8 minute read

S

Next Article
S

S

İslami Cemaatler Terör Saldırılarını Kınadı

AVUSTURYA

Advertisement

Avrupa’daki İslami cemaatler, Viyana’da meydana gelen terör saldırısını kınadı. Avusturya İslam Cemaati (IGGÖ) saldırıyı “tarif edilemez vahşet” olarak tanımladı. IGMG ise Nice’daki saldırıyı “alçakça” bulduklarını belirtti.

Başta Avusturya İslam Cemaati olmak üzere ülkedeki İslami kuruluşlar ve camiler başkent Viyana’da meydana gelen terör saldırısını şiddetle kınadı. Almanya’daki İslami cemaatlerin temsilcileri de yaptıkları açıklamalarda terörü kınadı ve Avusturyalılarla dayanışma mesajı verdi.

Avusturya İslam Cemaati (IGGÖ) tarafından yapılan açıklamada “Saldırganın önüne çıkan herkesi vurduğu bu terör eylemi, İslam’ın ahlak ve din anlayışına tamamen terstir.” denildi. Açıklamada, teröristlerin İslan dinini çarpıttıklarına dikkat çekildi ve Avusturya’da Müslümanları temsil eden kuruluşları ihanetle suçladıkları ifade edildi.

AVUSTURYA

Avusturya’nın başkenti Viyana’da bu sabah saatlerinde yapılan İslam’a yönelik provokasyon, Müslümanlardan tepki çekti. Buna göre sosyal medyada yayınlanan video görüntülerinde, bir araçtan ezan ve silah sesleri art arda yankılı bir biçimde yükseldi. Müslümanlara yönelik kışkırtıcı eylemin gerçekleştirildiği araca aynı zamanda bir polis arabasının eşlik etmesi gözlerden kaçmazken; 2 Kasım Pazartesi günü gerçekleşen terör saldırısından sonra böyle bir eyleme izin verilmesine büyük tepkiler geldi. Aksiyonun saat 09:00 ile 10:00 arasında gerçekleştirildiği kaydedildi. Almanya’daki 6 büyük İslami kuruluşun temsil edildiği Almanya Müslümanlar Koordinasyon Konseyi (KRM) Sözcüsü Burhan Kesici yaptığı açıklamada, Viyana'daki terör saldırısının kendilerini derinden sarstığını belirterek, "Dualarımız ve düşüncelerimiz saldırıda hayatını kaybedenlerin yakınları ve yaralılarla tüm Viyanalılar ve Avusturyalılarla birlikte." ifadesini kullandı.

SAFLARIMIZI SIKLAŞTIRMALIYIZ

Terör saldırısını kınayan Burhan Kesici, "Saldırganlar toplumumuzu bölmeyi ve birlikteliğimizi bozmayı amaçlıyor. Bundan dolayı saflarımızı sıkılaştırmamız ve güçlendirmemiz

“SİLAH SESLERİ VE MÜSLÜMAN KARŞITI İFADELER YÜKSELDİ”

Polisten Twitter üzerinden yapılan açıklamada ise “Aksiyondan önce aksiyonu düzenleyen sorumlu kişiyle görüşüldü. Bu kişi, hoparlörlerin sadece oryantal müzik için kullanılacağını ifade etti.” diye kaydedildi. Polis, aksiyonun başında oryantal müzik çaldığını, daha sonra ise dört defa 1-2 dakikalık süreyle silah sesleri ve Müslüman karşıtı ifadelerin yükseldiğini belirtti. Eyaletin Anayasayı Koruma Teşkilatı ile konuyla ilgili görüştükleri esnada ise aksiyonun önemli. Birlikte ve tüm kararlılıkla bu insan düşmanı aşırıların düşüncelerine karşı çıkacağız. Bunların saflarımızda yeri yok." değerlendirmesinde bulundu.

İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Bekir Altaş da, Avusturya’nın başkenti Viyana’da yaşanan saldırının kendilerini derinden sarstığını ifade etti. Altaş, “Viyana’daki terör saldırıları toplum olarak hepimize ve inançlarımıza karşı gerçekleştirilmiştir. Saldırıda hayatını kaybedenlerin yakınlarına sabır, yaralılara acil şifalar diliyoruz.” dedi. Diyanet İşleri Türk İslam Birliğinden (DİTİB) yapılan yazılı açıklamada da Viyana'daki terör saldırısının Almanya'da kendilerini derinden yaraladığı saat 10:00’da sonlandığını ifade etti.

VİYANA POLİSİNDEN ÖZÜR MESAJI

Öte yandan Viyana Emniyet Müdürlüğünün sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, yaklaşık 10 kişiden oluşan grubun düzenlediği gösteride, emniyet güçlerine bildirilen içerikten farklı paylaşımda bulunulduğu, bu durum üzerine görevlilerin gösteriyi planlanan süreden önce sonlandırdığı bildirildi. Açıklamada, göstericiler hakkında kamu düzenini bozdukları gerekçesiyle cezai işlem yapıldığı ve kışkırtıcı eylemin soruşbelirtilerek "Terör, nerede, ne zaman ve kimden gelirse gelsin her zaman tüm insanlığa yapılmış bir saldırıdır. Birlikteliğimizi ve barış içinde bir arada yaşama temelimizi yok etmelerine izin vermeyeceğiz." denildi.

Müslümanlar Merkez Konseyi Başkanı Aiman Mazyek ise Almanya'daki Müslümanların Avusturyalılarla dayanışma içinde olduğunu belirterek, "Teröristler hayatımıza, özgürlüğümüze ve Avrupa'daki yaşantımıza kastediyorlar." değerlendirmesinde bulundu.

Avusturya'nın başkenti Viyana'da 2 Kasım’da düzenlenen terör saldırısında 4 kişi hayatını kaybetmiş, 14 kişi yaralanmıştı. turulmak üzere savcılığa sevk edildiği belirtildi. Aksiyonun “Identitäre Bewegung Österreich” adlı aşırı sağcı gup tarafından yapıldığı tahmin ediliyor.

“FRANSA’YA BOYKOT” GÖSTERİSİNE İZİN VERİLMEDİ

Bu arada Viyana’daki Fransa Büyükelçiliği önünde bugün düzenlenmesi planlanan “Fransa’ya Boykot” konulu gösteriye polis izin vermedi. Gösterinin konuşmacılarından Avusturyalı aktivist Micheal Pröbsting, yaptığı açıklamada, iki

NİCE’DEKİ SALDIRI

Öte yandan, İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Bekir Altaş, Fransa’nın Nice kentinde bulunan Notre-Dame Kilisesi yakınlarında meydana gelen bıçaklı saldırıyı “alçakca bir saldırı ve inancımızla taban tabana zıtt” olarak nitelendirdi. Nice’deki saldırının kendilerini derinden sarstığını bildiren Altaş, bu saldırının herkese karşı gerçekleştirildiğini ve telin edilmesi gerektiğini söyledi. Altaş, “Bunun gibi alçakça saldırılar bizim inancımızla ve ideallerimizle taban tabana zıttır. Saldırgan bu eylemiyle toplumun tamamını, toplumsal barışı, ailelerimizi ve dostlarımızı, değerlerimizi ve de

Viyana’da Çirkin Provokasyon: Önce Silah Sonra Ezan Sesleri Yükseldi

Avusturya'da ezan ve silah seslerinin art arda verildiği İslam karşıtı provokasyon büyük tepki topladı.

inançlarımızı hedef almıştır.” dedi. hafta önce yapılması planlanan gösterinin güvenlik gerekçesiyle düzenlenmesine izin verilmediğini söyledi.

Pröbsting, “Bu büyük bir skandal ve düşünce özgürlüğüne yönelik büyük bir baskı. Anlaşılan düşünce özgürlüğü yalnız İslam karşıtı Charlie Hebdo ve (Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel) Macron için var.” ifadesini kullandı. Avusturya’nın başkenti Viyana’da 2 Kasım Pazartesi düzenlenen terör saldırısında 4 kişi hayatını kaybetmiş, saldırgan emniyet güçleri tarafından etkisiz hâle getirilmişti.

Terörün Tuzağına Düşmemek

Terör olayları maalesef dünya gündeminden düşmüyor. Hafta geçmiyor ki, dünyanın bir köşesinde bir terör saldırısı gerçekleşmesin. Son zamanlarda Avrupa’da tekrar saldırılar yaşanmaya başlandı. Paris, Viyana, Nice’te yaşanan saldırılar sonucunda insanlar hunharca katledildi veya yaralandı. Paris ve Nice saldırılarında bir öğretmen ve kilise ziyaretçileri hedef alınırken, Paris’te yaşanan başka bir saldırıda iki Müslüman bayan hedef alındı, Viyana’da yaşanan saldırıda ise kafe ziyaretçileri üzerine rastgele ateş açıldı. Afganistan’da Kabil Üniversitesi’nde en az 19 kişi hayatını kaybetti. Tüm bunlar tekrar gösterdi ki, terör ve canilik bu tür saldırılarla doğrudan veya dolaylı olarak herkesi hedef alıyor.

"Probemli bir insan camiye gitmiş ise, buna karşılık olarak o camiyi kapatmakla yüzlerce insan mağdur edilmiş oluyor."

Fakat terör sadece insanları öldürmekle yetinmiyor. Güvenlik uzmanlarına göre bu tür saldırıların asıl hedefi toplum içinde korku ve nefret oluşturmak, güvensizlik duygusu yaymak, toplumları kutuplaştırmak, siyasi sorumluları orantısız adımlar atmaya zorlamak ve bu şekilde toplumu germek, iç kargaşaları provoke etmek.

Canilerin bu emellerine ulaşmaması için toplumun her kesimi elbette ki sorumluluk üstleniyor ve üstlenmeye devam edecektir. Dinî cemaatler toplumun barış potansiyelini güçlendirirken, Müslüman cemaatler kendi dinleri adına yapılan saldırıları lanetleyerek, saldırganların umdukları gibi kutuplaşmanın tarafı olmayacaklarını, nerden gelirse gelsin provokasyonlara aldırış etmeden toplumsal huzuru destekleyen adımlar atmaya kararlı bir şekilde devam edeceklerini kararlılıkla ifade ettiler.

Siyasetin bu süreci nasıl yöneteceği ayrı bir önem taşıyor. Siyaset bu süreçte bütünleştirici bir dil ile toplumun bütün kesimlerini değerli kılan ifadeler kullanarak, terörün ırkı, dini olmadığına vurgu yapmalı; dışlanılan tavrın terörü besleyen nefret ve kutuplaştırıcı unsurlar ve terörizmin kendisi olduğu vurgulanmalı. Zira bu süreçte siyasilerin kullanacağı dilin ve atacakları adımların toplumun nabzına etkisi olacağı kuşkusuzdur. Suçluların üzerine gidilirken de masum insanların zarar görmemesi için önlemler alınmalıdır. Bu hassas süreçte sivil toplum, teröristlerin provokasyonlarına gelmemelidir. Onların toplumsal huzuru hedef almasına karşılık toplumsal huzuru güçlendirecek adımlar atmaya kararlılıkla devam etmelidir. Aynı zamanda siyasetin de suçluların üzerine giderken bunu genellemeci dil ve adımlardan sakınarak yapmalıdır. Toplum da siyaset de bu hassasiyetleri göz önünde bulundurarak adım attığı takdirde, teröristlerin provokasyonlarına verilebilecek en etkili cevap verilmiş olacaktır.

Fransız Polisinin “Terörist Muamelesi” Yaptığı Çocuklar ve Aileleri Yaşadıklarını Anlattı

FRANSA

Fransa'nın Albertville şehrindeki okullarında Hz. Muhammed'e hakaret içeren karikatürlerle ilgili öğretmenlerine verdikleri cevaplar nedeniyle "terörist muamelesi" gören ve sabah erken saatlerde evleri polis tarafından basılarak karakolda sorgulanan 10 yaşındaki 3'ü Türk, 1'i Mağrip kökenli 4 çocuk ve aileleri yaşadıkları dehşeti anlattı.

Fransa'nın Albertville ilçesinde, 4 çocuk, 5 Kasım Perşembe günü sabahın erken saatlerinde uzun namlulu silahların gölgesinde uyandı. Dehşeti yaşayan çocuklar, polis tarafından ailelerinden kopartılıp tek başlarına karakola götürülerek 11 saat sorgulandı. Çoçukların Louis Pasteur İlköğretim Okulu’ndaki bir soru karşısında, “Hazreti Muhammed’e karşı yapılan karikatürleri sevmediklerini ve kötü olduklarını söylemeleri” öğretmenleri tarafından polise ihbar edildi. Polis de ihbarı “terörizme destek” olarak algıladı ve 4 eve eş zamanlı baskın düzenledi. Fransız polisi, baskında ve karakolda “terörist muamelesinde” bulunduğu küçük yaştaki çocukların inançlarını sorguladı. Aynı mahallede yaşayan 4 aile, hala baskının şokunu yaşıyor.

“Terörist Muamelesi” Servet Yıldırım, 10 yaşındaki kızı E.Y’ye Fransız polisinin “terörist muamelesi” yapmasına tepki gösterdi. İnşaat sektöründe çalışan baba Yıldırım, “Sabah 6.30-07.00 arası polisler kıracak şekilde kapımıza vurdular. 8-10 tane terörle mücadele polisi geldi. İçeri girdiklerinde kimileri maskeli, kimilerinin ise yüzü görünmüyordu.” dedi.

Polisin kendilerine hiçbir belge veya tutanak sunmadan evde arama yapmasına tepki gösteren Yıldırım, “Şoka girdik. Bize terörist muamelesi yaptılar. ‘E.Y. terörizmle suçlanıyor. Terörizme destek olduğundan kendisini (E.Y) bu şekilde götüreceğiz. Sabah 09.00’da da siz gelin polise’ diye bir ifade de bulundular.” şeklinde konuştu. Yıldırım,

polisin E.Y’yi götürmeden önce evde arama yaptığını, duvarlardaki Kur’an ayetlerinin fotoğraflarını çektiğini belirterek, “E.Y.’nin odasını aradılar, kitaplarını yere döktüler, bunların fotoğraflarını çektiler. Sonra çocuğumu alıp gittiler.” dedi.

Yıldırım, kendisine hiçbir şekilde ifade tutanağı veya küçük kızına yöneltilen suçlamalarla ilgili yazılı belge verilmediğini belirtti. Kendisi ve eşinin karakoldaki ifadesinin yaklaşık iki saat sürdüğünü belirten Yıldırım, şöyle konuştu: “İfademizde ‘namaz kılıyor musunuz, camiye gidiyor musunuz, çocuklar camiye gidiyor mu, çocuklar camide dini eğitim alıyor mu, Erdoğan ve Macron arasındaki tartışma ve siyaset hakkında ne düşünüyorsunuz, Türkiye’deki siyasi görüşünüz nedir?’ gibi sorular sordular. İfademiz bittikten sonra parmak izimizi aldılar. Beyaz bir duvara götürerek teröristlere yapılan muamele gibi hem karşıdan, hem sağdan hem de soldan resmimizi çektiler.” Polisin Müslümanları fişlediğini vurgulayan Yıldırım, ifadesinde de bunu söylediğini kaydetti. Yıldırım, okulu müdürüne dava açacağı bilgisini de paylaştı.

“Çok Korktum” Yaklaşık 11 saat polisin alıkoyduğu E.Y. de okuldaki öğretmeninin kendisine, öldürülen öğretmen Paty hakkında ne düşündüğünü sorduğunu belirterek, “Ben de dedim ki; ‘O öldüğü için üzüldüm ama o karikatürü göstermese hiçbir şey olmazdı.’ dedim. Öğretmen de bana ‘tamam anladım’ dedi. Başka hiçbir şey söylemedi.” ifadesini kullandı. E.Y., polisin kendisini karakola götürmesine ilişkin de “Çok korktum ve ilk defa böyle bir şeyle karşılaştım.” dedi. Polisin de tıpkı öğretmeni gibi kendisine Paty hakkında soru sorduğunu anlatan E.Y., aynen okuldaki cevabı verdiğini söyledi. Olayın etkisini hala atlatamadığını ifade eden E.Y., “Polis bana camiye gidip gitmediğimi sordu. Ben de cumartesi ve pazar gittiğimi söyledim. Sonra ifademi fotokopi yaptılar ve onu imzaladım.” şeklinde konuştu.

“Oruç, Namaz ve Cami Soruldu”

Fransız polisinin sabah evinden aldığı Y.E.A. da kendilerine okulunda sorulan soruya ilişkin, “Keşke o karikatürleri göstermeseydi, ‘sanırım ondan öldü’ diye söyledik.” dedi. 10 yaşındaki Y.E.A. karakolda kendisine oruç, namaz ve camiyle ilgili sorular sorulduğunu aktararak, “Ben de cevap olarak ‘evet eşyalarımla camiye gidiyorum, namaz kılıyorum, oruç tutuyorum. Ama oruçlarımı sadece pazartesi tutuyorum çünkü okulum var.” dedim.” diye konuştu.

“Çocuklarımın Psikolojisi Düşünülmedi” Polisin yatağında uykudan uyandırdığı 10 yaşındaki M.E.P.’nin annesi Ayşegül Polat ise çocuğunun çok korktuğunu ve ağlamaya başladığını söyledi. Polat, polisin evdeki kitapların tek tek fotoğrafını çektiğini belirtti. Aileler çocuklarının ellerinden alınmasının endişesini de taşıyor.

This article is from: