xxi_nisan_2010

Page 1

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K



Yirmibir Mimarlık, Tasarım, Mekân Depo Yayıncılık adına sahibi ve yayın yönetmeni Kuyaş Örs yazı işleri müdürü (sorumlu) Hülya Ertaş Ürer hulya@depo.com.tr endüstriyel tasarım editörü Elif Esmez elif@depo.com.tr peyzaj ve blog yuvası editörü Enise B. Karaçizmeli enise@depo.com.tr

Süreç, katılım ve yenilenme

satış ve pazarlama koordinatörü Eda Ünsalan reklam müdürü Burcu Hinginar Akıncı okuyucu ilişkileri sorumlusu Biriçim Kalender grafik tasarım Aslıhan Özgen sayfa tasarım ve uygulama Sibel Gündoğdu grafik asistanı Doğukan Bilgin kapak tasarımı Emre Çıkınoğlu, BEK web tasarımı Ufuk Demirgüç Anıl Dönmez Turgay Tuğsuz kapak fotoğrafı IBTECH, Kocaeli, 2010 © Cemal Emden basım yeri Ofset Yapımevi Yahya Kemal Mahallesi Şair Sokak No: 4 Kağıthane, İstanbul yönetim yeri Depo Yayıncılık Hacı İzzet Paşa Sokak Rota 1 Apartmanı 12/2 34427 Gümüşsuyu İstanbul 0212 251 1811 xxi@depo.com.tr genel dağıtım DPP Yerel süreli yayın. Dergide yer alan yazı ve fotoğrafların tamamı ya da bir bölümü, Depo Yayıncılık’ın yazılı izni olmadan kullanılamaz. Depo tüm yayınlarında KONE'nin desteği ile %100 dönüştürülmüş kağıt kullanıyor.

XXI, mimarlık ve tasarım üretiminin en yoğun olduğu ve en açık şekilde kendini gösterdiği güncel meselelere ağırlık veren yeni yapısına doğru evriliyor. Konuları XXI kapsamında bugüne dek hep nihai bir ürün, bir kente ya da bir mekana kondurulmuş bir nesneden ziyade bir süreç olarak ele aldık ve okuyuculara da öyle yansıtmayı hedefledik. Bizim için önemli olan hep o en sonunda gördüğümüz, hissettiğimiz, algıladığımız şeyin nasıl yapıldığı, o şeyin ardında ve üzerinde taşıdığı öykünün ne olduğuydu. Bugün de aynı bakış açısını sürdürerek ama o bakış açısına yeni perspektifler ekleyerek bir dönüşüm sürecine girdik. XXI, sadece nihai ürüne odaklanmama kararını güçlendirmek adına artık proje önerilerine de yer veriyor olacak. Mimarlığın gerçekleştirilmesi çok büyük bir bütçe gerektiren bir meslek alanı olduğu fikrini göz önünde bulundurarak ve inşa edilme kararının alınmasında mimari kaliteden çok daha fazla maddi nedenlerin rol oynadığını bilerek XXI'i inşa edilmemiş projelere de açıyoruz. Bu, mimari üretim sürecindeki güçlü fikirlerin paylaşılmasına olanak tanıyacağı gibi aynı zamanda tasarım sürecinin önemine yaptığımız vurguyu da pekiştirecek.

gün geçtikçe daha geniş çevrelerce kabul gördüğünü ve sahipleniyor olduğunu izlemek bize ne kadar doğru bir yolda olduğumuzu düşündürüyor. Üzerinde sürekli durduğumuz ve gündemdeki ağırlığını dergiye yansıttığımız sürdürülebilirlik meselesine sadece çevresel değil aynı zamanda ekonomik ve sosyal yönleriyle de yaklaşarak mimarlık ve tasarımın bugünün dünyasında üstlenebileceği rolleri tartışıyoruz. Kendi payımıza düşeni de göz ardı etmeyerek Kasım 2009'dan beri yayınlarımızı geri dönüştürülmüş kağıda basıyoruz. Bu sayı itibarıyla bu sürdürülebilir yaklaşımımızın Kone'nin desteğini de alarak, bunu bizimle benzer kaygıları taşıyan bir kurumla ortaklaşa yürütüyor olmak sevindirici. XXI ile katılımcı bir dergi modelini hayata geçirmeye çalışıyoruz. Dergiye katılımda bulunanlar ile okurların üst üste çakıştığı ve karşılıklı beslendikleri bir ortaklık peşindeyiz. Derginin webdeki projesi olarak geliştirdiğimiz Blog Yuvası da bu katılımcı modeli destekliyor. XXI hakkındaki fikir ve önerilerinize her zaman açığız. Düzeltme: XXI Mart sayısında kapakta fotoğrafı da yayınlanan ODTÜ MODSİM

Bugüne dek izlediğimiz tasarımlararası yaklaşımımızı aynen sürdürerek farklı disiplinlerin birbirleriyle ilişkilerini ancak her birinin bir diğerinin alanına saygı duyarak kurabileceklerinin altını çizmeye devam ediyoruz. Her fırsatta göz önüne sermeye çabaladığımız bu birlikte çalışma disiplininin

projesinin mimarı yalnızca Yazgan Tasarım olarak belirtilmiştir, doğrusu Yazgan Tasarım ve Burak Turgutoğlu olmalıydı. Düzeltir, özür dileriz.

XXI


güncel 6 TASARIMIN ÖTE YANI... / ALPAY ER

16 EĞİMDEN CEPHE

Tasarımın En Kısa On Yılı: 2000 - 2009

8 MOLEKÜLLERDEN BÜTÜNE

IBTECH'in topoğrafyayla kurduğu ilişki, tasarım sürecinde “ofis” kavramına yaklaşımı ve de cephe tasarımı hakkında projenin mimarı CM Mimarlık'tan Cem Sorguç ile konuştuk.

Nevzat Sayın, Hasköy eski Mayor Sinagogu’nda sanatçı Serge Spitzer tarafından gerçekleştirilen Molecular (İstanbul) adlı yerleştirme üzerine kendi kişisel okumasını kaleme aldı.

24 Yerİyle Bütün

Şili'deki Olisur Zeytinyağı Fabrikası bulunduğu coğrafyayla adeta bütünleşiyor. Sürdürülebilir teknolojiler kullanılarak binanın yalnızca çevresiyle uyumlu olması değil, içerideki çalışma performansının da artırılması hedeflenmiş.

10 KÜÇÜK MÜDAHALELER / Otto Von Busch

Sıfırdan Bire Tasarım

NİSAN 2010 - XXI 2

İçİndekİler

proje 12 Park ve Pazar

Kentsel peyzaj tasarımı konusunda öncü Hollanda, değişen coğrafi koşullar yüzünden arazi parçalarının yeniden kullanım olanaklarını araştırıyor. Kentte tarımsal üretimin sıklıkla gündeme geldiği bir ortamda Randstad'ta hem park olabilecek hem de bölgenin gıda ihtiyaçlarına yanıt verebilecek yeni bir formül deneniyor.

30 BAHÇELİ OFİSLER

Cannes'da düzenlenen gayrimenkul fuarı MIPIM’in Architectural Review işbirliği ile düzenlediği proje yarışmasında ofis kategorisinde kazanan, Suyabatmaz Mimarlık'ın, Güneşli Kule projesi oldu.



ürün 36 BOŞLUktakİ KÜTLELER

İstinye'de eski bir fabrika yapısı içinde konumlanan Otis İstanbul Genel Merkezi'nin iç mekan tasarımı üzerine Şanal Mimarlık'tan Alexis Şanal, grafik uygulamaları üzerine Esen Karol, peyzaj tasarımı üzerine de Arzu Nuhoğlu projeyi nasıl ele aldıklarını paylaştılar.

42 ÇÖLDEKİ BUZDAĞI Dubai'de bir alışveriş merkezi için geliştirilen Belaila Center, kristalimsi dış cephesi ve çevresindeki yapılanma arasında kontrast yaratması amacıyla tasarlanmış. İnşa edilmeyen proje, çöldeki buzdağı görünümüyle öne çıkıyor.

NİSAN 2010 - XXI 4

İçİndekİler

44 YARATICILIĞI KÖRÜKLEYEN

Bene firması için tasarlanan PARCS, günümüzün modern ofisleri için düşünülen yenilikçi modüler yapısıyla dikkat çekiyor. Ofis çalışanlarının bütün gününü aynı masada geçirerek yaratıcı olamayacağını savunan sistem; görüşme, toplantı ya da dinlenme mekanlarıyla yeni çalışma mekanları ve sosyal alanlar yaratıyor.

52 ürün haberlerİ 58 IŞIK SAÇAN BİNA

Yeşilyurt Holding'in ofis binasının iç ve dış aydınlatmalarında Tepta ürünleri kullanıldı. İstenen çalışma ortamının yaratılmasında aydınlatmanın nasıl bir rol üstlendiğini Tepta Aydınlatma'dan Burak İnsel anlattı.

62 BANYO, MUTFAK VE SERAMıK DOSYAsı

78 ajanda

Bien Seramık Blanco Bosch Cd Kimyevi / Hi-Macs Çimstone Creavit Çanakkale Seramik & Kalebodur Depa / Scavolını Duravit E.C.A. Ece Banyo Ege Seramik Electrolux Franke Gaggenau Geberit Grapol Grohe Häfele Indesit İntema Mutfak Italdeko Kale Banyo Lineadecor Miele Nolte Seranit Siemens Vanucci Vestel Villeroy & Boch VitrA Karo Yütaş



Tasarımın En Kısa On Yılı: 2000 - 2009 İki aylık bir aradan sonra tekrar merhaba! İş, güç derken bir süre için “tasarımın öte yanından” bakamadık. XXI’e yazamadığım aylarda hissettiğim görevini yapmamış, yapamamış olmanın ağırlığı gerçekten rahatsız edici. Tuhaf bir suçluluk duygusu insanın üzerine siniyor. Türkiye tasarım gündeminin görece hafifliği dahi bu suçluluk hissini katlanır kılmaya yetmiyor. Aslında bu tam olarak dergiye veya okuyucuya karşı hissedilen bir suçluluk duygusu da değil. Sonuçta, her ne kadar beş yılı aşkın bir süredir düzenli olarak yazıyor olsam da, bunu profesyonel anlamda bir “iş” olarak yapmıyorum. Bu yüzden hissettiğim daha çok kendime verdiğim bir sözü yerine getirememenin sıkıntısı. Bundan sadece kendim için bu köşeyi işgal ettiğim sonucu da çıkmasın; yazmak öncelikle gündemdeki konulara dair fikirleri berraklaştırmak, paylaşmak ve sınamak için bir vesile olmakla beraber, aynı zamanda yaşananlara, olay ve olgulara “tasarımın öte yanından” bir tanıklık çabasını da içeriyor. Okumak ve yazmaktan çok, görmek ve çizmekle daha ilgili olduğu sık sık dile getirilen bir disipline dair yazılı tanıklık çabası umarım bir gün birilerinin işine yarar.

NİSAN 2010 - XXI 6

TASARIMIN ÖTE YANI...

Tasarım alanında bu tarzda bir yazınsal üretimin şartları aslında son on yıl içinde gelişti. Düşünüyorum da, 1980’lerde hatta 1990’larda her ay endüstriyel tasarıma dair ne yazılabilirdi ki? Daha doğrusu üzerine kafa yoracak, bir tasarım gündemi oluşturabilecek ne vardı? Fazla bir şey olduğu söylenemez: Birkaç okul, üniversite çevresinden birkaç kişi, belki bir iki firma. Yarışma, sergi, ödül, dernek, konsey, teşvik, vb ise zaten yoktu. Sadece bu görece dar perspektiften bakıldığında dahi, 2000’lerin ilk on yılının Türkiye’de tasarıma dair tanık olduğumuz en dinamik dönem olduğu, hatta belki bir anlamda tasarımın “yükselişe” geçtiği bir evre olduğu çoğunlukla kabul görür. Tümüyle İstanbul‘da olup biten etkinliklerle hafızamıza kazınan bu dönem, aslında çeşitlenen dinamikleri ve aktörleriyle bu köşedekinden çok daha ayrıntılı bir değerlendirmeyi hak ediyor.

ALPAY ER

www.tasarim.itu.edu.tr

Onar yıllık dönemler belki kronolojik bir bakış için faydalı olmakla beraber, çoğu kez yapısal dönüşüm süreçlerinin başlangıç ve sonlarına karşılık gelmez. Mesela 2000’lerin ilk on yılını anlayabilmek için öncelikle 1990’ların ikinci yarısındaki tetikleyicilere bakmak gerekir. 1996’da gerçekleşen AB ile Gümrük Birliği, iktisadi ve kısmen hukuki arka planı hazırlarken, Ankara’da kurulup, ayakta kalabilmiş tek mesleki oluşum Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu’nun (ETMK) İstanbul’da varlık kazanma çabaları ve yine aynı dönemde dört yeni üniversitede eğitiminin başlatılmış olması ise disipline özgü dinamiklerdi. 1998’de ETMK tarafından İstanbul’da gerçekleştirilen tasarım sergisi ve ödülleri, hemen bir yıl sonra benzerlerinin ETMK dışı aktörlerce sahiplenmesi ve sahnelenmesini tetikleyebilmişti. Yine de tasarımın kamusal anlamda sahne almasından ve tasarıma dair algısal bir sıçramadan bahsedebilmek için

2003’e dek beklemek gerekecekti. 1999’daki büyük depremi izleyen, Türkiye’nin 2001’deki iktisadi ve 2002’deki siyasi depremleri tasarımın “yükselişi” olarak adlandırılabilecek bu kısa dönem için gerekli maddi koşulları hazırladı. 2003, Türk tasarımı için her bakımdan ilginç bir yıldı. Kısaca hatırlarsak: AD Design Fair adıyla başlatılıp daha sonra “İstanbul Tasarım Haftası” adını alan periyodik etkinlikler 2003’de başladı; Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tasarımı gündeminin öncelikli konuları arasına aldı ve bir “Tasarım Konseyi” kurulması için aynı yıl içinde bir çalışma başlattı; İstanbul Sanayi Odası (İSO) ve İTÜ KOBİ’ler için Endüstriyel Tasarım Projesi'ni başlattı; ilk kez bir Türk tasarım okulu (İTÜ) Milano Tasarım Haftası'nda öğrenci çalışmalarını sergiledi. Garanti Bankası İstanbul’da bir tasarım galerisi açtı. Ve diğerleri; yarışmalar, seminerler, yurtdışından alınan ilk tasarım ödülleri... Tüm bunlar daha önce tek tek tanık olunmayan gelişmeler olduğu gibi, hepsinin aynı yıl içinde gerçekleşmesi anlamında da 2003 bir milat oldu. İzleyen 2004, 2005, 2006 yıllarında benzer etkinlikler artarak devam etti. Hepsini burada sıralamak mümkün değil, bunların arasında ETMK İstanbul Şubesi’nin organize ettiği yurtdışındaki ilk profesyonel tasarım sergisi, TİM’in İstanbul ve Gaziantep’deki tasarım sergileri, İTÜ, Marmara ve ODTÜ’nün İtalya ve Fransa’daki sergi katılımları, İMMİB ve diğer tasarım yarışmaları; ulusal ve uluslararası kongreler vb sayılabilir. İvmelenerek devam eden tasarım etkinlikleri, 2007 yılında, diğer pek çok etkinlikle beraber Türkiye’li endüstriyel tasarımcıların Milano Tasarım Haftası’ndaki geniş katılımlı “İlk in Milan” sergisiyle zirveye ulaştı diyebiliriz. Ne var ki, 2007’den bu yana 2003-2008 yılları arasındaki beş yıllık hareketlilik ile kıyaslanamayacak bir durgunluk dönemine girildi. İstanbul Tasarım Haftası iki yıldır düzenlenemiyor. Yeni projeler ve yeni ürünler ise çok daha az. Gerçekleştirilen etkinlikler genellikle silik ve etkisiz. Kamu destekli Design Turkey 2008 belki bir istisnaydı, ama arkası da gelmedi. Küresel krizinin etkisi kesinlikle yadsınamaz. Ancak, krizden bağımsız olarak, Türk tasarımında düşünsel ve yaratıcılık anlamında da bir tıkanma yok mu? 2010 İstanbul fonlarıyla yıl içinde gerçekleşecek tasarım etkinliklerinin içerik ve niteliği bu soruyu yanıtlamak için de fırsat yaratacak. Türk tasarımı kısa tarihinin en kritik beş yılını sığdırdığı ve aslında fiilen 2007 sonunda kapattığı bir evreyi, bir on yıllık periyodu da ardında bırakırken, yeni aktörler, yeni ilişkiler ve dinamiklerle yepyeni bir döneme giriyoruz. Türk tasarımının nasıl geçtiğini anlayamadığımız bu “en kısa on yılının” Aralık 2009’daki kapanış etkinliğini yapmak ise ETMK’ya kısmet oldu; geçmişe ve kendine odaklı sergi ironik bir başlık taşıyordu: “Türk Tasarımına İnanmak”. 2008’de Design Turkey Ödülleri'nin verilmesi ve ardından 2009’da Tasarım Danışma Konseyi’nin Türk Patent Enstitüsü eşgüdümünde kurulmasıyla, tüzüğündeki asli amaçları 20 yıl sonra bir şekilde gerçekleşmiş olan ETMK, küçük cemaatini iman tazelemeye çağırıyordu. Doğrusu, henüz daha yeni başladık derken, inanç evresine ne zaman geçtik diye sormadan geçemiyor insan!



NİSAN 2010 - XXI 8

YERLEŞTİRME - İSTANBUL

fotoğraflar: Nevzat Sayın

MOLEKÜLLERDEN BÜTÜNE Nevzat Sayın, Hasköy eski Mayor Sinagogu’nda sanatçı Serge Spitzer tarafından gerçekleştirilen Molecular (İstanbul) adlı yerleştirme üzerine kendi kişisel okumasını kaleme aldı. Nevzat Sayın

Haliç kenarındaki düzensiz, daracık sokaklardan birinde, eski bir demir kapıdan içeri süzülüp, çatısındaki sarı levhadan giren parlak, sapsarı bir ışıkla aydınlanan, derme çatma şeylerle dolu ve zemini simsiyah bir çamurla kaplı giriş mekanından geçerek içine girilen karanlık mekan; açık bıraktığımız kapı ve kapının üzerindeki pencereden giren sarı ışığın yanı sıra sağdaki duvarın üzerinde, delikle pencere arası bir boşluktan içeri giren, gri-mavi bir ışıkla aydınlanmaya çalışıyordu. Zemindeki turkuvaz pırıltı; puslu havaya, yağmura, çamura, pasa ve köhneliğe inat pırıl pırıldı. Karanlığa alışıp, dikkatle baktıkça; zemine yayılmış binlerce cam bilye fark ediliyordu. Aynı şeyin sonsuz kere tekrar edecek şekilde bir araya gelişinin kendiliğinden çekiciliğini büyülü bir gerçekliğe dönüştürüyordu cam “moleküller”. Karanlığa alıştıkça ışık çoğalmış ve eski taş duvarların sınırlandırdığı mekan okunur olmuştu. Ortada dört kolonun taşıdığı bir kubbe

vardı. Kolonlarla duvar arasında kalan düz ahşap tavanın üzerindeki altı köşeli yıldızla, sokak kapısı kemerinin üzengi noktalarını birleştiren taş lentonun üzerindeki kırık dökük İbrani harfleri birleştirince eski bir havranın içinde olduğumuz anlaşılıyordu. Zamanın tozu içindeki mekanın zeminindeki cam bilyelerin pırıltısı içinde yıldızlar seçiliyordu. Birbirine teğet bilyelerin aralarındaki boşluklar, altı köşeli yıldızlara dönüşüyor ve zemin yıldızlarla kaplanıyordu. Kast edilmiş, tasarlanmış bir sonuç muydu yoksa kendiliğinden mi oluşmuştu? Serge aklında olanı mı buraya taşıdı yoksa burada olanı mı ortaya çıkardı? Sonunda varacağı yeri, başlangıçta biliyor muydu? Başlangıç önceden saptanmış bir kalkış noktasına bağlı bir şey için yola çıkmak sayılabilir miydi? Bu kalkış noktası gizli miydi, açık mıydı? Köken bu noktada ne kadar etkindi? Kendi tarihimiz yaptıklarımızı ne kadar belirler? Yaratıcılık önceden yapılmış ya da olmuş olanın kabulü ve tekrarı üzerine mi kurulur, yoksa reddi üzerine mi? Her iki durumda da daha önce yapılanlar şu ya da bu şekilde

benimsenip, kullanılır mı? Edward Said’in deyişiyle: “Tanrının bile tümüyle sıfırdan başlamaması ilginçtir. Nuh ve gemi eski dünyanın, yeni dünyayı başlatan bir parçasını oluşturur.” Belki bu yüzden başlangıç, sonu içerir gibi duruyor ama buna rağmen başlangıcın sonu bütünüyle belirlediğini söylemek kolay değil. Sanatçı ile “yer”in rezonansa girmesi belirliyor olmalı her şeyi. Böylelikle, son derece öznel olan bir durum ancak bu kadar öznel olduktan sonra, evrensel olabiliyor olmalı. Bu yüzden dikkatim Serge’den “iş”in kendisine yönelmiş, işin içinde yer aldığı mekansal bağlamın doğrudan yapıta dahil olduğu anlaşılır olmuştu. Yapıt ancak mekanla birlikte var olabiliyordu. Yerleştirmenin büyüsü de bu olmalıydı. Nietzche’nin cümlesiyle yeniden Serge’e dönmüştüm: “Filozofun görevi evrensel ihtiyaca hangi hissin, hangi eksikliğin, hangi ıstırabın ya da acının neden olduğunu tanımaktır. Sanatçının göreviyse bu hissi yaratmak, ona biçim vermektir. İster sanatçı, ister filozof olsun, insan son kertede dünyasını bu boşlukta inşa eder.”


YERLEŞTİRME - İSTANBUL 9 XXI - NİSAN 2010

karşı sayfada en üst sırada: Mayor Sinagogu'nun konumu altta solda: Bilardo salonu altta sağda: Dökümhane bu sayfada üstte solda: Kauçuk atölyesi en üstte sağda: Sinagog civarındaki sokaklar üstte: Sinagog içindeki ahşap detaylar orta sırada: Nevzat Sayın'ın bilyelerin bir araya gelişleri üzerine kendi yaptığı okuma solda: Molecular (İstanbul) yerleştirmesinden görünüm; fotoğraf: Sinan Koçaslan


Sıfırdan Bire Tasarım Sıfır, muhteşem bir sayı. Küçük bir dünyayı sarmalayan ufak bir çizgi, hiçbir seyi temsil eden sonsuz bir daire. Sıfırın tarihi çok eskilere dayanıyor; eski Helenistik sıfır simgeleri üzerine kurulu Babil'e atfedilen konumsal değerlerden, Hindistan'da ortaya çıkan modern basamak tabanlı değer kavramına ya da matematiğimizin kuruluşunun özüne kadar. Sıfırın keşfi, son derece güçlü bir hiçbir şeyin yaratımı. Tasarımcılar olarak bizler tıpkı sıfır kadar kuvvetli bir şeyi -hiçbir şeyi- nasıl yaratabiliriz? Hiçbir şey ama sadece atık değil. İnsanlığa sunulan bir armağan, dünyayı değiştiren bir tasarım olmalı bu. Bu tasarım gerçek anlamda bir cömertlik olmalı.

KÜÇÜK MÜDAHALELER

Bununla birlikte, herhangi bir hediye ya da yardım kuruluşu söz konusu olduğunda, küçük olsa dahi, ana soru cömertliğin sıfır gibi bir his verecek şekilde nasıl etkinleştirilebileceği. Tabi ki bencil olmayan verme ve paylaşma biçimleri olabilir, tıpkı cömertlik gibi ama birçok cömert eylem pasifleştirici bir etki yaratabilir, en azından tasarımcılarının kontrollerinden çıktıklarında. Tasarımcıların hediyeleri, genellikle verenin iyi niyetleri olsa dahi yetkiyi hediyeyi alanın elinden alır. Bu çoğunlukla “kullanıcı-dostu olma” fenomeninin çelişkili kısmıdır. Bunlar işlevlerini yerine getirmek için kullanıcıya hiçbir açıklama yapılmasına gereksinim duyulmayan ama aynı zamanda çoğunlukla da kullanıcının kendisinin ürüne bir şeyler katma olasılıklarını sınırlandıran ürünlerdir. Temelde, bu konu, refah ve yeniden paylaşım politikalarının ve son zamanlarda da “sosyal tasarım” alanındaki inisiyatiflerin ana sorunu.

NİSAN 2010 - XXI 10

“Tasarım düşüncesi” daha fazla uygulama alanında yer buldukça tasarım, dünya üzerindeki en olumlu güçmüş gibi görünüyor, tıpkı bir süre önce mühendisliğin göründüğü gibi. O dönemlerde “sosyal mühendislik”, toplumu ve toplumda yaşayanları iyi üretilmiş birer makine olarak düşünülmesi aracılığıyla daha iyi bir dünya yaratmak için en iyi yol olarak algılanıyordu. Bu düşünme biçimi büyük bir refah sağladı, yaşamdan beklentileri artırdı ve bazı refah seviyeleri yarattı. Ama aynı zamanda bu mekanik ve siyah-beyaz perspektifle birçok büyük sorun da arttı.

OTTO VON BUSCH TASARIMCI

Bugün, mühendis yerine tasarımcı dünyayı kurtaracak olan seçilmiş kişi olarak görülüyor. İşsizlik ve evsizlik sorunlarının çözümü için iş kültüründen vergi sistemlerine dek her şeyin daha iyisinin yaratılması için yeniden tasarlanabileceği düşünülüyor. Ama temel bir soru karşımıza çıkıyor: Tasarım pratiği gerçekte insani durumların ve acıların ne kadar “derin”ine inebilir? Tasarım gerçekte ne kadar cömert olabilir? Dünyayı daha iyi bir yer yapmak, acıları hafifletmek amacıyla şeyler ve hizmetler tasarlıyoruz. Ama sokaklardaki dönüştürülerek evsizlere barınak sağlayan banklar gerçekten de dünyayı değiştirebilir mi? Daha güvenli arabalar dünyayı gerçekten

daha güvenli yapacak mı? Ne zaman geleneksel parlamenter politika, onun kurumları ve bürokrasisi daha etken olacak? Daha net söylemek gerekirse, “tasarım düşüncesi” ile ilişkilendirdiğimiz konuları nasıl seçiyoruz ve hangi konuları başkalarına bırakıyoruz? Daha iyiye götüren tasarımı nasıl yapacağımızı nasıl bileceğiz? Ya da belki de sosyal meselelerle ilgilenmekten kaçınmalıyız, çünkü en basitinden tasarımın böylesi, politik ilgi alanlarına uygulanması gerekenlerin daha iyi olmasını sağlamayacak. Dikkatlice tasarım yapmalıyız. Daha önce de küçük bir değişim için tasarlama fikrini, tüm taraflarca kolayca yeniden üretilebilen ve sahiplenen küçük müdahale örneklerini tartıştım, ama belki de daha radikal olmak zorundayız. Belki de “hiçbir şeyi” tasarlamayı öğrenmeliyiz ve onda çok iyi olmalıyız. Eğer toplum, dayanışma, özen ve karşılıklı nezaket konularında gerçekten samimiysek bunları nesnelerin, metaların ya da hizmetlerin içine sokarak tasarlayamayız, en azından bunu klasik araç setleri ya da tasarım fikirleriyle yapamayız. “Kendi kendisine tasarlanamaz olanı” tasarlamayı öğrenmeliyiz, yani birlikte daha güçlü olmak için insani yeteneklerini gönüllü olarak kullanmaları konusunda kullanıcıları teşvik eden bir tasarım. Bu; çelişkili, görünebilir ama aslında daha çok tasarımcının değer sunan birinden zaten var olan, ancak daha görünür kılınması gereken değerleri ve varlıkları vurgulayan birine dönüşümünü işaret ediyor. Bunlar kendileri tasarlanmış olan değerler değil, en azından bizim genellikle tasarım dendiğinde anladığımız şekilde değil. Böylesi niyetleri olan tasarımlar gündelik yaşamla ilgilenmemizi, işbirliği ve anlayışın gelişimine yardım etmemizi sağlayan araçlara dönüşerek çözebilmek için tasarımın ötesine geçmemiz gereken sorunlara işaret eden tasarımlar olabilir. Bunlara örnek olarak 5th Pillar organizasyonunun (5thpillar.org) Sıfır Rupi banknotu gösterilebilir. Bu, yozlaşmayı gözler önüne sermek ve vurgulamak, bu yozlaşmaya dahil olan yetkilileri iki kez düşünmeye davet etmek için bir araç olarak yapılmış bir banknot. Bir milyonun üzerinde basılan banknotlarla ve rüşvetçileri şok ederek farklı davranışlara sürükleyen bir sürü öyküyle büyük bir başarı yakalan bu banknotlar 50 Rupilik banknotların sahtesi ve üzerlerinde birçok Hindu lisanında rüşvet karşıtı görüşler yer alıyor. Banknotlar, bir toplumun rüşvetle savaşında güç kazandığı ve insanların bu mücadelede yalnız olmadıklarını hissetmelerini sağlayan bir simgeye dönüştü. Diğer yandan da banknotların rüşveti vurgulaması, birçok yetkilinin şaşırmasına sebep oldu. Çünkü rüşvet ortaya çıkarıldığında hapis cezası uygulanmasına rağmen Hindistan bürokrasisinde gündelik yönetim işlerinde neredeyse olağan olarak karşılanan bir durum oldu. Sıfır Rupi'nin hiçbir pazar değeri yok. Ama bazıları için bürokrasiyle ve rüşvetçi yetkililerle ilişkilerinde


Hindistan'da rüşvete karşı oluşturulan organizasyon 5th Pillar'ın tasarladığı Sıfır Rupi banknotu

Böylesi küçük bir tasarım, bir iyileşme aracı olabilir. Eğer sosyal tasarım ve topluluk inşası konularına eğilmek istiyorsak yokluk ritüellerinden öğreneceğimiz çok şey var. Sosyal tasarımın ana konularından biri, karşılığında bir şey talep etmeden sosyal yaraları bir şekilde iyileştirmeyi öğrenmek ki bu da aslında eylemin kendisini tüketiyor. Affetmeyi ve affedilmeyi istemek acısız bir topluluk inşa etse de bu yapılması en güç şeylerden biri. Genellikle bana şu soruluyor: Önerdiğin böylesi alçakgönüllü araçlarla bir değişim yaratabileceğine nasıl inanabiliyorsun? Sıfır Rupi'lik bir banknot ya da bir affetme eylemi gerçekten de değişime yol açan bir tasarım olarak sayılabilir mi? Bunları düşünürken, gençken gördüğüm bir cümle aklıma geliyor sık sık. Büyüdüğüm yerde bazen yolumun üzerindeki mezarlığın içinden geçiyordum. Mezarlığın ıssız bir köşesinde, çakıl döşeli bir yol üzerindeki bir mezar taşına hep gözüm takılırdı. Anlamını hep merak ederdim. Mezartaşının soluk yüzeyinde bir isim ve bir cümle yazılıydı: “Tüm dünya için o sadece bir kişiydi ama bir kişi için o, bütün dünyaydı.” İnanıyorum ki, Sıfır ile Bir arasındaki en alçakgönüllü tasarım bile bir yerlerde, birileri için dünyayı daha farklı bir yer haline dönüştürebilir.

11 XXI - NİSAN 2010

Bu açıdan bakıldığında bu banknot örneği, her gün yaşanan umutsuzluğun farkına varılmasını ve ona dikkat çekme alışkanlığı kazandıran, bu umutsuzluğu bir güç kazanma eylemine dönüştüren küçük bir tasarım. Sıfır değeriyle, bürokrasideki yozlaşmış kara deliği gözler önüne sererken paranın toplumdan çekip aldığı dayanışma değerlerini de temsil ediyor.

KÜÇÜK MÜDAHALELER

büyük fark yaratabiliyor, dahası başkalarını da rüşvet karşıtı çabalara davet ederek bir cesaret gösterisinde bulunuyor. Organizasyonun internet sitesinde banknotun rüşvete karşı nasıl başarıyla kullanıldığını anlatan birçok öykü yayınlandı.


PROJE - KENTSEL TASARIM - RANDSTAD NİSAN 2010 - XXI 12

Park ve Pazar Kentsel peyzaj tasarımı konusunda öncü Hollanda, değişen coğrafi koşullar yüzünden arazi parçalarının yeniden kullanım olanaklarını araştırıyor. Kentte tarımsal üretimin sıklıkla gündeme geldiği bir ortamda Randstad'ta hem park olabilecek hem de bölgenin gıda ihtiyaçlarına yanıt verebilecek yeni bir formül deneniyor. Van Bergen Kolpa Architecten

park sÜpermarket

van bergen kolpa archıtecten

Park Süpermarket, Randstad'ın metropoliten parklar bölgesinde yer alan bir peyzaj süpermarketi için üretilen mekansal bir kalkınma modeli. Bir zamanlar Hollanda'da gıda üretiminin ikonları olan denizden kazanılmış peyzajlar, şimdi kent merkezindeki alanlarda konumlanıyor ve yükselen su seviyesinin ve iklim değişikliklerinin baskısı altında kalıyor. Bu alanlar, nüfusu 170 farklı ulusu, yemek geleneğini barındıran Randstad nüfusunun besin ve rekreasyon ihtiyaçlarında yeni bir rol oynayabilir mi? Park Süpermarket, Randstadlı tüketicilerin gıdayla ilişkisi etrafında kurgulandı ve kentin tarımsal peyzajında projelendirildi. Midden Delfland gibi

kolay erişilebilir ve balçık ve turba toprak tiplerine sahip alanlarda; yükselen su seviyesi beraberinde tamamıyla yeni bir peyzajı getirdi. Süpermarket de bu yeni peyzaj üzerinde tasarlandı. Her bir bölüm ürün tipine göre ayrıldı; pirinç tarlaları, balık havuzları, kivi ve avokadoların olduğu meyvelikler, baharatların ya da sebzelerin yetiştirildiği bölümler gibi. Ve tüm alanlar ürünlerin karakteristiği; tipleri ve büyüme koşulları göz önünde bulundurularak tasarlandı. İklimlendirme ısı tutucu duvarlar gibi eski teknikler, hava yıkayıcı “çatılar” ve termal ısıya dayanan yerden ısıtma gibi daha yeni çözümlerle desteklendi. Bir hektarda küçük arazi parçalarından oluşan düzeni sayesinde Park Süpermarket tüketicinin besin çeşitliliğine, ihtiyaçlarına ve tarım tekniklerindeki gelişmelere göre yenilenebilecek ve büyüyebilecek. Randstad sakinleri de 21. yüzyıl için yeni bir park peyzajı olan bu alanda tüketirken rekreasyon yapabilecekler.


PROJE - KENTSEL TASARIM - RANDSTAD

giriş sayfasında ve bu sayfada Proje maketinden görseller

13 XXI - NİSAN 2010


işveren: Stroom Den Haag en Provincie Zuid Holland proje: Foodprint 2009 - 2010 "Voedsel voor de Stad" yer: Midden Delfland program: 1.600 hektar peyzaj süpermarketi peyzaj ve ekoloji danışmanı: Altera Wageningen UR, Vincent Kuypers maket: Werkplaats Vincent de Rijk planlama: Araştırma 2009, Tasarım 2010, Uygulama 2011 van bergen kolpa archıtecten Van Bergen Kolpa Architecten Jago van Bergen ve Evert Kolpa'dan oluşuyor. Tasarım, bina tasarımı, kalkınma senaryoları ve araştırmayla ilgileniyorlar. Bina ölçeğinden iç mekan ölçeğine, peyzajdan ekolojik tasarıma uzanan bir ölçekte projeler gerçekleştiren ofisin bütün projeleri güçlü kavramsal altyapıları, geniş araştırmalar sonucu yaratılan mekansal tasarımlarla tanımlanıyor. Ofisin tüm çalışmaları program, peyzaj ve doğal kaynaklar arasında bir dengeye dayanıyor.

NİSAN 2010 - XXI 14

PROJE - KENTSEL TASARIM - RANDSTAD

vaziyet planı

diyagramlar

kesit



YAPI - OFİS - KOCAELİ

fotoğraflar: Cemal Emden

EĞİMDEN CEPHE IBTECH'in topoğrafyayla kurduğu ilişki, tasarım sürecinde “ofis” kavramına yaklaşımı ve de cephe tasarımı hakkında projenin mimarı CM Mimarlık'tan Cem Sorguç ile konuştuk.

NİSAN 2010 - XXI 16

Hülya Ertaş

ıbtech

cm mimarlık

TÜBİTAK Gebze Yerleşkesi'nde yer alan IBTECH, eğimli ve İzmit Körfezi'ne açılan bir arsa üzerinde konumlanıyor. Eğimle birlikte hareket edercesine Körfez'e bakan kısmına doğru teraslarla açılan bina, parçalı kütlesi sayesinde bina içinde topoğrafyanın ve dolayısıyla yerin hissedilmesini sağlıyor. Eğime paralel olarak düzenlenmiş cephe tasarımıyla IBTECH, bir şaşırtmaca üretse de net ve rasyonel plan şeması ve bina içindeki kullanıcılara sunduğu çoklu ve çeşitli bakış açıları bu şaşırtmacayı hafifleterek kullanıcı dostu bir tasarım sunuyor. İç avlu, avluya bakan saydam cepheli iç koridorlar ve koridorlara yaslanan çalışma alanları şeklindeki plan asyonunun her iki kolda da benimsenmiş olması içe dönük bir kurgu izlenimi verse de hem avludan hem de kolların açıldığı noktadan bakıldığında içindeki dinamik yaşamı yansıtan bir yapıyla karşılaşılıyor. Bu dinamik yaşamı oluşturansa programın sunduğu çeşitlilik. Çalışanlarının sosyal alanlardan keyif almasını öngören IBTECH, kafeteryasının bahçeyle kurduğu ilişki, sürekli karşılaşma mekanları olarak işleyen geniş sirkülasyon alanlarıyla geleneksel ofis anlayışından farklılaşıyor.


YAPI - OFİS - KOCAELİ 17 XXI - NİSAN 2010

he: Yapının iki kola ayrılmasının altında yatan nedenler neler? Cem Sorguç: Tasarım aşamasında binanın üçte ikisini inşa etmek, üçte birini ise sonradan inşa etmek şeklinde bir müşteri talebi vardı. Binanın büyük bir parçası bittikten sonra ona ilave yapmak hem tasarım anlamında hem de inşaat sürecinde güç. Bu güçlüğü en aza indirmek için bir tasarım yöntemi belirlemek gerekiyordu. Eğer üçte biri daha sonra inşa edilecekse geri kalan ikisini de parçalayalım, bunlar bir araya geldiği zaman farklı zamanlarda inşa edildiği belli olmasın istedik. Sonunda aslında üç parça olan ama ana biçim olarak iki kol gibi görünen bu tasarım ortaya çıktı. İlk iki parça sağa ve sola yerleşmişti, daha sonra eklenecek olan parça girişten bakıldığında solda kalan kolun ucuna, arazinin en düşük kotuna yerleşiyordu. Vaziyet planını hem bu iki parça üzerinden hem de üçüncüsü gelecekmiş gibi düşünmek gerekiyordu. Binaya merkezden girip sağ tarafa daha çok konukların ağırlanacağı alanlar, yönetim bölümü, yönetime bağlı ofisler, spor salonu ve kafeterya gibi işlevleri; sol tarafaysa açık ofis yoğunluklu işlevi yerleştirdik. Yine ofis yoğunluklu olan üçüncü parça da soldaki parçanın ucuna eklendi. Verilen programa


YAPI - OFİS - KOCAELİ NİSAN 2010 - XXI 18

göre o kısım başka bir işletmeye ait olabilir ve ortak bir girişi kullanmayabilirdi, dolayısıyla onu soldaki kolun ucuna ekleyince alttaki yoldan ona bir giriş verilmesi olanaklı oldu. Daha sonra inşaat aşamasında bu üç parça birlikte yapıldı, o fikir tasarım yöntemi olarak kaldı. Şu anda hala o üçüncü parçanın tam işlevleri yerleşmiş değil. he: Topoğrafya tasarıma nasıl etkidi? Bu bina eğimi nasıl kullandı? cs: Araziyi gördüğümde eğim beni çok etkiledi, çünkü eğimin düşük olduğu nokta binanın da manzaraya, Körfez'e açık olduğu nokta. Binanın araziye paralel giden bir cephesi ve terasların uç noktalarını birleştirdiğiniz zaman araziye paralel giden bir gabari çizgisi var. Yeni bir arazi olduğundan çok fazla hafriyat yapmak da istemedik, mümkünse bir noktaya kadar inşaatın ihtiyacı olan temel, bodrum katlar kazılsın, sonrasında da arazi eski haline getirilsin

istedik. Binanın masif, ağır bir şekilde oturmaması için üç bloka parçalamak, bloklar arasında köprüler yapmak, kafeteryanın altını boşaltmak gibi yollara başvurduk. he: Bina, özellikle cephesi nedeniyle bir şaşırtmaca yapıyor. Köprülerle eş kotlara dağılıyor olsan bile hangi katta olduğunu şaşırıyorsun. cs: Köprülerin bağlandığı bütün koridorlar o yarı açık avluya bakıyor. Açık ofisler de koridorların diğer taraflarına, dış cepheye doğru yerleşiyor. Dolayısıyla merkezde durduğun zaman koridorlardaki ve köprülerdeki bütün insan hareketlerini görebiliyorsun. Bu bina içindeki dinamizmi dışa yansıtmak, elektronlar gibi bina içinde hareket eden insanları göstermek istedim. Burası çok da katı bir ofis binası değil. Bilgi işleme yönelik bir faaliyet sürdüren ve daha çok genç nüfusun

çalıştığı bir ofis. Dünyada çalışma şartları değişirken ve ofis kavramı bile sorgulanır hale gelmişken bu binayı eski ofis formatları ve işlevleri üzerine kurmaktan kaçındık. Bu kaygıyla koridorların dışarı bakması, binanın coğrafyanın üzerinde ince ince durması, içeri ile dışarı arasındaki ilişkileri yakın kurmasıyla konvansiyonel ofis yapılanmasından farklı olmasına çalıştık. İç-dış arasındaki geçişleri rahat sağlamak ve koridorlarla köprülerin sokak gibi algılanması için içeride kullanılan zemin kaplama malzemesinin dış mekanlarda da kullanılmasına çalıştım. he: Binanın açık-kapalı, görünürlük-gizlilik ilişkilerini nasıl kurguladınız? cs: Esasen avluya ve iç peyzaja bina içindeki koridorlardan bakılmasını hedefledik. Özellikle avluya bakanlar tamamen cam cephe, güneybatıya bakan daha kontrollü, kuzeydoğuya bakandaysa eğime uygun yırtıklar var. Diğer taraftan da çok kuvvetli ve


masif bir giriş cephesi var. Dolu bir akstan içeri girdiğinizde önünüzde yeni bir dünya açılması hissi uyandırmak istedim.

karşı sayfada üstte: Yapının masif giriş cephesi

bu sayfada altta: Başlangıçta sonradan inşa edilmesi planlanan ancak süreçte eşzamanlı olarak inşa edilen üçüncü parça en altta solda: Kolları bağlayan köprünün içi en altta sağda: Kafeteryanın bahçeyle bağlantısı

19 XXI - NİSAN 2010

he: Çalışanlar memnunlar mı? cs: Taşınırlarken çalışanlardan dolaylı olarak iki geri bildirim geldi, birincisi bina içinde kayboldukları, ikincisi binanın çok açık, içerideler mi dışarıdalar mı anlayamadıkları yönündeydi. Birkaç ay sonraysa bu iç-dış ilişkisini çok sevdiklerini, teraslamanın ve saydamlığın iyi olduğunu aktardılar.

ikinci sayfada Yapının topoğrafyayla ilişkisi

altta solda: Birbirine köprülerle bağlanan kollar arasındaki avlu altta sağda: Avlunun içinden cepheye doğru bakış

YAPI - OFİS - KOCAELİ

he: Çok fazla cam yüzeyin yer alması ofisteki gün ışığı kontrolü açısından ne gibi çözümler üretmenizi gerektirdi? cs: Güneybatıya bakan cephede gölgeleme var, belli bir gölgeleme katsayısı ile aşırı gün ışığı engelleniyor. Camın en çok ve en saydam olduğu kısım, avluya bakan cepheler ama orada da zaten koridorlar cepheye yaslandığı ve ofisler içeri çekildiği için çalışanlar masa başında doğrudan gün ışığına maruz kalmıyorlar.

giriş sayfasında üstte: Yapının alt kottaki yoldan görünümü altta: Yapının girişe göre sağ kolunun parsel dış çizgisine dayanan yüzü


mimari tasarım: Cem Sorguç, CM Mimarlık proje ekibi: Çağrı Küçükay, Barış Kıldiş, Ceylan Elgin, Zeynep Onuktav işveren: IBTECH, Finansbank yapım türü: Betonarme + çelik strüktür projesi: İmar İnşaat Yapı Mühendisliği mekanik proje: OMS Tesisat İnşaat elektrik projesi: ERK Proje Mühendislik kaba yapı yüklenicisi: Tefirom Group ince yapı yüklenicisi: Diem proje yeri: TÜBİTAK MAM, Gebze, Kocaeli proje tarihi: 2007 inşaat tarihi: 2008 - 2009 arsa yüzölçümü: 8274 m2 proje alanı: 11.700 m2 cem sorguç 1968 doğumlu. MSÜ Mimarlık Bölümü’nden mezun. 1987 - 1991 yılları arası yarı-zamanlı, 1991 - 2000 yılları arası ise tam zamanlı olarak çeşitli mimari firmalarda ofis ve şantiye mimarlığı yaptı. 2000 yılından beri kurucusu olduğu CM Mimarlık Ltd. bünyesinde mimarlık yapıyor.

NİSAN 2010 - XXI 20

YAPI - OFİS - KOCAELİ

vaziyet planı

maket fotoğrafı

+3.75 kotu planı

±0.00 kotu planı

cephe görünüşleri



Mimarlık, ürün tasarımı, kentsel tasarım, fotoğraf, peyzaj mimarlığı, moda tasarımı alanlarında Türkiye'deki bloglara "editoryal bir çatı" sunan Blog Yuvası, bugün 80'i aşkın bloga ev sahipliği yapıyor. Geçtiğimiz ayki postlardan bir seçki sunuyoruz.

NİSAN 2010 - XXI 22

XXI Blog Yuvası

www.blogyuvasi.net son tahlil, tasarım politiktir 25 Mart

DAM, archıtecture students at taşkışla 8 Mart

Yurttan Tasarım Meseleleri (17) Ulusal basında karşılaştığım günlük haberlerden, üzerine tasarımın da söyleyecek bir sözü olabileceğine inandıklarımı "Yurttan Tasarım Meseleleri" başlığı altında bu blog'a taşıyorum. Ntvmsnbc'nin 30 Eylül 2009 tarihli haberinden alıntıdır. [Kaynak: http:// www.ntvmsnbc.com/id/25005293/] Beşiktaş Belediyesi, dünyanın "La Diva Turca" olarak alkışladığı ve geçen yıl ölen Leyla Gencer anısına dikilecek heykel için tasarım yarışması açtı.

PULPıtum The start point of the project were the vertical circulation cavities in apartment buildings and the fact that, generally, they do not have any other purposes than being a path on the Z axis towards the destination point and serving as a filter area between public and private spaces. Briefly, planned only to serve their function of transferring, vertical circulation cavities are usually narrow, dark and boring places.

İSTANBUL - Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal, Leyla Gencer'in dünyaca ünlü, çok önemli bir sanatçı olduğunu belirterek, anısını Beşiktaş'ta yaşatmak istediklerini söyledi. İlçenin kültür, sanat, bilim ve sporun merkezi olduğunu dile getiren Ünal, ilçeyi 5,5 yıldır kültür ve sanata önem veren bir anlayışla yönettiklerini ifade etti. Ünal, Leyla Gencer anısına hazırlanacak heykeli Fulya Süleyman Seba Tesisleri önündeki yeşil alana dikmeyi planladıklarını da kaydetti. (...)

archıportal, yapı tasarım sanat kent yaşam portalı 20 Mart Uluslararası Kağıt Ölçüleri Uluslararası kağıt türü olarak (ISO 216) A ve B serisi olmak üzere 2 çeşit kağıt tanımlanmıştır. Bunun dışında zarflar için C serisi de bulunmaktadır. A serisi kağıt standartının temeli alanı 1m2 olan ve kenarları 1√2 oranındaki A0 kağıdına dayanmaktadır. Buna göre A0 kağıt ölçüsü 841mm x 1189mm dir. A0 kağıdının kapladığı alan 1m2 eşitliğini vermektedir. A serisindeki diğer bütün kağıtlar A0'dan başlamak üzere, ikiye bölünerek elde edilir. Buna göre A1 kağıt A0'ın yarısı (...)

In Şişli, and actually the whole axis from Harbiye to Mecidiyeköy, the apartment buildings make ~95% of the area. They are usually 6-9 stories high. By time they have degenerated into multifunctional buildings with a bold horizontal commercial axis on the 0+ level continuing vertically and ending with 3-4 stories of residential spots. So when we start analyzing their vertical circulation cavities, they somewhat got closer to public space, interface actually, without getting any less narrow, dark or boring. Also after taking few buildings as a focus area and analyzing their vertical circulation cavities we realized that they take up to 15% of the total area of the space, and considering the fact that dense people traffic is not present (because vertical commercial points are clerical type) 15% means quite a lot of ‘narrow, dark and boring' space. (...)

fashıon boost, günlük dozunuz 8 Mart Üzerine Gül Koklamak Alexander McQueen'in trajik intiharı sonrası daha üzerinde dumanı tüterken onun yerine getirilecek yeni isimlerle moda çevreleri çalkalanmaya başladı. En çok üzerinde durulan isim McQueen'e çılgınlığıyla oldukça benzetilen Gareth Pugh, kendisi ne kadar yalanlasa da ateş olmayan yerden duman çıkmaz. Zaten McQueen'in mirasını başkalarına bırakmak olmaz gibi, daha iyi kim olabilir? Pugh en güvenli seçim. Sarkastik değilim bu sefer. via telegraph.co.uk



yapı - ZEYTİNYAĞI FABRİKASI - SANTıAGO NİSAN 2010 - XXI 24

fotoğraflar: Cristóbal Palma, Guillermo Hevia

Yerİyle Bütün Şili'deki Olisur Zeytinyağı Fabrikası bulunduğu coğrafyayla adeta bütünleşiyor. Sürdürülebilir teknolojiler kullanılarak binanın yalnızca çevresiyle uyumlu olması değil, içerideki çalışma performansının da artırılması hedeflenmiş. gh + a

Olisur Zeytİnyağı Fabrİkası ve Ofİslerİ

gh + a

Olisur Zeytinyağı Fabrikası, Şili merkezindeki kıyı vadilerinin anonim mimarisini yeniden yorumlayan, basit ve empatik bir mimari. Ahşap cepheleriyle ve bulunduğu yerin ışıltısını vurgulayan tonlarıyla etrafı nazikçe gözetleyen bina, ağaç dizilerinin olduğu bir alanda konumlanıyor. Bina kütlesi coğrafyada eriyerek coğrafyayla bir bütün gibi görünürken cephesinin önündeki ağaç dizilerini de ortaya çıkarıyor.

Olisur Zeytinyağı Fabrikası, Şili'de Santiago'nun 230 km güneybatısında, San Jose de Marchigue'de (La Estrella, 6. Bölge) yer alıyor. Hem binalarda hem de üretici süreçte birden fazla biyoiklimsel teknoloji (jeotermik, rüzgar enerjisi, ışık enerjisi) kullanılarak; sürdürülebilirlik, enerji tasarrufu, yaşam kalitesi ve çevre korumayla gerçek bir bağlılık sağlandı. Bu amaçları başarmak için mimarlık zaten bir elebaşı. Kapalı hacmin basit formu, ofisleri ve servisleri kapsayan, ahşap ve camdan yapılmış daha küçük bir hacimle tamamlanıyor. Bulunduğu yerin bir parçası



giriş sayfasında üstte: Binanın kuzey cephesinden görünüş altta: Binanın çelik strüktürünü gösteren kolaj bu sayfada İç mekandan görseller

NİSAN 2010 - XXI 26

yapı - ZEYTİNYAĞI FABRİKASI - SANTıAGO

olan binanın imajları; basit bir okumayla ışık, doku ve renkten başlayarak doğayı temsil ediyor. Cephelerin ve ofis alanlarının (şeffaf) aydınlatmaları, civardaki ağaçlandırılmış küçük tepeden ve alanın coğrafyasından yükseliyor gibi gözüken ışık ve ses arasındaki gölgelerle canlanıyor. Bu uzunlamasına binanın mimarisinde eğimleri çözmek için farklı yüksekliklerde teraslamalar yapıldı. Üretim alanları ve yağ fıçılarının tutulduğu alanlar için merkezi ısıtma ve havalandırma yerine jeotermik enerji kullanıldı. Ofislerle servislerin olduğu alanlarda havalandırmalı cephe sistemleri kullanıldı. Çatıda ise çapraz havalandırma kullanıldı. Binanın tamamında yapay aydınlatma yerine doğal aydınlatma kullanılıyor. Bu yöntemlerle binanın çalışma ve zeytinyağı üretiminin kalitesi için elverişli bir atmosfer yaratması hedeflendi. Bir mimarlık stüdyosu olarak sürdürülebilirliği teorik olarak değil somut bir şey olarak görüyoruz. Bu konsepti araştırıyoruz, daha da önemlisi bunu uyguluyoruz.



yapı - ZEYTİNYAĞI FABRİKASI - SANTıAGO

batı cephesi

NİSAN 2010 - XXI 28

kuzey cephesi girişi

kuzey cephesi görünüşü

güney cephesi görünüşü


yapı - ZEYTİNYAĞI FABRİKASI - SANTıAGO

kuzey cephesi detayı

vaziyet planı

29 XXI - NİSAN 2010

ofis planları

malzeme detayları

guıllermo hevıa hernandez 1949'da Şili'de doğdu. 1993 yılında Guillermo Hevia y Cia Arquitectura ofisini kurdu. Farklı endüstri, hizmet, konut (sosyal konuttan bireysel konuta), eğitim gibi farklı alanlarda mimari tasarımlar yapan ulusal ve uluslararası firmalara danışmanlık hizmeti de vermekte. Yeni mimari malzemelerin araştırılması ve geliştirilmesi, biyoiklimsel teknikler, enerji tasarrufu ve çevre koruma konularını araştırıyor. Ulusal ve uluslararası pek çok ödülü bulunan Hernandez'in Şili, Latin Amerika ve Avrupa'da pek çok dergi ve kitapta projesi yayınlandı. Halen Şili Üniversitesi'nde ders veriyor ve Şili Mimarlar Odası'nın ve Mimarlık Ofisleri Birliği'nin yürütücülüğünü üstleniyor. mimari tasarım: GH + A (Guillermo Hevia Architects) işbirliği: Tomás Villalón, Francisco Carrión, Guillermo Hevia G, Marcela Suazo kullanılan malzemeler: Ahşap, cam, beton, prefabrike paneller


bu sayfada Güneşli Kule'nin gece görünüşü

NİSAN 2010 - XXI 30

PROJE - OFİS - İSTANBUL

karşı sayfada üstte solda ve üstte sağda: Bahçelerle birlikte çalışma alanları altta solda ve altta sağda: Farklı katlardaki bahçe-çalışma alanı ilişkileri

BAHÇELİ OFİSLER Cannes'da düzenlenen gayrimenkul fuarı MIPIM’in Architectural Review işbirliği ile düzenlediği proje yarışmasında ofis kategorisinde kazanan, Suyabatmaz Mimarlık'ın, Güneşli Kule projesi oldu. Arif Suyabatmaz Hakan Demirel

güneşlİ kule

suyabatmaz mimarlık

Tasarlanan ofis binası İstanbul'un batısında, E-5 ile TEM Otoyolu'nu bağlayan Basın Ekspres Otobanı üzerinde yer alıyor. Projenin bu yol üzerinde bulunması ve nasıl algılanacağı oluşumu için önemli bir girdi teşkil ediyor. Bu algılama meselesinin sadece çekicilikten ibaret olmaması, bu çekiciliğin içerideki işlevsel kurgudan doğması ve bu bağlamda dışa yansıması önemsendi. Bu sayede yapının dışarıdan algılanışı içerideki biçimleniş ve yaşantı ile mümkün oluyor.

Yapının, proje arsasındaki düzlük alana yerleştirilmesiyle geri kalan eğimli kısım kademeli bir peyzaj olarak tasarlandı. Bu kademelenen peyzaj sayesinde insanları yoldan içerisine çeken bu boşluk, yapıya ulaşımda bir alternatif sunuyor. Bu alternatif, yapının peyzajı ile kurduğu ilişkiyi ortaya koyuyor. Ofis katlarına yerleştirilmiş bahçelerle bu peyzaj anlam kazanıyor. 23 kattan oluşan ofis bloğu, altında uzanan yaklaşık 2.500 m2'lik tek katlı ticari bölümle bu peyzajın içerisine yerleşiyor. Ofis mekanları önlerinde yer alacak bahçeler ile birlikte tasarlandı. Bu sayede yapı, zeminde oluşturduğu yeşil alanı katlara yerleştirdiği bahçelerle üst kotlarda da üretmeye devam ediyor.


Yapının dışarısına geçirilmiş ikinci cepheyle de bu doluluk - boşluk sınırlandırıldı ve boşluklar ikincil mekanlar haline getirildi. Bu çift cephe sisteminin kullanılmasıyla yapıda ciddi anlamda enerji tasarrufu sağlanıyor.

31 XXI - NİSAN 2010

mimari proje: Suyabatmaz Mimarlık Arif Suyabatmaz, Hakan Demirel proje ekibi: Mustafa Uzman, Orhun Ülgen yer: Güneşli, İstanbul işveren: Öz Gayrimenkul Yatırım AŞ tasarım tarihi: 2009 inşaat alanı: 35.000 m2 proje tipi: İş merkezi / ofis yapım türü: Betonarme

PROJE - OFİS - İSTANBUL

Kare planlı bu kulenin ortasında yer alan şaftın etrafına yerleşen ofis mekanları tasarlanan bahçelerin katlarda istenen yerde oluşmasını sağladı. Bu esneklikle bina, oluşturulan boşluklarla birlikte tasarlanabildi ve farklı kat yüksekliklerine sahip boşlukların (bahçelerin) dolulukla kurduğu bu kompozisyon elde edildi. Bu prestij yapısından beklenen algısal değer, katlarda yer alan bahçelerin (boşluğun) tasarlanmasıyla elde edildi. Bu boşluklar sıkışmış ve yoğun tempolu ofis yaşantısının ciddi anlamda kırılmasını sağlıyor, hangi kat olursa olsun çalışanlar yanlarında yer alan bahçeler sayesinde daha verimli çalışıyorlar.


vaziyet planı

murat arif suyabatmaz 1963 yılında İstanbul’da doğdu. 1982 yılında İstanbul Özel Alman Lisesi’nden mezun oldu. 1988'de Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden mezun olduktan sonra aynı okulda başladığı yüksek lisans çalışmasını yarım bırakarak Viyana’ya gitti ve Viyana Teknik Üniversitesi’ne kayıt oldu. 1988 - 1995 yılları arasında Viyana’da aralarında Prof. Wilhelm Holzbauer’in de bulunduğu mimarların bürolarında çalıştı. 1995 yılında döndüğü İstanbul’da kurduğu Suyabatmaz Mimarlık bürosunda çalışmalarını 2008 yılında ortak olduğu Hakan Demirel ile birlikte sürdürüyor ve 2004 yılında kurucuları arasında yer aldığı Bilgi Üniversitesi Mimari Tasarım Yüksek Lisans Programı’nda halen atölye yürütücüsü olarak görev yapıyor.

NİSAN 2010 - XXI 32

PROJE - OFİS - İSTANBUL

sistem kesiti

hakan demirel 1983’de Malatya’da doğdu. 2001 yılında Malatya Lisesi’nden mezun oldu. 2001 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’ne girdi. Öğrenim hayatı süresince ulusal-uluslararası birçok yarışma ve atölye çalışmasına katıldı. Katıldığı yarışmalarda çok sayıda ödül kazandı. 2006 yılında bitirdiği fakültesinde 2007 yılında diploma jürisi olarak yer aldı ve aynı yıl Betonart Mimarlık Yaz Okulu’nda moderatör olarak bulundu. 2007 - 2008 arasında eğitim amaçlı New York’ta bulundu. Mimarlık hayatına 2008'de ortak olduğu Arif Suyabatmaz ile Suyabatmaz Mimarlık bürosunda devam ediyor.



Yeni Mimar Kent ve Mimarlık Gazetesi, Türkiye'deki kent ve mimarlık alanlarında gündemi belirleyen konulara yorum yazılarıyla yer veriyor. Türkiye'deki tüm mimarlık ve şehircilik bölümlerinde bedelsiz dağıtılmaya başlanan Yeni Mimar'ın Mart sayısındaki yorumlardan birkaçını paylaşıyoruz. www.yenimimar.com

Türkiye’de yapılaşma felaketi Turgut Sesgör

NİSAN 2010 - XXI 34

yenİ MİMAR

1950’lerde Amerika’da başlayan ve şehirciliğin geleceğini öngören yapılaşma felaketi hissedilerek kentsel tasarım fikrinin ilk adımlarının atılmasına karşılık günümüzde hala bu düşünceye yer verilmemesi, verilememesi nedeni Türkiye’deki yapılaşma felaketini ortaya çıkarmıştır. Kıyı kültürü ve Galataport Baran İdil

Kentlerimizin gittikçe çirkinleşmesi, bu konunun çok ciddiye alınmasının zamanının geldiğini ve hatta geçtiğini kanıtlamıştır.

(...) Galataport tasarımı kendi parseli içinde ve çevresinden soyutlanarak incelendiğinde, kuşkusuz kaliteler içeriyor. Ancak rıhtıma yanaşan gemiyle birlikte, kütle etkisini yakınındaki minimal Osmanlı dokusu (camiler dahil) ile karşılaştırdığımızda da; Dolmabahçe Sarayı, Mimar Sinan Üniversitesi vb yapıların yer aldığı Boğaz kıyısı silueti içinde de değerlendirdiğimizde de kütlenin ezici etkisi, çok rahat algılanabiliyor. Bu kabul edilemez kütle büyüklüğü yanlış bir programlamadan kaynaklanıyorsa, kanımca bu düzeltilebilir. Ancak bu durum işletmenin, fizibil olması gereğine dayanıyorsa, o takdirde bu yatırımın yeri burası değildir (Belki, Yenikapı vs olabilir.). Ancak, olaya kıyının yayalarca kullanımı çerçevesinde baktığımızda, kıyıda girilmez-geçilmez bir gümrük zonu yaratmak, detay gibi gözükse de kabul edilemezdir. Ancak, yaya bandının gümrük bandının üstünden geçmesi ya da gümrük alanının binanın birinci katına alınması gibi çözümler bulunabilir.

Cumhuriyet Devri başlarındaki ulusal mimarimizin, sonraları artan nüfus ve rant uğruna Apartmanlaşmaya dönüşmesi, planlı kentleşmeyi yok etmesi ve imar müsaadesinin İmar - İskan Bakanlığı yanında Kültür, Turizm, Çevre ve Orman, Tarım Bakanlıkları; belediyeler, valilikler, GAP İdaresi, Özelleştirme Yüksek Kurulu, köy muhtarlıkları, Boğaziçi Toplu Konut ve Afet Bölgesi ile ilgili yasalarla pek çok farklılıklar gösteren mevkilere kaymasının ve dolayısıyla ayrıcalıklı imar hakları, siyaset içindeki hatır, gönül, yandaş münasebetleri, bilgi yetersizliği yapılaşmayı bugün vahim olarak adlandırdığımız duruma getirmiştir. Duruma müdahale kaçınılmaz olup acilen çözüm gerekmektedir.

Bu ayrıntılara neden mi giriyorum; şu nedenle: Eğer bu proje, bir üst projenin parçası olarak ele alınabilseydi; belki de çok farklı şeyler konuşuyor olabilirdik. Şöyle ki: Bu tesis, içerdiği program başlıkları çerçevesinde düşünüldüğünde “kentsel bir odak” alanıdır. Temelinde, başta ulaşım olmak üzere, turizm, kültür ve ticaret odağıdır (ya da dağılım merkezi de diyebilirsiniz).(...)

Bu konuda bence yapılacak tek yol vardır, o da imar izninin tek elde toplanması için Şehircilik Bakanlığı kurulmalı ve bu bakanlığa bağlı Bölge Müdürlükleri teşkilatlanmalıdır. Öncelikli olarak arazi kullanımını bölge coğrafyasının müsaade ettiği şartlara uygun olarak planlamak kesinleşmelidir. Böylece Şehircilik Bakanlığı dışındaki hiçbir yerin imar müsaadesi verme yetkisi olmamalıdır ve imar kanunu kesin sınırlamalar ile yeni baştan düzenlenmelidir. Toplu konut yapılaşma yoğunluğunun arazinin topografik konumuyla bağlantılı olduğunu göz önünde bulundurarak; bina yüksekliğine, gruplaşma stratejisine, çevre ilişkisine ve kentsel tasarım ilkelerine dikkat edilerek planlama yapılmalıdır. İnsan mutluluğunun iç ve dış mutlu mekanla mümkün olabileceği anlaşılmalıdır. (...)



YENİLEME - OFİS - İSTANBUL NİSAN 2010 - XXI 36

fotoğraflar: GRIDUO (Alican Aktürk & Refik Anadol)

BOŞLUktakİ KÜTLELER İstinye'de eski bir fabrika yapısı içinde konumlanan Otis İstanbul Genel Merkezi'nin iç mekan tasarımı üzerine Şanal Mimarlık'tan Alexis Şanal, grafik uygulamaları üzerine Esen Karol, peyzaj tasarımı üzerine de Arzu Nuhoğlu projeyi nasıl ele aldıklarını paylaştılar. Hülya Ertaş

Otis İstanbul Genel Merkezİ

şanal mimarlık

Otis İstanbul Genel Merkezi, İstinye'de eski bir fabrika binasının bir bölümü içine yerleşmiş. Nezih Eldem tasarımı fabrikanın kırma çatılı ve strüktürünü açığa vuran endüstriyel ruhu, yeni tasarımın da odağında yer alıyor. Strüktürün çıplak bırakılması, detayların vurgulanması, doğal malzemelerin kullanılması gibi ana kararlarla bu yeni ofis, içine yerleştiği eskiyle sıkı bir diyalog kuruyor. Bir boşluk olarak değerlendirilen fabrika içine eklenen dört kütlenin bir kısmı dikeyde de çalışarak mekanda egemenlik kuruyor, dikkati üzerine çekiyor. Bu

kütlelerle onlardan arta kalan mekanların hem yatay hem de dikey olarak ilişkileniyor olması, yapının hacmini ortaya çıkarıyor. Programın da bu hacim hissine uygun olarak yerleştirilmiş olması, birbirleriyle daha yakın ilişki içinde çalışan departmanların yalnız yatayda değil, aynı zamanda düşeyde de bağlantılanmalarını sağlamış. Şanal Mimarlık'ın önceki projelerinden de aşina olduğumuz disiplinlerarası çalışma bu projede de mevcut. he: Otis ofisi eski bir bina içinde konumlanıyor, yeni tasarım eskiyle çok yakın ilişki halinde. Yeninin eskiyle ilişkisini kurgularken başvurduğunuz araçlar nelerdi? aş: Eskiyle iletişim kurmak için fabrikanın faydacı doğasına ve mekanlarının ekonomikliğine başvurduk. Zaten fabrikanın kendi özellikleri olan çatıdan içeri giren gün ışığı, geniş hacimler, iyi hava sirkülasyonu


Tipo-binalar Esen Karol Tipo-bina adını takmış olduğumuz bu bina imgeleri Otis'in "imza projesi" niteliğindeki referanslarını ziyaretçileriyle paylaşma arzusu üzerine ortaya çıktı. Hem projeye özel olmaları hem de projedeki diğer

karşı sayfada solda: Giriş katındaki showrooma bakış sağda: İki kat boyunca uzayan sarı kütle bu sayfada altta solda: Esen Karol'un Tipo-bina grafik uygulaması ve Murat Germen'in İstanbul fotoğrafı altta sağda: Merdiven detayı en altta: Otis'in bina içindeki girişi

fotoğrafik imgelerle yarışa girmemeleri için imge tipinin tipografik olması kaçınılmaz gözüktü. Ayrıca grafik tasarım disiplini içinde

YENİLEME - OFİS - İSTANBUL

bilindik bir yöntemin çalışılan bağlamda taze olma ihtimali vardı. Otis projesi kapsamında Otis'in kurumsal yazı karakteri Helvetica dışında karakter kullanılmaması rica ediliyordu. Helvetica gibi yüz binlerce kurum tarafından kullanılan bir karakterin kimlik ayırt edici bir özellik olarak görülmesi bana şaşırtıcı geliyor açıkçası. Bu durumla eğlenebilmek için bina imgelerini de Helvetica harfleriyle oluşturma kararı aldım. Bir de tasarımcı olarak yıllar içinde edinmiş olduğum tüm deneyimi ve hassasiyeti bir kenara bırakmaya çalışıp, sanki bu tipo-binalar, bir Otis çalışanı tarafından boş vaktinde önünde duran bilgisayarda yapılmış gibi gözüksün istedim.

37 XXI - NİSAN 2010

ve kuvvetli görsel iletişim bu ofisin de ana gereksinimleri arasındaydı. Başvurduğumuz ikinci araç, yapı strüktürünü tüm hataları ve ilginç yönleriyle kabul etmekti. Eskiyle yeninin birbiri içinde erimesi ve etkileşime geçmesini istedik. Bu nedenle de var olan strüktürü kapatmadık ve doğal kaplamasına müdahale etmedik. Sadece asma katın hafif çelik strüktürü eklendi, onun haricinde mevcut kabuğa hiçbir şekilde müdahale etmedik. he: Projeyi iki boyutlu düzlemler olarak değil de üç boyutlu bir boşluk olarak ele aldığınızı görüyoruz. Bu nedenle de o boşluk içindeki kütleler yalnızca yatay değil aynı zamanda düşey olarak da çalışıyor. aş: Evet. Biz bu alanı daha çok bir kentsel mekan olarak düşündük ve o kentsel mekan içinde bir meydan tanımlamaya çalıştık. Bu meydan dört kütle tarafından tanımlanıyor. Bu kütleler, gözün mekan içinde derinlemesine, yatayda ve düşeyde dolaşmasına davet ediyor, tıpkı kentlerde dolaştığımız gibi. Burada fabrikanın kendi boşluğu içine kütleleri yerleştirdik, geriye kalan alanlarıysa açık ofisler olarak düzenledik.


bu sayfada altta: Toplantı odası en altta: Toplantı odası ve showrooma bakış sağda ve sağda altta: Üst kattaki ofis alanları

NİSAN 2010 - XXI 38

YENİLEME - OFİS - İSTANBUL

karşı sayfada solda: Sarı kütlenin kırma çatıyla ilişkisi sağda: Ofis boyunca hissedilen gün ışığının mekana yansıması

ODAK YEŞİLLER Arzu Nuhoğlu Üç katlı ofis yerleşiminde mimari tasarımın yatay ve düşeyde mekana getirdiği hareketli ve eklemli yapılanma odak yeşillerle vurgulandı. Girişler ölçekleri farklı, formları aynı saksı grupları ile tanımlandı ve farklılık ilkesi bitki türü seçiminde de tekrarlandı. Ortak kullanım alanlarında obje etkisi veren tekil kompozisyonlar tercih edildi. Açık ofis düzeninde olan katlarda göz algısı sürekliliğini sağlayan (tek form saksı ve bitki türü) aks oluşturacak biçimde kullanıldı. Kullanıcıların belirli açılardan deneyimleyebildikleri yeşil ufuk etkisi hedeflendi. Özel çalışma mekanları içinse büyük ölçekli "tek yeşil" konsepti uygulandı. Saksı renkleri, mekan renk tercihlerini desteklerken yeşilin yarattığı kontrastlarla içeri alınan gün ışığı etkisi de optimize edildi. Endüstri üretim mekanında doğayı hatırlatan yeşil lekeler harmonisi yaratılmak istendi.


he: Otis'te çalışanların tepkisi nasıl oldu? aş: Projenin yeşil özellikleri çok önemliydi. Pasif sistemlere başvurduğumuz bu projede ofislerin %90'ı doğal ışıkla aydınlanıyor ve gün boyunca yapay aydınlatmaya gerek duyulmuyor. Mekanik sistemleri ise zonlayarak çeşitli tiplerde havalandırmalarla çok taze bir havanın ofis içinde dolaşımını çok az enerji kullanımıyla gerçekleştirdik. Kullanılan tüm malzemeler çok doğal: ahşap, çelik, alçı. Ofise yerleşmelerinin üzerinden altı ay geçti ve çalışanlar oldukça mutlu. Sanırım ofislerinin doğallığının değerini biliyorlar. he: Projelerinizin çoğunda disiplinlerarası bir çalışmaya ve farklı profesyonellerin sürece dahil olmasına özen gösteriyorsunuz. Bunun projeye nasıl bir değer kattığını düşünüyorsunuz?

aş: Bence bunun değeri ölçülemez çünkü yaratıcılığın daha da artmasını sağlıyor. Bu projede görsel iletişime bir mimarın gözünden değil de bir görsel iletişim tasarımcısının bir grafik tasarımcının gözünden bakabildik. “Yer yapma” (placemaking) konusuna bir mimarın rolüyle değil bir peyzaj mimarı rolüyle yaklaşabildik. Bu ortamı zenginleştiriyor ve ona bir derinlik, incelik katıyor. Bu işbirliği kurulduğunda bir monologdan ziyade birçok diyalog sağlanmış oluyor. Hangi disiplinin nerede bittiğini, bir diğerinin nerede başladığını kestiremiyorsunuz. Esen Karol'un, insanların görsel iletişime nasıl yaklaştıkları konusundaki tecrübesini aktardığı buradaki çalışması oldukça ilginç. Firma değerlerinin orada ömür boyu durması gerektiği, dolayısıyla mimarlığın içine gömülmesi gerektiği fikri, geçici bir grafik uygulama mantığının zıttı. Bu açıdan her birimizin bir diğerinin bilgi birikiminden faydalanarak kendi başımıza yapabileceğimizden daha iyi bir şeyi nasıl üretebileceğimizi araştırdığımız sıkı bir işbirliği süreci yaşadık.

işveren: Buga Otis mimari tasarım: Şanal Mimarlık (Murat Şanal, Alexis Şanal, Joseph Cele, Begüm Avşer) grafik tasarım: Esen Karol peyzaj tasarımı: Arzu Nuhoğlu - Aygen Kancı Peyzaj Tasarım mekandaki fotoğraflar: Murat Germen (kentsel görseller), GRIDUO (asansör görselleri) inşaat mühendisliği: Erdem İnşaat Mühendisliği makine mühendisliği: Pasifik Makine Mühendisliği elektrik mühendisliği: 3A Elektrik Mühendisliği yükleniciler: Consept - TUNGA, Doruk Elektrik ve Makine, Nurus ofis mobilyaları

39 XXI - NİSAN 2010

he: Bu detayların ve onları tıpkı bir makine gibi bu eski fabrika binasının içinde görmenin de eski-yeni ilişkisini kuvvetlendirdiğini düşünüyorum. aş: Evet, proje sanki oraya aitmiş hissi veriyor. Asansör yapıyor oldukları malzemeleri kullandık ve onların da oldukça mekanik detayları vardı, tıpkı

fabrikalardaki detaylar gibi. Burada Otis ile iş yapan diğer firmalar bina inşa ediyorlar, asansör değil, dolayısıyla bu detayları sunarak onların bağlama dahil olmalarını istedik.

YENİLEME - OFİS - İSTANBUL

he: Otis ofisi boyunca bazı asansör detaylarıyla karşılaşıyoruz. aş: Müşterinin ana taleplerinden biri bu mekanda firmanın değerlerinin kendi ekiplerine ve birlikte iş yaptıkları kişilere aktarılmasıydı. Böylelikle bu mekan Otis için kendi bilgi birikimlerini ve yaptıkları işten duydukları heyecanı paylaşabilecekleri bir yer olacaktı. Yenilikçi ve öncü bir mühendislikle üretilmiş ürünleri var. Bu projede bizim de onların fabrikalarıyla ve mühendisleriyle birlikte çalışarak metal işlerin büyük bir kısmını hayata geçirme fırsatımız oldu. Bu anlamda mekanik ve çelik konusundaki bilgi birikimlerinden faydalandık. Bu da müşteri ve müşterinin ekibiyle birlikte yürüttüğümüz harika bir süreç sundu.


alexıs şanal 1995 yılında SCI-Arc mimarlık bölümünden, 2002 yılında MIT kent planlaması yüksek lisans programından mezun oldu. Los Angeles'ta çeşitli mimarlık ofislerinde çalıştıktan sonra 2002'de İstanbul'a taşındı ve Şanal Mimarlık'ın kurucuları arasında yer aldı.

YENİLEME - OFİS - İSTANBUL

murat şanal 1993'te Yıldız Teknik Üniversitesi'nde mimarlık lisansını, 1995'te UCLA'de yüksek lisansını tamamladı. Colorado ve Los Angeles'ta mimari tasarım ofislerinde çalıştı. 2000 yılında İstanbul'a döndü. 2002'den beri çalışmalarını kurucularından olduğu Şanal Mimarlık'ta sürdürüyor.

NİSAN 2010 - XXI 40

kesit

merdiven detayları

toplantı odası



ÖNERİ - ALIŞVERİŞ MERKEZİ - DUBAİ NİSAN 2010 - XXI 42

ÇÖLDEKİ BUZDAĞI Dubai'de bir alışveriş merkezi için geliştirilen Belaila Center, kristalimsi dış cephesi ve çevresindeki yapılanma arasında kontrast yaratması amacıyla tasarlanmış. İnşa edilmeyen proje, çöldeki buzdağı görünümüyle öne çıkıyor. Mutlu Çilingiroğlu

Belaila Center

mutlu çilingiroğlu miar mimarlık

Çevrede hızla gelişen oryantal nitelikli güncel yapıların ve yerleşimin ortasında, onlarla aynı tarzda olmayan, hatta kontrast yaratan bir yapı yapma fikrinden yola çıkıldı. Rasyonel bir çarşı organizasyonu ve rasyonel bir yapı üzerine, farklı düzlemlerde çevrenin yansımasına da imkan verecek bir kabuk tasarlandı. Bu kabuk, aynı zamanda çift cephe yaratarak, iklimlendirmeye katkı sağlıyor. Yansımalı yüzeyler, sıcak iklimin içinde, iç mekanla ilgili ipucu vermeyerek merak uyandıran bir buzdağını simgeliyor, böylece çekicilik yaratıyor.

İki ana ulaşım aksından girilen iç mekan, ortada kopuk bir merkez ve çevre işlevler olarak ele alındı. Merkezdeki hareketli işlevlerin yer aldığı dairesel düzenleme ve çevresindeki galeri boşlukları ile üçüncü boyutta tüm katların algılanması ve farklı perspektifler yanında akıcılık da sağlanmaya çalışıldı. Belaila Center, esas olarak mağazalar ve yiyecek hizmetlerinin yer aldığı alışveriş merkezi işleviyle birlikte, sinemalar, diskotek ve elektronik oyunlar gibi eğlence alanları ve squash, fitness, aerobik, kapalı golf alanı gibi spor alanlarının, sağlık ve güzellik hizmetlerinin verildiği çok kapsamlı bir merkez olarak düşünüldü.


mutlu çilingiroğlu 1947 Bursa doğumlu olan Mutlu Çilingiroğlu, Galatasaray Lisesi’nden, sonra da İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık Yüksek Okulu’ndan 1974 yılında mezun oldu. 1987 - 1999 yılları arasında, Adnan Kazmaoğlu ile birlikte kurduğu Miar Mimarlık'ta yaptığı mimarlık ve kentsel tasarım çalışmalarını 1999 yılından itibaren Mutlu Çilingiroğlu MİAR Mimarlık olarak sürdürüyor.

ÖNERİ - ALIŞVERİŞ MERKEZİ - DUBAİ

proje adı: Belaila Center proje yeri: Dubai tasarım tarihi: 2003 mimari tasarım: Mutlu Çilingiroğlu işveren: Baytur AŞ arsa alanı: 10.200 m2 yapı alanı: 70.000 m2 perspektifler: Bülend Özden

kesitler

43 XXI - NİSAN 2010

zemin katı planı

1. kat planı

2. kat planı


ÜRÜN TASARIMI - OFİS MOBİLYASI NİSAN 2010 - XXI 44

fotoğraflar: © Bene

YARATICILIĞI KÖRÜKLEYEN Bene firması için tasarlanan PARCS, günümüzün modern ofisleri için düşünülen yenilikçi modüler yapısıyla dikkat çekiyor. Ofis çalışanlarının bütün gününü aynı masada geçirerek yaratıcı olamayacağını savunan sistem; görüşme, toplantı ya da dinlenme mekanlarıyla yeni çalışma mekanları ve sosyal alanlar yaratıyor. PearsonLloyd

parcs

pearsonlloyd

PARCS günümüz modern ofislerdeki yeni çalışma yöntemlerine cevap veren bir mobilya koleksiyonu. PARCS ile yaratılmak istenilen, ofislerde sadece bir eğlence ya da dinlence alanı yaratmak değil aynı zamanda grup çalışmasına ve sunumların yapılmasına elverişli ve rahat bir ortam sunmak. Sistem, kullanıcı için kişisel alanlar ya da ekip çalışmasına olanak tanıyan yeni alanlar yaratırken sadece orta alanlarda değil istenilen yerde konumlanabiliyor. Yeni çalışma alanlarına hizmet eden, çalışma masaları, konferans salonu ve boş zaman mekanlarına benzer ancak merak uyandıran ortak alanlar yaratıyor.

PARCS'ın verilen proje tanımında, günümüz çalışan insanının, karmaşık ihtiyaçlarına ve davranışlarına cevap vermek üzere düşünülmüş komple bir sistem yaratmak isteniyordu. Bilindiği gibi çalışan insanlar kendi masalarında çok uzun saatler boyunca çalışmak zorunda kalıyor. Bunun yanı sıra aslında dizüstü bilgisayar ve cep telefonları kullanılarak konsantrasyon ve iletişimde daha elverişli ve rahat olmaya olanak sağlanabiliyor. Bir taraftan da çalışan insanın kendi başına işe odaklanması ya da ufak bir grup içinde çalışarak, yeni işbirlikleri, yeni heyecan verici yaratıcı fikirler ve beyin fırtınaları yaratması bekleniyor. Geleneksel çalışma, konferans ya da dinlenme molalarında, ne yazık ki bu durum çok fazla desteklenemiyor. Bunun aksine bugün bilgi, sürekli karşılıklı iletişim ve işbirliğiyle, yaratıcı ve yenilikçi bir ortam sunulduğu zaman sağlanıyor. O yüzden, biz de bahsedilen bilgiye erişmek için, öngörülen ihtiyaçların kullanıcıya bağlı olmadan, onu kısıtlamadan esnek


giriş sayfasında Sol tarafta Causeway, sağ tarafta Toguna bu sayfada solda: Tasarım sürecinden eskiz alt ve en alt sırada: PARCS, ofisin tam ortasında ya da farklı köşelerde konumlanabiliyor.

olması gerektiğini düşündük. PARCS aslında tam da bu ihtiyaçtan doğdu.

estetik bir şekilde çözümlenmiş birimlerle çiziliyor. Çalışma alanlarının yanı sıra PARCS çok amaçlı şekillerde de kullanılabiliyor. Resepsiyonlar, dinlenme alanları ve kamusal mekanlardaki sosyal alanlar ya da otel gibi özel sektörler bunların başında geliyor. Bütün birimler döşeme kumaşı seçilerek mekana göre kişiselleştirilebiliyor.

45 XXI - NİSAN 2010

Ofislerde açık ofis ve oda oda ayrılmış toplantı odaları dışında, yarı açık mekansal alanlar oluşabiliyor. Bu sistem sayesinde, farklı elementlerle çok fazla çeşitte kullanım düzeni yaratılabiliyor. Her ofis çalışanı, geleneksel ofislerde öngörülen

sistemlerin dışında bir dizi faaliyetini kendi mekanını oluşturarak gerçekleştirebiliyor. Bu alanlardaki akustik ve teknoloji gibi ihtiyaçlar da sistem tarafından karşılanıyor. Bütün ürünler, her türlü mekana adapte edilebilecek şekilde;, esnek, estetik, ek mekansal ya da strüktürel elemanlar gerektirmeden hızlı ve ekonomik alanlar oluşturmaya yardımcı oluyor. Mekansal sınırlar, duvarlarla değil,

ÜRÜN TASARIMI - OFİS MOBİLYASI

arka sayfada üstte: PARCS koleksiyonu solda: Causeway ve kitaplık birimi ortada: Idea Wall sağda: Wing en altta: Toguna


ÜRÜN TASARIMI - OFİS MOBİLYASI NİSAN 2010 - XXI 46

PARCS’ı oluşturan dört ana eleman

iki ya da üç kişinin rahat bir şekilde oturmasına olanak tanıyor. Masa gibi diğer elemanlarla da birleştirildiğinde, çalışanların birlikte oturup

Causeway: Döşeme kumaştan farklı boyutlarda meydana gelen

iş üzerinde çalışabilecekleri ya da görüşebilecekleri yeni ve geniş

oturma elemanları, ofis içerisinde yarı açık alanlar oluştururken, çok

mekansal alanlar yaratıyor.

farklı biçimlerde kullanıma olanak tanıyan modüler bir kullanımı da

Toguna: Günümüz çalışanlarına, yeni özel toplanma mekanları sunan,

beraberinde getiriyor. Temelde oturma modüllerine bağlı, kullanıcının

yuvarlak, yarı açık şekliyle serbest konumlandırılabilen Toguna,

oturma, ayakta durma ve yaslanma gibi üç farklı pozisyonu almasını

ofis içerisinde beyin fırtınası, kısa toplantı ya da görüşme alanları

sağlıayan Causeway, tasarımını Kuzey İrlanda’daki kaya oluşumlarının

yaratarak çalışanların oturarak ya da ayakta görüşmelerini sağlıyor.

görüntüsünden alıyor.

Toguna, Mali’de bulunan Dogon Kabilesi'ndeki alçak tavanlı buluşma

Wing Serisi: Serideki tekli ve ikili koltuklar, kullanıcılara rahat ve

mekanından esinlenerek tasarlandı. Geleneklerine göre kabile

esnek bir kullanım yaratırken iş görüşmeleri, toplantılar ve dinlenme

yaşlıları, agresif tartışmalardan kaçınmak için oturarak konuşmak

zamanı için de yeni özel mekanlar sunuyor. Wing, koltuklarındaki

zorundalar.

büyük koltuk başlıkları bir yandan kullanıcının kendini ortamdan

Idea Wall: Kendi masasına ya da Causeway sistemine adapte

yalıtarak yaptığı işe ya da görüşülen konuya odaklanmasını sağlıyor.

edilebilen bu duvar sistemi sayesinde görsel-işitsel olarak ekip

Diğer yandan kendisine bir dinlenme alanı da yaratmış oluyor. Wing

çalışmaları bu ekranlar üzerinden yapılan sunumlarla kolaylaşıyor.

tekli koltuk tek bir kişinin rahat bir şekilde oturmasını sağlarken,

Kısa toplantılar, hızlı sunumlar için ideal olan sistemdeki aydınlatma

kendi etrafında dönerek, karşılıklı görüşmelerde kişilere ya da

da dikkatli bir şekilde planlandı. Aydınlatma sadece ışığın gelmesini

kullanıcı yalnız başına kalmak isterse başka bir yöne dönerek kendini

sağlamazken aynı zamanda da her özel alanı da estetik bir şekilde

yine ortamdan izole etmesine yardımcı oluyor. Wing çiftli koltuklar ise

aydınlatılmasına olanak tanıyor.



luke pearson The Central St Martins School of Art’da Endüstriyel Tasarım eğitimi gördükten sonra 1993 yılında The Royal College of Art’da Mobilya Tasarımı yüksek lisans derecesini aldı. Daha sonra bir süre Londra’da Ross Lovegrove ile çeşitli mobilya ve ürün tasarımı projelerinde çalıştı. Ardından Tom Lloyd ile PearsonLloyd tasarım ofisini açtı. tom lloyd Nottingham’da Mobilya Tasarımı eğitiminin ardından The Royal College of Art’da Endüstriyel Tasarım üzerine yüksek lisans derecesini aldı. Daha sonra Daniel Weil ile çeşitli mobilya ve ürün tasarımı projelerinde çalıştı. Ardından Luke Pearson ile 1997 yılında Londra temelli tasarım ofisi olan PearsonLloyd’u kurdu.

proje adı: PARCS proje tanımı: Ofis Mobilyası işveren/üretici: Bene malzeme: Lamine ahşap strüktür, poliüretan köpük, takıp çıkarılabilir döşeme kumaşı proje tarihi: 2009

NİSAN 2010 - XXI 48

ÜRÜN TASARIMI - OFİS MOBİLYASI

üstte: Toguna'ya esin veren Dogon Kabilesi sağda: PARCS, modüler yapısı sayesinde farklı kombinasyonlara olanak tanıyor. alt sırada solda: Önde Wing serisi tekli koltuklar, arka tarafta Toguna alt sırada sağda ve en sağda: Tasarım sürecinden eskizler en alt sırada: Causeway ve Wing tekli koltuk kombinasyonları





SUNTECH Albayrak Tente tarafından üretilen Suntech, katlanabilen raylı tente; kafe, restoran ve benzeri mekanlarda kış aylarında da dış mekanın kullanımını olanaklı kılıyor. Olumsuz hava şartlarına dayanıklı, uzaktan kumandayla açılıp kapatılabilen ürün, aynı zamanda sigara yasağına karşı da etkin bir tente sistemi. Sistemin

kapanması, üzerindeki tentenin katlanarak geriye çekilmesiyle sağlanırken sistemin konstrüksiyonunu emprenye edilmiş ahşap ya da alüminyum oluşturuyor. Sistemin etrafı katlamalı sürgülü cam ya da kristal mikayla kapatılabiliyor ve böylece mekan kışın yağmurdan ve soğuktan korunabiliyor. www.albayraktente.com

STEELIFE Galvanizli hafif çelik yapılar üreten Steelife, klasik yapı sistemlerine göre daha estetik, daha yüksek ısı ve ses izolasyon değerlerine sahip olan ürünlerini kullanıcılara sunuyor. Ürünler, deprem riski taşıyan Türkiye’de daha güvenli, kaliteli ve çok daha hızlı inşa edilebilen bir sistem olarak öne çıkıyor. Hafif çelik yapılarda kullanılan konstrüksiyon profili üretimiyle birlikte farklı iklim bölgelerine ve yöresel mimari konsepte göre düzenlenen teknik standartları ve detayları sayesinde Steelife, doğru altyapı, üretim ve hizmet için tüm sektörel dinamikleri harekete geçiriyor.

YENİ - ÜRÜN

www.steelife-tr.com

ONDUSOLAR

NİSAN 2010 - XXI 52

Onduline Avrasya, güneş enerjisini elektrik enerjisine dönüştüren Ondusolar sistemiyle sektöründe yeni bir dönemin başlangıcını yaptı. Onduline Avrasya ve CleanGlobe işbirliğiyle geliştirilen sistem, çatılarda fotovoltaik panellerle güneşten sağlanan enerjiyi elektriğe dönüştürerek elektrik enerjisi üretimi konusunda Türkiye’de bir ilk. Sistemlerde Türkiye'nin ilk yerli şebeke bağlantılı

TRIO Alparda için farklı koleksiyonlar tasarlayan Aziz Sarıyer, bu yıl da özel olarak tasarladığı Trio oturma sistemiyle Alparda'nın modern çizgisini yansıtmaya devam ediyor. Trio, toplam yedi adet üniteden oluşuyor. Her bir ünite tek başına kullanılabildiği gibi, modüler olarak birleştiğinde merkezi bir oturma sistemine dönüşüyor. Özellikle ofis,

salon ve bekleme alanlarının estetiğine ve fonksiyonelliğine cevap verebilen nitelikteki Trio, tasarımındaki ergonomisiyle kullanıcılarına üç farklı yöne doğru oturabilme imkanı sunuyor. Kontrplak iskelet üzerine poliüretan kaplanarak üretilen Trio, kullanıcısına isteğe bağlı olarak kumaş ve deri seçenekleri de sunuyor. www.alparda.com

inverter üreticisi olan Mavisis'in ürünlerini kullanılıyor. Sistem özel bir yazılımla işyerinden, cep telefonundan ya da evdeki bilgisayardan gün içindeki elektrik üretimi takip edilebiliyor. Bu sistemlerle sadece çatılar ve elektriği olan yerler için değil, arzu edilirse off/grid modelleriyle elektrik olmayan yerlerde akülü versiyonu sayesinde 24 saat 365 gün kesintisiz elektrik üretimi yapılabiliyor. www.onduline.com.tr



800 Diamond B&W yeni nesil 800 Diamond serisi, iyi kombinasyon, son ses teknolojileri ve estetik tasarımı bir arada bulundurmasıyla en iyiyi arayanlar için en iyi çözümü sunuyor. Diamond tweeterla kullanılan yeni dörtlü mıknatıs tasarımı verimliliği artırarak dinamik aralığı en üst performansa çıkarıyor. Dış gövdeyi oluşturan yeni malzeme yayılım karakteristiklerini iyileştirmiş stereo sahne etkisinde

kararlı bir açıklık sağlarken, yeni çift mıknatıs motor sistem sayesinde ise bas performansı iyileştirilirken kullanılan neodyum mıknatısların etkisi görülüyor. B&W'nun yeni tasarımı olan OFC terminaller, sinyal kalitesini mümkün olan en üst seviyeye taşıyor. B&W, 800 Diamond serisi yedi hoparlör ve Rosenut, Cherrywood ve Piano Black’ten oluşan üç renk seçeneğini kullanıcılara sunuyor. www.sfrkd.com

LIVINGCOLORS 16 milyon farklı renk seçeneği ve %50 daha fazla ışık miktarına sahip yeni armatürler içeren LivingColors serisi, tasarımı ve işlevinde yapılan değişikliklerle evlere modern bir hava katarken bir yandan da mekanları canlı renklere boyuyor. LivingColors’ın LED aksesuar ürünlerinin kumandalı şeffaf ve siyah modeline, iç mekan tasarımlarındaki gelişmeleri yansıtan çiçekli, antrasit gri ve buz beyazı olmak üzere yeni üç özel tasarım ekleniyor. Uzaktan kumandasıyla birden çok LivingColors’ı aynı anda kontrol etmeyi mümkün kılan ürünün, kumandasız küçük modellerinde ise beyaz ve siyah renklere ek olarak yeni altın, gümüş ve parlak gri renk seçenekleri bulunuyor. Kullanıcıların yaşam ortamlarını kişiselleştirmesini kolaylaştıran bir işlevsellik ve esneklik dengesi gözetilerek geliştirilen yeni armatürler arasında kısa ve uzun lambader, bir duvar ve bir de tavan lambası bulunuyor.

NİSAN 2010 - XXI 54

YENİ - ÜRÜN

www.turkey.philips.com

Charme

DERİN 2010 KOLEKSİYONU

Charme, kristal camı ustalıkla işleyen Gallery firmasından Marina Toscano imzalı yeni bir tasarım. Kıvrımlı kristal camın dış yüzeyindeki desenler altın ya da platin varak, aynı desen camın arka yüzeyine ipek baskı ile işlenmiş ve böylelikle dekoratif bir üç boyut etkisi yaratılmış. Aplik modelinde cam kısa kenarından, sarkıttan ise uzun kenarından kıvrılmış. Plafonyer olarak da kullanılan yuvarlak aplik modeli de mevcut. Mutfak ve banyo gibi modern malzemelerle düzenlenmiş mekanlara sade ama farklı bir görünüm katıyor. Gümüş rengi baskılı olanı özellikle çelik renkli mutfak aksesuarları ile uyumlu.

Aziz Sarıyer tasarımı Quiet, Type ve Suit; Arif Özden tasarımı Prop; Bülend Özden tasarımı Up ve Derin Sarıyer tasarımı Fek'den oluşan Derin 2010 koleksiyonu, kullanıcısına hareket duygusu katan, iyi çözümlenmiş, sade ve işlevsel tasarımlardan oluşuyor. Yeni koleksiyonda yer alan ürünlerden Bülend Özden tasarımı olan Up, kalıpsal formu, yumuşak hatları ve konsol çalışan kollarıyla tamamen döşeme sistemiyle üretilen ve çoğalabilen bir oturma birimi.

Koleksiyonda yer alan bir diğer oturma birimi olan, Derin Sarıyer tasarımı Fek, üç elementten oluşuyor ve bu elementler farklı birleşim senaryolarıyla dizilerek kullanıcının ihtiyacına göreyan yana gelebiliyor. Derin Design, 2010 koleksiyonu 14 - 19 Nisan 2010 tarihleri arasında düzenlenecek Milano Tasarım Haftası kapsamında Superstudio Piu-Temporary Museum for New Design'da sergilenecek. www.derindesign.com

www.tepta.com

type

fek



NURUS Passenger Termınal Expo'daydı Yurt içinde İstanbul Sabiha Gökçen ve Antalya Uluslararası Havaalanlarından sonra Türkmenistan'da Türkmenbaşı Havaalanı projesiyle sektörde yerini alan Nurus, terminal yönetimi,

tasarım, güvenlik ve havacılık teknolojileri üzerine dünyanın en önemli uluslararası fuarı olan Passenger Terminal Expo’ya yeni terminal koltuğu ve bekleme alanı çözümleriyle katıldı. www.nurus.com.tr

ALBAYRAK TENTE'den VERA

NİSAN 2010 - XXI 56

FİRMA HABERLERİ

1976 yılından beri faaliyet gösteren Albayrak Tente, kazandığı birikim ve deneyimle 2000 yılında Silivri’de kurduğu yeni üretim tesisiyle yurtiçi ve yurtdışı üretimini artırdı. Albayrak Tente, sistemlerini yurtiçi ve yurtdışına, Vera markası adı altında satışa sunuyor. Profesyonel yönetim kadrosu, tecrübeli pazarlama

birimi, etkili müşteri ilişkileri politikasıyla üst seviyede müşteri memnuniyeti sağlayan Albayrak, bu sayede müşteri portföyünü genişletiyor. Albayrak, hızlı satış kanallarıyla da müşterilerine kaliteli ürün ve en iyi hizmeti sunarken, bu anlayışı ve felsefeyi başta Avrupa olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerine ihracat yapıyor. www.albayraktente.com

Temel Eğitim Programı’nda, Isısan ürün gamındaki 15 ayrı markanın satış ve pazarlamasına yönelik detaylı bilgiler tüm bayilere aktarıldı. Temel eğitim programı ile her bayi çalışanına en az 60 saatlik eğitim olanağı sunuldu. www.isisan.com

Dünyanın en büyük asansör ve yürüyen bant üreticilerinden olan Schindler, Şekerbank ile EKOKredi kampanyası dahilinde asansör yenileme kredi programını başlattı. 4 Ocak tarihinde başlayan kampanya, 31 Aralık 2010 tarihine kadar devam edecek. Asansörlerin komple yenilenmesi, modernizasyonu ve onarım hizmetleri,

Şekerbank’ın avantajlı paketiyle kolaylıkla gerçekleştirilebilecek. Schindler Türkiye Genel Müdürü S. Mete Zadil, konu hakkında şunları söyledi: “Kriz döneminde maalesef bina yönetimleri masrafları kısmak amacıyla istemeyerek risk almak zorunda kalabiliyorlar. Bu uygulama ile müşterilerimizi bu sıkışık dönemde güvenlik ve konfordan yoksun bırakmamayı hedefliyoruz." www.schindler.com.tr

Ürünlerde Ecotech Teknolojisi Mutfak ve yemek kültürüne büyük önem veren Siemens Ev Aletleri’nin hayata geçirdiği “Siemens ile Yemek Kültürü Buluşmaları” başlıklı etkinlik dizisinin ilk etabı, Kalamış Eyüp Kemal Sevinç Hobimle Mutluyum Mutfak Okulu’nda gerçekleştirildi. www.siemens-home.com

HotpointAriston, son nesil ürünlerinde kullandığı Ecotech teknolojisi ile çevreye verdiği önemi bir kez daha kanıtlıyor. Ecotech özelliği taşıyan yeni Hotpoint-Ariston ürünleri, %30 daha az su tüketimi ve %50’nin üzerinde

enerji tasarrufuyla kullanıcılara sunuluyor. Yüksek verimlilikle çalışan Hotpoint-Ariston ürünlerinde yer alarak özel bir logoyla sembolize edilen yeni Ecotech özelliği, cihazların daha az enerji tüketerek yüksek performans sunmasını sağlıyor. www.hotpoint-ariston.com.tr

KORE’DEN BOLU’YA OKUL BOYAMAYA

Türkmen Ustalara Eğitim Kalekim, sektöründe edinmiş olduğu bilgi birikimi ve tecrübelerini ihracat yaptığı ülkelerin usta ve profesyonelleri ile paylaşmaya devam ediyor. Kalekim, bu kez Türkmenistan’da Türkmen ustalara eğitim verdi. Seramik uygulama tekniklerini usta ve profesyonellere

2009 yılı boyunca Isısan Akademi bayi eğitimleri, Isısan’ın iki bayi grubuna yönelik olarak ayrı eğitim programlarıyla gerçekleştirildi. Yıl boyunca devam eden eğitimlerin ilk aşaması olan Bayi

Schındler ve Şekerbank İşbirliği

Yemek Kültürü Buluşmaları

Siemens Ev Aletleri, yemek yapmayı bir sanata dönüştürmek ve bu özel ilgi alanını olabildiğince fazla kişiyle paylaşmak amacıyla, “Siemens ile Yemek Kültürü Buluşmaları” başlıklı bir dizi etkinlik düzenlemeye başladı.

ISISAN'IN Ürün Eğitimleri

aktarmak amacıyla günde ortalama 9 saat süren eğitimler, 3 gün teorik, 1 gün de uygulamalı olarak gerçekleştirildi. Polimeks İnşaat’ın daveti ile 1 ve 5 Şubat 2010 tarihleri arasında gerçekleştirilen eğitime 3 inşaat okulu öğretmeninin yanı sıra 12 Türkmen usta katıldı. www.kalekim.com.tr

Uluslararası gönüllük projesi kapsamında, bir Japon, bir Slovenyalı ve 15 Güney Koreli öğrenciden oluşan öğrenci topluluğu, Filli Boya katkılarıyla sağlanan boyalarla Bolu'nun Mudurnu ilçesine bağlı Taşkesti Beldesi'ndeki Taşkesti

İlköğretim Okulu'nu boyadı. Taşkesti Beldesi halkının misafirperverliğinden oldukça memnun kaldıklarını belirten topluluk, yeni öğretim yarı yılında belde öğrencilerinin daha iyi eğitim koşullarında eğitim görmesine büyük katkıda bulundu. www.betek.com.tr



UYGULAMA - AYDINLATMA - SAMSUN NİSAN 2010 - XXI 58

fotoğraflar: Engin Gerçek

IŞIK SAÇAN BİNA Yeşilyurt Holding'in ofis binasının iç ve dış aydınlatmalarında Tepta ürünleri kullanıldı. İstenen çalışma ortamının yaratılmasında aydınlatmanın nasıl bir rol üstlendiğini Tepta Aydınlatma'dan Burak İnsel anlattı. Burak İnsel

Yeşilyurt Holding’in Samsun merkezdeki, mimarisi ve dekorasyonu Öncüoğlu Mimarlık tarafından yapılan dört katlı yönetim binasının tüm iç ve dış aydınlatması Tepta Aydınlatma tarafından gerçekleştirildi. Mimar Önder Kaya ile 2008 sonunda başlayıp, 2009 ortalarında tamamlanan projede ürün seçimi mimari grupla birlikte

yapıldı ve seçimi takiben Tepta, aydınlatma projesini hazırladı. Binanın tüm katlarının genel aydınlatması, ışık kaynağı geride olan iGuzzini Deep Frame (CDM-R 111 metal halide ve QR 111 halojen ampullü) gömme armatürlerle sağlandı. Tavanların mimari yapısına uygun olarak seçilen ve homojen bir efekt yaratan gizli aydınlatmalarda lineer gün ışığı LED sistem kullanıldı. Zemin katta ana girişin ahşap tavanında; derinliği az olan, satine alüminyum dokulu, homojen ışık

veren, 60x60 Planlicht sıva üstü armatürler yan yana getirilerek tavan estetiği ortaya çıkarıldı ve bir alan aydınlatması yaratıldı. Aynı armatür üst kat koridorlarında tek sıra olarak kullanıldı. Giriş katındaki bekleme salonunda (lobide) Studio Italia Design Slim aplikler üçlü olarak kullanıldı; ayrıca Itre Cubi sarkıtlara da yer verildi. Açık ofislerde oturma düzeninin zaman içinde değişmesine izin verecek şekilde yapılan aydınlatmada, tavana sıfır monte edilerek ışık çizgileri



UYGULAMA - AYDINLATMA - SAMSUN NİSAN 2010 - XXI 60

oluşturan opal kapaklı iGuzzini LineUp 2x54W gömmeler lineer hatlar halinde kullanıldı. Daha küçük kapalı ofislerde ise aydınlatma, masaların üzerine doğru konforlu ışık veren ve aynı zamanda endirekt aydınlatma sağlayan özel tasarımlı Tre Ci Luce Nuur ve iGuzzini LightAir sarkıtlar ile yapıldı. Üst düzey yönetici ofislerinde, genel aydınlatma dışında, koyu renk mobilya ve ahşap duvarla yapılan dekorasyona ışıltı katan Catellani&Smith markasına ait altın varaklı Stchu-Moon serisi

sarkıt ve aplikler ile Gallery firmasının Pegaso kristal cam spotları kullanıldı. Büyük toplantı odasında genel aydınlatmayı tamamlayıcı olarak Itre’nin 2 m yüksekliğinde 2,5 m ayarlı kolu olan Katana lambaderine yer verildi. Merdiven hollerinde Studio Italia Design firmasının, içinde yönlendirilebilir spotlar olan A-Box armatürleri tavanda kullanılırken, modern çizgili diğer yönetici ofislerinin duvarlarında ve toplantı masasında yine S.I.D. tasarımı Surf sarkıtlar ile iGuzzini’nin Firefly aplikleri yerleştirildi. Masa lambaları olarak ise

Ron Arad’ın ödüllü tasarımı iGuzzini LEDli PizzaKobra’lar seçildi. Üst kattaki yemek bölümünde iGuzzini Line-Up gömme armatürlerin yanında Dark firmasının omurga iskeleti şekliyle ampulu gizleyen Spine sarkıtlarına yer verilerek estetik bir görüntü elde edildi. Bina cephesinde her kat ayrı ayrı aydınlatıldı. Ara iki katta zemine gömülen Simes Zip gömmeler ile güneş kırıcılar aydınlatıldı. Zemin kat ise bu kez tavan saçağına gömülen Simes Zip downlight’lar ile aydınlatıldı. Bina giriş

saçağının altına özel üretim lineer LED armatürler gömüldü. Binanın en üst katı ise zeminden LED ile aydınlatıldı. Bina çevresi açık otopark dahil iGuzzini Mini Nuvolo metal halide direklerle aydınlatıldı. Park halindeki araç önlerine Simes Eos asimetrik bolardlar, kaldırımlarda dekoratif amaçlı Simes 3235 Micro LED, ağaç aydınlatmalarında Simes 4470 metal halide gömme armatür, açık çim alanlardaysa Simes Mini Reef metal halide 360 derece çevresini aydınlatan armatürler kullanıldı.



BİEN SERAMİK

NİSAN 2010 - XXI 62

DOSYA - BANYO, MUTFAK VE SERAMİK

Siyah ve beyaz renkleriyle dikkat çeken Mekik serisi 20x42,5 duvar, 33x33 yer karosu ve 4x42,5 boyutlarındaki bordürüyle sadece banyoların değil, yaşanan her mekanın kaplanmasında

BOSCH Robert Sachon liderliğindeki bir grup tarafından kullanıcının ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlanan yeni Bosch ankastre serisinde yer alan çelik aksamlar mutfak tasarımına ayrıntı katarken, kontrol düğmeleri, kapı kolları ve fırın tutamaklarında yer alan ve özellikle ön plana çıkarılan çelik öğeler ise, kullanıcının çeliğin ağırlığını ve güzelliğini hissetmesini sağlıyor. Seride yer alan fırınlar, kullanıcının isteğine göre yan yana ya da üstü üste yerleştirilebiliyor. Fırınlarda yer alan programlarla, 68 farklı yemek otomatik olarak pişirilebiliyor. Fırın, bulaşık makinesi ve diğer ankastre cihazlarla uyum sağlayan çelik ocaklar ise, malzemenin getirdiği dayanıklığıyla

kullanıcıya yeni ve farklı bir seçenek sunuyor. Seride ayrıca klasik renk tercih edenler için fildişi ve bej, renkli ve dinamik ortamlar tercih edenler için ise mavi ve pembe seçenekleri yer alıyor. www.bienseramik.com

BLANCO Blanco’nun yeni tasarımı Blancozenar XL 6S silgranit evyeler, antrasit, beyaz, metalik gri, ipek gri, gri, yasemin, kum, konyak, şampanya ve kahve tonları gibi 10 ayrı renk seçeneği sunuyor. Siyah

cam kesme tahtası ve paslanmaz çelik ara süzgecin yanı sıra farklı aksesuar seçenekleri bulunan ürün, her mutfağa kolaylıkla uygulanabiliyor ve yalın tasarımıyla da dikkat çekiyor. www.blanco.com.tr

öne çıkıyor ve büyük tencerelerin bile yan yana kullanılabilmesine izin veriyor. Kendi kendine otomatik kapanma, otomatik tekrar alev alma ve gaz emniyeti gibi sistemleri sayesinde ocaklar arzu edilen lezzete ulaşılmasına olanak tanıyor. Seride yer alan davlumbazlar, mutfaktaki istenmeyen kokuları ya da pişirme sırasında ortaya çıkan tüm buharı metal ve aktif kömür filtreleri sayesinde en teknolojik şekilde yok ediyor. ActiveWater serisi ankastre bulaşık makineleri ise, sadece 10 lt su kullanarak 4000 lt suyun yıkama gücünü elde eden zeolit minerali sayesinde A sınıfından %20 daha az enerji tüketimi sağlıyor. www.boschevaletleri.com

CD KİMYEVİ / HI-MACS CD Kimyevi yurtiçi ve yurtdışındaki projelerinde mutfak ve banyo tezgahları başta olmak üzere, iç ve dış mekan tasarımlarında çözüm ortağı olarak Hi-macs Doğal Akrilik Taş Ürün serisini mimarlar, tasarımcılar, şirketler ve bireysel kullanıcılara sunuyor. Hi-macs Doğal Akrilik Taş Ürün serisinin en önemli özellikleri arasında yüksek kapasiteli olması ve

bu malzemelerle çalışmak isteyenlere özel tasarım seçeneği sunması. Yarı saydam olması ve oyma kakma işlemlerinin yapılabilmesi gibi özellikleri olan Hi-macs, farklı dokuları, zengin renk seçenekleri, lekelere karşı dayanıklılığı ve hijyenik yapısıyla öne çıkıyor. www.cdkimyevi.com


ÇİMSTONE

Creavit’in küçük ve köşeli banyolar için özel olarak tasarladığı Corner banyo serisi, klasik banyo anlayışının çok ötesinde çözümler sunarak banyolardaki yer sorununu ortadan kaldırıyor. Islak hacimler geniş olmasa bile arzu edilen mekanlar yaratılabiliyor.

DEPA/SCAVOLINI Depa Yapı Malzemeleri'nin Türkiye temsilciliğini yürüttüğü Scavolini için Perry King ve Santiago Miranda'nın tasarladığı Scenery, mutfak kültürüne yeni bir anlayış getiriyor. Ürün, görsel açıdan zengin bir mekan yaratırken mutfağı sadece işlevsel bir yer olarak görmüyor; ayrıca onu evin ve ev yaşantısının odak noktası ve

www.cimstone.com.tr

Lavabo, klozet, ve rezervuarın sade birleşimiyle dinamik bir mekan yaratan seri, duvar modülü ve köşeli banyo dolaplarına da uyum sağlıyor. Banyolarda atıl bölge bırakmayarak mekanı en iyi şekilde değerlendirmeye yardımcı oluyor. www.creavit.com.tr

hatta aile bireylerinin sosyal iletişim merkezi haline dönüştürüyor. Perry King ve Santiago Miranda'nın, ilk mutfak tasarımı olan bu proje, günümüzde mutfağın oynadığı sosyal rolle işe başlayıp, mutfak mekanının gün geçtikçe küçülüp, yemek odası ve yaşam alanını birleştiren tek ve samimi bir mekan haline getiriyor. www.scavolini.com

ÇANAKKALE SERAMİK & KALEBODUR Harri Koskinen tasarımı Bond koleksiyonu kendine özgü biçim ve boyutlarıyla farklı mekanlar yaratıyor. Doğadaki su, güneş, kum toprak ve kaya gibi öğelerin tonlarını karo seramiğe yansıtan koleksiyon, 10 farklı renk seçeneği sunuyor. 19,5 x 22 cm boyutları

ve üç boyutlu üretim teknolojisiyle iç ve dış bükey karoların birlikte kullanıldığı Bond, yüzeylerde ışık oyunları yaratıyor. Karo üzeri montaja olanak tanıyan rölyefsiz versiyonu da bulunuyor. www.e-kale.com.tr

63 XXI - NİSAN 2010

CREAVIT

DOSYA - BANYO, MUTFAK VE SERAMİK

Çimstone mutfak tezgahlarının genişliğiyle her yönden erişilebilirliği, tezgahın üzerinde her türlü işlemi gerçekleştirebilme özgürlüğü, tezgah kullanımını kolaylaştırıyor. Yapısını oluşturan yedi mohs sertlikteki kuvars minerali sayesinde yüksek çizilme ve aşınma dayanımı gösteren tezgahın üzerinde kesme, doğrama işlemleri rahatlıkla yapılabilirken yemek hazırlama sırasında tezgahın tamamı çalışma alanı olarak kullanılabiliyor. Çimstone tezgah, sıvı emmeme ve leke tutmama özellikleri sayesinde

kolaylıkla temizlenirken özel bir bakım ve koruma gerektirmiyor. Asit ve bazlara gösterdiği yüksek dirençle şarap, sirke, limon, çamaşır suyu, aseton gibi malzemelerin yüzeylerde oluşturdukları bozulmalara izin vermiyor. Kompakt yapısı sayesinde bakteri üremesine elverişli ortam yaratmıyor. Beyaz, kahverengi ve bej tonları, %93 kuvarstan oluşan kompakt yapısıyla ömür boyu kullanabilecek dayanıklılıkta, 305x140 cm levha boyutları geniş bir renk ve doku paletiyle kullanıcılara sunuluyor.


DURAVIT Phoenix Design tarafından tasarlanan PuraVida banyo serisindeki küvetler, lavabolar, mobilyalar ve bataryalar süreklilik oluşturacak şekilde bir araya geliyor. Seride ayakları olmayan mobilyalar, duvar üzerinde yüzer gibi görünürken, tezgah, dolap üniteleri ve boy dolapları yuvarlak köşeleri ve parlak beyaz yüzeyleriyle dikkat çekiyor. Yüzeylerde parlak beyaz, abanoz ya da alüminyumun yanı sıra

E.C.A.

NİSAN 2010 - XXI 64

DOSYA - BANYO, MUTFAK VE SERAMİK

Akıllı armatür olarak nitelendirilen E.C.A Primemix, sıcaklık ve debisi ayrı ayrı ayarlanabilen modern tasarımlı ve işlevsel özelliklere sahip bir armatür. Ürün, banyo ve lavabo armatürlerinde, sıcak suyun kullanımı esnasında en çok karşılaşılan sorunlardan biri olan, armatürün her açma-kapamadan sonra su sıcaklığının tekrar tekrar ayarlanması işlemine son veriyor. İçerisinde dünya çapında patenti

ECE BANYO Ece Banyo'nun Türkiye distribütörlüğünü yaptığı Ideal Standard International'ın patentli yenilikçi malzemelerle tasarımı birleştiren ve Marc Sadler tarafından tasarlanan yeni banyo çözümü Soft Bath, ergonomik, yumuşak, pürüzsüz ve oval yapısıyla dikkat çekiyor. Yenilikçi alaşım döner

koyu kırmızı ve siyah renk seçenekleri de bulunuyor. Kulp yerine oyukların kullanılması serinin ağırlıksız görüntüsünü destekliyor. Oyuklar dolabın derinliğini gösterirken kullanılan yüzey rengini de yansıtıyor. İsteğe bağlı olarak dolap üniteleri için cam bölmeler, boy dolabı için iç çekmece ve seriyi tamamlamak için hareketli dolap ünitesi bulunuyor. www.duravit.com.tr

alınan özel bir mekanizma (Duro Kartuş) bulunan bu ürün, su miktarı ve su sıcaklığı ayarını birbirinden ayırarak, kullanıcısına hem yüksek düzeyde konfor hem de enerji ve su tasarrufu sağlıyor. Soğuk su kullanımında, kombinin gereksiz ateşlenmesini de önleyen, banyo bataryasında kullanılan yön değiştirici (çıkış ucu/duş çıkışı) sıcaklık ayarı ve miktar ayarı sistemi bulunuyor. www.eca.com.tr

kalıplama süreciyle üretiliyor ve polyesterle poliüretan içeriyor. Suyun ısısını daha uzun süre koruyan ve ürün, potansiyel olarak banyo başına kullanılan suyla enerji miktarını düşürüyor. Soft Bath bataryalar ve hava spası dahil geniş seçenekli bir kullanım sunuyor. www.ecebanyo.com

ELECTROLUX EOB 98000 X ankastre buharlı fırın, 12 kategori arasından uygun pişirme programı belirlenerek sıcaklık ve zaman ayarlarını kendisi yapıyor ya da geleneksel pişirme seçeneğiyle pişirme şekli, süresi ve ısısı kullanıcı tarafından belirlenebiliyor. 20 yemeği “Hafıza Programı” ile hafızasında tutan fırın, “Atıl Isı Fonksiyonu”yla da pişirme

işlemi tamamlanmadan birkaç dakika önce kendini kapatarak içeride kalan ısıyla pişirmeye devam ediyor. Dokunmatik LCD ekranından pişirme programı, kalan süre, pişirme ısısı gibi detaylar takip edilebiliyor. Clear’n Clean iç gövdesi, yağ ve kirlerin yapışmasına engel olurken çıkarılabilen fırın kapısı kolayca temizlenip yerine takılabiliyor. www.electrolux.com



FRANKE Franke Crystal serisinde, evye, armatür, ocak, fırın, davlumbaz ve mikrodalga fırınlar yer alıyor. Cam evyeler, siyah ve beyaz renk seçenekleri, tek ve 1,5 gözlü damlalıklı modelleriyle belirli testlerden geçirilmiş tamperli camdan üretiliyor. Sadece hazne kısımları çelik olan evyeler, damlalık kısmındaki mat cam yüzeyle birlikte, evyeyle uyumlu siyah ya da beyaz renk elcikli Crystal Torre armatürlerle kullanıcılara sunuluyor. Serideki ocaklar, 60, 70, 90 ve 120 cm’lik boyutlarında dört ve beş gözlü modellerden oluşuyor. Beyaz renk seçeneği de bulunan 70 cm’lik modelle birlikte tüm Crystal serisi ocakların sahip

NİSAN 2010 - XXI 66

DOSYA - BANYO, MUTFAK VE SERAMİK

GAGGENAU Modüler yapılı Vario Cooling 200 serisinde soğutucu, dondurucu ve karma modellerden oluşan on farklı kombinasyon mevcut. Serideki tüm modeller, standart 60 cm genişlikleriyle tüm mutfaklara kolayca entegre edilebiliyor. Faklı bireysel beklentilere yanıt verebilecek biçimde, 140 ya da 178 cm yükseklik seçenekleri mevcut olan üründe cihazları yan yana

olduğu ocak ızgaralarına tutturulan ısı paneli sayesinde düğmeler ısıdan korunuyor. Serideki fırınlardan CR 910 M BM 60+ Black modeli, aynı anda dört farklı yemeği pişirirken LCD ekranı, kumanda panelinden ulaşılan 51 çeşit yemek pişirme imkanı sağlayan yemek listesi ve iki sıra teleskopik rayıyla kullanıcılara sunuluyor. CR 910 M BM Black modelinde iki adet teleskopik rayın yanı sıra hamur dinlendirme ve mayalama özelliği yer alırken, CR 910 M BM 48D Black - CR 910 M WH 48D White modellerinde ise 12 cm'lik sıcak tutma çekmecesi, iki sıra full teleskopik ray bulunuyor. www.franke.com.tr

monte ederek, bir soğutma duvarı yaratmak da mümkün oluyor. Şeffaf malzemeler ve göz kamaşmasını önleyen LED aydınlatma sayesinde de, tüm cihazlara dışarıdan bakıldığında içerisini görmek mümkün oluyor. Özel yastıklı kapı kapama sistemi, en az çabayla ve yumuşak bir hareketle kapının kapanmasını sağlıyor. www.gaggenau.com

GEBERIT Her türlü montaj şekline uygun, tuğla, alçıpan duvarların içine ya da aralarına monte edilen kullanıldıkları yerlerde ek hijyen sağlayan estetik görünümlü, ekonomik ve yer tasarruflu rezervuar ve taşıyıcı sistemleri Gebirit, kullanıcılara sunuyor. Duvar önünde kullanılması tercih edildiğinde kumanda kapakları üste monte edilerek estetik bir etajer için yer sağlanıyor. Banyolara uygun, çeşitli kumanda panelleri bulunan ürünler mevcut kapakları Samba, Rumba, Bolero ve Mambo'ya ek olarak yeni Sigma10, Sigma20 ve Sigma50 kumanda kapakları; beyaz, siyah, pergamon ve sütlü yeşil renk seçeneğiyle birlikte sunuluyor. Kumanda kapaklarını banyo dekoruna uygun hale getirmek için kişiye özel kaplama seçeneği de bulunuyor. www.geberit.com.tr

GRAPOL Birleşim yerlerinin gözükmeyen, estetik ve hijyen açısından bir bütün oluşturan Grapol tezgahlar, yapısından dolayı sıvıları absorbe etmiyor ve kirler kolaylıkla temizlenebiliyor. Tamir edilebilme ve yenilenebilme özellikleri sayesinde tüm tezgahı değiştirmeye gerek kalmadan sadece hasarlı bölgeler kolaylıkla tamir edilebiliyor. Ahşap, metal ve camla uyum sağlayan malzeme, her mekana kolaylıkla uygulanabiliyor. Grapol ile istenilen

boyutlarda mutfaklar yaratılabiliyor. Çeşitli ve özel renk seçenekleri bulunuyor. Evye ve lavabolarda farklı renk ve modelleriyle mutfak ve banyolar için geniş seçenekler sunuyor. Tezgah için değişik damlalık seçenekleriyle kişiselleştirilebiliyor. Grapol, Türkiye'de üretilen ABD NSF onaylı tek katı cisim yüzeyi ürün; bunun yanı sıra gıda ve sağlık onayı da bulunuyor. www.grapol.com.tr



GROHE Tasarım, teknoloji ve kalitenin birleşiminden meydana gelen GROHE Ondus® serisi, banyolarda kişiselleştirmenin en son örneğini sunuyor. Doğadan ilham alınarak tasarlanan seri, modern yaşamın karmaşasının aksine, kişilerin banyo deneyiminin keyfine varabilmesi ve zamanını özgürce kullanılabilmesi için sadeliği ön planda tutan bir yaklaşıma sahip. Grohe Digital™ teknolojisiyle donatılmış olan seride, kullanıcıların arzu ettikleri su ısısı, akış hızı ve süresi önceden programlanabiliyor ve

suya parmak ucuyla hareket veriliyor. Böylece kişisel bir su deneyimi yaratılıyor. Seride dijital ürünlerin yanı sıra tek kumandalı armatür seçenekleri de yer alıyor. Kadife siyahı, ay beyazı, titanyum ve Grohe Starlight® krom renk seçenekleri sunan ürün, dijital lavabo bataryasından termostatik banyo bataryasına ve aksesuarlara kadar zengin ürün çeşitliliğini kullanıcılara sunuyor. www.grohe.com.tr

HäFELE

NİSAN 2010 - XXI 68

DOSYA - BANYO, MUTFAK VE SERAMİK

Häfele’nin mutfaklarda mevcut saklama alanlarını daha verimli kullanabilecek, yer ve zaman kazandıran tezgah altı kiler sistemleri, mutfakları daha düzenli, ferah ve konforlu hale getiriyor. Kuru gıdalar ve baharat kavanozları için ideal bir saklama alternatifi olan baharatlık sayesinde, baharatlar direkt ışık temasından korunuyor. Yemek yapma esnasında sık kullanılan

INDESIT Giorgetto Giugiaro tasarımı Prime ankastre fırınlarından IF 89 K.A IX, sekiz ayrı pişirme programına sahip. Ürünün, hızlı pişirme programı sayesinde pratik yemekler hazırlanırken çoklu pişirme fonksiyonu sayesinde de üç farklı

yiyeceği aynı anda, kokuları birbirine karışmadan pişiriyor. İç aydınlatmasıyla ve kolay anlaşılır göstergeleriyle pratik kullanım sağlayan üründe yer alan dijital ekran, ısı seviyesi ve pişirme süresi hakkında kullanıcıyı da bilgilendiriyor. www.indesit.com.tr

İNTEMA MUTFAK İntema Mutfak Elegance Serisi, cam dolap kapakları, yalın tasarımı, sade hatları ve pastel tonları mutfaklara getiriyor. Alüminyum ve camın bir arada kullanıldığı seride pırıltılı yansımalar,

baharat kavanozlarının düzeni ve erişimi açısından da büyük bir konfor sunuyor. Taşıyıcı ray üzerinde Softstopp yavaşlatıcı pistona sahip olan tepsilik ise, dolabın içine saklanan tepsileri kapağın açılmasıyla birlikte kolay erişim mesafesine getiriyor. İşlevsel bir düzen için ideal bir çözüm olan bu ürünle dolap derinliklerindeki atıl alanlar da değerlendirilmiş oluyor. www.hafele.com.tr

mutfakları farklı mekanlara dönüştürüyor. İntema Mutfak Elegance Serisi'nde altın tozu, bej, rosso vio, toz pembe ve kristal renk seçenekleri kullanıcılara sunuluyor. www.intemamutfak.com.tr


ITALDEKO

www.italdeko.com

KALE BANYO Adolf Babel tasarımı Zero Serisi, banyo gibi önemli bir arınma mekanında kolay kullanım özellikleriyle kullanıcıların hayatını kolaylaştırmayı ve estetik tasarımlarla hayallerindeki banyoyu gerçek kılmayı hedefliyor. Kale’nin, banyolarda birbirini tamamlayan ürünleri tüketicinin

beğenisine sunma hedefinden yola çıkarak oluşturduğu seriler arasında retro konsepti ve geometrik formlara sadık kalan yapısıyla öne çıkan serinin ilk ürünü olan lavabolar zengin boyut seçenekleriyle farklı ölçülerdeki banyolara da uyum sağlıyor. www.kalebanyo.com

DOSYA - BANYO, MUTFAK VE SERAMİK

Carlo Colombo; mutfak yaşantısını kolaylaştıran, özgürlük alanı sunan, teknik ve estetiği bütünleştiren Poliform Varenna'nın Twelve modeli, işlenmesi oldukça zor olan 12 mm’lik levhalar kullanılarak tasarlanarak ince yüzeyleriyle yüksek dayanım sağlıyor. Kulpsuz çekmece ve dolaplar, çekmece

ve dolap içi işlevsel aksesuarlar ve en yüksek depolama imkanıyla geniş yaşam alanları sunuluyor. Twelve'de laminat, kabartma, parlak lake, çelik, quartz, renkli buzlu cam ve ahşap malzeme olarak meşe, boyanmış meşe, kültür meşesi, venge, ceviz malzemeleri kullanılıyor.

69 XXI - NİSAN 2010

LINEADECOR Lineadecor'un yeni kulpsuz modeli Axis, yalın tasarımı, yüksek konfor ve kullanım kolaylığıyla geliştirilen modül seçenekleri sayesinde her türlü kişisel beklentiye cevap veriyor. Ürünle beraber daha geniş bir çalışma ve hazırlık alanı yaratan 75 cm derinliğindeki tezgah seçenekleri ise aksesuarlarıyla dikkat çekiyor. Hem ada hem duvar önü tasarımlarına uygulanabilen tezgah üstü aksesuarlar, her şeyin el altında

olmasına olanak sağlıyor. Axis, kişiye özel seçenekleriyle 70 farklı renk ve yüzey seçeneğine sahip. Farklı uygulamalarıyla modeli tamamlayan kayar kapaklı modüller ise estetik ve fonksiyonu buluşturan bir başka yenilik olarak göze çarpıyor. Menteşeli kapaklara kıyasla daha az yer kaplayan ve kullanım kolaylığı sağlayan kayar kapak sistemleri, kulp ihtiyacını ortadan kaldırıp sade bir görünüm yaratıyor. www.lineadecor.com.tr

MIELE Çekirdek kahve sistemiyle çalışan Miele ankastre kahve makinesi, her fincan kullanıcının kişisel tercihine göre hazırlıyor. Ürün, çekirdeklerin ne şekilde çekileceğini, çekirdek miktarını, su sıcaklığını ve miktarını belirlenmesine yardımcı olarak ve kahvenin her zaman en iyi şekilde içilmesini sağlıyor. Nespresso® için geliştirilen bir yöntemle çekilmiş kahve kapalı alüminyum kapsüllere alınarak kapsülün

içinde oluşturulan ideal sıcaklık, taze çekilmiş kahvedeki yaklaşık 900 ayrı aroma ve tadın kahvenin tüketileceği zamana kadar 12 ay boyunca korunmasını sağlıyor. Hafiften kuvvetliye, yumuşaktan yoğuna kadar değişen 12 ayrı kahve seçeneği sunuyor. Kahve aroması ve tadı kapalı kapsüllerde korunurken espresso, cappuccino gibi tüm kahve çeşitleri özgün aroması ve tadıyla hazırlanıyor. www.miele.com.tr


NOLTE Dimention Matrix 150 sistemi sayesinde mutfak planlaması kolaylıkla yapılabiliyor. 150 mm, Nolte'nin yükseklik, genişlik ve de derinliğe uygulanmak üzere yeni ölçüm sistemlerinin temelini oluşturuyor. Bu basit ölçüm mantığı üç boyutu da kapsıyor ve kareli kâğıt üzerindeki her bir kare 15 cm'ye karşılık geliyor. Bu sistemle uzman olmayan biri bile planlama konusunda ilk adımları atabiliyor. Ayrıca uyumlu bir ana hat,

hacim değerlendirmede kullanışlılık ve asma dolaplarda daha fazla derinlik de sağlanabiliyor. Ürün, kullanıcının zevkine göre kulpsuz çekmecelere sahip mutfak tezgahlarında metalik gri, beyaz ve manolya renk seçeneklerini sunuyor. Mutfak tezgahlarının ön panellerinde cam ve optik camların kullanılmasını sağlayan Glastec teknolojisi sayesinde kullanıcıya aynı zamanda farklı çekmece kulp seçenekleri de sunuluyor. www.nolte.com.tr

NİSAN 2010 - XXI 70

DOSYA - BANYO, MUTFAK VE SERAMİK

SIEMENS Kuzeyin mavi ışıklarından esinlenilerek tasarlanan blueArt serisinde yer alan fırınlar, ocaklar, davlumbazlar, kompakt mikrodalgalar, kahve makineleri ve bulaşık makineleri ister yan yana ister üst üste olarak yerleştirilebiliyor ve her iki durumda da tüm ürünler bir uyum içerisinde ve her bir detayla aynı hizada görünüyor. Seride yer alan ankastre fırınlar, dikey ya da yatay yerleştirilebilirken yeni geliştirilen lightControl kumanda panelinde bulunan mavi ışıkla aydınlatılmış düğme ve tuşlarla ısı seviyesi ve pişirme süresi gibi bilgilerle de

VANUCCI Her boyuttaki mutfak için çözüm sunan Vanucci'nin mutfak tasarımları, Platino, Argento, Gesso, Rubino, Agata, Granato, Zircone, Opale, Quarzo, Perla, Azurro, Ambrato, Berillo ve Topazio olmak üzere 14 seriden ve bu serilere bağlı 30 farklı modelden oluşuyor. Kullanıcılarını aktif olarak tasarım sürecine dahil eden Vanucci, estetiğin yanı sıra mutfaklarda

düzenli depolama olanağı sunan kiler dolapları, geniş kullanım alanı yaratan derin sürgüler, çekmece içlerinde özel çatal kaşıklık sistemleri ve köşe dolaplarındaki yaratıcı çözümleriyle işlevsellik de sağlıyor. Kalın raflarıyla hem tasarıma hem de mutfaklara farklılık kazandıran Argento, ahşap natürel cilayla sunuluyor. www.vanucci-tr.com

VESTEL Yeni ankastre seride polyvalante fırınlar, vitroseramik ocaklar ve bacasız ortamlarda bile çalışan davlumbazlar bulunuyor. Inox, beyaz ve siyah renk seçenekleriyle sunulan fırınlar, farklı pişirme programı sayesinde pişirmede kolaylık sağlarken 24 saat programlama özelliğiyle de pişirme süresini ayarlayama ve fırın çalışırken pişirme zamanına müdahale etme olanağı tanıyor. Ocaklar, çıkarılabilir ızgaraları ve ocakla birlikte sunulan özel ızgara tasarımı sayesinde daha büyük tavaların da kullanımını sağlıyor. Davlumbazlar ise, kolaylıkla çıkarılarak bulaşık makinesinde yıkanabilen hava filtrelerine sahip. Kademelendirilmiş emiş kapasiteleri sayesinde ihtiyaca en uygun emiş gücünü belirleme olanağı veriyor ve pişirme alanının en iyi şekilde aydınlanmasını sağlıyor. www.vestel.com.tr

kullanıcıya destek oluyor. Seride yer alan 40 cm'lik geniş domino ocaklar, touchSlider pişirme özelliği sayesinde sensörler yardımıyla ısıyı, yarım kademeli olarak en yüksek seviyeye çıkarılabiliyor. Eğimli, düz duvar tipi ya da ada tipi modellerden oluşan yeni davlumbazlar ise 60, 70, 90 ve 120 cm'lik farklı boyutlarıyla tüm mutfaklara rahatlıkla uyum sağlıyor. Serideki mikrodalgalar sadece otomatik programlarıyla değil aynı zamanda üç farklı işlemin art arda programlanabileceği 1-2-3 fonksiyonuyla da kullanıcılara sunuluyor. www.siemens-home.com



SERANİT

EGE SERAMİK

Seranit'in Sonora serisi banyolara modern, ferah ve estetik bir görünüm getiriyor. Toprağın rahatlatıcı havası tasarımla birleştiği seri, banyolara farklı bir görünüm kazandırırken, farklılık arayan kullanıcılar için de ideal çözümler sunuyor. Parlak, kahve, gri, kobalt mavi, bej ve soft bej renk seçenekleriyle üretilen Sonora, 30x60 boyutlarında mat ve rölyef yüzey bitiş seçeneklerini kullanıcılara sunuyor.

Digitile Tile, sırlı granit malzemeden bilgisayarlarda kullanılan renkli yazıcı tekniğine benzer bir yöntemle üretiliyor. Ege Seramik tarafından uygulanan Digital Tile teknolojisi ile Avila, Cronos, Capri, Piazza, Forest, Via Appia, Step, Sumatra, Focus, Jethro, Corinto, Paco, Domino, Mercury, Mirage, Opus, Strata, Surf, Santana, Riviera olmak üzere yirmi farklı ürün konsepti sunuluyor.

www.seranit.net

www.egeseramik.com

VILLEROY & BOCH

NİSAN 2010 - XXI 72

DOSYA - BANYO, MUTFAK VE SERAMİK

Villeroy & Boch Metropolitan kategorisinde yer alan ve Conran&Partners tarafından tasarlanan Aveo, günümüze kadar gelen klasik banyo anlayışına farklı bir bakış açısı getiriyor. Banyodaki her bir ürün için farklı boyut ve tasarımlarıyla seçenek zenginliği sunan ürün, tüm banyo elemanlarıyla uyumla kullanılabilecek

YÜTAŞ Yütaş, temsilcisi olduğu Porcelanosa Grup’un markası Noken'in, vitrifiye, armatür, banyo mobilyası, radyatör ve aksesuarlar için yenilikçi tasarımları kullanıcılara sunuyor. Noken’in yeni tasarım dolabı Giro, yuvarlatılmış köşeleriyle ahşap dolap üzerine oturan beyaz lavaboyla yalın bir görünüş sağlıyor. Dolap, beyaz yan dolap, çekmeceli alt dolap ve Giro lavabo bataryasıyla tamamlanıyor. Tek gövde olarak tasarlanan batarya, ince ve sade görüntüsüyle bütünlüğü sağlıyor. www.yutas.com

havluluk, askılık, losyon tepsileri ve tuvalet seti aksesuarları da ürün gamında barındırıyor. Aveo, bir banyonun ihtiyacı olan tüm elemanları birbirleriyle uyum içinde birleştiriyor. Bambu ve cevizle kombine edilen ürün, beyazın yalın ve pürüzsüz yapısını Aveo’nun tasarım çizgisiyle buluşturarak yalın banyolar yaratıyor. www.villeroy-boch.com

VİTRA KARO VitrA Karo’nun ürün gamında, boyutları 1x1 cm ile 60x120 cm arasında değişen seramik, porselen ve cam karolar bulunuyor. Rezidans serisiyle kullanıcı arzu ettiği mekanları yaratabiliyor. Rezidans serisi; sihirbaz, simyacı, gezgin ve doğasever olmak üzere dört tarzı ürünlerine yansıtıyor. Ana teması beyaz olan Sihirbaz serisinde, Starlight

cronos

(30x60), Shift (30x60), Fusion (20x50) ve Flash (20x50) modelleri bulunuyor. Bu seride yer alan Flash modeli mikro rölyeflerle çağın yeniliklerini yansıtıyor. Ürün beyaz ve krem renklerde kullanıcıya sunuluyor. İsteğe bağlı olarak dekor ya da bordür kullanmadan da döşenebilen seri, altın ya da platin kaplı kesme mozaiklerle çeşitleniyor. www.vitrakaro.com







NİSAN ajandasI ... - 12 Nisan

Başka Türlü Bir İstanbul Mümkün

İstanbul’un geleneksel yaşamına ait objelerin yeniden yorumlandığı “Istanbul Otherwise” projesinin ilk sergisi

Domus Akademi, Milano, İtalya

www.domusacademy.com

Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Mimarlık Bölümü

www.gyte.edu.tr

Platform Garanti, Beyoğlu, İstanbul

www.dugumkume.org

TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi, Büyükçekmece, İstanbul

www.tuyap.com.tr

Mimarlar Odası Kayseri Şubesi, Koca Sinan, Kayseri

www.sinangunleri.com

Yapı Endüstri Merkezi, Fulya, İstanbul

www.yemetkinlik.com

Yapı Endüstri Merkezi, Fulya, İstanbul

www.yemetkinlik.com

Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Tınaztepe Yerleşkesi, İzmir

www.catider.org.tr

İzmir

www.mimarlarodasi.org.tr

Moda,İstanbul

www.imkanmekan.org

Trakya Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Edirne

www.muhmim.trakya.edu.tr

ODTÜ Kültür-Kongre Merkezi, Ankara

www.archweb.metu.edu.tr

Çevre ve Orman Bakanlığı, Ankara

www.cevreorman.gov.tr

Milano’da sanatseverlerle buluşuyor.

2 Nisan

6 Nisan

Cengiz Bektaş: "Türkiye'de Mimari Gelişim Süreci; Geleneğe Eklenmek"

Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü ve TMMOB

Düğümküme Toplantıları 02: Melez Kamusal Mekan

Düğümküme Toplantıları'nın, odağında sanat,

Mimarlar Odası Gebze Temsilciliği işbirliğiyle düzenlenen konferans saat 14:00'de başlıyor.

çevresinde sivil toplum ve teknoloji olan yeni bir tartışma dizisinin ikincisi gerçekleştiriliyor.

7 - 11 Nisan

UNICERA 22. Uluslararası Seramik Banyo Mutfak Fuarı

Türk Seramik Sektörü’nün yılda bir kere buluştuğu, sektörün en yeni ürün ve teknolojilerinin tanıtıldığı UNICERA, 1988 yılından bu yana her yıl Nisan ayında, TÜYAP’ta gerçekleştiriliyor.

8 - 11 Nisan

Sinan ve Çağı Uluslararası Sempozyumu

Sempozyumda Sinan ve eserleri yerine, daha geniş bir kültürel coğrafya içerisindeki mimarlıkların içindeki konumu üzerine odaklanan eleştirel yaklaşımların ortaya çıkarılması hedefleniyor.

9 Nisan

Peter Cook Konferansı

“Buluşlar/Inventions” adını taşıyan konuşmada mimar, kendi düşünceleri ve işleri üzerinden ütopya yaratmak ve bu ütopyaları gerçekleştirmek konularına değiniyor.

15 Nisan

Multi-konfor binalar

Buluşmanın amacı, enerji kullanımını en aza düşüren sistemleri ve yapılmış örnekleri, yapı ve yalıtım sektörü çalışanları, mimarlar, makine mühendisleri ve ilgili bölümlerden üniversite öğrencileri ve öğretim görevlileri ile paylaşmak.

NİSAN 2010 - XXI 78

ajanda

15 - 16 Nisan

5. Ulusal Çatı & Cephe Sempozyumu

Sempozyumla Türkiye’de çatı ve cephe sistemleriyle ilgili süreçlerde yer alan tasarımcıların, malzeme üretici ve dağıtıcılarının, uygulamacıların, araştırmacıların ve ilgili diğer meslek gruplarının bir araya getirilmesi amaçlanıyor.

19 - 30 Nisan

Modernist Açılımda Bir Öncü: Seyfi Arkan

Ocak ayında İstanbul'da açılan sergi şimdi Türkiye'nin farklı kentlerinde izleyiciyle buluşuyor. 30 Nisan'a kadar İzmir'de görülebilir.

24 Nisan

İmkanmekan Yenilebilir Bahçe Tasarımı Atölyesi

Tasarım aşamasında katılımcılar Moda sahil şeridinde kendi seçtikleri bir alan için mevcut durum ve yakın çevrede malzeme ile düşük maliyetli ve küçük ölçekli müdahale tanımına uyan bir tasarım önerisi geliştirecekler.

29 - 30 Nisan

6. Uluslararası Sinan Sempozyumu

Trakya Üniversitesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi “6. Uluslararası Sinan Sempozyumu”nun ana temasını “Geleceği Tasarlamak” olarak belirledi. Sempozyum, bugünü yarına bağlayacak bir köprü kurmayı hedefliyor.

23 Nisan (son başvuru)

1. Mimarlık Tarihi Kongresi

20-22 Ekim 2010 tarihinde gerçekleşecek olan kongre, Anadolu ve komşu bölgelerin mimari, kent ve yapılı çevre tarihi üzerine yeni ve özgün araştırmaların paylaşılmasını amaçlıyor.

30 Nisan (son başvuru)

Eko-Kent Tasarım Ulusal Proje Fikir Yarışması

Yarışma iki kategorili (lisans ve lisansüstü öğrenimi), ulusal, serbest ve tek kademeli öğrenci yarışması olarak düzenleniyor.




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.