KK40

Page 1

Tasfiyeci Rüzgarlar Þiddetlenirken Kim Hangi Yolda Yürüyor? (2) Geçtiðimiz sayýda belirttiðimiz gibi, Hangi Yolda Yürüyoruz baþlýklý makalede yapýlan yeni dönem tespitleri doðru olduðu ölçüde yeni, yeni olduðu oranda da doðru deðildir. Söz konusu yenilik tespitlerin pratikteki karþýlýðý iþçi-köylü ittifakýný ve Leninist parti modelini reddetmek, bugünün Avrupai troçkist akýmlarýyla sosyalist devrim zemininde buluþmak olacaktýr. Kuþkusuz TÝKB gibi Marksizm-leninizme ortodoksça baðlýlýðýyla övünen bir akýmýn böyle bir zemine yönelmesi, tarihin ironisiyle deðil TÝKB nin kendi pratiðiyle ilgili yaptýðý, daha doðrusu yapmadýðý muhasebeyle baðlantýlýdýr. Hangi Yolda Yürüyoruz baþlýklý bu yazý görünüþte mütemadiyen TÝKB nin aþmaya mecbur olduðu geriliklerden söz etmektedir, ama aslýnda sahiden özeleþtirel bir biçimde ele alýnmasý noktalara parmak basmamaktadýr. AY L I K K O M Ü N Ý S T G A Z E T E

F Ý YAT I : 1 Y T L ( K D V D A H Ý L )

S AY I : 5

MART 2008

YAZININ TAMAMI 20 ve 21. SAYFALARDA

Mart Eylemleri 1 Mayýs ý Kazanmanýn Yolunu Gösterdi

8 Mart Ýbret Newroz Örnek Olsun 8 Mart Olumsuz Bir Örnek

8 Mart artan saldýrýlar karþýsýnda savunmayý birlikte örmek isteyenler açýsýndan her bakýmdan olumsuz bir eylem oldu. Ancak 8 Mart ýn iþçilerin ve ezilenlerin hareketini parçalayýp, onlarýn mücadelesini burjuva siyasetine yedeklemek isteyenlerin ekmeðine yað sürmesine bakarak karamsarlýða kapýlmamak gerekir. Nitekim 9 Aralýk platformu vesilesiyle sözünü ettiðimiz güçbirliði hala eylemli bir þekilde sürmektedir. Dahasý 9 Aralýk platformu düne kadar sadece Ýstanbul da ortak bir hareket zemini yaratmýþken Newroz la birlikte bu platformun bileþenleri sadece Ýstanbul da deðil, kimi yerlerde fireler vermek kaydýyla, Ýzmir, Ankara ve Bursa da da Newroz u örgütlemiþlerdir. Böylelikle hem Newroz a tüm devrimci güçlerin katýlmasýnýn yol açýlmýþ, hem türlü bahanelerle iþçi sýnýfýnýn en politikleþmiþ kesimleri olan Kürdistan dan göç etmiþ emekçilerin alanlara akmasýnýn önü kesilmemiþ onlarýn dinamizmi pörsütülmemiþtir. Newroz: 1 Mayýs ý Kazanmanýn Yolu Tüm bu geliþmelerin sonunda ortaya çýkan Newroz manzarasý da 8 Mart takinden elbette hayli farklý olmuþtur. Daðýnýk ve zayýf geçen 8 Mart larýn aksine, özellikle Türkiye metropolleri göz önünde tutulursa, 2008 yýlýnda tarihin en yaygýn ve kitlesel Newroz kutlamalarý yapýlmýþtýr. Üstelik bu durum Newroz daki polis baskýsýnýn ve devlet terörünün de 8 Mart takinden kat be kat fazla olmasýna karþýn gerçekleþmiþtir. Yaratýlan tüm gerginliðe karþýn Newroz emekçilerin moralini ve özgüvenini yükselten bir eylem olmuþtur. KöZ ün Sözü nden alýnmýþtýr

S e b a h a t Tu n c e l l e S i y a s i Geliþmeler Üzerine Röportaj Sebahat Tuncel ile ABD ziyareti sýrasýnda sýnýr ötesi operasyonlar, saldýrýlar, ABD nin Irak taki rolü, AKP nin Kürtlere yönelik planý, türban sorunu ve 8 Mart gibi güncel sorunlar üzerine konuþtuk. 8 ve 9 da

1 Mayýs Mahallesi nde Saldýrýlara Karþý Forum Yapýldý

8 MART EYLEMLERÝ

Ýstanbul, Ankara, Ýzmir, Bursa, Denizli ve Samsun da gerçekleþen 8 Mart eylemlerine katýldýk. 8 Mart kutlamalarý birçok ilde parçalý olarak gerçekleþtirildi. Yenibosna, Tuzla, 1 Mayýs Mahallesi nde ve Ýzmir de 8 Mart etkinlikleri gerçekleþti. Yenibosna da gerçekleþen etkinliðe Sebahat Tuncel de katýldý. 14, 15, 16, 17, 18 de

Yeni Saldýrý Yasalarý Eylemlerle Yanýtlanýyor

2008 yýlýnýn baþýnda Endonezya nýn en uzun süre iktidarda kalan lideri olan Hacý Muhammed Suharto öldü ve devlet töreniyle aile mezarlýðýna defnedildi. Suharto herhangi bir burjuva diktatörü deðildi. Dünyanýn en büyük komünist katliamýný bizzat yönetmiþ bir karþý devrimci idi. Bir milyon komünistin öldürülmesinden sorumluydu bunun hesabýný vermeden üstelik ödüllendirilerek gömüldü. Endonezya da dünyanýn üçüncü büyük komünist partisinin fiziki olarak tasfiye edilmesinin birinci dereceden sorumlusu olmakla da kalmadý. 1965 teki darbesinden 9 yýl sonra bu kez Papua ve Doðu Timor u ilhak etmeye kalkýþarak yüzbinlerce emekçinin de bu vesileyle öldürülmesinin sorumlusu oldu.

4 ve 5 te

EHP Gençliði, Dev-Lis, DGD, Anadoluda Yaþam Tüketim Kooperatifi, 78 liler AdaDer, Esenyurt Kollektifi, YDG, Geleceðimizi istiyoruz Ýnisiyatifi, Genç Düþ, Mayýsta Yaþam Kooperatifi ve Eðitim-Sen'nin örgütlediði ÖSS ye Karþý Söz Karar Bizim! forumu 300 kadar lise öðrencisi, öðrenci velisi, eðitim ve diðer alanlarda çalýþan emekçilerin katýlýmý ile Ümraniye 1 Mayýs Mahallesi nde gerçekleþti. 11 de

Kuyrukçuluðun Hazin Akýbeti: Endonezya Komünist Partisinin Öyküsü

Endonezya, coðrafya ve ansiklopedi kayýtlarýnda aþaðý yukarý tekrarlanan özelliklerinden baþka, ayný zamanda Asya nýn ilk sosyal demokrat iþçi partisinin kurulduðu topraklardýr. Endonezya Komünist Partisi (PKI) de Komünist Enternasyonal çizgisinde kurulan en eski partilerden biridir. Endonezya Komünist partisine dönüþecek olan ilk örgütlenme 1914 yýlýnda o sýra Endonezya ya sürgün gitmiþ Hollandalý komünist bir demir yolu iþçisi olan Sneevliet in inisiyatifi ile kuruldu. Hint adalarý Sosyal Demokrat Örgütü (ISDV) adýný taþýyan bu örgüt ilk kurulduðunda 85 üyesinin tamamý Hollanda asýllýlardan oluþuyordu. 1915 e gelindiðinde üye sayýsý 3 tanesi Endonezya asýllý olmak üzere 100 e çýkmýþ ve Özgür Söz adýný taþýyan Felemenk dilinde bir yayýn organý çýkarmaya baþlamýþtý. Emperyalist savaþ sürecinde baþka yerlerde olduðu gibi bu sosyal demokrat örgüt içinde de sosyal þovenlerle enternasyonalistler ayrýþtý. Bu ayrýþmanýn ardýndan Bolþeviklerin izini takip eden Endonezyalý komünistler Hollandalý denizciler arasýnda bozguncu bir faaliyete giriþtiler ve kýsa zamanda sayýlarý 3 bine ulaþan kýzýl muhafýzlar bu çalýþmanýn sonucunda ortaya çýktý. 23 ve 24 te

Tariþ Ayaklanmasý Hatýrlanmayý Neden Hak Ediyor? 1980 yýlýna girilirken 12 Eylül ün hazýrlýklarýný yapan egemenler, iþçi sýnýfýnýn mevzilerini tek tek yok etmek üzere saldýrýrken, örgütlü devrimcilerin de yoðun çalýþma yaptýðý TARÝÞ ise sermayenin ilgi odaðý haline gelmiþti. 22 Ocak ta arama yapma bahanesi ile TARÝÞ e girmeye çalýþan jandarma ve polise iþçilerin direniþi karþýlýk verince tarihe 1980 Ýzmir Ayaklanmasý diye geçmeyi hak eden kalkýþma baþlamýþtý.

Tariþ Ayaklanmasý Unutulmadý ESP, DTP, EMEP, SDP, Partizan, Özgür Yurttaþ Hareketi, SODAP ve KöZ olarak; Operasyonlara karþý, GSS yasasýna karþý, Zamlara karþý gündemli bir forum yapma kararý aldýk. 9 Þubat Cumartesi günü mahallemizdeki Dayanýþmaevi nde yaptýðýmýz foruma yaklaþýk 70 kiþi katýldý. 6 da

Newroz bu sene de birçok ilde çoþkuyla kutlandý. Ýstanbul da yüzbinler miting alanýný doldurdu. Yoðun polis terörüne raðmen Newroz un baþkaldýrý ateþi Ýzmir e taþýndý. Ýstanbul da merkezi mitingin dýþýnda Yenibosna, Okmeydaný ve 1 Mayýs Mahallesi ndeki Newroz kutlamalarýna katýldýk. 27 ve 28 de

Bir Eli Kanlý Katil Daha Eceliyle Öldü

Ocak ayýnda parlamentonun gündemine gelmesi beklenen 5510 sayýlý Sosyal Sigortalar Genel Saðlýk Sigortasý Kanunu ve kýdem tazminatlarýna iliþkin düzenlemelerin yer aldýðý Kýdem Fonu Tasarý Paketi, sýnýfýn sosyal ve ekonomik kazanýmlarýna yönelik oluþturduðu ciddi tehdit sebebiyle sýnýf ve kitle örgütlerinin farklý yoðunluktaki tepkileri ile karþýlaþýyor.

Ýstanbul da ÖSS Karþýtý Forum Düzenlendi

NEWROZ KUTLAMALARI

Belediye-Ýþ, Geleceðimizi Ýstiyoruz Ýzmir Giriþimi, Halkevleri, Ýzmir 78 liler Derneði, KESK, ÖDP Ýzmir Ýl Örgütü, Öðrenci Kolektifleri ve Özgür Yaþam Kooperatifi nin aralarýnda bulunduðu siyaset ve kurumlarýn Ýzmir de 22 Ocak ta basýn açýklamasý ile baþlayan Tariþ Direniþi etkinlikleri programý Alsancak Kültür Merkezi nde yapýlan bir panelle tamamlandý. 13 te

8 Mart Ýbret, Newroz Örnek Olsun 8 Mart artan saldýrýlar karþýsýnda savunmayý birlikte örmek isteyenler açýsýndan her bakýmdan olumsuz bir eylem oldu. Ancak 8 Mart ýn iþçilerin ve ezilenlerin hareketini parçalayýp, onlarýn mücadelesini burjuva siyasetine yedeklemek isteyenlerin ekmeðine yað sürmesine bakarak karamsarlýða kapýlmamak gerekir. Nitekim 9 Aralýk platformu vesilesiyle sözünü ettiðimiz güçbirliði hala eylemli bir þekilde sürmektedir. yazýnýn tamamý 26 da


Sayfa

2

MART 2008

Türban Tartýþmalarý

Okmeydaný'nda Yörsan a Tepki

1 Mart Cumartesi günü saat 14:00 civarýnda Okmeydaný Mahmut Þevket Paþa Mahallesi'nde Yörsan ürünleri daðýtan araç durdurulup tekerlekleri patlatýldý. Daha sonra üzerine yazýlama yapýldý. Ancak çalýþanlar tarafýndan yazýnýn üzeri gazete ile örtüldü. Olay yerine gelen bir polis aracý bilgi aldýktan sonra gitti. Araç bir çekici tarafýndan yüklenip götürüldü. Okmeydaný ndan Komünistler

Okmeydaný'nda Polis Terörü Gündemde Daha önce de yazdýðýmýz gibi Okmeydaný nda bir süredir polis terörü gündemde. Akrepler, mahallede dolaþýrken, sivil polisler de kimlik kontrolü adý altýnda sürekli tacizkar bir biçimde varlýðýný sürdürüyor. Temel Haklar Derneði nden üç kiþi, Türkiye genelinde yapýlacak SSGSS uygulamasýna iliþkin gündeme esnafýn da destek olmasý yönünde çaðrý yaparken gözaltýna alýndý. 22 Mart akþamý ise, yine Temel Haklar Derneði nden arkadaþlar Ýstanbul Newroz una çaðrý yaparken keyfi bir biçimde gözaltýna alýndýlar. 24 Mart akþamý ise, Temel Haklar Derneðinden üç genç arkadaþ, kimlik kontrolü bahanesiyle daha sonra uydurma gerekçelerle gözaltýna alýndý. Gözaltýna alýnýrken polisin saldýrýsýna maruz kalan arkadaþlarýn yaný sýra, bu gözaltý uygulamasýna tepki duyan mahalleliye polis küfürler savurdu havaya da ateþ açtý. Bunun üzerine 50 kiþi bir araya gelerek Anadolu ýþýklarýna kadar sloganlarla yürüyüþ gerçekleþtirdi. Yürüyüþ boyuca þu sloganlar atýldý; «katil polis mahalleden defol; gözaltýlar tutuklamalar bizleri yýldýramaz, faþizme karþý omuz omuza, yaþasýn devrimci dayanýþma» vb. Iþýklarda yapýlan ajitasyon konuþmalarýnýn ardýndan tekrar Cem Evi ne kadar yürünerek daðýnýldý. Konuþmada Hrant Dink e yapýlan saldýrýdan günümüze yapýlan saldýrýlara deðinilerek, mahallelinin sindirilmeye çalýþýldýðýna deðildi. Yüksekova ve Van da estirilen polis terörünün mahallemizde de estirilmeye çalýþýldýðý belirtilerek, bu saldýrýlarýn bizleri yýldýrmayacaðý belirtildi. Yürüyüþ esnasýnda Okmeydaný nda bulunan hemen hemen tüm kurumlar yer aldý. Okmeydaný ndan Komünistler

Yaþadýðýmýz coðrafyada iþsizliðin yoksulluðun katliamlarýn unutturulmaya çalýþýldýðý þu günlerde bir türban sevdasýdýr aldý baþýný gidiyor. Her yerde olduðu gibi yaþadýðýmýz alanda da hemen herkesin gündeminde türban yer etmiþ durumda. Bir þekilde sistemin oyunlarýna alet oluyoruz. Kurumumuzda her pazar yaptýðýmýz sohbet toplantýlarýnýn nerdeyse en önemli konusuymuþ gibi türbana ait sorularý yanýtlamak durumunda kalýyoruz. Bizim yanýtlarýmýz kimin ne giyip ne giymeyeceði bizim sorunumuz olamaz, bizim asýl sorunumuz bizi ezen sömüren bizi yok sayan bu kokuþmuþ sistemden nasýl kurtulur eþitlik ve kardeþliðin egemen olduðu bir dünyayý nasýl kurarýz dýr. Ama yine de sorularý akýlcý ve gerçeðe dayalý yanýtlamak için biraz araþtýrma yaparak sohbet toplantýlarýna öyle katýlmak istedik. 7 Ocak 1946 da Demokrat partinin kuruluþuyla birlikte, daha önce adeta tabu gibi siyasi konuþmalarýn dýþýnda tutulan din konusu yeniden siyasi propagandalarýn malzemesi haline geldi. Böylece dini inançlarýna baðlý kitleler, dini propaganda malzemesi olarak kullanan siyasi partilerin oy ambarý haline getirildi. Demokrat parti iktidarýyla birlikte bu partinin seçim vaadlerine paralel olarak Köy Enstitüleri kapatýlmýþ, imam yetiþtirmek adýna Ýmam hatip okullarýnýn sayýlarý çoðaltýlmýþtýr. Hatta bu okullara, sanki kýz öðrencilerden imam olurmuþ gibi, kýz öðrenciler de alýnmaya baþlamýþtýr. Zaten içinde yaþadýðýmýz coðrafyada nüfusun yüzde doksana yakýnýn Müslüman olmasý bu uygulamalarý daha da kolaylaþtýrmýþtýr. Böylece siyasi iktidarlarýn neredeyse cennetten arsa daðýtmaya baþlamasýyla birlikte, þükürcü bir toplum haline gelmeye baþladýk. Aç yattýk aç kalktýk ezildik sömürüldük halimize þükür ettik. Ortak düþmanýmýzýn karþýsýna örgütlü bir þekilde çýkmak yerine sorunlarýmýzý Allaha havale ettik. Çünkü öyle bir toplum olmamýz isteniliyordu; nitekim olduk da. Bugün ne oluyor? Ýktidar olmaya Þeyhlerin imamlarýn sayýsý yetmiyor. Eskiden evinde oturup siþasete karýþmamasý öðütlenen ve baþýný geleneklerine göre örtmek ihtiyacý hisseden Fatma bacýya da sen de bizdensin o zaman oyunu bize vermelisin deme ihtiyacý doðuyor. Bunun bir yolu da baþörtüsünü türban yapmak ve türbaný bayraklaþtýrýp baþýný örtenleri kadrolaþtýrmakdýr. 1984 den 1998 yýlýna kadar bayan öðrencilerin türbanlý olarak okula girmesine ses çýkarýlmamýþtýr. Bu gerek hoþ görüden gerekse bazý üniversitelerin rektörlerin tutumlarýndan kaynaklý olmuþtur. 1998 de ise, üniversitelerde türbana yasak gelmiþtir. Oysa türbaný yasaklamak da bu yasaðýn delinmeye çalýþýlmasý da dinin siyasete alet edilmesinin birer yoludur. Ýnsanlarý inananlar inanmayanlar adýyla kutuplaþtýrýp birbirine düþürülmeye çalýþýlýyor. Bizler böyle kutuplaþmanýn yerine EZÝLENLER-EZENLER diye kutuplaþmanýn bir yolunu bulmadýðýmýz sürece daha nice oyunlarýn figüranlarý olmamýz kaçýnýlmazdýr. Bugün türban mevcut hükümetin ekonomideki baþarýsýzlýðýný emekçiler üzerindeki sömürüyü örtmesine yarayan bir araçtýr. Türban tartýþmalarý da hükümet ve muhalefetin Kürdistan daki operasyon ve katliamlarý elbirliðiyle örtme gayretlerinin bir ifadesidir. Türban günümüzde bayraklaþtýrýlýp haksýzlýklarýn yolsuzluklarýn sömürünün katliamlarýn üstüne örtülmeye çalýþýlan bir örtüden baþka bir þey deðildir. Kurumumuzdaki sohbet toplantýlarýnda türban hakkýndaki görüþlerimizi böyle paylaþýyoruz. Dostlukla Yaþasýn komünistlerin birliði! Yaþasýn örgütlü mücadele! Batý Akdeniz den Komünistler

Bursa'da Polis Provokasyonu Tutmadý 9 Mart Pazar günü Bursa da, geçtiðimiz hafta içerisinde devrimcilerin oluþturduðu 8 Mart platformundan belirli anlaþmazlýklar sebebiyle ayrýlan Haklar ve Özgürlükler Cephesi'nin 8 Mart eylemi ve basýn açýklamasý vardý. Ahmet Vefik Paþa Tiyatrosu önünde toplanan ve pankart açan 35 kiþilik grup, sloganlarla üzerlerine yürüyen yaklaþýk 20-25 kiþilik faþist bir grubun tacizine maruz kaldý. HÖC ün basýn açýklamasý yapacaðý yer Tuncelililer Kültür ve Dayanýþma Derneði ne yakýn bir yerdi. Bu sýrada çoðunluðunu devrimcilerin örgütlediði 8 Mart Eyleminden dönenlerin oluþturduðu kalabalýk bir kitle, faþistlerin attýðý sloganlarý duyup, hep birlikte bulunduklarý dernekten çýkarak HÖC'ün eylemini sahiplendiler. Bu sýrada karþýlarýnda kendilerinden epey kalabalýk bir kitleyi bulan faþistler hemen orayý terk etmek zorunda kaldýlar. HÖC'lüler eylemi sahiplenen kitleye alkýþlarla karþýlýk vererek basýn açýklamasýný okudular ve eylemi sloganlarla birlikte bitirdiler. Böylece muhtemelen polis tarafýndan eylemi proveke etmek için yapýlan bu giriþim devrimciler tarafýndan boþa çýkartýldý. Devrimcilere Uzanan Elleri Kýracaðýz Yaþasýn Devrimci Dayanýþma Bursa dan Komünistler

Ýzmir Cezaevi Ýnisiyatifi nden Kadýn Tutsaklara Kart Atma Eylemi

Ýzmir Cezaevi Ýnisiyatifi (ÝCÝ) 2 Mart günü, yaklaþan 8 Mart dolayýsýyla hapishanelerdeki kadýn tutsaklara kart atma eylemi gerçekleþtirdi. Konak Sümerbank önünde baþlayan eylemde ÝCÝ Selam Olsun 8 Mart ý Yaratanlara pankartý ile bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. Basýn açýklamasýnda 8 Mart ý yaratan ve 1857 yýlýnda fabrika direniþinde yakýlan ABD li kadýn iþçilerin direniþ geleneðinin bu topraklarda devrimci kadýn tutsaklarla devam ettiðinin vurgusu yapýlarak Ayçe Ýdil Erkmen, Hatice Yürekli, Sibel Sürücü gibi hapishanelerde yaþamýný yitiren devrimci kadýn tutsaklar anýldý. Eylemde Ýçerde Dýþarýda Hücreleri Parçala , Yaþasýn Devrimci Dayanýþma Hücreleri Parçala, Tutsaklara Sahip Çýk gibi sloganlar

KOMÜNÝST KÖZ AYLIK SÝYASÝ GAZETE

atýldý. Ajitasyonlar eþliðinde Konak Postanesi ne yürüyüþe geçen yaklaþýk 30 kiþilik kitleye polis kaldýrýmda yürütme dayatmasý yaparak tacizde bulunmaya baþladý. Bu eylemden yaklaþýk yarým saat önce yapýlan Ýmha ve Ýnkara Son, Kürt Halkýna Özgürlük eylemini hazmedemeyen ve istediði provokasyonu yaratamayan polis bu eylemden hýncýný çýkarmak istemesine raðmen, yine istediði sonucu alamadý. Kart atma devam ederken postane önünde duran sosyalist basýna da kaldýrýma çýkmadýklarý gerekçesi ile tacizde bulunan polis Alýnteri muhabirini gözaltýna almaya çalýþtý. KöZ ün arkasýnda duran komünistlerin de aralarýnda bulunduðu kitlenin hemen refleks göstermesi ve gözaltý giriþiminin

Baskýlar Bizi Yýldýramaz , Yaþasýn Devrimci Dayanýþma sloganlarý ile yanýtlanmasý polisin gözaltýna alma giriþimini sonuçsuz býraktý. Kart atma iþlemi sona erdikten sonra Yaþasýn Devrimci Dayanýþma , Devrimci Ýrade Teslim Alýnamaz sloganlarý ile eylem bitti ve toplu bir þekilde eylem yerinden ayrýldýk. Ýzmir den Komünistler

Yenibosna da Bildiri Daðýtýmýna Polis Müdahalesi 24 Þubat ÖSS Forumu na çaðrý yapmak için Yenibosna Lisesi önünde buluþtuðumuzda polis müdahalesine maruz kaldýk. Ancak polis de beklemediði bir tepkiyle karþýlaþtý. 14 Þubat günü ÖSS karþýtý forumun bildirilerini daðýtmak için lise önünde beklerken, polisin sözlü sataþma ve tacizlerine uðradýk. Polisin bizi korkutma, yalýtma ve sindirme amacý taþýyan ifadelerini büyük bir soðukkanlýlýkla karþýladýk, polisi muhatap almadan bildiri daðýtýmýna devam ettik. Lafla sataþmalara karþý bildiri daðýtýmýnýn meþru bir hak olduðu, bunun engellenemeyeceði þeklinde yanýt verdik. Bunun üzerine polis " Laf o.. yapma lan bana..." þeklinde küfür etmeye ve elle sataþmaya devam edince polislerin tacizi boþa çýkarýldý. ÖSS ye karþý verilen mücadelede polisin kimin yanýnda olduðunu teþhir eden sözlü ajitasyonumuz ise bu doðrultuda öðrenci arkadaþlarýn desteðini almada etkili oldu. Bu sýrada motosikletli ve arabalý büyük bir konvoyun gelmesiyle gözaltýna alýnmak için arabaya bindirildiðimizde yolda polisler bize "Biz burada sorunun büyümesini istemiyoruz, bildiri daðýtýmýný okulun tam önünde yapýnca, okulun giriþini kapatýyorsunuz, öðrenciler giremiyor. Tam orada deðil, biraz yanýnda yaparsanýz, bizi okulun müdürüyle muhatap etmezsiniz" dedi. Öncesinde tacizde bulunmaya çalýþan polis ise özür dileyerek, kendisinin küfür etmek amaçlý bu sözleri ifade etmediðini belirtti. Bizi gözaltýna almadan býrakan polisler, Tamam bundan sonra anlaþtýk mý? diye sorduklarýnda Hayýr anlaþmadýk, bundan sonra da tam okulun önünde bildiri daðýtacaðýz cevabýný aldýlar. Arkadaþlarýmýzla yaptýðýmýz deðerlendirmenin ardýndan ertesi gün yine ayný lisenin önünde bu sefer kitlesel bir þekilde bildiri daðýtýmý gerçekleþtirdik. Çevremizdeki tüm iliþkilerin katýldýðý bildiri daðýtýmýný kaydetmek için bir kamera cihazý da edindik. Kitlesel bir þekilde yaptýðýmýz bildiri daðýtýmýnda yoðun bir polis ablukasý bekliyorduk, oysaki, polisler her cuma geldikleri lise çýkýþýna uðramamýþlardý. Önceki gün öðrenci arkadaþlarla birlikte takýndýðýmýz tok tutumun bunda etkisi olsa gerekti. Bizi ve gözaltýna alýnan liselileri tanýyanlarýn dýþýnda da birçok lise öðrencisi yoðun bir ilgiyle bizimle sohbet ettiler. Lise öðrencileri, gözaltýna alýndýðýný zannettikleri arkadaþlarý ertesi gün tekrardan lise önünde görmelerinin önemli olduðunu belirttiler. Biz de her türden engellemeye ve gözdaðýna karþýn ÖSS ye karþý verdiðimiz mücadeleyi sürdürmeye devam etmemiz, bir gün önce sergilediðimiz tutumu sürekli kýlmamýz gerektiðini belirttik. Yenibosna dan Komünistler

Ýzmir de Faþist Saldýrý

Merhaba Arkadaþlar! Ben Ege Üniversitesi nin Meslek Yüksek Okulu nda okuyan bir öðrenciyim. Fakültemiz Ýzmir in dýþýnda bir ilçede bulunuyor. Yýl içinde baþýmdan geçen bir olayý sizlerle paylaþmak istiyorum. Okulun ilk günlerinde okuldaki diðer öðrencilerle tanýþmaya baþladýk. Tanýþtýðýmýz 2. sýnýf öðrencilerinden birisiyle sohbetimizde nereli olduðunu sorduk. Tanýþtýðýmýz bu arkadaþ G. Kürdistanlý olduðunu ve ailesinin Süleymaniye kökenli olduðunu belirtti. Sohbetimizden bir ders sonra konuþtuklarýmýzý duyan bir kýsým diðer öðrenci tanýþtýðýmýz arkadaþý okulun dýþýna çýkartýp, sýkýþtýrmýþlar. Onunla konuþtuklarýmýza istinaden sen bir ders önce bir gaf yapýp Kürdistanlý olduðunu söylemiþsin demiþler. Arkadaþýmýz da Kürt olduðunu ama PKK li olmadýðýný söylemiþ. Biz de durumu fark ettikten sonra arkadaþýmýza destek olup, onu korumaya gittik. Arkadaþýmýza sahip çýkýp, onu savunmamýz bir hadise çýkmasýný engelledi. Bu olaydan yaklaþýk bir-bir buçuk ay sonra kaldýðýmýz öðrenci evinde oturuyorken gece saat bire doðru kapýnýn zili çalýndý. Kapýyý açtýðýmýzda kapýnýn önünde alevlerin yükseldiðini, her tarafýn dumanla kaplandýðýný gördük. Kapý komþumuzun da ateþi söndürmeye çalýþtýðýný fark ettik. Ateþ söndüðünde ayakkabýlarýmýzýn merdivenin basamaklarýna dizildiðini ve sol teklerinin yakýlmýþ olduðunu gördük. Ayný zamanda evin kapýsýnýn da çýkan yangýndan hasar gördüðünü fark ettik. Kapý komþumuzun durumu erken fark etmiþ olmasý olasý bir yangýnýn önüne geçmiþti. Komþular polise haber vermiþlerdi. Gelen memurlar hýzlandýrýcý kullanýlmadýðýný tespit ettiklerini söyleyip, iyi söndürülmeyen bir sigara izmaritinin yangýna sebebiyet vermiþ olabileceðini söylediler. Oysa ki ayakkabýlarýmýzýn sadece sol teklerinin özenle merdivene dizilmiþ ve ateþe verilmiþ olmasý tesadüf olamazdý. Bu kundaklama giriþiminin bize kimliðimizden dolayý planlý bir saldýrý olduðu açýktý. Geçtiðimiz günlerde Almanya nýn Ludwigshafen kentinde göçmen Türk iþçilerinin kaldýðý bir apartmanda 5 i çocuk 9 kiþinin hayatýný kaybettiði yangýnýn ýrkçý-faþistler tarafýndan tertiplenen bir kundaklama olduðundan ciddi bir biçimde þüphelenilirken, üstelik TC devleti ve bu ülkede yaþayan herkes böylesi bir saldýrýyý lanetlerken, bu saldýrýnýn bir benzerini biz Ýzmir in bir ilçesinde Kürt kimliði taþýdýðýmýz için yaþadýk. Bana kalýrsa bu türden ýrkçý faþist saldýrýlarýn önüne geçilmesi için ezilenlerin dayanýþmasýnýn artmasý, daha sýk bir arada durabilmemiz ve þoven yargýlarýn kýrýlmasýný saðlamak için tüm ezilenlerin birlikte mücadelesini saðlamamýz gerekiyor. Ayrýca, bu ve buna benzer saldýrýlarýn bizleri yýldýramayacaðýný ve bizleri yürüdüðümüz yoldan vazgeçiremeyeceðini dosta düþmana göstermeliyiz. Ýzmir den Kürdistanlý Bir KöZ Okuru

ÝCÝ den Devrimci Tutsaklarla Dayanýþma Eylemi

15 Mart günü Ýzmir Cezaevi Ýnisiyatifi (ÝCÝ) son günlerde Sincan F Tipi Cezaevi nde yaklaþýk 300 devrimci tutsaðýn zehirlenmesi olayý ile ilgili ve mesane kanseri Erol Zavar nezdinde tüm hasta tutsaklar için bir basýn

açýklamasý yaptý. Konak Sümerbank önünde yapýlan eylemde Devrimci Ýrade Teslim Alýnamaz , Hasta Tutsaklar Yalnýz Deðildir , Ýçerde dýþarýda Hücreleri Parçala sloganlarý atýldý.

SAHÝBÝ VE SORUMLU YAZI ÝÞLERÝ MÜDÜRÜ: ÞÜKRÜ DEMÝR; YÖNETÝM YERÝ: ÜSKÜDAR CADDESÝ, PINAR PASAJI, KAT: 2, NO:39 KARTAL ÝSTANBUL; TELEFON, FAKS: 0216 387 50 90; BASILDIÐI YER ÖZDEMÝR MATBAASI


Sayfa

MART 2008

1 Mayýs Mahallesi'nde 15 Mart Anmasý 12 Mart 1995'te Gazi Mahallesi'nde devletin provakasyonuna karþý ayaða kalkan Gazi emekçilerinin sesi Ýstanbul'un birçok varoþ mahallesinde yankýlanmýþtý. 1 Mayýs Mahallesi emekçileri de 15 Mart 1995'te Gazi'deki emekçilerin baþkaldýrýþlarýný sahiplenerek 1 Mayýs Mahallesi'nin sokaklarýný özgürleþtirmiþlerdi. Katil devlet kendi yüzünü bir kez daha ortaya koyarak 1 Mayýs Mahallesi emekçilerine kurþun yaðdýrmýþ ve 1 Mayýs Mahallesi 5 emekçisini bu saldýrýlar sonucu yitirmiþti. Her sene olduðu gibi bu sene de 1 Mayýs Mahllesi'nde 15 Mart anmasý gerçekleþti. 15 Mart günü yapýlan anmada mezar ziyaretleri yapýldýktan sonra Pir Sultan Abdal Kültür Derneði'nde verilen yemeðin ardýndan yürüyüþe geçildi. Saat 14.00'da Cennet Düðün Salonu'nu önünden baþlayan yürüyüþ 5 kiþinin vurulduðu 30 Aðustos Ýlköðretim Okulu'nun önünde son buldu. DTP, EMEP, HÖC, DHP, ESP, Partizan, KÖZ, SODAP, Özgür Yurttaþ Hareketi, Doðuþ Spor Kulübü, PSAKD, 1 Mayýs Mahallesi Güzelleþtirme Derneði, Mayýsta Yaþam Kooperatifi Ümraniye Þubesi ve Muhtarlýðýn birlikte

örgütlediði anmada; "Gazi ve 1 Mayýs Þehitleri Ölümsüzdür ; 16 Mart Beyazýt ve Halepçe Katliamýný Unutmadýk, Unutturmayacaðýz" pankartlarýyla Gazi ve Ümraniye'de düþenlerin resimlerinin olduðu pankartlar ve dövizler taþýndý. Yaklaþýk 900 kiþinin katýldýðý yürüyüþte "Katil Polis 1 Mayýs'dan D e f o l ; Ya þ a s ý n D e v r i m c i Dayanýþma; Kürdistan Faþizme Mezar Olacak; Gazi'de/ 1 Mayýs'ta Düþenler Kavgamýzda Yaþýyor; Kurtuluþ yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz; Gazi/ 1

Mayýs Þehitleri Ölümsüzdür; Operasyonlar Durdurulsun Kürt Halkýna Özgürlük; Halepçeyi Unutmayacaðýz" sloganlarý atýldý. Yürüyüþün sonunda yapýlan basýn açýklamasýnýn ardýndan yürüyüþe katýlan Bin Umut vekili Sebahat Tuncel de kýsa bir konuþma yaptý. Geçmiþte olduðu gibi bugün de özellikle 1 Mayýs Mahallesi, Gazi Mahallesi, Gülsuyu, Okmeydaný gibi devrimcilerin emekçilerle olan iliþkilerinin görece daha çok olduðu voroþ mahalleler devletin ve sermayedarlarýn korkulu rüyalarý

olmaya devam etmekte. Bu yüzden de devlet, her fýrsatta bu mahallelere, bu mahallelerde yaþayan emekçilere dönük saldýrýlarýný ortaya koymaktadýr. Yozlaþmayý sokmaya çalýþtýðý mahallemize her türlü araçlarý kullanarak saldýrmakta emekçileri bölmeye çalýþmakta, bunlarýn dýþýnda da mahallemizi bölerek gelecekte yýkým iþini daha kolay yapmanýn yollarýný açmaktadýr. Böyle yoðun saldýrýlarýn yaþandýðý mahallemizde, 12 Mart Gazi Ayakl an m as ý n ý ve b u n u n yankýsýný bulduðu 15 Mart larý anmak ve 2 Eylüllerdeki ve 15 Martlardaki ruhu mahallemizde yaþatmak açýsýndan bu anmayý güçlü bir þekilde yapmak büyük bir önem arz ediyordu. Özgürlüðün savaþan iþçilerle geleceði ve ayaklanma yolunun devrimin yolu olduðu bilinciyle hareket ederek bu anmalara katýldýk ve 1 Mayýs Mahallesi ndekini diðer devrimci siyasetlerle ve mahallemizdeki kurumlarla birlikte örgütledik. Bu bilinçle de etrafýmýzdakileri ve mahalle emekçilerini bu anmaya katmaya çalýþtýk. Özgürlük Savaþan Ýþçilerle Gelecek! 1 Mayýs Mahallesi nden Komünistler

BÝR KEZ DAHA AYRI DUR BÝRLÝKTE VUR!

15 Mart toplantýlarýna Þubat ýn üçüncü haftasýnda baþlandý. Bu sene 15 Mart anmasýný örgütlemek üzere mahalledeki kurum ve siyasetlere çaðrýyý HÖC yaptý. Bu çaðrý üzerine yapýlan ilk toplantýya katýlamamýþ kurum ve örgütler vardý. Bu yapýlardan DHP ve Pirsultan Abdal Derneði ilk toplantýya gelerek, geçtiðimiz dönemlerde Pirsultan seçimlerinde yaþanan sorunlardan kaynaklý olarak HÖC ün kendilerine yönelik takýnmýþ olduðu tutumlardan dolayý bir açýklama yapmasýný istemiþ ve bu çaðrýyý kendi içlerinde tekrardan deðerlendireceklerini ve katýlýp katýlmayacaklarýnýn kararýný vereceklerini bildirmiþlerdi. Ýlerleyen toplantýlarda eylemin þekli, çalýþmalarý, basýn metni ve bildirisi konuþuldu. Eylemin nasýl yapýlacaðý kýsmýnda ilk olarak ayrý pankartlarla mý yoksa ortak pankartlarla mý olacaðý konuþuldu. Bu gündemde, geçtiðimiz yýllarýn 2 Eylül yürüyüþlerinde ve 15 Mart yürüyüþlerinde ilkesel olarak eylemde birlik ajitasyon ve propaganda da serbestlik ilkesini savunan ESP ve Partizan da dahil olmak üzere KöZ ün dýþýndaki bütün siyaset ve kurumlar ortak pankartla yapýlmasý yönünde oy kullandý. Toplantýya katýlmayan kimi kurum ve örgütler olmasýna raðmen onlarýn oylarýnýn da durumu deðiþtirmeyeceði netleþtiði için eylemin ortak pankartlarla yapýlmasýna karar verildi. Biz de eylemin bütünselliðini ve ortak yapýlmasýnýn önemli olduðunu düþündüðümüzden eylemin örgütleyicisi olmak için imzamýzý koyduk. Ancak ortak pankart savunusu yapýlýrken sürekli eyleme katýlýmýn ayrý pankartlarla yapýldýðýnda az olmasý, ortak bir duruþun sergilenememesi gibi nedenler öne sürüldü. Biz de bu noktada öne sürülen fikirlerin

yanlýþ olduðunu bu olumsuz tablonun ortaya çýkýþýnýn nedeninin siyasetlerin kendi pankartlarýyla eyleme katýlmalarýnýn olmadýðýný çünkü bu ilkenin, eylemde birlik, ajitasyon ve propaganda da serbestlik sözünde de olduðu gibi eylemde birlik kýsmýnýnda var olduðunu ama maalesef bu kýsmýn sürekli olarak es geçildiðini, o nedenle de olumsuz olan bu sonuçlarýn sorumlusunun bu ilke olmadýðýný, bu ilkeyi ileksizleþtiren ve bu kýlýfa sokan tutumlarýn olduðunun altýný çizdik. Sonraki yapýlan toplantýlarda pankartlarda yazýlacak olanlar, hangi dövizlerin taþýnacaðý, sloganlar, basýn metninin ve bildirinin içerikleri konuþuldu ve kararlara baðlandý. Bütün katýlýmcýlar belirlenen gündemler üzerinden slogan önerilerinde bulundu. Önerilen sloganlarýn bir çoðu ortak slogan olarak kabul gördü. Ýþlenmesi istenen 12-15 Martlar, 16 Mart Halepçe ve Beyazýt katliamlarý, Operasyonlar, SSGSS ve zamlar gündemleri üzerinden de bir basýn metni ve bildiri kaleme alýnmasýna karar verildi. Bu basýn metnini ve bildiriyi yazmayý DTP ve KöZ olarak biz üstlendik. Hazýrlamýþ

olduðumuz basýn metninin konuþulacaðý toplantýda HÖC sloganlarý ve iþlenecek olan gündemlerin tekrar tartýþýlmasýný istedi. Kimi sloganlarýn kendileri için ilkesel olduðunu bu nedenle de bu sloganlarýn geri çekilmesi gerektiðini öne sürdü. Bunun üzerine de daha önceleri alýnan kararlarýn tekrardan tartýþmaya açýlýp açýlamayacaðý tartýþýldý. Bu konuda aslýnda hemen hemen bütün katýlýmcýlar tartýþýlmamasý gerektiðini söylediler. Ancak HÖC ün ýsrarlý tutumuna karþý ayný kararlýlýkla durulmadý. Biz de orada platformun almýþ olduðu kararlarýn tekrardan tarýþmaya açýlmasýnýn aslýnda yapacaðýmýz iþleri engelliyor olacaðýný, neticede bu alýnan kararlarýn tekrar tartýþýlmamasý gerektiðinin de ilk toplantýlarda karara baðlandýðýný, bu karar da dahil olmak üzere pankartlarla, sloganlarla, eylemin þekliyle ve gündemleriyle ilgili bütün kararlar alýnýrken HÖC ün de olduðunu ve bu kararlarýn altýna imzalarýný o zaman koyduklarýný söyledik. Bu nedenle de eðer tartýþacaksak yöntemi tartýþmamýz gerektiðini vurguladýk. Eðer alýnmýþ kararlarý tekrar tartýþma yöntemini kabul edecek olursak bu eylem de dahil olmak

üzere ilerde de yapacaðýmýz eylemlikler için saðlýklý çalýþmalar yürütemeyeceðimizi söyledik. Ancak HÖC ün bu ýsrarlý ve dayatmacý tutumu karþýsýnda diðer siyasetlerin ve kurumlarýn bir çoðunun bu tutum karþýsýnda açýk kapý býrakarak tutum almalarýyla da bütün bu kararlar tekrardan tartýþmaya açýldý. Netice itibariyle, bu tartýþmalar yaklaþýk olarak 3 hafta sürünce de 15 Mart anmasý için önümüze koyduðumuz bir çok çalýþmayý da yapamamýþ olduk. Son iki güne kadar çalýþma yapamamýza neden olan bu tutum karþýsýnda sadece HÖC deðil, buna müsade eden platform da bir bütün olarak eleþtirilmelidir ve bu tutumda mahkum edilmelidir. Tartýþmalarýn ilerleyen kýsýmlarýnda HÖC, kendisinin atamayacaðý bir sloganýn çekilmemesi üzerine platformdan çekileceðini söyleyerek ortaya koymuþ olduðu dayatmacý tutumlarýna devam etmiþtir. HöC ün platformda kalmasý ve eylemlerin bölünmemesi için DTP nin önerdiði ve HÖC ün karþý çýktýðý Ýþgale Hayýr, Direniþe Bin Selam sloganý DTP tarafýndan geri çekilmiþtir. Eylemin basýn açýklamasýný ve bildirisini hazýrlamayý DTP ve KöZ üstlenmiþti, ancak çýkan tartýþmalar neticesindede HÖC ün hazýrlamýþ olduðu basýn metni ve bildiri kabul gördü. Bu basýn metni ve bildiri KöZ olarak altýna imza atabileceðimiz þeyler olmadýðý için bildirinin altýna imzamýzý koymadýk. Ancak eylemin örgütleyicilerinin basýn metni ve bildiri dýþýnda hiç bir materyalde deklare edilmediði içinde, basýn metnine þerh düþerek imzamýzý koyduk. Çýkardýðýmýz kendi bildirimizi de mahalle emekçilerini eyleme çaðýrmak üzere kullandýk. 1 Mayýs Mahallesi nde devrimciler arasýnda ortak iþ

3

15 MART TA DÜÞENLERÝN EYLEMÝ YOLUMUZU AYDINLATIYOR!

15 Mart için 1 Mayýs Mahallesi nde daðýttýðýmýz bildirinin metnidir. Devletin evlerimizi yýkmak için gerçekleþtirdiði saldýrýlara karþý omuz omuza, devrimciler ve mahallenin emekçileri tarafýndan verilen mücadeleler sonucu kurulan mahallemiz 1995'te bu kez yine bir emekçi mahallesi olan Gazi Mahallesi'ne yönelik saldýrýlara karþý ayaklanan Gazi emekçilerine destek vermek için bir kez daha omuz omuza bir mücadele verdi. Devletin eliyle güdümlenen güçler 1995 12 Mart ýnda Gazi mahallesinde iki kahve ve bir pastaneyi silahla tarayarak bir Alevi dedesini öldürdüler. Gazi emekçileri devletin provokasyon amaçlý bu saldýrýsýna kitlesel bir karþý duruþla yanýt verdi, devletin planlarýný bozdu. Eylemler sýrasýnda Gazi mahallesi 17 emekçiyi ve devrimciyi daha yitirdi. Gazi den yükselen ses, Ýstanbul daki birçok emekçi semtinde olduðu gibi, mahallemizde de yankýlandý. Mahallemizin emekçileri, Gazi den sonra her gün, devrimcilerle el ele katliamlarý protesto etmek için sokaklarýmýzý doldurdu, týpký Gazi mahallesini barikatlarla özgürleþtiren emekçiler gibi mahallemizin emekçileri de günlerce sokaklarý özgürleþtirdiler. Devlet bu duruþ karþýsýnda çaresiz kaldý. Polis mahallelinin üzerine kurþun yaðdýrdý. Bu saldýrý sonucunda mahallemizden Ýsmihan Yüksel, Genco Demir, Hasan Puyan, Hakan Çubuk, Ýsmail Baltacý öldürüldü. 15 Mart ta mahallemize ve mahalleli emekçilere yönelik saldýrýlarýn sonuncusu yaþanmadý. Saldýrýlar hala sürüyor. Polis mahalleyi abluka altýna almayý adeta alýþkanlýk edindi. Ellerindeki silahlarý üzerimize doðrultarak bizi yýldýrmaya ve evlerimize hapsetmeye çalýþýyorlar. Keyfi kimlik kontrolleri ve aramalar hepimizi canýmýzdan bezdirdi. Mahallemizdeki emekçilerin dayanýþmasýný örnek için çalýþan kurumlara baskýnlar düzenleniyor, üyeleri ve yöneticileri gözaltýna alýnýyor. Saldýrýlar baskýn, gözaltýlar ve tutuklamalarla da sýnýrlý deðil. Devlet son dönemdeki en kapsamlý saldýrýlarýndan birini sessiz sedasýz, ilçe belediyesi üzerinden gerçekleþtirdi. Mahallemiz belediye meclisinin aldýðý keyfi bir kararla ikiye bölündü. Bu kararý alýrken ne bize bir þey sordular, ne de mahalle muhtarýna. Bütün itirazlarýmýza raðmen kararý geçirdiler. Mahallemizi evlerimizi daha kolay yýkmak için böldüler. Saldýrýlar geçtiðimiz günlerde mahallemizin hatta yaþadýðýmýz topraklarýn sýnýrlarýný da aþtý. Devletin Kürtlere yönelik düzenlediði operasyon yine bize kaybettiriyor. Gönderdikleri askerler bizim gibi emekçilerin çocuklarýndan seçiliyor, bizim çocuklarýmýz onlarýn savaþý için ölüyor, öldürüyor. Bununla da yetinmiyorlar, savaþýn bedelini de biz ödüyoruz, doðal gaza, elektriðe, suya ve daha birçok þeye yapýlan zamlar aylýk ortalama harcamamýzý 60 YTL kadar arttýrdý. Her ay 60 YTL yi de savaþa veriyoruz. Mart ayý bize yalnýzca mahallemizde, ülkemizde yaþananlarý anýmsatmýyor. Bundan 20 yýl önce, 16 Mart 1988 de Saddam Hüseyin, Halepçe'de 5000 Kürt'ü kimyasal silahlarla katletti. Yine 1978 in 16 Mart ýnda Ýstanbul Üniversitesi Eczacýlýk Fakültesi önünde gerçekleþen bombalý saldýrýda 7 sosyalist öðrenci katledildi. Bir kez daha saldýrýlara karþý birleþme zamanýdýr. Bu saldýrýlarý mahallemizin geçmiþinden öðrenerek, geçmiþimizi hatýrlayarak, hatýrlatarak ve o zaman nasýl davrandýysak, yine öyle davranarak püskürtebiliriz. 15 Mart ta yitirdiklerimizi en anlamlý þekilde anmanýn yolu da budur. Örgütlülüðümüzü, örgütlülüðümüzün cisimleþmiþ biçimi olan kurumlarýmýzý sahiplenerek, kanla kurduðumuz, canla savunduðumuz mahallemizi böldürtmeyerek anabiliriz yitirdiklerimizi ancak. 15 Mart ta yitirdiklerimizi saldýrýlara, operasyona, zamlara karþý sesimizi yükselterek anmak için yine sokaktayýz! GAZÝ VE 1 MAYIS TA DÜÞENLER KAVGAMIZDA YAÞIYOR! YAÞASIN KOMÜNÝSTLERÝN BÝRLÝÐÝ! 1 Mayýs Mahallesi nden Komünistler yapma kültürünün, ayrý durup birlikte vurmanýn gerekliliðinin ne kadar geri planlarda kaldýðýný örgütlenen bu 15 Mart anmasýnda bizler bir kez daha gördük. Devrimciler için ilkesel olmasý ve arkasýnda durulmasý gereken Eylemde Birlik Ajitasyon ve Propagandada Serbestlik ilkesinin kimi bahanelerle ilkesizleþmesinin ve tozlu raflara kaldýrýlmak istenmesinin, ne gibi olumsuz sonuçlara yol açtýðýný, devrimcilerin kendi renkleriyle eylemlere katýlmasýnýn önünü týkadýðýný yaþarak bir kezdaha

gördük. Bizler KöZ ün arkasýnda duran komünistler olarak Bolþeviklerin temel þiarlarýndan olan Ayrý Dur Birlikte Vur þiarýna sýmsýký sarýlmaya ve eylemlerin bölünmesine karþý ve devrimcilerin kendi renkleriyle alanlara çýkabilmesi için Eylemde Birlik Ajitasyon ve Propaganda da Serbestlik ilkesini sonuna kadar savunmaya devam edeceðiz. Ayrý Dur Birlikte Vur! Yaþasýn Devrimci Dayanýþma! 1 Mayýs Mahallesi nden Komünistler


Sayfa

4

MART 2008

Gazi Ayaklanmasý Anmasýna Katýldýk

Bundan 13 yýl önce 12 Mart 1995 te, Gazi Mahallesi nde devlet bir provakasyon yapmýþ, ancak emekçiler bu provakasyona gelmemiþ, ayaklanma baþlatmýþlardý. Gazi ayaklanmasý sýrasýnda yitirdiklerimizi anma vesilesiyle bu sene de eylem gerçekleþti. Eylem saat 9:00 gibi eski karakolda toplanýlarak baþladý. Bu sene de eylem ikiye bölünmüþtü. HÖC, ortak platforma katýlmamýþ, saat 9:00 da eyleme baþlamýþtý. HÖC Gazi ve Ümraniye þehitleri ölümsüzdür, unutmadýk unutturmayacaðýz , Gazi halkýný katledenler Amerikan iþbirlikçileridir , Gazi katliamýnýn sorumlusu devlettir , Ortak Düþman Amerika dýr , Gazi Mahallesi Esnafý pankartlarýyla eyleme katýlmýþtý. HÖC ün eylemi esnasýnda eski karakol duraðýnda platform bileþenleri de toplanmaya baþlamýþtý. Yaþasýn Devrimci Dayanýþma, Gazi 12 Mart Platformu (Partizan, BDSP, ESP, DTP, DHP, Alýnteri, Mücadele Birliði) pankartýnýn arkasýnda þehit aileleri, þehitlerin resimleriyle toplanmýþtý. Ortak pankartýn ardýndan Adalet, Adalet, Adalet, Katiller yargýlansýn ve Yaþasýn Gazi Ayaklanmamýz, Hasan Polat a Özgürlük pankartlarýyla ESP, Hepimiz Hasan Ocak ýz , Faþizmden Hesap Soracaðýz pankartýyla SGD alanda yerini aldý. DHP Gazi, Maraþ, Çorum Son Deðil, Devlet Katliamlarý Sürüyor pankartýyla eyleme katýldý. Gazi Katliamýný Unutmayacaðýz, Kürtçe pankartý ve Gazi, Maraþ, Halepçe ve Ýran daki Katliamlarý Kýnýyoruz! , pankartýyla ve 500 kiþilik kortejiyle DTP katýldý. Ardýndan 13 Mart tan Gazi ye, Gazi den Zafere, Seyit Konuk, Ý.Etem Coþkun, Necati Va r d a r , Ya þ a s ý n G a z i Ayaklanmamýz pankartlarýyla Mücadele Birliði, Gazi nin Çorum un, Sivas ýn, Maraþ ýn Katili Patron Aða Devleti pankartýyla Partizan, Taþ, Yürek, Barikat

Yaþasýn Gazi Direniþimiz pankartýyla Alýnteri, Gazi nin Katili Sermaye Devletidir pankartýyla BDSP katýldý. Platformun ardýndan Kürtlere Barýþ, ABD ye Savaþ pankartýyla DÝP Giriþimi, Maraþ, Sivas, Çorum, Gazi Katliamý..Unutun Dediler; 13 Yýl Oldu, Unuttukça Katliamlar Sürüyor, Unutmayacaðýz pankartýyla TÖP, a r d ý n d a n G a z i n i n Yo l u Ayaklanma Yolundur, Ayaklanma Yo l u D e v r i m i n Yo l u d u r pankartýyla KöZ, Proleter Devrimci Duruþ Pankartý arkasýnda, Gazi Þehitleri Ölümsüzdür dövizleriyle, Proleter Devrimci Duruþ, 2, 3 Daha Fazla Gazi, Daha Fazla Direniþ pankartýyla Kaldýraç, Gerici-Faþist Kaliamlar Halkýn Mücadelesini Durduramayacak pankartýyla Halkevleri eyleme katýldýlar. KöZ ün arkasýnda duran komünistler, Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz , Gazi de Düþenler Kavgamýzda Yaþýyor , 1 Mayýs ta Düþenler Kavgamýzda Yaþýyor , Ordu Polis Tekeller Ýþte Katiller, Katil Devlet Yýkacaðýz Elbet , Bolþevizm Kazanacak Komünist Bir Dünya Kuracaðýz , Yolumuz Gazi nin Ayaklanma Yoludur Ayaklanma Yolu Devrimin Yoludur , Varoþlarda Birleþ Rekabetle Bölünme , Ezilenlerle

Saf Tut, Þovenizme Kapýlma ; Baþkasýný Ezen Özgür Olamaz , Kahrolsun Ezen Ulus Þovenizmi , Varoþlarda Birleþ Alanlarda Devleþ sloganlarýyla eylemde yerini aldý. Yürüyüþ esnasýnda ajitasyon konuþmalarý yaptýk. Geçen seneden farklý olarak bu sene Cemevi önüne kadar yüründükten sonra, Cemevi önünde kürsü oluþturulmuþtu. Kürsüde platformun ortak metni okundu. Ardýndan Þehit yakýnlarý Maside Ocak ve Menekþe Poyraz konuþma yaptýlar, ardýndan Bin Umut vekili Sebahat Tuncel de konuþma yaptý. Özellikle Menekþe Poyraz ýn ve Sebahat Tuncel in konuþmalarýndaki Bugün yapýlan bu eylemin, Gazi anmasýnýn ikiye bölünmesi, güçlerin bölünmesi, devletin böl, parçala, yönet politikasýna yanýt veremez. Ezilenlerin mücadelesini ortaklaþtýrmak gerekir vurgusu öne çýkarýlmalýdýr. Yaþanýlan tüm saldýrýlara raðmen, devrimcilerin geçmiþten ders çýkarmayýp eylemleri bölmeye devam etmeleri, hem emekçiler nezdinde güvenlerini yitirmelerine, hem yapýlan eylemlerin daha cýlýz ve kitlesiz geçmesine yol açmaktadýr. Grupçu ve rekabetçi anlayýþlarýn emekçilerin özgürleþmesi önünde ki en büyük set olduðunu görmek ve rekabetin yerine dayanýþmayý koymak, geçmiþten ders çýkarmak

gerekir. Bizim Gazi de de, baþka alanlarda da Varoþlarda birleþ, rekabetle bölünme sloganýný atmamýz bundandýr. Bölünen eylemler hakim sýnýflarýn iþine gelmekte, kazanan eylemleri bölen devrimciler deðil, onlar olmakta; kaybeden ise devrimciler v e e m e k ç i l e r o l m a k t a d ý r. Devrimcilerin en acil ödevi geçmiþin derslerini çýkarmaktýr. Ortak kürsünün ardýndan mezarlýða yürüyüþe geçildi. Yol boyunca coþkuyla sloganlarýmýzý attýk. Mezarlýða vardýðýmýzda biz kapýda kortejlerin mezarlýktan çýkmasýný bekledik. Ardýndan tekrar kortejler oluþturulduktan sonra mezarlýktan ayrýldýk ve Cemevine yürüyüp eylemimizi noktalandýrdýk. Eylemde birlik saðlanamasa da ajitasyon ve propagandada serbestlik ilkesi vardý ve buna göre hareket edilerek eyleme herkes kendi pankartlarýyla ve flamalarýyla katýlmýþtý. Eylemin bu nitelikte olmasý bize ayrým noktalarýmýzý koyabilme zemini sunmuþ oldu. Devletin devrimcilere, Kürtlere, emekçilere saldýrýlarýný artýrdýðý bu dönemde, ezilenlerin ortak mücadele hattýný örebilmek devrimcilerin boynunun borcudur. Artan sorumluluklarýmýzla birlikte, devrimcilerin güç birliðini saðlamak için adýmlarýmýza devam edeceðiz. Gazi ayaklanmasýnýn komünistlerin birliðini savunanlar açýsýndan en önemli dersi, ayaklanmaya önderlik edecek devrimci bir partinin yaratýlamamasý gerçeðidir. Devrimci parti mücadelesinde, artan sorumluluklarýmýzla hareket ederek varacaðýmýz hedefe kararlý ve emin adýmlarla yürümeye devam edeceðiz! Gazi nin yolu ayaklanma yoludur, Ayaklanma Yolu Devrim Yoludur! Varoþlarda Birleþ Rekabetle Bölünme! Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz! Yaþasýn Komünistlerin Birliði!

Ýstanbul da, Ýzmir de ve Samsun da Halepçe, Beyazýt ve Gazi Anmalarý

Bundan tam 20 yýl önce, 16 Mart 1988 de, Saddam rejimi Güney Kürtlerinin özgürlük mücadelesini bastýrmak için çareyi kimyasal silahlar kullanmakta bulmuþ, sonuçta da 1986 da baþlayan ve yaklaþýk 200 bin Kürdün yok edilmesine yol açan Enfal Katliamý na son noktayý Halepçe de 5 bin Kürdün kimyasal silahlarla yok edilmesiyle koymuþtu. Bizim yaþadýðýmýz topraklarda da sermayeyi ve devleti ortadan kaldýrarak insanlýðý özgürleþtirmeyi isteyen mücadelelere karþý, devletin ve faþistlerin ortak katliamlarý hiç eksik olmamýþtýr. Halepçe katliamýndan tam on yýl önce, 16 Mart 1978 da gerçekleþen Beyazýt katliamý da bu kanlý ortaklýðýn örneklerinden birisidir. 16 Mart katliamý, 12 Eylül öncesinde üniversitelerdeki devrimci hareketi sindirmeyi, onu tümüyle savunma durumuna çekip tecrit etmeyi hedefleyen katliamlardan birisidir.

Ýstanbul da Beyazýt ve Halepçe Anmalarý Ayrý Ayrý Yapýldý Bu yýl da 16 Mart ta, 10 yýl arayla ayný tarihte gerçekleþen bu faþist katliamlarý pretosto etmek için yaklaþýk 400 kiþilik bir kitle Beyazýt Meydaný nda toplandý. KöZ ün arkasýnda duran komünistler olarak Ýstanbul Üniversitesi önüne geldiðimizde, kitle henüz tam olarak

Ýzmir de Gazi, Qamýþlo, Halepçe, Beyazýt Unutulmadý!

toplanmamýþtý. Üniversite içinde bir grup öðrenci pankartlarýnýn arkasýnda sloganlar atarak kapý önüne geldi. Burada üniversitenin kapýsý açýldýktan sonra, bu kitle de diðer kitle ile buluþtu. Eylem boyunca yoðun olarak þu sloganlar atýldý Beyazýt Faþizme Mezar Olacak , Faþizme Karþý Omuz Omuza , Faþizmi Kendi Kanýda Boðacaðýz , YÖK, Medya Polis, Bu Abluka Daðýtýlacak , Halepçeyi Unutma Unutturma , Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz , Yaþasýn Devrimci Dayanýþma. Beyazýt ve Halepçe Pretostosu ayný yerde ama iki ayrý eylemle pertosto edilmiþ oldu. KöZ'ün arkasýnda duran komünistler olarak bu eylemlerin ikiye bölünmesini doðru bulmuyoruz. Bunun hem düþmanýn ekmeðine yað sürdüðünü, hem de sýklýkla attýðýmýz "Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz "þiarýyla baðdaþmadýðýný düþünüyoruz.

Ýzmir de Newroz sürecini örgütleyen DTP, DHP, DÝP G i r i þ i m i , E M E P, E S P, Kaldýraç, KöZ, Partizan, SDP, ÇHD, Ege 78 liler Derneði ve ÝHD nin yer aldýðý kurumlar, Newroz dan önce Mart ayýnda yaþanan 12-13 Mart Gazi Ayaklamasý, 12 Mart Qamýþlo Katliamý, 16 Mart Halepçe ve 16 Mart Beyazýt katliamlarýný anmak üzere bir basýn açýklamasý örgütlediler. 15 Mart ta Konak eski Sümerbank önünde yapýlan eylem ayný zamanda 20-21 Mart ta mahallelerde, 23 Mart ta ise Gündoðdu Meydaný nda yapýlacak Newroz eylemlerinin deklarasyonu niteliðini taþýyordu. Gazi, Qamýþlo, Beyazýt ve Halepçe ile ilgili basýn metni okunduktan sonra söz alan DTP Ýl Baþkaný 20-21 ve 23 ünde yapýlmasý planlanan eylemlerin devlet yasaðýna raðmen yapýlacaðýný ifade etti. Gün Gelecek Devran Dönecek, Katiller Halka Hesap Verecek , Yaþasýn Halklarý Kardeþliði , Gazi, Halepçe, Qamýþlo, Beyazýt Unutmadýk, Unutturmayacaðýz sloganlarýnýn atýldýðý basýn açýklamasý bittikten sonra ortak bildirilerin Kemeraltý nda eyleme katýlanlar ile birlikte daðýtýmý yapýldý.

Samsun da Halepçe, Beyazýt ve Gazia Anmasý

Samsunda DP, YÖGEH, SGD, TÖP ün düzenlediði basýn açýklamasýnda Beyazýt, Halepçe ve Gazi anmalarý yapýldý. Katýlýmýn yüksek olduðu bir basýn açýklamasý oldu. Pankartta Halepçe, Beyazýt, Gazi Katliamlarýný Unutmadýk, Unutturmayacaðýz yazýlýydý. Yaþasýn halklarýn kardeþliði; kurtuluþ yok tek baþýna ya hep beraber ya hiçbirimiz; Biji bratiye gelan, Halepçe yi Gazi yi, Beyazýt ý unutmadýk; Faþizme karþý omuz omuza; Savaþa hayýr barýþ hemen þimdi gibi sloganlar atýldý. On dokuz Mayýs Üniversitesi nde Newroz etkinliði düzenlendi. 20 Mart gecesi polisin evlere baskýn yapmasý ve bunun sonunca 20 kiþiyi gözaltýna almasýndan dolayý 20 Mart günü basýn açýklamasý yapýlmýþtý. Týp fakültesinde toplanýlýp tekrar bir basýn açýklamasý yapýldý. Yaþasýn halklarýn kardeþliði yazýlý bir pankart açýldý. Gözaltýna alýnanlarýn serbest býrakýlmasý keyfi gözaltýlara son verilmesi istendi. Yaþasýn halklarýn kardeþliði; Biji bratiya gelan; Baskýlar gözaltýlar bizi yýldýramaz gibi sloganlar atýldý. Arkasýndan Newroz un kutlanacaðý yere yürüyüþ yapýldý. Tiyatro, müzik ve konuþmalarla etkinlik sona erdi.

Bursa da GSS Karþýtý Eylemler

Sendikalar ve bazý meslek odalarý aldýklarý merkezi bir kararla 20 Þubat Çarþamba günü iþ býrakacaklarýný ve birçok ilde Genel Saðlýk Sigortasý ve Sosyal Sigortalar Reformu na karþý eylemler yapacaklarýný duyurdu. Bu eylemlerin bir ayaðý da Bursa'da gerçekleþti. TÜRK-ÝÞ, DÝSK, KESK, TMMOB, Bursa Tabib Odasý, Bursa Diþ Hekimleri Odasý ve Bursa Eczacýlar Odasý tarafýndan organize edilen ve örgütlenen eylem, eyleme katýlacak kitlenin saat 12:00 de Sönmez Ýþ Sarayý üstünde toplanmasýyla baþladý. Buradan yürüyüþe geçen kitle en önde Herkese saðlýk ve güvenceli gelecek için birlikte mücadele edelim yazýlý tek bir ortak pankart taþýyordu. Ayrýca GSS ölüm demektir , AKP saðlýk hakkýma dokunma , Saðlýk hakký satýlamaz yazýlý dövizler de kitle tarafýndan taþýndý. Yürüyüþ boyunca Kölelik Yasalarý Geri Çekilsin , Parasýz Eðitim , Parasýz Saðlýk , Ýþçi Memur Elele Genel Greve , Susma Sustukça Sýra Sana Gelecek , Gün Gelecek Devran Dönecek AKP Halka Hesap Verecek , Saðlýk Hakký Satýlamaz , Mezarda Emekli Olmayacaðýz sloganlarý atýldý. Biz ayrýca Özgürlük Savaþan Ýþçilerle Gelecek , Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz sloganlarýný atmaya ve çevremizdeki kitleye attýr maya özen gösterdik. Alkýþ ve sloganlarla süren yürüyüþ Orhangazi Parký üstüne gelindiðinde son buldu. Burada sloganlarla devam eden eylem bir basýn açýklamasý okunarak son buldu. Eyleme KöZ'ün yaný sýra ESP, EMEP, BATÝS, SDP, BDSP ve Halkevleri de katýlarak destek verdi. Sendikalarýn ortak eylem yapma kararý almasýna karþýn yaklaþýk 500 kiþinin katýldýðý eyleme katýlýmýn az olduðu ve durgun bir havada geçtiði gözlendi.

Birleþik Metal-Ýþ ten SSGSS Basýn Açýklamasý Bulunduðumuz yerelde faaliyet yürüten DÝSK e baðlý BirleþikMetal sendikasý sosyal güvenlik yasasý için bir basýn açýklamasý yaptý. Bizim sabah saatlerinde haber aldýðýmýz basýn açýklamasý saat 16.00 daki vardiya deðiþiminde iþçilerin fabrikadan çýkarak servislere binmeyerek iskele meydanýna kadar bir yürüyüþ yaparak iskele meydanýnda bir basýn açýklamasý yapýlacaktý. Biz de saat 16.00 da fabrika önüne bulunduðumuz kurumdaki arkadaþlarýmýzla birlikte destek vermek amaçlý katýlýmýzý saðladýk. Yaklaþýk 250 kiþinin katýldýðý eylemde katýlanlarýn çoðunluðunu fabrikadan çýkan iþçiler oluþturuyordu. Uzun zamandýr bu tarz eylemlerin düzenlenmiyor olmasý ve katýlan kitlenin fazlalýðý moral vericiydi. Sloganlarýn gür ve istekli atýlmasý kitlenin canlý olmasýný saðladý. Yürüyüþ esnasýnda camlardan izleyenlerin alkýþlarla yanýmýzdan geçen araçlarýnda kornalarla destek vermesi özlenen bir tabloydu bizim için. Eylemde atýlan sloganlardan bazýlarý Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek; Kurtuluþ yok tek baþýna ya hep beraber ya hiçbirimiz; Yaþasýn örgütlü mücadelemiz; Susma sustukça sýra sana gelecek; Parasýz saðlýk parasýz eðitim; AKP yasasýný al baþýna çal idi. Bizim içinde bulunduðumuz yereldeki ilk eylemlilik olmasý açýsýndan önemli olan bir eylemdi. Eylem, yeni oluþturmaya çalýþtýðýmýz demokrasi platformuyla birlikte sosyal güvenlik yasasýna dair bir eylemlilik içine girmemiz konusunda diðer kurumlarý da isteklendirdi. Özgürlük savaþan iþçilerle gelecek Güney Marmara dan Komünistler

Tutuklu Erler Ýçin Eylem

Hakkari-Daðlýca da gerçekleþen çatýþmada PKK den teslim alýndýktan sonar tutuklanan 8 askerin serbest býrakýlmasý için 2 Þubat günü Beþiktaþ DGM nin önünde gerçekleþtirilen basýn açýklamasýna katýldýk. Eylemde atýlan sloganlar arasýnda Tutuklu Askerler Serbest Býrakýlsýn; Sýnýrötesi Askeri Operasyona Son; Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði" vardý. Açýklamaya KöZ ün dýþýnda BDSP, DTP, DÝP Giriþimi, EMEP, EHP, ESP, SDP, SODAP, Kaldýraç, Partizan ve TÖP katýldý.

Taksim de Operasyonlara Karþý Ortak Eylem 2 Mart günü Taksim de birçok kurum ve siyasetin katýlýmý ile sýnýr ötesi operasyonununa karþý basýn açýklamasý gerçekleþtirildi. Eylemde Operasyonlara Son Kürt Halkýna Özgürlük pankartý açýldý ve Yaþasýn Haklarýn Kardeþliði; Kürt halkýna özgürlük gibi sloganlar atýldý. Açýklama esnasýnda gözaltýlarla ve kýþkýrtmalarla polis terörü yaþandý. Açýklamada KöZ ün dýþýnda Alýnteri, BDSP, DHP, DÝP Giriþimi, Özgür Demokratik Alevi Hareketi, DTP, BDSP, HÖC, HKM, ESP, TÖP, SDP, EHP, Halkevleri, Kaldýraç, SODAP, Partizan, Alýnteri, Odak, Devrimci Duruþ katýldý.


Sayfa

MART 2008

5

Ýzmir de Yeni Saldýrý Yasalarý Eylemlerle Yanýtlanýyor

Ocak ayýnda parlamentonun gündemine gelmesi beklenen 5510 sayýlý Sosyal Sigortalar Genel Saðlýk Sigortasý Kanunu ve kýdem tazminatlarýna iliþkin düzenlemelerin yer aldýðý Kýdem Fonu Tasarý Paketi, sýnýfýn sosyal ve ekonomik kazanýmlarýna yönelik oluþturduðu ciddi tehdit sebebiyle sýnýf ve kitle örgütlerinin farklý yoðunluktaki tepkileri ile karþýlaþýyor.

Herkese Saðlýk Güvenceli Gelecek Ýzmir Platformu ndan Basýn Açýklamasý Yasa tasarýsýnýn gündeme gelmesi ile çeþitli kitle örgütü, sendika ve siyasal yapý temsilcilerinin bir araya gelerek oluþturduðu ve önüne bir eylem programý koyan Herkese Saðlýk Güvenceli Gelecek Ýzmir Platformu kendini deklare ettiði ve SSGSS yasa tasarýsýna karþý halký mücadeleye çaðýrdýðý bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. 10 Ocak Perþembe günü Kemeraltý giriþinde yüzü aþkýn kiþinin bir araya geldiði eylemde, Parasýz Saðlýk Parasýz Eðitim! , Saðlýk Haktýr Satýlamaz! , Mezarda Emekli Olmayacaðýz! sloganlarý atýldý. Eðitim-Sen 1 No lu Þube Baþkaný Mahir Uslu nun okuduðu basýn açýklamasýnda yasa tasarýsýnýn erkek ve kadýn çalýþanlardaki emeklilik yaþýnýn 60 ve 58 den 65 e yükseltilip eþitlendiðine, saðlýðýn tümüyle paralý hale getirilmek istendiðine iþaret edilerek, bu saldýrýlarýn ancak sokakta yanýtlanabileceði vurgulandý. Eylem platformun 16 Ocak ta düzenleyeceði kitlesel basýn açýklamasýna çaðrý ve platform bildirilerinin Kemeraltý nda daðýtýlmasý ile

sonlandýrýldý.

DÝSK ten Basmane de Kitlesel Protesto Ayný gün DÝSK de Basmane de bulunan Genel-Ýþ sendikasý merkezinden baþlayan ve AKP Konak Ýlçe Binasý önünde biten bir yürüyüþ ve basýn açýklamasý ile yasa tasarýsýný protesto etti. Yürüyüþ esnasýnda trafiði engelledikleri gerekçesi ile iþçilerin yürüyüþünü engellemeye çalýþan polisin tutumu kitle tarafýndan boþa çýkarýldý. AKP önünde kürsü haline getirilen bir araçtan kitleye seslenen DÝSK Ege Bölge Temsilcisi Azad Fazla SSGSS yasasýnýn sýnýf için ne tür hak gasplarýný gündeme getireceðini vurguladýðý konuþmasýnda AKP nin yaný sýra, AKP nin dümen suyunda olmakla suçladýðý TÜRK-ÝÞ ve HAK-ÝÞ e de yüklendi. Hükümet, HAK-ÝÞ i ele geçirdim, TÜRK-ÝÞ e emrettim, DÝSK ve KESK in de sesini kesersem kýdem tazminatýný ortadan kaldýrýrým diye düþünüyor. Bize grev hakkýný, toplu iþ sözleþmesi hakkýný, kýdem tazminatýný onlar vermedi ki, biz 15-16 Haziranlar da polis panzerlerinin altýnda aldýk. DÝSK sosyal konseyde AKP nin emir kulu olmayacak. þeklinde konuþan Azad Fazla nýn konuþmasý AKP DÝSK i teslim alamaz sloganlarý ile sýk sýk kesildi. Bini aþkýn bir katýlýmla gerçekleþen eyleme geçtiðimiz günlerde kongresi ile kuruluþu açýklanan öðrenci sendikasý GENÇSEN de destek verdi. Eylemde kürsüden ve kitleden sýk sýk Mezarda Emekli Olmayacaðýz , Ýnadýna DÝSK, Ýnadýna Sendika , Kan Emici ABD, Ýþbirlikçi AKP , Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý , Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep

Beraber Ya Hep Hiçbirimiz , Ýþçilerin Birliði Sermayeyi Yenecek , Ýzmir AKP ye Mezar Olacak , Savaþa Deðil Emekçiye Bütçe , Ýþ Ekmek Yoksa Barýþ Da Yok , Ýþçi Memur Elele Genel Greve Ýþçiler Burada Türk-Ýþ Nerede , AKP DÝSK i Satýn Alamaz sloganlarý atýldý.

TÜRK-ÝÞ de Sokaða Çýktý Son dönemde hükümet politikalarýna ve yasa tasarýsýna karþý daha pasif bir konum almakla suçlanan TÜRK-ÝÞ de 15 Ocak ta Bornova Manavkuyu daki AKP il binasý önünde bir basýn açýklamasý gerçekleþtirerek kitlesel bir eyleme imza attý. TÜRK-ÝÞ e baðlý sendikalardan Belediye-Ýþ, PetrolÝþ ve TÜMTÝS gibi sendikalarýn kitlesel ve canlý katýlýmlarý ile þekillenen eylemde TÜRK-ÝÞ 3. Bölge Temsilcisi Mustafa Kundakçý kitleye seslendi. Mustafa Kundakçý nýn konuþmasý sýrasýnda iþçilerin sýk sýk Ruhsuz TÜRK-ÝÞ Ýstemiyoruz , Haydi TÜRK-ÝÞ Genel Greve! , TÜRK-ÝÞ Uyuma AKP ye Yamanma sloganlarý atarak konuþmayý bölmeleri üzerine M. Kundakçý SSGSS yasa tasarýsýnýn meclisten geçmemesi için TÜRK-ÝÞ in gerekirse genel greve ve genel eylemlere baþvurmaktan kaçýnmayacaðýný ifade etti. Ýþçilerin dinamizminin sendika yöneticileri üzerinde yarattýðý basýncýn gözle görülür biçimde hissedildiði eylemde Zafer Direnen Emekçinin Olacak , Ýþ Ekmek Yoksa Barýþ da Yok , Genel Grev Genel Direniþ , Minnet Deðil Sosyal Devlet , Yörsan Ýþçisi Yalnýz Deðildir , Saðlýk Haktýr Satýlamaz , Zam Zulüm Ýþkence Ýþte AKP sloganlarý atýldý.

Akdeniz Nakliyat Direniþinden Zafer Müjdesi

TÜRK-ÝÞ in düzenlediði eylemde karþýlaþtýðýmýz TÜMTÝS li iþçiler ve sendikacýlar, sendikaya üye olduklarý için iþten çýkartýlan Akdeniz Nakliyat Kargo iþçilerinin sendikalý olarak iþe iadeleri talebiyle baþlayan ve 2007 Eylülü nden bu yana süren direniþin kazanýmla sonuçlandýðý haberini de eylemde verdiler. Arkadaþlarýna iþbaþý yaptýrýp eyleme katýldýklarýný ifade eden TÜMTÝS li iþçiler, iþverenin, iþyerinde sendikanýn yetkisi ve toplu sözleþme hakký resmileþinceye kadar protokol imzalanmasý ve iþçilerin sendikalý bir biçimde iþe alýnmalarý koþullarýný kabul etmek zorunda kaldýðýný ve sürecin baþýnda sendika patronu olmam diyen iþverenin zevahiri kurtarmak için iþyerini devrettiðini aktardýlar. Sýnýf sendikacýlýðýnda ýsrarýn kazanýmla sonuçlanan önemli bir örneði olarak iþçi sýnýfýnýn hanesine yazýlan bu direniþte baþarýlmaya ulaþýlmasý eylem sýrasýnda kürsüden de selamlandý. Burjuvazinin saldýrýlarý yoðunlaþýrken daðýnýk ve parçalý da olsa sýnýf hareketinin de kimi cevaplar verdiði bu süreçte, özellikle büyük iþçi sendikasý konfederasyonlarýnýn yöneticilerinin alanlarda karþýlarýnda iþçiler varken söyledikleri ile gerçekte nasýl bir yol tuttuklarý arasýndaki farkýn ýsrarla teþhir edilmesi, bu saldýrýlarýn yanýtlanmasýnda daha fazla rol üstlenilmesi ve sýnýfýn en geniþ ve örgütsüz kesimlerinin de sürece dahil edilerek bir basýnç yaratýlmasý görevi komünistlerin önünde durmaktadýr.

Ýstanbul da SSGSS Karþýtý Eylemlerdeydik 20 Ocak ta 1 Mayýs Mahallesi nde EMEP in Yaptýðý Basýn Açýklamasýna Katýldýk 1 Mayýs Mahallesi nde EMEP, 20 Ocak Pazar günü operasyonlara karþý, zamlara ve GSS ye yönelik bir basýn açýklamasý yaptý. Yaklaþýk kýrk kiþinin katýlmýþ olduðu bu basýn açýklamasýna DTP ve KöZ destek verdi. Önce son durakta buluþup saðlýk ocaðýna kadar yüründü. Yapýlan basýn açýklamasýnda, AKP iktidarý 22 Temmuz 2007 seçimleri öncesinde ekmeðe, þekere zam yapmamakla övünerek halktan oy istemiþti. AKP hükümetinin zam yapmayýp da kaynaðý nereden bulduðunu, önce SEKA nýn satýldýðýný, Sümerbank, Telekom, TEKEL derken neredeyse satýlmadýk fabrikanýn kalmadýðýný, ýrmaklarý, topraklarý satýþa çýkartan AKP nin bütçede açýk olduðunu söyleyerek þimdide doðal gaza yüzde 7.5, elektriðe yüzde 20 ve ulaþýma zam yaptýðýna deðinildi. AKP nin kaþýkla verip kepçeyle aldýðýný, asgari ücrete günlük 55 kuruþ zam yaptýðýný, kamu iþçilerine ortalama yüzde 3 zammý reva gördüðünü vurguladýlar. Açlýk sýnýrýnýn altýnda asgari ücretle geçinmeye çalýþan halka þimdide zamlar dayatýldýðýný, zamlarýn IMF istediði için yapýldýðýný, SSGSS yasasýyla halkýn saðlýk hakkýnýn elinden alýndýðýný belirttiler. Yürüyüþ ve basýn açýklamasý sýrasýnda atýlan bazý sloganlar þunlardý: IMF def olsun zamlar geri alýnsýn, operasyonlar durdurulsun saðlýða bütçe, zamlar geri alýnsýn eðitime bütçe idi.

10 Þubat ta Þirinevler de AKP Önünde Kitlesel Basýn Açýklamasý Yapýldý Herkes için Saðlýk Güvenli

Haydarpaþa Numune Hastanesi önünde baþlayan yürüyüþ Kadýköy Ýskele meydanýna gelindiðinde basýn açýklamasý yapýlarak bitirildi.

14 Mart ta Saraçhane de SSGSS Karþýtý Eylemdeydik

Gelecek (HSGG) platformunun bileþenleri 10 Þubat ta Saat 12.30 da Þirinevler de AKP önünde bir basýn açýklamasý yapma kararý almýþtý. Basýn açýklamasý AKP binasýnýn hemen arkasýndaki boþ bir arsada yapýldý. Basýn açýklamasý EðitimSen in 1 Nolu Þube baþkaný Nihat Dede tarafýndan okundu. Dede basýn açýklamasýyla birlikte 20 Þubat ta Ankara da gerçekleþecek olan mitingin de duyurusunu yaptý. Yaklaþýk yüz elli kiþinin katýldýðý basýn açýklamasýna katýlanlar arasýnda Halkevleri, BDSP, ÖDP, Dayanýþma Sendikasý, TekstilSen de bulunuyordu. Ayný gün mahallede ÖSS karþýtý etkinlikler ile ilgili bir futbol maçý düzenlediðimizden basýn açýklamasýna sadece on kiþi katýlabildik. Basýn açýklamasýnýn baþlamasýndan yarým saat sonra Þirinevler meydanýna doðru yürünerek toplu halde bildiri daðýtýlmasýna karar verildi. Susma Sustukça Sýra Sana Gelecek , Gün Gelecek Devran Dönecek AKP Halka Hesap

Verecek , Katil Devlet Halka Hesap Verecek Parasýz Saðlýk, Parasýz Eðitim , Herkese Parasýz Saðlýk , Herkese Saðlýk Güvenli Gelecek , Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç B i r i m i z Ya þ a s ý n S ý n ý f Dayanýþmasý eyleme atýlan sloganlar arasýndaydý.

28 Þubat ta Tuzla da SSGSS Eylemine Katýldýk 28 Þubat günü tersanelerde Limter-Ýþ sendikasýnýn düzenlediði eylemin ardýndan Herkese Saðlýk Güvenli Gelecek Platformunun düzenlediði Kadýköy deki SSGSS ye karþý yürüyüþe tersane iþçisi arkadaþlarla birlikte katýldýk. Haydarpaþa Numune Hastanesi Acili önünden baþlayan yürüyüþe DÝSK, KESK, Limter-Ýþ, HÖC, ESP de olmak üzere kimi siyasetler de katýldýlar. Bizlerse Tuzla dan Tersane iþçileriyle birlikte geldiðimizden Limter-Ýþ pankartý arkasýnda katýldýk. Diðer yoldaþlarýmýz ise baþka sendikalarla birlikte yürüyüþe katýldýlar.

Sendikalarýn oluþturduðu Emek Platformu nun yaptýðý eylemliliklerden bir tanesi de 14 Mart günü Saraçhane deydi. Sabah Saat 11.00 da Cerrahpaþa Hastanesi önünde toplanýlarak yürüyüþe geçildi. Yürüyüþ Aksaray üzerinden Saraçhane ye geçilerek son buldu. KESK, DÝSK ve Türk-iþ e baðlý bir çok sendikanýn katýldýðý yürüyüþe Eðitim-Sen in katýlýmý oldukça yoðundu. Yaklaþýk 15 bin kiþinin katýldýðý yürüyüþe ESP, HÖC, Kaldýraç, Alýnteri, Çaðrý, EHP ve KöZ ün de içinde bulunduðu bir çok siyaset ve kurum da katýlarak destek verdi. Herkese saðlýk güvenli gelecek , Saðlýk haktýr satýlamaz , Parasýz eðitim, parasýz saðlýk , Genel grev, genel direniþ , Ýþçilerin birliði sermayeyi yenecek , Hükümet yasaný al baþýna çal , Kurtuluþ yok tek baþýna, ya hep beraber ya hiç birimiz , Yaþasýn sýnýf dayanýþmasý sloganlarýnýn sýklýkla atýldýðý eylemde biz de KöZ olarak Kurtuluþ yok tek baþýna, ya hep beraber ya hiç birimiz , Yaþasýn sýnýf dayanýþmasý , GSS iptal edilsin , Tek bir iþçi sigortasýz, tek bir iþyeri sendikasýz kalmayacak yazan, KöZ imzalý dövizlerimizi taþýdýk. Ya þ a s ý n E y l e m l i S ý n ý f Dayanýþmasý Özgürlük Savaþan Ýþçilerle Gelecek Ýstanbul dan Komünistler

Ýzmir de SSGSS ye Karþý Kitlesel Tepki

AKP nin çýkarmak istediði SSGSS yasasýna karþý uzun zaman sonra ilk kez bir araya gelen TÜRK-ÝÞ, DÝSK, HAK-ÝÞ, KESK, KAMUSEN, MEMUR-SEN in oluþturduðu Emek Platformu 14 Mart ta bir çok þehirde olduðu gibi Ýzmir de de bir eylem örgütledi. Eylem, sabah 10-12 saatleri arasý sendikalý memur ve iþçilerin iþ býrakmasýnýn yaný sýra saat 11 de baþlayacak bir yürüyüþ ve basýn açýklamasýndan oluþuyordu. Eylem kararý Emek Platformu tarafýndan alýnmakla beraber yerellerde daha önce oluþturulan Herkese Saðlýk, Güvenceli Gelecek platformlarý yok sayýlarak tamamen sendikalarýn hakimiyetinde bir eylem örgütlenmiþtir. Zaten sendikalar dýþýnda çok az sayýda siyasi gruplarýn pankartýnýn açýlmýþ olmasý ve pankart açanlarýn da katýlýmýnýn çok düþük olmasý, devrimcilerin eyleme hazýrlýksýz yakalanmasýnýn bir kanýtý olabilir. SES, uzun bir süredir iþlevsiz duran Herkese Saðlýk Güvencesiz Gelecek Platformu nu eylemden bir gün önce toplantýya çaðýrarak bu eylemin bilgisini vermiþ ve platforma sormadan platform imzasý ile bildiri basmýþtýr. Bu noktada Ýzmir deki platformun olmasý gerektiði iþlemediði gerçeði bir kez daha açýða çýkmýþtýr. Yapýlan toplantýda bu tutum eleþtiri konusu yapýlsa da bir gün sonra yapýlacak eyleme yönelik hazýrlýklarýn konuþulmasýnýn daha anlamlý olacaðý ifade edilerek eleþtiriler boþa çýkarýlmaya çalýþýlmýþtýr. Eyleme platform pankartý ile katýlmak isteyenler için Herkese Saðlýk Güvenceli Gelecek imzalý bir pankart olacaðý ifade edilerek, eyleme katýlmak isteyenlere platform pankartý adres gösterilmiþtir.

Eylem Otobüslerin Kontak Kapamasýyla Baþladý 14 Mart Eylemi, saat 09.30 dan sonra belediye otobüslerinin kontak kapatmasý ile baþlarken þehirde eylemin etkisi özellikle 10.00 dan sonra hissedildi. Belediye otobüslerinin yaný sýra hastanelerde, vergi dairelerinde, okullarda, çeþitli fabrikalarda üretime ara verilirek halkýn bu yasaya karþý duyarlýlýðý saðlanmaya çalýþýldý. Þehirde, üretimi durdurma eylemine ciddi tepkiler oluþmazken aksine gerek yürüyüþ sýrasýnda gerekse de üretimin durduðu yerlerde halktan olumlu tepkiler alýnmasý duyarlýlýk saðlama çabasýnýn olumlu sonuç doðurduðunu göster miþtir. Yürüyüþ saat 11.00 de Basmane Meydaný ndan baþlarken, yürüyüþ güzergahýna TÜRK-ÝÞ, DÝSK ve KESK e baðlý sendikalar hakimdi. Bir çok sendikanýn iþyerleri önlerinden otobüs kaldýrdýðý eyleme özellikle Eðitim-Sen, BES ve Belediye-Ýþ in yoðun katýlým gösterdiði gözlendi. Yaklaþýk 50 bin kiþinin katýldýðý eyleme yürüyüþ güzergahýnda bulunan çeþitli iþyerleri, dershane ve okullardan alkýþlar ve sloganlarla destek verilirken Konak Meydaný ve eski Sümerbank arasýnda kitlenin toplanmasý ve DÝSK Genel Baþkaný Süleyman Çelebi nin basýn açýklamasýný okumasý ile eylem sona erdi. AKP karþýtlýðýnýn hakim olduðu eyleme katýlanlar açýsýndan oldukça coþkulu ve moral verici geçen eyleme, Cumhuriyet mitinglerinin devamý þeklinde yaklaþanlarýn da azýnlýkta olmadýðý söylenebilir. Genel Grev, Genel Direniþ Ýþçi Memur El Ele, Genel Greve sloganlarýnýn sýklýkla atýldýðý eylemde dile gelen diðer sloganlar þunlardý: Gün Gelecek Devran Dönecek AKP Halka Hesap Verecek , AKP Saðlýða Zararlýdýr , AKP Þaþýrma, Sabrýmýzý Taþýrma .

Eyleme TÜMTÝS Kortejiyle Katýldýk Mücadele Birliði dýþýnda diðer devrimci siyasetlerin pankart açmadýðý eyleme KöZ ün arkasýnda duran komünistler TÜMTÝS kortejiyle katýldý. Kortejde Özgürlük Savaþan Ýþçilerle Gelecek , Köle Deðil Ýþçiyiz, Birleþince Güçlüyüz sloganlarýný attýðýmýz eylemde TÜMTÝS kortejinden de Þartel Ýnecek, Bu Ýþ Bitecek , Ýþ-Ekmek Yoksa, Barýþ da Yok , Ýþçilerin Birliði Sermayeyi Yenecek , Direne Direne Kazanacaðýz sloganlarý yükseldi. 10.00-12.00 arasý iþ býrakma ile baþlayýp 1 Mayýs eylemlerinden daha kitlesel geçen yürüyüþle sona eren 14 Mart Eylemi SSGSS Yasalarýný, eyleme katýlmasa da Ýzmir de yaþayan bütün emekçilerin gündemine sokmayý baþarmýþtýr. Her ne kadar CHP ve AKP karþýtlýðý ile prim yapmaya çalýþanlar bu eylemlerden yerel seçimler yaklaþýrken kendi çýkarlarý doðrultusunda yararlanmaya çalýþsa da bunu boþa çýkartmak için çaba sarf edilmelidir. 1 Mayýs yaklaþýrken SGSS eylemlerinin en geniþ sendikal zemini yakalamayý bahane ederek sosyal þoven biz çizgiye çekilmeye çalýþýlacaðýnýn sinyali 14 Mart ta net bir biçimde verilmiþtir. Fakat diðer yandan sendikalý iþçilerin en geniþ kesimlerinin iþçi sýnýfýnýn güvencesiz ve en çok sömürülen kesimleri ile buluþma zemini de vardýr. Bu zemini, gerek iþçi sýnýfýnýn ayrýcalýklý kesimleri ile sýnýfýn zincirlerinden baþka kaybedecek bir þeyi olmayan kesimleri arasýndaki baðlarý sýklaþtýrmak, gerekse de sýnýfýn en dinamik kesimleri arasýnda yürütülen uzun soluklu çalýþmayý ileri bir aþamaya taþýmak için bir kaldýraç olarak kullanmak komünistlerin boynunun borcudur. Savunmayý Örgütle Saldýrýya Hazýrlan! Tek Bir Ýþçi Sigortasýz, Tek Bir Ýþyeri Sendikasýz Kalmasýn! Ýzmir den Komünistler

Herkese Saðlýk Güvenli Gelecek Platformu nun Forumu Bakýrköy Hava-Ýþ Sendikasýnda HSGG Platformu SSGSS konusunda 50 kiþinin katýldýðý saat 15.15 ten 18.15'e kadar süren üç saatlik bir forum gerçekleþtirdi. Foruma þu kurum ve örgütler katýldý: HavaÝþ örgütlenme sekreteri Munzur Pekgüleç, TTB, Eðitim Sen 1 Nolu Þube, Küçük Çekmece Ýþçi Platformu, Birleþik Taþýmacýlýk Sendikasý, SES Bakýrköy Þubesi, Tekstil-Sen, Halk Evleri, ve KöZ. Katýlýmcýlar, toplantýnýn önemini vurgulayýp SSGSS ye karþý geliþtirilmek üzere eylem ve etkinlik önerilerini dile getirdiler. HSGG Platformu Pazartesi günü saat 17 00'de Aksaray metro önünde oturma eylemi aldý. Bu eylem 3. Bölgenin aldýðý bir eylem deðil, bütün Platform bileþenlerinin katýlýmýný hedefleyen bir eylem olacak.


Sayfa

6

MART 2008

1 Mayýs Mahallesi nde Saldýrýlara Karþý Forum Yapýldý

Aralýk ayýndan itibaren meclisten savaþ tezkeresinin geçmesiyle birlikte Kürdistan a operasyonlar baþlatýlmýþtýr. Bu operasyonlar için harcanan giderler de bu coðrafyadaki Türkiyeli emekçilere ödetilmek istenmiþtir. Bu baðlamda da operasyonlar artarken, Genel Saðlýk Sigortasý gibi yasalarla iþçi sýnýfýnýn kimi kazanýmlarý emekçilerin ellerinden alýnmaya baþlamýþ, zamlarlada operasyonlarýn faturasý emekçilere kesilmiþtir. Hem iþçi sýnýfýna hem de Kürt ulusuna yönelik bu saldýrýlara karþý Ýstanbul genelinde merkezi bir

platform kurulmuþtur. Bu platformun öneminden ve özgünlüklerinden KöZ ün son sayýsýnda sýkça bahsedilmiþtir. Önemli özelliklerinden birisi de bu platformun; merkezi iþler yapmasýnýn dýþýnda, yerel ayaklarýný örmesi ve yerelliklerde ortak iþler yapýlabilmesinin zeminini oluþturmasýdýr. Yerellerde bu iþlerin örgütlenmesi baðlamýnda platformun merkezi olarak çýkarmýþ olduðu saldýrýlar karþýtý bildirinin 1 Mayýs Mahallesi ndeki daðýtýmýný diðer siyasetlerle birlikte organize etme sorumluluðunu KöZ olarak biz almýþtýk. Bildiriler çýktýðýnda mahallemizde çalýþmasý bulunan ve bu platformda imzacý olan siyasetlerle görüþtük ve ortak bildiri daðýtýmýný organize etmeye çalýþtýk. Bu bildiri daðýtýmýný tam anlamýyla imzacý olan bütün siyasetlerle yapamasak bile birçok siyasetle bu daðýtým iþini gerçekleþtirdik. Sonrasý içinse bu gündemlerle ilgili olarak mahallemizde bir etkinlik yapmak sitedik. Bu önerimize olumlu bakýlmasýyla birlikte bir toplantý organize ederek nasýl bir etkinlik yapabileceðimizi konuþtuk. Platformda imzalarý olduðu halde mahalledeki bu

1 Mayýs Mahallesi Emekçileri Mecliste savaþ tezkeresi çýkarýlmasýnýn ardýndan, sýnýr ötesinde ve berisinde Kürt halkýna dönük saldýrýlar artmýþtýr ve artmaya devam etmektedir. AKP hükümeti, ABD'yle iþbirliði içinde bir yandan Kürt halkýna saldýrýlarý artýrýrken, bir yandan da tüm emekçilere dönük ekonomik saldýrýlarý peþ peþe sýralamaktadýr. Elektriðe, benzine, doðalgaza, suya üst üste zamlar gelmiþtir. Elektriðe yüzde 17,4, doðalgaza yüzde 7,4 oranýnda zam yapýlmýþ; özel tüketim vergisi yükseltilerek her türlü temel ürünün fiyatý artýrýlmýþtýr. Sermaye hükümetinin bu saldýrýlarýna AKP'li belediyeler de eþlik etmektedir. Ýstanbul'da ulaþýma yüzde 50, suya yüzde 135 oranýnda zam yapýlmýþtýr. Öte yandan Sosyal Sigortalar ve Genel Saðlýk Sigortasý yasasý ile halkýn kazanýlmýþ sosyal haklarý gasp edilmekte, en temel saðlýk ihtiyaçlarý bile paralý hale getirilmektedir. Alým gücümüz günden güne azalýrken, ücretlerimiz buna uygun oranda artmamaktadýr. AKP hükümeti kamu emekçisine yüzde 5'lik sefalet zammý önermekte, asgari ücret ise kademeli olarak yapýlan yüzde 9'luk bir artýþla adeta yerlerde süründürülmektedir. Sermaye hükümeti bir yandan tüm iþçi ve emekçileri zam, vergi, sosyal hak gaspý yoluyla soyarken, ezilenlerin kursaðýndan aldýklarýný ÝMF ve silah tekellerinin kasalarýna aktarmaktadýr. Ýstanbul, Ankara ve deðiþik kentlerde fahiþ elektrik zamlarý yapýlýrken, bir AKP milletvekilinin önerisiyle Diyarbakýr'a bedava elektrik tartýþmasý gündeme gelmiþtir. Açýktýr ki, bu tartýþma AKP'nin Diyarbakýr'da yerel seçimleri kazanmak için Kürt halkýnýn oylarýný satýn alma giriþimidir. Siyasi olarak inkar ettiði ve imhaya tabi tuttuðu bir halký, ekonomik olarak satýn almaya çalýþmasýdýr. Oysa rüþvet de bombalar ve kurþunlar gibi ezilenleri teslim almak için kullanýlan kirli savaþ araçlarýndandýr. Siyasi iktidar bir yandan kirli savaþý týrmandýrýrken, bombardýman gürültüsü altýnda emekçileri de zam bombardýmanýna tutmakta, sömürüyü azgýnlaþtýrmaktadýr. Operasyonun sorumluluðunu Kürtlerin sýrtýna atýp, bu bahaneyle emekçilere ekonomik külfetler yüklerken, ayný zamanda halklar

arasýndaki kardeþlik baðlarýný koparma gayretindedir. Kürt ulusuna bomba, inkar ve imha, tüm emekçi halklara zam, vergi, sermaye ve savaþ bütçesi dayatýlmaktadýr. Kürt halkýna yönelik baský ve saldýrýlar artýrýlýrken, Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ý, Çerkez'i, Arap'ý tüm iþçi ve emekçiler düþük ücretlerle, sendikasýz, sigortasýz çalýþmaya zorlanmaktadýr. Yapýlan askeri harcamalarýn yükü biz emekçilerin sýrtýna yýkýlmakta, mermilerin bombalarýn, akýllý uçaklarýn maliyeti bizim cebimizden çýkmaktadýr. AKP-MGK eliyle yükseltilen Kürt düþmanlýðý ve ýrkçý-þoven saldýrganlýk, coðrafyamýzdaki diðer emekçi halklarýn sermaye saldýrýlarýný görmesini ve mücadele etmesini engellemek için gözlere çekilen karanlýk bir perde olmuþtur. ABD ve siyasi iktidar, þoven saldýrganlýk ve sýnýrötesi harekat boyunca görünürde Kürt halkýna saldýrmýþ, ama saldýrý hem Kürt halkýný hem tüm iþçi ve emekçileri vurmuþtur. Besbelli ki, bu savaþ bizim savaþýmýz deðildir. Çünkü sýkýlan mermiler de mermilerin maliyeti de bizi vurmaktadýr. Kürt ulusuna imha ve inkarý dayatan da, tüm emekçileri yoksulluða, sömürüye, adaletsizliðe boðan da ayný siyasi merkezdir. MGK ve sermaye sýnýfýnýn hükümeti AKP'dir. Emperyalizme hizmette, uþaklýkta sýnýr tanýmayanlar, bütün ezilen halklara saldýrmakta da sýnýr tanýmamaktadýr. Ýþte bunun için bizler, dayatýlan sömürüye, hak gasplarýna ve zamlara hayýr derken, kirli savaþa da hayýr diyoruz. Kürt halkýna dayatýlan savaþa hayýr! Savaþ zamlarýna, soyguna, talana hayýr! Savaþýn ve zamlarýn sorumlusu AKP, sýnýrötesi harekatý durdursun, zamlarý derhal geri çeksin! Bizler sermayenin ekonomik saldýrýlarý karþýsýnda tüm halkýmýzý "iþçilerin birliði halklarýn kardeþliði" þiarýyla yanýt vermeye çaðýrýyoruz. Operasyonlar Durdurulsun, Kürtlerin Haklý ve Meþru Talepleri Kabul Edilsin! Tek Bir Ýþçi Sigortasýz, Tek Bir Ýþyeri Sendikasýz Kalmasýn! Savaþa Deðil, Emekçiye, Saðlýða, Eðitime Bütçe DTP, EMEP, ESP, ÖZGÜR YURTTAÞ HAREKETÝ, PARTÝZAN, KÖZ, SDP, SODAP

1 Mayýs Mahallesi nde KöZ Söyleþisi 14 Þubat Perþembe günü 1 Mayýs Mahallesi nde KöZ söyleþisi yaptýk.

Sohbetimizde KöZ ün sýklýkla dile getirdiði ve öne çýkarmaya çalýþtýðý Varoþlarda Birleþ Alanlarda Devleþ þiarýnýn anlamý ve önemi üzerine ve bu baðlamda mahallelerde yapýlan çalýþmalar hakkýnda konuþtuk. Geri çekilme döneminde devrimcilerin kitlelerle olan baðlarýný güçlendirmek için ne

tür çalýþmalar yapmasý gerektiðini sorarak varoþlarýn bu tür çalýþmalar için önemli alanlar olduðunu belirledik. Varoþlarda birleþme deyince bunun bir çatý altýnda birleþmek olmadýðýný, siyasetlerin kendi çizgilerini ortaya koyabilecekleri, siyasi yasaklamanýn olmadýðý bir zeminde ortak eylemler

çalýþmalara kimi gerekçelerle katýlmayan HÖC ve DHP dýþýnda; ESP, DTP, EMEP, SDP, Partizan, Özgür Yurttaþ Hareketi, SODAP ve KöZ olarak; Operasyonlara karþý, GSS yasasýna karþý, Zamlara karþý gündemli bir forum yapma kararý aldýk. Forumun duyurusu için bir ilan hazýrlayarak bu ilanýnda arkasýna platformun merkezi olarak Okmeydaný nda Perpa nýn orada yapmýþ olduðu basýn açýklamasýndaki basýn metnini bildiri olarak ekleyip kullandýk. Bu duyurularý ortak bir þekilde mahallede kurulan pazar yerine ve caddeye daðýttýk. Bu daðýtýmlarýmýzda ajitasyon konuþmalarý yaparak; operasyonlara, zamlara ve Genel Saðlýk Sigartasý yasasýna neden karþý çýkmak gerektiðini olabildiðince anlatmaya çalýþtýk ve herkesi foruma davet ettik. 9 Þubat Cumartesi günü mahallemizdeki Dayanýþmaevi nde yaptýðýmýz foruma yaklaþýk 70 kiþi katýldý. Forumda bu gündemler üzerinden serbest kürsü oluþturuldu ve isteyen herkes bu gündemlerle ilgili olarak hem siyasetler adýna hem de kiþisel olarak görüþlerini ifade edebildi. Biz de bu forumda KöZ olarak yaptýðýmýz konuþmada; seçimlerden sonra AKP hükümetinin, kendisine muhalif gibi görünen diðer düzen partileriyle birlikte tezkereyi meclisten geçirdiðini ve operasyonlarýn baþlatýldýðýný, GSS ve zamlarýn da arka arkaya meclisten geçirildiðini, bizim mahallelerimiz gibi Alevi kesiminin yoðun yaþadýðý mahallelerden oy alarak meclise giren CHP ninse bunlara deðil karþý gelmek bu yasalarýn meclisten

geçmesi için çaba harcadýðýný vurguladýk. Bu tür saldýrýlarýn geçmiþ dönemlerde de yaþandýðýný ve gelecekte de devam edeceðini, bu yüzden de bu saldýrýlara karþý savunmayý örgütletmek gerektiðini bununsa varoþlarda bir arada durarak, bu türden etkinlikler örgütleyerek yapýlabileceðini vurguladýk. Yapýlan konuþmalarýn ardýndan Grup Mayýs ýn ezgileriyle forumumuzu bitirdik. Mahallemizde yapmýþ olduðumuz bu forumun hem merkezi olan platformla olan iliþkisi, hem de ortak iþ yapabilme bakýmýndan önemi oldukça büyüktür. Platformun önünü koymuþ olduðu hedefler varoþlara taþýnmýþ ve bu da somutlanarak pratiðe dökülmüþtür. Forum ayný zamanda, bu geri çekilme döneminde saldýrýlarýn yoðun olarak yaþandýðý bu aylarda, bir arada durabilmek ve ortak mücadele hattýný yükseltebilmek anlamýnda önemli bir adýmdýr. Siyasetlerin birbirlerine yasak getirmeden, kendi çizgilerini ortaya koyarak böyle eylem birliktelikleri yapabilmelerinin yollarý açýlmalýdýr. Hem siyasi anlayýþlarýn sulandýrýlmadýðý hem de kitleler nezdinde güvenin arttýðý eylemlilikler Mart-Mayýs süreci arefesinde çok büyük bir önem arz etmektedir. Buralardan aldýðýmýz güçle, Mart-Mayýs sürecinde birleþik kitlesel eylemlerle alanlarý kuþatýp bu saldýrýlarý geri püskürtebiliriz. Var oþlar da Birleþ Alanlar da Devleþ! Ayrý Dur Birlikte Vur! 1 Mayýs Mahallesi nden Komünistler

Varoþlarda Saldýrýlar Devam Ediyor

Mahallemizdeki Özgür Yaþam Derneði'nin üyelerinin göz altýna alýnmasý nedeniyle dernek olarak 2 Þubat günü basýn açýklamasý yapýldý. Yaklaþýk 70 kiþinin katýldýðý basýn açýklamasýna DTP, KÖZ, Partizan, Güzelleþtirme Derneði ve Mayýsta Yaþam Kooperatifi de destek verdi. Basýn açýklamasý yapýlýrken ayný esnada polis, Özgür Yaþam Derneði'ni bastý. Derneðin bulunduðu bölgede ve mahallenin giriþ çýkýþlarýnda çok fazla polis yýðýnaðý yapýlmýþtý. B a s k ý n d a Ö z g ü r Ya þ a m Derneði'nden 4 kiþi daha göz altýna alýndý. Bu baskýnla eþ zamanlý olarak Ümraniye Hewi Kültür Derneði de basýldý ve oradan da gözaltýna alýnanlar oldu. Bu baskýndan önceki haftalarda da gene mahallemizde Özgür Yaþam Derneði üyelerine yönelik göz altýlar yapýlmýþtý. Operasyonlarýn baþlamasýndan itibaren devletin Kürtlere yönelik saldýrýlarý daha da artarak, mahallelerde kendini, güpe

gündüz adam kaçýrmalarla, ev ve dernek baskýnlarýyla gösterdi. Operasyonlarýn baþladýðý dönemlerde yaratýlan iklimden faydalanan ve MHP nin peþinden giden faþistlerde bir çok yerde içinde Kürtlerin bulunduðu dernekelere, DTP binalarýna ve iþçilerin örgütlendikleri ve devrimcilerin bulunduklarý bütün yerlere saldýrmaya baþlamýþlardý. Bu dönemlerde bizler de KöZ'ün arkasýnda duranlar olarak bu faþist saldýrýlara karþý varoþlarda birleþerek ve buralardan güçlenerek bu saldýrýlarý püskürtebileceðimizi vurgulamýþtýk. Bu bilinçle hareket ederek o dönem 1 Mayýs Mahallesi nde Özgür Yurttaþ Hareketi, Sodap ve KöZ olarak saldýrýlara karþý, Bin Umut vekillerinden Sebahat Tuncel ve Ufuk Uras ýnda katýldýðý, 200 den fazla katýlýmýn olduðu bir forum örgütlemiþtik. 9 Þubat ta mahallemizde DTP, Emep, ESP, Partizan, Köz, SDP, Özgür Yurttaþ Hareketi olarak operasyonlara, SSGSS ye, zamlara ve her türlü hak

gasplarýna karþý düzenlenen forumda bu bakýmdan çok anlamlý ve yerinde bir etkinliktir. Ümraniye de Mayýsta Yaþam Kooperatifi nde KöZ ve Proletaryanýn Kurtuluþu nun ortak olarak düzenlediði Mustafa Suphi anmasýndan önce diðer yerellerden gelen yoldaþlarla birlikte Özgür Yaþam Derneði'ni ziyaret ettik. Ziyarette dernekteki arkadaþlar son günlerde yaþanan göz altýlarý anlatarak bunlarýn aslýnda Kürt hareketinin bahar eylemliliklerini kýrmak yönünde devletin izlediði yöntemler olduðunu vurguladýlar. Bizde bu saldýrýlarýn geçmiþ dönemlerde de yaþandýðýný ve ilerdeki süreçlerde de yaþanacaðýný söyleyerek bu saldýrýlara karþý, bulunduðumuz yerlerde olabildiðince birlikte durmanýn gerekli olduðunu, birlikte etkinlikler ve eylemlilikler örülerek güçlü durabileceðimizi ve bu baðlamda da mahallemizde örgütlenen forumun da çok anlamlý olduðunu vurgulayarak sohbetimizi bitirerek oradan ayrýldýk. KöZ ün arkasýnda duran komünistler olarak Kürt ulusuna ve iþçi sýnýfýna yönelik bu saldýrýlara karþý VAROÞLARDA BÝRLEÞ ALANLARDA DEVLEÞ þiarýna sýký sýkýya sarýlarak, görev ve sorumluluklarýmýzýn bilinciyle yürümeye devam edeceðiz., Kürtlere özgürlük savaþan iþçilerle gelecek! Kürtlerin esareti iþçilerin esaretidir! 1 Mayýs Mahallesi nden Komünistler

yapmalarýnýn ve etkinlikler düzenleyebilmelerinin, böyle bir zeminde ortaklaþýlabileceðinin altýný çizdik. Ancak bu þekilde güçlü ve ses getiren etkinlikler, eylemler gerçekleþtirebileceðimizi vurguladýk. Varoþlarda yapýlan bu ortak eylem ve etkinliklerle kazanýlan gücün merkezi yapýlan eylemleri de besleyeceðini, alanlarý dolduracak kitlelerin buralardaki bu birlikteliklerle yaratýlabileceðini

vurguladýk. Bu baðlamda da; aralýk ayýnda baþlatýlan operasyonlarý, GSS yasasýný, zamlarý ve bunun gibi birçok saldýrýyý gündemine alan ve bunlara karþý kurulmuþ olan platfor mun; hem merkezi anlamda hem de yerel anlamda birbirini güçlendiren iþler önüne koymasýnýn böyle bir dönemde büyük bir önem arz ettiðinin altýný çizdik. Bu platformun bir yerel ayaðýnýn da mahallemizde

oluþturulmasý ve bu saldýrýlarý gündemine alarak mahallemizdeki birçok siyasetin bir araya gelerek bir forum gerçekleþtirmesinin çok önemli olduðunu bu tarzda etkinliklerin sürekliliðinin saðlanmasý gerektiðini vurguladýk. Söyleþimizi mahallelerde yürütülen diðer faaliyetlerin ve bu faaliyetlerin ortaklaþmalarýnýn önemine deðinerek sonlandýrdýk. 1 Mayýs Mahallesi nden Komünistler


Sayfa

MART 2008

Tuzla Tersanelerinde 27-28 Þubat Eylemi Limter-Ýþ Sendikasý nýn 27 Þubat ta baþlattýðý iki günlük eyleme biz de bu bölgede çalýþan komünistler olarak katýldýk. Eylem sabah erken saatlerde baþladý. 06:00 civarýnda tersaneler bölgesine gelen sendika üyeleri tersane iþçilerini eyleme davet ederek, yolu trafiðe kapatmaya çalýþýrken polisin saldýrýsýna uðradý. Eylem baþlamadan müdahale eden polis yaklaþýk 80 kiþiyi gözaltýna aldý. Saldýrý ve gözaltýlara raðmen eylemin baþlamasý engellenemedi. Gün boyu çeþitli iþ alanlarýndan iþçiler ve kurumlar desteðe geldiler. Öðle saati de DÝSK, KESK, TTB ve Bin Umut Vekili Ufuk Uras ziyarete geldi ve basýn açýklamasý yapýldý. Gözaltýndakilerin serbest býrakýlmasý istendi. Burjuva medya ve televizyonlarý da oradaydý. Akþam saatlerine kadar sürekli ziyaretler sürdü. Desteðe gelenler arasýnda; Kocaeli Devrimci Saðlýk Ýþçileri Sendikasý, Batis, EHP, Mayýsta Yaþam Kooperatifi, Emep, Yurtsever Cephe, Mücadele Birliði, Uid-Der TMMOB, TTB, Türkiye Yazarlar Sendikasý, Tekstil-Sen, Alman Sendikalar Birliði, SES, Petrol-Ýþ Sendikasý, Nakliyat-Ýþ

Sendikasý, Emekli-Sen, Kristal-Ýþ Gebze Þubesi, TÜMTÝS, Ezilenlerin Sosyalist Platformu, ÇHD, ÖDP, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Öðrencileri, Halkevi, Genç-Sen, Büro Emekçileri Sendikasý, Ayýþýðý Sanat Merkezi gibi kurumlar vardý. Ayrýca Deri-Ýþ Sendikasý, Harb-Ýþ Sendikasý, Çelik-Ýþ Sendikasý da alana kendi pankartlarý ve iþçileriyle geldiler. Sýk atýlan sloganlar þöyleydi. Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý , Katil Belli Hesap Sorulsun , Artýk Ölmek Ýstemiyoruz , Taþeronluk Sistemi Kaldýrýlsýn , Ýnadýna Sendika, Ýnadýna Limter-Ýþ , Sendika Yoksa Üretim de Yok , Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber, Ya Hiç Birimiz , Direne Direne Kazanacaðýz . Akþam saatlerinde ziyaretçilerin de artmasýyla kurumlar adýna konuþmalar yapýlmaya baþlandý. DÝSK adýna konuþan Süleyman Çelebi birbiri ardýna gelen saldýrý yasalarýna deðindi. Ýki günlük eylem kararlarýný anlattý. Çalýþma bakanýnýn bu eylem hakkýndaki ideolojik eylem yorumuna karþýlýk siz ne kadar ideolojikseniz, biz de o kadar ideolojiðiz, bizim ideolojimiz insanca yaþamak,

sendikal örgütlülüktür dedi. Türk Harb-Ýþ konuþmasýnda tersanelerdeki zahmetli çalýþma koþullarýna deðinerek, örgütlülük çaðrýsý yaptý. Sadece tersanelerde deðil her alanda saldýrýlarýn olduðunu, meclisten her gün bir saldýrý yasasýnýn geçtiðini, kazanýlmýþ haklarý da kaybetmemek için sendikal ö rg ü t l ü l ü ð ü n þ a r t o l d u ð u vurgusunu yaptý. Deri-Ýþ Sendikasý adýna konuþan Musa Servi konuþmasýnda geçmiþte Deri iþçilerinin de benzer aðýr þartlarda çalýþtýðýna deðindi ve sendika olarak tersane iþçilerinin bu grevini destekliyoruz ve yanlarýndayýz diye konuþtu. Türkiye Yazarlar Sendikasý, DÝK, EMEP, Kocaeli Dev Saðlýk Ýþ, Genç-Sen ve Yurtsever Cephe de desteklerini ilettiler. Çekilen halaylar, söylenen türküler ve atýlan sloganlarla eylem gecenin ilerleyen saatlerine kadar kalabalýk olarak sürdü. Gece de ateþler yakýlarak orada kalýndý.

Tersane Grevinde Ýkinci Gün Ýkinci gün sabah erkenden de grev için beklenilen Tuzla gemi önüne gittik. Coþkulu bir kalabalýk vardý. Ortalama 600 kiþinin toplandýðý alanda Limter-iþ in pankartlarý açýlmýþtý. Tuzla tersanelerindeki durumlarý içeren pankartlarýn yaný sýra tersane iþçilerinin taleplerinin de yazýlý olduðu ozalitler asýlmýþtý duvarlara. Sloganlarýn sýklýkla atýldýðý alanda birçok da konuþma yapýldý. Tersanelerin patronlar için ucuz emek cenneti, iþçiler içinse birer cehennem olduðunu vurgulayan konuþmalar yapýldý. Ýþçilerin bu cehennemlere mahkum olmadýklarýný, artýk ölmek

istemediklerini, sunmuþ olduklarý taleplerin kabul edilmesini, bu taleplerin kabul edilmesine kadar da mücadelelerinden vazgeçmeyeceklerini vurgulayan Limter-iþ Sendikasý, Cumartesi günü akþam saat 18:00 de yapýlacak olan durum deðerlendirme toplantýsýna bütün tersane iþçilerini çaðýrdý. Disk genel baþkaný Süleyman Çelebi ninde aralarýnda bulunduðu bir heyet tersane patronlarýyla sabah saatlerinden itibaren bir görüþme aldýlar. Bu görüþmede de tersane iþçilerinin talepleri konuþuldu. Bu görüþmenin sonucu açýklanana kadar alanda kalýndý. Bu bekleyiþ esnasýnda da tersane iþçilerinin kürsüden türküler söylemesiyle, Grup Vardiya nýn yapmýþ olduðu kýsa müzik dinletisiyle, tiyatro gösteriminin yapýlmasýyla ve destek amaçlý olarak gelen sanatçý Onur Akýn ýn türküleriyle, iþçiler ve grevdeki tersane iþçileri ve Limter-iþ le dayanýþma amaçlý gelen demokratik kurum ve siyasetler coþkulu anlar yaþadýlar. Tersane patronlarýyla yapýlan görüþmenin ardýndan Süleyman Çelebi görüþmenin neticesini aktarmak üzere kürsüye çýktý ve bir haftalýk zaman süreci içerisinde tersane patronlarýnýn kendi içlerinde de görüþerek bir açýklama yapacaklarýný ve bir hafta sonra da tekrar bir görüþme yapýlacaðýný, o görüþmeye göre de nasýl bir tutum almak gerektiðini belirleyeceklerini söyledi. Grev sonlandýrýlýrken ayný gün Kadýköy de Herkese Saðlýk Güvenli Gelecek Platformu nun SSGSS ye karþý yapmýþ olduðu mitinge çaðrý yapýlarak toplu bir þekilde trenle Kadýköy e geçildi.

Ýþçiler Ölüyor, Sermaye Birikiyor! Tersanelerde Neler Oluyor?

Tuzla tersanelerinde son dönemde özellikle artan iþ cinayetleri, sermaye birikimiyle iþ cinayetlerinin at baþý gittiðini bir kez daha gösterdi: Sermaye ölü bedenler üzerinde birikiyordu. Bir yanda Tuzla tersane sahipleri iþ hacimlerini hýzla büyütüp devasa karlarýna kâr katarken, diðer yandan da iþ kazalarý denen cinayetlerde ölenlerin sayýsý inanýlmaz bir hýzla arttý. Bu bir tesadüf deðil herhalde. Tuzla tersaneleri son yýllarda hýzlý bir çýkýþla, gemi sipariþi sýralamasýna Avrupa birincisi ve dünya beþincisi konumuna yükseldi. Burjuva basýný, son dönemlere kadar Tuzla tersanelerinin sipariþ yetiþtirmekte zorlandýklarýný, yerli yapým teknelerin yurtdýþýndan inanýlmaz talep gördüklerini gurur içerisinde sayfalarýna taþýyordu. Son dönemde bu inanýlmaz kârlarýn kanlý bilânçosu ortaya çýkmaya baþlayýnca, burjuvazinin mutluluk çýðlýklarý bir nebze bastýrýldý. Hýzla artan ölümler gerçekleri bastýrýlmasý zor bir þekilde ortaya koymuþtu. Durumu anlamak için rakamlarýn diline baþvurmak yeterli: · 2006 yýlýnda Tuzla tersanelerinde tam 18.500 iþ kazasý gerçekleþti. · 1992 ve 2004 yýllarý arasýndaki 12 yýlda 41 iþ cinayeti gerçekleþmiþti. · 2004 ten bu yana iþ cinayetleri katlanarak çoðaldý. Son dört senede 41 iþçi daha cinayetine kurban gitti. · Ayrýca, son 8 ayda ölen iþçi sayýsý da 17 yi buldu. · Yýldan yýla iþçi ölümü sayýlarý da, iþ cinayetlerini iþ katliamlarý olarak adlandýrmanýn daha uygun olacaðýný gösteriyor. 2004'te 5, 2005'te 8, 2006'da 10, 2007'de 12, ve 2008'in sadece ilk 1,5 ayýnda 6 iþ cinayeti. 2008 yýlýnda sermaye böyle çalýþýrsa yaklaþýk 48 emekçi daha iþ cinayetlerine kurban gidecek.

Ýþ Kazasý Deðil Cinayet

Tersanelerde güvenlik önlemleri hemen hemen hiç alýnmýyor, riskli iþler taþeronlar aracýlýðýyla sigortasýz iþçilere yaptýrýlýyor. Ölen

iþçilerin çoðu sigortasýz ve birçok durumda ölüm raporlarý deðiþtirilerek olay örtbas ediliyor ve de ölen iþçilerin yakýnlarý kan parasý verilerek susturuluyor. Bu durum karþýsýnda Gemi Ýnþa Sanayicileri Birliði (GÝSBÝR) Baþkaný Murat Bayrak, tersaneler kadar güvenli baþka bir sektör olmadýðýný , senede 5-6 ölümün iþin doðasý gereði olduðunu , bundan daha fazla sayýda insanýn trafik kazalarýnda öldüðünü , ölen iþçilerin yakýlarýna verilen paranýn kan parasý deðil yardým olduðunu iddia ediyordu. Çalýþma bakaný artan ölümler üzerine tersane bölgesini ziyaret etti ve önlemleri beðendiðini söyledi. Ziyaretin hemen ardýndan peþ peþe 5 iþçi daha cinayete kurban gitti.

2001 yýlýndan beri tersanelerin aldýklarý sipariþ sayýsý hýzla büyüyor ve bununla alakalý olarak gemi inþasý gittikçe daha dar alanlarda yapýlýyor. Bu da iþ kazasý riskini gittikçe artýrýyor. Ana firmalar, iþçileri sayýlarý 2000 in üzerinde olan taþeron firmalar aracýlýðýyla istihdam ediyor. Ýþçilerin iþ güvenliðinin saðlanmamasý, çalýþma saatlerinin düzenlenmemesi, ücretlerin verilmemesi, sigortalarýn ödenmemesi durumundan da sonuç olarak ana firma deðil taþeronlar sorumlu oluyor.

Sermayenin Karý Hýzla Artýyor Bu sýrada, tersane patronlarýnýn kârlarý da tavan yapmýþ durumda. Tersane sektörü 2006 yýlýnda tam 2.5 milyar dolarlýk satýþ yapmýþ durumda. Bu rakam 2004 te 1.5 milyar dolar seviyesindeydi. Ölen

7

Tuzla Tersane Direniþinde LimterÝþ in Yaný Sýra TÝB-DER de Vardý

27-28 Þubat günlerinde Tuzla da sadece Limter-Ýþ yoktu. 27 Þubat direniþinin örgütleyicileri arasýnda TÝB-DER de vardý. TÝB-DER in 27 Þubat direniþindeki rolünü Kýzýlbayrak Gazetesi nden aldýðýmýz bir haberle aktarýyoruz. Eylem günü Limter-Ýþ Sendikasý Tuzla Gemi Tersanesi önünde yol kesti. Polis pervasýz bir þekilde saldýrdý. Ayný saatlerde biz de Ýçmeler Ýstasyon yolunu kestik. Ajitasyon konuþmalarý yaparak iþçi arkadaþlarý direniþe çaðýrdýk. Yüzlerce iþçi Gemileri yaktýk, geri dönüþ yok! pankartýnýn arkasýnda direniþ kararlýlýðý göstererek yer aldý. Oldukça coþkulu ve öfkeli bir kalabalýk vardý burada. Tuzla Gemi Tersanesi ne yakýn bir noktada robokoplar yolumuzu kesti. Kalabalýk gittikçe artýyordu. Kitle öfke ve hýnç doluydu. Tartýþmalar sonucu polis barikatý açmak zorunda kaldý. Tuzla Gemi Tersanesi önünde yüzlerce iþçi vardý. Önderliksiz bir iþçi kitlesiydi. Yol kesme iradesi yoktu. Biz girdik devreye. Yolu kapatarak yürüyüþe geçtik. Bizim için hedef GÝSBÝR di. GÝSBÝR e yürüyecektik. Limter-Ýþ yöneticileri hemen bizimle temas kurdular. Programlarýnda GÝSBÝR yürüyüþü olmadýðýný söylediler. Oysa bizim programýmýzda vardý. Kitleyi bölmememiz gerektiðini söylediler. Kitle örgütleri buraya gelecek dediler. Çaðrýlarýna karþýlýk verdik. Tuzla Gemi önünde beklemeyi kabul ettik. Ortak komite kurmayý kabul ettik. Bu komite eylemin kaderini belirleyecekti. Komitenin içerisinde TÝB-DER, Tersane Ýþçi Kurulu, Baret, Halkevi ve Limter-Ýþ olacaktý. Kabul ettik (Kýzýlbayrak Gazetesi nin Tersane Ýþçileri Birliði Derneði Baþkaný Zeynel Nihadioðlu yaptýðý söyleþiden alýnmýþtýr)

Tersane Ýþçilerinin Grevi Ýzmir de de Yankýsýný Buldu

Tuzla da can güvenliksiz, güvencesiz ve taþeron çalýþmaya karþý fiili greve çýkan tersane iþçilerinin mücadelesi Ýzmir de de selamlandý. Limter-Ýþ öncülüðünde greve çýkan iþçilerin eylemine polisin saldýrmasýnýn ardýndan bir araya gelen KESK Ýzmir Þubeler Platformu, DÝSK/Genel-Ýþ Sendikasý 3 ve 5 Nolu þubeler, ESP, DTP, SDP, EMEP, ÝHD, Partizan, Devrimci Demokrasi, KöZ, Tekstil-Sen Ýzmir Þubesi, 28 Þubat ta Konak Kemeraltý giriþinde yaptýklarý kýsa yürüyüþ ve basýn açýklamasý ile Tuzla tersane iþçilerinin eylemini selamladý. Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý , Tuzla Ýþçisi Yalnýz Deðildir , Zafer Direnen Emekçinin Olacak sloganlarýnýn atýldýðý eylemde BES Ýzmir Þube Baþkaný Rahmiz Saðlam Emek ve Demokrasi Güçleri imzasý ile kaleme alýnan basýn açýklamasýný okudu. Açýklamada Tuzla da mücadele eden tersane iþçilerinin zaferinin iþçi sýnýfýnýn mücadelesinin geneli anlamýndan büyük öneme sahip olduðuna iþaret edilerek, gerçekleþtirilen fiili greve yönelik devlet terörü teþhir edildi ve Çalýþma Bakaný Çelik istifaya davet edildi. Yaþasýn Eylemli Sýnýf Dayanýþmasý! Tek Bir Ýþçi Sigortasýz, Tek Bir Ýþyeri Sendikasýz Kalmasýn! Ýzmir den Komünistler

Bir Tersane Ýþçisi ile Ýþ Koþullarý Hakkýnda Bir Röportaj

iþçi sayýsýndaki artýþ oraný, gemi sanayinin ihracat artýþ oranýna eþit! GÝSBÝR Baþkan Vekili Mehmet Taylan, Türkiye de tersane sayýsýnýn 160 a ulaþtýðýný, alýnan sipariþler göz önüne alýndýðýnda Türkiye nin dünyada 5. sýrada olduðunu, Türkiye deki tersanelerin yýllýk üretim kapasitesinin tek vardiyada 4.000.000 dwt ye ulaþtýðýný, Türk tersaneciliðinin geliþimi için en önemli sorunun verimlilik olduðunu, 2012 ye kadar tüm tersanelerin dolu olduðunu, sektörün geliþimiyle önümdeki dönem tersanelerde istihdam edilen iþçi sayýsýnýn 60 binden 140 bine çýkacaðýný ifade etti. Dünyaca ünlü tersane danýþmaný Frank Bywater da, Türk tersanelerinin dünya standartlarýna ulaþma yolunda olduðunu müjdeliyordu. Ticaret Bakaný Kürþat Tüzmen, gemi inþa sektörünün 2 yýl sonrasýna sipariþ aldýðýný, Türkiye'nin artýk dünyanýn en kaliteli yatlarýný ürettiðini ifade ediyordu. Tuzla tersane sahiplerinden iki patronun AKP ve MHP milletvekili olmasý da, cinayetlerin parayla örtülmesini daha da kolaylaþtýrýyordu. Bakýn gemi sanayinin önde gelen sözcülerinden birisi, sektörün baþarýsýný nasýl özetliyordu: Türkiye gemi inþa sanayi tersanelere sýðmýyor. Türk gemi inþa sanayi, krizlerle geçen yýllarýn ardýndan dolu dizgin yoluna

devam ediyor. 2002 yýlýndan itibaren toparlanma sürecine giren, 2003 yýlýna gelindiðinde ise yüzde 70'lere varan oranda kapasite kullanýmýný artýran sektör, hem iç, hem de dýþ talep artýsý anlamýnda asýl sýçramayý 2004 yýlýnda yaptý. Geçen yýl inþa edilen 139 gemi ile 659 bin DWTlýk kapasiteye ulasan sektör, 2004 te bu performansýyla 1.5 milyar dolarlýk cirosal büyüklüðe ulaþtý. Geçen yýlýn basan grafiðini bu yýla da taþýyan gemi inþa sanayi, yýlýn ilk yansýnda yerli ve yabancý alýnlara 160 bin DWTluk toplam 40 gemiyi teslim etti. 2005 için kesin sözleþmesi yapýlan ise 781 bin DWTluk 86 gemi bulunuyor. Sektörün, yýl sonunda elindeki sipariþleri de tamamlayarak 2.5 milyar dolarlýk cirosal büyüklüðe ulaþmasý hedefleniyor. Bugün Tuzla basta olmak üzere Ýzmit, Karadeniz Ereðlisi, Ünye gibi bölgelerde de bulunan tersanelerde faaliyet gösteren gemi inþa sanayicileri, kimi açýklamalara göre 2010 yýlýna kadar kapasitesini doldurdu bile. Ýþçiler öldükçe sermaye büyüyor, sermaye büyüdükçe iþçiler ölüyor. Bu sermaye birikiminin genel kanunu. Marx, Kapital de zenginliðin birikiminin ayný anda sefaletin, ýstýrabýn, köleliðin, cehaletin ve vahþetin birikimi olduðunu söylüyordu. Sermayenin Tuzla da ölü canlar üzerine biriktirdiði kârlar, genel kanunun hiç de deðiþmediðini bir kez daha ortaya koydu.

Köz: Ne kadar süredir tersanelerde çalýþýyorsun? Þaban: 3 yýldýr tersanedeyim, son iki aydýr da þu an çalýþtýðým Türktel Tersanesinde çalýþýyorum, montaj yardýmcýsýyým. Köz: Bize biraz iþ koþullarýný anlatýr mýsýn? Þaban: Çalýþma saatlerim 08:30-17:30 arasý. Mesai de yaptýðým oluyor. Günlük 27 TL alýyorum. Aylýk deðil günlük olarak çalýþýyorum. Sigortam düzenli olarak yatmýyor. Taþeron bir firmaya baðlý olarak çalýþýyorum. Köz: Ýþ güvenliði önlemleri ne ölçüde alýnýyor? Þaban: Bir defaya mahsus olarak baret veriliyor, en kalitesiz ayakkabýlardan 6 ayda bir veriliyor, bu süreden önce kullanýlamaz hale gelen ayakkabýlarý kendimiz alýyoruz. Yine 6 ayda bir de tulum veriliyor. Verilen gözlükler de gözü koruyabilecek gibi yanlarý kapalý olanlardan deðil. Demir tozu sýçrama riski, kaynaktan etkilenme riski var. Ancak verilen gözlükler koruyucu deðil. Köz: Ýþ güvenliði anlamýnda baþka nasýl riskler var? Þaban: Sac kesimleri yapýlýrken kullanýlan oksijen gazý ihmal edilirse patlama yapabiliyor, geçen yýl bir tersanede gaz sýkýþmasýndan patlama olmuþtu. Ýskelede çalýþýrken alt kýsýmlarda da baþka arkadaþlar çalýþýyor oluyor, yukarýdan düþen her þeyin de aþaðýdakilerin üstüne düþme ihtimali var. Baret, gözlük gibi önlemleri almamak da iþ kazalarýný arttýrýyor. Ýþverenler için iþi bilen ile bilmeyen arasýnda hiçbir fark yok. Ýþe giriþte verilmesi gereken iþ eðitimi birkaç hafta sonraya býrakýlabiliyor ve acemi olan çalýþanlar çok daha fazla kaza geçiriyorlar. Köz: Hiç iþ kazasý geçirdin mi ya da yanýnda iþ kazasý geçiren oldu mu? Þaban: Ben önceki iþ yerimde malzeme tezgâhýnýn üzerinden düþtüm ve vücudumda ezikler oldu, üç gün iþe gidemedim. Diðer arkadaþlardan da ufak kazalar geçirenler oldu, ancak çok büyük kazalar olmadý. Köz: Limter-Ýþ Sendikasýný ya da diðer derneði biliyor musun? Þaban: Bu eylemle ilk kez duydum. Köz: Daha önce de çok kez tersanelerdeki iþ cinayetlerine, çalýþma koþullarýna karþý eylemler yapýldý, bunlardan hiç haberdar oldun mu? Þaban: Hayýr duymadým. Ýlk kez bu eylemle duydum, arkadaþlarým söyledi. Köz: Peki bundan sonra ne yapmayý düþünüyorsun? Þaban: Bundan sonra sendikaya üye olacaðým. Ýsterlerse beni iþten atsýnlar. Hem kendi haklarýmý hem de toplumun haklarýný savunacaðým. Köz: Bu eylemden beklentilerin, taleplerin neler? Þaban: Taþeronlaþmanýn kalkmasýný istiyorum, çünkü bu kalkmazsa hiçbir þey düzelmeyecek, yemekhaneler çok kötü, düzelmesini istiyorum, bazý yerlerde boya kokusundan zehirlenme olmasýn diye yoðurt molasý veriliyor, her tersanede olmasýný istiyorum, iþçilere hak ettikleri ücretlerin verilmesini istiyorum. Köz: Son olarak söylemek istediðin bir þey var mý? Þaban: Ýþ güvenliði önlemlerinin alýnmasýný istiyorum. Artýk ölümler olmasýn istiyoruz. Köz: Kolay gelsin, teþekkür ederiz..


Sayfa

8

MART 2008

Sebahat Tuncel le Siyasi Geliþmeler Üzerine Röportaj lideri. Yani ABD Kürtlerle iþ yapmak istiyorsa Barzani yi memnun etmeli. Bu bakýmdan Barzani nin duruþunu önemsemek gerekiyor.

KöZ: Peki Amerikancý parti AKP nin Kürtlere yönelik planý nedir?

Sebahat Tuncel ile ABD ziyareti sýrasýnda sýnýr ötesi operasyonlar, saldýrýlar, ABD nin Irak taki rolü, AKP nin Kürtlere yönelik planý, türban sorunu ve 8 Mart gibi güncel sorunlar üzerine konuþtuk. 2 Mart günü yapmýþ olduðumuz, ve KöZ ün 8 Mart özel sayýsýnda bir kýsmýný yayýmlamýþ olduðumuz röportajýn tamamýný yayýmlýyoruz. KöZ: Türkiye deki süreci nasýl görüyorsunuz?

Sebahat Tuncel: Artýk kart kurt meselesinden Kürtler vardýr noktasýna gelindi. Yani inkar bitti ama Kürtlerin mücadelesi sayesinde bitti. Þimdi yeni bir aþamadayýz. Þimdi Kürtler var ama haklarý yok. Bana benzersen, benim gibi olursan benimle yaþama hakkýn var; kendi dilini, kültürünü istersen bölücüsün denildi. Bu konuda devlet AKP ye rol verdi. Özellikle Kürtlerin dini duygularýný kullanarak AKP nin din kisvesi nedeniyle AKP ye insanlarýn daha rahat inanacaðý düþünüldü. Örneðin AKP nin 22 Temmuz öncesi yaptýðý sorunu çözmek istiyorum ama ordu býrakmýyor , ifade ve düþünce özgürlüðü bizim açýmýzdan önemlidir , farklýlýklar önemlidir gibi söylemleri taban buldu. Ordu ve diðer partiler de bunda anlaþtý, fark ederseniz seçimlerde bölgede bir DTP bir de AKP vardý. Dolayýsýyla çok bilinçli birþey bu. AKP eli ile Kürtlerin haklarý ellerinden alýnmak isteniyor. Verilmeyen haklarý demek daha doðru aslýnda. KöZ: Tezkere karþýsýnda takýnýlan tutum da bunun bir kanýtý deðil mi?

Sebahat Tuncel: Evet. AKP deki Kürt milletvekilleri tezkereye evet diyerek Kürtler hakkýnda ne düþündüðünü çok net ifade etmiþtir. Sana reva görülen baskýdýr, inkardýr, asimilasyondur, ben de bir Kürt olarak bunu kabul ediyorum demektir. Kürtleri iþbirlikçi Kürtler haline getirme görevi AKP ye verilmiþtir.

Sebahat Tuncel: Ýþçilere, emekçilere, ezilenlere yönelik yoðun bir saldýrýnýn yaþandýðý bir süreçten geçiyoruz. Taþeronlaþma, iþten çýkarma, iþ cinayetleri bu saldýrýlarýn somut biçimleri. Elbette saldýrýlarýn baþýnda Kürtlere yönelik operasyonlar geliyor. Maalesef, Türkiye de emekçilerin kendi sorunlarýna sahip çýkma bilinci zayýf; emekçiler çoðunlukla örgütsüz. Örgütsüzlüðün asýl nedeni ise iþsizlik ve yoksulluk. Oysa, ezilenlerin kendi sorunlarýna sahip çýkmasý gerekiyor.

KöZ: AKP sýnýr ötesi operasyondan hemen sonra niye önce Diyarbakýr ý ziyaret etmeye karar verdi sizce? (Röportaj ziyaretin ertelenmesinden önce gerçekleþmiþti)

KöZ: Son kara harekatýný deðerlendiriyorsunuz?

KöZ: 22 Temmuz seçimlerinden sonra bir özeleþtiri verdiniz. Dediniz ki parti olarak, AKP yi yeterince karþýmýza almadýk. 22 Temmuzdan beri kendi pratiðinizde neleri deðiþtirdiniz?

nasýl

Sebahat Tuncel: Operasyonlara gelince, sýnýr ötesi operasyonlar aslýnda 16 Aralýk ta baþladý. Ne yazýk ki buna karþý çok güçlü bir ses çýkarýlmadý. Irak taki Kürtler buna karþý eylemler yaptý ancak biz ilk baþta yine havadan bombalarlar çok da kayýp verilmez diye düþünüyorduk. Ancak kara harekatýnýn baþlamasý ile ciddi bir sürecin baþlatýldýðýný gördük. Aslýna bakýlýrsa Türk devletinin amacý Kürt sorunun çözmek de deðil. Sýnýr operasyonunun hedefi PKK de deðil. Devlet Kuzey Irak a girmek, oradaki yaðmadan pay almak istiyor. Bugün kara operasyonunun sona ermiþ olmasý önemli bir þey. Ancak Genelkurmay ýn açýkladýðý gibi bu operasyonlar sürecek. Operasyonlarýn þimdilik bitmesi ABD nin bastýrmasý ve Irak taki Kürtlerin protestolarý nedeni ile oldu. Ancak devletin bu tutumu Kürt sorunun barýþçýl demokratik bir yöntemle çözüleceði anlamýna gelmiyor. Türkiye de o kadar militarist bir anlayýþ var ki, gençlerin ölümü üzerinden siyaset yapýlýyor. Meclis baþkaný bile kürsüden þehitler ölmez vatan bölünmez diye baðýrýyor. KöZ: Amerika Kürtleri özgürleþtirebilir mi? Sebahat Tuncel: Saddam rejiminin altýnda ezilen Irak taki Kürtlerin arasýnda bir dönem böyle bir düþüncenin olduðu doðrudur. Kürtler ABD nin iþgali ile Irak ta statü sahibi oldular. Talabani devlet baþkaný oldu, Barzani bölgesel yönetimin baþýna geçti. Yavaþ yavaþ kurulan bir devlet var, ama bu baðýmsýz bir devlet deðil, emperyalizme baðlý güdümlü bir devlet olacak. Irak ta Kürtlerin kazandýðý statü önemsiz deðil. Ancak ABD ye dayanarak, büyük devletlere yaslanarak kazanýlan hiçbir hakkýn, statünün kalýcý olmayacaðýný akýlda tutmak gerekir. Kendi halkýnýn özgücünden baþka bir güce güvenmemek, bel baðlamamak gerekli. KöZ: Amerika Orta Doðu ya geldiðinden beri Kürtlere özgürlük vermek için deðil, Kürtlerin sýnýrlý da olsa ellerinde tuttuklarý haklarý ellerinden almak için hareket etmedi mi? 1991 yýlýnda Kürtlerin Güney Kürdistan da siyasi bir otoritesi vardý. Bugünse Amerika asýl olarak bu hakký almak ve onu Irak a yamamak için bastýrýyor. Bu konuda mesafe kat ettikçe de kuzeydeki Kürtler üzerindeki saldýrýlar da yoðunlaþýyor mu? Sebahat Tuncel: Bu noktaya parmak basmak çok önemli. Kürtler belli bir örgütlenme seviyesine kavuþtular. Tabii Türkiye de bu örgütlenme düzeyi daha yüksek. O yüzden de Amerika esas olarak Irak taki Kürtlere kendi planlarýný dayatmaya çalýþýrken Türkiye deki Kürtleri de kendisine düþman ilan ediyor. ABD Kürtlerin desteðini alarak bir istikrar saðlamaya çalýþýyor. Ama Irak halklarýný çok sevdiði ve barýþ, demokrasi ve özgürlük getireceði için deðil. Tam aksine, ABD Orta Doðu nun kazanýmlarýna el koymak için Irak ta bulunuyor. Ve Kürtler de bunu yavaþ yavaþ fark ediyor. Türkiye deki Kürtlerin büyük kýsmý ABD ye böyle yaklaþýyor. Buna karþýlýk sýnýr ötesi operasyonda Barzani karþý duruþ sergiledi, bu önemli. Talabani çok çabuk iþbirliðine girmiþ olsa da Bush için Barzani daha etkin bir güç. Talabani devlet baþkaný ama Barzani bölgesel yönetimin

Sebahat Tuncel: Mesaj net. Erdoðan diyor ki: Bakýn hala önemsiyorum Diyarbakýr ý, sizi askeri operasyonla bitiremedim ama þimdi siyaseten bitirmeye geliyorum. Ama Kürt halký eskisi gibi deðil artýk. AKP nin gerçek yüzünü görmüþ durumda.

Sebahat Tuncel: Çok þeyi deðiþtirdik. Temel özeleþtirilerimizden birisi buydu. Daha önce AKP ile çok yanyana durduk. 22 Temmuz dan sonra, bu tezkere ile birlikte, hatta daha önce PKK nin terörist ilan edilmesinden sonra AKP nin gerçek yönünü çok net görmeye baþladýk. Bundan sonra bizim politikamýz AKP nin bu düþmüþ maskesini halkýmýza anlatmaya çalýþmak. Halkýmýz bugün slogan atarken Katil Erdoðan diye atýyor. Katil AKP diye atýyor. Bunu partimiz örgütlemiyor. Halkýmýz yapýyor. Halkýmýz bunu gördü, bu savaþtan, ölümlerden AKP ve Erdoðan sorumludur. Biz milliyetçiliði ABD nin tekelinde, CHP nin ve MHP nin yaptýðýný düþünüyorduk. Ama AKP bunu daha kurnaz yapýyor. Sokakta Türk bayraklarýyla eylem yapanlarý, partimize yönelik saldýranlarý kutluyorum diyor. Bingöl de 10 gerilla yaþamýný yitirdi, beþinin ceseti parçalanmýþ hale getirilmiþ. AKP askerlerimizi kutluyoruz diye mesaj veriyor. Bunu kutlamak ölümleri kutlamak anlamýna gelir. Linçler karþýsýnda Gurur duyuyorum halkýmdan demek, operasyonlardan sonra genelkurmayý kutlamak, milliyetçi politikalarý, militarist politikalarýn destekçisi olmaktýr. AKP iddia ettiði gibi özgürlükçü ve demokrat bir parti deðildir. Bu duruþunu bu son sýnýr ötesi operasyonlarda da çok net ortaya koymuþtur. KöZ: AKP nin türban tartýþmalarýndaki tutumunu nasýl deðerlendiriyorsunuz? Sebahat Tuncel: 22 Temmuz seçimleri öncesindeki laik anti-laik tartýþmalarý AKP ye yaradý. Oysa türban tartýþmalarý ezenle ezilenleri deðil, ezilenleri birbirinden ayýran saðlýksýz bir kutuplaþma yaratýyor. Emekçiler birbirine düþünce onlarý yönetmek daha kolay oluyor. Bu türban tartýþmalarý yüzünden sýnýr ötesi operasyonlar tartýþýlmadý. Bu savaþ ne getirecek ne götürecek, emekçileri nasýl etkileyecek, emekçilerin cebinden neyi götürecek hiç tartýþýlmadý. Bugün AKP devletleþmiþtir, devlet AKP leþmiþtir. AKP nin yapmak istediði devlete yediriliyor. Türban meselesinde de bu sorun çok tartýþýldý. Türban neyi örtüyor? Türban Türkiye de Kürt sorununu örtüyor. Ýþçi emekçilerinin haklarýný alamamasýný, örgütlenme hakkýnýn dahi olmamasýný örtüyor, iþ kazalarý sonucunda ölümleri örtüyor. Adaletsizliði eþitsizliði örtüyor. Türban yüzünden kimse ölmüyor Türkiye de, ama savaþ yüzünden insanlar ölüyor. KöZ: Peki AKP ve MHP nin türban için yaptýðý bu iþbirliði aslýnda Kürt karþýtý bir iþbirliðidir diyebilir miyiz? Bu iþbirliði ayný zamanda operasyon için bir iþbirliði miydi? Sebahat Tuncel: Elbette. CHP de bu koalisyona dahil olmak istedi ama nereden gireceðini bilemedi.

KöZ: Peki bu son dönemde artan bu saldýrýlar sadece Kürtlere yönelik mi? Sebahat Tuncel: Hayýr, deðil. Türkiye emekçilerine, aydýnlarýna ve yazarlarýna da yönelik. Bu 8 askerin esir alýnmasýndan sonra sokak etkinlikleri, sokak yürüyüþleri oldu. Faþizm sokaklarda kol geziyor diyordum ben. Ama örgütlendirildi bu durum. Televizyonuyla radyosuyla, genelkurmay sayesinde örgütlendirildi. O dönemde Türkiye deki emekçiler, aydýnlar, yazarlar da söz söylemez hale geldiler. Saldýrýlar sadece Kürtlere yönelik deðil, emekçilere de yönelik. Bunu bazý kesimler görüyor ama herkesin gördüðünü düþünmüyorum. Bugün bizimle olan, birlikte yürüyen, birlikte hareket ettiðimiz bir kesim de var. Kitlesel olarak çok kalabalýk olmayabilir ama bunlarý görmemek haksýzlýktýr. 12 Eylül Türkiye nin üzerinden bir silindir gibi geçti, gençlik daha yeni yeni kendine gelmeye baþladý. Þimdi bunu baskýyla, bu operasyonlarla bastýrmaya çalýþýyor. Þimdi temel sorun olarak gördüðü güç Kürtler, yarýn sosyalistler olacak, komünistler olacak, ertesi gün kadýnlar olacak. KöZ: Artan saldýrýlara nasýl yanýt vermek gerekiyor öyleyse? Sebahat Tuncel: Direnerek, bir arada durarak. Biz bu Þýrnak yürüyüþünü yapmýþtýk. O zaman Türkiye den birçok sivil toplum örgütü de katýlmýþtý. Bir slogan var Türkiye sol hareketinde: Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz Çok anlamlý bir slogan bu. Kürt halký Türkiye de özgür olmadýkça, sorunlarýný çözmedikçe, barýþ içinde yaþamadýkça Türkiye deki diðer halklar da özgür olamaz. Artýk bunun görülmesi gerekir. Bunun için de komple bir duruþ gerekir. Eðer halklarýn kardeþliðini öreceksek bunu hep beraber öreceðiz. Sadece Kürtlerin hayýr demesi yetmez. Örneðin bugün Türkiye de Kürtler Edi Bese! hamlesini yürütüyorlar. Artýk Yeter! , Militarizme, milliyetçiliðe, kimliksizliðe yeter! Tüm bunlara Türkiyeli arkadaþlarýn da hayýr demesi gerekiyor. Biz birlikte Artýk Yeter! demeliyiz. Vedat Türkali Eðer Taksim de 100 bin Türk Savaþa Hayýr derse savaþ biter demiþti. Ben de buna inanýyorum. KöZ: Kürt ve Türk emekçilerinin birlikteliðini saðlamak için Kürtlerin esareti iþçilerin esaretidir diyebilmek gerekiyor deðil mi?

olmamýz gerekiyor diye çok tartýþýyorduk. Bunu artýk tartýþmýyoruz, alanlarda olmamýz gerekir. Evet kadýnlara özgü taleplerimiz var ama siyasi taleplerimiz de var. O nedenle kadýn belki savaþa dur diyecek en önemli güç Türkiye de. Kitlesel olarak yanýt vermeleri çok önemli. Biliyorsunuz Kürt kadýnlarý bu saldýrýlara karþý 1 Mart ta Urfa da start verdiler. Türk basýný bunu kara harekatýnýn sona ermesine sevindiler diye lanse etti. Sonuçta bu da sevindirici bir durum ama kadýnlarýn bu süreçte bir siyasi irade olduklarý çok görünmüyor. Ortada siyasal geliþmelere damga vuracak, yönlendirebilecek, karar alabilecek bir düzey yok, çünkü hep kadýnlar adýna karar alýnýyor. Bu nedenle kitlesel bir duruþun sergileneceðini düþünüyorum ben, mümkün olduðunca heryerde yanyana durulacaðýný. Bir arada durma konusunda bir takým sorunlar olsa da. KöZ: Özellikle 2004 ten beri ayný þehirde her sene 2-3 ayrý yerde 8 Mart kutlanýyor. Sizce bu tutum 8 Mart ý zayýflatýp, bu eylemin Mart-Mayýs sürecinin kaldýracý haline gelmesine engel olmuyor mu? Sebahat Tuncel: 8 Martlarda Kürt kadýn hareketinin kitlesel durumu etkili oluyor. Sizin dediðiniz gibi 2004 ten baþlayarak, erkekler katýlsýn mý katýlmasýn mý tartýþmalarý yapýlýyordu. Sosyalistler o zaman bizden ayrý durdular, biz erkek yoldaþlarýmýzla birlikte kutlayacaðýz dediler. Bu sizin dediðiniz gibi Kürt hareketi ile birlikte durup durmamakla çok alakalý bir durum. Sonuçta 8 Mart a herkes baþka bir anlam yüklese de bu günün anlamý aslýnda özünde bir: 8 Mart dünyada kadýnýn direniþ günü; kadýn mücadelesinin sembolleþtiði bir gün. Doðrusu bir arada durmak çok önemli. Siyasi parti olarak deðil ama Kürt demokratik özgür kadýn hareketi daha etkin bir rol oynayabilir dediðiniz gibi bu konuda. Ama herkesi memnun etmek de çok kolay olmuyor. KöZ: Herkesin kendini özgürce ifade ettiði bir 8 Mart tan mý söz ediyorsunuz?

Sebahat Tuncel: Ayrýlýklarýmýzý, farklýlýklarýmýzý deðil, buluþabildiðimiz noktalarý çoðaltarak olabilir. Yoksa ideolojik tartýþmlara girersek bir araya durmamýzýn pek imkaný yok. 8 Mart dünya

Sebahat T uncel: Kesinlikle evet. KöZ: 9 Aralýk Ýstanbul mitingini örgütlemek için bir platform oluþturuldu. Miting yasaklandý ama hala bu platform varlýðýný sürdürüyor, toplantýlarýna devam ediyor. Yýllardýr devrimcilerle DTP nin yanyana durmadýðýný hatýrlarsak bu yeni durumu bir fýrsat olarak görüyor musunuz? Sebahat Tuncel: Sözünü ettiðiniz buluþma çok önemli bir geliþme. Bir dönem Türk sol hareketi ile Kürtler yanyana durmadý ama Türk sol hareketi de kendi içinde çok yanyana duramadý. Ama son dönemde, ben cezaevinden çýktýktan sonra bunu çok hissettim, farklý görüþlerden gelip devrimci duruþunuzu selamlýyoruz dediðinde, birarada durma ihtiyacýnýn açýða çýktýðýný gördüm. Bunu Kürtler hep söylüyordu. Bunu geliþtirmek gerekir. Örneðin 9 Aralýk mitinginden önce, bir arada durup, ortak eylem yapýp, bildiri daðýtýnca mitingi hemen yasakladýlar. Yani mitingi o birleþik duruþun bir potansiyel oluþturacaðýný düþünüp yasakladý devlet. Bugün gelinen aþamada bu yasakçý tutum devam ediyor. Elbette herkesin farklý bir ideolojik bakýþý var ancak bir arada durmamýzý gerektirecek, ortak hareket etmemizi gerektirecek bir dizi konu da duruyor önümüzde. Örneðin iþsizlik, kadýn sorunu, Kürt sorunu, çevre sorunu..Bütün bunlar bizim ortak hareket edebileceðimiz konular. Bunun için de geçici bir ittifak, yani eylemler üzerinden kurulacak bir ittifak deðil uzun vadede devleti deðiþtirip dönüþtürebilecek güçlü bir birliktelik gerekir. Yani kurulacak birlikteliðin uzun süreli olmasý gerekir.

Halk toplantýlarý sadece yukarýda belirttiðim anlamda deðil bir baþka açýndan da çok önemli. Bu toplantýlar kendi gündeminiz ile halkýn gündemini ortaklaþtýrmayý saðlýyor, halkýn sizi denetlemesine izin veriyor. Bu açýdan bir arada durmak önemli. Biz birlikte tartýþacaðýz, birlikte planlayacaðýz, birlikte siyasetini yapacaðýz. Bu açýdan bu bizim için vazgeçilmez bir ilke. Sadece halka söz verdiðimiz için deðil ayný zamanda diðer vekillerle aramýzdaki farký ortaya koymak için.

KöZ: Kürtlerle bir araya gelince Newroz u kutlarýz, devrimci iþleri de kendi aramýzda yaparýz, gibi bir bakýþ açýsýný nasýl deðerlendiriyorsunuz?. Sebahat Tuncel: Kürt iþçileri, emekçileri de var. Bu açýdan birlikte durmamýzýn çok önemi var. Geçelim Newroz u, sadece 1 Mayýs ta, 8 Mart ta bile durmak yeterli deðil. KöZ: Ýstanbul da yaþayan Kürt iþçilerin örgütlenme sorunu var. Birçoðu konfeksiyonda, inþaatta çalýþýyor, sendikasýz, sigortasýz. Sebahat T uncel: Yani kaderimiz ortak.. KöZ: Mart-Mayýs sürecindeki eylemler 8 Mart ile baþlýyor. Peki siz bu birlikteliði örmek için 8 Mart a nasýl bir misyon biçiyorsunuz? Ezilenlerin sömürülenlerin devletin saldýrýlarýna güçlü bir yanýt verebilmesi için 8 Mart nasýl geçmeli Sebahat Tuncel: 8 Mart Türkiye de artýk gelenekselleþti. Eskiden neden 8 Mart, niye alanlarda

8 Mart dünya kadýnlarýnýn mücadele günü. Dolayýsýyla bu sene örneðin militarizme, ýrkçýlýða, savaþa karþý duracaksak o zaman herkesin bu zeminde bir arada durmasýný saðlamak lazým. Ayrýlýklarýmýzý deðil ortak noktalarýmýzý vurgulayarak daha çok iþ yapmamýz lazým. Ben bu konuda inançlýyým.

kadýnlarýnýn mücadele günü. Dolayýsýyla bu sene örneðin militarizme, ýrkçýlýða, savaþa karþý duracaksak o zaman herkesin bu zeminde bir arada durmasýný saðlamak lazým. Ayrýlýklarýmýzý deðil ortak noktalarýmýzý vurgulayarak daha çok iþ yapmamýz lazým. Ben bu konuda inançlýyým. KöZ: Alanda erkek polislerin fink attýðý, herkesi kontrol ettiði ve hiçbir þekilde dýþarýda durmadýðý bir 8 Mart ta, 8 Martý kutlamak isteyen erkeklerin alana alýnmamasý hakkýnda ne düþünüyorsunuz? Sebahat Tuncel: (Gülerek) Þimdi artýk kadýn polisler daha çok geliyor... Þimdi biz bir dönem DTP olarak mitinglerimizi erkeksiz kutlamanýn önemli olduðunu düþündük. Konjonktür onu gerektiriyordu. Bizim mitinglerimize erkek arkadaþlar daha çok geliyordu, kadýnlarý evde býrakýyordu, çünkü kadýnlarýn çocuklarý vardý, bakýlmasý gerekiyordu. Bu bir boyutu. Bir de, kadýnlarýn kendi öz gücünün açýða çýkmasý. Biz buna bir dönem kopuþ teorisi dedik. Kadýnlar erkeklerden bir þekilde kendini kopararak kendini daha güçlü görmesi ve örgütlenmesi. Þimdi Kürtler olarak biz bunu baþardýk. Bizim örgütsel yapýmýz için söylüyorum, þimdi herkes 8 Mart ýn kadýnlarýn günü olduðunu ve kadýnlarýn katýlmasý gerektiðini düþünüyor. Þimdi Diyarbakýr, Mardin, Urfa, Mardin gibi yerlerde erkek arkadaþlar da katýlýyordu. Ama onlara madem geliyorsunuz, arkada duracaksýnýz, önlerde deðil diyorduk. Biz Silopi de on bin kadýnla devamý yan sayfada


Sayfa

MART 2008

Ufuk Uras Seçmeniyle Buluþuyor Toplantýsý Gerçekleþti

Hazýrlýklarý yaklaþýk bir buçuk ay önceden baþlayan Ufuk Uras ile seçmenlerinin buluþacaðý etkinlik 9 Mart ta Petrol-Ýþ Sendikasý nda gerçekleþti. 400 kiþinin katýldýðý etkinlikte daha çok seçim bürosu çalýþanlarý, Ufuk Uras ýn kampanyasýný aktif olarak yürüten kurum ve siyasetler bulunuyordu. Ýlk olarak yapýlan sinevizyon gösteriminde Uras ýn Kadýköy ve Üsküdar daki seçim çalýþmalarýndan görüntüler vardý. Sinevizyon gösterimi seçim çalýþmalarýnýn oldukça kýsýtlý bir bölümünü kapsýyordu. Sinevizyonun gösteriminin ardýndan açýlýþ konuþmasý yapýldý ve Ufuk Uras kürsüye davet edildi. Sözlerine 8 Mart ý kutlayarak baþlayan Ufuk Uras, hala gerçekleþtiremediði taahhütleri olmasýna raðmen yapýlan bu toplantýnýn bir bilanço çýkarmak ve bundan sonraki yol haritasýný birlikte çizebilmek açýsýndan anlamlý olduðunu vurguladý. Kýsaca, bugüne kadar mecliste DTP nin kapatýlmasýndan türban tartýþmasýna, elektrik zamlarýndan Davutpaþa daki patlamaya kadar çeþitli gündemlere karþý aldýðý tutum ve verdiði önergeleri anlattý. Konuþmasýnda sýk sýk bu baþarýnýn deneyiminin paylaþtýrýlmasýna ve toplumsal muhalefetin oluþturulmasýna da deðindi.

En Fazla Oy Varoþlardan Uras ýn konuþmasýnýn ardýndan seçimde mahalle ve ilçelerdeki baþarý oranlarý ve alýnan oy oranlarýna dönük istatistikler sunuldu. Ýstatistiklerde en fazla oy çýkan ilçeler Adalar, Sultanbeyli, Ümraniye, Kartal, Tuzla þeklinde sýralanýyordu. Ayný zamanda mahallelerdeki oy oranlarýna bakýlýnca da varoþlardaki ve sýnýfýn en çok ezilen kesimlerinin yaþadýðý illerdeki baþarý da açýkça görülüyordu. Ümraniye de 1 Mayýs Mahallesi, Sultanbeyli de Orhangazi Mahallesi, Maltepe de Gülsuyu, Gülensu, Esenkent Mahalleleri, Tuzla da yýkýmlarýn Yaþandýðý Mimar Sinan Mahallesi ve Aydýnlý Mahallesi seçimlerde en fazla oy çýkan mahalleler arasýndaydý. Seçimler boyunca propagandasýný CHP karþýtlýðý üzerine oturtan Uras ýn özellikle AKP nin seçmeni olacak kitle üzerinde etkisi olmasýnýn hayli zor olduðu; o nedenle buralardaki baþarýnýn Uras ýn Bin Umut adayý olarak seçimlere girmesi, dolayýsýyla Kürtlerden gelen oylarla mümkün olduðu kimse için sýr deðildi. Ancak bu sýr olmayan gerçek, toplantýnýn baþýndan sonuna kadar neredeyse ifade edilmedi.

Seçim Çalýþmalarýna Katýlanlar Süreci Deðerlendirdi Seçim baþarýsýnýn istatistiklerinin ardýndan forum bölümüne geçildi. Forumda Seçim Baþarýmýzýn Nedenleri ; 22 Temmuzdan bugüne sokak ile meclis iliþkisi ; Gelecek Düþüncemiz konularý tartýþýldý. Ýlk olarak söz alan Fýstýkaðacý Seçim Bürosu Temsilcisi baþarýnýn sýrrýnýn antidemokratik seçim yasasýna karþý ortak aday çalýþmasýnýn önemli bir seçenek olarak sunulmasý olduðunu vurguladý. Ýkinci olarak söz alan Ýçerenköy Seçim Bürosu Çalýþaný da baþarýnýn saðlanmasýnda ilk olarak solun elle tutulur ulaþýlabilir bir amaç etrafýnda birleþmesinin, ikinci olarak da Kürt siyasi hareketiyle kurulan ittifakýn etkili olduðunu vurguladý. Bostancý Seçim

Bürosu nda bir çalýþan da bundan sonrasý için de tabandan örgütlü bir insiyatif kurmanýn önemini belirtti. Beykoz Seçim Bürosu Çalýþaný seçim sonrasýnda yaptýklarý toplantýlarda yerel seçimleri hedef olarak belirlediklerini söyledi. Ümraniye deki seçim bürolarý adýna konuþan bir konuþmacý da yerel inisiyatif toplantýsýnda Ümraniye de Sosyal Dayanýþma ve Eðitim Vakfý oluþturma projesini çýkardýklarýný açýkladý. Gülsuyu nda seçim çalýþmasýna katýlan bir yoldaþýmýz da orada yaptýðýmýz çalýþmayý kýsaca aktardýktan sonra, bu baþarýnýn sebebini adaylarýn Bin Umut adaylarý olmasýyla açýkladý. Seçim istatistiklerinde de ortaya çýkan varoþlarýn desteðini vurgulayarak çalýþmalarýn buralara taþýnmasý gerektiðini vurguladý. Konuþmasýnda ayný zamanda toplantýda sýkça tartýþýlan birlik meselesine de deðinerek, ortak mücedele denince farklý siyasi görüþlerine raðmen birlikte somut bir çalýþmayý örebilmek gerektiðinin altýný çizdi.

Toplantý Gündemleri Deðiþti Toplantýda yapýlan tartýþmalarýn içeriði, toplantýnýn gündemlerinin de içten içe deðiþmesine neden oldu. Bu deðiþiklikte toplantýda söz alan iki grubun birbirleri ile yaptýklarý tartýþmalar da oldukça etkili oldu. Bu gruplardan ilki, Ufuk Uras ýn seçimler sonrasýndaki yedi buçuk ayý içerisindeki performansýný yetersiz bulan, belli ki Ufuk Uras meclise girince ÖDP nin kanatlanacaðýný düþünen ve bu beklentinin gerçekleþmemesinin Ufuk Uras ýn hatasý olduðunu düþünen bir gruptu. Diðer grupta ise ÖDP nin çok renkli bir parti olduðunu, belirli eksikliklere raðmen bu zeminin son derece önemli olduðunu, ÖDP nin Hrant Dink cenazesinden beri ortaya çýkan potansiyeli kapsayacak bir rol üstlenmesi gerektiðini ve bunu yapabileceðini anlatan konuþmalar vardý. Toplantýnýn bu bölümünde DTPli bir arkadaþ da söz aldý. DTPli arkadaþýn konuþmasý öncelikle DTP de dahil pek çok çevrenin Bin Umut adaylarýný destekleyen çalýþmalarýný göstermeyen sinevizyon gösterimindeki eksikliðe iþaret ediyordu. Sultanbeyli gibi gerici bir yerde Ufuk Uras ýn en fazla oy alan aday olmasýnda DTP nin de göz ardý edilemez bir rolü olduðuna iþaret etti. Konuþmacý içinden geçtiðimiz bu dönemde Türk sosyalistleriyle Kürtlerin yan yana olmasý gerektiðine iþaret ederek, daha planlý iþ yapmak gerektiði vurguladý.

Proletarya nýn Kurtuluþu nun Yaptýðý Konuþma Proletarya nýn Kurtuluþu adýna söz alan arkadaþ Bin Umut adaylarýna ve milletvekillerine dönük saldýrýlarýn önümüzdeki dönemde yoðunlaþacaðýný söyledi. Bu konuda, savaþ karþýtý tutumunda Karl Liebknecht den daha geri olmayan bir tutum alan Bin Umut vekillerine iþaret ederek, milletvekillerine sahip çýkmak gerekliliðine vurgu yaptý. Toplantýya hakim olan havaya atfen, milletvekillerinin örgütlerinin onlarýn ayaklarýna baðlanan taþ olmamasý gerektiðini ifade etti. «Çarlýðýn iktidardan düþmesine kadar Rusya nýn devrimci demokratlarý çok defa liberallerin yardýmlarýna

kutladýk. Yani kadýnlar kutladý, kadýnlar emek harcadý. Kadýnlarýn gücünü açýða çýkardý bu dönem. Kadinlarýn kendi kendilerine iþ yapabileceði, örgütlenebileceðini gösteren bir zemin yarattý. Þimdi bu bizim gündemimizden çýkmýþ durumda. Biz mitinglerimize erkekler katýlsýn mý katýlmasýn mý diye tartýþmýyoruz artýk. Þimdi Þiarýmýz ne olmalý, hangi siyasi gündemi ele alacaðýz, nasýl örgütleyeceðiz? diye tartýþýyoruz. Ama elbette bizim hedef kitlemiz kadýnlar. KöZ: Ýstanbul daki mitinge erkeklerin katýlmasýnda bir sakýnca görüyor musunuz? Sebahat Tuncel: Öyle bir gündem yok þimdi tartýþmalarýmýzda. Yani bir dönem öyleydi. Erkek egemen bir toplumda kadýn olarak siyaset yapmak çok kolay deðil. Biz kendimizi çok özgürlükçü bir parti olarak görmemize raðmen kadýn mücadelesi kolay bir mücadele deðil. % 40 kadýn kotasý var, birçok kadýn aktivistimiz var ama mücadele kolay deðil yine de. Yani bu kiþi anlamýnda deðil zihniyet anlamýnda, çünkü erkeðin kadýna çizdiði özgürlük alaný çok belirgin. Bizim cephemizden o þimdi aþýlmýþ durumda. Erkekler ille de biz gelelim demiyor,

baþvurmuþlardýr. Yani bunlarla bazý pratik uzlaþmalar yapmýþlardýr. 1901/1902 de Bolþevizmin doðmasýndan az önce Iskra nýn eski redaksiyonu burjuva liberalizminin siyasi lideri Struve yle ittifak kurmuþlardýr. Çarlýk yýkýlana kadar, Struve yle mücadeleyi de ittifaký da reddetmeþlerdir» düþüncesine dikkat çekti. Ufuk Uras ýn, Struve den daha gerici olmadýðýný, daha ilerici ve devrimci olduðunu ifade etti. Ördekten filo, kazdan amiral tipi örgütlenmelerle yol alýnamayacaðýný ifade eden konuþmacý Uras ýn Bin Umut milletvekillerinden ayrýlarak ÖDP baþkanlýðýna geri dönmesini eleþtirdi. Konuþmacý AKP nin, küçük köylünün emperyalist tarým politikalarýyla yoksullaþmasý ancak kentlere göç ederek «yoksulluktan kurtulma umudu»nu da büyük ölçüde yitirmiþ olmasý karþýsýnda IMF talimatýyla doðrudan gelir desteðinin baþladýðýný belirtti. Bugün doðrudan gelir desteði küçük köylülüðün tek yaþam olanaðýdýr; dolayýsýyla da AKP nin icraatý küçük köylülük tarafýndan memnuniyetle karþýlanmýþtýr. Bundan dolayý genel seçimlerde AKP nin oylarý artmýþtýr. Önümüzdeki yerel seçimlerde ise ABD nin AKP yi desteklediðine iliþkin iddialarý þu biçimde somutlanmaktadýr: «yerel yönetimleri destekleme projesi» kapsamýnda Dünya Bankasý belediyelere 820 milyon dolarlýk kredi verecektir. Meclisle ile Sokak Ýliþkisinin Kurulmasý Ardýnan seçim öncesi ve sonrasýnda bizim yürüttüðümüz çalýþmalarý anlatmak üzere söz alan yoldaþýmýz konuþmasýnda þunlara deðindi: Seçim öncesinde birinci bölgede Ümraniye 1 Mayýs Mahallesi nde, Gülsuyu nda ve Tuzla da Aydýnlý Mahallesi nde Bin Umut çalýþmasý yürüttük. Buralarda adayý olan vekillerle seçmenleri buluþturduðumuz toplantýlar düzenledik. 22 Temmuz da Bin Umut vekilleri meclise gönderildikten sonra da çalýþmalarý sürdürdük, emekçilerin vekillerin mecliste neler yaptýðýný takip edebilmesine çalýþtýk, vekillerin konuþmalarýný bildiriler haline getirip m a h a l l e l e r d e d a ð ý t ý k . Yi n e operasyon gündeme geldiði ve mecliste vekillere dönük saldýrýlar arttýðý zaman 1 Mayýs Mahallesi nde Sebahat Tuncel ve Ufuk Uras ýn buradaki emekçilerle buluþtuðu bir toplantý düzenledik, Yenibosna da Sebahat Tuncel in katýldýðý benzer bir toplantý yaptýk, Okmeydaný ýnda Türkiye nin çeþitli bölgelerinden 50 nin üstünde kitle örgütünün ve Okmeydaný emekçilerinin biraraya geldiði Sebahat Tuncel in katýldýðý, Ufuk Uras ýn da mesaj ile destek verdiði bir buluþma gerçekleþtirdik. Ancak bunlarla birlikte mecliste vekillerin yaptýklarýndan, aldýklarý tutumlardan, yaptýklarý konuþmalardan verdikleri soru önergelerinden emekçilerin daha fazla haberdar edileceði kanallar yaratmak gerektiðini düþünüyoruz. Ýnternet sitesi, duvar gazeteleri, bildiriler gibi araçlarý kullanarak yapýlan böyle toplantýlara emekçilerin hazýrlanmasýnýn faydalý olacaðýný meclis ile sokak iliþkisinin kurulabileceðini düþünüyoruz. Bundan sonra da Üsküdar, Sultanbeyli, Baþýbüyük teki seçim bürolarýndan DSÝP, Küresel Eylem Grubu ve çok sayýda ÖDP il yöneticisi ve ÖDP üyesi söz aldý.

eþini öncelikli olarak gönderiyor. Eskiden öyle deðildi, kadýna bir güvensizlik vardý. Kürt hareketi açýsýndan bu tartýþma aþýldý. K ö Z : B i n U m u t Ve k i l l e r i n i n milletvekillerinden farký nedir?

diðer

Sebahat Tuncel: Halkla birlikte olmak tartýþmak, sürece birlikte dahil olmak çok önemli. Ben cezaevinde olsam da benim adýma çalýþma yürüten arkadaþlar þunlarý söyledi: Bin Umut Vekilleri farklý olacak; Ankara da oturup uzakta sizin sorunlarýnýzla ilgilenmeyecek; sizin her an ulaþabileceðiniz, her an sizin sorunlarýnýzla ilgilenebilecek vekiller olacak. KöZ: Sizi halk toplantýlarýnda, kitleler içerisinde sýkça görüyoruz. Bu tür etkinliklere nasýl bir misyon biçiyorsunuz? Demin bir güçbirliðinden söz ettiniz. Bu güçbirliðini kitlelerle örmeyeyi planlýyor musunuz? Sebahat Tuncel: Halk toplantýlarý sadece yukarýda belirttiðim anlamda deðil bir baþka açýndan da çok önemli. Bu toplantýlar kendi gündeminiz ile halkýn gündemini ortaklaþtýrmayý saðlýyor, halkýn sizi denetlemesine izin veriyor. Bu açýdan bir arada

Toplantýnýn sonuna kadar kalamayan Ufuk Uras birlik meselelerinden önce ortaklaþmanýn saðlanmasý ve zeminin saðlamlaþtýrlmasý gerektiðini vurguladý. Biz de bir kýsmýmýz Kadýköy deki 8 Mart mitingine katýlýrken, birinci bölgede seçim çalýþmasý yürütmüþ olan 25 kiþi bu etkinliðe katýldýk.

9

Kürtlerin Kurtuluþu Kendi Öz Güçleridir

KöZ Adýna Kürsüden Yaptýðýmýz Konuþma Toplantýda kürsüden KöZ adýna yaptýðýmýz konuþmada, seçim süreçlerinin burjuva partilerin birbirleri ile rekabetlerine sahne olageldiðini; 2002 seçimlerinde de böyle olduðunu; ama 2007 de farklý bir tablonun oluþtuðunu belirttik. Bin Umut adaylarýnýn düzen partilerinin karþýsýna, onlarýn savaþ politikalarýnýn karþýsýna bir alternatif olarak çýktýðýný; bu seçimlerde CHP ve AKP ye karþý bu kez emekçilerin yüzünü dönebileceði bir seçenek olduðunu belirttik. Konuþmamýzda öncelikle 1. bölgede seçim baþarýsý baþlýðýnýn yanlýþ anlaþýlmaya açýk olduðunu, yalnýz 1. bölgede deðil, 3. bölgede de önemli bir seçim baþarýsýnýn söz konusu olduðunu belirttik. Konuþmasýnda Yalnýzca seçim ittifaký yapan partilerin deðil, Bin Umut projesini destekleyen herkesin ortak çalýþmasýnýn ürünü olan bir baþarý yakalanmýþtýr. 1. ve 3. bölgede seçim baþarýsýndan söz ederken madalyonun öbür yüzüne de bakmak lazým. Asýl önemli olansa baþarýsýzlýktan söz etmenin mümkün olduðu 2. bölgenin durumudur. 2. Bölgede baþarýsýz olunmuþtur ve bunu dosdoðru söylemek gerekir. Üstelik Bin Umut adaylarý her üç bölgeden de milletvekili çýkarma potansiyeline sahiptiler. Ancak mevcut potansiyelin iki adaya bölünmesi nedeniyle bu potansiyel kullanýlamamýþ ve ikinci bölgede seçim çalýþmalarý baþarýsýzlýkla sonuçlanmýþtýr. diyen yoldaþ konuþmasýna önümüzdeki yerel seçimlerde yapýlmasý ve yapýlmamasý gerekenler açýða çýkmaktadýr; yerel seçimlere bu etkenler ýþýðýnda hazýrlanmak gerekmektedir diyerek son verdi.

Uras Seçmenleriyle DeðilKarþýtlarý ve Çatý Partisi Savunucularýyla Buluþtu Öncesinde, toplantýnýn bir halk meclisi niteliðinde olacaðýný biliyorduk, ve toplantýya o doðrultuda bir hazýrlýk yapmýþtýk. Ancak toplantý bu beklentimizi karþýlamadý. Toplantý, hem bileþenleri, hem de içeriði açýsýndan bir halk toplantýsý olmaktan uzaktý. Herþeyden önce, toplantýya seçmenler deðil, seçim çalýþmalarýnda çalýþanlar g e l m i þ t i . To p l a n t ý d a a s ý l gündemlerin yerini grup içi tartýþmalar ve çatý partisi konularýnýnýn almasý, ve toplantýya gelenlerde dýþa dönük somut bir hazýrlýðýn olmamasý toplantýnýn verimsiz ve sonuçsuz geçmesine sebep oldu. Bu durum, bizim de bu konular üzerine söz almak konusunda tereddüt yaþamamýza neden oldu. Ancak bu toplantýya katýlýmýn, bu tartýþmalara aþina olmamýz açýsýndan ve bizim de bu tür zeminlere dair hazýrlýklarýmýzdaki kimi eksikliklerimizi görmemiz bakýmýndan anlamlý olduðunu düþünmekteyiz.

durmak önemli. Bundan sonra da DTP vekilleri olarak yaklaþýmýmýz bu olacak. Þöyle bir yoruculuðu oluyor. Sayýmýz az olduðundan her yere yetiþmek zor oluyor. Hem yurt içinden hem yurt dýþýndan yoðun talep var. Mümkün olduðunca kendi bölgemizdeki halkla birlikte olmaya çalýþýyoruz. Bir de DTP nin temel amaçlarýndan birisi halka raðmen deðil halkla birlikte siyaset yapmak. Biz birlikte tartýþacaðýz, birlikte planlayacaðýz, birlikte siyasetini yapacaðýz. Bu açýdan bu bizim için vazgeçilmez bir ilke. Sadece halka söz verdiðimiz için deðil ayný zamanda diðer vekillerle aramýzdaki farký ortaya koymak için. KöZ: Yerel seçimlerde hedefiniz nedir? Sebahat Tuncel: 1-3 Þubat arasýnda yerel yönetimler konferansý yaptýk. Çalýþma tarzýmýz, stratejimiz nedir bu açýða çýktý. Bir de kadýnlar olarak yerel yönetimlere nasýl bakýyoruz, bunu tartýþtýk. Çünkü þu anda kadýn belediye baþkanlarýmýz var ve yine yerel yönetimlere kadýn adaylarýmýz olacak. Þimdiden kim olacaðýný belirlemedik ama seçimlerde nasýl bir strateji izleyeceðimizi konuþtuk.

Bin Umut Vekili Sebahat Tuncel, 27 Þubat 6 Mart tarihleri arasýnda yaptýðý Amerika Birleþik Devletleri ziyaretinde bir dizi konuþma ve görüþme yaptý. Biz de ABD de bulunan komünistler olarak bu ziyaretle ilgili geliþmeleri size aktarmak istiyoruz. Sebahat Tuncel, bu gezisi boyunca Brown Üniversitesi, New York Þehir Üniversitesi (CUNY) ve Johns Hopkins Üniversitesi nde üç konuþma yaptý. Ýlk iki konuþmanýn baþlýðý Türkiye de Demokratik Haklar ve Özgürlükler Mücadelesinin Durumu idi. Sebahat Tuncel bu konuþmalarda, partisi DTP nin Kürt sorununa bakýþýný, Kürt sorununu demokrasi ve insan haklarý çerçevesinde çözümü için sarf ettikleri çabalarý ve getirdikleri çözüm önerilerini anlattý. Bu çerçevede de partisinin son dönemde gündeme getirdiði demokratik özerklik projesinden bahsetti. Ayrýca, AKP nin Batý kamuoyuna yansýdýðý þekilde Türkiye yi demokratikleþtiren bir güç olmadýðýný, tam tersine, özellikle son dönemde Kürtlere ve emekçilere yönelik artan saldýrýlarla, AKP nin gerçek yüzünün iyiden iyiye ortaya çýktýðýný söyledi. Bu baðlamda da, ABD nin AKP ye ve Güney Kürdistan a yönelik askeri operasyona verdiði desteðin de göz önüne alýnmasý gerektiðini vurguladý Tuncel, AKP nin de ABD nin de Kürtlerin dostu olmadýðýný, Kürtlerin kurtuluþunun kendi öz güçlerinden geleceðini söyledi. Tuncel, Johns Hopkins Üniversitesi nde Dünya Kadýnlar Günü dolayýsýyla gerçekleþtirilen etkinlikte yaptýðý açýlýþ konuþmasýnda da, Türkiye deki Kürt kadýn hareketinin tarihinden ve dinamiklerinden bahsetti. Sebahat Tuncel, ABD de bulunduðu süreçte burada faaliyet gösteren Kürt dernekleriyle, demokratik kitle örgütleriyle, akademisyenlerle ve basýn mensuplarýyla görüþtü. Sebahat Tuncel in görüþtüðü aydýnlar arasýnda, daha önce de Kürt sorunu ile ilgili duyarlýlýðý ile tanýnan, hatta bu sebepten TC nin hakkýnda dava açtýðý Noam Chomsky de bulunuyordu. Chomsky ile Sebahat Tuncel, aðýrlýklý olarak AKP nin anti-demokratik faaliyetleri üzerine konuþtular. Bir hafta süren etkinliklerin ardýndan Sebahat Tuncel, 8 Mart etkinliklerine katýlmak üzere Türkiye ye geri döndü. Sebahat Tuncel in ABD ziyareti ABD de bulunan farklý çevrelerden gelen doktora öðrencileri tarafýndan düzenlendi. Biz de bu organizasyonda aktif sorumluluk aldýk. Bu etkinlikleri düzenleme süresince ABD de eðitim gören Türkiyeli doktora öðrencileriyle, Kürt dernekleriyle ve ABD li aydýn çevrelerle irtibata geçtik. Gezi sýrasýnda Sebahat Tuncel ile KöZ ün siyasi görüþ ve çalýþmalarý, kitle örgütü faaliyetleri, varoþlardaki çalýþmalarý ve saldýrýlara karþý ortaklaþmanýn önemi hakkýnda konuþma ve tartýþma fýrsatý bulduk. ABD Doðu Kýyýsýndan Komünistler

KöZ: Genel seçimlerde Bin Umut Adaylarý yla izlediðiniz stratejiyi devam ettirecek misiniz? Sebahat Tuncel: Evet. Kürt illerinde daha çok Kürtlerin olduðu adaylar olacak ama Türkiye metropollerinde güçbirliði içerisinde olacaðýz. Belediyeleri kazanmasak da hiçbir oyumuz düzen partilerine gitmesin þiarý ile hareket edeceðiz. Bir gücümüz olduðunu biliyoruz ve gücümüzü kazanmak için kullanacaðýz. Mümkün olduðunca her yerde aday göstereceðiz, kazanabileceðimiz yerlere yükleneceðiz, ama kazanmadýðýmýz yerlerde de seçim çalýþmasý yürüteceðiz... O zamana kadar çatý partisi de olursa, seçimlere çatý partisi altýnda katýlacaðýz. Böyle bir durumda, Türkiye genelinde çok daha güçlü bir giriþ yapmýþ olacaðýz. Batý da da alabileceðimiz yerler olabilir. O konuda daha stratejik yaklaþýyoruz. Bölgede ise 100 belediye hedefimiz var. Metropollerle birlikte bu sayý daha da artabilir. KöZ: Kalan sorularý da Türkiye ye saklayalým. Teþekkür ederiz. Sebahat T uncel: Ben teþekkür ederim.


Sayfa

10

MART 2008

Sýnýr Ötesi Operasyonlara Ýzmir den Eylemli Cevap

TSK nýn Güney Kürdistan daki gerilla güçlerine yönelik Aralýk ayýnda havadan baþlattýðý sýnýr ötesi operasyonun karadan sürdürülmesi Ýzmir de eylemlerle teþhir edildi.

Konak ta Öldürme, Hak Ver! Talebi Operasyonlara tepki niteliðindeki ilk eylem aralarýnda DTP, EMEP, ÖDP, SDP, ÝHD, ESP, Mazlum-Der, Tekstil-Sen ve DÝP-Giriþimi nin yer aldýðý kurumlar ve siyasetler tarafýndan örgütlendi. Bu eylemin örgütlenmesi aþamasýnda KöZ ün arkasýnda duran komünistlere doðrudan bir çaðrý yapýlmamasýna raðmen, eylemin örgütlendiði toplantýya toplantýdan dolaylý bir yoldan haberimiz olduðu için katýlma imkâný bulduk. Toplantýda görüþlerimizi ifade ederek eylemin örgütlenmesinde yer alabileceðimizi bildirdik. Ancak o toplantýda kýsmen þekillenen basýn metninin içeriðinin görüþlerimizle uyuþmamasý nedeniyle ve elimize ulaþan metinde imzacýlarýn Ýzmir Demokrasi Güçleri olarak yer almýþ olmasýndan kaynaklý olarak eylemde imzacý olarak yer almadýk. Bununla birlikte 27 Þubat ta Konak Sümerbank önünde gerçekleþtirilen kitlesel basýn açýklamasýna mümkün olduðunca geniþ katýlmaya çalýþtýk. Eylemde "Öldürme hak ver, operasyonlara son ver" ve "Operasyonlar durdurulsun, ölmek öldürmek istemiyoruz" yazýlý pankartlar açýldý. 200 ü aþkýn kiþinin bir araya geldiði açýklamada, "Katil Erdoðan", Katil ABD, Ýþbirlikçi MGK/AKP , "Biji býratiya gelan" "Yaþasýn halklarýn kardeþliði", "Eþitlik kardeþlik Kürt ulusuna özgürlük" sloganlarý atýldý. Polisin yoðun bir yýðýnak yaptýðý açýklamada konuþma yapan DTP Ýzmir Ýl Baþkaný Mehmet Bayraktar operasyona iliþkin olarak; " deðil onbin, yüzbin, 1 milyon asker dahi Zaðroslarý fethedememiþtir. Türkiye, halklarýn iradesine

saygýlý olmak zorundadýr. Kürtlerin iradesi savaþla teslim alýnamaz. Bu böyle biline!" þeklinde konuþtu. Kurumlar adýna basýn açýklamasýný ise ÝHD Ýzmir Þube Baþkaný Lütfü Demirkapý yaptý. Açýklamada Bizler demokrasiden, özgürlükten, barýþtan ve halklarýn kardeþliðinden yana olan güçler olarak, Kürt sorunun ülke içinde ve diyalog yolu ile çözülebileceðine inanýyoruz. Kýþkýrtýcý bir dil sergilenmemesi, saðduyulu bir tavýr sergilenmesi hususunda bütün siyasi güçleri ve medyayý bir kez daha tüm içtenliðimizle uyarýyoruz. Barýþ ortamýnýn tesis edilmesi, yapýlan yanlýþtan çok geç olmadan geri dönülmesi için herkesi görev üstlenmeye çaðýrýyoruz." denildi.

Devrimcilerden Kürt Halkýna Özgürlük Þiarlý Eylem Sýnýr ötesi operasyona bir diðer cevap ise aralarýnda BDSP, ESP, HÖC, Kaldýraç, KöZ, Mücadele Birliði, Partizan ýn bulunduðu devrimci siyasetlerden geldi. 1 Mart tarihinde Konak Kemeraltý giriþinde buluþan kurumlar Ýnkâr ve Ýmhaya Son, Kürt Halkýna Özgürlük! pankartý arkasýnda toplanarak bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdiler. Okunan açýklamada egemenlerin ve Mehmetçik medyanýn gerçekleri yansýtmadýðý gerçeðine iþaret edilerek; Gerçekler donarak ölen askerlerde, arýzalanarak düþtü diye yalan söyledikleri helikopterdedir. TSK nýn operasyon için girdikleri topraklardan birden bire geri çekilme kararýndadýr. Gerçekler katledilip yok edilmeye çalýþýlan Kürt halkýnýn yaþadýklarýndadýr denildi. Açýklamanýn sonunda ise Baþkasýný ezen bir ulusun kendisi de özgür olamaz. Kürt halkýnýn imhasý, inkârý, katliamý ile de Kürt halkýnýn sorunlarý çözülemez. Çözüm uluslarýn kendi kaderini tayin hakkýndadýr. Çözüm, ezilen sömürülen halklar olarak, emperyalizm ve iþbirlikçilerine karþý birlikte mücadelesindedir. Onun için, operasyon, iþgal, saldýrý, kýþkýrtmalara karþý yüzyýllardýr bu topraklarda yaþayan, ezilen, sömürülen, katledilen halklar olarak omuz omuza vererek emperyalizme ve iþbirlikçilerine karþý

mücadelemizi yükseltelim! vurgusu yapýlarak iþgal ve ilhak giriþimlerine karþý Kürt halký ile sahici bir dayanýþmanýn örgütlenmesi gerektiðine dikkat çekildi. 70 kiþinin katýldýðý eylem çevreden de ilgi topladý. Bu ilgiden rahatsýz olan ve eylem boyunca bu rahatsýzlýðý bariz bir biçimde hissedilen polis çevredeki esnafa hoparlörlerden Onuncu Yýl Marþý çaldýrtarak eylemi sabote etmeye çalýþtý. Ancak polisin bu giriþimleri eylemin amacýna ulaþmasýný engelleyemedi. Açýklamaya DTP yöneticileri de katýlarak destek verdi. Ýmhaya-Ýnkâra Karþý Kürt Halkýna Özgürlük , Emperyalizm Yenilecek, Direnen Halklar Kazanacak", Katil ABD Ortadoðu dan Defol , Yaþasýn Devrimci Dayanýþma sloganlarý ile basýn açýklamasý sona erdirildi. Devrimcilerden DTP ye Destek Ziyareti 1 Mart taki basýn açýklamasýný örgütleyen devrimci siyasetlerden BDSP, Kaldýraç, KöZ ve Mücadele Birliði 3 Mart günü Basmane de bulunan DTP Ýl binasýna bir ziyaret gerçekleþtirerek Kürtler e yönelik saldýrýlara karþý Kürtler le ve Kürt halkýnýn örgütlenmeleri ile dayanýþma içerisinde olduklarýný ifade ettiler. DTP il yöneticileri ile yapýlan görüþmelerde her siyaset söz alarak döneme iliþkin görüþlerini ifade etti. Biz de Köz ün arkasýnda duran komünistler adýna söz alarak son dönemde saldýrýlara yönelik eylemlerde ve 8 Mart a bir ortaklaþma yakalanamamasýnýn devletin saldýrýlarýna ve iþgal politikasýna daha etkili yanýtlar verilememesine neden olduðunu ifade edip, içinden geçtiðimiz dönemde ayrý dursak da birlikte vurmanýn öneminin birkaç misli arttýðýný belirttik. Ýþçi sýnýfý ile Kürtlerin gündemlerini ortaklaþtýrmanýn ve Newroz a daha geniþ bir birliktelikle girmenin hayati öneme haiz olduðunu vurgulamamýzýn ardýndan DTP yöneticisi arkadaþlar da Newroz un bu sene daha geniþ bir birliktelik saðlanarak örgütlenmesi gerektiðine katýldýklarýný ifade ettiler. Operasyonlara yönelik refleks eylemlerde birliktelik saðlanamamýþ olsa da bu tür birlikteliklrin eksikliðinin açýk olduðunun farklý kesimlerce paylaþýlýyor oluþu önümüzdeki dönemde saldýrýlara karþý birlikte ve daha güçlü yanýtlar verilebileceðine dair umut veriyor. Kurdara Azadi, Kürtlere Özgürlük! Savunmayý Örgütle, Saldýrýya Hazýrlan! Ýzmir den Komünistler

Partizan ýn Devrim Þehitleri Anmalarýna Katýldýk

Partizan 21 Ocak tarihinde 1 Mayýs Mahallesi nde Mayýsta Yaþam Kooperatifi nde devrim þehitleri haftasý anmasý gerçekleþtirdi. Yaklaþýk 70 kiþinin katýldýðý anma, yitirilen devrimciler anýsýna yapýlan saygý duruþuyla baþladý. Saygý duruþunun arkasýndan Umudun Ateþ Toplarý adlý sinevizyon gösterimi gerçekleþtirildi. Bir arkadaþ çýkýp etkinliðin amacýný içeren bir konuþma yaptý ve söyleþi kýsmýna geçildi. Söyleþide sinevizyonda gösterilenler üzerinden de konuþularak, Partizan þehitlerinin mezarlarýnýn yapýlmasý ve onarýlmasý kampanyasýnýn duyurusu yapýldý ve bunun gerekliliði ve nasýl yapýlacaðý üzerinden sohbet edildi. Sohbette ölen devrimcilerin neden öldüðüne, ne için mücadele verdiklerine çokça deðinilerek onlarýn verdiði mücadelelerin devam ettirileceði vurgularýna sýklýkla deðinildi. Biz de bu sohbette söz alarak fikirlerimizi ifade ettik. Etkinliðin çok anlamlý olduðunu, devrim yolunda yitirdiðimiz devrimcileri örgüt farký gözetmeksizin sahiplenmek gerektiðini ve onlarý vermiþ olduðumuz mücadelelerimizde yaþatabileceðimizi vurguladýk. Uzun süren ve canlý geçen söyleþinin ardýndan, bir sonraki

konuþmalar yapýldý. Biz de KöZ adýna kýsa bir mesaj yolladýk. Devrim mücadelesinde yitirdiklerimiz için, Partizan ýn yapmýþ olduðu bu anmayý coþkuyla selamlýyoruz. Konuþmalarýn arkasýndan söylenen marþlar ve sloganlarla anma bitirildi. Partizan 10 Þubat Pazar günü Çaðlayan da Figaro düðün salonunda da Sýnýrlý bir yaþamý sýnýrsýz bir davaya adayanlara adýyla bir anma gerçekleþtirdi. Birçok sanatçýnýn da katýldýðý etkinliðe yaklaþýk olarak 500 kiþi

hafta sonu yapýlacak olan mezar anmasýnýn duyurusu yapýlarak anma bitirildi. Sarýgazi de Partizan 27 Ocak tarihinde mezar anmasý yaptý. Anmaya KöZ olarak bizi de çaðýrmýþlardý. Ayný gün baþka bir yerde de eylem olmasýndan kaynaklý sembolik olarak katýldýðýmýz anma, mezarlýða gelmeden önce yapýlan bir yürüyüþle baþladý. Yürüyüþte Partizan Þehit ve Tutsak Aileleri imzalý bir pankart açýldý. Anmaya Yeni Demokrat Gençlik de pankart açarak katýldý. Kýsa süren yürüyüþün ardýndan mezarlýða girildi. 150 yi aþkýn kiþinin katýldýðý yürüyüþ sloganlarla coþkulu bir þekilde yapýldý. Mezarlýkta yapýlan saygý duruþunun arkasýndan

katýldý. Birçok konuþmanýn yapýldýðý ve mesajlarýn okunduðu etkinliðe biz de KöZ olarak bir mesaj yolladýk. Bizler KöZ ün arkasýnda duran komünistler olarak, devrim mücadelesinde yitirdiðimiz devrimcileri anmak ve onlarýn mücadelelerini yaþatmak anlamýnda bu tür etkinliklere ve anmalara katýlmanýn gerekli olduðu bilinciyle hareket ettik. Devrim Ýçin Düþenler Kavgamýzda Yaþýyor! Devrimciler Ölür Devrimler Sürer! 1 Mayýs Mahallesinden Komünistler

Sýfýr Noktasýna Gidenlerin Ýstanbul ve Ýzmir deki Uðurlamalarý Ýstanbul Anadolu Yakasýnda Uðurlama 4 Þubat'ta Demokratik Toplum Partisi tarafýndan sýnýr ötesi operasyonlara, Kürt halkýna yönelik baskýlara karþý baþlatýlan Operasyonlara karþý demokratik çözüm yürüyüþünün Ýstanbul Anadolu yakasýndaki uðurlamasýna katýldýk. Uðurlamada yaklaþýk 100 vardý, biz ise 5 kiþi olarak bu yürüyüþe katýldýk. Sabah 11.30 gibi baþlayan uðurlamada polisin çeþitli engellemeleriyle karþýlaþýldý. Anadolu Yakasý ndan iki aracýn kalkýþ saati 12.00 olmasýna raðmen saat 14.00'a kadar otobüsler kimlik aramalarý yapýlmasý nedeniyle bekletildi. Otobüslerdeki yolcularýn kimlikleri toplu bir þekilde alýndý, ancak çok sonra geri getirildi. Kimliklerle ilgili iþlemler bittikten sonra da araçlar evraklarýnýn araþtýrýlmasý bahanesiyle bekletildi. Sonrasýnda da araçlarýn evraklarýnda eksiklik olduðu gerekçesi öne sürülerek, araçlarýn yola çýkmasýna izin verilmeyerek içindekilerle birlikte Harem otogarýna yönlendirildi. Araçlar uðurlamaya katýlanlarýn alkýþ ve zýlgýtlarýyla birlikte otogara götürüldü. Polisin yoðun güvenlik önlemleri aldýðý görülüyordu. Araçlarýn olduðu yerden geçen herkesin kimlik kontrolleri yapýlarak, hemen herkese nereye gidiyorsun, niye gidiyorsun gibi sorular soruluyordu. Araçlardaki yolcularýn dýþarý çýkmasý, dýþarýdakilerin de içeri girmesi engelleniyordu. Araçlarýn otogara yönlendirildiði anda uðurlamaya katýlanlardan önüne geçeni tutuyorlardý. Birkaç kiþiyi gözaltýna almaya çalýþtýlar, ancak orda bulunanlarýn müdahalesiyle gözaltýlar engellenmiþ oldu.

Ýzmir'deki Uðurlama DTP nin operasyon bölgesine yapacaðý yürüyüþe katýlacaklarý uðurlamak üzere DTP il binasý önünde eylem yapýldý. Eylemden 1 hafta önce DTP çeþitli kurumlara toplantý çaðrýsý yapmýþtý. Bu toplantýda, hem yürüyüþe fiilen katýlacak hem de destek verecek siyasetlerin neler yapabilecekleri konuþulacaktý. Fakat toplantýya katýlamadýðýmýz için uðurlama eyleminin örgütleyicisi olamadýk. Eylemin örgütleyicileri ayný zamanda Ýzmir Demokrasi Güçleri bileþenleri olan DTP, EMEP, ESP ve SDP idi. Kurum temsilcilerinin yaptýklarý konuþmalar ve atýlan sloganlarla eylem sona erdi.

Daðýtým Sansürüne Karþý Atýlým la Dayanýþma Gecesi 11 Þubat Pazar günü Gülsuyu Mahallesi Elisa Cem Düðün Salonu'nda Daðýtým sansürüne karþý Atýlým'la dayanýþma etkinliði yapýldý. Biz de Mayýsta Yaþam Kooperatifi ortaklarýyla birlikte, destek amacýyla Tuzla'daki Sanat ve Hayat Derneði aracýlýðýyla Gülsuyu'ndaki dayanýþma gecesine katýldýk. Etkinlikte Atýlým isimli bir sinevizyon gösterimi yapýldý. Daha sonra Tuzla Aydýnlý Köyü Sanat ve Hayat Derneði'nden Hüseyin Yýldýz, Domane Dersim Müzik Grubu ve Cihan Çelik, Vardiya Müzik Grubu ve Hakan Yeþilyurt'un sahne aldý. Sonrasýnda PSAKD Kartal Þubesi Semah Ekibi de semah döndü. Daðýtým sansürünün protesto edildiði konuþmalarda, sokak sokak, ev ev Atýlým'ý daha fazla iþçiye, emekçiye ulaþtýrmaya, egemenlerin çabasýný boþa çýkarmaya çaðýrýyoruz. Ýþçinin, emekçinin, ezilenlerin sesini varoþ varoþ, ev ev, fabrika fabrika çoðaltmaya çaðýrýyoruz denildi. Etkinlikte ayrýca Tekirdað 2 No'lu F Tipi Hapishanesi'nden MLKP Dava Tutsaklarý'nýn gönderdikleri mesajlara da yer verildi.

Eksen Yayýncýlýða Baskýn Protesto Edildi

Eksen Yayýncýlýða 18 Þubat ta yapýlan polis baskýný bir eylemle protesto edildi. Alýnteri, Atýlým, Barikat, Devrimci Hareket, EHP, Kaldýraç, Kýzýl Bayrak, KöZ, Odak, Partizan, Proleter Devrimci Duruþ, ve Yürüyüþ ün katýldýðý eylem Galatasaray Lisesi önünde 19 Þubat günü saat 13.00 te gerçekleþti. Yaklaþýk 60 kiþinin katýldýðý eylemde Baský, terör, sansür Devrimci basýn susturulamaz! yazýlý ortak pankart arkasýnda duruldu. Yapýlan basýn açýklamasýnda, BDSP temsilcisi Eylem Duygu Çaðlar, Kýzýl Bayrak, Ekim Gençliði ve Liselilerin Sesi gazete ve dergilerinin yayýnevi olan Eksen Yayýncýlýk'ýn Haseki'deki merkez bürosunun Ýstanbul Terörle Mücadele Þubesi nden gelen sivil polisler tarafýndan basýldýðýný söyledi. Çaðlar, polisin çalýþanlarý darp ettiðini ve kelepçeleyerek gözaltýna aldýðýný, büronun talan edildiðini ve bir miktar paranýn da gasp edildiðini belirtti. Basýn açýklamasýnýn ardýndan eylem, sloganlar eþliðinde sona erdirildi.


Sayfa

MART 2008

11

"ÖSS ye Karþý Söz Karar Bizim!" Forumu

(www.koordinasyon.net sitesinden alýnmýþtýr) Yaklaþýk 1 aydýr çalýþmalarý süren ÖSS ye Karþý Söz Karar Bizim! forumu 300 kadar lise öðrencisi, öðrenci velisi, eðitim ve diðer alanlarda çalýþan emekçilerin katýlýmý ile Ümraniye 1 Mayýs Mahallesi Cennet Düðün Salonu nda gerçekleþti. EHP Gençliði, Dev-Lis, DGD, Anadoluda Yaþam Tüketim Kooperatifi, 78 liler Ada-Der, Esenyurt Kollektifi, YDG, Geleceðimizi istiyoruz Ýnisiyatifi, Genç Düþ, Mayýsta Yaþam Kooperatifi ve Eðitim-Sen'nýn örgütlediði foruma lise ve dershane öðrencileri yoðun olarak katýldý. Ama baþta konfeksiyon olmak üzere diðer sektörlerde çalýþan iþçilerin foruma aktif bir biçimde katýlýmý forumun bir öðrenci etkinliði sýnýrlarýna hapsolmasýný engelledi. Foruma iþçi sýnýfýnýn ve ezilenlerin de rengini çaldý. Forumun hazýrlýðýnýn panellerle, söyleþilerle hatta futbol maçlarýyla yoðun bir þekilde yapýldýðý Esenyurt, Yenibosna, Okmeydaný, Kadýköy, Ümraniye, Tuzla, Sultanbeyli den foruma katýlan öðrenciler ve emekçiler, gün boyu alt baþlýklar içerisinde söz alarak ÖSS nin kendilerine karþý olduðunu, kendilerinin ÖSS yüzünden yaþadýklarý sorunlarý ve buna karþý mücadelenin gerekli olduðunu dile getirdiler.

Kurumlar, Ýþçiler ve Veliler ÖSS nin Kimleri Elediðini Tartýþtý

Forum divanýn yaptýðý açýlýþ konuþmasý ile baþladý. Açýlýþ konuþmasýnda; bu topraklardaki bir çok eleme sýnavýndan biri olan ÖSS nin 1974 ten beri, öðrencilerin,

iþçilerin, velilerin önüne bir duvar ördüðü; toplumun ezilen ve sömürülen kesimlerini sosyal ekonomik koþullar aracýlýðý ile eleyerek, Türkiye nin sýnýfsýz, imtiyazsýz, kaynaþmýþ bir milletten oluþmadýðýný açýða çýkardýðý vurgulandý.

Açýlýþ konuþmasýnýn ardýndan ÖSS nin sýnýfsal, cinsel ve ulusal elemeyi nasýl gerçekleþtirdiðine dair yapýlan sunum, bilimsel veriler ýþýðýnda ÖSS hakkýnda medya tarafýndan yaratýlan efsanelere ýþýk tutarak, ÖSS nin burjuva medyanýn ifade ettiði gibi adil bir sýnav olmadýðýna dikkat çekti. Sunumun ardýndan, ÖSS kimleri eliyor? altbaþlýðý altýnda Yeni dünya Gençliði, Dev-Lis, DGD, Partizan, Geleceðimizi Ýstiyoruz Ýnisiyatifi , EHP Gençliði ve Genç Düþ görüþlerini ifade etti. ÖSS nin sýnýfsal olarak iþçileri, cinsel olarak kadýnlarý, ulusal olarak da Kürtleri elediðini vurgulayan kurumlar vurgularýndaki nüanslara karþýn ÖSS nin adil olmayan, eleyici, ayrýmcý yönüne dikkat çektiler. Bu sorunun sadece öðrencilerin deðil, toplumun bütün kesimlerinin þu ya da bu þekilde sorunu olduðunun altý çizildi. Kurumlarýn konuþmalarýnýn ardýndan 12 kiþinin söz aldýðý serbest kürsü bölümünde foruma katýlan öðrencilerin, velilerin ve iþçilerin söyledikleri kurumlarýn genel olarak ifade ettiklerini, somut bir biçimde örnekleyen ve pekiþtiren konuþmalardý.

ÖSS nin Dýþýndaki Eleme Mekanizmalarý Tartýþýldý

Yemek arasýnýn ardýndan baþlayan ikinci bölümün baþlýðý Eleme bir tek ÖSS ile mi oluyor? idi. Bu baþlýk altýnda Mayýsta Yaþam Kooperatifi, Anadolu da Yaþam Tüketim Koopereatifi, Konfeksiyon Ýþçileri Bülteni elemenin deðiþik boyutlarýna dikkat çekti. Toplumun büyük çoðunluðunun üniversite kapýlarýndan ve ayrýcalýklardan

uzak tutulmasýnýn sadece ÖSS ile deðil, baþka araçlarla da gerçekleþtiði öne çýktý. Ýþçilerin ve iþçi çocuklarýnýn eðitim olanaklarýndan mahrum olduðu ve ilkokul sýralarýndan itibaren elendiðini vurgulayan kurumlar, çalýþanlara eðitim olanaðý

"ÖSS ye Karþý Söz Karar Bizim!"

Forumunun Sonuç Bildirgesi

yaratýlmasý, öðrencilerin de iþ olanaklarýndan faydalanabilmeleri gerektiðini belirttiler. Eðitimin asýl olarak, eðitim göremeyen geniþ kesimin bir sorunu olduðunu vurgulayan kurumlar, emekçilerin önünde bir engel olan eleme mekanizmasýnýn tümden deðiþmesi gerektiðini belirttiler. KPSS nin de emekçileri bölen, bir eleme sýnavý olduðuna dikkat çekildi. ÖSS ile ilgili gündemde olan deðiþikliklere de deðinen kurumlar, yeni deðiþikliklerin de þu ana kadar yapýlmýþ olanlar gibi sýnavýn elemeci ve ayrýmcý olan özünü deðiþtirmediðini anlattýlar. Son deðiþiklerin bu sýnava giren bizleri deðil, dershanelerin kârlarýný düþünerek hazýrlandýðýný belirten kurumlar, Elemenin þu ya da bu þeklini mi istersiniz tartýþmasýnda taraf deðiliz. Eleme mekanizmalarýnýn, eleme sýnavlarýnýn her boyutu ile kaldýrýlmasý için mücadele ediyoruz. dediler.

Kurumlar Mücadele Deneyimlerini Paylaþtý, Çözüm Önerilerini Tartýþtý

Mücadele deneyimleri ve çözüm önerileri baþlýklý 3.kýsýmda gençlik arasýnda çalýþma yürüten kurumlar, dayanýþma kurumlarý, iþçi kurumlarý kürsüden ÖSS dahil tüm eleme sýnavlarýna karþý yürüttükleri çalýþmalardan bahsettiler, eleme sýnavýna karþý elbirliði yapmak ve ortaklaþa yapýlan etkinliklerinin sürekliliðini saðlamak gerektiðini söylediler. 78 liler Adalet ve Dayanýþma Derneði, Liseli Öðrenci Birlikleri, Sosyalist Gençlik Derneði, Ýstanbul Liseli Gençlik Platformu, Denizli Eðitim Dayanýþmasý, Ankara Umut Kültür Derneði, Dev-Lis in söz aldýðý bu bölümde çeþitli duyurular ve öneriler de yapýldý. Forumun örgütlenme sürecine dahil olamayan kurumlardan SGD ve ÝLGP nin de foruma iliþkin yapýcý deðerlendirme ve önerileri de önümüzdeki dönemde tüm eleme sýnavlarýna karþý dayanýþmayý

büyütümek isteyenler açýsýndan anlamlýydý. Katýlýmcý kurumlardan SGD temsilcisi Salona ilk girdiðimiz andan itibaren buradaki coþkuyu gördük, bu çalýþmayý birlikte örmek isterdik bu noktada çeþitli aksaklýklar oldu ancak bundan sonraki süreçte birlikte çalýþma yürütmek istiyoruz. deyip konuþmasýný Biz birleþik mücadele yapmalýyýz. ÖSS ye yakýn zaman kala bir miting örgütleyelim. dedikten sonra foruma katýlan tüm kesimleri Liseli öðrenci birliklerinin 2 Mart'ta yapacaðý kurultaya çaðýrdý. ÝLGP konuþmasýnda Tek baþýna örgütlerin verdiði mücadele yeterli olmamakta, ancak kitlesel eylemlerle birleþik mücadeleyle güçleniriz. Geçen seneki miting bu anlamda önemliydi. Bu deneyimi sürdürmek üzerimizde görevdir. Bu çalýþmayý daha da ileri taþýyalým. dedi. Kurumlar forum gibi yeni mücadele yöntemlerinin yaratýlmasýnýn önemli olduðunu, geçen sene yaratýlan miting iradesinin bu anlamýyla dikkat çekilmesi gereken bir nokta olduðu ifade ettiler. Ortak ve birleþik mücadelenin önümüzdeki süreçte yaratýlmasýnýn yöntemlerinin tartýþýlmasý gerektiðini öne çýkaran kurumlar, deðiþik öneriler getirdiler.

Forum Kolektif Emeðin Ürünüydü Kapanýþ konuþmasýnda, forumun 11 kurumun kolektif emeði ile örgütlendiði ifade edildi. Öne çýkan öneri ve konuþmalarýn toparlandýðý son konuþmada, Bin umut vekillerinin mecliste olmasýnýn avantajý kullanýlarak tüm eleme sýnavlarýna karþý ortak çalýþmalarýmýzýn geniþ kesimlere duyurulmasýný saðlamak gerektiði de dile getirildi. Kapanýþ konuþmasýnýn ardýndan Grup Mayýs sahne aldý. Ardýndan Mayýsta Yaþam Kooperatifi Ümraniye þubesi öðrencilerinin hazýrladýðý Kaybeden ÖSS olsun tiyatro gösterimi ile program sonlandýrýldý

(www.koordinasyon.net sitesinden alýnmýþtýr) 24 Þubat tarihinde EHP Gençliði, Dev-Lis, DGD, Anadoluda Yaþam Tüketim Kooperatifi, 78 liler Ada-Der, Esenyurt Kollektifi, Yeni Dünya Gençliði, Geleceðimizi istiyoruz Ýnisiyatifi, Genç Düþ, Mayýsta Yaþam Kooperatifi ve Eðitim-Sen 3. nolu þubenin kolektif bir biçimde örgütlediði ÖSS ye Karþý Söz Karar Bizim! forumu Ýstanbul da Ümraniye 1 Mayýs Mahallesi nde düzenlendi. Forumda söz alan öðrenciler, iþçiler, veliler, kadýnlar ve Kürtler ve bu kesimler içerisinde çalýþma yürüten kitle ve gençlik örgütleri, Öðrenci Seçme Sýnavý nýn ezilenler ve sömürülenler için nasýl bir sorun teþkil ettiðini kendi somut deneyimleri ýþýðýnda çarpýcý bir þekilde gösterdiler. Yapýlan konuþmalarda ÖSS nin yaþadýðýmýz toplumdaki baský ve sömürü iliþkilerini yansýtan, onlarý pekiþtiren bir eleme sýnavý olduðu gerçeði ortak bir þekilde vurgulandý. ÖSS nin adaletsiz bir sýnav olduðu gerçeði, ÖSS nin fakiri de zengini de ayný haþmetle vuran bir sýnav olmadýðý gerçeði tekrar tekrar gösterildi. Forumda söz alan lise öðrencileri, liselerde yaþanan uyuþturucu, çeteleþme ve þiddet sarmalýnýn da ayný ÖSS gibi liselilerin beyinlerinin uyuþturularak sistemin yaratmak istediði öðrenci tipinin yaratýlmasýnda etkili olduðunu belirttiler. ÖSS ye Karþý Söz ve Karar Bizim Forumu, ÖSS üzerine varolan yanýlsamalara karþý bir mücadele aracý olma yolunda, somut deneyimler ýþýðýnda önemli bir yol katetmiþ oldu. Bu forumun temel kazanýmlarýndan birisi, ortaklaþa iþ yapmanýn etkinlikleri zenginleþtirici etkisini pratikte kanýtlamýþ olmasý, ve ortaklaþa yapýlan eylemler üzerine varolan ön yargýlarý zayýflatma yolunda da önemli bir adým atmýþ olmasýdýr. Forum gününe yansýyan coþku ve dinamizm, forumun örgütleniþ biçiminin bir sonucudur. Eðitim sorunu üzerine farklý görüþlerimiz olsa da, ÖSS nin adaletsizliðinin nasýl giderilebileceði konusunda farklý görüþlerimiz olsa da, farklýlýklarýmýzýn ortak bir etkinliði örgütlememizin önüne geçmemesi, aksine farklýlýklarýmýzý koruyarak ortak vurgularýmýzý öne çýkarabilmemiz ÖSS ye karþý mücadele yolunda bu önemli adýmý kitlesel ve çoþkulu bir þekilde atabilmemizi saðladý. Biz bu forumu örgütleyen ve bu foruma katýlan kurum ve örgütler olarak, ÖSS nin adaletsiz bir sýnav olduðu noktasýnda ortaklaþýyoruz. Ve bu sýnava karþý olan tüm güçlerle mücadele etmemiz gerekliðinde, elbirliði yaparak bu mücadeleyi örmemiz gerektiðinde hemfikiriz. 9 Haziran da yapýlan ÖSS Duvarýný Yýkalým mitingi bu yolda atýlmýþ önemli bir adýmdý. Bu forumu örgütleyen kurum ve örgütler olarak, geçen sene atýlan bu önemli adýmý güçlendirerek daha ileri götürmeyi son derece önemli buluyoruz. Eþgüdüm içerisinde çalýþtýðýmýz zaman gücümüze güç kattýðýmýzý bilerek, önümüzdeki süre içerisinde yapýlacak olan ÖSS karþýtý aktiviteler arasýnda da benzer bir koordinasyon yaratmanýn anlamlý olduðunu düþünüyoruz. Bize göre bu eþgüdümü saðlamak ÖSS karþýsýnda yapýlacak çalýþmalarýn gücünü artýracak, etki alanýný geniþletecektir. Forum sonrasýnda, bütün bu deneyimleri göz önüne alarak, þu etkinlikleri kolektif bir þekilde örgütlemeyi planladýk: 1) Eleme sýnavlarýna ve mekanizmalarýna karþý mücadele edecek güçler arasýnda bir iletiþim aðýnýn oluþturulmasý. Bunun için Eleme sýnavlarýna karþý koordinasyon isimli bir forum sitesinin hazýrlanmasý. 2) ÖSS nin elemeci ve adaletsiz yönünün en geniþ kesimlere duyurulmasý için ÖSS ye karþý birleþik bir mitingin örgütlenmesi. 3) Miting öncesinde, Mayýs ayýnýn ortasýnda bir ÖSS þenliðinin gerçekleþtirilmesi. ÖSS ye Karþý Söz ve Karar Bizim! Kurtuluþ Yok Tek Baþýna, Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz! EHP Gençliði, Dev-Lis, DGD, Anadoluda Yaþam Kooperatifi, 78 liler Ada-Der, Esenyurt Kollektifi, Yeni Dünya Gençliði, Geleceðimizi istiyoruz Ýnisiyatifi, Genç Düþ, Mayýsta Yaþam Kooperatifi, Eðitim-Sen 3. No lu Þube

ÖSS YE KARÞI ORTAK VE SÜREKLÝ MÜCADELE

KöZ ün arkasýnda duran komünistler olarak 24 Þubat ta yapýlan ÖSS ye Karþý Söz ve Karar Bizim forumunun gerçekleþmesi için aktif sorumluluk aldýk ve içinde çalýþtýðýmýz farklý yerellerde çalýþan, farklý sektörlerde faaliyet gösteren kitle örgütlerini bu forumun kolektif bir þekilde örgütlenebilmesi yönünde harekete geçirdik. 24 Þubat forumunu yeni bir gündem gibi ele almadýk. Aksine 9 Haziran mitingiyle, 22 Temmuz seçim süreci ve arkasýndan sürdürdüðümüz siyaseti faaliyetle, 8. Kitle Örgütleri Koordinasyonu yla, kitle örgütleri içerisindeki ve varoþlardaki çalýþmalarýmýzla bir süreklilik halinde ve diðer çalýþmalarýmýzla iliþkili olarak ele aldýk. Bu forumun bir sürece yayýlmasýndan da bu sürekliliði devam ettirmeyi anlýyoruz. ÖSS ye Karþý Söz ve Karar Bizim forumunu örgütleyen kurum ve örgütlerin yayýnladýklarý sonuç bildirgesine de yansýyan üç konu komünistler için son derece önemlidir: 1- 24 Þubat forumunu anlamlý kýlan en önemli noktalardan birisi, bu forumun örgütleniþ biçiminin siyasi görüþ farklýlýklarýnýn ortak iþ yapmanýn önüne

geçmeyeceðinin açýk ve somut bir örneði olmasý oldu. Özellikle burjuva düzenin saldýrýlarýnýn yükseldiði, ezilen ve sömürülenlerin örgütlenmeleri içerisinde rekabetçiliðin arttýðý dönemlerde, siyasi görüþ ayrýlýklarýnýn ortak iþ yapmamanýn bahanesi olarak kullanýlmasý sýkça karþýlaþýlan bir durumken, ÖSS ye Karþý Söz ve Karar Bizim forumuna bu tutumun yansýmamasý, foruma örgütleyici olarak pek çok kurum ve örgütün katýlmýþ olmasý, ve forumun bir ay süren örgütlenme sürecinde de, siyasi görüþ ayrýlýklarýnýn ortak iþ yapmaya ket vurmamýþ olmasý, farklý siyasetlerin içlerinde çalýþtýklarý kurum ve örgütler dolayýmýyla dayanýþma içerisinde olmasý, 24 Þubat forumunu önemli kýlan en önemli etkenlerden birisidir. 2- Bunun yaný sýra komünistler, ÖSS karþýtý hareket içerisinde yaklaþýk bir senedir oluþmaya baþlayan bu birlikteliði, parça parça daðýnýk bir þekilde yapýlan eylemlerin birleþmesini, ÖSS ye karþý mücadeleye giriþen kurum ve örgütlerin bir arada durmasýný önemsiyorlar ve bunun gerçekleþmesi için aktif sorumluluk alýyorlar. Geçen sene Ýstanbul da yapýlan

9 Haziran mitingi ve diðer illerde yapýlan kitlesel basýn açýklamalarý, parçalý eylemlerin birleþmesi yolunda önemli bir adýmdý. ÖSS ye karþý bir arada durmayý önemseyen kurum ve örgütlerin kolektif emeðinin bir ürünü olan 24 Þubat forumu ise bu yoldaki ikinci önemli adýmdýr. Bu hareket toplumun ezilen ve sömürülen kesimleriyle buluþtukça daha da güçlenecektir. 3- 24 Þubat forumunu örgütleyen kurum ve örgütlerin, forumun örgütlenme süresi boyunca, bu etkinliði tek bir forumdan ibaret görmemesi, tersine bunu geniþ bir sürece yayýlmýþ ve bir süreklilik yakalamýþ etkinliklerin organize edilebilmesi için bir araç olarak görmesi önemli bir kazanýmdýr. Bu nedenle, 24 Þubat forumunu örgütleyen kurum ve örgütlerin Eleme sýnavlarýna karþý koordinasyon adý altýnda koordine olmalarý, yaptýklarý faaliyetler hakkýnda daha sýký bir iletiþim halinde olmalarý, dayanýþmayý ve kaynak paylaþýmýný önemsemeleri önemli bir adýmdýr. Bunlarýn yaný sýra, forumun örgütlenmesi süresi boyunca, içinde çalýþtýðýmýz kitle örgütleri aracýlýðý

ile, ÖSS nin sadece liselilerin sorunu olmadýðýný, ÖSS nin asýl olarak bu topraklarda eðitim sisteminden ve toplumsal ayrýcalýklardan en çok elenen ve sömürülen kesimlerin sorunu olduðunun altýný çizmeye çalýþtýk.24 Þubat forumunu örgütleyen, foruma katýlan ya da destek veren iþçi kurumlarýnýn ve sendikalarýn varlýðý, iþçilerin foruma aktif katýlýmý, daha da ileri götürülmesi gereken önemli adýmlardý. Bu nedenle ÖSS ye karþý mücadele eden yapýlarýn ÖSS yi bir eleme sýnavý olarak tarif etmeye baþlamasý, bu yapýlarýn eleme sýnavlarýna karþý bir mücadele içerisine girmesi, ve yapýlan kurum ziyaretlerinde, etkinliklerde, panellerde ve toplantýlarda ÖSS nin nasýl bir sýnav olduðuna dair ortak vurgularýn yapýlmaya baþlanmasý bizim için anlamlý geliþmelerdir. Komünistler olarak 24 Þubat Forumu nda ortaya çýkan birlikteliði bir sürece yayabilmek için çalýþmaya devam edeceðiz. Paralý Parasýz Burjuva Eðitime Hayýr! Ýstanbul dan Komünistler


Sayfa

12

MART 2008

Mustafa Suphi Anmasý ve Komünistlerin Birliði

3 Þubat 2008 tarihinde Ü m r a n i y e M a y ý s t a Ya þ a m Kooperatifi nde KöZ ile Proletaryanýn Kurtuluþu bir Mustafa Suphi Anmasý gerçekleþtirdi. Anmada 50 ye yakýn katýlým vardý. Anmada Proletaryanýn Kurtuluþu ndan konuþmacý olarak katýlacak arkadaþ bilmediðimiz bir nedenden yer almadý. Konuþmacýnýn yerine Proletaryanýn Kurtuluþu ndan baþka bir arkadaþ konuþma yaptý. Anmaya sýnýfsýz ve sýnýrsýz bir dünya uðruna yaþamlarýný yitirenlerin anýsýna saygý duruþu yapýlarak baþlandý. Saat 20:00 de baþlayan etkinlik iki saat sürdü.

Mustafa Suphi ve Þefik Hüsnü TKP lerinin Farklýlýðý Ýlk konuþmayý KöZ yaptý. Yoldaþ KÖZ ün ortaya çýkýþýndan itibaren Mustafa Suphi anmasý yaptýðýný, Mustafa Suphi ve yoldaþlarýný yitiriþimizin 87. yýlýnda da bu komünistleri anmanýn önemli bir görev olduðunu düþündüðümüzü belirtti. Yoldaþ,

bu anmada daha çok M.Suphi TKP si ile Þefik Hüsnü TKP sinin aralarýndaki bakýþ farklýlýklarýný ve bu iki anlayýþýn günümüz siyasal olaylarýna yaklaþýmlarýný kýyaslayarak bakmak istiyoruz dedi. Yoldaþ burada Mustafa Suphi lerin Kurtuluþ Savaþý na yaklaþýmý ile Þ.Hüsnü çizgisinin yaklaþýmýný kýyasladý. Mustafa Suphi nasýl sonuçlanacaðý belli olmayan Kurtuluþ Savaþý ný iþçi ve köylü þuralarýnýn damga vuracaðý bir proleter devrime dönüþtürmeye önderlik etmek için A n a d o l u y a g e l m i þ t i r. Çoðunun iddia ettiði gibi Mustafa Kemal e destek vermek için deðil. Bolþevikler Mustafa Kemal e Kurtuluþ Savaþý na katýlmak için bin, kimi iddiaya göre yirmi bin adam gönderelim der ama Mustafa Kemal bu öneriye yanaþmaz. Bolþeviklere bize adam deðil silah ve para lazým der. Çünkü Mustafa Kemal Bolþeviklerin göndereceði askerlerin neye hizmet edeceðini çok iyi biliyordu. Yoldaþ, Mustafa Suphi nin Kemalist hükümete yaklaþýmý ile Þ.Hüsnü nün yaklaþýmýný, Mustafa Suphi lerin Kürt ulusunun kendi kaderini tayin haklarýna yaklaþýmlarý ile Þ.Hüsnü nün yaklaþýmý arasýndaki uçurumu alýntýlayarak gösterdi.

Ýbrahim Kaypakkaya Yoldaþ Mustafa Suphi TKP si ile Þefik Hüsnü TKP sinin ayný programa, amaç ve ilkelere sahip olmadýðýný ilk defa KöZ söylemiyor. Bunu ilk defa tespit eden Ýbrahim Kaypakkaya lardýr. Ancak Kaypakkaya bir adým daha i l e r i g i d e m e m i þ t i r. Þ e f i k Hüsnü nün baðlý olduðu Komünist

Enternasyonal i sorgulamamýþtýr dedi ve biz Mustafa Suphi lerin TKP si Þefik Hüsnü TKP si derken bunu kiþiler üzerinde yapmýyoruz. Her ne kadar böyle anýlsa bile, aslýnda bu iki ayrý parti, iki ayrý geleneðin temsilcisidir. Mustafa Suphi TKP si 2. Enternasyonal menþevizminden kopan 3. Enter nasyonal geleneðinin temsilcisi iken, Þ.Hüsnü TKP si 2. Enternasyonal menþevizminin temsilcisidir dedi. Daha sonra Proleteryanýn Kurtuluþu adýna bir arkadaþ konuþma yaptý. Bu arkadaþ konuþmasýnda þunlara yer verdi. Ben dört defadýr KöZ ün Mustafa Suphi anmasýna katýlýyorum. Bizim için bu anmayý yapmanýn belli anlamlarý vardýr. Birincisi hala bu partinin programýna, amaç ve ilkelerine baðlýlýðýmýzý ortaya koymak, ikincisi böyle bir partiyi yaratma mücadelesindeki komünist militanlarýn zaaflarýndan arýnma ve böyle bir partiye layýk militanlar olma yolunda bu anmalarýn deðerlendirilmesi gerekir. Ýbrahim Kaypakkaya, Mustafa Suphi TKP si ile Þefik Hüsnü TKP si arasýndaki ayrýmý tespit etmiþse de kendi partisi de Þefik Hüsnü çizgisinden kurtulamamýþtýr. Proletaryanýn Kurtuluþu adýna konuþan arkadaþ da 3. Enternasyonalin tasfiye edildiðinin altýný çizdi. Daha sonra ilk tura ara verildi. Ýkinci tur konuþmalarý anmaya katýlanlarýn sorularýyla baþladý.

Komintern ve Komünistlerin Parti Birliði KöZ adýna konuþan yoldaþa þöyle bir soru geldi: Mustafa Suphi lerin anmasýný yapmak Komünistlerin Birliðini saðlamaya nasýl hizmet eder? Yoldaþýn cevabý Hiçbir çalýþma tek baþýna komünistlerin parti birliðini saðlamaya yetmez. Bizler Mustafa

Suphi anmasý yaparak komünist bir parti yaratacaðýz diyemeyiz. Ancak geçmiþin derslerini doðru bir biçimde çýkaramayanlar geleceði yaratamazlar. Bizler Mustafa Suphi lerin yaþamalarýndan ve ölümlerinden dersler çýkarmalýyýz oldu. Baþka bir soru TKP kurulurken esirlerden oluþan bir grup, Anadolu da halk Ýþtiriyakuyun Fýrkasý ve Þefik Hüsnü nün Ýþçi Çiftçi Sosyalist Fýrkasýný oluþturan gruplarýn birleþmeleri sonucu kurulmuþtur. Ancak SÝÇF nin daha TKP ye katýlmadan önceki program perspektifinin menþevik bir anlayýþta olduðu görülüyor. Madem böyleydi, neden TKP de kabul gördü. Bu soruya da TKP nin bir programý var ve bu parti 3. Enternasyonal e baðlý. Komüntern in 21 koþulunu kabul etmeyen bu partiye giremez. Bizler de bugün komünistlerin birliðini hedefliyoruz, yarýn bize gelecek olan bir takým gruplarda da sakat anlayýþlar olabilir. Ama parti bunlarý kendi mekanizmasý suretiyle yoðurup belli bir amaç, ilkeler ve program çerçevesinde hareket ettirir, ettirmeli cevabý verildi. Proletaryanýn Kurtuluþu da bu soruya yanýt verdi Bu soruyu dikkate alýrsak TKP de iki çizginin var olduðunu kabul etmemiz gerekir, bu da doðru deðil dedi. Son bir soru da þöyleydi: Biz hep Komüntern in tasfiye olmasýndan ve yozlaþmasýndan bahsediyoruz, ancak sanki burada Komüntern in iþleyiþinde bir sorun varmýþ gibi geliyor bana . Bu soruyu da baþka bir yoldaþ söz alarak þöyle yanýtlamaya çalýþtý. Komüntern in tasfiye olmasýnda asýl sorun mekanizmalarýn iþletilmemesinde. Örneðin, 21 koþul ilk dört kongreden sonra hayata geçirilemiyor. Zaten 5. kongrede tüzük deðiþikliðine gidilerek bu ihlal ediliyor dedi.

Bursa da TC nin Kuruluþu ve Laiklik Söyleþisi Bursa da TC nin Kuruluþu ve Kuvayý Milliye Hareketi ve ayrýca son dönemde gündem de sýk sýk yer alan laiklik ve türban meselerini içeren bir panel düzenledik. Orhan Dilber panele görüntülü baðlantýlý yoluyla konuþmacý olarak katýldý. Konuþmasýna türban meselesi ile gündeme giren bir durum olduðunu belrterek baþlayan Orhan Dilber seçimlerden önce MHP ile milliyetçi bir ittifaka giriþen CHP'nin þimdilerde böyle bir ittifak olmamýþ gibi hem AKP ye hem de MHP ye cumhuriyetin ve rejimin temeline dönük bir eylem varmýþ gibi göstererek yüklendiðini ifade etti. Aslýnda CHP nin bugün üniversitelerde türbana izin verildiðinde yarýn Kürt gençlerinin kendi ulusal renklerini simgeleyen kýyafetlerle, devrimci ve solcu gençlerin kendi sembolleriyle üniversitelere gireceklerinden dolayý tedirgin olduðunu; CHP nin siyasal simgelerin yasaklanmasýna dönük vurgulardan tedirgin olduðunu ve siyasal simgelerin yasaklanmasýna dönük vurgularýnýn sebebinin de bu olduðunu belirtti. TC nin kuruluþundan bugüne her gündeminin altýnda aslýnda Kürt meselesi olduðunu, 27 Mayýs darbesinin de irticaya karþý yapýlmýþ olduðu söylense de asýl etkenin Kürt meselesi olduðunu söyleyerek bunu Bülent Ecevit in öldükten sonra eþi tarafýndan

açýlan arþivlerindeki anýlarýnda da yazdýðýný belirtti. Þimdiki türban meselesinin altýnda da muhakkak Kürt meselesi vardýr diyerek gündemi deðerlendirdikten sonra TC nin kurulduðu dönemi deðerlendirdi. Tarihte CHP ye karþý kurulan ilk muhalif partinin DP olmadýðýný, cumhuriyetin ilk yýllarýnda Terakkiperver Parti nin kurulduðunu ve bu partinin Þeyh Sait isyanýnýn olmasý gerekçisiyle kapatýldýðýni ifade etti. Ne zaman þeriata karþý bir yumruk kaldýrýlmýþsa o yumruðun Kürtlerin ve komünistlerin tepesine bindiðini söyledi. 19 Mayýs 1919 da Mustafa Kemal'in Samsun a çýkmasýnýn asýl sebebinin Erzincan'da var olan Sovyet Þura hareketlerine karþý olduðunu belirten Orhan Dilber Ýngilizlerin Osmanlý'ya eðer siz þura hareketlerine karþý önlem alamýyorsanýz, biz önlem almak için harekete geçireceðiz mesajýný gönderdiðini belirterek, 1.Emperyalist Paylaþým Savaþý döneminde Kürdistan da görev yapan ve o bölgeyi tanýyan M.Kemal in Yýldýrým Ordularýný tasviye ettikten sonra 1919 da Samsuna çýkmasý saðlanmýþtýr. diyerek Þuranýn olduðu dönemde Erzincan ve o bölgenin Sovyetlerin elinde olduðunu ve Bolþeviklerin olduðu heryerde Þura hareketleri olduðunu; 1917 de Erzincan da Þura kurulduktan sonra da Kürtlere de Sovyetlere katýlma

çaðrýsý yapýldýðýný ifade etti. Sovyetlerin hem o bölgeye hem de Boðazlar'a hakim olacaðý endiþesi taþýyan Ýngiltere nin amacýnýn Erzincan da oluþan Sovyet Þurasýný durdurmak olduðunu söyleyedi. Kuvayý Milliye hareketinin de çýkarken de Ýngiliz ve Fransýz emperyalist güçlerine Almanya ile ittifak yaparak sizlere savaþ açan tarafýn Ýttihat ve Terakki Partisi olmasý dolayýsý ile sizinle antlaþma yapabiliriz mesajýný verdiðini, Erzurum ve Sivas Kongrelerinde ortaya konan ve konuþulan meselelerin bu gerçekler olduðunu, bu yüzden Kuvay-ý Milliye hareketinin asla antiemperyalist olmadýðý, yani emperyalizme karþý olmadýðýný belirtti. Kemalistlerin cumhuriyetin kuruluþunda önemli yer tuttuðu kongrelerde halifeliðe ve sultanýn adýna yemin edildiði dolayýsýyla laiklik ilkesini savunan þimdiki CHP nin kurulduðu dönemde laiklik ve cumhuriyet ilkelerini taþýmadýðýni ve þimdiki parti amblemindeki 6 okun yerinde 4 okun olduðunu belirtirtti. Cumhuriyetçilik ve laiklik ilkelerinin Fransadan kopya edildiðini fakat sahte olduðunu aktararak asýl laiklik anlayýþýný görmek için Paris Komününe ve Sovyetlere bakmak gerektiðini ifade etti. Ayrýca Cumhuriyet ismini halklarýn Sovyet Cumhuriyetine katýlmasýndan

çekinen emperyalist güçlerin koyduðunu belirtti. Sözlerine laikliði her dine eþit mesafede duran sadece bir dini ya da mezhebi deðil diðerlerini de desteklemek olarak anlaþýlmamasý gerektiðini, özellikle Alevilerin devlet bize destek olmuyor, sadece Sünni-Ýslama hizmet ediyor derken meseleye böyle baktýklarýný belirtti. Oysa Paris Komünü nde konan maddelere bakarsak devletin kilise ve tüm dini oluþumlardan mali ve siyasal desteðini çektiðini ve kiliselinin tüm mal varlýðýna el koyduðunu ifade ederek TC nin temelinde de asla laiklik olmadýðýný, TBMM nin cuma namazý ile ve hutbe okunarak açýldýðýný belirtti. Laikliði ve özgürlükleri savunmak için Kemalistlerle asla ittifak yapýlamayacaðýný ve asýl engelin onlar olduðunu belirterek herkesin istediði kýyafetle üniversitelere girmesi gerektiðini, öte yandan asýl gericiliðin kapitalist devletin kendisi olduðu ve tüm özgürlüklerin buna karþý yürütülecek bir mücadele ile geleceðini belirterek sözlerini bitirdi. Yaklaþýk 2 saat süren panel soru-cevap kýsmýndan sonra bitirildi. 16 kiþinin katýldýðý panel bizler için güncel siyasal konular ve bunlarýn tarihsel baðlantýsýyla ilgili epey aydýnlatýcý ve yol gösterici oldu. NE ÞERÝAT NE KEMALÝZM YOLUMUZ PROLETER DEVRÝM

Ýzmir de Eleme Sýnavlarýna Karþý Çalýþmalar Devam Ediyor Geçen seneden bu yana içinde çalýþma yürüttüðümüz kurumda ÖSS karþýtý bir kampanya yürütüyoruz. Bu sene baþýnda ÖSS karþýtlýðýný da içinde barýndýrýp öne çýkarmak suretiyle kampanyayý Eleme Sýnavlarý Karþýtlýðý üzerinden örgütlemeye baþladýk. Eðitim sistemi içinde bir sonraki aþamayý belirleyen OKS, ÖSS, KPSS vb sýnavlarý kapsayan bir kampanya. Ancak bu sýnavlar kalkýyor. Söylentiden de öte ortaokullar seviye belirleme sýnavlarýna bu sene girdiler ve önümüzdeki sene OKS yapýlmayacak. Liseler 4 seneye çýkarýldý ve önümüzdeki seneden itibaren seviye belirleme sýnavlarýna girecekler. Bu sýnavlarýn toplamýyla üniversiteye giriþler belirlenecek. ÖSS kalksa bile emekçi çocuklarýnýn elenmesi ve iþçi sýnýfýnýn eðitim imkânlarýndan yararlanmasýný asgari düzeye indirilmesi için daha iyi iþleyen baþka bir sistem uygulanmaya baþlayacak. Bu kampanyayý örgütlerken anlatmak istediðimiz þey kapitalist sistemde eðitimin iþlevinin sistemin yeniden üretilmesinden ibaret olduðudur. Eðitim sürecinin iþleyiþine baktýðýmýz da iþçi sýnýfý ve burjuvazi arasýndaki sýnýfsal ayrýmý pekiþtirmekte, yapýlan eleme sýnavlarý ile de bu durumun üstü örtülmektedir. Dershaneler, özel dersler, özel okullar gibi eþitsizlikler bir yana; devlet okullarý arasýndaki eþitsizlik bile bu sýnavlara giren iþçilerin, emekçilerin çocuklarýnýn daha baþtan önünü kesmektedir. Bilhassa varoþlardaki çocuklarýn gittiði okullar derslerin çoðu zaman boþ geçtiði, öðretmelerin öðrencileri kayýp olarak gördüðü dolayýsýyla öðretim vermekten ziyade baþýndan attýðý bir iþleyiþe sahiptir. Bunlarýn yaný sýra birçok çocuk daha ilkokul sýralarýnda eðitim hayatýný sonlandýrýp çalýþmaya baþlamaktadýr. Kürt çocuklarý dünyayý kavradýklarý anadilleri dýþýnda bir dilde sýnava girmeye zorlanmaktadýr. Kadýnlara biçilen toplumsal role raðmen bu sýnavda baþarýlý olmalarý beklenmektedir. Eðitim sistemin düzenin ihtiyaçlarý doðrultusunda sýnýfsal, ulusal ve cinsel bir elemeye tabi tutarak kimi þanslý çocuklarýn üniversiteye kadar ulaþmasýný saðlamaktadýr. Fakat üniversiteye ulaþanlarýn da; mezun olurken ya da olduktan sonra uzmanlýk ispat etmek için yetkin mühendislik ya da iþ sahibi olmak için KPSS gibi sýnavlara mecbur býrakýldýðý sýr deðildir. Çalýþtýðýmýz sýnýf dayanýþma örgütünde sorunu bu biçimde ele alarak eleme sýnavlarý karþýtý kampanyayý örgütlemek için bir forum örgütleme kararý alýndý. 11 Mayýs tarihinde gerçekleþmesi planlanan forum için kurumlar arasýnda görüþmeler devam ediyor. Biz içinde çalýþtýðýmýz kurumun bu forumu baþka kurumlarla ortaklaþarak örgütlemesini istiyoruz ve bu yönde gayret sarfediyoruz Foruma hazýrlýk sürecinde ise yine içinde çalýþtýðýmýz kurumlarda çeþitli sohbetler örgütleniyor. Özgür Yaþam kooperatifi nde 2 ayrý sohbet gerçekleþtirildi. Ýlki öðrenci arkadaþlarla ikincisi iþçi arkadaþlarla gerçekleþtiren sohbetlerde eðitim sisteminin iþlevi üzerinde duruldu. Eleme sýnavlarý karþýtlýðýnýn sýnýfsal, cinsel ve ulusal yönün öne çýkartýlmasý gerektiðine ve bunun asýl muhatabýnýn iþçiler olduðunu vurgulayan bir sohbet gerçekleþtiridi. Bir eðitim kurumu olan Özgür Yaþam kooperatifi ndeki arkadaþlarýmýzla birlikte 1 Mayýs ta eðitim sisteminin sýnýfsal, ulusal ve cinsel eleme sistemi olduðunu öne çýkartarak 1 Mayýs a hazýrlanmak ve katýlmak üzere hareket edeceðiz. Yine bu süreçte bu kampanyanýn farklý kurumlarýn gündemine girerek ortaklaþmak üzere çabalarýmýzý da sürdüreceðiz. Paralý Parasýz Burjuva Eðitime Hayýr! Ýzmir den Komünistler

YA SENDÝKA BU ÝÞYERÝNE GÝRECEK YA DA BU ÝÞYERÝ KAPANACAK

KöZ olarak, TÜMTÝS Ýzmir Þube Baþkaný Cafer Kömürcü ile Akdeniz Selçuk Kargo direniþi,TÜMTÝS e yönelik saldýrýlar, ve SSGSS gibi iþçi sýnýfýna yönelik saldýrýlar hakkýnda Ýzmir de görüþtük. Cafer Kömürcü, Akdeniz Selçuk Kargo nun aslýnda 2000 li yýllarýn baþýnda TÜMTÝS in örgütlü olduðu, Konya merkezli bir iþyeri olduðunu, ve firmanýn sendikadan kaçmak için þehir dýþýna çýkmýþ olduðunu, bu anlamýyla da sendikal faaliyetin bu iþyerinde yeniden baþlamasýnýn önemli olduðunu anlatarak söze baþladý. TÜMTÝS in bu süreçte sendikal faaliyetlere hýz vermiþ olduðunu ve Akdeniz Selçuk un TÜMTÝS in Ýzmir de örgütlendiði beþinci iþyeri olduðunu söyledi. Kömürücü, ilk olarak Akdeniz Selçuk Kargo daki iþçilerden görüþme yönünde bir haber geldiðini, bu süreçten iþverenin haberdar olmasý sonucu iþçilere iþbaþý yaptýrmadýðýný, ve böylece bu dokuz iþçiyle beraber 13 Aðustos ta bir direniþ baþlatýldýðýný anlattý. Kömürcü, direniþin, sadece, dokuz tane iþçinin geriye dönüp iþ baþý yapmalarýnýn yanýnda da kazanýmlarý olduðunu söyledi. Ýlk olarak, sendikadan kaçan bir iþyerinde yeniden sendikal koþullara geçilmesinin; ikincisi de sendikanýn örgütlenebildiði iþyerleri arasýndan Akdeniz Selçuk un asýl iþvereninin Konya baðlantýlý, AKP iktidarý ile siyasi baðlarý olan, Ýçiþleri Bakanlýðý tarafýndan iþleri baðlanan, hafife alýnamayacak gerçekten güçlü bir iþveren olmasýnýn önemini vurguladý. Bu kazanýmýn sonraki örgütlenme çabalarýný kolaylaþtýracaðýný söyledi. Direniþin baþýndan beri Akdeniz Selçuk iþvereni önce Ýzmir Emniyeti ni arkasýna alarak aldýðý saldýrgan tutuma, Ýzmir ve Ankara da TÜMTÝS e yönelik yapýlan gözaltý saldýrýlarýna deðindi. Bu gözaltýlarýn kendilerini daha da kamçýladýðýný dile getirdi. Kömürcü direniþe kamuoyu desteði saðlamak için bir komite oluþturduklarýný, ve direniþ boyunca sosyalistlerden ve sendikalardan destek ve dayanýþma gördüklerini dile getirdi. Direniþte dokuz iþçi olmasýna raðmen, oradaki iþçi sayýsýnýn otuzun altýna düþmediðini, bunda da iþçi arkadaþlarla yapýlan kimi toplantýlarýn etkisinin olduðunu söyledi. Bu direniþin bir sýnýf dayanýþmasý örneði olduðunu belirtti. SSGSS ve emekçilerin haklarýna karþý yapýlan saldýrýlara dair Kömürcü, kendi baþýna yapýlan eylemlilikler çözüm olmadýðýný söyledi. Sigortasýz ve örgütsüz iþçilerin örgütlenmesi konusunda ise sýnýf sendikacýlýðý bakýþýnýn öne çýkmasýný ve TÜRK-ÝÞ i, DÝSK i, KESK i ayrým yapmaksýzýn, memur, iþsiz, ev kadýný demeksizin bir araya gelmenin iþçilerin örgütlenmesini ileriye taþýyacaðýný dile getirdi. (Söyleþinin tamamýný http://koz.freehostia.com adresindeki KöZ Gazetesinin deneme yayýnýndaki günlük haber sitesinde bulabilirsiniz.)


Sayfa

MART 2008

13

TARÝÞ Deneyimi Hatýrlanmayý Neden Hak Ediyor?

1980 yýlýna girilirken 12 Eylül ün hazýrlýklarýný yapan egemenler, iþçi sýnýfýnýn mevzilerini tek tek yok etmek üzere saldýrýrken, örgütlü devrimcilerin de yoðun çalýþma yaptýðý TARÝÞ ise sermayenin ilgi odaðý haline gelmiþti. 22 Ocak ta arama yapma bahanesi ile TARÝÞ e girmeye çalýþan jandarma ve polise iþçilerin direniþi karþýlýk verince tarihe 1980 Ýzmir Ayaklanmasý diye geçmeyi hak eden kalkýþma baþlamýþtý. TARÝÞ Ýplik fabrikasýnda baþlayan d i r e n i þ , TA R Ý Þ i n d i ð e r fabrikalarýna, Ýzmir in varoþlarýna ve Ege Üniversitesi ne sýçrayýnca geniþ kesimleri dâhil eden bir ayaklanmaya dönüþtü. 1 9 8 0 TA R Ý Þ D i r e n i þ i n i n üzerinden 28 yýl geçti. Egemenler tarafýndan unutturulmaya çalýþýlsa da TARÝÞ Direniþi Türkiye iþçi sýnýfýnýn mücadelesinin köþe taþlarýndan biri olarak hafýzalarýmýzda yerini korumaya devam ediyor.

Sýnýf Dayanýþmasý ve Devrimci Dayanýþma Kapitalizmin iki temel sýnýfý burjuvazi ve iþçi sýnýfý, 12 Eylül darbesinden önce Ýzmir in sokaklarýný kuþatan barikatlarda açýkça karþý karþýya geldi. Bu direniþ ayný zamanda Türkiye Sol Hareketi nin dayanýþma ile anýlan

eylemlerinden biri olarak da hatýrlanmaya, dosta-düþmana hatýrlatýlmaya deðer bir tarihtir. Devlet, TARÝÞ fabrikalarýna saldýrdý f a k a t e y l e m l e r TA R Ý Þ fabrikalarýndan dýþarýya, emekçilerin yaþadýðý Gültepe, Çimentepe, Maraþ Mahallesi, Altýndað gibi varoþlara ve Ege Üniversitesi ne sýçradý. Ýþçi sýnýfýnýn en ezilen en devrimci kesimleri

varoþlardan fabrikalara el birliði ve dayanýþma içinde düzen güçlerine karþý mücadele etti ve devrimci dinamiklerin nerelerde mevzilendiðine bir kez daha gösterdi. TARÝÞ deneyiminin bize ýþýk tuttuðu diðer bir deneyim ise Direniþ Komiteleri ile vücut bulan devrimci dayanýþma örneðidir. Gerek fabrikalarda, gerekse de varoþlarda çalýþma yürüten Türkiye Sol Hareketi nin her kesiminden devrimci iþçilerin direniþ sýrasýnda kurduklarý Direniþ Komiteleri planlý ve disiplinli çalýþmasý ile ayaklanmaya fiilen önderlik etmiþtir.

Devrimci Önderlik Boþluðu

Yerellerde kurulan Direniþ Komiteleri, bulunduklarý fabrika ve varoþlarda direniþi 20-25 gün boyunca disiplinli bir þekilde sürdürmelerine raðmen bu komitelerin içinde aktif olarak çalýþan hiçbir devrimci örgüt, bu ayaklanma provasý denilebilecek kalkýþmayý diðer þehirlere yayacak cüreti gösterememiþtir. Ya da Ýzmir in her yerini saran bu kalkýþmayý ülke çapýna yayýlacak

bir ayaklanmanýn iþareti olarak görememiþtir. DEV-YOL ve TDKP gibi bazý devrimci gruplar direniþ sona erdikten sonra TARÝÞ Direniþi ne kendilerinin önderlik ettiðini iddia edip zafer ilan etmiþ olsalar da, zaferden ziyade 12 Eylül e adým adým yaklaþan devrimci hareketin aldýðý yenilgilerden biri gerçekleþmiþtir. TARÝÞ Direniþi, hem devrimciler arasýndaki dayanýþmanýn simgesi olan Direniþ Komiteleri , hem de fabrika ve emekçi semtleri arasýndaki koordinasyon ve dayanýþma ile iþçi sýnýfýnýn mücadele tarihine altýn harflerle yazýlmayý hak etmektedir. Bugün emekçilerin, iþçilerin mücadelelerine önderlik etmek isteyenlerin nerelerde mevzilenmesi gerektiðine de iþaret etmektedir. TARÝÞ Direniþi, 12 Eylül darbesinden altý ay önce gerçekleþmiþtir. 77 1 Mayýsý ndan itibaren geriye düþmeye baþlayan devrimci hareketin bu tarihten itibaren kaybettiði güveni ve dayanýþmayý Tariþ te kazanarak çýkmasý mümkün olabilirdi. Fakat Tariþ geri çekilme dönemine denk geldiði için de varoþlarda bir ayaklanmaya dönüþmüþken kurulan komitelerin ismi bile direniþ komiteleridir. Çünkü devrimci hareket 77 1 Mayýs tan itibaren geri çekilmeye baþlamýþ ve baþtan yenilgiyi kabul ederek yoluna devam etmiþtir. Tariþ sürecine önderlik eden devrimci siyasetler Tariþ ayaklanmasýný Türkiye çapýndaki sýnýf mücadelesinin devrimci siyasetin lehine çevirecek bir kalkýþ noktasý olarak deðerlendirebilirlerdi. Fakat Tariþ e bu gözle bakýlmaktan ziyade yenilgi psikolojisini gizlemek suretiyle sonrasýnda

zafer bile denilebilmiþtir. Tariþ fabrikasýnda baþlayan eylemlerin varoþlara, üniversitelere yayýlmasýyla ayaklanmaya dönüþen sürece iktidarý iþçilerin emekçilerin lehine ele geçirmek hedefiyle yaklaþan bir devrimci parti yoktur. Ordu ve polis birliklerinin barikatlarý yýkarak direniþçileri teslim alabilmesi çatýþmalarýn ve dayanýþma eylemlerinin Ýzmir'le sýnýrlý kalmasýyla mümkün oldu. Ýzmir de ve Ýzmir dýþýnda çeþitli fabrikalarda 1 günlük iþ býrakma eylemleri düzenlenmesine raðmen bu eylemler hem cýlýz kalmýþ hem de Direniþ sýrasýnda sessiz kalýnmamasý gerektiðini hisseden DÝSK in inisiyatifinde geliþmiþtir. Devrimciler bir kez daha devrimciler arasýndaki elbirliði ve dayanýþmayý güçlendirerek sýnýf mücadelesine yön vermek üzere hareket edeceklerine kendi aralarýndaki rekabetin de etkisiyle ve iktidarý ele geçirmek üzere hareket etmekten ziyade muhalefet etmeye yöneldiklerinden Tariþ e ve bu eylemlerin yaþadýðýmýz coðrafyadaki sýnýf mücadelesine yön vermeyi DÝSK e býrakmýþtýr. Önderliðin DÝSK in eline geçmemesi için mücadele eden devrimciler ise idamla cezalandýrýlmýþtýr. TARÝÞ Direniþi nin yaþandýðý 12 Eylül öncesi dönemde yaþadýðýmýz topraklarýn birçok yerinde Fatsa, Çeltek, Ant Birlik gibi birbirinden kopuk birçok direniþ ve eylem gerçekleþmiþtir. Fakat bu eylemleri birbiriyle baðlayarak güçlendirecek bir özne yoktu. Daha çok bu eylemleri kendilerine mal ederek 77 1 Mayýsý ndan itibaren süre giden yenilgi psikolojisi ve iktidar hedefinden yoksunluðu gizlemeye dönük kendini avutan rekabetçi bir tutum hakimdir. Bugün de bu tutum tüm olumsuzluklarýna raðmen ýsrarla sürdürülmektedir. 12 Eylül den birkaç yýl sonra yükselmeye baþlayan sýnýf mücadelesinin seyri içerisinde 1989 Bahar Eylemleri, 1995 Gazi, 1996 1 Mayýs ý gibi birçok direniþ ve ayaklanma gerçekleþti. Fakat bu sürece proleter bir devrimi proletarya diktatörlüðü ile taçlandýracak bir perspektifle müdahale eden devrimci bir öznenin yokluðu nedeniyle proletaryanýn nihai kurtuluþuna varan bir mücadelenin sürekliliðinden söz etmemiz mümkün deðildir.

TARÝÞ DÝRENÝÞÝ UNUTULMADI

Belediye-Ýþ, Geleceðimizi Ýstiyoruz

Çiðli ve Gültepe de yapýlan Canlý

olumlu etkisinin olmadýðýný, tam aksine

görmek gerektiðini, Fatsa, Tariþ gibi

Ýzmir Giriþimi, Halkevleri, Ýzmir 78 liler

Tanýklýklar etkinliklerinde direniþ süresince

direniþin bitmesinde DÝSK-Tekstil in

deneyimlerin sýnýf savaþýmýnýn ileri bir

Derneði, KESK, ÖDP Ýzmir Ýl Örgütü,

yaþananlara yeterince yer verildiði için

olumsuz bir etkisinin olduðunu belirtti.

aþmaya sýçratýlmasýnýn iþaretlerini

Öðrenci Kolektifleri ve Özgür Yaþam

panelde bu kýsma çok fazla

Söz alan bir arkadaþ ise, Tariþ Direniþi

vermesine raðmen, bu iþareti iþçi sýnýfýna

Kooperatifi nin aralarýnda bulunduðu

deðinilmezken, panelistlerin yaptýðý

anýlýrken fabrikalar ile mahalleler arasýndaki

siyaset ve kurumlarýn Ýzmir de 22 Ocak ta

konuþmalarda daha çok direniþin sendikal

iliþkinin unutulmamasý gerektiðini, ayrýca

önderlik etme iddiasýnda olan devrimci

basýn açýklamasý ile baþlayan Tariþ Direniþi

ve hukuki boyutu dile getirilirken, ayrýca

Tariþ e destek veren mahalleler olarak

etkinlikleri programý Alsancak Kültür

direniþten bugün çýkarýlmasý gereken

Güzeltepe, Gültepe, Yamanlar, Altýndað

Merkezi nde yapýlan bir panelle

dersler vurgusu da öne çýktý. Panelistlerin

mahallelerinin sayýldýðýný ancak

tamamlandý.

örgütlerin göremediðini, buna karþýn burjuvazinin bu tehlike yi görüp 12 Eylül darbesini örgütlediðini hatýrlattýk. Son olarak ise Tariþ gibi ayaklanmalarý

konuþmalarýnýn ardýndan soru-cevap ve

Romanlarýn yaþadýðý ve bugün sol

Panel baþlamadan önce þu anda yapým

görüþ bildirme bölümüne geçildi. Bir

hareketin hiç görmediði Ege Mahallesi nin

aþamasýnda olan Tariþ Belgeseli nden

eðitimci söz alarak direniþte sendikanýn

de direniþe destek verdiðini belirtti.

alýnan 20 dakikalýk bir belgesel gösterimi

rolünün ne olduðunu, sendika ile iþyeri

Biz de söz alarak Tariþ Direniþi nden

yapýldý. Konak Belediyesi nin de katýlýmcý

temsilcilikleri arasýndaki iliþkinin karar

bugüne iliþkin dersler çýkarýlýrken fabrikalar

olarak destek verdiði panelin

verme sürecine nasýl yansýdýðýný sorduktan

ve varoþlar arasýndaki sýnýf dayanýþmasýnýn

konuþmacýlarý Tariþ Direniþi sýrasýnda

sonra þu anda örgütlü olduðu Eðitim-

ve barikatlarda birlikte savaþan devrimciler

DÝSK Ege Bölge Temsilcisi olan Saim

Sen de karar alma sürecinin demokratik

arasýndaki dayanýþma vurgusunun

Akbulut, direniþte gözaltýna alýnanlarýn

olmadýðýný ve bunun nedeninin de

yapýlmasý gerektiðini ifade ettik. Tariþ

Derneði ne üyelik çaðrýsý yapýlarak ve

avukatlarýndan Ýbrahim Azruk, direniþ

sendikada çalýþma yapan siyasi gruplarýn

Direniþi nde dayanýþmanýn öne çýkmasý

bir sonraki seneye etkinliði daha çok

sýrasýnda Tariþ iþçisi ve sendika iþyeri

demokratik olmayan tutumunun

nedeniyle sýnýf hareketinde önemli bir

kurumun organize etmesi dileðiyle etkinlik

temsilcisi olan Aziz Tunusluoðlu ve KESK

olduðunu ifade etti. Bu soruya cevaben

yeri olmakla birlikte, Tariþ Direniþi ni iþçi

noktalandý.

Genel Sekreteri Ýsmail Hakký Tombul du.

Saim Akbulut, direniþte DÝSK in hiçbir

sýnýfý adýna kaçýrýlmýþ bir fýrsat olarak da

devrime götürecek devrimci öznenin 12 Eylül den önce eksiklik olarak belirdiðini, bugün de iþçi sýnýfýnýn çeþitli yerellerdeki kalkýþmalarýný iþçi sýnýfýnýn bütününe mal edecek devrimci özne eksikliðinin tüm yakýcýlýðýyla hissedildiðini vurguladýk. Panelin sonunda Ýzmir 78 liler

Ýzmir den Komünistler

TA R Ý Þ O L AY L A R I N D A NE OLMUÞTU?

Aralýk 1979 Ýktidara gelen yeni hükümet Tariþ Genel Müdürlüðü ne Ýsmail Gürün ü getirdi. Yeni yönetim, daha önceki dönemde iþe alýnmýþ iþçileri iþten çýkararak, yerine sað görüþlü kiþileri getirdi. Bu durum DÝSK e baðlý sendikalarýn ve iþçilerin tepkisini çekti. 22 Ocak 1980 Güvenlik güçleri bütün Tariþ iþletmelerine, ayný saatte, arama yapmak gerekçesiyle girdi. Bu durum iþçilerin protestosuna neden oldu. Çiðli Ýplik Fabrikasý, Zeytinyaðý Kombinasý ve üzüm iþletmelerinde polisle iþçiler arasýnda çatýþma çýktý.Çýkan olaylarda 5 iþçi ve 1 polis yaralandý, 100 iþçi gözaltýna alýndý. Ayný gün, 2000 iþçinin çalýþtýðý Çiðli Ýplik Fabrikasý nda arama nedeniyle olaylar çýktý. Polis ve jandarmanýn sabahleyin fabrikayý kuþatmak istemesi nedeniyle, makine bölümünde baþlayan ve 6 saat süren bir çatýþma yaþandý. Güvenlik güçleri fabrikayý terk ettiler. Olaylar üzerine iþçiler iþ býrakma eylemine baþlayarak üretimi durdurdular. Eylem Ýzmir deki diðer yerlerde çalýþan iþçiler ve Ege Üniversitesi öðrencileri tarafýndan da desteklendi. Gültepe Belediyesi nde 260 iþçi iþ býraktý. Çamdibi, Altýndað ve Balçova da belediye iþçileri iþ býraktý. Üniversite öðrencileri Ankara-Ýzmir karayolunu keserek lastik yaktý. Ege Üniversitesi Týp Fakültesi çalýþanlarý da iþ býraktýlar. 23 Ocak Tariþ olaylarýný protesto eden binlerce üniversite öðrencisi ÝzmirAnkara yolunu kestiler. Jandarma ve polis duruma müdahale etti. Güvenlik güçleri üniversite alanýna girince Sosyal Bilimler Fakültesi nde toplanan 200 e yakýn öðrenciyle polis arasýnda yaklaþýk 4.5 saat süren bir çatýþma oldu. 3 jandarma, 3 polis ve 70 öðrenci yaralandý. 25 Ocak Ýzmir de DÝSK e baðlý sendikalara üye iþçiler, olaylarý protesto etmek için saat 11.00 ile 13.00 arasýnda iþ býrakma eylemi yaptýlar. Tariþ Genel Müdürü Ýsmail Gürün, iþçilerin iþbaþý yapmamalarý halinde iþ akitlerinin feshedileceðini bildirdi. 26 Ocak DÝSK in düzenlediði Demokrasi Yürüyüþü ve Mitingi ne binlerce kiþi katýldý. 30 Ocak DÝSK Yürütme Kurulu direniþe son verme kararý aldý. Tariþ te iþ býrakan iþçiler bu karara uyarak, barikatlarý kaldýrdýlar. Ertesi gün de iþbaþý yaptýlar. 6 Þubat Ticaret Bakanlýðý nýn aldýðý kararla, Tariþ in iþletmeleri bir hafta süreyle kapatýldýðý bildirildi. Eylemlere katýlan iþçilerin saptanmasýnýn ve hasarýn onarýlmasýnýn amaçlandýðý söylendi. Ýþçiler kapatma kararýna uymadýlar, üretimi sürdürdüler. TaperÝþ üyesi 100 büro memurunun iþlerine son verildi. Üzüm iþletlesinde çalýþan 80 iþçinin çýkýþlarý yapýldý. 7 Þubat 3000 e yakýn iþçinin çýkýþý yapýldý. Ýþletmeler polis tarafýndan boþaltýldý. Alsancak taki boþaltma iþlemleri sýrasýnda çatýþma çýktý. Ýþçiler gaz dökerek caddeyi ateþe verdiler. Ýþçilerin 600 ü gözaltýna alýndý, 50 iþçi yaralandý. Üzüm iþletmesinden 500 iþçinin çýkýþý yapýldý. 8-9 Þubat Ýzmir de DÝSK e üye 55,000 iþçi 1 günlük iþ býrakma eylemi yaptýlar. Bankalar, fabrikalar, otobüsler çalýþmadý. Pamukyaðý kombinasý ve Bornova daki Üzüm Ýþletmesi, iþçiler ve öðrenciler tarafýndan iþgal edildi. Çiðli Ýplik Fabrikasý nda 1,500 iþçi fabrika kapýlarýna barikat kurdu. Olaylar varoþlara, gecekondu mahallelerine sýçradý. Gültepe de halk yürüyüþe geçti, esnaf kepenk indirdi. 10 Þubat Çiðli Ýplik Fabrikasý ndaki iþgali kýrmaya gelen polis panzerlerine ve Toplum Polisi ekiplerine ateþ açýldý. Polis mahallelere girdi; kadýn ve çocuklar polise engel olmak üzere hareket ettiler. Çimentepe sýrtlarýnda 500 kiþi polisle çatýþtý. 11 Þubat Bir grup AP il binasýný bastý, ve binayý bombaladý. Ege Üniversitesi nde ve ODTÜ de öðrenciler dersleri boykot ettiler. MÝSK temsilciliðine, benzin istasyonlarýna saldýrýlar gerçekleþti. Olaylar geceye kadar sürdü ve Ýstanbul da, Ankara da protesto gösterileri baþladý. 13 Þubat Tariþ in bazý bölümleri polis nezaretinde ve MHP lilerin iþçi olarak çalýþmasý sayesinde açýldý. 14 Þubat 10,000 kadar güvenlik gücü Çiðli Ýplik Fabrikasý ndaki direniþi kýrmak için saldýrýya geçti. Saat 11.00 den 16.00 ya kadar çatýþmalar sürdü. 1000 Iþçi teslim oldu; 1500 iþçi gözaltýna alýndý. DÝSK 2 günlük greve çýktý. Greve 50,000 iþçi katýldý. Türk-Ýþ e baðlý iþletmeler de greve çýktý. Ancak 15 Þubat ta iþçiler iþbaþý yaptýlar. 16 17 Þubat Gültepe de polisle çatýþmalar sürdü. 3 polis öldü, 17 polis ve 2 asker yaralandý. Halktan 100 kiþi yaralandý. 17 Þubat ta 9 saatlik bir operasyon düzenlendi; tüm evler boþaltýldý. 700 kiþi gözaltýna alýndý. 18 Þubat Tariþ Pamukyaðý Kombinasý ve Üzüm Ýþletmeleri polis ve jandarma nezaretinde üretime açýldý. MHP eðilimli 800 kiþi iþe alýndý. Raporlu olan, hastanede yatan iþçilerin iþlerine son verildi. 1,200 yeni iþçi kooperatiflere atandý. Ýþlerine son verilenlere tazminat verilmedi. 20 Þubat Tariþ te üretim tekrar baþladý. (Kronolojinin hazýrlanmasýnda 1998 yýlýnda çýkarýlan Türkiye Sendikacýlýk Ansiklopedisi kullanýlmýþtýr.)


Sayfa

14

MART 2008

Þêr Þêre

Ýstanbul da 8 ve 9 Mart Eylemleri

Ýstanbul da bu yýl 8 Mart ý kutlamak için iki eylem düzenlendi. 8 Mart günü gerçekleþen eylem "kadýn kadýna" gerçekleþtirilirken, 9 Mart'ta yapýlan eylem ise kadýn-erkek karma gerçekleþtirildi. Komünistlerin Birliðini savunanlar açýsýndan eylemlerin içeriði bakýmýndan birini diðerine tercih eden bir durum yoktu, zira bir eylem diðerine göre daha devrimci olmadýðý gibi ayný zamanda sosyalistlerin de çabasýyla eylemlerde buluþmasý gereken kesimler, tam da saldýrýlarýn arttýðý bir dönemde, ayrý ayrý günlerde ayrý eylemlerdeydiler. Biz bu eylemlere, hem yapay ayrýmlar gerekçe gösterilerek bölünmüþ olmalarý nedeniyle hem de bu bölünmüþlüðe karþý tutum almak için ve bu eylemlerde birleþik eylemlerin propagandasýný yapmak için katýldýk.

8 Mart Tarihli Eylem Mart-Mayýs sürecinin baþlangýcý olan ve yine ikiye bölünen 8 Mart eylemlerinin ilki EKD, DTP, ÖDP, EMEP, SDP gibi akýmlarýn ve feministlerin birlikte örgütlediði kadýn kadýna bir miting olarak gerçekleþtirildi. Biz de 8 Mart günü gerçekleþtirilen eylemde, "Cinsel, ulusal baskýya son! Kahrolsun Ezen Ulus Þovenizmi!" pankartýnýn arkasýnda katýldýk. Proletaryanýn Kurtuluþu ndan arkadaþlar da eyleme bizim kortejimizde katýlarak destek verdiler. Yine kortejimizde eylem boyunca mitinge Cinsel Ulusal Sýnýfsal Sömürüye Son pankartýyla katýlan Anadoluda Yaþam Kooperatifi Kadýn Komisyonu kortejiyle yanyana durmaya özen gösterdik. Tepe Natilius önünde toplandýktan sonra, Kadýköy iskelesindeki miting alanýna yürüdük. Miting esnasýnda "Cinsel, ulusal, sýnýfsal sömürüye son", "Cinsel ulusal baskýya son", "Kadýn olmadan devrim olmaz, devrim olmadan kadýn kurtulamaz", "Kadýnýn kurtuluþu insanlýðýn kurtuluþudur", "Varoþlarda birleþ rekabetle bölünme", "Bombalara, zamlara karþý varoþlarda birleþ alanlarda devleþ , Kahrolsun ezen ulus þovenizmi , Her gün 8 Mart her yer kýzýl olacak , Bolþevizm Kazanacak Komünist Bir Dünya Kuracaðýz , Yaþasýn Komünistlerin Birliði sloganlarýný attýk. Ve

Der neði; Emekçi kadýnýn sahiplendiði kavga yenilmez pankartýyla PDD; Cemevi hakkýmýz engellenemez PSAKD; Kadýn erkek el ele direniþle zafere pankartýyla ODAK; Kadýnýn kurtuluþu insanlýðýn kurtuluþudur pankartýyla Devrimci Parti Mücadelesinde Devrimci Komünistler, kadýn erkek ele ele örgütlü mücadeleye pankartýyla Genç Sen katýldý. Bu eyleme içerik olarak AKP ve Türban Karþýtlýðý, ABD karþýtlýðý damgasýný vurdu.

yürüyüþ esnasýnda alana yarýmýzý býrakarak geldiðimizi, daha iki gün önce Hakkari de kadýnlarýn mücadelesine destek vermek için 8 Mart eylemine katýlan bir erkeðin öldürüldüðünü, omuz omuza yürüdüðümüz erkek emekçilerin, devrimcilerin katýlamadýðý bir mitingde olduðumuzu, yine hem cinsel hem ulusal baskýya maruz kalan Kürt kadýnlarý ile birlikte yürümek istediðimizi ve 8 Mart ýn kadýnlarýn kurtuluþu mücadelesi verenlerin ve bu mücadeleye destek vermek isteyenlerin bölündüðü bir eylem olduðunu, ajitasyon konuþmalarý yaparak haykýrdýk. Eylemde EKD li kadýnlar, Tersane Ýþçileri Aileleri, LÖB lü kadýnlar, Genç Kadýn Avukatlar , KESK li kadýnlar, Sosyalist Demokrasi Partisi Kadýnlarý, DTP li kadýnlar, Teksil-Sen li kadýnlar, Genç Sen li Kadýnlar, DÝSK Kadýn Ýþçiler Komisyonu, TÜM-ÝGD li Kadýnlar, EMEP li kadýnlar, DÝP Giriþimi, Çaðrý, ÖDP li Kadýnlar, Anti-Kapitalist Kadýnlar, Halkevci kadýnlar ve Öðrenci Kolektifleri yerlerini aldýlar. Mitingde Ýmeceli Kadýnlar ve Özgür Kadýn imzalý pankartlar da açýldý. Miting yaklaþýk 5 bin kiþinin katýlýmýyla gerkeçleþti ve alanýnýn neredeyse yarýsýný Kürt Kadýnlar oluþturdu. Bu eylemde öne çýkan Kürtlerin barýþ talebi oldu.

9 Mart Tarihli Eylem 9 Mart günü gerçekleþen eyleme de ayný pankartýn arkasýnda katýldýk. Bu eylemde de "Cinsel ulusal sýnýfsal sömürüye son", "Cinsel ulusal baskýya son", "Kadýn olmadan devrim olmaz, devrim olmadan kadýn kurtulamaz", "Kadýnýn kurtuluþu insanlýðýn

kurtuluþudur", "Varoþlarda birleþ rekabetle bölünme", "Bombalara, zamlara karþý varoþlarda birleþ alanlarda devleþ , Kahrolsun ezen ulus þovenizmi Her gün 8 Mart her yer kýzýl olacak , Bolþevizm Kazanacak Komünist Bir Dünya Kuracaðýz , Yaþasýn Komünistlerin Birliði , Ezilenlerle saf tut þovenizme kapýlma , Baþkasýný ezen özgür olamaz , Nerden Geliyoruz: Varoþlardan, Ne istiyoruz: Özgürlük, Vermeyecekler: Alacaðýz, Özgürlük Savaþan Ýþçilerle Gelecek sloganlarýný haykýrdýk. Anadoluda Ya þ a m K a d ý n K o m i s y o n u kortejinden gelen tüm sloganlara destek sunduk. Yine alanda ODAK dergisiyle birlikte Avusturya Ýþçi Marþý ný gür sesle söyledik. Eylemde 8 Martýn tarihsel anlamýna deðinen, Kürt Kadýnlarla birlikte olmanýn önemini vurgulayan ajitasyon konuþmalarý yaptýk. Eyleme Yaþasýn 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar günü pankartýyla Tuzla Deri-Ýþ, Yaþasýn 8 Mart, Býji 8 Adari pankartýyla Demokratik Kadýn Hareketi, Kadýn erkek el ele mücadeleye pankartýyla Devrimci Hareket, Her gün 8 Mart, her gün Kavga pankartýyla Kaldýraç, Gemileri yaktýk geri dönüþ yok pankartýyla Tersane Ýþçileri Birliði Derneði, Kadýnýn kurtuluþu devrimde, sosyalizmde pankartýyla BDSP; Kadýn ne erkeðin ne iktidarýn kölesidir pankartýyla HÖC; Ekmek, gül ve hürriyet günleri için kadýnýz eve kapatýlmayacaðýz pankartyýla TKP; Dünyayý istiyoruz kýrýntý deðil pankartýyla HKM; Anasýn, Ýþçisin Dünyayý istemelisin pankartýyla Aka-Der; Kadýnsýn iþçisin dünyayý istemelisin pankartyýla Ýþçi Evi

8 Mart Eylemlerinin Önemi 8 Mart eylemlerinin yaþadýðýmýz topraklardan kaynaklý olarak ayrý bir anlamý var. Mart-Mayýs sürecinin baþlangýcý olan bu eylemin birleþik ve güçlü geçmesi sonrasýnda ki süreci belirleyen bir anlamý var. Mitinglerin bölündüðü, Kürtlerin, devrimcilerin ortak bir eylemde buluþamadýðý bir 8 Mart ý daha geride býraktýk. Bazý siyasetlerin iddia ettiði gibi, ne devrimci 8 Mart gerçekleþti, ne de devrimciler bu eylemlere müdahale edebildi. Ezilenlerin tümünün ortak alanda buluþup, ayrý durup ve fakat birlikte vurduðu bir eylem olmadan 8 Mart ýn tarihsel özüne uygun bir eylem gerçekleþemez. Bu anlamda da devrimcilerin, bölünmüþ eylemlerle Kýzýl 8 Mart ýn gerçekleþtiðini iddia etmek yerine, dönüp bir kendilerine bakmalarý ve sürece bu yönde müdehale etmeye çalýþmalarý en büyük ödevleridir. Komünistlerin Birliðini savunanlar bu eylemlerin birleþmesi ve tarihsel özüne uygun olmasý için azami çaba sarf ettiler. Mart- Mayýs sürecinde de Kürtlerin, devrimcilerin ve tüm ezilenlerin ayrý durarak birlikte vurmasý için bu eylemlerde bu kesimlerin buluþmasý için çabalamaya devam edecekler. Ezilenlerle Saf tut Þovenizme Kapýlma! Varoþlarda Birleþ Rekabetle Bölünme! Kadýnýn Kurtuluþu Ýnsanlýðýn Kurtuluþudur!

Kadýnýn Kurtuluþu Ýnsanlýðýn Kurtuluþudur!

Bursa da 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü farklý günlerde yapýlan parçalý eylemlere sahne oldu. Ýlk olarak 7 Mart Cuma akþamý DTP bir kadýnlar gecesi düzenledi. Sebahat Tuncel'in de katýldýðý gecede kadýnlarýn sorunlarý ve güncel siyasal meseleler deðerlendirildi. Geceye çoðunluðunu Kürt kadýnlarýn oluþturduðu geniþ bir kitle katýldý. 7 Mart günü yapýlan etkinlikten ayrý olarak, Bursa da 8 Mart için, iki ayrý platform, ayrý günlerde iki ayrý eylem gerçekleþtirdi. Ýçinde daha çok çoðunluðunu KESK'e baðlý sendika þubeleri ve reformist partiler olduðu ve "Bursa Kadýn Platformu" tarafýndan organize edilen ilk eylem, sadece kadýnlarýn katýldýðý bir 8 Mart eylemiydi. Normal þartlar altýnda bu eylem Stadyum'dan yürüyüþle baþlayýp Orhangazi Parký nda yapýlacak miting ile sona erecekti. Ancak yoðun bir katýlýmýn olduðu eylemde, polis trafiði kapattý ve caddeden yürünmesine izin vermedi. Platformun polise diretmesi üzerine, polis eyleme katýlan kadýnlarýn bir kýsmýný gözaltýna almaya çalýþtý. Bir süre sonra, gözaltý için götürülenlerin bulunduðu otobüsün çevresi, eyleme katýlan kitleler tarafýndan sarýldý. Gözaltýna izin verilmemesi üzerine, polis otobüse aldýklarýný serbest býrakmak zorunda kaldý. Daha sonra yürüyüþ trafiði kapatmayacak bir þekilde yapýldý, ve bu yürüyüþ sonunda eylem alanýna gelindi. Eylem alanýnda yapýlan etkinlikler sonrasýnda yapýlan basýn açýklamasý ile

8 Mart eylemlerinden ilki son bulmuþ oldu. Diðer eylem ise 9 Mart Pazar günü devrimciler tarafýndan oluþturulan ve bizim de örgütleyicisi olduðumuz platform tarafýndan organize edildi. Fomara Meydaný ndan yürüyüþle baþlayan eylemde, en önde "Ulusal Sýnýfsal Cinsel Sömürüye Son", "Yaþasýn 8 Mart Emekçi Kadýnlar Günü" yazýlý ortak bir pankart taþýndý. Eylemde ESP, EKD, DHP, ve Partizan kendi kortejleri ve pankartlarýyla yer aldýlar. Biz de eylemde "Kadýnýn Kurtuluþu Ýnsanlýðýn Kurtuluþudur" pankartýyla ve kendi kortejimizle yer aldýk. Eyleme ayrýca "Ýþsiz ve Güvencesiz Eðitim Ýþçileri Örgütlenme Giriþimi" de kendi pankartlarý ve dövizleriyle katýlarak destek verdi. Yürüyüþ boyunca ortak sloganlarýn dýþýnda kendi sloganlarýmýzý da attýk. Yürüyüþ Metro istasyonu alanýna gelindiðinde son buldu. Burada öncelikle 8 Mart'la ilgili BDSP, ESP, EKD, DHP, KöZ ve Partizan imzalý basýn açýklamasý okundu. Sloganlarla devam eden eylem davul-zurna eþliðinde çekilen halaylar ve müzik grubunun sahne almasý ile son buldu. Biz eylem alanýnda hem eyleme katýlanlara hem de çevrede eylemi izleyen kalabalýða KöZ'ün 8 Mart Özel sayýlarýný daðýttýk. Eyleme 150'yi aþkýn bir kitle katýldý. 8 Mart eylemleri parçalý ve daðýnýk da olsa Bursa da Mart-Mayýs sürecine girerken devrimcilere ve Kürtlere dönük saldýrýlarýnýn yoðunlaþtýðý bir sürecin kýrýlmasýna vesile oldu. Bursa dan Komünistler


Sayfa

MART 2008

15

Çý Jine Çý Mêre

Ýzmir de 8 Mart Eylemlerine Katýldýk

8 Mart ta, Ýzmir de 3 ayrý eylem gerçekleþti. Eylem hazýrlýklarý sürecinde eylemlerin bölünmemesi ve birleþmesi yönünde gayret sarf ettik. Fakat bu gayretlerimiz boþa çýktý. Önümüzdeki senelerde erkek katýlýmýnýn yasaklanmadýðý, ajitasyon serbestliði ile herkesin özgürce kendini ifade edip ayrý durup birlikte vurabildiði 8 Mart lar için çaba göstermeye devam edeceðiz. Kadýn Platformu, Bornova da bir miting düzenledi. Bu mitingde DÖKH, Çekev, Emep li kadýnlar, ÖDP li kadýnlar, SDP li kadýnlar, Baðýmsýz Kadýn Ýnisiyatifi, Küresel Eylem Grubu, EKD, SGD li Kadýnlar, Amargi, ÝHD, Ege Üniversite li kadýnlar, Halkevci Kadýnlar, Ýþçi Haklarý Derneði, KESK li kadýnlar, Feminist Kollektif, DÝP Giriþimi yer aldý. Bornova Stadyumu önünde toplanan kadýnlar, Cumhuriyet Meydaný na yürüdü. Toplanma yerinde ve yürüyüþ güzergâhýnda Kürt kadýnlarýnýn coþkusu damgasýný vurduðu mitinge 1500 e yakýn kadýn

katýldý. Jin Jiyan azadi! Katil Erdoðan!, Sýnýfsal, cinsel, ulusal baskýlara son!, Savaþa hayýr, barýþ hemen þimdi! Gelsin koca, gelsin devlet, gelsin cop, inadýna isyan, inadýna özgürlük! Yaþasýn kadýn dayanýþmasý!, Sokaða, eyleme, özgürleþmeye!, Kimsenin namusu olmayacaðýz! atýlan sloganlar arasýndaydý.

KöZ Özel Sayýlarýný Daðýttýk Mitinge ve yürüyüþe DTP Milletvekili Aysel Tuðluk da katýldý. Bu mitingde, KöZ ün arkasýnda duran komünistler toplanma yerinde ve yürüyüþ güzergâhýnda KöZ ün özel sayýsýný daðýttýlar. Yürüyüþ güzergâhýnda DTP korteji içinde Zilanlarý Dilanlarý unutma! gibi sloganlara eþlik ettik. Partizan ve Alýnteri Konak Eski Sümerbank saat 13:00'te bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. Açýklamada 8 Mart'ýn tarihçesi anlatýldý ve güncel saldýrýlar sýralanarak mücadele çaðrýsý yapýldý.

BDSP, DKH, Kaldýraç, KöZ, HÖC, Mücadele Birliði Platformu, Özgür Yaþam Kooperatifi, tarafýndan Konak Eski Sümerbank önünde 8 Mart etkinliði gerçekleþtirildi. KÖZ ün arkasýnda duran komünistler bu eylemin örgütleyicileri arasýnda yer aldý. TÜMTÝS ve Pir Sultan Abdal Derneði nin katýlýmýyla eylem geçmiþ senelere nazaran daha canlý gerçekleþti. TÜMTÝS binasýnýn önünde toplanýldý. Yol tek þerit

trafiðe kapatýlarak eski Sümerbank önüne doðru yürüyüþe geçildi. En önde ortak imzalý Yaþasýn 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü! pankartý taþýndý. Eylemi örgütleyen bileþenler alfabetik sýraya göre ortak pankartýn arkasýndaki yerlerini aldýlar. Toplanma yerinde ve Sümerbank önünde ortak sloganlar atýldý. Ortak sloganlar arasýnda þunlar vardý: Her Gün 8 Mart Her gün Mücadele! Kürt Halký Yalnýz Deðildir! Emekçi Kadýnlara Özgürlük Devrimle Gelecek!

Kürtlere Özgürlük Devrimle Gelecek! Yaþasýn Devrimci Dayanýþma! Kadýn Olmadan Devrim Olmaz Devrim Olmadan Kadýn Kurtulamaz! Yaþasýn Dünya Emekçi Kadýnlar Günü! Eski Sümerbank ýn önüne gelindiðinde kýsa bir açýlýþ konuþmasý ve saygý duruþu ile eylem programý baþladý. Ardýndan grup Sýra Neferi kýsa bir müzik dinletisi gerçekleþtirdi. Ortak basýn metninin okunmasýnýn ardýndan Ayýþýðý Sanat Merkezi tiyatro grubunun hazýrladýðý Tanya oyunu sergilendi. Grup Günýþýðý nýn gerçekleþtirdiði müzik dinletisiyle program sona erdi.

Ýzmir'de Emekçi Kadýnlarý 8 Mart a Bildirilerimizle Çaðýrdýk 8 Mart ý Ýzmir de birlikte örgütleyen kurumlar olarak BSDP, DKH, HÖC, Kaldýraç, KöZ, Mücadele Birliði ve Özgür Yaþam Kooperatifi bileþenleri iki gün üst üste yaptýklarý bildiri daðýtýmlarý ve 5 Mart ta

gerçekleþtirilen basýn açýklamasý ile emekçi kadýnlarý alana çaðýrdý. 4 ve 5 Mart tarihlerinde Karþýyaka Çarþý, Konak Kemeraltý giriþi ve Bornova Metro son duraðýnda yapýlan toplu bildiri daðýtýmlarýnda toplamda iki bin beþ yüz bildiri muhataplarýna, özellikle emekçi kadýnlara ulaþtýrýlmaya çalýþýldý. 5 Mart tarihinde yapýlan basýn açýklamasýnda ise Sýnýfsal, Ulusal, Cinsel Sömürü ve Baskýya Karþý 8 Mart ta Alanlara! þiarlý pankart açan bileþenler emekçi kadýnlarý 8 Mart ta emperyalizme, kapitalizme, þovenizme karþý kavgayý büyütmek üzere alanlara çaðýrdýlar. Eylem sýrasýnda 8 Mart Kýzýldýr Kýzýl Kalacak , Her gün 8 Mart, Her gün K a v g a , Ya þ a s ý n D e v r i m c i Dayanýþma sloganlarý da atýldý. Kadýnlar Özgürleþmeden Ezilenler Özgürleþemez! Ýzmir den Komünistler

Ankara da 8 Mart Mitingleri Bölündü

Bu yýl da bir çok yerde olduðu gibi Ankara da da 8 Mart bölünmüþ eylemliklerle gerçekleþtirildi. Mitinglerden ilki BDSP, Alýnteri, HÖC, DHD, Partizan, Kaldýraç ve Odak ýn içinde yer aldýðý Devrimci 8 Mart Platformu nun çaðrýsýyla Sakarya Caddesi nde saat 12:00 de bir araya gelen kitlenin Abdi Ýpekçi Parký na yürüyüþüyle baþladý. Mitinge çaðrý yapanlarýn haricinde ÇHD Ankara Þubesi, Umut Kültür Derneði, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öðrenci Derneði ve anarþistler kortejleriyle katýldýlar.

Eylem Sakarya Caddesi nde sloganlarla baþladý. Geçen yýlda da olduðu gibi Mithatpaþa Caddesini trafiðe kapatan yaklaþýk 500 kiþilik kitle sloganlarýyla eylem alanýna doðru yürüyüþe geçti. Cinsel, ulusal, sýnýfsal sömürüye son , Kurtuluþ yok tek baþýna ya hep beraber ya hiç birimiz , 8 mart kýzýldýr, kýzýl kalacak , Eþit iþe eþit ücret ve Kadýn erkek elele, örgütlü mücadeleye atýlan sloganlardan bazýlarýydý. Kortejlerin Abdi Ýpekçi Parký na varmasýyla miting programý baþladý. Dünyada ve Türkiye de devrim ve sosyalizm davasýnda ölen kadýn devrimciler için yapýlan saygý duruþunun ardýndan yapýlan basýn açýklamasý metninde þunlar söylendi: Bugün emperyalist- kapitalist sistem iliklerine kadar çürüdüðü gibi ayný zamanda tüm dünya halklarýna kan ve zulüm kusarak bir avuç asalaðýn karýna

k a r e k l i y o r. B u s ö m ü r ü n ü n , yoksulluðun, sefaletin katmerleþtiði dünyamýzýn yarýsý oluþturan, yaþamýn yarýsýný üreten kadýnlarýn kavganýn yarýsýný üstlenmesi, erkek sýnýf kardeþleriyle birlikte örgütlenmesi yaþadýðýmýz topraklar için de önemli ö r n e k l e r l e d o l u d u r. Ý þ ç i l e r i n , emekçilerin, gençlerin, kadýnlarýn ve ezilen halklarýn gerçek kurtuluþ yolu olan sýnýfsýz, sömürüsüz, sýnýrsýz bir dünya yaratma mücadelesinde bir adým öne çýkan devrimci kadýnlarýn yaþamý yol göstericidir." Kadýnlarýn yaptýðý konuþmalarýn ardýndan gerçekleþtirilen müzik dinletisi ve halaylarla eylem sonlandýrýldý. Mitinglerden bir diðeri ise Ankaralý Feministler, Ankara Tabip Odasý Kadýn Komisyonu, Antikapitalist'li Kadýnlar, A.Ü Kadýn Çalýþmalarý Bölümü, Devrimci Ýþçi Partisi Giriþimi'nden Kadýnlar, DTP Ankara Ýl Kadýn Meclisi, DÝSK Kadýn Komisyonu, EHP'li Kadýnlar, Emekçi Kadýnlar Derneði, EMEP li Kadýnlar, Geleceðimizi Ýstiyoruz Ankara Giriþimi, Halkevleri'nden Kadýnlar, ÝHD Ankara Þubesi, Kader Ankara, Kadýn Dayanýþma Vakfý, Kaos GL'den Kadýnlar, KESK li Kadýnlar, Kýrk Örük, Kurtuluþçu Kadýnlar, Küba Latin Amerika Halklarýyla Dayanýþma

Der neði'nden Kadýnlar, Körler Federasyonu Kadýn Komisyonu, Küresel Eylem Grubu (KEG)'dan Kadýnlar, ODTÜ lü Kadýnlar, ÖDP Ankara Kadýn Koordinasyonu, Öðrenci Kolektifleri'nden Kadýnlar, Pembe Hayat LGBTT Derneði'nden Kadýnlar, PSAKD'den Kadýnlar, SDP'li Kadýnlar, T ü m - Ý g d ' l i K a d ý n l a r, T M M O B , YDGM'den Kadýnlar, Uçan Süpürge, Uluslar Arasý Ýþçi Derneði nden Kadýnlar ve Baðýmsýz Feministlerin içinde yer aldýðý Ankara 8 Mart kadýn platformunun çaðrýsýyla Toros Sokak ta saat 14:00 te baþladý. Katýlýmýn yaklaþýk 1500 olduðu mitingte Abdi Ýpekçi parkýna yürüyüþ boyunca Yaþasýn 8 Mart, Yaþasýn kadýn dayanýþmasý , Yaþasýn halklarýn kardeþliði , Býjý bratiya gelan , Kadýnýz güçlüyüz kazanacaðýz ve Cinsel, ulusal sýnýfsal, sömürüye son sloganlarý haykýrýldý. Çeþitli kurumlarýn yaptýðý konuþmalarýn ardýndan yapýlan müzik etkinliðiyle miting sonlandýrýldý. Kürtçe konuþma yapan Barýþ annesi Nezahat Teke miting sonunda gözaltýna alýndý. KöZ ün arkasýnda duran komünistler olarak bizler gerçekleþtirilen mitinglerden ilkine içinde bileþenlerinden olduðumuz Umut Kültür Derneði yle katýldýk. Cinsel,

ulusal, sýnýfsal sömürüye son , Kurtuluþ yok tek baþýna ya hep beraber ya hiç birimiz , Kadýnýn kurtuluþu insanlýðýn kurtuluþudur ve Kadýn erkek elele, örgütlü mücadeleye sloganlarý eþliðinde gerçekleþen yürüyüþümüzün yanýsýra alanda KöZ ün özel sayýsýný daðýttýk. Ayrýca sadece kadýnlarýn katýlmýþ olduðu diðer mitinge de katýlan kadýn yoldaþlarýmýz KöZ ün özel sayýsýný bu alanda da daðýttýlar. Katýldýðýmýz mitinglerin ardýndan Mustafa Suphi Kültür Merkezi nin düzenlemiþ olduðu 8 Mart söyleþisine katýldýk. Söyleþide bölünen 8 Mart mitingleri konuþmalarýn gündemindeydi. Kadýnlarýn mücadelesinin iþçi sýnýfý mücadelesinden koparýlmasýnýn yanýsýra farklý söylemlerle de olsa farklý alanlarda eylemliliklerin gerçekleþtirilmesinin 8 Mart ý güçsüzleþtirmesine neden olduðu yapýlan konuþmalarýn odaðýnda idi. Yapýlan 8 Mart deðerlendirmelerinin ardýdan kadýn sorunlarý ve bu sorunlarýn hangi çerçevede algýlanmasý gerektiði üzerine sohbet edildi. Bir kadýn çalýþmasýnýn nasýl olmasý gerektiðiyle ilgili baþlayan sohbet bir kadýn çalýþmasý örmek üzere katýlýmcýlarýn kararýyla sonlandýrýldý.


Sayfa

16

MART 2008

Özgür Yaþam Kooperatifi 8 Mart a Nasýl Hazýrlandý?

Ýçinde çalýþma yürüttüðümüz kurum 8 Mart sürecine kadýn çalýþma komisyonu ile hazýrlandý. Biz de bu komisyonun çalýþmalarýna katkýda bulunmaya çalýþtýk. Komisyon katýlýmcýlarý ilk toplantýlarýnda komisyonun 8 Mart eylemlerinde alana çýkmak için kurulmuþ, sonrasýnda faaliyetlerine son veren bir komisyon olmamasý konusunda mutabýk kaldýlar. Bununla birlikte bir faaliyet takvimi çýkarttýlar. 8 Mart hazýrlýðý süreci þöyle iþledi. Farklý alanlarda faaliyet yürüten deri iþçisi, tekstil iþçisi, öðrenci erkek arkadaþlar, kadýn arkadaþlarýmýz için bir yemek etkinliði düzenlediler. Bu etkinlik sonrasýnda kadýn komisyonu aldýðý toplantýda 29 Þubat ta yapýlacak salon etkinliðine yönelik iþler tartýþýldý. Tiyatro oyunu, müzik grubu, davetiye ve afiþlerin düzenlenmesi konusunda arkadaþlarýmýz sorumluluk aldý. Öncelikle komisyon çalýþanlarýndan, kurum ortaklarýndan oluþan bir tiyatro grubu oluþturuldu. Duvara Karþý Tiyatro topluluðunun yazdýðý oyun üzerine yaklaþýk 3 hafta çalýþma alýndý. Bu çalýþmalar bir yandan devam ederken Limontepe ve Mehtap mahallelerinde etkinlik hazýrlýklarý baþladý. Limontepe Mahallesi Kondularda Yaþam Tüketim Kooperatifi nde Mutluluk adlý film gösterimi yapýldý. Gösterime gelenler 29 Þubat taki etkinliðe davet edildi. Mehtap Mahallesi nde ise bir etkinlik gerçekleþtirilemese bile kadýnlarla yapýlan ev sohbetlerinde 29 Þubat etkinliðine çaðrý yapýldý. 29 Þubat etkinliði için çýkarýlan davetiye ve afiþler 50 kadar kuruma serbest kürsüde konuþma yapmalarý yönünde bir çaðrýda bulunularak daðýtýldý. 29 Þubat akþamý etkinliðe mahallelerden otobüs kaldýrmak planlanýyordu, fakat bu plan son anda iptal oldu. Bu nedenle mahallelerden etkinliðe gelebilecek olanlarýn bir kýsmý gelemedi. Buna raðmen 140 a yakýn katýlým oldu. Açýlýþ konuþmasýný Özgür Yaþam Kadýn Komisyonu nun hazýrladýðý film gösterimi izledi. Ardýndan tiyatro grubu sahne aldý. Kürsü konuþmalarý yapýldý ve son olarak da Grup Asmin sahne aldý. Serbest kürsüde Özgür Yaþam ýn eleme sýnavlarýna karþý yürüttüðü kampanyayý ve kadýn komisyonunun çalýþmalarýný anlatan konuþmalarý Özgür Yaþam dan kadýnlar yaptý. Bununla birlikte ÇHD den katýlan bir kadýn arkadaþ ve KöZ den bir yoldaþ konuþmalar yaptýlar. Özgür Yaþam Kooperatifi 8 Mart ta Sokaða; Kadýnlara Evde, Ýþte, Eðitimde Eþitlik! Eþitlik Ýçin Özgürlük! Þiarý ile Çýktý Ýçinde çalýþma yürüttüðümüz

sýnýf dayanýþma örgütlerinden biri olan Özgür Yaþam Eðitim ve Dayanýþma Kooperatifi yle 8 Mart Dünya Kadýnlar günü eylemine katýldýk. Ýçinde çalýþma yürüttüðümüz kurum bu sene sadece eylemin katýlýmcýsý olmak yerine örgütleyenleri arasýnda da yer aldý. 8 Mart ý örgütleyenlerin yaný sýra eyleme TÜMTÝS ve Pir Sultan Abdal Derneði Menemen þubesi de katýldý. Eylem için 8 Mart Cumartesi günü Özgür Yaþam binasý yanýnda saat 14.00 de buluþtuk. Özgür Yaþam Kooperatifi eyleme Kadýnlara Evde, Ýþte, Eðitimde Eþitlik!, Eþitlik Ýçin Özgürlük! pankartýyla katýldý. Eylem için toplanma anýnda ve alanda örgütleyenlerin belirlediði ortak sloganlar atýldý. Yürüyüþ esnasýnda herkes kendi sloganýný attý. Ýçinde çalýþma yürüttüðümüz kurum yürüyüþ esnasýnda Her Gün 8 Mart Her Gün Kavga , Eþitlik Kardeþlik Kürt Ulusuna Özgürlük , Ýçerde Dýþarýda Hücreleri Parçala , Öðrenciye Ýþ Çalýþana Öðrenim Hakký , Sýnýfsal, Ulusal, Cinsel Sömürüye Son sloganlarýný attý. Eylem programý kýsa bir açýlýþ konuþmasý ve saygý duruþu ile baþladý. Ardýndan Grup Sýra Neferi kýsa bir müzik dinletisi gerçekleþtirdi. Ortak basýn metninin okunmasýnýn ardýndan Ayýþýðý Sanat Merkezi tiyatro grubunun hazýrladýðý Tanya oyunu sergilendi. Grup Günýþýðý nýn gerçekleþtirdiði müzik dinletisiyle program sona erdi. Eylem sonrasýnda içinde çalýþma yürüttüðümüz kurum çalýþanlarý ile birlikte kooperatife dönüp bir deðerlendirme toplantýsý gerçekleþtirdik.

2008 8 Martý Ýzmir de Nasýl Geçti? Deðerlendirme toplantýsýnda öne çýkan tartýþma ve görüþler eylemlerin bölünme nedenleri, kadýn hareketine bakýþ, 8 Mart eylemlerinin bölünmesi noktasýnda Kürt sorununa yaklaþým, kitle örgütleri ve eylemlere katýlým üzerine gerçekleþti.

Ýzmir de bu sene 8 Mart eyleminin üçe bölünmüþ olmasýnýn devrimciler açýsýndan kötü bir tablo olduðunu belirtenler oldu. 8 Martlar, Newroz ve 1 Mayýs eylemlerine giden süreci belirlediðine ve eylemlerin bölünmesinin sýnýf hareketini zayýflatan bir olgu olduðuna dikkat çekildi. 8 Mart ýn savaþ koþullarýnda, devrimcilere, Kürtlere, iþçilere dönük saldýrýlarýn arttýðý bir dönemde birleþik eylemlerle karþýlanmasý gerektiðini ifade edenler oldu. Ýzmir deki mitingin ikiye bölünmesinden ve Kürt kadýnlarýnýn baþka bir alanda mitinge katýlmasýndan rahatsýz olanlar çoðunluktaydý. Özgür Yaþam la eyleme gelen DTP li arkadaþlar da bu bölünmeden muzdaripti. Kadýn erkek katýlýmlý eylemi örgütleyenler, Kürt kadýnlarýnýn eksikliðine raðmen hem eylemin çaðrý metninde, hem basýn açýklamasýnda hem de ortak sloganlarda Kürt halkýnýn yanýnda olduðunu ifade edecek þiarlara yer vermiþti. Fakat konunun öznesinin yokluðu, Kürt kadýnlarýnýn eylem alanýnda olmayýþý eylemin gerçek anlamda Kürtlerle ve Kürt kadýnlarý ile dayanýþmaya engel olduðuna dikkat çekildi. 8 Martlarýn bölünmüþlüðünün tarihçesinden de bahsedilerek, bugünkü bölünmeler de dar grupçu yaklaþýmlarýn, devrimcileri kitleden yalýtan tutumlarýn öne çýktýðý ifade edildi. Devrimcilerin en geniþ kitlelerle ajitasyon serbestliði ile buluþmasý gerektiði ifade edildi. Türkiye deki kadýn harketinin tarihçesine ve baðýmsýz bir kadýn hareketinin var olmamasýnýn sonuçlarýna da deðinildi. Egemenlerin yarattýðý suni türban tartýþmalarý da gündeme getirildi. KöZ ün arkasýnda duran bir yoldaþ, kadýnýn özgürleþmesi için öncelikle özgürleþmek için sokaða çýkanlarla buluþmasý gerektiðini vurguladý. Deðerlendirme sýrasýnda Çaðrý okuru bir arkadaþýmýz bazý siyasetlerin erkeklerin katýlmadýðý 8 Mart mitinglerini feminist ilan

ettiðini ve bunun yanlýþ olduðunu düþündüðünü söyledi. Sözlerine þöyle devam etti: Genel olarak kadýn sorunu konusunda kadýnlarýn kendi baþlarýna eylem yapabileceklerini, toplantýlar düzenleyebileceklerini düþünüyorum. Bornova daki alan feminist ilan ediliyor. Bence bunun gerekçesi feminizmin ne olduðunun bilinmemesidir. Feminizm bir burjuva ideolojisidir. Bir eylem kadýn kadýna olduðu zaman feminist, erkekli kadýnlý olduðu zaman sýnýfsaldýr demek doðru deðil. Eðer eylemleri feministler yönlendirebiliyorsa bu d e v r i m c i l e r i n e k s i k l i ð i d i r. Devrimci kadýnlarýn devletle karþý karþýya geldiði baþka alanlar da vardýr. Baþkalarýnýn kadýn çalýþmasý gençlik çalýþmasý var. Adýna ne dersek diyelim kadýnlarýn, kadýn kadýna yapacaðý iþler vardýr. Çaðrý gazetesi Ýstanbul da kadýn platformunun toplantýlarýna katýlýyor. O platformda devrim-sosyalizm propagandasý yapýyor. Mitinge katýlým þekli konusunda kitle örgütlerinin pozisyonunu ele alan konuþmalar da yapýldý. Kitle örgütleri, sendikalar açýsýndan sadece kadýn kadýna katýlýmýn da örgütlenmeyi zayýflattýðýna ve erkek iþçilerin 8 Mart ý sahiplenmesini engellediðine dikkat çekildi. Özgür Yaþam gibi kitle örgütlerinin kendi muhataplarýný alana taþýmasýnýn önemli olduðuna dikkat çekildi. Ö z g ü r Ya þ a m K a d ý n Komisyonu nun bir süredir yürüttüðü çalýþmalarý da deðerlendiren katýlýmcýlar, komisyonun çalýþmalarýný genel olarak takdirle karþýladýlar. Bununla birlikte kadýn komisyonunun eylemin öncesinde yaptýðý etkinliðe 140 ýn üzerinde katýlým olmasýna raðmen 8 Mart a etkinliðe gelenlerin önemli bir kýsmýnýn taþýnamadýðý yönünde eleþtiriler oldu. Fakat 8 Mart larda alanlara inmeyen, inemeyen kadýnlara kadýn komisyonunun çalýþmalarý doðrultusunda mahallelerde, atölyelerde, okullarda ulaþýlmýþ ve etkinlikte buluþulabilmiþ olmasýnýn önemi vurgulandý. Kurumdaki kadýn komisyonunun çalýþmalarýna 8 Mart eylemi ile son vermemesi yönünde bir mutabakat vardý. Önümüzdeki günlerde de komisyonun çalýþmalarýný 8 Mart a hazýrlanýr gibi sürdürmesi ve 1 Mayýs ta komisyonun muhatabý olan kadýnlarýn gündemlerinin taþýnmasý için çalýþma yürütülmesi yönünde öneriler geldi. Sadece 8 Mart ýn deðil, Newroz un, 1 Mayýs ýn da kadýnlarýn gündemi olduðunun bilinciyle kadýnlarý emekçilerin, ezilenlerin kurtuluþu için etkinliklere, eylemlere, örgütlenmeye çaðýrmaya devam edeceðiz! Ýzmir den Komünistler

Emekçi Kadýn Kurultayý na Katýldýk 24 Þubat günü Emekçi Kadýn Komisyonlarý nýn düzenlemiþ olduðu kurultay, yaklaþýk 300 kiþinin katýlýmý ile Bostancý da Birleþik Metal-Ýþ te gerçekleþtirildi. Salonda Özgürlük ve Eþitlik için Emekçi Kadýnlar Bir Adým Ýleri! Emekçi Kadýn Komisyonlarý ve Kadýnýn Kurtuluþu Sosyalizmde yazýlý pankartlar yer alýyordu. Devrim ve özgürlük mücadelesinde düþenler için yapýlan saygý duruþunun ve açýlýþ konuþmasýnýn ardýndan Yaþamýn Yarýsýndan Kavganýn Yarýsýna baþlýklý sinevizyon gösterimi yapýldý. Divanýn, kurultayý açmak üzere

yaptýðý konuþmada kurultay çalýþmalarýnýn 4 aydýr sürdüðü ve 5 ayrý bölgede çalýþmalarýn yapýldýðý aktarýldý ve çeþitli konularda sunumlar yapýldý. Emekçi Kadýn Komisyonlarýnýn sunumlarýnýn ardýndan serbest kürsü kýsmýna geçildi. Yine bu kürsüde Mito Elektrik ten bir kadýn iþçi söz alarak sendikal mücadele deneyimlerini paylaþtý. Kýraç tan bir kadýn iþçi söz alarak sendikalaþma ve direniþ deneyimlerini aktardý. EmekliSen de örgütlü emekli tekel iþçisi Neriman Babakuþ 94 te emekli olduktan sonra Özgürlük ve

demokrasi mücadelesinden emekli olunmaz anlayýþý ile Kartal da üç kadýn olarak yürüttükleri Emekli-Sen in kuruluþ çalýþmalarýný anlattý. Bunun dýþýnda söz alan ev kadýný, gündelikçi ve diðer sektörlerden emekçi kadýnlar kadýn olarak yaþadýklarý sorunlarý, iþyerinde cinsel taciz konusunu, fazla mesailer konusunu ele aldýlar. TÝB-DER baþkaný da kürsüde söz aldý. Kurultayýn sonlarýna doðru biz de söz aldýk ve 8 Mart Dünya Kadýnlar Günü, kadýn sorunu ve parçalanan 8 Mart eylemlerine iliþkin görüþlerimizi ifade eden

bir teblið sunduk. Divanýn kýsa kapanýþ konuþmasýnýn ardýndan müzik dinletisi ile kurultay sona erdirildi. Kurultay sýrasýnda, zaman zaman Yaþasýn sýnýf dayanýþmasý , Kadýnýn kurtuluþu devrimde, sosyalizmde , Saðlýk hakký gasp edilemez , Cinsel, ulusal, sýnýfsal sömürüye son! , Yaþasýn iþçilerin birliði, halklarýn kardeþliði , 8 Mart kýzýldýr, kýzýl kalacak , Kadýn-erkek el ele mücadeleye , Direnen kadýnlar onurumuzdur , Direnen Tekel iþçisi kazanacak , Yaþasýn devrim ve Sosyalizm , Tersaneler cehennem, iþçiler köle kalmayacak , Tersanede grev, tersanede direniþ sloganlarý atýldý.

Ýstanbul daki Kitle Örgütlerinde 8 Mart Etkinlikleri 14 Mart Cuma akþamý Mayýsta Yaþam Kooperatifi'nin Yenibosna þubesinin organize ettiði "Her Kesimden Kadýnlar Sorunlarýný Tartýþýyor" paneli DTP milletvekili Sebahat Tuncel ve Ýmece Kadýn Kooperatif'inden Yýldýz Ay'ýn katýlýmý ile gerçekleþti. Yaklaþýk 90 kiþinin katýlýmý ile gerçekleþen toplantýya saatin geç olmasýna raðmen emekçi kadýnlarýn katýlýmýnýn yüksek olmasý dikkat çekici idi. Toplantýda kooperatif adýna yapýlan açýlýþ konuþmasýnda, Mart ayýnýn düzen cephesinden bir çok saldýrý ile geldiðinin altý çizilerek, bu saldýrýlardan en çok kadýnlarýn etkilendiði vurgulandý. Bu anlamýyla karamsar bir tablo olarak görünen bu tablonun karþýsýnda aslýnda kadýnlarýn örgütlendiði zaman neleri becerebileceklerini gösteren örneklerin de olduðu vurgulandý. Bu anlamýyla Ýmece Kadýn Kooperatifi'nden panele katýlan Yýldýz Ay ve Sebahat Tuncel örnek gösterilerek, ilk söz Yýldýz Ay'a býrakýldý. Yýldýz Ay, Özgür Kadýn ve Ýmece Kadýn Kooperatifi'nde yaptýklarý çalýþmalarý aktaran Yýldýz Ay, verdikleri mücadele sonunda gerçekleþen deðiþikliklere dikkat çekerek, bir araya geldiklerinde pek çok þeyin deðiþtirilebileceðinin altýný çizdi. Daha sonra sözü alan Sebahat Tuncel, öncelikle herkesin 8 Mart'ýný kutlayarak baþladýðý konuþmasýnda, 8 Mart'a sahip çýkmanýn önemi üzerinde durdu. Amerika'ya yaptýðý geziyi örnek vererek, 8 Mart'ýn orada bilinmediðini, bu anlamda bu güne sahip çýkanlar olmazsa böyle bir günün elimizden alýnabileceðini belirtti. Kadýn mücadelesinin deðiþik yönlerden önemine deðinen Sebahat Tuncel, önümüzdeki

süreçte birleþik bir hattýn örülmesinin önemli olduðunu vurguladý. Konuþmalarýn ardýndan söz alan emekçiler, Bin Umut Vekilleri'ne sahip çýkmanýn önemli olduðu üzerinde durdular. Bir konuþmacý yaþanan bütün toplumsal geliþmelerde, Ekim devriminde, ulusal mücadelelerde kadýnýn öncü rol oynadýðýný aktardý. ÖSS ile ilgili yaþanan geliþmelerin meclis boyutu ve kayýt dýþý ile ilgili ne tür geliþmelerin olduðu da özellikle gelen sorular arasýnda idi. Toplantýda katýlan DTP Ýstanbul Ýl Baþkaný Halil Aksoy da söz alarak kadýn mücadelesinin, baðýmsýz bir örgütlenme olarak örgütlenmesinin önemli olduðunu belirtti. Son olarak, tekrar panelistlere verilen sözde konuþan Sebahat Tuncel, gençliðin ÖSS karþýtý yoðun bir ilgisi olduðunu gördüklerinden, ÖSS'ye karþý bir önerge hazýrladýklarýný bunu bu alanda çalýþma yürüten kurumlarla birlikte yürüteceklerini belirtti.

Tuzla da 8 Mart Etkinliði 16 Mart Pazar günü Mayýsta Yaþam Kooperatifi Tuzla þubesinde 8 Mart Dünya Kadýnlar Günü ile ilgili bir etkinlik gerçekleþti. Mayýsta Yaþam Kooperatifi ortaklarýnýn etkinlik öncesinde farklý sektörlerde çalýþmýþ kadýnlarla yaptýklarý röportajlardan hazýrladýðý Tuzla nýn Emekçi Kadýnlarý adlý kýsa film gösterildi. Röportaj yapýlan kadýnlar arasýnda deri sektöründe çalýþan sendikalý bir deri iþçisi, ev temizliðinde çalýþan ve daha önce de tekstil ve deri sektörlerinde çalýþmýþ olan bir kadýn iþçi, ve eþini tersanelerde iþ cinayetlerinde kaybetmiþ olan ve bugün de sýnýf mücadelesinde aktif yer alan bir kadýn vardý. Filmin arkasýndan çoðunluðu mahalledeki kadýnlardan oluþan, 35 kiþinin katýlýmýyla bir sohbet gerçekleþti. 8 Mart ýn tarihinin New York lu dokuma iþçisi kadýnlarýn çalýþma koþullarýný düzeltmek için verdikleri mücadeleye dayandýðý, bugün de kadýnlarýn hatta ezilenlerin güçlü olduklarýnda, birlikte hareket ettiklerinde neleri baþarabilecekleri üzerinde duruldu. Katýlan kadýnlar, bir taraftan AKP nin kadýnlara üç çocuk yapma önerisini gündeme getirerek tepkilerini gösterirken, bir taraftan da ekonomik sýkýntýnýn yüksek olmasýna deðindiler. Sýk sýk da kadýnlarýn evlerinden çýkmamalarý, üzerlerindeki baskýlara seslerini çýkarmamalarý ve bir araya gelmemelerinden yakýnýldý. Tersanelerdeki iþ cinayetlerinde eþini kaybetmiþ olan Ruhiye Levent de kendisinin ancak bu mücadeleye katýldýðý zaman bir þeyler yapabildiðini fark ettiðini, daha önce AKP li biriyken, þimdi tam tersine onlarý eleþtirdiðini ve þimdi iþ cinayetlerini, kazalarý önlemek için küçük de olsa katkýsýnýn olduðunu ve bunun kendisini ayakta tutuðunu belirtti. Söyleþide ayrýca 2008 yýlýnda kadýnlara dönük baskýnýn tersanelerdeki iþ cinayetleriyle, SSGSS yasasýyla, zamlarla ve savaþla giderek arttýðý vurgulandý. Ayný zamanda bu kadar olumsuz koþullarda bile kadýnlarýn bir araya geldiklerinde, örgütlendiklerinde etraflarýna müdahale edebildiklerinin ve güçlendiklerinin altý çizildi. Ruhiye Levent bunun bir örneði olarak yanýmýzdayken, yine benzer bir biçimde cezaevinde bir Kürt kadýný olan Sebahat Tuncel in meclise taþýnmasý anlamlý bir örnek dile geldi. Yemek arasýnýn ardýndan yapýlan þiir dinletisi ile etkinlik devam etti. Ardýndan Grup Mayýs ýn türküleri ve marþlarý hep bir aðýzdan söylenerek etkinlik sona erdi. (Bu haberde www.koordinasyon.net sitesinden faydalanýlmýþtýr.)


Sayfa

MART 2008

17

Güney Marmara da 8 8 Mart ta Pankart Açan Bir Esnafla Röportaj Mart Etkinliði

Bulunduðumuz yerelde kurumlarýn birbirlerinden haber olmasýný saðlamak amacýyla ve birlikte eylemler etkinlikler düzenlemek için bir platform oluþturuldu. Bu platformun oluþma süreci 8 Mart a denk geldiði için platform olarak ilk önce bu eylemi örgütlemek gerektiðine sonra platformun çalýþmalarý hakkýnda konuþmak gerektiðine karar verdik. 8 Mart için ilk önce bir basýn açýklamasý daha sonra da bir akþam etkinliði düzenlenmesine karar verildi. Bunun için herkes yapabileceði sorumluluklarý aldý ve içinde çalýþtýðýmýz kurum da bu süreçte üstüne düþen görevleri aldý. Daha sonra son toplantýda Eðitim-Sen sadece basýn açýklamasý düzenlemenin daha doðru olacaðýný çünkü tam olarak hazýrlanamadýklarýný söyledi. Biz de kendi çalýþmamýzý 8 Mart la ilgili yaptýðýmýzý ve bir piyes hazýrladýðýmýzý söyledik. Ancak katýlýmýn yetersiz olacaðý düþünüldüðü için sadece basýn açýklamasý yapýlmasýna karar verildi. Biz de o zaman bu etkinliði içinde çalýþtýðýmýz kurumda düzenleyeceðimizi söyledik ve etkinliðe platformu çaðýrdýk. 8 Mart günü kurumda yaklaþýk 25 kiþinin katýlýmýyla bir etkinlik düzenlendi. Ýlk önce 8 Mart ýn önemini anlatan bir konuþmayla baþlayan etkinlik daha sonra da hazýrladýðýmýz bir piyesle devam etti. Etkinlik müzik dinletisi ile son buldu. Gelen insanlarýn özellikle müzik dinletisi esnasýnda çok eðlenmesi ve türkülerin hep bir aðýzdan söylenmesi çevre esnafýnýn da ilgisini çekti. Yaptýðýmýz etkinliðe platform birleþeni olan sadece bir kurumu temsilen bir kiþinin katýlmasý ise moral bozukluðu yarattý ama 8 Mart deðerlendirme toplantýsý düzenleyecek olan demokrasi platformunda bu konuyu konuþacaðýz. Kadýnýn Kurtuluþu Ýnsanlýðýn Kurtuluþudur Güney Marmara dan Komünistler

Denizli de 8 Mart Üçe Bölündü

Mart-Mayýs sürecinin baþlangýcý olan 8 Mart eylemliði Denizli de ayný gün 3 ayrý basýn açýklamasý þeklinde yansýdý. 8 Mart günü ilk eylem Belediye binasý önünde DTP nin kadýn erkek katýlýmlý yapmýþ olduðu basýn açýklamasý ile baþlarken bu eyleme damgasýný vuran operasyon süreci oldu. Biz de içinde çalýþtýðýmýz kitle faaliyetinin emekçisi dostlarýmýzla yaklaþýk 15 kiþi bu eyleme destek verdik. Bunun dýþýnda DGH, ÖGD, SDP, Genç Kurtuluþ, EMEP de DTP nin yapmýþ olduðu eyleme destek verdi. KESK in örgütlediði basýn açýklamasý ayný günün 2 saat sonra yapýlan ikinci eylemliliðiydi. Bu eylemde gene kadýn erkek katýlýmlý eylemdi. Ayný gün ayný eylem alanýnda 3 saat sonra da Kadýn Platformunun örgütlediði meþaleli yürüyüþ ile 8 Mart eylemleri son buldu. Bu eylemlere bakýldýðýnda dikkati çeken bir nokta; DTP ve KESK in tek baþýna düzenlediði eylemlerin, birden fazla siyaset tarafýndan oluþturulan platformun örgütlediði eylemden hayli kitlesel geçmesi idi. Bir diðer nokta da, ilk 2 eylemin kadýnlý erkekli, platformun eylemininse sadece kadýnlarýn katýldýðý bir eylem olmasý oldu. Senelerdir eylemlere erkeklerin de katýlýp katýlmayacaðý üzerinden, özellikle metropollerde 8 Martlarýn bölündüðüne tanýk oluyoruz. Sol hareket içinde artýk kanýksanan bir durum haline gelen bu bölünmüþlüðün geçen yýla kadar bulunduðumuz þehre metropollerdeki kadar keskin hatlarla sirayet etmemiþ olmasý olumlu bir durumdu. Ancak Kürtlere dönük saldýrýlarýn Güney Kürdistan daki operasyonlarla birlikte hýz kazandýðý bir süreçte, Denizli de yaþanan 2 farklý eylemin DTP ve KESK tarafýndan, birbirlerini muhatap almadan örgütlenmiþ olmasý 8 Mart ý bölen sebeplerin öncelikle aslýnda kadýn hareketine bakýþla ilgili olmadýðýna iþaret etmektedir. Saldýrýlarýn sadece Kürtleri hedef almadýðý; iþçilerin, emekçilerin ve devrimcilerin kurumlarýna dönük saldýrýlarýn ayyuka çýktýðý bu dönemde baþkalarýnýn haklarýna sahip çýkmayanlarýn kendi mevzilerini de gelecekte kaybedeceði gün gibi ortadadýr. Bu süreçte devrimcilerin yapmasý gereken en son þey, kitleleri ve siyasetleri birbirinden kopararak farklý alanlara mahkûm etmektir. Üstelik yakýn bir süreçte Telekom grevine destek amacýyla düzenlenen eylem olmasý gerekenin ne olduðuna dair, zaaflý da olsa olumlu ipuçlarý vermiþti. KöZ ün arkasýnda duranlar yýllardýr ayrý dur birlikte vur þiarýyla hareket ediyor. Gericilik döneminin en sert þekilde hissedildiði bu süreçte enerjimizi, Mart-Mayýs sürecini kitlelerin bölünmediði ve dayanýþmanýn yükseltildiði eylemlerle geçirme yönünde kullanacaðýz. Kadýn Olmadan Devrim Olmaz, Devrim Olmadan Kadýn Kurtulamaz! Denizli den Komünistler

Samsun da 8 Mart

Samsun da 8 Mart eylemlilikleri 3 farklý yerde yapýldý. 2007 8 Martý nda olduðu gibi kadýn kadýna yapýlmalý diyenlerle erkeklerle birlikte yapýlmalý diyenler ayrý eylemlilikler düzenledi. SDP, TÖP, YÖGEH in içinde bulunduðu Kadýn Ýnsiyatifi platformu kadýnlarýn katýldýðý yürüyüþ ve basýn açýklamasý düzenlendi. Ayrýca bu platform tiyatro ve müziðin de olduðu bir etkinlik düzenledi. SDG, Kaldýraç ve HÖC lü kadýnlarsa basýn açýklamasý yaptý. Pankartta Kadýn ne erkeðin ne de kapitalizmin kölesidir yazýlýydý. Basýn açýklamasýndan sonra bildiri daðýtýmý yapýldý. Bildiri alan bir bayan neden farklý yerlerde yapýyorsunuz nereye yetiþeceðimi bilmiyorum diyerek sitemde bulundu. Ayrýca KESK þubeler platformu da Cumhuriyet Meydanýnda stand kurdu ve de kadýnlar günü ile ilgili bir söyleþi düzenledi. Samsun dan bir Komünist

8 Mart ýn pazarcý esnafýnýn pazar açtýðý güne denk gelmesi bizim 8 Mart için onlardan destek istememize neden oldu. Hazýrladýðýmýz pankartlarý kimler tezgahýnda açmaya gönüllü olacak diye bir araþtýrma yaptýðýmýzda o kadar çok gönüllüyle karþýlaþmadýk. Pankartlarý gönüllü açabilecek duyarlý arkadaþlarýmýzýn var olduðunu biliyorduk. Ama bizim asýl amacýmýz þimdiye kadar böylesi bir etkinlikle uzaktan yakýndan ilgisi olmamýþ arkadaþlarý bulmaktý. Önce dernek baþkaný tezgahýna pankart açtý, ardýndan diðer arkadaþlarýn katýlýmýný istedi. Kimisi gerçekten inandýðýndan, kimisi de farklý durmamak için, korka ürke tezgahýna pankart asmak durumunda kaldý. Þu doðru idi: Bu eylemin ne getirip ne götüreceði bu alanda net gözükmüyordu. Herkeste bir tedirginlik vardý. Neyse ki sonuç gayet olumlu oldu. Bizim de kazanýmlarýmýz netleþti. Ýþte bu eylemimize yürekten katký sunan AKP ye oy vermiþ, namazýnda niyazýnda Ýslami kurallara göre yaþamaya çalýþan Hüseyin amcayla bir röportaj yapmamýz kaçýnýlmaz oldu. Ýsterdik ki tezgahýna pankart asan 19 kiþinin her biri ile röportaj yapalým; ama Hüseyin amcanýn farklýlýðý ona öncelik tanýmamýza neden oldu. - Hüseyin amca; öncelikle 8 martta gösterdiðin yüreklilik ve duyarlýlýðýna yürekten teþekkür ederiz. H- Vallahi çocuklar ben bir þeyler yaptým; ama inanýn ne yaptýðýmýn daha tam farkýnda deðilim. - Nasýl yani? H- Þöyle diyeyim. O gün siz bana geldiðinizde düþünmeden bunlar kötü bir þey için benden yardým beklemezler diye düþündüm. Ýkincisi bu güne kadar dövdüðüm sövdüðüm kucaðýma aldýðým beþ çocuðumun anasýnýn bilhassa

benim tarafýmdan ezildiðini dernekteki konuþmalarýnýzdan çýkardýðým için kendimi mecbur hissettim. - Hasan emmi yoksa yengeme kötü davranan bir koca mýsýn? H- Hem de nasýl. Çünkü biz babamýzdan ne gördüysek öyle davrandýk. Bir de dinimizde kadýnlarýn erkeklerin yerini yüce rabbim tayin etmiþ diye biliriz. Ben ne diyeyim. -Hüseyin emmi nasýl bir kötü koca olarak görüyorsun kendini? H- Çocuklar þimdi sayacaklarým benim için normal sayýlan þeyler. Ama siz benim kafamý karýþtýrdýnýz. Ben iþten eve döndüðümde haným 53 yaþýna raðmen çorabýmý çýkarýp ayaðýmýn yýkanmasýna yardým etmeli. Yemek faslýndan sonra þöyle divana uzanmalýyým; haným ben yeter diyene kadar sýrtýmý kulunçlarýmý ovmalý. Benden sonra yatýp, benden önce kalkmalý. Vurduðuma sövdüðüme gýk dememeli. Biz böyle biliriz daha bir sürü sayabilirim. Ama düþündüðümde haklý olduðuma inanmakta zorlanýyorum. - Þimdi senin bir anda deðiþtiðine inanalým mý? Bu bir anda nasýl olur? Biz bu kadar etkili olduðumuza inanmýyoruz. H- Sizin de etkiniz var elbette. Ama þu doðru: benim hanýmým benim düþmaným deðil benim severek beðenerek bir ömür birlikte yaþamak istediðim biri. Ben neden kendi çýkarlarým için onu eziyorum. Ýþte bunu düþünmeme neden oldunuz. Belki deðiþmeye bugüne kadar bir zaman bir fýrsat aradým. Bu günmüþ. Vallahi çocuklar, evde 10 gündür haným bendeki deðiþikliðe bir anlam veremiyor. Ara sýra bana «herif sana bir þeyler oluyor; bir hocaya gitsen de kendini okutsan» demeye baþladý. Ben de «haným beni okuyanlar okudu takma kafana bundan sonra böyle» diyorum. Ama haným bu iþten memnun gibi görünüyor.

Ne bileyim aramýz daha iyileþti. - Hüseyin emmi bu düþünüþün inan en az hanýmýn kadar bizi de sevindirdi. Þimdi þu pankart açma iþine gelelim. O gün yanýna geldiðimizde düþünmeden tamam dedin ve bizi þaþýrttýn. H-Vallahi bende bilmiyorum nasýl bir gaza geldikse geldik. Ama o gün akþama kadar çektiðimi siz bir bana sorun. Öldüm, öldüm dirildim. Ama çocuklar bilerek bilmeyerek size yardýmým olduysa ne mutlu bana. Çünkü sizler kötü insanlar deðilsiniz. - Duyuþumuza o günden beri sana «komünist hacý» diyorlarmýþ haberin var mý? H- He var. Ama onlar hep þaka. Ben öyle sanýyorum. Ýyi bir þey yapmak ne zaman kötü olmuþ? Ne zaman bunu yapan köminis olmuþ ki? Doðru bildiðim doðru olduðuna beni inandýrdýðýnýz her þeyde bu günden sonra hep yanýnýzdayým bunu böyle bilin. - Bundan artýk hiç þüphemiz yok. Bizden kötü þey bekleme. Bizlerin mücadelesi her zaman insanlýðýn hakça, eþit, kardeþçe, ezilip sömürülmeden, köle muamelesi görmeden, katledilmeden yaþayacaðý bir dünyayý kurma mücadelesidir. H- Sizi az buçuk anlamaya baþladým. Ýnþallah emeðinizi Allahým boþa çýkarmaz. Röportaj yapmayý hedef seçtiðimiz Hüseyin amca böyle bir insan.Böyle olmasýna sanýrýz ki bizim de katkýmýz olmuþtur. Olduysa ne mutlu bize. Þu gerçek hiçbir zaman unutulmamalý: Elmasýný kurtarmak isteyen komþusunun elma dikmesini saðlamalý. Kendin gibi düþünüp öyle davrananlarý çoðalttýkça yalnýz ve korumasýz deðilsindir. Dostlukla Seyyar Pazarcý Esnafý Derneði ANTALYA

ABD de 8 Mart Etkinliði Düzenledik

Ýçinde bulunduðumuz üniversitede 2 Mart Pazar günü 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü etkinliði düzenledik. Geçen yýl, daha küçük ölçekte, bulunduðumuz þehirdeki sosyalistleri ve üniversite öðrencilerini içeren yaklaþýk 20 kiþinin katýldýðý bir 8 Mart etkinliði düzenlemiþtik. Bu sene önümüze, geçen seneden kazandýðýmýz deneyimler ve edindiðimiz derslerle, daha kapsamlý ve daha etkili bir forum düzenlemeyi koyduk.

Unutulan Toplumsal Tarihler Grubu Bu seneki etkinliðin organizasyonu üç ay öncesinden baþladý. Etkinliði, kurulmasýnda bizim aktif rol oynadýðýmýz, içerisinde dünyanýn farklý ülkelerinden gelen uluslararasý öðrencilerin bulunduðu yaklaþýk 20 kiþilik Unutulan Toplumsal Tarihler isimli bir öðrenci grubu organize etti. Bu grubun amacý bulunduðumuz coðrafyada, uzun süredir unutulmaya yüz tutmuþ olan 8 Mart ve 1 Mayýs etkinlikleri düzenlemekti. KöZ ün arkasýnda duran komünistler olarak, bizim hem bu grubun oluþmasýna aktif katký sunmamýzýn hem de bu etkinliði düzenlemekteki amacýmýz, bu coðrafyadaki sosyalistleri, kadýn, göçmen ve iþçi örgütlerini bulunduðumuz üniversiteye çaðýrmak; onlara söz alýp çalýþmalarýný ve mücadelelerini anlatabilecekleri bir kürsü sunmak; bu kurumlar arasýnda bir temas ve iletiþim saðlamak; son olarak da bulunduðumuz üniversitedeki öðrencilerin yüzünü bu topraklarda ezilenler ve sömürülenler içerisinde çalýþan örgütlenmelere döndürebilmekti.

8 Mart Vesilesiyle Sosyalistler ve Kitle Örgütleri Bir Araya Geldi; Sebahat Tuncel Onur Konuþmacýsý Oldu 2 Mart günü gerçekleþen etkinlikte 12 konuþmacý konuþtu; ve 7 kurum ve örgüt de tanýtým masasý açtý. Konuþmacýlar arasýnda Sebahat Tuncel in yaný sýra Özgürlük Sosyalist Partisi

(Freedom Socialist Party), Birleþik Ýþçi Sendikasý (United Workers Union), Ýþçilerin Dünyasý Partisi (Worker s World Party), Siyahlý Kadýnlar Örgütü (Women in Black) ve daha pek çok Amerikalý savaþ karþýtý aktivist, kitle örgütleri ve akademisyenler vardý. Spark Gazetesi, Kýzýl Emma isimli anarþist birlik, Freedom Socialist, United Union, Workers World, Women in Black de tanýtým masasý açanlar arasýndaydý.

Sebahat Tuncel ABD de Kürt Kadýn Hareketini Anlattý Etkinlik Sebahat Tuncel in açýlýþ konuþmasý ile baþladý. Sebahat Tuncel konuþmasýnda geniþ olarak Türkiye deki Kürt kadýn hareketinin geliþimini ve bu hareketin Kürt ulusal hareketi ve Türkiye feminist hareketi ile olan iliþkilerini tarihsel bir perspektiften dinleyicilerle paylaþtý. Bu baðlamda, 8 Mart ýn Türkiye deki kadýnlarýn ve tüm ezilenlerin mücadelesinde çok önemli bir yere sahip olduðunu belirtirken, 8 Mart ýn doðduðu ABD topraklarýna geri getirmek için atýlacak her adýmý çok deðerli bulduðunu belirtti. Kürt kadýn hareketinin ortaya çýkýþýnýn Kürt ulusal hareketinin en canlý olduðu döneme rastladýðýný belirten Sebahat Tuncel, Kürt kadýnlarýnýn devlet terörüne, zorunlu göçe ve evlatlarýnýn öldürülmesine karþý çýkmak suretiyle, birer siyasi aktör olduklarýna dikkat çekti.

ABD de ve Dünyada Ezilen Kadýnlarýn Mücadeleleri Tartýþýldý Yaklaþýk 6 saat süren ve 65 kiþinin izleyici olarak bulunduðu forumda Amerika da kölelikten bugüne siyah kadýnlarýn mücadelesi, Amerika da göçmen iþçi kadýnlarýn sorunlarý ve mücadeleleri, Amerikalý kadýn iþçilerin sorunlarý, Filistin de, Irak ta ve Türkiye de kadýn hareketinin durumu ve bu ülkelerde sosyalist ve feminist akýmlarla iliþkileri, Marksizm ile kadýn hareketi, savaþ karþýtý hareketin içerisinde kadýnlarýn rolü gibi pek çok konu tartýþýldý. Etkinliðimiz konuþmalar

ardýndan gelen bir tartýþma bölümüyle devam etti ve Amerika nýn En Tehlikeli Kadýný: Mother Jones isimli film gösterimi ile sona erdi.

8 Mart ý 1 Mayýs a Taþýyacaðýz Konuþtuðumuz katýlýmcýlar etkinlikten çok memnun kaldýklarýný dile getirdiler. Uzun zamandýr bu topraklarda kitlesel bir þekilde kutlanmayan 8 Mart ta birçok kurum ve siyasetin katýlýmýyla bir e t k i n l i ð i n düzenlenmesini önemli bulduklarýný söylediler. Etkinliðe konuþmacý olarak katýlan ve masa açan WWP bu etkinliðin ö n e m i n i vurgulayarak, kendilerinin de New York ta benzeri bir etkinlik planladýklarýný dile getirdi. Benzeri etkinliklerin özellikle 1 Mayýs ta da düzenlenmesi gerektiðine dikkat çekti. Bu birlikteliði 1 Mayýs a taþýmanýn önemi birçok baþka kurum tarafýndan da vurgulandý. Geçtiðimiz sene düzenlediðimiz 8 Mart etkinliðine 22 kiþi katýlmýþtý. Geçen seneki etkinliðe dinleyici olarak katýlanlarýn birçoðu ile bu seneki 8 Mart etkinliðini birlikte örgütleyebildik. Bunun bir kazaným olduðunu düþünüyoruz. Elbette bunda, 8 Mart ve 1 Mayýs örgütlemek üzere üniversitede kurulan öðrenci grubunun da önemli bir etkisi oldu. Ancak, bu grubun dýþýnda çevremizdeki öðrencileri bu etkinlikten haberdar etme konusunda yetersiz kaldýk. Bu etkinlik vesilesiyle ABD deki birçok kitle örgütü ve siyaset ile iliþki kurduk, daha önceden iliþki kurduðumuz kimi kurum ve örgütlerle de iliþkilerimizi ilerlettik. Daha önce yaptýðýmýz Ekim Devrimi paneli nde de bu coðrafyadaki devrimci ve sosyalist

akýmlarýn birbirleri ile devrimci dayanýþma bulunmasýný saðlamaya, bu konuda KöZ ün görüþlerini anlatmaya çalýþmýþtýk. Düzenlediðimiz Dünya Kadýnlar Günü etkinliðinin bu konuda önemli bir adým olarak görüyoruz. Bu etkinliði, etkinliðe katýlan kurum ve örgütler ile gelecekte birlikte örgütleyebileceðimiz diðer etkinlikler için bir ilk adým olarak görmekteyiz. KöZ ün arkasýnda duran komünistler olarak bu etkinliði birlikte örgütlediðimiz öðrencilerle, ve etkinlik katýlýmcýlarýyla yakaladýðýmýz bu iletiþimi 1 Mayýs a taþýmanýn öneminin bilincindeyiz. 1 Mayýs ta kapalý salonlarda deðil, ABD ye 30 yýl sonra ilk defa 2006 ve 2007 yýllarýnda 1 Mayýs'ý getiren göçmen iþçilerle birlikte olmayý hedefliyoruz. Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz! Kadýnýn Kurtuluþu Ýnsanlýðýn Kurtuluþudur! ABD Doðu Kýyýsýndan Komünistler


Sayfa

18

MART 2008

Kadýn Kadýna 8 Martlarýn Kökeni

2008 8 Martý na Türkiye nin bütün alanlarý dikkate alýnarak bakýldýðýnda, bu yýl da 8 Martlarýn kadýn kadýna miting yapmak isteyenler ve 8 Mart a kadýn erkek elele gitmek gitmeyi doðru bulanlar olarak ayrýldýðýný söylemek mümkündür. Doðrusu bu ayrým uzun yýllardan beri Türkiye de gündemde olan bir tartýþmayla ilgilidir. Neredeyse 20 yýldýr 8 Martlarýn kadýn kadýna kutlanmasý ve buna erkeklerin karýþtýrýlmamasý gerektiðini savunanlar olmuþtur. Buna itiraz edenler de öteden beri vardýr ve eksilmiþ deðillerdir. Kadýnlar günü dendiðinde bugünü kadýnlarýn kadýn kadýna kutlamak istemesi belki kimilerine gayet tabii gelebilir. Ama öyle deðildir ve dünyanýn pek az yerinde böyle bir uyduruk gündem vardýr. Üstelik, bu sorunun Türkiye deki kadar büyük çapta bir yer teþkil ettiði bir coðrafya da yoktur. En azýndan dünyanýn baþka yerlerinde bu tartýþma, 8 Mart eylemlerini bu eksenden ve bu kadar ciddi bir biçimde bölecek bir öneme sahip deðildir. Keza 8 Mart ýn Dünya Kadýnlar Günü olarak mý, yoksa Dünya Emekçi Kadýnlar Günü olarak mý anýlacaðý konusu da, eskiden beri en azýndan solcular arasýnda tartýþma konusudur; ancak bu eksende Türkiye de olduðu çapta bir ayrýþmaya dünyanýn baþka yerlerinde de rastlamak mümkün deðildir. Demek ki Türkiye de 8 Martlarýn bu eksenler üzerinden bölünmesinin nedenlerini uluslararasý ölçekte veya devrimci literatürde aramak akla ziyan olur. Aksine bu ayrýþmanýn nedenlerini esas olarak Türkiye devrimci ve sosyalist hareketinin yakýn tarihinde arayýp bulmak gerekir. Bakýldýðýnda bu n e d e n l e r t a s t a m a m o r a d a b u l u n a c a k t ý r. Doðrusu 8 Martlar Türkiye solunun belleðine yeni girmiþ deðildir. Öteden beri 8 Mart ýn ne olduðu ve 8 Mart ta ne yapýlmasý gerektiði bütün devrimcilerin ve sosyalistlerin az çok gündeminde olmuþtur. Ama 8 Martlarýn aðýrlýklý bir anlam kazanmasý, açýktýr ki 80 sonrasýnda 12 Eylül ün perdelerinin hafif hafif aralanmakta olduðu evrede olmuþtur. Bu evre rastgele bir evre deðildir. Bu evre 12 Eylül den çýkýþýn kontrollü bir biçimde saðlanmasý yönünde devlet tarafýndan yapýlan planlara uygun

olarak þekillenmiþ bir dönemi ifade eder. Bu dönem 12 Eylül öncesindeki devrimci akýmlarý eleþtiriye tabii tutan muhtelif romanlarýn piyasaya çýkmasýyla baþlatýlabilir. Bunlara sonradan (aslen kendisi de bir kafir olan bir þahsýn yakýþýrmasýyla) haklý olarak «küfür romanlarý» denecektir. Devrimci akýmlarýn savunucularýnýn büyük çoðunluðunun henüz cezaevlerinde veya sürgünde olduðu, seslerinin henüz pek az çýkmakta olduðu bu döneme, 80 öncesinde zaten devrimci harekete sert eleþtiriler getirmekte olan muhtelif reformist siyasal eðilimlerin sözcüleri, 80 öncesi devrimci hareket içinde marjinal bir konumda yer almýþ olan troçkistler ve büyük ölçüde de kendi geçmiþinden þu ya da bu nedenle memnuniyetsiz olan bireyler damga vurmuþtur. Böyle bir evrede, 12 Eylülcülerin katliamlar, iþkenceler ve zindanlarla baþlattýðý devrimci solu tasfiye operasyonlarýný tamamlayacak bir tasfiye dalgasý aðýr aðýr kabartýlmaktaydý. Bu kabarýþta geçmiþine þu ya da bu nedenle küskün veya bu geçmiþe þu ya da bu ölçülerle eleþtiri ile yaklaþan kalabalýk bir eski devrimci kitlesi hatýrý sayýlýr bir aðýrlýk oluþturmaktaydý. Ýþte ilk feminist giriþimler bu evrede seslerini her zamankinden fazla duyurdu ve 8 Martlarýn ve kadýn sorununun öncekinden farklý bir içerikle ele alýnmasý ilk kez bu iklimde oldu. Bu akýmýn ilk kadrolarý ise öteden beri zaten feminist olan ve kadýn hareketini önemseyenlerden ziyade eskiden þu ya da bu devrimci akým içinde yer almýþ ve devrimci hareketlerden þu ya da bu biçimde kopmuþ veya uzaklaþmýþ kadýnlar tarafýndan saðlandý. Bu nedenle de 80 sonrasýnda kadýn hareketinin þekillenmesi ve onun gündemlerinin içeriðinin doldurulmasý bu özgül etken dolayýsýyla haddinden fazla sol hareket ile iliþkili ve sol hareketle hesaplaþma eðiliminde bir çizginin damgasýný taþýdý. 8 Martlarýn ve kadýn hareketinin öyle olmasý gerekmezken ve zorunlu deðilken sol hareketle hep içli dýþlý olmasýnýn ve kendini ýsrarla devrimci akýmlarla ayýrt etme eðilimi içinde olmasýnýn asýl ve belirleþici nedenini bu ilk kadrolarýn niteliðinde ve dönemin tasfiyeci karakterinde arayýp bulmak gerekir.

8 Martlarýn Türkiye de özgün bir anlam kazanmasý ve 8 Martlarýn Türkiye de baþka yerlere benzemeyen bir biçimde bölünmesinin ardýnda yatan etkenlerin baþýnda bu gelmektedir. Bu saptanmaksýzýn 8 Martlarýn neden Türkiye de farklý bir biçimde ve ayný zamanda solu da bölecek þekilde bölündüðünü kavramak mümkün deðildir. Ayný zamanda da bu bölünmede tasfiyeci ve reformist akýmlarla (bu akýmlar devrimcilere kýyasla erkek egemen bakýþ açýsýndan daha azade olmadýklarý halde) feministlerin anlaþýlmaz bir biçimde yan yana durmalarýnýn sýrrý da burada yatmaktadýr. Bu itibarla 8 Martlarýn kadýn kadýna olmasý fikri esas itibariyle devrimci akýmlardan uzak durma eðilimi ve planlarýyla örtüþerek þekillenmiþ bir eðilimdir ve bu nedenle Türkiye ye özgü bir mahiyet taþýmaktadýr. Ayný nedenle de bu kutuplaþmada daima reformistler, tasfiyeciler ve feministlerin bir tarafta devrimcilerin diðer tarafta öbekleþmesi tesadüf deðildir. Demek ki «kadýn kadýna 8 Mart» ve «8 Martlarý kadýn erkek elele kutlama» ayrýþmasýnýn ardýndaki özgün etken evvela böyle kavranmalýdýr. Daha sonra 90 lý yýllarýn ortasýndan itibaren Mart ayýnýn bir baþka sürecin baþlangýç noktasý haline geldiði bir evre takip eder. Bu evreye damga vuran dönüm noktasý da yine Mart ayýna rastlayan 1995 Gazi ayaklanmasý ve onun sembolize ettiði dinamiklerdir. Bu dönemeçten itibaren Mart aylarý 1 Mayýslara kadar süren bir baþka kýpýrdanýþýn zemini haline gelmiþtir. Böylelikle, Mart aylarýnýn devrimcilerle reformistlerin baþka bir eksen üzerinden bölünmesinin gündeme gelmesiyle birlikte, 8 Martlarýn bölünmesinin ekseni de deðiþmiþtir. Bu ikinci evrede 8 Martlar esas olarak Mayýslara kadar uzanan bir devrimci reformist kutuplaþmasýna tabi olarak ve esas itibariyle bu eksenin gölgesinde bir bölünmeye uðramaya baþlamýþlardýr. Bir baþka deyiþle bu eksenin aðýr bastýðý dönemde kadýn kadýna kadýn erkek elele tartýþmasý giderek gölgeye düþmüþtür. Ayný dönemde apayrý nedenlerle kürt hareketinin kendi özel ihtiyaçlarý ve planlarýndan kaynaklanan bir baþka dinamiðe deðinmekte yarar var. Bu evrede

Kürtlerin de harekete bizzat militan olarak katýlan kadýnlarýn dýþýndaki kadýn kitlesini seferber etmek üzere planlar yaptýklarý gözlenebilir. Bu çerçevede, daha çok ev kadýnlarý konumundaki kadýnlarý erkeklerin vesayet ve denetimi altýndan kurtarmak kaygýsýyla, ve özellikle bu kadýn kesimini seferber edebilmek için, kadýn kadýna kitle eylemleri örgütlemeye ve feministlerin baþýný çektiði eðilimden farklý nedenlerle ve farklý sonuçlara yol açacak þekilde kadýn mitingleri düzenlemeye bilhassa bu dönemde önem vermiþlerdir. Bu dönemin 1998 8 Martý ile bir doruk noktasýna uðrayarak sona erdiðini söyleyebiliriz. Bu dönüm noktasý ayný zamanda Öcalan ýn rehin alýnmasýna öngelen son 8 Mart týr ve bu dönemeç ayný zamanda Kürt kadýnlarýnýn feministlerden ayrý durduklarý son 8 Mart olarak da kayda geçebilir. Bu dönemeçten sonra devrimcilerle reformistlerin baþka eksenlerde bölünmeleri kesin olarak sona ermemekle birlikte, 8 Martlar giderek daha fazla feministlerle reformistlerin damga vurduðu bir eksen üzerinden ayrýþmanýn basýncýyla yüzyüze kalmýþtýr. Ayný nedenle de 10 yýldýr her 8 Mart o dönemdeki genel siyasal güçler dengesinin durumuna ve sol hareket içindeki eðilimler arasý dengelerin konumuna göre þu ya da bu biçimde bölünmekte olsa da, kadýn kadýna veya «kadýn erkek ele ele» temasý zaman zaman öne çýkan zaman zaman biraz daha geri düþen bir konu olarak gündemde olmuþtur. Kadýn kadýna 8 Mart konusunun yeniden devrimcilerin gündemini etkileyen bir mahiyet kazanmasýnýn geri çekilme eðilimin damga vurduðu ve tasfiyeciliðin yeniden kabarmaya baþladýðý bu evreye tekabül etmesi de tesadüf deðildir. Bu dönemde KöZ ün arkasýnda duran komünistler esas olarak diðer devrimci akýmlar gibi, 8 martlarda kadýnlarla erkeklerin haremlik selamlýk biçiminde ayrýlmasýna karþý çýkan bir tutumu sürdürmüþ ve esas olarak devrimcilerin yer aldýðý karma eylemlere katýlmýþlardýr. Sýrf kadýnlarýn alýndýðý mitinglere ise daha ziyade orada bildiri daðýtmak maksadýyla gitmiþ veya kimi zaman da karma kortejleriyle gidebildikleri yere kadar giderek oradan bu ayrýþmayý protesto etmek suretiyle ayrýlmayý tercih etmiþlerdir.

Konfeksiyon Ýþçileri Bülteni nin Son Sayýsý Çýktý (Konfeksiyon Ýþçileri Bülteni nin 13 Mart 2008 tarihli sayýsýndan alýnmýþtýr)

Dikkat! Maliyeden Baskýn Var Televizyonlarda hepimiz Davutpaþa'da gerçekleþen patlamanýn haberlerini izledik. Televizyonlar hep bir aðýzdan ayný þekilde konuþmaya baþladýlar. Patlamada ölen iþçilerin asgari ücretin bile altýnda çalýþtýklarýndan, sigortalarýnýn olmadýðýndan ve iþ güvenliðinden yoksun olarak çalýþtýklarýndan bahsettiler. O patlamada ölen iþçiler kýt kanaat geçinebilmek için öldüler. Belki televizyonlar bu iþçilerin sigortasýz çalýþtýklarýndan, patlayýcý madde üreten bir iþyerinin böyle bir yerde ve bu koþullarda nasýl ruhsat alabildiðinden bahsettiler. Bu patlama sonucu olan iþçilerin aileleri sigortasýz olduklarý için mevcut olan haklardan mahrum oldular. Zaten ayda 300-400 YTL ye çalýþan herkesin yaþamý bu dünyada zindandan ibaret bir þeydir. Bu parayla birçok yerde bir iþçi ev kirasýný bile ödeyemez. Bunun için evde en az birkaç kiþinin bu þartlarda çalýþmasý gerekiyor, iþçilerin sigortasýz olarak çalýþmasý için patronlarýn birçok manevra yaptýklarýný biliyoruz. Mevcut olan iþ yasasý da birçok yönüyle iþçilerin bu koþullara razý edildiðinin bir ifadesinden baþka bir þey deðildir. Daha Davutpaþa'da yaþanan patlamalar unutulmamýþtý. Birden Ýstanbul'un hemen hemen birçok mahallesinde ve sanayi bölgesinde bütün konfeksiyon atölyeleri hemen kapanmaya baþladý. Maliye Müfettiþleri iþyerlerine baskýnlar düzenliyordu. Ýþçilerin sigortasýz çalýþtýrýlmasý nedeniyle bu baskýnlar gerçekleþti. Kesilen cezalar o kadar büyük meblaðlar olarak ifade ediliyordu ki patronlar hemen iþyerlerini paydos ettirdiler. Tabi ilk gün için sadece bu yapýldý. Daha sonra patronlar tarafýndan hemen yedek planlar devreye konuldu. Birçok iþyeri hemen bir aylýðýna birçok iþçisine evraklarýný toplatýp sigorta giriþlerini gerçekleþtirdi. Baþka zamanlar kâðýtlarýn aylarca içerde bekletilip

sigortalarýn yapýlmamasý için patronun nasýl ayak dirediðini gayet net bir þekilde biliyoruz. Tabi atölye sahipleri bir aylýk bile olsa sigortalarý yaptýklarýnda kendi ceplerinden bunlarý yapmýyorlar. Yine her zaman ki gibi faturayý iþçilere kesiyorlar. Yani yapýlan sigortalar iþçilerin aldýklarý ücretlerden kesilerek yapýlýyor. Atölye sahipleri sigortacýlara yakalanmamak için birçok yönteme baþvurdular. Bazýlarý kepenkleri aþaðýya indirerek devren satýlýk atölye yazýsýnýn altýnda çalýþarak, bazýlarý kapýlarý kilitleyerek kapýnýn önüne bir nöbetçi býrakarak, bazýlarý gece çalýþmayý zorunlu hale getirerek, kendilerince sigortacýlara yakalanmamaya çalýþtýlar. Tabi bu durumda iþçiler olayýn seyircisi olarak kaldýlar. Genelde patron ne dediyse iþçiler onu yaptýlar. Tabi bu örgütsüz olmamýzýn bir sonucuydu. Devlet yaþadýðý parasal sýkýntýlarý bir nebze olsun rahatlatabilmek için bu cezalarý kesmeye çalýþtý. Þayet sorun iþçilerin sigortasýz çalýþmasý olsaydý, müfettiþlerin iþyerlerine ani baskýnlar düzenledikten sonra faturayý býrakýp gitmesi gerekmiyordu. Sigortasýz iþçi çalýþtýrýlmasý yasalarda suçtur ama bu tespit edildiði koþularda sigortasýz çalýþtýrýlan iþçilerin kayýtlý hale getirilmesi gerekiyor. Ayný zamanda iþçinin sigortasýz çalýþtýrýldýðý sürelerin tespit edilmesi gerekiyor. Yani sigortasýz çalýþtýrýlan iþçilerin maðduriy e tle rinin ortadan kaldýrýlmasý için eski dönemlerinin de yatýrýlmasý gerekiyor. Ama müfettiþler hiç böyle bir harekette bulunmuyorlar. En azýndan biz böyle bir þeyin yapýldýðýný tüm gözlerimizi ve kulaklarýmýzý açmamýza raðmen ne gördük ne de duyduk. Bir taraftan Genel Saðlýk Sigortasýyla iþçilerin birçok hakký ellerinden alýnýyor. Emeklilik için doldurulmasý gereken gün sayýsý 9000 iþgününe çýkarýldý, emeklilik yaþý kadýnlarda da erkeklerde de 65 yaþ oluyor. Saðlýk ocaklarý kapanýyor, kýdem tazminatý

kaldýrýlacak. Bunlar genel saðlýk sigortasýnýn sadece bazý maddeleri. Anlaþýlan, iþçilere yönelik bunca saldýrý gerçekleþirken sigortalý iþçi sayýsýný artýrmaya çalýþmýyorlar. Bugünkü koþullar birden bire ortaya çýkmadý, fason üretim yavaþ yavaþ yaygýnlaþtýrýldý. Büyük fabrikalarýn sahipleri kendi yerlerini kapatarak maðazalar açtýlar, kendi üretim yerlerini tamamen kapatmadan asýl iþini bu fason atölyelere yaptýran firmalar oldukça fazladýr. Zamanla küçük atölyeler her mahallede her sokakta açýldý. Böylece iþçilerle uðraþmadan sadece sipariþ vererek, yüksek oranda karlarla dikim yaptýrmaktadýrlar. Gerek atölye sahiplerinin gerek de maðaza sahiplerinin ne kadar para kazandýðýný hepimiz biliyoruz. Ama bizim ücretlerimiz her geçen gün daha kýymetsiz hale geliyor. Bu baskýnlarý yapanlar bizlerin durumunu düzeltmeye gelmiyorlar. Ama biz ortak hareket edersek hem sigortamýzý yaptýrýrýz hem de ücretlerimizi düþürmeyiz. O zaman kimsenin baskýn yapmasýný beklemeyiz kendimiz sigortamýzý dayatýrýz...

Patron Hakkýmýzý Gasp Etti. Bizim Patron Ayný Zamanda Ýþçidir. Bu Nasýl Oluyor Peki? Patronumuz Teoman Yavuz Bahçelievler PTT'sinde kadrolu çalýþan bir iþçi. Sýnýf atlama sevdasýna tutulan Teoman Bey daha önce Adýyaman ve Diyarbakýr'da yaptýðý iþçileri dolandýrma ve haklarýný gasp etme mesleðini Ýstanbul'da da önce Çobançeþme'de yapmýþ, en sonuncuda da kabak bize patladý. Ýlk ay paramýz gecikince patron bize devlet memuru olduðunu, kimsenin hakkýný yemeyeceðini söyleyerek bizleri iki ay daha ücretimizi almadan çalýþmaya ikna etti. Ayný zamanda Tükmenistanlý bir kadýn iþçiyi de üzerine kapý kilitleyerek barýndýrmýþ, ardýndan da bizimle birlikte onun da iki aylýk maaþýný gasp etti. Baktýk ki patron bizi kandýrýyor, paramýzý vermiyor biz de iþten

ayrýldýk. Bizi paramýzý vermek için iki ay salladý. Sonunda da haber geldi ki, patron iþ yerinden malzemeleri kaçýracakmýþ. Biz de iþyerine giderek makinelerin baþýnda beklemeye baþladýk. Ancak en büyük sorunumuz iþçilerin fikir birliðinde olmamasýydý. Ýþçiler arasýnda gruplar oluþmuþtu ve bizim birleþtirmeye çalýþmamýz da iþe yaramýyordu, tabi patrona da böylesi lazým. Bunu kullanarak bazý iþçi arkadaþlara senet vererek aramýzdan ayýrdý. Bu senedi çoðumuz almadýk, çünkü senetle para alamayacaðýmýzý biliyorduk. Bir de bu akþam polis geldi, kavga ediyormuþsunuz þikâyet var diyerek, sonra durumu sordular biz de anlattýk. Patronun çok haksýzlýk yaptýðýný söylediler hatta yanýmýzda patronu azarladýlar, eðer biz þikâyet edersek hem iþinden, hem eþinden hem de iþyerinden olacaðýný söylediler. Sonra bizi þikâyetçi olmamýz için karakola getirdiler. Ancak ne hikmetse polisler birden çark etti, bize þikâyetçi olmamamýzý tembihlediler, þimdi bu iþle uðraþamayacaklarýný söylediler, patronunun verdiði günü beklememizi söylediler. Biz de hani bizi suç duyurusu için getiriyordunuz, hani bizi haklý gördüðünüzü söylüyordunuz dedik, onlar da eðer bunlarý söylemeseydik sizi oradan çýkaramazdýk, o yüzden bizde böyle yaptýk dediler. Yani polis gerçekten de iþini yapmýþtý, iþçilerin haklarýný gasp etmeye çalýþan patronla omuz omuzaydý, yanlýþ olan bizim polisten bir çare beklememizdi zaten! Sonra biz senet almayan iþçiler kar yaðmasýna raðmen kapý önünde birkaç gece sabahladýk. Bu iþi düzenleyemeyince ve bazý iþçi arkadaþlar nöbete kalmayýnca biz de vazgeçtik. O haftanýn sonu da patron makineleri kaçýrdý. Biz de Baðýmsýz Tekstil Ýþçileri Sendikasýnýn Güneþli'deki Dayanýþma Hukuk Bürosuna gittik. Durumu oradaki avukat arkadaþa anlattýk. Avukat bize toplu olarak suç duyurusunda

bulunmamýz için bir dilekçe hazýrladý. Þimdi savcýlýða gidip dilekçeleri vermek için iþçilerle toplanmaya çalýþýyoruz. Ancak en acý olaný þu ki olayýn baþýnda biz iþçiler birlikte davransaydýk, patron makineleri kaçýramazdý ve biz birlikte suç duyurusuna da yine birlikte gidemiyoruz. Ýzol Tekstil de çalýþan iþçilerin yarýsý

olarak gideceðiz. Biz bir araya gelmedikçe ne en temel hakkýmýz olan maaþlarýmýza, ne sigorta hakkýmýza ne de sendika hakkýmýza sahip çýkabiliriz. Bu deneyimden de görüldüðü gibi biz iþçilerin haklarýmýz için bir olmamýz gerekiyor. Yenibosna Ýzol Tekstil'den Ýþçiler

3 Þubat Mitingi ne Katýldýk

3 Þubat ta Alevi örgütlerinin düzenlediði mitinge yaklaþýk 10 bin kiþilik bir kitle katýldý. Mitinge bir dizi alevi örgütünün yaný sýra TKP, SODAP, TÖP, ESP, Halkevleri, HÖC, EMEP, Partizan, BDSP, ÖDP, DHP, Mücadele Birliði ve KöZ de katýlmýþtý. Mitingde yoðun olarak Alevilere yönelik faþistl saldýrýlara ve AKP nin "Alevi açýlýmý"na tepkiler vardý. Birçok siyaset Maraþ ve Sivas katliamýnýn yanýna Gazi'yi de katarak Gazi'deki ayaklanmayý hala katliam diye nitelemeye devam ettiler. Mitinge görece kalabalýk katýlan siyasetler TKP, HÖC ve Halkevleri idi. Miting alanýnda tertip komitesinin Alevilerin AKP'ye yönelik tepkisini dile getiren konuþmasýnýn yanýnda cezaevlerine yönelik F tipi operasyonlarýna, Diyarbakýr cezaevi katliamýna, Ulucanlar saldýrýsýna ve 17 lerin Mercan da düþüþlerine iþaret etmesi dikkat çekiciydi. Buna karþýlýk Kürtlere yönelik saldýrýlara yahut sýnýr ötesi operasyonlara hemen hemen hiç deðinilmedi. Kürtler kendilerine ancak Salman Kaya nýn kürsüde dillendirdiði birkaç Kürtçe ezgide yer buldu. Biz "Ne Þeriat Ne Kemalizm Yolumuz Proleter Devrim KöZ pankartýnýn altýnda yaklaþýk elli kiþilik bir kitleyle yürüdük. Miting boyunca "Ne Þeriat ne Kemalizm Yolumuz Proleter Devrim", Maraþ! Unutmadýk! Sivas! Unutmadýk! Kemalistler Tuttu Faþistler vurdu , Ezilenlere Özgürlük Savaþan Ýþçilerle Gelecek , Özgürlük Savaþan Ýþçilerle Gelecek , Marks Engel Lenin Yolumuz Proleter Devrim , Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz , Yaþasýn Devrimci Dayanýþma ve "Yaþasýn Komünistlerin Birliði" sloganlarýný yürüyüþ boyunca sýk sýk attýk Ýstanbul dan Komünistler


Sayfa

MART 2008

19

Paris Komünü ne Hayat Veren Kadýnlardan Biri: Louise Michel

Paris Komünü ne hayat veren ve Komün'e kendinden izler býrakan kadýnlardan birisi de Louise Michel'di. Louise Michel, 29 Mayýs 1830 da Fransa da Vroncourt þatosunda dünyaya geldi. Annesi þatonun hizmetçilerinden biri idi. Babasý ise küçük Louise dünyaya geldikten kýsa bir süre sonra ortadan kaybolmuþtu. Louise Michel anýlarýnda, «Piç denilen çocuklardaným; ama bana dünyaya gelme bahtsýzlýðýný bahþedenler özgür insanlardý; birbirlerini sevdiler; doðumumla ilgili olarak anlatýlan sefil öykülerin hiçbirisi doðru deðildir ve annemi yaralayamaz. O hayatým boyunca tanýdýðým en dürüst kadýndýr» dedi. Küçük Louise dede ve büyükanne diye çaðýrdýðý þatonun sahiplerinin yanýnda büyüdü. Okumayazmayý Voltaire hayraný olan dedesinin gayretleriyle öðrendi. Yine ondan iyi bir eðitim aldý. Þiir yazmayý sevdi, bazýlarýný Victor Hugo'ya gönderdi ve sürgündeki þairden cevap da aldý. Hugo ile mektuplaþmalarý þair ölünceye kadar sürdü. Küçüklüðünden itibaren Louise in en dikkat çeken özelliði insanlara ve hayvanlara karþý sevecenliði ve yardýmsever paylaþmacý karakteri idi. Dedesinin kendisine verdiði harçlýklarý genellikle ihtiyaç sahibi olan baþkalarýna aktarýrdý. Hatta bu maksatla dedesinin parasýný çaldýðý bile oluyordu. Louise ilkokul öðretmeni olmak istedi ve sýnavlarý kazandý. Ancak bu mesleði yapabilmesi için imparatorluða baðlýlýk yemini etmesi gerekiyordu; Louise Michel bunu reddetti. Dedesinden aldýðý eðitimle sýký bir cumhuriyet taraftarý olmuþtu. Sonuçta resmi okullar yerine özel okullarda çalýþmak zorunda kaldý. Hatta 1853 ocaðýnda Yukarý Marne bölgesinde Audeloncourt da özgür bir okulu bizzat kendisi açtý. Ýki yýl sonra da ayný bölgede bir baþka okulda cumhuriyetçi fikirleri çocuklara aþýladýðý için ilk kez emniyetin dikkatini çekti. Bunun üzerine Louise Michel Paris e taþýnmaya karar verdi. Onuncu bölgede Chateau d Eau caddesinde bir okulda öðretmenliðe baþladý. Okulun müdürü bayan Volier hayatý boyunca onun yakýn dostu oldu. Paris Komünü nün önde gelen isimleri arasýnda olacak olan Varlin, Eudes,Valles, Rigault ve Theophile Ferre ile de o zaman ve onun sayesinde tanýþtý. Ferre Kurþuna dizilinceye kadar Louise in sevgilisi idi; Louise ölünceye kadar da öyle kaldý. Bu sýrada Paris'te katýldýðý tartýþmalar sayesinde anarþizmle de tanýþmýþtý. Polis kayýtlarýna göre Michel in siyasal mücadeleye baþlamasý bu tarihte olmuþtur: Ayný kayýtlarda Michel in Birinci Enternasyonal üyesi olduðu da yazýlýyor. Ama Louise gibi birinin siyasal mücadeleye katýlmak için 30 yaþýna gelmeyi beklediðine inanmak

doðru olmaz. Polis kayýtlarý kendilerinin fark ettikleri noktayý baþlangýç saymýþ olsa gerek. Louise Paris te çeþitli derneklerin faaliyetlerine katýlmaya ve kimi dergilere yazý göndermeye baþlamýþtý. 1869 da öldürülen gazeteci Victor Noir ýn cenazesine ise erkek kýyafgetinde ve belinde hançeri ile katýldýðýný söylüyor. 1871 in ocaðýnda ise teslimiyetçi hükümete karþý yapýlan protesto gösterilerine ulusal muhafýz üniformasý ile katýldý ve ilk silahlý eylemine katýlmýþ oldu. Komünle taçlanacak olan 18 Mart ayaklanmasýnda Louse mantosunun altýnda sakladýðý karabinasý ile yer aldý. Komünün yenilgisinin ardýndan yakalanýncaya kadar da silahýný elinden býrakmayacaktý. Louise Michel genellikle anarþistler tarafýndan anýlýr ve anarþist olarak tanýnýr; ki bu doðrudur. Michel'in de imzasýný taþýyan «Anarþistler Bildirisi» onun yaþamýna damga vuran belli baþlý fikirleri yansýtmaktadýr: "Anarþistler, düþünce özgürlüðünün her yerde tanýndýðý bir çaðda sýnýrsýz özgürlüðü savunmayý hak ve görev olarak bilen insanlardýr... Özgürlükten yanayýz ve bunun, kökeni ve biçimi ne olursa olsun, ister dayatýlmýþ, ister seçilmiþ olsun, kralcý ya da cumhuriyetçi olsun herhangi bir iktidarýn varlýðýyla baðdaþmayacaðýna inanýyoruz... Eþitlik olmadan özgürlük olamaz!... Bizim istediðimiz eþitlik, özgürlüðün önkoþulu olan fiili eþitliktir. Herkesten yeteneði kadar, herkese ihtiyacý kadar, diyoruz!" Ancak bu metne imza atanlarýn arasýndakilerin birçoðu da dahil olmak üzere iþçi hareketinin çeþitli akýmlarý kadýnýn yerinin ev olduðunu düþünmeye devam ediyorlardý. Louise Michel hep anarþistlerin saflarýnda kalmýþ olduðu halde, anarþistleri de kayýrmayarak þu eleþtiriyi getirenlerdendi: "Erkek, hangi kesimden olursa olsun, hep efendidir. Biz kadýnlar onunla hayvanlar arasýnda yer alan ayrý bir tür sayýlýrýz. Proudhon kadýnlarý ev kadýný ve fahiþe olmak üzere ikiye ayýrmýþtýr. Acý içinde itiraf ediyorum biz, çaðlar boyunca bu hale getirilen, baþka kasta dahiliz. Cesaretimiz varsa bu patalojiktir, bazý bilgileri kolayca öðrenirsek, bu da patolojik bir durumdur. Ben bütün hayatýmca buna güldüm. Bugün artýk, yanlýþlýðý ileride anlaþýlacak olan bütün hatalar gibi buna da gülüp geçiyorum." Halbuki o sýralarda bu fikirleri savunanlar marksist komünistlerin arasýndaydý; Michel hiç bir zaman anarþizmi terk edip marksistlerin saflarýna katýlmadý. Paris Komünü'nde de baþlangýçta kadýnlar sürekli geri tutulmaya çalýþýlmýþ, toplantýlara katýlmalarý önlenmek istenmiþti; kadýnlarýn erkekler gibi sokaklarda savaþamayacaklarý düþünülüyordu. Parisli kadýnlarla birlikte, Louise Michel bileklerinin hakkýyla bunun tersini kanýtladý. 17-18 Mart gecesi General Vinoy'un birlikleri, Parislilerin ellerinden toplarýný almakla görevlendirilmiþti. Kadýnlar bu bilgiyi ulaþtýrmak üzere gereken zamaný bulmuþlardý. Louise Michel ve Ferre'nin yönettikleri Onsekizinci Bölge Güvenlik Komitesi bunun üzerine, Montmartre tepesine gitti. Tepeye giden kadýnlar, çocuklar, federe muhafýzlar askerlerle iliþki kurup, onlarla neþeli ve kardeþçe bir iliþki geliþtirdiler. Generaller askerlerine Parisliler üzerine ateþ edilmesi emrini verdiðinde artýk çok geçti, askerler emre uymadý. Emri veren iki general tutuklanarak kurþuna dizildiler. Bu cezalandýrmanýn en þevkli savunucularýnýn baþýnda da Michel geliyordu. Daha sonra Komün'ün ezilmesi sýrasýnda «petrolöz» denen ve ellerindeki gaz bidonlarýyla burjuva ordularýna kabuslar yaþatan kadýnlarýn öyküleri dilden dile dolaþtý. Barikatlarda, idam mangalarýnýn karþýsýnda, zindanlarda kadýnlar erkeklerin yanýnda yerlerini almasýný bildiler. Sadece Louise Michel'in yýllarca hapis yatmasýna neden olan iddianameler bile hem onun hem de genel olarak kadýnlarýn Komün'deki rolünü yansýtmasý bakýmýndan çarpýcýdýr: «18 Mart'ta General Lecomte ve Clement Thomas'ýn tutuklanmalarýnda rol almak». «"Onlarý salmayýn" diye kýþkýrtýcýlýk yapmak ve öldürülmeleri eylemine

katýlmak». «19 Mart'ta Belleville ve Villette mahallelerinin silahlandýrýlmasýnýn sorumluluðunu üstlenmek. Bu eylemler sýrasýnda Ulusal Muhafýz üniformasýný giymek». «Komün'ün ilan edilmesinden sonra "Kadýn Ýþçilerin Çalýþarak Ahlaklý Yaþamasý Komitesi" sekreteri olarak "Kadýnlar Birliði Merkez Komitesi" kurmak». «Komün'ü Versailles güçlerine karþý savunmak için, kadýnlardan oluþan ve komünarlara saðlýk hizmeti veren ambulansçý birimleri; barikatlarda dövüþecek savaþçý birlikleri; yangýnlar çýkarmak üzere kundakçý (petrolöz) bölükleri örgütlemek». «Devrim klübü baþkaný olarak 18 Mayýs'ta alýnan þu kararlara katýlmak: mahkemelerin kapatýlmasý; rahiplerin tutuklanmasý; Blanqui'nin serbest býrakýlmasý için 24 saatte bir rehinenin kurþuna dizilmesi » «Issy, Clamart ve Montmartre çatýþmalarýnda bilfiil yer almak»... vs. Louise Michel bu ve benzeri suçlamalarla yargýlandý ve bir avukat tarafýndan savunulmayý reddetti. Kendi yaptýðý savunmada þunlarý söyledi: Kendimi savunmak ve birilerinin beni savunmasýný istemiyorum. Tüm varlýðýmla toplumsal devrime aitim ve bütün davranýþlarýmýn sorumluluðunu kabul ediyorum. Yaptýklarýmý bilerek ve isteyerek yaptým. Mahkeme baþkaný son söz olarak söylemek istediði bir þey olup olmadýðýný sorduðunda ise, Kendini Savaþ Konseyi diye adlandýran benim yargýcým olan heyetinizden . tek isteðim yoldaþlarýmýn öldürüldüðü Satory meydanýna gönderilmemdir. Beni de toplumunuzdan eksiltin. Zaten sizden bunu yapmanýz isteniyor. Cumhuriyet savcýsýnýn hakký var. Mademki özgürlük için çarpan her yüreðe bir parça kurþun nasip oluyor ben de hakkýmý isterim. Eðer yaþamama izin verirseniz intikam diye haykýrmaktan usanmayacaðým.» Bu sözler üzerine mahkeme baþkaný sinirlenerek sözünü keser ve bitirmesini ister. O da «Bitirdim zaten eðer þerefsiz alçaklar sürüsü deðilseniz öldürün beni!» diye yanýt verdi. Ona sürgün cezasý verdiler. Temyize gidip gitmeyeceði sorulduðunda Hayýr bu kararý temyiz etmeyeceðim ölüm cezasýný tercih ederdim yanýtýný verdi. Louise Michel i Fransýz Sömürgelerinden Yeni Kaledonya ya (Kanakya ya) gönderdiler. O sýra orada ayaklanma vardý. Louise Michel orada bulunduðu süre içinde sömürgeciliðe baþkaldýran Kanaklarla dayanýþma içinde oldu. Oysa sürgündeki pek çok komünar Fransa nýn saflarýnda kalmýþtý. Michel gizlice sürgüne kadar yanýnda taþýdýðý kýzýl komün fularýnýn yarýsýný keserek ayaklanmanýn önderlerinden Atai ye hediye ettiðini anlatýyor. Michel sürgün yýllarýnda da Kanak çocuklarýnýn eðitimi ile ilgilendi. 1880 Kasýmý nda Paris e döndükten sonra da mücadeleyi býrakmadý Zatürreden öleceði 1904 yýlýna kadar defalarca tutuklandý. Bazen iþsizlerin mücadelesi içinde bazen anarþistlerin eylemlerinde boy gösterdi. Öldürmeye azmettirmekten yargýlandýðý da oldu. Daima yazmaya devam etti. Louise Michel Bugünün Anarþistlerine Ve Feministlerine mi Benziyor? Parisli bir kýsým kadýnýn Versailles'ýn karþý-devrim güçleriyle yapmak istedikleri barýþ görüþmelerine karþý kaleme alýnan ve Louise Michel'in kaleminden çýktýðý söylenen Paris Komünü bildirisi de þunlarý söylüyordu: "Hayýr! Parisli iþçi kadýnlar barýþ deðil, kanlarýnýn son damlasýna kadar savaþ istiyorlar. Bugün uzlaþma ihanet olur, mutlak toplumsal yenilenme, var olan hukuki ve toplumsal iliþkilerin yýkýlmasý, ayrýcalýklarýn sömürünün ortadan kaldýrýlmasý, sermaye egemenliði yerine emeðin egemenliðinin konulmasý, emekçinin kendi kurtuluþunu saðlamasý yönündeki bütün umutlarýmýzýn sonu olur." Louise Michel'e bu görüþleri ve yaþamýnýn çarpýcý radikal yönleri nedeniyle feministler; anarþistlerin saflarýnda yer aldýðý için de anarþistler sýk sýk sahip çýkmaktadýr. Ancak bugünün anarþistleri veya feministleriyle Louise Michel ve onun gibi militan kadýnlarýn arasýnda benzerlik kurmak pek güç. Bugün kendisini hala anarþist olarak tanýmlayanlarýn çoðu tarihten birtakým pek isabetli olmayan dersler çýkarmýþ görünüyor. Ama bu derslerin onlarý Micehel'e yaklaþtýran dersler deðil uzaklaþtýran dersler olduðu apaçýk. Gerçi artýk kadýnlarýn evlerine kapanmalarýný savunan anarþistler belki de kalmamýþtýr; ama hala sýk sýk ateþten bahsettikleri halde, kendilerini ateþe atmaktan sakýnmayan anarþistlere pek rastlanmýyor. Hesaplý, akýlcý ve gerçekçi olmak; «çýlgýnlýk»lardan

uzak durmak gerektiði hakkýndaki bilgiççe nasihatlerden anarþistlerin de nasiplerine düþeni aldýklarý anlaþýlýyor. Hatta birçok durumda bu liberal nasihatlerin anarþizm adýna savunulduðu görülüyor. Bu bakýmdan bugün kendilerine anarþist diyenlerin Louise Michel'le ayný ruh halini savunduklarýný söylemek bile çok güç. Louise Michel Komün'ün kýzýl bayraðý altýnda durmakta hiçbir sakýnca görmemiþti; þimdi anarþizmin ayýrdedici yönlerinin baþýnda bayraðýn rengini karaya çevirmek geliyor. Zaman zaman Michel'e feminizmin öncülerinden biri diye sahip çýkan feministler için de benzeri bir durum sözkonusu. Louise Michel, kadýnýn özgürleþmesini savunmanýn hiç de basit olmadýðý bir dönemde özgürlüðü yanlýzca söylemle, ya da belirli ayrýcalýklara sahip olarak yaþamakta aramadý. Bu mücadeleyi genel ve sýnýflar üstü bir zeminde deðil, baldýrý çýplaklarýn yanýnda, Komün barikatlarýnda aradý. Kota vb. yoluyla deðil ellerinde silahlarýyla, gaz bidonlarýyla, barikatlarýn üzerinde hayatlarýný ortaya koyarak erkeklerin kadýnlara kapatmak istediði siyaset dünyasýna girenlerin arasýnda yer aldý. Ancak resmi izin alýndýðý takdirde eylem yapmaya alýþmýþ bulunan; bu izinli «eylemlerde» de erkekler katýlsýn mý, katýlmasýn mý; pankartlarýn rengi mor mu olsun kýzýl mý; sloganlar Türkçe mi olsun, Kürtçe mi; devrim ve komünizm gibi sözlerin olduðu sloganlar atýlsýn mý, atýlmasýn mý gibi tartýþmalara boðulan feministlerle, barikatlarda savaþan kadýn komünarlar ve Louise Michel'in arasýnda nasýl bir ortaklýk kurulabilir? Ya da kadýnlarýn ezilmesi ve kurtuluþu sorununu yalnýzca kadýnlarýn sorunu gibi görüp, erkeklerin olmadýðý mitinglerde, balon uçurmayý marifet sayan feministlerle, barikatlarda savaþan Louise Michel arasýnda nasýl bir benzerlik kurulabilir? Bugün kadýnýn kurtuluþu mücadelesini, þiddetten, yýkýcýlýktan uzak barýþ söylemleriyle dillendirenlerle; «eylem ve enerji» diye haykýran, «kýyasýya savaþ», «hürriyet davasý için dökülen oluk oluk kan: iþte bunlar bizim zafer ve intikam unvanlarýmýzdýr» diyenlerin birbirinden çok uzaklarda durduðu oldukça açýktýr. Buna karþýlýk, 8 Mart eylemi için erkekleri fabrikalardan çýkarýp kendileriyle hareket etmeye zorlayarak 1917 Þubat Devrimi'nin kývýlcýmýnýn çakýlmasýnda büyük payý olan kadýnlarla, Marx'ý Paris Komünü'nde savaþmaya çaðýran, neden yanlarýnda olmadýðýný sorgulayan Louise Michel arasýnda daha rahat iliþki kurulabileceði de açýktýr. Hatta Louise Michel gibi kadýnlara feministler ve anarþistler arasýnda pek rastlanmýyor diye bu tür militan kadýnlarýn hiç bulunmadýðý da söylenemez. Aksine Michel'in yaþadýðý dönemdekine göre çok daha fazla sayýlarda kadýn, belki onu tanýmadan, ama onun gibileri aratmadan özgürlüðünü daðlarda, barikatlarda, fabrikalarda, eylemlerde arýyor; iþkenceciler veya mahkeme heyetleri karþýsýnda kimliðine toz kondurtmuyor. Bu bakýmdan bugün ona sahip çýkanlarla Louise Michel arasýnda benzerlik bulmak imkansýz gibi görünse de, Gazi barikatlarýna koþan, bedenini ateþe vermekten sakýnmayan, daðlarda gerilla olan, gecekondularýný, fabrikalarýný savaþ alanýna çevirmekten sakýnmayan kadýnlarla Louise Michel ve onun gibiler arasýnda iliþki kurmak hiç de zor deðil. Louise Michel'lere sahip çýkmak; onlarýn bugünün liberal masallarýnýn dekoru haline getirilmesine karþý çýkmak ve onlarýn mücadeleci örneklerini komünizm davasý için mücadelede yaþatmak komünistlerin ödevleri arasýndadýr. Louise Michel Komün Direniþi nin bastýrýlmasýndan sonra tutuklu bulunduðu hapishanede þu dizeleri yazmýþtý: Þimdi suskun olan yýðýnlar Okyanus gibi gürlediðinde; Yýðýnlar ölmeye hazýr olduðunda Komün tekrar ayaklanacak. Sayýlamayacak bir kalabalýk olarak geleceðiz Bütün yollardan geleceðiz Ve karanlýklardan sýyrýlan intikamcý hayaletler gibi gelirken Yumruklarýmýzý sýkacaðýz Bayraðý ölüm taþýyacak Al kanlara boyanmýþ kara bayraðý Ve alev alev göðün altýnda Özgürleþen toprak Mor çiçekler açacak (Hapisane þarkýlarý mayýs 1871)


Sayfa

20

MART 2008

Tasfiyeci Rüzgarlar Þiddetlenirken

Geçtiðimiz sayýda belirttiðimiz gibi, Hangi Yolda Yürüyoruz baþlýklý makalede yapýlan yeni dönem tespitleri doðru olduðu ölçüde yeni, yeni olduðu oranda da doðru deðildir. Söz konusu yenilik tespitlerin pratikteki karþýlýðý iþçi-köylü ittifakýný ve Leninist parti modelini reddetmek, bugünün Avrupai troçkist akýmlarýyla sosyalist devrim zemininde buluþmak olacaktýr. Kuþkusuz TÝKB gibi Marksizm-leninizme ortodoksça baðlýlýðýyla övünen bir akýmýn böyle bir zemine yönelmesi, tarihin ironisiyle deðil TÝKB nin kendi pratiðiyle ilgili yaptýðý, daha doðrusu yapmadýðý muhasebeyle baðlantýlýdýr. Hangi Yolda Yürüyoruz baþlýklý bu yazý görünüþte mütemadiyen TÝKB nin aþmaya mecbur olduðu geriliklerden söz etmektedir, ama aslýnda sahiden özeleþtirel bir biçimde ele alýnmasý noktalara parmak basmamaktadýr. Tam da bu nedenle görünüþte bir muhasebe amacýyla kaleme alýnmýþ bu yazý TÝKB yi leninizmi inkar eden akýmlarýn zeminine doðru sürüklemekte; onu geçmiþteki pratiðinin gerisine savurmaktadýr. Bu bakýmdan TÝKB nin yürüdüðü yol, 1987 yýlýnda kurulduðunu duyuran EKÝM Hareketi nin yürüdüðü yolun aynýsýdýr. Bu bakýmdan Hangi Yolda Yürüyoruz da yazýlanlarla EKÝM in henüz yolun baþýndayken, 1987-1991 döneminde söyledikleri esas olarak aynýdýr. Herþeyden önce her iki akým da yazdýklarýný büyük yenilgilerin ardýndan yazmýþlardýr. EKÝM 12 Eylül de yenilgiye uðrayan üç örgütün TDKP, TKÝH, TKP-ML Hareketi nden gelen militanlar tarafýndan kurulmuþ bir örgüttür. TÝKB ise 12 Eylül den, tüm devrimci akýmlarýn aksine, önemli bir hasar almadan çýktýðýný sýk sýk ifade etse de 2000 li yýllarýn baþýnda fiili tasfiye halini yaþamýþ bir örgüttür. EKÝM in kuruluþundan itibaren yazdýklarýnýn büyük bir çoðunluðunu, bunlar her ne kadar geleceðe yönelik yazýlmýþ olsalar da, asýl olarak geçmiþteki yenilgilerin açýklamasý olarak anlamak gerekir. Özellikle 1987 den 1991 yýlýndaki 1. Genel Konferans a kadar yazýlanlarý bu çerçevede algýlamak gerekir. Benzer þekilde Hangi Yolda Yürüyoruz yazýsý da esas olarak geçmiþte tasfiyeye yol açan zaaflarýn nasýl aþýldýðýna ve aþýlacaðýna dair saptamalarla doludur. Buna karþýlýk ilk bakýþta TÝKB nin bugünkü durumuyla EKÝM in 1987-1991 arasýndaki konumu arasýnda köklü farklýlýklar olduðunu iddia etmek de mümkündür. Zira EKÝM siyasal yaþamýna komünistlerin birliði çaðrýsýný yükselterek baþlamýþtý. Buna karþýlýk TÝKB 12 Eylül sonrasýnda ne böyle çaðrýlara itibar etmiþ ne de kendisi bu türden bir çaðrý yükseltmiþtir. Ancak burada da aslýnda bir farktan çok bir benzerlikten söz etmek gerekir. Zira EKÝM in birlik çaðrýsý, EKÝM in öne sürdüðü perspektifleri ve tezleri kabul edenlerin EKÝM çatýsý altýnda birliðinden baþka bir þey deðildir. Burada sözü edilen birlik aslýnda katýlma olduðundan EKÝM de aslýnda birlik çaðrýlarý altýnda TÝKB nin büyüme anlayýþýný savunmaktaydý. Hangi Yolda Yürüyoruz la Ekim in 87-91 arasýnda yazdýklarý arasýndaki en kolay gözlenebilecek benzerlik elbette her iki akýmýn da kendilerini diðer akýmlardan sosyalist devrim programý ya da stratejisiyle ayýrt etmeleridir. Ancak bu tutum benzerliði aslýna bakýlýrsa o kadar sýk fark edilmeyen baþka bir benzerliðin, her iki akýmýn geçmiþlerine iliþkin yaptýklarý daha doðrusu yapmadýklarýmuhasebenin benzerliðinden kaynaklanmaktadýr.

EKÝM in 12 Eylül e Ýliþkin Muhasebesi 12 Eylül yenilgisinin ardýndan yola çýkan EKÝM günün en acil ihtiyacýnýn iþçi sýnýfýnýn ihtilalci partisini yaratmak olduðunu tespit etmiþ, her þey iþçi sýnýfýnýn ihtilalci partisi için þiarýný benimsemiþti. Kuþkusuz leninizmi benimseyen hiç kimse ne bu saptamaya ne de bu þiara itiraz edebilirdi. Ancak sorular tam da bu noktadan sonra baþlýyordu. Ayný saptamalarý ve çaðrýyý 12 Eylül öncesinde yapmak mümkün müydü? Böyle bir çaðrýda bulunanlar EKÝM den önce de var mýydý? Eðer öyleyse bu çaðrýlar neden baþarýlý sonuç vermemiþti? Ýþte EKÝM in yeni döneme iliþkin yaptýðý tespitler tam da bu sorularýn üzerini örtmek, dikkatleri bu sorulardan baþka noktalara çekme kaygýsýnýn ürünleriydi. EKÝM in yeni döneme iliþkin tespitlerinin birinci ayaðý 60-80 arasýndaki devrimci harekete ve bu hareketin 12 Eylül deki yenilgisine iliþkindi. EKÝM e

12 Eylül yenilgisinin nedeni asýl olarak 12 Eylül deki hareketin sýnýf karakteriydi. Bu açýklamaya göre 1960-80 arasýndaki devrimci hareketin asýl olarak küçük burjuva bir karakter taþýdýðý için yenilmiþti. Küçük burjuva radikalizminin devrimci barutu 12 Eylül le birlikte tükenmiþti. 12 Eylül yenilgisi bir rastlantý deðil, söz konusu akýmlarýn sýnýf karakterlerinden ötürü taþýdýklarý açmazlarýn yapýsal bir sonucuydu. Bu tespitler yýllar sonra TKÝP kuruluþ kongresinde þu þekilde ifade edilecekti: 70 yýllar, bu temel üzerinde ortaya çýkan ve 70 li yýllara egemen yaygýn küçük-burjuva hareketliliði içinde kendini bulan küçükburjuva sosyalizmi dönemi oldu. Küçükburjuva sosyalizmi de kendi çapýnda görkemli bir dönem yaþadý, geliþip serpildi. Fakat sonuçta o da geliþmesinin sýnýrlarýna vardý. Belli bir noktadan sonra da karþý-devrimin sert karþý saldýrýsýyla yüzyüze kalarak yenilgi ve yýkýmla sonuçlandý. Ve 80 lerin ortasý, bu yenilginin, bu yýkýmýn çok da rastlantý olmadýðýný, sözkonusu olanýn basit bir karþýdevrim yenilgisi olmadýðýný, bu hareketlerin yapýsal zaafiyetleri, açmazlarý temeli üzerinde bu denli yýkýcý ve tasfiyeci etkisini gösterdiðini ortaya koydu. Yine 80 lerin ikinci yarýsý, küçükburjuva hareketliliðinin artýk geçmiþteki biçimiyle tekrarlanamayacaðýna da tanýklýk etti. (TKÝP Kuruluþ Kongresi Açýlýþ Konuþmasý ndan... Partinin Adý ve Amblemi, Eksen Yayýncýlýk) Bu akýmlarýn sýnýf karakteri ise söz konusu dönemde faaliyet yürütmüþ devrimcilerin kendi politik tercihleri olmaktan ziyade toplumun sosyoekonomik yapýsýnýn, sýnýflarýn nesnel geliþmiþlik düzeyinin bir sonucuydu: Dönemler daima sýnýflar mücadelesiyle ve sosyal hareketliliklerle belirlenir. Dönemlerin bitiþi, yeni dönemlerin baþlayýþý, nesnel toplumsal nedenler ve dinamiklerle belirlenir... (ayný konuþma) Böylelikle sadece 12 Eylül öncesindeki akýmlarýn küçük burjuva karakterlerinden doðan yapýsal zaaflarýndan ötürü yenilgiye mahkûm olduðunu deðil ayný zamanda bu dönemde baþka karakterde bir hareket yaratmanýn imkânsýzlýðýný da yine nesnel nedenlerden ötürü öðrenmiþ oluyoruz. Böyle bir açýklamanýn ardýndan niye 1987 öncesinde iþçi sýnýfýnýn ihtilalci partisi için ileri diye sormaya gerek bile kalmýyordu. Zira dönem buna müsait deðildi. Dönem müsait olmayýnca da EKÝM in kurucularý da elbette küçük burjuva karakterli akýmlarda yer alacaklardý. EKÝM kurucularýnýn geçmiþteki politik pratiklerini de sorgulamalarýna gerek yoktu zira küçük burjuva karakterli örgütleri içinde yürütülecek hiçbir pratik doðru bir sonuç vermezdi. Peki yeniden ayný hatalarýn tekrarlanmayacaðýnýn güvencesi nedir? EKÝM in bu konudaki yanýtý da nesnel koþullarla baðlantýlýdýr. Ülkede kapitalizmin geliþmiþlik düzeyi artýk küçük burjuva devrimciliðini imkansýz kýlmaktadýr: Bu ülkede yeni bir sosyal mücadeleler dönemi ancak iþçi sýnýfýnýn damgasýný taþýyabilir. Artýk biz 60 lý ve 70 li yýllardaki türden küçük-burjuva yýðýnlarýn egemen olacaðý ve damgasýný vurabileceði bir tarihsel dönemi bu ülkede yaþayamayacaðýz. Türkiye deki sosyal iliþkilerin evrimi, küçükburjuvazi üzerinde yýkýcý etkiler yapan bir takým baþka geliþmeler sözkonusu. Biz çoðu kere yirmi yýlýn yorgunluðu dedik, ama bu iþin gerçekte öznel yaný. Bir de bunun nesnel temeli var. Türkiye de burjuvazi bugün öyle bir egemenlik kurmuþ, öyle bir örgütlü aygýt yaratmýþ, siyasete, kültüre, ideolojiye ve gündelik yaþama öylesine yön vermektedir ki, bu hakimiyetin karþýsýnda ideolojik saðlamlýðý ve politik bir gücü, ancak gerçekten bu düzenin anti-tezi olan sýnýf, onun temsilcisi ve öncüsü politik akým, yani komünist bir sýnýf partisi baþarabilir. (ayný konuþma) Peki EKÝM in farký neredeydi? EKÝM in farký küçük burjuva devrimciliðinin nesnel koþullar nedeniyle imkansýz hale geldiði bir evrede doðmuþ olmasýydý. Bu yeni evrenin proletaryanýn daha kitlesel ve toplumsal olarak siyaset sahnesine yaklaþtýðý bir dönem olmasý da tesadüf deðildi. EKÝM kuþkusuz yeni bir dönemi kendi baþýna yaratmamýþtý. O sadece

ortaya çýkmakta olan dönemi Marksist bir gözle analiz etmiþ, bu yeni dönemin ayýrt edici özelliklerini ve ihtiyaçlarýný tespit etmiþ, önüne bu tespitlere uygun görevler koymuþtu. Nesnel durumu marksist bir temelde analiz etme becerisi bir kere kendini diðer akýmlardan ayýrmak için yeterli olarak kabul edildikten sonra bu geliþmeleri incelemek için teorik çalýþmalar yürütmenin kendisini baþlý baþýna bir politik faaliyet olarak kabul etmenin önünde de bir engel yoktur. Nitekim EKÝM, tam da böyle yapmýþtýr kuruluþunu ilan ettikten sonra 1990 lý yýllarýn ortasýna geçen süre boyunca teorik üretim faaliyetini partileþme sürecinin ana halkasý olarak ilan etmiþtir.

EKÝM in Sovyetler Birliðine Ýliþkin Muhasebesi EKÝM in yeni döneme iliþkin tespitlerinin ikinci ayaðý Sovyetler Birliði üzerineydi. Dünyadaki diðer geliþmelerle birlikte ele alýndýðýnda, Sovyetler Birliði nin çöküþü de aslýnda bir dönemin bittiðinin habercisiydi. Ekim Devrimi yle baþlayan devrimci dönem revizyonizmin uluslararasý iþçi hareketine hakim olmasýyla birlikte geri çekilme evresine girmiþti. Ancak 80 lerin ortasýndan itibaren artýk yeni bir dönem baþlýyordu. Kapitalist bunalýmlar zaten emperyalistler arasýndaki çeliþkileri büyütüyordu. Varþova paktýnýn çözülmesiyle birlikte emperyalist kampýn iç birliði daha hýzlý bir biçimde ortadan kalkacaktý. Gerçi milli kurtuluþ mücadelelerinin emperyalizm üzerindeki sarsýcý etkisi kalkmýþtý ama bunu telafi edecek daha önemli bir geliþme yaþanýyor Orta geliþmiþ ülkelerde genç ve gürbüz bir iþçi hareketi filizleniyordu (bu tespitler EKÝM 1. Genel Konferansý Belgeleri nde Süreçler ve Eðilimler yazýsýnda okunabilir). Kýsacasý Hangi Yolda Yürüyoruz yazýsýnda da gördüðümüz gibi artýk devrim için daha elveriþli nesnel koþullar vardý. 70 li yýllarda devrimlerin yapýlmasýnýn önünde duran engeller ortadan kalkmýþtý. Daha da önemlisi Sovyetler Birliði nin çökmesi de yeni dönemde devrimcilerin iþini kolaylaþtýran bir geliþme olarak ele alýnýyordu. Sovyetler Birliði nin çökmesi marksist-leninistleri aðýr bir kamburdan kurtarmýþ, teorik atýlýmlarýn önünü açmýþtý. Dünya komünist ve devrimci hareketinin zayýflýðý açýk bir olgudur. Fakat bu yeni bir durum olmadýðý gibi, asýl önemli olan, onun bu güçsüzlüðünün en alt noktasýný yavaþ yavaþ geride býrakarak, artýk yeni bir güçlenme dönemine giriyor olmasýdýr. Sovyetler Birliði ve Doðu Avrupa'daki geliþmeler zayýflýk yaratmak bir yana, dünya komünist ve devrimci hareketini aðýr bir kamburdan ve yýllarýn yanýlsamalarýndan kurtarmýþ, tarihsel olarak yenilenip geliþmesinin önünü açmýþtýr. Buna, tam da bu sayede ve bizzat bu ülkelerde gerçek bir komünist hareketin yeniden þekillenmesi olanaðý da eklenmelidir. Ayrýca tüm saptýrýcý ve kýsýrlaþtýrýcý vesayetlerden kurtulmuþ olmak, marksist-leninist hareketin özgür teorik geliþmesi ve atýlýmý için paha biçilmez bir tarihsel ortam ve olanak demektir. (Süreçler ve Eðilimler, Ekim 1. Genel Konferansý Belgeleri) Kuþkusuz Sovyetler Birliði nin çöküþü de týpký 12 Eylül öncesi dönem gibi ele alýndý. Elbette Sovyetler Birliði revizyonist politikalarýn kaçýnýlmaz sonucu olarak çökmüþtü. Peki revizyonizm? Marksist-Leninist harekete revizyonizm nasýl egemen olmuþtu? EKÝM bunun için yine nesnel koþullara bakmanýn gerekli olduðunu söylüyordu. Nasýl 60 larýn Türkiye sindeki toplumsal yapý yenilmeye mahkum küçük burjuva sýnýf karakterli örgütleri üretmiþse, EKÝM Devrimi sonrasýndaki toplumsal yapý da kaçýnýlmaz olarak revizyonizmi üretmiþ, hatta iktidara getirmiþti. "Önce revizyonizm ve revizyonistler çýkmýyor, önce bunlarý yeþerten toprak oluþuyor. Demek oluyor ki, buna uygun kurumlar, iliþkiler, alýþkanlýklar, gelenekler, düþünsel eðilimler oluþuyor; revizyonizm bu zeminde mayalanýyor; revizyonistler bu toprakta çimlenip yeþeriyorlar. Hiç de parti ve devlet yönetimini ele geçir miyorlar, basbayaðý 'ellerinde' buluyorlar (Ekimler 2, Þubat 1994 s.95) Bu satýrlarýn yazarý H. Fýrat, söz konusu makalenin ikinci bölümünü aradan geçen 14 seneye karþýn yazmadý, yazamayacak da... Zira yazarýmýz ayný mantýðý korunarak yazýya devam ettiði takdirde

revizyonizmin aslýnda, geri bir kapitalist ülkede iktidarý alan Ekim Devrimi nin kaçýnýlmaz sonucu olduðunu söylemek zorunda kalacaðýnýn farkýndadýr. Ýþte yeni dönem tespitleri tam da bu açmazlarý ortadan kaldýrmak için icat edilmiþtir. Türkiye de ve dünyada geçmiþteki yenilgileri nesnel geliþmelerin kaçýnýlmaz sonucu olarak gösterenlerin hem bu muhasebeden kaçmak hem de önümüzdeki dönemlerde benzer yenilgilerin yaþanmayacaðýnýn güvencesini vermek için yeni dönem tespitlerine ihtiyacý vardýr. Zira yeni bir dönemden söz ederek geçmiþteki tüm hatalar eski dönemdeki nesnel koþullarýn üstüne yýkýlýr. Ayný hatalarýn bir kez daha tekrarlanmayacaðýnýn güvencesi yine sözü edilen yeni dönemdir. Yeni dönemdeki sosyo-ekonomik koþullar eski dönemdekinden farklý olduðundan geçmiþ dönemin kaçýnýlmaz hatalarý bu yeni dönemde gündemden düþmüþtür. 12 Eylül bir daha tekrarlanmayacaktý. Zira iþçi sýnýfý güçlenmiþ, kalabalýklaþmýþtý, Revizyonizm bir daha dünya üzerinde eskisi gibi hâkimiyet kuramayacaktý çünkü dünyanýn her tarafýnda güçlü kapitalistleþme süreçleri ve proleterleþme dalgalarý yaþanmýþtý.

Yeni Dönem Tespitleri Ýnkârcýlýðý ve Tasfiye Dalgalarýndan Medet Uman Tutumlarý Beraberinde Getirir Yaptýðý tüm yeni dönem tespitlerine karþýn EKÝM sol akýmlarýn içindeki devrimci unsurlar açýsýndan bir çekim merkezi olamadý. Alamet-i farika olarak savunulan, yeni dönemin yeni devrim stratejisinin, yani sosyalist devrim stratejisinin, politik pratikte EKÝM in kendisini diðer akýmlardan ayýrmasýný mümkün kýlmýyordu. Ekim de tüm diðer devrimcidemokrat akýmlar gibi genel-grev genel direniþ çaðrýlarýnda bulunuyor, yaþasýn iþçilerin birliði, halklarýn kardeþliði diyordu. Hatta, sosyalist devrim hedefine tabi olarak atýldýðý takdirde, taktik bir slogan olarak iþ-ekmek-özgürlük sloganýna bile karþý çýkmýyordu. EKÝM in sosyalist devrimciliði bir perspektif olmanýn ötesine geçemeyince sol akýmlarý bu temelde ayrýþtýrmak da mümkün olmadý. Ancak EKÝM in Tüm Komünistler EKÝM Bayraðý Altýna çaðrýsýna bir muhatap çýkmamasýnýn daha önemli iki sebepi vardý. Bunlardan biri EKÝM in yeni dönem tespitleriyle birlikte yaptýðý muhasebenin inkarcý niteliðiydi. Geçmiþteki dönemin günahlarýndan özeleþtirisiz kurtulmak için 12 Eylül öncesi tüm devrimci pratiði küçük burjuva sýnýf karakteri yle mahkum eden EKÝM in bu temelsiz saptamalara devrimci kalmak, geçmiþteki birikimlerini bugüne taþýmak isteyen, her þeye sýfýrdan baþlamamak isteyen bu akýmlarýn itibar göstermesi mümkün deðildi. Ýkincisi ve daha önemlisi EKÝM in yeni dönem tespitleri, onun objektif olarak solda yaþanan tasfiyelerden medet umar bir konuma sürüklenmesine yol açýyordu. Þüphesiz bu bir niyet sorunu deðildi, EKÝM in pek sýk tekrar ettiði bir ifadeyi kullanýrsak, onun bakýþ açýsýndaki yapýsal zaaflardan kaynaklanýyordu. Eski dönemin bittiðini yeni bir dönemin baþladýðýný söyleyen bir akým doðal olarak eski dönemden kalan her türlü örgütün de yeni dönemde yaþama þansý bulamayacaðýný tasfiye olacaðýný savunuyordu. Daha da vahimi bu tasfiye sürecinin EKÝM in önünü açacaðý iddia ediliyordu. Tüm bu saptamalar 2003 yýlýnda verilmiþ bir konferansta veciz bir þekilde ifade edilmiþtir: Komünistlerin 15 yýl öncesine ait deðerlendirmelerine de burada özellikle bu nedenle iþaret ediyorum. Zamanýnda yapýlmýþ bu deðerlendirmelerde, küçük-burjuva devrimci-demokrat akýmlar iþleri artýk eskisi gibi sürdüremezler; kendilerini yenileyemezselerse eðer zamanla ya reformizme kayarlar, ya da tümden yok olup giderler deniliyor Buradan bakýldýðýnda, yine de yýllar boyu iyi dayandýklarýný söylemek bile mümkün Bu akýmlar çok bile yaþadýlar, dedim. Kökleþmiþ yapýsal özellikleri ve zaaflarý nedeniyle bugünkü sonuç onlarýn kaçýnýlmaz akýbetiydi. Bunlar dünün akýmlarýydý, yeni döneme zaten yanýt veremezlerdi. Dünyada ve Türkiye de yeni bir döneme girilmiþtir, bunlar ise geride kalmýþ bir özel tarihi dönemin akýmlarý idiler. Bu özel koþullarýn ortadan kalkmasý, onlarýn tarihsel ömrünün de bittiði noktaydý... devamý yan sayfada


Sayfa

MART 2008

21

Kim Hangi Yolda Yürüyor? (2) Burada ardýndan aðlanacak ya da zayýflýk duygusuna neden olacak bir durum olduðunu da sanmýyorum. Bu kadar çok sol grubun olmasý, bu denli parçalý bir durum, zenginlikten çok belirgin bir zaafiyet ifadesiydi... [D]evrim mücadelesi son 30 yýldýr bundan çok büyük zararlar gördü. Sahnenin þimdi bu aþýrý parçalanmýþlýk durumundan bir ölçüde olsun kurtulmasý, saflarýn netleþmesi ve her bir konumun giderek daha belirgin bir-iki parti ya da grup tarafýndan temsil edilir hale gelmesi, kesin olarak devrim mücadelesinin bundan sonraki seyri ve geleceði için bir avantajdýr... Geleneksel küçük-burjuva grup ve çevrelerin birbiri ardý sýra sahneden çekilmesi, ya da kimlik deðiþtirerek düzenin icazet alanýna kaymasý ciddi, tutarlý bir programa ve çizgiye sahip devrimci bir sýnýf partisinin geliþip serpilmesini kolaylaþtýran bir etkendir de ayný zamanda. [Halihazýrda bulunan sol akýmlarýn] güçlenmesi devrimci hareketin genel planda güç kazanmasý olarak görülemez. Dahasý, soruna gündelik deðil de stratejik bir perspektifle bakýldýðýnda, bunun tam tersi doðrudur. Bunlar temel önemde yapýsal zaaflarla yüzyüze akýmlardý ve böylesi bir kimlikle de hiçbir yere gidilmezdi, dolayýsýyla kýsa dönemli olarak devrim adýna biriktirilen güçler üzerindeki etkileri gerçekte bozucu ve tüketici bir etkiydi. Somut deneyimle de açýkça görüldüðü gibi. Bu nedenle an önce sahneden çekilmeleri en hayýrlý iþtir, dün olduðu kadar bugün de. (Dünya Türkiye ve Sol Hareket/ Kýzýl Bayrak 13 Aralýk 2003)

KöZ ün Tasfiyeciliðe Karþý Yaklaþýmý EKÝM e Taban Tabana Zýttýr Kuþkusuz EKÝM sol üzerindeki tasfiyeci basýnçlarýn farkýnda olan tek akým deðildi. Siyasal mücadeleye baþladýklarýndan beri KöZ ün arkasýnda duranlar da yükselen tasfiyecilik dalgadan söz etmiþler. Tüm devrimci güçleri bu dalgaya karþý uyanýk olmaya çaðýrmýþlardýr. Ancak EKÝM in aksine KöZ ün arkasýnda duran komünistler bu tasfiyeci dalgadan beslenmeyi deðil devrimci güçlerle birlikte bu tasfiyeci dalgaya karþý durmayý görev bilmiþlerdir. Bu tutumun özetini de dört yýl önce Atýlým da çýkan bir yazý vesilesiyle kaleme alýnmýþ olsa da Atýlým eleþtirisinden ibaret olmayan bir yazý da gözlemek mümkündür. Atýlým ý eleþtiren ve bu yüzden onun eleþtirilerine muhatap olanlar Atýlým ýn savunduðu siyasi hareketin tasfiyeciliðe doðru sürüklenmesini, refor mizme kayma tehlikelerini iþaret ederek eleþtirdiklerinde adeta bunu ister gibi görünmekte ve öyle davranmaktadýrlar. Atýlým ýn hedeflerine ulaþmamasýný adeta sevinçle karþýlayacak gibidirler. Sanki Atýlým ýn savunduðu hareketin baþarýsýz olmasý ve daðýlmasýndan bir çýkar bekler gibi bir eda ile eleþtiri yapmaktadýrlar. Zaten Atýlým ýn öfkelenmesinin ve hýrçýn bir eleþtiri yapmasýnýn nedenlerinden biri de bu olsa gerektir. KöZ ün arkasýnda duranlar, komünistlerin rekabet içinde deðil komünist dayanýþma anlayýþýyla yaratacaklarý bir devrimci parti için mücadele etmektedirler. Her ne kadar Atýlým ýn savunduðu parti de, onun eleþtirdikleri de bizim hedeflediðimiz komünistlerin birliði hedefinin muhataplarý arasýnda deðillerse de, KöZ ün arkasýnda duran komünistler kendileri dýþýndaki akýmlarýn, bunlar merkezci yahut oportünist akýmlar da olsalar, ne düþman tarafýndan alt edilmesini, ne de kendi içlerinden çürüyerek tasfiyecilik kýskacýnda çökmelerini tercih etmektedirler. Komünistler bunlarýn hiçbirisini olumlu geliþmeler olarak görmezler, aksine bu tür geliþmelerin genel olarak devrimci hareketi zayýflatacaðýnýn bilinciyle hareket ederler. Herhangi bir devrimci örgütün en küçük bir mevzi kalýntýsýnýn bile ister sýnýf düþmaný ister onun bir nevi uzantýsý sayýlmasý gereken tasfiyeci oportünist akýmlar tarafýndan yok edilmesi devrimciler bakýmýndan olumsuz bir geliþmedir; çünkü bu düþman akýmlarýn güçlenmesi anlamýna gelir. Nitekim bir bakýma SSCB nin emperyalizmin müdahaleleri ve karþý devrimcilerin içten içe çürütmesi sonucunda çöküþü de onu düþman sayanlar için bile sevindirici ve olumlu bir geliþme olmamýþtýr. Aksine bu çöküþ bir bütün olarak dünya devrimci hareketini zaafa uðratan bir geliþme olmuþtur. Bu ders ibretle akýlda tutulmalýdýr. Biz bunu akýldan çýkarmayýz. Bu dersi akýlda tutarak kendi imkan ve araçlarýmýz ile ve politik mücadele içinde elde ettiðimiz güç sayesinde merkezci ve oportünist akýmlarýn üstesinden gelmeyi hedefleriz. Buna uygun davranýrýz. (Parti Deðilken Parti Gibi Davranmak, Parti Ýken Parti Gibi Davranmamak (2), Proleter Devrimci Köz, Mayýs

2003) Yaþadýðýmýz topraklarda tasfiyeciliðe karþý öteden beri mesafeli duran devrimci güçler asýl olarak EKÝM in tasfiyeden medet uman bu tutumu nedeniyle, bu hareketin çaðrýlarý karþýsýnda kayýtsýz kaldý. Komünistlerin parti birliðini savunurken, diðer yandan düzenin tasfiyeci hamlelerinden medet ummak sadece EKÝM i bundan tam yüzyýl önce Rus Sosyal Demokrasisi içinde fraksiyonlarýn gereksizliðini savunarak tasfiyeciliðin propagandasýný yapan Troçki nin zeminine yaklaþtýrmakta böylelikle EKÝM in bir çekim merkezi olmasýný engellemekle kalmadý. EKÝM in bu tutumu ayný zamanda komünistlerin birliðini saðlamak amacýyla yükseltilen çaðrýlarýn itibarýný da zedeledi.

Evdeki Hesap Çarþýya Uymayýnca 12 Eylül sonrasýndaki yenilgiyle bir hesaplaþma giriþimi olarak ortaya çýkan EKÝM in hesabý, yenilginin tüm kabahatini eski döneme ve bu dönemin örgütlerinin üzerine yýkmak, kendi varlýðýný da yeni dönemin marksist tahlilini yapmýþ bir örgüt olarak gerekçelendirmek, böylelikle yükselen tasfiyeci dalgadan rahatsýz olan unsurlarý kendi bayraðý altýna toplamaktý. EKÝM 1987-2000 yýllarý arasýnda TDKPEMEP le bu kaygýyla polemiklere girmiþti; þimdi de ayný kaygýyla MLKP ye hücum etmektedir. Ancak bu kaygýlar ne olursa olsun, 1990 lý yýllarýn ortasýndan itibaren söz konusu hücumlarla ciddi bir kadro kazancýnýn yaþanmayacaðý açýða çýktý. Evdeki hesabý çarþýya uymayan EKÝM ise, ciddi bir bölünmenin yaþandýðý bir olaðanüstü kongreden sonra, kendi baþýna partileþme sürecine girdiðini ilan etti. Bu sürece girilmesiyle birlikte EKÝM bir önceki dönemin tam tersi bir hatta savruldu. 90 larýn ortasýna kadar asýl olarak nesnel geliþmelerin seyrini analiz edip, geliþmelerin sol hareketteki sonuçlarýna iliþkin saptamalar ve devrimci hareketin geneline yönelik çaðrýlar yapan EKÝM bu dönüm noktasýndan sonra solu umursamaz tümüyle kendi içine kapanýp bir an evvel partileþme için gerekli teorik ve örgütsel altyapýyý saðlama gayretiyle hareket eden bir akýma döndü. Peþpeþe ilan edilen partileþme yýllarýndan sonra nihayet 1998 yýlýnda TKÝP kuruldu. Ancak bu TKÝP nin EKÝM in 1987 yýlýnda yaratma iddiasýyla yola çýktýðý, sýnýf içinde kök salmýþ proletaryanýn ihtilalci partisiyle uzaktan yakýndan iliþkisi yoktu. Öyle ki artýk yýllar sonra yapýlan deðerlendirme toplantýlarýnda kurulan komünist iþçi partisinin 1987 de belirtilen ihtiyaçlarý karþýlayýp karþýlamadýðý bile tartýþýlmýyordu. Araya serpiþtirilen, biz kendimizden fazlasýyla hoþnutsuzuz laflarýný bir kenara býrakýrsak, artýk karþýmýzda tasfiye olmamayý baþarý kabul eden bir hareket vardý: Nicelik planýnda henüz fazlaca bir mesafe aldýðýmýz iddiasýnda deðilim kuþkusuz. Ama böylesi bir tarihsel ortamda biz saðlam bir nitelik yaratmayý baþardýk ve onu tutarlýlýkla koruduk, sonuçta belli bir nicel geliþmeyle de birleþtirebildik. Bu kadarý elbette henüz bizi hiçbir biçimde tatmin etmiyor, biz sanýlanýn aksine kendisinden fazlasýyla hoþnutsuz bir hareketiz. Ama, bir parça nesnel ölçütlerle ve biraz sükunetle bakýldýðýnda, on yýllarý bulan bir geçmiþten ve birikimden gelenlerin yok olduðu, eridiði ya da tasfiyeci süreçler içinde yozlaþýp kimliðini tükettiði bir tarihsel evrede, biz kendi öz emeðimizle var olmayý baþardýk. Bununla da kalmayýp, çok yönlü etki ve basýnçlar altýnda, kimliðimizden, ideolojik eksenimizden ve deðerler sistemimizden taviz vermeden ayakta kalmayý baþardýk. Ýdeolojikpolitik tuarlýlýðý ve moral gücünü koruyabilmiþ neredeyse tek hareket olduk. Bizim kendimizden hoþnut olmamamýza aldýrmayýp kabul etmek gerekir ki, bu da gerçekte az þey deðil. Bu az þey olmadýðý gibi bir rastlantý da deðil. Bunun bütün bir sýrrý, bütün bir hikmeti, bu hareketin dayandýðý ideolojik-politik çizgidedir. Bu olmasaydý zaten biz hiçbir þey yapamazdýk. O çizginin bir anlamý, hayat içinde gerçek bir karþýlýðý olmasaydý, tanýmladýðým o son derece elveriþsiz tarihi ortamda, biz zaten yaþama olanaðý bulamazdýk. Ýyi-kötü bir kuvvet yaratabilmek bir yana, onca basýncýn, saldýrýnýn, tasfiyeci cereyanýn olduðu bir ortamda ayakta kalamazdýk. Çok çabuk yýlar ve kenara çekilirdik. (Dünya Türkiye ve Sol Hareket/7, Kýzýl Bayrak 13 Aralýk 2003) Halbuki bu saptama da doðru deðildi. Zira aslýna bakýlýrsa 1987 yýlýnda TDKP, TKÝH ve TKP-ML Hareketi nin eleþtirip proleter devrimci bir tarzda aþmak iddiasýyla kurulan EKÝM bugün bakýldýðýnda salt sayý bakýmýndan deðil, bundan daha önemli olarak ideolojik ve politik çizginin niteliði bakýmýndan eski dönemin örgütleri olarak ilan edilen bu üç akýmýn gerisine düþmüþtür. Bunun bir dizi örneðini sýralamaksa zor deðil: Küçük burjuva karakterli akýmlar maceracýlýk eleþtirisi vermiþlerdi. Dolayýsýyla bu akýmlarýn benimsedikleri proleter devrimci çizgi doðrultusunda ölüm oruçlarýný bir mücadele yöntemi olarak

benimsemeleri düþünülemezdi. Oysa devrimci demokrat akýmlara kaðýt üzerinde keskin eleþtiriler yükselten Kýzýl Bayrak, 1996 dan itibaren tümüyle devrimci demokrat akýmlarýn kuyruðuna takýlarak onlarýn mücadele yöntemlerini benimseyerek hareket etmiþtir. Küçük burjuva karakterli akýmlar faþist diktatörlük tespitleri yapar, faþizmin ve þovenizmin devrim olmadan geriletilemeyeceðini savunurdu. Bugün TKÝP ise her boydan liberalin katýldýðý Hrant Dink in cenazesinden sonra þovenist duvarda bir gedik açýldýðýný söylemektedir. Küçük burjuva karakterli akýmlar TKP yi revizyonist ve sosyal emperyalist bir akým olarak görürlerdi; TKP nin ve onun güdümündeki DÝSK in provokasyonu sonucu gerçekleþmiþ 1 Mayýs 1977 katliamýnýn hesabýný sormaya yeminliydiler. Bugün TKÝP çizgisinde hareket edenler 2007 1 Mayýsý nda, hem de 1 Mayýs 1977 nin hesabýný sormak için, DÝSK in peþinden Taksim e çýkmakta beis görmemektedirler. Þovenizm ve revizyonizm konularýnda otuz yýl öncesinin TKP sini fersah fersah geride býrakmýþ bugünün TKP siyle 8 Mart eylemleri düzenleyip bu eylemleri kýzýl 8 Mart olarak ilan etmekten gocunmamaktadýrlar. Küçük burjuva karakterli akýmlar Sovyetler Birliði ni revizyonist bir devlet olarak görürler Küba yý da sosyal-emperyalizmin gurkasý olarak nitelerlerdi. Oysa, SSCB nin çöküþünü teorik atýlým olarak paha biçilmez bir fýrsat olarak gören TKÝP nin çizgisini benimseyen yayýnlar Küba ya destek sunmak tüm devrimcilerin görevidir diye çýkmaktadýr. Küçük burjuva karakterli akýmlar örgütsüz aydýnlara akýl sormak þöyle dursun bu kesimlere asla güvenmezdi. Bugünse TKÝP in çizgisini benimseyen yayýnlarda kah gecekondularý yýkmak lazým diyen, kah Latin Amerika daki gerilla hareketlerini örnek almalýyýz diyen, kah Lenin e karþý Rosa Luxemburg u kollayan Yüksel Akkaya ve Volkan Yaraþýr türü aydýnlarýn yazýlarý çýkmaktadýr. Öyleyse EKÝM in akýbetinin ne olduðu da açýktýr. 12 Eylül sonrasýnda tasfiyeci enkazdan kurtulduðunu açýklayan EKÝM görünüþte TKÝP adýný alarak partileþmiþ hatta ikinci kongresini bile toplamýþtýr. Ancak siyasal nitelik olarak tasfiye olmaya mahkum küçük burjuva akýmlar olarak burun kývýrdýðý akýmlarýn bile gerisine düþmüþtür.

TÝKB nin Yolu EKÝM inkinden Farklý Deðildir Üç örgütün yenilgisinin ürünü olan EKÝM bu yenilgideki kendi sorumluluðunu örtbas etmek için yeni dönem tespitlerine sarýlýyordu. 2000 li yýllarýn baþýnda fiili bir tasfiye dönemine girdiðini muhtelif yayýnlarda ifade etmiþ olan TÝKB ise bu tasfiyeye götüren asýl nedenlerin üstünü yine yeni dönem tespitleriyle örtmekte, týpký EKÝM gibi sahici bir muhasebe vermekten kaçýnmaktadýr. Yirmi yýl önce EKÝM bugünse TÝKB devrimci bir parti yaratmayý amaçlamaktaydýlar. Verilecek asýl muhasebe 70 lerden beri komünist bir parti yaratmak için yola çýkan akýmlarýn bu partiyi neden yaratamamýþ olduðuna dair bir muhasebe olmalýydý. Ancak geçmiþteki bu deneyimleri, süreçteki kendi sorumluluklarý üzerine yoðunlaþarak, inceleyip dersler çýkaran bir akým geçmiþteki baþarýsýz partileþme giriþimlerini aþan bir hareket olabilirdi. Ancak EKÝM böyle bir tutumu benimsemek yerine kabahati eski dönemin sözümona köhnemiþ akýmlarýn ve bu akýmlarýn üzerine yýktý. Hala da bu akýmlarýn bu akýmlarýn tasfiye olmasýný beklemektedir. TÝKB nin bugünkü tutumu da bundan farklý olmadý. TÝKB de bu akýmlarýn çözülmesinin temel nedenini bir kavrayýþ sorunu olarak gösterdi. 70'li yýllarýn ve daha önceki dönemlerin büyük mücadelelerinin içerisinde yer almýþ güçlü partileri, büyüklü küçüklü tüm örgütleri, deðiþen koþullarý bilince çýkartýp kendilerini yeni bir temelde örgütleyemedikleri için ardý ardýna çöktüler. Önceki bütün programlar eskidi, gücünü kaybetti, emekçi sýnýflar için bir çekim merkezi oluþturmaz oldu. Sosyal demokrat ve revizyonist partiler, sendikalar etkilerini kaybettiler, eriyip küçüldüler. Devrimci parti ve örgütlerin çoðunluðu, mücadelenin yükseldiði bir önceki dönemden yenilgiyle çýktýlar, yeni döneme ise geçiþ yapamadýlar. Sadece sermaye ve faþizmin saldýrýlarýyla deðil yeni durum ve koþullara ayak uyduramadýklarý için içerden de çözüldüler. Eski güçlerini büyük ölçüde yitirdiler. Devrimci yön zayýfladý, reformist politikalar baskýn ve egemen hale geldi. (Hangi Yolda Yürüyoruz) EKÝM in tasfiyecilikten medet uman tutumu sol içerisine bir etki yaratmayýnca, bu türden tespitlerin cazibesiyle devrimci akýmlardan kadro devþirilemeyeceði anlayýnca düne kadar kadro kaynaðý olarak gördüðü diðer örgütler, yukarýdaki alýntýlarda da ifade edildiði gibi EKÝM in kendisine engel olarak gördüðü tasfiye olmasýný temenni örgütlere dönüþtü. EKÝM ise partiyi kendi baþýna kurma kararý aldý. Böylelikle bir yandan kendi dýþýndaki sol akýmlarýn tasfiye oluþunu bir bilimadamý

edasýyla seyreden tutumla, devrimci partiyi kendi amatör olanaklarýnýn sýnýrlarý içinde yaratabileceði hayalini yayan akýl almaz bir öznelcilik el ele gitmeye baþladý. Nesnel koþullarýn tahlilinde ve diðer akýmlarýn tasfiyesini sosyolojik temellerine oturtarak açýklamada EKÝM in hiç de gerisinde kalmayan TÝKB öznelcilik konusunda da bu akýmýn gerisinde kalmadý: TÝKB bu koþullarý bilince çýkartarak kendisini yeniden örgütlüyor. Kendi içerisinde kendisiyle savaþýyor. Proletaryayý örgütlemek ve proletarya devrimlerinin yeni döneminin önderi olmak için en geri ve geliþmemiþ yönlerini sorguluyor. Komünist bir örgüt olmanýn özsel deðerlerinden kopmadan kendi darlýklarýna, kendi sýnýrlýlýklarýna karþý mücadele ediyor. . Kuþkusuz bunlarýn hiçbiri bir çýrpýda gerçekleþmiyor. Her biri ve bütünü için, içsel bir dönüþümü gerçekleþtirebilmek için büyük bir emek; sýnýrsýz bir çaba, düþünsel derinlik, irade gerekiyor. En zor olaný yapýyor, kendimize karþý savaþýyoruz. Geriliklerimizi bilmenin fakat onlarý aþamamanýn sebep olduðu sýkýþmalar, eskide ayak sürümeyle bu koþullarý bilince çýkartmýþ olmanýn kazandýrdýðý enerji, deðiþtirmek için büyüyen istek ve çaba karþýtlaþýyor. Geriye düþmeler ve yeniden sýçramalarla süren zorlu bir mücadele yaþanýyor. Kendi içerisinde diri, canlý, fakat henüz dünün etkilerini ve içe kýrýlmalarýný, geriliklerini yenip tüm gücünü ve enerjisini ileriye doðru akýtamayan bir gövde. Bunu zorlayan yeni ve daha yüksek bir kavrayýþ, geliþim yönündeki kuvvetli istek ve bunlardan doðan enerji... (Hangi Yolda Yürüyoruz) O halde bugün TÝKB nin yürüdüðü yolun da, yirmi sene önce yola çýkmýþ EKÝM inkinden farklý olmadýðýný görmek zor deðil. EKÝM geçmiþi aþayým derken, kopup geldiði 70 li yýllarýn örgütlerinin gerisine düþtü. TÝKB nin akýbetinin de bundan farklý olmayacaðýný görmek zor deðil. Yürüdüðü bu yolu terk etmezse TÝKB de kendi kendimi aþayým derken týpký EKÝM gibi geçmiþinin gerisine düþecek. Hiçbir yeni dönem tespiti de bunu örtmeye muktedir olamayacak.

Devrimci Partiye Giden Yol Hangisi? Baþta da belirttiðimiz gibi ne TKÝP nin ne de TÝKB nin þu anda yürüdükleri yolda yürümelerini, bugün bulunduklarý noktadan daha da geriye düþmelerini istemek KöZ ün arkasýnda duran komünistlerin benimseyeceði bir tutum olamaz. Bugün bir yandan nesnel koþullardaki deðiþikliklerin devrimi daha da mümkün kýldýðý hakkýnda gevezelikler yapanlar eþzamanlý olarak da amatör bir örgütün dar olanak ve kapasitesiyle devrimci bir partinin yaratabileceði hayallerini yayanlarýn yürüdüðü yolun çýkmaz bir yol olduðu açýktýr. Ancak bunlarý söylemek yetmez; hangi yolun devrimci partiye götüreceðini de söylemek ve tüm devrimci güçleri bu doðrultuda seferber etmeye gayret etmek gerekir. KöZ ün bugüne kadar bu konuya iliþkin belirlemeleri ise son derece açýktýr. Yepyeni bir döneme girildiði doðru deðildir, hala emperyalizm ve proleter devrimler çaðý dönemindeyiz. Devrimlerin gerçekleþmesi dün bugünden daha az olasý deðildi. Yaþadýðýmýz topraklarda 1960 larda açýlmýþ, 71 kopuþuyla zirvesine ulaþmýþ devrimci hareketlerin tarihinde de bir dönem kapanmýþ deðildir. 1970 lerde verilen kavga bugün de günceldir. Bu kavgayý dün veren aktörler hala tarih sahnesinden silinmemiþtir, bu aktörlerin düzen güçleri tarafýndan tarih sahnesinden silinmesi ise hiçbir devrimci akým için olumlu sonuçlar doðurmaz. 71 kopuþundan sonra bu topraklarda, iþçi sýnýfýnýn komünist partisini yaratma yolunda bir dizi mücadele verildi ancak bunlardan hiçbiri baþarýya ulaþmadý. Bu baþarýsýzlýðýn temel nedeni devrimci bir parti yaratma iddiasýna sahip her akýmýn bunu kendi amatör örgütünün gücüne yaslanarak ya da þu ya da bu amatör örgütle birleþerek gerçekleþtirebileceðini savunmasýydý. Bu ise, grupçu kaygýlarla, amatörlüðün yüceltilmesinden baþka bir þey deðildi. Bugün yapýlmasý gereken baþarýsýz partileþme sürecinin derslerini çýkararak tüm devrimci güçlerin komünist bir partide birleþmesini saðlamaktýr. Bu þu ya da bu örgütün birleþmesiyle yaratýlamayacaðý gibi, TKÝP, TÝKB, MLKP ya da baþka bir örgütün tasfiyesiyle de gerçekleþmeyecektir. Bugün için yapýlmasý gereken tüm devrimci güçleri tasfiyeciliðe karþý politik bir mücadeleye çaðýrmak, iþçilerin ve devrimcilerin örgütlenmelerini zayýflatan onlarý rekabet ettiren, uzlaþmacý yahut keskin söylemlerle onlarý siyasal mücadelenin dýþýna iten tüm akýmlara karþý eylemli bir duruþ sergilemek, bu ortak duruþu sergileyen tüm güçlere ortak bir siyasal merkezin otoritesini kabul ettirmektir. Devrimci partiye ulaþmak için bundan baþka bir yol mevcut deðildir. Bu yol ayný zamanda KöZ ün arkasýnda d u r a n k o m ü n i s t l e r i n y ü r ü d ü ð ü y o l d u r.


Sayfa

22

MART 2008

Denizli de Mart-Mayýs Süreci ve Komünistlerin Tutumu Söyleþisi

15 Mart Cumartesi günü DTP il binasýnda Mart Mayýs Sürecinde Solun Tablosu ve Komünistlerin Tutumu baþlýklý bir söyleþi düzenledik. Yaklaþýk 25 kiþinin katýldýðý söyleþiye, 16 Mart Halepçe ve Beyazýt katliamlarý hatýrlatýlarak devrim yolunda düþen tüm devrimciler adýna bir dakikalýk saygý duruþuyla baþlandý.

KöZ Nasýl Bir Gazetedir? 2 baþlýk halinde iþlenen söyleþide ilk baþlýk olarak KöZ nedir, ne için çýkýyor? sorusu üzerinde duran yoldaþ, KöZ ün arkasýnda duran komünistlerin 1919 yýlýnda tüm dünya komünistlerini Komünist Enternasyonal altýnda birleþtiren Bolþeviklerin izinden yürüdüðünü vurgulayarak, KöZ ün ne olduðunu anlamak için Ýskra gazetesinin Rus devrim tarihinde nasýl bir iþleve sahip olduðunu hatýrlamak gerektiðini belirtti. Ýskra, Rusya nýn farklý ve birbirine hayli uzak þehirlerinde bölük pörçük duran devrimcilerin toparlanmasý amacýyla çýkarýldý. Ýskra nýn 2 temel iþlevi vardý: Devrimci bir parti kurmak için merkezi siyasal ajitasyon ve farklý þehirlerdeki mücadele deneyimlerini toparlayýp devrimcilerin birbirlerinin deneyimlerinden öðrenmelerini saðlamak. KöZ, komünistlerin birliðini hedefleyenlerin amaçlarý doðrultusunda çýkýyor.

Komünist Parti Ýnþasý ve Komünistlerin Birliði Köz, komünist devrimci bir partinin bugün ne yaþadýðýmýz topraklarda ne de dünyanýn herhangi bir yerinde mevcut bulunmadýðýný ve bu partinin yaratýlmasý gerektiðini düþünenlerin gazetesidir. Ýþçi sýnýfýnýn mücadelelerinin sonuca ulaþmasý için bir partinin önderliði þarttýr ve parti denilen þey, kendinden baþkalarýný harekete geçirebilmelidir. Bu parti masa baþýnda oturup programlar yazarak kurulabilecek bir þey deðildir. Ezilenler arasýnda inatla ve sabýrla çalýþýp onlarýn sorunlarýna somut çözümler üretebilen devrimcilerin pratik politik mücadeleleri sonucu yaratýlacaktýr. Bugün sol hareket içinde çeþitli partiler vardýr ama hiçbiri ne solun bölünmüþlüðüne müdahale edebilmektedir ne de sýnýfý toparlayabilmektedir. Devrimci hareket de eþit bir geliþim göstermemektedir. Kimi zaman görüyoruz ki sol içinde liberal ya da reformist bir hatta duran bir siyaseti benimseyenler bir yerelde çok önemli deneyimler gerçekleþtirebiliyor. Kimi zaman da tersine durumlarýn yaþandýðýna tanýk oluyoruz. Demek ki bu devrimci parti çýkacaksa herhangi bir örgütün tek baþýna büyümesiyle çýkmayacak. Sol içindeki sosyal þovenizm, sekter ve benzeri oportünist anlayýþlarý eleþtirerek oradan kopan devrimci örgütlerin birleþmesiyle kurulacak. Yalnýz hemen belirtelim; biz örgütler içinde hizipçiliðe karþýyýz ve bizim ayrýþmadan kastýmýzý hizipçiliði teþvik etmek olmadýðý gibi hizipçilerle de örgütsel bir düzlemde yan yana gelmeyiz.

Dayanýþma, Varoþlar ve Ulusal Sorun Devrimci partiyi yaratmak isteyenlerin öncelikle sol içindeki diðer siyasetlere de müdahale etmeyi ödevleri arasýnda gördüklerini belirten yoldaþ, KöZ ün iþçilere dönük bir gazete olmadýðýný vurguladý. KöZ iþçilerden çok sosyalist harekete yönelik çýkan bir gazetedir. Sayfalarýna baktýðýnýzda çoðunlukla farklý yerellerdeki komünistlerin deneyimlerinin aktarýldýðý yazýlar görürsünüz. Ýçinden geçtiðimiz süreçte müdahale etmek istediðimiz 3 temel konu var. Öncelikle rekabetçiliðin kýrýlmasý gerektiðini vurguluyor ve Rekabet Deðil Dayanýþma diyoruz. Sosyalist hareketin gündelik sorunlarda bir arada hareket etmesi gerektiðini söylüyoruz. Ýkinci olarak devrimcilerin varoþlarý terk edip sendikalara yönelmesindense iþçi sýnýfýnýn en ayrýcalýksýz ve en çok ezilen kesimlerine odaklanmasýný saðlamaya çalýþýyoruz. Sendikalý iþçiler sýnýfýn ayrýcalýklý kesimleridir ve kendi haklarýna bir saldýrý olmadýkça sendikayý harekete geçirmek zordur. Oysa baþkalarýnýn haklarýna sahip çýkmayanlar kendi haklarýný da koruyamazlar. Biz yýllardýr sendikasýz sigortasýz çalýþan deri, konfeksiyon, ayakkabý iþçileri arasýnda ve varoþlarda çalýþýyoruz ve Varoþlarda Birleþ, Alanlarda Devleþ diyoruz. Üçüncüsü, sol hareket içine nüfuz etmiþ sosyal þovenizm hastalýðýna karþý enternasyonalist bir tutumu öne çýkartmakta ýsrar ediyoruz. Ulusal sorun her dönemde devrimci hareket için bir turnusol kâðýdý olmuþtur. Ulusal sorun yerine dolaysýz olarak Kürdistan sorunu ve Kürt sorunu demek lazým. Sosyal þovenizm bugün sosyalist harekette hâkim anlayýþtýr. 1. Emperyalist Paylaþým Savaþýndan beri Kürdistan coðrafyasý 4 farklý devlet tarafýndan iþgal altýndadýr ve en büyük parçasý TC sýnýrlarý içindedir. Bugün 5. yýlýna girdiðimiz ABD nin Irak iþgalini, Filistin in, Afganistan ýn iþgalini protesto edenler Kürtlerin özgürlüðü için hiçbir þey demedikleri sürece sosyal þovendirler ve sol içinde çok tehlikeli bir hastalýðý taþýmaktadýrlar. Biz ABD Ortadoðu dan

TC Amed den Defol! diyoruz.

2008 Mart Mayýs Süreci Ýkinci baþlýk olarak Mart-Mayýs sürecine deðinildi ve sürecin savaþ aðýrlýklý bir gündemle geldiðine vurgu yapýldý. Geçtiðimiz dönemde seçimler vardý ve biz seçimlerde iþçilerin, emekçilerin, ezilenlerin örgütlenerek denetleyebileceði bir hatta duran Bin Umut Vekilleri ne destek verdik. Vekillere destek verirken yaptýðýmýz çalýþmalarda ulaþtýðýmýz kitlelere oylarýný Bin Umut Vekillerine vermelerini ve verdikleri oylarýn takipçisi olmalarý gerektiðini vurguladýk. Nitekim vekiller meclise girdikten sonra, onlara oy veren, Sebahat Tuncel i hapisten çýkaran emekçilerin sorunlarýný anlatma imkaný bulduklarý, vekillerle birlikte çözüm önerilerini konuþtuklarý seçmen toplantýlarý düzenlendi ve hala düzenlenmeye devam ediyor. Biz seçim sürecinde gündeme gelen seçmen meclislerinin sürekliliðinin saðlanmasý gerektiðini düþünüyoruz. Seçmen meclisleri varoþlardaki emekçilerin kendi sorunlarý etrafýnda örgütlendiði ve devrimcilerle yan yana gelebildikleri kurumlar olmalýdýr ve Bin Umut vekillerine destek veren yahut seçimleri boykot eden devrimcilerin de seçmen meclislerine destek vermeleri gerekir. 2008 MartMayýs sürecini belirleyen süreçlerin baþýnda seçim sürecinin etkisi gelmektedir. 22 Temmuz seçimleri sürecindeki düzen partileri arasýndaki it dalaþýnýn seyrine ve bugünkü geliþimini aktaran yoldaþ, yerel seçimlere yaklaþýrken düzen partilerinin farklý ittifaklarla da olsa suni gündemler yaratacaðýný ya da emekçilerin gündemlerini kendilerine mal edeceðini ifade etti. Türban ve laiklik tartýþmalarýný örnek gösterdi. Emekçilerin en geniþ kesimlerini sokaða çýkartan SSGSS eylemlerinin AKP karþýtlýðý üzerinden CHP ye yedeklenmeye çalýþýldýðýna iþaret etti. 1 Mayýs a giden süreçte bu durumun etkinli olacaðýný vurguladý. Emekçilerin, ezilenlerin, devrimcilerin düzen partilerinin ve burjuvazinin herhangi bir kesimine yedeklenmeden kendi gündemleri ile düzen partileri ve düzen güçleri karþýsýnda hep birlikte durmasý gerektiðine iþaret etti. Yoldaþ, bin umut vekilleri çalýþmasýnýn bu tür fýrsatlar yarattýðýný, Mart-Mayýs sürecindeki eylemlerde de tek ve birleþik eylemlerle ajitasyon serbestisinden taviz vermeden ayrý durup hep birlikte düzen güçlerine vur mak gerektiðini ifade etti. 8 Mart ý geride býraktýk ve 1 Mayýslarýn nasýl geçeceði 8 Martlara bakarak anlaþýlabilir. 8 Mart taki bölünmeler kadýn erkek ayrýþmasý bahanesi ile gerçekleþse de aslýnda sol hareketin genel olarak mart-mayýs sürecindeki ayrýþmalarýna ve birleþmelerine damgasýný vuracak baþka konularla ilgili oldu. DTP ile yan yana durmak, ölçülerden biriydi. Bununla birlikte dar grupçu, rekabetçi eðilimler de bölünmelere damgasýný vurdu. Kadýn kadýna eylemlerin alana erkeklerin girmesini engelleyerek 8 Martlarý daha baþtan böldü ve yýllardýr olduðu gibi devrimcileri alandan uzaklaþtýrdý. Fakat diðer taraftan devrimciler de bunu engellemeye dönük ve birleþik 8 Mart eylemleri örgütlenmek için çaba sarf etmedi. 8 Mart ýn bu biçimde bölünmesine devrimcilik atfedenler bile oldu. 8 Martlarýn devrimci geçmesinin ölçütünün eyleme erkeklerin katýlýp katýlmamasý olduðunu söylemek veya dünya emekçi kadýnlar günü ismiyle ifade edebilmek olamaz. Ýstanbul daki karma mitingde TKP vardý ve o mitingde sosyal þoven bir tesirde bulunmak için de yer aldý. Bu mitinge hangi ölçülerle daha devrimci denebilir? Denizli de 8 Mart her yerde olduðundan farklý gerçekleþmiþ ve 1998 8 Mart ýnda olduðu gibi devrimcilerle DTP ayný alanda karma kortejlerle buluþmuþ. Özel olarak böyle bir bileþim hedeflenmediyse de esas olmasý gereken budur. Sýnýfýn en devrimci kesimlerinin buluþmasýný saðlayacak eylemler örgütlenmesi gerekir. Bugün bizim en geniþ kitlelerin bir araya geldiði eylemlere ihtiyacýmýz var. Operasyonlar baþladýðý zaman Ýstanbul da birçok siyasetin bir araya geldiði bir platform kuruldu. DTP ile birlikte tüm devrimci harekete ve emekçi örgütlerine yapýlan saldýrýlara karþý dayanýþma içinde hareket etmek amacýyla kurulan bu platformun daha etkin hale gelmesini saðlamak lazým. 8 Mart taki tabloya inat bundan sonraki süreçlerde o platformun uygun, ajitasyon propagandada özgürlük esasýna baðlý ve en geniþ birleþik eylemlerin örgütlenmesini saðlamak gerekir.

Soru Cevap Bölümü Yoldaþýn konuþmasýnýn ardýndan soru-cevap bölümüne geçildi. Soru: Biz burada dershaneye gitme imkanýna sahip olamayan öðrencileri ÖSS ve KPSS ye hazýrlýyoruz. Ayrýca eleme sýnavlarýna karþý bir çalýþma baþlattýk. KöZ bu çalýþmalara ve kitle örgütlerine

nasýl bakýyor? KöZ: Sýnavlar öncelikle iþçi sýnýfýnýn genç kuþaklarýný eleme sistemi üzerine kurulu ve burjuvazi için böyle olmasý þart. Ýþçilerin çocuklarý küçük yaþta birbirleriyle yarýþsýn, rekabeti öðrensin sonra küçük bir kýsmý tüm sýnavlarý geçip okusun, iþçilere emir versin, babasýnýn yaptýðý meslekten ve kendi sýnýfýndan nefret etsin ve geri kalan büyük çoðunluk vasýflývasýfsýz iþçi olsun diye bu sýnavlar var. Bu kampanyada biz çalýþtýðýmýz kurumlarda 2 þeyi öne çýkartýyoruz: 1- Üniversitelilere gittiðimizde kendi özgürlüklerini kazanmak için herkesin özgürlüðüne sahip çýkmalarý gerektiðini anlatýyoruz. 2- Çevremizdeki öðrencilerin velileri olan iþçi ve emekçilerin bu kurumlara gelmelerini ve sahip çýkmalarýný saðlamaya çalýþýyoruz. Biz Öðrenciye Ýþ Çalýþana Öðrenim Hakký þiarýyla kitle örgütlerinde çalýþýyoruz. Eleme sýnavlarýna karþý çalýþmalar sol içi rekabetçi anlayýþlarla hesaplaþma imkaný doðuran çalýþmalardýr çünkü biliyoruz ki, hiçbir kurum ya da gençlik örgütü tek baþýna bu eðitim sistemiyle baþa çýkamaz ve diðer kurumlarla yan yana gelmedikleri sürece sýnav maðduru kitleleri bölen bir anlayýþa hizmet ederler. Sol içi rekabete karþý müdahale amacýyla biz bu kampanyaya katýlýyoruz. Soru: KöZ ün devrimci harekete yönelik çýktýðýný söylediniz. Teorik geliþmeyi mi savunuyorsunuz? Bahsettiðiniz partiyi nasýl yaratacaksýnýz? KöZ: Biz yaptýðýmýz þeyi söylüyor, söylediðimiz þeyi yapýyoruz. Mesela biz savaþý durdurabiliriz demiyoruz; ne kendimizi ne de kitleleri kandýrmýyoruz. KöZ ün sayfalarýna baktýðýnýzda yapýlan somut iþlerin deneyimlerinin aktarýldýðý bir gazete olduðunu görürsünüz. Biz gericilik döneminin kafa karýþýklýklarý içinde yeni teoriler keþfetmeye çalýþmýyoruz. Bizim için devrimci teori Komünist Enternasyonal in ilk 4 kongresidir. Devrime önderlik edecek bir partinin de dýþarýdan teorik týlsýmlar sunarak yaratýlamayacaðýnýn bilincindeyiz. Biz varoþlarda ve emekçi kitleler arasýnda sebatla yürüttüðümüz pratik mücadelelerden çýkarttýðýmýz deneyimlerle devrimci harekete yönelik müdahalelerde bulunmaya çalýþýyoruz. Devrimci partinin de böyle yaratýlabileceðini düþünüyoruz. Soru: Komünistlerin birliðini saðlamak için bir ayrýþmanýn olmasý gerektiðini söylediðiniz. Bu ayrýþma nasýl olacak? Hizipçiliðe karþýyýz derken kastettiðiniz þeyi biraz açar mýsýnýz? KöZ: Komünistlerin birliðini savunuyoruz derken þunu söylemiþ oluyoruz; ayný amaç ve ilkeler etrafýndan buluþanlarýn ve birlikte hareket edenlerin bir platformu olmalýdýr. Platformdan kasýt bir eylem platformu deðil, birbirini pratik mücadele içinde sýnayan ve ayný ilkelerde buluþmuþ örgütlerin bir arada durduðu bir platformdur. Örgütsel konularda hizipçi bir tutumu benimseyerek adýný hak eden komünist devrimci bir parti kurulamaz. Çünkü biz bu partinin niteliðinin çeþitli özelliklerin ya da örgütlerin aritmetik toplamý olmaktan ziyade örgütlü bir partileþme sürecinin sonuncunda ortaya çýkacaðýný düþünüyoruz. Bizim kurmak istediðimiz partide örgüt içi örgüte, hizipçiliðe yer olmayacaðý için hizip yaparak bu partinin kuruluþ sürecine gelenlerin yararý deðil zararý olur. Birileri çýksa dese ki, biz sizin ilkelerinizi benimsiyoruz ama bulunduðumuz yapýda biraz çalýþalým ve güçlenelim sonra da size gelelim; biz de deriz ki ya hemen ayrýlýn ve baðýmsýz siyaset yapýn ya da lütfen bizden uzak durun. Çýkarsýn bir deklarasyon yayýnlarsýn ve dersin ki, biz bulunduðumuz siyaseti þu nedenlerden dolayý eleþtiriyoruz ve bundan böyle kendimize þu ismi verdik. Ayrýþtýrmadan kastettiðimiz þey ise politik müdahaledir. Bir takým fikirleri ifade etmek demek deðildir ya da bazý fikirlerde ortaklaþanlarýn buluþmasý deðildir. Somut pratik olarak sola müdahale edebilecek iþlerin arkasýnda durmak ve bizimle birlikte benzer bir biçimde durabilenlerle buluþmak. Son olarak biz devrimci örgütü kitle örgütünden ayýrýyoruz; Leninist partiyi de böyle kavrýyoruz. Kitlelerin örgütü ayrýdýr, devrimcilerin örgütü ayrýdýr. Biz her kitle örgütünü bir siyasetin arka bahçesi olarak gören anlayýþla mücadele etmeliyiz. Farklý devrimci siyasetler ayný kurumlarda çalýþabilmeli. Kitle örgütü her kesimden kitlelerin sahiplenmesi gereken yerlerdir ve oraya AKP ye oy veren bir iþçi de gelebilmelidir, DTP li bir iþçi de gelebilmelidir. Bir mahallede 5 tane kitle örgütü var, beþi de baðlama kursu açýyor, beþi de kira ödüyor ve beþi içinde ayrý ayrý devrimciler emek harcýyorlar. Ama içlerinden bir tanesi kirasýný ödeyemediðinde ya da baðlama kursu yarýda kaldýðýnda bile kapanma tehlikesiyle karþýlaþýyor. O kurumda fedakarca çalýþan devrimciler oturup kara kara düþünüyor sonra, bu baðlama hocasýný nasýl geri getireceðiz diye. Ve oraya gelen kitle de devrimcilere güvenmez hale geliyorlar.

Çünkü kendi sorunlarýyla uðraþmaktan emekçilerin sorunlarýný çözecek takat kalmýyor. Oysa bir mahallede bir tane kitle örgütü olsa ve orada o beþ farklý kurumda çalýþan devrimciler ortak bir emek harcasalar ve tüm mahalleyi el birliði ile mahallenin kendi sorunlarý üzerinden kendi kurumlarýnda örgütlendirseler? Böylelikle hem farklý siyasetlerden devrimciler ortak iþ yapma kültürünü geliþtirecekler, hem bir sorunun çözümü için enerji tasarrufu yapýlabilecek, hem de emekçiler yeniden devrimcilere güvenmeye baþlayacak. Soru: Biz DTP olarak iþçilerin de mücadelesini yürütüyoruz ama devrimciler yanýmýza geldiklerinde bizim tabanýmýzý kendilerine örgütlemek üzere geliyorlar. Kürtlerin yaþadýðý bir mahalleye bir siyasetten devrimciler geliyor, mahalledekilere kendi fikirlerini anlatmak için Kürtçe öðreniyorlar gelip dergilerini satýyorlar. Siz bu konuda ne düþünüyorsunuz ve ayrýca Kürdistan meselesiyle PKK ve Öcalan a nasýl bakýyorsunuz? KöZ: Önce KöZ ün ulusal soruna bakýþýný açmamýz lazým. Biz her ulusun kendi kaderini tayin hakkýnýn olduðu kayýtsýz þartsýz savunuruz. Bu topraklarda devlete karþý yürüyecek bir iþçi hareketi önce bir þovenizmle mücadele etmek zorundadýr. Bunun için de Kürtlerin esaretinin iþçilerin esareti olduðunu gösterebilmelidir. Kürdistan ýn kurulmasý demek Ortadoðu da emperyalizmin bütün oyunlarýnýn bozulmasý demektir ve biz 4 parçada birleþik ve özgür bir Kürdistan ýn kurulmasý gerektiðini savunuruz. Ama siyaset özneyle yapýlýr ve o özne Kürdistan dan çýkacak. PKK Kürtleri harekete geçiren bir öznedir ancak kendisine böyle bir hedefi yoktur. Biz Kürdistan da örgütlenme yürütmüyoruz ve oradan komünistler çýksa, bize gelin bize katýlýn demeyiz, kendi topraklarýnýzda mücadele yürütün deriz ve ilkelerde ortaklaþýrsak enternasyonalist bir iliþkiyle birlikte hareket ederiz. Bizim ilkesel olarak UKKTH ný savunuruz ancak ulusal hareketlere verdiðimiz destek için Komünist Enternasyonal ilkelerini referans alýrýz. Bu desteði ilkelere baðlamazsanýz Filistin deki Hamas da ulusal bir hareketi de; Kürtlere esaret Irak a özgürlük isteyen Irak direniþçilerini de desteklerken kendinizi bulursunuz. Komünist Enternasyonal in 3 temel koþulu vardýr: 1- Ulusal hareket o ulusu emperyalizme karþý bir silahlý ayaklanmaya hazýrlayacak. 2Komünistlerin çalýþmasýna engel olmayacak. 3- Kendi topraklarý içinde baþka bir ulusu ezmeyecek. Bütün ulusal hareketleri bu ölçülerle deðerlendiririz. Kürtler bu topraklardaki en politik halktýr. Kürdistan coðrafyasý sürekli devrimci yetiþtirir ve o yüzden bu topraklarda devrimci mücadele asla bitmeyecektir. PKK nin kendi stratejileri doðrultusunda izlediði bir politika vardýr ve her þeyden önce kendi lideri Ýmralý da tutsaktýr. Bu tutsaklýk karþýsýnda mücadele etmesi haklýdýr ve biz de bu mücadelede tarafýz. Fakat, Öcalan la ilgili bir görüþümüz yok çünkü siyaseti kiþilerle deðil örgütlerle görüyoruz. Lenin le de ilgili kiþisel görüþlerimizi yok. Fakat Leninist Parti Modeli ni doðru buluyoruz. Abdullah Öcalan ýn örgüt modelini ise doðru bulmuyoruz. Bugün sol hareket içinde sosyal þovenizme karþý tutum almak önemlidir ve biz Kürt ulusal hareketiyle dayanýþma içinde olmayý önemseriz. Amed de Kürdistan sorunu var diye bakarýz; Denizli de de Kürtlerin demokratik hak sorunlarý, Kürt Sorunu vardýr. Kürt Sorunu bu boyutuyla bizim de gündemimizdir bu yöndeki mücadelelere katýlmak yönünde kendimizi sorumlu görürüz. Kürt çocuklarýnýn Kürtçe bilmediði bir dönemde, sosyalistler, devrimciler Kürtlerin yaþadýðý bir mahalleye Kürtçe öðrenerek gidiyorsa bunda gocunulacak bir þey olmamalý aksine siz bunun için övünmelisiniz. Sen kendi dilini konuþamýyorsun üstelik baþka bir dili zorla öðrenmek zorunda kalýyorsun, eðer bir devrimci kendi fikirlerini sana anlatmak için Kürtçe öðreniyorsa onu tebrik etmek lazým. Ezen ulus sana düþmanca bakarken oradan bir devrimci çýkacak ve senin mahallenin sorunlarýný çözmek ve kendi fikirlerini sana anlatmak için emek harcayacak, bu ne güzel bir þey. O devrimciye senin kapýný açman lazým ve ona gidip bizim mahallemizin su sorunu var gel birlikte çözelim demen lazým, ama o zaman bir þey yapmýyorsa o zaman bunu eleþtirmekte haklýsýn. Ama bunu sorun olarak görmek sol içindeki rekabetçi tutumla ayný þey olur ve yanlýþtýr. Söyleþi de, soru cevap bölümü de epeyce uzun sürdü. Hepsini aktarmamýz mümkün olmasa da genel olarak aktarmaya çalýþtýk. Sohbetin ilerleyen bölümlerine söyleþiye katýlan dinleyiciler de yoldaþýn vurgularýna hak vererek içinden geçtiðimi dönemde dayanýþmayý arttýrmanýn önemine iþaret ettiler. Denizli den Komünistler


Sayfa

MART 2008

23

Bir Eli Kanlý Katil Daha Eceliyle Öldü 2008 yýlýnýn baþýnda Endonezya nýn en uzun süre iktidarda kalan lideri olan Hacý Muhammed Suharto öldü ve devlet töreniyle aile mezarlýðýna defnedildi. Organ yetmezliðinden dolayý 86 yaþýnda ölen Suharto için binlerce kiþi sokaklarý doldurdu. Bayraða sarýlý cenaze askerlerin omzunda önce beyaz bir top arabasýna taþýndý daha sonra soylularýnýn defnedildiði mezarlýkta eþinin yanýna gömüldü. Törene Endonezya Devlet Baþkaný ve Asyalý liderler katýldý. Kuþkusuz 30 yýl dünyanýn en büyük devletlerinden birinin baþýnda kalmýþ birinin cenaze töreninden söz edildiðinde bu mütevazi bile sayýlabilir. Ama Suharto 30 yýl oturduðu koltuðunu kendisine karþý sokaklarda yükselen protesto eylemlerinin sonucunda 1998 yýlýnda terk etmek zorunda kalmýþtý. Bu protestolarýn nedeni devletin baþýnda bulunduðu sýrada her burjuva diktatörünün yapmýþ olacaðý gibi yaptýðý yolsuzluklardý. Yolsuzluklarý nedeniyle koltuðundan indirilen bir diktatörün her þeye raðmen devlet töreniyle gömülmesi ise alýþýlmamýþ bir durum deðildir. Ama belki tam da bunun üzerinde durup düþünmek gerekir. Belki de Suharto dan iþlediði

daha büyük suçlar nedeniyle hesap sorulamadýðý için ve o sadece herkes gibi bal tutup parmaðýný yaladýðý için devrilmiþ olmasýndan ötürü cenazesi böyle kalkmýþtýr. Tastamam öyledir. Suharto herhangi bir burjuva diktatörü deðildi. Dünyanýn en büyük komünist katliamýný bizzat yönetmiþ bir karþý devrimci idi. Bir milyon

komünistin öldürülmesinden sorumluydu bunun hesabýný vermeden üstelik ödüllendirilerek gömüldü. Endonezya da dünyanýn üçüncü büyük komünist partisinin fiziki olarak tasfiye edilmesinin birinci dereceden sorumlusu olmakla da kalmadý. 1965 teki darbesinden 9 yýl sonra bu kez Papua ve Doðu Timor u ilhak etmeye kalkýþarak yüz binlerce emekçinin de bu vesileyle öldürülmesinin sorumlusu oldu. Bunlarýn hesabý sorulmadan sýrf yolsuzluklarý nedeniyle baþkanlýk koltuðunu terk etmiþ olmasý ise daha yaþarken bir kez daha ödüllendirilmesi gibi kabul edilmelidir. O nedenle bir büyük anti-komünist daha suçlarýnýn hesabýný emekçilere vermeden kendi eceliyle ölmüþtür. Cenazesinin devlet töreniyle kalkmasý gayet tabiidir. Bununla birlikte her ne kadar Suharto baþka benzerleri gibi hesap vermeden kana buladýðý dünyayý terk ettiyse de bunu geçmiþ olsun diyerek unutmak gerekmiyor. Bundan sonra Suhartolarýn kendi ecelleriyle ölmesine izin vermemek için her seferinde bellekleri tazelemek ve birikmiþ sorumluluklarýn yükünü omuzlarýnda hissetmek komünistlerin ödevlerinin baþýnda geliyor.

Kuyrukçuluðun Hazin Akýbeti: Endonezya Komünist Partisi nin Öyküsü Endonezya Komünist Partisi Dünyanýn En Eski ve En Büyük Komünist Partilerinden Biriydi

gücünü her gün biraz daha kaybediyordu.

Enternasyonal in çizgisine uygun olarak sendikal

dönemde baþka ülkelerde olduðu gibi direniþ içinde

hareket içinde kök salmaya önem vermekteydiler.

yer alan komünistlerin silahlarýný teslim etmesi

Sukarno kurucusu olduðu ve kuruluþundan beri

Daha baþlangýç aþamasýnda toplam 72 bin üyeli 22

Endonezyalý komünistlere de dayatýldý. SSBCB den

baþýnda bulunduðu Endonezya yý artýk yönetemez

Endonezya, coðrafya ve ansiklopedi kayýtlarýnda

tane sendika komünistlerin denetimindeydi.

dönen partinin o zamanki lideri Musso silahlarýn

haldeydi. Onu devirmek için hazýrlanmasý gereken

aþaðý yukarý tekrarlanan özelliklerinden baþka, ayný

Bununla birlikte Komünist Enternasyonal in Beþinci

teslimine karþýydý. 1948 yýlýnýn ekim ayýnda bir

EKP, Sukarno yu desteklemek için kendi tepesine

zamanda Asya nýn ilk sosyal demokrat iþçi partisinin

dünya kongresinde benimsenen çizgiye uygun olarak

komünist milis birliðinin silahsýzlandýrýlmasý

inecek balyozu desteklemekteydi. Bu sarmalýn son

kurulduðu topraklardýr. Endonezya Komünist Partisi

Endonezya nýn güçlü komünist partisi antiemperyalist

giriþiminde sert çatýþmalar yaþandý ve bu birliðin

evresi Sukarno ya karþý bir darbe giriþiminin

(PKI) de Komünist Enternasyonal çizgisinde kurulan

harekete önderlik etmek yerine burjuva milliyetçi

neredeyse tamamen yok olmak pahasýna direniþi

önlenmesi için ordunun içinden sivrilen Suharto nun

en eski partilerden biridir.

bir akýma yedeklenmeye zorlandý. Buna karþýlýk,

baþka kesimlerin de hareketlenmesini tetikledi. Bu

Endonezya Komünist partisine dönüþecek olan

parlamasý oldu. EKP son olarak bu darbe giriþimine

esas itibariyle Hollanda daki komünist hareketin

durumu fýrsat bilen EKP bir kez daha Endonezya

ilk örgütlenme 1914 yýlýnda o sýra Endonezya ya

karakteristik özelliklerini yansýtan solcu bir çizgiyi

Sovyet Cumhuriyetini ilan etti. Ama bu ayaklanma

karþý desteklemekle ayný zamanda bu giriþimi ezen

sürgün gitmiþ Hollandalý komünist bir demir yolu

benimseyen Endonezya Komünist partisi tam tersine,

giriþimi de öncekilerin akýbetine uðradý. Binlerce

iþçisi olan Sneevliet in inisiyatifi ile kuruldu. Hint

Hollanda boyunduruðuna karþý sendikalarýn

komünist bir kez daha katledildi ve 30 binin üstünde

adalarý Sosyal Demokrat Örgütü (ISDV) adýný taþýyan

öncülüðünde bir ayaklanma örgütlemeye karar verdi.

komünist tutsak düþerken birçoðu da yeniden

bu örgüt ilk kurulduðunda 85 üyesinin tamamý

Adeta Almanya daki 1923 Hamburg deneyimine

sürgüne çýktý. Musso da bu çatýþmalarda hayatýný

Hollanda asýllýlardan oluþuyordu. 1915 e gelindiðinde

benzer bir biçimde Jakarta da özellikle demir yolu

kaybetmiþ, EKP önderleri için bir kez daha sürgün

üye sayýsý 3 tanesi Endonezya asýllý olmak üzere

iþçilerinin baþýný çektiði baþarýsýz ayaklanma

günleri gelmiþti. Bu kez sürgün yeri Çin Halk

100 e çýkmýþ ve Özgür Söz adýný taþýyan Felemenk

giriþiminin ardýndan 13 bin komünist ve iþçi

Cumhuriyeti ydi ve partinin baþýna geçen Aidit orada

dilinde bir yayýn organý çýkarmaya baþlamýþtý.

tutuklandý. Bunlardan yarýsý çeþitli hapis cezalarýna

konuþlandý.

Emperyalist savaþ sürecinde baþka yerlerde olduðu

çarptýrýlýrken bine yakýný sürgün edildi. Birçoðu da

EKP yine ülkedeki faaliyetini sürdürüyordu üstelik

gibi bu sosyal demokrat örgüt içinde de sosyal

gerek ayaklanma sýrasýnda gerekse tutsaklýk

bu çatýþmalara ve baskýlara raðmen parti

þovenlerle enternasyonalistler ayrýþtý. Bu ayrýþmanýn

koþullarýnda hayatlarýný kaybetti.

kapatýlamamýþtý. Aidit dönemi Sukarno nun batý

ardýndan Bolþeviklerin izini takip eden Endonezyalý

Asya nýn bu ilk Komünist Partisi Komünist

karþýtý politikalarýnýn kuyrukçusu bir çizginin

komünistler Hollandalý denizciler arasýnda bozguncu

Enternasyonal in sað oportünizmine sol oportünizmle

damgasýný taþýdý. Bununla birlikte bu oportünist

bir faaliyete giriþtiler ve kýsa zamanda sayýlarý 3 bine

yanýt vermeye kalkýþmasýnýn ardýndan uzun süre

politika ile sol çizginin damga vurduðu geçmiþinden

ulaþan kýzýl muhafýzlar bu çalýþmanýn sonucunda

siyaset sahnesinde görünmeyecekti.

gelen itibarýnýn bileþimi ilginç bir sonuç

ortaya çýktý. 1917 yýlýnýn sonunda Rusya daki

Partinin kuruluþunda belirleyici bir rol oynayan

doðurmaktaydý. EKP 1950 yýlýnda 3-5 bin üyeye

kardeþlerini örnek alýp ayaklanarak bir Sovyet

Sneevliet ise Hollanda ya dönüp sýnýf mücadelesini

sahip iken, 4 yýlda 165 bine yükseldi; 1955

giriþiminde bulundular. Bu ayaklanma þiddetle

orada sürdürdü ve 1942 yýlýnda içinde yer aldýðý

seçimlerinde Sukarno nun burjuva demokrasisi

bastýrýldý. Bununla birlikte bu olay o zaman

anti-nazi direniþinin sonucunda faþistler tarafýndan

planýný destekleyen EKP oylarýn yüzde 16 sýný alarak

sömürgeciliðe karþý kitlesel bir direniþ hareketi teþkil

baþka yoldaþlarý ile birlikte ele geçirildikten sonra,

meclisteki 257 sandalyeden 39 unu ve kurucu meclisin

eden Sarekat Ýslam ýn (Ýslam Birliði) komünistlerle

1942 yýlýnda enternasyonali haykýrarak ve gözlerinin

514 üyesinden 80 ini aldý.

yakýnlaþmasýný saðladý. Bu yakýnlaþma ISDV nin

baðlanmasýna izin vermeyerek kahramanca

1919 a gelindiðinde 400 civarýnda üyesi olan bir

mücadelesini noktaladý.

örgüte dönüþmesini saðladý. Bu üyelerden sadece

Bu geliþmeleri takiben 1958 yýlýnda ABD nin desteklediði ve ordu içindeki kimi subaylarýn baþýný

Ama Endonezya Komünist Partisi tamamen tasfiye

çektiði bir darbe giriþimi oldu. Hükümet kuvvetlerine

olmuþ deðildi. Ýkinci Dünya savaþý yýllarýna kadar

destek vererek bu darbenin bastýrýlmasýnda önemli

Ayný yýl Sneevliet in Komünist Enternasyonal

SSCB de konumlanan kimi parti önderlerinin yönettiði

bir rol oynayan EKP üye sayýsýný bir buçuk milyona

kuruluþ kongresinde Maring takma adýyla hem

gizli bir teþkilat varlýðýný kesintisiz olarak sürdürmüþ

çýkaracaktý. Bu geliþme ayný zamanda Sukarno ile

Hollandalý hem de Endonezyalý komünistleri temsilen

yayýn organýný çýkarmaya devam etmiþti.

EKP arasýndaki uzun balayýnýn sona ermekte

25 i Hollanda asýllýydý.

katýlacaðý tarihti.

Savaþýn sonunda, Emperyalistler arasýndaki yeni

olduðuna da iþaret ediyordu.

Suharto nun elinin kuvvetlenmesine hizmet etmiþ oldu. Öte yandan bir yanda baðlantýsýz ülkelerin liderliðine soyunan bir yanda Çin ile yakýnlaþan Sukarno, Vietnam a bizzat saldýrmak üzere plan yapan ABD nin de bir an evvel kurtulmak istediði bir unsur haline gelmekteydi. ABD açýsýndan Endonezya öteden beri önemli bir hedefti. Daha 1953 te ABD baþkaný Eisenhower «Vietnam da Fransa yý desteklemek için masraf etmek Endonezya üzerindeki denetimi korumanýn en ucuz yoludur» diyordu. Ama bir yýl sonra Fransa nýn yenilgisi kesinleþince bu sefer ABD için önce Endonezya yý saðlama almak için Vietnam ý bizzat durdurmak öncelik kazanacaktý. Nitekim 1965 te Endonezya daki darbeden hemen önce ve baþkan olmak üzereyken Nixon «Endonezya nýn devasa zenginliklerini koruyabilmek için Vietnam ý bombaya doyurmak» gerektiðini söyleyecekti. Ýki yýl sonra da ayný Nixon Endonezya için «en büyük ödül» diyecekti. O bakýmdan 1965 yýlýnýn sonuna doðru gelirken Endonezya da Amerikan emperyalizminin temel ihtiyaçlarý bakýmýndan bir darbenin eli kulaðýnda olduðu belliydi. En azýndan bu dönemeçte Asya nýn incisi denen bu yerde dünyanýn en büyük komünist partisine yer olmadýðý açýktý. Endonezya Komünist Partisi 1960 lý yýllarda Dünya da Çin ve SBKP den sonra üçüncü büyük komünist parti olmuþtu. Üç buçuk milyon kayýtlý

Ertesi yýl 23 Mayýs 1920 de ISDV kongresini topladý

denge durumundan yararlanan ve bir bakýma

EKP Sukarno ya kuyrukçuluk ettikçe büyüyor,

ve Perserikatan Komunis di Hindia (Hint Adalarý

Endonezya nýn Çan Kay Þek i ya da Mustafa Kemali

kendisine yaklaþarak büyüdükçe Sukarno ya güçlenen

Komünist Örgütü) aldý. 1921 yýlýnda Komünist

denebilecek olan Sukarno, Japonlarýn boþalttýðý alaný

bir rakip olarak görünüyordu. Dolayýsýyla Sukarno

milyon üyeye sahipti. Üç buçuk milyon üyeli sendika

Enternasyonal in ikinci kongresinde bu örgüt

doldurmasýný bildi. ABD den de destek alarak

ona karþý ordunun en gerici unsurlarýný harekete

konfederasyonu SOBSI onun denetimindeydi. 9

enternasyonalin Endonezya seksiyonu olarak kabul

Endonezya cumhuriyetinin kurucusu oldu.

geçirmek için tertipler hazýrlamak ihtiyacýný

milyon köylüyü barýndýran köylü hareketi BTI de

edildi ve 1924 yýlýnda resmen Endonezya Komünist

Savaþýn sonlarýnda Japonlara karþý silahlý direniþin

duyuyordu. Ama EKP yi tasfiye etmesi ayný zamanda

öyle. Bunlarýn yaný sýra kadýn hareketi, yazarlar ve

Partisi adýný aldý. Bu örgüt Komünist Enternasyonal e

içinde aktif olarak yer almýþ bulunan ve Sukarno nun

büyük bir destekçisini devre dýþý býrakmasýydý. Kaldý

sanatçýlarla öðretmenlerin örgütleri gibi kurumlar

Asya dan katýlan ilk komünist parti idi.

Hollandalýlarla anlaþarak baðýmsýzlýk ilan etmesine

ki büyüyen EKP ye karþý seferber edilen ordu ayný

da hesaba katýldýðýnda Endonezya Komünist Partisi

Bu geliþmenin ardýndan Sarekat Ýslam giderek salt

muhalefet eden Endonezya Komünist Partisi de bu

zamanda Sukarno yu devre dýþý býrakmaya heveslenen

20 milyon üyeli veya aktif destekçili devasa bir

bir dini akýma dönüþürken, Endonezyalý Komünistler

süreçte tekrar siyaset sahnesinde yerini aldý. Ama

bir güç haline geliyordu.

bünyeyi temsil ediyordu. Dolayýsýyla ve ne yazýk ki

de ulusal kurtuluþ mücadelesinin önüne doðru

Sukarno haklý olarak silahlý birliklere sahip

EKP ise kuyrukçu teslimiyetçi bir çizgide büyürken

bu büyüklüðüyle orantýlý bir Komünist kýyýmý da

çýkmaktaydý. Ayný zamanda da Komünist

komünistlerin varlýðýndan endiþe duymaktaydý. O

geçmiþinde sahip olduðu savaþma ve direnme

Endonezya Komünist Partisinin tarihine yazýlacaktý.

üyesi vardý. Gençlik örgütü de buna ilave bir üç


Sayfa

24

MART 2008

1965 Ekimi nde Endonezya da Ne Olmuþtu? Sukarno Kimdi?

1965 yýlýnda 30 Eylül ü 1 Ekim e baðlayan gece yarýsýnda Endonezya Kara Kuvvetlerinin Kurmaylarýndan altý general bir grup asker tarafýndan evlerinden alýndý. Bunlarda üçü direndikleri için hemen öldürüldü. Diðerleri Baþkentteki Halim Havaalaný na götürüldü. 1 Ekim sabahý 7 haberlerinde «karþý devrimci bir darbe hazýrlýðý içindeki bazý generallerin» tutuklandýðý açýklandý. Öðleden sonra bir baþka basýn açýklamasý ile bir «devrim konseyi»nin kurulduðu ve bundan sonra asayiþin bu konsey tarafýndan saðlanacaðý ilan edildi. Sonra Hava Kuvvetlerinin destek bildirisi geldi. Sonra da o zamana dek pek tanýnmayan bir general olan Suharto nun adý bu harekatýn baþý olarak öne çýktý. 48 saat içinde asileri tutuklamýþtý.

Darbeyi Önlemek Derken Komünistlere Saldýrý Ama asýl konu bunu takiben belli oldu. Suharto bu darbenin ardýnda EKP nin olduðunu açýklayýp o devasa ülke çapýnda bir komünist avý baþlatacaktý. Bu esasen ABD nin çoktan beri planladýðý ve bilfiil desteklediði büyük operasyonun baþlangýcýydý ve bunun sonunda Sukarno non baþkanlýktan indirilmesi de vardý. Sukarno siyasi tabiatý ve geçmiþte de birkaç kez örneklerini gösterdiði siyasi çizgisi gereði, sonradan Allende nin tekrarlayacaðý ölümcül hatayý yapma hazýrlýðý içindeydi. Nitekim 1968 de 20 yýldan fazla iþgal ettiði koltuðunu kendisini kurtarmasý için tayin ettiði generaline 30 yýllýðýna terk edecekti. Ama elbette ilk sýrada Sukarno yoktu. Sukarno ya karþý güya komünistlerin tertiplediði darbeyi önleme bahanesiyle baþlatýlan saldýrý tarihin en büyük komünist katliamý oldu. Suharto nun gözü dönmüþ birlikleri kýsa bir zaman içinde bir milyona yakýn komünisti bir çýrpýda ve ne acýdýr ki ciddi bir direniþ görmeden katletti. O zamanýn gazeteleri cesetlerden nehir ulaþýmýnýn durduðundan ve ceset yýðýnlarý nedeniyle büyüyen salgýn hastalýk tehlikelerinden bahsediyordu. Ne var ki, 1965 teki Endonezya trajedisinin en acý yaný sadece komünistlerin hemen hemen ciddi bir direniþ göstermeden tasfiye olmalarýndan ibaret deðildir. Daha acýsý Komünist Parti yi destekleyen pek çok köyde askerler köylüleri iki gruba ayýrýp ellerine silah verdikleri bir kesimi diðerlerini öldürmeye zorlamýþ ve baþarmýþtý. Bu yýllarca destekledikleri burjuva partisinin tayin ettiði bir paþanýn darbesiyle karþý karþýya kalan kitlenin nasýl bir hazýrlýksýzlýk ve teslimiyet içine itildiðinin tarihte ender görülmüþ örneklerinden biridir. Böylesi bir aðýr darbeyi ne Naziler baþarabilmiþti ne de bu Ýspanya iç savaþýnda Franko nun hayal edebileceði bir iþti. Endonezya Komünist Partisinin bu aðýr yenilgisi sadece ilk komünist partilerinden ve dünyanýn en büyük komünist partilerinden biri olan bir partinin kurulduðu topraklarda bir daha ciddi bir komünist akýmýn ayaklarý üzerine yükselememesine yol

açmakla kalmadý. Bu aðýr yenilginin sonuçlarýndan biri de antiemperyalist mücadele dinamiklerinin ve iþçi hareketinin Ýslamcý akýmlarýn denetimi altýna girmesi oldu. Bu da anlaþýlmaz bir þey deðildi. Zira Endonezya da daha yirminci yüzyýlýn baþýnda ortaya çýkan Sarekat Ýslam hareketi anti-emperyalist bir söylemle ortaya çýkan ilk büyük Ýslamcý akýmdý. Devasa güçleriyle Endonezya Komünist Partisi nin göz açýp kapayýncaya kadar tasfiye olup bir daha ayaða kalkamamasý üzerine burjuvazinin borazanlarý, komünizmin tarihinde en aðýr yenilgiyi aldýðý anlamýna gelen yazýlarla böbürlendiler. Bu böbürlenmenin haklý olup olmadýðý bir yana, EKP nin böyle aðýr bir yenilgi almasý dünya komünist hareketi üzerinde beklenebileceði kadar aðýr bir etki yapmadý. Bu çapta bir yenilginin üzerinde dünyanýn her yerinde derin tartýþmalar yapýlmasý derslerinin çýkarýlmasý beklenirken bu yönde bu büyük yenilgiyle orantýlý bir geliþme olmadý. Oysa bu trajedi ayný zamanda o sýra yeni yeni formüle edilmekte olan ÇKP nin oportünist Üç Dünya Teorisi nin ilk acý meyvelerinden biri olarak görülmeliydi. Üç dünya teorisinin felaketli sonuçlarý ancak bundan 10 yýl sonra Þili de daha küçük çaplý ve benzer bir deneyim yaþandýktan sonra idrak edilmeye baþlanacaktý. Bu bakýmdan bu aðýr yenilgiden çýkartýlmasý gereken dersler o zaman sýcaðý sýcaðýna çýkarýlamadý. Hala da çýkarýlmýþ deðildir.

Türkiyeli Komünistler Endonezya da Yaþananlara Nasýl Bakmalý? Türkiyeli Komünistler açýsýndan ise, Endonezya da olanlar daha önce daha küçük ölçekte de olsa yaþanmýþ bir deneyimdi. Zira Mustafa Suphilerin katledilmesinin ardýndan Kemalistleri desteklemeye yönelen ve her vesileyle destekledikleri Kemalist balyozun altýnda kalan Türkiyeli komünistler açýsýndan bu deneyim çok yadýrgatýcý olmasa gerektir. Tersinden Endonezya örneði göstermektedir ki Þefik Hüsnü döneminde TKP nin her seferinde komünistlerin ve iþçi hareketinin baþýna inmek üzere yükselen Kemalizmin balyozunu desteklemesi Türkiye ye özgü bir istisna deðildir. Bu ayný dönemde Komünist Enternasyonal in benimseyip dünya komünist hareketine dayattýðý Menþevik çizginin birbirini teyit eden ihanet politikalarýnýn bir parçasýdýr. O bakýmdan Þefik Hüsnü nün Türkiye komünist hareketinin tarihi içinde oynadýðý Menþevik rolü görüp bunu Türkiye ye özgü bir istisna zannedenler bunu ancak dünyaya gözlerini kapayarak böyle görebilirler. Kaldý ki bu paralelliði görmek için 1965 i beklemeye gerek yoktu. 1965 darbesi çok büyük çapta olduysa eðer, bunun asýl nedeni daha önce birkaç kere ders çýkarýlmasý gereken deneyimlerinden bu dersler çýkarýlmadýðý içindi ve ayný nedenle, 1965 in de dersleri çýkarýlamamýþtýr.

Ýkinci Dünya Savaþýnýn ardýndan emperyalistler arasýndaki güçler dengesinde ortaya çýkan boþluktan yararlanarak Endonezya da Asya nýn ilk büyük burjuva cumhuriyetinin kurucu baþkaný olan Sukarno, bunu takiben Baðlantýsýzlar Hareketinin öncülüðünü yapacaktý. Bandung Konferansýna ev sahipliði yapmýþtý. Bu bakýmdan Sukarno kendi ülkesinin sözüm ona milli burjuvazisine kuyrukçuluk yapmaya alýþmýþ EKP ile «iki süper güce karþý Üçüncü Dünya ülkelerinin yanýnda yer almayý» savunan ÇKP nin buluþmasýný da saðlamaktadýr. Endonezya Komünist Partisinin SBKP/ÇKP kutuplaþmasýnda ÇKP nin yanýnda yer almasý da gayet anlaþýlýr bir durumdu. Ne var ki bütün bunlar Endonezya da yaþanan körleþmeyi anlamaya yetmez. Zira asýl körlüðün kaynaðýnda emperyalizmin karakterinin ve emperyalizme karþý mücadele edebilecek güçlerin sýnýf karakterinin yanlýþ deðerlendirilmesi yatmaktadýr. Endonezya nýn zenginlik kaynaklarýna muhtaç durumdaki ABD emperyalizminin onun kendi denetiminden uzaklaþmasýna izin vermeye niyeti olmayacaðýný hesaba katmak da gerekiyordu. Daha önce iki kez dünya çapýnda paylaþým kavgasýna girmiþ ABD nin ve diðer emperyalistlerin Baðlantýsýzlar Hareketi nedeniyle emperyalist emellerinden vaz geçeceklerini düþünmek için ancak Üçüncü Dünya ülkeleri denilen devletlerin emperyalizme karþý ulusal kurtuluþ mücadelesinin yerini tutabileceðine sahiden inanmýþ olmak gerekiyordu. Aidit önderliðindeki Endonezya Komünist Partisi 1965 e gelirken böyle bir körlük içindeydi ve kendi geçmiþinden dahi ders çýkaramayacak raddede bir körlüktü bu. Bu körlük sadece Endonezya Komünist Partisinin tasfiye olmasýna mal olmadý. Ayný zamanda Endonezya iþçi hareketi tarihinin en büyük darbesini aldý ve ölçeði göz önüne getirildiði takdirde, bu darbe ayný zamanda tüm dünya iþçi hareketinin önemli bir parçasýnýn aðýr bir darbe almasý anlamýna geliyordu. Ayný nedenle de Endonezya deneyiminin derslerini çýkarmak herhangi bir yerellikten dünyaya bakarak yapýlabilecek bir iþ deðildir. Bu ancak dünya iþçi hareketinin temel sorununun Komünist Enternasyonal in öðütlerini kuþanmýþ bir önderliðin yaratýlmasý olduðunu kavrayanlarýn ödevidir ve ihtiyacýdýr.

Emperyalistlerin Asya daki Ýncisi: Endonezya Endonezya Asya kýtasýnýn güney doðusunda toplam 17 bin 508 adadan oluþan dev bir takýmadalar topluluðundan oluþuyor. Neredeyse 2 milyon kilometre kareye yaklaþan bir yüzölçümü ile, dünyanýn en büyük takým adalar topluluðudur bu. Öte yandan yüzde 88 i Müslüman olan yaklaþýk 250 milyon nüfusu ile Endonezya dünyanýn en kalabalýk Müslüman nüfusunu barýndýrmaktadýr. Bu ayný zamanda Budist yahut Hindu olmayan en kalabalýk nüfustur. Öte yandan bu büyüklüðüne orantýlý olarak Endonezya, dünyada doðal kaynaklar bakýmýndan en zengin beþ ülkeden biridir. Dünyanýn beþinci büyük petrol üreticisidir. Devasa kalay, boksit, kömür, altýn, gümüþ, elmas, manganez, fosfat, nikel, bakýr, tungsten kaynaklarýna sahiptir. Ayný zamanda baþta gelen kauçuk, kahve, palmiye yaðý, tütün, þeker, hindistan cevizi, baharat, kereste ve sýtma baþta olmak üzere birçok hastalýðýn tedavisinde kullanýlan kinin imalatýnda kullanýlan kýnakýna bitkisinin baþlýca üreticilerinden biridir. Bu zenginlikleriyle çoktan beri Asya nýn incisi diye de anýlýr. Endonezya ismi Hint Adalarý anlamýna gelir ve uzun yýllar boyunca da Hollanda nýn Doðu Hindistan ý ya da Doðu Hint Adalarý diye anýlmýþtýr. Bu tesadüf deðildir; zira bu ülkenin zenginliklerini en uzun süre boyunca yaðmalayanlar Avrupa nýn ilk sömürge imparatorluklarýndan birini kuran Hollandalýlar olmuþtur. Onyedinci yüzyýlýn baþlarýnda Endonezya topraklarýna yerleþmeye baþlayan ve bu takýmadalarý sömürgeleþtiren Hollandalýlar hemen hemen kesintisiz bir biçimde bu zengin topraklar üzerinde 350 yýl boyunca süren bir egemenlik kurmuþtur.

Endonezyanýn Asýl Tarihi Ýkinci Dünya Savaþýndan Sonra Baþlýyor Ýkinci emperyalist paylaþým savaþýnýn arifesine gelindiðinde Hollanda nýn ABD karþýsýnda önemli bir güce sahip bir rakip olarak belirmesinde Endonezya üzerindeki egemenliðinin payý büyüktür. Zira savaþýn baþladýðý 1939 yýlýna gelindiðinde ABD nin tüketiminde kilit rol oynayan 15 temel

ürünün yarýsý Hollanda þirketlerinin kontrolündeki Endonezya dan saðlanmaktaydý. Öte yandan Japonya nýn refahýnýn sürmesi de büyük ölçüde Endonezya dan gelen ürünlere baðlý idi. Öte yandan bu büyük takýmadalar deniz ticaret yollarý üzerinde stratejik bir yer iþgal ettiði gibi, deniz savaþlarý açýsýndan da tartýþýlmaz bir deðer taþýmaktaydý. Bu jeopolitik konumuyla Endonezya nýn ikinci paylaþým savaþýnda önemli bir yer iþgal edeceði belliydi. Kaldý ki savaþýn ilk yýllarýnda Hollandalýlarýn sessiz sedasýz Endonezya nýn denetimini Japonlara býrakmasý nedeniyle de savaþýn bu cephesinde ABD ve Japon emperyalizmleri arasýndaki baþlýca çatýþmalarýn Endonezya ile ilgili olmasý da þaþýrtýcý olmadý. Zaten 1898 de ABD nin Filipinleri ele geçirmesinden itibaren yeni yükselen iki emperyalist güç arasýnda bölgedeki paylaþým kavgalarýnýn konularýnýn baþýnda Endonezya nýn gelmesi de çok tesadüf olmasa gerektir. Her iki emperyalist güç de zamanýný doldurmakta olan kadim sömürgeci Hollanda yla kah anlaþarak, kah çatýþarak ama mutlaka birbirleriyle dalaþarak Endonezya üzerinde sürekli bir çekiþme

halinde olmuþtur. Endonezya Hollandalýlarýn Japonlarla anlaþarak bu adalar üzerindeki egemenliðini onlara devrettiði 1942 yýlýna kadar tartýþmasýz ve mutlak surette Hollanda topraðý olarak kalmýþtýr. Savaþýn sonucunda Japonya nýn yenilgiyi kabul etmesiyle doðan iktidar boþluðu Sukarno önderliðinde bir cumhuriyetin kurulmasýyla Endonezya nýn uzun sömürge tarihi fiilen sona ermiþtir. Bu ayný dönemde eski sömürge imparatorluklarýnýn pek çoðu için geçerli olan ve savaþýn büyük galibi ABD nin dýþ politikasý ile uyumlu ve onun tarafýndan da desteklenen bir geliþmedir. Buna karþýlýk Hollanda bu fiili baðýmsýzlýðý uzun süre kabul etmeyecek ve BM düzeyinde diplomatik itirazlarýný yýllarca sürdürecektir. Hollandalýlarýn 1949 da Sukarno yönetimiyle anlaþarak resmen Endonezya üzerindeki taleplerinden vazgeçmesinden beri Endonezya Dünyanýn en büyük ülkelerinden biri olarak BM coðrafyasýnda yerini almýþtýr.

Büyüklüðüne Orantýlý bir Sefalet Dünyanýn en zengin doðal kaynaklarýndan birine

sahip olan ve 350 yýllýk Hollanda egemenliðinin sonuna gelindiðinde Asya kýtasýnýn en kalabalýk nüfuslarýndan birini oluþturan Endonezyalýlarýn durumu hiç de ülkelerinin zenginlikleriyle orantýlý deðildi. 1940 ta 60 bin Endonezyalýya bir doktor anca düþüyordu. Bu rakamýn anlamýný tasavvur edebilmek için 6 bin kiþiye bir doktor düþen Hindistan ý akla getirmek yeterlidir. Ayný tarihlerde sadece 2400 Endonezyalýdan biri lise diplomasýna sahip olabiliyordu. Ýkinci paylaþým savaþýnýn sonuna gelindiðinde Endonezyalýlarýn yüzde 93 ü okuma yazma bilmiyordu. Buna raðmen, bu yoksunluklar Endonezya emekçilerinin tarih boyunca uysal bir biçimde sömürgecilere boyun eðdikleri anlamýna gelmez. Aksine dönem dönem geri düþmekle birlikte, o topraklarda daima bir baþkaldýrý olmuþtur. Bu nedenle Endonezya nýn Hollanda egemenliði altýnda geçirdiði 350 yýl ayný zamanda uzun bir baský, sömürü ve katliam süreci olmuþtur. Özellikle de Endonezyalýlarýn gerek kendi doðal kaynaklarýný ve ekonomilerini koruma gayretleri veya Hollanda boyunduruðundan kurtulma giriþimleri büyük bir sertlik ve þiddetle bastýrýlmýþtýr. Bilhassa yirminci yüzyýlýn baþýndan itibaren, emperyalist boyunduruða karþý ulusal kurtuluþ mücadelelerinin baþlamasýyla birlikte ilk baþkaldýranlar arasýnda Endonezya nýn ezilen sömürülen emekçileri vardýr. Buna paralel olarak da Asya nýn ilk komünist örgütlenmeleri de ayný topraklarda kendini göstermiþtir. Bu geliþmeler Hollandalý sömürgecilerin öteden beri uyguladýklarý baský ve zulmün misillenerek artmasýyla yanýt bulmuþtur. Ne var ki bütün bu süreçte Endonezyalý emekçiler sömürgeci Hollandalýlar kadar, kendi sýnýf düþmanlarýndan da aðýr darbeler almýþlardýr. Hatta yirminci yüzyýl daha çok bunlara ve Endonezya emekçilerine önderlik etme iddiasýndaki siyasi hareketlerin hata ve eksikliklerinden ileri gelen büyük yenilgilere tanýk olunmuþtur.


Sayfa

MART 2008

Bandung Konferansý

Bandung Konferansý adý ile anýlan devletler arasý toplantýlar dizisi, 1950 lerde ABD ve Sovyetler Birliði nýn temsil ettiði ve Soðuk Savaþ kutuplaþmasýnýn dýþýnda kalmak isteyen, çoðunluðu baðýmsýzlýðýný yeni kazanmýþ Asya ve Afrika devletlerinin bir araya gelmesiyle oluþtu. 1955 yýlý Nisan ayýnda Endonezya nýn Bandung kentinde düzenlenen, Endonezya, Burma, Sri Lanka, Hindistan, ve Pakistan ýn organizasyonunu üstlendiði ve 29 devletin katýlýmýyla gerçekleþen konferansýn resmi amacý Afrika ve Asya ülkeleri arasýndaký ekonomik ve kültürel iþbirliðini artýrmak ve bütün emperyalist devletlerin sömürgeci politikalarýna karþý çýkmaktý. 1955 yýlýndaki konferansa katýlan 29 devlet, dünya nüfusunun yarýsýndan fazlasýný temsil ediyordu. Katýlan devlet temsilcileri, birçok farklý ülke ve coðrafya üzerindeki emperyalist güçlerin politikalarýný eleþtirip, buna karþý birlik çaðrýsýnda bulundular. Çin Halk Cumhuriyeti ve ABD arasýnda o dönemde yaþanan gerilim, sömürgeciliðe karþý alýnacak tutum, Kuzey Afrika daki Fransýz politikalarý, Cezayir deki Fransýz sömürge düzeni ve Endenozya nýn Yeni Gine üzerine Hollanda ile düþtüðü ihtilaflar baþlýca gündem maddeleriydi. Tartýþýlan ana konulardan bir diðeri de, Doðu Avrupa ve Orta Asya daki Sovyet politikalarýnýn, ABD ve Avrupa sömürgeciliðinin yanýnda görmezden gelinip gelinemeyeceði idi. Yoðun tartýþmalarýn sonucunda varýlan nokta þuydu: Sömürgecilik bütün tezahürlerinde kýnananaktý. Konferans, üçüncü dünya

ülkelerinin emperyalist ülkelerle olan baðýmlýlýk iliþkilerinin zayýflatýlmasý için bir takým projeler ortaya koydu. Bu ülkeler, kalkýnma projeleri için birbirlerine teknik destek ve uzman personel alýþveriþinde bulunacaklardý. Ay r ý c a , t e k n o l o j i k b i l g i birikimlerini paylaþacaklar, bölgesel eðitim ve araþtýrma enstitülerinin kurulmasýnda birbirlerine yardýmcý olacaklardý. Bandung Konferansý yla baþlayan hareket, bunu takip eden Belgrad Konferansý ile beraber Baðlantýsýzlar Hareketi nin inþasý ile sonuçlandý. Baðlantýsýzlar Hareketi, NATO veya Varþova Paktý benzeri herhangi bir güç bloðuna resmi olarak dahil olmayan devletlerin kurduðu uluslararasý bir örgütlenme idi. Aslýnda Baðlantýsýzlar terimi Bandung dan kýsa bir süre önce, 1954 te Sri Lanka daki devletler arasý konferansta Hindistan baþbakaný Nehru tarafýndan

önerilmiþti. Nehru, bu konferansta Hindistan ve Çin arasýndaki gerilimli iliþkileri barýþ ve güvenlik çerçevesinde düzenleyen beþ prensip önermiþti: 1.Devletlerin karþýlýklý toprak bütünlüðüne ve hakimiyete saygý 2.Karþýlýklý saldýrmazlýk 3.Karþýlýklý iç iþlerine müdahale etmeme 4.Eþitlik ve karþýlýklý fayda 5.Barýþ içerisinde bir arada yaþama 1955 te toplanan Bandung Konferansý, bu prensipleri bütün katýlýmcý devletler için genelleþtirmeyi amaçlýyordu. Çin baþta olmak üzere konferansa katýlan devletlerin bir kýsmý, detay tartýþmalara girmeyip bu konferanstan potansiyel bir birlik çýkartmayý hedefliyordu. Katýlan ülkelerin çoðunluðu genel dýþ politika ve özel birçok çýkar etrafýnda birbiriyle çeliþiyordu. Bu sebeple birçok devlet güncel politik olaylar etrafýnda tartýþmalý

gündemleri ön plana çýkardýlar. Bu da konferansýn birçok tartýþmaya sahne olmasýna sebep oldu. Sovyetler Birliði nin emperyalist bir ülke sayýlýp sayýlamayacaðý en önemli tartýþma konularýndan birisiydi. En sonunda buluþulan en önemli nokta ise, daha önce Çin ve Hindistan arasýndaki gerilimleri yatýþtýran barýþ içinde bir arada yaþama kavramýnýn bütün katýlýmcý ülkelerce benimsenmesi oldu. Altý yýl sonra, Yugoslavya lideri Tito, ilk resmi Baðlantýsýzlar Hareketi toplantýsý olacak Belgrad Konferansý nýn çaðrýsýný yaptý. Daha sonra, hareketin amacýnýn emperyalizme, sömürgeciliðe, yeni-sömürgeciliðe, ýrkçýlýða, siyonizme, her türden yabancý saldýrýsýna, iþgale, baskýya, müdahaleye, hegemonyaya ve büyük güçlere karþý mücadele olduðu belirtildi. Hareketin üyeleri arasýnda Yugoslavya, Hindistan, Pakistan, Cezayir, Libya, Sri Lanka, Mýsýr, Endonezya, Küba Kolombiya, Venezuela, Güney Afrika, Ýran, Malezya ve bir süreliðine Çin bulunmaktaydý. Hareket 1990 a kadar aldýðý kararlarda NATO ve Varþova Paktý na karþý bir duruþ aldýysa da, aslýnda kendi içinde böyle bir bütünlüðü yoktu. Üye birçok devlet, ya Sovyetlere ya da Amerika ya yaklaþmýþ durumdaydý. Sovyetlerin Afganistan ý iþgalý sýrasýnda hareket çok önemli bir kriz yaþadý; Sovyetler e yakýn devletler iþgali desteklerken özellikle Müslüman ülkeler buna þiddetle karþý çýktýlar. Ayrýca, her ne kadar üye devletlerin birbirlerine karþý saldýrmazlýk anlaþmalarý vardýysa da, birçok kez üye devletler

Bandung Öldü mü?: Eski ve Yeni Bandunglar Bundan 53 yýl once, 1955 yýlýnda Endonezya baþkaný Sukarno nun çaðrýsýný yaptýðý, Endonezya, Burma, Hindistan, Pakistan ve Sri Lanka tarafýndan örgütlenen ve 29 devletin katýlýmýyla gerçekleþen ünlü Bandung Konferansý, o gün bugündür anti-emperyalist dayanýþmanýn bir simgesi olarak pazarlanmaktadýr. Aþaðýlanmýþ, dýþlanmýþ ve ezilmiþ halklarýn emperyalizme karþý büyük bir buluþmasý olarak resmedilen Bandung buluþmasýnýn üzerinden yarým asýrdan fazla bir zaman geçti. Bu yarým asýrlýk süreç, Üç Dünya Teorisi ne ve tarihten ders çýkarmayý bilmeyenlere inat, emperyalist düzen içerisinde burjuva diktatörlüklerinin, burjuva devletlerinin mazlumunun olmayacaðýný tekrar tekrar gösterdi.

Burjuva Diktatörlüðünün Mazlumu Olmaz Bandung konferansý yapýlýrken mazlum denilen devletlerin zalim yüzü bu süreç içerisinde iyice ayyuka çýktý. 1955 te Hollanda ya karþý baðýmsýzlýðýný kazanan ve bu yüzden antiemperyalist Bandung konferansýnýn medarý iftiharý ve ev sahibi olan Endonezya devleti, kuruluþunun hemen ardýndaki süreci topraklarý üzerindeki ulusal kurtuluþ hareketlerini, Sulawesis leri, Acehleri teker teker katletmekle geçirdi. 1974 yýlýnda da üç dünyanýn bu antiemperyalist gözbebeði, Portekiz e karþý baðýmsýzlýðýný ilan edeli 6 gün olan Doðu Timor u iþgal etmekten kendini alamadý. Bandung Konferansý ný organize eden diðer anti-emperyalist devletler de Endonezya dan hiç geri kalmadý. Ýngiltere ye karþý 1948 de baðýmsýzlýðýný kazanan Burma, üzerindeki diðer uluslarý, Monlarý, Arakanlarý, Karenleri eziyor; Pakistan devleti Baluçistan ý ilhak ediyor; emperyalistlerin heykelini dikerek onurlandýrdýklarý Gandi nin Hindistaný ise topraklarý üzerindeki onlarca ulusun esaretinin bekçiliðini yapýyordu. Üstelik, bu devletlerin hepsi topraklarý üzerindeki devrimcilerin

cellatlýðýný yapmaya yeminli olduklarýný defalarca gösteriyorlardý. Sözü geçen mazlum devletlerin kendi içlerindeki ulusal mücadelelere ve devrimci hareketlere karþý yaptýklarý kýyýmlara bir bakýnca, Bandung Konferansý nda dile getirilen devletlerin karþýlýklý toprak bütünlüðüne ve hakimiyetine saygý prensibinin nasýl bir antiemperyalist dayanýþmaya hizmet ettiði daha net bir þekilde görülebiliyor. Bu devletlerin zulmü sadece üzerlerindeki ulusal kurtuluþ hareketlerine karþý da deðildi. Bandung Konferansý ný örgütleyen veya bu konferansa katýlan devletlerin büyük bir kýsmý, bir yirmi yýl içerisinde, malum olaný ifade ederek, emperyalist düzenin, kapitalist sömürünün ve proletaryanýn esaretinin de en büyük savunucularý durumuna da geldiler. Bandunglar Öldü mü, Yoksa Güçlenerek Ayaklanýyor mu? Bundan üç yýl önce, 18-24 Nisan tarihleri arasýnda, Bandung Konferansý nýn 50. yýl dönümü nedeniyle Endonezya Baþkaný Susilo Bambang Yudhoyonu yeni bir Bandung toplama önerisi yapmýþtý. Bu kez söylem düzeyinde bile bir antiemperyalizmi gündemine almayan konferans, Bandung un yeni ruhunu iyi yönetiþim olarak açýklamýþtý. Bunun üzerine Bandung un 50 lerdeki o antiemperyalist ruhunu özleyenler, Bandung un geçirdiði deðiþime bakarak artýk mazlum devletlerin de emperyalizm saflarýna geçtiðini söylemeye baþladýlar. Bugün, Bandung Konferansý nýn geçirdiði deðiþime ve konferansa katýlan devletlerin bu 50 yýl içerisindeki icraatlarýna bakanlar için Bandung anti-emperyalizmini eleþtirmek hiç zor deðildir. Zaten devrimci ya da sosyalist akýmlar içerisinde açýkça Bandung ruhunu savunduðunu söyleyenler ve bugün bu ruhu hayata geçirmenin çok önemli olduðunu açýktan

açýða savunanlar da çok azdýr. Ama asýl azýmsanamayacak olan, kendisini esen yeni-Bandung rüzgarlarýna kaptýranlarýn sayýsýdýr. Tarihe bugünden bakarak, artýk Bandung un o anti-emperyalist ruhunun kalmadýðýný söyleyenler aslýnda açýkça yanýlýyorlar. Bandung ruhu ve onun çarpýk anti-emperyalizm anlayýþý bugün 21. yüzyýlda hala dimdik ayaktadýr. Ve bu kez sosyalistler tarafýndan, merkezci akýmlar tarafýndan da daha büyük bir coþkuyla karþýlanmaktadýr.

Bandunglar Chavez in Sosyalizminde Yaþýyor! Bugün Bandunglar kendilerini Dünya Sosyal Forumlarýnda, Chavez in yaptýðý ittifaklarda, 21. Yüzyýl Sosyalizmi çaðrýlarýnda gösteriyor. 1955 teki Cemal AbdülNassarlarýn, Nehrularýn, Nkrumahlarýn yerini bugün Ahmedinejadlar, Chavezler, Moralesler almýþ durumda. Yeni Bandungcular, geliþmekte olan üçüncü dünya ülkeleri arasýnda bir ittifaký önemsiyor, kapitalizme ve komünizme karþý üçüncü bir yol olarak tarif ettikleri devletçikalkýnmacý, yeniden daðýtýmý önemseyen bir ekonomik politikayý s a v u n u y o r, neoliberalizmi karþýlarýna alýp Amerikan karþýtlýðý üzerine kurulmuþ bir anti-emperyalizm anlayýþýný takip ediyorlar. Bugün ortada SSCB gibi bir kýble de var olmadýðý için, merkezci akýmlar da daha rahat bir þekilde yeni Bandungcularýn,

Chavezlerin peþinden sürüklenebiliyorlar. Bugün merkezci akýmlarýn büyük bir kýsmý, SSCB yi bahane ederek komünizme de karþýtlýklarýný açýkça dile getiren Bandung antiemperyalizmini rahatça eleþtirebilseler de leninizmin yolundan gitmeyeceðini açýkça söyleyen Chavez e karþý olumsuz herhangi bir tutum alamýyorlar. Aksine Chavez in komünizmin takipçisi olmadýðýný Nassar ve Nehru gibi ýsrarla söylemesi bile, merkezci akýmlarýn günümüz þartlarý içerisinde bundan iyisini bulamayacaklarýný düþünmelerinin ve bu þartlarda Chavez e destek vermelerinin önüne geçemiyor. Hatta bugün Chavez in Ve n e z u e l a d a o l u þ t u r d u ð u konseyler devrimci akýmlar tarafýndan günümüzün sovyetleri olarak pazarlanabiliyor. Ayný devrimci akýmlar, Chavez in taktiksel hatalarýný eleþtirip, Chavez e öneriler yapýp, Chavez den daha çok Chavez ci nasýl olunur göstermekten geri kalmýyor. Yeni Bandungcular da böyle bir ortamda, Chavez in destek bulmaya çalýþtýðý Dünya Sosyal Forumlarý nda vücüt buluyor. Bu forumlarda emperyalist metropollerden gelen neoliberalizm karþýtlarýnýn ve liberal sivil toplumcularýn karþýsýnda Sosyal Forumlarýn devrimci basýncý olarak tanýmlanan grubun antiemperyalizmi, 1955 Bandung Konferansý nýn antiemperyalizminden daha az güdük deðildir. Yeni Bandung un antiemperyalizmi Amerikan karþýtlýðýný anti-emperyalizm sananlarýn, ABD iþgaline karþý çýkma bahanesiyle Irak devletinin Kürdistan ý esir etmesini mazur görenlerin, olasý ABD iþgaline karþý Ýran ýn baðýmsýzlýðýný ve bütünlüðünü savunanlarýn, proletarya diktatörlüðünün düþmaný Chavez i baþ tacý edenlerin ve þartlar uygun olmadýðý için bu devletlerin emperyalistlerle yaptýðý her türlü sömürü ve zulüm anlaþmasýný mazur görenlerin antiemperyalizmidir.

25

Üç Dünya Teorisi Ü ç D ü n y a Te o r i s i Ç i n Komünist Partisi nin 1970 li yýllarda dillendirdiði, dünya devletlerini ekonomik ve politik yönden Birinci Dünya, Ýkinci Dünya ve Üçüncü Dünya olarak üç gruba ayýran bir görüþtür. Dünyanýn bu üç gruba ayrýldýðý görüþü Mao tarafýndan ilk defa 1974 Þubatý nda dile getirilmiþ, Deng Xiaoping 1974 Nisaný nda Birleþmiþ Milletler de Çin Halk Cumhuriyeti Delegesi olarak yaptýðý konuþmada bu görüþü detaylý olarak açýklamýþtýr. Birinci dünya devletleri, dönemin iki süper gücü olan Sovyetler Birliði ve ABD dir. Üç Dünya Teorisi ne göre bu iki devlet dünyadaki en sömürücü devletlerdir. Bunlar dünya egemenliði için yarýþmakta, kendi yöntemleri ile üçüncü dünya ülkelerini kontrolleri altýna almakta, ve kendi güçlerine eriþemeyen devletlere zorbalýk yapmaktadýr. ABD ve Sovyetler Birliði, dünyadaki diðer devletleri bir yandan siyasi olarak kontrolleri altýna almakta, diðer yandan da ekonomik olarak sömürmektedir. Bu iki süper güç arasýndan Sovyetler Birliði sosyal-emperyalist olarak nitelendirilmiþ, bu açýdan ABD den bile daha tehlikeli olarak tanýmlanmýþtýr. Üçüncü dünya devletleri, Latin Amerika da, Asya da, Afrika da ve diðer bölgelerde bulunan geliþmekte olan devletlerdir. Bunlar tarih boyu kolonileþme ve emperyalizm kýskacýnda en çok ezilen ve sömürülen uluslarý oluþturmaktadýr. Bu uluslar esarete ve sömürüye baþkaldýrýp baðýmsýzlýklarýný kazanmýþlardýr kazanmasýna, ama hala kolonileþmenin kalýntýlarýndan kurtulmaya, baðýmsýzlýklarýný perçinlemeye ve ulusal ekonomilerini geliþtirmeye çalýþmaktadýrlar. Üç Dünya Teorisi ne göre bu uluslarýn devrimci kiþiliði onlarý emperyalizme, sömürüye ve süper güçlere karþý en dinamik savaþçý kýlmaktadýr. Deng Xiaoping Birleþmiþ Milletlerde yaptýðý konuþmasýnda Çin i sosyalist, kalkýnmakta olan bir üçüncü dünya ülkesi olarak tanýmlamýþtýr. Kanada, Japonya, Avustralya, ve Avrupa ülkeleri gibi kalkýnmýþ devletler ise birinci ve üçüncü dünya arasýnda bulunan ikinci dünya devletleri olarak sýnýflandýrýlmýþtýr. 70 li yýllara gelindiðinde kimisi halen kolonilere sahip olan bu devletler kalkýnmýþ olmalarýna raðmen iki süper güçten birinin kontrolü altýndadýrlar. Üç Dünya Teorisi Çin dýþ politikasýna yön veren bir teoridir. Bir yandan sosyal emperyalist olarak adlandýrýlan Sovyetler Birliði tecrit edilmiþtir. Öte yandan, en ezilen uluslar olarak tanýmlanan üçüncü dünya devletleri ile ittifak arayýþlarýna girilmiþtir. Bu yaklaþým doðrultusunda kimi faþist ve gerici rejimler emperyalizm tarafýndan ezilmeleri sebep gösterilerek desteklenmiþtir. Diðer yandan Üç Dünya Teorisi Çin in ABD müttefiki devletler ile olan yakýnlaþmasýnýn ideolojik kýlýfý olarak görüldüðünden keskin eleþtirilere hedef olmuþtur.

Bu Sene Dünya Sosyal Forumu nda Ne Oldu? Dünya Sosyal Forumlarý kendisini neoliberalizme, sermayenin hükümranlýðýna ve emperyalizmin her türüne karþý gören sivil toplum örgütlerinin ve sosyal hareketlerin buluþtuðu, bu kurum ve örgütlerin fikir ve düþüncelerini demokratik bir þekilde ortaya koyduklarý ve tartýþtýklarý, sorunlarýna karþý öneriler yaptýklarý, deneyimlerini özgürce paylaþtýklarý açýk bir buluþma olarak tanýtýlýyor. 2001 de Brezilya da yapýlan buluþmadan beri de, neoliberal politikalara karþý bir alternatif aramaya ve örgütlemeye adanmýþ bir süreç olarak biliniyor. 2001 den beri düzenlenen Dünya Sosyal Forumlarý geçtiðimiz yýl, Nairobi de yapýlmýþtý. Bu süreç içerisinde Sosyal Forumlarda devrimci potansiyeller keþfedenler, zamanla sosyal forumlarýn tekellerin kontrolüne girmeye baþladýðýndan, bürokratikleþtiðinden yakýnmaya baþladýlar. 2007 de Nairobi de yapýlan sosyal forumda, bölge halkýnýn sosyal foruma girmesi engellenince hatta Nairobi nin ezilen kesimlerinden foruma girmeye çalýþanlarýn bir kýsmý göz altýna alýnýnca sosyal forumlara merkezci akýmlar tarafýndan yapýlan eleþtiriler de yükseldi. Bu yýl ise bir Dünya Sosyal Forumu örgütlenmedi, aksine her kurum ve siyasi örgütün bulunduklarý ülkede Dünya Sosyal Forumu vesilesiyle küresel bir eylem yapmasý ve Forum un sokaktaki gücünü küresel çapta göstermesi kararý alýndý. Aslýnda bu öneri, Dünya Sosyal Forumu nu daha ileri götürmek isteyenler için, ve oradaki anti-emperyalist dinamiklere müdahale edilebileceðini söyleyenler için çok önemli bir fýrsattý. Ne yazýk ki, bu fýrsat, Sosyal Forumlara müdahele etmeyi düþünenlere çok da cazip gelmedi. Bulunduðumuz topraklardaki eylemi, 26 Ocak ta TMMOB düzenledi. Biz, dünyanýn tüm bölgelerinde milyonlarca kadýn ve erkeðiz, sendika, örgüt, grup ve hareketleriz; biz köylerden, taþradan, varoþlardan, þehirlerden geliyoruz; biz farklý yaþlardan, kültürlerden, inançlardan geliyoruz ve hepimiz güçlü bir inançla birleþiyoruz: BAÞKA BÝR DÜNYA MÜMKÜN! diyerek örgütlenen Dünya Sosyal Forumu küresel eyleminin Türkiye ayaðý, Ýstanbul, Ankara, Ýzmir ve Adana'da 70 ila 100 kiþilik eylemler gerçekleþtirildi. Geçmiþte, Dünya Sosyal Forumu Mumbai de, Caracas ta, yani dünyanýn öbür ucunda gerçekleþince ezilenlerin öfkesinin sokaklara taþtýðýný iddia edenler, Nairobi de ezilenler ve sömürülenler forumdan uzak tutulduðu için forumu eleþtirenler, kendi topraklarýnda örgütlenen bu anti-emperyalist eylemi geliþtirmek, ve bu eyleme bu topraklardaki ezilen ve sömürülenleri katmak için özel bir çaba sarf etmediler.


Sayfa

26

KöZ ün bir önceki sayýsýnda Ýstanbul da kurulan 9 Aralýk platformuyla birlikte oluþan yeni duruma deðinmiþ, metropollere göç etmek zorunda kalan Kürdistanlý emekçilerle solun devrimcileri de kapsayan kesimlerinin yeniden bir araya gelmesinin önemli bir fýrsat yarattýðýnýn üzerinde durmuþtuk. Artan saldýrýlara karþý ortak bir savunma hattý örmek için 9 Aralýk la birlikte oluþma imkanlarý artan güçbirliðini varoþlara yayýlan eylemlerle birlikte sürekli kýlmak, bunu sadece Ýstanbul da deðil tüm þehirlerde somutlamak gerektiðini ifade etmiþtik. O günden bugüne önerilen güçbirliðine duyulan ihtiyaç azalmamýþ artmýþtýr. Güçbirliði bugün birkaç kat daha yakýcý bir ihtiyaçtýr. Herþeyden önce Kürtlere yönelik saldýrýlar artmýþtýr. 9 Aralýk öncesinde protesto edilen Güney Kürdistan daki hava operasyonlarýydý. Oysa MartMayýs sürecinin arefesinde Amerika nýn bizzat ve bilfiil destek verdiði bir kara operasyonu baþlatýldý. Güney Kürdistan ýn iþgali anlamýna da gelen bu hareket Amerika destek verdiði oranda sürdü; üstelik ummadýðý bir direniþle karþýlaþtý. Tüm bunlarýn sonucunda Silahlý Kuvvetler , özenle cilanan düþmana yenilmez , baþka devletlere boyun eðmez imajýný zedeleyerek geri çekilmiþtir. Ancak meselenin halkla iliþkiler kýsmýyla ancak avunmak isteyenler ilgilenmelidir. Hele hele Amerika nýn söz konusu operasyonlara karþý bir güvence olduðunu düþünmek saflýktan baþka bir þey deðildir. Önümüzdeki dönemde Amerika, Güney Kürdistan ý Irak a baðlamak için Türkiye nin sopasýndan daha fazla faydalanacak, KDP yi Türkiye iþgali tehdidiyle yola getirme taktiðine daha yoðun bir biçimde baþvuracaktýr. Bu ise Amerika nýn gözetiminde gerçekleþen operasyonlarýn daha sýklaþmasý demektir. Saldýrýlar sadece Kürtlere deðil ayný zamanda tüm emekçilere yönelik bir þekilde devam etmektedir. Hücuma geçen AKP zamlarla ve sosyal güvenlik reformu tasarýsýyla pervasýz bir biçimde ilerlemektedir. Geçtiðimiz haftalarda sosyal güvenlik reformu nedeniyle yasa tasarýsýnýn geri çekilmesi ise yine yanýltýcý olmamalýdýr. Zira AKP kapatma davasýyla sýkýþtýrýldýðý bugünlerde çok cephede savaþmamak için bu yasayý belirli bir süre dinlendirmeyi tercih etmiþtir. Nitekim daha þimdiden reformun daha sinsi ve yýkýcý bir þekilde gündeme geleceði ortaya çýkmýþtýr. Ancak güçbirliðini daha yakýcý hale getiren tek ve en önemli etmen sadece Amerikancý AKP hükümetinin silahlý kuvvetlerin de þimdilik hizaya geçmiþ olmasýndan faydalanarak karþý saldýrýya geçmiþ olmasý deðildir. Bilakis tüm bu saldýrýlar karþýsýnda burjuva muhalefetinin hedef saptýrmasý olasý bir geliþmedir. AKP ile kemalistler arasýndaki çekiþmede kemalistlerin askeri kanadýnýn þimdilik sessiz bir duruþ sergilemesi, özellikle son operasyonlarýn ardýndan AKP ve Genelkurmay ýn þimdilik ulusal çýkarlar etrafýnda birbirlerini koruyup kollayan bir iliþki içinde olmasý kemalistlerin sivil kanadýný daha saldýrgan bir tutum takýnmaya sevk etmiþtir. AKP ye karþý açýlan davayý tam da bu tutumun bir ifadesi olarak görmek gerekir. Ancak kapatma davasýndan bir hafta sonra Ergenekon vesilesiyle yaþanan gözaltýlar yargýnýn da tümüyle kemalistlerin tekelinde olmadýðýný göstermektedir. Daha da önemlisi, TSK nýn geri çekilmesinden sonra kemalistlerin AKP yi yýpratmak için yargý silahýndan baþka tutunacak biricik silahý kalmýþtýr; o da sendikal harekettir. Yýllardan beri iþçileri gündemine almayan CHP, tam da türban konusu alevlenirken birdenbire sendikalara ilgi göstermeye baþlamýþtýr. Türk-Ýþ iþ býrakma kararý almýþ, sendikalar bu sefer iþçilerle birlikte Taksime çýkmýþlardýr. Önümüzdeki dönemde sivil kemalistler yalnýzlaþtýkça bu silahý daha fazla kullanacaklarýndan þüphe duymamak gerekir. Sol açýsýndan da asýl tehlike tam da burada yatmaktadýr. Zira önümüzdeki dönem bir yandan saldýrýlar nedeniyle iþçiler arasýndaki öfkenin büyüdüðü bir dönem diðer yandan da CHP nin iþçi hareketini kendi kuyruðuna takmak istediði bir dönem olacaktýr. CHP nin peþine takýlan bir iþçi hareketinin akýbetinin ne olacaðýný görmek için kahin olmaya gerek yoktur. 2007 1 Mayýsý henüz belleklerden silinmemiþtir. Bugün 2007 1 Mayýs ý denince Taksim e kaç kiþinin çýkýp çýkmadýðýndan, alanda pankart açýlýp açýlmadýðýndan çok Atatürk anýtýna çelenk býrakan, iki ay sonraki seçimlerde tüm iþçileri CHP ye oy vermeye çaðýran Süleyman Çelebi kalmalýdýr. CHP nin peþine takýlmýþ iþçi hareketinin varacaðý yer de en iyi ihtimalle Atatürk ü çok daha kitlesel ve bu sefer Türk bayraklarýyla birlikte ziyaret eden bir iþçi hareketi olacaktýr. Geçen yýl Taksim de olduðu gibi, devrimciler polis tarafýndan coplanýrken 1 Mayýsý Atatürk anýtýna çiçek býrakma merasimine indirgemek ve iþçi hareketini CHP-MHP koalisyonuna payanda etmek isteyen sendika bürokratlarýnýn buna tevessül etmesi þaþýrtýcý deðildir. Buna karþýlýk devrimci akýmlarýn geçen yýl olduðu gibi sendika bürokratlarýnýn ardýna saklanan CHP nin planlarýna alet olmasý þaþýrtýcý ve esef verici olacaktýr. Oysa 2008 Newrozu na gelirken ve bilhassa Newroz da görülmüþtür ki Amerikancý AKP hükümetine karþý tek muhalefet odaðý ne Ergenekoncular/Kýzýl Elmacýlardýr, ne CHP ve onun destekçisi sendika bürokratlarýdýr ne de yurtsever cepheci sosyal þovenlerdir. Güney Kürdistan a yönelik operasyonlardan ve buna karþý gösterilen direniþten de rüzgar alan 2008 Newroz u Amerikancý AKP hükümetine karþý ezilen ve sömürülen yýðýnlarýn en dinamik kesimlerinden sert bir muhalefet sesisin yükseltilebileceðini göstermiþtir. Buradan güç alarak 1 Mayýsa yüklenmek ve Ýstanbul daki 2008 1 Mayýsý ný Ýstanbul daki Newroz u örgütleyen ve içinde DTP gibi hemen hemen solun (TKP baþta olmak üzere az sayýda baþka siyasetler hariç) irili ufaklý tüm temsilcilerinin yer aldýðý platformun örgütlemesi için mücadele etmek gerekmektedir. 2008 1 Mayýsý ný örgütleme sorumluluðunu üstlenmek üzere inisiyatif göstermek, Aralýk ayýndan beri sürekliliði korunan ve bugüne kadar Ýstanbul un gördüðü en kitlesel Newroz mitingini örgütleyen bu platformun hem ödevi hem

MART 2008

8 Mart Ýbret Newroz Örnek Olsun

de hakkýdýr. Sendikalarla yasal partilerin bir 1 Mayýs çaðrýsý yapmasýný beklemeden Newrozu örgütleyen ve sosyalist yasal partileri de içeren bu platformun adým atmasý gerekir. 1 Mayýs ý örgütleme iddiasýný ortaya koymakla kalmayýp, 1 Mayýs a kadar iþçi hareketinin gündemindeki tüm sorunlara iliþkin inisiyatifler de kullanmasý mümkün ve gereklidir. Öte yandan þoven ve sosyal þoven akýmlarýn Kürtleri ve Kürdistan dan metropollere göçmüþ emekçileri 1 Mayýst an uzak tutma veya hiç deðilse kendilerini bunlardan ayýrma gayretlerini boþa çýkarmak üzere bu platformun inisiyatif almasý sadece 1 Mayýs a iliþkin bir taktik plan deðildir. Bu ayný zamanda Amerikancý AKP hükümetine karþý ezilen sömürülen yýðýnlarýnýn sokaklardaki muhalefet hareketini örgütlemek için bir adým olacaktýr. O halde içinden geçtiðimiz dönemde devrimcilerin görevi daha da büyüktür. Devrimciler sadece AKP eliyle yürütülen saldýrýlara karþý ortak bir savunma örmekle yükümlü deðildirler. Ayný zamanda iþçi hareketinin CHP eliyle burjuvazi içindeki kapýþmalarda kullanýlmasýnýn da önüne geçmeye mecburdurlar. Bu bakýmdan iþçi ve ezilen hareketi içinde bir güç birliði çok daha yakýcý bir ihtiyaçtýr.

9 Aralýk Öncesinde Oluþan Güçbirliðiyle Ters Düþen Bir 8 Mart

Peki bu bakýþ açýsýyla geride býraktýðýmýz 8 Mart ý nasýl deðerlendirmek gereklidir? 8 Mart vesilesiyle yapýlan eylemler bu güçbirliðini örme yönünde mi adýmlar atmýþtýr yoksa düzenin planlarýna teslim mi olmuþtur? Sorunun yanýtý açýktýr: 2008 yýlýndaki eylemler düzen güçlerinin ekmeðine yað sürmüþtür. Herþeyden önce birleþik bir 8 Mart gerçekleþmemiþtir. 8 Mart ý kutlamak isteyen tüm güçler ya ayný günde farklý mekanlar da ya da ayný mekanlarda farklý günlerde mitingler düzenlemiþlerdir. Bunun sonucu olarak tüm mitingler emekçi kitleleri birbirinden uzaklaþtýrmýþ, mitinglerin cýlýz bir þekilde gerçekleþmesine yol açmýþ, mitinglerde operasyonlara, zamlara, sosyal reform adlý saldýrýlara gereken yanýtlar verilememiþtir. Mitingleri bölen her iki taraf da bu bölünmeden sorumludur. 8 Mart kadýnlarýn günüdür gerekçesiyle mitinglere erkeklerin alýnmasýný yasaklayanlarýn, böylelikle daha baþtan mitinge katýlabilecek kitlenin yarýsýný eylem alanýnýn dýþýnda tutanlarýn, bu bölünmedeki sorumluluðu tartýþmasýzdýr. Bu yasakçý tutumun sahipleri bu dayatmalarýyla devrimcilerin önemli bir çoðunluðundan da uzak durmayý garantilemiþ oldular. Böylelikle kadýn kadýna kutlanan 8 Martlar daha baþtan liberal kaynaþmanýn zemini oldular. Söz konusu liberal kaynaþmanýn en doðrudan sonucu elbette Türkiye nin metropollerinde iþçi sýnýfýnýn en çok ezilen ve sömürülen kesimleri oluþturan varoþlardaki Kürt iþçilerinin dinamizmini engellemek oldu. Tam da Kürtlerin artan yoðunlaþan operasyonlar karþýsýnda tepkilerinin büyüdüðü bir dönemde erkeklerin 8 Mart ta alanlarýn dýþýna atýlmasý ayný zamanda bu dinamizmin sönümlenmesine hizmet eden bir giriþim olarak da kavranmalýdýr. Halbuki Kürtlere dayatýlan kirli ve onursuz barýþa karþý en önemli güvencelerin baþýnda metropollerdeki en çok ezilen ve sömürülen kesimlerin yegane güvence bu dinamizminden baþka bir þey deðildir. Bu nedenle erkeksiz bir 8 Mart kararý uzlaþma ve siyasal çözüm adý altýnda Kürtlerin baþýna çorap örenleri memnun etmiþtir. Bereket bu kesimlerin kýzýllýk, devrimcilik gibi bir iddiasý yoktur, hatta zamanýn deðiþtiðini söyleyerek açýktan teslimiyetçilik propagandasý yaptýklarý bilinmektedir. Ancak bir de Kýzýl 8 Mart iddiasýnda bulunanlar vardýr ki 8 Mart için yapýlan eylemlerin diðer tarafýnda bu kesim durmaktadýr. Bu kesimlerin 'Kýzýl 8 Mart' iddiasý karþýsýnda da uyanýk olmak gerekmektedir.' Zira bu kesimin grupçulukta diðerlerinden geri kalan bir tarafý yoktur. Önceden kadýn kadýna 8 Mart kararýný eylemlerin bölünmesi için mazeret olarak kullananlar þimdi artýk eylemleri birleþtirmek için en ufak bir giriþimde bile bulunmamaktadýr. Bilakis bu kesimde eylemlerin ayrý örgütlenmesinden duyulan bir memnuniyet havasý da yaygýn bir þekilde gözlemlenmektedir, tedirginlik uyandýransa bu eylemlerin birleþik yapýlma olasýlýðýdýr. Bu bakýmdan bu sene platform toplantýlarý önceki senelere kýyasla yangýndan mal kaçýrýr bir tarzda düzlenmiþtir. 9 Mart ýn Kýzýlý Olsa Olsa Turp Kýrmýzýsýdýr Kýzýllýk iddiasýnýn ise iler tutar bir yaný yoktur. Herþeyden önce 2008 yýlýnda devrimci bir 8 Mart ýn kutlandýðýný söyleyenler önceki senelerde olduðu gibi belleklere silebileceklerine güvenmektedirler. Bunun en açýk örneði ise Ýstanbul da gözlenmektedir. 2006 8 Mart ýnda devrimci 8 Mart platformunu oluþturanlar yayýnladýklarý deklarasyonda Beyazýt ý bir mevzi olarak kazandýklarýný ilan etmiþler, bu mevziyi de zaferlerinin en büyük kanýtý olarak göstermiþlerdi. Dahasý Beyazýt a gelmeyip Kadýköy de ayrý miting düzenleyen ESP yi ise reformizmle suçlamýþlardý. 2007 yýlýnda ayný platform bu sefer ESP nin de katýlýmýyla Kadýköy de bir miting düzenlemiþ, sonrasýnda bu mitingi de devrimci bir 8 Mart olarak ilan etmiþti. Ancak önceden kazanýldýðý iddia edilen Beyazýt mevzisine ne olduðu ise zafer tespitlerinin altýnda unutulmaya terk ediliyordu. Neden ve nasýl kazanýldýðý bilinmese de 8 Mart ýn kazanýldýðý iddia ediliyordu, mühim olan oydu. 2008 e gelindiðinde bu sefer önceki senelerde hiç kullanýlmayan bir tespit kullanýlmaya baþlanmýþtý: Kýzýl 8 Mart . Oysa önceki senelerdeki zaferin en büyük kanýtý olarak gösterilen Beyazýt mevzisinin üstünde yeller esiyordu. Daha da beteri bu sene Devrimci 8 Mart platformuna , mitingden bir hafta önce Türk bayraklý bir AKP karþýtý miting düzenlemiþ olan TKP de dahil edilmiþti. Yýllardýr 8 Mart lardan köþe bucak kaçan, salon etkinlikleriyle günü kurtarmaya çalýþan TKP bu sefer platforma kendi Türban ve AKP karþýtý gündemiyle geldi. Öteden beri bu kavgalarý sahte kavgalar olarak gösteren devrimciler TKP nin de bastýrmasýyla 8 Mart açýklamasýna gericilik karþýtý tespitleri yedirerek türban tartýþmalarýnda taraf olan

bir pozisyona düþtüler. Bu bakýmdan devrimcilikte ve kýzýllýkta burnundan kýl aldýrmayan platform türban tartýþmalarýnda mor diye küçümsenen platformun bile gerisine düþtü. Zira 8 Mart ý kadýn kadýna kutlamaya niyetli olan platform benzer bir gündemi olan Halkevleri ne bu konuda taviz vermemiþti. Tüm bu nedenlerden ötürü Ýstanbul daki 9 Mart eylemine eðer bir renk damgasýný vurmuþsa bu rengin komünizmin kýzýlý deðil turp gibi Kopenhag partisinin kýrmýzýsý olduðunu söylemek daha doðru olur. Kýzýlla kýrmýzýyý karýþtýrmak ise basit bir renk körlüðü sorunu deðildir nitekim turp kýrmýzýsýnýn özelliði kabuðunun tonundaki fark deðil bu ince kabuðun altýndaki beyaz gövdesidir. TKP nin beyazlýðýný en çarpýcý biçimde ortaya koyan ise 2 Mart taki Türk bayraklarýyla dolu AKP karþýtý miting olmuþtur. 1 Mayýs a doðru burjuva siyasetinde iþçi hareketine dair yapýlan tertipler karþýsýnda kayýtsýz kalmak anlamýna gelir. Zira AKP yi sýkýþtýrmak için bastýran kemalistlerin gönlünden geçen 1 Mayýs ýn nasýl bir 1 Mayýs olduðu açýktýr: Kürtlerin devre dýþýnda tutulduðu, Türk-Ýþ ve DÝSK bürokratlarýnýn güdümünde geçen AKP karþýtý bir 1 Mayýstýr istenen. Sosyalist devrimcilik adýna burjuva siyasetindeki çatlaklardan faydalanmak istenen TKP ise bu geliþmelerin kokusunu herkesten önce almakta, bu geliþmelere sadece kendisi dahil olmakla kalmayýp peþine devrimcileri de takmayý istemektedir. Baþka bir deyiþle 2007 1 Mayýsý nda polisiye önlemler nedeniyle oluþturulamayan birliktelik bu sefer daha güçlü bir þekilde, SSGSS vesilesiyle Türk-Ýþ de dahil edilerek oluþturulmak istenmektedir. Kýzýlla kýrmýzýyý ayýrt etmeyenler 2008 de sendika bürokratlarýnýn sarý bayraklarýný da devrimci ilan etmekten bir rahatsýzlýk duymayacaklardýr. 8 Mart a dair üzerinde durulmasý gereken bir diðer geliþme de geçtiðimiz senelerde bu ayrýþmada taraf olmamaya özen gösteren ESP nin, seçimlerde iki arada bir derede kalan tutumunu telafi etmek kaygýsýyla, bu sene Kürt hareketiyle yanyana durmak adýna devrimcilerle tüm temasýný kopararak sadece DTP nin bulunduðu mitinglere katýlmasýydý. Sürekli sokaða, eyleme, özgürleþmeye çaðrý yapan ESP, kadýn kadýna 8 Martlara destek vererek, Kürt emekçilerin yarýsýnýn 8 Mart ta evde oturtulmasýna da onay vermiþ bulunmaktadýr. ESP bu eylemlere EKD, adýna katýlýp ESP yi tartýþma dýþý býrakmaya yönelik bir hamle yapmýþ olsa da bu tutum ESP nin tartýþmada nerede durduðunu gizleyememiþ, dahasý kendilerine pankart bulamayan ESP li erkeklerin 8 Mart ta atýl kalmalarýna yol açmýþtýr. Dahasý, Kürt emekçilerin yarýsýný atýl býrakan, kalanlarýn dinamizmini liberal kaynaþmalarda pörsüten bu eylemleri Kürtlerle yanyana durmak adýna onaylamak Kürtleri ve Kürdistan dan göç etmiþ emekçileri bir devrim dinamiði olarak deðil bir mazlum kitle olarak görmeyi anlatýr.

8 Mart ve Komünistler

Komünistlerin birliðini savunanlar 8 Mart larý parçalayan bu tutuma baþtan tavýr takýndýlar, içlerinde bulunduklarý platformlarda bu eylemlerin birleþtirilmesi gerektiðini önerdiler. Ancak bu önerilerinde yalnýz kaldýklarýný gördükleri oranda 8 Mart ta takýnýlacak tutumun 8 Mart sonrasýndaki güçbirliklerini zedeyeleyecek bir ýsrarda da bulunmadýlar. Katýldýklarý tüm eylemlerde de içinden dönemde ihtiyaç duyulanýn grupçu rekabet deðil savunmayý örecek bir güçbirliði olduðunu ýsrarla vurguladýlar. Katýldýklarý eylemlerde varoþlarda birleþmenin ve þovenizme karþý tavizsiz bir tutum takýnmanýn altýný çizen bir duruþ sergilediler. Bunu da sadece 8 ve 9 Mart günlerindeki eylemlerde deðil varoþlarda, 8 Mart ýn öncesinde ve sonrasýnda düzenlenen halk toplantýlarýnda da gösterdiler. Öte yandan Ýstanbul daki 8 ve 9 Mart mitingleri deðerlendirilirken bir ayrýntý olmayan bir baþka hususun da altý çizilmelidir: iki ayrý güne yayýlan ayný gündemli iki eylem ile ayný günde birbirine alternatif olarak yapýlan iki ayrý eylem en azýndan pratik örgütlenme bakýmýndan ayný þeyleri ifade etmez. Ayný gün iki eyleme de katýlmak için güçlerin bölünmesi ve uygun bir biçimde daðýtýlmasý kaçýnýlmaz bir zorunluluk iken iki ayrý güne yayýlan eylemlere katýlmak için kimi güçlükler vb etkenler söz konusu olsa bile pratik bir zorunluluk yoktur. Nitekim KöZ iki gün peþpeþe iki eyleme de birbirinden aþaðý kalmayan ve genel kitle eylemlerine katýlýmýndan uzak olmayan bir katýlýmla ve ayný gayret ve etkinlikle katýlabilmiþtir. Bu bakýmdan 2008 8 Martý nda Ýstanbul daki bölünmeyi her zamanki gibi bir bölünme gibi algýlamak bu tabloya bakýldýðýnda KöZ ün kapasitesinin adeta iki katýna çýkmýþ gibi görünmesine yol açabilir ki bu doðru deðildir; sadece iki gün peþpeþe iki ayrý eyleme katýlmaktan ileri gelen bir kapasite artýþý göze çarpmýþ olmaktadýr. Bu saptamalarý yaptýktan sonra, 2008 8 Martý nda bilhassa Ýstanbul da KöZ ün arkasýnda duranlarýn yapabilecekleri ve yapmalarý gerektiði halde asýl yapamadýklarý þeylerin altýný çizmek ve bu eksiklikten önümüzdeki sürece iliþkin dersler çýkarmak üzere yararlanmak gerekmektedir. 8 Mart mitinginin olduðu gün güçlerimizi ayný anda bir baþka eylem için bölmek zorunda kalmadýk. Ama sýrf kadýnlarýn katýlacaðý bir eylem söz konusu olduðundan bu eylemin belirlenmiþ çerçevesi bizim güçlerimizin yarýsýný bizim irademizden baðýmsýz olarak o günkü eylem ve etkinliklerin dýþýnda býrakmamýza neden oldu. Kuþkusuz bu bizim 2005 veya 2006 daki gibi kendi kendimize planlayýp ayarladýðýmýz bir þey deðildi. Ama iþte asýl eksiklik de tam bu noktada kendini gösterir. Zira böyle bir durumun olacaðý önceden beri belli olduðu halde biz de baþkalarý gibi, 8 Mart günü sadece kadýnlarý seferber etmek üzerine plan yapmýþ ve eyleme katýlamayacak olan militanlarý mitinge gelmeyen yahut gelemeyenlere dönük eylem ve etkinlikler yapmak üzere seferber edememiþ olduk. Oysa bu bizim bilhassa daha önceki kimi eylemlerden edindiðimiz deneyimleri de göz önünde tutarak tasarlayýp gerçekleþtirebileceðimiz bir þeydi. Üstelik

8 Mart günü söz konusu mitinge gidemeyenler sadece mitinge alýnmayan erkeklerden ibaret deðildi. Özellikle varoþlarda ne 8 Mart a ne de 9 Mart a katýlmayacak olan binlerce kadýn bilhassa da tekstil atölyelerinde çalýþan önemli bir kýsmý da genç Kürt kadýn emekçilerinden oluþan kadýn 8 Mart günü çalýþmaktaydý. Bu þartlarda mitinge gidemeyen militanlarla belli baþlý varoþlarda hem orada kalan erkekleri ve diðer devrimcileri hem de 8 Mart günü çalýþmakta olan kadýn erkek emekçileri bu gündemle harekete geçirecek eylemler planlamak mümkündü. Hatta vurguyla söylemek gerekirse bu bizim yapabileceðimiz ve belki baþkasýnýn yapmasý dahi beklenmeyen bir iþ olurdu. Bu itibarla da bu esas olarak KöZ ün arkasýnda duran komünistlerin bir kusuru olarak altý çizilmesi gereken bir husustur. Hiç kuþkusuz 8 Mart günü Ýstanbul da belli baþlý emekçi semtlerinde mitinge gitmeyen ve o çalýþmalara katýlmayan arkadaþlarýn seferber edilmesi, mitinge gidenlerin uðurlanmasý ve karþýlanmasý aþamasýnda. sonrasýnda da iþ saatleri içinde yahut paydos ya da iþ çýkýþýnda çalýþan tekstil iþçilerine 8 Mart gündemini taþýyacak eylem ve etkinlikler planlanmasý ve nihayetinde de bunlarýn 8 Mart akþamý bir kurumda toplantýda yapýlacak sohbete taþýnmasý mümkündü. Bu hem bizim geçmiþ deneyimlerimizden imkan dahilinde olduðu görülebilecek bir etkinlikti, hem de 8 Mart a bu þekilde katýlmak ertesi günkü mitinge daha geniþ, güçlü ve moralli katýlmaya katkýsý olacak bir hazýrlýk yapmak demek olurdu. Bu bakýmdan 8 Mart ile ilgili önemli bir özeleþtirinin yönelmesi gereken nokta burasýdýr. Bu ayný zamanda önümüzdeki Mart Mayýs sürecinde neleri nasýl yapmamýz gerektiðine de ýþýk uttan bir saptama olacaktýr.

Newroz da 8 Mart ýn Tam Tersi Bir Manzara Vardý

8 Mart artan saldýrýlar karþýsýnda savunmayý birlikte örmek isteyenler açýsýndan her bakýmdan olumsuz bir eylem oldu. Ancak 8 Mart ýn iþçilerin ve ezilenlerin hareketini parçalayýp, onlarýn mücadelesini burjuva siyasetine yedeklemek isteyenlerin ekmeðine yað sürmesine bakarak karamsarlýða kapýlmamak gerekir. Nitekim 9 Aralýk platformu vesilesiyle sözünü ettiðimiz güçbirliði hala eylemli bir þekilde sürmektedir. Dahasý 9 Aralýk platformu düne kadar sadece Ýstanbul da ortak bir hareket zemini yaratmýþken Newroz la birlikte bu platformun bileþenleri sadece Ýstanbul da deðil, kimi yerlerde fireler vermek kaydýyla, Ýzmir, Ankara ve Bursa da da Newroz u örgütlemiþlerdir. Böylelikle hem Newroz a tüm devrimci güçlerin katýlmasýnýn yol açýlmýþ, hem türlü bahanelerle iþçi sýnýfýnýn en politikleþmiþ kesimleri olan Kürdistan dan göç etmiþ emekçilerin alanlara akmasýnýn önü kesilmemiþ onlarýn dinamizmi pörsütülmemiþtir. Tüm bu geliþmelerin sonunda ortaya çýkan Newroz manzarasý da 8 Mart takinden elbette hayli farklý olmuþtur. Daðýnýk ve zayýf geçen 8 Mart larýn aksine, özellikle Türkiye metropolleri göz önünde tutulursa, 2008 yýlýnda tarihin en yaygýn ve kitlesel Newroz kutlamalarý yapýlmýþtýr. Üstelik bu durum Newroz daki polis baskýsýnýn ve devlet terörünün de 8 Mart takinden kat be kat fazla olmasýna karþýn gerçekleþmiþtir. Yaratýlan tüm gerginliðe karþýn Newroz emekçilerin moralini ve özgüvenini yükselten bir eylem olmuþtur. Newroz eylemleri deðerlendirildiðinde üzerinden atlanmamasý gereken bir nokta daha vardýr. 8 Mart eylemleri öncesinde ortaya daðýnýk bir tablonun çýkmasý, bu eylemleri kemalistlerin kuyruðuna takma hevesiyle hareket eden TKP nin 9 Mart taki eyleme damgasýný vurmasýna yol açmýþtý. Devrimci güçlerin de dahil olduðu bir Newroz da ise TKP kendisine yer bulamamýþtýr. Kemalistlerin bayraklý, AKP yi istemiyoruz eylemlerine ev sahipliði yapmaktan gocunmayan bu parti, AKP karþý çýkan Kürtler öne çýktýðý zaman sýrra kadem basmýþ, böylelikle asýl rengini belli etmiþtir. Bu vesileyle Kürt emekçileriyle devrimcilerin buluþmasýnýn þovenizme karþý en etkili panzehir olduðunu bir kez daha hatýrlatmak gerekir. Nihayetinde, özellikle Ýstanbul daki mitingde kürsüden yapýlan konuþmalarda DTP eþbaþkaný Emine Ayna nýn Newroz daki birlikteliðin 1 Mayýs ta da saðlanmasýna yönelik çaðrýnýn altý kalýnca çizilmelidir. Zira sol hareket içinde 8 Mart ý devrimci dayanýþma nýn somutlandýðý, 21 Mart ý ise Kürtlerle dayanýþma vazifesinin yerine getirildiði bir gün olarak görenlerin sayýsý hiç de az deðildir. Kuþkusuz bunlarýn bir kýsmý 8 Mart la ve Newroz eylemleri arasýndaki açýk farklýlýðý þapkalarý önüne koyarak tutumlarýný gözden geçireceklerdir. Ancak önümüzdeki dönemde Newroz geçti platform bitti diyerek kendi grupçu hesaplarý doðrultusunda Aralýk tan beri süren güçbirliðini daðýtmak isteyenlerin hamleleri de kimseyi þaþýrtmamalýdýr. Benzer þekilde metropollere göçmüþ Kürt emekçilerin sorunlarýný sadece bir kimlik sorununa indirgemek isteyenler de 1 Mayýs la Kürtler arasýnda bað kurmak isteyenlerin yoluna taþ koyacaklardýr. Bu eðilimlere karþý mücadele etmek için Newroz dan 1 Mayýs a bir köprü kurmak isteyen tüm akýmlarýn 9 Aralýk ta ortaya çýkmýþ platformu yaþatma ve diðer þehirlere yayma basiretini göstermeleri gereklidir. Ayna nýn sözleri de tam da bu nedenle sahiplenilmelidir. KöZ ün arkasýnda duran komünistler de Newroz a 9 Aralýk ta ortaya çýkmýþ güçbirliðinin sürekliliðini saðlama hedefiyle hazýrlandýlar. KöZ ün elinizdeki sayýsý bu hazýrlýðýn dökümünü sunmaktadýr zaten. Þimdi Mart eylemlerinin yol göstericiliðinde 1 Mayýs a hazýrlanma zamanýdýr. Bunun için 8 Mart ta ortaya çýkan manzaradan ibret alýp sorumsuz rekabete ve dýþlayýcý tutumlara son vermek gerekir. Bunun için, Newroz u ise aþýlacak bir örnek olarak görüp Türkiye genelinde yüzbinlerin eyleminde vücut bulmuþ güçbirliðini korumak gerekir. Birleþik, kitlesel ve devrimci bir 1 Mayýs a giden bundan baþka yol yok. Bu bilinçle alanlarda devleþmek için varoþlarda eylemli güçbirliðini örmeye devam edeceðiz.


Sayfa

MART 2008

27

Ýzmir de Sýkýyönetim Koþullarýnda Newroz Kutlandý

Ýzmir de 8 Mart eylemleri sona erdikten sonra DTP nin geçtiðimiz senelere göre daha geniþ bir birliktelikle Newroz u örgütleme iradesi göstermesi üzerine birçok devrimci siyaset olumlu yanýt vererek ilk toplantýlara geldiler. DTP Ýl binasýnda yapýlan toplantýlara BDSP, DÝP, DHP, DTP, ESP, EMEP, HÖC, Kaldýraç, KöZ, ÖDP, SDP, ÇHD, Ege 78 liler Derneði ve ÝHD katýldý. DTP bu sene Newroz u 23 Mart ta kutlamak istediklerini ifade ederek, 23 Mart öncesinde ise merkezi mitingi güçlendirecek çeþitli etkinlik ve eylemler yapýlabileceðini belirtti. 12 Mart Qamýþlo ve Gazi, 16 Mart Beyazýt ve Halepçe katliamlarý gibi gündemleri birlikte ele alan bir eylem yapýlmasýný ve ayýn 20 sini 21 ine baðlayan gece de mahallelerde Newroz yapýlmasýný önerdiler. Geçen sene devletin Gündoðdu Meydaný ný vermekten son anda vazgeçip Newroz un Buca da yapýlmasýna razý etmesi, bu sene devletle bir irade savaþýna girilip, tartýþmasýz ve pazarlýksýz bir þekilde Gündoðdu Meydaný nýn Newroz alaný olarak karar verilmesine neden oldu. Platform gerek ortak bildiri ve afiþlerin daðýtýmýný organize etmek gerekse de 20 Mart akþamý yapýlacak kutlamalar için hangi mahallelerde kimlerin ortak çalýþmaya dahil edileceðini planlarken, biz de Limontepe ve Yamanlar daki çalýþmalara dahil olacaðýmýzý belirttik. Platform bir yandan da Gündoðdu Meydaný için miting baþvurusu yaparken Ýzmir Valiliði nin hem mitinge, hem de mahallelerdeki Newroz larýn yapýlmasýna izin vermeyeceðini öðrendik. Valiliðin bu tutumuna karþý Akýn Birdal, Ufuk Uras gibi milletvekilleri aracý olmaya çalýþsa da devletin mitinge izin vermeyeceði netleþmeye baþladý. Bu durum üzerine son toplantýlar devletin müdahalesi karþýsýnda toplanma yerlerinin neresi olacaðý, müdahale karþýsýnda neler yapýlacaðý üzerinden þekillendi. DTP nin toplanma yeri Ýl Binasý olarak belirlenmiþken DTP dýþýndaki diðer kurumlar DTP ve Kadifekale den kitlesel gelecek grup arasýnda köprü görevi görmek üzere bir yer seçti. Devletin kitlelerin toplandýðý her yere müdahale edeceði düþünülerek bütün siyasetlerin toplanma yer ve saatinin ayný olmasýna karar verildi.

Laik Cumhuriyet Ýmamlar Aracýlýðý ile Newroz a Gitmeyin Çaðrýsý Yaptýrýyor Ancak 23 Mart günü Ýzmir adeta sýkýyönetim koþullarý ile Newroz u karþýladý. Ýzmir de Newroz un gerçekleþmesini engellemek üzere her çeþit yola

Bir Dünya Kuracaðýz sloganlarýný coþkulu ve etrafýmýzdakileri katarak attýk. Diðer devrimci siyasetlerle ortaklaþarak hareket ettik ve ortak sloganlar attýk. Her hangi bir çatýþma çýkma durumunda DTP il binasý önüne sýkýþan iki bin kiþinin birbirini ezmesi olasýlýðýna karþýn diðer devrimci siyasetlerle ortak önlemler almak üzere planlý ve hazýrlýklý davranmaya çalýþtýk. Devrimci siyasetlerin birbirinin ve kitlenin güvenliðini alarak ortak tutum almasý ve alandan birlikte ayrýlmak üzere hareket etmesi bekleyiþ sürecindeki belirsizlik ve daðýnýklýk karþýsýnda daha diri durmamýzý da saðladý. Bu bekleyiþ sýrasýnda alana getirmediðimiz Kürtlerin Esareti Ýþçilerin Esaretidir-Komünist KöZ pankartýmýzý getirip eylemin yapýldýðý alana sokmayý baþardýk.

baþvuran valilik, 23 Mart ta Ýzmir in varoþlarýndaki cami imamlarýna, mahalleye anonslar yaptýrdý. Gündoðdu da miting olmayacaðýný, Newroz a gidenler hakkýnda yasal iþlem baþlatýlacaðýný, kýþkýrtýcýlara kanmamak gerektiðini vaaz eden laik! cumhuriyetin devletinin bölünmez bütünlüðüne baðlý imamlarý Kürt halkýnýn dini duygularýný istismar ederek Newroz un önünü kesmek için seferber oldular. Yine varoþlarda kahvelerde emniyet tarafýndan bildiri daðýtarak konuþmalar yapýlmakla kalýnmadý bildirilerin emniyet tarafýndan mahalle aralarýnda kuþlama yapýlmasý dikkat çekiciydi. Düzen güçleri Newroz u örgütleyenlerden daha sýký, daha planlý bir hazýrlýk içinde olduðunu belli ediyordu. 23 Mart Pazar günü sabah, Newroz a yoðun katýlýmlarýn olacaðý bölgelerde yollar tutuldu, otobüs seferleri azaltýldý ve otobüsler birden fazla kere arandý. Kadifekale den toplanarak aþaðýya inilmesini engellemek için bütün sokaklar polis tarafýndan kapatýldý. 23 Mart sabahý BDSP, DÝP, DHP, ESP, Kaldýraç, KöZ, Mücadele Birliði, SDP ve Partizan temsilcileri önceden planladýðý üzere eylem öncesi bir araya gelerek bir durum deðerlendirmesi yaptý. Devletin yoðun tedbir alacaðýný öngörmemize raðmen önlemlerin bu boyutta olacaðý çok fazla tahmin edilememiþti.

Kürtlere Özgürlük, Kurdara Azadi KöZ ün arkasýnda duran komünistler de, eyleme çaðýrdýðý insanlara var olan durumu izah ederek, eyleme katýlan arkadaþlarýn güvenliði ile ilgili gerekli hazýrlýðýmýzý yaparak DTP Ýl Örgütü nün olduðu caddeye arama ve kimlik kontrolü ile girdik. Alanda yaklaþýk 2 bin kiþinin büyük bir coþku ve öfke ile attýðý sloganlarý ve halaylarý ile karþýlaþtýk. Eylem alanýnda bulunan kitleden PKK Halktýr, Halk Burada , Terörist Erdoðan Biji Serok Apo sloganý atýlýrken biz de Kürtlere Özgürlük , Kurdara Azadi , Ýþgalci TC Kürdistan dan Defol , Tariþ, Gazi, Kürdistan Örgütlen, Silahlan, Ayaklan , Asýl Düþman Kendi Yurdunda Bolþevizm Kazanacak Komünist

Kürtlere Özgürlük, Kurdara Azadi!

Merhaba Arkadaþlar, Ayýn 20 sini 21 ine gece Newroz u kutlamak için gittiðimiz Yamanlar da yaþadýklarýmýzý sizinle paylaþmak istiyoruz. Birkaç gün öncesinde komünistlerin birliðini savunan arkadaþlardan Yamanlar da akþam Newroz kutlanacaðýný öðrenmiþtik. Ayný zamanda arkadaþlarla mahalleye nasýl geleceðimizi, nerede buluþacaðýmýzý kararlaþtýrmýþtýk. Mahallede bulunan bir kurumda KöZ den arkadaþlarla, Newroz a katýlacak ESP li ve Kürt yurtseveri arkadaþlarla buluþtuk. KöZ ün arkasýnda duran komünistlerle her türlü olasýlýk üzerinden birlikte nasýl hareket edebileceðimizi, olasý bir çatýþma durumunda nasýl bir tavýr sergileyeceðimizi, nasýl örgütlü davranacaðýmýzý kararlaþtýrdýk. Caddeye indiðimizde kahvelerin önünde, kaldýrýmlarda mahalleden insanlarýn birikmiþ olduðunu gördük. Toplanan kalabalýðýn arasýnda kadýnlar, aileler de vardý. Caddede gergin bir bekleyiþ sürüyor olmasýna raðmen yine de Newroz alanýna girebileceðimiz yönünde olumlu bir hava vardý. Ancak polisin Newroz u alanda kutlatmama yönündeki tavrý deðiþmeyince, bulunduðumuz caddeyi kapatýp sloganlar atmaya baþladýk. Kitleden ilk Biji Serok Apo sloganlarý yükseldi. Bizse

ESP lilerle birlikte Disa Disa Serhildan Azadiya Kurdistan , Yamanlar Faþizme Mezar Olacak , Kürdistan Faþizme Mezar Olacak sloganlarýný attýk. Çöp konteynýrlarý ile barikat kurarak caddenin giriþini kapadýk. Bu sýrada KöZ ün arkasýnda duran komünistlerin yaptýðý yazýlamanýn güvenliðini aldýk. O esnada polis panzerleri kitleye saldýrdý. Taþlarla cevap verilmesine raðmen kitlenin bir kýsmý caddenin bir tarafýnda, çoðunluðu ise caddenin diðer tarafýnda kaldý. Bunun üzerine çatýþarak mahallenin yukarýsýna doðru çekilmeye çalýþtýk. Ama ana caddeye paralel caddede diðer arkadaþlarla yeniden buluþtuk ve bizim olduðumuz ara sokaða polisin girmesini çatýþarak engelledik. Sloganlarla önünden geçtiðimiz bir evin balkonunda BBP li olduðu mahallece bilinen bir faþist bayrak sallayýp küfür ederek kitleyi tahrik etti. Kitle gereken cevabý taþlarla verdi. Bunun üzerine o evden kitlenin üzerine ateþ açýldý. Kitle daðýlmadý. Yürüyüþe bir süre daha devam edildi. Bir süre sonra ise ESP li arkadaþlarla görüþülerek eylemin sona erdirilmesine karar verildi. Sonuçta yoðun devlet terörüne raðmen Newroz un baþkaldýrý ateþi Yamanlar a taþýndý. Gerek eylemin örgütlenmesinde ve eylem sýrasýnda yaþanýlan eksikler, gerekse bizim eksiklerimizden gelecek sene daha örgütlü, daha hazýrlýklý bir Newroz un nasýl örgütleneceðine dair ders çýkarttýk. Önemli olan salt Newroz akþamýnda yapýlanlar deðil, zamana yayýlmýþ, düzenli kitle faaliyetlerinin yapýlmasýdýr. Newroz ateþini harlamanýn ve yükseltmenin gerçek yolu da budur. BIJI SERHILDAN AZADIYA KURDISTAN! Ýzmir den Kürdistanlý Köz Okurlarý

Newroz ve Sonrasýnda Tutuklamalar, Gözaltýlar ve Ev Baskýnlarý Gerçekleþti DTP nin önünden ayrýlan kitlenin arasýndan belirli bir kesim eylem alanýndan daðýlýrken Gündoðdu Meydaný ile ilgili slogan atarak yoluna devam etti. Gündoðdu ya yürümek isteyenlere polisin müdahale etmesi üzerine Gümrük-Konak bölgelerinde kitle ile polis arasýnda çatýþmalar bir süre devam etti. Gözaltý ve tutuklamalar sadece Pazar günü deðil takip eden günlerde de ev baskýnlarý ile devam etti. Newroz haftasý diyebileceðimiz hafta boyunca 100 e yakýn gözaltý ve tutuklama gerçekleþti. Bununla birlikte valiliðin en baþtan 23 ünde hiçbir yerde eylem yapýlmasýna izin vermemiþ olmasýna raðmen son anda bir gün kala Buca da yapýlmasýna izin vermiþ olmasýna dikkat çekildi. Buca ya izin verilmiþ olmasýna raðmen platformun Gündoðdu yu Newroz alaný yapmaktaki ýsrarlý tutumu, kararlý ve inatçý bir tutum sergilemek açýsýndan anlamlý olsa bile kitlesel ve coþkulu bir Newroz dan vazgeçilmesine neden oldu. Bununla birlikte Newroz u örgütleyen platformun devletin kendi izin verdiði yerlerde eylem yapýlmasýna mahkûm etmesine karþýn bir irade savaþýna girmiþ olduðu da doðrudur. Bu nedenle son anda valinin geri adým atmýþ olmasýndan yararlanarak Buca önerisini kabul etmekten ziyade bu irade savaþýný sürdürmek yönünde tutum alýnmýþtýr. Düzen ve devlet güçlerinin hafife alýnmamasý gerektiðini bir kez daha görmüþ olduk. Fakat herkes bundan daha önemli bir þeyi Türkiye nin her yerindeki Newroz kutlamalarý ve Ýzmir deki Newroz eylemleri ile görmek zorunda kaldý! Maaþlý imamlarý, emniyet güçleri, tanklarý ve tüfekleri ile hareket eden düzen güçleri, bir tek þehirdeki Newroz kutlamasýna engel olmak için bile tüm güçlerini seferber etmiþ olmasýna raðmen, ezilenler, emekçiler inatla ve kararlý bir biçimde barikatlarý, cami vaazlarýný aþarak Newroz un isyan ateþini yakmak için alanlara indi. Ýzmir de DTP nin önündeki kitle daðýldýktan sonra bile tek tek ya da gruplar halinde varoþlardan

Newroz alanýna gelmek için insanlar meydanlara gelmeye çalýþýyordu. Tüm engellemeler karþýn Newroz un isyan ateþini yakmak için sokaða çýkanlar, 23 ünde çaktýklarý kývýlcýmý 1 Mayýs a kadar harlamalýlar. 2008 Newroz unu Ýzmir de yaptýrmayanlara karþý, yüzyýllardýr emekçilerin, ezilenlerin düzen güçlerine karþý biriktirdiði öfkeyi ve kini haykýrmak üzere birleþik ve kitlesel bir 1 Mayýs ý örgütlemek üzere, ileri! Ýzmir den Komünistler

Ýzmir de Newroz dan Sonra Basýn Toplantýsý ve Basýn Açýklamasý Ýzmir de Newroz sürecine girilmesi ile baþlayýp 23 Mart günü devam eden devlet terörüne karþý tutum almak üzere Newroz u örgütleyen kurum temsilcileri 24 Mart günü ÝHD Ýzmir Þubesi nde bir basýn toplantýsý düzenledi. Kurum temsilcilerinin söz aldýðý basýn toplantýsýnda KöZ ün arkasýnda duranlar adýna yapýlan konuþmada þu görüþlere yer verildi: Mahallelerde ve þehir merkezinde Newroz etkinliklerini engelleme çabalarý devletin Kürt halkýnýn dinamizminden ne derece korktuðunun göstermektedir. Ýzmir Valiliði nin camilerden yaptýrdýðý anonslar ise bir süredir emekçilerin gündemine sokulmaya çalýþýlan türban meselesinde birbirleri didiþen kesimlerin, mesele Kürt Sorunu olunca hemen bir araya gelebildiklerinin çarpýcý örneklerinden birisidir. Ýzmir Valiliði özelinde devlet terörüne en iyi yanýt, Newroz u örgütleyen bu geniþ birlikteliðin daha da geniþletilerek 2008 1 Mayýs ýna taþýnmasý ile verilmelidir. Basýn toplantýsý bittikten sonra aralarýnda KöZ ün de bulunduðu parti, kurum ve siyaset temsilcileri toplantý alarak ertesi gün -25 Martbir basýn açýklamasý yapýlmasýna karar verdiler. Konak Sümerbank önünde 25 Mart günü yapýlan basýn açýklamasýna katýlan yaklaþýk 150 kiþi Baskýlar Bizi Yýldýramaz , Biji Biratiya Gelan , Newroz Piroz Be , Devlet Terörüne Son sloganlarýný hep birlikte haykýrdý. Yapýlan basýn açýklamasýnda devletin estirdiði terör teþhir edilerek sorumlular hakkýnda suç duyurusunda bulunulacaðý ifade edildi. Daha sonra Newroz dan bir gün önce tutuklanan DTP Ýl Baþkaný Mehmet Bayraktar ýn eþinin yaptýðý konuþma ile eylem sona erdi.

Varoþta Örgütlen, Newroz da Ayaklan

Faaliyetlerimizi yürüttüðümüz Limontepe semtinde Newroz a 1 ay gibi bir süre varken mahallede daha öncesinden Newroz eylemlerinin örgütlenmesine katýlan ve kendi aralarýnda örgütlü durabilen kiþilerle Newroz gündemini erkenden konuþma fýrsatýmýz oldu. Ancak bu yýlda olduðu gibi geçen yýl da devletin Newroz eylemlerini mahallerde yaptýrmama gibi bir tutumu vardý. Devletin bu tutumu biraz göz ardý edilerek geçen yýl plan yapýlmamýþtý. Bizde bu durum üzerine mahallede Newroz eylemlerini örgütleyen kiþilerle Newroz öncesi bir toplantý alarak bu yýlki Newroz a planlý bir þekilde hazýrlanma kararý aldýk. Ancak bu yýl Ýzmir de Newroz eylemini örgütlemek üzere oluþturulan merkezi platformdan çýkan karar ile Limontepe de Partizan, DÝP giriþimi, KöZ ve DTP nin mahalledeki Newroz eylemini örgütleyeceði kararý çýktý. Bu karar ile birlikte Newroz dan bir hafta önce mahallede bulunan Kondularda Yaþam Tüketim Kooperatifi nde 15 kiþinin katýldýðý toplantý aldýk. Toplantýya örgütleyici siyasetlerin dýþýnda yerelde daha önce Newroz eylemini örgütleyen kiþilerde katýldý. Toplantýya yerelden katýlan kiþiler arasýnda Partizan'dan ayrýlan Devrimci Dönüþüm Hareketi' ne dahil kiþinin olmasý sonucu Partizan toplantýnýn baþýnda söz alarak Devrimci Dönüþüm hareketi ile olan sorundan bahsederek bu kiþinin toplantýdan çýkmasýný talep etti. Tartýþmalarýn sonucunda DDH a katýlmýþ olan arkadaþ, Partizan ýn isteði doðrultusunda olmasa bile ortak inisiyatifin verdiði karara saygý duyduðu ve kabul ettiði için ayrýldýðýný söyleyerek toplantýdan ayrýldý. Toplantýlarda polisin normal Newroz alanýnda yapýlmasýna mani olmasý olasýlýðýna karþýn alternatif bir plan daha yapýldý. Newroz günü geldiðinde mahallede yoðun bir þekilde polis ablukasý vardý. Toplantýlarda alýnan kararlar doðrultusunda planlanan

saatte buluþup iki koldan insanlarý çaðýrmak üzere ayrýlýndý. KöZ olarak biz DTP ile birlikte Limontepe tarafýndan çaðrý yaparken, Partizan ve diðer DTP liler Yurtoðlu Cennetçeþme tarafýndan çaðrý yaptýlar. Ancak kahvelere çaðrý yapmak için girdiðimizde beklediðimiz gibi insanlar kahvelerden çýkmadýlar.15 kiþi bir araya gelip Cennetçeþme tarafýndan katýlacaklarla buluþup hep birlikte alana girmek üzere Cennetçeþme tarafýna gittik. Ancak o tarafta da beklenilen sayýya ulaþamadýk ve gittiðimizde polis orayý da abluka altýna aldý. Ara sokaklara daðýlma kararý aldýk ancak polis havaya ateþ açarak etrafýmýzý sarmasý üzerine bu kararý gerçekleþtiremedik. Daha sonra polis kimlik tespiti yaparak terör estirdi. Toplantýya katýlanlar görüþerek buradan topluca ayrýlmak istediðimizi ÝHD li avukatlar aracýlýðýyla polise ilettik. Polis de slogan atýlmasý takdirde gözaltýna alacaðýný ve sessiz bir þekilde inmemiz gerektiðini iletti. Polis ablukasý altýndaki Newroz alanýna doðru yürürken Newroz alanýna yaklaþtýðýmýzda orada toplanan gençlerin bizi görmesi ile slogan atmaya baþlamasýyla polis oradaki 25 kiþilik grubu da daðýttý. Gecenin ilerleyen saatlerinde korsan eylemler ve polisin silah sesleri mahalleye yayýlmýþtý. 20 Mart tan itibaren dört gün boyunca polis terörü devam etti. Geçen sene olduðu gibi bu sene de Limontepe de Newroz gerçekleþmedi. Fakat bu seneden ders çýkartarak önümüzdeki Newroz da daha hazýrlýklý olacaðýz. Bununla birlikte mahalledeki siyasetlerin sadece bir günde deðil tüm sene boyunca mahallede ortak çalýþma yürütmesi gerektiðini ve mahalleli ile güven iliþkisinin güçlenmesi gerektiðini bir kez daha gördük. 1 Mayýs ta mahallede hep birlikte ortak çalýþma yürütmek ve 1 Mayýs ý Limontepe ye taþýmak için çalýþmalarýmýza devam edeceðiz. Limontepe den Komünistler


Ýstanbul da Newroz Ateþi Yükseldi

Ýstanbul da Newroz Mitingi 23 Mart ta Kazlýçeþme alanýnda gerçekleþti. 9 Aralýk'ta Ýstanbul'da yapýlacak olan þovenizme ve milliyetçiliðe karþý mitingin yapýlamamýþ olmasýnýn ardýndan daðýlmayan miting bileþenleri, önümüzdeki süreci birlikte örgütlemeyi önlerine hedef olarak koymuþlardý. Ýstanbul'da 23 Mart günü yapýlan Newroz eylemi bu birlikteliðin altýný çizen bir coþkuya ve kitleselliðe sahip olarak gerçekleþti. Mitinge TKP ve Halkevleri dýþýnda nerdeyse bütün siyasetler pankart ve flamalarýyla katýlmýþlardý. DTP, ESP, EMEP, SDP, Halkevleri, EHP, SODAP, TÖP, HÖC, Pir Sultan Abdal Kültür Derneði, Partizan, DHP, Kaldýraç, Odak, DÝP Giriþimi, HKM, ÖMP, BDSP, Devrimci Duruþ, ÖDAH, Antikapitalist, KESK Þubeler Platformu, LimterÝþ Sendikasý, Tekstil-Sen, Yeniden Sosyalist Kuruluþ Meclisi, Cýwaka Bawermendan ve KöZ'ün ortaklaþa organize ettiði mitinge, yüz binin üzerinde emekçi katýldý. Sabahýn erken saatlerinden itibaren miting alanýna neredeyse program bitene kadar gelenler oldu. DTP dýþýnda mitingin diðer örgütleyicileri Abdi Ýpekçi Spor salonu önünden kortejlerini oluþturdular. Alana buradan yaptýklarý yürüyüþ ile katýldýlar. Mitinge katýlým geçen senelere göre epey fazlaydý. Ama kalabalýk gibi dikkat çeken noktalardan biri de alan miting bitene kadar oldukça coþkuluydu. Miting boyunca konuþmalar oldukça fazla olmasýna raðmen insanlarýn ilgisi azalmadý. Mitingde son iki gündür yapýlan eylemler kürsüden yapýlan konuþmalarda bol bol

hatýrlatýldý. Van ve Yüksekova da polisin müdahalesi sonucu ölenler burada anýldý. Ayrýca protesto için 5 dakikalýk otur ma eylemi alanda gerçekleþtirildi. DTP Eþbaþkaný ve Mardin Milletvekili Emine Ayna, DTP milletvekilleri Sýrrý Sakýk, Sebahat Tuncel, mitingde birer konuþma yaptý. Miting alanýnda kolluk güçleri ile herhangi bir gerginlik yaþanmadý. Ama arama noktalarýnda çeþitli nedenlerle gözaltýlar oldu. Pek çok sanatçýnýn yer aldýðý programda, birçok DTP milletvekili de konuþmalar yaptý. Operasyonlarýn, iþçi ve emekçilere dönük saldýrýlarýn bütünlüklü olduðu, artýk Kürtlerin ve emekçilerin bunlara "Edi Bese" dediðinin altý çizildi. Eylemde sýk sýk, "Biji Serok Apo", "Katil Erdoðan" ve "Newroz Piroz be" sloganlarý atýldý. DTP milletvekillerinden Emine Ayna, cinsel sömürüye karþý 8 Mart'ta yüzbinlerle alanlarda olduklarýný, ulusal sömürüye karþý bugün Newroz'da olduklarýný, sýnýfsal sömürüye karþý da 1 Mayýs'ta alanlarda olacaklarýný ifade etti. DTP milletvekili Sýrrý Sakýk ise konuþmasýnda, Ýstanbul'un Diyarbakýr'a önemli bir mesaj ilettiðini belirtti. Kürt sorununun çözümünün ise, artýk TBMM'den geçtiðini iddia etti. DTP Ýstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ise yaptýðý konuþmasýnda, Kürdistan'a yapýlan operasyonlarla, zamlarýn ve GSS'nin bir bütünlük ifade ettiðini söyledi. Eyleme biz de "

Kürtlerin Esareti iþçilerin Esaretidir/Köz" pankartý ile ve yaklaþýk 90 kiþilik bir kortejle katýldýk. Abdi Ýpekçi spor salonu önünde diðer siyaset ve kitle örgütleriyle beraber bir yürüyüþ kolu oluþtu. Buradan yürüyüþle alana girdik. Yürüyüþ kolunda sýk sýk "Kürtlere Özgürlük, Ortadoðu'ya barýþ", "Kurdara Azadi, Kürtlere Özgürlük", "Kürdistan'a Özgürlük savaþan iþçilerle gelecek" sloganlarý atýldý. Kortejimizde yer alan, kýzýl bayraklý iþçiler, pek çok geleneksel Kürt kýyafeti giyen emekçi kadýn ve sarý-kýrmýzý-yeþil saç bantlý emekçi öðrenciler, attýðýmýz "Nereden Geliyoruz, Varoþlardan, Ne istiyoruz Özgürlük, Vermeyecekler Alacaðýz, Özgürlük savaþan iþçilerle gelecek" sloganýný daha da bir anlamlý hale getirdi. Newroz alanýna girmemiz ve "Kurdara Azadi! Kürtlere Özgürlük" sloganýný atmamýzla çevredeki emekçilerden yoðun bir alkýþ aldýk. Daha sonra eylemdeki yerimize geçerken de, " Kürtlerin esaretinin iþçilerin esareti olduðunu " vurguladýk. Mitinge baþlamadan önce Halepçe Katliamý ile ilgili olan özel sayýyý daðýttýk. Ýstanbul'daki Newroz bölünmeyen düzen karþýtý güçlerin, iþçi ve emekçilerin, Kürt hareketinin gücünü bir kez daha dosta düþmana gösterdi. 8 Mart'ta yapýlamayan Newroz'da gerçekleþtirilerek önemli bir adým atýlmýþ oldu. Bu adýmýn 1 Mayýs'a taþýnmasý, varoþlarda birleþerek, bölünmeden bir alana taþýnmasý gerekiyor. Komünistler, önümüzdeki döneme birleþik eylemlerin damga vurmasý için çalýþacaklar. Kürtlerin Esareti, Ýþçilerin Esaretidir! Varoþlarda birleþ, Rekabetle Bölünme!

Ýstanbul da Varoþlarda Newroz Kutlamalarý

Ýstanbul da her sene merkezi Newroz kutlamalarýnýn dýþýnda, belirli mahallelerde Newroz gündemli eylemler oluyor. Çalýþma yürüttüðümüz mahallelerdeki Newroz kutlamalarýna KöZ olarak bu sene de katýldýk.

Ümraniye de Newroz Kutlamasý Mahallemizde 15 Mart Anmasý nýn arkasýndan bir toplantý yapýlarak Newroz un nasýl kutlanacaðýna ve çalýþmalarýna dair yapýlan toplantýya DTP, EMEP, Partizan, DHP ve KöZ olarak biz katýldýk. Ortak afiþi DTP ve Partizan la birlikte yaptýk. Mahallede, Halepçe ile ilgili çýkarmýþ olduðumuz özel sayýlarýmýzý mahallede kurulan pazara, caddeye ve mahalledeki tekstil atölyelerine daðýtarak mahalle emekçilerini hem mahallede cuma günü akþam yapýlacak olan Newroz a hem de Pazar günü Kazlýçeþme de yapýlacak olan Newroz a çaðýrdýk. Newroz alanýna gitmeden önce Partizan, ESP ve KöZ olarak ortak bir yerde buluþup pankartlarýmýzla ara sokaklardan yürüyüþ yapma kararý aldýk. Yürüyüþte BÝJÝ NEWROZ BÝJÝ SERHILDAN pankartýyla Partizan, pankart açmadan flamalarýyla ESP ve KAHROLSUN EZEN ULUS ÞOVENÝZMÝ pankartýyla da biz yerimizi aldýk. Yürüyüþte Biji Newroz Biji Serhýldan Azadiya Kurdistan, Yaþasýn Devrimci Dayanýþma, Kürdistan Faþizme Mezar Olacak, Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz, Faþizme Karþý Omuz Omuza sloganlarýný hep birlikte attýk. Alana giriþte alandakiler tarafýndan alkýþlarla ve Yaþasýn Devrimci Dayanýþma sloganýyla karþýlandýk. Yaklaþýk 300 kiþinin katýldýðý Newroz kutlamasýnda davul ve zurna eþliðinde zýlgýtlarla Newroz ateþinin etrafýnda halaylara duruldu. DHP, SODAP ve EMEP de kutlamaya flamasýz ve pankartsýz katýlmýþlardý. HÖC ise ayný saatlerde mahalledeki saðlýk ocaðý yanýnda ayrý bir kutlama yaptý. Alanda Halepçe özel sayýlarýnýn da daðýtýmýný yaptýk.

Okmeydaný nda Newroz Kutlamasý 19 Mart akþamý Okmeydaný Sibel Yalçýn (Fatma Girik) Parký nda Newroz kutlamasý yapýldý. Saat 19.30 da parkýn içinde toplanýldý. Newroz ateþi yakýldý. Yaklaþýk 150 kiþilik bir kitle, ateþin baþýnda halaylar çekti, sloganlar attý. Eyleme mahalledeki hemen hemen bütün siyasetler ilgi gösterdi. «Newroz Piroz Be, Býji Newroz» sloganlarý atýldý. Polis geçtiðimiz yýla göre daha gevþek bir önlem almýþtý. Yaklaþýk bir buçuk saat süren eylemde havai fiþek gösterisi de yapýldý. Hava muhalefetinin de etkisiyle, eyleme katýlým ve ilgi zayýftý. Eylem sonrasýnda bir grup sloganlarla saðlýk ocaðýna doðru yürüdü. Molotoflarýn kullanýldýðý kýsa süreli eylem, eyleme katýlanlarýn iradesiyle sonlandýrýldý. Eylemde «Burasý Zap týr Buradan Çýkýþ Yok» vb. sloganlar atýldý.

Ýzmir de Newroz Çatýþmalý Geçti hayata geçirmeye karar verdik.

Alkýþlar ve sloganlarla cadde üzerinde yürüyüþe geçtik. Kitlenin yürüyüþe yöneldiði yolun da polis tarafýndan kapatýlmasý üzerine kitle geri dönerek arkamýzda kalan polis yýðýnaðýna saldýrýya geçti. Bu sýrada KöZ ün arkasýnda duran komünistlerin bir bölümü bütün kitlenin orada olduðu bir sýrada daha önceden hazýrlanan malzeme ile ana cadde üzerine Kürtlere Özgürlük, Kurdara Azadi yazýlamasýný yaparak özgür ajitasyonumuzu gerçekleþtirdi. Eylem sýrasýnda yurtseverler daha çok Öcalan ile ilgili slogan atarken, biz ESP li arkadaþlar ile iletiþim halinde olarak kitleye ortak sloganlar attýrmaya özen gösterdik. Polisin saldýrýya geçmesi üzerine yanýmýzdaki arkadaþlara da sahip çýkarak ara sokaklara Geçtiðimiz senelerde Yamanlar da yapýlan

de mahallede ciddi bir yýðýnak yaptýðýný

daðýldýk. Tekrar bir araya gelip bir süre polisle

Newroz etkinliklerine katýlsak da örgütleyicisi

gözlemledik. Yaptýðýmýz planlamanýn dýþýnda

çatýþtýktan sonra örgütsüz ve kontrolsüz hareket

olamamýþtýk. Bu sene Newroz un merkezi

DTP lilerin kitle toplanmadan müzik grubunu

eden gençlerin ortak yapýlacak planlara dahil

anlamda geniþ bir birliktelik saðlanarak

alana getirmesi üzerine müzik grubunun ve

olma konusunda tutarlý davranmamasý üzerine

örgütlenmiþ olmasý yerel bileþenlerin

DTP yöneticisinin polis tarafýndan

ESP li arkadaþlar ile ortak karar alarak eylemi

mahallelerde daha rahat bir biçimde bir araya

alýkonulduðunu alana geldiðimizde öðrendik.

bitirdik.

gelmesinin önünü açtý.

Yaklaþýk 200-250 kiþiyi bulan kitlenin bekleyiþ

Bu sene Yamanlar da yapýlan Newroz eylemi

Bu sene Ýzmir deki Newroz u örgütleyen

halinde olmasý üzerine ESP li arkadaþlar ile

bir kez daha tüm çýplaklýðýyla göstermiþtir ki,

kurumlar 20 Mart ta mahallelerde yapýlacak

birlikte ne yapacaðýmýzý konuþmak üzere

Türkiye metropollerindeki Kürt halký taþýdýðý

Newroz kutlamalarýný organize ederken, biz

DTP den muhatap aradýk. DTP den temsilci

dinamizmi korumasýna raðmen, uzun soluklu

de Yamanlar da yapýlacak etkinliði

düzeyinde kimseyi bulamayýnca mahalleden

ve sürekli bir çalýþmanýn olmamasý sebebiyle

örgütleyecekler arasýnda yerimizi aldýk. KöZ ün

tanýdýðýmýz yurtsever genç arkadaþlarla plan

DTP nin birçok mahallede olduðu gibi

arkasýnda duran komünistler ile birlikte DTP,

yapmaya baþladýk. Alana gelen DTP

Yamanlar da da örgütlülüðü gün geçtikçe

ESP ve EMEP de Yamanlar da örgütleyici

yöneticisinin de ÝHD ve ÇHD gözlemcileri ile

zayýflamaktadýr. Oysa halen düzen dýþý

olacaklarýný beyan ettiler. .

birlikte emniyet ile görüþmeye baþlamasý

dinamikliðini koruyan Kürt halkýnýn daha

20 Mart günü geldiðinde belirlediðimiz

üzerine KöZ ün arkasýnda duran komünistler,

örgütlü refleksler göstermesi, mahallelerde

saatte ve yerde ESP liler ile buluþurken, polisin

ESP ve Kürt yurtseverleri kendi planýmýzý

yürütülecek kitle çalýþmasýna baðlýdýr.

Yenibosna da Newroz Kutlamasý Her sene geleneksel olarak yapýlan Yenibosna Mahallesi Newroz u Bahçelievler DTP ilçe örgütü tarafýndan organize edildi ve bu sene de kitlesel bir coþkuya sahne oldu. Akþam 20:00'de mahalle arasýnda geniþ bir alanda ateþlerin yakýlmasýyla baþlayan Newroz kutlamalarý halaylar, sloganlar ve zýlgýtlarla saat 22:00'ye kadar sürdü. KöZ'ün arkasýnda duran komünistlerin ve ESP lilerin de katýldýðý Newroz da kitle sýk sýk Öcalan lehine sloganlar attý. Kadýn, çoluk, çocuk her kesimden mahallelinin katýldýðý eylemde sýklýkla, Biji Serok Apo , Katil Erdoðan sloganlarý atýldý. Ayrýca kitlesel bir þekilde attýðýmýz Biji serhildan, Azadiye Kürdistan! sloganýnýn ardýndan sloganýmýz sýklýkla megafondan attýrýldý. Atýlan diðer sloganlar ise þunlardý: Biji Newroz, Newroz Piroz Be, Biji Bratýya Gelan, Kurdara Azadi Kürtlere Özgürlük . Biz de ortak sloganlar dýþýnda þu þiarlarý haykýrdýk: Kürtlere Özgürlük Ortadoðuya Barýþ, Kürtlerin Esareti Ýþçilerin Esaretidir, TC Kürdistan dan Defol, Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz . 20 kadar kiþi ile katýldýðýmýz eylemde sloganlarýmýzla, Kürtlerin esaretinin iþçilerin esareti olduðunu vurgulamaya çalýþtýk.

Tuzla da Newroz Kutlamasý Bu yýl DTP nin iki mahallede organize ettiði Newroz kutlamalarý polisin Þifa Mahallesindeki kutlamayý engellemesi üzerine yalnýzca Esenyalý da gerçekleþti. Geçtiðimiz yýl uzun süreden sonra ilk kez Esenyalý da gerçekleþen Newroz, ESP, DTP, EMEP ve DHP tarafýndan ortak organize edilmiþti. Bu yýl bu siyasetlerin temsili katýlýmýyla birlikte DTP nin organize ettiði bir kutlama yapýldý. Geçen yýla oranla diðer kurumlara davet ve duyurusunun yapýlmasý anlamýnda organizasyonda eksiklikler vardý. Newroz un yapýlacaðý alana doðru yapýlan yürüyüþte sýk atlan sloganlar Biji Býratiya Gelan , Biji Newroz , Biji Serok Apo , Vur Gerilla Vur, Kürdistan ý Kur , Sayýn Öcalan , PKK halktýr, Halk Burada , Kürdistan Faþizme Mezar Olacak , Yaþasýn Devrimci Dayanýþma idi. Yürüyüþün ardýndan eylem alanýna varýldýðýnda iki þehit ailesinin Newroz ateþini yakmasýyla ve atýlan havai fiþeklerle halaya duruldu. Biz de kendi çalýþtýðýmýz mahallenin çok yakýnýnda olan bu kutlamaya 5 kiþi katýldýk. DTP gençliðinin yoðun olduðu eylemde mahallenin katýlýmý daha sýnýrlýydý. Yaklaþýk 150 kiþinin katýldýðý eylem atýlan sloganlar ve çekilen halaylarla 1,5 saat sonra sona erdi. Özellikle Kürt Ulusu na yönelik saldýrýlarýn arttýðý, ezen ulus þovenizminin hýzla yükseltildiði þu dönemde Türkiye coðrafyasýndaki devrimcilerin þovenizme kapýlmadan birleþerek ezen ulus þovenizmine karþý ezilen Kürt ulusunun yanýnda olmalarý gerekmektedir. Bizler KöZ ün arkasýnda duran Komünistler olarak bu bilinçle hareket ederek eylemlere katýldýk ve katýlmaya devam edeceðiz. Varoþlarda devrimcilerin bölünmelerine karþý Varoþlarda Birleþ Þovenizme Kapýlma þiarýnýn omuzlarýmýza yüklediði sorumlulukla ve emin adýmlarýmýzla çalýþmalarýmýzý sürdüreceðiz. Kahrolsun Ezen Ulus Þovenizmi! Kürtlerin Esareti Ýþçilerin Esaretidir Ýstanbul dan Komünistler


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.