuı ne hılkmıl var?• d.iyor. Türkçede ll.ml.n, fennln gılna.h ve b1d'At sayıldLkı. zaman belkl ılnvandaki bu •lklllk = dualltlı• nin ehemm.Jyetl yoktu. Fakat bugıln lŞ dekiştl. ·LlsaniyAt ve sellkiyAt- llimleriııd.ekl umumi usullere yabancL kala.mayız. BlriınJz Ziya Paşa gibl ·Osmanlı llsa.n.ı• derken ötekimiz Kemal bey gibi ·Tılrkçe• diyemeyiz. Bu iki tablrd.en mutlaka blrlsl do�dur ve birisi yanlış ... Fakat hangisi?
Kabllelarin birleşmesinden iller, illerin birleşmesinden milletler, mllletlerln birleşmesinden üm.metler ÇLkar. Kabile, il, millet, il..mmet... Bu tAbirlerin miu1AI.arııu Taıızlmatçllar ve şairler boza.mazlar. Orr ve ilim onlaruı mAnABuıL verml.ştlr.
Bir lisanl.a konuşan iller bir millet demekUr. Türk yurdunun ve Tılran'uı a.hil.l.isi gibi... Bir milletln esas itlbarlyle yalnız bir IJ.sanL olur. Ommetin llsanları ayrı, lA.idn d.inlerl blrd.lr. İslA.m il..mmetlnl teşkil ed.en millet: Türk ve Arap... au ik1 milletten blrl.nln li.sa.n.L Türkçe, blrl.nl.n Ara.pçad.ır. •OsiiJ.II.D.].ılık• bir devlettir. Asla bir •mllJiyet- detılld.ir .. Osmanlılık bir •milliyet• olmayuıca tabıı •Osma.nlıca• d.iye bir l.1sa.n da olamaz.
Türk milletlnln bir kısmı Osmanlı devletinin ülkesindeki Türk yurdunda, yani Halep ve Kerkılk miW hududuyla Arap yurdundan ayrılan Anadolu'da oturur. Konuştukları l.lsan Tilran'ın bıltü.n mllletl.nin IJ.sanL olan Türkçed.ir. Niteki:m Osmanlı devletlnln ülkeei.ndeki Arap yurdunda oturan Arap milletlnln bir kısmı da bıltıln Ara.plaruı J.J.sanı olan Arapçayı konuşur. 'J'ürk ve Arap dindaş oldukla.ruıdan bir il..mmettı.r. Fakat
lisa.ııları bir olmadJA'u:ıdan bir millet deA11dlr. Ayrı ayrı Iki mlliettlr.
Osmanlı devletının lllkesl.ndeki Arap-yurdunda oturan Arap milletinin llsanına ııasıl .osmanlıca• c:Uyemezsek aynı ülkeniıı .Türk yurdunda oturan Türk mllietlııJD llsanma da •Osmanlıca• c:Uyemeylz.
Osmanlı devletl.ndeki Arapların llsanı nasıl ·Arapça- Ise Tılrkierl.n llsanı da ·Türkçe-dir. Ve .osmanlıca• deklldlr. Arapça Osmanlı devletinin har1cl.ndeki esir ve perişan Araplaru:ı li· sanı da olduı\"u gibi, ·Tılrkçe• de Osmanlı devletlnl.n haricindeki esir ve perişan Türklerin, bütün Türk milletinin, bütün Tılran'u:ı lisanıdır.
Türkiel'ln konuştuA"u llsana -Osmanlıca• demek içtlmaiyilt ve lisanlyilt esaslarını bir kalemde InkAr etmek demektir ki yaşadığınuz asnn felsefosinc, ilmlne. zevkine hiç yakışmaz, ayıp
tu·.
Sevglll All Kemal bey! Yıllarca evvel Şernseddin Sami beyl.n anlat.m&A"a çalıştıılı bu kadar barlz ve malum hakikatleri sanki meçhul, derin ve anlaşılmaz şeylermiş gil:il bugün size karşı tekrarlamaktan utanıyorum. İnanınız ve beni affediniz.
Tanin. sayı: 1955. 20 Mayıs 1330/3 Haziran 1914
- 3 -
Muhterem Ali Kemal bey: ·Bu llsan daha ziyade tehzlb olıuıur, sadeleştlrlllr, yükselWl.r, lıUdn •Şekl-I lbtldal•sl.ne lfrq olunamaz; muarızlanmızın diledikleri Ise böyle yapm.&kbr· c:Uyor_
Eğer yeni Uaan hareketl.nJJ:ı. Içindeki gençlerden bahsetmek Istiyorsa pek QOk yanılıyor ... Çılnkü onlar l.lsanı aslA. lbtidal şekline çevirmek!. düşünmemlşlerdlr. TarlhJ kelimelerden hıaı;ka es-
kl ve unutulınuş, 6lınılş TQrkçe kelimeleri canla.ndırma.k veb.mJne hiç dQşmemJşler ve bu vehme do.ı,enlere her va.k1t Itiraz etmişlerdir. MeselA. Kemal bey •ôzge• kelimesi.DJ kullanıyor. HlçbJ:r yeni Usancı İsta.nbul lehçesl.Dde olınaya.n bu kelimeyi ya.zma.z. Evet mAdemki s6ylemlyor, s6ylemed.l.kl şeyi yazmaz da ... Onların ma.ksadı 6rfte yaşaya.n llsanı yazmakbr. Fenne ve Ume yaba.ncı kalınayarak ·11sa.n-l haklkat•ı arıyorlar. Ve görüyorlar kl Arapça, Acemce terkip ve ceuı' kaldeleri canlı TO.rkçeye glrmem.l.ştir. Arapçada.n, Acemceden gelen kellmeler TQrkçeleşmiş, kendl milli mA.nA.Ian.nı kaybederek bizim sellkamıza, blzlın tecvldlmize uymuştur.
SadeleştlrUmek ... Bunu herkes Istiyor. Fakat llsan nasıl sadeleştirWr? TQrkierln mA.nA.sı.ni bUmedi,ği Arapça, Acemce kellınelert kulla.nmakia, Arapça. Acemce alacalı bulacalı terkipler yapDıakla Dll?
Bu llsan sadeleşmez ... Fakat glttl..kçe büyür, genltler, zenglnleşlr. Ka.m.ılsuna yeni yeni kellmeler girer. Türkçenin sadeleşmesl.Dden, sadeleşUrilmesl.Dden bahsedenler dalguılıkle. gayet yanlış btney s6ylüyorlar,
TQrkçeDllz sadeleşmlyor. Gittikçe zenginleşiyor, güzelleşiyor. Çılnkii eskiden TQrkçe kellmelertn yeriDe hep Arapça. Acamce kelimeler kullanılırdı. Arapça, Acemce terldpler, cem'ler, seeller yapılırdı. YaVBIJ yavaş bu saçma ve tabiata muhAlif A.det unutuluyor. Şlmdl blr parça. konutulan canlı TQrkçe yazılınata başlayıııca: •- �sanımız aadeleşlyorl• diyoruz.. Hayır ... Dikkat edelim; ıısenımız zenglnleşlyor. Meşhur Arapça, Acemce terkiplerden Süle:ırman Nazif beyl.D, yahut CenA.b ŞalıAbeddin beyl.D eserlerinden blr sayfa alal.ıın; HA.llde Hanıından da blr sayfa.
Hangisi daha zengin TQrkçe? Meşhur terkipçilar uıllmkQn. oldup kadar az TQrkçe kelimelar klillanmıırlar ve kullandlklan -vallı TQrkçe ke-
llmelerl de Arap ve Acem edAsına uydurmqa çahşmışla.r. Hallde Ha.n.ıma gei.I.Dce onuıı. hemen bütün kelimeleri konuştukılmuz llsanda yaı;aya.nlardandır. EdAsı Türkçedir. Sa.rf"ı ve nahvt, careyAnı. cümlelerinin sırası Türkçedir,
Dl.kkat edelim: lisanıınız sadeleşmlyor; gittikçe Türkçeleşiyor. He.lbuki konuşulan İstanbul Türkçesi sAde deAil. bllakis en zengin, en Ince, en işlenmiş, en geniş ve müstald bir llsandır.
Tanin. sayı: 1962. 25 Mayıs 1330/9 Haziran 1914
- 4 -
Heyhıl.t... Yine tekrar etmek lcAp ediyor ... cYeni lisancıla.r•ın IçtimAl ve llsani hakikatı arayan Türkçe yazabiirnek için buldukları netlee şunlardı: ı ı Konuşurken old\lku gibi yazarken de Arapça, Acarnce terkip ve cem' kaldeleri kullanmamak, !ıstılahlar mü.stesnAI 21 Milli Türk sa.rf"ının hAkimiyeti ve tamarniyeti altında, hangi llsandan olursa olauıı., aldıkımız yabancı kelimeleri aellkaınıza, tecvtdlmlze, zevkimize uydurarak kullanmak.. 31 Bütün Türk milletinin edebi ve umumi llsanı olm� namzet olan İstanbul lehçesini nazımda ve neslrde bedAat-ı mikyas ve nılırulne addetmek ... • Bir lisan cezlrlerinden de!fl, tasarn.ırları.ndan mürekkeptlr• haklkabnı InkAr etmek için pek kuvvetli bir �� olmak lAzımdı.
Zaman ve hayat tesiriyle cahlllikte eskilerimiz kadar kuvvetli ke.lamayan gençler ateşin addan, kederin kaygudan, Allah'ın Çe.lab'dan daha Türkçe oldu.kU.nu biliyorlardı. Sellkamıza Inen her kelime Türkçe idi. Bir k6kten, soydan olmakla beraber bugılnkıl Usanda yaşa.ma.yan ·ka-
limeleri lnıl!pnmak lstemiyorduk. Zira bu llme kaıılı bir lsya.ıı ldl, """
Kelimeler ele 1Daanla.r gibi d�. yaşar, OlQr. Tasf'l.ye bu Olen kell.melerl çıkarıp dlrlltmeje çalışmak dettldir. TQrkçemizde de ne kadar kelimeler vardır ki hepsi OimQş, yerlerine cUaer kellmeler geçerek TQrkçeleşmişUr. I.J.ııaııda. ôlm.Qş bir kellme tıpkı ecııebt bir kellme gtbldir. Onu ya.şatmel;a çalışmak boş bir harekettir.
Yeni llse.ncılar asla bOyle bir hata yapmadılar ...
Yaşayan kelimeler, on asır geçse yine aevUlr. İşte Ali Kemal beyln çok bejendlkl FuzOJ.l'den bir beytt: Sançup bele ncS.zentn etekler Topl.ardı etek etek çiçekler
·Bel, nAzenln, etek. topla.ma.k, çiçek· kelimelerı bugün llsanımızda ya.şıodıkı lçln bu beytt çok hoşumuza gtdlyor. Fakat •S&Ilçma.k• mastarı ...
Bu mastar bugünkü fste.nbul Türkçesinde yaşamıyor. Oııun lçln bej:eıııneyi.z. Sokmak mA._ı:ılt.sı.ne. gelen •se.nçmak• kellmest.n.1ıı bazı milştakları hii.IA duruyor. Onları sever ya.zanz:
Se.ncak; •yere sokulacak şey; se.ncı.mak; sancı; sancılatm.ak;
Azerbaycan'da yaşayan •se.ncaro kelimee1ıı.ln. de mAnA.slD.l İste.nbullular bllmezler.
Mazlye, asırlann karaı:ılı.klarına dönerek unutulm.uş kelime müste.hAseleri bulup kulle.n
ma,ta kalkmak lisaru berbA.t etmektir. Ölen di
rilmez. Belki uyuya.ıı uyaıur.
Yeııl llse.ncılar 'bu basit ve malılm ha.kikatı herkes gtbt.blldlklerlnden llsanda Olm:üo 1r.ellmeler1 ne belrenlr ve ne kulle.nırlar.
Tanin, sayı: 1978, 12 Hazinın 1330/25 Hazinın 1914
Muhterem All Kemal bey iyi bir ga.zetectclir, Bwıu tasdik etmemek haksızlıktır. O bpkı sanaLta mtı.hir bir avukattır. Büyük bir avukat, müşterisi olan ctı.ninln anadan doj"ma bir masum olduj"unu nasıl lsbat eder ve hAkiıniert kandırırsa Ali Kemal bey de lstedlkl meseleyl bozar ve •en büyük hakikat• diye kendi flkrt şeklinde ortaya atar ... Hele o Arapça, Acemce, Türkçe beyiUer, kıt'alar ... Asıl kuvveti onları bulmakta ve bir sınıf zevkine göre ma.htı.retle kulJanabllmeslndedir.
Fakat gazetecilik, siyasi muha.rrtrlik hududunu aşınca iş de!Pşlr. Yayan kalır, sendeler. Ve •lisa.nımızda. fennan Arapça, Acarnce terkip va cem' kaidelerinl kullanmak ictı.b edermiş, hayret! Herhalde böyle bir fen hiçbir hakika.te, hiçbir kaideye, na.ze.riyeye müstenid dej"ll; çünkü bu !isan baştan başa. öyle terkiplerle, cem'leı-le doludur. edebiyat. hukuk, ulü.nı, fünıln, maarif ve stı.ire gibi ... • der, şaşar ... ıl -Lisa.nlytı.t- ilmi her lisa.nı tedk.lk etmiş, aslını esasını a.ra.:ırıış ve bulmuştur. Türkçe de şekil, tabiat ve esa.sca. Arapça. ve Acemce llsa.nlarından pek ayrı ve uzak bir zümreye mensup-· tur. Edtı.ca bu llsanlara hiç benzemez. 21 Türkçe her ll&andan kelime a.la.bllir, fakat Almanca. ve Fransızcadan nasıl sari' ve na.h1v ka.ldesl a.la.ma.zsa Arapça. ve Acarnceden de alamaz. 3l Her lisan bir llsandır. Muhtellt !Isan ol
maz. 41 Llsa.n •rea.llte li.ngulstique• yani li9a.nl şe' niyet demektir. Ha.klka.t konuşulan. kullanılan, anlaşılan, sellka.mızda. yaşayan Usa.ndadır. Bu 11sanm edtı.sı, sarfı, na.hvi miWdir. Bu llsana giren her ecfıebi kelimenin aslındakl mADA. 'bo2aılmuş ve Türk tecvtdine uymuştur. •Baştan başa. öyle terkiplarle cem'lerle dolu• olan, konuşulan Türkçe dean, divanlarda g6mülu olan eıaki sun'l :ı.tsa.ndır.
fstaııbullular konWJurlarken asla. Arapça ve Acemce kaldelerle terkip ve cem' yapmazlar. Buna heplmJz d!kkat edebi.Urlz.
Isblahlarıı:ı. bJr çoğu terkiplikten ve cem'likten çıkarak bir kelime ve bJr mürret olmWJtur. Onları atmak zaten J.isa.n1 şe'ııiyete muhAllftlr. SadrazAm, Şeyhüllsltr.m. kurWı.-ı vustA, ta.rlh-1 ceU, alılA.k, ma.a.rlf, hukuk gtbl. ..
BOyle ıstılahiarı -l.l.sa.nııı ha.ldkatında. yaşama· yan eski ve 61mılş Türkçe keUmelerle tercıl.me ve tebclil.e kalkmak eski edebiyat l.l.sa.nıııa. taraftar olmaktan ziyade llm..l da.lguıhğa deWet eder.
Arapça., Acemce ka.ldelerle yapılan terkipierin Tılrkçeyt bcndukunu bUmek lçlıı o kadar derin mallima.t ve vukılfa. h6cet yoktur. Tılrkçede iza1'etler arasmda •lılml ve beyAııl• farklar vardır ve bu pek mılhiındir. Halbuki Arapça. ve Acemce ka.ldelerle yapılan terkiplerde bu fark kaybol\ır. SeUkamızda.ld aııla.m.ak lhtlya.cı tatmin olun.maz. •Felsefe-! aşk•ın tarcılmesl •aşk felsefesi- midir? Yoksa. •aşkın felsefesi• mi? ...
SevgW All beyl YQzlerce defa. tekrarl.ıuıııuş olan bu ba.slt haklka.tlert yazarken •seUidyı1t• U:ınlnin tsml.ııl. Uk defa. benden i.şitt.iğiıı.l söyleyen gayet bılyılk ve muhterem bir ınuha.rrlrim.izl. ha.tırlıyor, ve •hı11A. lçtınizde Wmden başka. bir usul, şe'niyetten başka. bir hakikat ta.sa.vvur edenler var mıdır, acaba?• diye dQşü.nılyorum. T•nln, say1: '1986.
20 Haziran 1330/3 Temmuz 1914
Türkçeye kimler ·OSMANLICA•
der?
KabUelerin birleşmesinden İl'ler, İl'leriıı birleşmesinden MilleUer çıkar. Llsa.nı bir olan Halka. -MIUet• denir. MWeUer hep lisanla ayrılır.
Türkler TüraD'da. oturan bir milletUr. Ve ll· sanları asıl ve esas IUbarlyle birdir.
Fakat her milletin oldua-u gibi Türklerin lisanı da. muhtelif lahçelere a.ynlmıştır. BuhArA' nın, Semerkand'ın, Orenburg'un, Kınm'ın, Ka.stamonu'nun, Adana.'nın, Kerk:Qk'üıı şiveleri başka başkadır.
Fransa'da bile lehçeler ayrı ayrıdır ve bir lehçenin hududu asla. yüz kilometrelik bir sahayı geçmez. LAkin orada. lahçelere ayrı ayrı Isimler verilmez ve hepsine birden •Fransızca- derler.
Evvelki nüshamızda. bir makalesinden bazı parçalar a.Idı.tunız Arnavut Sam.l bey merhuma gelinceye kadar Türklerden •Lisa.nlya.t• Ilmiyle ul;raşa.n olma.m.ış tır.
Eski .Uimlertmiz •Şe'niyet-Reallte•e hiç ehemmJyet vermez ve -mefhum• usulüne l'tlkad ederlerdl. Ha.ttlı. en son gelenleri bile Türklerin büyük bir millet olduğunu ve konuştuklan 11sanın Türkçe oldul;unu bilmiyorlar, şuursuz bir ısrar ııe, - Üç llsandan mürekkep Usan-ı azbQlbeyb-ı osmanli. .. diyorlardı. Ziya Paşa., Kemal bey, MuaJiı.m Nacl, HA.mld ve Ekrem . beyler şe'nlyete sOzlerlnl .ka.çırnuyorlar, llsa.n bir mllletln del;il, bir devletl.D
110
mQBBSesealdir S&Dıyorla.rdı. Biz bugO.D. gözlerlmlzi kapıyarak onlar clbl •Devlet•le •MWet•l blrblrlne kan.ştırabU.mek lktld&ruıı haiz miyiz?
Osm.a.rılıl•lo bir devletör. Tılrloliılo bir miUiyyetör.
Osmanlı devletini teşkil eden İslAm Qmmetldir. Türk ve AnLp bu lkl büyük millet bu QIIUiletin Osmanlılık Içindeki rükQııleridir. Türkün ll.san.ı Türkçe. Arabm llsanı Arapçadır. Osmanlı devletlDJ..n ü.l.keslnde Arap yurdunda oturan Araplarm l.lsaı:ıı ııa.aıl Osmanlıca. de� Arapça. Ise, Türk yurdunda., Aııa.dolu'da oturan Türklerin de Usanı Osmanlıca. de� Türkçedir. •Osmanlı• ne.m.ı altmda blr millet yoktur. Halbuki l.lsaı:ı mutlaka blr milletin olur. Yalnız blr Osmanlı devleti vardır. Llsanlar ü.l.kelere de� mllletlere nisbet olunur._ Şimall Aınerilı:a'da konuşulan llsana ·Amerikanca.· denilmez, oİiıgilizce· denir.
Osmanlı diye blr mllliyyet kabul oluıııııa.yınca. ·Osmanlıca.• diye blr Usan da kabul oluııamaz.
Şe'Diyyetin, Umln bu vuzuhuna rakmen: - Bu l.lsaı:ı Osmanlıca.'dır ... demekte Inat edenler ldmlerdir?
Devlet ve milletin ayrı ayrı şeyler olduğuna akıl erdlremeyenler, eski ve k:urıln-ı vustAI medrese ulılmunda hakikat arayanlar, feııne efsa.ne nazarıyla bakanlar ve 'blr de TQ:rk milletlnln lçtlmal ve terblyevl vahdetlni çekemiyenlerdir. Evvelkller cahll, fakat sonuncular Allı:iı.dlrler. Ne yaptıklarını billrler. · Ma.ksatlai'ı Tüı:k milletini lDk6.r etmektir. Bunun lçln evvelA Usa.nı lDk6.r ederler ve Türk dilln1: · ·Osmanlıca, Çağatayca, Azerbaycan.ca, Kara.ba,tca. Özbekçe, Kırgızca, Şlma.J.ce, Cenupca, Kın.mca, Tatarca• glbl parçalara. ayınrlar. Halbuki bunlar ayrı blr l.lsaı:ı
değil, birer lehçedlr. Ve hepsl Tilrkçedlr, Hele Rus ll.llmlerl rabatça yutma.k lçi.D Tatarları 11sa.nca. Türklükten ayırmaya son de:rece çalışırlar.
Milletin llsanla kalm oldukunu bilen mllllyyetperver gençler Türk milletini d&.tıtmak ve birleştirmernek lçi.D yapılan bu ye.ı:ı.lış ve fenne muhalif taksimi kabul etmezler. •Lisanlyat• Umlnce ·Türkçe• bir ll.sa.ndır. Yalnız muhtelif lehçeleri vardır. Ve İstanbul Türkçesi bütün Türklerin edebi lisa.ıııdır.
Konuşulan sat. sade, gılzel ve kuvveUI İstanbul Türkçesiyle doğacak olan milli bir Türk edebiyatı. milli bir ha.rsı <CULTURE NATIONALEl dağınık ve perişan kalan büyük bir milletin Içtimal birliğini temin edecek, seksen milyon kardeşimizi muasırlaştıracaktır. Fakat bu kadar mukaddes ve büyük gayeye ancak canlı ve tabii bir llsanla gidileblllr. O da., daima tekrar ediyoruz. o kadar sevdiğimiz. konuşurken ma.hzuz oldu.ğumuz IAUf ve aheııkll İstanbul Türkçesldlr.
TOrk Sözü, HV" 7 22 Mayıs 1330/5 Hazören 1914