ekonomiknoktagazetesi-285--

Page 1

Sayfa 3

Sayfa 12

Sayfa 7

Sayfa 28

Sayfa 13

NOKTA Ekonomik

Aktüel Siyasi Ekonomi Gazetesi 8 - 15 Haziran 2020

Yıl 15

Sayı : 285 Fiyatı: 10 TL

FUARCILIKTA DIJITAL DÖNEM

Sayfa 2 - 3

Amorf Doğaltaş Tasarım Yarışmasına başvuruLAR uzatILDI

Türkİye’nİn İlk sanal fuarı Shoedex Sayfa 3

Sayfa 10

Avantajlı Kredİde Şartlara Dİkkat Sayfa 26

YAŞ SEBZE MEYVEDE tuzaklı önlem Sayfa 24

HEDEF KİTLENİZE ULAŞMANIN ADRESİ WORLD MEDIA GROUP ...


EKONOMİK NOKTA

Ekonomik Gündem

ilker kaplan

GÜNCEL - BAKIŞ

Fuarcılığın Tarİhsel Gelİşİmİ ve Değİşİmİ

Y

erküremizde üretilen ticari metaların; bir yerden başka bir yere tüketim amaçlı taşınmaya başlandığı, binlerce yıl öncesinden günümüze kadar, panayır / fuarcılık sosyo - ekonomik faaliyetlerin ana eksenini oluşturmayı sürdürüyor. Uzakdoğu özelinde Çin’den gelen İşlenmiş ürünler; İpek yolu ve baharat yolu aracılığıyla “eski dünyaya” yayılırken yaşadığımız coğrafya bu ticaretin stratejik geçiş noktası olma özelliği taşıyordu. Aynı şekilde bizim coğrafyamızın zeytin / zeytinyağı, üzüm / şarap ticaretinin yapılageldiği binlerce yıl öncesinden günümüze; limanların arka sokaklarına kurulan “panayır caddelerinde” fuarcılığın ilk nüvelerine rastlandığını söyleyebiliriz. Latince “sevinç” anlamına gelen “fuar” kelimesi; ortaçağın sonlarına doğru kullanılmaya başlandı. “Eski Mısır ve Roma İmparatorluğu dönemlerinde tüccarların, pazarlarda yerel üreticilerle buluşmaları ve ürün satın almaları görülse de “Fuar” sözcüğü ilk kez ortaçağda kullanılmıştır.” 1 Dünyada ve ülkemizin yer aldığı coğrafyada binlerce yıl; limanların arkasında kurulan büyük “panayır caddeleri” bir süre sonra, kalıcı – sürekli “alışveriş alanlarına” dönüştü. Antik uygarlıklardan ortaçağa kadar değişim ve gelişim bu şekilde sürdü. Din – Tarım toplumlarında ticari metaların sergilendiği

panayırlardan; sanayi toplumlarında yerleşik fuarlara ve fuarcılığa geçiş yaşanması için son iki asrın gelmesi gerekiyordu. İlk sanayi devrimi ve yerleşik teşhir alanlarındaki fuarcılık paralel gelişme gösterdi. Türkiye’de de genç cumhuriyet ve yeni ekonomik kalkınma stratejisi ekseninde düzenlenen “İzmir İktisat Kongresi” ile eş zamanlı ilk fuar organizasyonu İzmir’de gerçekleştirildi. Sanayiden, tarıma, hizmet sektöründen bir çok uygulamaya kadar ilk kez gerçekleştirilen bu organizasyon düzenlendiğinde; tarihler 17 Şubat 1923’ü gösteriyordu. Yine aynı şekilde organizasyonun açılışını da kurtuluş savaşının zafer kazanan kadrosu yapıyordu. Mustafa Kemal Paşa, Kazım Karabekir Paşa, Asım ve Fevzi Çakmak Paşalar.

bir şey değildir. Siyasi, askeri zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar ekonomik zaferlerle taçlandırılmamışlarsa, meydana gelen zaferler devamlı olamaz. Ekonomi demek, her şey demektir, yaşamak için, mutlu olmak için, insan varlığı için ne lazımsa onların hepsi demektir. Ziraat demektir, ticaret demektir, çalışma demektir, her şey demektir.” demiştir. Atatürk, bu Kongre’de ayrıcalık taşıyan yabancı şirketlerin millileştirilmesi üzerinde durmuş, gayri meşru rekabeti besleyen kapitülasyonlara son vermenin gerektiğini belirtmiş, ulusal görüşü iktisat politikalarına temel yapmanın zorunluluğu olduğunu söylemiştir. Kongre, iki haftalık bir çalışmadan sonra oybirliği ile kabul edilen ‘Misak-i İktisadi’yi yayımlayarak dağılmıştır. Kurtuluş sonrası Türkiye’nin iktisadi bakış açısını belirleyen en önemli olay, İzmir İktisat Kongresi’dir.” 2

İktisat Kongresi (17 Şubat - 4 Mart 1923) Günümüzde son durum İzmir İktisat Kongresi, 17 Şubat 1923 günü Manisa temsilcisi Kazım Karabekir, Asım ve Fevzi Çakmak Paşalar ile Rus Büyükelçisi Aralof ve Azerbaycan Büyükelçisi İbrahim Abilof’un katılımları ile başlamıştır. Kongre, yeni Türkiye’nin İktisat Politikasını belirlemek amacıyla toplanmıştır. Mustafa Kemal Paşa burada yaptığı açış konuşmasında şunları söylemiştir : “Yeni Türkiye’mizi layık olduğumuz düzeye eriştirebilmemiz için mutlaka ekonomimize birinci derecede önem vermek zorundayız. Çünkü; zamanımız tamamen bir ekonomi devresinden başka

Künye Yayıncı Dünya Medya Basın Yayın Reklam Tanıtım Hizmetleri İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu yazı işleri Müdürü İlker Kaplan Reklam Halkla İlişkiler Hatice Karabay Reklam Müdürü Zafer Altın İdari İşler Müdürü Ayşe Savranoğlu Grafik Tasarım Simge Savranoğlu Yazı İşleri Defne Deniz Baskı World Media Group Baskı Merkezi Yönetim Yeri Akşemsettin Mah Güneş Sok No 48 / 1 Eyüp / İstanbul web www.ekonomiknokta.com e-mail gazete.haber@gmail.com Ekonomik Nokta Basın Meslek İlkelerine Uymaya Söz Vermiştir. İçeriğindeki yazınsal ve görsel malzemeler, izin alınmaksızın; yazılı, görsel, işitsel ve elektronik medyada kullanılamaz.

2

8 - 15 HAZİRAN 2020

Günümüzde ise ülkemizde; birçok fuar şirketi tarafından; farklı sektörlerde ve farklı bölgelerde, 400 civarı organizasyon olduğunu söylemek gerekiyor. Ancak 2020 yılı içerisinde yaşadığımız “Covid 19 Pandemisi” sebebiyle yurt dışında ve yurtiçinde tüm fuar organizasyonları 2021 yılında ertelenmiş görünüyor. Ayrıca bu organizasyonların büyük çoğunluğu “dijital ortama” geçiş yaptı. Türkiye’de de ilk “dijital fuarcılık” deneyimi yine İzmir’den gelmiş görünüyor. İZFAŞ tarafından organize

edilen; Shoedex 2020 1 - 4 Haziran 2020 Tarihleri arasında gerçekleştirildi. İzmir yine bir “devrime” öncülük etti. World Media Group olarak; 7 yıldır sürekli bahsettiğimiz, yazdığımız çizdiğimiz değişim bu şekilde somutlanmaya başladı. Fuarlar binyıllardır olduğu gibi yine biçim değiştiriyor. Dijital Platformlara kayıyor. Daha butik, daha niş, daha dijital fuarlar dönemi başlıyor. Bu durum; fuar organizatörlerinin en önemli partneri olan endüstri, ekonomi ve teknoloji yayıncılarını da daha önemli hale getiriyor. Fuarcılık gününüz kutlu olsun…

******************** 1* Sistem Yaklaşımı Açısından Türkiye’de Uluslararası Fuarcılığın Gelişimine Yönelik Bir Model Önerisi / Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi / sadık BADAK, Kürşat ÖZDAŞLI / 2019 2 *Türkiye İktisat Kongresi 1923 – İzmir / A. Gündüz Ökçün / 1971

İlker Kaplan www.worldmediagroupe.com


EKONOMİK NOKTA

FUAR / İHRACAT

8 - 15 HAZİRAN 2020

Türkİye’nİn İZMİR’DEN SANAL İlk sanal FUARCILIK fuarı Shoedex HAMLESİ Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği öncülüğünde İZFAŞ’ın işbirliği ile Türkiye’nin ve dünyanın ayakkabı ve saraciye sektörlerine yönelik ilk sanal fuarı Shoedex 2020 İzmir’de gerçekleştirildi.

E

ge İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi Organizasyondaki konuşmasında “Türk ihracatı için tarihi bir olaya şahitlik ediyoruz. Ege Deri ve Deri İhracatçıları Birliğimize üye 31 Ayakkabı ve Saraciye ihracatçımız bugün dünyanın dört bir tarafından 250 ithalatçının ziyaret edeceği fuarda en yeni koleksiyonlarını sunacak. Shoedex2020 Fuarı, Nisan ve Mayıs aylarında ihracatında büyük düşüşler olan Ayakkabı ve Saraciye sektörlerimize can suyu olacak. Bu ürünlerimizin ihracatında toparlanmayı sağlayacak. Önümüzdeki dönemde Tarım ve Gıda ihracatımızın artması için Gıda sektörümüze yönelik dijital fuar hazırlıklarımıza başladığımızı buradan duyurmak istiyorum. Haziran ayı sonunda ya da Temmuz başında Gıda sektörüne yönelik dijital fuarımızı gerçekleştireceğiz. Ege İhracatçı Birlikleri olarak 2020 yılını Sürdürülebilirlik Yılı ilan etmiştik. Covid-19 sürecinde ihracatta sürdürülebilirliği sanal fuarlar ve sanal ticaret heyeti organizasyonları ile sağlayacağımıza inanıyoruz” dedi.

Son yıllarda dijital dönüşüm ile birlikte fuarcılığın geleceğine yönelik adımlar atılmaya başlandı. Pandemi etkilerinin fuarcılığın dijital dönüşümünü hızlandırdığı bu süreçte tüm dünyada gündeme gelen sanal fuarcılıkla ilgili çalışmalar, Türkiye’de de hız kazandı. Bu kapsamda hazırlıklarını yürüten EİB ve İZFAŞ, 1-3 Haziran tarihlerinde ilk “online” buluşmasını ayakkabı sektörü ile yapıyor.

U

usal ve uluslararası ticaretin en yoğun gerçekleştiği platformlardan biri olan fuarların,Türkiye ve dünyada fiziki olarak bir süredir gerçekleşememesi, fuarcılık sektöründe yeni atılımların hız kazanmasına sebep oldu. Bu kapsamda, T.C. Ticaret Bakanlığı Türkiye’de fuarları sanal ortama taşırken, konuyla ilgili ilk adım Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği ile İZFAŞ tarafından atıldı. Türkiye’nin ilk sanal fuar organizasyonu T.C. Ticaret Bakanlığı himayelerinde Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği öncülüğünde ve İZFAŞ desteği ile gerçekleştiriliyor. Ayakkabı ve saraciye sektörlerinin Türkiye ve dünyadaki öncüleri 1-3 Haziran tarihlerinde Shoedex 2020’de buluşuyor.

Katma değeri artıracak yatırımlara hazırız Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Erkan Zandar da “Sanal fuarlarda ürünlerin en etkin ve anlaşılır bir biçimde sunulmasını sağlayarak katma değeri arttıracak bu yatırımları biz firmalar olarak yapmaya hazırız. Sektörler olarak bundan sonra mesafeleri ortadan kaldıracak her türlü gelişimi takip etmeliyiz. Dünya üzerinde yer alan Global Toptan satış sitelerine ve e-ihracat platformlarına gerekli yatırımları yaparak oradaki mevcudiyetimizi devamlılaştırmalıyız. Bizim kazandığımız tecrübeler bundan sonra ülkemiz için hizmet edecektir. TİM Başkanımız Sayın İsmail Gülle’nin oluşturduğu ve benim başkanlık ettiğim TİM sanal fuarlar komitesi ülkemizde gerçekleşecek sanal fuarlara ışık tutacak, bu zorlu süreçte firmalarımızın ihracatını devam ettirmelerinde etken olacaktır” şeklinde konuştu.

“Uluslararası ticaret küresel zincirle birbirine bağlı” Pandeminin bütün dünyadaki ticari dinamikleri temelden değiştirdiğini ve bu değişikliğin çok kısa bir sürede gerçekleştiğini belirten İZFAŞ Genel Müdürü Canan Karaosmanoğlu Alıcı, uluslararası fuarların ertelenmesinin küresel tedarik zincirindeki etkilerinin açıkça hissedildiğini dile getirdi. Karaosmanoğlu Alıcı, “Bu süreçte, uluslararası ticaret küresel zincirle birbirine bağlı olduğu için devam ediyor. Bizler de uluslararası seyahatlerin olmadığı ve fuarların düzenlenemediği bu dönemde ticareti nasıl devam ettirebileceğimizi düşündük ve teknolojiye daha fazla ağırlık verdik. Online fuarcılık çalışmaları son zamanlarda dünya fuarcılık gündemine oturdu. Ar-Ge çalışmaları hızlandı ve bunu sektöre adapte edecek ara çözümler kullanılmaya başlandı. Biz de İZFAŞ olarak bu konu üzerinde önemle duruyoruz” dedi. “Ticaretin devam etmesi şart” Fuarcılığın bir kent koalisyonu gerektirdiğini dile getiren Karaosmanoğlu Alıcı, “Fuarcılığın yakın geleceğinin temellerini ülkemizde atmak ve bunun öncüsü olmak için çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Sanal Fuarcılık üzerine yaptığımız çalışmalar ve topladığımız verilere göre buna hızlıca adapte edebileceğimiz sektörler mevcut. Fiziksel fuarların devam edemediği süreç ve sektörlerde teknolojiye ayak uydurmak için biz hazırız. Shoedex 2020, İZFAŞ ile Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği tarafından fuarcılığın online olarak da yapılmasına yönelik atılmış önemli bir adımdır” şeklinde konuştu.

kazandırıyor Türkiye ekonomisi ve Ayakkabı sektörünün zorlu süreçlerden geçtiğini dile getiren Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Zandar ise, bu süreci atlatabilmek için e-ticaret ve e-ihracatın Türkiye’yi dünyaya bağlayan önemli bir kapı olduğunu söyledi. Zandar, Türkiye’de her gün ekonominin konuşulması gereken bir döneme girildiğini ve bu zorlu dönemde ticaretteki dijital dönüşümün ülkeye döviz kazandıracak çalışmalar arasında başı çektiğini belirtti. Fuarların ihracatın değişmez bir parçası olduğunu ve onların dijital ekosistemde destekleyici güç olarak kullanılması gerektiğini söyleyen Zandar, “Dünya iletişimin en hızlı olduğu ve sanal veri akışının zirveye ulaştığı bir dönem yaşıyor. Biz de ekonomik kalkınmanın en önemli yapı taşlarından birinin teknolojik dönüşüm olduğuna inanıyor ve kendi adımıza eihracatı hedef alıyoruz. Elimizdeki telefonlar artık bizim birer parçamız, ofisimiz hatta standımız. Bu yüzden üreticilerimizi elektronik ortama taşımak zorundayız. Dünya genelindeki ticaretin belirli bir kısmı bugünlerde online platforma geçtiği için fuarcılığı da aynı oranda dijitale taşıyoruz. Ayakkabı sektörü fuarcılık adına bu dönüşümü başlatacak önemli bir adım attı” dedi. Online platformda neler var? “Let’s meet digital” sloganıyla Shoedex 2020; yeni dönem fuarcılığının alternatifi değil tamamlayıcı bir unsuru oluyor. Akıllı eşleşme filtresi ile desteklenen etkinlikler üç gün boyunca ziyaretçilerini bekliyor. Ayakkabı ve saraciye sektöründen 30 üretici firma, sonbahar-kış koleksiyonlarını küresel ölçekteki 250 profesyonel satın almacıyla www.shoedex. events adresinde buluşuyor. Platformda aynı zamanda canlı etkinlik ve online seminerler yapılıyor. Her firmanın bir profil sayfası olacak ve firmalar istedikleri ürünü görsellerle tanıtabilecek. Alıcılar ile ihracatçılar, oluşturulan B2B platformunda online olarak görüşüp buradaki ürünleri inceleyerek sipariş verebiliyor. Site ziyaretçileri aynı zamanda, anlık mesajlaşma ve görüntülü konuşmayla sürekli etkileşim halinde kalarak yurt içi ve yurt dışı etkinliklerle ilgili duyurulardan da haberdar olabiliyor. Tüm paydaşların birlikte çalışıp üreterek katma değer yaratacağı platform, aynı zamanda ulaşımı kolay ve maliyeti düşük olduğu için katılımcılara da büyük bir avantaj sağlıyor. Platforma katılan herkes, 3 Haziran tarihine kadar yeni ürün ve trendleri evlerinden çıkmadan takip edebilecek. 35 ziyaretçi ülke Shodex 2020; Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Arnavutluk, Azerbaycan, Belarus, Bulgaristan, Çekya, Fas, Filistin, Finlandiya, G. Kore, Hindistan, Hong Kong, Irak, İngiltere, İran, İrlanda, İsrail, İsveç, İtalya, Karadağ, Katar, Kıbrıs, Moldova, Nijerya, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya, Sırbistan, Slovenya, Suudi Arabistan, Ukrayna, Ürdün, Yunanistan’dan ziyaretçilerini ağırlıyor.

Ticaretteki

dijital

dönüşüm

ülkeye

döviz

3


EKONOMİK NOKTA

İHRACAT

Sağlık çalışanları İçİn

8 - 15 HAZİRAN 2020

Hİndİstan ve Sİngapur’A Türk gıda ürünlerİ Covid-19 sonrasında Türk gıda ürünlerine talep attı. Dünya’nın en kalabalık ikinci ülkesi Hindistan ve dünyanın en önemli ticaret merkezlerinden Singapur Türk gıda ürünlerini talep ediyor.

E

ge İhracatçı Birlikleri, “Koronavirüs Salgınının Hedef Pazarlarımızdaki Seyri” isimli video konferansların dördüncüsünde, Ege İhracatçı Birlikleri Genel Sekreteri İ.Cumhur İşbırakmaz’ı moderatörlüğünde Hindistan ve Singapur’da görev yapan Ticaret Müşavirleriyle ihracatçıları buluşturdu.

k

oronavirüs salgını sürecinde birçok sosyal sorumluluk projesine imza atan Ege İhracatçı Birlikleri sağlık çalışanlarına desteğini sürdürüyor. Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Kovid-19’un Türkiye’de görüldüğü günden itibaren her Birliğin sosyal sorumluluk içinde aktif bir süreç izlediğini söyledi. “Ülkemizdeki mücadeleye katkı sağlamak için bu süreçte en fazla yorulan ve büyük gayret sarf eden pandeminin kahramanları fedakar sağlık çalışanlarımıza yönelik sosyal sorumluluk projelerimizi öncelikli gündemimize aldık. Egeli ihracatçılarımız sağlık çalışanlarının yüküne omuz vermek için Sağlık Müdürlükleri, Valilikler, Tarım ve Orman Müdürlükleri ile temasa geçerek yoğun girişimlerde bulundu ve bütün imkanlarını seferber ederek kollarının uzandığı her yere yardımlarını ulaştırdılar. Biz Ege İhracatçı Birlikleri olmamızın ötesinde büyük bir dayanışma içerisinde hareket ederek aynı zamanda büyük bir sivil toplum kuruluşu olduğumuzu da gösterdik.” Eskinazi, sağlık personellerinin daha gü-

venli bir ortamda çalışmasını sağlamak adına yapılan yardımları şöyle sıraladı: “İhtiyaç sahibi hastanelerimize yoğun bakım ünitelerinde en çok gerek duyulan maske, ventilatör, CPR cihazı, hasta takip monitörleri, numune alma kabinleri ve entübasyon kabinlerini tedarik ettik. Aynı zamanda İzmir ve Aydın İl Sağlık Müdürlüğü’ne cerrahi tulum, maske, ateş ölçer, entübasyon kabini, İzmir ve Manisa İl Tarım ve Orman Müdürlükleri’ne de maske desteğinde bulunduk. İzmir Valiliği ve İzmir Büyükşehir Belediyesi koordinasyonunda ise kuru yiyecek yardımlarını ve el hijyen ürünlerini teslim ettik.” Jak Eskinazi, “Sağlık Müdürlükleri, Valilikler, Tarım ve Orman Müdürlükleri ile koordineli bir şekilde sağlık çalışanlarımızın ihtiyaç duyduğu diğer koruyucu ekipman ve cihazları da tedarik etmeye devam ediyoruz. Sosyal sorumluluk çalışmalarımızla normalleşme sürecine katkı sunarken aynı zamanda da tüm sağlık personelimizin güvenli ve hijyenik ortamda görevlerini ifa etmelerini sağlıyoruz. Sağlık çalışanlarının göstermiş olduğu olağanüstü çabayla bu süreci en yakın zamanda tam anlamıyla atlatacağımıza, bu zorlu günleri hep birlikte aşacağımıza inanıyorum.” dedi.

Toplantıda konuşan EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Covid-19 sonrasında dünya genelinde gıda ürünlerine talepte bir düşüş yaşanmadığını, EİB’nin Nisan ayında gerçekleştirdiği 819 milyon dolarlık ihracatta tarım ürünleri ihracatının yüzde 45 paya ulaştığını kaydetti. Eskinazi, Ege Bölgesi’nin lezzetlerinin dünya genelinde daha fazla talep görmesi için gıda sektörüne yönelik Sanal Ticaret Heyeti Organizasyonu ve Sanal Gıda Fuarı düzenlemek için çalışma başlattıklarını da sözlerine ekledi. “Koronavirüs Salgınının Hedef Pazarlarımızdaki Seyri-4”isimli video konferansa Yeni Delhi Ticaret Müşavirleri Aysun Ergezer Timur ve Ali Özdin, Mumbai Ticaret Ataşesi Hüseyin Aydın ve Singapur Ticaret Müşaviri Müge Dağlı Durukan katılarak, Hindistan ve Singapur’da Covid-19 sürecinde yaşanan değişimi anlattılar. Timur; Firmalarımız kullansınlar

sanal

ortamı

iyi

Hindistan’ın 2.9 trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğe sahip olduğunun altını çizen Yeni Delhi Ticaret Müşaviri Aysun Ergezer Timur, “Rotamızı daha fazla Hindistan’a yönlendirmemiz gerekiyor çok büyük bir potansiyel var. Firmalarımız bu süreçte sanal ortamı çok iyi kullansınlar, web sitelerindeki teşhir ettikleri ürün kataloglarını güncellesinler. İnsanlar bu süreçte birbirleriyle temas edemeyecekler sanal ortamdaki kimlikleri daha ön plana çıkacak. Bu süreçte sanal ticareti geliştirmeliyiz. Hindistan’da ekonominin olumlu bir seyir izleyeceğine inanıyorum” şeklinde konuştu. Aydın: “Hindistan zihinlerimizde daha uzak bir ülke” Hindistan pazarını Türk firmaları açısından bakir kalmış bir pazar olarak tanımlayan Mumbai Ticaret Ataşesi Hüseyin Aydın, tespitlerini şu şekilde dile getirdi: “Firmalarımız Hindistan’ı alternatif pazar olarak görüyorlar. Hindistan ile Türkiye arasındaki uçuş mesafesi 6-6.5 saat olmasına karşın, insanımızın zihnindeki uçuş mesafesi çok daha fazla. Bu da algının düşüklüğünün bir göstergesi. Bu pazarda iş yapmak isteyen firmalarımızın orta vadeli düşünmesi gerekiyor.”

4

Hindistan pazarında işlenmiş tarım ürünleri, konserve edilmiş gıda ürünlerinde Hindistan pazarında fırsatlar olduğunu dile getiren Aydın, “Hindistan’da değişik kriterlere göre 400 ile 600 milyon arasında orta sınıf var. Bu orta sınıf tüketicileri Covid-19 sonrasında sağlıklı gıda ürünleri tüketimine yönelmiş durumda. Sosyal medya fenomenlerini takip ediyorlar. Kuru kayısı, kuru incir, kuru üzüm, zeytin, zeytinyağına

yöneliş var. Zeytinyağına ülkede ilave bir talep var. Türk kayısısı biliniyor ve tercih ediliyor, ancak zeytin ve zeytinyağında İspanyol, İtalyan ve Yunan markaları var. Hindistan’a 200-250 gramlık kavanozlarda bu ülkeye zeytin satılabilir. Taze elma ihracatımızda dört kat artış oldu. İki ülke arasındaki anlaşmalar tamamlandığında armuz ihracatımız içinde büyük potansiyel var. Ülkemiz ürünlerine uyguladıkları gümrük vergileri düşük olduğu için temizlik ürünlerinde bir potansiyel var. Sabunlar, ıslak mendil, tuvalet kağıtları, havlu kağıt için 1.4 milyarlık büyük bir pazar. Mobilya’da ciddi bir talep var. Mobilyasını ağırlıklı olarak Çin’den alıyor. Türk mobilyası dizayn ve kalite olarak Hindistan pazarında yer alabileceğini düşünüyoruz. Küçük mobilyaların online pazarda bu ülkede pazarlanabileceğini düşünüyoruz. Hastane mobilyasında da Hindistan önemli bir potansiyel barındırıyor. İnşaat sektörü 2 aydır durmuş durumda o nedenle Mermere kısa vadede bir talep olmayacağını düşünüyoruz” diyerek görüşlerini özetledi. Yeni Delhi Ticaret Müşaviri Ali Özdin’de ihracatçı firmalardan gelen soruları cevaplandırdı. Durukan: “Singapur’un 13 milyar dolarlık gıda ithalatından daha fazla pay alabiliriz” Dünya’daki önemli ticaret merkezlerinden biri olan Singapur’un 2019 yılında 390 milyar dolar ihracatı olduğunu, bunun 206 milyar dolarının reexporttan kaynaklandığını ifade eden Singapur Ticaret Müşaviri Müge Dağlı Durukan, Singapur’un gıdada dışa bağımlı olduğunu, 2019 yılında 13 milyar dolar gıda ithalatı yaptığını, Türkiye’nin Singapur’a gıda ihracatının ise sadece 28 milyon dolarda kaldığının altını çizdi. Durukan, şöyle devam etti: “ Türkiye’den Singapur’a gıda ihracatında kiraz, elma, buğday unu, çikolata, şekerleme ürünleri öne çıkıyor. İlerleyen süreçte Singapur Türk gıda ihracatçılarının ihracatlarını arttırabilecekleri bir pazar konumunda. Gıdada en çok alkollü içecekler, meşrubat, süt ürünleri, deniz ürünleri, tavuk eti ve balık, yaş meyve sebze, hububat en çok ithalatını yaptıkları ürünler diyebiliriz.” Türkiye’nin Singapur ile 1 Ekim 20178 tarihinde yürürlüğe giren kapsamlı bir serbest ticaret anlaşması olduğu bilgisini veren Durukan, Singapur’a ihracatımızı arttırmak için atılması gereken adımları ise şöyle özetledi; “ Pazara giriş açısından bakacak olursak perakende zincirlerle direkt temas kurularak bir giriş söz konusu olabilir. Online platformlar alışveriş için zaten oldukça popüler alanlardı. Şu anda popülaritesi tüm dünyada ziyadesiyle artış durumda. Dolayısıyla bu açıdan da Singapur’u online platformlar açısından göz önünde bulundurmakta fayda var. Singapur’a girişte distribütörlerle çalışmak çok önemli. Singapur’u sadece Singapur pazarına hitap eden bir ülke olarak düşünmemek lazım. Aynı zamanda Güneydoğu Asya’daki ülkelerle bu distribütörlerin bir şube ya da ağı bulunuyor. Bu ülkelerle iş yapma kültürünü genel olarak iyi biliyorlar. Singapur’da 30 binden fazla uluslararası firmanın irtibat ofisi bulunuyor.”


EKONOMİK NOKTA

ENDüSTRi / TEKNOLOJi

8 - 15

HAZİRAN 2020

covid - 19 Sonrasında Üretİmde Dönüşüme tayvan bakışı T

• YCM – Akıllı Üretim • SEYI – Virüs Sonrası Dönemde Damgalama/ Presleme Üretimi • Kao Ming – Yarının Trendleri – Hızlı, Esnek ve Gelecek • Jainherr Machine - Yüksek Hassasiyetli Taşlama 21 Mayıs 2020 Türkiye saati ile saat 10:00’da Koronavirüs Makinesi Uygulamaları Dönemi ve Sonrasında Üretimde Dönüşüm konulu makine • Advantech - İşletmeler Covid 19 krizine nasıl ve takım tezgahı sektöründe faaliyet gösteren önemli tepki veriyor? Tayvanlı firmaların katıldığı WEBEX yazılımı aracılığıyla online bir sunum programı gerçekleştirildi. Dünyanın farklı Daha fazla detayı aşağıdaki linkte bulabilirsiniz. ülkelerinden yüzlerce sektör profesyonelinin katıldığı web https://bit.ly/2YI8W3g seminerin World Media Group olarak takip ettik. www.taitra.org.tw www.taiwantrade.com.tw Firma bilgileri ve konuları aşağıdaki gibidir; www.taiwantradeshows.com.tw ayvan’ın kar amacı gütmeyen ticaret geliştirme kuruluşu TAITRA’nın (Tayvan Dış Ticareti Geliştirme Konseyi) tarafından organize edilen; web seminerleri dizisinin ikincisi 21 Mayıs 2020 tarihinde gerçekleştirildi.

Geçtiğimiz yıl bu günlerde dünyanın önemli yayın gruplarından onbeş teknoloji, endüstri ve ekonomi gazetecisi ile birlikte bir hafta Tayvan’da TAİTRA’nın misafiri olmuştuk. Bu yıl dünyayı saran COVİD 19 Pandemisi sebebiyle uzaktan erişim ve iletişim sağlıyoruz. World Media Group olarak geçen yıl Tayvan Endüstrisi üzerine yazdığımız yazıyı ve bu yıl 21 Mayıs 2021’de Türkiye saatiyle saat 10:00’da gerçekleştirilen Webinar ile ilgili detaylı bilgileri bulabilirsiniz. Ayrıca 2 Haziran 2020 saat 10:30’da gerçekleştirilecek olan “Akıllı Makineler” web seminerlerini takip edebilirsiniz. Dünya Endüstrisini teknolojisini ve ekonomisini takip etmek istiyorsanız World Media Group size yeter...

AKILLI MAKİNELER T

• •

TONGTAI MACHINE AND & TOOL CO., LTD SHE HONG INDUSTRIAL CO., LTD.

2 Haziran 2020 Türkiye saati ile saat 10:30’da Akıllı Makina sektöründe faaliyet gösteren 8 önemli Tayvanlı firma ürünlerinin/çözümlerinin/teknolojilerinin tanıtımını ve endüstri trendleri hakkında konuşmak amacıyla online bir sunum programı gerçekleştirdi.

World Media Group olarak baştan sona takip ettiğimiz webinarlarla ilgili detay bilgilere endüstri dergilerimizden ulaşabilirsiniz.

ayvan’ın kar amacı gütmeyen ticaret geliştirme kuruluşu TAITRA’nın (Tayvan Dış Ticareti Geliştirme Konseyi) tarafından organize edilen; web seminerleri dizisinin ikincisi Daha fazla detay bilgiye ulaşmak için aşağıdaki linklerden 2 Haziran 2020 tarihinde gerçekleştirildi. giriş yapabilirsiniz.

www.taitra.org.tw www.taiwantrade.com.tw Sunum gerçekleştiren Tayvan’ın 8 önemli markası ve firması www.taiwantradeshows.com.tw aşağıdaki gibi ; • • • • • •

HIWIN TECHNOLOGIES CORP. FFG-FAIR FRIEND GROUP SOLOMON TECHNOLOGY GROUP MANFORD MACHINERY CO., LTD CHIN FONG MACHINE INDUSTRIAL CO., LTD GRINTIMATE PRECISION INDUSTRY CO., LTD

5


EKONOMİK NOKTA

ENDüSTRi / TEKNOLOJi

8 - 15

HAZİRAN 2020

SOLIDWORKS sosyal mesafeye ENDÜSTRİYEL sensör çözümü EKİPMAN Solid Works; 3 Haziran 2020 Çarşamba günü Saat:11.00’de, sektördeki yeni trendleri takip eden Endüstriyel Ekipman üreticileri için oluşturduğu yeni çözümlerimi anlattı.

K

armaşık tasarım ihtiyaçları olan Endüstriyel Ekipman Üreticileri için oluşturulmuş SOLIDWORKS paketimi şirket içindeki mühendis, satın alma ve üretim ekiplerinin farklı iş ihtiyaçlarına çözüm buluyor. Gücü, dayanıklılığı test edip, performansı doğrulayarak karmaşık makineleri hızla tasarlayıp, SOLIDWORKS® Ürün Geliştirme Çözümleri ile daha düşük maliyetle daha iyi makineler üretebilirsiniz. Ürünlerinizi gerçek yaşam koşulları için test etmek mi

istiyorsunuz? Yüksek kalitede 3 boyutlu görseller oluşturmanız mı gerekiyor? Hepsi, bu Webinarda anlatıldı. Bu Webinar’da Konuşulanlar; Makine imalat sektöründeki firmaların pazara yeni ürün sunarken yaşadıkları problemler ve alternatif çözüm yöntemleri Ürün geliştirme süreçlerinde mükemmelliğe ulaşmak için SOLIDWORKS Paketleri ve sektörlere sağladığı entegre çözümler Seri üretim öncesinde; tasarımdan ilk üretime geçiş aşamasında kullanabileceğiniz ürün geliştirme, analiz ve optimizasyon uygulamaları

FORD’TA 3 D E

klemeli imalat dünyası ve otomotiv endüstrisi arasındaki çalışmalar her yıl artmaktadır. İlgili disiplinlerinin ön saflarında Desktop Metal ve dünyaca ünlü otomobil üreticilerinde yaratıcılığını ve üretkenliğini artıran Ford Motor yer alıyor. Ford, metal 3D baskı sistemleri ile prototipler üreten ve seri üretime ulaşabilen uçtan uca bir üretim çözümü sunan Massachusetts merkezli Desktop Metal için önemli bir yatırımcı olarak biliniyor. Masaüstü metal 3D yazıcı teknolojileri sayesinde, otomobil üreticilerinin prototip ve küçük son kullanım ürünlerinin üretim yöntemleri hızla değişiyor. Otomotiv endüstrisinin en büyük yenilikçilerinden biri olan Ford ve Ford’un Araştırma ve İleri Mühendislik organizasyonu, yeni teknolojiler geliştirmek ve şirketin hedeflerine ulaşmasına yardımcı olabilecek ortaklar ile iş birliktelikleri geliştirme çalışmalarına devam ediyor. Bugün Ford, prototiplerini üretmek ve malzemelerini değerlendirmek için bir Masaüstü Metal Studio System kullanıyor ve şirketi geleceğe taşıyor. Prototip parçalar gerekli testlerden geçtikten sonra, Ford bu parçaları araçlara dahil olan son kullanım parçalarına dönüştürüyor. Desktop Metal’in metal eklemeli imalat çözümlerinin en kompaktı olan Studio System,

6

FDM teknolojisine benzer şekilde bağlayıcı malzeme içeren metal çubukları ergiterek katman katman üretim sürecini tamamlar. Studio System, metal parçaları, ofis ortamlarında bile güvenle üretebiliyor. Otomotiv endüstrisi eklemeli imalatı üretim döngülerine daha geniş ölçekte dahil ettikçe, Desktop Metal’in ofis çözümleri çözümleri hayati bir rol oynamaya başlıyor. Studio System prototip oluşturma ve isterlere göre son kullanım ürünü üretme imkanı da sağlıyor. Desktop Metal çözümlerini fabrikanıza getirin! Desktop Metal’in önümüzdeki yıllarda piyasaya sürmeyi planladığı Production System, metal eklemeli imalatta 200’e kadar yüksek performanslı parça üretebilen bir teknolojiden, birkaç milyon parçanın seri üretimini kolaylaştırabilen ve dijitalleştirebilen bir seri üretim yöntemine dönüştürüyor.

COVID-19 salgını sonrasında tüm dünya yeni şartlara uyum sağlamaya çalışırken, sosyal mesafe kuralı, bir lokasyondaki kişi sayısı, ortamın sıcaklık, hava kalitesi vb toplum sağlığı için büyük önem taşıyor. Salgınla mücadele için geliştirilen sosyal mesafe bilekliği gibi sensör temelli teknolojik çözümler, toplu kullanıma açık alanlarda sosyal mesafe kuralını denetleyip, ihlal edenleri anlık olarak uyaracak.

T

oplam vaka sayısının 5 milyonu aştığı COVID-19 salgınında dünyanın büyük bölümünde yeni bir evreye geçiliyor. Salgınının kontrol altına alındığı ve bulaşıcılığının azaldığı ülkelerde normalleşme sinyalleri verilirken salgının tekrar yayılımını önlemek için maske kullanımı ve sosyal mesafe kuralına uyulması gerekiyor. Sosyal mesafenin fabrika, okul, hastane, AVM, kafe ve restoran gibi alanlarda düzenli olarak nasıl ölçüleceği zihinlerde soru işareti oluştururken çözüm yine teknoloji şirketlerinden geldi. Londra’daki kırmızı otobüslerin yakıt tüketiminin takibinden, Kanada’daki orman yangınları için erken uyarı sistemine kadar pek çok noktada nesnelerin interneti adı verilen (IoT) sensörler aracılığıyla çözüm geliştiren, NetOP Teknoloji şirketi, sosyal mesafe kuralının denetlenmesini sağlayan çözümleri kullanıma sundu. Sensör temelli teknolojiler geliştiren NetOP Teknoloji’nin, masa doluluk oranı sensöründen vücut ısısı sensörüne, ortamın hava kalitesini ölçen sensörlerden kapalı alanda kaç kişinin bulunduğunu ölçen sensörlere, sosyal mesafe bilekliğinden akıllı mesafe alarm sensörüne pek çok ilgi çekici ürün bulunuyor. Sosyal mesafeye uymayanlar için alarmlar devrede Sağlık Bakanlığı tarafından normalleşme döneminde uyulması gereken en önemli kural olarak belirtilen sosyal mesafe, toplum sağlığı ve virüsün tekrar yayılımını engellemek için hayati bir öneme sahip. Özellikle zaman zaman sosyal mesafenin kaybolduğu market ve pazar yerlerinde, geliştirilen sensörler kişiler arası uzaklığı gerçek zamanlı ölçerek ihlal edildiği durumlarda sesli ve ışıklı alarmları devreye sokuyor. Aynı zamanda sosyal mesafe bilekliğiyle de kişinin kapalı alanı paylaştığı diğer kişilerle sosyal mesafeye uyulmaması durumunda uyarılar yapılıyor. Kafe ve restoranlarda doluluk sensörleri iş başında Kapalı alanlarda sosyal mesafenin yanı sıra doluluk oranı da dikkat edilmesi gereken diğer husus. Bu noktada geliştirilen sensörlerle kapalı alanlardaki aktif kişi sayısı ölçülerek yeni girişler önlenecek. Kafe ve restoran gibi alanlarda ise masalardaki doluluk oranı ve sosyal mesafe takip edilerek gerekli uyarıların yapılması sağlanıyor. Geliştirilen sensör teknolojisinde günde yüzlerce müşteriyle temas eden çalışanlar da unutulmadı. Akıllı mesafe alarm sensörü ile çalışanlar ile müşteriler arasındaki

mesafe düzenli olarak denetlenerek ihlal edilmesi durumunda uyarı verilebilecek. Evde karantina, IoT teknolojisiyle denetim altında COVID-19 hastalarının büyük bir bölümü hastalığın hafif seyri nedeniyle evde tedavi altına alınıyor. IoT çözümlerinden biri olan EvdeKal sensörü ile karantina kurallarına uyulup uyulmadığı uzaktan takip edilebiliyor. Tedavi gören hastaların yanı sıra risk gurubundaki kişiler için de tercih edilen sensörler; küçük boyutlu, su geçirmeyen ve uzun ömürlü bir pile sahipken çıkarılamayan bir kayışı bulunuyor. Kesilip atılması durumunda ise yetkililere uyarı veriyor. Sağlık çalışanları, yalnız yaşayanlar, bakım evi konukları ve toplu taşıma araçlarında çalışan şöförler gibi risk altındaki diğer kesimler için geliştirilen vücut ısısı sensörü ise yeni tip koronavirüsün en yaygın belirtisi olan vücut ateşin, belli aralıklarla ölçerek kişiyi bilgilendiriyor. “Covid-19 ile mücadele çözümlerini Türkiye pazarına sunmaktan dolayı gururluyuz” IoT temelli teknolojileri 50’den fazla ülkeye ihraç eden Hollanda merkezli NetOP Teknoloji, IoT alanındaki çözümlerini, ülkemizin %100 Türk sermayeli en büyük SAP İş Ortağı Detaysoft ortaklığı ile ile Türkiye’de ve tüm dünyada yaygınlaştırmayı hedefliyor. Türk mühendisler tarafından geliştirilmiş olan Covid-19 ile mücadele çözümlerini Türkiye pazarına sunmaktan dolayı gururlu olduklarını belirten Detaysoft Genel Müdürü ve NeTOP Teknoloji Yönetici Ortağı Alkin Aksoy, sözlerine şöyle devam ediyor: “Güvende ve sağlıklı kalmak için sunduğumuz IoT çözümleri, başkalarıyla etkileşimde bulunulan başta AVM, okul, fabrika, hastane, havalimanı ve iş yerleri olmak üzere, yeni normale alışmaya çalışan tüm dünyanın ajandasında yer alan önemli bir konu. Biz Detaysoft olarak bu çözümleri sunmanın yanı sıra, yine NetOP Teknoloji iş birliği ile bugün en önemli gündemimiz olan Covid19 önlemleri kapsamında akıllı sağlık uygulamalarından başlayarak işletmelerin Endüstri 4.0 dönüşümleri, akıllı şehirler, akıllı havalimanları, akıllı tarım, akıllı lojistik gibi pek çok alanda geliştirilen sensörlerin tasarımından üretimine, yönetim platformlarından verilerinin analiz edildiği yapay zeka katmanlarına kadar uçtan uca anahtar teslim projeler yürütüyoruz. Sanayi Bakanlığı onaylı Ar-Ge merkezimiz ve yerli teknoloji çözümlerimizle, TÜBİTAK projeleri ve üniversite işbirlikleri ile yazılım ihracatına odaklıyız.


EKONOMİK NOKTA

ENDüSTRi / TEKNOLOJi

8 - 15

HAZİRAN 2020

Türkİye bİlgİ ve İletİşİm teknolojİlerİ sektörünün büyüklüğü 150 mİlyarI aştı

TÜBİSAD “Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü 2019 Yılı Pazar Verileri”ni açıkladı. Bu verilere göre sektör, TL bazında bir önceki yıla oranla yüzde 14’lük büyüme ile 152,7 milyar TL’lik hacme ulaştı. İstihdamını 143 bin kişiye çıkaran sektörün ihracatı da 6,5 milyar TL olarak gerçekleşti.

B

ilişim Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD), 2019 yılı “Bilgi ve İletişim Teknoloji Sektörü Pazar Verileri”ni dijital ortamda düzenlenen bir toplantıda açıkladı. Açılış konuşmasını TÜBİSAD Başkanı Kübra Erman Karaca’nın yaptığı toplantıda, TÜBİSAD Bilgi Merkezi Komisyonu Başkanı Levent Kızıltan ve Deloitte Türkiye Ortağı Hakan Göl, rapor hakkında açıklamalarda bulundu. Etkinlikte “Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü 2020 Değerlendirmesi” başlıklı bir panel de düzenlendi. TÜBİSAD Bilgi Merkezi Komisyonu Başkanı Levent Kızıltan’ın moderatörlüğünü üstlendiği panelde, CONTEXT Türkiye Ülke Müdürü Erol Kuseyri ile TÜBİSAD Yönetim Kurulu Üyeleri Atilla Kayalıoğlu, Mehmet Ali Akarca, Burak Aydın ve Aslı Derbent, sektörün 2019 performansı ve geleceği hakkında görüşlerini paylaştılar. Bilişim sektörüne destek yeni normale adapte olmak için gerekli TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Kübra Erman Karaca, şu ifadeleri kullandı: “Ekonomimizin büyüme hızında bir süredir gözlemlenen yavaşlamaya ve konjonktürel açıdan belirsizliklerin egemen olduğu bir döneme rağmen, Türkiye’de bilgi ve iletişim teknolojileri sektörü Türk Lirası bazında 2019 yılında da büyümesini sürdürdü. Bununla birlikte, COVID-19 salgınının bir sonucu olarak, 2019 yılı verilerini de hem dünyanın hem de sektörün karşı karşıya olduğu ‘yeniden başlangıç’ koşullarına göre değerlendirmenin daha sağlıklı olacağı düşüncesindeyim. Küresel ekonomide daralma beklentileri ve bilgi ve iletişim teknoloji sektörünün ‘yeni normal’ dönemine yapacağı potansiyel katkılar ışığında, sektörümüze yönelik yatırımların hızlı ve verimli bir şekilde artmasının, ülke ekonomimizin sürdürülebilir büyümesi ve kalkınmasına her zamankinden daha yüksek bir katkı sunacağını öngörebiliyoruz. Sektörümüzün Türk Lirasında göstermiş olduğu büyüme performansını ne yazık ki dolar bazında göremiyoruz. 2017 yılından bu yana devam eden bir daralma trendi, içinde

bulunduğumuz dönemde özellikle üzerinde durmamız gereken bir konudur. Türk Lirası bazında sektörümüzün göstermiş olduğu büyüme performansına rağmen yüzde 11,8 olarak gerçekleşen yıllık enflasyon oranını ve sektörümüzün mevcut potansiyelini göz önünde bulundurduğumuzda çok daha yüksek büyüme oranlarına ulaşmamız gerektiğini de ifade etmeliyiz. Bilgi ve iletişim teknolojileri sektörünün ekonomik büyümenin lokomotifi olduğu gerçeği, rakamlar göz önünde bulundurulduğunda bir kez daha ortaya çıkıyor. Bu lokomotifi akılcı yatırımlarla ve girişimciliğin önünü açan politikalarla desteklediğimizde ülkemizin büyüme hızına ve küresel rekabet gücüne sağlanacak katkının da artacağı aşikârdır. Elbette COVID-19 salgını bu durumu daha net bir şekilde ortaya koydu. Günümüzün getirdiği olağanüstü çalışma koşulları açısından baktığımızda telekomünikasyon sektörü uzaktan bağlanma ve bireysel kesime olan hakimiyeti ile gelişme potansiyeline sahipken, bilgi teknolojileri sektörü ise yatırımların azalması ve hizmet ihtiyacının da yavaşlaması nedeni ile süreçten olumsuz etkilenebilir. Olumsuz etkilerin yaşanmaması adına tüm sektörlerde yükselen dijital dönüşüm farkındalığının yaygınlaştırılması gerekiyor. Ayrıca, yazılım ve bilişim sektörünün de ülkemizin olumsuz etkilenen diğer sektörlere uygulayacağı tüm desteklerden yararlandırılması yaşamsal önem taşıyor.” Dolar bazındaki küçülme ülkemizin teknolojiye daha az yatırım yaptığına işaret ediyor TÜBİSAD Bilgi Merkezi Komisyonu Başkanı Levent Kızıltan raporun bulgularıyla ilgili şu görüşleri paylaştı: “Teknokentlerimizin kaydettiği büyüme oldukça sevindirici. Gerek şirket sayısı gerekse çalışan sayıları açısından sektörümüzün yüksek potansiyelini sergiliyorlar. Finans sektörü yazılımlarının en fazla ilgi çeken bileşenler olduğunu görüyoruz. Burada banka teknoloji birimlerinin şirketleşerek Ar-Ge Merkezi değerlendirmeleri içinde yer almaları farkı yaratan unsur oluyor. Teknoloji donanımı üretimimiz ve teknoloji altyapı yazılımları (veri tabanları-işletim sistemleri-analitik araçlar, orta katman yazılımları vb.) üretim becerimiz halihazırda sınırlı olduğu için söz konusu ürünler yerel üretim gibi görünen yazılım ve hizmetlerin büyük bir bölümünün içinde yer almaya devam ediyorlar. Bu nedenle de pazarın Amerikan Doları bazında küçülmesi aslında ülkemizin teknolojide geçmişe kıyasla 2018’den bu yana daha az yatırım yaptığına işaret ediyor.”

2019 Bilgi ve İletişim Sektörü Pazar Büyüklüğü TÜBİSAD raporuna göre, Türkiye bilişim sektörünün 2019 yılı büyüklükleri şu şekilde sıralandı: Bilgi ve İletişim Teknolojileri toplam sektör büyüklüğü Türk Lirası bazında yüzde 14’lük büyüme ile 2019 yılında 152,7 milyar TL’lik hacme ulaştı. ABD doları bazında değerlendirildiğinde ise sektör büyüklüğü bir önceki yıla kıyasla yüzde 3 oranında daralarak 26,8 milyar dolar olarak gerçekleşti. Toplam sektör büyüklüğünü oluşturan iki ana unsurdan birisi olan bilgi teknolojileri Türk Lirası bazında yüzde 22’lik büyüme ile 2019 yılında 56,1 milyar TL’ye, İletişim Teknolojileri ise yüzde 11’lik büyüme ile 96,6 milyar TL’ye ulaştı. Bilgi Teknolojileri : 2019 yılında 56,1 milyar TL’lik büyüklüğe ulaşan Bilgi Teknolojileri sektörünün alt kategorilerindeki büyüklükler şöyle oldu: Bilgi Teknolojileri Donanım: 20,4 milyar TL Bilgi Teknolojileri Yazılım: 23,4 milyar TL Bilgi Teknolojileri Hizmet: 12,2 milyar TL İletişim Teknolojileri: İletişim Teknolojileri sektörü 2019 yılında 96,6 milyar TL büyüklüğe sahip oldu. Alt kategorilerin dağılımı ise şöyle oldu: İletişim Teknolojileri Donanım: 29,9 milyar TL İletişim Teknolojileri Elektronik Haberleşme: 66,6 milyar TL Ürün ve Hizmetlerin Menşei: Bilgi Teknolojileri sektöründe üretilen hizmetlerin yüzde 81’i ile üretilen yazılımların yüzde 69’u yerli menşeili olurken, bilgi teknolojileri donanımlarının yüzde 83’ü ile iletişim teknoloji donanımlarının yüzde 84’ü

ithal menşeili oldu. İstihdam 2019 yılında sektörün toplam istihdamı 143 bin kişiye çıktı. Toplam istihdamda yüzde 4’lük bir artış kaydedildi. Sektörün toplam istihdamının yüzde 77’si Bilgi Teknolojileri kategorisinde bulunuyor. Teknokentler Teknokentlerde büyüme sürdü, 2019 yılında teknokentlerde yaratılan ciro bir önceki yıla göre yüzde 43 oranında artarak 22,9 milyar TL’ye ulaştı. 2019 yılında toplam sektör hacminin yüzde 14’ü teknokentlerde yaratıldı. İhracat Sektörün ihracat performansı TL bazında yüzde 27’lik büyüme ile 6,5 milyar TL olarak gerçekleşirken, 2019 yılında ABD Doları bazında bir önceki yıla kıyasla yüzde 8’lik artışla toplam 1,1 milyar dolar seviyesinde ihracat gerçekleşti. Toplam ihracatın yüzde 75’i Avrupa Birliği ülkelerine yapıldı. İhracat performansını artırılması için teknoloji firmalarının kurumsal kapasitelerinin artırılmasına ek olarak pazar çeşitliliği faaliyetlerinin de desteklenmesi gerekiyor. Önümüzdeki beş yılda en fazla etkiye sahip olacak sektörler TÜBİSAD’ın “Bilgi ve İletişim Teknoloji Sektörü 2019 Yılı Pazar Verileri” Raporu’nda BİT şirketlerinin beklenti ve öngörülerine de yer verildi. Rapora göre, şirket temsilcileri önümüzdeki beş yılda sektörün üzerinde etkili olacak teknolojik alanları şöyle sıraladı: Bulut Teknolojisi, Yapay Zeka, Dijital Dönüşüm, Analitik/Büyük Veri, Siber Güvenlik, Eski Sistemlerin Modernizasyonu, Blockchain, Gelişen Teknolojiler (3D yazıcılar, sanal gerçeklik, vs). Raporun tamamı için: http://www.tubisad. org.tr/tr/guncel/detay/Turkiye-bilgi-ve-iletisim-teknolojileri-sektorunun-buyuklugu150-milyar-lirayi-asti/58/2671/0

Deloitte Türkiye Ortağı Hakan Göl şunları ekledi: “5 trilyon dolara yaklaşan Küresel Bilgi ve İletişim Pazarı’nda ülkemiz için büyük fırsatlar olduğunu düşünüyoruz. Özellikle istihdam ve katma değerin yüksek olduğu yazılım ve hizmet alanlarında insan kaynağımızı rekabetçi hale getirip, özellikle Amerika gibi büyük pazarlarda varlık gösterebiliriz. Uluslararası pazarlara yönelirken unutulmaması gereken bir konu da sürdürülebilir bir ihracat başarısı için dinamik bir iç pazar olması gerektiğidir.”

7


EKONOMİK NOKTA

ARAŞTIRMA

8 - 15

HAZİRAN 2020

Hazİran ayı normalleşme İçİn erken mİ? Araştırmanın akıllı şehri CURIOCITY’nin Türkiye genelinde kantitatif mobil anket olarak gerçekleştirdiği “1 Haziran 2020: Türkiye’nin Yeni Sınavı” araştırması, Türkiye’nin koronavirüs salgını ile mücadelesinin 82. günü olan 1 Haziran’dan sonraki yeni döneme geçişine dair dikkat çekici bulgular sunuyor. 29-30 Mayıs tarihlerinde 15 yaş ve üzeri akıllı telefon ile ulaşılan en az okur yazar olan bireylerin temsil edildiği araştırmada 700 görüşme tamamlandı. Veri toplama, kantitatif tekniklerden mobilde anket tekniği ile operasyon iş ortağı olan Diyalog Araştırma tarafından yapıldı.

G

eleneksel araştırma yöntemlerini yeni nesil teknolojilerle harmanlayan “araştırmanın akıllı şehri” CURIOCITY Araştırma ve Danışmanlık Şirketi, iş ortağı Diyalog Araştırma ile birlikte, Türkiye’nin COVID-19’la sınavını anlamak için dördüncü araştırmasını tamamladı. Normalleşme sürecinin ilk günü ile birlikte yeni dönem «maske» «mesafe» ve «temizlik» ilkeleri ile bireysel disiplinin daha da önemli konumuyla başlıyor. Türkiye yasakların kalktığı alanlarda nasıl davranacak? Curiocity, normalleşmenin merak sorusunun cevabını 29-30 Mayıs’ta yaptığı araştırma ile aradı. 1 Haziran itibariyle karantina iş dünyası ve halkın %60’ını oluşturan 19-64 yaşları arasındaki 50 milyon için kalktı. Nüfusun içindeki payı %9 olan 65 yaş ve üstü ile %31’e karşılık gelen 18 yaş altındaki bireyler için karantina günleri devam ediyor. Bu parçalı serbestleşmeye dair tartışmaları, 50 milyonun 1 Haziran ile şekillenmeye başlayacak tutum ve davranışları sonlandıracak. Araştırma tam da bu nedenle, yasakların kalktığı alanlarda haziran ayının nasıl geçeceğini ele alıyor. Tatil Seyahat yasağının kalkması ile birlikte yazlığa veya memlekete seyahatin en yaygın hareketlenme olduğu görüldü. Araştırmaya göre, %19 hemen yazlığa ya da memlekete gideceğini söylüyor, %7 ise yasak kalkmadan gittiğini belirtiyor. İzmir’de bu geçişi yapmış olanlar şimdiden %14’te. Genelde %37 olan ilk zamanda bekleyip görme eğilimi İstanbul’da %41’e yükseliyor. Diğer %37 Haziran’ı her durumda çok erken buluyor. %8 hemen tatile gideceğini söylüyor,

8

gençlerde hemen gitmeyi düşünenler %10’a yükseliyor. Genelde %62 Haziran ayının tatil için çok erken olduğunu söylüyor, C1C2 SES’te bu oran 66’ya yükseliyor, Ankaralılar arasında da erken bulma oranı %70’i buluyor. %29 ise ayın başlarında beklemekten yana. %6 hemen yurt dışına gitmeyi istiyor. %75 yurt dışına seyahat için Haziran ayını çok erken buluyor, %18 beklenip gözlem yapılmasından yana. Alışveriş, Yeme-İçme ve Bakım Alışverişte serbestleşme ile öncelik pazar ve mağazaya gitme ile şekilleniyor. AVM‘ler ise Haziran gündeminde geride. %11 pazardan alışverişe hemen başlayacak, %22 ise pazardan alışveriş yaptığını söylüyor. Geri kalan bireylerin tutumları iki olasılığa eşit dağılıyor, ya bekleyip Haziran’da harekete geçecekler ya da Haziran’ı pas geçecekler. %9 hemen mağaza gezme, alışveriş yapma isteğinde, %13 ise yaptığını belirtiyor. Gençlerde hemen arzusu %16’ya ulaşıyor. Genelde %44 Haziran ayının alışveriş, dükkan gezme kalabalığına girmek için çok erken olduğunu söylüyor. %33 ise Haziran’da temkinli hareket edecek, iller içinde en temkinli Ankara. %7 hemen AVM’ye gitme eğiliminde, %4 ise yaptığını belirtiyor. Gençlerde hemen arzusu %11’e ulaşıyor. Genelde %59 Haziran ayını AVM’ye gitmek için çok erken buluyor, bu oran 35-44 yaş grubunda %65’e ulaşıyor. %30 ise Haziran’da gidişata göre karar verecek. Yeme ve içme sektörünü ilk aşamada on kişiden biri ziyaret edecek, kaygılar geçerse ay içinde %40’lara varabilir. %11 cafeler, çay bahçelerine hemen gideceğini söylüyor, %53 ise bu ayı çok erken buluyor. 45-54 yaşındakilerde «çok erken» diyenler %60’a varıyor. %36 ise gözlemledikten sonra harekete geçecek. %9 restoranlara hemen gidebileceğini belirtiyor. %56 Haziran ayını restoranlara gitmek için

erken buluyor, kadınlar arasında bu kaygı %64’e çıkıyor. %33 ise bekle ve gör modunda, erkeklerde bu eğilim %38’e yükseliyor. Kişisel bakım için hemen harekete geçecekler toplamda %13, mevcutta kuaföre/ berbere gitmiş olanlar ile birlikte bu grup toplamda %21’i buluyor. Kadınların ve 3544 yaşındakilerin yarısı «bu ay da erken» görüşünde. Sağlık Sağlıkla ilgili hastane, diş hekimi ziyaretlerini bu ay içinde gerçekleştirecekler dört kişiden birine ulaşıyor. %16 tedavi ya da kontrol için hastaneye beklemeden gitmeyi planlıyor, %8 ise gittiğini belirtiyor. %44 Haziran’ın başlarını bekleme ile geçireceğe benziyor, bekleme eğilimi 55 yaş ve üzerinde %58’lere ulaşıyor. %32 ise Haziran’da hastaneye gitmeyi erken buluyor. %15 hemen diş hekimine gitmeyi planlıyor, Gençlerde hemen planı %20’ye ulaşıyor. Genelde her biri %40 seviyesinde, Haziran ayı erken harekete geçmeme ya da aksiyon almama eğilimi ile geçecek. İbadet 3 büyük ilde %19 düzeyinde iken diğer illerde camiye gitme davranışı %27’ye çıkıyor. Haziran’ı bu açıdan çok erken bulanlar %39 seviyesinde, 55 yaş üzerindekiler arasında «bu ay değil» düşüncesi %55’i aşıyor. Spor ve Sanat Spor salonu, yüzme havuzu ve konser, en temkinli konuşulan alanlardan, çoğunluk Haziran’da gitmeme eğiliminde. %8 spor salonuna hemen başlamayı planlıyor, %28 ise ay içerisinde gidişatı gözlemlemekten yana. Çoğunluk ise Haziran’ın spor salonuna gitmek için çok erken olduğunu söylüyor, %64. Kadınlar, 25-44 yaş arasındakiler ve C1C2 spor salonu konusunda en temkinli olanlar. %7 hemen yüzme havuzuna gitme isteğinde, gençlerde hemen arzusu %12’ye ulaşıyor,

erkeklerde %10. Genelde %70 Haziran ayının havuza girmek için çok erken olduğunu söylüyor. %23 ise Haziran’da temkinli hareket edecek, iller içinde en temkinli Ankara. Konsere gitmek için «Haziran çok erken» diyenler %71’i buluyor, özellikle 25-34 yaşlar arasında ve AB SES’te %75’e ulaşıyor. %7 konser ve etkinlikler başlar başlamaz parçası olmak istiyor, bu istek gençlerde %20’ye varıyor. Çocuklar ve kreş Çocuk sahiplerinin %7’si çocuklarını hemen kreşe göndermeyi planlarken %32 bir süre daha beklemenin doğru olduğunu düşünüyor. Hemen diyenler arasında 25-34 yaşlarındaki anne babaların oranı %12’ye yükseliyor. Ofis-Ulaşım Ofis hayatı ani durduğu gibi, ani başladı. Çalışanların yarısının ofis ortamına geçtiği ya da geçeceği görülüyor. Çalışanların yarısı hemen ofis ortamına geçiyor, %48. %28 Haziran’ın başlarını bekleme-değerlendirme ile geçirme düşüncesinde. İstanbul, Haziran içinde durumu değerlendirip karar vereceklerin en yaygın olduğu şehir, %38. Genelde %24 olan Haziran’da ofis ortamına geçmeyi çok erken bulma oranı kadınlar arasında %31’e yükseliyor. Çalışanların %18’i toplu ulaşımı hemen kullanacak ya da kullanıyor. Genelde %47 toplu ulaşımı kullanmanın erken olduğu endişesinde, %35 ise toplu taşıma kullanmaya yakın, bekleyip harekete geçecek. Metodoloji 29-30 Mayıs tarihlerinde 15 yaş ve üzeri akıllı telefon ile ulaşılan en az okur yazar olan bireylerin temsil edildiği araştırmada 700 görüşme tamamlandı. Veri toplama, kantitatif tekniklerden mobilde anket tekniği ile operasyon iş ortağı olan Diyalog Araştırma tarafından yapıldı.


EKONOMİK NOKTA

ARAŞTIRMA

8 - 15

HAZİRAN 2020

9


EKONOMİK NOKTA

İHRACAT

8 - 15

HAZİRAN 2020

Amorf Doğaltaş Tasarım Yarışmasına başvuruLAR uzatILDI A

“ MORF Doğaltaş ve Proje Tasarım Yarışması”nı bu yıl ilk kez düzenleyen Ege Maden İhracatçıları Birliği, yaşanan covid19 salgını sürecinde yarışmanın tanıtımının yapıldığı dokuz üniversitede akademik takvimin ileri alındığının ifade edilmesi nedeniyle, son başvuru tarihini 13 Temmuz 2020 olarak revize etme kararı aldı. 650 farklı renk ve dokuda mermer çeşitliliği ile Türkiye’nin dünya birincisi olduğu bilgisini veren Ege Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mevlüt Kaya, dünya doğal taş rezervlerinin yüzde 40’ına sahip olan Türkiye’nin dünya doğal taş ihracatından aldığı payın ise yüzde 10 civarında kaldığını amaçlarının bu orantısız durumu ortadan kaldırmak olduğunu, Türkiye’nin dünya doğal taş ihracatından hak ettiği payı alması için tasarıma ve işlenmiş katma değerli ürün üretimine ağırlık vereceklerini dile getirdi. Covid-19 sonrasına yatırım yapıyoruz

Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını nedeniyle dünya genelinde inşaat yatırımlarının iki aydır durduğu bilgisini veren EMİB Başkanı Kaya, “Dünya’nın içinde bulunduğu süreç doğal taş ihracatımızı olumsuz etkilese de, dünya genelinde normalleşme adımları hızla atılıyor. Yakın gelecekte dünya ekonomisi eski ritmini bulacak. Biz de Covid-19 sonrasında ihracatımızın artması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin doğal taş ihracatında 2 milyar dolara ramak kaldı

olmak üzere üç konu başlığında tasarımlar kabul edilecek.

Türk doğal taş sektörü 2019 yılını 1 milyar 908 milyon dolarlık ihracatla geride bırakırken, işlenmiş ürün ihracatı 952 milyon dolar oldu. Aynı dönemde, Ege Maden İhracatçıları Birliği’nin doğal taş ihracatı; 597 milyon dolar olurken, EMİB’in doğal taş ihracatında işlenmiş ürün ihracatının payı ise; 381 milyon dolar ile yüzde 64’e ulaştı.

Kazananları hangi ödüller bekliyor?

Ege Maden İhracatçıları Birliği, çevreye duyarlı ve sürdürülebilir ihracatı arttırmak için “AMORF Doğaltaş Tasarım ve Proje Yarışması”nı sektöre kazandırdı. AMORF ile doğal taş ihracatında tasarım açısından güçlü, üretilebilir, katma değeri yüksek, çevreye duyarlı ve sürdürülebilir projeler geliştirmek hedefleniyor. Ege Maden İhracatçıları Birliği tarafından düzenlenen “AMORF Doğaltaş Proje ve Tasarım Yarışması”na üniversitelerin Mimarlık, Mühendislik, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakülteleri lisans veya yüksek lisans bölümlerinde okuyan tüm öğrenciler ile üniversitelerin Mimarlık, Mühendislik, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakülteleri lisans, yüksek lisans programlarından mezun olanlar tasarımlarıyla katılabilecek. Doğal taş Proje ve Tasarım Yarışmasında; Mermer artıklarının değerlendirilmesi ve ekonomiye kazandırılmasına ilişkin tasarım projeleri, Dış mekan projeleri, İç Mekan mobilya, aksesuar ve uygulamaları projeleri

“Doğal Taş Proje ve Tasarım Yarışması”nda; profesyonel ve öğrenci kategorilerinin toplamda 10 proje seçilecek, seçilen her bir proje için 10 bin TL tutarında ödül verilecek. Ticaret Bakanlığı’nın “2008/2 Sayılı Tasarım Desteği Tebliğine göre Ege İhracatçı Birlikleri’nin yapacağı projenin onaylanması halinde final kalan öğrenci kategorisindeki yarışmacılara yine Ticaret Bakanlığı tarafından belirlenen kişi sayısı doğrultusunda yurt dışında eğitim hakkı verilebilecek. Sponsor firma ve jürinin uygun görmesi durumunda finale kalan projeler arasından seçilen bir ürün üretilip tasarımcının ticari hakları korunarak satışa sunulacak. Jürinin uygun görmesi durumunda finale kalan projeler arasından seçilen bir projeye 1 yıllık ürün ve iş geliştirme mentörlüğü sağlanacak.

Ege Maden İhracatçıları Birliği’nin “AMORF Doğaltaş Proje ve Tasarım Yarışması”nın Jürisinde mesleklerinin zirvesindeki isimler yer alıyor. Platformİzmim Yönetim Kurulu Saymanı Gülçin Çalandağ, İzmir Serbest Mimarlar Derneği Başkanı Hüseyin Egeli, Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Demet Binan, İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Endüstriyel Tasarım Bölümü Başkanı Can Özcan, Mimar Yelda Tuna, Tasarımcı Emre Yusufi, İç Mimar Hakan Kütahya, Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu Başkanı Sertaç Ersayın, ODTÜ Endüstriyel Tasarım Bölüm Başkanı Gülay Hasdoğan, Endüstriyel Tasarımcı Buket Hoşcan Bazman, İç Mimar Erman Bazman, Sezgin Marble Kurucu Ortağı Reyhan Sezgin ve Alpay Mermer Yönetim Kurulu Başkanı Melike Özmen, “AMORF Doğaltaş Proje ve Tasarım Yarışması”na başvuracak tasarımları değerlendirecek isimler olacak.

Ege Maden İhracatçıları Birliği’nin “AMORF Doğaltaş Proje ve Tasarım Yarışması”na başvurular 13 Temmuz 2020 tarihine kadar yapılabilecek. Ödül töreninin ise; her yıl Ekim ayının ilk haftası kutlanan Dünya Mimarlık Günü ile eşzamanlı ödül töreni, sergi, mimarlarla network etkinliği şeklinde düzenlenmesi planlanıyor. Jüride kimler var?

Ege’den Mayıs’ta 793 mİlyon dolarlık İhracat Ege İhracatçı Birlikleri’nin Mayıs ayı ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 39 gerileyerek 793 milyon dolar olarak kayıtlara geçti. Türkiye’nin ihracatı ise Mayıs ayında 9 milyar 964 milyon dolar oldu.

O

cak-Mayıs döneminde 4 milyar 859 milyon dolarlık ihracata imza atan Ege İhracatçı Birlikleri, son 1 yıllık dönemde 12 milyar 511 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Ege İhracatçı Birlikleri’nin kayda aldığı ihracat verilerine göre Mayıs ayında EİB üyelerinin sanayi ürünleri ihracatı 380 milyon dolar, tarım sektörlerinin ihracatı 344 milyon dolar, madencilik sektörünün ihracatı ise 68 milyon dolar oldu. Mayıs ayında en çok ihracat gerçekleştiren ilk 3 il; 3 milyar 822 milyon dolarla İstanbul, 626 milyon dolarla Kocaeli ve 589 milyon dolarla İzmir. Demir ve demirdışı metaller zirveyi koruyor, yaş meyve artışta

Yaş meyve sebze ihracatı yüzde 32’lik artışla 20 milyon dolara yükselirken, meyve sebze mamulleri ihracatı ise 39 milyon dolar olarak gerçekleşti. Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği toplamda 59 milyon dolarlık ihracata imza attı. Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği ise 57 milyon dolarlık dövizi Türkiye’ye kazandırdı. Ege Mobilya Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği 48 milyon dolarlık ihracatla Mayıs ayını geride bırakırken, Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin ihracatı ise 44 milyon dolar olarak kayıtlara geçti.

Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği 80 milyon dolarlık ihracatla birinci sırada, Ege Maden İhracatçıları Birliği ise 68 milyon dolarla ikinci sırada yer alıyor.

Ege Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği 42 milyon doları, Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçıları Birliği ise 13 milyon doları hanesine yazdırdı.

Üçüncü sırada ise 67 milyon dolarla Ege Tütün ihracatçıları Birliği ve Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamulleri İhracatçıları Birliği var.

Ege Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği 11 milyon dolarlık, Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği ise 5 milyon dolarlık ihracat

10


EKONOMİK NOKTA

İHRACAT

8 - 15

HAZİRAN 2020

gerçekleştirdi. Eskinazi’den kararlılık mesajı: Daha çok çalışacağız, daha çok üreteceğiz! Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, dünyada ve Türkiye’de normalleşme takvimine geçildiğini, kademeli normalleşme adımlarıyla birlikte toparlanma sürecine girilmesinin etkilerinin Türkiye geneli ihracat rakamlarında bu aydan itibaren görülmeye başlandığını söyledi. “Türkiye’nin ihracatı Genel Ticaret Sistemi’ne (GTS) göre bir önceki aya nazaran Mayıs’ta yüzde 10,84 arttı. Bu olumlu hava önümüzdeki aylarda ihracatımızda yaşanacak pozitif gelişmelerin ayak sesi ve işaret fişeğidir. Dünya pazarından aldığımız payı genişletmek için sanal fuarlar, sanal ticaret heyetleri gibi teknolojik hamlelere odaklandık. Pandemi sonrası gelen yeni dünya düzeniyle birlikte artık hiçbir şey eskisi gibi değil ve hiçbir şey bizim için de eskisi gibi olmayacak. Her zamankinden daha çok çalışacağız, daha çok üreteceğiz. Bu süreçte dijital dönüşüme önayak olduk ve hedeflerimizi büyüttük. Bu yüzden pandemi süreci bizim için bir irtifa kaybı değil, bir sıçrama tahtası olacak.” İhracat tarihinde dönüm noktası: “Türkiye’de ve dünyada bir ilki başardık” Jak Eskinazi, “Egeli ihracatçılar olarak Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda gerçekleştirdiğimiz ayakkabı ve saraciye sektörlerine yönelik sanal fuarımız Shoedex2020 ile korona günlerinde Türkiye ve dünyada bir ilki başararak, ihracat tarihimizde dönüm noktası olacak anlara tanıklık ediyoruz. Gıda sektörümüze yönelik dijital fuar ve sanal ticaret heyeti hazırlıklarımıza da başladık. Yenilikçi vizyonumuzu sürdürerek, dünyadaki olumsuz değişkenlerin bize sirayet etmesine izin vermeyeceğiz.” dedi. Uzak Doğu pazarlarında yeni kapıların açıldığını, tarım ürünleri ihracatının önündeki engellerin bir bir kalktığına değinen Eskinazi sözlerini şöyle sürdürdü: “Tayland’a elma ihracatının, Çin’e ise süt ve süt ürünleri ihracatının önünün açılması da pandemi sürecinde Uzakdoğu ülkeleriyle ikili ticaretimizde en son yaşanan olumlu gelişmeler arasında. Bu süreçte ihracatçılar için yoğun çaba sarf eden, bizi destekleyen Ticaret Bakanımız Sayın Ruhsar Pekcan’a şükranlarımı iletiyorum. Türkiye inovatif çözümlerle, yenilikçi fikirlerle kendini hızla toparlayan ülkelerden biri olacak. Dijitalleşme hamlelerimizle güçlü bir tedarik zincirinde eskisinden de güçlü bir pozisyon alacağız.”

11


EKONOMİK NOKTA

SAĞLIK / MAKALE

8 - 15

HAZİRAN 2020

Her 100 kİşİden 4’ünde bulunan PKU hastalığı farkındalık ayı başlıyor Türkiye, akraba evliliğinin de etkisi ile fenilketonürinin en sık görüldüğü ülkelerin arasında yer alıyor. PKU Aile Derneği, 1 Haziran Ulusal PKU Farkındalık Günü kapsamında PKU’lu (fenilketonürili) bireylerin toplum tarafından az bilinen multidisipliner yaşam tarzına dikkat çekiyor. Ülkemizde her 100 kişiden 4’ünde bulunan PKU hastalığı konusunda haziran ayı boyunca tüm dünyada farkındalık yaratmak amacıyla çeşitli etkinlikler düzenleniyor. “Yemeğimiz Farklı Hayatımız Değil” sloganıyla, sosyal hayatta özel ürün tüketmesi gereken bireylere yaşam alanı oluşturmayı hedefleyen dernek, sosyal dezavantajlı olan PKU’lu çocukların ve yaşam boyu özel diyetli tüm bireylerin toplum içinde var olabilmesi için çalışıyor. Ulusal PKU Farkındalık Günü kapsamında PKU Aile Derneği Başkanı Deniz Yılmaz Atakay, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD Beslenme ve Metabolizma Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Çocuk Beslenme ve Metabolizma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Çiğdem Aktuğlu Zeybek, PKU’lu birey Canberk Karaca ve annesi Züleyha Karaca önemli bilgiler paylaştı.

PKU Aile Derneği Başkanı Deniz Yılmaz Atakay

P

KU’lu bireylerin “sadece yedikleri kısıtlı ve değişik olduğu için” toplum dışında bırakılmaması gerektiğinin altını çizen PKU Aile Derneği Başkanı Deniz Yılmaz Atakay, konu hakkında yaptığı açıklamada şunları söylüyor: “Sosyal dezavantajlı olan PKU’lu çocuklarımızın ve yaşam boyu özel diyetli tüm bireylerin toplum içinde var olabilmesi gerekiyor, bireylerin sadece yiyecekleri farklı olsa da yaşam hedefleri ve toplum içindeki duyguları aynı. Onların, sosyal hayatlarında yaşadıkları sorunları çözmek, zekalarını ve sağlıklarını korumak, ancak hepimizin bilinçlenmesi ve toplumsal farkındalığı artmasıyla mümkün. PKU Aile Derneği olarak 2005 yılından bu yana fenilketonüri konusunda farkındalığının artması ve fenilketonürili hastaların gereksinimleri olan desteğe ulaşabilmeleri için çalışıyoruz. Türkiye’de en sık görülen kalıtsal metabolizma hastalığı olan fenilketonüri tanısı alan bebekler; et, yumurta, süt ürünleri, kuruyemiş, kuru baklagil gibi protein içeren yiyecekleri tüketemezler. Bu nedenle düşük proteinli gıdalara erişimin daha kolay ve ucuz olması gerekiyor. Bu hastalıkla yaşamak zorunda olan bireyler, uymak zorunda oldukları özel diyetlerin yanı sıra, yetişkin olduklarında dahi, yine hayat boyu sürmesi gereken ciddi protein hesapları ve doktor kontrolü gibi süreçleri yaşıyor. Dileğimiz, fenilketonürili hasta çocuk, genç ve yetişkinlerin de nerede yaşıyor olurlarsa olsunlar eşit ve adil şartlarda özel ürünlere, ilaç tedavilerine ulaşmaları ve hak ettikleri sosyal hayata sahip olmaları. Anayasa’nın 56. maddesine göre sağlık hakkı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 2. Maddesine göre de yaşam hakkı vardır. Tanı konulan sendrom ve hastalığı düşündüğümüzde de bunlar en temel haklar. Bu hakları sınıflandırdığımızda ilaca, sosyal haklara erişebilme, eğitim hakkı,

12

istihdam hakkı gibi detaylandırabileceğimiz başka haklar ortaya çıkar. Genel olarak nadir hastalıklarda, süreç hızlı giderken, bürokrasinin yavaş ilerlemesi, hasta ve yakınları için ciddi anlamda sorun teşkil etmektedir. Nadir olmak hiç olmamak ya da var olmamak demek değil, sadece az olmaktır.” Salgın sürecinin acil durum planlarının gerekliliğini bir kez daha gözler önüne serdiğine dikkat çeken Atakay, “bu bir deprem ya da yangın da olabilir. PKU’lu bireylerin bu süreçte labarotuvar tetkikleri büyük ölçüde aksadı ve bazı merkezler hariç, tüm randevular ileri bir tarihe ertelendi. SGK’yı ulusal ve uluslararası platformlarda örnek olarak anlatırken, son bir ayda PKU tarafında yapmış olduğu açıkçası çok büyük bir uygulama hatası var. Tedavi ve geri ödeme kapsamında olmasına rağmen, yanlış uygulama yüzünden bir grup hasta ilacına erişemiyor ve bu hata ve ortaya çıkan hasarın ne yazık ki geri dönüşü olmayacak. Pandemi kapsamında kendilerine ulaşmak mümkün değil ve bu zarar gün geçtikçe artıyor. Sağlık Bakanlığı tarafından, bu süreçte yaşadığımız gibi, ivedilikle kronik ve metabolik, nadir hastalıklar için özel hatların ve irtibat sistemlerinin temelinin oluşturulması lazım. Çünkü biz bazı sorunları sadece pandemi kapsamında yaşamıyoruz, her zaman yaşıyoruz” diyor. Yedi ülkeyle beraber yürüttükleri “PKU ile Sınırsız Yaşa” kampanyasının başarısından da söz eden Atakay, sözlerine şöyle devam ediyor: “PKU’lu bireylerin en temel sorunu, sıkıntısı bu alanda az doktor olması ve çok fazla metabolizma merkezinin olmaması. Nadir Hastalıklar Daire Başkanlığı’nın farklı branştaki doktorların yetiştirilmesi ve metabolizma alanında ihtisas yapabilmesinin sağlanması yönünde yapılandırıcı bir çalışma planı var. Dünyaya gelen bebeklerin yüzde 40’ı taranıyor. PKU olarak değerlendirirsek, Türkiye’de çok şanslı ve örnek gösterilecek bir tarama programımız var. Bu vesileyle Prof.Dr. İmran Özalp ve bu alanda emek vermiş ve veren tüm bilim insanlarımıza bir kez daha teşekkür ederiz. Şu an, taramada yakalanmayan PKU’lu bebek, yok denecek kadar az. Dileğimiz, bu sistemin ve multidispliner tedavinin, sadece bireyin zeka gelişim sürecinde değil, gerek ürün çeşitliliği, gerekse yeni tedavi yöntemleri açısından tüm yaşamı boyunca sağlanabilmesi. Tüm dünyada Haziran ayı, Fenilketonüri (PKU) farkındalık ayı olduğundan düzenlenen etkinliklerle, yeni doğan tarama testi ile kolayca belirlenebilen, tedavi edilmediğinde ise sonuçları son derece ağır olan kalıtsal bir hastalık olan fenilketonüri (PKU) konusuna dikkat çekmek ve duyarlılık oluşturulması amaçlanır. Ancak küresel bir pandemi haline gelen COVID-19 salgını sebebiyle bu yıl 1 Haziran Ulusal PKU Günü’nde fiziksel bir etkinlik yapamıyoruz. Sadece sosyal medya üzerinden farkındalık çalışmalarımız olabilecek.” İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD Beslenme ve Metabolizma Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Çocuk Beslenme ve Metabolizma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Çiğdem Aktuğlu Zeybek, ülkemizin akraba evliliklerinin de etkisiyle fenilketonürinin en sık görüldüğü ülkeler arasında yer aldığının altını çiziyor. Zeybek, hastalıkla ilgili şu bilgileri aktarıyor: “Türkiye’de her 100 kişiden 4’ü bu hastalık açısından taşıyıcı durumunda ve hastalığın sıklığı ortalama 3.500-4.000 doğumda bir olarak kaydediliyor. Ülkemizde her yıl 200-300 arasında fenilketonüri hastası bebek dünyaya geliyor. Ancak Beslenme ve Metabolizma yan dal uzman sayımızın henüz yeterli olmaması nedeniyle hastaların tanı ve tedavileri belli illerde ve belirli merkezlerde yapılabilmekte. Bu durumda aileler teda-

viye ulaşabilmek için Çocuk Metabolizma uzmanı olan illere gitmek zorunda kalabiliyorlar. Tedavide esas, tedavi altındaki hastaların düzenli aralıklarla kan örneği vermesi ve kan fenilalanin düzeylerine göre tedavinin şekillendirilmesidir. Özellikle Çocuk Beslenme ve Metabolizma merkezlerine uzak illerde yaşayan ailelerde düzenli kan örneği verilememesi nedeni ile tedavi aksamaları sık gözlemlediğimiz sorunlardan biri. Ülkemizde sosyal güvenlik sistemi sayesinde tüm bebekler tedavi için gerekli ürünlere ulaşabilmektedir. Ancak özellikle düşük proteinli diğer besin desteklerinin (makarna, pirinç, bisküvi vb..) devlet tarafından doğrudan temin edilmemesi, ürünlerin aileler tarafından temin edilebilmesi için nakit parayla ödeme yapılması, özellikle maddi durumu kötü olan ailelerde ürünü temin etmek yerine söz konusu ödemeyi hasta ya da diğer aile bireylerinin farklı gereksinimleri karşılamak üzere kullanılmasına yol açabilmekte. Öte yandan ülkemizde bulunan destek ürünlerinin çeşitlerinin azlığı da hastaların en sık dile getirdiği sorunlardan biri” Ailelerin öncelikle PKU’nun kontrol altında tutulduğu sürece çocuklarının gelişiminin normal olacağını bilmeleri bizim için çok önemli. Benim ailelere en önemli önerim konu hakkında hekimleri ile ayrıntılı konuşmaları olacaktır. Eğitim zaman alacak bir süreçtir. Bu süreçte gerek hekimleri gerekse kendilerini izleyen diyet uzmanları ile sürekli iletişimde olmaları büyük önem taşımaktadır. Ayrıca özellikle PKU Aile Derneği ile bir an önce iletişime geçmeleri, aynı yollardan geçmiş ailelerle tanışmaları, etkinliklere katılmaları, sorun ve görüşlerini paylaşmaları, dernekte aktif görevler alarak yaşadıkları sıkıntıları hükümet otoritelerine iletmeleri, sosyal sorumluluk projelerine katılmaları bu ömür boyu sürecek yolculukta yüklerini hafifletmede onlara çok yardımcı olacaktır.” “Çocuklarınızı korkutarak değil, özgüven vererek yetiştirin, PKU ile yaşamayı öğrenmek mümkün.” 2 aylıkken PKU teşhisi konan ve şu anda 19 yaşında olan Canberk Karaca “Tedavi süreci benim için diyetime uydukça başarılı olmamı sağladı. Daha sağlıklı ve aktif oldum. Sağlık otoritelerinden daha çok farkındalık yaratmalarını istiyorum.” derken, annesi Züleyha Karaca ise PKU ile yaşam deneyimlerini şöyle aktardı: “Önce kendimizin sonra oğlum Canberk’in bu diyete ve tedavi süreçlerine adapte olmasını sağladık. Sen özel diyetlisin düşük proteinli beslenmen gerekli, bu duruma uymazsan sağlık problemin artar, beyin gelişimin etkilenir ve zor bir yaşamın olur mesajını uygun şekilde hep paylaştık. Tedavi sürecinde Canberk özel diyetine uyan yasaklarını bilen ve özgüveni çok fazla olan bir birey oldu. Bu sayede de yaşam kalitemiz hiçbir zaman zedelenmedi. Tam tersi Canberk spora fazla yöneldi. Lisanslı voleybol takımında iken Ankara Batıkent Spor Kulübü’nde lisanslı kaleci oldu, halen de aktif olarak spora devam ediyor. Bilgisayar bölümü mezunu. Bilgi işlem üzerine eğitim alıyor. Canberk’i yaşamı boyunca ayakları üzerinde durması için her zaman güvenerek destekledik bu nedenle oğlum PKU ile yaşamayı öğrendi. Kendi tedavisini kendi alıyor, hekim kontrollerine düzenli olarak gidiyor. Tedavi ve besin takibini çok iyi yaptığı için oğlumun fenilanin düzeyleri sürekli istenen düzeylerin altında seyrettiği için algıda bozukluk, dikkat eksikliği, öğrenme güçlüğü, depresyon gibi durumlara yaşamı boyunca rastlamadık.”


EKONOMİK NOKTA

SAĞLIK

Erken tanı ve tedavi hayat kurtarır!

Doç. Dr. Çiğdem Aktuğlu Zeybek PKU hastalığı nedir? Doç. Dr. Çiğdem Aktuğlu Zeybek, PKU (fenilketonüri) hastalığını şöyle anlatıyor: “PKU ailesel geçiş gösteren bir doğumsal metabolizma hastalığıdır. Hastalığın ortaya çıkması PAH geni adını verdiğimiz gendeki değişiklikler sonucunda fenilalanin hidroksilaz enziminin hiç sentezlenememesi ya da hatalı sentezlenmesi sonucunda oluşmaktadır. Akraba evliliklerinin yüzde 21 gibi yüksek değerlerde olduğu ülkemizde fenilketonüri gibi dramatik sonuçlar doğuran, otozomal resesif kalıtım yoluyla kalıtılan hastalıkların önemli bir sorun oluşturmaktadır. PKU tanısı klasik tanı teknikleriyle ancak doğum sonrasında teşhis edilebilirken, hızla gelişen moleküler tanı teknikleri ile bugün prenatal tanı ve taşıyıcı tesbiti de rahatlıkla yapılabilmektedir. Yine PKU’lu bireylerin aile bireylerinde taşıyıcılık durumunun saptanması, ileride yapılacak evliliklerinde risk belirlenmesi açısından büyük önem taşımakta. Fenilalanin temel (elzem) aminoasitler arasında yer alan bir aminoasittir, yani vücutta sentezlenemez, besinlerle alınması gerekir. Vücuda alındıktan sonra, protein sentezi gibi çeşitli tepkimelerde yer alan fenilalaninin fazlası karaciğerde yer alan fenilalanin hidroksilaz enzimiyle parçalanarak tirozin adlı bir başka aminoasite çevrilerek vücuttan uzaklaştırılır. Klasik fenilketonüride fenilalanin hidroksilaz enziminin tam eksikliği söz konusudur. Bebek, protein içeriği yüksek olan anne sütü ya da mama ile beslenmeye başlayınca protein yapısında yer alan fenilalanin kan ve beyin gibi dokularda birikmeye başlar. Uygun tedavi uygulanmazsa kan düzeyi hızla normal düzeyinin çok üzerinde düzeylere yükselir. Hastalığın belirtilerine gelecek olursak, ne yazık ki yaşamın ilk birkaç ayında bu bebekleri sağlıklı bebeklerden ayırt etmek mümkün değildir. Dokularda fenilalanin tedricen artar. Beyin dokusunda birikeren fenilalaninin etkileri yaşamın 4-5. ayında belirti vermeye başlar. Bebekler akranlarından geri kalmaya başlar. Oturma, yürüme, konuşma gibi becerilerin kazanılması gecikir, çok ağır olgularda hiç kazanılamaz. Beyin gelişimindeki yavaşlama baş çevresinin büyümesini de duraklatır ve mikrosefali (baş çevresinin küçük kalması) gelişebilir. Epilepsi nöbetleri gelişebilir. Hastaların bir kısmında melanin adlı saç-göz ve cilde renk veren madde eksikliğine bağlı olarak açık renk saç-göz ve cilt rengi gözlenebilir. Bazı hastalarda alerji ile karışabilecek egzamatöz deri döküntüleri gözlenir. Bebeğin idrarında ya da terinde küf kokusunda benzer bir koku duyulabilir. Daha ileri yaşlarda hiperakitivite, stereotipik (tekrarlayıcı) hareketler, anksiyete, saldırgan davranışlar ya da içe kapanıklık gibi ağır davranış problemleri gözlenebilir.”

Bİlİşİmcİ

Fenilketonüri hastalarında erken tanı ve tedavinin yaşam kurtarıcı olduğuna değinen Doç. Dr. Zeybek, yüksek fenilalanin düzeyinin beyin gelişimi üzerindeki olumsuz etkilerini hatırlatarak sözlerini şöyle sürdürüyor: “Tanıda gecikilen her gün bebeğin beynini geri dönüşümsüz olarak etkiliyor. Buna karşılık erken ve düzenli tedavi ile hastanın zeka gelişimi tamamen normal olmakta, zeka geriliği, gelişme geriliği, nöbetler gibi komplikasyonların hiçbiri gelişmemektedir. Günümüzde ülkemizde Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülmekte olan yenidoğan tarama programı sayesinde hastalar erken dönemde ilgili Beslenme ve Metabolizma merkezlerine hızla yönlendirilebilmektedir ve hızla tedavileri başlayabilmektedir. Tarama programının sadece belirli merkezlerde uygulanabildiği döneminde tüm yenidoğan bebeklere ulaşabilmeyi amaçlarken, günümüzde hastaların ilgili merkezlere yönlendirilme süresini nasıl kısaltabileceğimizi tartışır duruma geldik. Bu çok ciddi bir başarıdır. Artık bu başarı ile yetinmiyor, tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi hastalarımıza doğumdan sonraki en geç 15 gün içerisinde ulaşabilmeyi hedefliyoruz. Gerekli tedavinin erkenden başlanabilmesi için, Sağlık Bakanlığımız ve Çocuk Beslenme ve Metabolizma Derneği ile çalışmalarımıza devam ediyoruz. Öncelikle hastalığı bir an önce kabul etmek ve tedaviye uyum göstermek bizler ve hasta açısından büyük önem taşımaktadır. Fenilketonüri tüm doğumsal metabolizma hastalıkları arasında belki de en fazla çalışma yapılan hastalıkların başında geliyor. Öncelikle hastalığın günümüzdeki ana tedavi yöntemi tıbbi beslenme tedavisidir. Hastaların bir kısmında ise kofaktör BH4 tedavisinden yararlanabilmekteyiz. Bunun dışında yurtdışında 18 yaş ve üzeri hastalarda uygulanan ve ülkemizde de çok yakında rutin kullanmaya başlamayı umut ettiğimiz enzim tedavisi uygulamaya geçmiştir. Eksik olan enzim yerine yine fenilalaninin yıkımını sağlayan bir başka enzimin kas içerisine belirli aralıklarla enjekte edilmesi temeline dayanan bu tedavi henüz erişkin hastalarda uygulanmakta, çocuk hastalardaysa çalışmaları devam etmektedir. Benzer bir şekilde fenilalaninin bağırsaklardan emilmeden önce parçalanmasını sağlayacak ağızdan alınan bir başka ilaç ve gen tedavileri üzerine çalışmalar hızla devam etmektedir. Tedavi edilmeyen hastalarda ciddi zeka geriliği, nöbetler, otizm benzeri ağır bulgular gözlenirken; tedaviye erken dönemde başlanan ancak yeterli uyum sağlanamayarak fenilanin düzeyleri sürekli istenen düzeylerin üzerinde seyreden hastalarda algıda bozukluk, dikkat eksikliği, öğrenme güçlüğü, depresyon, anksiyete vb bulgular ortaya çıkabilmektedir. PKU’lu tüm bireylerin ve PKU’lu çocuğa sahip ailelerin fenilalanin kısıtlı diyetleri, bu diyetin yaşam boyu sürecek olma-

sı, özel ürün kullanımı gibi uygulamalar gerektirmesi sosyal yaşamda çeşitli zorluklarla karşılaşabilmektedirler. Diğer kronik hastalıklarda olduğu gibi fenilketonürili hastalarda da yaşam kalitesinin sağlıklı bireylere oranla daha düşük olduğunu gösteren çalışmalar bulunmaktadır. Özellikle geç tanılı hastalarda bu düşüş çok daha belirgindir.

8 - 15 HAZİRAN 2020

S

on 30 yıldır bilgisayarlar dünyamıza

iyice girdi. Evinde bilgisayar, akıllı telefon olmayan aile kalmadı gibi.

diyenler olabilir. Bunlar sadece durum tespitidir.

Özünde,

son

300

yıldır

azgınlaşan bir tüketim hırsı içindeyiz.

Asgari ücretle geçinmeye çalışanlar bile 2-15 binlik telefonlar alıyor. 2-3 bin Liralık bir bilgisayar işini görecekken gidip 8-12 bin liraya cihaz alanlar biliyorum.

Bilişim ürünlerinde de çok aşırı bir israf içinde olduğumuzu görüyorum. Herkes Ara Güler gibi profesyonel fotoğraflar çekecek değil ama ceplerde 20-40 Mega

Kendi kullandığım bilgisayar 10 yıllık. Sadece 1 GB RAM’i var. Ama bu gariban aygıt ile 20 kadar yazılım kullanarak her işimi yapabiliyorum. Telefonum yerli malı, V.... marka ve 1 yıl önce 550 Liraya aldım.

piksel çözünürlüklü makineler var. Bunlar yerli malı olsa “alabilirsiniz” diyeceğim. Ama paralarımız hep Güney Kore, Çin ve ABD’ye gidiyor. Masaüstü, dizüstü bilgisayar ve yazıcı alırken de çoğu insan reklamların

Kimi bilgisiz insanlar yerli telefonuma ve 10 yıllık bilgisayarıma laf dokunduruyorlar ama ben aldırmıyorum. Bunu onların cehaletine veriyorum.

(tüketimci,

israfçı)

hayata

yöneldik. Yakıt canavarı, büyük motorlu arazi araçları, 200 metrekareden büyük evler, gösterişli yazlıklar, dolaplar dolusu pahalı elbiseler derken gırtlağa kadar borca battık. Toplum bireylerinin lüks yaşam tutkusu devletin dış borcunun artmasına da sebep oluyor. 1980’lerden tutarımız miktarından

beri hep az

olsun” diye yanlış bir düşüncemiz var. Ne kadar pahalı olursa olsun 2-3 yıl sonra yeni teknolojik ürünler çıkıyor. O nedenle olmayan uzmanlara danışınız derim. Kendisini 20 yıldır tanıdığım Yücel Özkan Bey her zaman orta yolculardan oldu. Yani lüks tüketimi tavsiye etmedi. Aklı başında önerilerle insanlarımızın soyulmasını önledi. Yücel Bey ile hiçbir ticari ilişkim olmadı. Son 20 yılda sadece 1-2 kez ürün almışlığım vardır. Ancak dolandırma, aldatma

ihracat

(dışsatım)

ithalat

(dışalım)

olmaktadır.

üretmeden tüketiyoruz.

etkisinde kalıyor. “Almışken en iyisi

bilişim ürünleri alırken kanaatkar, aç gözlü

Son çeyrek asırda toplum olarak iyice kapitalist

Sözü fazla uzatmayayım. Siyaset yapıyor

Yani

amaçlı

hiçbir

tutumunu

görmedim. Müşterilere en makul ürünü sunmaya çalıştı. Kendisi benim tanıdığım en dürüst, rol modeli insanlarımızdan biridir.

Ali Özdemir @aliozdemir_net 0505 220 83 85 23.05.2020 13


EKONOMİK NOKTA

ÜRÜN

8 - 15

HAZİRAN 2020

Medİsana İle Yaza Konfor Katın! 40 yıldır Alman teknolojisi ile sağlık ürünleri üreten Medisana, tüketicilerin hayatına değer katacak ürünleriyle yaz aylarında bakımlı görünmek, forma girmek ve sürüş konforunu artırmak isteyenlere uygun ürünler sunuyor. geçirmek isteyenlerin favorisi olacak.

Medisana 48360 Zayıflama Kemeri

sayesinde hızlı ve etkili araç içi soğuma sağlayan ürün, masaj fonksiyonuna da sahip.

A

lman sağlık ürünleri markası Medisana,

hava nemlendirme cihazından tansiyon ölçme cihazlarına, anne bebek ürünlerinden masaj koltuklarına kadar sağlıklı ve konforlu yaşam için yüzlerce ürün sunuyor. Tüm ürünlerinde üç yılla on yıl arasında garanti veren Medisana, kişisel bakım ürünleri kategorisinde de iddialı. Yaza formda ve bakımlı girmek isteyenlere yüksek kalitede ve şık tasarıma sahip ürünler sunan marka “zayıflama kemeri” ile formunu korumak isteyenlerin, “lazer epilasyon cihazı” ile tüy sorunuyla vedalaşmak isteyenlerin, “Araç İçi Soğutuculu ve Masaj Fonksiyonlu Masaj Minderi” ile de sürüş keyfini konforlu

Evde Epilasyon Rahatlığı İçin...

Medisana 48360 Zayıflama Kemeri, manuel

3D nefes alan kumaş ile daha etkili soğuma

Medisana 99233 IPL 840 Lazer Epilasyon

ve otomatik modu, 5 farklı seviye ayarlanabilir

ve ısınmayı engelleme sağlayan araç içi

masaj yoğunluğu ve masaj yönü, 3 farklı

masaj minderi, kablolu kumandası sayesinde

Medisana epilasyon sistemi IPL 840, pürüzsüz

kademe masaj özelliği ile dikkat çekiyor. Çift

kolay kullanım imkanı veriyor ve terlemeyi

ve bakımlı bir cilt için her an yanınızda. Yüz,

motorlu titreşimli masaj kemeri ve saklama

önleyerek konforlu bir sürüş sunuyor.

bacaklar, kollar, koltuk altı ve bikini bölgesi

çantası ile birlikte satışa sunulan ürün, 15

için uygun olan Medisana 99233 IPL 840 Lazer

dakikadan sonra otomatik kapanma özelliğine

Epilasyon aleti, şık tasarımıyla fazlasıyla dikkat

sahip. Bel, kalça karın gibi yağların fazla olduğu

çekici. Saklama çantası hediyesi ile birlikte

bölgelerde etkin bir şekilde kullanabilen

satışa sunulan ürün derinin altında, tüy

ürün, dijital tasarım kumandası ile kolay

köklerini deaktive ediyor ve böylece tüylerin

kullanım sunuyor ve titreşimli masaj özelliği

tekrar uzamasını önlüyor. 4 hafta düzenli

ile rahatlatma sağlıyor.

kullanımdan sonra tüylerde yüzde 50’ye kadar azalma sağlayan ürün, evde kolay ve güvenli

Yaz Aylarında Konforlu Sürüş Arayanlar İçin...

bir kullanım sunuyor. Cilt tonu ve tüy rengini

Araç İçi Soğutuculu ve Masaj Fonksiyonlu

tespit eden otomatik sensör özelliği bulunan

Masaj Minderi

ürün, rahat ve konforlu bir kullanım için flash moduna ve 3 dakika hareketsiz kaldığında

Medisana’nın Araç İçi Soğutuculu ve Masaj

otomatik kapanma özelliğine de sahip.

Fonksiyonlu Masaj Minderi, özellikle yaz tatillerinde

Formunu Korumak İsteyenler İçin...

arabasıyla

uzun

yolculuklara

çıkmayı sevenler için ideal. Güçlü hava akımı

Dİk Süpürgeden Çok Daha Fazlası G oldmaster Joker Turbo Elektrikli Dik Süpürge, ev temizliğini kolaylaştırırken yüksek etkinlikte partikül yakalayıcı filtresi ile evlerin havasını da temizliyor.

Goldmaster Joker Turbo Elektrikli Dik Süpürge, temizlik için saatlerini harcamak istemeyenlere hitap ediyor. Eğilmeye gerek bırakmadan güçlü emiş gücüyle derinlemesine temizlik sunan ürün, beyaz ve kırmızı renk seçenekleriyle tüketiciyle buluşuyor.

14

Elektrikli Dik Süpürge, temizliği zahmet olmaktan çıkarıyor. Hepa Filtreyi koruyarak filtre temizliğini kolaylaştıran Ağ Filtresi ve büyük tozları tutan Konik Filtresi ile derinlemesine temizlik sunan ürün, yeni nesil 800 w motoru ile 2000 w motor gücüne eş değer performansıyla dikkat çekiyor. Kolay Kullanım, Kolay Temizlenir Toz Haznesi

En İnce Tozlara Veda

Goldmaster Joker Turbo Elektrikli Dik Süpürge’nin toz haznesini temizlemek de son derece pratik. Tek bir tuşla toz haznesi boşaltılabilen ürün, sert zemin süpürme başlığı, turbo başlık, koltuk arası dar ağızlı başlık ile satışa sunuluyor.

HEPA (High Efficiency Particulate Arresting-Yüksek Etkinlikte Partikül Yakalayıcı) Filtre ile en ince tozları bile yakalayan Goldmaster Joker Turbo

Hem el hem yer süpürgesi olarak kullanılabilen Joker, kolay kablo sarma aparatı ile 5 metre kabloyu tek seferde kolayca açabilme ve sarabilme imkanı da sunuyor.


EKONOMİK NOKTA

ENDÜSTRİ

15 - 22

Nisan 2020

15


EKONOMİK NOKTA

GÜNCEL

İlLERİn temİz hava eylem planı yenİleNeNeCEK T ürkiye Cumhuriyeti ve AB tarafından finanse edilen proje kapsamında bir yılda Konya, Kahramanmaraş, Sinop ve İzmir’de 31 ilin yerel yönetimi ile dört büyük çalıştay gerçekleştiren Bakanlık, yeni dönemde şehirler ölçeğinde emisyon azaltma stratejilerinin geliştirilmesi ve toplumdaki farkındalığı artırarak hava kalitesini yükseltmeye yardımcı olacak yol haritalarını oluşturacak. Korona virüs (Covid-19) salgını ile birlikte temiz ve kaliteli hava ihtiyacı tüm dünyada gündem maddelerinin ilk sırasında yer almaktadır. Salgın kapsamında özellikle büyükşehirlerde nüfusun büyük bölümünün evde kalması ve trafiğe çıkan araç sayısının azalması, araçların yaydığı partikül madde ile azotdioksit kirliliğini önemli oranda azaltarak hava kalitesinin iyileşmesini sağladı. Bu durum Şekil-1 ve Şekil2’de yer almaktadır. Mart ve Nisan aylarında özellikle büyükşehirlerde partikül madde ve azot dioksit kirliliğindeki azalma, İstanbul Teknik Üniversitesi Uydu Haberleşme ve Uzaktan Algılama Merkezi (UHUZAM), Avrupa Birliği’nin Hava Kalitesi Gözlem Programının (CAMS-Copernicus Atmosphere Monitoring Service) ve Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi’nin (NASA) sağladığı haritalarda mevcuttur. Bu sonuçlar da gösteriyor ki, hava kalitesinin iyileştirilmesine yönelik yapılacak her çalışma, hepimizin yaşam kalitesinin yükselmesini sağlayacak. Bu vizyonla geçtiğimiz yıl Şehirlerde Hava Kalitesinin İyileştirilmesi ve Kamuoyu Farkındalığının Artırılması (CityAir) projesini hayata geçiren T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, bir yandan 31 ilin temiz hava eylem planlarını yenilerken, diğer yandan bireysel farkındalığın artırılmasına yönelik çalışmalara hız verdi. Avrupa Birliği ile Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen projenin ilk yılında, Kahramanmaraş, Sinop ve İzmir’de yerel yönetimler ve konuyla ilgili paydaşların katılımıyla çalıştaylar düzenleyen Bakanlık, ilgili illerin hava kalitesine ilişkin mevcut durumu ve gelecekteki planlamalarını masaya yatırdı. Proje kapsamında ayrıca çocuklara, hamilelere, yaşlılara ve risk altında olanlara yönelik broşürler hazırlandı. Eylül 2019’da Avrupa Hareketlilik Haftası kapsamında Türkiye’nin en fazla bisiklet kullanılan ili olan Konya’da geniş kapsamlı bir etkinlik düzenleyen Bakanlık, vatandaşları uzak mesafeler için toplu taşıma araçlarını

16

kullanma, yakın mesafelerde ise yürüme ve bisiklete binme konusunda yönlendirmeyi amaçlıyor.

yer alıyor. Hava kalitesinin iyi olması, korona virüsle mücadelede etkin bir koruyucu olarak saflarımızı güçlendiriyor” şeklinde konuştu.

Türkiye’de başlıca evsel ısınma, ulaşım ve sanayi kaynaklı kirleticilerin olumsuz olarak etkilediği hava kalitesinin, hem insan sağlığına hem de ekonomilere önemli oranda zarar verdiğini kaydeden CityAir Projesi uzmanlarından İstanbul Teknik Üniversitesi Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, İklim ve Deniz Bilimleri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper Ünal, çıkarılacak eylem planlarının uygulamaya konması ve bireysel farkındalığın artmasının sağlayacağı faydaya dikkat çekti. 5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında projenin bir yılını değerlendiren Ünal, insanlarda hava kirliliğinin tek sebebinin sanayi tesisleri olduğuna dair yanlış bir algının mevcut olduğunu vurguladı. Ünal, şöyle devam etti: ‘Korona virüs döneminde araçların trafikten çekilmesi ile birlikte hava kalitesinde yaşanan iyileşme, soluduğumuz hava üzerindeki bireysel sorumluluğumuzu da net bir şekilde ortaya koydu. İki ay gibi kısa bir zaman diliminde bile özellikle taşıtlardan yayılan partikül madde kaynaklı hava kirliliğinin yüzde 32 azaldığını gördük. Bu nedenle 31 ilde hava kalitesine esas teşkil eden envanter ve modelleme çalışmalarımızı sürdürürken, soluduğumuz hava üzerindeki bireysel sorumluluğa yönelik kamuoyu farkındalığı oluşturuyoruz”. Hava kirliliği küresel bir konudur City Air projesi kapsamında üç yılın sonunda artan farkındalık ve etkin mücadele ile uzun vadede, hava kirliliğine ilişkin bilgi sahibi olma oranının önemli ölçüde artmasını hedeflediklerini kaydeden Ünal, “Düzenlenen çalıştaylarda yerel yönetimlerin ve konuyla ilgili tüm paydaşların konuyu vatandaşlarımıza nasıl anlatmaları gerektiğini aktardık. Dünya Sağlık Örgütü tarafından açıklanan, ‘2019’da dünyanın karşılaştığı en önemli sorunlar’ listesinde hava kirliliği de

City Air Projesi hakkında Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği tarafından finanse edilen CityAir Projesi, Türkiye’de 31 ilin hava kalitesinin korunması ve kamuoyu farkındalığı sağlanması amacıyla yürütülüyor. Bu amaçla düzenlenen eğitim ve iş birliği faaliyetleri, hava kalitesi çalıştayları ve saha ziyaretleri yerel personelin eğitiminde de büyük önem taşıyor. Proje kapsamında, hava kalitesi yönetimine ilişkin konuların; karar vericiler, belediyeler, çocuklar, kadınlar ve toplumun farklı seviyelerinde anlaşılması ve bu konuda farkındalığın artırılması için çalışmalar yapılıyor. Projede; Aydın, Denizli, İzmir, Manisa, Muğla, Uşak, Adana, Gaziantep, Hatay, Kahramanmaraş, Kilis, Mersin, Osmaniye, Amasya, Çorum, Giresun, Ordu, Samsun, Sinop, Sivas, Tokat, Afyon, Aksaray, Antalya, Burdur, Isparta, Karaman, Kayseri, Konya, Nevşehir ve Niğde illeri yer alıyor. Projeden beklenenler: • Hava Emisyon Yönetim Sistemi (HEY) içinde envanter sistemi kapasitesinin “hava kalitesi” modellemeleri, GIS (Coğrafi Bilgi Sistemi) ve diğer tüm “Bilişim Teknolojileri” araçları ile geliştirilmesi. • Temiz Hava Bölgeleri dağılımına göre Güney İç Anadolu, Ege, Orta Karadeniz ve Akdeniz Bölgesi’nde yer alan 31 ilin Temiz Hava Eylem Planlarının güncellenmesi. • Şehir ölçeğinde emisyon azaltma stratejilerinin geliştirilmesi ve toplumdaki farkındalığı artırarak hava kalitesini yükseltmeye yardımcı olacak yol haritasının oluşturulmasıdır. Kamuoyunu bilinçlendirmek için atılan adımlar: • Hava kamuoyundaki

kalitesi farkındalık

konusunda düzeyinin

8 - 15 HAZİRAN 2020

belirlenmesi için anket çalışmaları yapılıyor. • Hava kalitesi yönetimi üzerine çalıştaylar düzenleniyor. Emisyon envanteri eğitimleri gerçekleştiriliyor. Hava kalitesi değerlendirmesi ve modellemesi eğitimleri veriliyor. • Çocuklar ve yaşlılar gibi seçili hedef gruplara ve hamileler, hastalar gibi risk gruplarına yönelik özgün bilgilendirici içerikler geliştiriliyor; bu içeriklere yönelik broşürler basılıyor ve dağıtılıyor. • Genç kuşağa yönelik sosyal medya buluşmaları gerçekleştiriliyor. TV ve radyo spotları hazırlanarak hava kalitesinin geniş kitleler tarafından anlaşılmasını sağlayacak paylaşımlar gerçekleştiriliyor. • Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı ile işbirliği içerisinde çalışılıyor. • Kamuya açık alanlarda, okullarda, il ve ilçe belediyelerinde hava kalitesinin korunmasına yönelik çalışmalar sürdürülüyor. Özellikle ilköğretim ve ortaöğretim seviyelerine göre eğlenceli ve öğretici aktarımların sağlanmasıyla akılda kalıcı faaliyetler planlanıyor.


EKONOMİK NOKTA

SAĞLIK

23 - 30

Nisan 2020

17


EKONOMİK NOKTA

TANITIMLAR

8 - 15 HAZİRAN 2020

sİYASAL sİYASAL MAKALELER -I- MAKALELER -IIKİTABI ÇIKTI yakında KİTAP ADI : SİYASAL MAKALELER - I YAYINCI : DÜNYA MEDYA GRUP / WORLD MEDIA GROUP YAZAR: İLKER KAPLAN SAYFA : 166 İÇERİK : 2000 - 2020 ARASINDA YAYINLANAN SİYASAL MAKALELERİMİZDEN SEÇTİKLERİMİZ BASIM YILI : 2020 FİYAT : 20 TL

KİTAP ADI : SİYASAL MAKALELER - II YAYINCI : DÜNYA MEDYA GRUP / WORLD MEDIA GROUP YAZAR: İLKER KAPLAN SAYFA : 160 İÇERİK : 2000 - 2020 ARASINDA YAYINLANAN SİYASAL MAKALELERİMİZDEN SEÇTİKLERİMİZ BASIM YILI : 2020 FİYAT : 20 TL

küreselleşme sömürgecİLİK ve tarİhsel medya EvrİMİ KİTAP ADI : KÜRESELLEŞME VE MEDYA YAYINCI : DÜNYA MEDYA GRUP / WORLD MEDIA GROUP YAZAR: İLKER KAPLAN SAYFA : 202 İÇERİK : KÜRESEL İDEOLOJİNİN YAYILMASINDA VE TOPLUMSAL YAPILAR ÜZERİNDE KİA’LARIN ETKİSİ BASIM YILI : I. BASIM 2010 - II. BASIM 2017 - III. BASIM 2019 FİYAT : 20 TL

azınlık düşler

KİTAP ADI : AZINLIK DÜŞLER YAYINCI : DÜNYA MEDYA GRUP / WORLD MEDIA GROUP YAZAR: İLKER KAPLAN SAYFA : 60 İÇERİK : ŞİİR BASIM YILI : I. BASIM 2000 - II. BASIM 2010 - III. BASIM 2019 FİYAT : 20 TL

Bu altı kitaba

18

www.worldmediagroupe.com

KİTAP ADI : SÖMÜRGECİLİĞİN TARİHSEL EVRİMİ YAYINCI : DÜNYA MEDYA GRUP / WORLD MEDIA GROUP YAZAR: İLKER KAPLAN SAYFA : 256 İÇERİK : KARASAL YAYILMACILIKTAN KÜRESELLEŞMEYE SÖMÜRGECİLİĞİN TARİHSEL EVRİMİ BASIM YILI : I. BASIM 2000- II. BASIM 2010 - III. BASIM 2019 FİYAT : 20 TL

endüstrİ 4.0

KİTAP ADI : ENDÜSTRİ 4.0 YAYINCI : DÜNYA MEDYA GRUP / WORLD MEDIA GROUP YAZAR: İLKER KAPLAN SAYFA : 192 İÇERİK : ŞİİR BASIM YILI : I. BASIM 2000 - II. BASIM 2010 - III. BASIM 2019 FİYAT : 20 TL

adresinden sipariş verebilirsiniz. Kitaplarınız 3 iş günü içerisinde adresinize gönderilir.



EKONOMİK NOKTA

Simge şahin

VERGİ / MAKALE

GİB’den Normalleşme Adımı

5

18 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile İçişleri Bakanlığınca alınan tedbirler uyarınca 65 yaş ve üstünde olması nedeniyle sokağa çıkma kısıtlaması kapsamına giren mükellefler ve meslek mensupları ile 24/3/2020 tarihi itibarıyla geçerli olan “Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi” uyarınca beyanname/bildirimleri bu meslek mensuplarınca verilenlerin 22/3/2020 ila sokağa çıkma kısıtlamasının sona ereceği tarih (bu tarihler dâhil) arasında mücbir sebep halinde olduğunun kabul edilmesi ve mücbir sebep dönemine ilişkin verilemeyen beyanname/bildirimlerin verilme süreleri ile bunlara istinaden tahakkuk eden vergilerin ödeme sürelerinin son gününün, sokağa çıkma kısıtlamasının sona ereceği günü takip eden 15 inci günün sonuna kadar uzatılması uygun bulunmuştu. İçişleri Bakanlığının 29/5/2020 tarihli ve “18 Yaş Altı ve 65 Yaş Üzeri Kişilerin Sokağa Çıkma Kısıtlaması” konulu Genelgesi ile daha önce sokağa çıkma kısıtlaması getirilen 65 yaş ve üzerindeki vatandaşlarımız arasındaki işletme sahibi, esnaf, tüccar, sanayici, serbest meslek sahipleri ile çalışanlardan durumlarını aktif sigortalılıklarını gösteren SGK hizmet belgesi, vergi kaydı, şirket yetki belgesi, oda ve birlik kimliğinden biriyle belgeleyenlerin, sokağa çıkma kısıtlamasından muaf tutulacağı belirtilmiştir. Buna göre; - 65 yaş ve üstünde olması nedeniyle daha önce sokağa çıkma kısıtlaması getirilen ve 518 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 5 ve 6 ncı maddesi kapsamında beyanname/bildirim verme ve ödeme süreleri ertelenen ticari, zirai ve/veya mesleki kazançları yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunan mükelleflerin aynı Tebliğin 4 üncü maddesi kapsamında bulunmayan, - 65 yaş ve üstünde olması nedeniyle daha önce sokağa çıkma kısıtlaması getirilen ve söz konusu Genel Tebliğin 5 ve 6 ncı maddesi kapsamında beyanname/bildirim verme ve ödeme süreleri ertelenen ticari, zirai ve/veya mesleki kazançları yönünden gelir vergisi mükellefiyeti bulunmayan mükelleflerden aktif sigortalı olarak çalışması nedeniyle sokağa çıkma kısıtlamasından muaf tutulanların, - 24/3/2020 tarihi itibarıyla geçerli olan “Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesi” uyarınca beyanname ve bildirimleri 65 yaş ve üstündeki meslek mensuplarınca verilen mükelleflerin söz konusu Genel Tebliğin 4 üncü maddesi kapsamında bulunmayan, Genel Tebliğin 5 inci maddesinde yer alan mücbir sebep dönemine ilişkin beyanname ve bildirimleri sokağa çıkma kısıtlamasının sona erdiği 1/6/2020 tarihini takip eden 15 inci gün olan 16/6/2020 günü sonuna kadar verilecek, bu beyanname ve bildirimlere istinaden tahakkuk eden vergiler de aynı sürede ödenecektir. 1/6/2020 tarihi itibarıyla verilme süresinin son gününe 15 günden fazla gün kalan beyanname/ bildirimlerin verilme ve bunlara istinaden tahakkuk eden vergilerin ödenme süresi olarak kanuni sürelerin dikkate alınacağı tabiidir. Öte yandan 65 yaş ve üstünde olması nedeniyle sokağa çıkma kısıtlaması getirilen mükelleflerden söz konusu Genel Tebliğin 3 üncü maddesi uyarınca mücbir sebep kapsamında olanlar, aynı Tebliğin 4 üncü maddesiyle belirlenen beyan/bildirim ve ödeme erteleme hükümlerinden faydalandırılacaktır. Gerek 65 yaş ve üstünde olması gerekse kronik rahatsızlığı bulunması nedeniyle sokağa çıkma kısıtlaması devam eden mükelleflerin söz konusu Genel Tebliğin 5 inci maddesi kapsamındaki mücbir sebep hali, kendileri için sokağa çıkma kısıtlamasının sona ereceği tarihe kadar devam edecektir. Örnek 1: Serbest meslek erbabı Bay (A)’nın yıllık gelir vergisi, geçici vergi, muhtasar ve katma değer vergisi (KDV) yönünden mükellefiyeti bulunmakta olup, mükellef İçişleri Bakanlığınca

20

8 - 15 HAZİRAN 2020

Gelir İdaresi Başkanlığı Yayınladığı Yeni Bildiri “Mücbir Sebep” uygulamasından normalleşmeye doğru adım attı.

alınan tedbirler uyarınca 65 yaş üstünde olması nedeniyle sokağa çıkma kısıtlaması kapsamındadır. Mükellef, mesleki kazancı yönünden gelir vergisi mükellefi olması nedeniyle 518 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 3 ve 4 üncü maddesi uyarınca 1/4/2020 ila 30/6/2020 (bu tarihler dâhil) tarihleri arasında, sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle ise 5 ve 6 ncı maddesi uyarınca 22/3/2020 tarihi ila sokağa çıkma yasağının sona erdiği 1/6/2020 tarihleri (bu tarihler dâhil) arasında mücbir sebep halindedir. İçişleri Bakanlığının 29/5/2020 tarihli ve “18 Yaş Altı ve 65 Yaş Üzeri Kişilerin Sokağa Çıkma Kısıtlaması” konulu Genelgesi ile 1/6/2020 tarihi itibarıyla sokağa çıkma kısıtlamasından muaf tutulması sonrasında mükellefin beyanname verme ve ödeme tarihleri aşağıdaki gibi olacaktır. 518 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 6 ncı maddesi kapsamında mükellefin; - 2020/Şubat dönemi muhtasar (muhtasar ve prim hizmet beyannamesi dâhil) ve KDV beyannamesi, - 2019 yılına ilişkin yıllık gelir vergisi beyannamesi, - 2020 yılı I. geçici vergi dönemine ait geçici vergi beyannamesi 16/6/2020 Salı günü sonuna kadar verilecek, bu beyannamelere istinaden tahakkuk eden vergiler de aynı sürede ödenecektir. Öte yandan söz konusu Genel Tebliğin 4 üncü maddesi kapsamında mükellef tarafından 27/4/2020, 27/5/2020 ve 26/6/2020 tarihlerine kadar verilmesi gereken muhtasar (muhtasar ve prim hizmet beyannameleri dâhil) ve KDV beyannameleri 27/7/2020 Pazartesi günü sonuna kadar verilecek, bu beyannamelere istinaden tahakkuk eden vergiler ise sırasıyla 27/10/2020 Salı, 27/11/2020 Cuma ve 28/12/2020 Pazartesi günü sonuna kadar ödenecektir. Örnek 2: Meslek mensubu Bayan (B)’nin gelir vergisi, geçici vergi, muhtasar ve KDV yönünden mükellefiyeti bulunmakta olup, mükellef İçişleri Bakanlığınca alınan tedbirler uyarınca 65 yaş üstünde olması nedeniyle sokağa çıkma kısıtlaması kapsamındadır. Mükellef, mesleki kazancı yönünden gelir vergisi mükellefi olması nedeniyle 518 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 3 ve 4 üncü maddesi uyarınca 1/4/2020 ila 30/6/2020 (bu tarihler dâhil) tarihleri arasında, sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle ise 5 ve 6 ncı maddesi uyarınca 22/3/2020 tarihi ila sokağa çıkma yasağının sona erdiği 1/6/2020 tarihleri (bu tarihler dâhil) arasında mücbir sebep halindedir. Bayan (B) 24/3/2020 tarihi itibarıyla 10 kurumlar vergisi mükellefinin kurumlar, muhtasar ve KDV beyannameleri ile Form Ba-Bs bildirimlerini elektronik ortamda göndermektedir. Bahse konu 10 mükellefin hiçbirisi söz konusu Tebliğin 3 üncü maddesi uyarınca mücbir sebep hali kapsamında değildir. İçişleri Bakanlığının 29/5/2020 tarihli ve “18 Yaş Altı ve 65 Yaş Üzeri Kişilerin Sokağa Çıkma Kısıtlaması” konulu Genelgesi ile 1/6/2020 tarihi itibarıyla sokağa çıkma kısıtlamasından muaf tutulması sonrasında meslek mensubu mükellef ile beyanname/bildirimleri bu meslek mensubu tarafından verilen mükelleflerin beyanname verme ve ödeme tarihleri aşağıdaki gibi olacaktır. 518 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 6 ncı maddesi kapsamında beyanname/ bildirimleri bu meslek mensubu tarafından verilen 10 mükellefin; - 2020/Şubat, 2020/Mart ile 2020/Nisan dönemi KDV ve muhtasar beyannameleri (muhtasar ve prim hizmet beyannameleri dâhil) ile aynı dönemlere ilişkin Form Ba-Bs bildirimleri, - 2020 yılı I. geçici vergi dönemine ait geçici vergi beyannameleri, - 2019 hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannameleri, 16/6/2020 Salı günü sonuna kadar verilecek, bu beyannamelere istinaden tahakkuk eden vergiler de aynı sürede ödenecektir. Öte yandan meslek mensubunun kendi mükellefiyetine ilişkin beyanname verme ve ödeme süreleri (1) numaralı örnekte belirtildiği şekilde olacaktır.


EKONOMİK NOKTA

OTOMOTiV / MAKALE

8 - 15 HAZİRAN 2020

21


EKONOMİK NOKTA

TEKNOLOJİ

ENDÜSTRİ 4. 0 ZİRVESİ

WORLD MEDIA GROUP ORGANİZASYONUDUR...

01 - 15 Nisan 2020

Endüstri 4.0 Zirvemizin bu yıl dördüncüsü gerçekleştiriliyor. Geçtiğimiz yıl sektörün lokomotifi; 10 sponsor, 50 katılımcı firma ve 560 sektör profesyoneli ziyaret etti.

www.worldmediagroupe.com www.ekonomiknokta.com

Ekonomi, Sanayi, Otomotiv sektörünü; dergilerimizi ve internet sitelerimizi tek çatı altında toplayan web adresimiz / internet televizyonumuz. (Yıllık 361 bin görüntüleme)

Ekonomi Nokta; Finans, Sanayi, Otomotiv, tekstil, inşaat, teknoloji, sektörlerini tek çatı altında toplayan haftalık ekonomi gazetemiz ... (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 10.000 adet e-gazete 50.000 adet)

www.makineotomasyondergisi.com www.kesicitakimlardergisi.com

Makine - Otomasyon - Robotik dergimiz. (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 5.000 adet / e-dergi 30.000 adet)

Kesici Takımlar ve Tutucular sektörünün ilk ve tek dergisi. (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 5.000 adet / e-dergi 30.000 adet)

www.endustri40dergisizirvesi.com www.elektrikpanodergisi.com

Türkiye’nin ilk Endüstri 4.0 zirvesi ve dergisi. (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 5.000 adet / e-dergi 30.000 adet) Türkiye’nin ilk Elektrik ve Pano dergisi. (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 5.000 Adet / e-dergi 30.000 adet)

www.autotuningworlddergisi.com

Onbeş Yıldır kesintisiz yayınlanan tek otomobil tuning Dergisi (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 5.000 adet / e-dergi 30.000 adet)

WORLD MEDIA BÜNYESİNDE YAYINLANAN DERGİLER Haber İletişim İlker Kaplan WORLD MEDIA GROUP Genel Yayın Yönetmeni 0 505 400 94 34 makineotomasyondergisi@gmail.com

Reklam İletişim Hatice Karabay WORLD MEDIA GROUP Reklam Koordinatörü 0 505 400 94 33 makineotomasyondergisi@gmail.com

Reklam İletişim Zafer Alkan WORLD MEDIA GROUP Reklam Müdürü 0 546 675 59 49 worldmediamuhasebe@gmail.com

Muhasebe İletişim Düzgün Turgut - Sevda Öncü WORLD MEDIA GROUP Muhasebe Müdürü 0 542 292 83 85 makineotomasyondergisi@gmail.com

Grafik Tasarım İletişim Simge Savranoğlu - Mete Şahin WORLD MEDIA GROUP Grafik Tasarım 0 212 427 00 15 worldmediareklam@gmail.com

11



EKONOMİK NOKTA

SEKTÖR

8 - 15 HAZİRAN 2020

Bostik P795 Seal Esnek Dİjİtal ’N’Flex Dönüşüm T

ürkiye pazarına sürdüğü YENİ ÜRÜN Bostik P795 Seal ’N’Flex Premium, yapı ve genişleme derzlerinde ve yaya kaldırımlarındaki derzlerde sızdırmazlık sağlamak amacıyla genel kullanım için geliştirildi. Yeni Nesil Poliüretan bir mastik olan Bostik P795 Seal ’N’Flex Premium, çatı uygulamaları için de uygun bir sızdırmazlık mastiğidir. Bostik P795 Seal ’N’Flex Premium, düşük MDI’lı, hızlı kürlenen yüksek performanslı ve dayanıklı bir poliüretan mastiktir. Kürlenme sırasında kabarcık yapmaz, kullanımı kolay, daha geniş derzler için uygun, kalıcı ve sürekli olarak esnektir, büzüşme yapmaz. Astar uygulanmadan, nemli yüzeylere dahi sorunsuz yapışır.

gri, orta gri, koyu gri ve siyah renk seçenekleri de olan Bostik P795 ’N’Flex Premium, 300 ml kartuş ve 600 ml sosis ambalaj olarak mevcuttur. Sertifikalar: - CE belgesi (F-EXT-INT-CC 25HM) (PW-EXT-INTCC 25HM) - SNJF 25E - ASTM C-920 C35 - ISEGA - A + Fransız VOC Yönetmeliği

G

lobal ölçekte Schneider Yetkililerinin sunumlarıyla katılacağı ; Schneider Esnek Dijital Dönüşüm Fuarı 10 Haziran 2020’de gerçekleştiriliyor. Innovation Day: Resilient Digital Transformation MEA 2020 sanal fuarımına katılarak, fikir liderlerinin, tanınmış endüstri vizyonerlerinin, Schneider iş ortakları ve uzmanlarıyla birlikte, zorlukları nasıl ele alabileceğimizi ve nasıl sürdürülebilir bir

gelecek inşa edebileceğinizi keşfetmek için bu organizasyonu kaçırmayın. İÇERİK Strateji Konuşmaları ve Sektör Paneli Tartışmaları Piyasa Görünümü Sınır Bilişim trendleri ve çözümleri hakkında Uzmanlık Oturumları ve Müşteri Başarı Hikayeleri En yeni EcoStruxure™ çözümlerimizin sanal turu

Beyaz renkte sürekli stokta olup kırık beyaz, açık

Sİrke sİneğİne tuzaklı önlem E

ge Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği, Ege Bölgesi’nde üretilen yaş meyve sebzelerin sirke sineğinden korunması için 1.000 adet sirke sineği tuzağı yaptırarak pilot uygulama olarak Manisa’daki üreticilere dağıtılmak üzere Manisa Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’ne teslim etti.

Sirke sineği zararlısının tüm yaş meyve sebzelerde etkili olduğuna işaret eden Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, sirke sineğinden tüm yaş meyve sebzelerin korunması için Manisa’da pilot bir uygulama yapılacağını, uygulama sonuçlarına göre sirke sineği tuzaklarını tüm Ege Bölgesi’nde yaygınlaştırmayı hedeflediklerini dile getirdi.

Daha önce de Akdeniz Meyve Sineği ile mücadele konusunda tuzak ve plastik torba desteğinde bulunduklarını ifade eden Uçak, “Yaş meyve sebze ihracatımızın sürekliliği için kaliteli ürün üretimi hayati öneme sahip. Üreticilerimizin her zaman yanındayız, desteğimiz sürecek. Covid-19 sürecinde Manisa ve İzmirli üreticilerimize Ege İhracatçı Birlikleri olarak 120 bin maske dağıttık. Son 2 yıldır üretici bilgilendirme toplantıları ile üreticilerimizin yanında olduğumuzu gösteriyorduk. Normalleşme sonrasında üretici bilgilendirme top-

24

lantılarımıza ve diğer desteklerimize devam edeceğiz” diye konuştu.

Ege’den yaş meyve sebze ve mamulleri ihracatı 1 milyar dolara koşuyor

Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği 2020 yılının Ocak -Mayıs döneminde ihracatını yüzde 11’lik artışla 309 milyon dolardan 343 milyon dolara çıkardı. Covid-19’a rağmen taze meyve sebze ihracatı yüzde 51’lik artışla 59 milyon dolardan, 89 milyon dolara tırmandı. Meyve sebze mamulleri ihracatı ise; yüzde 2’lik artışla 250 milyon dolardan 254 milyon dolara yükseldi.

Taze meyve sebze ihracatında; domates, mandalin ve çilek ilk üç ürün olurken, en fazla ihracat yapılan ülkeler; Rusya, Romanya ve Ukrayna olarak öne çıktı.

Meyve sebze mamulleri ihracatında; turşu, kuru domates ve meyve suyu talep görürken, Almanya, ABD ve İngiltere en fazla Türk meyve sebze mamulleri tercih eden ülkeler oldu.



EKONOMİK NOKTA

MİMARİ / İNŞAAT

8 - 15 HAZİRAN 2020

Konut Kredİsİnde KAMPANYA B

u hafta itibari ile orta gelir grubuna yönelik İstanbul, Ankara ve İzmir’de 750 bin TL, diğer şehirlerde ise 500 Bin TL kadar %10 peşinat ile 12 ay ödemesiz ve 15 yıl vade ile kamu bankalarından kredi kullanılabilecek. 1. El konutlar için %0.64, 2. El konutlar için ise %0.74 oranlı konut kredileri ile gayrimenkul sektörüne normalleşme sürecinde dev katkı sağlanacak. Konut kredilerine yönelik bu tarihi kampanya hakkında değerlendirmelerde bulunan Altın Emlak Genel Müdürü Mustafa Hakan Özelmacıklı “Bu kampanya oranları, bu kredi vadeleri ve ödemesiz dönem avantajı ile tarihi bir fırsat ev sahibi olacakları bekliyor. Fiyatların en düşük, finansmanın ise en kolay olduğu bu dönemde gayrimenkule yatırım yapan kazanacak. Haziran ayı konut satışlarında rekorlara tanıklık edecektir. Covit19 sonrası en hızlı normalleşen sektör gayrimenkul olacak” dedi. Stoklar Bitmeden Acele Edin Gayrimenkul sektöründe inşaat sektörünün uzun süredir durgun olduğunu belirten Altın Emlak Genel Müdürü “Geçen yıla göre %23,8 azalan yapı ruhsatı sayısı ve %32,2 azalan iskan sayımız var. İkinci eldeki satışlarda artan yükseliş, gayrimenkulde talebin varlığını ve fiyatların yükseleceğini gösteriyor. Azalan stoklar sonrasında yeni yapılacak inşaatların maliyeti şimdiki gibi olmayacak ve artışlar devam edecek. Özellikle altın ve

döviz yatırımı ile finansal getiri sağlayanlar, gayrimenkule dönerek ayrı bir fırsat yakalayabilirler. Bu dönemde hızlı hareket eden kazanacak” dedi. Konut Kredimizi Ödüyoruz Geçen seneye göre konut kredi stokunun %14.9 artışla 211 milyar TL seviyesinde olduğunu belirten Özelmacıklı “Bu yüksek orana rağmen konut kredilerinde takip oranı sadece yüzde 0.55 seviyesinde. Merkez bankası verilerine konut fiyat endeksi ise bir önceki yıla göre nominal olarak %15,01 oranında arttı. Reidin tarafından açıklanan konut satın alma gücü endeksi de 2020 yılı ilk çeyreğinde 136 ile tarihi bir zirvede. Toplam konut satışları içinde ipotekli konut satışlarının payı ise yüzde 37.9 seviyesinde. 1. Çeyrek sonunda en çok konut kredisi kullanılan iller ise sırasıyla İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya, Kocaeli, Adana, Mersin, Gaziantep ve Manisa olmuştu” dedi. 2. Elde 100 Bin TL için Aylık 1.007-TL Bu dönemin özellikle tüketiciler için fırsat olduğunu dile getiren Özelmacıklı “Örneğin 180 ay vadede eşit taksitli olarak %0.74 faiz oranı ile 100 bin TL kredi çeken bir müşteri ayda sadece 1.007-TL ödeme yapacak. Eğer 12 ay ödemesiz olarak aynı vade ve faizi tercih ederse ödemesi 1.095-TL olacak. Bu avantajlı imkandan daha geniş kesimlerin faydalanabilmesi için kredi miktarı azami İstanbul, Ankara ve İzmir’de 750 bin TL, diğer şehirlerde ise 500 bin TL ile sınırlı olacak” dedi.

Avantajlı Kredİde

N

Şartlara Dİkkat

ormalleşme sürecine geçiş ve sosyal hayatın canlanması amacı ile gerek birinci el gerek ikinci el konut alımlarında kullanılmaya başlanan “Avantajlı Konut Kredisi” kapsamında kredi şartlarına dikkat etmek gerekiyor. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Altın Emlak Genel Müdürü Mustafa Hakan Özelmacıklı “Konut kredisi kullanacak olan gerçek kişilerin dikkat etmesi gereken hususlar var. Öncelikle 01.01.2019 tarihi ve sonrasında satış görmüş taşınmazlar kampanya dahilinde değerlendirilmiyor. Bu aşamada kredi kullanacak olan alıcıların tapudaki en son tarihe dikkat etmeleri gerekiyor. Hatta bu husus ekspertiz raporlarında da ayrıca kontrol ediliyor. Ayrıca refinansman ve borç transferleri de kampanya kapsamına dahil değil. Söz konusu finansmandan gerçek kişiler yalnızca bir kez faydalanabiliyorlar” dedi. Banka Sayısı Arttı Avantajlı konut finansmanı çerçevesinde banka sayısının da arttığını belirten Özelmacıklı “Ziraat Bankası, Halkbank ve Vakıfbank’ın dışında Ziraat Katılım ve Vakıf Katılım da normalleşme sürecine dahil oldu. En düşük faiz oranın yanı sıra kredi vadesinin 180 aya uzatılarak, ödemesiz dönem hakkı tanınması ev sahibi olacaklar için tarihi bir fırsat sunuyor. Bu dönemde emlak işletmelerimize çok yoğun talepler alıyoruz. Stoklar bitmeden hızlı karar alan tüketiciler fırsatı yakalamış olacak-

26

lar” dedi.

Finansmanın Kolaylaşması Zam Olarak Yansımamalı Fiyatlara zam yapılmasının fırsatçılık olarak değerlendirileceğini belirten Özelmacıklı “Gerek bazı mal sahipleri gerekse bazı müteahhitler satış fiyatlarında kredi kampanyaları sonrasında zamlar yaptılar. Emlak işletmelerinde ise fiyatlarda ise herhangi bir yükselme söz konusu değil. Çünkü yetkilendirme sözleşmesi ile satış yetkisi alan emlak işletmeleri, ilan fiyatlarında sözleşme kurallarına uymakla yükümlü, kendileri fiyat artıramaz, satıcılar da yetki süresi boyunca fiyat yükseltemezler. Bu nedenle emlak işletmelerinin ilan bedellerinde herhangi bir artış söz konusu olmadı” dedi. Kira Öder Gibi Ev Sahibi Olunabilir Kira bedellerinde yaşanan artışların ilerleyen dönemde kredi ödemelerini kolaylaştıracağını da belirten Altın Emlak Genel Müdürü “12 aya kadar ödemesiz dönem ile ev tadilatları, beyaz eşya yenilemeleri, taşınma masrafları, sigorta, kredi ve ekspertiz masraflarının ödenmesi çok daha kolay hale geldi. Örneğin 350 bin TL’lik ikinci el bir ev alacak olan tüketici, 35 bin TL peşin ödeyerek 315 bin TL kredi çektiğinde, 180 ay boyunca sabit ödeme olarak aylık 3.172-TL taksit ile ev sahibi olabilir” dedi.


27


EKONOMİK NOKTA

MİMARİ / İNŞAAT

Ödüllü projeleri ile ulusal ve uluslararası çapta başarılara imza atan Elips Tasarım Mimarlık Kurucusu Y. Mimar Feza Ökten Koca, Covid-19 pandemisi sonrası turizm sektöründe otellerin ve tatil köylerinin mimari açıdan ne tür değişiklikler yapması gerektiğini aktardı.

E

lips Tasarım Mimarlık Kurucusu Y.Mimar Feza Ökten Koca, Covid-19 pandemisi sonrasında turizm alışkanlıklarının ne yönde değişeceğini mimari açıdan değerlendirdi. Feza Ökten Koca’ya göre, turizmde önceliklerin değiştiğini kabul ederek, yeni normallerde göre yapılan tasarımlar başarıyı getirecek.

Covid-19 pandemisi sonrası özellikle farklı ziyaretçilerin kullanımına açık olan otellerin ve tatil köylerinin iç düzenlemesinde değişiklikler yapılması gerektiğini vurgulayan Y.Mimar Feza Ökten Koca, bu konuda titiz davranan işletmelerin müşterilerinin güvenini sağlayabileceklerini dile getiriyor. Mimar, bu dönemde insanların seyahat ve konaklama konularında çok daha temkinli davranacaklarını sözlerine ekliyor: “Bugüne kadar genel olan her şey, artık daha kişisel hale gelmek zorunda. Buna en iyi örnek, otellerin restoran bölümleri olabilir. Bugüne kadar açık büfe sisteminin yaygın olması pandemi sonrası bu düzende ciddi farklılıklar getirecektir. Farklı kişilerin aynı şeylere dokunma ihtimali, yiyeceklere yaklaşma mesafesi ve kişilerin nefeslerinin yiyecekle ilişkisi, müşterilerin yiyecekleri alırken birbirlerine olan yaklaşma mesafeleri sorgulanmalı” diyen Feza Ökten Koca’ya göre açık büfe sisteminin yerini en kısa sürede alakart restoranlara bırakması gerekecek. Lobi yerleşimlerinin de tamamen sosyal mesafeler gözetilerek revize edilmesi gerektiğini dile getiren Feza Ökten Koca, özellikle havalandırma sistemlerinin elden geçirilmesinin ve hava temizleyici cihazlar kullanılmasının öneminin de altını çiziyor. Aynı zamanda mekanlarda sistematik dezenfeksiyon işlemleri yapılmasının ve temiz hava girişi sağlanmasının da hayati önem taşıdığını belirtiyor ve ekliyor: “Mekanların birçok farklı noktalarına el dezenfektan sağlayıcı cihazlar konulmalı, müşterileri bu konularda uyarma amaçlı yeni yönlendirmeler tasarlanmalı.” Otel odalarında yapılan günlük temizlikte tek kullanımlık temizlik pedleri kullanılmalıdır, böylelikle bir odada olabilecek

28

8 - 15 HAZİRAN 2020

Y.Mİmar Feza Ökten Koca: “Yenİ Normallere Uyum Sağlanarak Turİzmde Başarı Sağlanabİlİr…”

bir virüs ya da mikrobun diğer bir odaya bulaşması engellenmeli. Her check-out sonrası dezenfeksiyon işlemi uygulanması gerektiğinden söz eden mimar, görevlilerin mutlaka maskeyle çalışmak zorunda olduğunu da sözlerine ekliyor. Feza Ökten Koca’ya göre mümkünse her odada hava temizleme cihazı olmalı ve girişlere mutlaka dezenfektan cihazları ve uyarılar yerleştirilmeli. Özellikle genelde tamamen kapalı alanlarda yer alan küçükbüyük toplantı odalarının havalandırma sistemlerinin tekrar elden geçmesi gerekmektedir. Buradaki şartlandırılmış havanın mutlaka dışarıdan alınan temiz hava ile sağlanması ve içerideki havanın devir daim etmesinin engellenmesi gerekmektedir, özellikle kullanılan filtrelerin değişmesi söz konusu olabilir. Hastanelerde kullanılan havalandırma sistemlerinde mutlaka hepa (High Efficiency Particulate Air) filtreler kullanılmaktadır, oteller de kapalı alanlarında kullandıkları havalandırma sistemlerinde hepa filtre sisteminden yararlanabilirler.

Otellerde ve tatil köylerinde ortak tuvaletlerde sosyal mesafeye dikkat edilerek yerleşim yapılması gerektiğini dile getiren mimar, kişilerin bekleme noktalarının belirlenmesi gerektiğini vurguluyor ve ekliyor: “Sıcak hava üfleyen el kurutma cihazları artık kullanılmamalı. Ana girişler kapısız olarak ya da fotoselli kapılarla düzenlenmeli. Mümkün olduğunca elle dokunma olasılığını azaltıcı çözümlere gidilmeli. Özellikle tuvaletlerin egzos sisteminin çok iyi çalışması gerekmektedir. Virüsün insan dışkısında yaşadığı bilinmektedir, bu yüzden egzos çok önemlidir, aynı zamanda da rezervuar kullanımı sırasında mutlaka klozet kapağının kapalı olduğundan emin olunmalıdır.’’ “Turizm yapılarında renovasyon şart ama mutlaka uzman mimarlarla yapılmalı...” Pandemi sonrası otellerde yapılması gereken düzenlemeler için kesinlikle yeni bir yönetmeliğe ihtiyaç olduğunu dile getiren Y.Mimar Feza Ökten Koca, bu yönetmelik oluşturulurken mutlaka turizmci, mimar, doktor gibi konu uzmanlarından oluşan bir ekiple belirlenecek kriterlerin dikkate alınması gerekti-

ğini vurguluyor. Aynı zamanda farklı tipteki otellere göre farklı yönetmelikler ve kontrol mekanizmaları oluşturulması gerektiğini de sözlerine ekliyor. ‘’Mevcut otellerin duruma adapte edilebilmesi için renove edilmesi gerekecektir. Bu da tabii ki renovasyon projelerinde artışa neden olacak, ancak günün ekonomik koşulları bu girişimleri zorlayacak” diyen Feza Ökten Koca, doğru renovasyonun ekonomik olarak en doğru karar olduğunu ve ancak işin uzmanları ile gerçekleştirilebileceğini dile getiriyor. Her ne kadar dünya en zor günleri geride bırakıp normalleşme günlerine yavaş yavaş geçiyor olsa da henüz yaşadığımız sürece “pandemi sonrası” denilemeyeceğini aktaran Feza Ökten Koca, bu nedenle hala tedirginliğin sürdüğünü ve eski günlere bir anda geri dönülemeyeceğini dile getiriyor ve ekliyor: “Otellerin duruma bu açıdan bakması gerekir. Müşterilerin bu korkusunu yenebilecekleri düzene girdiklerini onlarla iyi bir şekilde paylaşmalılar.” Bu noktada müşteri güvenini kazanmanın oldukça önemli olduğunu belirten mimar, yeni normallere uyum sağlanarak turizmde başarılı olunabileceğini aktarıyor ve ekliyor: “Otel yöneticilerinin mutlaka konunun uzmanları ile birlikte çalışmalarını tavsiye ediyorum, özellikle doktorlardan mutlaka sürekli destek almalılar. Mutlaka müşterilerine karşı şeffaf olmalılar, söyledikleri şeylerin arkasında durmalılar. Müşterilerin güveni ancak bu şekilde kazanılır. Zor günlerde yeni yatırımlar yapmak zorundalar. Bundan birkaç ay önce hiç akılda olmayan yeni maliyetler ortaya çıktı ama bunu en iyi yapan kazanacak. Uzun vadeli düşünmeleri gerekiyor.” Turizm tesisi planlayan yatırımcıların mutlaka yeni normalleri dikkate alarak hareket etmelerini, planlanan ya da yapılmakta olan projelerde bu yönde revizyonlar yapmalarını tavsiye ediyor ve ekliyor: “Bu dönemde müşteri odaklı düşünmemiz ve önceliklerin değiştiğini kabul etmemiz gerekiyor.”


EKONOMİK NOKTA

MİMARİ / İNŞAAT

8 - 15 HAZİRAN 2020

29


EKONOMİK NOKTA

MİMARİ / İNŞAAT

8 - 15 HAZİRAN 2020

PANDEMİ DAYANIŞMASI SUNAN OTELLERDE “CAN VE MAL GÜVENLİĞİ” Toplum sağlığını korumak amacıyla faaliyetlerini durdurmak zorunda kalan turizm işletmeleri, Covid-19 Salgınıyla mücadele eden sağlık çalışanlarına sundukları konaklama desteği ile takdirleri topladı. Normalde konfor ve eğlence ile öne çıkan oteller, can güvenliği hassasiyetlerini de önemle vurguluyor.

p

andemi dayanışması ile sağlık sektörüne destek veren otellerden biri olan Radisson Blu Asia Ataşehir’in Güvenlik Müdürü Mehmet Karataş tesislerindeki güvenlik önlemlerini paylaştı. Otellerinde can güvenliğini her şeyden önde tuttuklarını belirten Mehmet Karataş, “Daha önce bulunduğum otelde farklı bir yazılım kullanıyorduk. Radisson Blu’ya geldiğimizde aklımızda sorular vardı. Ta ki otel ilk açıldığında EEC gelip eğitim verene kadar. Sorularımızın tamamı sıfırlandı. Neredeyse 8 yıldır EEC ile çalışıyorum” dedi. Firma tercihlerinin sebebini ise, “Mal sahiplerimiz olan Ant Yapı’nın dünya çapında birçok projesi var. Çoğu projelerinde mesela Antasya, Anthill Residence olsun EEC ile çalışıyorlar. Buralardan da sürekli olumlu geri dönüşler alıyorum” sözleriyle aktardı. Sistemleriyle ilgili görüşlerini paylaşan Mehmet Karataş, “Burası 5 yıldızlı bir otel. Yangın konusundaki hassasiyetin en üst seviyede olması gerekiyor. Standart bir bakım programımız

30

var, bütün dedektörleri test ediyoruz. Yangın Algılama Sistemimizin en faydalı özelliği Fireworks, panelinin kullanımı çok kolay. Menüsünün Türkçe olmasından dolayı anlaşılabilir. Biz gayet başarılı buluyoruz. Bazen sıkıntılar oluyor, bunları da 7/24 destek alarak halledebiliyoruz. Çalışan bir sistemde mutlaka aksilikler çıkacaktır. Arızalar 8 yılda bir elin parmağını geçmemiştir” dedi.

Bakım çalışmalarını asla ihmal etmediklerini vurgulayan Karataş, “Bakıma gelen arkadaşlar sadece bakımı yapıp gitmek değil, işi bitirip gitmek değil, size de bazı şeyleri doğru şekilde öğretmek için çabalıyorlar. Fiyatlarınız ve yedek parçalarınız pahalı, bu tabii ki kaliteye göre. Öte yandan, ürünlerin özellikleri beklentilerden fazlasını bile karşılıyor diyebilirim” şeklinde devam etti.

Karataş, ürünle ilgili değerlendirmesini “Birçok programla çalıştım. İçlerinde gerçekten en çok kolaylık sağlayan bu sistem. Senaryonun uygun ve sorunsuz şekilde çalışması ve devreye girmesi güvenilirliğini gösteriyor. Yanlış alarm tabii ki geliyor ama sistemin bir özelliği de anonsların hemen devreye girmemesi. Bize bir kontrol süresi vermesi benim için programın en kullanılır özelliklerinden bir tanesi. Çünkü genellikle yanlış alarmlar misafirlerimiz tarafından odada tütsü gibi duman çıkaran nesnelerin yakılmasından kaynaklanıyor. Yani aslında algılama doğru” sözleriyle özetledi.

Mehmet Karataş, “Bu sisteme artık gözüm kapalı güveniyorum. Dört dörtlük çalışıyor, ihtiyacınız olduğu zaman da arkanızda destek alabileceğiniz profesyonel bir ekip var. O da tabii ki bize güven veriyor” sözleriyle Yangın Algılama Sistemleri ile ilgili rahat olduklarının altını çizdi. EEC, pandemide işleyişi duran ve yavaşlayan tesislerde yaşanabilecek güvenlik açıklarına karşı Covid-19 önlemlerine özenli uzman ekibiyle, müşterilerine “doğru çözüm” sunmaya devam ediyor.


EKONOMİK NOKTA

MİMARİ / İNŞAAT

8 - 15 HAZİRAN 2020

31



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.