Obama, dýþý siyah içi beyaz Empeyalizmin baþýna siyah tenli Burak Hüseyin Obama nýn gelmesi dünyanýn hemen her köþesinde önemli bir dalgalanma yarattý. Nasýl yaratmasýn? Amerika Birleþik Devletleri nde 43 yýl öncesine kadar siyahlar seçme ve seçilme hakkýna sahip deðildi. Hatta bu hakký ABD anayasasýna göre kazandýktan sonra bile, pek çok eyalette siyahlarýn beyazlarla ayný toplu taþýma aracýna binmesi ayný bar ve lokantalarda bulunmasý vb. AY L I K K O M Ü N Ý S T G A Z E T E
F Ý YAT I : 1 T L ( K D V D A H Ý L )
S AY I :
8
OCAK 2009
YAZININ TAMAMI SAYFADA
Hem seçimlere hem mart mayýs sürecine hazýrlanalým
Düzen partilerine birlikte vuralým Egemen güçlerin, AKP, CHP ve diðer düzen partilerinin karþýsýna emekçilerin ezilenlerin taleplerini savunan, sorunlarýna sahip çýkan adaylarý birlikte destekleyerek çýkalým. Her seçim çevresinde ortak adaylarýmýzý seçmenlerin aktif katýlýmýyla kitle örgütlerini seferber ederek belirleyelim AKP saldýrýlarýný örtbas etme gayretinde Filistin'in birleþmesi için iki devletin yýkýlmasý, Yerel seçimler yaklaþýrken rekabet halindeki burjuva siyasi kutuplarý arasýndaki gerilim yeniden týrmandý. AKP, rakiplerinin mecburen ve kerhen kendisine DTP karþýsýnda destek vermesini fýrsat bilerek, yeni dalga Ergenekon operasyonu ile onlara önemli bir darbe indirdi. Erdoðan, bu sayede 22 Temmuz seçimlerini kazanmasýndan itibaren Kürtlere ve emekçilere yönelik saldýrýlarýný örtbas etme hevesindedir. Emperyalist efendilerini rahatsýz edecek sertlikte bir üslupla Gazze deki katliamý kýnamasý, Kürtçe televizyon, Nazým Hikmet e vatandaþlýk verilmesi de ayný amaca yöneliktir.
Filistinlilerin barýþ içinde yaþamalarý için de din ile siyasetin ayrýldýðý laik bir cumhuriyetin kurulmasý þarttýr!
Burjuva partileri ve medyasý tarafýndan öyle gösterilmek istense de, asýl kutuplaþma hâkim sýnýflarýn siyasi temsilcileriyle ezilen ve sömürülen yýðýnlar arasýndadýr. Seçim sürecinde de bu durumun bu biçimde kavranarak ifadeye kavuþturulmasý gereklidir.
Biz varýz! Birlikte baþaracaðýz!
KöZ ün Sözü nden alýnmýþtýr
Ýsrail in, askerlerini kaçýran Hamas ve Hizbullah ý
durmadý. Geçtiðimiz günlerde ise yine Hamas ý
cezalandýrmak için hem Gazze'yi hem de
cezalandýrma bahanesiyle Gazze yi havadan
Lübnan'ý bombalamasýnýn üzerinden henüz iki
bombalamasýnýn ardýndan kara harekâtý baþlattý.
buçuk yýl geçti. Fakat geçen zaman diliminde
Çocuk parklarý bombalandý, iki haftada 900 e
Ýsrail devleti Filistinlilere saldýrmaktan da geri
yakýn Filistinli Ýsrail saldýrýlarýyla can verdi. 22 de
Diyarbakýr el açtýrmýyor el ele veriyor 2008 yýlý emekçilerin, ezilenlerin yoksulluðunu pekiþtiren, gece aç yatanlarýn sayýsýný birkaç kat yükselten bir krizle sona erdi. Emekçilerin, ezilenlerin yoksulluðunu istismar ederek kendisine itibar, kazanç ya da koltuk kazanmak isteyenler ise azalmadý bilakis daha da piþkinleþtiler. Deniz Feneri nin þahsi çýkarlarý peþinde koþanlarýn maddi rant alaný olduðu haberi ile bir kez daha burjuvazinin farklý çýkar gruplarýnýn emekçilerin hayrýna iþ yapmayacaðý somut olarak ispatlanmýþ oldu. Düzen partileri ve burjuvalar yoksullukla ilgili martaval okumaya devam ederken Diyarbakýr
Mücadeleler içinde geçen bir ömür: Hamza Düzgünoðlu Uzun süredir Parkinson hastasý olan Hamza Düzgünoðlu, 5 Ekim 2008 tarihinde aramýzdan ayrýldý. gerçekleþti. Kartal Cemevinde 6 Ekim de son yolculuðuna uðurlamak için toplandýk. Hamza Dayýnýn istediði gibi bir tören gerçekleþti. 4 te
Egemen güçler 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde bugüne kadar uyguladýklarý krizi yaratan sömürü politikalarýna, piyasacý politikalarýna bir kez daha onay istiyor. Yine egemen güçler Kürt sorununda devlet olanaklarýný da harekete geçirerek AKP eli ile DTP ye yönelik saldýrý politikalarýný artýrarak DTP nin yönettiði yerel yönetimleri ele geçirmeyi hedefliyor. Egemen güçlerin, AKP, CHP ve diðer düzen partilerinin karþýsýnda eþitlikçi-özgürlükçü, halktan yana bir seçeneði ortaya çýkarmak bu yerel seçimlerin temel bir görevi olarak önümüzde duruyor.
Asýl kutuplaþma baþka yerde
KöZ ün de aralarýnda bulunduðu sosyalist ve devrimci solun hemen hemen tüm temsilcileri seçimlere ortak bir platform ile girmek üzere bir araya gelerek bu kutuplaþmanýn ayýrdýnda olduklarýný ilan etmiþtir. Erkenden dost düþman herkese ilan edilen bu iradenin korunmasý ve güçlendirmesi þarttýr.
BÝZ VARIZ!
kentinin panolarýna içimizi ferahlatan bir not düþtü: Diyarbekir Kalesinden Notlar El Açtýrmýyoruz El Ele Veriyoruz!
Diyarbakýr Büyükþehir Belediyesi, kitle örgütleri ve halk ile iþbirliði içinde yoksulluða karþý mücadelede somut ve insan onuruna yakýþýr bir çalýþmanýn altýna imza atmýþ. Sarmaþýk Yoksullukla Mücadele ve Sürdürülebilir Kalkýnma Derneði, yoksulluðun bir silah olarak kullanýlmasýna kitle örgütleri ile belediyeler arasýnda kurulan iþbirliði ile neler yapýlabileceðine iliþkin örnek teþkil ediyor. 3 te
Ekim Devrimi yolumuzu aydýnlatýyor Britanyalý tarihçi Eric Hobsbawn 1917 devriminin kazanýmlarýnýn yerinde çoktandýr yeller esiyorken ve bu devrimden doðan SSCB resmen tarihe karýþtýktan sonra «Kýsa 20. Yüzyýl» diye adlandýrdýðý bir kitap yazdý. Bu kitabýnda Ekim Devrimi ne varan süreci þöyle tarif etti: "Ýnsanlýk bir alternatif bekliyordu. Böyle bir alternatif 1914'te biliniyordu. Kendi ülkelerinin giderek
geliþen emekçi sýnýflarýnýn desteðine dayanan sosyalist partiler Avrupa'nýn pek çok ülkesinde bu alternatifi temsil ettiler. Bu adeta kapitalizm yerine sosyalizmin geçirilmesi ve böylece dünya savaþýnýn anlamsýz acýlarýnýn daha olumlu bir þeye dönüþtürülmesi için sadece bir iþaretti: Yeni bir dünyanýn kanlý doðum sancýlarý ve kasýlmalarý idi. 11-12 de
Ýþte bunun için emperyalizme, kapitalizme ve bunlarýn ürettiði gericiliðe karþý çýkan, askeri vesayeti milliyetçi-ýrkçý, ayrýmcý ve cinsiyetçi politikalarý reddeden, ekolojik dengeyi savunan, Kürt sorununun demokratik çözümünü isteyen, Alevi yurttaþlarýn inanç özgürlüðü ve eþitlik taleplerine sahip çýkan emekten, eþitlikten, özgürlükten yana güçler olarak 29 Mart 2009 yerel seçimleri için bir araya geliyoruz. Yerel yönetimlerin halk yararýna tüm unsurlarýný tasfiye eden, böylece halk yararýna kurumlar olmaktan çýkartýp piyasa kurumlarý haline dönüþtüren ve halkýn temel kamusal haklarýný gasp eden neo-liberal politikalara karþý halkýn haklarýný kazanma hedefiyle çabalarýmýzý ortaklaþtýrýyoruz. Mümkün olan her il, ilçe, belde ve mahallede emekçilerin demokrasi anlayýþýna uygun olarak en geniþ emek ve toplumsal muhalefet dinamiklerini kapsayan, oluþturduðumuz ve oluþturacaðýmýz yerel platformlarda, halkýn çýkarlarýný temel alan programlar çerçevesinde ortak adaylarýmýzý halkýn katýlýmýný içeren demokratik yöntemlerle belirleyerek emekçilerin ve ezilenlerin alternatifini yaratmaya çalýþacaðýz. Düzen güçleri tarafýndan DTP' ye yönelen milliyetçiýrkçý ve gerici saldýrýlara karþý duracaðýz. Halkýn karar süreçlerinde örgütlü bir biçimde yer alarak söz, yetki, karar sahibi olduðu demokratik ve katýlýmcý bir yerel yönetim anlayýþýný savunacaðýz. Yerel yönetimlere emekçilerin ihtiyaçlarý doðrultusunda merkezi bütçeden kaynak aktarýlmasýný ve yerel hizmetleri piyasalaþtýran, taþeronlaþtýran, özelleþtiren, parasý olanýn hizmet alacaðý yerel yönetim anlayýþýna son verecek kamucusosyal bir yerel yönetim anlayýþýný savunacaðýz. DTP, ÖDP, EMEP, TKP, SDP, EHP, DSÝP, Sosyalist Parti, Yeþiller Partisi, DÝP Giriþimi, Halkevleri, ESP, DHF, SODAP, SEH, TÖP, Anti-Kapitalist, Teori ve Politika, Kaldýraç, HKM, Türkiye Gerçeði, Köz, Proletaryanýn Kurtuluþu, 78'liler Giriþimi
2009 yerel seçimleri yaklaþýrken düzen partilerinin özellikle Kürdistan da DTP nin karþýsýnda AKP yi destekleme yönündeki mesajlarý ve kriz bahanesiyle birbirine ýlýmlý mesajlar göndermeye baþlamalarý hükümetteki ya da muhalefetteki düzen güçlerinin emekçilerin, ezilenlerin karþýsýna tek vücut gibi çýkacaðýna iþaret ediyordu. 20-21 de
Sayfa
2
Deri iþçileriyle yerel seçimler konulu Köz sohbetinden notlar 29 Mart yerel seçimleri yaklaþýrken iþçiler, en çok sömürülen ve ezilenler için ne anlama geldiði üzerine bir Köz sohbeti gerçekleþmesini istedik. Deri iþçisi Köz okurlarýnýn talep ettiði ve katýldýðý sohbette, seçimlerin iþçi ve emekçilerin çýkarýna nasýl dönüþtürüleceði üzerine konuþuldu. Þu konular üzerinde duruldu: Yerel seçimler 22 Temmuz genel seçimlerden daha farklý bir seyirde geliþiyor. Burjuvazinin iki ayrý kanadý olan sað ve sol partilerinin uzlaþmacý tutumuna karþý iþçi ve emekçilerin bu yerel seçimleri iyi deðerlendirerek düzen partilerinin karþýsýna dikilmesi gerekiyor. Her gün yoksulluðun daha da arttýðý, saðlýðýn satýldýðý, zamlarýn zulmün katmerleþtiði, hak gasplarýnýn yoðunlaþtýðý bir dönemde emekçilerin örgütlenerek kendi haklarýna daha fazla sahip çýkmalarýna vesile haline gelecek bir yerel seçim çalýþmasý yürütmek gerekiyor. Düzen partilerinin emekçilerin sorunlarýna çözüm olmayacaðýný söyleyerek onlarý teþhir etmeliyiz. CHP'yi AKP'nin alternatifi olarak gösteriyorlar, iki senedir 1 Mayýs'larda yapýldýðý gibi iþçiler, emekçiler CHP'ye, SHP'ye yedeklenmeye çalýþýyor. Buna mani olmalý ve yapanlarý teþhir etmeliyiz. Þimdiden, yerel seçimlere çok yaklaþmadan, sendikalar, dernekler ve kitle örgütleri olarak kendi lehine daha somut talepler etrafýnda ortak çalýþmalar yaparak yaþamýn her alanýnda bu yerel seçimlerde ezilenlerin en geniþ kesimlerinin ortak sorunlarýna çözüm istemesini saðlamak gerekiyor. Nasýl bir seçim çalýþmasý yürütmek gerektiði konusunda þu noktalara deðinildi. Ýþçi örgütlerinin, kitle örgütlerinin, mahalle ve köy derneklerinin, sendikalarýn kendi güncel sorunlarý ve talepleri ile iþçileri ve etrafýndaki insanlarý seçim çalýþmalarýna katmak gerekiyor. Ýçinde çalýþtýðýmýz kurumlarda ve deri iþçileri arasýnda da böyle bir çalýþmaya ön ayak olmak gerekir. Örneðin deri iþçilerinin iþ yerlerinde kanserojen madde kullanýlmasý ve iþ yeri saðlýðý denetimi yapýlmasý talebini yerel seçimlerde öne çýkartmalarý mümkün. Fakat deri iþçilerinin kendi taleplerini oluþturmak üzere kendilerinin konuþtuðu taleplerini belirlediði toplantýlar örgütlenmesine ön ayak olmalýyýz. Deri iþçisi olan ve ayný zamanda Köz'ün arkasýnda duran komünistler yerel seçimlerde Birlikte Baþarabiliriz Platformu'nun ortak adaylarýný destekleyen çalýþmalara katýlabilir fakat biliyoruz ki deri iþçileri arasýnda farklý siyasetleri benimseyen bir çok arkadaþýmýz var. Yapýlmasý gereken tüm adaylarýn çaðrýlacaðý deri iþçilerinin katýlacaðý seçmen toplantýlarý ile deri iþçilerinin tüm adaylara kendi taleplerini duyurmasýný saðlamaktýr. Deri iþçileri örgütlü olduðu takdirde bu taleplerin gerçekleþip gerçekleþmediðinin denetimini yapabilir. Komünist deri iþçileri düzen partilerinin sözlerinin arkasýnda durmayacaðýný ve durmadýðý görmek, göstermek ve teþhir etmek için de bunu fýrsat olarak deðerlendirebilir. Deri iþçileri, derneklerinde, sendikalarýnda örgütlenerek yerel yönetimleri denetleyecek mekanizmalar kurulmasýný saðlayabilir. Ayrýca belediye baþkaný seçilemese bile Birlikte Baþarabiliriz Platformunun il ve ilçe meclislerine emekçilerin ortak adaylarýný seçtirebilir. Böylece belediye meclislerinin aleniyeti sayesinde kitle örgütleri ve yerel yönetimler arasýnda emekçilerin taleplerinin geçekleþmesini saðlayacak mücadeleye dayalý iþbirliði ve kazanýmlarýn fýrsatlarý artar. Sohbetin ilerleyen bölümlerinde deri iþçilerinin de önerileri ve katýlýmý ile deri iþçilerinin belli baþlý taleplerinin neler olabileceði üzerine tartýþýldý ve þu konular öne çýktý. 1-Kayýtsýz, sigortasýz, düþük ücretle çalýþma konusunda yerel yönetimlerin denetleme ve/veya iþ yerinin tespiti konusunda baský yapýlabilir mi? 2-Saðlýksýz ortamda kanserojen kimyasal maddelerle çalýþmaya maruz kalan deri iþçileri örgütlenerek yerel yönetimlerin saðlýk denetimi yapmasýný saðlayabilir. 3- Yemekhane ve iþçilerin tabldot yemek yeme yerlerinin saðlýksýz ve çöplere yakýn olmasý çevre saðlýðýnýn olmamasý konusu yerel yönetimlerin gündemine taþýnabilir 4- Basmane/Kapýlar bölgesine iþçilerin saðlýk sorunlarý ile ilgilenecek saðlýk ocaðýnýn açýlmasý yönünde bir çalýþma yürütülebilir 5- Basmane havzasýnda çalýþan deri iþçilerin çocuklarý için kreþlerin açýlmasý talep edilebilir. 6- Çalýþma havzasýnýn çevresindeki gece kulüplerinin kaldýrýlmasý için yerel yönetimelere baský yapýlabilir. Bu talepler deri iþçilerinin daha geniþ kesimlerinin katýlabileceði dernek, sendika toplantýlarýnda arttýrýlarak daha nitelikli bir hale kavuþturulabilir. Bu sorunlar sadece deri iþçilerinin sorunu deðildir. Ayný sorunlar daha da kötü koþullarda çalýþan ayakkabý iþçilerinin de sorunu, tekstil alanýnda kot taþlayan silikozis hastalýðýna yakalanarak hayatýný kaybeden, penyenin, kumaþýn tozunu yutarak tedavisi zor hastalýklara yakalanan iþçilerin de. Biz iþçi sýnýfýn en çok sömürülen ama en örgütsüz bu kesimlerin örgütlendirilerek sorunlarýnýn taleplere dönüþtürülmesi için çaba sarf etmeliyiz. Ýþte bunlar için iþçi sýnýfýnýn mücadelesi daha da bir anlam kazanýyor. Bu anlamlý mücadeleyi hayatýn her alanýna, mahallelere, sendikalara, köylerimize bir bütün olarak bakýp taþýyabilmeliyiz. Ýþ, ekmek, özgürlük için örgütlen, birleþ, mücadele et! Ýzmir'den Deri Ýþçisi Komünistler
OCAK 2009
Mapushaneden mektup var! 25 Kasým, Kadýna Yönelik Þiddete Karþý Mücadele Günü vesilesiyle yeniden hatýrladýk devletin þiddeti karþýsýnda baþlarýný eðmeden; baskýlara, cezalara raðmen uslanmadan ve usanmadan mücadele eden kadýn devrimci tutsaklarý. Ýzmir Cezaevi Ýnsiyatifi ne göndermiþ olduklarý mektuplarýný ve fotoðraflarýný Köz ün arkasýnda komünistlerle de paylaþmak istedik. Merhaba sevgili dostlar, Hüznü, soðuðu, yalnýzlýðý ve de sessizliði baðrýnda taþýyan sonbahar zamanýnda zindanlý günlere inat içimizdeki güneþin, umudun ve de özgürlük düþünün sýcaklýðý ile sizleri selamlýyor ve her þeyin yüreðinizce olmasýný diliyor, sevgilerimizi sunuyoruz. Sevgi dolu, içten temenni yüklü kartýnýzý aldýk. Hepimiz çok mutlu olduk. Ayný temenni ve sevgiyle biz de 14 yürek sizleri selamlýyoruz. Ýçimizde büyüttüðümüz ve bütün kirliliklerden koruduðumuz, sakýndýðýmýz umudumuz ve düþlerimize raðmen resmin bir de öte yüzü var ki kaygýlanmamak elde deðil. Ýçimiz titreyerek bu zamaný izliyoruz. Ýçimiz titriyor ve acý duyuyoruz. Acýnýn anlamýný gerçekliði ile bilen, yaþayan, hisseden ve kaygý duyan bütün insanlar ve de kadýnlar gibi. Özellikle de analar. Yanýmýzda dört ana var. Kiminin çocuðu yýldýzlaþmýþ, kimisi o kekik kokulu diyarlarda.. O haberleri izleyiþleri, kayýplarýn ismini
dinlerken rojnamelerdeki resimlere bakarken yüreklerini tutuþlarý.. Benim çocuðum da var mý korkusuyla anlatýlmaz bir durum, duygu ve de gerçektir. Ama dayanmayý baþarmýþ analar. Bu gergin atmosfer, o öfke olsa olsa insanlýktan nasibini almayanlarý mutlu edebilir. Güzelliklerin dilini, yaþamýný, duruþunu bilmeyenleri mutlu edebilir. Bizler izliyoruz ve dileriz ki; baþaracak olan sevginin, güzelliklerin, kardeþleþmenin saðduyusu olur. Dýþarýya paralel bizler de gerek anadilimiz üzerindeki baskýlar, gerekse genel tecrit için açlýk grevlerimizi sürdürüyoruz. Þimdi 8 arkadaþ açlýk grevindedir. Bizler, doktora, ortak alanlara, telefona falan çýkmýyoruz. Bu genel tecritler alanda bitinceye kadar da sürecek. Dostlar düþünün ki; annemize kendi dilimizde bayram kartý dahi yazamýyoruz. Yine hepimizin sayýn davalarý var. Sayýn demek suçsa kendimi ihbar ediyorum yönlü. Bunlardan dolayý çoðumuz açýk görüþlere, kültürel aktivitelere çýkamýyoruz, Cezalarýmýz var yani. Koþullar hýzla 80 lere doðru kayýyor. Sizlerde takip ediyorsunuzdur. Biçim farklý olsa da. Anlayacaðýnýz kýþa, hüzüne denk günler yaþýyoruz. Dileriz mevsim kýþ olsa da yürekler bahar yaþar.. Baþka da bildiðiniz gibi içerdeyiz. Ama yüreðimiz ve gözlerimiz dýþarýya kilitli... Sýnýrlý da olsa basýndan ve televizyondan izlemeye
çalýþýyoruz. Zamanýmýzý okuyarak ve yazarak deðerlendirmeye çalýþýyoruz. Ýki aydýr kýþ koþullarý olmasýna raðmen henüz doðru dürüst kaloriferlerimiz yanmýþ deðil. Geceli gündüzlü battaniyelere bürünmüþüz ýsýnmak için anlayacaðýnýz. Ara ara da yaðmur yaðýyor. Ýzlemekle yetiniyoruz. Çünkü burada hastalanma lüksümüz yok... Çünkü doðru dürüst bizlere bakýlmýyor. Dikkatli olmalýyýz. Yaðmurda ýslanma düþümüzü de dýþarýya erteleme dýþýnda þansýmýz yok.. Sevgili can dostlar, umarýz sizler de iyisinizdir. Þuna inanýyoruz ki; sizler bizlerin özgür parçalarý, aktif yüreklerisiniz. Bu anlamýyla uzaklýk ve mesafe de yok aramýzda, Duyarlýlýklarýnýzla, anlamlýlýklarýnýzla bizimlesiniz. Sizlerin varlýðý ile daha dayanabilirdir cezaevleri. yürek de sizleri çok seviyoruz. Sizleri selamlýyor ve kucaklýyoruz. Özgür günlerde buluþmak dileði ile.. 25/10/2008 Elbistan E tipi cezaevi Gönül Bulut
Ýzmir Kadýn Platformu þiddete karþý basýn açýklamasý yaptý Özgür Yaþam Kadýn Komisyonu ve Deri Ýþçileri Derneði Kadýn Komisyonu nun da içinde yer aldýðý Ýzmir Kadýn Platformu 25 Kasým, Kadýnlara Yönelen Þiddete Karþý Uluslararasý Mücadele Günü nde, kadýnlara yönelen þiddete karþý bir basýn açýklamasý yaptý. Alsancak-Kýbrýs Þehitleri Caddesi giriþinde 150 civarýnda kadýn toplandý. Kýbrýs Þehitleri Caddesi üzerinden Yapý Kredi Bankasý nýn önüne kadar yüründü. Yürüyüþ ve basýn açýklamasý sýrasýnda þu sloganlar atýldý: Þiddet sürüyor, kadýnlar direniyor!, Cinsel þiddet, tecavüze son!, Devlet þiddetine son!, Yaþasýn kadýn dayanýþmasý!, Jin, jiyan. azadi!, Cinsel, sýnýfsal, ulusal sömürüye son!, Zam, zulüm, iþkence, þiddet sürüyor, kadýnlar direniyor!, Vardýk, varýz, var olacaðýz!
Özgür Yaþam Kadýn Komisyonunun bildirisi
«Yaðmuru kim döküyor? Ünzile kaç koyun ediyor? Dayaktan uslanalý hiç bir þey sormuyor!!!» Ünzile, Güldünya, Mirrabel, Pippa, Beriwan, Ayçe Ýdil Uslansýnlar diye devletin ve toplumun þiddetine maruz kaldýlar! Evde akrabalarýndan þiddet gören kadýn, sokaða çýktýðýnda toplumun iþe gittiðinde ise patronun þiddeti ile karþý karþýya kalýyor. Kadýna ve kendisi gibi ezilenlere yönelik þiddete ve haksýzlýða karþý çýktýðýnda ise polisin, askerin, devletin þiddeti ile karþý karþýya kalýyor. 25 Kasým, Kadýna Yönelik Þiddete Karþý Mücadele Günü! 25 Kasým da bütün kadýnlar el ele verip Kadýný dayaktan uslandýrmaya çalýþanlarýn karþýsýna dikileceðiz. Evde, okulda, sokakta, iþte dayaktan uslandýrýlan kadýnlar için; Buca-Gediz de, Kuruçeþme de ve Türkiye nin her
Özgür Yaþam Kooperatifi bu eyleme hazýrlanmak için öncesinde bir bildiri çýkarýp muhataplarýna daðýtarak bugünle ilgili Kuruçeþme de bir hafta önce bir etkinlik örgütledi. Eylem Alsancak ta olduðu için muhataplarýmýzý eyleme getiremedik. Biçimi ve içeriði açýsýndan içinde çalýþtýðýmýz kurumlarýn muhataplarýna hitap etmeyen bir eylem oldu. Özgür Yaþam Kadýn Komisyonu eleþtirilerini benzer eleþtirileri olan farklý kurumlarla ortaklaþtýrarak Kadýn Platformu na taþýdý. Platformda kadýn mücadelesine, eylem biçimlerine farklý bakýþ açýlarý olsa da tüm kadýn örgütleri ortak bir çalýþma ve eylem biçimi bulmak ve herkesin kendisini ifade etmesini saðlayacak yöntemler geliþtirmek gerektiði konusunda ortak tutum aldý. Ýzmir den Komünistler yerinde evleri baþlarýna yýkýlma tehditi ile karþý karþýya kalan ve Kentsel Dönüþüm Projesi þiddetine maruz kalan kadýnlar için; Çalýþarak hayatlarýný sürdürmek zorunda olan ve iþ yerinde hakaret, baský, iþ kazasý ve tacize maruz kalan; ekonomik zor karþýsýnda boyun eðdirilen kadýnlar için; Özgürlükleri için mücadele ederken toplumsal, sosyal baský ve devletin þiddetine maruz kalan fakat uslanmayan(!) Kürt kadýnlarý için; Hapishanelerde devletin þiddeti karþýsýnda direnen, mücadele eden ve uslanmayan devrimci kadýnlar için; Onlar için ve onlarla birlikte! Tek tek kurtuluþun olmadýðýný bilerek ve kadýna yönelik þiddete karþý örgütlü mücadeleye diyerek: Dayaktan, baskýdan uslanmayacaðýz! Kadýnlar birleþin, alanlarda devleþin! "Kadýna yönelik þiddete karþý örgütlenmeye, elbirliði ile mücadeleye!" Özgür Yaþam Kadýn Komisyonu
Þiddete karþý meþaleli eylem ÇEKEV, EKD, Deri Ýþçileri Derneði, Deri Ýþ Sendikasý, ÝKDD, EHP ve Özgür Yaþam DESA iþçileriyle dayanýþma amacýyla bir kampanya örgütledi. 25 Ekim de Ýzmir in Karþýyaka çarþýsýnda masa açarak DESA ürünlerini boykot için imza kampanyasý baþlatýldý. Ayný gün Yaþasýn DESA Direniþi Emine Aslan yalnýz deðildir. DESA ürünlerini boykot ediyoruz pankartlarý açarak meþale eylemi yapýldý. Sloganlar eþliðinde basýn metni okunarak eylem sona erdi. Emine Aslan ile dayanýþma eylemi ÇEKEV, ÝHD, ÝKDD, SDP, EMEP, Deri Ýþçileri Derneði ve Özgür Yaþam Kooperatifi 28 Aðustos ta deri iþçilerinin yoðun olarak çalýþtýðý Basmane/Kapýlar havzasýnda Emine Aslan ve DESA direniþi ile dayanýþma eylemi örgütledi. Eylem iþçilerin yemek saatine denk getirilerek deri iþçilerinin katýlýmý saðlandý.
KOMÜNÝST KÖZ- AYLIK SÝYASÝ GAZETE SAHÝBÝ VE SORUMLU YAZI ÝÞLERÝ MÜDÜRÜ: ÞÜKRÜ DEMÝR YÖNETÝM YERÝ: ÜSKÜDAR CADDESÝ, PINAR PASAJI, KAT:2 NO:39 KARTAL ÝSTANBUL TELEFON: 0216 387 50 90 BASILDIÐI YER: ÖZDEMÝR MATBAASI MATBAA ADRESÝ: DAVUTPAÞA CAD. GÜVEN SANAYÝ SÝTESÝ C BLOK No: 242 TOPKAPI-ÝSTANBUL TELEFON: 577 54 92
Sayfa
OCAK 2009
3
Diyarbekir Kalesi nden notlar: El açtýrmýyoruz, el ele veriyoruz! 2008 yýlý emekçilerin, ezilenlerin yoksulluðunu pekiþtiren, gece aç yatanlarýn sayýsýný birkaç kat yükselten bir krizle sona erdi. Emekçilerin, ezilenlerin yoksulluðunu istismar ederek kendisine itibar, kazanç ya da koltuk kazanmak isteyenler ise azalmadý bilakis daha da piþkinleþtiler. Deniz Feneri nin þahsi çýkarlarý peþinde koþanlarýn maddi rant alaný olduðu haberi ile bir kez daha burjuvazinin farklý çýkar gruplarýnýn emekçilerin hayrýna iþ yapmayacaðý somut olarak ispatlanmýþ oldu. Düzen partileri ve burjuvalar yoksullukla ilgili martaval okumaya devam ederken Diyarbakýr kentinin panolarýna içimizi ferahlatan bir not düþtü: Diyarbekir Kalesinden Notlar El Açtýrmýyoruz El Ele Veriyoruz! Diyarbakýr Büyükþehir Belediyesi, Diyarbakýr daki kitle örgütleri ve Diyarbakýr halký ile iþbirliði içinde yoksulluða karþý mücadelede somut ve insan onuruna yakýþýr bir çalýþmanýn altýna imza atmýþ. Sarmaþýk Yoksullukla Mücadele ve Sürdürülebilir Kalkýnma Derneði, yoksulluðun bir silah olarak kullanýlmasýna karþý, emekçilerin kurumlarýn ve ezilenlerin seçtiði belediyeler arasýnda kurulan iþbirliði ile neler yapýlabileceðine iliþkin örnek teþkil ediyor. Sarmaþýk Derneði Genel Sekreteri Mehmet Þerif Camcý: Hayýr kurumu deðiliz. Toplumsal dayanýþmayý güçlendirerek yoksulluða çözüm üretiyoruz Sarmaþýk Derneði Genel Sekreteri, Mehmet Þerif Camcý ile Sarmaþýk Derneði üzerine sohbet ettik. Dernek, 32 kurucunun bir araya gelerek kuruluþ çalýþmalarýný tamamlamasýnýn ardýndan, 11 Nisan 2006 tarihinde resmiyet kazanarak kurulmuþ. Kurucu olmak üzere bir araya gelen kimselerin toplumun farklý kesimlerinden ve farklý siyasal görüþlerden kimseler olduðunun altýný çizmek gerekir. Çünkü aslýnda Sarmaþýk Derneði, Büyükþehir Belediyesi nin ve Belediye Baþkaný Osman Baydemir in ön ayak olduðu ve sürdürülmesi için yürütülen çalýþmalarýn maddi ve manevi destekçisi olduðu bir proje. Fakat Baydemir ya da DTP derneðin siyasi bir rant alaný haline gelmemesi için özel bir önem gösteriyor. Dernek, farklý siyasi aidiyetlere mensup kiþilerin de kurucular arasýnda ve yönetiminde yer almasý sayesinde kentin her kesimini kapsayabilen bir kapsama kavuþmuþ. Camcý, konuþmalarý esnasýnda derneðin siyasi bir beklenti hedefiyle deðil kentteki açlýk sorununu çözmek için kurulduðunu vurguluyor. AKP savaþa yatýrým yapýyor, kentte aç yatan insanlar var Geçtiðimiz günlerde, Güneydoðu Anadolu Bölgesi Belediyeler Birliði nin (GABB) Güneydoðu Anadolu da Sosyoekonomik Sorunlar ve Çözüm Önerileri baþlýklý araþtýrmasýnýn raporunu kamuoyuna açýkladý. Ekonomist Dr. Mustafa Sönmez in yürüttüðü araþtýrmanýn raporuna bakarak AKP nin bölge illerine ayýrdýðý kaynaðýn,
çalýþmalara destek veren. Sadece kurumlar deðil kent halký artan oranda projeye destek olmaya baþlamýþ. Zira derneðin amaçlarýndan biri de toplumsal dayanýþmayý güçlendirmek. Sarmaþýk Derneði Genel Sekreteri, Mehmet Þerif Camcý, Eðer insanlarýn el açmasý bizim onurumuza dokunuyorsa. Bu toplumsal dayanýþmanýn bir parçasý olmalýyýz. Üstelik bu bizim görevimiz. Çünkü yoksul ve muhtaç olan birileri varsa bizim kusurlarýmýz nedeniyle bu durumdalar diyor. Baþbakan yanýlýyor! Yaþadýðýmýz coðrafya sadaka deðil dayanýþma geleneðine sahip!
Yerel seçim kömürleri sadaka olarak piþkince daðýtýlýrken Diyarbakýr dan yoksulluða karþý mücadelede toplumsal dayanýþmayý güçlendiren somut bir kurum deneyimi örnek oluyor
yoksullukla boðuþan halka deðil savaþa gittiði açýkça kanýtlanýyor. Hangi alanlarda yatýrým yapýldýðýna dair ampirik verileri bulabileceðimiz rapor yaþadýðýmýz coðrafyanýn elektrik enerjisinin %75 ini üreten Diyarbakýr halkýnýn neden elektriðe en pahalý ödemeyi yaptýðýný da açýklýða kavuþturuyor. AKP bölgenin imkânlarýný sonuna kadar sömürmenin yollarýný güçlendirirken, bu sömürüyü kalýcýlaþtýrmayý garanti altýna almak üzere bölgeye güvenlik yatýrýmý yapýyor. Savaþ uçaklarýnýn sesleriyle gözlerine uyku girmeyen halkýn açlýðý, yoksulluðu ise AKP hükümetinin ya da düzen partilerinin gündemine girmiyor.
edeceklerini belirlemiþ. Açlýk sýnýrýnýn altýnda olan ve evinde çalýþabilecek kimsesi olmayanlarý seçmiþ. 4 bin 500-5 bin aile tespit edilmiþ. Nasýl yardým edecekleri konusu ise kime edileceði kadar çetrefilli bir konu olarak ele alýnmýþ. Ýhtiyaç sahiplerinin onurunu kýrmadan, ellerindeki alýþveriþ kartlarý ile ihtiyaçlarýný kendilerinin kendi elleriyle sepete doldurabildikleri bir gýda bankasý kurmuþlar. Gýda bankasýnda alýþveriþini yapan baþý dik müþteriler ve görevini yerine getirmekten dolayý gururlu Sarmaþýk Derneði çalýþanlarý, sýcak tebessümleriyle içindeki herkesin mesut olduðunu görebileceðiniz tek alýþ veriþ merkezi.
Sarmaþýk Derneði ise tüm bu yoksunluklara inat Büyükþehir Belediyesi nin ve kitle örgütlerinin katkýlarýyla yoksulluða karþý mücadelesinde sabýrlý, bilimsel ve onurlu bir yol çizmiþ kendine. Öncelikle yoksulluðun gelmiþ olduðu düzeyi tespit etmek üzere çalýþmalar yapmýþlar. Dicle Üniversitesi Sosyoloji son sýnýf öðrencilerinin katkýlarýyla bir anket çalýþmasý yapmýþlar. Kentte geceleri aç yatan insanlarý tespit etmek üzere çalýþmýþlar. Bu çalýþmayý yaparken hedefleri sonuçlarýný kamuoyu ile paylaþýp toplumsal dayanýþmayý güçlendirmek üzere sosyal baský yaratacak bir kampanya yürütmekmiþ. Kampanya el açtýrmadan el ele vererek yoksulluða karþý mücadele edilebileceðine iþaret eden bir sloganla kendisini en doðru biçimde ifade etmiþ.
Sarmaþýk Derneði nin çalýþmalarý sadece bu kadarla sýnýrlý deðil. Sokakta çalýþan çocuklara eðitim destek projesi geliþtirmiþ ve gerçekleþtirmiþler. 86 aileye çocuklarýn eðitimi için destek veriyorlar. Eðitim-Sen le ortak, çocuklarýn eðitimi ile ilgileniyorlar. Meslek edinme kurslarý gerçekleþtirmiþler. Büyükþehir Belediyesi ile ortak düzenledikleri doðalgaz meslek edindirme kurslarýnda 60 öðrenci eðitim almýþ. Kentin yoksulluk haritasýný çýkarmýþlar. Güvenli annelik projesiyle loðusa dönemi dâhil 130 aileye saðlýk desteði sunulacak.
Sarmaþýk Derneði, önce kime ve nasýl yardým
Tasarým halinde olan veya geliþtirilen baþka projeleri de elbette var. Fakat þu noktanýn altýný çizmekte fayda var bütün bu projeler yerel olanaklarla ve yereldeki kurumsal ortaklýklarla gerçekleþtiriliyor. Baþta Büyükþehir Belediyesi olmak üzere 45 kurum var bu
Havalarýn soðumasý ve yerel seçimlerin yaklaþmasýyla birlikte kentlerin varoþlarýný aðýr, pis, kirli ve yapýþ yapýþ bir bulut kümesi sardý. Kentlere maðrur edasýyla tepelerden bakan varoþlarýn yamaçlarý, AKP nin üçüncü sýnýf kömürü ile zehirlenmeye baþladý. Astým baþta olmak üzere çeþitli hastalýklara da neden olduðu söylenen üçüncü sýnýf AKP kömürü herkesin onuruna dokunuyor. Hatta bazýlarýmýz bir çuval kömür karþýlýðýnda oylarýný sattýklarý için kömürü alanlara öfkelenip kýzýyoruz! Oysa bir çuval kömür, kendisine ya da çocuðuna iþ ya da benzeri ihtiyaçlar için oy verenler kömür alanlardan çok daha fazla üstelik onlarýn bazýlarý kömür alanlara öfkelenen grubun arasýnda en ön saflarda yer alýyor. AKP baþta olmak üzere CHP, MHP ve diðer düzen partileri ise yoksulluðu, iþsizliði kullanarak emekçilerin oylarýný almaya çalýþýyor. Baþbakan yaptýðý iþi piþkince savunarak sadaka nýn geleneklerimizde yeri olan bir davranýþ biçimi olduðunu savunuyor! Oy almak için sadaka verenler; emekçilerin sadaka niyetine verdikleri oylara muhtaç olduklarýnýn farkýndalar. Sadaka, Erdoðan, Baykal ve Bahçeli gibi yoksulluðu üreten düzenin bekçiliðini yaptýðý için patronlardan aldýklarý sadakalarla yaþayanlar için geleneksel bir davranýþ olabilir. Fakat emekçiler için sadaka geleneksel bir davranýþtan ziyade alaný da vereni de mahcup eden bir davranýþtýr. Diyarbekir Kalesinden düþen notlar, bize sadaka deðil dayanýþma ile el açtýrmadan el ele vererek yoksulluðun karþýsýnda durabileceðimizi gösteriyor. Diyarbekir kalesinden notlar bize yine emekçilerin, ezilenlerin ancak birleþtikleri, örgütlendikleri zaman birbirlerine hayrý olabileceðini kanýtlýyor. Diyarbekir kalesinden aldýðýmýz notlar, emekçilerin, ezilenlerin yaþadýklarý her yerde düzen partilerinin karþýsýna kendi adaylarý ile dikilerek kimsenin sadakasýna muhtaç olmadan birbirimize sahip çýkabileceðimize iþaret ediyor. Diyarbekir, bize emekçilerin, ezilenlerin adaylarýnýn kazandýðý yerel yönetimlerle, emekçilerin kitle örgütlerinin ve halkýn en geniþ kesimlerinin iþbirliði içinde sorunlarýmýza onurlu çözümler bulunabileceðini bir model olarak somutluyor.
Diyarbakýr Belediyesi çöpleri toplamýyor mu? Yerel seçimler yaklaþtýkça gerilim de artýyor. Burjuva partileri birbirlerinin kirli çamaþýrlarýný rahat rahat ortalýða dökerken, bu oyunu bozan tek unsur meclisteki DTP liler oluyor. Söz konusu olan Kürt illerindeki yerel seçim olunca düþman kardeþler birlik oluyor ve ortaya iki blok çýkýyor. Bir tarafta DTP diðer tarafta geri kalan tüm partiler olarak saflar belirginleþiyor. Belli ki yerel seçimler özellikle siyasal bakýmdan iki parti arasýnda geçecek: bir tarafta kerhen veya gönüllü olarak burjuvazinin tüm güçlerinin arkasýnda durduðu AKP, diðer tarafta odaðýnda DTP nin durduðu sosyalistlerin ve devrimcilerin ittifaký. Bu bakýmdan ortada iki seçenek kalýyor; üçüncü yoldan bahsetmek anlamsýzlaþýyor; hangi soslarla bezenirse bezensin AKP-CHP+MHP kutuplaþmasýna göre tarif edilen bu sanal seçeneðin yanlýþlýðý ortaya çýkýyor. 16 Aralýk ta meclis çatýsý altýnda yapýlan bütçe görüþmeleri de seçimlerin AKP ile odaðýnda DTP nin bulunacaðý blok arasýnda geçeceðini doðruladý. Konu bütçeydi ancak DTP li millet vekillerinin konuþmasý ve Erdoðan ýn bütçe açýklamasýna ayrýlan süresinin büyük bir kýsmýný DTP ye dönük yapmýþ olmasý, seçimlerin esas olarak bu iki partinin belirleyiciliðinde geçeceðini apaçýk gösterdi. Bin Umut adaylarý çalýþmasýnýn ardýndan meclis çatýsý altýnda, uzun bir süreden sonra ilk defa emekten yana olanlarýn sesini duyar olduk. KöZ ün önceki sayýlarýnda da vurguladýðý üzere, meclis çatýsý altýnda savaþ tezkeresine ilk defa samimi ve ciddi bir hayýr sesi yükseldi. Sermaye partilerine baþka bir cepheden cevap vermek rolüne giderek alýþan DTP li vekiller, bütçe görüþmelerinde mevsimlik iþçilerin, tarým iþçilerinin, iþsizlerin meclisteki sesi oldu. Üstelik yalnýz bütçe konusunda görüþ belirtmekle kalmayýp, 1 Mayýslarda Newrozlarda yaþananlarýn, polis salahiyet yasasýyla birlikte sokak ortasýnda infazlarýn sorumlularýndan, emekten yana bir bütçeyi oluþturmasýný beklemenin mümkün olmadýðýný vurguladý DTP li milletvekilleri. Ayrýca AKP nin çözeceðini söylediði sorunlarý çözmediðini türban örneði üzerinden vurgulayan DTP, baþbakanýn eþinin, cumhurbaþkanýnýn eþinin türban sorununu çözmekten bile aciz oluþunu örneklendirerek, AKP nin elindeki
türban oyuncaðýný alabilecek tek odaðýn nerede olduðuna da iþaret etti. Bu konuþmalarýn ardýndan söz baþbakan Erdoðan daydý. Ýki blok varsa, bunlardan biri AKP ise Erdoðan dan beklenen CHP ve MHP yi hedef alarak konuþmasý olurdu. Ancak Erdoðan konuþmasýnda, DTP li konuþmacýlarýn sözlerini hedef aldý. Hýrçýn, saldýrgan ve DTP yi vurmak üzere yapýlan konuþma; önümüzdeki dönem yerel seçimlerin esas olarak bu iki parti arasýnda geçeceðinin iþaretlerinden biriydi. Erdoðan ýn Kürt illerini kapsayan gezisi sýrasýnda uðradýðý hayal kýrýklýðý, bütçe görüþmelerinde hýrçýnlýk olarak ifade buldu. Bu gezinin ardýndan sýk sýk çöpleþen þehirden, insanlarýn baskýyla, tehditle evlerine kapatýldýðýndan söz etmesi, bütçede kesinti yapýlmadýðý halde þehirlerde DTP li yerel yönetimlerin görevlerini yerine getirmediðini, insana yaraþýr bir hizmet anlayýþýndan mahrum olunduðunu vurgulamasý, yerel seçimlere doðru bu yönde saldýrýlarýn artacaðýnýn iþaretlerini veriyor. Gerçekten öyle mi? Yaþadýðýmýz topraklarda «belediyelerin emekten yana olanlar tarafýndan alýnmasý durumunda ne olur?» sorununa örnek olarak sýk sýk Fatsa da terzi Fikri döneminde yaþananlar hatýrlanýr. Önemli bir yerel yönetim deneyimi sunar bizlere Fatsa da yaþananlar. Devrimci Yol un adayý Terzi Fikri, orada yaþayanlarýn arzusuyla aday olmuþ, sonrasýnda da bir daha Karadeniz kýyýlarýnda görülmemiþ bir deneyim ortaklaþa hayata geçirilmiþtir Fatsa da. Ancak gecen yerel seçimlerden bu yana DTP li adaylarýn kazandýðý belediyelerde yaþanan deneyimler, bu süreçten daha önemsiz deðil. Ama neredeyse 30 yýldýr Fatsa yý unutturmamak üzere hareket etme iddiasýnda olanlarýn gözlerini bu coðrafyaya bir türlü çevirmemeleri ve bu deneyimleri görmezden gelerek hareket etmeleri ayrý bir konudur. Terzi Fikri deneyimini hatýrlatmak için bile bu taze deneyimlerden yararlanmak zorunludur.
Diyarbakýr Belediyesi nden belediyeciliði anlamak Diyarbakýr a varýldýðýna, sadece þehrin sokaklarýnda dolaþmak bile, bu geri býraktýrýlmýþ, savaþ ve baskýyla, açlýk ve bir çok yoksunlukla yaþamak durumunda
kalmýþ yorgun ama kalesi gibi dimdik duran þehrin belediye baþkanýnýn DTP li olmasýnýn nasýl bir fark yarattýðý göze çarpýyor. Þehre girer girmez baþka bir coðrafyaya ayak bastýðýnýzý anlýyorsunuz. Þehrin politik atmosferi her tarafý sarmýþ durumda. Genci yaþlýsý herkes belediyeyle baðlantýlý bir takým örgütlerde yer almýþ. Þehirde yoksulluk haritalarý çýkartýlýyor, bu çalýþmalar Türkiye deki muhtelif okullarýn öðretim görevlileriyle birlikte yapýlýyor, çýkan sonuçlara göre ortak planlar doðrultusunda hareket ediliyor. Her mahallenin sorunlarý elindeki kýt olanaklarý zorlayan belediye tarafýndan ve þehirde yaþayanlarýn aktifleþtirilmesine dikkat edilerek ele alýnmaya çalýþýlýyor. Türkiye deki sol hareketlerin çoðunun ilgisizliðine raðmen þehir, öðretim görevlisinden, belgesel çekenine farklý ülkelerden sivil toplum örgütlerinin temsilcilerine varýncaya kadar yoðun bir trafiðin belirlediði çok canlý bir atmosfere sahip. Her tarafta bir açýlýþ, seminer, toplantý, organizasyon giriþimi var. Belediye, alternatif enerji kullanýmýna, alt yapý çalýþmalarýna elindeki tüm olanaklarý seferber etmiþ, ediyor. En temiz, en ucuz su hizmeti Diyarbakýr da veriliyor. Yýllarca kurtulunamayan sýtma belasý ilk kez belediyenin çalýþmalarýyla ortadan kalkmýþ. Belediye, atacaðý adýmlarý halka raðmen yapmamaya çalýþýyor. Örneðin ayakkabý boyacýlarýný iki adým ötede yaptýðý yeni yere taþýmaya ikna edemediyse, onlarý zabýta zoruyla yerinden oynatmaya kalkýþmýyor; ikna yöntemleriyle sorunu çözmeye önem veriyor. Elbette belediyenin egemen sermaye düzenine raðmen ve bunun Diyarbakýr özelinde katmerlenerek getirdiði sorunlara köklü çözümler getirmesini beklemek doðru olmaz. Ancak belediyenin emekten yana olanlarýn elinde olmasý, þehirde kitlelerin örgütlenmesini teþvik etmesi, sorunlarýný ortaklaþa çözmesi konusunda yarattýðý itici güç bakýmýndan büyük bir önem taþýyor. Belediyenin pek çok kitle örgütü ve sivil toplum örgütünün hem oluþmasý hem de varlýðýný sürdürmesi noktasýndaki katkýlarý, sunduðu olanaklar; yerel yönetimlerin nasýl kullanýlabileceðini göstermesi bakýmýndan önemli deneyimler hem oluþturuyor. Özellikle de DTP nin sadece Kürtlerle ilgili bir parti
olduðu ve aðýrlýðý ve öneminin esasen Kürtler bakýmýndan bir anlam taþýdýðý fikrinin yaygýn ölçekte pompalandýðý bir süreçte, hem bugüne kadar DTPli belediyelerin deneyimlerinin Türkiye nin baþka yerleri için taþýdýðý anlama iþaret edilmesi önem taþýyor. Bu ayný zamanda AKP ile DTP kutuplarý arasýndaki gerilimlerin damga vuracaðý önümüzdeki seçim döneminin ajitasyon ve propaganda faaliyetlerinin ihtiyaçlarý bakýmýndan da önemli bir konu. Her þeyden önce, bu seçimlerin siyasal güçler dengesinin tayin edilmesi doðrultusundaki anlamý bir yana seçimlere kriz vaveylalarý altýnda gidildiðini unutmamak gerek. Bu koþullarda ezilen ve sömürülenlerin siyasal sorunlarý kadar ekonomik sorunlarýnýn da öne çýkacaðý açýktýr. Bu nedenle sermayenin kriz bahanesiyle misillenerek artacaðýndan kuþku duyulmamasý gerekir. O nedenle yaþam koþullarýný korumak ve iyileþtirmek için, konut sorunuyla iþsizlikle mücadele de seçim döneminde önem kazanacaktýr. Hiç kuþkusuz bu çerçevede iþçi sýnýfýnýn en çok ezilen en çok sömürülen kesimlerinin herkesten önce etkileneceði ve harekete geçme dürtüsü altýnda olacaðý açýktýr. Bu ayný zamanda bu kesimler arasýnda dayanýþma ve örgütlenme ihtiyaçlarýnýn giderek daha da ivedileþeceði anlamýna gelir. Ýþte bu bakýmdan da belediye kurumlarýyla ezilen sömürülen kesimlerin birbirleriyle irtibatlý olarak hareket etmesi önem kazanmaktadýr. Bu açýdan DTP belediyelerinin deneyimleri ve DTP kitlesinin seferber olmasý hayati bir önem taþýmaktadýr. Zira bu takdirde demokrasi mücadelesinde ve ekonomik haklar mücadelesinde sýnýfýn en çok ezilen ve sömürülen kesimlerinin ön almasýnýn yolu açýlacaktýr. Ve demokrasi mücadelesinin hedefine varabilmesi için en önemli hususlardan birisi de budur. Bilhassa kriz koþullarýnda gelen yerel seçimlerde Amerikancý AKP hükümetinin geriletilmesi için kitlelerin siyasallaþtýrýlmasý ve özellikle de DTP kitlesinin seferber edilmesi yönünde DTPli belediyelerin olumlu veya olumsuz deneyimlerinin propaganda faaliyetlerinde kullanýlmasý önümüzdeki dönemde komünistlerin seçim çalýþmalarýnda elden býrakmamalarý gereken donanýmlar arasýnda olmalýdýr.
Sayfa
4
OCAK 2009
Mücadeleler içinde geçen bir ömür: Hamza Düzgünoðlu Uzun süredir Parkinson hastasý olan Hamza Düzgünoðlu, 5 Ekim 2008 tarihinde aramýzdan ayrýldý. Kartal Cem evinde 6 Ekim tarihinde saat 11'de son yolculuðuna uðurlamak için toplandýk. Hamza dayýnýn istediði gibi bir tören gerçekleþti.
Hamza Dayý (en solda) Kartal Kaplama da mesai arkadaþlarýyla birlikte
Önceden görüþülmesine raðmen hocanýn törende yerini almasý ve konuþma yapmaya baþlamasý üzerine ailesi bu duruma müdahale etti ve böylece törene baþlandý. Baþlangýç konuþmasýnýn ardýndan bir arkadaþ söz alarak Hamza dayýnýn hayatýný ve mücadelesini anlatan bir metin okudu. Metin, Hamza dayýmýzýn hayatýný aktarýrken ayný zamanda yaþam içerisinde nerede ve nasýl durmamýz gerektiðini çarpýcý bir þekilde bizlere aktarýyordu. Yapýlan saygý duruþunun ardýndan ablasý söz aldý. Bir de onun dilinden Hamza dayýmýzý dinledik. Onun arkadaþý, babasý, aðabeyi ve en önemlisi kavga yoldaþýydý. Daha sonra baþlangýç konuþmasýný yapan arkadaþ geçmiþte yaptýklarýndan ve öðrettiklerinden dolayý HELAL OLSUN diyerek konuþmasýný sonlandýrdý.Tören alkýþlar eþliðinde sona erdi. Cenaze topraða verilmek üzere Bursa'ya gönderildi. Cenazede okunan metin: Bugün burada Hamza Düzgünoðlu nu son yolculuðuna uðurlamak için toplandýk. Kimler var bugün burada. Eþi, evlatlarý, kardeþleri, akrabalarý, dostlarý ve eski yoldaþlarý. Bir de onun geçmiþte vermiþ olduðu sýnýf mücadelesini yine onun tatlý dilinden dinleyen genç devrimciler. O, sýnýf kavgasýnýn bir sýra neferiydi. Bilinçli yaþamýný iþçi sýnýfýnýn mücadelesine adamýþ ve son nefesine kadar da bunu hafýza etmiþtir. Þehir yaþamýna fabrika hayatýyla adým atan Hamza Dayý ayný zamanda devrimci fikirlerle tanýþmýþ ve iþçi sýnýfýnýn örgütsüzlüðü problemi onun hayat mücadelesini belirlemiþtir. Sýnýfýn örgütlenmesi sorunu sendikal düzeyde olduðu gibi sýnýfýn kurtuluþunun ancak onun partisiyle mümkün olduðu fikrini de benimsemesine neden olmuþtur. Bu nedenledir ki o, daha baþlangýcýndan itibaren bu mücadelenin içinde olmuþ, sendikal düzeyde olsun, parti baðlamýnda olsun onun kavgasýný vermiþtir. 80 öncesi dönemde önce çalýþtýðý fabrikalarda sendikal çalýþmalarýn içinde olmuþ, o dönemdeki grev ve direniþlerin ya içinde yer almýþ ya da yanýnda olmuþtur. 15-16 Haziran iþçi
olmadý. Bizler de onu makalelerinden tanýmýyoruz. Biz onu fabrikalarda, sendikal örgütlenmelerde, grev çadýrlarýnda, iþçi direniþlerinde tanýdýk. Geçmiþ fabrika deneyimlerini genç kuþak devrimcilere þevkle aktarýrken tanýdýk. Mücadele verirken yanýmýzda bulduk. Biz onu imkân ve olanaklarýný devrimcilere sunarken tanýdýk. Evet, o, sýnýf kavgasýnýn bir sýra neferiydi. Mücadelesi bize yol göstermeye devam edecek. (Hamza Düzgünoðlu nun cenaze töreninde programý sunan yoldaþýn tören sýrasýnda yaptýðý konuþmalarýn tamamý) ÝÞÇÝ SINIFINA ÖNCÜLÜK YAPIN ÖNÜNE GEÇMEYÝN
ayaklanmasýný coþkuyla karþýlayýp, tereddütsüz bir þekilde bu eylemde de yerini almýþtýr. Ayaklanma sonrasý dönemde verilen sendikal mücadelelerde var olmuþ, keza o döneme damgasýný vuran ve ASÝS'te (DÝSK' e baðlý Devrimci Aðaç Ýþçileri Sendikasý) görevliyken örgütlenen ELKA grevi ve direniþinde en önde yer almýþ, ELKA grevinin DÝSK merkezinin bu grevdeki olumsuz tutumu, devlet ve sivil faþist baský ve saldýrýlar sonucu olumsuz bir þekilde bitmesi bile onun moralini bozmamýþ ve sýnýf mücadelesine olan inancýný yitirmemiþtir. 12 Eylül 1980 askeri darbesi iþçi sýnýfýnýn o güne kadar kazandýðý politik mevzilerden tek tek koparýlýp atýlýrken devrimci örgütlerde aðýr yenilgiler almýþtýr. Darbe koþullarýnýn yaratmýþ olduðu o aðýr þartlarda bile ne sosyalizme olan inancýný yitirmiþ nede devrimci fikirlere küsmüþtür. Dönekliðin, örgüt kaçkýnlýðýnýn, sýnýf mücadelesine elveda diyenlerin seslerinin çok gür çýktýðý en aðýr ortamda bile o devamlý olarak inancýný muhafaza etmesini bilmiþtir. Bireyciliðin, bencilliðin, yabancýlaþmanýn atbaþý gittiði 80 sonrasý dönemde o hep örgütlü olmayý, dayanýþmayý, paylaþmayý ve her türlü bireyci anlayýþa karþý toplumsal
dayanýþmayý savunmuþ ve öyle davranmýþtýr. O nedenledir ki yenilgi koþullarýnýn en aðýr yaþandýðý dönemde hiçbir kiþisel beklentiye girmeden kapýsýný tüm devrimcilere açýk tutmuþtur. Devrimcilik yapmak isteyen, devrimcilikte ýsrar eden herkesin yanýnda olmuþ ve hiçbir olanaðýný onlarda esirgememiþtir. Hamza Dayý son anýna kadar yaptýklarýndan piþmanlýk duymadýðý gibi aksine kendince sýnýf mücadelesine daha fazla katký koyamadýðýna hayýflanmýþtýr. Bizce hayýflanmasýna gerek yoktu. O, bu mücadeleye hayatýný koymuþtu. Onu tanýyanlar bilirler. Bütün ömrünü devrimci mücadeleye adayan Hamza Dayý biz devrimcilere çok þey kattý. Eski yoldaþlarý onu tanýrlar. O, taviz vermediði duruþu ile de yeni kuþak devrimcilere de çok þey katmýþtýr. Son zamanlarda aktif yaþamdan uzaklaþmýþ olmasý bu gerçeði deðiþtirmez. Evet, o, sýnýf mücadelesinde süslü laflar yapmayý hiç anlamadý ve böyle davrananlarla da birlikte olmadý. O, sýnýf mücadelesini politik-pratik bir mücadele olduðunu biliyordu ve böyle davrandý. Onun ismini gazete ve dergi köþelerinde görmedik ve oradan tanýmýyoruz. O, makaleler yazarak, derin tahliller yaparak birilerine bir þeyler vaaz eden biri
Bu veciz saptamanýn sahibi ve söyleyeni, sýnýf mücadelesinin 60lý ve 70li yýllardan kalan son temsilcilerinden Hamza Düzgünoðlu nu son yolculuðuna uðurlamak için toplanmýþ bulunmaktayýz. Hamza dayýnýn son arzusu üzerine ve ailesinin de onayý ile dini tören yapýlmayacaktýr. Dolayýsýyla ben bu törenin imamý sizde cemaati deðilsiniz. Yine de isteyen içinden istediði gibi inancýný icra edebilir. Benim Hamza Dayý ile çok eskilere dayanan bir hukukum ve dostluðum var. Biliyorum ki Hamza Dayý Hýzýr a inanýrdý. Dara düþtüðü zaman Hýzýr ý çaðýrdýðý mutlaka olmuþtur. Ama bu þehre geldikten sonra , bir sýra neferi olarak sýnýf mücadelesinde yer aldýðýný biliyorum. Hýzýrýn yerine sendikayý, grevi ve mücadeleyi koymakla sahici araçlarý Hýzýr a ikame etmiþtir, bu vesile ile ona HELAL OLSUN! Hamza Dayý, sýnýf mücadelesine hayatýnýn bir dönemini ayýrmamýþtýr. Kavgayý gençlik ateþi ve heyecaný olarak algýlamamýþ bilakis ömrünün tümünü adamýþtýr, ona HELAL OLSUN! Hamza Dayý sýnýf mücadelesinin ve emeðin kurtuluþunu kimilerin yaptýðý gibi baþka siyasal ve örgütsel alanlarda aramamýþ, telkinlerde bulunmamýþ dosdoðru devrimci siyasetin ve devrimci partinin gerekliliðini öne çýkarmýþ ve ömrünü buna adamýþtýr. Býraktýðý miras budur. Ona helal olsun! Mücadelesi yolumuza ýþýk olsun! Devrimciler ölür devrimler sürer! Okmeydaný ndan Komünistler
Maltepe Cezaevi firarýný örgütleyen devrimci iþçilerdendi Hamza Düzgünoðlu dokuz çocuklu dede soyundan Alevi Kürt bir ailenin en büyük çocuðu olarak 16 Temmuz 1932 de Erzincan ýn Kabullar köyünde dünyaya geldi. O zaman köylerinde ve yakýnlarýnda okul yoktu; okuma yazmayý ve Türkçeyi kendi kendine çalýþarak öðrendi. Daha 13 yaþýnda iken çalýþmaya baþlamak zorundaydý. Ýstanbul a tarlalarda týrpan iþinde çalýþmaya gitti. Yazýn týrpan iþinde çalýþýyordu. Kýþlarý ise pek iþ yoktu amiyane deyimle sinek avlýyordu, kendi deyiþiyle ise sinek sektöründe çalýþýyordu. Askere kadar çeþitli iþlerde sabit bir iþ ve meslek edinmeden çalýþtý. Askerliðini Ankara da o zamanki süvari birliðinde yaptý; iki yýllýk askerliðini sürgün edildiði Adapazarý Hendek te tamamladý. Askerlikten sonra tekrar Ýstanbul a gelip çeþitli iþlerde çalýþmaya devam etti. Bu arada Ýkinci Dünya Savaþý olmuþ bitmiþ, Türkiye de çok partili hayata geçilmiþ Demokrat Parti hükümete gelmiþ, 27 Mayýs darbesi olmuþtu. Hamza Dayý bütün bu dönem boyunca siyasetle belki ortalama vatandaþtan biraz fazla ama kesinlikle uzaktan ilgilenen bir iþçi olarak hayatýný sürdürdü. Akranlarý gibi, memleketinden biriyle evlendi çoluk çocuða karýþtý. Kendine ve ailesine bir kondu yaptý yerleþti. Buraya kadar Hamza Dayý nýn hayatý pek iniþleri çýkýþlarý olmayan ve milyonlarca sýnýf kardeþinin hayata bakýþýndan pek farklý olmayan bir duruþu oldu. Ama Kürt ve Alevi kimliðini unutmadan iþçi kimliðini benimsedi ve çifte bir baský altýnda olduðu hissini kaybetmedi. Hamza Dayý nýn hayatýnda ve bilhassa hayata bakýþýnda asýl önemli deðiþiklik ise Kartal Kaplama fabrikasýna giriþiyle birlikte olacaktý. Fabrikada iþbaþý yaptýktan sonra Hamza Dayý montaj ve fabrikanýn iþletmeye açýlmasý için orada çalýþmakta olan iki Çek mühendisle tanýþtý. Bu tanýþma onun ayný zamanda
Hamza Dayý Mahirlerin Maltepe Cezaevi nden firar etmelerinin ardýndan güvenlikli olarak gidecekleri yere gitmelerini ve barýnmalarýný örgütleyen devrimci iþçilerdendi. Herkese ve her yerde anlatmamayý tercih ettiði bu deneyimi ve Mahir Çayan ý bizzat tanýmýþ olmasýný daima övünçle anardý. sosyalizmle tanýþmasýna da vesile oldu. O yýllar ayný zamanda Türkiye de iþçi hareketinin canlanmaya baþladýðý sendikal mücadelenin önünün açýlmasýyla birlikte, Türkiye Ýþçi Partisi nin (TÝP) kurulmasýný takiben sosyalizm ve devrim fikirlerinin geniþ ölçekte yayýlýp öðrenildiði yýllardý. Hamza Dayý nýn sýradan bir iþçi konumundan ileri çýkýp sýnýf mücadelesinde militan bir rol üstlenmeye baþlamasý da bu dönemde olacaktý. Sosyalizmin sorunlarýný öðrenmeye baþlamasý siyasal mücadele ile iþçi hareketi arasýndaki baðlarý kavramasý ve sýnýf bilincini bir daha kaybetmemek üzere kazanmasý bu döneme rastlar. En önemlisi Hamza Dayý nýn bu dönemde gerek TÝP bünyesinde gerekse de o zaman peþpeþe gelen iþçi eylemleri içinde öne çýkmakta olan genç devrimcilerle bað kurmasýdýr. Edindiði sýnýf mücadelesi deneyimlerini ve devrimcilere olan baðlýlýðýný ve genç kuþaklara olan güvenini Hamza Dayý bir daha kaybetmemek üzere bu dönemde kazanýr. Fabrikada kendisinin ayarladýðý odada yaptýklarý eðitim çalýþmalarýný hem eðlenerek hem de özlem ve minnetle anlatmayý pek severdi. Hamza Dayý Devrimci Ýþçi Sendikalarý Konfederasyonu nun (DÝSK) kurulmasýyla ivme kazanan kendi bölgesindeki iþçi eylemleriyle uzaktan ilgilenmekle kalmadý; bu esnada bu eylemlere destek veren ve iþçilerle kaynaþmaya baþlayan devrimcilerle temaslarý da sýklaþtý. Bu sürecin doruk noktasý olan
15-16 Haziran a gelindiðinde Hamza Dayý da artýk eylemin izleyicisi deðil bölgesindeki örgütleyicileri arasýndaydý. Hamza Dayý her ne kadar iþçilere özgü sadakat ve minnet duygusuyla baðlandýðý Mehmet Ali Aybar ölünceye kadar saygýsýný hiç kaybetmemiþ olsa da, TÝP içerisinde ortaya çýkan ayrýþmada devrimcilerin yanýnda yer almaktan da geri kalmadý. Hatta o zaman azýmsanmayacak kadar çok sayýda olan «Dev-Gençli iþçiler» kuþaðýnýn tipik temsilcilerinden birisi de kendisi idi. Her ne kadar 12 Mart sonrasýnda o gelenekten gelen hiçbir akýmla doðrudan iliþki içinde olmadý ise de o zamanki konumunu kendisi «Parti/Cephe taraftarý» olarak tanýmlardý. Üstelik bu platonik bir taraftarlýk olarak da kalmadý. Hamza Dayý Mahirlerin Maltepe Cezaevi nden firar etmelerinin ardýndan güvenlikli olarak gidecekleri yere gitmelerini ve barýnmalarýný örgütleyen devrimci iþçilerdendi. Herkese ve heryerde anlatmamayý tercih ettiði bu deneyimi ve Mahir Çayan ý bizzat tanýmýþ olmasýný daima övünçle anardý. 16 Haziran da bir doruk noktasýna vardýktan sonra 12 Mart ile duraksayan mücadele Hamza Dayý nýn devrim ve sosyalizm mücadelesine olan inanç ve güvenini kýrmadý. Zira o kendisini 12 Mart ta yenik düþenler tarafýnda deðil 12 Mart darbesine baþkaldýranlar safýnda görüyordu. Bununla birlikte 70 li yýllar Hamza Dayý için aktif
olarak bir siyasi örgüt içinde çalýþmaktan ziyade aktif olarak sendikal mücadelede yer almayý tercih ettiði yýllar oldu. Üyesi olduðu ASÝS sendikasýnýn örgütlenme çalýþmalarýnda olduðu kadar bütün grev ve direniþlerinde aktif olarak görev aldýðý gibi, yönetimde sorumluluk almaktan da kaçýnmadý. 1975 teki ELKA grevi ve grevin hem iþverene ve kolluk güçlerine karþý hem de DÝSK bürokratlarýnýn sabotaj çabalarýna karþý savunulmasý süreci Hamza Dayý için de tekrar devrimcilerle omuz omuza mücadele etme vesilesi oldu ve bu temasý ölünceye kadar bir daha hiç kaybetmedi. 12 Eylül e gelirken, 1979 yýlýnda sendikal faaliyetleri bahanesiyle, ama asýl olarak ýslah olmaz bir devrimci iþçi olduðu için Kartal kaplama fabrikasýndan atýldý. Ondan sonra emekli olana kadar Paþabahçe Þiþe Cam fabrikasýnda çalýþtý. Hamza Dayý 12 Eylül den sonra, ne sendikal mücadelede ne de siyasal mücadelede çok aktif bir biçimde yer almadý ama saðlýðý ve koþullarý el verdiði müddetçe eylem ve etkinliklerde yer almaya devam etti. 80 sonrasýnda Kürt hareketine önceden olduðundan çok daha yakýn durdu, siyasal geliþmeleri yakýndan takip etmekle kalmayýp kendi görüþ ve deneyimlerini yeni kuþaklara aktarmaya aralýksýz devam etti. Kondusunun þirin bahçesi devrimcilere açýk bir sohbet mekaný gibiydi. Eðer bu imkan ve yetenekten azami ölçüde bir sonuç alýnamamýþ ise, bu Hamza Dayýnýn isteksiz veya yeteneksiz olmasýndan ziyade devrimcilerin bu imkan ve yeteneði gereði kadar kullanamamýþ olmasýndandýr. Hamza Dayý dürüst inançlý bir devrimci iþçi ve ezilen ulusunun çýkarlarýna baðlý bir Kürt olarak yaþadý ve aramýzdan ayrýldý. Ardýnda örnek alýnacak bir kiþiliðin derin izlerini býrakarak ve tanýyan herkesin sevgi ve saygýyla anacaðý bir insan olarak göçtü. Ondan öðrenmeye devam edeceðiz.
Sayfa
OCAK 2009
5
Ulucanlar da düþenler kavgamýzda yaþýyor Ýzmir'de yapýlan Ulucanlar Anmasý'nda, Habib Gül'ün mezarý baþýnda okunan ortak metin: Yaþasýn Ulucanlar Direniþimiz! Tarihe bakýldýðýnda zindanlarda sayýsýz katliam gerçekleþtirildiðine tanýklýk ederiz. 12 Eylül den bu yana devrimci tutsaklarý, devrimci iradeyi teslim almak, mücadeleden, kimliklerinden ve inançlarýndan arýndýrmak için Buca da, Diyarbakýr da, Ümraniye de, Ulucanlar da, 19 Aralýk 2000 de 20 hapishanede birden katliamlar yapýldý. Bugün de zindanlarda saldýrýlar, keyfi yasaklar, baský ve tecritle hâlâ sürmektedir. 19 Aralýk 2000 katliamýyla devrimci tutsaklarý fiilen F tipi zindanlara koyan devlet devrimci direniþi yine de bitirememiþtir. Ve devrimci tutsaklar egemenlerle girdikleri irade savaþýný her seferinde kazanmýþlardýr. 26 Eylül 1999 da Ulucanlar da tutsaklarýn üzerine bombalar, kurþunlar yaðdýrýldý. Onlarcasý iþkencelerden geçirildi, 10 devrimci katledildi. Adým adým planlanan ve hazýrlýklarý önceden yapýlan bu katliam özellikle dönemin baþbakaný Bülent Ecevit in ABD ye gideceði günün sabahý gerçekleþtirilmiþtir. Bu katliam iþçi ve emekçilere yönelik saldýrýlardan, emperyalizmle kurulan kölelik iliþkilerinden baðýmsýz düþünülemez. Çünkü bu katliam devrimci tutsaklar þahsýnda iþçi ve emekçilere, ezilen halklara yönelik bir sindirme operasyonudur. Ulucanlar katliamý ile bir yandan emperyalist efendilere, Türkiye deki ve bölgedeki emperyalist çýkarlarýn gereði ve temel önkoþulu olan "iç istikrar"ýn "ne pahasýna olursa olsun" korunacaðý mesajý verilirken, diðer yandan iþçi sýnýfý ve emekçilere de hak ve özgürlükler mücadeleleri karþýsýnda gösterilecek acýmasýz "kararlýlýk" mesajlarý verilmiþtir. Ulucanlar katliamý ayný zamanda F tipi tecrit saldýrýsýný, 19 Aralýk 2000 katliamýný hayata geçirmek için gerçekleþtirilen bir prova niteliðindeydi. Bu gerçeðin üzerini örtmek için katliamlarýný yalanlar
Habip Gül mezarý baþýnda anýldý Buca, Ulucanlar ve Diyarbakýr cezaevlerinde yaþanan saldýrý ve direniþleri anmak amacýyla Ýzmir de oluþturulan platform, 28 Eylül 2008 günü bir mezar anmasý gerçekleþtirdi. Ulucanlar cezaevindeki direniþin yýldönümünde yaþamýný yitiren 10 devrimci þahsýnda Habip Gül mezarý baþýnda anýldý. Helvacýlar Köyü mezarlýðýna gitmek üzere saat 10:00 da DTP Ýl binasý önünde buluþuldu. Buluþma yerine geldiðimizde polislerin bizden daha önce buluþma yerine gelip tutulan otobüsleri geri çevirdiðini öðrendik. Yeni otobüsler ayarlayýp geç de olsa mezarlýða geldik. Jandarmanýn arama noktasýný geçtikten sonra kortej oluþturarak Habip Gül ün mezarýna gelindi. Yürüyüþte Buca-Diyarbakýr-Ulucanlar hapishane katliamlarýný unutmadýk, unutturmayacaðýz! Hesabýný soracaðýz! yazýlý ortak pankartla beraber Devrimciler ölmez, devrim davasý yenilmezdir! pankartý ve yaþamýný yitiren 10 devrimcinin fotoðraflarý taþýndý. Mezar baþýnda yapýlan saygý duruþundan sonra ölen devrimcilerin kýsaca hayatlarýnýn anlatýldýðý konuþmalar yapýldý. Yine Ulucanlar direniþinin canlý bir tanýðýnýn konuþmasý ilgi çekiciydi. Anma bittikten sonra köyde yaþayan Habip Gül ün ailesi ziyaret edildi. Geçen sene gerçekleþemeyen bu ziyaretin yapýlmasý önemliydi. Aileyle yapýlan sohbetten sonra araçlarla Ýzmir e geri dönüldü. Eylemi KöZ, BDSP, Alýnteri, ESP, Kaldýraç, Mücadele Birliði Platformu, Partizan örgütledi. Eyleme yaklaþýk 80 kiþi katýldý. Ýzmir den Komünistler üzerine kurdular. Baþta ABD olmak üzere emperyalizmin uþaklarý Ulucanlar'da bilinçli ve planlý bir katliam gerçekleþtirdiler. "Arama yapýlmasýna izin verilmedi", "Tünel vardý", "Güvenlik güçlerinin üzerine av tüfekleri ve keleþlerle ateþ açýldý" yalanlarý eþliðinde girdiler Ulucanlar a. Oysa Ulucanlar da aylardýr tutsaklarýn kalacaklarý koðuþ sorunu yaþanmaktaydý. Devrimci tutsaklar arasýndaki güçlü dayanýþma duygusunu yok etmek isteyen, hücre tipine geçerek devrimcileri tecrit etmek isteyen devlet uygun koðuþlar olduðu halde bu talebi karþýlamamýþtýr. Bunun üzerine devrimci tutsaklar bitiþiklerinde bulunan 7. koðuþa yerleþerek sorunun çözümsüz olmadýðýný göstermiþlerdir. Ancak katliam hazýrlýðýndaki devlet devrimci tutsaklarýn aileleri ve ziyaretçilerine baskýlarý, görüþ yasaklarýný devreye sokmuþ, sayým almamaya baþlamýþ ve içeriye yiyecek-giyecek giriþini yasaklamýþtýr. Ve 26 Eylül 1999 sabahý aðýr silahlarla, gaz bombalarýyla
Ulucanlar da katliam baþlatýldý. Tarih en acýmasýz katliamlardan birisine daha þahitlik etti. Devrimci tutsaklara bir yandan kurþunlar, gaz bombalarý atýlýrken, bir yanda da hamam ve hýzar bölümünde kesici aletlerle iþkence yaptýlar. Ancak karþýlarýnda ölümüne direnen devrimcilerin iradesiyle ve sloganlarýyla karþýlaþtýlar. Devrimci tutsaklar, Denizler den, Mahirler den, Ýbrahimler den devralýnan direniþ, devrimci dayanýþma ve hesap sor ma geleneðini yaþattýlar bir kez daha. Ölümsüzler kervanýna katýlan ilk devrimci sloganlarla uðurlandý. Zafer in devrime olan inancýný simgeleyen zafer iþareti, Habip in aldýðý öldürücü kurþun yarasýndan sonra "Beni parti bayraðýyla gömün" sözleriyle perçinlendi. Önder, aðýr yarasýna raðmen "Beni býrakýn iþinize bakýn" diyecek kadar baðlýydý davasýna. Ahmet gaz bombalarýný geri fýrlatýrken düþmana, hep birlikte halaya durdular kurþunlar altýnda. Katliamý, Hrant Dink katliamýnda da
Ümit Altýntaþ Ýstanbul da anýldý
öne çýkan dönemin Ankara Ýl Jandarma Komutaný Yarbay Ali Öz bizzat yönetti. Katliamýn ardýndan operasyonun sorumlularý hakkýnda dava açýlmadý. Ancak bir süre sonra, uygulanan vahþet karþýsýnda yaratýlan kamuoyu tepkisi sonucu, operasyona katýlan askerler hakkýnda göstermelik bir dava açmak zorunda kaldýlar. Ulucanlar davasýnda da süreç diðer hapishane katliamlarýnda olduðu gibi katilleri ve özünde de devleti aklamaya çalýþan þekilde iþlemeye devam etmektedir. Ulucanlar da zafere ON yýldýz verdik. Adlarýný unutmadýk. On yenilmez savaþçý, devrime adanmýþ On ömür oldu onlar. Habip Gül, Ümit Altýntaþ, Abuzer Çat, Mahir Emsalsiz, Ýsmet Kavaklýoðlu, Önder Gençaslan, Halil Türker, Aziz Dönmez, Ahmet Savran ve Zafer Kýrbýyýk ON yeni meþale oldu ellerimizde. Devrim meþalesi
9. Yýlýnda Ulucanlar operasyonunda yaþamýný yitiren devrimciler Karacaahmet Mezarlýðý nda Ümit Altýntaþ'ýn mezarý baþýnda anýldý. TUYAB'ýn örgütlediði anmaya yaklaþýk 250 kiþi katýldý. Mezarlýðýn içinde yapýlan yürüyüþün ardýndan Ümit Altýntaþ ýn mezarý baþýnda konuþmalarýn yapýldýðý, þiirlerin okunduðu ve marþlarýn söylendiði anma sona erdi. ''Ulucanlar Katliamýný Unutmadýk Unutturmayacaðýz'' pankartýnýn taþýndýðý anmada ''Yaþasýn Ulucanlar Direniþimiz, Devrim Þehitleri Ölümsüzdür, Yaþasýn Devrimci Dayanýþma, Diyarbakýr Þehitleri Ölümsüzdür, Buca Þehitleri Ölümsüzdür vb.'' sloganlar atýldý. TUYAB bileþenleri dýþýnda anmaya bizim gözlemlediðimiz kadarýyla bizim dýþýmýzda katýlan siyaset yoktu. Anmaya KöZ olarak 30 kiþi katýldýk. Ýmzalý ve imzasýz dövizler hazýrladýk ancak imzamýzýn olduðu dövizleri inisiyatiften arkadaþlar biz TUYAB dýþýnda hiçbir imza kullanmýyoruz sizinkini de sizin inisiyatifinize býrakýyoruz dedikleri için taþýmamaya karar verdik. Anma oldukça canlýydý. Bütün program katýlýmcýlar tarafýndan ilgiyle dinlenildi. Devrimciler Ölür Devrimler Durmaz Sürer Okmeydaný ndan Komünistler bugün de yanmaya devam ediyor. Yýlmadýk, yorulmadýk, vazgeçmedik. Onlarla beraber toprak çanaklarda güneþi içenlerin türküsünü söyledik. Bu topraklarda devrim davasý sürdükçe mücadele, kararlýlýk, dayanýþma ve direnme geleneði de sürecektir. Zafere olan inancýmýzla ölümü hiçe sayanlarýn mücadelesini yaþatmaya
devam edeceðiz. Bir kez daha ilan ediyoruz ki, devrim kazanacak, biz kazanacaðýz! Devrimci irade teslim alýnamaz! Devrimci tutsaklar onurumuzdur! Alýnteri, Baðýmsýz Devrimci Sýnýf Plaftormu (BDSP), Ezilenlerin Sosyalist Platfor mu (ESP), Kaldýraç, Köz, Mücadele Birliði Platformu, Partizan
Altýnova daki faþist saldýrýlara karþý Ýzmir de ortak eylem Altýnova da yaþanan faþist saldýrýlar, tezkerenin meclisten geçmesi gibi konularý gündemine alan, 26 Ekim 2008 Pazar günü Ýzmir de yapýlan ortak mitingin örgütleyicilerinden biri olarak, biz de mahallemizde mitinge hazýrlýk çalýþmalarýna baþladýk. Mahallemizdeki DTP lilerin yapmýþ olduðu bir toplantýya katýlmamýz vesilesiyle, oradaki arkadaþlara mahallede mitingin çalýþmasýný beraber yapmayý önerdik. Bunun sonucunda mitinge bir hafta kala DTP ile ortak çalýþmalara baþladýk. 22 Temmuz seçimlerinde yaptýðýmýz gibi, mahalledeki bir kurumda, her akþam buluþarak ekiplere ayrýldýk. Semtimizde bulunan dört mahalleyi belirleyip, buna göre ekipler oluþturduk. Evleri ziyaret edip, son süreçteki geliþmelerden bahsedip, insanlarý mitinge çaðýrdýk. Çalýþmaya baþlamadan önce DTP li arkadaþlara son sürece iliþkin KöZ ün bir bildirisinin olduðunu, bu bildirinin Ýstanbul ve Ankara da bir hafta önce benzerleri yapýlan mitinglerde daðýtýldýðýný aktardýk. Semtteki ev ziyaretlerimizde bu bildiriyi de kullanmak istediðimizi söyledik. Bu önerinin kabul edilmesinden sonra semtteki ev ziyaretlerinde hem ortak bildiri, hem de KöZ ün bildirileri birlikte kullanýldý. Ev ziyaretlerinde, gelebilecek olanlarý miting günü mahallede belirlediðimiz toplanma yerine davet ettik. Eylem günü geldiðinde de orada buluþup gelenlerle beraber eylem alanýna gittik.
Milletvekilleriyle buluþmalar Mitingin çalýþmalarýný tamamlamamýza yakýn, Limontepe ye yakýn baþka bir semt olan Yurtoðlu na eylemden bir gün önce DTP Þanlýurfa Milletvekili Ýbrahim Binici nin
geleceðini öðrendik. Biz de semtimizden bu buluþmaya insanlarý taþýmak için tekrardan ortak ziyaretler gerçekleþtirdik. Yurtoðlu Parký nda gerçekleþen buluþmaya yaklaþýk 200 kiþi katýldý. Buluþma sonrasýnda biz de KöZ ün bildirileri ile mitingin ortak bildirilerini gelenlere daðýttýk. Yine vekillerin Ýzmir de olacaðýný öðrendiðimizde mahalledeki DTP li arkadaþlara, mitingten bir gün önce Kuruçeþme semtinde Özgür Yaþam Kooperatifi nin þubesinin açýlacaðýný hatýrlattýk. Programlarý uygunsa vekillerin bu açýlýþa da katýlabileceðini ayný zamanda orada da mitingin duyurusunun yapýlabileceðini konuþtuk. Bunun sonucunda birlikte vekillerle irtibata geçtik. Milletvekilleri açýlýþa geleceklerini söylediler. Biz de açýlýþ günü Kuruçeþme ye gittik. Oradaki kurum aktivistleri ve diðer yoldaþlarýmýzla beraber açýlýþtan bir saat önce mahalledeki kahvelere girip, kurumun açýlýþýný ve vekillerin geleceðini duyurduk. Kuruçeþme de birkaç ay öncesinde yýkýmýn gündeme geldiði bölgeyi ziyaret edip oradaki insanlarý da açýlýþa davet ettik
2008 Newrozu ndan bu yana Ýzmir valiliði DTP li mitinglere izin vermiyor Mitinge birkaç gün kala, valilik tarafýndan mitinge izin verilmeyeceðini öðrendik. Yine de belirlenen saatte belirlenen yerde buluþmak gerektiði konusunda hemfikirdik. Sonrasýnda Gündoðdu Meydaný yerine Konak Eski Sümerbank önünde basýn açýklamasý yapýlacaðýný öðrendik. Ancak hâlâ bir belirsizlik vardý. Nitekim eylem günü bu belirsizlik kendini hissettirdi. Bir yandan da valilik ve emniyet eylemi engellemek için hazýrlýklarýný yapýyordu.
Newroz da karþýlaþtýðýmýz gibi camilerden eyleme gidilmemesi yönünde anonslar yapýlmasa da, eylemden önceki gece resmi polisler mahallenin içindeki duraklara ve iþyerlerine eyleme gidilmemesi yönünde yazýlar astýlar. Ýzmir valiliði yazýlý, imzasýz, mühürsüz yazýda, eylemin ertelendiði, bunun için belirli yerlerde ve kent merkezinde toplanmalara izin verilmeyeceði, aksi takdirde polisin müdahale edeceði yazýyordu. Eylem sabahý mahalledeki toplanma yerinde DTP li arkadaþlarla erkenden buluþup onlara polislerin astýklarý yazýyý gösterdik. Varolan duraklardan bu yazýlarýn sökülmesi gerektiðini, yine kahvelere ve diðer esnafa gidip konuþmak gerektiðini söyledik. Sonrasýnda hep birlikte iki gruba ayrýlarak varolan duraklardan yazýlarý söktük. Bazý kahvelere girip eylemin duyurusunu tekrar yapýp, valiliðin ve polisin bu tutumunu teþhir ettik. Tanýdýðýmýz esnaflara bu yazýnýn resmi ve doðru bir yanýnýn olmadýðýný söyledik. Bu gibi eylemlere gelen ya da gelmeyen herkesin geldiði bu iþyerlerinin valiliðin bu tutumunun yanýnda taraf olmamasý gerektiðini söyledik. Bu konuþmalar gerçekten olumlu geçti. Esnafýn önemli bir kýsmý tehditle bu yazýlarýn asýldýðýný söyledi. Bir dahaki seferde bir yolunu bulup bu yazýlarý asmamak gerektiði üzerine konuþtuk. Amacýmýzýn esnafla emniyeti karþý karþýya getirmek olmadýðýný, ama esnafýn mahalleli ile de karþý karþýya gelmemesi gerektiðini söyledik. Bu ziyaretlerden sonra DTP li arkadaþlarla beraber otobüse binip eyleme katýldýk. Varoþlarda birleþ, alanlarda devleþ! Limontepe den Komünistler
Dev-Lis'li Düzgün Öncü'nün Cenazesine Katýldýk 28 Ekim tarihinde Ýzmir in varoþ semtlerinden biri olan Güzeltepe de Dev-Lis li bir devrimci olan Düzgün Öncü hayatýný kaybetti. 29 Ekim akþamý bir kavga sonucu býçaklanarak hayatýný kaybeden Düzgün için örgütlü bir devrimcinin þanýna yakýþan cenaze töreni gerçekleþtirildi. Köz ün arkasýnda duran komünistler olarak SDP nin yaptýðý çaðrý ile cenaze törenine katýldýk. Cenaze için saat 11.00 sularýnda Düzgün ün evi önünde buluþtuk. Düzgün ün cenazesi gelene kadar Dev-Lis li yoldaþlarý Düzgün ün fotoðrafý önünde bayraklarý ile sýrayla nöbet tuttular. Cenaze geldiðinde Düzgün ün tabutu bayraklar arasýndan ilerleyerek ailesinin yanýna getirildi. Düzgün ün tabutuna Dev-Lis bayraðý sarýlýydý. Öncelikle Düzgün için saygý duruþunda bulunuldu. Sonrasýnda Kurtuluþ andý ve Düzgün anýsýna yazýlmýþ bir metin okundu. Sloganlar eþliðinde yürüyüþe geçildi. Düzgün ün cenazesi memleketi olan Dersim e yolcu edildi. Eylem sýrasýnda Çetelerin deðil Che nin yolundayýz, Düzgün yoldaþ ölümsüzdür, Yaþasýn devrimci dayanýþma sloganlarý atýldý. Cenaze töreninde Düzgün yoldaþ ölümsüzdür ve Çetelerin deðil Che nin yolundayýz þiarlý iki pankart açýldý. Cenazeye yaklaþýk 200 kiþi katýlým saðladý. Yaþasýn devrimci dayanýþma! Devrimciler ölür devrimler sürer! Ýzmir den Komünistler
Sayfa
6
OCAK 2009
AKP'nin saldýrýlarýný püskürtmek þart 19 Ekim günü yaklaþýk 4 bin kiþi Ergenekon davasýnýn baþlamasý vesilesiyle Kadýköy'de bir araya geldi. 19 Ekim mitinginin örgütlenmesine Ergenekon davasýnýn baþlamasý vesile olsa da mitinge katýlan bileþenler pek çok ilgili gündemi Kadýköy sokaklarýna ve miting alanýna taþýdýlar. Mitingin bileþenleri AKP'nin yaptýðý saldýrýlara karþý koyma talebini yükseltti, yer yer Ýmralý Cezaevi'nde yapýlan saldýrýyý protesto etti, yer yer DTP'yi kapattýrmama talebini öne çýkardý. Alýnteri, Çaðrý, DTP, DÝP, EHP, EKD, EMEP, ESP, KöZ, ÖDP, Partizan, SDP, SODAP, TÖP ve Bin Umut milletvekillerinden Sebahat Tuncel ve Pervin Buldan'ýn katýldýðý mitingde AKP'nin Ergenekonculardan hesap soramayacaðý, Ergenekon'dan hesap sorabilmek için AKP'nin saldýrýlarýna karþý koymak gerektiði talebi de yükseltildi. "Ne Ergenekon Ne AKP" þiarýnýn benimsendiði mitinge KöZ'ün arkasýnda duranlar olarak "AKP'nin Saldýrýlarýný Püskürtmeden Ergenekonculardan Hesap Sorulamaz" pankartýyla 45 kiþi katýldýk. Saat 13.00'te kurumlar ve siyasetler Tepe Nautilus önünde buluþtu.
Kurumlar ve siyasetler kendi sloganlarýný atarak Ýskele Meydaný'na giderlerken polis sýk sýk kitleye müdahale etti. Mitinge Ýmralý'daki saldýrýlarýn ardýndan oluþan gerilimli hava da yansýsa, atýlan sloganlara ara verilmedi. KöZ'ün arkasýnda duranlar olarak "Vekiline Sahip Çýk DTP'yi Kapattýrma", "Ezilenlerle Saf Tut Þovenizme Kapýlma", "Devrim için Devrimci Parti, Parti Ýçin Komünistlerin Birliði", "Yaþasýn Komünistlerin Birliði", "Nerden Geliyoruz, Varoþlardan. Ne Ýstiyoruz, Özgürlük. Vermeyecekler Alacaðýz, Özgürlük Savaþan Ýþçilerle Gelecek", "Kurtuluþ Yok Tek Baþýna, Ya Hep Beraber, Ya Hiç Birimiz" sloganlarýný yükselttik. Mitingin açýlýþ konuþmasýný Dursun Yýldýz yaptý. Dursun Yýldýz, "Musa Anter, Vedat Aydýn, Hasan Ocak, Nejdet Adalý, Savaþ Buldan'ýn, Engin Çeber'in katillerinden hesap sormaya geldik" dedi. Dursun Yýldýz bugünkü AKP hükümetinin bu katillerden hesap soramayacaðýný, bu katillerin yanýnda yer aldýðýný belirtti. Dursun Yýldýz'ýn ardýndan söz alan Bin Umut milletvekili Pervin Buldan Ergenekon'un Türkiye'de yeni olmadýðýný, Susurluk'ta, Þemdinli'de
bizim hep ayný tür bir örgütlenmeyle karþýlaþtýðýmýzý, devletin bir çete devleti olduðunu söyledi. Türkiye'de devletin bu tür örgütlenmelerle olan baðýnýn sýk sýk ortaya çýkmasýna raðmen devletin bunlara karþý bir þey yapmadýðýný, aksine bu çeteleri kollayýp güçlendirdiðini söyleyen Buldan, "Susurluk'ta ortaya çýkan iliþkilerin üzerine gidilmedikçe Þemdinliler, Þemdinli failleri cezalandýrýlmadýkça, Ergenekonlar ortaya çýkacaktýr" dedi. Bugün Ergenekoncularýn da devlet tarafýndan gerçek anlamda yargýlanmadýðýný, yargýlanamayacaðýný söyleyen Buldan "Türkiye'de çete devlettir, bu da bugün AKP iktidarýdýr" dedi. Ne yaptýklarýný kendileri bile itiraf eden Mehmet Aðarlar, Tansu Çillerler, Ünal Erkanlar yargýlanmadýkça Ergenekonculardan hesap sorulamayacaðýný söyleyen Buldan, Türk ve Kürt halklarý arasýnda devletin gerginlik yaratmaya çalýþtýðýný, Türkiye'de insan haklarý ihlallerinin arttýðýný belirttiði konuþmasýnda "Kürt sorunu çözülmedikçe, bu sorunlar da, Ergenekon da çözülmeyecektir, çözülemez" dedi.
içinden geçtiðimiz bu dönemde AKP'nin saldýrýlarýna birlikte karþý koymayý ve bunun somut bir adýmý olarak da DTP'nin kapatýlmasýna karþý ezilenlerin ve sömürülenlerin en geniþ birliðini saðlamayý en acil görevimiz olarak görüyoruz. 19 Ekim mitingini de bu anlamda önemli bir geliþme sayýyoruz. Miting alanýnda daðýttýðýmýz özel s a y ý m ý z d a E rg e n e k o n ' u n a z ý l ý düþmanýmýz olduðuna þüphe olmadýðýný, ancak Ergenekoncularý sýkýþtýrarak elini güçlendirmeye çalýþan AKP'nin de oyunu bozmadan Ergenekonculardan hesap soramayacaðýmýzý belirttik. AKP'nin oyununun nasýl bozulacaðýnýn yolu ise 22 Temmuz seçimlerinde ve 2008 Newroz'unda görülmüþtür. AKP'den ve Ergenekonculardan hesap sormanýn yolu en geniþ eylemli güçbirliðini kurmaktan geçiyor. Bunun için de bugün AKP'nin yerel seçimler öncesinde bu güçbirliðini hedef alan saldýrýlarýný püskürtmek en acil görevlerimiz arasýnda. 19 Ekim mitingine bu bilinçle hazýrlandýk, önümüzdeki süreçte de bu doðrultuda çalýþmalarýmýza devam edeceðiz.
KöZ'ün arkasýnda duranlar olarak
Ýstanbul dan Komünistler
DTP yi kapattýrma, vekiline sahip çýk Taksim de basýn açýklamasý DTP Ýstanbul Ýl Örgütü'nün Abdullah Öcalan'a yönelik gerçekleþtirilen fiziki ve psikolojik iþkenceyi kýnamak amacý ile Taksim Tramvay Duraðý'nda yapacaðý basýn açýklamasý polis tarafýndan engellendi. Basýn açýklamasýnýn yapýlacaðý tramvay duraðýna ulaþtýðýmýzda yoðun bir polis ablukasýyla karþýlaþtýk ve Ýstiklal Caddesi nde basýn açýklamasýnýn baþlayacaðý saati beklemeye baþladýk. Saat 14:00'te sivil polisler toplu bekleyen insanlarý uyarýlarla uzaklaþtýrmaya baþladý. Bunun üzerine ne olacaðýný sormak için DTP il örgütünden tanýdýðýmýz arkadaþlardan il binasýndan çýkarken gözaltýlar olduðunu ve basýn açýklamasýnýn muhtemelen olmayacaðýný öðrendik. Bunun üzerine bazý arkadaþlarýmýz il binasýna giderken bir kýsmýmýz da Ýstiklal Caddesi nde bekledik. Bu sýrada 7-8 kiþilik bir grubun sloganlarla geldiðini gördük. Daha ne olduðunu anlamadan her yönden saldýran polis tarafýndan bir kýsmý göz altýna alýndý (Caddede dolaþan insanlarýn alkýþlarý arasýnda). Bekledikçe baþka noktalarda da gözaltýna alýnanlarýn olduðunu ve il binasýna ulaþmaya çalýþan arkadaþlardan binanýn bulunduðu sokaðýn abluka altýnda olduðunu öðrendik. Bir süre daha caddede bekleyip ayrýldýk. Kurdara Azadi Okmeydaný ndan Komünistler
Hakkýnda açýlan kapatma davasý nedeniyle DTP nin Anayasa Mahkemesi ne sözlü savunma verdiði 16 Eylül günü, pek çok ilde DTP nin kapatýlmamasý için basýn açýklamalarý yapýldý. Ýstanbul da Galatasaray Lisesi önünde, yoðun polis gözetimi altýnda, saat 13.00 te yapýlan basýn açýklamasýna yaklaþýk 150 kiþi katýldý. Açýklamaya DTP nin yaný sýra pek çok kurum ve siyaset de destek verdi. KöZ ün arkasýnda duran komünistler olarak basýn açýklamasýna 20 kiþiyle katýldýk. "DTP demokrasinin teminatýdýr. Kapatýlamaz, Kapatýlmamalýdýr" yazýlý pankartýn açýldýðý eylemde, basýn açýklamasýný DTP adýna Dursun Yýldýz okudu. Dursun Yýldýz, DTP ye açýlan bu kapatma davasýnýn Kürtlerin sorunlarýný çözmeyeceðini vurgulayan, Kürtlerin yüzyüze kaldýðý imha, inkar ve asimilasyon politikalarýný anlatan ve DTP ye yapýlan bu saldýrýnýn demokrasiyle uyuþmayacaðýný anlatan bir konuþma yaptý. Eylemde SDP Genel Baþkaný Filiz Koçali ve DTP Bin Umut milletvekili Sebahat Tuncel de konuþtu. Eylemde çoðunlukla Vekiline sahip çýk, DTP yi kapattýrma , DTP ye uzanan eller kýrýlsýn , Vekilime uzanan eller kýrýlsýn ve Barýþtan yanayýz, savaþa da hazýrýz sloganlarý atýldý. Basýn açýklamasýna katýlan DTP liler DTP nin kapatýlmasýný bir demokrasi sorunu olarak gördüklerini belirten dövizlerle alanda yerlerini aldýlar. KöZ ün arkasýnda duranlar olarak biz de basýn açýklamasýna DTP yi Kapattýrma, Bin Umut Vekillerine Sahip Çýk manþetini taþýyan gazetemizle ve yine DTP nin kapatýlmasýný 12 Eylül rejimine boyun eðmek olduðunu vurgulayan 12 Eylül özel sayýlarýmýzla katýldýk. Eylemde sýk sýk Vekiline sahip çýk, DTP yi kapattýrma
Mitingden birkaç gün önce, DTP nin Ergenekon a bakýþ açýsýný anlattýðý ve mitinge çagri yaptýý basýn toplantýsýna katýldýðýmýz için, mitingin afiþlerine KöZ de destekçi kurumlar arasýnda yazýlmýþtý. Ayrýca bize mitingin tek pankartlý olacaðý söylenmiþti. Ancak mitinge gittiðimizde katýlan kurumlarýn kendi pankartlarýný açtýðýný gördük. Yürüyüþ boyunca KöZ ün özel sayýsýný daðýttýk. Ankara dan Komünistler
Ankara da AKP ye dur diyelim mitingine katýldýk 18 Ekim günü, Ankara KESK Þubeler Platformu, TMMOB Ýl Koordinasyonu ve DÝSK in çaðrýsýyla AKP ye Dur Diyelim mitingi gerçekleþti. Saat 12:00 de Toros Sokakta baþlayan mitinge KESK, TMMOB, DÝSK, Tümtis, Petrol-Ýþ, Halkevleri, Pir Sultan Abdal Kültür Derneði, Öv-Der, 68 liler Derneði, Ankara Üniversitesi Meclisi, Öðrenci Kolektifleri, ÖDP, TKP, SHP, EMEP, CHP, Kaldýraç ve Alýnteri katýldý. Mitinge katýlým yaklaþýk 3 bin kiþiydi. Biz mitingden geç haberdar olduðumuz için mitingde pankart açmadýk, 68 liler derneðinin kortejinde yürüdük. Yürüyüþ boyunca KöZ ün özel sayýsýný daðýttýk. Toros Sokak tan baþlayan yürüyüþ, Kolej kavþaðýnda son buldu. Burada devrim ve demokrasi yolunda yitirilenler için yapýlan saygý duruþu ile miting baþladý. Saygý duruþunun ardýndan KESK Ankara Þubeler Platformu sözcüsü, DÝSK bölge temsilcisi ve TMMOB ÝKK sekreteri sýrayla söz alarak konuþmalar yaptýlar. Üç konuþmacý da sözlerinde, AKP iktidarý boyunca emekçilerin, iþçilerin, iþsizlerin, kadýnlarýn çok þey kaybettiðini, AKP nin saldýrýlarýnýn yine bu insanlarýn biraya gelip mücadele etmesiyle yanýtlanabileceðini ve bu mitingin de bu amaçla yapýldýðýný söylediler. Müzik dinletisi ile miting son buldu.
Ankara dan Komünistler
Denizli de 1 Eylül Eylemi
sloganýný attýk ve içinde bulunduðumuz kitleye bu sloganý attýrdýk. KöZ ün arkasýnda duran komünistler olarak DTP nin kapatýlmamasý gerektiði gündeminin önemini uzun bir süredir dile getiriyoruz. 14 Eylül de Kadýköy de yapýlan 12 Eylül mitingine de DTP yi kapattýrma, Bin Umut Vekillerine sahip çýk pankartýyla katýlmýþtýk. Bu eylemden iki gün sonra yapýlan ve 78'liler Giriþimi, Alevi-Bektaþi Federasyonu, BDSP, Devrimci 78'liler Federasyonu, DÝP, ESP, EHP, EMEP, Hubyar Sultan Kültür Derneði, ÝHD, Kapýkaya-Der, Kayy-Der, Koçgiri Kültür Merkezi Giriþimi, KöZ, Marksist Bakýþ, Munzur Aydýn ve Sanatçýlar Platformu, ÖDP, Özgür Demokratik Alevi Hareketi, Partizan, Pir Sultan Abdal Kültür
Denizli de bir varoþ mahallesi olan ve Kürt emekçilerin aðýrlýklý olarak yaþadýðý Gümüþler de ortak eylemimizin duyurusunu yapmak üzere dayanýþma içinde bildiri daðýttýk imkaný bulduk. Sohbetlerde devletin ýrkçýlýðý körüklemek istediðini ve DTP yi kapatmaya çalýþtýðýný ve DTP nin kapatýlmasýný istemiyorsak yarýnki eyleme ailelerimizle birlikte katýlmamýz gerektiðini, Denizli deki tüm devrimcilerin bu amaçla birlikte mücadele ettiðini vurguladýk. Birçok aile bizi sofralarýna davet ederken, bir ana bize yaptýðý sýcak ekmeklerden ikram etti. Gezdiðimiz mahallelerden birinde o gün pazaryeri kurulmuþtu ve elimizdeki bildirileri bu pazaryerinde de daðýttýk. Ayrýca DTP li arkadaþlardan,
DTP nin bir çok ilde düzenlediði Ne Ergenekon Ne AKP Çözüm Demokratik Cumhuriyet mitinglerinin Ankara ayaðý, 19 Ekim günü gerçekleþti. Toros Sokak ta saat 12:00 de kortejler olusturularak, Abdi Ýpekçi Parký na kadr sloganlarla yüründü. Mitinge DTP, EMEP, ESP, EHP, SDP, Sosyalist Parti Giriþimi pankartlarýyla katýldýlar. Katýlým yaklaþýk 600 kiþiydi.
Miting alanýna girilirken Ülkeye Bakýþ gazetesi taþýyan bir kiþi polis tarafýndan engellendi, kimlik bilgileri alindi ve gazetesine el kondu.
Derneði Ýstanbul Þubeleri, SDP, Sev-Der, SODAP, SPG, TÖP, Tunceli Dernekleri Federasyonu ve UÝD-DER tarafýndan desteklenen bu basýn açýklamasýný da, benzer bir þekilde DTP nin kapatýlmamasý gerektiði gündeminin sol akýmlar içerisinde daha fazla benimseniyor olmasý nedeniyle önemsiyoruz. DTP nin kapatýlmasýna karþý verilecek mücadelenin öneminin sol akýmlar içerisinde anlaþýldýðý takdirde, bu bileþenlerin son derece güçlü eylemler yapacaðýnýn ve ancak böyle bir siyasi çizginin içinden geçtiðimiz dönemde sol hareket için bir kaldýraç olacaðýnýn bilinciyle önümüzdeki sürece hazýrlanýyoruz. Ýstanbul dan Komünistler
Denizli de dayanýþma içinde ortak bildiri daðýtýmý Denizli de bir varoþ mahallesi olan ve Kürt emekçilerin aðýrlýklý olarak yaþadýðý Gümüþler de 2 Kasým günü yapýlan basýn açýklamalý eylemin duyurusunu yapmak üzere bir gün öncesinde Gümüþler ve çevre mahallelerde bildiri daðýtýmý yaptýk. Eylem toplantýlarýnda alýnan karar doðrultusunda dayanýþma içerisinde yapýlan bildiri daðýtýmýný DTP, SDP, Sosyalist Parti Giriþimi, DHD ve KöZ gerçekleþtirdi. DTP li arkadaþlarýn hafta boyu ev ziyaretleri ve kahve toplantýlarýyla eylemin duyurusunu yapmalarý eylemi mahalle halkýnýn gündemine yeterince sokmuþtu. Ancak birçok siyasetin ortak imzasýný attýklarý bildirilerle mahallelinin kapýsýný çalmamýz mahallenin bize sýcak ilgi göstermesine yardýmcý oldu. Birçok evin önünde bildiriyi verirken kýsa sohbetler yapma
"Ne Ergenekon ne AKP çözüm demokratik cumhuriyet"
eylem günü mahallede bir düðün olacaðýný ve düðün sahibinin eylem saatinde düðüne ara verip topluca eyleme katýlma sözü verdiðini öðrendik. Daðýtým sýrasýnda bir ara siviller bizi durdurarak halký zorla eyleme çaðýrdýðýmýz bahanesiyle kimlik kontrolü yapýp elimizdeki bildirileri almaya çalýþtýlar. Ancak mahalle halkýnýn bize zorla gösterdiði ilginin farkýnda olduklarýndan bir süre münakaþa ettikten sonra bildirileri geri vermek zorunda kaldýlar. Bunun üzerine biz de daðýtýmýmýza devam ettik.
Varoþlarda yapýlan bu çalýþma ve bir gün sonra düzenlenen eylem Denizli de Newrozlar dýþýnda ilk mahalle eylemi oldu. Mahalleliyle yaptýðýmýz sohbetler ayaküstü de olsa, mahallelinin farklý siyasetlerden devrimcileri bir arada ve kendi sorunlarýyla ilgilenirken görmesi devrimcilere gitmeleri gereken adresi gösteren bir deneyim olarak a l g ý l a n m a l ý d ý r. E y l e m e k a t ý l ý m beklenenden az da olsa ýsrarlý bir çalýþmayla bu eylemlerin tekrarlanmasý ve DTP nin kapatýlmasýna karþý mücadele ekseninde bir kampanyaya dönüþtürülmesi gerekmektedir. Varoþlarda birleþ alanlarda devleþ! Denizli den Komünistler
Denizli de 1 Eylül vesilesiyle Barýþ Meclisi ve KESK in birlikte örgütlediði bir eylemle devletin Kürt sorunu ve toplumsal barýþ konusundaki duyarsýzlýðý protesto edildi. Candoðan Parký önünde toplanan yaklaþýk 100 kiþilik kitle KESK pankartý arkasýnda sloganlarla Belediye Meydaný na yürüdü. Barýþ Meclisi, KESK, 78 liler Ýl Giriþimi, SDP, DTP, EMEP, Sosyalist Parti Giriþimi ve Geleceðimizi Ýstiyoruz Ýnisiyatifi nin katýldýðý eylemde yürüyüþe geçmeden önce Savaþa Hayýr, Barýþ Hemen Þimdi , Savaþa Deðil Eðitime/Emekçiye Bütçe , Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði sloganlarý atýldý. Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði sloganý atýldýðý sýrada sivillerin müdahale etmesiyle kýsa süreli bir arbede yaþandý. Arbedenin asýl sebebi, henüz Barýþ Meclisi nin pankartý gelmediði halde kitlenin bir an önce yürüyüþe geçip eylemi bitirmesi için sivillerin zorlamasýydý. Kitle pankartý beklerken KESK in de ýsrarýyla yürüyüþe geçildi. Bu durum yürüyüþ boyunca kitlenin parçalý bir görüntü oluþturmasýna neden oldu. Yürüyüþ boyunca ve basýn açýklamasý okunurken, Biji Aþiti Yaþasýn Barýþ , Barýþa Bir Ses Çift Taraflý Ateþkes , Yaþasýn Devrimci Dayanýþma sloganlarý atýldý. Basýn açýklamasýnda KESK in savaþýn insan doðasýna aykýrý bir olay olduðunu ve emekçilerin barýþ istediðini, halklarý birbirine düþman etme potansiyeli taþýyan politikalarýn terk edilmesi ve demokratik çözüm yollarý denenmesi gerektiðini savunan bildirisi okunurken Barýþ Meclisi nin bildirisi alandaki kitleye daðýtýldý. Denizli den Komünistler
Denizli de basýn açýklamasý
Son süreçte yaþanan Kürt halkýna dönük saldýrýlarý, Ergenekon davasýný, DTP nin kapatýlmasýný ve AKP nin ezilenlere, emekçilere dönük saldýrgan tutumunu teþhir eden Türkiye nin birçok ilinde basýn açýklamalarý ve mitingler gerçekleþtirildi. Denizli de de 2 Kasým günü Ne Ergenekon Ne AKP çözüm haklarýn kardeþliðinde þiarý ile Denizli nin varoþ semti olan Gümüþler de basýn açýklamasý düzenlendi. Basýn açýklamasýný örgütleyen kurumlar arasýnda DTP, SDP, SP, DHP, KöZ, EMEP yer aldý. Eylem gününden iki gün önce semt pazarlarýnda eyleme çaðrýnýn yapýldýðý bildiriler daðýtýldý. Basýn açýklamasý baþlamadan önce basýn açýklamasýnýn yapýlacaðý alanda halaylar çekildi. Yaklaþýk 250 kiþinin katýldýðý basýn açýklamasýnda DTP yoksa barýþ da yok , Biji Serok Apo , Þehit Namýrýn , Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði , Baskýlar bizi Yýldýramaz gibi sloganlar atýldý. Okunan basýn açýklamasýndan sonra eylem sonlandýrýldý. Biz de alanda eylem baþlamadan önce KÖZ ün özel sayýsýný daðýttýk. Varoþlarda birleþ alanlarda devleþ Denizli den Komünistler
Sayfa
OCAK 2009
Öðretmenler öðrenciler veliler
eðitim hakký için buluþtu Ýncelendiðinde okullarýn depreme dayanýklý duruma getirmediði, gerekli önlemlerin alýnmadýðý görülecektir. Biz bu ve bunun gibi sorunlarýn ortaya çýkarýlmasý ve çözülmesinde öðretmen,öðrenci ve velilerin bir araya geleceði platform çalýþmasýnýn önemli bir rolü olduðunu düþünüyoruz.
29 Ekim 2008 tarihinde Soðanlý Mahallesinde, Bahçelievler Eðitim Hakký Platformunun organize ettiði Öðretmenler, Öðrenciler, Veliler Buluþuyor isimli bir forum gerçekleþti. Açýlýþ konuþmasýndan sonra platform bileþenlerinin (Bir Umut Derneði, Eðitim Sen 1 No lu Þube, Giresunlular Derneði, Bahçelievler Halkevleri, Mayýsta Yaþam Kooperatifi, Sev-Der) çalýþmalarý hakkýnda bilgi veren bir sinevizyon gösterimi oldu. Ardýndan çocuk korosu ve platform adýna yapýlan konuþmadan sonra serbest kürsü bölümüne geçildi. Yaklaþýk 200 kiþinin katýldýðý etkinlik Grup Mayýs ýn verdiði dinleti ile ve çekilen halaylarla etkinlik sona erdi. Halkevleri Çocuk Korosu nun söylediði türkülerin ardýndan Eðitim Sen 1 No lu þube baþkaný Yunus Öztürk eðitim platformunun önemine deðindikten sonra platform adýna bir konuþma yaptý. AKP parasýz eðitim hakkýný yok ediyor. Okullarýn bütçesi velilerin cebinden çýkan paralarla oluþturuluyor. Biz tüm bunlara karþý parasýz eðitimin kamusal bir hak olduðunu savunuyor ve bu soruna iliþkin çalýþmalar yürütüyoruz. Ayrýca kaynak israfý da had safhada. Örneðin öðrencilere daðýtýlan kitaplar ücretsiz daðýtýlýyor. Aslýnda bu ödenek yine velilerin cebinden çýkýyor. Bunun yerine okullarýn eksiklerinin tamamlanmasý için bu paralar harcansa daha yararlý olur. Zaten bu kitaplar hem içerik hem de kalite anlamýnda oldukça kalitesiz. Son zamanlarda yapýlan tamirat ve güçlendirme çalýþmalarýysa göz boyamadan ibaret.
Serbest kürsü bölümünde söz alan veliler, aidat adý altýnda toplanan paralardan, zorunlu din dersi uygulamasýna, okullarýn fiziki koþullarýnýn yeterisizliðinden temizlik ve hizmet sorununa, müfredat ile sýnav konularý arasýndaki uçurumdan, eðitimin ticarileþtirilmesine kadar pek çok konuyu yaþadýklarý olaylardan yola çýkarak aktardýlar. ÖSS, SBS gibi eleme sýnavlarýnýn adaletsizliðine, sýnýfsal, cinsel ve ulusal nedenlerle bu sýnavlara daha giremeden elendiklerine dikkat çektiler ve tüm eleme sýnavlarýna karþý elbirliðiyle mücadele etmenin önemine vurgu yaptýlar.
yaygýnlaþtýrmak ve güçlendirmek gerekli dedi.
Yapýlan konuþmalar sonrasýnda yaþanan sorunlarýn çok çeþitli, ancak kaynaklarýnýn ve çözüm yollarýnýn ayný olduðuna dikkat çekildi. Bu forumu izleyecek benzer bir etkinliðinde yakýn zamanda Yenibosna da gerçekleþtirileceði söylendi. Müzik dinletisi ve çekilen halaylarla etkinlik sona erdi. Çalýþma yürüttüðümüz kooperatifin ortaklarýnýn bu etkinliðin benzerini Yenibosna da yapmanýn önemine deðinen konuþmalarýn bizlere ayrýca moral oldu. K i t l e ö rg ü t l e r i n i n y a p t ý ð ý ç a l ý þ m a l a r ý
Etkinliðin ilk dakikalarýnda gelip kýsa bir süre duran ve hiçbir açýklama yapmadan ayrýlan CHP yönetiminin ve belediye baþkan adayýnýn eðitim hakký savunucusu gibi görülmemesi gerektiðine, bunun büyük bir yanýlsama olduðuna dikkat çeken bir yoldaþýmýz þunlara deðindi: Sinevizyon gösteriminden hareketle yaþanan eðitim sorunlarýnýn yalnýzca AKP yle ilgili sorunlar olduðu yanýlsamasýna kapýlmamak gerek. Evet, AKP mücadele edilmesi gereken bir parti ama diðer düzen partilerinin de AKP den farklý bir yanlarý yok, en demokrat geçinenlerin bile. Bugüne kadar iktidara gelen hiçbir parti eðitim sorununu çözmek için giriþimde bulunmadý. Öyleyse düzen partilerinin hepsiyle savaþmalý. Sokakta, okullarda ve kurumlarda yapýlacak çalýþmalarý
Ýzmir de Varoþlarda Çalýþma Söyleþisi KöZ ün arkasýnda duran komünistlerin de içinde çalýþtýðý Özgür Yaþam Kooperatifi nin Kuruçeþme þubesinde Memik Horuz un katýldýðý bir söyleþi düzenlendi. Biz de söyleþiye katýldýk. Söyleþiye Memik Horuz, ilk olarak Kuruçeþme çalýþmasýnýn bir mahalle çalýþmasý olduðunu ve bunun üzerine Ýstanbul Örnektepe de yaþadýðý bir deneyimi paylaþmanýn daha önemli olacaðýný ifade ederek sözlerine baþladý. Örnektepe de farklý milliyetlerden ve farklý mezheplerden kimselerin yaþadýðýna dikkat çeken Horuz önce mahallenin yapýsýný bizimle paylaþtý. Mahallede bir bakkal ve bir aile arasýnda çýkan kavganýn sonunda bir halk meclisi toplantýsýyla çözüm bulunmasýna dair güncel ve somut bir deneyim aktardý. Halk meclisinin örgütlenme sürecinde toplumsal bir tepkiyi örgütleyip sonrasýnda halk meclisi kurulduðuna iþaret etti. Halk meclisi toplantýlarýna her siyasal yapýdan bir temsilci katýldý. Mahalleden kiþiler de toplantýlara katýldý. Olayý anlatan bir bildiri basýlmasýna karar verildi. Çünkü insanlar konuyu Kürt-Alevi sorunuymuþ gibi yansýtýyorlardý. Bunun önüne geçmek üzere hareket edildi. DTP ile görüþüldü ve soruna müdahil olmasý saðlandý diyerek bu deneyimi bizimle paylaþan ve benzer mahallelerde yaþanan sorunlarýn çözümü için de yol gösteren Horuz, mahallede yaþayan emekçilerin birbiriyle sorunlarýnýn devrimcilerin, sosyalistlerin de içinde olacaðý mahalle meclisleri ile çözülüp aþýlabileceðine iþaret etti.
Ýçinde çalýþma yürüttüðümüz Mayýsta Yaþam Kooperatifi ortaklarýndan da söz alanlar oldu. Anadilde eðitim sorununa deðinen konuþmada, Türkçe sorularýný çözmekte yaþadýklarý zorluklarý aktardýktan sonra anadilde eðitim istediklerini belirttiler. Ayrýca sýnavýn elemeci yönüne dikkat çeken konuþmalar da yaptýlar. Yenibosna Lisesi nden Eðitim Sen üyesi bir öðretmen arkadaþýmýz da okul idaresinin buyurgan tavýrlarýna deðindi, idarecilerin seçimle belirlenmesi gerektiðine vurgu yaptý. Sýký disiplin kurallarý nedeniyle, kýlýk kýyafet yönetmeliði yüzünden ya da birkaç dakika dahi geç kalýnmasýndan kaynaklý okula alýnmadýðýný kimi zamanda azarlandýðýný belirtti.
7
ortaklaþtýrmasýný, yapýlan çalýþmalarýn koordineli ve dayanýþma içerisinde olmasý yolunda uzun süredir çaba gösteriyoruz. Eðitim Sen in Biz okullarda çalýþma yürütüyoruz, kimi öðrenciler kimi ise veliler arasýnda çalýþma yürütüyor, bu çalýþmalarý ayný alana akýtmamýz gerekli. Bunun içinde ortak çalýþmalar yapmalýyýz çaðrýsýný bu anlamda ayrýca önemsiyoruz. Ayný alanda yapýlan çalýþmalarýn ortaklaþtýrýldýðýnda daha güçlü etkinliklerin ortaya çýktýðýný bir kez daha gösteren platformun sürekliliðini saðlamak için üzerimize düþeni fazlasýyla yapmaya kararlýyýz. Bahçelievler Eðitim Platformu nun yaptýðý çalýþmalarý tanýtmak, biriken deneyimlerini diðer kitle örgütlerine sunmak ve bu örnek gibi koordineli ve dayanýþma ile yapýlan etkinliklerin yaygýnlaþmasýný teþvik etmek için de azami çaba sarf edeceðiz. Yenibosna dan Komünistler
Horuz, konuþmasý sýrasýnda þu sözleri ifade etti. 80 den öncesinde bu sorun olmuþ olsa idi politik anlamda bu konu daha farklý çözülürdü. Þu soruya yanýt vermemiz gerekir: «Biz halk adýna mý savaþacaðýz yoksa halký mý savaþtýracaðýz.» Elbette kimse halk adýna savaþmayacak, halký kendisi için savaþtýrmalýyýz. Halký çok iyi anlamak gerekiyor, korkak da o dur, cesur da o dur. Halka siyasi ve insani deðerleri taþýmak lazým, halka dayanýþmayý güveni anlatmak gerekir. Üç saate yakýn süren söyleþiye yaklaþýk 20 kiþi katýldý. Katýlanlar benzer deneyimleri ve sorunlarý anlattý. Konu üzerine çok sayýda soru soruldu. Söyleþide mahallelerde devrimcilerin, sosyalistlerin birbiriyle dayanýþma içinde birbirlerine ve halka güven vererek çalýþmasý gerektiðinin altý çizildi. Ýzmir Kuruçeþme den Komünistler
DTP ye kapattýrma, vekiline sahip çýk! konularýn daha iyi anlaþýlmasý için söyleþiye katýlan arkadaþlar kimi sorular sordu. Bu sorulara yanýtlar arandý. Bunlardan bazýlarý þöyleydi: DTP yi neden mücadelenin odaðýna koymak gerekir? , DTP bir Kürt partisi deðil midir? , Sosyalistler DTP nin Kürtlerin eylemlerine katýlýyor da DTP yeterince sýnýf eylemlerine katýlýyor mu? , 19 Ekim Mitingini daha güçlü ve kitlesel yapmak mümkündü dediniz bu konuyu biraz açar mýsýnýz?
26 Ekim tarihinde Esenyurt Sanat ve Hayat Derneði nde Proletaryanýn Kurtuluþu ndan arkadaþlarýn da katýldýðý bir KöZ söyleþisi yaptýk. Söyleþinin konusu Son Siyasal Süreç Iþýðýnda 19 Ekim Mitingi Deðerlendirmesi ydi.
KöZ'den bir yoldaþ gündemle ilgili KöZ'ün arkasýnda duran komünistlerin bakýþýný aktardý. Yoldaþ þunlarý ifade etti: "Son süreçte bir kaç siyasal gündem üst üste geldi. Aktütün baskýný, Ýmralý cezaevinde Abdullah Öcalan a yönelik þiddet uygulandýðý haberi, Ergenekon davasý... PKK nin Aktütün baskýný sonrasý süreç geçen yýl ayný tarihlerde gerçekleþen Daðlýca gibi bir sonuç vermedi. Daðlýca saldýrýsý sonrasýnda baþta DTP ve Kürtler olmak üzere sol sosyalist güçlere yönelik faþist saldýrýlar gerçekleþirken, þovenizm pompalanýrken Aktütün saldýrýsý sonrasý bunun yerine devletin özellikle de ordunun aczi ve basiretsizliði üzerinde durulmaya baþlandý. Tersinden de bu saldýrý Kürtlere, sol sosyalist güçlere bir moral oldu. 19 Ekim Mitingi nin gündemi Ne Ergenekon Ne AKP þiarýyla düzenlendi fakat miting daha çok Abdullah Öcalan a Ýmralý Cezaevi nde uygulanan þiddete yönelik bir protestoya dönüktü. Mitingin çýkýþ noktasý, hem Ergenekon u hem de AKP yi karþýsýna almak bakýmýndan olumlu olsa da daha doðru bir mücadele perspektifiyle bu mitingden çok daha güçlü, kitlesel bir miting yapýlabilirdi. Yerel seçimler yaklaþýrken hava iyice ýsýnýyor. Geçen yýl yerel seçimlerden önce nasýl bir manzara vardý? Sanki Kürtlere daha ýlýmlý yaklaþan bir AKP ve ABD, ama baþta TSK olmak üzere CHP ve MHP Kürtlere yönelik çok daha saldýrgan, sürekli sýnýr ötesi operasyon isteyen bir söylem tutturmuþlardý.
Seçimlerde Kürtlerden önemli oranda oy alan AKP seçimlerden sonra Kürt düþmanlýðýnda baþa güreþmeye baþladý. Yerel seçimler yaklaþýrken TSK/Ordu AKP yi Kürtlerin üzerine daha bir hýþýmla sürmek için aslýnda Öcalan a yönelik þiddet uygulayarak bir provokasyon yapmýþtýr ve AKP ye demiþtir ki Öyle Kürtlere ýlýmlý yaklaþarak, bir takým maddi yardýmlarda bulunarak yerel seçimlerde seni güçlü çýkartmayacaðým demiþtir. AKP de bu rolü yerine getirmek durumundadýr. Biz KöZ olarak bu süreçte devletin baþta Kürtlere, iþçi ve emekçilere yönelik saldýrýsýný püskürtmek, burjuvazinin hiçbir kesimine yedeklenmemek için DTP nin de içinde olduðu ancak tüm sosyalistlerin yer aldýðý bir mücadele perspektifini savunuyoruz. Bu sunumun ardýndan verilen kýsa bir aradan sonra
Sunumu yapan yoldaþ öncelikle 19 Ekim Mitingi ile ilgili soruyu yanýtladý: Baktýðýmýz zaman 19 Ekim mitinginde Ne Ergenekon Ne AKP denmiþtir, doðru bir çýkýþ noktasýdýr, fakat burada önemli olan bu mitingin içeriði, çaðrýsýdýr, mitingde konuþmacýlar devletin yaptýðý tüm katliamlardan hesap sormak üzere konuþma yaptýlar, yani Susurluk, Þemdinli türü çetelerden hesap sorulmadýðý için Ergenekon çetesinin var olduðunu söylediler. Ancak bu oldukça soyut, halbuki kitleleri doðrudan harekete geçirecek yakýcý bir gündem var. Vekiline sahip çýk DTP yi kapattýrma demek hem kitleleri harekete geçirecek bir somutluða sahip hem bu hedefe ulaþmak daha mümkün. Eðer DTP nin kapatýlmasýna karþý kitleler sokaða dökülemezse gerçekleþmesi devrimci bir durumu gerektiren mitingdeki hedefler hiç gerçekleþtirilemez." DTP nin bir Kürt partisi olup olmamasý üzerine de þunlar ifade edildi: DTP bir Kürt partisi deðil. DTP Kürdistan da örgütlü olsa da bu böyle, zaten DTP Türkiye partisi olduðunu iddia ediyor. DTP nin asýl derdi Kürt sorununun demokratik yollardan çözümünü saðlamak olduðunu, bu sorunu Kürt
olmayan iþçi ve emekçilerle birlikte ve onlarýn da bir takým sorunlarýyla birlikte çözülebileceðini söylüyor. Bin Umut Vekilleri bir taraftan sýnýr ötesi operasyonlara hayýr derken diðer yandan Tuzla tersanelerinde iþçi ölümleriyle ilgili mecliste soru önergeleri veriyor. ÖSS karþýtý mücadelede mecliste basýn toplantýsý düzenliyorlar, Manisa Turgutlu da tarým iþçilerinin sorunlarýný meclise taþýyorlar. DTP ye bir Kürt partisi gözüyle bakmak devletin iþine gelen bir þey, çünkü Newrozlarda alanlarý dolduran yüz binlerce Kürt iþçi ve emekçisine siz iþçi deðil Kürtsünüz demek onlarý mücadele ortaðý olarak görmemek demektir.
Bir baþka yoldaþ da sol sosyalist güçlerin bir çok defa DTP yi veya Kürtleri bölücü olarak görerek, Kürt iþçi ve emekçilerden uzak durarak aslýnda düzenin ekmeðine yað sürdüðünü belirtti. 2005 1 Mayýsý nda DÝSK Baþkaný Süleyman Çelebi nin "Bölücülerin olduðu alana gitmem dediðini, 2008 Newrozu nda 300 bin kiþinin katýldýðý coþkulu eylemin 1 Mayýs ta tekrarlanmamasý için elinden geleni yaptýðýný anlatarak Ýþte tüm bunlardan dolayý düzenin saldýrýlarýný püskürtmenin yolu DTP nin odaðýnda olduðu, tüm sol sosyalist güçlerin birlikte örgütledikleri kitlesel eylemlerin, mitinglerin örgütlenmesinden geçiyor dedi. DTP yi mücadelenin odaðýna koymak derken hiçbir komplekse kapýlmamak gerekir çok þeyi olandan çok þey istenir, burjuvazinin tüm kesimlerinin en büyük korkusu, bu topraklarda yaþayan Kürt ve Kürt olmayan bütün iþçi ve emekçilerin birleþik mücadelesidir. O halde onlarýn korktuklarýný baþlarýna getirelim. Ezilenlerle Saf Tut Þovenizme Kapýlma! Varoþlarda Birleþ Alanlarda Devleþ! Ýstanbul dan Komünistler
Sayfa
8
OCAK 2009
Ankara'da YÖK protestosu 6 Kasým'da Ankara'da YÖK karþýtý basýn açýklamasýna katýldýk. DGH, Ekim Gençliði, Emek Gençliði, Genç Kurtuluþ, ÖEP, SGD, TÜMÝGD, YDG, Umut Kültür Derneði ve Odak'ýn imzacýsý olduðu basýn açýklamasýna 15:30 da Sakarya da toplanýlarak baþlanýldý. Önce Sakarya'dan Yüksel Caddesi'ne yüründü. Ardýndan Yüksel'de basýn açýklamasý yapýldý. Eylemin örgütlenmesinde ajitasyon ve propaganda serbestliði ilkesi benimsendi. Bu sayede eyleme herkes kendi pankart ve dövizleriyle katýldý. Biz de "Öðrenciye iþ, çalýþana öðrenim hakký!" sloganýyla Umut Kültür Derneði imzalý pankartýmýz ve hazýrladýðýmýz "Kurtuluþ yok tek baþýna, ya hep beraber ya hiç birimiz!", "ÖSS duvarýný yýkalým!", "ÖSS de herkes ayný sýnava giriyor, ama herkes ayný yarýþý koþmuyor!", "Yalnýz deðiliz çoðunluðuz, On kiþiden dokuzuyuz!", "Ýþçiyiz, Kürdüz, kadýnýz, üniversite bizim de hakkýmýz!" yazýlý dövizlerimizle katýldýk. Toplanma yerinde ve basýn açýklamasýnýn yapýlacaðý yerde ortak sloganlar, yürüyüþ esnasýnda ayrý sloganlar atýldý. Atýlan ortak sloganlar "YÖK, polis, medya, bu abluka daðýtýlacak!", "YÖK kalkacak, polis gidecek, üniversiteler bizimle özgürleþecek!", "YÖK e hayýr!", "Eþit, parasýz, ana dilde eðitim!", "Yetkin mühendisliðe, sözleþmeli öðretmenliðe, ücretli avukatlýða hayýr!", "Diplomalý iþsiz olmayacaðýz!", "Üniversiteler bizimdir, bizimle özgürleþecek!", "Yaþasýn halklarýn kardeþliði!", "Býji bratiya gelan!", "Anadil haktýr, engellenemez!", "Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm!", "Yaþasýn devrim ve sosyalizm!", "YÖK duvarýný yýkacaðýz!", "Yaþasýn devrimci dayanýþma!", "Kurtuluþ yok tek baþýna, ya hep beraber, ya hiçbirimiz!", "Gazi, DTCF, Cebeci, ODTÜ, Beytepe bizimdir!" oldu. Eylemin örgütlenme aþamasýnda katýldýðýmýz toplantýlarda YÖK'ün sadece öðrencilere yönelik bir duvar olmadýðýný, týpký eleme sýnavlarýnda olduðu gibi YÖK'ün iþçi, emekçilerin ve iþçi emekçi çocuklarýnýn önünde de büyük bir engel olduðunu vurguladýk. Üniversite kapýlarýnýn cinsiyetçi, ulusal ve sýnýfsal sömürüyle ezilenlere kapatýldýðýný dile getirip, üniversitelere öðrencilerin neye
Samsun da YÖK gündemi Samsun da protokol daðýtýmýnda yeni bir yere taþýnan Özgürlükler Derneði ni ziyaret ettik. Biraz sohbet ettikten sonra bir söyleþi yaptýklarýný ve konusunun YÖK olduðunu söylediler ve bizi de söyleþiye davet ettiler. Biz de geleceðimizi söyleyip oradan ayrýldýk. Ekmekli-Sen de yapýlan söyleþiye katýldýk. Söyleþi YÖK e ve tecride karþý demokratik halk üniversitesi için 7 Kasým da Ankara ya baþlýklýydý. Konuþmacý arkadaþlar öncelikle YÖK ün tarihçesinden bahsettiler. 80 öncesi gençlik hareketinin yüksek olduðundan ve bu mücadelenin sistem tarafýndan geriletilmeye, bastýrýlmaya çalýþýldýðýndan bahsettiler. 80 darbesiyle apolitik bir gençlik yaratýlmaya çalýþýldýðýndan söz ettiler. Ve üniversitelere hapishane görünümü verilmeye çalýþýldýðýndan, bununla birlikte üniversitelerin öðrenci hareketlerinin iþçi sýnýfýyla ve halkla buluþmasýný engellemek için yerleþim yerlerine uzak yerlere taþýdýklarýný söyledi. 80 sonrasýnda var olan gençlik hareketlerine, YÖK e karþý yapýlan eylemlerden bahsettiler. Daha sonra sözü alan arkadaþ da okullarýn bir ticarethaneye döndürüldüðünü, eðitimin bir hak olmasý gerekirken alýnýp satýlýr hale getirildiðini bunun da sadece üniversitede deðil liselerde de var olduðunu, dershanelerin rant kapýsý haline geldiðine deðindi. Eðitimin parasýz olmasý gerektiðinden bahsetti. Daha sonra da bir üniversitenin nasýl olmasý gerektiðine dair söylemlerde bulundu. Konuþma bittikten sonra ben de söz alarak sizin konuþmalarýnýza katkýda bulunmak istiyorum, dedim ve öðrenci hareketinin kendisini emekçilerle buluþturmasý gerektiðini, sadece üniversite kapýlarý arkasýna sýkýþtýrýlmamasý gerektiðini söyledim. Ve bunun sonrasýnda da söyleþi tamamlandý ve müzik dinletisi verildi.
göre seçildiði apaçýk belli olan eleme sýnavlarýna karþý da vurgu yapýlmasýný söyledik. Bu doðrultuda yürüyüþ esnasýnda kendi kortejimizle þu sloganlarý attýk: "Yaþasýn eylemli, sýnýf dayanýþmasý!", "Emekçiler için eðitim, eðitim için dayanýþma!", "ÖSS duvarýný yýkacaðýz", "Kurtuluþ yok tek baþýna, ya hep beraber ya hiçbirimiz!", "Cinsel, ulusal, sýnýfsal elemeye son!", "Özgürlük savaþan iþçilerle gelecek!", "Varoþlardan geliyoruz, Öðrenim hakký istiyoruz!". Yüksel'e gelindiðinde ortak
sloganlar atýldý. Ardýndan basýn metni okundu. Okunan basýn metnini ardýndan öðrencilere destek olmak için eyleme katýlan Eðitim-Sen 2 No lu þube, Düþünce ve Özgürlük Platfor mu ve Devrimci 78 liler Federasyonu tarafýndan kýsa konuþmalar yapýldý. Yapýlan konuþmalarda da eðitime yönelik neoliberal saldýrýlara deðinildi ve mücadele çaðrýsý yapýldý. Eyleme gelen destekçi kurumlar da basýn metninin ardýndan konuþmalarýný yaptýlar. Ayný gün Halkevleri, TKP ve Eðitim-Sen'in ayrý ayrý YÖK karþýtý
eylemleri olmasýna raðmen Yüksel'e gelindiðinde katýlan insan sayýsý oldukça yüksekti. Basýn metninin okunmasýnýn ardýndan ortak atýlan "Yaþasýn devrimci dayanýþma!", "YÖK, polis, medya, Bu abluka daðýtýlacak!", "Eþit, parasýz, anadilde eðitim!", "YÖK'e Hayýr!", "Liseler bizimdir, bizimle özgürleþecek!" sloganlarýyla eylem sonlandý. Cinsel, ulusal, sýnýfsal sömürüye son! Özgürlük savaþan iþçilerle gelecek! Ankara dan Komünistler
Denizli'de tek bir YÖK e karþý dört ayrý eylem 6 Kasým YÖK ün kuruluþunu protesto etmek için Denizli de bu yýl 6 7 8 Kasým günlerinde dört eylem yapýldý. Bunlarýn ilki KESK bileþenlerinin düzenlemiþ olduðu eylemdi. Bu eylemi DTP, SDP, EMEP, Sosyalist Parti Giriþimi, KöZ, DHP, Alýnteri, Genç-Sen, TÖP, Geleceðimizi Ýstiyoruz Ýnisiyatifi nin 6 ve 7 Kasým da örgütlediði eylemler takip etti. 6 Kasým da yapýlan eylem Pamukkale Üniversitesi nde gerçekleþtirildi. Diðeri ise Belediye Meydaný nda lise öðrencileri ve emekçilerin katýlýmýný da arttýrmak için örgütlenen eylemdi. Dördüncü eylem ise 8 Kasým günü Geleceðimizi Ýstiyoruz Ýnisiyatifi nin yapmýþ olduðu YÖK eylemidir. 6 Kasým günü Pamukkale Üniversitesi nde yapýlan eylem üniversite giriþlerine yerleþtirilen turnike sisteminin hemen önünde yapýldý. Eylem yaklaþýk
50 kiþilik bir katýlýmla gerçekleþti. Eylemde atýlan sloganlar arasýnda Eþit, parasýz anadilde eðitim , YÖK ün turnikesi öðrencinin hücresi , YÖK kalkacak, polis gidecek, üniversiteler bizimle özgürleþecek , Çalýþana öðrenim öðrenciye iþ hakký , Yaþasýn iþçi, iþsiz, öðrenci dayanýþmasý , Cinsel, ulusal, sýnýfsal sömürüye son , YÖK e inat yaþasýn hayat vardý. Eylem okunan basýn açýklamasý ile sonlandýrýldý. 7 Kasým günü belediye önünde gerçekleþen eylem de benzer bir içerikte örgütlendi.
Üniversitenin yurdunda Kürtlere yönelik saldýrýlar oldu. Bunun sonrasýnda farklý olaylar gerçekleþti. Yukarý fakültede toplanma olduðunu ve ülkücülerin saldýrabileceklerini öðrendik ve 3 arkadaþla fakülteye çýktýk. Herhangi bir olayýn olmadýðýný öðrendikten sonra Genç-Sen in toplantý yaptýðýný söylediler ve biz de katýldýk. GençSen den ve de YÖK ten bahsedildi. Yaklaþýk 20 kiþi vardý. Ben de söz alýp bizler üniversite öðrencileri olarak ayrýcalýklara sahibiz ve bu ayrýcalýklar gerek dolmuþlarda indirim almak olsun gerek burs almak, erkekler için kýsa süreli askerlik ve bunun gibi þeyler olduðunu bir yandan da bu ayrýcalýklara hiç alamayan ve öðrenim hakký bile olmayan emekçilerin olduðunu, ama bizim burslarýmýzýn ve daha bir çok giderin aslýnda bu öðrenim hakký alamayan emekçilerin sýrtýndan çýktýðýný ama emekçi çocuklarýnýn üniversitelere gidemediðini, kaldý ki küçük yaþta çalýþmak zorunda kaldýklarýný söyledim ve bizler bu ayrýcalýklarý paylaþmak için neler yapýyoruz, bu ayrýcalýklarý paylaþabiliyor muyuz kendi ayrýcalýklarýmýzý artýrmaya çalýþýrken bu haklardan mahrum kalanlarla buluþabiliyor muyuz, dedim. Örneðin dershaneye verecek parasý olmayan emekçi çocuklarýna gidip bu ihtiyaçlarýný karþýlayabiliyor muyuz dedim. Daha sonra sözü bir arkadaþ aldý ve bunun mantýklý olduðunu böyle bir uygulamanýn yapýlabilmesi gerektiðini söyledi. Daha sonra da baþka bir arkadaþ Genç-Sen in atölyelerinin olacaðýný, bunun da yapýlabileceðini söyledi. En son söz alan arkadaþsa GençSen in böyle bir amaç için kurulmadýðýný, bizim evet ayrýcalýklarýmýz var ama bizim sorunlarýmýz bitmedi gerek ulaþým zamlarý olsun, gerek yemek zamlarý olsun bu sorunlar etrafýnda örgütlendiðimizi ve GençSen in bunun için kurulduðunu söyledi. Daha sonra da herkesin dersine girmesi gerektiði için toplantý bitirildi.
Biz de hem örgütleyicisi olduðumuz eylemlere emeðimizi koyduk hem de Eðitim-Sen ve Geleceðimizi Ýstiyoruz Ýnisiyatifi nin düzenlemiþ olduðu eylemlere destek verdik.
Dersi olmayanlarla birlikte bir arkadaþý ziyarete gittik. Orada bazý konularda konuþtuk. Bunlardan bir tanesi de DTP nin kapatýlmasýydý. Daha sonra da faþist saldýrýlara karþý neler yapabileceðimizi konuþtuk. Uzun bir sohbet oldu ve herkes dayanýþma içerisinde olmak gerektiðini söyledi. Bir arkadaþ Evet dayanýþma da, bunun için somut olarak ne yapmak gerektiðini konuþalým biraz da dedi. Ben de Denizli de böyle bir olay karþýsýnda neler yaptýklarýný anlattým ve bizim de böyle bir þey yapmamýz gerektiðini söyledim. Daha sonra da ayrýldýk.
Denizli den Komünistler
Samsun dan bir Komünist
Bursa'da Birlikte Baþarabiliriz forumu Forumun gençlik atölyesinden izlenimler 15 Kasým günü Bursa Halk Meclisi nin, Kültürpark Altýnceylan tesislerinde düzenlediði Birlikte Baþarabiliriz, Birlikte Deðiþtirebiliriz forumunun gençlik atölyesine katýldým. Büyük bir çoðunluðunu üniversiteli gençlerin oluþturduðu atölyede genelde ÖSS üzerine konuþmalar oldu. Atölyeye katýlanlarýn çoðu üniversitede okumalarýna raðmen ÖSS den muzdariptiler. Anadilde eðitim talebi dile getirildi. Üniversite gençliðinin sorunlarý konuþuldu. Üniversite rektörlerinin Cumhurbaþkaný tarafýndan atandýðý ve bunun da üniversite özerkliðinin olmadýðýnýn en iyi kanýtý olduðu dile getirildi. Gençlik atölyesine beraber gittiðim arkadaþ söz alýp ÖSS ve onun gibi tüm eleme sýnavlarýna karþý Ýstanbul, Ýzmir, Ankara gibi illerde platformlar kurulduðunu, böyle bir platformun Bursa da da hayata geçmesi gerektiðini anlattý. Ayrýca buraya katýlan kiþilerin hep üniversite gençliðin sorunlarýndan bahsettiðini ama üniversite gençliðinin ayrýcalýklý bir durumda olduðu ve bu ayrýcalýklarýný paylaþmak için varoþlarda yaþayan gençlere ÖSS ve onun gibi sýnavlara hazýrlanmada yardýmcý olmasý gerektiðini söyledi. Üniversite gençliðinin mücadelesinin sýnýf mücadelesinden baðýmsýz olmamasý gerektiði ve bu baðýn da ancak ayrýcalýksýz iþçilerin yaþadýðý varoþlarda çalýþma yapmakla saðlanabileceðini söyledi. Gençlik atölyesinin sonunda Bursa yerelinde bir Gençlik Meclisi kurulmasý kararlaþtýrýldý. Eylemlerde, panellerde vb. etkinliklerde bir arada durmak, atölye çalýþmasýna katýlan herkesin ortak buluþtuðu noktaydý. Varoþlarda birleþ alanlarda devleþ Bursa dan bir KöZ okuru
Bursa da Birlikte Baþarabiliriz, Birlikte Deðiþtirebiliriz adý altýnda bir araya gelen birçok kitle örgütü, sendika ve siyasi parti 22 Aðustos ve 20 Eylül tarihlerinde bir forum düzenleme kararý aldý. Son toplantýda bu birlikteliðin devamlý olmasý için bu bileþenlerin oluþturduðu Bursa Halk Meclisi adýnda bir meclisin kurulmasýna karar verildi. Biz de kendi yerelliðimizde bulunan Mudanya Halk Meclisi olarak toplantýlara katýldýk. Bursa da iki gün sürecek 5 sektör (emekçiler, iþsizler, çiftçiler, emekliler, kentli tüketiciler) 7 si tematik olmak üzere 14 atölye, 5 büyük toplantý yapýlmasý ve toplantýnýn sonunda bir yürüyüþle atölye çalýþmalarýndan çýkan sonuçlarýn Bursa kamuoyuna duyurulmasý kararý alýndý. Atölye çalýþmalarýndan çýkan sonuçlarýn bazýlarý þunlardý. Çiftçiler Atölyesinde bu sýnýfýn güncel ve kemikleþmiþ ciddi sorunlarý tartýþýldý ve bu sorunlar karþýsýnda nasýl bir yol izleneceði konuþuldu. Orta ve uzun vadeli eylem planlarý hazýrlanmasýna karar verildi. Emekçiler atölyesinde ise þu sonuçlara varýldý: Yaþanan ekonomik kriz emekçilerin yaþamýný
etkilemeye baþlamýþtýr. Hem ülke genelinde hem de yerelde iþten çýkarmalar, örgütsüzleþtirmeler yoðunlaþmaktadýr. Bugün halen kamu emekçileri grev ve toplu sözleþme hakkýna sahip deðildir. Taþeronlaþtýrma güvencesizleþtirmeler artmaktadýr. Kazanýlmýþ haklar eðitim ve saðlýðýn paralý hale gelmesiyle kaybedilmektedir. Emeðin hak kayýplarý yanýnda insani varoluþumuzu gerçekleþtirmeye dair olanaklarýmýz daraltýlmaktadýr. Kriz emekçiler arasýnda kötü sendikalaþmanýn da etkisiyle sýnýf içi bir soruna dönüþtürülmeye çalýþýlmaktadýr. Sosyal haklar emeðin deðersizleþtirilmesi, geçerli yasalarýn çalýþanlarýn aleyhine iþletilmesi, iþsizlik fonunun kullanýmýndaki engellemeler, yapýlan zamlarýn emekçilere ek külfetler getirmesi önemli sorunlarýmýz olarak ortaya çýkmaktadýr. Emekçiler atölyesinden çýkan bazý eylem planlarý þöyleydi: 1. 22 Kasým da KESK ve DÝSK in önderliðinde gerçekleþecek olan zamlara, krize karþý emek barýþ demokrasi güçlerinin gerçekleþtireceði eyleme katýlmak 2. 29 Kasým da ayný gündemle
yapýlacak olan merkezi mitinge katýlmak 3. Kriz konusunda Bursa özgülünde paneller, söyleþiler gerçekleþtirmek ve bu konuda bir broþür hazýrlamak 4. Her pazartesi günü Orhangazi Parký nda eylemlerini yapan iþten atýlmýþ TÜMTÝS iþçilerine destek vermek 5. Yerel seçimler için ortak çalýþma yürütmek 6. Emek mücadelesini, fiziki mekânlar kazanýlmasý bir emek yerleþkesi yapýlmasý için çalýþmak. Emekliler atölyesinde ise emekliler olarak dünya yaþam standardýnýn altýnda, fakirlik sýnýrýnda ve geliþmiþ ülkelerdeki emeklilerin yararlandýðý sosyal kültürel haklardan yararlanma ortamýnýn yaratýlmasýna katkýda bulunmak için bir araya gelindiði ve bu haklarýn alýnmasý için gereken örgütlenmelere (Emekli-Sen) destek sunmak gerekliliðinden bahsedildi. Ýþsizler atölyesinde ise Ekonomik kriz, köylülüðün erimesi, ülkede devam eden savaþ, özelleþtirmeler ve teknolojik geliþmeler ve postfordist üretim tarzýnýn neden olduðu iþsizliðin kýsa, orta ve uzun dönemde yol açtýðý toplumsal ve
bireysel tüm sorunlarýn ortadan kaldýrýldýðý; iþsizler, emekçiler, çiftçiler arasýnda ekonomik çýkar çatýþmalarýnýn deðil ortak mücadele ve dayanýþmanýn yer aldýðý ve toplumsal dayanýþmanýn sadaka olarak deðil insan onuruna yakýþýr þekilde kamu varlýklarýnýn yeniden daðýtýlmasýyla saðlanacaðý bir dünya istiyoruz. Savaþa deðil insana bütçe istiyoruz fikirleri ortaya atýldý. Kentli tüketiciler atölyesinde kentli tüketicileri bilinçlendirmek için Kentli Tüketici Haklarý Kongresi/Sempozyumu yapýlmasýna karar verildi. Diðer atölye çalýþmalarýndan çýkan ortak nokta kendi renklerimizi muhafaza ederek ortaklaþtýðýmýz konularýn çözümü için birlikte mücadele etmemiz olduðuydu. Bursa Halk Meclisi ve buna benzer platform ve birlikteliklerde Ayrý dur birlikte vur ilkesinin hayata geçmesi ve farklý siyasi görüþ ve tutumlarý olanlarýn ortak çalýþma geleneðinin yaratýlmasý da bu doðrultuda yapýlan eleþtirilerle ve ortaya konan olumlu pratik örneklerle saðlanacaktýr. Ayrý dur birlikte vur! Bursa dan Komünistler
Sayfa
OCAK 2009
9
12 Eylül mitinginde Kemalizm rüzgârý
Ýzmir de DÝSK in düzenlediði 12 Eylül mitingine CHP ekseninde bir AKP karþýtlýðý damga vurdu. DÝSK Genel Baþkaný Süleyman Çelebi Mustafa Kemal den alýntýlar yaptýðý konuþmasýnda Laiklik tehlikede diyerek aydýnlýk Ýzmir i savundu Ýzmir de 12 Eylül Darbesi ne dair protesto eylemleri bu sene bir haftaya yayýldý. DÝSK in 13 Eylül de merkezi bir miting yapacaðýný açýklamasýnýn ardýndan, 12 Eylül protestolarýnýn nasýl ve ne biçimde örgütleneceðine dair yapýlan çaðrýlar sonucunda aralarýnda KESK, Ýzmir 78 liler, ESP, Halkevleri gibi örgütlenmelerin bir araya geldiði toplantýlar düzenlendi. Oluþan birliktelik DÝSK in aldýðý miting kararýný istiþare etmenin yaný sýra, öneriler doðrultusunda bir eylem ve etkinlik takvimi de belirledi. Biz de bu birliktelik içinde yer aldýk. DÝSK in tarihini 13 Eylül, adýný ise Emek ve Demokrasi Mitingi olarak belirlediði mitingin öncesinde, eylemin nasýl bir içeriðe sahip olacaðý ve mitingde neyin öne çýkartýlacaðýna dair bir belirsizlik, daha doðrusu bir kuþku hâkimdi. Yerel seçimlerin yaklaþýyor oluþu, DÝSK in 2007 yýlýndaki Cumhuriyet Mitingleri nde yer almýþ olmasý söz konusu mitingde salt AKP karþýtý bir havanýn egemen olacaðý, bayraklý bir miting olacaðý endiþesini de beraberinde getiriyordu. Nitekim platform toplantýlarýndan birine gelen DÝSK temsilcisinin Tüm 12 Eylül maðdurlarýný kapsayan bir miting tasarlýyoruz; Esnaf ve Zanaatkârlar Odasý nýn bile desteðini almak istiyoruz mealindeki açýklamalarý bu endiþenin pek de yersiz olmadýðýný gösterdi. Bu toplantýlarý düzenleyen kurumlarýn kaygýlarýný aktarmak üzere DÝSK le yaptýklarý görüþmelerden sonra, DÝSK mitingin adýna uygun biçimde geçeceðini açýkladý. Ayný dönemde DÝSK in yaptýðý geniþ afiþleme çalýþmasýndan da mitingin ana þiarlarýnýn AKP elini emeðimden, ekmeðimden çek! , Darbeciliðe, çeteciliðe hayýr! olduðu anlaþýldý. Böylelikle DÝSK in eylemine katýlma yönelimi tüm kurumlarda arttý.
12 Eylülcüler sahte Atatürkçüymüþ DÝSK in 13 Eylül mitingi merkezi bir eyleme oranla nispeten düþük, Ýzmir de yapýlan eylemlere kýyasla geniþ sayýlabilecek bir katýlýmla gerçekleþti. Üç ayrý koldan gelip, Cumhuriyet Meydaný nda buluþan kurum ve örgütlenmeler Gündoðdu Meydaný na doðru yürüdü. Baþýndan sonuna kadar düzen içi bir muhalefet ve AKP karþýtý bir söylemin hâkim olduðu, CHP Ýzmir vekillerinin ve CHP li belediye baþkanlarýnýn boy gösterdiði mitingde, Süleyman Çelebi nin kürsüden yaptýðý konuþma da bir hayli ilginçti. Çelebi konuþmasýnda: Bu ülkede çaðdaþ ve demokratik bir toplum olmanýn vazgeçilmez koþulu olan laikliðe karþý tehditler artýyorsa, sosyal devletin yerini sadaka alýyorsa, mahalle baskýsý giderek yaygýnlaþýyorsa, bunun kaynaðý da sözde Atatürkçü 12 Eylülcülerdir. Ve 12 Eylül den hâlâ hesap sorulmamýþ
olmasýdýr. Bu yüzden affetmeyiz, asla affetmeyeceðiz! diyerek 12 Eylülcüleri sözde Atatürkçü olmakla eleþtirdi. Çelebi konuþmasýný Mustafa Kemal den de alýntýlarla süsleyerek Deðerli arkadaþlar, Atatürk diyor ki, Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye cumhuriyeti þeyhler, derviþler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. Evet, ilan ediyoruz: Türkiye, insanlarýn kutsal din duygularýný sömüren, inanç adýna para toplayýp, sonra bu paralarý eþe dosta daðýtan yaðmacýlarýn ülkesi olamaz, olmayacaktýr þeklinde sürdürdü. Aslýnda gerek Çelebi nin konuþmasýna gerekse mitingin tümüne hâkim olan hava 12 Eylül rejimi ile ve bu rejimin mimarlarý ve sürdürücüleri ile hesaplaþmaktan ziyade AKP nin gericiliðine karþý Aydýnlýk Ýzmir i savunmak üzerineydi. Bu anlamýyla mitinge Ýzmir in AKP ye teslim edilmemesi gerektiði fikri damgasýný vurdu. Seçimler yaklaþýrken emekçileri peþine takma telaþýnda olan CHP nin arayýp da bulamadýðý bu atmosferi mitinge merkezi olarak ve en kalabalýk kortejle katýlan TKP de sahiplendi. Miting süresince denizde turlayan teknelerinde asýlý olan Ýzmir i AKP ye teslim etmeyeceðiz! pankartý sosyal þovenizmden ve oportünizmden muzdarip TKP nin yelkenlerini hangi rüzgârla doldurmaya çalýþtýðýný gösteriyordu.
mitingden hemen birkaç gün sonra görülecek olan DTP nin kapatýlma davasýný da gündeme taþýyarak ve DTP nin kapatýlmasýna karþý konulmadan 12 Eylül rejimi ve darbecilerle hesaplaþýlamayacaðý vurgusuyla katýldýk. Zira bu dönemde DTP nin kapatýlmasýnýn karþýsýnda durmanýn 12 Eylül e ve sonuçlarýna karþýymýþ gibi durup da burjuvazinin it dalaþýnda yer alan taraflardan birinin peþine takýlanlarla ayrým çizgilerini kalýnlaþtýrmanýn koþulu olduðu açýktýr. DTP yi Kapattýrma, Bin Umut Vekillerine Sahip Çýk!, 12 Eylül Rejimine Boyun Eðme yazýlý pankartýmýz bu anlamýyla mitingin genel söyleminden ayrý bir yerde duruyordu. Eylem boyunca yaklaþýk üç bin adet daðýttýðýmýz 12 Eylül Öncesine Dönmek Ýstiyoruz! baþlýklý özel sayýyla da konuya dair görüþlerimizi alandakilere ulaþtýrmaya çalýþtýk.
Komünistlerin birliðini savunanlar olarak bu eyleme
Ýzmir den Komünistler
Yürüyüþ ve eylem boyunca DTP yi Kapattýrma, DarbeyeDüzene Boyun Eðme! , Varoþlarda Birleþ, Alanlarda Devleþ! , Özgürlük Savaþan Ýþçilerle Gelecek! , Kürtlere Özgürlük, Kurdara Azadi! sloganlarýný atarak ajitasyon konuþmalarý yaptýk. Devrimci örgütlenmeler, sol siyasi partiler ve birçok kitle örgütünün katýldýðý eyleme deri iþçileri de kendi kitle örgütleri ve pankartlarý ile katýldý.
Mudanya da sohbet Ýstanbul da darbeye karþý ortak miting Mudanya'da yapýlan 12 Eylül panelinin ardýndan Mustafa Yalçýner'le sohbet ettik. Köylüler Ve Emekçiler Derneði nde yaptýðýmýz sohbette Yalçýner e hem panelde kafamýza takýlan, hem de güncel konular üzerine sorular yönelttik. Yaklaþýk 25 kiþinin de ilgiyle katýldýðý sohbette sorduðumuz sorulardan biri þuydu: Sürekli olarak 12 Eylül ü duygusal yönüyle ele aldýnýz. Þu kadar kiþi iþkence gördü þu kadar kiþi öldü gibi. Ancak 12 Eylül öncesi binlerce emekçiyi arkasýndan sürükleyen örgütler nasýl oldu da bir gecede tüm güçlerini yitirdi? Mustafa Yalçýner yanýt olarak 12 Eylül darbesinin kardeþkanýný kesmek bahanesiyle geldiðini, 12 Eylül den önce sokaklarda her gün gerek devrimcilerden gerekse faþistlerden onlarca kiþinin öldüðünü belirti. Kitlelerin kafasýný kardeþkanýný durdurma safsatasýnýn karýþtýrdýðýný ve devrimcilerin yeteri kadar tabana inemediðini belirtti. Diðer bir sorumuz ise þöyleydi: 12 Eylül öncesinde Türkiye de devrimci bir önderlik eksikliðinden söz edilebilir mi? Siz bu konu hakkýnda ne düþünüyorsunuz? Cevap olarak, Evet, o dönem bir önderlik eksikliði vardý, kitlelere yön verecek bir parti olsaydý darbeden bu kadar boynu bükük çýkmazdýk. Ama bugün durum farklý bu gün böyle bir parti var dedi. Biz Bolþevik Parti önderliðinden söz etmiþtik diye araya girdik. Bunun üzerine Mustafa Yalçýner Zaten ben de ondan bahsediyorum. 1917 Ekim Devrimi nde Bolþevik Parti dar bir kadroya sahipti. Emek Partisi de þu anda ayný þartlara sahiptir. Bu partinin arkasýnda durmak gerekir diye cevap verdi. Yalçýner in verdiði cevabýn devamýnda þöyle bir soru daha sorduk: Nasýl olur da devrimci bir örgütün tasfiyesi ile oluþan legal bir partiyi Bolþevik Partinin yerine koyarsýnýz? Bunun üzerine Yalçýner Ne tasfiyesi ben TDKP liyim, tasfiye olan bir þey yok diye cevap verdi. Bunun üzerine Yalçýner in yanýndaki kiþiler araya girip artýk kalkmalarý gerektiðini, hocanýn yorgun olduðunu, ayrýca bu sohbetin yanlýþ yerlere gittiðini söyleyip masadan kalktýlar. Bursa dan Komünistler
Türkiye nin birçok ilinde gerçekleþtirilen eylem ve etkinliklerin ardýndan 12 Eylül 1980 askeri darbesinin 28. yýldönümünde 14 Eylül de Kadýköy de pek çok siyaset ve kitle örgütü tarafýndan bir miting gerçekleþtirildi.
DTP, EMEP, ESP, Devrimci Hareket, DÝP, EHP, HKM, Halkevleri, Kaldýraç, KöZ, ODAK, Marksist Bakýþ, ÖDP, Partizan, Proletaryanýn Kurtuluþu, Proleter Devrimci Duruþ, SODAP, SDP, Sosyalist Parti, Teori ve Politika, TÖP, 78'liler Giriþimi, Devrimci 78'liler Federasyonu, DÝSK Limter-Ýþ, DÝSK Sine-Sen, ÝHD, KESK Þubeler Platformu, Özgür Demokratik Alevi Hareketi, Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri, Tekstil-Sen, Uluslararasý Ýþçi Dayanýþma Derneði, BDSP, Alýnteri ve Antikapitalist in örgütlediði mitinge yaklaþýk 5 bin kiþi katýldý.
bir konuþma yaptý. Tuncel, 12 Eylül'ü yaþayanlar ve 12 Eylül'den sonra doðanlar olarak bu alanda bizi buluþturan en temel payda, darbecilerin yargýlanmasý talebidir diye konuþtu. Darbenin 28 yýldýr 82 Anayasasý ile yaþamaya devam ettiðini belirten Tuncel, Bu zihniyet, iþçilerin, emekçilerin, Kürtlerin demokratik, özgür bir toplum için mücadele etmesiyle ortadan kalkacaktýr. Halk artýk darbenin kader olmadýðýný görmeli ve özgür bir toplum yaratmak için kararýný vermelidir" dedi.
Mitingde sýk sýk Bedel ödedik bedel ödeteceðiz! , Yaþasýn devrim ve sosyalizm! , Darbeciler halka hesap verecek! , Darbeci generaller yargýlansýn! , Kahrolsun MÝT, Jitem, CIA kontrgerilla! sloganlarý atýldý.
KöZ ün arkasýnda duran komünistler olarak 12 Eylül mitingine 12 Eylül Rejimine Boyun Eðme! DTP yi Kapattýrma! Bin Umut Vekillerine Sahip Çýk! pankartýmýz ve 90 kiþilik kortejimizle katýldýk. Yürüyüþ boyunca ve miting alanýnda Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz , Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük , Varoþlarda Birleþ Alanlarda Devleþ , Vekiline Sahip Çýk DTP yi Kapattýrma , Ezilenlerle Saf Tut Þovenizme Kapýlma , Nerden Geliyoruz Varoþlardan, Ne Ýstiyoruz Özgürlük, Vermeyecekler Alacaðýz, Özgürlük Savaþan Ýþçilerle Gelecek , Deniz, Ýbo, Çayan, Savaþa Devam , Devrim Ýçin Devrimci Parti, Parti için Komünistlerin Birliði , Bolþevizm Kazanacak! Komünist Bir Dünya Kuracaðýz! , Yaþasýn Komünistlerin Birliði sloganlarýný da sýklýkla attýk.
Mitingde DTP Ýstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel de
Ýstanbul dan Komünistler
Saat 13.00 te Tepe Nautilus önünden baþlayan yürüyüþte kortejlerin en önünde mitingin ana þiarý olan 12 Eylülden Ergenekon a Kontrgerilla Daðýtýlsýn, Darbeciler Yargýlansýn ve Paþa Paþa Yargýlanacaksýnýz yazýlý pankartlar taþýndý. Ardýndan büyük ebatta asker postalý ve þapkasýnýn maketleri yer aldý.
Umut Kültür Derneði nde birlikte kaynatýlan aþure Mahallemizde geçmiþten gelen bir gelenek vardý; aþure ayýnda bir kazanda bütün mahallelinin birlikte kaynattýðý çorba Önceleri mahallenin meydanýna büyük bir kazan kurulur herkes kendi imkanýyla getirdiði bir avuç malzemeyi o kazana atardý Aþureler piþer birlikte yenirdi, fakat zamanla azalan birliktelik kaynayan kazanlarýmýzý da küçülttü. Biliyorduk ki o büyük kazanlar bizim bir arada durmamýzý simgeliyordu, aþýmýzý birlikte kaynatmamýzý, evimizin damýný birlikte onarmamýzý, düðünlerimizde yan yana halaya durmamýzý, güçlü olmamýzý simgeliyordu diyen Umut Kültür Derneði eski o büyük kazanlarýn yerini tutmasa da bu geleneðimizi hatýrlatmak için tüm Hüseyingazi mahallesi sakinlerini aþure kaynatmaya davet etti.
11 Ocak günü sabah erkenden Umut Kültür Derneði nin kapýsý açýldý. Birlikte yapýlan sabah kahvaltýsýnýn ardýndan hep birlikte iþe koyulduk. Kimisi tandýrda tozlanmýþ kazanýný göndermiþti, kimisi evindeki fasulyeyi. Mahalleden ablalarýmýz kaynatmaya baþladýlar çorbayý
ve aþurenin mahallede yayýlan kokusu davet etti herkesi. Býrakýn oturmayý ayakta durmak için bile yer yoktu Umut Kültür Derneði nde. Öncelikle dernek aktivistlerinden bir arkadaþýmýz neden böyle bir etkinlik yaptýðýmýzý anlattý.Umut Kültür Derneði olarak mahallemizde sorunlarýmýz karþýsýnda birlikte durmayý saðlamak için yaptýðýmýz etkinlikler gibi aþure etkinliðinin de bizim ve mahallemiz açýsýndan öneminden bahseden konuþmanýn ardýndan sýcak çorbalarýmýza daldýrdýk kaþýklarýmýzý.Bir yandan aþurelerimizi yerken bir yandan da mahallemizin sorunlarý, yaklaþan yerel seçimlerle ilgili sohbetler ettik. Ardýndan baðlama eþliðinde söylenen türküler daha da ýsýttý Ankara nýn kar altýnda kalmýþ varoþlarýndaki Umut Kültür Derneði nin havasýný. Sohbetler devam ederken bazý arkadaþlarýmýz da etkinliðe gelemeyen mahalleliye aþure daðýtmak için kapýlarý çaldý ve dernekten çýkan sýcak hava mahalleye daðýldý. Çok uzun bir aradan sonra kazanýmýz yine birlikte kaynamýþtý.
Ankara dan Komünistler
ESP nin eylemine destek verdik
12 Eylül gündemli baðýmsýz eylem takvimi çerçevesinde ilk olarak 3 Eylül de eylem programýnýn açýklandýðý bir basýn açýklamasý ve ardýndan bildiri daðýtýmý yapýldý. 6 Eylül de ise ESP nin düzenlediði basýn açýklamasýna katýldýk. Kurumlarýn aldýklarý karar gereðince ESP nin bir ay boyunca sürdürdüðü ve Ergenekon davasýna dair hazýrladýklarý Halkýn Ýddianamesi nin okunduðu eylemlerden 6 Eylül tarihine denk düþeni ortaklaþtýrýlmýþtý. 6-7 Eylül kýþkýrtmalarýnýn yýldönümü olmasý itibari ile özel olarak Türkiye deki gayrimüslim azýnlýklara yönelik ýrkçý-asimilasyoncu-katliamcý politikalarý teþhir eden bu eylemde ESP 6 7 Eylül'den Hrant Dink'e, Zirve Yayýnevi'nden Festus Okey'e Katliamcýlar Yargýlansýn! pankartý açtý. ESP temsilcisinin konuþmasýnýn ardýndan oluþturulan serbest kürsüde biz de söz alarak 12 Eylül öncesindeki sýnýf ve devrim mücadelesinin neden düzen güçlerini dehþete düþürdüðünü açýklamaya çalýþtýk. Kararlýlýkla sürdürülen her iþçi direniþinin, okullarda püskürtülen her faþist saldýrýnýn, varoþlarda barikatlarla karþý konulan her yýkým saldýrýsýnýn ardýndan burjuvazinin 12 Eylül öncesine mi dönmek istiyorsunuz? diye korkuyla sormasýnýn tesadüf olmadýðýný, burjuvazinin iflahýný kesen benzer koþullarý yaratmak ve aþmak için gönül ferahlýðýyla Evet, 12 Eylül öncesine dönmek istiyoruz demek gerektiðini ifade ettik. Son olarak burjuvaziye korkularýný iade etmek için varoþlarda, iþçi havzalarýnda sýnýf örgütlülüklerinde bir araya gelme çaðrýsýnda bulunduk. Ýzmir den Komünistler
Üçkuyular da basýn açýklamasý
12 Eylül günü Kenan Evren in evinin bulunduðu Üçkuyular da bir araya gelen KESK Ýzmir Þubeler Platformu, Halkevleri, Öðrenci Kolektifleri, Ýzmir 78 liler, ESP, Alevi-Bektaþi Yöre Dernekleri Platformu ve Geleceðimizi Ýstiyoruz Ýzmir Giriþimi ile birlikte pankartlý ve sloganlý bir yürüyüþ gerçekleþtirdik. Yürüyüþ sýrasýnda sivil polislerin ESP kortejini taciz etmesi tansiyonu kimi zaman arttýrdý. Üçkuyular Hava Kuvvetleri Komutanlýðý Lojmanlarý önünde okunan basýn metninde ise 1980 askeri faþist darbesinin 28. yýlýnda bir kez daha itham ediyoruz. Suçlusunuz. Hesap vereceksiniz dendi. Bu eyleme KöZ ün arkasýnda duran komünistler olarak 13 Eylül mitingi için hazýrladýðýmýz DTP yi Kapattýrma, 12 Eylül Rejimine Boyun Eðme, Bin Umut Vekillerine Sahip Çýk! pankartý ile katýldýk. Ýzmir den Komünistler
Denizli de basýn açýklamasý
78 liler il Giriþimi, SDP, EMEP, ÖDP, DTP, Sosyalist Parti Giriþimi, Demokratik Halklar Platformu, KöZ, Özgürlükçü Gençlik Derneði, Geleceðimizi Ýstiyoruz Ýnisiyatifi nin oluþturmuþ olduðu Darbe Karþýtý Platform, 12 Eylül günü Denizli Çýnar Meydaný nda yaklaþýk 150 kiþinin katýldýðý bir basýn açýklamasý düzenledi. Ardýndan 12 Eylül, Ergenekon ve Demokrasi konulu bir forum yapýldý. Forumda söz alarak bugün 12 Eylül darbecilerinin yargýlanmasýndan daha mütevazi ve acil olan, DTP nin kapatýlmasýna karþý güçlü kitlesel eylemler örgütleyerek ezilenlerin, emekçilerin örgütü olan DTP ye sahip çýkmak gerektiði üzerine vurgular yaptýk. Bugün sahip çýkýlmasý ve yaþatýlmasý gerekenin 12 Eylül dönemi öncesindeki gibi el birliði ile emekçilerin ezilenlerin arasýnda çalýþmak ve örgütlerine sahip çýkmak olduðunu vurgulayarak konuþmamýzý sonlandýrdýk. Forumda öne çýkan konulardan çatý partisine iliþkin olarak da çatý partisini savunanlarýnda DTP nin kapatýlmasýna karþý mücadele etmeleri gerektiðini, bu olmazsa, ayný kaderin kurulacak yeni bir partinin de baþýna geleceðini söyledik. Denizli den Komünistler
Okmeydaný nda ortak afiþleme
Ýstanbul da 12 Eylül mitingini örgütleyen platformun ortak afiþ çalýþmasýný Okmeydaný'nda SODAP, ESP, Partizan, ÖDP, KöZ ve Halkevi olarak birlikte yaptýk. Ortak afiþ çalýþmasý SODAP lý arkadaþlarýn Okmeydaný Demokrasi Platformu na birlikte yapmayý önermesi üzerine yapýldý. Bu çalýþmayý önemsedik ve gazeteye yazýp baþka arkadaþlarla paylaþmak istedik. Neredeyse her imzacýsý olduðumuz eylemde bulunduðumuz yerelde yapýlacak iþleri (bildiri daðýtýmý, afiþ vb.) ortaklaþtýrmayý gündemimize alarak siyasetlerden arkadaþlarla bunun önemi üzerine konuþuruz. Birlikte iþ yapmayý asýl olarak teknik olarak iþimizi kolaylaþtýrdýðý için deðil, birlikte iþ yapmak birbirimizi tanýmamýza, kendi görüþlerimizi birbirimize aktarýrken ön yargýlarýmýzdan kurtulmamýza ve birbirimize güven duymamýza yaradýðý için önemsiyoruz. Dayanýþmayý bir çözüm olarak kitlelere aktarýrken kendimizi es geçiyoruz. Sadece saldýrýlar olduðunda buna ihtiyaç duyuyoruz. Halbuki bir iþi güçlü yapmak hepimize güç veren bir durum. Bu nedenle devrimci dayanýþmayý önemsiyoruz. Yaþasýn devrimci dayanýþma Okmeydaný ndan Komünistler
Sayfa
10
OCAK 2009
Yerel seçimler ve komünist siyaset Önümüzdeki yerel seçimlerde dikkat edilmesi gereken hususlardan biri de yerel seçimlere burjuva siyaset tarzýnýn gözlüðünden yaklaþanlarla komünistlerin arasýndaki farklardýr. Komünistler iktidara yerleþmek için deðil iþçi sýnýfýnýn egemen sýnýf haline gelmesi için mücadele ederler Burjuva siyaset tarzýnýn yöneten yönetilen ayrýmýnýn çerçevesinin ötesinde bir ufku olmayanlar, genel seçimlere de yerel seçimlere de «biz seçilirsek þunlarý þunlarý yapacaðýz» edasýyla yaklaþýrlar. Talepleri seçim programlarý da iktidar sahibi olduklarýnda uygulamaya konacak bir vaatler listesi gibi olur. Seçilmedikleri takdirde (ki burjuva politikacýlarýyla onlarýn silahlarýný kullanarak yarýþanlarýn seçilmeleri ender görünen bir durumdur) ise bu seçim programlarý seçilen burjuva adaylarýna yönelik muhalefet bildirileri; onlardan istenen þeylerin listesi haline dönüþür. Bu siyaseti takip edenler müzmin bir muhalif durumundan kurtulamazlar, Bu nedenle vaatler biçimindeki seçim programlarýný sadece boþ vaatler, arkasýnda durulamayacak talepler diye eleþtirmekle yetinmek doðru deðildir. Zaten bu talepleri sol cenahtan sýralayanlar da kendi eksikliklerinin bundan ibaret olduðu kanýsýndadýrlar. Yeterince iktidar sahibi olamadýklarý için bu vaatlerini gerçekleþtiremediklerinden yakýnmaktadýrlar. Proleter devrimcilerin baþka konularda olduðu gibi seçim çalýþmalarýnda da yaklaþýmlarý esastan farklýdýr. Komünistler siyasal mücadeleyi doðrudan doðruya kendilerini siyasal iktidara yerleþtirmek üzere yapmazlar. Komünistler iþçi sýnýfýnýn egemen sýnýf haline gelmesi ve iktidara bir sýnýf olarak yerleþmesi için siyasal mücadele verirler. Bu tutumun elbette seçimlerde de bir farklýlýk olarak yansýmasý hatta öne çýkmasý söz konusudur. Söz konusu tutumun gereði ve anlamý þudur: Nasýl ki komünistler parlamentoda çalýþmayý siyasal iktidara ulaþmanýn bir yolu olarak deðil, iþçi sýnýfýnýn kendi iktidar organlarý ile iktidarý ele geçirmesi için ele alýyorlarsa yerel seçimlere hatta muhtarlýk seçimlerine de o gözle yaklaþmalýdýrlar. Yapýlacak iþler esas olarak emekçilerin kendi örgütlenmeleri ile yapacaklarý iþlerdir Komünistlerin propagandasý biz belediye baþkanlýðýný ele geçirirsek, bizim adayýmýz muhtar olursa, þunlarý þunlarý yapacaðýz... biçiminde olmaz. Bizim adayýmýz belediye baþkaný olursa mesela en fazla eski baþkanlarýn nasýl burayý arpalýk gibi kullandýðýný vb. teþhir edecek þekilde defterleri açmayý vaat edebilir. Ama yapýlmasý gereken iþlere gelince bunlarý esas olarak emekçilerin kendi örgütlenmeleri ile yapmalarý öne çýkarýlmalýdýr. Muhtar seçimlerinde de öyle; bizim adayýmýz muhtar olursa þunlarý yapacak, bunlarý edecek demek yerine, bizim adayýmýz seçilse de, seçilmese de biz kendi sorunlarýmýzý çözmek üzere þu þekilde örgütlenmeliyiz; þu talepleri kuþanmalý ve elde etmek üzere ilgili kurumlarýn üzerine çullanmalýyýz biçiminde bir tutum ele alýnmalýdýr. Bunu somutlamak için Bolþeviklerin 1905'ten itibaren iþsizlere dönük tutumlarý örnek olmalý. Yani biz sadaka deðil iþ istiyoruz; sahip olduklarýnýzýn hepsi bizimdir almaya geliyoruz þiarýnýn ifade ettiði tutum öne çýkarýlmalýdýr. Diyelim ki bir mahallede kanalizasyon sorunu var. Bunu belediyelere dilekçe vererek veya belediyeden bu kanalizasyonun yapýlmasýný isteyerek yapmak bir yoldur. Mahallemizin þu sorunu var; ayný zamanda da þu kadar iþsizimiz var. Bu iþsizler bu iþi yapmak üzere belediyenin elindeki araçlarla ve ücretleri belediye tarafýndan ödenmek ve kapitalistlerden tahsil
edilmek üzere örgütlendirilmelidir tutumunu öne çýkarmak da baþka bir yoldur. Muhtar için de böyle yaklaþýlmalý ve muhtardan bazý iþleri yapmasýný istemek ve beklemek yerine halk ile birlikte þu ya da bu iþin kotarýlmasýna muhtar olarak katýlmasý istenmelidir. Bu bakýmdan bugün AKP de somutlanan çalýþma anlayýþýna komünistlerin yürütmesi gereken çalýþma anlayýþýna taban tabana zýt olduðu için dikkat edilmelidir. AKP yoksulluða karþý mücadele etmek için emekçilere kömür ve makarna daðýtmakta, bunu kimi zaman parti olarak kimi zaman da belediyelerin olanaklarýný kullanarak gerçekleþtirmektedir. Yine eðitim sorunu burslar daðýtarak ya da dershanelere ücretsiz kayýtlar yapýlarak çözülmektedir. Komünistlerin benimsediði tutum ise bunun tam tersidir. Komünistler yürütülecek seçim çalýþmasýnda yoksulluk sorununa karþý belediyelerin ve muhtarlýklarýn varoþlardaki tüketim kooperatifleriyle ve diðer dayanýþma örgütleriyle daha sýký bir iliþkiye girdiði takdirde somut adýmlar atýlabileceðini savunur. Ýþçilerin yaþam koþullarýnýn düzelmesi için yerel yönetimlerin sendikalara ellerindeki tüm olanaklarý sunmasý talebini yükseltirler. Eðitim sorunu için de benzer bir tutum söz konusudur. Belediyeler eðitim sorununu çözmek için burs daðýtmak yerine çalýþarak okumak zorunda olan öðrencilere sýnava hazýrlanmalarýný da mümkün kýlacak iþler temin etmeli ve kendi olanaklarýndan faydalanarak emekçileri eðitim kooperatiflerinde seferber etmelidir. Kürdistan daki DTP yönetimindeki belediyeler bu yöndeki giriþimlerin nasýl olmasý gerektiði ve nasýl sonuçlar vereceðine dair önemli ipuçlarý sunmaktadýr. Yerel seçimlerdeki kazanýmlar küçümsenemez Dolayýsýyla bugünün koþullarýnda belediye yönetiminin bir elden diðerine geçmesinin hiçbir deðiþiklik
getirmeyeceðini düþünmek doðru deðildir. Kapitalist cenderenin bir parmak gevþemesinin bile ezilen sömürülen yýðýnlarýn bir nebze ferahlamasýna yol açacaðýný ve bu ferahlamaya ihtiyacý olan yýðýnlarýn her geçen gün daha çok arttýðýný en iyi bu kesimler içinde çalýþan komünistler bilir. Yerel yönetimler düzeyindeki nispi düzelme ve ferahlamalar yoluyla, ezilen-sömürülen yýðýnlarýn kimi sorunlarýnýn kýsmen çözülebileceðini de komünistler gözden kaçýrmazlar. Komünistler çürüyen kapitalizmin kent yaþamýna dayattýðý yüklerin belediyelerin kimin eline geçtiðine baðlý olarak aðýrlaþabileceðini veya kýsmen de olsa hafifleyebileceðinin farkýnda olmalýdýr. Bunun ezilenler açýsýndan önemini de görmezden gelmemek gerekir. Zaten komünistler bunun için yerel seçimleri beklemeye ve belediyenin köþe baþlarýna göz dikmeye gerek olmadýðýnýn da bilincindedir. O nedenle yýllardan beri komünistler seçimleri beklemeden de emekçiler arasýnda dayanýþma iliþkilerini geliþtirmenin ve kapitalist sömürü çarkýnýn yükünü biraz olsun hafifletmenin yollarýný bulmaya ve göstermeye gayret etmektedirler. Bu bilinçle, komünistler belediyelerin olanaklarýnýn planlý ve bilinçli bir kullanýmla ezilen-sömürülen yýðýnlarýn günlük ve kýsmi çýkarlarý doðrultusunda kullanýlabileceðini reddetmezler. Bunu küçümseyenlerin karþýsýna dikilmelidirler. Emekçilerin en çok ezilen ve sömürülen kesimlerinin nefes almalarýna olanak yaratmak için bir devrimi beklemeye hacet yoktur; bu amaçla çalýþmayý reddetmek elbette KöZ'ün arkasýnda duran komünistlerin tutumlarý arasýnda olmayacaktýr. Komünistler siyasal mücadeleyi kýsmi kazanýmlar ve reformlar için mücadeleyle sýnýrlayanlarla olduðu kadar, kýsmi kazanýmlar için mücadeleyi reddedenlerle de aralarýndaki ayrým çizgilerini kalýnlaþtýrmalýdýr.
Belediye devletin bir kurumudur mülk sahibi sýnýflara hizmet verir Belediyelerin devlet aygýtýnýn uzantýlarý olduðunun, sýnýflar karþýsýnda tarafsýz olmadýðýnýn en açýk kanýtý, belediye hizmetlerinin kentin deðiþik bölgeleri arasýndaki daðýlýmýnda varolan eþitsizliktir. Burjuva hükümetleri belediyeler gelirlerini arttýrdýkça övünüyor. Bu gelir artýþý iþçi sýnýfýnýn ve emekçilerin yoðun olarak yaþadýðý semtlerin, gecekondu mahallelerinin hâlâ belediye hizmetlerinden asgari düzeyde yararlanýyor olmasý gerçeðini ortadan kaldýrmýyor. Belediye harcamalarý ve dolayýsýyla hizmetleri, kent merkezlerinde, mülk sahibi sýnýflarýn ve orta sýnýflarýn yerleþtiði ve çalýþtýðý semtlerde, yabancý turistlerin konakladýðý ve gezdiði bölgelerde yoðunlaþýyor.
Kentin merkezinde gösteriþten, þatafattan geçilmiyor; iþçi semtleri ise sefalet içinde yüzüyor. Sýnýflý toplumlarda tüm diðer devlet kurumlarý gibi belediyeler de tarafsýz deðildir. Belediyeler kentlilerin çoðunluðunu oluþturan iþçilerin, emekçilerin çýkarlarýný korumak ve gözetmek için deðil, vurguncularýn, yaðmacýlarýn, arsa spekülatörlerinin ve kapitalistlerin çýkarlarýný korumak üzere çalýþýrlar. Sömürücü sýnýflara hizmet verirken belediyelerin yetkili mevkilerinde yer alanlar da kentin yaðmalanmasýnda paylarýný alýrlar. Bu yüzden belediyeler rüþvet ve yolsuzluðun en yoðun olduðu, her yetkilinin arpalýk serabýyla birbiriyle yarýþtýðý devlet
kurumlarýdýr. Bu yüzden belediye seçimleri sözüm ona hizmet yarýþý görünümü altýnda en büyük vurguncularýn birbiriyle yarýþtýðý, en büyük yalanlarýn söylendiði dönemlerdir. Büyük araziler, binalar, özel mülkiyette oldukça, kapitalist piyasa iliþkileri sürdükçe, kentlerin talan edilmesi ve belediyelerin de bu talanýn taraflý hakemliðini yapmasý sona ermeyecektir. Burjuva devleti emekçi yýðýnlarýn toplumsal yaþama müdahalesini olanaksýzlaþtýracak ölçüde merkezileþmiþ bir sistem üzerine kurulmuþtur. Yerel sorunlarýn önemli bir bölümü hükümete tümüyle baðlý polis müdürü gibi çalýþan vali ve kaymakamlarýn sorumluluk alanlarýna girmektedir. Ýþte belediyelerin kentlilerin hizmetinde kurumlar haline gelmesinin birinci koþulu bu bürokratik yapýlarýnýn kýrýlmasý ve semt biriminden baþlayarak her düzeyde emekçilerin belediyeler üzerinde denetim kurmasýný saðlayacak denetleme mekanizmalarýnýn kurulmasý zorunludur. Bu sorunun yerel düzlemde yapýlacak deðiþikliklerle çözülemeyeceði açýk olsa da yerel yönetimlerde yapýlacak bu yöndeki deðiþiklikler burjuva diktatörlüðünün ne türden bir devlet aygýtýyla deðiþmesi gerektiðine dair daha somut propaganda yapmayý mümkün kýlacaktýr.
Belediyeleri lafla teþhir etmek doktriner siyasetlerin tarzýdýr Belediyelerin burjuva devletin bir parçasý olduðu ve asýl görevinin toplumun asalak katmanlarýna hizmet etmek olduðu komünistler açýsýndan açýktýr. Ancak komünistler açýsýndan su götürmez olan bu gerçek emekçiler açýsýndan hiç de açýk deðildir. Bilakis emekçilerin çoðunluðu ya belediyeleri kendilerine yakýn kurumlar olarak gördüðünden bu kurumlar aracýlýðýyla yaþam koþullarýný deðiþtirebileceklerini düþünürler. Ya da tersinden belediyelere burjuva siyasetinin tüm kurumlarýna olduðu gibi kayýtsýzlýk içinde yaklaþýrlar. Hatta bu son gruptakilerin çoðunluðu teþkil ettiðini söylemek yanlýþ olmaz. Belediyelerin emekçilerin hiçbir sorununu çözemeyeceðini, asýl çözümün düzenin toptan deðiþmesinde, sosyalizmde olduðunu tekrarlayýp durmanýn sosyalizm propagandasý olduðunu sanan doktrinerlerin yürüttüðü faaliyetin ise bu gruptaki emekçilerin bezginliðini ve karamsarlýðýný arttýrmanýn dýþýnda bir sonucu olmayacaktýr. Hâlbuki düzen güçleri arasýndaki yarýþtan ötürü emekçilerin nispeten politikleþtikleri bir döneme tekabül eden seçim döneminde ve sonrasýnda doktriner tuzaklara basmadan seçim iklimini istismar etmek mümkündür.
Yerel seçimler hem mevziler kazanmak hem de düzeni teþhir etmek için fýrsatlar sunuyor Her þeyden önce seçimlerde mevziler kazanmak mümkündür. Burada mevzi derken kast edilense elbette seçilen adaylarýn yerleþtiði mevki deðildir. Zira kendi
baþýna bu konumlarýn tümü burjuva devlet çarkýnýn parçalarýndan biridir. Ancak bu mevkileri istismar ederek emekçiler örgütlendirilebilir ve onlarýn hâlihazýrdaki örgütleri arasýndaki dayanýþma yerel yönetimlerin imkânlarý kullanýlarak güçlendirilebilir. Ýþte mevzi derken kast edilen de bu artan örgütlenme ve büyüyen dayanýþma olacaktýr. Tam da bu nedenden ötürü yerel seçimleri kazanmak sadece emekçiler arasýndaki dayanýþmayý güçlendirmek için deðil ayný zamanda burjuva düzenini teþhir etmek için de fýrsatlar sunar. Seçimin kazanýldýðý bölgelerde devrimci bir çalýþmayla belediyenin devletin bir parçasý olduðunu emekçilerin kendi deneyimleriyle anlamasýný saðlamak mümkündür. Zira belediyeler emekçilerin örgütlenip güçlenmesi lehinde attýðý en ufak adýmda devletle ve burjuvaziye hizmet eden diðer kurumlarla k a r þ ý k a r þ ý y a g e l e c e k t i r. B e l e d i y e m e c l i s i demokratikleþtirildiðinde, zabýta teþkilatý laðvedildiði ya da yetkileri sýnýrlandýðýnda, kitle örgütleriyle daha aktif bir iliþki kurulduðunda, zengin semtleri odaklý hizmet anlayýþýný deðiþtirdiðinde düzenin türlü mekanizmalarý belediyelerin karþýsýna dikilecektir. Kürdistan daki belediyelerin bu doðrultuda attýklarý mütevazý adýmlarýn karþýlaþtýklarý tepkiler ve engeller bu konuda bol sayýda örnek sunuyor. Benzer bir tutumu muhtarlýklar kazanýldýðýnda da sergilemek mümkündür. Bu türden bir teþhir faaliyetini yürütmek içinse ille de belediye baþkanlýklarýný yahut muhtarlýklarý kazanmak
þart deðildir. Belediye meclislerine tek bir aday seçtirmek bile teþhir faaliyetinin önünü açmak için yeterlidir. Parlamento kürsüsü düzenin teþhiri için nasýl bir araç olarak kullanýlýyorsa belediye meclisi de ayný þekilde istismar edilebilir. Hatta belediye meclisi parlamentoya kýyasla emekçilere çok daha yakýn ve uzanýlabilir bir konumdadýr. Üstelik bu meclislerde ele alýnan konular parlamentoya kýyasla emekçilerin gündelik yaþamý ve mücadelesiyle yakýndan baðlantýlýdýr. Kanalizasyon sorunlarý, toplanmayan çöpler, çamurlu yollar, ihale fesatlarý, pazarcýlarýn uðradýðý zulüm, küçük esnafa dayatýlan rüþvet mekanizmasý hep belediye meclisinde ele alýnan yahut alýnabilecek meseleler olduðundan düzenin pisliðini bu kürsüyü kullanarak teþhir etmek çok daha mümkün ve gereklidir. Dahasý düzenin teþhiri için seçimlerde belediye baþkanlýðýný, muhtarlýðý yahut belediye meclisi üyeliðini kazanmak þart deðildir. Zaten böyle bir bakýþ açýsý bir dizi yerde seçim çalýþmasýna peþinen havlu atmayý ya da doktrinerlerinkinden farksýz bir siyasal çalýþma yürütmeyi beraberinde getirir. Oysa desteklenen adaylarýn kazanma þansýnýn olmadýðý durumlarda bile bir teþhir çalýþmasý yürütmek mümkündür. Seçimde desteklenen adaylarýn katýldýðý halk toplantýlarý düzenlemek, düzenlenen toplantýlarda emekçilerin bu taleplerin takipçisi olmasýný saðlamak seçimleri düzen partileri kazandýðý koþullarda bile emekçilerin taleplerinin bayraðý altýnda eylemli bir þekilde mücadele etmesini saðlar.
Komünistlerin kýsmi kazanýmlar için verdiði mücadele reformistlerden farklýdýr Komünistler en basit bir kazanýmýn bile bir bedeli olduðunu bilir; kapitalist toplumda yönetimde kim olursa olsun bu maliyetin emekçilerin sýrtýna yüklendiðini bilir. Bu yüzden belediyeleri sýnýf mücadelesinin üstünde tarafsýz bir kurum gibi gören reformistlerden farklý olarak, belediyeler ve yerel yönetimler düzeyinde emekçilerden yana en küçük düzenleme için bile ezilensömürülen yýðýnlarýn sýrtýna ek bir yük bindirilmesine, belediye hizmetlerinin metalaþtýrýlýp satýlmasýna, belediye iþçilerinin sömürülmesine karþý çýkmak komünistlerin ödevleri arasýnda olmalýdýr. Bu mücadelenin her adýmýn yükünü iþçilerin sýrtýndan alýp kapitalistlere yükleyerek ve yalnýzca belediyenin olanaklarýna deðil, sýnýf mücadelesinin tüm olanaklarýna dayanarak yürütülmesi gerektiðini savunurlar. Böyle yaklaþýldýðýnda hangi adayýn seçileceðinden ziyade kim seçilirse seçilsin emekçilerin ne yapmasý gerektiðine dikkat çeken bir çizgi söz konusudur. Bu durumda komünistlerin kendi adaylarýnýn olmamasý büyük bir eksiklik sayýlmaz. Aksine emekçi mahallelerinde dayanýþma örgütlenmelerinin ve bu alanda bir deneyimin varlýðý bu yönde bir tutumun önünü açar. Hâlihazýrda kendini Biz Varýz deklarasyonuyla duyurmuþ olan kampanya bu doðrultuda çalýþmalar yürütmek için son derece elveriþli bir zemin sunmaktadýr. Amacýný AKP ve CHP eliyle yürütülen saldýrýlara ortak bir savunma hattý örme giriþimi olarak duyurmuþ ortak aday kampanyasý, bu amacýna bir yönüyle düzen partilerinin karþýsýna sol güçlerin adaylarýný çýkartýp, yerel seçimlerde belediyeler, belediye meclisleri ve muhtarlýklar düzeyinde mevziler kazanarak ulaþacaktýr. Ama bundan daha önemli bir kazaným, seçimleri kazanma ihtimalinin bulunduðu ya da bulunmadýðý alanlarda, çalýþmaya dâhil olan tüm sol güçlerin söz konusu alandaki emekçi örgütlenmelerini dayanýþma içine sokulduðu ve bu alanlarda yeni örgütlenmeler yaratýldýðý takdirde ortaya çýkacaktýr.
Muhtarlýk kurumuna nasýl bakmalý?
Muhtarlýk kurumu genellikle önemsenmez ve küçümsenir. Mahallenin, köyün bir parçasý gibi görülür ve asýl anlamý ve rolü gözden kaçýrýlýr. Doðrusu muhtar devletin en yakýnýmýza uzanan elidir. Ayný zamanda da bu gözle bakýldýðýnda elimizin altýnda sayýlýr devletin bu ucu. En kolay tutulacak en kolay kýrýlacak elidir devletin muhtarlýk kurumu. Ne var ki, bu kadar yakýnda olduðu için olsa gerek, genellikle muhtarlýk kurumunun devletin bir uzantýsý olduðu pek görülmez. Oysa devletin her kapýsýnda ilk istenen belgeler genellikle muhtarlýktan temin edilen belgelerdir. Bütün temel kayýtlar orada tutulur ve muhtar onayý ile verilmiþ belgeler üzerinden yürür resmi iþlerin tamamýna yakýný. Bu bakýmdan ayrýntý gibi görünse bile muhtarlýk kurumu olmadan pek çok devlet iþinin yürümeyeceðini, devlet çarkýnýn nasýl tekleyeceðini tasavvur etmek zor deðildir. Kuþkusuz bu kayýtlarýn hepsinin yedekleri vardýr ve baþka kaynaklardan saðlamasýnýn yapýlmasýnýn yollarý da mevcuttur. Devlet bütün yumurtalarýný bir sepete koymaz. Özellikle de muhtarlýklarýn denetiminin zor olduðunu ve denetimden çýkmasýnýn daha kolay olduðunu görmezden gelmez. Bununla birlikte seçim dendiðinde genellikle herkesin aklýna gelen þeylerin baþýnda muhtar seçimleri gelmez. Buna da þaþmamak gerekir. Çünkü muhtarlýk her ne kadar devletin bir kurumu olsa da devletin muhtarlýklar üzerinden idare edilmediði besbellidir. Burjuva partilerinin en çok önemsedikleri seçimin muhtar seçimi olmadýðý açýktýr. Sosyalistler ve devrimciler de seçim deyince en çok muhtar seçimleri ile ilgilenmezler. Oysa emekçi mahallelerinde muhtar seçimlerinin politik çalýþma çerçevesinde ele alýnmasý mümkün ve gereklidir. Sözümona iktidar hedefli siyaset yapma adýna yerel çalýþmalara burun kývýranlar, elbette büyük siyasi hedeflerin hayaliyle türlü oportünist manevralara göz dikip muhtar seçimlerine de ilgi göstermeyecektir. Ýþçi sýnýfýnýn en devrimci ve dinamik kesimleri içinde çalýþmayý düstur edinmiþ olan komünistler ise baþka türlü yaklaþýr. Bu kesimlerden baþlayarak sýnýf dayanýþmasýnýn temel taþlarýný döþemeyi hedefleyenler, bu fýrsatý daha önceki çalýþmalarýný sýnamak, yeni alanlara girmek ve eldeki mevzileri pekiþtirmek için bir vesile olarak deðerlendirmelidir. Özellikle emekçi semtlerinde sýnýf dayanýþmasýna dönük kurumlar yaratmak için çalýþan komünistler önümüzdeki seçimleri bu alandaki çalýþmalarýný tanýtmak ve pekiþtirmek üzere deðerlendirmek durumundadýr. Bu ayný zamanda yerelliklerde kendileri ile benzer istikamette çalýþmalar yürüten güçler arasýnda ortak çalýþma ve dayanýþma iliþkilerinin temellerinin atýlmasý veya pekiþtirilmesi için de önemlidir.
Sayfa
OCAK 2009
11
20. yüzyýla Ekim Devrimi damga vurdu
B
ritanyalý tarihçi Eric Hobsbawn 1917 devriminin kazanýmlarýnýn yerinde çoktandýr yeller esiyorken ve bu devrimden doðan SSCB resmen tarihe karýþtýktan sonra «Kýsa 20. Yüzyýl» diye adlandýrdýðý bir kitap yazdý. Bu kitabýnda Ekim Devrimi ne varan süreci þöyle tarif etti:
"Ýnsanlýk bir alternatif bekliyordu. Böyle bir alternatif 1914'te biliniyordu. Kendi ülkelerinin giderek geliþen emekçi sýnýflarýnýn desteðine dayanan ve zaferlerinin tarihsel kaçýnýlmazlýðýna duyulan bir inançtan esinlenen sosyalist partiler Avrupa'nýn pek çok ülkesinde bu alternatifi temsil ettiler. Bu adeta halklarýn ayaklanmalarý, kapitalizm yerine sosyalizmin geçirilmesi ve böylece dünya savaþýnýn anlamsýz acýlarýnýn daha olumlu bir þeye dönüþtürülmesi için sadece bir iþaretti: yeni bir dünyanýn kanlý doðum sancýlarý ve kasýlmalarý idi. Rus Devrimi ya da daha kesin olarak Ekim 1917 Bolþevik Devrimi dünyaya bu iþareti vermeye baþladý. Böylece, 1789 Fransýz Devrimi'nin on dokuzuncu yüzyýl tarihinin en önemli olayý olmasý gibi, Ekim Devrimi de bu yüzyýl tarihinin en önemli olayý haline geldi (E. Hobsbawn, Kýsa 20. Yüzyýl, s.72, Sarmal Y.) Hobsbawm nýn kitabýnýn baþlýðý haline getirdiði fikir de, yirminci yüzyýlý aþaðý yukarý Ekim Devrimi ile baþlayýp, aþaðý yukarý SSCB nin daðýlmasýyla sona eren bir asýr olarak tarif etmesidir. Bu yanlýþ deðildir; yalnýz Hobsbawm ýn deðil, pek çok baþka tarihçinin yaný sýra, komünistlerin de paylaþtýðý bir deðerlendirmedir. Ekim Devrimi'nin yüzyýlýn bütün
geliþmelerine þu veya bu ölçüde damga vuran dünya-tarihsel çapta bir altüst oluþ olduðu hakkýnda, çok deðiþik açýlardan hareket etmekle birlikte, ayný noktada buluþan pek çok deðerlendirme vardýr. 1917 Rus Devrimi ni hem canlý bir tanýðý olarak yaþayan hem de aktif bir taraftarý olan Amerikalý gazeteci John Reed de sýcaðý sýcaðýna bu devrim hakkýnda þunlarý söylemiþti: Bolþevizm konusunda ne düþünülürse düþünülsün, Rus Devrimi insanlýk tarihinin en büyük olaylarýndan biridir. Bolþeviklerin ortaya çýkýþý da dünya çapýnda önem taþýyan bir olaydýr. Besbelli ki Ekim Devrimi geride býraktýðýmýz yüzyýla kadarki tarihin en büyük olayýdýr. Sosyal devrim çaðýnýn baþlangýcýný ilan etmiþtir Ekim Devrimi. Lenin de çaðý «emperyalizm ve proleter devrimleri çaðý» olarak tarif ederken ayný gerçeðe iþaret etmiþtir. Bugün bu devrimle hayat bulmuþ olan sovyet cumhuriyetinin yerinde yeller esiyor. Ama SSCB'nin bir çýban gibi içten içe çürüyüp, nihayet etrafa cerahatini yayarak patlayýp sönmesi de yüzyýlýn sonuna damga vuran bir geliþme oldu. «20. Yüzyýla Savaþlar Damga Vurdu» Ama Hobsbawn ayný kitabýnda «savaþ
bu yüzyýla damgasýný vurdu» diyor. Hobsbawn gibi, yirminci yüzyýlda 1917 Devrimi nin baþlýbaþýna bir yeri olduðunu düþünmekle beraber, geride býraktýðýmýz yüzyýlýn savaþlarýn damga vurduðu bir yüzyýl olduðunu düþünenler az deðil. Hatta savaþ vurgusu o denli öne çýkmakta ki, yirminci yüzyýl daha çok savaþlar ve çatýþmalarla tarif edilmektedir. Ýlginçtir, yirminci yüzyýlý bu gözle görenler kendilerini bu devrimle özdeþleþtiren sosyalistler arasýnda bile eksik deðil. Aksine geride býraktýðýmýz yüzyýl sona ererken, SSCB'nin ve taklitlerinin daðýlmalarýyla birlikte, bunlar bir çýrpýda çoðaldýlar. Halbuki yirminci yüzyýlýn tarihi de adeta SSCB nin tarihi ile çakýþmýþtý. Dünya çapýndaki ilk emperyalist paylaþým savaþý ile baþlayýp, SSCB nin tarih sahnesinden kalkmasýyla birlikte sona erdi. Buna bakýp, savaþlarýn damga vurduðu bir yüzyýlýn sona erdiðini iddia edenler iyice yaygýnlaþtý. Gerçi emperyalistlerin sözcüleri ve yardakçýlarý, oldum olasý savaþlarý ve savaþ tehdidini emperyalizmin kaçýnýlmaz bir sonucu olarak deðil de SSCB nin varlýðýný bahane ederek açýklýyordu. Bu nedenle onlarýn SSCB nin sahneden çekilmesi ile savaþ tehdidinin de ortadan kalkacaðý sonucuna varmalarý tuhaf deðil. Ama sosyalistler
arasýnda pek çoklarý, özellikle emperyalist metropollerdeki resmi KP ler de oldum olasý SSCB yi barýþýn bekçisi ve garantisi olarak görmekteydi. Ne hikmetse onlar ve onlarýn kuyrukçularý da 20. yüzyýl SSCB nin daðýlmasý ile sona ererken, «dünyanýn globalleþtiðinden» ve artýk sýnýf çatýþmalarýnýn ve savaþlarýn olmayacaðýndan söz etmeye baþladýlar. Bu safsataya kananlar ise her zamankinden fazla ve artmaktalar. 21. Yüzyýla Ne Damga Vuracak? Halbuki geride kalan yüzyýlýn son yýllarýnýn yeni bir emperyalist paylaþým kavgasýnýn tozu dumaný içinde sona erdiði ve yirmi birinci yüzyýlýn da savaþlarla baþlamýþ olduðu gözden kaçabilecek gibi deðil.Geçen yüzyýl ilk büyük emperyalist paylaþým savaþý ile baþlayýp, daha büyük bir ikinci dünya savaþýna sahne oldu ve yeni bir paylaþým kavgasýnýn hazýrlýklarý içinde sona erdi. Bu yüzyýla savaþlar damga vurdu denmesi o kadar abes deðil. Ama böyle olduðu halde bu sayýsýz deneyimden emperyalist savaþlarý durdurmanýn yolunu süzüp çýkartmak o kadar kolay olmuyor. Halbuki «ya savaþ devrime yol açacak ya devrim savaþa yol açacak» diyen Bolþeviklerin önderliðinde gerçekleþen Ekim Devrimi ayný zamanda emperyalist savaþlara çatýþan kamplardan birinin yanýnda yer almadan da son verilebileceðinin en parlak örneðini teþkil ediyor. Öðrenmesini bilenler için ve gerçekten emperyalist savaþlara son verebilmek için tek doðru kýlavuzu sunuyor
Emperyalist savaþa Rus Devrimi son verdi Ekim devrimi sadece muzaffer bir devrim deðil ayný zamanda bir devrimin proletarya diktatörlüðü ile sonlanacaðýna dair çok kýymetli derslerin bulunduðu bir deneyimi ifade etmektedir. Rus devriminin en özgün tarafý ise þubattan ekime kadarki dönemde saklýdýr. Çünkü bu dönem güçler dengesi ile ilgili geliþmeler karþýsýnda komünistlerin nasýl tutum aldýðýna iliþkindir ve bu deneyimleri baþka bir yerde de bulmak mümkün deðildir. Fakat bu deneyimlerden yararlanmak bu sürecin her yerde ayný biçimde gerçekleþeceðini beklemek anlamýna gelmemelidir. Þubattan ekime kadar geçen süreçteki deneyimlerden yararlanýrken faþist gericiliðin yükseldiði içinden geçtiðimiz günlere ýþýk tutabilecek deneyimler olduðunu da görebiliriz. Temmuz günlerinin ardýndan yaþanan gericilik günlerinde Bolþevikler kitleler arasýnda örgütlenmeye ve mücadele etmeye devam ettiler. Keza temmuz günlerinde devrimci hareketin yükseldiði süreçte de doðru zaman olduðunu düþünmüyor olmalarýna raðmen kitle hareketinin kendiliðinden yükseliþine önderlik etmek yönünde hareket etmiþlerdir. Böylelikle daha büyük bir yenilgiye uðramadan doðru bir noktada geri çekilmeyi gerçekleþtirebildiler. Bu geri çekilme günlerini Kerensky ve Kornilov un kendi aralarýndaki iktidar mücadelesi takip etti. Þubat ta ayaklanma gerçekleþtiðinde egemen sýnýflar arasýndaki çatýþmadan devrimi nihayetine ulaþtýrmak için yararlanamayan Bolþevikler bu süreçte egemenler arasýndaki çeliþkilerden ve çatýþmalardan yararlanabilmiþtir. 1917 de emperyalistler arasýnda dünya çapýnda bir paylaþým kavgasý vardý. Rusya da bu paylaþým kavgasýnýn hem içindeydi hem de bu kavgadaki güç dengelerinin deðiþiminden ciddi bir biçimde etkilenmekteydi. Uluslararasý düzeyde burjuvazi tek bir sýnýf çýkarý etrafýnda bir blok oluþturmadýðý gibi, birbiriyle ölümüne bir savaþa tutuþmuþ iki kamp halindeydi. Emperyalistlerin uluslararasý düzeydeki çatýþmasýnýn bir savaþla sonuçlanmasý karþýsýnda dünya sosyalist hareketi kendi içinde farklý tutumlar aldý. Ulusal savunmaya geçerek savaþta kendi devletinin yanýnda yer alanlarla, pasifist savaþ karþýtý eylemlerle savaþý savuþturmaya çalýþanlar çoðunluktaydý. Bolþevikler ise savaþtan devrim için yararlanma yolunu seçmiþlerdi. Baþta Kautsky olmak üzere II. Enternasyonalci kimi
galip çýkmýþtý ve Rusya nýn hâkim sýnýflarý çarlýk rejimini takip eden yeni rejimin hakimleri haline gelerek emperyalist paylaþým kavgasýndan kendi hisselerine düþeni alma gayretindeydiler. Bunun için emekçilerin ve ezilenlerin direncini kýrmak ve onlarýn baðýmsýz örgütlenmelerini daðýtýp kendilerine tabi kýlmak zorundaydýlar. Bunu yaparken de savaþ zamanýnda olduðu gibi emekçilerin bir kesimini kendi yedeklerine alarak hareket etmenin yolunu arýyorlardý.
çevreler emperyalizmin dünya savaþlarýna yol açmasýný engelleyeceðine iliþkin teoriler geliþtirirken Bolþevikler emperyalistler arasý paylaþým kavgasýnýn devletler eliyle ve dünya çapýnda bir savaþ yoluyla çözüleceðini öngördüler. Bolþevikler, böyle bir savaþýn ve hatta savaþlarýn kapitalizm ve onun en yüksek biçimi olan emperyalizm hüküm sürdüðü müddetçe kaçýnýlmaz olacaðýnýn altýný çizdiler. Bu itibarla da burjuvaziyi alaþaðý edecek bir devrim olmadýðý takdirde bu savaþý önlemenin mümkün olmayacaðýný ve bu takdirde sýnýf düþmanlarýnýn birbiriyle kapýþtýðý savaþtan bir devrim için yararlanmanýn yollarýný bulmak gerektiðine iþaret ettiler. Enternasyonal in solunda duran Rosa Luxembourg ve Troçki gibi kimseler de bu fikre karþý çýktýlar. Çünkü onlar sýnýf mücadelesinin daha ferah yürümesi için toplarýn susmasý gerektiðini ve barýþ ortamý olmasý gerektiðini savunuyorlardý. «Toplardan devrim için yararlanmak gerekir!» diyen bir tek Bolþevikler vardý. Bu nedenle diðerleri Bolþevikleri hayalperest ve pragmatist görüyordu. Her ne kadar savaþ devrim ile engellenmediyse de bir dizi devrim bu savaþýn koþullarý içinden doðdu. Bunlardan
ilki 1916 Paskalya ayaklanmasý adýyla Ýrlanda da oldu. Lenin bunu emperyalist savaþýn yol açtýðý ilk devrim diyerek selamladý. Ýkincisi de Bolþevikler için bile beklenmedik bir zamanda Rusya da patlak verdi. Ardýndan Avusturya-Macaristan da, Almanya da peþpeþe, esas olarak emperyalist savaþýn yol açtýðý ve Rusya daki devrimden de ilham alan devrimci geliþmeler oldu. Osmanlý Ýmparatorluðunun artýklarý üzerinde bu yöndeki geliþmeler Kemalistlerin karþý devrimci müdahaleleriyle ezilir ve ikame edilirken Ýtalya da da bu karþý devrimci misyon eski solcu Mussolini nin faþist hareketi tarafýndan üstlenildi. 1917 Þubat ta emperyalist zincir en zayýf halkasýndan kýrýldý. Emperyalist savaþ Rusya da çarýn devrilmesine yol açan bir devrimci kalkýþmaya yol açtý. Ama þubatta bu ayaklanmayý asýl hedefine ulaþtýrmak için zorunlu olan devrimci önderlik henüz hazýr ve hazýrlýklý deðildi. Bu hazýrlýk þubatla ekim arasýnda tamamlandý. Bu dönem ayný zamanda Bolþeviklerin Rusya daki hâkim güçler arasýndaki çatýþmadan yararlanarak devrimi nihayetine ulaþtýracak doðru taktik tutumlarýn benimsendiði bir döneme tekabül etmektedir. Rusya nýn içinde yer aldýðý emperyalist kamp savaþtan
Temmuz daki kendiliðinden ayaklanmanýn ezilmesi de bu yolu açmýþtý. Ama bu geliþme hâkim sýnýflar arasýndaki çeliþkiyi ve emperyalistler arasýndaki paylaþým kavgasýný sona erdirmiþ deðildi. Bir yandan Rusya nýn hakim sýnýflarý Almanya nýn Avusturya nýn ve Osmanlý nýn üzerine yürüyerek emperyalist savaþýn galip devletleri arasýnda yer alan bir taraf olarak ganimetlerini arttýrma ihtiyacý içindeydiler, bir yandan da kendi içlerinde bu zaferin ganimetlerinin paylaþýlmasýnda iktidarý hangi kesimlerin elinde tutacaðý konusundaki rekabet ortadan kalkmýþ deðildi. Bu þartlar altýnda Çar ý geri getirmek isteyenlerin temsilcisi olarak öne çýkan Kornilovcular ile Kerensky nin temsil ettiði kesim arasýnda yeniden bir kapýþma baþladý. Tam emperyalist paylaþým kavgasýnýn yarattýðý iklimde yükselen devrim dalgasý kýrýldý denirken bu sefer Rusya nýn hâkim sýnýflarýnýn temsilciliðini yapmak isteyen siyasi güçler arasýnda yeni bir çatýþma ortaya çýktý. Bolþevikler bu sefer hazýrlýksýz deðildi. Bolþevikler, bu sefer hâkim sýnýflarýn kendi aralarýndaki bu iç çatýþmadan devrim için yararlanmasýný bildiler ve Þubatta yarým kalan devrim burjuvazinin iktidar organlarýnýn tümüyle parçalanmasý ve iktidarýn tümüyle Sovyetlerin eline geçmesiyle 7 Kasým da zafere ulaþmýþ oldu. Þubatta baþlayan devrim Kasým da proletarya diktatörlüðü ile taçlanarak sonuçlandý. Böylelikle emperyalist savaþýn devrimci geliþmeler için elveriþli bir iklim oluþturacaðý öngörüsü doðrulanmýþtý. Ama bir baþka öngörü daha doðrulandý: Devrim olasýlýklarýnýn bir devrimin zaferine ulaþmasý için bunun için hazýrlanmýþ ve kendini kendiliðinden eylemlerin etkisinden uzak tutabildiði gibi ayný zamanda kitlelerin kendiliðinden hareketine yön verebilecek kadar kitle hareketi ile sýký iliþkiler içinde olan Bolþeviklerinki bir devrimci partinin önderliði þarttýr.
Sayfa
12
OCAK 2009
Obama ezilenlerin oylarýyla kazandý ABD de Barack Obama nýn baþkan olmasýyla sonuçlanan seçimlerde seçilenden ziyade seçenlere bakmak gerekli. Bu seçimin önceki baþkanlýk seçimlerinden bu bakýmdan farklý özelliklere sahip olduðu bir vakadýr. Obama kitlelerin dinamizmini arkasýna alarak, kitlelerin deðiþim beklentisi ve örgütlenme hevesini istismar ederek baþkanlýk koltuðuna oturdu. Yýllardýr siyasete ilgi göstermeyen ancak devrimci siyasetin öznesi haline getirilmesi gereken kesimler ilk kez bu seçimlerde hem seçim çalýþmalarýna bilfiil katýlarak hem de seçimlerde oy kullanmak suretiyle siyaset sahnesinde kendini gösterdi. Seçmenlerin yüzde 66 sýnýn oy kullandýðý bu seçim Amerikan tarihinin en yüksek katýlýmlý seçimleri oldu.
Bu seçimlere ilgi gösteren kesimlerin baþýnda siyahlar geldi. Yýllarca derilerinin rengi nedeniyle beyazlarla eþit muamele görmeyen siyahlarýn siyah bir baþkan seçtirmek için uðraþ vermesi anlaþýlmaz deðildir. Amerikan Ýç Savaþý nýn (1861-1865) kuzeylilerin zaferiyle sonuçlanmasýndan beri kölelik resmen kaldýrýlmýþ, siyahlarýn alýnýp satýlmasý son bulmuþ olsa da ABD de siyahlarýn yasa önünde dahi beyazlarla eþit olmalarý çok yakýn bir zamana kadar mümkün olmadý. Köleliðin kaldýrýlmasýndan yaklaþýk yüzyýl sonra bile çeþitli eyalet yasalarýna göre beyazlarla ayný çeþmeden su içmeleri, ayný otobüs duraklarýnda beklemeleri, restoranlarda ayný masalarda oturmalarý yasaklandý, trene bindikleri zaman kendilerine ayrýlmýþ bir zenci vagonu vardý, otobüse bindiklerinde kendilerine ayrýlmýþ en arka koltuklarda seyahat etmek zorundaydýlar, sporcularýnýn ayrý bir ligi vardý, bir dizi müzik türünü ortaya çýkarýp ilk kez icra edenler olduklarý halde müzisyenleri sahnelere çýkarýlmazdý. Nihayet bu durum deðiþtiðinde bile iþte, okulda, siyasette önlerine engeller dikildi, polisin eline düþtükleri zaman daha yargýlanmadan suçlu muamelesi gördüler, ya doðrudan ipe götürüldüler veyahut linç edildiler, yargý önüne çýktýklarýnda bile haklý olduklarýný kanýtlamak için bir beyazdan iki kat fazla uðraþmak zorunda kaldýlar, buna raðmen suçsuzluklarýný kanýtlayamadýlar. Dolayýsýyla onlarýn bu seçimlere ilgi göstermeleri için sayýsýz neden vardý. Bugüne kadar yapýlan seçimlerde erken oy kullanma iþleminde beyazlar sandýk baþlarýna akýn ederken bu kez sandýk baþýnda ilk yerini alanlar siyahlar oldu. Seçim günü oy atmak için okul ve kiliselerde ülke tarihinde görülmemiþ uzunlukta kuyruklar oluþturup, soðuk havada üç dört saat erinmeden beklediler. Sonuç olarak sandýk baþýnda yapýlan anketlere göre siyah seçmenlerin yüzde 95 i Obama ya oy verdi. Ancak tek faktör siyahlarýn ýrk ayrýmcýlýðýna karþý tepkileri deðildir. Zaten Barack Obama da ýrk
vermektedir. Kriz koþullarýnda Obama nýn halktan yana, daha sosyal demokrat bir siyasi çizgi izleyeceði varsayýmý tercih sebebi olmuþtur. Obama nýn bahsettiðimiz kesimlerin oylarýný aldýðýný baþka verilere dayanarak da saptamak mümkündür. Siyaset tarihinde toplanmýþ en büyük baðýþý toplayarak 625 milyon dolara ulaþan Obama bu baðýþlarýn çoðunu 10, 20, 50 dolar gibi miktarlarda, yani bir baþka deyiþle az gelirli kalabalýklarýn desteðini arkasýna alarak topladý.
ayrýmcýlýðýný temel alan bir seçim kampanyasý yapmadý, örneðin ilk siyah baþkan aday adayý olan ve Martin Luther King in baþlattýðý yurttaþ haklarý mücadelesinin fiilen mirasçýsý sayýlmasý gereken Jesse Jackson dan bu bakýmdan oldukça farklý bir noktada durdu. Keza Obama yý sadece siyahlar desteklemiþ olsaydý da bu seçimi kazanmasý mümkün olmayacaktý. Siyahlarýn yaný sýra Obama nýn arkasýnda duran bir baþka kesimse siyahlarla yýldýzlarý pek barýþmayan ve ülkenin yeni siyahlarý olarak görülen Latin Amerikalýlardý. Genellikle ucuz iþgücü olarak en berbat iþlerde çalýþan ancak birkaç yýldýr yüz binlerin katýlýmýyla iþ býrakmalý 1 Mayýs eylemleri düzenleyen ve siyahlara göre daha politik bir kesimi ifade eden Latin Amerikalýlar ýn büyük çoðunluðu da Obama yý tercih etti. Son seçimlerde George W. Bush a oy veren Florida, Colorado, New Mexico, Nevada gibi Latin Amerikalýlarýn yoðun olduðu eyaletler bu kez Demokratlarý tercih etti. Sandýk baþý anketlere göre Latin Amerikalý seçmenlerin de yüzde 66 sý yani oy kullanan her üç Latin Amerikalýdan ikisi Obama ya oy attý. Bu seçimlerde hesaba katýlmasý gereken bir faktör de gençlerdi. Yýllar yýlý popüler kültürle uyuþturulmuþ olan ve siyasete ilgisizlikleri burjuva siyasetçiler için bile sorun olarak gündeme alýnan gençler
seçimlere sadece oy atmak üzere deðil bilfiil seçim çalýþmalarýna katýlmak suretiyle dahil oldu. Obama da seçim zaferini ilan ettiði konuþmasýnda seçim kampanyasýný yürüten genç aktivistlerine þu sözlerle iþaret etti: Kendi nesillerinin mitlerine inanmayan gençlerin desteðiyle güçlendik, baþka þehirlerde bulduklarý iþler ve kazanç kapýlarý için evlerinden uzaklaþan, az kazanca ve uykusuzluða tahammül eden, acý soðuk ve kavurucu sýcakta kapý kapý dolaþan ve gönüllü olarak çalýþan milyonlarca Amerikalý, ... Bu sizin zaferiniz. Ýlk kez oy kullanan seçmenlerin yüzde 68 i, 30 yaþýndan küçük seçmenlerin yüzde 66 sý Obama ya oy verdi. Ancak bunlarýn yaný sýra yine ezilenlerin içinde sayýlmasý gereken kadýnlarýn yüzde 56 sý da Obama yý destekledi. Müslüman seçmenlerin yüzde 89 unun oyu da Obama ya gitti Kýsacasý Obama krizin yükünü asýl olarak taþýyacak olan kesimlerin oylarýyla seçildi. Sandýk baþýnda yapýlan anketlere göre oy kullanan seçmenlerin yaklaþýk yüzde 60 ý ülkenin en önemli sorununun Irak, terörizm veya enerji konularýndaki politikalar deðil ekonomik kriz olduðunu söyledi. Demek ki oy kullananlar açýsýndan Obama tercihinin nedeni 1.3 milyon kiþinin evinden olmasýna neden olan mortgage kriziyle baþlayan ekonomik krizdir. Bu da onu seçenlerin büyük çoðunluðu hakkýnda fikir
Ekonomik kriz koþullarýnda egemenler hep birlik, beraberlik, dayanýþma, krizin yükünü hep birlikte omuzlamak gibi kavramlarý öne çýkartýrlar. Obama da açýkçasý bu kavramlarý istismar etmeye en uygun aday olduðu için Amerikan burjuvazisi tarafýndan desteklendi. Bu bakýmdan her ne kadar Demokrat Parti nin adayý olsa da Cumhuriyetçi Parti nin ilk baþkaný Abraham Lincoln ile benzeþtirilmesi de tuhaf deðildir. Lincoln ýrk ayrýmcýlýðýna karþý olduðundan deðil ülkenin birliðini saðlamak için köleliðin kaldýrýlmasý gerektiðini savunarak ve siyahlarýn da beyazlarla birlikte Güneylilere karþý savaþmalarýný saðlayarak Amerikan Ýç Savaþý ný kuzeyin lehine sonuçlanmasýný saðlamýþ, insanlarýn derilerinin rengine bakýlmaksýzýn eþit yaratýldýklarý fikrini öne çýkartarak savaþtan galip ayrýlmýþtý. Obama ise yine ekonomik kriz sonucu sýnýflara bölünmesi ve birbirine düþmesi için olanaklarýn belirdiði bir dönemde Amerikan toplumu içerisindeki gerilimleri yumuþatarak sözümona ezilenlerin temsilcisi sýfatýyla yani onlarý tekrar düzen için kanallara akýtma becerisini göstererek baþkanlýk koltuðuna oturmuþtur. Bu birleþtirici yanýný ise hem seçim öncesi konuþmalarýnda hem de seçim zaferini ilan ettiði konuþmasýnda öne çýkarmýþ, güçlü bir ABD nin birlik içinde bir Amerikan toplumundan geçtiðini vurgulamýþtýr. Bu vurguyu en çarpýcý þekilde dile getirdiði konuþmasý ise seçim gecesi zaferini ilan ettiði konuþmasýnda ortaya çýktý: Bu cevabý veren genç, yaþlý; zengin ve fakir; Demokrat ve Cumhuriyetçi; siyah ve beyaz; Latin, Asyalý, yerli, gay, özürlü; yani kýsaca tüm Amerika dünyaya þu mesajý gönderdi: Biz hiçbir zaman sadece bir bireyler topluluðu deðildik, biz hiçbir zaman sadece bir kýrmýzý ve mavi eyaletler topluðu olmadýk. Biz her zaman Amerika Birleþik Devletleri olduk. Sonuç olarak ABD, ezilenleri peþine takan Amerikan toplumundaki çatlaklarýn sývanmasýný saðlayarak bu seçimlerden düzenini yenileyerek çýktý. Amerikan toplumunun bölünmesi ve Amerikan devletinin parçalanmasý içinse, yine Obama nýn umudunu arkasýna aldýðý kesimlerin dinamizmini, deðiþim beklentisini, örgütlenme hevesini düzenin deðiþtirilmesi yolunda seferber edecek bir komünist akýma ihtiyaç var.
Bolþeviklerin ýþýðýnda devrim için devrimci parti! Rus Devrimi program ve strateji bakýmýndan kýymetli dersler içermekle beraber asýl olarak bu sorunlarýn örgütlü biçimde ve örgütle aþýlmasýna dair dersler içerir. Çünkü Bolþeviklerinki gibi bir devrimci parti olmasaydý Þubat devrimi tamamlanmaz ve proletarya diktatörlüðü kurulmazdý. Nitekim Almanya da ya da baþka yerlerde devrimlerin zafere ulaþamamasýnýn nedeni Bolþeviklerinki gibi bir partinin olmayýþýdýr. Bolþeviklerinki gibi bir parti derken ne kastedildiðini ise somut olarak tarif etmek gerekiyor. Çünkü bugün Ekim Devrimi nin mirasçýsý olduðunu söyleyen ve Bolþeviklerin izini sürdüðünü iddia eden farklý siyasal akýmlarýn, çok farklý tutumlar aldýðýný biliyoruz. Bolþeviklerin deneyimlerinin ve Rus devriminin deneyiminin derslerinin süzüldüðü Komünist Enternasyonal bu konuda bizim için biricik referanstýr. Buraya bakarak hareket edenler Bolþevik partiyi kökten reddedenlerden de, Bolþevik Parti nin her dönem her yaptýðýný taklit edenlerden de, Bolþevik parti yi taklit ettiðini iddia ederek aslýnda Bolþevik çizgiyi sulandýranlardan da yollarýný ferahlýkla ayýrabilirler. Komünist Enternasyonal in kendi prensiplerine uygun iþlediði ilk dört kongre komünistler açýsýdan bir referanstýr. Komünist Enternasyonal e katýlmanýn 21 koþulunda karara baðladýðý gibi komünist bir devrimci parti siyasal anlamda oportünizmle savaþarak yol almalý ve bunu yapabilmek için de oportünistlerle ve onlarla bir arada durmakta mahsur görmeyen merkezcilerle örgütsel olarak da yollarýný ayýrmalýdýr. Bolþevik parti Ne Yapmalý dan itibaren devrimciler örgütü ve iþçiler örgütünü birbirinden ayýrmýþ, yükseliþ dönemlerinde de geri çekilme dönemlerinde de kitleler içerisinde siyaset yapmanýn yollarýný bulmuþ, kitlelere devrimci siyaset ulaþtýrmýþ, ve kitle hareketinin kuyruðuna takýlmadan onlara önderlik etmeyi baþarmýþlardýr. Fakat Bolþevik partinin tek alâmetifarikasý kitlelerle kurduðu iliþki biçimi deðildir. Oportünistlere, sol ve sað tasfiyecilere karþý yürüttükleri mücadelenin de önemli bir yeri vardýr.
Komünistler, RSDÝP in kuruluþundan itibaren oportünistlerden, sol ve sað tasfiyecilerden politik ve örgütsel olarak ayrýþarak yollarýna devam etmiþlerdir. RSDÝP in kurulduðu ilk yýllarda ekonomizm madalyonunun iki yüzü ile yani, iþçilerin mücadelelerini devrimci mücadelenin yerine koyanlara ve devlete karþý mücadelede kendi eylemlerini iþçilerin eyleminin yerine koyanlara karþý mücadele edilmiþtir. Bolþevikler 1903 deki kongrede örgütsel konularda oportünizme saplanan Menþeviklerle yollarýný ayýrmýþlardýr. Ýlerleyen yýllarda da örgütsel konularda oportünist olanlarýn devrim stratejisi, mücadele yöntemleri konusunda da ayrý düþtüklerini görerek ayrým çizgilerini kalýnlaþtýrmýþlardýr. 1907-1912 Bolþeviklerin sol ve sað tasfiyeciliðe karþý mücadelesine sahne olurken; gericilik döneminde komünistlerin mücadele yöntemlerine iliþkin çok önemli dersler de içermektedir. Doðru siyaseti yapmak ve doðrularý söylemek arasýndaki farkýn somut olarak açýkça görülebildiði bu dönem önemlidir. Bolþevikler, bir yandan Duma seçimlerini, sendikalarda, kooperatiflerde çalýþmayý reddeden sol tasfiyecilerle; diðer yandan ise kitleselleþmek için iþçi partisi kurarak devrimci partinin tasfiyesini arzu eden sað tasfiyecilerle mücadele ettiler. Bugün de emperyalistler arasý paylaþým kavgasý var Bolþeviklerinki gibi bir devrimci parti yok Bolþevikler, 1912 ve özellikle de 1914 ten itibaren oportünistlere baðrýnda izin vermeyen bir devrimci partiyi yaratma yolunda önemli mesafeler kat ettiler. Bu konuda en önemli ve zorlu dönemeç 1917 Nisan konferansý idi. Nisan konferansý bu konuda önemli bir dönüm noktasý olmakla birlikte, asýl hedeflerine ulaþmadý: Nisan konferansýnda partinin komünist partisi adýný almasý, yeni bir program benimsemesi, Zimmerwald sürecinden koparak yeni bir Komünist Enternasyonal in kurulmasý saðlanamadý. Þubat devrimi gerçekleþtiðinde emperyalist paylaþým kavgasý sürüyordu ve sýnýf mücadelesi bu kavganýn
damga vurduðu bir iklimde cereyan ediyordu. Bugün de emperyalistler arasýnda bir paylaþým kavgasý vardýr. Bu paylaþým kavgasýnýn odaklandýðý bölgelerden biri de Orta Doðu. TC ise bu odakta emperyalizmin en güçlü dayanaklarýndan biridir. Dolayýsýyla paylaþým kavgasýnýn etkileri yaþadýðýmýz coðrafyada þiddetle hissedilmekte ve deðiþen güçler dengelerine göre hýzlý alt üst oluþlara gebe bir zemin oluþmaktadýr. Bu þartlarda Ekim derslerine en þiddetle ihtiyaç duyulan ülkelerden birisi de Türkiye dir. Ama býrakalým bu dersleri eylem kýlavuzu yapmayý bu derslere ihtiyaç olduðu hakkýnda bir bilinç bile yoktur. Tam tersine «soðuk savaþ» yýllarý denen yýllarda sözüm ona sosyalist blokun karþýsýnda emperyalistlerin tek bir kamp halinde olduklarý dönemden arta kalan gözlüklerle hala emperyalizmi baþýnda ABD nin olduðu tek bir kamp olarak gören bakýþ açýsý hâkimdir. Emperyalistler arasýnda bir paylaþým kavgasýnýn olduðunun farkýnda olmadan ABD ye karþý rakiplerinin yedeðine düþerek hareket eden bir sol hareket her yerde farklý örgütlere bölünmüþ olarak hüküm sürmektedir. Türkiye nin hâkim sýnýflarý ve birbiriyle it dalaþý halindeki emperyalistlerin bunlar arasýndaki uzantýlarý, böyle stratejik bir önem taþýyan devletin baþýnda olmak için birbirleriyle dalaþmaktan geri durmamaktadýr. Ne var ki bu paylaþým kavgasýnýn yarattýðý çatlaklardan yararlanarak emperyalist zinciri bu halkasýndan koparýlmasýna önderlik etmeye talip bir siyasal güç olabilecek bir devrimci parti mevcut deðildir. Böyle bir partiye en fazla ihtiyacýn olduðu topraklardan biri olduðu gibi geçmiþi birikimi ve potansiyelleri bakýmýndan buna en elveriþli zeminlerden biri de burasýdýr. Bu nedenle Ekim devriminin derslerine en acil ihtiyaç da buradadýr. Ne var ki Ekim devriminin dersleri sadece teorik olarak çýkarýlýp ezberlenecek birbirine aktarýlacak þeyler deðildir. Bu dersleri eylem kýlavuzu etmiþ bir partinin ayný zamanda da söz konusu eylemin öznesi olacak olan
emekçiler ve ezilen yýðýnlar arasýnda kök salmýþ ve mevzilerini yaratmýþ olmasý lazýmdýr. Rusya daki devrimin ve onu takip eden baþarýsýz devrim giriþimlerinin öðrettikleri arasýnda en önemli derslerden biri de Ekim derslerinin kitabi olarak ezberlenmesinin yetersizliði hakkýndadýr. Bu bakýmdan Bolþeviklerin Ekim derslerini öðrenmek için sadece savaþýn patlak verdiði yýllara ve sonrasýnda þubat ekim arasýndaki sürece bakmak yetmez. Ayný zamanda Bolþeviklerin yükselen ve geri çekilen sýnýf hareketi karþýsýnda ne yaptýðýna da bakmak gerekir. Ekim devriminin derslerini eylem kýlavuzu edinecek bir partinin inþasý yolunda yürürken de bu derslerin kýlavuzluðunda, devrimci parti yokken parti gibi davranmadan ama adýný hak eden komünist bir devrimci partinin yokluðunu bahane etmeksizin somut siyaset yaparak yol almak gerekmektedir. Bugünden sýnýf mücadelesinin geri çekildiði dönemlerde kitlelerin örgütlendirilmesine önderlik etmek ve kitlelerin kendi eylemlerinden öðrenmek yönünde hareket etmek gerekir. Ýçinde komünistlerin de çalýþabildiði emekçilerin kendi kitle örgütlerini kurulmasýný ve bunlar arasýndaki koordinasyonu saðlamak gerekmektedir. Ýþçi sýnýfýnýn ve emekçi yýðýnlarýnýn her kesimini içinde barýndýrarak birbiriyle ortaklaþan çözümlerle dayanýþma içinde hareket etmesini saðlayacak bir iliþki aðý yaratýlmalýdýr. Yaþadýðýmýz coðrafyadaki sol hareketin parçalanmýþlýðýna ve siyaseten burjuvazinin o ya da bu kesiminin deðirmenine su taþýmasýna dönük de müdahale imkânlarý yaratýlmalýdýr. Böyle bir zeminde piþerek kurulan bir komünist devrimci parti kitlelerle doðru bir biçimde iliþki kurma ve yönlendirme becerisi edinebilecektir. Bu bilinçle; yeni ekimleri yaratacak devrimci bir Komünist Partiyi kurmak için; Yaþasýn Komünistlerin Birliði!
Sayfa
OCAK 2009
13
Barack Obama: Dýþý siyah içi beyaz Empeyalizmin baþýna siyah tenli Burak Hüseyin Obama nýn gelmesi dünyanýn hemen her köþesinde önemli bir dalgalanma yarattý.
Barack Obama, Malcolm X in tarif ettiði ev zencilerinden biridir. Yine bu ev zencilerinden biri olan Louis Armstrong un bir þarkýsýnda dediði gibi «içi beyazdýr onun». Kendini bunlardan ayýran ve siyah kavramýna baþka bir içerik kazandýran Malcolm X ABD nin ve dünyanýn her renkten ezilenlerini siyah, bu tür siyah tenli köle ruhlarý da beyaz olarak tanýmlýyordu.
Nasýl yaratmasýn? Amerika Birleþik Devletleri nde 43 yýl öncesine kadar siyahlar seçme ve seçilme hakkýna sahip deðildi. Hatta bu hakký ABD anayasasýna göre 25 yýlda bir yenilenmesi gereken bir kararname (bu kararname Baþkan Reagan tarafýndan 1982 de 25 yýllýðýna uzatýlmýþtý; 2007 aðustosunda süre sona ermeden önce Baþkan G. W. Bush tarafýndan 2006 da tekrar uzatýldý) ile kazandýktan sonra bile, pek çok eyalette siyahlarýn beyazlarla ayný toplu taþýma aracýna binmesi ayný bar ve lokantalarda bulunmasý vb. yasaktý. Bazý eyaletlerde siyahlarýn oy hakkýný kullanmasýný engelleyen baþka türlü engellemeler de (örneðin seçmen kimliði çýkartmak için gereken 25 dolarý her siyahýn bulmasý ve bu iþ için harcamasý çok zordu) sürdü ve sürmeye devam ediyor. Bunun yaný sýra halen dünyanýn en kalabalýk zindanlarýný oluþturan ABD hapishanelerindeki nüfusun büyük çoðunluðu, açlarýn, evsizlerin ve iþsizlerin büyük çoðunluðu siyahlardan oluþuyor. Siyahlarýn ezici çoðunluðu hala saðlýk ve eðitim hizmetlerinden mahrum olanlarýn büyük kýsmýný temsil ediyor ve en son 2005 teki Katrina kasýrgasý örneðinde de bir kez daha görüldüðü gibi, siyahlar sadece toplumsal deðil doðal afetlerin de en büyük kurbanlarý arasýnda baþý çekmeye devam ediyor. Bununla birlikte, her ne kadar böyle bir tarihten gelen ABD toplumunda ismi Burak Hüseyin olan siyah tenli bir melezin baþkan olmasý büyük ve çarpýcý bir deðiþimi temsil ediyor olsa da, bunun kimilerinin ifade ettiði gibi adeta bir devrim niteliði taþýdýðý hiç de doðru deðildir. Zira devrim sözcüðü her þeyden önce ve esasen büyük ve radikal bir kopuþu ifade eder. Oysa Barack Obama nýn baþkan seçilmesi, kendisi gibi bir melez olan Colin Powel ýn genelkurmay baþkanlýðýna, ana babadan siyah Condoleezza Rice ýn dýþiþleri bakanlýðýna gelmeleri ile baþlayan sürecin devamý olarak görülmelidir. Bu bakýmdan Obama nýn baþkan olmasý ABD deki siyahlarýn tarihi açýsýndan büyük ve çarpýcý bir alt üst oluþu ifade ederken, ABD nin son 10 yýldýr benimsediði politikalar bakýmýndan ayný ölçüde bir kopuþu ifade etmemektedir. Ýki büyük emperyalist paylaþým savaþýndan beri arka bahçesi sayýlan Güney Amerika da ABD 70 li yýllardan baþlayarak Avrupalý emperyalist rakipleri karþýsýnda büyük ölçüde mevzi kaybetmektedir. Bunun yanýsýra SSCB ve taklitlerinin tasfiye olmasýyla açýlan alanlarýn paylaþýmýnda da rakiplerinin gerisine düþmektedir. Bu koþullarda ABD, maðripten Asya ve Kafkaslara büyüyen bir Ortadoðu alaný üzerinde ve yaný sýra Afrika kýtasýnda yeni ataklar yapma ihtiyacý ile karþý karþýya kalmýþtý. G. W. Bush dönemi bir bakýma bu dürtünün damga vurduðu bir dönemi ifade etmektedir. ABD dýþ politika sahnesinde siyah figürlerin görülmeye baþlamasý da bu döneme tesadüf eder. Ama bu dönem ayný zamanda, bilhassa þaibeli 11 Eylül saldýrýlarýnýn ardýndan «medeniyetler savaþý» ve «Müslümanlara savaþ» fikirlerinin öne çýkmasýna da tanýklýk etmiþtir. Bu nedenle böyle bir iklimde seyreden iki Bush döneminin siyah figürleri bu dönemin havasýna uygun kiþiliklerdir. Obama döneminin ayný biçimde seyretmeyeceði besbellidir. Bu bakýmdan bu dönemin Obama dan baþlamak üzere öne çýkacak olan figürlerinin de farklýlýk arzedeceði ve deðiþimin bu görünüþ deðiþikliðinden ibaret olmayacaðý da o kadar açýk olmalýdýr. Zaten Obama nýn önce Bush un selefinin zevcesini sonra da Bush un halefi olmayý hayal eden McCain i alt etmesi de bir deðiþim ihtiyacýna bir cevap teþkil etmektedir. Bu açýdan bakýldýðýnda elbette Bush dönemi ile Obama dönemi arasýnda bariz bir farklýlýk olacaðýndan hiç þüphe yoktur ama bu bir farklýlýktýr bir kopuþ deðildir. Hatta bu farklýlýk dahi adeta ekim eylemleri ile hasat eylemleri arasýndaki farklýlýk gibi düþünülmelidir. Yani açýktýr ki, Obama nýn ABD nin ve dünya emperyalizminin baþýna geçmesiyle ne emperyalizmin niteliði ve sonuçlarý deðiþecektir, ne de bunlara maruz kalanlarýn kaderlerini deðiþtirecek olan Beyaz Saray daki bu mutad sayýlmasý gereken nöbet deðiþimidir. Bu anlamda Obama nýn ten rengi, aile geçmiþi ve geldiði yerin farklýlýðýnýn esaslý bir deðiþimi ifade ettiðini düþünmek doðru deðildir.
Kimilerinin þimdilerde hatýrlamaya baþladýðý gibi Obama Malcolm X in tarif ettiði ev zencilerinden biridir. Yine bu ev zencilerinden biri olan Louis Armstrong un bir þarkýsýnda dediði gibi «içi beyazdýr onun». Kendini bunlardan ayýran ve siyah kavramýna baþka bir içerik kazandýran Malcolm X ABD nin ve dünyanýn her renkten ezilenlerini siyah, bu tür siyah tenli köle ruhlarý da beyaz olarak tanýmlýyordu. Ezilenlerin öfkesini dile getiren bir baþka siyah olan Franz Fanon da «siyah maskeli beyazlar»dan söz etmiþti. Zaten çoktandýr siyah tenli Amerikalýlara zenci ve siyah demeyip Afroamerikalý denmesi de tesadüf deðildir; siyah kavramý, Malcolm X i ve Kara Panterler i hatýrlatan, her renkten «beyaz»ýn kabusudur. Ýþte Barack Obama bu siyah maskeli beyazlardan biri olan Martin Luther King in rüyasýný gerçekleþtirdi ve haklý olarak da onun seçim zaferi böyle tanýmlanýyor. Bu rüya siyahlarýn ve ezilenlerin rüyasý deðildi; beyazlarýn dünyasýný siyahlar için nispeten katlanýlabilir hale getirmeyi arzulayan beyazlarýn yani Komünist Manifesto da «burjuva sosyalistleri» baþlýðý altýnda tasvir edilen beþerperverlerin (insansever) özlemidir. Bu tür rüyalar bir bir gerçek olurken her renkten emekçilerin ve baþka ezilenlerin kabuslarý katmerlenmeye devam edecektir. Obama nýn zaferi kimilerinin rüyalarýnýn gerçek olmasý iken, baþka milyonlarýn kabusu olmaya devam edecektir. Kesin olan bir tek þey varsa o da Martin Luther King in rüyasý gerçek olmakla birlikte, Amerika nýn asýl yerlileri olan Kýzýlderililer artýk küçük ve mazlum bir azýnlýða indirgenmiþ durumdadýr ve çoktan beri en fazla beyazlarý eðlendiren þovlarda baþrol almayý hayal edebiliyorlar. Yakýn bir gelecekte ABD nüfusunun en büyük parçasý olacaklarý bilinen Güney Amerikalýlarýn ise bir gün kendilerinden birinin Beyaz Saray a çýkmasýný akýllarýndan bile geçirmeleri mümkün deðil. Onlarýn
hayalleri þimdilik çalýþma izni ve iþ bulmak, çocuklarýnýn saðlýk ve eðitim sorununu çözmek, Ýngilizce öðrenmek vb. ile sýnýrlý ve Obama dönemi de dahil olmak üzere daha uzun süre böyle olmaya devam edecek. Ne var ki, Beyaz Saray daki bu deðiþimi bu doðru tespitlerle sýnýrlý kalarak yorumlamak, esasen asla kendine bir ödev çýkarmaya niyeti olmayan hýmbýl doktrinerlerle, dünyayý yorumlamak ve düþmanlarýna lanet okumakla yetinmeye alýþmýþ olanlarýn meþrebidir. Komünistlerin tutumu ise hiçbir zaman ve bilhassa önümüzdeki süreçte bu gibilerin kýsýr tutumlarýyla birbirine karýþmamalýdýr. Barack Obama Demokratik Parti nin adayý olmak üzere yola çýkýþýndan itibaren hem ABD de hem de ABD sýnýrlarýnýn ötesinde geniþ yankýlar uyandýran bir kampanya yürüttü ve bu kampanyanýn ardýndan ABD tarihinde ender görülen bir seçime katýlma oranýyla Beyaz Saray ýn kapýsýna ulaþtýktan sonra bile bu etki yankýlanarak yayýlmaya devam ediyor. Her þey bir yana, ABD de yýllardýr siyasete ve seçimlere ilgi göstermeyen on milyonlarca genç ve milyonlarca siyah seçmen ilk kez bu seçimlerde hem kampanyalar sýrasýnda dikkat çekici bir etkinlik gösterdi, hem de seçim günü sandýða giderek ABD tarihinde ender görünen bir seçime katýlma oranýnýn yakalanmasýný saðladý. Bu anlamda Obama nýn yýllardýr hep siyasetin dýþýnda kalmýþ geniþ bir kitlenin ilk kez siyaset alanýna ilgi duymasýný saðladýðýný söylemek yanlýþ olmaz. Dünyanýn pek çok baþka köþesinde özellikle ezilen yýðýnlar arasýnda benzer bir etkinin olduðu da görülüyor. Her ne kadar bu etki daha çok magazinvari olsa ve esas olarak ezilenler arasýnda emperyalizmin mahiyeti hakkýnda yanýlsamalar yaratýp Obama nýn gerçek misyonu hakkýnda aldatýcý bir rol oynayacak olsa da, bir baþka dolaylý sonucu olacaðýný da akýldan çýkarmamak gerekir. Uzun yýllardýr çözümsüzlük ve sermayenin
uluslararasý saldýrýlarý altýnda karamsar bir pasifliðin tutsaðý olmuþ ezilen yýðýnlar belki bir umuda ihtiyaçlarý her zamankinden çok olduðu için Obama hayaliyle avunma eðilimindedir ve dünyanýn dört bir yanýndaki burjuva medya aygýtlarý da bunu körüklemek için birbirleriyle yarýþmaktadýr. Bu durumu ezilen yýðýnlarýn bir kez daha burjuvazinin demagojik propogandalarýnýn tuzaðýna düþmesi olarak görmek doðrudur. Ama bu durumun tam aksi yönde istismar edilmeye müsait bir ortam yarattýðý da yanlýþ deðildir. Obama umudunu kitleler arasýnda yaymak üzere giriþilen burjuva kampanyalarý ve bunlarý körükleyen oportünistlerin yürüttüðü propagandalar ayný zamanda umutsuzluk içinde bezgin bir karamsarlýða kapýlmýþ olan yýðýnlarýn daha önce «olmaz, imkansýz» diye düþündükleri pek çok þey için þimdi «neden olmasýn?» diye düþünmeye baþlamasý için elveriþli bir iklim yaratmaktadýr. Kuþkusuz bu iklim kendiliðinden ezilenlerin böyle bir umudun peþinde harekete geçmelerini saðlamayacaktýr. Baþka durumlarda olduðu gibi bu iklim ancak, ondan bu doðrultuda yararlanmasýný bilen ve buna yetenekli olan siyasi öznelerin varlýðý ve müdahaleleri sayesinde böyle bir sonuca yol açabilir. ABD deki baþkanlýk seçiminin sonuçlarýnýn hem ABD de hem de dünya çapýnda yarattýðý bu etki elbette yaþadýðýmýz topraklarda da þu ya da bu ölçüde yansýmaktadýr ve Obama nýn bilfiil iþbaþýna geçmesiyle birlikte bu etkinin çapý ve mahiyeti daha iyi görünmeye baþlayacaktýr. Bu evre ayný zamanda da bu topraklarda her zamankilere benzemeyen bir seçim sürecine denk düþmektedir. Hükümeti ve muhalefetiyle bütün burjuva kurumlarýnýn DTP ye ve özellikle de DTP de simgeleþtirilen ezilen sömürülen yýðýnlara karþý seferber olurken, bunlarýn karþýsýna çok zamandýr görülmemiþ ve Bin Umut adaylarý etrafýndaki kampanyadan daha geniþ bir seçim ittifaký þimdiden oluþmuþ durumdadýr. Dolayýsýyla bu süreçte Burak Hüseyin etkisinin bu süreçte ezilen ve sömürülenler nezdinde nasýl ve ne çapta bir rol oynayacaðýný görmek için kritik bir dönem yaklaþmaktadýr. Hiç kuþkusuz burjuva partileri ve burjuvazinin tüm borazanlarý Obama döneminin açýlýþýndan itibaren bu olguyu ezilenlerin ve sömürülenlerin dikkatini o yöne çekmek sahte umutlar yaratarak onlarý kendi terkilerine almak için türlü demagojik kampanyalara baþvuracaklardýr. Bu bakýmdan komünistlerin böyle bir dönemde Obama dönemi hakkýnda yaratýlan yanýlsamalarý deþifre etmek ve teþhir etmek gibi bir ödevleri olacaktýr. Kaldý ki daha þimdiden özellikle iþçi sýnýfýnýn en çok ezilen sömürülen kesimleri arasýnda bu türden sahte umutlara kanma eðiliminde olanlarýn az olmadýðýný sezmek zor deðildir. Ama bu ödevin yerine getirilmesinin gereði Obama hakkýndaki gerçekleri açýklamaktan ibaret deðildir öyle olmamalýdýr. Bilakis bundan çok bu demagojik kampanyalarla asýl yapýlmak istenen oyunun bozulmasýna yönelik pratik politik adýmlarý güçlendirmek ve bunlarýn anlam ve önemini öne çýkarmak gereklidir. Seçimlerle ilgili olarak somutlamak gerekirse, bu süreçte asýl öne çýkarýlmasý gereken AKP ve CHP dahil burjuva partilerinin tüm adaylarýna karþý solun, ezilenlerin ve sömürülenlerin ortak adaylarýnýn etrafýnda güçlü bir kampanyanýn yaratýlmasý ve bu kampanyanýn elde edilebilecek baþarýnýn azamisini elde edecek biçimde sürdürülüp noktalanmasý gerekir. Yani genel seçimlerde rakiplerinin aðýr saldýrýlarýna raðmen yüzde 47 oranýnda oy alarak hükümet olan AKP nin þimdi tüm rakiplerinin desteðini aldýðý halde bu oraný tutturamadan seçimlerden çýkmasý önemlidir. Bu takdirde sadece AKP ve destekçileri geri düþürülmüþ olmayacak ayný zamanda ABD de baþlayan Obama döneminin yanýlsamalarýnýn yayýlmasýna karþý da önemli bir barikat çekilmiþ olacaktýr. Böyle bir barikatýn çekilmesi açýsýndan böyle bir seçim sonucunun etkisi Obama hakkýnda yazýlacak doðru ve güzel yüzlerce sayfa teorik yazýdan çok daha önemli ve etkili bir rol oynayacaktýr. Komünistlerin ödevi de Obama furyasýna karþý böyle bir politik pratik mücadelenin parçasý olmak ve tüm güçleriyle bu sürece destek vermektir.
Sayfa
14
OCAK 2009
Ekim devriminin 91. yýlýnda ulusal sorun ve Kafkaslar Ýzmir de, Ekim Devrimi nin 91. yýlýnda, Ulusal Sorun ve Kafkaslar konulu bir panel gerçekleþti. Jineps, Sosyalist Mezopotamya, Köz, Tevkurd (Kürt Ulusal Birlik Hareketi), Yeni Dünya Ýçin Çaðrý nýn düzenlediði ve Özgür Yaþam Kooperatifi nde yapýlan panele yaklaþýk 80 kiþi katýldý. Panelde Jineps gazetesi adýna söz alan arkadaþ Kafkasya nýn etnik yapýsýný anlatarak konuþmasýna baþladý. Kafkasya da konuþulan dillerden, yaþam biçimlerinden bahsetti. Kafkas uygarlýðýnýn ne kadar eskilere dayandýðýný somut örneklerle açýkladý. Kafkasya nýn din, dil ve kültürel zenginliðinden ve enerji kaynaklarýna sahip olmasýndan dolayý, çeþitli dönemlerde istilalara uðradýðýný ve bu saldýrýlarýn sonucunda kurulan devlet ve beylikleri anlattý. Ýkinci olarak Köz adýna konuþma yapýldý. Ekim Devrimi nin bugün neden güncel olduðunu, nasýl gerçekleþtiðini, Bolþevik Parti nin nasýl bir yöntem izlediðini anlatan konuþmacý, Ekim Devrimi nin bugün de ulusal sorun konusunda ezilen halklara kýlavuz olduðunu, Ekim Devrimi nin halklarýn nasýl özgürleþebileceðini gösterdiðini anlattý. Uluslarýn kendi kaderini tayin hakkýnýn siyasi egemenliði yasaklanmýþ uluslarýn ayrý devlet kurma hakký olduðuna açýklýk getirdi. Ekim Devrimi nin zaferi ve Bolþeviklerin ulusal sorun konusundaki tutumu arasýndaki iliþkiye deðinen konuþmacý iç savaþ döneminde toprak iþleyenin, su kullananýn diyerek beyaz ordunun yenilgiye uðratýldýðýna iþaret etti. Konuþmacý, Ekim Devrimi nin nihai zaferine ulaþmasýnýn ardýndan UKKTH ile ilgili genel ve somut tartýþmalarda Lenin in UKKTH konusunu Rus iþçilerinin þovenizmiyle hesaplaþmasý ve ezilen uluslarýn güvenini kazanmasý için olmazsa olmaz koþulu olarak ele aldýðýna iþaret etti. Konuþmacý, sözlerine halklar hapishanesi olan Çarlýk Rusya sýnýn yýkýlmasýnýn ezilen uluslarýn dünyanýn her yerinde yüzlerini özgürlüðe ve Bolþevizme dönmesini saðladýðýný hatýrlatarak devam etti: Bu yönüyle de emperyalizmin hem proleter devrimler ve hem ulusal kurtuluþ mücadeleleri çaðý olduðu kanýtlanmýþtýr. Erzincan
Þura hükümetinin kuruluþunun da ezilen uluslarýn kurtuluþ mücadelesinin Sovyet tipi bir devletle çözülebileceðinin somut örneðidir. Devrim konusunda sosyoekonomik tahlillerle yola çýkmanýn yanlýþlýðýnýn en somut kanýtý Ekim Devrimi ve ezilen uluslarýn kurtuluþunun somut olarak gerçekleþmiþ olmasýdýr. Komünist Enternasyonal de dünya üzerinde ulusal kurtuluþ mücadelelerine ve proleter devrimlere önderlik etmek üzere kurulmuþtur. Ulusal sorun konusunda yakalayacaðýmýz kýzýl ip de kendi rotasýndan çýkmadan önce Komünist Enternasyonal in ilk dört kongresinde bulunmaktadýr.
Paneli düzenleyen kurumlar adýna yapýlan konuþmalardan sonra, verilen kýsa bir aradan sonra panele devam edildi. Dinleyiciler kýsaca görüþlerini ifade ederek, konuþmacýlara soru sordular. Panel konusunun çok geniþ olduðu, konuþma sürelerinin az olduðu eleþtirisi getirildi.
Üçüncü olarak, Sosyalist Mezopotamya adýna konuþma yapýldý. Konuþmada, Ekim Devrimi nin eksiklik ve olumsuzluklara raðmen yol göstermeye devam ettiði, Kafkasya nýn zengin enerji kaynaklarý nedeniyle ABD ve Rus emperyalizmi arasýnda bilek güreþine sahne olduðu anlatýldý. ABD nin Kürdistan üzerindeki politikalarýndan, Irak ve Afganistan iþgalinden söz edilerek, Kürt sorununun bir ülke sorunu olduðu, tek bayrak, tek millet, tek dil diyerek çözülemeyeceði anlatýldý.
Bir baþka dinleyici, Ekim Devrimi nin neden gerekli olduðunun anlatýlmasýný istedi.
Dördüncü olarak Tevkurd adýna konuþma yapýldý. Tevkurd un anlamýndan ve kuruluþ amaçlarýndan bahsedildi. Ortadoðu da bir trajedi yaþandýðý, Þeyh Sait in, Seyit Rýza nýn asýlmalarýnýn trajedi olduðu, 3. Enternasyonal in Kürt isyanlarý konusunda takýndýðý tavýr nedeniyle, trajediye ortak olduðu anlatýldý. Beþinci olarak Yeni Dünya Ýçin Çaðrý adýna konuþma yapýldý. Yapýlan konuþmada, Ekim Devrimi ne önderlik eden Bolþevik Parti nin devrim öncesi, ulusal sorun konusunda takýndýðý tavýr aktarýldý. Devrimden sonra, ulusal sorunda savunulan görüþlerin pratikte nasýl uygulandýðý, Rusya Halklarýnýn Haklarý Bildirgesi aktarýlarak anlatýldý. Kafkasya somutunda, Transkafkasya ve Kuzey Kafkasya da yaþayan uluslarýn, halklarýn eþit, özgür temelde birlik oluþturma süreçleri anlatýldý. SSCB de ulusal sorunun çözüldüðü, uluslar, halklar arasýndaki ekonomik, kültürel eþitliklerin zamanla büyük oranda kapandýðý, özgür þartlarda geliþmenin muazzam olduðu örneklerle anlatýldý.
Bir dinleyici, kendilerine komünist diyenlerin Bolþevik hegemonik, klasik, resmi söylemi terk etmediklerini, ayný söylemi kullandýklarýný, Kafkasya da yeniden ulusal çatýþmalarýn gündeme gelmesinin, bu söylemin rolünün olup olmadýðýný, sistemin niye yýkýldýðýný sordu.
Ýkinci bölümde paneli düzenleyen kurumlar adýna konuþanlar, dinleyicilerin sorduklarý sorulara cevap verdiler. Köz adýna konuþma yapan yoldaþ ikinci bölümde sorularýn hepsine yanýt vermek için sürenin dar olduðuna ve sorulan sorularýn yanýtlarýnýn da çok geniþ olduðuna iþaret ederek sözlerine baþladý. Ekim Devrimi nin ardýndan Lenin in anlattýðý daðcý hikâyesini anlatýp hatýrlatarak sözlerine devam eden yoldaþ, SSCB nin yýkýlmýþ olmasý gerçeðinin Ekim Devrimi nin gerçekleþmiþ olduðu gerçeðini deðiþtirmediðini ifade etti. Dünyanýn en yýkýlmaz görülen imparatorluklarýndan birinin bir proleter devrimle yýkýlmasýnýn emekçilere, ezilen halklara ümit olduðunu söyledi. SSCB nin akýbetinin, neden ve nasýl yýkýldýðýnýn, ulusal sorun konusunda komünistlerin Ekim Devrimi ni takip eden yýllarda ne zaman ve nasýl hata yaptýðý konusunun teorik olarak tartýþýlabileceðini fakat önce ezilen bir ulusun kurtuluþunun nerede olduðu konusunda anlaþmaya varmak gerektiðini ifade etti. Ezilen ulusun kurtuluþu için iki yol olduðunu vurgulayan konuþmacý ya Sovyet tipinde eþit özgür cumhuriyetler biçiminde ya da burjuva diktatörlüðü biçiminde iki çözüm olabileceðine iþaret etti. Bunlardan birincisinin özgürlük ve eþitlik getirdiðinin somut olarak kanýtlandýðýný hatýrlatarak bu kazanýmdan geri
Kuruçeþme'de mahalle danýþma meclisi çalýþmalarý baþladý Mahallemizde DTP'nin mahalle meclisi toplantýsý oldu. Toplantýya yaklaþýk 70 kiþi katýldý. Toplantýya konuþmacý olarak ilden üç kiþi katýldý. Ýlk konuþmacý olarak baþkan Mehmet Demir konuþmasýný yaptý. Bizde kýsa özetlerle de olsa konuþmalarý not aldýk. Demir, konuþmasýna ilk olarak örgütlenmenin önemi üzerinde durdu ve þu þekilde devam etti: Gündemimiz mahallemiz. Eðer örgütlenmek istiyorsak mahalle meclisimizle baþlar. Sýrf Kürtlerle deðil, Türklerle de birleþmeliyiz. Milliyetçilik yapmamalýyýz. Bu çalýþmalara herkesi katmalýyýz, herkesi dâhil etmeliyiz. Kuruçeþme'de ayný sorunlarý yaþayan insanlar var. Örgütlenip mücadelemize sahip çýkalým. Kimse sanmasýn ki benim evim var, arabam var bana bir þey olmaz nasýl olsa ben kendimi garantiye aldým. Þunlarý biliyoruz ve gördük ki sadece Kürt kimliðimiz olduðu için, sadece Kürt olduðumuz için evimiz yýkýlýyor ve daha birçok þey oluyor. Peki, biz ne yapýyoruz? Sadece seyirci kalýyoruz olan bitene, kafamýzý kuma gömüyoruz. Ama artýk yeter! Dur dememiz gerekiyor. Edi bese! Ýkinci konuþmacý olarak Parti Meclis üyesi olan Pelin arkadaþ söz aldý. Konuþmasýnda þu konulara deðindi: Her mahalle kendi içinde bir iktidar organý kuruyor. Yerelde mahallelerde örgütlenen bir meclis istiyoruz ve o mahallenin bütün sorunlarýyla ilgilenecek bir
mahalle meclisi kurmak istiyoruz. Ve kuracaðýmýz mahalle meclisi özellikle de halkýn siyasallaþmasýnda önemli rol alacaktýr. Artýk DTP deðil biz yapacaðýz. Bu meclisin en büyük özelliði de halký harekete geçirecek siyasal etkiye sahip olmasýný saðlamaktýr. Meclisler o mahalleyi oluþturan bileþenlerden oluþuyor. Türk, Kürt, Çerkez, Çingene, Alevi, Sünni kim olursa olsun bu mahalle meclisleri herkesten oluþuyor. Mahalle meclisleri üyeleri 15 günde bir araya gelen bir yürütme organý olacak. 15 günde bir toplantýlar düzenleyerek mahallenin sorunlarý, talepleri, istekleri üzerine konuþup sorunlarý çözmek için mücadele edecekler. Her birinin birimlerde görevleri olacak. Biz hepinizi bu mücadelenin, bu örgütlenmenin içinde görmek istiyoruz. Artýk kendi sorunlarýmýza kendimiz sahip çýkalým. Þunu unutmayalým ki bir filozofun çocuklarýna býraktýðý en büyük mirasta der ki, Ýnançlarý uðruna tek baþýna kalsa bile inançlarýndan vazgeçmesin. Pervin arkadaþýn konuþmasýnýn ardýndan sorularý olanlarýn sorularý yanýtlandý, mahalle meclisine katýlmak isteyenlerin isim listesi oluþturuldu. Mahalle meclisine ilk etap olarak toplam 21 kiþi katýldý. Biz de konuþmak istediðimizi dile getirip þunlarý ifade ettik: Þu anda DTP meclis toplantýsý için kullandýðýmýz kurum bir kitle örgütü kurumudur. Doðallýðýnda
Yemekhane iþgaline Denizli den destek verildi Ankara Üniversitesi yemekhanesinde iþçilerin iþ güvencesi için baþlattýklarý yemekhane iþgalinin 17. gününde Tadal adlý taþeron þirkete baðlý Yemekhanede bulunan 12 si iþçi, biri OLEYÝS sendikasý temsilcisi olan 46 kiþi gözaltýna alýndý. 5 aralýk günü gözaltýna alýnan iþçi ve öðrencilerin serbest býrakýlmasý için ayný gün saat 15.00 te Denizli de protesto eylemi gerçekleþtirildi. Tadal iþçileri ile dayanýþma platformu adý altýnda DHD, Geleceðimizi Ýstiyoruz Ýnisiyatifi, TKP, KÖZ 'ün örgütlediði basýn açýklamasýna yaklaþýk 50 kiþi katýldý. DTP, Eðitim-Sen, SDP, SP de eyleme destek veren kurumlar arasýndaydý. Eylemde Baskýlar Bizi Yýldýramaz , TADAL Ýþçisi Yalnýz Deðildir , Susma Haykýr Sendika Haktýr , Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý , Zafer Direnen Emekçinin Olacak , Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz , Zam Zulüm Ýþkence Ýþte AKP , Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her Þey Emeðin Olacak sloganlarý atýldý. Denizli den Komünistler
Ege de Serkan Eroðlu anýldý Ege Üniversitesi öðrencileri 1997 yýlýnda Ýletiþim Fakültesi tuvaletinde polis tarafýndan asýlarak öldürülen Ali Serkan Eroðlu nun ölüm yýldönümünde anma düzenledi. Ege Üniversitesi 1 Nolu Yemekhane önünde toplanan öðrenciler Yeni Serkan lar Ölmesin Polis Ýdare Ýþbirliðine Son! yazýlý pankart ve polis kurþunuyla öldürülmüþ kiþilerin dövizleriyle yürüyüþe geçti. Ali Serkan Eroðlu insan olmanýn çýðlýdýr , Katil Polis Üniversiteden Defol , Umut, Yürek, Ýsyan Atina ya Bin Selam sloganlarýnýn atýldýðý yürüyüþ bir grup ülkücü öðrencinin provokasyonuna raðmen Edebiyat Fakültesi önünde tamamlandý. Burada devrim þehitleri için 1 dakikalýk saygý duruþundan sonra yapýlan basýn açýklamasýnda son zamanlarda artan polis terörüne vurgu yapýldý. Basýn açýklamasýnýn ardýndan Duvara Karþý Tiyatro Topluluðu bir tiyatro oyunu sahneledi. Ege Üniversitesi nden Bir Komünist
kurumun kapýlarý herkese açýktýr ve herkes gelip burada kimse kimseye siyaset yasaðý koymadan, kendi siyasetinin propagandasýný ve örgütlemesini yapabilir. Herhangi bir siyasi yapýya ait bir kurum deðildir. Biz de hem bu kurum içerisinde çalýþma yürüten Köz' ün arkasýnda duran komünistler olarak çalýþma yürüttüðümüz bu mahallenin sorunlarýnýn tartýþýlacaðý mahalle danýþma meclisi toplantýlarýna katýlacaðýz. Birlikte çalýþmamýz gücümüze güç katacaktýr ve birbirimizden öðrenecek çok þeyimiz olduðu açýktýr. Güçlerimzi birleþtirerek mahalledeki en geniþ emekçi kesimine ulaþmamýzý saðlayacak çalýþmalar yapmalýyýz. DTP'den dostlarýmýzýn Köz'den birilerini de bu çalýþmanýn içerisinde görmekten memnuniyetlerini ifade ettiklerini konuþmalarýn ardýndan yoldaþlarýmýzdan biri mahalle danýþma meclisi toplantýlarýna katýlmak üzere sorumluluk aldý. Bir yandan DTP'nin mahalle danýþma meclisi toplantýlarýna katýlýrken diðer taraftan da mahallemizdeki diðer sosyalist, devrimci siyasetlerle buluþacaðýmýz toplantýlar örgütlemeye ve bu toplantýlarýn ardýndan en geniþ bileþenin örgütleyebileceði halk toplantýlarý örgütlemeye dönük çalýþmalarýmýza devam edeceðiz. Kurtuluþ yok tek baþýna ya hep beraber ya hiçbirimiz! Ýzmir Kuruçeþme'den Komünistler
Filistin e özgürlük!
Ýzmir de Köz ün bileþeni olduðu "Ýzmir Birlikte Baþaracaðýz " platformu 28 Aralýk günü Yerel Seçimler Program Çalýþtayý nda aldýðý karar gereðince, Ýsrail'in Gazze'de yaptýðý katliamý kýnamak ve AKP hükümetini Ýsraille baþta askeri anlaþmalar olmak üzere ikili anlaþmalara fesh etmeye çaðýrmak için meþaleli yürüyüþ gerçekleþtirdi. Bir günde örgütlenen bu eyleme TMMOB ÝKK ve ÝHD kurumsal destek verdi. 29 Aralýk günü Basmane Meydaný nda toplanma ile baþlayan meþaleli yürüyüþ Konak Meydaný nda yapýlan basýn açýklamasý ile son buldu. Basýn açýklamasýna "Ýzmir Birlikte Baþaracaðýz Platformunu bileþenleri baþta olmak üzere KESK, DÝSK, TMMOB, ÝHD, ÇHD üye ve yöneticilerinden yaklaþýk toplam 800 civarýnda katýlým oldu. Yürüyüþ boyunca " Katil Ýsrail Filistin den Defol " , "Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði","Filistin e Özgürlük " ABD Ortadoðu dan Defol", "Baþbakan Anlaþmalarý Ýptal Et", "Ýsrail i Durdurun, Filistin e Özgürlük " , "Katil Ýsrail , Ýþbirlikçi AKP" sloganlarý atýldý. Yürüyüþ boyunca Ýzmirliler alkýþlarla eyleme destek ve katký sundu. Konak Meydaný nda Coþkun Üsterci tarafýndan yapýlan basýn açýklamasý ve saygý duruþundan sonra sloganlarla eylem son buldu. Ýzmir den Komünistler
dönüþün nasýl baþladýðýna dair teorik sorun konusunda Komünist Enternasyonal in rayýndan çýktýðý beþinci kongreye iþaret etti. SSCB nin 1936 anayasasýnýn da 1918 anayasasýndan farklý olarak tek devletten bahsettiðine iþaret ederek 1918 de eþit ve özgür Sovyet cumhuriyetleri olarak anayasada yer aldýðýný ifade etti. Köz adýna konuþan yoldaþ, sözlerine teorik sorunlarýn çözümünün somut pratik mücadele içinde bulunabileceðini ifade ederek güncel geliþmelere dikkat çekerek devam etti: Ulusal sorun yaþadýðýmýz coðrafyada Kürtlerin kendi kaderini tayin hakký olarak karþýmýzda durmaktadýr. Kürt sorunu ve Kürdistan sorunu olarak iki sorun vardýr bunlarý birbirinden ayýrmak icap eder. Bugün Kürdistan da yaþayan komünistlerin Türk, Kürt, Çerkez olsun ödevi Sovyet tipinde bir devlet kurmaktýr yani birleþik baðýmsýz ve özgür bir Kürdistan kurmaktýr. Türkiye tarafýnda yaþayan komünistlerin Kürt, Türk, Çerkes olsun ödevi; bu egemen devleti yýkmak ve yerine Sovyet tipinde bir cumhuriyet kurmaktýr. Nihai olarak komünistlerin mücadelesinin varacaðý nokta burasýdýr. Bununla birlikte Türkiye tarafýnda yaþayan komünistler açýsýndan Kürtlerin demokratik hak ve özgürlükleri için mücadele ödevi vardýr. Nihai sonucu yaratacak kalkýþmaya varmak, onun temellerini atmak için bugünden mevcut siyasi dinamiklere bu kalkýþmayý yaratacak müdahaleyi saðlayacak taktik müdahaleler yapmak gerekir. Bugün metropollerde DTP etrafýnda mücadele edenler ayný zamanda iþçi sýnýfýnýn en çok sömürülen kesimleridir ve bu kesimlerin dinamizmi ile solun en geniþ kesimlerinin buluþmasýný saðlayacak bir mücadele hattýnýn birleþik hareketi ve eylemi gerçekleþtirilmelidir. Bu dinamik ve geniþ cephe emekçilerin, ezilenlerin kurtuluþ mücadelesini düzen güçlerinin her kesimi karþýsýnda birleþtirecek gücü bir araya getirebilir. Komünistlerin ödevi ise stratejik hedeflerine uygun bir biçimde bu cepheye yönelik uygulanabilir somut taktik tutumlar önermek ve önerdiklerinin arkasýnda pratik olarak durmaktýr. Ýzmir den Komünistler
Taksim de meþaleli yürüyüþ Köz'ün de örgütleyicileri arasýnda bulunduðu Herkese Saðlýk Güvenli Gelecek Platformu tarafýndan krize ve iþsizliðe karþý örgütlenen meþaleli yürüyüþ 27 Aralýk akþamý Taksim'de gerçekleþti. Hazýrlanan program dahilinde Taksim Meydaný ndan baþlayýp Galatasaray Lisesi önünde yapýlacak bir basýn açýklamasýyla sonlandýrmasý planlanan yürüyüþ baþlama esnasýnda polisin engeli ile karþýlaþtý. Yaklaþýk yarým saat süren bekleme ve pazarlýk sonucu kitlenin kararlý duruþu ve gittikçe sayýsýnýn artmasýyla polis barikatý kaldýrmak zorunda kaldý. "Krizin bedelini sermaye ödesin, iþten atýlmalar yasaklansýn" pankartýnýn arkasýnda yaklaþýk 2 bin kiþi döviz ve sloganlarla coþkulu bir þekilde yürüyüþe geçti. DÝSK, TMMOB, KESK, TTB ve Türk-Ýþ Þubeler Platformu nun da içinde bulunduðu çeþitli sendika, siyaset ve kitle örgütünden oluþan kitle içinde biz de ortak olan sloganlara eþlik ederek yürüyüþe katýldýk. Bunun dýþýnda da "Özgürlük savaþan iþçilerle gelecek", "Yaþasýn sýnýf dayanýþmasý" þeklinde sloganlarý atarak yürüdük. Galatasaray Lisesi önüne geldiðimizde Sami Evren tarafýndan basýn metni okundu. Bu açýklamadan sonra kitle daðýlmaya baþladý ve eylem sona erdi. Þunu söylemek gerekir ki son zamanlarda Ýstanbul'da yapýlmýþ en dinamik ve coþkulu eylemdi. Bir çok siyasetin bir araya gelerek birlikte böyle canlý bir eylem örgütlemesi bize moral ve heyacan kattý. Yaþasýn komünistlerin birliði! Yaþasýn sýnýf dayanýþmasý! Ýstanbul'dan Komünistler
Kadýköy de basýn açýklamasý 20 Aralýk cumartesi günü Kadýköy iskelesi önünde Genel Saðlýk Sigortasý platformu tarafýndan bir basýn açýklamasý düzenlendi. Biz de bu platformun bir bileþeni olarak açýklamaya katýldýk. Birçok siyaset ve sendikadan oluþan 150 ye yakýn insanýn katýldýðý açýklamada sýk sýk Saðlýk haktýr satýlamaz , Yaþasýn sýnýf dayanýþmasý , Birleþe birleþe kazanacaðýz þeklinde sloganlar atýldý. Yaþasýn eylemli sýnýf dayanýþmasý! Ýstanbul dan Komünistler
Sayfa
OCAK 2009
1 Mayýs Mahallesi nde CHP teþhiri 13 Aralýk günü mahallemizdeki bir yöre derneðinde CHP nin yerel seçimlerle ilgili bir toplantýsý yapýldý. Bu toplantýdan hemen öncesinde haberimiz oldu ve katýlmak üzere toplantýnýn yapýldýðý derneðe gittik. Toplantýya Proletaryanýn Kurtuluþu ndan ve Köz den olmak üzere iki kiþi katýldýk. Derneðe vardýðýmýzda toplantý baþlamýþtý. CHP adýna gelen heyet konuþma yapýyordu. Daha çok seçim çalýþmasýný yürütmek üzere komisyonlarýn kurulmasý gerektiðinden ve bu komisyonlarýn neler olacaðýndan bahsediliyordu. Sonrasýnda da konuþmak isteyenlere söz hakký verildi. Yaklaþýk 90 kiþinin katýldýðý toplantýda öncelikle sözü daha önceden beri mahallede CHP çalýþmasý yürüten kiþiler aldýlar ve kendilerince CHP nin propagandasýný yaparak AKP ye karþý saðlam bir çalýþma yürüterek Ataþehir deki yerel seçimleri CHP adýna kazanmak istediklerini bunun içinde en geniþ birlikteliklerle bu çalýþmalara katýlmak gerektiðini söylediler. Yerel seçimlerde mahallede muhtar adaylýðýný koyacaðýný açýklayan üç muhtar adayý da bu toplantýya katýlmýþlardý ve CHP ile birlikte çalýþma yürütülmesi gerektiðini savunmaktaydýlar. Mahallemiz dörde bölündüðü için ve bu bölümlerden ikisi Ataþehir e baðlandýðý için bu toplantý Ataþehir deki seçimlere yönelikti. Yapýlan kimi konuþmalarda mahallede yaþanan sorunlara, mahallenin bölünmesi sürecine, ilerde mahallenin yýkýlmasýnýn planlandýðýna, mahallenin yozlaþtýrýlmaya çalýþtýrýlmasýna deðinildi. Ancak bu konuþmalarýn sonucunda söz hep CHP ile seçimleri kazanmak gerektiði
ile sonlandýrýldý. Bu bölümde biz de söz aldýk ve bir konuþma yaptýk. Konuþmamýzda; Her seçim döneminde ayný tablonun yaþandýðýný, bu partilerin gelip bizlerden oy istediklerini, bizlerin oylarýyla kimi makamlara yerleþtiklerini ve sorasýnda bu mahallelere bir daha uðramadýklarýný, bizlerin onlarýn yanlarýna gittiðimizde de kapýlardan geri çevrildiðimizi, bu duruma buradaki herkesin bir þekilde þahit olduðunu ya da bu durumu birebir yaþadýðýný söyledik. Seçimlerden sonra yönetime gelenlerin hiçbirinin bizim yanýmýzda olmadýðýný aksine bizim yani iþçilerin emekçilerin karþýlarýnda olduklarýný belirttik. AKP nin ya da MHP nin nemenem biþey oldukalrýnýn çok da anlatýlmasýna gerek olmadýðýný bunu hepimizin gayet iyi birþekilde bildiðini ancak bizlerin gene CHP nin de nasýl bir parti olduðunu bildiðimizi söyledik. 78 Maraþ katliamýnda CHP nin hangi pozisyonda olduðunu ve kimlerin yanýnda olduðunu çok iyi bildiðimizi, 93 Sivas katliamýnda SHP nin nerede olduðunu ve CHP nin de neler yaptýðýný, bulunduðumzu mahallelere her türlü saldýrý devlet tarafýndan gerçekleþtirilirken CHP nin kimlerin yanýnda olduðunu, bu devletin; çetelere eroin, esrar vererek mahallemizdeki ilköðretim çocuklarýna sattýran polisini sahiplenip, bunlara karþý duran devrimcileri ve mahalle emekçilerini terörist ilan edenin CHP olduðunu çok iyi bildiðimizi söyledik. Bunlarýn aslýnda CHP nin yaptýklarýnýn çok küçük bir bölümü olduðunu CHP nin tarihinin bunlarla dolu olduðunu ve böyle bir partinin bu mahallelere gelip hala bu rahatlýkla oy isteyebilmesinin þaþýrtýcý olduðunu söyledik. CHP nin öncelikle bunlarýn hesabýný vermesi
gerektiðini sonrasýnda da böyle toplantýlarda nasýl birilerini seçeceðimizi ve nasýl bir iþleyiþ koymak gerektiðini tartýþýp karar vermek gerekti ði n i s ö yl eyerek ko n u þ m am ý zý sonlandýrdýk. Konuþmamýz esnasýnda CHP heyetinden bazýlarý konuþmamýzý kesmeye çalýþtý ancak toplantýya katýlan mahallelilerden bazýlarý da onlara karþý gelerek herkesin konuþabileceðini, müdahale etmemeleri gerektiðini söyleyerek CHPli heyete karþý çýktý. Bizim konuþmamýzýn ardýndan heyetten birisi söz alarak geçmiþte kimi hatalarýn yapýldýðýný ancak bunlarý býrakýp önümüze bakmamýz gerektiðini söyleyebildi sadece. Ardýndan komisyonlarýn oluþturulmasý kýsmýna geçildi. O arada bir çoklarý salonun dýþýna çýkmýþtý. Bizim de pek vaktimizin kalmamasý nedeniyle toplantý bitmeden ayrýlmak zorunda kaldýk. Çýkýþta dýþarýda bekleyenlerden gayet olumlu tepkiler aldýk. Aslýnda CHP nin yüzünün teþhir edilmesi gerektiðini, CHP ile MHP nin ayný þey olduðunu ifade edenler oldu. Bu kýsa konuþmalarýn ardýndan oradan ayrýldýk. 18 Aralýk günü mahallede bir düðün salonunda CHP il baþkanýnda katýlacaðý bir toplantý yapýlacaðýný öðrendik. Bu düzen partilerinin seçim oyunlarýný bozmak için küçük de olsa kimi imkanlar sunabilecek olan bu toplantýlara katýlarak onlarýn gerçek yüzlerini oraya gelen mahalle emekçilerine teþhir etmek gerektiðini biliyoruz. Bu bilinçle diðer toplantýya ve bundan soraki toplantýlarýna da olabildiðince katýlmaya çalýþacaðýz. Düzen partilerine oy yok! 1 Mayýs Mahallesi nden Komünistler
Mahallede yerel seçimler gündemli etkinlik 28 Aralýk günü mahallemizde Tunceliler Derneði nde Yerel Seçimlerde Olanaklar ve Tavrýmýz baþlýðý altýnda Demokratik Yerel Yönetimler Giriþimi nin düzenlemiþ olduðu panele katýldýk. Yaklaþýk 40 kiþinin katýldýðý panelde yerel yönetimlere müdahale etmek için örgütlü bir güç oluþturmak gerektiðinin üzerinde duruldu. Yapýlan bu etkinliðin böylesi bir örgütlülüðün yaratýlmasý için atýlan bir adým olduðu belirtildi. Etkinlikte; Türkiye genelinde yerel seçimlere müdahale etmek ve ortak adaylar belirleyip ortak çalýþmalar yürütebilmek için Türkiye genelinde kurulan ve 24 kurumun bileþeni olduðu
platformdan da bahsedildi. Bu platformun önemli bir platform olduðu ve bu þekilde seçimlere güçlü bir þekilde müdahale edilebileceði vurgulandý. Düzen partilerine de oy verilmemesi gerekliliði üzerinde durulurken CHP nin de teþhir edilmesi gereken ve oy verilmemesi gereken bir parti olduðu söylendi. Etkinliðe katýlanlarýn söz alýp konuþtuklarý bölümde mahalledeki muhtarlýk seçiminde ya da belediye seçimi konusunda birlikte durmak gerektiði söylendi ancak bu birliktelik daha çok CHP üzerinden olmasý yönündeydi. Bunun üzerine CHP üzerinden de kimi tartýþmalar
yürütüldü. Biz de bu bölümde söz alarak seçeceðimiz kiþilerin denetiminin gene bizlerin ellerinde olmasý gerektiðini bunun için gerekli denetim mekanizmalarýný, mahalle meclislerini kurmak gerektiðini, kararlar alýnýrken bu meclislerden alýnmasý gerektiðini bu mekanizmalara uyacak olan muhtar adaylarýnýn mahalleli tarafýndan desteklenmesi gerektiðini belirttik. Etkinlik; bu tarz toplantýlarýn önümüzdeki süreçte de yapýlacaðý ve seçimler için daha somut yöntemlerin konuþulacaðý söylenerek bitirildi. 1 Mayýs Mahallesi nden Komünistler
1 Mayýs Mahallesi halk platformu kuruldu Ü m r a n i y e M a y ý s t a Ya þ a m Kooperatifi, Proletaryanýn Kurtuluþu, Köz, Ümraniye Pir Sultan Abdal Derneði, DTP, Mustafa Kemal Mahallesi Güzelleþtirme Derneði, Partizan, Özgür Yaþam Derneði, ve EMEP in (Bazý hassasiyetlerinin bulunduðunu kesin olarak katýlýp katýlmayacaklarýnýn belli olmadýðýný söyleyerek toplantýnýn ikinci kýsmýnda ayrýldý) katýlýmcýlarý olduðu,herkesin katýlýmýna açýk olan, uzun süreli olmasý düþünülen; krize, iþsizliðe, yoksulluða, iþten atýlmalara karþý; zamlara karþý; sistem partilerinin seçim aldatmacasýna karþý; mahalledeki yozlaþmaya çeteleþmeye karþý; Kürt halkýna yönelik yapýlan imha, inkar, asimilasyon ve operasyonlara karþý; Alevilerin eþit özgür yurttaþ hakký için 1 Mayýs Mahallesi Halk Platformu kuruldu. Ýlk olarak platformun kendini duyurmasý amacýyla ozalit çýktýlar hazýrlanarak mahallenin uygun yerlere asýlmasýna karar verildi.
Yöre derneklerini ziyaret etmek ve onlarýn platform çalýþmalarýna destek olmalarý için çaðýrmak amcýyla ekipler kuruldu. Ve bu ekipler diðer toplantýya kadar gitmeleri gereken yöre derneklerine gidildi. Platform krize karþý önüne þu iþleri koydu: Sokak yemeði ve Bin Umut Milletvekillerinin katýlacaðý bir halk toplantýsý ve mahalle yürüyüþü. Yöre dernekleriyle görüþmeler yapýlmasý için kurulan ekipler belirlenen yöre dernekleriyle görüþtü. Bu görüþmelerde bu platformun amacý ve bu amaçlar doðrultusunda mahallemizde birlikte çalýþmalar yürütmek istediðimiz konuþuldu. Yapýlan bu öngörüþmelerin ardýndan yöre dernelerinin de katýlabileceði geniþ katýlýmlý bir toplantý ayarlanýp bu dernekler o toplantýya çaðrýldý. Platformun amaçlarýnýn yazýlý olduðu ozalit çýktýlar mahallenin birçok yerine yapýþtýrýldý. Ve platform kendisini mahalleliye deklare etmiþ oldu. Yerel seçimlerin yaklaþmasýyla
düzen partilerinin oyunlarýnýn bozulmasý ve birlikte bu yerel seçimlere müdahale alanlarýnýn yaratýlabilmesi, krizin artýk iyiden iyiye varoþlarda emekçiler üzerinde hissedilmeye baþladýðý bir dönemde krize karþý ortak eylemlerin örgütlenebilmesi, her türlü saldýrýya karþý en geniþ eylem birlikteliðinin yaratýlmasýnýn gerektiði þu dönemlerde mahallemizde bunun örülebilmesi açýsýndan; kurulmuþ olan bu platform bizim açýmýzdan oldukça önemli ve hakký verilmesi gereken bir adýmdýr. Bütün bunlarýn yakýcýlýðýný ve aciliyetini görerek bu platformun uzun süreli olmasý ve etkin faliyetler yürütmesi için üzerimize düþen sorumluluðu yerine getirerek ve bunun için gerekli olan ne varsa yaparak yolumuza devam edeceðiz. Yaþasýn eylemli sýnýf dayanýþmasý! Krize karþý örgütlen birleþ mücadele et! Düzen partilerine oy yok! 1 Mayýs Mahallesi nden Komünistler
Krize karþý eylem ve halk yemeði Mahallemizde kurulmuþ olan 1 Mayýs Mahallesi Halk Platformu 25 Aralýk günü Karakol Duraðý nda bir basýn açýklamasý yaparak bir sokak yemeði verdi. Bu basýn açýklamasýnýn ve yemeðin duyurusu için mahalledeki kahvelere girilerek konuþmalar yapýldý, sokaklarda ve cadde üzerinde megafonla sesli ajitasyona çýkýlarak mahalleli hem basýn açýklamasýna hem de yemeðe davet edildi. Basýn açýklamasý saat 15.00 te Karakol Duraðý nda yapýldý. Krizin Faturasýný Emekçiler Ödemeyecek yazýlý ortak bir pankart açýldý. Kurtuluþ yok tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz, Krizin Bedelini Emekçiler Ödemeyecek, Krizin Bedelini Patronlar Ödeyecek, Ýþten Atýlmalar Yasaklansýn, Doðalgaz Zammý Geri Alýnsýn, Krize Karþý Örgütlen Birleþ Mücadele Et, Operasyonlar Durdurulsun sloganlarýnýn atýldýðý basýn açýklamasýna yaklaþýk 90 kiþi katýldý. Açýklamada krizin ortaya çýkýþýna ve bugün bulunduðumuz coðrafyadaki etkilerine, krizle birlikte yeni gelen zamlara, Kürt sorununa, Alevilerin inanç özgürlüðüne deðinildi. Basýn açýklamasýnýn ardýndan hazýrlanan yemeðin daðýtýmýna geçildi. Mahallelinin ilgisinin olduðu yemek, gelenlerle birlikte yenilerek etkinlik bitirildi. Eylemi örgütleyen platformun bileþenleri þunlardý: DTP, SDP, ESP, Partizan, Köz, Proletaryanýn Kurtuluþu, Özgür Yurttaþ Hareketi, Mayýsta Yaþam Kooperatifi, Mustafa Kemal Mahallesi Güzelleþtirme Derneði, Pir Sultan Abdal Kültür Derneði. Krize karþý örgütlen birleþ mücadele et! Yaþasýn eylemli sýnýf dayanýþmasý! 1 Mayýs Mahallesi nden Komünistler
15
Düzen partileri nasýl teþhir edilir? Mahallemizde Umut Düðün salonunda CHP nin seçim toplantýsý yapýldý. Bu toplantý bir hafta öncesinde gene mahallede bir yöre derneðinde yapýlan toplantýdan çok daha geniþ katýlýmlý bir toplantýydý. Toplantýnýn birkaç gün boyunca mahallede araçla duyurularý ve hazýrlýklarý yapýldý. CHP Ýstanbul il baþkanýnýn da katýldýðý toplantý, mahalleli tarafýndan yoðun ilgi gördü. Böyle toplantýlarý ve çalýþmalarý varoþlarda ve Alevilerin yoðun olarak yaþadýðý mahallelerde yaparak kendisine oy kazandýrmak isteyen CHP nin gerçek yüzünü iþçilere ve emekçilere göstermek ve teþhir etmekte devrimcilerin göreviydi. Biz de genel seçimlerdeki tutumlarýmýzdan da dersler çýkararak bir önceki hafta CHP nin mahallemizde yaptýðý toplantýsýna katýldýðýmýz gibi bu toplantýya da katýlmak gerektiðini biliyorduk. Geçtiðimiz genel seçimlerdeki yönelimlerimizle bu toplantýya iki kiþi katýldýk. Salona vardýðýmýzda toplantý henüz baþlamamýþtý. Toplantý baþlamadan az önce bir grup tarafýndan salon önündeki CHP aracý taþlandý ayný zamanda salon önünde bekleyenlere de bu taþlar isabet etti. Ancak bu olay karþýlýklý bir durum almadan taþlayan grubun oradan ayrýlmasýyla olay sona erdi. Bu olay oradaki mahallelinin ciddi bir tepkisini de beraberinde getirdi. Ve orada bulunanlar bu yapýlanýn aslýnda CHP ye deðil, mahalleliye yönelik olduðunu söyleyerek bu durumun ne kadar yanlýþ bir tutum olduðunu dile getirdiler. Böylesi gergin bir ortamda CHP nin teþhirini yapabilecek bir konuþmanýn aslýnda ters tepecek bir etki yaratabileceðini düþündüðümüz için bu þekilde bir konuþma yapmamaya karar verdik. Ancak o aradaki bekleme süresince dýþarýdakilerle hem bu olay üzerinde hem de bu yerel seçimler üzerinde uzun uzun sohbetler gerçekleþtirdik. Yapmýþ olduðumuz sohbetlerde genel olarak CHP nin gerçek yüzünü ortaya koyan konulara deðindik. Bu konuþmalarda edindiðimiz izlenim, AKP karþýsýnda durulabilecek tek odaðýn CHP olduðu ve baþka bir alternatifin olmadýðýnýn düþünüldüðüydü. CHP dýþýnda bir alternatifin yaratýldýðýný gördükleri an oylarýný oraya kullanabileceklerini de dolgun bir þekilde söylemekten geri de durmuyorlardý. Devrimcilerin ya da emekten yana olan güçlerin böylesi seçimlerde ortak bir hat belirleyip ortak çalýþmalarla ortaya çýkmasý durumunda CHP ye yönelen bu insanlarýn bu odaða yönelebileceðini vurguluyorlardý. CHP nin teþhirinin; taþlanarak deðil onlarýn da bizlerin de emekçiler önünde konuþabileceði ortamlarda yapýlabileceðini bir kez daha gördük: Geçtiðimiz genel seçimlerde mahallemizde CHP nin seçim bürolarýna ve konvoylarýna yönelik müdahalelerin bizlerin deðil CHP nin iþine yaradýðýný net bir þekilde görmüþtük. CHP nin ilk seçim bürosu açýldýðýnda birkaç kiþiden baþka uðrayanýnýn olmadýðý, ancak seçim bürosunun molotoflanmasýnýn ve konvoylarýna olan müdahalenin ardýndan CHP nin seçim bürosunun mahalleli tarafýndan dolup taþtýðýna herkes tanýk olmuþtu. Hedeflenenin tam tersi olmasýna raðmen; yapýlan bu müdahaleler, CHP nin deðirmenine su taþýmaktan baþka bir iþe yaramamýþtý. Son yapýlan toplantýda da genel seçimler dönemindekine benzeyen bu taþlama olayý CHP nin lehine iþledi, bizim müdahale alanýmýzý daralttý hatta engelledi. Buna benzer olaylar sadece CHP nin lehine iþlemekle kalmayýp oradaki mahallelinin devrimcilere karþý olan tepkilerini perçinlemeye de hizmet etmektedir. Demek ki bir teþhir olayý her iki tarafýnda eþit koþullarda olduðu bir ortamda saðlýklý yapýlabilmektedir. Burada bahsettiðimiz taraflardan birisi, emekçilerin ve Alevilerin gözünü yýlardýr boyayan CHP diðeri de düzen partilerini ve bu düzeni karþýsýna alan ve emekçilerin kendi öz örgütlülüklerini yaratmaya çalýþan biz devrimcilerdir. CHP yi sahiplenenlerin önünde CHP yi konuþturup; bunlarýn gerek konuþmalarý üzerinden gerekse de ortaya koymadýklarý kirli yüzlerini anlatarak mahalleliye CHP nin ne menem birþey olduðunu izah etmektir doðru olan. Biz Köz ün arkasýnda duran komünistler olarak geçtiðimiz dönemlerdeki deneyimlerimizden de dersler çýkararak yolumuza devam edeceðiz. Üzerimizdeki sorululuklarýmýzýn da bilincinde olup bu sorumluluklarýmýzý geçmiþte nasýl yerine getirmiþsek gelecekte de yerine getirerek yürüyeceðiz. 1 Mayýs Mahallesi nden Komünistler
Ümraniye de krize karþý platform kuruldu Krizden dolayý yapýlan zamlarýn geri çekilmesi, güvencesiz çalýþma koþullarý, eðitim, saðlýk, yoksulluk gündemli Eðitim-Sen Ýstanbul 2 Nolu Þube, Ses Anadolu Yakasý Þubesi, Tüm-Bel-Sen 3 Nolu Þube, Bes Ýstanbul 3 Nolu Þube ve Haber-Sen 9 Nolu Þubelerinin çaðrýcýsý olduðu bir toplantý yapýldý. Bu sendikalar Ümraniye yerelindeki sorunlar ve krizden kaynaklý sorunlar için bir platform kurmayý önerdiler. Toplantýya katýlan kurumlar ve partiler CHP, DSP, SHP, ÖDP, DTP, Ümraniye Pir Sultan Abdal Derneði, SODAP, Köz, SEH, BDSP, Osim-Der, Makine Mühendisleri Odasý, Ümraniye Halkevi, EMEP, Krize Karþý Ýþçi Ýnisiyatifi ve bazý yöre dernekleri. Sendikalarýn platform kurma önerisine genelde olumlu yaklaþýldý. BDSP ve Osim-Der; CHP, DSP gibi partilerin olduðu bir paltformda kendilerinin çalýþamayacaðýný söyleyerek ayrýldýlar. Biz ilk iki toplantýya gözlemci olarak katýldýk. Daha sonra yaptýðýmýz deðerlendirmede kurulacak olan böylesi bir platforma katýlma kararý aldýk. Bir sonraki yapýlan toplantýda kurulmuþ olan platforma Krize Karþý Ümraniye Emek ve Demokrasi Platformu adý verildi ve bu platformda neler yapýlabileceði hakkýnda konuþuldu. Platformun yapacaðý ilk iþ 20 Aralýk ta bir basýn toplantýsý yaparak kendini kamoyuna duyurmak. 1 Mayýs Mahallesi nden Komünistler
Sayfa
16
OCAK 2009
Türkiye 68 hareketinin özgünlüðü: 71 kopuþu
Denizli de Eðitim ve Dayanýþma Derneði giriþimi sosyal siyasal seminerler dizisine baþlangýç olarak 1 Kasým günü 68 Hareketi ve 71 Kopuþunun Türkiye Solu Üzerindeki Etkisi konulu bir söyleþi düzenledi. Biz de içinde çalýþtýðýmýz dernek giriþiminin düzenlediði bu etkinliðe katýldýk. Yaklaþýk 25 kiþinin katýldýðý söyleþiye Denizli Eðitim ve Dayanýþma Derneði Giriþimi nin Kitle Örgütleri Koordinasyonu aracýlýðýyla tanýþtýðý Özgür Yaþam Eðitim ve Dayanýþma Kooperatifinden Eylem Þen ve 78 liler Denizli Ýl Giriþimi sözcüsü Nebi Ebci konuþmacý olarak katýldý. Panele baþlamadan önce Dernek Giriþimi adýna söz alan kurum çalýþaný bir arkadaþ dernek giriþiminin yürüttüðü kolektif çalýþmalarýmýzý kýsaca özetledikten sonra panele katýlan kurumlarý tanýtarak sözü panelistlere býraktý. 78 liler sözcüsü, TC nin kuruluþundan `60 darbesine kadar geçen tek partili süreci ve gerçekleþen Kürt isyanlarýný kýsaca hatýrlatýp `60 darbesinin sol cenah içerisinde önemli bir kesim tarafýndan ilerici ve devrimci bir darbe olarak anýldýðýný belirterek söze
baþladý. `61 anayasasýndaki demokratik maddelerin egemenlerin bir lütfu deðil, toplumsal mücadelenin bir sonucu olduðunu vurguladýktan sonra 61 anayasasýnýn yarattýðý koþullarda geliþen sendikal mücadelelerden ve Avrupa da baþlayan 68 rüzgarýnýn Türkiye ye yansýmalarýndan bahsetti. TÝP in öðrenci ve iþçileri politikleþtirmesiyle birlikte MDD/SD tartýþmalarýnýn baþladýðýný ve geliþen sol hareketin izlediði seyrin bu tartýþma ekseninde belirlendiðini vurguladý. MDD ci görüþlerin etkisiyle bir müttefik olarak görülen ordunun `71 darbesiyle devrimcilere yaþattýðý þoklar üzerinde duran Ebci, bu dönemeçten sonra Kemalizmle hesaplaþmanýn ivme kazandýðýný ve o dönem milli mesele olarak anýlan ulusal sorunun devrimci hareketin en büyük tartýþmasý haline geldiðini belirtti. 78 liler sözcüsü sözlerini Bugün sol hareket olarak birlik olma yönünde büyük zaaflarýmýz var. Tüm devrimcilerin düzene karþý birleþik mücadele yürütmesi 2009 da en büyük ihtiyaçtýr. Ýster ulusal ister sýnýfsal pencereden bakalým, farklý geleneklerden de gelsek, farklý ilkeleri de sahiplensek birlikte hareket etmenin kültürünü yaratmaya ihtiyacýmýz var vurgusuyla noktaladý. Söyleþiye Özgür Yaþam adýna katýlan arkadaþ kooperatif ve yaptýklarý çalýþmalar hakkýnda kýsa bir bilgi verdikten sonra ilk olarak tarihin subjektif olduðunu ve herkesin kendine göre yorumlayýp dersler çýkardýðý bir kavram olduðunu belirterek konuþmasýna baþladý. Geçtiðimiz günlerde Ýzmir Güzeltepe de býçaklanarak öldürülen Dev-Lis li bir gencin cenazesini yüzlerce lise üniformalý arkadaþýnýn kaldýrdýðýný hatýrlatan konuþmacý, bugün Türkiye de 80 öncesinden daha az devrimciliðe merak salmýþ bir kuþak bulunmadýðýný, esas eksikliðin devrimciliðe sempati olmadýðýný vurguladý. `68 den gerekli dersleri
çýkarabilmek için öncelikle Avrupa daki `68 ile bizim `68 arasýndaki farklarý görmek gerektiðini söyleyerek, Avrupa ve ABD de 68 i anlatan arkadaþ Türkiye deki 68 ile farklarýný açtý. Avrupa ve Amerika da savaþ karþýtý, Amerika da siyahlara eþitlik isteyen, kadýnlara ve eþcinsellere hak talep eden, bireysel haklara dayalý mücadelelerle baþladýðýný ve genel olarak SSCB ye ve Moskova merkezli komünist partilere muhalefet üzerine geliþtiðini ancak Türkiye de böyle bir seyir izlemediðini vurguladý. 27 Mayýs darbesine ve Türkiye Solu üzerindeki etkisine deðinen konuþmacý, `60 darbesinde bir tek sosyalist bile gözaltýna alýnmadýðý halde `60 darbesi arifesinde göz altýna alýnan 49 larýn tutuklu kaldýðýna, komandolarýn Kürt köylerini bastýðýna ve 500 e yakýn Kürt ün kampa ve bir kýsmýnýn da ardýndan sürgüne gönderildiðine dikkat çekti. Bunlara raðmen devrimcilerin büyük bölümünün `61 anayasasýný alkýþladýðýný ve hatta bugün bile bu darbeyi bir devrim olarak ananlar bulunduðunu söyledi. Kürtlerin özgürlük mücadelesi ve Türkiye devrimci hareketinin yollarýnýn birbirinden ayrýlmasýna ve buluþamamasýna yarayan bu darbeyle ilgili tutumun Cumhuriyet in kuruluþu ile ilgili tutuma benzeþtirilebileceðine dikkat çekti. 60 lý yýllardaki ayrýþmalarý, M. Ali Aybar ýn güler yüzlü sosyalizm ini, MDD çizgisi, Mihri Belli nin ve Kývýlcýmlý yý, Yön dergisini, TÝP i anlattý. Bunlarýn hepsinin de Kemalizm in az ya da çok tesiri altýnda olduðunu belirtti. `71 kopuþunun oportünizmden ve adým adým Kemalizm den bir kopuþu ifade ettiðini Denizlerle baþlayýp Ýbrahim le taçlanýp nihayetine erdiðine deðindi. MDD çizgisinin «iktidar namlunun ucundadýr» diyen bir strateji benimsemesi Denizlerin, Mahirlerin ilgisini çeker. Ancak bu sloganý atanlar hiçbir zaman halkýn
ordusu nu yaratma gibi bir derde düþmezler; TC nin ordusunda sempati yaratalým, Yöncülerle yan yana gelelim hesaplarý yaparlar Öte yandan Kývýlcýmlýnýn 1930lu yýllarda Kürdistan ýn 4 parçaya bölünmüþ bir sömürge olduðunu söylediði yazýlarýnýn olduðu bir kitap yazdýðý bilinmektedir. Ama kendisine 60 larda katýldýðý bir panelde, bu sözlerini hatýrlatanlara sýkýysa buraya gel sen söyle cevabýný verir. Söyledikleri ve yaptýklarý arasýnda açý farký olan bu kimselerin ardýndan gitmeyerek kendi yolunu tayin edenler 71 kopuþunu yarattýlar. Ýktidar namlunun ucundadýr diyenlerin de 71 kopuþunu yaratanlarýn da kendilerine ait devasa ordularý olmadý, çok büyük silahlý güçlere sahip olmadýlar ancak Denizlerin, Mahirlerin ve Ýbolarýn geleneðini sonraki kuþaklar sahiplendi, isimleri, hatýralarý ve yaptýklarý bugünlere ulaþtý. Çünkü onlar söylediðini yapmayanlardan koparak oportünizmden koptular. Bu kopuþu Ýbrahim, Þefik Hüsnülerin oportünizmini reddederek Mustafa Suphilerin TKP sini sahiplenerek yaþadýðýmýz coðrafyada komünist hareketin geleneðine oportünizmle ayrýþtýrarak sahiplenmek yönünde bir açýlým yaratan bir noktaya vardýrmýþtýr sözleriyle devam eden Þen, 71 kopuþundan çýkartýlmasý gereken derslere deðinerek konuþmasýný tamamladý. Panel `68 Hareketi, `71 Kopuþu, Türkiye solunun üzerindeki Kemalizm gölgesi konusundaki görüþ ve tartýþmalarla karþýlýklý soru-cevap ve sohbet þeklinde bir süre daha devam etti. Söyleþiye katýlanlar arasýnda DTP den, Sosyalist Parti den, Geleceðimizi Ýstiyoruz Ýnisiyatifinden arkadaþlar da vardý. Farklý kurumlardan katýlýmcýlarýn olmasý söyleþinin oldukça canlý geçmesini saðladý. Söyleþi sonunda kurumda yapýlacak seminer programýna dair belirlemeler yapýldý. Denizli den Komünistler
Yerel seçimlerde korktuklarýný baþlarýna getirelim 2 Kasým Pazar günü Demokratik Haklar Derneði nde 20 kiþinin katýlýmýyla Yerel Seçimler Yaklaþýrken Son Dönemdeki Siyasal Geliþmeler baþlýklý bir Köz söyleþisi düzenledik. Söyleþiye DTP li ve DHP li arkadaþlarda katýldý. Söyleþinin, bir Kürt mahallesinde düzenlenen eylemli basýn açýklamasýnýn hemen sonrasýna denk gelmesi, gündemin aðýrlýklý olarak son dönemde artan faþist saldýrýlar ve DTP ye açýlan kapatma davasý üzerinde yoðunlaþmasýna neden oldu.
Söyleþide ilk sözü alan yoldaþ, 2007 temmuz seçimlerinden itibaren geliþmelere dikkat çekerek konuþmasýna baþladý. Bin Umut vekillerinin meclise girmesinin burjuvazinin yoluna taþ koymakla birlikte emekçilerin gündemine de ivme kazandýrdýðýný belirten yoldaþ; Bin Umut vekilleri mecliste olduðundan beri mecliste basýna kapalý oturumlar düzenlemenin anlamsýzlaþtýðýný, beri yandan bu vekillerin Tuzla daki iþçi ölümleri, Turgutlu daki gündelikçi iþçilerin sorunlarý, eleme sýnavlarýna karþý yürütülen çalýþmalar gibi emekçilerin birçok sorununa duyarlý yaklaþtýðýný söyledi. Burjuvazinin gündeminde ise 2003 ten beri kendi arasýndaki farklý çýkar gruplarý arasýndaki rekabet olduðuna dikkat çekti. Kemalistlerle AKP arasýndaki rekabetin belirlediði çatýþmalar biçiminde göz önüne çýkan bu çatýþmanýn emperyalist çýkar çatýþmasý ile iliþkilerini açtý. Ergenekon çetesinin TC devlet geleneðine yabancý olmadýðý benzer örgütlenmelerin
TC nin kuruluþundan beri devlet içinde örgütlenen bir oluþum olduðuna iþaret etti. Ayrýca faili belli cinayetleri devletin ve kolluk kuvvetlerinin kanunlarýna yaslanarak yapabildiðine iþaret edip, örnekler verdi. Darbeci ikinci kurtuluþçularýn tarihsel köklerine iþaret edip ve 68 li yýllarda Ýlhan Selçuk un da içinde bulunduðu Yön çevresinin bugünkü Ergenekon la benzer özelliklerinin olmasýnýn tesadüf eseri olmadýðýný açýkladý. O dönem SSCB ye yakýn duran ve sol bir söylem tutturan Ýlhan Selçuklarýn bugün AB ye yakýn durduðunu ancak hedeflerinin bugün de o günde ayný olduðunu sadece hedeflerine ulaþmak için destekçi olarak seçimlerinin uluslar arasý dengelerin deðiþmesi nedeniyle deðiþtiðini ifade etti. Kemalizmin sola bu denli bulaþýk olmasýnýn kökenlerinden bahsederek bu yine sol içindeki gruplarýn Ergenekonculara destek olan bir pozisyonda durmalarýný eleþtirdi. AKP nin ise genel seçimlerde diðer burjuva partileri gibi demokrat söylemlerle ezilenlerin ve emekçilerin oylarýný almak için türlü manevralar yaptýðýný ancak seçimlerden hemen sonra tezkere, Kürdistan a yönelik operasyonlar, SSGSS yasasý, zamlar gibi geliþmelerle maskesinin düþtüðünü söyledi. Dolayýsýyla AKP nin bugün kendi tabaný bile AKP nin çizmiþ olduðu bu demokrasi oyununa inanmýyor. Yerel seçimler yaklaþýrken de AKP muhalefetteki diðer partilere ve kendi tabanýna karþý son kozu Ergenekon dur. Bu nedenledir ki AKP nin ipliðini
pazara çýkarmadan Ergenekoncularla hesaplaþýlamaz diyen yoldaþ, Abdullah Öcalan a yapýlan darp Kürt halkýnýn AKP nin karþýsýna dikilmesine yol açtý. Bu durumu tezgâhlamanýn Ergenekonculara yarayacaðý açýktýr. Bu da yerel seçimler yaklaþýrken AKP ile Kemalistler arasýndaki bu gerilimin daha da artacaðýný göstermektedir. Bu gerilimden yararlanmak ve AKP nin de diðer kesimlerin de karþýsýna dikilecek en geniþ birliði gerçekleþtirmek gerekmektedir. AKP oylarýný DTP ye kaptýrmaktan ürkmektedir. Ürkmekte de haklýdýr. Onlarýn korktuklarýný baþlarýna getirmek gerekir dedi. Bu süreçte solun içindeki emekçilerin, ezilenlerin birliðini bölmek ve sosyal demokrasiye, daha doðrusu SHP, CHP tarafýna yedeklemek üzere hareket eden sendika bürokrasisine de iþaret ederek Sendika bürokratlarý iki senedir Ýstanbul da 1 Mayýs ta kitlesel birleþik bir eylem örgütlenmemesi için ellerinden geleni yapýyorlar. Ýki yýldýr 1 Mayýslar kutlanamýyor. Bir taraftan da Bin Umut vekilleri iþçilerin yanýnda duran bir çizgi tutturdu. Onlarýn bu tutarlý çalýþmalarýnýn da iþçi sýnýfýnýn ayýrtýna varmasýný istemiyorlar. Yerel seçimler yaklaþýrken bu nedenle solda duranlarýn en geniþ birliðini yaratarak hazýrlanmak gerekiyor. Genel seçimlerde yakalanan birlikteliðin devam ettirilmesi ve yerel seçimler yaklaþýrken mahallerde halk meclislileri oluþturmak, seçmen toplantýlarý düzenlemek ve en geniþ kitlesel eylemleri öne çýkarmak üzere harekete geçmesi gerekiyor diye konuþtu.
Ayrýca söyleþinin bir diðer alt baþlýðý olan faþist saldýrýlarla da ilgili þunlarý söyledi: Türk-Kürt çatýþmasý olsaydý Güngören deki patlamadan sonra olurdu. Halkýn galeyana geldiði linç eylemler falan yoktur. Sadece faþistlerin provokasyonlarý var. Esasen halklar arasýnda çatýþma varmýþ gibi söylemler, ezilenlerin mücadelesini pasifleþtirmek yönünde bir etki yaratýyor veya bu etkiyi yaratmak için bu söylem öne çýkarýlýyor. Bu da aslýnda devletin iþine yarýyor. Bu tam anlamý ile devrimcilere ölümü gösterip sýtmaya razý etmesine neden oluyor. Maraþ, Çorum, Sivas ý hatýrlatan yoldaþ bugün benzer þeylerden söz etmenin mümkün olmadýðýna iþaret etti. Ayrýca faþistlerin ve devletin bu kadar çok provoke etmesine raðmen onlarýn istediði yönde bir geliþme olmadýðýna dikkat çekerek bunun nedeninin emekçilerin, ezilenlerin gücü olduðuna deðindi. Birleþince güçlü olduðumuza iþaret eden örnekler verdi. Yoldaþ sözlerini 2008 Newroz u kitlelerin sokaða döküldüðü kitlesel birleþik ve coþkulu eylemlerdi. Bu nedenle önümüzdeki süreçte devrimcilerin yüzünü döneceði eylem anlayýþlarý da bu olmalý ve yerel seçimlere de hazýrlanýrken bu eylemler referans alýnmalýdýr diyerek tamamladý. Soru-cevap bölümü kýsmý oldukça canlý geçti. DTP li ve DHP li arkadaþlar sürece iliþkin görüþlerini ifade ettiler. Bu bölümde soru soran bir arkadaþýn cemaatlerle ilgili yapmýþ olduðu tespitler ile varoþlarda çalýþmanýn önemi ve kitle örgütlerinde nasýl çalýþmak gerekir konularý üzerinde de tartýþmalar yürütüldü.
Sosyal þoven bir Sosyal Forum 5. si Ýsveç in Malmö kentinde Baþka bir Avrupa Mümkün þiarýyla düzenlenen Avrupa Sosyal Forumu na, Latin Amerika liderlerinin sosyalizmi ve ABD karþýtlýðý a n l a m ý n d a k u l l a n ý l a n Av r u p a s o l u n u n antiemperyalizmi damgasýný vurdu. Beþ gün süren etkinlik, enternasyonalizmi sosyal forumlarda arayanlara hayal kýrýklýðý yaþattý. Avrupa Sosyal Forumu, 17 Eylül günü bir açýlýþ etkinliði ile baþladý. Müzik gruplarýnýn yer aldýðý açýlýþta, deðiþik konuþmacýlar da söz aldýlar. Bin Umut Ýstanbul milletvekili Sebahat Tuncel de açýlýþta söz alarak, Kürdistan ve Türkiye de yaþanan Kürt sorununa dikkat çekerek, Avrupa sosyalistleri ile dayanýþma içerisinde olmak istediklerini belirtti. Paneller memnun etmedi
Ýsveç in Malmö kentinde Baþka bir Avrupa Mümkün þiarýyla düzenlenen Avrupa Sosyal Forumu na, Latin Amerika liderlerinin sosyalizmi ve Avrupa solunun Amerikan karþýtlýðý damgasýný vurdu.
18-21 Eylül tarihleri arasýnda gerçekleþen birçok panel ve kültürel etkinlikte genel olarak katýlýmlarýn düþük olmasý, panel yerlerinin þehrin deðiþik yerlerine daðýlmýþ olmasýndan kaynaklý birbirinden çok uzak mesafelerde olmasý gibi sorunlar nedeniyle katýlýmcýlar memnuniyetsiz kaldýlar. Özellikle Ýstanbul milletvekilleri Ufuk Uras ve Sebahat Tuncel in de katýldýðý emperyalizm ve militarizm konularýnýn tartýþýldýðý panelden ya da Kürt sorununun tartýþýldýðý deðiþik panellerden, gerek yaþanan çeviri
sorunlarý, gerekse de genel olarak Avrupalý sosyalistlerin bu panellere olan ilgisizliði gibi nedenlerle istenen verim elde edilemedi.
katýlmýþlardý. Latin Amerikalý kortejler ellerinde taþýdýklarý milli bayraklar ve Morales in resimli dövizleri ve ulusal çalgýlarý ile en yoðun ilgiyi çekti.
Yerel katýlým yoktu
Latin Amerika sosyalizmi ve baþka bir Avrupa
Özellikle yerel katýlýmýn hemen hemen hiç olmadýðý Sosyal Forum un, ne Malmö de ne de herhangi bir yakýn kentte hemen hemen hiç tanýtýmýnýn yapýlmadýðý gözleniyordu. Malmö sokaklarýnýn hiçbir yerinde Avrupa Sosyal Forumu ile ilgili en küçük bir ilan yapýþtýrýlmamýþtý.
Çok sýnýrlý örnekler dýþýnda, hemen hemen bütün panellere, Avrupa solunun sosyal-þovenizmi damgasýný vurdu. Latin Amerika devletleri ile Avrupalý emperyalistlerin iþbirliðinin bir izdüþümü olarak Latin Amerika sosyalist liderlerinin posterleri ve Latin Amerika devletlerinin simgeleri sosyal foruma damgasýný vurdu. Paneller ve etkinliklerde Latin Amerika sosyalizmi bol bol övüldü. Panellerde ortaya çýkan baþka bir Avrupa ise, her ne kadar tersini savunanlar da olsa, açýk bir þekilde Sosyal devletli bir Avrupa idi. 2008 Malmö buluþmasý ulusal sorunlarýn gündeme gelmediði, köþeye atýldýðý, anti-Amerikancýlýðý ile gündeme gelen ulusalcý solun ise parlatýldýðý bir þekilde geçti.
Cuma akþamý gerçekleþen protesto gösterisi Malmö de sosyal forumcularýn etkinlikleri sürerken, Avrupa otonomlarý ve kimi komünist gruplar, Sosyal Forum u protesto eden bir sokak partisi vererek, yaklaþýk 2000 kiþi ile bir sokaðý iþgal ederek polisle çatýþtý. Avrupa Sosyal Forumcularýn büyük kýsmý tarafýndan terörist olarak nitelendirilen göstericiler ile ilgili Sosyal Forum un geri kalanýnda herhangi bir açýklama yapýlmadý. 20 Eylül de yapýlan yürüyüþ Bir çok ülkeden gelen sosyalistlerin katýlýmý ile 20 Eylül de bir yürüyüþ gerçekleþti. Anarþistler, yeþiller, kadýn haklarý savunucularýnýn da yoðun olarak katýldýðý yürüyüþte, Türkiyeli ve Kürdistanlý sosyalistler de
Avrupa Sosyal Forumu nun 6. sý Ýstanbul da gerçekleþecek. Kapanýþ konuþmasýný yapan DÝSK Genel Baþkaný, 6. sý yapýlacak olan sosyal forumunu dile getirirken dünya ve Türkiye deki bütün sorunlarý sayýp sýralarken, Kürt sorununu kelime olarak bile telaffuz etmekten kaçýnmasý ile Ýstanbul da yapýlacak olan Sosyal Forum a da sosyal-þovenizmin damgasýný vuracaðýný belli etmiþ oldu.
Sayfa
OCAK 2009
Deri iþçileri sendikacýlarla buluþtu Ýzmir de uzun bir zamana yayýlan, aslýnda neredeyse 15 yýla varan bir mücadele azmi ile deri iþçileri, örgütlenme çalýþmalarýný kesintisiz bir þekilde sürdürüyor. Bu süreçte edindiðimiz deneyimlerimiz, sabrýmýz ve inadýmýz atölyelerdeki deri iþçilerinin bir örgütlenmeye sahip olmasýný saðlamýþtý. Dernekte yaptýðýmýz çalýþmalardan birkaçýndan bahsetmek gerekirse bunlarýn baþlýcalarý olarak deri iþçilerinin hukuksal sorunlarý üzerine eðitim seminerleri, farklý konularda çeþitli söyleþiler, etkinlikler düzenledik. Bu eðitim seminerleri ve söyleþilerde parça baþý/esnek üretimin bizler üzerindeki etkileri ve buna karþý nasýl mücadele edilebileceði üzerine konuþtuk. Birçok eyleme, basýn açýklamalarýna, etkinliðe katýlmaya çalýþtýk. Deri iþçisi kadýnlarýn sorunlarýna çözüm üretebilmek için kadýn komisyonu kurduk ve doktor arkadaþlarýmýzla kadýn saðlýðý söyleþisi düzenledik. Bunlarýn yaný sýra geziler, piknikler organize ederek deri iþçilerini
yakýnlaþtýrmaya çalýþtýk. Deri iþçilerinin kitle örgütü Deri Ýþçileri Dayanýþma ve Yardýmlaþma Derneði yakýn dönemde çalýþmalarýna bir yenisini ekleyerek bir söyleþi gerçekleþtirdi.
12 Ekim Pazar günü gerçekleþtirdiðimiz, iþçilerin örgütlenme sorunlarýný konu alan söyleþiye Baðýmsýz Tekstil Ýþçileri Sendikasý (BATÝS) Genel Baþkaný Metin Burak katýldý. Deri iþçilerinin acil, güncel sorunlarýný içermekle birlikte yalnýz deri iþçilerinin deðil, sýnýfýn örgütsüz olan, en çok ezilen ve sömürülen kesimlerinden ayakkabý ve tekstil iþçilerinin de yaþadýðý ortak sorunlarý çözüm önerileri ile tartýþarak, Hukuksal alanda neler yapýlabilir? , Nasýl örgütlenmek gerekir? sorularýnýn yanýtýný aradýk. Deri iþçisi kadýn arkadaþlarýmýzdan birinin yaptýðý açýlýþ konuþmasýndan sonra söz alan Metin Burak her iþçi arkadaþýn öncelikle kendisine Ben iþçi miyim? sorusunu sor masý gerektiðini ifade etti. Sýnýf bilinçli
iþçi olmak için önce iþçi olduðumuzu fark etmenin önemli olduðunu söyleyen Burak, mevcut iþ yasalarýnýn kullanýlabilmesinin önþartýnýn bu farkýndalýk ve yasalarýn tanýnmasý olduðunu vurguladý. Son dönemde herkesin dilinde krizin suni olduðuna deðinen Burak, bu krizlerin patronlar için iþten çýkarma saldýrýlarýnýn, hak gasplarý ve zamlarýn gerekçesi haline getirildiðini savundu. Olumsuzluklarýna raðmen 4857 sayýlý yasanýn kimi hükümlerinden ýsrarla yararlanmak gerektiðini ifade eden Burak, iþ güvencesi kapsamýnda açýlan iþe iade davalarýndan, eþit iþe eþit ücret prensibinden yola çýkýlarak açýlan davalardan kazanýmlarla dolu birçok deneyim aktardý. Bu tür deneyimleri arttýrmak için de eðitim çalýþmalarýnýn gerekliliðini vurgulayan Burak, bu konudaki talepleri ayrýmsýz deðerlendireceklerini dile getirdi. Söyleþiye dinleyici olarak katýlan
ve Metin Burak ýn konuþmasý ardýndan deneyimlerinden faydalanmak üzere söz verilen Limter-Ýþ üyesi Mehmet Barýndýk da deri, tekstil ve ayakkabý iþkollarýnda yaþanan taþeron-fason uygulamalarýndan kaynaklý sorunlarýn benzerlerinin tersanelerde yaþandýðýna deðindi. Bu üretim sisteminin sonucu olarak ortaya çýkan tersanelerdeki iþ cinayetlerine dair 15-16 Haziran grevlerinin bir çok kazaným yarattýðýný, taþeron firmalara kimi kýsýtlamalar getirildiðini aktardý.
Kuruma ilk defa gelen deri iþçisi arkadaþlarýmýzý dahi heyecanlandýran bu söyleþi gibi etkinliklerle deri iþçilerini buluþturup, kazanýmlarla sonuçlanacak mücadelelerin yolunu açmaya çalýþmaya devam edeceðiz. Tek Bir Ýþçi Sigortasýz, Tek Bir Ýþyeri Sendikasýz Kalmasýn! Köle Deðil Ýþçiyiz, Birleþince Güçlüyüz! Ýzmir den Komünist Bir Deri Ýþçisi
Pazarcý Esnafý Derneði çekim merkezi oldu Üç kaza ve dört beldede yürüttüðümüz dernek faaliyetinde bugüne kadar bir belde hariç hiçbir belediye yönetiminden iþimizi kolaylaþtýran yardým görmedik. Üstelik derneðimizin laðvolmasý için ellerinden geleni esirgemediler. Altý ay önce bin bir uðraþla bir beldede kurduðumuz pazarýn bugün kaymakam kararýyla kapatýlma kararý verildi. Gerekçe ise pazar kurduðumuz alanýn hazine arazisi olmasý. Oraya pazar kurulmaya devam edilirse suç iþlenmiþ olacaðýndan kuranlar hakkýnda gerekli yasal iþlem yapýlacakmýþ. Belediyelerle uðraþtýðýmýz yetmiyor gibi þimdide mülki amir engeliyle yüz yüzeyiz.
Pazar kurduðumuz alan hazine arazisi olabilir, ancak oranýn belediye baþkaný imar planýnda orayý pazar alaný olarak tahsis etmiþ. Milli emlaktan da tahsisini istemiþ. Pazar kurduðumuz beldenin arazisinin dörtte üçü hazine arazisi. Biz burayý haftada bir gün iþgal ediyorken, üzerinde en az on tane çok katlý bina, emeði sömüren aðalarýn portakal iþleme fabrikalarý, Alman, Fransýz, Ýngiliz vatandaþlarýnýn villalarý 365 gün iþgal ediyor. Neden onlara deðil de geçimini kýt kanaat pazarcýlýkla çýkaran pazarcý esnafýna engel çýkartýyorlar? Çünkü bizden rahatsýz oluyorlar. Kurduðumuz pazarýn adýný ilk baþta solcu pazarý koyarak
solcu olmayanlarýn gelmesini engellemeye çalýþtýlar. Baktýlar o tutmadý bu kez bu yolla önümüzü kesmeye çalýþtýlar.
Beldenin belediye baþkanýnýn CHP li olmasý bizim iþimizi kolaylaþtýrdý. Baþkan bu kez bizim o alana deðil de o alandaki yollara pazar açabileceðimizi söyleyerek emekçilerin yanýnda olduðunu gösterdi. Bu ve buna benzer yüzlerce ayak oyunuyla önümüzü kesmeye çalýþýyorlar ama yýlmayacaðýz, mücadelemize devam edeceðiz. Bugünlerde aday olmasý kesin gibi görülen belediye baþkan adaylarýnýn çekim alanýndayýz. Randevu isteyerek, dernek hakkýndaki düþüncelerini
seçildiði belediye alanýndaki sosyal faaliyetlerini altyapý ve þehrin geliþmesi için yapacaklarýný ballandýra ballandýra anlatmalarý bizim yerellikteki gücümüzün kanýtýdýr. Bu örgütlülükten gelen gücün bilincindeyiz. Bu gücü en doðru alanda kullanmak bizim için kaçýnýlmazdýr. Bizim için þunun veya bunun baþkan olmasý derneðimizin iþini kolaylaþtýrmasý çok da önemli deðil. Bizler emeðin ezilmediði hakça eþit bölüþümcü bir dünya kurulana kadar mücadelemize devam edeceðiz. Dostça selamlar Pazarcý Esnafý Dayanýþma Derneði-Finike
17
Ýzmir'den deri iþçisi bir arkadaþýn mektubu Merhaba Arkadaþlar! Ben Gaziemir deki bir deri fabrikasýnda çalýþýyorum. Daha önceleri Basmane-Kapýlar bölgesinde ve Gýda Çarþýsý ndaki deri konfeksiyon atölyelerinde çalýþmýþ, parça baþý esnek üretim belasýnýn binlerce maðdurundan biri olmuþtum. Maðdur diyorum çünkü parça baþý biz iþçiler arasýnda korkunç bir rekabet yaratýyor ve hepimizi yoðun bir biçimde yýpratýyor. Birlikte çalýþan, ayný koþullara mahkûm deri iþçileri daha çok iþ alabilmek için birbirlerinin aldýðý fiyatlarý kýrarak, daha kolay model veya küçük beden iþi kendine ayýrýp, zor modeli veya büyük bedeni baþkasýna yýkmaya çalýþarak rakip, rakip ne kelime birbirlerine düþman haline geliyorlar. Bu durum beni ve ailemi canýmýzdan bezdirmiþti. Rekabet yüzünden ücretlerin giderek düþmesi bir yana, çalýþtýðýmýz atölyelerde iþçiler arasýnda iliþkiler bozulmuþ, kimse kimsenin yüzüne bakmaz olmuþtu. Bu koþullar bana neredeyse mesleði býraktýrmýþtý. Bir dönem deriyi býrakýp döküm atölyelerinde çalýþtým. Fakat dökümde geçirdiðim ve parmaðýmý yitirme tehlikesi geçirdiðim iþ kazasýndan sonra o iþten de çýkarýldým ve dericiliðe geri döndüm. Yine Basmane de fason atölyelerde çalýþtýktan sonra koþullarýnýn daha iyi olduðunu duyduðum bir fabrikada iþe girmeye çalýþtým ve baþarýlý oldum. Bu sayede Kapýlar daki kuralsýz-sigortasýz ve rekabetle dolu, stresli koþullardan kurtulabileceðimi düþünüyordum. Fakat böyle olmadý. Þu an çalýþtýðým fabrikada haftalýk ücret alýyoruz ve parça baþý çalýþmýyoruz. Ama burada da elimize geçen para Kapýlar a oranla bariz bir biçimde düþük. 120 kiþinin çalýþtýðý fabrikada her bölüm dört kamera ile izleniyor. Baþýmýzda da bizi sürekli denetleyen üç tane müdür var. Dikilen iþin sayýsýný sürekli kontrol eden müdürler diktiðiniz iþ her zamankinden az olduðu anda tepenizde bitiveriyorlar ve sizi herkesin ortasýnda rencide edebiliyorlar. Ýþçiler bu yoðun baskýdan ve haftalýk ücret alabildikleri, sigortalý iþlerini kaybetme korkusundan baþlarýný bile kaldýramýyorlar. Ücretlerin düþüklüðünden yakýnmalar olursa ustabaþýlar ve müdürler günde elli tane baþvuru aldýklarýný hatýrlatýp, iþçilere aba altýndan sopa gösteriyorlar. Servislerde iki kiþi konuþtuðu zaman yanlýþ bir kelime o anda yönetime yetiþtiriliyor. Kýsacasý burasýnýn havasý da Kapýlar ý aratmýyor. Bu süre içerisinde gördüm ki, deri iþçilerinin hayat koþullarýnýn biraz düzelmesi bile atölyelerde veya fabrikada çalýþan deri iþçilerinin birlikte ve birbirleri için mücadele etmesi ile mümkün. Çünkü kýsmen daha düzenli koþullarda fakat iþsizlik korkusuyla düþük ücretlere razý olarak çalýþan fabrikalardaki deri iþçilerinin soluk alabilmesi, fason - parça baþý kuralsýz çalýþmanýn engellenmesiyle mümkün. Bu da atölyelerde çalýþan deri iþçilerinin birleþmesi ve parça baþý ücret sistemini geriletmesi ile saðlanabilir. Böylelikle patronlarýn kuralsýz-güvencesiz çalýþma, düþük ücret dayatmalarýna karþý koyabiliriz. Ben bu yüzden sektörümüzdeki örgütlenmelere destek olmaya çalýþýyorum. Kapýlar da sendikal mücadelenin imkânsýzlýklarýna raðmen, bu tür bir mücadelenin önünü açmak için bir dernek kurduk ve bu dernekle faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Ýstiyoruz ki uzun vadede tek bir iþçi sigortasýz, tek bir iþyeri sendikasýz kalmasýn. Bizim gibi deride çalýþan veya kundura ve tekstilde çalýþan iþçi arkadaþlarýmýza da bu çaðrýmýzý iletmeye çalýþýyoruz. Kurtuluþ Yok Tek Baþýna Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz! Ýzmir den Deri Ýþçisi Bir Köz Okuru
Antakya'da dayanýþmayý örmeye çalýþýyoruz Bir kaç yýldýr KöZ okurlarý olarak bulunduðumuz yerde dayanýþmayý, buna ihtiyaç duyanlarla örmeye çalýþýyoruz. Yaklaþýk bir yýldýr yapýlacak dayanýþma gecesi için belirli aralýklarla toplantýlar gerçekleþtirdik. Bizim açýmýzdan düzenlenen gece köyde gerçekleþtirdiðimiz dayanýþma faaliyetlerinin bir ayaðý olmalýydý. Bunu yaptýðýmýz sohbetlerde ve toplantýlarda diðer arkadaþlara da önerdik ancak sadece gece merkezli oldu bu toplantýlar. Ayrýca bu toplantýlara katýlým istediðimiz nicelikte olmadý. Biz bize kaldýkça umutsuzluklar arttý. Kendi aramýzdaki dayanýþma duygusu da yýprandý. Bir yerlerde yanlýþlýk yapýyorduk. Karamsarlýðý yýkma ve yeniden eski dayanýþmanýn renk verdiði ortamýmýzý canlandýrmak için bire bir görüþmeler yaptýk. Yaptýðýmýz bu görüþmelerde geniþ bir ev toplanmasý örgütlemeye karar verdik. Künefe yapýðýmýz bu toplantýya neredeyse herkes geldi. Yüzler gülüyordu. Eski dost sohbetlerimiz yeniden baþladý. Dost sohbetlerimizin yanýnda geceyi, muhtarlýk seçimlerini ve sinema gösterimini birlikte konuþtuk. Burada öðrendiðimiz özne olmanýn ne demek olduðuydu. Akýntýya kapýlmamak ve umudun olduðu yöne insanlarýn yüzünü çevirmesini saðlamaktý. Bir araya gelindiðinde toplantýya katýlan herkesin fikrini almak küçük büyük ayýrýmý yapmadan bütün katkýlara açýk olma tutumunu sürekli öne çýkarmaya baþladýk. Bunun bize getirileri olduðu gibi götürdükleri de oldu. Mesela faaliyetlerin takipçisi olmayan birileri gelip, yanlýþ kararlarýn alýnmasýnda önemli etken oldular. Bu tür yanlýþ kararlar bize oldukça zaman kaybý ve yanlýþ adýmlar attýrdý. Birlikte hareket etme ve birlikte karar alma yine de bizim ýsrarcý olacaðýmýz bir tutum olacak çünkü biliyoruz ki kimi zaman yanlýþlarýmýzý görerek, göstererek doðru yola çýkmayý ve çýkarmayý baþaracaðýz.
Burada öðrendiðimiz özne olmanýn ne demek olduðuydu. Akýntýya kapýlmamak ve umudun olduðu yöne insanlarýn yüzünü çevirmesini saðlamaktý. Bir araya gelindiðinde toplantýya katýlan herkesin fikrini almaya, küçük büyük ayýrýmý yapmadan bütün katkýlara açýk olma tutumunu sürekli öne çýkarmaya baþladýk insan gelecek mi þeklindeydi. Arabayý nihayetinde doldurduk. Konser giriþinde birlikte geçtiðimiz için beklediðimizin üstünde bir indirim yaparak, topladýðýmýz paranýn bir bölümünü dayanýþma fonumuza (gecenin masraflarý için oluþturulmuþ bir fon) aktardýk. Üç gün süren 'Samandað Evvýl Temmuz' festivaline iki gün araba tutarak birlikte gittik. Gittiðimiz bu konserde ve festivalde birlikte durmaya özen gösterdik. Bunda da festivalin son günü hariç baþarýlý olduk. Dönüþlerde arabanýn içinde yaptýðýmýz çalýþmalarý anlatýp insanlarý toplantýlara çaðýrýp sinema gösterimlerimize davet ettik. Ücretsiz olan bu festivale Sevinç Eratalay, Nurettin Rençber ve Ezginin Günlüðü konuk olarak katýldýlar. Sahilde gerçekleþen etkinlik bu yýl da en kitlesel etkinlik oldu.
Yeþilpýnar Belediyesi 5. Kültür Ve Sanat Festivali Hilmi Yarayýcý nýn çýkacaðý son günde özellikle birlikte oturmaya özen gösterdik. Bizimle birlikte oturan yeni insanlarla yapýlan geceyi ve dayanýþma faaliyetlerini konuþtuk. Bazýlarý köyde oluþturulan dayanýþma ortamýna kendilerinin de katýlmak istediklerini söyledi.
Dayanýþma festivallerine birlikte gittik
Yeþilpýnar Festivali'nde tiyatrolarýn Arapça olmasý ve bölge insanlarýnýn yaþadýklarý sorunlarý yansýtmasý festivalin güzel yanlarýndandý. Festivallerin bazý günlerinin paralý olmasýný ve parasýz hiç kimsenin geçirilmemesini bizler tamamen yapýcý bir þekilde eleþtirdik ve eleþtirmeye devam ediyoruz. Festivalde devrimci yayýnlar stand açtý.
Bu yýl ilk defa Ferhat Tunç konserine araba tutarak gittik. En büyük kaygýmýz aracý dolduracak kadar
Ýki gün düzenlenen festivalin ikinci gününe KöZ
Yaylýca Dayanýþma Derneði festivali
okurlarý olarak gittik. Orada da dikkatimizi çeken tiyatrolarýn Arapça olmasýydý. Dayanýþmanýn güzel bir örneði olarak Tomruksu Beldesi'nden arkadaþlarýn haþhaþ ekimini ve bunun hayatýmýzda nelere mal olduðunu konu alan tiyatro oyununu izledik. Yürüyüþ dergisinin satýldýðý bu gecede savaþlar adlý slayt gösterimi büyük dikkatle izlendi. Bine yakýn insanýn katýlýmýyla gerçekleþen festival Suriye'den gelen 'Yaraa' adlý sanatçýyla bitirildi. Daha önce serüvenin halaylarýyla coþan insanlar bu sefer Arapça þarkýlarla coþtu. Konuþtuðumuz arkadaþlara, gelecek yýl araba tutarak bu festivale gidip ayný þekilde onlarý da topluca bizim köyün dayanýþma gecesine çaðýrmayý önerdik. Olumlu karþýlandý.
Sinanlý Dayanýþma Gecesi Bu etkinliðe son anda gelen öneriyle Barikat, Alýnteri ve KöZ okurlarý olarak elimizde bulunan takýlarý köy gecesi adýna satmak üzere birlikte gittik. Standýn baþýnda kimi zaman birlikte kimi zaman nöbetleþe durduk. Sinanlý gecesinden bize göre aktaracaðýmýz en güzel þey insanlarýn sahip olduklarýný orada bir dayanýþma aracýna dönüþtürmelerini izlemekti. Beden Eðitimi Öðretmeni arkadaþlarýn daha çok emek verdiði bu gecede onlarýn spor etkinliklerini de izledik.
Köy Gecesi Gece tarihini dýþarýda çalýþan iþçilerin ve üniversite öðrencilerinin köyde bulunmasý ve yaðmur yaðma ihtimalinin az olmasý açýsýndan 24 Aðustos olarak belirledik. Gece günü yoðun bir þekilde hazýrlýklar sürerken gökyüzünde de bulutlarýn hummalý bir ilerleyiþi baþladý. Gecenin baþlamasýna bir saat kala
mevsimin ilk yaðmurlarý saðanak þekilde yaðdý. Bir an için þaþkýnlýk ve hayal kýrýklýðý yaþasak da geçen yýlki gibi paniklemedik (Geçen yýl da 8 Eylül deki gecemizin ortasýnda yaðmur yaðmýþ ve program yarýda kalmýþtý). Gece ekibi olarak acilen toplandýk. Geceyi ertesi güne erteledik. Yaðmurun devam etmesi durumunda gece iptal olacak, köy odasýnda geniþ katýlýmlý bir müzik dinletisi yapacaktýk. Ýnþaat iþçisi arkadaþlarýmýz, ertesi güne tahtalar lazým olduðundan sahneyi yeniden sökmek zorunda kaldýlar. Sýra ve sandalyeler içeriye geçirilip sýnýflar eski hallerine getirildi. Bütün bu iþleri birlikte yaptýktan sonra 70'e yakýn kiþiyle þarkýlar söylendi, halaylar çekildi. Yapýlan konuþmalarda dayanýþma vurgulandý. Ertesi gün yaðmurun yaðmamasýyla birlikte gece hazýrlýklarýmýz yeniden hýzlandý. Programa çocuk korosuyla baþladýk. Çocuklarý ve sýnavlarý konu alan bir skeçle programa devam ettik. Grup Mayýs'tan sonra köy sorunlarýný doðaçlama yöntemle sunduðumuz tiyatro bir kaç kez alkýþlanarak sergilendi. Grup Asi den sonra Mayýsta Yaþam Kooperatifi nin dayanýþmaya yönelik mesajý okundu. Þiirlerimizi bu yýl da programýn aralarýna yerleþtirdik. Ancak geçen yýlýn grup olma rengini veremedik þiirlerimize. Geçen yýl þiir grubu toplantýlar yapmýþ programýn sonunda birlikte þiir okumuþlardý. Gecenin maddi giderlerini kendi aramýzda oluþturduðumuz fondan, yaptýðýmýz kartlardan ve malzemelerinin parasýný kendimizin ödediði ve Mayýsta Yaþam Kooperatifinden arkadaþlarýn yaptýðý takýlarý satarak karþýladýk. Gece deðerlendirmesini otuza yakýn kiþiyle künefenin yapýldýðý bir ev toplantýsýnda yaptýk. Orada bulunan herkes gelecek yýl daha da iyi bir gece olacaðýna inanarak oradan ayrýldý. Karanlýklarýn parçalandýðý aydýnlýk bir yaþam için: Yaþasýn sýnýf dayanýþmasý! Yaþasýn devrimci dayanýþma! Antakya'dan tüm dostlara selamlar
Sayfa
18
OCAK 2009
Fransa dan bir kadýn iþçinin bir iþgünü Clara, Fransa nýn belli baþlý büyük marketlerine toptan mal sunan Intermarché zincirinin ana depolarýndan birinde çalýþan bir kadýn. 3 ve 6 yaþlarýndaki iki çocuðu ile yalnýz yaþýyor.
Bir kahve içmek için duraklýyorum. Eve dönünceye kadar mideme girecek tek þey o olacak. Bu nedenle olsa gerek onu deðerli buluyorum. Oysa eskiden hiç sevmezdim!
Resmi istatistiklere göre ve fransýz solunun büyük bir kesimine göre iþçiden sayýlmayan Clara nýn bir iþgününün hikayesini kendi aðzýndan dinliyoruz:
500 metre ilerledikten sonra benim karþýlamam gereken sipariþlerin olduðu yere varýyorum. Sipariþler büyük maðazalardan gelir. Her sipariþ hepsine «koli» denen çeþitli ürünlerden oluþur. Sipariþ listesinin kalabalýk olup olmadýðýna bakarak günümün sakin mi yoksa hareketli mi geçeceðini kestirmeye çalýþýyorum. Az sipariþ varsa iþ daha basit olur. Ama ne olursa olsun biliyorum ki paletlere en az 1250 koli taþýmam gerekecek.
Sabahleyin saat 5.45 te kalkýyorum. Intermaché nin tektip elbisesini giyip kahvaltý bile etmeden çocuklarýmý uyandýrýyorum. Onlarý daha uykulu uykulu iken giydirip alelacele arabamýza biniyoruz. Saat 6 yý 20 geçe çocuklarýmý bakýcýya emanet edip henüz uykulu yanaklarýna birer öpücük konduruyorum. Bana karþýlýk vermeye bile mecalleri yok. Son bir vedalaþmayla iþe doðru yola koyuluyorum. Günden güne biriken yorgunluðun etkisiyle gözlerime sanki cam kýrýklarý batýyor. Saat 6.30 da bekçi kulübesinin önüne varýyorum. Ayrý bir bekçi þirketinin çalýþaný olan iri yarý bekçi bana imza defterini ve içeride basacaðým kartýmý uzatýyor. Bu deftere atýlan imza içeride depoda çalýþan kaç kiþi olduðumuzu saptamaya yarýyor. Sanýrým bir yangýn çýksa 10 dakika içinde depoyu terk etmemiz gerekiyor. Aksi takdirde patronum çocuklarýma bir yetim maaþý baðlamak zorunda kalacak. Bunu düþününce sevildiðimizi farkediyorum! Saat 6.35. Elektrikli fork liftime biniyorum. Aslýnda o benim yardýmcým sayýlýr iþimi yapmama yardým ediyor. Hatta o benim bedenimin bir uzantýsý gibi bir þey. Doðrusu o olmasa hiç bir iþimi yapamam; ama o ben olmasam baþka birisine ayný þekilde yardýmcý olabilir. Doðrusu bu nedenle onun benden daha önemli ve kýymetli olduðunu düþünüyorum. Zaten ona da öyle davranýyorlar. Onu tamir eder bakýmýný yaparlar. Arýza yaptýðý zaman haþlamazlar. Þu ya da bu nedenle bir ihmali olsa bunu ona ödetmezler. Aksine ona iyi bakmalarý, þarj etmeleri ve düzenli bakýmýný yapmalarý gerekir. Bize gelince: «Eðer memnun deðilseniz kapý orada! Hadi bakalým iþinizin baþýna!».
Saat 6.50 de koli yýðýnlarýnýn arasýndaki geçiþlere dalýyorum. Aslýnda kalabalýða takýlmamak için biraz erken baþlýyorum. Herkes kendi sipariþ listesini alýr almaz artýk sadece kendi baþýna kendi iþini düþünmeye baþlar: hepimizin iþgünü boyunca en az 1250 koli yapmasý gerekiyor. O halde ne kadar çabuk hareket edersek o kadar çabuk bir nefes almaya baþlayacaðýz! Saat 10 da 21 dakikalýk (Ýsviçre dakikliðinde!) bir mola verilir. Tabii eðer mümkün olursa. Çünkü eðer çalýþan sayýsý az ise veya maðazalar çok sipariþ geçmiþse (ki hafta sonu arefesinde ve hafta baþýnda hep böyle olur) o zaman herkesin daha çok iþi olur. Gerekli ritmi tutturamayan bazý arkadaþlar iþlerini çok geç bitirmemek için kendiliklerinden moladan feragat ederler. Sipariþ durumuna ve yapmam gereken koli sayýsýna göre (Bunun 1250nin altýna düþmeyeceðini söylemiþtim) saat 13-13.30 civarýnda bana düþen iþi bitiriyorum. Bazýlarý yaklaþýk 7 ton tereyaðý, peynir süt ve baþka gýda malzemesini indirip kaldýrdýktan sonra bir küçük molayý hak ettiðimi düþünebilir. Ama bu gibiler böyle bir dünyada yaþamak için fazla kibar olsalar gerek. Çünkü bütün bu yükü indirip kaldýrdýktan sonra defalarca geçtiðimiz yollarý temizlemek gerekir. Yani kartonlarý kaldýrmak paletleri düzeltmek vs. gerekir. Neden bu düzenleme ve temizliði mallarý yüklerken bir yandan yapmadýðýmýzý merak edebilir. Gayet
basit çünkü sipariþlerin karþýlanmasý önceliklidir ve önce onlarý bitirmiþ olmak gerekir. Mallarýn mümkün olduðu kadar çabuk yola çýkmasý lazýmdýr. Bu nedenle mallarý yüklerken eðilip yerdeki bir karton parçasýný almaya vakit olmaz! Ýþyeri doktoru sürekli olarak yerden bir þey alýrken dizlerimizi kýrmamýz ve eðilmememiz gerektiðini tekrarlasa da öyle yapmayýz. Bunu önemsemediðimiz ve ciddiye almadýðýmýz için deðil. Eðer yerdeki her parçayý almak için dizlerimizi kýracak olursak o zaman iþten saat 19 dan önce çýkamayýz. O nedenle ne yapalým hepimiz 4 ya da 5 sene içinde bel fýtýðý ile yüzyüze gelmeye razý olacaðýz. Gerçekten baþka seçeneðimiz yok. Ne olursa olsun iþi 14.21 civarýnda terk ediyorum (daha önce iþim bitmiþ olsa bile çýkmamam gerekir çünkü o zaman göze batarým). Tekrar külüstürüme biniyorum. 3 yaþýndaki oðlumu bakýcýdan alýp öðle uykusuna yatýrmak üzere eve býrakýyorum. Þimdi biraz bir þeyler yemek için vaktim olacak artýk. Ama 16.30 da kýzýmý okuldan almalýyým. Çocuklarýmýn yaþama sevinci ve sevecenlik beklentisi yorgunluðumu unutturacak gibi. Ama daha onlarý temizleyip yýkamam ortalýðý toplamam yemek yedirmem alýþ veriþ yapmam bir kaç parça ütü yapmam filan gerekiyor. Saat 21 e doðru bitap bir vaziyette nihayet dinlenebileceðim. Bazan ne mutlu ki evli deðilim diye düþünüyorum. Çünkü o takdirde bir de baþka kadýnlýk ödevleri beni bekliyor olacaktý bunun için nereden mecal bulacaðýmý bilemiyorum! Ve ertesi günü ayný þeyler tekrar baþlayacak. Üstelik iki cumartesiden birinde de çalýþmam gerekiyor. Ve bütün bunlar ayda 1100 avro için! 1100 avro; biliyorum ki þikayet edilecek bir para deðil bu! Ayrýca devlet istatistik kurumunun verilerine bakýlýrsa ben bir iþçi bile sayýlmýyorum. Herhalde bu verilere bakýlýrsa en kötü durumda olanlar arasýnda deðilim. Doðrusu istatistiklere göre ne olup olmadýðým bir yana, kesin olan þu ki, bildiðim kadarýyla hayatým 50 li yýllardaki bir iþçininkinden daha iyi deðil!
Maraþ katliamý Okmeydaný nda anýldý 1978 Aralýðýnýn 19-26 tarihleri arasýnda Kahramanmaraþ ta devlet eliyle yapýlan ve faþistlerin de katýldýðý saldýrýda 100 den fazla insan yaþamýný yitirmiþti. Yine devletin kolluk güçleri tarafýndan hapishanelerdeki örgütlülüðü kýrmak ve baþta devrimci demokratlar olmak üzere tutsaklarý F tipi zindanlara týkmak için saldýrýya geçip 28 devrimciyi katlettiðinde tarih 19 Aralýk 2000 i gösteriyordu. Bizler ne Maraþ katliamýný ne de 19 Aralýk katliamýný unutmadýk unutturmayacaðýz. Bu iki önemli günü unutmamak ve burada yaþamýný yitirenleri anmak için 19 Aralýk günü akþamý Okmeydaný da bir yürüyüþ düzenledik. 250 ye yakýn insanýn katýldýðý yürüyüþ Dikilitaþ Parký ndan baþlayýp Kuzey Sokak güzergâhýndan Anadolu Kahvesi ne doðru devam etti. Kitlenin kararlý duruþu ve yürüyüþ güzergâhýný deðiþtirmeden devam etmesi sonucu Anadolu Kahvesi nde bekleyen polis geride bekleyip yürüyüþü izlemekle yetindi. Yürüyüþ, sýk sýk Maraþ ý unutma unutturma , Katil devlet hesap verecek , Yaþasýn devrimci dayanýþma , Devrim þehitleri ölümsüzdür þeklinde sloganlarla devam edip saðlýk ocaðý önünde okunan basýn açýklamasýyla sonlandýrýldý. Eylem içerisinde ESP, SODAP, Halkevleri, DHF, Partizan ýn bulunduðu Okmeydaný Demokrasi Platformu tarafýndan örgütlendi. DTP ve Köz katýlýmcý oldu. Katil Devlet Yýkacaðýz Elbet! Okmeydaný ndan Komünistler
Menderes Tekstil'de iþçilerin direniþi sürüyor Denizli nin en büyük tekstil firmalarýndan biri olan Menderes Tekstil de 300 e yakýn iþçi iþten çýkartýldý. 10 iþçi iþe iade davasý açarak fabrika önünde direniþ çadýrý kurdu. Denizli nin en büyük tekstil firmalarýndan biri olan ve ayný zamanda Avrupa daki birçok ülkede tüketilen elit markalarýn üretildiði Menderes Tekstil de 21 Haziran gecesinden bu yana yaklaþýk 300 e yakýn iþçi iþten çýkartýlmýþtýr. 300 iþçiden 10 u, iþe iade davasý açmýþ ve fabrika önünde direniþ çadýrý kurmuþlardýr. 11 Eylül günü yani direniþin 27. gününde fabrika önünde EðitimSen, Denizli DSP il örgütü, EMEP, Kamu-Sen, SES, DHP ve Köz ün ve ayný zamanda Stockholm Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesinden Prof. Dr. Björn Beckman ve Ýnsan Coðrafyasý Bölümünden Doç. Dr. Gunilla Andre nin destek verdiði bir basýn açýklamasý gerçekleþtirildi. Basýn açýklamasý sýrasýnda Teksif örgütlenme dairesi adýna konuþan Asaletlin Arslanoðlu; Menderes Tekstil iþçileri direniþin bekçileri, emekçiler, 27 gün önce 12 yýllýk kalite kontrol iþçisi olan kardeþimiz kendisine yapýlan haksýzlýðý reddettiði için iþten kovuldu. Bugüne kadar kaliteci olarak çalýþan kardeþimize bundan sonra fabrikanýn tuvaletlerini yýkamasý ve temizlik iþleri verildi. Arkadaþýmýz da Ben iþçiyim köle deðilim diyerek bu düzene baþkaldýrdý ve direniþi baþlattý. Anayasa gereðince iþveren bu davranýþýndan dolayý iþçiden özür dileyene kadar burada direneceðiz ve haklarýmýzý alacaðýz. Onlarýn
trilyonlara hükmetmesi bizi ilgilendirmez. Biz hakkýmýzýn, alýnterimizin peþindeyiz. Þu anda Menderes te çalýþan üst düzey personel ve iþçiler bugün yanýmýzda olamayabilir ama þunu unutmayýn biz hepimiz direniþçiyiz ve beraber olmalýyýz. Unutmayýn ve þunu bilin ki sendikalý iþçiler kaliteli ürün yapacaklardýr. Türkiye nin ürettiði o kaliteli markalarýn arkasýnda hep sendikalý iþçiler ve onlarýn emeði vardýr. Yasalarý ihlal ederek anayasamýzýn 117 ve 118. maddelerini görmemezlikten gelerek iþçiler sendikalý olduklarý için iþten atýldýlar. Sendikalý olmalarýný engellediler. Çünkü biliyorlardý ki sendikalý iþçiler onlarýn düzenini bozacaktý. Emeklerinin ve alýnterinin peþinden koþacaklarýný biliyorlardý. diyerek sözü Stockholm Üniversitesi nden gelen Björn Beckman a býraktý. Beckman; Dünyanýn her yerinde iþçiler bizi ilgilendiriyor. Bu nedenle önümüzdeki hafta da Ýstanbul da bazý atölyeleri ve kurumlarý ziyaret edeceðiz. Bu nedenle biz Türkiye ye gelirken Ýsveç tekilere sorduk Türkiye de kimlerle hangi kuruluþlarla görüþelim dedik. Onlar da bize tekstil iþçileri ile görüþün dediler. Biz de bu vesileyle Menderes teki direniþi duyduk. Bizler sendikacý deðiliz. Bizler üniversite de çalýþan profesörler, akademisyenleriz. Ancak yaþamýmýzýn büyük bir kýsmýný bu
mücadelenin yanýnda olarak ve mücadele vererek geçirdik. Burada þunu öðrendim ki iþten atýlan arkadaþlara destek vermek isteyenler yine iþten atýlarak, iþçilerin birbirlerine destek vermeleri engelleniyor. Bizim ülkemizde böyle bir þey yok. Bunlar bizim temel hak ve özgürlüklerimizdir. Ýsveç te kapitalistlerle sendikacýlar toplu sözleþme yaparak daha verimli kaliteli çalýþýrken neden Türkiye de bu olmasýn. Sizin iþverenlerinizi eðitmeniz gerekiyor. Hepimiz yani iþçiler, sendikacýlar, akademisyenler el ele birlikte mücadele etmeliyiz þeklinde konuþmasýný bitirdi. Yaþasýn sýnýf dayanýþmasý! , Ýþçi sýnýfý sendikayla güçlüdür! , Menderes iþçisi Yalnýz Deðildir! , Susma Haykýr Sendika Haktýr! , Ýþte Ýþçi Ýþte Sendika , Ýþçiyiz Haklýyýz Kazanacaðýz! sloganlarýnýn atýldýðý eyleme Ýzmir Asfaltý üzerinden geçen arabalar da alkýþlarý ile destek verdiler. Ayrýca ayný gün içerisinde TMMOB konferans salonunda Stockholm Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesinden Prof. Dr. Björn Beckman ve Ýnsan Coðrafyasý Bölümünden Doç. Dr. Gunilla Andre nin katýldýðý bir söyleþi gerçekleþtirildi. Örgütlüysek herþey örgütsüzsek hiçbir þeyiz! Yaþasýn sýnýf dayanýþmasý! Denizli den Komünistler
12 yýldýr iplik iþçisiydi, iþten atýldý, þimdi hakkýný arýyor 12 Yýldýr Denizli deki Menderes Tekstil firmasýnda çalýþan ve haziran sonunda iþten çýkarýlan ve daha sonra arkadaþlarýyla birlikte direniþe baþlayan bir iþçi ile yaptýðýmýz röportajý sunuyoruz. Köz: Kaç yýldýr Menderes Tekstil de çalýþýyordunuz? Fabrikanýn hangi bölümünde çalýþýyordunuz? Ýþçi: 12 yýldýr iplik bölümünde çalýþýyorum. Köz: Ýþten ne zaman çýkartýldýnýz? Ýþçi: 26 Haziran gece vardiyasýnda iþten çýkartýldým. Köz: Ýþveren iþten atýlma nedeni olarak ne gösterdi? Ýþçi: Personel müdürü iþe geldiðimde bölümümün deðiþtiðini söyledi. Gece vardiyasýnda olduðum için bölüm deðiþikliði içinde ertesi günü iþe baþlayacaðýmý söyleyip beni gönderdiler. Evim Sarayköy de olduðu için gece fabrikadan Sarayköy e yürüyerek gitmek zorunda kaldým. Ertesi günü iþe geldiðimde fabrika giriþ kartýmý elimden aldýlar ve yeni bölüm olarak bana fabrikanýn tuvaletlerini temizleyeceðim söylendi. Ben de personel müdürüne Menderes Tekstil de iþçi olduðumu ancak köle olmadýðýmý istediðiniz gibi beni herhangi bir bölüme geçiremeyeceklerini söyledim. Dolayýsýyla sonra bana fabrikamýza yakýn bir kasabada serada çalýþmak üzere bir iþletmeye gitmemi söylediler. Bunu da kabul etmediðim için ben de çýkýþýmý istedim. Personel müdürüne hesap çýkartmasýný söyledim. Yani beni iþten çýkartýrlarken tazminat alamayacak duruma getirdiler. Daha önceden Teksif in numarasýný almýþtým hemen sendikayý aradým. Sendika baþkaný ile görüþtüm ve bana avukat ayarladýlar. Daha sonra sendika avukatý aracýlýðý ile de iþe iade davasý açtýk. Köz: Sizinle birlikte fabrikadan kaç iþçi çýkartýldý? Ýþçi: Ben fabrikadan çýkartýlan ilk iþçiyim. Daha sonra yaklaþýk 400 iþçi çýkartýldý. Bunlarýn 10 u þu anda iþe iade davasý açmýþ durumda. Her gün fabrikanýn önünde iþçi arkadaþlarýmýzla direniþ çadýrýndayýz. Ayrýca iþten çýkartýlanlar arasýnda benim ailem de var. Ben iþten çýkartýldýktan kýsa bir süre sonra eþimi, gelinimi sendikaya üye yaptým. Kýsa bir süre sonra hem gelinimi hem de eþimi iþten attýlar.
açamadýlar. O yüzden iliþki de geliþtiremiyoruz. Gene de ev ziyareti yapmaya çalýþýyoruz elimizden geldiðince. Köz: Fabrikada þu anda çalýþan arkadaþlarýnýzla iliþkileriniz ne durumda? Ýþçi: Bugün fabrika tesislerinden su almaya gittim ve fabrikadan bir arkadaþýmla karþýlaþtým. Selam verdim ancak o bana kusura bakma sizlerle konuþtuðum takdirde beni de iþten atarlar dedi. Bu iþçi benim kaç yýllýk arkadaþýmdýr. O bile böyle davranýyorsa içeri ile iletiþim çok zor. Ayrýca 27 gündür çadýrdayýz. Her gün fabrika tarafýndan kamera ile gözetleniyoruz. Bu nedenle içerde çalýþan arkadaþlarýmýz burayý ziyaret etmek isteseler bile gelemezler bu tehdit altýnda. Köz: DESA da da benzer nedenlerden dolayý iþten çýkartmalar oldu ve orda da bir direniþ yürütüldü. Bu konuda bilginiz var mý? Esasen emekçiler cephesinde sorunlar ortak, üstelik sadece fabrikalarda sorun yaþanmýyor. Yaþadýðýmýz mahallelerde de birçok sorunla karþý karþýya kalýyoruz. Bu nedenle aslýnda bu direniþlerin daha güçlü olmasý ve ortak sorunlarýmýza ortak çözüm bulmamýz için böyle bir tabloyla karþýlaþmadan birbirimize sahip çýkýp baþka yerlerde yaþanan direniþlerden de haberdar olup bu sorunu bizim sorunumuzmuþ gibi görüp destek olmak gerekmez mi sizce? Ýþçi: Elbette ancak böyle güçlü olabiliriz. Ancak ben iþten çýkartýlmadan önce sendikalý bile deðildim. Yýllar önce bizim fabrikamýzda sendika çalýþmasý yürütülmüþ ve sendikalý olan arkadaþlar birçok zorlukla karþýlaþýlmýþ. Aslýna bakarsanýz fabrikada çalýþanlarýn büyük bir çoðunluðu örgütlenmekten korkuyor. Ben iþten çýkýnca anladým örgütlü durmanýn faydalarýný.
Köz: Fabrikadan çýkartýlan diðer iþçiler direniþ çadýrýný ziyaret ediyorlar mý ya da siz ev ziyaretleri yapabiliyor musunuz?
Köz: Biz ayný zamanda bir kitie örgütü çalýþanýyýz. Küçük de olsa ortak sorunlarýmýzý çözmek için bir araya geliyoruz. 4 yýldýr emekçi çocuklarý üniversite kapýlarýnda kalmasýn diye üniversite öðrencisi arkadaþlarýmýzla üniversiteye hazýrlýk çalýþmasý yürütüyoruz. Sizin çocuklarýnýzý, yakýnlarýnýzýn çocuklarýný da böylesi bir çalýþma için davet ederek bugünden sorunlarýmýza birlikte sahip çýkmaya davet ediyoruz.
Ýþçi: Fabrikadan çýkartýlanlarýn birçoðu zaten iþe iade davasýnýn süresini kaçýrdý ve daha sonra dava
Köz: Asýl biz teþekkür ederiz.
Ýþçi: Teþekkür ederiz.
Sayfa
OCAK 2009
19
Kriz hangi sürecin sonunda patlak verdi? ABD de patlak verip dünya çapýnda yayýlma eðilimi gösteren ve sýk sýk 1929 daki büyük bunalýmla karþýlaþtýran krizin nereden ve nasýl çýktýðýný somut olarak anlayabilmek için, pek çoklarýnýn bu krizin ardýnda olduðunda hemfikir olduklarý konut kredisi (mortgage) politikalarýnýn nasýl sarmal halinde kriz noktasýna geldiðine göz atmak yararlý olacaktýr. Bunu basit bir biçimde anlayabilmek için bir ortalama Amerikalý ailenin bu sarmala nasýl dahil olduðunu tasavvur etmek aydýnlatýcýdýr.
2003 yýlý baþlarýnda tek çocuklu bir Amerikalý çifti göz önüne getirelim. Bu çift de elbette öteden beri pompalanan ve «Amerikan Rüyasý» denen rüyanýn etkisi altýnda kendilerine ait bir yuva sahibi olmaya can atmaktadýr. Ama her ikisi de çalýþtýklarý ve bir tek çocuða sahip olduklarý halde bu çiftin kendilerine ait bir evi satýn alacak paraya sahip olmalarý ve hatta bunu tasarruflarýyla biriktirmeyi hayal etmeleri bile mümkün deðildir. Zira diyelim ki Boston kentinin banliyölerinde bu çiftin hayallerinin gerçek olmasýna karþýlýk gelecek bir evin bedeli 250 bin dolar civarýndadýr. Bu çiftin toplam yýllýk gelirinin ise her ikisinin de asgari ücretin (yaklaþýk 950 dolar) biraz üzerinde kazandýklarýný varsayarsak, 30 bin dolar civarýnda olacaðýný kabul edelim. Bu bütçeden olaðan
harcamalarýný bir miktar kýstýklarý takdirde yapabilecekleri tasarrufun yýlda 10 bin dolarý aþmasý imkansýzdýr.
Ýþte tam bu noktada bir kredi kuruluþu bu çiftin kapýsýný çalar ve aydan aya kira öder gibi ödeyerek bir evi satýn almalarýnýn mümkün olduðunu anlatmaya baþlar. Ýlk iki yýlda çok düþük ve sabit bir faiz oranýyla yani yüzde 1.45 gibi bir oranla borçlarýný ödemeye baþlayacaklar ve sonrasýnda yüzde 80 e kadar çýkabilen bir deðiþen faiz oranýyla kredi taksitlerini tamamlayacaklardýr. Buna karþýlýk satýn aldýklarý ev peþinen ipotekli olacaktýr. Evlerine yerleþtiklerinden itibaren ilk iki yýlda bu düþük faize göre borç ödemek cazip ve mümkün görünmektedir ama sonraki dönem çiftin gözlerini korkutur. Kredi satýcýsý bu konuda endiþe etmelerinin yersiz olduðunu anlatýr onlara, eðer yükselen faizler nedeniyle borçlarýný ödemekte zorlanýrlarsa dahi kaybedecek bir þey yoktur. Zira zaten kira öder gibi taksit ödemiþ olacaklardýr ve bu arada ipotekteki evleri de deðer kazanmýþ olacaktýr, zira ABD de 1997 den beri konutlar yýlda yüzde 10 deðer kazanmýþtýr ve kazanmaya devam edecektir faizlerin daha fazla yükselmesi ise ihtimal dahilinde deðildir. Borçlarýný ödemekte zorlandýklarý takdirde bu çift ipotekteki evlerini sattýklarý takdirde hiçbir
þey kaybetmeden hatta evlerinin artan deðerine baðlý olarak bir miktar kazanarak çýkabileceklerdir. Çift bunun üzerine teklifi kabul eder ve evlerine taþýnýrlar. Aslýnda onlar belli bir faiz oranýna göre geri ödeyecekleri bir kredi satýn almýþ deðillerdir parasýný ödemeden borçlanarak bir ev satýn almýþlardýr. Ýlk iki yýl düþük faizler nedeniyle ve ücretleri düþmediði için ödeme zorluklarý çekmeden rahat yaþarlar bu arada resmen bir ev sahibi olmuþlardýr bile. Bu nedenle bu büyük evlerinde bir çocuk daha yapmýþ ve ipotekteki evlerini karþýlýk göstererek kredi ile yeni bir araba da satýn alýp evlerinin garajýna park etmiþtirler. Ama 2005 ten itibaren faiz oranlarý yüzde 1 den yüzde 6 ya fýrlayýnca ve ücretlerinde buna paralel bir artýþ olmayýnca bu Amerikalý çift zorlanmaya baþlar. Ama o zamana kadar sadece kendi açýlarýndan bakmaya alýþtýklarý ve ona göre hesap yaptýklarý tablo deðiþmiþtir. Onlar yalnýz deðildir. 2000 yýlýnda 580 milyar dolar olan ABD deki ev kredileri miktarý 2005 yýlýnda 1250 milyar dolara fýrlamýþtýr. Ayný dönem içinde Amerikalýlarýn tasarruf oranlarý ise hýzla düþerek negatiflere doðru inmiþtir. Yani yüzbinlerce ve giderek milyonlarla Amerikalý bu çift ile ayný durumda ve ayný sýkýntýlar içindedir ve sahibi olduklarý ipotekli evlerini satýp kredi
yükünden kurtulmayý aþaðý yukarý ayný zamanda düþünmeye baþlamýþlardýr. Bu durumda evlerini satmak isteyenlerin sayýsý arttýkça yýlda yüzde on oranýnda deðer kazanacaðýný bekledikleri konutlarýnýn deðeri kalan borçlarý bile ödeyemeyecek bir düzeye düþmüþ durumdadýr. Kredi taksitlerini ödeyemeyecek duruma geldiklerinde ipotekteki evlerine el konacaktýr. Massachusettes eyaletinde 2006 yýlýnda 2500 ailenin evlerine böyle el konmuþ ve bu rakam ayný eyalette bir yýl sonra üç katýný geçmiþtir. 2007 yazýna gelindiðinde evlerine bu biçimde el konan Amerikalýlarýn sayýsý bir milyonu hýzla geçmektedir. Bu durumda artýk söz konusu olan sadece bu kredi masalýna kanarak ev sahibi olma hayali peþinden koþanlarýn hüsrana uðramasýndan ibaret deðildir. Verdikleri kredi karþýlýðýnda ipotekteki evlere el koyarak kar etme hevesindeki bankalar açýsýndan da bu kadar çok satýþa çýkan evin olmasý konut fiyatlarýnýn düþmesine dolayýsýyla el konan evlerin kalan kredi borçlarýný kapatamaz hale gelmesine yol açmýþtýr. Ýþte artýk 2008 yýlýnda banka iflaslarýyla birlikte patlak verecek olan krizin ilk iþaretleri görülmektedir.
Yüzyýlýn en büyük ekonomik krizi: 1929 Krizi 29 Ekim 1929 günü, dünya borsasýnýn merkezi olan New York Wall Street teki ABD borsasý, hisse senetlerinin inanýlmaz ölçüde deðer kaybetmesi ile çöktü. Bu çöküþ uluslararasý bir boyuta ulaþacak ve endüstrileþmiþ ülkelerin hepsini tam on yýl sürecek bir ekonomik kriz olan Büyük Buhran a sürükleyecekti. Kapitalizmin tarihi küçük büyük krizlerle doludur. Ancak bu kriz diðerlerinden farklýydý. 1929 krizi, on yýldan fazla süren, ekonominin çökmesine neden olan, dünyaya yayýlan, ve Ýkinci Dünya Savaþý nýn katalizörü olan bir sürecin baþlangýcý oldu. Birinci Dünya Savaþý sonrasý dünya ekonomisi bir toparlanmaya girmiþti. Özellikle ABD ekonomisi 1920 lerin ikinci yarýsýnda toparlanmýþtý, kimi sektörlerde sanayi üretimi seviyedeydi, borsadaki hisse senedi fiyatlarý oldukça yüksekti. Ancak 1929 yýlýnýn sonuna doðru hisse senetleri deðer kaybetmeye baþlamýþtý. 29 Ekim gününe gelindiðinde, senetler o kadar deðer kaybetti ki, New York taki Wall Street Borsasý adeta bir çöküþ yaþadý. Borsadaki bu çöküþü bankalarýn, þirketlerin iflasýyla, sanayi ve tarým üretimindeki çöküþ izleyecekti. Krizden sonra birçok banka battý, ancak iflaslar bankalarla sýnýrlý kalmadý. ABD ekonomisindeki neredeyse tüm sektörler finansal sermayeye, banka kredileri aracýlýðý ile baðlýydý. Bu nedenle borsadaki bu kriz, bankalarýn yaný sýra, birçok fabrikanýn, iþyerinin, ve çiftçinin iflasýna neden oldu. Tüm bu iflaslar sonucu, iflas eden firmalardan kredi borçlarýný geri alamayan bankalar da iflas etti, ve böylece kriz bir sarmal halinde geniþledi. 1932 ye gelindiðinde, 11 bin banka iflas etmiþ, sanayi üretimi 1929 üretiminin yarýsýna düþmüþtü. Ekonomik krizin en önemli sonuçlarýndan birisi de inanýlmaz rakamlara ulaþan iþsizlik oldu. Ýflaslar sonucu milyonlarca insan iþsiz kaldý, geçimlerini saðlayacak baþka bir alan olmadýðýndan sefalete sürüklendi. ABD de 1929 yýlýnda 1 milyon 600 bin kiþi iþsiz kaldý. 1930 larýn sonuna gelindiðinde, sadece ABD de 14 milyon kiþi iþsizdi. Kriz döneminde
ürünlerin satýlamamasý sonucu birçok çiftçi topraðýný satarak, iþsizler ordusuna katýldý. Tüm bunlara, 1930 larda yaþanan kuraklýk, ve bunun sonucu olarak da yaþanan göç dalgasý eklenince, Büyük Buhran dönemindeki iþsizlik ve açlýk sorunu daha da derinleþiyordu.
Kriz uluslararasý boyuttaydý Ancak bu krizin asýl önemli özelliði uluslararasý boyutta olmasýydý. Amerika da baþlayan bu kriz, büyük hýzla dünyayý etkisi altýna aldý. Birinci Dünya Savaþý esnasýnda ve sonrasýnda Avrupa devletleri ABD den yüklü miktarda savaþ kredisi almýþtý. Savaþ sonrasý dönemde de, Avrupa, Asya, ve Latin Amerika ülkeleri ve Kanada ABD den yüklü miktarlarda borç almýþtý. Diðer ülkelerin ekonomileri ABD ekonomisine bu borçlar nedeniyle baðlýydý. 1929 krizi sonrasý ABD ekonomisi çektiði nakit sýkýntýsý nedeniyle bu borçlarýn ödenmesini talep edince, birçok devlet iflasýn eþiðine geldi. Fransa dýþýndaki tüm Avrupa devletleri, özellikle krizin ilk yýllarýnda, depresyonun girdabýna girdiler. Üretim düþüyor, iþsizlik inanýlmaz boyutlara ulaþýyordu. Þüphesiz bunlarýn içinde en fazla etkilenen Almanya ydý. Almanya, borçlarýnýn yaný sýra, Birinci Dünya Savaþýndaki yenilgisi nedeniyle yüklü miktarda savaþ tazminatý ödemek zorundaydý. Alman ekonomisi hiperenflasyonun kýskacýna girmiþ, iþsizlik oraný %40 lara varmýþtý. Emperyalist devletler, karþý karþýya kaldýklarý kapitalist krizden paçayý kurtarma telaþýna girdiler. Zayýflayan ulusal pazarlarýný ithal ürünlerden korumak için birçok devlet serbest ticarete sekte vuran ticaret kotalarý ve gümrük politikalarýný yürürlüðe koydu. Bu ulusal ekonomiyi koruma telaþý kendisini ilk olarak ABD de gösterdi. 1930 yýlýnda imzalanan anlaþma ile ithal edilen 20 binin üzerinde ürünün gümrüklerini arttýrdý. Buna diðer ülkelerin yanýtý gecikmedi. Bir yandan da, baþýný Ýngiltere ve Japonya nýn çektiði kimi devletler altýn standardýný terk ettiler. Almanya, Ýtalya ve Japonya dünya
ekonomisi ile aðlarýný koparma kararý aldýlar. Tüm bu çabalar, batmakta olan gemiden kim daha önce kaçacak telaþýna bürünen devletlerin nafile çabalarýydý. Aksine bunlar, kapitalizmin var olan krizini daha da derinleþtirdi.
Kapitalizmin krizine emperyalist savaþ merhem oldu 1937 yýlýnda, Avrupa devletleri tekrar silahlanmaya baþladý. Silahlanma, depresyondaki Avrupa ekonomilerini canlandýrdý. Savaþa baðlý sanayide üretim arttý, bu da iþsizliðin azalmasýna neden oldu. Özelikle 1939 yýlýnda Ýkinci Emperyalist Paylaþým Savaþý nýn baþlamasýyla ve çalýþabilecek genç nüfusun askere alýnmasý ile birlikte, iþsizlik neredeyse tamamen ortadan kalktý. Savaþ, ABD ekonomisinde de ayný etkiyi yaptý. ABD nin savaþa girdiði 1941 yýlý ayný zamanda, Büyük Buhran ýn bitiþ tarihidir. Savaþ ekonomisi sonucu üretim artmýþtý, üretim artýþý ve çalýþan erkek nüfusun büyük bölümünün askere alýnmasý ile iþsizlik sorunu ortadan kalkmýþtý, savaþ naralarý ile seferber edilen halk gece gündüz çalýþýyordu. Kapitalizmin krizi, ancak savaþla çözülüyordu.
Kriz sonrasý yeni istikrar dönemi Kapitalizmin bu krizi serbest piyasa ideolojisine ciddi bir darbe vurmuþtu. Serbest piyasa ekonomisinin yerine konan ekonomik doktrin ise, dönemin ünlenen ekonomicisi Keynes tarafýndan sunulan, yandaþlarý ve hasýmlarý tarafýndan müdahaleci devlet modeli olarak adlandýrýlan bir birikim modeliydi. Bu doktrinin müdahaleci devlet modeli olarak adlandýrýlmasýna yol açan þey, devletin piyasalar üzerinde daha katý bir denetim uygulamasý ve iþsizliðin kontrol altýnda tutulmasý için aktif bir rol üstlenmesiydi. Ancak devlet müdahalesiyle Keynesçiliði özdeþleþtiren hurafelerin aksine serbest piyasa ekonomisi nde de piyasalar devlet müdahalesinden azade deðildi. Bunun en açýk kanýtý ise 2008 de patlak veren banka iflaslarýnda görüldü. Serbest piyasacýlarýn ezici çoðunluðu da devletin aktif bir biçimde piyasalara müdahale ederek, bugüne dek eþi benzeri görülmemiþ kurtarma
planlarýyla iflaslarý engellemesini savundu. Aslýna bakýlýrsa Keynesçi ekonomik politikalar Amerika da 1933 yýlýnda Roosevelt in baþkanlýðý döneminde uygulanmaya baþlanmýþtý. Japonya da benzer ekonomik politikalarý 1930 larda uygulamaya koymuþtu. Ancak, sosyal demokrasi olarak nitelendirilen devlet müdahaleci ekonomik sistemin oturmasý ve yaygýnlaþmasý, Ýkinci Dünya Savaþý ndan sonra gerçekleþmiþtir. Kapitalizmin sürdürülebilmesi için, sosyal demokrasiden medet umulmuþtur.
Kapitalizmde kriz ve istikrar birbirini besler Her ne kadar krizler kapitalizmin yapýsýnda varsa da, istikrar, kapitalizmin doðasýndan gelmez. Ýstikrarý saðlamak için siyasi planlara araç ve imkanlara ihtiyacý vardýr burjuvazinin. Bunlar da çoðu zaman sanýldýðý gibi baský aygýtlarýndan ibaret deðildir. Tersine istikrarýn sýrrý devletin iþçi sýnýfýyla baðlantýlý kurum ve güçler tarafýndan desteklenmesinde yatar. Bu yüzden kriz koþullarýna bu imkanlarla giren kapitalist toplumlar krizden istikrarla çýkabilir. Krizlerin istikrarlý bir geliþmeye hayat vermesini saðlayan reformist partiler, düzene yedeklenmiþ sendikalar vb. varsa, ve iþçi sýnýfýnýn sýrtýndaki bu kamburu söküp atabilecek bir devrimci parti yoksa, krizler, sermaye için bir gençlik aþýsý rolü oynar. 1929 da baþlayan büyük kriz de bu þekilde çözülmüþtür. Ýkinci Paylaþým Savaþý sonrasý kapitalizm, devlet müdahaleci ekonomi politikalarý ve sosyal demokrasi ile kapitalizmin altýn çaðý olarak nitelendirilen bir istikrar dönemine girmiþtir. Ýþçi aristokrasisine verilen kýsmi haklar karþýlýðýnda sözümona iþçi partileri ve sendikalar, kapitalizmin gençlik aþýsýný yapmak için burjuvazi ile adeta bir ittifak kurmuþlardýr. Ancak iþçi sýnýfýnýn bir kýsmýna verilen bu ayrýcalýklar burjuvazinin iþine gelmediði anda geri alýnýr, alýnmýþtýr da. Krizler kapitalizmi yýkmaz, aksine güçlendirir. Bu düzenin ezilen ve sömürülenleri bu düzeni yýkmadýkça, krizlerin sonucunda kapitalizm daha da güçlenerek ve yayýlarak çýkacaktýr.
Maltepe de seçim çalýþmalarý halk toplantýsýyla baþladý Merkezi yerel seçim platformunun Maltepe ayaðýnýn toplantýsýna katýldýk. Merkezi olarak örgütlenen yerel seçim platformu oluþmadan önce Maltepe de kurulmuþ olan Maltepe Demokrasi Platformu 29 Mart yerel seçimleri için yaklaþýk olarak 22 kurumun yer aldýðý bir platform. Bu platform kendisini genel seçim platformunun yerel bir ayaðý olarak tarif ettikten sonra, geniþ katýlýmlý bir halk toplantýsý çaðrýsý yaptý. 11 Ocak günü Maltepe Maksev de gerçekleþtirilen bu toplantýya bizler de KöZ gazetesi olarak katýldýk. Ayrýca toplantýda katýlýmcý kurumlar listesine Anadolu da Yaþam tüketim kooperatifi de ismini yazdýrdý. 200 kiþiye yakýn kiþinin katýldýðý bu toplantýya baþta platform bileþenleri olmak üzere yerel düzeyde faaliyet gösteren kitle örgütlerinin de katýlmýþ olmasý önemli bir geliþmeydi. Platforma yerel düzeyde katýlan ve toplantý çaðrýsýný imzalayan derneklerin yaný sýra, toplantýya katýlýp söz alan ve hem seçimler hakkýnda görüþ bildirip, hem de Maltepe yerelindeki sorunlarý dile getiren dernekler ve kitle örgütleri oldu.
Merkezi platformda olmayýp da yerel platformda toplantý çaðrýsýný imzalayan kurumlar ve dernekler þunlardý: Beþçeþmeler Kültür Derneði, Eðitim-Sen temsilciliði ve Kurtuluþ Sosyalist Dergi. Çaðrý metninde imzasý olmayýp da toplantýya katýlan ve kürsüden söz alarak konuþan kurumlar da kýsaca þunlardý: Altayçeþme Mahalle Derneði, Baþýbüyük Mahallesi Kültür Derneði, Diyarbakýrlýlar Derneði ve katýlýmcý Maltepe Gazetesi. Bu üç dernek temsilcisi ve yerel Katýlýmcý Maltepe gazetesi kürsüden konuþmalar yaparak talep ve istemlerini dile getirdiler. Bunlarýn dýþýnda toplantýya katýlýp destek veren diðer yerel dernekler de Diyarbakýrlýlar, Çorumlular Derneði ile Pir Sultan Abdal Kültür Derneði idi. Bu tabloya bakýldýðýnda aslýnda yerellikte bu birlikteliðin oldukça kabul gördüðü anlaþýlmaktadýr. Özellikle Baþýbüyük Mahallesi Kültür Derneði konuþmacýsýnýn son yaþanan yýkým olayýný gündeme getirmesi ve deneyimlerini aktarmasý, yerel seçim öncesinde önemli bir husustu. Kurumlar adýna konuþmalarýn dýþýnda bireysel olarak
da söz alýp konuþanlar da oldu. Tüm konuþmalarýn ortak özelliði ise solun seçimlerde ortaklaþmasýnýn ve seçimlere ortak girilmesin herkes tarafýndan memnuniyetle karþýlanmasý ve iþbirliðinin seçimlerle sýnýrlý kalmayýp sonrasýnda da devam etmesini istemeleriydi. Bunun yaný sýra konuþmacýlarýn çoðu Ýsrail in Gazze ye saldýrýsýný kýnayýp lanetlerken, sadece DTP temsilcisinin kendi coðrafyamýzda yaþanan çatýþmalara, bombalamalara ve köy yakmalarýna dikkat çekmesi önemliydi. Köz adýna söz alýp konuþan arkadaþýmýz da esas itibari ile ortak iþ yapmaya, birlikte mücadele etmeye dikkat çekerek ortak iþ yapýldýðýnda neler baþarýlabileceðini somut örneklerle anlatmaya çalýþtý. Bu örnekleri somutlarken 2007 Bin Umut adaylarýnýn seçim çalýþmasýna göndermeler yaparak bunu hatýrlattýk. Öte yandan kitle mücadelesinde ortaklaþa örgütlenen 2008 Newroz unu örnek göstererek 80 sonrasýnýn Ýstanbul daki en kitlesel mitinginin ortaklaþa örgütlendiðini anlatarak birlikte davranýnca nelerin baþarýlabileceðine iþaret ettik.
Keza Köz adýna konuþan yoldaþýmýz Baþýbüyük Mahallesi derneði adýna konuþan arkadaþýn konuþmasýna gönderme yaparak mücadelelerin birleþtirilip ortaklaþtýrýlmasýnýn önemine vurgu yaptý. Bunun da Gülsuyu nda da benzer bir yýkým gündemi olduðu halde (ki üstelik bunun tarihi Baþýbüyük ten daha eskidir) Gülsuyu ile Baþýbüyük mahallelerinin ortak davranamadýðýný ve çok yakýn olmalarýna raðmen sembolik bir iki ziyaretin dýþýnda her iki mahallenin yýkým meselesinde ortaklaþamadýðýna dikkat çektik; ve bunun ciddi bir eksiklik olduðuna vurgu yaptýk. Keza arkadaþýmýz 2007 genel seçimlerinin verileri ýþýðýnda çalýþmalarýn nerelerde yoðunlaþtýrýlmasý gerektiði konusuna da dikkat çekti. 2007 genel seçimlerinde Bin Umut adaylarýnýn Maltepede aldýklarý oylarýn çoðunluðu varoþlardan gelmiþti. Toplantý konuþmalarýn ardýnda toplantý sýrasýnda öne çýkan talepler doðrultusunda bir koordinasyon oluþturmasýyla son buldu. Varoþlarda birleþ alanlarda devleþ! Maltepe-Gülsuyu ndan Komünistler
Sayfa
20
OCAK 2009
KöZ ün Sözü Seçimlerde emekçileri örgütlendirip düzen güçlerinin karþýsýna dikilmesi için çalýþacaðýz 2009 yerel seçimleri yaklaþýrken düzen partilerinin özellikle Kürdistan da DTP nin karþýsýnda AKP yi destekleme yönündeki mesajlarý ve kriz bahanesiyle birbirine ýlýmlý mesajlar göndermeye baþlamalarý hükümetteki ya da muhalefetteki düzen güçlerinin emekçilerin, ezilenlerin karþýsýna tek vücut gibi çýkacaðýna iþaret ediyordu. Fakat rekabet halindeki burjuva siyasi kutuplarý arasýndaki gerilim son geliþmelerle yeniden týrmandý. AKP, adeta rakiplerinin mecburen ve kerhen kendisine DTP karþýsýnda destek vermesini fýrsat bilerek, yeni dalga Ergenekon operasyonu ile onlara önemli bir darbe indirdi. Kendini Ergenekon davasýnýn savcýsý ilan etmiþ olan Erdoðan, bu sayede 22 Temmuz seçimlerini kazanmasýndan itibaren Kürtlere ve emekçilere yönelik saldýrýlarýný, onlarýn azýlý bir düþmaný olan Ergenekonculara sert bir darbe indirerek örtbas etme hevesindedir. Emperyalist efendilerini ve Ýsrail li müttefiklerini rahatsýz edecek sertlikte bir üslupla Gazze deki katliamý kýnamasý da ayný amaca yöneliktir. Yerel seçimlerde 22 Temmuz da bulduðu teveccühü bulamama endiþesi içindeki Erdoðan, bu vesilelerle bir demokrasi havarisi maskesi edinme arayýþý içindedir. Bu arayýþlarýnýn seçim gününe kadar artarak süreceði de kuþkusuzdur. Fakat AKP nin suçlarýnýn bu maskeyle örtülmesi mümkün deðildir.
AKP, emekçilere ve ezilen Kürt ulusuna yönelik saldýrýlarýný unutturmaya çalýþýyor Demokratik hak ve özgürlükler konusundaki sözde açýlýmlarý ve Kürt halkýnýn kimliðini, haklarýný tanýmaya yönelim söylemleri sayesinde 22 Temmuz seçimlerinden rakiplerini hezimete uðratarak çýkan AKP nin hükümete geldiðinde ilk iþi, oyunu aldýðý emekçilere, ezilenlere vurmak olmuþtur. Savaþ tezkerelerinin meclisten geçmesini saðlayarak Kürdistan ýn kuzeyinde yürüttüðü kirli savaþý, bir kez daha Güney Kürdistan a yayarak Kürt köylerini bombalamýþ, Kürtlere söz verdiði demokratik hak ve özgürlükler tanýnmadýðý gibi; özgürlüðü için mücadele eden insanlarý çoluk çocuk demeden iþkenceden geçirmiþ, katletmiþ ve aðýr cezalara çarptýrmaya devam etmiþtir. Son günlerde yine demokrasi havarisi kesilen Erdoðan kim için demokrasi istediðini ve kim için istemediðini açýkça ortaya koymuþtur: Vatandaþýn hayatýna kastederseniz, hayatýna kastettiðiniz vatandaþ da eðer elinde böyle bir tedbiri, böyle imkâný varsa kendini savunma yoluna gidecektir Açýktýr ki bu sözler hayatlarýna kastedilen, varlýklarý bile inkâr edilen Kürtler için geçerli sayýlmamaktadýr. Kürtlerin kendi talepleri için en ufak eylemine bile tahammülü olmayan Baþbakan ýn Ergenekon un Kürtlere yönelik katliamlarýný deþifre etmek gibi bir niyeti olmadýðý besbellidir. Faþistlerin sokaklarda pompalý tüfekle dolaþmasýný mazur gören AKP nin, Sivas ýn, Maraþ ýn hesabýný sormasýný yahut yaralarýný sarmasýný beklemek saflýktan öte bönlüktür. Bir yandan mecliste Kürtçe konuþan DTP li vekilleri linç etmeye çalýþýp, Kürtçenin meclis kayýtlarýna bilinmeyen bir dil olarak geçmesine razý olan, anadilde eðitim hakký için mücadele edenlere soruþturma açtýrýp, sürgün eden, okullarýndan attýrýp hapse týkan AKP nin diðer yandan Þeþ TV yi yayýna sokup Nazým Hikmet e vatandaþlýk verme planlarý yapmasýnda ifade bulan ikiyüzlü tutumunun nedenleri çok açýktýr. AKP güvenini kaybettiði Kürtleri yeni masallarla peþine takma, oylarýný toplama hevesi peþindedir. 2007 seçimlerinde Kürtlere vaatler vererek hükümete gelen AKP nin ilk iþi meclisten savaþ tezkeresini çýkartýp Kürtlerin üstüne bombalar yaðdýrmak olmuþtu. 2009 yerel seçimlerinde ise, AKP hem Kürtleri hem de Alevileri kandýrma eþindedir. Tüm bunlara Nazým Hikmet in vatandaþlýða kabul edilmesi de eklenince, önümüzdeki günlerde AKP nin kimleri hedef tahtasýna oturtacaðýný tahmin etmek, yerel seçimlerden güçlenerek çýkmasý halinde kimlerin baþýna ne iþler geleceðini çýkarsamak zor deðildir. Zaten AKP meclisten geçirdiði SSGSS yasasýný yerel seçimlerin ardýndan tam anlamýyla uygulamaya geçirmeyi de hedeflemektedir. AKP emekçilere, ezilenlere yönelik saldýrýlarýnýn hazýrlýklarýný yaparak ve dikkatleri daðýtmaya gayret ederek seçimlere hazýrlanýrken, CHP, SHP, DSP gibi ipliði pazara çýkmýþ sözde sosyal demokrat partileri AKP ye alternatif olarak sunanlar da azalmýyor.
CHP, SHP, DSP AKP nin alternatifi olamaz! Sosyal demokrat partiler hiç olmazsa politikalarý
itibariyle emekçilerin, ezilenlerin gözlerini boyayarak onlarý düzene baðlama misyonunu temsil eder. Fakat AKP nin bu silahý onlarýn elinden alma yönündeki giriþimleri nedeniyle sözüm ona sosyal demokrasi misyonunu temsil etme iddiasýndaki partilerin ezberi bozulmuþ durumdadýr. Kaldý ki, bu iddianýn sahipleri olan CHP, SHP ya da DSP hükümetteyken de muhalefetteyken de emekçilerin, ezilenlerin ekonomik, siyasal ve sosyal yýkýmlarýna neden olacak politikalarý savunmuþ, kirli savaþ kararlarýnýn altýna imza atmýþ partilerdir. AKP den daha ileri olup olmadýklarýný tartýþmak bile abestir. Örneðin, Tansu Çiller döneminde Kürt illerine kimyasal bombalarýn atýlmasý kararýnýn altýnda þimdilerde Melih Gökçek in karþýsýna sosyal demokrat alternatif diye çýkartýlan Murat Karayalçýn ýn imzasý da, rýzasý da vardýr. Melih Gökçek gibiler karþýsýnda baþarýlý olmalarý Karayalçýn gibilerin marifeti deðil, düzen güçlerine yedeklenmekten devrimcilerin, sosyalistlerin ayýbý, kusuru olacaktýr. Öte yandan geçen seçimlerde Hayrünnisa Haným ýn türbaný yüzünden yeri göðü inleten CHP bu kez AKP nin popülizmi ile yarýþmaya karar vererek baþlattýðý çarþaf atraksiyonu, puþili Diyarbakýr ziyareti, vb de bu konuda sözde sosyal demokratlarýn çaresizliðinin çarpýcý birer kanýtýdýr. Velhasýl emekçilerden çok Ergenekoncularýn avukatlýðýný üstlenemeye hevesli sözde sosyal demokratlar, yerel seçimlerde eski devrimci , eski sosyalist , eski komünist , eski sendikacý eski aydýn , eski demokratik kitle örgütü yöneticisi adaylara sýðýnarak sosyalist, devrimci, demokrat çevrelerin desteðini almayý umut ediyor. Tarih, kaçýncý kez, emekçileri, ezilenleri sözde sosyal demokratlara; sözde devrimcilerin, demokratlarýn, sosyalistlerin eliyle yedeklendiði sonu trajedi ile biten komedilere sahne olacak? Nitekim Ama yerel seçimler farklý sözleriyle baþlayan ve «partileri deðil bireyleri seçiyoruz»a varan safsatalar yayýlýyor. Sahteciliðin ayyuka çýktýðý bir dönem açýlýyor. 22 Temmuz seçimlerinde saðcýysanýz MHP ye solcuysanýz CHP ye diyerek Tekbir getirip demokratik kitle örgütlerine saldýran ülkü ocaklý faþistlerin palazlanmasýna destek olan, demokrasi, hak ve özgürlük mücadelesinin karþýsýna herkesten önce dikilen sözde sosyal demokrat partilere mensup yerel yöneticiler þimdi cilalanýp AKP nin karþýsýnda emekçiler için bir alternatif gibi sunuluyor. Sivas ta faþistler Madýmak Oteli ni içindekilerle birlikte yakarken sessiz sedasýz iktidar koltuðundan izleyenler; ana muhalefet partisiyken bile Madýmak ýn hesabýný sormak üzere göstermelik oyunlarýn dýþýnda bir þey yapmayan sözde sosyal demokratlar Alevilere ümitmiþ gibi sunuluyor. Ümit vaat edilenler Alevilerden ibaret deðil elbette. TC devletinin kuruluþundan bu yana çoðu kez iktidara gelmiþ, birçok yerde belediyecilik yapmýþ sözde sosyal demokrat CHP iþçi kýyýmlarýnýn ve bu kýyýmlarýn hukuksal zeminini hazýrlayan kendisi deðilmiþ gibi emekçilerin ümidi olarak sunuluyor. Emekçileri patronlara pazarlamakta uzmanlaþmýþ s e n d i k a l a r C H P, D S P, S H P a d a y l a r ý n ý destekleyeceklerini açýklamakta mahsur görmedikleri gibi CHP li belediyelerin emekçi düþmanlýðýný örtbas etmek için krallarýndan daha kralcý tutumlar sergilemekten utanmýyorlar. Örneðin Ýzmir Büyükþehir Belediyesi ne baðlý Park ve Bahçeler Daire Baþkanlýðý nýn sorumluluðu altýndaki Vira ve Kürþat isimli taþeronlarda çalýþan 1000 e yakýn iþçi iþsiz kaldý. CHP li Büyükþehir Belediyesi, iþçileri bölmek ve bir kýsmýný iþ güvencesiz çalýþtýrarak kendi memurlarýný da taþeron iþçilerinin halini göstererek taleplerini arttýrmamaya ikna eden emekçi düþmaný belediyelerden biri. Seçimlerde CHP yi destekleyeceðini düzenlediði iþçi toplantýlarýnda çekinmeden açýklayan ve yöneticilerinin bazýlarýný CHP li olduðunu bilinen Genel Ýþ 4 nolu þube yöneticileri iþlerini kazanmak için açlýk grevine giren taþeron iþçilerinin sorunlarýyla ilgilenmiyor. Belediyenin önünde dönüþümlü açlýk grevine giren ve 24 saat nöbet tutan belediyenin taþeron iþçilerinin haklarýný savunmasý icap eden DÝSK yöneticileri, iþçilerin safýnda durmak yerine emekçileri CHP ye yedeklemek için planlar yapýyor. Düzen güçleri, emekçi düþmanlarý ve onlarýn emekçiler arasýndaki uzantýlarý kendi hýnzýr planlarýný adým adým gerçekleþtiriyor ve emekçileri düzen partilerine yedekliyor! Bunu yaparken de kendilerini emekçilerin yanýnýnda göstermeye öz en
gösteriyorlar. Oysa kendi geçici ve günlük çýkarlarý için emekçilerin bütününün tarihsel çýkarlarýný düzen partilerine, pazarlamak emekçilerin hareketine düþmanlýktýr, oportünizmdir ve oportünistlerin en tehlikeli olanlarý da emekçilerin, ezilenlerin en yakýnýnda görünenleridir! Ama bugün AKP nin karþýsýnda sözüm ona emekçilerden yana bir alternatif gibi çýkarýlmak istenen CHP ve türevlerinin durumuna bakýldýðý takdirde, seçimlerde AKP nin karþýsýnda bu partilerin duramayacaðý görülmektedir.
Seçimler kiminle kimin arasýnda geçecek? 2007 seçimlerine giderken hakim sýnýflar arasýndaki it dalaþý bir doruk noktasýna ulaþmýþ ve 22 Temmuz gününe kadar seçim meydanlarýna damgasýný vuran bu olmuþtu. Seçim sonuçlarýnýn belli olmasý ve güçler dengesinin buna göre saptanmasýyla birlikte, AKP ve rakipleri arasýndaki keskin dalaþýn sokaklardaki boyutu hýzla kayýplara karýþtý. Bu çatýþma daha çok bürokrasi alanýnda mahkemeler vb süreçlerde hýz kesmeden sürdü hala da sürüyor. Hatta kimi durumlarda (genelkurmay örneðinde veya MHP nin türban manevrasýnda olduðu gibi) rakipler arasýnda yer yer uzlaþmalar dahi oldu. Buna karþýlýk, Amerikancý AKP hükümetine karþý muhalefet, giderek artan bir tempoyla odaðýnda emekçilerin ve ezilenlerin ortak kitlesel eylemlerinin olduðu bir mecraya doðru kaydý. Bin Umut adaylarý etrafýndaki kampanyanýn burjuvazinin rakip güçleri arasýndaki it dalaþýný da istismar etmek suretiyle, uzun yýllar sonra mecliste emekçilerden ve ezilenlerden yana bir grubun oluþmasýna imkân veren bir baþarý saðlamasý da bir moral takviyesi oldu. Bu ivmeden de güç alan bu kitlesel ve birleþik muhalefet hareketi 2008 Newroz unda bir doruk noktasýna ulaþtýktan sonra, nispeten zayýflamýþ olsa da, bugüne kadar sürece damgasýný vurdu. 2009 Mart seçimlerine giderken de ayný etkenin damga vurduðu bir iklimden geçmekteyiz. Bu nedenle yerel seçimler bir anlamda AKP için bir referandum niteliði taþýyor olsa da rakipleri bu referandumda AKP yi silmek için genel seçimlerdeki kadar gayretli görünmüyorlar. Yerel seçimlere giderken hâkim sýnýf partilerinin bu seçimlere önceki seçimlerde olduðu gibi birbirleriyle kýyasýya dalaþarak gitmedikleri açýktýr. Hatta AKP nin deyim yerindeyse «belden aþaðý vurmaya» devam ederek, Ergenekon operasyonlarýný sürdürmesi bile bu tabloyu deðiþtirecek gibi görünmemektedir. Aksine daha bir iki yýl önce hâkim sýnýflarýn birbirlerine karþý en alýþýlmadýk hamlelerle vurmaya çalýþan rakip temsilcileri bu kez tam tersine DTP ye karþý geçen seçimlerden üstün çýkan AKP etrafýnda kenetlenme eðilimindedir. Ama her ne kadar bu karþý devrimci ittifakýn karþýsýnda somut olarak DTP bulunmakta olsa da, onlarý bir araya getiren sadece DTP nin kendi baþýna temsil ettiði güçler deðildir. Aksine bugün birbirleriyle dalaþmaktan çok kimi yerde AKP etrafýnda kimi yerde ise baþka odaklar etrafýnda oluþacak olan karþý devrim cephesinin esas hedefi bir baþýna DTP den ibaret deðildir; DTP nin de büyük bir bileþenini ifade ettiði tüm ezilenlerin ve sömürülenlerin kampýdýr. Bu nedenle de söz konusu kutuplaþma her ne kadar sadece DTP-AKP arasýnda ve sanki sadece Kürdistan kentlerinde geçiyormuþ gibi gösterilmek istense de öyle deðildir. Aðýrlýk merkezinde DTP ve kendini onun vasýtasýyla ifade eden yýðýnlar olsa ve burjuva partileri ve medyasý tarafýndan öyle gösterilmek istense de, asýl kutuplaþma hâkim sýnýflarýn siyasi temsilcileriyle ezilen ve sömürülen yýðýnlar arasýndadýr. Seçim sürecinde de bu durumun bu biçimde kavranarak ifadeye kavuþturulmasý gereklidir. Her ne kadar Þeþ TV ataðý son günlerde öne çýkmýþ olsa da, AKP nin geçen seçimlerde Kürtlerin oyunu almak üzere baþvurduðu demagojik kampanyadan bugün eser yoktur ve hatta tam tersine, adeta Kuzey Kürdistanlý seçmenleri bir kez daha kandýramayacaðýnýn farkýnda olarak tam tersi bir çizgide ilerlemektedir. Besbelli ki AKP nin yürüttüðü seçim kampanyasýnýn tonu ve içeriði öncelikle Kürt seçmenlerden oy kapmaya göre þekillenmiþ deðildir. Aksine, bu bir yandan o seçim bölgelerinde dün kendisine karþý sert bir muhalefet yürüterek kaybetmiþ olan rakiplerinin seçmenlerinin ve bu vasýtayla rakip partilerin desteðini almaya yöneliktir.
Þimdiden en azýndan parti yönetimleri mertebesinde bunu baþardýðý da görülmektedir. Bununla birlikte, AKP, bu söylemiyle kimi kentlerde de benzer bir etki yaratmayý ümit etse ve bu sayede oralarda oylarýný nispeten muhafaza etse de metropollerde hem bu çizgisi nedeniyle hem de emekçilere yönelik baþka saldýrýlarý yüzünden oy kaybetme olasýlýðýyla yüzyüzedir. Öte yandan, MHP ve az çok diðer burjuva partilerinin tamýyla birlikte, Kürdistan da adeta kayýtsýz þartsýz olarak DTP ye karþý AKP yi destekleme eðiliminde olan CHP metropollerde de AKP den uzaklaþan oylarýn DTP ye ve genel olarak sosyalist ve devrimci solu temsil eden adaylara kaçmasýný önlemek için manevra yapma peþindedir. Nitekim geçen seçimlerdeki söylemine tamamen zýt bir manevra ile türbanlý ve çarþaflý seçmenlere yönelmesi bunun küçük ve ibretlik bir ifadesidir. Beri tarafta da geçen seçimlerde olduðu gibi kimi sendikacýlarýn da desteðinden medet ummakta ve bu maksatla emekçilerin ve ezilenlerin sorunlarýný seçim kampanyalarýnda istismar etmeye hazýrlanmaktadýr. Bu nedenle, 2009 yerel seçimlerine esas olarak kimi yerlerde AKP nin kimi yerlerde de rakiplerinin öne çýkacaðý ve ama bunlarýn hep birlikte DTP simgesi ardýnda emekçilere ve ezilenlere yönelik hesaplarýnýn damga vuracaðý bir siyasal hesaplaþma gündemdedir. Bu hesaplaþmanýn seçim sonuçlarýna yansýyýþý tek tek seçim bölgelerinde muhtelif biçimlerde tezahür etse de, sonuçlar esas olarak belli bir güçler dengesinin ifadesi olacaktýr. Bu güçler dengesinin bir kanadýnda AKP ve rakipleri vardýr; diðer tarafta ise aralarýnda DTP nin de olduðu sosyalist ve devrimci solun temsil ettiði ezilen ve sömürülen yýðýnlar vardýr. Seçimler bu iki kutup arasýndaki güçler dengesinin durumunu kayda geçirecek bir ölçü verecektir. Bu nedenle bu seçimlerde tek tek partileri veya adaylarý öne çýkarmaktan çok «ya bir tarafta ya da öteki tarafta» olma tutumunun belirgin bir biçimde öne çýkarýlmasý önem taþýmaktadýr.
Düzen partilerine oy yok! Emekçilerin, ezilenlerin en geniþ güç birliðiyle birlikte baþaracaðýz! Nitekim KöZ ün de aralarýnda bulunduðu sosyalist ve devrimci solun hemen hemen tüm temsilcileri seçimlere (belli baþlý Kürt illerinin dýþýnda) ortak bir platform ile girmek üzere bir araya gelerek bu kutuplaþmanýn ayýrdýnda olduklarýný ilan etmiþlerdir. 19 Kasým da DTP nin çaðrýsý ile yapýlan toplantýdan itibaren baþlayan platform tartýþmalarý kýsa sayýlabilecek bir zaman içinde geniþ bir bileþimle sonuçlanmýþ ve bu irade erkenden dost düþman herkese þu sözlerle ilan edilmiþtir: Egemen güçler 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde bugüne kadar uyguladýklarý krizi yaratan sömürü politikalarýna, piyasacý politikalarýna bir kez daha onay istiyor. Yine egemen güçler Kürt sorununda devlet olanaklarýný da harekete geçirerek AKP eli ile DTP ye yönelik saldýrý politikalarýný artýrarak DTP nin yönettiði yerel yönetimleri ele geçirmeyi hedefliyor. Egemen güçlerin, AKP, CHP ve diðer düzen partilerinin karþýsýnda eþitlikçi-özgürlükçü, halktan yana bir seçeneði ortaya çýkarmak bu yerel seçimlerin temel bir görevi olarak önümüzde duruyor. Ýþte bunun için emperyalizme, kapitalizme ve bunlarýn ürettiði gericiliðe karþý çýkan, askeri vesayeti milliyetçi-ýrkçý, ayrýmcý ve cinsiyetçi politikalarý reddeden, ekolojik dengeyi savunan, Kürt sorununun demokratik çözümünü isteyen, Alevi yurttaþlarýn inanç özgürlüðü ve eþitlik taleplerine sahip çýkan emekten, eþitlikten, özgürlükten yana güçler olarak 29 Mart 2009 yerel seçimleri için bir araya geliyoruz. Yerel yönetimlerin halk yararýna tüm unsurlarýný tasfiye eden, böylece halk yararýna kurumlar olmaktan çýkartýp piyasa kurumlarý haline dönüþtüren ve halkýn temel kamusal haklarýný gasp eden NeoLiberal politikalara karþý halkýn haklarýný kazanma hedefiyle çabalarýmýzý ortaklaþtýrýyoruz. Mümkün olan her il, ilçe, belde ve mahallede emekçilerin demokrasi anlayýþýna uygun olarak en geniþ emek ve toplumsal muhalefet dinamiklerini kapsayan, oluþturduðumuz ve oluþturacaðýmýz yerel platformlarda, halkýn çýkarlarýný temel alan programlar çerçevesinde ortak adaylarýmýzý halkýn katýlýmýný içeren demokratik yöntemlerle belirleyerek emekçilerin ve ezilenlerin alternatifini yaratmaya çalýþacaðýz.
Sayfa
OCAK 2009
Düzen güçleri tarafýndan DTP'ye yönelen milliyetçiýrkçý ve gerici saldýrýlara karþý duracaðýz. Halkýn karar süreçlerinde örgütlü bir biçimde yer alarak söz, yetki, karar sahibi olduðu demokratik ve katýlýmcý bir yerel yönetim anlayýþýný savunacaðýz. Yerel yönetimlere emekçilerin ihtiyaçlarý doðrultusunda merkezi bütçeden kaynak aktarýlmasýný ve yerel hizmetleri piyasalaþtýran, taþeronlaþtýran, özelleþtiren, parasý olanýn hizmet alacaðý yerel yönetim anlayýþýna son verecek kamucusosyal bir yerel yönetim anlayýþýný savunacaðýz. Her þeyden önce AKP CHP ve diðer hâkim sýnýf partilerine karþý sosyalist ve devrimci solun, emekten ve ezilenlerden yana olma sorumluluðunu taþýyan büyük küçük her öznenin, ortak bir kampanya etrafýnda seferber olmasý baþlý baþýna önemli ve umut vericidir. Bu tutumun gerekliliðini kabul edenlerle bunu zorunlu görmeyenlerin veya açýkça tutum belirtmekten uzak duranlarýn arasýnda bir ayrým çizgisinin gecikmeden çekilmesi de önemli bir adým olmuþtur. Bunun kimi anlaþma ve pazarlýklarý beklemeden ilan edilmiþ olmasý da önemli bir adýmdýr. Kimi illerde ve beldelerde ve yerelliklerde bu giriþimden baðýmsýz olarak veya kýsmen baðlý olarak baþlayan baþka platform giriþimlerinin de kendilerini bu merkezi platforma baðlý gördüklerini ilan etmeleri de önemli ve olumlu bir adýmdýr. Kuþkusuz kesin adaylarýn belli olmasý aþamasýna kadar bu platform bünyesinde sorunlarýn olmasý ve pek çok uyum sorununun çýkmasý sürpriz deðildir ve olmayacaktýr. Ama bu sorunlarý çözdükten sonra böyle bir adýmý atmak esasen bu adýmýn hiç atýlmamasý olurdu. Bu itibarla önce bu iradenin ortaya konmuþ olmasýný ve bileþenlerin önlerine çýkan sorunlarý bu duyuruyu yaptýktan sonra ele alma basiretini göstermiþ olmalarý ayný zamanda karþý karþýya bulunduðumuz sorumluluðun bilinciyle hareket edildiðinin bir göstergesidir. Bir baþýna bu tutum bile AKP ile rakiplerinin kýskacýnda kalmaktan usanmýþ geniþ emekçi ve ezilen yýðýnlar için baþlý baþýna bir güven kaynaðýdýr; ayný zamanda bir umut ýþýðýdýr. Bundan sonrasýnda atýlacak adýmlarýn da bu ilk adýmdaki sorumluluk ve basiret anlayýþý içinde atýlmaya devam edilmesi bu platformda yer alan her bileþenin en önemli sorumluluklarý arasýndadýr. KöZ ün arkasýnda duran komünistler de bu sorumluluklarýnýn bilincinde olarak, sahip olduklarý güçlerle orantýlý bir biçimde bu ortak giriþimde üzerlerine düþen sorumluluklarý üstlenmektedir ve sonuna kadar da bu sorumluluðun bilinciyle hareket edeceklerdir.
Seçim platformunun önünde sorunlar vardýr ama sorunlar aþýlmak için vardýr Kuþkusuz böylesine geniþ bir seçim yelpazesi çerçevesinde birkaç tane yasal partinin de içinde yer aldýðý bir seçim platformunun önünde ciddi sorunlar olduðu ve her adýmda yeni sorunlarla yüz yüze gelineceði besbellidir. Bunlarla yüzleþmeyi bilmek de bu sorunlarý aþma iradesinin en önemli gerekleri arasýndadýr. Hiç kuþkusuz ki bu baðlamda en ciddi sorunun ortak adaylarýn aidiyetleri noktasýnda olacaðýný düþünmek için âlim olmaya gerek yoktur. Bir ortak seçim platformu oluþmuþ olmasýna raðmen bileþenlerin ortak adaylar etrafýnda seçimlere girmiyor olmasý (ki seçimlerin sadece belediye baþkanlýklarý için yapýlmýyor olmasý ve meclis seçimlerine parti listeleriyle girme zorunluluðu da bunun nedenlerinden biridir) Bin Umut kampanyasý ile bu platform arasýndaki en belirgin farklardan biridir. Bir diðer farklýlýk da bu seçim platformunun Bin Umut adaylarý kampanyasýndan çok daha geniþ bir bileþene sahip olmasý ve bilhassa tek tek bireylerden ziyade örgütleri ve örgütlü çevrelerle kitle örgütlerine dayanýyor olmasýdýr. Kuþkusuz bu farkýn özellikle yerel seçim mekanizmasýnýn mantýðýndan ileri gelen anlaþýlýr nedenleri de vardýr. Ama bu farkýn ardýndaki belirleyici etken bu yönde bir tercihin ortaya konmuþ olmasýdýr. Öte yandan yerel seçimlerin özgünlüðünden kaynaklanan nedenlerle adaylarýn sadece siyaset temsilcilerinin masa baþý tartýþmalarý ile belirlenmesinin imkânsýz ve akla ziyan bir çaba olacaðý da besbellidir. Bu nedenle böyle bir geniþ seçim ittifakýnýn esas olarak her seçim bölgesinde yapýlacak ortak ve kitlesel seçmen toplantýlarýnda belirlenecek adaylar etrafýnda kurulmasýna ihtiyaç vardýr. Tek tek bileþenlerin belirlediði adaylarýn da bu tür toplantýlarda tanýtýlmasý ile ve bir tür önseçim mekanizmasý içinde saptanmasý uygun ve hatta yararlý ve gerekli bir yoldur. Burjuva partilerinin kirli pazarlýklar ile ve çýkar hesaplarý temelinde merkezi olarak belirlediði adaylarýnýn karþýsýna bu tür geniþ halk toplantýlarýnda belirlenmiþ ortak adaylar etrafýnda yürütülecek bir kampanya ile çýkmak demokrasi kavrayýþý konusunda baþlý baþýna bir ideolojik karþý kampanya anlamýný taþýyacaðý gibi, pratik nedenlerle de kaçýnýlmaz bir yoldur. Ayrýca bu tür bir yol ayný zamanda kitlelerin en ileri ve duyarlý kesimlerini seçim çalýþmalarýna þimdiden aktif olarak katmak bakýmýndan da yararlý ve gerekli bir yoldur. Ne var ki, bu aþamaya kadar bazý olumlu örnekler þimdiden kendini gösterse de bunlar küçük istisnalar olarak kalmaktadýr. Bu konuda uygulanan kimi örnekler ve geçmiþteki örnekler mahallelerde muhtar
Kitleleri seferber ederek siyasallaþmalarýný saðlamak ve onlardan güç almak için seçim döneminde seçmen toplantýlarýna baþvurmak gerekir 2007 genel seçimleri seçmen toplantýlarý örgütlemek, seçmen meclisleri kurdurmak ve emekçilerin seçtiklerini denetleyebileceði mekanizmalar kurmak, mevcut kitle örgütlerini bu yönde teþvik etmek açýsýndan KöZ ün arkasýnda duran komünistlerin mütevazý giriþimlerle deneyim kazanmasýný saðlamýþtý. Önümüzdeki Bin Umut Vekilleri seçim çalýþmalarý sayesinde edindiðimiz bu deneyimi ve birikimi seferber ederek, yerellerdeki çalýþmalarýmýzý güçlendirmeliyiz. Yerel seçimler içinde çalýþtýðýmýz kurumlarýn aktif birer özne olarak öne çýkabileceði bir çalýþma biçimi için imkân sunmaktadýr. 2004 yerel seçimlerinde küçük örneklerde izlediðimiz yolu daha kuvvetli bir biçimde gerçekleþtirmek için imkânlarýmýz da deneyimimiz de birkaç kat artmýþtýr. Ayrýca 2004 ten bu yana içinde çalýþtýðýmýz kurumlarýn sayýsý da niteliði de birkaç kat artmýþtýr. Türkiye çapýnda kampanyalar örgütleyen, mitingler örgütlenmesine ön ayak olmuþ deneyimler biriktirilmiþtir. Bu deneyimlere yaslanarak içinde çalýþtýðýmýz kurumlarý yerel seçimlerde birer özne olarak ve kendi muhataplarýný kendi talepleri etrafýnda örgütlendirerek müdahil olmalarýný saðlamalýyýz. Böylelikle kitle örgütleri ile yerel yönetimler arasýnda iliþkide ancak örgütlenerek yerel yöneticilerin karþýsýna kendi talepleri ile çýkan emekçilerin lehine olacaðýný görmek ve göstermek için de fýrsatlar yaratýlacaktýr. Önümüzdeki günlerde dokuzuncusu gerçekleþecek olan kitle örgütleri koordinasyonu yerel yönetimlerle kitle örgütleri arasýnda nasýl bir iliþki olabileceðinin
deneyimlerinin aktarýldýðý ve çok çeþitli alanlarda örgütlenen kitle örgütlerinin kendi taleplerini tartýþarak birbirine destek olabileceði bir að yaratmasý açýsýndan çok önemli bir kaldýraç olarak deðerlendirilmelidir. Öte yandan muhtar seçimleri de çalýþma yürüttüðümüz yereller açýsýnda mevcut çalýþmalarý güçlendirmek üzere önemlidir. Mahalledeki muhtar adayýnýn önseçimle emekçiler tarafýndan belirlenmesini sayesinde emekçilerin denetleyebileceði ve geri çaðýrabileceði bir muhtar seçilmelidir. Yine ancak emekçiklerin önseçimle belirlediði bir aday hemþerilik ya da farklý sol siyasetler mensup olma nedeniyle rekabetçi tutumlara kurban edilmez. 2009 yerel seçimleri, bir yandan emekçilerin düzen güçlerinin ve emekçileri düzen güçlerine yedeklemek için gayret sarf edenlerin karþýsýna dikilmesini saðlayacak fýrsatlar sunmaktadýr. Diðer yandan ise emekçilerin kendi talepleri etrafýnda örgütlendirilerek seçme, geri çaðýrma deðilse bile bu doðrultuda bir denetim saðlama mekanizmalarýnýn tohumlarýnýn atýlabileceði yeni örgütlenmeler doðmasýna, mevcut kitle örgütlerinin güçlenmesine ve emekçilerin kitle örgütleri arasýnda en geniþ iþbirliði ve dayanýþma aðýnýn yaratýlmasý için yeni imkânlar yaratmaktadýr. Köz ün arkasýnda duran komünistler bu imkânlarý geniþleterek; düzen karþýtý güçlerinin örgütlendirilip güçlendirilmesini teþvik edecek ve düzen partileri karþýsýnda yakaladýðý fýrsatlar sayesinde de emekçilerin, ezilenlerin en geniþ kesimlerine komünist siyasi ajitasyonu gerçekleþtirecektir!
seçimleri düzeyinde bu uygulamanýn nispeten daha olasý olduðuna iþaret etmektedir. KöZ ün arkasýnda duran komünistler de en azýndan kendi bulunduklarý yerelliklerde bu tür bir önseçim uygulamasýnýn her düzeyde gerçekleþmesi için ellerinden gelen gayreti göstermeye devam edeceklerdir. Bununla birlikte görünen odur ki, þimdiden adaylarýn belirlenmesi tartýþmalarý bu platform açýsýndan en ciddi ve çetrefilli sorundur ve yine anlaþýlan odur ki bu sorun kesin adaylar belirleninceye kadar tamamen ortadan kaldýrýlabilecek deðildir. Bu noktadan sonra, ayný seçim bölgelerinde ayný platformun bileþenlerinin ayrý ayrý adaylarýnýn birbirinin karþýsýna çýkma olasýlýðý az deðildir. Ýþte ilk adaylarýn belirlenmesinde yeterince kullanýlamasa bile bu tür çifte adaylýklarýn teke indirilmesi aþamasýnda seçmen toplantýlarý ile yapýlacak bir tür ön seçim mekanizmasýna baþvurma ihtiyacý kendini tekrar gösterecektir buna da þimdiden hazýrlýklý olmak gerekir.
Emekçiler kendi talepleri ile örgütlenmeye; kitle örgütleri emekçilerin talepleri için yerel seçim döneminde mücadeleye! Her ne kadar platformun ilk deklarasyonunda «CHP ve AKP dâhil tüm düzen partilerine » karþý tutum aldýðý açýkça ifade ediliyor olsa da bu deklarasyonun imzacýlarý arasýnda kimi yerelliklerde ve kimi özgün durumlarda bu ifadeyle birebir örtüþmeyen durumlarýn gündeme geleceði þimdiden belli olmuþtur. Hiç kuþkusuz peþinen CHP nin adý zikredilerek böyle bir tutumun belirlenmesi önemlidir ve sendika bürokratlarýnýn vb. «emekten yana adaylarýn desteklenmesi» gibi yuvarlak ifadelerle emekçileri CHP nin kuyruðuna takma manevralarýnýn önünü peþinen kesmek için de bu gerekli ve yararlý bir tedbirdir. Ama pek çok özgün durumun gündeme gelebileceði rahatlýkla tahmin edilebilecek bir geniþ seçim zemininde ve çok bileþenli bir platform çerçevesinde birçok öngörülmeyen olasýlýðýn belirmesi ve bunlarýn tartýþma konusu olmasý halinde içinden çýkýlmaz bir hale gelmesi kuvvetle muhtemeldir. Bu nedenle platformun bu tür sorunlar yüzünden çatlamasýný önleyecek bir tutum ve çerçevenin belirlenmesine mutlaka ihtiyaç vardýr. Bu maksatla, bu platformun temel harcý olabilecek bir seçim bildirgesine ihtiyaç olduðu kesindir. Böyle bir bildirge erkenden benimsenmeli ve ilan edilmelidir. Bilhassa yerelliklerde ve kitle örgütleri nezdinde de bu seçim bildirgesinde dile getirilen temel talepleri esas alan bir ölçünün oluþturulmasýna þiddetle ihtiyaç vardýr. Böyle bir seçim bildirgesi emekçilerin ve ezilenlerin temel ve acil sorunlarýna belediyeler bakýmýndan çözüm önerilerini ifade etmeli ve seçim kampanyasý esas olarak bu sorunlarýn
BÝZ VARIZ!
29 Mart 2009 yerel seçimlerine Türkiye kriz ortamýnda giriyor. Kapitalizmin merkezi ABD'de baþlayan kriz, dünya çapýnda yayýlýyor. Krizin kaynaðý halk kitlelerini yoksullaþtýran, neo-liberal politikalarý uygulayan aþýrý kar hýrsýna dayanan kapitalizmdir. Yýllardýr IMF'ye baðlý politikalarý uygulayan Türkiye ekonomik krizden en çok etkilenecek ülkelerdendir. Krizin etkileri þimdiden iþten atmalar, düþük ücretler ve artan zamlarla görülmektedir. Uluslar arasý sermayenin politikalarýný baþtan beri köklü bir biçimde uygulayan AKP hükümeti bu krizin sorumluluðuna ortaktýr. AKP hükümeti bu krizin yükünü emekçilere, geniþ halk kesimlerine yýkmayý amaçlamaktadýr. Mevcut kriz ortamýnda egemen güçler ve sýnýflar kendi çýkarlarý etrafýnda emekçileri saflaþtýrmaya ve yedeklemeye çalýþýyor. Bu güçler arasýnda bugüne kadar uygulanan sömürü politikalarýný sürdürme konusunda ciddi bir farklýlýk bulunmuyor. Kürt sorununu baský ve þiddet politikalarý çerçevesinde 'çözme' konusunda da bir farklýlýk görünmüyor. Ve yine emperyalizmin politikalarýna baðýmlýlýk konusunda da bir farklýlýk görünmüyor. Fark sömürüden elde edilen servetin nasýl paylaþýlacaðýnda ve Türkiye'nin bölgede emperyalizm politikalarýna baðýmlý olarak oynayacaðý rolün kimin tarafýndan yürütüleceðinde ortaya çýkýyor. Egemen güçler 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde bugüne kadar uyguladýklarý krizi yaratan sömürü politikalarýna, piyasacý politikalarýna bir kez daha onay istiyor. Yine egemen güçler Kürt sorununda devlet olanaklarýný da harekete geçirerek AKP eli ile DTP ye yönelik saldýrý politikalarýný artýrarak DTP nin yönettiði yerel yönetimleri ele geçirmeyi hedefliyor. Egemen güçlerin, AKP, CHP ve diðer düzen partilerinin karþýsýnda eþitlikçi-özgürlükçü, halktan yana bir seçeneði ortaya çýkarmak bu yerel seçimlerin temel bir görevi olarak önümüzde duruyor. Ýþte bunun için emperyalizme, kapitalizme ve bunlarýn ürettiði gericiliðe karþý çýkan, askeri vesayeti milliyetçiýrkçý, ayrýmcý ve cinsiyetçi politikalarý reddeden, ekolojik dengeyi savunan, Kürt sorununun demokratik
21
ve taleplerin muhtelif adaylarýn önüne çýkarýlmasýný öngören bir kampanya olarak düþünülmelidir. Bu takdirde eðer somut olarak formüle etmek gerekirse, «bu taleplere sahip çýkan ve bu sorunlarý çözmeyi taahhüt eden adaylarýn desteklenmesi» ana fikir olarak öne çýkarýlmalýdýr. Hiç kuþkusuz bu platformun bileþenlerinin bünyesinden çýkan adaylarýn esas olarak bu çerçeve içinde hareket etmesi tartýþma konusu bile olmamalýdýr. Buna karþýlýk kimi özgün durumlarda platformda yer almayan aidiyetleri taþýyan yahut baðýmsýz adaylarýn desteklenebilmesinin koþulu da yine bu ölçülere baðlý olmalýdýr. Yerel seçimlerin özgünlüðü çok sayýda seçim bölgesinde çok sayýda adayýn öne çýkmasý koþullarýnda tek makul ve uygulanabilir ölçü budur. Bu ayný zamanda platform bileþenlerinin birbirlerini denetlemesinin bir ölçüsünü de oluþturacaktýr. Aksi takdirde genel ve soyut kimi formülasyonlarý ve salt bir aidiyet ölçüsünü ele almakla bu sorunun aþýlamayacaðý þimdiden belli olmuþtur. KöZ ün arkasýnda duran komünistler bakýmýndan da özellikle geçmiþ deneyimlerin ýþýðýnda bu ölçü en elveriþli ölçüdür. Zira zaten daha önceki deneyimlerimiz esasen bu çerçevede bir tutumun ifadesini yansýtmaktadýr. Kaldý ki bu döneme rastlayacak olan onuncu kitle örgütleri buluþmasýnýn da hem bu yönde somut ajitasyon faaliyetinin verilerini saðlamak hem de içinde çalýþtýðýmýz kitle örgütlerini bu seçim çalýþmalarý yönünde motive etmek bakýmýndan önemli bir sýnav oluþturacaðýný da unutmamak gerekiyor. Öte yandan seçimlere ön gelen dönemin martmayýs sürecine denk düþmesi de bir baþka bakýmdan önem taþýmaktadýr. Seçim dönemine böyle bir geniþ seçim platformuyla giriliyor olmasý ayný zamanda yýllardýr emekçilerin ve ezilenlerin mücadelesi önünde önemli bir sorun olan eylemlerin bölünmesine de vesile olma potansiyeli taþýmaktadýr. Bu vesileyle mart mayýs sürecindeki eylemleri özellikle de 2009 Newroz unu göz önünde bulundurarak en geniþ kitle seferberlikleri ile ve eylemlerin bölünmesine izin vermeden aþmak da bu sürecin sorumluluðunu taþýma iddiasýndaki her öznenin ödevleri arasýndadýr. KöZ ün arkasýndaki komünistler çoktan beri bu sorumluluðun bilinciyle hareket etmeye idmanlýdýr. Köz ün arkasýnda duran komünistler önümüzdeki yerel seçimlere 22 Temmuz seçimlerinde yürüttükleri seçim çalýþmalarýnýn derslerini donanarak ve iþçi sýnýfýnýn en çok ezilen ve sömürülen kesimleri baðrýndaki faaliyet ve mevzilerinden güç alarak hazýrlanýyor. Ayný zamanda mart-mayýs sürecine karþýlýk düþen bu seçim dönemini ileri sýçramak için bir hazýrlýk evresi olarak ele almak gerektiðini de unutmuyor. çözümünü isteyen, Alevi yurttaþlarýn inanç özgürlüðü ve eþitlik taleplerine sahip çýkan emekten, eþitlikten, özgürlükten yana güçler olarak 29 Mart 2009 yerel seçimleri için bir araya geliyoruz. Yerel yönetimlerin halk yararýna tüm unsurlarýný tasfiye eden, böylece halk yararýna kurumlar olmaktan çýkartýp piyasa kurumlarý haline dönüþtüren ve halkýn temel kamusal haklarýný gasp eden neo-liberal politikalara karþý halkýn haklarýný kazanma hedefiyle çabalarýmýzý ortaklaþtýrýyoruz. Mümkün olan her il, ilçe, belde ve mahallede emekçilerin demokrasi anlayýþýna uygun olarak en geniþ emek ve toplumsal muhalefet dinamiklerini kapsayan, oluþturduðumuz ve oluþturacaðýmýz yerel platformlarda, halkýn çýkarlarýný temel alan programlar çerçevesinde ortak adaylarýmýzý halkýn katýlýmýný içeren demokratik yöntemlerle belirleyerek emekçilerin ve ezilenlerin alternatifini yaratmaya çalýþacaðýz. Düzen güçleri tarafýndan DTP' ye yönelen milliyetçiýrkçý ve gerici saldýrýlara karþý duracaðýz. Halkýn karar süreçlerinde örgütlü bir biçimde yer alarak söz, yetki, karar sahibi olduðu demokratik ve katýlýmcý bir yerel yönetim anlayýþýný savunacaðýz. Yerel yönetimlere emekçilerin ihtiyaçlarý doðrultusunda merkezi bütçeden kaynak aktarýlmasýný ve yerel hizmetleri piyasalaþtýran, taþeronlaþtýran, özelleþtiren, parasý olanýn hizmet alacaðý yerel yönetim anlayýþýna son verecek kamucu-sosyal bir yerel yönetim anlayýþýný savunacaðýz. DTP (Demokratik Toplum Partisi), ÖDP (Özgürlük ve Dayanýþma Partisi), EMEP(Emek Partisi), TKP (Türkiye Komünist Partisi), SDP (Sosyalist Demokrasi Partisi), EHP (Emekçi Hareket Partisi), DSÝP (Devrimci Sosyalist Ýþçi Partisi), Sosyalist Parti, Yeþiller Partisi, DÝP Giriþimi (Devrimci Ýþçi Partisi), Halkevleri, ESP (Ezilenlerin Sosyalist Platformu), DHF (Demokratik Haklar Federasyonu), SODAP (Sosyalist Dayanýþma Platformu), SEH (Sosyalist Emek Hareketi), TÖP (Toplumsal Özgürlük Platformu), Anti-Kapitalist, Teori ve Politika, Kaldýraç, HKM (Halk Kültür Merkezleri), Türkiye Gerçeði, Köz, Proletaryanýn Kurtuluþu, 78'liler Giriþimi
Siyonist devlet yýkýlacak elbet! Ýsrail in, askerlerini kaçýran Hamas ve Hizbullah ý cezalandýrmak için hem Gazze'yi hem de Lübnan'ý bombalamasýnýn üzerinden henüz iki buçuk yýl geçti. Fakat geçen zaman diliminde Ýsrail devleti Filistinlilere saldýrmaktan da geri durmadý. Geçtiðimiz günlerde ise yine Hamas ý cezalandýrma bahanesiyle Gazze yi havadan bombalamasýnýn ardýndan kara harekâtý baþlattý. Çocuk parklarý bombalandý, 8 günde 800 civarýnda Filistinli Ýsrail saldýrýlarýyla can verdi, çok daha fazla sayýda Filistinli yaralandý.
Filistin'in birleþmesi için iki devletin yýkýlmasý, Filistinlilerin barýþ içinde yaþamalarý için de din ile siyasetin ayrýldýðý laik bir cumhuriyetin kurulmasý þarttýr!
Ýsrail in saldýrýsý vahþice olsa da emsalsiz deðil. Zira kurulduðu yýl olan 1948 den bu yana, Siyonist Ýsrail devletinin kýrým ve kýyýmlarýnýn sayýsýz örneði yaþandý. Ýsrail in kuruluþunu Filistinlilerin el-Nakba, büyük felaket, olarak hatýrlamalarý boþuna deðil. 1948 yýlýnda savaþla kurulan Ýsrail in iþgal ettiði topraklardan yedi yüz bin Filistinli sürülmüþtü. Ürdün e, Mýsýr a, Lübnan a, Suriye ye mülteci olarak yerleþmek zorunda kalan bu yedi yüz bin kiþi o zamanki Filistin nüfusunun yarýsýydý. Bugünse Ýsrail i çevreleyen mülteci kamplarýnda yurtlarýna dönmeyi dört gözle bekleyen mültecilerin sayýsý dört milyona vardý. Ýsrail Lübnan ý ilk kez iþgal etmiyor. Litani Operasyonu Ýsrail vahþetinin baþka bir örneði. Filistin Kurtuluþ Örgütü nü uzaklaþtýrmak bahanesiyle 1978 yýlýnda Lübnan ý iþgal eden Ýsrail yine yüzlerce emekçiyi öldürdü, iþgal bölgesindeki üç yüz bin emekçiyi sürdü. Ya Sabra ve Þatila? 1982 yýlýnda Lübnan ý bir kez daha bu kez on sekiz seneliðine iþgal edecek olan Ýsrail in onayladýðý bu katliamý unutmak mümkün mü? Ýsrail Falanj milislerinin Sabra ve Þatila mülteci kamplarýna saldýrmalarýna sadece göz yummadý, her türden desteði de sundu. Saldýrýlar sonunda 36 günde deðil sadece 36 saatte 1500 Filistinli mülteci can verdi. Saldýrýlar sýrasýnda savunma bakaný olan General Ariel Þaron 2001 yýlýnda baþbakanlýk koltuðuna oturdu. Ýsrail 1987 yýlýnda Filistinliler taþlarýný silaha çevirerek baþ kaldýrýnca, intifadayý bastýrabilmek için Gazze yi ve Batý Þeria yý topa tuttu. Beþ yýl içinde bin Filistinliyi öldürdü. 2000 yýlýnda patlak veren el-Aksa intifadasýný bastýrmak içinse bu sefer 3500 kiþiyi katletmesi gerekti Ýsrail in. Ýsrail olasý baþkaldýrýlarý önlemek için sadece on bine yakýn Filistinliyi zindanlarda esir etmedi. Ayný zamanda Filistinlilerin içine sýkýþtýrýldýklarý Gazze ve Batý Þeria yý duvarlarýn içine hapsetti. Siyonist Ýsrail in Ortadoðu da emekçilere kan kusturduðunu anlatmak için örnek aramaya gerek yok. Çünkü Nazilerin Yahudilere uyguladýðý katliam ne kadar biliniyorsa siyonistlerin Ortadoðu da yaptýklarý da o en az o kadar biliniyor. Ancak Ortadoðu ya barýþ ve huzurun gelebilmesi için önce Siyonist Ýsrail devletinin ortadan kalkmasý gerektiði o kadar iyi bilinmiyor. Bunu en sýk hatýrlatanlarýn gerici þeriatçý akýmlar olduðuna bakarak veya Nazilerin uyguladýklarý katliamý hatýrlayarak bu fikrin karþýsýnda duranlar az deðil. Siyonist Ýsrail Devleti Yýkýlmalý · Çünkü Ýsrail Filistin i bölen devletlerden biri. Ýsrail Ýkinci Dünya Savaþý sonrasýnda Ortadoðu ya kendi iki yüzlü barýþlarýný getiren emperyalistlerin Filistin i parçalara
bölerek esir etme projesinin bir parçasý. Ýsrail in kurulmasýyla, Ürdün ün Filistin den koparýlýp baþýna bir kral atanarak devletleþtirilmesinin eþ zamanlý gerçekleþmesi tesadüf deðil. Filistinlilere yönelik ilk kitlesel katliamlarýn bu gerici devlet eliyle uygulanmasý da tesadüf deðil. · Çünkü Ýsrail siyonist, baþka bir deyiþle þeriatçý bir devlet. Üzerindeki tüm demokrasi yaldýzlarýna karþýn Ýsrail musevi dininden olmayan emekçileri ezen böylelikle Filistinli emekçileri Yahudi-Arap diye birbirine düþüren bir devlet. Siyonist Ýsrail þeriatçý mantýðý gereði kendi sýnýrlarýný kah savaþarak kah yerleþimcileri teþvik ederek kah güvenlik bölgeleri yaratarak geniþletmeyi hedefliyor. Bu siyonist devlet yýkýlmadýkça Filistinlileri birbirine kýrdýran din savaþlarýnýn önü kesilmeyecek ve bu savaþlarýn sýnýf savaþýnýn önünü kesmesi önlenemeyecek. Farklý din ve mezheplerden Filistinlilerin farklý din devletlerinin sýnýrlarý arasýnda pay etmek bu topraklarda savaþý sürekli kýlmanýn da en kestirme yolu. · Çünkü Ýsrail sadece Filistin içinde deðil tüm Ortadoðu ya yeni savaþlarýn tohumlarýný ekiyor. Bölünmüþ Filistin in tepesindeki devletlerden biri olan Ýsrail kendi topraklarýný geniþletmek ve güvenlik altýna almak için ayný bölgedeki diðer devlet ve güçlerle sürekli savaþýyor. Ýsrail kendisini savunma bahanesiyle, çevresindeki devletlere saldýrýyor, bu devletlerin topraklarýný kimi zaman geçici kimi zamanda kalýcý olarak iþgal ediyor. Siyonist Ýsrail Devleti nin varlýðý Filistin topraklarýnda baþka gerici akýmlarýn boy vermesini ve dini siyaset aracý eden gerici akým ve devletlerin varlýklarýný sürdürmelerini de saðlýyor.
gereken bir proleter ayaklanma ile yýkýlmasý gerekir; ve ancak o takdirde gerçekten parçalanýp ortadan kalkmýþ olacaktýr. Hamas ya da Ýslami Cihad gibi Filistin deki ulusal kurtuluþ mücadelesine önderlik iddiasýnda bulunan akýmlar ya da Hizbullah gibi Lübnan dan Ýsrail e savaþ açan örgütler Ýsrail in devrimci bir þekilde yýkýlmasýna önderlik edemezler. Bu akýmlar emekçi kitleleri uyutmak için Ýsrail in yýkýlmasýndan söz ettikleri sürece þeriatçýlýkta Siyonist Ýsrail le yarýþacak bir devlet kurmayý hedefler. Gerçekte ise Ýsrail in komþu devletlerinden birinin baþýna geçip Filistin i bölmek için Ýsrail le pazarlýk etmeye fit olurlar. Hamas ýn iki yýllýk hükümet pratiði, Hizbullah ýn emperyalistlerin oyuncaðý Birleþmiþ Milletler in barýþ gücü karþýsýndaki tutumu bu örgütlerin neye hevesli olduklarýnýn en açýk kanýtlarýdýr. Tarihi Filistin coðrafyasýnda Siyonist Ýsrail Devleti nin önünün baþka gerici dinci akýmlar tarafýndan kesilmesi imkansýz deðil. Ama bu, Siyonist devletin yýkýlmasýný saðlamayacaðý gibi, Filistin topraklarý üzerinde en az onun kadar gerici þeriat devletlerinin kurulmasýndan baþka bir sonuç vermeyecektir. Gerici Ürdün Krallýðý bunun en bariz ve küçük örneðidir. Tam da bu yüzden Filistinli devrimcilerin görevi sözde Filistin davasýný savunan ya da Ýsrail e karþý þeriatçý bir devlet kurmak için mücadele eden þu ya da bu akýmýn peþine takýlmak deðildir. Filistin davasý ile dayanýþma göstermek isteyen baþka ülkelerdeki devrimcilerin görevi de bu gerici akýmlarý desteklemek deðildir.
Ortadoðu ya barýþ ve huzurun gelmesi için Siyonist Ýsrail Devleti nin yýkýlmasý þart.
Komünistlerin ödevi din farký gözetmeden Filistin topraklarýndaki tüm emekçilere birleþik laik Filistin mücadelesinde önderlik edecek devrimci bir partiyi yaratmaktýr.
Ama Siyonist Ýsrail Devleti nin bu devlete karþý cihat açan þeriat ordularý tarafýndan deðil, Ýsrail dekiler de dahil Filistinli emekçilerin tümünü seferber etmesi
Ne Þeriat Ne Siyonizm Birleþik Laik Filistin!
Bunun yerine, gerici akýmlarýn kuyrukçuluðunu yapmak ise bu yoldan uzaklaþan bir yürüyüþün ilk adýmýdýr.
Filistin, bugünkü Ýsrail, Ürdün ve Mýsýr topraklarýnýn bir bölümünü içine alan bölgenin adýdýr. Birinci Emperyalist Paylaþým Kavgasýnýn ardýndan, Osmanlý Devleti nin kontrolünden çýkarak Ýngiliz emperyalizminin mandasý altýna girmiþ, söz konusu topraklarýn doðu kesimi üzerine 1946 da Ürdün Krallýðý kurdurulmuþtur. Bir sene sonra Birleþmiþ Milletler Genel Kurulu «Filistin in Araplar ve Yahudilerce kurulacak iki devlet arasýnda bölüþtürülmesi» yönünde karar almýþ, 1948 de kalan topraklar üzerinde Ýsrail devleti baðýmsýzlýðýný ilan etmiþtir. 1967 Arap-Ýsrail savaþý sonunda Ýsrail in Golan Tepeleri ni, Gazze Þeridi ve Batý Þeria yý iþgal etmesiyle güya Filistinlilere ayrýlan topraklar yok denecek kadar küçülmüþ ve bu topraklarda yaþayan Arap ve Müslüman Filistinlilerin sayýsý da onda birine inmiþtir. Ancak bu noktadan sonra emperyalistlerin uluslarasý örgütü Birleþmiþ Milletler bir Filistin devletini tanýma doðrultusunda adým atmýþtýr. Geride kalanlarýn etrafýna bir duvar çevrilmekte olduðu bilinmektedir ama Filistin devleti denen bir devletin sýnýrlarý hala belli deðildir. Üstelik Siyonist Ýsrail kadýn erkek bütün yurttaþlarýný silahlandýrýp seferber ederken, bütün dünyanýn burjuva devletleri bu Filistinlilerin silahsýzlanmasý için çýðlýk atmaktadýr. Ýngilizler Birinci Emperyalist Paylaþým Kavgasý sonrasýnda kendilerine ayýrdýklarý Filistin i tek parça halinde idare edemeyeceklerini anlayýnca ilkin bölüp doðusunda bir kukla krallýk olarak Ürdün devletini yaratmýþtýr. Filistin in nihai parçalanmasý ise Ýkinci Dünya Savaþý ndan sonra olmuþtur. Galip devletlerin ortak planlarý sonucunda Filistin topraklarýnda Ürdün Krallýðý nýn yanýsýra bir de Siyonist Ýsrail devleti kurulmuþtur. Yahudilere Nazi mezalimine maruz kaldýklarý bahanesiyle güya insanlýðýn bir hediyesi diye kurulan bu gerici devlet o gün bugündür Filistinlilere ve bütün Ortadoðu halklarýna kan kusturmaktadýr. Bugün de emperyalistler Filistin topraklarý üzerindeki bu iki devletin yanýsýra bir üçüncü devletin kurulmasýnýn planlarýný yapmaktadýrlar. Bu üçüncü devletin de varolan ikisinden daha gerici bir devlet olarak kurulmasý için türlü tertipler de birbirini izlemektedir. Filistinlilerin özgürlük ve huzur özlemi ve bu yoldaki mücadelesi arttýkça, Filistin topraklarýnda gerici devletlerin temellerinin atýlmasý yönündeki hesaplar da artmaktadýr. Filistinlilerin din ýrk ve mezhep ayrýmý olmadan birlikte yaþayabileceði bir özgür Filistin in kurulmasý için baþta Siyonist Ýsrail devleti olmak üzere bu iki devletin yýkýlmasý ve tüm gerici dinci akýmlarýn önünün kesilmesi þarttýr. Buna giden yolu açmak için Birleþik Laik Demokratik Filistin hedefini bayraðýna yazýp Filistinli emekçileri bu mücadele için seferber edecek bir komünist partisine ihtiyaç vardýr. Filistin in kurtuluþu da Ortadoðu nun barýþa ve özgürlüðe gitmesi için gerekli ve en önemli þartlardan biridir.
ABD, Ýsrail ve AKP saldýrýlarýna ve iþbirliðine karþý Ýntifada! Savaþlar ve pazarlar çaðýydý Ayný silahlardý kullandýðýmýz Ayný çarþýlar ayný kandý Ayný kanlý tarih her defasýnda Bir biz kaldýk bu kadar içindeyken hayatýn Ölüme yakýn duran Bir de on binlerin korosunda haykýran Ýntifada intifada intifada Ýki güzelliðimiz vardý bizim Ufkumuzdan inen Ve bir daha geri dönmeyen iki güzelliðimiz Birini kurþunlar, ötekini ofset baskýlý resimler aldý Otuz üç kurþun sýkýldý her birimize Kutuplar kadar uzak, baba ocaðý kadar yakýn Doðunun gündüz ve gecelerinde Otuz üç yýldýz Hala ýþýðýný gönderiyor bize Topraktan çobanyýldýzýna deðin Her yer her þey karanlýk bir pusuda Yazýnýn, tekerleðin, tarihin Ýlk çocuklarýndan Ey büyük Mezopotamya Ýki bin yýllýk gece Dön geri bak Kardeþlerim ölüyor kalbimin doðuþunda M. Mungan
Dünya, yýldýzlarýn arasýnda patlayan havai fiþeklerinin; Filistinliler ise yýldýzlardan üzerilerine yaðan Amerikan menþeli Ýsrail bombalarýnýn sesleriyle 2009 a girdi. Ýsrail önce havadan ölüm yaðdýrdý Gazze ye daha sonra da Filistin topraklarýnýn bir kýsmýný daha iþgal etti. Ýsrail Baþbakaný Ehud Olmert saldýrýlarýn hedefinin Gazzeliler deðil Hamas ve Ýslami Cihad olduðunu ifade etti. Görevinin son günlerini yaþamakta olan ABD Baþkaný George W. Bush un, ABD nin her zaman olduðu gibi Ýsrail in arkasýnda olduðunu açýklamasý uzun sürmedi. Zira ABD nin dýþ politikasýnýn terörle mücadele adý altýnda ya da baþka bahanelerle baþka bir ülkenin topraklarýný bombalamak ya da iþgal etmekle özdeþleþmiþtir. Ezilenlerin sesi olduðunu iddia eden ABD nin yeni baþkaný Barack Obama ise dünyanýn geri kalan devlet adamlarýnýn susuþ kumkumasýna katýlarak, kimleri temsil ettiðini açýkça iþaret etmiþ oldu. Yüz binlerce insan Türkiye nin çeþitli illerinde sokaklarý doldururken baþbakan Tayyip Erdoðan, Ýsrail e dostluðumuz zayýflýyor sertliðinde mesajlar göndermekle yetindi. Zira Ýsrail ve Türkiye, ABD nin Ortadoðu politikalarýyla da uyumlu bir biçimde, stratejik ortaklýklarý olan iki ülke ve AKP de bu stratejik ortaklýðýn gerekliliklerini layýkýyla yerine getiren bir hükümeti temsil ediyor. Bu nedenle bu ittifaký zedeleyecek en küçük bir tutum almaktan kaçýnan Erdoðan, geçtiðimiz son iki yýlda Ýsrail in saldýrgan tutumunu aratmayan politikalarýný unutmuþ görünüyor. Daha doðrusu genel seçimlerdeki söylemini artýk tutturamayacaðýnýn bu söylemle
kimseyi kandýramayacaðýnýn farkýnda olan Erdoðan þimdi müttefiði Ýsrail in Filistinlilere saldýrýsýný fýrsat bilerek hem kendi ayýplarýný örteceðini hem de Filistinlilere yönelik saldýrýyý kýnarken dile getirdiði içli sözlerin benzeri saldýrý ve katliamlarla yýllardýr yüz yüze olan Kürtler arasýnda sahte bir umudu yeniden doðurabileceðini umuyor. Müslüman Filistinlilere yapýlan mezalimi kýnar gibi görünürken Müslüman Kürtlerin kendisine yeniden kanýp desteklemesinden medet umuyor. 2007 genel seçimlerinden önce Kürtlere yönelik hak ve özgürlük vaatleri sayesinde oylarýný arttýran Erdoðan, seçimlerin hemen ardýndan savaþ davullarýný çalarak tezkereyi meclisten el çabukluðuyla geçirdi. AKP, ABD nin icazetini alarak Irak ýn ve Güney Kürdistan ýn sýnýrlarýný ihlal eden; önce havadan bombalar yaðdýrarak köyleri yerle bir ettirmiþ daha sonra da ancak 8 gün sürebilen ve Zap direniþine sayesinde son bulan bir kara harekâtýna kalkýþmýþtý. Saldýrýlarýn hedefinin PKK olduðunu ifade eden Erdoðan, týpký Ýsrail in Gazze nin bir kýsmýný güvenlik için iþgal altýnda tutmak istemesine benzeyen emellerle Güney Kürdistan topraklarýna yönelmiþ olduðu da sýr deðildi. Erdoðan, alma mazlumun ah ýný çýkar aheste, aheste diyor. Mazlum zannettiði halklar Filistinliler, Kürtler, Araplar yýllardýr savaþýyorlar! Ortadoðu halklarý Ah larýnýn çýkmasý için kaderlerini Allah a emanet etmiþ de deðiller. Dünyanýn en iyi dördüncü ordusu olduðu iddia edilen TSK nýn Zap tan kös kös geri dönmek zorunda kalmasý bunun en somut kanýtýdýr.
Geçtiðimiz aylarda pompalý tüfekli faþistleri kollayan ve Ya sev ya terk et diyerek esip gürleyen Baþbakan, ikiyüzlülüðünü gizlemeye yeltenmiyor bile. Filistin için barýþ havariliðine soyunan Erdoðan, baþbakaný olan ülkede Yaþamak için savaþýr barýþ için ölürüz diyerek sokaklarý dolduran yüz binlerce Kürdün barýþ ve özgürlük taleplerine kulak asmýyor. Gazze de ölen çocuklarýn, sivillerin Ýsrail e ah ý tutacaðýný ürkmeden ifade eden Erdoðan, daha geçtiðimiz birkaç yýl içinde sokakta, eylemlerde; öldürülen, tutuklanan genç, yaþlý, kadýn, çocuk, Kürdlerin ah ýnýn kendisinden ve temsil ettiði iþbirlikçilerinden ne zaman çýkacaðýný hiç hesap etmiyor! Ortadoðu nun emekçi, ezilen halklarý emperyalistlere ve onlarýn bütün iþbirlikçilerine kendi ülkelerinde, sokakta, sandýkta çektikleri ah ýn hesabýný sormalýdýr gayri. Ortadoðu daki ABD nin ya da dünyanýn baþka bir emperyalist devletinin icazetiyle hareket eden bütün iþgalci güçlere ve saldýrýlarýna karþý ezilen halklarýn ve emekçilerin örgütlerinin birleþerek mücadele etmekten baþka çaresi yoktur. Mezopotamya yeryüzüne yýldýzlarýn arasýndan yaðan bombalarýn eksik olmadýðý bir coðrafyadýr. Bu coðrafyada yaþayan halklarýn ölmeden, öldürmeden ve özgürce yaþamasý, kendi dünyalarýný yýldýzlara götürecek enternasyonalist bir örgütlenme ve mücadelede ile mümkün olabilir. Ya da Mezopotamya ya ölüm inmeye devam edecek. Ortadoðu ya özgürlük savaþan emekçiler ve ezilen uluslarla gelecek! Yaþasýn emekçilerin ve ezilen halklarýn enternasyonalist mücadelesi!