ekonomiknokta-gazetesi-287

Page 1

Sayfa 5

Sayfa 21

Sayfa 12

Sayfa 28

Sayfa 21

NOKTA Ekonomik

Aktüel Siyasi Ekonomi Gazetesi 23 - 30

Haziran 2020

Yıl 15

Sayı : 287 Fiyatı: 10 TL

çin ile “swap” anlasması Sayfa 28

ARAS KARGO AVUSTURYALI OLUYOR

AIFD TÜSEB ortaklığı Sayfa 6

Sayfa 4

EGELİ İHRACATÇILAR KUZEY AVRUPA PAZARINDAN UMUTLU

OTOMOTİV SEKTÖRÜNE DÜZEN

Sayfa 30

HEDEF KİTLENİZE ULAŞMANIN ADRESİ WORLD MEDIA GROUP ...

Sayfa 13


EKONOMİK NOKTA

Ekonomik Gündem

GÜNCEL - BAKIŞ

23 - 30 HAZİRAN 2020

MAAŞLAR KAOSTAN MI BESLENİR?

ilker kaplan

D

evlet hazinesine “batan geminin

malları” muamelesi çekme geleneği yalnızca çağımıza has bir özellik değil. Öncesi var… Çöküş dönemindeki Anadolu Selçuklu Devleti’nin yöneticileri de aynı “gaflet, dalalet ve hatta hıyanet” içindelerdi. 13.

Yüzyılın

tasarruf

son

yarısında;

“itibarda

Anadolu

Selçuklu

etmeyen!”

Devleti yöneticileri ve üst düzey memurları, 1308’de devletin çökmesine çok şaşırdılar mı bilinmez ama “geliyorum” diyen felakete giden yolun taşlarını döşedikleri kesin. Anadolu’da 1250’li yıllar…

Celâleddin Karatay, eşitler arasında üstün

Hükümdarlarına ödedikleri yıllık “haraç”

konuma geldi.

ortalama 1 milyon 200 bin dirhem… Uluslararası Ticaretin geçiş yolarında olma

Bu yıllarda, Başvezir Celalettin Karatay

Ortalama bir ailenin yıllık geçimi için

durumunun son derece iyi kullanıldığı

devlet idaresi için iyi bir kadro kurmak

gerekli iaşe 300 – 600 dirhem arası. Kadı

dönemlerde bu maaşlar ve dışarıya ödenen

amacıyla “İlmiye”den Nahçıvanlı

Kadı

Necmettin’in vezirlik için istediği rakam

“haraçlar” pek önemsenmez. Ancak dönem

Necmettin’i veziri olarak atamak ister. Moğol

ise bu rakama yakın - 720 dirhem. Tabi

değiştiği için Anadolu Selçuklu Devleti’ni

haraçlarının ve devletteki şatavatın bitirdiği

bu öneri o dönem astronomik

Moğol “haraç”ları yanı sıra bu maaşların

ekonomiyi toparlamak amacında olan, Kadı

alan devlet memurları ve yöneticileri için

Necmettin, “günlüğü 2 dirhemden yılda 720

de kabul edilemez ! Aynı dönemde yılda

dirheme bu görevi kabul edeceğini” söyler.

60 bin dirhem alan Tümen Komutanının

Dört, beş, altı yerden maaş alan liyakatsiz

Hazinedeki israfı bitirmek amacında olan

yıllık maaşı 3 milyona kadar çıkabiliyor.

devlet yöneticilerinin dikkatine…!

Kadı Necmettin’in cüzzi bir miktar olan 720

Vezir maaşı 9 milyon dirheme kadar

dirhem önerisi, devlet erkan-ı tarafından

yükselebiliyor. Sivil Bakanlıkların maaşları

“itibarda tasarruf olmaz” gerekçesiyle

ise 1.8 milyon dirhem civarı.

kabul edilmez. Kadı Necmettin bir önceki kanaatkar vezir Mühezibüttin Ali’nin aldığı

Anadolu Selçuklu Devleti 1243 yılında Moğollara

karşı

Kösedağ

Meydan

Muharebesinde ağır bir yenilgi aldı ve yıkıma giden yol açılmış oldu. Bu yenilgi sonrası Anadolu Selçuklu Devleti tekrar toparlanmaya

çalıştı.

Devlet

Erki

üç

kardeş arasında paylaşıldı. II. Rükneddin Kılıçarslan, II. İzzeddin Keykâvus ve II. Alâeddin

Keykubad

arasındaki

taht

mücadelesinde devleti ayakta tutmaya ve toparlamaya çalışan,

Keykâvus’un veziri

maaşın yarısına göreve başlar. Bu da 20 bin dirhemdir. Yılda 720 dirhemden, 20 bin dirheme kadar yükselen yıllık maaşın, diğer devlet erkan-ı için “kötü örnek” teşkil etmemesi için verildiği düşünülebilir. Bir fikir oluşturması açısından o dönemde gerçekleştirilen ödemeler ve maaşlar 1245 – 1260 Yılları arasında Doğuda Kılıçarslan

ve

Batıda

Keykavus’un

Anadolu Selçuklu Devleti adına Moğol

Künye Yayıncı Dünya Medya Basın Yayın Reklam Tanıtım Hizmetleri İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu yazı işleri Müdürü İlker Kaplan Reklam Halkla İlişkiler Hatice Karabay Reklam Müdürü Zafer Altın İdari İşler Müdürü Ayşe Savranoğlu Grafik Tasarım Simge Savranoğlu Yazı İşleri Defne Deniz Baskı World Media Group Baskı Merkezi Yönetim Yeri Akşemsettin Mah Güneş Sok No 48 / 1 Eyüp / İstanbul web www.ekonomiknokta.com e-mail gazete.haber@gmail.com Ekonomik Nokta Basın Meslek İlkelerine Uymaya Söz Vermiştir. İçeriğindeki yazınsal ve görsel malzemeler, izin alınmaksızın; yazılı, görsel, işitsel ve elektronik medyada kullanılamaz.

2

Son söz yerine kıssadan hisse…

ücretler

batırdığını söyleyebiliriz.

İlker Kaplan www.worldmediagroupe.com


EKONOMİK NOKTA

FİNANS

Varlık Fonu’nun Turkcell’de Hİsse Alımı İçİn Konuşulan Fİyat Bellİ Oldu

23 - 30 HAZİRAN 2020

KARTLI ÖDEMELERDE ÇİFTE REKOR Bankalararası Kart Merkezi (BKM) mayıs ayı verilerine göre, Ramazan Bayramı öncesi 26,6 milyon adet işlemle kartlı ödeme ve 7 milyon adetlik işlemle temassız ödeme alanında rekor kırıldı.

Dün akşam, dolaylı şekilde Turkcell hisselerinin yüzde 24’ünü kontrol eden ve firmanın en büyük hissedarı olan İsveçli Telia şirketinin hisselerini Türkiye Varlık Fonu’na (TVF) satmak için görüştüğü haberleri yer almıştı. Haberin ardından açıklama yapan Telia rakam da verdi ve söz konusu hisselerini 530 milyon dolara (3,6 milyar TL) satmak için TVF ileri aşamada müzakere yürüttüğünü açıkladı. Turkcell yönetim kuruluna son yıllarda iktidara yakın isimler atanmıştı. Şimdi ise devletin şirketteki en büyük hissedarın paylarını alması gündemde.

B

T

ürkiye Varlık Fonu Turkcell’in en büyük hissedarı Telia’nın hisselerini almak için pazarlık masasında. Telia tarafından dün akşam yapılan açıklamada ise, “Müzakereler ileri seviyede ve devam ediyor, ancak henüz anlaşmaya varılmış değil” denildi. Firma tarafından yapılan açıklamada satış için görüşülen miktarın 530 milyon dolar (3,6 milyar TL) olduğu açıklandı. Telia, Turkcell’in yüzde 51’ine sahip olan Turkcell Holding şirketinde yüzde 47.1 paya sahip, bu da Turkcell’de yüzde 24 dolaylı paya karşılık geliyor. Turkcell Holding’in geri kalan payları ise Çukurova Holding ve Rus milyarder Mikhail Fridman’ın ortak olduğu L1 şirketine ait. Çukurova Turkcell’de sahip olduğu payları Ziraat Bankası’ndan aldığı krediye teminat olarak vermişti. Turkcell’in yüzde 48,95’lik hissesi, borsada işlem görüyor. Turkcell’in dünkü hisse kapanış fiyatına göre 32.4 milyar lira olan piyasa değeri, dünkü dolar/ TL kuruna göre yaklaşık 4.7 milyar dolara karşılık geliyor. Telia’nın açıkladığı tutar ise, piyasa değerinin yarısının altında bir değerlemeye işaret ediyor.

KM, kartlı ödemelere ilişkin mayıs ayı verilerini açıkladı. Buna göre, mayıs sonunda Türkiye’de toplam 242,7 milyon kart bulunurken, bunların 71,4 milyon adedi kredi kartı, 171,3 milyon adedi ise banka kartından oluştu. Mayıs 2019 ile kıyaslandığında kredi kartı adedinde yıllık yüzde 5, banka kartı adedinde ise yıllık yüzde 11 artış görüldü. Mayıs ayında toplam 76,2 milyar TL’lik kartlı ödeme yapıldı. Bu tutarın 63,3 milyar TL’si kredi kartları ile yapılan ödemelerden, 12,9 milyar TL’si ise banka kartları ile yapılan ödemelerden oluştu. Buna göre, kredi kartları ile yapılan ödeme tutarı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 13 azalırken, banka kartı ile yapılan ödeme tutarı yıllık yüzde 19 artış kaydetti. YÖNETİM KURULU’NDA AKP’YE YAKIN İSİMLER DİKKAT ÇEKİYOR Turkcell’in yönetim kurulu başkanlığını, daha önce AKP hükümetinde Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı olarak görev yapan Bülent Aksu yapıyor. Ziraat Bankası Genel Müdürü Hüseyin Aydın da şirketin yönetim kurulu üyeleri arasında yer alıyor. Turkcell Yönetim Kurulu’nun 3 üyesi Mart 2020’de değişmişti. 2013’ten beri yönetimde yer alan AKP’li Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Hilmi Güler, AKP’li eski Kültür Bakanı Atila Koç ile Ahmet Akça’nın görevleri sona erdi. Belediye başkanı seçildikten sonra Turkcell’deki görevini bırakmayan Hilmi Güler, uzun süre tartışma konusu olmuştu. Söz konusu üç ismin yerine, AKP Siirt eski Milletvekili Afif Demirkıran, MÜSİAD ve DEİK’te genel başkanlık yapan Nail Olpak ile Hazine ve Maliye Bakanlığı Danışmanı Tahsin Yazar yeni üye olarak atanmıştı.

Euro Bölgesİ Enflasyon Verİlerİ Açıklandı Euro Bölgesi’nde yıllık enflasyon, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirlerinin gevşemeye başladığı mayıs ayında yüzde 0,1’e geriledi.

İşlem adedi ve temassız ödemede rekor Her yıl genellikle bayram arifelerinde kartlı ödeme adedinde rekor yenilenirken, bu yıl da bu trend bozulmadı. Ramazan Bayramı öncesine denk gelen 22 Mayıs Cuma gününde 26,6 milyon adet işlemle kartlı ödeme adedinde yeni rekor kırıldı. Cuma günü en fazla kartlı ödemenin gerçekleştiği saat aralığı 17.00-18.00 olurken, en fazla ödeme ise saat 16.59’da gerçekleşti. Aynı gün bir başka rekor ise temassız ödemelerde gerçekleşti. 22 Mayıs’ta, 7 milyon temassız ödeme ile bugüne kadar bir günde en fazla gerçekleşen temassız ödeme adedine ulaşıldı. Söz konusu günde mağaza içi gerçekleşen ödemelerin yüzde 30’u temassız gerçekleşti. Kartlı ödemelerin 4’te biri internetten ödemeler Son yıllarda yükselişte olan internetten kartlı ödemeler, olağanüstü günler yaşanılan bu dönemde daha da yaygınlaşarak en önemli ödeme araçlarından biri haline geldi. Mayıs ayında internetten kartlı ödeme tutarı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14 artarak 19 milyar TL’ye ulaştı. Böylece mayıs ayında internetten kartlı ödemelerde rekor seviyeye ulaşılmış oldu.

AB üyesi ülkeler arasında mayısta en yüksek enflasyon yüzde 3,4 ile Polonya’da, yüzde 3,1 ile Çekya’da ve yüzde 2,2 ile Macaristan’da gerçekleşti. Söz konusu dönemde en düşük enflasyon ise vrupa İstatistik Ofisi (Eurostat), Avrupa Birliği (AB) ve Euro Bölgesi’nin mayıs ayı yıllık enflasyon yüzde eksi 1,8 ile Estonya’da, yüzde eksi 1,6 ile verilerini yayımladı. Lüksemburg’da ve yüzde eksi 1,4 ile Güney Kıbrıs Buna göre, Euro Bölgesi’nde nisanda yüzde 0,3 olan yıllık enflasyon, mayısta yüzde 0,1’e düştü. AB’de Rum Yönetimi (GKRY) ve Slovenya’da belirlendi. ise nisanda yüzde 0,7 olan yıllık enflasyon, mayısta yüzde 0,6 olarak ölçüldü.

A

İnternetten kartlı ödemelerin toplam kartlı ödemelerdeki payı da rekor kırdı ve yüzde 25’i geçti. Ödemelerini internetten yapmayı tercih eden kart kullanıcı sayısı da artışını sürdürdü. Mayıs ayında 20 milyon farklı kart ile internetten ödeme yapılırken, 2 milyon kart ise ilk kez internetten ödemelerde kullanıldı. Mart ve nisan aylarında da 5 milyon adet kart ilk kez internetten kartlı ödemelerde kullanılmıştı. Böylece, pandemi döneminde 7 milyon kart internetten ödemeler ile tanışmış oldu. İnternetten kartlı ödeme gerçekleşen iş yeri adedi yüzde 43 arttı Dijital dönüşümle beraber internetten alışveriş yapılabilen iş yeri sayısı da her geçen gün artarken, pandemi dönemiyle bu dönüşüm daha da hızlandı. Birçok yeni iş yerinin internet üzerinden hizmet vermeye başladığı görülürken, mayıs ayında internetten kartlı ödeme gerçekleşen iş yeri adedi geçen yıla göre yüzde 43 artarak 54 bini geçti. Elektronik eşya ve giyim sektörlerinde internetten ödemeler hız kazandı BKM verilerine göre, mayıs ayında internetten yapılan kartlı ödemelerin toplam kartlı ödemeler içindeki payı sektör detayında incelendiğinde, internetten alışveriş dönüşümünün en yoğun yaşandığı sektörler elektronik eşya ve giyim olarak öne çıktı. Geçen yılın aynı döneminde elektronik eşya sektöründe yüzde 43 olan internetten kartlı ödeme payı, Mayıs 2020’de yüzde 70’e, bu oran; giyim ve aksesuar sektöründe yüzde 14’ten yüzde 42’ye, eğitim/kırtasiye sektöründe yüzde 14’ten yüzde 30’a, mobilya ve dekorasyon sektöründe yüzde 11’den yüzde 24’e ve yemek sektöründe yüzde 4’ten yüzde 12’ye çıktı. Pandemi dönemiyle beraber ödeme alışkanlıkları hızla değişirken, söz konusu 5 sektör, internetten ödemelerin geçen yıla göre en fazla tercih edildiği sektörler arasında yer aldı.

Enflasyon oranı, mayısta Almanya’da yüzde 0,5, Fransa’da yüzde 0,4, İtalya’da yüzde eksi 0,3 ve İspanya’da yüzde eksi 0,9 oldu. Euro Bölgesi’nde para politikasını yürütmekten sorumlu olan Avrupa Merkez Bankası (ECB), bölgede fiyat istikrarını sağlamak için yüzde 2’nin hemen altında ancak yüzde 2’ye yakın seviyede enflasyon hedefliyor.

3


EKONOMİK NOKTA

ARAS KARGO AVUSTURYALI OLUYOR Temelleri 1979 yılında atılan Aras Kargo’nun yüzde 80 hissesi Avusturyalı Österreichische Post’a geçiyor. 14 bine yakın çalışanı bulunan Aras Kargo’nun 900’e yakın da şubesi var. Gerekli kurumların izninin alınmasının ardından hisse devrinin gerçekleşmesi bekleniyor.

GÜNDEM

GTech’İn İletİşİm ortağı Marjİnal Porter Novelli oldu Müşterilerinin iş gereksinimlerine yönelik katma değerli hizmetler ve çözümler sunan GTech, iletişim çalışmaları için Marjinal Porter Novelli ile el sıkıştı.

2

A

vusturyalı lojistik şirketi Österreichische Post (Austrian Post) yüzde 25 hisse sahibi olduğu Aras Kargo’daki payını %80’e yükselteceğini açıkladı. Österreichische Post’dan yapılan açıklamaya göre, şirkette Baran Aras yüzde 20 hisse ile müşterek malik olmaya devam edecek ve aynı zamanda Aras Kargo Yönetim Kurulu’nda görev alacak. Önümüzdeki haftalarda tamamlanması beklenen anlaşma düzenleyici kurumların onayına tabi olacak. Ancak Aras Kargo Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Evrim Aras, 2017 yılında sürece karşı çıkmış, Avusturyalı ortaklarının şirketteki payını yüzde 25’ten yüzde 75’e çıkarmak için sundukları satın alma

000 yılından bu yana farklı iş alanlarında uzmanlaşmış danışman kadrosuyla teknolojik gelişmeleri yakından takip eden, sunduğu ve geliştirdiği çevik yöntemlerle müşterilerine kaliteli, opsiyonunu reddettiklerini belirterek, yaratıcı, katma değerli çözüm ve hizmetler üreten mevcut yüzde 25 hisselerini geri almaya GTech, gerçekleştirdiği büyük ölçekli projelerin yanı da hazır olduklarını açıklamıştı. sıra marka değeri ve saygınlığı ile Türkiye’nin önde gelen teknoloji firmaları arasında yer alıyor.

Şubat 2017 tarihinde firma içindeki anlaşmazlıklar sebebiyle şirkete kayyum atanmıştı. 2013 YILINDA ORTAK OLDULAR

14 BİN PERSONEL

İlk sanal Invisalign Bilim Sempozyumu, dünyanın önde gelen ortodontistlerinin yetişkin ve genç hastaların karmaşık diş çapraşıklığı sorunlarına yönelik Invisalign tedavi uygulamalarını gözler önüne serdi.

A

lign Technology, her yıl düzenlediği Invisalign Bilim Sempozyumu’nu bu yıl 45 ülkeden 1000’den fazla katılımcıyla sanal olarak gerçekleştirdi. Sempozyumda Dr. Alessandro Greco, Dr. Sandra Tai, Dr. Tommaso Castroflorio, Dr. Christina Erbe, Dr. David Couchat ve dünyaca tanınan bir çok ortodontist ve klinisyen hekimler konuşmacı olarak katılıp yetişkin ve genç hasta topluluklarında Class II, derin kapanış ve ameliyatlık vakalar hakkında bilimsel verilerini paylaştılar. Align Technology Kıdemli Başkan Yardımcısı ve EMEA Pazarlama Müdürü Lee Taylor yeni format hakkında şunları söyledi: ‘‘İçinde bulunduğumuz belirsiz zamanlarda, inovasyon ve teknolojiyi benimseyerek çevremizle iletişim içinde olmak çok önemliydi. Eğitim inançlarımızı desteklemeye devam ediyor ve dünya çapında tanınan konuşmacıların bu önemli konular üzerine konuşmasını dinleyebildiğimiz bir iletişim şeklini geliştirebildiğimiz için çok mutluyum. Zamanla yüz yüze eğitimin geri geleceğini ve yüksek kalite dijital eğitimin Invisalign ve iTero doktorları için erişim ve pratikliği arttıracak bir destek olacağını umut ediyorum.’’

4

Sunduğu çözümler ve müşteri odaklı yaklaşımıyla Türkiye’nin lider firmalarıyla çalışma fırsatı yakalayan GTech, büyük veri ve ileri analitik, veri ambarı ve iş zekası, kurumsal performans yönetimi, sistem ve veritabanı yönetimi, finansal servisler başlıkları altında hizmet sunuyor. Silikon Vadisi’nde geliştirilen gerçek zamanlı Büyük Veri platformu Striim ürününün Türkiye, Avrupa ve Ortadoğu’daki tek sağlayıcısı olan GTech, geliştirdiği Symphony Banking, Smartbank, Magic Reports, Profit 4.0, Wiseboard Insurance ve Wiseboart Retail ürünleriyle veriden değer yaratmak için çalışıyor.

SANAL Bİlİm Sempozumu

Aras Kargo’ya 2013 yılında yüzde 25 hisseyle ortak olan Österreichische Post, şirketteki payını yüzde 75’e yükseltmek için 2016 yılında süreç başlatmıştı.

1979 yılında Celal Aras tarafından kurulan Aras Dağıtım ve Pazarlama, 1989 yılında Aras Kargo’ya dönüştü. 900’e yakan şubesi ve 4,000’den fazla araç filosu bulunan şirkette 14 bine yakın personel çalışıyor

23 - 30 HAZİRAN 2020

Align Technology EMEA Ortodontist Kanalı Satış Başkan Yardımcısı Pierre Velu: ‘‘Geçtiğimiz hafta ve ayların hekimler için zor zamanlar olduğunun bilincindeyiz. Bu çalkantılı zamanlarda, krizi atlatmalarına yardım etmek için gereken çabayı ve bağlılığı göstermek önceliğimiz. Hekimlerin fikirlerini ve uygulamalarını paylaşabildiği sanal etkinliklerimizde karantinanın başlangıcından beri inanılmaz bir ilgi ve katılım gördük. Buna ek olarak, Invisalign sertifikalı hekimlerin Invisalign Bilim Sempozyumu’na katılımını görmek beni çok mutlu ediyor. Bu etkinlik en son ürün yeniliklerini öğrenmek ve diğer konuşmacılarla sorucevap seanslarında tanışmak ve sohbet etmek için nadir bir fırsat sundu.’’ dedi.


EKONOMİK NOKTA

ENDüSTRi

ENDÜSTRİYEL ETHERNETİN PAZAR PAYI ARTIYOR

23 - 30

HAZİRAN 2020

Çok ucuz elektronİk eşyaları almayın...

Endüstriyel Ethernetin pazar payı artıyor - fieldbus için düşüş devam ederken kablosuz ise yerini koruyor...

S

on 20 yılda birçok tanıdığım “X zincir marketten emsallerinden yüzde 20-30 daha ucuza TV aldım. Garantisi bittikten sonra arıza yapmaya başladı” diye söylendi... Onlara hep şunları söyledim:

HMS Networks´e göre 2020 endüstriyel network pazarı paylarıHMS Networks’e göre 2020 pazar payları - fieldbus, endüstriyel Ethernet ve kablosuz teknoloji...

C

ihazlar ve makineler için endüstriyel ağ bağlantısı, akıllı bağlantıya sahip fabrikalar yaratmak adına çok önemlidir. Endüstriyel ağ pazarına yönelik olarak HMS Networks tarafından yapılan yıllık çalışmaya göre Endüstriyel Ethernet’in pazar payını yeni kurulan düğümlerin % 64’üne (geçen yıl % 59) artırırken, fieldbus’ların% 30’a düştüğünü göstermektedir (35). Her biri %17 paya sahip lider ağlar EtherNet / IP ve PROFINET ise birinciliği paylaşıyorlar. Kablosuz teknolojiler ise %6 Pazar payında devam ediyor. HMS Networks, endüstriyel ağ pazarı yıllık analizini, küresel olarak fabrika otomasyonu içindeki yeni kurulan baz alarak sunmakta. Endüstriyel iletişim ve Nesnelerin Endüstriyel İnterneti için bağımsız çözüm tedarikçisi olarak HMS, endüstriyel ağ piyasasının iç yüzüne dair önemli bir bilgiye sahip. 2020 çalışması, fieldbus’lar, endüstriyel Ethernet ve Kablosuz için tahmini pazar paylarını içermekte. Tahmini büyüme oranları bu yıl çalışmaya dahil edilmedi. Bunun nedeni ise Coronavirus durumundan kaynaklanan genel pazar koşulları. Fieldbus´lar düşmeye devam ederken, endüstriyel Ethernetin Pazar payı artıyor. Çalışmanın sonuçlarına göre, Ethernet fieldbus´lardan Pazar payı almaya devam ediyor. Endüstriyel Ethernet, Fabrika Otomasyonunda yeni yüklenmiş ağ düğümlerinin küresel pazarının %64´ünü oluşturuyor (geçen yıl bu rakam %59´du). Her biri %17 Pazar payına sahip EtherNet/IP ve PROFINET ise birinciliği paylaşıyor. EtherCAT küresel çapta %7 ile iyi bir yol almaya devam ederken, Modbus-TCP %5´lik oranıyla %4´te olan Ethernet POWERLINK´i kıl payı geçiyor. Fieldbud pazar payı düşmeye devam ediyor HMS´nin hesaplamalarına göre, fieldbus yeni kurulan ağ düğümlerinin %30´una kadar geriledi (geçen yıl bu oran %35´ti). PROFIBUS %8 ile hala bir numarayken, ilk defa toplam endüstriyel ağ pazarının %10´nundan daha az pay aldı. Onu ise %5 ile Modbus-RTU ve %4 ile CC-Link takip ediyor.

Endüstriyel Ethernet ve fieldbuslar´ın pazar payları üzerine düşünceler »Endüstriyel network pazarının ileriki yıllarda da istikrarlı bir şekilde büyümesini bekliyoruz. Fakat şu an küresel olarak iş piyasasını etkileyen ve eşi benzeri olmayan Corona virüsü sebebiyle, 2020 analizinde büyüme rakamlarını değil, sadece pazar paylarını eklemeye karar verdik» diyor HMS Networks Pazarlama Direktörü Anders Hansson. »Bu yüzden, sadece pazar paylarına odaklandığımızda, Endüstriyel Ethernet´in EtherNet/IP, PROFINET ve üçüncü sırada da EtherCAT ile fabrikalardaki endüstriyel bağlantıyı sağladığını görüyoruz.» Hansson şöyle devam ediyor: »PROFIBUS hala en büyük fieldbus fakat fieldbusların genel düşüşüyle birlikte o da Pazar payı kaybetti. Diğer bir ilginç bulgu ise Modbus´un hem fieldbus Modbus RTU hem de Ethernet tabanlı Modbus-TCP ile iyi bir yol aldığı, ki bu da fabrikaların yeni kurulumlarda iyi çalışan teknolojileri kullanmaktan çekinmediğini gösteriyor.” Kablosuz istikrarını korurken, geleceğe göz kırpıyor. Kablosuz teknolojiler pazar payını %6´da tutarken, WLAN en popüler teknoloji olmaya devam ediyor. Onu da arkasından Bluetooth izliyor. »Kablosuz teknoloji, payını büyüyen bir pazarda tutuyor ki bu da kötü değil, fakat biz Kablosuzun payını zaman içerisinde arttırmasını bekliyoruz» diyor Anders Hansson. »»Küresel düzeyde kablosuz hücresel teknolojilerle ilgili (örneğin Özel LTE / 5G ağları) bir sonraki seviye akıllı üretimi mümkün kılan faaliyetler devam ederken, kablosuz olarak bağlı cihazların ve makinelerin daha az kablolu ve esnek otomasyon mimarilerine dahil edilmesi için pazar talebi artacaktır.» Bölgesel network varyasyonları EtherNet/IP ve PROFINET, Avrupa ve Orta Doğuda liderken, onları PROFIBUS ve EtherCAT izliyor. Diğer popüler ağlar ise Modbus (RTU/TCP) ve Ethernet POWERLINK. EtherNET/IP ABD pazarını domine ederken, EtherCAT´de pazar payı kazanıyor. PROFINET ve EtherNet/IP parçalı Asya pazarına liderlik ederken, onları PROFIBUS, EtherCAT, Modbus (RTU/TCP), ve CC-Link/CC-Link IE Field izliyor. Anders Hansson, Pazarlama Kurulu Başkanı, HMS Industrial Networks Kapsam: Çalışma, HMS´nin Fabrika Otomasyonu dahilinde 2019’daki yeni kurulan düğüm sayısına göre 2020 için tahminini içeriyor. Düğüm, endüstriyel bir ağa bağlı bir makine veya cihaz olarak tanımlanır. Sunulan rakamlar, sektördeki meslektaşların görüşleri, kendi satış istatistiklerimiz ve pazarın genel algısı göz önüne alındığında, HMS’nin genel görüşünü temsil etmektedir.

- Daha ucuza satılan her elektronik eşyanın ömrü daha kısadır. - Ucuz eşyalarda “koruma, ısı engelleme, manyetik alanı bastırma, gerilimi ayarlama devreleri” yoktur. - Ucuz cihazlar yüzde 10-40 daha fazla elektrik enerjisi harcar. - Ucuz aygıtların her yerde yetkili teknik servisi yoktur. - Ucuz makinelerin TSE, CE, ISO kalite belgeleri yoktur.

- Elektronik devrelerde kullanılan parçaları üreten 100 kadar büyük küresel firma vardır. Bunların her biri ayrı kalite seviyesinde üretim yapar. En basit ledin bile onlarca farklı kalitede modeli vardır. - Ucuz etin yahnisi olmaz. - Ucuz mal alacak kadar zengin değilsiniz. - Kampanya var, indirim var, şok fiyat, promosyon gibi sözlerin cazibesine aldanmayın. - Bir eşyayı almadan evvel konunun uzmanlarından fikir alın. İkide bir “marka” değiştiren şirketlerin ürettiği elektrikli-elektronik eşyalardan uzak durun. Bunların çoğu Çin’de 5. kalite malzemelerle ürettirilmektedir.

Tüm Dünyadan Önce İlk Kez Türkİye’de ! Alman Devi Deutsche Messe’nin Dijital Etkinlik Platformu; Connectiondays.com İlk Etkinliği ile 25 Haziran’da Açılıyor !

1

8 Haziran 2020, İstanbul - Alman Devi Deutsche Messe A.G’nin Türkiye ofisi Hannover Fairs Turkey’nin yeni hizmeti; dijital etkinlik platformu Connectiondays.com ilk dijital etkinlik ve online konferansına 25 Haziran 2020’de başlıyor. 360 derece İmalat sanayiiden, otomotiv endüstrisine, iklimlendirme sektöründen, halı ve zemin kaplamalarına, enerjiden, alüminyum teknolojilerine kadar Avrasya bölgesinde alanında lider B2B ihtisas fuarlarının organizatörü Hannover Fairs Turkey, Haziran ayı itibariyle fiziki fuarlarının yanı sıra yeni markası; Connectiondays.com ile dijital etkinlikler serisinin organizatörü olarak da sektör profesyonellerinin hizmetinde olacak. Online konferans ve dijital etkinlikler serisinin ilki “Industrial Digitalization Conference” 25 Haziran 2020 Perşembe günü tüm gün boyunca, sektör profesyonellerini connectiondays.com üzerinden biraraya getirecek. Sektörün Buluşma Noktası 25 Haziran’da, Connectiondays.com’da!

İşletmeler, yeni nesil teknolojilerle nasıl daha rekabetçi hale dönüşebileceklerini, yeni dünya düzenindeki yeni dönemin nasıl olacağını, Hannover Fairs Turkey’in 25 Haziran’da gerçekleştireceği yeni dijital konferansı “ Industrial Digitalization Conference” ta deneyimleme fırsatı bulacaklar. 25 Haziran’da tüm gün boyunca, Karanlık Fabrikalardan, Yapay Zekaya, Artırılmış Gerçeklikten, Sanal Gerçeklik’e, Bulut ve Büyük Veri Yönetimi’nden, Katmanlı Üretime, Dijital İkiz’den Lojistik 4.0’a, Endüstriyel Güvenlik’ten Tedarik Zinciri Yönetimi’ne, 5G Teknolojileri’nden, Akıllı Üretim Çözümleri ve Endüstriyel – Robotik Otomasyonlarına kadar birçok konu sektör profesyonelleri tarafından masaya yatırılacak. Dijital etkinlik ve konferansların yanı sıra, Advantech, Entek, Festo, Mettler Toledo, Omron, SMC, Thread In Motion, Universal Robots, WIPELOT, CPV, Rockwell Automation, SAN-AI gibi firmaların standlarını ziyaret ederek interaktif görüşmeler de yapabileceğiniz etkinlik hakkında detaylı bilgi almak ve ücretsiz izlemek için online kaydınızı www.connectiondays.com üzerinden yaptırabilirsiniz.

5


EKONOMİK NOKTA

SEKTÖR

AIFD TÜSEB ortaklığı BIOStartup mezunları, COVID-19 ile mücadele sürecine, 8 Haziran’da başlayan CoronaSprint programı ile katkı vermeye devam edecek. CoronaSprint, COVID-19 ile ilgili ilaç, aşı, cihaz, tanı ve dijital sağlık teknolojileri alanlarında sahadaki ihtiyaca yönelik çözümleri hızlandıracak.

23 - 30 HAZİRAN 2020

Perakende sektörü re:retail’da 17 ülkede hizmet veren Türk teknoloji şirketi Vispera, CCO Gökhan Arıksoy ve konuklarıyla COVID-19’un teknoloji ve perakende sektöründe yarattığı etkileri ve sektörlerin geleceğini tartıştığı re:retail’ın bölümlerini YouTube kanalından paylaşıyor.

G

örüntü tanıma teknolojisi sayesinde perakende sektöründe faaliyet gösteren üretici firmalara ürünlerine yönelik önemli veri ve analiz hizmeti sunan Vispera, tüketicilerin yolculuğunu ve perakendenin dijital dönüşümünü incelediği re:retail programını YouTube kanalından yayınlamaya başladı. Vispera CCO’su Gökhan Arıksoy, teknoloji ve perakende sektörlerinin öncü markalarının üst düzey yöneticilerini ağırlayarak sektörlerle ilgili birçok soruya yanıt ararken, sektörlerin geleceğine dair öngörülere de yer veriyor. Vispera YouTube kanalı: h t t p s : / / w w w.y o u t u b e . c o m / c h a n n e l / UCapx5tTDDYPlXyx4CFUBKYg

İ

stanbul Kalkınma Ajansı “COVID-19 ile Mücadele ve Dayanıklılık Programı” kapsamında desteklenen, BIOStartup CoronaSprint Programı 8 Haziran tarihinde başladı. BIOStartup CoronaSprint, hastaların yenilikçi ilaç ve tedavilere erişimlerini hızlandırma ve sağlık alanında etik ve şeffaf bir çalışma ortamını sağlama amacıyla faaliyet yürüten ve halihazırda 36 araştırmacı ilaç şirketini temsil eden Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AIFD) tarafından Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı’nın (TÜSEB) proje ortaklığında hayata geçiyor. CoronaSprint, ilgili alanlarda uzman mentörler ve ReDis Innovation işbirliğinde yürütülecek. İki ay sürecek programda AIFD ve ReDis Innovation işbirliğinde gerçekleştirilen Türkiye’nin ilk ve tek biyoteknoloji temalı hızlandırıcı programı BIO Startup Program’ın mezun havuzunda yer alan startuplar, COVID19 ile ilgili ilaç, aşı, cihaz, tanı ve dijital sağlık teknolojileri alanlarında sahadaki ihtiyaçlara yönelik çözümleri uygulamaya geçirmek için çalışacaklar. BIOStartup CoronaSprint’in ilk aşaması kapsamında, BIO Startup Program mezunlarından beş startup 8- 12 Haziran tarihlerinde gerçekleşen ve 64 ülkeden üst düzey katılımcıları bir araya getiren dünyanın en büyük biyoteknoloji organizasyonu BIO Digital’e katıldı. Burada COVID-19’a yönelik projelerini küresel aktörlere sunma şansına sahip oldular. Biyoteknolojide bilimsel ve teknolojik gelişmeleri izlemek, küresel biyoteknoloji ekosisteminin farklı aktörleri ile temas etmek, işbirliklerine yönelik birebir görüşmeler yapmak için önemli bir fırsat sunan BIO Digital’e katılan startuplar bu yıl COVID-19 ile ilgili oturumlara da katılarak edindikleri deneyimleri, CoronaSprint katılımcıları ile paylaşma fırsatı bulacaklar.

6

BIOStartup CoronaSprint, hakkında görüşlerini paylaşan AIFD Genel Sekreteri Dr. Ümit Dereli, “Dünyada ilaç Ar-Ge sürecinin temel araştırma kısmının giderek daha çok startuplar üzerinden gerçekleştiği günümüzde, Türkiye’deki startupların küresel bir sorunun çözümü için BIOStartup CoronaSprint kapsamında bir araya gelmiş olması bizlere heyecan ve mutluluk veriyor. BIOStartup Program ile elde edilen son 5 yılın tecrübe ve yetkinliği, küresel bir kriz anında bize çok çevik davranarak acil ve yeni ihtiyaçlara yönelik özel bir program tasarlama imkanı verdi. Diğer bir deyişle, inovasyon kapasitesi bir anda ortaya çıkmıyor; uzun vadeli düşünüp, sabırla sürekli yatırım yapıp deneyim kazanmak gerekiyor. Geçmiş yıllarda yaptığımız özverili çalışmaların meyvesini bu kriz ortamında topluyoruz. Öte yandan, projenin sağlık ekosistemindeki çok değerli aktörler tarafından sahiplenilmesinin, inovasyon kültürünün desteklenmesi açısından çok önemli olduğunu düşünüyoruz. COVID-19 gibi küresel bir sorunun karmaşıklığı ve daha uzun bir süre pandemi ortamının devam edeceği düşünüldüğünde, çok farklı sorun alanlarında etkili çözümlerin ancak ilaç endüstrisi, akademi, startuplar ve düzenleyici kurumlar gibi paydaşların bir araya gelmesiyle geliştirilebileceği düşüncesindeyiz. BIOStartup CoronaSprint, hem sorun alanlarının tespitinde hem de çözümünde katılımcı bir model uyguluyor ve bu alanda ihtiyaç duyulan geniş kapsamlı işbirliklerini hayata geçirme açısından hızlandırıcı bir rol üstleniyor.” İki aylık bir süreci kapsayan BIOStartup CoronaSprint dört temel aşamadan oluşuyor. Aşamalar şöyle sıralanıyor: Aşama 1: BIO Digital’a katılım Aşama 2: İhtiyaç analizi çalıştayları Aşama 3: Önceliklendirilen ihtiyaçlara yönelik ilgili takımların sprint süreci ile çözüm yol haritalarını oluşturması Aşama 4: Sprint süreci çıktılarının sahadaki ihtiyaçlarla uyumunun ve uygulanabilirliğinin değerlendirilmesi ve önümüzdeki aşamaların planlanması

re:retail 1. bölümü: https://www.youtube. com/watch?v=Oc53aRQjaCg re:retail 2. bölümü: https://www.youtube. com/watch?v=7hdhRMLyX7Q

Morhipo.com İle yaz düşlerİ Modanın e-ticaretteki öncüsü Morhipo.com, yaz sezonunu Loves You Beach ve Morhipo Beach koleksiyonlarıyla açtı. İşte yeni normale alışmaya çalıştığımız 2020 yazında, herkesin plaj çantasında olması gerekenler.

Y

az gelince hepimizin gözü yeni trendlere uygun mayo ve bikinilere kayıyor, sahilde dinlenecek müzik ve okunacak kitapları inceliyoruz ve bronz tenimize uygun parçaları keşfetmek isteğiyle doluyoruz. Yeni normalimize alışmaya çalışırken bir yandan eski alışkanlıklarımızı da güne uydurmaya çalışıyoruz. Peki yaz boyunca ne yapacağız? 2020’nin plaj çantasında bakalım neler olacak? Her yaz plaj şıklığına yön veren tasarımlarıyla yıl boyu hayalini kurduğumuz yaz aylarına hazırlık için mükemmel adres olan Morhipo.com, bu yaz da mayo ve bikiniden kaftanlara, yeni sosyal mesafe aracımız şapkalardan plaj çantalarına, tiril tiril elbiselerden kulaklık ve hoparlörlere, cildimizi güneşin zararlı etkilerinden koruyacak bakım ürünlerinden yaz parfümlerine kadar tüm ihtiyaçları modaseverlerle buluşturuyor.

Plaj modası Yaz tatili denince bikini ve mayoları düşünmeden olmaz. Volanlı mayolar, beli daha ince gösteren mayokiniler, karıştırıp yeni ikililer yaratabileceğiniz bikiniler, bu sezon ilk alınacaklardan! Bu yılın öne çıkan parçalarından tek renk, fırfır ve pencere detaylı mayolar ile animal print bikiniler Morhipo Beach koleksiyonunda yer alıyor. Nude tonlar bu yaz elbiselerde olduğu gibi mayo ve bikinilerde de oldukça revaçta. Şık beyaz ve klasik siyah ise her zaman olduğu gibi bu yıl da vazgeçilmez. Bu yaz oldukça sık göreceğimiz tropikal çiçek desenlerini ve çizgili tasarımları Loves You Beach koleksiyonunda keşfedebilirsiniz. Plajdan yaz akşamlarına Kalabalık partiler bu yaz için biraz bekleyebilir. Yine de yaz akşamlarının tatlı havasında size eşlik edecek sandaletler ve rahat terlikler elinizin altında olmalı. Tiril tiril, uçuşan elbiseler hem yazı şehirde geçirenlerin hem de soluğu tatil beldelerinde alanların yaz boyu vazgeçilmezi olacak. Güneşten korunalım Güneş koruyucular plaj çantasındaki yerlerini hiçbir zaman kaybetmeyecek. Yüksek SPF içeren koruyucularla cildinizi güneşin zararlı ışınlarından kormayı unutmayın. Mesafenizi koruyacak aksesuarlar Sosyal mesafe hayatın bir gerçeği olduğundan ne kadar büyük bir hasır şapka, o kadar mesafeli ilişkiler olarak düşünebiliriz. Hem korunaklı hem de şık bir alternatif bulacağınıza eminiz.


EKONOMİK NOKTA

MAKALE

23 - 30 HAZİRAN 2020

EKONOMİ YÖNETİMİ VE KURUMLARIN PROAKTİF ADIMLARI ÖRNEK OLUYOR Sağlık, sosyal ve ekonomik açıdan yeni normallerin oluşmasına neden olan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını, hükümetlerin ve kurumların reel sektörü ve finansal piyasaları ayakta tutup tutamayacağını da sınıyor.

K

ovid-19 salgını; dış ticaret, turizm ve iç talep kanalları üzerinden küresel büyümeyi olumsuz etkilerken, ABD, Avrupa Birliği (AB), Çin, Japonya ve İngiltere başta olmak üzere gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler, krizden çıkışın yollarını arıyor. Türkiye, salgının ilk görülmeye başlandığı mart ayında proaktif bir yaklaşım sergileyerek tüm kurumlarıyla reel sektöre ve KOBİ’lere destek adımlarını devreye aldı. Reel sektörün ayakta tutulması için finans sektörünün üzerine düşeni yapmasını gerekli gören makroekonomik politika yaklaşımı, ABD’de de benimsendi. Fed, salgının ekonomik etkilerini hafifletmek amacıyla uygulamaya koyduğu küçük ve orta ölçekli işletmelere yönelik kredi programı kapsamında bankaların başvurularını almaya başladı. Fed’in Boston Şubesi, hafta başında yaptığı duyuruda, küçük ve orta ölçekli işletmelere yönelik kredi akışını desteklemek amacıyla hayata geçirilen Ana Cadde Borç Verme Programı’nı başlattığını açıkladı. Fed, Ana Cadde Kredi Programı ile KOBİ’lerin desteklenmesini amaçlıyor. Japonya Merkez Bankası da mayıs ayının son haftasında KOBİ’lerin finansmanını desteklemeye yönelik yaklaşık 30 trilyon yenlik faizsiz ve teminatsız kredi fonunu devreye aldı. Banka, dün yaptığı açıklamada da salgının etkileri karşısında ek genişleyici önlemler almaktan çekinmeyeceği taahhüdünde bulundu. Kurumlararası eş güdüm pozitif ayrıştırdı Türkiye, bu dönemde, yeni hükümet sistemi içerisinde kamu idaresinde bir norm haline gelen hız, performans ve eş güdümün büyük avantajını yaşıyor. Türkiye, salgınla mücadelede de sağlık alanındaki başarısıyla dünyaya örnek oldu. Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi (FİKKO) tarafından alınan kararlar ve ilgili kurumlarca salgın karşısında reel sektörü desteklemeyi amaçlayan proaktif adımlar dünyada izleniyor.

Türkiye’de salgınla mücadelenin başından beri reel sektöre destek esas alınırken, hem istihdamın devamlılığı hem de reel sektör firmalarının nakit akışı desteklendi, finans sektörünün kaynakları bu dönemde ekonomik hayatın ihtiyaçlarına etkin şekilde yönlendirildi.

BDDK, kredilerin takip hesaplarına atılması için geçmesi gereken gecikme sürelerini 180 güne uzatırken, müşterilerin talebi halinde kredi anapara ve faiz ödemelerinin asgari 3 ay süreyle ötelenmesi dahil gerekli kolaylıkların sağlanması hususunda kuruluş birliklerine tavsiyelerde bulundu.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Türkiye Bankalar Birliği (TBB) ve diğer kurumlar, reel sektörün salgından etkilenmemesi ve bu dönemi en az hasarla atlatabilmesi için proaktif bir yaklaşım sergiledi.

TCMB, likidite imkanı sundu

Reel sektöre öncelik verildi Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca yapılan düzenleme ile salgının etkisiyle nisan, mayıs ve haziran aylarında temerrüde düşen firmaların kredi siciline “mücbir sebep” notu düşülmesi mümkün hale getirildi. Söz konusu düzenlemelerle salgının etkilerinin firma kredi sicillerine yansıması ertelenerek reel sektör firmalarının krediye erişiminin sürdürülmesi ve firma nakit akışının devamlılığına katkı sağlanması hedeflendi. “Ekonomik İstikrar Kalkanı” destek paketi kapsamında, Kredi Garanti Fonu (KGF) kefalet limiti ile kullandırılan krediler için Hazine desteği 25 milyar TL’den 50 milyar TL’ye, bu kapsamda kullandırılabilecek KGF kefalet limiti de toplamda 500 milyar TL’ye çıkarıldı. BDDK’dan reel sektörü destekleyici kararlar BDDK, reel kesimin üretim ve istihdam açısından zorlandığı bu dönemde TL kaynakların verimli bir şekilde ve ağırlıklı olarak kamu ve özel kesimin finansman ihtiyacının giderilmesinde kullanılmasının önem kazandığına dikkati çekerek, bu çerçevede finansal kurum ve kuruluşlar tarafından uyulması gerekli kararları belirledi. Kredi limiti olan firmaların, likidite ve nakit ihtiyacına yönelik taleplerinin hızlıca karşılanması ve kredi limitlerinin kullandırılmasında kısıtlamaya gidilmemesi uyarısında bulunan BDDK, kredi geri çağırma, mevcut kredi limitini kullandırmama, fiyat artırma, teminat şartlarını zorlaştırma, makul faiz oranlarıyla yeniden yapılandırma yapmama gibi uygulamalardan özenle kaçınılması gerektiğini vurguladı.

Merkez Bankası, koronavirüs salgınının olası ekonomik ve finansal etkilerine karşı reel sektöre kredi akışının kesintisiz devamını teminen bankalara hedefli ilave likidite imkanları tanıdı. Bu kapsamda alabilecekleri azami fon tutarını, reel sektöre sağladıkları ve sağlayacakları kredi tutarlarıyla ilişkilendiren TCMB, ihracatçı firmaların finansmana erişimini desteklemek amacıyla ihracat ve döviz kazandırıcı hizmetler reeskont kredilerinde vade ve miktar genişlemelerine gitti. TBB de koronavirüs salgınının olumsuz ekonomik etkilerini sınırlamak amacıyla kaynak imkanları ve kredi limiti dikkate alınarak kurumsal firmaların, KOBİ’lerin ve bireysel kesimin kredi taleplerinin hızlıca değerlendirilmesi ve karşılanmasını, krediye erişim imkanlarının ve kredi koşullarının iyileştirilmesini tavsiye etti. Kamu bankaları öncülüğünde özel bankalar ve katılım finans kurumları da salgın sürecinde reel sektöre, KOBİ’lere uygun destek paketleriyle yardımcı oldu. “Türkiye, sorunlarına yönelik güncel çözümler geliştirdi” Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Halis Kıral, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünya ekonomisindeki rolü giderek artan ve Türkiye’de 1980’lerden sonra desteklenmesine yönelik çalışmaların ivmelendiği KOBİ’lerin, Kovid-19 salgını sürecinden en fazla etkilenen kesim olduğunu vurguladı. Türkiye’de KOBİ’lerin; işletmelerin yüzde 98’inden fazlasını, istihdamın da yüzde 80’ine yakınını oluşturduğunu belirten Kıral, salgın nedeniyle işlerin neredeyse durma noktasına gelmesi ve öngörülemez bir tablonun ortaya çıkması nedeniyle tüm dünyada olduğu gibi KOBİ’lerin,

nakit akışını sağlamakta zorluklarla karşılaştığını ve likidite sıkışıklığının ortaya çıktığını kaydetti. Kıral, bu dönemde gerek bankaların kredi kanallarını bu kesime açması gerekse de kamunun KOBİ’lere ihtiyaç duyulan teşvikleri sağlaması için farklı adımların atıldığını söyledi. Yurt dışında salgın döneminde atılan adımlara bakıldığında, işletmelere teşviklerin, ihtiyaç duyduğu likiditenin sağlanması ve sorunlu şirket tahvil alımları gibi desteklerin öne çıktığını aktaran Kıral, şöyle devam etti: “Türkiye’de bunlara ek olarak istihdam kanalının da desteklenmesi için işletmelere işten çıkarmamaları koşuluyla verilen teşvikler olduğu göze çarpıyor. Bu anlamda kısa çalışma ödeneği gibi dönemin sorunlarına yönelik güncel çözümlerin geliştirildiğini de görüyoruz. Kısacası, salgın sürecinde kamu tarafında proaktif bir yaklaşımla ihtiyaçlar karşılanmaya çalışılıyor.” Kıral, kamu bankaları öncülüğünde Merkez Bankası’nın faiz indirimleri ile birlikte KOBİ’lerin, esnafın ve bireylerin kısa vadeli finansman sorunlarının aşılabilmesi için önemli destek paketleri açıklandığını bildirdi. BDDK’nın, bankaların Türk lirası ve yabancı para likidite yönetimlerinde esnekliğin artırılmasına, reel sektöre kredi akışının kesintisiz devamının sağlanmasına ve salgın nedeniyle etkilenen mal ve hizmet ihracatçısı firmaların KOBİ odaklı yaklaşımla geniş kapsamda desteklenmesine yönelik ilave tedbirleri kapsamında aldığı aktif rasyosu kararının, bankaların kredi verme iştahını yeniden artırdığına işaret eden Kıral, şunları kaydetti: “Salgının tamamen kontrol altına alınmasının ardından ertelenmiş yatırım taleplerinin hayata geçişi ve bol likidite ortamı, kredi kanalıyla istihdama ve büyümeye katkı sunmaya devam edecek. Küresel düzeyde düşük faiz politikasının uzun süre devam edeceği yerelde de düşük faiz politikasının banka maliyetlerini daha yönetilebilir ve sürdürülebilir kılması, orta ve uzun vadede olumlu bir perspektif sunmaktadır.”

7


EKONOMİK NOKTA

SAĞLIK

23 - 30 HAZİRAN 2020

Hem nadİr hem de agresİf bİr düşman: Beyİncİk Erİmesİ NCL Batten Hastalığıyla Mücadele ve Dayanışma Derneği, 9 Haziran NCL / Batten (Beyincik Erimesi/Çocukluk Çağı Demansı) hastalığı farkındalık günü vesilesiyle yaptığı açıklamada, hem nadir görülen hem de çok agresif ilerleyen bu hastalığa sahip çocukların acil ilaç beklentisine dikkat çekti. Akraba evliliklerinin de etkisiyle ülkemizde sıkça karşımıza çıkan ancak az bilinen, nadir ve genetik geçişli hastalıklardan biri olan Batten, tedavi hakkına eşit biçimde erişemeyen çocukların sonu oluyor. Derneği Başkanı Mine Keskin “Sağlık Bakanlığı sadece yürüyen ve konuşan hastaların reçetesine onay vermekte. Komisyonlardan çıkacak sonuçları bekleyen hastalar ise bu sürede yürüme ve konuşma becerilerini, yaşama şanslarını kaybetmekteler. Nadir hastalıklarda hastalık çok hızlı, bürokratik süreçler ise çok yavaş ilerlemekte. Çocuklarımızın hayatı ve yaşam kalitesi çok değerli olup ilacın bedeli ile kıyaslanmamalıdır. Yurt dışında erken erişim programı kapsamında çocuklar ilaçlarını zamanında maliyet gözetmeksizin alabiliyorken ülkemizde de bu hastaların yaşam standartlarını ve kalitesini yükseltmek için gerekli önlemlerin almasını istiyoruz. Toplanan bağışlar enzim replasman tedavisi için sürdürülebilir değil. Devletimizin bu tedaviyi bir an önce SGK geri ödemesi kapsamına alması gerekiyor.” diye belirtti.

N

CL /Batten hastalığı hakkında farkındalık yaratmak, hasta yakını aileleri bir çatı altında toplamak, toplumu nadir hastalıklar için bilgilendirmek ve bilinçlendirmek; hastaların ekonomik ve sosyal hayata etkin katılımlarının ve yasal haklardan eşit koşullarda yararlanmalarının sağlanması amacıyla 2018 yılında kurulan NCL Batten Hastalığıyla Mücadele ve Dayanışma Derneği, 9 Haziran NCL Fakındalık Günü kapsamında hasta ve hasta yakınlarının sorunlarını dile getirmeyi amaçlayan bir açıklama yaptı. NCL Hastalığı ile Mücadele ve Dayanışma Derneği Başkanı Mine Keskin Ergin, derneğin çalışmalarıyla ailelere manevi desteğin yanı sıra medikal malzeme ve tıbbi cihaz ihtiyaçları için bağış desteği de sunduğunu belirtirken, en önemli misyonunun çocuklara tedavi şansı yaratmak olduğunun altını çiziyor. Ergin, açıklamasında şunları söylüyor: “Literatürde yaklaşık 8.000 nadir hastalık tanımlanmıştır ve bunların yüzde 80’i genetik geçişli metabolik hastalıklardır. NCL hastalığı da beyin hücresi harabiyeti yapan metabolik hastalıklardan biri olarak ne yazık ki toplumda az bilinen ve sık konuşulmayan bir noktada. Hasta çocuklar ancak 3-4 yanlış tanı sonrasında doğru tanı alabiliyor ve bu zaman kaybı çocuklarda tamiri mümkün olmayan hasarlar oluşturuyor. Genelde ilk tanılar epilepsi veya tedavisi olmayan hastalık şeklinde oluyor. Toplumda hastalık ile ilgili farkındalık çalışmaları hastalığın daha bilinir hale gelmesini tanı ve tedaviye çocukların daha kolay ulaşmasını sağlayacaktır. Hem nadir hem agresif NCL’nin çoğu tipi genellikle çocukluk döneminde başlıyor. Hasta çocuklar genellikle sağlıklı görünüyor ve semptom göstermeye başlamadan önce normal olarak gelişiyor, ancak hastalık ilerledikçe, dirençli nöbetler ve giderek artan dil, konuşma, zihinsel yetenekler ve motor becerilerinin kaybı gibi durumlar yaşanıyor.

8

Bu durum çocukların kör olması, tekerlekli sandalyeye bağlanması, yatalak hale gelmesi şeklinde seyrederek hastanın kaybıyla sonuçlanıyor. NCL hastalığı nadir olduğu için hastalığın tanısı zor ve gecikmekte. Çok hızlı ilerleyen agresif bir hastalık olduğundan, tanı konulana kadar çocuklar yürüme ve konuşma becerilerini kaybetmekte.” “CLN2 enzim replasman tedavisinin genel sağlık sigortası sistemi kapsamına girmesini ve devlet tarafından karşılanmasını bekliyoruz.” CLN2 tip hastalara uygulanan, eksik olan enzim cerliponase alfa- ile tedavinin; konuşan ve yürüyen çocuklarda olumlu sonuç vererek, yüzde 87 oranında hastalığı durdurduğuna değinen Ergin, sözlerine şöyle devam ediyor: “Ancak tedavi çok yüksek maliyetleri de beraberinde getiriyor. Bu maliyetler henüz geri ödeme kapsamında bulunmuyor yani SGK tarafından henüz karşılanamıyor. Şu an iki çocuğumuz toplanan bağışlarla enzim replasman tedavisi almaya başladı. Üçüncü çocuğumuzun beynine on gün içinde port takılarak enzim alması sağlanacak. Devlet otoritelerinden de bu noktada taleplerimiz şöyle sıralanıyor: Nadir hastalıklar tanı ve tedavi merkezlerinin kurulması, NCL hastası çocuklara engelli raporunun süresiz olarak verilmesi, evde fizik tedavi olanaklarını haftada 7 gün en az 40 dakika olarak sağlanması, evde bakım hizmetleri tarafından yatan hastalara muayene, serum, iğne, röntgen, EGG vb tedavi hizmetlerinin verilmesi, bakıma muhtaç hale gelen çocuklara evde 24 saat hemşire ve doktor hizmeti verilmesi. Tüm bunların yanı sıra CLN2 enzim replasman tedavisinin de genel sağlık sigortası sistemi kapsamına girmesi ve devlet tarafından karşılanması en önemli beklentimiz.” “Hastalık çok hızlı, bürokratik süreçler ise çok yavaş ilerlemekte” İnsan hakları ve Anayasa’nın eşitlik ilkesine göre, hiçbir zümreye veya kişiye özel imtiyaz tanınamaz. Herkes eşittir ve aynı şekilde sağlık hizmetinden yararlanma hakkına sahiptir diye belirten NCL

Türk Çocuk Nörolojisi Vakfı Başkanı ve Çocuk Nörolojisi Uzmanı Prof. Dr. Meral Topçu: “Ülkemizde akraba evliliği oranının yüksek olması NCL hastalığının görülme sıklığının artmasına yol açıyor, tüm NCL hastalarının doğal seyirlerinin kayıt sistemi oluşturularak takibi, yeni gelişecek tedavilerin etkinliğinin saptanmasında önem taşıyor. Kayıt sistemi oluşturulmasında NCL Derneği, Türkiye Çocuk Nörolojisi Vakfı, Sağlık Bakanlığı ve TÜBİTAK işbirliğiyle projeler geliştirilmelidir.”

NCL hastalığının sinir hücrelerinde hasarlanmayla karakterize, nadir görülen, ilerleyici, kalıtsal bir hastalık olduğunu, beyinde ve diğer dokularda lipofuksin adı verilen materyalin anormal birikimi nedeniyle ortaya çıktığını, klinik olarak ilerleyici bilişsel ve motor gerilik, konuşma problemleri, epilepsi, görme kaybı, hareket bozuklukları, demans (bunama) gibi çok çeşitli nörolojik bulgular ile karakterize olup genellikle erken yaşta ölümle sonuçlandığını kaydeden Prof. Dr. Topçu, konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi: “NCL hastalığında, klinik bulguların başlangıcı altta yatan genetik mutasyona göre yenidoğan ve bebeklik döneminden erişkin yaşa kadar değişkenlik gösterebilir. Eskiden klinik bulguların ortaya çıktığı yaş gruplarına göre konjenital (doğumsal), infantil (bebeklik dönemi), geç infantil, juvenil (genç bireyler) ve erişkin form olarak gruplandırılırdı. Son yıllarda hastalığa yol açan genetik mutasyona göre (CLN1, CLN2, CLN3.... ) sınıflandırılmaktadır. Bugün için bilinen 14 farklı genetik tipi bulunmaktadır. CLN2 hastalığı tüm NCL tipleri arasında en sık görülen formlardan biridir. CLN2 hastalığının dünyadaki sıklığı en yüksek olarak Kanada’da 100.000’de 9 kişi veya 11.000 canlı doğumda 1 olarak bildirilmiştir. Ülkemizde CLN2 hastalığının sıklığı ile ilgili olarak net bir veri bulunmamakla birlikte en az 60 civarında hasta olduğu düşünülmektedir.


EKONOMİK NOKTA

Bu hastalıkla karşılaşma riski oldukça düşüktür, ülkemiz gibi akraba evliliğinin sık olduğu toplumlarda ise bu risk daha fazladır. CLN2’de hastalığa ait ilk bulgular çoğunlukla 2-4 yaşları arasında görüyor. Çocuklarda klinik bulgular ortaya çıkmadan önce çoğu zaman gözden kaçabilen dil gelişiminde gecikme bulunabilir. Bunlara ek olarak hastalığın seyrinde yürümede dengesizlik, hareket bozuklukları, kas tonusunda artış, davranış ve uyku problemleri sık olarak görülmektedir. Hastalığın ileri dönemlerinde yürüme ve konuşma yetisinin tamamen kaybı, yatağa bağımlı hale gelme, körlük, beslenme ve yutma sorunları, solunum problemleri görülür ve bu hastalar çoğunlukla erken yaşta kaybedilirler.” “Ailede NCL varsa, taşıyıcılık testi gerekli.” Gebelik döneminde NCL hastalığına yönelik yapılan rutin bir tarama testi olmadığını, daha önceden ailede NCL hastalığı tanısı olan ve genetik mutasyonu bilinen bir birey varsa gebeliğin erken dönemlerinde bazı testler yapılarak fetüste aynı hastalığın olup olmadığının saptanabileceğini ve aileye genetik danışma sağlanabileceğini aktaran Prof. Dr. Topçu, sözlerine şöyle devam ediyor: “Çoğu NCL formunda anne ve baba bu hastalık için taşıyıcıdır. Ebeveynlerin her ikisinde de taşıyıcılık olması durumunda sonraki gebelikte aynı hastalığa sahip çocuk olma olasılığı yüzde 25’tir. Ailede NCL hastalığı olan bir birey varlığında ailenin diğer bireylerine taşıyıcılık testinin yapılması ileride tekrar gebelik planlanması durumunda uygun planlamaların yapılabilmesi, buna yönelik önlemlerin alınması bakımından çok önemlidir. NCL hastalığı için kesin bir tedavi bulunmuyor, tedavide ana hedefler hastalığa ait semptomların (nöbetler, hareket bozuklukları, ağrı, davranış ve uyku problemleri) ve komplikasyonların uygun bir şekilde tedavi edilmesi, fizik tedavi, uğraş terapisi, psikososyal desteğin sağlanması. Nisan 2017’de ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA), 3 yaş ve üstü CLN2 hastalığı olan semptomatik çocuk hastalarda hastalığın agresif ve hızlı yıkıcı etkisini kısmen veya tamamen engellediği belirtilen bir enzim replasman tedavisini onayladı. Bu herhangi bir Batten hastalığı için onaylanan tek tedavi ve etkilenen çocuklarda eksik olan TPP1 enzimini değiştirerek CLN2 hastalığının altta yatan nedenini tedavi ederek doğrudan beynin sıvısına uygulanan ilk enzim replasman tedavisidir. Ayrıca gen tedavisi, kök hücre tedavisi ve bazı NCL tipleri için enzim tedavisine yönelik devam eden uluslararası umut verici çalışmalar vardır.

SAĞLIK

23 - 30 HAZİRAN 2020

Erken tanı ve tedavi bu hastalığa yönelik komplikasyonların uygun bir şekilde yönetilmesi, tanıya yönelik gereksiz testlerin ve girişimlerin önlenmesi, ailelere genetik danışma sağlanması ve CLN2 hastalığı için enzim replasman tedavisi gibi hastalık modifiye edici tedavi seçeneklerinin sunulabilmesi bakımından çok önemlidir. Özellikle dil alanında gelişim geriliği, daha önceden edinilmiş olan yetilerin kaybı ve epilepsi nöbetleri varlığında konu ile ilgili uzmanlaşmış klinisyenler tarafından değerlendirilmesi gerekir. CLN2 hastalığı olan bir çocuğun bakımı karmaşık ve zordur ve aile bireylerini birçok yönden etkiler. CLN2 hastalığı olan çocukların yaşadığı belirtiler ve komplikasyonlar nedeniyle hastalar farklı disiplinlerden oluşan uzman bir ekibin bakımı altında olmalıdır. Bu tip nadir hastalıklarda aileler zamanla yarışıyor ve tanı almak çok uzun sürüyor. Kronik seyirli ve hızlı ilerleyici bir hastalık olduğu için hem hastalar hem de yakınları için yıpratıcı bir süreç oluyor. Hastalar tedavi edilmediği durumda yürüme ve konuşma becerilerini, görme yetisini kaybedebiliyorlar, ilerleyen dönemlerde beslenme ve solunum problemleri ortaya çıkıyor ve sonunda yaşama şanslarını kaybedebiliyorlar. “ “Bir evladımı kaybettim, diğerini yaşatmak istiyorum.” Oğlunu CLN2 tip hastalıktan kaybeden, 4,5 yaşındaki kızına da iki yıl önce aynı tanı konan 29 yaşındaki Asiye Kahraman durumunu şöyle açıklıyor: “Kızım Nisanur ne yazık ki SGK tarafından ilacı karşılanmadığı için tedavi olamıyor. Çocuğumuzun günden güne gözümüzün önünde erimesine şahit oluyoruz. Bursa Valiliği’ne nakdi yardım kampanyası için başvuruda bulunduk, iznin çıkmasını bir umutla bekliyoruz. Oğlumu bu hastalık sebebiyle kaybettim, kızımı yaşatmak istiyorum. Nadir hastalıkla mücadele eden, aynı durumda olan tüm ailelerin sabırla mücadeleyi sürdürmelerini istiyorum. İlaç bekleyen tüm hasta ve yakınları için ilgili mercilerin geri ödeme konusundaki süreci hızlandırmasını istiyoruz.”

9


EKONOMİK NOKTA

TEKNOLOJİ / OTOMOTİV

23 - 30 HAZİRAN 2020

Xiaomi Poco F2 AB OTOMOBİL Pro Türkİye’ye PAZARI gelİyor KÜÇÜLDÜ Xiaomi ülkemizdeki model yelpazesini genişletmeye devam ediyor. Xiaomi Poco F2 Pro da Türkiye’ye geliyor.

Avrupa Birliği (AB) otomobil pazarında toplam satışlar, yeni tip koronavirüs (Kovid19) tedbirlerinin gevşemeye başladığı mayıs ayında 2019’un aynı dönemine göre yüzde 52,3 azaldı.

Peki Poco F2 Pro Türkiye fiyatı ne olacak?

X

iaomi Türkiye pazarındaki model yelpazesini genişletmeye devam ediyor. Çinli üretici önümüzdeki Perşembe günü yani 18 Haziran’da Poco F2 Pro’nun Türkiye lansmanını gerçekleştireceğini açıkladı. Bilindiği üzere Xiaomi Poco F2 Pro uygun fiyatlı bir amiral gemisi modeli. Peki Xiaomi Poco F2 Pro Türkiye fiyatı da uygun olacak mı? Xiaomi Poco F2 Pro Türkiye pazarına giriyor Xiaomi Poco F2 Pro Türkiye fiyatı ile ilgili detaylara geçmeden önce telefonun özelliklerine değinelim. Xiaomi’nin yeni amiral gemisi modeli gücünü Qualcomm tarafından geliştirilen Snapdragon 865 yonga setinden alıyor. Sistemini 6GB RAM ile destekleyen telefonun dahili depolama alanı ise 128GB. Elbette dileyen müşteriler için 8GB RAM ve 256GB dahili depolama alanına sahip ikinci bir seçenek de mevcut.

1080 x 2400 piksel çözünürlüğünde 6.67 inçlik Super AMOLED ekranla gelen telefonda uçtan uca çentiksiz ekran tasarımı tercih edilmiş. Yüzde 87.2’lik ekran gövde oranına sahip olan modelde Corning Gorilla Glass 5 teknolojisinden yararlanılmış. 4700 mAh’lık ortalamanın üzerinde bir pilden beslenen Poco F2 Pro’da 64 MP, f/1.9, 26mm (geniş), 1/1.72”, 0.8µm, PDAF, 5 MP, f/2.2, 50mm (telefoto makro), AF, 13 MP, f/2.4, 123˚ (ultra geniş), 1.12µm, 2 MP, f/2.4, (derinlik) özelliklerinde 4’lü ana kamera modülü yer alıyor. Ön yüzde ise kasa içerisine gizlenen pop-up tasarımında 20MP’lik selfie kamerası mevcut. Xiaomi Poco F2 Pro yurtdışı fiyatı ortalama olarak 500 dolar civarlarında. Peki Xiaomi Poco F2 Pro Türkiye fiyatı kaç TL olacak. Kısa süre önce 170 dolarlık Redmi 9’un fiyatını 3000 TL olarak belirleyen Xiaomi muhtemelen bu modeli için de 9000 TL dolaylarında bir etiket belirleyecektir. Yine de bekleyip göreceğiz.

A

vrupa Otomobil Üreticileri Birliği (ACEA), mayıs ayına ilişkin yeni otomobil tescil verilerini açıkladı. Buna göre, AB’de yeni otomobil satışları, mayıs ayında 2019’un aynı dönemine göre yüzde 52,3 azalarak 581 bin 161’e geriledi. AB ülkeleri arasında otomobil satışları mayıs ayında geçen yılın aynı dönemine göre İspanya’da yüzde 72,7, Fransa’da yüzde 50,3, İtalya’da yüzde 49,6 ve Almanya’da yüzde 49,5 azaldı. Öte yandan, AB’de yeni otomobil tescilleri, Ocak-Mayıs 2020’de önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 41,5 azalarak 3 milyon 331 bin 715 seviyesine geriledi.

Kamera Elİnde Geleceğİn CEBİNDE S

AB üyesi 27 ülke arasında mayıs ayında en fazla yeni otomobil Almanya’da trafiğe çıktı. Bu dönemde Almanya’da 168 bin 148, İtalya’da 99 bin 711, Fransa’da 96 bin 310, Belçika’da 34 bin 752 ve İspanya’da 34 bin 337 yeni otomobil trafiğe tescil edildi. Üreticilere göre, mayıs ayında AB’de en fazla yeni otomobil satışını 145 bin 195 ile VW Grubu gerçekleştirdi. AB’deki yeni araçlarda VW Grubu’nu, PSA Grubu izledi. Grubun markaları toplam 91 bin 146 otomobil sattı. Renault Grubu ise 69 bin 230 yeni otomobille 3’üncü sırada yer aldı.

Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) tarafından düzenlenen “Kamera Elinde Geleceğin Cebinde” kısa film yarışmasının sonuçları canlı olarak gerçekleşecek online ödül töreni ile açıklanıyor.

10

ermaye Piyasası Kurulu Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu ve TSPB Başkanı Dr. Alp Keler’in katılımlarıyla gerçekleşecek Kamera Elinde Geleceğin Cebinde Kısa Film Yarışması Ödül Töreni, 23 Haziran 2020 tarihinde, saat 16.00’da düzenlenecek. Yarışmada birinci olan yarışmacı 12 bin 500 TL, ikinci 10 bin TL, üçüncü 7 bin 500 TL değerinde yatırım fonunun sahibi olacak. Dördüncü olan yarışmacı ise, Cüneyt Cebenoyan Özel Ödülü kapsamında 5 bin TL değerindeki yatırım fonunun sahibi olacak. Bu yıl ilk defa açılan Halk Özel Ödülü kategorisinde jüri üyeleri tarafından belirlenen ilk 10 film halk oylamasına sunuldu. Halk oylamasında birinci seçilen film 5 bin TL değerindeki yatırım fonunun sahibi olacak.

Türkiye’nin her bölgesinden katılımın olduğu yarışmanın başvuruları, Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Alp Birol, Sinema SE7EN Mecmua Genel Yayın Yönetmeni ve Sinema Yazarı Murat Özer, Sinema Yazarı ve Haber Editörü Selin Gürel, Hürriyet Gazetesi Sinema Yazarı Uğur Vardan ve TSPB Genel Sekreteri İlkay Arıkan’dan oluşan jüri tarafından değerlendirildi. Töreni TSPB’nin sosyal medya hesaplarından takip edebilirsiniz: Youtube https://www.youtube.com/user/ tspbkanali Twitter - https://twitter.com/tspborgtr Facebook - https://www.facebook.com/tspborgtr/ Linkedin - https://www.linkedin.com/company/ tspborgtr


EKONOMİK NOKTA

TEKNOLOJİ

23 - 30 HAZİRAN 2020

Uzaktan Kontrol Edİlebİlen Malzeme Akış Sİstemİ Interroll ve Teknokom, Türkiye´de Karaca Grup için tam otomatik ve uzaktan kontrol edilebilen malzeme akış sistemini hayata geçiriyorlar.

I

nterrol ve komple depo otomasyon çözümleri için yenilikçi çözümler üreten sistem entegratörü Teknokom, İstanbul´da Cookplus markası için otomatik sipariş toplama sistemini hayata geçirdiler. Bu yeni malzeme elleçleme çözümünün temel unsurları ise Interrol tarafından sunulan RollerDrive EC5000 24 volt DC motor, MultiControl kart ve Interroll Modüler Konveyör Platformu (MCP). Sistem, akış kontrolü, otomatik fatura basılması, dinamik hacim ölçümü, kargo etiketi uygulamaları ve gerçek zamanlı izleme gibi gelişmiş özellikleri bir araya getiriyor. Teknokom tarafından kurulumu yapılan sipariş toplama otomasyon sistemi, Türkiye’nin dört bir yanındaki müşterilere hizmet veren ve İstanbul yakınlarındaki Hadimköy’de bulunan 6.000 metrekarelik Cookplus dağıtım merkezinin önemli bir parçası. Cookplus, 27 ülkede 2.700 bayi ve mağaza ile faaliyet gösteren, sofra, mutfak ve ev tekstili pazarında lider

Karaca Grubu’nun e-ticaret markasıdır. Bu malzeme akışı çözümü için kullanılan temassız akümülasyon (zero pressure accumulation) özelliğine sahip konveyörler, tesisin iki katındaki paketleme ve nakliye alanlarıyla çeşitli toplama istasyonlarını birbirine bağlayan 220 metreden fazla bir uzunluğa sahip. Verimli ve son derece enerji tasarruflu bu kutu ve paket toplama sistemi, PLC ve depo yönetim sistemine bağlı 60 Interroll MultiControl kartı tarafından kontrol edilen yaklaşık 190 adet RollerDrive EC 5000 ünitesi kullanmaktadır. Karaca A.Ş Lojistik ve Tedarik Zinciri İşletme Müdürü Ertuğrul Çelebi konuyla ilgili şunu dile getirdi; »Bu yeni çözümle birlikte, karmaşık manuel iç süreçlerden uzaklaşarak dağıtım merkezimizin performansını ve kapasitesini önemli ölçüde arttırdık. Bizim için verimliliğimizi arttırmak kadar önemli bir diğer husus ise müşteri memnuniyetini de geliştirmekti.» Gelişmiş konveyör sistemi, Interroll´ün uluslararası partner ağı Rolling On Interroll programının uzun süredir üyesi olan

Teknokom tarafından geliştirilen yazılım tarafından yönetiliyor. Yazılım uygulamaları kontrol ve izleme amacıyla Interroll´ün MultiControl kartları tarafından toplanan verileri kullanıyor. Bunun bir örneği ise, operatörlerin herhangi bir işlem yapmasına gerek olmadığı durumlarda, toplama istasyonlarını veya tüm bir katı bypass eden akıllı akış kontrol özelliğidir. Ayrıca, toplama işleminin sonunda, paketlemeden önce, yazıcı her sipariş için otomatik olarak ilgili faturayı oluşturur. Sevkiyat alanına girdikten sonra, etiket aplikatörü lojistik operasyonu için her siparişe otomatik olarak için bir barkod etiketi yapıştırır; bu etiket de siparişin destinasyonu, hacim bilgileri ve içerik listesi dahil olmak üzere gerekli tüm bilgileri içerir. »Müşterilerimizin zorlu ihtiyaçlarını karşılamak için Interroll ile uzun zamandır devam eden işbirliğimizden istifade ettik ve bu otomatik malzeme akış sistemine farklı modern teknolojileri entegre ettik. Tüm proje planlama ve kurulum ile bakım ve desteğe kadarki süreçler çok dikkatli ve bütünsel bir şekilde

yürütüldü. Örneğin, müşterilerimiz artık istediği zaman ve istediği yerde çevrimiçi uygulama aracılığıyla sisteminin çalışmasını gerçek zamanlı olarak izleyebiliyor,» diyor Teknokom A.Ş Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Hisim. Teknokom´un yazılım uygulaması, kontrol ve raporlama özellikleri sunan kullanıcı dostu arayüzü ile bakım ve destek amacıyla tüm malzeme akış sürecinin izlenmesine olanak tanımakta. Örneğin, kutuların yerleri, siparişlerin mevcut durumu ve tek bir kutuda toplanan ürünler her iki kat için de görülebiliyor. Ayrıca, operasyon yöneticileri; sipariş tamamlama kapasitesi, toplama istasyonlarındaki darboğazlar, hata raporları ve ayrıntılı performans bilgileri hakkında canlı ve belli bir zaman aralığına dayalı raporlar alabiliyorlar. Resim: Sistem, akış kontrolü, otomatik fatura basımı, dinamik hacim ölçümü, kargo etiketi uygulamaları ve gerçek zamanlı izleme gibi gelişmiş özellikleri bir araya getiriyor. Yazılım uygulamaları Interroll MultiControl tarafından toplanan veriyi kullanıyor.

11


EKONOMİK NOKTA

SAĞLIK

23 - 30 HAZİRAN 2020

Egelİ İhracatçılar 35 yıldır dünyayı sağlıklı ürünle beslİyor Sağlıklı Gıda Bir Tercih Değil Haktır... Sağlıklı Gıda İçin 16 Tarım İlacına Daha Yasak... Sağlıklı Sofraların Tohumları 35 Sene Önce Ege’de Atıldı...

T

arım ve Orman Bakanlığı hastalık ve zararlı organizmaların ürüne zarar vermesini önlemek için kullanılan 16 pestisit (kimyasal tarım ilacı) aktif maddesinin yasaklanmasına karar verdi. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre en önemli halk ve çevre sağlığı sorunlarından biri olarak kabul edilen pestisitlerin bir kısmı “son derece tehlikeli”, “yüksek seviyede tehlikeli” ve “muhtemel kanserojen” içeriyor. “Organik Tarım ve İyi Tarım Uygulamaları, hem sağlık hem de verimlilikte çiftçi için tek yol.” diyen Egeli ihracatçılar 35 yıldır organik üretim yapmanın gururunu yaşıyor. 204 aktif madde yasaklandı Türkiye topraklarının son derece temiz, sağlıklı gıdalar üreten bir ülke olduğunu söyleyen Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, 2009’dan bu yana Avrupa Birliği’nde kullanımı yasaklanan toplam 204 aktif maddenin ülkemizde de kullanımının sonlandırıldığını açıkladı. “Gıda ürünlerindeki pestisit kalıntıları yasal mevzuatlarca belirleniyor ve her aktif madde ve ülke için kabul edilen maksimum kalıntı limitini (MRL) aşmaması gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde 16 tarım ilacının daha yasaklanmasıyla birlikte toplamda 204 aktif madde artık ülkemizde kullanılmayacak. Sağlıklı gıda için mücadelemiz hükümetimiz öncülüğünde hem de 35 senedir organik üretim yapan biz Egeli ihracatçılar tarafından yıllardır devam ediyor. Tarladan çatala kadar olan zincirde, sağlıklı gıdanın bir tercih değil yeryüzündeki bütün canlıların hakkı olduğunu, tarımsal üretim tekniklerinin çevreyi, insan sağlığını ve biyoçeşitliliği koruyan, doğa dostu üretim metotlarını destekleyerek bir değer yaratıyoruz. Pestisit kullanımı, toprağın yapısını bozup fakirleştiren, tarıma elverişli arazileri kullanılamaz hale getirebilen, gıdalarımızın kaynağı olan toprağımızı kaybetmemize yol açabilen bir uygulama. Gıda üretiminin kilit rolündeki arılar başta olmak üzere çok sayıda canlıyı etkileyerek biyoçeşitlilik kaybına yol açabiliyor. Aynı zamanda havaya ve yeraltı sularına geçerek orada yaşayan tüm canlı türlerini de tehlikeye sokuyor. Uygulamayı yapan ve o alan yakınındaki üreticiler ve ürünleri tüketen vatandaşlarımız içinde yüksek risk oluşturuyor.”

12

Çiftçilerin haklarını, tohum özgürlüğünü, biyolojik çeşitliliği muhafaza etmeliyiz “Üreticiyi doğru bir bilinçlendirmeyle eğiterek daha iyi bir noktaya getirebilir ve birim alandan daha çok verim alınmasını sağlayabiliriz.” diyen Celep’e göre Tarım ve Orman Bakanlığı istatistikleri de pestisit kullanımının tarımsal üretimde iddia edilen verimliliği sağlamadığını kanıtlar nitelikte. “En önemli noktalardan biri de tarım ilaçlarının yol açtığı sağlık ve çevre zararlarının maliyeti. Biyolojik çeşitliliğe, toprakta, suda, havada bıraktığı tahribatın telafisinin yapılması aradan yıllar geçse de çok güç. Bakanlığımızın aldığı önlemlerle, verim artışı sağlamayan, çiftçileri yüksek maliyetlerle mağdur eden, toprağın kısırlaşmasına yol açan tüm canlıları, havayı, suyu, toprağı zehirleyen bu fasit daireyi artık kırıyoruz. Çiftçilerimizin üretim alanlarını terk ederek kentlere göç etmesinin en büyük nedeni de tarım ilaçlarının toprakta yarattığı tahribattır. Çiftçinin bilgisini ve deneyimini merkeze alarak doğayı iyi bir şekilde okuyabiliriz. Onların haklarını, tohum özgürlüğünü muhafaza edip, tarımın ve üretimin çevreye ve topluma hizmet eder halde sürdürülebilirliğini sağlamak zorundayız. Biyolojik çeşitliliğin ne kadar önemli olduğunu, birçok farklı türün bir arada yaşaması gerektiğini, bununda organik ve iyi tarımla mümkün olacağını bilmemiz, iyice anlamamız ve anlatmamız gerekiyor.” Tohumlar bir halkın tarihi ve güvenliğidir “Sadece sürdürülebilir üretim yöntemleri dünyadaki hızlı nüfus artışına karşın uzun vadede insanları beslemede yeterli olabilir.” diyen Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak ise şöyle devam etti: “Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı’nın (WFP) raporuna göre 821 milyon kişi yani dünyadaki her 100 kişiden 11’i açlıkla mücadele ediyor. Sadece organik tarım ve iyi tarım uygulamaları güvenilir, besleyici ve sağlıklı gıdaya erişimi kolaylaştırıp açlığı önleyebilir. Tarımda bilinçsiz pestisit kullanmak yangını ateşle söndürmeye benziyor. Pestisit uygulamaları tohumdan başlayan bir süreç. Çiftçinin tohumları geleceğin de tohumlarıdır. Tohumlar bir halkın tarihi, bir halkın güvenliği, milli kaynakları ve Türkiye’nin kırmızı çizgisidir

Tarımda inovasyon zamanı Tohumuna sahip çıkan bir ülke açlıktan ölmez. Pestisit kullanımı İl/İlçe Tarım Müdürlükleri tarafından hassasiyetle takip ediliyor. Devlet nezdinde yürütülen birçok projeyle ata tohum başta olmak üzere birçok organik uygulama destekleniyor ve yaygınlaştırılıyor. Pandemi döneminde ihtiyaçlar ve tercihlerin öncelik sırası değişti, bir adım öne çıkan sadece gıda ve tarım oldu. Çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin yok oluşuyla yoksulluğun arasındaki bağ kaçınılmazdır. Biyolojik çeşitlilik yok olursa istihdam da yok olur. Tüketicinin sağlıklı ve temiz gıdaya ulaşması, biyolojik çeşitliliği koruyarak üretim yapmak, alternatif bitki koruma ürünleri, çiftçiyi bilinçlendirerek organik tarımın yaygınlaşması yıllardır en çok emek verdiğimiz en çok kafa yorduğumuz konulardan biri.”

Hayrettin Uçak, sürdürülebilir bir tarım için Ar-Ge ve inovasyonun şart olduğunu söyleyerek “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Sayın Emine Erdoğan’ın öncülüğünde Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yürüttüğü ata tohumu projesi ekolojik vicdanımızı uyandıran bir nirengi noktası olmuştur. Proje kapsamında vatandaşlarımız tarafından bağışlanan tohumlar çoğaltıldı ve üreticilere ulaştırıldı. Katma değer odaklı yeni tarım politikasının bir parçası olan üretici, ihracatçı, işletmeci ve tüketiciyi aynı platformda buluşturan Dijital Tarım Pazarı da tarımda inovasyonun en güzel örneklerinden biri. Tarım ve Orman Bakanlığımızın öncülüğünde kurulan çiftçinin aradığı bilgiye istediği an hızlı bir şekilde ulaşabileceği, interaktif eğitim imkanı sunan “Tarım Orman Akademi” ve “Dijital Tarım Kütüphanesi” de bizlere sürdürülebilir üretimle ekolojiyi nasıl koruyacağımızı öğretiyor.” dedi.


EKONOMİK NOKTA

TEKNOLOJİ / OTOMOTİV

23 - 30 HAZİRAN 2020

Align Technology Dİjİtal Platformu

OTOMOTİV SEKTÖRÜNE DÜZEN - Oto galerilerin apartman altlarında ve belirlenen koşullar oluşturulmadan faaliyet gösteremeyeceği yeni yönetmelikle kesinlik kazandı. - Sektör, Ağustos ayında zorunlu hale gelecek olan Mesleki Yetki Belgesi’ni bekliyor…

Yeni ClinCheck yazılımı dijital tedavi planlamasını her yer ve her cihazdan erişim için buluta taşıyor...

C

umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından onaylanan ve 9 Haziran 2020 tarihinde Resmi Gazete’de yer alarak yürürlüğe giren ‘’İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’’ ile kesinlik kazanan apartman altı galerilerin önünü kapatan yönetmelik, hem sektör hem de vatandaşlarda memnuniyet yarattı. Uzun zamandır beklenen yönetmeliğin ikinci el otomobil ticaretine düzen getireceği, apartman altı ve kaldırım işgalleri ile vatandaşların mağduriyetinin son bulacağı belirtiliyor. Konuya dair açıklama yapan Motorlu Araç Satıcıları Federasyonu (MASFED) Genel Başkanı Aydın Erkoç, ‘’Uzun zamandır gündemde olan bu yönetmelik sayesinde sektörümüz önemli ölçüde düzene girecek, firmalarımız ticaretlerini daha çağdaş normlarda, daha nitelikli alanlarda yapacaklar. Şehir içerisinde apartman altlarında oto galeri açılamayacağı için vatandaşlarımızın şikayetleri de sona erecek’’ diye konuştu. Sektörün düzene girmesi ve mesleğin daha nitelikli hale gelmesi için uzun zamandır büyük mücadele verdiklerini anlatan Erkoç, ‘’Bu kararı alan Sayın Cumhurbaşkanımıza ve yasal bir düzenleme olarak somutlaştıran İçişleri Bakanlığı’na, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ve Ticaret Bakanlığı’na şükranlarımızı sunuyoruz. Ülke genelinde faaliyet gösteren meslektaşlarımızla birlikte bu işi hakkıyla yapmak için büyük bir özveriyle çalışmaya devam edeceğiz’’ dedi. Apartman Altlarına Oto Galeri Açılamayacak Türkiye’nin hemen her ilinde, şehir içerisinde apartman altlarına oto galeri açıldığını, bunun da mahalle sakinlerini rahatsız ettiğini belirten Erkoç, ‘’İçişleri Bakanlığı’nın oto galerilerinin şehir dışına taşınmasına yönelik yayınladığı genelgeye rağmen oto galeriler kent içinde faaliyetlerine devam ediyordu.

Yürürlüğe giren yönetmelik ile beraber bunun da önüne geçilmiş olacak. Oto galeriler öncelikle toplu iş yerlerinde açılabilecek. Tapuda konut olarak görünen yerlerde oto galeri olmayacak. Böylece trafiğin yoğun olduğu semtlerde kümelenmiş oto galerilerin ellerinde bulunan LPG’li araçlar nedeniyle patlama ve yangın riski ortadan kalkacak, oto galeriler satılık araçlarıyla kaldırım ve yolları işgal etmemiş olacak. Herkes rahat bir nefes alacak’’ diye konuştu. ‘’Sektör olarak İkinci El’de Yetki Belgesi Yönetmeliği’ni bekliyoruz’’ Türkiye’de araç ticaretinin önemli ölçüde ayaküstü alım satım yapanlar tarafından gerçekleştiğini, bunun da hem vergi kaybına hem de tüketici mağduriyetlerine sebep olduğunu hatırlatan Erkoç, ‘’Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda bekleyen ve Ticaret Bakanlığı tarafından onaylanarak hayata geçecek olan yetki belgesi alma zorunluluğu Ağustos ayına kadar uzatılmıştı. Bu sürenin tekrar uzatılmaması sektöre çeki düzen getirirken, kayıt dışılığın da önemli ölçüde kalkmasını sağlayacaktır. İlgili Bakanlıklarımızdan bu sürenin tekrar uzatılmamasını talep ediyoruz. Bu yönetmelik çıktıktan sonra Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü İl Ticaret Müdürlükleri tarafından verilen otomobil satıcısı Yetki Belgesi olmadan satış yapılamayacak; Yetki Belgesi olmadan yapılan satışlar bu sayede cezai işleme tabi olacaktır. Yapılan bu çalışmaların akabinde sürekli şikayet ettiğimiz kayıt dışılığın da önüne geçilmesi sağlanacak; mesleki yeterlilik belgesi olmayanlar araç alım satımı yapamayacağı için mesleğimiz ehil kişilerce yapılabilecektir. Ayrıca Adalet Bakanlığı vasıtası ve Türkiye Noterler Birliği’nin görüşleri ile Ticaret Bakanlığı’nın sistemlerinin birbirlerine entegre olmaları kayıt dışılığın önüne geçilmesinde büyük bir önem arz etmektedir’’ diye konuştu.

Güçlü yeni platform dijital tedavi planlamasına destek oluyor ve

hastaların tedavi sonrası ortaya çıkacak sonuçlarını 3 boyutlu modeller ve fotoğraflarla önceden görebilmelerini sağlıyor...

A

lign Technology, tescilli ClinCheck tedavi planlama yazılımının en son versiyonunu, Invisalign eğitimi görmüş ortodontistler için hazırlanmış tamamen dijital bir etkinlik olan Invisalign Scientific Symposium’da tanıttı. ClinCheck yazılımı doktorlara Invisalign tedavisi süresince planlanan diş hareketlerinin 3 boyutlu modelini sağlıyor. ClinCheck Pro 6.0 ise Invisalign dijital tedavi planlamasını buluta taşıyor, bu sayede güçlü ClinCheck tedavi planlama araçlarını doktorlara laptop, PC ve tablet gibi bir sürü platformdan, her yerde ve her zaman ulaşılabilir kılıyor. Bu sürüm, hastanın yüzünü 3 boyutlu Invisalign tedavi planı ile birleştirerek hastanın sahip olabileceği yeni gülüşün görüntüsünü yaratan dijital bir araç olan yeni ClinCheck “In-Face’’ görselleştirme aracını da kapsıyor. ClinCheck ‘‘In-Face’’ özelliği doktorlara dijital tedavi planlamasında destek olmak ve hastalara kişiselleştirilmiş tedavi sonuçlarını görselleştirilmiş bir şekilde sunarak onların Invisalign tedavisinin faydaları konusunda daha iyi fikir sahibi olmalarını sağlamak için tasarlandı. ClinCheck ‘‘In-Face’’ görselleştirme iş akışı, Align’ın dijital tedavi platformunun 3 bileşenini bir araya getiriyor: Hasta fotoğrafları için Invisalign Fotoğraf Yükleyici, hastanın diş yapısının 3 boyutlu modeli için gereken verileri yakalamak için iTero intraoral tarayıcı ve ClinCheck Pro 6.0. Align’ın İnovaston, Ürün ve Pazarlama Baş Yöneticisi ve Kıdemli Başkan Yardımcısı Raj Pudipeddi konuyla ilgili şu açıklamaları yaptı: ‘‘Bulut tabanlı ClinCheck Pro 6.0 ve ClinCheck ‘In-Face’ Görselleştirme hekimlere sağladığımız uçtan uca dijital tedavi platformunun en yeni parçaları ve bulut tabanlı programlamanın kolaylığını, erişilebilirliğini ve görselleştirmenin gücünü temsil ediyor. 2 boyutlu bir yüz fotoğrafını 3 boyutlu tedavi planı ile birleştirerek hastaya özel kişiselleştirilmiş bir tedavi sonucu

görseli yaratabilmek doktorların tedavi kabulü alması bakımından harika bir araç. ClinCheck Pro 6.0 ve ClinCheck ‘In-Face’ Görselleştirme hekimlerin dijital tedavi planlama deneyimlerini yeniden hayal etme amacıyla yapacağımız bir dizi yeniliğin ilkini temsil ediyor. 8 milyondan fazla Invisalign hastasının tedavisi sırasında edindiğimiz deneyim ve bilgi birikimi, tedavi planlama sürecini devamlı geliştirmemize ve piyasa lideri olarak pozisyonumuzu korumamızı sağlıyor.’’ Almanya’nın Freiburg şehrinde çalışan Invisalign eğitimli Dr. Ahmad Hagar ‘‘ClinCheck ‘In-Face’ Görselleştirme doktor tedavi planlaması ve dijital uygulamamda hastalarla etkileşime geçmekte devrim niteliğinde bir araç’’ dedi ve ekledi: ‘‘Dişlerinin daha düzgün ve yeni halini kendi suratlarında görebilmeleri hastalar için kuvvetli bir duygusal bağ yaratıyor. Artık sadece dişlerinin nasıl yer değiştireceğini değil, aynı zamanda gülüşlerinin Invisalign tedavisiyle nasıl değişeceğini de gösterebiliyoruz.’’ ClinCheck ‘‘In-Face’’ Görselleştirmeye ek olarak, ClinCheck Pro 6.0 kullanıcılara, doktorlara daha sezgisel bir tasarım gelişmiş bir kullanıcı deneyimi sağlayan bir tedavi planlama çözümü sunar. Bu gelişmeler doktorların 3 boyutlu kontroller üzerinde değişiklik yapabilmelerine izin veriyor. Ek olarak kullandıkları araçla ilgili ipuçları ve ürün tanıtımı turu gibi yeni eğitici özellikler içeriyor. Son olarak, bulut tabanlı çözüm doktorların farklı cihazlarda esnek bir şekilde tedavi planı uygulayabilmesini sağlar ve ek indirmelere gerek kalmadan yazılımın en son versiyonunun mevcut olduğundan emin olur. Bir uygulama indirmeye ve yüklemeye gerek olmadan doktorlar, hasta dosyalarına erişmek için Invisalign Doktor Sitesinde oturum açarak ClinCheck Pro 6.0’a erişebilecek. ‘‘In-Face’’ Görselleştirme’yi bulunduran ClinCheck Pro 6.0, 2020’nin üçüncü çeyreğinden itibaren kullanılabilir olacak.

13


EKONOMİK NOKTA

TEKNOLOJİ

23 - 30 HAZİRAN 2020

Startup’ların Yaptığı Büyük Hatalar Örneğin, ilk aşamada kısıtlı bir bütçeniz olmasına rağmen varınızı yoğunuzu ofis açmak için kullanmanız size maddi kayıplar yaşatabilir. Bu aşamada ofis ve toplantı salonu gibi ihtiyaçlarınızı hazır ofislerden sağlayarak daha az bütçeyle ihtiyaçlarınızı giderebilirsiniz. 7. Rakipler Hakkında Bilgi Sahibi Olmamak, Onları Küçümsemek Kendinizi o kadar çok işinize kaptırırsınız ki, etrafınızda neler olup bittiğinden haberiniz olmaz. Eğer startup’ınızın öne çıkmasını, insanlar tarafından tercih edilen olmasını istiyorsanız, rakiplerinizin neler yaptığını takip ederek onların önüne geçecek planlamalar yapmanız gerekir. Siz siz olun, bu maddeleri gözden geçirin ve başarılı startup’ların oranını artırın.

2

010 yılından itibaren hayatımıza giren startup, ilk olarak Amerika’da başlayan bir iş modelidir. Türkiye’ye gelmesi yıllar bulsa da hala tüm dünyada etkisi sürmekte olan bir akım. Peki, tam anlamıyla startup nedir, ne anlama gelir? Kelime anlamıyla ifade edecek olursak, bir şeyi harekete geçirmek için yapılan iş anlamına gelen startup, sıfırdan işe başlayan şirket ve yatırımlar için kullanılmaktadır. Genel olarak girişim olarak ifade edilse de girişimcilik ile startup aslında farklı şeylerdir. Bir işin startup olarak değerlendirilebilmesi için bilinen sınırların dışına çıkmak, yapılmamış olanı yapmak ve devamlı büyümeyi hedeflemek gerekir. İlk bakışta kulağa çok zor gelmese de her 100 startup’tan sadece 7’sinin başarılı olduğunu belirtmemizde fayda var. Bu da demek oluyor ki, bu işte çok büyük hatalar yapılıyor. Peki nedir bunlar? 1. Az Araştırma Yapmak Yapacağınız işle ilgili attığınız ilk adım araştırma olacaktır. Ancak çoğu zaman bu araştırmalar yeterli gelmez. Gerçekleştirmek istediğiniz fikrin yanı sıra, bu fikri nasıl hayata geçireceğiniz konusunda da iyi bir araştırma yapmanız gerekir. Fikriniz mükemmel; ancak sektörünüz buna hazır değilse ve doğru zamanda işe koyulmadıysanız %93’lük dilimde yer alırsınız. Ya da fikrinizin harika olduğunu düşünürsünüz, ancak biraz daha araştırma yaptığınızda aslında çok da orijinal olmadığını fark edersiniz. Araştırmaktan çekinmeyin ve değişen şartlara göre fikrinizi daima geliştirin.

3. Plansız Çalışmayın Belki de bu zamana kadar kimsenin aklına gelmeyen, müthiş işe yarar bir fikir buldunuz. Ancak startup’ınızın başarılı olması için fikrin harika olması yeterli değildir. Sonrasında atacağınız adımların neler olduğunu bilmeli ve bu adımların muhasebesini yaparak önünüzü görmelisiniz. Ancak bu şekilde işinizle ilgili planlarınızı gerçeğe dökebilirsiniz. 4. Hızlı Para Kazanmaya Çalışmak Elbette ki fikrinizi hayata geçirmenin esas amaçlarından biri de para kazanmak. Ancak her şeyin bir sırası var. Para kazanma hırsıyla plansız adımlar atarak işinizi mahvedebilirsiniz. Hemen bir yatırım almalıyım düşüncesiyle kendinizi strese sokarak işleri alt üst edebilirsiniz. Vakti geldiğinde eminiz harika yatırımlar alıp işinizi büyütebileceksiniz. 5. Yanlış Hedef Kitle Her türlü teknolojiyi kullanarak fikrinizi geliştirdiniz. Peki, doğru hedef kitleye mi pazarlıyorsunuz? Reklam ve pazarlamadan doyurucu bir geri dönüş almak istiyorsanız, hedef kitlenizi doğru tanımlamalı ve onlara ulaşmak için doğru yolları kullanmalısınız. Örneğin, dijital mecradan çok kolay ulaşabileceğiniz hedef kitlenize farklı yollardan ulaşmaya çalışmak hem zaman hem de maddi kayıplara yol açacaktır.

2. Başka Bir Fikri Kopyalamayın

6. Fazla veya Az Harcama Yapmak

Sık yapılan hatalardan biri de bir alanda gerçekleştirilmiş bir fikri başka bir alana uyarlamaktır. Unutmayın, burada amacınız sadece farklı bir şey üretmek değildir. Amaç, insanların ihtiyaçlarına cevap olmaktır. Bu nedenle çok iyi bir analiz yapmak, gerçekten bu fikre ihtiyacın olup olmadığını iyi ölçmek gerekir.

Her şeyin bir dozajı vardır öyle değil mi? Her önünüze çıkan problemi yüklü paralar ödeyerek çözmeye çalışmak veya pazarlamanız için harcamanız gereken bütçeden kısmak sizi geriye doğru sürükler. Bu nedenle neye ne kadar yatırım yapmanız gerektiği konusunda doğru kararlar vermek işinizin başarılı olması için oldukça önemli.

14


EKONOMİK NOKTA

OTOMOTİV

23 - 30 HAZİRAN 2020

TÜRKİYE’DE YILIN OTOMOBİLİ BELLİ OLDU ! Bu yıl 5. kez Otomotiv Gazetecileri Derneği (OGD) tarafından düzenlenen ve derneğe üye olan otomotiv gazetecilerinin oylarıyla belli olan Türkiye’de Yılın Otomobili yarışmasında sona gelindi. Türkiye’de Yılın Otomobili yarışmasının kazananı 5000 puan ile Renault’un Türkiye’de üretilen modeli Clio oldu.

B

u yıl 5.’si düzenlenen Türkiye’de Yılın Otomobili yarışması da Covid-19 salgınından etkilendi. Önceden planan test sürüşleri, markaların OGD üyeleriyle bir araya gelip sunum yapması gibi durumlar bu yıl ne yazık ki yapılamadı. Hatta yarışmanın sonuçlarının açıklanacağı gala da bu sene internet üzerinden yapılan canlı yayınla gerçekleşti. Son 7’ye kalan otomobillere kısaca baktığımızda rekabetin ne kadar zorlu olacağını fark ediyorsunuz. Renault Clio, Opel Corsa ve Nissan Micra aynı segmentten 3 model olarak ciddi bir mücadele içindelerdi. Son yılların yükselen trendi olan SUV segmentinde ise Peugeot’un yok satan yeni otomobili 2008 ve Citroen’in C5 Aircross modelleri vardı. Premium üretici pozisyonunda olan markalardan ise BMW, yeni 3 Serisi ile ve ezeli rakibi Mercedes-Benz ise A Serisi sedan ile karşı karşıya geldi. Tüm bu rakiplerin arasında Renault markasının Türkiye’de üretilen Clio modeli 5000 puan ile Türkiye’de Yılın Otomobili oldu.

Araç sürücülerİne “Yenİ Normal” önerİlerİ 1

Haziran’da başlayan yeni normalleşme süreciyle birlikte trafiğe çıkan araç sayısında artış gözlemleniyor. Şehir içi araç trafiğinin yanı sıra şehirlerarası trafikte de yoğunluk son 4 ayın en yüksek seviyesinde. Her ne kadar hayatın normalleşmesine dair adımlar atılsa da koronavirüs riski devam ediyor. 150 yılı aşkın köklü geçmişiyle Türkiye’nin ilk sigorta şirketi olma unvanına sahip Generali Sigorta, araç sürücülerinin normalleşmeye rağmen yeni dönemde dikkat etmeleri gereken hassas noktaları paylaştı. Araçların temizliği önem taşıyor Koronavirüsten korunmak için evlerin, sosyal alanların ve işyerlerinin olduğu kadar araçların da temizliği önem taşıyor. Araçların virüs, bakteri ve mikropların en kolay yaşayabildiği ve bulaşabildiği alanlardan biri olduğu unutmamalı, elle temas edilen tüm yüzeylerde hijyen sağlanmalıdır. Mümkünse araç iç ve dış yıkama yapılacak şekilde yıkama ve temizleme servislerine verilmeli, 10-15 günlük aralıklarla dezenfekte edilmelidir. Hem trafik sigortası hem de kasko Yeni normal süreci ile birlikte yoğunlaşan şehir içi ve dışı trafik beraberinde kaza riskini de getiriyor. Yaşanabilecek herhangi bir olumsuz durumun önüne geçmek için yasal bir zorunluluk olan trafik sigortası ve aracı güvence altına alan kasko sigortası yaptırılması ihmal edilmemelidir.

Klima kullanımına dikkat Virüs, bakteri ve mikropların bulunma olasılığının yüksek olduğu klima kanallarının temizliği de ihmal edilmemelidir. Mümkünse klimanın temizliği için araç bakım servisinden yardım alınmalıdır. Ayrıca klimanın açıldığı anda çıkan ilk hava solunmamalı, ilk dakikalarda camlar açılarak araç havalandırılmalıdır. Tek kullanımlık ürünler Yeni normal, araç içerisinde birtakım kuralları da beraberinde getiriyor. Alınan önlemler kapsamında tercih edilen maske, eldiven ve ıslak mendil gibi hijyen ürünlerinin tek kullanımlık olmasına özen gösterilmelidir. Ayrıca kullanılan bu ürünleri risk yaratmayacak bir şekilde atmak için araçta mutlaka poşet de bulundurulmalıdır. Araç içerisinde de sosyal mesafe önemli Yeni normalleşme sürecine adapte olmaya çalışan sürücülerin tıpkı araç dışında olduğu gibi içerisinde de sosyal mesafe kurallarına dikkat etmesi gerekiyor. Araç kapasitesinin yarısı kadar kişi ile yolculuk yapılmalı ve maske kullanımına özen gösterilmelidir.

15


EKONOMİK NOKTA

GÜNCEL

23 - 30 HAZİRAN 2020

EİB İle İZFAŞ’ın online fuarcılıkta İşbİrlİğİ devam edecek Shoedex 2020 Sanal Fuarı’nın değerlendirme toplantısında konuşan Başkan Soyer: “Pandemi fuarcılıkta dijital dönüşümü hızlandırdı” İzmir’deki bu fuarlar sayesinde kentin öncü rolünü pekiştiriyor ve bir adım öteye taşımaya devam ediyoruz.” “İlk sanal fuarla tarihe geçtik” Ege Deri ve Deri Mamülleri İhracatçıları Birliği Başkanı Erkan Zandar, kısa zamanda büyük bir işi başardıklarını, Türkiye’nin ilk sanal fuarını yaparak tarihe geçtiklerini belirtti. Zardar, “Eylül ayında amacımız ulusal ve uluslararası katılımla fuarımızı büyütmek ve güçlendirmek. Hedefimiz sektörümüzü en iyi şekilde dijital ortamlarda tanıtmak” dedi. “59 farklı ülkeden alıcıları ağırladık”

C

ovid-19 nedeniyle bu yıl Ticaret Bakanlığı’nın desteği, İZFAŞ’ın katkılarıyla Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği tarafından, ilk kez dijital olarak düzenlenen Shoedex 2020 Ayakkabı, Çanta ve Deri Aksesuarları Fuarı’nın değerlendirme toplantısı yapıldı. Türkiye’nin ilk sanal fuarı olma özelliğini taşıyan Shoedex 2020’nin değerlendirme toplantısında konuşan İzmir Büyükşehir Beyediye Başkanı Tunç Soyer, “Pandemi süreci her alanda olduğu gibi fuarcılık alanında da dijital dönüşümü hızlandırdı” dedi. Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Shoedex2020 Fuarını Eylül ayında tüm deri sektörü ürünlerini kapsayacak şekilde İZFAŞ ile tekrar yapacaklarını söyledi. Ticaret Bakanlığı’nın desteği, Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği’nin organizasyonu ve İZFAŞ’ın katkılarıyla bu yıl ilk kez küresel salgından dolayısanal olarak düzenlenen Shoedex 2020 Ayakkabı, Çanta ve Deri Aksesuarları Fuarı’nın değerlendirme toplantısı yapıldı. Türkiye’nin ilk sanal fuarı olma özelliğini taşıyan Shoedex 2020’nin değerlendirme toplantısında Başkan Soyer, “Pandemi süreci her alanda olduğu gibi fuarcılık alanında da dijital dönüşümü hızlandırdı” dedi. 1-4 Haziran tarihleri arasında yapılan Shoedex 2020’nin dün akşam Tarihi Havagazı Fabrikası’ndaki değerlendirme toplantısına İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, Ege Deri ve Deri Mamülleri İhracatçıları Birliği Başkanı Erkan Zandar, İZFAŞ Genel Müdürü Canan Karaosman Alıcı ve davetliler katıldı. Toplantıda konuşan Başkan Tunç Soyer, küresel salgın nedeniyle uluslararası fuarların ertelenmesinin, uluslararası ticareti ve küresel tedarik zincirini etkilediğine dikkat çekerek, “Yurt dışı seyahatlerin yapılamadığı ve fuarların düzenlenemediği bu süreçte, bu organizasyonların online yapılması düşüncesi, pandemi sonrası yeni dönemde uluslararası ticaretin devamlılığı ve fuarcılık sektörünün geleceği için çok önemli” dedi.

16

İzmir fuarcılıkta öncü Fuarcılığın bir kent açısından ilgili tüm paydaşların katkılarıyla gerçekleşmesi gerekli olan bir sektör olduğunu da söyleyen Başkan Soyer, “İzmir, İktisat Kongresi ile başlayan fuarcılık kültüründe Türkiye’de öncü bir şehir. Yeni süreçte de sanal fuarlar üzerine İZFAŞ tarafından yapılan dijital dönüşüme ayak uydurma çalışmaları, İzmir’in bu öncü rolünü pekiştirecek. İşte Shoedex 2020 Sanal Fuarı, buna yönelik çok önemli bir adım. Biz İzmir’in bir dünya kenti olması ve ülkemizin sosyal, ekonomik ve kültürel gelişimine daha çok katkı sağlaması amacıyla dünyadaki gelişmeleri daha fazla takip etmek ve kentler ile daha fazla ilişki kurulması gerektiğini biliyoruz” dedi.

Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi ise Türkiye’de fuarcılık ve ihracatta ilkleri gerçekleştirmiş İzmir’in, pandemi döneminde de öncü olma sorumluluğunu yerine getirdiğini belirtti. Jak Eskinazi, “İhraç ürünlerimiz için yeni bir pazarlama yöntemi olan dijital fuarcılıkta da Türkiye’ye rol model olduğumuz için son derece mutluyuz. Biz ihraç ürünlerimizin pazarlaması için yeni bir yol bulduk. Türkiye’nin ilk dijital fuarı olan Shoedex 2020’de 59 farklı ülkeden alıcıları ağırladık” dedi.

Jak Eskinazi, konuşmasını şöyle sürdürdü; “Türkiye’ye yıllık 1 milyar doların üzerinde döviz kazandıran, son 10 yılda ihracatını 2,5 kat geliştiren, Covid-19 sürecinden en fazla etkilenen ayakkabı ve saraciye sektörlerimiz için can suyu olan Shoedex2020 Fuarı’nı Eylül ayında tüm deri sektörünü kapsayacak şekilde İZFAŞ ile işbirliğinde tekrar düzenleyeceğiz. Ege İhracatçı Birlikleri olarak bundan sonraki süreçte dijital ticaret heyetleri ve fuarlar düzenlemeye devam edeceğiz.” “Dubai’ye ile Körfez ülkelerine gıda ihracatımızı arttırmak istiyoruz” Pandemi döneminde tarım ürünlerinin öneminin daha da iyi anlaşıldığına dikkat çeken Eskinazi, “Pandemi döneminde Ege İhracatçı Birlikleri’nin (EİB) yaptığı ihracatta tarım ürünlerinin payı nisan ayında yüzde 45, mayıs ayında ise yüzde 44 seviyesinde gerçekleşti. Dubai Gıda Ürünleri Sanal Ticaret Heyeti’nde yaş meyve sebze, kuru meyveler, zeytin-zeytinyağı, konserve ürünler, deniz ürünleri, süt ürünleri sektörlerinden firmalarımızın Dubai ve Körfez ülkelerinde yerleşik önemli alıcılarla sanal ortamda ikili iş görüşmeleri yapmalarını hedefliyoruz. Yıllık 20 milyar dolar gıda ürünleri ithal eden Dubai’ye ve Körfez ülkelerine gıda ihracatımızı arttırmak istiyoruz” dedi.

“Bir adım öteye taşımaya devam ediyoruz” Soyer şunları söyledi: “Küresel ve ülke ekonomimizin çok zorlu bir sürece girdiği bu yeni dönemde uluslararası ticaret ve ihracat ile ülkemize döviz girişi sağlamak, ekonomik sorunların aşılmasında çok büyük önem teşkil ediyor. Fuarcılık sektöründe, sanal organizasyonlarla bunu dijital platformda, e-ticaret ve e-ihracat şeklinde yapabiliriz. Shoedex 2020 ‘Let’s meet digital’ sloganıyla yeni dönem fuarcılığa adımı İzmir’den attık. Sanal Fuarımızda, akıllı eşleşme filtresi ile desteklenen etkinlikler dört gün boyunca aralıksız sürdü.

Shoedex 2020 Fuarı’nda ayakkabı ve saraciye (deri) sektöründen 31 üretici firmanın sonbahar-kış koleksiyonlarını, küresel ölçekteki 326 profesyonel satın alıcı ile buluşturdu. Alıcılar ile ihracatçılar, anlık mesajlaşma ve görüntülü konuşma aracılığıyla sipariş verme imkânı elde etti. Shoedex2020 Fuarı Değerlendirme Toplantısının sonunda programda fuara katılan firma temsilcilerine sertifikaları İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, İZFAŞ Genel Müdürü Canan Karaosmanoğlu Alıcı, Ege Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Erkan Zandar, Başkan Yardımcısı Halil Gündoğdu ve Yönetim Kurulu Üyesi Erkan Onmuş tarafından verildi.


EKONOMİK NOKTA

GÜNCEL

23 - 30 HAZİRAN 2020

Şİrketlerİn yüzde 59’u, tedarİkçİlerİ üzerİnden saldırıya uğruyor Cihazlar ve şirketler, her geçen gün birbiriyle daha fazla bağlantı kuruyor. Şirketlerin kendilerini korumak için aldıkları önlemlerin yanı sıra zincirlerine dahil ettiği tedarikçilerin de kendilerini koruması hayati öneme sahip. BugBounter’ın yayınladığı “Tedarik zincirinin siber güvenliği” isimli rapor, şirketlerin tedarikçileri üzerinden erişen siber saldırganlara karşı kendilerini daha iyi koruyabilmeleri için önemli başlıklar sunuyor.

Ş

irketlerin güvenlik açıklarını bulma ihtiyacını kitle kaynak kullanımıyla hızlı ve şeffaf bir şekilde gideren BugBounter, şirketlerin sistemlerine dahil olan tedarikçilerin sebep olabileceği siber saldırılarla ilgili “Tedarik zincirinin siber güvenliği” isimli önemli bir rapor yayınladı. Rapora göre herhangi bir iş ilişkisine başlamadan önce ve ilişki süresince tedarikçileri test etmek, şirketlerin tedarikçilerden kaynaklanan bir siber saldırıdan kaçınmak için başvurabileceği ilk yöntem olarak öne çıkıyor. Devamında ise veri erişimini devamlı gözlemlemenin yanı sıra tedarikçilerinin kritik çalışanlarını eğitmek yer alıyor. Yayınlanan raporda olası bir tedarik zincirine yönelik siber saldırılardan kaçınmanın farklı yolları, yakın zamanda bu olayla ilgili yaşanan olaylar ve önemli veriler yer alıyor.

Araştırmayla ilgili görüşlerini paylaşan BugBounter Kurucu Ortağı Murat Lostar, şunları söyledi: “Kurumlar ve tedarik sağlayan iş ortakları, her geçen gün birbiriyle daha bağlantılı hale geliyor ve buna bağlı siber güvenlik tehditleri tedarik zincirinde yer alan iş ortakları üzerinden şirketleri derinden etkiliyor. Her ne kadar şirketler en gelişmiş güvenlik yöntemleriyle kendilerini koruma altına alsa bile tedarikçilerin ve iş ortaklarının da benzer seviyede güvenliğe sahip olduğundan emin olmaları çok önemli.

Ancak şirketlerin yüzde 59’u sistemlerine dahil olan tedarikçiler üzerinden bir siber saldırıya uğruyor ve yüzde 22’si de birlikte çalıştığı tedarikçinin geçmiş 12 ay içerisinde bir veri ihlali yaşayıp yaşamadığını bilmediğini belirtiyor. Bu yüzden şirketlerin bünyelerindeki hassas verileri etkin bir şekilde koruyabilmesi için tedarik zinciri üzerinden karşılaşabileceği siber saldırı potansiyelini öncelikle dikkate alması gerekiyor. Bu noktada BugBounter olarak şirketlere bu konuda yol gösterecek, dikkat etmeleri gereken konuları ve olası bir saldırının yaratacağı etkileri gerçek hayattan örneklerle detaylıca ele aldığımız bir rapor yayınladık. Farklı sektörleri bilgilendirmeyi amaçladığımız bu rapor serimiz önümüzdeki dönemde devam edecek.” Raporun tamamı, https://bugbounter.com/publications/ bağlantısında yer alıyor.

AMORF Doğal Taş Tasarım ve Proje Yarışması’na Başvurular Tüm Hızıyla Devam Edİyor ! Ege Maden İhracatçıları Birliği (EMİB) tarafından düzenlenen AMORF Doğal Taş Tasarım ve Proje Yarışması’na başvurular 13 Temmuz 2020 tarihine kadar devam ediyor. Mimarlık, mühendislik, güzel sanatlar ve tasarım fakültelerinin ilgili lisans veya yüksek lisans bölümlerinde okuyan öğrenciler ile mezunlarının katılımına açık olan yarışmada, profesyonel ve öğrenci kategorilerinde, yurtdışı eğitim bursu dahil olmak üzere toplamda 10 projeye 10’ar bin TL tutarında para ödülü verilecek.

E

ge Maden İhracatçıları Birliği (EMİB), dünya doğal taş rezervlerinin yüzde 35’ine sahip olan ülkemizin doğal taşlarının ihracat potansiyelini artırmak ve Türk doğal taşının prestijli projelerdeki kullanımını artırmak amacıyla Ticaret Bakanlığı’nın desteği ile AMORF Doğal Taş Tasarım ve Proje Yarışması’nı organize ediyor. Doğal taş ile tasarım gücü yüksek, üretilebilir, katma değerli, çevreye duyarlı ve sürdürülebilir projeler geliştirme hedefiyle sektöre kazandırılan yarışma, üniversitelerin mimarlık, mühendislik, güzel sanatlar ve tasarım fakültelerinin lisans veya yüksek lisans bölümlerinde okuyan tüm öğrenciler ile üniversitelerin mimarlık, mühendislik, güzel sanatlar ve tasarım fakültelerinin lisans ve yüksek lisans programlarından mezun olanların katılımına açık olacak. Ege Maden İhracatçıları Birliği’nin sektöre kazandırdığı yarışma, doğal taş ihracatında rekabet gücünü artırmayı ve tasarım açısından güçlü, üretilebilir, katma değeri yüksek, çevreye duyarlı ve sürdürülebilir projeler geliştirmeyi hedefliyor. EMİB, AMORF Doğal Taş Tasarım ve Proje Yarışması’yla doğal taş sektöründeki firmalar ile sektöre ilgi duyan profesyonel ve öğrenci düzeyindeki tasarımcı, mimar ve iç mimarları buluşturacak bir platform oluşmasını amaçlıyor. AMORF ile Doğal Taş sektöründeki başarılı tasarımcılar ödüllendirileceği gibi Türkiye’de yapı kültürüne ve eğitimine katkıda bulunmak ve yaratıcı fikirler ve projelerin de desteklenmesi planlanıyor. AMORF Doğal Taş Tasarım ve Proje Yarışması Jüri Üyeleri AMORF Doğal Taş Proje ve Tasarım Yarışması’nın jüri heyeti Platformİzmim Yönetim Kurulu Saymanı Gülçin Çalandağ, İzmir Serbest Mimarlar Derneği Başkanı Hüseyin Egeli, Mimar Sinan

Üniversitesi Mimarlık Bölüm Başkanı Demet Binan, İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Endüstriyel Tasarım Bölümü Başkanı Can Özcan, Mimar Yelda Tuna, Tasarımcı Emre Yusufi, İç Mimar Hakan Kütahya, Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu Başkanı Sertaç Ersayın, ODTÜ Endüstriyel Tasarım Bölüm Başkanı Gülay Hasdoğan, Endüstriyel Tasarımcı Buket Hoşcan Bazman, İç Mimar Erman Bazman, Sezgin Marble Kurucu Ortağı Reyhan Sezgin ve Alpay Mermer Yönetim Kurulu Başkanı Melike Alpay Özmen’den oluşuyor.

Ege Maden İhracatçıları Birliği’nin düzenlediği AMORF Doğal Taş Proje ve Tasarım Yarışması’na başvurular 13 Temmuz 2020 tarihine kadar yarışmanın kurumsal web sitesi olan www.amorf.org üzerinden online olarak gerçekleştirilebilecek. Ödül töreninin, her yıl Ekim ayının ilk haftası kutlanan Dünya Mimarlık Günü ile eşzamanlı olarak, paralelinde düzenlenecek sergi ve mimarlarla network etkinliği ile birlikte gerçekleştirilmesi planlanıyor. Online Başvuru ve Detaylı Bilgi: http://www.amorf.org

Yarışma Kategorileri ve Ödüller AMORF Doğal Taş Proje ve Tasarım Yarışması’na yapılan başvurular mermer artıklarının değerlendirilmesi ve ekonomiye kazandırılmasına ilişkin tasarım projeleri, dış mekan projeleri ve iç mekan uygulamaları ile mobilya ve aksesuar tasarımları olmak üzere üç ana kategoride değerlendirilecek. Profesyonel ve öğrenci kategorilerinde toplamda 10 projenin finale kalacağı yarışmada finalistlerin her birine 10.000 TL tutarında para ödülü verilecek. Ayrıca, Ege İhracatçı Birlikleri’nin Ticaret Bakanlığı’na sunacağı projenin onaylanması durumunda, finale kalan öğrenci kategorisindeki yarışmacılara yine Ticaret Bakanlığı tarafından belirlenecek kişi sayısı doğrultusunda yurt dışında eğitim hakkı verilmesi planlanıyor. Bunlara ilave olarak, sponsor firmanın ve jüri üyelerinin kararı doğrultusunda finale kalan projeler arasından seçilecek bir tasarımın üretilmesi ve tasarımcının ticari hakları korunarak satışa sunulması da söz konusu olacak. Jürinin seçtiği bir finalist projeye ise bir yıl süresince ürün ve iş geliştirme mentorluğu sağlanacak.

17


EKONOMİK NOKTA

OTOMOTİV

Satış Vaadİ Sağlanmalı A

ynı bağımsız bölümün birden fazla satış vaadi sözleşmesi yapılması nedeni ile hak kayıpları yaşanabiliyor. Bunun çözümü için tapu daireleri ile noterler arasında entegrasyon şart. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Altın Emlak Genel Müdürü Mustafa Hakan Özelmacıklı “Satış vaadi sözleşmesi bir kimsenin, taşınmaz malını bir başkasına satmayı taahhüt ettiği sözleşmedir. Satış vaadi sözleşmeleri noterlerce düzenlenir. Taraflarlardan biri isterse tapu kütüğünün şerhler sütununa tescil edilir. Şerhten itibaren beş yıl içinde satış yapılmaz veya irtifak hakkı tesis ve tapuya tescil edilmezse işbu şerh tapu sicil müdürü veya tapu sicil görevlileri tarafından re’sen terkin olunur” dedi. Entegrasyon Şart Özelmacıklı “Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi noterde ve düzenleme şeklinde yapılmalıdır. Taşınmaz satış vaadi sözleşmesi TMK’nun 1009 maddesi gereğince tapuya şerh verilebilir. Bir taşınmaz maliki; taşınmazını bir kişiye satışını vaat ettikten sonra, aynı taşınmazını bir başka kişiye de satmayı vaat edebilir. Bu durumu önleyecek yasal bir engel yok. İki sözleşmenin varlığı halinde, kadimlik ilkesi gereği, önce yapılan sözleşmeye itibar etmek gerekiyor.

23 - 30 HAZİRAN 2020

Karantİnada Satışlar Düştü C

Mağduriyetlerin önlenmesi için noterlerde yapılan sözleşmeler online olarak ve zorunluluk ile tapuya şerh edilmeli. Mükerrer satışlar ovit19 salgının etkisi TÜİK Mayıs ayı satış yaşanmamalıdır” dedi. rakamlarında da görüldü. Nisan ayında 42 bin 783 olan konut satışları, Mayıs ayında pandeminin de Yabancılara Satışta da Önemli etkisi ile bir önceki yılın aynı ayına göre %44,6 azalarak 50 bin 936 oldu. Altın Emlak Genel Müdürü “Satış vaadi Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Altın Emlak sözleşmelerinin üç yıl süreyle devri ve terkini Genel Müdürü Mustafa Hakan Özelmacıklı “Mayıs yapılmayacağının taahhüdüyle tapu siciline şerh ayında gerek Ramazan Bayramı tatili, gerekse edilmesi ile istisnai yoldan Türk Vatandaşlığının sokağa çıkma yasaklarının yoğunluğu konut kazanılması imkanı da getirilmiştir. Satış vaadi satışlarını düşürdü. Özellikle yabancılara yapılan sözleşmesinin şerh edilebilmesi için vaad satışlarda da ulaşım kısıtlamalarının etkisi bu ayda alacaklısının sözleşmenin yapıldığı tarihte devam etti. Yabancılara yapılan konut satışları ülkemizde taşınmaz edinimine izin verilen ülke bir önceki yılın aynı ayına göre %78,1 azalarak vatandaşlarından olması, taşınmazın 2565 860 oldu. Haziran ayı rakamlarında ise satışlarda sayılı Kanunda belirtilen bölgeler içerisinde sıçrama yapılacak” dedi. olmaması da gerekiyor. Entegrasyonun sağlanması yabancılara satışı da daha güvenli 2. Eldeki Satışlar Artmaya Devam Ediyor hale getirecektir” dedi.

Avantajlı Kredide Beyan Affı İhtiyaç Değer artış kazancı vergisinin avantajlı konut kredisinde bir engel olduğunu da belirten Altın Emlak Genel Müdürü “Satışlara beyan affı getirilmesi taşınmazların gerçek değer beyanını sağlayabilir. Hatta bu aftan faydalanan malikler için tapu harçlarında indirim de sağlanabilir. 2. Eldeki satışlarda düşük değerler, yüksek oranda kredi çekilmesine engel oluyor” dedi.

1. eldeki stokların azalması sonrasında 2. eldeki Mayıs Ayında Toplam 89 bin 938 Satış Yapıldı satış rakamlarının arttığını belirten Özelmacıklı “2. el konut satışları 2020 Mayıs ayında bir önceki yılın Özelmacıklı “Mayıs ayında konut satışları 50 aynı ayına göre %37,7 azalış göstererek 34 bin 76 bin 936 adette kalmıştı. Diğer gayrimenkul oldu. Bu dönemde ipotekli satışlar ise bir önceki türlerinde ise yapılan satışlar 39.002 oldu. İlk yılın aynı ayına göre %23,9 artış göstererek 18 bin beş aydaki toplam satışlara baktığımızda ise 746 483 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli bin 39 sayısına ulaştık. Haziran ayında satışlarda satışların payı %36,3 olarak gerçekleşti” dedi. yaşanacak olan artışlar ile en hızlı normalleşme süreci gayrimenkul sektöründe yaşanacak” dedi.

BİNA VE TESİSLERE YENİ NESİL HİJYEN Bina ve Tesislere Yeni Nesil Hijyen ve Temizlik Hizmeti Veren Firmalar Bu Fuar’da... Sürekli büyüyen ve gelişen FM EXPO İSTANBUL Entegre Tesis Yönetim Fuarı’nda yerinizi şimdiden alın...

T

ürkiye’nin önde gelen tesis yönetim firmalarının öncülüğünde gerçekleşecek fuar, sektörün tüm oyuncularını bir araya getirecek, sizlere yeni müşteriler kazandıracaktır. Yapılacak konferanslar ile sektörün sorunlarının yanı sıra tesis yönetiminde gelişen yöntemler ve teknolojiler tartışılacaktır. TESİS YÖNETİMİ Tesis yönetimi, Güvenlik hizmetleri, Temizlik hizmetleri, Güvenlik hizmetleri, Bitki bakim ve haşere kontrol hizmetleri, Catering hizmetleri

18

TEMİZLİK HİZMETLERİ Günlük temizlik, düzenlik temizlik, özel temizlik, parça parça temizlik

CATERING HİZMETLERİ Anlaşmalı ikram hizmeti, satış hizmeti, etkinliklerde ikram hizmeti, düğün ve nişan organizasyonları

GÜVENLİK HİZMETLERİ Özel güvenlik hizmeti, teknik kurulum hizmeti, iş yerinde acil durum hizmeti, danışmanlık hizmeti

DESTEK HİZMETLERİ Dış cephe, sağlık tesisleri, personel temini

GAYRİMENKUL HİZMETLERİ Bina bakımı, mantolama ve izolasyon, zemin ve yer bakımı, çevre yönetim, enerji tasarruflu ürünler, hasar kontrolü

TEMİZLİK MAKİNE VE EKİPMANLARI Basınçlı Yıkama Makinaları, Zemin Bakım Ve Temizlik Makinaları, Süpürücüler ve Vakumlu Süpürücüler , Halı Yıkama Makinaları , Belediye Ekipmanları Buharlı Temizlik Makinaları, Elektrikli Süpürgeler, Deterjanlar, Hijyen ürünleri, Sarf Malzemeleri

GÜVENLİK MAKİNE VE EKİPMANLARI CCTV VE Gözetim Sistemleri, Güvenlik Alarmları, Alarm Merkezleri, Kontrol Merkezleri, Geçiş Kontrol Sistemleri ve EkipmanlarıGüvenlik Hizmetleri Devriye Ekipmanları, Çevre Güvenlik Sistemleri, Araç Plaka Okuma Sistemleri, Telekomünikasyon Sistemleri… CATERING MAKİNE VE EKİPMANLARI Ekmek ve Pasta Makinaları, Hamur Makinaları, Çikolatacılık Ekipmanları, Konveyör Sistemleri, Masa, Sandalye, Şemsiye Otel, Cafe - Bar Mutfak Ekipmanları, Soğutma Grupları, Gıda ve İçecek, Fırın ve Pastane Ekipmanları



EKONOMİK NOKTA

İHRACAT

23 - 30 HAZİRAN 2020

Kuru üzüm İhracatçıları güçbİrlİğİnİn İstİyor

T

ürkiye’nin ihracatta dünya lideri olduğu çekirdeksiz kuru üzümde son 3 yıldır Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) ile güçbirliğine giden üzüm sektörü güçbirliğinin devamını istiyor. Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği bünyesinde faaliyet gösteren Kuru Üzüm Kurulu, yaklaşan 2020-21 sezonunun yol haritasını belirlemek için bir araya geldi. TMO’nun kuru üzüm sektöründe müdahale alımı sonrasında kuru üzüm fiyatlarının ton başına 550-600 dolar arttığını belirten Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, gelinen noktadan geri gitmemek için TMO’nun desteğini 2020-21 sezonunda da yanlarında görmek istediklerini kaydetti. Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından düzenlenen ve tarım ihracatı konulu toplantıda Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Fatih Metin’e TMO’nun kuru incir, kuru üzüm ve kuru kayısı sektöründe yer alması talebini dillendirdiklerini anlatan Celep, “Tarım ve Orman Bakan Yardımcımız Fatih Metin, TMO’nun piyasayı regüle etme konusunda geçtiğimiz yıllarda inisiyatif aldığını, bu yıl da

Ege Bölgesi’nde incir ve üzüm başta olmak üzere inisiyatif alacağını ifade etti. Türkiye’nin kuru üzüm ihracatının yüzde 90’dan fazlasını yapan ihracatçılarımızın katıldığı Kuru Üzüm Kurulumuzda da TMO ile güçbirliğinin devam etmesi konusunda görüş birliği oluştu” şeklinde konuştu. Kuru üzümde hem üreticinin desteğini, hem de nihai tüketicinin güvenini kazanacak bir fiyat politikasının gerekliliğinin altını çizen Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, kuru üzümde ürün kalitesini arttırmak için, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın hastalık ve zararlı organizmaların ürüne zarar vermesini önlemek için kullanılan 16 pestisit (kimyasal tarım ilacı) aktif maddesini kısa süre önce yasakladığını, ürün kalitesini arttırmak için önümüzdeki süreçte Tarım ve Orman İl Müdürlükleri, Ziraat Odaları ve Ticaret Borsaları ile işbirliğini sürdüreceklerini sözlerine ekledi.

üzüm aldığını, TMO’dan beklentilerinin borsalardan üzüm almak yerine, pestisit analizi yaparak üreticiden üzüm alması olduğunu dile getirdi. İngiltere’de okullarda üzüm dağıtıldığı bilgisini veren Öz, “Türkiye’de de her yıl okullarda kuru üzüm dağıtımı yapılabilir. Böylelikle hem rekoltenin fazla olduğu yıllarda yüksek rekoltenin fiyatlar üzerindeki baskısı ortadan kaldırılmış olur, hem de Türkiye’de iç tüketim arttırılmış olur” diye konuştu. Kuru üzüm fiyatının 2019-20 sezonunda 2 doların üzerinde olduğu bilgisini veren Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Işık, üzüm fiyatlarının aşağı inmemesi için TMO’nun regüle görevini sürdürmesinden yana olduğunu ifade etti. Işık, şöyle konuştu: “Kuru üzümde 40-50 bin ton emniyet stoğumuz olmalı. Öte yandan Avustralya’da dönümünde 900 ile 1000 kg arasında üzüm alınıyor. Bizim bu sistemleri kurmamız ve verimliliği arttırmamız gerekiyor.”

Kuru üzüm ihracatı 421 milyon dolara ulaştı Türkiye, 1 Eylül 2019 tarihinde başlayan çekirdeksiz kuru üzüm ihraç sezonunda 13 Haziran 2020 tarihine kadar 203 bin 504 ton kuru üzüm ihraç ederken, karşılığında 421 milyon dolar döviz geliri elde etti. Kuru üzüm ihracatın önceki sezona göre miktar bazında yüzde 4 düşerken, döviz getirisindeki düşüş yüzde 1’de kaldı. Kuru üzümün ortalama ihraç fiyatı 2018-29 sezonunda 2 bin 3 dolar olurken, 2019-20 sezonunda 2 bin 66 dolara yükseldi. Türkiye, 99 ülkeye kuru üzüm ihraç ederken, Avrupa Birliği’ne ihracat yüzde 2’lik artışla 335 milyon 620 bin dolara çıktı. İngiltere, 121 milyon dolarlık Türk üzümü tercihiyle ilk sırada yer aldı. Almanya’ya, 51 milyon dolarlık, Hollanda 41 milyon dolarlık kuru üzüm ihraç edildi.

TMO üzümü analiz yaparak üreticiden almalı Türkiye Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçı Birlikleri Sektör Kurulu Başkanı Osman Öz ise; TMO’nun geçen sezon ticaret borsalarından

Yenİ normalle bİrlİkte hız dönemİ başlıyor Türkiye Girişimcilik Vakfı, “pandemi döneminde girişimcilik ekosistemi sürece nasıl adapte oldu ve nasıl evrilecek” konulu online toplantısını 18 Haziran’da gerçekleştirdi.

P

andemi sürecinde dijitaldeki başarıyla birlikte hedeflerini büyüten, planlarını ekosistemde daha etkin olma ve daha çok insana ilham verme yönünde revize eden Girişimcilik Vakfı, pandemi dönemini girişimcilik ekosistemi, Fellow’ları ve tüm gençler için faydaya dönüştürmek üzere #DijitalEvimizGirvak projesini başlattı. “Pandemi sürecinde 68 etkinlikte yaklaşık 7.200 kişiye ulaştık”

20

Sadece girişimciler değil, tüm gençler için bu dönemi ilham günlerine dönüştürdüklerini söyleyen GİRVAK Genel Müdürü Mehru Aygül, #DijitalEvimizGirvak kapsamında her gün Girişimcilik Vakfı’nın sosyal medya hesaplarından Fellow’larımızın ve mütevelli heyetimizin ilham verici önerilerini paylaştık. Gençler ile birlikte yarattığımız Gtalks, Gcoffee, Gfounders markalarımızla; 68 farklı etkinlikle yaklaşık organik olarak 7.200 kişiye, dolaylı olarak da yaklaşık 850.000 kişiye ulaştık” dedi. ISTKA’nın desteği ile Toplum Gönüllüleri Vakfı ortaklığında GBase Dijital Platformunu kuracaklarını belirten Aygül, bu platformda, pandemi ve sonrasında artması beklenen genç işsizliğine karşı gençleri güçlendirmek için teknik beceriler, girişimcilik, temel sosyal beceriler ve sağlık okuryazarlığı eğitimlerinin verileceğini

söyledi. “Girişimcilerin hızlı ve esnek yapısına ihtiyaç artacak” Girişimcilerin her zaman hızlı hareket edebildikleri ve fırsatları görme kabiliyetleri daha yüksek olduğu için kriz zamanlarında öne çıktıklarını söyleyen GİRVAK Yönetim Kurulu Başkanı Sina Afra, “Girişimcilerin son birkaç yıldır öne çıkardığı dijitalleşme trendlerinin artık kaçınılmaz olmasıyla birlikte, bu süreçte girişimlerin hızlı ve esnek yapısına ihtiyaç çok daha artacaktır. Bunu sağlık çözümleri süreçlerinde sıkça gördük. Pandemi sürecinde solunum cihazını hızla geliştiren ve 3D teknolojileri ile hayata geçiren girişimler bunun için iyi bir örnek” dedi. Şu an hayatta olan belki de hiç kimsenin yaşamadığı ve deneyimlemediği bir süreçten geçtiğimizi unutmamamız gerektiğini belirten Sina Afra sözlerine şöyle devam etti: “Girişimcilerin, yeni normallerin bize ne getirdiğine bakması, riskleri ve fırsatları tespit etmesi gerekiyor. Hızlı ve atik karar alma zamanı. Konuları çok yönlü ele almalı; hızlı karar vererek, uygulamalılar. En önemlisi de şimdiye odaklanmak. Geçmiş dönemde üretilen çözümlerin güncelliği kontrol edilmeli, yeni normalde pazarın ihtiyaçları tespit edilerek, mevcut yapı ya da yeni kaslarla bu ihtiyaçlara cevap vermeliler.”


EKONOMİK NOKTA

OTOMOTiV / MAKALE

8 - 15 HAZİRAN 2020

21




EKONOMİK NOKTA

SEKTÖR / MİMARİ

23 - 30 HAZİRAN 2020

“DUVARIN ÖTESİNDE” KAZANANLARI BELLİ OLDU ! S

Türkiye’nin ilk efekt boya üreticisi olarak

“Mimari Boya” konseptiyle yapı sektörü,

boya sanayi ve mimarlık dünyasına tasarım odaklı inovatif fikirler sunmaya devam eden San Deco tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen Duvarın Ötesinde Mimari Proje Yarışması’nın kazananları açıklandı. Katılımcıların günümüze kadar yapısal veya imgesel olarak çeşitli anlamların yüklendiği duvarları yeniden düşünüp tasarlamaya davet edildiği yarışmaya 46 farklı üniversiteden 143 öğrenci 102 projeyle katılım gösterdi. Yapılan jüri değerlendirmesi sonucunda ödül alan projeler kamuoyuna sunuldu.

an Deco, mimari proje yarışması “Duvarın Ötesinde” ile katılımcıları günümüze kadar kavramsal, programa yönelik, yapısal veya imgesel olarak çeşitli anlamlar yüklenilen duvar hakkında yeniden düşünmeye ve kentleri, eylemleri, yapıları, imgeleri ve mekanları var eden duvarları yeniden tasarlamaya davet etti. 46 farklı üniversiteden 143 öğrencinin katılım gösterdiği yarışma yoğun ilgi gördü.

Yarışmada Birincilik Ödülü TOBB ETÜ Mimarlık Bölümü 4. sınıf öğrencileri Beyza Ayaz ve İrem Tümay’dan oluşan ekibe verilirken, MSGSÜ Mimarlık Bölümü 4. sınıf öğrencileri Sefa Şener, Nazlı Büşra Kocaoğlu ve Demet Satı’dan oluşan ekip İkincilik Ödülü’ne, Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Bölümü 4. sınıf öğrencisi Metin Ali Liman’ın projesi ise Üçüncülük Ödülü’ne layık görüldü. Yeditepe Üniversitesi Mimarlık Bölümü 4. sınıf öğrencileri Ali Güneş Karasu ve Elif Yörük ekibi, MEF Üniversitesi Mimarlık Bölümü 4. ve 3. sınıf öğrencileri Gamzenur Kurel ve Sümeyye Nur Öztürk ekibi ile MEF Üniversitesi Mimarlık Bölümü 3. sınıf öğrencisi Kıymet Acar Eşdeğer Mansiyon Ödülü’nü alırken, Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü 2. sınıf öğrencisi Şeyda Özen’e Jüri Özel Ödülü verildi. Yarışmada katılımcılardan duvar hakkında düşünürken mekanı üretmeye yönelik süregelen kavramsal yaklaşımların ve üretimlerin sınırları keşfetmeleri, hatta bunların da “ötesine” geçmeleri beklendi. Bu kapsamda tasarımcıları kentleri, eylemleri, yapıları, imgeleri ve mekanları var eden duvarları, yaptıkları sorgulamanın araçları olarak yeniden tasarlamaya davet eden yarışmada Mimar Murat Sönmez’in başkanlığında Mimar ve Peyzaj Mimarı Nesli Naz Aksu, İç Mimar Şaha Aslan, Mimar Nihat Eyce, İç Mimar Pelin Gürol Öngören, Mimar Aslı Özbek ve Mimar Ali Sinan jüri üyeleri olarak yer aldı.

NORVEÇ’E YEDEK GÜÇ KAYNAĞI

Norveç’in en ünlü spor tesislerinden biri olan ve her yıl düzenlenen ExxonMobil Bislett oyunları uluslararası atletizm etkinliğine ev sahipliği yapan Bislett Stadyumu; daha yeşil bir gelecek sunmak, pikleri azaltmak, solar üretiminden daha akıllı bir şekilde istifade etmek ve stadyumda düzenlenen etkinlikler esnasında yedek güç kaynağından beslenmeyi garanti etmek için Eaton’ın xStorage Buildings sistemini kurduğunu açıkladı. Norveç’te Türünün İlk Örneği

Buna takiben, 100 kW güç çevrim sistemini ve Nissan LEAF akü modüllerinden oluşan 30 adet Eaton akü paketine sahip 3 adet rack kabinini içeren Eaton xStorage Buildings enerji depolama sistemi kuruldu. Bu enerji depolama sistemi gelecekte artması beklenen enerji ihtiyacına göre ölçeklenebiliyor. Bislett Stadyumu Kültürel ve Sportif Tesisleri Belediye İşletme Direktörü Eli Grimsby, proje hakkında şöyle konuştu: “ Norveç’teki spor tesisleri için iklim dostu çözümleri sağlayan güç olmak istiyoruz. Bislett Stadyumu’ndaki enerji depolama sistemi solar üretimden daha iyi yararlanmamızı sağlayacak ve kontrol sistemi enerji masrafımızı azaltacak”.

N orveç, elektrik sektöründe rönesans dönemini yaşıyor. 2019 yılında Norveç’te satılan yeni otomobillerin hemen hemen % 50’si elektrikliydi. Solar panel kullanımında muazzam bir artış meydana gelmişti. 2018 yılında solar güçten gelen toplam birikmiş kapasite, 2017 yılına göre % 52 artışla 68 megawatt pik (MWP) değerindeydi. Elektriğin Norveç’te nasıl üretildiği ve tüketildiği göz önüne alındığında, stadyumun gücü en verimli şekilde yönetecek daha yüksek kapasiteye sahip olması gerekiyordu. Stadyum enerji tüketimini daha iyi yönetmesini sağlayacak enerji depolama çözümüne yatırım yapmaya karar verdi. 2018 yılı yaz ayında, Bislett Stadyumu’na yılda 150,000kWh elektrik üretebilen 1100 metrekarelik solar paneller kuruldu.

24

Eaton Norveç Ülke Müdürü Jon Helsingeng ayrıca: “Solar panellerin ve Eaton xStorage Building enerji depolama sisteminin bir arada kullanılması; stadyumun muhtemel en kötü durum senaryosundan korunmasını ve pik dönemlerindeki tüketimin yanı sıra, spor tesisinin etrafında bulunan ve şebekenin güç kaynağının güvenli olarak bilindiği alanlarda yaşayan kişilerin tüketimini yönetmesini sağlayacak. Stadyumu ve stadyumun daha yeşil bir gelecek oluşturma vizyonunu desteklemekten memnunuz” dedi. Eaton hakkında daha fazla bilgi edinmek için www.eaton.eu. adresini ziyaret edin. En son güncellemeler için bizi Twitter (@ETN_EMEA) veya LinkedIn (Eaton).


EKONOMİK EKONOMİK NOKTA NOKTA

TEKNOLOJİ MİMARİ / İNŞAAT

ENDÜSTRİ 4. 0 ZİRVESİ

WORLD MEDIA GROUP ORGANİZASYONUDUR...

- 15HAZİRAN Nisan 2020 8 01 - 15 2020

Endüstri 4.0 Zirvemizin bu yıl dördüncüsü gerçekleştiriliyor. Geçtiğimiz yıl sektörün lokomotifi; 10 sponsor, 50 katılımcı firma ve 560 sektör profesyoneli ziyaret etti.

www.worldmediagroupe.com www.ekonomiknokta.com

Ekonomi, Sanayi, Otomotiv sektörünü; dergilerimizi ve internet sitelerimizi tek çatı altında toplayan web adresimiz / internet televizyonumuz. (Yıllık 361 bin görüntüleme)

Ekonomi Nokta; Finans, Sanayi, Otomotiv, tekstil, inşaat, teknoloji, sektörlerini tek çatı altında toplayan haftalık ekonomi gazetemiz ... (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 10.000 adet e-gazete 50.000 adet)

www.makineotomasyondergisi.com www.kesicitakimlardergisi.com

Makine - Otomasyon - Robotik dergimiz. (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 5.000 adet / e-dergi 30.000 adet)

Kesici Takımlar ve Tutucular sektörünün ilk ve tek dergisi. (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 5.000 adet / e-dergi 30.000 adet)

www.endustri40dergisizirvesi.com www.elektrikpanodergisi.com

Türkiye’nin ilk Endüstri 4.0 zirvesi ve dergisi. (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 5.000 adet / e-dergi 30.000 adet) Türkiye’nin ilk Elektrik ve Pano dergisi. (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 5.000 Adet / e-dergi 30.000 adet)

www.autotuningworlddergisi.com

Onbeş Yıldır kesintisiz yayınlanan tek otomobil tuning Dergisi (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 5.000 adet / e-dergi 30.000 adet)

WORLD MEDIA BÜNYESİNDE YAYINLANAN DERGİLER Haber İletişim İlker Kaplan WORLD MEDIA GROUP Genel Yayın Yönetmeni 0 505 400 94 34 makineotomasyondergisi@gmail.com

Reklam İletişim Hatice Karabay WORLD MEDIA GROUP Reklam Koordinatörü 0 505 400 94 33 makineotomasyondergisi@gmail.com

Reklam İletişim Zafer Alkan WORLD MEDIA GROUP Reklam Müdürü 0 546 675 59 49 worldmediamuhasebe@gmail.com

Muhasebe İletişim Düzgün Turgut - Sevda Öncü WORLD MEDIA GROUP Muhasebe Müdürü 0 542 292 83 85 makineotomasyondergisi@gmail.com

Grafik Tasarım İletişim Simge Savranoğlu - Mete Şahin WORLD MEDIA GROUP Grafik Tasarım 0 212 427 00 15 worldmediareklam@gmail.com

31 11


EKONOMİK NOKTA

SAĞLIK

23 - 30 HAZİRAN 2020

Kronİk kalp-damar hastaLARI COVID-19 DÖNEMİNDE RİSK ALTINDA Genç hastalar da dâhil kalp damar hastalığı olanlar COVID-19 döneminde daha yüksek risk altında... Kronik kalp-damar hastalıkları olan bireylerde COVID-19 gibi viral enfeksiyonların akciğer enfeksiyonu (zatürre) geliştirme olasılığının daha fazla olduğunu ifade eden Sağlık Bilimleri Üniversitesi Trabzon Ahi Evren Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhammet Raşit Sayın, kronik kalp-damar hastası kişilere özel önemli bilgiler ve öneriler paylaştı.

İlaçlar reçete edildiği şekilde alınmaya devam edilmeli Sosyal izolasyon ve sokağa çıkma yasağının kronik hastalıkları olan ileri yaşlı kişilerin virüsle temasını ve hastalığın yayılmasını engellemeye çalışan önlemler olduğunu, pandemi sırasında hastaların bulaşıcı hastalık korkusuyla hastanelere başvurma konusunda isteksiz olabildiğini dile getiren Doç. Dr. Muhammet Raşit Sayın: “Bunun sonucu olarak kronik hastalıkları olan kişilerin hekimi tarafından rutin takibi ve tedavisi sekteye uğrayabilir. Bu da hastalıklarının giderek kötüleşmesine ve acil bakım gerektirecek ciddi durumlara sebep olabilir. Bu nedenle yeni şikâyetlerin oluşması ya da mevcut şikâyetlerde kötüleşme olması durumunda vakit kaybetmeden görüş alınmalıdır. Hekimlerle iletişimin azalması tedaviye uyumda da bazı zorluklara yol açabilir. Örneğin; dünya basınında ve sosyal medyada hipertansiyon tedavisinde kullanılan bazı ilaçların hem enfeksiyon riskini hem de COVID-19 enfeksiyonun şiddetini artırabileceğini gösteren yazılar vardır. Bu uyarının sağlam bir bilimsel temeli ya da onu destekleyen kanıtları yoktur. Bu nedenle, tansiyon ilaçlarının reçete edildiği şekilde alınmaya devam edilmesi tavsiye edilmektedir. Tedavide bir hekim tarafından önerilmeyen herhangi bir değişiklik yapılması durumunda mevcut hastalığın alevlenmesi riskiyle karşı karşıya kalınabileceği unutulmamalıdır.” Mevcut tedavilerin aksatılması yıkıcı sonuçlar meydana getirebilir Kronik kalp-damar hastalığına sahip bireylerin mevcut tedavilerini aksatmaları ve hastalıkları ile ilgili belirtileri görmezden gelmeleri halinde yıkıcı sonuçlar ile karşı karşıya kalabilecekleri uyarısında bulunan Doç. Dr. Muhammet Raşit Sayın sözlerine şunları ekledi: “Hastalığın alevlenmesi, kalp krizi, kalp yetersizliği kötüleşmesi ve önemli ritim bozuklukları gelişmesi hayati tehdit oluşturabilir. Kötüleşen göğüs ağrısı, çarpıntı, nefes darlığı, bayılma gibi belirtiler hayati durumların habercisi olabilir. Bu belirtiler meydana geldiğinde 112 acil numarası aranarak belirtilerin değerlendirilmesi sağlanmalıdır.” İlaçlar hastalıkların kontrol altında tutulması açısından çok önemli İlaçların hastalıkların kontrol altında tutulması ve komplikasyonların önlenmesi açısından büyük önem taşıdığını vurgulayan Doç. Dr. Muhammet Raşit Sayın: “Bu yüzden hekimin önerdiği şekilde ilaç tedavilerinin devam edilmesi gerekmektedir. Herhangi bir sebepten hastanın kendisi ilaçlarını temin edemiyorsa ve varsa hasta yakını, o da mevcut değilse bulunduğu ildeki kamu görevlileri ya da sosyal destek gruplarından yardım talep edilmelidir. Reçete olmadan da raporlu ilaçlar eczanelerden alınabilmektedir. Biten raporların süresi de otomatik olarak uzatılmıştır”dedi. Doç. Dr. Muhammet Raşit Sayın, bu dönemde hasta yakınlarının üzerine düşen sorumlulukları da şöyle sıraladı: “Hastaların tedavi uyumunu artırmak, reçeteli ilaçlarının teminine yardımcı olmak, pandemi sırasında hastalar üzerinde oluşan endişe ortamının yatışmasına katkıda bulunmak, hastada gelişebilecek önemli belirtilerden haberdar olmak, enfeksiyon belirtileri ve kalp hastalığı kötüleşme belirtileri olması durumunda hastayı bir sağlık kurumuna müracaatı yönünde teşvik etmek, güncel gelişmeleri takip etmek ve koruyucu önlemlerin uygulanmasına yardımcı olmak.” Salgın sırasında bile, sağlık sistemine başvuruda gecikilmemeli

Ü

lkemizde en sık görülen kronik kalp hastalıkları; hipertansif kalp hastalığı, koroner kalp hastalığı, kalp yetersizliği, ritim bozuklukları, kalp kapak hastalıkları ve doğumsal kalp hastalıklarıdır. Pandemi sürecinde, ileri yaşlı ve kalp-damar hastalığı olan bireylerin COVID-19 enfeksiyonuna yakalanması durumunda komplike ciddi bir hastalık seyrine sahip olma olasılığı daha yüksektir. Kalp damar hastalığı olanlar COVID-19 döneminde daha yüksek risk altında Kalp hastalığı olan veya olmayan herkesin COVID-19 salgınına yakalanabildiğini ifade eden Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ahi Evren Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhammet Raşit Sayın şunları söyledi: “Şimdiye kadar COVID-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin daha çok ileri yaş ve eşlik eden kronik hastalıkları olan kişiler olduğunu biliyoruz. Eşlik eden kronik hastalıkların içinde sıklıkla kronik kalp-damar hastalıkları da bulunmaktadır. Kronik kalp-damar hastalıkları olan bireylerde viral enfeksiyonların akciğer enfeksiyonu (zatürre) geliştirme olasılığının daha fazla olduğu bilinmektedir. Bu nedenle kalpdamar hastalıkları olan bireylerde COVID-19 enfeksiyonunun da hafif hastalıktan ziyade zatürre geliştirme ihtimalinin daha yüksek olduğu söylenebilir. Özellikle ileri yaşlı ve kalp-damar hastalığı olan bireylerin COVID-19 enfeksiyonuna yakalanması durumunda karışık ve ciddi bir hastalık seyrine sahip olma olasılığı daha yüksektir. COVID-19 virüsü ile ilgili bilgilerimiz gittikçe artıyor fakat henüz bilmediğimiz çok şey var. Genç hastalar da dâhil olmak üzere kalp damar hastalığı olan herkesin daha yüksek risk altında olduğunu varsaymak akılcı bir yaklaşım olacaktır.”

26

Kalp hastalıklarının seyrinde ani kötüleşme ve hayatı tehdit eden durumların meydana gelebileceğinin ve erken müdahalenin çok önemli olduğunun özellikle altını çizen Doç. Dr. Muhammet Raşit Sayın, “Hasta ve hasta yakınları bu durumun bilincinde olmalıdır. Salgın sırasında bile, sağlık sistemine başvuruda gecikilmemelidir. Her dakika önemlidir. 112 mutlaka aranmalı ve önerileri alınmalıdır. Hastaneler, ayrılmış; temiz ve güvenli bir ortamda hastaları tedavi etmek için ellerinden geleni yapmaktadır.” COVID-19 pandemisi döneminde bu hastalıktan korunmanın başlıca yolunun bulaşmasını engellemek olduğunu ifade eden Doç. Dr. Sayın: “Bu nedenle daha yüksek riske sahip olması sebebiyle kalp-damar sistemi hastalıklarına sahip bireyler şu hususlara dikkat etmelidirler. Mümkün olduğunca evden dışarı çıkılmamalı; çıkma zorunluluğunda ise mutlaka maske kullanmalı ve sosyal mesafemizi korumalıyız. Kişisel temizliğe çok dikkat etmeliyiz. Ellerimizi sık sık yıkamalıyız. Kıyafetlerimizi 60-90 derece arasında yıkamalıyız. Yaşadığımız yerleri sık sık havalandırmalıyız. Düzenli uyumalı, kaliteli ve sağlıklı beslenmeye özen göstermeliyiz. Salgının oluşturduğu kaygıdan uzak durmaya çalışmalı, rahatlatıcı egzersiz ve aktiviteler yapmalıyız. Salgın döneminde kalp damar sistemi hastalıkları da dâhil olmak üzere kronik hastalıkları olan hastaların resmi sağlık otoriteleri ve konu ile ilgili uzmanların önerilerine harfiyen uymaları gerekmektedir. İlaçlarımızı düzenli kullanalım, uzman hekimimizle iletişimi tamamen kesmeyelim. Bulaş riskini en aza indirecek tedbirleri alalım fakat gerekli hallerde tıbbi yardım almayı ihmal etmeyelim.”


27


EKONOMİK NOKTA

MODA

23 - 30 HAZİRAN 2020

Moda endüstrİsİnde sürdürülebİlİrlİk arayışı ihracatta etkileyerek büyük bir ekonomik çalkantıya sebep olduğuna işaret eden Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, moda endüstrisi olarak Covid-19’un etkilerini hala hissettiklerini, Covid-19’un konfeksiyon sektörünün tedarik zincirindeki tüm aksaklıkları ortaya çıkardığını kaydetti.

p

andemiden en çok etkilenen sektörlerden biri olan Moda endüstrisinde, pandemi sonrasında sürdürülebilirliğin nasıl sağlanacağı arayışları başladı.

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği ve Business Sweden “SUSTAINEIBILITY TALKS: Covid-19 sonrası İsveç Moda Markalarının Sürdürülebilir Üreticilerle Çalışma Stratejileri” konulu online toplantıda pandemi sonrasında moda endüstrisinde sürdürülebilirliğin yol haritasını belirlemeye çalışacaklar.

Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş’ın moderatörlük yapacağı “SUSTAINEIBILITY TALKS: Covid-19 sonrası İsveç Moda Markalarının Sürdürülebilir Üreticilerle Çalışma Stratejileri” temalı webinar toplantısında İsveç Türkiye Ticaret ve Yatırım Ataşesi Edin Erkocevic, İsveç Tekstil ve Konfeksiyon Sanayicileri Birliği Genel Sekreteri Cecillia Tall ve H&M Avrupa Sürdürülebilirlik Müdürü Hülya Sevindik Özyiğit, pandemi sonrasında sürdürülebilirliğin sağlanması için atılması gereken adımlarla ilgili görüşlerini paylaşacak.

“Konfeksiyon sektörü olarak pandemi sonrasında sürdürülebilir bir yapıya kavuşabilmek için tedarik zincirimizi yeniden düzenlememiz gerekiyor” diyen Sertbaş, “Bu noktada modada sürdürülebilir üretim tekrar gündeme geliyor. Tekstil ve konfeksiyon sektörünün bilinen algısı petrolden sonra dünyamızı en çok kirleten sanayii olduğu yönünde. Bu olumsuz algıyı değiştirmek için 2020 yılını “Sürdürülebilirlik Yılı” ilan etmiştik. Sürdürülebilirlikle ilgili URGE projesi, Global Compact Üyeliği, Moda Devrimi Sergisi gibi birçok organizasyon ve proje düzenledik, hatta bu sene 15.sini planladığımız ancak pandemi nedeniyle ileri bir tarihe ertelemek zorunda kaldığımız EİB Moda Tasarım Yarışmamızın temasını da sürdürülebilirlik çerçevesinde oluşturduk. “SUSTAINEIBILITY TALKS: Covid-19 sonrası İsveç Moda Markalarının Sürdürülebilir Üreticilerle Çalışma Stratejileri” temalı bu webinarın sektörümüzün pandemi sonrasında sürdürülebilirlik arayışlarına ışık tutacağına inanıyorum. Sürdürülebilirlik denince akla ilk gelen ülkelerden olan İsveç’in bu konuyu ele alış biçimini ve moda markalarının konuya yaklaşımlarını görme olanağı bulacağız” şeklinde konuştu.

Hazırgiyim ihracatı eridi Türkiye’de en fazla ihracat yapan üç sektörden biri olan Hazırgiyim ve konfeksiyon sektörü 2020 yılına başarılı bir giriş yapmıştı. Ocak ayında ihracatını 2019 yılı Ocak ayına göre yüzde 6’lık arttırarak 1 milyar 495 milyon dolara çıkaran konfeksiyon sektörü, Şubat ayında ise; 2019 yılı Şubat ayı ile kıyaslandığında yüzde 8’lik ihracat gelişimi göstererek 1 523 milyon dolar dövizi Türkiye’ye kazandırmıştı. Korona virüsün Mart ayında dünya genelinde pandemiye dönmesi sonrasında Türkiye’nin konfeksiyon ihracatında ibre aşağı yönlü seyir izlemeye başladı. Mart ayında yüzde 27 gerileyen konfeksiyon ihracatı, Nisan ayında yüzde 61,7’lik sert düşüşle 575 milyon dolara indi. Mayıs ayında kısmi bir toparlanma yaşayan konfeksiyon ihracatı 840 milyon dolar olarak gerçekleşti. “SUSTAINEIBILITY TALKS: Covid-19 sonrası İsveç Moda Markalarının Sürdürülebilir Üreticilerle Çalışma Stratejileri” temalı webinar toplantısına katılmak isteyenler aşağıdaki linkten kayıt yaptırabilirler. https://kampus.eib.org.tr/sustaineibilitytalks-covid-19-sonrasi-Isvec-modamarkalarinin-surdurulebilir-ureticilerlecalisma-stratejileri/

Covid-19 salgınının 2.Dünya Savaşı sonrasında tüm sektörleri hem iç piyasada, hem de

ÇİN’LE SWAP ANLAŞMASI Merkez Bankası, Çin ile imzalanan swap anlaşması kapsamında ilk Çin Yuanı fonlamasının 18 Haziran’da yapıldığını açıkladı.

t

ürkiye, Çin’le swap anlaşması kapsamında yerel para ile ilk ticareti gerçekleştirdi.

Merkez Bankası, Çin ile imzalanan swap anlaşması kapsamında ilk Çin Yuanı fonlamasının 18 Haziran’da yapıldığını açıkladı. Merkez, Türk şirketlerinin Çin’den ithalatını yerel para ile ödeme yaparak gerçekleştirdiğini duyurdu. Merkez Bankası açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ile Çin Halk Cumhuriyeti Merkez Bankası arasında 2019 yılında yenilenen swap (para takası) anlaşması çerçevesinde Çin Yuanı (CNY) fonlamasının ilk kullandırımları 18 Haziran 2020 tarihinde yapılmıştır. Bu sayede ilgili bankalar aracılığı ile çeşitli sektörlerdeki Türk şirketleri, Çin’den ithalatlarını CNY cinsinden ödeme yaparak gerçekleştirmiştir. Swap anlaşması kaynaklarının kullanılmış olması, uluslararası ticaret ödemelerinde yerel para kullanımı ve Türk firmalarının uluslararası likiditeye erişimi açısından önem arz etmekte olup aynı zamanda her iki ülke arasındaki mali işbirliğini de güçlendirecek bir adım olarak değerlendirilmektedir. Öte yandan ticari bankalar da uluslararası faaliyetlere ilişkin ürün yelpazelerini, söz konusu swap anlaşmasını dayanak alan bir strateji ile genişletebileceklerdir. TCMB, uluslararası ticaret ödemelerinin yerel para birimleri ile yapılmasının yanı sıra swap anlaşmalarını ve bu kaynaklarının kullanımını desteklemeye devam edecektir.”

28


EKONOMİK NOKTA

MİMARİ / İNŞAAT

8 - 15 HAZİRAN 2020

29


EKONOMİK NOKTA

İHRACAT

23 - 30 HAZİRAN 2020

EGELİ İHRACATÇILAR KUZEY AVRUPA PAZARINDAN UMUTLU

p

andemi sonrası tedarik zincirinin çeşitlendirilmesi, yeni bölgesel hatların oluşturulması gündemde. Kuzey Avrupa ülkeleri, üretim ve tedarikte Uzak Doğu bağımlılığının azaltılması için orta ve uzun vadede adımlar atmayı düşünüyor. Ege İhracatçı Birlikleri’nin düzenlediği “Koronavirüs’ün hedef pazarlarımızdaki seyri” webinar serisinin yedinci ayağında Brüksel Ticaret Başmüşaviri İsmail Gencay Oğuz ve Kopenhag Ticaret Müşaviri Çağrı Alpgiray Kale pandemi sonrası Belçika ve Danimarka’nın dış ticaretindeki gelişmelerle ilgili sunum yaptı, ihracatçıların sorularını yanıtladı. Mart, Nisan ve Mayıs aylarında kısıtlamalar nedeniyle gerileyen ihracatın kademeli normalleşme adımlarıyla toparlanmaya başladığını söyleyen Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi ana ihracat pazarı Avrupa’ya yoğunlaştıklarını söyledi. “Türkiye, Avrupa Birliği, G20 ve OECD ülkeleri arasında 2020’nin ilk çeyreğinde en güçlü büyüme performansı gösteren ülke oldu. Gümrük kapılarının uluslararası yük taşımacılığına kontrollü bir şekilde yeniden açılması ve seyahat kısıtlamalarının sonra ermesi ihracatımızı yeniden atağa kaldıracak. Koronavirüs sürecini temassız ihracat, sanal fuar, sanal ticaret heyetleri gibi atılımlarla başarıyla yöneten Türkiye’nin hem coğrafi konumu hem üretim gücüyle dünyada önemli bir pazar alternatifi olacağı ifade ediliyor. Bu başta AB ülkeleri olmak üzere uluslararası arenada Türkiye ile ikili ticaret ve yatırım ilişkilerinin artırılması yönünde çok güçlü bir mesaj. Önümüzdeki dönemde küresel tedarik zincirinde Türkiye’nin kendini çok

30

güçlü bir şekilde konumlandırabileceğini, yeni normalin küresel pozisyonuna pozitif yansımalar getireceğini düşünüyoruz. Komşu ülkelere, ihracat yaptığımız hinterlanda ve hedef pazarlarımıza dönük planlarımızı hızla devreye alacağız. Son dönemde yaşananlar ve değişen dünya düzeni gösterdi ki Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı konumunda olan AB ile 24 yıllık Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve kapsamının genişletilmesi artık kaçınılmaz. İhracatımızın yüzde 50’sini Avrupa Birliği ülkelerine gerçekleştiriyoruz. Kuzey Avrupa bölgesi başta olmak üzere çok daha fazla sayıda ülkeyle gümrük vergisi ödemeden ihracat yapmaya devam etmek istiyoruz. Serbest Ticaret Anlaşmaları Türkiye için büyük önem arz ediyor.” Belçika ve Danimarka’ya ihracatı değerlendiren Eskinazi, “Belçika ile 7 milyar dolara yakın bir ticaret hacmimiz var. 3,5 milyar dolarlık da ihracatımız var. Otomotiv, çinko, mücevher, tekstil, hazır giyim en çok ihraç edilen sektörler. İlk 5 aylık verilere göre Türkiye genelinde yüzde 11’lik düşüş var. Ocak-Mayıs döneminde ihracatımız 1,3 milyar dolar civarında. EİB olarak yüzde 10’luk bir paya sahibiz. Kimya ürünleri hazır giyim gıda mamulleri ihracatı en çok yapılanlar arasında. Danimarka’yla ise 1 milyar dolarlık ihracatımız var. İthalatımız ise 800-850 milyon dolar arasında. İhracatımızda taşıt araçları, elektrikli cihazlar, makinalar, hazır giyim ürünleri öne çıkanlar. Pandemi süresince Danimarka’yla olan ihracatımız yüzde 16 gerilemiş. Yılın ilk 5 aylık döneminde 330 milyon dolarlık ihracatımız olmuş. EİB üyeleri bu ihracatın yüzde 9’luk kısmını yapıyor. En çok üyelerimizin hazır giyim gıda mamulleri, klimalar havalandırma sektöründe ihracatı var.” dedi. Belçika pazarı için tavsiyeler şu şekilde;

- Önlemlerin 4 Mayıs tarihinden itibaren üç aşamada kaldırılmasına karar verildi. 11 Mayıs’tan itibaren mağazalar açıldı. 8 Haziran’dan itibaren restoran ve kafeler de açıldı. Festival ve toplu etkinlikler 31 Ağustos’a kadar yasak. - 15 Haziran itibariyle tek taraflı olarak Avrupa Birliği ve İngiltere 4 Schengen ülkesine uçuş yasağı kaldırdı. Belçika’da 250 bine varan Türk nüfus var. Mağdur olunmaması için Türkiye’den Belçika’ya Belçika’dan Türkiye’ye karşılıklı uçuşlar başlatıldı ama vatandaşlık ve oturma izni şartı var. - 125 milyar euroluk ekonomik tedbir paketi açıklandı. Gayri safi yurtiçi hasıla birinci çeyrekte yüzde 2,4 daraldı. Asıl etkinin ikinci çeyrekte görülmesi bekleniyor. Sanayi üretiminde yüzde 24 düşüş var. İnşaat üretiminde ise yüzde 39’luk düşüş var. İşsizlik oranları yüzde 5,6’ya yükseldi. Enflasyonda gerileme devam ediyor.

- 2020 ve sonrası tahminlere göre yüzde -6 yüzde -11 daralma öngörülüyor. Ortak düşüncelerden biri de 2021’deki toparlanma 2019 sonu seviyesinde olmayacağı yönünde. OECD’nin raporu da bunu doğruluyor. Belçika 2019 son çeyrekteki büyümenin değerine ikinci bir dalga olmasa bile 2021 sonlarına kadar ulaşılması gözükmüyor. Almanya Fransa Hollanda ana ticaret partnerleri o ülkelerdeki gelişmelere de bağlı olarak 2020’de ihracatta 11,9 ithalatta ise yüzde 11,5’luk gerileme öngörülüyor. - Belçika dış ticarete oldukça bağımlı. Mal ve hizmet ihracatı GSYH’nin önemli bir kısmını oluşturuyor. 2019’da 800 milyar euroluk ticaret hacmine sahip. 16,7 milyar euroluk dış ticaret fazlası verdi. 397,7 milyar euroluk ihracatı, 381 milyar euroluk ithalatı var. Diğer AB ülkelerine yönelik transit ticaret ve dağıtım merkezi olma özelliğini de taşıyor.

- İhracat yüzde 24 oranında, ithalat ise yüzde 28,8 oranında geriledi. Parakende ticaret hacminde 17 puanlık önemli gerileme var tüketici güveniyle bağlantılı. İş dünyası güveninde şimdiye kadarki en büyük rakam görüldü, 25 puanlık düşüş oldu. E-ticarette Mart’ta yüzde 30 Nisan’da yüzde 50 artış var.

- Motorlu kara taşıtları, eczacılık ürünleri, mineral yakıtlar, makine, organik kimyasallar toplam ihracatın yüzde 47’sini, ithalatın yüzde 51’ini oluşturuyor. İhracatında tedavi amaçlı ilaçlar, binek otomobil, bağışıklık ürünleri, aşılar, petrol yağları, elmaslar, oto aksam ve parçalar, medikal alet ve cihazlar, çelik, spor ayakkabı, traktör gibi ürünler var.

- Belçika, 473 milyar euroluk milli geliriyle Avrupa’nın en açık ekonomilerinden biri, rekabetçi bir ülke. Hizmet sektörü GSYİH’nin yüzde 75’ini oluşturuyor. İmalat sanayinin toplam ekonomi içindeki payı yüzde 21 seviyelerinde, ürettiği katma değer ve ihracattaki ağırlığını koruyor. Belçika sanayisinin güçlü sektörleri kimya eczacılık, gıda içecek. Metal ve metal ürünleri imalat sanayii katma değerinin yüzde 60’ını oluşturuyor.

- Ham petrol ithalatı önem arz ediyor. Dış ticareti AB üyesi ülkelere yoğunlaşmış. Komşu ülkeleri Almanya Fransa ve Hollanda toplam ticaretinin yüzde 40’ını oluşturuyor. Türkiye-Belçika dış ticareti son yıllarda 100 milyon doların üzerinde fazla verdik. İhracatta motorlu taşıtlar yüzde 30’unu oluşturuyor. İkincisi çinko, cevher ve konsantreleri de fazla ihraç ettiğimiz ürünler arasında. İplikler, petrol yağları, örme giyim eşyaları, plastik ve çelik diğer ilk 10’daki ürünler.


EKONOMİK NOKTA - İthalatımızda demir çelik hurdası tedariğinde Türkiye için en önemli ülkelerden bir tanesi Belçika. Geri dönüşüm konusunda gelişmişliği ve Avrupa’nın hurdasını toplama sayesinde en büyük ithalat kalemimiz hurda çelik. İşlenmemiş altın ithalatı farklılık gösteriyor. Sentetik elyaf üretiminde kullanılan ürünler, temizleme müstahzarları, aşı ve serumlar, petrol yağları, ilaçlar diğer ürünler. - İhracatımız ilk iki ayda artıştaydı. Nisan döneminde yüzde 50’ye yakın gerileme oldu. En fazla gerileyenler motorlu taşıtlar, yassı çelik(sıcak hadde), petrol yağları, oto aksam ve parça, iplik, örme giyim eşyası ihracatı gerilerken, PTA, dokuma makinaları, yassı çelik (soğuk hadde) traktör ve kimyasal gübre ithalatı arttı. - Ara mal ve yatırım malları yatırımında artış var. 2020 yılında Türkiye’deki sanayideki toparlanmayla beraber artış bu kalemlerle görülmekte. Mayıs ayındaki gerileme yüzde 16’lar seviyesine gerilemiş. Haziran ayı geçen sene bayrama denk geldiği için takvim etkisi bulunmakla beraber bir ivmelenme görülüyor. - Belçika ekonomisi Belçikalı firmalar Türkiye’deki iş yapma kültürüne hakimler ve takip ediyorlar. Türkiye’deki doğrudan yatırımların 2002-2019 yılları arasında 8,7 milyar dolar. 680 Belçikalı firmanın yatırımı var ülkemizde faaliyetlerini sürdürüyor. - Belçika’daki Türk nüfus 250 bine yakın. Türkiye’den Belçika’ya ihracat yapmak isteyen firmalarımız başta Belçika olmak üzere yerleşik Türk vatandaşları hedef alıyorlar. Orta ve uzun vadede Avrupa pazarını hedeflemeleri gerek. - Almanya Hollanda ve Belçika arasında da Türk nüfusları arasında önemli bir ticaret hacmi var. AB’nin önemli bir gümrük kapısı Anvers limanı. Hem AB içi transit ticarette hem de üçüncü ülkelerle AB’nin ticaretinde önemli bir nokta. Avrupa’nın en büyük ikinci en önemli limanı. Sadece Belçika pazarı değil Avrupa pazarı olarak düşünüp, Avrupa’nın üçüncü ülkelerle ticareti kapsamında da değerlendirmek, potansiyeline bu açıdan bakmakta fayda var.

- İş birliği alanları kimya, eczacılık sektörü, bilgi teknolojileri, 3. Ülkelerle müteahhitlik projeleri. Pandemi sonrası tedarik zincirinin çeşitlendirilmesi yeni bölgesel hatların oluşturulması gündemde. Üretim ve tedarikte Uzakdoğu bağımlılığının azaltılması orta ve uzun vadede adımlar atılabilir. Türkiye AB ekonomi ve ticaretine entegre yapısı, üretim kabiliyetleri ile potansiyel arz ediyor. - Belçikalılar her zamankinden daha çok çevrimiçi. E-ticarette önemli bir artış var. Bu durum geleceğe de yansıyacak. Önceden küçük ve daha az önemli ürünler tercih edilirken. Ev bahçe ürünleri, daha yüksek meblalı ürünler alınmaya başladı. Danimarka pazarı için tavsiyeler şu şekilde; - GYSİH 350 milyar dolar civarında. Yaklaşık 110 milyar dolarlık ihracatı 100 milyar dolarlık ithalatı oluyor. Ülkenin ekonomisi pandemi döneminde yüzde 2,1 daralmış. Danimarka diğer Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığı zaman az etkilendi. İhraç ürünleri eczacılık gibi ürünler olduğu için daralma yaşamadı. Uçuşlar başladı ama turistik ziyaretler 31 Ağustos’a kadar yasak. Belgelemek şartıyla iş görüşmesi için gidilmesi mümkün. - 12 milyar euro tutarında nakdi yardım ve 40 milyar euronun üzerinde vergi ertelemesi, kredi genişlemesi, vb unsurları içeren ekonomik destek sunuldu. 50 bin kişinin işini kaybettiği düşünülüyor. - Ev tadilatlarına, ev eşyalarına yönelik alışverişlerde artış olmuştu. En çok etkilenen sektörler giyim, ayakkabı çanta, takı. Artık düzeliyor canlılık var. Kozmetik ve mobilyada harcamaları da artış gösterdi. Ulaşım, eğlence, turizm haricinde hizmetler sektöründe de normalleşme eğilimi var. 2019’da turizm gideri 7 milyar dolar olmuş. Türkiye’nin payı yüzde 5’ti. - IMF’nin tahminine göre 2020 yılında ülke ekonomisinin yüzde -6,5, Danimarka Finans Bakanlığı’na göre ise yüzde -5 daralması tahmin ediliyor. 2021’de ise yüzde 6’lık bir genişleme bekleniyor. Bu olsa bile 2018’deki durumuna dönmüş olacak. Bu sene bütçenin yüzde 7 civarında açık vermesi bekleniyor. Bu 1983 yılından sonra en yüksek bütçe açığı olacak.

İHRACAT - İhracatında eczacılık, makine ve aksamları, elektrikli makine ve cihazlar, mineral yakıtlar, optik cihazlar, etler ve sakatatlar, kara taşıtları ve aksamları, mobilyalar, balıklar ve deniz kabukluları, süt ürünleri öne çıkanlar. - İthalatı ise makine ve aksamları, elektrikli makine ve cihazlar, kara taşıtları ve aksamları, mineral yakıtlar, eczacılık ürünleri, plastik ve mamulleri, optik cihazlar, demir ve çelikten eşyalar, örülmemiş giyim eşyası ve aksesuarları, mobilyadan oluşuyor. - İhracatta ve ithalatta ilk 5’i kendi coğrafyasına yakın ülkeler Almanya, İsveç, Norveç, İngiltere, Hollanda. Sadece kendi hinterlandı dışındaki ülke Çin ithalatta dördüncü sırada. - Türkiye ve Danimarka’nın dengeli bir ticareti var. 1 milyar dolarlık ihracat, 800 milyar dolarlık da ithalatımız söz konusu. - İthalatımızda artış olmuştu gemi konusunda. Bu sene normalleşti. İlk 4 ay ithalatta yüzde 30 düşüş var. İhracatta da yüzde 6 civarında düşüş var. İhracatta güçlü olduğumuz ürünler giyim eşyaları ve kara ulaşım araçları ihracatın yüzde 60’ını oluşturuyor. - İlk 4 ayda giyim eşyalarında düşüş var. İthalatımızda Belçika’da olduğu gibi hurdalar ve eczacılık öne çıkıyor. Enerji üçüncü sırada. - Zayıf yönleri nüfus az ve nüfus artış hızı yavaş, dinamik bir pazar değil, iç vergilerin yüksek olması diğer İskandinav ülkelerinde olduğu gibi, iş yapma kültürü ağır pratik değiller. - Yerleşik ve Danimarka vatandaşı olan 100 binin üzerinde Türk var. Tüketim alışkanlıkları Türklere benzeyen insanlar da hesaba katıldığında 200 bin gibi bir potansiyeli var nüfusun yüzde 5’ine yakını potansiyel arz ediyor. 2020’nin ikinci yarısındaki talep artışı fırsat olarak görülebilir. - Danimarka için referans olacak ülkelere iş yaptılarsa Danimarkalı müşteri üzerinde etkileyici olabilir. Tasarım önemli. hazır giyim sektörü çok iyi biliyor. Doğal ürünler, ekolojik, çevreci ürünler, renksiz kokusuz sabunlar ekolojik gıdalar doğada

23 - 30 HAZİRAN 2020

çözülen paketler nihai tüketiciyi etkiliyor. Küçük detaylara önem veriyorlar; ürünün boyası, paketi vs.. - Yakın coğrafyada fiziksel olarak bulunmak, ulaşım kolaylığı, yüz yüze temas, depolar kurmak güven oluşturma anlamında önemli. - İki büyük süpermarket var piyasanın yüzde 90’nından fazlasına hakim. Marketlerin ürün gamı çok geniş. Spordan kozmetiğe her şey satılıyor. E- ticaret siteleri de var. Birçok marketi bünyelerinde bulunduruyorlar ve her ekonomik gruba yönelik market zincirleri var ellerinde. 2019 yılında iki grubun 15 milyar dolarlık cirosu oldu. Bu marketlere erişim olursa lansman açısından faydalı olur. - Doğal taş sektörü için ev mobilyasında kullanılan doğal taşta potansiyel bir pazar var. Tasarımla ilgili beklentisi sağlanırsa mermer süslemeli ürünler satılıyor. - Danimarka’da vaka sayısı normal düzeyde seyrettiği için maske kullanımı olmadı. Dolayısıyla tıbbi malzemelere yönelik bir talep oluşmadı. - Danimarka’da son birkaç yıldır dolandırıcılık faaliyetleri oluyor. Firmaları taklit edenler dolandırıcılar var. İthalat yapan firmaların Ticaret Müşavirlikleriyle irtibat kurması firma güvenliği açısından sağlıklı olacaktır. - E-ticaret hacmi 2019’da 20 milyar euro, bu sene 25 milyar euro ya yaklaşması öngörülüyor. Yüzde 37si normal ürünler, yüzde 60ı hizmetler, yüzde 3 ise internet dizi, film, ve müzik platformları. Online satışta öne çıkan ürünler elektronik, hazır giyim, ayakkabı, spor ekipmanları, beyaz eşya, yapı malzemeleri, kozmetik ürünler ve kıymetsiz takılar, ev aksesuarları, sağlık ve hijyen ürünleri, mobilya, oyun ve oyuncak grubu öne çıkıyor. - Danimarka’ya Avrupa Birliği ülkelerinden yapılan online satışlar gümrük vergisiyle birlikte KDV’den muaf olmakla birlikte, AB dışından yapılacak 80 Danimarka Kronu üzerindeki satışlarda KDV; 1, 50 DKK üzerindeki satışlarda ise KDV ile birlikte gümrük vergisi tahsilatı yapılıyor. Danimarka’da KDV yüzde 25 olarak uygulanıyor.

31



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.