makine-otomasyon-dergisi-53

Page 1

261012 771307 9

ISSN 1307-2617

MAKİNE & Otomasyon - Robotik - Üretim Teknolojileri ve Endüstri Dergisi

Eylül - Ekim 2020 Yıl : 9 Sayı : 54 Fiyat : 20 TL

OTOMASYON YENİLENEN İÇERİĞİYLE MAKİNE & OTOMASYON VE ROBOTİK DERGİSİ SEKTÖRÜNÜN NABZINI TUTUYOR...

RÖPORTAJ

SAARLAND * “OTOMASYON, TEKNOLOJİ BİLEŞENLERİNİN UYGULANMASINDAN DAHA FAZLASIDIR”

ROBOTiK

RÖPORTAJ * TÜSİAD UYARDI : “SERBESTLİKTEN VAZGEÇMENİN MALİYETİ AĞIR OLUR”

MAKALE

ÜRÜN - YENİLİK

* “EKLEMELİ ÜRETİM OPTİMUM İMALAT MAKSİMUM POTANSİYEL DEMEK”

* LABARATUAR OTOMASYONU İÇİN TAHRİK ÇÖZÜMLERİ

WORLD MEDIA GROUP / ENDÜSTRİ 4.0 ZİRVESİ iSTANBUL’DA ... www.makineotomasyondergisi.com www.ekonomiknokta.com www.worldmediagroupe.com www.endustri40dergisizirvesi.com www.worldmediagroupe.com www.kesicitakimlardergisi.com www.elektrikpanodergisi.com

FİRMALAR * KOÇ SİSTEM *BORUSAN *NSK *DELTA * ASKAYNAK *ROTH * ABB * NİDEC



EDİTÖR

Yayın Türü Yaygın Süreli

Editör - Künye

Yayıncı Dünya Medya Basın Yayın Reklam Tanıtım Hizmetleri

Ekonomi Küçüldü, İşsizlik Arttı ...! ilker kaplan

T

UİK’in son derece güvenilir!’ rakamlarına bakarak ekonomi yorumlamak “deveye hendek atlatmaktan” zor olsa da yapmaya çalışalım bakalım. TUİK verilerinde 2. Çeyrek rakamlarında ekonomiye etki eden tek büyüme tarım sektöründe. Bilişim ve yazılım gibi sektörlerde de büyüme olmasına karşın istihdama ve ihracata yansıyan en önemli büyüme tarım sektöründe. Bunun altını özenle çizmek gerekiyor. Bunun dışında endüstri ve hizmet sektörlerinde genel anlamıyla bir küçülme söz konusu.

İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İlker Kaplan 0 505 400 94 34 İdari İşler Müdürü Hatice Karabay 0 505 400 94 33 Reklam Müdürü Zafer Altın 0 546 675 59 49 Muhasebe Müdürleri Sevda Öncü Düzgün Turgut 0 542 292 83 85 Halkla İlişkiler Müdürü Ayşe Savranoğlu Yazı İşleri Simgenur Savranoğlu Grafik Tasarım Ezgi Kamburoğlu Abone Sorumlusu Defne Deniz Kaplan Beste Kamburoğlu Fotoğraf Editörleri Murat Çapkın Sinan Temur

Buna göre, takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi bu yılın ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 16,9 azaldı. Bir önceki çeyreğe göre mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretimi de yüzde 20,2 düşüş gösterdi.

İnsan Kaynakları Müdürü Sibel Şanlı

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre endeks; Ekonomi genel anlamıyla yüze 9.9 daraldı. Ulusal gelirimiz 145 milyar dolar azaldı. GSMH kişi başına düşen gelirimiz 2000 dolar civarı aşındı.

Bilişim Sorumlusu Kerem Mercan

İkinci çeyrekte istihdam yıllık yüzde 2.7 azaldı Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında istihdam endeksi, yılın ikinci çeyreğinde yıllık bazda yüzde 2.7 azaldı. Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında çalışılan saat endeksi, yılın ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 29.3 azaldı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 26.7, inşaat sektöründe yüzde 25.4 ve ticarethizmet sektörlerinde yüzde 31.4 azaldı. Sanayi, inşaat ve ticarethizmet sektörleri toplamında brüt ücret-maaş endeksi, yılın ikinci çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 8.4 azaldı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 5.2, inşaat sektöründe yüzde 8.6 ve ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 10.5 azaldı. Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında istihdam endeksi, yılın ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 4.4 azaldı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 2.4, inşaat sektöründe yüzde 3.0 ve ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 5.9 azaldı. Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında çalışılan saat endeksi, yılın ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 28.6 azaldı Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 28.8, inşaat sektöründe yüzde 19.7 ve ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 30 azaldı. Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında brüt ücretmaaş endeksi, yılın ikinci çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 18.4 azaldı. Alt sektörler incelendiğinde, endeks; sanayi sektöründe yüzde 16.5, inşaat sektöründe yüzde 13 ve ticaret hizmet sektörlerinde yüzde 20.3 azaldı. Tüm bu veriler ışığında “eylülün ağustostan, ekimin de eylülden” daha zor geçeceğini TUİK’in eğip bükerek elde ettiği veriler de kanıtlamış oldu.

İletişim Danışmanı Alper Tuna

Bölge Temsilcileri Çetin Sülün (Ankara) Mesut Karabay (İzmir) Umut Yıldız (Bursa) Avrupa -Almanya - Temsilcisi Pınar Açıkgöz Sosyal Medya Fatma Kurşun Dağıtım Ali Savranoğlu Zafer Kamburoğlu Genel Koordinatör Süleyman Kaplan Hüsniye Kaplan Katkıda Bulunanlar Meryem Savranoğlu Fatma Kaplan Selda Kamburoğlu Dağıtımcı Aras Kurye - PTT - Yurtiçi Kargo Yönetim Yeri Akşemsettin Mah. Güneş Sokak No: 48 D :10 Eyüp / İstanbul Tel:0 850 532 94 68 Fax : 0 212 427 00 15 www.makineotomasyondergisi.com www.endustri40dergisizirvesi.com www.kesicitakimlardergisi.com www.worldmediagroupe.com www.autotuningworlddergisi.com www.elektrikpanodergisi.com www.ekonomiknokta.com makineotomasyondergisi@gmail.com worldmediareklam@gmail.com Makine Otomasyon Dergisi Basın Meslek İlkelerine Uymaya Söz Vermiştir. İçeriğindeki yazınsal ve görsel malzemeler, izin alınmaksızın; yazılı, görsel, işitsel ve elektronik medyada kullanılamaz. Reklamların hukuki sorumluluğu reklamveren firmaya aittir. Makine

& Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim 2020

3


İÇİNDE

İçindekiler

3

6

22

İÇİNDEKİLER

EKONOMİ KÜÇÜLDÜ İŞSİZLİK ARTTI ...

Otomasyon teknolojİ bİleşenlerİnİn uygulanmasından daha fazlasıdır

UĞUR HİDROLİK, PROFESYONEL TAKIM ÇALIŞMASIYLA HİZMET VERİYOR

34

DASSAULT SYSTÈMES TÜRKİYE ÜLKE MÜDÜRÜ ELİF GÜRDAL: EKLEMELİ ÜRETİM; OPTİMUM İMALAT, MAKSİMUM POTANSİYEL DEMEK

4 Makine

& Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim 2020


EKİLER İçindekiler

46

62

Hız ve hassasİyet ya da kompakt güç paketİ? Laboratuvar otomasyonu İçİn tahrİk çözümlerİ

“TÜSİAD BU GENÇLİKTE İŞ VAR!” 2020 ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU!

FESTO İLE TEST KAPASİTENİZİ ARTIRIN

74

77

“TÜRKİYE’NİN 500 BÜYÜK SANAYİ KURULUŞU” SONUÇLARI AÇIKLANDI

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim 2020

5


Makale

Otomasyon teknolojİ bİleşenlerİnİn uygulanmasından daha fazlasıdır

T

üm sektörlerde, şirketlerin tedarikçilerle üretim ve işbirliği yapma şekli hızla değişiyor. Tüm süreçlerin dijitalleştirilmesi ve öğrenme algoritmalarının entegrasyonu, Endüstri 4.0’ın gerçeğe dönüştüğü vizyonları gerçekleştirmeyi vaat ediyor.

Dolaysıyla Saarland’ın bugün otomasyon düzeyi

Ancak başarılı bir otomasyon yalnızca BT esaslarına bağlı kalmaz. Üretim şirketlerinin deneyimleri ve know-how’ı da yenilikçi gelişmelere dahil edilmelidir. Erken bir aşamada BT konusunda uzmanlık geliştirmiş olan geleneksel sanayi bölgeleri, yerel ve yeni şirketler için güçlü avantajlar sağlamaktadır. Germany’s Saarland işte böyle bir konum. Bu geleneksel sanayi bölgesi, 1980’lerde ve 1990’larda BT araştırma ortamı geliştirmeye başladı ve Alman Yapay Zeka Araştırma Merkezi (DFKI), bilgisayar bilimi ve yazılım geliştirme üzerine iki Max Planck Enstitüsü ve en son aralarına katılan CISPA Helmholz Bilgi Güvenliği Merkezi’ne ev sahipliği yapmakta.

gwSaar (Gesellschaft für Wirtschaftsförderung

6

Makine

&

Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

yüksek ve verimli bir endüstrinin yanı sıra kendini canlı tutan bir araştırma ortamına sahip olması şaşırtıcı değildir.

Saar) , şirketlerin ve araştırma kurumlarının sahada en uygun koşullara sahip olmasını sağlamak için tüm gereksinimlere uygun endüstriyel alanlar ve ticari mülkler geliştirmektedir. Ekonomik destek kuruluşlarının hizmeti, tüm yerleşme süreci boyunca şirketlerin desteğini de kapzsamaktadır. Bu aynı zamanda yerel paydaşlarla ağ kurmayı da kapsamaktadır. gwSaar’ın önerisi üzerine, sanayi ve araştırma alanlarından dört paydaş ile otomasyon ve bölge konusunda görüştük.


Makale

Germany’s Saarland’ın dört aktörü önemli gördükleri konuyu ele alıyor.

Germany’s Saarland - Merkezi konumu ile de ön plana çıkan bir sanayi bölgesi

Makine

&

Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

7


Röportaj

Karlsberg

Karlsberg, sektördeki yenilikçi şirketlerden biri. Yüksek derecede otomasyon yaratıcılık için daha fazla alan mı yaratıyor?

G

ıda üretiminin yüksek kalite ve güvenlik gereklilikleri modern sensörlerin kullanımı ve üretim süreçlerinin otomasyonunu gerektirmektedir. Bu aynı zamanda tedarikçilerin ve lojistik sağlayıcıların entegrasyonu için de geçerlidir. Röportajımızda, Karlsberg Brauerei KG Weber’in genel yetkili Christian Weber’den, bira fabrikalarında otomasyonun ne kadar önemli ve insan faktörünün neden önemli olduğunu öğrendik.

Christian Weber, Karlsberg Bira Fabrikası: Otomasyon, süreçleri optimize etmeye ve kaliteyi artırmaya yardımcı olur. Bu nedenle, örneğin, hataları düzeltmek üzerine konuşmak yerine müşterilerle yeni konuları ele alabiliyoruz. Önemli bir husus, zaman tasarrufu sağlaması ve böylece projeleri ilerletmek için kullanılabilecek değerli zaman ve alan yaratmasıdır. Tüm bu otomasyona rağmen, Karlsberg Bira Fabrikası, özellikle çalışanlarına odaklanıyor. Bu yüzden çalışanlara reklamlarda da söz veriliyor ve hatta bazı ürünlerin üzeride resimleri kullanılıyor. Yetkin çalışan bulmak zor mu ve Saarlandlı çalışanlarının sadakatini nasıl değerlendiriyorsunuz? Christian Weber, Karlsberg Bira Fabrikası : İnsanlar bizim merkezimiz, başlangıç noktamız. Çalışanlarımız ortak bir meslektaşlık kültürünü ve ortak bir değer anlayışını paylaşırlar. İsteyen herkesin aktif ve sorumluluk üstlenecek bir şekilde katkıda bulunabilmesini sağlamak için çalışıyoruz. Özellikle teknik yenilikler bağlamında gereksinimlerin sürekli değiştiği gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, bir işveren olarak da sürekli gelişmemiz gerektiği ve kendimizi diğer tercih edilen şirketlerin yanında çekici bir şekilde konumlandırmamız çok önemlidir. Değişiklikler örneğin eğitimlerimizde de fark edilmekte. 2021 yılından itibaren endüstriyel teknoloji için elektronik teknisyeni eğitimi yerine, otomasyon teknolojisi için elektronik teknisyenlerini eğitmeye karar verdik.

Otomatik kalite kontrolüne ek olarak, Karlsberg bira fabrikasının birası, halen patronun şahsi incelemesinden geçer Sn. Weber, artan otomasyon hayatınızı kolaylaştırıyor mu? Christian Weber, Karlsberg Bira Fabrikası: Otomasyon sayesinde, süreçlerde daha iyi bir kalite elde ediyoruz. Daha da iyi olmak bizim için araç. Çalışanlarımızın işini kolaylaştırıyor ve böylece uzmanlıklarına daha fazla odaklanmalarını sağlıyoruz. 8

Makine

&

Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

Yapay zeka, siber güvenlik ve sensör teknolojisi gibi başarılı bir otomasyonun önemli birçok alanında Saarland’daki ünlü araştırma enstitülerinde ciddi çalışmalar yapılıyor. Bir KOBİ olarak bundan faydalanıyor musunuz? Christian Weber, Karlsberg Bira Fabrikası: Evet. Söz konusu enstitülerle temas içerisindeyiz ve örneğin siber güvenlik alanında birlikte de çalıştık. Ya da, örneğin, yapay zeka alanında şu anda üniversite ortamındaki bir Saarland şirketi ile öngörü temelli bakım ve öngörü temelli kalite (Predictive Maintenance & Predictive Quality) konusunu tartışıyoruz.


Z

ZeMA

eMA Mekatronik ve Otomasyon Teknolojisi Merkezi, kesinlikle soyutlanmış bir araştırma yapmıyor. Merkez, endüstri için bir geliştirme ortağı ve Saarland üniversitelerinden ve enstitülerinden gelen araştırma ve geliştirme sonuçlarının yerel şirketlerin süreçlerine hızlı ve verimli bir şekilde dahil edilmesini sağlıyor. ZeMA’nın Bilimsel Direktörü Prof. Dr. Rainer Müller ile araştırma ve özel sektör arasındaki işbirliğini, otomasyon derecesini arttırmayı ve korona pandemisinin süreçler ve bölgeler üzerindeki etkisini görüştük.

Prof. Müller, 8 yıldan fazla bir süredir Saarland’daki ZeMA’yı yönetiyorsunuz. Germany’s Saarland, otomasyon, yapay zeka ve siber güvenlik alanında mükemmel bir araştırma ekosistemine sahip güçlü bir sanayi bölgesidir. Konumdaki şirketler bu araştırma uzmanlığından nasıl yararlanıyor?

Prof. Dr. Rainer Müller, ZeMA’yı sensör ve aktüatör sistemleri, üretim süreçleri ve montaj süreçleri grupları ile sanayi için geliştirmeler yapmak amacıyla geniş bir şekilde konumlandırdı.

Röportaj Prof. Dr. Rainer Müller, ZeMA: Saarland eyaleti gerçek anlamda güçlü bir sanayi bölgesidir ve aynı zamanda belirttiğiniz alanlarda faaliyet gösteren mükemmel enstitüler ve üniversitelere sahiptir. Her iki taraf da doğrudan bundan faydalanabilmektedir. Ancak halen geliştirilebilecek alanlar vardır. Genel olarak bölgedeki şirketler, bir yandan sözleşmeli araştırma yoluyla, diğer yandan da enstitülerin ve üniversitelerin yanı sıra ortak araştırma hedeflerine sahip şirketlerin doğrudan başvurabileceği çeşitli bölgesel, ulusal ve AB araştırma programları aracılığıyla, eyalette sunulan araştırmalardan ve araştırma uzmanlığından yararlanabilmektedir. Ulusal ve AB programlarının da gösterdiği gibi, giderek daha önemli hale gelen bir diğer nokta, sonuçların, özellikle dijital dönüşüm, yapay zeka ve siber güvenlik kullanımı açısından doğrudan bilinçlendirme, etkinlikler, çalıştaylar ve eğitimler yoluyla şirketlere aktarılmasıdır. Göz ardı edilmemesi gereken bir diğer husus ise, genellikle en üst düzey sınıf araştırma sonuçlarını esas alarak kurulan ve eyalete katma değer sağlayan spin-off’lar ve start-up’lardır.

gwSaar: Şirketler enstitüde hangi soruları gündeme getiriyor? Prof. Dr. Rainer Müller, ZeMA: Buna farklı bir bakış açısıyla yaklaşılmalıdır. ZeMA olarak sensör ve aktüatör Makine

&

Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

9


Röportaj sistemleri, üretim süreçleri ve montaj süreçleri grupları ile çok geniş bir şekilde konumlandığımızı biliyorsunuz. Bu nedenle, şirketler bir yandan yeni ürünlerin araştırılması ve geliştirilmesine (örn. akıllı malzemeler kullanılarak) ya da yeni üretim teknolojileri ve süreçlerine (örn. otomotiv sektöründe veya robot teknolojileri kullanılarak) ilişkin soruları ile bize başvuruyor. Bu şirketlere sıklıkla ilk prototiplerin ve fonksiyonel testlerin tamamlanmasına kadar destek sağlıyoruz. Öte yandan şirketler, mevcut üretim süreçlerini analiz etmemiz ve bunları şirketlerle birlikte optimize etmemiz için bize başvuruyorlar. Bu çerçevede analizler, konseptler ve fizibilite çalışmaları aracılığıyla destek sağlıyoruz. Aynı durum Endüstri 4.0 ve dijitalleşme için de geçerli. Mittelstand 4.0-Kompetenzzentrum Saarbrücken gibi projelerimiz çerçevesinde ortaklarımız August-Wilhelm Scheer Dijital Ürünler ve Süreçler Enstitüsü ve saarland. innovation&standort e.V. (Derneği) ile birlikte şirketleri dijital dönüşümlerinde destekliyoruz. Ayrıca, bu alanda üniversitelerle ve ayrıca Alman Yapay Zeka Araştırma Merkezi ile birlikte çalışıyoruz.

Uygulamada ZeMA Demonstrator gwSaar: Alman şirketlerinin otomasyon derecesi genellikle yüksek olarak değerlendirilmektedir. Şirketler için otomasyon açısından en büyük potansiyeli nerede görüyorsunuz ve bundan ne gibi faydalar elde edilmektedir? Prof. Dr. Rainer Müller, ZeMA: Şirketler genellikle optimizasyon sürecinde otomatikleştirilebilecek birçok süreci otomatikleştirmiştir. Ancak bu, bu alanda optimizasyon potansiyellerinin olmadığı anlamına gelmemektedir. Otomasyon sıklıkla, özellikle çok yüksek miktarları kapsayan ve düşük varyansa sahip, kendini tekrarlayan süreçler için yüksek avantajlar sunmaktadır. Otomasyon, bir tarafta maliyetleri düşürmek, miktarları arttırmak, kaliteyi sağlamak ve farklı faktörler açısından faydalı olabilmektedir. Otomasyon teknolojisi merkezi olmamıza rağmen, her şeyin 10

Makine

&

Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

otomatik hale getirilemeyeceğine inanıyoruz. Otomasyonun kesinlikle avantajları vardır, ancak şirketlerin bugün karşılaştığı, müşterilere özel ürünler ve çoklu varyanslara bağlı zorluklarda tek çözüm değildir. Biz burada, otomasyonunun (özellikle dijitalleşme anlamında) yanı sıra hibrit ve akıllıca desteklenen manüel süreçlerin geleceği şekillendireceğine inanıyoruz. gwSaar: Tek ürünlük partiler veya seri üretim ortamında müşteri isteği doğrultusunda özelleştirilmiş ürün varyantlarının maliyet açısından etkin bir şekilde üretilmesi, otomasyonun gelecekteki vizyonlarından biridir. Üretim süreçlerinin gelecekte bu kadar esnek bir şekilde tasarlanabileceğini mi düşünüyorsunuz? Ve bunu uygulamak için gerekli ön koşullar nelerdir? Prof. Dr. Rainer Müller, ZeMA: Burada önceki ifademe ekleme yapmak istiyorum. Elbette otomasyon çözümleri gelecekte daha çok yönlü ve esnek ve aynı zamanda akıllı hale gelecektir. Ancak çalışmalarımızda ve araştırmalarımızda, bir sürecin yalnızca otomasyonunun tek hedef olamayacağını tespit ettik. Aksine, otomasyon gerçek ve dijital/sanal dünya bağlamında anlaşılmalıdır. Asıl amaç, fabrikadaki ya da üretimdeki kişileri uzmanlık sistemleri, uzaktan destek, durum izleme gibi akıllı sistemlerle iş yerlerinde desteklemektir. Neden? Çünkü varyantı çok olan bir “seri üretim” temelinde, ortam giderek daha karmaşık hale gelir ve ileri optimizasyon potansiyelleri genellikle mevcut süreçlerin iyileştirilmesinde ya da neden-sonuç anlayışında olacaktır. Durum izleme, öngörü bakımı veya yapay zeka tabanlı kalite kontrolü gibi hususlar, önemli potansiyellere sahiptir ve dijitalleşme açısından akıllı otomasyonu ve yapay zekanın kullanımını gerektirirler. Bu nedenle, üretim ve proses verileri ve özellikle akıllı işleme ve içeriğe duyarlı hazırlama, üretimin dönüşümü için giderek daha önemli hale gelmektedir. Bunlar sonuçta bölgemizin öncü rolü için de önem taşımaktadır. Çünkü bölgemiz hem birinci sınıf ürünlerin ihracatçısı hem de yeni nesil yenilikçi sermaye mallarının kaynağı olarak öncü konumundadır. Korona salgını sırasındaki arz sıkıntıları sanayide bakış açısı değişikliklerine yol açtı. Birçok şirket tedarik zincirlerini daha bölgesel olarak kurmak istiyor. Otomasyon bu açıdan verimli çözümlere katkıda bulunabilir mi? Prof. Dr. Rainer Müller, ZeMA: Dijitalleşme yoluyla tedarik zincirlerinde otomatik ve standartlaştırılmış süreçler oluşturmak ve veri veya bilgileri güvenilir bir şekilde paylaşmak önemlidir. Hedeflerden biri, üretim ve teslimat durumu ve tedarik zinciri içindeki bileşenlerin ve montajların kalitesinin şeffaflığı olmalıdır. Otomasyon bu esnada örneğin etiketleme, tanımlama, yani genel anlamda ürünlerin izlenmesi gibi bireysel süreçlerde uygulanabilir.


L

Röportaj

Qbing

ojistik süreçleri, üretim tesislerinin otomasyonunda merkezi bir rol oynamaktadır. Üretim süreçlerinde istikrarlı iş akışlarını, düzenli depolamayı ve malların verimli ve doğru bir şekilde taşınmasını sağlayan, tedarikçilere olan bağlantıyı kuran lojistik süreçleridir. ERP sistemlerine bağlantı, bugün artık bir zorunluluktur. Saarlandlı start-up Qbing, şirketlerin mevcut operasyona entegre olmalarını sağlayan bir tak-çalıştır çözümü geliştirmiştir. Bu röportajda, kurucu ortak ve CEO Christian Schwindling, bunun neden avantajlı olduğunu, lojistikte ek otomasyon adımlarının nerede gerekli olduğunu ve şirketin neden Saarland bölgesini tercih ettiğini açıklıyor.

karmaşık olmayan ayarlar yeterlidir. Hiçbir teknik detay veya programlama çalışması gerekli değildir. Yatırım da geleneksel uygulamalara kıyasla çok daha düşüktür. Bu şekilde, her kullanıcı için Auto-ID veya RFID’ye erişimi kolaylaştırmaya çalışıyoruz. Kısaca kullanıma hazır bir RFID. Özellikle lojistikte, otomasyon için nerelerde ek potansiyeller görüyorsunuz? Ve şirketlerin bu potansiyellerden yararlanabilmesi için ne tür zorlukların üstesinden gelmeleri gerekiyor?

Christian Schwindling (m.) ve Qbing ekibi lojistik için tak-çalıştır çözümleri geliştiriyor Sn. Schwindling, sisteminiz Auto-ID (otomatik kimlik) çözümlerinin entegrasyonunu sağlıyor. Tam olarak ne yapıyor ve hangi şirketler tercih ediyor? Christian Schwindling, Qbing: Bizim QIS.TE (“kiste” diye okunur), Auto-ID veya RFID donanımını tak-çalıştır yöntemiyle şirket ağlarına entegre etmeyi mümkün kılıyor. Bunun için basit birkaç ayar ve birlikte teslim edilen yapılandırma aracında bazı

Christian Schwindling, Qbing: Bana göre, mal ve malzemelerin taranması ve okunması gibi tüm manüel işlem adımlarının yanı sıra belirli işlem adımlarının uygulanmasının da otomatikleştirilmesi büyük bir potansiyel oluşturur. Yalnızca zaman tasarrufu değil, aynı zamanda verilerin dijitalleştirilmesi şeffaflığı arttırır ve ek avantajlar sağlar. Bununla ilgili zorluk, ilgili uygulama için doğru donanımın, yani uygun sensörlerin ve aktüatörlerin seçilmesinin yanı sıra verilerin ilgili sistemlere göre seçilmesi ve verilerin bu sistemlere entegre edilmesidir. Makine

&

Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

11


Röportaj V Start-up’lara gösterilen ilgi genelde büyük ve şirket kendi konumunu seçebiliyor. Özellikle büyük şehirler yerine Saarland’ı tercih ettiniz. Saarland bölgesi sizi tam olarak ne ile cezbetti? Christian Schwindling, Qbing: Qbing, Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’nin htw saar isimli araştırma grubundan ortaya çıktı. Bugün hala

Saarland’ın araştırma ekosistemine olan bağlantımızdan faydalanıyoruz. Saarland, girişimciler için hızlı karar verme kanalları ve her türlü konuda muhataplar sağlayarak mükemmel bir ağ sunar. Başlangıç aşamasında ve mevcut büyüme aşamasında kendimi Saarland’da her zaman iyi ellerde hissettim ve QIS GmbH’nın da Saarland’da iyi ellerde olduğunu düşünüyorum.

QBing modüler sistem modülleri

consistec

c

onsistec’in araştırma ve geliştirme CEO’su Thomas Sinnwell, “siber güvenlik olmadan otomasyon bir risktir” diyor. Sn. Sinnwell, röportajda şirketin müşterilerinin otomasyon süreçlerini güvence altına almak için ne yaptığını ve bunu neden Saarland’daki konumundan yaptığını anlatıyor. Christian Schwindling (m.) ve Qbing ekibi lojistik için tak-çalıştır çözümleri geliştiriyor

Artan otomasyon ile saldırı riski artıyor mu? Thomas Sinnwell, consistec: Aslında evet. Bugün, otomasyon artık tescilli olmayan sistemlerle gerçekleştirilmektedir. Bununla birlikte, tescilli protokoller ve yalıtılmış ağlar şimdiye kadar koruma sağlamıştır. Bugün, tüm büyük üreticiler IP protokolüne güveniyor ve internet bağlantısı sonucunda yeni saldırı alanları oluşuyor. Büyük kontrol teknolojisi sağlayıcılarından birinin zayıflıklarından birini bildiğim anda hemen birçok şirkete saldırabilirim.

Yani IoT ek bir sorun mu? Thomas Sinnwell, consistec: Kesinlikle. Ev otomasyonu söz konusu olduğunda, saldırabileceğim ve kötüye kullanabileceğim sayısız sistemim var. Bu nedenle, güvenlik hususu giderek daha önemli hale geliyor.

Sn. Sinnwell, consistec şirketleri otomasyon sürecinde nasıl destekliyor? Thomas Sinnwell, consistec: Bizi yönlendiren şey OT’nin (operasyon teknolojisi) güvenliğidir. Fiziksel cihazların ve süreçlerin otomatikleştiği her yerde kontrol sistemleri vardır. Bunlar saldırıya uğrayabilirler, sabote edilebilirler. İzleme ve analiz yoluyla, müşterilerimizin böyle bir şeyin ne zaman gerçekleştiğini fark etmelerini sağlıyoruz. Ve bu hem BT hem de OT alanında gerçekleştiriyoruz. 12

Makine

&

Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

Güvenlik hususlarını göz ardı ettiğimizde ne tür riskler oluşur? Thomas Sinnwell, consistec: Siber güvenlik olmadan otomasyon bir risktir. Sanayideki saldırılar büyük ölçüde artıyor. Fabrikalar felç ediliyor, şirketlere şantaj yapılıyor. Saldırılar artış eğiliminde. Siber saldırılar gayri yasal bir iş alanı haline geldi. Artık o kadar da zor değil, birçok öğretici bilgi var ve cüzi miktarda para harcayarak çok sayıda şirkete saldırabileceğim, kötü


Röportaj

consistec, OT/BT güvenlik açıklarını ve sistem güvenlik açıklarını gerçek zamanlı olarak tespit etmektedir amaçlı kodlar satın alabiliyorum. Birbirine bağlanmış üretim ekipmanlarına güvenliği nasıl entegre edersiniz? Thomas Sinnwell, consistec: Yeni tesisler için güvenlik sistemleri en baştan planlanmalıdır. Mevcut sistemlerde, gereksinimler daha karmaşıktır. OT sistemlerine prensip olarak yama uygulanmaz. Bu nedenle, sistemler genellikle 5-20 yıl boyunca aynı yazılım üzerinde çalışır. Bu durumda, korumanın tek bir yolu vardır: Yeniden gruplandırma yaparsınız. Bu segmentler daha sonra endüstriyel bir güvenlik duvarı veya Edge-Box ile ayrı ayrı korunur. Edge-Box konseptinde verilere erişme fırsatım oluyor ve tam olarak burada izlemeyi gerçekleştirebiliyorum. Müşterilere önerdiğimiz yöntem bu. Eski envanter sistemlerini izlenebilir hale getirmek ve analiz yazılımımızı bağlayabilmek için Edge-Box’ları kuruyoruz. Bunun reaktif olmayan bir içerik olması önemlidir, yani analiz sisteminin kendisinin herhangi bir kötü amaçlı kodu içe aktaramaması gerekmektedir. Aynı zamanda, Federal Güvenlik Ofisi’nin zorunlu tuttuğu BT’de segmentasyon gereksinimini de uygulamış oluyorum. Bir saldırı durumunda, tüm fabrikanın hemen felç olmamasını sağlıyorum. Şirketiniz Saarland’da kuruldu. Bölge, şirketiniz için avantajlar mı sunuyor? Thomas Sinnwell, consistec: Somut bir avantaj, Saarland’ın siber güvenlik alanında da çok iyi bir BT bölgesi olmasıdır. CISPA Helmholtz Siber

Güvenlik Merkezi, dünya çapında en iyi 3 araştırma enstitüsünden biridir. Bu başlamak için harika bir temel oluşturuyor. Ayrıca Saarland’da bulunan Alman Yapay Zeka Araştırma Merkezi ile yakın temas içerisindeyiz. Bu işbirliği bizim için büyük bir avantajdır, çünkü makine öğrenimi ağlardaki anomalileri tespit etmemiz için çok önemlidir. Saarland Üniversitesi ve araştırma enstitülerinin birinci sınıf eğitimi sayesinde, mükemmel eğitimli iş gücü bulabiliyoruz. Aynı zamanda, Saarland’da halen üretici sayısı çok yüksek. Sistemlerimizi hedef kitlenin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla daha da geliştirmek için bu şirketlerle çalışmak, paha biçilmezdir. Yazar: Anja Petschauer Pazarlama Müdürü gwSaar Saarland Eyaleti Resmi Ekonomik Kalkınma Şirketi a.petschauer@invest-in-saarland.com Germany’s Saarland’ın Türkiye’deki iletişimi: Sn. Derya Araç Hanım gwSaar Türkiye Temsilcisi gwSaar Saarland Eyaleti Resmi Ekonomik Kalkınma Şirketi M: +90 / 531 958 83 88 E: d.arac@invest-in-saarland.com w w w.strukturholding.de/merhaba-germanyssaarland/ Makine

&

Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

12


interview

Automation is more than just implementing technology components

F

our key players from Germany‘s Saarland explain what they think is important The way that companies undertake production and work together with suppliers is rapidly changing across all sectors. The digitalisation of all processes and the integration of learning algorithms promise to transform the vision of Industry 4.0 into a reality. However, successful automation is not built solely on IT. Experience and expertise from production facilities must also be incorporated into innovative developments. Traditional industrial locations that have built up IT skills from an early stage offer significant benefits for both established and new companies. Germany’s Saarland is such a location. This traditional industrial hub has been working to develop its IT research landscape since the 1980s and 1990s, and has become home to the German Research Center for Artificial intelligence (DFKI), two Max Planck Institutes (for Informatics and for Software Systems), and most recently the CISPA Helmholtz Center for Information Security. So it is no surprise that Saarland now boasts both highly automated, efficient industry and an excellent research landscape that draw inspiration from each other. To ensure that the area offers the perfect conditions for companies and research institutions, the gwSaar 14

Makine

&

Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

Saarland Economic Promotion Corporation has developed industrial sites and commercial properties to meet all needs. gwSaar’s services also cover supporting companies throughout the entire relocation process, including networking with local stakeholders. At gwSaar’s suggestion, we interviewed four of these stakeholders from research and industry on the topic of automation and the state. Karlsberg Given the high quality and safety requirements of food production, it is a perfect place to use modern sensor technology and production process automation. The same goes for connections with suppliers and logistics providers. In our interview, we talked to Christian Weber – CEO of Karlsberg Brauerei KG Weber – about the importance of automation in the brewery’s factories and what he values about the human factor. Mr Weber, does increasing automation make your life easier? Christian Weber, Karlsberg Brewery: Automation allows us to achieve better quality in our processes. It serves as a helping hand that enables us to improve even further. It lightens our employees’ load and thus allows them to put their skills to more targeted use.


interview Karlsberg is one of the sector’s most innovative companies. Does greater automation allow more room for creativity? Christian Weber, Karlsberg Brewery: Automation helps to streamline and improve the quality of processes. For example, it allows you to talk to customers about new topics rather than about troubleshooting. One key element is the time savings it creates, thus providing valuable time and freedom that can be used to move projects forward. Despite all this automation, Karlsberg Brewery seems to set great store by its employees. They are authentically featured in advertisements and even shown on some of your products. How would you rate the availability of expert labour and the loyalty of Saarland staff? Christian Weber, Karlsberg Brewery: People are our core, our starting point. Our employees are linked by a culture of camaraderie and shared set of values. We work hard to ensure that anyone who wishes to can actively and responsibly contribute. In the context of continually changing requirements (particularly as regards technological innovations), it is vital that we also continue to further develop as an employer and ensure that we stand in an attractive position compared with other interesting companies. There has been visible change, for example in the training we provide: we recently decided that from the 2021 training year onwards, we will be training automation technology electronics technicians rather than operating technology electronics technicians. Key aspects of successful automation, such as artificial intelligence, cybersecurity and sensor technology, are represented by renowned research institutes in Saarland. Do you benefit from this as an SME? Christian Weber, Karlsberg Brewery: Yes. We have established contacts with the aforementioned institutes and have already been collaborating, for example in the field of cybersecurity. Similarly, in the field of AI, we have been discussing the topic of predictive maintenance and predictive quality with a Saarland company from the university environment. ZeMA The Centre for Mechatronics and Automation Technology (ZeMA) does not simply conduct research from an ivory tower. The Centre is an industry development partner and ensures that research and development findings from Saarland’s universities and institutes are quickly and efficiently fed into the processes used by local companies. We talked to Prof. Dr. Ing. Rainer Müller, CSO of ZeMA, about collaborations between research and the private sector, industrial moves to increase the level of automation, and the impact of the coronavirus pandemic on processes and sites.

Prof. Müller, you have been running ZeMA in Saarland for more than eight years. Germany’s Saarland is a strong industrial location with an excellent research landscape in the fields of automation, AI and cybersecurity. How do local companies benefit from this research expertise? Prof. Dr. Ing. Rainer Müller, ZeMA: Saarland is indeed a strong industrial location, and also has some excellent institutes and professorships in the areas you have listed. This means that both sides can directly benefit, although this could be developed even further. In general, existing local companies benefit from the Saarland’s research output and expertise on the one hand via contract research and on the other through various regional, national and European research programmes to which institutes, professorships and companies can apply with joint research ideas. Another increasingly relevant point – as national and European programmes show – is the transfer of knowledge directly to companies, e.g. via awareness raising, events, workshops, and training sessions in particular relating to digital transformation, the use of artificial intelligence, and cybersecurity. Another aspect that it is important not to overlook is spin-offs and start-ups, which often grow out of cutting-edge research insights and offer corresponding added value to the state. What questions do companies ask the institute? Prof. Dr. Ing. Rainer Müller, ZeMA: This has to be viewed from numerous angles. You know that we at ZeMA have a very broad base with our Sensors and Actuators, Manufacturing Processes, and Assembly Processes research divisions. As a result, some companies come to us with questions about the research and development of new products (e.g. using intelligent materials) or new production technologies and processes (e.g. in the automotive industry or using robotics technology). We often support such companies right through to developing initial prototypes and function testing. Other companies come to us so that we can analyse existing production processes and work with the company to optimise them. We provide these companies with support through analyses, concepts and feasibility studies. The same goes for Industry 4.0 and digitalisation. As part of our projects, such as the Saarbrücken SMEs 4.0 Centre of Excellence, we work with our partners – the August-Wilhelm Scheer Institute for Digital Products and Processes and saarland.innovation&standort e.V. – to support digital transformation. We also work with university professorships and the German Research Center for Artificial Intelligence in this area. The level of automation in German companies is generally considered high. Where do you see the biggest potential for further automation in companies, and what benefits does this offer? Prof. Dr. Ing. Rainer Müller, ZeMA: Many companies have already automated the processes that need automating as part of their optimisation acMakine

&

Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

15


interview tivities. However, this does not mean that there is no potential for further optimisation in this area. Automation often offers great benefits, especially for repetitive processes with very high volumes and low variance. The benefits of automation can be reduced costs, increased volumes, guaranteed quality and other factors. However, although we are an automation technology centre, we do not take the view that everything should be automated. Automation definitely has its advantages, but it is not the only solution to the challenges that companies are currently facing, with customised products and multivariance as key concepts. Instead, we believe that automation (especially in the sense of digitalisation) and hybrid, intelligently supported manual processes are the future. Cost-effectively producing batch sizes of one or, producing product variants personalised by the customer in a mass production environment is one of the future visions of automation. Do you think that it will be possible to make production processes this flexible in the future? And what are the conditions for implementing this? Prof. Dr. Ing. Rainer Müller, ZeMA: This goes back to the point I raised earlier. Of course, automation solutions will continue to become more versatile, more flexible and also more intelligent in the future. However, our work and research has shown that simply automating a process cannot be the end in itself. Instead, automation needs to be tackled in the context of the real and digital/virtual world. It is more a matter of supporting people in factories or production with intelligent systems, such as expert systems, remote support, condition monitoring or assistance systems in the workplace. Why? Because multi-variant ‘mass production’ is making the environment increasingly complex, and there is often further potential for optimisation in improving existing processes or understanding cause and effect. Condition monitoring, predictive maintenance and AI-based quality controls are some examples that show significant potential and require intelligent automation in the sense of digitalisation, as well as the use of artificial intelligence. Production and process data, and in particular its intelligent processing and context-sensitive provision, are therefore increasingly important for production transformations and ultimately also for the leading role played by our business location – whether as an exporter of top-quality products or the next generation of innovative investment items. Supply bottlenecks during the coronavirus pandemic have led to a change in thinking in industry. Many companies want to establish more regional supply chains. Can automation help create efficient solutions here? Prof. Dr. Ing. Rainer Müller, ZeMA: It is important to use digitalisation to create automated and standardised processes within the supply chain and reliably share data or information. One goal must 16

Makine

&

Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

be transparency regarding production and supply status and the quality of components and assemblies within the supply chain. Automation can then of course support individual processes such as labelling and identification – in other words, general tracing or product tracking. Qbing Logistics processes play a central role in the automation of production facilities. They are the gateway to suppliers and ensure stable production progress, tidy storage and efficient, accurate transportation of goods. Linking this up with goods management systems is now indispensable. Saarland start-up Qbing has developed a plug-and-play solution that allows companies to integrate this into an existing operation. Co-founder and CEO Christian Schwindling explains why this is an advantage, where additional automation steps are called for in logistics, and why the company opted to be based in Saarland. Mr Schwindling, your system is used to integrate autoID solutions. What exactly does it do, and which companies could it benefit? Christian Schwindling, Qbing: Our QIS.TE (pronounced KIST-UH) software enables auto-ID and RFID hardware to be integrated into corporate networks using plug and play. This takes just a handful of steps and some simple settings in the associated configuration tool. No detailed technical knowledge or programming work is needed. The investment required is also significantly lower than for conventional connections. Our aim is to facilitate auto-ID or RFID access for as many users as possible – out-of-the-box RFID, so to speak. What areas do you see as offering further potential for improvement – particularly in logistics? And what challenges do companies need to overcome in order to tap this potential? Christian Schwindling, Qbing: In my view, all manual steps such as scanning and inputting goods and materials or posting certain process steps have great potential to be automated. This would do more than just save time – digitalising data also boosts transparency and offers other benefits. The challenge with this is to select appropriate hardware, i.e. sensor and actuator technology, for each application and to choose and integrate data into appropriate systems. Start-ups are highly sought-after and can cherry-pick their location. You deliberately avoided the large metropolises and went for Saarland. What attracted you to Saarland as a business location? Christian Schwindling, Qbing: Qbing arose from a research group at htw saar (Univer-


interview sity of Applied Sciences). This link to Saarland’s research landscape is something that still benefits us today. Saarland offers an excellent network for entrepreneurs, with rapid decision-making processes and a point of contact for every concern. I have always felt in good hands in Saarland, both during the initial phase and in our current growth phase, and I also believe that QIS GmbH continues to be well served here. Consistec ‘Automation without cybersecurity is a risk’, in the expert view of Thomas Sinnwell, CEO Research & Development of consistec. Mr Sinnwell explains what the company does to secure its customers’ automation processes and why it has chosen to do this from Saarland. Mr Sinnwell, how does the company consistec assist companies with the automation process? Thomas Sinnwell, consistec: Our work relates to OT (operational technology) security. Control systems can be found anywhere where there is automation of physical equipment and processes. They can be hacked and sabotaged. We use monitoring and analysis to ensure that our customers are aware if something like this happens, in both IT and OT. Does increasing automation also increase the risk of attacks? Thomas Sinnwell, consistec: In principle, yes. Automation is now being applied to systems that are no longer proprietary. However, proprietary protocols and compartmentalised networks previously provided good levels of protection. All major manufacturers now use the IP protocol, and internet connections provide new vectors of attack. If I identify weaknesses in just one major control technology provider, this enables me to attack a multitude of companies. Does this mean that IoT poses a further problem? Thomas Sinnwell, consistec: Exactly. If you look at the home automation sector, there are countless systems that I can attack and misuse. Security is therefore becoming increasingly important. What are the dangers of ignoring security aspects? Thomas Sinnwell, consistec: Automation without cybersecurity is a risk. There has been a huge increase in attacks in industrial environments. Facilities are being crippled and companies blackmailed, and this trend is rising. Cyberattacks have become a criminal business opportunity. It is not even that difficult any more – there are numerous guides and tutorials, and for not very much money I can buy lots of malware, or even personalised malware, that I can use to attack a wide range of companies.

How do you integrate security into networked production facilities? Thomas Sinnwell, consistec: For new facilities, security systems should be planned right from the outset. For existing systems, the challenges are more complex. OT systems are not generally patched, meaning that they often run for 5-20 years using the same software version. In this instance, there is only one way of protecting them: they have to be regrouped and the individual segments secured using an industrial firewall or edge boxes. With the edge box concept, I can intercept data and link it up with monitoring. This is how we operate with our customers. We introduce edge boxes to enable monitoring of old existing installations and allow us to connect to our analysis software. It is important that this is reactionless, i.e. that the analysis system itself cannot import any malware. This also complies with the Federal Office for Information Security’s specifications for segmentation. I ensure that if there is an attack, this does not cripple the entire factory. You started your company in Saarland. Does this location offer benefits for companies? Thomas Sinnwell, consistec: One tangible benefit is the fact that Saarland is an exceptionally good IT location, including in the field of cybersecurity. The CISPA Helmholtz Center for Information Security, which is based here, is one of the top three research institutes in the world. This is a fantastic starting point. Similarly, we maintain close contact with the German Research Center for Artificial intelligence (DFKI), which is also located in Saarland. This collaboration is a huge plus point, as machine learning is an important topic for us when it comes to identifying anomalies in networks. The top-quality education offered by Saarland University and the research institutes provides us with exceptionally well-trained staff. In addition, Saarland still has numerous manufacturing companies. Working with these companies is an invaluable asset for further developing our systems to meet the needs of our target market. Author: Anja Petschauer Marketing Director gwSaar Saarland Economic Promotion Corporation a.petschauer@invest-in-saarland.com Your Germany’s Saarland contact in Turkey: (Ms) Derya Araç Temsilci gwSaar Türkiye / Representative gwSaar Turkey gwSaar Saarland Eyaleti Resmi Ekonomik Kalkınma Şirketi M: +90 / 531 958 83 88 E: d.arac@invest-in-saarland.com Makine

&

Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

17




PLM

Ege Ünİversİtesİ PLM Merkezİ yet merkezi, Senato, YÖK ve Başbakanlığın onayıyla resmi olarak kurulmuştur. 2016 yılında da PLM Yüksek Lisans programı başlamıştır.

Prof.Dr. Semih Ötleş, Ege Üniversitesi, PLM Merkezi Müdürü

P LM (Product Lifecycle Management / Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi); Endüstri

4.0’ın önemli bir ayağı olan PLM, bir ürünün fikir aşamasından başlayarak, ömrünü tamamlayıp, sökülüp yeniden dönüşümüne kadar tüm süreçlerin yönetilmesidir. PLM’in sanayi kuruluşlarına faydaları arasında işletmedeki iş süreçlerini yöneterek verimliliği arttırması, ürün maliyetlerini azaltması, inovasyonu arttırması, ürünün pazara çıkış ve teslimat süresini kısaltması, tedarikçilerle işbirliğini hızlandırması, doğru bilgiye hızlı bir şekilde ulaşılması, marka kimliğinin iyileştirmesi sayılabilir. Ege Üniversitesi’nde PLM konusundaki ilk çalışmalar 2012 yılında Dassault firmasıyla olan görüşmeler sonucunda başlamıştır. Prof.Dr.Semih Ötleş, Prof.Dr.Semih Güneş ve 2 öğretim üyesi ekip olarak Almanya’nın Kaiserslautern, Aachen, Bochum, Berlin, Bremen, Trier şehirlerindeki üniversitelere ve Fraunhofer enstitülerine ziyaretlerde bulunup ikili işbirliğini başlatmışlardır. 2014 yılında Hannover Endüstri 4.0 fuarına ve Berlin’deki Türk-Alman Bilim Yılı açılışına katılınmıştır. 2014 yılında İzmir’de sanayicilerin, TUSAŞ, TEİ, SSM gibi kamu kurumlarının ve Almanya’dan seçkin PLM profesörlerinin katılımıyla bir çalıştay düzenlenmiştir. 2015 yılında Ege Üniversitesi PLM Mükemmeli-

20

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

PLM Merkezi; 2014 yılında bir TÜBİTAK projesi (çalıştay düzenleme), 2015-2018 arasında Avrupa Birliği Erasmus plus projesi yapmıştır. Yürümekte olan TEYDEB 1505 ve 3 adet BAP projesi bulunmaktadır. Merkezin alt yapısında işletim sistemi yüksek 30 adet bilgisayar ve 1 adet server bulunmaktadır. Bilgisayarlarda herbiri yüksek maliyetli olan Fransız Dassault, Amerikan PTC ve Autodesk ile Alman Contact firmalarının PLM yazılımları bulunmaktadır. Ayrıca Katia, Creo, Solidworks, Moldex tasarım programları ve Logo ERP programı mevcuttur. PLM Yüksek Lisans Programı; tezli (2 yıl, yabancı dil belgesi, ALES puanı gerekli, ücretsiz) ve tezsiz (1.5 yıl, belge gerekmiyor, ücretli) olarak açılmaktadır. Öğrencilerin çoğunluğu mezun oldukları dal olarak Makine Mühendisi, Endüstri Mühendisi, sonrasında ise Bilgisayar / Yazılım Mühendisi, Elektrik / Elektronik Mühendisi, Kimya Mühendisi, Gıda Mühendisi, Tekstil Mühendisi, Haberleşme Mühendisi, İşletme Bölümü ve Matematik Bölümleri mezunlarından oluşmaktadır. PLM Yüksek Lisans öğrencileri, sektörde halihazırda çalışanlardan oluşmaktadır. Çalıştıkları firmalar; BMC, Vestel, Volkan İtfaiye, Delphi, Obel Cıvata, Mechanika, Kanat Boya, CTS Makine, Weber, DMO, Karya Bilişim, Philip Morris, ZF Lemförder Aks, Volt Elektrik Motorları, Rennova Otomasyon, Maxion Wheels, PTİ, Noken, ETİ, Dr.Oetker. PLM Yüksek Lisans öğrencilerinin kendi sanayi kuruluşları konusunda tez çalışmalarını yapmaları sağlanarak sanayi işbirlikleri geliştirilmektedir. Yüksek Lisans Programında; CAD/CAM, veri yönetimi, endüstri 4.0, PLM konsepti ve uygulamaları, araştırma yöntemleri ve etik, PDM gibi konularda teorik ve uygulamalı öğretiler yaplmaktadır. Derslerde sanayici ve yazılım firmaları da davet edilerek öğrencilerle interaksiyon sağlanmaktadır.


PLM

Makine & Otomasyon & Robotik / EylĂźl - Ekim

2020

21


Röportaj

UĞUR HİDROLİK, PROFESYONEL TAKIM ÇALIŞMASIYLA HİZMET VERİYOR Genel Müdür Uğur Koşar, anahtar teslim projelerde; mühendislerden oluşan profesyonel teknik ekibiyle hizmet verdiklerini kaydederek, “Sistem içerisinde sürecin en ince ayrıntısına kadar her aşamada yapılan ara kontroller devam ediyor, takım çalışmasıyla profesyonel hizmet veriyoruz” dedi.

“Gerekli ön görüşme ve keşif yapıldıktan sonra yapılacak sistemde bizi nelerin beklediği ve nasıl hareket etmemiz gerektiği konusunda hızlıca aksiyon alarak proje ve tasarım bölümümüzde bulunan uzman takım arkadaşlarımızla beraber gerekli çizimler, hesaplamalar ve çalışmalar yapılır. Sistem teorik olarak sanal ortamda çalıştırılır.”

İ

stanbul İmes Sanayi/ Dudullu Bölgesi’nde 2014 yılında 30 metrekare alanda kurulan Uğur Hidrolik, kısa süre içerisinde ciddi yatırımlar ve projelere imza atarak hızla büyümesini sürdürdü. Uğur Hidrolik, 7 yıldır iki ayrı lokasyonda faaliyetlerine devam ediyor. Dudullu İmes Sanayi sitesinde Merkez binası bulunan şirket, yaklaşık 400 metrekare alanda proje destek ve satış başta olmak üzere hidrolik ekipman satışı hizmetlerine devam ediyor. Uğur Hidrolik Genel Müdürü Uğur Koşar, yatırımlarına devam edip faaliyete aldıkları ikinci lokasyon olan ve Dilovası İMES Organize Sanayi Bölgesi sınırları içerisinde bulunan fabrikalarının 4000 metrekare alanda kurulduğunu söylerken, fabrikanın proje tasarım ve üretim merkezi olarak faaliyetlerini sürdürdüğünü açıkladı. 22

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

“Özellikle yaşadığımız pandemi sürecinde güçlü planlama ve yatırım ile hem ülke ekonomisine katkı sağladık hem de istihdamı artırdık” diyen Koşar, “Firmamız bünyesinde dünya çapında kabul görmüş 67 markanın Türkiye ve yakın coğrafyada distribütörlüğü ve bayiliği üstleniyoruz” diyerek bu markaların birkaçını şöyle sıraladı: “AKON, ALFAGOMMA, BATTIONI, COMER INDUSTRY CROMSTEEL , DANA BREVINI, EMMEGI, ENERPAC, FASTER, GALTECH, GALLI, FOX, HELAC, HEMA, JUROP, LUEN, OILCOMP, OT OILTECHNOLOGY, OMT, MINTOR, PAKKENSP, RATTISOLI, PZB , SAMHYDRAULIK, STRICKLAND, TECNORD, TMA, WALVOIL”. Koşar, son 2 yıla kadar ağırlıklı olarak sadece mobil hidrolik alanında hizmetlerine devam


Röportaj ettiklerini ancak yeni gelişmeler ve bünyelerine katılan yeni markaların yanısıra gelişen kadroyla birlikte hidroliğin endüstriyel alanında da hızla ivme kazandıklarını vurguladı. BİR PROJE, TAKIM ÇALIŞMASIDIR Anahtar teslim projelerde; mühendislerden oluşan bir profesyonel teknik ekip ile hizmet verdiklerini kaydeden Koşar, projelerde nasıl hareket ettiklerini ise şöyle anlattı: “Gerekli ön görüşme ve keşif yapıldıktan sonra yapılacak sistemde bizi nelerin beklediği ve nasıl hareket etmemiz gerektiği konusunda hızlıca aksiyon alarak proje ve tasarım bölümümüzde bulunan uzman takım arkadaşlarımızla beraber gerekli çizimler, hesaplamalar ve çalışmalar yapılır. Sistem teorik olarak sanal ortamda çalıştırılır. Bir sonraki aşama üretim kısmıdır bu kısımda da işler en ince ayrıntısında kadar her aşamasında yapılan ara kontroller ile devam eder. Proje satış ekibi, üretim aşamasından sonra nihai testler yapıldıktan sonra yerinde montaj ekibimiz sistemi çalıştırıp teslim ederler. Kısacası tam bir proje, takım takım çalışmasıdır.”

ÖNE ÇIKAN UYGULAMALAR Uğur Hidrolik Genel Müdürü Uğur Koşar, başlıca uygulamalarını ise şöyle sıraladı: “Sıvama presleri hidrolik güç ünitesi, Plastik enjeksiyon makineleri hidrolik güç sistemleri, cam işleme makineleri hidrolik güç ünitesi, kaynak fikstür makinesi hidrolik sistemi ve otomasyonu, sac sürme ve uçar makas sistemleri, rulo sac açma makineleri hidrolik sistemleri, kamyon boşaltma rampası hidrolik sistemi, biyet kesme makinesi hidrolik sistemi, beton parke makinesi hidrolik sistemi, filtre presi hidrolik sistemi ve otomasyonu, beton boru sürme makinesi hidrolik sistemi, lastik şişirme presi hidrolik sistemi, indüksiyon ocağı hidrolik sistemi, ido kara rampası hidrolik sistemi ve otomasyonu, seyyar baz istasyonu hidrolik sistemi, uzaktan kumandalı bobin arabası hidrolik sistemi, hurda paketleme presi hidrolik güç ünitesi, hurda yükleme robotu hidrolik güç ünitesi, asansör hidrolik sistemleri, baraj kapakları hidrolik sistemleri, yorulma testi hidrolik sistemleri, boru bükme makineleri hidrolik sistemleri, flushing ve pickling uygulamaları.”

“Bugün yaptığımız işler arasında en iyiler arasındayız. Bunu yarınlara taşıyabilmek için eğitimler olmazsa olmazımız” diyen Koşar, “Bu yüzdendir ki birincil olarak çalışma arkadaşlarımızın her birinin bulunduğu alana göre daha fazla bilgi sahibi olabilmesi için alan eğitimleri sürekli olarak verilmektedir. Bunun yanı sıra takım arkadaşlarımızın kişisel gelişimleri için belirli periyotlarda kişisel gelişim, marketing, satış ve ISG alanlarında daimi eğitimleri yürütülüyor” dedi.

Yeni fabrikadaki hidrolik hortum presleme hattını Endüstri 4.0’a uyumlu bir sistem olarak projelendirdiklerini açıklayan Koşar, “Yatırımlarımızda dijital dönüşümleri gerçekten uygulanabilir alanlarda hayata geçiriyoruz” dedi.

Uğur Koşar, son 2 yıla kadar ağırlıklı olarak sadece mobil hidrolik alanında hizmetlerine devam ettiklerini ancak yeni gelişmeler ve bünyelerine katılan yeni markaların yanısıra gelişen kadroyla birlikte hidroliğin endüstriyel alanında da hızla ivme kazandıklarını vurguladı.

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

23


Makale

OTOMOTİV ENDÜSTRİSİNDE KONFİGÜRASYON VE VARYANT YÖNETİMİ DORUK KUBAN * Ege Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi Anabilim Dalı * Mekanik Tasarım Kıdemli Uzmanı, Volt Elektrik Motorları Sanayi ve Tic. A.Ş. ALİCAN YILMAZ * Araç Entegrasyon Müdürü, BMC Otomotiv Sanayi ve Tic. A.Ş. PROF. DR. SEMİH ÖTLEŞ Ege Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi Anabilim Dalı Ege Üniversitesi, Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi (PLM) Mükemmeliyet Merkezi

Öz Otomotiv endüstrisi başta olmak üzere birçok alanda gün geçtikçe tüketim süreleri kısalmakta ve buna bağlı olarak da talep sayısı ve ürün çeşitliliği artmaktadır. Bu durum, şirketlerin kaliteden ödün vermeden ürün geliştirme süresini düşürmeye itmektedir. Ürün geliştirme süresinin kısalması hem ürün geliştirme maliyetini düşürdüğü için, hem de pazara giriş süresini kısalttığı için şirketlere fayda sağlamaktadır. Müşterilerin farklı taleplerini tek seferde karşılayabilmek, daha hızlı ve doğru hizmet verebilmek, Varyant Yönetimi ile mümkündür. Bu sistemde ana ürün, bütün alternatifleri ile tasarlanır ve ilişkilendirilir. Olasılık dahilinde gelebilecek bütün taleplerin yeni bir ürün geliştirme sürecine ihtiyaç olmadan yazılım altyapısı ile hatasız bir şekilde karşılanması mümkündür. Bu çalışmada Varyant Yönetimi’nin uygulaması ve ürün yaşam döngüsünün tüm adımlarına yaptığı katkılar incelenmiştir. Anahtar sözcükler: Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi, Konfigürasyon Yönetimi, Varyant Yönetimi, Otomotiv, Ürün ailesi mimarisi   24

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020


Makale 1.

Giriş

Yirminci

yüzyılın başında, endüstriyel otomobil üretiminin öncüsü olan Henry Ford, ünlü T modelini müşterilerin “siyah olduğu sürece herhangi bir renkte” satın alabileceğini belirtmiştir. Bu açıklama, bu dönemde otomobilin saf donanım parçalarından ibaret olduğu, fabrikada yekpare bir mal olarak bir araya getirildiğini ve varyant yönetiminin eski zamanlarda nasıl ele alındığını açıkça göstermektedir. O zamandan günümüze kadar geçen sürede, artan teknoloji ve müşteri talepleriyle birlikte modern ürünler gittikçe daha karmaşık ve çeşitli hale geldi.[6] Günümüzde ise varyant yönetimi, otomobil üreticilerinin karşılaştığı temel zorluklardan biridir. Otomotiv endüstrisinde, tüm seri üretim üreticileri müşterilerine çeşitli araba modelleri ve çok çeşitli kişiselleştirme seçenekleri sunar. Örneğin, AUDI 2016 yılında 49 farklı araba modeli ve her bir modelin altında yüzlerce yapılandırma seçeneği sunmaktadır. Tüm bu varyantların ele alınması hem tasarım hem de imalat sırasında önemli bir sorundur.[14]

Karmaşıklığın yönetimi, bir şirketi yönetmede önemli bir başarı faktörüdür. Bir yandan, dış karmaşıklığı belirleyen müşteri ihtiyaçlarının karşılanması gerekmektedir. Öte yandan, maliyetlerden tasarruf etmek için şirketin iç karmaşıklığının en aza indirilmesi gerekmektedir[2]. Artan karmaşıklığı gidermek için, sorunu bölümlere ayırmak ve ölçeklenebilirliği artırmak için bir böl ve fethet yaklaşımı önerilmektedir.[14] Ürün ve ürün bileşeni modellerine dayanan gelişmiş model tabanlı sistem mühendisliği yaklaşımı, tüm Ürün Yaşam Döngüsünün farklı aşamalarında yaşanabilecek engellere karşı çözümler sunabilmektedir.[11] Havacılık-Savunma, bilişim, otomotiv, tekstil, endüstriyel ekipman uygulamaları başta olmak üzere hemen hemen tüm sektörlerde varyant yönetimi uygulanmaktadır. Şekil 1’de bulaşık makinasına ait örnek bir varyant yönetim sistemi ve ürün aile yapısı gösterilmiştir.

Tüm alt bileşenleri ve bilgilerini, gerçek ve satılabilir ürünlere entegre etmek, modern ürün yaşam döngüsü yönetimi süreçlerinde en zorlu konulardan biridir. Bu zorluğun sistematik olarak yönetilmesi için, ilgili tüm ürün mühendisliği ve yapılandırma bilgilerine her aşamada sistematik olarak zamanında erişilmesi gereklidir.[14] 2.

Varyant ve Varyant Yönetimi Nedir?

Aynı kategorideki ürün gruplarının çeşitliliğini oluşturan, modellerin değişken yapılarını mevcut ürünlere dayalı yeni tasarımlar ile sağlandığı ürün ve ürün ailesine varyant denir. Özet olarak varyant aynı sınıftaki ortak ürüne göre en az bir özelliği farklı olan alternatif üründür. Bu ürünlerin sistematik bir şekilde yönetilmesi ise varyant yönetimi olarak adlandırılır. Teknolojik birikimin ve bununla birlikte rekabetin artması, pazarın müşteriler tarafından yönetilmesini sağlamıştır. Günümüzde müşteriler sadece fonksiyonel ihtiyaçlarını karşılayacak bir ürün değil, aynı zamanda beklentilerine göre uyarlanmış ürünleri talep etmektedir. Ürün çeşitliliğinin artması sonucunda pazara giriş süresi gibi faktörler işletmeleri varyant ve konfigürasyon yönetimine yöneltmiştir.

Şekil 1 Örnek ürün aile yapısı [16] 2.1

Varyant Yönetiminin Faydaları

- Müşteri beklentilerine hızlı cevap verilmesini sağlar. - Daha hızlı ve esnek ürün geliştirme imkanı sağlar. - Yeni ürün geliştirmede ve test aşamalarında mühendislik zamanını kısaltır. - Yeni ürün geliştirmede yatırım maliyetini düşürür. - Aynı kategorideki ürün çeşitliliğini arttırma kolaylığı sağlar. - Hatalı kombinasyonların oluşumu sistem tarafından engellenir. - Tek platformda tüm ürün gamının yönetimi ve takibi sağlanır.

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

25


Makale - ERP sistemleri ile entegrasyon sağlanarak işgücünü düşürür. Birçok işlem otomatik gerçekleşeceği için hata oranını azaltır. - Değişiklik yönetimini kolaylaştırır. - Üretim ve tasarım maliyetlerinde azalma sağlar. - Ürünleri modüler alt yapılara bölerek ürün geliştirme ve üretim kolaylığı sağlanabilir. - Farklı ürünlerde aynı parçalar ya da gruplar kullanılarak maliyet avantajı sağlanabilir.[5],[9],[10] Şekil 3 Ürün Yaşam Döngüsü - V Diyagramı [15] 3. Otomotiv Endüstrisinde Ürün Geliştirme ve Varyant Yönetimi

Farklı firmaların farklı tanımları olmakla birlikte genel olarak sınıflandırmalar aşağıdaki gibidir:

Teknolojinin gelişmesi ve rekabetin artması, şirketlerin kaliteden ödün vermeden ürün geliştirme süresini düşürmeye zorlamaktadır. Aşağıdaki görselde otomotiv endüstrisinde ürün geliştirme ve kullanım sürelerinin zamanla değişimleri şematik olarak gösterilmektedir.

1.Model / Ürün Ailesi: Ana ürünün (Örnek: araba) alt ürünleridir. Gerçek ürün değil, pazarlama kategorisidir. (Örnek: SUV tipi araç) 2.Model Versiyon / Ürün Aile Grubu: Modelin versiyonudur, yani otomotiv şirketi tarafından kullanıcıya sunulan ana üründür. 3.Varyant ve Opsiyonlar/Spesifikasyonlar: Varyant, model ve model versiyonlara tanımlanan fiziksel ve fonksiyonel özelliklerdir. Varyantlar teklidir, yani bir üründe aynı anda iki varyant seçilemez. (Örnek: Şanzuman/Motor) Opsiyon ise müşteriye sunulan alternatiflerdir. Aynı anda birden fazlası seçilebilir. (Renk/Döşeme/Aksesuar) 4.Üst Düzey Varyantlar/Spesifikasyonlar: Belirli bir modelde bulunan varyant ve opsiyonların paket halindeki sunumudur. Pazarlama stratejisi ile ilişkilidir. (Ör: Style/ Titanium Paketler) 5.Ürün Konfigürasyonları: Ürün yapılanması, seçilen model, üst düzey varyant, varyant, opsiyonların bir listesidir. Müşterinin özelleştirilmiş ürününün tarifidir.

Şekil 2 Otomotiv endüstrisinde geçmişte, günümüzde ve gelecekteki ürün geliştirme ve kullanım süreleri [12] Otomotiv endüstrisinde bir ürünün yaşam döngüsü aşağıdaki görseldeki V diyagramı ile özetlenebilir. En kısa sürede ve hatasız bir şekilde ürün geliştirme sürecini tamamlayabilmek için PLM ve varyant yönetimi araçlarına çok fazla ihtiyaç vardır. 26

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

Ürün ailesi ile başlayan varyant hiyerarşisini, en alt parçalara kadar sınıflandırmak ve bu parça ile gruplar arasındaki bağlantıları tanımlamak ürün tasarım ve üretimini kolaylaştırmaktadır. Şekil 4’te bir otomobil firmasının parça özelliklerinden, parçalara, parça ailelerine, modüllere, ürünlere, ürün ailelerine ve ürün portföyüne kadar varyant hiyerarşisi görülmektedir[4][9]. Varyant yönetimi ile tüm parçalar ile sistemin birbiriyle ilişkileri tanımlanabilmekte ve farklı ürünlerde aynı parçalar kullanılarak maliyet avantajı sağlanabilmektedir.


Makale

Şekil 4 Otomotiv endüstrisindeki ürün ailesi ve varyant hiyerarşisi için örnek Varyant sisteminde tüm aşamalarda kurallar aracılığı ile sınırlandırmalar yapılabilir. Örneğin “A varyantı seçilirse C opsiyonu seçilemez” ya da “araç İngiltere’ye satılacak ise direksiyon sağda olmalıdır.” Gibi akla gelen bütün kurallar PLM uygulamalarında varyant yönetimi esnasında yapılabilmektedir.[17]

Şekil 6 PLM ile varyant yönetimi [18] %150 BOM doğru şekilde hazırlanır ve varyant süreci doğru kurgulanırsa değişkenlik kusursuz bir şekilde yönetilir ve şirkete fayda sağlar. Ancak sistemin devreye alınması ve entegrasyonu süreçlerinde çok fazla zorluk ile karşılaşılır. Bu zorlukların üstünden gelinmesi için çok fazla efor ve kaynak ayrılmalıdır. Ancak sonucu kesinlikle harcanan efora değecektir.[4]

Aşağıdaki görselde belirtilen görsel bir ürün ailesinin varyant sisteminde matris yapıda nasıl yönetildiğini göstermektedir.

4.

Varyant Yönetiminde PLM (Ürün Yaşam

Döngüsü) Önemi

Varyant yönetimi sadece işletmelerde sadece Ar-Ge ve tasarım kısmı değil; satın alma, planlama, üretim yönetimi, pazarlama ve finans gibi birçok farklı bölümünü ilgilendiren disiplinler arası bir kavramdır.[1] Bu nedenle varyant yönetimini verimli bir şekilde uygulayabilmek için ürünün bütün yaşam döngüsüne hakim olmak gereklidir. Belirlenen ürün aileleri, varyantlar ve modüllerin, Şekil 5 Örnek matris yapılı varyant sistemi [16]

firmanın tasarım, üretim ve satış stratejileri ile uyumlu olduğundan emin olunmalıdır. Tüm parça ve ürünler

V diyagramındaki “Keşif ve Araştırma” aşamasında, bir ürün tasarımı yapılırken bütün varyant, opsiyon ve konfigürasyonlar Pazarlama bölümü ve Ürün Lideri ile belirlenir. Tasarım ve ürün ağacı işlemleri bu girdiye göre yapılır. Ürünün bütün alternatifleri tasarlanır. Bu durum %150 EBOM (Engineering Bill of Materials) olarak adlandırılır. %150 olarak bütün alternatifleri hazırlanan ürün, PLM ve Varyant yönetimi uygulamaları ile müşterinin talebi olan %100 BOM haline getirilir.

arasındaki ilişkiler kusursuz bir şekilde tanımlanmalıdır. Geleneksel tasarım ve ürün yönetim süreçlerinde bu mümkün değildir. Bu noktada PLM (Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi) sistemi devreye girmektedir. Aşağıdaki görselde görüldüğü gibi PLM uygulamaları yardımıyla ürün ailesi mimarisi oluşturulup, küçük modüllere bölünebilir. Bunların birbirleri ve varyantlar ile ilişkileri tanımlanıp konfigürasyonlar yaratılır. Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

27


Makale

Şekil 7 PLM ile Konfigürasyon yönetimi[16]

Varyant yönetimini PLM sistemleriyle birlikte gerçekleştirmenin en önemli avantajlarından bir diğeri ise yaratılan model, varyant ve konfigürasyonların ürün yaşam döngüsü mantığı ile yönetilmesidir. Bu sayede geriye dönük tüm revizyonların izlenebilirliği mümkündür ve yapılan revizyonlar sistem üzerinden yönetilebilmektedir. 5.

Sonuç ve Tartışma

Konfigürasyon ve varyant yönetimi sayesinde her talep için özel tasarım ve ürün ağacı tanımlama ihtiyacı ortadan kalkmıştır. Bunun yerine konfigüre edilebilen daha esnek bir kod yapısı ile müşteri talepleri çok daha hızlı ve doğru bir şekilde gerçekleştirilebilmektedir. Ürün ve parçalar arasındaki ilişki doğru bir şekilde kurgulanarak altyapı oluşturulabilir ise varyant yönetimiyle birlikte fazla efor harcamadan birçok müşteri talebinin karşılanması mümkün olacaktır. Ülkemizde maalesef çok yaygın olarak kullanılmayan bu sistem son dönemlerde başta otomotiv, havacılık ve beyaz eşya sektöründe PLM sistemleriyle birlikte uygulanmaya başlamıştır. Kaynaklar [1] Akman, E. (2016). Ürün Varyant Yöneti̇mi̇. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı. [2] Avak, B., (2007), Variant Management of Modular Product Families in the Market Phase, A dissertation submitted to ETH ZURICH for the degree of Doctor of Sciences. [3] Beuche, D., Papajewski, H., & SchröderPreikschat, W. (2004). Variability management with feature models. Science of Computer Programming, 53(3), 333–352. [4] Danilo Beuche, Michael Schulze, & Maurice Duvigneau. (2016). When 150% is too much : supporting product centric viewpoints in an industrial product line. 262–269. [5] Dassault systems, (2012), enovıa variant Configuration Experience, Cedex, Fransa. 29

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

[6] Deschner Christian. (2020). Enhanced modelbased engineering for centrally managed configuration management in product lifecycle management. SHS Web of Conferences, 77, 03002. [7] Du, X., Jiao, J. and Tseng, M., (2001), “Architecture of Product Family: Fundamentals and Methodology”, Concurrent Engineering Research and Applications, 9 (4), 309–325. [8] Ediz, Ç. ve Coşkun, E., (2014), “Kişiye Özel Taleplerin Toplanması ve Planlanmasında Seçimli Ürün Ağaçlarının Kullanılması”, Sakarya İktisat Dergisi, 3 (1),1832, 2014. [9] Elmaraghy, H., Schuh, G., Elmaraghy, W., Pıller, F., Schonsleben, P., Tseng, M. and Bernard, A., (2013), “Product Variety Management”, [10] Karayazı, F., Cedimoğlu, İ.H., (2015). Ürün varyant konfigürasyon yönetiminin ürün ağacı ve hataları üzerindeki etkilerinin incelenmesi. Sakarya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 19(2), 187-196. [11] Otten, S., Glock, T., Hohl, C. P., & Sax, E. (2019, October). Model-based Variant Management in Automotive Systems Engineering. In 2019 International Symposium on Systems Engineering (ISSE) (pp. 1-7). IEEE. [12] Özden, H., & Ege Üniversitesi. (2019). Pdm and Plm Applications in Industrial Productions. TMMOB Makina Mühendisleri Odası. [13] Pohl, R., Hochsmann, M., Wohlgemuth, P., & Tischer, C. (2017). Variant Management Solution for Large Scale Software Product Lines. 2018 IEEE/ACM 40th International Conference on Software Engineering: Software Engineering in Practice Track (ICSE-SEIP), Software Engineering: Software Engineering in Practice Track (ICSE-SEIP), 2018 IEEE/ACM 40th International Conference on, ICSE-SEIP, 85–94. [14] Sagstetter, F. ( 1 ), Waszecki, P. ( 1 ), Steinhorst, S. ( 1 ), Lukasiewycz, M. ( 1 ), & Chakraborty, S. ( 2 ). (n.d.). Multischedule Synthesis for Variant Management in Automotive Time-Triggered Systems. IEEE Transactions on Computer-Aided Design of Integrated Circuits and Systems, 35(4), 637–650. [15] https://www.linkedin.com/pulse/sistem-vem%C3%BChendisli%C4%9Finin-s%C3%BCre%C3%A7lerinelerdir-omer-ecevitoglu/ Sistem ve Sistem Mühendisliğinin Süreçleri Nelerdir? Ecevitoglu O. [16] http://pts-russia.com/ser vice-support/ materialy/category/30-ptc-forum-europe-2018. html?download=201:uskorenie-protsessov-part-centricplm, PTC, 06.2020 [17] h t t p s : / / w w w. 3 d s . c o m / u p l o a d s / t x _ 3dsportfolio/2012-01-04-enovia-ftr.pdf, 3DExperience, 06.2020 [18] h t t p s : / / w w w. p l m - e u r o p e . o r g / a d m i n / presentations/2018/2156_PLMEurope_30.10.18-1600_JUERGEN-BAUER_SIEMENS_PLM_SOFTWARE_ teamcenter_product_configurator_and_new_variants_ matrix.pdf, Bauer, J.,2018 Siemens PLM Connection Europe



Makale

Bİzİ bİlgİ büyütür de görmüşler: Bütün nitelikli uygarlıklar Ekvator kuşağı ile kuzey kutbunun tam ortasındaki kuşakta kurulmuş. Bu hatta yer alan ülkelerin bazılarını sayalım: Japonya, Çin, İran, Türkiye, Almanya, Fransa vb. Yani Türkiye çalışmaya, üretmeye, zenginleşmeye iklim olarak en uygun enlemler arasında yer almaktadır. 1700’lü yıllardan itibaren yani son 300 yıldır Doğu-Batı arasında bocalama, şaşırma, sersemleme arasında yuvarlanıyoruz. Yani son 3 asırdır üretimden, bilimden koptuk. 200 civarı üniversitemiz, 150 bin akademisyenimiz, 1 milyon öğretmenimiz var. Ancak, 6,5 milyonluk İsrail kadar bilimsel, teknik makaleye imza atamıyoruz.

U kala demeyin. Paul Michael Kennedy adlı tanınmış akademisyen-yazarın “Büyük Güçlerin Yükseliş ve Çöküşleri” adlı iri kitabında büyük uygarlıklar kurmuş ulusların yükseliş ve çöküşünü irdelemiştir. Bu değerli esere göre bizi “gerçek bilgiyle dolu” insanlar yükseltecektir. Okullarda hiçbir işe yaramayan bilgileri ezberleyen kuşaklarla bir yere varamayız. Edindiğimiz bilgiler bizi üretime, araştırmaya, geliştirmeye, yenilik yapmaya, katma değer oluşturmaya itmelidir. Tarih boyunca yıkılan, yok olan milletlerin hepsinin ortak bir yönü olduğu ortaya çıkmıştır: Silaha, savaşa yönelenler kısa sürede çökmüştür. Ülkemizin, irili ufaklı 215 kadar ülke arasında en güçlü 10-15 devlet arasına girecek potansiyeli vardır. Şöyle bir düşünün. Bizden başka, tarıma, hayvancılığa, balıkçılığa, spora, turizme, ormancılığa bu kadar uygun başka bir ülke var mı? Bence yok. Asırlar boyunca medeniyetlerin kurulduğu toprakları tetkik eden uzmanlar şu gerçeği 30

Makine & Otomasyon & Robotik / Temmuz - Ağustos

2020

Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) akademisyenlerimizin yayınladığı bilimsel(?) makaleleri kısmen de olsa web üzerinde yayınlıyor. Bunları incelediğinizde oturup ağlarsınız. O kadar çok sahte, saçma, faydasız makale ile titrler (unvanlar) dağıtılıyor ki… Binlerce profesörümüz var ama bunların yüzde 90’nın dişe dokunur bir kitabı bile yok. Bizim atalarımız (dedelerimiz) pek bir şey üretmemiş ki diyenler Gülhane Parkının içinde yer alan, Prof. Dr. Fuad Sezgin’in 60 yıllık beyin teriyle ortaya çıkardığı eserlerin yer aldığı mekanı (İstanbul İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi) bir görsünler derim.

Ali Özdemir Uzm. Elk. Öğretmeni - Eğitim Yöneticisi Yazar 0505 220 83 85 - @aliozdemir_net www.aliozdemir.net 24.08.2020



Güncel

DASSAULT SYSTÈMES VERTİCAL AEROSPACE ORTAKLIĞI Vertical Aerospace, Yeni Nesil Seraph eVTOL Uçaklarını Dassault Systèmes’in 3DEXPERIENCE Bulut Sistemiyle Geliştiriyor. Aerospace gibi inovasyon liderleri, sürdürülebilir mobilite ekseninde güçlü vizyonlarını geliştirmek ve yeni endüstriler yaratmak için bulut tabanlı 3DEXPERIENCE platformunu kullanıyor. İşletmelerin çalışma şekillerini baştan tasarlamak zorunda kaldığı mevcut konjonktürde, bulut tabanlı 3DEXPERIENCE platformu, sunduğu yüksek performansa ek olarak güvenli ve etkili veri erişimi de sağlayarak ürün tasarımı ve mühendislik süreçleri için en geniş kapsamlı uygulama portföyüne dünyanın her yerinden erişebilme imkanı tanıyor.”

D assault Systèmes havacılık endüstrisinde inovasyona katkı sağlayan ve uçak yolculuğunu

kişiselleştirip karbon içermeyen bir deneyim haline getirerek insanların uçuş alışkanlıklarında bir devrim yaratmayı hedefleyen İngiliz Vertical Aerospace şirketiyle çalıştığını duyurdu. Şirket, dikey kalkış ve iniş yapabilen tamamen elektrikli uçaklarının üçüncü nesil prototipini geliştirmek için bulut tabanlı 3DEXPERIENCE platformunu kullanıyor. Vertical Aerospace’in 100 mühendis ve teknik uzmandan oluşan ve hızla büyüyen ekibi uzaktan çalışırken bile, eVTOL uçak prototipinin karmaşık gelişim sürecini yönetmek için bulut tabanlı 3DEXPERIENCE platformunu temel alan “Reinvent the Sky” endüstri çözümü deneyimini kullanacak.Bulut tabanlı 3DEXPERIENCE platformu, farklı ihtiyaçları karşılamak için tasarım, mühendislik, test ve üretim disiplinlerini işletme genelinde ortak tek bir dijital platformda bir araya getiriyor. Dassault Systèmes Havacılık ve Savunma Endüstrisi Başkan Yardımcısı David Ziegler ise yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “Vertical 32

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim 2020

Konuyla ilgili yorum yapan Vertical Aerospace Uçuş Sistemleri Entegre Ürün Ekibi (IPT) Lideri Owen Thompson Cheel, şunları söyledi: “Vertical Aerospace olarak uzaktan çalışmaya geçiş yapmadan önce operasyonlarımızı bulut tabanlı 3DEXPERIENCE platformuna taşıdığımız için şanslıyız.Ekibimiz evden çalışmak için ihtiyaç duyduğu her şeye sahip. Platformu bulut üzerinden kullanarak performansta neredeyse hiçbir fark yaşamadan çalışmaya devam edebildik. Bu durum, bulut tabanlı çalışma için harika bir kullanım senaryosu olma niteliği taşıyor. 3DEXPERIENCE platformu sayesinde kapasiteden ödün vermeden çevikliğimiz ve güvenlik düzeyimizin yanı sıra iş sürekliliğimizi de etkili bir şekilde koruyabildik.” 2019 yılında Vertical Aerospace, en yeni eVTOL uçaklarının uçuş videolarını yayınladı. Üç yolcunun toplam ağırlığına denk gelen 250 kg yük kapasitesine sahip olan Seraph, saatte 80 km (50 mil/sa) hıza kadar çıkabiliyor.Üçüncü nesil eVTOL’un karmaşıklığı dolayısıyla, elektrik sistemleri için gelişmiş işlevler, değişiklik yönetimi, yönetmelikler ve uyumluluğun yanı sıra ekipler arasında daha fazla iş birliği de gerekiyordu.Vertical Aerospace, hava yolculuğundaki karbon salınımına son verme vizyonunu desteklemek adına ayrıntılı bir değerlendirmenin ardından havacılık, enerji ve otomotiv endüstrilerindeki teknolojilerle kendini kanıtlamış olan bulut tabanlı 3DEXPERIENCE platformunu seçti.



Makale

DASSAULT SYSTÈMES TÜRKİYE ÜLKE MÜDÜRÜ ELİF GÜRDAL: EKLEMELİ ÜRETİM; OPTİMUM İMALAT, MAKSİMUM POTANSİYEL DEMEK

E

klemeli üretimde, 3 boyutlu yazıcıda malzemenin dijital yapım verileri doğrultusunda katman katman yapılandırılması - eklenmesi- ile ürün ve parça elde ediliyor. Bunu modern makineler arasında optimum etkileşim, bulut tabanlı bir platformda akıllı bir ağ kurulması ve olgun 3 boyutlu yazdırma süreçleri ile gerçekleştirmek mümkün. 3 boyutlu yazıcılarda bugün başlıca malzeme olarak metaller, özel plastikler ve sentetik reçineler kullanılıyor. Parça optimizasyonu, daha düşük ağırlıklar Eklemeli üretim; otomotiv ve havacılık, metal işçiliği ve tıp gibi, hafifletilmiş parçaların önemli olduğu alanlarda 34

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

halihazırda önemli bir yere sahip. Örneğin, havacılık sektöründe, uçakta kullanılacak parçaların ağırlıklarını en aza indirmek amacıyla eklemeli üretim yapılıyor. Bu sayede parça üretiminde azımsanmayacak bir malzeme tasarrufu sağlanıyor. Toplam ağırlığın azaltılması, aynı zamanda uçağın tüketim değerlerini de doğrudan etkileyerek çevreye uyum açısından da olumlu bir sonuç veriyor. Airbus senelerdir Dassault Systèmes’in 3DEXPERIENCE platformunu ve CATIA tasarım ve geliştirme uygulamalarını kullanıyor. Dassault Systèmes ile güçlerini birleştiren Airbus, özel bir 3 boyutlu tasarım aracı da geliştirdi. “MyShape”, Airbus A350’nin parça üretiminde kullanılıyor. Airbus, yeni parçaları jeneratif tasarımla

üretebiliyor yani yeni parçalar artık orijinal dizayn üzerinden değil işleve göre geliştiriliyor. Mühendisler, uçağın ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayan parça şeklini bulmak istediklerinde, Dassault Systèmes’in yazılımı o parçanın optimum tasarımını baştan yaratıyor. Daha sonra yeni parçaların kullanımı üzerine yapılan simülasyonlarla ise örneğin olası farklı malzeme yapıları geliştiriliyor veya o parça daha da optimize ediliyor. Bu tür bir proses, yeni parça geliştirme sürecini büyük ölçüde hızlandırıyor. Simülasyonun bir diğer avantajı da parçaların ısıl yamulma paylarının henüz planlama aşamasında hesaplanabilmesi. Malzeme özelliklerine bağlı olarak 3 boyutlu yazıcının üretimi sırasında ve sonrasında ortaya çıkan


Makale

Eklemeli üretim yani addictive manufacturing, halihazırda çeşitli sektörlerde yerini sağlamlaştırdı. 3 boyutlu yazıcı ürünleri, çeşitli sektörlerde hem üretici hem de tüketici tarafında popülerlik kazanıyor. Bu teknoloji, başta prototip ve tek parça üretiminde olmak üzere bariz avantajlar sağlıyor: Esneklik, maliyet düşürme ve hız. Bu sayede Eklemeli üretim, bir şirkete rekabet avantajı kazandırıyor. Gelecek, özellikle kullanılan malzemeler bakımından devasa değişikliklere gebe. Üstelik, bu teknolojiyi seri üretime de uyarlama çalışmaları var. Dassault Systèmes Türkiye Ülke Müdürü Elif Gürdal, eklemeli üretim hakkında konuştu.

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

35


Makale

bu durum, nihai ürünün işlevselliğini etkileyebiliyor. Bu sorunu ısıl yamulma simülasyonu ile çözen CATIA, sonucun doğrudan geometrik hesaplamalarda kullanılmasına olanak tanıyor. Böylece parçanın son hali, tam olarak istenilen şekle sahip oluyor. Malzeme maliyetlerinin düşürülmesi Öte yandan, eklemeli üretimdeki tek önemli unsur, malzeme yapısı değil. Bir diğer amaç da değerli malzemelerden mümkün olduğunca tasarruf etmek. Şirketler, topoloji optimizasyonu ile malzeme kullanımının iyileştirilmesine odaklanabiliyorlar. Böylece geleneksel üretim yöntemlerine kıyasla, örneğin metal parçalarda genellikle büyük makaralarda haddeleme sonucu oluşan malzeme fireleri de azalıyor. Geleneksel üretim sonrasında arta kalan malzemeler aynı amaçla yeniden kullanılamaz. Eklemeli üretimde ise 36

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

parçalar katmanlar halinde üretiliyor ve malzeme artığı olmuyor. Ayrıca, eklemeli üretim sayesinde normalde montaj gerektiren parçalar tek parça halinde de üretilebiliyor. Yani burada, çok zaman alan makine kurulumları yok. Aksine, parça takımının tamamı 3 boyutlu yazıcıda katman katman üretiliyor. Bu da sadece üretim süresini değil takımın parçalarını tek tek yazdırma sürelerini de kısaltmış oluyor. Bir şirket, üretime ayırdığı süreden tasarruf ederken malzeme maliyetlerini de sürdürülebilir biçimde azaltabiliyor.

Airbus, eklemeli üretimle “buy to fly” oranını geleneksel parça üretiminin onda birine indirmeyi başardı. “Buy to fly” oranı, satın alınan malzemenin miktarı ile , son noktada uçağa yerleştirilen malzemenin miktarı arasındaki ilişki anlamına geliyor. Airbus, bir A350 uçağında eklemeli olarak ürettiği 1.000’den fazla parça kullanıyor. 2020

Özel taleplere esnek çözümler Eklemeli üretimin başka bir avantajı da prototiplerin veya tek parçaların, esnek olarak ve klasik üretime kıyasla daha düşük maliyetlerle geliştirilebilmesi. Şirketler, müşteri taleplerini karşılama süreçlerini optimize edebiliyor. Bu teknoloji özellikle tüketici ürünleri sektörünün işine yarayacak. Ayakkabı markası ECCO, 3 boyutlu tarama ve 3 boyutlu yazdırma teknolojilerini buluşturan “QUANT-U” adlı bir kişiselleştirme projesi başlattı. Seçili mağazalarda, müşterilerin ayak ölçümleri yapılıyor ve kendilerine uygun ayakkabı ölçüleri belirleniyor. Ardından hızlıca kişiselleştirilmiş bir ayakkabı modeli üretiliyor. Hemen mağazada!. Bu esneklik, özel prototip veya yedek parça üreten şirketlere de fayda sağlıyor. Eklemeli üretim, müşteriyle yakın işbirliği halinde hızlı ve esnek imalat olanağı tanıyor. Mesela imalat faaliyetleri büyük oranda Avrupa’da olan bir şirketin Hindistan’da ye-


dek parça ihtiyacı doğarsa kolayca yerinde 3 boyutlu üretim yapmak mümkün. Bu iş sizi sadece müşterinize yakınlaştırmakla kalmıyor, nakliye masraflarına da yardımcı oluyor.

Makale

Gelecekte bizleri neler bekliyor? Eklemeli üretim şu anda prototip veya özel parça üretimi ya da küçük ölçekli seri üretim yapmak isteyen sektörlerde öne çıkıyor. Yine de 3 boyutlu yazdırma teknolojisinin seri üretimde kullanımına yönelik çalışmalar mevcut. Tıp sektöründe, özellikle malzeme kullanımına dair yoğun bir Ar-Ge süreci yürütülüyor. Otto Bock Healthcare, inovasyon ürünü olan “Michelangelo” biyonik eli rekor sürede ve kusursuz biçimde üretti. Tıp mühendisliği şirketi, Dassault Systèmes’in 3DEXPERIENCE platformu ve CATIA Imagine & Shape uygulaması ile biyonik elin yüzey tasarımını optimize etti ve bu modele “hayat verdi”. Günümüzde organ onarımı alanındaki umut vadeden projeler de ileride pek çok kişiye yardımcı olabilir. Biçim katsayısının en aza indirilmesinin önemli olduğu ileri teknoloji ve elektronik sektörlerindeki olası kullanımlar da ilginç bir tablo çiziyor. Bu alanlarda da sensör teknolojisinin veya elektronik cihazların, eklemeli üretim çıktılarına doğrudan entegrasyonu akla geliyor. Örneğin, ölçüm aletlerinin sensörleri doğrudan elektronik cihazlara takılacak şekilde yazdırılabilir. Bugün normalde 50 gün süren karmaşık ve çok katmanlı devre kartı üretimini 3 boyutlu yazdırma teknolojisiyle 15 saatte yapabilen ilk tedarikçiler ortaya çıktı bile. Eklemeli üretim, bir trendden çok daha fazlası; yıkıcı bir teknolojiye dönüşmesi kaçınılmaz ve gelecekte daha da önem kazanacak. Şirketlere inovatif geliştirme, esnek üretim ve sürdürülebilir maliyet düşüşleri ile daha çevik operasyonlar ve rekabet avantajları sunuyor. Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

37


İhracat

Demİr-çelİk sektörü Sanayİ 4.0 İle yükselİyor Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği demir çelik sektöründe Sanayi 4.0 odaklı yeni nesil çözümleri ve katma değerli üretimi Malzeme Test ve İnovasyon Laboratuvarları A.Ş. (MATİL A.Ş.) işbirliğinde düzenlediği “Mühendislik Çalışmalarında Çelik Seçimi ve Uygulamaları” webinarında ele aldı.

38

E

ge Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Başkanı Yalçın Ertan, Sanayi 4.0’ı endüstriyel devrimin dördüncü büyük kolonunu yüksek verimlilik, az maliyet, az enerji, inovasyon, hız, akıllı işbirliği ve akıllı bütünleyicilik ile inşa edilecek bir strateji serisi olarak tanımlıyor. “Sektörümüzde çeşitliliği, modernizasyonu sağlayarak kısacası akıllı uzmanlaşarak büyümeliyiz. Yeni pazarlara, yeni imkanlarla ancak böyle ulaşabiliriz. Katma değerli üretim kolektif çaba gerektirir. Bunun teşvik edilmesi için kendi sektörümüze yenilik getirme adına birbirimize destek sağlamayı, bu dönüşümün eşiğinde oldukça önemli görüyoruz. Sanayi 4.0 vizyonunun gerçekleşmesi için kendi ekosistemimize bilgi beslemesi yapmamız ve süreci üretimden Ar-Ge’ye kadar detaylı şekilde yürütmemiz gerekiyor. Çelik kullanan sektörler için malzemenin doğru seçimi oldukça büyük öneme sahip. Özellikle son yıllarda katma değerli çelik üretimine yönelen Türk firmalarımız da artış gösteriyor ve bu konuda yeni yatırımlar yapılıyor. Kaliteli yani alaşımlı çelik; üretici ve ihracatçı firmalar açısından yüksek satış fiyatlı olması, diğer yandan kullanıcı sektörler açısından da rakiplerinin bir adım önde olmaları avantajını da beraberinde getiriyor.” Kaliteli alaşımlı veya vasıflı çelik üretiminin daha etkin olması gerektiğini söyleyen Yalçın Ertan, yerlilik oranının önemine ve hala üretilemeyen katma değeri yüksek ürünlerin olduğuna vurgu yaptı. “Devletimizin bazı önlemleri alması ve üretimi desteklemesi gerekiyor. 1950’de 180 milyon ton ham çelik üretimi 2019’da 2 milyar seviyesine geldi. Pasta payını iyi yakalamak lazım. Ülkemizde lokomotif sektör inşaat. Veriler 2016’dan 2019’un ikinci çeyreğine kadar çelik ve inşaatın paralel gittiğini gösteriyor. İnşaat sektörü

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

yükseldiğinde çelik sektörü de yükseliyor. İmalatla ilerleyen değil inşaatla gelişen bir durum söz konusu. Bizim ürünlerimizin katma değerinin yüksek olması gerekiyor. İmalat paralelinde çeliğin artması ya da azalması lazım. Örneğin katma değerli ürün üreten Almanya’da lokomotif sektör sanayi. Savunma ve havacılık sektörlerimizdeki hareketlilik çok önemli. Bazı sektörlerde de çelik ambargosu yaşıyoruz.” Ertan, vasıflı çeliğe ağırlık verilmesi gerektiğini, otomotivin ana grubunun çok önemli olduğunu “1995’te gelişen ülkelerde 14 milyon adetken 2025’de 78 milyon adet otomobil üretimi hedefleniyor.” diyerek örnekliyor. “Bu da otomobil üretiminin artacağını gösteriyor. Otomotiv, çeliğin dünyada lokomotif sektörüdür. ABD’de 18 milyon üretim söz konusuyken Avrupa’da 20 milyon civarında. Otomotiv üretiminde düşük maliyet, ham madde, temin edilebilirlik, karbon dioksit emisyonları gibi hususlar önemli. Kullanıcılar için de güvenlik, yakıt, fiyat ön planda. Bilinçli tüketiciler artık karbon emisyonlarını soruyor. Önümüzdeki dönemde artık aracın yaydığı karbondioksit miktarını düşürmek için hibrit ve elektrikli araçlara geçilecek. Bu araçların karbon emisyonu yok, hafifletme operasyonu var. Aracın ağırlığında yüzde 10 hafifletme yapıldığında yakıttan tasarruf sağlanıyor. Sanayi 4.0 üretim süreçlerini ve dolayısıyla tüm dünya ekonomisini ciddi şekilde dönüştürecek. Atıl durumdaki geleneksel sanayi politikaları artık geçmişte kaldı. Biz eğitimlerimizle demir çelik sektöründe inovasyon odaklı üretim ve pazarlama anlayışını, sanayi ve üretimde gelinen son noktayı göstermeye devam edeceğiz.” Dünyada çelik sektörü ne durumda? Çeliğin yüzde 70’i Asya tarafında üretiliyor. Çin, Hindistan, Japonya ve Kore ilk sıralarda. ABD’de üretim yüzde 9, Avrupa’da ise yüzde 13. Avrupa’da katma değeri yüksek üreten


İhracat

ülke; Almanya. Türkiye dünya çelik üretimi sıralamasında 8’inci sırada. Çin, İran, Mısır, Vietnam pandemi sürecini kendi lehine çevirdi. Çin pandemide bile çelik üretimini artıran dört ülkeden birisi oldu. 2019’da dünya çelik üretiminde büyüyen ülkeler; İran, Vietnam, Mısır. Vietnam kalıp tarafında sıçramalar yaptı. Kaliteli kalıp üretme konusunda üst sıralarda. Pazarda dikkat edilmesi gereken ülkelerden biri. Avrupa Birliği (AB) çelik üreticisi sektörlerde 2021 büyüme tahminleri; yüzde 4 inşaat, yüzde 6,8 makine, yüzde 25,3 otomotiv, yüzde 5,7 ev aletleri, yüzde 7,4 diğer ulaşım, yüzde 9,8 boru, yüzde 7,8 metal eşya, yüzde 4,7 diğer sektörler. Bu tahminler 2020’de yaşanan kayıpların önüne geçileceğini gösteriyor. Çin dünyanın en büyük çelik tüketicisi. İthal ve yerli

ürün dağılımına bakıldığında ihtiyaç duyduğu bütün malzemeleri kendi üreten ülkelerde Çin ve Hindistan yüzde 93 ile başı çekiyor. Türk demir çelik sektöründe ilk 7 ay nasıl geçti? Ocak-Temmuz döneminde Türkiye geneli ihracat tüm sektörlerde toplam 90 milyar dolar oldu. Demir çelik sektörü özelinde bakıldığında ise ihracat bir önceki yılın aynı dönemine göre Türkiye genelinde değer bazında yüzde 13 düşüş ile 11,5 milyar dolar ve miktar bazında yüzde 9 düşüş ile de 12,9 milyon ton seviyesinde gerçekleşti. En fazla ihracatını gerçekleştirdiğimiz ürünler demir çelikten çubuk, yassı sıcak, inşaat aksamı ve boru oldu. En fazla ihracat yaptığımız ülkeler ise değer bazında ihracat üzerinden Almanya, İtalya, İsrail, Romanya ve Irak olarak sıralandı.

Makine

& Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim 2020

39


Network

YENİ INTESİS AĞ GEÇİDİ

Yeni Intesis ağ geçidi PROFINET ve BACnet arasındaki bağlantıyı kolaylaştırıyor. HMS Networks, fabrika katlarındaki PROFINET PLC’leri ile BACnet IP / MSTP’li Bina Yönetim Sistemleri arasında iletişim sağlamak adına yeni Intesis ™ protokol çeviricisini piyasaya duyurdu. Bu sayede fabrika katları ve bina tesisleri arasında tam veri entegrasyonu, izleme ve kontrol sağlanır hale geliyor.

40

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim 2020


Network PROFINET - BACnet IP / MSTP protokol çeviricisi, Fabrikadan binaya iletişim ile temel hedefler yerine getirilebiliyor

PROFINET PLC’leri ve BACnet kontrolörleri arasında çift

F

lay bir ağ geçidi çözümüdür. 1200 veri noktasına kadar

abrikalarda, imalat ve çalışan personel için en uygun koşulları sağlamak üzere sıcaklık, nem ve hava kalitesi gibi çevresel boyutların otomatik olarak kontrol edilmesi ve izlenmesi esastır.

yönlü iletişim sağlayan uygun maliyetli ve kurulumu kobağlantı yapabilen ağ geçidi, bir tarafta BACnet IP / MSTP sunucusu / bağımlı ve diğer tarafında bağımsız Ethernet bağlantı noktalarına sahip PROFINET I / O cihazıdır. Ağ geçidi BACnet için BTL sertifikalıdır ve en yüksek iletişim ve kalite standartlarını garanti etmek için UL işaretini taşır. Fabrika ve bina sistemleri arasındaki stratejik yerleşimi sayesinde, ağ geçidi BACnet tabanlı BMS sisteminden fabrikadaki cihaz ve makinelerin enerji ölçümü, HVAC izleme ve PROFINET PLC’den kontrol ile birlikte kolay alarm tanımlama ve yönetimi gibi çok ilginç uygulamaların kolaylaştırıcısı haline gelir.

Intesis MAPS kullanılarak kolay konfigürasyon ve entegrasyon süreci

Tüm Intesis protokol çeviricileri için ortak konfigürasyon aracı olan Intesis MAPS, ağ geçidinin her iki tarafını kapsayan sistem entegratörleri için çok sezgisel bir konfigürasyon süreci sunar. MAPS, BACnet entegrasyonu için değerli EDE dosyaları ve bağlı herhangi bir PROFINET PLC kontrolörünün hızlı yapılandırması için GSD dosyaları ve TIA portal TAG dosyaları sağlayarak entegratörlerin proHVAC ve aydınlatma sistemleri gibi tesislerin etkin kontrolünü sağlayarak, fabrika sahipleri çok fazla enerji tasarrufu yapabilir ve acil durumları güvenli bir şekilde yönetebilir. Ancak, sistem entegratörleri fabrikadan binaya entegrasyonu planlarken normalde heterojen ve zorlu bir iletişim durumu ile karşılaşırlar. BACnet tipik olarak bina içindeki tesisleri kontrol etmek için Bina Yönetim Sisteminde (BMS) kullanılan protokoldür. PROFINET ise üretim süreçlerini kontrol etmek için en çok kullanılan fabrika ağlarından biridir. Lisanslı Intesis PROFINET – BACnet ağ geçidi ile bağlantı mümkün hale geliyor Bu duruma odaklanarak, HMS Networks’ün yeni Intesis

jelerinde daha da yardımcı olur. HMS’nin hem fabrika hem de bina iletişimindeki uzmanlığının sonucu

Mevcut Intesis BACnet protokol çeviricilerinin kapsamlı aralığını genişleten yeni PROFINET - BACnet sürümü, fabrikadan binaya entegrasyon için yeni Intesis ağ geçidi hattında HMS Networks tarafından adım adım piyasaya sürülecek ilk üründür. Bu ağ geçitlerinde HMS, dünya çapında milyonlarca kurulumda müşterilerin güvendiği, endüstriyel ve bina odaklı iletişim için kanıtlanmış Anybus® ve Intesis iletişim teknolojilerini birleştirmektedir. Daha fazla bilgi için www.intesis.com Makine

& Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

41


Network

HMS İkİncİ nesİl Anybus Communicator’ı görücüye çıkarıyor – cİhaz ve makİneler geleceğe bağlanıyor İlk piyasaya sürülüşünün 20.yılında, HMS Networks cihaz ve makineleri endüstriyel ağlara bağlayan yüksek performanslı Anybus® Communicator™ serisinin ikinci neslini duyurdu. EtherNET/IP için Anybus Communicator artık piyasada. Diğer ağları içeren sürümler de 2020 ve 2021’de piyasaya sürülmeye devam edecek.

2

. nesil Anybus Communicator güçlü bir pakete sığdırılmış 20 yıllık HMS deneyimi Neredeyse 20 yıldır piyasada bulunan HMS Networks’ün Anybus Communicator serisi, seri-fieldbus ve endüstriyel Ethernet bağlantısı için pazar lideri ağ geçidi ailesidir. 42

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim 2020

Dünyanın dört bir yanındaki cihaz üreticileri, makine üreticileri ve sistem entegratörleri arasında popüler milyonlarca cihaz ve makine, bugün çok çeşitli endüstriyel uygulama alanlarında ağ bağlantısı için Communicator serisine güvenmektedir. HMS şimdi 2020’de piyasaya sürülecek yeniikinci nesil Communicators serisini duyurdu.


Network

EtherNet / IP’nin ilk versiyonu piyasada ve onu Modbus TCP, PROFINET ve PROFIBUS versiyonları izleyecek. HMS Networks’ün son 20 yılda Anybus Communicator ile müşteri etkileşimiyle gelen tüm deneyimini içerisinde barındıran yeni Communicators, modern ve yüksek performanslı ağ geçitleridir. Bu iki nesil ayrı bir ürün yaşam döngüsüne göre beraber hareket edecekler. Son Anybus teknolojisiyle güvenlik, yüksek performans ve endüstriyel güvenirlik Tüm 2. nesil Communicator serisi ürünler, HMS’nin yerleşik çözümlerinde kullanılan ödüllü Anybus NP40 endüstriyel ağ işlemcisi tarafından desteklenmektedir, bu da Communicator serisinin performans, güvenilirlik ve güvenlik açısından zorlu gereksinimleri karşılamasını sağlar. Kullanım durumuna bağlı olarak, yeni donanım ve yazılım sayesinde veri çevrim süreleri 1. nesil Communicator’dan 10 kat daha hızlıdır. Kullanıcılar bağlı PLC’den ağ geçidine ve ağ geçidinden PLC’ye 1 448 bayta kadar aktarılabildiği için önemli ölçüde artırılmış veri alışverişi desteğinden de yararlanabilirler. Ayrıca, mevcut ve gelecekteki güvenlik zorluklarını aşmak için tüm ürünler bir güvenlik yongasıyla donatılmıştır. Güvenli önyükleme, yazılımın kurcalanmasını engeller. Communicators, doğrudan DIN rayı montaj için yeni ve çekici bir ince muhafaza içinde paketlenmiştir. CE ve UL işareti gibi ilgili tüm endüstriyel sertifikaları taşıyan Communicators, çok zorlu endüstriyel koşullarda çalışmaya devam etmek için -25 ila +70 ° C sıcaklık aralığını destekler. Yapılandırması ve uygulaması kolay Ağ geçidini bir çıkış yolu bağlantısı PLC’sine bağlamadan önce, kullanıcı Communicator’ı bir veya daha fazla cihaz / makineden oluşan bir alt ağ ile iletişim kuracak şekilde yapılandırır. Bu bir bilgisayardan Ethernet yapılandırma bağlantı noktasına bağlanarak yapılır, daha sonra kullanıcı yeni grafiksel ve duyarlı web tabanlı 2. nesil Communicator kullanıcı arayüzüne erişmek için herhangi bir tarayıcıyı açabilir.

Konfigürasyonlar basitçe sürükle bırak kullanılarak yapılır ve ek bir yazılıma gerek yoktur. Başlangıçta, 2. nesil Communicator öncelikle bağlı ekipmanla Modbus RTU iletişimine odaklanıyor. Birden fazla düğüme sahip çok karmaşık yapılandırmalara izin veren 150’ye kadar Modbus komutu desteklenir. Son yapılandırmalar ileride kullanılmak üzere güvenli bir şekilde saklanabilir ve yönetilebilir. Bittiğinde, ağ geçidi, ağ geçidinin diğer tarafındaki PLC sistemine bir düğüm olarak dahil edilmeye hazırdır. Yapılandırma bağlantı noktası ve web arayüzü de kullanıcının ağ trafiğini izlemesini ve teşhis etmesini sağlar. Kullanıcı, endüstriyel ağ bağlantısının durumunu, seri bağlantıyı ve ayrıca bireysel seri düğüm durumunu hemen görebilir. İletişim günlükleri kullanıcı tarafından daha ileri analizler için sağlanır. Cihaz ve makine üreticileri için kişiselleştirme – sistem entegratörleri için çok yönlülük Anybus Communicator, önceden yapılandırılmış harici iletişim modülü olarak bir cihaz veya makine ile birlikte teslim edilmek üzere tamamen hazır halde gelir. Bu seçenekle ilgilenen üreticiler, OEM kişiselleştirme, marka etiketleme ve ağ geçidi ön yapılandırması ile ilgili HMS’den çok çeşitli hizmetlerden yararlanabilirler. Sistem Entegratörleri, ağ geçidini bir fabrikadaki herhangi bir cihaz veya makine ile iletişim kuracak şekilde yapılandırmak için öncelikle yukarıda belirtilen çok yönlü yöntemden yararlanır, ki bu da mevcut ekipmanın yeni endüstriyel ağlara hızlı ve sorunsuz bir şekilde bağlanması gerektiğinde güçlendirme durumları için mükemmel bir çözümdür. EtherNET/IP piyasaya sürüldü – Modbus TCP, PROFINET ve PROFIBUS ise 2020/2021’de duyurulacak EtherNet / IP için Anybus Communicator piyasaya sürülen ilk ağ geçidi sürümüdür. Kullanıcılar, ortam yedekleme, ağ hatası algılama ve ağ hatası çözümü için Beacon Modlu Aygıt Seviyesi Halkası desteği de dahil olmak üzere, HMS tarafından önceden onaylanmış tam sürüm EtherNet / IP uygulamasından yararlanır. Bu sayede kablo kopuktan sonra bile iletişim akmaya devam edebilir. 2020 ve 2021 boyunca, HMS popüler Modbus TCP, PROFINET ve PROFIBUS ağları için ek 2. nesil Communicators yayınlayacak. Bu konuda daha fazla detaylı ileriki günlerde verilecek.

Makine

& Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

43


İnovasyon

ABB’nİn Entegre, Kestİrİmcİ Analİtİk Özellİklere Sahİp Ürünü İnovatif TruONE ATS, Frost & TruONE Sullivan İnovasyon otomatik Ödülünü Kazandı transfer şalteri, daha yüksek F düzeyde kolaylık, verimlilik ve kritik güç güvenilirliği sağlayarak müşterilerin değişen ihtiyaçlarını karşılıyor.

44

rost & Sullivan her sene, bir üründe en ileri teknolojilerden faydalanmak yoluyla en inovatif unsuru geliştiren şirkete Global Yeni Ürün İnovasyonu ödülünü veriyor. Ödülde, ürünün katma değerli özellikleri/ faydaları ve müşterilere sunduğu yatırım getirisi (ROI) esas alınır ve bu da zamanla müşterinin kazancını ve genel olarak pazara nüfuz edebilme potansiyelini yükseltiyor. Kendi yürüttüğü küresel transfer şalteri piyasası analizini dikkate alan Frost & Sullivan, ABB’yi TruONE otomatik transfer şalteri (ATS) ile 2019 Global Yeni Ürün İnovasyon Ödülü’ne

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim 2020

layık gördü. ABB TruONE ATS, kendi türünde sensörleri, kontrolörleri, anahtarları ve operatör arayüzlerini tek bir üniteye entegre eden ilk cihaz olma özelliğini taşıyor. Bu entegrasyon, TruONE ATS’nin faaliyetlerinin güvenilirliğini, güvenliğini ve verimliliğini artıran kestirimci analiz ve durum izleme özelliklerinin kullanılmasını sağlıyor. TruONE ayrıca karmaşık kablolama ve bağlantıların tek bir bağımsız tasarımla değiştirilmesi sayesinde yapılandırma ve bakımı kolaylaştırıyor. Frost & Sullivan Endüstri Analisti Sama

Suwal, ürünle ilgili olarak “TruONE ATS, tüm parçaları bir araya getirerek bütün kablo demetlerini, dağıtılmış elektronik parçaları, gerilim trafolarını ve harici denetleyicileri ortadan kaldırıyor. Ürün tasarımının bu denli sade olması yalnızca ürünün ayak izini küçültmekle kalmıyor, aynı zamanda ekipmanın güvenilirliğini de artırıyor” şeklinde konuştu. “Ayrıca tamamen yalıtılmış ve çıkarılabilir insan makine arayüzü (HMI) ile güvenlik bakımından yeni endüstri standartlarını ortaya koyuyor, zira potansiyel tehlikeler bulunduran hat geriliminin ATS muhafaza kapısına


bağlaması ihtiyacını ortadan kaldırıyor.” ABB Smart Power İdari Müdürü Giampiero Frisio, “ABB, müşterilerimizin gerçek dünyada karşılaştığı sorunları çözmek amacıyla inovasyonlarını gerçekleştiriyor. Kritik güç uygulamalarının ihtiyaç duyduğu her şeyi tek bir üniteye entegre eden TruONE ATS, kritik gücü daha yalın ve daha güvenilir hale getirmek amacıyla tasarlandı. Bu inovasyon ile Frost & Sullivan’daki uzmanların takdirini kazanmak, TruONE ATS’nin arkasındaki mühendis ve tasarımcı ekipler için muhteşem bir başarı.” dedi. TruONE ATS, yeni malzemeler ve yeni bir geometrinin kullanıldığı inovatif yapısı sayesinde geleneksel ATS cihazları karşısında, yükün daha verimli bir şekilde aktarılması da dahil olmak üzere, tasarım ve mühendislik bakımından çeşitli avantajlara sahip. Yapılandırma konusunda sergilediği benzeri görülmemiş

esneklik gelecekteki yapılacak genişletmelere imkan tanırken, kompakt ve hafif yapısıyla ara bağlantı sayısı bire indiriliyor. TruONE, röle tabanlı aksesuarların ortadan kaldırılması ve tasarımın ön montajının halihazırda yapılmış olması sayesinde, daha hızlı bir kurulum ve devreye alma sürecine olanak tanıyor. Bu son teknoloji ürünü ATS cihazı, kritik güç sistemlerinin uzaktan teşhis edilebilmesini ve bulut tabanlı olarak izlenmesini sağlayan ABB Ability dijital platformunun yazılım tabanlı çözümleriyle birlikte, çoklu iletişim protokollerine sahiptir. Ayrıca, TruONE ATS’nin entegre kestirimci bakım ve durum izleme özellikleri, ekipmanın işletme ve bakım maliyetini azaltır. 200 ila 480 VAC (+/yüzde 20 tolerans) değerindeki geniş gerilim aralığı sayesinde, OEM’ler ve distribütörler, bir yandan ekipmanın yüksek güvenilirliğini garanti ederken diğer taraftan stoklama, kurulum ve hizmeti yalınlaştırabilir.

Makine

İnovasyon

Suwal, “ABB, geniş bir destek ağı, güçlü teknik ürün uzmanlığı ve derin endüstri deneyimi ile müşterileriyle kalıcı ilişkiler kuruyor.” diye belirtiyor. “TruONE ATS’nin kestirimci bakım, kendi kendine teşhis ve daha kolay devreye alma, kurulum ve çalıştırma için müşteri tarafından değiştirilebilir kritik modüller gibi ayırt edici özellikleri, onu müşterilerin en zorlu taleplerini karşılayan ideal bir konuma getiriyor.” Frost & Sullivan En İyi Uygulama ödüllerinde, liderlik, teknolojik inovasyon, müşteri hizmetleri ve stratejik ürün geliştirme gibi alanlarda üstün başarı ve üstün performans sergileyen, bölgesel ve küresel pazarlardaki çeşitli şirketler takdir ediliyor. Endüstri analistleri piyasada bulunan katılımcıları kıyaslamaya alıyor ve sektördeki en iyi uygulamaları belirlemek için detaylı görüşmeler, analizler ve geniş kapsamlı ikincil araştırmalarla performans değerlendirmesi yapıyor.

& Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

45


Tahrik Sistemleri

Hız ve hassasİyet ya da kompakt güç paketİ? Laboratuvar otomasyonu İçİn tahrİk çözümlerİ Analitik laboratuvarlarda günlük olarak sayısız numune test edilmektedir. Bu alanda otomasyonun getirdiği faydalar son derece açık: Daha hızlı sonuçlar, daha yüksek verim, daha az hata ve daha düşük personel maliyeti. Sorunsuz bir çalışma için, yüksek dinamikler ve hassasiyet, tahrik sistemleri için son derece önemli. Dr. Aihua Hong ile FAULHABER’da sorumlu olduğu bu pazar segmentindeki gereksinimler ve gelişmeler hakkında konuştuk.

L

aboratuvar otomasyonu hangi endüstrilerde rol oynamaktadır? Otomatik prosesler kimya, ilaç ve gıda teknolojisi gibi tüm laboratuvar alanlarında bulunabilir. Tıp endüstrisi, dünya çapında önemli oranda büyüme kaydeden bir alandır. Otomatik çözümler, in vitro teşhis (IVD) olarak adlandırılan, yani kan, idrar ve doku gibi tıbbi örneklerin analizinde uzun yıllardır bu alanda vazgeçilmezdir. Test prosedürleri, yeni ilaçların geliştirilmesinde ilaç şirketlerinin araştırma laboratuvarlarında giderek daha otomatik hale gelmektedir. 46

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim 2020

Laboratuvar otomasyonu tam olarak nedir? Farklı laboratuvarlardaki otomasyon derecesi oldukça değişkendir. Bağımsız cihazlar kullanarak bireysel i ş l e m l e r i n gerçekleştirilmesinden karmaşık sistemlerde tam numune analizine kadar uzanır. İkincisi, özellikle standart bir protokole göre çok sayıda numunenin incelenmesi gereken ve çok az esnekliğe ihtiyaç duyulan alanlarda gereklidir örneğin bir hastanenin ana laboratuvarında IVD veya tıbbi teşhis için büyük laboratuvarlarda..

Bu alanlarda hangi işlemler otomatik olarak gerçekleştirilir? Analiz sürecinin neredeyse tamamı bu laboratuvarlarda otomatik olarak gerçekleşir. Renk kodlu numune test tüplerinde kan örneklerinin hazırlanması ile başlar. Tarayıcı, bir test tüpü için gereken analiz türünü kaydeder ve bunun bir robot kolu tarafından uygun şekilde seçilmesini sağlar. Bu örneklerin bazıları, kan bileşenlerini ayırmak için santrifüjlenir. Numuneler daha sonra konveyor bant veya çekişli küçük el arabası gibi özel taşıma birimleri ile gerçek analiz istasyonuna taşınır.


Tahrik Sistemleri Motorlar gereksinimleri

hangi karşılamalı?

Tüm süreç boyunca birçok farklı hareket gerçekleştirilmelidir ve tahrik teknolojisinden beklenen talepler de buna göre değişir. Konveyör bantları büyük ve güçlü motorlar ve mümkün olduğunca kompakt ve hafif bileşenler gerektirir. Kapsamlı ürün yelpazemiz sayesinde tüm spektrumu kapsayabilir ve neredeyse her gereksinim için son derece iyi bir çözüm sağlayabiliriz. Bize bazı örnekler verebilir misiniz? Birçok uygulama, alma ve yerleştirme ve pipetleme işlemleri gibi tekrarlanan başlatma / durdurma hareketleri için oldukça dinamik bir sistem gerektirir. Bunu yaparken hem hız hem de son derece hassas konumlandırma gereklidir. Boyut ve ağırlık da burada bir rol oynar: Tutucu kolun veya pipetleme başlığının yukarı ve aşağı hareketi için tahrik genellikle mobil bileşende bulunabilir. Bu nedenle son derece hafif ve kompakt olmalıdır.

Dr. Aihua Hong Analiz

istasyonunda

ne

olur?

Numune ilk olarak barkodu bir kameraya yönlendirerek ve okunarak tanımlanır. Ardından tıpa test tüpünden çıkarılır ve numunenin bir kısmı alınır. Daha sonra test tüpü tekrar kapatılır ve daha sonraki bir tarihte olası testler için arşivlenir. Numune, gerçek analiz için bir reaksiyon kabına aktarılır, örn. bir test plakası veya petri kabı üzerine. Sonraki testler sırasında, tahrik teknolojisi esas olarak pipetleme, sıvı taşıma ve karıştırma gibi süreçler için kullanılır.

Makine

& Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

47


Tahrik Sistemleri

FAULHABER avantajları

motorlarının nelerdir?

1524SR ve 2224SR serisi DC mikromotorlar bu uygulamalar için bilhassa uygundur. Demir armatürleri yoktur ve bu nedenle karşılaştırılabilir performansa sahip diğer modellerden çok daha hafif ve daha küçüktürler. Aynı zamanda, son derece yüksek dinamiklere sahip olmaları ile karakterizedir. Esas olarak, ünitenin toplam uzunluğunu sadece iki milimetre artıran bir dizi IE3 kodlayıcı ile birlikte kullanılırlar. Bu nedenle, son derece kompakt bir tasarımla yüksek performans elde edilir. FAULHABER ürünlerininin tercih edilmesinin başka nedenleri var mı? Müşterilerimizin ekipmanlarının daha uzun süre güvenilir bir şekilde çalışabilmesi için yüksek kaliteli bileşenlere sahip olması son derece önemlidir. Numune analizi için cihazları ile birlikte sattıkları reaktifler karlarının yaklaşık yüzde doksanını oluştururlar. Bu nedenle ekipmanlarının hizmet ömrü ve reaktif satışlarının sürekliliği doğrudan ilişkilidir. Ayrıca, IVD ekipmanı işletime alınmadan önce pahalı bir sertifikasyon sürecinden geçmelidir. Bu işlemi tekrarlamamak için, mümkün olan yerlerde mevcut cihazların başka modellerle değiştirilmesinden kaçınılır. Bu nedenle yedek parçaların mevcudiyeti de önemli bir rol oynamaktadır. Bir FAULHABER bileşeninin uzun bir hizmet ömründen sonra değiştirilmesi gerekirse, müşteri, yıllar sonra bile bizden hala o bileşenin elde edilebileceğine güvenebilir. 48

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020



Dijital Dönüşüm

SCHNEİDER DİJİTAL DÖNÜŞÜM RAPORUNU YAYINLADI

Dünya dijital bir geleceğe doğru ilerliyor. Daha şimdiden bütün bir nesil tümüyle dijital bir dünyanın içinde büyüdü. Dijital dönüşüm, diğer bir ifadeyle dijital teknolojilerin yaygın olarak benimsenmesi ve iş modellerinin tamamen değişmesi, verimlilik yaratılması ve müşteri deneyiminin geliştirilmesi, evlerden endüstriye, binalardan buluta kadar her alanda insan varlığının temel yönlerini yeniden şekillendiriyor. Enerji yönetimi ve otomasyonun dijital dönüşümü bu yolculuğun merkezinde yer alıyor ve yeni bir enerji tabiatının ortaya çıkışını, sektörde bir paradigma değişimini ve devrim niteliğinde bir deneyimi mümkün kılıyor. 50

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim 2020


D ünyanın, başta enerji olmak üzere kaynaklarını kullanma yolunu kuşkusuz acilen dönüştürmesi gerekiyor.

Global iklim değişikliği tehdidine rağmen dünya her geçen yıl kaynaklara daha aç hale geliyor. Dijital dönüşüm bu paradoksu çözmenin anahtarıdır. Enerjiye odaklanacak olursak, dijitalleştirme sonucunda sadece binalarda elde edilebilecek kümülatif enerji tasarrufu 2040’a kadar 65 petawatt saate ulaşabilir ki bu miktar Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü dışındaki ülkelerin (Çin ve Hindistan dahil) 2015’teki toplam nihai enerji tüketimine eşittir. Dijital dönüşümü binalara, veri merkezlerine, endüstriye ve altyapıya yayarak hep birlikte daha verimli, güvenilir, güvenli ve sürdürülebilir bir dünya yaratabiliriz.

Dijital Dönüşüm merkezinde bulunan ve derin bir dönüşüme uygun olan dört sektör çokça tartışılıyor. Bu sektörler bina, veri merkezleri, endüstriyel altyapılardır. Tüm bu sektörlerde verimi arttıracak olan dijital dönüşüme kaçınılmaz olarak hızlı bir geçiş süreci yaşanacak.

Dijital dönüşümün genel anlamda bir yatırım getirisi olduğu açıktır. 16.000 şirkettentoplanan verileri kullanan Dünya Ekonomik Forumu ve Accenture tarafından yapılan bir analiz genel olarak pozitif yatırım getirisi olduğunu tespit etmiştir, ancak getirilerin çoğu sektör liderleri arasında toplanmıştır. Erken adapte olan şirketler %70 verimlilik artışı deneyimlerken endüstri sektörünü takip eden diğer firmalarda verimlilik artışı %30 seviyesinde kalmıştır. Dolayısıyla endüstriyel ekipman yöneticilerinin yüzde 85’inin rekabet gücünü korumak için daha hızlı yenilik yapmaları gerektiğini düşünmesi şaşırtıcı değildir. Schneider Electric CEO’su Jean-Pascal Tricoire da dahil olmak üzere birçok yönetici dijital dönüşümü bir “altüst et veya altüst ol” meselesi olarak görmektedir. 2000 yılındaki Fortune 500 şirketlerinin yarısının bu prestijli sıralamadan çıkmış olmasının “temel nedeninin” yeni ortaya çıkan dijital iş modelleri olduğunu düşünün. Bu bulgular dijital dönüşümün ticari gerekçesinin aciliyetini açıkça ortaya koyuyor. Dijital dönüşümün farklı ekonomik sektörlerde nasıl yaygınlaşacağı bir diğer temel soru. Global ticaretin

Makine

& Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

51


Robotik

ABB ROBOTLARIN GERİ DÖNÜŞÜMÜ İLE ÜRETİMDE VERİMİ ARTTIRIYOR

ABB binlerce eski robotun yeniden üretimi ve geri dönüşümü ile üretimi daha da sürdürülebilir hale getiriyor.

52

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim 2020


Robotik

ABB kontrol üniteleri ve manipülatörleri, onları ikinci bir yaşam sü-recek şekilde yeniliyor ve yeniden üretiyor • Yeniden üretilmiş robotlar bakım maliyetlerini azaltıp, yatırım geri dö-nüşünü üst düzeye çıkarırken, müşterilerin artık yeni fonksiyonları ve gelişmiş hizmetleri kullanabilmelerine yardımcı oluyor • Yeniden üretim için kullanılmayan ve atıl halde duran robotların tedarik edilmesi sayesinde, eski robotların kullanım ömürleri uzatılabildiği için artık hurdaya erkenden ayrılmamalarını sağlar

s

ürdürülebilirlik küresel olarak önemini artırmaya devam ederken, ABB dünya çapında daha çevre dostu üretim tesislerinin oluşturulmasına yardımcı olmak konusunda kararlıdır. Yeniden üretim, mevcut robot kullanıcılarının, hurdaya çıkarmak veya fabrikada bir köşede kullanılmadan atıl halde bırakmak yerine, aktif olmayan veya eski robotları ABB’ye cazip bir geri alım hizmeti ile satmalarını sağlar.

Son 25 yılda, binlerce robot ABB’nin yeniden üretim robot ekipleri tarafından yenilenerek ikinci bir yaşam sürmeleri sağlandı. Daha önceden sahip olunan robotların yanı sıra kontrol üniteleri ve manipülatörler gibi çevre ekipmanları da, ABB’nin Global Yeniden Üretim ve Tamir Merkezlerinden birinde “yeni gibi” koşullarına göre yenilenmiştir. ‘’ABB sertifikalı yeniden üretilmiş bir robottur’’ etiketi vurulmadan önce, her ikinci el ünite, ayrıntılı bir inceleme ve minimum 16 saatlik çalışma testi de dahil olmak üzere sıkı kontrollere tabi tutulur. Yeniden canlandırılan her robot iki yıl garantilidir ve yenilenmiş ekipman alıcıları, yeni bir ABB robotu satın alırken olduğu gibi kurulum ve eğitim de dahil olmak üzere yerel servis ekiplerinden aynı düzeyde desteğe sahiptir. ABB’nin Global Yeniden Üretim ve Atölye Tamir Merkezleri Satış Müdürü Jan Borsky “Sadece hatalı parçaları düzelten üçüncü parti şirketlerin yenilemelerin aksine, robotlarımızı orijinal ABB tasarım planlarını, teknik özelliklerini ve boyutsal verilerini kullanarak tamamen yeniden üretiyoruz. Bu, robotların yeni bir ABB ro-botu ile aynı seviyede kalite, performans, dayanıklılık ve güvenlik sunmasını garanti ediyoruz. Satışa hazır çeşitli tiplerde elimizde 400 robot ile dünyadaki en büyük ikinci el ve

yenilenmiş robot stoklarından birine sahibiz.Şu anda ikinci yaşamına hazır robotlara olan talep o kadar yüksek ki, her iş gününde Ostrava tesis-inden birden fazla robot gönderilmektedir. ” dedi. Yeniden üretilen her robot, ABB Ability Internet Bağlantılı Servisler veya ABB’nin simülasyon ve çevrimdışı programlama yazılımı olan RobotStudio®’nun en son sürümü gibi yeni fonksiyon özelliklerini kullanabilmelerini sağlayan en son version kontrol ünitesine de yükseltilebilir. İyileştirmeler kapsamında , ABB’nin SafeMove yazılımı ile işletmelere robotların kapsamlı bir korumaya ihtiyaç duymadan operatörlerle birlikte çalışma fırsatı sunan kolaboratif robotların potansiyelini kullanabilmelerini, bu sayede hem ku-rulum maliyeti hem de üretim alanı ihtiyacı olan yerlerde genel kullanım alanının azaltılmasına yardımcı olur. Jan Borsky “Dünyanın dört bir yanındaki müşterilerimiz, eski robotlara yeni bir yaşam alanı sunmaktan faydalanıyor. Robotlarını en son teknolojilerle güncellemek esneklik ve verimliliklerini artırmalarına yardımcı oldu.Ayrıca robotların ömrünü uzatarak yatırım geri dönüşünün en üst düzeye çıkmasını sağladı. Mevcut üretim hatlarına ek robotlar eklemek isteyen ancak ihtiyaç duydukları modelin üretilmediği tespit edilen mevcut robot müşterilerine de yardımcı olduk. Yeniden üretilen bir model tedarik ettik ve kurduk, böylece işletme bakım, yedek parça ve personel eğitimindeki uzun vadeli verimliliklerden yararlanmaya de-vam edebildiler. ” dedi. ABB’nin küresel yeniden üretim tesisleri ağı içerisinde, Çek Cumhuriyeti’ndeki Ostrava, Michigan’daki Au-burn Hills’, Çin’deki Şangay ile Brezilya, Meksika, Almanya ve Vietnam’daki yerel yeniden üretim servis merkezleri yer almaktadır.

Makine

& Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

53




Röportaj

Tüsİad Uyardı : “Serbestlİkten Vazgeçmenİn Malİyetİ Ağır Olur”

TÜSİAD Başkanı Simone Kaslowski, Türkiye’nin yabancı sermaye girişlerinin azaldığı bir döneme girdiğine dikkat çekti. Kaslowski, piyasada serbestliği azaltmanın maliyetinin yüksek olacağını vurgulayarak, krizden çıkış için 2021 yılına işaret etti. Kaslowski, “Arz ve talepte yaşanan bu büyük duruş iflas oranlarını bu yıl artıracak.” dedi.

56

C

ovid-19 ile birlikte tüm dünyada olduğu gibi ekonomik ve toplumsal anlamda büyük sarsıntı yaşayan Türkiye, 2018 kur krizinin etkisini atlatamadan yakalandığı bu global krizde önemli bir dönüm noktasında. Dünyada tedarik ağı ve ticaret, özgür, demokratik ortamlara doğru yeni bir yol çizmeye hazırlanırken, tam anlamıyla krizden çıkış için 2021’i gösteren iş dünyası, Türkiye’nin yeni dünya düzeninde yer alabilmesi için serbest piyasadan vazgeçmemesi gerektiğine dikkat çekiyor. Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği Başkanı Simone Kaslowski, Türkiye’nin mevcut tablosunu “Aslında son üç yıldır çok düşük bir

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim 2020

büyüme patikasında ekonomi, Cumhuriyet tarihimizin ortalama büyüme oranlarının çok altındayız. Bu yıl da ekonomide yüzde 2 oranında küçülme bekliyoruz ki pek çok kurumun çok daha kötümser tahminleri var” değerlendirmeleri ile özetlerken, Türkiye’nin, yabancı sermaye girişlerinin sınırlı kaldığı, yatırımlarını kendi tasarruflarıyla finanse ettiği bir döneme girdiğine dikkat çekti. Negatif reel faizin içeride tasarrufu caydırıcı etki yaptığını anlatan Kaslowski ile Covid-19’un iş dünyasında yaratığı hasarı, dış politikadan ekonomideki son duruma kadar geniş bir çerçevede Türkiye gündemini konuştuk…

TOPYEKÜN DEĞİL DAĞINIK BİR TOPARLANMA ‘İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanan en büyük kriz’ kabulüyle tüm dünyayı bir dönüm noktasına getiren Covid-19 için bir hasar tespit çalışması yaptığınızda, iş dünyasında ortaya çıkan tabloyu özetler misiniz? Talebin çok hızlı ve sert gerilediği, sağlık endişelerinin her şeyin önüne geçtiği bir dönem yaşadık. Ekonomiye sağlanan destekler ile istihdamımızı büyük ölçüde koruduk, finansmana erişim devam etti. Şimdi belli bazı sektörler haricinde talepte güçlü bir geri geliş görüyoruz. Krizin yükü küçük işletmeler ve kayıt dışı çalışan kesim için çok daha ağır. Çünkü destekler kayıtlı çalışmayı şart koşuyor.


Reel kesime verilen destekler de kredi kanalıyla verildi. Orada küçük işletmeler daha dezavantajlı. Ekonomide toparlanma bazı alanlarda ve bazı kesimler için hızlı ve iyi giderken, diğerlerinde yavaş ve maliyetli olmaya devam ediyor. Topyekün değil dağınık bir toparlanma var diyebiliriz. Bu durum eşitsizlikleri de derinleştiriyor. İFLASLAR ARTACAK Önemli bir borç yükü ile Covid-19 krizine yakalanan işletmelerde, nakit akışındaki durgunluk ve borç yükü de düşünüldüğünde yeni bir iflas ve konkordato zinciri yaşanabilir mi? Piyasaya verilen yüklü miktarda krediler işletmelere zaman kazandırıyor. Elbette arz ve talepte yaşanan bu büyük duruş iflas oranlarını bu yıl artıracak. Ama verilen destekler sayesinde bunun bir zincirleme etkiye dönüşmesinin önlendiğini düşünüyoruz. İcra takipleri yeniden başladı. Taşların yerine oturması için biraz daha beklemek gerekiyor. KRİZDEN ÇIKIŞ 2021’DE Sonbahar döneminde ortaya çıkacak tabloya dair öngörünüz ve enflasyon, büyüme gibi temel ekonomi verilerine dair tahminleriniz nedir? Haziran ayı itibariyle talepte güçlenme var. Bundan sonra da toparlanma devam edecek. Ancak son üç yıldır ekonomi zaten çok düşük bir büyüme patikasında, Cumhuriyet tarihimizin ortalama büyüme oranlarının çok altındayız. Bu yıl yüzde 2 oranında küçülme bekliyoruz ki pek çok kurumun çok daha kötümser tahminleri var. Tam anlamıyla krizden çıkış küresel toparlanmaya bağlı olarak ancak 2021’de olacak. UZUN VADEDE YATIRIMCI GİDER Bu sürecin Türkiye ekonomisinde ve geleceğinde ortaya çıkardığı en büyük risk alanları hangileridir?

Türkiye, yabancı sermaye girişlerinin sınırlı kaldığı, yatırımlarını kendi tasarruflarıyla finanse ettiği bir döneme giriyor. Negatif reel faiz içeride tasarrufu caydırıcı etki yapıyor. Dışarıdan sermaye girişi yoksa ya yatırımlar sınırlı kalacak, ya da tasarrufları artırıcı faiz politikasına geçiş yapılacak. Başka türlü ekonomik dengeyi sağlamak mümkün değil. Hem faiz hem kur aynı anda düşük tutulmaya çalışıldığında rezervlerimizde önemli miktarda düşüş oluyor. Daha fazla rezerv kaybı piyasalarda endişeye neden olabilir, kredi notumuzu etkileyebilir. İthalata vergi koyarak da cari açığı sınırlamak mümkün değil. Bu politika girdi maliyetlerini artırarak rekabet gücümüzü azaltıyor. Rezervlerin geldiği noktada dış borcumuzu ödemekte bir zorluk şu anda görmüyoruz, IMF parasına ihtiyacımız yok. Ama serbest piyasa ilkeleriyle uyumlu politikalara ihtiyacımız var. Serbest piyasayı yönetmek ve istikrarlı tutmak kolay bir iş değil. Ama yönetemediğinizde kapatmak ya da serbestlikten vazgeçmenin maliyeti çok yüksek. Piyasada serbestliği azalttığınızda kontrolünüz artar ve kısa vadede fayda görebilirsiniz ama uzun vadede yatırımcıyı kaybedersiniz. Serbest piyasayı güçlendirdiğimiz dönemlerde ekonomimizin sergilediği performans ortada, 1980’li ve 2000’li yılların başında ciddi atılımlar yaşadık. Şu anda tedarik zinciri piyasa kurallarının çalışmadığı, özgürlüklerin güvence altına alınmadığı yerlerden tekrar Batı’ya kayıyor. Türkiye tedarik zincirlerinden pay almak istiyorsa serbest piyasadan asla vazgeçmemeli. Devreye alınan düşük faizli kredi imkanlarının ekonomik toparlanmaya ne kadarlık bir katkısı olduğunu gözlemliyorsunuz? Borçlandırma temelli olarak ilerleyen bu tedbir politikalarına ve sahadaki sonuçlarına dair değerlendirmeleriniz nedir? Hane halkı ve küçük işletmeler böyle durumlarda krediden ziyade doğrudan nakit desteği sağlanmasına ihtiyaç duyuyorlar. Dolayısıyla onlara özel programlara ihtiyaç var. Makine

Röportaj Ancak unutmayalım ki kriz başladığında ekonomiye çok yüklü miktarda likiditenin çok hızlı bir şekilde verilmesi gerekiyordu. Bunun reel sektöre yönelik büyük bir kısmının bankalar üzerinden verilmesinin uygun bir yöntem olduğunu düşünüyoruz. Ama bankaların tek başına bu yükün altına girmesi de beklenemez. Hazine garantili krediler bankacılık sektörünün bu likiditeyi sağlamasında önemli bir işlev gördü. Bu krediler özellikle KOBİ’ler için can suyu oldu ve çarkların dönmesine yardım etti. Şimdi de talep üzerinde etkili olduğunu görüyoruz. Sanayi üretimi mayısta nisana kıyasla yüzde 17 arttı. Banka ve kredi kartı harcamaları Şubat seviyelerine geri döndü. KRİZLERE ODAKLANMAKTAN ÜRETKENLİĞE VAKİT KALMIYOR Türkiye ekonomisinde kısa ve orta vadede bir düze çıkış bekliyor musunuz? Bu çıkış hangi hamlelerle gerçekleşebilir? Orta ve uzun vadede politikaların nakit akışı-kredi döngüsünden çıkıp temel konulara, verimliliğe, inovasyona, dijital dönüşüme odaklanması gerekiyor. Son üç yıldır krizlere odaklanmaktan ekonomimizin üretkenliği ve rekabet gücünü tartışmaya vaktimiz kalmıyor. Hâlâ masamızda uzun bir yapılacaklar listesi var. Rekabet gücü korumacılıkla değil, kalite ile verimlilikle olur. Kalite ve verimliliğe odaklanıldığında yatırım olur, istihdam olur, ihracat olur. BELEDİYELERİN ÇALIŞMALARI FAYDALI Uzun bir süredir yüksek işsizlik rakamları ve yüksek enflasyon baskısı altında kalan toplumda derin bir yoksullaşma ve sosyal patlama riski öngörüyor musunuz? Krizin etkisiyle zaten kayıt dışı kesimde verilere de yansıyan ciddi bir istihdam kaybı var. Mart ayı verisinde istihdamın 1 milyon kişi kadar azaldığını gördük. Nisan’da da bu devam etti. & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

57


Röportaj İstihdam destekleri durursa faydalanan herkesin işsiz kalması söz konusu değil. Çünkü ekonominin açılmasıyla birçoğu işbaşı yapmaya başladı bile. Ancak desteklerin tamamen kaldırılabileceği bir ortam henüz yok. Turizm, taşımacılık, eğlence ve kültürel faaliyetler gibi alanlar hala kapalı sayılır. İstihdam desteklerinin bu tür sektörlerde mutlaka devam etmesi gerekiyor. Yoksulluğu önlemek için gelir kaybı yaşayan hane halkına doğrudan destekler devam etmeli. Belediyelerimizin bu amaçla yaptıkları çalışmaları da çok faydalı buluyoruz. Yoksullukla mücadelede merkezi ve yerel otoriteler işbirliğini artırarak çalışmaları yürütmeli. BELİRSİZLİKLER YATIRIMCIYI ÜRKÜTÜYOR TÜSİAD Üyelerinin yatırım planlarında Covid-19 nedeniyle ne tür değişimler söz konusu? Türkiye’nin yabancı sermaye akışından bu dönemde bir pay alması mümkün görünüyor mu? Türkiye’nin yabancı sermaye akışından pay alabilmesi için yatırımcı güvenini sağlaması gerekiyor. Coğrafi konumumuz ve AB’de Gümrük Birliği içerisinde olmamız büyük avantaj. Bunun üzerine sağlıklı bir yatırım ortamını yani hukukun üstünlüğünü, adil rekabet koşullarını, bağımsız kurumlarca düzenlenen serbest piyasa ortamını koyabilirsek Türkiye bu fırsatlardan çok daha fazla faydalanacaktır. Belirsizlikler şu anda yatırımcıları ürkütüyor. Ekonomide öngörülebilir politika çerçevesine ihtiyaç var. Son dönemde, karşılaşılan sorunları o anda çözmeye odaklanırken ekonominin kurallarını sıkça değiştiriyoruz. Belki kısa vadede sorunu çözüyoruz ama bu yatırımcı için yeterli değil. Onlar 5 yıl, 10 yıl sonrasının planlarını yapabilmek istiyorlar. Yeni yatırımları çekmek için önce burada halihazırda yatırım yapmış olan yatırımcılara nasıl bir ortam sunduğumuz çok önemli. Yeni yatırımcılar onların deneyimlerine ve görüşlerine çok önem veriyor. 58

Mevcut yatırımcı yatırımını artırabileceği bir ortam görmüyorsa yenilerini çekmek de zor olacaktır. Sadece doğrudan yatırımcıları da kast etmiyorum. TL varlıklarımıza finansal piyasalarda yatırım yapan yabancı yatırımcı için de bunlar geçerli. Son dönemlerde kamu bankaları başta olmak üzere ekonominin köşe taşlarında gerçekleştirilen atamalar ile ortaya çıkan ‘liyakat’ tartışmasının ve gerçeğinin, Türkiye’nin güvenirliği ve ekonominin geleceği üzerindeki etkilerine dair değerlendirmeleriniz nelerdir? Bir ülke ekonomisine duyulan güven kurumlara ve süreçlere duyulan güvenle yakından ilgilidir. Liyakat ve profesyonel kariyere dayalı etkili bir bürokrasi, kurumlarımızın kurumsal kapasitelerinin sağlanması için elzemdir. Her düzeydeki terfi ve atamada bu ilkelerin izlenmesi gerekir. Örneğin salgın sırasında Sağlık Bilim Kurulu’nda konusunun uzmanı doktorlarımızın yönlendirmelerinden faydalanılması bu mücadeleyi başarıyla götürmemizi sağladı. Her konuda politika yapıcıların konunun uzmanlarıyla çalışması ekonomimizin başarıya ulaşması için son derece önemli. BARO DÜZENLEMESİNİN GEREKÇESİNİ ANLAMAK ZOR Yatırımlar açısından da büyük önem taşıyan hukukun geldiği nokta ve barolara ilişkin son tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Barolar, yargının üç asli unsurundan biri olan savunmanın anayasal örgütüdür. Savunma devlet gücüne karşı bireyi korumak, doğası gereği eşitsiz olan durumu dengelemek için var. Bu önemli kurumu neredeyse tüm baroların karşı çıktığı bir şekilde düzenlemenin gerekçesini anlamak zor. Teklif sahipleri ile büyük barolar arasında başka sorunlar olduğu biliniyor ama çoklu barodaki amacın tatminkar bir açıklamasına henüz tanık olamadık. Baroların, dayanağını anayasadan alan kamusal güçleri var. Dolayısıyla baroları yalnızca bir temsil ya da sivil toplum kuruluşu gibi görmek tartışmaları yanlış bir odağa yöneltir.

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim 2020

Barolar hukuki destek alamayan kişi ve grupların en büyük destekçisi konumunda. Baroların bölünmesinin, bu hukuki korumayı aşındırması önemli bir risktir. ELEŞTİRİDEN BESLENMELİYİZ Bir süredir hukuk, özgürlük ve demokrasi tartışmalarının yaşandığı Türkiye’de, bazı medya organlarına getirilen ekran karartma kararları ve son olarak sosyal medyada kısıtlama tartışmaları gündemde büyük yer tutuyor. Türkiye’nin bu alanlardaki karnesine dair değerlendirmeleriniz nelerdir? Türkiye’de ifade ve basın özgürlükleri geçmişten bu yana zorlanılan bir alan. Bir kez daha basının ceza örnekleriyle karşı karşıya kaldık. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kriterlerinden biri, toplumu şoke eden görüşlerin dahi ifade özgürlüğü korumasında olması. AİHM’in yargı yetkisini 1987’de tanımış, AB adayı bir ülkeyiz. Kendine güvenen bir ülke olarak çok seslilik ve eleştiriden beslenmeyi tercih etmeliyiz. AB adaylık sürecinde geçmişte sağlanan ilerlemeyi canlandırmamız için de bu çok önemli. İfade özgürlüğünün iftira, hakaret ve şiddet çağrısı ile bağdaşmadığının altını çiziyoruz, ki hukuk zaten bu tür durumlarda devreye giriyor. Dijital dönüşümü tüm dünyanın yaşadığını, sorunların farklı ve yeni nitelikler taşıdığını unutmayalım. Çözümleri ararken diğer ülke tecrübelerini tartışalım. Özgürlükleri koruyan, sınırlamaları ölçülü tutan bir yaklaşım sergileyelim. Bu dijital yatırım ortamının cazibesi açısından da etkileri olacak bir konu. Salgın sürecinde dijitalleşmenin nimetlerinden yararlanıldı. Düzenlemeler, milyonlarca bireyin ve işletmenin yararlandığı dijital ekosistemi geliştirici yönde tasarlanmalı. ÇOCUK YAŞTA EVLİLİK TARTIŞMALARI ASLA VİCDANA SIĞMIYOR”


Karantina süreci ile birlikte kadına yönelik şiddet olaylarında büyük bir artış gerçekleşti. Bu noktada Türkiye’nin de imza attığı ‘İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeye yönelik açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesini imzalaması ve TBMM’de ittifakla onaylayan ilk ülke olması dünyaya örnek bir adımdır. İstanbul Sözleşmesi, Türkiye ve dünya kadınlarına verilmiş bir söz, güçlü bir taahhüt. Türkiye’nin bu sözden caymayacağına, şiddet uygulayanları cesaretlendirmeyeceğine inanıyorum. Her alanda kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olduğunu içselleştirmek gerekiyor. Son yıllarda zaman zaman alevlenen, hatta TBMM’ye de yansıyan, çocuk yaşta evlilik tartışmaları da asla vicdana sığmıyor. Erken veya zorla evlenmeyi ve çocuk istismarını önlemek devletin ve toplumumuzun en hassas olması gereken konudur. Düzenlemelerde çocuğu koruyan anlayıştan taviz verilmemelidir. AB HEDEFİ MODERNLEŞME TARİHİMİZİN UĞRAK NOKTASIDIR Özellikle Libya, Doğu Akdeniz ve turizm kapılarının açılması çerçevesinde AB ile ilişkiler yeniden hareketli bir döneme girdi. AB’nin de kendi içindeki dinamikler göz önüne alındığında, Türkiye açısından birlik nasıl bir çıta oluşturuyor? AB ile ilişkilerimiz hem içinde yaşadığımız zorlu süreç hem de son 10 yılda iki taraftan da kaynaklanan nedenlerin birikimi ile kritik bir dönemde. Türkiye Avrupa’nın vazgeçilmez bir parçası. Çıkarlarımız ve hedeflerimiz ortak. Özellikle salgın döneminde ticaretin yavaşlaması ve sınırların dolaşıma kapanmasıyla gerek ekonomik gerek turizm açısından AB’nin bizim için vazgeçilmez önemini bizzat tecrübe ettik. AB önümüzdeki dönemde çevre ile uyumlu yeni sürdürülebilir kalkınma modeli ve dijital ekonomi için standart ve düzenlemelere hız verecek. Bu bağlamda Türkiye açısından AB entegrasyon hedefi korunurken,

Gümrük Birliği’nin Avrupa Yeşil Anlaşması ve Dijital Tek Pazar ile uyumu yönünde güncellenmesi en etkili ilerleme zemini olacak. Tedarik zincirlerinin Avrupa bölgesine kaymasının tartışıldığı ve hedeflendiği bu dönemde Türkiye’nin önünde önemli bir fırsat var. AB hedefi bizim için sadece bir ekonomik pazar genişlemesi anlamına gelmiyor. Bu hedef, 19. Yüzyılda Tanzimatla başlayan ve 20. Yüzyılda Atatürk devrimlerinin en başarılı ve dönüştürücü dönemini oluşturduğu modernleşme tarihimizin 21. Yüzyıldaki güncel uğrak noktasıdır. Türkiye transatlantik ittifakın önemli bir parçası, AB üye adayı bir ülke olarak kural temelli bir düzeni, demokratik hukuk devletini, kuvvetler ayrılığını ve özgürlükleri güvence altına alan; dış politikada diplomasiyi, diyaloğu, barışı önceleyen bir tutum içinde Avrupa’nın geleceğine katkı sağlayabilir. AB-Türkiye arasında yaşanan karşılıklı güven sorunlarını her iki taraf da yaratıcı ve akılcı yöntemlerle aşarak işbirliğini ve yakınsamayı hedeflemeli. Gündemimiz karşılıklı yaptırımlar ve cepheleşmeler olmamalı. İTTİFAKLARIN NİTELİĞİ ÇOK ÖNEMLİ Libya ile imzaladığı ‘Askeri İşbirliği ve Güvenlik Anlaşması’ çerçevesinde bölgedeki sürece dahil olan Türkiye’nin Libya ve Doğu Akdeniz politikasına dair değerlendirmeleriniz nelerdir? Uluslararası sistemin ve jeopolitik dengelerin ciddi kırılmalar geçirdiği, ittifakların dönüştüğü bir dönemdeyiz.

Makine

Röportaj Salgın dönemi de buna daha elverişli bir ortam yarattı. Böyle kaosa dönüşmeye elverişli dönemlerde her ülkenin kendi ulusal çıkarları temelinde güvenlik politikalarını gözden geçirmesi ve zayıf yönlerini güçlendirmeye çalışması doğaldır. Türkiye’nin de geleneksel güvenlik ve savunma ittifak ilişkilerinden kopmadan bunu takviye edici adımlar atması normaldir. Özellikle Doğu Akdeniz bölgesi jeopolitik rekabetin yoğunlaştığı bir alan olarak her ülkenin başta enerji kaynakları olmak üzere stratejik arayışlarında ön plandadır. Diğer yandan atılan bu adımların yeni belirsizlikler ve riskler yaratmaması, yerel koşullar, rakip ülke ve ittifakların güç ve stratejilerinin doğru hesaplanması, hedeflerimizle kapasitemiz arasında uyum olması, ülkemiz içinde geniş bir uzlaşıya ve kurumsal diplomatik birikime dayanması başarısı için önkoşuldur. Bunlar başta “kurtuluş” ve “kuruluş” dönemlerimiz olmak üzere Cumhuriyet dönemi dış politikamızın süreklilik taşıyan yönleriydi. Genel olarak Doğu Akdeniz kaynaklarının taraf ülkeler arasında karşılıklı gerilimleri değil, işbirliklerini sağlayacak hakkaniyetli bir paylaşımına yol açacak politikalar herkesin lehinedir. Karşı karşıya olduğumuz riskleri önlemek bakımından son dönemlerde geri planda kalan diplomatik yumuşak gücümüzün eskisinden daha ağırlıklı şekilde kullanımı ve sahadaki jeopolitik ittifakların niteliği çok önemli. Son olarak, Kıbrıs sorununun çözümünün de bölgesel riskleri azaltacağını dikkate almak gerek.

& Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

59




İnovasyon

“TÜSİAD BU GENÇLİKTE İŞ VAR!” 2020 ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU!

Türkiye genelinde yenilikçi bakış açısını yaygınlaştırmak ve girişimcilik dönüşümünü tetiklemek amacıyla 2011’den bu yana düzenlenen TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! Girişimcilik Programı’nın 2020 girişimleri arasından para ödülü ile desteklenecekler 9 Temmuz tarihinde gerçekleşen dijital ödül töreninde belirlendi. Programın bu seneki birincisi “E-PLAYOUT”, ikincisi “ALGAE BİODİESEL” ve üçüncüsü “WASTESPRESSO” oldu. 62

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim 2020



İnovasyon

T

ürkiye’nin 80 ili ve 183 üniversitesinden başvuru alan, Türkiye’nin en yaygın erken aşama girişimcilik programı TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var!’ın 2020 Ödül Töreni 9 Temmuz Perşembe günü (bugün) çevrimçi ortamda gerçekleşti. Ödül Töreni’nde jüri üyeliğini TÜSİAD Başkanlar Konseyi Üyesi ve Index Grup Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Girişimcilik ve Gençlik Yuvarlak Masası Başkanı İrem Oral Kayacık, Turcas Petrol AŞ ve Olmuksan International Paper Yönetim Kurulu Üyesi Lale Ergin ve UiPath Avrupa Başkan Yardımcısı Tansu Yeğen üstlendi. TÜSİAD jürisinin yanı sıra girişimcilik ekosistemi paydaşlarından oluşan 26 kişilik ön jüri ağının katıldığı oylama sonucu, Ödül Töreni’nde sahne alan “Algae Biodiesel”, “E-Playout”, “FluAI”, “Plastic Move” ve “Wastespresso” girişimlerinden;  Dünyanın yükselen trendi e-spor üzerine, Türkiye’de spor sektörü ve oyuncularının buluşmaya yeri olmaya aday bir platform tasarlayan E-PLAYOUT birincilik;  Atık su ve baca gazlarını mikroalgler yardımıyla arıtarak karbon nötr biyodizel üreten ALGAE BİODİESEL ikincilik;

64

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim 2020

 Kahve atıklarından doğada 60 günde çözünebilen tek kullanımlık plastikler üreten WASTESPRESSO ise üçüncülük ödüllerini kazandı. Sunuculuğunu Özlem Gürses’in üstlendiği Ödül Töreni’nin açılış konuşmasını TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski yaptı. Kaslowski konuşmasında, TÜSİAD’ın girişimciliğe verdiği önem ve bu alandaki çalışmalarına değinerek; “Covid-19 hepimizi önümüzdeki yüzyılı şekillendirecek değişimlerin yaşandığı bir bilinmezliğe itti. Bu süreci iş dünyası açısından değerlendirdiğimizde işlerin geleceği konusunu ele alırken en beklenmeyen aykırı senaryoları bile dikkate almamız gerektiğini anladık. Şirketler olarak iş yapış şekillerimizi yeniden gözden geçirdiğimiz ve adeta bir dijital dönüşüm ve inovasyon sınavından geçtiğimiz bu dönemde, girişimciler ile kurulan işbirliklerinin önemi arttı. Çokça kez gündeme getirdiğimiz startup - büyük şirket işbirliklerinin desteklenmesinin ülke ekonomisi ve istihdam açısından kritik önem taşıdığını bu sayede tecrübe ettik. Bu dönemin bir başka önemli gelişmesi ise girişimcilik ekosistemimiz ilk unicornu’nu çıkarması oldu. Birçok girişimciye büyük başarıların yılmadan denemeye devam edenler tarafından gerçekleştirildiğini ve bahane üretmenin hayattaki en büyük düşman olduğunu gösterdi”dedi.



İnovasyon

Ödül Töreni’nde ayrıca, TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var!’ın 2020 girişimcileri arasında en çok öğrencisi bulunan İstanbul Üniversitesi’ne TÜSİAD Girişimcilik Bayrağı verilirken, Şubat ayından bu yana TÜSİAD rehberleri ile çalışarak şirketleşme sürecine gelen 2020 yarı finalistlerinin projelerini tanıttıkları bir proje pazarı da düzenlendi. BASF Türkiye’nin ana sponsorluğunda gerçekleştirilen TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! 2020 Girişimcilik Programı’nın diğer sponsorları arasında Yeditepe Üniversitesi, Allianz Türkiye, Mazars Denge, Yapı Kredi, Eczacıbaşı Holding, Gürsan Teknik, Ege Palas, Ünlü & Co ve Yemek Sepeti bulunuyor. Fırsatlar ve ödüller

66

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim 2020

75.000 TRY’lik Birincilik Ödülünü kazanan: E-PLAYOUT Kendini geliştirmek isteyen e-spor oyuncularını ve takımlarını; matematik özel dersi alır gibi e-spor eğitimi alabileceği profesyonel/tecrübeli e-spor oyuncuları ve koçları ile bir araya getiren bir platformdur. Ekip üyeleri: Berkay Kani, Mehmet Ali Umar, Hasan Ramazan Yurt Rehberi: Müjdat Altay, Netaş CEO’su 50.000 TRY’lik İkincilik Ödülünü kazanan: ALGAE BİODİESEL Atık su ve baca gazlarını mikroalgler yardımıyla arıtarak, bu kaynaklardan karbon nötr biyodizel üretmektedir. Bu sayede küresel ısınmaya sebep olan çevresel sorunları azaltmayı hedeflemektedir. Ekip üyeleri: Selen Şenal, Zeynep Ecem Baskı, Mihriban



İnovasyon Demir Rehberi: Harika Güral, Güral Porselen Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı 25.000 TRY’lik WASTESPRESSO

Üçüncülük

Ödülünü

kazanan:

Tüm kahve zincirlerine özel olarak geliştirdikleri teknolojik kompostlama yöntemi ile kahve atıklarından doğada 60 günde çözünebilen tek kullanımlık plastikler üreterek, müşterilerinin atık yönetimini yapmakta ve çevresel değer yaratmalarını sağlamaktadır. Ekip üyeleri: Cavid Bayramlı, Mine Okyay, Selcan Çatal, Seyid Kadir ve Kerem Acar Rehberi: Neyran Bahadırlı, Uber Türkiye Genel Müdürü TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! Hakkında Üniversite öğrencilerine yenilikçi bakış açısı ve girişimcilik yetkinliği kazandırmak amacıyla 2011 yılından bu yana düzenlenen program kapsamında her dönem girişimci adaylarına; eğitimden networkinge, kuluçkadan mentorluğa kadar geniş yelpazede destek sağlanmaktadır. 2020 döneminde Türkiye’nin 80 il ve 183 üniversitesinden başvuru alan programa bu sene 35 girişimci ekip seçilmiştir. Şubat ayında 5 günlük yoğun bir girişimcilik kampı sonunda seçilen 12 ekip TÜSİAD üyeleri rehberliğinde çalışarak projelerini geliştirme imkanı bulmuştur. 6 Mayıs’ta gerçekleştirilen yarı final değerlendirmesinde ise beş finalist ekip belirlenmiştir. TÜSİAD Bu Gençlikte İŞ Var! 2020 ekiplerimiz ve onlara rehberlik eden TÜSİAD Üyeleri şunlardır: Finalistler:  Algae Biodisel - Harika Güral, Güral Porselen Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı  E-Playout - Müjdat Altay, Netaş CEO’su  FluAI - Şebnem Kalyoncuoğlu Ünlü, ÜNLÜ & Co

68

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim 2020

Yönetim Kurulu Üyesi  Plastic Move - Keyan Zulfikari, KTM Kimyevi Maddeler Yönetim Kurulu Başkanı  Wastespresso - Neyran Bahadırlı, Uber Türkiye Genel Müdürü Yarı Finalistler:  Airmed - Arzu Aslan Kesimer, TAT Gıda Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü  Curiosmo - Nejat Emre Eczacıbaşı, Eczacıbaşı Holding İnovasyon ve Girişimcilik Koordinatörü  ÇE&BA - Metin Akman, ANAKO Yönetim Kurulu Başkanı  DEGZ - Selin Açık, Seza Grup Yönetim Kurulu Üyesi & Ege Palas İcra Kurulu Başkanı  HipoCampus - Cem Tüfekçi, Qualist Technology Kurucusu & CEO’su  Magfi - Elvan Ünlütürk, Sun Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı  TeachVR - Serkan Sevim, Medianova CEO’su Program hakkında ayrıntılı bilgi almak için: www.bugenclikteisvar.com www.instagram.com/bugenclikteisvar/ www.facebook.com/BuGenclikteIsVar www.twitter.com/genclikteisvar https://www.linkedin.com/company/tüsiad-bugençlikte-iş-varhtt p s : / / w w w.yo u t u b e . co m /c h a n n e l / UCFVT74T20ZL2O6jMpdimagg #tüsiad #bugençlikteişvar #bgivfinalindeyiz



İnovasyon

BORUSAN’IN ABD ZAFERİ Borusan

ABD’den

Zararını Temin

İçin 14 Milyon

Doları Geri

Türkiye İstedi..

70

ve Türk çelik şirketlerinin ABD’ye açtığı dava sonuçlandı. ABD mahkemesi Başkan Trump’ın, Ağustos 2018’de Türkiye menşeli çeliğe vergi oranını 2 katına çıkartarak, yüzde 50 vergi uygulamasını haksız buldu. Davaya müdahil olan Türk çelik şirketlerinden Borusan Mannesmann, ek vergilerden dolayı 14 milyon dolar yani 96 milyon liralık alacağını istedi.

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim 2020

ABD Uluslararası Ticaret Mahkemesi, ABD Başkanı Donald Trump’ın Türkiye’den ithal edilen çeliğe yönelik gümrük vergisini iki katına çıkarma kararının anayasaya aykırı olduğuna hükmetmişti. Mahkeme kararda Türkiye’den ithal edilen çelik üzerindeki gümrük tarifesi oranının iki katına çıkarılma kararının usul bakımından eksik olduğu ve anayasanın “eşit koruma garantisini” ihlal ettiğini açıklamıştı.

ABD Ticaret Bakanlığı’nın, ‘ulusal güvenlik’ gerekçesi ile yürüttüğü ve Section 232 incelemesi dava sürecine müdahil olan Türk şirketlerinden açıklamalar gelmeye başladı. ABD’de de yatırımı bulunan Borusan Holding iştiraklerinden Borusan Mannesmann, ABD gümrük otoritelerinden 14 milyon dolar yani 96 milyon liralık alacağını geri istedi.



Haberler

TEKNOLOJİ DEVİ ASUS TAYVAN’IN YÜZÜNÜ GÜLDÜRÜYOR Neredeyse herkes Asus’u biliyor, ancak teknoloji devinin #Tayvan’dan geldiğini herkes bilmiyor.

1 989 yılında kurulan ASUS, Tayvan’ın başkenti Taipei’de bulunan Tayvan merkezli

çok uluslu bir bilgisayar ve telefon donanım ve elektronik şirketidir. Ürün serisi masaüstü bilgisayarları, dizüstü bilgisayarları, akıllı telefonları, ağ ekipmanlarını, monitörleri, WIFI yönlendiricileri, projektörler, anakartlar, grafik kartları, giyilebilir cihazlar, sunucular, iş istasyonları ve benzerleridir. Son yıllarda, ASUS oyun endüstrisine 72

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim 2020

çok odaklanmıştır. 2006 yılında ASUS, yan kuruluşu Republic of Gamers’ı (ROG) piyasaya sürdü. ROG markası altında, ASUS daha iyi oyun deneyimleri sunabilen bir dizi ürün sundu. ROG, dünyanın dört bir yanındaki oyuncular arasında bir isim haline geldi. ROG, oyun için üretilen dizüstü bilgisayar pazarında dünyaya liderlik etmekte ve oyun telefonu ROG Phone, uzmanlardan ve teknoloji meraklısı tüketicilerden de olumlu eleştiriler almaktadır.


www.ekonomiknokta.com

Ekonomi Nokta; Finans, Sanayi, Otomotiv, Tekstil, İnşaat, Teknoloji, Bilişim, Maden, Enerji, sektörlerini tek çatı altında toplayan aylık ekonomi dergimiz ve güncel internet portalımız. (Tiraj - Aylık baskı: 10.000 adet e-dergi 50.000 adet )

Dergimize reklam ve internet sitemize banner reklam vermek için temas kurabilirsiniz.

worldmediareklam@gmail.com


Haberler

FESTO İLE TEST KAPASİTENİZİ ARTIRIN Günde 40.000 örneğe kadar.

F

esto ile işbirliği içinde, Synchron Lab Automation çok yüksek bir verime sahip otomatik bir DNA ekstraksiyon sistemi geliştirdi. Siz de kuruluma hazır bu çözümlerden yararlanabilirsiniz. Kaliteden yararlanın: Bu çözümler endüstriyel otomasyon alanında değerini kanıtlamıştır.

3DEXPERIENCE® WORKS ÜRÜN GELİŞTİRME

Bulut tabanlı ürün geliştirme, çalışma biçiminizi dönüştürmeye hazır

3

D EXPERIENCE WORKS ürün geliştirme araçları bir sonraki aşamaya geçti. Şimdi test sürüşü yapma zamanı. Hazır olduğunuzda, tüm geliştirme sürecinizi ve paydaşlarınızı bulut ortamında birbiriyle bağlantılı hale getirerek çalışma şeklinizde devrim yaratma zamanı.

önce hiç olmadığı kadar iş birliği yaparak ürün tasarlamanıza ve yönetmenize nasıl yardımcı olduğunu öğrenebilirsiniz.

Bunu daha önce duymuş muydunuz? 3DEXPERIENCE WORKS demo videolarıyla kendi gözlerinizle görebilirsiniz. Bu demo serisini izleyerek 3DEXPERIENCE WORKS portföyünün daha

TECHMAN ROBOT’UN NTUST BAŞARISI 2

TM, NTUST eğitim programı çok başarılı.

6 öğrencinin tümü, üç hafta boyunca yerleşik görme, 3D, AOI, AI, TMM’yi içeren eğitim kursları için TM’ye gidiyor.

74

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim 2020


TSAİ ING-WEN BIO ASYA - TAYVAN’DA

Haberler

Tayvan Cumhurbaşkanı Tsai Ing-wen, 23 Temmuz’da 2020 BIO Asya-Tayvan Konferansı ve Sergisi’nin açılış törenine katıldı.

B

aşkan Tsai açılışta yaptığı konuşmada: “Asya’nın pandemi sonrası dönemin in ilk biyomedikal konferansı olan BIO Asya -Tayvan’da, COVID-19’u içeren, Tayvan’ın biyomedikal yatırım potansiyelini ve bio-teknolojiyi bir trilyon dolarlık Tayvan endüstrisine katkı sağlayacağını vurgulamaktan gurur duyduğunu” söyledi.

HASTANE İŞLETME MALİYETLERİNİZİ AZALTIN !

Akıllı teknoloji altyapısının hastane işletme maliyetleri ve hasta bakımı üzerindeki etkisini keşfedin!

D

ünya Sağlık Örgütü, sağlık hizmetlerinde harcanan kaynakların %20 - 40’ının boşa harcandığını tahmin ediyor. Ancak teknolojideki yeni gelişmeler, daha önce ayrı olan tesis sistemlerini “akıllı” bir hastane altyapısı oluşturmak üzere entegre etmeyi mümkün kılıyor. Bunun bir sonucu olarak, hasta bakımında önemli gelişmeler yapmak ve işletme maliyetlerini azaltmak mümkün oluyor.

Makine

& Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

75


Haberler

DELTA İLE ŞİMDİ KEŞFETMEYE BAŞLAYIN! Tayvan’ın güçlü firması Delta’dan Dijital Sergi.

E

ndüstriyel otomasyon, bina otomasyonu, telekom güç çözümleri, veri merkezi çözümleri, PV invertörler, ev şarj altyapısı, LED aydınlatma, termal çözümler ve ekran çözümleri dahil olmak üzere çeşitli alanlardaki Delta ürünlerini tek çatı altında dijital sergide keşfederek etkileşimde bulunabilirsiniz.

Ayrıca, serginin her yerinde özenle gizlenmiş dört küçük ağacı arayarak, daha yeşil bir dünya inşa etmek için Delta ile birlikte çalışabilirsiniz. Şimdi Keşfetmeye Başlayın!

Delta ve NTUST İşbİrliİğİ Delta ve Tayvan Ulusal Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (NTUST) “DeltaNTUSTJointResearchCenter” kuruluşunu duyurdu. Üç yıl içinde proje için en az 30 milyon yatırım yapılacak.

M

erkez #datacenter ve #energystorage sistemlerine odaklanacak. Gelecekte, merkez 5G, bulut bilişim, AI ve diğer ileri teknolojiler üzerine daha fazla yatırım yapacak. Bu Ortak Araştırma Merkezi ayrıca, Sanayi, Hükümet ve Akademi ittifakını gerçekleştiren ve işletmenin uluslararası rekabet avantajını geliştiren Bilim ve Teknoloji Bakanlığı’ndan “AcademiaIndustry Research Center #AIRCenter)” sübvansiyonunu da başarıyla aldı. Delta, en iyi üniversitelerle Ortak Araştırma Merkezi kurmak da dahil olmak üzere yeteneklerin geliştirilmesinde üniversitelerle çok yakın 76

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim 2020

çalışmaktadır. Öğretmenler ve öğrenciler ile endüstri arasındaki yakın etkileşim sayesinde öğrencilerin pratik deneyimlerini güçlendirir ve endüstri için en iyi yetenekleri geliştirir.


Haberler

“TÜRKİYE’NİN 500 BÜYÜK SANAYİ KURULUŞU” SONUÇLARI AÇIKLANDI İstanbul Sanayi Odası’nın hazırladığı ‘’Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2019 Araştırması’’na göre, Türkiye Petrol Rafinerileri AŞ (TÜPRAŞ), üretimden satışlarda 87 milyar 949 milyon lirayla Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşu oldu.

İ

SO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, düzenlediği basın toplantısında, İSO’nun ‘’Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” sonuçlarını açıkladı. TÜPRAŞ, üretimden satışlarda 87 milyar 949 milyon lirayla

listede ilk sırayı alırken, Ford 37 milyar 71 milyon lirayla ikinci, Toyota ise 25 milyar 851 milyon lirayla üçüncü oldu. Listede Toyota’yı sırasıyla Oyak-Renault, Star Rafineri, Arçelik, Tofaş, İskenderun Demir ve Çelik takip etti. Dokuzuncu sıradaki şirket isminin açıklanmasını istemezken, Ereğli Demir ve Çelik onuncu basamakta yer aldı.

BULUT TABANLI TASARIM ARAÇLARIYLA İSTEDİĞİNİZ YERDE YENİLİK YAPIN 3

3DEXPERIENCE® WORKS’te bulunan tasarım araçlarını ayrıntılı bir şekilde inceleyin

DEXPERIENCE WORKS tasarım araçları, xDesign özelliğine sahip 3D Creator ile yeni iş akışı yaklaşımları kazandırır ve xShape özelliğine sahip 3D Sculptor ile serbest form alt bölme (Sub-D) modelleme gücü sağlar. Bulut tabanlı tasarım hakkında demo video serisini izleyerek 3DEXPERIENCE WORKS ile istediğiniz yerde istediğiniz cihazdan çoklu tasarım araçlarından yararlanarak yeteneklerinizi nasıl artırabileceğinizi öğrenin.

Videolar, bulut tabanlı tasarım ve alt bölme modellemede size yol gösterecek, bileşenler ve montajlar oluşturmayı öğretecek ve size yeni tasarım yaklaşımları sunmak için bu araçların nasıl uyum içinde çalıştığını gösterecektir. Makine

& Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

77


Haberler

WORLD MEDıA GROUP VE SIHS PARTNERLİK ANLAŞMASI İMZALADI

Ç

in’in önemli Fuar Organizasyon Firması Shanghai International Hardware Show (SIHS) ile World Media Group arasında partnerlik anlaşması imzalandı.

firması adına anlaşmayı imzalayan Bayan Sharon He: “World Media Group gibi profesyonel bir medya platformuyla anlaşmaktan mutluluk duyuyoruz. Her iki pazar için de verimli bir işbirliği gerçekleştirdik” dedi.

geçirmekten mutlu olduklarını dile getirdi. World Media Group’un her geçen gün global anlamda geliştiğini sözlerine ekledi.

Çin’in en büyük organizasyon firması ile anlaştıklarını belirten CHINA TOOL Fuarı özeKaplan: “20 - 22 Ekim linde gerçekleştirilen World Media Group 2020’de Şangay Çin’de, partnerlik anlaşması adına anlaşmayı imza- 90.000 metrekarelik dışında; World Me- layan İlker Kaplan’da; gösteri alanı, 1.500 dia Group ve SIHS Almanya, Hindistan, katılımcı ve dünya arasındaki çalışmalar Rusya, Tayvan, ABD, çapında 25.000 profeglobal ölçekte temsil- İngiltere gibi bir çok syonel ziyaretçi / alıcı cilik faaliyetlerini de ülkede global ölçek- ile Çin’in en büyük kapsayacak. te önemli firmalarla donanım fuarlarında gerçekleştirdikleri part- görüşmek üzere” dedi. Shanghai International nerlik anlaşmalarından Hardware Show (SIHS) bir yenisini hayata 78

Makine & Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim 2020


Haberler

WORLD MEDıA GROUP VE K AND D PARTNERLİK ANLAŞMASI İMZALADI

H

Kanada gibi bir çok K AND D (KDCL GLOBAL) ülkede global ölçekindistan’ın önem- firması adına anlaşmayı te önemli firmalarla li Fuar Organizasyon imzalayan Ritesh Shah: gerçekleştirdikleri partve yayıncılık firması K “World Media Group nerlik anlaşmalarından AND D (KDCL GLOBAL) gibi profesyonel bir bir yenisini hayata ile World Media Group medya platformuyla geçirmekten mutlu arasında partnerlik anlaşmaktan mutluluk olduklarını dile getirdi. anlaşması imzalandı. duyuyoruz. Her iki pazar için de verimli bir IMTOS Fuarı özelinde işbirliği gerçekleştirdik” gerçekleştirilen partner- dedi. lik anlaşması dışında; World Media Group’un World Media Group ve her geçen gün global K AND D (KDCL GLOBAL) World Media Group anlamda geliştiğini arasındaki çalışmalar adına anlaşmayı imza- belirten Kaplan, her global ölçekte temsil- layan İlker Kaplan’da; geçen gün yeni sürpricilik faaliyetlerini de Almanya, Çin, Rusya, zleri olacağını sözlerine kapsayacak. Tayvan, ABD, İngiltere, ekledi. Makine

& Otomasyon & Robotik / Eylül - Ekim

2020

79


ENDÜSTRİ 4. 0 ZİRVESİ ENDÜSTRİ 4. 0 DERGİSİ

WORLD MEDIA GROUP ORGANİZASYONLARIDIR ...

Sponsorluk ve Reklam için temas kurabilirsiniz : 0 505 400 94 34 - 0 505 400 94 33 - 0 546 675 59 49 www.endustri40dergisizirvesi.com - makineotomasyondergisi@gmail.com - worldmediareklam@gmail.com

www.worldmediagroupe.com www.ekonomiknokta.com

Ekonomi, Sanayi, Otomotiv sektörünü; dergilerimizi ve internet sitelerimizi tek çatı altında toplayan web adresimiz .

www.makineotomasyondergisi.com Makine - Otomasyon - Robotik dergimizin internet sitesi..e

www.kesicitakimlardergisi.com Kesici Takımlar ve Tutucular sektörünün ilk ve tek dergisinin internet sitesi.

www.endustri40dergisizirvesi.com

Türkiye’nin ilk Endüstri 4.0 zirvesi ve dergisinin internet sitesi.

www.elektrikpanodergisi.com Elektrik ve Pano dergilerimizin internet sitesi.

www.autotuningworldddergisi.com Auto Tuning World dergilerimizin internet sitesi.

World Media Group - Elektrik Dergisi / Ocak - Şubat 2019

89


EKONOMİK NOKTA

ENDÜSTRİ 4. 0 ZİRVESİ

WORLD MEDIA GROUP ORGANİZASYONUDUR...

TEKNOLOJİ

01 - 15 Nisan 2020

Endüstri 4.0 Zirvemizin bu yıl dördüncüsü gerçekleştiriliyor. Geçtiğimiz yıl sektörün lokomotifi; 10 sponsor, 50 katılımcı firma ve 560 sektör profesyoneli ziyaret etti.

www.worldmediagroupe.com

Ekonomi, Sanayi, Otomotiv sektörünü; dergilerimizi ve internet sitelerimizi tek çatı altında toplayan web adresimiz / internet televizyonumuz. (Yıllık 361 bin görüntüleme)

www.ekonomiknokta.com

Ekonomi Nokta; Finans, Sanayi, Otomotiv, tekstil, inşaat, teknoloji, sektörlerini tek çatı altında toplayan haftalık ekonomi gazetemiz ... (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 10.000 adet e-gazete 50.000 adet)

www.makineotomasyondergisi.com

Makine - Otomasyon - Robotik dergimiz. (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 5.000 adet / e-dergi 30.000 adet)

www.kesicitakimlardergisi.com

Kesici Takımlar ve Tutucular sektörünün ilk ve tek dergisi. (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 5.000 adet / e-dergi 30.000 adet)

www.endustri40dergisizirvesi.com Türkiye’nin ilk Endüstri 4.0 zirvesi ve dergisi. (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 5.000 adet / e-dergi 30.000 adet)

www.elektrikpanodergisi.com

Türkiye’nin ilk Elektrik ve Pano dergisi. (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 5.000 Adet / e-dergi 30.000 adet)

www.autotuningworlddergisi.com

Onbeş Yıldır kesintisiz yayınlanan tek otomobil tuning Dergisi (Tiraj - baskı : Aylık baskı: 5.000 adet / e-dergi 30.000 adet)

WORLD MEDIA BÜNYESİNDE YAYINLANAN DERGİLER Haber İletişim İlker Kaplan WORLD MEDIA GROUP Genel Yayın Yönetmeni 0 505 400 94 34 makineotomasyondergisi@gmail.com

Reklam İletişim Hatice Karabay WORLD MEDIA GROUP Reklam Koordinatörü 0 505 400 94 33 makineotomasyondergisi@gmail.com

Reklam İletişim Zafer Alkan WORLD MEDIA GROUP Reklam Müdürü 0 546 675 59 49 worldmediamuhasebe@gmail.com

Muhasebe İletişim Düzgün Turgut - Sevda Öncü WORLD MEDIA GROUP Muhasebe Müdürü 0 542 292 83 85 makineotomasyondergisi@gmail.com

Grafik Tasarım İletişim Simge Savranoğlu - Mete Şahin WORLD MEDIA GROUP Grafik Tasarım 0 212 427 00 15 worldmediareklam@gmail.com


WORLD MEDIA GROUP BÜNYESİNDE YAYINLANAN DERGİLER Haber İletişim İlker Kaplan WORLD MEDIA GROUP Genel Yayın Yönetmeni 0 505 400 94 34 makineotomasyondergisi@gmail.com

Reklam İletişim Hatice Karabay WORLD MEDIA GROUP Reklam Koordinatörü 0 505 400 94 33 makineotomasyondergisi@gmail.com

Reklam İletişim Zafer Altın WORLD MEDIA GROUP Reklam Müdürü 0 546 675 59 49 worldmediareklam@gmail.com

Dergilerimizde yerinizi ayırtın, hedef kitlenizi ulaşın!...

www.endustri40dergisizirvesi.com www.worldmediagroupe.com www.makineotomasyondergisi.com

www.autotuningworlddergisi.com www.elektrikpanodergisi.com www.kesicitakimlardergisi.com

www.ekonomiknokta.com

World Media Bünyesinde yayınlanan Dergilere abone olmak için aşağıdaki hesap numaralarına istediğiniz dergilerin Yıllık abone ücretlerini yatırabirsiniz. İsim soyisim ve adresinizi dekont fotokopisiyle birlikte makineotomasyondergisi@gmail.com adresine mail ya da 0 212 427 00 15 numaraya faks’a gönderebilirsiniz. Ayrıca Aboneliğinizi mail order sistemiyle kredi kartınızdan ödeyerekte yapabilirsiniz.

*Kredi kartınızın ön yüzündeki 16 rakam: .......................................................................... *Kredi kartınızın son kullanma tarihini ay / yıl : ................................................................. *Kredi kartınızın arka yüzündeki üç haneli güvenlik numarası: ..........................................

ABONE FORMU Ad

:...............................................................................................

Soyad

:...............................................................................................

Adres

:...............................................................................................

ABONE FORMU

...............................................................................................

İlçe

:...............................................................................................

Şehir

:...............................................................................................

Posta Kodu

:...............................................................................................

Telefon

:...............................................................................................

Faks

:...............................................................................................

e-mail

:...............................................................................................

Tarih

İmza

Dergi

İsmi

-

Yıllık Abone Ücreti

Makine & Otomasyon Robotic: Auto Tuning World: Kesici Takımlar Tutucular : Endüstri 4.0 : Elektrik : Rulman & Lİneer: Endüstriyel Borulama: Cad / Cam / Cae / Plm :

120 TL 120 TL 120 TL 120 TL 120 TL 120 TL 120 TL 120 TL

+ + + + + + + +

KDV KDV KDV KDV KDV KDV KDV KDV




Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.