endüstri-4-0-dergisi-19

Page 1

ENDÜSTRi 4.0 Üretim Teknolojileri - Robotik - Endüstri 4.0 Uygulamaları Dergisi - Eylül - Ekim 2020 Yıl : 4 Sayı : 19 Fiyat : 20 TL

GÜNCEL

MAKALE * FESTO İLE TEST KAPASİTENİZİ ARTIRIN

* “TÜSİAD BU GENÇLİKTE İŞ VAR!” 2020 ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU!

*SCHNEİDER DİJİTAL DÖNÜŞÜM RAPORUNU YAYINLADI

HABERLER

FİRMALAR *FESTO *ABB *SCHNEİDER *DASSAULT SYSTEMES *SOLİD WORKS *DELTA *TM ROBOT *HP

*YTECHMAN ROBOT, NTUST EĞİTİM PROGRAMI ÇOK BAŞARILI * “TÜRKİYE’NİN 500 BÜYÜK SANAYİ KURULUŞU” SONUÇLARI AÇIKLANDI

RÖPORTAJ TÜSİAD UYARDI : “SERBESTLİKTEN VAZGEÇMENİN MALİYETİ AĞIR OLUR”

IV. WORLD MEDIA GROUP ENDÜSTRİ 4.0 ZİRVESİ İSTANBUL’DA ... www.endustri40dergisizirvesi.com www.ekonomiknokta.com www.worldmediagroupe.com www.kesicitakimlardergisi.com www.makineotomasyondergisi.com www.autotuningworlddergisi.com www.elektrikpanodergisi.com



EDİTÖR

Yayın Türü Yaygın Süreli

Editör - Künye

Yayıncı Dünya Medya Basın Yayın Reklam Tanıtım Hizmetleri

Ekonomi Küçüldü,

İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İlker Kaplan 0 505 400 94 34

İşsizlik Arttı ?

İdari İşler Müdürü Hatice Karabay 0 505 400 94 33 Reklam Müdürü Zafer Altın 0 546 675 59 49

ilker kaplan

T

UİK’in son derece güvenilir!’ rakamlarına bakarak ekonomi yorumlamak “deveye hendek atlatmaktan” zor olsa da yapmaya çalışalım bakalım. TUİK verilerinde 2. Çeyrek rakamlarında ekonomiye etki eden tek büyüme tarım sektöründe. Bilişim ve yazılım gibi sektörlerde de büyüme olmasına karşın istihdama ve ihracata yansıyan en önemli büyüme tarım sektöründe. Bunun altını özenle çizmek gerekiyor. Bunun dışında endüstri ve hizmet sektörlerinde genel anlamıyla bir küçülme söz konusu.

Muhasebe Müdürleri Sevda Öncü Düzgün Turgut 0 542 292 83 85 Halkla İlişkiler Müdürü Ayşe Savranoğlu Yazı İşleri Simgenur Savranoğlu Grafik Tasarım Ezgi Kamburoğlu Abone Sorumlusu Defne Deniz Kaplan Beste Kamburoğlu Fotoğraf Editörleri Murat Çapkın Sinan Temur

Buna göre, takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi bu yılın ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 16,9 azaldı. Bir önceki çeyreğe göre mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretimi de yüzde 20,2 düşüş gösterdi.

İnsan Kaynakları Müdürü Sibel Şanlı

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre endeks; Ekonomi genel anlamıyla yüze 9.9 daraldı. Ulusal gelirimiz 145 milyar dolar azaldı. GSMH kişi başına düşen gelirimiz 2000 dolar civarı aşındı.

Bilişim Sorumlusu Kerem Mercan

İkinci çeyrekte istihdam yıllık yüzde 2.7 azaldı Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında istihdam endeksi, yılın ikinci çeyreğinde yıllık bazda yüzde 2.7 azaldı. Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında çalışılan saat endeksi, yılın ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 29.3 azaldı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 26.7, inşaat sektöründe yüzde 25.4 ve ticarethizmet sektörlerinde yüzde 31.4 azaldı. Sanayi, inşaat ve ticarethizmet sektörleri toplamında brüt ücret-maaş endeksi, yılın ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 8.4 azaldı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 5.2, inşaat sektöründe yüzde 8.6 ve ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 10.5 azaldı. Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında istihdam endeksi, yılın ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 4.4 azaldı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 2.4, inşaat sektöründe yüzde 3.0 ve ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 5.9 azaldı. Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında çalışılan saat endeksi, yılın ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 28.6 azaldı Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 28.8, inşaat sektöründe yüzde 19.7 ve ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 30 azaldı. Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında brüt ücretmaaş endeksi, yılın ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 18.4 azaldı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 16.5, inşaat sektöründe yüzde 13 ve ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 20.3 azaldı. Tüm bu veriler ışığında “eylülün ağustostan, ekimin de eylülden” daha zor geçeceğini TUİK’in eğip bükerek elde ettiği veriler de kanıtlamış oldu.

İletişim Danışmanı Alper Tuna

Bölge Temsilcileri Çetin Sülün (Ankara) Mesut Karabay (İzmir) Umut Yıldız (Bursa) Avrupa -Almanya - Temsilcisi Pınar Açıkgöz Sosyal Medya Fatma Kurşun Dağıtım Ali Savranoğlu Zafer Kamburoğlu Genel Koordinatör Süleyman Kaplan Hüsniye Kaplan Katkıda Bulunanlar Meryem Savranoğlu Fatma Kaplan Selda Kamburoğlu Dağıtımcı Aras Kurye - PTT - Yurtiçi Kargo Yönetim Yeri Akşemsettin Mah. Güneş Sokak No: 48 D :10 Eyüp / İstanbul Tel:0 850 532 94 68 Fax : 0 212 427 00 15 www.endustri40dergisizirvesi.com www.kesicitakimlardergisi.com www.worldmediagroupe.com www.makineotomasyondergisi.com www.elektrikpanodergisi.com www.autotuningworlddergisi.com www.ekonomiknokta.com makineotomasyondergisi@gmail.com worldmediareklam@gmail.com Endüstri 4.0 Dergisi Basın Meslek İlkelerine Uymaya Söz Vermiştir. İçeriğindeki yazınsal ve görsel malzemeler, izin alınmaksızın; yazılı, görsel, işitsel ve elektronik medyada kullanılamaz. Reklamların hukuki sorumluluğu reklamveren firmaya aittir. Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 2020

3


İÇİNDE İçindekiler

İÇİNDEKİLER

3

Ekonomİ Küçüldü, İşsİzlİk Arttı ... Tüsİad Uyardı : “Serbestlİkten Vazgeçmenİn Malİyetİ Ağır Olur”

6

30

Borusan’ın ABD Zaferİ

Ege Ünİversİtesİ PLM Merkezİ

32

Laboratuvar otomasyonu İçİn tahrİk çözümlerİ

4 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 18 - 2020

3


EKİLER İçindekiler

50

SCHNEİDER DİJİTAL DÖNÜŞÜM RAPORUNU YAYINLADI

ABB Elektrİklİ Araçlar İçİn Teknolojİ 54 Gelİştİrmeyİ Sürdürüyor

0

36

56

eLİF GÜRDAL: EKLEMELİ ÜRETİM; OPTİMUM İMALAT, MAKSİMUM POTANSİYEL DEMEK

SÜRDÜRÜLEBİLİR BAKIŞ AÇISIYLA PLM 68 İŞLETMELERİ

Otomasyon teknolojİ 62 bİleşenlerİnİn uygulanmasından daha fazlasıdır

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 18 2020

5


Tüsİad Uyardı : “Serbestlİkten Vazgeçmenİn Malİyetİ Ağır Olur”

TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski, Türkiye’nin yabancı sermaye girişlerinin azaldığı bir döneme girdiğine dikkat çekti. Kaslowski, piyasada serbestliği azaltmanın maliyetinin yüksek olacağını vurgulayarak, krizden çıkış için 2021 yılına işaret etti. Kaslowski, “Arz ve talepte yaşanan bu büyük duruş iflas oranlarını bu yıl artıracak.” dedi.

C

ovid-19 ile birlikte tüm dünyada olduğu gibi ekonomik ve toplumsal anlamda büyük sarsıntı yaşayan Türkiye, 2018 kur krizinin etkisini atlatamadan yakalandığı bu global krizde önemli bir dönüm noktasında. Dünyada tedarik ağı ve ticaret, özgür, demokratik ortamlara doğru yeni bir yol çizmeye hazırlanırken, tam anlamıyla krizden çıkış için 2021’i gösteren iş dünyası, Türkiye’nin yeni dünya düzeninde yer alabilmesi için serbest piyasadan vazgeçmemesi gerektiğine dikkat çekiyor. Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği Başkanı Simone Kaslowski, Türkiye’nin mevcut tablosunu “Aslında son üç yıldır çok düşük bir

6 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

büyüme patikasında ekonomi, Cumhuriyet tarihimizin ortalama büyüme oranlarının çok altındayız. Bu yıl da ekonomide yüzde 2 oranında küçülme bekliyoruz ki pek çok kurumun çok daha kötümser tahminleri var” değerlendirmeleri ile özetlerken, Türkiye’nin, yabancı sermaye girişlerinin sınırlı kaldığı, yatırımlarını kendi tasarruflarıyla finanse ettiği bir döneme girdiğine dikkat çekti. Negatif reel faizin içeride tasarrufu caydırıcı etki yaptığını anlatan Kaslowski ile Covid-19’un iş dünyasında yaratığı hasarı, dış politikadan ekonomideki son duruma kadar geniş bir çerçevede Türkiye gündemini konuştuk…

TOPYEKÜN DEĞİL DAĞINIK BİR TOPARLANMA ‘İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanan en büyük kriz’ kabulüyle tüm dünyayı bir dönüm noktasına getiren Covid-19 için bir hasar tespit çalışması yaptığınızda, iş dünyasında ortaya çıkan tabloyu özetler misiniz? Talebin çok hızlı ve sert gerilediği, sağlık endişelerinin her şeyin önüne geçtiği bir dönem yaşadık. Ekonomiye sağlanan destekler ile istihdamımızı büyük ölçüde koruduk, finansmana erişim devam etti. Şimdi belli bazı sektörler haricinde talepte güçlü bir geri geliş görüyoruz. Krizin yükü küçük işletmeler ve kayıt dışı çalışan kesim için çok daha ağır. Çünkü destekler kayıtlı çalışmayı şart koşuyor.


Reel kesime verilen destekler de kredi kanalıyla verildi. Orada küçük işletmeler daha dezavantajlı. Ekonomide toparlanma bazı alanlarda ve bazı kesimler için hızlı ve iyi giderken, diğerlerinde yavaş ve maliyetli olmaya devam ediyor. Topyekün değil dağınık bir toparlanma var diyebiliriz. Bu durum eşitsizlikleri de derinleştiriyor. İFLASLAR ARTACAK Önemli bir borç yükü ile Covid-19 krizine yakalanan işletmelerde, nakit akışındaki durgunluk ve borç yükü de düşünüldüğünde yeni bir iflas ve konkordato zinciri yaşanabilir mi? Piyasaya verilen yüklü miktarda krediler işletmelere zaman kazandırıyor. Elbette arz ve talepte yaşanan bu büyük duruş iflas oranlarını bu yıl artıracak. Ama verilen destekler sayesinde bunun bir zincirleme etkiye dönüşmesinin önlendiğini düşünüyoruz. İcra takipleri yeniden başladı. Taşların yerine oturması için biraz daha beklemek gerekiyor. KRİZDEN ÇIKIŞ 2021’DE Sonbahar döneminde ortaya çıkacak tabloya dair öngörünüz ve enflasyon, büyüme gibi temel ekonomi verilerine dair tahminleriniz nedir? Haziran ayı itibariyle talepte güçlenme var. Bundan sonra da toparlanma devam edecek. Ancak son üç yıldır ekonomi zaten çok düşük bir büyüme patikasında, Cumhuriyet tarihimizin ortalama büyüme oranlarının çok altındayız. Bu yıl yüzde 2 oranında küçülme bekliyoruz ki pek çok kurumun çok daha kötümser tahminleri var. Tam anlamıyla krizden çıkış küresel toparlanmaya bağlı olarak ancak 2021’de olacak. UZUN VADEDE YATIRIMCI GİDER Bu sürecin Türkiye ekonomisinde ve geleceğinde ortaya çıkardığı en büyük risk alanları hangileridir?

Türkiye, yabancı sermaye girişlerinin sınırlı kaldığı, yatırımlarını kendi tasarruflarıyla finanse ettiği bir döneme giriyor. Negatif reel faiz içeride tasarrufu caydırıcı etki yapıyor. Dışarıdan sermaye girişi yoksa ya yatırımlar sınırlı kalacak, ya da tasarrufları artırıcı faiz politikasına geçiş yapılacak. Başka türlü ekonomik dengeyi sağlamak mümkün değil. Hem faiz hem kur aynı anda düşük tutulmaya çalışıldığında rezervlerimizde önemli miktarda düşüş oluyor. Daha fazla rezerv kaybı piyasalarda endişeye neden olabilir, kredi notumuzu etkileyebilir. İthalata vergi koyarak da cari açığı sınırlamak mümkün değil. Bu politika girdi maliyetlerini artırarak rekabet gücümüzü azaltıyor. Rezervlerin geldiği noktada dış borcumuzu ödemekte bir zorluk şu anda görmüyoruz, IMF parasına ihtiyacımız yok. Ama serbest piyasa ilkeleriyle uyumlu politikalara ihtiyacımız var. Serbest piyasayı yönetmek ve istikrarlı tutmak kolay bir iş değil. Ama yönetemediğinizde kapatmak ya da serbestlikten vazgeçmenin maliyeti çok yüksek. Piyasada serbestliği azalttığınızda kontrolünüz artar ve kısa vadede fayda görebilirsiniz ama uzun vadede yatırımcıyı kaybedersiniz. Serbest piyasayı güçlendirdiğimiz dönemlerde ekonomimizin sergilediği performans ortada, 1980’li ve 2000’li yılların başında ciddi atılımlar yaşadık. Şu anda tedarik zinciri piyasa kurallarının çalışmadığı, özgürlüklerin güvence altına alınmadığı yerlerden tekrar Batı’ya kayıyor. Türkiye tedarik zincirlerinden pay almak istiyorsa serbest piyasadan asla vazgeçmemeli. Devreye alınan düşük faizli kredi imkanlarının ekonomik toparlanmaya ne kadarlık bir katkısı olduğunu gözlemliyorsunuz? Borçlandırma temelli olarak ilerleyen bu tedbir politikalarına ve sahadaki sonuçlarına dair değerlendirmeleriniz nedir? Hane halkı ve küçük işletmeler böyle durumlarda krediden ziyade doğrudan nakit desteği sağlanmasına ihtiyaç duyuyorlar. Dolayısıyla onlara özel programlara ihtiyaç var.

Ancak unutmayalım ki kriz başladığında ekonomiye çok yüklü miktarda likiditenin çok hızlı bir şekilde verilmesi gerekiyordu. Bunun reel sektöre yönelik büyük bir kısmının bankalar üzerinden verilmesinin uygun bir yöntem olduğunu düşünüyoruz. Ama bankaların tek başına bu yükün altına girmesi de beklenemez. Hazine garantili krediler bankacılık sektörünün bu likiditeyi sağlamasında önemli bir işlev gördü. Bu krediler özellikle KOBİ’ler için can suyu oldu ve çarkların dönmesine yardım etti. Şimdi de talep üzerinde etkili olduğunu görüyoruz. Sanayi üretimi mayısta nisana kıyasla yüzde 17 arttı. Banka ve kredi kartı harcamaları Şubat seviyelerine geri döndü. KRİZLERE ODAKLANMAKTAN ÜRETKENLİĞE VAKİT KALMIYOR Türkiye ekonomisinde kısa ve orta vadede bir düze çıkış bekliyor musunuz? Bu çıkış hangi hamlelerle gerçekleşebilir? Orta ve uzun vadede politikaların nakit akışı-kredi döngüsünden çıkıp temel konulara, verimliliğe, inovasyona, dijital dönüşüme odaklanması gerekiyor. Son üç yıldır krizlere odaklanmaktan ekonomimizin üretkenliği ve rekabet gücünü tartışmaya vaktimiz kalmıyor. Hâlâ masamızda uzun bir yapılacaklar listesi var. Rekabet gücü korumacılıkla değil, kalite ile verimlilikle olur. Kalite ve verimliliğe odaklanıldığında yatırım olur, istihdam olur, ihracat olur. BELEDİYELERİN ÇALIŞMALARI FAYDALI Uzun bir süredir yüksek işsizlik rakamları ve yüksek enflasyon baskısı altında kalan toplumda derin bir yoksullaşma ve sosyal patlama riski öngörüyor musunuz? Krizin etkisiyle zaten kayıt dışı kesimde verilere de yansıyan ciddi bir istihdam kaybı var. Mart ayı verisinde istihdamın 1 milyon kişi kadar azaldığını gördük. Nisan’da da bu devam etti. Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020 9


Makale İstihdam destekleri durursa faydalanan herkesin işsiz kalması söz konusu değil. Çünkü ekonominin açılmasıyla birçoğu işbaşı yapmaya başladı bile. Ancak desteklerin tamamen kaldırılabileceği bir ortam henüz yok. Turizm, taşımacılık, eğlence ve kültürel faaliyetler gibi alanlar hala kapalı sayılır. İstihdam desteklerinin bu tür sektörlerde mutlaka devam etmesi gerekiyor. Yoksulluğu önlemek için gelir kaybı yaşayan hane halkına doğrudan destekler devam etmeli. Belediyelerimizin bu amaçla yaptıkları çalışmaları da çok faydalı buluyoruz. Yoksullukla mücadelede merkezi ve yerel otoriteler işbirliğini artırarak çalışmaları yürütmeli. BELİRSİZLİKLER YATIRIMCIYI ÜRKÜTÜYOR TÜSİAD Üyelerinin yatırım planlarında Covid-19 nedeniyle ne tür değişimler söz konusu? Türkiye’nin yabancı sermaye akışından bu dönemde bir pay alması mümkün görünüyor mu? Türkiye’nin yabancı sermaye akışından pay alabilmesi için yatırımcı güvenini sağlaması gerekiyor. Coğrafi konumumuz ve AB’de Gümrük Birliği içerisinde olmamız büyük avantaj. Bunun üzerine sağlıklı bir yatırım ortamını yani hukukun üstünlüğünü, adil rekabet koşullarını, bağımsız kurumlarca düzenlenen serbest piyasa ortamını koyabilirsek Türkiye bu fırsatlardan çok daha fazla faydalanacaktır. Belirsizlikler şu anda yatırımcıları ürkütüyor. Ekonomide öngörülebilir politika çerçevesine ihtiyaç var. Son dönemde, karşılaşılan sorunları o anda çözmeye odaklanırken ekonominin kurallarını sıkça değiştiriyoruz. Belki kısa vadede sorunu çözüyoruz ama bu yatırımcı için yeterli değil. Onlar 5 yıl, 10 yıl sonrasının planlarını yapabilmek istiyorlar. Yeni yatırımları çekmek için önce burada halihazırda yatırım yapmış olan yatırımcılara nasıl bir ortam sunduğumuz çok önemli. Yeni yatırımcılar onların deneyimlerine ve görüşlerine çok önem veriyor. 8 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

Mevcut yatırımcı yatırımını artırabileceği bir ortam görmüyorsa yenilerini çekmek de zor olacaktır. Sadece doğrudan yatırımcıları da kast etmiyorum. TL varlıklarımıza finansal piyasalarda yatırım yapan yabancı yatırımcı için de bunlar geçerli. Son dönemlerde kamu bankaları başta olmak üzere ekonominin köşe taşlarında gerçekleştirilen atamalar ile ortaya çıkan ‘liyakat’ tartışmasının ve gerçeğinin, Türkiye’nin güvenirliği ve ekonominin geleceği üzerindeki etkilerine dair değerlendirmeleriniz nelerdir? Bir ülke ekonomisine duyulan güven kurumlara ve süreçlere duyulan güvenle yakından ilgilidir. Liyakat ve profesyonel kariyere dayalı etkili bir bürokrasi, kurumlarımızın kurumsal kapasitelerinin sağlanması için elzemdir. Her düzeydeki terfi ve atamada bu ilkelerin izlenmesi gerekir. Örneğin salgın sırasında Sağlık Bilim Kurulu’nda konusunun uzmanı doktorlarımızın yönlendirmelerinden faydalanılması bu mücadeleyi başarıyla götürmemizi sağladı. Her konuda politika yapıcıların konunun uzmanlarıyla çalışması ekonomimizin başarıya ulaşması için son derece önemli. BARO DÜZENLEMESİNİN GEREKÇESİNİ ANLAMAK ZOR Yatırımlar açısından da büyük önem taşıyan hukukun geldiği nokta ve barolara ilişkin son tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Barolar, yargının üç asli unsurundan biri olan savunmanın anayasal örgütüdür. Savunma devlet gücüne karşı bireyi korumak, doğası gereği eşitsiz olan durumu dengelemek için var. Bu önemli kurumu neredeyse tüm baroların karşı çıktığı bir şekilde düzenlemenin gerekçesini anlamak zor. Teklif sahipleri ile büyük barolar arasında başka sorunlar olduğu biliniyor ama çoklu barodaki amacın tatminkar bir açıklamasına henüz tanık olamadık. Baroların, dayanağını anayasadan alan kamusal güçleri var. Dolayısıyla baroları yalnızca bir temsil ya da sivil toplum kuruluşu gibi görmek tartışmaları yanlış bir odağa yöneltir.

Barolar hukuki destek alamayan kişi ve grupların en büyük destekçisi konumunda. Baroların bölünmesinin, bu hukuki korumayı aşındırması önemli bir risktir. ELEŞTİRİDEN BESLENMELİYİZ Bir süredir hukuk, özgürlük ve demokrasi tartışmalarının yaşandığı Türkiye’de, bazı medya organlarına getirilen ekran karartma kararları ve son olarak sosyal medyada kısıtlama tartışmaları gündemde büyük yer tutuyor. Türkiye’nin bu alanlardaki karnesine dair değerlendirmeleriniz nelerdir? Türkiye’de ifade ve basın özgürlükleri geçmişten bu yana zorlanılan bir alan. Bir kez daha basının ceza örnekleriyle karşı karşıya kaldık. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kriterlerinden biri, toplumu şoke eden görüşlerin dahi ifade özgürlüğü korumasında olması. AİHM’in yargı yetkisini 1987’de tanımış, AB adayı bir ülkeyiz. Kendine güvenen bir ülke olarak çok seslilik ve eleştiriden beslenmeyi tercih etmeliyiz. AB adaylık sürecinde geçmişte sağlanan ilerlemeyi canlandırmamız için de bu çok önemli. İfade özgürlüğünün iftira, hakaret ve şiddet çağrısı ile bağdaşmadığının altını çiziyoruz, ki hukuk zaten bu tür durumlarda devreye giriyor. Dijital dönüşümü tüm dünyanın yaşadığını, sorunların farklı ve yeni nitelikler taşıdığını unutmayalım. Çözümleri ararken diğer ülke tecrübelerini tartışalım. Özgürlükleri koruyan, sınırlamaları ölçülü tutan bir yaklaşım sergileyelim. Bu dijital yatırım ortamının cazibesi açısından da etkileri olacak bir konu. Salgın sürecinde dijitalleşmenin nimetlerinden yararlanıldı. Düzenlemeler, milyonlarca bireyin ve işletmenin yararlandığı dijital ekosistemi geliştirici yönde tasarlanmalı. ÇOCUK YAŞTA EVLİLİK TARTIŞMALARI ASLA VİCDANA SIĞMIYOR”


Karantina süreci ile birlikte kadına yönelik şiddet olaylarında büyük bir artış gerçekleşti. Bu noktada Türkiye’nin de imza attığı ‘İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeye yönelik açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesini imzalaması ve TBMM’de ittifakla onaylayan ilk ülke olması dünyaya örnek bir adımdır. İstanbul Sözleşmesi, Türkiye ve dünya kadınlarına verilmiş bir söz, güçlü bir taahhüt. Türkiye’nin bu sözden caymayacağına, şiddet uygulayanları cesaretlendirmeyeceğine inanıyorum. Her alanda kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olduğunu içselleştirmek gerekiyor. Son yıllarda zaman zaman alevlenen, hatta TBMM’ye de yansıyan, çocuk yaşta evlilik tartışmaları da asla vicdana sığmıyor. Erken veya zorla evlenmeyi ve çocuk istismarını önlemek devletin ve toplumumuzun en hassas olması gereken konudur. Düzenlemelerde çocuğu koruyan anlayıştan taviz verilmemelidir. AB HEDEFİ MODERNLEŞME TARİHİMİZİN UĞRAK NOKTASIDIR Özellikle Libya, Doğu Akdeniz ve turizm kapılarının açılması çerçevesinde AB ile ilişkiler yeniden hareketli bir döneme girdi. AB’nin de kendi içindeki dinamikler göz önüne alındığında, Türkiye açısından birlik nasıl bir çıta oluşturuyor? AB ile ilişkilerimiz hem içinde yaşadığımız zorlu süreç hem de son 10 yılda iki taraftan da kaynaklanan nedenlerin birikimi ile kritik bir dönemde. Türkiye Avrupa’nın vazgeçilmez bir parçası. Çıkarlarımız ve hedeflerimiz ortak. Özellikle salgın döneminde ticaretin yavaşlaması ve sınırların dolaşıma kapanmasıyla gerek ekonomik gerek turizm açısından AB’nin bizim için vazgeçilmez önemini bizzat tecrübe ettik. AB önümüzdeki dönemde çevre ile uyumlu yeni sürdürülebilir kalkınma modeli ve dijital ekonomi için standart ve düzenlemelere hız verecek. Bu bağlamda Türkiye açısından AB entegrasyon hedefi korunurken,

Gümrük Birliği’nin Avrupa Yeşil Anlaşması ve Dijital Tek Pazar ile uyumu yönünde güncellenmesi en etkili ilerleme zemini olacak. Tedarik zincirlerinin Avrupa bölgesine kaymasının tartışıldığı ve hedeflendiği bu dönemde Türkiye’nin önünde önemli bir fırsat var. AB hedefi bizim için sadece bir ekonomik pazar genişlemesi anlamına gelmiyor. Bu hedef, 19. Yüzyılda Tanzimatla başlayan ve 20. Yüzyılda Atatürk devrimlerinin en başarılı ve dönüştürücü dönemini oluşturduğu modernleşme tarihimizin 21. Yüzyıldaki güncel uğrak noktasıdır. Türkiye transatlantik ittifakın önemli bir parçası, AB üye adayı bir ülke olarak kural temelli bir düzeni, demokratik hukuk devletini, kuvvetler ayrılığını ve özgürlükleri güvence altına alan; dış politikada diplomasiyi, diyaloğu, barışı önceleyen bir tutum içinde Avrupa’nın geleceğine katkı sağlayabilir. AB-Türkiye arasında yaşanan karşılıklı güven sorunlarını her iki taraf da yaratıcı ve akılcı yöntemlerle aşarak işbirliğini ve yakınsamayı hedeflemeli. Gündemimiz karşılıklı yaptırımlar ve cepheleşmeler olmamalı. İTTİFAKLARIN NİTELİĞİ ÇOK ÖNEMLİ Libya ile imzaladığı ‘Askeri İşbirliği ve Güvenlik Anlaşması’ çerçevesinde bölgedeki sürece dahil olan Türkiye’nin Libya ve Doğu Akdeniz politikasına dair değerlendirmeleriniz nelerdir? Uluslararası sistemin ve jeopolitik dengelerin ciddi kırılmalar geçirdiği, ittifakların dönüştüğü bir dönemdeyiz.

Salgın dönemi de buna daha elverişli bir ortam yarattı. Böyle kaosa dönüşmeye elverişli dönemlerde her ülkenin kendi ulusal çıkarları temelinde güvenlik politikalarını gözden geçirmesi ve zayıf yönlerini güçlendirmeye çalışması doğaldır. Türkiye’nin de geleneksel güvenlik ve savunma ittifak ilişkilerinden kopmadan bunu takviye edici adımlar atması normaldir. Özellikle Doğu Akdeniz bölgesi jeopolitik rekabetin yoğunlaştığı bir alan olarak her ülkenin başta enerji kaynakları olmak üzere stratejik arayışlarında ön plandadır. Diğer yandan atılan bu adımların yeni belirsizlikler ve riskler yaratmaması, yerel koşullar, rakip ülke ve ittifakların güç ve stratejilerinin doğru hesaplanması, hedeflerimizle kapasitemiz arasında uyum olması, ülkemiz içinde geniş bir uzlaşıya ve kurumsal diplomatik birikime dayanması başarısı için önkoşuldur. Bunlar başta “kurtuluş” ve “kuruluş” dönemlerimiz olmak üzere Cumhuriyet dönemi dış politikamızın süreklilik taşıyan yönleriydi. Genel olarak Doğu Akdeniz kaynaklarının taraf ülkeler arasında karşılıklı gerilimleri değil, işbirliklerini sağlayacak hakkaniyetli bir paylaşımına yol açacak politikalar herkesin lehinedir. Karşı karşıya olduğumuz riskleri önlemek bakımından son dönemlerde geri planda kalan diplomatik yumuşak gücümüzün eskisinden daha ağırlıklı şekilde kullanımı ve sahadaki jeopolitik ittifakların niteliği çok önemli. Son olarak, Kıbrıs sorununun çözümünün de bölgesel riskleri azaltacağını dikkate almak gerek.

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020 9


Makale

Demİr-çelİk sektörü Sanayİ 4.0 İle yükselİyor Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği demir çelik sektöründe Sanayi 4.0 odaklı yeni nesil çözümleri ve katma değerli üretimi Malzeme Test ve İnovasyon Laboratuvarları A.Ş. (MATİL A.Ş.) işbirliğinde düzenlediği “Mühendislik Çalışmalarında Çelik Seçimi ve Uygulamaları” webinarında ele aldı.

E

ge Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Başkanı Yalçın Ertan, Sanayi 4.0’ı endüstriyel devrimin dördüncü büyük kolonunu yüksek verimlilik, az maliyet, az enerji, inovasyon, hız, akıllı işbirliği ve akıllı bütünleyicilik ile inşa edilecek bir strateji serisi olarak tanımlıyor. “Sektörümüzde çeşitliliği, modernizasyonu sağlayarak kısacası akıllı uzmanlaşarak büyümeliyiz. Yeni pazarlara, yeni imkanlarla ancak böyle ulaşabiliriz. Katma değerli üretim kolektif çaba gerektirir. Bunun teşvik edilmesi için kendi sektörümüze yenilik getirme adına birbirimize destek sağlamayı, bu dönüşümün eşiğinde oldukça önemli görüyoruz. Sanayi 4.0 vizyonunun gerçekleşmesi için kendi ekosistemimize bilgi beslemesi yapmamız ve süreci üretimden Ar-Ge’ye kadar detaylı şekilde yürütmemiz gerekiyor. Çelik kullanan sektörler için malzemenin doğru seçimi oldukça büyük öneme sahip. Özellikle son yıllarda katma değerli çelik üretimine yönelen Türk firmalarımız da artış gösteriyor ve bu konuda yeni yatırımlar yapılıyor. Kaliteli yani alaşımlı çelik; üretici ve ihracatçı firmalar açısından yüksek satış fiyatlı olması, diğer yandan kullanıcı sektörler açısından da rakiplerinin bir adım önde olmaları avantajını da beraberinde getiriyor.” Kaliteli alaşımlı veya vasıflı çelik üretiminin daha etkin olması gerektiğini söyleyen Yalçın Ertan, yerlilik oranının önemine ve hala üretilemeyen katma değeri yüksek ürünlerin olduğuna vurgu yaptı. “Devletimizin bazı önlemleri alması ve üretimi desteklemesi gerekiyor. 1950’de 180 milyon ton ham çelik üretimi 2019’da 2 milyar seviyesine geldi. Pasta payını iyi yakalamak lazım. Ülkemizde lokomotif sektör inşaat. Veriler 2016’dan 2019’un ikinci çeyreğine kadar çelik ve inşaatın paralel gittiğini gösteriyor. İnşaat sektörü

10 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

yükseldiğinde çelik sektörü de yükseliyor. İmalatla ilerleyen değil inşaatla gelişen bir durum söz konusu. Bizim ürünlerimizin katma değerinin yüksek olması gerekiyor. İmalat paralelinde çeliğin artması ya da azalması lazım. Örneğin katma değerli ürün üreten Almanya’da lokomotif sektör sanayi. Savunma ve havacılık sektörlerimizdeki hareketlilik çok önemli. Bazı sektörlerde de çelik ambargosu yaşıyoruz.” Ertan, vasıflı çeliğe ağırlık verilmesi gerektiğini, otomotivin ana grubunun çok önemli olduğunu “1995’te gelişen ülkelerde 14 milyon adetken 2025’de 78 milyon adet otomobil üretimi hedefleniyor.” diyerek örnekliyor. “Bu da otomobil üretiminin artacağını gösteriyor. Otomotiv, çeliğin dünyada lokomotif sektörüdür. ABD’de 18 milyon üretim söz konusuyken Avrupa’da 20 milyon civarında. Otomotiv üretiminde düşük maliyet, ham madde, temin edilebilirlik, karbon dioksit emisyonları gibi hususlar önemli. Kullanıcılar için de güvenlik, yakıt, fiyat ön planda. Bilinçli tüketiciler artık karbon emisyonlarını soruyor. Önümüzdeki dönemde artık aracın yaydığı karbondioksit miktarını düşürmek için hibrit ve elektrikli araçlara geçilecek. Bu araçların karbon emisyonu yok, hafifletme operasyonu var. Aracın ağırlığında yüzde 10 hafifletme yapıldığında yakıttan tasarruf sağlanıyor. Sanayi 4.0 üretim süreçlerini ve dolayısıyla tüm dünya ekonomisini ciddi şekilde dönüştürecek. Atıl durumdaki geleneksel sanayi politikaları artık geçmişte kaldı. Biz eğitimlerimizle demir çelik sektöründe inovasyon odaklı üretim ve pazarlama anlayışını, sanayi ve üretimde gelinen son noktayı göstermeye devam edeceğiz.” Dünyada çelik sektörü ne durumda? Çeliğin yüzde 70’i Asya tarafında üretiliyor. Çin, Hindistan, Japonya ve Kore ilk sıralarda. ABD’de üretim yüzde 9, Avrupa’da ise yüzde 13. Avrupa’da katma değeri yüksek üreten


Makale

ülke; Almanya. Türkiye dünya çelik üretimi sıralamasında 8’inci sırada. Çin, İran, Mısır, Vietnam pandemi sürecini kendi lehine çevirdi. Çin pandemide bile çelik üretimini artıran dört ülkeden birisi oldu. 2019’da dünya çelik üretiminde büyüyen ülkeler; İran, Vietnam, Mısır. Vietnam kalıp tarafında sıçramalar yaptı. Kaliteli kalıp üretme konusunda üst sıralarda. Pazarda dikkat edilmesi gereken ülkelerden biri. Avrupa Birliği (AB) çelik üreticisi sektörlerde 2021 büyüme tahminleri; yüzde 4 inşaat, yüzde 6,8 makine, yüzde 25,3 otomotiv, yüzde 5,7 ev aletleri, yüzde 7,4 diğer ulaşım, yüzde 9,8 boru, yüzde 7,8 metal eşya, yüzde 4,7 diğer sektörler. Bu tahminler 2020’de yaşanan kayıpların önüne geçileceğini gösteriyor. Çin dünyanın en büyük çelik tüketicisi. İthal ve yerli

ürün dağılımına bakıldığında ihtiyaç duyduğu bütün malzemeleri kendi üreten ülkelerde Çin ve Hindistan yüzde 93 ile başı çekiyor. Türk demir çelik sektöründe ilk 7 ay nasıl geçti? Ocak-Temmuz döneminde Türkiye geneli ihracat tüm sektörlerde toplam 90 milyar dolar oldu. Demir çelik sektörü özelinde bakıldığında ise ihracat bir önceki yılın aynı dönemine göre Türkiye genelinde değer bazında yüzde 13 düşüş ile 11,5 milyar dolar ve miktar bazında yüzde 9 düşüş ile de 12,9 milyon ton seviyesinde gerçekleşti. En fazla ihracatını gerçekleştirdiğimiz ürünler demir çelikten çubuk, yassı sıcak, inşaat aksamı ve boru oldu. En fazla ihracat yaptığımız ülkeler ise değer bazında ihracat üzerinden Almanya, İtalya, İsrail, Romanya ve Irak olarak sıralandı. Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020 11


Güncel

İNGİLİZ HÜKÜMETİ ELEKTRİKLİ ARAÇ TEKNOLOJİSİNE 73,5 MİLYON STERLİN YATIRIM YAPTI Bu bütçe on proje arasında paylaştırılacak ve gerçekleştirilen çalışmalar İngiliz Hükümetinin korumasında olacak.

10 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020


K

Güncel

onuyla ilgilenen Bakan Nadhim Zahawi, İngiliz hükümetinin yeşil otomotiv teknolojisine 73 milyon £ ‘dan fazla yatırım yapacağını doğruladı. Finansman, Jaguar Land Rover’ın hidrojen yakıt hücresi geliştirme şeması ve BMW Motorsport’un daha düşük maliyetli piller geliştirme planı dahil olmak üzere 10 çevre dostu proje arasında bölünecek.

DfT, sektörün toparlanmasını ve yeşil olmasını istiyor ve daha çevre dostu ulaşım biçimlerine geçişin, İngiltere’nin 2050 yılına kadar net sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşmasına yardımcı olmak için “hayati” olacağını söylüyor. Bu hareketin ekonominin büyümesine ve “daha yeşil endüstrilerde” istihdam yaratılmasına yardımcı olacağını söylüyor.

Finansmana dahil edilen diğer projeler arasında; geri dönüştürülebilir piller, gelişmiş elektrik sistemleri ve ultra hafif bileşenler üretme planları yer alıyor. Çarpmaya dayanıklı ve hafif batarya muhafazaları için üretim süreçleri oluşturma projesi; içten yanmalı motorların verimliliğini artırmak için tasarlanmış bir enerji geri kazanım sistemi araştırmasıyla birlikte fon da alacak.

İşletme, Enerji ve Sanayi Stratejisi Bakanlığının Meclis Dışişleri Bakanı Zahawi, hükümetin nakit desteğinin; otomotiv sektöründeki “binlerce” işi destekleyeceğini söyledi.

Ulaştırma Bakanlığı’na (DfT) göre, 73.5 milyon sterlinlik yatırım; “otomotiv endüstrisini fosil yakıt teknolojilerine olan bağımlılığından daha da uzaklaştıracak” ve araştırma ve imalat sektörlerinde 14.000’den fazla işi koruyacaktır. Departman ayrıca paranın İngiltere’de daha düşük emisyonlu otomobillerin, ticari araçların ve bileşenlerin inşa edilmesini sağlayacağını umuyor. Ulaştırma Bakanlığı’na (DfT) göre, 73.5 milyon sterlinlik yatırım, “otomotiv endüstrisini fosil yakıt teknolojilerine olan bağımlılığından daha da uzaklaştıracak” ve araştırma ve imalat sektörlerinde 14.000’den fazla işi koruyacak . Departman ayrıca ayrılan bütçenin, İngiltere’de daha düşük emisyonlu otomobillerin, ticari araçların ve bileşenlerinin üretimini sağlayacağını umuyor. Otomotiv endüstrisi gövdesi ve Motor Üreticileri Derneği’nden (SMMT), Covid-19’dan sonra sektörün yeniden başlatılması ve sürdürülebilirlik için hükümetten yardım istedi. Organizasyona göre, koronavirüs krizi devam ederken altı otomotiv işinden biri risk altına girdi ve personelin yüzde 34’ü hala öfkeli.

Zahawi, “Gelecekteki pil tasarımı açısından olsun, Ford Transit’in hafif bir versiyonunu oluşturuyor olsun, İngiltere’nin her yerindeki şirketler, ileri otomotiv teknolojisinde dünyaya liderlik ediyorlar” dedi. Zahavi sözlerini şu şekilde noktaladı: “Sağlanan bu finansman sadece otomotiv şirketlerinin bizi 2050 yılına kadar net sıfır emisyon yolunda tutmada kalmayacak, aynı zamanda binlerce işi de destekleyecek ve endüstrinin ekonomik toparlanmasına doğru hoş bir adım olacaktır.” Bu arada Worcestershire’daki Redditch Milletvekili ve DfT’deki parlamento dışişleri bakanı Rachel Maclean, yatırımın İngiltere’yi de 2050 emisyon hedefine yaklaştıracağını söyledi. “Yeşil taşımacılıkta toparlanmamızı başlatmaya çalışırken, yeni teknolojiler ve daha temiz yakıtlar daha yeşil ve daha müreffeh bir ekonomi hedefimize ulaşmada daha büyük bir rol oynayacak” dedi. “Geri dönüştürülebilir pillerden son teknoloji ürünü motorlara kadar, bu fon sadece binlerce iş yaratmakla kalmayacak, aynı zamanda 30 yıl içinde net sıfır hedefimize ulaşmamıza bir adım daha yaklaşacaktır.”

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020 11


Güncel

“TÜSİAD BU GENÇLİKTE İŞ VAR!” 2020 ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU!

Türkiye genelinde yenilikçi bakış açısını yaygınlaştırmak ve girişimcilik dönüşümünü tetiklemek amacıyla 2011’den bu yana düzenlenen TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! Girişimcilik Programı’nın 2020 girişimleri arasından para ödülü ile desteklenecekler 9 Temmuz tarihinde gerçekleşen dijital ödül töreninde belirlendi. Programın bu seneki birincisi “E-PLAYOUT”, ikincisi “ALGAE BİODİESEL” ve üçüncüsü “WASTESPRESSO” oldu. 14 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020


Güncel

T

ürkiye’nin 80 ili ve 183 üniversitesinden başvuru alan, Türkiye’nin en yaygın erken aşama girişimcilik programı TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var!’ın 2020 Ödül Töreni 9 Temmuz Perşembe günü (bugün) çevrimçi ortamda gerçekleşti. Ödül Töreni’nde jüri üyeliğini TÜSİAD Başkanlar Konseyi Üyesi ve Index Grup Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Girişimcilik ve Gençlik Yuvarlak Masası Başkanı İrem Oral Kayacık, Turcas Petrol AŞ ve Olmuksan International Paper Yönetim Kurulu Üyesi Lale Ergin ve UiPath Avrupa Başkan Yardımcısı Tansu Yeğen üstlendi. TÜSİAD jürisinin yanı sıra girişimcilik ekosistemi paydaşlarından oluşan 26 kişilik ön jüri ağının katıldığı oylama sonucu, Ödül Töreni’nde sahne alan “Algae Biodiesel”, “E-Playout”, “FluAI”, “Plastic Move” ve “Wastespresso” girişimlerinden;  Dünyanın yükselen trendi e-spor üzerine, Türkiye’de spor sektörü ve oyuncularının buluşmaya yeri olmaya aday bir platform tasarlayan E-PLAYOUT birincilik;  Atık su ve baca gazlarını mikroalgler yardımıyla arıtarak karbon nötr biyodizel üreten ALGAE BİODİESEL ikincilik;

 Kahve atıklarından doğada 60 günde çözünebilen tek kullanımlık plastikler üreten WASTESPRESSO ise üçüncülük ödüllerini kazandı. Sunuculuğunu Özlem Gürses’in üstlendiği Ödül Töreni’nin açılış konuşmasını TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski yaptı. Kaslowski konuşmasında, TÜSİAD’ın girişimciliğe verdiği önem ve bu alandaki çalışmalarına değinerek; “Covid-19 hepimizi önümüzdeki yüzyılı şekillendirecek değişimlerin yaşandığı bir bilinmezliğe itti. Bu süreci iş dünyası açısından değerlendirdiğimizde işlerin geleceği konusunu ele alırken en beklenmeyen aykırı senaryoları bile dikkate almamız gerektiğini anladık. Şirketler olarak iş yapış şekillerimizi yeniden gözden geçirdiğimiz ve adeta bir dijital dönüşüm ve inovasyon sınavından geçtiğimiz bu dönemde, girişimciler ile kurulan işbirliklerinin önemi arttı. Çokça kez gündeme getirdiğimiz startup - büyük şirket işbirliklerinin desteklenmesinin ülke ekonomisi ve istihdam açısından kritik önem taşıdığını bu sayede tecrübe ettik. Bu dönemin bir başka önemli gelişmesi ise girişimcilik ekosistemimiz ilk unicornu’nu çıkarması oldu. Birçok girişimciye büyük başarıların yılmadan denemeye devam edenler tarafından gerçekleştirildiğini ve bahane üretmenin hayattaki en büyük düşman olduğunu gösterdi”dedi.

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

15


Güncel

Ödül Töreni’nde ayrıca, TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var!’ın 2020 girişimcileri arasında en çok öğrencisi bulunan İstanbul Üniversitesi’ne TÜSİAD Girişimcilik Bayrağı verilirken, Şubat ayından bu yana TÜSİAD rehberleri ile çalışarak şirketleşme sürecine gelen 2020 yarı finalistlerinin projelerini tanıttıkları bir proje pazarı da düzenlendi. BASF Türkiye’nin ana sponsorluğunda gerçekleştirilen TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! 2020 Girişimcilik Programı’nın diğer sponsorları arasında Yeditepe Üniversitesi, Allianz Türkiye, Mazars Denge, Yapı Kredi, Eczacıbaşı Holding, Gürsan Teknik, Ege Palas, Ünlü & Co ve Yemek Sepeti bulunuyor. Fırsatlar ve ödüller

16 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

75.000 TRY’lik Birincilik Ödülünü kazanan: E-PLAYOUT Kendini geliştirmek isteyen e-spor oyuncularını ve takımlarını; matematik özel dersi alır gibi e-spor eğitimi alabileceği profesyonel/tecrübeli e-spor oyuncuları ve koçları ile bir araya getiren bir platformdur. Ekip üyeleri: Berkay Kani, Mehmet Ali Umar, Hasan Ramazan Yurt Rehberi: Müjdat Altay, Netaş CEO’su 50.000 TRY’lik İkincilik Ödülünü kazanan: ALGAE BİODİESEL Atık su ve baca gazlarını mikroalgler yardımıyla arıtarak, bu kaynaklardan karbon nötr biyodizel üretmektedir. Bu sayede küresel ısınmaya sebep olan çevresel sorunları azaltmayı hedeflemektedir. Ekip üyeleri: Selen Şenal, Zeynep Ecem Baskı, Mihriban


Demir Rehberi: Harika Güral, Güral Porselen Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı 25.000 TRY’lik WASTESPRESSO

Üçüncülük

Ödülünü

kazanan:

Tüm kahve zincirlerine özel olarak geliştirdikleri teknolojik kompostlama yöntemi ile kahve atıklarından doğada 60 günde çözünebilen tek kullanımlık plastikler üreterek, müşterilerinin atık yönetimini yapmakta ve çevresel değer yaratmalarını sağlamaktadır. Ekip üyeleri: Cavid Bayramlı, Mine Okyay, Selcan Çatal, Seyid Kadir ve Kerem Acar Rehberi: Neyran Bahadırlı, Uber Türkiye Genel Müdürü TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! Hakkında Üniversite öğrencilerine yenilikçi bakış açısı ve girişimcilik yetkinliği kazandırmak amacıyla 2011 yılından bu yana düzenlenen program kapsamında her dönem girişimci adaylarına; eğitimden networkinge, kuluçkadan mentorluğa kadar geniş yelpazede destek sağlanmaktadır. 2020 döneminde Türkiye’nin 80 il ve 183 üniversitesinden başvuru alan programa bu sene 35 girişimci ekip seçilmiştir. Şubat ayında 5 günlük yoğun bir girişimcilik kampı sonunda seçilen 12 ekip TÜSİAD üyeleri rehberliğinde çalışarak projelerini geliştirme imkanı bulmuştur. 6 Mayıs’ta gerçekleştirilen yarı final değerlendirmesinde ise beş finalist ekip belirlenmiştir. TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! 2020 ekiplerimiz ve onlara rehberlik eden TÜSİAD Üyeleri şunlardır: Finalistler:  Algae Biodisel - Harika Güral, Güral Porselen Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı  E-Playout - Müjdat Altay, Netaş CEO’su  FluAI - Şebnem Kalyoncuoğlu Ünlü, ÜNLÜ & Co

Güncel Yönetim Kurulu Üyesi  Plastic Move - Keyan Zulfikari, KTM Kimyevi Maddeler Yönetim Kurulu Başkanı  Wastespresso - Neyran Bahadırlı, Uber Türkiye Genel Müdürü Yarı Finalistler:  Airmed - Arzu Aslan Kesimer, TAT Gıda Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü  Curiosmo - Nejat Emre Eczacıbaşı, Eczacıbaşı Holding İnovasyon ve Girişimcilik Koordinatörü  ÇE&BA - Metin Akman, ANAKO Yönetim Kurulu Başkanı  DEGZ - Selin Açık, Seza Grup Yönetim Kurulu Üyesi & Ege Palas İcra Kurulu Başkanı  HipoCampus - Cem Tüfekçi, Qualist Technology Kurucusu & CEO’su  Magfi - Elvan Ünlütürk, Sun Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı  TeachVR - Serkan Sevim, Medianova CEO’su Program hakkında ayrıntılı bilgi almak için: www.bugenclikteisvar.com www.instagram.com/bugenclikteisvar/ www.facebook.com/BuGenclikteIsVar www.twitter.com/genclikteisvar https://www.linkedin.com/company/tüsiad-bugençlikte-iş-varhtt p s : / / w w w.yo u t u b e . co m /c h a n n e l / UCFVT74T20ZL2O6jMpdimagg #tüsiad #bugençlikteişvar #bgivfinalindeyiz

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

17


Yazılım

FİDYE YAZILIMLARI ARTIK İSTEDİĞİ ÖDEMEYİ ALAMAYINCA DOSYALARI İFŞA EDİYOR

Her elektronik cihaz kullanıcısı, kendi alışkanlıklarını cihazlarına aktarıyor ve önemli bilgilerin paylaşımını gerektiren kritik işlemler yapıyor. Dolayısıyla bu tür işlemlerin sonucunda oluşan kişisel veriler de hayati öneme sahip oluyor. Bunun bilincinde olan siber saldırganlar, geliştirdikleri fidye yazılımlarıyla cihazın kontrolünü ele geçirdikleri kullanıcılardan yüksek fidyeler talep ediyor ve istedikleri kripto para gönderilmezse dosyaları internette ifşa ediyor. Şirket sistemlerine uzaktan erişen kişi sayısının katlanarak arttığı bu dönemde BugBounter, fidye yazılımlara karşı korunmak için birtakım ipuçları paylaşıyor. 18 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020


Yazılım

Ş

irketlerin güvenlik açıklarını bulma ihtiyacını kitle kaynak kullanımıyla hızlı ve etkin bir şekilde gideren BugBounter, şantaj amacıyla kritik verileri ve sistemleri hedef alan kötü amaçlı yazılım olan fidye yazılımlara karşı korunmak için alınabilecek önlemleri aktardı. En çok kullanılan saldırı yöntemleri arasında yer alan fidye yazılımları, verilerin erişilebilen tüm kopyalarını şifreliyor ve açmak için gerekli anahtarı kullanıcıya satmaya çalışıyor. Talep edilen kripto para bir süre içinde ödenmezse bu yazılım, verileri ifşa ediyor. Sistemlerin güncel olması için yazılım yamaları uygulanmalı Yazılım yamaları, güvenlik için çok önemli. Kötü amaçlı yazılım kullanan siber saldırganlar, yazılımlarda bulunan açıklardan ve zafiyetlerden faydalanarak ağlara sızmak için çalışmalar yapıyor. Bir güvenlik şirketi olan Tripwire’ın anketine göre üç BT profesyonelinden birisi, yamalanmamış bir açık üzerinden şirketlerine sızıldığını dile getiriyor. Kitle kaynağıyla sunulan sızma testi hizmetleri yapılan yamaların geçerliliğini onaylamak için de en etkili yöntemlerin başında geliyor.

Şirketler çalışanlarını şüpheli e-postalara karşı eğitmeli Fidye yazılımları, genellikle e-posta üzerinden yayılıyor çünkü her adrese yüksek miktarlarda e-posta göndermek çok kolay. Eskiden çok kolay bir şekilde fark edilebilen bu tuzak mesajlar, günümüzde son derece sofistike yöntemlere gerçeğinden ayırt edilemeyecek oranda tutarlı tasarlanıyor. Haliyle siber saldırganların da en sık başvurduğu yöntemlerden birisi haline geliyor. Her ne kadar bu yöntem bilinse de hala fazlasıyla etkili. Şirketler kullanıcılarının bu tür oltalama tarzı tuzaklara düşme potansiyelini test ederek risklerini hesaplayabilirler. Bu alanda da kitle kaynağı çok farklı zeka ve metodolojilere sahip olduğunu için yine etkili bir hizmet sağlıyor. Ağa hangi cihazların bağlı olduğu takip edilmeli Önemli veriler kişisel bilgisayarlarda, bulutta ve sunucularda depolanıyor. Ancak ağa sadece onlar değil, kullanıcıların başka cihazları da bağlanıyor. Şirketlerde uzaktan çalışan insan oranının artmasıyla artık birçok farklı noktadan ağ erişimi de gerçekleşiyor. Bu hızlı dönüşüm, siber saldırganların kritik derecede bir açık bulma ihtimali de Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

19


Yazılım artıyor. Bu yüzden ağa bağlanan cihazlardan gelen istekleri tanımak da kötü amaçlı yazılımlara karşı korunmanın en önemli alanlarından bir tanesi. Uzaktan erişime açık olan kapıların zafiyet riskini bulacak en doğru kişiler yine hackerlar ile benzer araç, yöntem ve zekayı kullanan etik hackerlar yani kitle kaynağı olacaktır. En önemli verileri belirlenmeli ve etkili bir yedekleme stratejisi işletilmeli Kurum için önemli verilerin güvenli ve güncel yedeklemelerinin yapılması, siber saldırganlara karşı korunmak için çok önemli. Fidye yazılımının sisteme girmesi ve bazı cihazları ele geçirmesi durumunda yakın zamanda alınmış bir yedekle veri tekrar kullanılabilir ve ilgili cihazlar kısa sürede operasyonel hale gelebilir. Sistemi ele geçirmeyi hedefleyen bir hacker’ın ilk hamlesinin yedeklere erişimi kesmek olacağı düşünüldüğünde, yedeklerin nerede saklandığı ve ne ölçüde bulunabilir ve ele geçirilebilir olduğunu kitle kaynağı ile denemek de bir o kadar önemli. Bir fidye yazılım saldırısına karşı strateji geliştirilmeli ve test edilmeli Her tür felaket senaryosuna karşı geliştirilecek bir strateji, kurumsal planların standart bir parçası olmalı. Bu stratejinin kapsamı, tüm bilgisayarların içini temizleyip yedeklemeyi yüklemenin ötesinde müşterilere, tedarikçilere ve basına ne söylenmesi gerektiğine kadar kapsamlı olmalı. Böyle bir senaryo ile karşılaşan şirketin ilk tepkisi

20 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

ağırlıklı olarak durumu reddetmek veya farklı bir soruna işaret etmek oluyor. Öte yandan gerçek hemen yayılıyor ve durumu örtbas etme çabası da şirkete duyulan güveni zedeliyor. Her şirketin henüz keşfedilmemiş bir güvenlik açığı olduğunu unutmaması gerekiyor. Olası bir hatanın önüne geçmek için oluşturulan stratejilerin zamanında test edilmesi, daha büyük bir sorunun önüne geçmeye yardımcı olabiliyor. Konuyla ilgili görüşlerini belirten BugBounter Kurucu Ortağı Murat Lostar, şunları söyledi: “Bir fidye yazılımının kurbanı olmak, önemli kişisel veya kurumsal verilerin kaybolması riskini beraberinde getiriyor. Bir fidye yazılımını cihaza bulaştırmak ise yanlış bir linke tıklamak kadar kolay. Ödemeleri genellikle bitcoin olarak talep eden siber saldırganlar hem paranın izini kaybettiriyor hem de bu sayede ciddi bir gelire sahip oluyor. Geçmişe baktığımızda da birçok fidye yazılımı saldırısını görmek mümkün. Küçük bir KOBİ’yi ele geçirdiğinde tarife 2 bitcoinden başlarken, bu yoğun trafiği olan yerel bir e-ticaret sitesi için 200 bitcoine çıkabiliyor. Michigan Eyalet Üniversitesi’ni ele geçiren NetWalker, İngiltere’nin sağlık sistemini çökerten WannaCry ya da günümüze yaklaşırsak NASA’nın BT üstlenicilerinden birisi üzerinden yayılan DopplePaymer ve geçtiğimiz ay aralarında Türkiye, Brezilya, Hindistan ve ABD gibi ülke operasyonlarının da olduğu Honda’nın otomobil fabrikalarında üretimin durdurulması gibi korkutucu örnekleri sıralamak mümkün. Bu örneklerin arasında yer almamak için proaktif bir şekilde dikkati ve tedbiri elden bırakmamak gerekiyor.”


Article

www.ekonomiknokta.com

Ekonomi Nokta; Finans, Sanayi, Otomotiv, Tekstil, İnşaat, Teknoloji, Bilişim, Maden, Enerji, sektörlerini tek çatı altında toplayan aylık ekonomi dergimiz ve güncel internet portalımız. (Tiraj - Aylık baskı: 10.000 adet e-dergi 50.000 adet )

Dergimize reklam ve internet sitemize banner reklam vermek için temas kurabilirsiniz.

worldmediareklam@gmail.com Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 18 - 2020

21


Ürün

YENİ INTESİS AĞ GEÇİDİ

Yeni Intesis ağ geçidi PROFINET ve BACnet arasındaki bağlantıyı kolaylaştırıyor. HMS Networks, fabrika katlarındaki PROFINET PLC’leri ile BACnet IP / MSTP’li Bina Yönetim Sistemleri arasında iletişim sağlamak adına yeni Intesis ™ protokol çeviricisini piyasaya duyurdu. Bu sayede fabrika katları ve bina tesisleri arasında tam veri entegrasyonu, izleme ve kontrol sağlanır hale geliyor.

22 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020


Ürün PROFINET - BACnet IP / MSTP protokol çeviricisi, Fabrikadan binaya iletişim ile temel hedefler yerine getirilebiliyor

PROFINET PLC’leri ve BACnet kontrolörleri arasında çift

F

lay bir ağ geçidi çözümüdür. 1200 veri noktasına kadar

abrikalarda, imalat ve çalışan personel için en uygun koşulları sağlamak üzere sıcaklık, nem ve hava kalitesi gibi çevresel boyutların otomatik olarak kontrol edilmesi ve izlenmesi esastır.

yönlü iletişim sağlayan uygun maliyetli ve kurulumu kobağlantı yapabilen ağ geçidi, bir tarafta BACnet IP / MSTP sunucusu / bağımlı ve diğer tarafında bağımsız Ethernet bağlantı noktalarına sahip PROFINET I / O cihazıdır. Ağ geçidi BACnet için BTL sertifikalıdır ve en yüksek iletişim ve kalite standartlarını garanti etmek için UL işaretini taşır. Fabrika ve bina sistemleri arasındaki stratejik yerleşimi sayesinde, ağ geçidi BACnet tabanlı BMS sisteminden fabrikadaki cihaz ve makinelerin enerji ölçümü, HVAC izleme ve PROFINET PLC’den kontrol ile birlikte kolay alarm tanımlama ve yönetimi gibi çok ilginç uygulamaların kolaylaştırıcısı haline gelir.

Intesis MAPS kullanılarak kolay konfigürasyon ve entegrasyon süreci

Tüm Intesis protokol çeviricileri için ortak konfigürasyon aracı olan Intesis MAPS, ağ geçidinin her iki tarafını kapsayan sistem entegratörleri için çok sezgisel bir konfigürasyon süreci sunar. MAPS, BACnet entegrasyonu için değerli EDE dosyaları ve bağlı herhangi bir PROFINET PLC kontrolörünün hızlı yapılandırması için GSD dosyaları ve TIA portal TAG dosyaları sağlayarak entegratörlerin proHVAC ve aydınlatma sistemleri gibi tesislerin etkin kontrolünü sağlayarak, fabrika sahipleri çok fazla enerji tasarrufu yapabilir ve acil durumları güvenli bir şekilde yönetebilir. Ancak, sistem entegratörleri fabrikadan binaya entegrasyonu planlarken normalde heterojen ve zorlu bir iletişim durumu ile karşılaşırlar. BACnet tipik olarak bina içindeki tesisleri kontrol etmek için Bina Yönetim Sisteminde (BMS) kullanılan protokoldür. PROFINET ise üretim süreçlerini kontrol etmek için en çok kullanılan fabrika ağlarından biridir. Lisanslı Intesis PROFINET – BACnet ağ geçidi ile bağlantı mümkün hale geliyor Bu duruma odaklanarak, HMS Networks’ün yeni Intesis

jelerinde daha da yardımcı olur. HMS’nin hem fabrika hem de bina iletişimindeki uzmanlığının sonucu

Mevcut Intesis BACnet protokol çeviricilerinin kapsamlı aralığını genişleten yeni PROFINET - BACnet sürümü, fabrikadan binaya entegrasyon için yeni Intesis ağ geçidi hattında HMS Networks tarafından adım adım piyasaya sürülecek ilk üründür. Bu ağ geçitlerinde HMS, dünya çapında milyonlarca kurulumda müşterilerin güvendiği, endüstriyel ve bina odaklı iletişim için kanıtlanmış Anybus® ve Intesis iletişim teknolojilerini birleştirmektedir. Daha fazla bilgi için www.intesis.com Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

23


Haber

HMS İkİncİ nesİl Anybus Communicator’ı görücüye çıkarıyor – cİhaz ve makİneler geleceğe bağlanıyor İlk piyasaya sürülüşünün 20.yılında, HMS Networks cihaz ve makineleri endüstriyel ağlara bağlayan yüksek performanslı Anybus® Communicator™ serisinin ikinci neslini duyurdu. EtherNET/IP için Anybus Communicator artık piyasada. Diğer ağları içeren sürümler de 2020 ve 2021’de piyasaya sürülmeye devam edecek.

2

. nesil Anybus Communicator güçlü bir pakete sığdırılmış 20 yıllık HMS deneyimi Neredeyse 20 yıldır piyasada bulunan HMS Networks’ün Anybus Communicator serisi, seri-fieldbus ve endüstriyel Ethernet bağlantısı için pazar lideri ağ geçidi ailesidir. 24 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

Dünyanın dört bir yanındaki cihaz üreticileri, makine üreticileri ve sistem entegratörleri arasında popüler milyonlarca cihaz ve makine, bugün çok çeşitli endüstriyel uygulama alanlarında ağ bağlantısı için Communicator serisine güvenmektedir. HMS şimdi 2020’de piyasaya sürülecek yeniikinci nesil Communicators serisini duyurdu.


Haber

EtherNet / IP’nin ilk versiyonu piyasada ve onu Modbus TCP, PROFINET ve PROFIBUS versiyonları izleyecek. HMS Networks’ün son 20 yılda Anybus Communicator ile müşteri etkileşimiyle gelen tüm deneyimini içerisinde barındıran yeni Communicators, modern ve yüksek performanslı ağ geçitleridir. Bu iki nesil ayrı bir ürün yaşam döngüsüne göre beraber hareket edecekler. Son Anybus teknolojisiyle güvenlik, yüksek performans ve endüstriyel güvenirlik Tüm 2. nesil Communicator serisi ürünler, HMS’nin yerleşik çözümlerinde kullanılan ödüllü Anybus NP40 endüstriyel ağ işlemcisi tarafından desteklenmektedir, bu da Communicator serisinin performans, güvenilirlik ve güvenlik açısından zorlu gereksinimleri karşılamasını sağlar. Kullanım durumuna bağlı olarak, yeni donanım ve yazılım sayesinde veri çevrim süreleri 1. nesil Communicator’dan 10 kat daha hızlıdır. Kullanıcılar bağlı PLC’den ağ geçidine ve ağ geçidinden PLC’ye 1 448 bayta kadar aktarılabildiği için önemli ölçüde artırılmış veri alışverişi desteğinden de yararlanabilirler. Ayrıca, mevcut ve gelecekteki güvenlik zorluklarını aşmak için tüm ürünler bir güvenlik yongasıyla donatılmıştır. Güvenli önyükleme, yazılımın kurcalanmasını engeller. Communicators, doğrudan DIN rayı montaj için yeni ve çekici bir ince muhafaza içinde paketlenmiştir. CE ve UL işareti gibi ilgili tüm endüstriyel sertifikaları taşıyan Communicators, çok zorlu endüstriyel koşullarda çalışmaya devam etmek için -25 ila +70 ° C sıcaklık aralığını destekler. Yapılandırması ve uygulaması kolay Ağ geçidini bir çıkış yolu bağlantısı PLC’sine bağlamadan önce, kullanıcı Communicator’ı bir veya daha fazla cihaz / makineden oluşan bir alt ağ ile iletişim kuracak şekilde yapılandırır. Bu bir bilgisayardan Ethernet yapılandırma bağlantı noktasına bağlanarak yapılır, daha sonra kullanıcı yeni grafiksel ve duyarlı web tabanlı 2. nesil Communicator kullanıcı arayüzüne erişmek için herhangi bir tarayıcıyı açabilir.

Konfigürasyonlar basitçe sürükle bırak kullanılarak yapılır ve ek bir yazılıma gerek yoktur. Başlangıçta, 2. nesil Communicator öncelikle bağlı ekipmanla Modbus RTU iletişimine odaklanıyor. Birden fazla düğüme sahip çok karmaşık yapılandırmalara izin veren 150’ye kadar Modbus komutu desteklenir. Son yapılandırmalar ileride kullanılmak üzere güvenli bir şekilde saklanabilir ve yönetilebilir. Bittiğinde, ağ geçidi, ağ geçidinin diğer tarafındaki PLC sistemine bir düğüm olarak dahil edilmeye hazırdır. Yapılandırma bağlantı noktası ve web arayüzü de kullanıcının ağ trafiğini izlemesini ve teşhis etmesini sağlar. Kullanıcı, endüstriyel ağ bağlantısının durumunu, seri bağlantıyı ve ayrıca bireysel seri düğüm durumunu hemen görebilir. İletişim günlükleri kullanıcı tarafından daha ileri analizler için sağlanır. Cihaz ve makine üreticileri için kişiselleştirme – sistem entegratörleri için çok yönlülük Anybus Communicator, önceden yapılandırılmış harici iletişim modülü olarak bir cihaz veya makine ile birlikte teslim edilmek üzere tamamen hazır halde gelir. Bu seçenekle ilgilenen üreticiler, OEM kişiselleştirme, marka etiketleme ve ağ geçidi ön yapılandırması ile ilgili HMS’den çok çeşitli hizmetlerden yararlanabilirler. Sistem Entegratörleri, ağ geçidini bir fabrikadaki herhangi bir cihaz veya makine ile iletişim kuracak şekilde yapılandırmak için öncelikle yukarıda belirtilen çok yönlü yöntemden yararlanır, ki bu da mevcut ekipmanın yeni endüstriyel ağlara hızlı ve sorunsuz bir şekilde bağlanması gerektiğinde güçlendirme durumları için mükemmel bir çözümdür. EtherNET/IP piyasaya sürüldü – Modbus TCP, PROFINET ve PROFIBUS ise 2020/2021’de duyurulacak EtherNet / IP için Anybus Communicator piyasaya sürülen ilk ağ geçidi sürümüdür. Kullanıcılar, ortam yedekleme, ağ hatası algılama ve ağ hatası çözümü için Beacon Modlu Aygıt Seviyesi Halkası desteği de dahil olmak üzere, HMS tarafından önceden onaylanmış tam sürüm EtherNet / IP uygulamasından yararlanır. Bu sayede kablo kopuktan sonra bile iletişim akmaya devam edebilir. 2020 ve 2021 boyunca, HMS popüler Modbus TCP, PROFINET ve PROFIBUS ağları için ek 2. nesil Communicators yayınlayacak. Bu konuda daha fazla detaylı ileriki günlerde verilecek.

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

25


Haber

FESTO İLE TEST KAPASİTENİZİ ARTIRIN F

Günde 40.000 örneğe kadar.

esto ile işbirliği içinde, Synchron Lab Automation çok yüksek bir verime sahip otomatik bir DNA ekstraksiyon sistemi geliştirdi. Siz de kuruluma hazır bu çözümlerden yararlanabilirsiniz. Kaliteden yararlanın: Bu çözümler endüstriyel otomasyon alanında değerini kanıtlamıştır.

3DEXPERIENCE® WORKS ÜRÜN GELİŞTİRME

Bulut tabanlı ürün geliştirme, çalışma biçiminizi dönüştürmeye hazır

3

D EXPERIENCE WORKS ürün geliştirme araçları bir sonraki aşamaya geçti. Şimdi test sürüşü yapma zamanı. Hazır olduğunuzda, tüm geliştirme sürecinizi ve paydaşlarınızı bulut ortamında birbiriyle bağlantılı hale getirerek çalışma şeklinizde devrim yaratma zamanı.

önce hiç olmadığı kadar iş birliği yaparak ürün tasarlamanıza ve yönetmenize nasıl yardımcı olduğunu öğrenebilirsiniz.

Bunu daha önce duymuş muydunuz? 3DEXPERIENCE WORKS demo videolarıyla kendi gözlerinizle görebilirsiniz. Bu demo serisini izleyerek 3DEXPERIENCE WORKS portföyünün daha

TECHMAN ROBOT’UN NTUST BAŞARISI 2

TM, NTUST eğitim programı çok başarılı.

6 öğrencinin tümü, üç hafta boyunca yerleşik görme, 3D, AOI, AI, TMM’yi içeren eğitim kursları için TM’ye gidiyor.

26 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020


TSAİ ING-WEN BIO ASYA - TAYVAN’DA

Haber

Tayvan Cumhurbaşkanı Tsai Ing-wen, 23 Temmuz’da 2020 BIO Asya-Tayvan Konferansı ve Sergisi’nin açılış törenine katıldı.

B

aşkan Tsai açılışta yaptığı konuşmada: “Asya’nın pandemi sonrası dönemin in ilk biyomedikal konferansı olan BIO Asya -Tayvan’da, COVID-19’u içeren, Tayvan’ın biyomedikal yatırım potansiyelini ve bio-teknolojiyi bir trilyon dolarlık Tayvan endüstrisine katkı sağlayacağını vurgulamaktan gurur duyduğunu” söyledi.

HASTANE İŞLETME MALİYETLERİNİZİ AZALTIN !

Akıllı teknoloji altyapısının hastane işletme maliyetleri ve hasta bakımı üzerindeki etkisini keşfedin!

D

ünya Sağlık Örgütü, sağlık hizmetlerinde harcanan kaynakların %20 - 40’ının boşa harcandığını tahmin ediyor. Ancak teknolojideki yeni gelişmeler, daha önce ayrı olan tesis sistemlerini “akıllı” bir hastane altyapısı oluşturmak üzere entegre etmeyi mümkün kılıyor. Bunun bir sonucu olarak, hasta bakımında önemli gelişmeler yapmak ve işletme maliyetlerini azaltmak mümkün oluyor.

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020 27


Ürün

ABB’nİn Entegre, Kestİrİmcİ Analİtİk Özellİklere Sahİp Ürünü İnovatif TruONE ATS, Frost & TruONE Sullivan İnovasyon otomatik Ödülünü Kazandı transfer şalteri, daha yüksek F düzeyde kolaylık, verimlilik ve kritik güç güvenilirliği sağlayarak müşterilerin değişen ihtiyaçlarını karşılıyor.

rost & Sullivan her sene, bir üründe en ileri teknolojilerden faydalanmak yoluyla en inovatif unsuru geliştiren şirkete Global Yeni Ürün İnovasyonu ödülünü veriyor. Ödülde, ürünün katma değerli özellikleri/ faydaları ve müşterilere sunduğu yatırım getirisi (ROI) esas alınır ve bu da zamanla müşterinin kazancını ve genel olarak pazara nüfuz edebilme potansiyelini yükseltiyor. Kendi yürüttüğü küresel transfer şalteri piyasası analizini dikkate alan Frost & Sullivan, ABB’yi TruONE otomatik transfer şalteri (ATS) ile 2019 Global Yeni Ürün İnovasyon Ödülü’ne

28 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

layık gördü. ABB TruONE ATS, kendi türünde sensörleri, kontrolörleri, anahtarları ve operatör arayüzlerini tek bir üniteye entegre eden ilk cihaz olma özelliğini taşıyor. Bu entegrasyon, TruONE ATS’nin faaliyetlerinin güvenilirliğini, güvenliğini ve verimliliğini artıran

Suwal, ürünle ilgili olarak “TruONE ATS, tüm parçaları bir araya getirerek bütün kablo demetlerini, dağıtılmış elektronik parçaları, gerilim trafolarını ve harici denetleyicileri ortadan kaldırıyor. Ürün tasarımının bu denli sade olması yalnızca ürünün ayak izini küçültmekle kalmıyor, aynı zamanda

kestirimci analiz ve durum izleme özelliklerinin kullanılmasını sağlıyor. TruONE ayrıca karmaşık kablolama ve bağlantıların tek bir bağımsız tasarımla değiştirilmesi sayesinde yapılandırma ve bakımı kolaylaştırıyor. Frost & Sullivan Endüstri Analisti Sama

ekipmanın güvenilirliğini de artırıyor” şeklinde konuştu. “Ayrıca tamamen yalıtılmış ve çıkarılabilir insan makine arayüzü (HMI) ile güvenlik bakımından yeni endüstri standartlarını ortaya koyuyor, zira potansiyel tehlikeler bulunduran hat geriliminin ATS muhafaza kapısına


Ürün

bağlaması ihtiyacını ortadan kaldırıyor.” ABB Smart Power İdari Müdürü Giampiero Frisio, “ABB, müşterilerimizin gerçek dünyada karşılaştığı sorunları çözmek amacıyla inovasyonlarını gerçekleştiriyor. Kritik güç uygulamalarının ihtiyaç duyduğu her şeyi tek bir üniteye entegre eden

esneklik gelecekteki yapılacak genişletmelere imkan tanırken, kompakt ve hafif yapısıyla ara bağlantı sayısı bire indiriliyor. TruONE, röle tabanlı aksesuarların ortadan kaldırılması ve tasarımın ön montajının halihazırda yapılmış olması sayesinde, daha hızlı bir kurulum ve devreye alma sürecine olanak tanıyor. Bu son teknoloji ürünü ATS

Suwal, “ABB, geniş bir destek ağı, güçlü teknik ürün uzmanlığı ve derin endüstri deneyimi ile müşterileriyle kalıcı ilişkiler kuruyor.” diye belirtiyor. “TruONE ATS’nin kestirimci bakım, kendi kendine teşhis ve daha kolay devreye alma, kurulum ve çalıştırma için müşteri tarafından değiştirilebilir kritik modüller gibi ayırt edici

TruONE ATS, kritik gücü daha yalın ve daha güvenilir hale getirmek amacıyla tasarlandı. Bu inovasyon ile Frost & Sullivan’daki uzmanların takdirini kazanmak, TruONE ATS’nin arkasındaki mühendis ve tasarımcı ekipler için muhteşem bir başarı.” dedi. TruONE ATS, yeni malzemeler ve yeni bir geometrinin kullanıldığı inovatif yapısı sayesinde geleneksel ATS cihazları karşısında, yükün daha verimli bir şekilde aktarılması da dahil olmak üzere, tasarım ve mühendislik bakımından çeşitli avantajlara sahip. Yapılandırma konusunda sergilediği benzeri görülmemiş

cihazı, kritik güç sistemlerinin uzaktan teşhis edilebilmesini ve bulut tabanlı olarak izlenmesini sağlayan ABB Ability dijital platformunun yazılım tabanlı çözümleriyle birlikte, çoklu iletişim protokollerine sahiptir. Ayrıca, TruONE ATS’nin entegre kestirimci bakım ve durum izleme özellikleri, ekipmanın işletme ve bakım maliyetini azaltır. 200 ila 480 VAC (+/yüzde 20 tolerans) değerindeki geniş gerilim aralığı sayesinde, OEM’ler ve distribütörler, bir yandan ekipmanın yüksek güvenilirliğini garanti ederken diğer taraftan stoklama, kurulum ve hizmeti yalınlaştırabilir.

özellikleri, onu müşterilerin en zorlu taleplerini karşılayan ideal bir konuma getiriyor.” Frost & Sullivan En İyi Uygulama ödüllerinde, liderlik, teknolojik inovasyon, müşteri hizmetleri ve stratejik ürün geliştirme gibi alanlarda üstün başarı ve üstün performans sergileyen, bölgesel ve küresel pazarlardaki çeşitli şirketler takdir ediliyor. Endüstri analistleri piyasada bulunan katılımcıları kıyaslamaya alıyor ve sektördeki en iyi uygulamaları belirlemek için detaylı görüşmeler, analizler ve geniş kapsamlı ikincil araştırmalarla performans değerlendirmesi yapıyor.

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020 29


Sektör

Borusan’ın ABD Zaferİ

Borusan

ABD’den

Zararını Temin

İçin 14 Milyon

Doları Geri

İstedi..

Türkiye

ve Türk çelik şirketlerinin ABD’ye açtığı dava sonuçlandı. ABD mahkemesi Başkan Trump’ın, Ağustos 2018’de Türkiye menşeli çeliğe vergi oranını 2 katına çıkartarak, yüzde 50 vergi uygulamasını haksız buldu. Davaya müdahil olan Türk çelik şirketlerinden Borusan Mannesmann, ek vergilerden dolayı 14 milyon dolar yani 96 milyon liralık alacağını istedi.

30 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

ABD Uluslararası Ticaret Mahkemesi, ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye’den ithal edilen çeliğe yönelik gümrük vergisini iki katına çıkarma kararının anayasaya aykırı olduğuna hükmetmişti. Mahkeme kararda Türkiye’den ithal edilen çelik üzerindeki gümrük tarifesi oranının iki katına çıkarılma kararının usul bakımından eksik olduğu ve anayasanın “eşit koruma garantisini” ihlal ettiğini açıklamıştı.

ABD Ticaret Bakanlığı’nın, ‘ulusal güvenlik’ gerekçesi ile yürüttüğü ve Section 232 incelemesi dava sürecine müdahil olan Türk şirketlerinden açıklamalar gelmeye başladı. ABD’de de yatırımı bulunan Borusan Holding iştiraklerinden Borusan Mannesmann, ABD gümrük otoritelerinden 14 milyon dolar yani 96 milyon liralık alacağını geri istedi.


Sektör - Enerji

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 18 - 2020

31


Sektör

Ege Ünİversİtesİ PLM Merkezİ yet merkezi, Senato, YÖK ve Başbakanlığın onayıyla resmi olarak kurulmuştur. 2016 yılında da PLM Yüksek Lisans programı başlamıştır.

Prof.Dr. Semih Ötleş Ege Üniversitesi PLM Merkezi Müdürü

P LM (Product Lifecycle Management / Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi); Endüstri

4.0’ın önemli bir ayağı olan PLM, bir ürünün fikir aşamasından başlayarak, ömrünü tamamlayıp, sökülüp yeniden dönüşümüne kadar tüm süreçlerin yönetilmesidir. PLM’in sanayi kuruluşlarına faydaları arasında işletmedeki iş süreçlerini yöneterek verimliliği arttırması, ürün maliyetlerini azaltması, inovasyonu arttırması, ürünün pazara çıkış ve teslimat süresini kısaltması, tedarikçilerle işbirliğini hızlandırması, doğru bilgiye hızlı bir şekilde ulaşılması, marka kimliğinin iyileştirmesi sayılabilir. Ege Üniversitesi’nde PLM konusundaki ilk çalışmalar 2012 yılında Dassault firmasıyla olan görüşmeler sonucunda başlamıştır. Prof.Dr.Semih Ötleş, Prof.Dr.Semih Güneş ve 2 öğretim üyesi ekip olarak Almanya’nın Kaiserslautern, Aachen, Bochum, Berlin, Bremen, Trier şehirlerindeki üniversitelere ve Fraunhofer enstitülerine ziyaretlerde bulunup ikili işbirliğini başlatmışlardır. 2014 yılında Hannover Endüstri 4.0 fuarına ve Berlin’deki Türk-Alman Bilim Yılı açılışına katılınmıştır. 2014 yılında İzmir’de sanayicilerin, TUSAŞ, TEİ, SSM gibi kamu kurumlarının ve Almanya’dan seçkin PLM profesörlerinin katılımıyla bir çalıştay düzenlenmiştir. 2015 yılında Ege Üniversitesi PLM Mükemmeli-

32 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

PLM Merkezi; 2014 yılında bir TÜBİTAK projesi (çalıştay düzenleme), 2015-2018 arasında Avrupa Birliği Erasmus plus projesi yapmıştır. Yürümekte olan TEYDEB 1505 ve 3 adet BAP projesi bulunmaktadır. Merkezin alt yapısında işletim sistemi yüksek 30 adet bilgisayar ve 1 adet server bulunmaktadır. Bilgisayarlarda herbiri yüksek maliyetli olan Fransız Dassault, Amerikan PTC ve Autodesk ile Alman Contact firmalarının PLM yazılımları bulunmaktadır. Ayrıca Katia, Creo, Solidworks, Moldex tasarım programları ve Logo ERP programı mevcuttur. PLM Yüksek Lisans Programı; tezli (2 yıl, yabancı dil belgesi, ALES puanı gerekli, ücretsiz) ve tezsiz (1.5 yıl, belge gerekmiyor, ücretli) olarak açılmaktadır. Öğrencilerin çoğunluğu mezun oldukları dal olarak Makine Mühendisi, Endüstri Mühendisi, sonrasında ise Bilgisayar / Yazılım Mühendisi, Elektrik / Elektronik Mühendisi, Kimya Mühendisi, Gıda Mühendisi, Tekstil Mühendisi, Haberleşme Mühendisi, İşletme Bölümü ve Matematik Bölümleri mezunlarından oluşmaktadır. PLM Yüksek Lisans öğrencileri, sektörde halihazırda çalışanlardan oluşmaktadır. Çalıştıkları firmalar; BMC, Vestel, Volkan İtfaiye, Delphi, Obel Cıvata, Mechanika, Kanat Boya, CTS Makine, Weber, DMO, Karya Bilişim, Philip Morris, ZF Lemförder Aks, Volt Elektrik Motorları, Rennova Otomasyon, Maxion Wheels, PTİ, Noken, ETİ, Dr.Oetker. PLM Yüksek Lisans öğrencilerinin kendi sanayi kuruluşları konusunda tez çalışmalarını yapmaları sağlanarak sanayi işbirlikleri geliştirilmektedir. Yüksek Lisans Programında; CAD/CAM, veri yönetimi, endüstri 4.0, PLM konsepti ve uygulamaları, araştırma yöntemleri ve etik, PDM gibi konularda teorik ve uygulamalı öğretiler yaplmaktadır. Derslerde sanayici ve yazılım firmaları da davet edilerek öğrencilerle interaksiyon sağlanmaktadır.



Sektör - Yazılım

DASSAULT SYSTÈMES VERTİCAL AEROSPACE ORTAKLIĞI Vertical Aerospace, Yeni Nesil Seraph eVTOL Uçaklarını Dassault Systèmes’in 3DEXPERIENCE Bulut Sistemiyle Geliştiriyor. Aerospace gibi inovasyon liderleri, sürdürülebilir mobilite ekseninde güçlü vizyonlarını geliştirmek ve yeni endüstriler yaratmak için bulut tabanlı 3DEXPERIENCE platformunu kullanıyor. İşletmelerin çalışma şekillerini baştan tasarlamak zorunda kaldığı mevcut konjonktürde, bulut tabanlı 3DEXPERIENCE platformu, sunduğu yüksek performansa ek olarak güvenli ve etkili veri erişimi de sağlayarak ürün tasarımı ve mühendislik süreçleri için en geniş kapsamlı uygulama portföyüne dünyanın her yerinden erişebilme imkanı tanıyor.”

D assault Systèmes havacılık endüstrisinde inovasyona katkı sağlayan ve uçak yolculuğunu

kişiselleştirip karbon içermeyen bir deneyim haline getirerek insanların uçuş alışkanlıklarında bir devrim yaratmayı hedefleyen İngiliz Vertical Aerospace şirketiyle çalıştığını duyurdu. Şirket, dikey kalkış ve iniş yapabilen tamamen elektrikli uçaklarının üçüncü nesil prototipini geliştirmek için bulut tabanlı 3DEXPERIENCE platformunu kullanıyor. Vertical Aerospace’in 100 mühendis ve teknik uzmandan oluşan ve hızla büyüyen ekibi uzaktan çalışırken bile, eVTOL uçak prototipinin karmaşık gelişim sürecini yönetmek için bulut tabanlı 3DEXPERIENCE platformunu temel alan “Reinvent the Sky” endüstri çözümü deneyimini kullanacak.Bulut tabanlı 3DEXPERIENCE platformu, farklı ihtiyaçları karşılamak için tasarım, mühendislik, test ve üretim disiplinlerini işletme genelinde ortak tek bir dijital platformda bir araya getiriyor. Dassault Systèmes Havacılık ve Savunma Endüstrisi Başkan Yardımcısı David Ziegler ise yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “Vertical 34 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

Konuyla ilgili yorum yapan Vertical Aerospace Uçuş Sistemleri Entegre Ürün Ekibi (IPT) Lideri Owen Thompson Cheel, şunları söyledi: “Vertical Aerospace olarak uzaktan çalışmaya geçiş yapmadan önce operasyonlarımızı bulut tabanlı 3DEXPERIENCE platformuna taşıdığımız için şanslıyız.Ekibimiz evden çalışmak için ihtiyaç duyduğu her şeye sahip. Platformu bulut üzerinden kullanarak performansta neredeyse hiçbir fark yaşamadan çalışmaya devam edebildik. Bu durum, bulut tabanlı çalışma için harika bir kullanım senaryosu olma niteliği taşıyor. 3DEXPERIENCE platformu sayesinde kapasiteden ödün vermeden çevikliğimiz ve güvenlik düzeyimizin yanı sıra iş sürekliliğimizi de etkili bir şekilde koruyabildik.” 2019 yılında Vertical Aerospace, en yeni eVTOL uçaklarının uçuş videolarını yayınladı. Üç yolcunun toplam ağırlığına denk gelen 250 kg yük kapasitesine sahip olan Seraph, saatte 80 km (50 mil/sa) hıza kadar çıkabiliyor.Üçüncü nesil eVTOL’un karmaşıklığı dolayısıyla, elektrik sistemleri için gelişmiş işlevler, değişiklik yönetimi, yönetmelikler ve uyumluluğun yanı sıra ekipler arasında daha fazla iş birliği de gerekiyordu.Vertical Aerospace, hava yolculuğundaki karbon salınımına son verme vizyonunu desteklemek adına ayrıntılı bir değerlendirmenin ardından havacılık, enerji ve otomotiv endüstrilerindeki teknolojilerle kendini kanıtlamış olan bulut tabanlı 3DEXPERIENCE platformunu seçti.


Fuar

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 16 - 2020

37


Tahrik Sistemleri

Hız ve hassasİyet ya da kompakt güç paketİ? Laboratuvar otomasyonu İçİn tahrİk çözümlerİ Analitik laboratuvarlarda günlük olarak sayısız numune test edilmektedir. Bu alanda otomasyonun getirdiği faydalar son derece açık: Daha hızlı sonuçlar, daha yüksek verim, daha az hata ve daha düşük personel maliyeti. Sorunsuz bir çalışma için, yüksek dinamikler ve hassasiyet, tahrik sistemleri için son derece önemli. Dr. Aihua Hong ile FAULHABER’da sorumlu olduğu bu pazar segmentindeki gereksinimler ve gelişmeler hakkında konuştuk.

L

aboratuvar otomasyonu hangi endüstrilerde rol oynamaktadır? Otomatik prosesler kimya, ilaç ve gıda teknolojisi gibi tüm laboratuvar alanlarında bulunabilir. Tıp endüstrisi, dünya çapında önemli oranda büyüme kaydeden bir alandır. Otomatik çözümler, in vitro teşhis (IVD) olarak adlandırılan, yani kan, idrar ve doku gibi tıbbi örneklerin analizinde uzun yıllardır bu alanda vazgeçilmezdir. Test prosedürleri, yeni ilaçların geliştirilmesinde ilaç şirketlerinin araştırma laboratuvarlarında giderek daha otomatik hale gelmektedir. 36 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

Laboratuvar otomasyonu tam olarak nedir? Farklı laboratuvarlardaki otomasyon derecesi oldukça değişkendir. Bağımsız cihazlar kullanarak bireysel i ş l e m l e r i n gerçekleştirilmesinden karmaşık sistemlerde tam numune analizine kadar uzanır. İkincisi, özellikle standart bir protokole göre çok sayıda numunenin incelenmesi gereken ve çok az esnekliğe ihtiyaç duyulan alanlarda gereklidir örneğin bir hastanenin ana laboratuvarında IVD veya tıbbi teşhis için büyük laboratuvarlarda..

Bu alanlarda hangi işlemler otomatik olarak gerçekleştirilir? Analiz sürecinin neredeyse tamamı bu laboratuvarlarda otomatik olarak gerçekleşir. Renk kodlu numune test tüplerinde kan örneklerinin hazırlanması ile başlar. Tarayıcı, bir test tüpü için gereken analiz türünü kaydeder ve bunun bir robot kolu tarafından uygun şekilde seçilmesini sağlar. Bu örneklerin bazıları, kan bileşenlerini ayırmak için santrifüjlenir. Numuneler daha sonra konveyor bant veya çekişli küçük el arabası gibi özel taşıma birimleri ile gerçek analiz istasyonuna taşınır.


Tahrik Sistemleri Motorlar gereksinimleri

hangi karşılamalı?

Tüm süreç boyunca birçok farklı hareket gerçekleştirilmelidir ve tahrik teknolojisinden beklenen talepler de buna göre değişir. Konveyör bantları büyük ve güçlü motorlar ve mümkün olduğunca kompakt ve hafif bileşenler gerektirir. Kapsamlı ürün yelpazemiz sayesinde tüm spektrumu kapsayabilir ve neredeyse her gereksinim için son derece iyi bir çözüm sağlayabiliriz. Bize bazı örnekler verebilir misiniz? Birçok uygulama, alma ve yerleştirme ve pipetleme işlemleri gibi tekrarlanan başlatma / durdurma hareketleri için oldukça dinamik bir sistem gerektirir. Bunu yaparken hem hız hem de son derece hassas konumlandırma gereklidir. Boyut ve ağırlık da burada bir rol oynar: Tutucu kolun veya pipetleme başlığının yukarı ve aşağı hareketi için tahrik genellikle mobil bileşende bulunabilir. Bu nedenle son derece hafif ve kompakt olmalıdır.

Dr. Aihua Hong Analiz

istasyonunda

ne

olur?

Numune ilk olarak barkodu bir kameraya yönlendirerek ve okunarak tanımlanır. Ardından tıpa test tüpünden çıkarılır ve numunenin bir kısmı alınır. Daha sonra test tüpü tekrar kapatılır ve daha sonraki bir tarihte olası testler için arşivlenir. Numune, gerçek analiz için bir reaksiyon kabına aktarılır, örn. bir test plakası veya petri kabı üzerine. Sonraki testler sırasında, tahrik teknolojisi esas olarak pipetleme, sıvı taşıma ve karıştırma gibi süreçler için kullanılır.

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

37


Tahrik Sistemleri

FAULHABER avantajları

motorlarının nelerdir?

1524SR ve 2224SR serisi DC mikromotorlar bu uygulamalar için bilhassa uygundur. Demir armatürleri yoktur ve bu nedenle karşılaştırılabilir performansa sahip diğer modellerden çok daha hafif ve daha küçüktürler. Aynı zamanda, son derece yüksek dinamiklere sahip olmaları ile karakterizedir. Esas olarak, ünitenin toplam uzunluğunu sadece iki milimetre artıran bir dizi IE3 kodlayıcı ile birlikte kullanılırlar. Bu nedenle, son derece kompakt bir tasarımla yüksek performans elde edilir.

Tüsİad Uyardı :

FAULHABER ürünlerininin tercih edilmesinin başka nedenleri var mı? Müşterilerimizin ekipmanlarının daha uzun süre güvenilir bir şekilde çalışabilmesi için yüksek kaliteli bileşenlere sahip olması son derece önemlidir. Numune analizi için cihazları ile birlikte sattıkları reaktifler karlarının yaklaşık yüzde doksanını oluştururlar. Bu nedenle ekipmanlarının hizmet ömrü ve reaktif satışlarının sürekliliği doğrudan ilişkilidir. Ayrıca, IVD ekipmanı işletime alınmadan önce pahalı bir sertifikasyon sürecinden geçmelidir. Bu işlemi tekrarlamamak için, mümkün olan yerlerde mevcut cihazların başka modellerle değiştirilmesinden kaçınılır. Bu nedenle yedek parçaların mevcudiyeti de önemli bir rol oynamaktadır. Bir FAULHABER bileşeninin uzun bir hizmet ömründen sonra değiştirilmesi gerekirse, müşteri, yıllar sonra bile bizden hala o bileşenin elde edilebileceğine güvenebilir. 38 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020



Teknoloji

İş uygulamaları alanında dünya lideri yazılım şirketi SAP’nin Global | Platin iş ortağı itelligence Türkiye, bu sene 21.’si gerçekleştirilen “Bilişim 500 - İlk 500 Bilişim Şirketi” araştırmasında 3 değerli birincilik ödülünün sahibi oldu. Bu sene ilk defa online olarak gerçekleştirilen törende şirket; “Uluslararası Üreticinin Türkiye Temsilcisi” kategorisinde “ERP Yazılımı”, “Veri Ambarı ve İş Zekası Yazılım” ile “Yazılım” alanında birincilik ödüllerini alarak, 5 yıl üst üste ödül alma başarısı gösterdi.

İLK 500 BİLİŞİM ŞİRKETİ ÖDÜLERİ

B

ilişim 500 araştırması sonuçlarının bilişim sektörünün nabzını tutan önemli veriler ortaya koyduğunu belirten itelligence Türkiye CEO’su Dr. Abdülbahri Danış, “5 yıldır üst üste değerli ödüllerle döndüğümüz törende, yine çok güzel ödüllerin sahibi olduk. Ancak bu defa hedef büyüttük. Uzun yıllardır ödülleri topladığımız kategorilerin yanı sıra, genel yazılım kategorisinde de ilk sırada yer aldık. Genel sıralamaya baktığımızda Türkiye’de SAP’nin en büyük iş ortağı ve pazar lideri olmayı sürdürdük. itelligence’ın DNA’sında her zaman tutkuyla çalışmak yer alıyor. Bu da bizi kurum olarak çevikleştiriyor. Bu yıl yaşadığımız pandemi döneminde de bunu test etmek ve kendimizi daha da iyileştirmek için çok güzel fırsatlar yakaladık. Büyüyerek ve güçlenerek çıktığımız bu sürecin, bize önümüzdeki yıl da gururlanacağımız ödüller getireceğine inancım sonsuz” dedi. BT pazarıyla birlikte büyüyoruz! Dr. Abdülbahri Danış, “İçinde bulunduğumuz bilgi ve iletişim teknolojileri pazarı tüm hızıyla büyümeye devam ediyor. TÜBİSAD’ın verilerine göre yalnızca 2019 yılında

40 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

Türkiye BT pazarı %14 oranında büyüyerek 152,7 milyar TL’ye ulaştı. Sektörün ihracat performansı ise % 27’lik büyüme ile 6,5 milyar TL olarak gerçekleşti. Aynı dönemde sektörün en önemli oyuncularından itelligence Türkiye olarak %47 büyüme gösterip 2019 yıl sonu itibarıyla 329 Milyon TL cirosal büyüklüğe ulaştık. Bunda, inovasyon ve yenilikçi teknolojileri odağımıza alarak Türkiye’de ve dünyanın her yerinde dijital dönüşüm odaklı iz bırakan projeleri başarıyla hayata geçirmenin rolü çok büyük. itelligence olarak bugün dünyanın en büyük 10 IT çözüm sağlayıcısından biri olan ana şirketimiz NTT DATA güvencesiyle, 30 yılı aşkın bir süredir güveni değere dönüştürüyoruz. Müşterilerimize dijital dönüşüm konusunda uçtan uca çözümler sunuyor ve yol arkadaşlığı yapıyoruz. Bugün, 1.005 kişilik uzman ekibimizle, 25 farklı sektörde 650’den fazla müşterimizle pek çok başarı hikayesi yazdık, Türkiye’nin en büyük dijital dönüşüm projelerine imza attık. İnovasyon’un ve şirketlerin gelecek vizyonunu destekleyen dijital dönüşümün ön planda olduğu projelerimizle sektörümüzde fark yaratmaya ve pazar liderliğimizi sürdürmeye devam ediyoruz” dedi.


Teknoloji

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 17 - 2020 41


Teknoloji

TEKNOLOJİ DEVİ ASUS TAYVAN’IN YÜZÜNÜ GÜLDÜRÜYOR Neredeyse herkes Asus’u biliyor, ancak teknoloji devinin #Tayvan’dan geldiğini herkes bilmiyor.

1 989 yılında kurulan ASUS, Tayvan’ın başkenti Taipei’de bulunan Tayvan merkezli

çok uluslu bir bilgisayar ve telefon donanım ve elektronik şirketidir. Ürün serisi masaüstü bilgisayarları, dizüstü bilgisayarları, akıllı telefonları, ağ ekipmanlarını, monitörleri, WIFI yönlendiricileri, projektörler, anakartlar, grafik kartları, giyilebilir cihazlar, sunucular, iş istasyonları ve benzerleridir. Son yıllarda, ASUS oyun endüstrisine çok

42 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

odaklanmıştır. 2006 yılında ASUS, yan kuruluşu Republic of Gamers’ı (ROG) piyasaya sürdü. ROG markası altında, ASUS daha iyi oyun deneyimleri sunabilen bir dizi ürün sundu. ROG, dünyanın dört bir yanındaki oyuncular arasında bir isim haline geldi. ROG, oyun için üretilen dizüstü bilgisayar pazarında dünyaya liderlik etmekte ve oyun telefonu ROG Phone, uzmanlardan ve teknoloji meraklısı tüketicilerden de olumlu eleştiriler almaktadır.



Güncel Haber

DELTA İLE ŞİMDİ KEŞFETMEYE BAŞLAYIN! Tayvan’ın güçlü firması Delta’dan Dijital Sergi.

E

ndüstriyel otomasyon, bina otomasyonu, telekom güç çözümleri, veri merkezi çözümleri, PV invertörler, ev şarj altyapısı, LED aydınlatma, termal çözümler ve ekran çözümleri dahil olmak üzere çeşitli alanlardaki Delta ürünlerini tek çatı altında dijital sergide keşfederek etkileşimde bulunabilirsiniz.

Ayrıca, serginin her yerinde özenle gizlenmiş dört küçük ağacı arayarak, daha yeşil bir dünya inşa etmek için Delta ile birlikte çalışabilirsiniz. Şimdi Keşfetmeye Başlayın!

Delta ve NTUST İşbİrliİğİ Delta ve Tayvan Ulusal Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (NTUST) “DeltaNTUSTJointResearchCenter” kuruluşunu duyurdu. Üç yıl içinde proje için en az 30 milyon yatırım yapılacak.

M

erkez #datacenter ve #energystorage sistemlerine odaklanacak. Gelecekte, merkez 5G, bulut bilişim, AI ve diğer ileri teknolojiler üzerine daha fazla yatırım yapacak. Bu Ortak Araştırma Merkezi ayrıca, Sanayi, Hükümet ve Akademi ittifakını gerçekleştiren ve işletmenin uluslararası rekabet avantajını geliştiren Bilim ve Teknoloji Bakanlığı’ndan “AcademiaIndustry Research Center #AIRCenter)” sübvansiyonunu da başarıyla aldı. Delta, en iyi üniversitelerle Ortak Araştırma Merkezi kurmak da dahil olmak üzere yeteneklerin geliştirilmesinde üniversitelerle çok yakın 44 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

çalışmaktadır. Öğretmenler ve öğrenciler ile endüstri arasındaki yakın etkileşim sayesinde öğrencilerin pratik deneyimlerini güçlendirir ve endüstri için en iyi yetenekleri geliştirir.


Güncel Haber

“TÜRKİYE’NİN 500 BÜYÜK SANAYİ KURULUŞU” SONUÇLARI AÇIKLANDI İstanbul Sanayi Odası’nın hazırladığı ‘’Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2019 Araştırması’’na göre, Türkiye Petrol Rafinerileri AŞ (TÜPRAŞ), üretimden satışlarda 87 milyar 949 milyon lirayla Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşu oldu.

İ

SO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, düzenlediği basın toplantısında, İSO’nun ‘’Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” sonuçlarını açıkladı. TÜPRAŞ, üretimden satışlarda 87 milyar 949 milyon lirayla

listede ilk sırayı alırken, Ford 37 milyar 71 milyon lirayla ikinci, Toyota ise 25 milyar 851 milyon lirayla üçüncü oldu. Listede Toyota’yı sırasıyla Oyak-Renault, Star Rafineri, Arçelik, Tofaş, İskenderun Demir ve Çelik takip etti. Dokuzuncu sıradaki şirket isminin açıklanmasını istemezken, Ereğli Demir ve Çelik onuncu basamakta yer aldı.

BULUT TABANLI TASARIM ARAÇLARIYLA İSTEDİĞİNİZ YERDE YENİLİK YAPIN 3

3DEXPERIENCE® WORKS’te bulunan tasarım araçlarını ayrıntılı bir şekilde inceleyin

DEXPERIENCE WORKS tasarım araçları, xDesign özelliğine sahip 3D Creator ile yeni iş akışı yaklaşımları kazandırır ve xShape özelliğine sahip 3D Sculptor ile serbest form alt bölme (Sub-D) modelleme gücü sağlar. Bulut tabanlı tasarım hakkında demo video serisini izleyerek 3DEXPERIENCE WORKS ile istediğiniz yerde istediğiniz cihazdan çoklu tasarım araçlarından yararlanarak yeteneklerinizi nasıl artırabileceğinizi öğrenin.

Videolar, bulut tabanlı tasarım ve alt bölme modellemede size yol gösterecek, bileşenler ve montajlar oluşturmayı öğretecek ve size yeni tasarım yaklaşımları sunmak için bu araçların nasıl uyum içinde çalıştığını gösterecektir. Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 2020

45


Güncel Haber

abb yenİ şarj Ünİtesİ En çok satılan Terra serisinin uzantısı olan yeni 180kW Terra 184, piyasada mevcut bulunan en yüksek güç yoğunluğu ile an itibariyle en kompakt yüksek güçlü şarj ünitesidir.

B

M verilerine göre, küresel sera gazı emisyonunun yüzde 60’ından fazlası şehirlerden kaynaklanıyor ve 2050 yılına kadar şehirlerin dünya nüfusunun üçte ikisinden fazlasına ev sahipliği yapması bekleniyor. Dolayısıyla, hızla büyüyen bu kentsel yerleşimlerin karbon emisyonunu azaltmak için ileriye dönük etkili adımlar atması gerekiyor ve e-mobilite bunun gerçekleştirilmesinde kilit bir öneme sahip. Ancak, e-mobilitenin zamanın az olduğu ve alanın zor bulunduğu yüksek nüfus yoğunluklu kentlerde hayata geçirilebilmesi için bu tür zorlukları ele almaya yönelik çözümler geliştirilmelidir. ABB’nin şarj teknolojisindeki son atılımı tam da bunu karşılıyor. ABB’nin en çok satılan şarj ünitesi ailesinin en son üyesi Terra 184 şarj ünitesi, hızlı, kompakt, güçlü ve üç aracı aynı anda şarj edebilme imkanını sunarak araç kullanıcılarına maksimum elverişlilik, şarj ünitesi işletmecilerine de maksimum kazanç fırsatı tanıyor.

180kW’lık şarj gücü sayesinde Terra 184, en son model ya da gelecek nesil özel araçlar, otobüsler veya kamyonlar gibi her boyutta araç tarafından kullanılabilir. Ancak diğer yüksek güçlü şarj ünitelerinin aksine, Terra 54 modeliyle aynı miktarda, 0.5m2’den daha düşük bir ayak izi bırakıyor. Dahası, modelin inovatif tasarımı, sınırlı alana sahip kentlere göre mükemmel bir hızlı ve kompakt çözüm sunmakla birlikte, ayrı olarak monte edilen güç kabinlerine ihtiyaç olmadığı anlamına geliyor. ABB global E-mobilite Altyapı Çözümleri Başkanı Frank Muehlon, konuyla ilgili olarak “Geçtiğimiz on yıl içerisinde ABB sürdürülebilir ulaşımın temellerini attı. Terra serimize eklediğimiz son parça ile hem kentsel bölgelerin ihtiyaçları hem de yolları doldurmaya başlayan elektrikli araçların ihtiyaçları bakımından, bugünün ve yarının taleplerini göz önünde bulundurarak hareket ettik.” dedi. Terra 184, CCS, CHAdeMO ve AC de dahil olmak üzere piyasadaki tüm şarj standartlarını destekliyor ve 920V’a kadar tüm bataryaların gereksinimlerini karşılayabiliyor. Tasarlanan kişiselleştirilmiş kredi kartıyla ödeme terminali, ekran ve kabloları gibi özellikleriyle ihtiyaca göre düzenlenebilir. Daha fazla esneklik için, Terra 94 veya 124 gibi diğer Terra modellerini sahip kişiler, gelecekte ekstra güç modülleri ekleyerek şarj çözümlerini Terra 184’e yükseltmeyi seçebilirler. Terra 184, doğrudan ABB kanalıyla ve ABB’nin seçtiği distribütörleri aracılığıyla Avrupa’da Temmuz’dan itibaren, Kuzey Amerika’da Ağustos’tan itibaren ve dünyanın geri kalanında bu yılın dördüncü çeyreğine kadar piyasaya sürülecek. Bu model, ABB Elektrifikasyonun sıfır emisyonlu bir dünya vizyonu çerçevesinde yürüttüğü Miission to Zero projesini destekleyen, güvenli, akıllı ve sürdürülebilir bir şarj çözümü.

46 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020


İş Dünyası

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 18 - 2019

47


Araştırma

48 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 18 - 2020


Araştırma

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 18 2020

49


Dijital Dönüşüm

SCHNEİDER DİJİTAL DÖNÜŞÜM RAPORUNU YAYINLADI

Dünya dijital bir geleceğe doğru ilerliyor. Daha şimdiden bütün bir nesil tümüyle dijital bir dünyanın içinde büyüdü. Dijital dönüşüm, diğer bir ifadeyle dijital teknolojilerin yaygın olarak benimsenmesi ve iş modellerinin tamamen değişmesi, verimlilik yaratılması ve müşteri deneyiminin geliştirilmesi, evlerden endüstriye, binalardan buluta kadar her alanda insan varlığının temel yönlerini yeniden şekillendiriyor. Enerji yönetimi ve otomasyonun dijital dönüşümü bu yolculuğun merkezinde yer alıyor ve yeni bir enerji tabiatının ortaya çıkışını, sektörde bir paradigma değişimini ve devrim niteliğinde bir deneyimi mümkün kılıyor. 50 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020


Sektör - Perakende

“DİJİTAL DÖNÜŞÜM UYGULAMALARI ve KOBİLER”

IV . ENDÜSTRİ 4. 0 ZİRVESİ *Otomotiv * Ana Sanayi *Jant *Lastik *Amortisör

* Chip *TedarikSanayi *Vip Dİzayn *Makine *Otomasyon

* Cad Cam *Kesici Takım *Tutucular * Kaynak *Rulman

* Lineer * Aşındırıcılar * İş güvenliği * Metal İşleme * Borulama

* Proses * Plastik * Fuar *Organizasyon *Kalıp

Sponsorluk için temas kurabilirsiniz : 0 505 400 94 34 - 0 505 400 94 33 - 0 546 675 59 49 www.endustri40dergisizirvesi.com - makineotomasyondergisi@gmail.com - worldmediareklam@gmail.com Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 17 - 2020

29


Dijital Dönüşüm

D ünyanın, başta enerji olmak üzere kaynaklarını kullanma yolunu kuşkusuz acilen dönüştürmesi gerekiyor.

Global iklim değişikliği tehdidine rağmen dünya her geçen yıl kaynaklara daha aç hale geliyor. Dijital dönüşüm bu paradoksu çözmenin anahtarıdır. Enerjiye odaklanacak olursak, dijitalleştirme sonucunda sadece binalarda elde edilebilecek kümülatif enerji tasarrufu 2040’a kadar 65 petawatt saate ulaşabilir ki bu miktar Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü dışındaki ülkelerin (Çin ve Hindistan dahil) 2015’teki toplam nihai enerji tüketimine eşittir. Dijital dönüşümü binalara, veri merkezlerine, endüstriye ve altyapıya yayarak hep birlikte daha verimli, güvenilir, güvenli ve sürdürülebilir bir dünya yaratabiliriz. Dijital dönüşümün genel anlamda bir yatırım getirisi olduğu açıktır. 16.000 şirkettentoplanan verileri kullanan Dünya Ekonomik Forumu ve Accenture tarafından yapılan bir analiz genel olarak pozitif yatırım getirisi olduğunu tespit etmiştir, ancak getirilerin çoğu sektör liderleri arasında toplanmıştır. Erken adapte olan şirketler %70 verimlilik artışı deneyimlerken endüstri sektörünü takip eden diğer firmalarda verimlilik artışı %30 seviyesinde kalmıştır. Dolayısıyla endüstriyel ekipman yöneticilerinin yüzde 85’inin rekabet gücünü korumak için daha hızlı yenilik yapmaları gerektiğini düşünmesi şaşırtıcı değildir. Schneider Electric CEO’su Jean-Pascal Tricoire da dahil olmak üzere birçok yönetici dijital dönüşümü bir “altüst et veya altüst ol” meselesi olarak görmektedir. 2000 yılındaki Fortune 500 şirketlerinin yarısının bu prestijli sıralamadan çıkmış olmasının “temel nedeninin” yeni ortaya çıkan dijital iş modelleri olduğunu düşünün. Bu bulgular dijital dönüşümün ticari gerekçesinin aciliyetini açıkça ortaya koyuyor. Dijital dönüşümün farklı ekonomik sektörlerde nasıl yaygınlaşacağı bir diğer temel soru. Global ticaretin

52 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

merkezinde bulunan ve derin bir dönüşüme uygun olan dört sektör çokça tartışılıyor. Bu sektörler bina, veri merkezleri, endüstriyel altyapılardır. Tüm bu sektörlerde verimi arttıracak olan dijital dönüşüme kaçınılmaz olarak hızlı bir geçiş süreci yaşanacak.



Elektrikli Araç

ABB Elektrİklİ Araçlar İçİn Teknolojİ Gelİştİrmeyİ Sürdürüyor ABB İlk elektrikli otomobil küresel yarış serisi olan ‘FIA Formula E Dünya Şampiyonası’nda Gen3 otomobilleri için şarj teknolojisini sağlayacak.

A

BB Elektrifikasyon Başkanı Tarak Mehta konu ile ilgili şunları söyledi: “ABB FIA Formula E Şampiyonasında - yenilikçi elektromobilite teknolojileri için ürün ve hizmetlerimizi

54 Endüstri Endüstri4.0 4.0Dergisi Dergisi -- Sayı 18 19 - 2020

sunuyoruz. Elektrikli araç teknolojisi tüm dünya için daha temiz bir gelecek anlamına geliyor. Elektrikli araç teknolojisinin üretim hattını geliştirme sonuçta herkes için daha temiz bir dünyayı beraberinde getiriyor.



Endüstriyel Bilişim

DASSAULT SYSTÈMES TÜRKİYE ÜLKE MÜDÜRÜ ELİF GÜRDAL: EKLEMELİ ÜRETİM; OPTİMUM İMALAT, MAKSİMUM POTANSİYEL DEMEK

E

klemeli üretimde, 3 boyutlu yazıcıda malzemenin dijital yapım verileri doğrultusunda katman katman yapılandırılması - eklenmesi- ile ürün ve parça elde ediliyor. Bunu modern makineler arasında optimum etkileşim, bulut tabanlı bir platformda akıllı bir ağ kurulması ve olgun 3 boyutlu yazdırma süreçleri ile gerçekleştirmek mümkün. 3 boyutlu yazıcılarda bugün başlıca malzeme olarak metaller, özel plastikler ve sentetik reçineler kullanılıyor. Parça optimizasyonu, daha düşük ağırlıklar Eklemeli üretim; otomotiv ve havacılık, metal işçiliği ve tıp gibi, hafifletilmiş parçaların önemli olduğu alanlarda 56 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

halihazırda önemli bir yere sahip. Örneğin, havacılık sektöründe, uçakta kullanılacak parçaların ağırlıklarını en aza indirmek amacıyla eklemeli üretim yapılıyor. Bu sayede parça üretiminde azımsanmayacak bir malzeme tasarrufu sağlanıyor. Toplam ağırlığın azaltılması, aynı zamanda uçağın tüketim değerlerini de doğrudan etkileyerek çevreye uyum açısından da olumlu bir sonuç veriyor. Airbus senelerdir Dassault Systèmes’in 3DEXPERIENCE platformunu ve CATIA tasarım ve geliştirme uygulamalarını kullanıyor. Dassault Systèmes ile güçlerini birleştiren Airbus, özel bir 3 boyutlu tasarım aracı da geliştirdi. “MyShape”, Airbus A350’nin parça üretiminde kullanılıyor. Airbus, yeni parçaları jeneratif tasarımla

üretebiliyor yani yeni parçalar artık orijinal dizayn üzerinden değil işleve göre geliştiriliyor. Mühendisler, uçağın ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayan parça şeklini bulmak istediklerinde, Dassault Systèmes’in yazılımı o parçanın optimum tasarımını baştan yaratıyor. Daha sonra yeni parçaların kullanımı üzerine yapılan simülasyonlarla ise örneğin olası farklı malzeme yapıları geliştiriliyor veya o parça daha da optimize ediliyor. Bu tür bir proses, yeni parça geliştirme sürecini büyük ölçüde hızlandırıyor. Simülasyonun bir diğer avantajı da parçaların ısıl yamulma paylarının henüz planlama aşamasında hesaplanabilmesi. Malzeme özelliklerine bağlı olarak 3 boyutlu yazıcının üretimi sırasında ve sonrasında ortaya çıkan


Endüstriyel Bilişim

Eklemeli üretim yani addictive manufacturing, halihazırda çeşitli sektörlerde yerini sağlamlaştırdı. 3 boyutlu yazıcı ürünleri, çeşitli sektörlerde hem üretici hem de tüketici tarafında popülerlik kazanıyor. Bu teknoloji, başta prototip ve tek parça üretiminde olmak üzere bariz avantajlar sağlıyor: Esneklik, maliyet düşürme ve hız. Bu sayede Eklemeli üretim, bir şirkete rekabet avantajı kazandırıyor. Gelecek, özellikle kullanılan malzemeler bakımından devasa değişikliklere gebe. Üstelik, bu teknolojiyi seri üretime de uyarlama çalışmaları var. Dassault Systèmes Türkiye Ülke Müdürü Elif Gürdal, eklemeli üretim hakkında konuştu.

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020 57


Endüstriyel Bilişim

bu durum, nihai ürünün işlevselliğini etkileyebiliyor. Bu sorunu ısıl yamulma simülasyonu ile çözen CATIA, sonucun doğrudan geometrik hesaplamalarda kullanılmasına olanak tanıyor. Böylece parçanın son hali, tam olarak istenilen şekle sahip oluyor. Malzeme maliyetlerinin düşürülmesi Öte yandan, eklemeli üretimdeki tek önemli unsur, malzeme yapısı değil. Bir diğer amaç da değerli malzemelerden mümkün olduğunca tasarruf etmek. Şirketler, topoloji optimizasyonu ile malzeme kullanımının iyileştirilmesine odaklanabiliyorlar. Böylece geleneksel üretim yöntemlerine kıyasla, örneğin metal parçalarda genellikle büyük makaralarda haddeleme sonucu oluşan malzeme fireleri de azalıyor. Geleneksel üretim sonrasında arta kalan malzemeler aynı amaçla yeniden kullanılamaz. Eklemeli üretimde ise 58 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

parçalar katmanlar halinde üretiliyor ve malzeme artığı olmuyor. Ayrıca, eklemeli üretim sayesinde normalde montaj gerektiren parçalar tek parça halinde de üretilebiliyor. Yani burada, çok zaman alan makine kurulumları yok. Aksine, parça takımının tamamı 3 boyutlu yazıcıda katman katman üretiliyor. Bu da sadece üretim süresini değil takımın parçalarını tek tek yazdırma sürelerini de kısaltmış oluyor. Bir şirket, üretime ayırdığı süreden tasarruf ederken malzeme maliyetlerini de sürdürülebilir biçimde azaltabiliyor.

Airbus, eklemeli üretimle “buy to fly” oranını geleneksel parça üretiminin onda birine indirmeyi başardı. “Buy to fly” oranı, satın alınan malzemenin miktarı ile , son noktada uçağa yerleştirilen malzemenin miktarı arasındaki ilişki anlamına geliyor. Airbus, bir A350 uçağında eklemeli olarak ürettiği 1.000’den fazla parça kullanıyor.

Özel taleplere esnek çözümler Eklemeli üretimin başka bir avantajı da prototiplerin veya tek parçaların, esnek olarak ve klasik üretime kıyasla daha düşük maliyetlerle geliştirilebilmesi. Şirketler, müşteri taleplerini karşılama süreçlerini optimize edebiliyor. Bu teknoloji özellikle tüketici ürünleri sektörünün işine yarayacak. Ayakkabı markası ECCO, 3 boyutlu tarama ve 3 boyutlu yazdırma teknolojilerini buluşturan “QUANT-U” adlı bir kişiselleştirme projesi başlattı. Seçili mağazalarda, müşterilerin ayak ölçümleri yapılıyor ve kendilerine uygun ayakkabı ölçüleri belirleniyor. Ardından hızlıca kişiselleştirilmiş bir ayakkabı modeli üretiliyor. Hemen mağazada!. Bu esneklik, özel prototip veya yedek parça üreten şirketlere de fayda sağlıyor. Eklemeli üretim, müşteriyle yakın işbirliği halinde hızlı ve esnek imalat olanağı tanıyor. Mesela imalat faaliyetleri büyük oranda Avrupa’da olan bir şirketin Hindistan’da ye-


dek parça ihtiyacı doğarsa kolayca yerinde 3 boyutlu üretim yapmak mümkün. Bu iş sizi sadece müşterinize yakınlaştırmakla kalmıyor, nakliye masraflarına da yardımcı oluyor.

Endüstriyel Bilişim

Gelecekte bizleri neler bekliyor? Eklemeli üretim şu anda prototip veya özel parça üretimi ya da küçük ölçekli seri üretim yapmak isteyen sektörlerde öne çıkıyor. Yine de 3 boyutlu yazdırma teknolojisinin seri üretimde kullanımına yönelik çalışmalar mevcut. Tıp sektöründe, özellikle malzeme kullanımına dair yoğun bir Ar-Ge süreci yürütülüyor. Otto Bock Healthcare, inovasyon ürünü olan “Michelangelo” biyonik eli rekor sürede ve kusursuz biçimde üretti. Tıp mühendisliği şirketi, Dassault Systèmes’in 3DEXPERIENCE platformu ve CATIA Imagine & Shape uygulaması ile biyonik elin yüzey tasarımını optimize etti ve bu modele “hayat verdi”. Günümüzde organ onarımı alanındaki umut vadeden projeler de ileride pek çok kişiye yardımcı olabilir. Biçim katsayısının en aza indirilmesinin önemli olduğu ileri teknoloji ve elektronik sektörlerindeki olası kullanımlar da ilginç bir tablo çiziyor. Bu alanlarda da sensör teknolojisinin veya elektronik cihazların, eklemeli üretim çıktılarına doğrudan entegrasyonu akla geliyor. Örneğin, ölçüm aletlerinin sensörleri doğrudan elektronik cihazlara takılacak şekilde yazdırılabilir. Bugün normalde 50 gün süren karmaşık ve çok katmanlı devre kartı üretimini 3 boyutlu yazdırma teknolojisiyle 15 saatte yapabilen ilk tedarikçiler ortaya çıktı bile. Eklemeli üretim, bir trendden çok daha fazlası; yıkıcı bir teknolojiye dönüşmesi kaçınılmaz ve gelecekte daha da önem kazanacak. Şirketlere inovatif geliştirme, esnek üretim ve sürdürülebilir maliyet düşüşleri ile daha çevik operasyonlar ve rekabet avantajları sunuyor. Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020 59


Otomasyon teknolojİ bİleşenlerİnİn uygulanmasından daha fazlasıdır

T

üm sektörlerde, şirketlerin tedarikçilerle üretim ve işbirliği yapma şekli hızla değişiyor. Tüm süreçlerin dijitalleştirilmesi ve öğrenme algoritmalarının entegrasyonu, Endüstri 4.0’ın gerçeğe dönüştüğü vizyonları gerçekleştirmeyi vaat ediyor.

Dolaysıyla Saarland’ın bugün otomasyon düzeyi

Ancak başarılı bir otomasyon yalnızca BT esaslarına bağlı kalmaz. Üretim şirketlerinin deneyimleri ve know-how’ı da yenilikçi gelişmelere dahil edilmelidir. Erken bir aşamada BT konusunda uzmanlık geliştirmiş olan geleneksel sanayi bölgeleri, yerel ve yeni şirketler için güçlü avantajlar sağlamaktadır. Germany’s Saarland işte böyle bir konum. Bu geleneksel sanayi bölgesi, 1980’lerde ve 1990’larda BT araştırma ortamı geliştirmeye başladı ve Alman Yapay Zeka Araştırma Merkezi (DFKI), bilgisayar bilimi ve yazılım geliştirme üzerine iki Max Planck Enstitüsü ve en son aralarına katılan CISPA Helmholz Bilgi Güvenliği Merkezi’ne ev sahipliği yapmakta.

gwSaar (Gesellschaft für Wirtschaftsförderung

yüksek ve verimli bir endüstrinin yanı sıra kendini canlı tutan bir araştırma ortamına sahip olması şaşırtıcı değildir.

Saar) , şirketlerin ve araştırma kurumlarının sahada en uygun koşullara sahip olmasını sağlamak için tüm gereksinimlere uygun endüstriyel alanlar ve ticari mülkler geliştirmektedir. Ekonomik destek kuruluşlarının hizmeti, tüm yerleşme süreci boyunca şirketlerin desteğini de kapzsamaktadır. Bu aynı zamanda yerel paydaşlarla ağ kurmayı da kapsamaktadır. gwSaar’ın önerisi üzerine, sanayi ve araştırma alanlarından dört paydaş ile otomasyon ve bölge konusunda görüştük.


Germany’s Saarland’ın dört aktörü önemli gördükleri konuyu ele alıyor.

Germany’s Saarland - Merkezi konumu ile de ön plana çıkan bir sanayi bölgesi


Röportaj

Karlsberg

G

ıda üretiminin yüksek kalite ve güvenlik gereklilikleri modern sensörlerin kullanımı ve üretim süreçlerinin otomasyonunu gerektirmektedir. Bu aynı zamanda tedarikçilerin ve lojistik sağlayıcıların entegrasyonu için de geçerlidir. Röportajımızda, Karlsberg Brauerei KG Weber’in genel yetkili Christian Weber’den, bira fabrikalarında otomasyonun ne kadar önemli ve insan faktörünün neden önemli olduğunu öğrendik.

Karlsberg, sektördeki yenilikçi şirketlerden biri. Yüksek derecede otomasyon yaratıcılık için daha fazla alan mı yaratıyor? Christian Weber, Karlsberg Bira Fabrikası: Otomasyon, süreçleri optimize etmeye ve kaliteyi artırmaya yardımcı olur. Bu nedenle, örneğin, hataları düzeltmek üzerine konuşmak yerine müşterilerle yeni konuları ele alabiliyoruz. Önemli bir husus, zaman tasarrufu sağlaması ve böylece projeleri ilerletmek için kullanılabilecek değerli zaman ve alan yaratmasıdır. Tüm bu otomasyona rağmen, Karlsberg Bira Fabrikası, özellikle çalışanlarına odaklanıyor. Bu yüzden çalışanlara reklamlarda da söz veriliyor ve hatta bazı ürünlerin üzeride resimleri kullanılıyor. Yetkin çalışan bulmak zor mu ve Saarlandlı çalışanlarının sadakatini nasıl değerlendiriyorsunuz? Christian Weber, Karlsberg Bira Fabrikası : İnsanlar bizim merkezimiz, başlangıç noktamız. Çalışanlarımız ortak bir meslektaşlık kültürünü ve ortak bir değer anlayışını paylaşırlar. İsteyen herkesin aktif ve sorumluluk üstlenecek bir şekilde katkıda bulunabilmesini sağlamak için çalışıyoruz. Özellikle teknik yenilikler bağlamında gereksinimlerin sürekli değiştiği gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, bir işveren olarak da sürekli gelişmemiz gerektiği ve kendimizi diğer tercih edilen şirketlerin yanında çekici bir şekilde konumlandırmamız çok önemlidir. Değişiklikler örneğin eğitimlerimizde de fark edilmekte. 2021 yılından itibaren endüstriyel teknoloji için elektronik teknisyeni eğitimi yerine, otomasyon teknolojisi için elektronik teknisyenlerini eğitmeye karar verdik.

Otomatik kalite kontrolüne ek olarak, Karlsberg bira fabrikasının birası, halen patronun şahsi incelemesinden geçer Sn. Weber, artan otomasyon hayatınızı kolaylaştırıyor mu? Christian Weber, Karlsberg Bira Fabrikası: Otomasyon sayesinde, süreçlerde daha iyi bir kalite elde ediyoruz. Daha da iyi olmak bizim için araç. Çalışanlarımızın işini kolaylaştırıyor ve böylece uzmanlıklarına daha fazla odaklanmalarını sağlıyoruz. 62 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

Yapay zeka, siber güvenlik ve sensör teknolojisi gibi başarılı bir otomasyonun önemli birçok alanında Saarland’daki ünlü araştırma enstitülerinde ciddi çalışmalar yapılıyor. Bir KOBİ olarak bundan faydalanıyor musunuz? Christian Weber, Karlsberg Bira Fabrikası: Evet. Söz konusu enstitülerle temas içerisindeyiz ve örneğin siber güvenlik alanında birlikte de çalıştık. Ya da, örneğin, yapay zeka alanında şu anda üniversite ortamındaki bir Saarland şirketi ile öngörü temelli bakım ve öngörü temelli kalite (Predictive Maintenance & Predictive Quality) konusunu tartışıyoruz.


Z

ZeMA

eMA Mekatronik ve Otomasyon Teknolojisi Merkezi, kesinlikle soyutlanmış bir araştırma yapmıyor. Merkez, endüstri için bir geliştirme ortağı ve Saarland üniversitelerinden ve enstitülerinden gelen araştırma ve geliştirme sonuçlarının yerel şirketlerin süreçlerine hızlı ve verimli bir şekilde dahil edilmesini sağlıyor. ZeMA’nın Bilimsel Direktörü Prof. Dr. Rainer Müller ile araştırma ve özel sektör arasındaki işbirliğini, otomasyon derecesini arttırmayı ve korona pandemisinin süreçler ve bölgeler üzerindeki etkisini görüştük.

Prof. Müller, 8 yıldan fazla bir süredir Saarland’daki ZeMA’yı yönetiyorsunuz. Germany’s Saarland, otomasyon, yapay zeka ve siber güvenlik alanında mükemmel bir araştırma ekosistemine sahip güçlü bir sanayi bölgesidir. Konumdaki şirketler bu araştırma uzmanlığından nasıl yararlanıyor?

Prof. Dr. Rainer Müller, ZeMA’yı sensör ve aktüatör sistemleri, üretim süreçleri ve montaj süreçleri grupları ile sanayi için geliştirmeler yapmak amacıyla geniş bir şekilde konumlandırdı.

Röportaj Prof. Dr. Rainer Müller, ZeMA: Saarland eyaleti gerçek anlamda güçlü bir sanayi bölgesidir ve aynı zamanda belirttiğiniz alanlarda faaliyet gösteren mükemmel enstitüler ve üniversitelere sahiptir. Her iki taraf da doğrudan bundan faydalanabilmektedir. Ancak halen geliştirilebilecek alanlar vardır. Genel olarak bölgedeki şirketler, bir yandan sözleşmeli araştırma yoluyla, diğer yandan da enstitülerin ve üniversitelerin yanı sıra ortak araştırma hedeflerine sahip şirketlerin doğrudan başvurabileceği çeşitli bölgesel, ulusal ve AB araştırma programları aracılığıyla, eyalette sunulan araştırmalardan ve araştırma uzmanlığından yararlanabilmektedir. Ulusal ve AB programlarının da gösterdiği gibi, giderek daha önemli hale gelen bir diğer nokta, sonuçların, özellikle dijital dönüşüm, yapay zeka ve siber güvenlik kullanımı açısından doğrudan bilinçlendirme, etkinlikler, çalıştaylar ve eğitimler yoluyla şirketlere aktarılmasıdır. Göz ardı edilmemesi gereken bir diğer husus ise, genellikle en üst düzey sınıf araştırma sonuçlarını esas alarak kurulan ve eyalete katma değer sağlayan spin-off’lar ve start-up’lardır.

gwSaar: Şirketler enstitüde hangi soruları gündeme getiriyor? Prof. Dr. Rainer Müller, ZeMA: Buna farklı bir bakış açısıyla yaklaşılmalıdır. ZeMA olarak sensör ve aktüatör Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

63


Röportaj sistemleri, üretim süreçleri ve montaj süreçleri grupları ile çok geniş bir şekilde konumlandığımızı biliyorsunuz. Bu nedenle, şirketler bir yandan yeni ürünlerin araştırılması ve geliştirilmesine (örn. akıllı malzemeler kullanılarak) ya da yeni üretim teknolojileri ve süreçlerine (örn. otomotiv sektöründe veya robot teknolojileri kullanılarak) ilişkin soruları ile bize başvuruyor. Bu şirketlere sıklıkla ilk prototiplerin ve fonksiyonel testlerin tamamlanmasına kadar destek sağlıyoruz. Öte yandan şirketler, mevcut üretim süreçlerini analiz etmemiz ve bunları şirketlerle birlikte optimize etmemiz için bize başvuruyorlar. Bu çerçevede analizler, konseptler ve fizibilite çalışmaları aracılığıyla destek sağlıyoruz. Aynı durum Endüstri 4.0 ve dijitalleşme için de geçerli. Mittelstand 4.0-Kompetenzzentrum Saarbrücken gibi projelerimiz çerçevesinde ortaklarımız August-Wilhelm Scheer Dijital Ürünler ve Süreçler Enstitüsü ve saarland. innovation&standort e.V. (Derneği) ile birlikte şirketleri dijital dönüşümlerinde destekliyoruz. Ayrıca, bu alanda üniversitelerle ve ayrıca Alman Yapay Zeka Araştırma Merkezi ile birlikte çalışıyoruz.

Uygulamada ZeMA Demonstrator gwSaar: Alman şirketlerinin otomasyon derecesi genellikle yüksek olarak değerlendirilmektedir. Şirketler için otomasyon açısından en büyük potansiyeli nerede görüyorsunuz ve bundan ne gibi faydalar elde edilmektedir? Prof. Dr. Rainer Müller, ZeMA: Şirketler genellikle optimizasyon sürecinde otomatikleştirilebilecek birçok süreci otomatikleştirmiştir. Ancak bu, bu alanda optimizasyon potansiyellerinin olmadığı anlamına gelmemektedir. Otomasyon sıklıkla, özellikle çok yüksek miktarları kapsayan ve düşük varyansa sahip, kendini tekrarlayan süreçler için yüksek avantajlar sunmaktadır. Otomasyon, bir tarafta maliyetleri düşürmek, miktarları arttırmak, kaliteyi sağlamak ve farklı faktörler açısından faydalı olabilmektedir. Otomasyon teknolojisi merkezi olmamıza rağmen, her şeyin 64 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

otomatik hale getirilemeyeceğine inanıyoruz. Otomasyonun kesinlikle avantajları vardır, ancak şirketlerin bugün karşılaştığı, müşterilere özel ürünler ve çoklu varyanslara bağlı zorluklarda tek çözüm değildir. Biz burada, otomasyonunun (özellikle dijitalleşme anlamında) yanı sıra hibrit ve akıllıca desteklenen manüel süreçlerin geleceği şekillendireceğine inanıyoruz. gwSaar: Tek ürünlük partiler veya seri üretim ortamında müşteri isteği doğrultusunda özelleştirilmiş ürün varyantlarının maliyet açısından etkin bir şekilde üretilmesi, otomasyonun gelecekteki vizyonlarından biridir. Üretim süreçlerinin gelecekte bu kadar esnek bir şekilde tasarlanabileceğini mi düşünüyorsunuz? Ve bunu uygulamak için gerekli ön koşullar nelerdir? Prof. Dr. Rainer Müller, ZeMA: Burada önceki ifademe ekleme yapmak istiyorum. Elbette otomasyon çözümleri gelecekte daha çok yönlü ve esnek ve aynı zamanda akıllı hale gelecektir. Ancak çalışmalarımızda ve araştırmalarımızda, bir sürecin yalnızca otomasyonunun tek hedef olamayacağını tespit ettik. Aksine, otomasyon gerçek ve dijital/sanal dünya bağlamında anlaşılmalıdır. Asıl amaç, fabrikadaki ya da üretimdeki kişileri uzmanlık sistemleri, uzaktan destek, durum izleme gibi akıllı sistemlerle iş yerlerinde desteklemektir. Neden? Çünkü varyantı çok olan bir “seri üretim” temelinde, ortam giderek daha karmaşık hale gelir ve ileri optimizasyon potansiyelleri genellikle mevcut süreçlerin iyileştirilmesinde ya da neden-sonuç anlayışında olacaktır. Durum izleme, öngörü bakımı veya yapay zeka tabanlı kalite kontrolü gibi hususlar, önemli potansiyellere sahiptir ve dijitalleşme açısından akıllı otomasyonu ve yapay zekanın kullanımını gerektirirler. Bu nedenle, üretim ve proses verileri ve özellikle akıllı işleme ve içeriğe duyarlı hazırlama, üretimin dönüşümü için giderek daha önemli hale gelmektedir. Bunlar sonuçta bölgemizin öncü rolü için de önem taşımaktadır. Çünkü bölgemiz hem birinci sınıf ürünlerin ihracatçısı hem de yeni nesil yenilikçi sermaye mallarının kaynağı olarak öncü konumundadır. Korona salgını sırasındaki arz sıkıntıları sanayide bakış açısı değişikliklerine yol açtı. Birçok şirket tedarik zincirlerini daha bölgesel olarak kurmak istiyor. Otomasyon bu açıdan verimli çözümlere katkıda bulunabilir mi? Prof. Dr. Rainer Müller, ZeMA: Dijitalleşme yoluyla tedarik zincirlerinde otomatik ve standartlaştırılmış süreçler oluşturmak ve veri veya bilgileri güvenilir bir şekilde paylaşmak önemlidir. Hedeflerden biri, üretim ve teslimat durumu ve tedarik zinciri içindeki bileşenlerin ve montajların kalitesinin şeffaflığı olmalıdır. Otomasyon bu esnada örneğin etiketleme, tanımlama, yani genel anlamda ürünlerin izlenmesi gibi bireysel süreçlerde uygulanabilir.


L

Röportaj

Qbing

ojistik süreçleri, üretim tesislerinin otomasyonunda merkezi bir rol oynamaktadır. Üretim süreçlerinde istikrarlı iş akışlarını, düzenli depolamayı ve malların verimli ve doğru bir şekilde taşınmasını sağlayan, tedarikçilere olan bağlantıyı kuran lojistik süreçleridir. ERP sistemlerine bağlantı, bugün artık bir zorunluluktur. Saarlandlı start-up Qbing, şirketlerin mevcut operasyona entegre olmalarını sağlayan bir tak-çalıştır çözümü geliştirmiştir. Bu röportajda, kurucu ortak ve CEO Christian Schwindling, bunun neden avantajlı olduğunu, lojistikte ek otomasyon adımlarının nerede gerekli olduğunu ve şirketin neden Saarland bölgesini tercih ettiğini açıklıyor.

karmaşık olmayan ayarlar yeterlidir. Hiçbir teknik detay veya programlama çalışması gerekli değildir. Yatırım da geleneksel uygulamalara kıyasla çok daha düşüktür. Bu şekilde, her kullanıcı için Auto-ID veya RFID’ye erişimi kolaylaştırmaya çalışıyoruz. Kısaca kullanıma hazır bir RFID. Özellikle lojistikte, otomasyon için nerelerde ek potansiyeller görüyorsunuz? Ve şirketlerin bu potansiyellerden yararlanabilmesi için ne tür zorlukların üstesinden gelmeleri gerekiyor?

Christian Schwindling (m.) ve Qbing ekibi lojistik için tak-çalıştır çözümleri geliştiriyor Sn. Schwindling, sisteminiz Auto-ID (otomatik kimlik) çözümlerinin entegrasyonunu sağlıyor. Tam olarak ne yapıyor ve hangi şirketler tercih ediyor? Christian Schwindling, Qbing: Bizim QIS.TE (“kiste” diye okunur), Auto-ID veya RFID donanımını tak-çalıştır yöntemiyle şirket ağlarına entegre etmeyi mümkün kılıyor. Bunun için basit birkaç ayar ve birlikte teslim edilen yapılandırma aracında bazı

Christian Schwindling, Qbing: Bana göre, mal ve malzemelerin taranması ve okunması gibi tüm manüel işlem adımlarının yanı sıra belirli işlem adımlarının uygulanmasının da otomatikleştirilmesi büyük bir potansiyel oluşturur. Yalnızca zaman tasarrufu değil, aynı zamanda verilerin dijitalleştirilmesi şeffaflığı arttırır ve ek avantajlar sağlar. Bununla ilgili zorluk, ilgili uygulama için doğru donanımın, yani uygun sensörlerin ve aktüatörlerin seçilmesinin yanı sıra verilerin ilgili sistemlere göre seçilmesi ve verilerin bu sistemlere entegre edilmesidir. Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

65


Röportaj V Start-up’lara gösterilen ilgi genelde büyük ve şirket kendi konumunu seçebiliyor. Özellikle büyük şehirler yerine Saarland’ı tercih ettiniz. Saarland bölgesi sizi tam olarak ne ile cezbetti? Christian Schwindling, Qbing: Qbing, Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’nin htw saar isimli araştırma grubundan ortaya çıktı. Bugün hala

Saarland’ın araştırma ekosistemine olan bağlantımızdan faydalanıyoruz. Saarland, girişimciler için hızlı karar verme kanalları ve her türlü konuda muhataplar sağlayarak mükemmel bir ağ sunar. Başlangıç aşamasında ve mevcut büyüme aşamasında kendimi Saarland’da her zaman iyi ellerde hissettim ve QIS GmbH’nın da Saarland’da iyi ellerde olduğunu düşünüyorum.

QBing modüler sistem modülleri

c

consistec

onsistec’in araştırma ve geliştirme CEO’su Thomas Sinnwell, “siber güvenlik olmadan otomasyon bir risktir” diyor. Sn. Sinnwell, röportajda şirketin müşterilerinin otomasyon süreçlerini güvence altına almak için ne yaptığını ve bunu neden Saarland’daki konumundan yaptığını anlatıyor. Christian Schwindling (m.) ve Qbing ekibi lojistik için tak-çalıştır çözümleri geliştiriyor

Sn. Sinnwell, consistec şirketleri otomasyon sürecinde nasıl destekliyor? Thomas Sinnwell, consistec: Bizi yönlendiren şey OT’nin (operasyon teknolojisi) güvenliğidir. Fiziksel cihazların ve süreçlerin otomatikleştiği her yerde kontrol sistemleri vardır. Bunlar saldırıya uğrayabilirler, sabote edilebilirler. İzleme ve analiz yoluyla, müşterilerimizin böyle bir şeyin ne zaman gerçekleştiğini fark etmelerini sağlıyoruz. Ve bu hem BT hem de OT alanında gerçekleştiriyoruz. 66 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

Artan otomasyon ile saldırı riski artıyor mu? Thomas Sinnwell, consistec: Aslında evet. Bugün, otomasyon artık tescilli olmayan sistemlerle gerçekleştirilmektedir. Bununla birlikte, tescilli protokoller ve yalıtılmış ağlar şimdiye kadar koruma sağlamıştır. Bugün, tüm büyük üreticiler IP protokolüne güveniyor ve internet bağlantısı sonucunda yeni saldırı alanları oluşuyor. Büyük kontrol teknolojisi sağlayıcılarından birinin zayıflıklarından birini bildiğim anda hemen birçok şirkete saldırabilirim. Yani IoT ek bir sorun mu? Thomas Sinnwell, consistec: Kesinlikle. Ev otomasyonu söz konusu olduğunda, saldırabileceğim ve kötüye kullanabileceğim sayısız sistemim var. Bu nedenle, güvenlik hususu giderek daha önemli hale geliyor. Güvenlik hususlarını göz ardı ettiğimizde ne tür riskler oluşur? Thomas Sinnwell, consistec: Siber güvenlik olmadan otomasyon bir risktir. Sanayideki saldırılar büyük ölçüde artıyor. Fabrikalar felç ediliyor, şirketlere şantaj yapılıyor. Saldırılar artış eğiliminde. Siber saldırılar gayri yasal bir iş alanı haline geldi. Artık o kadar da zor değil, birçok öğretici bilgi var ve cüzi miktarda para harcayarak çok sayıda şirkete saldırabileceğim, kötü amaçlı kodlar satın alabiliyorum.


Röportaj

consistec, OT/BT güvenlik açıklarını ve sistem güvenlik açıklarını gerçek zamanlı olarak tespit etmektedir Birbirine bağlanmış üretim ekipmanlarına güvenliği nasıl entegre edersiniz? Thomas Sinnwell, consistec: Yeni tesisler için güvenlik sistemleri en baştan planlanmalıdır. Mevcut sistemlerde, gereksinimler daha karmaşıktır. OT sistemlerine prensip olarak yama uygulanmaz. Bu nedenle, sistemler genellikle 5-20 yıl boyunca aynı yazılım üzerinde çalışır. Bu durumda, korumanın tek bir yolu vardır: Yeniden gruplandırma yaparsınız. Bu segmentler daha sonra endüstriyel bir güvenlik duvarı veya Edge-Box ile ayrı ayrı korunur. Edge-Box konseptinde verilere erişme fırsatım oluyor ve tam olarak burada izlemeyi gerçekleştirebiliyorum. Müşterilere önerdiğimiz yöntem bu. Eski envanter sistemlerini izlenebilir hale getirmek ve analiz yazılımımızı bağlayabilmek için Edge-Box’ları kuruyoruz. Bunun reaktif olmayan bir içerik olması önemlidir, yani analiz sisteminin kendisinin herhangi bir kötü amaçlı kodu içe aktaramaması gerekmektedir. Aynı zamanda, Federal Güvenlik Ofisi’nin zorunlu tuttuğu BT’de segmentasyon gereksinimini de uygulamış oluyorum. Bir saldırı durumunda, tüm fabrikanın hemen felç olmamasını sağlıyorum. Şirketiniz Saarland’da kuruldu. Bölge, şirketiniz için avantajlar mı sunuyor? Thomas Sinnwell, consistec: Somut bir avantaj, Saarland’ın siber güvenlik alanında da çok iyi bir BT bölgesi olmasıdır. CISPA Helmholtz Siber Güvenlik Merkezi, dünya çapında en iyi 3 araştırma

enstitüsünden biridir. Bu başlamak için harika bir temel oluşturuyor. Ayrıca Saarland’da bulunan Alman Yapay Zeka Araştırma Merkezi ile yakın temas içerisindeyiz. Bu işbirliği bizim için büyük bir avantajdır, çünkü makine öğrenimi ağlardaki anomalileri tespit etmemiz için çok önemlidir. Saarland Üniversitesi ve araştırma enstitülerinin birinci sınıf eğitimi sayesinde, mükemmel eğitimli iş gücü bulabiliyoruz. Aynı zamanda, Saarland’da halen üretici sayısı çok yüksek. Sistemlerimizi hedef kitlenin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla daha da geliştirmek için bu şirketlerle çalışmak, paha biçilmezdir.

Yazar: Anja Petschauer Pazarlama Müdürü gwSaar Saarland Eyaleti Resmi Ekonomik Kalkınma Şirketi a.petschauer@invest-in-saarland.com Germany’s Saarland’ın Türkiye’deki iletişimi: Sn. Derya Araç Hanım gwSaar Türkiye Temsilcisi gwSaar Saarland Eyaleti Resmi Ekonomik Kalkınma Şirketi M: +90 / 531 958 83 88 E: d.arac@invest-in-saarland.com w w w.strukturholding.de/merhaba-germanyssaarland/ Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

67


Makale

SÜRDÜRÜLEBİLİR BAKIŞ AÇISIYLA PLM İŞLETMELERİ

SERDAR AKMAN * Ege Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi Anabilim Dalı * Senior Supply Chain Analist, Anatolia Tile & Stone Inc.

PROF. DR. SEMİH ÖTLEŞ Ege Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi Anabilim Dalı Ege Üniversitesi, Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi (PLM) Mükemmeliyet Merkezi

ÖZET İnsanlık, dünyada en büyük ekolojik tehdit unsuru haline gelmiştir. Gezegende geri dönüşü zor çevresel deformasyonlara yol açmaktadır. Kendi soyunu ve diğer tüm yaşam formlarının devamını tehdit etmektedir, bir kısmının da sonuna yol açmıştır. Günümüzde insan ihtiyacını karşılamaya yönelik üretim faaliyetleri artmıştır. Bu üretim ivmesi doğadaki sınırlı kaynakların hızla tüketilmesiyle birleşerek çevre kirliliğine yol açmaktadır. Uzun yıllardan beri yaşanan çevresel ve iklimsel değişimler sürdürülebilirlik kavramına dikkat çekmektedir. Sürdürülebilir PLM olgusu; bitkilere, hayvanlara ve doğaya zarar vermeden üretim faaliyetlerine devam etmek isteyen işletmeleri kapsamaktadır. Bu çalışmada önce sürdürülebilirlik kavramı ve sürdürülebilir üretim konusu incelenmiştir. Daha sonra sürdürülebilir PLM işletmeleri oluşturmak için güncel stratejiler belirlenmiştir. En son olarak da üretim süreçlerinin ve ürünlerin sürdürülebilirlik analizlerinin nasıl yapılacağı ifade edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilirlik, Temiz Üretim, Yeşil PLM  68 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020


1. GİRİŞ

James Watt’ın 1776 yılında ürettiği buhar makinesi ile

başlayan sanayi devrimi üretim hacminin olağanüstü ölçüde artmasına neden olmuş, bu artışla beraber toplumun ihtiyaç duyduğu ürünler önemli ölçüde ucuzlamış ve aynı zamanda belirgin bir refah artışı meydana gelmiştir. Ancak bu olumlu gelişmelerin yanında sanayi devrimi bazı sorunları da beraberinde getirmiştir. Bunlardan biri de üretimin çevreye verdiği zarardır. 20’nci Yüzyılın sonlarına doğru bu konudaki farkındalık artmaya ve çeşitli önlemler alınmaya başlamıştır. Bu önlemlerden birisi de 11 Aralık 1997 yılında 169 ülkenin katılımıyla Japonya’nın Kyoto şehrinde imzalanan Kyoto Protokolü olmuştur. Bu sözleşme ile beraber, ülkeler çevre ile ilgili sorunlar karşısında önlem almak için yükümlülük altına girmiştir [1]. Son yıllarda, iklimsel felaketlerin sıklığı ile gündeme gelen iklimin değişmekte olduğu konusundaki tartışmalar son bulmuş ve bu tür değişimlerde artık geri dönüşü olmayan noktaya ne kadar yaklaşıldığı tartışılmaya başlanmıştır. 2007 yılında Birleşmiş Milletler’in Devletlerarası İklimsel Değişimler panelinde (IPCC) bilim adamları, bu değişime en büyük katkının karbondioksit gaz salınımlarından kaynaklandığını ortaya koymuş ve bu gaz salınımındaki artışın tamamına yakınına da insanların sebep olduğunu vurgulamışlardır. Bu durum, toplumların, devletlerin ve işletmelerin her anlamıyla sürdürülebilirlik kavramına olan ilgisini arttırmış ve bu konu ile ilgili politika ve stratejiler tartışılmaya başlanmıştır. Sürdürülebilirlik, işletmeler söz konusu olduğunda çok farklı açılardan ele alınabilir. Örneğin üretimde sürdürülebilirlik kavramı genellikle üretim sürecinde çevreye verilen zarar ve olumsuzluklar karşısında ortaya atılmıştır. İşletmelerin sosyal sorumlulukları gereği bu olumsuzlukların giderilmesi amacıyla geliştirdikleri stratejiler ve yaklaşımlar uzun vadede işletme faaliyetlerinin devamlılığı göz önüne alındığında sürdürülebilirliği gündeme getirmiştir. Bu anlamda, üretim fonksiyonu çerçevesinde ürünün tasarımından malzemenin geri kazanımına kadar süren aşamalarda farklı yaklaşımlar ve stratejiler geliştirilmesinin gerekliliği kaçınılmaz olmuştur. Bu yaklaşımların bütünü sürdürülebilir üretim kavramıyla ifade edilebilir. Sürdürülebilir üretim yaklaşımları, üretim sürecinin insan unsuruna etkilerinin ortadan kaldırılması veya azaltılması; üretim sürecindeki atıkların azaltılması; üretilen ürünlerin geri dönüşebilirliğinin arttırılması ve tasarım süreçlerinin bu bakış açısıyla yönlendirilmesi;

Makale malzeme ve enerji tasarruf edici üretim süreçlerinin eleştirilmesi konularını içerir [2]. 1970’lerin sonlarından itibaren sanayileşme devrimiyle hızlı gelişime ve nüfus artışı, çevre kirliliğini artırarak hem canlılar hem de doğal kaynaklar üzerinde geri dönülemez olumsuz etkiler yaratmıştır. Bunun sonucunda, çevreyi korumak için yasal düzenlemeler yapılmış, uluslararası sözleşmeler imzalanmıştır. Son zamanlarda su, enerji ve malzeme gibi kaynakların en az kullanımını ve atıkların en aza indirimini amaçlayan yeşil üretim uygulamaları başlamıştır. Uluslararası düzeyde ortaya çıkan sürdürülebilirlik kavramı sosyal ve ekonomik hayatı etkilemiş. İşletmeler, çevreye duyarlı üretim süreçlerinde, çevreye olumsuz etkileri en aza indirerek maliyetlerde azalma sağlamışlardır [3]. Bu makalede ilk olarak sürdürülebilirlik kavramına dikkat çekilecek ve ilgili kavramlar incelenecektir. Daha sonra yeşil PLM üzerinde durulacak ve yeşil PLM çalışmalarının işletmelerde uygulanabilirliği konusu işlenecektir. Son olarak, üretim stratejilerinde sürdürülebilir hedefler ve uygulamaların önemi ele alınacaktır. 2. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Sürdürülebilirlik kavramı genel anlamıyla belirsiz bir süre boyunca bir durum veya sürecin sürdürülebilme kapasitesini ifade eder (WordNet, 2008). Bu genel anlamıyla sürdürülebilirlik birçok farklı şekillerde algılanabilmekte ve tanımlanabilmektedir. Sürdürülebilirlik, temelde ekoloji ve ekolojik sistemlerin fonksiyonlarını, süreçlerini ve üretkenliğini gelecekte de devam ettirebilme yeteneği olarak algılanmaktadır (Chapin, Torn ve Tateno, 1996: 1017). Dünya kaynaklarının ve çevrenin insan faaliyetleri sonucu tükenme sınırına doğru ilerlediği konusunda artık genel bir görüş birliği bulunmaktadır (Turner, 2008: 397). Bu açıdan ele alındığın da sürdürülebilirlik ancak doğanın sunduğu kaynakların kendiliğinden yenilenebilmelerine olanak tanıyacak hızda kullanılmasıyla sağlanabilir. Sosyal açıdan sürdürülebilirlik, bugünkü insan neslinin ihtiyaçlarını gelecek kuşakların ihtiyaç karşılama Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020 69


Makale olanaklarını zedelemeden karşılamak olarak ifade edilebilir (United Nations [UN], 2008). Kavram, ekonomi açısından değerlendirildiğinde, sürdürülebilir kalkınma kavramıyla birlikte ele alınarak, üretim sürecinde yenilenebilir kaynaklara yönelmek ve üretim faaliyetinin çevreye olan etkilerinden sorumlu olmak olarak tanımlanabilir. Sürdürülebilirlik tanımları bunlarla da sınırlı değildir; kavram, yaşamsal faaliyetlerin tümü içinde kendine yer bulduğundan birçok konuyla bir arada kullanılıp farklı anlamlar yüklenebilir. Örneğin ormanların, sulak alanların sürdürülebilirliği, sürdürülebilir kentler, sürdürülebilir tarım, sürdürülebilir mimari vb. gibi kullanımlar, sürdürülebilirlik konusunu, üzerinde çok tartışılan karmaşık bir kavram haline dönüştürmüştür. Kimileri için ise bu kavram birçok konuyla (sürdürülebilir kalkınma, sürdürülebilir büyüme, sürdürülebilir ekonomiler, sürdürülebilir toplumlar, sürdürülebilir tarım vb.) gereksiz yere bir araya getirilerek kullanılmaktadır (Davis, 2008). Ayrıca dikkate alınan konuya göre sürdürülebilirlik kavramının farklı stratejiler gerektirmesi de herkes tarafından kabul edilen bir tanımın yapılmasını güçleştirmektedir [2].

ürünlerin tekrar kullanılmasını sağlayarak hem çevreye verilen zararı en az seviyeye indirmekte hem de hammadde kullanımını azaltmaktadır (Ayrancı, 2017:16). Sürdürülebilir üretim, üretim faaliyetlerinin hem çevresel, hem sosyal, hem de ekonomik açıdan değerlendirildiği, ham malzemenin cevherden çıkarılmasından son ürün haline gelmesine kadar ve aynı zamanda ürünün ekonomik ömrü boyunca kamu sağlığı, refahı ve çevreye karşı olumsuz etkisinin en aza indirildiği bir üretim tarzıdır (Akkoyun, 2016:7). Sürdürülebilir üretim toplum, ekonomi ve çevre kavramlarını içermektedir. Bu kavramların birbiri ile uyumlu ve dengeli olması gerekir. Üretimin sürdürülebilir olması, sürdürülebilirliğin içerdiği bu kavramlar arasında uyum ve dengenin sağlanması ve devam etmesiyle mümkün olabilir. Şekil 1’de bu kavramlar arasındaki ilişkiler ifade edilmiştir (Turhan, 2015: 31) [1].

2.1. SÜRDÜRÜLEBİLİR ÜRETİM

Plastik içermeyen ambalaj kullanıyor musunuz? Ambalajlar tüketicilerin eline geçtikten sonra ne olur? Gıda israfını azaltmaya nasıl yardımcı olabilirsiniz? Sürdürülebilir üretim ivme kazandıkça, bunlar üreticilerin karşılaştığı sorulardan sadece birkaçıdır [4]. Sürdürülebilir üretim, tüm üretim faaliyetlerinin, çevre faktörleri dikkate alınarak ve çevreye gerekli duyarlılık gösterilerek gerçekleştirilmesidir. Sürdürülebilir üretim aynı zamanda kullanılan ürünlerin geri toplanarak çeşitli işlemlerden geçirilmesini ve ardından tekrar pazara sürülmesini de içermektedir (Özesen, 2009:29). Sürdürülebilir üretim farklı yöntemlerle kullanılmış 70 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

Şekil 1. Sürdürülebilir Üretimin Üç Kavramı

2.2. TEMİZ ÜRETİM (CLEAN MANUFACTURING)


Temiz üretim olarak ifade edilen girişim, işletmelerin çevreyi korumaya yönelik olarak örgütsel yapılanması ve üretim süreçleri ile ilgili faaliyetlerini kapsamaktadır. Bu yaklaşımla atıkların ve atmosfere yapılan salınımın, su ve enerji kullanımının azaltılması yoluyla üretim süreçlerinin etkinliğinin arttırılması amaçlanmaktadır (Yacooub ve Fresner, 2006). Bunu başarmak için atık ve salınımların kaynağında engellenmesi ve sürekli önleyici tedbirler aracılığıyla işletmenin çevre performansının arttırılması bir strateji olarak benimsenmektedir (Fresner, 1998: 171). Ali Yacooub ve Johannes Fresner (2006) çalışmalarında işletmelerin temiz üretimi; ürün tasarımını değiştirerek, farklı hammadde kaynaklarına yönelerek, gelişmiş teknolojiler kullanarak ve geri dönüşüm yaparak sağlayabileceklerini, bunu gerçekleştirirken aynı zamanda ürün kalitesinin, verimliliğin ve karlılığın arttırılabileceğini birçok örnekle ortaya koymaktadırlar [2]. 3. YEŞİL PLM (GREEN PLM) Şirketler sadece ürün tasarımında değil aynı zamanda üretim, dağıtım ve bertaraf noktalarında da yeşil veya ekolojik olabilirler. Sürdürülebilir üretim için tasarımgeliştirme, üretim ve servis süreçleri tanımlanmıştır. Her süreç belli başlı evrelerden meydana gelmektedir (Şekil 2). Aşama

Faz

Ana aktiviteler

1- Tasarım Geliştirme Stratejik Planlama-Ürün tasarımı özellikleri ve gereksinimleri Kavramsal tasarım-Aksiyomatik tasarım-fonksiyonlar ve özelliklerin tanımı Uygulama Tasarımı

Deneme üretimi ve ilk analiz

Detaylı tasarım

Son üç boyutlu modeller, tolerans analizi ve çizimler

Malzeme ve imalat teknolojik süreç seçimi

Üretim Planlaması

Malzeme ve proses seçimi

2- İmalat

Kaynak yönetimi

Makine, alet, hammadde ve parça temini

Üretim planlaması

Metot ve süreçler

Üretim

Yeşil üretim parçaları

montaj

Ürün imalatı, montaj süreçleri

Depolama

Ürün ve parça depolama (envanter)

3- Servis

Lojistik ve Dağıtım

Paketleme ve dağıtım (toplama)

Pazarlama Satış

Marka yönetimi, reklam ve satış

Teslim

Dağıtım, kullanıcı-ürün etkileşimi

Müşteri Hizmetler

Bakım, ürün işlevleri ve özellik optimizasyonu

Azalt Yeniden kullan Geri dönüştür

Bertaraf/ürünün miadını doldurması

Şekil 2. Sürdürülebilir Bir Ürün Yaşam Döngüsü Stratejisi İçin Aşamalar İlk çerçeve yeşil ürün yaşam döngüsü aktivitelerini ve bir PLM aracının uygulanmasına yardımcı olacak iş akışlarını yönetmek için bir modeli tanımlar. Bu yeni model, sürdürülebilirlik konularını dikkate alarak belirlenmiş

Makale ortamlarda karar verme mekanizmasını optimize etmeyi sağlayacaktır (Şekil 3). Ürün yaşam döngüsünün bu genel analizi ile anahtar yeterlikler yeşil ürün yaşam döngüsüyle (yeşil PLM) eşleşecektir. Böylece her aşamanın temel fazları kurulabilir.

Şekil 3. Yeşil Ürün Yaşam Döngüsünün Başlangıç Yeterlikleri

Yeşil (sürdürülebilir) yaşam döngüsü, her aşamanın faaliyetlerini planlayarak ve ürün geliştirerek elde edilir. Çevresel etkileri kontrol etmek için ürün geliştirme aşaması ana unsurdur. Bu nedenle, sürdürülebilir ürün yaşam döngüsü yönetimi, ürün tasarımı, üretimi, kullanılabilirliği ve kullanım ömrü ile ilgili olarak gerçekleştirilir [5]. 3.1. İŞLETMELERDE YEŞİL ÜRETİM Yeşil üretim, çevre etkileri düşük girdiler kullanan, yüksek verimliliğe sahip olan ve çok az veya sıfır atık içeren ve kirlilik oluşturmayan üretim süreçlerini kapsar (Atlas, 1999). Bu tanımıyla yeşil üretim atık ve kirliliğin engellenmesi veya azaltılmasını, geri dönüşümü ve yeşil ürün tasarımını içeren faaliyetler çerçevesinde ele alınabilir. Tasarımıyla, bileşimiyle ve kullanımıyla çevreye olan etkileri yaşam döngüsü süresince en aza indirilmiş ürünlerin yaratılması süreci yeşil ürün tasarımını ifade etmektedir. Mark Atlas ve Richard Florida yeşil üretim alternatiflerini beş başlık altında incelemişlerdir (Atlas, 1999): Ürün değişikliği, üretim süreçlerinde değişiklik, üretim girdilerinde değişiklik, atıkların dahili kullanımı ve daha iyi yönetim. Çevreye etkileri minimum veya az olan ürünlerin üretilmesi yeşil üretim için en basit yaklaşımdır. Fakat mevcut üretim süreçlerinde değişiklik yapmak; en başta insana dayalı süreçlerden kurtulmayı, grup üretim süreçleri yerine sürekli süreçlerin kullanılmasını, üretim sürecinde izlenen adımların sırasını değiştirmeyi ve sayısını azaltmayı, son olarak da temizleme işlemlerinde değişiklik yapmayı gerektirmektedir. Öte yandan, üretim girdilerinde değişiklik yapmak, yeşil üretim için önemli kazançlar sunmaktadır. Bunun için, üretime katkı sağlayan fakat sonuçta üretilen ürünün içinde yer almayan büyük küçük her türlü malzeme ve girdinin değiştirilmesi iyi bir Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020 71


Makale strateji olacaktır (Yavuz, 2010) [3]. Yeşil üretim süreçlerinin özellikleri şu şekilde belirtilebilir (KTO) • Daha az doğal kaynak tüketir • Üretim için daha az enerjiye gereksinim duyar • Küresel iklim değişikliğine yol açan zararlı gazlardan daha az ortaya çıkarır • Daha az toksik materyal kullanır ve ortaya çıkarır • Daha az atık meydana getirir [3]. 3.2. YAŞAM DÖNGÜSÜ ANALİZİ (LIFE CYCLE ASSESSMENT) Üretim süreçlerinin sürdürülebilirliğinin ve çevreye etkilerinin değerlendirilmesinde “yaşam döngüsü analizi” kullanılmaktadır. Yasam döngüsü analizi, hammaddelerin kazanımından başlayarak ürünlerin üretimlerinin tamamlanıp, kullanıldıktan sonra ıskartaya çıkmasına kadarki üretim sürecini takip etmektedir [6] (Şekil 4). Yasam çevrim analizi yöntemi ISO 14000 çevre yönetim sistemi standartlarının bir parçası olarak kullanılmaktadır. ISO 14040:2006 yaşam çevrim analizinin ilkelerini ve sistemini açıklamakta, ISO 14044:2006 ise gereklerini ve ana hatlarını içermektedir (ISO, 2008). Yaşam çevrim analizi başlıca dört adımda gerçekleştirilmektedir (ISO, 2006: vvi). Birinci adımda yapılacak çalışmanın amacı ve çerçevesi belirlenir. Ayrıca bu adımda çevreye olan ne tür etkilerin ölçüleceği ve bunlar için hangi metotların kullanılacağı belirtilir. İkinci adımda ürün sisteminin modellemesi için gerekli verilerin tanımlanması, toplanması ve verinin doğrulaması sonrasında modelin oluşturulması gerçekleştirilir. İşlemlerin çevreyle ilgili ve teknik konularında toplanan her türlü miktarlar, verileri oluşturur. Bu adımdaki işlemlerde genellikle bu amaç için hazırlanmış yazılımlar kullanılmaktadır (yapılan anket çalışması sonucunda [7] en çok kullanılan iki yazılımın GaBi Software ve SimaPro olduğu ortaya çıkmıştır). Bu adım sonunda ilgili bütün işlemler için çevre açısından tüm girdi ve çıktı bilgileri hazırlanmış olur. Üçüncü adımda yasam çevrimi etki değerlemesi yapılır. Bu değerlemede işlemlerin, küresel ısınma gibi birçok kategoriye olan katkısı değerlendirilmeye çalışılır. Son adımda ise bulgular yorumlanır. Bu değerlemede, farklı durumlar göz önüne alınarak, amaçlar ve çizilen çerçeve için duyarlılık ve belirsizlik analizleri yapılır [2].

Şekil 4. Yaşam Döngüsü Analizi Süreci 72 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19- 2020

Yaşam Döngüsü Analizi yapmak kuruma çeşitli alanlarda faydalar sağlar. Üretim süreçlerinin incelenmesiyle, enerji ve malzeme akışlarında şeffaflık ve süreçlerdeki verimlilik potansiyellerinin bilinmesini sağlayacaktır. Böylelikle ürünün çevresel performansı sayısal ifade olarak da açıklanabilecektir. Aynı zamanda ürünün bütün süreçleri için yapılan iyileştirmelerle ile oluşacak kaynakların optimum tüketilmesini ve dolaylı olarak maliyet açısından tasarrufu doğuracaktır. Ayrıca ürünlerin kendi içlerinde karşılaştırılabilmesi için ortam sağlamakta ve benzer ürünlerin birbirleri ile karşılaştırılabilmesine ortam sağlamaktadır [7]. 4. SONUÇ Yeşil PLM sadece bir bilgisayar programı değil süreçlerin etkin kullanımıyla ortaya çıkmaktadır. Ham madde ve iş gücü en yüksek verimlilikte değerlendirilirken üretim sonrası atıklar en aza indirilir. Burada hedef salt karı artırmak değil aynı zamanda doğaya olan saygının somut bir adımıdır. Sürdürülebilir üretimin gerçekleşmesi için çalışmaların izlenebilir ve ölçülebilir olmasının yanında çalışanların sürdürülebilirlik felsefesine inanması ve destek olması oldukça önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle şirketler insan kaynakları ve iç denetim departmanlarının kalitesini artırmaya daha fazla önem vermelidirler. Öte yandan tüketicilerin çevre dostu ürünleri tercih etmesi üreticilerin kendini bu yönde evirmesini tetikleyen unsur olacaktır. Kaynaklar 1. Turhan, E., Kartum, G., Özdemir, Y. (2018). Sürdürülebilir Üretim ve İşletme Uygulamaları. Bucak İşletme Fakültesi Dergisi, 1,(1), 1-15. 2. Yavuz, A. (2010). Sürdürülebilirlik kavramı ve işletmeler açısından sürdürülebilir üretim stratejileri. MKÜ SBE Dergisi, 7, (14), 63-86. 3. Aydın, N. (2017). Yeşil üretim uygulamaları. International Conference on Eurasian Economies 2017, 356-360. 4. https://blog.matthews.com.au/what-is-sustainablemanufacturing-examples-from-australian-companies/ 5. Vila, C., Abellán-Nebota, J., Albiñana, J., Hernández, G. (2015). An approach to Sustainable Product Lifecycle Management (Green PLM). Procedia Engineering, 132, 585-592. 6. Culaba, A. B., Purvis, M. R. I. (1999). A Methodology for the Life Cycle and Sustainability Analysis of Manufacturing Processes. Journal of Cleaner Production, 7, 435445. 7. Cooper, J.S., Fava, J. (2006). Life Cycle Assessment Practitioner Survey: Summary of Results. Journal of Industrial Ecology, 10, (4), 12-14. 8. https://malzemebilimi.net/yasam-dongusu-analizinedir.html


EKONOMİK NOKTA

ENDÜSTRİ 4. 0 ZİRVESİ

WORLD MEDIA GROUP ORGANİZASYONUDUR...

TEKNOLOJİ

Endüstri 4.0 Zirvemizin bu yıl dördüncüsü gerçekleştiriliyor. Geçtiğimiz yıl sektörün lokomotifi; 10 sponsor, 50 katılımcı firma ve 560 sektör profesyoneli ziyaret etti.

www.worldmediagroupe.com

Ekonomi, Sanayi, Otomotiv sektörünü; dergilerimizi ve internet sitelerimizi tek çatı altında toplayan web adresimiz / internet televizyonumuz. (Yıllık 361 bin görüntüleme)

www.ekonomiknokta.com

Ekonomi Nokta; Finans, Sanayi, Otomotiv, tekstil, inşaat, teknoloji, sektörlerini tek çatı altında toplayan haftalık ekonomi gazetemiz ... (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 10.000 adet e-gazete 50.000 adet)

www.makineotomasyondergisi.com

Makine - Otomasyon - Robotik dergimiz. (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 5.000 adet / e-dergi 30.000 adet)

www.kesicitakimlardergisi.com

Kesici Takımlar ve Tutucular sektörünün ilk ve tek dergisi. (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 5.000 adet / e-dergi 30.000 adet)

www.endustri40dergisizirvesi.com Türkiye’nin ilk Endüstri 4.0 zirvesi ve dergisi. (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 5.000 adet / e-dergi 30.000 adet)

www.elektrikpanodergisi.com

Türkiye’nin ilk Elektrik ve Pano dergisi. (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 5.000 Adet / e-dergi 30.000 adet)

www.autotuningworlddergisi.com

Onbeş Yıldır kesintisiz yayınlanan tek otomobil tuning Dergisi (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 5.000 adet / e-dergi 30.000 adet)

WORLD MEDIA GROUP / BÜNYESİNDE YAYINLANAN DERGİLER www.worldmediagroupe.com Haber İletişim İlker Kaplan WORLD MEDIA GROUP Genel Yayın Yönetmeni 0 505 400 94 33 makineotomasyondergisi@gmail.com

Reklam İletişim Hatice Karabay WORLD MEDIA GROUP Reklam Koordinatörü 0 505 400 94 33 makineotomasyondergisi@gmail.com

Reklam İletişim Zafer Alkan WORLD MEDIA GROUP Reklam Müdürü 0 546 675 59 49 worldmediareklam@gmail.com

Muhasebe İletişim Düzgün Turgut - Sevda Öncü WORLD MEDIA GROUP Muhasebe Müdürü 0 542 292 83 85 worldmediamuhasebe@gmail.com

Grafik Tasarım İletişim Simge Savranoğlu - Mete Şahin WORLD MEDIA GROUP Grafik Tasarım 0 212 427 00 15 worldmediareklam@gmail.com


Makale

ABB ROBOTLARIN GERİ DÖNÜŞÜMÜ İLE ÜRETİMDE VERİMİ ARTTIRIYOR

ABB binlerce eski robotun yeniden üretimi ve geri dönüşümü ile üretimi daha da sürdürülebilir hale getiriyor.

74 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020


Makale

ABB kontrol üniteleri ve manipülatörleri, onları ikinci bir yaşam sü-recek şekilde yeniliyor ve yeniden üretiyor • Yeniden üretilmiş robotlar bakım maliyetlerini azaltıp, yatırım geri dö-nüşünü üst düzeye çıkarırken, müşterilerin artık yeni fonksiyonları ve gelişmiş hizmetleri kullanabilmelerine yardımcı oluyor • Yeniden üretim için kullanılmayan ve atıl halde duran robotların tedarik edilmesi sayesinde, eski robotların kullanım ömürleri uzatılabildiği için artık hurdaya erkenden ayrılmamalarını sağlar

s

ürdürülebilirlik küresel olarak önemini artırmaya devam ederken, ABB dünya çapında daha çevre dostu üretim tesislerinin oluşturulmasına yardımcı olmak konusunda kararlıdır. Yeniden üretim, mevcut robot kullanıcılarının, hurdaya çıkarmak veya fabrikada bir köşede kullanılmadan atıl halde bırakmak yerine, aktif olmayan veya eski robotları ABB’ye cazip bir geri alım hizmeti ile satmalarını sağlar.

Son 25 yılda, binlerce robot ABB’nin yeniden üretim robot ekipleri tarafından yenilenerek ikinci bir yaşam sürmeleri sağlandı. Daha önceden sahip olunan robotların yanı sıra kontrol üniteleri ve manipülatörler gibi çevre ekipmanları da, ABB’nin Global Yeniden Üretim ve Tamir Merkezlerinden birinde “yeni gibi” koşullarına göre yenilenmiştir. ‘’ABB sertifikalı yeniden üretilmiş bir robottur’’ etiketi vurulmadan önce, her ikinci el ünite, ayrıntılı bir inceleme ve minimum 16 saatlik çalışma testi de dahil olmak üzere sıkı kontrollere tabi tutulur. Yeniden canlandırılan her robot iki yıl garantilidir ve yenilenmiş ekipman alıcıları, yeni bir ABB robotu satın alırken olduğu gibi kurulum ve eğitim de dahil olmak üzere yerel servis ekiplerinden aynı düzeyde desteğe sahiptir. ABB’nin Global Yeniden Üretim ve Atölye Tamir Merkezleri Satış Müdürü Jan Borsky “Sadece hatalı parçaları düzelten üçüncü parti şirketlerin yenilemelerin aksine, robotlarımızı orijinal ABB tasarım planlarını, teknik özelliklerini ve boyutsal verilerini kullanarak tamamen yeniden üretiyoruz. Bu, robotların yeni bir ABB ro-botu ile aynı seviyede kalite, performans, dayanıklılık ve güvenlik sunmasını garanti ediyoruz. Satışa hazır çeşitli tiplerde elimizde 400 robot ile dünyadaki en büyük ikinci el ve

yenilenmiş robot stoklarından birine sahibiz.Şu anda ikinci yaşamına hazır robotlara olan talep o kadar yüksek ki, her iş gününde Ostrava tesis-inden birden fazla robot gönderilmektedir. ” dedi. Yeniden üretilen her robot, ABB Ability Internet Bağlantılı Servisler veya ABB’nin simülasyon ve çevrimdışı programlama yazılımı olan RobotStudio®’nun en son sürümü gibi yeni fonksiyon özelliklerini kullanabilmelerini sağlayan en son version kontrol ünitesine de yükseltilebilir. İyileştirmeler kapsamında , ABB’nin SafeMove yazılımı ile işletmelere robotların kapsamlı bir korumaya ihtiyaç duymadan operatörlerle birlikte çalışma fırsatı sunan kolaboratif robotların potansiyelini kullanabilmelerini, bu sayede hem ku-rulum maliyeti hem de üretim alanı ihtiyacı olan yerlerde genel kullanım alanının azaltılmasına yardımcı olur. Jan Borsky “Dünyanın dört bir yanındaki müşterilerimiz, eski robotlara yeni bir yaşam alanı sunmaktan faydalanıyor. Robotlarını en son teknolojilerle güncellemek esneklik ve verimliliklerini artırmalarına yardımcı oldu.Ayrıca robotların ömrünü uzatarak yatırım geri dönüşünün en üst düzeye çıkmasını sağladı. Mevcut üretim hatlarına ek robotlar eklemek isteyen ancak ihtiyaç duydukları modelin üretilmediği tespit edilen mevcut robot müşterilerine de yardımcı olduk. Yeniden üretilen bir model tedarik ettik ve kurduk, böylece işletme bakım, yedek parça ve personel eğitimindeki uzun vadeli verimliliklerden yararlanmaya de-vam edebildiler. ” dedi. ABB’nin küresel yeniden üretim tesisleri ağı içerisinde, Çek Cumhuriyeti’ndeki Ostrava, Michigan’daki Au-burn Hills’, Çin’deki Şangay ile Brezilya, Meksika, Almanya ve Vietnam’daki yerel yeniden üretim servis merkezleri yer almaktadır.

Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020 75


Makale

HP SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ETKİ RAPORUNU YAYINLADI

HP Çevresel Adaleti, Eşitliği ve İnsan Haklarını Öne Çıkarmak İçin Yaptığı Faaliyetlerin Kapsamını Artırıyor. Şirketin 2019 Mali Yılında Gerçekleştirdiği Sürdürülebilir Etki Çalışmaları, Geçen Seneye Kıyasla Yüzde 69 Artışla 1,6 Milyar Dolardan Fazla Yeni Satışı Destekledi.

76 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020


Makale

HP, Üretici Çeşitlilik Programı sayesinde ekonomiye toplam 698 milyon dolar katkıda bulundu. • HP, 2025’e kadar Afrika kökenli Amerikalı ve Siyahi yöneticilerin sayısını 2 katına çıkaracağını duyurdu. HP Foundation, sistematik ırkçılıkla mücadele için sosyal adalet kurumlarına 500.000 dolar bağışlarken, çalışanların bağışları da bu miktarın 2 katını buldu. • HP, toplumda uzun vadeli bir etki yaratmak ve kurumsal şeffaflığı artırmak için İnsan Hakları Gelişme Raporu’nu yayımlandı. • 2025’e kadar tek kullanımlık plastik paketlerin 2018’e kıyasla yüzde 75 oranında azaltılması planlanıyor. • The Arbor Day Foundation, Chenming Paper, Domtar ve New Leaf Paper’ın katılımıyla Sustainable Forests Collaborative projesininin kapsamı genişliyor.

H

kadın ve yüzde 58’i de azınlıklardan oluşacak şekilde Amerika’daki teknoloji şirketleri arasındaki en kapsamlı Yönetim Kurulu olmaya devam ediyor. 2019 yılında işe alınanların yüzde 63’ünü kadınlar, Amerika’daki etnik kökenliler, kıdemliler gibi gruplardan oluşuyor. 2018’de bu oran yüzde 57’ydi.

HP karbon ayak izini azaltmak ve döngüsel ekonomiye katkı sağlamak için 2025’e kadar tek kullanımlık plastik paketleri yüzde 75 oranında azaltmayı planlıyor.

HP’nin 2019’da dünya çapında işe aldığı insanların yüzde 40’ını kadınlar oluştururdu ve şirketin Küresel Üretici Çeşitliliği programı da azınlık gruplara mensup kişilerin ve kadınların işlettiği üretici firmalarna 374 milyon dolar harcadı. Böylece ekonomiye toplam 698 milyon dolar katkıda bulundu.

P Inc. (NYSE: HPQ), şirketin çeşitliliği ve katılım oranını artırmak, karbon ayak izini azaltmak ve toplumları güçlendirmek için yaptığı çalışmaları özetleyen 2019 Sürdürülebilir Etki Raporu‘nu yayınladı.

Toplum, çevre ve insanlar üzerinde sürdürülebilir bir etki yaratma çalışmaları, HP’nin iş stratejisine ve operasyonlarına entegre edilmiş durumda. Şirketlerin sürdürülebilirlik faaliyetleri, kullanıcıların satın alım kararlarında giderek daha önemli bir yer alıyor. HP’nin Sürdürülebilir Etki faaliyetleri, 2018’e göre yüzde 69 artışla 1,6 milyar dolardan fazla gelir sağladı. HP Başkanı ve CEO’su Enrique Lores, konuyla ilgili şunları söylüyor: “HP kültüründe, işleri nasıl yaptığımız, ne yaptığımız kadar önemlidir.. Yakın zamanda gerçekleşen olaylar toplumda bir leke olarak kalmış sistematik ırkçılığı ve eşitsizliği ortaya çıkarmış oldu. Bütün şirketlerin bu konuda harekete geçmesi gerekiyor.” Lores, sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Şirketlerin kendilerini sorumlu tutması ve bu konuda gösterdikleri ilerlemeleri açıkça duyurması çok önemli. Bu yılın verileri HP’nin birçok alanda büyük ölçüde gelişme gösterdiğini ve hangi konularda kendini geliştirebileceğini de belirtiyor. Örnek olarak, Afrika kökenli Amerikalı çalışanların sayıları olması gerekenin altında olduğu için bu konuda adım atıyoruz. Önümüzde zorlu bir yol olsa da değerlerimizin üzerine kurulduğu, iş ortaklarımızı ve çalışanlarımızı bir araya getiren kültürümüz, ilerlememizi hızlandırmamızı ve eşit, sürdürülebilir, adil bir toplum yaratmamızı sağlıyor.” İlerlemek için Çeşitliliği ve Dahil Etme Kültürünü Benimsiyor HP her türde ırksal eşitsizliğe karşı mücadele etmeye ve şirketin her bölümünde çeşitlilik ve dahil etme kültürünü yaratmaya kararlı. HP’nin Yönetim Kurulu, yüzde 42’si

HP, National HBCU Business Deans Roundtable ortaklığıyla işletme okulları arasında düzenlenen bir yarışma olan HBCU’nun (Historically Black Colleges and Universities) dördüncü yılına giriyor. Şimdiye dek 44 okulun katıldığı bu yarışmada, öğrencilere HP’nin gerçekte karşılaştığı iş sorunlarını çözme imkanı sunularak birinci elden sektör tecrübesi kazanmaları sağlanıyor. HP, CEO’ların yönettiği çeşitliliği ve dahil etme kültürünü ileriye taşımak adına yapılan en büyük iş projesi olan CEO Action for Diversity and Inclusion’a tekrar katıldı. HP Foundation toplumdaki sistemik ırkçılık ve eşitsizlikle savaşmak için sosyal adalet kurumlarına 500.000 dolarlık bağışta bulundu. HP aynı zamanda bu sorunlarla küresel çapta müdahale edebilmek için bütün platformlarını kullanıyor. Kadınlara ve kız çocuklara eğitim sağlayarak fakirliği ortadan kaldırmaya çalışan hayır kurumu Girl Rising ile işbirliğine imza atan HP, My Story: The 2020 Storytelling Challenge’ını tanıtmayı planlıyor. Bu işbirliği ile; insan hakları, ırksal adalet, cinsiyet eşitliği ve kızların eğitimde ilerlemeleri gibi konularda mücadele eden genç liderler, gün ışığına çıkarılacak. Atıksız bir Dünya Yaratmak Her yıl dünya çapında 300 milyon ton plastik üretiliyor ve bu plastiklerin yarısı tek kullanımlık olmakla beraber yüzde 91’i de geri dönüştürülmüyor. COVID-19 nedeniyle ambalajlarda da bir talep artışı görüldü. Ambalajlar, Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020 77


Makale üretilen atıkların ciddi bir kısmını oluşturuyor. Aynı zamanda gezegenimizin ve insanların sağlığını da olumsuz etkileyebiliyor. Bu yüzden HP, 2025’e kadar tek kullanımlık plastiklerin yüzde 75’ini ortadan kaldıracağını duyurdu. HP’nin doğa dostu ambalaj stratejisi, mümkün olan her noktada gereksiz plastik ve malzemelerin azaltılmasını hedefliyor. 2019 yılında HP, donanım ambalajlarındaki plastik kablo bağlarını ve poşet dosyaları kaldırmaya karar verdi. Aynı zamanda geri dönüştürülebilir, kağıt bazlı alternatiflere geçiş yaptı. Bu geçişi hızlandırmak adına dizüstü bilgisayar, PC ve monitörleri için plastik köpük yastıklarından yüzde 100 geri dönüştürülmüş malzemeye geçti ve böylece 933 ton plastiğin ortadan kalkması sağlandı. Baskı alanında plastik köpük kullanımını yüzde 40 oranında azaltan HP, toplam 95 ton malzemeyi yok etmiş oldu. 2019’da lanse edilen HP Tango Terra, HP’nin ambalajında hiç plastik kullanılmayan, onun yerine kalıplanmış fiber yastık ve pergamin kağıdı kullanan ilk yazıcısı oldu. 3D baskı alanında HP artan materyalin tamamının yeniden kullanılabilmesi sayesinde atık üretimini azaltabilecek polipropilen (PP) adı verilen yeni bir malzemenin erişilebilir olduğunu yakın zamanda duyurdu. HP, baskı ve kişisel sistem ürün portfolyosunda geri dönüştürülmüş plastiklerin kullanımı giderek artırıyor. HP, 2019’da baskı ve kişisel sistem ürünlerinde 25.000 tonluk geri dönüştürülmüş plastiği kullandı. Bu miktar, plastik kullanımının yüzde 9’una denk geliyor. 2025’e kadar bu oranın da yüzde 30’a çıkarılması hedefleniyor. HP aynı zamanda 1,7 milyon pound ağırlığındaki, yani 60 milyondan fazla şişe plastiği okyanusa ulaşmadan kullanarak dünyada ilk kez geri dönüştürülmüş plastikten yapılan notebook, monitör, mobil iş istasyonu ve Chromebook Enterprise gibi ürünleri tanıttı. 111 Altın ve 268 Gümüş EPEAT sertifikalı ürünü ile HP, sürdürülebilir bir PC portföyüne sahip. Ormanları Koruyor ve Yeniden Canlandırıyor HP, doğal yaşamın sürdürülebilmesi için gereken ekolojik sistemleri yeniden canlandırmayı ve bu proje kapsamında özellikle dünyanın dört bir yanındaki ormanları hayata döndürmeyi hedefliyor. HP, 2019’da Dünya Vahşi Yaşam Fonu(WWF) ile işbirliğine imza attıklarını duyurdu. İki kuruluş, birlikte New York City’nin yüzolçümüne eşdeğer yani 809 milyon m2’lik bir ormanlık alanı yeniden canlandırmayı, korumayı ve sahip çıkmayı planlıyor. HP, 5 yıldır Brezilya’nın kritik durumda olan Atlantik Ormanı’nı canlandırmak için WWF’ye 11 milyon dolar bağışta bulunuyor. Çin’de ise bu proje, dayanıklılıklarının ve biyolojik çeşitliliklerinin 78 Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 19 - 2020

geliştirilmesi için sürdürülebilir şekilde bakılabilecek ormanlık alanları arttırmaya yöneliyor. HP’nin lanse ettiği HP Sustainable Forest Collaborative adlı proje, Arbor Day Foundation, Chenming Paper, Domtar ve New Leaf Paper gibi kurumların bu işbirliğine katılmasını ve ormanları canlandırma çabalarını hızlandırmasını sağladı. Farklı sektörlerdeki şirketlerin işbirliği, orman ekosistemlerini sağlıklı tutmak için gereken bilimsel ve güvenilir metotları tanıtacak. Dayanıklı Toplumlar Oluşturmak Kaliteli bir eğitim her insanın hakkı ve teknoloji herkes için bu durumu eşitleyebiliyor. 2015’ten beri 28 milyondan fazla genç ve yetişkin öğrenciye ulaşan HP, 2025’e kadar 100 milyon insanın kaliteli eğitime ulaşması hedefine doğru ilerleme kaydediyor. HP Foundation’ın bir programı olan HP LIFE girişimcilere, genç ve yetişkin öğrencilere hem dijital hem de yüz yüze olacak şekilde temel iş ve bilişim teknolojisi becerilerini ücretsiz olarak öğretiyor. HP LIFE, 2012’den beri 800.000 kullanıcıya erişti ve 2025’e kadar 1 milyon kayıtlı kullanıcıya ulaşma amacına doğru ilerliyor. Dünyanın dört bir yanındaki insanların kaliteli eğitime sahip olabilmesi için gerekli teknolojinin, araç gereçlerin ve malzemelerin erişilebilir olması, HP’nin Sürdürülebilir Etki programının önemli bir stratejisi. Geçtiğimiz sene 6,3 milyon kişisel bilgisayar, dünyanın dört bir yanındaki okullara gönderildi. COVID-19 sırasında okulların kapatılması ve uzaktan eğitime geçilmesi, evde iyi bir internete ve teknolojik araçlara ulaşımı olmayan öğrenciler için zor bir adım oldu. HP, buna çare olarak Birleşik Devletler’de TIME for Kids, NASA ve Britannica ile işbirliği olan Title 1 (Federal devletten fon alan okullar) sınıflandırmasına giren okullara STEM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik) ve çevreyle ilgili konuları ele alan öğretici kaynaklar sağlayan HP Turn to Learn adlı programını tanıttı. HP’nin COVID-19’a karşı aldığı önlemlerin arasında hastaneler için üretilmiş maske, yüz koruyucu ve burun temizleme aparatıgibi 2,3 milyon tane 3 boyutlu parça bulunuyor. HP ve HP Foundation, karma öğrenimi ve yerel toplulukları desteklemek için 8 milyon dolarlık ürün ve para bağışı yapma kararı aldı. HP herkes için daha adil, sürdürülebilir ve dayanıklı bir gelecek yaratmak için çalışıyor. İçinde HP’nin de bulunduğu 155’ten fazla kuruluş, gezegen sağlığının insan sağlığını etkileyeceği için ‘Recover Better’ adlı bildiriyi imzalayarak devletlerin COVID-19 ile mücadele için devreye soktukları ekomonik yardımları ve iyileşme çabalarını en güncel bilimsel iklim araştırmalarıyla birleştirmelerini talep ediyor.



ENDÜSTRİ 4. 0 ZİRVESİ ENDÜSTRİ 4. 0 DERGİSİ

WORLD MEDIA GROUP ORGANİZASYONLARIDIR ...

Sponsorluk ve Reklam için temas kurabilirsiniz : 0 505 400 94 34 - 0 505 400 94 33 - 0 546 675 59 49 www.endustri40dergisizirvesi.com - makineotomasyondergisi@gmail.com - worldmediareklam@gmail.com

www.worldmediagroupe.com www.ekonomiknokta.com

Ekonomi, Sanayi, Otomotiv sektörünü; dergilerimizi ve internet sitelerimizi tek çatı altında toplayan web adresimiz .

www.makineotomasyondergisi.com Makine - Otomasyon - Robotik dergimizin internet sitesi..e

www.kesicitakimlardergisi.com Kesici Takımlar ve Tutucular sektörünün ilk ve tek dergisinin internet sitesi.

www.endustri40dergisizirvesi.com

Türkiye’nin ilk Endüstri 4.0 zirvesi ve dergisinin internet sitesi.

www.elektrikpanodergisi.com Elektrik ve Pano dergilerimizin internet sitesi.

www.autotuningworldddergisi.com Auto Tuning World dergilerimizin internet sitesi.



WORLD MEDIA BÜNYESİNDE YAYINLANAN DERGİLER Haber İletişim Reklam İletişim Reklam İletişim İlker Kaplan Hatice Karabay Zafer Alkan WORLD MEDIA GROUP WORLD MEDIA GROUP WORLD MEDIA GROUP Genel Yayın Yönetmeni Reklam Koordinatörü Reklam Müdürü 0 505 400 94 34 0 505 400 94 33 0 546 675 59 49 makineotomasyondergisi@gmail.com makineotomasyondergisi@gmail.com worldmediareklam@gmail.com Dergilerimizde yerinizi ayırtın, hedef kitlenizi ulaşın!...

www.endustri40dergisizirvesi.com www.worldmediagroupe.com www.makineotomasyondergisi.com

www.autotuningworlddergisi.com www.elektrikpanodergisi.com www.kesicitakimlardergisi.com

www.ekonomiknokta.com

World Media Bünyesinde yayınlanan Dergilere abone olmak için aşağıdaki hesap numaralarına istediğiniz dergilerin Yıllık abone ücretlerini yatırabirsiniz. İsim soyisim ve adresinizi dekont fotokopisiyle birlikte makineotomasyondergisi@gmail.com adresine mail ya da 0 212 427 00 15 numaraya faks’a gönderebilirsiniz. Ayrıca Aboneliğinizi mail order sistemiyle kredi kartınızdan ödeyerekte yapabilirsiniz.

*Kredi kartınızın ön yüzündeki 16 rakam: .......................................................................... *Kredi kartınızın son kullanma tarihini ay / yıl : ................................................................. *Kredi kartınızın arka yüzündeki üç haneli güvenlik numarası: ..........................................

ABONE FORMU Ad

:...............................................................................................

Soyad

:...............................................................................................

Adres

:...............................................................................................

ABONE FORMU

...............................................................................................

İlçe

:...............................................................................................

Şehir

:...............................................................................................

Posta Kodu

:...............................................................................................

Telefon

:...............................................................................................

Faks

:...............................................................................................

e-mail

:...............................................................................................

Tarih

İmza

Dergi

İsmi

-

Yıllık Abone Ücreti

Makine & Otomasyon: Auto Tuning World: Kesici Takımlar Tutucular : Rulman & Lİneer: Endüstriyel Borulama: Cad / Cam / Cae / Plm : Endüstri 4.0 : Elektrik & Pano :

120 120 120 120 120 120 120 120

TL TL TL TL TL TL TL TL

+ + + + + + + +

KDV KDV KDV KDV KDV KDV KDV KDV



www.ekonomiknokta.com

Ekonomi Nokta; Finans, Sanayi, Otomotiv, Tekstil, İnşaat, Teknoloji, Bilişim, Maden, Enerji, sektörlerini tek çatı altında toplayan aylık ekonomi dergimiz ve güncel internet portalımız. (Tiraj - Aylık baskı: 10.000 adet e-dergi 50.000 adet )

Dergimize reklam ve internet sitemize banner reklam vermek için temas kurabilirsiniz.

worldmediareklam@gmail.com Endüstri 4.0 Dergisi - Sayı 18 - 2020

21


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.