Us id 5

Page 1

Uluslararasý Sosyalizm için

ÝÞÇÝ DEMOKRASÝSÝ YIL: 1

SAYI: 5

Kazanmak iç in . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .2 Saldýrýlarý Püþkü r t m e k M ü m kü n . . . . . . . . . . . . .3 Birlik olursak k az a n a bi l iri z . . . . . . . . . . . . . . . .4 KESK’te neler o l u y o r ? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .5 Endonezya . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .6 Turban protesto l ar ý . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7 15-16 Haziran 1 9 70 D os y a s ý . . . . . . . . . . . . 8 , 9,1 0 Faþizm Nedir? . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 1 Faþizme Karþý M ü c ad e l e Mektuplar

. . . . . . . . . . . . . . .1 2 - 1 3

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .1 4

Anti-faþist birlik . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .1 6

1 HAZÝRAN 1998 200.000 TL.

15-16 Haziran Yol Gösteriyor Faþist saldýrýlarý Özelleþtirmeleri Baský ve Sürgünleri

DURDURMAK MÜMKÜN BÝRLEÞÝRSEK KAZANABÝLÝRÝZ G r e v l ý v e T o p l u s ö zl e þ m e l ý S e n d ý ka Ýç i n

MHP-BBP MÜCADELEYE DEVAM ÜLKÜ OCAKL AR I B a s k ý l a r a k a r þ ý KAPATILSIN 6-7 Hazýran’ da Mýtýng lere Faþist Saldýrýlara Son 11 Hazi ran’ da Gr e ve


2

Ýþçi Demokrasisi 1 Haziran 1998

Kazanmak için

TEMEL ÝLKELERÝMÝZ YA BARBARLIK YA SOSYALÝZM apitalizmde öncelik insanlarýn ihtiyaçlarý deðil, kâr ve rekabettir.

K

Ýþsizlik, açlýk, yoksulluk ve savaþlarýn nedeni küçük bir azýnlýðýn kâr hýrsýdýr. Kapitalizmde bütün zenginliði iþçiler yaratýr. Bu zenginliðin çoðunluðun ihtiyaçlarý için kullanabilmesi ancak iþçi sýnýfýnýn kollektif olarak bütün zenginliðe, üretimde kullanýlan herþeye el koymasýyla, üretimi ve daðýtýmý kontrol etmesiyle, yani sosyalizmle mümkündür.

ÝÞÇÝ SINIFININ KURTULUÞU KENDÝ ESERÝ OLACAKTIR osyalizm ancak iþçilerin kendi eylemiyle gerçekleþebilir.

S

Ýþçiler bunu ancak iþçi konseyleri aracýlýðýyla, aþaðýdan yukarý örgütlenen bir iþçi iktidarýyla gerçekleþtirebilirler. Bunun dýþýndaki çözümler yine bir azýnlýðýn iktidarýyla, kapitalizmle sonuçlanýr.

REFORM DEÐÝL DEVRÝM u düzenin kurumlarý iþçi sýnýfýna karþý patronlarý korumak amacýyla oluþturulmuþtur. Bu kurumlar iþçi sýnýfý tarafýndan ele geçirilip kullanýlamaz.

B

Mevcut sistem iyileþtirmeler yapýlarak, yani reformlarla düzeltilemez. Sosyalizm parlamento aracýlýðýyla gerçekleþemez. Bu sistem ancak iþçilerin kitle eylemleriyle deðiþtirilebilir. Bir iþçi devrimi zorunludur.

rime yenilmiþtir. Rusya, Doðu Avrupa, Çin, Küba gibi yerlerde sosyalizm deðil bürokratik devlet kapitalisti sistemler yaþanmýþtýr.

ULUSAL SORUN osyalistler halklarýn kendi kaderini tayin hakkýný savunurlar.

S

Ezenlerin milliyetçiliðine karþý mücadele edip, ezilenlerin kurtuluþ mücadelesini desteklerler.

AZINLIKLAR osyalistler ezilen her türlü etnik, cinsel, dinsel azýnlýðýn mücadelesini destekler, onlarýn örgütlenme haklarýný savunurlar.

S

CÝNSÝYETÇÝLÝK

Y

aþadýðýmýz sistem kadýnlarý ezmektedir.

Sosyalistler her yerde cinsiyetçiliðe karþý mücadele edip, kadýnlarýn her alandaki eþitliðini savunurlar. Sosyalistler insanlarýn cinsel tercihleri nedeniyle ezilmesine, eþcinsellere yönelik saldýrý ve aþaðýlamalara karþý mücadele ederler.

DEVRÝMCÝ PARTÝ þçi sýnýfýnýn kendiliðinden mücadelesinin bir iþçi devletiyle sonuçlanabilmesi için devrimci parti zorunludur.

Ý

Bu parti, iþçilerin her mücadelesini destekleyip genelleþtirmeye, tek tek mücadeleleri birleþtirmeye çalýþýr. Sosyalistler iþçi sýnýfýnýn günlük mücadelesi içinde yer alýp en militan iþçileri sosyalizm ve partinin gerekliliði fikrine ikna ederek devrimci bir parti inþa edebilirler.

ENTERNASYONALÝZM apitalizm dünya ölçeðinde bir sistemdir. Bunun alternatifi olan sosyalizm de ancak dünya ölçeðinde gerçekleþebilir.

K

Ýþçilerin vataný yoktur. Bütün dünya iþçileri kardeþtir. Ýki farklý ülkenin iþçilerini karþý karþýya getirecek her þeye karþý çýkýlmalý, diðer ülkelerdeki iþçilerin mücadeleleri desteklenmelidir.

TEK ÜLKEDE SOSYALÝZM MÜMKÜN DEÐÝLDÝR usya deneyimi göstermiþtir ki devrim tek ülkeyle sýnýrlý kalýrsa yaþayamaz.

PARTÝ ÝÇÝ DEMOKRASÝ osyalist politikanýn temelinde iþçi sýnýfýndan öðrenmek yatar. Tartýþma özgürlüðü, sosyalistlerin iþçi sýnýfýndan ve birbirinden öðrenmesinin vazgeçilmez koþuludur.

S

Tartýþmanýn amacý dünyayý deðiþtirmektir. Bu da parti üyelerinin birlikte hareket etmesiyle gerçekleþebilir. Demokratik merkeziyetçilik devrimci bir parti için zorunludur.

R

Ýlk ve tek muzaffer iþçi devriminin gerçekleþtiði Rusya’da devrim tek ülkede sýnýrlý kaldýðý için 1928-29’daki karþý dev-

DEVRÝMCÝ GÖREV u fikirlere katýlan, böylesi bir partinin gerekliliðine inanan herkesi, Ýþçi Demokrasisi Parti Giriþimi’ne katýlmaya çaðýrýyoruz.

B

gemen sýnýf bir süredir ekonomik istikrarsýzlýk, ekonomiye ciddi bir yük olmasýna raðmen yürüttüðü savaþta bir türlü sonuç alamamasý, islamcý hareketin giderek güçlenmesi ve Ýslamcýlarla mücadeleden savaþa kadar her konuda kendi içinde bölünmüþ olmasýnýn verdiði sýkýþmýþlýkla saldýrganlaþtý. Kýzýlay’da memurlarý copla ve bombayla durdurmaya çalýþan hükümet, iþçi hareketinin önderliði mücadeleyi sattýðý halde eylemlerin yarattýðý basýnca dayanamadý ve yasa tasarýsýný rafa kaldýrdý. Ardýndan ordunun ikinci muhtýrasý geldi ve zar zor ayakta duran hükümeti daha da zayýflattý. Hükümetin can havliyle yaptýðý hamle ve ordunun devreye girmesiyle kýlýk kýyafet genelgesi uygulanmaya çalýþýldý ancak siyasi partiler ordunun bütün baskýsýna raðmen türbanlý kadýnlarýn sokakta coplanmasý görüntülerine ortak olmaya cesaret edemiyorlar. Bir tarafta ordunun kýlýcý diðer tarafta böylesi uygulamalarý onaylamayacaðý açýk olan milyonlarca seçmen. MÜSÝAD’a kapatma davasý açýldý ancak islami hareketle mücadele için hazýrlanan yasa tasarýlarý meclisten geçirilemedi. Bu konuda da saldýrganlaþmalarýna raðmen dýþarýdaki basýncý hissettikleri ve kendi içlerinde bölünmüþ olduklarý için ciddi bir kazaným elde edemediler. Ayný süreçte HADEP yöneticileri tutuklandý, Þemdin Sakýk’ýn ifadelerine dayandýrýldýðý iddiasý ile yeniden PKK’ye yardým edenlerden oluþan bin kiþilik bir listeden bahsedilmeye baþlandý, Akýn Birdal hedef gösterildi. 40 bin askerle onlarca komutanýn katýldýðý Murat operasyonu büyük bir reklam programý eþliðinde baþlatýldý. Kendi açýklamalarýna göre bu büyük operasyonun sonucunda 100 civarýnda PKK gerillasý öldürüldü. Savaþ bu bahar da bitmedi. Bu genel saldýrganlýk ortamýndan cesaret alan faþistler Hadep’lilere, mezarlara saldýrmaya baþladýlar ve ardýndan Akýn Birdal’a suikast gerçekleþti. Bu olay bile devletin kendi içinde varolan bir kýsmý asker olan bir çeteye uzandýðýndan kendi içlerindeki bir çatýþmayý bir kez daha açýða çýkardý. MHP ilçe baþkanýnýn kendilerine yönelik bir saldýrýnýn ardýndan “bunu polis yaptý bizi provoke etmeye çalýþýyorlar” demesi bu iç çatýþma ve güvensizliði ifade ediyordu. Bu arada bütçeyi denklemek için büyük umutlar baðladýklarý sosyal yardýmlarla ilgili yasalar da meclise gelemedi ve daha da önemlisi özelleþtirme-

E

30 yildan sonra Suharto devrildi de hem Türk Telekom’da kendi planlarý suya düþtü hem de Türk Ýþ’in mitingi bu iþin kolay olmayacaðýný gösterdi. Bu tablonun hükümet, ordu, kapitalistler açýsýndan özeti istikrarsýzlýk, bölünmüþlük ve sýkýþmýþlýðýn devam etmesi. Saldýrganlaþmalarý bunun sonucu. Ama birçok kesimle birden savaþmaya baþlamalarý onlarý yeni bir handikapa sokuyor. Egemen sýnýfýn diðer önemli çýkmazý toplumun çok büyük bir kesimini deðiþik nedenlerle ayný anda karþýsýna almýþ olmasý. Ayný anda hem halka malolmuþ talepler karþýsýnda Kürt sorununda siyasi çözümden kaçýnmasý ve savaþa kaynak bulmasý, hem bunun faturasýný yüklediði iþçileri yoksulluk sýnýrýnýn altýnda yaþatmaya devam etmesi ve bunun için sendika isteyenleri sopayla durdurmasý, hem yeni kaynaklar yaratmak için iþçilerin bir kýsmýnýn iþine malolacak olan özelleþtirmeleri yapmasý, hem ülkenin en büyük partisi haline gelmiþ islamcý hareketi geriletmesi imkansýz. Bunu baþarmasýnýn tek yolu karþýsýndaki muhalefeti bölmesi ve biriyle uðraþýrken diðer kesimlerin desteðini almasý, enazýndan pasif kalmasýný saðlamak. Kürt sorunu konusunda Türk milliyetçilðinin iþlevi bu. Ýþçi memur ayýrýmýnýn iþlevi bu. Þeriat geliyor, ordu bizi kurtaracak yaygarasýnýn ardýndan oluþan laik cephenin iþlevi de bu. Bu tablonun iþçi sýnýfý açýsýndan sonucu, saldýrýlara karþý birleþik bir mücadele verilirse kazanmanýn mümkün olduðu. CHP’nin iþçilerin ve islamcýlara kaptýrdýðý kent yoksullarýnýn sorun-

SohbetToplantýlarý: Ayýn konusu:

15-16 Haziran 1970: Dipten Gelen Dalga Ýstanbul Kadýköy Her Pazar saat 14.00 7 Haziran Kemalizm: Kimin Ýdeoljisi?? 14 Haziran Ayýn Konusu 21 Haziran Dialektik Materyalizm

Ýstanbul Ümraniye Her Pazar saat 14.00 7 Haziran Sendikalar ve sosyalistler 14 Haziran Ayýn konusu (Kadýköy’de) 21 Haziran Ýnsan Doðasý Sosyalizme Engel Mi??

Ankara Her Cumartesi saat 16.00 6 Haziran Türkiye Ýran Olabilir mi? 13 Haziran Ayýn konusu 20 Haziran Sendikalar ve Sosyalistler

larýna sahip çýkmak yerine cuntacý ve zenginsever bir parti rolünü üstlenmesi, sendikal liderliklerin þeriatla mücadelede ordunun arkasýna takýlmasý ve kýlýk kýyafet yönetmeliði uygulamalarýnda kendi üyelerini savunmamalarý, Kesk ve Türk Ýþ liderliklerinin ordudan gelen basýnç karþýsýnda mücadeleyi geri çekmeye yatkýnlýklarý, Türk Ýþ’in özelleþtirme konusunda daha kararlý olmamasý ve daha büyük güçleri seferber etmemesi, kendi içinde koltuk kavagalarýna gömülmüþ olmasý, Kesk kongrelerinin benzer þekilde çeþitli siyasetlerin koltuk kavgalarýyla geçmesi ve geçen mücadele döneminden dersler çýkarýlan alanlara dönüþmemesi, sosyalist solun iþçi sýnýfýna olan güvensizliði ve sýnýfýn gücüne bakarak deðil kendi güçlerine bakarak hesap yapmasý, 1 Mayýs’a akýn akýn gelen solun Türk Ýþ mitingine katýlmamasý veya sembolik düzeyde katýlmasý, Akýn Birdal suikastýný protesto eylemlerinin bölünmüþlüðü, Kesk, Disk ve Hak Ýþ’in Türk Ýþ mitingine katýlmasý için mücadele edilmemesi, faþist hareketin özgün karakterinin ve taþýdýðý tehlikenin anlaþýlmamasý ve dolayýsýyla faþist harekete karþý ayrý bir mücadele hattýnýn oluþturulamamasý, solun islami hareket karþýsýnda yaþadýðý kafa karýþýklýðý ve saldýrýlarda seyirci kalmasý bu bölünmeyi artýran ve iþçi sýnýfýnýn mücadele birliðini zorlaþtýran sorunlar. Bu yüzden mücadelenin birliðini savunmak, iþçi sýnýfýnýn toplumu deðiþtirmekteki merkezi rolünden islama, ordudan faþizme kadar birçok siyasi tartýþmayý yapmayý gerektiriyor. Mücadelenin birliðini saðlayabilmek, buna uygun bir siyasi bakýþý, devrimci marksistlerin bakýþýný kitlesel bir güce dönüþtürmeyi gerektiriyor. Toplumu iþçilerin deðil kurtarýcý bir azýnlýðýn deðiþtireceðine inanýrken mücadeleyi birleþtirmek, memurlarýn iþçi sýnýfýnýn parçasý olmadýðýna inanýrken mücadeleyi birleþtirmek, islami hareketi faþistlerle bir tutarak devlet karþýsýnda bölünmemek, sosyal demokrasinin faþizmin ikiz kardeþi olduðunu düþünürken mücadeleyi birleþtirmek mümkün deðil. Ýþçi hareketi saldýrýlarý püskürtebilir ve bu krize kendi çözümünü dayatabilir ama sosyalistlerin bu noktada iþçi hareketinin iþine yarayabilmeleri için iþçi hareketine doðru yerden bakan ve onun ihtiyaçlarýna cevap vermek üzere tartýþan devrimci bir partiyi inþaa etmeleri gerekiyor.

Uluslararasý Sosyalizm için

ÝÞÇÝ DEMOKRASÝSÝ Tarih:1 Haziran 1998 Sayý: 5 Sahibi:Uluslararasý Gelenek ve Tanýtým Limited Þirketi adýna Hüseyin Çýnar Yazý Ýþleri Sorumlusu:Süleyman Þarlý Baský:Yön Matbacýlýk

Bürolar: Ýstanbul Kadýköy: Yoðurtçu Þükrü Sokak, No.48/5 Kadýköy, Tel: 0216 330 8272 Ýstanbul Ümraniye: Santral Duraðý,Menteþoðlu Cd. No 5, Ümraniye Ankara: Beyazsaray Apt. 10/30, Sýhhiye Tel: 0312 229 3257


1 Haziran 1998 Ýþçi Demokrasisi

3

Saldýrýlarý Püskürtmek Mümkün Milliyetçi kampanyalara karþý durmak zorundayýz Þimdiye kadar yapýlan en büyük ve en kapsamlý hareket olarak gösterilen Murat Operasyonu’nun üzerinden çok kýsa bir süre geçtikten sonra Türk Silahlý Kuvvetleri yeniden Güney’e yöneldi. Devlet operasyonlarla birlikte yoðun bir ideolojik savaþ yürütüyor. Þemdin Sakýk’a ait olduðu iddia edilen itiraflar eþliðinde yoðun bir saldýrý ve terör havasý egemen oldu. Þemdin Sakýk ile baþlatýlan milliyetçi kampanya sýrasýnda Ýnsan haklarý Derneði, Cumartesi Anneleri, Kesk, Çeþitli kitle örgütleri ve yayýn organlarý, susurluk konusunda araþtýrmalar yapan Cengiz Çandar, M. Ali Birand gibi gazeteciler bölücülüðü desteklemekle suçlanýp, hedef gösterildiler. Ayný günlerde Cumartesi annelerine polis saldýrýyor, Akýn Birdal vuruluyordu. HADEP ve üniversitelerdeki yurtsever öðrenciler üzerinde faþist saldýrýlar yoðunlaþtý. Bu dönemde ikisi öðrenci dört HADEP üyesi faþistler tarafýndan katledildi. Devlet baskýsýnýn ve faþist saldýrýlarýn temeli olarak kullanýlan ifadelerin Þemdin Sakýk’a ait olmadýðý daha sonra yine ayný gazeteler tarafýndan kamu oyuna duyuruldu. Son geliþmeler doðuda süren savaþýn batýdaki sýnýf mücadelesiyle nasýl yakýndan iliþkili olduðunu bizlere açýkca gösteriyor. Savaþýn maliyetini bizlere kabul ettirmek ve çocuklarýmýzý, abilerimizi, kardeþlerimizi savaþa yollamamýz için yönetici sýnýf sürekli milliyetçi kampanyalara baþvurmakta. Böylesi bir ortam ýrkçý fikirlerle, baský ve katliam üzerine örgütlenen faþist hareketin büyüyebilmesinin önünü açmakta. Hangi düzeyde olursa olsun milliyetçi fikirlerin karþýsýnda olan herkes devletin baskýsý ile birlikte faþist saldýrýlarla karþý karþýya kalmaktadýr. M. Ali Birand’ýn bile susturulmasý gereken hedefler listesinde olmasý milliyetçi saldýrýnýn düzeyini göstermektedir. Üzerimize gelen bu milliyetçi saldýrýlarý geri püskürtmenin tek yolu Kürt sorunu konusunda tutarlý bir demokrasi anlayýþýný savunmaktýr. Kürt sorununu görmemezlikten gelmek, sorunun çözümü konusunda aktif bir tutum alýp, bunun için mücadele etmemek saldýrýlarý daha da güçlendirecek, milliyetçi dalgayý besleyecektir. Türkiye’de iþçi sýnýfýnýn kendi taleplerini kazanabilmesi milliyetçi fikirlere karþý mücadele edebilme yeteneðinden geçiyor.

Özelleþtirmeler Durdurulabilir mi? Tarihin en büyük özelleþtirme programýný uygulamak isteyen hükümet ve patronlar için hayat o kadar da kolay deðil. Bu yýl 12 milyar dolarlýk özelleþtirme yapýlmasý hedefleniyor. Ancak bu hedefinin üçte birini oluþturan Türk Telekom’un özeleþtirilmesi, satýþ için gerekli ön yatýrýmlar yapýlmadýðý için bu yýl için suya düþmüþ vaziyette. Hedefe ulaþýlmasýndaki tek sorun “eksik yatýrýmlar” deðil elbette. Çalýþanlar ve sendikalarý da özelleþtirmelere engel olmak istiyorlar. Binlerce iþçi geçen ay bu nedenle Türkiye’nin dörtbir yanýndan Ankara’ya geldi. Ancak medya patronlarý özelleþtirme karþýtý gösteriyi haber yapmamak için ellerinden geleni yaptýlar. Özelleþtirme saldýrýsý altýnda varlýðýný yitirme tehlikesiyle karþý karþýya olan Petrol-Ýþ gibi sendikalarýn Türk-Ýþ liderliði üzerinde yarattýðý basýnç sonucunda gerçekleþen bu miting özelleþtirmeye karþý gücün ancak çok küçük bir kýsmýný biraraya getirdi. Sýnýrlý sayýdaki sendika yöneticisinin çabasý bile onbinleri harekete geçirmiþti. Taban örgütlenmesinin zayýf, sað liderliklerin güçlü olduðu Tes-Ýþ, Tez Koop-Ýþ, Yol-Ýþ, ve T. Maden-Ýþ sendikalarýnýn katýlýmý oldukça yüksekti. Ancak Türk-Ýþ yönetimine muhalif olan ve özelleþtirmeleri savunan saðcý liderliklere sahip Metal-Ýþ, Demiryol-Ýþ, Þeker-Ýþ gibi büyük sendikalar bu mitinge hiç katýlmadýlar. Türk-Ýþ tüm sendikalara, kitle örgütlerine ve özelleþtirmeye karþý olan herkese çaðrý yapmýþtý. Ancak DÝSK de, KESK de eyleme sadece sembolik olarak katýldýlar. Hak-Ýþ ise eyleme hiç katýlmadý. Birbirine muhalif sendikal liderliklerin yarattýðý bu durum özelleþtirmelere karþý çok büyük ve etkili bir gösteri gerçekleþtirilmesi fýrsatýnýn kaçýrýlmasýna neden oldu. Ýþçi sýnýfý içinde sendikal rekabet üzerinden örgütlenen liderlikler özelleþtirmeler gibi iþçi sýnýfýný topyekün etkileyen bir saldýrýya karþý ortak bir duruþ sergileyemiyorlar. Onlarýn politikalarýný sýnýf çýkarlarý deðil örgütsel çýkarlar belirliyor. Eyleme katýlan onbinler bu eylemin diðer kitle örgütlerinin katýlýmýyla çok daha büyük ve güçlü olabileceðinin bilincindeydi. Peki bu durum bizim için kabul etmek zorunda olduðumuz bir kader mi? Kaçýnýlamaz bir sonuç mu? Tabiki deðil. Tabanda eylemi örgütleyenler sendikalarýn ve kitle örgütlerinin bürokratlarý deðil, gün be gün iþyerinde iþ arkadaþlarý ile tartýþan, birlikte yöneticilerine karþý her konuda mücadele veren iþçilerdir. Ancak bizler tabanda ayrý sendika, parti ve kitle örgütlerinde örgütlenmiþ iþçileri ortak çýkarlarýmýz etrafýnda mücadeleye çekersek liderliklerin sekter tutumlarýný mahkum eder yönetici sýnýfa unutamayacaðý darbeler indirebiliriz.

Kamu Çalýþanlarý: Kazanmak için mücadeleye devam amu sektörü yöneticileri, 11 Aralýk’ta iþ býrakan, 4 Mart’ta Kýzýlay’ý iþgal eden ve ardýndan yeniden iþ býrakan KESK üyelerinden intikam almaya çalýþýyorlar.

K

Devlet, grevli toplu sözleþmeli sendika yasasý isteyen kamu çalýþanlarýna saldýrýyor.Binlerce kamu iþçisi iþ býraktýðý için mahkemeler aracýlýðýyla para cezasýna çarptýrýlýyor. Ýþyerlerindeki yöneticiler tarafýndan soruþturmalar baþlatýlýyor, binlerin sicilleri bozuluyor, sürgüne gönderilmek isteniyor. Yönetici sýnýf bu baskýlarla grevsiz toplusözleþmesiz sahte sendika yasasýný kabul eden Kamu Sen’in önünü açmaya çalýþmakta. Sekiz yýllýk mücadelesi boyunca yüzbini aþkýn kamu emekçisinin adli ve idari soruþturmalara uðramasýna karþýn baskýlar mücadeleyi durduramadý. Ama baskýlar halen devam ediyor. Ýþyerinde örgütlü sendika militanlarýnýn sürülmesi ve cezalandýrýlmasýnýn sendika tarafýndan karþýlýksýz býrakýlmasý ya da çok uzun ve maliyetli bir prosedür olan mahkemelerin kullanýlmasý iþyerinde kendisini daha güvensiz hisseden sendika üyelerinin morallerinin bozulmasýna neden olmaktadýr.

Þimdi mücadele zamaný KESK üyelerine yönelik sürgün ve cezalarý püskürtmek için iþ yeri temelinden baþlayarak mücadele etmeliyiz. Ýstanbul Haydarpaþa Garý’nda sendikayý örgütleyen, iþ býrakmalarýn gerçekleþmesini saðlayan BTS militanlarý yönetim tarafýndan sürülmek istenmektedir. Sürgünlerin kabul edilmesi tüm sendikal örgütlenmeyi sekteye uðratacaktýr. Ýþ yerinde yapýlacak olan toplantý, gösteri ve eylemler Haydarpaþa yöneticilerinin anlayabileceði tek dildir. Bu mücadelenin Haziran’ýn 6 ve 7’sinde yapýlacak olan %20 sadaka zamma karþý toplu sözleþme talebiyle yapýlacak mitinglerle güçlendirilmesi ve 11 Haziran’da KESK tarafýndan çaðýrýlan iþ býrakma eylemini örgütleyerek baský ve sürgünlere en kitlesel yanýtý vermeliyiz.

Baykal yönetenlere deðil ezilenlere bakmalý! CHP olaðanüstü bir dönemde Olaðan 28. Kurultayýný yaptý. Kurultay sonrasýnda CHP gündemini seçime hazýrlýk olarak belirledi. Kurultay zengin görüntüsü ardýnda yoksullarýn gündemini býraktý. Kurultaydan bir hafta önce oluþturulan uzman komisyonlar delegeler için çalýþma raporlarý hazýrlamýþ, milyarlara malolan Kurultayda taban hiç bir meselesini tartýþamamýþtý. Kurultay sýrasýnda ve sonrasýnda medya patronlarý þaþýrtýcý bir þekilde Baykal’ý sahiplenmiþ, zengin sever parti profilini yükseltmek için gazetelerinde köþelerini ve alanlarýný ayýrmýþlardý. Baykal, medya patronlarý ve generaller CHP’yi sistemi yaþadýðý siyasi temsil krizinden kurtaracak olan anahtar parti olarak görmekte, öne çýkarmaya çalýþmaktalar. Generallerin açtýðý laik-anti laik cephesinde laik cephenin siyasi temsilcisi olma iddiasýnda olan Baykal Ýngiltere’de Blair’in, Fransa’da Jospen’in, Almanya’da baþkanlýða hazýrlanan Schröder’in yakaladýðý dalgadan faydalanmaya çalýþýyor. Avrupa’da sosyal demokrat partiler yoksulluða, artan iþsizliðe ve sosyal devletin çökertilme çabalarýna karþý hissedilen öfke üzerinden büyümekte, muhafazakar partilere alternatif olmaktalar. Türkiye’de ise sosyal demokrat parti CHP, yoksulluk, iþsizlik ve güvensizlik içinde yaþayan insanlar için alternatif olarak görülen islamcý partinin iktidardan indirilmesi, kapatýlmasý ve tekrar iktidar olamamasý için gerçekleþtirilen sivil ve askeri müdahalelerin bir parçasý ve uygulayýcýsýdýr. Sosyal demokrasi ezilenlerden ve iþçi sýnýfýndan oy alabildiði müddetçe iktidara gelme þansý vardýr. Toplumun çalýþan çoðunluðu için bir alternatif olarak görülmeyen sosyal demokratlar patronlar ve orta sýnýflar için çok daha güvenebilecekleri partiler varken alternatif olamaz. Bugün yeni bir seçimin sonuçlarý yönetici sýnýf için belirsizdir. Hatta kapattýklarý bir partinin devamcýsý olan Fazilet partisinin seçimden daha da büyüyerek çýkmasý tehlikesi vardýr. Devletin kendi çýkar çevrelerini koruyabilmesi için sahip olduðu en hiyarerþik yapýlanmasý olan ordu bu sürecin gidiþatýný belirlemeye çalýþmaktadýr. 28 Þubattan bu yana parlamento ve kitle örgütleri üzerinde açýkca ordunun müdahalesi yaþanmaktadýr. Bu müdahalelere karþý CHP’nin tavrý ordunun müdahalesini desteklemek ve ordunun yarattýðý bu baskýcý ortamdan faydalanarak iktidara gelme çabasý olmuþtur. 28 Þubat’tan bu yana CHP liderliði ezilenlerin ve sömürülenlerin sesi olmaktan ziyade baský ve iþsizliðin bekçisi olan devletin ve ordusunun sözcüsü olmuþtur. Bu durum CHP’nin iyice tabandan uzaklaþmasýna, zaten kaybettiði alanlardan silinmesine neden olmaktadýr.Ezilenlerle devlet arasýnda yaþanýlan mücadelede CHP ezilenler tarafýnda olduðu ve onlarý desteklediði müddetce bir iktidar alternatifi olabilir. Yoksa milyonlar için zenginleri temsil eden diðer muhafazakar partilerden bir farký kalmayacaktýr.


4

Ýþçi Demokrasisi 1 Haziran 1998

Patronlarýn Böl-Yönet taktiðine karþý

Olcay Kahyaoðlu

Birlik olursak kazanabiliriz Sermayenýn saldýrýsý karþýsýnda iþçi sýnýfýnýn birliði ermayenin, özelleþtirme, sosyal güvenlik sistemini çökertme, sendikasýzlaþtýrma, iþ güvencesini gevþetme, aðýr çalýþma koþullarýný dayatma, kamu çalýþanlarýnýn sendikal haklarýný tanýmama saldýrýsý karþýsýnda, iþçi sýnýfýnýn birlik eðiliminin güçlendirilmesi, saldýrýnýn püskürtülmesi ve yeni kazanýmlar elde edilmesi için mücadele kaçýnýlmaz bir halde.

S

Kapitalist üretim süreci ve bölünme Kapitalist üretim sürecinde iþçi sýnýfý parçalý bir görünüm sergiliyor. Kapitalist üretim süreci iþçilerin ortakça (kollektif) davranmalarýnýn maddi koþullarýný yaratmýþtýr. Ama kapitalist rekabet ve iþ bölümü sýnýfýn deðiþik düzeylerde bölünmesine yol açar. Ýþçi sýnýfý kapitalist üretim sürecinin yaygýnlaþtýrdýðý iþbölümüne uygun olarak farklý sektörlerde, farklý iþlerde, farklý iþyerlerinde, farklý konumlarda, farklý ücret alarak çalýþmaya zorlanýr. Bu farklýlýklar o kadar çoktur ki ayný iþyerinde çalýþanlar çoðu kez ayný sendika içinde bile olamaz. Vasýflý-vasýfsýz, sendikalý-sendikasýz, tahsillitahsilsiz, kýdemli-kýdemsiz, iþçi-memur, sigortalý-sigortasýz, Kürt-Türk, kadýn-erkek, büyük iþyeri-küçük iþyeri, aðýr sanayide çalýþmahizmet sektöründe çalýþma, kamu sektöründe çalýþma-özel sektörde çalýþma, parti üyesi-politikayla ilgilenmeyen gibi onlarca farklýlýktan sözedilebilir. Sýnýfýn örgütlülüðünün zayýfladýðý, mücadelenin yavaþladýðý dönemlerde egemen sýnýfýn hegomanyasý iþçi sýnýfý üzerinde hýzla artar ve bu farklýlýklar sýnýfýn genel örgütlenmesi, ortak olarak mücadeleye atýlmasý önünde gerçek bir engel olurlar. Sýnýfýn bölünmüþlüðü egemen sýnýfýn fikri hegomanyasýný güçlendirir ve bu bölünmüþlüðün çoðunluk tarafýndan benimsenmesi saðlanýr.

Egemen sýnýfýn fikri hegomanyasý Egemen sýnýf sürekli olarak iþçilerin genel mücadelesini sekteye uðratmak, biraraya gelmelerini engellemek ister. Egemen sýnýfýn bu engelleme saldý-

rýsý kurulu düzene itaati telkin eden fikri hegomanyadan, yasal, siyasal alandaki düzenlemelere, fiziki saldýrýlara kadar uzanýr. Ýþçi sýnýfýnýn patronlara karþý verdiði mücadele birlik hale gelme, bunun için örgütlenme mücadelesidir ayný zamanda. Egemen sýnýfýn fikirleri, en baþta da bu düzenin deðiþemeyeceði fikri, sýnýf üzerinde deðiþik derecelerde etkili olur. Egemen sýnýfýn fikirleri, iþçi sýnýfýnýn homojen olmamasýný, çeþitli düzeylerdeki bölünmüþlüðünü bir kadermiþ gibi benimsetmeyi saðlayabiliyor. Hatta herhangi bir sektördeki iþçi sýnýfý mücadelesine karþý diðer iþçiler, yabancýlaþmýþ bir tutum alabilirler. (Türkiye’de mavi yakalý iþçilerin, beyaz yakalý iþçilerin mücadelesini küçümsemesi, onlarý kendi sýnýflarýnýn bir parçasý olarak deðil egemen sýnýfýn benimsettiði “memur” olarak deðerlendirmesi bu duruma iyi bir örnek oluþturur.) O kadar ki bazen de iþçi sýnýfýnýn bir kesimi, bir baþka kesime yönelen sermayenin doðrudan saldýrýsýný dikkate almamakla kalmaz, destek bile verebilir.(Yine Türkiye’de özel kesimde çalýþan iþçilerin bir kýsmýnýn devlet sektörüne özelleþtirme adý altýnda yönelen saldýrýnýn gerekçelerini benimsemesi bu duruma verilecek örneklerden biridir)

Türkiye iþçi sýnýfýnýn parçalý görünümü Türkiye’de iþçi sýnýfýnýn parçalý görünümüne yol açan en temel bölünmüþlüklerin baþýnda sanayide çalýþan iþçilerle, devlet kurumlarýnda ve bürolarda çalýþan beyaz yakalý iþçiler arasýndaki bölünme gelir. Türkiye egemen sýnýfý sýnýfýn bölünmesini kolaylaþtýran fiziki koþullarý, hukuki, politik, kurumsal alanda da güçlendirmiþtir. Çalýþan milyonlarca iþçi en baþta iþçi ve memur olarak bölünmüþtür. Bu bölünme hukuki statü, kurumsal statü, iþ tanýmý, ücret farklýlýklarý devlet tarafýndan abartýlarak güçlendirilmiþtir. Bu bölünmenin mavi yakalý iþçilerce benimsenmesinde, beyaz yakalý iþçileri “küçük burjuva” olarak nitelendiren anlayýþlarýn küçümsenemeyecek bir rolü vardýr. Ancak beyaz yakalý iþçiler 1980’lerin sonunda hýzla yükselen mücadeleleri ile bu bölünmenin önüne geçmiþlerdir. Ýkinci temel bölünme sendikal örgütlülüðe sahip

iþçilerle, sendikal örgütlülük dýþýndaki, kadrosuz, sigortasýz, çoðu yasal hükümler dýþýnda çalýþan, önemli bir kýsýmý taþeron iþçi statüsünde ve bir kýsmý geçici ve kýsmý zamanlý olarak çalýþan sanayi iþçileri arasýndaki bölünmedir. Yakýn zamana kadar, sendikal mücadelede bu tür iþçilerden uzak durulmuþ, bu durumdaki iþçiler sendikal alaný tehdit eden iþçiler olarak olarak görülmüþtür. Bu konumdaki iþçiler de sendikalý iþçileri, görece yüksek ücretleri ve sosyal koþullarý nedeniyle ayrýcalýklý olarak görmekte, ortak mücadeleden uzak durmaktadýrlar. Egemen sýnýfýn, iþsizliðin yanýsýra taþeron iþçi çalýþtýrma tehdidi, sýnýfýn bu bölünmüþlüðünü güçlendirmektedir. Devlet iþletmelerinde çalýþan iþçiler ile özel sermaye iþletmelerinde çalýþan iþçiler arasýndaki bölünme de en önemli bölünmelerden birini oluþturur. Sendikal örgütlülük tarihsel olarak bu iki kesimin birliðini saðlayamamýþ, devlet iþletmelerinde çalýþan iþçilerin hemen hepsi Türk-Ýþ’te, özel kesimde çalýþan iþçiler ise DÝSK ile Hak-Ýþ’te örgütlenmiþlerdir. Bu bölünmenin sonuçlarý özelleþtirme saldýrýsý karþýsýnda görülmektedir. Özel kesim iþçileri ve sendikalarý özelleþtirmeye karþý destek vermekte tereddütlü davranmaktadýrlar. Belli ki egemen sýnýfýn fikri hegomanyasý aþýlamamýþtýr.

Genelleþen mücadele birlik eðiliminý güçlendirir Kapitalist sistemde iþçi sýnýfýnýn mücadelesi çoðu kez birleþik, genel bir seyir izlemez. Ýki uzlaþmaz sýnýfýn patronlar ve iþçilerin mücadelesi süreklidir ama hep ayný tempoya sahip deðildir. Ýþçi sýnýfýnýn örgütlülük düzeyi ne kadar yüksekse mücadelenin genelleþmesi, toplumu derinden sarsmasý o kadar kolay olur. Mücadelenin genelleþmesi, farklý niteliklere sahip iþçilerin ayný sýnýfa ait olma(kendisi için sýnýf olma) duygularýný güçlendirir, bölünmeye iliþkin “an’daki çeliþkileri, yapay gerilimleri” ortadan kaldýrýr çýkarlarýnýn ortak olduðunu görmelerini saðlar. Tek bir iþyerindeki grevde bile iþçiler, yalnýzca kendi patronlarý ile deðil, bir bütün olarak sermayenin kendisi ile karþý karþýya olduklarýný çoðu kez farkederler. Bu nedenle mücadelelerinin sýnýfýn genel

Türk-Ýþ’in “Ýþsizliðe son, özelleþtirmelere hayýr!” mitingine diðer sendikalar katýlmadý desteði ile kýsa sürede baþarýya ulaþacaðýný görürler. Mücadelenin genelleþmesi iþçi sýnýfýnýn egemen sýnýfýn fikri hegomanyasýndan uzaklaþmasýna, kendi hegomanyasýnýn hýzla toplum üzerinde etkili hale gelmesinin yolunu da açar. Genelleþen bir mücadelede iþçiler en büyük güçlerinin birlik olduðunu, birlikte davrandýklarýnda, birlikte harekete geçtiklerinde neler yapmaya güçlerinin yettiðini görürler. Genelleþen bir mücadelede iþçi sýnýfýnýn çeþitli düzeylerdeki bölünmüþlüðü kýsa sürede ortadan kalkar. Mücadele en geri fikirlere sahip iþçileri bile, sýnýfýn bir parçasý olduklarýný kavramalarýna yardýmcý olur.

Bölünme ve devrimci iþçi partisinin önemi Kapitalist sistemin ve

onun devletinin sýnýfý bölen, bölünmüþlükleri artýran eðilimlerine karþý iþçi sýnýfýnýn mücadelesi gerekir. Ama bölmeye yönelik saldýrýlara, en baþta da egemen sýnýfýn fikri hegomanyasýna karþý, iþçi sýnýfýnýn siyasi olarak örgütlenmesi gerekir. Devrimci iþçi partisi egemen sýnýfýn fikirlerine karþý sýnýfýn baðýmsýz bir tutum almasýna yardýmcý olur. Sýnýfýn baðýmsýz tutumu, çýkarlarýn ortak olduðunu, mücadalenin birlik eðiliminin artmasýyla baþarýya ulaþabileceðini gösterir. Devrimci iþçi partisinin varlýðý ile iþçi sýnýfý içinde bölünmeye yol açan bütün etkenlere ve bunu körükleyen egemen sýnýfýn fikirlerine karþý mücadele yürütülmesi kolaylaþýr. Devrimci iþçi partisi sýnýfýn herhangi bir kesimine yönelen saldýrýnýn, aslýnda sýnýfýn ortak çýkarlarýna yöneldiðini, bunun için

de ortak mücadele edilmesi gerektiðini ortaya koyarak, birlik eðilimini güçlendirmeye çalýþýr. Herhengi bir iþyerindeki basit, sýradan gözüken günlük mücadele ile iþçi sýnýfýnýn genel çýkarlarýnýn nasýl ortak olduðunu ifade ederek, tek bir mücadeleye sýnýfýn genelini katmaya çalýþýr. Egemen sýnfýn hegomanyasýna karþý yürütülen ideolojik mücadele sendikalarý da etkileyerek birlik eðilimini güçlendirir. Bütün bu nedenlerle, parçalý bir görünüm sergileyen, bu nedenle de egemen sýnýfýn saldýrýlarýna karþý bütünsel bir tutum takýnmayan Türkiye iþçi sýnýfýnýn birliði için devrimci iþçi partisine olan gereksinim çok büyüktür. Israrlý, uzun soluklu bir mücadele olmaksýzýn, öncü iþçilerin devrimci marksist fikirlere kazanýlmasý ve iþçi partisinin oluþturulmasýný baþarmak mümkün olamaz.


1 Haziran 1998 Ýþçi Demokrasisi 5

Eðitim-Sen Ankara 2 Nolu Þube ÜyesiM. Kemal Coþkun’un Eðýtým-Sen Genel Kurullarý’na iliþkin bir deðerlendirme mektubunu sunuyoruz. Sekiz yýllýk tarihinde iki kez genel kurul yapmýþ olan EÐÝTÝM-SEN üyeleri þimdilerde yeniden sandýklara giderek yönetimlerini belirlemeye çalýþýyor. Yeni yönetimlerin mücadelemizi daha da yükselten ve geliþtiren, tüm emekçileri kucaklayabilen bir yapýya sahip olabilmesi üyelerimizin ortak istemleri olmalýdýr. Öte yandan, gelinen nokta halen sendikal anlayýþlar konusunda bir çok problemin olduðunu bize gösteriyor. Bu durumun en tipik örneði, EÐÝTÝM-SEN Ankara 2 nolu þubenin Genel Kurulunda ortaya çýktý. Bir takým anlayýþlarýn tek bir anlayýþý temsil eden bir listeyle seçime gitmek istemesi (öylede oldu) sendikal politikalar açýsýndan önemli bir yaklaþýmý temsil ediyordu. Neden tek baþlarýna yada salt çoðunluðu saðlayacak biçimde seçime katýldýklarýný sormak gerekir. Bu durumun en geçerli yanýtý bizce þudur: Karar almada etkin olmak. Öte yandan, bu tutumu alanlar konuþmalarýnda kararlarýn hep tabanda alýnmasý ile ilgili konuþmalar yaptýlar. Bu çeliþki deðil midir? Elbette önemli bir çeliþki Kýzýlay direniþinde ya da 11 Aralýk eyleminde -iki senden üç benden- tartýþmasý yapmayanlar, iþ seçime gelince bu tartýþmayý yapmaya baþladý. Hem tabanýn karar alma sürecine katýlýmýný istemek, hem de yönetimde karar alma sürecinde etkin olmayý istemek samimiyetsizliðin göstergesidir. Nitekim, iki yýldýr yönetimde olanlar taban demokrasisini hiçe sayarak karar alma sürecinde kendilerini öne çýkarmamýþlar mýydý? EÐÝTÝM-SEN 2 nolu þubede yaklaþýk üç aydýr ne iþyeri temsilcileri toplantýsý ne de genel üye toplantýsý yapýlmýþtýr. Bu tür toplantýlarý bu zamana kadar ýsrarla yapmayan yönetimin aklýna seçim gelince tabaný savunmak gelmiþtir. Ne yazýk ki, seçilen delegeler bu çeliþkiyi görmedi, göremedi ya da görmezlikten geldi. Genel kurul süreci bu ve benzer nedenlerden dolayý oldukça sönük geçti. Delegeler gerek önergelerin oylanmasýnda gerekse yapýlan konuþmalara katýlýmda oldukça heyecansýz ve isteksizdi. Ýki yýldýr düþünceleri göz önünde tutulmamýþ, karar alma sürecine katýlmamýþ insanlardan baþka ne beklenebilirdi ki. Bu durumun ileride yaratacaðý en büyük sýkýntý, sendikal bürokrasi olacaktýr. Yapýlarý gereði sendilkalar deðiþik anlayýþlardan emekçileri bünyesinde tutar. Farklý anlayýþta insanlarýn ilkeler ve programlar etrafýnda birlikte olmalarý kaçýnýlmaz olabilir. Öte yandan, kitle çýkarlarý yerine grup çýkarlarýný koymak emekçiler arasýnda yapay bölünmeler yaratacaktýr. EÐÝTÝM-SEN 2 nolu þube Genel Kurulu’nda verilen bir önergenin reddedilmesi, böyle bir bölünmeyle karþý karþýya olduðumuzu gösterdi. Önergede, kýlýk kýyafet serbestliðinin hayata geçirilmesi amacýyla sendikamýzýn bir takým giriþimlerinin olmasý, bu nedenle de, sadece türban taktýklarý icin iþten atýlan ya da soruþturma geçiren emekçilere sahip çýkýlmasý gerektiði belirtilmiþti. Eðer, emekçiler arasýnda hiçbir ayrým yapmadan, grup çýkarlarýný deðil emekçilerin çýkarlarýný öne çýkaran, kitleleri deðiþtirip dönüþtürmeyi hedef alan, farklýlýklarý deðil ortak yönleri bulmaya çalýþan bir sendika istiyorsak, böylesi bir önergenin geçmesi sendikamýzýn geleceði için hayati bir önemdeydi. Ancak, emekçiler yine “Laik-Antilaik” ikilemi ile bölündüler ve Genel Kurul’da bu önerge kabul edilmedi. Geçmeyen önerge sadece bu deðildi. Sendýkamýzýn geleceði açýsýndan olumlu sonuçlar doðurabilecek, tabanýn karar almasýný saðlayacak tüzük deðiþikliði ile ilgili bir önerge yine kabul edilmedi. Sendikalar solcularýn birbirleriyle mücadele edecekleri arenalar deðil, emekçi örgütleridir. Bu nedenle, belirli bir siyasal grubun dayatmalarýnýn sendikalarda hakým olmasý engellenmelidir. Bunu yapabilmenin en önemli aracý demokrasiyi tabana yaymak, tabaný bir karar mekanizmasý, yönetimi ise alýnan bu kararlarý uygulayan bir yer yapmak gereklidir. Ayný zamanda tüzük deðiþim istemleri kongrelerde ele alýnmalý, delegelerin bu önerilleri tartýþabilmeleri saðlanmalýdýr, Sendýkalarda asýl olmasý gereken hangi yöntemle olursa olsun yönetimlere gelmek deðil geniþ kitlelerin çýkarlarýna hizmet etmek ve onlarýnda bu mücadeleye katýlýmlarýný saðlamaktýr. Ne yazýk ki, Eðitim-Sen Genel Kurullarýnda böylesi bir çabayý göremediðimiz gibi, tam tersine, kitleleri hiçe sayan, kendisini karar mekanizmasý olarak gören, bir takým ittifaklarla farklý düþünen insanlarý berteraf etmeye çalýþan, sendikanýn diðer organlarýný görmezden gelen, örgüt içi demokrasiyi ortadan kaldýrarak giderek bürokratlikleþen, kurumsallaþmayý bürokratikleþme olarak algýlayan bir anlayýþ hakým olmuþtur. Herþeyi yönetýmlere havale etmek yerine, kitlelerin her aþamada yönetimleri denetlediði bir anlayýþ geliþtirmek zorundayýz. Bunun için tüm eðitim emekçileri yapay ayýrýmlara, grup çýkarlarýný aþarak, önem vermeden birlikte hareket etmek zorundadýr. Önümüzdeki süreci bu biçimde dönüþtüremezsek, bir dahaki genel kurul da yine verimsiz ve anlamsýz yarýþmalarla geçecektir. O halde, hepimize düþen en önemli görev elbetteki yönetimlere gelmek deðil, iþyerlerinde etkin olarak çalýþmak olmalýdýr,

KESK: 7,11 Haziran eylemelerini inþa edelim 7 ve 11 Haziran’da gerçekleþecek olan KESK miting ve iþ býrakma eylemlerini inþa etmeliyiz. KESK liderliðinin 4 Mart’tan sonra Ankara’daki eylemleri iptal etmiþ olmasý hükümete bir fýrsat verdi.Hükümet hem %20’nin altýnda bir zam vermek istiyor hem de ceza ve sürgünlerle bu fýrsatý deðerlendiriyor. 4 Mart eylemlerine katýlan tüm KESK sendikasý üyelerine soruþturma açýldý. Sevk alanlara bile soruþturma açýlýyor. Büyük bir

sürgün ve ceza dalgasý yaþanmakta. Örneðin Ýstanbul’daki Haydarpaþa tren istasyonunda çalýþan sendika militanlarýnýn aþaða yukarý hepsi sürgün edilmeye çalýþýlýyor. Boðaz köprüsünde iþ býrakan memurlar 250 milyon TL para cezasýna çarptýrýldý. Okullara “irticayla mücadele” etmek üzere yollanan müfettiþler sendikalý öðretmenlere keyfi cezalar uyguluyorlar. KESK liderliðinin “Ne Þeriat ne Darbe” politikalarýnýn yarattýðý edilgenliðin sonuçlarý ortada.

Bu saldýrýyý geri püskürtebiliriz. 1994 Kasým ayýnda Tum Haber Sen’in yönetim kurulunun 24 üyesi sürgün edilmiþti. Buna karþýlýk Tum Haber Sen süresiz greve çýkýnca, beþ gün sonra sürgünler iptal edildi. Ayrýca bu olaylardan hemen sonra KESK’in en büyük ve etkin iþ býrakma eylemleri oldu. KESK sendika üyeleri öfkeli. Bu öfke eyleme geçirilebilir. KESK üyesi olsa da olmasa da, her çalýþan, eylemleri inþa etmeli. Bu ey-

lemler KESK üyeleriyle sýnýrlý kalmamalý. Eylemlere büyük bir katýlým saðlayabilirsek, hem hükümete ciddi bir uyarý yapmýþ olacaðýz, hem de gerekli olan daha etkin ve süresiz eylemler için hazýrlýk yapacaðýz. Devam eden KESK kongrelerinde, ne yazýk ki, bu sorunlar tartýþýlmýyor. Biz tabandaki üyelerle bu konularý tartýþmak zorundayýz. Hükümet zayýf. birleþik bir iþçi hareketi karþýsýnda daðýlýr. Þimdi.dayanýþma zamaný!

Ýþçi Demokrasisi özel sayýsýndan iþyerinizde, sendikanýzda, kongrenizde kullanmak isterseniz lütfen yeni numaramýz 0216 330 8272 arayýnýz.


6 Ýþçi Demokrasisi 1 Haziran 1998

Endonezya’da Yoksulluða ve Ekonomik Krize Karþý

Öfke Patladý ünyanýn en istikrarlý ve uzun ömürlü rejimlerinden biri olan Endonezya korkunç bir hýzla yýkým noktasýna geldi. Yarým milyon insaný öldüren, 1965’de iktidarý ele geçirdiðinde dünyanýn en büyük Komunist Partisini ezip geçen Suharto nihayet devrildi. Dünyada piyasa ekonomisini savunan politikacý ve iþverenler Endonezya’yý kapitalizmin baþarýlý örneði olarak parmakla gösteriyorlardý. Ancak aniden böylesi ifadeler çok aptalca gelmeye baþladý. Geçen yýldan bu yana güney doðu Asya’nýn mucize ekonomileri çok yoðun bir ekonomik kriz altýnda darma duman oldular. Tayland’dan Güney Kore’ye, þu anda dünyanýn ikinci büyük ekonomisi olan Japonya’ya kadar bölgenin tümü kriz ve ekonomik daralma dalgasýnýn içine girdi. Endonezya bunlarýn arasýnda en dibe vuran oldu.

D

Enflasyon Geçen yýl ülkenin para biriminin deðeri hýzla düþtü. Bu durum bir iflas dalgasý yaþanmasýna yol açtý, þirketler borçlarýný ödeyemez hala geldiler. Zaten yoksul olan ortalama Endonezya’lý insan üzerinde enflasyonun etkisi çok yýkýcý oldu. Batýlý hükümetlerin desteðini alan IMF, 43 milyar dolarlýk kurtarma paketi ile hemen müdahale giriþiminde bulundu. IMF ve Suharto rejimi Endonezya’lý yoksul insanlar için maliyetinin çok yüksek olduðu bir kemer sýkma programý uyguladý. Bu yýl içinde en azýndan 6 milyon insan iþini kaybetti. Þu anda yetiþkin nüfusun neredeyse dörtte biri ya iþsiz ya da geçici iþlerde çalýþýyor. Ancak bu insanlar için ne iþsizlik parasý ne de sosyal bir güvence var. Bolluk içindeki kýtlýða karþý ayaklanýyorlar Son dönemde gýdalarda baþgösteren kýtlýk, yüksek fiyatlar ve iþsizlik çeþitli

bölgelerde ayaklanmalara neden oluyordu. IMF programý çerçevesinde yakýt üzerindeki subvansiyonlarýn kaldýrýlmasý son geliþmeleri baþlatan müdahale oldu. Yakýt fiyatlarý yüzde 70 kadar yükselirken, elektirik fiyatlarýndaki artýþ yüzde altmýþ oranýnda bekleniyordu. Endonezya’da büyük çoðunluk yaþamlarýnýn yok olup gittiðini hissederken toplumun tepesindeki zenginler lüks içindeki yaþamlarýna devam ediyorlardý. Bu durumun yarattýðý öfke sanayinin önemli bir kýsmýný kontrolünde tutan Suharto’nun çevresinde yoðunlaþtý. Suharto’nun kýzý Tutut yaþanýlan çeliþkinin düzeyini iyi özetlemekte. Tutut uluslararasý yönetici sýnýfýn bir parçasý ve dünyanýn her bir yerine özel jet uçaðýyla gidip uluslararasý ölçekdeki zenginlerle iþ yapmakta. Kocasýyla birlikte Ýngiltere ve Amerika’da bir dizi mülke sahip. Tutut babasý devrilmeden önce krizden etkilenen Endonezya’lýlara yardým etmek için kurulan yoksullara yardým programýnýn yöneticisi idi. Tutut bu program çerçevesinde Endonezya’nýn baþkenti Jakarta’da yoksul bir bölgeyi gezer. 1789’da öldürülen Fransýz kraliçesi Marie Antoinette’nin ekmek isteyen insanlarý “Býrakýnýz kek yesinler” diyerek çýldýrttýðý gibi, dýþardan gelen yemin fiyatýnýn artmasý nedeniyle popüler bir yemek olan tavuk yiyememekten þikayet eden yoksul insanlara Suharto’nun kýzý “Býrakýnýz tavþan yesinler” der. Çünkü tavþanlar sadece ot yiyorlar.

Yöneticilerin En F a z l a Ko rk tu ð u Gü ç Endonezya’daki son hareket öðrencilerin krize tepki olarak reform talepleriyle baþlamýþtý. Öðrenci hareketi toplumda yaþanýlan bölünmeyi derinleþtirdi. Öðrenci hareketi nüfu-

Daha önce birþeylerin deðisebieceðine inanmayan insanlar aniden kendi güçlerinin farkýna vardýlar sun büyük çoðunluðunun hissettiði hoþnutsuzluk ve baský nedeniyle kendisinden çok daha geniþ bir patlamanýn önünü açtý. Endonezya’da çoðunluk halen köylerde küçük ölçekli toprak sahibi köylüler olarak yaþamaktalar. Köylüler kötü pirinç hasatý üzerine gelen krizden kötü etkilendiler. Far Eastern Economic Review dergisi kentlerdeki ayaklanmaya yoksul köylülerden pasif ama yaygýn bir sempati olduðunu anlatýyor. Þehirlerde ise iþçi ve iþsizlerin büyük çoðunluðu öðrencilerin protestolarýna aktif bir þekilde katýldýlar. Endonezyanýn kocaman iþçi sýnýfý toplumun geleceðini belirleme konusunda kendi ekonomik gücünü hissettirme noktasýnda idi. Böylesi bir olasýlýk Endonezyanýn zenginlerini çok

korkutuyordu. Far Eastern Economic Review dergisi “Endonezya zenginleri ve onlarýn batýlý destekçilerinin asýl korkusu sanayi iþçileri etrafýnda yoðunlaþmakta.” diye yazýyor. Son yýllarda iþçiler kendi potansiyel güçlerini sýkca gösterdiler. Son yýllarn içinde grev dalgasý yükseldi. 1990’da hükümet 290.000 saatin grevler nedeniyle kaybedildiðini kabul etmek zorunda kaldý. Bu 1996’ya kadar 2.6 milyon saate yükseldi.

Öfkeyi baþka yöne çevirmek isteyenler var Suharto’ya olan öfkeyi baþka yöne kanalize etmek isteyenler var.Bu güçlerin bazýlarý Endonezya’da yaþayan Çinli azýnlýðý krizin nedeni olarak göstermeye çalýþmakta, Çinli katliamý-

ný kýþkýrtmaktalar. Çinli etnik nüfus Endonezya’nýn %3’ünü oluþturmakta, bunlarýn büyük çoðunluðu yoksullardan oluþuyor.. Ancak küçük bir azýnlýk ülkenin zengin iþveren elitinin bir parçasý. Çin’li karþýtý saldýrýlarýn önemli askeri güçler tarafýndan bilinçli olarak kýþkýrtýldýðý bilinen bir gerçek. Elit bir askeri güç olan Kopassus’un liderliðini yapan Suharto’nun damadý Probowa Subianto bir kaç ay önce Müslüman hocalarý ve Ýslamcý aktivistleri biraraya getiren bir konferans düzenledi. Prabowa orada bulunanlarý Endonezya toplumundaki iç tehditlere karþý uyarýyor, güç birliði yapýlmasýný öneriyordu. Bunun ne anlama geldiðini daha iyi anlaþýlabilmesi için Çinli’lerin sahip olduðu iþyerlerinin listesini sunan bir kitapcýk daðýttý.

Suharto gitti, herþey bitmedi Ofke karsýsýnda Suharto 32 yýlýk ýktýdarýný terketmek zorunda kaldý. Batý ve sermayedarlar için en güvenilir alternatif olan Yusuf Habibi yerine geldi. Suharto’nun sadýk adamý olarak býlýnen Habibi öfkeyi dindirmeye çalýþýyor. Eskinin devamý olmadýðýný göstermek içinSuharto hanedanlýðýný yönetim mekanizmasýndan almaya baþladý. Ýlk olarak da Suharto’nun kýzý bakanlýktan alýndý. Güney Korede’ký gelýsmelerýn de gosterdigi gibi yönetimin deðiþimi yetmiyor. Yönetimin deðýþimini baþaran kitleler IMF’nýn istikrar programýnýn gerý çekýlmesini ve krizin bedelini patronlara ödetmek istiyorlar. Uzak doðudan baþlayan mücadele dalgasý bitmedi devam ediyor.


1 Haziran 1998 Ýþçi Demokrasisi 7

Türban Eylemleri ve Sosyalist Tutum Devlet, pratikte büyük ölçüde yürürlükten kalkmýþ olan yasakçý Kýlýk Kýyafet Yönetmeliði’ni Ýslami hareket üzerinde baský kurmanýn aracý olarak kullanýyor. Ýslami hareketin en önemli simgesi olan türban nedeniyle okulu ya da iþyerinde sorun yaþayanlarýn sayýsý artýyor. Türban takmak, bu baskýlar nedeniyle açýkça devlete kafa tutmak anlamýna gelmeye baþlýyor. Ýslami hareket de bu baskýlar karþýsýnda özellikle üniversitelerde gösteriler, imza kampanyalarý düzenlenleyerek mücadele ediyor. Yönetici sýnýf, islami harekete yönelik baskýlarýný kabul ettirmek için “demokrasi, insan haklarý ve özgürlüklerden” sözediyor. Ýslami hareketin ne kadar gerici olduðunu, kadýnlarý köleleþtireceðini, özgürlükleri ortadan kaldýracaðýný anlatýyor ve orduyu özgürlüklerin bekçisi olarak sunuyor. Yönetici sýnýfýn bu özgürlük ve demokrasi söylemi sahte. Tek suçlarý ba-

rýþ istemek ve bunu söylemek olanlarý, seçilmiþ milletvekilleri bile olsalar, karga tulumba cezaevine koyanlar, eli kanlý katillerin devletin en üst kademelerine kadar gelmesine ses çýkarmayanlar, bekaret kontrolünü savunanlar sadece bir avuç zengin için.özgürlük ve demokrasi istiyorlar. Türban takanlarýn asýl niyetlerinin baþka olduðunu anlatarak kendi zorbalýklarýný haklý çýkarmak ve bizleri de bu baskýlara ortak etmek isteyenlerle yan yana gelmek doðru deðildir. MGK’sý, YÖK’ü, polisi, ordusu ve diðer kurumlarýyla karþýmýza geçip demokrasi ve insan haklarý havariliði yapan yönetici sýnýf demokrasi ve insan haklarýnýn, özgür ve sömürüsüz bir dünyanýn önündeki en büyük engeldir. Bu küçük azýnlýðýn çýkarlarý sömürünün devam edebilmesi için büyük çoðunluðun baský altýnda tutulmasýna ve ezilmesine baðlýdýr. Onlarla birlikte özgürlük mücadelesi vermeye çalýþmak kendi mezarýmýzýn kazýlmasýna yardým

etmeye benzer. Yönetici sýnýfýn kontrolünde olmayan ve yoksulluða, adaletsizliðe, sömürüye karþý muhalefeti dini ideolojiyle örgütleyen islami hareket yönetici sýnýf açýsýndan tehlike olarak görülmektedir. Ýslami harekete yönelik saldýrýlarýn temelinde yatan bu toplumsal muhalefet ve bunun örgütlülüðüdür. Bugün her 5 kiþiden biri medyanýn bütün karalama kampanyalarýna ve ordunun tehditlerine karþýn halen islami hareketin temsilcisi olan Fazilet Partisi’ni desteklemektedir. Zaten saldýrýlarýn yoðunlaþtýðý noktalar örgütlenme özgürlüðü, düþünce özgürlüðü, toplantý ve gösteri yapma hakký gibi alanlardýr. Daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi isteyenler, bu saldýrýlar karþýsýnda herkesin istediði gibi giyinmesi özgürlüðünü savunmalýdýr. “Türbanlýlarýn amacý baþka” söylemi, temel özgürlüklerden birinin özgürlüðün esas düþmanlarýnca sýnýrlandýrýlmasýný haklý çýkaramaz. Ancak unutmamalýyýz ki

islami hareket tehlikeli ve ikiyüzlüdür. Bugün “özgür üniversite” diyen bu hareket iktidara gelirse herkesi kapanmaya zorlayacakladýr. Ýslami hareketin iktidara gelmesini istemeyenler, islami harekete karþý mücadele etmek zorundadýrlar. Ancak sisteme ve onun yöneticilerine karþý alternatif arayýþýndan güç alan Ýslami harekete karþý mücadele bu sistemin bekçileriyle kolkola girerek verilmemelidir. Sömürüsüz bir dünyanýn ancak iþçilerin çoðunluðunun eylemi ile yaratýlabileceðini söyleyenler ezenlere karþý ezilenlerden yana olmak, özgürlüklerin tutarlý tek savunucusunun sosyalistler ve iþçi sýnýfý olduðunu pratikte her zaman göstermek zorundadýrlar.

Bunun anlamý da devlet ve Ýslami hareket arasýndaki mücadelede tutarlý olmaktýr. Bu ise YÖK, MGK ve orduyla birlikte islamcýlara saldýrarak gerçekleþtirilemez. Her durum tek tek ele alýnmalý, özgürlükten yana olduðu sürece Ýslami hareketin talepleri sahiplenilmelidir. Ancak Ýslami hareketle ittifaklar yapýlmamalý, onlarýn ikiyüzlülüðü ve çözümsüzlükleri sürekli olarak teþhir edilmelidir. Daha açýk ifade edersek; Ýslami harekete karþý mücadele esas olarak fikirsel bir mücadeledir. Ýslami hareketin yeni üyeler kazanmasýný engellemenin yolu, ne devlet baskýsýnýn bir parçasý haline gelip “türban özgürlüðü” için eylem yapanlara saldýrmak, ne de Ýslamcýlarla birlikte “öz-

gürlük” eylemleri örgütlemektir. Biz, baskýya karþý çýkmalý, türbaný da mini eteði de kapsayan baðýmsýz kampanyalar yürütmeliyiz. Yönetici sýnýfýn Ýslami harekete saldýrýyor olduðu gerçeðine gözlerimizi yumup “hem MGK’ya hem de Þeriatçýlara karþý” kampanyalar örgütlemeye çalýþmak bizi hýzla MGKYÖK saldýrýsýnýn parçasý haline getirecektir. Bu kampanyalarýn dýþa yönelik tek hedefi olmalýdýr: Devlet baskýsýna karþý özgürlüðün savunulmasý! Geniþ yýðýnlarý Ýslami hareketin özgürlük söyleminin sahte olduðuna ve özgürlüðün tutarlý tek savunucularýnýn sosyalistler olduðuna ikna edebilmenin baþka yolu yoktur.

Sertuð Çiçek

Ýslamcýlar faþist mi? Faþizm nedir? Faþizm, iþçi sýnýfý hareketini ezmeye çalýþan bir küçük burjuva kitle hareketidir. Egemen sýnýf ekonomik krizden iþçi sýnýfýnýn baþýný ezmekten baþka bir çýkýþ yolu göremediði dönemlerde, faþizm bu iþlevi yerine getirmeye çalýþýr. Yani egemen sýnýfýn pis iþlerini üstlenir. Faþizmi baþka baskýcý rejimlerden ayýran onun kitle tabanýna sahip olmasýdýr. Bu özelliðinden dolayý faþizm iþçi hareketini yasadýþýna iterek mücadele edemez hale getirmekle yetinmez. Tam tersine uluorta þiddet kullanarak imha etmeye giriþir. Faþizmin iþçi sýnýfýný imha çabasýndan dolayý MHP, BBP ve Ülkü Ocaklarý’nýn örgütlenmesine izin verilmemesi bunlarýn kapatýlmasý gerekiyor.

Faþistler nasýl örgütlenir? Faþistler düþman bildikler azýnlýklara ve iþçilere karþý sistematik þiddet kullanýr. Bu þiddet küçük burjuvazi ve lüpen unsurlarýn ekonomik krizin etkisiyle zedelenen güvenlerini güçlendirir, ayaklar altýna düþen gururlarýný okþar. Bunun üzerine örgütlenir.

Ýslami hareket nedir? Ýslami hareket de sýnýf temeli küçük burjuvazide olan bir kitle hareketidir. Küçük burjuvazinin büyük sermayeye olan nefretini ifade eder. Emperyalizme karþý olduðunu iddia eder. Kapitalizmin zengin ve yoksul arasýsndaki eþitsizlik, azýnlýklar yapýlan haksýzlýk gibi olumsuzluklarýný siddetle eleþtirir. Kapitalizmin yerine herkezin islami ilkelere uygun olarak yaþadýðý, zenginlerin yoksullara sadaka verdiði ütopik bir çözün önerir. Ýktidara geldiklerinde kapitalizm çerçevesinin dýþýna çýkamaz, sermaye sýnýfýnýn çýkarlarýna uygun olarak davranýrlar. Ýþçi sýnýfýnýn ve yokullarýn çýkarlarýný ifade etmezler de bunlarý düzene karþý ha-

rekete geçirirler ve böylece düzen açýsýndan zaman zaman bir tehdit oluþtururlar.

Ýslami hareket nasýl örgütlenir? Ýslami hareket baskýlara karþý muhalefet oluþturarak örgütlenirler. Destekçileri arasýnda bir yardýmlaþma aðý kurarlar. Propagandalarý, herkes þeriat ilkelerine uygun davrandýðýnda dünyanýn daha güel olacaðý ekseni etrafýnda kurulur.

Farklarý ne? MHP eski Baþkaný “Bize býrakýn, Kürt sorununu altý ayda çözeriz” derken soykýrým öneriyordu. Özel Tim içindeki MHP’liler Güneydoðu’da bu yöntemi uyguluyorlar. Kapatýlan Refah Partisi ise azýmsanmayacak oranda Kürt oyu aldý. MHP ve BBP iþçi, sol örgütlenmelere karþý þiddet uygulayarak örgütleniyor. Ýslami hareket ise sola bir alternatif oluþturarak. Türk devleti kirli iþlerini faþistlere yaptýrýrken islamcý hareketi tehdit olarak görüyor. Mücadele yöntemleri Ýslami hareket faþistlerden farklý olduðu için bunlarla mücadele yöntemleri de farklý olmak zorundadýr. Faþistleri izole ve kullandýklarý sýnf düþmaný þiddeti teþhir etmemiz gerekiyor. Faþistleri yok etmek için onlara karþý en geniþ kitleler mobilize edilmesi gerekiyor. Ýslami hareketin iþçi sýnýfý ve yoksul kitlelerin sorunlarýný çözemeyeceðini göstermemiz gerekiyor. Bunu yapabilmek için devletin islami harekete uyguladýðý baskýya karþý çýkmak, bu düzenin adaletsizliðine karþý baðýmsýz örgütlenmek gerekiyor. Devlete karþý saf tutamazsak islami hareketin “adil düzen” getirmeyeceðini sadece var olan eþitsizlikleri südüreceðini teþhir edemeyiz.

C Uzun

Ýstanbul Üniversitesi Týp Fakültesi öðrencileri Türban Yasaðýný protesto ediyor

Yýldýz Teknik Üniversitesi Öðrencilerinden Geçtiðimiz aylarda birçok eylem ve tartýþmaya neden olan “türban” konusu eylemlerin yeniden baþlamasýyla tekrar gündemi iþgal ediyor. Önceki dönemde gerçekleþen eylemlerde solda çeþitli fikirler tartýþýldý ve yanlýþ eylemler gerçekleþtirildi. Solun bir kýsmý “türban” eylemlerine karþý çýkarak MGK’yý ve YÖK’ü desteklediler. Bazý gruplar ise eylemlerde þeriatçýlarla birlikte yanyana yürümüþ ve eylemin önderliðinin þeriatçýlar tarafýndan yapýlmasýný seyretmiþlerdi. “MGK - Þeriatçý “ kutuplaþmasýný “it dalaþý” olarak gören ve üçüncü bir cephe açmaya çalýþan, kuru bir söylemle þeriatçýlarýn iki yüzlülüðünden bahsedenler MGK’nýn ve YÖK’ün yapmaya çalýþtýklarýna seyirci kalmakla yetinmiþ durumdalar. Y.T.Ü. ‘de gerçekleþen eylemde türban takma özgürlüðü ile birlikte, mini etek giyenlerin, uzun saçlýlarýn ve küpe takan insanlarýn özgürlüklerini de kapsayan eylem baþarýlý oldu. Þeriatçýlarla yanyana yürümek yerine ayrý ve baðýmsýz olarak gerçekleþen eylemde sol, tüm özgürlüklerin ve demokratik haklarýn esas savunucusu olduðunu gösterdi. Eyleme katýlanlar eylemden sonra sola daha sempati ile bakmaya baþladýlar. Ýnsanlar yapýlan sýnýf konuþmalarýnda eylemi çok doðru bulduklarýný ve desteklediklerini belirttiler. Bu durum bizlere solun kendi baðýmsýz eylemleriyle ve doðru perspektifle amaçladýðý kitleye ulaþabileceðini ve baþarýlý olabileceðini gösteriyordu. Y.T.Ü.’den Ýþçi Demokrasisi okurlarý


8

Ýþçi Demokrasisi 1 Haziran 1998

1960’lý yýllar: Mücadele yükseliyor; yönetici sýnýf sýkýþýyor Ýkinci Dünya Savaþý’ný izleyen yaklaþýk 20 yýl boyunca dünya kapitalist sistemi sorunsuz olarak büyüdü. Kapitalist sistemin bu uzun büyüme dönemi Türkiye’de de etkli oldu. Bir yandan üretim bir yandan da iþçilerin sayýsý artýyordu. 1963’te 2 milyon 745 bin olan iþçi sayýsý 1971’de 4 milyon 55 bine ulaþtý. Adana, Ýzmir ve Ýstanbul gibi sanayi kentlerinin nüfusu hýzla büyüyordu. Þehirleþme hýzý 6.03’le 1965-70 döneminde rekor seviyeye ulaþmýþtý. Türkiye’deki yönetici sýnýf 1961’den itibaren kârlarý artýrabilmek ve uluslararasý piyasada daha fazla yer edinebilmek için ekonomide devlet planlamasý uyguluyordu. Ancak 1960’larýn sonlarýna gelindiðinde kapitalizmin “altýn çaðý” bitmiþti. Patronlar kârlarýndaki azalmayý durdurabilmek için geniþleme döneminde elde edilen haklara saldýrmaya baþladýlar. Dünya kapitalist sisteminin týkanmasý, uluslararasý rekabette çok zayýf olan Türkiye gibi ülkeleri derinden etkilemiþti. 1950’lerden beri 0alýnan ABD yardýmlarý kesilmiþti. Uluslararasý para sistemi çökmüþ Lira’nýn deðeri önemli ölçüde düþürülmüþtü. 1969 yýlý bütçesi çalýþanlar üzerindeki vergi yükünü artýrýyor, çalýþan kesimlerin alým gücünü düþürüyordu. Ýþçiler için bunun anlamý daha düþük ücretle daha aðýr koþullarda daha çok çalýþmaktý. Ancak yönetici sýnýflar dünyanýn hemen her yerinde karþýlarýnda direnen bir iþçi sýnýfý buldular. Ýþçi ve öðrenci hareketleriyle, ulusal kurtuluþ ve eþitlik mücadeleleri dünyayý sarstý. 68 dalgasý Türkiye’deki radikalleþmeye de hýz kazandýrdý. Düzen yaygýn þekilde sorgulanýyor, farklý toplumsal gruplar mücadeleye atýlýrken bu düzene alternatif arýyorlardý. 1968-70 döneminde üniversiteler iþgal ve boykotlarla çalkalanýyordu. 68’de reformizmle kopuþan devrimci hareket öðrenci gençlik içinde kitleselleþiyordu. Köylüler toprak iþgalleriyle “aþaðýdan” bir toprak reformu yapýyor, tefecilere ve düþük taban fiyatlarýna karþý yürüþüþ ve mitinglerle kýrsal kesimdeki dengeleri altüst ediyorlardý. Sýkça birleþen bu iki hareket faþist saldýrýlar, polis baskýsý, cop ve kurþunla karþý karþýya kalýyor ama geri çekilmiyordu. Ýþçi sýnýfý ise 1960’lý yýllarda varlýðýný daha çok hissettirmeye baþlamýþtý. 1963’te yüzde 10.8 olan sendikalaþma oraný 1 milyon 200 bin iþçiyle 1971’de yüzde 29.6’ya ulaþmýþtý. Ancak Türk-Ýþ bürokrasisi iktidardaki Adalet Partisi’yle içiçe geçmiþ durumdaydý. Bürokratlar sýkça kontenjandan AP milletvekili oluyorlardý. Tabandaki iþçiler “devlet güdümlü” diye adlandýrdýklarý Türk-Ýþ’i mücadelenin önünde engel olarak görüyorlardý. Bu duruma alternatif arayýþý ve Türk-Ýþ’in, Türkiye Ýþçi Partisi ile yakýnlýklarýndan dolayý dört sendikayý konfederasyondan atmasý 1967’de DÝSK’in kurulmasýna yol açtý. DÝSK sendikalarýnýn iþkollarýnda toplusözleþme hakký elde etme mücadelesi kuruluþundan sonraki dönemde sýnýf hareketine damgasýný vurdu. DÝSK’e baðlý sendikalar iþveren tarafýndan tanýnma mücadelesi sýrasýnda iþçiler fabrikalarý iþgal etmek polisle çatýþmaya girmek durumunda kalýyorlardý. Bu çetin mücadele sonucu ise Türk-Ýþ sendikalarýna göre çok daha büyük kazanýmlarla çýkýyor, kazanýmla çýktýkça da Türk-Ýþ’e baðlý iþçiler daha yoðun bir þekilde DÝSK’e kayýyorlardý. Hükümetin ekonomiyi yeniden yapýlandýrma giriþimleri, 100’lük zamlar ve paranýn deðerini yüzde 66 düþüren devalüasyon iþçilerin yaþam standartlarýný düþürüyordu. Bu durum yaygýn kitle eylemlerinin maddi temellerini oluþturdu. 1970 yýlýnda grev sayýsý 72’ye, greve katýlan iþçi sayýsý ise 21 bin 156’ya ulaþmýþtý. Hükümet bu mücadelenin önünü kesmek için harekete geçti. Haziran ayý baþýnda mevcut kazanýmlarýn bir çoðunu geri alan bir yasa tasarýsý meclise sunuldu. Yasanýn hedefi mücadelenin önünü çeken DÝSK’i etkisizleþtirmekti. Dönemin Çalýþma Bakaný Turgut Toker bu yasa için “DÝSK’in çanýna ot týkayacak” diyordu. Ancak iþçiler çatýþa çatýþa kurduklarý sendikayý ve elde ettikleri kazanýmlarý “geri vermeye” hiç niyetli deðillerdi. Bir sendika temsilcisi bu kararlýlýðý þöyle dile getiriyordu: “DÝSK sendikasýna girmeden önce tuvalete giderken personel müdüründen marka almamýz zorunluydu. Beþ kiþilik hela varken, yalnýz iki kiþiye tuvalete girme markasý veriyordu. Kývransak da, altýmýzý kirletsek de tuvalete gidemiyorduk. Her gün bozuk kýymayla piþirilen makarna ve hoþaf veriliyordu. Fazla mesaiye zorla kalýyorduk, ama zam farkýný vermiyorlardý... Ama DÝSK sendikasýna girdik. Yöneticilerimiz bu bozuk iþleri düzeltti, yemeklerimiz iyileþti, fazla mesailerimizi aldýk, yýllýk iznimiz arttýrýldý, hela sorunu diye bir þey kalmadý... Sendikalarýmýzý koruyacaðýz... mitingse miting, grevse grev...” Demirel’in baþbakanlýðýndaki AP hükümetinin saldýrgan politikalarý ve Türk-Ýþ yönetiminin hükümetle iþbirliði halinde olmasý iþçi sýnýfýnýn radikalleþmesini engelleyemedi, aksine 15-16 Haziran patlamasýna zemin hazýrladý. Yönetici sýnýfýn “ihtilal provasý” olarak adlandýrdýðý 15-16 Haziran eylemleri dünyanýn dörtbir yanýný saran 1968 mücadele dalgasýnýn Türkiye’deki en önemli parçasý oldu.

1 Haziran 1998 Ýþçi Demokrasisi

15-16 Haziran 1970 direniþi

Türkan Uzun

Dipten gelen dalga tifa” sloganlarý iki gün boyunca Ýstanbul ve diðer illerdeki gösteri ve direniþlerde yankýlandý. Ýþçiler 1970’de yoðunlaþan faþist saldýrýlara ve emperyalizme karþý da öfkelerini dile getiriyorlardý.

Kadýköy, 16 Haziran: Ýþçiler askerlerlre çatýþýyýor -16 Haziran Ýstanbul ve Ýzmit’te aralarýn1970’de polis, ordu da Arçelik, Auer, Türk Demir ve hükümette pa- Döküm, Otosan, Singer, Phinik havasý hakimdi. Telefon ve lips, Aygaz, Grundig’in buluntelsizler durmuyor titrek sesli duðu 180’e yakýn fabrikanýn iþastlar olaylarýn seyrini üstlerine çileri duyduklarý tepkiyi ifade rapor ediyorlardý. Ýstanbul ve etmek için grev ve yürüyüþlere Ýzmit’de kadýnlý erkekli 80 bini katýldýlar. Avrupa yakasýnda aþkýn iþçi greve çýkarak sokaða göstericiler Taksim’e, Anadolu dökülmüþ, direniþ Ankara, Ýz- yakasýnda da Kadýköy ve Üskümir, Adana, Eskiþehir, Zongul- dar’a yöneliyorlardý. Deðiþik dak ve Adapazarý’na yayýlmýþtý. semtlerden gelen yürüyüþçüler Tarihe “Türkiye’yi sarsan karþýlaþýyor, gösteriler Baþiki uzun gün” olarak kalabalýklaþarak larda “Ýþçi-Ordu geçecek 15-16 Hailerliyordu. elele” diye slogan ziran’da harekeP o l i s te geçen iþçiler atan iþçiler asker barikat- Eyüp’teki gösterilerini larýyla karþýlaþtýkça ordunun yürüyüþ’e d u r d u r m a k iþçilerle elele olmadýðýnýn far- katýlanlaüzere kuru- kýna varmaya baþladýlar. Hare- rýn bazýlan polis ve keti bastýrmak için sýkýyönetim larýný göasker bari- ilan edilince, iþçileri tutuklayan z a l t ý n a katlarýný yara ve 5 bin 90 iþçi önderinin iþ- alýnca kayara, kimi yer- ten atýlmasýný saðlayan as- rakol, nede de çatýþa ça- kerler oldu. Ordu iþçileri zarete alýtýþa iktidardaki sömüren sistemi ko- nanlar býrakýAdalet Partili Baþbalýncaya kadar ruyordu. kan Demirel’in istifasýný kuþatýldý. Yine tuistiyorlardý. tuklananlarýn serbest býraÝþçilerin eylemi 11 Hazi- kýlmasý için Kadýköy Kaymaran’da Meclis’ten geçirilen ve kamlýðý basýldý. Polisin ateþ açfiili olarak Devrimci Ýþçi Sendi- masý üzerine Kaymakamlýk bikalarý Konfederasyonu’nun nasý ateþe verildi. Kadýköy Kur(DÝSK) kapatýlmasý anlamýna baðlýdere köprüsünde polis gelen yasaya karþýydý. Onbin- kurduðu barikattan göstericilelerce iþçinin öfkesi, ciddi kaza- re ateþ açtý, üç kiþi öldü. Göstenýmlar elde etmelerine aracý riler 16 Haziran akþamý sona erolan sendikalarýna kitlit vurma- di ama fabrikalardaki direniþler ya çalýþanlara yönelmiþti. Ada- bazý yerlerde üç gün daha delet Partisi’nin binalarý bu öfke- vam etti. den nasiplerini aldýlar.

15

yapmasýyla ve bu toplantýlarda iþbýrakma kararýnýn alýnmasýyla baþladý. Fabrika içinde bir süre Türkiye iþçi sýnýfý mücadele- oturma eylemi yapan iþçiler businin doruk noktasýný oluþturan nun yetmeyeceðinin farkýna va15-16 Haziran hareketi Hükü- rýp seslerini duyurma istemiyle met ve ordu tarafýndan “komü- sokaða çýktýlar. Yakýnlardaki nist ihtilal provasý” olarak la- fabrikalarýn kapýlarýna dayananetlenmeye çalýþýldý. Hareket rak “iþçiler dýþarý” diyerek onlaegemen sýnýfýn korkudan dizle- rý da greve ve yürüyüþe kattýlar. rini titreten bir ayaklanma nite- Örneðin Otosan iþçileri bu yönliðinde olmasýna karþýn “komü- temle Singer, Devlet Malzeme nist” öncülükten bahsetmek Ofisi, Aksan, Eas ve Türkeli fabmümkün deðildi. Grev ve gös- rikalarýný greve çýkarttý. Burada teriler hiçbir sol parti veya önderlik, DÝSK’i kurma ve toplusözleþme hakkýný elde grup tarafýndan örgütlenmeetme süreci içinde miþ, kendiliðinden geOn1967’den beri liþmiþti. binlerce iþçinin Ýþçilerin “kapat- öfkesi, ciddi kazaným- mücadele detýrmayýz” diye lar elde etmelerine aracý neyimi kauðruna sokaða olan sendikalarýna kitlit vur- z a n a n ç ý k t ý k l a r ý maya çalýþanlara yönelmiþti. tem sil ci DÝSK’in yöneti- Tutuklananlarýn serbest býra- ler ve fabmi bile grevle- kýlmasý için Kadýköy Kayma- rika milirin baþladýðýný kamlýðý basýldý. Polisin ateþ t a n la r ý n dý. basýndan haber açmasý üzerine Kayma- day Örgütlü aldý. Nitekim kamlýk binasý ateþe sol iki gün DÝSK Yürütme Kuverildi. boyunca süren rulu grevlerin baþladýgöserilerde yer aldý ðý 15 Haziran sabahý Çemberlitaþ’taki Genel Merkez’de ama sadece katýlým düzeyinde. Böylece 15-16 Haziran direnitoplantý halindeydi ve halen þi Türkiye iþçi sýnýfýnýn kendi Meclis’ten çýkan sendikalar yaba ðým sýz sýnýf çýkarlarý doðrulsasýna karþý yürütecekleri kamtusundaki ilk büyük eylemi olapanyayý tartýþýyordu. Büyük bir direniþe dönüþe- rak mücadele tarihine geçti. cek olan hareket Otosan gibi Ýþçileri birleþtiren polibir dizi fabrikada vardiya baþlatik bir hareket masýndan sonra iþçi temsilcilerinin yeni yasanýn ne anlama 1970’de 600 bin iþçi Türkgeleceði konusunda toplantýlar Ýþ’te, 100 bin iþçi DÝSK’te, 400

Hareket tabandan yükseldi

iþçilere raðmen DÝSK’in kapýsýna kýlýt vuramadý.

Alternatif var mýydý?

“15-16 Haziran direniþi geri çekilmek yerine ileri atýlabilseydi Türkiye’de devrimci bir sürece girilir miydi” sorusu Ordu’nun asýl iþlevi hep sorulur. Bütün toplum iç“Ýþçi-Ordu elele” sýkça atýlan ten içe kaynýyor, dünya 1968 sloganlardandý. Ancak iþçiler sonrasý devasa altüst oluþlara greve çýkarmaya çalýþtýklarý fab- sahne oluyordu. Bu soruya rikalarýn önlerinde ve yürüyüþ olumlu bir yanýt verebilmek hatlarýnda asker barikatý ile kar- için hareketin zaafýnýn nerede þýlaþtýkça ordunun iþçilerle pek olduðu ve bunlarýn nasýl aþýlabide elele olmadýðýný farkýna var- leceðine bakmak gerekiyor. 15-16 Haziran direniþinin zamaya baþladýlar. Hükümet hareketi bastýrmak için sýkýyönetim afý DÝSK bürokrasisinin “evine ilan edince, iþçileri tutuklayan dön ve sýkýyönetime itaat et” askerler oldu. 5 bin 90 iþçi ön- dayatmasý ve asker süngüleri deri iþten atýldý. Bu saldýrý, elde karþýsýnda direniþlerin devam edilen mücadele deneyimine etmesine öncülük edecek, hareketi bütün ülkeye yayaciddi bir darbe vurdu. Ordurak genel greve dönun iþçileri sömüren sisHanüþtürecek, her temin koruyucusu olreket egemen duðu, demokrasi- sýnýfýn korkudan diz- iþyerinde kök nin güvencesi lerini titreten bir ayak- salmýþ bir olamayacaðý or- lanma niteliðinde olmasýna dev rim ci taya çýktý. karþýn “komünist” öncülük- i þ ç i l e r Devlet bas- ten bahsetmek mümkün de- a ð ý n ý n kýsý karþýsýnda ðildi. Grev ve gösteriler hiçbir olmamageri adým atan sol parti veya grup tarafýndan Ss üý ryedkýl .i DÝSK bürokörgütlenmemiþti. Ýþçilerin bir bir le bin iþçi de baðýmsýz sendikalar- ratlarý kendi “ka pattýrmayýz”ye uðruna riyle teda örgütlüydüler. 15-16 Hazi- kontrollerinden so ka ða çýktýklarý DÝSK’in mas halinran hareketi DÝSK’li iþçilerce çýkan hareketi yö ne timi bile grevlerin de olan ayný baþlatýldý. Ancak Türk-Ýþ’e baðlý bitirmek için iþçibaþ ladýðýný basýn- hedefe yönefabrikalarda da greve çýkan iþçi- leri evlerine dönmedan öðrendi. len bu devrimci ler büyük kalabalýklar halinde ye ikna ettiler. Bürokgösterilere katýldýlar. Hatta iþçiler aðý da ancak ratlarýn ikna edemeBübazý kaynaklara göre dikleri ve direniþi devrimci bir iþçi partisiyle kuyük bir direniharekete katýlan sürdürmeye çalý- rulabilir. 150 yýllýk dünya sýnýf Türk-Ýþ’li iþci sayýþe dönüþecek olan þan iþçiler de mücadeleleri tarihi 15-16 Hazisý DÝSK’li iþçi sahareket Otosan gibi askerin süngü- ran gibi sayýsýz kendiliðinden yýndan fazlaybazý fabrikalarda iþçi sü zoruyla hi- iþçi eylemleriyle yazýlmýþtýr. dý. “Reformist” temsilcilerinin sabah vardi- zaya getirildi- Ancak bu altüst oluþlardan save “sarý sendi- ya baþlayýnca yeni yasanýn ler. 15-16 Ha- dece Rusya’daki bir iþçi devletika” olarak ta- ne anlama geleceði konu- ziran direniþi ne dönüþebildi. Rusya’nýn ayýnýmlanan Türk- sunda yaptýklarý toplantý- böylece son- raca da Bolþevik Partisi’nin varÝþ’e baðlý iþçiler larda alýnan iþbýrakma landýrýldý. lýðý bu devrimci iþçiler aðýný de mücadelede kararlarýyla baþladý. Ancak 15-16 oluþtumuþ olmasýydý. öne atýlmýþlardý. ÜsKendiliðinden eylemi, büyük Haziran öylesi bütelik sendikalar yasayük bir iþçi hareketiy- altüst oluþlarý bir avuç zenginin sýndaki deðiþiklik önerisinin süngü zoruna dayadi ki, sýkýyönetim ve baskýya DiTürk-Ýþ’e baðlý Genel-Ýþ Baþkaný raðmen iþçi sýnýfý bu münan düzenine reniþin zaafý Abdullah Baþtürk tarafýndan ya- cadeleden güvenle son vereDÝSK bürokrasisinin pýlmýþ olmasýna raðmen. cek, yeriçýktý. Deðiþik iþkol1998’da Ýstanbul’da yapýlan 1 larýnda ve bölge- “evine dön ve sýkýyöneti- ne büMayýs gösterisinde alana bile lerde yeni yeni me itaat et” dayatmasý ve yük çoayný yoldan giremeyen Türk-Ýþ taleplerle müca- asker süngüleri karþýsýnda di- ðun luve DÝSK’e baðlý iþçiler 15-16 dele devam etti. reniþlerin devam etmesine ön- ð u n Haziran 1970’de birlikte hare- Örneðin Ada- cülük edecek, hareketi bütün d e ket etmiþler ve sýnýfýn birliðinin na’daki BosSa ülkeye yayarak genel greve m o k mücadele içinde tabanda saðla- fabrikasý iþçileri dönüþtürecek, her iþyerinde r a s i s i nabileceðinin kanýtýný oluþtur- akord sistemine kök salmýþ bir devrimci iþ- nin kumuþlardý. karþý 21 Ekim’de diçiler aðýnýn olmama- rulmasýna Sýnýfýn örgütlenme hakkýný reniþe geçtiler, Kayö nel te cek sýydý. hedef alan sendikalar yasasý ge- sým’da da fabrikayý iþgal bu devrimci iþliþen iþçi sýnýfý mücadelesinin ettiler. çiler aðýný oluþturmak önüne set çekmeye çalýþan Yeni sendikalar yasasýnýn önümüzdeki 15-16 Haziran’laAdalet Partisi hükümetinin ese- Temmuz 1972’de Anayasa rýn geri çekilmesini önleyecek riydi. Yasaya karþý çýkan hare- Mahkemesi’nce ortadan kaldý- tek güvencedir. ket de doðrudan iktidarý hedef rýlmasý 15-16 Haziran’ýn direnialmak zorundaydý. “Demirel is- þinin ürünüdür. Egemen sýnýf

9

“Kýzýl” sendikacýlýðý n iflasý Türk-Ýþ’in devlet güdümlü sendikacýlýðýna tepki olarak doðan DÝSK Türkiye’deki iþçi hareketine o güne kadar görülmedik bir militanlýk kazandýrmýþtý. Kýsa zamanda iþçi sýnýfýnýn en mücadeleci kesiminin sendikasý haline gelen DÝSK bu nedenle patronlarýn, polisin, mahkemelerin ve faþist çetelerin baþ düþmaný haline gelmiþti. Militan ve baðýmsýz sendikacýlýðýn nasýl yapýlacaðý kon0usunda Türkiye iþçi sýnýfýna yol gösteren DÝSK, 1516 Haziran’a kadar her sosyalist tarafýndan tartýþmasýz olarak desteklenmekteydi. Ancak 15-16 Haziran ve sonrasýndaki tutumu DÝSK’in “devrimciliðini” tartýþma konusu haline getirirken “kýzýl sendikacýlýk” ve “sýnýf sendikacýlýðý” gibi kavramlar etrafýndaki tartýþmalarýn önünü açtý. Yönetici sýnýfýn DÝSK’i kapatma giriþimine karþý iþçilerin baþkaldýrýsý olarak yaþanan 15-16 Haziran’ýn deneyimi bu tartýþmalara da ýþýk tutuyor. Yöneticilerin “devrimci” olup olmadýðýna göre sendikalarý “sarý” ya da “kýzýl” olarak ayýran anlayýþlara göre, kendi grubundan olmayanlarýn yönetimde olduðu sendikalarda yapýlmasý gereken temel þey “devrimcilerin” yönetime gelmesi için mücadele etmektir. Çünkü “ekonomik taleplerini elde edince patronla uzlaþmaya razý olan iþçiler ekonomik mücadeleyi ancak devrimci sendikalar sayesinde siyasileþtirebilirler.” Büyük iþçi yýðýnlarýnýn örgütlü olduðu sendikalarda yönetime gelmeleri mümkün olmayan birçok sosyalist grup 1970’lerin ikinci yarýsýnda bu yanlýþ anlayýþýn doðal sonucu olarak irili ufaklý yüzlerce baðýmsýz sendika ya da sendika içi muhalefet gruplarý kurdular. “Sýnýf sendikacýlýðýnýn” ancak devrimci ilkelerle yapýlabileceðini savunanlar “benim olsun, küçük olsun” anlayýþýyla oluþturduklarý sendikalar dýþýndaki sendikalara “düzene hizmet ediyor” gerekçesiyle neredeyse düþman gibi baktýlar. O zamana kadar “devrimci” ya da “kýzýl” sendikacýlýðýn temsilcisi olan DÝSK’in 15-16 Haziran eylemleri ve sonrasýnda aldýðý tutumlara yakýndan bakarsak, kýzýl sendikacýlýðýn sadece bir mit olduðunu ve mücadele yükselince nasýl iflas ettiðini görürüz. 15-16 Haziran, “sendikalarýmýzý korumak için grevse grev” diyen iþçilerin greve gidip sokaða çýkmasýyla gerçekleþti. Konfederasyonun kapatýlmasýna neden olacak deðiþikliðe karþý mücadeleyi anayasanýn korunmasý olarak ele alan DÝSK yönetimi grevlerin baþladýðýný basýndan öðrendi. Bu dipten gelen dalga karþýsýnda hükümet ve ordu paniðe kapýldý. 1. Ordu Komutaný Orgeneral Kemalletin Atalay ve Ýçiþleri Bakaný Haldun Menteþoðlu DÝSK yöneticilerine baský yaptýlar. DÝSK Genel Baþkaný Kemal Türkler, Menteþoðlu ile görüþmesi biter bitmez yaptýðý basýn açýklamasýnda “sükünete” çaðýrdýðý iþçilere, “evinize geri dönün” diyordu. Sýkýyönetime itaat edilmesi ve iþçilerin 17 Haziran’da iþbaþý yapmasý için yoðun çaba harcadý. Türk-Ýþ’in devlete ve patronlara yakýnlýðýna tepki olarak kurulan DÝSK “devlet güdümü”ne direnememiþti. DÝSK, kendi kontrolünden çýkan hareketi geri çekerek þiddetle eleþtirdiði “sarý sendikalar”dan özünde farklý olmadýðýný gözler önüne serdi. DÝSK bu tutumunu daha sonraki mücadelelerde de sürdürdü. 15-16 Haziran sýrasýnda ve sonrasýnda Demirel hükümeti ve medyanýn vargücüyle saldýrmasý ve yýlarca süren davalar DÝSK’in bir sendika, bir sýnýf uzlaþmasý kurumu olduðu gerçeðini deðiþtirmiyor. Militan sendikacýlýk anlayýþý DÝSK’i devrimci bir örgüt yapmýyor. Kurulu düzen içinde iþçilerle patronlar arasýnda “aracý” bir yapýya sahip olan sendikalara düzen deðiþtirci misyonlar yüklemek sadece hayal yaratýr. Sendikalar doðalarý gereði her zaman bürokratlar üretirler. Bürokratlar ise ayrýcalýklarýný bu düzenin kurumlarý olan sendikalara borçludurlar. Bu nedenle mücadelenin yükseldiði dönemlerde düzeni deðiþtirmenin önünde gerçek birer engel olurlar. Bu engel ancak devrimci iþçilerin politik birliðini saðlayan bir partiyle aþýlabilir.


8

Ýþçi Demokrasisi 1 Haziran 1998

1960’lý yýllar: Mücadele yükseliyor; yönetici sýnýf sýkýþýyor Ýkinci Dünya Savaþý’ný izleyen yaklaþýk 20 yýl boyunca dünya kapitalist sistemi sorunsuz olarak büyüdü. Kapitalist sistemin bu uzun büyüme dönemi Türkiye’de de etkli oldu. Bir yandan üretim bir yandan da iþçilerin sayýsý artýyordu. 1963’te 2 milyon 745 bin olan iþçi sayýsý 1971’de 4 milyon 55 bine ulaþtý. Adana, Ýzmir ve Ýstanbul gibi sanayi kentlerinin nüfusu hýzla büyüyordu. Þehirleþme hýzý 6.03’le 1965-70 döneminde rekor seviyeye ulaþmýþtý. Türkiye’deki yönetici sýnýf 1961’den itibaren kârlarý artýrabilmek ve uluslararasý piyasada daha fazla yer edinebilmek için ekonomide devlet planlamasý uyguluyordu. Ancak 1960’larýn sonlarýna gelindiðinde kapitalizmin “altýn çaðý” bitmiþti. Patronlar kârlarýndaki azalmayý durdurabilmek için geniþleme döneminde elde edilen haklara saldýrmaya baþladýlar. Dünya kapitalist sisteminin týkanmasý, uluslararasý rekabette çok zayýf olan Türkiye gibi ülkeleri derinden etkilemiþti. 1950’lerden beri 0alýnan ABD yardýmlarý kesilmiþti. Uluslararasý para sistemi çökmüþ Lira’nýn deðeri önemli ölçüde düþürülmüþtü. 1969 yýlý bütçesi çalýþanlar üzerindeki vergi yükünü artýrýyor, çalýþan kesimlerin alým gücünü düþürüyordu. Ýþçiler için bunun anlamý daha düþük ücretle daha aðýr koþullarda daha çok çalýþmaktý. Ancak yönetici sýnýflar dünyanýn hemen her yerinde karþýlarýnda direnen bir iþçi sýnýfý buldular. Ýþçi ve öðrenci hareketleriyle, ulusal kurtuluþ ve eþitlik mücadeleleri dünyayý sarstý. 68 dalgasý Türkiye’deki radikalleþmeye de hýz kazandýrdý. Düzen yaygýn þekilde sorgulanýyor, farklý toplumsal gruplar mücadeleye atýlýrken bu düzene alternatif arýyorlardý. 1968-70 döneminde üniversiteler iþgal ve boykotlarla çalkalanýyordu. 68’de reformizmle kopuþan devrimci hareket öðrenci gençlik içinde kitleselleþiyordu. Köylüler toprak iþgalleriyle “aþaðýdan” bir toprak reformu yapýyor, tefecilere ve düþük taban fiyatlarýna karþý yürüþüþ ve mitinglerle kýrsal kesimdeki dengeleri altüst ediyorlardý. Sýkça birleþen bu iki hareket faþist saldýrýlar, polis baskýsý, cop ve kurþunla karþý karþýya kalýyor ama geri çekilmiyordu. Ýþçi sýnýfý ise 1960’lý yýllarda varlýðýný daha çok hissettirmeye baþlamýþtý. 1963’te yüzde 10.8 olan sendikalaþma oraný 1 milyon 200 bin iþçiyle 1971’de yüzde 29.6’ya ulaþmýþtý. Ancak Türk-Ýþ bürokrasisi iktidardaki Adalet Partisi’yle içiçe geçmiþ durumdaydý. Bürokratlar sýkça kontenjandan AP milletvekili oluyorlardý. Tabandaki iþçiler “devlet güdümlü” diye adlandýrdýklarý Türk-Ýþ’i mücadelenin önünde engel olarak görüyorlardý. Bu duruma alternatif arayýþý ve Türk-Ýþ’in, Türkiye Ýþçi Partisi ile yakýnlýklarýndan dolayý dört sendikayý konfederasyondan atmasý 1967’de DÝSK’in kurulmasýna yol açtý. DÝSK sendikalarýnýn iþkollarýnda toplusözleþme hakký elde etme mücadelesi kuruluþundan sonraki dönemde sýnýf hareketine damgasýný vurdu. DÝSK’e baðlý sendikalar iþveren tarafýndan tanýnma mücadelesi sýrasýnda iþçiler fabrikalarý iþgal etmek polisle çatýþmaya girmek durumunda kalýyorlardý. Bu çetin mücadele sonucu ise Türk-Ýþ sendikalarýna göre çok daha büyük kazanýmlarla çýkýyor, kazanýmla çýktýkça da Türk-Ýþ’e baðlý iþçiler daha yoðun bir þekilde DÝSK’e kayýyorlardý. Hükümetin ekonomiyi yeniden yapýlandýrma giriþimleri, 100’lük zamlar ve paranýn deðerini yüzde 66 düþüren devalüasyon iþçilerin yaþam standartlarýný düþürüyordu. Bu durum yaygýn kitle eylemlerinin maddi temellerini oluþturdu. 1970 yýlýnda grev sayýsý 72’ye, greve katýlan iþçi sayýsý ise 21 bin 156’ya ulaþmýþtý. Hükümet bu mücadelenin önünü kesmek için harekete geçti. Haziran ayý baþýnda mevcut kazanýmlarýn bir çoðunu geri alan bir yasa tasarýsý meclise sunuldu. Yasanýn hedefi mücadelenin önünü çeken DÝSK’i etkisizleþtirmekti. Dönemin Çalýþma Bakaný Turgut Toker bu yasa için “DÝSK’in çanýna ot týkayacak” diyordu. Ancak iþçiler çatýþa çatýþa kurduklarý sendikayý ve elde ettikleri kazanýmlarý “geri vermeye” hiç niyetli deðillerdi. Bir sendika temsilcisi bu kararlýlýðý þöyle dile getiriyordu: “DÝSK sendikasýna girmeden önce tuvalete giderken personel müdüründen marka almamýz zorunluydu. Beþ kiþilik hela varken, yalnýz iki kiþiye tuvalete girme markasý veriyordu. Kývransak da, altýmýzý kirletsek de tuvalete gidemiyorduk. Her gün bozuk kýymayla piþirilen makarna ve hoþaf veriliyordu. Fazla mesaiye zorla kalýyorduk, ama zam farkýný vermiyorlardý... Ama DÝSK sendikasýna girdik. Yöneticilerimiz bu bozuk iþleri düzeltti, yemeklerimiz iyileþti, fazla mesailerimizi aldýk, yýllýk iznimiz arttýrýldý, hela sorunu diye bir þey kalmadý... Sendikalarýmýzý koruyacaðýz... mitingse miting, grevse grev...” Demirel’in baþbakanlýðýndaki AP hükümetinin saldýrgan politikalarý ve Türk-Ýþ yönetiminin hükümetle iþbirliði halinde olmasý iþçi sýnýfýnýn radikalleþmesini engelleyemedi, aksine 15-16 Haziran patlamasýna zemin hazýrladý. Yönetici sýnýfýn “ihtilal provasý” olarak adlandýrdýðý 15-16 Haziran eylemleri dünyanýn dörtbir yanýný saran 1968 mücadele dalgasýnýn Türkiye’deki en önemli parçasý oldu.

1 Haziran 1998 Ýþçi Demokrasisi

15-16 Haziran 1970 direniþi

Türkan Uzun

Dipten gelen dalga tifa” sloganlarý iki gün boyunca Ýstanbul ve diðer illerdeki gösteri ve direniþlerde yankýlandý. Ýþçiler 1970’de yoðunlaþan faþist saldýrýlara ve emperyalizme karþý da öfkelerini dile getiriyorlardý.

Kadýköy, 16 Haziran: Ýþçiler askerlerlre çatýþýyýor -16 Haziran Ýstanbul ve Ýzmit’te aralarýn1970’de polis, ordu da Arçelik, Auer, Türk Demir ve hükümette pa- Döküm, Otosan, Singer, Phinik havasý hakimdi. Telefon ve lips, Aygaz, Grundig’in buluntelsizler durmuyor titrek sesli duðu 180’e yakýn fabrikanýn iþastlar olaylarýn seyrini üstlerine çileri duyduklarý tepkiyi ifade rapor ediyorlardý. Ýstanbul ve etmek için grev ve yürüyüþlere Ýzmit’de kadýnlý erkekli 80 bini katýldýlar. Avrupa yakasýnda aþkýn iþçi greve çýkarak sokaða göstericiler Taksim’e, Anadolu dökülmüþ, direniþ Ankara, Ýz- yakasýnda da Kadýköy ve Üskümir, Adana, Eskiþehir, Zongul- dar’a yöneliyorlardý. Deðiþik dak ve Adapazarý’na yayýlmýþtý. semtlerden gelen yürüyüþçüler Tarihe “Türkiye’yi sarsan karþýlaþýyor, gösteriler Baþiki uzun gün” olarak kalabalýklaþarak larda “Ýþçi-Ordu geçecek 15-16 Hailerliyordu. elele” diye slogan ziran’da harekeP o l i s te geçen iþçiler atan iþçiler asker barikat- Eyüp’teki gösterilerini larýyla karþýlaþtýkça ordunun yürüyüþ’e d u r d u r m a k iþçilerle elele olmadýðýnýn far- katýlanlaüzere kuru- kýna varmaya baþladýlar. Hare- rýn bazýlan polis ve keti bastýrmak için sýkýyönetim larýný göasker bari- ilan edilince, iþçileri tutuklayan z a l t ý n a katlarýný yara ve 5 bin 90 iþçi önderinin iþ- alýnca kayara, kimi yer- ten atýlmasýný saðlayan as- rakol, nede de çatýþa ça- kerler oldu. Ordu iþçileri zarete alýtýþa iktidardaki sömüren sistemi ko- nanlar býrakýAdalet Partili Baþbalýncaya kadar ruyordu. kan Demirel’in istifasýný kuþatýldý. Yine tuistiyorlardý. tuklananlarýn serbest býraÝþçilerin eylemi 11 Hazi- kýlmasý için Kadýköy Kaymaran’da Meclis’ten geçirilen ve kamlýðý basýldý. Polisin ateþ açfiili olarak Devrimci Ýþçi Sendi- masý üzerine Kaymakamlýk bikalarý Konfederasyonu’nun nasý ateþe verildi. Kadýköy Kur(DÝSK) kapatýlmasý anlamýna baðlýdere köprüsünde polis gelen yasaya karþýydý. Onbin- kurduðu barikattan göstericilelerce iþçinin öfkesi, ciddi kaza- re ateþ açtý, üç kiþi öldü. Göstenýmlar elde etmelerine aracý riler 16 Haziran akþamý sona erolan sendikalarýna kitlit vurma- di ama fabrikalardaki direniþler ya çalýþanlara yönelmiþti. Ada- bazý yerlerde üç gün daha delet Partisi’nin binalarý bu öfke- vam etti. den nasiplerini aldýlar.

15

yapmasýyla ve bu toplantýlarda iþbýrakma kararýnýn alýnmasýyla baþladý. Fabrika içinde bir süre Türkiye iþçi sýnýfý mücadele- oturma eylemi yapan iþçiler businin doruk noktasýný oluþturan nun yetmeyeceðinin farkýna va15-16 Haziran hareketi Hükü- rýp seslerini duyurma istemiyle met ve ordu tarafýndan “komü- sokaða çýktýlar. Yakýnlardaki nist ihtilal provasý” olarak la- fabrikalarýn kapýlarýna dayananetlenmeye çalýþýldý. Hareket rak “iþçiler dýþarý” diyerek onlaegemen sýnýfýn korkudan dizle- rý da greve ve yürüyüþe kattýlar. rini titreten bir ayaklanma nite- Örneðin Otosan iþçileri bu yönliðinde olmasýna karþýn “komü- temle Singer, Devlet Malzeme nist” öncülükten bahsetmek Ofisi, Aksan, Eas ve Türkeli fabmümkün deðildi. Grev ve gös- rikalarýný greve çýkarttý. Burada teriler hiçbir sol parti veya önderlik, DÝSK’i kurma ve toplusözleþme hakkýný elde grup tarafýndan örgütlenmeetme süreci içinde miþ, kendiliðinden geOn1967’den beri liþmiþti. binlerce iþçinin Ýþçilerin “kapat- öfkesi, ciddi kazaným- mücadele detýrmayýz” diye lar elde etmelerine aracý neyimi kauðruna sokaða olan sendikalarýna kitlit vur- z a n a n ç ý k t ý k l a r ý maya çalýþanlara yönelmiþti. tem sil ci DÝSK’in yöneti- Tutuklananlarýn serbest býra- ler ve fabmi bile grevle- kýlmasý için Kadýköy Kayma- rika milirin baþladýðýný kamlýðý basýldý. Polisin ateþ t a n la r ý n dý. basýndan haber açmasý üzerine Kayma- day Örgütlü aldý. Nitekim kamlýk binasý ateþe sol iki gün DÝSK Yürütme Kuverildi. boyunca süren rulu grevlerin baþladýgöserilerde yer aldý ðý 15 Haziran sabahý Çemberlitaþ’taki Genel Merkez’de ama sadece katýlým düzeyinde. Böylece 15-16 Haziran direnitoplantý halindeydi ve halen þi Türkiye iþçi sýnýfýnýn kendi Meclis’ten çýkan sendikalar yaba ðým sýz sýnýf çýkarlarý doðrulsasýna karþý yürütecekleri kamtusundaki ilk büyük eylemi olapanyayý tartýþýyordu. Büyük bir direniþe dönüþe- rak mücadele tarihine geçti. cek olan hareket Otosan gibi Ýþçileri birleþtiren polibir dizi fabrikada vardiya baþlatik bir hareket masýndan sonra iþçi temsilcilerinin yeni yasanýn ne anlama 1970’de 600 bin iþçi Türkgeleceði konusunda toplantýlar Ýþ’te, 100 bin iþçi DÝSK’te, 400

Hareket tabandan yükseldi

iþçilere raðmen DÝSK’in kapýsýna kýlýt vuramadý.

Alternatif var mýydý?

“15-16 Haziran direniþi geri çekilmek yerine ileri atýlabilseydi Türkiye’de devrimci bir sürece girilir miydi” sorusu Ordu’nun asýl iþlevi hep sorulur. Bütün toplum iç“Ýþçi-Ordu elele” sýkça atýlan ten içe kaynýyor, dünya 1968 sloganlardandý. Ancak iþçiler sonrasý devasa altüst oluþlara greve çýkarmaya çalýþtýklarý fab- sahne oluyordu. Bu soruya rikalarýn önlerinde ve yürüyüþ olumlu bir yanýt verebilmek hatlarýnda asker barikatý ile kar- için hareketin zaafýnýn nerede þýlaþtýkça ordunun iþçilerle pek olduðu ve bunlarýn nasýl aþýlabide elele olmadýðýný farkýna var- leceðine bakmak gerekiyor. 15-16 Haziran direniþinin zamaya baþladýlar. Hükümet hareketi bastýrmak için sýkýyönetim afý DÝSK bürokrasisinin “evine ilan edince, iþçileri tutuklayan dön ve sýkýyönetime itaat et” askerler oldu. 5 bin 90 iþçi ön- dayatmasý ve asker süngüleri deri iþten atýldý. Bu saldýrý, elde karþýsýnda direniþlerin devam edilen mücadele deneyimine etmesine öncülük edecek, hareketi bütün ülkeye yayaciddi bir darbe vurdu. Ordurak genel greve dönun iþçileri sömüren sisHanüþtürecek, her temin koruyucusu olreket egemen duðu, demokrasi- sýnýfýn korkudan diz- iþyerinde kök nin güvencesi lerini titreten bir ayak- salmýþ bir olamayacaðý or- lanma niteliðinde olmasýna dev rim ci taya çýktý. karþýn “komünist” öncülük- i þ ç i l e r Devlet bas- ten bahsetmek mümkün de- a ð ý n ý n kýsý karþýsýnda ðildi. Grev ve gösteriler hiçbir olmamageri adým atan sol parti veya grup tarafýndan Ss üý ryedkýl .i DÝSK bürokörgütlenmemiþti. Ýþçilerin bir bir le bin iþçi de baðýmsýz sendikalar- ratlarý kendi “ka pattýrmayýz”ye uðruna riyle teda örgütlüydüler. 15-16 Hazi- kontrollerinden so ka ða çýktýklarý DÝSK’in mas halinran hareketi DÝSK’li iþçilerce çýkan hareketi yö ne timi bile grevlerin de olan ayný baþlatýldý. Ancak Türk-Ýþ’e baðlý bitirmek için iþçibaþ ladýðýný basýn- hedefe yönefabrikalarda da greve çýkan iþçi- leri evlerine dönmedan öðrendi. len bu devrimci ler büyük kalabalýklar halinde ye ikna ettiler. Bürokgösterilere katýldýlar. Hatta iþçiler aðý da ancak ratlarýn ikna edemeBübazý kaynaklara göre dikleri ve direniþi devrimci bir iþçi partisiyle kuyük bir direniharekete katýlan sürdürmeye çalý- rulabilir. 150 yýllýk dünya sýnýf Türk-Ýþ’li iþci sayýþe dönüþecek olan þan iþçiler de mücadeleleri tarihi 15-16 Hazisý DÝSK’li iþçi sahareket Otosan gibi askerin süngü- ran gibi sayýsýz kendiliðinden yýndan fazlaybazý fabrikalarda iþçi sü zoruyla hi- iþçi eylemleriyle yazýlmýþtýr. dý. “Reformist” temsilcilerinin sabah vardi- zaya getirildi- Ancak bu altüst oluþlardan save “sarý sendi- ya baþlayýnca yeni yasanýn ler. 15-16 Ha- dece Rusya’daki bir iþçi devletika” olarak ta- ne anlama geleceði konu- ziran direniþi ne dönüþebildi. Rusya’nýn ayýnýmlanan Türk- sunda yaptýklarý toplantý- böylece son- raca da Bolþevik Partisi’nin varÝþ’e baðlý iþçiler larda alýnan iþbýrakma landýrýldý. lýðý bu devrimci iþçiler aðýný de mücadelede kararlarýyla baþladý. Ancak 15-16 oluþtumuþ olmasýydý. öne atýlmýþlardý. ÜsKendiliðinden eylemi, büyük Haziran öylesi bütelik sendikalar yasayük bir iþçi hareketiy- altüst oluþlarý bir avuç zenginin sýndaki deðiþiklik önerisinin süngü zoruna dayadi ki, sýkýyönetim ve baskýya DiTürk-Ýþ’e baðlý Genel-Ýþ Baþkaný raðmen iþçi sýnýfý bu münan düzenine reniþin zaafý Abdullah Baþtürk tarafýndan ya- cadeleden güvenle son vereDÝSK bürokrasisinin pýlmýþ olmasýna raðmen. cek, yeriçýktý. Deðiþik iþkol1998’da Ýstanbul’da yapýlan 1 larýnda ve bölge- “evine dön ve sýkýyöneti- ne büMayýs gösterisinde alana bile lerde yeni yeni me itaat et” dayatmasý ve yük çoayný yoldan giremeyen Türk-Ýþ taleplerle müca- asker süngüleri karþýsýnda di- ðun luve DÝSK’e baðlý iþçiler 15-16 dele devam etti. reniþlerin devam etmesine ön- ð u n Haziran 1970’de birlikte hare- Örneðin Ada- cülük edecek, hareketi bütün d e ket etmiþler ve sýnýfýn birliðinin na’daki BosSa ülkeye yayarak genel greve m o k mücadele içinde tabanda saðla- fabrikasý iþçileri dönüþtürecek, her iþyerinde r a s i s i nabileceðinin kanýtýný oluþtur- akord sistemine kök salmýþ bir devrimci iþ- nin kumuþlardý. karþý 21 Ekim’de diçiler aðýnýn olmama- rulmasýna Sýnýfýn örgütlenme hakkýný reniþe geçtiler, Kayö nel te cek sýydý. hedef alan sendikalar yasasý ge- sým’da da fabrikayý iþgal bu devrimci iþliþen iþçi sýnýfý mücadelesinin ettiler. çiler aðýný oluþturmak önüne set çekmeye çalýþan Yeni sendikalar yasasýnýn önümüzdeki 15-16 Haziran’laAdalet Partisi hükümetinin ese- Temmuz 1972’de Anayasa rýn geri çekilmesini önleyecek riydi. Yasaya karþý çýkan hare- Mahkemesi’nce ortadan kaldý- tek güvencedir. ket de doðrudan iktidarý hedef rýlmasý 15-16 Haziran’ýn direnialmak zorundaydý. “Demirel is- þinin ürünüdür. Egemen sýnýf

9

“Kýzýl” sendikacýlýðý n iflasý Türk-Ýþ’in devlet güdümlü sendikacýlýðýna tepki olarak doðan DÝSK Türkiye’deki iþçi hareketine o güne kadar görülmedik bir militanlýk kazandýrmýþtý. Kýsa zamanda iþçi sýnýfýnýn en mücadeleci kesiminin sendikasý haline gelen DÝSK bu nedenle patronlarýn, polisin, mahkemelerin ve faþist çetelerin baþ düþmaný haline gelmiþti. Militan ve baðýmsýz sendikacýlýðýn nasýl yapýlacaðý kon0usunda Türkiye iþçi sýnýfýna yol gösteren DÝSK, 1516 Haziran’a kadar her sosyalist tarafýndan tartýþmasýz olarak desteklenmekteydi. Ancak 15-16 Haziran ve sonrasýndaki tutumu DÝSK’in “devrimciliðini” tartýþma konusu haline getirirken “kýzýl sendikacýlýk” ve “sýnýf sendikacýlýðý” gibi kavramlar etrafýndaki tartýþmalarýn önünü açtý. Yönetici sýnýfýn DÝSK’i kapatma giriþimine karþý iþçilerin baþkaldýrýsý olarak yaþanan 15-16 Haziran’ýn deneyimi bu tartýþmalara da ýþýk tutuyor. Yöneticilerin “devrimci” olup olmadýðýna göre sendikalarý “sarý” ya da “kýzýl” olarak ayýran anlayýþlara göre, kendi grubundan olmayanlarýn yönetimde olduðu sendikalarda yapýlmasý gereken temel þey “devrimcilerin” yönetime gelmesi için mücadele etmektir. Çünkü “ekonomik taleplerini elde edince patronla uzlaþmaya razý olan iþçiler ekonomik mücadeleyi ancak devrimci sendikalar sayesinde siyasileþtirebilirler.” Büyük iþçi yýðýnlarýnýn örgütlü olduðu sendikalarda yönetime gelmeleri mümkün olmayan birçok sosyalist grup 1970’lerin ikinci yarýsýnda bu yanlýþ anlayýþýn doðal sonucu olarak irili ufaklý yüzlerce baðýmsýz sendika ya da sendika içi muhalefet gruplarý kurdular. “Sýnýf sendikacýlýðýnýn” ancak devrimci ilkelerle yapýlabileceðini savunanlar “benim olsun, küçük olsun” anlayýþýyla oluþturduklarý sendikalar dýþýndaki sendikalara “düzene hizmet ediyor” gerekçesiyle neredeyse düþman gibi baktýlar. O zamana kadar “devrimci” ya da “kýzýl” sendikacýlýðýn temsilcisi olan DÝSK’in 15-16 Haziran eylemleri ve sonrasýnda aldýðý tutumlara yakýndan bakarsak, kýzýl sendikacýlýðýn sadece bir mit olduðunu ve mücadele yükselince nasýl iflas ettiðini görürüz. 15-16 Haziran, “sendikalarýmýzý korumak için grevse grev” diyen iþçilerin greve gidip sokaða çýkmasýyla gerçekleþti. Konfederasyonun kapatýlmasýna neden olacak deðiþikliðe karþý mücadeleyi anayasanýn korunmasý olarak ele alan DÝSK yönetimi grevlerin baþladýðýný basýndan öðrendi. Bu dipten gelen dalga karþýsýnda hükümet ve ordu paniðe kapýldý. 1. Ordu Komutaný Orgeneral Kemalletin Atalay ve Ýçiþleri Bakaný Haldun Menteþoðlu DÝSK yöneticilerine baský yaptýlar. DÝSK Genel Baþkaný Kemal Türkler, Menteþoðlu ile görüþmesi biter bitmez yaptýðý basýn açýklamasýnda “sükünete” çaðýrdýðý iþçilere, “evinize geri dönün” diyordu. Sýkýyönetime itaat edilmesi ve iþçilerin 17 Haziran’da iþbaþý yapmasý için yoðun çaba harcadý. Türk-Ýþ’in devlete ve patronlara yakýnlýðýna tepki olarak kurulan DÝSK “devlet güdümü”ne direnememiþti. DÝSK, kendi kontrolünden çýkan hareketi geri çekerek þiddetle eleþtirdiði “sarý sendikalar”dan özünde farklý olmadýðýný gözler önüne serdi. DÝSK bu tutumunu daha sonraki mücadelelerde de sürdürdü. 15-16 Haziran sýrasýnda ve sonrasýnda Demirel hükümeti ve medyanýn vargücüyle saldýrmasý ve yýlarca süren davalar DÝSK’in bir sendika, bir sýnýf uzlaþmasý kurumu olduðu gerçeðini deðiþtirmiyor. Militan sendikacýlýk anlayýþý DÝSK’i devrimci bir örgüt yapmýyor. Kurulu düzen içinde iþçilerle patronlar arasýnda “aracý” bir yapýya sahip olan sendikalara düzen deðiþtirci misyonlar yüklemek sadece hayal yaratýr. Sendikalar doðalarý gereði her zaman bürokratlar üretirler. Bürokratlar ise ayrýcalýklarýný bu düzenin kurumlarý olan sendikalara borçludurlar. Bu nedenle mücadelenin yükseldiði dönemlerde düzeni deðiþtirmenin önünde gerçek birer engel olurlar. Bu engel ancak devrimci iþçilerin politik birliðini saðlayan bir partiyle aþýlabilir.


10

Ýþçi Demokrasisi 1 Haziran 1998

“ÝÞÇÝ SELÝNÝ DURDURAMADILAR” 15-16 Haziran direniþi sýrasýnda Ýstanbul’da bulunan Yusuf Yýldýrým yaþadýklarýný anlatýyor. Halen DÝSK’e baðlý EmekliSen’in Genel Mali Sekreteri olan Yusuf Yýldýrým’ýn yazýsýný özetleyerek yayýmlýyoruz:

DÝSK KORKUTTU Türk Ýþ’in “partilerüstü” ve devletçi politikalar uygulayabilmek için konfederasyondan attýðý Maden-Ýþ, Lastik-Ýþ, Gýda- Ýþ ve Basýn-Ýþ ile birkaç baðýmsýz sendikanýn biraraya gelmesiyle 12 þubat 1967’de DÝSK kurulmuþtu. DÝSK, mücadeleciliðiyle hýzla örgütleniyordu. Bu durum karþýsýnda paniðe kapýlan düzen partileri ve Türk-Ýþ bürokratlarý çalýþma yaþamýna antidemokratik düzenlemeler getirerek iþçi sýnýfý içerisinde ki bu kabarýþý bitirmeye çalýþtýlar. Tasarý, iþçi sendikalarý konfederasyonlarý için baraj sistemi öngörüyordu. Yasa meclisten geçerse DÝSK Türkiye’nin hiçbir yerinde toplusözleþme yapamayacaktý.

Sol 15-16 Haziran’ýn derslerini çýkarmadý

TABAN ÖRGÜTLÜLÜÐÜ DÝSK, tasarý aleyhinde iþçiler arasýnda bilgilendirme faaliyetini yoðunlaþtýrdý. Ýstanbul’da hemen her fabrikada iþçi temsilcileri tasarýnýn iþçi sýnýfýnýn çýkarlarýna aykýrý içeriðini iþçilere anlatýyor ve protesto eylemlerinin örgütlenmesi gerekliði sonucuna varýlýyordu. Amaç 17 Haziran’da tüm fabrikalardan iþçilerin yürüyerek Taksim’e gelmesi ve burada büyük bir miting düzenlemekti. Miting ve eylem planý irili ufaklý bin 200 iþyerinde iþçilerin oyuna sunuldu ve hemen hemen bütün iþyerlerinde kabul edildi. Bunun üzerine iþçi temsilcileri DÝSK’in Merter’deki binasýnda toplanarak yürüyüþ güzergahlarýný tartýþtýlar. Ýzin almak için Valiliðe baþvuruldu. Valilik izin vermedi. Ama kararlýydýk. Mutlaka yürüyüþümüzü yapacaktýk. TÝP bu kararýrýmýzý destekliyordu.

YASAK SÖKMEDÝ Ýþçiler 15 Haziran sabahý iþ býrakýp yürüyüþ yapmaya baþladýlar. Sabahýn erken saatlerinde Bakýrköy ve Osmanbey’deki fabrikalarýn önlerinden yürüyüþe geçmiþ Londra Asfaltý’nda birleþmiþtik. Kalabalýk onbinleri buluyordu. Londra Asfaltý’ný takiben Merter, Topkapý, Fýndýkzade hattý izlenerek Aksaray’da bir baþka iþçi grubuyla birleþetik. Beyazýt, Caðaloðlu, Galata Köprüsü hattý izlenerek karþýdan gelecek iþçilerle Karaköy’de buluþup Taksim’e çýkýcaktýk.

Devlet Güvenlik Makhemelerin kapatýlmasý için 1976 sonbaharýnda 300 bin kadar iþçi greve çýktý

ÝLK BARÝKAT Merter Sitesi’ne girmeden askeri barikatlarla karþýlaþtýk. Ýþçiler askerle çatýþmak istemiyorlardý. Askeri helikopterler iþçiler üzerinde alçaktan uçarak bizi tehdit ediyorlardý. Yukardan bildiriler atýlýyordu. Bu bildirilerde eylemi bölmek için çeþitli sloganlar yazýyordu. Bunlarda “Türk Ýþçiþi çalýþkandýr”, “Koministlere uymayýn, fabrikalarýnýza dönün” yazýyordu. Ýþçiler bu bildirileri alýp parçalýyorlardý. Barikatý aþmak iki kola ayrýldýk. Büyük çoðunluðun Osmanbey’den Zeytinburnu yoluyla sahil izlenerek Kumkapý’dan Aksaray’a çýkmasýný önerdik. Disiplin bozulmadan megafonlarla aktarýlan talimatlara uyuldu. Bir kýsmýmýz barikattaki tanklarý aþtý. Topkapý’ya kadar iki barikat daha aþýldý. Bu arada hiç çatýþma olmadý. Tokapý’daki iþçilerle birleþince birkaç barikat daha kolaylýkla aþýldý. Aksaray’a gelindiðinde Beyazýt Meydan’ý kalabalýðý alamadý.

BÝRLEÞMEMÝZDEN KORKTULAR Beyazýt Meydaný’ndan Caðaloðlu’na çýkýncaya kadar hiçbir engel yoktu. Tanklar, valiliðin tam karþýsýnda yolumuzu kesmiþlerdi. Tanklarýn önünde de kalkanlý polisler vardý. Polis þefleri yürüyüþü durdurmaya çalýþtýlar. Ýþçiler durmayýp yürüyünce polis önce cop kullandý, sonra silah. Birkaç arkadaþýmýz yaralandý. Buna raðmen yürüyüþ durmadý. Tanklarýn üzerinden atlayarak ilerledik. Kararlýydýk, Taksim’e çýkacaktýk. Biz Sirkeci’ye indiðimizde farklý yönlerden gelen iþçilerin birleþmesini önlemek için vapurlarýn ve teknelerin denizin ortasýna çekildiðini ve Galata Köprüsü’nün açýldýðýný gördük. Sarýyer-Alibeyköy tarafýndan gelen iþçiler Karaköy’de bizi ve Anadolu yakasýndan gelecek iþçileri bekliyorlardý. Geceyi Sirkeci Rýhtýmý’nda geçirdik. Sabahleyin Taksim’e çýkmaya kararlýydýk. Gelen haberlere göre Kadýköy’de silahlar susmuyordu. Kaymakamlýk binasý iþgal edilmiþti. Bu iþçi selini durduramýyorlardý. Çatýþmalarda üç iþçinin hayatýný kaybettiðini öðrendik. Ýstanbul’da sýkýyönetim ilan edilmiþti. DÝSK Genel Baþkaný Kemal Türkler radyodan “iþyerinize dönün” çaðrýsý yapýyordu. Patronlar ve onun hükümeti de boþ durmuyordu. Gün boyunca eylamlari “komünizm ve ayaklanma provasý” diye anlatan radyo, sendikacýlarý hain ilan ediyordu. 17 Haziran günü tutuklamalar baþladý. Bazý iþçi temsilcisi arkadaþlar fabrikalardan atýlmýþlardý. Tutuklamalar, iþkenceler ve iþten atmalarla iþçilerin bu devrimci canlanýþýnýn öcü alýnmak isteniyordu. Ýstanbul’da sýkýyönetim terörü bitmiyordu. Burjuvazinin iðrenç yüzü bir kez daha görünmüþ maske düþmüþtü. Türkiye iþçi sýnýfý bu deneyimle hükümetlerin patronlarýn emrinde uþaklar olduðunu unutmamak üzere öðrendiler.

DERSLER

Ýþte üzerinden 28 yýl geçen 15-16 Haziran’ýn benim yaþadýðým öyküsü buydu. Bundan ders alýnmasý gereken noktalar var: 1. Burjuvazi meclisi kullanarak iþ yaþamýný ve onun yasalarýný kendi sýnýfsal çýkarlarý doðrultusunda hazýrlatýr. 2. Burjuvazinin en çok korktuðu þey iþçi sýnýfýnýn birleþik ve yýðýnsal eylemidir. 3. Ýþçi sýnýfý kendi öz örgütlerine sahip çýkmak ve örgütlenmek zorundadýr. 4. Sosyalistler birlikte mücadele etmek ve iþçi sýnýfýyla baðlarýný geliþtirmek zorundadýr.

hareketi ile verili düzenin temel taþlarýnýn sarsýldýðý bir dünyada, 1516 Haziran direniþi Türkiye egemen sýnýfýnýn “egemenliðini”ne aðýr bir darbe vurdu. Türkiye’de ilk kez iþçi sýnýfý kollektif iradesini dayatýyor, iktidar sahiplerine kafa tutuyordu. Bu hareket kapitalist sömürü düzenini sorgulayan ve sosyalist dönüþüm cephesinde yer alanlarlara toplumdaki dönüþtürücü gücün iþçi sýnýfý olduðu dersini veriyordu. Ancak 1960-1970 arasý Türkiye’de solun durumu ve 1970 sonrasý geçirdiði ayrýþma sürecindeki tartýþmalara baktýðýmýzda genel olarak solun 15-16 Haziran’dan ya hiçbirþey öðrenemediðine ya da yanlýþ ve eksik dersler çýkardýðýný görüyoruz.

“parlamento yolu ile sosyalizm” oy vermesiyle parlamenter yoldan anlayýþýna kayarken, Mihri Belli sosyalizmi kurulabileceklarini idTürkiye’de sosyalizm için koþulladia eden reformist bataklýk içinrýn uygun olmadýðýný ilk önce Mildeyken karþýladý. Sol iþçi sýnýfýnýn li Demokratik Devrim ile burjuva içinde mevzilenmediði için diredevrimi sürecinin tamamlanniþ onlar açýsýndan bir Bu masý gerektiðini savunuriz” oldu. Hepsi tartýþmalarda iki “süp yordu. iþçi sýnýfýnýn direeðilim oluþtu. Birinci Bu reformist ve niþini alkýþladý eðilim 1965 seçimleri ile devrimci ayrýþma ama 17 Hazisol hareketin ge- TÝP’in 15 milletvekilini Meclis’e ran’da yüzleleceði üzerinde göndermesiyle ortaya çýktý. Genel rini yine belirleyici ola“halka”, Baþkan Mehmet Ali Aybar çevresi “ o r d u y a ” caktý. Gençlik h a r e k e t i n d e “parlamento yolu ile sosyalizm” an- ve “oy sanöne çýkan De- layýþýna kayarken, Mihri Belli Türki- dýðýna” çeniz Gezmiþ ve ye’de sosyalizm için koþullarýn uy- virdiler. Mahir Çayan gun olmadýðýný ilk önce Milli De- Mihri Belli, çevresi Mihri Belnun dimokratik Devrim ile burjuva reornidu li’nin daha radikal þi bitirgörünen ama pat- devrimi sürecinin tamamlan- mede yani var ronlarla iþçilerin (ve masý gerektiðini savu- olan düzeni saköylülerin) sýnýf çýkarlavunmadaki rolünuyordu. TÝP deneyimi rýný uzlaþtýran Milli Cepnün üzerinden atlayahe’ci kampta yer alacaklardý. Milrak, ülkede siyasi otorite 1961’de kurulan Türkiye Ýþçi li Cep he’ci ler “dev le tin ege men boþ lu ðu olduðunu ve ordunun Partisi solun odaðý durumundaydý sýnýfýn devleti olduðu” gerçeðinbunu “ilerici” bir darbe ile çözeve bir dönem büyük bir coþku yaden uzak bir tutum alarak, orduya ceðini tartýþmaya baþladý. Yine rattý. TÝP tabanýnda iþçiler önemli devrimci misyon biçiyor, generalMilli Cephe’de yer alan Doðu Pebir kesimi oluþturuyordu. TÝP’in ler den “ile ri ci” bir dar be bek li yor rincek ve Proleter Devrimci Ayaldýðý oylar içinde iþçi oylarý diðer lardý. dýnlýk (bugünkü Ýþçi Partisi) çevpartilerin üç katýydý. Bu da yoMilli 1968 yýlýnda Sovyetler resi 15-16 Haziran’da askerle iþçiðun bir iþçi desteðine iþaBirliði’nin Çekoslalerin karþý karþýya gelmesinin bir Cephe’ciler ret ediyordu. Ancak gevak ya’ya gi re rek pro vakasyon olduðunu, hükümenel olarak TÝP iþçi sýný- “devletin egemen sýBaharý’ný tin Milli Cephe’yi bölmeye çalýþtýfý hareketinden ko- nýfýn devleti olduðu” Prag ðýný öne sürdü. puktu. Ýþçi meseleleri gerçeðinden uzak bir tu- tanklarýn zoruyla s o n la r d ýr ma sý Mahir Çayan çevresi ise ordu 1967’de kurulan tum ala rak, or du ya dev TÝP için de ki ay ko nusunda netleþti. Gelecek darDevrimci Ýþçi Sendibenin “gerici” olacaðýný öngörekalarý Konfederasyo- rimci misyon biçiyor, ge- rýþmayý iyice berek Mihri Belli’den koptu. Deniz nu’na devredilmiþti. nerallerden “ilerici” bir lirginleþtirdi. AyGezmiþ ve arkadaþlarý ise “cephe “Sosyalizmin iþçi sýnýfý- darbe bekliyorlardý. bar “güler yüzlü sos ya lizm”, Mih ri aç mak” üzere daða çýkmaya karar nýn kendi eseri olacaðý”, Belli ise Sovyetler Birverdiler. Silahlý mücadeleyi baþladevrimci partinin de bu sýliði’ni destekledi. Sovyettýrlarsa memnuniyetsizlik içinde nýfýn ve eyleminin içinde inþa ler Birliði-Çin uzlaþmazlýðý ve Kükývranan halkýn kendi peþlerinedileceði gerçeðinden son derece ba’da Kast ro’nun ik ti da ra gel me si den geleceðini umut ediyorlardý. uzaktý. Böylece 15-16 Haziran’ýn de TÝP’in içindeki tartýþmalarý ayBütün bu farklý çevreler tüm saönemini kavrayacak terorik-pratik rýþ ma la ra gö tü rü yor “si lah lý mü ca mi miyetlikleri ile çizgilerinin doðaltyapýdan yoksundu. dele” anlayýþýný besliyordu. Deniz ruluðuna inanýyor, bu uðurda haTürkiye’de köklü bir deðiþimin Gezmiþ ve Mahir Çayan çevreleri, yatlarýný ortaya koyuyorlardý. Annasýl olacaðý konusunda yoðun devrim için silahlý bir grubun halcak devrimci marksistler sosyatartýþmalar yaþanýyordu. TÝP içinka ön cü lük et me si ge rek ti ði üze lizm mücadelesinin iþçi sýnýfýndan de süren bu tartýþmalarda markrinde duruyorlardý. kopuk ve sýnýfa raðmen verilemesizm ve iþçi sýnýfýndan kopukluk Türkiye solu 15-16 Haziran’ý, yeceði dersini çýkarmalý, iþçi sýnýfýkendini açýkca gösteriyordu. Bu bir taraftan iþçi sýnýfýnýn kitlesel nýn içinde örgütlenerek gelecek tartýþmalarda iki eðilim oluþtu. Biey le mi ye ri ne si lah lý mü ca de le yi 15-16 Haziran’larý devrimci sorinci eðilim 1965 seçimleri ile koyan ikameci ve iþçi sýnýfý persnuçlarýna götürmelidirler. TÝP’in 15 milletvekilini Meclis’e pek tif li po li ti ka lar dan uzak halk çý göndermesiyle ortaya çýktý. Genel Türkan Uzun (popülist); diðer taraftan iþçilerin Baþkan Mehmet Ali Aybar çevresi

68


1 Haziran 1998 Ýþçi Demokrasisi

11

FAÞÝZM NEDÝR? Barbarlýðýn Son H a ddi

çapta bir terörü uygulamak için yetmez. Bu nedenle faþizm, diðer baskýcý rejim ve diktatörlüklerden farklý olarak sokakta sivil, kitlesel silahlý bir tabana ihtiyaç duyar. Ancak böyle aþaðýdan kitlesel bir güç sayesinde bu çapta bir baský ve terör uygulanabilir.

1933’ten 1944’e kadar faþistlerin Hitler Almanya’sýndaki iktidarlarý sýrasýnda; altý milyon Yahudi, iki buçuk milyon Polonyalý, beþyüzbin Çingene, 473 bin Rus savaþ mahkumu, yüzbin özürlü ve “akýl hasKapitalizmin Ürütasý”, onbinlerce sosyalist, nü komünist, eþcinsel ve diðer “saðlýksýz unsur” yani Faþist hareket iktidara, yaklaþýk on milyon insaný kapitalist sýnýfýn kendisini katlettiler. Faþizm, Maiþçi sýnýfý örgütlenmelerini raþ’ýn Sivas’ýn Çorum’un tümüyle imha etmekle iktihergün, heryerde, sistemadarý tümüyle kaybetmek tik bir biçimde yýllarca uyikilemine sýkýþmýþ hissettigulanmasý, bu katliamlarda ði dönemde gelebilir. Anyapýlanýn binlerce katý bir cak böylesi bir kriz anýnda terör demek. Faþizm lafýný kontrol edilmesi kapitalist içini boþaltarak hertürlü sýnýf açýsýndan da zor olan baský ve gericilik için, hatsokaklardaki silahlý faþist ta parlementer rejimler çeteler bir kurtarýcý rolü için bir küfür gibi kullanoynayabilirler. maya baþlamak herþeyden Faþist hareketin güçlenönce böylesi bir katliamýn diði ve iktidara geldiði döçapýný ve yarattýðý terörü nemler derin toplumsal unutmak, yalnýz sosyalistkriz dönemleridir.Faþizmin ler için deðil ama topluiktidara gelmesi için iki komun çoðunluðu için ne þulun var olmasý gereklidir: denli büyük bir yýkým ve Birincisi, kapitalistler çaretehlike olduðunu görmezsizdirler. Öylesine çaresizden gelmek demek. dirler ki askeri polisiye Naziler iktidara gelmeyöntemlerle toplumu biraden önce bunlarý vaadetrada tutamadýklarý için, kamiyorlardý, sadece Yahudiderlerini ideolojik olarak leri Filistin’e geri gönderçýlgýnca þeyler savumenin propagandasýFanan faþist çetelere ný yapýyorlardý. Na- þizm, Maraþ’ýn baðlama riskini zi rejiminde ise Sivas’ýn Çorum’un göze alýrlar ve kimse için özel harekeher gün, heryerde, sis- fatiþist yaþam denilen bir iktidar bir alan kalma- tematik bir biçimde yýl- al ter na ti fi dý. Kimin doða- larca uygulanmasý, bu olarak desbileceðine, ki- katliamlarda yapýlanýn tek le me ye min doðamayabinlerce katý bir te- b a þ l a r l a r . caðýna, kimin evÝkincisi, faþist rör demek. lenebileceðine, kihareket zayýflamin çocuk yapabilemýþ ve bölünmüþ ceðine devlet karar veridurumdaki iþçi sýnýfýyordu. Onbinlerce “saðlýkný terörize etme gücünde sýz” insan zorla kýsýrlaþtýrýlbir kitleselliðe ve örgütlüdý. Nazilerin kadýnlar için lüðe ulaþmýþ, iþe yarar olsloganý “Çocuklar, mutfak duðunu kanýtlamýþ olmalýve Kilise” idi. dýr. Okullardaki izci gruplaKapitalizm 1. Dünya Sarýndan, spor klüplerine kavaþý’ndan çýktýðýnda kendidar bütün örgütlenmeler; ni ekonomýk durgunluk ve parti, sendika, dernek, vadevrimlerle kuþatýlmýþ halkýf vb kapatýldý. Yalnýz sosde buldu. Rusya’da iþçiler yalist fikirleri savunanlar iktidarý almýþlardý. Almandeðil, dini gruplar ve biliya’da 1919 ve 23’te devrim madamlarý da baský gördü. giriþimleri olmuþtu. MacaFaþizm sadece azýnlýklaristan’da iþçi cumhuriyeti ra yöneltilmiþ bir saldýrý deFransýz askerleri tarafýndan ðildi. Hedefi iþçi sýnýfýnýn bastýrýlabilmiþti. Ýtalya’da örgütlülüðünü yoketmekfabrikalar silahlý iþçilerin iþti. Ýtalya’da faþist Mussolini galindeydi. 1930’larýn baiktidara gelerek yýllardýr süþýnda dünya ekonomisi ren çetin iþçi mücadeleleritekrar krize girdi ve yeni ni bastýrdý. Almanya’da yidevrimlerin ortaya çýkmasý ne faþizmin amacý 1. Dünciddi bir olasýlýktý. Askeri ya Savaþý’ndan beri devgüçlerin miyonlarca iþçiyi rimci kalkýþmalarda bulukontrol etmesi mümkün nan Alman iþçi sýnýfýnýn dideðildi. reniþini yoketmekti. Hitler’in çeteleri ise 400 Hitler iktidara geldikten bin kiþilik Þok Birlikleri ile sonraki iki yýlda iþçi ücretiþçi örgütlerini yokedebileleri %40 düþürüldü. Ýþçi liceðini iddia ediyordu. derleri, sendikacýlar tutukFaþist hareket böylesi landý, iþkence gördü, öldükitlesel bir tabaný nasýl karüldü. Ýþçi örgütlerinin zandý? mallarýna el konuldu. FaAvrupa orta sýnýflarý kriþist iktidar dönemi topluzin altýnda ezilmekteydi. Ýþmun akla gelebilecek en çiler gibi krizin etkilerine korkunç þekilde baský altýkarþý kollektif olarak dayana alýndýðý ve terörize edilnýþmak veya mücadele oladiði bir dönemdi. Polis, asnaklarý ve krize bir çözümker vb güvenlik güçleri bu leri yoktu. Rekabet edeme-

ÇORUM KATLÝAMI: Alevi köylere saldýran faþistler teslim aldýklarý çoçuk, ihtiyar ve kadýnlarý iþkence yaptýklan sonra bazýlarýný yakarak öldürdüler. çi sýnýfý için eþi görülmehareket yarattýklarý takdirdikleri büyük kapitalistlernin çýkarlarýný temsil eder. miþ bir felaket, baský ve tede çoðalabildikleri için bule mücadele etmeleri im“..Ýktidardaki faþizm kürör olacaðý. Faþizm baþlanralardaki kontrollerine karkansýzdý. Ýþçi hareketi krize çük burjuvazinin iktidarý gýçta azýnlýklarý öne çýkarsa þý mücadele etmek ve onlakendi çözümünü dayatabildeðildir. Tersine, tekelci da aslýnda bütün iþçi sýnýfýrý buralardan sökmek zose orta sýnýflar onun etkisisermayenin en acýmasýz ný hedef aldýðý için faþizme rundayýz. ne girebilirdi ancak Almandiktatörlüðüdür. Mussolini karþý mücadelede iþçi sýnýFaþistleri durdurabilmeya’da durum böyle deðildi. haklý: ara sýnýflar baðýmsýz fýnýn mümkün olduðu kanin yolu, onlara karþý Ýþçi sýnýfý savunma durupolitika yapma yeteneðine dar geniþ kýsmýný birleþtirmümkün olduðu kadar mundaydý ve liderleri müsahip deðildir. Büyük kriz mek gerekli ve mümkün. çok insanýn katýlýmý ile mücadeleye önderlik edemidönemlerinde iki temel sýÝkincisi faþistlerin iktidacadele etmektir. Küçük yorlardý. nýftan birinin politikalarýný rý bütün demokratik haklagruplarýn izole bir þekilde Orta sýnýf açýsýndan varouç noktaya vardýrmak iþlerýn, düþünce ve düþünceyi faþistlerle fiziksel cepheleþlan bu liderlik boþluðunu vini görürler. Faþizm onlarý ifade etme hakkýnýn mesi hem 1930’larda Hitler ve Mussolini doldurbüyük sermayenin hizmeFasonu olacaðýnAlmanya’da hem dular. Kendi ekonomik yotine sokmayý baþardý”. þistlerin politik dan bu haklar, de 70’lerde koluþlarýnýn ve statü kayýpBöylesi kollektiflikten faþistlere bu sanatý, küçük burjuva- T ü r k i y e ’ d e larýnýnö krizin suçlusu, uzak ve örgütsüz bir tabaný haklarý tanýuluslararasý Yahudi banörgütleyebilmek için faziyi proleteryaya karþý baþarýsýz olyarak sa- düþmanlýk temelinde birleþ- du. Troçki kerler, Yahudi Komünistþizm, kitlesel bir sokak havunulasa’da ler, açgözlü iþçiler, ‘Markreketine, mahalleleri, okultirmektir. Durumu düzeltmek Fran maz. NaKo mü nist sistlerin kuyruðundaki’ larý vb kontrol eden bir soziler siya- için ne yapýlabilir? Önce ken- Parti böyle sendikacýlardý. kak gücüne ihtiyaç duyar. si tartýþ- di altýndakilere saldýr. Büyük tak tik le re Faþist liderler “küçük Hitler bunun farkýndayma yoluy- sermaye karþýsýnda iktidarsýz baþ vur du adamýn” - küçük iþadamladý: “Kitlesel gösteriler, küla deðil te- olan küçük burjuvazi iþçile- ðunda þöyrýnýn, askerlerin, devlet çük adamýn ruhuna, kendirörle büyür le diyordu: görevlilerinin, si küçük bir solucan Hitri ezerek kendisini kur- “Gö ve iktidara rev faþizd o k t o r l a r ý n , ler bunun far- olsa da büyük bir taracaðýný düþü- me karþý savaþa gelir. Bu neavu kat la rýn- kýndaydý: “Kitlesel canavarýn parçasý nür” denle diðer sað artan sayýda iþçiyi rezil rüsva olduðu inancýný ve gerici siyasi akýmkatmaktýr.... maceraolmuþ saygý- gösteriler, küçük ada- kazýmalýdýr”. lardan farklý olarak Nazilelar sadece küçük ve milideðer insan- mýn ruhuna, kendisi kü- Sonuç olarak rin siyasi ve diðer örgütlentan bir azýnlýðý izole eder... larýn savu- çük bir solucan olsa da faþizm, iþçi sýnýmelerinin yasaklanmasý ve Aktif öz savunmadan yanuculuðuna büyük bir canavarýn fýnýn bütün öronlara fikirlerini ifade edenayýz... bu aktif öz savunso yu nu yor - parçasý olduðu inan- güt lü lük le ri ni, cekleri platformlarýn verilma ancak iþçi kitlelerinin du. Küçük bütün toplumsal cýný kazýmalý- muhalefeti yoket- memesini savunmak zo- öncelikle de sosyal demokburjuvaziyi düþdýr”. rundayýz. Nasýl kadýnlara rat iþçilerin desteðini aldýtüðü yerden kaldýmeyi amaçlayan, butecavüz edilmesi gerektiðiðýnda baþarýlý olabilir...” rýyor, ona bir kimlik ve nun için iþçi sýnýfýný bölen ni savunan bir siyasi partiSon olarak, faþist harekeeline bir mücadele bayraðý ýrkçý, milliyetçi ideolojiyi nin fikirlerini açýklama öztin kitleselleþmesini engelveriyordu. kullanan, orta sýnýf içinde gürlüðü demokrasi adýna lemek için onun kaynaðý Troçki bunu þöyle ifade örgütlenen bir kitle haresavunulamazsa Kürtlerin olan egemen fikirlerle tareder: ketidir. ve Alevilerin yokedilmesi týþmak zorundayýz. Ayýrým“Faþistlerin politik sanaFaþizme Karþý Mü- gerektiðini savunan bir cýlýk, ýrkçýlýk, savaþ çýðýrttý, küçük burjuvaziyi prolepartinin de fikirlerini açýkkanlýðýný teþhir etmeli ve teryaya karþý düþmanlýk tecadele lama hakkýndan bahsedilefaþistlerin güçlenmesine melinde birleþtirmektir. Faþizm deneyimlerinden mez. Aksine onlara bu hakzemin hazýrlayan sorunlaDurumu düzeltmek için ne ve Troçki’nin faþizm analiký vermek Kürtlerin hayat rýn iþsizliðin, yoksulluðun, yapýlabilir? Önce kendi alzinden yola çýkarak faþizhakkýný riske atmaktýr. savaþýn nedeninin kapitatýndakilere saldýr. Büyük me karþý mücadele açýsýnÜçüncü nokta, faþist halizm olduðunu anlatmak sermaye karþýsýnda iktidardan üstünde durmamýz gereket açýsýndan bir sokak zorundayýz. sýz olan küçük burjuvazi iþreken önemli birkaç noktahareketi olarak örgütlençileri ezerek kendisini kurdan birisi, faþizmin iktidara menin taþýdýðý önem. Fataracaðýný düþünür”. gelirse bunun nüfusun çoþistler ancak mahallede, Ancak faþizm iktidara Betül Genç ðunluðu için yani bütün iþokulda, sokakta güçlü bir geldiðinde büyük sermaye-


12 Ýþçi Demokrasisi 1 Haziran 1998

1933’deki Nazi Zaferinin Dersleri

Anti Faþist Birlik Ocak 1933’te Hitler Almanya Baþbakaný oldu. Bu kaçýnýlmaz bir sonuç deðildi. Ýki ay önce, Kasým 1932’de Sosyal Demokrat Parti (SPD) 7.2 milyon, Komünist Parti (KPD) ise 6 milyon oy almýþtý. Yani iki örgüt toplam 13.2 milyon alýrken Nazilerin oyu 11.7 milyon yani 1.5 milyon daha azdý. Bundan daha önemlisi iþçi örgütlerin destekleyenlerin niteliðiydi. Troçki’nin dediði gibi:

30

“Seçim istatistikleri terazisinde 1 miyon faþist oy 1 milyon Komünist oyla ayný deðerdedir. Ama devrimci mücadelenin terazisinde büyük bir fabrikadaki bin iþçi, bin tane küçük devlet görevlisi, katip, onlarýn karýlarý ve kayýn validelerinden yüz kere daha büyük bir gücü temsil eder. Faþistlerin kitlesinin önemli bir kýsmý insan tozudur.” Ne var ki iki kitlesel iþçi örgütünün liderliði tamamen iflas etmiþti. SPD Nazizme karþý demokrasiyi savunmak için Alman devletine ve polisine güveniyordu. Hitler iktidara geldikten sonra bile SPD lideri Otto Wels insanlara endiþelenmemelerini söylüyordu: yeni kabine sadece Nasyonal Sosyalistler’den deðil, Alman Milliyetçileriyle Nasyonal Sosyalistlerin koalisyonundan oluþmaktaydý. Oniki hükümet üyesinden sadece üçü Naziydi, diðerleri Muhafazakarlardý. Ayrýca Hitler, Meclisteki yemini ile Devlet Baþkanýna Weimar Anayasasý’ný koruma sözü vermiþti. Nazi içiþleri bakaný Wilhelm Frick, kabinenin Komünist Parti’nin yasaklanmasýný reddettiðini ve basýn özgürlüðüne karýþmayacaðýný açýklamýþtý! Elbette iki ay sonra Komünist Parti yasaklandý ve seçimlere katýlmak isteyen sosyalist adaylar tutuklandý. 23 Mart 1933’te Hitler’e sýnýrsýz yetkiler veren bir yasa Meclise sunulduðunda SPD lideri Otto Wels tasarýya karþý konuþtu ancak yasalar çerçevesindeki bir muhalefet olarak hareket eden Partinin, rejime karþý þiddeti dýþlayan yasal bir mu-

halefette bulunacaðýný söyledi. Wels þöyle konuþtu: “5 Mart seçimleri hükümet partilerine çoðunluk kazandýrarak onlara Anayasanýn ruhuna ve metnine uygun biçimde yönetme þansý verdi... þu anki iktidarlarýný bir veri olarak kabul ediyoruz. Ancak halkýn adalet duygusu da politik bir güçtür ve bu adalet duygusuna seslenmeye devam edeceðiz.” KPD liderliði de daha az çürümüþ deðildi. Stalin’in izinde Sosyal Demokratlarýn sosyal faþist olduðunu, yani Nazilerle Sosyal Demokrasi arasýnda niteliksel bir fark olmadýðýný ilan etmiþlerdi. KPD’nin Parlemento kanadýnýn lideri Remelle 14 Ekim 1931’de, Hitler’den sonra sýra Remelle’in diyebiliyordu: “Faþist beylerden korkmuyoruz. Ýplikleri pazara bütün diðer hükümetlerden daha çabuk çýkacak. (Komünistlerden, ‘evet öyle!’ sesleri yükselir)”. Troçki bütün tutkusu ve parlaklýðýyla Alman iþçilerini Hitler’in temsil ettiði felaketle yüzleþmeye çaðýrýyordu. 23 Kasým’da yazdýðý, “Almanya, Uluslararasý Durumun Anahtarý” adlý broþürde þöyle diyordu: Alman krizinin çözümünün hangi yönde geliþeceði sadece Almanya’nýn kaderini deðil (ki bu bile yeterince önemli), Avrupa’nýn kaderini, dünyanýn kaderini uzunca bir dönem için belirleyecek... Nasyonal Sosyalistlerin iktidara gelmesi herþeyden önce Alman proleteryasýnýn çiçeðinin yokedilmesi, örgütünün imha edilmesi, kendisine ve geleceðine olan inancýnýn ortadan kaldýrýlmasý anlamýna gelecektir. Toplumsal çeliþkilerin Almanya’da çok daha olgunlaþmýþ ve keskinleþmiþ olduðu düþünülürse, Ýtalyan faþizminin cehennemden çýkma uygulamalarý Alman Nasyonal Sosyalistlerinin yapacaklarýnýn yanýnda soluk ve neredeyse insancýl bir deney olarak kalacaktýr... On tane proleter ayaklanma, birbiri ardýna on yenilgi Alman iþçi sýnýfýný, Alman’yanýn efendisinin kim olacaðý

Varsova Gettosunun yenilgisinden sonra yahudiler toplama kamplarýna gönderildiler sorusunun hala gündemde olduðu biranda faþizm karþýsýnda geri çekilmek kadar zayýflatýp güçten düþüremez... Almanya dünyadaki durumu belirleyecek kilit bir noktadadýr. Troçki, Almanya, Uluslararasý Durumun Anahtarý broþürünü yazdýktan üç gün sonra Alman iþçilerine ‘Faþizme Karþý Ýþçilerin Birleþik Cephesi Ýçin’ isimli acil bir çaðrý ve uyarý daha yazdý: Ýþçi-Komünistler, yüzbinler, milyonlarcasýnýz. Gidebileceðiniz bir yer yok, size yetecek kadar pasaport yok. Faþizm iktidara gelirse, sizin kafataslarýnýz ve omurgalarýnýzýn üzerinden korkunç bir tank gibi geçecek. Kurtuluþunuz amansýzca mücadele etmektedir. Ve sadece Sosyal Demokrat iþçilerle kuracaðýnýz mücadeleci bir birlik zafer getirebilir. Ýþçi-Komünistler acele edin, çok az zamanýnýz kaldý! 28 Mayýs 1933’te “Alman’yada Yýkým: Liderliðin Sorumluluðu” makalesinde tekrar þöyle yazýyordu: ‘Alman proleteryasýnýn benzeri olmayan yenilgisi, Rus proleteryasýnýn iktidarý almasýndan bu yana en önem-

li olaydýr’. 22 Haziran 1933’te: ‘Almanyadaki felaket hiç kuþkusuz iþçi sýnýfý tarihindeki en büyük yenilgidir’ diye yazdý.

Sosyalist Ýþçi Partisi’nde (SWP) Almanya’nýn Derslerinden Öðrendik 1974’te Ýþçi Partisi’nin iktidara gelmesinden sonra üç yýl içinde iþsizlik altýyüzbinden bir milyon altýyüzbine çýktý. Ücretler düþtü, savaþtan beri ilk kez hayat standardýnda reel bir düþüþ oldu. Yoksulluk ve yoksunluk olduðu için Nazi Ulusal Cephe (NF) için büyüme koþullarý mevcuttu. 1976’da NF yerel seçimlerde 44 bin oy aldý. Diðer faþist parti olan Ulusal Parti Blackburn kenti belediye meclisinde iki sandalye aldý. 1977’de Londra Büyükþehir Belediyesi seçimlerinde NF 119 063 (1973’te oylarýn %0.5’inden %5’e çýkan bir )oy aldý ve Liberal Partiyi 33 seçim bölgesinde üçünçü sýraya itti. Essex üniversitesinin yaptýðý bir çalýþmaya göre NF bu dönemdeki desteði ile nispi temsil sisteminde 25 milletvekili alabilirdi. NF, Aðustos 1977’de

büyük bir siyah nüfusun yaþadýðý Güneydoðu Londra’da bir semt olan Lewisham’da yürüyüþ düzenledi. SWP iki bin üyesini ve yerel olarak sekizbin civarýnda çoðu siyah olan iþçi ve genci seferber etti. Nazi karþýtlarý polis kordonunu yararak faþistleri fiziksel olarak durdurdular. Lewisham’daki SWP faaliyeti Ýþçi Partisinin bütün sözcüleri tarafýndan mahkum edildi. Dönemin Baþbakan yardýmcýsý Michael Foot, “Nazileri þiþeler fýrlatarak ve polise saldýrarak durdurmak yanlýþtýr. Faþistlere karþý en etkisiz yöntem onlar gibi davranmaktýr” diyordu. Ýþçi Partisi Genel Sekreteri Ron Hayward üyelerine aþýrý sol ve aþýrý sað örgütlerden uzak durma çaðrýsý yaptý. Ona göre þiddet kullanan göstericilerle (yani SWP ile) NF faþistler arasýnda fazla fark yoktu. Aðustos 1977’de Lewisham’daki olaylar Kasým 1977’de Anti Faþist Birliðin (ANL) kuruluþu için bir sýçrama tahtasý oldu. ANL; Ýþçi Partisi’nin sol kanadýndan tanýnmýþ milletvekilleri ve SWP tarafýndan kurulmuþ bir birleþik cepheydi. ANL son derece popüler bir hareket haline geldi. Gençlik için NF’e

karþý bir odak yaratmak için (NF genellikle gençleri örgütlüyordu), ANL Nisan 1979’da yerel seçimlerden önce Londra’da ilk Þeniðini düzenledi. Katýlým herkesin beklentilerinin ötesindeydi. 80 bin kiþi Trafalgar meydanýndan 6 mil uzaktaki þenik alanýna kadar yürüdü. Irkçýða Karþý Rock’la beraber, Mançester’da 35 bin kiþilik, Cardiff’te beþbin, Edinburgh’da sekizbin, tekrar Londra’da yüzbin kiþilik, diðer birçok kentte benzer kitlesel þenlikler örgütlendi. Yerel seçimlerde NF’in oylarý büyük ölçüde düþtü. Leeds kentinde %54, Bradford’da %77, en güçlü olduðu yer olan Londra’nýn Doðu Yakasý’nda bile %40 oy kaybettiler. ANL birçok sendikanýn desteðini aldý. Nisan 1978’de, þenlikten önce metal iþkolunda örgütlü AEUW’nun 30 þube ve bölgesi ANL’i desteklediðini açýklamýþtý. Yerel sendika þubelerinin biraraya geldiði 25 sendika platformu, Madenciler Sendikasý NUM’in 11 bölge örgütü, Taþýmacýlýk ve Genel Hizmetler sendikasý TGWU, devlet memurlarýnýn sendikasý CPSU, teknik elemanlar sendikasý TASS, Gazeteciler sendikasý NUJ , Öðretmenler sendikasý NUT ve Beledi-


ye ve saðlýk iþçileri sendikasý NUPE’den 6 ile 10 arasýnda deðiþen þube, belli baþlý onüç fabrikadan iþyeri temsilcileri komitesi ve Ýþçi Partisinin 50 yerel teþkilatý ANL’i desteklediðini açýklamýþtý. Þenlikten sonra bu sayýlar arttý. ANL çekici altýnda ezilen faþistler bir daha 1976-77’dekine yakýn bir güce ulaþamadýlar. 1976’da NF Leýcester kentinde 44 bin, Londra’da 119 bin oy almýþtý. 17 Mayýs 1998’de yapýlan son yerel seçimlerde iki Nazi parti olan Ýngiliz Ulusal Partisi ve Ulusal Cephe’nin toplam oyu sadece üçbindi. Faþizmle mücadelemizin iki hattý vardý: Farelere ve farelerin çoðaldýðý kanalizasyona saldýrmak. Faþistlerle mücadele etmek yeterli deðil. Ayný zamanda faþizmin geliþmesinin koþullarýný yaratan iþsizlik, düþük ücretler ve yoksullukla da mücadele etmek gerekiyor. Bu iki hattýn birleþtirilmesinin bir örneði üniformalý hemþirelerin Ulusal Saðlýk Hizmetlerini savunmak için ve Nazilere karþý kapý kapý dolaþýp kampanya yapmasýný örgütlemekti.

gitere iþçi mücadelelerinde en uzun ve en derin durgunluk dönemini yaþamýþtý. O halde FN ile NF’in kaderlerinin farklýlýðýný nasýl açýklayacaðýz? Subjektif unsura bakmak zorundayýz. Ýngiltere’de ANL var. Fransa’da Nazi’lere karþý mücadele

eden örgüt SOS Irkçýlýk. Bu örgüt Sosyalist Parti’nin kuyruðu durumunda. SOS Irkçýlýk’ýn lideri Harlem Desir FN ile çatýþmaya karþý çýkarak bunun Le Pen’in iþine yarayacaðýný öne sürüyor. Irkçýlýðý kökünden sökmek için kamuoyuna güveniyor, soldaki ve saðdaki örgüt-

lerden eþit katýlým bekliyor. SOS Irkçýlýk gösteriler örgütlüyor ama bunlar faþistlerle fiziksel olarak mücadele etmeye uygun örgütlenmiyor. Faþistler bir yerde gösteri yaparken SOS Irkçýlýk baþka bir yerde gösteri yapýyor. Mitterand, SOS Irkçýlýðý etkisizleþtirmekte te-

1 Haziran 1998 Ýþçi Demokrasisi 13 mel bir rol oynadý. Unutyurtseverinin’ mezarýna mayalým, Mitterand, savaþ çelenk koydu. Ayný mezasýrasýnda Nazilerle iþbirlira Ulusal Cephe’nin lideri ði yaparak 70 bin Yahudifaþist Le Pen de çelenk býyi gaz odalarýna teslim rakýyor. eden Mareþal Petain hükümetinin üyesiydi. Mitterand devlet baþkaný olduktan sonra, Mareþal Petain’in ölüm yýl dönümlerinde bu ‘büyük Fransýz

Tony Cliff

Fransa’daki ‘SOS Irkçýlýk’ ile Karþýl a þ t ý r ma 1974 seçimlerinde Fransa’daki Nazi partisi Ulusal Cephe (FN) oylarýn sadece %0.74’ünü almýþtý. 1981’de oy oraný daha da azalarak %0.5 oldu. Ancak 1981’de Sosyalist Francois Mitterand’ýn devlet baþkanlýðýna seçilmesiyle durum radikal biçimde deðiþti. Yaþanan hayal kýrýklýðý muazzamdý. Ýþsizlik iki kattan fazla arttý. FN mantar gibi heryerden bitmeye baþladý. 1984’te 2 milyon oyla, oylarýn %2’sini aldý. Mart 1986 genel seçimlerinde Komünist Partiyle ayný sayýda, 35 milletvekili aldý. O zamandan bu yana seçim sistemi deðiþti ve FN’in þimdi milletvekili yok ama 1000’den fazla belediye baþkaný var ve Güney Fransa’da dört tane küçük kentin belediyesi onlarýn kontrolünde. Haziran 1997’deki son genel seçimlerde beþ milyon oyla, oylarýn %15’ini aldýlar. Ýngitere’deki NF’in oy eðrisi hýzla aþaðýya doðru giderken Fransa’da Nazilerin oylarý neden tersi bir grafik izliyor? Bu durum Ýngitere ve Fransa’daki objektif koþullarýn farklýlýðýyla açýklanamaz. Ýngitere’deki siyahlarýn nüfus içindeki oraný Fransa’nýnkiyle benzer, %5-6 arasýnda. Ýþsizlik düzeyleri farklý deðil. Ýþçi mücadelelerinin düzeyi sözkonusu dönemde Fransa’da Ýngitere’ye göre çok daha yüksekti. Ýn-

Ýngiltere’de binlerce insan Anti Faþist Birliðin (Anti Nazi League) eylemlerine katýldý.


14 Ýþçi Demokrasisi 1 Haziran 1998

MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR.. MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR..MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...

ASKER DEÐÝL ÝÞÇÝYÝZ, Akýn Birdal’ýn vurulmasý ALANLARDA GÜÇLÜYÜZ! karþýsýnda duyulan öfke neden birleþemedi?

9 Mayýs Cumartesi sabahý binlerce Harb-Ýþ sendikasý üyesi iþçi Ankara’ya gelmiþti. Daha 1 Mayýs eylemi hafýzalardayken böylesi militan bir eylemle karþýlaþmak þaþýrtýcý oldu. Ýstanbul’daki fabrikalarda 130 kiþi yemek tabaklarýný kaldýrmayanca patronlarý, yani onlarýn deyimiyle “rütbeli patronlar”, önce iþçilerin savunmasýný istedi ve ardýndan 8 sendika temsilcisini iþten cýkarýp 3 iþçiyi de Sivas’a sürdü. Türkiye Devletinin koruyucusu olan bu Rübeli Patronlar Türkiye Cumhuriyetinin iþ yasalarýný hice sayarak bu insanlara böyle davradý. Eylemin ertesi günü ise basýn açýklamasý yapan rütbeli patronlar bu insanlarýn verimi düþürdüðü, iþi yavaþlattýðý vs. gibi sebeblerle iþlerine son verdiklerini söylüyorlardý. Ancak o patronlarýn imzaladýklarý belgeler böyle olmadýðýný bize gösteriyordu. Ýþ yavaþlatma meselesine gelince, 1930’lu yýllarda alýnan bu makinalarla bu iþçilerin böylesi bir verimle çalýþmasýný beklemek insafsýzlýk olacaktýr. 8 kiþinin atýlmasýna karþý binlerce iþçiyi Sýhhiye’de görmek þaþýrtýcý olsada bu aslýnda örgütlü iþçi sýnýfýnýn gücünü de bize gösteriyor. Zaten sendikalý iþçilerin % 50 daha fazla gelir elde ettiðini bilen bütün patronlar bu sebeble iþyerlerine sendika sokmamaya ve sendikasýzlaþtýrmaya çalýþýyor. Sivas’dan, Gölcük’den, Ýstanbul’dan, ve daha bir kaç þehirden gelen iþçi dostlarýmýz “ Asker deðil ÝÞÇÝYÝZ, Alanlarda Güçlüyüz!” sloganlarý ile ortamýn havasýný belirlerken sendika temsilcileri konuþmalarýnda; “ Ey Rütbeli Patronlar ! Sanmayýn ki size bu ülkede kimse sesini çýkarmýyor diye biz de sesimizi çýkarmayacaðýz. Bizim gücümüzü bilin ve artýk bizim sözlerimizi de dikkate almayý öðrenin!” cümlesiyle bize birþeyler anlatýyorlardý. Bütün ezilenlerin çýkarý ortaktýr. Bütün patronlarýn çýkarýda ortaktýr. Eðer gelecek için mücadele edeceksek rütbeli patronlarýn laikliðine deðil, koruduðu çýkara bakmamýz gerekiyor. Neden savaþtýklarýna, neden türban konusunda böyle davrandýklarýna, neden özelleþtirmeyi istediklerine bakýp anlamamýz gerekiyorç. Nitekim mücadele eden iþçilerin, sendikal örgütlülüðe sahip iþçilerin sahip olduðu bu mücadele perspektifi, düzenin gerçeklerini bize hýzla gösteriyor. Marks 150 yýl önce bu düzeni ancak iþçi sýnýfýnýn deðiþtirebileceðini söylerken tam da bu nedenlerle söylüyordu. Bu eylemle ilgili basýn açýklamalarý sürerken bizim iþçi sýnýfýna niye güvenmemiz gerektiði sorusuna, neden Ordu ve Patronlarla farklý tarafta olamamýz gerektiði yanýtýný vermeli, Bu perpektifte bir devrimci parti inþa etmemiz gerekiyor. Önder Alçiçek

PATRONLARIN BÝZ ÝÞÇÝLERE MÝLLÝYETÇÝLÝK OYUNLARI Deðerli iþçi kardeþlerim satýrlarýma baþlamadan önce bütün iþçileri sevgimle selamlýyorum. Sevgili iþçi kardeþlerim patronlarýn biz iþçileri uyutmak için kullandýðý ilk akla gelen fikirler miliyetçi fikirlerdir. Patronlar en temel fikirleri olan milliyetçi fikirlerin doðru olduðunu bizlere çok iyi aþýlýyorlar.Patronlarýn biz iþçilere dayattýðý milliyetçi ve toprakçý fikirlerinin biz iþçilere faydalý mý, zararlý mý olduðunu tarar ve karýþtýrýr isek her þey ortaya çýkacaktýr. Biz iþçilere küçük yaþtan beri hep þu hikayeyi öðretirler ve dayatýrlar.”Oðlum” ülkenizi sevin,vatanýnýza sahip çýkýn bu vatana yabancýlarý sokmayýn. Bir yandan da iþçileri uyutmaya devam ederler. Patronlarýn ‘bu vatan sizin yabancýlarý sokmayýn’ demelerine gelince, bu gün Ýstanbul Ýmes Sanayi Sitesinde Romen iþçilerini Ýmes’tekilerin bildiði gibi daha kötü þartlarda az ücretle çalýþtýrýyorlar.Yabancýlarý sokmayýn meselesini biz iþçileri bölmek için her zaman kullanýrlar.Ama patronlar diðer ülkelerin patronlarýyla bizlere çaktýrmadan çok iyi geçinirler. Patronlarýn miliyetçilik ve vatan severliðine gelince Türkiye’de bazý ulusal ve resmi tatil günleri vardýr. Patronlar resmi tatil olmasýna raðmen iþçilere fazla mesai vermeden çalýþtýrýyorlar. Miliyetçiliðin ne kadar iþçilerin zararýna olduðu patronlarýn sehtekarlýklarýyla apaçýk bir þekilde bir imes iþçisinin tahlilinden ortaya net çýkýyor. Birde patronlar biz iþçilere toprak bütünlüðünün parçalanmamasýnýn gerektiðini söylerler. Bu yalanlarý söylerken patronlarýn Türkiye’nin bir çok illerinde yatlarý,katlarý,villalarý ve yazlýk-kýþlýk evleri varken, biz iþçilerin, gecekondularda, kiralarda can çekiþtiðimizi hiç düþünmek bile istemezler. Biz iþçiler ne yapmalýyýz? Milliyetçi fikirlerin, iþçilerin deðil, zengin insanlarýn çýkarlarýna olduðunu bilmeliyiz.Çünkü onlarýn milliyetçi yalanlarý, iþçileri sömürmenin önemli bir aracýdýr. Biz iþçileri yoksulluktan ve sürünmekten kurtarmanýn asýl yolu iþçilerin birlik ve mücadelesidir.Böyle gelmiþ, böyle gider demeyelim.Bir avuç zengin insanýn çýkarýna olan sistemi deðiþtirmek için mücadele edelim. Yani gelin, deðiþtirelim. Yaþasýn halklarýn kardeþliði! Bütün dünya iþçileri birleþin! ÝMES’ten bir Ý.D. okuru

Akýn Birdal’a yapýlan saldýrýdan sonra yaþanýlanlar öðreticiydi. Eðitilen ardýndan da hedef gösterilen, bir saldýrý karþýsýnda bizim tepkimiz anlýk bir tepki olamazdý. ÖDP ilk tepkiyi verenlerden biriydi. 17 Mayýs’da bütün Türkiye’deki üyelerini Ankara’ya taþýmýþ birkaç bin insaný getirmiþti. Eylem çoþkuluydu ama diðer örgütler, sendikalar, partiler yoktu. ÖDP’nin davet edip etmediðini öðrenemedik. Buna raðmen Ýþçi Demokrasisi Parti Giriþimcileri olarak bu eyleme katýldýk. Birkaç insandan ÖDP’nin diðer örgütlere faks çektiðini öðrendik. Acaba faks çekerek eylem inþa etmelerine mi güvenelim 16 Mayýs’da Türk-Ýþ’in Özelleþtirme karþýtý eylemini yüzden az insanla kenardan seyretmelerine mi? Nitekim bir hafta sonra yapýlmasý düþünülen ama son anda iptal edilen eyleme de “Bizim eylemimize gelmediniz.” bahanesiyle katýlmayý düþünmediler. Bu gördüklerim ve duyduklarým eksik olma ihtimalini taþýsa bile birleþik mücadele edilmesi gereken bu dönemde ÖDP’nin gövde gösterileriyle yetinmesi canýmýzý sýkmakta. Bu sebeble insanlar “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma!” sloganýný þaþkýnlýkla izlediler. Peki ÖDP çaðýrmamýþ olsa da buna katýlmayan diðerleri için ne demeliyiz. Yaptýklarý, “biz çaðýrýlmadýk “ düþüncesi ne kadar doðru? Böyle olsa bile inatla bu eyleme gitmek gerekirdi. Öðlen ÝHD’nin düzenlediði Yüksel Caddesi’ndeki basýn açýklamasýna onlarca örgüt, parti ve beþbinden fazla insan katýlmýþtý. Ortak atýlan sloganlar, hedefe yönelik daha net dayanýþmacý mücadele bizlerdeki o sýkýntýyý attý. Biz ezilenlerin çýkarýnýn ortak olduðunu düþünür, bütün mücadele edenlerin güçlü olmasýný isteriz. ÖDP, HADEP, EMEP, CHP gibi parti ve diðer grublarýn faþitlere karþý 50 bin kiþiyi Kýzýlay’a yýðmasýný, katilleri yetiþtirenlere karþý “MHP, BBP, Ülkü Ocaklarý Kapatýlsýn!” sloganlarýný atmasýný isteriz. Bunun yolu birleþik mücadele ile kazanacaðýmýzý bilmek, bunu bu partilerle tartýþmak ve ayný zamanda böylesi bir partiyi inþa etmekten geçiyor. Ankara’dan bir ÝDP giriþimcisi

FAÞÝZME KA RÞI O MUZ OMUZA! 1 Mayýs’ta solun bölünmüþlüðü, devlet terörünün yarattýðý daðýnýkla birlikte gelen faþist saldýrýlar toplumda büyük bir öfke uyandýrdý. 1 Mayýs sonrasý azgýnca saldýran MHP’li faþistler Kaðýthane’de Hadep’li bir iþçiyi ve Bolu Ýzzet Baysal Üniversitesinde öðrenci Kenan Mak’ý katlettiler. Ayrýca faþist saldýrýlar sonucu bir çok insan yaralandý.Son olarak medyanýn hedef gösterdiði Akýn Birdal’ý vuran faþistler saldýrýlarýna devam ediyorlar. Ýstanbul Üniversitesi önünde Kenan Mak’ý anmak ve faþist saldýrýlarý protesto etmek için gerçekleþen 2000 kiþilik eylemde sloganlar ve talepler çok radikaldi. Akýn Birdal’ý vuranlarý ve devleti protesto etmek için gerçekleþen eylemlerde öfke hakimdi. Var olan bu öfkeyi örgütlemek ve faþist saldýrýlarý durdurabilmek için kitlesel, birleþik ve militan bir mücadeleyi inþaa etmeliyiz. Y.T.Ü.’den Ýþçi Demokrasisi Okurlarý

DTFC’de Faþistler saldýrýyor yönetim onlarý koruyor. DTCF’de sýklýkla faþist saldýrýlar oluyor. Bu insanlar fakülte içerisinde son derece meþru biçimde gezinebiliyorlar. Faþistlerle solcu öðrenciler arasýnda geçen çatýþmalar bir yandan faþist hareketi bastýrmaya çalýþýrken, bir yandan da polis ve Ankara Üniversitesi Dekanlýðý’ný karþýsýnda buluyor.Son olarak MHP’de örgütlü olan faþistlerin okulda yarattýðý taþkýn hareketlere solcu öðrenciler müdahele etti.Bu olaydan sonra solcu arkadaþlarýmýz uzun süreli uzaklaþtýrma cezasý alýrken, faþist öðrencileri fakültede gezinirken görmek hayli üzücü. Ama asla yýldýrýcý deðil. Faþist saldýrýlara karþý birlikte hareket etmediðimiz müddetçe bu hareketin üstesinden gelemeyeceðimiz açýk. Üniversitelerde anti-faþist birlikler kurulmalý ve bu konuya duyarlý herkes, birlikte mücadele etmeli. Hangi fraksiyonda olursak olalým faþizme karþý HERKES omuz omuza!


1 Haziran 1998 Ýþçi Demokrasisi 15

MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR.. MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR..MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...MEKTUPLAR...

ODTÜ’den ODTÜ’de son bir buçuk ayda Ýþçi Demokrasisi Parti Giriþimi olarak “Neden Troçki?”, “Ýþçiler bu düzeni deðiþtirebilir mi?”, “Faþizm”, “Cinsiyetçilik” ve “Mayýs 68:Son büyük yangýn” baþlýklý 5 tartýþma toplantýsý düzenledik. Bu toplantýlarýn duyurusunu yaparken gazete satýp, yeni insanlarla tanýþtýk. Toplantýlarýmýza gelip tartýþanlarla iliþkimizi sürdürüyoruz. Bahar Þenliði sýrasýnda da masa açýp, gazetemizi satmaya çalýþtýk. Artýk ODTÜ’de Ýþçi Demokrasisi Parti Giriþimi’nin fikirlerini bilen, bunu az veya çok bizimle tartýþan insanlar var. Bu da büyümemiz yönünde ilk ve temel adým. Önümüzdeki haftalarda da tartýþma toplantýlarýmýza devam edeceðiz. ODTÜ’den Ýþçi Demokrasisi Parti Giriþimcisi bir öðrenci

Tek Yol Devrim! ODTÜ’de her yýl geleneksel olarak yapýlan bahar þenlikleri bir geleneðin ortaya çýkmasýna da temel hazýrladý. Bu gelenek ise ilk defa Deniz Gezmiþ ve arkadaþlarý tarafýndan stadyuma yazýlan DEVRÝM yazýsýnýn çimlere mumlarla yazýlmasýdýr.Ve bu yýl bu gelenek büyük bir coþkuyla devam ettirildi.Jandarmanýn aldýðý önlemler bunu önleyememiþti ve önleyemeyecekti de.Çimlere inmeyi engellemek için takýlan kapýlar ve tel örgüler kitleyi durduramadý.Kapýlarýn sökülüp,atýlmasý ve jandarmanýn kaçmasý anýnda insanlarýn yüzündeki coþku görülmeye deðerdi.Sahaya inilip, mumlarla “DEVRÝM” yazýldý. Sonra yazýnýn etrafýnda çember oluþturularak “TEK YOL DEVRÝM” sloganý atýldý.Yazýnýn yazýlmasý, sahaya inmeyen öðrenciler tarafýndan da alkýþlandý.ODTÜ öðrencileri “DEVRÝMCÝ ODTÜ GELENEÐÝ”ni sürdürdüklerini gösterdiler.

Çürüyen sistem insanlarý seller altýnda býrakýyor Bu ay içinde yaðan yaðmurlarla beraber meydana gelen sellerde 17 kiþi ölmüþ ve birçok insan ise sel sularýnda kaybolmuþtu. Yýllarca iþçilerden ve halktan kesilen vergileri alt yapýya, köprüye ve yol yapýmýna harcamak yerine savaþa, silaha ve kendi lüksüne harcayan egemen sýnýf, devlet ve politikacýlar, çamur ve harabelerin arasýnda yaþamaya çalýþan insanlara devlet babanýn yanlarýnda olduðu mesajýný veriyorlar. Çürüyen sistem insanlarý en kötü yaþam koþullarýna mahkum ederken kendi sonunu da hazýrlýyor. Bu sistem ve iki yüzlü politikacýlardan kurtulmak ve çoðunluðun iktidarýný kurmak için öyle çok neden var ki. Bu son sel baskýnlarý da bunun son örneði olmuþtur. Ýstanbul-Çakmak’tan bir Ýþçi Demokrasisi okuru

Kimin düzeninde yaþýyoruz? Merhaba yoldaþlar son süreçte devletin kimin devleti olduðunu gördük. Devlet bizim için deðildir. Soruna sýnýflarýn sorunu olarak bakmalýyýz. Devlet, egemen sýnýfýn ve burjuvalarýn devletidir. Aslýnda iki sýnýf arasýnda þekillenmektedir. Egemen sýnýf ve iþçi sýnýfý mücadelesi, egemen sýnýf bütün dinamiðiyle, devleti, askeri, polisi, televizyonu, medyasý vb araçlarýyla iþçi sýnýfýndan güçlü görünüyor. Ancak iþçi sýnýfýnýn üretimden gelen gücü karþýsýnda dayanamazlar. Ýþçiler üretimi durdururlarsa bu düzen alt üst olur. Ýþçi sýnýfý ürete biliyorsa yönetme yeteneðinede sahiptir. Bizler sistem karþýsýnda çok kez bölünmüþüz. Ama bakýyorum da insanlar hala bu sistemden bir þeyler bekliyorlar. Kimse kimseye mücadele etmeden bir þey vermiyor. Her hak bir mücadele sonunda alýnmýþtýr. Bizler bir avuç sosyalist olabiliriz ama bu bizim moralimizi bozmamalýdýr. Öyle zaman olurki bir bakmýþsýn devrim olmuþ. Ýþte bir avuç sosyalist bu devrimi inþaa edecek, iþçi sýnýfýný donatacak en iyi bir þekilde mücadele etmemiz gerekir. Mücadele anýnda insanlar deðiþip dönüþebiliyorlar. Bizler sürekli yeniden düzenli bir þekilde devrimi inþaa etmeliyiz. Yaþasýn iþçilerin devrimi Ýþçi Demokrasisi okuru.

CHP KURULTAYI Olaylý geçen CHP il kongrelerinin ardýndan olaysýz ama ardýndan býraktýðý tartýþmalarla.Olay ve alay konusu olacak 28’inci olaðan kurultay Deniz Baykal ve deðiþimin zaferiyle sonuçlandý. Baykal’ýn kiminle hazýrladýðý belli olmayan deðiþim programýna hazýr olan tek þey belkide son teknoloji ile donatýlan kurultayýn karnaval havasýnda geliþtði yerolan Atatürk Spor Salonuydu. Kürsüden oylama sistemine kadar herþey son modaydý .Deðiþimede ancak böylesi bir salondan baþlanýla bilirdi.Deðiþim epey masraflý olsada böylesine deðerdi sadece salonun 20 dakika yanan lazer ýþýklarý için 200 milyar harcandýðý söyleniyor. Deniz Baykal salona sisler ve Ricky Martin eþliðinde girdi ve deðiþim programýný toz duman içinde kalan salon içinde ýþýk hýzýyla geçirdi. Elektronik kürsüden yaptýðý konuþmada sadece liberalizm ve yeni dünya düzenive bilgi çaðýndan bahsetti ve deðiþimin önemini vurguladý.Baykal haklýydý deðiþmek lazýmdý. teknoloji geliþiyor zenginler her seferinde daha iyi sömürmeye yarayan icatlarla iþlerini kolaylaþtýrýp sayýlarýný azaltýyor. Yoksular ise yeni yüzyýlýn teknolojileri sayesinde sayýlarýný giderek çoðaltýyorlar.Hemen yaný baþýmýzda süren savaþ, açlýk sýnýrýnda yaþayan 9 milyon insan sokaklara çýkan iþçiler memurlar ,sokaklarda yatan çocuklar ,8’inde iþe koþulan çocuklar, iþkenceler ,faili meçhuller, faþist terör,susurluk bizi ve CHP’yi deðiþime zorluyor. Deniz Baykal doðru söylüyor uyuyan yatan CHP’yi deðiþtirmek lazým ama sokakta haykýran sömürü çarklarý altýnda ezilen insanlarýn talepleri doðrultusunda.Yoksular Baykal’ýn internet kafeli deðiþimini sevmeyecek. Baykal yelkenlerini zengin sofralarýndan çýkan geðirmeler ve medyadaki onlarýn sabýk kalemþörlerinden adýðý gazla doldurup dümeni saða kýrýyor.Baykal ve onun ingiliz usluplu politikalarý bize sadece daha fazla sömürüden baþka getireceði yok .CHP ancak emekten yana politikalarla kitlelerin güveninini yeniden kazanabilir. saða ve orduya yaslanmak sadece CHP için sonun baþlangýcý olacak. Gökal

KADIKÖY BELEDÝYESÝ AÇIK SATIÞ DENEYÝMLERÝ Ýþçilerin politik birliðini saðlamada en önemli mekanlarý olan iþyerlerine yönelik açýk satýþýmýzý Mayýs’ýn ilk haftasý Kadýköy Belediyesi önünde gerçekleþtirdik. Sabah iþe giriþ saatleri olan 7:30 - 9:00 arasý her çarþamba sabahý giriþ kapýsýnýn önünde iþçilerle karþý karþýya oluyoruz. Ýlk hafta iki giriþimci olarak yaptýðýmýz satýþýmýzda, iþçilerin þaþkýn, zaman zaman tepkili sözleri ve bakýþlarý sonraki haftalarda yerini sempati ve ilgiye býraktý. Þöyleki; ilk gün bir iþçi bize “vataný bölmek için ne yapacaðýnýzý þaþýrdýnýz” derken bir diðeri bu satýþýn sakýncalý olduðundan faþist saldýrýlara uðrayabileceðimizden bahsetti. Bir sonraki hafta satýþýmýz iki kat artarken bekçi, güvenlik elemanlarý ve danýþma memurlarý bize çay ikram ettiler ve iþyerinin en üst katýnda bulunan sendika bürolarýna davet ettiler. En son üçüncü haftaki satýþýmýzda içeri giren iþçilerin hepsi gazete almasalar bile günaydýn deyip hatýr sordular ve gülümseyerek içeri girdiler. Satýþýmýz ilk haftaya oranla üç kat arttý. Yanýmýza aldýðýmýz gazeteler yetmediðinden bütün iþçilerin gelmesini beklemeden ayrýlmak zorunda kaldýk. Sendika baþkaný Erol Yýlmaz’la yaptýðýmýz görüþmede belediyede çalýþan sayýsýnýn 760 civarýnda olduðunu öðrendik. Bu iþ yerinde de diðer bütün iþ yerlerinde olduðu gibi iþçi, memur ayrýmý söz konusu. Memurlardan 75’i (%10) Bem-Sen, 375’i (%60) Tüm Bel-Sen üyesi. Tüm Bel-Sen’in ülke çapýnda 30 bin civarýnda üyesi bulunmakta. Ýþçiler ise Genel-Ýþ Sendikasý’nda örgütlüler. Ayrýca sohbetimizde Kesk’in 7 Haziran mitingi ve 11 Haziran iþ býrakma eylemlerine katýlým saðlanacaðýný öðrendik. Tüm Bel- Sen üyeleri 14 Mayýs’ta faþist saldýrýlara karþý basýn açýklamasý yaptý ve Akýn Birdal’ýn vurulmasýný protesto için Ankara mitingine katýlým saðlandý. Sonuç olarak istikrarla tekrarlandýðýnda ilk tepkiler ve þaþkýnlýklar yerini diyalog ve politik tartýþmalara býrakýyor. Ýþ yerlerine yönelik yapacaðýmýz her cesur giriþim iþçi sýnýfý içerisinde devrimci parti inþasý için gerekli. Devrimci görevimiz bu giriþimlerimizi genelleþtirerek devrim için, sosyalizm için, iþçi sýnýfýnýn kendi eseri olan kurtuluþu için iþ yerlerinde örgütlenmektir. YEÞÝM KAHYAOÐLU


Uluslararasý Sosyalizm için

Türkiye’de Anti-faþist DEMOKRASÝSÝ M ü c a d e l e

ÝÞÇÝ YIL: 1

SAYI: 5

1 HAZÝRAN 1998

F aþi s t le r i Du rdu r m an ý n Y ol u : Anti Fa þis t Müc adele B irliði Faþistler kimi zaman devlet içindeki çeteler olarak örgütlenerek ve devletten destek alarak kimi zamansa egemen sýnýfýn yarattýðý genel saldýrý havasýndan cesaret alarak kendi insiyatifleriyle sola, Kürtlere, Alevilere, iþçilere, sendikacýlara, insan haklarý savunucularýna, barýþ isteyenlere saldýrmaya devam ediyor. Son dönemde Bolu ve Kaðýthane’deki saldýrýlar ve Akýn Birdal’a suikast giriþimi ile tekrar gündeme gelen faþist hareket aslýnda Kürt sorunu ve savaþ etrafýnda ýrkçý bir propaganda ve toptan imha yöntemleri önererek, uzunca bir süredir büyüyor, okullarda, mahallelerdeki etkisi artýyor. Toplam %10 civarýnda bir oy desteðine sahip. Faþist hareketin þu anda öne çýkardýðý konu Kürt sorunu ve savaþ olsa da faþistler yalnýzca Kürtleri deðil, Kürtler ve Aleviler ve diðer azýnlýklar da dahil olmak üzere iþçi sýnýfýnýn tümünü; sosyal demokratlardan sosyalistlere kadar bütün iþçi aktivistlerini, sendika liderlerini, demokratlarý, insan haklarý ve barýþ savunucularýný, bunun da ötesinde özgürce yaþamak isteyen herkesi; gençleri, sanatçýlarý, özürlüleri, eþcinselleri kýsacasý kendi ideolojik ideallerine uygun olmayan herkesi hedef alýyorlar. Bu, onmilyonlarca insan demek. Türkiye’de Sivas’ýn, Maraþ’ýn, Çorum’un, Gazi’nin bir daha asla yaþanmamasýný isteyen, faþistlerin savaþ çýðýrtkanlýðýna, ýrkçýlýðýna, kanlý sicillerine nefretle bakan milyonlarca insan var. CHP milletvekillerinin, Türk-Ýþ, Disk ve Kesk’ten sendikacýlarýn, þubeler ve iþyeri temsilciliklerinin, sol partiler ve çevrelerin, gençlik ve öðrenci örgütlerinin, mesleki ve diðer demokratik örgütlenmelere kadar çok geniþ bir kesimin, faþistlere karþý mücadele etmek isteyen herkesin içinde yeralacaðý anti faþist bir mücadele birliði oluþturulursa, devletle iliþkilerine, büyümüþ olmasýna raðmen faþist hareket herkes için daha da hayati bir tehlike haline gelmeden durdurulabilir. Bugün ihtiyacýmýz olan 1920 ve 30’larýn Avrupa’sýndaki, 70’lerin Türkiye’sindeki deneyimlerden öðrenerek faþistlere karþý en geniþ mücadele birliðini oluþturmak ve faþistlerin okullarda, mahallelerde, sokakta kitleselleþmelerini durdurmaktýr.

Akýn Birdal’ýn vurulmasýndan sonraki öfke

Mustafa Eker Faþist hareket Türkiye’de 60’lý yýllarýn sonlarýnda geliþmeye baþladý. Bu dönemde faþist hareketin küçüklüðü ve solun faþist hareketin devletin piyonu olmanýn ötesinde baðýmsýz bir rol oynayabileceðini, ilerde karþýsýna kendi mahallesinde yaþayan kendi okulunda okuyan, polis ve askerden daha belalý sivil silahlý bir güç olarak çýkacaðýný görmemesi nedeniyle bu aþamada faþist hareketle ayrýca mücadeleyi ciddiye almadý. Faþist hareketin Hitler’in çok iyi anladýðý özelliðini sol anlamýyordu: “hareketimizi tek bir þey durdurabilirdi düþmanlarýmýz hareketimizin ilkesini anlasalar ve ilk günden itibaren genç hareketimizin çekirdeðini bütün güçleriyle ezselerdi”. TÝP, Dev-Genç ve DÝSK’in baþlatacaðý bir anti faþist mücadele faþist hareketi doðuþ döneminde ezebilirdi ancak bu fýrsat kaçýrýldý. 12 Mart’tan daðýlarak çýkan sol 74’te tekrar toparlanmaya baþladýðýnda kendi içinde defalarca bölündü. Bir tarafta %35-40 civarýnda oy alan CHP, diðer tarafta Moskovacý TÝP, TSÝP, TKP onlarýn karþýsýnda Maocular ve Arnavutlukçular vardý. Bir baþka yerde ise orta yolcu denilen daha çok da Vietnam ve Latin Amerika’daki mücadelelerden etkilenen, gerillacýlýða yönelen gruplar yeralýyordu. Stalinist-populist geleneðin çeþitli renkleriyle hareli sol daha iþe baþlar, parti inþaasý yolunda ilk adýmlarýný atarken karþýsýnda güçlü bir faþist hareket buldu. Ayný siyasal geleneðe dayanan, ayný sosyal coðrafi zemine basan bu sol yapýlar kimi zaman birbirleriyle rekabet ederek kimi kez de birbirleriyle çatýþarak ilerlemeye çalýþtýlar. Faaliyet alaný olarak kendilerine öðrenci gençliði, okullarý seçtiler. 1976 sonlarýnda buna mahalleler eklendi. Bu faaliyet alaný ayný zamanda faþistlerin de örgütlenme alanýydý. Faþizmin kurþun yaðmuru altýnda savunma birlikleri, “Faþizme karþý direniþ komiteleri” örgütlendi. Faþistlere onlarýnkine benzer yöntemlerle cevap verildi. “Kurtarýlmýþ bölgeler”, mahalleler ve okullar yaratýldý. Kimi yerler solun ya da faþistlerin etki alanýna girdi. Kurtarýlmýþ bölgeler, solun birbirinden kurtardýðý mahallelere de dönüþerek geliþti. Bir okul veya mahallede etkin olan sol grup diðer sol gruplara siyaset yasaðý koyacak kadar sekterleþti. Mücadelenin faþist çetelerle sol örgüt ve kadrolar arasýnda geçmesi solun yaptýðý eylemlerin yer yer düþmanýnkinden ayýrt edilemez hale gelmesi tam bir belirsizlik ve umutsuzluk havasý yarattý. Bu belirsizlik ve umutsuzluk faþizmin tam da hayat bulduðu iklimdi. Faþist saldýrýlarýn dozu artmaya baþladý. Faþistler Çorum’da, Sivas’da, Maraþ’da kitle katliamlarý yapmaya baþladýlar. Ýstanbul Üniversitesi’nde öðrencilerin üzerine bomba attýlar. DÝSK bunun üzerine faþist saldýrýlarý protesto için 1 saat iþ býrakma eylemi yaptý. Ancak bu eylem puslu havanýn daðýlmasýna yetmedi. Saldýrýlar devam etti ve iþçi hareketinin liderliðine vurmaya baþladý. Kemal Türkler katledildi. Bu olay da iþçi sýnýfý örgütlerinin ve solun birleþik bir anti faþist mücadeleye atýlmasýný saðlamadý. Bu zaten kendiliðinden olacak birþey deðildi. Böylesi bir ortamda sol güç kaybetmeye, küçük burjuva kitleler solu terketmeye baþladýlar. Sol, faþizme karþý mücadelede kendi militanlarýyla ortada kaldý. Faþizme karþý mücadele sol militanlarla faþistler arasýnda bir düelloya dönüþtü. Böylesi bir ortamda 12 Eylül’e gelindi. !970’li yýllardan çýkarýlacak temel ders, iþçi sýnýfý içinde örgütlenmeden ve anti faþist mücadelede sýnýfýn kollektif gücünü seferber etmeden, sendikalarýn, sosyal demokrat iþçilerin sosyalistlerle anti faþist mücadele için eylem birliðini saðlamadan sadece okullarda ve mahallelerde örgütlenerek ve faþistlerle onlarýnkine benzer yöntemlerle dolayýsýyla kitlesel katýlýmý dýþlayan biçimlerde mücadele ederek faþist hareketin ezilemeyeceðidir. Özellikle de 1970’lerde, faþist hareket son derece güçlü ve silahlanmýþ durumdayken baþarý getirebilecek tek yöntem, faþizme karþý CHP’den enazýndan sol kanat milletvekillerinin, DÝSK’in, mümkün olduðu kadar çok sayýda sendikacý, sendika örgütü, iþyeri temsilciliði vb’nin, solun tüm güçlerinin, gençliðin katýlýmýný arttýracak hertürlü kültürel sanatsal ve diðer örgütlenmenin, ortak bir anti faþist mücadele birliði oluþturmasýydý. Böyle bir eylem birliðini tepede oluþturmanýn amacý özellikle sosyal demokrat iþçilerin mücadeleye katýlmasýný saðlamaktýr. Biz çaðýrdýðýmýzda anti faþist eyleme çýkmayan reformist iþçilerin enazýndan bir kýsmý güvendikleri reformist liderlikler yarý gönüllüce de olsa mücadeleye çaðýrdýðýnda eylemlere katýlacaklardýr. Böylesi bir eylem birliði, faþistleri örgütlendikleri heryerde karþýsýna alarak, okullarda mahallelerdeki etkilerine karþý mücadele etseydi faþist hareketi ezebilirdi. Solun stalinist-populist anlayýþlarýn etkisiyle, faþizme karþý özgün bir siyasi akým olarak en baþýndan itibaren, savunma eylemleri dýþýnda aktif ve kitlesel olarak mücadele etmek gerektiðini anlamamasý, toplumu deðiþtirecek güç olarak iþçi sýnýfýný görmediðinden anti faþist mücadelenin merkezine de iþçi sýnýfýný yerine kendisini koymasý ve sosyal demokrat iþçileri eylem içinde kazanmak perspektifinden uzak olmasý faþizme karþý birleþik bir iþçi cephesinin oluþumuna önayak olmasýný engelledi.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.