ANADOLU Beşikler vermişim Nuh'a Salıncaklar, hamaklar, Havva Ana'n dünkü çocuk sayılır, Anadolu’yum ben, Tanıyor musun? Utanırım, Utanırım fıkaralıktan, Ele, güne karşı çıplak... Üşür fidelerim, Harmanım kesat. Kardeşliğin, çalışmanın, Beraberliğin, Atom güllerinin katmer açtığı, Şairlerin, bilginlerin dünyalarında, Kalmışım bir başıma, Bir başıma ve uzak. Biliyor musun? Binlerce yıl sağılmışım, Korkunç atlılarıyla parçalamışlar Nazlı, seher-sabah uykularımı Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar, Haraç salmışlar üstüme. Ne İskender takmışım, Ne şah ne sultan Göçüp gitmişler, gölgesiz! Selam etmişim dostuma Ve dayatmışım... Görüyor musun?
Nasıl severim bir bilsen. Köroğlu' yu, Karayılanı, Meçhul Askeri... Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini. Sonra kalem yazmaz, Bir nice sevda... Bir bilsen, Onlar beni nasıl severdi. Bir bilsen, Urfa'da kurşun atanı Minareden, barikattan, Selvi dalından, Ölüme nasıl gülerdi. Bilmeni mutlak isterim, Duyuyor musun ? Öyle yıkma kendini, Öyle mahzun, öyle garip... Nerede olursan ol, İçerde, dışarda, derste, sırada, Yürü üstüne - üstüne, Tükür yüzüne celladın, Fırsatçının, fesatçının, hayının... Dayan kitap ile Dayan iş ile. Tırnak ile, diş ile, Umut ile, sevda ile, düş ile Dayan rüsva etme beni. Gör, nasıl yeniden yaratılırım, Namuslu, genç ellerinle. Kızlarım, Oğullarım var gelecekte, Her biri vazgeçilmez cihan parçası. Kaç bin yıllık hasretimin koncası, Gözlerinden, Gözlerinden öperim, Bir umudum sende, Anlıyor musun ? AHMET ARİF
Sayı:1-Nisan 2018
YOLDAŞ
PARASIZ ve BİLİMSEL EĞİTİM İSTİYORUZ!
Merhaba sıra arkadaşım,
Bizler için önemli olan geleceğimiz, geleceğimizin inşasını yapacağımız kurum; okullar, üniversiteler… Eğitim sisteminin en iyi şekilde olmasıdır.
“Yoldaş Fanzin” bu sayısıyla ilk defa yayın hayatına başlıyor. Bizler de, senin gibi Meslek ,Anadolu ve Fen liselerinde okuyan öğrencileriz. Amacımız geleceksizliğe, işsizliğe, ezberci eğitime, dinselleştirmeye karşı bilimin, emeğin, demokratik, özgür ve parasız eğitimin sesi olmak. Sürekli değiştirilen sınav sistemi ile bizleri yarış atı gibi birbirimizle rekabete sokan bu düzene karşı birlikte ses çıkaralım.
Eğitim sistemi bizim ülkemizde son 14 yılda 11 kez değiştirilmiş. Hayatımızın gidişatını belirleyen eğitim-öğretim yap-boz haline getirilmiştir.
Okullarımız, proje okul haline getirilerek imam hatipleştiriliyor. Zorunlu din dersi saatleri artırılırken, buna karşın evrim müfredattan çıkartılıyor. Bizler, eğitimde dinselleştirmeye karşı bilimi öğrenmek istiyoruz. Bizler, Che’nin, Deniz Gezmiş’in, Mahir Çayan’ın, Berkin Elvan’ın yoldaşlarıyız. Fanzinimizin bu ilk sayısında; Bir film tanıtımımız, lisedeki sorunlar üzerine yazılarımız, Devrimci önderlerimizden; Che GUEVARA’ nın hayatına değindik.
Evrim’in müfredattan kaldırılması, bilim ve matematik derslerinin saatlerinin azaltılması. Meslek ve imam hatip liselerinin çoğaltılması, öğrencinin istediği okuldan ziyade kısıtlandı; istemediği okula gitmek zorunda kalacak duruma getirildi. Bu durum özel okullara yönelmeyi ama durumu yoksa meslek ve imam hatiplere gitmesi ile eğitimden çıkmış ticarethane dönüştürüldü. 2017 de lise geçiş sınavları olan TEOG kaldırılsın diyerek kaldırıldı. Öğrencinin evine en yakın okula gitsin denildi eğer evinin yakınında Anadolu lisesi yoksa meslek lisesine gitmek zorundasın. Bu süreçlerde yapılan içi boşaltılmış bir eğitim, geleceği konusunda endişe ve nasıl bir yol izlemesi konusunda zorlanan öğrenciler yarattılar. Ayrıca kamulaşan yurtların bir çoğu özelleştirildi. Bir kaç il ve ilçede yurtlar kaldırıldı. Özel yurtlara gidende oldu, cemaat yurtlarına veya evlerine gitmek zorunda kaldı. Aladağ’da ve ensar yurtlarında olduğu gibi öğrencilere ölüm, taciz ve tecavüz reva görüldü. İşte bu yüzden ne tarikat yurtları ne özel yurt; öğrenci yurtları kamulaştırılmalıdır. Son 14 yılda değiştirilenler; 2003
Kat sayı farkı arttırıldı.
2004
eğitim müfredatında değişiklikler yapıldı.
2005
3 yıllık olan lise 4 yıla çıkarıldı.
2007
OKS yerine SBS sistemine geçildi.
2010
SBS 3.yılın sonunda tek sınava döndürüldü.
2010
ÖSS yerine YGS-LYS sistemi getirildi.
2010
Düz liselerin hepsi Anadolu’ya çevrildi.
2012
Kat sayı kaldırıldı.
2012
ilköğretim 8 yıldan, 4+4+4 sistemine çevrildi.
2013
TEOG sınavı uygulandı.
2017
TEOG kaldırılsın açıklaması yapıldı.
Bizler diyoruz ki; geleceğimiz için parasız ve bilimsel eğitim istiyoruz.
HASTA LA DEVRİM, DEVRİM’DEN SONRA
VİCTORIA SIEMPRE ERNESTO CHE GUEVARA İrlanda ve Bask asıllı Arjantin’ li devrimci, mesleği doktorluktur. Fidel Castro ile bugünün Küba’sını kurmuştur. 14 Haziran 1928’de Arjantin’de doğdu. Che’yi zorlayan bir durum vardı; astım hastasıydı. Hastalığı nedeni ile doktor tavsiyesi üzerine ailesi Cordoba’ ya taşınmaya karar vermişti. Çünkü hastalığında iklim koşulları büyük önem taşıyordu. Ekonomik anlamda durumu iyi olmayan aile zaman içinde maddi sıkıntılar yaşamaya başladı. Che eğitim bakanlığına bağlı Dean Funes lisesine devam ediyordu. Hastalığına rağmen hareketli bir çocukluk geçiren Che aynı zamanda başarılı bir atletti. Lise zamanında babasından satranç oynamayı öğrendi. Gençlik yıllarında şiire ilgi duymaya başlamıştır. 1944 yılında yeniden Buenos Aires’e taşınan aile maddi durumu iyice bozulmuş ve Che çalışmaya başlamış. 1948’de Buenos Aires üniversitesinde eğitimine devam etti... Che öğrenciliği boyunca Latin Amerika’da uzun yolculuklara çıktı. Arjantin’e döndüğünde hayallerini gerçekleştirmek için tıp fakültesindeki eğitimini bir an önce bitirmeye çalışan Che, 1953 yılının mart ayında mezun oldu. Güney ve orta Amerika’da kaldığı yerden gezilere devam edebilmek için 7 Temmuz 1953’te yola çıktı. Che Peru’da yerliler hakkında araştırmasından dolayı tutuklandı. Ricel Doroje adındaki avukatla karşılaştıktan sonra Venezuela’ya gitmekten vazgeçip Rojo ile birlikte Guetamala’nın yolunu tuttu. Arbenz hükümeti destekli CIA destekli bir darbeyle devrilmesi Guevara’ nın ABD’nin emperyalist bir güç olduğuna dair görüşlerini güçlendirdi.
Moncada baskını (26 temmuz harekatı), ABD Emperyalizminin fuhuş ve kumarhane bataklığına dönüştürdüğü Küba’nın Devrim yolunda ilk adımıdır. Küba Devrimi’ nin isyan ateşidir. Bu baskın başarısızlıkla sonuçlanır. Mahkemede yargılanarak, Meksika’ya sürgün edilirler. Fidel Castro mahkeme savunmasında “La Historia Me Absolvera! (Tarih beni beraat ettirecektir.)” sözüyle o dönem ve sonrasında simgesi haline gelecektir. Fidel ve arkadaşları Meksika’ya sürgün edildikten sonra İspanya iç savaşının efsane cumhuriyetçi generali ALBERTO BAYO’ nun çiftliğine giderler. Bu çiftlikte General, Latin Amerika’nın çeşitli ülkelerinden gelen devrimcilere ayrım yapmaksızın gerilla eğitimi vermektedir. Che’de oradan geçerken çiftliğe gelir ve Fidel ile günler geceler süren sohbetler yapar. Adı Granma olan tekneyle Küba’ya doğru yola çıkarlar. Ani bir baskınla 2 Aralık günü dağıtıldılar. Böylece kalan yoldaşlarla dağlarda Batista hükümetine karşı olan gerilla savaşı başlamış oldu. Silah için karargah baskınları ve verilen mücadeleler, köylüler için umut oldu. Bu isyan ateşi tüm Küba’yı sardı. Hükümeti; Amerika ve emperyalistlerin tüm desteklerine karşın devirdiler. Devrim sonrasında Havana’nın La Cabana kalesini komutanlığına getirildi. Küba için çalışmalarını sürdürdü. Önce Mili Tarım Reformu Enstitüsü başkanlığına atandı. Sonradan ise Küba Milli Bankası başkanlığına getirildi. Böylece Che ülkenin mali işleri yüklenmiş. 1961’de Küba devrim hükümeti bir sanayi bakanlığı kurarak Che’yi başına getirdi. Küba’yı emperyalist ve modern sömürücülükten kurtarıp belli bir gelişmişlik düzeyine ulaştırdıktan sonra az gelişmiş ülkelere çeşitli seyahatler yapan Che. Sömürülen halklar ve emperyalistleri daha yakından tanıma fırsatı buldu. Bu durum Che’nin savaşçı yanın tekrar alevlenmesine yol açtı. Artık başka Latin ülkeden gidip halkları örgütlenmesi gerektiği kararını vermişti. 3 Ekim 1965’te Fidel Castro, Che’nin veda mektubunu Küba halkına okudu. İlk olarak Kango-kinşasa’ya daha sonra da CIA ve Amerikan ordusu özel harekat birliklerinin ortak operasyonu sonucu yakalanacağı Bolivya’ya gitti. Guevara 9 ekim 1967’de Valegrende yakınlarındaki La Higera’da Bolivya ordusu tarafından katledildi.
DOĞRU YERDEN ÖĞRENELİM Charles Darwin, evrimin birçok mekanizmasını, genetiğe dair hiçbir şey bilmemesine rağmen, başarıyla keşfetmeyi başarmıştır. Bunlardan en ilginci, bir tür içindeki cinsiyetlerin birbirlerini genellikle rastgele seçmediğini, belirli özelliklere bağlı olarak cinsel tercihlerde bulunduklarını ve bunun türün neye benzeyeceğini ve ne yöne doğru evrimleşeceğini doğrudan etkiliyor olduğudur. Darwin, buna "Cinsel Seçilim" ("Seksüel Seçme") adını vermiştir. Cinsel Seçilim'in en ilginç yanlarından birisi, canlıların belli özelliklerinin abartılı olacak şekilde evrimleşmesini sağlıyor olmasıdır. Bu, etrafımızdaki birçok canlının tuhaf ve sıradışı özelliklerini tek başına ve deneysel olarak ispatlanmış bir açıklamayla izah edebilmektedir: kuşların envai çeşit rengini ve enfes şarkı yeteneklerini, insanların vücut kıllarının bulunduğu yerleri, tavuskuşlarının abartılı kuyruklarını, zürafaların devasa boyunlarını, geyiklerin ölümcül boynuzlarını ve daha nicesini...
Üreme mücadelesinden doğan Cinsel Seçilim ile, hayatta kalma mücadelesinden doğan Doğal Seçilim arasında ilginç bir denge de söz konusudur. Cinsel Seçilim, bu abartılı özellikleri teşvik ederek, canlıların hayatta kalma şansını azaltır. Ancak bu zorlaştırıcı etkilere rağmen üreme çağına kadar hayatta kalanlar, potansiyel ve güçlü eşler olarak seçilmektedir. Ancak eğer ki bu özelliklerin abartı miktarı aşırı olursa, o cinsiyetin dikkate değer bir miktarı daha üreme çağına gelemeden av olacak ve ölecektir. Bu durumda Cinsel Seçilim yerini giderek hayatta kalma mücadelesinden doğan Doğal Seçilim'e bırakır. Böylece hayatta kalmak, üremenin önüne geçer; abartılı özelliklerin aksi yönde seçilim yaşanmaya başlar ve bu aşırı özellikler adeta "törpülenir". Ta ki hayatta kalmak daha mümkün olup, yine abartılı özellikler cinsel nedenlere dayalı seçilimi teşvik edene kadar... Bu denge, bir o yana bir bu yana kayarken, yepyeni özellikler ortaya çıkar; çünkü bir evrimsel değişimin birebir aynı şekilde tekrar tekrar yaşanması, evrimin stokastik doğası nedeniyle pek olası değildir. Bu sayede türler, yepyeni türlere evrimleşir, yepyeni ortamlara adapte olur.
FİLM TANITIMI:BHAGAT SİNGH Film 1908 yılında İngiliz sömürgesi olan Hindistan'da doğan Bhagat Singh'in hayatını konu alıyor. Bhagat, daha çocuk yaşta iken İngilizler 'in sömürüsü altında halka yapılan zulümleri görür ve sömürüye karşı savaş verilmesi gerektiğine genç yaşlarda karar verir. Önceleri Gandhi’nin fikirlerini benimseyen Bhagat, daha sonra Gandhi'nin pasifist direnişiyle mücadelenin kazanım elde edemeyeceğini anlamıştır. Halka karşı girişilen katliamların hesabının sorulması gerektiğini düşünür ve gençlik mücadelesi içinde yer alır.Bhagat,Marksizm’i rehber alan temel ile emperyalistlere karşı verilmesi gereken bir mücadeleyi öngörmüştü. Film içerisinde Bhagat’ın hayatı ve yoldaşları ile yaptığı çeşitli eylemler yer almakta. Bhagat Singh ve 2 yoldaşı henüz 24 yaşında iken tıpkı Deniz Gezmişler gibi emperyalistler tarafından idam edildi.Hindistan halkı için büyük mücadele vermekle birlikte bir halk kahramanı olmuştur. Bhagat'ın idam sehpasındaki son sözleri ise: "KAHROLSUN BRİTANYA EMPERYALİZM'İ" ve “İNKILAB ZİNDEBAD” * oldu.Bhagat Singh’in önemi, emperyalistler tarafından öğütlenen pasif direniş çizgisini bozarak, zulüm ve ölüm karşısında militan olmayı göstermesidir.
KAYNAK: EVRİM AĞACI *inkilab zindebad: Yaşasın devrim