ENDÜSTRi 4.0 Üretim Teknolojileri - Robotik - Endüstri 4.0 Dergisi 2016 Yıl : 1 Sayı : 1 Fiyat : 20 TL
ZiRVE
* WORLD MEDIA ENDÜSTRi 4.0 ZiRVESi 2016 BiR iLK
FiRMALAR
* SIEMENS * EMAS *ETG ROBOTICS *iNFOMA
* 2. WORLD MEDIA ENDÜSTRi 4.0 ZiRVESi 2 ARALIK 2017’DE
*MiTSUBiSHi ROBOTiCS
* ABB *BLUE OCEAN
lama
EDİTÖR ilker kaplan
ENDÜSTRİ 4.0 DERGİSİ YOLA ÇIKTI
Türkiye Endüstriyel devrimlerde; hep geriden gelerek
Yayın Türü Yaygın Süreli
Yayıncı Dünya Medya Basın Yayın Reklam Tanıtım Hizmetleri İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İlker Kaplan 0 505 400 94 34 İdari İşler Müdürü Hatice Karabay 0 505 400 94 33 Reklam Müdürü Ziya Alkan 0 546 675 59 49 Muhasebe Müdürleri Sevda Öncü Düzgün Turgut 0 542 292 83 85 Halkla İlişkiler Müdürü Ayşe Savranoğlu
'Muasır Medeniyetler seviyesine' ulaşmayı amaçladı. Buharın gücünün kullanılmaya başlandığı dönemlerde, yaşadığımız coğrafyanın çok farklı gündemleri vardı ve bu gündemler arasında boğuluyordu. Elektrik ve otomasyonun üretimde devreye girdiği dönemlerde de yine farklı gündemlerle boğuşuyordu. Buharda üçyüz yıl, elektrikte yüz yıl, otomasyonda yarım asır gibi bir farkla batıyı takip eden ülkemiz; yeni sanayi devriminde, 4-5 yıl gibi bir farkla üretim faaliyetlerini şekillendirebilir. Ancak konuyla ilgili farkındalık yaratmak şartıyla.
İnsan Kaynakları Müdürü Sibel Şanlı
World Media Endüstri 4.0 Zirvesi ve Dergisi
İletişim Danışmanı Alper Tuna
Türkiye'nin gelişimi ve değişimi için World Media olarak; sektörlere ışık tutan yedi adet spesifik yayınımızın içeriklerindeki gelişimi daha farkedilir bir düzeye taşıdık. Şimdi World Media - Endüstri 4.0 Zirvesini başarılı bir organizasyon ile sonuçlandırdıktan sonra, periyodik bir yayınla farkındalık yaratmaya devam ediyoruz. World Media Endüstri 4.0 Dergisi iki aylık periyolarla sizinle bulaşacak. Sektöre farklı bir soluk getireceğimizi şimdiden müjdeliyoruz. Yıl sonunda da yine aynı şekilde World Media Endüstri 4.0 Zirvesinin organizasyonuna da başlamış bulunuyoruz. Reklam Bölümümüzü Güçlendirdik Türkiye'de sektörel spesifik yayıncılıkta önemli bir kaç reklamcının ismini saydığınızda; Ziya Alkan bu isimler içerisinde yer alır. World Media Reklam Müdürü olarak göreve başlayan Ziya Alkan'a hoşgeldin diyoruz. Bize güç kattı. Dergilerimize Abone Olabilirsiniz Spesifik sektörel yayıncılıkta öncü yayınlarıyla World Media Dergileri; Sizi hedef kitlenize ulaştırmanın yanında, bilimsel - teknik yazıları ve haberleriyle, sektörel bilgi aktarımında da önemi bir işlevi yerine getiriyor. Dergilerimize abonelik işlemlerinizi yaptırırabilirsiniz. Bizi izlemeye ve okumaya devam edin.
Editör - Künye
Yazı İşleri Simgenur Savranoğlu Gamze Onat Grafik Tasarım Ezgi Kamburoğlu Abone Sorumlusu Defne Deniz Kaplan Beste Kamburoğlu Fotoğraf Editörleri Murat Çapkın Sinan Temur
Bilişim Sorumlusu Kerem Mercan Bölge Temsilcileri Çetin Sülün (Ankara) Mesut Karabay (İzmir) Umut Yıldız (Bursa) Avrupa -Almanya - Temsilcisi Pınar Açıkgöz Sosyal Medya Fatma Kurşun Dağıtım Ali Savranoğlu Zafer Kamburoğlu Genel Koordinatör Süleyman Kaplan Hüsniye Kaplan Katkıda Bulunanlar Meryem Savranoğlu Fatma Kaplan Selda Kamburoğlu Dağıtımcı Aras Kurye - PTT - Yurtiçi Kargo Yönetim Yeri Akşemsettin Mah. Güneş Sokak No: 48 D :10 Eyüp / İstanbul Tel:0 850 532 94 68 Fax : 0 212 427 00 15 www.endustri40dergisi.com www.kesicitakimlardergisi.com www.worldmedyatv.com www.makineotomasyondergisi.com makineotomasyondergisi@gmail.com worldmediareklam@gmail.com Endüstri 4.0 Dergisi Basın Meslek İlkelerine Uymaya Söz Vermiştir. İçeriğindeki yazınsal ve görsel malzemeler, izin alınmaksızın; yazılı,görsel, işitsel ve elektronik medyada kullanılamaz. Reklamların hukuki sorumluluğu reklamveren firmaya aittir. Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
3
İçindekiler
3
İÇİND
İÇİNDEKİLER
ENDÜSTRİ 4.0 DERGİSİ YOLA ÇIKTI
ENDÜSTRİ 4.0 ZİRVESİ GELECEĞE UMUT TAŞIDI
World Media Genel Yayın Yönetmeni İlker Kaplan
“BİLİM İÇİN AYDINLANMA 14 AYDINLANMA İÇİN BİLİM ”
İnfoma Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Ceran
“ENDÜSTRİ 4.0 NE YAPMALIYIZ”
20
Emas Yönetim Kurulu Başkanı Gazanfer Sanlıtop:
“ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ DESTEKLENMELİDİR” 4 Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
6
DEKİLER İçindekiler
İNDEX
24
Siemens - Arka Kapak
ETG Robotic - Ön Kapak İçi 3M - Arka Kapak İçi
İndia Machine Tools - 31. Sayfa World Media-İnternet -35. Sayfa
Siemens Türkiye Genel Müdürü Ali Rıza Ersoy:
“2020 YILINDA YİRMİ SEKİZ MİLYAR NESNENİN İNTERNETE BAĞLI OLACAĞI ÖNGÖRÜLÜYOR”
İndia -İmtos - 41. Sayfa UBM İlaç - 43 . Sayfa
Ergen Endüstri - 44- 45. Sayfa WNT - 47 . Sayfa
32
Makine TV - 49 . Sayfa Gühring - 51 . Sayfa EMS - 53 . Sayfa
Konmak - 55 . Sayfa
Çam Grup - 56 . Sayfa Kristal - 57. Sayfa
Siemens Türkiye Dijital Fabrikalar Bölge Satış Müdürü Hakan Mavruk:
“ENDÜSTRİ 4.0’DA FARKINDALIK ARTACAK”
Etg Robotic Candan Sezgin Gülünay :
“OSMANLIDAN 36 CUMHURİYETE SANAYİLEŞME SÜRECİNDE TÜRKİYE”
Güventek - 58-59 . Sayfa
Win Metal - Otm 60 - 61 . Sayfa World Media- End4.0-63. Sayfa
World Media- kesici -65 . Sayfa
World Media- Abone - 66 . Sayfa
Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017 5
Endüstri 4.0 Zirvesi
3- 4 Aralık 2016 Tarihinde Vialand Palace Otel’de gerçekleştirilen Endüstri 4.0 Zirvesi Başarılı bir şekilde sonuçlandı. 2. Endüstri 4.0 Zirvesi 2 Aralık 2017 Tarihinde gerçekleştirilecek.
ENDÜSTRİ 4.0 ZİRVESİ GELECEĞE UMUT TAŞIDI
WORLD MEDIA tarafından organize edilen ve SIEMENS altın sponsorluğunda 3-4 Aralık 2016 tarihinde Vialand Palace Otel’de gerçekleştirilen Endüstri 4.0 Zirvesi; 2 gün boyunca altı farklı oturumla hayata geçirildi. Başarılı bir şekilde sonuçlanan zirvenin ikincisi, aralık 2017 tarihinde gerçekleştirilecek.
6 Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
Endüstri 4.0 Zirvesi
W ORLD MEDIA Genel yayın Yönetmeni İLKER KAPLAN’ın “Bilim
İçin Aydınlanma Aydınlanma İçin Bilim” açılış konuşması ardından; iNFOMA Yönetim Kurulu Başkanı MUSTAFA CERAN “Endüstri 4.0 Ne Yapmalıyız” üst başlığıyla bir konuşma gerçekleştirdi. EMAS
Yönetim Kurulu Başkanı GAZANFER SANLITOP “Neden Geri Kaldık Nasıl Kalkınırız” konuşması ardından günün son konuşmasını; SIEMENS TÜRKİYE Genel Müdür Yardımcısı ALİ RIZA ERSOY “Dünyada ve Türkiye’de Endüstri 4.0 uygulamalarını anlatarak yaptı”
Endüstri 4.0 Zirvesi 2. Gününde de; ETG ROBOTICS Genel Müdür Yardımcısı CANDAN SEZGİN GÜLÜNAY ; “Osmanlıdan Cumhuriyete Sanayileşme” sunumunu gerçekleştirdi. Endüstri 4.0 Zirvesi’nin son konuşmasını; SIEMENS TÜRKİYE Dijital Fabrikalar Bölge ve OEM Satış Müdürü HAKAN MAVRUK yaptı.
Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017 7
Endüstri 4.0 Zirvesi
8 Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
Endüstri 4.0 Zirvesi
World Media Genel Yayın Yönetmeni İlker Kaplan
“BİLİM İÇİN AYDINLANMA AYDINLANMA İÇİN BİLİM ”
İlker Kaplan
Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017 9
Endüstri 4.0 Zirvesi
İnsanlık tarımsal devrimden sonra hızlı bir gelişim seyri izledi. Son 13 bin yılı kapsayan bu dönemde; ara sıra kesintiye uğrayan ilerleme, belirli dönemlerde ivme kazanarak sürdü. Aydınlanma çağı sonrasında ortaya çıkan Birinci sanayi devrimi – buhar gücünün devreye girmesi- sonrasında bu ilerleme daha da ivmelendi.
10 Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
Endüstri 4.0 Zirvesi
World Media Endüstri 4.0 Zirvesi - Organizasyon Ekibi
A ydınlanma Çağı adlandırılan tarihsel
olarak dönem, aydınlanma felsefesinin 18. yüzyılda doğup benimsenmeye
başladığı dönemdir. Batı toplumunda 17. ve 18. yüzyıllarda gelişen, akılcı düşünceyi eski, geleneksel, değişmez kabul edilen varsayımlardan, ön yargılardan
ve ideolojilerden özgürleştirmeyi ve yeni bilgiye yönelik kabulü geliştirmeyi amaçlayan düşünsel gelişimi kapsayan dönemi tanımlar.
Aydınlanma Çağı örneklerinden Voltaire’in “la lettura della tragedia” adlı eserinin Dipinto di Charles Gabriel Lemonnier tarafından sunumu. Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
11
Endüstri 4.0 Zirvesi
Aydınlanmaya yol açan başlıca düşünsel gelişmeler Rönesans ve Reform hareketleridir. Aydınlanmanın ilk temsilcileri olarak genellikle Rene
12 Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
Descartes ve Gottfried Wilhelm Leibniz kabul edilir. Almanya’da Johann Gottfried Herder, Immanuel Kant, Christian Wolff; Fransa’da Denis Diderot, Claude Adrien Helvétius,
Montesquieu, Jean-Jacques Rousseau, Voltaire; Büyük Britanya’da David Hume, John Locke ve Thomas Paine Aydınlanma çağının en önemli temsilcileridir.
Endüstri 4.0 Zirvesi DOĞA BİLİM - BİLİM DOĞA DİYALEKTİĞİ İnsanlık her zaman teknolojik gelişmelerde doğayı taklit etti. Doğa bize bu kadar ilham verirken biz doğaya zarar vererek ihanet etmemeliyiz. İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özellik doğayı gözlemleme ve onu kendi yararına kullanma yetisine sahip bir düşünsel ard plana sahip olmasıdır diyebiliriz. MATBAAYA DİRENENLER VE ENDÜSTRİYEL GELİŞMEYE DİRENENLER Matbaanın bulunduğumuz coğrafyaya girişi kimi görüşlere göre 300, kimi görüşlere göre 400 yıllık bir gecikmeyi kapsıyor. Bunun sebebi Matbaanın gelişi sonrası yalnızca 20 adet dini kitabın basılması. O da Şeyhülislam’ın izniyle… Şimdi matbaanın bulunduğumuz coğrafyaya girişi sonrası yaşanan süreç endüstriyel gelişmelerle aynı.
O dönemde matbaaların yaptığı işi daha uzun sürelerde gerçekleştiren yazıcıların ve ulemanın direnişi bu ileri adımı yavaşlattı. Bu günde sanayinin gelişimine direnen böylesi bir kesim mevcut. Ancak tarihin gelişimi önüne set çekmeye çalışmak tabi ki zor hatta imkansız. ÖZETLE Bilimsel aydınlanmanın başlangıcının; son iki yüz yılla – buharın devreye girmesi- başlatılması bizi eklektik ve nominalist bir yere götürür. İnsanlığın ortaya çıkardığı birikimi son 13 bin yıl öncesinden başlatmak daha doğru olur. Aslında ondan daha önceki tarihlerde de insanlık medeniyet biriktiriyor ve her geçen an gelişim gösteriyordu. Bulunduğumuz coğrafyanın güneyinde buğdayın aşılanması ve depolanmaya başlaması tüm gelişmelerin hızlanmasına sebep oldu. Özetle birinci vurgulayacağımız nokta;
bilimsel gelişme ve aydınmanın insanlığın evrimsel süreciyle paralel geliştiği. Son 200 yıla sıkıştırılamayacağı. Ancak şöyle bir ekleme yapmanın da önemli olduğu kanaatindeyim. O da son ikiyüz yıldır; insanlığın yarattığı bilgi birikimi, başdöndüren bir hızla gelişti ve ivme kazandı. Biz ülke olarak bu gelişimi; 1. Endüstri Devriminde 300 yıl, 2. Endüstri Devriminde 100 yıl, 3. Endüstri Devriminde 50 yıl geriden takip etmek zorunda kaldık. Şimdi elimize bir fırsaat geçti. 4. Endüstri Devrimini 4-5 yıl gibi çok kısa bir sürede takip etme şansımız var. Ancak bunun için bir an önce farkındalık yaratmak zorundayız. WORLD MEDİA olarak SIEMENS ana sponsorluğunda düzenlediğimiz zirveiz bu farkındalığı yaratmaya hizmet ediyor. Gelecek yıl daha geniş kapsamlı bir zirvenin organizasyonuna girişiyoruz. Bilimle kalın, pozitif aklın yolundan ayrılmayın.
World Media Endüstri 4.0 Zirvesi - Altı Oturuma da ilgi yoğundu Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
13
Endüstri 4.0 Zirvesi
İnfoma Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Ceran
“ENDÜSTRİ 4.0 - NE YAPMALIYIZ”
Mustafa Ceran
Endüstri 4.0 sunumumuza geçmeden önce, bunun ülkemiz için neden önemli olduğu, nelere dikkat etmemiz gerektiği konusunda açıklamalarda bulunmakta fayda var. Ancak daha öncesinde kendimizi biraz tanıtalım ve firmamızın nereden nereye geldiğini anlatalım.
14 Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
Endüstri 4.0 Zirvesi
Y aklaşık 30 yıl önce İnformatik olarak, ülkemiz endüstrisine ile-
ri teknolojilere dayalı çözümler kazandırmak ve ARGE bilincinin yaygınlaşması amacıyla, yola çıktık. Gelişim ve değişimlere ayak uydurarak - mekatronik çalışmalar yapıyorduk. İnformatik bölümünün mekanik ile ilgili kısmını geçtiğimiz aylarda İspanyol bir firmaya devret-
tik. INFOMA olarak, Endüstri-4.0 uyumlu, yeni nesil elektronik çözümlerle yola devam ediyoruz. Odak noktamız her zaman endüstri ve ARGE’ler idi oradan yola çıktık ve bugüne kadar geldik. Endüstri 4.0 veya 4. Endüstri Devrimi olarak tanımlanan ve adından da anlaşılacağı üzere devrim niteliğindeki konuya geldiğimizde
bu endüstride tamamen yeni bir dönem ve yeni bir boyuttur. Kartopu gibi büyüyerek hızla büyüyen bu konuda bizimde vakit kaybetmeden bir yerden başlanması gerektiği inancıyla bu konuya özel önem vererek yolumuza devam ediyoruz. Konu henüz dünyada da yeni olduğu için, Endüstri 4.0 konusunda çok geç kalmadık ama çok geçmeden bu konuyla ilgili acil çalışmalar
Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
15
Endüstri 4.0 Zirvesi
16 Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
Endüstri 4.0 Zirvesi
Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
17
Endüstri 4.0 Zirvesi başlatmazsak, geç kalmaya yakınız. Siz iki kişiyi bilgilendirebilirseniz o iki kişi, başka iki kişiyi daha bilgilendirebilirse bir farkındalık ortaya çıkar. Kartopu bu şekilde yuvarlanarak büyür, bizim de amacımız, sizlerle birlikte bu bilinçlenmenin başlangıç hareketini verip, hız kazanmasını sağlamaktır. Bu milli bir kalkınma meselesidir. Eğer geri kalmışlıktan kurtulmak istiyorsak, mutlaka ama mutlaka üretime sahip çıkmamız gerekiyor. Aynı zamanda, eski hataları tekrar etmemek için mevcut durumun sonuçlarına değil sebeplerine inmemiz gerekiyor, üretmemiz gerekiyor. Bunu bir türlü kavrayamıyoruz ve maalesef, hızla gelişen ülkeler az laf çok iş üretirken, biz ise çok laf az iş üretiyoruz. Kore bunun en güzel örneğidir. 30-40 yıl önce biz onların çok önündeyken, şu anda onlar çok daha hızlı bir teknoloji üreten ülke konumuna gelmişlerdir. Çalışma sahamız Bilimsel, Teknik ve Mühendislik Biz firma olarak bilgisayar destekli mühendislik üzerine çalışmalar yürütüyoruz. Endüstri konusunda faaliyetimiz; savunma, uzay, uçak, otomotiv, elektronik, makina gibi sektörlere hitap ediyor. Çünkü ARGE, bu sektörler için olmazsa, olmaz bir alan olup, bu alanda yatırımlarını onlar daha çabuk yapıyorlar. Dünyada da sanayi ve teknoloji alanındaki tüm buluşlar; ilk olarak uzay, uçak ve savunma sektörlerinde başlar. Amerika’da da, Japonya’da da, Almanya’da da aynı durum geçerlidir. Uzay ve uçakla başlar; yavaş yavaş diğer endüstrilere yansır. Türkiye’de de aynı durum geçerli. Dolayısıyla bizde bu teknolojileri üreten şirketlerle işbirliğine giderek, bunları ülkemize kazandırmaya önem verdik, çünkü o tip teknolojileri maalesef şimdilik biz üretemiyoruz. Konusunda dünyanın en iyilerini tercih ederek, dünya ile aynı anda bu ileri teknolojileri Türkiye’ye kazandırmaya gayret ettik yani bu 18 Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
alanlarda önemli tecrübe sahibi olduk.. Aynı şekilde, dünya ile aynı anda Endüstri-4.0 konusunda farkındalık için gayretimiz de bu nedenledir. Bütünleşik ürün geliştirme teknoloji platformları evrilerek? endüstri 4.0 ortaya çıkmış oldu. Vizyon sahibi olmak çok önemli. Bu tip konular açıldığında veya seminerlerimizdeki yorumlardan bizim bunları yapamayacağımız düşünülüyor veya kendimizde bu cesareti göremiyoruz. Türkiye kendi uzay aracını yapabilecek kabiliyete sahip ama özgüven eksikliği yanında vizyon ve yönlendirme eksikliği var. Herkes mum ışığı gibi kendi etrafını aydınlatmakla meşgul. Biraraya gelsek ve odaklanabilsek, çok daha fazla alanı rahatlıkla aydınlatacak birikimimiz var. Kimsenin kusura bakmasın ama, bir ülkenin gelişmişliği denildiğinde, laftan çok elindeki patent sayısına bakma yeterli olacaktır. Endüstri 4.0, Almanya ve Amerika gibi gelişmiş ülkelerin üretimlerinin hızlı bir şekilde Çin’e kayması nedeniyle, Alman’yanın arayışlarının bir sonucu olarak doğmuştur ve bir hükümet politikasıdır. Amerika’da ise 2004 yılından başlayarak, daralan ekonomi ve savunma sanayiindeki hızlı çöküşe çare üretebilmek amacıyla o yıllarda savunma sanayisini canlandırmak için körfez savaşı gibi yeni savaşlar başlatılmış, paralellinde Endüstri-4.0 gibi üretimde verimlilik çarelerine özel önem ve ağırlık verilmektedir. Tam da bu nedenle, bizde Endüstri 4.0’ü ıskalamadan, odaklanarak üretimde verimliliği ve gelirimizi arttırmamız kendimizi güvence altına almamız lazım. Geri kalmış ülkelerin en temel problemleri; eğitilmiş insan gücüdür. Eğitim yetersizliği nedeniyle endüstrisi geride kalıyor. Bu ülkeler, üretemediği için her şeyi dışarıdan alıyor. Türkiye’de geçmişte bu durumdaydı, ama son 30 yıldır yapılan bazı radikal politikalar ve
yapılan yatırımlar nedeniyle birtakım şeyleri üretir ve ihraç eder hale gelmiştir. Türkiye’de şu an en çok ihracat yapılan sektöre bakıldığı zaman bunun otomobil sektörü olduğunu görüyoruz. Ancak, maalesef üretilen her otomobilin hemen hemen %70 parçası ithal yoluyla geldiği için, yapılan ihracatın ülke ekonomisine katkısı oldukça düşük kalmaktadır. Bunun da sebebi, yüksek teknoloji gerektiren parçaları kendimiz yapabilecek konumda henüz değiliz. Bu çerçeveden bakıldığında, dünya otomotiv sektörüne yön veren Almanlar (bu konuda lider olmalarına rağmen), bulundukları konumu beğenmiyorlar ve 20 sene sonra kendimizi nasıl garanti altına alırız diye durmadan çalışıyorlar. Ülkeyi yöneten politikacılar da dahil olmak üzere, ilim adamları ve endüstri liderleri 2,5 sene önce bir araya gelerek, yeni bir atılım yapma kararı alıyorlar ve bunun da adını ‘Endüstri 4.0’ koyuyorlar. Yapılan çalışmanında havada kalmaması için çalışma grupları oluşturup, icraata başlıyorlar ve aradan geçen bu kısa zamanda dahi, devrim niteliğinde birçok buluş ve endüstriyel gelişmeler başarıyorlar. Bu çalışma gruplarında politikacılar yanı sıra bilim adamları ve sanayiciler yer alıyor. Ana temaları Endüstri 4.0’ın referans mimarisi olup, bunun için öncelikli alanları (siber-güvenlik, insan eğitimi vb) belirleyerek çalışmalar yapıyorlar.. İlk düşünceleri, tüm müşterilerin ihtiyacını karşılayabilecek esnek üretim hattı oluşturarak, tüm müşterilerin ihtiyacını karşılayabilen “Akıllı Fabrika” konseptini oluşturuyorlar. Akıllı Fabrika’ların özünü teşkil edecek şekilde “Siber-Fiziksel” sistemler geliştirerek, bu sistemler kendi kendilerine karar verebilme yetenekleri sayesinde daha önce mümkün olmayan üretim ve verimliliği sağlayan ilk örnek fabrikaları kuruyorlar. Bununla, verimlilik artışı yanı sıra, iş gücünü dengeleyebilme kabiliyeti ile gelirlerde değer artışı sağlıyorlar.
Kısaca dünyanın tamamını saracak bir konseptten bahsediyoruz. Otomotiv fabrikaları, rekabetin en hırçın olduğu alan olduğu için, kârlarını daha da arttırabilmek ve rekabette öne geçebilmek için konuya insansız araçlar gibi inanılmaz yatırımlar yapıyor. Bütün dünyada elektrik ile çalışan arabalara doğru gidiliyor ve onların gelirlerine destek vermeye çalışıyorlar. Kendi arabamızı yapmak düşüncesi çok güzel ancak, bu gelişmeleri dikkate alarak, geceğe hitap eden, rekabetçi konumu olan araçlar yapabilmek için mutlaka inovativ ve ARGE odaklı çalışmalarla yeni teknolojileri içeren ürün geliştirmek gerekir diye düşünüyorum. Biz zamanında kendi uçağımızı, kendi arabamızı yapmışız ama yaptırmamışlar, bir yerlerde taş koymuşlar ve bunları durdurmuşuz. Yeni yayınlanan bir rapora göre, dünya nüfusundan 3,5 milyar insanın sahip olduğu tüm varlıkların eş değerine sahip insan sayısı 62 kişi. Böyle dengesiz bir ortamda yaşıyoruz ve kapitalizm artık, bu vahşi bütçelere sahip ortamlar nedeniyle devlet tanımayan bir boyuta doğru evriliyor. Teknoloji Transformasyonu Bu oluşumda, odak noktası herşeyde olduğu gibi insan, bunun yanı sıra çevre ve teknoloji olmalıdır. Bu üçünü harmonik kullanmamız, bunlara dikkat edilmesi, bundan sonraki bütün politikacılarının ve bilim adamlarının temel parametresi olması lazım. Bir şey yaparken mutlaka önce insanlık düşünülmeli, çevre düşünülmesi, kirlilik ve ekonomi düşünülmesi lazım. Endüstride son dönemlerde birçok araştırmalar yapılıyor. Başka neler yapılması gerektiği konusunda. Bulgular akıldığında, firmaların para harcadıkları en önemli noktalar; %23’ ünü satışını geliştirmek için, %19’ unu EIPS’ ini (?) geliştirmek için, %6’ sını insan kaynaklarını geliştirmek için, % 47’ sini üretim ve tedarik zincirini koordine etmek için harcıyor. Burada en önemli pay global ortamda üretim olarak ortaya çıkıyor. Günümüzde, endüstrinin temel mad-
deleri olan petrol ve üretilmiş mallar, büyük yük gemileri ile taşınmaktadır. Oysa, önümüzdeki dönemde bir taraftan petrolün tükenmesi ve diğer taraftan Endüstri-4.0 kapsamında “Akıllı Fabrika”ların esnek üretim kabiliyetleri sayesinde yerinde üretilecek yarı mamül ve mamül ürünler sayesinde belki de bu tür çok büyük yük gemileri ve taşımalara ihtiyaç kalmayacaktır. Bugün dahi, 3D yazıcılar sayesinde isteyen kendi mutfak eşyasını kendisi evde yapabilme imkanına sahiptir. Bu mümkün. Konu çok yeni olması nedeniyle, Endüstri 4.0’ın tanımı tam oturmuş değil. Ben özetini söylemek istiyorum - Her insanın ihtiyacına cevap verebilecek ürünlerin, her an ve her ortamda üretilebilmesi için esnek üretim hatlarının oluşturulması. – “ Ancak, b urada Endüstri-4.0 yanı sıra, birde 4. Endüstri Devrimine işaret etmekte yarar var. Endüstri4.0 denildiğinde genel olarak “Akıllı Fabrika”lar akla gelirken, Dördüncü Endüstri Devrimi ise, bu değişim ve dönüşümün sonunda, topluma ve yaşamımıza yansıyacak kümülatif etkileri anlatılmak istenmektedir. Bir başka gözle konuya bakmak gerekirse, içerisinde herşey için “Akıllı” nesneler ve çözümler içeren 4. Endüstri Devrimi, bir bakıma sanki “insanı” anlatıyor gibi... Şöyle ki, yapay zeka sayesinde düşünüp kendi kendine karar veren araçlar, hissesed, koku alan, gören, işiten özelliklere sahipler. Bu da bir bakıma insanın özellikleri değilmi?
Endüstri 4.0 Zirvesi İnsanı simüle ettiğiniz zaman bunun sanalıyla gerçeği arasında nasıl bir olay ortaya çıkacak ve “robotlar” kendi kendine ne kadar fazla karar verebilecek ve kendi kendine ne kadar bir şeyler üretebilecek şu anda bununla ilgili çok bir şey söyleyemeyiz. Sanal aleme girdiğiniz zaman, zamanda ve mekanda istediğiniz herhangi bir sınır olmayacağı için, zaman zaman gerçek ortam ile sanal ortamı karıştırır hale gelecek insanlar. Realiteye çok yakın kurgulanmış bir yapı içerisinde insan beyninin hatasını görmeden inanabileceği bir boyutta hazırlarsanız onun çıktısı nasıl olur, bunu bugünün ne psikoloğu, ne fizyoloğu, ne de doktoru söyleyebilir. Çünkü daha bilmiyoruz. Burası karanlık bir bölüm yaşadıkça göreceğiz. Çocuklar nasıl olacak, nasıl büyüyecek; bunları bilmiyoruz önümüzdeki dönemlerde belkide gerçek topraktan yetişmiş bir salatalığı göremeyeceğiz. “Akıllı Otomasyon” ve robotların gelişmesiyle, vasıfsız insanların işlerini kaybedeceği ve işsizliğin artacağı muhakkak. Cahilliğe fırsat yok. Dolayısıyla, bu gelişmelere paralel olarak eğitimin önemi ve insanlarında aynı hızda değişmesi (dönüşmesi) gerekiyor. Bilhassa, ülkemiz açısından bu treni de kaçırmak istemiyorsak, bu bilinçlenmeye bir an önce önem vererek, önce “insan” diyerek bilhassa eğitime ve bu değişimi bilinçli ve eğitimli bireylerle karşılamaya hazırlanmak şart.Ancak, tarih boyunca ve her dönem ve şartta olduğu gibi, su aka aka mutlaka yolunu bulacak ve bir denge sağlanacak. İnsanın sağduyusu her zaman üstün gelir, ben buna inanıyorum.
Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
19
Endüstri 4.0 Zirvesi
Emas Yönetim Kurulu Başkanı Gazanfer Sanlıtop:
“ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ DESTEKLENMELİDİR” O rganize Sanayi Bölgeleri; sanayinin uygun görülen
alanlarda yapılanmasını sağlamak, çarpık sanayileşme ve çevre sorunlarını gidermek, kentleşmeyi yönlendirmek, kaynakları rasyonel kullanmak, bilgi ve bilişim teknolojilerinden yararlanmak, sanayi türlerinin belirli bir plan dâhilinde yerleştirilmesi
ve geliştirilmesi amacıyla; sınırları tasdik edilmiş arazi parçalarının imar planlarındaki oranlar dâhilinde gerekli idari, sosyal ve teknik altyapı alanları ile küçük imâlât ve tamirat, ticaret, eğitim ve sağlık alanları, teknoloji geliştirme bölgeleri ile donatılıp planlı bir şekilde ve belirli sistemler dâhilinde sanayi için tahsis edilmesiyle
oluşturulan ve ilgili kanun hükümlerine göre işletilen mal ve hizmet üretim bölgeleridir. Organize Sanayi Bölgeleri, yukarıda belirtilen özelliklerin dışında “istatistikî bilgiler” ve “ölçülebilirlik” açısından büyük önem taşımaktadır. Çünkü dağınık bölgelerde rastgele yerleşmiş küçük işletmelerin kontrolü ve değerlendirmesini yapmak
Gazanfer Sanlıtop
20 Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
Endüstri 4.0 Zirvesi
oldukça zor, hatta imkânsız gibidir. Bu bölgelerdeki firmalarda ise eleman istihdamı; hammadde kullanımları; elektrik, su, doğalgaz tüketimleri; yapmakta oldukları ihracat ve ithalat bilgileri, hatta vergileri kolayca izlenebilecek durumdadır. Bu bilgiler ışığında gerekli her türlü istatistik hazırlanabilir, planlama konusunda büyük yararlar sağlanabilir.
Ancak devlet tarafından verilen büyük desteklere rağmen, Organize Sanayi Bölgeleri ve Sanayi sitelerinin yapımında büyük zorluklar, aşılması güç engeller hâlâ bulunmaktadır. Gelişmiş, altyapısı daha önceden tamamlanmış alanlarda inşaat yapmak kolaydır. Çünkü hemen yanı başınıza elektrik, su, doğal gaz, telefon ve kanalizasyon şebekeleri
getirilmiş, Size düşen hazırlamak, plerle işe
yollarınız yapılmıştır. tek şey; iyi bir proje bilgili ve deneyimli ekibaşlamaktan ibarettir.
Sanayi sitelerinin durumu ise çok farklıdır. Çünkü o işlerde her şeye sıfırdan başlama zorunluluğu vardır. Yol, su, elektrik, kanalizasyon, telefon, hepsini de siz yapmak zorundasınız. Üstelik bunu yaparken sadece paEndüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
21
Endüstri 4.0 Zirvesi
raya değil, bilgi ve deneyime de ihtiyacınız olacaktır. Her iki konu da çok büyük zorluklarla kuşatılmıştır. Önce bilgiyi ele alalım. Sanayi siteleri, genellikle küçük ve orta boydaki işletmelerin bir araya gelmeleriyle hayata geçirilmeye çalışılıyor. Bunun için, öncelikle konuyu ortaya atacak girişimciler gerekiyor. Onların başlattığı fikir hareketi uygulamaya konulmaya başlanıldığı anda bir yönetim kurulu oluşturuluyor. Kurul üyelerinin işletme sahipleri arasından seçilmesi ise işin olmazsa olmazı gibidir. Çünkü bu konuda dışarıdan birilerini çalıştırmaya, ne maddi olanak, ne de güven vardır. Dolayısıyla, daha işin başında proje yara almıştır. Zira kendi özel işlerinde ne kadar başarılı olsalar da, genellikle inşaat konularında fazla bilgisi olmayan kimseler başa geçiriliyor ve sırf o nedenle, projeler daha işin başında ölü doğmuş olabiliyor. Olayın bir ikinci boyutu daha var. Ortaklar arasında maddi yönden eşitlik sağlamak kolay değil. O zaman ikinci 22 Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
mahzur ortaya çıkıyor. Çünkü yatırım demek, her şeyden önce para demek. Ayrıca paranın düzenli bir şekilde akması gerekiyor. Daha önceki yazılarımda kooperatifler konusunda belirttiğim gibi, sanayi sitelerinin en büyük dezavantajı; “Tavşanlarla kaplumbağaları, kaplumbağa hızıyla yarıştırmaktır.” Çünkü siz ne kadar güçlü olursanız olun, o işyerine ne kadar acil ihtiyaç duyarsanız duyun, en zayıf ortağınızın ödeme temposuna uymak zorundasınız. Devlete ve özellikle kendi bölgelerinde sanayi yönünden gelişme bekleyen bütün belediyelere düşen en büyük görev, araziyi ve altyapıyı önceden hazırlayarak tam bir şeffaflık içinde üyelere uygun bedeller karşılığında ve uzun vadelerle sunmaktan ibarettir. Ayrıca proje ve detay konularında, devlet tarafından şartlara uygun tip projeler geliştirilmeli ve inşaatlar sıkı bir şekilde denetlenmelidir. Üzülerek belirtmek gerekirse; bu konuda devletimiz üzerine düşen görevleri tam olarak yerine getirmemiştir.
Sanayi siteleri inşaatları yıllardır tam bir başıbozukluk içinde yürütülmüş ve her biri çok büyük gecikmelerle ve ortaklar bir şekilde kendi başlarının çaresini bulduktan sonra tamamlanabilmiştir. Siteler tamamlandıktan sonra da başta eleman temini ve ulaşım konularında büyük güçlüklerle karşılaşılmıştır. Eleman çalıştırma konusuna biraz değinmek istiyorum. Son zamanlarda “esnek çalışma” adı altında güzel bir sistem uygulamaya konulmakla birlikte, değişken siparişlerle ilgili olarak geçici eleman temini konusu hâlâ büyük önem arz ediyor. Bu işin yolu da özellikle “Sanayi Siteleri” ve “Organize Sanayi Bölgeleri’nden geçiyor. Çünkü bu yöntemin sağlıklı bir biçimde uygulanabilmesi için iş ve eleman kapasitesinin büyük boyutlarda olması gerekiyor. Bilindiği üzere sabit gider; işletme hiç çalışmasa da yapılması zorunlu olan masrafların toplamıdır. Değişken gider ise; hammadde, enerji ve işçiliklerden oluşur. Üretim
arttıkça, değişken giderler miktarlarla orantılı olarak artarken, sabit giderler teorik olarak sabit kalmaktadır. Dolayısıyla da birim ürün başına isabet eden sabit gider payları azalmakta ve maliyetler önemli oranda düşmektedir. Üretim azalınca ise aynı mekanizma ters olarak işlemektedir. Olaya krizle birlikte baktığımızda ise durum zannedilenden çok daha düşündürücüdür. Çünkü kriz dönemlerinde değişken giderlerin işçilikle ilgili önemli bir bölümü de sabit gidere dönüşmekte ve maliyeti ikinci bir yönden etkilemektedir. Zira boş da otursalar, gerek iş kanunları, gerek vicdani sorumluluklarınız ve gerekse yetişkin elemanları kaybetme riski nedeniyle iş veremediğiniz elemanlarınızı işten çıkaramıyorsunuz. O zaman da çalıştırmadan içeride tuttuğunuz her eleman, masraf yönünden sabit gider unsuru olarak karşınıza çıkıyor. Bu konuda farklı bir örnek teşkil etmesi nedeniyle, bir süre önce
İtalya’da bizzat tanık olduğum ilginç bir durumdan söz etmek istiyorum. İtalya’nın değişik bölgelerinde faaliyet gösteren büyük bir firmanın Milano yakınlarındaki depolama bölümünü geziyorduk. Sözünü ettiğim bölüm, içerisinde tren istasyonu bile bulunan çok büyük ve üstelik tümüyle özel teşebbüse ait olan bir organize bölgedeydi. Bizim ilgimizi çeken esas konu ise işçilerle ilgiliydi. Ülkenin dört bir yanındaki fabrikalardan gelen ürünlerin depolanıp uluslararası pazarlara dağıtımının yapıldığı o dev tesiste müdür dışında, firmaya ait hiçbir eleman yoktu! Ne zaman, ne kadar insana gerek duyarlarsa, o kadar elemanı organize bölge yönetiminden istiyorlar, işleri bitince de hepsini birden geri gönderiyorlardı. Bu ise değişken giderin her zaman üretimle doğru orantılı olarak değiştiği anlamına geliyordu. Yukarıda da belirttiğim gibi böyle bir organizasyonun yapılması ve sağlıklı şekilde işletilebilmesi için, eleman ve işçilik yönünden büyük kapa-
Endüstri 4.0 Zirvesi siteye sahip olan “Sanayi Siteleri” ve “Organize Bölgeler” akla geliyor. Çünkü ancak o zaman, yapılan düzenlemelerin sağlıklı olarak gerçekleştirilmesi mümkün olabiliyor. Böyle bir organizasyon depo tarzındaki işletmelerde yüzde yüzlere varan oranlarda verimli olurken, hassas ve deneyim isteyen konularda üretim yapan işletmelerde de maliyetler oldukça düşecektir ama yine de bir tasarruf sağlayacaktır. Çünkü geçici eleman temin eden kuruluşlar, elden geldiğince aynı işletmelere aynı elemanları gönderme konusunda titiz davranıyorlar. Bu imkândan yararlanmak isteyen işletmeler, elbette işlerinin hassasiyetine ve deneyim ihtiyacına göre kendi özel şartlarına uygun “çekirdek kadro” oluşturabilirler. Ama kalan sıradan eleman ihtiyaçlarını da o kuruluşlardan geçici olarak sağlayabilirler. O sıradan elemanların zaman içinde daha işe yarar hâle gelmeleri ve devamlı kadroya geçebilmeleri de mümkündür.
Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
23
Endüstri 4.0 Zirvesi
24 Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
Endüstri 4.0 Zirvesi
Siemens Türkiye Genel Müdürü Ali Rıza Ersoy: “2020 YILINDA YİRMİ SEKİZ MİLYAR NESNENİN İNTERNETE BAĞLI OLACAĞI ÖNGÖRÜLÜYOR”
Ali Rıza Ersoy
Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
25
Endüstri 4.0 Zirvesi
Sleketiemens olarak biz bu işi memmeselesi olduğu için yapıyoruz.
Sadece biz değil diğer şirketlerde bir şeyler yapıyorlar ama onlar biraz geriden geliyor ve bu konu ülkede bu kadar yoğun konuşuluyorsa çok ciddi emeğimizin olduğunu düşüyorum. Bizim dört yüze yakın mühendisimiz var ve çoğu otuz beş yaşın altında. Hepsi Ar-Ge yapıyor. Üç yüz tanesi endüstri 3.0, diğerleri endüstri 4.0 üzerine. Global anlamda çalışıyorlar ve Ar-Ge yapıyorlar. Çok başarılıyız o kadar başarılıyız ki 2017 yılı için yüz yeni Ar-Ge mühendisine ihtiyacımız olacak. Gelecek yıl SIEMENS açısından Endüstri 4.0’ın yazılımları dünyanın sadece üç ülkesinde gerçekleştirilecek. Bu ülkelerden bir tanesi Türkiye olacak. Endüstri 4.0 Almanya’nın markası olduğu için şirketler kendi alt markalarını yaratmak zorundalar. Şirketler bize ‘biz nereden başlayacağız’ diyorlar. O zaman iş ticarileşmeye başlıyor. Endüstri 4.0 için yarını beklememize gerek yok, halihazırda 30 civarında teknoloji var. Bu teknolojilerin neredeyse tamamı dünyada mev-
26 Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
cut. Hepimiz 3.0’ da değiliz ki birden 4.0’a geçelim. Hepimizin uzun yolları var. Bu ürün teknolojilerini de öğrenme şansımız var. Bana endüstri 4.0’ı birkaç kelimeyle anlat derseniz: “sanayinin dijitalleştirilmesi eşittir endüstri 4.0” derim. Endüstri 1784 yılında İngiltere’de başlamıştır. O döneme kadar tarımsal bir çizgi izleyen insanoğlu, kas gücü yerine su ve buhar makinesinin icadıyla ilk kez endüstriyle tanıştı. Tarihte görülmeyen, ciddi bir sıçrama oluştu çünkü köyden şehirlere göçler gerçekleşti. Şehirlerde; eğitim, sağlık, sanat, endüstri gibi sosyal olguların var olmasını sağladı. Elektriğin endüstriyle tanışması şu anlama geliyor; elektrik motoru döndürüyor, motor hattı yürütüyor ve böylece seri üretim başlıyor. Seri imalat sayesinde sanayi ürünleri herkesin erişebileceği fiyatlara gerilediği için tekrar sıçrama yaşanıyor. Sonra elektronik devreye girdiğinde otomasyon çağı başlıyor. Otomasyon çağı başladığında üçüncü bir refah sıçraması oluyor. Çünkü otomasyon sayesinde aynı hatlarda çok farklı sanayi ürünleri üretir hale geliniyor.
Şu anda biz halimizden memnun değil miyiz ? Niye 4.0’dan bahsediyoruz ? Endüstri 4.0 dendiğinde aklımıza ilk gelecek olan şey kocaman yazılı bir tehdit... Bu tehdit batının ama bizde batının bir parçası olduğumuzdan aynı zamanda bizim için de, ülkemiz için de büyük bir tehdit. Çünkü doğunun sanayi üretimi batının sanayi üretimini geçti. Yani endüstrinin başlangıcından itibaren krallığını koruyan batı tahtını doğuya kaptırdı. Şimdi soru şu: Batı buna izin verecek mi? Hayır. Mücadele edecek fakat başarılı olacak mı? Olmayacak mı? Bunu zamanla göreceğiz. Ucuz iş gücü, göreceli iş gücü üzerinden bir rekabet var ve endüstri 4.0 öncesi doğu koltuğu kapmış durumda. Batı da üç konuya konsantre olursam, tekrar eski koltuğumu kazanmış olurum diyor. Bu konuların birincisi; yeni jenerasyon (nesil) ürünlerini o kadar hızlı üretmeliyim ki ben o ürünü pazara sunduğumda doğu beni taklit edemeden bir sonraki bölümden sunabileyim. Kısacası hız. İkincisi esnek hatlar... Doğunun avantajı, hattı bir yere kuruyor, ucuz isçileri de etrafına yerleştirip aynı üründen üretiyor ve ucuz isçiler
Endüstri 4.0 Zirvesi
Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
27
Endüstri 4.0 Zirvesi
sayesinde rekabeti yakalıyor. Batı da “ben bunun tam tersini yapmalıyım” diyerek , yani hattı durdurmaya gerek kalmadan kişiselleştirilmiş ürünleri aynı hatta üretebilecek yani esnek hatlar yapmak istiyor. Peki bunu yapınca ne olacak? Gelecekte ürünler kişiselleşmiş olacak. Doğu bunu yapamıyor. Çünkü hattı durdurmadan farklı bir ürüne geçemiyor. Üçüncü konu ise verimlilik... O kadar verimli üretim gerçekleştirmeliyiz ki; Çin’den ucuz olsun. Bunun tek yolu da insanı sistemden çekme. İnsanı sistemden çektiğiniz zaman iki mucize eş zamanlı gerçekleşiyor. Bunlardan biri sistem geçmişte olmadığı kadar mükemmel, yani hatasız çalışıyor. Diğeri ise sistem geçişi olmadığı kadar ucuzluyor çünkü pahalı olan insan... Endüstri 4.0 dediğimizde akla gelen bir başlıkta insansız ortamlar yaratmak. İlk duyulduğunda negatif gibi bakılabilir ama hemen atlamayın bekleyince göreceksiniz ki; çok güzel bir şey olacak. Endüstri 4.0’ın kendi içinde tarihi var. O tarihler şunlar; 2011 yılında Language Sanayi Fuarında konuşulmaya başlandı, 2012 yılında Alman hükû28 Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
meti bu konuyla ilgili 40-50 kişilik bir takım kuruyor. Bu takımlar bir yıl boyunca Almanya’nın gelecekteki 20 yıllın yol haritasını hazırlıyor. 2013 yılının nisan ayında Almanya: “Ey dünya ben kendi endüstrimi 3.0’dan 4.0’a önümüzdeki 20 yıl içinde geçireceğim, yol haritamda bu” diyor. Böylece 2013 yılında tamamen endüstri 4.0 konuşulmaya başlıyor. Bunlardan on ay sonra SIEMENS Türkiye olarak bizde İstanbul’da basın toplantısı düzenliyoruz ve “Ey ülkem, Almanya 4.0’a adım atmaya başladı. Gelin bunu ıskalamayalım” diyoruz. Biz geçen zamanlardan anlıyoruz ki; ıskalamıyoruz ıskalamayacağız da… Şimdi, ‘İşletmemde ya da fabrikamda ne yapmalıyım ki Endüstri 4.0’a geçiyorum - geçtim’ diyebileyim sorusunun cevabını arayacağız. Aslında farklı yaklaşımlar var. Bu geçiş sürecinde Almanya kendine 20 yıl öngörüyorsa bizimde kendimize 30 yıl öngörmemiz lazım. Gelecekte hiç bir ürün daha önce üç boyutlu yazılımlarda dizayn edilmeden fiziksel dünyaya geçmeyecek. Fiziki dünyada bunu deneme yanılma yöntemiyle yaparak hem
para harcayacaksınız, hem de zaman kaybı olacak. Halbuki bunu üç boyutlu simülasyonlarda yaptığınızı varsayarsak; bir gecede tüm fabrikayı değiştirebilirsiniz. Bu yöntem zamandan tasarruf sağlar ve ucuz bir yöntem. Bir sonraki teknoloji, 2020 yılında yirmi sekiz milyar nesnenin internete bağlı olacağı öngörülüyor. Beş sene sonra çiplerimiz bağlanmaya başlayacak. ‘ Ben istemem bağlatmam’ derseniz faydası olamayacak. Çünkü zaten şu an cep telefonlarımız üzerinden yirmi dört saat izleniyoruz, bir şey fark etmeyecek, elimiz mahkum kalacak. T.C kimlik numaramız olmayacak. Hepimiz nesneymişiz gibi IP numaramız olacak. Eğer bunu yapmazsak, sistem dışında kalacağımız için kaybolacağız. Hepimiz bu teknolojilerin içinde bulunacağız, kurtuluş yok. ‘Olmaz böyle şeyler’ falan demeyin, zaten elli sene önce bırakmalıydık bu ‘olmaz’ kelimesini... Gebze’ye yeni fabrikamızı kuruyoruz, Kartal’daki teknolojimiz eskidi. Yeni bir hat olacak, üretim hattı, elektronik cihazlar üretir olacağız. ? Burada kurulumu yapanlara aylar önce ‘bu
hatlardan herhangi birisiyle arıza yaşandığında insan girişimi olmadan diğer hatlar birbirleriyle konuştuktan sonra o hattın üretimini üstlenebilirler mi ?’ diye sorduk. Yaparız dediler, üzerine çalışıyorlar. Eğer bunu yapabilirsek, başarabilirsek Türkiye’de bir ilki gerçekleştirmiş olacağız. BÜYÜK VERİ VE ANALİZİ 2020 yılında verilerin elli misli artması bekleniliyor. İnsanlık tarihinde ne siyasal ne kültürel ne ticari hiçbir şey on yılda elli misli kadar artmadı. Önce hız artardı ve hızlanırdık. Geleceğin sanayisi, akıllı telefonların son bir kaç yılda hayatımıza bu kadar çabuk girmesi ve hayatımızı yönlendirmeye başlaması gibi olacak yani çabuk alışacağız. Geleceğin sanayi işçileri de; bugünkü gibi olmayacak her yeni ürün geldiğinde kullanma talimatları olmayacak. Gözlükler olacak, talimatlar gözlüğün önüne gelecek, ürünün önünde kamera olacak ve hata olursa gözlükler söyleyecek. Son alt teknoloji olarak siber güvenlik... Bugün idare edebiliyoruz ama geleceğin çok karmaşık fabrikalarında insanların ve robotların yan yana çalıştığı ortamlarda hack-in iyi niyetle sadece hacklemek istemesinden daha önemli hata yapmasıyla insanların ve robotların girmesini hiç kimse görmek istemeyecek. Siber güvenlik; geleceğin en önemli konularından
bir tanesi olacak. Yani güvenlik insanlık tarihi boyunca ortadan kalkmadı, kalkmayacak. Dolayısıyla çok ciddi tehditler devam edecek. Eğer bu teknolojileri şirketinizde ya da fabrikanızda uygulayabiliyorsanız ‘Endüstri 4.0’a geçtim’ diyebilirsiniz. DÜNYA’DA NELER OLUYOR ? Almanya’da Amberg Fabrikası’na sanayi bakanı ile birlikte gitmiştik. Fabrikada insan sayısı azdı, dolayısıyla kas gücü yoktu. Endüstri 4.0 iki büyük vaatle geliyor. Biri çok insancıl (insani) olması yani bir insanın eğitimini, bilgisini, öngörü kabiliyetini, takım çalışmasını, problem çözebilme kabiliyetini ve program analizi kabiliyetini kullanmasını istemesi. İkincisi de daha az elektrikle daha fazla üretmek. Bu fabrikada, fabrika alanını ve çalışan sayısını değiştirmeden dokuz yılda dokuz misli arttırmışlar. Bin değişik ürün üretebiliyorlar. Çok robot var ve işi onlar görüyor. İnsan etkisi çok az sadece yüzde 25... Bu yüzde yirmibeş; satış, muhasebe, pazarlama, programlama, mühendislik gibi meslekler. Hata oranı yok denilecek kadar az. Çünkü insanı sistemden çekmişler ve sistem mükemmel çalışıyor. Mesela Çin, ucuz iş gücüne dayalı global rekabet avantajını batıdan tekrar aldı. Bir kaç saat sonra kaybetmeye başladı. Çin’in robotlaşma
Endüstri 4.0 Zirvesi hızı batıdan daha yüksek, fakat çok endişeleri var. Mesela yıllarca Çin’e Almanlar yatırım yapardı. Son iki yıldır; Çinliler Almanya’da yatırım yapıyorlar. Bu konuyla ilgili farklı faktörler var. Örneğin işçiler; sanayi işçileri köyden geldi. Çünkü şehirde sanayileşme daha yeni başlamıştı. Önceleri köylüler şehirlere gelmiyordu. Hiç insani olmayan barınma şartlarından dolayı. Kapitalist sisteme köylü gelmek istemiyordu. Bir zamanlar sadece köyden şehre ev almak için giderlerdi o da kısa süreliğine. Finlandiya’nın şu anda bile sanayisinin yaklaşık yarısı internete bağlıymış ve gelecekte sürpriz; Endüstri 4.0 ülkesi olabileceğini düşünüyorum. Şu anda bizim endüstrimizin; 2.0 ile 3.0 arasında bir yerlerde olduğunu düşünebiliriz. 2.0’ı geçtik her yerde elektrik var, onda sorun yok. 3’0’ı geçmiş 4’0’a yakın şirketlerimiz de var. Savunma Sanayi, Otomotiv Sanayi, Havacılık sanayinin büyük bölümü bu kategoride. Eğer fabrikanız tam otomatik ise 4.0’dan bahsediyoruz demektir. Türkiye’nin Endüstri 4.0’da nasıl bir format izleyeceği yani yol haritasını; 2017 yılının ilk baharında hazırlamış olacağız. Almanya’nın yol haritası; 2013 yılında hazırdı. Biz 2017 diyoruz dolayısıyla sadece 4 yıl geriden gitmiş olacağız ve böylece de endüstri 4.0’ı ıskalamayacağız.
Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
29
Endüstri 4.0 Zirvesi
ŞİMDİ NE OLACAK ? Türkiye’nin hiçbir komşusunda seksen - doksan yılda içselleştirilmiş kapitalist anlayışlı iş dünyası yok. Bizim hocalarımızın yetiştirdiği gibi mühendisler, ekonomistler yok, bizim gibi gaza gelmeye müsait bir toplum yok. Lojistik avantajımızı kullanarak, batıdaki üretim şansını yakalayabiliriz. Endüstri 4.0’daki “tehdit” kelimesi şimdi “fırsat” oldu ve ben eminim ki beş - altı yıl sonra çok ciddi şekilde ülkemizde üretim yapıyor olacağız ve bağımsızlığımızı tam anlamıyla kazanacağız. İŞSİZLİK İşsizlik değil de tam tersi istihdamdan artışından bahsediyoruz. Su
30 Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
buharı bulunduktan sonra, elektrik bulunduktan sonra işsizlik olmadı, dijitalleşmeden sonrada olmayacak. Bilgisayarlardan sonra bile on beş – yirmi tane yeni meslek ortaya çıktı. Daha da adını bilmediğimiz on altı yeni meslek, 2020 yılında yani dört yıl sonra icra edecek. Bundan altı – yedi yıl önce sosyal medya uzmanı gibi bir meslek yoktu mesela... Dört tane üniversitemizde endüstri 4.0 dersleri kondu, önümüzdeki yıl kırk üniversitede konacak bu dersler. Biz Türk – Alman üniversitesiyle Türkiye’nin ilk endüstri 4.0 laboratuvarını kurmaya çalışırken; Kocaeli Belediyesi Endüstri 4.0 laboratuvarı kurdu. Burdur Sanayi
Odası Endüstri 4.0 kursları düzenliyor. Sekiz ay önce Vestel üç yıllık endüstri 4.0 planları hazırdı. Yine İzmir’de bir şirkette endüstri 4.0 departmanı kuruldu. Biz sanayicilere düşen görev; yönetim kurulunda bu konuyu başlatıp aşağı doğru departmanlar kurmak yani ana yol haritanızı hazırlamaya başlamadıysanız bile başlamanız gerekiyor. Son olarak, biz şu an teslim aldığımız dünyayı çok daha iyi bir şekilde çocuklarımıza devretmek için çalışıyoruz, uğraşıyoruz amacımız da budur. Teşekkürler...
Endüstri 4.0 Zirvesi
Siemens Türkiye Dijital Fabrikalar Bölge Satış Müdürü Hakan Mavruk: “ENDÜSTRİ 4.0’DA FARKINDALIK ARTACAK”
Hakan Mavruk Öncelikle; Endüstri 4.0 ile ilgili dünyada ve Türkiye’de var olan uygulamalara ve 21. yüzyılda bizi nelerin beklediğine değineceğiz.
Eayırtndüstriedici4.0’ın en önemli özelliği, müm-
kün olduğunca karmaşık ürün üretmek. En karmaşık ürünü en iyi maliyete, en hızlı şekilde pazara çıkarmak. Gün artık tüketicinin her zaman kral olduğu, standart üretimin artık bittiği, kişiselleştirilmiş ve farklılaştırılmış ürünleri talebe uygun bir şekilde ve hızlı üretme günü. Amerikalıların çok güzel bir tarifi var ‘eşitlik rekabeti doğurur’ eğer iki ürün eşitse; yani her şeyiyle aynıysa, neye bakıp alınır? Farklılaştıran bir tek fiyat kalır ama diğer taraftan ödeyebileceğimiz bir paraysa karşılaştırmadan o ürün alınır, sadece ödenecek limite bakılır. Daha da ileriye taşıdığımız zaman bu geliştirilmiş ve ütopik gözükmekle beraber - çokta öyle gözüktüğünü düşünmüyorum- internetten 32 Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
lisansı satın alıp kendi evimizde ürünümüzü, üretmeye doğru giden bir noktadayız. Bu vizyonla bile çok ciddi kalemler ortadan kalkabilir, örneğin malzeme -lojjistik- tehdit altında. Ya bugünün trendini yakalayacaksınız ya da fabrika bir anda yok olacak. Yok olma zincirinin halkasının bir köşesinde yer alacaksınız. İnsanların ilk tepkisi genellikle ‘abartıyorsunuz’ oluyor ama abartmıyoruz. Yüzlerce ArGe merkezi yoğun bir çalışma içerisinde. Endüstri 4.0 hayatımıza hiç beklemediğimiz anda, beklemediğimiz bir hızla girecek. NE YAPACAĞIZ VEYA SU AN NELER YAPILIYOR... Kitapçıya gidip kitap alıyorduk fakat bu geçmişte kaldı. Artık herhangi bir e-book üzerinden tabletinize indirebilirsiniz.
Hatırlarsınız eskiden plaklar vardı, artık yerini bir sürü uygulamalar aldı. Herkes her şeyi uygulamalardan indirebiliyor. Teknoloji, bu kadar hızlı değişiyor, bunların hepsi yıkıcı değişimler. Sadece en basitleri gittikçe hayatımızın her noktasında bize dokunacak şekilde ilerliyoruz. ‘Dünyanın verisini bulut teknolojisiyle yukarı taşıyacağız ’ diyoruz. Fakat o veriyi kim koruyacak? Nasıl koruyacak? En çok üzerinde araştırma yapılan konu; yani endüstri security. Türkiye’de şu an bize; ‘bizim firmamız dışarıdan gelecek bir atağa karşı yeterince güvende mi? Lütfen bizi denetleyin’ şeklinde onlarca talep geliyor. Bizde kendimizi geliştiriyoruz, çünkü tehdidi tarif edemediğimiz sürece koruma duvarlarını ayarlayamıyorsunuz. Kendi bilgisayarlarınızın içinde de maksimum seviyede güven-
lik var ayrıca virüsten korumak icin veya tüm güvenliği sağlaması için kurulan programlar var. Bunlara rağmen saldırı altında kalabiliyorsunuz yani bir şekilde güvenlik duvarları aşılabiliyor. O halde saldırıyı önce tarif edebilmek lazım ki; koruma duvarlarını tarif edebilelim. Üretim genel olarak parça parça eklenerek oluşur. Otomotiv, şişeleme gibi üretimin bir kerede bitmediği, bir hat üzerinde gittiği fabrikaların ve makinelerin üzerine odaklanacağız. Bunun yanında; petrokimya fabrikalarını, gübre fabrikalarını, maden arama veya deniz altından petrol çıkartma platformlarını ön plana çıkartarak yolumuza devam edeceğiz. Bunları yaparken ilk yapmamız gereken; ürünün tasarımı, üretimin planlanması, ürünün vergisi ve bunun tamamının servisi. Bu aslında uygulanan bir proje, biz bunu yaymaya çalışıyoruz. Fakat olmayan, bulut teknolojisi. Fabrikalar; nerede olursa olsun, bütün verilerin yukarda bulut teknolojisiyle birleşip birbirlerine veri aktarabildikleri bir ortam. Bütün üretimin bir noktada gözlemlenebildiği ve burada biriken verilerin tamamının sentezlenip veri dönüştürülmesi ve onları işlemek. Big data ve veri analizi diye çok büyük bir iş var şu an karşımızda. Basit bir
örnek; cep telefon uygulaması, bir makinenin yanına koyup bir dakikalık kayıt yaptıktan sonra o kayıttan makinenin hangi parçasının ne zaman bozulacağını sadece sesini dinleyerek öngörebilen bir programın varlığını ve bunun bulutta durduğunu düşünün. Fabrikaya bağlı bütün o cihazların bu şekil öngörüler sonucunda, bizi bilgilendiren veya bize yönlendirebilen endüstri 4.0 yani en önemli özelliği bilgi tabanlı olması. Benim bir veriyi analiz edebilmem için o verinin ne anlama geldiğini adlandırabilmem lazım. Bunun arkasında yatan ne olacak, o işin detayı (matematiksel kısmı) ama işin özü bugünden daha fazla çünkü endüstri 4.0 nedir diye sorulduğunda ‘ kas gücünden beyin gücüne geçiş ‘ diyorsak o zaman beynimizi daha fazla kullanacaksak beyin aktivitelerinin yoğun olarak kullanılacağı yerde kesinlikle analitik kısım olacak. O analitik kısmı da yapay zekânın gelişmesiyle bizimle yarışır bir halde paralel veri olacak ve biz onlarla yarışacağız. Şimdiden gözüküyor ki; biz algoritmaların kurgulamayı bitirdikten sonra bu verileri işlemeyi bilgisayara devrettiğimizde onla yarışamaz bir hale geliyoruz. İnanılmaz verileri 15 dakikada önümüze sunabilen bilgisayar programları var. Bunları
Endüstri 4.0 Zirvesi biz yaptık, şimdi bizimle yarışıyorlar. O nedenle yaptığımız her şey yarın bize dönecek ve beynimizi yarattığımız beyinlerden daha iyi kullanmak zorunda kalacağız. Gelecekte halen yarışabiliyor olmak için... Dijital ikizlik noktasına geldiğimizde, tasarladığınız veya üretmeyi planladığınız bir ürünü (ne olduğu çok önemli değil) ya da makineyi önce dijital ortamda tasarlıyorsunuz. Her şartta testlerini yapıyorsunuz, çalıştığını görüyorsunuz sonra fiziksel ortamda bunu üretmeye başlıyorsunuz. Dijital ikizlik dediğimiz sayısal ikizlik prensibi; önce bilgisayar ortamında; net, tereddütsüz, çalıştığından ve verimliliğinden emin olduğumuz, kesinlikle bizim beklentilerimizi karşılayacak bir ürün olduğunu gördükten sonra üretiyoruz. Bunların tamamı; ürünü, süreçleri, makineleri bir tarafta tasarladığınız sistem, endüstri 4.0’ın ruhuna aykırı. Bunların tamamı bir ortam, bir platform içerisinde ve tek elden yapılması gerekiyor. Ana konumuz; ürünün bir noktada değil, bir çok noktada üretiminin devam etmesiyle mümkün olan, bütün fabrikanın ya da bütün üretim tesislerinin birbirini de besler şekilde, akışın olup olmadığını kontrol edip daha iyi görmemizi sağlayacak
Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
33
Endüstri 4.0 Zirvesi
bir platform üzerinde durmaktı. Bir robotun çalışması için gerekli olan programlar neyse onları da dijital ortamda tasarlayıp içine yükleyebiliyorsunuz. Her şey hayali ortamda veya siber ortamda ama tek gerçek yazılan kodlar. Bu platformda gerçek robot neler yapabilir görebiliyorsunuz. En çok karşılaşılan problemler daha tasarlama aşamasından çözülecek. Bir fabrikanın otomasyon içerisinde aklınıza gelebilecek bütün parçaların tamamını donanımsal olarak bu platformda, kullanmanız için olanak tanınıyor. Eksik kalmıyor, varsayımsal olarak hiçbir şey yapmıyorsunuz, her şeyi yüzde yüz tasarlayıp test ediyorsunuz ve bunu hayata geçiriyorsunuz. Bütün fabrikalarda, bulutta biriken veriler analiz edilir. Ürünün herhangi bir yerinde problem varsa hızlı bir şekilde uyarı yapılır. Bu uyarıların akabinde eksikleri gidermek için tekrar dizayn aşamasına dönülebilir. Geri bildirimlerin verildiği ürünlerde değişiklikler yapılır. Ürünün ömrünü uzatmak amacıyla çalışmalar gerçekleştirilir. Örneğin, bir noktada sıcaklık yükselmesi olabilir, çevresel şartları yanlış tarif etmiş olabiliriz. Çevresel şartları değişimlere göre 34 Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
uyumlaştırıp dizayn aşamasında hızlı bir şekilde yeni aldığımız verilere bağlı güncel bir tazeleme yapabiliriz. Üretimimizi hızlı bir şekilde daha güvende, daha kalitesi yüksek bir şekle getirebiliriz. Makine tasarımı da mantık aynı şekilde devam ediyor fakat sadece isimler değişiyor. Çocukların oynadıkları bilgisayar veya tablet oyunları aslında oyun gibi görünüyor ama oyun değil. Bu oyunları oynadıklarını sandıkları zaman aslında hiç haberi olmadan oynarken kodlama yapıyorlar, yani kodları kullanmış oluyorlar. Hiçbir şey tesadüf değil, fotoğrafı iyi okumak lazım ve bizimde bunlara hazırlıklı olmamız gerekiyor. Gelecekte üç disiplinli meslekler, örneğin mekatronik daha revaçta olacak. Geleceğin mesleklerden biri de robotların yaratacağı problemlerle ilgili sistemlerin nasıl olacağı... Makinenin Afrika’da çalışmasıyla, İstanbul’da çalışması veya bin metre yükseklikte çalışmasıyla, deniz seviyesinde çalışması arasında inanılmaz değişkenlikler bulunur. Makinenin üzerine yüzlerce sensör (algılayıcı) bulunur. Bu algılayıcılar; nem, sıcaklık, basınç, gürültü gibi dış etkenlere
maruz kalmasa verimliliğinin; yüzden iki yüze, üç yüze çıkacağı varsayılıyor. Çünkü inanılmaz veri biriktirilecek ve bu veriler makinemizin A noktasında yüz verimle çalışırken, B noktasında seksenle niye çalışıyor’u algılayıp hızlı bir şekilde müşteri şikâyet etmeden, gelen verilerle dizaynlarımızı geliştirip ilk servise sunabileceğiz. Daha sonra müşterideki memnuniyeti siz düşünün... Talep olmayan bir şeyi üretmek kayıp olur. Kaynakları doğru ve verimli kullanmak gerekli. Amerikalıların sözüyle örnek vereceğim: “ilerlemiyorsanız geriliyorsunuzdur”. Bence çok doğru bir söz. Bugün siz yapmazsanız başka biri yapacak önemli olan bizim önce yapmamız. Baktığımızda lüks gözüken, yapmasak da olur dediğimiz şeylerin tamamı geleceğin standardını oluşturacak. Burada World Media tarafından organize edilen ENDÜSTRİ 4.0 toplantısı gibi etkinlikler; öngörü ve uzağı görmek açısından çok başarılı, umarım ülkemizde bu konuda farkındalık artar, teşekkür ederim...
Endüstri 4.0 Zirvesi
www.worldmedyatv.com Ekonomi, Sanayi, Otomotiv sektörünün internet televizyonu...Yakında ...
www.makineotomasyondergisi.com Makine - Otomasyon - Elektrik Elektronik Sanayi sektörünün aylık dergisi...
www.kesicitakimlardergisi.com Kesici Takımlar ve Tutucular sektörünün ilk ve tek dergisi...
www.tuningworld.com.tr Otomobil, otomobil yan sanayi ve tuning sektörünün tek dergisi...
www.endustri40dergisi.com 4. Sanayi Devrimi - dijital transformasyon - robotik sektörünün tek dergisi
Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
21
Endüstri 4.0 Zirvesi
ETG Robotics Candan Sezgin Gülünay: “OSMANLIDAN CUMHURİYETE SANAYİLEŞME SÜRECİNDE TÜRKİYE”
ETG ROBOTİC
Candan Sezgin Gülünay
Ssonlarından anayi Devrimi 18.yüzyılın itibaren
Avrupa’da hız kazanırken, Avrupalıların Doğu’yu daha yakından tanımak eğiliminde de belirgin bir artış ortaya çıkmıştı. Romantik bir akım olarak nitelendirebilecek Oryantalizmle kendini gösteren bu ilginin gerçekten romantik bir arka plana dayanıp dayanmadığını ise yaşayanlara geçen yıllar gösterecekti. 1789 Fransız İhtilali’ni takibeden yıllarda Doğu ve Doğulu sıfatları, Batılıların gezi kitaplarında, anılarda, tablolarda, mimaride, ev dekorasyonunda, mobilyada ve daha sonra çekilen sayısız fotoğrafta, yarı imge-yarı gerçek bir imajla yer aldı. Ancak başlangıçta toz pembe görülen bu yakın ilgi ve merak, Sanayi Devriminin Batılı ülkeler arasında yarattığı rekabet ve hammaddeden pay alma mücadeleleriyle, kısa sürede doğal kaynaklarından faydalanılmak iste36 Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
nen Doğuya, doğrudan ya da dolaylı nüfuz etmek ve ona hakim olmak idealine dönüşecekti. Bu nüfuz etme ve hakim olma isteği, Batının önce kendi arasında ve sonra da Doğuyla yasayacağı birçok savaş ve çatışmayı günümüze taşımıştır. Sanayi Devrimi, dünya toplumlarına eşit bir memnuniyet ve refah kazandırmayacak, güç ve paradan yoksun kalanlar için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Sanayi Devrimiyle birlikte yaşam tarzında doğal olandan, kurgulanmış, planlanmış, önceden belirlenmiş olana geçiliyordu. Bunun dışında kalanlar, dışlanmaya, sanayileşen topluluklara yabancılaşmaya ve gittikçe fakirleşmeye mahkûm olacaklardı. Büyük bölümü tarım toplumu olarak doğayla barışık yaşayan, yaşam felsefesini yaşamını sürdürecek kadar üretip tüketmek üzerine kurmuş olan Doğu, Batı’da ortaya çıkan hareketliliği
uzun süre uzaktan izlemiş, buna dahil olmak kaçınılmaz hale geldiğinde ise kendini, sermaye, yeni üretim bilgileri, tesis ve işgücü yönünden arayı kapatamaz durumda bulmuştu. Bu nedenle Doğu’nun ve tabiki Osmanlı İmparatorluğu’nun 19. yüzyıl sahnesine, Batı için istifade edilmesi gereken kaynaklara sahip “edilgen” birer oyuncu olarak çıktığı söylenebilir. 19. yüzyıl, özellikle Avrupa ve Amerika için bir akıl çağı olmayı kesinlikle hak eder, ancak onun bir aydınlanma çağı olup olmadığı, aynı yüzyılda ortaya çıkan kapitalizm ve emperyalizm kavramlarıyla tanışmış, sömürüye maruz kalmış, işkence görmüş ve halen görmekte olan pek çok ülke ve bölge halkı için tartışmalıdır. Sanayi Devrimi temel anlamda bir artı ürün devrimiydi. Sanayileşen ülkeler, seri üretimle kısa zamanda çok sayıda ürün elde ederek, ihtiyaç fazlasını tüm dünyaya satmayı hedefliyorlardı.
Ulaşılmak istenen, yalnızca daha fazla para değil, elde edilen zenginlikle daha konforlu ve kaliteli bir yaşamı temin etmekti. Bu amaçla feodalizmin çöküşünün ardından kölelikten kurtulan az gelirli grupların organize edilmesiyle işçi sınıfı oluşturulmuş, 19.yüzyılın başında Avrupa ve Amerika’da pek çok sanayi kasabası kurulmuştu. Buhar gücüyle önce ağır sanayi tesis edilmiş, eşzamanlı olarak, karada düzenli ulaşımı mümkün kılacak binlerce kilometrelik demiryolu ağıyla şehirler ve ülkeler birbirine bağlanmıştı. İmal edilen farklı fonksiyonlara sahip makineler sayesinde, 19.yüzyılın ortalarından itibaren hassas ve incelikli ürün imalatı mümkün olmuş, makineden makine üretmek kabiliyetine erişilmişti. Bu durum günlük yaşamı kolaylaştıracak yeni icat pek çok alet, araç ve gerecin imalini kolaylaştırmıştı. 19. Yüzyılda icatlara, makine ve ürün geliştirme çalışmalarına önemli miktarda para aktarıldığını, dönemin ünlü İngiliz sanayicisi Rothschild şöyle ifade etmekteydi: “Paranızı kaybetmenin üç yolu vardır: Kadınlar, kumar ve müh-
endisler. Bunların ilk ikisi muhtemel, üçüncüsü ise en kesin yoldur”. Sanayiciler için makine ve teknoloji geliştirme süreci yüksek maliyetleri olan riskli bir işti. Ancak uzun vadeli getirileri ve sağlayacağı kolaylıklar göz önüne alındığında bu işe para yatıranlar pişman olmayacaklarının farkındaydılar. Şimdi, yeni icatlar, geliştirilen üretim bilgileri (know how)ve makineleşme, Batıdaki üretim potansiyelini ve ürün çeşidini hızla arttırırıp, sanayileşen ülkelerde ekonomik büyümeyi sağlarken Osmanlı İmparatorluğu’nda durumun ne olduğuna birlikte bakalım. O yıllarda en dikkat çeken ayrıntılardan biri şudur ki, piyasaya sunulan sayısız çeşitteki Batılı ürüne, Doğuda takas edecek karşılıklar bulmak artık zor olduğundan, Batı ile Doğu arasında çoğu zaman takas sistemiyle yürütülen ticari ilişkiler, 19.yüzyılda neredeyse tamamen nakit paraya çevrilmiştir. Batıda makineleşme, üretim potansiyeli ve ürün çeşidi hızla artarken, Doğu’da geleneksel üretim yöntemleri devam etmekte, çoğunlukla işlenmemiş ya da yarı işlenmiş hammadde ile yarı
Endüstri 4.0 Zirvesi mamul ürün ticareti sürmektedir. Peki Doğu’da hem bitmiş ürün hem de para yoksa durum ne olacaktır? İşte bu soru, 200 yıl sonra bugün halen sormak zorunda olduğumuz önemli bir soru olarak karşımızda durmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu’nda 19. Yüzyıl ortalarına kadar ürün denilince, sipariş usulüyle, belli zamanda, belirli sayıda ve çoğunluğu el emeğiyle üretilen şey anlaşılmaktaydı. Çiftçi ve esnaf devlet politikasına uygun olarak her yıl tüketeceği kadar üretir, ürettiğinin bir kısmını ihtiyaç duyan çevre illere gönderir, bir kısmını ise devlete vergi olarak verirdi. Her tür mülkiyet halk adına devlete ait olduğundan, toprağı ve doğal kaynakları işletenler yaşam boyu devletin kiracılarıydılar. Üretim belli bir kontenjana tabiydi ve genellikle bunu tüketecek olan pazarın büyüklüğündeydi. Bu tür bir sistemde, artı ürün elde etmek ve bunu satarak zenginleşmek mümkün değildi. Halkın yaşamı daima, merkezin öngördüğü sınırlar, kanunlar ve sağladığı imkânlar dâhilindeydi. Durum böyle iken, 1838 yılında Baltalimanı Ticaret Antlaşması’nın
Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
37
Endüstri 4.0 Zirvesi
imzalanarak Osmanlı pazarının önce İngilizler sonra diğer Avrupa ülkelerine kontrolsüzce açılması, pazarı kısa sürede Avrupa ürünlerinin hâkimiyetine mahkûm etmişti. İmparatorlukta sermaye, tesisi kurma, malzeme işleme, üretim yöntemi, organize etme, işletme ya da pazarlama gibi sanayileşmenin gerektirdiği unsurların, yerli girişimlerle sağlanması mümkün olmadığından Osmanlı idarecileri, 19. yüzyılda Batı’dan yalnız gelişen teknolojileri değil, bu teknolojileri kullanmayı öğretecek ve hatta bunları kullanacak olanları da ithal etmek zorunda kalmıştır. Bu hazırlıksız olmanın ve yakın coğrafyadaki gelişmeleri zamanında tahlil edememenin ağır bedelidir. Kendi üretmediği bilgiyi, tesisi, ürünü satın almaya, toptan ithal 38 Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
etmeye ne kadar güç yetecektir? Para verilse bile karşılığında istenen alınabilecek midir? Sanayi ve teknolojiyi Osmanlıya ihraç etmek için çok yüksek ücretler ve ayrıcalıklar talep eden yabancı yatırımcılar, yerli halkı eğiterek üretim sürecine dahil etmek konusunda istekli davranmamışlardır. Yabancıların kendilerine kısa ve uzun vadede zaman ve para kaybettireceğini düşündükleri bu durum, kısıtlı olan Osmanlı sermayesini hızla, yüksek işçi ücretlerinden kaynaklanan bir açmaza sürükler. Yüzyılın ikinci yarısından sonra, tükenen sermaye ve deneyimli eleman yokluğu nedeniyle, imparatorluktaki üretim ve hizmet amaçlı tesislerin önemli bölümü yabancılara kiralanmıştır. Devletin geride kalan yüzyıllar boyunca, sahip olduğu zengin kaynakları değerlendirecek
sistemi kuramamış olması, Osmanlı üreticisi ve esnafını yabancı mallarla arasındaki rekabet gücünü koruyabilmek için uzun ve zorlu bir mücadeleye maruz bırakır. Ancak, bu direnç, ne teknik ne de ekonomik anlamda, yabancıların eline geçmiş olan sanayileşmeyle boy ölçüşebilecek bir güç haline gelememiştir. O yıllarda Osmanlı İmparatorluğu’nun sanayileşen Batılı ülkeler karşısında çizdiği profile bakınca, imparatorluğun yeterli antrenmanı yapmadan maraton koşmaya çalışan bir koşucuya benzediği söylenebilir. Gittikçe açılan arayı, acilen kapatmak için, gelişen sanayi ve teknolojiyi tüm kollarıyla ithal etmek üzerine kurulan politika, kısa sürede iflas etmiştir. Bir süreliğine her şey satın alınabilir, ancak Avrupa’nın sayısız deneme yanılmayla, sanayileşmede yaklaşık 100 yılda elde ettiği birikim, birkaç yıl içinde imparatorluğa nasıl
kazandırılacaktır? Problemlerin net olarak görülebilmesi ve ciddiyetinin anlaşılabilmesi, uzun ve çok sancılı yılların geçmesiyle mümkün olur. Osmanlı idarecileri geçmişin yanlışlarına karşın, durumun düzeltilebilmesi için bir takım adımlar atmış ve yerli sanayinin gelişebilmesi için çaba göstermişlerse de bu girişimler sürdürülebilir olmadığından beklenen faydayı sağlamada zayıf kalmışlardır. İhtisas meclislerinin kurulması, Ticaret Kanunnamesinin çıkarılarak şirket kurmaya ilişkin düzenlemeler yapılması (1850), Islah-ı Sanayi Komisyonu’nun kurulması, fabrika kurmak isteyen girişimcilerin yurtdışından getirtecekleri alet, edevat ve makinelere bir defaya mahsus gümrük muafiyeti sağlanması (1873), 1869 ve 1908 yıllarında kapitülasyonların tanınmayacağına ilişkin yapılan ancak fiilen uygulanamayan bildirgeler ve küçük sermayelerin birleştirilerek milli girişimci oluşturma gayretleri (1908 sonrası) ile yerli malı kullanmaya teşvik kampanyaları bu çabaların belli başlı olanlarıdır. 1917 yılı başında kurulan Milli Fabrikacılar Cemiyeti, ülkenin gerek duyduğu sanayi işletmelerinin kurulabilmesi için, vatandaşlar arasında işbirliği ve güç birliği oluşturmayı hedeflemiştir. Ülke ekonomisinin yabancı vesayetinden kurtarılabilmesi, küçük tasarrufların yatırıma dönüştürülebilmesi için 1 Ocak 1917 tarihli iradeyle Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası kurulmuş, bankanın hisse senetlerinden alabilmek için Osmanlı uyruklu olmak şartı getirilmiştir. Banka, ülkede bayındırlık işleri, tarım, ticaret ve sanayi alanlarında faaliyetlerde bulunacak olan milli şirketlere ortak ve destek olacaktı. Bunu, Anadolu şehirlerinde kurulan bankalar takip etmiş, böylece Müslüman-Türk unsurun, o zamana kadar uzak durduğu bankacılık aracılığıyla faaliyet göstermesi teşvik edilmiştir. Bir araya gelerek tekel oluşturan, ürünlere düşük fiyat biçerek yerli üreticiyi zarara uğratan yabancı ve azınlık tüccarlara karşı, yerli üreticilerin korunmasını ve
örgütlenmesini temin etmek üzere kurulan kooperatiflerle, ticari faaliyetlerin yabancı ve azınlıkların elinden alınarak Müslüman-Türk unsura intikalinin sağlaması amaçlanmıştır. Osmanlı Devleti, ülkede yeni iş kollarının açılmasına olanak tanıyabilmek, geleneksel üretim yöntemlerinden çağdaş üretim yöntemlerine geçebilmek için hammadde, bölge olanakları, doğal kaynaklar, sermaye, nakliye, pazarlama gibi sanayileşme için gerekli kalemler yanında, eğitimli personel ihtiyacının da karşılanması gereğinin bilincine varmıştı. Zira ithal edilen makinelerin işletebilmek için teknik işgücünü ithal etmenin maliyeti çok büyüktü. Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk teknik okul, 1773 yılında Sultan III. Selim tarafından, orduya teknik eleman yetiştirmek amacıyla kurulmuş olan Mühendishane-i Bahr-i Hümayun’du. Ardından, ordudaki el becerisi olan askerleri pratik şekilde yetiştirerek üretime kazandırmak için İdâdi-i Sanayi Alayları kurulmuş, böylece askeri fabrikalarda çalışacak elemanların temini gerçekleştirilmişti. 1860’lara gelindiğinde Osmanlı’nın, sanayileşme çabasına cevap verecek iş gücünün yetiştirilmesinde etkin rol üstlenecek sanayi okulu kurma projesi gündeme alınmış ve bu tasarı ilk kez Niş Valisi Mithat Paşa tarafından 1861 yılında Niş’te gerçekleştirilmiştir. Müslüman ve Hıristiyan kimsesiz çocukları toplayarak, Islahhane adıyla, sanat ve zanaat öğreten yatılı bir hayır kurumu olarak kurulan Islahhanede gündüzleri dışarıdan gelen yetişkinlere de sanat eğitimi verilmiştir. 1869 yılında Sultanahmet’te İstanbul Sanayi Mektebi hizmete girmiş ve ardından imparatorluğun pek çok şehrinde yatılı ve gündüz öğretim veren uygulamalı derslerin yapıldığı sanayi mektepleri açılmıştır. Sanayi Mektepleri dışında Osmanlı İmparatorluğu’nda belli meslekler üzerine eğitim veren ihtisas mektepleri de sanayileşmeye yönelik eğitimde önemli pay sahibidir. Zi-
Endüstri 4.0 Zirvesi raat, çiftçilik, amele mektepleri, bahçıvanlık, ipekçilik, ormancılık, veteriner okulu, şimendifer okulu, mühendis mektebi, posta ve telgraf mektebi, kadastro mektebi, kondüktör mektebi gibi birçok Batılı tipte eğitim veren meslek okulu, yeni iş alanlarında gereken yeni uygulamaları bilen personelin yetişmesine hizmet etmişlerdir. Açılan halka yönelik yaygın eğitim kurslarıyla, 19.yüzyılın son çeyreğinde, ithal edilen alet ve makinelerin kullanımını öğretmek amacıyla çeşitli kişiler ve firmalar tarafından kısa süreli pratik ve teorik eğitimler verilmiştir. Halk arasında en fazla talep gören kurslar dikiş makinesiyle dikiş-nakış, fotoğrafçılık ve daktilo kursları olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nda Teknolojinin Günlük Yaşamda Kullanımı Osmanlı İmparatorluğu’nda halkın günlük hayatta gerçek Batılı yaşam biçimleriyle yakından tanışmasına sebep olan ilk olay, 1853-1856 yılları arasında devam eden Kırım Harbi olmuştur. Ruslara karşı sürdürülen savaş sırasında, cephelerden imparatorluğun liman kentlerine taşınan Türk ve Avrupalı yaralı askerler ile onlara bakmak üzere Avrupa’dan gelen gönüllü ya da görevlilerin şehirlerde bir arada yaşamaya başlaması, Avrupa’da günlük yaşamda kullanılmaya başlanan yeni ürünler ve yeni icat cihazların Osmanlı şehirlerine getirilmesini sağlamıştır. Avrupa malları satan dükkânların açılması, çok sayıda aracı, komisyoncu ve dağıtımcının faaliyete geçmesi, bu savaş sonrasında halk için yabancılarla yaşama deneyimini başlatır. 1851 yılında Londra Cristal Palace’de düzenlenen ilk uluslararası fuarın resmi katılımcısı olan Osmanlı İmparatorluğu’nda, Avrupa’dan ithal ürün ve yeniliklerin ilk olarak saray tarafından denenmeye ve uygulanmaya başladığı izlenmektedir. Türk evi plan tipinde olmakla birlikte tamamen Batılı üsluplar gözetilerek inşa edilmiş olan Dolmabahçe Sarayı, inşasında ve dekorasyonunda Avrupa’da günlük hayatta kullanılmaya başlanmış tüm teknoloEndüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
39
Endüstri 4.0 Zirvesi jilerin kullanıldığı bir saray olmuştur. Kaynağı imparatorluk dışında olan teknolojiyle, bunun ortaya koyduğu her türlü yöntem ve cihazın bilinip kullanılmasında “görenler görmeyenlere anlatsın” metodunun gayri ihtiyari kullanıldığı anlaşılır. Zira halk günlük yaşamda kullanılmak üzere tasarlanan pek çok teknoloji ürününü ilk olarak, bir gazetede, bir mağazada, resmi bir dairede ya da zengin bir komşusunda görerek kullanımı hakkında bilgi sahibi olmuştur. Teknolojik ürünü edinme ya da onu kullanabilme süreci, ürünün niteliğine göre farklılık göstermiştir. Bir gramofonu, dikiş makinesini ya da sobayı hemen satın alıp nasıl kullanıldığını satıcısından ya da bir kullanıcıdan öğrenip onu kullanabilirken, telefonu kullanabilmek için hat çekilmesini, havagazlı bir şofben içinse eve havagazı bağlanmasını beklemek gerekmiştir. Adları yeni verilen, biçimleri ilk kez belirlenen birçok araç-gerecin tasarımında, pek çok farklı dekoratif öğe kullanılmış, yeni teknolojiyi kullanan ürünlerin görsel yönüyle de ilgi çekmesine gayret edilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nda bir ürünün icat, üretim ve dağıtımını üstlenen kişi veya kurumlar için tescil ve patent haklarını düzenleyen kanun, 22 Mart 1880 tarihinde ilan edilmiş ve imparatorluk sınırları dahilinde “ihtira beratı” uygulaması başlatılmıştır. 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda görülen, teknolojik yeniliklerin temsilcisi araç ve gereçlerin büyük çoğunluğu Avrupa ve Amerika kökenliydi. İmparatorluğa yedek parçalarıyla beraber doğrudan ithal edilen bu araç-gereçler karşısında, Osmanlı esnafının, bunların benzerlerini yapmaya çalıştığı ya da kendine ait atölyelerde günün ihtiyaçları doğrultusunda kendi tasarladığı ürünleri imal ederek, gelişmelerin ardında kalmamaya gayret ettiği görülür. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren, Avrupa’dan gelen benzerleri örnek alınarak çamaşır kazanları, basit tarım aletleri, su pompaları, buğday öğütme makineleri gibi fazla ayrıntısı olmayan, 40 Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
ağır sanayi gerektirmeyen ve kas gücüyle çalıştırılabilen birçok araç ve gerecin yerli versiyonları üretilmiştir. Osmanlı üretici esnafı bu yolla, bilinçli veya bilinçsiz olarak Avrupa ürünleriyle rekabete girmiştir. Osmanlıda üretim yapanlar, hammaddeyi işlemek suretiyle servetin artmasına hizmet eden kurallar ve sanatların hepsini sanayi kabul ederler. Bu nedenle, üretimde sanat, zanaat ve sanayi kavramlarının çoğu zaman bir arada ve aynı anlamda kullanıldığına tanık olunur. Ürüne dönüşen icatlar, Osmanlı pazarına girmeden önce, ürünün pazarda dolaşımına izin verecek olan ve aynı zamanda en büyük alıcı konumunda bulunan devletin ilgili birimlerine sunulmuştur. Eğer yeni ürün ya da makinenin yararı görülmüş, her seviye ve durumda kullanımı uygun bulunmuşsa, ilgili dağıtımcı, satıcı ya da kurucu şirkete, alınan onay ve izinler doğrultusunda pazara girme, uygulama yapma izni verilmiş ve imtiyaz tanınmıştır. İmparatorluğun Avrupa’da geliştirilen teknolojilerden haberdar olmasını sağlayan en önemli aktivite uluslararası fuarlardır. Siyasi ve ekonomik durumun elverdiği zamanlarda bu fuarlara katılan Osmanlı Devleti, katılamadığı fuarlara gözlemciler yollamış, yeni gelişmeler konusunda rapor ve izlenimlerini almıştır. Fuarlarda Osmanlı Devleti’ni temsil edecek ürün, sergi pavyonu ve aktiviteler dikkatle belirlenmiş, gönderilecek malzemenin seçimi için ülke genelinde yarışmalar düzenlenmiştir. Osmanlı İmparatorluğu tarafından organize edilen ve 27 Şubat 1863’te İstanbul Sultanahmet’te açılan uluslararası sergi sırasında, imparatorluğa gelen ilk organize turist grupları da misafir edilmiştir. Sergi-i Umum-i Osmanî adıyla gerçekleşen sergi, Avrupa’da büyük ilgi uyandırmış, başta Viyana olmak üzere çeşitli Avrupa şehirlerinden aralarında gazeteci, işadamı ve fabrikatörlerin bulunduğu gruplar, sergi için İstanbul’a gelmişlerdir. El emeği ürünlerle, makineleşmenin getirdiği seri üretime dayalı ürünleri
bir arada tanıtan fuar katalogları, Osmanlı piyasasının yeniliklerden haberdar olmak için her zaman ilk başvurduğu kaynaklardan biri olmuştur. Halkın teknolojik ürünleri tanımasında ise resimli gazeteler, dergiler, el ilanları, firma kartları ve broşürler önemli rol oynar. Ticaretin yoğunlaştığı yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı kentlerinde çok sayıda ürün ithal eden kişi ve firma faaliyete geçmiş, bunların bir kısmı Osmanlı piyasasında yer edinip kurumsallaşırken bir kısmı ise henüz yabancı mallar ve yurtdışına alım satım prosedürlerini yeni öğrenen yerli alıcıları dolandırarak ortadan kaybolmuşlardır. Dolandırıcılık vakalarına ait en fazla adli kayıt sigorta, teminat ve ürün garantileri hakkındadır. Tüm bu çabalara rağmen, Birinci Dünya Savaşı başladığında Osmanlı sanayisinde sermayenin yüzde 15’i Türklerin, yüzde 10’u yabancıların, yüzde 75’i ise azınlıkların elindedir. 1913 yılında hükümet kadrolarında çalışanların sayısı 190 bine ulaşmış olup bürokrasi dev bir tüketici kitleye dönüşmüştür. İthalat, transit ticaret, hammadde ihracı, tarım ve el emeğine dayalı ürün ihracının gerçekleştiği bir liman kenti olan İstanbul’da, 20 yüzyıla girildiğinde bankacılık, sigortacılık, ulaştırma, yüksek öğretim, altyapı ve sağlık hizmetleri ana hizmet sektörleri olup, su, elektrik, gaz, aydınlatma, tramvay hizmetlerinin büyük bölümü yine yabancı sermaye yatırımıydı. Türkiye, ancak 10 yıllık savaşın sonunda ulusal kurtuluş hareketi başarıya ulaştığında ve Misak-ı Milli sınırları içinde egemenlik sağlandığında kendine yeten çağdaş bir ülke olma idealine kavuşabilmiştir. Halk yorgun, ülke yetişmiş insan gücünün yüzde yetmişini kaybetmiş, ancak yaşamı yeni baştan üretme azmine sahiptir… ve yeni Türkiye, halkın Çanakkale’den beri hayranlıkla izlediği lideri Mustafa Kemal’le milli kalkınma ve modernleşme yolunda yeniden sayısız reforma girişecektir.
Endüstri 4.0 Zirvesi
SANAYİ 4.0’A YANIT E-F@CTORY
Elektrik, elektronik ve oto-
masyon alanında önemli bir firma olan Mitsubishi Electric, “Sanayi 4.0” olarak da adlandırılan dördüncü sanayi devrimine e-F@ctory konsepti, yani digital fabrikalar ile yanıt veriyor. Üstelik eF@ctory yeni bir oluşum da değil. Mitsubishi Electric, e-F@ctory konseptini kendi üretim bantlarında 2003 yılından bu yana kullanıyor. Bu sayede edindiği tecrübelerini ürünlerine ve dolayısıyla müşterilerine yansıtıyor. Dijital fabrikalarda tüm ürünler internette haberleşiyor eF@ctory konseptinde, fabrika otomasyon alanındaki robotlar dahil tüm yeni nesil ürünler internette haberleşebiliyor. Böylece üretim hatlarını kişisel bazı ihtiyaçlara göre optimize ederek pazardaki rekabet koşullarına ayak uydurmak hiç olmadığı kadar kolaylaşıyor. Yönetimden üretim katına kadar tüm fabrika katmanlarını optimize etmek için ileri teknolojileri kullanan ve üretimde çok ciddi maliyet tasarrufu sağlayan e-F@ ctory, küresel rekabette bir adım önde olmayı sağlıyor. Kendi fabrikasında e-F@ ctory ile üretim kapasitesini yüzde 190 artırdı Mitsubi42 Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
shi Electric’in en önemli avantajlarından biri fabrika otomasyonu içinde tüm prosesleri kapsayan bir çözüm üretilebilmesi. Mitsubishi Electric ile bir fabrikayı yeni endüstri evresindeki tüm ihtiyaçları karşılayacak şekilde kurmak ve kurmadan önce bir sanal fabrika oluşturarak ortaya çıkacak fabrikayı ve üretimi test etmek mümkün. Örneğin, Mitsubishi Electric’in kendi üretim merkezi olan Nagoya Fabrikası’nda e-F@ ctory konsepti kullanıma alındı ve üretim kapasitesinde yaklaşık yüzde 190 artış, üretimde yaklaşık yüzde 180 artış ve sistem içi mimari tutarlarda yaklaşık yüzde 65 düşüş gibi çok etkileyici sonuçlar elde edildi. e-F@ctory konseptine büyük ödül Mitsubishi Electric’in Sanayi 4.0’a yanıtı olan e-F@ctory konsepti, Frost & Sullivan tarafından, “En İyi Uygulama Ödülleri” kapsamında “2015 Frost & Sullivan Güneydoğu Asya Etkinleştirici Teknoloji Ödülü”ne layık görüldü. Bu ödül, yeni iş modelleri, yıkıcı teknolojiler ve mega trendler gibi değişimi hızlandıran unsurların hakim olduğu bugünün ekonomik ortamında, şirketlerin
dönüşüme dayalı büyüme elde etmesine yardımcı olan gelişim ortaklığı şirketi Frost & Sullivan’ın pek çok endüstri ve uygulama sahasında en iyi uygulamaları belirleyen saygın programının bir parçası. Robot Teknolojisi Gelecekteki yeni nesil robot sistemlerinin çok robotlu, paralel yapılı, çok parmaklı eller ve yürüyen makinalar içeren mekanizmalar olacağı öngörülüyor. Robotlar arası veri transferinin hızlanması ile robotlar kendi kendilerini daha detaylı ve koordineli kontrol edebiliyor. Hatta bu bilgileri insan kontrolünden bağımsız kendi aralarında ve fabrikayı kontrol eden ana sistem ile de paylaşıp verimliliği artırmak için hazırlar. Bu noktada ileri robot teknolojisi ile dikkatleri üzerine çeken Mitsubishi Electric; gıda, ilaç, ambalaj, otomotiv, beyaz eşya gibi pek çok sektörde insan kolu veya eline yakın hassasiyette çalışan hızlı robotlarıyla fark yaratıyor. Robotlarının tüm parçalarını da kendisi üreten Mitsubishi Electric, böylece üretimden gelen bilgi birikimi ve tecrübesini robotlarıyla birleştirerek sanayinin farklı kollarına hizmet veriyor.
Endüstri 4.0 Zirvesi
20 Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
Endüstri 4.0 Zirvesi
Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
21
Endüstri 4.0 Robot
ROBOTİK DÜNYANIN ÖNCÜSÜ TÜRKİYE’ DE… Türkiye’ de İleri Robotik Çözümleri Sunmaya Başlayan “Blue Ocean Robotics”, CIOReview Tarafından “ 2016 ‘nın Gelecek Vaadeden En İyi 20 Robotik Çözüm Sağlayıcısı”ndan Birisi Olarak Kabul Edildi.
H aziran Türkiyede
2016 itibari ile de faaliyetlerine başlayan ve bu ayağı ile Eylül 2016 itibari ile Türkiye’ nin en büyük teknoloji bölgesi olan “Bilişim Vadisi”nde faaliyetini sürdürmeyi planlayan Blue Ocean Robotics, CIOReview tarafından oluşturulan 2016 yılının gelecek vaad eden en iyi 20 Robotik çözüm sağlayıcı şirketinden birisi olduğunu açıkladı. CIO Review, 1987’de ABD’de kurulan, şirketlerin bilgi teknolojileri yöneticilerine ve teknoloji konusunda karar vericilere hitap eden global bir aylık teknoloji dergisi. Genel olarak teknoloji dünyasıyla ilgili güncel gelişmeleri ve haberleri yayınlamaları yanında, otomotiv, telekom, lojistik, üretim, tıp, hızlı tüketim gibi sektörlerde dünya çapında sistemleri ve çözümleri inceleyerek yıllık Global İlk 20 Listesi’ni hazırlıyor. 46 Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
CIOReview yönetim editorü “Said Jeevan George” seçilen şirketlerle ilgili olarak “Gelecek vaadeden 20 robotik çözüm sağlayacısı listemize seçilen şirketler, ürünleri ve çözümleri ile kendi endüstrilerinin değişimlerini sağlayan seçkin şirketlerden seçilmektedir. Biz, Blue Ocean Robotics’in robotik alanda değişim yaratan, karşılaştırma standartı oluşturan devrim niteliğinde çözümleri nedeni ile kendilerine bu yayında yer vermekten gurur duyuyoruz” şeklinde ifade etti. CIOReview’ tarafından gelecek vaad eden en iyi 20 Robotik çözüm sağlayıcı şirketten birisi olarak seçilen Blue Ocean Robotics, şirketin robotik alandaki uzmanlıkları, girişimcilik, inovasyon, uluslararası işbirlikleri, tasarım ve geliştirme özellikleri ile bu kulvardaki başarısının temelleri olarak öne çıkıyor. Pazardaki ticarileştirme ve
kendinden önceki teknolojilerin yerini hızlı bir şekilde alan robotları sayesinde mavi okyanus pazarında yer alma başarısı gösteriyor. Son zamanlarda robotik teknolojisi yaygın olarak teslim verimliliği, güvenilirlik, düşük seviye arıza ve yüksek seviye üretkenlik olarak tanımlanıyor. Bu faydalarının yanında iş süreçlerinin tamamını gerçekleştirme, kapsamlı araştırma ve ileri geliştirme çalışmalarıyla kalitenin geliştirilmesi ve robotlar ile bir çok tasarım ve operasyonel kısıtların önüne geçilmesi sağlanabiliyor. En son teknikler ve algoritmler, robotları daha küçük, daha güvenli, daha pratik olarak geliştirilmesine olanak veriyor ve imalat, inşaat, sağlık gibi çeşitli sektörde düşük maliyet avantajı ortaya koyuyor. Üstelik robotik, makina görüşü, güç algılama, konuşma algılama ve ileri düzey mekanik gibi geniş
Endüstri 4.0 Zirvesi
Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
21
Endüstri 4.0 Zirvesi alandaki tamamlayıcı teknolojilerle buluşmasıyla işlevselliği yüksek düzeyde ortaya koyuyor. Farklı sektörlerde robot taleplerini yerine getirmek için Danimarka’ da kurulmuş olan ve 2016 ikinci yarısından itibaren Danimarka - Türk ortak sermayesi ile Türkiye’de de faaliyelerini sürdürmeye devam eden Blue Ocean Robotics, kullanıcıların genel sorunları ve ihtiyaçları için robotlar ve çözümler geliştiren bir firma olarak tanımlanıyor. Dünyanın en büyük 18. ekonomisine sahip olan Türkiye’nin tüm iş alanlarındaki yüksek potansiyeli ileri robot teknolojilerine duyulan ihtiyacı da beraberinde getiriyor. Blue Ocean Robotics Türkiye CEO’ su Bülent Ünsever “Geliştirme ve ticarileştirmelerini yaptığımız yeni nesil robotlar hızla gelişen ülkemizde bir ihtiyaç haline geldi. Günümüzde iş çevrelerindeki başarının ölçütü artık bir ürünün ya da hizmetin üretilebiliyor olması değil, rekabet edebilecek düzeyde kalite ve verimlilikte üretilebiliyor olmasından geçiyor” diyerek ülkemizin robotlara olan ihtiyacını vurguladı. Türkiye’ yi çok kısa zaman önce yeni nesil robotlarla tanıştırmaya başladıklarını ve robotların kısa sürede büyük ilgi topladığını belirten Ünsever, “ Hizmet robotlarını süreçlerine dahil etmeye başlayan şirketler ve organizasyonlar elde edecekleri avantajlarla kurumsal kimliklerine değer katarak dünya pazarında rekabet güçlerini arttırma imkanı bulacaklar” diye ekleyerek değişen ekonomi ve pazarlarda iş çevrelerinin global pazarda rekabet güçlerini arttırmaları yönünde ipuçları verdi.
48 Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
“Biz tek bir müşterinin ihtiyacına özgün bir robot geliştirmesi ile ilgilenmiyoruz” diye sözlerine başlayan Blue Ocean Robotics Holding CoCEO’ su Claus Risager, “ Bizim hedefimiz kendi alanlarında yaşadıkları genel bir sorunu birlikte çözmek üzere kuruluşlarla ortaklık kurarak robotik çözümleri geliştirmek ve geliştirilen bu çözümleri global düzeyde kullanılmasını sağlamaktır” dedi. Şirket — RoBi-X — programı kapsamında işletmelerle işbirliği oluşturarak özgün robotik çözümleri geliştiriyor, tasarlıyor ve ticarileştiriyor. RoBi-X üç adet ortaklık programından oluşuyor. — RoBi-Design, RoBi-Develop, ve RoBi-GoToMarket . Çözüm Belirli bir olgunluk seviyesine ulaştıktan sonra Blue Ocean Robotics bu çözümü yönetmek üzere bir spin-out şirketi olarak ayırıyor. Blue Ocean Robotics’ in bugün geliştirmiş olduğu 14 adet özgün robotu ve spin-out şirketi bulunuyor. “Biz Blue Ocean Robotics olarak her çeşit servis robot teknolojisini tasarlıyoruz” diyen Risager, “ Ürettiğimiz bu robotların çevreyi algılamaları ve aynı zamanda çevre ile etkileşime girebilmeleri için çeşitli algıyacılar ve yazılımlar kullanıyoruz” diyerek robotların dünyaya gelme döngüsünden kısaca bahsetti. Şirket, aynı zamanda önemli ölçüde gömülü yapay zekaya sahip robotlar ve onların işbirlikçi robotlarını geliştiriyor. Bu tip robotlar insanları gözlemliyor, onları tanıyor, yakınındaki kişilere göre davranışını ayarlıyor ve jestler, sesler veya veya gözlemlediği davranışlar sayesinde komutları kabul ediyor.
Blue Ocean Robotics’ tarafından geliştirilen ve ticarileştirilen robotlar arasında; Hastane odalarını dezenfekte eden robot; Metal endüstrisinde metal levhaları standart bükme makinalarına besleyen yardımcı robot; Binaları boyayan ve iskele ihtiyacını ortadan kaldıran robot; Alışveriş merkezleri, hastaneler ve ofis alanları için yeni nesil yerleri temizleyen robot; Hastane ve bakım evlerinde güvenli olarak hasta taşıyan robot; vb.. robotlar bulunuyor. Bunların yanı sıra şirket, parça taşıma, işleme, sanal tedavi, rehabilitasyon, ve sosyal terapi için kullanılan robotları ihtiyaç sahipleri ile buluşturuyor. Blue Ocean Robotics’ in son kullanıcıların spesifik iş zorluklarının üstesinden gelmeleri için sağladığı destek ve aldığı sorumluluk açıkça görülüyor. Şöyle ki ; Blue Ocean Robotics’ in müşteri ve partneri, bir inşaat firması, geliştirilecek bir robotun kolay bir şekilde cam montaj işlemini yapabileceği yaklaşımında bulunan bir ihtiyaç sahibi ; “ Bu İnşaat firması büyük ve ağır camların kaldırılması ve montajında yüksek adetlerde hasarlarla karşı karşıya kaldığını bildirdi” diye açıklayan Risager “ Biz de hasarı muazzam bir şekilde azaltırken aynı zamanda işçi verimliliğini yüzde 40 oranında arttıran cam montajı yardımcı robotunu geliştirdik ” diyerek, robotların günümüz dünyasında birçok zorlukta insanların yardımına koşabildiğini somut bir örnekle açıkladı. Robot endüstrisinin büyük bir azimle ezberlerini bozan Blue Ocean Robotics, 2016’ da büyüme çizgileri doğrultusunda 12 adet yeni spinout şirketi ile pörtföyünü arttırmayı planlıyor. Uzun vadeli hedefleri ile ilgili olarak Risager, “ Biz büyük endüstrilerdeki şirketlerin ilgi uyandıran yeni robotlarla tercih ettiği bir partner olmayı istemekle birlikte operasyonlarımızı global olarak 75 ülkeye yaymak istiyoruz” sözleriyle robotların dünyaya yayılma potansiyelini ifade etti.
Endüstri 4.0 Robot
ABB’NİN İNSAN İŞBİRLİĞİ TEMELLİ ROBOTU YUMİ “2016’NIN EN İYİ ENDÜSTRİYEL ROBOTU” SEÇİLDİ
ABB, Şangay’da düzenlenen CIROS Uluslararası Robot Fuarında teknik inovasyon ve uygulama geliştirme dalında kabul gördü.
A BB, dünyanın ilk gerçek insan işbirliği temelli robotu olan YuMi robot çözümünün, Şangay’da düzenlenen Enternasyonel Robot Fuarında (CIROS) 2016 yılının en iyi endüstriyel robotlarından biri olarak Altın Parmak ödülüne layık görüldüğünü açıkladı. Çin’in Makine Sanayi Federasyonu ve Robot Sanayi Birliği tarafından düzenlenen CIROS fuarı, dünyadaki en büyük üç robot teknolojisi etkinliğinden bir tanesidir. Çin’in 13. Beş Yıllık Kalkınma Planının ve 2025 Stratejisinin bir parçası olarak, CIROS ve Çin Makine ve Elektronik Ticareti gazeteleri tarafından ortaklaşa düzenlenen Altın Parmak ödülleri ilk kez 2016’da gerçekleşti. Çin bu stratejiyle global bir üretim liderine dönüşmeyi amaçlarken, üretkenliğin iyileştirilmesinde ve ülkenin üretim hedefini ‘büyük’ olmaktan ‘güçlü’ olmaya doğru kaydırmakta robotlar kilit bir rol oynayacaktır. Günümüzde satılan her dört robottan biri, dünyanın en hızlı büyüyen robotik piyasası olan, Çin’de satılıyor. Uluslararası Ro-
50 Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
botik Federasyonuna göre, 2015 yılı boyunca Çin’de yaklaşık 68,000 kadar robot satıldı ki bu da 2014 yılına göre yüzde 17’lik bir büyümeye işaret ediyor. Kişisel elektronik cihaz endüstrisi gibi sektörlerde daha özelleşmiş ürünlere olan ihtiyaç ve daha yüksek kalite beklentisi üretim yöntemlerini değiştiriyor. Üretim, aynı ürünü uzun bir süre boyunca seri üretmekten daha kısa bir ticari döngü içinde daha çeşitli ürünlerden oluşan küçük partiler üretmeye kayıyor. Robotlar, sürekli artan çeşitlilikteki tüketici ihtiyaçlarına yetişirken, üretkenliğin sürekliliği ve kalitenin iyileştirilmesi için esneklik ve çeviklik sunuyor. ABB’nin YuMi robot çözümü, özellikle insanların ve robotların güvenli bir şekilde birlikte çalıştığı yeni inovatif yardımcı üretim çözümlerinin önünü açarak tüketiciye yönelik elektronik ürünlerin bu zorlukları aşmasına yardımcı olmak üzere tasarlandı. ABB İmalat Otomasyonu ve Hareket Sistemleri bölümü başkanı Sami Atiya “Çin’deki inovasyon tutkusu olağanüstü. ABB, üretimlerini dönüştürerek esnek, verimli
‘geleceğin fabrikasının’ önünü bugünden açmanın yeni yollarını bulmalarına yardımcı olmak için müşterileri ile birlikte yakın çalışma içerisinde. İşbriliği temelli otomasyon, bu yolculukta kesinlikle büyük bir rol oynayacak” şeklinde konuştu. “Çin’de bu ödülü almak ve dünyanın en önemli robot teknolojisi etkinliklerinde, seçkin rakiplerince kabul görmek ABB için büyük bir gururdur.” 2016 Nisan ayında Almanya Münih’te şehrinde düzenlenen Automatica ticaret fuarında, ABB’nin YuMi robot çözümü, inovatif robot teknolojilerinin ticarileştirilmesinde kazandığı önemli başarılardan dolayı Buluş ve Girişimcilik Ödülü (Invention and Entrepreneurship Award - IERA) ile ödüllendirildi. ABB (www.abb.com) kamu, sanayi, ulaşım ve altyapı alanındaki müşterilerinin performansını artırırken, çevre etkilerini azaltmalarını mümkün kılan güç ve otomasyon teknolojilerinin önde gelen firmalarından biridir. ABB Grup şirketleri 100 civarında ülkede yaklaşık 135,000 çalışanı ile faaliyet göstermektedir
Industry 4.0
HELPING ROBOTS TO COMMUNICATE MORE EFFECTIVELY WITH MACHINES
First international interface standard launched for automated manufacture of workpieces Dr. Hartmuth Müller Klingelnberg
ılips,ndustry 4.0 is on everyone’s but practical implementation is still rather tentative. This is due not least to the lack of standards for linking the digital machines to each other. The VDW (German Machine Tool 52 Industry 4.0 Magazine - January - February 2017
Builders’ Association) in Frankfurt am Main is now engaged in changing this. It has for the first time formulated a comprehensive and nonetheless flexibly applicable standard with which robots or other workpiece carrier systems can be integrated
more simply into a production system. This standard is scheduled for submission to the responsible technical committee of the International Organization of Standardization (ISO) in the upcoming weeks. “We are thus launching a first
Industry 4.0 globally valid standard for interfaces in automated production systems,” says a gratified Dr. Hartmuth Müller, Chairman of the VDW’s “Machine Tool – Automation Interface” Working Group, which has drawn up the standard. Boost for automation It was only recently that the WGP (German Academic Society for Production Engineering) – a grouping of front-ranking German professors in this field – warned the small and mid-tier companies not to miss out on the revolution involved in digitised value creation chains made possible by Industry 4.0. The lack of standards for networking production lines, let alone entire production chains, is deplored not only by academics. “The firms often have to endure protracted struggles before their machines are able to communicate with each other in an automated production chain,” concurs Ralf Reines, a technical consultant at the VDW. The problem is this: “Machines are not going to understand each other if the interfaces concerned are not compatible because they have not been standardised, just as people cannot talk to each other if they don’t speak the same language.” Depending on the manufacturer concerned, signals like “Release the workpiece” and “Place the workpiece in the loading station” have different names, and the meanings behind them are not uniformly defined. This is why, for example, a robot cannot necessarily “agree” with
the processing machine involved on how to load and then process the workpieces. Costly and elaborate reprogramming not required Sizeable production lines are in most cases installed without being able to test beforehand whether the machines are actually able to communicate with each other via the various interfaces provided. The individual machines involved are frequently too large and complex to be transported into a test environment. For this reason, the individual interfaces (i.e. the connections via which the data from the various machines are exchanged with each other) are discussed and coordinated beforehand by system integrators on the basis of numerous documents. Then comes the great moment when the line is switched on – and only too often nothing works. The amount of time and money expended on reprogramming the interfaces can be avoided – if all interfaces conform to a standard right from the start – as laid down in the new standard. “This will impart significant momentum to digitisation of production operations, and is an important step forward on the path to Industry 4.0,” says Hartmuth Müller confidently. New standard is flexibly applicable The newly created standard can be applied on a modularised basis, in order to meet a huge spectrum of disparate requirements – wher-
ever particular workpieces have to be moved from transporting machines to processing machines. This may involve simple removal of a product’s parts or complete complex production lines, e.g. in an automotive production facility, where the workpieces are processed at different machines. In all, users can choose between three stages and different options for interpreting the standards to suit the specific project involved. Certain control system signals can be added or omitted, e.g. depending on whether the processing machine possesses a loading door guarding the machining area or not. The most important safety-engineering-related aspects are also laid down in a special safety interface. In order to guarantee simplicity in actual use, the experts at the VDW have described the standard in an Excel file, with which the signals can be easily filtered for the various stages and options involved. The formal procedure at the ISO begins with a survey on whether the standardisation project is of international importance. For this to apply, at least four countries have to regard the project as deserving of standardisation. Should this be the case, the work involved in international standardisation will be commenced. The experts are in no doubt that this will happen before the end of this year.
VDW Ralf Reines
54 Industry 4.0 Magazine - January - February 2017
Endüstri 4.0 Makale
HAZIRLAYAN: İLKNUR ÇİFTÇİBAŞI
EDevrimi ndüstri 4.0, 4. Endüstri ya da 4. Sanayi Devrimi terimi ilk olarak 2011 yılında Almanya Hannover Fuarı’nda kullanıldı.
Endüstri 4.0 ya da 4. Sanayi Devrimi, birçok çağdaş otomasyon sistemini, veri alışverişlerini ve üretim teknolojilerini içeren kollektif bir terimdir. Üretim sektöründeki önemli endüstriyel devrimler sonrası ülkeler ve şirketler küresel boyutta yaşanan bu değişimlere ayak uydurmak zorunda kalmış ve artan rekabet koşulları arasında rekabet üstünlüklerini devam ettirebilmek amacıyla bazı stratejiler geliştirmişlerdir. Almanya’da gündeme gelen Endüstri 4.0 da bu stratejilerden birinin adıdır. Endüstriyel devrim süreci geçmişten günümüze 4 aşamadan geçti denilebilir. Endüstri 1.0 olarak da adlandırılan birinci süreçte, su ve buhar gücü kullanımı 56 Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
TÜRKİYE’NİN KÜRESEL REKABETÇİLİĞİ İÇİN ENDÜSTRİ 4.0
ile çalışan mekanik sistemler vardı (İlk mekanik dokuma tezgahı-1784). Endüstri 2.0 olarak isimlendirilen ikinci süreçte ise elektrik enerjisinin kullanılmaya başlaması ile seri üretime geçiş oldu (İlk hareketli band sisteminin Amerika’da mezbahada kullanımı-1870). Üçüncü ve şu an genel olarak yaşanan Endüstri 3.0 süreci ise, elektronik ve bilişim teknolojilerinin entegre kullanılması ile başladı (İlk programlanabilir yönetim sistemi SPS-1969). Yeni başlayan dördüncü sürecin en belirgin ayrıştırıcı özelliği ise sanal ve fiziksel sistemlerin entegre olarak kullanılıyor olmasıdır. Endüstri 4.0 temel olarak Bilişim Teknolojileri ile Endüstriyi bir araya getirmeyi hedeflemektedir. İnternete bağlı her nesnenin üretim alanında daha fazla kullanımını içeren bu trend ile birlikte endüstriyel alanda köklü değişimler olacak ve “Dördüncü Endüstri Devrimi – Endüstri 4.0” olarak nitelendirilen yeni bir dönem başlayacak. İnternetin üretimde kullanılması, iş geliştirmedenmühendisliğe birçok yeniliği de beraberinde getirecek. Endüstri 4.0’ın ana bileşenlerinden ilki Yeni Nesil Yazılım ve Donanım, yani bugünün klâsik donanımlarından farklı olarak düşük maliyetli, az yer kaplayan, az enerji harcayan, az ısı üreten, ancak bir o kadar da yüksek güvenilirlikte çalışan donanımlar ve bu donanımları
çalıştıracak işletim ve yazılım sistemlerinin kaynak ve bellek kullanımı açısından tutumlu olması hedefidir. İkinci ve belki de en önemli bileşen ise Cihaz Tabanlı İnternet veya Nesnelerin Interneti (İng. İnternet of Things), yeryüzündeki tüm cihazların birbiriyle bilgi ve veri alışverişi için kullanıldığı, her türlü araç gerece entegre edilmiş, sensör ve işleticilerle donanmış, İnternet bağlantılı akıllı elektronik sistem bu sisteme kısaca Siber-Fiziksel Sistemler (Cyber Physical Systems) de diyebiliriz. Bu gelişmelerle üretim tesisleri; makinelerini, depo sistemlerini, araç-gereçlerini küresel ağlara dönüştürecekler. Üretimde akıllı cihazlar birbirleri ile gerçek zamanlı etkileşim kurarak daha verimli halde çalışacaklar. Böylece ürün geliştirme aşamasında; tasarımdan gerekli malzeme kullanımına, pazarlamadan sevkiyata birçok süreçte daha şeffaf ve birbirine bağlı bir sistem kurulacak. Birbiriyle konuşan, bağlantılı ma¬kineler ürünün kalite kontrolünü yapıp üretim sürecindeki hataları daha hızlı tespit etmeyi sağlayacak.Tüm bu sürecin yönetildiği akıllı fabrikalarda (Smart Factory) büyük veri (Big Data) anali¬ziyle üretim daha verimli hale gelecek. Akıllı fabrikalarda akıllı ürünler üretmek ve bu ürünlerin hayatımızı kolaylaştırması hem de bunu az enerjiyle yapacak olması büyük bir artıdır ancak yeni endüstriye ayak uydura-
Endüstri 4.0 Makale
mayan her şey bu durumdan olumsuz etkilenecektir. Sektörler, insanlar ve elbette ülkeler...
İlişkileri ve Ürün Yaşam Döngüsündeki Müşteri datasının kullanımının artacağını öngörüyor.
Bugün Türkiye, coğrafi avantajı ve düşük iş gücü maliyetiden faydalanarak global değer zincirinde avantajlı konumdadır ancak Endüstri 4.0 dönüşümü bu paradigmayı kökten değiştebilir, %15-20 verimlilik iyileştirmeleri, sanayi üretiminin gelişmiş ülkelere dönmesini sağlayacak ve bu Türkiye’nin Almanya’ya ya da diğer sanayi konusunda ilerlemiş ülkelere göre avantajını kaybetmesi demek.
• Şirketlerin %35’i Endüstri 4.0 adaptasyonu ile gelecek 5 sene sonrasında %20 gelir artışının beklentisinde
Türkiye’de birçok üretici için Endüstri 4.0 unsurları değişik olgunluk seviyelerinde dahi olsa hayatın bir parçası ve Endüstri 4.0’ın Türkiye için sağlayacağı fayda; Verimlilik, Yatırım , Büyüme ve İstihdam alanlarında yüksek ve düşük maliyetli üretim ksır döngüsünü kırmak için de bir fırsat. Pricewaterhouse CooperS’in Endüstri 4.0 özelinde yaptığı anketten çıkan sonuçlar çok çarpıcı. Anket, 26 ülkeden 9 ana sektörden ( havacılık, savunma&güvenlik, endüstriyel üretim, inşaat, kimya, electronic, taşıma, otomotiv, metal & kağıt ) 2.000 katılımcı ile gerçekleştirilmiş. Şirketler, yıllık gelirlerinin ortalamada %2.9 artarken, maliyetlerinin %3.6 düşeceğini bekliyorlar. Diğer sonuçlar ise şöyle:
Özellikle, yazılım alanında geçişlerinin daha kolay ancak üretim süreçlerinde kullanılacak makinelerin hepsinin Endüstri 4.0’ın standartlarına uygun hale getirilmesi ve programlanmasının kolay olmadığı aşikârdır. Ve bunu tek başına şirketlerin yapması da mümkün değildir Sonuçta; * Sanayi kuruluşlarının ve tedarikçilerinin Sanayi 4.0’ı tetikleyen teknolojileri yakından takip etmesi ve kendi iş modelleri üzerindeki etkilerini, fırsatları ve yol haritalarını hazırlamaları gerekmektedir. Ayrıca, özellikle iş gücü ihtiyacının ve donanımının net bir yol haritasını çıkartarak, kurumsal gelişim süreçlerinde buna göre hareket etmeleri daha da önem kazanmaktadır.
• Üretim şirketlerinin %72’si Büyük Veri analizlerinin müşteri
• Şirketlerin %86’si hem maliyetlerde azalma hem de gelirlerde artışı öngörüyor. Aşağıdaki grafik PwC’nin Endüstri 4.0 özelinde teknolojide kurulması gereken yapıyı gösteriyor:
*
Politika yapıcılar ve kamu
tarafında ise özellikle ülke çapında teknolojik altyapının (örneğin telekomünikasyon/bilgi-iletişim alanında) Sanayi 4.0 ihtiyaçları çerçevesinde gelişmesini desteklemek, gerekli yatırım ve teşvik ortamını hazırlamak ve en kritik olarak da uzun vadeli eğitim politikaları ile gerekli nitelikli çalışan ihtiyacının karşılanmasını sağlamak önemli öncelikler olarak ortaya çıkmaktadır. Tüsiad’ın Mart 2016 raporuna göre, Endüstri 4.0 yolculuğunda Türkiye’nin önündeki aşılması gereken engeller de şu şekilde sıralanmıştır: • İşGücü Yapısı o Düşük Sermaye yoğun sistemlere yatırım yapma iştahı o Sınırlı nitelikli işgücü ve ekosistemler o Yüksek işten ayrılma hızı • Teknoloji o Teknoloji kullanımı ve entegrasyon eksikliği o Küçük ölçekli işletmeler o Yeterince gelişmemiş tedarikçiler • Yatırım Beklentileri o Kısa yatırım geri dönüş beklentisi Bu yolculukta, Türkiye’nin uygulamada karşılaştığı işgücü, ölçek ve yatırım gibi birçok yapısal kısıtı da kapsayan uzun vadeli kapsayıcı bir yaklaşımın geliştirilmesi bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017 57
Endüstri 4.0 Zirvesi
WORLD MEDİA ENDÜSTRİ 4.0 ZİRVESİ 2016
WORLD MEDIA olarak bir yayın grubu tarafından ilk kez organize edilen Endüstri 4.0 Zirvesi; SIEMENS’in Altın Sponsorluğunda ve 25 firmanın desteğiyle; yüzlerce firmanın katılımı ve ziyaretiyle gerçekleştirildi. 2017 Yılnda yine aynı dönemde gerçekleştirilecek olan Endüstri 4.0 Zirvesi çalışmaları başladı. Bu yılın görsellerinden seçtiklerimizi aşağıda inceleyebilirsiniz.
62 Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
World Media
KESİCİ TAKIMLAR - TALAŞLI İMALAT METAL İŞLEME ZİRVESİ r
*Kesici Takım *Tutucular *Makine * Cad Cam Cae PLM * Kaynak
SEKTÖRLER
* Kaynak Sarf Malzemeleri *Rulman * Lineer * Aşındırıcılar * İş güvenliği
* Metal İşleme * Borulama * Proses * Otomasyon *Kalıp
TARİH: 17 HAZİRAN 2016 YER : VİALAND PALACE OTEL SAAT: 10:00 - 18:00
Sponsorluk için temas kurabilirsiniz : 0 505 400 94 34 - 0 505 400 94 33
www.kesicitakimlardergisi.com - makineotomasyondergisi@gmail.com
Endüstriyel Borulama - Mekanik Tesisat - Basınçlı Kaplar 2016 / 4
65
Endüstri 4.0 Zirvesi
64 Endüstri 4.0 Dergisi - Ocak - Şubat 2017
World Media
2 . ENDÜSTRİ 4. 0 ZİRVESİ 2 ARALIK 2017 *Otomotiv * Chip * Cad Cam * Lineer * Proses * Ana Sanayi *TedarikSanayi *Kesici Takım * Aşındırıcılar * Plastik *Jant *Vip Dİzayn *Tutucular * İş güvenliği * Fuar *Lastik *Makine * Kaynak * Metal İşleme *Organizasyon *Amortisör *Otomasyon *Rulman * Borulama *Kalıp Sponsorluk için temas kurabilirsiniz : 0 505 400 94 34 - 0 505 400 94 33 www.endustri40dergisi.com - makineotomasyondergisi@gmail.com
WORLD MEDİA BÜNYESİNDE YAYINLANAN DERGİLER Haber İletişim İlker Kaplan WORLD MEDİA Genel Yayın Yönetmeni 0 505 400 94 34 makineotomasyondergisi@gmail.com
Reklam İletişim Hatice Karabay WORLD MEDİA Reklam Koordinatörü 0 505 400 94 33 makineotomasyondergisi@gmail.com
Reklam İletişim Ziya Alkan WORLD MEDİA Reklam Müdürü 0 546 675 59 49 worldmediareklam@gmail.com
Dergilerimizde yerinizi ayırtın, hedef kitlenizi ulaşın!...
www.endustri40dergisi.com
www.makineotomasyondergisi.com
www.worldmedyatv.com
www.kesicitakimlardergisi.com
World Media Bünyesinde yayınlanan Dergilere abone olmak için aşağıdaki hesap numaralarına istediğiniz dergilerin Yıllık abone ücretlerini yatırabirsiniz. İsim soyisim ve adresinizi dekont fotokopisiyle birlikte makineotomasyondergisi@gmail.com adresine mail ya da 0 212 427 00 15 numaraya faks’a gönderebilirsiniz. Ayrıca Aboneliğinizi mail order sistemiyle kredi kartınızdan ödeyerekte yapabilirsiniz.
*Kredi kartınızın ön yüzündeki 16 rakam: .......................................................................... *Kredi kartınızın son kullanma tarihini ay / yıl : ................................................................. *Kredi kartınızın arka yüzündeki üç haneli güvenlik numarası: ..........................................
ABONE FORMU Ad
:...............................................................................................
Soyad
:...............................................................................................
Adres
:...............................................................................................
ABONE FORMU
...............................................................................................
İlçe
:...............................................................................................
Şehir
:...............................................................................................
Posta Kodu
:...............................................................................................
Telefon
:...............................................................................................
Faks
:...............................................................................................
:...............................................................................................
Tarih
İmza
Dergi
İsmi
-
Yıllık Abone Ücreti
Makine & Otomasyon: Auto Tuning World: Kesici Takımlar Tutucular : Rulman & Lİneer: Endüstriyel Borulama: Cad / Cam / Cae / Plm : Endüstri 4.0 : Kaynak Makine :
120 120 120 120 120 120 120 120
TL TL TL TL TL TL TL TL
+ + + + + + + +
KDV KDV KDV KDV KDV KDV KDV KDV