ERGİNOĞLU & ÇALIŞLAR’DAN TURKCELL AR-GE MERKEZİ
yaz›larıyla OTTO VON BUSCH ALPAY ER
KONE DESTEĞİ İLE BU DERGİ İÇİN AĞAÇ KESİLMEDİ
MAKİNE OFİS
XXI < MİMARLIK TASARIM MEKAN < SAYI 90 < HAZİRAN 2010 < CAMİ MİMARİSİ ÜZERİNE FİKİR YARIŞMASI < BORRUSO < ERGİNOĞLU & ÇALIŞLAR < ONGUN+ÇAĞLAYAN < SARIYER < STEVEN HOLL ARCHITECTS
CAMİ MİMARİSİ ÜZERİNE FİKİR YARIŞMASI DERİN SARIYER GIORGIO BORRUSO ONGUN + ÇAĞLAYAN MİMARLIK STEVEN HOLL ARCHITECTS
SAYI 90 HAZİRAN 2010 9 TL (KKTC 10 TL)
xxi.com.tr
Y‹RM‹B‹R M‹MARLIK TASARIM MEKAN
Yirmibir Mimarlık, Tasarım, Mekân Depo Yayıncılık adına sahibi ve yayın yönetmeni Kuyaş Örs yazı işleri müdürü (sorumlu) Hülya Ertaş Ürer hulya@depo.com.tr endüstriyel tasarım editörü Elif Esmez elif@depo.com.tr
CAMİ TİPOLOJİSİNDE YENİ ARAYIŞLAR
satış ve pazarlama koordinatörü Eda Ünsalan reklam müdürü Burcu Hinginar Akıncı okuyucu ilişkileri sorumlusu Biriçim Kalender grafik tasarım Aslıhan Özgen sayfa tasarım ve uygulama Doğukan Bilgin kapak tasarımı Emre Çıkınoğlu, BEK web tasarımı Ufuk Demirgüç Anıl Dönmez Turgay Tuğsuz kapak fotoğrafı Turkcell Ar-Ge binası Kocaeli, 2010, © Cemal Emden basım yeri Ofset Yapımevi Yahya Kemal Mahallesi Şair Sokak No: 4 Kağıthane, İstanbul yönetim yeri Depo Yayıncılık Hacı İzzet Paşa Sokak Rota 1 Apartmanı 12/2 34427 Gümüşsuyu İstanbul 0212 251 1811 xxi@depo.com.tr genel dağıtım DPP Yerel süreli yayın. Dergide yer alan yazı ve fotoğrafların tamamı ya da bir bölümü, Depo Yayıncılık’ın yazılı izni olmadan kullanılamaz.
Depo tüm yayınlarında KONE'nin desteği ile %100 dönüştürülmüş kağıt kullanıyor.
Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin açtığı ve geçtiğimiz aylarda sonuçlanan Cami Mimarisi Üzerine Fikir Yarışması’nın altı eşdeğer ödüle layık görülen projelere XXI’in bu sayısında yer veriyoruz. Çok uzun süredir üzerinde yeni fikirler üretilmeyen cami tipolojisine odaklanan yarışmanın şartnamesinde yerden bağımsız yeni bir cami mimarisi arayışına yapılan vurgu, birçok kişiyi heyecanlandırmış olmalı ki 250’ye yakın proje başvurusu olmuş. Verilen altı eşdeğer ödülün sahiplerinin gençlerden oluşuyor olması, jüri üyesi Nevzat Sayın’ın da belirttiği konuya bir tabu olarak yaklaşmamış ve bu nedenle de yeniyi ararken gelenekselin ezici baskısını üzerlerinde hissetmemiş olmalarından kaynaklanıyor olsa gerek. Her ne kadar şartname yersiz bir cami arayışında olsa bile, her bir proje kendi bağlamsal mekanını kurgulamış ve kiminde bir sokak, kiminde bir meydan olarak düzenlenen o kurgu içinde yapıyı tasarlamış. Bu da yarışmayla ilgili “Tip proje mi aranıyor?” kaygılarını gidererek cami konusunun mimarlık gündemine taşınmasına hem de bu kez somut projelerle taşınmasına ön ayak oldu.
Yer verdiğimiz bir diğer proje olan Vanke Merkezi ise Steven Holl Architects tarafından Çin’in Şenzen kentinde Güney Çin Denizi’ne hakim manzarası ile yatay bir gökdelen olarak tasarlanmış. Üzerinde konumlandığı alanı kamusal alan olarak kullanılmak üzere bırakarak havada asılıymış izlenimi veren proje, peyzajıyla bir bütün olarak ele alınmış. Bir yarışma projesi sonucu elde edilen Vanke Merkezi, ofis, konut ve otel işlevlerini barındıran karma kullanımını parçalı kütleleriyle çözerken diğer yandan da barındırdığı sürdürülebilir özellikleriyle Çin’in ilk LEED Platin sertifikalı yapısı olmayı başardı.
Düzeltme: XXI Mayıs 2010 sayısında yer alan TÇMB Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi projesinin yer aldığı 29. sayfada en üstteki fotoğraf Ali Taptık’a aittir. Düzeltir, özür dileriz.
XXI
güncel 8 tasarımın öte yanı... / alpay er
26 sükunet İçİnde hareket
Tasarım Dünyayı Kurtarabilir mi?
10 hİkaye anlatan mekanlar
İç ile dış arasında bir süreklilik, geçişlilik kurgulayan cami, enine genişleyen bir tipolojiyi benimsemiş.
Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Perakende Tasarım Konferansı'nda konuşmacı olarak katılan Giorgio Borruso ile gerçekleştirdiği iç mekan tasarımları ve perakende tasarımına bakış açısı hakkında konuştuk.
28 sokak camİsİ
Sokak camisi, maddi dünyadan manevi olana doğru önerdiği geçişle camiyi gündelik kent yaşamının bir parçası haline getirmeyi hedefliyor.
30 düzlemler kurgusu
18 küçük müdahaleler / otto von busch
Bütünsel ve karmaşıklığından arındırılmış yeni bir cami arayışında olan proje, yatay ve düşey düzlemler için esnek bir kurgu öneriyor.
Overlok Karşıtı Tasarımcılar!
İçİndekİler
proje 20 İlk öze dönüş
Tarihsel referanslara başvurmadan, simgesellikten uzak bir caminin nasıl olabileceğinin araştırıldığı proje, zamanın ruhunu yakalamayı hedeflemiş.
HAZİRAN 2010 - XXI 2
22 bİr örtü altında toplanma
Geçirgen beton bir kabuk altında toplanmayı öngören cami, ışık-gölge oyunlarını havuzdaki suyun yansıması sayesinde çoğaltıyor.
24 yeşİl camİ
Cam bir kutu etrafına giydirilen yeşil kabukla tanımlanan cami, kendi etrafında bir kamusal parka olanak tanıyarak kente dahil edilmiş.
32 makİne ofİs
Bir peynir dilimi gibi eğime oturan Turkcell Ar-Ge binasının mimarları Hasan Çalışlar ve Kerem Erginoğlu, yapının programını da bu eğime göre yerleştirmişler.
ürün 40 yatay gökdelen
Steven Holl Architects'in Şenzen'deki projesi Vanke Merkezi, zemin seviyesini kamusal alana ayırıp sekiz ayak üzerinde yükselerek havada asılıymış izlenimi veren bir yatay gökdelen.
60 Ürün haberlerİ 66 saydam ofİs
Novartis'in yeni yönetim binasında tercih edilen Aspen ürünleri hakkında uygulamayı gerçekleştiren 3C Mühendislik Mimarlık'tan Nihat Güzel ile Aspen Pazarlama İletişimi Sorumlusu Elçin Onat bilgi verdi.
68 pratİk ve hızlı 48 yeşİl konteynerler Live the Box yarışmasında finale kalan 15 proje içerisinde yer alan bu tasarım, arsanın iki ucundaki referanslara göre yerleşen bir kurgu ve yeşille bütünleşik bir yaşam öneriyor.
Blue's Decor İş Geliştirme ve Üretim Yöneticisi Eray Doğan ile XPS'in potansiyelleri hakkında görüştük.
70 İklİmlendİrme sİstemlerİ dosyası
HAZİRAN 2010 - XXI 4
İçİndekİler
54 aksak rİtİmlİ
Bir bütünün birbirinden farklı üç dilime ayrılmasından oluşan Fek oturma birimiyle değişik oturma senaryoları oluşturmak olanaklı. Fek'i tasarımcısı Derin Sarıyer'den dinledik.
78 ajanda
Abkay Grup / Fujitsu Ariston Thermo Group Bosch Decofire E.C.A. Ferroli Demirdöküm Hammam Design Radiator Klimaplus / Mitsubishi Isısan / Daikin LG Optimum Mühendislik / Brandoni Profilo Siemens Alarko Carrier / Toshiba Vaillant
Tasarım Dünyayı Kurtarabilir mi? Son on yıldır tasarımın toplumsal bir rolü olduğu, dünyanın, başta çevre sorunları olmak üzere kötüye gidişini durdurmak için kullanılabileceğine dair iddialarla daha fazla karşılaşır olduk. Özellikle küresel krizle beraber tasarımın toplumsal rolü, uluslararası tasarım camiasında giderek daha fazla önemsenen bir konu oldu.
TASARIMIN ÖTE YANI...
Bilinmesine karşın çokça gözardı edilir: Toplumsal dinamikler sürekli bir devinim içindedir. O yüzden, sanki ilelebet sürecekmiş gibi görünen güç dengelerine dayanan toplumsal ve iktisadi yapıların tam da en güçlü göründükleri anda, aslında sadece tarihsel süreçteki görece kısa durağanlık anlarından ibaret olduklarını görüyoruz. Bugünün muktedir, hükümran yapıları, söylemleri daha doğarken içlerinde kendilerini sonlandıracak yeniyi de barındırıyorlar. Yaşanan kriz küresel finans piyasalarına dayalı, hakim iktisadi düzenin bir sonucuydu. Kriz bugün değer yargılarımızı, önceliklerimizi, hayata bakışımızı değiştirdi, değiştirmeye devam ediyor. Yeni sosyal, iktisadi yapı ise kendi iç çelişkileriyle beraber doğuyor. Değişim değişmeyen tek şey... Değişimi yakalayabilmenin yolu ise, bunun arkasındaki dinamikleri, ilişkileri ve aktörleri anlayabilmekten geçiyor. Yani, diğer bir deyişle bu politik bir şuur meselesi.
HAZİRAN 2010 - XXI 8
Varlık nedeninin, mevcut olanı daha iyiye dönüştürmek, değiştirmek olduğunu beyan eden, sadece bir meslek değil aynı zamanda bir yaşam biçimi de olduğunu vaaz eden ve hatta dünyayı bile kurtarmaya soyunan tasarım camiasının “değişim” ve değişimin dinamikleri konusundaki duruşu naif, şuur seviyesi ise şaşırtıcı derecede düşüktür. Değişime pozitif anlamda yön verebilme iddiasındaki - ki sadece ürün veya firma vb. düzeylerde değil, giderek toplumsal düzlemde (social design) ve mevcut hayat tarzlarını dahi değiştirecek radikallikte iddialara sahip bir grubun, toplumsal değişimin dinamikleri konusunda bu kadar naif ve hatta şuursuz olması ve sürekli böyle kalmayı becerebilmesi gerçekten ilgiyi hak ediyor. İnsan düşünmeden edemiyor, “naiflik” acaba tasarımın doğal bir parçası mı? Bir meslek grubuna toplumun genelini pozitif yönde değiştirme misyonun atfedilmesi hiç de yeni bir şey değil. Hatta bunun en bilinen örneği, Marx tarafından işçi sınıfına sosyalist toplumsal düzeni kurma misyonunun biçilmesidir. Sonuç malum. Ama Marx’a haksızlık da etmeyelim, o bunu bir koşula bağlamıştı; misyon biçilen grubun politik şuur sahibi ve örgütlü olması gerekiyordu.
ALPAY ER
www.tasarim.itu.edu.tr
Beklentimizi Marx kadar yükseltmesek de, tasarım camiasının genelde politikaya uzak olduğu yaygın olarak gözlenen bir gerçek. Bir meslek grubu olarak, tasarımcılar daha ne mühendislerin ne de mimarların örgütlülüğüne ve politik seviyesine ne yazık ki
ulaşabilmiş değiller. Bu sadece Türkiye’ye özgü bir durum değil, küresel ölçekte de geçerli. Tasarım alanında mesleki örgütler mevcut elbette. Ama ister ABD’de IDSA olsun, ister Türkiye’de ETMK olsun, bu örgütlerin kapsayıcılığı, üye tabanları ve temsil güçleri oldukça zayıf. Buna karşın, bazen bu tür örgütlerde bile bir cins mesleki bürokrasinin oluşarak ve hatta meslekten görece bağımsızlık kazanarak, kendini meslektaşların yerine ikame edecek şekilde, oligarşik bir varlık kazanabildiği gözleniyor. Tasarım örgütlerinin yönetimlerinde tasarımla ilişkisi sorgulanabilir kişi ve grupların hakim olması gibi durumlar da bazen istisna olmaktan çıkabiliyor. Bu tür örgütsel “arıza” göstergeleri aslında o meslek gruplarındaki apolitik yapının da doğal bir sonucu. Politik şuur düzeyi bir grubun neden ve nasıl örgütlendiği ya da örgütlenemediğiyle yakından ilişkilidir. Amaç (şuur) ve yöntem (örgütlülük) bir bütün oldukları gibi, karşılıklı olarak birbirlerini de biçimlendirirler. Tasarımın Türkiye’deki çok düşük katılımlı ve sınırlı örgütlenme deneyimi, ne yazık ki tasarım ödülleri ve yarışmaları düzenlemenin ötesine çok az geçebildi. Bir meslek grubu olarak tasarımcılar toplumun genelini ilgilendiren konularda ortak görüşler oluşturamadı ve bunları kendi mesleki pratikleriyle ilişkilendirmeyi henüz beceremedi. Tasarımın sürdürülebilirlik, işsizlik, yoksulluk gibi genel toplumsal sorunların çözümünde nasıl kullanılması gerektiğine dair politik bir tartışmaya ve bu tartışmadan kaynaklanan bir yönetim değişikliğine bildiğim kadarıyla ne Türkiye’de ne de yurtdışında henüz hiçbir tasarım örgütünde tanık olunmadı. Ama galiba çok daha vahim olan, tasarımcıların bir meslek grubu olarak, toplumsal düzeyde anlamlı, pozitif bir değişimi tetikleme misyonunu üstlenebilecek şuur ve örgütlülüğe zihinsel olarak da uzak duruşudur. Hal böyle iken, ister bir meslek grubu olsun, ister her isteyene açık “kreatif” ve “liberal” bir yaşam tarzı, tasarımın dünyayı kurtarabileceğine dair savlar naif temennilerin ya da manipülatif, boş sloganların ötesine ne yazık ki geçemiyor. Bir mesleki grup olarak ele alındığında, tasarım camiası bir türlü anlayamadığı ve ya anlamak istemediği toplumsal ilişkilerin, dinamiklerin ve başat aktörlerin arasında, bırakın dünyayı kurtarmayı, henüz kendi hak ve hukukunu dahi gerektiğince savunmaktan aciz görünüyor. Kendini kurtaramayan, dünyayı nasıl kurtarır?
güncel - söyleşİ - İç mİmarlık HAZİRAN 2010 - XXI 10
HİKAYE ANLATAN MEKANLAR Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Perakende Tasarım Konferansı'nda konuşmacı olarak katılan Giorgio Borruso ile gerçekleştirdiği iç mekan tasarımları ve perakende tasarımına bakış açısı hakkında konuştuk. Elif Esmez
ee: Farklı sektörlerden farklı markalar için mağaza tasarımları gerçekleştiriyorsunuz. Bu perakende tasarımı hikayeniz nasıl başladı? gıorgıo borruso: Aslında hikaye biraz karışık. Fornarina'dan önce perakende tasarımında ilk işbirliğine uluslararası ve güçlü bir firma olan Miss Sixty ile başladım. Miss Sixty ile tam anlamıyla bir dil birliği yakaladık ve bununla beraber Amerika'da çok sayıda mağaza açıldı. Daha sonra diğer markalar için tasarımlar yapmaya başladım ve ardından inanılmaz bir şekilde Amerika'da proje yapma şansını yakaladım. Los Angeles gibi bir şehirde
mekanları deneyimleme fırsatı elde ettim. Arkasından Fornarina ile çalışmaya başladım. O da o zaman için bende ayrı bir önem taşıyordu çünkü orada da her şeye sıfırdan bitişine kadar deneyimleme fırsatını yakaladım. Bugün bu durum daha kolay. Çok fazla ve önemli marka var. Bugünün işverini de daha bilinçli ve bana ne istediklerini kafalarında aşağı yukarı oluşturmuş olarak geliyorlar. Biz de araştırmaya başlıyoruz. Ancak aynı şekilde yeni bir model olarak bina yoksa o zaman yaptığımız iş pek de perakende tasarımı ya da projeden öğrenilecek ve deneyim kazanılacak bir şey olmuyor ne yazık ki. Perakende tasarımı her zaman mekanla oynayabilmeyi sağlıyor. Anladım ki, mimarlıkla beraber giden bir kavram. Tıpkı kurulan iletişim dili ve başka diğer şeyler için. Çünkü aslında mimarlıkta olduğu kadar perakende tasarımında da düşünülmesi gereken çok fazla olgu var.
ee: Perakende tasarımında firma için tasarlanan mekan, içerisinde satılan ürünler zaman içerisinde değişse de aynı kalıyor. Bu açıdan bakıldığında mekanın sürdürülebirlirliğini nasıl sağlıyorsunuz? gb: Kendimi hiçbir zaman moda dünyasıyla ilişkili hissetmedim. En azından kendi yaklaşımımda sürekli güçlü fikirler üzerine çalışmaya çabaladım. Yaptığım işlerin arkasında bir hikaye var. Sürekli değişkenlik gösteren bir olgu olan moda gibi, kısıtlı bir zamanda yer alacak ve hemen bitirilecek işlerdense on yıl önce, bugün ya da on yıl sonra bir değeri ve hikayesi olabilecek bir strüktür üzerine çalışıyorum. Örneğin, Las Vegas'taki Miss Sixty mağazası için tasarladığım koza şeklindeki giyinme kabinleri, öyle güçlü bir fikirdi ki on yıl önce de çok güçlüydü bugün de. Ve aslında çok da basit bir fikir; bu kadar hafif bir malzemeden geçen ışığın yarattığı gölgeler ve beraberinde
güncel - söyleşİ - İç mİmarlık HAZİRAN 2010 - XXI 12
getirdiği insancıl bir hikaye. Sonrasında farklı kültürel değerleri düşünüyorsun. Bu çok enterasan bir hikaye; çünkü iletişimi güçlü elemanlar her zaman işe yarıyorlar. ee: Bazı mekanlar, içerisindeki ürünlerden daha baskın hale gelebiliyor; belki de çoğu kişi sadece o mekanı görmek ve o deneyimi yaşamak için o mağazaya girmiş oluyor. Bu anlamda siz, mekan ve onun içinde yer alan ürünle olan ilişkisini nasıl kurguluyorsunuz? gb: Evet doğru. Bu, kimi zaman olabiliyor. Benim için mekanın içerisinde barındırdığı ürünle olan ilişkisi, ikisinin evliliği gibi. Çoğu zaman ürün tek başına yeterli olmuyor. Ama her zaman dengeli olabilecek bir çalışma yapmak olanaklı. Ben de o dikkat çekiciliği korumaya çalışıyorum.
Örneğin Las Vegas'da bulunan Fornarina mağazası için yapmış olduğumuz mekanın bir bölümünde ayakkabılar için tasarladığımız daire şeklinde ve ortasına da ayakkabıyı yerleştirdiğimiz bir teşhir elemanı var.Bu eleman karşıdan bakıldığında akışkan bir görüntüye sahip. Ama yine de ayakkabı rahat bir şekilde o daire içinde okunabiliyor. Böylece bu eleman, ayakkabı gibi karmaşık bir formun, geometrik olarak yeniden okunabilmesine olanak tanıyor. Her zaman fikrin arkasında çok güçlü bir taraf olsa da öte yandan ürünün sergilenmesine olanak tanıyan eleman da bir o kadar içindeki ürünle bir dil bütünlüğü oluşturuyor. Bu enterasan bir örnek çünkü; anlaşılıyor ki o ürün, daireyle bütünleşmese o ürün bize garip görünecekti, rahatsız edecekti. Fila mağazasında ya da öncekilerde de
olduğu gibi ana fikir ürünü göstermek olsa da aslında tasarlanan mekanlar da bir o kadar güçlü. ee: Günümüz işverinin ve buna bağlı olarak malı tüketen kullanıcının ihtiyaçları hangi yönde ilerliyor? gb: Beni bir o kadar etkileyen ve şaşırtan bir başka konu da özellikle Amerika'da ama bugün dünyanın her yerinde rastlayabileceğimiz alışveriş merkezleri ve onlarsız olamayacağı. Biliyoruz ki aslında daha önce de bugün de “alışveriş merkezi kültürü” tamamen Amerikan kültüründen geliyor. Avrupa'da yetişen insanlar için, Amerika'ya geldiğiniz zaman bu çok net bir şekilde anlaşılıyor; çünkü bizim farklı kültür ve mimari açıdan farklı yerlerde büyüme gibi bir şansımız oldu. Ayrıca mimarlık ya da sanat eğitimi almamış birisi bile güçlü bir kültürel
etki altında yetişti. Özellikle Amerika'nın Ortabatısı'nda yaşayanlar için alışveriş merkezleri zamanlarını geçirdikleri birer mekana dönüşmüş durumda. Yeni nesil hafta sonları ya da tatillerinde müzeye gitmektense alışveriş merkezlerine gitmeyi tercih ediyor. Ve tabi ki alışveriş merkezleri de aslında bahsettiğimiz perakende tasarımının merkezi. Ama her nedense onların değerlerini yansıtmıyor. Farklı kültürlere sahip olabilirler, ancak eğer biz bu ortamlara önemli kültürel birer değer getirmeye başlamazsak; toplumda bir kültürel yozlaşma ve yoksullaşma meydana gelecektir. Bu alışveriş merkezlerinin aynı zamanda sosyal bir ortama dönüşmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunu hiçbir zaman unutmamak gerekiyor. Ben de bu yüzden kendi projelerimde bu düşünceyi göz ardı etmeden bu kültürü simgesel bir şekilde yerleştirmeye çalışıyorum.
HAZİRAN 2010 - XXI 14
güncel - söyleşİ - İç mİmarlık
İşverenler mekanları bilinçli olarak seçip bana vermiyorlar. Ben de anladım ki işin başından beri verilen her mekan için aynı sorumluluklarım var bu isterse ufak bir mağaza olsun ya da istenirse bir kilise, cami ya da kamusal bir mekan için olsun. Çünkü bu noktadan sonra bir hikaye anlatmaya başlıyorsunuz, tam anlamıyla sadece ürünleri ve markayı yansıtmak değil aynı zamanda da tekrardan başka şeyleri teşvik etmeniz gerekiyor. Bu başlangıçta da söylediğim gibi benim projelerimde her zaman yakalamaya çalıştığım bir durum. Ve tabi ki sonuç olarak bu durum işliyor, işliyor çünkü
giriş sayfasında Fornarina Londra mağazası; fotoğraflar: Benny Chan önceki sayfada Fornari Group Milano ofisi; fotoğraflar: Alberto Ferrero bu sayfada Snaidero Coral Gables showroomu; fotoğraflar: Benny Chan
aslında kamusal mekanlar tarafından bakıldığında buna bir istek, açlık var. İnsanları mekana çekecek, teşvik edecek elemanlar önemli. Çünkü perakende tasarımında özellikle moda dünyasında her zaman için korkutucu bir karmaşa var. Sanat tarihinden ya da başka kültürel olgulardan esinlenmeler gibi. Bense zaten bu kültürel olguları bütün hayatımın içinde fazlasıyla yaşadığım için, aslında bende durum bir “karşı araştırmaya” dönüşüyor. O zaman ben de bunları tekrar düzeltmenin ve doğru bir şekilde yapmanın yollarını düşünüyorum, vermeye çalıştığım sadece bir mesaj.
ee: Sizce perakende tasarımı, firmalar ve ürünleri için neden bu kadar önem taşıyor? gb: Yeni gelen tüketici nesilden dolayı belki de bugün hiç olmadığı kadar önemli. Çünkü, yeni nesil tüketici eğitimli ve her şeyden haberdar. Bugün sen evde otururken bir ürün almak istediğin zaman bile bu bir deneyime dönüşüyor. Sen diğer ürünlerle bir karşılaştırma yapabiliyorsun ve düşünebiliyorsun. Peki neden o ürünü almaya gidiyorsun, evden almıyorsun. Çünkü ürünle direk ilişki içine girmek ve ona dokunmak bizim hayatlarımız
için önemli. Eğer marka, ürünlerini tüketiciyi teşvik edici bir mekanda sunamıyorsa, bugün markalar için yeni bir şey yapmak ya da meydan okumak zor. Çünkü bugünün tüketicisi de artık doymuş durumda, her yerde bu tarz teşvik edici mekanları görmeye alışkın. Firmalar, yeni mekanlar yaratmayı başarmalılar ki tüketiciyi evlerinden alışveriş yapmaktansa mağazalara getirebilecek motivasyonu sağlasınlar. Markalar için büyük ve önemli bir fırsat da; hikayeyi, dokunabilecek ve içinde zaman geçirilebilecek gerçek mekanı yaratmanın onlar için büyük bir araç olduğu.
Overlok karşıtı tasarımcılar! Bugünlerde moda endüstrisini yeniden keşfetme konusu çok fazla konuşuluyor. Moda tasarımı ve üretimi üzerine bir konferansa gidecek olursanız sanki hızlı modanın ve dibine dek ödül avcılığının endüstrinin sonunu getireceği konusundaki çağdaş fikirlerin bir konsensus oluşturduğunu görürsünüz. Bu konferansların çoğunluğunda sıklıkla son tartışmalar yeni hizmetlerin, değer sistemlerinin ve sürdürülebilirlik standartlarının modayı ve hatta dünyayı nasıl kurtarabileceği üzerine olur. Ama genelde hiçbir pratik çözüm önerilmez.
HAZİRAN 2010 - XXI 18
KÜÇÜK MÜDAHALELER
Birkaç yıl önce Amsterdam'daki tasarım müzesi Platform 21'de Repair (Tamir Et) adında muhteşem bir sergi gerçekleştirilmişti. Müzenin tümü bozuk aygıtlarla ve aynı zamanda aletler ve tamirat malzemeleriyle doluydu. Sergi boyunca ziyaretçilerin müze içindeki bozuk şeyleri tamir etmeye başlamalarını teşvik eden birçok atölye çalışması düzenlendi. Müzenin girişinde eski paslı bir araba ve onun üzerinde “Bir pas lekesi edinin” yazan bir tabela vardı, ziyaretçiler de tezgahtaki zımpara ve boyayla arabayı sessizce çürüdüğü mezarından kurtarmaya çalışıyorlardı. Serginin tanıtım malzemeleri içinde bir de Tamirat Manifestosu vardı. 11 madde sonrasında “Geri dönüştürmeyi bırakın, tamir etmeye başlayın” diyerek bitiyordu manifesto. Ana fikir, sürdürülebilirliğe ne sürdürülebilir üretimle ne de geri dönüşümün teşvik edilmesiyle erişilemeyeceğiydi. Bize bunlar haricinde nesnelerle ilişki kuran, onlara değer veren, onları tamir eden ve onların saygın bir şekilde nasıl eskidiklerini izleyen tüketiciler gerek.
sağda: Kate Fletcher’in projesi Local Wisdom'dan, www.localwisdom.info
Bu noktaya varmak için tasarımcılar olarak bizler tamiratı teşvik eden nesneler üretmeliyiz. İkinci ve hatta üçüncü bir yaşam şansı olması üzerine üretilmiş ürünler. Bunlar açılabilir olan ve iç yaşamlarının nasıl işlediğine dair izler taşıyan ürünler, yalnızca kapalı kara kutular değil. Bu, daha fazla vidayla ve yapışkan kullanmadan ürün tasarımı yapmamız anlamına geliyor. Daha fazla meşgul olunan, kullanıcı geliştirmelerine, tamiratlara ve güncellemelere açık nesneler yapmalıyız. Serbest bırakmalı ve tasarımcının kutsal amaçlarının ötesinde ürünlerin kendilerine has bir yaşamları olmasına olanak tanımalıyız. İşte tüketicilerle birlikte bunu yaptığımız zaman, nihayet sürdürülebilirliği ciddi bir şekilde ele alabiliriz. Tamirat Manifestosu'ndan bir alıntı: Fırlatıp atma, dik! Sonlandırma, onar!”
OTTO VON BUSCH TASARIMCI
Giysi tamiratı Britanyalı tasarımcı Kate Fletcher'in projesi Local Wisdom'ın (Yerel Bilgelik) ana teması. Proje kapsamında Fletcher, giysilerin ve kullanıcılarının yaşamlarını izliyor ve belgeliyor. Mülakat yaptığı kişilerden biri üzerinde değişiklik yaptığı ikinci el bir elbiseyle başlayan yeni yaşamından nasıl keyif aldığını
anlatıyordu. Bu eski elbisede uyarlama yapabilmesini sağlayanın modern overlok dikişlerinden yoksun olmasıymış. Demek ki modada vidalı elbiseler yapamayız ama yine de tamirata uygun şekilde tasarlayabiliriz. Bu yönde atacağımız ilk adım overlok makinesini çöpe atmak olacaktır. Overlok dikişinin yapılması çok kolay, zamandan ve emekten büyük tasarruf sağlıyor çünkü bir overlok makinesi hem teyelliyor hem kesiyor hem de kumaşın kenarını tek bir dikişle tamamlıyor. Bugünlerde hemen hemen tüm giysilerde overlok dikişi var, herhangi bir tişörtün iç dikişine bakmanız yeter. Overlok dikişi gelecekteki müdahale olasılıklarını kısıtlıyor. Giysinin kenarını kesip düzeltirken dikişi de tamirat ya da değişikliğe olanak vermeyecek şekilde kapatıyor ve tadilat için kullanılabilecek fazladan kumaşı da kesip atıyor. Yapılmak istenen herhangi bir değişiklik tüm dikişin sökülmesi gerekiyor, oysa iyi bir terzilikte böyle bir dikiş asla yapılmaz çünkü bu, kullanıcısı yaşlandıkça ya da vücut oranları değiştikçe giysilerde tadilat yapılabilmesine olanak tanımaz. Tamiratın pedagojik bir potansiyeli de var. Bir şeyi tamir ettiğinizde merakınız ödüllendirilir ve yeni şeyler öğrenirsiniz. Gündelik nesnelere tersinden mühendislik yapar ve çevrenize yönelik yeni bir anlayış geliştirirsiniz. Bu, tasarımcıdan kullanıcıya iletilen muhteşem bir armağandır, çünkü dünyaya meraklı gözlerle bakılmasını sağlar, kullanıcıların kendi yeteneklerini fark etmelerini ve geliştirmelerini teşvik eder. “Bu nasıl iyileştirilebilir? Bu bozuk şeyi nasıl düzeltebilirim?”bunlar tasarımcıları ilgilendiren tipik sorular ama aynı zamanda kullanıcılara gündelik nesneleri ele alıp kurtarma konusunda ilham verecek olan sorular da. Overlok dikişi karşıtı olmak, modaya karşı olmak anlamına gelmiyor ya da bu bir çeşit tüketim karşıtlığı da değil. Bu, biz tasarımcıların yeni ve aydınlık bir dünya tasarlamakla uğraşmadığımız, aynı zamanda da güzel eski dünyanın tamiratında yardımcı olduğumuz olumlu bir bakış açısı sunuyor. O dikişi düğümleme, açık bırak!
camİ mİmarİSİ ÜZERİNE FİKİR YARIŞMASI Kayseri Büyükşehir Belediyesi tarafından açılan Cami Mimarisi Üzerine Fikir Yarışması sonucunda başvuran 250'ye yakın proje arasından altı eşdeğer ödül seçildi.
YARIŞMANIN AMACI VE KONUSU Kullanılma biçimi, toplumsal hayatın içindeki yeri, kentin katmanları ile ilişkileri, kuralları, kalıpları, geleneksel ya da yeni eğilimleri yansıtma kapasiteleri açısından camilerin özgün ve önemli yapı türleri oldukları yadsınamaz. Kutsallığı, mistikliği sembolikliği ve temsiliyeti özgün ve önemli yapı türü olma durumunu daha da pekiştiriyor. Buna rağmen yakın zamanda gerçekleştirilen örneklerin bu niteliklere uygun yapılar olduğunu söylemek kolay değil. Çok az sayıdaki iyi örneğin yanı sıra çoğu en iyi niyetli bakışımızı bile zorluyor. Bu konuda olağan üstü geleneksel örneklerin olduğu bir coğrafyada bu durum en hafif deyimiyle iç karartıcı. Yarışmanın amacının, cami konusunu kendi özgün koşulları içinde tartışmaya açmak ve bu
konudaki pırıltılı düşüncelerin yapısal ipuçlarına ulaşmak olarak belirlendiği söylenebilir. Bu nedenle konu yerden bağımsız “kendisi olarak” ele alınmıştır. Kesin ve keskin kuralları olan bir konuda “zamanın ruhunu” taşıyan örneklere baktığımızda kalıplara rağmen özgün örneklere ulaşmanın mümkün olduğunu söyleyebiliriz.
Danışman Jüri Üyeleri Mehmet Özhaseki, avukat (İÜ), Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Vacit İmamoğlu, mimar (ODTÜ), ODTÜ Mimarlık Fak. Öğretim Üyesi Hakan Mahiroğlu, mimar (İTÜ), Mimarlar Odası Kayseri Şube Başkanı Kemalettin C. Tekinsoy, mimar (ADMMA), Kayseri Büyükşehir Bld. Genel Sekreter Yrd. Yrd. Doç.Dr. Burak Asiliskender, mimar (YTÜ), Erciyes Ünv. Mimarlık Fak Öğretim Üyesi
Bu amaçla 500 kişilik kapalı ibadet mekanına sahip bir caminin hangi yapısal ya da işlevsel eklerle ele alınacağı yarışmacılara bırakılmıştır.
Asıl Jüri Üyeleri Prof. Dr. Zekai Görgülü (başkan), mimar (DMMA), Yıldız Teknik Ünv. Mimarlık Fak. Dekanı Nevzat Sayın, mimar (EÜGSF) Cem Altınöz, mimar (ODTÜ) Ahmet Tahir Gül, mimar (İTÜ) Yener Torunoğlu, inşaat mühendisi (ODTÜ)
Kubbe, kemer, minare, minber, kürsü, mihrap, son cemaat yeri, avlu gibi yapısal ya da mekansal özelliklerin yanı sıra vakit namazları, bayram, cuma, cenaze, teravih namazları gibi asıl kullanım amaçları açısından ele alınacak olan caminin toplumsal hayatın bir parçası olma boyutu da dikkate değer bir konudur
Yarışma Takvimi Yarışmanın İlanı: 27 Ocak 2010 Kayıtların Başlaması: 27 Ocak 2010 Sorular İçin Son Gün : 12 Şubat 2010 Yanıtlar için Son Gün : 1 Mart 2010 Proje Teslimi İçin Son Gün: 30 Mart 2010 Jüri Değerlendirme Çalışması: 3 - 5 Nisan 2010 Kolokyum: 6 Nisan 2010 Projelerin Sergilenmesi: 6 - 20 Nisan 2010
yarışma - camİ Hazİran 2010 - XXI 20
İLK ÖZE DÖNÜŞ Tarihsel referanslara başvurmadan, simgesellikten uzak bir caminin nasıl olabileceğinin araştırıldığı proje, zamanın ruhunu yakalamayı hedeflemiş.
Camİ mİmarİsİ üzerİne fİkİr yarışması
özgür karakaş
Modern dönemde ülkemizdeki nitelikli örneklerin, Avrupa'da Batılı mimarların “harici” denemelerinin, İslam coğrafyasındaki çağdaş “yorumların” ve mimarlık ortamında tartışılan çeşitli denemelerin birbirinden farklı yaklaşımları, genel bir “olasılıklar listesi” ortaya çıkarıyor. Ülkemizden örneklerle açıklarsak; 1) Geleneksel teknik ile tarihsel (örnek: Antalya Karakaş Camisi, T. Cansever) 2) Çağdaş teknik ile tarihsel görünümlü (örnek: Kocatepe Camisi, H. Tayla) 3) Çağdaş teknik ve yorum ile tarihsel şemalara bağlı kalarak (örnek: İslamabad Camisi, V. Dalokay) 4) Çağdaş teknik ve yorum ile tarihsel referanslar vererek (örnek: TBMM Camisi, B. Çinici) İlk iki olasılık “zamanın ruhu”nun dışında kalmakla birlikte, son iki olasılığın da yorumlayarak da olsa biçimsel referans vermekten geri durmayan
yaklaşımları tartışmaya açıktır. Bunların ötesinde, temsili yönü böylesine güçlü bir konuda tipolojinin tamamen yadsındığı, “hiç tarihsel referans vermeden” ve form denemelerinden uzaklaşarak, mimarlığın asli unsurlarını öne çıkaran bir deneme olabilir mi? Proje, aşağıda sıralanan kavramlar üzerinde yoğunlaşarak böyle bir denemeyi önermektedir. “İlk öz”e dönüş: İlk camilerdeki taşıyıcılar ve örtüden ibaret doğrusal mekan düzeni projenin çıkış noktası. Bütün mekanlar tek bir modüler “örtü” altında toplandı. Bu aynı zamanda bütünlük duygusunu güçlendirmekte. Taşıyıcı duvarlar, örtünün modüler düzenine uyarak, kendi statik ve işlevsel mantığı içinde uygun yerlerde konumlanarak mekansal düzenin planimetrisini oluşturmakta. İbadet mekanını ve buradan başlayarak bağlı mekanları, ibadet biçiminin en asli unsuru olan saf düzeninin doğrusal karakteri belirlemektedir.
“Sıralı” mekan kurgusu: Cami mimarisinin aksiyel düzeninin özü olan sıralı plan kurgusu (dış avlu>iç avlu>son cemaat yeri>ibadet mekanı) dönüştürülerek projede kullanıldı. Bu aynı zamanda açık, yarı açık, kapalı sıralamasıyla da mekanda karşılık buldu. Okunaklı bir aksiyellikten kaçınıldı, güncel gereksinimler doğrultusunda iç avlu kapalı bir mekana dönüştürüldü. Son cemaat yeri ise bir ara mekan olarak üst katındaki galeriyle birlikte iç avlu ve ibadet mekanı arayüzünde bir genişlemedir.
yarışma - camİ
İç-dış, öz-kabuk birliği: Klasik dönem Osmanlı cami mimarisinin en etkileyici özelliği, “yapma biçimi”nin malzeme ve tekniği ile içeride ve dışarıda okunaklı olmasıdır. Strüktür ve malzeme açıktadır. Modern mimarinin de benimsediği bu “dürüst” tutum, projede beyaz çimentolu brüt beton önerisiyle sürdürüldü. Geleneksel mimarlığın taş ile ulaştığı yapısal ve estetik sınırlar, betonun çok yönlü olanakları ile hedeflendi.
21 XXI - HAZİRAN 2010
Yön duygusu: Cami mekanında, yatay aks kıbleyle, düşey aks da gökyüzüyle bağ kurmakta. Kıble duvarı, üzerindeki rölyef düzenlemesi ile kalınlığı okunaklı hale getirilen, yan duvarların “hafifletilmesi” ile serbest olarak belirginleştirilen, malzemesi ve dokusu ile de farklılaşan “tek başına” ayrı duran bir duvar olarak ana yönü belirliyor. İbadet mekanının tavanında yer alan bacalardan sızan ışık da gökyüzü ile bağ kuruyor. Ritm: Geleneksel mimarinin yapma biçimlerinden gelen ritmik karakteri, brüt beton kaset döşemede, yine yapım tekniğinin gereği olarak sürdürüldü ve düşey yüzeylere de çeşitlemelerle yansıtıldı. Işık: Anadolu'da gelişen tarihsel cami prototiplerinin sembolik yönü temelde göksel mistisizm ile ilgilidir. Bunun projedeki karşılığı ışıktır. Günün farklı saatlerinde farklı ışık-gölge etkileri ve hem ibadet mekanında hem de diğer iç-dış mekanlarda kontrollü bir ışık süzülmesi amaçlandı. Işığın gün içinde değişen açısının mekanda yarattığı etki ile “namaz vakitleri-vakit namazları” kavramı arasında bağ kuruldu. Kentsel ilişki: Her ne kadar yarışma konusu yerden bağımsız verilmiş olsa da; hem kentin katmanlarına yapılan atıftan hem de verilen kapasiteden, zaten esas “sorun”un öznesi konumunda olan kent içi camiler için fikir üretileceği anlaşılıyor. Çevresel veri olmasa da iki yönden katılımın olduğu bir düzenleme önerildi. Planda yatayda ve düşeyde yapılacak ayna simetrisi düzenlemelerle mevcut kent dokusuna göre katılım yönleri belirlenebiliyor. Bütün cami zemini bir platform olarak yerden hafifçe yükseltilerek çevresinden ölçülü bir ayırım tercih edildi.
JÜRİ RAPORU Söz konusu projenin oldukça başarılı plan çözümü bulunmasu, bu anlamda cami konseptinin yarışmacı tarafından kavranmışlığı, buna karşın alışılmış cami tipolojisi dışında bir kütlenin yalın, estetik değeri yüksek çözümlemeyle gerçekleştirilmiş olması yanı sıra gerçekten yere bağlı olmayan, abartılmamış, sakin bir tasarımın varlığı başarılı bulunmuştur. Ayrıca doluluk-boşluk oranları, ışık-gölge dengesi,
Biçimsel referans: Minber, müezzin mahfili gibi yapı içi işlevsel unsurlar, yapının karakterine uygun biçimlerle yer almakta. Kubbe, kemer, taç kapı, minare gibi tarihsel olarak ibadete dair işlevlerin dışında yapısal ya da sembolik özelliklerle yapılarda bulunan tarihsel biçimler ve unsurlara, projenin temel yaklaşımı doğrultusunda tasarımda yer verilmedi.
cami mekanlarındaki ölçü ve ilişki tutarlılığı ve bu yaklaşımın üçüncü boyut ile anlamlı bir şekilde özdeşleşmesi çalışmanın diğer olumlu yönleridir. Öte yandan bir yakın çevre içerisinde konumlandırılarak, yorumlandırılmaması mihrap duvarının tamamen kapalı olması ve bir tamamlayıcı olarak minare arayışında bulunmayışı, bunun bir selvi ağacı arayışında yapılması çalışmanın olumsuz yönü olarak görülmüştür.
Geçirgen beton bir kabuk altında toplanmayı öngören cami, ışık-gölge oyunlarını havuzdaki suyun yansıması sayesinde çoğaltıyor. İslam dininin temel esaslarından olan şeffaflık ve sadelik, önerimizi biçimlendiren en temel öğeler oldu. İbadet alanının kıble doğrultulu saflarla, kare formda organize edilmesi alışkanlığı sürdürüldü. Bu kare formun çeperleri, şeffaflaştırılmış bir “cam fanus” olmalıydı. Böylece hem ibadet alanının dışla -gün ışığıyla- hem de dışın ibadet alanıyla kurduğu görselliği en yüksek ölçüde tutacak, taşıyıcı ve yüzeylerin aynı malzemeyle oluşturulacağı cam prizma fikri ortaya çıktı. Güçlü bir mistik ambiyans yakalamak adına, şeffaf duvar ve tavan yüzeylerine, Kuran-ı Kerim'in tüm ayetleri işlendi.
Hazİran 2010 - XXI 22
yarışma - camİ
BİR ÖRTÜ ALTINDA TOPLANMA
Camİ mİmarİsİ üzerİne fİkİr yarışması
kutlu inanç bal hakan evkaya
Çağlar boyu cami mimari hafızasının en güçlü formu olan kubbe, geleneksel kullanımının dışına çıkarılıp, cami iç ve dış eylemlerini altına alacak ve güneş kontrolü sağlayacak genel bir örtüye dönüştürüldü. Geleneksel kullanımda çokça rastlanan kapalı iç avlu fikri yerine, dört tarafı açık, davetkar, basık kubbe formundaki delikli örtünün tanımladığı ve mekanlaştırdığı dış avlu yaklaşımı getirildi. İslam mimarisi tanıdık desenlerinden biri, örtü üzerinde doluluk boşluklarla ortaya çıkan yapısal bir dokuya dönüşmüş oldu. Bu desen şeffaf ibadet alanı ve örtü altındaki dış mekan eylemlilikleri sırasında (abdest
alma, bayramlaşma, cenaze namazı gibi) tavanda sürekli algılanırken, zeminde de gölgelerinin oluşturacağı güçlü bir mekansal etki yaratılmış oldu. Cam prizmanın üç yanını saran, dış kabuğun iki noktadan bastığı, minarelerin de konumlandığı havuz; gök kubbeyi zemine yansıtırken, aynı zamanda ibadet hacmine, insancıl bir yaklaşma sınırı oluşturması açısından önemliydi. Havuz zeminine yazılması düşünülen “Allah” yazısı, ibadet sırasında gökyüzü yansımasıyla beraber mistik bir görsel etki yaratması amacıyla oluşturuldu. Havuz tabanındaki bu yazının ışıklandırılarak, gece aydınlatılmasıyla etkisinin hem ibadet alanından hem bina dışından güçleneceği öngörüldü. Minareler, zarif, anıtsal “landmark”lar olarak kompozisyondaki yerlerini aldı. Mihrap ve minber genel yapısal dile uyumlu olarak cam panellerden oluşturuldu. Kadın mahali ve son cemaat mahalinin önündeki delikli duvarda ve abdest çeşme duvarı kabartmalarında İslami desenler kullanıldı. Cam prizmanın ısıtma-soğutma-havalandırma probleminin çeper boyunca zemine entegre çalışan emiş-üfleme menfezleriyle çözülebileceği, aydınlatmanın ise geleneksel dairesel avizenin yanı sıra, cam taşıyıcıların yüzeyleri boyunca aydınlatılmasını sağlayacak özel detaylar geliştirilebileceği varsayıldı.
yarışma - camİ 23 XXI - HAZİRAN 2010
JÜRİ RAPORU Şeffaf bir cami mekanını yarı şeffaf bir kabuk örtüyle kapatarak ve bu bağlamda kullandığı ölçek ile olumlu sonuçlar sunan bu proje kabuk kavramının kavramsal olarak eskimesine karşın cami işlevselliğine önemli bir katkı sağlanmış ve doğrudan "yeni olma" imajını güçlendirmiştir. Işık-gölge etkisindeki başarı bu saptamanın bir başka kanıtı durumundadır. Başarılı bir plan şeması olmasına karşın ıslak hacim yetersizliği, iki minarenin kullanılmış olması ve su yüzeyin fazlalığı eleştirilmiştir. Öte yandan simgesel özelliği bağlamında yere bağlı olmaması cemaat açısından genleşme özelliği ve de kamusal bir mekan/meydan niteliği taşıması çalışmanın diğer olumlu yönleridir.
Cam bir kutu etrafına giydirilen yeşil kabukla tanımlanan cami, kendi etrafında bir kamusal parka olanak tanıyarak kente dahil edilmiş. Cami tasarımı, başka yapı türlerinden farklı olarak, günümüzde referanslarını halen 400 ila 600 yıl öncesinden kalan kalıplaşmış bir kütüphaneden alıyor. Şartnamede de çok doğru bir şekilde belirtildiği üzere günümüzde özgün çok az iyi örneğinin bulunduğu bu yapı türü, halen hak ettiği yapısal zenginliğe ve çeşitliliğe ulaşamamıştır.
Hazİran 2010 - XXI 24
yarışma - camİ
YEŞİL CAMİ
Camİ mİmarİsİ üzerİne fİkİr yarışması
e. didem durakbaşa
O tarihlerden günümüze kadar Osmanlı'nın çeşitli dönemlerine ait tipolojiler çok az değişmiştir. Hatta çoğu kez çok kötü kopyalanmış ucube yapılar ortaya çıkmıştır. Cami tasarımındaki en köklü sorun, bu bahsi edilen tarihi kopukluktur. Bir döneme kadar gelişen ve daha sonra farklı teknolojilerle tekrar edilen bir kısırdöngü.
Cami yapıları ile ilgili oluşturulmuş kabuller, mekanın niteliğinden çok, şablonlaşmış ve ezberlenmiş yapısal elemanlarla dolu. Bu kabuller, Mimar Sinan döneminde ve öncesinde yapısal, teknolojik zorunluluklardan kaynaklanmaktayken günümüzde neden yaptığımızı bilmeden oluşturduğumuz tabulara dönüştü.
Tasarımdaki ana amaç, günün imkanları ile mekansal olarak cami yapısının incelenmesi ve yorumlanması oldu. Yapısal gerekliliklerin çok değiştiği, geniş açıklıkların geçilebilmesi için artık kubbeden daha farklı çözümlerin olduğu aşikar. Parçalı yapısal gereçlerle kurgulanmış bir yapım sistemi olan kubbeyi, yapısal gereklilik olmadığı sürece çelik ya da betonarme ile taklit etmek malzemenin ruhuna aykırı bir yaklaşım. Louis Kahn'ın dediği gibi “Bir tuğla kemer olmak ister.” Bir tasarım, malzemenin ruhuna aykırı şekillendirilemez.
Mimar Sinan'ın kendi dönemi için oldukça yenilikçi ve yeni tipoloji geliştirmeye yönelik tavrı aslında kendisini Rönesans'tan çok önce sessiz bir yenilikçi, kabulleri yavaşça değiştirip dönüştüren bir mimar yapar. Zaten Sinan'ın eserlerinin bu kadar kıymetli olmasındaki en önemli sebep de budur.
Yapı, kent içerisinde farazi bir yapısal çevrede bir yapı adasında konumlandırıldı. Kompleks temel olarak üç bölgeye ayrılır. İlk bölge avludur. Avlunun alt ve üst çeperinde cami yapısı ve servis hacimlerinin yer aldığı bölüm bulunur. Cami, kıble aksından ötürü ada geometrisine verev bir şekilde konumlandırıldı. Cami
JÜRİ RAPORU Kolay anlaşılabilir, net, tutarlı ölçeğe sahip mimari çözümün yanı sıra, özgün ve nitelikli kütle çözümlemesi projenin tümü adına bir mekansal kaliteyi ifade etmektedir. Ayrıca çatı örtüsünde geleneksele yandan varsayılan bu kentsel yerleşik mekanda ya da mekandaki boş bir yapı adasındaki konumlanma ve avlu girişlerindeki başarı, yere bağlı olmamanın da kabul edilebilir örneklerinden biridir. Işık-gölge etkisi, üçüncü boyuttaki başarı, verilen kesitte açıklıkla izlenmektedir. Yanı sıra dış ve iç mekandaki doluluk-
yarışma - camİ
yapılan atıf ve minare simgesi bu kalitenin diğer yönleridir. Öte
boşluk oranlarıyla yakın çevreyle kurabileceği iletişim (geçirgenlik) çalışmanın diğer önemli yönleridir.
25 XXI - HAZİRAN 2010
düzlemi ve ada arasında kalan bölge, bir tampon bölge olarak tasarlanarak kırsal bir peyzaj alanı şeklinde kurgulandı. Cami kütlesi çok basit bir cam kutudur. Şeffaf, dingin ve çok sade bir iç mekana sahiptir. Bu cam kutunun etrafına, hem güneş kontrolünü sağlamak, hem de yeşil ile anılan, bütünleşen bir dini yapı karakteri elde edebilmek için yeşil bir kabuk giydirildi. Bu yeşil gömlek, cam ibadet mekanının çevresini yere değmeksizin kuşatıyor. Bu kuşatma hissi gömleğin zemine çok yakın olması ile daha da güçleniyor. Böylece yapıya girerken ölçeğin değişmesi ve algının keskinleşmesi sağlanıyor. Minare bu yeşil gömleğin içerisinden çıkan beyaz, anıtsallaştırılmış bir çerçeve olarak tasarlandı. Günümüz koşullarında minare artık cami için bir sembol, uzaktan algılanma, okunma aracıdır. Bu çerçevenin en üst noktasına Kuran'ı Kerim'in ilk harfi olan “elif” sembolik olarak yerleştirildi. Geniş açıklıkların geçilmesinde en hafif ve narin sistem olmasından ötürü yapım sistemi olarak çelik seçildi. Düz çatı üzerinde kontrollü şekilde ışık alınabilen dairesel delikler açıldı ve basık kubbeler ile şeffaf kapama detayı çözüldü.
İç ile dış arasında bir süreklilik, geçişlilik kurgulayan cami, enine genişleyen bir tipolojiyi benimsemiş. “İslam mimarisi sükunet içinde harekettir, sınırlılığın berraklığına sahiptir, ifade bakımından mütevazı ve tabiidir, dramatik ya da dayatmacı olmaktan ziyade güzelliğe ve tezyiniliğe yöneliktir.” Turgut Cansever, İslam'da Şehir ve Mimari
Hazİran 2010 - XXI 26
yarışma - camİ
Sükunet İçİnde Hareket
Cami yapısının bir tasarım konusu olarak “yer”den bağımsız, “kendisi olarak” ele alınması, birtakım tercihlerin en baştan yapılmasını da zorunlu kılar. Camiyi cami yapan unsurların yeniden yorumlanması, ancak bunun oturmuş bir plan şemasını zorlamadan yapılması temel düşüncemizdi. Cami gibi kesin ve keskin kuralları olan bir konuda “zamanın ruhu”nu taşıyan bir yapıya ulaşmak konusunda temel yaklaşımımız ana başlıklar halinde şöyle:
Camİ mİmarİsİ üzerİne fİkİr yarışması
cem ilhan, tülin hadi, türkan kahveci aydoğan özsoy (yardımcı)
• İç ve dış mekanın bütünleşmesi, • Dönemin merkezi plan idealini yinelemekten ziyade “enine gelişen” bir tipolojinin yeniden gündeme getirilmesi, • İç bahçe ve mihrap duvarının şeffaflaşarak bütünleşmesi, • Esneklik ve yalınlık,
• Büyük açıklık geçme meselesinin arka plana atılması, • “Örtü” konusunda biçimsel bir ön tercihten bilerek ve isteyerek uzak duruş, • İbadet anına hazırlık ve bunun gerçekleşmesini güçlendiren bir mekansal kurgu, • Işığın tüm mimariyi var edecek şekilde kullanımı, • Aşırıya kaçmayan bir tezyinat. Kütle Düzenİ ve Genel Kurgu Yapının kente verdiği yüz, iki hakim unsur ile ifade bulur. Bunlar artık sembolikleşen düşey minare elemanı ve prizmatik yalın geometrisi ile belirginleşen, enine genişleyen cami kütlesi. Diğer asal unsurlar -gusülhane, abdesthane, imam odası vb- ana kitle etrafında, farklı arsalara göre konumlanabilecek şekilde düzenlenen tamamlayıcı mekanlardır. İç Mekan Kurgusu Yapı kendini farklı mevsimsel döngülere uydurabilme anlamında da öneriler sunar. İç-dış bütünlüğü bu noktada devreye girer. Avlunun bir ibadet mekanı olarak “iç”in bir uzantısı haline gelmesi, onunla bütünleşmesi sağlanır. Böylece cemaatin topyekünlüğü mekansal anlamda da karşılığını bulur. Son cemaat mahali özellikle yaz aylarında adeta eriyerek yok olur, iç ve dış arasında bir eşik olmaktan çıkar.
Caminin gündüz ve gece algılanışı, kabuğunu oluşturan duvarların niteliğiyle değişkenleşir. Çeperin geçirgenliği, gün ışığının filtre edilerek içeri süzülmesini sağlar. İç mekan bu kontrollü ışık ile hacim kazanır. Geceleri ise “iç”in aydınlığı geçirgen çeperden yayılarak “dış”a imada bulunur.
Örtü Strüktürü ve Endüstrİyel Üretİm Çatı örtüsünün tek belirleyici unsur olmasından özellikle kaçınılır. Örtüde çeşitlenme ve strüktür olanakları sağlanması, cami örtüsünün yerel koşul ve tercihler doğrultusunda çeşitlenebilmesini sağlar. Kısacası örtünün kendisi cami kurgusunu tek başına belirlemez. Bu bağlamda hangi biçim kullanılırsa kullanılsın örtüyü çift cidarlı, termal bir kabuk oluşturur. Prefabrike modüllerden oluşan kabuk hızlı, hafif ve ekonomik çözümler sunarak, en başta değinilen zamanın ruhu da strüktüre yansıtılmış olur.
JÜRİ RAPORU Camide avlu anlayışını en iyi yorumlayan projelerden olması yanı sıra başarılı ve yalın mimari çözüme ulaşması oldukça olumlu bulunmuştur. Önerdiği modüler kurgu, çatı örtüsünde farklı formların kullanılabilir olması cami mekanı ile avlu arasındaki şeffaflaşan ve dönüşen ilişki olumlu görülmüştür. Aynı doğrultuda yere bağlı olmaması, fikri ortaya koyan anlamlı bir analiz sürecinin bulunmaması diğer olumlu yönler olarak bulunmuştur. İç ve dış mekan arasındaki tanım eksikliği, kadın mahfiline çıkan ilişkideki zorluk ve tanımsızlık eleştirilmiştir.
27 XXI - HAZİRAN 2010
Tezyİnat Tasarımın bütününde tezyinatın dengeli bir düzeyde tutulması ve duvar elemanlarının parçası haline geldiği bir yorum hedeflenir. Bu bağlamda özellikle mihrap yönündeki duvar şeffaflaşarak bahçe ile bütünleşir. Tabiatın kendisi ibadet edilen ortamın bir parçası haline gelir. Duvarda tek bir prefabrike modüler elemanın farklı yönlerde dizilmesi ile zengin bir tezyinilik ve ışık birlikte elde edilir.
yarışma - camİ
Esneklİk Cami ve ek yapıları, farklı arsa geometrilerinde konumlanabilme, büyüyebilme ve programsal açıdan ek alabilme açısından zengin konfigürasyonlar sunar. Çeperi oluşturan geçirgen duvar, caminin konumlanacağı ana ulaşım arterlerine istenen noktadan açılabilir. Camiyi oluşturan ana modül, çoğaltılarak farklı plan şemalarına zorlanmadan ulaşabilmeyi sağlar. Enine büyüme kararı bu çoğaltma modülasyonunda da sürdürülür.
Sokak camisi, maddi dünyadan manevi olana doğru önerdiği geçişle camiyi gündelik kent yaşamının bir parçası haline getirmeyi hedefliyor. Türkiye'de yetmiş milyon insana yetmiş binden fazla geleneksel anlayışla üretilmiş cami düşmesi üzücü bir gerçek. Bu konuda düşünce kalıplarını aşmaya çalışan bir tasarım amaçlandı. Tasarımın asıl amacı cami mekanının niteliklerini yeniden sorgulatmak. Bu sorgulama sonucunda cami fikrinin özüne ulaşılmaya çalışıldı. 50'li yıllardan bu yana süregelen çarpık ve hızlı kentleşme sonucu, mimari ve teknik hizmet alınmadan yapılan camiler etrafımızı sardı. Kentle ilişkisi ve işlevi çevredeki örneklere bakılarak yeniden ele alınan caminin, toplumun bir araya gelebileceği bir toplanma mekanı halini alması amaçlandı.
Hazİran 2010 - XXI 28
yarışma - camİ
SOKAK CAMİSİ
Camİ mİmarİsİ üzerİne fİkİr yarışması
bahadır altınkaynak, tevfik mehmet aydın zeliha kaya (yardımcı)
Mevcut camilerin parklarda, meydanlardaki yalnızlığı günlük koşuşturma içerisindeki kullanıcılar tarafından kullanılmasını engellemekte. Tasarım, sokağın içinde kent hayatıyla birebir ilişkili bir avlu aracılığıyla günlük hayatı avluya, ibadeti günlük hayata sokmak amacında. Cami yoğun kent dokusu içerisinde günümüz koşulları da göz önünde bulundurularak (konut, ticaret ) 45x20 m'lik parsele sığacak biçimde tasarlandı. Kullanıcıyla orantılı boyutu ve ihtiyaç programı, caminin günlük yaşantı içinde daha çok insana ulaşabilmesini ve canlı kalabilmesini sağlıyor.
SOKAKLA BÜTÜNLEŞMİŞ, KENTSEL MEKANA KATILAN CAMİ Sokak kütlesi, avlu ve namazgah olmak üzere üç ana bölümden oluşan sokak camisi, sokaktan iç kısımlara gidildikçe maddi dünyadan manevi hayata olan yolculuğa vurgu yapmakta. Kafe ve kütüphane işlevlerini barındıran sokak kütlesinin zemin kotundaki geçirgenliği, maddi hayatın mekanı olan sokaktan camiye ulaşımı rahat hale getiriyor. Sokağa ve avluya açılabilen kafenin farklı kullanıcı gruplarının buluşabileceği bir mekan olması düşünüldü. Avlu ise sadece cami cemaatine hizmet eden mekan olmaktan çıkarılıp sokakla bütünleşerek kentin nefes alabileceği bir yer haline getirildi. Üst kottaki kütüphanenin yoğun kent dokusu içerisinde sokaktan ayrılıp avluyla bütünleşen bir yapısı olması sağlanırken ıslak mekanlar ise bu kütlenin bodrum katında ele alındı. Caminin kutsal bir mekan oluşunu öne çıkaracak bir tasarım prensibi benimsendi. Taşıyıcı sistemin açıkça okunabildiği, işlevini yitirmiş elemanlardan arındırılmış bir mekan tasarlandı. Her alanda değişen toplumun camiyi yeniden değerlendirmesini sağlayacak ibadet mekanı, camileri modern hayatın vazgeçilmez bir parçası haline getirmekte.
JÜRİ RAPORU Sokak camisi fikri gerçekten günümüz adına yaratıcılığı olan, cami fikrini abartmadan yerleşik alanda kendisine yer bulan bir çözümlemeyi anlatmaktadır. Bu doğrultuda araç ve yaya ulaşımının oluşturduğu kanal mekanı cami avlusuna başarıyla taşıyan, avluyu gerektiğinde meydanlaştıran giderek bu bağlamda caminin ibadet mekanını yalıtan ancak, orada olmayı da sağlayan oldukça olumlu bir çözüm sunulmuştur. Projede de belirtildiği gibi sokağa bir avlu ya da meydan ile eklemlenen bu öneri doluluk, boşluk ve oran dengeleri kurularak farklı yerlerde uygulanma şansına sahiptir. Cemaatin genleşmesine de fırsat tanıyan bu tasarım önerdiği lokal, kütüphane gibi fonksiyonlarla güçlenmekte ve yalıtılmış mekanla kurgulamaktadır.
yarışma - camİ
maneviyat arasındaki ilişkiyi sokaktan başlayarak anlamlı bir biçimde
29 XXI - HAZİRAN 2010
Bütünsel ve karmaşıklığından arındırılmış yeni bir cami arayışında olan proje, yatay ve düşey düzlemler için esnek bir kurgu öneriyor. Soru 1: Geçmişten günümüze kadar gelen cami yapısı, üzerine fazlalıklar bindirilerek gittikçe karmaşık hale getirilmiştir. Acaba bu karmaşık yapı ile özünde şiirsellik-basitlik-sadelik ve huzur yatan “namazgah”ın düzlemler duygusu bir araya getirilerek bir arakesit oluşturulabilir mi?
Hazİran 2010 - XXI 30
yarışma - camİ
DÜZLEMLER KURGUSU
Soru 2: Bu arakesitten bütünsel bir mekan elde edilebilir mi? Bu bütünsel mekanın getirdiği esneklik ile “cami” ibadet dışında sema gösterisi, ilahi dinletisi, mevlit, musiki, köy toplantıları gibi başka amaçlar için de kullanılabilir mi?
Camİ mİmarİsİ üzerİne fİkİr yarışması
ibrahim eyüp olcay ovalı eyüp (yardımcı)
Soru 3: Bu arakesitten bütünsel bir mekan oluştururken geleneksel şema da yeniden okunabilir mi? Giriş, girişin tam karşısındaki mihrap ve girişin arkasında kalan son cemaat yeri gibi en temel geleneksel şema, uzun bir mihrap duvarı, girişin ve son cemaat yerinin yana alındığı dolayısıyla herkesin mihrap duvarına paralel yan yana saf tuttuğu, iç ile dışın birbiriyle ilişkili duruma getirildiği, yeni bir şema sağlanabilir mi?
Soru 4: Bu arakesit ile gelenekte olan bazı cami figürlerinin (minare-mihrap-mimber gibi) basit, sade ve yapısal olarak yapının kendinde çözülmesine, aynı zamanda esnekliğe, geniş açıklık geçme gibi sorunlara, istenilen bölgede araziye ve çevreye uyarlanmasına yeni bir çözüm geliştirilebilir mi?
1 DÜŞÜNSEL VE İŞLEVSEL OLUŞUM 1A Namazgahların özünde yatan düşünce Bir yer düzlemi ve bir mihrap duvarı ile oluşturulan namazgah, özünde mekansız da mekanlar yaratılabileceğini gösterir. Sadece düzlemlerden oluşur. Şiirsel bir dili vardır. Her yere uygulanabilirliği önemlidir. Hızlı ve pratik yapılabilir. Kendi içinde etrafıyla bir bütünü oluşturur. Ve etrafını -araziyi- içine alır. Dünyayla iç içedir. Ayrıca boşluğuyla farklı amaçlı kullanımlara da izin verir. 1B Bütünsel tek bir mekan elde etmek Geleneksel cami planlarında cami, iç avlu bir de dış avlu vardır. Yeni okumada ise avlu ve cami birdir. Uzun bir mihrap duvarı ve önündeki alanda herkes bu mihrap duvarına paralel hale gelerek bütünsel bir alan yaratılmakta. Kapalı hacmin duvarları birbirinden kopuk olarak bu alana yerleşir ve sadece zeminde iz belirler.
İç-dış akışını kesmeyerek bütün bu mekan, ibadet dışında sema gösterisi, ilahi dinletisi, mevlit, dua, kültürel gösteriler gibi farklı kullanımlara da olanak verebilir.
2B İstenilen boyutta üretilebilmesi Sistem bir grid (9x9 m) üzerine oturduğu için istenen metrekarede oluşturulabilmekte. İstenilen yeri kapatılabilmekte istenilen yeri açılabilmekte. 2C Yön tarifleme - işaret - geniş açıklık ve korunaklılık Düşey düzlemi oluşturan duvarlardan bazılarının yükseltilerek hem yön tayin etmesi hem de geniş açıklığın geçilebilmesi için taşıyıcılığı oluşturmasıyla iki işlev birden sağlamakta. Fazladan bir yön tarifleyici minare yapmaya gerek kalmamakta.
Oluşturulan saçak ile son cemaat yeri her türlü iklimsel koşuldan korunaklı hale getirilebilmekte. 4 MİSTİKLİK VE TANRI İLE BAŞBAŞA KALABİLME OLUŞUMU Tüm düzlemler birbirinden kopuk oluşturulabildiği için çeşitli ışık oyunları hem içeride hem de dışarıda daha huzurlu ortamlar hazırlayabilmekte. Kopuk parçaların arasından alınan ışık ile gün ışığından daha fazla yararlanılabilmekte. Mihrap duvarının dibindeki su havuzu ise daha huzurlu bir alan oluşumuna hizmet etmekte. JÜRİ RAPORU Geleneksel cami plan şemasından yola çıkan öneri, yeniyi ve günceli yakalama adına bu bağlamda doğru bir yoruma ulaşmıştır. Dolayısıyla sade, işlerliği olan, başarılı bir plan şemasına sahiptir. Yere bağımlılık sorununu aşan, buna ilişkin farklı formları öneren, doğru bir analiz sürecine temellenen avlu sisteminde çözülmesine rağmen yakın
1E İşlevler kurgusu Geleneksel camilerde ıslak hacimler avluyla doğrudan ilişkilidir. Yeni okumada bir duvar içinde gizlendi ve avludan kısmen koparıldı. Daha hijyenik koşullar sağlandı. Mevcut camilerde insanlar
3 EKOLOJİK OLUŞUM Gök düzlemini oluşturan çatı düzleminde açılan yırtıklar sayesinde içerideki istenmeyen koku ve sıcak havanın dışarı atılması sağlamakta. Çevre duvarları araziden çıkan taşlarla gabion duvar
çevresiyle kolay ilişki kurabilen bu çalışmada avlu ya da son cemaat yerinin cami dışındaki fonksiyonu verilen desenlerde abartılmış olsa da (sema gösterisi gibi) kendi kendine sorduğu sorulara olumlu yanıtlar projede verilmiştir. Son cemaar yeri ile avlu fonksiyonları açısından var olan belirsizlik eleştirilmiştir.
31 XXI - HAZİRAN 2010
1D İç ve dış mekanlar arasındaki ilişki Geleneksel camilerde bir iç mekan bir de dış mekan vardır. Ve bu iki hacim arasındaki görsel ilişki belirli bir düzeydedir. Yeni okumada ise birbirinden kopuk duvarların birleşimleri cam yüzeylerle oluşturuldu. Bunun sayesinde iç mekan ile dış mekan hem birbirinden kopuk hem de birbirinin içine geçmiş, kaynaşmış durumda. İç ile dış arasında akışkanlık yaratılmaya çalışıldı.
2 YAPISAL OLUŞUM 2A Her yere uygulanabilirlik Yeni öneri özünü “namazgah”tan aldığı için yer düzlemi - düşey düzlem ve gök düzlemlerinden oluşmakta. Bu da yeni bir esneklik getirmekte. Her parça birbirinden kopuk olduğu için konumlanacağı alana ve araziye göre şekillenebilmekte.
yapılarak geri dönüşüm sağlanmakta. Diğer duvarlar ise brüt betondan ve üzerinde de kalıp izlerini göstererek sürekli ve gerçekçi olacak. Dolayısıyla üzerinde fazladan bir kaplama yapmadan -tek seferde daha ekonomik oluşturulabilecek.
yarışma - camİ
1C Yeni bir işlev şeması Geleneksel cami planlarında mihrap duvarı camiye girişin tam karşısındadır. Son cemaat yeri ise girişin arkasında kalır. Yeni okumada ise camiye giriş yandandır. Dolayısıyla son cemaat yeri yana alınarak herkesin mihrap duvarına ve cami içindeki imama hakim olabilmesi sağlanmakta. İslamiyet'in ilk yıllarında olduğu gibi herkes mihrap duvarına paralel saf tutabilmekte.
ayakkabılarını içeriye taşırlar. Yeni planda ise giriş duvarındaki gizli alana koyarak içeri girmekteler, dolayısıyla koku sorununun önüne geçilmiş oluyor.
yapı - ofİs - kocaelİ Hazİran 2010 - XXI 32
fotoğraflar: Cemal Emden
Makİne ofİS Bir peynir dilimi gibi eğime oturan Turkcell Ar-Ge binasının mimarları Hasan Çalışlar ve Kerem Erginoğlu, yapının programını da bu eğime göre yerleştirmişler. Hülya Ertaş
Turkcell Ar-Ge
erginoğlu & çalışlar
he: Binanın yer aldığı alan oldukça tanımsız, bağlamı bulanık, hemen hemen hiçliğin ortasında. Bu durum tasarıma nasıl yansıdı? Hasan Çalışlar: Genel olarak Gebze Tübitak Araştırma Merkezi Teknoloji Serbest Bölgesi bir hiçlik alanı. Ancak bu arsanın yanındaki IBTECH binasını Cem Sorguç'un tasarlıyor olduğunu biliyorduk, ondan rica ettik, bize projeyi gösterdi. Cem'in binayı nereye yerleştireceğini iyi-kötü kestirdik o sayede. Dolayısıyla tam anlamıyla bir hiçlik içinde değildik, en azından yan parselde gelecekte olacak olan doluluk ve kütle yüksekliği konusunda bir fikrimiz vardı. Bu en azından
bize binanın konumu ve manzara yönelimi üzerine küçük bir röper sağladı. Diğer yandan o tanımsızlık içinde dedik ki “Madem ki burası tanımsız, boş bir arazi, bizim binamız da bu arazinin devamı olsun.” Tabi ki parsel bazında çalıştığınız zaman Türkiye'de sizin kullanacağınız belirli imar hakları var. Bu eğimli arazide imar hakları bize, binayı üzerine oturttuğumuz kotun üzerine 16,50 m'lik yükseklik veriyordu. Biz de o yüksekliği manzaraya açılan ön tarafta kullanmaya, araziyi biraz yol kotundan düşürmeye karar verdik. Önce arazinin maketini yaptık, üzerinde gerçekleştirdiğimiz birtakım kütle denemeleri sonrasında bir peynir dilimi gibi bir kütle koyduğumuzda nasıl olacağını araştırdık. O peynir dilimini sonra yandan, ortadan, kenardan oyduk;
karşı sayfada Yapının alt kottaki yoldan görünümü bu sayfada solda: Yan cephedeki açıklıklar altta: Üst kottaki giriş ve yeşil çatı altta ortada: Yan cephe en altta: Ofis alanlarının yer aldığı alt kottaki cephe
yapı - ofİs - kocaelİ 33 XXI - HAZİRAN 2010
girişini nasıl yapacağımızı tartıştık. Böylelikle kütle ortaya çıkmış oldu. Bütün bu inşaat için araziden çalacağımız alanı da bir şekilde araziye geri vermek amacıyla bir yeşil çatı önerisi getirdik. Çatıyı arazinin bir parçası haline getirince, bina da hiçliğin devamı oldu. Bu durumda çatının yeşil olması, yukarıdan ışık alması, iç mekanların doğuya açılması, bütçe sebebiyle sonradan yapılmayan güneş kontrolü sağlayan açılır-kapanır perde sistemi, yine bütçe nedeniyle iptal edilen fotovoltaikler gibi öğeler bizi bir yeşil bina tasarımına yöneltti. İlk başta yeşil bina yapmak ya da LEED sertifikası almak gibi bir hedefle yola çıkmadık, ne de işverenin böyle bir talebi oldu. Biz konuya daha geometrik ve pragmatik yaklaştık.
HAZİRAN 2010 - XXI 34
yapı - ofİs - kocaelİ
he: Aslında topoğrafyanın kendisi programın yerleştirilmesinde çok belirleyici bir rol oynamış. Kesitte sosyal alanlar, sirkülasyon ve ofis ayrımının eğimle ilişkisi çok net. kerem erginoğlu: Evet, biz zaten onu hedefledik. Bu ofis binasının bir makine gibi iyi çalışması, belli sayıda insanın içine sığması gerekiyordu. Diğer yandan da buradaki parselasyondan kaynaklanan yönlenme doğruydu, aşağıda İzmit Körfezi'ni görüyor olmak da iyi bir manzara sunuyordu. hç: Binanın topoğrafyayla ters düşmemesini genel olarak tercih ediyoruz, Turkcell Ar-Ge binasıysa topoğrafyanın çok suyuna gidiyor. Programın yerleşimiyse o ofisi kullanacak kurumun stratejileriyle değişebiliyor, daha az kurumsal ya da daha rahat işler yapan bir işkolundaki bir firmaya ofis tasarlıyor olsaydık belki o sosyal alanlar ofisin içinde herhangi bir noktada, çalışanların her an onunla ilişki içinde olacağı şekilde olabilirdi. Ama burası bir teknoloji firmasının ar-ge faaliyetlerini yürüteceği bir ofis, bir anlamda bir laboratuvar. Orada daha tanımlı zonlar tercih ettik, bunun kararını da kurumla birlikte aldık tabi. he: Burası 24 saat çalışılabilen bir ofis. Nasıl bir senaryo öngördünüz çalışanlar için? ke: Sürekli çalışanların yanı sıra yarı-zamanlı çalışan, proje bazlı çalışanlar var. O süre içinde onların tüm yaşamları burada geçebiliyor. hç: Aslında 24 saat burada çalışılması zorunlu değil ama bir projeyle uğraşan birisi burada 24 saatini geçirebiliyor. Akşam yedide kalkan servisi kaçırırsa ve arabası yoksa buradan hiçbir yere gidemez. Geç saatlere kadar ofiste çalışmış olanların kent merkezlerindeki evlerine gitme zorunlulukları olmasın istedik. Uyuma birimleri, koşu bantları, film izlenebilecek bir alan, sauna, vs derken yapının bir kısmı neredeyse mini bir otel haline geldi. Üst kotta, girişteki kollardan birini bu alan için, diğeriniyse toplantı ve konferans işlevleri için ayırdık. he: Yapının üst kottaki girişi hem yeşil çatısı hem de basamaklı toplanma yeriyle dışa açık bir hayat olacakmış izlenimi veriyor, ama alt kottan yapıya bakınca çok yansımalı cam yüzeyi nedeniyle binanın yaşayıp yaşamadığı dahi okunmuyor.
yapı - ofİs - kocaelİ HAZİRAN 2010 - XXI 36
hç: Size verdiğimiz fotoğraflardaki cepheler oldukça saydamdır, o fotoğraflardan sonra camları değiştirdi Turkcell. Bizden habersiz cephe malzemesini değiştirdiler. Orijinal tasarımda camların önünde, otomatik sensörlerle çalışan bir güneş kırıcı sistem vardı, binanın mekanik hesaplarını da bu sisteme göre yaptırdık. Ancak inşaat aşamasında bu sistemi yapmadılar, binaya yerleştikten sonra da çok güneş geliyor olmasından şikayetçi oldular. Biz de projelerde olan sistemi hala yapmamış olmalarından kaynaklandığını belirttik. O sistemi kurmaktansa biri camları değiştirtmiş. Bu projeyi yaparken üç tane müteahhit değiştirdiler, her katı başka müteahhit yaptı.
önceki sayfada Sosyal alanlarla ofisler arasındaki sirkülasyon alanı bu sayfada Ofisler; fotoğraflar: Gürkan Akay
he: Yan cephelere ise ana karakterini kulağı andıran açıklıklar veriyor. ke: Her yönden gelen ışığın bodrum katlara doğru inmesini amaçladık. Yukarıdan ışık aldığımız boşluğun yanlardan da -hem güneyden hem de kuzeyden- ışık almasını istedik. Biraz at gözlüğünü andıran biçimlerinin nedeniyse yan tarafta başka binalar yapılacağı varsayımıyla bakılan açıların daha kontrollü olmasıydı. İçe dönüklüğü sağlaması için öyle bir yöntem seçtik.
erginoğlu & çalışlar Kerem Erginoğlu 1990 yılında Mimar Sinan Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi'nden lisans, 1996 yılında yüksek lisans derecesini aldı. Hasan Çalışlar Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nden mezun olduktan sonra, yüksek lisans çalışmasını Yıldız Teknik Üniversitesi'nde yaptı. 1993'ten bu yana mesleki çalışmalarını Erginoğlu & Çalışlar Mimarlık adı altında sürdüren ikili, MSGSÜ'de proje dersleri vermekteler.
zemin kat planı
HAZİRAN 2010 - XXI 38
Yapı - ofİs - kocaelİ
proje adı: Turkcell Ar-Ge mimari tasarım: Erginoğlu & Çalışlar tasarım ekibi: İ. Kerem Erginoğlu, Hasan C. Çalışlar, Okan Bayık, Romain Cadoux, Işık Süngü, Barış Yüksel, Türkan Yılmaz işveren: Turkcell adres: Gebze, Kocaeli proje tarihi: 2007 yapım tarihi: 2008 yapım türü: Betonarme yapım: Baytur, Kinesis proje yönetimi: Entegre Mühendislik statik proje: Fuji Mühendislik mekanik proje: Beta Teknik elektrik proje: Enmar aydınlatma tasarımı: Yıldız Ağan kapalı alan: 8.100 m2
a-a kesiti
giriş cephesi (batı)
1. kat planı
ofis cephesi (doğu)
yapı - ofİs ve konut - şenzen Hazİran 2010 - XXI 40
fotoğraflar: Shu He
yatay gökdelen Steven Holl Architects'in Şenzen'deki projesi Vanke Merkezi, zemin seviyesini kamusal alana ayırıp sekiz ayak üzerinde yükselerek havada asılıymış izlenimi veren bir yatay gökdelen. Steven Holl Architects
Vanke merkezİ
steven holl archıtects
Bir tropik bahçe üzerinde asılı duran bu yatay gökdelen -Empire State binası kadar uzun bir yapı bu- Vanke şirketinin genel müdürlüğünü, ofis alanlarını, konutları ve bir oteli tek bir vizyonda birleştiriyor. Büyük yeşil kamusal alanın altındaysa bir konferans merkezi, spa ve otopark yer alıyor. Sekiz ayak üzerinde desteklenerek yükselen bina, artık çekilmiş olan bir denizde yüzüyormuş gibi görünüyor. Her biri belirli bir programa göre düzenlenmiş birçok küçük yapı inşa etmektense 35 metrelik yükseklik sınırının hemen altında büyük bir yapının havada asılı durmasına karar verdik. Bu kararı, daha alçak binalardan oluşan çevredeki yapılaşma üzerinde Güney Çin Denizi manzarasına hakim olmak ve zemin kotunda olası en geniş açık kamusal mekanı oluşturmak adına aldık.
Gelişmiş strüktür ve inşaat teknolojileri, Şenzen'e yeni bir kentsel katman ekleyen yeni bir mimariye olanak tanıdı. Birbirlerinden neredeyse 50'şer metre uzaklıklarda konumlanan sekiz çekirdek üzerinde asılı duran bu yatay gökdelen, asma köprü teknolojisi ve yüksek dayanımlı beton iskeletin sofistike bir şekilde bir araya getirilmesiyle gerçekleştirildi; sonuçta ortaya kirişsiz bir strüktür çıktı. Bu havada asılı strüktürün altındaki cam küpler, diğer adıyla Şenzen Pencereleri, aşağıdaki gür tropik peyzaja 360 derecelik manzara açıları sunan cephelere sahip. Binanın tüm uzunluğu boyunca süren bir kamusal yürüyüş yolu önerilerek otel, konut alanları ve ofis kanatları birbirine bağlanmış oldu. Havada asılı strüktür, deniz ve kara esintilerinin kamusal bahçeler içinden geçmesine olanak tanıyor. Brezilya'daki Roberto Burle Marx'ın bahçelerinden esinlenilen peyzajda, havuzlar ve yürüyüş yollarıyla çevrelenen yeşil tepelerde restoranlar ve kafeler yer alıyor. Çiçekli tropik bitkilerin oluşturduğu bu peyzaj içinde yapılan bir gece yürüyüşü, yasemin kokularıyla
karşı sayfada Yatay gökdelenin manzaraya açılan kolları
solda: Program şeması altta ve en altta: Zemin kotunu boş bırakan yapının peyzajla ilişkisi
yapı - ofİs ve konut - şenzen
bu sayfada
41 XXI - HAZİRAN 2010
yukarıda asılı duran strüktürün altındaki renkli ışıltıların karışımını sunuyor. Peyzajın altında ise çeşitli yarı-kamusal işlevler konumlanarak yaşayan mekanlar yaratılıyor. Büyük bir konferans merkezi içinde 400 kişilik, alüminyum köpükten bir oditoryum bulunuyor. Açık ve kapalı havuzları bulunan spada, devasa tablolar gibi duran 4,8 metre yüksekliğindeki döner kapılar ve renk değiştiren bir bar da yer alıyor. Koyu çivit mavisi tavan, elle uygulanmış altın rengi yapraklarla bezeli Çin kırmızısı duvarlarla tezat oluşturuyor. Sürdürülebilir bir 21. yüzyıl vizyonuna uygun olarak bina ve peyzaj birçok yeni sürdürülebilir özellik barındırıyor. Gri su sistemiyle beslenen soğutma havuzları sayesinde bir mikro-iklim yaratıldı. Binanın güneş enerjisi panelleri bulunan yeşil bir çatısı var ve çoğunlukla bambu gibi sürdürülebilir malzemeler kullanılarak inşa edildi. Binanın cam cephesi gözenekli panjurlarla güneşten ve rüzgardan korunuyor. Vanke Merkezi, serbest peyzajda geçirgen bir mikro-iklim yaratan bir 21. yüzyıl mimarisi.
Yağmur suyu yönetimi / Isı adası etkisi
yaratmak için cama ikinci bir kat perfore alüminyum panjurlar asıldı.
Zemin düzleminin büyük bir kısmı, yer seviyesinin altında ve
Bu iki katman arasında kalan boşluklar, soğuk havayı binanın alt
Vanke Merkezi, Çin'de gerçekleştirilmiş ilk LEED Platin sertifikalı
üzerindeki mekanlarının üstündeki çatıyı oluşturuyor. Bitkilendirilen
kısmından içeri alarak ve sıcak havayı çatıya yakın bir noktadan
bina.
bu çatı alanlarının, tıpkı doğal toprak gibi yağmur suyunu
dışarıya vererek, taşınımlı baca etkisi yaratıyor. Bu perfore hava
emebilmesi için, çökük bahçeler, avlular, göletler ve yeşil tepeler
panjurlar kapalı pozisyondayken temel güneş koruyucu olarak
Vanke Genel Müdürlüğü'ndeki Yenilenebilir
yağmur suyunu düzenleyen ve tekrar dağıtan bir sirkülasyon sistemi
çalışıyor. En azami yükte %70'e yakın güneş enerjisi kazanıyor,
malzemeler
oluşturuyor. Bitkilendirilmiş alanların yanı sıra, geçirgen kaldırımlar;
ancak perfore yapısı sayesinde %15 gibi bir oranda ışık geçirgenliği
Yüksek ölçüde yenilenebilir olan ve Çin'de kolaylıkla bulunabilen
yerel taşlar, sıkıştırılmış çakıllar, boşluklu kaldırım taşları, çim taşı,
sağlıyor. Tropik iklimin güneş ışığı yoğunluğuna maruz bırakılarak,
bir malzeme olan bambu, Vanke Genel Müdürlüğü içinde kapılar,
sıkıştırılmış kumdan kaldırım taşları kullanıldı. Bu bahsettiğimiz
alan ölçümleri yapıldı. Bu hesaplamalar, kapalı pozisyondayken %15
zemin döşemeleri ve mobilyalarda kullanıldı. InterfaceFlor'un
elemanların; ikincil oluklar yağmur suyunu çeşitli göletlerle bataklık
ışık geçirgenliğinin gündelik ofis faaliyetlerini gerçekleştirmek için
karo halıları açık ofis alanlarında kullanıldı. Bu halı yalnızca geri
çimleri ve lotuslarla bitkilendirilmiş ıslak arazilere yönlendirmeden
yeterli olduğu ve çoğu (%75) mekanın ek bir yapay aydınlatmaya
dönüştürülmüş malzemelerden üretilen bir halı değil, aynı zamanda
önce yağmur suyunun önemli bir kısmını tutması planlanıyor. Bu
ihtiyaç olmadığını gösterdi. Ofis ölçeğinde dışardaki panjurla,
üreticisinin zarar görmüş halıları toplayarak geri dönüşümünü
sistemler bir bütün olarak; filtreleyen, havalandıran ve sulayan
iç mekan gölgelikleri, havalandırma ve aydınlatma sistemleri,
sağlamasıyla beşikten-beşiğe sürdürülebilir bir ürün. Ahşaplar
biyolojik bir drenaj gibi işliyor. Binada bakım ya da sulama için,
ortamdaki ışık seviyesi, güneş ışığı kazanımı ve ortam sıcaklığını
dahil tüm boya bitişleri ve yapıştırıcılar ya hiç ya da çok az oranda
hiçbir şekilde içme suyu ya da şehir suyu kullanılmayacak.
dengeleyen birçok iç ve dış sensörlerle kontrol ediliyor. Birçok ofiste
SÜRDÜRÜLEBİLİR ÖZELLİKLER
bireysel aydınlatma ve ışık kontrolü mevcut.
VOC (önemli sağlık ve çevre sorunlarına neden olan uçucu organik bileşikler) içeriyor. Vanke Genel Merkezi'nde Nysan firmasının VOC
Bölgesel bağlantı
ve PVC içermeyen GreenScreen adlı gölgelik sistemi kullanılıyor. Bu
Alana 500 metre yakınlıkta iki otobüs durağı yer alıyor. Bisiklet
İç mekandaki çevresel kalite
ürün yalnızca kullanım ömrü boyunca gaz üretmemekle kalmıyor,
parkı, elektronik park ve şarj istasyonları da düşünüldü. Projede
Yukarıda bulunan yapının zemini dallanmış bir dokuyla yerden
aynı zamanda geri dönüştürülmesi ya da atık sahalarında doğaya
bütün atıklar toplanıyor ve geri dönüşüm için ayrıştırılıyor. Organik
koparak okyanus, dağ ve çevredeki peyzajı rahatlıkla izlemeye
karışması çok kolay ve hızlı bir malzemeden üretiliyor.
bileşiklerin peyzajda gübre olarak kullanılması planlanıyor.
olanak sağlıyor. Hakim okyanus (gündüz) ve dağ (gece) esintileri
Sürdürülebilir arsa
Su verimliliği
kumanda edilebilir pencereler, özellikle soğuk aylarda iç mekanlar
Binanın arsası ıslah edilmiş, stabilize bir alanda yer alıyor ve
Projede içme suyunu korumak adına; debisi düşük, verimliliği
için doğal havalandırma ve çapraz esintiler sağlıyor. Şenzen'de
belediyenin sel suyu yönetim sisteminin bir parçasını meydana
yüksek tesisat tercih edildi. Atık sular tuvaletlerin sifonlarında
dış mekan koşulları Kasım'dan Mart'a kadar sakin ve yapının
getiriyor. Gölcük birçok komşu dereye bağlanan bir biyolojik su
kullanılıyor. Kuru tuvalet atıkları da ayrıca ayrıştırılıyor.
büyük bir kısmında (konut alanlarında tamamında) pencerelerle
yapının altından ve içinden dolaşıyor. İki metre büyüklüğünde
sağlanan havalandırma, mekanik havalandırmanın yerini alabilecek
HAZİRAN 2010 - XXI 42
yapı - ofİs ve konut - şenzen
yatağı ya da bekletme havuzu işlevi görüyor. Peyzaj mimarisinin bir parçası olarak, belediyenin sel yönetimi için geliştirdiği setli ve sert
Enerji verimliliği
durumda. Yılın bu zamanlarında -en azından %60'ında- mekanik
zeminli peyzaj yeniden tasarlanarak yumuşak ve bitkilendirilmiş
Yıl içinde güneş ısısından yararlamak için yapının 26 yüzünün her
havalandırmanın tamamen kapatılabileceği öngörülüyor. Böylelikle
bir halice dönüştürüldü. Geri kazandırmayı amaçlayan ekolojik
biri için hesaplamalar yapıldı ve panjurlar güneşin yönlenmesine
yıllık enerji harcaması metrekare başına 5 kW/saat olacak.
anlayışla, mevcut eko-sistemi devam ettiren Vanke Merkezi, toprak
göre ayarlandı. Panjurların bir kısmı yatay olarak yerleştirilirken,
Çatı bahçeleri, çökük bahçeler, her katın sonundaki balkonlar
tarafından emilmeyen yağmur suyunu, erozyonu ve konvansiyonel
bir kısmının farklı boyutlarda açıklıkları var. Bazı hava delikleri
ve teraslar, peyzajı içeri sokan bir mikro-iklim ve pasif yollarla
gelişim yollarından kaynaklanan çevresel zararları en düşük
ise sensörlerle kontrol ediliyor ve güneşe göre açılıp kapanıyorlar.
soğutulan mekanlar yaratıyor. Doğal havalandırmanın yanı sıra,
seviyede tutuyor. Bu, doğal çevreyle karmaşık bir mühendisliğin
Boydan boya cam cephe bütün iç mekanlara gün ışığının gelmesini
filtrelenmiş hava bütün mekanik sistemlere eklenmiş durumda ve
duyarlı bir şekilde birbirine geçtiği bir yapı ve peyzaj projesi. Binayı
sağlıyor. Projedeki camlara son teknoloji ürünü yüksek performanslı
iklimlendirmeyle iç mekandaki CO2 değerleri havayı taze tutmak
yer düzleminden kopardığımızda; açık, kamu tarafından erişilebilir
işlemler uygulandı. Bu uygulamalar geleneksel cama oranla bazı
adına sürekli takip ediliyor. Bir ısı koruma ünitesi, kirlenen havayı
bir park, kapalı ve özel bir topluluğa hizmet etmektense, sosyal
avantajlar sağladı. Örneğin, bu sayede cam daha iyi ışık geçirgenliği
taze havayla değiştiriyor ve soğuk havanın kaybolmasını engelliyor.
bir mekan oluşturuyor. Arazi yaklaşık 60 bin metrekare ve bunun
sunuyor ve bu da daha iyi doğal ışık ve daha düşük güneş ısısı
45 bin metrekaresi yeşillendirildi. Dahası, ana binanın çatısının
geçirgenliği sağlıyor. Bu sayede soğutma için daha az enerji sarf
Yenilenebilir enerji/yeşil güç
(yaklaşık 15 bin metrekare) yeşillendirilmesiyle toplam yeşil alan
edilmiş oluyor. Binadaki iç mekanların %90'ının dış mekana cephesi
Yapının çatısına yerleştirilen 1400 metrekarelik fotovoltaik paneller
arazinin önceki durumuyla neredeyse eşitlenmiş oldu.
var. Bu yüksek performanslı cam işlemine ek olarak, ikinci bir cidar
Vanke Genel Müdürlüğü'nün enerji ihtiyacının %12,5'ini karşılıyor.
yapı - ofİ s ve konut - şenzen HAZİRAN 2010 - XXI 44
önceki sayfada Yapılar altındaki kamusal park bu sayfada üst sırada: Merdiven kovalarının gün ışığıyla ilişkisi üstte ve üstte sağda: Dış mekan peyzaj elemanları suluboya eskizleri, © Steven Holl sağda: Bardaki yüksek kapıların suluboya eskizi, © Steven Holl
işveren: Şenzen Vanke Gayrimenkul Şirketi mimari proje: Steven Holl Architects mimari tasarım: Steven Holl, Li Hu proje şefleri: Yimei Chan, Gong Dong proje mimarları: Garrick Ambrose, Maren Koehler, Jay Siebenmorgen, Christopher Brokaw, Rodolfo Dias, Eric Li proje ekibi: Jason Anderson, Guanlan Cao, Lesley Chang, Clemence Eliard, Forrest Fulton, Nick Gelpi, M. Emran Hossain, Seung Hyun Kang, JongSeo Lee, Wan-Jen Lin, Richard Liu, Jackie Luk, Enrique Moya-Angeler, Roberto Requejo, Jiangtao Shen, Michael Rusch, Filipe Taboada
yarışma ekibi: Steven Holl, Li Hu, Gong Dong, Justin Allen, Garrick Ambrose, Johanna Brazier, Kefei Cai, Yenling Chen, Hideki Hirahara, Eric Li, Filipe Taboada ortak mimari ofis: CCDI iklim mühendisliği: Transsolar strüktür mühendisliği: CABR, CCDI makine mühendisliği: CCDI peyzaj mimarisi: Steven Holl Architects, CCDI perde duvar danışmanı: Yuanda aydınlatma danışmanı: L'Observatoire International
steven holl 1947 Washington doğumlu olan Steven Holl, Washington Üniversitesi'nden mezun oldu. 1976'da Londra'daki Architectural Association'a katıldı ve New York'ta kendi ofisi Steven Holl Architects'i kurdu. Amerika'da ve başka ülkelerde kültürel, kamusal, akademik binalar ve konutlar gerçekleştirdi. Columbia Üniversitesi Mimarlık ve Şehircilik Fakültesi'nde imtiyazlı profesör. Fotoğraf: Mark Heithoff
en kesit maket
HAZİRAN 2010 - XXI 46
yapı - ofİs ve konut - şenzen
boy kesit
çatı planı
yarışma - mİmarlık - konut Hazİran 2010 - XXI 48
YEŞİL KONTEynerler Live the Box yarışmasında finale kalan 15 proje içerisinde yer alan bu tasarım, arsanın iki ucundaki referanslara göre yerleşen bir kurgu ve yeşille bütünleşik bir yaşam öneriyor. Ongun + Çağlayan Mimarlık
live the box
ongun + çağlayan mimarlık
Amerika'da New Jersey/AIA Newark tarafından açılan uluslararası yarışmada, taşımacılık alanında kullanılan konteynerlerden oluşan bir toplu konut fikir projesi istendi. Verilen yapılaşma alanını incelememiz sonucunda güneybatıda iki önemli anayolun birleşmesini ve kuzeybatıdaysa tarihi tren istasyonunun varlığını, alan kullanım kararları üzerinde belirleyici veriler olarak dikkate aldık. Bu noktaları yapı alanına ana girişler olarak kabul ettik ve kuvvetli bir yaya aksı ile birbirine bağladık. Bu yaya aksını da biri tarihi tren istasyonuna, diğeri ana yolların kesişimine doğru yönlenen iki meydanla kestik. Konteynerlerden oluşan yapı kütleleri, yaya aksını bir sarmal niteliğinde saracak şekilde yerleştirildi; böylece yaya aksı, meydanlar ve yapı kütlelerinin birbirleriyle ilişkisi kuvvetlendirilmiş oldu. Yapı kütleleri aralarında iç avlular oluşturarak yeşil alanlarla bütünleşik bir yaşam
hedefledik. Bu iç avlular ise doğrudan ana yaya aksına bağlandı. Doğa ile bütünleşme fikri cephelerde de dikkate alındı; yeşil, nefes alabilen panellerle karbondioksit salınım oranının azaltılması hedeflendi. Aynı zamanda hareketli olarak tasarladığımız bu panellerle dinamik ve devamlı değişebilen bir cephe mantığı oluşturduk. Girişten içeriye doğru kütleler yükselirken merkezde ise en yüksek ve hacimli iki yaşam kütlesi birbirine yüksek bir köprü ile bağlanıyor. Bu köprü hem sosyal alan hem de seyir alanı olarak düzenlendi. Yapı kütlelerinin sarmal şekilde ve kendi içlerinde hareketli yerleşimi sonucunda daha fazla günışığı kullanımı ve hava sirkülasyonu sağlandı. Toplu konut olması nedeniyle farklı plan tipolojileri üzerinde çalışıldı. 1+1, 2+1, 3+1 ve 3+1 (iki kat) olan plan tipleri beraberinde kullanım esnekliğini de getirdi. Proje alanının altı otopark olarak ayrıldı ve bu otoparktan meydanlara bağlantı sağlandı.Tasarımımız yaklaşık 250 proje arasından ilk 15 projeden biri seçilip finalist oldu.
HAZİRAN 2010 - XXI 50
yarışma - mİmarlık - konut
tip2 planları (alçak kütleler)
sonat ongun 1973 İstanbul doğumlu Ongun, Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nden mezun oldu. Talu Mimarlık, Berna Bora Tasarım Atölyesi'nde çalıştıktan sonra 2001-2006 yılları arasında serbest olarak çeşitli projelerde görev aldı. 2006-2008 arasında Mat Mimarlık'ta çalıştıktan sonra Umut Cem Çağlayan ile birlikte Ongun+Çağlayan Mimarlık'ı kurdu.
umut cem çağlayan 1976 Bursa doğumlu Çağlayan Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nden lisans ve aynı üniversitenin Şehir Planlama Bölümü'nden yüksek lisans derecesini aldı. 2000-2002 arasında Geomim, 2002-2006 arasında Toner Mimarlık ve 2006-2008 arasında Mat Mimarlık'ta çalıştıktan sonra Sonat Ongun ile birlikte Ongun+Çağlayan Mimarlık'ı kurdu.
tip3 planları (alçak kütleler)
tip4 planları (yüksek kütleler)
HAZİRAN 2010 - XXI 52
yarışma - mİmarlık - konut
tip1 planı (alçak kütleler)
yarışma adı: Live The Box - International Design Competition konu: Taşımacılık alanında kullanılan konteynerlerden oluşan, New jersey/Newark'ta toplu konut fikir projesi yarışmayı açan kurum: AIA Newark&Suburban, New Jersey /USA mimari: Ongun+Çaglayan Mimarlık ve Tasarım mimari tasarım ekibi: Umut Cem Çağlayan, Sonat Ongun, Ceyhan Çağlayan, Buket Katı arsa alanı: 14.500 m2 inşaat alanı: 11.350 m2
AKSAK RİTİMLİ Bir bütünün birbirinden farklı üç dilime ayrılmasından oluşan Fek oturma birimiyle değişik oturma senaryoları oluşturmak olanaklı. Fek'i tasarımcısı Derin Sarıyer'den dinledik. Elif Esmez
Hazİran 2010 - XXI 54
ürün tasarımı - oturma bİrİmİ
görseller: Derin Design
Fek
derin sarıyer
ee: Öncelikle bize Fek'in kelime anlamından bahseder misiniz? Derin Sarıyer: Geçen yılki koleksiyonda birbirinden kopuk ama en azından benim zihnimde bu yaratım sürecinde birbirleriyle çok bağlantılı olan, isim olarak da hem akılda kalıcı hem de ürüne gönderme yapabilen tek heceden oluşan Nas, Tun ve Ram adlı üç ürün tasarlamıştım. O zamana kadar Derin koleksiyonundaki ürünlerin isimleri genelde evrensel bir dil oluşturmak adına İngilizceydi. Fek'e bakıldığında akla "kesme" ve "bir bütünü dilimlere ayırma" geliyor.Fek de zaten kelime anlamı olarak kesme anlamında kullanılıyor. Daha önce tasarladığım o üçlemeye de sanki ek olarak düşündüğümden bu ismi seçtim. ee: Tasarım süreci nasıl başladı? Hangi fikirden yola çıktınız? ds: Haziran ayında ilk Fek birimi için eskiz çalışmaları gerçekleştirdim. Ürünün boyutları ve bütün aşamaları hemen hemen belliydi. İlk çizimlerde yan taraftan bakıldığında ürün, daha
keskin hatlara ve heykelimsi bir görüntüye sahipti. Ancak daha sonra bizim koleksiyonumuza uyan, yani hem his hem de form anlamında daha yumuşak bir ürün anlayışına gittik. Böylece şu anki halini almış oldu. O dönemde genelde koleksiyonda farklı senaryolarla bir araya getirilerek kullanılabilecek ürün mantığı zaten vardı. Fek'e baktığımda, o da bana bu hissi verdi. Ayrıca Fek'i tasarlarken kolları olmayan ama sırt yüksekliği olan, tek başına gerçekten de kullanıcıya yeni bir his verebilecek, bugüne kadar pek rastlamadığımız bir form arayışına gittim. Aynı zamanda da işlevsel olarak özellikle "contract" projelerde mekanda tek başına durabilen bir ürün olmasını istedim. ee: Fek oturma birimi, birbirinden farklı formdaki üç birimden meydana geliyor. Bu birimlerden bahseder misiniz? ds: Fek 1 birimini tasarladıktan sonra, onun tam bir negatifine, bir de arada bazı alanları düz geçmeyi sağlayan bir başka birime ihtiyaç duydum. Burada başrolde Fek 1 birimi yer alırken, Fek 2 ve Fek 3 ise yan rollerde ürünü tamamlamış oluyor. Fek 2 birimine plandan baktığınızda tamamen bir üçgen görürsünüz. Bu birim tek başına kullanılmaya pek elverişli olmasa da diğer birimlerle bir araya geldiğinde ortaya bir bütün çıkmış oluyor.
ee: Fek için tercih edilen rengin formla ilişkisinden ve bunun yanı sıra tercih edilen malzemeden söz eder misiniz? ds: Burada sadece renk değil, kumaşın dokusu da bizim için önemliydi. Monokrom ve daha sade bir renk kullanmak istedik. Sonunda Fek 1'de tercih ettiğimiz mavi tonuna karar verdik, Fek 3'te en açık tonu, Fek 2'de ise ara tonu seçtik. Birbirleriyle bir akraba gibiler. Fek'i ilk defa sergilediğimiz Milano Mobilya Fuarı'nda oturma yerinden başlayan ve tepede oluşan üçgeni ve oluşan bu üçgenden tek bir çizgi halinde aşağıya inen parçayı tek bir renkte kullanıp, ürünün yan taraflarında ise daha canlı bir renk seçimi gerçekleştirdik. Böyle farklı iki renk kullanımı ürünün o kesilmişliğini net bir şekilde ortaya çıkarmış oldu. Fek'lerin bir arada durduğu versiyonunda malzeme olarak Kvadrat'ın %100 yünlü kumaşını kullandık. Diğer tekli seçeneklerde ise istediğimiz parlak renkleri bulabildiğimiz için yine Kvadrat'ın gelişmiş
55 XXI - HAZİRAN 2010
ee: Fek için öngördüğünüz kullanım alanlarından bahseder misiniz? ds: Özellikle ofislerdeki ortak ve geniş kullanım alanlarında herkesin kendi alanında oturup sakin bir şekilde çalışabildiği noktalarda, girişlerde, lobilerde Fek 1 birimi bu ihtiyaçları karşılarken, daha çok devamlılık gereken, daha fazla kullanıcının bir arada oturduğu, bekleme zamanını geçirebileceği, kendi özel alanını yaratabileceği noktalarda da bu üç birimin gruplamasını uygun buluyorum. Bunun dışında tabi kullanıcı kendisi için tamamen farklı bir kullanım şekli de yaratabilir. Kullanıcılar tarafından, özgürce belki de çoğu zaman bizim bile aklımıza gelmeyen şekillerde kullanımı olabilir.
ürün tasarımı - oturma bİrİmİ
ee: Ürün, kullanıcısına nasıl bir oturma deneyimi sunuyor? ds: Fek, oturduğunuzda dışarıdan göründüğünden daha konforlu bir ürün. Vücudunuzu sardığını hissediyorsunuz, oturduğunuzda size ciddi bir güven hissi veriyor. Ürünün sırt ergonomisinde koltuk tasarımlarında hatta uçak koltuklarında bile rastladığımız, belirli bir noktaya kadar açılı gelen sonra da o açının nispeten daraldığı bir formu var. Kafa hizasına denk gelen kısımda açının değişmesi, kullanıcıya kafasını dayama olanağı tanıyor. Ürün, hem bu düşünceyi kullanarak hem de asıl oturma alanımızda ayaklarımızı açtığımızda da ihtiyaç duyulan bir genişlik beklentisini karşılıyor. Ürünün bu sırt yüksekliği aynı zamanda tepede oluşan üçgenin daha estetik durmasını da olanak tanıdı. Aslında Fek'in yan yüzeyini hissetmiyorsunuz ve arkası da sizin için tamamen bir sürpriz. Buradan bakıldığında sanki bir çizgi var ve bu çizginin içinden bir ürün doğuyormuş gibi. Ürün, çevresinde döndükçe kendini size sürprizli bir şekilde her açıdan farklı bir senaryoyla açıyor. Ayrıca farklı kurgularla çok farklı zig zaglar oluşturabileceğiniz bir sistem. O yüzden Fek 1 birimi benim bugüne kadar yaptığım ürünler arasında en üst noktaya ulaştığım çalışma oldu.
giriş sayfasında solda: Fek 1, Fek 2 ve Fek 3'den oluşan Fek ailesi, sağda: Fek 1 birimi. önceki sayfada üstte: Kullanılan farklı renk seçenekleriyle Fek. ortada ve altta: Üç birim farklı şekillerde bir araya gelerek, kullanıcıya bir çeşitlilik sunuyor. bu sayfada sağda ve altta: Fek'in ilk defa sergilendiği Milano Mobilya Fuarı'ndan görünümler.
HAZİRAN 2010 - XXI 56
ürün tasarımı - oturma bİrİmİ
proje adı: Fek proje tanımı: Çoğalabilir oturma ünitesi işveren: Derin üretici: Derin proje ekibi: Derin Sarıyer, Sarıyer Design kullanılan malzemeler: Ahşap konstrüksiyon, yüksek yoğunluklu poliüretan, Kvadrat Divina ve Kvadrat Loop Kumaş proje tasarım tarihi: Ağustos 2009 - Şubat 2010
derin sarıyer 1972 İstanbul'da doğdu. Saint Joseph Fransız Lisesi'nden ve Bilkent Üniversitesi İç Mimari ve Çevre Tasarımı Bölümü'nden mezun oldu. Bir yıl Milano'da Cappellini firmasının araştırma ve geliştirme bölümünde çalıştıktan sonra 2000 yılında İstanbul'a döndü. Aziz Sarıyer ile birlikte Derin firmasının çağdaş mobilya koleksiyonunu oluşturmaya başladı. Şu anda Derin Design'ın direktörlüğünü yapıyor ve aynı zamanda firma için ürün tasarımları gerçekleştiriyor.
bir nubuk kumaşı olan Loop'u tercih ettik. Kumaşı hangi formda kullanacağınız çok önemli. Çünkü ürünün belirli noktalarında ne yazık ki kendini bırakma riski bulunuyor. Bu da bizi döşemede biraz zorlayan bir etken oldu. Diğer bildiğimiz yünlü kumaş ise Loop'a göre özellikle döşemede hayat kurtarıcı, ideal bir kumaş. Çünkü hem bir esnekliği hem bir tokluğu hem de alttaki elyafın olası bir hatalarını göstermeme özelliği bulunuyor. Fek, sadece ahşap bir konstrüksiyon, poliüretan, elyaf ve kumaştan oluşuyor. Bu açıdan bakıldığında koleksiyonda yer alan diğer ürünlere göre büyük bir maliyet avantajı getiriyor. O yüzden de fazla adet gerektiren projelerde kullanıldığında görüntü zenginliğinin aksine, projenin maliyetini kabartmayan bir ürün ortaya çıkmış oldu. ee: Sizce Fek, her geçen gün bir yenisinin eklendiği diğer oturma birimi tasarımlarından nasıl farklılaşıyor?
ds: Mobilya sektöründe biçimsel olarak birçok şey zorlandı. Formlarda özellikle 1995-2005 yılları arasında ciddi bir tüketme oldu. Artık işin tadı kaçacak bir noktaya da getirildi ve hatta başka bir boyuta doğru gidiyor. Belki ileride hologramlara oturacağız. Malzeme ve işlevsellik de önemli unsurlar ancak gerçekten formdan bahsedersek ve ilk bakışta duyularımıza hitap eden dekoratif unsurlara kapılmadan gerçekten o öz formla ilgileniyorsak onun da kendine göre bir hikayesi var. Ona da bir tuğla daha koymak git gide zorlaşıyor. Biz de bu koleksiyonda buna Fek de dahil; yeni birer tuğla koymaya çalıştık. Fek, özellikle hikayesini kendisi belirleyecek bir ürün, her yeni projede tekrardan yeni bir senaryoyla karşımıza çıkacak gibi görünüyor ve bu beklenti de beni heyecanlandırıyor. Formundan da anlaşıldığı gibi aslında ucu açık, kullanıcıyı özgür bırakan, aksak ritimli olmaya elverişli bir ürün. O aksaklığı da bana ilgi çekici geliyor.
PRIMOPIANO Piano Design tarafından iGuzzini firması için tasarlanan yeni projektör Primopiano, alüminyum döküm gövdesi ve saf alüminyum reflektörleri ya da serigraf baskılı polikarbonat perdeden oluşuyor. Yüksek aydınlatma performansı sağlamak ve müzelerden mağazalara kadar farklı ortamların ihtiyaçlarına çözüm yaratmak için tasarlanan bu projektör, konvansiyonel lambalarla yenilikçi LED’leri bir araya getiriyor. Üç farklı renkte (gri, beyaz ve siyah) ve iki farklı boyutta üretilen ürün, duvara dik olarak monte edilebilmesi sayesinde showroom, mağaza, butik ve kültürel alanlar gibi farklı
SOUTH BEACH Yapı ve tasarım firması Sodizayn tarafından Türkiye’ye getirilen Tacchini ev mobilyaları, tekli koltuktan oturma grubuna, sehpadan masaya ve yatağa kadar evin tüm yaşam alanları için mobilyalar ve oturma gruplarını kullanıcılara sunuyor. Vücut dengesini esas alarak doğallık, estetik ve işlevselliği birleştirmeyi hedefleyen
www.tepta.com
Tacchini serisinde her beğeniye uygun mobilya bulunuyor. Doğadan ilham alan ve doğal malzemeler kullanılan mobilya serisinde yer alan South Beach model koltuk, katı kayın şeritleriyle tasarımda evrenselliği yansıtıyor. South Beach, Paris Art Museum’da da sergileniyor. www.sodizayn.com.tr
YENİ - ÜRÜN
VERO
HAZİRAN 2010 - XXI 60
mekanlarda kullanılabiliyor. LED modellerinde nötr ve sıcak-beyaz renk ısıları kullanımıyla kumaş, mücevher ve sanat eserleri aydınlatılmasında etkin bir ürün olan Primopiano, paslanmaz çelik hareketli tij ile dikey aksta 360 derece dönebiliyor ve yatay aksta 0/90 derece eğilebiliyor. Ürün hassas olarak yönlendirdikten sonra kilitleme mekanizmasıyla sabitlenebiliyor. Montaj, bakım ve aksesuar ihtiyacı alet gerekmeksizin giderilebiliyor. Çok çeşitli iç ve dış aksesuarları sayesinde Primopiano farklı çözümler için kullanılabilecek bir projektör.
Duravit, sorrento mavisi, köri, yosun yeşili, karneol, nar çiçeği, kahverengi, lila, key west, Greenwich gibi doğanın renklerini yansıtan Vero serisine parlak siyah renkte ürünleri ekledi. Vero siyahı ile yaratıcı ve bağımsız tasarımın kapsamı genişledi. Siyah ayrıcalığı ve şıklığı ifade ediyor. Sade formun ilk örneği olan Vero serisi, düz çizgileri ve zamandan bağımsızlığıyla siyah-beyaz renklerin zıtlığı için ideal bir örnek. Vero,
NUO VitrA'nın yeni ürünü 50 ya da 60 cm’lik ürün üstü armatür uyumlu lavaboyla 60 ya da 130 cm tezgah üstü çanak lavabodan oluşan Nuo, mekanlar için sunduğu yaratıcı çözümlerle lavabo kullanımını keyifli hale dönüştürüyor. Duvara monte edilebildiği gibi, tezgah ve mobilya üstünde kullanıma da uygun olan Nuo, aynalı duvarların önünde de rahatlıkla kullanılabiliyor. www.vitra.com.tr
tasarımı ve klasik açılı temel biçimiyle saflığa nostaljik bir hava katıyor. Vero banyo serisi, temiz kesimli klasik dikdörtgen formuyla banyoları modern bir yaşam alanı haline getiriyor. 50, 60, 80 ve 100 cm genişliğindeki karakteristik iki ayaklı krom çerçeveli lavabolar, farklı ebatlardaki el yıkama lavaboları ve tezgah üstü lavabolar şimdi de parlak siyah renk alternatifiyle yıkanma alanı tasarımının tüm ihtiyaçlarını karşılıyor. www.duravit.com.tr
KLEEMANN DESIGN
DOĞAL TAŞ
Tasarımcı Andreas Zapatinas'ın, Kleemann Design ekibi için yeniden yorumladığı asansörlerde yeni bir tarzın yanı sıra asansörlerin işlevsellikleri de en iyi şekilde ortaya çıkıyor. Her asansör kullanıcısının ihtiyaçlarına göre özel çözümler üreten firmanın hedefi, asansör kullanıcılarına farklı algılar sunarken, konfor standartlarıyla birlikte estetik düzeyini de yukarıya taşımak. Zapatinas'ın seride, fütüristik, modern ve klasik olmak üzere üç ayrı çizgiyi yansıtan tasarımlar yer alıyor.
Beau Ideal Modern, Rustik, Mozaik, Mozaik Elegans ve Reçine ürünler - doğaltaş lavabo olmak üzere beş farklı koleksiyondaki Kale Doğal Taş ürünleri, Türk mermeri, traverten, oniks ve dünyanın dört bir yanından getirilen taşlardan üretiliyor. Mozaik, bordür, madalyon, lavabo, eskitilmiş, cilalı ve honlu karolardan oluşan geniş ürün seçeneğine sahip koleksiyon, lavabo ve reçine ürünleri farklı boyut, yüzey alternatifleri, mozaik, bordür ve dekoratif parçalarla mekanlarda yerini alıyor.
www.kleemannlifts.com.tr
www.kale.com.tr
ST 70 ve SL 60 KAPI SİSTEMLERİ Şimdiye kadar genellikle iş merkezlerinin dış cephe kaplamalarında kullanılan alüminyum, artık konutlarla da buluşuyor. İstanbul Çengelköy’de Mesa tarafından inşa edilen dört katlı toplam 298 adet konuttan oluşan Mesa Çengelköy Evleri’nde alüminyum sistemler yaygın olarak kullanılıyor. Toplam 103.902 m2 alan üzerinde Kasım 2008’de yapımına başlanan ve bölgenin en
HAZİRAN 2010 - XXI 62
YENİ - ÜRÜN
DOLCE Eurodecor yeni modeli Dolce ile kullanıcılara, beyazın çekiciliği, yüksek konfor ve işlevsellik kavramları üzerine kurgulanmış yalın ve ferah bir mutfak sunuyor. Yatay ahşap bantlar ve fugalı beyaz parlak lake kapaklarla bütünleşen tasarım, zarif tasarımlı kulp, kiraz ve ceviz seçeneği bulunan ahşap bantlar ile tamamlanıyor. Eurodecor’un kullanıcıların beğenisine sunduğu bu yeni
dikkat çeken projelerinin başında yer alan Mesa Çengelköy Evleri’nde Çuhadaroğlu’nun kendine özgü çizgisiyle yapılara görsel beğeni kazandıran, yüksek ısı yalıtımıyla enerji tüketimini % 60 azaltan ST 70 pencere ve kapı sistemiyle ısı yalıtımlı kaldır sür kapı serisi SL 60 tercih edildi. www.cuhadaroglu.com
modelinde zeminden bağımsız kullanılan dolaplar mutfağa farklı bir kullanım alanı ve estetik kazandırıyor. Özel askı sistemiyle monte edilen yer dolaplarının döşemeyle bağlantısının kesilmesi alışılagelmişin dışına çıkarak estetik görüntünün yanı sıra pratiklik ve hijyen sağlıyor. Yarımada şeklinde düzenlenen Dolce'nin yemek yeme bankosu ideal bir mekan çözümlemesi sunuyor. www.eurodecor.com.tr
Vario Elektrİklİ Izgara VR 421 Gaggenau ürünü yeni Vario Elektrikli Izgara VR 421'in açık kızartma ızgarası sayesinde, balık, et ve diğer yiyecekler az yağlı bir şekilde hazırlanabiliyor. Her biri 1500 Watt’lık iki ızgara, ayrı ayrı ayarlanabiliyor. Bu şekilde arka taraf sıcak tutmaya yararken, ön tarafta ise ızgara yapılabiliyor. Kapalı bir hazne içinde bulunan ızgara ısıtıcıları, aşağı damlayan yağlardan korunduğu için duman oluşumuna neredeyse hiç izin vermezken ısıtıcıların altında, eşit şekilde ısı
dağılımı için içi lav taşıyla doldurulmuş paslanmaz çelikten bir kap bulunuyor. Özel aksesuar olarak satın alınabilen döküm kızartma tavası, düz bir yüzeyde ızgara yapmayı ve yağsız olarak pişirmeyi mümkün kılıyor. Büyük bir tava içinde pişirilen yemekleri daha kolay hazırlamayı sağlayan ürün, diğer değişken mutfak cihazlarıyla kombine edilme özelliğine sahip. www.gaggenau.com
AutoCAD 2011 ve Autodesk 2011 Çözümleri
Bilgisayar destekli tasarım yazılımları lideri Autodesk’in, Yapı Tasarımı, Mekanik Tasarım ve İmalat sektörlerine yönelik yeni ürünleri, Autodesk Türkiye dağıtımcısı Sayısal Grafik tarafından organize edilen bir etkinlikle kullanıcılara tanıtıldı. Sayısal Grafik ve Autodesk'ten konuşmacıların, akademik sunumların,
teknik ürün gösterimlerinin ve kullanıcı örneklerinin yer aldığı yarım günlük toplantıda katılımcılar, fikirleri daha tasarım aşamasındayken, gerçek dünyada üretilmişcesine görmenin, analiz etmenin ve simülasyonunu gerçekleştirmenin nasıl mümkün olduğuna ve çalışma süreçlerine neler katabileceğine tanıklık ettiler. www.sayisalgrafik.com.tr
POLİSAN ZAMANI DURDURAN BOYAYI ÜRETTİ
Gerçekleştirdiği bir basın toplantısıyla yeni reklam kampanyasını ve iletişim stratejisini duyuran Polisan Elegans Anti-aging iç cephe ve Exelans Anti-aging dış cephe boyaları, “Zamanı Durduran Teknoloji” konseptiyle beyaz ekranlara çıkıyor. Zamanı durdurma konseptinin vurgulanmasının ana nedeni Polisan’ın ürettiği
ve öncülüğünü yaptığı boyaların silinebilme, mikrop barındırmama, yağmurla temizlenme gibi üstün teknolojik özellikleriyle yıllarca yepyeni kalabilmesi. Televizyon, radyo ve dijital ortamla desteklenen kampanya beş adet reklam filminden oluşuyor. 39 saniyelik bir televizyon reklamı ve dört adet kısa filmle ürünlerin özellikleri izleyicilere aktarılıyor www.polisan.com.tr
HAZİRAN 2010 - XXI 64
FİRMA HABERLERİ
MİMARLIK YARIŞMASI’NA REKOR KATILIM Mimarlık alanında dünyanın en prestijli ödüllerinden biri olan Schindler Uluslararası Mimarlık Yarışması’na her geçen yıl ilgi artıyor. Bu yılki yarışmaya Avrupa’dan toplam 1369 mimarlık fakültesi öğrencisi başvuru yaptı. İki yılda bir düzenlenen yarışmaya Türkiye’den de 50 mimarlık öğrencisi katılıyor. Yarışmanın ana temasını
oluşturan “Herkes için Erişim” kapsayıcılık ve engelsiz yaşam alanı bulma anlayışına dayanan bir tasarım felsefesi. Yarışmacıların 1936 Berlin Olimpiyatları’nın gerçekleştiği alanın bir bölümünü yeniden tasarlayarak, işlevsel, cazip ve kolay erişilebilir spor ve boş zaman değerlendirme alanlarına dönüştürmesi ve aynı zamanda yakın bir metro istasyonundan ulaşım için yeni bir güzergah geliştirmesi gerekiyor. www.schindler.com
BİR DE SEN TASARLA YARIŞMASI SONUÇLANDI Taç tarafından düzenlenen “Bir De Sen Tasarla Yarışması”nda ödüller sahiplerini buldu. Yarışmaya bu yıl 29 üniversiteden 400'e yakın eser başvurdu. Yarışmada birinciliği Nevresim Deseni Kategorisinde Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nden Tuğçe Bozkurt ve Nevresim Ürün Tasarımı Kategorisi'nde ODTÜ Mimarlık Fakültesi'nden Efe Erinç
Erdoğdu-Gülseren Aslı Gök kazandı. Ödül töreninde konuşan Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Nazif Zorlu şunları söyledi: “Marka olmanın yolu tasarımdan ve inovasyondan geçer. Yenilik yapmazsanız, tasarıma önem vermezseniz marka olmanız mümkün değil. Markanın başlangıcı tasarımdır. Bu bilinçle sekiz yıldır Taç Bir De Sen tasarla Yarışması'nı gerçekleştirmekten mutluluk duyuyoruz” www.tac.com.tr
STEPEVI, TÜRKİYE'DE
Step, bir Türk markasının kendi köklerini ve gerçek kimliğini koruyarak dünya markalarıyla yarışabileceğini gösteren örnek bir marka hikayesi olarak, 2005 yılından beri Londra, Paris, New York ve Dubai‘de açtığı Stepevi mağazalarını şimdi de Türkiye’ye getiriyor. Stepevi’nin
duyulara dokunan, ince detaylarla fark yaratan, estetik renk kullanımıyla hazırladığı koleksiyonları, bambaşka bir perakende anlayışı ve alışveriş deneyimiyle İstanbul İstinyePark AVM, Etiler ve İzmir Swissotel’de açılan mağazalarıyla Haziran ayından itibaren kullanıcılarıyla buluşuyor. stepevi.com
“OZİ” İLE ENERJİ TASARRUFU İzocam’ın yalıtım ve enerji tasarrufu” ile ilgili düzenlediği eğitimler, ilköğretim 3, 4 ve 5. sınıf öğrencilerine bir ders saati boyunca veriliyor. “Yalıtımın Önemi ve Enerji Tasarrufu” konulu proje kapsamının ilk etabında eğitimler, Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı 38 okul ve yaklaşık 10.000 çocuk
hedeflenerek gerçekleştiriliyor. Öğrencilerin, eğlenerek öğrenmesi amaçlanan proje kapsamında, Grafi 2000, OZİ karakterini yaratarak bir çizgi film hazırladı. Çocuk tiyatrolarında görev yapan bir oyuncu tarafından verilen eğitimin ardından öğrenciler, OZİ’nin maceralarıyla yalıtımın enerji verimliliği üzerindeki önemini öğreniyorlar. www.izocam.com.tr
SANYO, BOSCH BAYİSİNDE “Yaşam için teknoloji” sloganıyla ev aletleri pazarında Avrupa’nın bir numaralı markası olan Bosch ile enerji, çevre ve hayat için sunduğu çözümlerle bu konuda lider bir şirket olan Sanyo güç birliği yaptı. Bu işbirliğine göre, TV, video kamera, fotoğraf makinesi ve hava temizleyici gibi Sanyo ürünleri, Türkiye çapında 1.100 adet Bosch bayisinde satışa sunulacak. Bu iki firma,
daha çok Türk tüketicisine Sanyo markalı ürünleri ulaştırabilmek amacıyla güçlerini birleştirdiklerini açıkladı. Bosch ve Sanyo, bu işbirliğine ilişkin süreci, düşünce ve beklentilerini BSH Ev Aletleri Satıştan Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Ronald Grünberg ve Sanyo Electric Co. Ltd. Ortadoğu, Afrika ve Avrupa Bölgesi'nden Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi Takashi Hirao’nun katılımıyla gerçekleştirilen bir basın toplantısıyla paylaştı. www.bosch-home.com
İLK BÖLGESEL BAYİ EGE'DEN
Epson, iş ortakları kanalında yeniden yapılanmaya gidiyor. Buna göre, hem Türkiye çapında bayi sayısı artırılacak hem de Anadolu’da bölgesel bayi örgütlenmesi başlatılacak. Epson Türkiye yönetimi, hizmet ağını “Bölgesel Bayilikler” modeliyle tüm Türkiye’ye yaymayı hedefliyor. Epson ProGrafik Kanal Müdürü Çağdaş Sevgen, bu modelin ilk adımının İzmir’de atıldığını
belirterek şunları söyledi: “Epson Türkiye olarak aldığımız karar çerçevesinde, iş ortağımız Uz Büro’yu, copy center kanalında Ege Bölge Bayi olarak belirledik. Önümüzdeki dönemde geniş formatlı ve lazer yazıcı kanalında da benzer yapılanmalara gitmeyi hedefliyoruz. Böylece, ana bayilerimiz aracılığıyla müşterilerimizle dirsek temasını sıkılaştırıp, onlara daha etkin hizmetler verebilmeyi planlıyoruz.” www.epson.com.tr
uygulama - ofİs - İstanbul HAZİRAN 2010 - XXI 66
fotoğraflar: Hüseyin Kerem Yılmaz
Saydam oFİS Novartis'in yeni yönetim binasında tercih edilen Aspen ürünleri hakkında uygulamayı gerçekleştiren 3C Mühendislik Mimarlık'tan Nihat Güzel ile Aspen Pazarlama İletişimi Sorumlusu Elçin Onat bilgi verdi. Nihat Güzel Elçin Onat
Novartis, “yaşam kalitesini artırmak” anlayışını çalışma mekanlarına yansıtmak ve sürekli gelişen dinamik yapısına uygun bir ofis ortamı yaratmak amacıyla uzun bir planlama sürecinden sonra tüm işlevsel ihtiyaçlarının karşılandığı modern bir yönetim binasına kavuştu. Yalın Tan & Jeyan Ülkü İç Mimarlık ofisi tarafından projelendirilen ve 3C Mühendislik Mimarlık İnşaat tarafından uygulaması yapılan ve kullanım alanı 6.600 m2 olan bina, yedisi ofis ve biri yemekhane katı olmak üzere sekiz kattan oluşuyor.
İşlevsel açıdan en uygun şekilde proje ihtiyaçlarına karşılık vermesi ve kuşkusuz kaliteli hizmet anlayışı nedeniyle bu projede Aspen ürünlerinden Integra asma tavan, Feco bölme duvar ve Targa yükseltilmiş döşeme ürünleri kullanıldı. Planlamada tercih edilen açık ofis sistemini devam ettirmek amacıyla tercih edilen Feco Struct strüktürel bölme duvar sistemi, şantiye ortamında çalışma süresini hızlandırması, ses ve yalıtım kontrolü sağlaması, hafif bir yapı elemanı olması, bina yükünü azaltması özelliklerinden dolayı tercih edildi. Güncel mimarinin saydamlık ve mekan bütünlüğüne uygun olarak geliştirilen ürün, ferah ve aydınlık mekanlar yaratırken, iç mekanda tercih edilen görsellerin kesintisiz bir şekilde kullanılmasına da olanak
tanıdı. Projede açık ofis sisteminin bir planlama kriteri olarak tercih edilmesi nedeniyle çağdaş ve işlevsel bir ofis görünümü yaratan Targa yükseltilmiş döşeme sistemi kullanıldı. Sistem; elektrik, telefon, data kablo kanalları ve tesisat sistemini gizleyerek mekanda görüntü kirliliğini ortadan kaldırırken modüler yapısı sayesinde de ileriye dönük yerleşim planı değişimlerini olanaklı kılıyor. Açık ofis sisteminin neden olduğu gürültü dezavantajı Ecophon Akustik asma tavan sistemiyle giderilen mekanda, grup olarak kullanılan paneller doğrudan tavana monte edilerek estetik bir görsellik sağlandı. Yemekhane alanında ses yalıtımı sağlamak ve dekoratif bir görüntü elde etmek içinse Anton Vogl perfore alçıpan asma tavan tercih edildi.
uygulama - söyleşİ HAZİRAN 2010 - XXI 68
pratİk ve hızlı Blue's Decor İş Geliştirme ve Üretim Yöneticisi Eray Doğan ile XPS'in potansiyelleri hakkında görüştük. Hülya Ertaş
he: XPS (ekstrüde polistren) köpük bir mimar için nasıl bir yaratıcılık alanı tanımlıyor? Eray Doğan: Sizin tasarladığınız, eşi benzeri olmayan bir tasarım üç boyutlu routerlar ya da CNC tezgahlarında kesiliyor. Bu hem pratik hem de çok büyük bir maliyeti olmayan bir yöntem; kalıp maliyeti yok en azından. Ne düşünüyorsanız yapabiliyorsunuz. Binalarda da bunların uygulanması oldukça pratik. Yapıştırıcılarla birleştirilebiliyor; mekanik bir ankraj sistemi oluşturmanıza gerek yok. Mimarların nasıl üretileceği ya da kısa sürede yapılmasının mümkün olup olmadığı yönünde bir kaygısı olabilir, bu ürün bu kaygılara yanıt veriyor çünkü pratik ve bu yüzden hızlı bir malzeme, aynı zamanda da ekonomik. 150'ye yakın standart ürünümüz olmasına karşın satışlarımızın %50'si standart dışı üretimlerden.
he: Peki siz Blue's Decor olarak mimarlarla nasıl çalışıyorsunuz, süreç nasıl ilerliyor? ed: Biz projelendirmede de yardımcı oluyoruz. Bir proje geldiğinde hem mantolama hem dekoratif dış cephe süslemesi için o projeyi kendi ürünlerimizle üç boyutlu olarak sunuyoruz. Tabii ki bunu karşılıklı konuşmalar sonucunda gerçekleştiriyoruz. Bizim standart ürünlerimiz var, bunun yanında istenilen boyutta da üretim yapabiliyoruz. Dediğim gibi kalıp ihtiyacımız olmadığı için istediğimiz gibi şekillendirebiliyoruz ve bu fazladan bir maliyet getirmiyor. Mimarlarla çalışarak bir cephe grubu oluşturuyoruz ve bunları üç boyutlu programlarda cepheye uygulayarak, bitmiş olarak sunuyoruz. Bu tabii ki mimarların kontrolünde oluyor; müteahhit ya da son kullanıcının beğenisine sunuluyor. he: XPS son yıllarda bu kadar tercih edilmesinin nedenleri neler olabilir?
ed: XPS aslında ısı yalıtımı için kullanılıyor. Enerji verimliliği konusu oldukça önem kazandığı için, XPS satışları ve uygulama alanları da bununla beraber hız kazandı. Devamında farklı dekoratif uygulamalarda; hem ısı yalıtımı hem dekoratif amaçlı cephe kaplamalarında kullanılmaya başladı. he: XPS dekoratif kullanımının yanı sıra ısı yalıtımında da kullanılan, dolayısıyla çevreye fayda sağlayan bir ürün. Peki sizin üretim süreciniz de bu yaklaşımı sergiliyor mu? ed: Biz XPS'i CNC makinelerde kesiyoruz ve fireler oluşuyor. Bu fireler de plastik malzemeler olduğu için çevreye zararlı malzemeler. Biz bunun için çıkan malzemeleri kırarak, çok küçük parçalar haline getiriyor ve lisanslı geri dönüşüm firmalarına gönderiyoruz. Tekrar hammadde olarak piyasaya sunuluyor ve plastik sektörünün farklı alanlarında kullanılabiliyor. Çevre dostu olarak çalışmaya özen gösteriyoruz.
ABKAY GRUP / FUJITSU Abkay Grup'un Türkiye temsilciliğini yaptığı Fujitsu’nun, filtresini otomatik olarak temizleyen klima olarak bilinen, en yüksek ısıtma, nem alma ve en yüksek enerji tasarruflu Nocria Inverter duvar tipi klimaları, V-PAM inverter kompresör çıkış gücünü önemli miktarda artırarak yüksek güç ve verimlilik sağlıyor. Kuvvetli dikey hava akışı, döşeme seviyesinde güçlü hava akımı sağlarken sağlıklı yatay hava akışı sayesinde ise odada bulunan kullanıcıların üzerine doğrudan soğuk hava püskürtmüyor. Otomatik filtre
temizleyicisiyle, filtre iki dakika içerisinde otomatik olarak temizleniyor. Enerji tasarrufu ise klimadaki yüke bağlı olmaksızın artıyor. Bu özelliğiyle yılda %25'den fazla enerji tasarrufu sağlayan ürün, filtrenin tozdan tıkanmasını engelleyerek pürüzsüz, rahat bir hava akışı sağlıyor. Titan apatite filtre ve ultraviyole ışınlarla bakteriler giderilerek mekanın havasının temiz kalmasına olanak tanıyor. www.abkaygroup.com
Isıtma ve su ısıtma sistemleri firması Ariston Thermo Group'un yeni ısı pompalı termosifonu Nuos, yenilenebilir enerji kaynağı olan havayı kullanarak, yüksek enerji tasarrufu ve konfor sağlıyor. Termosifon içindeki suyun, istenilen sıcaklığa ulaştırılması için yenilikçi bir teknoloji kullanan ürün, ısı pompası aracılığıyla havanın ısısını kullanıyor. Geleneksel bir elektrikli termosifona oranla %70’e varan enerji tasarrufunu garanti eden Nuos, dijital göstergesi ve bir parmak
temasıyla çeşitli fonksiyonların seçimini kolaylaştırmayı amaçlayan yeni soft-touch arayüzü sayesinde, günlük olarak kişiselleştirilebilen bir programlamayı etkin hale getirmeyi mümkün kılıyor. Ferahlatıcı ve nem giderici bir etkiye sahip olan ürün, bulunduğu ortamın doğal havalandırmasını kolaylaştırarak, hava kalitesinin iyileştirilmesinde de büyük rol oynuyor. www.ariston-tr.com
BOSCH Bosch Isı Sistemleri’nin yoğuşmalı ürünlerine yeni eklenen Condens 5000 W serisi, daha fazla enerji tasarrufu sayesinde yüksek verim sağlıyor. 65 ve 98 kW kapasiteli yeni Condens 5000 W, en fazla 16 cihaza kadar kaskad imkanı sunarken, ürünle %110 tasarruf sağlanabiliyor. Aynı zamanda konvansiyonel cihazlara göre %15 daha verimli kullanılabiliyor. 237 litre hacim, 71 kg net ağırlık ve duvara montaj için sadece 0,5 m2’lik duvar alanı, bu ürünleri kullanabilmek için yeterli oluyor.
HAZİRAN 2010 - XXI 70
DOSYA - İklİmlendİrme SİSTEMLERİ
ARISTON THERMO GROUP
Bosch Ev Aletleri’nin ürünü Inverter klima ise iyonizer özelliğiyle standart klimalardaki hijyen özelliklerini en üst seviyeye çıkarırken, iyonizer teknolojisinde pozitif ve negatif iyon molekülleri üretiyor. Negatif ve pozitif iyon molekülleri bir araya geldiğinde, yüksek enerji ortaya çıkararak bakterilerin yok edilmesi sağlayan klimada bulunan “3M Haf” filtre ise INVERTER
Condens 5000 W
iyonizer sistemle birlikte çalışarak mekandaki havanın kaliteli olmasını sağlıyor. Üründe yer alan otomatik iç temizleme sistemi bakterilere karşı savaşırken soğutma işleminin sonunda akıllı kumanda üzerindeki bu özellik tuşuna basıldığında, iç ünitede yer alan fan, otomatik olarak iç ünitedeki ısı plakalarını 16 dakika boyunca temizliyor ve kuru kalmasını sağlıyor. Klasik klimalarda ortam ısısı klimanın iç ünitesi üzerindeki algılayıcılar tarafından belirlenirken, “Follow Me” özellikli Bosch Inverter klimada akıllı kumanda devreye giriyor. Bulunduğu yerin ısısını sürekli olarak ölçen akıllı kumanda, klimayla kızılötesi ışınlar aracılığı ile temas kurarak odanın farklı bölgelerindeki ısıdan haberdar olmasını sağlıyor. Doğa dostu R410A gazı kullanan ve bu sayede ozon tabakasına zarar vermeyen Inverter klimalar, enerji tüketimini de klasik model klimalara oranla %40 oranında azaltıyor. www.bosch.com.tr
DECOFIRE
FERROLI
Gelecek kavramından yola çıkarak geliştirdiği enerji tasarruflu ürünleriyle E.C.A, kıt olan enerji ve su kaynaklarının korunmasına yönelik çözümler geliştirirken, ürettiği bu ürünlerle hem aile bütçesine hem de ülke ekonomisine katkı sağlamayı hedefliyor. Tamamı Türk mühendisler tarafından enerjinin verimli kullanılması amacıyla geliştirilen çevre dostu E.C.A Confeo Premix yoğuşmalı kombiler, %107,5’a varan yüksek ısıl verimi dolayısıyla konvansiyonel kombilere göre kullanıcısına yılda %20’ye varan enerji tasarrufu sağlıyor. Bu akıllı kombi, son 24 saat içindeki kullanım suyu taleplerini izleyebiliyor ve tüketicilerin sıcak kullanım suyu alışkanlıklarına göre kullanıma hazır bulundurabiliyor.
Ferroli'nin duvar tipi klima ürünü Charm Inverter, çevre dostu birçok özelliğinin yanı sıra kullanıcı için sağlıklı ve konforlu bir ortam sunuyor. Klimaların en büyük avantaj; A sınıfı elektrik kullanımıyla %30 daha fazla verim sağlanması. DC Inverter teknolojisi sayesinde istenen ısıya hızla ulaşarak enerjiyi en verimli şekilde kullanıyor. Sessiz ve titreşimsiz çalışan,
www.emas.com.tr
DEMİRDÖKÜM Roll Bond sistemi sayesinde %83.6 verimiyle en yüksek performansı sağlayan güneş panellerinden biri olan Sunrol, kış aylarında bile güneş ışınımının az olduğu hava koşullarında, güneşin kesintisiz enerjisinden faydalanabiliyor. Geleneksel sistemlerde ısı transfer yüzeyinde 10-12 ısı kanalı varken, Roll Bond sistemiyle bu sayıyı 56’ya çıkarmak olanaklı. Aynı yüzey alanına sahip diğer kolektörlere oranla daha çok enerji sağlayan sistem, Propylene Glycole solar sıvısı 0 sayesinde de -40 C'ye kadar
donmuyor ve çalışabiliyor. Çatının eğimli yapısına uygun olarak çatıya entegre edilebilen sistemler, çatı ve teras uygulamalarına iki farklı seçenek sunuyor: Çatı uygulamalarında çatının üzerine paralel yerleştirilen modülün üstüne sistem yerleşiyor. Teras uygulamasında ise dört farklı açıya sahip kurulum setinde istenilen açıya göre sistem kurulabiliyor. Aynı zamanda sistem, yüksek verimi sayesinde sadece çatıya değil, binanın duvarı gibi istenen yere de monte edilebilebiliyor. www.demirdokum.com.tr
anti bakteriyel filtreleriyle mikropların yayılmasını önleyerek mekanda daha sağlıklı bir atmosfer yaratıyor. Yılda iki kez yapılan düzenli bakım sayesinde %20 daha fazla verim alınan cihazlarda, aynı zamanda bakteri ve mikropların üremesini önlenerek solunan havanın daha sağlıklı ve kaliteli hale gelmesi sağlanmış oluyor. www.ferroli.com.tr
71 XXI - HAZİRAN 2010
E.C.A.
www.decofire.com
DOSYA - İklİmlendİrme SİSTEMLERİ
Genellikle müstakil yapılarda tercih edilen şömineleri, çok katlı yapılarda da depolama gerektirmeden ve temiz bir yakıt olan doğalgazla konforlu bir şekilde kullanmayı olanaklı hale getiren Decofire doğalgazlı şömineler, doğalgaz tesisatının bulunduğu ve hermetik baca sisteminin uygulanabileceği her türlü yapıda kullanılabiliyor. Aynı zamanda LPG tüple çalışan modeli de bulunan şöminelere entegre edilmiş elektronik kartla uyum içinde çalışan uzaktan kumanda, açma-kapama ve alev ayarı işlevlerinin yanı sıra termostat özelliğiyle de ortam sıcaklığını otomatik olarak ölçerken, termostat
zaman ayarlı olarak da programlanabiliyor. Bu programlama sayesinde, şöminenin kapalı konumdayken dahi istenilen saatte çalıştırılıp kapatılması olanaklı oluyor. A+ enerji sınıfında olan Decofire koleksiyonu %85 verimlik oranıyla en düşük gaz tüketimi ve en yüksek ısı verimi sağlıyor. Yanma haznesi vetroseramik siyah camlardan üretilen ürünler, bu özellikleri sayesinde alevleri cam yüzeye yansıtıyorlar. Bunun yanı sıra şömine içerisinde kullanılan seramik odun seti, beyaz taş, safir ve elmas gibi zengin dekoratif taş alternatifleriyle şömineler, mekanın mimari kişiliğiyle bütünlük yakalarıyor.
HAMMAM DESIGN RADIATOR Hammam Design Radyatör'ün mevcut ürün gamına ek olarak yeni piyasaya çıkardığı ahşap, cam, doğal taş, paslanmaz çelik radyatörleri, tasarım, işlevsellik, mühendislik ve estetik bakımından kullanıcılara farklılık sunuyor. Paslanmaz çelik ve doğal ahşaptan üretilen Elit radyatör, hem yatay hem de dikey olarak kullanılabiliyor. Ev ve ofis gibi ısınma ihtiyacının bulunduğu tüm yaşam
alanlarında kullanılabilen radyatör, görselliğiyle de bulunduğu mekana farklılık getiriyor. Banyolar için tasarlanmış havlupan modeli de bulunan Elit radyatörler neme ve ısıya dayanaklı özel bir ağaç kullanılarak üretiliyor. Ahşap kısımların değişebilir özelliğiyle radyatörün görsel estetiğinin yanı sıra işlevselliği de ön plana çıkıyor. www.hammamradiator.com.tr
HAZİRAN 2010 - XXI 72
DOSYA - İklİmlendİrme SİSTEMLERİ
KLİMAPLUS / MITSUBISHI Yüksek enerji verimi ve sessizlik arasındaki uyumu yakalamak için geliştirilen yeni Kirigamine duvar tipi split klima serisinin 2,5 kW, 3,5 kW ve 5,0 kW kapasiteli üç modeli bulunuyor. Seri, soğutmada 5,15 EER’si, ısıtmada 5,33 değerlerine ulaşan COP´siyle enerji tasarrufunda en üst noktaya ulaşıyor. Standart bir A sınıfı klimadan bile yaklaşık %60 daha fazla enerji verimi sağlayan Kirigamine Serisi, -10 °C dış hava sıcaklığına kadar soğutma yapabilirken -15 °C dış hava sıcaklığına kadar da ısıtma yapabiliyor. Comfort Plus modellerinde ise ısıtma aralığı -25 °C dış hava sıcaklığına ulaşabiliyor. Ses seviyesini 20 dB’e kadar düşüren ürün, I-SEE Sensör özelliği, 150°'lik geniş bir açıyla döşeme ve duvar sıcaklığını
ölçerek otomatik olarak bir yandan diğer yana hareket ediyor. Yaşam alanlarında konforu sağlamak için döşeme sıcaklıklarını tarayan sensör, ısı farklılığı olan bölgeleri tespit ederek ısıyı o bölgeye yönlendiriyor ve oda içinde daha homojen bir ısı dağılımı sağlıyor. Tek bir düğmeyle odanın sağı, solu ya da tümünün seçilmesine olanak tanıyan “Bölge Ayarı” özelliği, verimli ve enerji tasarruflu ısıtma-soğutma yapmayı kolaylaştırıyor. Ayrıca plazma hava temizleme özelliği, plazma elektrot ünitesi, koku giderme ve anti alerjik enzim filtresiyle donatılmış olan seri sayesinde, havadaki bakteri, polen ve diğer alerjenler etkisiz hale getiriliyor. www.klimaplus.com.tr
ISISAN / DAIKIN Üstün verim ve yüksek enerji tasarrufu sağlayan Daikin Emura serisi duvar tipi inverter split klimalar, sadelik kavramı üzerine yoğunlaşmış estetik görünümüyle dikkat çekiyor. Sadece Daikin’de bulunan Inverter Swing Kompresör teknolojisiyle yüksek enerji tasarrufu sağlayan seri, aynı zamanda kullanıcılara diğer tip inverter kompresörlere göre daha uzun kompresör ömrü ve çok daha düşük ses seviyesi sunuyor. Tüm malzemeleri geri dönüştürülebilen seri, haftalık programlanabilen, kızılötesi uzaktan kumandasıyla
kullanıcının cihazı gün, saat ve sıcaklığı otomatik olarak ayarlamasını sağlıyor. Titanyum apatit fotokatalitik hava temizleme filtresi sayesinde ortam içerisinde bulunan havadaki koku, bakteri ve virüsleri yok ediyor. Gece ayar moduyla kullanıcının daha konforlu ve sağlıklı uyuyabilmesi için ortam sıcaklığını kademeli olarak düşürüp yükseltirken, istenildiği takdirde iç ve dış ünitenin ses seviyesini de 3 dBA daha düşürebiliyor. Seri, mat kristal beyaz ve mat gri alüminyum olarak iki renk seçeneğiyle kullanıcılara sunuluyor. www.isisan.com
LG Therma V havadan suya ısı pompası sistemi kullanıcıya, ısıtma, sıcak su ve soğutma olanağını bir arada sunuyor. Dış ünitede bulunan inverter kompresör sayesinde, kısmi yüklerde ihtiyaca göre çalışma kapasitesini ayarlayarak enerji tüketimini en az seviyeye indiren çevre dostu sistem, 4,5 COP’ye kadar ulaşarak yüksek verimlilik sağlıyor.
OPTİMUM MÜHENDİSLİK / BRANDONI Optimum Mühendislik’in Türkiye temsilciliğini üstlendiği, İtalyan radyatör firması Brandoni, 75 farklı radyatör ürün gamıyla, çeşitli renk ve boyutlarıyla, elektrikli ve sulu olmak üzere 30.000 farklı seçenek sunuyor. 1997 yılında radyatör üretiminde 1.100 °C'de özel bir lehimleme yapabilen bir makineyi uzman kadrosuyla birlikte kullanmaya
başlayan Brandoni Grubu, yenilenebilir enerji kaynaklarından olan güneş enerjisinden elektrik elde edilmesini sağlayan fotovoltaik modüllerin üretimini de gerçekleştiriyor. Firma, estetik ile teknolojiyi birleştirerek görselliği ve kaliteyi kullanıcılara bir arada sunuyor. www.optimummuhendislik.com.tr
HAZİRAN 2010 - XXI 74
DOSYA - İklİmlendİrme SİSTEMLERİ
Yenilebilir enerji kaynakları olan hava ve güneşten faydalanan Therma V, mevcut yerden ısıtma sistemlerie, düşük sıcaklıklı radyatör sistemleri ve fan coil sistemleriyle uyumlu çalışabilen, kompakt ve sessiz iç/dış
MY IMAGE
LONDRA
PROFILO Profilo 750 ve 904 serisi klimalarıyla, mekanlarda solunan havayı, filtreleme kademeleri sayesinde kirli hava, sigara dumanı, çiçek polenleri, mayt ve bakterilerden arındırırken A sınıfı özelliğiyle de dikkat çekiyor. Vücudun sağlıklı, enerjik ve güçlü hissetmesi için gerekli olan negatif iyon yüklü temiz hava solunumu için yeterli miktarda negatif iyon oluşturarak ortama verilmesini sağlayan iyonizer teknolojisi, serinin en önemli özelliklerinden biri. Profilo klimalar kademeli filtreleme sistemi sayesinde ortamın havasını mükemmel biçimde temizlerken alerjik hastalıkların oluşmasına olanak sağlayan küçük toz parçacıklarını ve özellikle de dumanı emerek sağlıklı bir hava yayılmasına yardımcı oluyor. Profilo’nun 750 ve 904 serilerinin
üniteden oluşuyor. Şehir merkezlerinden uzakta bulunan, likit ve katı yakıt kullanılan ısıtma sistemlerine göre çok daha kısa sürede kendini amorti ederek konfor sağlıyor. Yakıt tankı, doğalgaz ve baca sistemi olmaması nedeniyle de tümüyle güvenli olan sistemle, patlama, yanma ve zehirlenme riskleri ortadan kaldırılmış oluyor. Inverter ısı pompası teknolojisinde üretilen kapasiteyle tüketim uyumlu, yarı yük durumlarında yüksek verim sağlayan Therma V, aynı zamanda düşük CO2 emisyonuna sahip ve zararlı maddelerin kullanılmadığı çevre dostu bir sistem. www.lg.com
tümünde bulunan “Golden Tech” teknolojisi sayesinde, ısı plakalarının üzeri altın tozla kaplanarak plakaların paslanması, ayrıca bakterilerin üremesi ve yayılması engelleniyor, klimanın sağlıklı ve konforlu hava sirkülasyonu yapması sağlanıyor. 904 serisi P3ZMI/A12904 ve P3ZMI/ A18904 model klimalarında bulunan DC inverter teknolojisi, klasik klimalardan farklı olarak enerjinin daha verimli kullanılmasına olanak tanıyor. Verimliliğin artırılabilmesi için geliştirilen kondanser, kompresör ve ufak bir bilgisayar kontrollü sistem sayesinde inverter klimalar istenilen ısıya daha hızlı ulaşarak sabit hızlı klasik modellere göre %35 oranında daha düşük enerji tüketimiyle çalışıyor. www.profilo.com.tr
SIEMENS Enerji verimliliği A sınıfında olan Siemens Inverter klimalarda bulunan “iyonizer plus” teknolojisi, pozitif ve negatif iyon molekülleri üreterek iç mekanlarda solunan havanın moleküler yapısını etkileyip iyon değerlerini yükseltiyor. Inverter klimalar bu özellikleriyle kapalı mekanlardaki yaşam kalitesine doğrudan katkı yapıyor. Inverter klimalarda bulunan otomatik iç ünite temizleme özelliği sayesinde ise klima kendi kendini temizleyebiliyor. Soğutma işleminin sonunda kumanda üzerindeki “Self-cleaning” tuşuna basıldığında, iç ünite fanı otomatik olarak iç ünitedeki ısı plakalarını 16 dakika boyunca temizliyor ve kuru kalmasını sağlıyor. Bu özellik sayesinde iç ünitede bakteri ve
mantarların üremesi engelleniyor ve iç mekana gönderilen hava her zaman temiz kalıyor. Elektrik kesilmelerinde klimanın otomatik olarak yeniden başlatılmasını sağlayan “Auto-restart” özelliği, klimanın güç kesintisi meydana geldikten sonra, çalıştığı son programla tekrar başlamasını sağlıyor. Isı eşitlemeyi sağlayan “Temp-compensation” fonksiyonu, cihaz çalışırken zemin ile tavan arasındaki ısı farklılığını ölçüyor ve ortadan kaldırıyor. Böylece ısının ortama etkin şekilde yayılması sağlanıyor. Çocuk kilidi, turbo çalışma, üç dakika gecikmeli çalışma, ekonomik konum ve buz çözme Siemens Inverter klimaların diğer özellikleri arasında bulunuyor. www.siemens-home.com
HAZİRAN 2010 - XXI 76
DOSYA - İklİmlendİrme SİSTEMLERİ
ALARKO CARRIER / TOSHIBA Alarko Carrier’ın Türkiye temsilciliğini yaptığı Toshiba'nın Estia havadan suya ısı pompaları, ana enerji kaynağı olarak havayı kullanarak kullanıcılara ısıtma, sıcak su temini ve soğutma olanağını bir arada sunuyor. Estia ile kullanıcılar evleri ya da iş yerlerini iki bölüme ayırarak istedikleri derecede farklı sıcaklıklarda ısıtabiliyor. Dış ortam havasından alınan ısıyı sistemdeki suya en verimli şekilde aktaran ürün, istenilen sıcaklık derecesi için ne kadar güce ihtiyaç olduğunu hesaplayarak
sadece gerektiği kadar elektrik tüketiyor. Dışarıda havanın ılık olması durumunda daha düşük radyatör sıcaklığı sağlayan ve bunu otomatik olarak ayarlayan sistem, aynı kontrol tekniğiyle dış ortamın çok soğuk olduğu durumlarda ise daha sıcak radyatör suyu üretilmesine olanak tanıyor. Estia, sisteme radyatör yerine fan coil ünitesi takılması istenildiği takdirde sıcak yaz aylarında tüm mekan için konforlu bir soğutma sistemi haline de dönüşebiliyor. www.alarko-carrier.com.tr
VAILLANT Estetik tasarım, yüksek performans ve sağlıklı yaşam işlevlerini kullanıcılarına sunan Inverter Plus V7 serisi, A sınıfı enerji tüketimini DC inverter teknolojisiyle buluşturarak en yüksek enerji tasarrufu sağlıyor. Sessiz iç ünitesi, modern ve ince tasarımıyla ürün, split klimalardan farklı olarak ortam sıcaklığını fazla dalgalandırmadan dışarıdan taze hava alabiliyor. Bu özelliği sayesinde mekan havası sürekli tazeleniyor. Klimalarda bulunan toz filtresi ortama verilecek havayı arındırıyor, elektrostatik filtre bakterileri tutmaya yardımcı oluyor ve son olarak “fotokatalist filtre” ise kötü kokuları engelleyerek kuvvetli
oksidasyonla bakteri ve virüsleri tutuyor. Güneş ışığına bırakıldığında ise kendi kendini temizleyebiliyor ve böylece tekrar kullanıma hazır hale geliyor. Özellikle pencere açmanın zor olduğu yaşam alanları, giydirme cepheli binalar ve ofis ortamları için sterilize edilmiş, mikroorganizmalardan arındırılmış, negatif iyonu bol, kaliteli taze hava kaynağı sağlayan klimalar, hızlı ısıtma ve soğutma sağlayan turbo özelliği, uyku modu ve 24 saat programlama seçenekleriyle de kullanıcısına konfor ve performansı bir arada sunuyor. www.vaillant.com.tr
HAZİRAN ajandasI 1 Haziran
Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı, Harbiye, İstanbul
www.siemens.com
Schneidertempel Sanat Merkezi, Karaköy, İstanbul
www.schneidertempel.com
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Acıbadem, Kadıköy
triennial.mugsf.org
Yapı-Endüstri Merkezi, Fulya, İstanbul
www.yem.net
19.00’da başlayacak.
Expo Italia Real Estate EIRE 2010
İtalyan ve Akdeniz gayrimenkul sektörüne odaklanan fuarın
Fieramilano, Milano, İtalya
www.italiarealestate.it
Avrupa Kültürel Miras Zirvesi
Programda, 10 Haziran akşamı Aya İrini’deyapılacak Avrupa
İstanbul
europanostraistanbul2010.org
Trakya Üniversitesi, Edirne
bulusma10@hotmail.com
Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı, Harbiye, İstanbul
www.gyoder.org.tr
Londra, İngiltere
wwww.lfa2010.org
Siemens Answers: Sustainable Future Konferansı
Konferans, verimli enerji üretimi ve tüketimi, etkin sağlık hizmetleri, atık su dönüşümü, çevre dostu akıllı trafik sistemleri ve şehir güvenlik sistemlerine odaklanıyor.
4 - 27 Haziran
Hareketli / Duran: İstanbul Sergisi
Sergi, Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi, Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı ile Sinema Televizyon Bölümü öğrencilerinin gözünden İstanbul'u ve günlük yaşamı araştırıyor.
7 Haziran
5. Uluslararası Öğrenci Trienali
44 ülke, 91 kurum ve 500 öğrencinin katılımıyla gerçekleşek olan 5. Uluslararası Öğrenci Trienali kapsamında, “Doğunun Batısı, Batının Doğusu : Sanat ve Tasarımda Yeni Yaklaşımlar” sempozyumu ve film gösterimleri yapılacak.
8 Haziran
8 - 10 Haziran
9 - 13 Haziran
Michel Rojkind Konferansı
Meksikalı mimarın “Bulaşıcı Risk” başlıklı konferansı saat
bu yıl altıncısı düzenleniyor.
Birliği Kültürel Miras Ödülleri Töreni ve 11 Haziran günü Tophane-i Amire’de gerçekleştirilecek olan Europa Nostra Forumu yer alıyor.
14 - 18 Haziran
Ulusal Mimarlık Öğrencileri Buluşması
Buluşma, Türkiye ‘nin farklı bölgelerindeki mimarlık öğrencilerini bir araya getirip, onları mimarlık uğraşının önde gelenleri ve atölye yürütücüleriyle buluşturmayı, tartıştırmayı ve ürettirmeyi hedefliyor.
15 - 17 Haziran
İstanbul REstate Gayrimenkul Fuarı
İstanbul REstate, Ulusal ve uluslararası gayrimenkul sektörü temsilcilerini ve profesyonellerini bir araya getiren Gayrimenkul Zirvesi’nin yanı sıra , GYODER ve GEWINN’in ortaklaşa
ajanda
düzenlediği panellere de ev sahipliği yapıyor.
19 Haziran 4 Temmuz
Londra Mimarlık Festivali’nin teması, 2012 yılında Londra’da gerçekleştirilecek olan olimpiyat oyunlarına da bir davet çıkarmak amacıyla bu yıl “Welcoming City / Davetkar Kent” olarak belirlendi.
12 Temmuz 13 Ağustos HAZİRAN 2010 - XXI 78
Londra Mimarlık Festivali
.doc:LAB Tasarım Odaklı Topluluk Yaz Dersleri
ECAL ve Ars Electronica’nın akademik desteğiyle gerçekleşen
Santralistanbul, Eyüp, İstanbul www.dotdoclab.org
derslerin programı ve içeriği, yaratıcı ve profesyonel ortakların belirlediği kültürel benzerliklerin altını çiziyor.
22 Temmuz (son başvuru)
VI. Ulusal Ev Mobilyaları Tasarım Yarışması
Öğrenciler ve profesyoneller için ayrı kategorilerde para
MOSDER, Yeşilköy, İstanbul
www.mosder.org.tr
ödülünün yanı sıra iş ve staj olanakları tanıyan yarışma, sanayiciyle tasarımcı arasında köprü kurarak sektöre yeni yeteneklerin kazandırılmasını sağlamayı hedefliyor.
1 Ekim (son başvuru)
2. İklime Uyumlu Temiz Enerji Bilinçli Ev Tasarımı Öğrenci Yarışması
Yarışma, günümüzde her geçen gün önemi artan enerji bilinçliliği ve tüketimi konusunda çalışmaların, düşünce ve projelerin üretilmesini desteklemeyi ve bu alanda üretilen
Hacettepe Üniversitesi Yeni ve www.yetam.hacettepe.edu.tr Temiz Enerji AR-UY Merkezi (YETAM), Beytepe, Ankara
projelerin hayata geçirilmesinde ve topluma ulaştırılmasında aracı olmayı hedefliyor.
19 Ekim (son başvuru)
Çuhadaroğlu Alüminyum 2010 Öğrenci Proje Yarışması: Bursa İzmir Yolu Üzerinde Çağdaş Otomobil Galerisi Fikir Projesi
Yarışmacı gençlerin projelerini tasarlarken; Bursa'nın Türkiye sanayisinin ve teknolojinin gelişmesindeki önemli rolünü ve gelişen teknoloji ile ortaya çıkan yenilikleri dikkate almaları bekleniyor.
Çuhadaroğlu Metal Sanayi ve Pazarlama, İstanbul
www.cuhadaroglu.com.tr