.
.
..
..
ISCI . . SOZU Bülten 3, Mart 2018
BÜTÜN ÜLKELERİN İŞÇİLERİ, BİRLEŞİN!
SÖZ İŞÇİNİN
Sabrın bittiği yer...
H
Vaat edilen gelecek AKP’nin işçiye, kadına, gence vaat ettiği tek bir gelecek var: Yobazların egemenliği altında, her geçen gün daha yoksul, utanç verici bir hayat... Seçim sistemini kendilerine uydurarak bunu sonsuza kadar garantilemek istiyorlar.
S
apıkça fetva veren dincilere, sokakları cehenneme çeviren mafyacılara, muhabbet tellallarına, hırsıza, uğursuza dokunmayan devlet; hakkını arayan işçiye, sokağa çıkıp tacize karşı sesini yükselten kadına, insanca bir gelecek isteyen gence saldırıyor. AKP’nin 16 yıllık iktidarında geldiğimiz nokta işte bu. İktidardaki örgütlü gericilik en fazla kadınları hedef alıyor. Kadınları toplumsal olarak yok etmek, toplumsal görünürlüklerini ortadan kaldırmak istiyorlar. Kadın emekçiler yoğun bir saldırı altında. “Benim başörtülü bacım” diyerek başörtülü kadınları “dokunulmaz” ilan eden iktidar sahipleri, emekçi kadınlara her türlü aşağılık saldırıyı reva görüyor. İkiyüzlü ahlakları emekçi kadınların her hak arama
mücadelesinde bir kez daha ortaya çıkıyor. AKP’nin bütün hedefi, emekçilere uyguladıkları şiddeti kurumsallaştırarak iktidarını korumak. Hesap vermekten korkuyorlar. Ne pahasına olursa olsun iktidara yapışmaya kararlılar. Emperyalizme ve burjuvaziye güven vermek için çırpınıyorlar. OHAL’i “grev olmasın diye” sürdürdüklerini açıkça söylüyorlar... Seçim sistemini “asla kaybetmeyecek biçimde” değiştirme hedefleri de bundandır. Seçim görünümü altında diktatörlüğün onaylatılması için dev bir tiyatro sahnesi hazırlıyorlar. İşçi sınıfı bu oyunu mutlaka bozmalıdır. Geleceğimizi kurtarmaya önce buradan başlayacağız.
er yeni kanunla, her yeni KHK’yla işçi sınıfının hakları biraz daha tırpanlanıyor, her özelleştirmeyle bu ülkenin kasasından işçinin payına düşen hızla yok oluyor. Emeklilik, sağlık, haftasonu izinleri, çalışma güvencesi, işçi sağlığı ve iş güvenliği, bilimsel ve laik eğitim ve daha niceleri... Ağır bedeller ödenerek kazanılan haklar ardı arkası kesilmeyen saldırılarla yok ediliyor. Alınteriyle yaşamını sürdüren milyonların geleceği kanun kanun gasp ediliyor. Kapitalizm yıllarca yeni pazarlara saldırdı, özelleştirmelerle ülkerin birikimlerini yok pahasına yuttu, ülkeleri üretim bantlarına, dünyayı koca bir fabrikaya çevirdi. Sonunda kapitalizm bugünü tüketti, şimdi yarına saldırıyor. Sömürünün yetmediği yerde doğayı talan etmeye, kaynakları ve toprakları yağmalamaya başladı. İşçi sınıfını yeniden kölelik derecesinde çalışmaya mahkum etti. Kadın ve çocuk emeği yeniden hızla artan bir oranda sömürüye açıldı. Ucuz emek küresel şirketlerin kârlılığını artırmanın baş hedefi artık. Bu sömürü ve talan düzenini beslemek için dünyanın dört bir yanında gericilik ve ırkçılık besleniyor. Piyasacı ve emperyalizmle sarmaş dolaş iktidarlar Güney Amerika’dan Avrupa’ya, Ortadoğu’dan Uzak Asya’ya her yerde... Emperyalizm her dağın altına, her denizin dibine ve nehre ulaştı. Toplumun geneli yoksullaştı ve işçileşti. Toplumun genelinin işçileşmesi tek bir anlama gelir, artık kavga sadece “biz ve onlar”dan ibarettir. Biz üreten milyonlarız, onlarsa tüketen bir avuç asalak. İşçi sınıfı bugün gericilikle aldatılmış, yoksulluk ve işsizlikle korkutulmuştur. Sahip olduğu fakat bilmediği haklar gasp ediliyor birer birer. Alınteriyle yaşayan milyonlar bir çok konuda hemfikir olmyabailir ama uzlaştıkları ve kavgasını vrecekleri biricik şey “emek”leridir. Biz de buradan başlıyoruz. Bu gidişata son vermenin yolu bugün “Dur!” demekten geçiyor. İşçi sınıfı haklarının parça parça çalınmasına karşı çıkmak için önce temel haklarını öğrenmek zorunda. Bizlere gelecekten düşen pay “Karın tokluğuna kölelik”se önce sahip olduklarımızı öğreneceğiz. Dünya çapında milyonların ucuz emek orduları haline getirildiği bir düzende yeni patlamaları bu ordular gerçekleştirecek. İşçi sınıfının büyük kavgası her yeni gasp edilen hakla, her yeni fazla mesaiyle ve her iş cinayetiyle yaklaşıyor. Hepimiz bu kavgaya bulunduğumuz noktada güçlenerek hazırlanmalıyız. Örgütlenmeli ve bilinçlenmeliyiz. Mücadele her adımında örgütleyici ve öğreticidir. Mücadeleye sahip olduklarımızı korumakla, bir adım geri adım atmamakla başlayalım.