D ü şü n c e ve D avranış B irbirinden Ayrılmaz p o litik d urum d eğerlend irm esi
"yeniden yapılanm a" cum h uriyet tarihinde 'y e n i b ir d ö n ü m noktası Mehmet Yılmazer
küreselleşm e ve restorasyon bağlam ında türkiye ekonom isi M. Sinan
ru s -ç e çe n savaşı, seçim ler ve p u tin d ö n e m i
“Ö lüm kendi belgeleriyle birlikte geldi. - M ilcadeleyi Yeniden ele alacağız Yeniden b a şla y a c a ğ ız Yeniden hep birlikte b a şla ya ca ğ ız. D ünyanın b ü y ü k y e n ilg isin e karşı Asla tü k e n m e y e n k ü ç ü k yo ld a şla Ya da hafızada A teş gibi y a n a n la Bir daha ve Bir daha ve Bir d a h a ...” O
em peryalist egem enlik ilişkileri ve o rta d o ğ u Ömer Demir
d ü n ya g ü ç le r d e n g e s i iç in d e kosova olaylarının anlam ı Ayşe Tansever
Juarı Gelma
Ayşe Tansever
kıyam et g ü n ü n e h o şg e id in iz John Berger
sendikal harekette y o i ayrım ı (a vru p a d e n e yim i ü ze rin e n o tla r) M. Akyol
Ö m e r /açiner marksİz m 'i nasıl altüst e d iyo r? Hasan Oğuz
politik durum değerlendirmesi I. şenel bir bakış
Alaz Basım Yayın Dağıtım Ltd. Şti. Sahibi ve Sorumlu Yazılşleri Müdürü İbrahim Kızıldeli Direniş Şubat 2000 Özel sayısı No:1 Izcariye Çeşmesi Sok. No: 57 / 59 D:6 Çemberlltaş / İSTANBUL Tel: (0212) 516 37 85 Faks: (0212)517 00 20 E-Posta: direnls9@hotmail.com
3
II. kürt hareketfnde stratejik dönüş ve gelişmeler karşısındaki tavnmız
12
III. türkiye devrimci hareketinin durumu
28
mehmet yılmazer “yeniden yapılanma” cumhuriyet tarihinde yeni bir dönüm noktası
35
m. sinan küreselleşme ve restorasyon bağlamında türkiye ekonomisi
71
ö. demir emperyalist egemenlik ilişkileri ve ortadoğu
90
ayşe tansever rus-çeçen savaşı, seçimler ve putin dönemi
106
ayşe tansever dünya güçler dengesi içinde kosova olaylarının anlamı
124
john berger kıyamet gününe hoşgeldinlz
141
mete akyol sendikal harekette yol ayrımı (avrupa deneyimi üzerine notlar)
146
ÜÇ AYDA BİR ÇIKAR haşan oğuz
Yurtdışı Satış Fiyatı Almanya 10 DM İsviçre 10 SF Baskı Özdemir Matbaası (0212) 565 17 74
Ömer laçiner markslzm’i nasıl altüst ediyor?
150
POLITIK DURUM DEĞERLENDİRMESİ I. G E N E L BİR B A K IŞ
saldırganlığı artırması geliyor. Yine bu eğilimin yarattığı önemli sonuç; kumar
1. U L U S L A R A R A S I B O Y U T
hane zincirine dönüşen borsalarda pat lamaya
Em peryalist Yeniden Paylaşım İki dünya savaşı ve irili ufaklı sayısız bölgesel savaşları kışkırtan emperyalist paylaşım; 21. yüzyılın başında bir kez daha
bütün ağırlığıyla insanlığın günde
mindedir. nın pazar, hammadde, siyasi egemenlik ve toprak bakımından bir kez ele geçi rilmesi değil, tekrar tekrar ele geçiril mesidir. Bu gerçeklik; ekonomik ve siyasi bunalımların uluslararası ege menlik ilişkilerini
her bozuşunda yeni
den kanıtlanmaktadır. Bugünün
yeniden
kriz
Son Asya
Filipinler’de
bombaları krizinde,
G S M H ’nın
yarat örneğin
% 8 ’ine
denk
gelen 5 milyar dolar borsada üç saat içinde havaya uçtu. Bu kriz Güneydoğu Asya
ülkelerini
kırıp
geçirdiği
gibi
Japonya ve Rusya gibi emperyaslit güç leri
Emperyalizmin karakteristiği; dünya
hazır
masıdır.
de
etkisi
altına aldı.
Ekonom ik
bunalımlar, yarattığı tehdit ve boşluklar la emperyalist rekabeti azdıran önemli katalizör durumundadır.
en
Diğer önemli gelişme; iki kutuplu dünya gerçeğiyle sınırlanan emperya listler arası
teknik, ekonomik, askeri
rekabetin; Rusya'nın da bir emperyalist güç olarak sürece katılmasıyla son kırk
paylaşıma dam
gasını vuran ayırt edici yanların başında; sermayenin hiç olmadığı kadar üretim dışına çıkması gelmektedir. "Reel olarak yatırımlar 1914 seviyesinin gerisindedir. 20 yıl önce toplam sermayenin % 20 si spekülatif alana yönelikti şimdi % 95' i" (U N C T A D 94 raporu). Dünya Ticaret Ö rg ü tü ’nün 1996 açıklamasına göre 19 9 1'de dünya üzerinde mayın gibi dolaşan spekülatif sermaye 8 trilyon dolar civarındaydı, 9 6 ’da ise 34 trilyon
beş yılın olmasıdır.
en
üst
noktasına
çıkmış
Yeniden paylaşımın üçüncü ayağında ise; emperyalizm dengelerine
lehine
dayanarak;
değişen güç hem
Sovyet-
ler’in dağılmasının ardından ortaya çıkan iktidar boşluklarının ele geçirilmesi, hem de yirminci yüz yıl boyunca halkların devrimler ve sınıf mücadeleleri yoluyla elde ettiği kazanımların geri alınması amacı durmaktadır.
temelini giderek
H er yeniden paylaşım, 20. yüzyılda
yitiren sermayenin yol açtığı sonuçların
olduğu gibi dünya savaşlarına dönüş
başında; hareket serbestisi için
hiç bir
meyebilir, ama Lenin'in söylediği gibi
ulusal hak, yasal ve insani engele takıl madan en kısa yoldan en yüksek karın
"paylaşım güce dayandığı ölçüde savaşlar kaçınılmazdır".
peşinde koşması, dolayısıyla emperyalist
Son on yıl, 21. yüzyılın dünyaya neler
dolara çıktı. Üretim
3
— yol getireceğine kanıt olmaktadır.
dan püskürtülmesinde bu iki irade yakın durdular.
Yeniden Paylaşım Kuşağı Bolşevik Devrimi ve onun etkisiyle gerçekleşen
devrim lerle
paylaşımın
dışına
emperyalist
çekilen
alanlar,
Sovyetler’in dağılmasının ardından şid deti
ve
kapsamı
giderek
artan
bir
yeniden paylaşımın konusu haline geldi. Doğu Avrupa'da kısmen ekonomik m etotlarla
gerçekleşen
Balkanlar,
Ortadoğu
çatışmaya
dönüşme
paylaşım;
ve
Kafkaslar’da
biçimleri
bir
birinden farklı olmakla birlikte tümden silaha dayalı Baltık Avrupa, Filistin,
olarak yürütülmektedir.
Denizi’nden Balkanlar, Irak,
başlayıp, Kıbrıs
Kürdistan,
Doğu
üzerinden
Kafkaslar,
İç
Asya ve Afganistan'a kadar uzanan Yeniden Paylaşım Kuşağı; geçtiği kimi ülkelerin haritalarını ve stratejik konumlanışlarını değiştirdiği gibi, iç siyasetlerini
Fakat
Balkanlar,
Kıbrıs,
Ortadoğu (özelde Kürdistan) ve Kafkaslar’a doğru gidildikçe
hem
Rusya'nın
hayati alanlarına daha çok girilmektedir hem de A B ve A BD 'nin çıkarlarındaki açı farkı da büyümektedir. Bu açı farkı; A B D ’nin askeri üstünlüğünün sağladığı rant ve daha önemlisi paylaşımın artan oranda zora
dayanması
Avrupa Birliği’ni de
nedenleriyle;
ekonomik zorunu
askeri zorla pekiştirmeye yöneltmekte dir. Nitekim son süreçte gündemleştiği gibi A B ’de kendi Avrupa ordusunu ve müdahale
gücünü
oluşturm a
girişi-
mindedir. Rusya'nın ise paylaşımda ayırt edici yanı ekonomik geriliği nedeniyle rekabeti sürekli zor zeminine çekmesi ve şiddetlendirmesidir. Emperyalist yeniden paylaşımın böl gedeki alanlarına bakılırsa;
de ağır deformasyona uğratmaktadır.
Irak, Yeni Dünya Düzeni'nin ilk icra
Aşırı silahlanma, askeri ittifaklar, darbe
atıydı. Uluslararası kurumların "hukuki"
ler, etnik çatışmalar ve savaşlar sözü edilen kuşağın giderek derinleşen karak teristiğidir.
desteğinde, en gelişkin teknolojiler kul
Bölgede ortaya çıkan tek tek olaylar,
lanılarak Irak halkı kırıma uğratıldı. Ülke fiilen üçe bölündü. Sistemli bombala malar, ambargo ve
iç muhalefetin ö r
anlaşılabilmesinin
gütlenmesine varan saldırı emperyaliz
oyunun bütününe bakıldığında mümkün
min dünya halklarına gövde gösterisiydi.
satranç
hamlelerinin
olması gibi bu yeniden paylaşım gerçek liğinde anlaşılır olmaktadır. Hiç bir sorun yerel değildir ve emperyalistler
Balkanlar’a getirdiği felaket Irak'tan daha geri
olmadı.
Yugoslavya
etnik
arası güç hiyerarşisi oturana dek hiç bir
olarak atomizasyona uğratıldı. Almanya, Slovenya ve Hırvatistan'ı 92’de "Ulus
yerel sorun burjuva anlamda dahi bir çözüme ulaşamaz. Aksine yerel çatış
nıma" adı altında kapattı. Bosna etnik
maların bölgesel savaşlara dönüşme ihti
yapısı gereği
mali çok daha fazladır.
kesişme noktasıydı. Bu durum yaşanan
ların Kendi Kaderini Tayin
Hakkını Ta
üç emperyalist gücün de
Paylaşımın başını İngiliz ittifaklı A B D
iç savaşı uzattığı gibi yıkımını da büyüttü.
ve Avrupa Birliği ittifaklı Almanya çeki yor. Sürece yeni bir emperyalist güç
Ardından gündemleşen Kosova da ise
olarak katılan Rusya'nın Doğu Avrupa1-
işgale sıçradı.
__ 4
paylaşım çığırından çıktı ve açık askeri Sırbistan'ın
etkisizleşti-
____politik durum değerlendirmesi___ rilmesi
doğal
ittifakı
olan
Rusya'nın
Balkanlar’da etkisizleştirilmesiydi.
H e
farkındadır. Bunun için dezavantajlı ol duğu ekonomik metodlara
karşı tek
nüz paylaşım bitmemiştir; Voyvodina,
dayanağı, çatışma ve savaşı sürekli gün
Montenegro (Karadağ) ve Sancak bölge
demde tutmaktır.
si emperyalist müdahalenin hedef tahtasındadır.
Sırbistan'ın
elinden
parça
parça
Yugoslavya'nın kemirilmesi gibi Rusya'
Doğu Akdeniz'e hakim jeostratejik
nın elinden de Kafkasya kemirilmeye
konumuyla Kıbrıs, Türkiye ve Yunanis tan arasındaki bir sorunmuş gibi görün
çalışılıyor. Ama bunun aynı kolaylıkla olmayacağı olası savaşların uzun süre
se de, özde A B ve A B D arasındaki geri
ceği ya da bölge çapını çok aşabileceği
limin
şiddetle yaşandığı, yeniden pay
açıktır. H er hangi bir Batı karşıtı ikti
laşımın önemli gündemlerinden birisidir.
darın gelmesinin dünyayı hızla nükleer
Rusya, tarihsel O rtodoks akrabalığı olan
bir savaşın eşiğine getireceği tehlikesi
Yunanistan üzerinden konuya yakınlığını
hala emperyalizmin tepesinde sallan maktadır. Sadece nükleer tehdit değil, Rusya’da ortaya çıkacak her önemli
korumaya çalışırken İsrail daha illegal yöntem lerle
gelişmelere
müdahaleci
gelişme
olmaya çalışıyor. K ilit
coğrafyalardan
Kürdistan;
Kuzey’deki
birisi haklı
olan direniş
devrimci karakteri nedeniyle emperya list güçlerin iç çelişkilerine rağmen elbirliğiyle
darbelenirken,
G ü n ey’de
tümünde
fiili bir devletleşme yaratıldı. O rta
A sya’ya
açılan
olarak
Kafkasya çok daha şiddetli bir pay laşımın coğrafyasıdır. Hala petrolün ve
altüst
kuşağının edebilecek Bunun
için A B ve A B D emperyalizmi bir yan dan mafyacı Yeltsin kliğinin iktidarını kollarken, diğer yandan bölgenin pay laşımında ellerini çabuk tutmaktadırlar. Emperyalizmin yeniden paylaşımının önemli yanlarından birisi de; bu kuşakta ki
kapı
paylaşım
dengeleri
sonuçlar doğuracak niteliktedir.
doğrudan askeri yöntemle Irak sömür geciliğinden koparılan alanda A B D eliyle
yeniden
ülkelerin
askeri
bombardımandan
önce ideolojik bombardımana tabi tutul masıdır. Sözü edilen bölgelerin tama
doğal gazın dünya enerji ihtiyacı içinde
mındaki ülkelerde şu ya da bu biçimde çok ulusluluk ve çok dinlilik hakimdir.
payı
Bölgenin
Özellikle kapitalist-emperyalist çembe
taşıdığı trilyonlarca dolar değerindeki
rin dışında kalan, Balkanlar ve Kafkas-
zenginlik,
lar’daki ülkelerde
%
60'ın
üzerindedir.
bunun yaratacağı
pazar ve
daha önemlisi; bu kaynaklar üzerinde
en küçük azınlıkların
kurulacak hakimiyetin sağlayacağı reka
bile varlıklarını sürdürebildikleri kozmo polit bir yapı vardır. Sosyalist ya da
bet üstünlüğü, emperyalist güçleri şid detle karşı karşıya getirmektedir. Bu
demokratik cumhuriyetler zamanında bu durum kaynaşmaya hizmet ediyordu.
alandaki mücadele belki de Balkanlar’-
Bugün ise aynı etnik zenginlik emperya
dakinden
lizmin "insan hakları, demokrasi, azınlık
çok daha kanlı geçecektir.
Rusya Kafkasya'da inisiyatifi kaybetmesi
hakları"
nin bedelini emperyalist konumdan sö
ülke çeperlerini dağıttığı ve bir atomi-
mürge konumuna düşerek ödeyeceğinin
zasyon politikasına hizmet etmektedir.
kavramlarıyla ucundan tutup,
---------------------------------------------
5 —
— yol Yugoslavya bu uygulamaların pilot böl
gerekliliklerine göre biçimlendi.
gesi oldu. Bu kavramların mızrak ucu
90’da ise; Sovyetler Birliği’nin dağıl
işlevi görebilmesi için, bugüne kadar
ması, Türkiye'nin de içinde bulunduğu
sözde yüksekte tutulan içişlerine karış
coğrafyada sadece bir güç boşluğu oluş
mama prensibi açıkça bir kenara atılıyor.
turmakla kalmadı, bu güç boşluklarının
Sonuçta
hakları"
emperyalist yeniden paylaşıma tabi ol
lafları iç gerilimleri artırmanın ve içişle
ması gibi son derece dinamik bir süreci
rine müdahalenin kılıfı oluyor.
de başlattı.
"demokrasi,
insan
Emperyalist müdahale etnik çatışma
Bu yeni durum, öncelikle TC'nin bir
ları kışkırtıyor, etnik çatışmalar iç savaş
tarihselliğe dayanan statik konumlanışı-
ları. Meşrulaştırılmış emperyalist müda
nı tümden boşa düşürdü. İkincisi; geç mişte Sovyetler’e karşı blok tutum alan
hale
ile
paylaşım
gerçekleştiriliyor.
Üstelik emperyalizm etnik çatışmaları
emperyalist güçler TC 'yi yaklaşık aynı
kışkırtmakla
vektörel hat üzerinde yönlendiriyordu.
sadece
müdahalelerini
gerekçelendirmiş olmuyor, aynı zaman
Bu günün yeniden
da bu ülkelerdeki anti-kapitalist tepkile ri, milliyetçiliğe kanalize ederek boşa
emperyalistler arasındaki çıkar çatallan-
düşürmeyi de başarıyor.
altına almaya başladı. Üçüncü önemli
paylaşımında
ise
ması TC 'yi çok farklı yönlerden baskı gelişme ise; iki kutuplu dünya güç den geleri ve ideolojisine göre şekillenmiş
2. T C 'N İN S T R A T E JİK K O N U M LA N IŞ I
olan iç siyasal yapının, yeniden paylaşım
İki kutuplu dünyada Türkiye'nin ulus
koşullarında yetmezliğe uğraması ve stratejik konumlanma sorununun bera
lararası (stratejik) konumlanışı; sosyaliz
berinde bir iç siyasal yapılanma sorunu
me karşı kapitalizmin uç karakolluk ko
da getirmesidir.
numuydu. N A TO 'n un Güneydoğu kana
Bu gerçeklikler nedeniyle son
dının en önemli ülkesi olarak bölgedeki
yıldır Türkiye
siyasetinin
hemen
on her
her türden sosyalist ve anti-emperyalist
gündemi, doğrudan yeniden yapılanma
gelişmeye karşı kalkan rolü üstlenildi.
sorununa, onun üzerinden de emperya
Zaten kuruluş itibarıyla demokratik bir
list yeniden paylaşım konusuna bağlan maktadır.
nitelik taşımayan Türk Devleti; emperya lizmin bölgesel çıkarlarının gerektirdiği anti-komünist, anti-demokratik perspek tifi; iç siyasetine de kolaylıkla yansıttı. II. Dünya Savaşı’ndan sonra emper yalizmin
uluslararası
siyaseti
bölgede
Pratik gelişmeler izlendiğinde sözü edilen stratejik konumlanma sorununun hangi evrelerden geçtiği daha net görü lebilir. 90’da
Körfez
Savaşı’nın ardından
çeşitli iniş çıkışlar yaşasa da stratejik
Türkiye'nin güneyinde A B D eliyle yara
işbölümünde Türkiye'ye biçilen statik
tılmış bir iktidar boşluğu doğdu. Bunu
rol neredeyse kırk yıl önemli bir değişik liğe uğramadı. Dolayısıyla Türkiye'nin si
bir sonraki yılda Rusya'nın Baltık Ülke leri ve iç sorunlarıyla uğraşması nede
yasal kurumsal yapısı da bu statik rolün
niyle etkisinin azaldığı Kafkaslar’da pet-
__ 6
____politik durum değerlendirmesi___ rol ve doğal gaz bakımından son derece
tiyle kanıtladı. Ermenistan'ın Karabağ’ı
zengin yeni devletlerin ortaya çıkışı izle
işgalini destekledi, yine Azerbaycan'da
di,
örgütlediği
Bu
önemli
bölgesel gelişmelere;
darbeyle
Elçibey'i
indirdi,
rotasını
Çeçenistan'ı işgal etti, Azerbaycan ve
D o ğ u A v ru p a v e B alkanlar’a doğru de
Gürcistan’da askeri üs kurdu ve böyle
ğiştirmesi ve Türkiye'nin adaylığını geri
likle T C ’nin
Avrupa
Birliği’nin genişleme
bölgedeki
girişimlerinin
plana düşürmesi eklenince; Türk D evle
tamamını çok kısa sürede boşa düşürdü.
ti bir kaç yıl öncesiyle karşılaştırılamaya
T C ’nin hayallerini yerle bir eden bu
cak bir stratejik konum belirsizliğine yu
gelişmelerin ardından, 93’ün sonbaha
varlandı.
rıyla birlikte
Tü rk Devleti Sovyetler’e karşı kay bedilmiş görünen jeostratejik rantı yeni
Kürdistan'ın
Güneyi ve
Kuzeyi’ne kirli savaşla, Kafkaslar’a ise karşı darbeci taktiklerle yönelindi.
den kazanma adına 90 Körfez Savaşı
A B D ’nin desteğiyle Rusya'nın geri-
sırasında emperyalist politikaların iştahlı uygulayıcılığına soyundu. Başını Özal'ın
letilmesi amacını taşıyan bu yöneliş, iç siyasette
çektiği bu eğilim; Güney Kürdistan'da
çeşitli evrelerden geçtikten sonra
hamilik, Kafkaslar’da ise özellikle A zer
yılında
baycan’da iktidara gelişini desteklediği
noktasına sıçradı.
de
benzer
izler
bırakarak 96
İsrail'le askeri-stratejik işbirliği
Elçibey üzerinden yayılmacılığı esas aldı.
Kirli savaş dönemiyle İsrail anlaşması
"Adriyatik'ten Çin Seddi’ne kadar Türkiye" söylemleriyle stratejik hat;
arasında bir kopukluk değil süreklilik vardır. Türk Devleti İsrail'le ilişkisini
neo-Osmanlıcıiık
90'ın hemen ardından başlatmıştı, 93
takılmış
oldu.
"federasyon
hayalinin
Kuzey
arkasına
Kürdistan
bile tartışılabilir"
için
Kasımı’nda ise Hikmet Ç etin’in ziya
ifadesi
retiyle diplomatik bir süreç açıldı. Kirli
gelişi güzel söylenmiş bir laf değil, neo-
savaş döneminin en yoğun olduğu 94’te
Osmanlıcılık’ın önündeki K U K M engeli nin aşılması amacını taşıyordu. Aynı dö
İsaril'le ilk kapsamlı anlaşma olan istih
nemler iç politikadaki yapılanma soru nuna dönük başkanlık sistemi, II. Cum
barat değişimi anlaşması imzalanmıştı. 96 yılı boyunca imzalanan askeri eğitim, savunma sanayi işbirliği ve ekonomik ve
huriyet, vb. tartışmaların gündemleştiği
ticari işbirliği anlaşmaları ile ilişki kab
dönemlerdi.
alaştırıldı. Genelkurmay’ın inisiyatifinde
Bu
gelişmelerin
Avrupa
Birliği için yeter gerekçe olacağına ina
imzalanan anlaşmalar zinciri, ortak düş
nıldığı
man ve tehdit tespitinden, silah sana
için
karşılıksız
olarak
A B 'ye
Güm rük Birliği anlaşması hediye edildi. Am a elbette ki T C nln stratejik ko-
yinin geliştirilmesine gümrük birliği oluş turulmasından istihbarat alış verişine
numlanışı kendi tercihine göre değil, bölgedeki yeniden paylaşımın etkilerine
k ad ar altm ıştan fazla anlaşm a iç e riy o r.
göre şekillenecekti.
çıkarlarının aktif bir savunucusu olması
Rusya yaşam alanı olarak gördüğü
Türk Devleti’nin A B D ’nin bölgesel ve
İsrail'le yakınlaşması yeni
değildir.
Kafkaslar’ı kolaylıkla bırakmayacağını 93
Fakat bu stratejik anlaşmanın ayırt edici
başında ilan ettiği yeni savunma konsep-
niteliği; hem bölgedeki yeniden paylaşım -------------------------------
7
—
— yo l mücadelesinde geliştirilmiş en önemli
Arap milliyetçiliğine karşı baskı unsuru
ittifak olması, hem de askeri ekonomik
olarak kullanılması.
siyasi yanlarındaki derinliktir.
* Güney Kürdistan'da İsrail'in Kürt
Stratejik ittifakın hedef alanları son derece geniştir.
Sorunu ve Barzani ailesi ile ilişkilerinin derinliği bilinmektedir. TC'nin askeri o-
* Kıbrıs'la da bağlantılı bir yaklaşım
perasyonlarla alandaki
siyasi gelişme göstermesi ve
la Doğu Akdeniz'in askeri denetiminin
lerde taraf olduğunu
sağlanması. Dünya petrolünün altıda birinin taşındığı ve Bakü-Ceyhan hattıyla
askeri eğitim verdiği Türkm enler üze
önemi daha da artacak bu alan üzerinde
biliniyor. T C ’nin Kürtlük’e karşı sömür
Güney Kıbrıs'ta İsrail ajanlarının cirit
geci duyarlılığı nedeniyle İsrail ve A B D
atması ve A B D ’nin Kıbrıs konusunda
ile yaklaşım farkı taşımasına
"eski
rinden
nüfuzunu artırma
çabaları
da
rağmen
diyerek
Kuzey’deki devrimci Kürt hareketini el
Türkiye'nin işgalci varlığını desteklemesi
birliğiyle darbelemelerinin ardındaki po
ve ek olarak Kıbrıs'ta bir N A T O üssü nün inşa edilmesi için Yunanistan’ın sı kıştırılması bu hedefe hizmet eden giri
yu denetleme hedefi taşımaktadır.
şimlerdir.
coğrafyası Kafkaslar’dır. A B D eliyle İsrail
koşullara
dönülemez"
litika Güney’de oluşacak siyasi statüko * Emperyalist paylaşımın en kritik
O rta Asya’ya
hattına oturtulan T C ’nin ağırlıklı önemi
kadar ideolojik etkinliğe sahip ve anti-
bu gerçeklikten kaynaklanıyor. O rta d o
emperyalist radikal dayanaklar geliştir
ğu petrol kuyuları açısından İsrail ne ise
miş olan İran'ın; Irak'ın yenilgisinden sonra daha da güçlenmesi, A B D ve İsrail
Kafkas kuyularının başında T C ’de o anlama gelmektedir. İsrail-TC ittifakı
için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.
kaçınılmaz olarak bölgeselleşecek petrol
Ayrıca İran’ın 25 milyona yakın Azeri
eksenli savaşlarda bir müdahale gücü
*
Kuzey Afrika’dan
üzerinde etkin
niteliğini taşıyor. T C planladığı 150 mil
Kafkasya'daki
yar dolarlık harcamayla, caydırıcı yanı
çıkarlarına da ters düşmektedir. Yine
geliştirilmiş dış operasyonlar yapabilen
nüfusuyla Azerbaycan olma
İhtimali
TC 'nin
hızla yayıl
bir bölgesel askeri güç haline gelebilme
masının gelecekte getireceği tehditler
si İsrail'in istihbarat gücünü ve silah tek
de bulunmaktadır. Kafkaslar’ın emper
nolojisini gerekli kılmaktadır.
O rta
Asya’da islamiyetin
yalizm tarafından çözülmesinde ilk engel
* Silah sanayinin ekonomik boyutu
Rusya'nın varlığı ise İkincisi de İran’ın
da önemlidir. Petrol gelirlerinin silaha
varlığıdır. Bu nedenle TC-İsrail anlaş
dönme düzeyinin ne kadar yüksek ol
masının ortak tehdit tanımı İran'ı da
duğu
işaret etmektedir. T C ’nin iç siyasette
Kafkaslar’da bu oran daha az olmaya
islami
dönük sistemli baskı
caktır. Stratejik işbirliğinin en çok iler
uygulamasının bu gerçeklikle doğrudan bağlantısı vardır.
yisinin geliştirilmesindedir. Anlaşmanın
harekete
* Kuzey Kürdistan’ın zengin su kay naklarının bir su politik çerçevesinde
__ 8
O rta
Doğu’dan
bilinmektedir.
letilmiş yanı silah alımında ve silah sana ekonom ik
boyutları
silah
sanayiden
başka artık ekonomik bir güç haline
____politik durum değerlendirmesi___ gelmiş olan
İsrail'in bölgeye ekonomik
kopmuş bir T C yükünü taşımak istemi
entegrasyonunun sağlanmasıdır. Bunun
yor. Bunun için her fırsatta Türkiye'nin
için T C ’nin olanakları harekete geçiril
Avrupa Birliği’ne alınması gerektiğini dil
mektedir. İsrail'in biyoteknoloji deste
lendirmektedir. Aralık ayında yapılacak
ğiyle G A P'ta tüm O rta Doğu’ya dönük
olan Helsinki zirvesinde bu konuda bir
mega tarım
projesinin
geliştirilmesi.
karar verilecektir. Geçen sene yapılan
Yine Mısır'dan, İsrail ve Lübnan üzerin
zirvede kesin bir tarzda reddedilen T ü r
den Avrupa’ya uzanan bir Doğu Akdeniz
kiye'nin bu sene aday kabul edilmesini
otoyol projesi ve imzalanan gümrük bir
gerektirecek hangi değişiklikler oldu?.
liği anlaşmasıyla iki ülke ticaretinin geliş tirilmesi ve entegrasyonunun sağlanması
Dikkate alınabilecek iki öğe vardır. Birincisi T C ’nin A B D eliyle Kosova'ya
hedeflenmektedir.
yerleştirilmesi ve Avrupa
Birliği
için
A B D ’nin T C üzerinde artan inisiyati
Balkanlar’da bir A B D uzantısının oluş
finin işaret ettiği ağırlıklı yön İsrail anlaş
ması, ikinci etken Kafkas petrollerinin
ması üzerinden Ortadoğu ve Kafkas-
Türkiye
lar’dır.
leşmesiyle T C ’nin önemindeki görece
Bu gerçekliğe bakılarak dış dinamik lerin TC'nin iç siyasi yapılanmasını et
artış. Alman Başbakanı Schröder'in "Türkiye'nin kazandığı stratejik önem
üzerinden
geçmesinin
kesin
söz edilecekse; global
den dolayı Avrupa Birliği’ne üyeliği kabul
leşme, demokratikleşme, vs.den çok daha önce, bu stratejik yönelişin belir
edilmelidir" açıklaması da bu yeniliği anlatıyor. Avrupa Birliği, Türkiye üze
leyici etkilerinden söz etmek gereklidir.
rindeki ağırlığını yitirmekten ve tümden
28 Şubat Kararları’nın bu anlaşmanın iç
ABD-israil
siyasete yansımalarından
sızdır. Fakat üyeliğe kabulünün yükleri çok daha ağırdır. Bunun için, bağlan ko
kilemesinden
birisi olarak
görülmesi hatalı değildir. Türk Devleti stratejik yönelişin gerekliliklerine göre daha çevik, daha organize hale getiril meye,
profesyonelleştirilmeye
hattına girmesinden rahat
parmayan ve geliştirmeyen bir ara nok tada tutma politikası yürütülmektedir.
çalışılı
yor. Elbette devletle birlikte toplumun da bu yönelişe hazırlanması ve militarize
3. T Ü R K İY E ’N İN İÇ D İN A M İK LE R İ
edilmesi gereklidir. Kemalizm etrafında ideolojik bir
kemikleştirme sağlamak
için; ilgili ilgisiz her ortamda askeri marş
Ekonom ik durum Asya
krizi
98
sonlarına
doğru
okutulmasından; kendi aydınının başını
Türkiye'yi
yiye n p r o v o k a tif su ik astle re k adar h e r
doğu Asya ülkelerindeki gibi yerle bir
yol
Militarizasyonun
etmedi, ama tekstil, otomotiv, deri ve
bir yolu bu tarz ideolojik kuşatma ise diğer pratik yolu da savaşlar olacaktır.
yüzde 50’lere varan bir kapasite düşük
denenmektedir.
Bölge gerçeklikleri ve yapılan işbirliği
kuşattı.
imalat sanayinin
Ekonomiyi
Güney
bir çok sektöründe
T C ’nin stratejik yönünü doğuya çevirse
lüğünden, konfeksiyon gibi kimi sektör lerde kapsamlı iflaslara ve bir milyonu
de; A B D
aşan işsize maloldu. Krizin en çok etkili
tümden Avrupa Birliği’nden
--------------------------------------------- 9 —
— yol----------------------------------------------olduğu tekstil, inşaat, gıda sektöründe
Fakat bu yolda yürünebilecek fazla
İflaslarla önemli bir servet kısa sürede el
bir mesafe yoktur. Üretimden böylesine
değiştirdi .
kopmuş ekonomi, son Asya krizinde bir
Krizin karlarını düşürmediği tek sek
yıkım yaşamadıysa, söylendiği gibi dina
tör bankacılıktı. 99’un ilk üç çeyreğinde
mik potansiyelinden değil "narko finans"
İş Bankası 201
197,
denilen ve bütçeye denk olduğu iddia
Garanti 130, Yapı Kredi 109, Vakıfbank
edilen uyuşturucu gelirlerinin piyasadaki
75 trilyon... gibi yüzde 100’ü aşan karlar
varlığındandır, Türkiye başta Rus mafya
elde ettiler. Üretim yapan sermaye kriz
sının olmak üzere uyuşturucu baronları
den iflaslarla çıkarken, tefeciliğe dönük
nın revaçtaki ülkesi ve bölgedeki en
sermaye palazlanarak çıktı.
önemli kara para aklama merkezidir.
Tefeci
trilyon, Akbank
sermayenin
üretim
yapan
sermayeden değer aktarma ilişkisinin bir örneği olan bu vurgunculuk, Türkiye
Emperyalizmin onayıyla bu alanda yuva lanan kara para, siyasal uzantılarıyla son derece etkili bir konumu işgal ediyor.
belirleyici karakteridir.
TC'nin stratejik yöneliminin ekono
Sanayi odasının son bir kaç yıllık verile
miye getirdiği önemli sonuçlar da vardır.
ekonomisinin
rinde; ilk yüz firmanın gelirlerinin %70'-
Bunların
inden, ilk beş yüz firmanın ise % 50'den
birikim
başında kaynağı
yeni olarak
bir
sermaye
silah
fazlası faiz ve ranta dayalı olduğu açık
bulunuyor.
lanıyor. Bu oranlar sermayenin üretim
ğünde başta Koç ve Sabancı gibi holding
den ne kadar koptuğunun ve asalak-
ler bu sektöre yönelmektedir. O Y A K
öncülü
Holding’le, silah sermayelenirken,
laştığının göstergesidir. Vurgunculuğun
G enelkurm ay’ın
sanayi
diğer ayağı
devlet
bu
kanalla da sermaye silahlandırılmaktadır. B ir
diğer
önemli
gelişme
Bakü-
borçlanmalarıdır. Kirli savaşın ve krizi nin mali yükleri nedeniyle devlet, yıl
Ceyhan Hattı şaşalı açıklamalarla ilan
lardır yüzde
edilmeden önce tahkim yasasıyla gelen
145’lere
varan faizlerle
borçlanıyor. Bankalar sadece topladık
"kapitülasyon"dur. Başta enerji sektörü
ları
ve G A P olmak üzere yapılacak yabancı
mevduatları
değil yurt
dışından
aktardıkları kaynakları da devlet tahvi
yatırım larda
line yöneltiyorlar.
İç borçlanma gibi
mahkemeleri değil, uluslararası tahkim
özelleştirmeler de kamu servetinin ser mayeye dönüştürülmesinin en önemli
konseyini yetkili kılan bu anlaşma T C ’nin hükümranlık haklarından vazge
kaynaklarından birisidir.
çişidir. Hukuki yanının devredilişi gibi
Devlet ağırlaştırılmış vergilerle açık tan, enflasyonla gizliden halkın cebinden çektiği değerleri, dış ve İç finans kapita
anlaşmazlık
durumunda
gelişme ihtimali olan sektörler yapılan ekonomik anlaşmalarla şimdiden ulus lararası finans kapitale devredilmiştir.
Siyasi durum
lin kasalarına aktarma mekanizması gibi işliyor. Tefeciliğin böyle beslenmesi, devletin siyasal uygulamalarına finans
Siyasal alan olağanüstü gerilimli ve şok gelişmelerle yüklü yaşanıyor.
kapital saflarından dönüyor.
layan
10
onay olarak geri
Gelişmeler kimi zaman birbirini tamam bir
siyasal
rotanın
unsurları
____politik durum değerlendirmesi___ olurken, kimi zaman da taban tabana zıt
yonlarla
yönelişlere işaret etmektedir. A lt üst
leştirmiş olmasıdır.
hükmetme tarzını
gündelik
lüklerin yaşandığı süreçlerin doğal akışı
Siyasi kriz derinleştikçe, devletteki
olan bu durumun yanıltıcı görüntülerine
merkezileşme eğiliminin artması politik
kapılmamak için ardındaki temel akışın
ortamın ilk karakteristik özelliğidir.
bilince çıkartılmasını gereklidir.
Diğer ayırdedici yanı ise tüm m erke
Türkiye'deki siyasi iktidarın son yirmi
zileşme ve illegal uygulamalara rağmen
yıllık tarihsel gelişimine bakıldığında ilk
bir siyasal dengenin (stabilizasyon) ha
görülecek şey;
kim kılınamayışıdır.
demokratikliğin
merkeziliğin ve giderek
daha
antifazla
derinleşmesidir. Yaşanılan yirmi yıl 12 Eylül faşizmini çözmeye yetmedi. Aksine 80’lerin ikinci yarısında K U K M ’nin çıkışı ve işçi öğrenci eylemleri kimi anti demokratik uygulamaları fiiliyatta boşa düşürdüyse de, 90’ların başından iti baren sansür-sürgün yasaları, ardından kirli savaş konsepti
ve son olarak 28
Şubat kararları ile faşizm, darbe dönemi ni aratmayacak düzeyde pekiştirildi. M G K ’nın hükümet işleyişine müda
D evlet
arkasına
aldığı
stratejik
yönelişin olanaklarıyla İslami Hareket ve Kürt Ulusal
Hareketi
karşısında belli
taktik avantajlar sağlayabildi.
Bu
"28
Şubat’ın muhalefet güçlerine sınır çekme harekatının belli düzeylerde başarısını gösterir. Am a İslami Hareket dağılmamıştır, aksine kimi pazarlıklarla (tahkim yasası
karşılığında Erbakan’ın
seçilme yasağının kaldırılması gibi) kay bettikleri mevzileri kazanma çabasın dadırlar, Kürt Hareketi ise tüm geri
halesi, günlük müdahaleye dönüştü ve
lemelerine rağmen hala sistemin
geçmişteki parlamento darbe ayrımı silikleşti ve Latin Am erika’daki benzer
metmekte diğer unsurlara göre çok daha fazla zorlanacağı bir siyasal sorun
lerinde olduğu gibi darbe ile parlamento
olarak durmaktadır. Yine polisiye ted
neredeyse iç içe girdi.
haz
birlerle engellenen işçi-emekçi muhale
Devlet meselesi olarak görülen dış
feti önemli bir potansiyel tehdit nite
politika zaten Genelkurmay’ın elindey di, yeni geliştirilen Başbakanlık Kriz Y ö
liğindedir. Muhalefet güçlerinden başka egemen zümrenin de içinde olduğu rant
netim
ve konum kapma mücadeleleri ve ulus
Merkezi
gibi
oluşumlarla
da;
tanımı epey belirsizleşmiş "olağanüstü
lararası
durumlarda"
siyasal alana müdahaleleri,
parlamentonun
yetkisini
tümden devralacak düzenlemeler yapıl dı. İcrayı tek elde toplamayı hedefleyen ve parlamentoyu lağvetme yetkisiyle do
güçlerin
etkili
uzantılarıyla destabilize
edici diğer önemli unsurlardır. Bölgesel gerçekler de dikkate alın dığında;
sistemin
içinde
bulunduğu
natılmış Başkanlık Sistemi arayışları, sö
durum; gelgeç sindirmeler ve iknalarla
zü edilen merkezileşme eğiliminin gele
çözüme kavuşturulamayacak kadar köklü düzenlemeleri dayatıyor, fakat
ceğe sa rk a ca k yan larıd ır.
Bu düzenlemelerden daha önemlisi;
devletin ne restorasyonla diğer iradeleri
devletin illegal uygulamalarının çarpıcı
etkisizleştirebilecek gücü ne de reform
boyutlarda genişletilmesi ve provokas
yapmaya cesareti vardır.
11 —
— yol sürekli siyasal buna
olduğunu daha önce tespit etmişti. Son
lım üreten bir iç hesaplaşma süre git
Bundan dolayı
süreçte oluşan politik tablo da benzer
mektedir.
şekilde yakın
Egemen blok içi kapışma ve toplum sal muhalefete dönük
saldırılar bir
dönemin
politik duruş
kolaylıklarının ortadan kalktığı, ideolojik ve politik yetkinleşmeyi zorunlu kılan
anayasal çerçevede temsil olacak istik
yeni bir dönemdir. Üçüncü
rarlı
önderliği bu pratik ve politik yetkin
bir güç dengesi yaratmamıştır.
dönemin
her
leşmeler üzerinde şekillenecektir. Süre
iradenin kendi çıkarlarını kurumsal ve
ce sistemli yanıt üretemeyen hiç bir ira
Bunun
için
bir
uzlaşma değil,
siyasal güvenceye alacağı bir anayasayı
denin kendisini dahi koruyamayacağı bir
hakim kılmak için iç ve dış ittifaklarını
döneme girilmektedir.
geliştirmeye ve hesaplaşmada kozlarını artırmaya ihtiyacı vardır. Siyasal
alandaki
merkezileşme ve
çatışma gerçeği, çok dillendirilmesine
II. KÜRT H AREKETİN D E STRATEJİK DÖNÜ Ş VE GELİŞMELER KARŞISINDAKİ TAVRIM IZ
rağmen her hangi bir demokratikleşme ye yaşam hakkı tanımaz. Stratejik yöne limin emrettiklerinin ise demokratikleş
I. S O R U N A Y A K L A Ş IM D A K İ D U R U Ş N O K T A M IZ
menin hiç bir unsuruyla alakası yoktur. Bu söylemlerde burjuvazinin çeşitli kat manlarının halkların demokrasi özlem
şün genel olarak politik ortama ve özel
lerini kendilerine siyasi sermaye yapma
olarak Devrimci H areket’e önemli etki
çabaları gizlidir. dönemlerinin,
lerinin olacağı yeterince açıktır. Olay kaba değerlendirmelerle geçiştirileme
sürece yanıt üretemeyen her kesimden
yecek kadar önemlidir. N e katı, ruhunu
siyasi iradeyi politik tasfiye girdabına
yitirmiş dogmatik formüllerle; ne de her
savurduğu veya güçlerden birine yedek
yana savrulabilecek pragmatik tavırlarla
lediği
açıklanabilir. Sosyalist sistemin tarihte
Böylesi
alt
yakın
üstlük
dönem
örneklerinden
Ulusal Mücadele’deki stratejik dönü
biliniyor.
eşi görülmedik ölçüde çöküşü, yüz mil
Em peryalist yeniden paylaşım mücadelesinin T C ’yi zorladığı yeni stratejik konumlanma ve K U K M ’nin
yonların sosyalizme “ ihanet” edişinden sonra buna benzer kavramların dünkü kadar kolayca kullanılmasının siyasi
geldiği
anlamı
noktanın
siyasetin;
ardından
devrimci
klasik yaklaşımlarla
sürece
yanıt üretmesi olası değildir. Devrimci saflarda
"m illiyetçi"
zemine
ya
da
"sosyalist insan haklarıcılığına" sapma belirtileri de bu gerçekliğin ürünüdür.
kalmamıştır.
Yüz
milyonları
“ ihanete” sürükleyen koşullar çözüm lenmedikçe
ajitasyon
yüklü
değer
lendirmeler kendi kendine konuşmaya benzer. Bu da bir hastalık halidir.
Hareketimiz klasik kolaylıklarını yitirmiş
Devrimci H areket’in genelde olaya yaklaşımı sığ ajitasyonlardan öteye gide
olan
dönemde
memiştir. “ Biz demiştik” , “ Beklenen bir
hangi örgütsel yetkinleşmelere zorunlu
gelişmeydi” tekerlemeleri en çok duyu-
devrimciliğin
__ 12
üçüncü
___ politik durum değerlendirmesi___ lanlar. Sosyalizmin çöküşü karsısında da
almamış,
benzeri
hareketin
değerlendirm eler
yapılmıştı.
Yara şimdilik daha sıcak. Sosyalizmin
sinsi
bir
kırılması
iç güdüyle
sanki
beklenmiştir.
O
zaman aynı alınyazısı paylaşılacak, bilinç
yıkılışı nasıl yıllar geçtikçe düşünce sis
ler ve ruhlar bu ortak kaderle avutula-
tem lerinde
ise,
caktı. Ancak Ulusal Mücadele inadına
son gelişmeler
yükselmiş, düzenin bir numaralı hedefi
Ulusal
büyük
delikler
Mücadele’deki
özellikle
açtı
pratik devrimci yönelişlerde
haline gelmiştir. 90'lı yılları geçtikten
derin etkilerini ortaya koyacaktır. Ö te
sonra Kürt Hareketi ile artık kaçınılmaz
yandan,
“ barışçıl”
“ zoraki dostluklar” başlamıştır. Kendini
olan
K.
bir türlü ayağa kaldıramayan Devrimci
söylemini
Hareket, ister kabul etsin ister etmesin,
tekrarlıyor. Hem kendini radikal zemin
Kürt gerilla hareketinin yarattığı moral
de gören siyasetler hem de en geri pasif noktalarda duranlar aynı koroda şarkı
etkiyi
bugüne
dek
mücadele
içinde
Burkay’da
“ Biz
hep
kalmış
demiştik”
söylüyorlar: “ Biz demiştik!” Bu işte bir yanlışlık olmalı? Gerçekten ne denmişti? N e oldu?
soluyarak
bu
kaynaktan
belli
ölçülerde beslenmiştir. Ulusal Hareke tin başardıkları hiçbir zaman açık yürek lilikle teslim
edilmemiş,
öte yandan
karikatür taklitlerden de geri durulma “ silahla olmayacağını”
mıştır. Devrimci Hareket ne siyasal ola
Kürt siyasi eğilimleri bugün
rak ne de devrimci moral değerler açı
neden telaşlılar? Dün silahlı mücadele onların zeminlerini daraltmıştı; bugün siyasal mücadele onları aynı oranda kuşatmaktadır. Kürt sorunu dünyanın ve
sından Kürt Hareketi karsısında başarılı bir sınav verememiştir.
elbette
Çünkü, doğru, kitaplardaki formüllere
Mücadelenin söyleyen
Türkiye'nin
gündemine
geri
Bugün “ Biz demiştik” yaklaşımlarının hiçbir siyasi ve moral değeri yoktur.
dönüşü olmaksızın oturmuşsa bunun bir
bakılarak bulunamaz; tarih
tek nedeni vardır: PKK'nin yürüttüğü
yaşamın canlı pratiği böyle “ doğrulan”
mücadeledir.
sürekli sınamaktadır. Devrimci Hareket, son yirmi yıldır Ulusal Mücadele karşı sında verdiği kötü sınavı, bugün “ biz
Bu
teslim
edilmedikçe
hiçbir ahlaki ve politik adım atılamaz. Ulusal Mücadele’deki stratejik dönüşten siyasal çıkar sağlamak, bu çıkarlar dün
bilinci ve
demiştik” ucuz çığlığı ile örtemez. Sınav
yasında, hele günümüz politik fakirlik
dan kastımız sadece “ pratik destek” de
ortamında pek yadırganmasa da, bunun
ğildir. H er şeyden önce Ulusal Mücadele
da güçlü bir mantığı ve kendi içinde bir
karşısındaki siyasal duruş noktası önem
tutarlılığı olmalıdır. Oysa ortada ne böy le bir mantık ne de bir tutarlılık vardır.
lidir. Bu duruş noktası ardından gelen bütün davranışları etkiler. Bugün çiğ bir
Türkiye Devrimci Hareketi’ne gelin ce, Ulusal Mücadele’nin hiçbir aşamasın
çığırtkanlıkla olaylara yaklaşanlar, bu sancılı dönemden bayağı pragmatizmle
da (belki son üç dört yılı dışında tutabi liriz) olumlu bir sınav verememiştir.
“ yararlanmak” isteyenler, bir şey kaza
PKK'nin doğuşuna tam anlamıyla düş
tükettikleri moral itibarlarını kazanama
namayacakları gibi, son zerresine kadar
Ağustos
mak üzere kaybedeceklerdir. Şu unutul
atılımı ise hemen hiçbir olumlu tepki
mamalıdır: Bugün sadece Ulusal Müca-
manca
bir tavır
alınmıştır.
13 —
— yol karşıya
bir bulaşıcı hastalık olarak görmeliyiz.
değildir; döneme yaratıcı bir enerjiyle
Formül tekrarlamaktan, sözde devrimci
dele
kaybetme
riskiyle
karşı
yaklaşamayan her yapı kaybedecektir.
keskinliklerden
Sosyalizm
kendilerinin
şöyle dursun, bunu vücuttan bir an önce
böbürlenen
kazınacak bir ur olarak algılamalıyız.
çöktüğünde
“ doğrulandığını”
sanıp
en
küçük etkilenme
Troçkist ve anti-Sovyet yapılar bir neb
Son olarak, Kürt Hareketi’ndeki son
ze bile güçlenemediler. Kimse güçlene
derece zaaflı stratejik dönüşün yarata
medi. Geçici soluk alışlar çabuk söndü.
cağı “ fırsatlara”
Çünkü sistem herkesin başına yıkılmıştı. Şimdi K ürt H areketi’ndeki olası bir
henüz yara sıcakken
çığlıkların yarın yara soğuyup dengeler
çöküş ya da zayıflama, süreç miyopluk
de kaymalar yaşanınca ve bunların pratik
tan öteye kavranırsa, Devrimci Hare-
politik sonuçları acı acı kendini göste
gözlerini
dikenlerin,
attıkları
keskin
ket’i de içine alan yoğun bir tasfiye
rince “ bu iş olmaz” çukuruna yuvarlana
anaforuyla yaşanacaktır. Bu gelen tasfiye dalgası, sinsi bir sevinçle “ Biz demiştik” çığlıklarını atanları da süpürecektir. Hatta önce onları süpürecektir.
caklarını iyi biliyoruz. Fırsatçı gündelik sözde kazançların değil, yükselecek güçlü tasfiye dalgasına karşı köklü bir duruş yaratabilmenin, dönemi aşmakta
Hareketim iz
Ulusal
Mücadele’ye
yaşamsal
rol Bu
oynayacağı dönem
iyi
kavran-
karşı tavrı söz konusu olunca, Türk
malıdır.
ucuzlukların
Solu’ndan belirgin bir şekilde ayrı durdu. Bu nedenle yerli yersiz eleştirilere uğradı. Bizler bu eleştirilerden gocun mak şöyle dursun doğru noktada dur
bayağı fırsatçılıkların dönemi değildir. En
ve
duğumuzun bir kanıtı olarak algıladık. Bugün, Ulusal Mücadele’deki stratejik
yaratıcı, derin ve güçlü yaklaşımların sonsuz bir enerjiyle uygulanması gere ken bir dönemdir. Günü kurtararak ya şamaların sonuna gelindi. O rtaya çıka bilecek dağınıklık ve anafor, gün kurtar
dönüsü
ma tiryakilerinin
değerlendirirken
Sol'un
içine
düştüğü ucuz tavırlarla aramıza kesin bir
Oysa,
imkanı var idiyse, bunun Kürt gerilla
Önce, Ulusal Mücadele’nin başardık ları hiçbir zaman unutulmamalıdır. PKK'nin doğuş ayrıcalığı, savaşta taktik lidir.
Hareketimiz
kurtarmanın
biraz
hareketi sayesinde olduğu hatırlanırsa,
noktası vardır.
hafızalardan
günü
kabartabilir.
sınır çekmeliyiz. Bu sınırın birkaç ana
ustalığı
dün
iştahını
kolay silmmemebu
konuda
artık o tabakta yenecek yemek kalma mıştır. Artıklarla da akbabalar yaşar. Bu dönem geçilirken Kürt Hareketi’ne karşı eleştiri ve dostluğun ince,
Ulusal
hassas ve ustaca belirlenmiş sınırları iyi
Mücadeleyi yeterince kapsamlı olarak değerlendirmiştir.
çizilmelidir. Dostlarla çok acı da konu
İkinci olarak, bugünkü stratejik dönüşün kapsamı, nedenleri derinleme sine değerlendirilmelidir. Fırsatçı, ucuz ajitasyon
yöntemimiz
olmadı.
Bugün
bunu lanetlenecek bir günah, ölümcül
__ 14
şacak olsak, fırsatçılarla konuşacak hiç bir şeyimiz yoktur.
____politik durum değerlendirmesi___
2. U L U S A L M Ü C A D E L E D E K İ S T R A T E JİK D Ö N Ü Ş Ü N TAN IM LAN M ASI V E D ER İN LİĞ İ
büyük tarihsel olaylar sığdı. Sosyalist sis tem inanılmaz bir çabukluk ve “ kolaylık la” çöktü. O rtaya çıkan dünya tablosu nun hangi tarihsel ve politik gelişmelere
İmralı duruşmalarından hemen sonra
yol açacağını ön görebilmek başlıca iki
“ stratejik dönüş” tespitini yaptığımızda
temel verinin irdelenmesinden geçiyor.
durum belli ölçüde tartışılabilir yanlar taşıyordu. Ancak aradan geçen çok kısa bir
sürede
olay
hızla derinleşti
ve
tartışılır yanı kalmadı. Stratejik dönüş kesinleşmiştir. A rtık yapılması gereken bu dönüşün kapsam alanı ve derinliğinin tespit edilmesidir.
Stratejik dönüşten
kasıt PKK'nin çıkış amaçlarından, dünya dönem ve bölge değerlendirmelerinden kesin bir kopuş yapmasıdır. Elbette ki stratejiler
değişmez
tanrı
sözleri
değildir. Onu yaratan sınıf dengeleri, güçler durumu değiştiğinde kaçınılmaz bir şekilde stratejiler de değişir. Önce dönüşün kapsamını değerlendireceğiz. Sonra bu değişimin “ kaçınılmazlıklarını” irdelemeye çalışacağız.
İlki, sağlam ve derin bir tarih bilincidir. “ Tarih tekerrür etmez” ancak geleceğe ait yoğun ip uçları verir. Ayrıca her “ tekerrür” gibi görünen olayın derinlik lerinde
akan
farklılıkları
yakalamak
gerekir. Burada ikinci temel veriye, günümüz dünyasının özelliklerine geliriz. Kabaca bakıldığında dünyadaki
politik
durum sanki ilk dünya savaşı öncesine dönmüştür. Ancak benzerlikler bu nok tadan öteye geçmemektedir. Benzerlik lerin iki yanına kesinlikle vurgu yapmak gerekiyor. Dünya yeniden emperyalist güç merkezleri tarafından paylaşılmak tadır. Y D D denen olgu budur. A B D , Avrupa Birliği ve Japonya bu merkez lerin başında gelmektedir. Elbette şimdi lik baş aktör ABD 'dir. Gelecek on yıl
Stratejik dönüşün başlıca dört ayağı vardır. İlki, devrimler döneminin kapan ması ve 21. yüzyılın demokrasi yüzyılı
içinde tarih sahnesine güç olarak Rusya ve Çin de çıkacaktır. Rollerini hangi yönde oynayacaklar? Bugünden net öngörülerde bulunmak oldukça zordur.
olacağı tespitidir; İkincisi, YD D 'den bek lentilerle ilgilidir; üçüncüsü, Demokratik
Ancak tarih sahnesine çıkacakları yete
C um huriyet
rince kesindir. Benzerliklerin ikinci yanı
kavramıdır;
son
olarak,
“ devleti güçlendirme” yaklaşımının anla
dünyadaki
mıdır.
pratik
Bugün güç, hala üç kaynakla tanımlanı
mantık sonuçları olan “ gerillanın sınır dı
yor: sermaye, teknik ve zor. Emperyalist
şına çekilmesi” , “ silah bırakma” gibi ko nular ayrıca değerlendirmeyi gerektir miyor.
merkezlerin bu alanlarda nefes nefese bir yarışı var. Sermayede yapısal bazı
Bu
temel
yaklaşımların
Devrim ler döneminin kapanması 21.yüzyılda demokrasi:
Geride
Ye
bırak
tığımız üç yüzyıl, (18., 19., ve 20. yüzyıl)
güç
kavramında
yatıyor.
değişiklikler olmasına, tekniğin
gelişi
minin insanlığın önüne inanılmaz imkan lar çıkartmasına,
zorun
kullanımında
bazı başkalaşımlar yaşanmasına rağmen
burjuva ve sosyalist devrimlerin, aynı
bu üç temel güç kaynağının paylaşımda
zamanda ulusal
savaşlarının
esas rolü oynaması bugünün dünyasının
yüzyılı oldu. 20.yüzyılın son on yılına ise
da temel özelliğidir. 21. yüzyıla da bu
kurtuluş
15 — -
— yol---------------------------------------------alanlardaki güç dağılımı damgasını vura
türm e” eyleminin diğer yüzü de gizlene
caktır. Paylaşım yöntemlerinde, zorun
mez hale geldi. Uygarlığın götürüldüğü
kullanımında elbette kaçınılmaz bazı de
insanlar ölü kemik yığınlarına dönüşünce
ğişimler yaşanacaktır, ancak bu üç temel
eylemin amacının bu olmadığı, kapital
güç kaynağına dayanarak yaşanacak bir
izmin
“ paylaşım savaşı” gerçekliğini değiştir
büyütme, kar ve pazar paylaşımı gerçeği
mez. Böyle bir dünya da “ demokrasfnin
insanlığın bilincine çıktı. Böylece emper
kapsamı ne olabilir?
yalizmin “ uygarlık götürm e” parlak ide
ünlü
vahşi
üçlüsü:
sermayeyi
“ insan
olojisi onun bayağı çıkarları ile özdeşleş
hakları” savunuculuğuna gelmemiz gere
ti. Buna insanlığın cevabı proleter dev-
kiyor. Fukuyama, sosyalizm çöktükten
rimleri ve ulusal kurtuluş savaşları biçi
sonra liberal demokrasiyi “ tarihin sonu”
minde gelişti.
Bu
noktada emperyalizmin
ilan etmişti. Ç o k geçmeden yine bir
İkinci paylaşım döneminin ideolojisi,
A B D ’li “ düşünür” S. Huntington “ uygar
bir yanıyla anti-komünizm oldu. Emper
lıklar savaşı” nm yaklaştığını
ilan etti.
yalizm “ demir perde” ördüğü sosyalist
Fukuyama'nın öngörüleri Y D D gerçek
ülkelere karşı “ özgür dünya” nın öncüsü
liği karşısında dağılıp gitti. Belki uygarlık
rolüne soyundu. A rtık “ vahşi dünyaya
lar savaşı değil, ama dünyanın amansız
uygarlık götürme” adı altında yaratılan
paylaşım savaşı devam ediyor. Üstelik
klasik sömürgecilik dönemi kapanmıştı.
bu paylaşımın büyük ağırlığı Türkiye denen coğrafya parçasının çevresinde gerçekleşiyor. Ancak bu paylaşımın oldukça garip kafa karıştıran bir ideolo
Yeni sömürgecilik dönemi açılıyordu. Bu dönemde geri ülkeler sözde “ bağımsız devletler” haline geldiler. Emperyalizm bu yeniden paylaşım döneminde anti-
jisi var: İnsan hakları! Bu bir gerçeklik
komünizmin yanına bir parola daha ilave
mi; yoksa büyük bir iki yüzlülük mü?
etti. O da “ kalkınma” ydı. Ünlü Marshal
Toplumsal
olaylar kolayca tek renge
ve Truman yardımları ile Üçüncü Dünya
boyanamaz. Bu olayda da bazı gerçeklik
sosyalizmden kopartılacak ve kalkındırı-
ler olduğu gibi, aynı zamanda büyük bir
lacaktı. Böylece ikinci paylaşım dönemi
tarihsel yalan var. Dünyanın yeniden paylaşımının ideolojisi bu nedenle iyi
nin ideolojisi anti-komünizm ve kalkın ma ayaklarına oturdu. Ancak yine tari
kavranmalıdır. Bu noktada biraz tarih bilincimize dönmek gerekir.
hin akışı emperyalizmin ideolojisinden başka sonuçlar yarattı. Özgür dünyanın
Emperyalizmin ilk paylaşım sürecinde
savunucusu emperyalizm geri ülkelerde
uygarlığı
askeri diktatörlükler dönemini açmak
götürmek” ti. “ Güneş batmayan impara
zorunda kaldı. Kalkınma denen şeyin ise
torluk" İngiltere'nin paylaşım ideolojisi
borçlandırma ve ithalata dayalı ekono mik yapılarla kapitalist merkezlere y o
ideolojisi
“ vahşi toplumlara
bu masum cümlede yatıyordu. Bu tü müyle “ yalan” da değildi. O dönemin en
ğun bir sermaye akışından başka bir şey
gelişkin uygarlığı ve toplumsal düzenine
olmadığı
İngiltere sahipti. Ancak Hindistan'da tar
sömürgecilik gibi yeni sömürgecilik de
lalar açlıktan ölen insanların kemikleriy
tarihi dönemini tamamlamış bir tıkanma
le kaplandıktan sonra bu “ uygarlık gö
noktasına dayanmıştı. “ Kalkınma” ideo-
__ 16
ortaya
çıktı.
Tıpkı
klasik
____politik durum değerlendirmesi___ lojisi de tümüyle yalan değildi. Üçüncü
yapısına sahip olmayan geniş bir dünya
Dünya’da ekonomik yapılar belli ölçü
vardı. Şimdi rafine bir şekilde insan hak
lerde oluşmuştu. Ancak on yılda bir
larını yaşayan Batı denen cennet adacığı
vuran döviz sıkıntısı ve sürekli yaşanan
yanında, “insan haklarından” y o k s u n
sermaye kıtlığı kalkınma denen kavramı sorgulanır hale getirdi. Klasik sömürge cilik ve yeni sömürgecilik yıllarından
geniş bir dünya vardır. Bu temel neden
aktarılan
mesi tümüyle bir yalan değildir. Sorun
yurtlarda çıkarken
sermayelerle cennet Üçüncü
kapitalist ana
adacıkları Dünya
ortaya
kapitalizmin
cehennemi oldu.
den dolayı emperyalizmin insan haklarını yeni paylaşımı için ideolojik dayanak seç nerede yatıyor ya da “ abanın altındaki sopa” nerede duruyor?
İnsan hakları kavramı bilindiği gibi bugünün kavramı değildir. Sosyalizme
Ö nce emperyalizmin üç yüz yıllık tarihi onun ideolojik söylemlerine karşı kesin bir şüpheyle yaklaşmayı gerektiri
ünlü
başlatırken
yor. Bu yersiz bir şüphecilik değil, tarih
Reagan bu silahı kullandı. Kireçlenen
uğursuz
saldırısını
bilincinin ortaya koyduğu bir duruş nok
sosyalist ülkeler gerçekliği bu saldırıya
tasıdır.
açık zeminler yaratıyordu. Gorbaçov'la
kendi
başlayan “ açıklık” ve “ yeniden yapılan ma” sistemin çöküşüyle sonuçlandı. Bu
teknik ve zor gücüne dayanıyor. Ancak
gün insan haklarını Rusya'nın açlarında mı, yoksa ünlü Rus mafyasında mı arayıp
olojik tül perdesi ile örtülmüştür. Bu örtülme suni veya uydurma bir durum
bulacağız?
değil bugüne kadar ki insan bilincinin,
Yeni Dünya Düzeni’nin ya da üçün
Emperyalizmin arasındaki
egemenliği ve
rekabeti
sermaye,
bunların çıplak egemenliği hep bir ide
insanın doğayı ve maddeyi kavrayışı ile
cü büyük paylaşımın ideolojisi insan hak
ilgili felsefi bir gerçekliktir. Tanrılar yok
larıdır. Bu yeterince açıktır. İnsanlığa en kanlı savaşları yaşatan emperyalizm
tur, gerçek değildir; ancak tanrıları insan düşüncesinin yarattığı bir gerçektir.
bugün nasıl ve hangi cüretle “ insan hak ları” kavramına sarılabiliyor? Sömürge
men olma savaşı, bilgi teorisi açısından
İnsanın maddeyi kavrayışı ve ona ege
valileri “ uygarlaşmanın” ; yeni sömürge
doğrusal yollardan yürümez. H e r maddi
cilik yıllarında ise IMF ve Dünya Bankası
gerçeklik, kendini içeren moral değerler
“ kalkınmanın”
göstermişti!
yaratır. Toplumsal yaşamdaki egemenlik
Şimdi geri dünyaya insan hakları öğre tilecektir. Bu söylem, emperyalizmin ideolojik tutunma noktası tümüyle bir yalan, kof bir propaganda mıdır? Önceki iki paylaşım dönemine baktığımızda şu
biçimleri de kendine denk düşen, ancak bu egemenliğin çıplak bir kopyası olmayan moral-ahlaki değerler üretir.
gerçeklik ortaya çıkar. Uygar dünyanın
özünde kendi egemenlik yollarının bir
yanında “ vahşi”
bir dünya vardı. Daha
ifadesidir. İnsan hakları söylemine, tarih
doğrusu kapitalizmle henüz hiç tanış
sel materyalizmi elinde anahtar olarak
mamış bir dünya vardı. Yine yeni sömürgecilik döneminde kapitalizmle bir biçimde tanışmış, ancak onun alt
tutan her kişi bu kavrama önce emper yalist egemenliğin ideolojik biçimi olarak
yollarını
Emperyalizmin
önceki
iki
paylaşım
döneminde ürettiği ideolojik değerler,
bakması gerekir. Emperyalizm dünyanın
17 —
— yol yeni koşullarında egemenliğini yeniden
olarak)
tanımlamak zorundaydı. Sosyalizm çök
geçmiştir. A rtık emperyalist merkezler
müştür. O na karşı egemenlik konumlan
dışında her ülke bu merkezlerin farklı
maları ideolojik ve pratik politika olarak sömürgeciliğin iflas ve tıkanma noktası
yönlerden ancak eş zamanlı müdahalesi ile yüz yüzedir. Bir Üçüncü Dünya ülkesinin tümüyle bir em peryalist
na gelmesiyle “ kalkınma” da büyüsünü
merkeze “ ait” olduğu dönem bitmiştir.
anlamını yitirmiştir. Ö te yandan yeni
yitirmiştir. Ayrıca
Üçüncü
egemenlik
kurma
dönemi
Dünya’nın
Bunu Türkiye en açık şekilde yaşıyor. Bu
sosyalizme karşı bir koruma kalkanıyla
gerçeklikler karşısında ne sömürge vali
kuşatılmasının bir anlamı kalmamıştır.
liği ne askeri diktatörlükler emperyalist
Bu koşullarda emperyalizm egemenliğini
paylaşımın yeni egemenlik biçimine denk
tanımlarken yeni ideolojik zırhlara gerek
düşemez. Bir ülke aynı zamanda farklı
duymaktadır. Egemenliğin, ezen ve ezi
yönlerden çeşitli merkezler tarafından
lenlerin olduğu dünyada tanrılar yeniden yeniden üretilmelidir.
paylaşılmaktadır. Bu temel gerçeklik paylaşım alanındaki ülkelerde esnek
“ İnsan hakları” konusunda emperyal
politik yapılanmayı ve esnek iktidarları
izmin “ çifte standardından söz etmenin
talep
hiçbir anlamı
açısından şu da bir gerçektir.
açısından
yoktur.
bir çifte
O rtada
onun
standart yoktur.
etmektedir. A rtık
başına
değer de böyle farklı açılardan kavranır.
ortamları yaratacaktır.
insan
Hiçbir
emperyalist merkez belli alanlara tek
Çıkarların tek sağlam standardı vardır. Tanrı nasıl egemenlere ve ezilenlere başka yönleri ile görünüyorsa her moral Çözümlenmesi gereken
emperyalizm
egemen
olacak
kadar
güçlü
değildir. “ İnsan h a k la rı” , e m p e rya liz m e
paylaşma alanlarında esnek davranma
hakları
Bu durum emperyalizm için bir risk
ideolojisinin egemenler tarafından nasıl
yaratmıyor mu? Birincisi, bunu emper
göründüğüdür. Dünyadaki güçler denge
yalistler arası hızlanan rekabet dayat
si, emperyalizmin dünyaya yeni egemen oluş tarzı bunu açıklar. Artık uygarlığın
maktadır. Bundan kaçınmaları imkan sızdır. İkincisi, katı askeri diktatörlükler
taşıyıcısı
sömürge
inanılmaz keyfilik ve
geçmiştir.
Hatta sosyalizm
valileri
dönemi
çürümelere yol
karsısında
açmıştır. Latin Am erika bunun en belir
batı tek iken yürütülen dünyaya egemen
gin örneğidir. Ve elbette Türkiye de! Bu
olma tarzı da eskimiştir. “ Özgür dünya
yönde bir derinleşme sistemin en azın
nın” temsilcileri sosyalizme karşı Üçün
dan Üçüncü Dünya alanında çöküşünü
cü Dünya’da askeri diktatörlükleri per vasızca kışkırtıp desteklediler. Dünyanın emperyalist merkezler tarafından yeni
getirebilir. Bu ise kapitalizm için daha büyük bir risktir. Üçüncüsü, ortada alternatif bir sistem olmadığı müddetçe
den paylaşıldığı günümüzde dünya üs
insan haklarının yaratacağı bazı “ isten
tünde
meyen
egemen
oluş
tarzı
değişmek
kaymalar”
her zaman
denet
zorundadır. A rtık Batı tek değildir, rakip
lenebilir. Ancak bu kavramın ezilenler
güçlere parçalanmıştır. Bir ülke üzerin
tarafından algılanışı, insanlığın genel bi
de tümüyle (sömürge valiliği biçiminde
linç seviyesinde yaratacağı gelişmeler
veya sosyalizme karşı tek bir Batı bloku
kapitalizm açısından genel riskler doğu-
__ 18
____politik durum değerlendirmesi___ rabilir. Zaten her egemenlik biçimi bir
koşullar ise artık yoktur. Bugün önceki
müddet sonra kendi karşıtını ister iste
otuz yıla göre dünya zenginleri ile yok
mez yaratır.
haklarını
sulları arasındaki uçurum çok büyümüş
emperyalizmin eline silah olarak bırak
tür. Bu çelişkiler Batı tarzı demokrasiler
mamak, bu silahı onun elinden almak
içinde
çözümlenemez.
mesi
için
belli
G e rçe k
bir tarihsel
insan
süreci
kapsayacak
Çözümlenebil
kapitalizmin
yapısal
bir
mücadele ile mümkündür. Bu süreç aynı
değişime
zamanda emperyalizm tarafından şekil
artı-değer dünya sosyal gelişimine har
uğraması gerekir.
Kapitalist
lendirilen “ insan hakları” kavramının ve
canırsa devrimlere gerek kalmayabilir.
ideolojisinin yıpranması süreci olacaktır.
Ancak böyle bir kapitalizm artık kapita
Bugün yersiz hayallere kapılmadan
lizm olmaktan çıkar. Oysa kapitalizm
algılanması gereken, insan hakları söyle
hala en fazla silaha yatırım yapmakta,
mi, dünya koşullarının dayattığı emper
dünya enerji kaynakları üzerinde aman
yalizmin yeni egemenlik biçimin ideoloji
sız bir paylaşım
savaşı
verm ektedir.
Kapitalizm dünyayı hala zoruyla şekle
sidir. Emperyalizmin eliyle de olsa, dünya da insan hakları gelişecekse buna neden itiraz edilsin? Şu basit nedenle; kendi
sokuyor.
Pentagon,
Kosova Savaşı’na
dayanarak sırf hava savaşları ile yenme üzerine strateji geliştiriyor.
silah
Günümüzde iki temel gerçeklik atla
zoruyla sonuna kadar savunan bir sis tem için insan hakları kendi çıkarlarının
narak hiçbir siyasal çözüme gidilemez.
sınırında biter.
yeniden paylaşılıyor. Bu paylaşım gerçe
çıkarlarını
sermaye,
teknik ve
Böyle bir dünya tablosu karşısında devrimlerin durumu ne olabilir? 21. yüzyılın demokrasi yüzyılı olması müm kün müdür? Batı demokrasileri iki teme le dayanır. Uzun bir sınıflar mücadelesi dönemi, bunun yarattığı bir “ demok rasi” bilinci ve karşılıklı olarak birbirleri nin konumlarını kabul eden bir sınıflar dengesi en önemli tarihsel temeldir. Bu birikim neredeyse yüz yılda sağlanmıştır. Ancak bu yetmemiş, bu demokrasilerde proletarya deyrim leri yaşanmış; bu devrimlerin başarısızlığının ardından ise faşizm gelmiştir. Batı demokrasisinden çok söz edilirken, faşizmin de bir batı ürünü
olduğu
unutulmamalıdır.
İkinci
temel, maddi zenginliktir. Bu ise refah devletleri sürecinde belli bir dayanıklılık kazanmıştır. Refah devletlerini yaratan
E m p e rya list m e rk e z le r tarafından dü nya
ğinden hareketle otomatikman bir yeni dünya savaşı hayal etmek ne kadar yan lışsa; bu gerçeklik atlanıp barışçıl bir demokrasi yüzyılı hayal etmek çok daha fazla büyük bir siyasal yanılgıdır. Bu tür hayallere yer bırakmayan diğer gerçeklik kapitalizmin iki yüzüdür. Bir yüzü cennet adacığı
Batı
kapitalist anayurtlarıdır;
diğeri kapitalizmin cehennemi Üçüncü Dünya’dır. Bu çelişki ortada durdukça dünyadaki yanıcı maddeler birikmekte dir. Kapitalizmin ana stratejisi dünyanın eteklerinden sökülüp gelecek bir yangını kendi sınırlarında tutma üzerine dayanı yor. Emperyalist zor ortadan kalmadık ça devrimin zoru da kendine akış yolları bulacaktır.
Yeni Dünya Düzeni’nden Beklentiler Gerillanın sınır dışına çekildiği ve
19 —
— y ol----------------------------------------------silah bırakmaya hazırlandığı koşullarda
konudur.
İkincisi
yapıldığında
Yeni
“ K ürt Sorunu’nun” çözümü için başlıca
Dünya Düzeni’ne ideolojik olarak tabi
iki baskı gücü kalmaktadır. İlki ve en
olunur. Oysa sorun bu sözde düzenin
önemlisi şüphesiz ki, “ barışçıl” Kürt halk demokratik
tüm gerçek yanlarını kavrayıp, ona karşı mücadeleyi yükseltmekten geçiyor. Bu
cumhuriyet başlığında döneceğiz. İkin
süreç, yani Yeni Dünya Düzeni’ne karşı
cisi, A B D
halkların mücadelesi daha yeni başla
hareketidir.
Bu
konuya
ve AB'nin “ politik baskıla yapılan
mıştır. ABD 'nin “ tek süper güç” olduğu
müdahale, N A T O için yeni bir konsept
ve dünyanın her köşesinin bu gücün
oluşturmuştur. Ancak benzeri bir “ mü
çıkarlarına göre şekilleneceğini düşün
dahaleyi” Türkiye için beklemek tümüy
mek bugünün özelliklerini kavramamak
le hatalı olur. Bu noktada N A T O 'yu
olur.
rıdır.”
Ö zellikle
gerçekten
Kosova'ya
hiç “ çifte standarda”
sap
G örünüşe
bakılırsa
emperyalist
madan davranacak bir “ insan hakları”
m erkezler
savunucusu gibi görmek gerekir. Oysa
gelerindeki sorunları “ çözümlüyorlar” .
bu varsayım
dünyanın
yeniden
pay
dünyanın
çatışmak
Olaylara biraz yakından
böl
bakılırsa her
laşıldığı gerçekliğine ve emperyalizmin
“ çözümleme” dünyanın çeşitli noktaları
çıkarlarına denk düşmez. O rta Afrika'da birkaç ay içinde milyonlar “ kabile savaş larında” , aslında Fransa ve A B D arasın daki yeni egemenlik çekişmesinde katle
na fitili ateşlenmemiş barut fıçıları y e r leştirmeye benziyor. Körfez böyledir; Balkanlar böyledir; Kafkaslar ise zaten tu tu ş m u ştu r.
dildi. Batı’nın sesi bile çıkmadı. Türkiye
birbiriyle
hem N A T O üyesidir hem de emperya
yanıltıcı görüntülere neden olabiliyor.
Yeni
D ün ya
çelişir görünen
D ü z e n i’nin
iki
özelliği
lizm için Kafkaslar-Ortadoğu-Balkanlar
Emperyalist
üçgeninde önemli bir yere sahiptir. Bu
laşımda sık sık karşı karşıya gelirken; öte yandan dünyanın barut fıçısı Üçüncü Dünya’dan kopup gelebilecek patla
gerçeklik Türkiye'ye yapılacak “ baskı lara” oldukça önemli sınırlamalar getirir.
merkezler yeniden
pay
Bütün bunlar bir yana emperyalizmin
malara karşı ortak denetimi sürdürmeye
yaptığı dünya “ düzenlemeleri” nden ne
çalışıyorlar. Ancak bu hassas dengenin
beklenebilir?
Savaşı, ardından
sonsuza kadar sürmesi ya da “ süper em
Balkanlardaki savaş emperyalist mer
peryalizme” varması beklenemez. Halk
Körfez
kezler arasındaki
çıkar çatışmalarının
ların aktör olmadığı, ancak figüranlığa
özelliklerini en açık bir şekilde ortaya koymuştur. Emperyalizm doğası gereği
değer görüldüğü bu dünya “ yeni” değil
her krizi “ çözümlerken” aynı zamanda
dir. Emperyalizmin yapısal değişime uğradığına dair de ortada hiç bir ikna
bu alana mayın döşemektedir. G erekti
edici kanıt yoktur. Belki biraz yöntemler
ğinde patlatmak için! Kürt Halkı’ndan
değişmiş, söylem de insan hakları öne
kimse
çıkmıştır, ancak işin özünde bir değişim
dünya
devlerine
karşı
Don
Kişot’luk yapmasını isteyemez ve bekle
olmamıştır.
yemez. Ancak taktik geri çekilmeler ayrıdır, geri çekilmeleri stratejik ve ide olojik noktalara tırm andırm ak ayrı
dünyanın yeni koşullarında ideolojik ve
__ 20 __________________________
Em peryalist
egemenliğin
pratik olarak yeniden tanımlanmasıdır söz konusu olan. Bu oynak ve gerilimli
____politik durum değerlendirmesi.___ süreçte sık sık dengelerde değişim olsa
OsmanlI’nın değdiği topraklardan
da, işin karakterinde bir değişim yoktur.
birisinde
Kürdistan bu paylaşımın en gerilimli
hürriyete
hiç
ulaşılamamıştır.
Cum huriyet’in uzun yılları sıkıyönetim
durmaktadır.
lerle geçmiştir. Kürdistan için bu süre
Büyük merkezlerin iradesi her zaman
çok daha dayanılmaz bir baskılar dönemi
kendini güçlü bir şekilde gösterecektir.
olmuştur. Ulusal Mücadele, Kürt Halkı’-
noktalarından
birisinde
Ancak tarihin gösterdiği gibi böyle geri
nda büyük bir “ diriliş” yarattı. Ancak bu
limli alanlarda imkanlar da bir o kadar
siyasal ve sosyal teminatları ile çevrelen
artar. Bunu bizzat Kürt Ulusal Hareketi
meyince gelişim durabilir.
kendi mücadele pratiğinde yaşamıştır. Oysa son atılan “ adımlar” (geri çekilme ve silah bırakma) bütün inisiyatifi Yeni
İnsanlığın yakın tarihinde askeri dik tatörlüklerden Batı tipi demokrasilere geçişin örnekleri oldukça sınırlıdır. En
Dünya
çarpıcı örnekler 1970'li yıllarda Yuna
Düzeni’ne bırakmak anlamına
gelir. O rtada verilmiş hangi teminat var
nistan, İspanya ve
dır? Oysa P K K kendi teminatını kendisi
mıştır. Yunanistan ve İspanya'da yoğun
ortadan kaldıracak bir sürece girmiştir.
halk hareketleri ile Portekiz'de ise bir
O zaman Yeni Dünya Düzeni’nin soruna vereceği “ değerle” sınırlı kalınır.
devrimle faşizmler süpürülmüştür. Ö te yandan, Batı denen coğrafya ve sosyal
Dem okratik Cum huriyet İçinde Çözüm
geçişin çok önemli bir diğer nedeni,
Mevcut cumhuriyetin “ demokratik”
temin etkileridir. Portekiz'de devrimle
olmadığı yeterince açıktır.
O
Portekiz'de yaşan
alanda bulunan sözü geçen ülkelerde bu dönemin güçler dengesinde sosyalist sis
zaman
iktidara gelen Sosyalist Parti’nin lideri
demokratik cumhuriyete nasıl varılacak
Suares, Rus Şubat burjuva devriminden sonra Bolşevikler’in iktidara gelişini kast ederek, "Kerenski olmayacağım" demiş ti. Olmadı. Ardından Portekiz Kom ü
tır? Bu sorunun cevabı, eğer klasik dev rimci literatürle konuşursak, Türkiye'de demokratik devrim adımının tamamlan ması anlamına gelir. Bunun iki yolu ola
nistleri
bilir: egemen sistemin evrimleşerek Batı
Suares'in yetenekleri
burjuva demokrasisinin normlarını yaka
“ sosyalizm tehlikesine karşı” , başta A l
laması; ya da halkların devrimci zoruyla
manya olmak üzere batı sermayesinin bu ülkelere akması nedeniyledir. Sonuç
iktidarın çalışan kesimlere geçmesiyle demokratikleşme adımı tamamlanabilir. Bugün Türkiye toprakları bir devrimden
iktidara gelemedi. Ancak nedeniyle
bu
değil,
olarak, coğrafyanın bu noktasında, tarih akarken, batı demokrasilerinin iki temel dayanağı yan yana gelebildi. İlki, yoğun
uzak görünüyor. Hele PKK'nin son adımları bu uzaklığı daha da a rtırm ış tır.
ve yaygın sınıflar mücadelesi ile demok
Geriye
rasi bilincinin gelişmesi; diğeri
egemen düzenin demokrasiye
maddi
evrimleşmesi kalır. Bu konuda hiçbir
zenginliğin oluşmasıdır. Sosyalist
hayale kapılmadan sağlam bir duruş nok tası kazanılması gerekiyor.
min varlığı ile bu ülke halklarının zoru yan yana gelince batının maddi zenginliği
Bu topraklarda Tanzimat Fermanı'-
bu ülkelere belli ölçülerde akmak zo
ndan beri “ hürriyet” konuşulur. Ancak
siste
runda kalmıştır.
21
— yol----------------------------------------------Yaşadığımız topraklarda “ demokra
yapılandırırken bu özelliklere göre şekil
tik cumhuriyete” doğru önümüzde nasıl
lenecektir. Bugün bu çok bilinmeyenli
bir yol var?
denklemin
henüz bir çözümü yapıla
Eğer bu süreç ağırlıklı olarak devletin
mamıştır. Zaten çözüm Türk Devleti’-
inisiyatifi ile gelişirse, olaylar bunu gös
nin inisiyatifinde değildir. Bu gerçeklik
teriyor, demokratikleşmenin önünde iki
lerden hareketle devlet, kendi iç den
önemli engel durmaktadır. Birisi, Yeni
gelerini çok sıkı kontrol etmek zorunda
Dünya Düzeni’nde Türkiye'nin bölgede
olduğunu
ki yeri ve rolü; diğeri egemen sınıfların uzun yıllar etle tırnak gibi kenetlendik leri tarih bilinçleridir.
meyenleri yanında, bilinen ve oldukça iyi açığa çıkan bir gerçeklik vardır: Dünya ve bölge dengeleri Türk Devleti’-
İlkinden başlarsak, bu konu doğru
ni daha fazla militarize olmaya zorluyor. Elbette bu militarizasyon eski hantal,
dan çok sözü edilen devletin yeniden yapılanmasıyla
bağlantılıdır.
Devletin
yeniden yapılanması artık bir zorunlu luktur.
Egemenler de
“ artık böyle
büyük oranda
gitmez” diyorlar. Ancak
nasıl gideceği konusunda ortada kesin leşmiş bir yöneliş yoktur. Tek kesin belge 28 Şubat Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’dir. Türkiye'de yapılacak her si yasi değerlendirmede bu çizilen çerçe veyi
hatırlamak zorundadır.
Unutul
duğunda sahipleri tarafından hatırlatılır. Özellikle liberal sol ortama egemen olan yanılgılı bir düşünce, yeniden yapılanmanın içinde demokratikleşme
biliyor.
Denklemin
bilin
yıpranmış biçimlerin bir tekrarı olamaz. Daha kıvrak, etkili ve esnek bir yapıyla bölge dengelerine bir ölçüde cevap veri lebilir. Bu yönde bir yeniden yapılanma kaçınılmazdır. Ancak iş kaçınılmaz oldu ğu kadar kolay değildir. Üstelik bu süre cin “ demokratikleşme” ile bir ilgisi yok tur. Eğer emperyalist merkezlerin “ insan hakları
baskısı”
kendi gerçekliğinden
öteye götürülür, olmadık misyonlar yük lenirse, buradan sadece siyasal bir düş kırıklığı çıkar, ancak demokrasi çıkmaz. İkinci engele, egemenlerin tarih bilin
sürecinin de varsayılmasıdır. Oysa bu
cine geldiğimizde ise durum daha da ümitsizleşir. Türk egemen sınıflarının bi
büyük bir siyasal yanılgıdır. “ Ateş çem
linci yoğun sınıflar mücadelesi gerçekliği
berindeki” Türk Devleti kendini yeni
ile şekillenmemiş, tam tersine OsmanlI’
koşullara uydurmaya çalışırken hiç de böyle düşünmüyor. “ Ateş çemberinde
dan gelen devlet geleneği ile beslen miştir. Devletin mutlak egemenliğinde
ki” yoğun paylaşım gerçekliğinden dolayı Türk Devleti en azından orta vadede sürekli üç büyük gücün baskısı altında politika yapacağını biliyor. A B D , A B ve
sınıflar hiçbir zaman kendi siyasal kimlik lerini kazanamamıştır. Sivil siyasetin
Rusya arasındaki her gerilim Türkiye'nin
görürlerse yukarıdan vermeyi tek yol
dış ve iç politikasına doğrudan yansıyor,
bilmişler, aşağıdakiler de hep yukardan
yansımaya uzun yıllar devam edecektir.
beklemeye koşullanmıştır.
Bu üçlü gerilimin Türkiye'deki siyasal yaşamın kopmaz bir parçası olacağı
Bu tarihsel bilinçten bugün ne ölçüde kopulmuştur? Bu tarihsel bilinçten
düşünülürse,
devlet kendiliğinden kopuşmaz. Ancak
devlet kendini yeniden
__ 22 __________________________
“ sefil siyasetle” hep eş tutulması bun dandır. Egemenler gerektiğinde, uygun
____politik durum değerlendirmesi___ böyle
bir
kopuşmaya zorlanırsa
bu
ağzından
sık
sık
açıklıyor.
Böylece
mümkündür. Ancak Ulusal Mücadele’-
“ demokratikleşme sürecinin” yine tek
nin bütün zemini “ devleti ikna” etmeye
teminatı devletin
dönüşünce
demokratikleşmenin
böyle
bir
kopuşma
nasıl
kendisidir. Böyle bir sınırları ve
gerçekleşecektir? 1960 sonrası yaşanan
Genelkurm ay
lar elbette bu tarihsel alınyazısından belli
hizasından çok öteye gidemez.
kopuşmalar yaratmıştır. 60'lardan sonra
“ Devleti
binasının
ufku
duvarlarının
G üçlendirm e” nin
Barışla
gelişen
devrimci
mücadele, ardından
İlgisi: Ç ok fazla spekülasyona açık olan
büyük
atılım lar
yapan
bu yaklaşım, stratejik dönüşün en riskli
Mücadelesi;
son
K ü rt
olarak
Ulusal
devletteki
çeteleşmeler ve depremin yarattığı bi
noktasıdır.
Bu
devleti,
biraz
daha
demokratik de olsa, “ güçlendirme” söz
linçlenme bu tarihsel alın yazısından bir
lerinin barışla ne ilgisi olabilir? Sözde
kopuşma
Ulusal
“ demokratik” bir Türkiye'nin “ bölgenin
Mücadele’nin attığı son adımlar bu ko
en güçlü devleti” olması bölge halklarına ne kazandırabilir? Emperyalist merkez
yaratmıştır.
Ancak
puşma da tersine bir kırılma yaratmıştır. Sanki bir türlü kınlamayan alın yazısına
ler iki yüz yıldır demokratik rejimlere
geri dönülmüştür. “ Kürt aydınlanması”
sahipler, dünyada kendilerinden başka
büyük bir
kazançtır. Ancak buradan
bir demokratik alan yaratabildiler mi?
kendiliğinden demokratik cumhuriyete
Demokrasi büyülü bir sistem değildir.
gidilemez. Aydınlanmalar sürekli bilenmezse kararabilir. Dünyanın kazandığı sosyalizm bilinci beslenemeyince tüken di. Üstelik Türk egemenleri tarihlerinde
En sonunda kapitalizmin çıkarlarının ra fine edildiği bir düzendir. Önüne, ne za man ve nasıl olacağı hiç belli olmayan, “ demokratik cumhuriyet” sıfatını ekle
hemen
yerek, bu “ devleti güçlendirmekten” söz
hiç aydınlanma dönemi yaşa
madılar. Dillerden düşmeyen “ Batılılaş-
etmek devrimcilik sınırlarını çok zorla
ma” nın yetmiş yıl sonra “ şark işi” bir
yan bir yaklaşımdır. Devrimciliğin ufku
bozulma olduğu acı acı ortaya çıktı.
nu burjuva demokrasisiyle sınırlamak anlamına gelir.
Aydınlanma, kapitalizmin gelişim tarihin de düşüncenin rasyonalleşmesini kapsar. Ancak Türk burjuvazisi kendi tarihinde
Sonuç olarak, Kürt Hareketi’ndeki stratejik dönüş derinleşmesini sürdür
hiç böyle bir dönem yaşamamıştır. Ras
düğü müddetçe, geriye dönüş şansını
yonel “ Batı aklı” o nedenle bir türlü
tamamen kapatmaktadır. Daha önceleri
Türk egemenlerini anlayamıyor. Bütün
ilan edilen ateşkesler sırasında çok sık
bu gerçeklerden dolayı Türk burjuvazi
tekrarlanan “ savaşa da barışa da hazırız” söyleminin artık son durağına gelin
sinden rasyonel bir davranış beklemek, ölü gözünden yaş b e k le m e y e benzer.
miştir. Bu stratejik dönüşten sonra, devlet adım atmasa bile mücadeleyi
Ulusal Mücadele’nin son stratejik dönüşü ile yeniden yapılanma süreci he
yeniden
men tamamen devletin inisiyatifine geç
Mücadele sürecinde duraksamalar, geri
yükseltme
şansı
yoktur.
miştir. “ Devleti ikna” temeline dayanan
çekilm eler ve
ların girişimlerinin ardı gelmez. Devlet
yaşanabilir, ancak stratejik ve elbette
nasıl
buna bağlı olarak ideolojik duruş nok-
ikna olabileceğini
Kıvrıkoğlu'nun
hatta derin
yenilgiler
23 —
— yol----------------------------------------------yaşanmadığında
Böyle bir tercih yapıldığı için de taktik
koşullarla bağlantılı olarak yeniden yük
tıkanmayı üç alanda (gerilla sahasında;
selişe geçilebilir. Ancak stratejik bir
Güney'de ve m etropollerde) aşma çaba
tasında
bir
kayma
dönüşten ve hele ideolojik kırılmadan
ları yeterince kararlı ve inatçı yürütül
sonra bunu yapmak mümkün olmaz.
medi. Suriye krizinde Öcalan'ın A vru
Çünkü
bir
pa'ya çıkışı tercih etmesi taktik tıkan
siyasi yapı, farklı bir siyasal kimlik vardır.
mayı diplomasi ile aşma çabasının en
artık
ortada
başkalaşmış
Ulusal Mücadele böyle bir yolda hızla
önemli adımıydı. Ancak tercihin yeterli
derinleşiyor.
altyapı ve
birikim
olmadan
yapıldığı
“ Roma sürecinde” ortaya çıktı. Yapıdaki
3. D Ü N Y A VE BÖ LG ED EKİ GELİŞM ELER STR A TEJİK DÖNÜŞÜ A LIN YA ZISI H A LİN E GETİRDİ Mİ?
iç gelişmeleri yeterince bilmesek de, bu rada Öcalan'ın yaptığı bazı açıklamalar hem yeni siyasal yol konusunda hem de Parti ve gerilla ile ilişkileri konusunda oldukça şaşırtıcı ve bir dönüm noktasını
Devletin 92 yılında ilan ettiği “ topyeMücadele bir taktik tıkanmaya girmiştir.
işaret eden bütün kanıtları ortaya koy muştu. Sürecin İmralı’da değil, Roma’da bir sıçrama yaptığını ve kesin bir nitelik
Bunun kendini en açık ortaya koyduğu
değişikliğinin eşiğine o momentte gelin
moment ise Şemdin Sakık olayının patlak
diğini söylemek hatalı olmaz.
kün savaş” günlerinden bu yana Ulusal
vermesidir. Gerilla savaşı kendini tekrar etmeye başladığı andan itibaren sorun birikmeye başlamıştır. Türk Devleti’nin ilan ettiği “ topyekün savaş” bilindiği gibi Ulusal Mücadele’yi çok yönlü bir kuşat mayı hedefliyordu.
Kırda köy boşalt
malar savaşın lojistik ve aynı zamanda politik alanını daraltmayı belli ölçülerde başardı. Güney’e yapılan operasyonlar o
PKK'deki stratejik dönüşü değerlen dirirken, son açıklamaların sadece dev rimci kavramlara uygunluğu yönünden kritik etmek ortaçağ softalığından farklı bir anlama gelmez. Bizim elimizde o anlamda bir “ kara kaplı kitap” yoktur. Bize pusula görevi yapan bir düşünce sistemi vardır elimizde. Ancak o yolda nasıl yürüneceği o pusulanın üstünde
bölgede tutunma ve özellikle diğer Kürt örgütleri ile bağlantıları, olası ittifak yol
yazmaz. O nedenle stratejik dönüşe güçler dengesi açısından bakmak zorun
larını kapatmayı amaçlıyordu. Ö te yan dan, bütün Türkiye'de yükseltilen şov
ludur. Körfez Savaşı Ulusal Mücadele’ye önemli bazı avantajlar sağladı. Ancak
enizm dalgası ile Hareket’in metropol
daha sonraki yıllarda bölge emperyalist
ayakları ve ittifak güçleri inmelendiril-
merkezlerin yoğun
meye çalışıldı. Bu süreç ilerledikçe Ulusal
haline geldi. Türkiye, ABD-İsrail ekse
bir çekişme alanı
Mücadele’deki taktik tıkanma da belli
nine yerleşerek belli bir tercih yapmış
ölçülerde derinleşti.
oldu. Fakat bölgede hiçbir denge sabit olmadığı gibi her an değinmeye
Tam bu süreç işlerken Ulusal Mücadele’nin önemli bir tercih yaptığını
yatkındır. Bu noktada özellikle gerilla
görüyoruz.
savaşının
Batı
ülkeleri
ölçüsünde
diplomatik mücadeleye ağırlık verildi.
__ 24
ve
genel
olarak
Mücadele’nin lojistik savaş
Ulusal
derinliğinin
___ politik durum değerlendirmesi___ nasıl bir durumda olduğu sorgulanması
hafifinden
gereken bir olgudur. Lojistik derinliğin
teminin niteliğinde köklü bir değişimi
çok
varsaymak
daralması
durumunda
mücadele
sadece “ kahramanlıklarla” yürütülemez di. Ancak bölge ve dünya gerçekliklerine
emperyalist egemenlik sis anlamına
geliyor.
Oysa
dünyanın tablosu böyle görünmüyor. Yaşanan
süreç
ezilen
halklar
ve
baktığımızda stratejik derinlikte yaşanan
çalışan kitleler için fazla umutlu görün
bu ölçüde bir dönüşü alınyazısı haline
müyor.
getirecek bir tükenme yoktur. Bölge,
“ insan hakları” söyleminden ve dünyanın
Daha doğrusu emperyalizmin
dengelerin en oynak olduğu, belli imkan
her köşesine müdahale etme hevesin
ların daha uzun süre varlığını sürdüre
den dolayı yanlış bilinçler yaratabiliyor,
ceği bir alandır. “ Bağımsız Kürdistan” ın
ancak derinlerde
bir
olmadığı tartışmasına
üstündeki bu köpüklenmelerden dolayı
girmek fazlaca gerekli değildir. Ancak çok
nitelik değiştirmiyor. Böyle günlerde ideolojik duruşların önemi çok büyük
daha uzaklarda olduğu yeterince açıktır. Emperyalizm ve sosyalizm dengesinde
tür. Çünkü geleceğe bu duruş noktasın
sınırlar
duruşa göre yapılır.
hayal
mücadele
olup
başlarken
çok
daha
bu
hedefin
statik
ve
kalıcı
duran
gerçeklik su
dan bakılır ve hazırlıklar bu ideolojik Bu
noktalardan
görünüyordu. Oysa günümüzde I. ve II.
bakıldığında Ulusal Mücadele’deki stra
Dünya Savaşı’nın dengelerinde kurulmuş
tejik ve ideolojik dönüş, başka gidişi ol
pek çok sınır kendi arkasındaki güç kon umlanmasını yitirmiştir. Buradan otomatikman “ bağımsız Kürdistan” elbette
mayan bir alınyazısı değildir. Yaşananlar belli bir siyasal tercihin sonucudur.
çıkmaz, ancak gelişmelerin pek çok şeye gebe olduğu da bir gerçekliktir. Koşullar bazı
taktik yaklaşımları
dayatsa
da,
bunun ideolojik bir dönüşe varmasını
4. İD E O L O JİK K IR ILM A N IN BU Ö L Ç Ü D E H IZ L I Y A Ş A N M A S IN IN N E D E N L E R İ
dayatan derin bir. zemin yoktur. Dünya üzerinde “ süper emperyalist” bir ege
P K K tarihi bu noktadan yeniden yazı lacaktır. Taktik tıkanmadan bu ölçüde
menliğin kurulduğu günlere değil, ege menlik sisteminin paralize olacağı bir
geri
tarihsel döneme girilmiştir. Bu gerçek
gelecek mücadele sürecinin aydınlatıla
lik, halkların mücadelesine belli bir lojis
bilmesi için iyi değerlendirilmesi gere
tik derinlik sağlayabilir. Buradan düz bir
kiyor. Hızlı bir ideolojik kırılmadan söz
mantıkla hemen mücadeleleri yükseltme sonucu çıkmaz; ancak dünyayı böyle
etsek de, bunun belli bir süreyi kapsayan bir birikimi olduğu açıktır. Bu birikimin
algılayış başka bir stratejik konumlanış
belli detaylarına elbette ki sahip değiliz.
gerektirir; oysa Ulusal Mücadele’de yaşanan stratejik dönüş Yeni Dünya
O nedenle değerlendirmemiz eldeki bil giler temelinde sınırlı kalacaktır. Ancak
Düzeni’nin
yaşananlardan sonra Ulusal Mücadele’-
ve
cumhuriyetin öngörüyor. demokrasi
ayrıca
sınırları 21.
yüzyılı
yüzyılı”
dem okratik
içine ilan
çekilmeyi
ideolojik kırılmaya gelinmesinin,
nin tarihinin yeniden değerlendirilmesi,
“ barış
ve
kişilerin isteğinden öteye, yola devam
etm ek
en
edebilmek için objektif bir görevdir.
25 —
— yol İdeolojik önemli
kırılmanın
bir neden
altında yatan
PKK'nin
mücadele
orta tabakalarının bilinç ortamına sürük lendi. Bu konuda Parti içinde oldukça
büyüdükçe kazandığı yanlış tarih bilin
yoğun
cidir. Hareket, ulusal boyutlara büyü
yoruz. Ancak ideolojik zemindeki bu
m ücadelelerin
olduğunu
bili
dükçe aynı zamanda Kürt milliyetçiliği
kayma engellenemedi. Bugün bu ölçüde
de gelişti. Bu hareketin ideolojik zemini
hızlı bir ideolojik kırılma yaşanmasının
ni sürekli zayıflattı. Bu konuda öyle nok talara savrulmalar oldu k!, Türk toplumu
altında böyle köklü bir bilinç kayması yatmaktadır.
yanlış tarih bilinci ile 'yağmacı ve bar
İkinci
bar”
ilan edildi. Toplumların
gelişim
neden,
Y D D 'n in
hareket
üzerindeki etkileridir. P K K büyük bir
sürecinde “ barbarlık” ahlaki bir değer
harekettir.
değil, bir gelişim aşamasıdır. Ortadoğu
Düzeni’nde her gün yaşanan pragmatik
ve Anadolu topraklarında neden tarihin bir döneminde ekonomi “ yağma ekono-
pazarlıkların ağırlığını somut olarak üzerinde hissetmektedir. Bir küçük ide
misiydi” . Y erleşik
olojik grup için fazla sorun olmayan bu
geçilmeden
önce
toplum her
düzenine topluluğun
konu
PKK
Bu
için
nedenle
Yeni
Dünya
somut bir olgudur.
ekonomisi belli bir ölçüde “ yağmaya”
Sosyalizmin
dayandı.
yaşadığı ufuk kararması, günümüz insan
Am erika
Şu
ünlü
kıtasını
insanlık tarihinin
batı
demokrasileri
keşfettikten
yıkılmasıyla,
insanlığın
sonra
lık bilincini pragmatik değerlere bağla
en büyük yağmasını
mıştır. Bugün “ prensip duruşunun” bir değeri yoktur. Pragmatizm Yeni Dünya Düzeni’nin yoğun pazarlık ortamında, belki de insanlık tarihinde hiç ulaşmadığı
yaptılar. Ancak Batı kaynaklı tarihler ve insan bilinci bu büyük yağmayı hala uygarlığın taşınması olarak adlandırıyor. Ve uygarlığın I3.yüzyıldnn beri taşındığı
seviyelere tırmanmıştır. Küçümsenmeye
Latin Am erika hala dünyanın en krizli
gelmez.
en
Prensip duruşu veya insanlığı yön
yoğun olduğu kıtadır. Türk toplumunu
bölgesidir. Toplumsal çürümelerin
lendiren değerler düşünürlerin aklından çıkmaz. Tarihsel dönemlerin yarattığı
tarihsel gelişim aşamalarını dikkate almadan, “ yağmacı” olarak değerlen dirmek, öte yandan Kürt milliyetçiliğini
olgulardır. İnsanlığın gelişiminde bir ta rihsel dönem kapanıp bir diğerinin açıl
besleyen sonuçlar yarattı. Bu noktada
ma sancıları prensipleri yaratır. Pren
da durulmadı, Türkiye'de siyaset alanı
sipler aslında henüz varılmamış gele
“ bozulmamış topluluklar” , pratikteki
ceğin
karşılığı “ Türkm enler” üzerinden yürü tülmeye çalışıldı. Gerilla kaynakları ola rak bu topluluklar görülüyordu. Bu yak
rımıdır. Ancak öyle dönemler olur ki, tarihsel bir geçiş veya çöküş sürecinde, insanlık henüz geleceği prensipler şek
laşım Kürt Hareketi’ni kabaca Türkiye' ye taşımak anlamına geliyor; ancak bu
linde olgunlaştıramadığında gündelik akışın anaforunda bir süre akıp gider.
insanlık
düşüncesindeki
tasa
noktada kalmıyor sınıf gerçekliğinden
Böyle dönemler eski prensiplerin aşın
derin bir kopuşu ifade ediyordu. P K K
dığı, terk edildiği ancak henüz yenileri
hareketi sosyalizm iddiası taşıyan bir
nin yaratılamadığı süreçlerdir. Avrupa
hareket olarak bu kopuşla birlikte Kürt
ortaçağının uzun çöküş yılları en çarpıcı
__ 26
___ politik durum değerlendirmesi___ örnektir. En büyük değer ve prensip
paylaşıma karşı en başta ideolojik bir
duruş
duruş noktası kazanmaktan geçer.
noktası
olarak din, tarikatlara
parçalanarak sonunda kendinin inkarına, burjuva hukuk sistemine varmıştır. Günümüz dünyası
en azından on
İdeolojik kırılmanın önemli bir diğer nedeni bize, doğu toplumlarına özgü “ yüceltm e”
eyleminde
yatar.
Her
yıldır sosyalizm-kapitalizm dengesi dışın
yüceltme belli ölçüde “ dünya gerçek
da düşünüp davranıyor, insanlığın gele
lerinden” bir kopuşmadır. P K K önder
cek tasarımı olarak sosyalizm yaralar aldı. Yeni pragmatizmi
Dünya
her türlü
büyük
Düzeni’nin
“ eski
liği uzun yıllar verdiği mücadelede haklı olarak yüceltildi. Ancak
modern
bir
değer”
savaş örgütünde “ yetkin bir kurmay”
üzerinde baskı kuruyor. Bu gerçeklik
olmazsa olmaz bir koşuldur. Önderliğin
geleceğin yoğunlaşmış tasarımı olarak prensip duruşunu değersizleştiriyor. Bu
Roma açıklamaları kendi örgüt ve savaş gücünden kopuşma işaretleri veriyordu.
iradeler dışında bir gerçekliktir. Ancak elimizdeki bütün değerleri yitirmedik.
“ olağanüstü”
Değerlerim izi
olağanüstü
yetkinleştirebilm ek ve
yenilerini yaratabilmek için ilk vazge çilmez koşul Yeni
PK K 'd e
kendi
iç
gelişimi
günler
süreç,
açısından
başlamıştı.
PK K 'nin
Bu
kendisini
olağanüstü bir hızla yetkinleştirmesini
Dünya Düzeni’nin
dayatıyordu. Ancak sanki çizilen alınya-
özünün iyi kavranmasıdır. Onun görün
zısında yüründü. Tarih bu süreci yeni
tülerine kapılmak kaçınılmazca düşünce sistemimizi pragmatizme vardırır.
den değerlendirecektir.
Yeni Dünya Düzeni’nin gerilimlerinin ortasında büyük basınç altında olan Kürt
5. O L A S I G E L İŞ M E L E R
Ulusal Mücadelesi pragmatizm alanına savrulunca ardından ideolojik bir kırılma kaçınılmaz hale gelmiştir. “ Hareketi kırdırmak yerine ideolojik bir kırılma” tercih edilemez mi? Ancak bu taktik bir manevra değil, bugüne kadar “ düşman” olarak tanımlanan güçlerin alanına bir
P K K “ devleti ikna” adımlarına devam ediyor.
Cevaplanması
gereken
soru
devlet bu gelişmelerle ne ölçüde “ ikna” olacaktır? O rtad a
somut
sonuçlanmış
bir
“ pazarlık” yoktur. Devletin bu süreci
bakıma teçhizatsız girmek demektir. Bu
nasıl
anlamda ortada henüz “ kurtarılan” ve
amaçladığı beklenti ve iyi niyetlerden
değerlendirm ek
istediği,
neyi
belli ölçüde teminat altına alınan bir
öteye tespit edilmelidir. Devlet, ustaca
kazanım yoktur. Bazen günün kaybı geleceğin kazammını hazırlayabilir ya da günün kazanımı geleceği kaybetti rebi iir.
yollardan giderek bu süreci uzatarak PKK'nin evrimleşmesini son durağına kadar vardırm ak istiyor. Hareketin
Günümüz devrimciliği esas yanları ile
radikal özü iyice eritilerek, PKK'nin en
Paris Komünü günleriyle Yeya Bolşevik
son hangi noktaya kadar gerileyebilece
Devrim i’nin ya da Çin Devrim i’nin özel
ğinin
likleri ile değil, Yeni Dünya Düzeni’ne
sertliklerle
hesabını yapmaktadır.
karşı duruşun ve mücadelenin imkan ve
beklentiler yaratarak uzatmak eğilimin
yolları ile tanımlanmalıdır. Bu da yeniden
dedir. Evet, politik hava yumuşamıştır.
süreci
Gereksiz
kopartmak yerine
27 —
— yol---------------------------------------------PK K 'nin
adımları
nedeniyle
devletin
bugüne kadar ileri sürdüğü “ te rö r” ge
6. SO N GELİŞM ELER KARŞISIN DA PO LİTİK TAVRIM IZ
rekçesi ortadan kalkmaktadır; ancak öte yandan, sürecin inisiyatifi bütünüyle dev
Bugün Kürt Sorunu “ dil ve kültür
letin istediği kanallarda akmaya başla
özgürlüğü” alanına daralmıştır. Bu yak
mıştır. Hareket son adımları ile kendi
laşımla Ulusal Sorun’un bir çözüme ulaş
içinde ve dışında itibar ve güç kaybına
ması imkansız görünüyor. O
uğramaktadır. Devlet nasıl bir Kürt Ha-
ulusların kendi kaderlerini tayin hakkının
nedenle
reketi’ni kabul edebileceğini belli bir üs
gelecek mücadele yıllarında gündemdeki
lupla tekrarlıyor. Geri çekilmeyi yeterli
yerini koruma olasılığı oldukça fazladır.
bulmayan Genelkurmay teslim şartını
Hangi mücadele biçimleri ile ve hangi
tekrarlayıp duruyor.
yollardan yürüyeceğini bugünden ön görmek oldukça zordur. Ancak sorun
Devlet bugünkü “ yumuşamaya” el bette
bir değer biçmektedir. Ancak
Türk Devleti açısından sorun geleceğe
çözümlenmediği önünde
için gelecek sürecin
durmaya
devam
edecektir.
ulusların
kendi
kaderlerini
yöneliktir. Hareket’in bir kez daha “ kal
Sorunun
kışma” olasılığını en aza indirmek için
tayin
çok yönlü kuşatmasına devam etmekte dir. Bu koşullarda elbette bir barış olabi
zemini varolmaya devam ettiği için bu konudaki prensip duruşunu sürdürmek
lir. Ancak barış tarafların belli bir biçim
ve gereklerini yerine getirmek vazge çilmez bir görevdir.
de varoluşunu gerektirir. Devletin “ ba rış” kavramında ise “ karşı taraf’ yoktur. Daha doğrusu ciddi bir politik ağırlık
hakkı
seviyesinde
ele alınışının
Ö te yandan, Ulusal H areket’in son stratejik
dönüşünün
K ü rt
H alkı’nın
taşımayacak ölçüde minimalize edilmesi
demokratik haklarını ne ölçüde geliş
amaçlanmaktadır.
tireceği
Yakın gelecekte büyük olasılıkla Kürt Hareketi rolünü legal ve meşru siyasal
büyük kuşkular yaratsa
da,
demokratik hakların elde edilmesi yo lunda her gerçek adımın desteklenmesi;
alanla oynayacaktır. Devlet henüz bu
ülkede
alanda bir düzenleye girişmemiştir. İlk
melere yol açabilecek; Tü rk ve Kürt
hedef PKK'nin
Halkları’nın
yeterince
etkisiz hale
gerçekten
dem okratik geliş
ittifakını
güçlendirecek
alana
adımların desteklenmesi ve geliştirilme
müdahaleler gelecektir. Üstelik devletin bu konuda oldukça fazla deneyi vardır.
si, her somut adım kendi içinde değer
getirilmesidir. Ardından
siyasal
Sonuç olarak, genel devrimci ve de
lendirildikten sonra kaçımlamaz politik bir görevdir.
mokrat güçler açısından Eylül sonrası yaşanan en kapsamlı tasfiye süreci işle meye başlamıştır.
III. TÜ RKİYE DEVRİM Cİ H A R E K E T İN İN DURUM U Hareketimiz’in, “ Türkiye
Devrimci
Hareketi’nin Üçüncü Dönem i” olarak tanımlandırdığı süreç bizimde içinde
__ 28
____politik durum değerlendirmesi___ bulunduğumuz devrimci
hareketlerin,
kanıtı
olan
K ü rt
Ulusal
Kurtuluş
partilerin varlık yokluk mücadelesi ve r
Hareketi,
diği
Geçmişin
birlikte stratejik bir dönüş içine girmiş
önemli siyasetleri daha EylüPün ilk yılla
tir. Kendini ideolojik olarak İmralı sa
rında III. Dönem ’in gerektirdiği ideolojik
vunmalarında ifade eden, pratikte ise bu
bir dönem
olmuştur.
önderliğinin
yakalanmasıyla
ve örgütsel yönelişlere ulaşamadıkları
ideolojik
için eriyip yokolmuşlardır. 80'li yılların ortalarından sonra gelişen öğrenci ve
sonuçlarına doğru giden P K K ’de tasfiye sürecinin içine girmiştir. Bu durumun
işçi eylemliliklerinden güç alarak kendini
T .D .H ’yi etkilemesi kaçınılmazdır.
toparlamaya çalışan Türkiye Devrimci
Henüz
stratejik
yönelişin
yaşananların
mantıki
sıcaklığı
ve
Hareketi ise kendiliğinden kitle hareke
bölgedeki gerginliklerden,
tinin
içinde bulunduğu yapısal sorunlardan kaynaklı kimi olanaklar P K K ’nin stratejik dönüşünün etkilerini tam olarak ortaya
geri
çekilmesi
ile 90'lı yıllarda
sosyalizmin çöküşünün yarattığı etki ve
Türkiye'nin
devletin K ü rt Devrim ci H areketi’ne karşı ilan ettiği topyekün savaşın yarat
çıkarmamıştır. Sürecin derinleşmesi ve
tığı gerginliğe ve bu savaş seviyesinin
soğumasıyla birlikte P K K ’deki stratejik
Türkiye'deki örgütsel yansımasına karşı
dönüşün
lık gelecek bir örgütsel seviye yakalaya mamıştır. Faşizmin çözemediği yapısal
daha net olarak görülecektir.
sorunlar T.D .H 'ye belli dönemlerde ha reket edebileceği alanlar yaratmasına rağmen, esas olarak T.D.M'nın II. Donemi’ne ait olan alışkanlıklarla hareket et
Hareketimiz uzun zamandır Türkiye
taramamıştır.
kapandığı
Yaşadığımız günler, devrimci hare ketleri, partileri daha zorlu görevlerle yüz yüze bırakmaktadır. II. Dönem ’in gereklerini yerine getirmekte zorlanan, kavramayan, bu anlamıyla tasfiye girda bının içinden çıkamamış, Türkiye D ev rimci Hareketi yeni bir tasfiyeci dalga ile karşı karşıyadır. 84 atılımıyla Eylül’ün karanlık günlerinde kendine çıkış imkanı bulan PK K, oldukça zorlu dönemlerden başarıyla geçerek Ortadoğu’nun önemli bir devrimci gücü haline gelmişti. Dünya
derinliği
tutmayı, hazırlıklı olmayı zorunlu kıl maktadır.
tiği için tasfiye girdabından kendini kurhiçbir zaman bu kadar gündem dışı kal mamıştır.
etkinin
Yaşadığımız günler belleğimizi canlı
Devrimci
Sonuç olarak tarihinde
yaratacağı
Hareketi’nin II. Dönem i’nin tespitini
yapmaktadır.
Bu
gerçeklikten yola çıkarak Türkiye D ev rimci Hareketi’nin III. Dönem i’nin ge rekliliklerine uygun teorik ve pratik yönelişlere girilmiştir. Bu yönelişler Hareketin yeni dönemin gerekliliklerini yerine getirebilmesi, tasfiye girdabından çıkabilmesi için zorunluluktu. Türkiye Devrimci Hareketi’nin III. Dönemi ola rak tanımladığımız ortamı bir kez daha yinelemeyi, belleğimizi tazelemeyi ge rekli görmekteyiz.
S O S Y A L İS T SİS T EM İN Y IK IL IŞ IN IN E T K İL E R İ
dengelerindeki aleyhimize olan dönü şümlere rağmen topraklarımızda başarılı
Ufuk kopması olarak tanımladığımız
devrimci çıkışların olabileceğinin somut
etkinin, esas olarak kendini postmo-
--------------------------------------------- 29 —
— yol--------- ----- -------------------------- _ dernizm olarak ifade ettiğini söylemiştik. İnsanlığı
şekillendirecek her türlü
tuplu
dengenin
olduğu
dönemlerdeki
politika yapma tarzıyla, Dünya
çok
kutuplu
Düzensizliğinde
politika
projeye karşı olunulduğu için günü yaşa
Yeni
mayı hedef edinen bu düşünce akımı,
yapmak mümkün
sosyalizmin çöküşünden sonra güçlen
devrimcileri Üçüncü Dünya Ü lke le rin
değildir.
Günümüz
miştir. "Dünyanın ve Türkiye'nin yeni
deki devrimlerin gelişim yollarını ezbere
koşullarına cevap verebilecek bir düşün
formüllere dayanmadan yaratmak, böl
ce ve davranış sistemini geliştirmek" gö
gesel devrimler ve ikili iktidarların ko
rev olarak önümüzde durmaktadır. Sosyalizmin
ütopyalaşması, sosya
şullarını yaratmak göreviyle karşı karşıyadırlar.
lizmin yenilgisi Marx ve Engels'le birlikte bilimselleşmiş, Lenin’le birlikte somut laşmış bir olguyu tekrar ütopya seviye
T Ü R K İY E ’D E III. D Ö N EM İ H A Z IR L A Y A N K O Ş U L L A R
sine çıkartan düşüncelerin gelişmesine yol açmıştır. Bu düşünce sistemi ise sosyalizmi "ahlaki zeminde kısırlaştır maya" yol açar demiştik. Marksizm’i bir
Türkiye Devrim ci Hareketi, Eylül sonrası iki ayrı tasfiye süreci yaşamıştır. Birinci tasfiye döneminin esas etkisi
eylem kılavuzu olarak dövüştürmek, bu
faşizmin
çıplak
konuda gelişebilecek sapmalara karşı
Faşizmin
şiddeti
gerekli uyanıklığı göstermek yaşadığımız g ünlerin z o r g ö re v le rin d e n d ir.
Üçüncü olarak, özellikle Sovyetler dağıldıktan sonra yaşanan savaşların dini-etnik savaşlar
zoruyla
gerçekleşti.
kendisinin
de
bek
lemediği kadar çabuk sonuç aldı. Büyük rağmen Eylül faşizmi devrimci örgütleri ezebilmeyi başardı.
g ö v d e le r in e
Bu yenilgi siyasi ve ideolojik erimeye
olarak görülmesi
doğru ilerledi. İdeolojik olarak eriyen si
sınıflar savaşının üstünü örtmektedir. Bu
yasi hareketler, taktiklerinde, Demirel'i
görüntü sınıflar savaşı kavramını bula
gelişecek demokrasi hareketinin önderi
nıklaştı rmaktadır.
olarak görebilecek kadar geriledi.
Sosyalist sistemin yıkılışı arkasında derin teorik sorunlar bırakmıştır. Ana başlıklarıyla, mülkiyet ilişkileri, merkezi
12 Eylülle başlayan birinci tasfiye sürecinin derinliklerinde 1979’lardaki taktik görevlere yükselemeyiş yatar.
planlama işçi sınıfının üretimdeki yeri,
İkinci tasfiye sürecinin ana özellik
devlet ve parti ilişkisi konuları progra-
leriyse zamana yayılmış, sistematik hale
matik konulardır. Yeni
getirilmiş devlet zoru. Devrimci hare
bir sosyalizm
ufku için mutlaka yeniden tanımlanması
ketle her gün hesaplaşan devletin karşı
gereken konular olarak durmaktadır.
sında her gün hesaplaşmaya uygun ö r
Sosyalist sistemin çöküşüyle birlikte, kapitalizm sosyalizm dengesindeki deği
gütsel mekanizmalar yaratamamaktan dolayı önemli mevziler kaybetmiştir.
şiklik, üçüncü paylaşımın başladığı anla
80’li yılların
ortalarında gelişmeye
mına geliyordu. Yeni Dünya Düzensiz
başlayan
liğinin bugünkü gerçekliği çok kutuplu
devrimci hareketlerde geçmişin benzer
luk ve paylaşım üzerine kurulu. İki ku
biçimlerde tekrar edileceği düşüncesini
__ 30
işçi ve
öğrenci
hareketleri
____ politik durum değerlendirmesi___ doğurmuştur. Ancak her iki hareketteki geri çekiliş
hareketler
açısından
P K K ’nin varlığı
devrimci hareketlerde düş
devletin gündelik zoruna karşı devrimci
kırıklıklarına yol açmıştır. Kendiliğinden
şiddetin geliştirebileceğinin ve devrimci
kitle hareketlerinin rolü ya da devletin
çizgide başarılı olunabileceğinin somut
kitle
kanıtıydı. Şimdi bu somutluk ortadan
hareketlerini
kontrolde yetkin
leşmesi, artık kolaycı yaklaşımların ger
kalkmaktadır. Devleti yıkma, iktidarı ele
çekleşemeyeceğini göstermiştir.
geçirme
Gelişen Kürt Ulusal Kurtuluş Müca d e le s in e
karşı
alınan
ikinci tasfiye süreci
yanlış
tu tu m la r
içinde
çizgisinde
insan
kazanmak,
kazanılmış insanları bir arada tutmak dünkünden daha zordur.
bulunan
PKK'nin stratejik dönüşü güçler den
örgütlerde sağ eğilimlerin gelişmesine,
gesinde devlet lehine önemli değişiklik
neden olmuştur. Diğer yandan
lere yol açacaktır. H er şeyden önce gelişen
kapitalizmin
siyasi manevra kabiliyetini güçlendiren
vardır.
devlet, iç politikada ve uluslararası poli
Cumhuriyet tarihinin ikinci büyük sıçra masını 80’li yılların ortalarından itibaren
tikada daha rahat hareket etme olanağını yakalayabilir. Bunun devrimci
yaşayan
harekete yansımaları olacaktır.
yarattığı
savaşında
önemli
Türkiye önemli
değişimler
kapitalizmi
sınıflar
değişikliklere
yol
Yeni Dünya Düzensizliği, insan hak
açmıştır. Ancak kapitalizmin sıçramasın
ları maskesi altında milyarlarca dolarlık
dan kaynaklı değişiklikleri II. Dönom ’in
ordularını, tekniklerini yeniden paylaşım alanlarına yollamakta, katliamlar gerçek
düşünüş ve örgütse! tarzıyla karşılaya bilmek mümkün olmamıştır. Yukarıda ana başlıklarıyla anlattığımız
leştirmektedir. Yeni Dünya Düzensizliği, çıkarları doğrultusunda her türlü pro
Türkiye Devrim ci H areketi’nin III. Dönem i’ne ait özelliklere uyum sağla
vokasyon ortamını yaratmaktan çekin
makta zorlanan ve bu nedenle marjinal
sizliği esas zaferini insanı tükettiğinde
memektedir. Ancak Yeni Dünya Düzen
leşmiş örgütler statüsünden çıkamayan
kazanacağını
Türkiye Devrimci Hareketi yeni bir tas
teknik güç direnmeye kararlı bir toplu
fiye dalgasıyla karşı karşıyadır. Bu yeni süreç Türkiye koşullarında devrimi ge
luk karşısında kesin sonuç alamaz. Ne
liştirmekten hayli uzak noktalarda bulu
haklılığına inanmış bir halk karşısında
nan ancak devrimci zeminde kalmaya
nihai zafere
çalışan hareketleri hedef almaktadır.
dolayı Yeni Dünya Düzensizliği insan
Bu yeni tasfiye dalgasının devrimci ortam da
yaratacağı
esas
tahribat
da bilmektedir.
Hiç
bir
kadar güçlü olursa olsun hiçbir ordu ulaşamaz.
Bu
nedenden
lığın direncini kırmak için onu geçmişsiz ve yarınsız bırakmak istem ektedir.
devrimin gerçekleşebileceğine dair olan
Sadece
inancın kırılması olacaktır. Sosyalist sis temin çöküşü ve yarattığı sorunlar ve
Dünya Düzensizliği için aranan insandır.
başarısızlıklara
Düzensizliğinin
rağmen
devrimci
bugünü
yaşayan
insan
Yeni
Günümüz devrimcileri Yeni Dünya çelişkilerinden
yola
zeminde devleti yıkma ve iktidarı ele
çıkarak bir çok olanak yaratabilir. Bir
geçirme
ayağı yeniden paylaşım olan Yeni Dünya
çizgisinde
duran
siyasi
31 —
— yol Düzensizliği kendi içinde birçok devrim ci
imkan
yaratmaktadır. Ancak esas
olarak Yeni Dünya Düzensizliği tarafın
muyoruz. Tasfiye süreci devrimci zeminde var lığını
sürdürmeye
çalışan
örgütleri
dan geçmişsiz bırakılmak istenen insan
hedef almaktadır. Bu zorlu dönemde
lığın en önemli direnç noktası tarihsel
tasfiye sürecini birlikte göğüsleyebilmek,
bilincini güçlendirmesidir. Bu zorlu gün
bu noktada devrimci örgütler arasında
lerde belleğimizi canlı tutmak , köklü bir
ittifakları
tarihsel bilinç oluşturmak dünkünden
görevdir.
daha fazla gereklidir, devrimci görevdir. Bir yazar insanlığı giden geminin
içinde
güçlendirmek
Bilindiği gibi
zorunlu
bir dizi
bir
toplantıdan
“ Batı’ya doğru
sonra 1998 yılının Haziran ayında sekiz
Doğu’ya doğru
parti
koşan insanlar” a benzetiyor.
Çaresiz,
umutsuz, güçsüz bir insanlık. Batı’ya doğru giden gemi içinde Doğu’ya doğru ümitsizce koşan insan
ve
Devrimci
örgüt
tarafından
Birleşik
G üçler
Platformu
kuruldu.
Platform ’un kuruluş bildirgesi, Platform ’a katılan örgütlerin ideolojik ve programatik farklılığını bilen ve bu fark
ların olduğu bir gerçeklik. Bu insanların
lılıklara saygı gösteren, ulusların kendi
geminin sonuna geldiklerinde, geminin
kaderlerini tayin hakkını vazgeçilmez bir
arkasında bıraktığı köpüklere, geçmişe,
ilke olarak gören ve devrimci mücade
artık
leyi geliştirmeyi öngören, mücadelenin
görülmez
olan
kıyılara
dalgın
gözlerle baktıkları başka bir gerçek. Ancak geminin yolcuları sadece Doğu’ya doğru koşan insanlardan oluş
ihtiyaçları tem elinde eylem birliğini temel alan ve bu noktada her türden dayatmayı reddeden bir zemindi.
muyor. Bazı yolcular geminin en güzel
Platform, bu koşullarda faaliyete başladı
kamaralarında, eğlence salonlarında, en
ve daha sonraki aylarda kuruluş aşama
iyi mevkilerde Batı’ya doğru giden gem
sında yer almayan bazı örgütlerin de
inin keyfini çıkartarak yolculuk yapmak
katılımıyla platform güçlendi.
ta. Kimileri de geminin kazan daire lerinde, makine odalarında, vücutları yağ ter içinde, makine sesinden başka ses işitmeden, görmeden, yukarıdan ve
Bazı sorunlar yaşanmasına rağmen Platform, örgütler arası ilişkinin güçlen dirilmesi, özellikle A. Öcalan'ın yakalan ması
sonrası
gelişen
eylem liliklerde
rotadan habersiz kömür atmakta kazan
siper yoldaşlığının güçlendirilmesi konu
lara, geminin hızla ilerlemesi için.
sunda
önemli
başarılar
elde
etti.
Gerçekler, Yeni Dünya Düzensizliği’-
Platform ortak geliştirdiği mücadelenin
nin söylediği gibi mi? İnsanlığın ümitsizce Batı’ya doğru giden geminin içinde
şehitlerini verdi, onları birlikte sahiplen di.
Doğu’ya doğru koşmaktan başka çaresi yok mu? İnsanlığın aklına gelmez mi kap
mu’nun kurucuları arasında yer almanın
tan köşküne doğru koşmak....?
nedenleri şunlardı.
Kaptan köşküne. Yeni
Dünya
Düzensizliği
G üçler Platfor-
I- Devletin 28 Şubat’la çizdiği yöneli kaptan
köşkünü unutturmak istiyor. Biz unut
__ 32
Birleşik Devrimci
şe karşı devrimcilerin ortak taktik ve irade yaratma arayışı,
__ _ politik durum değerlendirmesi___ 2- Gelişen Kürt Devrim i’ne Türkiye' den yanıt verebilme ihtiyacı. A.
Öcalan'ın
paylaşım
savaşlarının
bizim gibi ülkeler üzerinde yaratacağı
yakalanması
yaşanan gelişmeler,
dünyadaki yeni
PKK'nin
sonrası stratejik
etkilere ve Türkiye'nin gidiş yönünün özelliklerine
oturmaktadır.
dönüşü, gelişen Kürt Devrimi’yle ilişki kurma arayışını boşa düşürdü. Bununla
ülkelerde siyasal paralizasyon yaratma
birlikte Platform içinde aylardır tartışıl
etkisi bizdeki son gelişmelerle ortadan
mak istenmesine rağmen ortak taktik,
kalkmamıştır.
irade ve
gelişmeler belli ölçülerde devlete “ bir
disiplin yaratma konusunda
platform gerekli kararlılığı ve enerjiyi gösteremedi.
Bu
noktadan
hareketle
Birleşik Devrimci Güçler Platformu’nun yarattığı olumlulukların yıpratılmaması için daha uygun koşullarda Platform’un olumlulukları
üzerinden
yeni
ittifak
arayışlarına başlayabilmek için Patform’dan çekilmeyi uygun gördük.
nefes”
paylaşım
Merkezler
arasındaki
geriliminin,
geri
K ürt Sorunu’ndaki son
aldırabilir,
ancak
bu,
K ürt
Sorunu’nun, bölgede dikkate alınırsa ne çözümü anlamına gelir ne de bölgedeki tek gerilim Kürt Sorunu’ndan ibarettir. Ecevit'in son Moskova gezisi Tü rk Devleti’nin nasıl bir ip cambazı gibi davranmak zorunda olduğunu ortaya bir kez daha çıkartmıştır. “ Mavi akım” pro jesine
evet de, hayır
Türkiye,
nasıl
bir
da diyemeyen
dengenin
içinde
SO N G ELİŞM ELERİN "III. DÖNEM" Ü ZER İN D E K İ ETK İLER İ
yürüdüğünü görüyor. Bölge ve dünya gerçekliklerinden dolayı A B D , A B ve Rusya'nın bilek güreşinin yapıldığı min
Son gelişmelerin III. Dönem tespit
der Türkiye'ye serilmiştir. Tribünlerde
lerimizi
hangi yönlerden
hareketimiz
açısından
etkileyeceği
büyük
önem
taşıyor. Stratejik seviyedeki etkilerine geçmeden
Esas önemli olan yön, son gelişmel
şu somut gerçekliği
erle Türkiye'nin Latin Am erika tipi bir
vurgulamak gerekiyor. Son gelişmeler genel olarak devrimci moral ortamı
derinleşme sürecinden kopuşup, İspanya tarzı bir gelişime yönelme olası lığına sahip olup olmadığıdır. İspanya ve
önemli
önce
bir tek taraf için tezahürat yapmak nere deyse imkansızdır.
ölçüde
etkileyeceği
için
III.
Dönem görevlerine sarılışımızı somut
Portekiz hem büyük halk hareketleri
olarak etkileyecektir. Üstelik son denge
veya devrimlerle kendi faşizm süreçler
kaymalarının yaşanmaya
henüz
somut
başlamamıştır.
etkileri
ine son verdiler
hem
de sosyalizm
Devletin
tehdidi nedeniyle batılı sermaye adeta
geliştireceği bazı adımlar, somut etkileri daha belirgin hale getirecektir. O
bu ülkelere aktı. Büyük bir koruma operasyonuna girişti. Türkiye için böyle
nedenle, dönem, üzerimizde moral bir erozyon yaratabilir. Ancak bunun III.
bir şans yoktur. Bu nedenle III. Dönem ’in gerilim alanları var olmaya devam
D önem ’le tespitleri
edecektir.
ile doğrudan
bir
bağı olmaktan çok, dönemin görevlerine sarılışta bir etki yaratması olasıdır. * III. Dönem tespitlerinin omurgası
* III. Dönem stratejik tespitlerimizin “ devrime yaklaşım” basamakları ise son gelişmelerden doğrudan etkilenmekte-
--------------------------------------------- 33 —
— y ol---------------------------------------------dir.
Büyük olasılıkla yakın gelecekte
artık Kürdistan'da bir gerilla hareketi olmayacaktır. Türkiye Devrim i’nin itti fak gücü Kürt Ulusal Hareketi bugünkü tespitleri ile bu zeminden kopuşmaktadır. Ancak stratejik bir öngörü olarak ulusal sorunun esas olarak çözümlen memiş olması böyle bir ittifak potan siyelini ayakta tutmaktadır. Fakat bu itti fak gücünün bugün somut karşılığı belli bir belirsizlik içindedir. Yeniden ulusal bir kimlikle mi, yoksa sosyal kurtuluş yanını da öne çıkartan bir biçimde mi mücadele alanında yerini alacaktır, bunu bugünden açıkça söyleyebilmek müm kün değildir. Zaten ittifakların somut biçimlerini hiçbir strateji baştan öngöremez. Ulusal Mücadele’nin silahlı varlığı tespitlerimize onu dahil etmeyi kaçınıl maz kılmıştı. Bugün stratejimizin Ulusal H areket’le ittifak biçimleri ve imkanı belli bir belirsizliğe uğramıştır. Yakın dönem gelişmesi bu konuda bazı ışıklar yakabilir. Bu gerçeklik Hareketimiz’in devrime yaklaşımının ilk basamağına yüklenmede her hangi bir tereddüt yaratamaz. Tam tersine bu konuda adımlar atıldıkça itti fak güçlerimizin şekillenmesine de belli bir hız verebiliriz. Türkiye'deki sürecin, sık kullandığımız deyimle, İspanya tarzı bir yola girmemesi halinde III. Dönem görevleri tüm durmaktadır.
__ 34
kapsamıyla önümüzde
Mehmet Yılmazer
"YENİDEN YAPILANMA" CUMHURİYET TARİHİNDE YENİ BİR DÖNÜM NOKTASI G İR İŞ
dünyaya yeni bir şekil verm e mücadelesindedir. Ve tarih sanki tekrar ediyor.
Yeni bir yüzyıla giriyoruz. Kapanan
Yeni
bir
yüzyılın
başında
bu
kez
yüzyılın başlarında emperyalist devlet
Cum huriyet’in alın yazısı yeniden çizili
ler, o günkü deyimiyle “ Düvel-i Muaz zama” tarafından Osmanlı İmparatorluğu’nun alınyazısı çiziliyordu. Dünya ilk
yor. Şimdilik ortada kanlı bir paylaşım savaşı yok. Ancak yine çeşitli eksenler
büyük emperyalist savaşın eşiğindeydi.
var. Türkiye ABD-İsrail eksenine otur makla “ rahata” kavuşmadı. Tam tersine
doğrul
öyle bir bölgede bulunuyor ve öyle bir
tusunda dünyaya yeni bir şekil verecek
tarihsel dönemden geçiliyor ki, kolay
Emperyalizm
kendi
çıkarları
ti. 20. yüzyılın ilk çeyreğinde, kendinden
kolay rahat yüzü görmeyecektir. Dünya
önceki tarihsel süreçle büyük ve keskin bir kopuş yaşanmıştır. I. Emperyalist
emperyalist merkezler tarafından yeni
Savaş, önceki döneme damgasını vuran büyük im paratorlukların çokuşunu
bölgesel savaşlar seviyesinde kalmak tadır. Üstelik bu paylaşım, eğer söyle
den
paylaşılırken
bu paylaşım
henüz
bir
nenlere inanacak olursak, hiç de kanlı
dönem Avrupası’na hükmetmiş Avus-
bir yüze sahip değildir. Yeniden pay
getirdi.
Alman
turya-Macaristan
İmparatorluğu, İmparatorluğu,
Batı’-
laşımın
parolası
“ İnsan
nın sürekli korkulu rüyası olmuş Rus
demokrasi” dir.
Çarlığı ve Avrupa dengelerinde bir dönem tartışılmaz söz sahibi Osmanlı
olmasa bu güzel mümkün değil.
İmparatorluğu I. Dünya Savaşı ile tarih olmuştur.
O
dönemin
dengelerinde
rüyaya
Egemenler sevinçli. kâbesine
dokuyan
Osmanlı İmparatorluğu parçalanmaktan kurtulamamıştır. Bu dansı en iyi ve en ince şekilde otuz yıl Abdülhamit sürdür müştür. Ancak manevra alanı daraldıkça “ ta r a f’ olmak Sultan’ı” tasfiye
kaçınılmazdı. “ Kızıl eden İttihat-Terakki
inanmamak
Avrupa Birliği’ne (A B ) adaylık sanki
arasında
mekik
ve
bilinci
II. Meşrutiyet şenlikleri gibi kutlandı.
Berlin-Viyana ve Londra-Paris eksenleri yıllarca
hakları
İnsanlığın tarih
kabul
N ihayet A vrupa
edilme olasılığı arttı.
Halklarımız da sevinçli, eninde sonunda bu topraklara A vrup a sayesinde “ demokrasi” gelecektir! Bu nedenle çoktandır temposu söylentileri
yeniden
düşen
“ değişim”
ortalığı
kapladı.
Bilindiği gibi “ değişim” ya da “ devletin
kendi ölümünü hazırlayan Berlin-Viyana
yeniden
eksenine
başlayan dönemden sonra sık sık gün
kilitlenince
imparatorluğun
sonu gelmiş oldu. 2 1. yüzyıla girerken
yapılanması”
kavramı
Özal’la
deme geldi. Bu herkesin kendine göre emperyalizm
yorumladığı tılsımlı sözcük pratikte bir
35
— yol karşılık bulmadı. Daha doğrusu Türk
gösterdi.
Devletin
devlet ve toplum yapısı Eylül sonrası,
gelenekçi
kurumlan
özellikle Kürt Ulusal Mücadelesi gün
ayak uyduramamakla
deme girdikten sonra oldukça değişti.
karşı
D evlet çeteleşti. Ekonomi rantiyeleşti.
Körfez Savaşı’nın ilk sonuçları devlette
Toplumda belirgin bir çürüme yaşandı.
belli bir paniğe yol açtı. Daha da kötüsü
D evlet
eliyle
nedeniyle
azdırılan
halklar arasındaki
şovenizm
K ü rt
ağır
ve
kalmadı;
mekanizmalar işlemeye
Sorunu’ndaki
hantal
bu hızlı çıkışlara
bu
derhal başladı.
“ pervasızlık”
duvarlar
derin devletin çileden çıkmasına yetti.
yükseldi. Herhalde sözü edilen değişim bu değildi.
savaş” oldu. 95 yılı topyekün savaşın
Eylül sonrası gerçek değişimin ilk mimarı Özal’dır. Onun ekonomi alanın da yaptığı değişimler cumhuriyetin bir
sonuçlarının açıkça ortaya çıktığı bir yıldır. Devletin bütün hışmına rağmen K ü rt Hareketi yenilmemiş, tersine
Gelişmelere devletin cevabı “ topyekün
dönemini noktaladı. Ancak değişim rüz
yaygınlaşmaya ve
garları
uluslararası arenaya
tırmanamadığı
taşınmaya başlamıştır. Ö te yandan, ege
ölçüde burjuva siyaseti tıkandı, yozlaştı
men merkez sağ siyasi ekseni erimeye
ve denizin bittiği noktaya gelip dayandı.
başlamış, Siyasal İslam, Cum huriyet tari
Eylül sonrasının değişim söylentileri tari hine bir göz atarsak 1995 yılı beklenti ve söylentilerin en yüksek noktasıdır. Kürt
hindeki en yüksek noktasına tırman mıştır. “ Topyekün savaşın” amaçlarına yeterince ulaşamaması, o güne kadar
Sorunu’ndan II. C um huriyet tartış malarına kadar uzanan yelpazede Cem
yürünen yolda bir değişim yapılması gereğini ortaya çıkarmıştır. Bu ortamda
Boyner’in başını çektiği bir Demokrasi
Cem
siyasal
alana
B o yn erler
boy
göstermiş;
Hareketi ortaya çıkmıştı. Genç finans
“ değişim” şarkıları söylenmeye başlan
kapital sözcüsü oldukça radikal bir söylemle bu dönemde özel bir yer edin di. Ancak yıldız kayması gibi bu parıltılı değişim tartışmaları derin devletin kara
mış; Sabancı bile bir Kürt raporu hazır lamaya kalkmış, ancak Türkeş tarafından “ Sakıp ağa, sen politikayı kahvehane gırgırı mı sanıyorsun?” biçiminde azarla
gökyüzünde kaybolup gitti.
nınca köşesine çekilivermiştir.
95’li yılların özelliği neydi? Özal, Eylül
Bu
değişim
rüzgarının
en önemli
ölçüde
pratik sonucu Siyasal İslam’ın iktidarın
damgasını vurmuştur. Ancak bu daha
büyük ortağı olmasıdır. Çiller-Erbakan
çok ekonomi alanında sınırlı kaldı. Siyasette liberalleşme denemeleri ise onu şüpheli bir ölüme sürükledi. Siyasi
İkilisi 95’lerdeki değişim rüzgarının pratik meyvası oldu. N eye niyet neye kısmet! Derin devlet değişimin böyle-
alanda iki büyük atağını dış politikayı
sine
sonrası
döneme
önemli
fazla
katlanamazdı.
Kaçınılmaz
eski dengeci ve aşırı ihtiyatlı durgun
sonuç 1997 yılı 28 Şubatı’nda bir “ balans
luğundan çıkarması ve Kürt Sorunu’nda
ayarı ile” çıkıp geldi. Türk iç siyasetinin
“ federasyonu
çıkışıyla
eksenleri “ istenmeyen” noktalara kay
yaptı. Öcalan’a el altından mesaj yol larken, G üney’deki Kürt liderleri ile doğrudan görüşmeler yapma cesaretini
dığı için yapılan bu “ balans ayarı” sonu
__ 36
tartışabiliriz”
cunda 98 seçimlerinden bu kez bambaş ka bir “ değişim” tablosu ortaya çıktı.
_______________ yeniden yapılanma___ Siyasal
İslam
küçülürken
(sağlı-sollu)
Şubat balans ayarı geldi. Şimdi dünden
milliyetçi-şovenizm çağın gidişiyle alay
iki önemli farklılık vardır.
edercesine
önemlisi
Türkiye’yi
iki binli yıllara
P K K ’nin
İlk ve
girdiği
en
stratejik
taşımak için öne çıktı. Türk iç siyasetinin
dönüştür. Diğeri A B aday üyeliğidir. Bu
parodilerinden
şartlarda
Bugüne
biri
daha
kadar “ değişim”
yaşanıyor. rüzgarlarına
neler
yeni
değişim
çıkabileceğinin
ilk
anaforundan önemli
ip
kaşlarını çatarak tepki gösteren şove
uçlarını Demirel verdi. Şükrü Elekdağ ile
nizm iktidardadır ve yeniden kabaran
yaptığı röportajda bırakalım K ürt halkı
değişim dalgasına yön vermek gibi bir görevle yükümlüdür. A B ’ye aday üyeliğin kabulü bu şovenizm kahraman
na belli siyasal hakların tanınmasını, Kürtçe televizyona bile karşı çıkan Demirel, A G İT belgelerine dayanarak
larına kısmet oldu. Bu çelişkiyi yaratan
“ azınlıklara mensup kişilerin haklarının
15 yıllık savaş boyunca yürütülen derin
grup
hakları
değil,
bireysel
haklar
devlet politikalarıdır. Derin devlet Kürt
olduğunu” ileri sürerek “ kolektif hak ve
sorununda ve Siyasal İslam konusunda
grup hakkı” nın bulunmadığını
ipi sonuna kadar gerdi. Sonuç, şove
maya çalışıyor. Bu gerekçelere daya narak Demirel, “ Türkçe dışında bir
nizmin iktidar olmasıydı. Ancak bu aynı zamanda yürütülen politikaların belli
kanıtla
dilde eğitim, T V ve radyo yayını yapıl ması isabetli olmaz” diyor.1 Ertesi günkü
anlamda sonuna gelindiğini de gösteri yordu. Bundan ötesi yoktu. Daha
yazısında Şükrü Elekdağ ise Kürtçe T V
doğrusu ötesi açık askeri diktatörlüktü.
yayınının
Ancak mevcut dünya dengelerinde, ayrı
savunuyor. Biri devletin başı, diğeri yıl
ca iç politika dengeleri açısından bu adım kolayca atılamazdı.
ların kıdemli eski Washington büyükel çisi! Aynı çelişki İsmail Cem ile Ecevit’in açıklamaları arasında da vardır. Dem ek ki bu konularda henüz devletin “ kafası
Dem irel’in geçenlerde açıkladığı gibi daha “ 28 Şubat süreci bitmemiştir” .
bir
hak olarak tanınmasını
Kürt Hareketi’nin stratejik değişikliğine
karışıktır” . Değişim rüzgarını nükteli dili
A B adaylığı eklenince ortalığı yeniden
ile en iyi Um ur Talu açıklamıştır. “ 12
değişim rüzgarları kapladı. Bir yanda,
Eylül sabahı şöyle bir formül ortaya
iktidarda 15 yıllık savaşın yarattığı şove
çıktı: Piyasanın serbest olması için halkın
nizm, derin devletin politikayı 28 Şubat ile kuşatması; öte yanda ise yeniden değişim rüzgarları... Bu garip bilmece nasıl çözülecek?
tutuklu olması gerekir.” Yılların serbest
D eğişim d e n in ce is te r istem ez Kürt
Sorunu'nda atılacak adımlar öne çık
piyasa deneyinin ardından yaygın bir rantiyeleşme ve çeteleşme ortaya çıkın ca bu kez IMF reçetesi doğrultusunda: “ Serbest piyasanın istikrarı için halk tutuklu, piyasa gözaltında” .2 “ Gözaltıla-
maktadır. P K K ’nin stratejik dönüşüne
rın” çoğaldığı bir ortamda değişim nasıl
devlet nasıl bir cevap verecektir? Özal’la başlayan değişim rüzgarı 92 topyekün savaşı ile kesildi. 95’lerde kabaran değişim rüzgarının pratik sonucu
ve hangi yönde gerçekleşecek? Bunun için A B ’nin pompaladığı yersiz umutlarla coşmadan önce bu topraklardaki “ değişim tarihine” göz atmalıyız.
Erbakan-Çiller İkilisi olunca, ardından 28
37 —
— yol
O S M A N LI7 D A N G Ü N Ü M Ü ZE D EĞ İŞİM İN K IS A A N A L İZ İ VE D EĞ İŞM EYEN A LIN Y A Z IS I
mesi onun fetih sınırlarına gelip dayan ması ile başlar. A rtık Osmanlı savaş tarzıyla fethedilecek toprakların sınırına gelinmiştir. Üstelik Avrupa’da çoktandır
Günümüzde
sanki yüzyılların
alın
yazısı bir kez daha hükmünü sürdürü yor. Kendi iç dinamiği ile değişemeyen Türkiye bir kez daha Batı’dan demokrasi için ivme alacaktır. 19. yüzyılın ortaların dan beri önce Osmanlı’yı, sonra Cumhuriyet’i “ özgürlüğe” zorlayan Batı hala bu hedefine varamamış görünüyor. Soru hemen ardından geliyor. Batı neden sö mürü düzenini ihraç ettiği kolaylıkta “ demokratik düzenini” kendi dışındaki ülkelere bir türlü ihraç edememiştir? Sözlere inanacak olsak bu sürecin çok
burjuva devrimleri yaşanmakta, İngilte re’den doğan kapitalizm Avrupa kıtasına yayılmaktadır. Bu koşullarda 18. yüzyılın başlarından
itibaren
Saray
kendini
değiştirme yoluna çıkar. Özellikle Fransız Burjuva Devrimi, düşünce ve pratiği ile Osmanlı’yı etkilemiştir.
Bu
sancılı yolculuk Osmanlı İmparatorluğu’nun
parçalanıp yok olmasına kadar
devam eder. Osmanlı’daki değişim başlıca iki aşa maya ayrılabilir. Kabaca 18. yüzyılın başlarından Tanzimat Fermanı’na, yani
tan tamamlanması gerekiyordu. “ Düvel-
19. yüzyılın ilk çeyreğine kadar gelen
i Muazzama” nın gücü
dönem daha çok OsmanlI’nın kendi iç
mü yetersizdi,
yoksa bu toprakların iç dinamiği umut kırıcı ölçüde k ısır ve kör müdür? Tarihi unutup, bugün kopartılan şamataya ba karak “ sonunda olacak” diyebilir miyiz? Osmanlı
klasik
batı
feodalizmini
dinamikleri
ile
değişim
sancılarının
yaşandığı dönem olarak görülebilir. Sonrası Batı’nm dayatmalarının kesin ağırlık kazandığı dönemdir. 18. yüzyılın başlarından Tanzim at’a kadar gelen
andıran bir yola doğru yeni yeni adımlar
dönemde
Saray
yukarıdan
atmaya başladığı sıralarda, Batı, kapita
değiştirmeye,
lizmin emperyalizm aşamasına tırman
laşma’ya çalışıyordu. Ancak bir başka
mış, dünyayı paylaşma savaşları ve plan ları yapmaktaydı. Kapitalizm bir kez
güç de Saray’ın mutlak yetkilerini sınır landırmaya soyunuyordu.
bildik deyimi
kendini ile Batıiı-
gelişmeye
Saray’ın mutlak egemenliği Osmanlı-
başlayınca dünyanın öbür geri parça
lık’ın kendi iç gelişimi ile 19. yüzyıl başın
dünyanın
bir
köşesinde
larındaki gelişim artık onun müdaha
da ilk kez pazarlık konusu olmuş ve
lelerinden uzak duramazdı. Devrimlerin
ortaya bir “ Sened-i İttifak”
ve değişimlerin iç ve dış dinamikleri
1808 tarihli Sened-i İttifak Saray’ın yet
özellikle kapitalizm sonrası fazlasıyla içiçe girdiler. Kapitalizm ticaret yolları
bizdeki orijinal adı ile Ayanlarla paylaş
ile O sm anlılık’ın içlerine girdikçe beraberinde kaçınılmaz değişimleri de
ması anlamına geliyordu. Seksen yılı aşkın süren, Anadolu’yu kasıp kavuran
kisini
artık
palazlanan
çıkmıştır.
derebeyleri,
getirdi. “ Serbest ticaret” kendine göre
Celali İsyanları’mn sonucunda 17. yüzyıl
“ özgürlük”
Oysa
dan itibaren Saray’a karşı beyler güçleri
egemen
ni artırmışlardır. Bizdeki en büyük ve en
O sm anlılık’ta
gerektiriyordu. hala
mutlak
Sultan’dı. OsmanlI’nın Batı’dan etkilen
_
38
yaygın
köylü isyanları sonunda dere-
_______________ yeniden yapılanma___ güçlendirmiştir.
19. yüzyılın ilk çeyreğinden sonra
Ayanlar’la Saray arasındaki pazarlıklar
beyliğin
OsmanlI’daki her değişim artık onun
sonucu
tem ellerini bir
“ M eşveret”
meclisinin
toplanmasına karar verilmişse
de,
II.
Mahmut bu girişimleri bir müddet sonra tasfiye
etmiş,
Sened-i
kendi iç gelişiminden çok dünya den geleri tarafından yapılan
dayatmaların
damgasını taşır. Bir yanda altıyüz yıllık
İttifak kağıtta
İmparatorluk’un kurum ve gelenekleri,
kalmıştır. Miri toprak düzenine dayanan
öte yanda gittikçe gürbüzleşen modern
Saray’ın mutlak egemenliği, Sened-i İtti
dünyanın üretim gücü, siyasal-ideolojik
fak boşa düşse de, artık tarihsel olarak
etki ve
aşınma ve
Osmanlı artık yeni bir tarihsel yolculuğa
aşılma
sürecine
girmişti.
baskıları arasında
preslenen
Osmanlılık’ın en büyük köylü isyanları
çıkıyordu. Hikaye biliniyor. Biz günümüz
olan
gelişmelerini de dikkate alarak bu döne
Celali
İsyanları,
miri
toprak
düzeninin bozulması sonucunda Saray’a
min daha çok düşünce ve siyasal man
yeterince gelir akmayınca, yeni düzen leme için elinden toprakları alınan irili
tığını irdelemeye çalışacağız. Ç o k geri lerde kalsa da bu mantığın hala yakamızı
ufaklı beylerin öncülük ettiği, köylülüğün
bırakmadığı bir gerçekliktir.
ise bu kanlı cümbüşte “ piyade” olmak tan öteye gidemediği, bütün enerjisi ve umutlarını tükettiği bir isyanlar döne midir. Sonunda, Saray’a karşı derebeylerini güçlendirmiş, Saray’ın topraktaki mutlak mülkiyet hakkını önemli ölçüde aşındırmıştır. Ancak bu isyanlar İngilte re’de aristokrat düzeni iyice yıpratan ne Güller Savaşı’na( 1455-85) ne de 1640’lardaki
Parlamento ve Kral arasındaki,
Kral’ın yenilgisiyle sonuçlanacak savaşa benzer. Bizde isyanlar eninde sonunda merkezi iktidarın bir başka biçimde yeniden yaratılması sonucundan öteye gidememiştir. Celali İsyanları sonrası dönem, toprakta artık Saray’ın mutlak egemenliğinin
kırılmaya
başladığı
bir
Saray’ın yetkilerini belli bir ölçüde sınırlayan ve “ gayri müslim azınlıklara” imtiyazlar
tanıyan
1839
Tanzimat
Fermanı’mn ilanından sonraki süreç dur gun Osmanlı toplum yapısında fırtınalı bir gidişin yollarını açmış oluyordu. Avrupa
hemen
hemen
bir yüzyıldır
devrimlerle ve işçi ayaklanmaları ile bir likte yaşıyordu. Osmanlı “ modernleş me” yoluna çıkarken, Avrupa’da olanlar dan nasıl bir ders çıkartmıştı? Tanzimat’ın uygulayıcılarından
Fuat
Paşa bu mantığı oldukça veciz bir şekilde sergilemektedir: “ Bir devlette iki kuvvet olur. Biri yukarıdan, biri aşağıdan gelir. Bizim
m em lekette
yukarıdan
gelen
İttifak
kuvvet cümlemizi eziyor. Aşağıdan ise
boşa düşse de, 1839 Tanzimat Fermanı’-
bir kuvvet hasıl etmeye imkan yoktur. Bu n u n için pabuççu mustası gibi yandan
dönemdir.
1808’deki
Sened-i
ndan sonra gelen 1858 Arazi Kanunnamesi’nin habercisidir. Bu kanun ile miri topraklar Ayanlar lehine özel mülke dönüştürülmüştür. Ayanlar
arasındaki
kaldırılmış,
merkezi
Böylece gerilim
Saray ve ortadan
iktidar yeni
zeminde yeniden yükselmiştir.
bir
bir
kuvvet
kullanmaya
muhtacız.
O
kuvvetler de sefaretlerdir.” 3 Türkiye’de “ demokrasi”
için şimdi
bu “ pabuççu mustası” Avrupa Birliği’dir. Önceki muştalar fazla işe yaramasa da, bugün bu “ yandan tesir” yine toplumda
39 —
— yol belli beklentiler yaratmıştır. Bugünlerin
nan derebeyleşmeye yüz tutmuş eski
irdelenmesine
dirlikçiler
kaldığımız
gelmeden,
yerden
hikayemize
devam
edelim.
Köylü
tarafından
uzun
yıllar
güdülmüştür.
süren
bu
kanlı
“ Aşağıdan bir kuvvet” gelmemesinden
hesaplaşmada bir taraf değil, daha çok
yakınan
figürdür.
bu
Osmanlı
paşası
elbette
Bu
isyanların
sonucunda
Avrupa tarihini değilse bile Osmanlı ta
Anadolu’da derebeyleşm e
rihini iyi biliyordu. Osmanlı eliti gerçek
köylülerin bir bölümü ise bu kanlı cüm
ten aşağıdan bir kuvveti özlemiş, istemiş
büşten kaçmak için ilk dağ köylerini kur
midir? Şimdi Ortadoğu denilen toprak larda insanlık antik medeniyetler döne
mak zorunda kalmıştır. Osm anlI’da köylü isyanlarının yolunu kesen Celali
minde sınıfları tanımadan
hızlanmış,
devleti ve
İsyanları’mn sonuçları ve bu isyanların
onun silahlı gücünü tanımıştır. Sınıflar
yarattığı bilinçtir. Saray’dan en küçük
devletin kabuğu içinde, kozasını yırtıp
taviz koparan eski tımar sahibi “ şefler”
uçamayan bir ipek böceği gibi çırpınıp,
isyanı hemen satmışlardır. “ Celali İsyan
yozlaşmıştır. Bu Osmanlı için de geçer-
ları, köylü açısından, dirlik düzeninin az
lidir. Hatta Cum huriyet de aynı alın yazısını paylaşmıştır. Bu alın yazısının kırılmaya yüz tuttuğu yıllar 1950’ler son
çok özgür köylülüğünden kesim düzenindeki derebey seriliğine itilişe karşı bir direniş çığlığıydı. Tımarını yitir miş dirlikçi açısından, derebeylikten pay
rasıdır. Özellikle 60’lı yıllar ve sonrası bu yüklü tarihi mirastan kopuşma çır
almak için bir umuttu. Bu nedenle, köylü
pınışları ile yüklü yaşanmıştır.
sık sık şeflerinin ihanetine uğramıştır. toplum
İhanet, zulüm, açlığa itilme sonucunda
yapısının mekanizmalarına göre işledi.
yüzyıla yakın bir kavganın ardından ise
Ö nce “ siviller şikayet eder; sonra din adamları bu şikayete haklılık sağlar; en sonunda askerler rejimi değiştirmek için
dirlikçi gelenekli köylü, derebeyliğin kul luğuna zorla alıştırılmış; derebeyliğin oturaklaşmasıyla köylü hareketleri de
gereken gücü sunar.” 4 Osmanlı “ durak
durulmuştur.” 5
O sm anlı’da
isyanlar
o
lamaya” başladıktan sonra böyle isyanlar
Payitahttaki
Y eniçeri
İsyanları’nın
artmıştır. Bunların kırlarda en ünlü ve
hikayesi
I600’!ü yıllara
uzun yıllar süreni Celali İsyanları, payi
Ancak
yeniçeriliğin
tahtta ise sık sık patlak veren Yeniçeri İsyanları’dır. Paşa bunları aşağıdan bir kuvvet olarak algılamıyor. Haksız da
OsmanlI’nın fetih sınırlarına dayanması ile, 18. yüzyılda derinleşmeye başlar. Hele 19. yüzyılda yeniçeri artık savaşan bir güçten çok esnaflaşmıştır. Akçe ne
sayılmaz.
Çünkü
Batı’daki
sonuçları
doğurmamışlardır. Neden?
kadar gider. “ bozulması”
zaman zayıflaşa yeniçeri içinde hoşnut ve
suzluk başlamıştır. Osmanlı’da enflas
toplumsal düzeninin filizlenmesinden hız
yona (Züyuf Akçe’ye) iki tür tepki gelir.
alan isyanlar değil, daha çok eski düzenin bozulmasına, yozlaşmasına karşı tepkilerdir. Celali İsyanları miri toprak
yangınları ve yangınlarla gelen yağmalar.
düzenindeki Saray aleyhine bozulmaları
“ ayak takımının serkeşliği” değil, aynı
düzeltmek için ellerinden toprakları alı
zamanda İstanbul esnafının, Saray’ın soy-
Bu
__ 40
isyanlar
yeni
bir
üretim
Yeniçeri
İsyanları
ve
Dolayısı ile Yeniçeri
ünlü
İstanbul
İsyanları sadece
________________ yeniden yapılanma___ gunlarına
karşı
tepkisidir.
Bu
nabız
yandan, Osmanlı, ticaret yollarını açıp
atışları 1826’ya kadar sürdü. Yeniçerili
fethettikçe kendi içinde tefeci-bezirgan
ğin tarihten silinmesine Vaka-ı Hayriye
sermayeyi büyüttü. Kapitülasyonlar’dan
denildi.
Ne
olduğunu
sonra ise bu ticaret yollarında Batı kapi
Nam ık
Kemal
1868 tarihli
talizminin malları dolaşır oldu. Liman
kadar “ hayırlı” 14 Eylül
H ürriyet Gazetesindeki şöyle
dile
Hayriye’den
getirir: beri
bir yazısında
“ İnsanları
feryaddan
Vaka-ı
alıkoyan,
kentlerinde yuvalanan
Levantenler ve
Anadolu içlerine uzanan ticaret yolları yla
ekonomiyi
elinde
tutan,
ancak
çürüyen Çünkü
Osmanlı toplum düzeninde kul taifesinin de altında tutulan Hıristiyan azınlık,
yeniçeriler devlet adamlarının baskısına
ekonomik konumuyla sosyal konumu
Haliç’te binlerce yeniçerinin cesetlerinin görüntüsüydü. karşı bir güç oluşturuyordu.” 6
uyuşmayan
Tanzimatçı Fuat Paşa’nın dediği gibi
diğer
önemli
sınıftı.
Tanzimat’tan başlayan reformların esas
“ aşağıdan gelen bir kuvvet” Osmanlida
konusu
hiç yok değildi.
elinde tutan bu Hıristiyan azınlıktı, ya da tefeci-tüccar sınıfıydı. Saray, iç denge lerde Ayanlar’a imtiyazlarını kaptırma
Elbette
bu kuvvetle
Batı’daki aşağıdan kuvvetin karakteri çok farklıydı. Batı’da kapitalizm
önemli
bir
ekonom ik
gücü
köylülüğü veya işçi sınıfını derebeyliğe
mak; öte yandan, Hıristiyan azınlığa Düvel-i Muazzama’nın zoruyla verilecek
karşı harekete geçirebilmiştir. Ancak özellikle işçiler silahlarını burjuvaziye
tutmak için ip cambazlığı yapıyordu.
geliştikçe
burjuvazi
karşı yöneltm eye
zaman
imtiyazları
mümkün
olduğunca sınırlı
andan
Dış dengelerde ise, bir yanda Berlin-
itibaren Batı’da da yeni ve eski egemen ler sarmaş dolaş olmadan edememişler, devrim ler ardından restorasyon dal
Viyana ekseni öbür yanda Londra -Paris ekseninin dayatmaları arasında kıvranı yordu. Rusya ve Avusturya-Macaristan
gaları gelip gitmiştir. Osmanlı Batılılaş mak için reformlara başladığında henüz
İmparatorluğu Akdeniz’e iniş yolunu kendilerine açmak için Osmanlılık üze
modern burjuvazi yok denecek kadar
rine
azdı.
Köylülük,
yorgun,
başladıkları
zaman
Celali
İstanbul
esnafı
İsyanlarından
ekseni
ise “ Haliçte
şirken,
yüzen yeniçeri cesetlerine” baktıkça “ aşağıdan bir kuvvet” olmayı göze alamıyordu. Osmanlı Babil Kulesi’nin en üstünde Saray
duruyordu.
baskı
Saray’ın dayandığı
kuruyordu.
ise Hint yolu Rusya’nın
Londra-Paris üzerinde
Akdeniz’e
çeki inme
çabalarının yolunu kesmeye uğraşıyor lardı. İngilizler’in “ desteği” ile Osmanlı Kırım ’da Rusya ile savaşa girince, o güne kadar belli ölçülerde yürütülebilen denge
politikaları
tükenmiş,
Kırım
toprak sistemi ise yıllardır aşınmaktaydı.
Savaşı’ndan sonra Osmanlı
Altından toprak kayan bina gibi Saray
büyük dış borçlanmalarına girmiştir. Bu
gittikçe dışında
çember bir kez dönmeye
konum kaybediyordu. Saray başlıca iki sınıf vardı. Ayanlar
Sarayı ilk başlayınca
(Osmanlı derebeyleri) toprakta özel mülkiyet hakkını elde ettikçe, Saray’la
hemen andından Osmanlı Bankası’yla Batı finans kapitali İmparatorluk eko nomisine kene gibi yapışmış oluyordu.
pazarlık güçlerini de artırıyorlardı. Ö te
OsmanlI’da Tanzimat’la Batı rotasına ----------------------------- 41 —
— yol Abdülham it
iyice oturan reform dalgası, I. Meşruti yetin ilanı ve 1876 Anayasası ile
tepe
Dönem i
kendinden
önceki Tanzimat Dönem i’ne hem bir
meclisi
tepki, öte yandan kaçınılmaz bir biçimde
Mart I877’de açılır. Mebuslar kendileri
yürüyen gelişmelere ayak uydurma yıl
noktasına çıkar. ni gerçekten
İlk Osmanlı
bir
mecliste
zannedip
ları olmuştur. Tanzimat’ın ünlü sadra
Saray’ı biraz eleştirmeye kalktıklarında,
zamlarından Ali
Meclis
günlerinde OsmanlI’nın açmazını acı acı
Başkanı
A hm et
Vefik
Paşa
Paşa daha Tanzimat
tarafından “ sus eşşek” azarlamaları ile
dile
uslu çocuklar gibi sıralarına dönmek
Tanzimat uygulamalarını yaparken bir
zorunda
politik
yandan şöyle diyordu: “ Zaman kazan
“ özgürlük” bir yıldan az sürmüş, Şubat
mak zorundayız... İngiltere’den daha lib
I878’de meclis uzun bir tatile girmiştir. Otuz yıl süren Abdülhamit Dönemi,
eral olmamız isteniyor. Bunları kabul etmek, Türkiye’yi parçalamak demektir.
aslında
Tereddüt gösterince, suiniyet sahibi
kalmışlardır. V e
bir
restorasyon
bu
dönemidir.
getiriyordu.
Paşa
bir
yandan
1800’lü yılların başlarından beri yüksel
siniz, diyorlar;
erek gelen reform
dalgalarının Yıldız
yoruz, hepsi o kadar.” 8 Abdülhamit bu
intihar etmek istemi
Sarayı’nm duvarlarına çarpıp durulduğu
“ intiharı” kendi yöntemleri ile durdur maya çalışmış, ancak bundan kendisi de
yıllardır. Abdülhamit tahta çıktığında, karşısın da Abdülaziz’i tahttan indiren “ ittifakı” buldu. “ I) Hürriyetçi fikirleri yayan Yeni Osmanlılar, 2) Bab-ı Ali erkanından bir
fazla umutlu olmamıştır. Tarım ve sanayi alanında yaptığı bazı düzenlemeler Osmanlı ekonomisini Batının ne etkisin den ne de iştahlı paylaşma planlarından
grup, 3) Askeri kuvvetlerden oluşan bir
kurtaramamıştır. Bugüne kadar yaşayan
grup, 4) Din adamlarından oluşan bir
Ziraat
grup.
İmparator-
kurulmuş, tarımda bazı önemli gelişme
luğu’nda seyfiye, kalemiye, ilmiye gibi
lere de yol açmıştır. Ancak kapitülasy onlar, 1830’lardan beri OsmanlI’yı bo ğazlayan borçlar çemberi artık bir kez dönmeye başlamıştır.
Bu
ittifak Osmanlı
ana meslek gruplarının bir ittifakından başka bir şey değildi.” 7 Abdülhamit’in restorasyon çabaları elbetteki Osmanlı düzenini eski kanallarına yeniden döndüremedi.
Saray
zayıfladıkça
İm paratorluk tehlikeye girdikçe
ve öne
çıkan “ Devlet Sınıflarından sivrilen kişi leri Abdülhamit binbir entrika ile satın almış ve etkisizleştirmiştir. Kendinden önceki Batılılaşma dalgasına başlıca iki
Bankası, Abdülhamit devrinde
Abdülhamit’in restorasyon
dönemi
aynı zamanda yeni düşünce akımlarının ve
hatta Saray’a karşı
pratik davra
nışların en yoğunlaştığı yıllar olmuştur. Koyu “ istibdat yılları” genellikle olduğu gibi, edebiyat alanında da gelişmelere kapı a çm ıştır. B ir yandan O sm a n lı içinde
Siyaseti sıkı
gelişen “ hürriyet” düşünceleri, öte yan
polis takibine almış, kurduğu gizli polis
dan Batı’nın liberalleşme baskıları ara
ağı siyaseti tümüyle yeraltına itmiştir.
sında, Yıldız Sarayı’nın egemenliği ner
Ö te yandan, Batılı fikirlere karşı İslami
eye kadar sürebilirdi? Sonunda adeta ka
akımları öne çıkartmış, aydınların halka iniş yollarını tıkamıştır.
çınılmaz son, II. Meşrutiyet ile gelmiştir.
yönden
__ 42
cevap vermiştir.
Türk siyasal yaşamında bugünlere kadar
________________yeniden yapılanma.__ gelen pek çok siyasi akımın doğup şekil
riyet tarihinde de çekişmeleri ve çatış
lendiği yıllar II. Meşrutiyet yıllarıdır. Bu
maları ile siyasal yaşama silinmez damga
kısa “ hürriyet” günlerinin siyasal etkileri
larını vurmuştur.
hiç de kısa olmamış, kendinden sonraki uzun yıllara taşınmıştır.
1902 ilk Jön Türk Kongresi’nde kopuşan
bu
çizgilerin
ittifak
ettikleri
Türk burjuvazisinin ilk az çok derli
hemen tek nokta ise “ Osmanlı İmpara-
toplu siyasal akımı “Jön Türkler” uzun
torluğu’nun bütünlüğünün ve bölüne-
ve sancılı düşünce döneminden sonra
mezliğinin
I900’lü
yılların
artık
Avrupa devrimler tarihinde de genellik
davranışa
geçmeye
hazırlanıyorlardı.
le böyle siyasal kutuplaşmalar yaşan
başlarında
sürdürülm esi”
olmuştur.
Otuz yılı aşkın süren düşünce kuluçkalanmasından sonra, Saray’a karşı ilk ciddi
onların
gizli örgütlenme 1889’da Askeri Tıbbiye
genellikle
öğrencilerinden
İtti hak
dönem sonra erimiş, geriye “ muhafaza
Terakki’ye giden yol artık açılmış olu
karlar” ve “ sosyal demokratlar” kalmış
yordu. Türk burjuvazisinin siyasal tari
tır. Muhafazakarlar siyasal ve ekonomik
çıkmıştır.
hinde Şubat !902’de Paris’te toplanan ilk Jön Türk Kongresi önemli bir yer tutar. Bu kongrede hala günlük siyasete damgasını vuran iki akım en belirgin bir şekilde ortaya çıkmıştır. Daha doğru söylersek Tanzimat yıllarında şekillenen ancak henüz Osmanlı geleneklerinin ağır etkisini
taşıyan
akımlar,
bir
ölçüde
olsun, Paris’in havasından olsa gerek, burjuva kavramlarla kendilerini ifadeye başlamışlardır. Kongre’de iki siyasal görüş şekillen miştir. İlki Ahmed Rıza’nın başını çektiği “ devletçi-merkeziyetçi” görüştür. İkinci si, Prens Sabahattin’in temsil ettiği libe
mıştır. Ancak Avrupa’da işçi hareketi ve siyasal
hareketi
liberal siyasal
güçlendikçe eğilimler bir
alanda hiç de adları gibi muhafazakar değillerdi. İşçi hareketine ve liberalizmin bazı zaaflarına karşı restorasyonlarla dengeler kurup burjuva devrimlerini en son noktalarına kadar vardırmışlardır. Osmanlı ve Cum huriyet tarihi bam başka akmıştır. Hiçbir zaman ne işçi hareketi hatta ne de liberalizm yeterin ce güçlenememiştir. O nedenle tarihi neredeyse “ devletçi-merkeziyetçi” eğili min çeşitli nüansları yazmıştır. Ancak öte yandan, devletçi ve liberal eğilimle rin çekişmesi de tarih sahnesinden hiç düşmemiştir.
ral çizgidir. İlk görüşten İttihak ve T e
Bu iki burjuva eğilimi yaratan neden
rakki doğmuştur. İkincisinden, “ Teşebbüs-ü Şahsi ve Adem-i M erkeziyet C em iyeti” doğmuştur. Ahm ed Rıza d e v le tç i- m e r k e z iy e tç i ve daha fazla
lere bakalım. İlk köklü neden, OsmanlI’ daki devlet yapısı ve geleneğidir. Saray’ın mutlak egemenliğini sağlayan sadece onun moral, dini gücü değildir. Bu güç
bağımsızlık çizgisinde dururken, Prens
yine İslamlıktan alınan, ancak maddi bir
Sabahattin,
temele oturan çok önemli bir gerçeğe
yabancıların
desteğinde
“ şahsi teşebbüsü” geliştirecek reform
dayanır. O da, Ortaçağ’da egemenliğin
ları savunmaktadır. Bu iki burjuva siyasal çizgi Osmanlılık’ın son yarım yüzyılında olduğu kadar neredeyse bütün Cumhu
ve gücün hemen hemen tek biçimi olan toprak toprak
mülkiyetidir. “ bütün
Osm anlılık’ta
müslümanların
ortak
--------------------------------------------- 43 —
— yol---------------------------------------------malıdır” . Saray’ın mutlak gücü buradan
Osmanlı liberalleri “ serbest ekonomi”
gelir. Toprağın sahibi olan Saray’ın gücü
hayalleri
sadece bununla da sınırlı değildir. Saray,
tekelci aşamasına gelip dayanmıştı. Batı
kurarken,
Batı’da kapitalizm
her türlü servete bir fermanla el koyma
kapitalizminin Osmanlı’ya girişi de bu
hakkına sahiptir. Ve Osmanlı padişahları
nedenle hiç de “ serbest” olmadı. Hep
bu haklarını oldukça sık kullanmışlardır.
tekel imtiyazları ile yürüdü. İlk, Osmanlı
Bir dönem “ Karunlar gibi zengin” olan
kumpanyası “ Şirket-i Hayriye” (Hayırlı
bir bey, bir anda eğer kellesini kurtara
Şirket)
bilmişse yoksulluğun
olmamıştır. Osmanlı’da her liberalleşme
b ild i.
içine yuvarlana
Tanzimatçı Ali
Paşa, vasiyet
namesinde Saray’a dil döker: “ Mülkiyete h ürriyet
veriniz.
Mülkiyet
belirlilik
ekonomi
için
hiç
de
hayırlı
çabası, sonunda Batılı tekellere davetiye çıkarılması anlamına gelmiştir. Osmanlı
devletçi geleneğinin
ağır
kazanınca, mülk sahibi, malını değer
gölgesi altında gelişen liberal düşünce
lendirmek için gereken parayı kolaylıkla
lerin hiçbir zaman anlamlı bir etkiye
bulabilecektir.” 9 Kapitalizm kurdu Osmanlı topraklarına girdikten ve
neden olamamasının altında elbette bir diğer önemli gerçeklik yatıyordu. Türk
“ değişim-reform”
burjuvazisi yok denecek ölçüde cılızdı. Avrupa’da derebeyliğe karşı “ özgürlük”
sonra
üç
I838’de
olay
sancıları çok
İngiiizler’le
başladıktan
önemlidir. yapılan
İlki,
Ticaret
bayrağını burjuvazi taşımıştı. Bu bayrağı
Anlaşması’dır. OsmanlI’nın cılız sanayini
yeterince yükseğe kaldıramadığı ölçüde,
silip süpürmüştür. İkincisi, Rusya ile gi rilen Kırım Savaşı’dır.(l 854-56) Bu savaş
proletarya ve köylülük bayrağı elinden
sonrası Saray, Batı’dan gelen “ istikraz” (borçlarla) tanışır. Osmanlı’ya Duyun-u
almaya kalktıkça burjuvazi kendini dere beylikle uzlaşma yaparken bulmuştur. Osmanlı topraklarında derebeyliğe karşı
U m um iye’yi getiren
döşenmeye
“ özgürlük”
1858 Arazi
gelişmiş ne bir burjuvazi ne de prole
başlanmıştır.
yol
Üçüncüsü,
bayrağı
açacak
ölçüde
Kanunnamesi’dir. Bu kanunla toprakta
tarya yoktu. Cılız burjuvazi için padişaha
özel mülkiyet hakkı sınırlı bir şekilde de
yakarmak ve
olsa tanınmıştır. Tanzimat ve Abdülhayıllarında özellikle
yabancı sefaretleri Saray’ın karşısına ağırlık olarak sürmek tek yol olarak
ekonom ik alanda liberal düşünceler Osmanlılık’ta filizlenmeye ve gelişmeye
görünüyordu. A ncak bu m anevralar Osmanlı sınırları içinde yaşayan halklar
başlamıştır. Batı’da kapitalizmin gelişme
için “ özgürlük” yaratmak şöyle dursun,
mit’in restorasyon
“ pabuççu
mustası”
gibi
si, “ serbest ticaret” parolasının en yük
büyük acıların ve katliamların kapısını
seklerde
günlerde sınırları
açtı. Kapitalist anayurtlar kendi toprak
Batı’nın içlerine kadar uzanan Osmanlı-
larında henüz sınırlı da olsa bir burjuva
lık’ın bu gelişmelerden etkilenmemesi
demokrasisi
düşünülemezdi.
Batılı
onların Osmanlılık için istediği bu değil
ekonomistlere parmak ısırtacak ölçüde “ liberal” düşünceler türemiştir. Osman-
di. Tıpkı bugünkü gibi o yıllarda da Batı
lılık’ın, Saray’ın mutlak iktidarına kilitle
talep etti. Talep etmekten öteye, çoğu
nen alınyazısı
zaman
__ 44
tutulduğu
Bu
dönemde
artık aşılmalıydı. Oysa
kurabilmişlerdi.
hep OsmanlI’dan bu
“ hak ve
isteklerini
Ancak
özgürlük”
açıkça
dayattı.
________________yeniden yapılanma___ Batı’nın Osmaniı’ya dayattığı “ hak ve
liberalizminin ufkunda bu iki alınyazısın-
özgürlükler” somut davranışlarını bul
dan başka bir seçenek yoktu.
dukça, bunun
“ Hıristiyan
azınlıklara”
Burada, tarihimizde yaşanan devletçi
hedefine yönelik
ve liberal eğilimlerin bitmek bilmeyen
olduğu yeterince aydınlandı. Ve Batı’nın
çekişmelerinin diğer önemli nedenine
bu amacı koyulaştığı ölçüde Türk burju
gelinir. Bu, dünyayı paylaşma yoluna çık
vazisi büyük katliamlarla birlikle tarihinin
mış
belki de ilk en geniş ve en vahşi sermaye
Osmanlı kaçınılmaz bir şekilde kapita
birikimine yöneldi. Rum ve Ermeni azın lıkların elindeki sermayeler; 19. yüzyılın
kapitalizme
imtiyazlar tanınması
son sürecinde başlayan ve 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar uzanan zor alımlarla Türk burjuvazisinin eline geçti. Osman lI’da modern
anlamda kapitalist çok
cılızdı. Oysa “ sermayedar” yok değildi. Tanzimatçı Ali
Paşa Osmanlı
kapita
lizminin önündeki bu açmazı şöyle dile getirmiştir: Osm anlı’da kapitalizmin gelişmesini hızlandırmak için “ o sırada beliren sakıncaları hesaba katmayarak demiryolu yapımını düşündük. Hükümet böyle bir girişimi üstlenemezdi. Sağduyu,
başka
oldukları
deneylerden
em rediyordu.
devletlerin
Y erli
edinmiş
yararlanmamızı sermayedarlara
başvurmaktan da sakınmalıydık. Derhal sonuç almak isteyen ve büyük karlara alışmış kimseler olduklarından önerile rimizi kabul edecekler miydi? Bu konuda
olan
emperyalizm
gerçekliğidir.
lizmin yoluna çıkmıştı. Ancak Batı gibi doğru
liberal
yollardan
yürümeye kalksa emperyalizmin kendisi ni “ paylaşma ve yutma” tehlikesi ile yüzyüzeydi. Ö te yandan, devletçi yollar dan yürümeye yetine” Türk
kalksa “ Batı
varamayacağını
medeni
düşünüyordu.
liberalizmi sürekli
bu
kıskaçta
kalmış, ancak alnında hep emperyalizme teslimiyet damgasını taşımıştır. yanlış
tercihleri
ile
Oysa
İm paratorluk’u
emperyalizme altın tepside sunan dev letçi İttihat-Terakki’dir. Ancak İttihat Terakki’nin
hakkını yemeyelim.
Ç ok
kısmi ölçülerde de olsa Türk burjuvazi sinin bağımsızlık eğilimlerinin ana rahmi hep İttihat-Terakki olmuştur. Maddi temeli bu ölçüde zayıf olan Türk bujuvazisi için emperyalist pay laşımın yaşandığı bir dünyada önünde
verimlilikleri şüpheliydi.” l0Osmanlı’daki
sanki lanetli İki alın yazısı duruyordu.
sermayedarlar üretimden kopuk tefecibezirgan yapılarından dolayı “ derhal
gelişimin önünde engel olarak duran
A rtık
rolünü
tamamlamış,
çürümüş,
sonuç almak isteyen ve büyük karlara
Osm anlı’dan
alışmış
libera
geleneğinin kaftanını giyerek kapitalizm
beğenmesi
yolunda yürümek ya da yukarıdan gelen bu "ezici ağırlığı yabancı sefaretlerin”
kim seler” di.
lizminin ölümlerden g e r e k iy o r d u ;
ya
Osmanlı ölüm
büyük
vurgunlara
kalma “ devlet sınıfları”
alışmış tefeci-bezirgan sermaye ile kapi
baskısı ile hafifleterek liberalizm yolun
talizmin yoiunu tutacaktı ya da Osmanlı İm paratorluğu’nu paylaşma planları içinde olan emperyalist Batı sermayesi
dan kapitalizmi geliştirmek, Tü rk burju vazisinin sürekli salındığı iki uç olarak
nin kulu kölesi olarak! Tarih her iki kanaldan
da akmadı. Ancak Osmanlı
varoldu. Pratik davranışlar açısından
böyle
açmazlar üstünde yürüyen Türk burju-
--------------------------------------------- 45 —
— yol vazisinin ideolojik zemini nasıldı? İngiliz
çıkmış, hiç de “ dünyada bir demokratik
Burjuva Devrimi ideolojik olarak dinde
ülke daha şekilleniyor” diye bu devrimi
reformdan öteye gidememiştir. İngiliz
destekleme
Burjuva
yoluna
girmemiştir.
Protestan
Napolyon, devrimi Avrupa’ya yaymaya
Reformu’nu yaratmış, ancak düşünce
çalıştığında karşısında Almanya’yı bul
seviyesi olarak modern siyasal görüşlere
muş, Paris Komünü günlerinde
Devrim i,
dinde
Fransız
Fransız
burjuvazisi Almanya’yı imdada çağırmak
Devrim i” başarmıştır. Fransız Burjuva
tan geri durmamıştır. En çarpıcı örnek
Devrimi
ise A B D ’dir.
varamamıştır. dini
Bunu
“ Büyük
düşünce
çerçevesinden
radikal bir şekilde kopuşmuştur. Türk burjuvazisi Jön
Tü rkler
ile düşünce
Bağımsızlık Savaşı’ndan
sonra Fransa’dan ünlü “ özgürlük anıtını” alan A B D , iç savaşı ile güneydeki köleliği
alanına adım attığında elbette Fransız Burjuva D evrim i’nin ortaya çıkarttığı
yenmiş, gerçekten
siyasal
dünyanın
kapitalist anlamda
en özgür ülkesi
olmuştur.
etkilenmiştir.
Ancak aradan yüzyıldan fazla zaman
Ancak düşünceler gökten vahiy olarak
geçmesine rağmen kendi arka bahçesi
gelmediği,
Latin Am erika’da hiçbir ülkeye, sermaye
olduğu
düşüncelerden sosyal
mücadelerin
için Türk
burjuvazisi
ürünü için bu
düşünceler hep hazır elbise kolaylığında benimsenmiş, aynı kolaylıkla da
ve
teknik
ihraç
ettiği
kolaylıkla,
demokrasi ihraç edememiştir. Daha doğrusu etmeyi düşünmemiştir bile!
terkedilmiştir. Türk burjuvazisinin siya
Bizde cılız Türk burjuvazisi ardında
sal tarihinde, ışığın prizmadan geçerken kırılması gibi, düşüncelerin farklı toplum
hiçbir siyasal saflaşma yaratma güç ve yeteneğine sahip değildi. Osmanlı Sarayı
yapılarında nasıl kırılıp deforme olduğu
bütün ağırlığı ile toplumun üzerine çök
nun en güzel örnekleri vardır. Üstelik
müştü. Ayanlar, Saray’la küçük pazarlık
böyle örnekleri aynı “ zenginliği” ile gü nümüzde de yaşamaya devam ediyoruz. Burjuvazi, büyülü “ özgürlük” sözcü
lar yapmaktan öteye bir ufka sahip değil di. H er kılığa girebilen, ancak özgürlük denen kavramdan antik medeniyetler
ğünü siyasal parolalarının en üstüne yazdığında, derebeyliğe karşı arkasına
maye, cılız Türk burjuvazisinin ardına
işçi ve köylü yığınlarını almıştı. Cesaretle
düşemezdi. İmparatorluğun bütün tica
kadar uzak olan tefeci-bezirgan
ser
özgürlük diyebilmesi için kendi sınıfsal
ret yollarını elinde tutan Hıristiyan azın
çıkarları doğrultusunda böyle bir saflaş mayı yaratabilmesi gerekiyordu. Ardın da görmek istediği yığınların kendisin den her kopuşma olasılığında karşı çık
lık, batı bağlantılı ticaret sermayesi ise cılız Türk burjuvasini de bir kenara
tığı
derebeylikle
uzlaşmalara girmiş,
süpürmek için “ özgürlük” istiyordu. Bu koşullarda Türk burjuvazisi nasıl “ özgür lük” isteyebilirdi? Soyutlaştırıldığı ölçüde
Daha doğrusu
büyülü hale gelen, somutlaşınca heceleri
özgürlük denen parolanın kendi çıkarları
arasında burjuva sınıf çıkarları sırıtan
“ özgürlüğü”
satmıştır.
her kritik
“ özgürlük” , sonunda pratik sınıf gücüne
dönemde ortaya koymuştur. Dem ok rasinin ilk beşiği İngiltere, kendinden yüz
ve hedefine göre tanımlıydı. Türk burju vazisi
yıl sonra gelen Fransız Devrim i’ne karşı
lüğünü” ya Saray’dan dilenmek, buradan
ile sınırlı
__ 46
olduğunu
böyle
bir güç olmadığı
için
“ özgür
________________yeniden yapılanma___ umudunu imdada
kestiğinde çağırmak
Batı
bujuvazisini
zorundaydı.
elitler yapacaktır.” " Bu temel gerçeklik
Daha
bu topraklarda “ özgürlüğü” hep yukarı
doğrusu Türk burjuvazisi kendini hep bu
dan lütfedilen, lütfedildiği gibi kolaylıkla
ikilemin içinde tuttu. Böyle bir burju
da geri alınabilen bir hayale dönüştür
vazinin ideolojik duruşu nasıl olabilirdi?
müştür. Bir yanda “ elit” , eski Osmanlı
Özgürlük, Nam ık Kemal’in tiyatro sah
deyimleri ile seyfîye ve
nesinden
özgürlüğe koşan devletçi ve merkezi
içine
pratik yaşamın gerçeklikleri
inince,
Jön
T ü rk le r’in
bütün
gitmiş,
ilmiye eliyle
yetçi burjuva eğilimi; öte yanda Osmanlı
romantizmi
uçup
Batı
Devleti’nin “ kahredici” ağırlığından kur
düşüncelerinin
karşılığı İslam’da aran
tulmayı “ serbest teşebbüs ve adem-i
maya başlanmıştır. Batı modern siyasal
merkeziyet” te gören, bu yolda yürüye
düşünceleri
bir yolculuk
bilmek için Batı sefaretlerini kendine güç
yapan Türk burjuva ideolojisi sonunda
kaynağı olarak seçen liberal burjuva eğil imi, bu iki eğilim kısa II. Meşrutiyet yıl
içinde
hızlı
İslam ve Turan zeminine gelip dayan mıştır. Uzak sandığımız tarih bugünlere
larında ilk ve çetin hesaplaşmalarını ya
ne kadar yakın duruyor! Bu dönüşün
şadılar. Sonuçta ikisi de çökmüştür.
elbetteki en temel nedeni Türk burju vazisinin aşırı zayıflığından
kaynaklan
maktadır. Burjuva siyasal düşüncesinin dinden kopuşması Batı’da büyük mücadeleleri ve uzun bir zaman dilimini gerektirmiştir. 19. yüzyılın sonlarında böyle
bir kopuşma Türk
burjuvazisi
Saray’dan (Vahdettin’den) adım adım kopuşan ve Cumhuriyet yoluna çıkan T ü rk
burjuvazisi
elbette
bu
büyük
hesaplaşma ve çöküşten önemli dersler çıkartmıştır. İmparatorluk parçalanınca “ hilafet” ve dolayısı ile “ İslamiyet’in bütünleştirici” rolü önemini yitirmiştir.
açısından neredeyse imkansızdır. Ö te
Buradan
yandan, OsmanlI’da her özgürlük dal
cumhuriyetin temelleri” atılır. Emper
gası, İmparatorluk’un bir parçasını alıp
yalist eksenlerden birisine ya da ötekine
götürmektedir. Balkanlar’dan başlayan ulusal hareketler, Batı’nın da gayreti ile
yaslanarak yürütülen politikalar, parça lanmayı engelleyememiştir. Buradan da
Ermenistan’a kadar uzanmıştır.
bir ortamda Türk bujuvazisinin, “ İmpa-
Tek Parti Dönem i’nin politikaları türe miştir. Meşrutiyet ve Kurtuluş günleri
ratorluk’u bir arada tutacak bir düşün
nin çalkantıları içinde ise Levantenler ve
ceye” ihtiyacı vardı. Bu da önce İslami
bağlantıları (Hıristiyan azınlıklar) fiilen
yet, ardından da “ Türkçülük” olmuştur.
tasfiye
Böyle
hareketle
edilmiş,
T ü rk
“ Kem alist
burjuvazisi
laik
ilk
Jön Türk Kongresi’nde iyice açığa
büyük sermaye transferini böylece yap
çıkan Türk burjuvazisi içindeki iki eği limden her zaman baskın çıkmış olanı
mıştır. İlk büyük sermaye birikimini böyle yapan Türk burjuvazisi, daralan
İttihat-Terakki, Batı burjuvazisinin ardın
topraklarındaki kapitalizm öncesi ser
daki
“ yığınlara”
im renerek
bakmış,
mayenin
tasfiyesine girişmek yerine,
ancak bunun kendi topraklarında imkan
yapısal özelliği haline gelecek olan devlet
sız olduğunu düşünmüştür. “ Türkiye’de
eliyle sermaye biriktirme yoluna çık
‘grande masse’i (büyük kitleyi) kazan
mıştır.
mak çok zordur. Bu nedenle herşeyi
Bütün bu yaşananlar, Türk burju----------------------------- 47 —
— yol vazisinin tarih bilincini oluşturmuştur.
ma tehlikesi ile birlikte yaşamıştır. Bu
A deta
yazısına
gerçeklik devlet sınıfları geleneğini ayak
dönüşen bu bilinç neleri kapsamaktadır?
ta tutmuş, Türk burjuvazisinde şizofren
değişmez
bir
alın
a) Türk burjuvazisi, Saray’a ya da daha genel anlamda söylenirse, köklü bir yöneliş
bilinç
yaratmıştır.
Batı’ya
aşk
ölçüsünde sarılmak, sonra düş kırıklığı
hiçbir zaman
ile soğumak, hala bu marazi sevda oyunu
içine girmemiştir.
Türk burjuvazisinin tiyatro sahnesinde
devlet geleneğine karşı radikal
bir
O rtada derebeyliğe karşı maddi temel
oynanıp duruyor.
bir sınıf savaşı yoktur.
c) Devlet sınıflarının ve Türk burju
Batı’da derebeyliğe karşı savaş en başta onun maddi temeli olan toprak tekeline
vazisinin tarih hafızasında “ hürriyet” sözcüğü “ Düvel-i Muazzama” nın baskıla
ve keyfi gümrüklerine karşı savaş olarak
rını çağrıştırır; hele “ azınlıklara imtiyaz”
gelişti. Osmanlı’da Saray tüm toprak
sözcükleri “ bölünme” dehşetine düşü
leri
de olan
ların mülkiyetine sahip olduğu için bu
rür. Ancak devlet sınıfları ve Türk bur
mülkiyetin Saray’dan zaten palazlanmış
juvazisi arasında zaman
A yanlar’ın
barutun puflaması gibi ömürsüz “ hür
(Osm anlı
derebeylerinin)
riyet”
zaman
kavgaları olagelmiştir.
ıslak
Devletin
eline geçmesi başlıbaşına bir köklü “ reform ” sayıldı. T ü rk burjuvazisi Ayanlar’la Kurtuluş Savaşı sırasında itti fak yapmış, savaş sonrası da onlara pek dokunmamıştır. Tü rk burjuvazisi, bu
kelepçesinde bunaldıkça “ h ürriyet” çığlığı atan burjuvazi, bu parolayı kitleler ciddiye aldığında gölgesinden korkar-
derebey
artıklarına
li” göğsüne yaslanmıştır.
geleneğini
harekete geçirmiş, tasfiye
karşı
yılların
casına yeniden devlet sınıflarının “ güven d)
Batı
dem okrasilerinde
burju
edilemeyen derebey artıklarına karşı ağırlık olarak “ memurin devleti” yaratılmıştır. Daha doğrusu bu eski Osmanlı geleneği Cum huriyet’in içinde,
vazinin sadece “ mülk sahiplerine” tanıdığı özgürlük ve demokrasinin sınır
onun kalıplarına göre yeniden doğmuş
rihsel dönemi kapsayan bu mücadeleler
larını genişleten işçi sınıfı ve onun fırtı nalı mücadelesi olmuştur. Uzun bir ta
tur. Batıda burjuva anlamda özgürlüğün
Batı burjuvazisinin tarih bilincini oluştur
kapısını
muştur. Siyasetin saray entrikalarından
açan
derebeyliğe
karşı
mücadele, Türkiye’de o ölçüde kısır kal
ve
mıştır ki özgürlük çiçeği her seferinde
niteliğine bürünmesi ve rasyonalleşmesi
açamadan solmuştur.
uzun ve dehşetli sınıflar savaşı dönem lerinin ürünüdür. Türk burjuvazisi böyle
b) Türk burjuvazisi, kendi ayakları üzerinde duramayacak kadar cılız olduğu
için
Batı’ya yaslanarak ayakta
durmayı adeta
kendi varoluş
olarak görmüştür.
Oysa
koşulu
kapitalizmin,
keyfiliğinden farklılaşması,
burjuva
bir dönem yaşamamıştır. Burjuvazi Batı’da daha kendi düzenini yaratırken, proletaryanın
nefesini
hep ensesinde
hissetmiş, sınıflar gerçekliğinin
dayat
emperyalizm aşamasına tırmandığı bir
ması sonucu kendi gücünün sınırlarını
dönemde tarih sahnesine çıkmak gibi bir “ talihsizliğe” uğrayan Türk burjuvazisi,
tanımıştır. Cılız Türk burjuvazisi sürekli olarak halklara ve işçi sınıfına karşı
yaslanmaya çalıştığı güç tarafından yutul
gücünün sınırsız olduğu
__ 48
kuruntusuna
________________yeniden yapılanma___ kapılmıştır.
O sm anlI’daki
Parti yıllarından “ çok partililiğe’ geçiş, II.
reayadan biraz olsun farklı algılayabilme
Meşrutiyet yıllarındaki gibi “ hürriyet”
si için 60’lı yılların sınıflar mücadelesi
çığlıkları atılarak yaşandı. Bu kez iktidara
ortamına gelinmesi gerekmiştir. Ancak
hep devletçiliğin “ kollama görevi”
60 sonrası dönemde de, sınıflar gerçek
kuşatılmış liberal burjuva eğilimi geliyor
liğinden öğrenmek yerine, önce tümüyle
du. İçerde kanatlanıp uluslararası ser
tarih
Kitleleri
bilincinin
geçirmiş, karşısına
her
reflekslerini türlü
dikilmiştir.
harekete
“ bölünmenin” Saray ve
ile
maye ile çiftleşmek isteyen gürbüzleşmiş finans
kapital;
dışardan
da
“ hür
Batılı
dünya” nm baskısı sonucunda devletçili
devletler karşısında inanılmaz esneme
ğin kabuğu 46’lı yıllarda çatladı ve nur
yeteneği gösteren burjuvazi, kısır tari
topu
hinde kitleler karşısında o ölçüde katı
Böylece, İttihat Terakki yıllarında yarım
gibi
D em okrat
Parti
doğdu.
durmayı varoluşunun teminatı olarak
kalmış hesaplaşma, başka bir dünya ve
algılamıştır. Devlet geleneğinin üstüne
Türkiye koşullarında yeniden başlıyor
Rus Devrim i’nin korkusunu da katan
du. Adları “ demokrat” , parolaları “ hür
T ü rk
riyet”
burjuvazisi,
siyasette
Bizans
entrikacılığını ve Osmanlı kıyıcılığını aşa mamıştır.
olan
liberal
burjuva
eğilimi,
Hala silinmez izler taşıyan tarihin bu
“ Cum huriyet’in laik temellerini kemire rek” ve O rd u ’ya efelenerek işe koyul du. Ç ok geçmeden tarih sahnesinde rol
bilinç penceresinden bakarak, Cumhuriyet’in içlerine yürüyelim. Tek Parti
ler tamamen değişmişti. Sekiz yıl “ de mokratlık” fazla gelmişti. Yılların devlet
yılları
eğiliminin
çi C H P ’si muhalefette demokratlaşmaya
bastırıldığı yıllar oldu. Terakki Perver
itilirken, İttihat-Terakki yıllarından beri
burjuvazinin
Fırkası ve muhalefeti”
liberal
ardından “ majestelerinin tarzında kurulan Serbest
Fırka denem eleri uzun sürmedi. II. Emperyalist Savaş yıllarında Türkiye, önceki
deneylerinin
sonucunda
iki
iktidar özleyen liberaller, gücü ellerine alınca Tek Parti Dönem i’nin tek par tisinin bütün hastalıkları ile kendilerinin de inmeli olduğunu ortaya koydular. Gerilim ve hesaplaşma had safhaya çıktı.
eksenden de uzak durmaya çalışmıştır.
1956’da C H P Genel Sekreteri Kasım
İngiltere OsmanlI’nın parçalanışını hatır
Gülek
latıyordu. Almanya ile ittifak ise yenilgi getirmişti. Gittikçe Alman politikasına yaklaşan, savaşta taraf olmayan Türkiye,
I957’de İşçi Sendikaları Konfederasyo
sonunda Almanya’ya savaş ilan ederek bu dönemden sıyrılabildi. Ancak savaş sonrası artık yeni bir dünya ortaya çık mıştı.
Bir
yanda
sosyalizm,
onun
altı ay
hapse
mahkum
oldu.
nu kapatıldı. Menderes 6 Eylül 1958 Balıkesir söylevinde “ idam sehpaların dan söz etti. İki hafta sonra 21 Eylül İzmir konuşmasında ise “ demokrasiye paydos” tehdidini savurdu. 12 “ Ç ok partili”
dönemin
ilk on yılı
karşısında “ hür dünya” bayrağını sal layan kapitalizm. Türk Devleti bu saflaş ma karşısında “ tarafsız” kalamazdı. C um huriyet tarihindeki ilk önemli
ilişkisini en güzel bir şekilde gözler önüne sermiştir. N e “ hür dünyanın” zorlaması ile ne yüzyılların mirası
değişim bu yıllardan sonra yaşanır. Tek
devletçiliğe
Türk
egemenlerinin
karşı
“ demokrasi”
“ hürriyet”
ile
çığlıkları
--------------------------------------------- 49 —
— .yol atmakla
demokrasinin
anlaşıldı.
27
Mayıs
gelişmeyeceği
Anayasası
kendi
ve sınıflar mücadelesi zorunlu olarak bi linçlere yerleşti. Elbette ki bu henüz bir
amacından öteye, çok sınırlı da olsa,
derinliğe
dem okratik
ortaya çıkan gerçekleri, adeta yeni bir
Ancak
bir
ortam
bu anayasanın
“ dem okratik”
yaratmıştır.
amacı
değerleri
hiç
de
geliştirmek
sahip değildir.
12 Eylül
bu
Tek Parti Dönemi özleyerek “ toplumu bütünleştirmeye” yöneldi. Ancak
eko
değildi. Türk burjuvazisi şekillenirken
nomik ve sosyal gelişim, tüpünden çıkan
ortaya çıkmış olan iki eğilimin hesaplaş
diş
masından ortaya demokrasi çıkamazdı. D P ne ölçüde demokrat olduğunu on
eskiye dönüşüne engeldi. Eylül sonrası sınıflar mücadelesi ile oldukça önemli
yıla varmadan
macunu
gibi,
olayların
tümüyle
ortaya koymuştur. 27
bir başka gerçek daha öne çıktı. 50’li yıl
Mayıs Anayasası’nın son derece pratik
lardan sonra sınıflar kopuşması hızlan
bir hedefi vardı. D P örneğinden hare
mış ve kopuşmanın sonucu olarak siya
ketle oy çoğunluğu, (tabii bunun doğal sonucu Meclis çoğunluğu) yoluyla
sal ortama burjuva partileri arasındaki gerilim damgasını vurmuştur. Ayrıca işçi
ortaya
çıkabilecek
sınıfı da tarihinde ilk kez yığınsal bir
yolunu
kesmekti.
"diktatörlüklerin” M GK,
İkili
Meclis
mücadeleye girişmiş, görmek istemeyen
Sistemi (27 Mayıs’ı gerçekleştiren su
gözlere
baylar “ kaydı hayat şartı” ile senatör
Hesaplaşmalar yirmi yılı aşkın sürmüş ve
oldular), bir partinin kolay çoğunluk kuramaması için oldukça demokratik “ nispi temsil seçim sistemi” , bunların
sonunda Eylül günlerine gelinmiştir. Eylül sonrası sınıflar kopuşmasından çok uzlaşma arayışları öne çıkmıştır. Herkes
hepsi devletçi eğilimin, finans kapitalin yolunu kesmek için düşündüğü baraj
kendi gücünü tanımış ve “ yeni” poli tikalara yönelmiştir. Bu burjuva partileri
lardı. Ancak olaylar böyle
arasında olduğu kadar işçi sınıfı açısın
aldırış etmeden
hesaplara
kendi yolundan aktı.
kendini gücü ile dayatmıştır.
dan da belli ölçüde geçerlidir. Ancak bu
bir
sözde “ uzlaşmalar” Avrupa’daki gibi bir
değişimden bahsedilecekse, bu da 60 sonrası yükselen sınıflar mücadelesi ve onun getirdikleridir. 12 Eylül bu sürece
sine yoksullaşmanın derinleştiği ve belli ölçüde kitleler açısından “ sosyalizm”
devletin verdiği cevap oldu. 27 Mayıs,
veya “ devrim” umutlarının çok zayıfladığı
kendi pratik kaygıları ile de olsa, ne
bir döneme denk düştüğü için, hem bur
getirdiyse Eylül
juva politikalarında hem de toplumda
Cum huriyet tarihinde
gerçekten
hepsini geri aldı.
Bu
“ maddi refah” dönemine değil, tam te r
yaygın ve derin çürümeler yaşanmıştır.
dönem neleri ortaya çıkartmıştır?
a) Sınıflar kendi politika ve örgütleriEylül öncesinin gürbüz ve diri sınıflar mücadelesi dönemi yerini to p lu m s a l ile toplumsal arenaya çıktılar. Önceki çürümelerin arttığı bir sürece bırak dönemlerde egemen politikalar Tek mıştır. Parti’nin dehlizleri içinde tutulurdu. Devrimcilik ise çok küçük bir azınlık olarak
hep
yerin
altında
kalmıştı.
G erçek
burjuva demokrasilerinin
en
temel kültürü ve bilinci olan sınıflaşma
__ 50
b)
Sınıflar öne çıkınca Türkiye’nin hep
tartışmalı egemen zümresi de belirgin bir şekilde
bu
dönemde
öne
çıkmıştır.
Tekelci finans kapital bu dönemde bir
yeniden yapılanma__ yandan
O rdu
ile
ilişkilerinde
daha
dikkatli olmaya yönelmiş, öte yandan sivil
Hareketi, ardından yükselen
ve
çok
önemli gelişmeler kaydeden Kürt Ulusal
faşizmi sürekli beslemiştir. 12 Mart ve 12
Hareketi, savaşın doğurduğu devletteki
Eylül askeri darbelerinin sıkı destekçisi
çeteleşme, toplumda derin kökleri olan,
olmuştur.
her sosyal hareketin yolunu kesen devlet
c) Yine bu dönem Türk siyasal tari
tabusunun büyük ölçüde hırpalanmasına
hinde kendine özgü bir “ sosyal demok
neden oldu. Son yaşanan deprem felaketi
rasinin” çok kısa ömürlü doğuş ve ölü
bu gerçekliğin
çok acı
sergilenmesi
bir zeminde
münü yaşadı. 72’li yıllarda uçan “ ak gü
yeniden
vercin” , 78 azınlık hükümeti sırasında vu
yapılanma söylentilerinin alt zemininde
oldu.
Yeniden
rulup düştü. Bir daha da ayağa kalkamadı.
bu temel gerçeklik yatar. Ancak bu ko
Hep Batı’dan örnek alındığı için, Avrupa’
puşma henüz siyasi olarak ne yeterince
daki gibi sosyal temele zaten sahip olma
derinlik kazanmış ne de kendisine açık
yan, eski devletçi kültüründen hiçbir za
bir hedef bulabilmiştir. Bu nedenle, böyle
man kopuşmamış olan bu parti, yirmi yılı
olumlu bir gelişmenin yanında onu göl
aşkın süren yoğun sınıflar savaşı döne
geleyecek olumsuz bir gelişim de yaşan
minin sonunda, büyük bir korku ile öne çıkartmaya çalıştığı bütün hedeflerden kopuşarak kısa ömrüne son verdi. Son
maktadır. Bu da toplumsal çürümedir. Hedef bulamayan öfke kendine yönel mekte, çürüme ve yozlaşma yaratmak
raları Kürt Hareketi yükselince tümüyle
tadır.
devletçi-milliyetçi bir çizgiye oturdu. d) Yine bu dönemin çalkantılı yılların
Yeniden
yapılanma söylentilerinin,
P K K ’nin yaptığı stratejik dönüş ve A B
dan sonra Türk siyasal tarihine sürekli
adaylığının
damgasını vurmuş olan egemen zümreler arasındaki “ devletçi-liberal” çekişmesi
iyice hız aldığı bir dönemde bu temel gerçeklikleri atlamadan “ değişim” söy
kabulu sürecinden
sonra,
belli bir inişe geçti. Devletçiliğin dünyada
lentilerinin iç bağlantılarını çözümlemeye
itibar yitirdiği, özelleştirmelerin “ muci
çalışalım.
ze” sayıldığı günümüz dünya ve Türkiye sizde bu siyasal gerilim eski gücünü kay betti. Onun yerini, düzen içi eğilimler olarak, Siyasal İslam-Laik Cumhuriyet çekişmeleri aldı. 28 Şubat sonrası Siyasal İslam oldukça darbe aldıysa da “ yeniden
"Y EN İD E N Y A P ILA N M A Y I" D AYATAN N ED EN LER VE "D E Ğ İŞ İM İN " SIN IR LA R I İlk olarak şunu vurgulamalıyız, Cumhuriyet’in “ yeniden yapılanması” nı
yapılanma” sürecinde devletin hala gözü nü üzerinden ayırmadığı bir siyasal ze
dayatan nedenler “ yeni”
mindir.
sürecin düğmesine ilk basan T.Özal’dır.
e) Bu tarihsel dönemin, henüz belli
Ancak ardından
sürekli
değildir.
Bu
oyalanma ve
bir olgunluğa varmamış da olsa, en önemli siyasal sonucu yılların devletçi
hatta geriye kaymalar yaşanmıştır. Bugün konu dünden daha fazla gündeme
geleneğinden belli bir kopuşma yaşan
geliyorsa bunun bazı önemli nedenleri
masıdır. G erek 60 sonrasının Devrimci
vardır. Hiç şüphesiz en önemli neden,
--------------------------------------------- 51 —
— yol P K K ’nin
yaptığı
stratejik
dönüştür.
Onbeş yıldır süren savaş ortamı
bu
Yeniden önemli
yapılanmada
etkenler,
yeni
elbette dünya
en den
nedenle belli bir değişime uğramıştır.
gelerinden kaynaklanmaktadır. Bölgede
Ancak hala “ rivayetler muhteliftir” . İkin
ki güçler ilişkisi en belirleyici olanıdır.
ci önemli neden, Türkiye’nin A B aday
Onun kadar belirleyici olan diğer bir
üyeliğinin
gelişme
kabulüdür.
Bu gelişmeleri
hazırlayan bir arka perde vardır. Esas
de
Devleti’nin
AB eski
adaylığıdır.
Tü rk
dış politikacısı
Sami
kendi
Kohen köşesinde bu gerçekliği sakın
çıkarları açısından bölgede Türkiye’nin rolünü belli ölçülerde öne çıkartmaya
madan dile getiriyor. “ Yıllar boyunca Türkiye’de politikacıların tekrarladığı bir
karar vermiştir. A B D ’nin bu karara var
laf var: Biz gereken değişiklikleri “ onlar”
önemli
neden
de odur. A B D ,
masının tek nedeni “ Türkiye’nin coğrafi
istediği için değil, halkımızın yararına
konumu” değildir. Daha fazla etken olan
olduğu için yaparız. Fakat açıkçası, çoğu
sosyalizmin yıkılışından beri geçen yıllar
köklü
da dünya dengelerinde yaşanan belirgin
söylenen bütün hamasi laflara rağmen,
değişiklikler
kaymalardır. Rusya’yı “ kuşatma ve des
ancak
tekleme” politikası ile belli bir noktada tutabileceğini düşünen A B D stratejistle-
gerçekleşmiştir.” 13Ö te yandan, Siyasal İslam’ın önde gelen isimlerinden
ri en azından son üç yıldır böyle düşün
Abdullah
müyorlar. Rusya çok düşkün durumda
bulunuyor. “ Açıkça itiraf ediyorum. Biz
“ dış
veya
reformlar,
dinamikler”
G ü l’de
açık
sonucunda
bir
itirafta
da olsa, N A T O ’nun Doğu Avrupa’da
pozisyonumuzu değiştirdik. Türkiye’nin
genişleme adımları atmaya başlamasın
demokratik reformları kendisinin yapa
dan sonra dünyada kendi eksenini yarat ma çabalarına girmiştir. A B D ’li strate-
mayacağını anladık. İstediğimiz dini özgürlükler ve insan haklarına yalnızca
jistler son yıllarda yeniden “ bipolar -iki
A B ’nin yardımı ile ulaşabileceğimize inanıyoruz.” 14 İlhan Selçuk’un bir yazı
kutuplu-
dünya” dan
söz
ediyorlar.
Karşılarında Rusya-Çin-Hindistan saflaş masını görüyorlar.
Daha da önemlisi
sında
vurguladığı
gibi
M eşrutiyet günlerinin
T ü rk iye ’de
havası
esiyor.
egemenliğini”
Ancak bu işte bir terslik olmalı. Yüzelli
kendi varlık yokluk koşulu olarak ilan
yıldır süren “ Düvel-i Muazzama” nın zor lamalarına rağmen alınan yol umut kırıcı
Rusya
“ Kafkaslar’daki
etmiştir. “ Yeni Rus Ç arı” Putin budur. Bu konuların tek tek içine girmeden yeniden
yapılanmanın
kapsam alanını
irdelemeliyiz. İlk olarak, devlet ve egemen siyaset alanı öne çıkıyor. İkinci olarak, ekono mideki zorunlu yapısal değişimlerdir. Bu konuda IM F’nin zoruyla şimdiden adım lar atılmaya başlanmıştır. Üçüncüsü, halk güçlerinin yeniden yapılanmadaki yeri ve rolüdür.
__ 52 ______________________________
ölçüde kısırdır. Bu durumdan sadece “ Türkiye’nin iç dinamiklerini” günahkar ilan
edip
kurtulmak
Emperyalizm
kolay
hangi tarihsel
değildir. moment
lerde ne tür reformlar dayatmıştır? Bu soru cevaplanmadan A B ’ye ilan-ı aşk etmek yüzyıldır süren, Batı karşısındaki aşağılık kompleksinin
daha da derin
leşmesinden başka sonuç yaratmaz.
_______________ yeniden yapılanma___
D EVLET V E EGEM EN SİYASETTE Y E N İD E N YA PILA N M A
finans kapitali uluslararası sermaye ile daha
derin
kenetlenm ek
için
kendi
yapısal konumundaki değişim sancıları Konuya iki tespitle girelim. Devlet
ile uğraşırken, Cum huriyet’in ekonomi
eski geleneksel aşırı merkeziyetçi mut
ve siyasetinin ortasına bir de Siyasal
lak irade konumunda zorlanıyor. Ö te
İslam ve İslam sermayesi düştü. Batı
yandan, Tü rk burjuva siyasetinin ege
modernliğini yaratan, derebeyliğe karşı
men eğilimi “ merkez sağ” büyük ölçüde
oldukça radikal mücadelelerdir. Ancak
erozyona uğramıştır. Bu gerçekliklerin
bu hiçbir şekilde yetmemiş, burjuvazinin proletarya ile başlayan mücadelesi ona
nedenleri kavranmadan yeniden yapılan manın zemini, sancıları, yönü ve sınırları
ünlü modern çehresini kazandırmıştır.
kavranamaz.
Türk burjuvazisi bu iki alanda da mo
Konunun ekseninde devlet ve burju vazinin ilişkisi durmaktadır. Bu ilişki bizim topraklarımızda çok özgül yanlar taşır. Batı’da burjuva devrimlerinin gücü eski devlet yapısını kendi sınıfsal çıkar larına göre özlendirmiştir. Buna insan lığın
gelişme
tarihinde
“ m odernlik”
denildi. Bizde devlet, burjuvazi henüz koza halinde bile değilken mutlak ege menliği ile Doğu’nun en tipik örnek lerinden birisi olarak varoldu. Burjuvazi bu büyük ve mutlak mabedde büyüdü. Büyütüldü.
T ü rk
burjuva
devriminin
dern bir mücadele tarihine sahip değil dir. Tarih bilincinin bu en önemli bölüm leri Antika ve Osmanlı gelenekleri ile yüklüdür. Türk burjuvazisi modernliği Latin
alfabesi ya
da şapka-pantalon
olarak kavradı. Bütün bu nedenlerden dolayı
bizde
burjuvazi
hiçbir zaman
Batılı anlamda egemen sınıf olamadı. Egemenliği sürekli bir şekilde Osmanlı lık’tan gelen tabu devlet anlayışı ile pay laştı. Daha doğru söylenecek olursa, doğrudan egemen olmak yerine kendi sınıf egemenliğini sürekli bir şekilde eski
kısırlığı, devleti Batılı anlamda modern
gelenek üzerinden yürüttü,
leştiremedi. Kendisi olağanüstü cılız, an tik tarihin yedi bin yıllık tefeci-bezirgan gelenekleri ile varolmuş sermaye başta
dırdı. Burjuva anlamda modernlik hazır
kendisi
m odernleşm ekte
olağanüstü
zorlandığı için devleti moderleştirmesi
dolaylan-
bir elbise değildir. Yoksa Cumhuriyet bütün Batı kanunlarını hemen tercüme etti. Modernlik bir tarihsel mücadele sürecinin yarattığı
zaten beklenemezdi. Antik tarihin köklü
mücadele
geleneklerini
bir bilinçtir. Şimdi
edilecek
bir
derebeylik
ilk
olmadığına göre Türk burjuvazisi nasıl
modern sermaye birikimini Hıristiyan azınlıkların sermayelerini yağmalayarak edinen Türk burjuvazisi uzun yıllar anti
bu adımı atacak? Sistem olarak artık varolmayan derebeylik bilinçlerde,
ka özelliklerinden
juvazisi
üstünde taşıyan ve
kopuşamadı.
Hala
alışkanlıklarda ve en önemlisi Tü rk bur ve
kopuştuğu söylenemez. Yeniden yapı
arasındaki
lanma süreci
Seksen
biraz da Türk
burju
devlet
(özellikle
O rd u)
ilişkide hala yaşamaktadır.
bin
sayfalık A B
mevzuatını,
vazisinin bu yönde bir sınavı olacak.
Cumhuriyet’in kuruluşunda yapıldığı gibi
A B ’den kopya çekerek bu sınavı vere
tercüme etmekle A B ’ye üye olunabilir
bilecek mi? Eylül Sonrası süreçte, Türk
mi? A B yolunda yürünürken en önemli
--------------------------------------------- 53 —
— yol engel devlet ve Tü rk burjuvazisi arasın
karşı şişen ve azmanlaşan devlet, gele
daki ilişkidir. Batı’da devlet modern bur
neksel
juva devletidir.
anlayışını gelişebilecek son
çıkarlarına
Modern
göre
burjuva sınıf
şekillenmiş,
birkaç
yüzyıldan beri sınıf çıkarlarının egemen kılınmasında olağanüstü ölçüde rafine
alışkanlıklarını ve
mutlak güç noktalara
kadar tırmandırdı. “ Dönüş” nasıl yapıla caktır? Bütün sorun buradadır. Tam
bu noktada burjuva egemen
olmuştur. Bizde devlet mabeddir. Burju
siyasal eğiliminin büyük ölçüde eroz
vazi bu mabedde diz çöküp dileklerinin
yona uğradığını görüyoruz. Düzen kendi
(çıkarlarının) yerine gelmesi için dua eder. Gerisi tanrının işidir. A B ile Türk
içinde önemli bir dönüşüm
Devleti arasındaki en derin ve uzun
“ parçalıdır.” Bu parçalanmanın neden
süreçli kapışma bu konuda olacaktır. Türk burjuvazisinin tarihinde, bunu 19. yüzyılın
sonlarından
başlatırsak,
sınıflar mücadelesi sürecinde başlıca iki dönem
vardır.
I960’lı yıllara
kadar
mücadele daha çok burjuva içi eğilim lerin çekişmesi biçiminde yaşanmıştır. Daha doğrusu dönemlerin olaylarına bu çekişmeler damgasını vurmuştur. Jön Türkler’den başlayan 27 Mayıs Darbesi’ne
kadar
gelen
süreçte,
devletçi-
merkeziyetçi gelenekle liberal burjuva eğilimler çekişmiştir. Çalkantılı İttihatTerakki günleri, Tek Parti Dönemi’nin ilk on yılı, ardından 46’lardan sonra iyice yoğunlaşan bu süreçte egemen eğilim lerin çekişmeleri yaşanmıştır. 60’lardan sonra
bu
Egemenlerin
süreç
yön
zirvedeki
değiştirmiştir. boğuşmalarının
yerini, egemenlerle işçi sınıfı-gençlik ve
itilmiştir,
ancak siyasal
konağına
kurmay
çok
lerine inerek, nasıl bir siyasal kurmay ortaya çıkabileceğini çözümlemeye çalı şalım. Egemen (merkez
burjuva
sağın)
siyasal
neden
Özal
eğilimin sonrası
yıldızı sönmeye başlamış, bu düşüşü ne “ baba” nın siyasete dönmesi ne kolejli modern Çiller’in siyasete girmesi ne de ağır başlı Yılmaz’ın A N A P ’ın başına geçmesi durdurabilmiştir. Üstelik bu anaforda Cum huriyetin tüylerini diken diken eden Siyasal İslam’ın birinci parti olması yaşanmış; bu bela 28 Şubat ile savuşturulurken bu kez de faşizm ikinci büyük parti haline gelmiştir. Bu eksen kaymaları neden yaşanmaktadır? Dünya ve ülke dengelerine göre şe killenen egemen siyasetin içeriği, bu dö nemler kapanınca rolünü tamamlamak
daha sonra da Kürt Ulusal Hareketi
tadır. Türk burjuvazisi Cumhuriyet son
arasındaki mücadele almıştır. Bu süreç geleneksel toplum ve devlet yapısını
rası böyle iki önemli dönem yaşamıştır.
belli ölçülerde değişime zorlarken, öte yandan müthiş bir yan etki yaratmış,
in kuruluş yıllarında bujuvazinin siya sette en y u k a rd a tuttuğu p a r o la la r
devlet iyice irileşmiş, “ derinleşmiş” ve
“ gericiliğe karşı laiklik” ve parçalanan
sonunda çeteleşmiştir.
Bu azmanlaş
İmparatorluksan diğer tüm uluslar ayrıl
manın son durağına yaklaşıldığı görülü
dıkları için “ ne mutlu Tü rk’üm diyene” -
İlki Tek Parti yıllarıdır. C um hu riyet
yor. Bunu kendileri de çok sık söylüyor
dir. Kürt Halkı’na, Kurtuluş Savaşı sıra
lar: “ Ankara değişime ayak uyduramıy o r” muş! İşçi sınıfı ve Kürt Hareketi’ne
sında verilen sözler Lozan’da unutul
__ 54
muştur. Türk burjuvazisi hem kendini
________________yeniden yapılanma___ yaratmak hem de bir ulus yaratmak
Tek Parti Dönem i’nin dış politikası
zorundaydı. Bu dönem 1926’lara kadar
İngiliz ve Almanya eksenlerinden aynı
süren çok kısa bir bahar havasından
uzaklıkta durma üstüne
sonra Tek
olarak
Yeni bir emperyalist paylaşım savaşının
küçülüp
eşiğinde Türk Devleti’nin Osmanlı anıla
kireçlenen parti merkezlerinde karar
rı son derece canlıdır. H itler’in yükseliş
Parti
yaşanmıştır. laştırılıyor,
Diktatörlüğü
Seçimler,
bu biraz daha
günlerinde Almanya ile belli ilişkiler ge-
merkezi işliyordu; herşey Çankaya’da
liştirilse de bu I. Em peryalist Paylaşım
kararlaştırılıyordu.
burju
Savaşı’nda İttihat ve Terakki’nin Alm an
bıçağın
ya’ya adeta kapılanması biçimine dönüş
vazisi
bu
o zaman
şimdi
oturmuştur.
Zayıf Türk
dönemde
kendini
sırtında hissettiği için, ülke içindeki “ irti
memiştir. İnönü bu yıllarda
cai güçlere” karşı bir memur ordusu
hep
yarattı.
saflaşmaların
Bu
dönem
politikalarında
üfleyerek
yemiştir. henüz
çok
yoğurdu Dünyadaki karmaşık
devletin iki konuda eli sürekli tetikteydi. Birisi irtica; diğeri dış kaynaklı kışkırt
olduğu ve yeni paylaşımların yaşandığı
malardır.
uzak durmayı tercih etmiştir.
K ü rt
Halkı
ve
Kom ünist
Hareket bu politikaların sürekli zılgıtını yemiştir. Osmanlı’nın özellikle son elli yılı bu bilinç ve refleksi yaratmıştı.
kanalı ile yönlendirilecekti. Abdülhamit Bankası
Bu politikaların ömrü II. Dünya Sava şı sonrası ortaya çıkan yeni dünya den geleri ile sona erdi. Dünya ve Türkiye
Tek Parti Dönem i’nin ekonomi poli tikası başlıca iki temele dayandı. Önce hızlı sermaye biriktirilecek ve devlet Dönem i’nin Ziraat
dünyada, Türk burjuvazisi kutuplardan
korundu.
Yanına bir de İş Bankası kuruldu. Ö te yandan devlet eliyle sınırlı ölçüde bir sanayi geliştirildi. Dönemin ana ekono mi politikası devletçilik üzerine kuruldu. Bu konuda Mustafa Kemal’in son yıl larında, İnönü’nün arka plana itilip Celal Bayar’ın başbakanlık yıllarında bir libe
artık yepyeni bir döneme giriyordu. Sonraki elli yıla damgasını vuran ege men merkez sağ siyaset bu yıllarda doğ du. 46’lı yıllarda doğum yapan bu ege men siyasi eğilim, 90’ların ortalarına ka dar hükmünü sürdürdü. G erek dünya gerekse Türkiye, artık Tek Parti yılların dan çok farklı bir sürece girmişti. Bu büyük değişimler kaçınılmaz bir şekilde egemen siyasete yansımıştır. Hatta yansı maktan öte bu siyaseti şekillendirmiştir.
ralleşme başladıysa da, bu dönem çok
İç politikada bu egemen siyasi eğili
kısa sürdü. Milli Şef-İnönü Dönemi tam
min parolaları artık oldukça farklıydı.
bir devletçilik dönemi oldu. Tek Parti
Birinci sıraya anti-komünizm oturdu. Bu
Dönem i’nin ekonomide çok özel olan bir yanı kır ilişkilerine dokunmamasıdır.
iç politika siyasi ekseni 90’lı yılların orta larına kadar bütün şiddetiyle devam etti.
“ Efendi Köylü” kendi haline bırakıldı.
Menderes Dönemi ünlü “ 51 Komünist
Hatta okul yapımları için kırlara ikide bir
Tevkifatı” ile başladı. Ancak Menderes
hükümet
D önem i’nin
salma
çıkardı.
“ Sınıfsız-
iç
politikada
bir
diğer
ve
yönelişi devletçiliğe karşı başlattığı açık
irticaya karşı tavır, kır ilişkilerinin adeta
saldırıdır. Tek Parti Dönemi dinle ilgili
dondurulması sonucunu yaratmıştır.
hangi uygulamaları yaptıysa Menderes
imtiyazsız bir toplumuz”
anlayışı
--------------------------------------------- 55 —
__ yol hepsini tersine çevirdi.
Ezan yeniden
Arapça okunmaya başladı. Tarikatlar canlandı.
Ü stelik
Genelkurmay,
Milli
tan kurtulamadı. Türk egemen siyase tinin
erozyona
uğramasının
sorumlu
luğunun sadece M.Yılmaz ve Çiller gibi
Savunma Bakanlığı’na bağlandı. Ancak
garabetlere yüklenmesi,
liberal burjuvazinin bu hızlı gidişi fazla
zeminini gözden kaçırmaya yol açar.
sürmedi.
Devletçilik,
27
Mayıs’la
olayın
temel
Bir elli yıl merkez sağ politikaların iç
rövanşını fazlası ile aldı. O rdu normal
politika mihveri
bir silahlı güç olmaktan çıktı. MGK. ile
işlevini tümüyle yitirm iştir.
hükümete, O R K O ve O Y A K ’larla eko uzlaşma dönemidir.
kendi döneminde C H P ’sini sürekli olarak “ içlerinde komünistler va r” tehdidiyle köşeye sıkıştırmıştır. Zavallı
Kozlar paylaşılmış, karşılıklı ağırlıklar belli olmuş, bunlara göre dengeler ku
“ sosyal demokratlar” ise bütün gayret lerini aralarında komünistlerin olma
rulmuştur.
dığını
nominin
içine girdi. Demirel dönemi
devletçilikle
bir
olan anti-komünizm,
kanıtlamaya
Dem irel
harcamışlardır.
Bir
Ekonomide merkez sağ, Menderes
dönem kapanıp yeni bir dönem açıldık
Dönem i’nde özelleştirmeleri ilk prog
tan sonra egemen politikanın iç politika
ramına koyan parti oldu. Ç ok sınırlı da
ekseni değişmiş, ortaya Kürt Sorunu ve
olsa bazı uygulamalara geçildi. Dış ticarette Tek Parti Dönemi’nin “ tutucu” politikaları tamamen terkedildl. Ulus
Siyasal İslam çıkmıştır. Devlet ve ege men siyaset bu kez “ bölücülük” ve “ irticayı” iç politika ekseni haline getirdi.
lararası sermaye ile yeniden güçlü bağlar kuruldu. Ve en önemlisi kırlarda kapita
yüzyüze
lizmin gelişmesine büyük bir hız verildi.
komünizm
Dış politikada, N A T O politikalarına geçildi. Bu dönem dış politikası, Türkiye ile Arap Ülkeleri’nin bağlarını tamamıyle kopartmıştır. N A T O yanlısı politikalar sonucu,
Arap
Ü lkeleri’nde
yaşanan
kısmi devrimci gelişmelere karşı Irak’a müdahalenin eşiğine kadar gelinmiştir. M erkez
sağ
politikaları
yaratan
Ancak öncekinden çok farklı sonuçlarla
egemen
gelince
bocaladı.
Anti-
politikaları sırasında, Türk siyaseti,
komünizme
karşı
saldırılarında tüm “ hür dünya” yı arkasın da gördü. Bunun gücü ve rahatlığı ile davranabildi.
N A T O ’nun
S o vyetler’e
karşı öncü kalesi olan bu ülkede darbe yapan generaller “ hür dünya” tarafından alkışlandı.
Yüzbinler
işkencelerden
geçirilirken “ hür dünya” dan “ insan hak
değişince eski
ları” gibi parazit sesler yükselmedi. D evlet “ bölücülüğe” karşı da aynı alışkanlık ve güvenle saldırıya geçti. Nasıl olsa “ hür dünya” bu “ stratejik önemi” olan ülkenin sürekli arkasınday-
merkez sağ politikaların devam etmesi
dı. Bir müddet sonra arkasına baktığında
imkansızdı. Ancak bilindiği gibi “ önce
şaşkınlıkla
eylem
vardı” . Söz arkadan gelmiştir.
olmadığını gördü. Eski “ hür dünya” dan
Koşulların değişmesine rağmen merkez sağ eski nakaratları tekrar etmeyi
destek bulamadığı gibi, P K K ’yi “ destek ler görünen” Batı ülkeleri ile yüzyüze
sürdürdüğü ölçüde erozyona uğramak-
geldi. Zaman dönmüş, köprülerin altın-
koşullar hem ülke içinde hem de dünya da 90’lı yıllarla birlikte radikal bir altüstlüğe uğramıştır. Bu politikaları yaratan
_
56
maddi
ortam
“ hür dünya” nın arkasında
__ ________ ____yeniden yapılanma___ dan
çok
sular
akmıştı.
A rtık
anti-
siyaset, çok kısa sürede
kendini
bir
komünizm döneminin kolay iç politika
“ ateş çemberi” nin ortasında buldu. Batı
günleri kapanmıştı. Eski günler ne kadar
artık
da güzeldi! N e 68’lerdeki ünlü Kanlı
lerindeki gibi “ tek” değildi. Dünya yeni
komünizm-emperyalizm
gün
Pazar olayından sonra ne 12 Mart içinde
kutuplaşmalara doğru yol alıyordu. En
Kültür Sarayı yangını nedeniyle ne de en
önemli pazarlıkların yapıldığı bölgede,
önemlisi
eski dış politika argümanlarının hepsi
Maraş
Katliam ı’ndan
sonra
“ hür dünya” dan asap bozan “ araştırma
boşa çıkmıştı.
komisyonları” gelmemişti. Oysa komü
Sonuç olarak, II. Dünya Savaşı den
nizmin yıkıldığına sevinemeden
Kürt
gelerine göre şekillenmiş Türk egemen
H areketi’ni
Türk
burjuva siyaseti bu dönem kapanınca
karşısında
bulan
Devleti, bu yetmiyormuş gibi Batı’dan
kendisini yeniden
bu konuda destek şöyle dursun hergün çeşitli biçimlerde tehdit alıyordu.
büyük bir sorunla karşı karşıya buldu. Ancak bu kez denklemler eski günlerde
yapılandırmak gibi
Siyasal İslam konusunda da merkez
ki kadar basit değildi. Özellikle yaşanan
sağ tam bir açmaza sürüklendi. Yine eski
son on yıl egemen güçleri yeni poli
güzel günlerde Siyasal İslam’ı kendi koa
tikalar yaratmaya zorlamıştır.
lisyonlarına takviye olarak alan; Devrim
arasının iç ve dış politika koşulları ile 90
ci Hareket’in gelişmesine karşı değer
sonrasının koşullarında çok köklü değişimler yaşandığı için bir dönemin egemen siyasetinin temel eksenleri artık geçerliliğini yitirmiştir. Bu sancı Türk
lendiren; biraz da devletçiliğe karşı süre rek politika yapan merkez sağ, 90’lı yıl lara gelince atı alanın Üsküdar’ı geçtiğini görerek arkadan yetişmek için çok tür
D evleti’nin
politikalarına
1950-90
damgasını
ban manevraları yaptı ise de sonuç ala-
vurdu. Epeydir yeniden yapılanma lafları
madı.Tepki, “ balans ayarı” ile O rd u ’dan
ediliyor. Sivil siyaset egemenleri çok
geldi. Bu politikaların üstüne oturarak
rahatsız edecek ölçüde
Siyasal İslam’la kapışan merkez sağ iyice eski zemininin ayağının altından kaydığını
Bütün bunların nedeni 90 sonrası yaşanan altüstlüklerdir. Burjuvazi iç ve
acı acı gördü. Siyasal İslam artık siyasette belli bir güç olmuş, daha
dış politikada yeni temel duruş noktaları yaratmak zorunda. O nedenle bugün
“ parçalandı” .
önemlisi kendi ekonomisini yaratmıştı.
lerde her kafadan bir ses çıkıyor. Bunlar
Parti kapatmakla iş bitmiyordu. Üstelik
yarım yüzyıl süren bir dönemin Türk
Türk Devleti’nin tüylerini diken diken
egemen
eden “ irticaya” karşı en yakın müttefik
kaymalar
gürültüleridir. Ancak henüz ortada göz doldurucu bir şekillenme yoktur. Sivil politikacıların yapamadığını O rdu yap mış, ortaya 28 Şubat’la bir çerçeve koy
En büyük değişim elbette Tü rk ege
oturmamıştır. Yakın tarihimizde böyle
A B D ’den “ hoşgörü gösterilmesi” sinyal leri geliyordu. Bütün bu gelişmeler iç politika zemininde
önemli
yaratıyordu. men
siyasetinin
siyasetine
yansıyan
kapanış
muştur. Ancak henüz hiçbir taş yerine dış politika alanında
bir dönem Tek Parti Dönem i’nden çok
yaşandı. Sovyetler’e karşı N A T O ’nun
partililiğe geçerken yaşanmıştır. Mende
kalesi rolünü pek sevmiş olan egemen
res
Dönemi, yeni
politikalara girişin
--------------------------------------------- 57 —
— yol ancak geçiş dönemi oldu. Egemenler
olarak banka sistemi devletin yüksek
arasındaki denge esas olarak 27 Mayıs
faizli kağıtları üzerinden yasayan içi boş
Darbesi’nden
bir spekülasyon alanına dönüşmüştür.
sonra
belli
ölçülerde
şekillenebildi. Şimdi durum çok daha
Spekülasyon o ölçüde artmıştır ki, artık
komplekstir. Erozyona uğrayan egemen
Türkiye’nin en büyük holdinglerinin kar
siyaset epey sancılı bir süreci kaçınılmaz
payı içinde spekülasyonun (borsa, faiz ve repo gelirlerinin) yeri % 70’lere kadar
bir şekilde yaşayacaktır.
tırmanmıştır.
Para
üretim
alanından
büyük bir boyutta koparak, spekülasyon
E K O N O M İD EK İ Z O R U N LU Y A P ISA L D EĞ İŞİM LER
alanına kaymıştır. Yeni sömürgecilik yıllarının I. ve III. Dünya arasındaki ilişkilerini daha çok
Yeniden
yapılanmanın
alanınlarından midir.
birisi
en önemli
elbetteki
ekono
devletler arası veya büyük bankalar arası kredi akışları karakterize ediyordu. Bu
1950-80 arasının “ ithal ikame
dönem ana hatları ile tıkanmış ve kapan
sine” dayalı “ karma ekonomisi” ömrünü
mıştır. A rtık kanser haline gelen bazı III.
doldurmuştur. “ İhracata yönelme” ile
Dünya borçları yavaş yavaş silinmekte
bazı sonuçlar alınsa da Türk ekono
dir. Henüz dünya ölçüsünde tam anla
misinde uluslararası finans kapitalin day
özelleştirme; diğeri uluslararası serma
mıyla kuralları kesinleşmeyen yeni sömürgecilik sonrası dönemin en temel özelliği uluslararası sermayenin gerekli pazarlara doğrudan akabilmesini sağla maktır. Özelleştirm eler ve sermaye
yeye daha özgür ve hızlı akışkanlık sağla
akışının
mak için
kaldırılması çabaları bu amaca yöneliktir.
attığı “ değişim”
henüz yaşanmamıştır.
Uluslararası finans kapital başlıca iki alanda dayatma yapmaktadır. Birisi
mali
piyasaların
(borsadan
önündeki
her türlü
engelin
bankalara kadar) düzenlenmesidir. Türk
Türk ekonomisi bu noktadan çok
Devleti henüz bu konularda yeterince
uzaklardadır. Bunun için iyice irileşen
adım atmamıştır. Daha da ötesi, Özal’ın
devletin
yarım yamalak bıraktığı sözde reformlar ve ardından gelen savaşın etkileri ile
Devletin küçültülmesi günlük politikaya daha çok K İT ’lerin özelleştirilmesi ve
ekonomide rant alanı “ tehlikeli boyut
şişkin memur kadrolarının azaltılması
larda” şişmiştir. Özal Türkiye’ye “ sıcak
olarak yansıyor. Oysa ekonomi üzerin
paranın” akışını kolaylaştıracak bazı ted gidememiştir.
deki en büyük baskı O rd u ’nun harcama larıdır. Buradan kısılamadığı ölçüde
Gelen paranın ekonomide üretkenliği arttıracak şekilde y ö n le n d irilm e s in d e
IM F’nin yapısal değişim için dayattık larının bütün m aliyeti halkların so fra sın
hemen hiçbir adım atılmamıştır. Sıcak
dan çıkartılacaktır. Ekonomide yapısal
birler almaktan
öteye
küçültülmesi gerekmektedir.
para gelmiş, büyük spekülasyonlar yap
değişim
mış, sonra istediğinde gitmiştir. Buna
misinin uluslararası finans kapitalin ser
güvenen devlet ise savaş nedeniyle artan
maye hareketlerine daha dakik bağlan
sonuç
olarak T ü rk
ekono
masraflarını iç borçlanmayla karşılama
ması demektir. Üretim temeli yeterince
yolunu seçmiştir. Bu gelişimin sonucu
güçlü olmayan bir ekonominin bu yola
__ 58
________________yeniden yapılanma___ çıkması
ardından
getirecektir.
büyük
sallantılar
Ancak Tü rk
ekonomisi
Şubat sürecinin
bitmediğini”
açıkladı.
“ 28 Şubat ne ölçüde gerçekleşebilir?
rantiyeleşmenin zirvesine çıkarak büyük
Fazla bir gerçekleşme
bir tıkanma noktasına geldiği için kendi
türünden yaklaşımlar,
şansı yoktur” Tü rk
egemen
sine IM F’nin çizdiği yoldan başka bir
lerinin kendilerine çizdikleri yönü unut
seçenek bırakmamıştır.
mak gibi büyük bir yanılgıya düşecekleri için
H A LK G Ü Ç LE R İN İN Y E N İD EN Y A P ILA N M A D A K İ YERİ VE ROLÜ
siyasi
Yeniden
uyanıklıklarını
yapılanmanın
yitirirler.
hangi
sonuca
varacağı, “ Cum huriyet’e” nasıl yeni bir şekil vereceği elbette henüz yeterince ortaya çıkmamıştır. Ancak egemenlerin
Özellikle yapılanma
ilerici
kesimde yeniden
bu yolda kendi çizdikleri sınırlar vardır,
otomatik olarak
bunlar unutulunca politikada yersiz bek lentilere girilebilir.
konusunu
“ dem okratikleşm e”
ile
bağlayan
bir
anlayış oldukça egemendir. Konunun iki ayrı taraftan oldukça farklı göründüğü yeterince açık olmalıdır. Devlet konuya tamamen
dünya ve
Türkiye’nin yeni
koşullarında egemenliğini bu koşullara
Yeniden yapılanmanın kaçınılmaz bir şekilde
kabaca
iki
kutbu
vardır.
Egemenler bir kutupta, halklar ve çalışan kitleler diğer kutuptadır.
D evlet ve
göre yeniden organize etme olarak bak
finans kapital açısından yeniden yapılan manın odak noktasında egemenliklerinin
maktadır. Onun bakış noktasından demokrasi konusu sadece “ bazı zorunlu
köklü bir şekilde değişen koşullara göre yeniden tanımlanması ve organize
düzenlemeler”
olarak görülmektedir.
edilmesi
Oysa halk güçleri noktasından konuya
devletin
bakılınca
tartışmalar olduğu açıktır. Hatta bazı
yeniden
çıkan yanı
yapılanmanın
Bu
konuda
katlarında”
yoğun
olarak
konular bir öngörü ile planlı bir şekilde
görünüyor. Oysa kıyametin kopacağı ya
değil, bizzat pratiğin dayatmaları ile tartışılmaktadır. Bugün sanki her kafadan bir ses çıkmaktadır. Özellikle
da
“ demokratikleşme”
öne
durmaktadır. “ yüksek
kopması
burasıdır. içinde
gereken
Yeniden
olan
nokta
tam
yapılanma sancısı
C um hu riyet’in
egemen
Kürt Sorunu
ile ilgili devletin
bizzat
lerinin demokrasi ile ilişkileri yeterince
tepesinde
biliniyorsa bu konuda hayal kurmak, A B
görülebiliyor. Kendisini yepyeni koşul
dayatmalarından medet ummak tam bir
lara politik ve ekonomik olarak henüz
siyasal saflık olur. Eğer yeniden yapılan
ayar edememiş olan egemenlerin arasın daki bu tarz nüanslar bir bakıma bugün
ma sürecine demokratik gelişmeler de dahil
olacaksa
bu
©n
b aşta
tutarlı mücadelesi ile olabilir.
halkların
Düzen
yeniden yapılanmada kendine bazı işaret
bazı
nüanslar
olduğu
lerin k a ra k te rin d e n kaynaklanm aktad ır.
Ancak şu
kadarı
da kesindir,
derin
devlet kendi mekanizmaları ile Türkiye’
noktaları koymuştur. Bunları atlayarak
nin yeni iç ve dış politika önceliklerini,
“ beklentilere” girmek herşeyden önce
erozyona uğrayan egemen sivil siyasetin
yürütülmesi gereken mücadelenin ener
ana duruş eksenlerini tartışıp
jisini düşürür. Demirel daha yakında “ 28
laştırmaktadır. Bugün yapılan bazı açıkla-
olgun
--------------------------------------------- 59 —
— yol malardan, zirvede
ortaya
çıkan
bazı
oldukça hırpalanan itibar ve otoritesini
nüanslardan beklentilere kapılarak poli
onarmaktır.
tika yürütmek
hareketinin hedefi hücrelere sinmiş bu
halk güçleri açısından
Oysa gerçek demokrasi
yanılgılı sonuçlar doğuracaktır. Yeniden
devlet anlayışından
yapılanma Cum huriyet’in ilk yaşadığı bir
leştirmek olmalıdır. Bugün tablo olduk
olay değildir. OsmanlI’dan Cumhuriyet’-
ça umutsuz görünüyor. Ancak halkların
kopuşmayı
e geçiş ve Tek Parti Dönemi, ardından
kaderini
“ çok partili” sürece giriş, Eylül sonrası
böyle zorlu süreçlerde mayalanır.
Ö zal’ın
başlattığı
süreç,
bütün
gelişmeler
de
bu
dönemlerde yeni düzenlemeler, önce halk güçleri
değiştirecek
derin
darbelenerek yapılmıştır.
Bugün sürecin farklı akacağının eğer tek kanıtı A B üye adaylığı ise, bu dönem lerde de Batı’nın hep Türkiye’den “ azın lık haklan” talebi olagelmiştir. Sonuç azınlıkların tasfiyesi, halk güçlerinin darbelenmesidir.
YENİ DÜNYA DENGELERİNİN YENİDEN YAPILANM A ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ YA DA "TÜRKİYE'NİN STRATEJİK ÖNEM İ" Yeniden
yapılanmanın
gerçek
çerçevesini çizen yeni uluslararası den gelerdir. Ünlü deyimi ile Yeni Dünya
Devletin yeniden yapılanması süreci
Düzeni’dir. Önemli strateji dergilerin
karşısında halklara düşen yersiz beklen
den SAIS Review, “ Türkiye’nin 21. yüz yıldaki rolü” nü şöyle değerlendiriyor:
tilere kapılmak yerine kendi güçlerini dönemin gerektirdiği biçimde gerçekten yeniden yapılandırmalarıdır. Bu toprak larda ne egemenlerin arasındaki nüans sürtüşmeleri ne de Batı’nın dayatmaları demokrasi yolunu Bugün
halkların
bir türlü
oldukça
açmadı.
önemli
bir
avantajı vardır. Elbette güçler dengesine bakıldığında, özellikle P K K ’nin stratejik dönüşünden sonra, halk güçleri avantajlı görünmüyor. Bu acı da olsa gerçektir. Üstelik AB adaylığı denen olgu neredeyse bütün enerjileri emip “ bek lenti” odasına yerleştirdi. Ancak 60’lar sonrası başlayan, Eylül sonrası derin
“ Türkiye Körfez Savaşı’ndan beri ak tif bir dış politika izliyor. Bu en son Suri ye’yi tehdit ve Öcalan’ın bu ülkeyi terke zorlanmasıyla kendini gösterdi. Bu aktif dış politika bazı temellere dayanıyor. “ Artan Zenginlik:
1980’lerdeki ana
reformlarla ekonomi devletçiliği bıraktı. G SM H üçe katlandı. 58 milyar dolardan 187 milyar dolara çıktı. İhracat dokuza katlandı. 2.9 milyardan 26.8 milyar dolara yükseldi.
Ekonomi
büyümeye
devam ediyor. “ Askeri
G üçte
Artış:
1985-1995
leşen, özellikle Kürt Hareketi’nin yük selmesi ile önemli mevziler kazanan,
arası silah harcamaları ikiye katlandı. Türkiye’nin bu eğilimi devam edecektir.
toplumun sanki değişmez alınyazısı gibi
Gelecek sekiz yılda 30 milyar dolar;
görünen devlet tabusundan kopuşma,
2030’a kadar 150 milyar dolar harcama
bu kopuşmanın ortaya çıkarttığı enerji
planlanıyor.
gerçek demokrasi mücadelesi için bir şanstır.
Yeniden
yapılanma
egemen
sınıflar açısından aynı zamanda devletin
__ 60
“ Komşu
Devletlerdeki
Gerilem e:
Irak ve Suriye gerilerken Türkiye yük seliyor.
Rusya
ile
ilişkiler
kuruldu,
___________
yeniden yapılanma__
ticaret gelişiyor. Suriye ve Irak askeri
bölgedeki
olarak çok geriledi. 1990’ların başında
A.M akovsky’nin
durum
“ komşuları gerilerken” yükselmiştir.
tam
tersineydi.
Sonra süreç
Türkiye lehine işlemeye başladı. İran sekiz yıllık savaşta çok yıprandı. “ Büyüyen bölgedeki
Bölgesel
fırsatları
alternatiflerin
dağılımıdır.
dediği gibi, Türkiye
Birincisinden başlıyalım. Türkiye’nin “ stratejik önemini” dayatacak gücü ve
Fırsat: Türkiye değerlendiriyor,
dinamizmi var mıdır? Bu soruya bugün evet
demek oldukça zordur. Ancak
ancak Türki devletlerin lideri olabileceği
Türk Devleti
spekülasyonlarının
uzak
hazırlama gayreti içindedir. Bunun için
olduğu anlaşıldı. Türki cumhuriyetlerde
sadece silah zoru yetmez. Hele silahların
hala
Rusça
alımı ikide bir ekonominin “ iç dengeleri
konuşan elitin yerini Türkçe konuşan
ni” altüst edecek ölçüde ekonomi zayıf
Rusya
gerçeklikten
egemen
olsa da,
elit alıyor.” 15
kendini böyle
bir role
sa, bir dönem İsrail’in başına gelenler
Sosyalizm-emperyalizm S o vyetler’in
“ yumuşak
dengesinde karnında”
Türkiye
için
T ü rkiye’nin
kaçınılmaz kader olur. yükünü
ABD,
kolay taşıyamaz.
Ö te
İsrail’inki
oldukça pasif ve durağan bir dış politika
kadar
izleyen Türkiye artık istese de böyle bir politikayı devam ettiremezdi. Devletin yeniden yapılanmasını dayatan en önem
uzun vadeli hedefleri takip edecek kadar siyasal istikrar ve politik zenginlik gerekir. Türk Devleti bu anlamda en
yandan,
li unsur dünya dengelerindeki değişim sonucu bölgenin olağanüstü kritik hale
zaaflı dönemini yaşıyor. Siyasal istikrar geçici olarak diktatörlüklerle sağlana
gelmesidir. Türkiye’nin “ stratejik öne
bilir. Ancak ardından kaçınılmaz baraj
mi” üzerine çok şey söylendi. Özellikle
taşmaları yaşanır. G erçek siyasal istikrar
Clinton’un A G İT toplantısı öncesi yap tığı açıklamalar konunun genel teker lemelerden öteye doğru derinleştiğini
önemli ölçüde “ maddi refah” a dayanır. Türkiye kapitalist gelişmesinde Özal’la birlikte ikinci önemli dalgasını yaşamaya
gösteriyor.
başladı. Ancak bu dalga tam anlamıyla
Stratejik
önem
sadece
kaynaklanmaz.
rantiye bir ekonomi yarattı, aynı zaman
Üstelik “ stratejik önem” sadece avantaj
da yoksulluk uçurumunu iyice derin
“ coğrafi
konuırT’dan
değildir, aynı zamanda dünya güçlerinin
leştirdi. Politik zenginlik ise Türk siyasal
kritik kapışmaları sırasında bu kapış maların kurbanı da olunabilir. OsmanlI’ nın başına gelen buydu. Stratejik konu ma “ önem” yükleyen esas iki unsur
tarihinde hiç yaşanmayan bir şeydir. Kemalizmin dar kalıpları, Cum huriyet’in kurtulamadığı korkuları onu hep donuk silik politikalara mahkum etmiştir. Oysa
vardır. En başta o ülkenin kendi iç dinamiği ve gücüdür. Yoksa “ stratejik
“ stratejik önem” çoğu zaman riskli poli tikaları dayatır. Türk Devleti’nde henüz
olarak çok önemli bir bölgede” çok
böyle
bir manevra yeteneği yoktur.
bayağı bir piyon rolü ile de yetinilmek
Yeniden yapılanmanın derinliği sadece
zorunda kalınır. Bir ülke kendi önemini dayatacak gücü göstermediği müddetçe “ stratejik önem” genellikle trajedilerin
bu noktadan bakıldığında bile görü lebilir. Uzun vadeli hedefler kollayan,
kapısını
Devleti için “ çok fazla gelir” .
açar.
İkinci
önemli
unsur,
risk alabilen
politikalar bugün
Türk
--------------------------------------------- 61 —
— yol Bölgedeki gelince;
alternatiflerin
bugün
gelişmeler
dağılımına
Rusya ve ittifakı gelişirse Türkiye’nin
kesinlikle
bölgede gerçekten
Türkiye’nin “ stratejik önemini” arttıran yönde ilerliyor. Ancak dünya yeniden paylaşılıyor ve
bu
paylaşımın
henüz
lerine
mini arttıran en önemli gelişme Rusya’
bölgede,
nın adım adım Batı ile arasında yükselen
yapışarak
gerilimdir. A B D Rusya’yı hem sermaye
Dolayısı
gücü
önem i”
ile belli
ölçülerde yönlendirme
bağlıdır.
çarpılıp ile
gerilimi kalmak
T ü rkiye’nin
üzerine
yüksek hattına da
var.
“ stratejik
platonik söylevlerin
hiçbir anlamı yoktur. Önem arttıkça risk de aynı
ölçüde
ekonomi
yaşanan
yeniden
yavaş yavaş
Bu
bir yüksek gerilim
tikasını yürüttü. Rusya Batı’nın “ liberal m ucizesinden
arasında cüce
olmaktan ne ölçüde öteye geçebilir? Bu en başta Türk egemenlerinin yetenek
başlarındayız. Türkiye’nin bölgede öne
hem de aynı zamanda kuşatma poli
“ stratejik önemi”
artar. Ancak devlerin
artacaktır. paylaşımın
Dünyada kanunu
kopuşuyor. Kremlin bunun Rusya’yı tam
budur. Türk sivil politikacıları değilse
bir dağılmaya götüreceğini geç de olsa belli ölçülerde gördü. Özellikle Kafkasiar’daki etkinliğini yitirdiğinde
bile genelkurmay bu gerçeğin farkın dadır. Sivil politika hamasi nutuklardan ne zaman kurtulur? Ya da kurtulabilir mi? Mevcut aşırı yıpranmış politikacı
hızlı bir çöküşe gireceğini açıkça ilan ediyor.
Her
büyük gücün
bir “ arka
kuşağından
bunu
beklemek
oldukça
bahçesi” var. Clinton’ın A G İT toplantısı
saflık olur. Türk egemenleri açısından
na gelirken Türkiye üzerine söyledikleri bu anlamda sadece diplomatik yağlama ve boş sözler değildir. Çeçen Savaşı, Batı ile Rusya ilişkilerinde yeni bir dönüm noktasıdır. Bu noktada Türkiye’
“ stratejik önem f’nin artması ile sevinç çığlıkları atmak hiçbir gelişmeye karşılık gelmez. Devletin yeniden yapılanması, bütün bu risklerin belli ölçülerde karşılanması telaşı ve sancısıdır.
nin “ önemi” belli ölçülerde artmıştır.
Eğer bölgedeki güç çatışmaları bugün
Ayrıca özellikle A B D açısından bölgede
ortaya
sadece Rusya değil, Çin de bir sorun
gelişmeler bunu gösteriyor, devletin ye
oluşturmaktadır.
başına
niden yapılanmasına esas şekli bu geri
Kazakistan’la ticareti Türkiye’nin diğer beş ulusla toplam ticaretini aştı. I994’de Türkm enistan’la demiryolu anlaşması yaptı. Ayrıca doğuya petrol taşımak için
limler verecektir. Buradan çıkan sonuç ise yeterince açıktır. Daha fazla militari ze olmuş, ancak öte yandan hantallık ve kabalıklarından kurtulmuş, belli ölçü
“ Ç in ’in
tek
çıkan
yönlerde
derinleşirse,
20 milyar dolarlık boru hattı anlaşması
lerde de siyasal bir “ istikrar” kazanmış
imzalandı.
bir Türkiye’dir bu tablodan ortaya çıkan.
Çin
gerçekte
istikrar
için
uzun vadede asıl potansiyel tehdittir.” 16
Türkiye’de siyasal istikrar hep “ güçlü
Emperyalist düşünce tankları son yıllar da Çin üstüne yoğunlaşıyorlar. Çin, Batı’nın ünlü “ liberal ekonomi mucize
hükümet” kavramı ile birlikte kul lanılmıştır. Hükümetler güçlü oldukça
sine”
hiç sempatik bakmadı.
Üstelik
ticari ve politik konularda Batı ile sıkı pazarlıklar yapıyor. Buna ilave olarak
__ 62
da halk güçleri hep zayıf düşürülmüştür.
_______________ yeniden yapılanma___
TÜ R K İY E-A V R U P A B İR LİĞ İ İLİŞ K İLE R İ
dan Türkiye’ye “ azınlık hakları” dayatılır. Bu
kelimeleri
duyan
devletin
başları
otomatik olarak en azından yarım yüzyıl AB
adaylığı
devletteki
yeniden
yapılanmayı elbette ki önemli ölçüde etkileyecektir.
Ancak adaylık sonrası
hem devletin tepelerinde hem de ilerici kamuoyunda öyle bir hava oluştu ki, sanki herşey bir çırpıda olup üyelik 5-6 yıl
içinde
gerçekleşecektir.
Kimse
A B ’nin kurmayı ve direği Almanya’nın eski iktidar partisinden gelen “ çatlak sesleri” ciddiye almıyor. C D U , ısrarla “ gerçekleşmeyecek bir adım” diyerek yeni tezler üretiyor. Oysa Türkiye’de büyük bir kamuoyu, şu yıllardır nazlı gelin gibi bir türlü bu topraklara uğra mayan demokrasinin nihayet geleceğin den eminler. Temelsiz beklentileri bir kenara bırakıp, A B adaylığının yeniden yapılanma ile ilişkilerini çözümlemeye çalışalım.
süren ¡mparatorluk’un parçalanma gün lerini hatırlarlar. Haksız da sayılmazlar. Batı o dönemde bugünkü gibi Türk halkı için hiç “ demokrasi” filan talep etmemiş, ille de “ azınlıklara hak” talep etmiştir. Bu dayatmaların tarihsel sonuçları bel lidir. Bu “ azınlıklar” katliamdan geçiril miş, onların
hamisi
pozundakiler bu
katliamları diline dolamaktan öteye git memiştir. yöneten
Dünyayı
birkaç
emperyalizm
yüzyıldır
bu
konularda
inanılmaz deneylere ve bilgi birikimine sahiptir. Vahdettin’i İstanbul’da elinin altında tutan İngiltere, Ankara kendini biraz toparlamaya başlayınca,
I920’de
Vahddettin’e “ Kuvva-ı Milliyeciler’e ya kın” bir hükümet kurmasını tavsiye et miştir. Emperyalizm olağanüstü kıvrak tır. Çıkarının olduğu en ince çatlaklara bile sızar. Öcalan’a uzakta iken en sıcak
Avrupa ve Türkiye arasında derin bir
mesajlar yollayanlar, Rom a’da iken iltica
tarihsel bilinçaltı vardır. Kürt Sorunu
hakkını çok gördüler. Öcalan İmralı’da
yükseldikçe ve Avrupa’dan soruna bazı
iken ise bu hak verildi. Bunlar basit
sahiplenmeler ortaya çıktıkça bu tarih
maskaralıklar
sel bilinçaltı kabarıp yeniden günün bilin
dünyayı yıllardır böyle yönetiyor. Güç
ci haline gelmiştir. Bugün şovenizm ikti dardadır. Daha dün Sevr hortlatılmak
elinde olduğu için esneme yeteneği de fazla. Riskten hemen kaçabilmeyi, gerek
isteniyor diye, egemenler bağırıp duru
tiğinde
yordu. Bir “ deprem” oldu sanki herşey
“ Çifte standardı”
değişti. Olayların tarihi ve mevcut güçler
ölçüde hızlı değişir.
değildir;
risk alabilmeyi
emperyalizm
becerebiliyor.
ise baş döndürücü
durumu dikkate alındığında Türkiye’nin
A B ile Türkiye ilişkilerinin arasında
bir türlü bitmek bilmeyen Batılılaşma
bu tarihsel bilinçaltı sürekli çağlayan bir n e h ir gibi ak m ak tad ır. B u g ü n le rd e bu
serüveninde
yeni
bir viraja girildiği
söylenebilir. Ancak bu viraj Batı otoban
nehrin
larına Türkiye’yi bağlayacak mı? Yoksa bir yerlerde yol karışıp yine ara yollar
“ Kürt Sorunu” değildir. Nasıl yüzyıl ön ce
dan mı yürünecek?
Osmanlı İmparatorluğu ile birlikte üç
Tü rk
Devleti’nin tarihsel
bilinçaltı
neden kabardı? Tanzimat’tan beri Batı’-
kabarmasının
dünya
dengeleri
tek
nedeni
altüst
imparatorluk daha çöküp
de
olurken
parçalandı,
pek çok yeni ülke sınırı çizildi ise (o
--------------------------------------------- 63 —
— yol zamanlar bu sınırları genellikle İngiltere çizmiştir)
bugün de
dünya yeni
altüstlük içindedir. On onlarca
ülkenin
bir
yıl geçmeden
sınırları
değişti.
Türkiye’nin sınırları Lozan’da çizildi. II. Dünya Savaşı sonrası ittifakları (N A T O ) ile “ güvenlik” altına alındı. O güvenliği sağlayan
dengeler
bugün
yoktur.
Sınırları çizen güç dengeleri değişmiş, buna bağlı olarak sınırlar da değişmekte dir. Üstelik bütün kaymalar Türkiye’nin üç köşesinde yaşanmaktadır. Tarihsel bilinçaltı ile günümüzün bu gerçeklikleri birleşince Türk Devleti ister istemez Sevr günlerini hatırlamıştır. Bugün yine dünya paylaşılıyor. Ancak şimdilik bam başka üslup ve araçlarla! Devletin başı daha geçenlerde, Kürt
sine yükseltmezler. Bu piyonlar irileşse bile en fazla hantal filler olmaktan öteye gidemez.
Ya
da gitme şansları
çok
zayıftır. A B ’nin dayatmaları sonucunda, Türk Devleti
bu korkularından
vazgeçmek
şöyle dursun, sürekli bu korkuları ile yaşayacaktır. Ö te yandan, Avrupa’nın da kendi korkuları vardır. Osmanlı İmpara torluğu o günün dünyasında, en önemli ticaret yollarından
birisinin
üzerinde
“ barbar haraç toplayıcıydı.
I. Dünya
Savaşı’nda Osmanlı, İngiliz-Fransız ekse ninden Alman eksenine kayınca bu yol larda Almanlar ilerlemeye başladılar. Bu saf değiştirmenin bedelini İngiliz emper yalizmi Osmanlı’ya çok ağır ödetti. Şimdi de Türkiye bir biçimde Avrupa’ya
rağ
Sorunu ile ilgili olarak, konunun kişisel
men bir çekim merkezi olursa, Avrupa’
haklar ve özgürlükler çerçevesinde ele
nın eski korkuları canlanacaktır. Avrupa
alınması gerektiğini söyleyerek “ öyle grup şeyi filan olmaz” demiştir. “ Azınlık haklan” hala Türk Devleti’nin tüylerini diken diken etmektedir. Bu tarihsel bi linç altından Türk Devleti nasıl kurtula bilir? Yeniden Osmanlı gibi bir İmpara torluk yaratamıyacağına göre, bölgede çekim gücüne sahip bir emperyalist güç olduğu
zaman.
Bunun
hayallerini
II.
kendi elleriyle, yani Birlik’in kasasından akacak kredilerle Türkiye’yi büyütmeyi göze alabilir mi? N e olmuştur da, Lüxemburg’da red dedilen Türkiye çok geçmeden Helsin ki’de “ aile fotoğrafının” içine alınmıştır? “ Reddedilişten bu yana Türkiye’de anlamlı
bir
değişiklik
olmadı,
Cumhuriyetçiler, özellikle Özal Dönemi’nde epeyce kurdular. Binbir ulus ve kültürün ortasında, “ azınlık haklarından”
değiştiren faktörler nelerdir? Türkiye’
korkmadan yaşayabilmek için, emper
nin “ aile fotoğrafına” dahil edilmesinde
yalist dünyanın kuralı budur. Yoksa bu
en büyün etken A B D ’dir. Avrupa Birliği
çeşitlilik
başka
çekim
merkezlerine
açıkça
oysa
Avrupa’nın perspektifinde
bir
değişim oldu.” 17 Avrupa’nın görüşünü
içindeki
bir Türkiye, A B D
açısından
bütünlüğü”
daha fazla tercih edilir. Bu yol çok uzun
bozulabilir. Türkiye açısından bölgede böyle bir güç olabilmek, bütün “ stratejik
olsa da, emperyalizm uzak hedefler belirleyecek hem güce hem de yeteneğe
önem ine”
şimdilik sahiptir. Türkiye A B içine gi
doğru
çekilerek “ ülkenin
rağmen
orta vadede
bile
oldukça zordur. Dünya satranç oyunun
rerse Almanya’dan sonra ikinci büyük
da, paylaşım oyununun şahları, kendi
ülke olacaktır. Bu A B D
piyonlarını hiçbir zaman vezirlik seviye
A B içine İngiltere’den sonra ikinci bir
__ 64
politikalarının
_______________ yeniden yapılanma___ demektir.
lendirilmesi büyük önem taşır. Mevcut
Lüxemburg’da Türkiye’ye A B bu uyarıyı
mali sistem tam bir yozlaşma içindedir.
yapmıştı. A B D dış politikasına bu ölçüde
Devletin yüksek faizle borçlanmasının
güç
tarafından
taşınması
bağlı bir ülke A B içinde Almanya-Fransa
sonucu bütün banka sistemi bayağı tefe
ekseni açısından sorun olabilirdi. Buna
cilere dönüşmüştür. İkide bir “ banka
karşılık
A B D ’de
kendi
ların içi boşaltılıyor.” Bankalar birikim
aktif bir tavır
lerinin çok üstünde “ dostlarına” kredi
almadı. Elbette bu ordu yakın zamanın
açıyorlar. Sonrada batarak yıkıntıyı vergi
işi değildir. Bu konuda Avrupa’nın hiçbir
mahkumlarının
altyapısı yoktur. Üstelik tek başına A B D ’nin silah harcamaları Avrupa’nın
Ancak en önemlisi Ziraat Bankası’nın
toplamından
fazladır. Avrupa, teknik
ile çok içiçe giden bir alandır. Ziraat
yenilenm ede A B D ve Japonya’nın arkasından koştururken bu alana ne
Bankası’da Batı açısından yığınla soru işareti taşımaktadır. Mali sistemin dene
kadar harcama yapabilecektir? H er şeye
timi ve Türkiye para kaynaklarının A B
rağmen düğmeye basılmıştır. Bu süreç
tarafından yönlendirilmesinde diğer çok
derinleştikçe Avrupa ve A B D arasında pazarlık ve çekişmeler derinleşecektir. Diğer önemli bir neden P K K ’nin yaptığı
önemli konu, O rd u ’dur. Hükümetin her kapısına dayandığında istediğini alan Ordu, A B üyeliği sürecinde bu kolaylık
stratejik dönüştür. “ T e r ö r ” varken Avrupa Kürt Sorunu üzerinden politika yapma şansına sahip değildi. Tü rk
larını yitirm ekle yüzyüze gelecektir. A B ’yi ve Türk Devleti’ni en çok zorla yacak konu budur. “ Helsinki aile fotoğ-
ordusunu
A vrupa’nın
kurmasına
sırtına
bırakıyorlar.
durumudur. Tarım her zaman politika
Devleti kestirmeden konuyu kapatıyor
rafı” ndan sonra Financial Times, “ daha
du. Şimdi hem Türk Devieti’nin böyle bir gerekçesi kalmamıştır hem de
Tü rkler
Avrupa açısından zemin politik manev ralar için belli ölçüde yumuşama yoluna girmiştir. Bu noktada Avrupa, Türkiye
den vazgeçmek anlamına geldiğinin far kında değiller” değerlendirmesini yap mıştı. Burada konu gelip O rd u ’nun
üzerindeki
imtiyazlı
kendi politik etkisini artır
A B ’yi
anlayamadılar.
Onun
kendi egemenlik haklarının bir bölümün
konumunun
ne
olacağına
mak için aday çengeline Türkiye’yi tak
dayanmaktadır. Ve bu konunun bölge
mayı tercih etmiştir. Türkiye’nin bölge de artan önemi böyle kısmi bir kuşatma
alındığında kolay bir çözümü yoktur.
yı gerekli kılmıştır. Bu uzun yol sırasında Avrupa Türki ye’yi hangi noktalarda zorlayacaktır?
dengeleri ve ülke içi dengeler dikkate İkinci konu, tarım sektörüdür. Şu anda Türkiye nüfusunun yaklaşık yarısı kırlarda yaşamaktadır. “ Tarım sübvan
Ekonomi alanında başlıca iki nokta
siyonları” hem Avrupa içinde hem de
vardır. Birisi mali sistemdir; diğeri tarım
A B D ile Avrupa arasında büyük bir çe
sektörüdür. Türkiye eğer A B ’ye ciddi
kişme konusudur. Cumhuriyet kapitaliz
aday olursa en önemli konu Birlik’in
mi yetmiş yılda kır nüfusunun ancak
bütçesinden alacağı bazı “ yardımlardır” . Bu nedenle Türkiye’deki para akışı ve
% 2 0 ’sini eritebilmiştir. Ucuz Avrupa tarım ürünleri T ü rkiye’ye akmaya
dışarıdan Türkiye’ye akan paranın yön
başlarsa,
nasıl bir süreç yaşanacağını
— yol kestirmek oldukça zordur. Türkiye’deki
bilgiyi sentezleştirme ve strateji kurma
işsizler ordusu zaten Avrupa’yı ürküt
yeteneğine sahiptir. Cum huriyet’in en
mektedir. Oysa A B sürecinde ilerleyiş
eski ve tek “ düşünce tankı” O rd u ’dur.
bu orduyu
Bu
kaçınılmazca büyütecektir.
tekelini
kıskançlıkla
koruyor.
Bu büyüme A B ’nin yolunu daha yokuşlu
Sivillerin ağzına laf vermiyor. Güçlü is
hale getirecektir. Mali sistemin “ refor
tihbaratıyla sivil politikaya amaçlı bilgiler
mu” , O rdu kaynaklarının kısılması hariç
aktararak
daha radikal tedbirlerle çözümlenebilir.
O rd u ’nun bu ölçüde imtiyazlı kalmasının
Bu çözümün sermaye grupları içinde bir dönemin “ Anadolu kaplanları” aleyhine
zaman bir ateş çemberi olmasıdır. Yeni
yönlendirm e
yapabiliyor.
diğer bir nedeni elbetteki bölgenin her
olacağı açıktır. Ancak Türkiye kırların
dünya dengelerinde bu çemberde daha
daki sorunun çözümü uzun yılları gerek
çok ateş yanacağına göre A B ’nin bu “ en
tiriyor. A B yolu bu anlamda oldukça
hassas” konuda işi oldukça zordur. Bu
uzun ve yokuşlu bir yoldur.
konunun “ demokratikleşme” ile bağlan
A B ’nin iç politikada Türkiye’yi en
tısı nedir? Türk burjuvazisi ve sivil siya
çok zorlayacağı konu “ demokratikleşme” dir. Ancak koklayana göre
seti yeterince demokratik de sorun O rd u ’nun politikaya müdahalesini sınır
nedir?
layarak mı çözülebilecektir? Türkiye’de
Türkiye siyasal sisteminin daha liberal
yaşayanlar bunun böyle olmadığını bilir
leştirilmesi ve O rd u ’nun etkilerinin sınırlandırılmasıdır. “ Yakın gelecekteki
ler. Bugünkü batı demokrasisi büyük
değişen şu “ demokratikleşme”
en hassas konu, Türk Ordusu’nun iç ve
ölçüde işçi sınıfı ve çalışan kitlelerin bur juvaziye karşı mücadelesinden çıkmıştır.
dış politikaya devamlı müdahalesi ola caktır.” 18 Evet en hassas konu budur.
Yoksa burjuvazinin feodalizme karşı verdiği mücadele onun bencil ve dar
Cılız
sınıf çıkarları ile sınırlı kalmıştı. Cumhu
T ü rk
ellerinde
burjuvazisi
semirmiş
ve
devletçiliğin büyümüştür.
Neden hala, burjuvazi ve devlet-ordu
riyet topraklarında
iki
mücadele
de
derinlik kazanacak ölçüde yaşanmadı.
arasındaki ilişkiler biraz olsun “ batılılaşa-
Batı
mamıştır” ? Olayın derin tarihi köklerine yeniden değinmeyelim. Bu çerçeve bilinç ve davranışları hala kuşatmaya de
topraklarında kendisine bir özgürlük alanı istiyor. Dem okratikleşm enin
bu
söylemleri
Avrupa’dan görünüşü böyledir. Batı’nın
vam ediyor. Ancak bundan öteye başka
ayaklarına
nedenler de vardır. Burjuvaziyi büyüten
Ülkeleri
devletçilik en az onun kadar O rd u ’yu da
farklıdır. Oralarda sosyalizm yıkıldıktan
büyütmüştür. Ordu, bugün O Y A K ve
sonra
kapanan
ile
C um huriyet
Doğu
Avrupa
ile Türkiye’nin konumu çok ayakta
sağlam
hiçbir
kurum
O R K O ’larıyla dev bir finans ve sanayi
kalmamıştır.
kurumudur. Türkiye’de hiçbir zaman özelleştirilem eyecek en iri K İT ’dir. O rdu aynı zamanda dev gibi kendi
şekli verme şansına sahiptir. Türkiye’de ise kurumsal gücünü siyaset yaparak
ekonomisine sahiptir. Bütün bunlardan
ordu vardır. Böyle bir ülkede Batı poli
öteye
zaman
tikaları için bazen yeterli manevra alanı
beceremediği bilgi toplama (istihbarat),
kalmamaktadır. Özetle Batı, Türkiye iç
_ _ 66
sivil
siyasetin
hiçbir
Batı bu ülkelere istediği
büyüten yılların geleneğine
sahip bir
________________yeniden yapılanma___ ve dış politikasına daha dakik müdahale
hızına da bağlıdır. A B D ’nin stratejisi ise
edebilmek için, yani kendisi için özgür
bu çekirdeği sürekli yumuşatma yönün dedir. Rusya ve Ç in’in Batı üzerinde
lük istiyor. Bunu yüzelli yıldır istiyor. Batı zaman zaman bu ülkede çok özgür
yaratacağı gerilim ise A B ve A B D poli
de oldu. Ancak bu yoldan bu topraklara özgürlük gelmedi. Gelemez de!
tikalarındaki nüansların artması yönünde bir etki yapabilir. İki dünya savaşı kıta
A B ’nin Türkiye’yi en çok zorlayacağı
Avrupa’sında yaşandı. Avrupa, Sovyetler
alanlardan birisi şüphesiz ki dış politika
Dönem i’nden beri Doğu’ya hep yumu
alanıdır.
doğrudan
burun
şak yaklaşmıştır. A B D ’nin bu konudaki
buruna geldiği alandır. Bilinen
Kıbrıs,
manevra alanı daha geniştir.
Çıkarların
Ege sorunlarına değinmeyelim. Çekiş
Türkiye’nin A B adaylığının bugünkü
menin ekseni önemlidir. A B 21. yüzyılın ilk on yılında önemli adımlar atmaya
dünya dengelerindeki anlamı yeterince açıktır. A B kendi dış politika çıkarlarına
hazırlanıyor.
Türkiye’yi adaylık çengeli ile bağlama
Bunların
birisi
Avrupa
parasıdır, diğeri Avrupa ordusudur. Bu
amacındadır. Adaylık süreci Avrupa için,
adımlar kaçınılmaz biçimde A B ile A B D
Türkiye’nin Avrupa politikalarına ters
arasındaki gerilimi yükseltecektir. Egemen dünya parası olan dolara önem li bir rakip çıkacaktır. Böyle bir gelişim
gelen noktalarını törpüleme sürecidir.
dünya finans ve ticaret yollarını etkileye cektir. Avrupa ordusu aslında belli bir
bugünkü haliyle buna A B ’nin gücü yet mez. Dolayısı ile bu salıncakta, Türkiye
yanı
düşmez ya da düşürülmezse, epeyce
ile Avrupa
parasının
başarısına
Bu ABD-Türkiye-İsrail ekseninin etkisiz leştirilmesi anlamına geliyor. Ancak
bağlıdır. Bu konuda gelişmeler olursa
uzun zaman sallanacaktır. Bütün bunlar
dünyadaki bazı stratejik ağırlıklar değişe bilir. Bunların hepsi A B yolundaki Türkiye’yi fazlası ile etkileyecektir. İki kutup arasındaki gerilim arttıkça A B yol culuğu da virajlı yollara sapabilir.
dan sonra yeniden yapılanma sürecinde
Bu noktada A B ’nin genişleme strate
A B ’nin etkilerine gelirsek, bu etki T ü rkiye’de bazı vitrin düzenleme lerinden öteye geçemez. A B ’nin bölge (Kafkaslar ve Ortadoğu) politikalarında ki ağırlığı artarsa Türkiye
üzerindeki
jisine değinmek gerekiyor. Aday üye
etkisi de biraz daha derinleşebilir. Ancak
lerin nüfus toplamı mevcut A B toplam nüfusunun %40’ına varmaktadır. Böyle büyük bir genişleme stratejisi ancak A B çekirdeğini güçlendirerek mümkündür. Oysa bugün çekirdekte İngiltere, henüz
Avrupa, hemen yakınındaki Balkanlar’ın altından kalkamadı, Kafkasya ve O rta doğu’da etkinlik kurabilmesi dünyadaki dengelerin yeni bir altüst oluşu anlamına gelir. Böyle bir gelişme henüz görülmü
para birliğinin dışındadır. Kosova Savaşı
yor.
Bugünün gerçeklerinden
baktığı
uzayınca Brüksel’de her kafadan bir ses
mızda, ABD-İsrail-Türkiye ekseni, A vru
çıkmaya başlamıştır. Harekatı yürüten
pa ekseninden daha ağır basıyor. Yeni
NATO
Dünya Düzeni’nde madem ki güçler konuşuyor, boş beklentiler eninde
komutanları bu duruma isyan
ettiler. Dolayısı ile T ü rk iye ’nin A B üyeliği sadece kendi hızına bağlı değil,
sonunda bu güçler gerçekliğinin duvar
aynı zamanda A B çekirdeğinin güçlenme
larına çarpmak zorundadır.
--------------------------------------------- 67 —
— yol
SONUÇ
atarak, en diplerden en yukarılara tır mandı. bir
İşçi hareketine düzen faşist darbeler
döneme giriliyor. Dünyanın ve Türkiye’
le cevap verdi. Bugün yükselen geliş
nin iç dengeleri böyle bir dönüm nok
melere nasıl cevaplar verilecek? Derin
tasını
devlet derin derin bunu düşünüyor. Dünyada ve Türkiye’de artık sosyalizm
C um huriyet
yarattı.
tarihinde
Ancak
yeni
Türkiye
daha
sürecin başındadır. Ve gelişmeler tama men güçlerin
durumuna göre eğrilip
“ tehdidi” yok.
Politika egemenler ve
şekil alacaktır. Türk Devleti 20. yüzyılın
halklar açısından hangi kulvarlarda aka
son yılında iki şeye çok sevindi. Yılın
cak? Hangi parolaları yüklenecek? Hangi
başlarında Öcalan’ın Türkiye’ye teslim
renklere girecek?
edilmesi tam bir bayram havası yarattı.
Egemen siyasal eğilim kendini nasıl
Yılın sonunda ise Türkiye A B adaylığına kabul edildi. Bu da Meşrutiyet şenlikleri
bir eksene oturtacak? Bunun belli ölçü lerde ipuçları ortaya çıkmıştır. Dünyada
ni anımsatan bir heyecan yarattı. Ancak gerçekler insafsızdır. Yeni yüzyılın ilk
bir globalizm rüzgarı esiyor. Bazen hızı kesilse de bu rüzgar esmeye devam ede
günlerinde politik hava yeniden gerildi
cek. Bu kavram, batı kapitalist anayurt
ve Öcalan konusunda geçici bir karar
ları
alındı.
tekniği, sermaye akışı ile dünyanın yaban
Bütün
bu sallantıları
yaratan
açısından
artık
sadece
malları,
sorunların derinliğine çözümlenmeme-
bölgelerini fethetme değil, tüm kültür
sidir. Cum huriyet eski siyasal ve sosyal kalıpları ile devam edemiyor. Cumhuriyet’in etrafındaki dünya da eski dünya değil. İç politika eksenleri açısından ya kın dönem hangi işaretleri vermektedir?
leri, “ farklılıkları koruyalım” ve “ insan hakları” parolaları altında Batı standart larına uyumlandırma savaşıdır. Dünyanın bu yeni paylaşımında emperyalizm eski yollarını istese de tekrarlayamaz. Silahı
C um hu riyet’in
ilk
dönemi
bütün
ve tekniği
elinden
sosyal ve sınıfsal ilişkilerin bir potada
teknik ve üretim
tutulması
sömürüsünü
oldu.
Ardından
gelen
bırakmadan, yeni biçimleri üzerinden
sürdürebilmesi
için geri
dönemde bir potada tutulmaya çalışılan sosyal ve sınıfsal gerçeklerin güneşin
ülke toplum yapıları bu tekniğin ve onun gerektirdiği üretim ve mali sistemlerle
altındaki yerini aldığı günler yaşandı. Cum huriyet tarihinde örtülen, hatta
belli bir uyuma girebilmelidir. Globalizm bunu zorluyor. Ö te yandan, bu büyük
yerin yedi kat altına gömüldüğü sanılan
anafora karşı küçük küçük karşı anafor
tüm gerçekler olayların zoru ile topra
lar oluşuyor. Dünyada yeni bir milli
ğın üstüne çıktı. A rtık eski konumlarına
yetçilik gelişiyor. Globalizmin dünyayı
geriletilmeleri mümkün değildir. Hesap lar buna göre yapılacak. Sosyalizmin
cennete çevirmeyeceği anlaşıldıkça bu akımların güçlenme şansı vardır.
güçlü bir sistem olarak varolduğu gün
Rusya’da Putin, “ kolektif milliyetçilik”
lerde taşan, artık bir kapta durmayan
parolasını attı. “ Devletin güçlü ve belir
sınıf ilişkileri o günlerin etkileri ile işçi
leyici” olmasını savunuyor. Fukuyama’-
sınıfını devrimci bir mücadeleye çekti.
nın hayalleri çoktan yerle bir oldu. Daha
Ardından Kürt Hareketi önemli adımlar
da öteye, dünyayı bütünleştirme iddi-
__ 68
______ ________ yeniden yapılanma___ asındaki globalizmin aksine parçalanma ları derinleştiriyor.
“ 12 Eylül ekonomik gelişimin mantığı açısından demokratik devrimin alanını
21. yüzyıla ve Cum huriyet’in yeni bir
daraltırken siyasi olarak devrim güçleri
dönemine Türkiye’nin miliyetçi-şoven
ni iyice yaygınlaştırmıştır. Devrim güç
bir koalisyonla girmesi ne kadar rast
lerinin örgütlü ve etkili her darbesi yay
lantıdır? O rtam bir yanıyla 20. yüzyıl
gınlaşan sosyal ve sınıfsal gerilimi dev
başlarını
rimci bir enerjiye dönüştürebilecektir.
hatırlatıyor. Avrupa,
hergün
Türkiye’ye yeni şartlar öne sürüyor;
Günümüz gelişmeleri açısından bu
içeride ise “ dış mihraklı güçler ülkeyi bölmek istiyor.” Sancılı A B süreci bu
genel doğruya eskisinden biraz farklı yaklaşmak durumundayız. Dem okratik
gerilimi
görünüyor.
devrim güçlerinin siyasi olarak yaygınlaş
Hergün Türkiye’nin sınırlarının tartışıldı
masına karşılık, Kürdistan dışında güçlü
artırm aya
aday
ğı bir dünyada, egemen siyasetin yeni
bir örgütlülüğe sahip olmamaları devri
den şekillenmesinde milliyetçiliğin “ kat kıları” fazlalaşabilir. Politik hamaset biçi minde de olsa, Öcalan konusunda orta lığı yeniden “ vatan-millet” çığlıkları kap
min bazı önemli taleplerinin cansız ve solgun biçimde burjuva partilerinin ellerine düşmesi sonucunu doğurabilir. Böyle bir gelişim mümkündür. Fakat bu
ladı. Koalisyonun
üç partisi bir denge
bulmaya çalışıyor. D Y P ve FP ise işi uç
hiçbir zaman taleplerin gerçekleşeceği anlamına gelmez.
noktalara kadar götürmekten geri dur
Böyle bir süreç sınıf mücadelesini
madılar. Bu partilerin ortamında yeni den yapılanmaya gidilecektir. Belli ki globalizmin tersine anaforları Türk ege men siyasetinde de yaşanacaktır.
aşırıca dolaylandıracağı için toplumsal çürüm elere neden olabilir. Sancılı, dolambaçlı yollardan tanınmaz hale getirilecek taleplerle devrim enerjisi emilebilirse mücadelenin önünde bam başka bir dönem açılacaktır. Çürüm ele
Ö te yandan, ilerici kesimlerin önem li bir bölümü bu tablo karşısında tıpkı 20.yüzyıl başlarındaki gibi kötünün iyisi
rin zayıf düşüreceği vücudun ayağa kalk
ni seçme alın yazısından kopuşmuş gö
ması zaman ve yeni yöntem ler gerekti
rünmüyor. Avrupa Birliği hayallerinin en
recektir.
önemli siyasal etkisi düzene karşı tepki leri düzenin derin kanallarına çekme sidir. Halk güçleri böyle bir ortamda kendi bağımsız çizgilerini geliştirdikleri
Yaşadığımız günlerde devrimci güç ler, Türkiye’nin böyle bir yol kavşağına geldiğini kavramak, süreci dolaylandırılmış değil, doğrudan sınıf mücadelesi ze
ölçüde büyüme şansına sahip olabilirler.
minine yükseltmenin kelimenin tam an
Rüzgarı kendimiz yaratmazsak Avrupa’
lamıyla tarihi bir görev olduğu bilinciyle
nın globalizm rüzgarı ile demokrasinin
davranmalıdır.” 18
yelkenleri şişmez. Sözümüzü İnönü-Demirel koalisyo nunun yarattığı “ değişim” rüzgarının estiği günlerde yaptığımız bir tesbitle bitirelim.
69 —
— yol------------------------------------------
DİPNOTLAR 1- Milliyet, 26.12.1999 2-
Milliyet, 26.12.1999
3-
Sina Akşin, “Jön T ü rk ler ve İttihat ve
Terakki” 4-
Tevfik Çavdar, “ Türkiye’nin
Dem okrasi Tarihi” 5-
K.Yılmaz, “ Köylülük”
6-
Tevfik Çavdar, a.y.
7-
Şerif Mardin, “Jön Türklerin Siyasi
Fikirleri” 8-
Taha Akyol, “ Medine’den Lozan’a”
9- Tevfik Çavdar, “ Türkiye’de Liberalizm” 10-
Tevfik Çavdar, a.y.
I2-Tevfik Çavdar, “ Türkiye’nin Dem okrasi Tarihi” 12-
lrvin Schick-E.Tonak “ Geçiş
Sürecinde Türkiye” 13-
Milliyet, 7.1.2000
14-
Tom Hundly, “ T urkey in U p ro ar
O v e r False Sheep-Gut A larm ” 15-
Alan Makovsky, “ SAIS R eview ” ,
Bahar 99 16-
W illiam -Kunzweiler, “ Strategic
R eview ” ,Yaz 98 17-
Tom Hundly, a.y.
18-
The W ashington Post, “ Turkey
Pledges T o M eet EU T erm s” 19-
_
70
M.Yılmazer,Yol, Ağustos 93
M. Sinan
KÜRESELLEŞME VE RESTORASYON BAĞLAMINDA TÜRKİYE EKONOMİSİ G İR İŞ
inanılmaz
oranda
bulanıklaştırmıştır.
dönemde
Siyasal söylemler ekonomik altyapıdan bağımsızlaştırıldıkça havada uçuşan tra
aşamadan
jikomik lafebeliklerine dönüşmektedir.
geçiyor? Sosyalizmin yaşadığı yenilginin
Siyasal gelişmelerin sınırları ise kesinlik
İçinde Türkiye
bulunduğumuz kapitalizmi
hangi
üzerinden tam on yıl geçti. Türkiye
le ekonomik altyapının durumu ile çizil
finans kapitalinin
1980’lerde başlattığı
mektedir. Türkiye ekonomisinin varolan
sürecin, dünya koşullarındaki yeni geliş melerle de sentezleşerek ülke altya
durumu ise faşizmin finans kapital açısın dan salt bir siyasal tercih değil -ki zaten
pısında kimi dönüşümler yarattığı orta
böyle
dadır.
zamanda
III.
D önem ’in hareket tarzını
birşey
mümkün
hedeflere bir
değildir- aynı
ulaşabilmek
zorunluluk
için
belirleyen en önemli faktörleri bu dönü
kaçınılmaz
şümlerde aramak gerekmektedir. Sınıf
ortaya koymaktadır. Türkiye’yi haliha
olduğunu
lar arası ilişkiler değişen koşullarla bir likte yeni biçimler kazanmaktadır. T ü r kiye kapitalizminin dünya emperyalist sistemi içerisindeki rolü, ekonom ik
zırda temsil eden en belirgin nitelik sınıf sal çelişkilerin gerginliğidir. Varolan poli tik ortamın bu durumu tam olarak yan sıtmıyor oluşu bu gerçeği kesinlikle
anlamda da önemli dönüşümleri dayat
ortadan kaldırmaz. Ülke açık bir biçim
maktadır. Son süreçte, özellikle de 1999
de ikiye bölünmüştür ve bölünme her
yılında yaşanan gelişmeler Türkiye’nin
geçen gün hızlanmakta, toplumda yaşa
dünya emperyalist sistemi içerisindeki
yan her birey bu parçalanmadan nasibini
rolünü daha da belirginleştirmiştir. Sistemin tepesindeki A B D ile kurulan
almaktadır. İlk Türkiye ortalama 40.000$ gelir seviyesine sahip ve aşırı tüketen Türkiye’dir. İkinci Türkiye ise sistemin
derin siyasal bağlar ve belki de dünyanın en kritik bölgesi olan KafkasyaOrtadoğu-Balkanlar üçgeninin m erke
attığı, yoksul, Afrikalı’laşan Türkiye’dir.
zindeki coğrafi konum Türkiye’yi em
Gelecek politik ortam bu iki Türkiye’nin
öğüttüğü ve posa olarak bir kenara
peryalist pazarlıkların merkezi noktala
çatışmalarının
rından biri haline getirmektedir.
Sosyal devlet uygulamalarının bir bir
Bugün ekonomik altyapıyı anlamlandırabilmek geçmişe göre çok daha bü yük bir önem taşımaktadır. Çünkü son
bir
ürünü
olacaktır.
ortadan kaldırılması bu gerilimi daha da büyütmektedir. Liberalizmin
“ devlet
ekonominin
süreçte yaşanan tartışmalar, özellikle de
dışına!” propagandası Türkiye tarihinde
A B ’ye üyelik, demokrasi, küreselleşme,
belki de hiçbir zaman bu oranda alıcı
insan hakları bağlamında olanlar kafaları
bulmamıştı.
Fakat
bu
süreçte
dahi
--------------------------------------------- 71 —
— yol gelenek
bozulmamıştır.
ekonom ik
faaliyetleri,
açısından
nüfusun hala önemli bir kısmı -ki yak laşık %40 seviyesindedir- kırlarda yaşa maya ve tarım-hayvancılık ile uğraşmaya
İç
devam etmektedir.
adı
önemli
dir. Emperyalist Batı ülkelerinin tersine
sermaye
faizi
en
ve
kapital
birikim aracı olmaya devam etmektedir. borç
hala
D evlet
finans
verilen
manivela
aracılığıyla finans kapitale büyük oranda
Fakat tarımın ülke ekonomisi içinde
bir sermaye aktarımı gerçekleştirilmek-
ki etkinliği önemli oranlarda azalmıştır.
tedir. M arx’ın ilkel sermaye birikimini
Tarımın
andıran bu yöntemle toplumun geniş
I970’de %30.7
emekçi yığınları tam anlamıyla mülksü-
olmuş, 1996’de ise % 14 .1’e kadar geri
zleştirilip
yoksullaştırılırken
devlet
ülke
G S M H ’sindeki iken
oranı
I980’de %24.2
lemiştir. 1 1998’de ise % I 3.1 olmuştur.
aracılığı ile finans kapitale dev kaynaklar
Sektörün
aktarılmaktadır. 2000 bütçesinde, topla
arasında %l . 3 iken 1990-97 arasında ise
nan vergilerin -ki önemli kısmı gelir ver gisi ve dolaylı vergiler olarak emekçiler
%1.2’ye düşmüştür. Bu oran hem orta lama büyüme hızının hem de nüfus artış
tarafından
hızının altında kalmıştır.
karşılanmaktadır- % 8 8 ’inin
büyüme
hızı
da
1980-90
Oysa tarım
borç faiz ödemelerine ayrılması öngö
1980 öncesinde ortalama %3.6 oranında
rülmektedir. Yine son bankalar operasy
büyüyebiliyordu. 2
onu ile sermayeye peşkeş çekilen mik tar, IM F’den birkaç yıl içinde alınacak krediden daha büyük bir miktarı tut maktadır. Böylesi bir sermaye birikimi ile ne
Tarım,
küreselleşme
politikalarının
en alçakça vurduğu sektörlerden biridir. Dünya emperyalist m e rk e z le ri arasında ki en şiddetli ticaret savaşlarının alanı olan tarım, sözkonusu
azgelişmiş ülke
amaçlanmaktadır? Emperyalizmin Türki
ler olduğunda her türlü serbestleştir
ye ’ye
sürecinin ilişkisi ne düzeydedir? Bu yazı
meye maruz kalmaya zorlanıyor. Gen teknolojilerinin ve diğer tarımsal tekno
da ülke ekonomisinin
kalem
lojilerin emperyalist merkezlerde büyük
lerinde son yıllarda ortaya çıkan geliş
bir hızla gelişmesine koşut olarak bu ülkelerde tarımsal verimlilik büyük bir hızla artarken, artık azgelişmiş ülkeleri
biçtiği
misyon
ile bu aktarım önemli
meler incelenirken bu konuda da kimi sonuçlara ulaşılmaya çalışılacaktır.
kendi gıda ihtiyaçlarını karşılayacakları
I. TEM EL SEK TÖ R LER A Ç IS IN D A N E K O N O M İK G ELİŞM ELER İN İN CELEN M ESİ 1.1 TA R IM
hammadde üreten ülkeler olarak değil de tarımsal
ürün
fazlalarına açılacak
pazarlar olarak görmek istiyorlar. Bu gelişme azgelişmiş ülke devletlerinin kendi tarım sektörlerine yönelik destek lerini
kısmalarına yol
açıyor. A yrıca
1930’ların, 40’ların
gümrük duvarları da etkisizleştiriliyor. Böylece azgelişmiş ülkelerin tarımsal
tarım ülkesi değildir. Fakat tarım hala
altyapısı tarumar ediliyor. Aynen ülke
Türkiye
artık
Türkiye toplumu açısından en kilit sek
mizde yaşandığı gibi. Bugün Türkiye kimi
törlerden biri olmaya devam etmekte
geleneksel
__ 72
ürünlerinde
dahi
-buğday,
________________türkiye ekonomisi____ şeker,
pirinç
gibi- ithalatçı
düşürülmüştür.
Kendi
duruma
işçileştirilmek üzere şehirlere çekilmek
kendine yeten
te, bunun dışında tarımsal nüfus unutul
ülke olmakla övünen Türkiye, finans
maktadır. Şehirlere gelip işsiz kalarak,
kapitalin işbirlikçi politikaları
varoşlarda
sonucun
da açlığın yaygınlaşacağı bir ülke olma
patlayıcı
madde
haline
durumuna ilerlemektedir. Sanayi Devri
gelebilecek kesimler kırlarda kış uyku sunda tutulmaktadır. Kırsal nüfusun
mi sonrasında
politik karakterinin geleneksel
kapitalist merkezlerin,
olarak
azgelişmiş ülkelerin sanayi altyapılarını
muhafazakar ve tepkisiz oluşu finans
ortadan kaldırmaları gibi bugünde gene tik devrimi sonrasında yine azgelişmiş
güçlendirmektedir.
ülkelerin tarımsal altyapısı büyük bir tehdit altındadır.
kapitalin
bu tercihinin
gerekçelerini
Fakat Türkiye kırlarındaki sefaletin şiddeti son süreçte önemli oranda art
Türkiye tarımında verimlilik inanıl
mıştır. Köylü, her geçen gün daha büyük
maz oranda düşüktür. Tarımda çalışan başına ortalama katma değer I208$’dan
sıkıntıların içine düşmektedir. Özellikle tarım ürünleri ithalatının hızla artması,
(1979-1981) I 168$’a (1994-96) inmiş tir. Oysa aynı değerler Fransa’da
tarımsal girdi fiyatlarındaki aşırı artışlar
I3.700$’dan 30.000$’a çıkmıştır, yani
altında
Türkiye’de tarımda kişi başına düşen
ekonomik durumunu son yıllarda önem
katma değer Fransa’dakinin %8.8’inden %3.9’una düşmüştür. 3 Tabii bu durumu köylünün suçu olarak görmek büyük bir yanlış olur. Bir kere ülkede ciddi bir
li oranlarda bozmuştur. Bu durum T ü r kiye kırlarının geleneksel siyasal tercihi olan merkez sağdan radikal sağa kay
tarım
olan Ege’de dahi son seçimlerde hem FP
ülke
reformunun gelişmemiş olması, sanayinin
oranda
fazla nüfusu
istihdam
tarımdaki
emecek
yaratam ıyor
küçük topraklı
oluşu
ve devletin alım fiyatlarının enflasyon arttırılması
küçük
köylünün
masına yol açmıştır. Merkez sağın kalesi hem de M H P oylarını merkez sağ aley hine artırmıştır.
köylülüğün
Ayrıca kırların durumu önümüzdeki
yaygınlığını ortadan kaldıramamaktadır.
süreçte daha da bozulacak gibi görün mektedir. IMF ile yapılan stand-by anlaş
Kişi başına ekilen alan 0.57 hektardan (19789-81) 0.40 hektara (1994-96)
masının en büyük darbeyi vuracağı ke
düşmüştür. Tarımsal sanayinin yeteri kadar gelişemiyor oluşu, tarımsal kredi
simlerden birinin de küçük köylülük ola cağı muhakkaktır. Bu durum IM F’ye su
lerin yetersizliği ve tefeci zulmü köylüyü
nulan niyet mektubunda -siz Düyun-u
kullandığı teknikleri geliştirebilmekten
Umumiye anlaşması ya da kölelik sözleş mesi olarak da okuyabilirsiniz- açıkça
alıkoymaktadır. Tarımsal girdilerin fiyat larının yüksekliği yeterli kalitede gübre, tohum gibi temel girdilerin bilmesini engellemektedir.
kullanıla
Finans kapital Türkiye kırlarını ucuz işgücü
rezervi
olarak
belirtilmektedir: “ Halihazırda uygulan makta olan tarımsal destekleme poli tikaları fakir çiftçilere destek sağlamanın en düşük maliyetli yöntemi değildir” .
görmektedir.
A B D , G M S kredileri denilen çok düşük
Önemli atılım dönemlerinde 1960’larve
faizli, çok uzun vadeli kredilerle ihracatı
1980’ler gibi tarımsal nüfusun bir kısmı
nı destekliyor, A B çiftçi başına 6100$ ------------------------------
73 —
— yol mali destek sağlıyorken, Türkiye niyet
da güçlenmesi olasılığı geçmiş dönem-
mektubu ile birlikte IM F’ye tarımsal des
lerdekine göre önümüzdeki süreçlerde
teklemeleri tamamen ortadan kaldırma
daha da artacaktır.
yı taahhüt etmektedir.” Reform progra mımızın
orta
vadeli
amacı
varolan
destekleme politikalarını safhalar halin
1.2 S A N A Y İ
de ortadan kaldırm ak....” 4 Yine hazır Türkiye sanayileşmiş bir ülke midir?
lanan tarımsal reform aynı sosyal güven lik reformu gibi-taslağında ise tarımsal
Bu soruya vereceğimiz cevap, sanayi
desteklem elere
yapılacak
leşmeden ne anladığımıza bağlıdır. Eğer
aktarımın, bütçenin % 3 ’ünü aşmayacağı
bir ülkenin ihracatının büyük kısmının
ifade edilmektedir. Oysa 2000 bütçe
sanayi ürünlerinden oluşması o ülkenin
sinin
büyük
sanayileşmiş olabilmesi için yeterli kabul
bankaya iç borç faiz ödemesi olarak
ediliyorsa o zaman Türkiye sanayileşmiş
% 4 5 ’i
bütçeden
rahatlıkla
ayrılabilmektedir.
birkaç
Milyonlarca
küçük
bir ülke olarak kabul edilebilir. Özal’ın
köylü aleyhine gerçekleştirilen bu siyasal
şişine şişine “ Türkiye artık bir tarım
tercih, finans kapitale yönelik gerçek
ülkesi
leştirilen sermaye aktarımının kaynak
catımızın
larından birini ortaya koymaktadır.
lerinden oluşuyor” diye yaptığı konuş
Eğer IMF patentli tarım reformu ha yata geçirilirse bu kırların yeniden büyük bir dalga halinde kentlere göçe başlaya
malar hala hatırlarımızdadır. Oysa eğer bir ülkenin sanayileşmesini, endüs trisinin kendi imkan ve ihtiyaçlarına göre şekillenmesi, kendi teknolojisini ve üre
cağı anlamına gelir ki bu da kentlerdeki işsizliğin varolan durumun bile çok çok ötesine K ırlar
ulaşması sonucunu bu
Türkiye
politikalarla haline
doğurur.
neredeyse
3.
dönüştürülmektedir.
Türkiye kırları neredeyse 1000 yıllık geleneğini bir yana bırakarak önü müzdeki yıllarda oldukça hareketli bir döneme girebilir. Kürt küçük köylüleri kendilerini tarihin sahnesine kendi y o r damlarınca koydular. Türk küçük köylü
tim
değildir, sanayi ülkesidir, ihra şu
araçlarını
kadarı
sanayi
kendisinin
mamul
üretebilecek
seviyeye ulaşması, dış ülkelere teknolo jik bağımlılıktan
kurtulabilmesi
anlıyorsak o zaman leşmemiş
olarak
Türkiye
sanayi
bir ülkedir. Zaten
varolan
emperyalist ilişkiler ağı içerisinde her hangi bir azgelişmiş ülkenin böylesi bir hatta ilerleyebilmesi pek mümkün de değildir.
Son
yıllarda
neredeyse
bir
efsane haline getirilen Asya Kaplanları
sünün ise kendisini hangi zeminde ortaya koyacağını önümüzdeki süreçte
da aslında bize benzer ucuz emek cen
göreceğiz. Fakat şurasını kesin olarak
ları da 97 Asya kriziyle ortaya çıkmıştır.
netleridir. Zaten ne kadar kaplan olduk
söyleyebiliriz ki Türkiye kırlarında yaşa
Bu söylenenler azgelişmiş ülkelerin
nan çelişkiler önümüzdeki süreçte daha
sanayi üretimlerinde herhangi bir deği
da büyüyecektir. Politikleşmenin hangi
şiklik ortaya çıkmasının imkansız oldu
yöne doğru olacağı birçok farklı etkenin
ğunu söylemek anlamına gelmiyor. Tam
etkileşimi ile belirlenecektir fakat her
tersine
türlü radikal hareketin Türkiye kırların
mantık çerçevesi
__ 74
emperyalist
ilişkilerin
içerisinde
kendi
gelişmiş
_______________ türkiye ekonomisi___ ülkelerin
kendi
azgelişmiş
eskimiş endüstrilerini ve
lerinde istihdam edilmektedir. Üretilen
buraların ucuz emek olanaklarından fay
katma değer açısından bakıldığında ise
dalanmaları
ülkelere
aktarmaları
%40’ı dokuma ve giyim eşyası sektör
sık rastlanan
olgulardır.
bu sektör üçüncü sırada gelmektedir. En
sanayi
yüksek artı değerin üretildiği ikinci sek
ayrımını aşmışken Türkiye gibi yukarı
tö r ise metal eşya ve makine üretim
Em peryalist
ülkeler
üçüncü
1870’lerdeki Sanayi
sektörüdür. En yüksek artı değerin üre
Devrim i’nin ortaya çıkardığı sektörlerde
tildiği ilk iki sektörde çalışan işçilerin
yoğunlaşan
sayısı dokuma ve konfeksiyonda çalışan
azgelişmiş ülkeler bir
sanayileşme sürecini
işçilerden daha azdır.
yaşamaktadırlar. Türkiye’de sanayinin G SM H içindeki payı
1970’de
% 17.5
iken
I980’de
%20.5’e I997’de ise %27.6’ya ulaşmıştır. Bu oran uzunca bir süredir sabitlenmiş gözükmektedir. Tarımdaki sürekli azal ma, hizmetler sektörünün payındaki artış ile karşılanmaktadır. Bu oran tek başına çok fazla açıklayıcılığa sahip değil dir. Acaba Türkiye sanayisinin yapısı nedir?
1.2.1 A lt Sektörlerine Göre Türkiye Sanayisi A lt sektörlerine göre Türkiye sanayi si incelendiğinde en çok artı değerin
A lt
sektö rler
açısından
ince
lendiğinde Türkiye sanayinin dört temel sektörden
oluştuğu
gözlenmektedir.
Petro-kimya, metal eşya-makine-otomotiv, dokuma ve konfeksiyon, gıdaiçki. İlk iki sektör üretilen artı değer ve verimlilik açısından, ikinci iki sektör ise istihdam edilen işçi sayısı bakımından öne çıkmaktadır. Dokuma-konfeksiyon ve gıda-içki sanayileri ilkel sanayilerdir. Tam anla mıyla I. Sanayi Devrimi sürecinin ortaya çıkardığı ve birincil hammaddelere ba ğımlı endüstrilerdir. Bu sektörlerden
kimyasal ve petrol ürünleri sektöründe
özellikle dokuma ve giyim ucuz emek cenneti azgelişmiş ülkelerin gözde sektö
üretildiği gözlenmektedir. Buna karşılık
rüdür ve bu ülkelerin ihracat kalemleri
imalat sanayinde
çalışanların yaklaşık
nin büyük kısmı A [% )
G ıd a , içki ve fütün sanayi D o ku m a, giyim eşyası ve deri sanayi O rm a n ürünleri ve m obilya sanayi Kağıt, kağıt ürünleri ve basım sanayi Kim ya sanayi, petrol, kömür, kauçuk, plastik Taş ve to p rağ a dayalı sanayi M etal a n a sanayi M e ta l eşya, m akina ve teçhizat, ulaşım aracı D iğ e r im alat sanayi
A Sektörde yaratılan artı değer/toplam artı değer B Sektörde çalışan işçi sayısı/toplam istihdam 5
B (%)
16
17.3
16.3
3 2 .8
1
2
3.2
3.6
2 8 .6
9.5
6.9
6.8
6.8
6.6
19.9
2 0 .7
0.2
0.5
da bu sektör ta rafından yaratıl maktadır. Ö rn e ğin
Tü rkiye’de
1999 yılında ger çekleştirilen top lam
ihracatın
% 3 3 ’ü dokuma ve konfeksiyon sektörü dan mıştır.
tarafın karşılan Bu
ilkel
sanayi sektörleri toplam
imalat
-------- 75 —
— yol sanayi istihdamının da %50’sini karşıla
ile ulaşmıştır. Türkiye’nin ve çevresinde
maktadır. Dem ek ki bu iki sektör sanayi
ki
üretiminin temel yükünü taşımaktadır.
sunması, gelişkin ve düşük maliyet ola
S ek tö rler
açısından
bakıldığında
ülkelerin
nakları
geniş
sağlayan
pazar
bir
olanakları
otom o tiv
Türkiye sanayi yapısının tipik azgelişmiş
sanayinin bulunması ve yoğun
ülke özellikleri gösterdiği gözlenmekte
teşvikleri
dir. Modern teknolojiler üretime yansı
olarak verilen
mamıştır.
tartışmalar sürerken
Dokuma ve giyim sektörü
-Ford
O to sa n ’a
yan
devlet
bedelsiz
Seka Fidanlığı ile ilgili Demirel,
“ ister
teknolojili
lerse Çankaya’nın bahçesini de veririm ”
makinelerin oranca fazlalığı göze çarp
diyebilmişti- gibi olanaklar yabancı ser
maktadır. Emek yoğun üretim yapılan
mayeyi çekmiştir. Fakat bu iki sektörde
incelendiğinde
sektörlerin
bile
eski
hakimiyeti sözkonusudur.
Elektronik alanında herhangi bir üretim altyapısı
bulunmamaktadır.
Özellikle
yaşanan gelişmeler genele yansımamaktadır. Teknoloji geliştirme
perspektifine
1996 yılında girilen Güm rük Birliği son
hizmet eden araştırma geliştirme harca
rasında ihracat patlaması beklentisi ile
malarının
yine bu emek yoğun sektörlere önemli
oranında bulunmaktadır. Bu oran, en
oranda yatırımlar gerçekleştirilmiştir. Fakat 97 Asya krizinin Doğu Asya
düşük olduğu Avrupa ülkesinde bile % l . 5 seviyesindedir. A B D , Japonya,
Ülkeleri’nde devalüasyona yol açması,
payı
da G S M H ’nin % 0.4’ü
olan
Fransa, Almanya gibi ülkelerde İse %2.53 civarındadır. Türkiye’de A R-G E faa
Türkiye’yi dezavantajlı duruma düşür
liyeti olan büyük şirket sayısı, D İE veri
müş, yine önemli pazarlardan biri olan
lerine göre 200’den azdır. A R -G E’ye en
Rusya’nın çöküşü Türkiye dokuma ve
fazla pay ayıran şirket, askeri elektronik
konfeksiyon sanayini önemli bir krizin
ekipman üreten A S E L S A N ’dır. Bu ilginç
içerisine
rastlantının anlamı üzerinde ileride de
bu
ülkelerin
ihracatta
sokmuştur.
rakibi
Birçok
işletme
durulacaktır.
kapanmıştır. Türkiye’de imalat sanayi ürünlerinin
Sektörler bazında yapılan bu genel
ihracat içerisindeki payı %90’lara yak
incelemeden Türkiye sanayisinin emek yoğun bir özelliğe sahip bulunduğu, ve rimliliğin düşük olduğu, teknoloji bağım
laşmıştır, fakat bilgi-teknoloji yoğun mal ların ihracat içerisindeki payı sadece %3 civarında kalmaktadır. İhracatın yoğun luğu
doğal
kaynak yoğun
mallardan
emek yoğun mamullere ve ölçek yoğun sanayi mamullerine kaymıştır. 6 1960’ların
montaj
sanayi
tartış
lılığının artarak devam ettiği sonuçları rahatlıkla çıkarılabilir.
1.2.2 Ö lçek Açısından Türkiye Sanayisi Türkiye
sanayisi
ölçek
açısından
malarından bu yana değişen çok birşey
incelendiğinde genel olarak küçük işlet
yoktur. Petrokimya ve otomotiv gibi
melerin sayısal yaygınlığı belirgin bir biçimde göze çarpmaktadır. İşyeri sayısı/
birkaç
istisnai
derinleşme
sektörde
O tom otiv
büyüklüğü oranına baktığımızda 10’dan
sektörü bu imkana çektiği dış sermaye
az işçi çalıştıran işyerlerinin toplam iş-
__ 76
sözkonusudur.
teknolojik
_______________ türkiye ekonomisi____ yeri
sayısına oranının
% 90’dan fazla
birlikte önemli oranda güç yitirmişlerdir.
çok
K O B İ’ler siyasal olarak da fınans kapita
küçük diye tanımlanan bu tür işyer çalıştıran-
lin karşısında Siyasal İslam’a destek ver mişlerdir. Böylece devletin ekonomik
işlendirmenin Türkiye imalat sanayimde
olanaklarından daha fazla yararlanabilme
ki payının genişliği dikkat çekici boyut
umuluyordu. Hatta T Ü S İA D ’ın karşısın
olduğu gözlenmektedir. lerinde
-10’dan
lardadır.
az
işçi
Toplamın
%45.7’si,
1995
“ Esasen
1988
yılında
ise
Ekimi’nde
da M Ü SİA D gibi bir örgütlenme bile
%43.3’ü
gerçekleştirildi. T Ü S İA D ’ın dar ve elit
buralarda işlendirilmektedir. Bu kesimin genişliği kentlerde %(39-46), kırsal alan
yapısına karşı
larda ise %(48-64) arasında oynamak
lendirme yoluna gitti. Fakat 28 Şubat
tadır ve genellikle %50’nin üzerindedir.”
sürecinde M Ü SİA D önemli oranda kan
7 Buna
kaybetti, üyelerin büyük kısmı istifa etti.
karşılık
yaratılan
artı
değer
bakımından 100’den fazla işçi çalıştıran
M Ü SİA D ,
Anadolu’nun
dört bir yanındaki K O B İ’lerin sesini dil
İmalat
sanayisinin
temel
gücü
büyük işletmelerin ezici bir hakimiyete
tekellerdir. Türkiye, tekelleşme konu
sahip olduğu görülmektedir. Türkiye’de
sunda birçok emperyalist ülkeyi
küçük burjuvazinin geleneksel yaygınlığı
geride bırakmaktadır. “ Türkiye’de sek
imalat sanayi yapısını da bu biçimde et
tö rle re göre firma egemenlikleri oldukça yüksek ve bu egemenliklerin
kilemiştir. Özellikle son yıllarda gelişen ölçek küçültme ve taşeronlaştırm a faaliyetleri sonrasında fason çalışan iş yerlerinin büyük firmalar açısından
bile
kırılması hiç de kolay değil. Birkaç örnek verm ek gerekirse, Sabancı kord bezinde, Şişe Cam -İş Bankası okuyun-
önemi artmıştır. Küçük firmaların fason
dökme
üretici
hakim. Otomarsan otobüs piyasasının
olarak
kullanımı,
tekellerin
camda
piyasanın
tamamına
maliyet azaltma yöntemleri içerisinde en
% 9 5 ’ine,
etkili olandır. Binlerce fason üretici tekellerin dağıttığı işleri kapabilmek için yoğun bir maliyet rekabeti içerisindedir.
piyasasının %90’ına sahip. Akrilik elyafta
Bu
olanaklarından azami ölçüde faydalan
laşma” yerli firmalara kuşkusuz büyük avantaj sağlıyor.” 8 Ekonomik kriterlere
maktadırlar.
göre 3 firmanın bir piyasanın % 50’sine
yöntem le
tekeller,
H e r zaman
ucuz daha
emek ucuza
üretecek bir fason firma bulmak olanaklı
K o ç ’un
O to k a r’ı
minibüs
Dinçkökler, piyasanın %88’ini Aksa ile elde tutuyorlar. Bu ölçüde bir “ yoğun
hakim
olması
tekelleşm e
sayılırken
olmaktadır. İşçi sınıfının parçalı yapısı
ülkemizde
böylece pekişmektedir. Yine 90’lı yıllarda K O B İ’lerin etkinliği ve esnekliği üzerine yoğun bir edebiyat
firma piyasanın en az %90’ına sahip bulunmaktadır. Bu durum devlet eliyle finans kapital yaratma sürecinin bir
yaratılmıştır.
sonucudur.
Fakat
1998’den bu yana
birkaç
sektör
dışında
üç
yaşanan kriz en fazla bu K O B İ’leri vur
Özetlemek gerekirse küçük firmalar
muştur. Çorum, Denizli, Afyon, Gazian
sayıca oldukça yaygın olmalarına rağmen
tep. Kahramanmaraş
gibi illerde, özel
üretilen artı değer açısından finans kapi
likle ihracata dayalı konfeksiyon ve deri sektöründe etkinlik gösteren son krizle
talin imalat sanayisinde ezici bir hakimiyeti sözkonusudur. Tekelleşme ............................... ............ ............ . 77 —
— yol---------------------------------------------dünya ölçülerini dahi fersah fersah aşan
pastadan aldığı payı sürekli azaltırken
bir noktadadır.
buradan edindiği kaynakları büyük bir
1.2.3 Yatırım lar ve Karlar Açısından Türkiye Sanayisi Türkiye imalat sanayinde en göze çarpan
özellik
karların
G erçekte yaşanan
bileşimidir.
krizin ve
arsızlıkla finans kapitale aktarmaktadır. Büyük bir soygun ve talan sözkonusu dur. Bu akıl almaz süreç milyonlarca emekçinin gözleri önünde tıkır tıkır işle mektedir. Bir taraftan da toplumsal işle
devletin
vi olan K IT ’lerin ve sosyal güvenlik ku-
finans kapitale sermaye aktarımının en
rumlarının açıkları topluma kara delik
açık göstergesi olarak karların büyük
olarak
kısmının faaliyet dışı gelirlerden
büyük kara delik finans kapitalin ta ken
kay
yutturulm aktadır.
Bugün
en
naklanıyor olmasıdır. 1998 yılı bilanço
disidir.
larına göre ilk 500 büyük firmanın kar
ödemeleri adı altında bütçeden doğru dan kendisine bir transfer kalemi yarat
ları
incelendiğinde,
bunların
faaliyet dışı gelirlerden
%88’inin
kaynaklandığı
Finans
kapital
iç
borç
faiz
gözlenmektedir. Daha da çarpıcı olanı
mıştır. Bu sermaye birikim süreci belli bir amaca hizmet etmektedir. Bunu
ikinci büyük 500 firma incelendiğinde
ileride tartışacağız.
ortaya çıkmaktadır ki bunlar için aynı oran %100’ün üzerine çıkmaktadır. Yani faaliyet dışı gelirleri olmasa bu firmalar zarar edecektir. Son yıllarda %50’lerde gezinen bu oran 1998 krizi ile birlikte böylesi bir seviyeye sıçramıştır. Faaliyet dışı gelirlerin esası yüksek ree! faizli devlet tahvillerinden elde edilen faiz gelirlerinden kaynaklanmaktadır. Yani işi üreterek para kazanmak olan firmalar, neredeyse kaldırarak
varlık koşullarını gelirlerinin
ortadan
neredeyse
İkinci nokta ise ekonomik durgun luğun
neredeyse
süreklileşmiş
oldu
ğudur. Sanayi sermayesinin bu düzeyde spekülasyona yönelmesi varolan alanlara sabit sermaye yatırımının getirisinin reel faizlere nispetle düşük olduğunun da bir göstergesidir. İşsizlik inanılmaz boyut lara çıkmışken, yatırımlar karlar ölçü sünde
artmamakta,
yeni
istihdam
olanakları yaratılmamakta, tam bir tefeci bezirgan ekonomisi mantığı ile karlar
tamamını faiz gelirinden edinmiştir. Bu
yeniden spekülasyona yönlendirilmekte dir. Özel sermaye gün geçtikçe tefe-
Türkiye kapitalizminin bugün ulaştığı asalaklık seviyesini en iyi karakterize
cileşmekte, kendisini meşrulaştırmakta
eden özelliktir.
deyse tamamıyle yitirmektedir. “ ... bu
Bu çarpıcı gösterge iki noktanın altını
kullandığı yayının
iş yaratma
içerdiği
veri
özelliğini
nere
küm elerine
ve
çizmektedir. Adı ne olursa olsun devlet aracılığı ile ezilenlerden finans kapitale
araştırma sonuçlarına dayanarak çözümleme yaptığımızda son yıllarda
yönelik müthiş
Tü rk
bir sermaye aktarımı
imalat
sanayinin
iş
yaratma
sözkonusudur. “ D evlet ekonomiden elini çeksin” söyleminin en sık kul
gücünde önemli bir yavaşlamanın ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Bu tabii çok
lanıldığı bu süreçte devlet finans kapital
önemli bir tehlike oluşurmaktadır.” 5
lehine büyük bir soygunun öznesi duru
Denebilir ki şu anda Türkiye’nin sana
mundadır. Hırsız, emekçilerin toplam
yileşmesinin önündeki en büyük engel
__ 78
_______________ türkiye ekonomisi__ talizmin hızla bir hizmet toplumu olma
finans kapitaldir. Toplumsal kaynakların büyük oranda
yolunda ilerlediği, hizmet sektörlerinin
finansal piyasalara kaydırılması ile birlik
her ülkede büyüdüğü, yeni açılan istih
te sanayi üretiminin artışı da önemli
dam alanlarının daha ziyade hizmet sek
oranda yavaşlamıştır. Reel sektörler gün
törü ile ilgili olduğu üzerinedir. Enfor
geçtikçe
masyon toplumu teorisi bu temaları en
kan
kaybetmektedir.
“ Sana
yideki yıllık büyüme hızı 1980-90 arasın
fazla yaygınlaştıran yaklaşım olmuştur.
da %7.8’den 1990-97 arasında %4.6’ya
İlk bakışta Türkiye’nin de bu trendin
inerken hizmetler kesiminde daha sınır lı da olsa benzer bir hız kaybı görüldü.
içinde olduğu söylenebilir. Gerçekten de Türkiye ekonomisine üç temel sek
İhracatın yıllık artış hızı da aynı kervana
tö r açısından bakıldığında hizmet sek
katılarak (%16.9’dan %10.9’a) geriledi.
törünün
Bu tablo I990’lı yılları bir bütün olarak
görülebilir.
(1998 ve
%59.3’ü hizmetler sektörü
1999 kriz yılları olduğuna
göre) İkinci Dünya Savaşı yılları hariç C um huriyet’in
en
başarısız
yılları
olduğunu gösterir.” 10 Gerçekten de kriz yılları olan 1998 ve 99’da imalat sanayi önemli
oranda küçülmüştür.
D İE ’den
yapılan
açıklamaya göre sanayi
sek
düzenli
olarak
büyüdüğü
1998 yılında milli gelirin tarafından
karşılanmaktaydı. Tarım ın hem milli gelir hem de istihdam payı düzenli olarak azalırken hizmet sektörü büyü mektedir. Fakat Türkiye’de hizmet sektörünün büyümesini
emperyalist
ülkelerdeki
gelişimin
dinamikleriyle açıklayabilmek
da % 12.5, Eylül’de %9.3, Ekim’de ise
mümkün
değildir.
%9.1’e ulaştı. Bu süreçte kapasite kul lanım oranlarının da önemli oranda
gelişimlerinin yerine bir hizmet ikamesi sürecinde değildirler. Oysa Türkiye’de sanayinin yeterli hızda gelişmeyişi, kır lardan boşalan istihdamı düzenli bir
töründe üretim düşüşü 1999 Ağustos’-
düştüğü gözlenmiştir. Fakat bütün bu göstergelere
rağmen
devletin
kaynak
aktarım mekanizmaları sayesinde sanayi
biçimde
sektörü kar etmeye devam etmiştir.
vazinin
Özetlem ek gerekirse bir ülke eko nomisinin candamarı olan sanayi bu süreçte önemli oranda kan kaybetmek
Bu
emememesi, ve
ülkeler sanayi
küçük
küçük ticari
burju
faaliyetlerin
geleneksel yaygınlığı hizmet sektörünün gelişimini koşullayan en önemli etken lerdir.
gereken
Hizmet sektörü bağlamında güncel
yatırımlar, finansal alana akmaktadır.
olarak en önemli alan bankalar üzerinde
Ülke ekonomisi topyekün tefeci bezir
duracağız.
tedir.
Sanayiye
yönelmesi
gan laşmaktadır.
1.3.1 Bankacılık Sistemi 1.3 H İZ M E T S E K T Ö R Ü
Bankalar son
yıllardaki
ekonomik
Hizmet sektörü 1980’li yılların gözde
gelişmeleri anlamlandırabilmek için bi rinci derecede önemli bir noktada dur
sektörüdür. “ Post” edebiyatı yazarları
maktadırlar. Emekçilerin mali politikalar
nın en çok kullandığı temalar hep kapi
aracılığı ile soyularak finans kapitale ser-
--------------------------------------------- 79 —
— yol---------------------------------------------maye aktarımını gerçekleştirme sürecin
duat, repo vs. gibi bankacılık faaliyet
de bankalar baş rolü oynamaktadırlar.
lerinden kaynaklanan sermayedir. Fakat
kararının bir sonucu olarak içine girilen
borçlanmanın ulaştığı seviye hatırlanırsa (sadece faiz ödemeleri için 2000 yılı bütçesinin %45’i ayrılmıştır) bankaların
kamu açığı büyüme sürecinin çok yük
bu düzeyde büyük bir sermaye miktarını
Devletin siyasal bir tercih sonucu burjuvaziden
düşük
vergi
toplama
sek reel faizlerle iç borçlanmayı yarat tığını biliyoruz, iç borçlanma batağı, her ne kadar “ ekonomik ve doğal bir zorun luluk” olarak gösterilmeye çalışılsa da açık bir siyasi tercihin ürünüdür. 15 yıl boyunca yürütülen “ Düşük Yoğunluklu Savaş”
harcamalarının
finanse
edile
bilmesi, kayıtdışı ekonomi adı verilen ve son kertede finans kapitale yönelik bir sübvansiyon gereken
olarak değerlendirilmesi
vergisiz ekonomik sektörün
neredeyse milli gelir hacmine ulaşması gibi faktörler bu gerçeği ortadan kaldır maz. 1980’den bu yana finans kapitale yönelik gerçekleştirilen
net sermaye
aktarımının son bulunan biçimi iç borç faizi ödemeleridir. Bu biçim hayali ihra cat, vergi kaçırma vs. gibi yöntemlere göre
çok daha legal ve
prestijli
bir
görünüm sergilemektedir.
bütünüyle
yitiren
Türkiye,
kamu açıklarını aşırı yüksek faizli borçlanma
tahvillerinin
açılarak
borçlanma
genel
bir
noktada
çok daha düşük faizlerle borçlanarak devletin gereksindiği kaynakları sağlar lar. Bugün A B D ve A B ülkelerinde %5-6 reel faiz bile aşırı yüksek bir faiz olarak değerlendirilirken
Türkiye
1997-99
sürecinde neredeyse sürekli olarak %40 reel faiz ile borçlanmıştır. Yerel ban kalar yaptıkları bu aracılık sayesinde kar patlaması yapmışlardır. Bugün Türk bankaları karlılıkları ile dünya çapında adlarından sözettirmektedirler. Sermaye büyüklüğü açısından kayda değer büyüklükte bir Tü rk bankası bulunmamasına rağmen Türk bankaları aşırı karlı bankalardır. Örneğin Akbank ve İş Bankası 1998 yılında karbir sıralamada dünya çapında I. ve 2. sıraya sahip olmayı
başardılar.
Yine
Doğuş Grubu’nun Garanti Bankası, orta
satışından
büyüklükteki dünya bankaları arasında yılın bankası seçilmiştir. Bu bile, Türkiye’de bankalar aracılığı ile gerçek
Memur maaş ödemelerinden önce dahi neredeyse
Bu
iç
sağladığı kaynaklarla kapatabilmektedir. ihale
cakları açıkça ortadadır.
yerli bankalar, dünya finans tek el lerinden, tabii ki iç faiz seviyelerinden
lılık/öz varlıklar oranı açısından yapılan
1994 krizinden bu yana dış kredibilitesini
kendi öz kaynaklarından karşılayamaya
yapılması
kural
haline
gelmiştir.
leştirilen soygunun eşi ve benzerinin dünyada
olmadığının
yeterli
ifadesi
olarak kabul edilebilir. Sabancı’nın ban
Bankalar bu tahvillerin en iyi müşte
kası olan Akbank’ın I999’un ilk 6 ayı
rileri durumundadırlar. Bankaların tahvil
içindeki karı 100 trilyona ulaşmıştı. Asgari ücretin daha yeni 80 milyon
satın almakta
kullandıkları sermayeyi
cemin ettikleri iki kaynak mevcuttur. Birincisi bankaların
normal bankacılık
yöntemleri ile piyasadan çektikleri mev
_
8 0 ______________________________
olduğu bir rakamlardır.
ülkede
bunlar
korkunç
Sanayide olduğu gibi bankacılık sek-
_______________ türkiye ekonomisi___ töründe
de aşırı
bir tekelleşme ve
manı olarak kullanılmaktadır. Bir devlet
merkezileşmeden bahsedebiliriz. “ Ban
bankası olan Halk Bankası’nın Almanya
kacılık sektörümüzün önemli özellikle
şubelerinin hesaplarına Alman bankaları
rinden bir diğeri de mevduat toplama ve
tarafından bir süre önce el konulması
kredi
kara para organizasyonlarının
verm e
faaliyetinin
büyük
bir
ulaştığı
bölümünün bir kaç bankada yoğunlaş
noktayı sergilemesi açısından ilgi çeki
masıdır. En büyük 7 banka (4’ü devlet,
cidir. Kara para aklama organizasyon
3’ü özel)
larının en yoğun
toplam
mevduatın
% 70’ini
toplamakta ve toplam kredilerin %65’ini kullandırmaktadır.” 11 Bankalar, ekono
olarak gerçekleştiği
Dublin ve Kuzey Kıbrıs gibi merkez lerde Türk bankalarının dış şubeleri
mi üzerinde sözsahibi tekellerin deneti
bulunmaktadır. Koç, çok kısa bir süre
minde
bankalar
önce bir Kıbrıs bankasını satın almıştır.
operasyonu, kurtarılan bankaların sahip
O rd u ’nun bankası OyakBank’ın da tek
lerini zenginleştirdiği gibi -ki aralarında Dem irel’in yeğeni de bulunmaktadır-
yurtdışı şubesi Dublin’de bulunmaktadır.
aynı
bulunmaktadır.
Son
Türkbank’ın özelleştirilmesi sürecinde
büyüme imkanlarını geliştirmiştir. D o
yaşananlar, kontrgerilla bağlantılı mafya lideri Çakıcı’nın özelleştirme sürecinde
ğuş Holding (Garanti, Osmanlı, Körfez-
etkin
bank, Bahrein), Sabancı Holding (Ak-
başbakanların devreye girmesi, büyük
bank, BNP-Akbank), Çukurova Holding
bir hızla bir medya devi haline gelen
(M N G Bank, Çukurova, Yapı Kredi, Pamukbank) ve Koç Holding (Koçbank) bankacılık sektörünün hakimleri olarak görülüyor. Aynı zamanda medya pat
Korkmaz Yiğit’in Türkbank ihalesi sonu cunda tepetaklak oluşu ve hapise düşüşü bankacılık sektöründe edinilen tatlı kar ların yarattığı çıkar çatışmalarının ne kadar ciddi sonuçlar verebileceğini
zamanda
holding
bankalarının
ronlarının da -Aydın Doğan (Dışbank), Dinç Bilgin (Etibank), Uzan (İmarbank, Adabank)
ve
Erol
A ksoy
(İktisat
rol
oynaması,
bakanların
ve
göstermesi açısından öğreticidir. Bankalar
aslı
faaliyetleri
olması
serm ayeleri
bütün
Bankası)- banka sahibi olabilme konu
gereken
sunda büyük gayret içerisinde oldukları
leştirmek ve sanayinin bu kaynaklardan
görülmektedir.
yararlanmasını
Bankacılık sektörü aynı zamanda kara para aklama süreci açısından da bü
hizmet etmek noktasından tamamen uzaklaşmışlardır. “ Bugün bankaların kar
yük önem taşıyor. Özellikle
off-shore
küçük
sağlayarak
büyümeye
zarar tabloları incelendiğinde görülecek
bölge
tir ki karlılık rakamlarının büyük kalem
bankacılığı uygulamaları kara para aklan
leri esas bankacılık faaliyetlerinden ziyade diğer gelir kalemlerinden oluş
bankacılık
denilen
serbest
masını oldukça kolaylaştırıyor. Kumar hanelerin kapanması ile birlikte bu kurumların önemi daha da artmıştır. Hızla çeteleşen ve mafyalaşan ekonomik sistemin
en
belirgin
sembolleri
bu
maktadır. Yabancı bankalarda aktiflerin ve öz kaynakların karlılığa oranları Türk bankalarından daha yüksektir.” 12 1996
I
M ayısfnda
varoşlardan
bankalardır. Özellikle ülke dışında açılan
Kadıköy’e akan emekçilerin tepkilerini
şubeler karapara aklama işlemlerinin li
hiç de anlamsız bir biçimde ortaya koy-
--------------------------------------------- 81 —
— yol---------------------------------------------madıkları bu genel değerlendirmeden de
Anadolu kaplanlarının çoğu yere seril
rahatlıkla çıkartılabilmektedir. Türkiye’
miştir.
de zenginliğe, özellikle de böylesi bir tefecilik süreci
sonucunda
kolaylıkla
Finans
kapitalin
uzun
vadeli
tek
stratejisinin tekel dışı burjuvaziyi etkisiz
edinilene her türlü tepki sadece makul
leştirme olduğunu düşünmek gerçekçi
olmanın
değildir. Esas strateji emperyalizmle gir
ötesinde emekçiler merkezli
bir gelecek için mutlaka gereklidir.
ilen yeni ilişki ağı içerisinde şekillenmek tedir. 1980’lerde hızlanarak etkisini his settirm eye başladığını söyleyebile ceğimiz II. Küreselleşme süreci bütün
II. RESTORASYONUN TÜRKİYE EKONOMİSİNDE GERÇEKLEŞTİRMEYE ÇALIŞTIĞI DÖNÜŞÜMLERİN SINIFSAL ANLAMI
azgelişmiş ülkeler üzerinde olduğu gibi Türkiye ve rolü üzerinde de ciddi etki ler yaratmaktadır.
Küresel
sermayeyi
sınırlayan bütün etkenlerin adım adım ortadan kaldırıldığı, çok uluslu şirket
28 Şubat ile sembolize olan restorasyonu salt bir siyasal süreç olarak değerlendirm ek yetersizdir.
lerin devletleri aşan büyüklükte güçier olarak hem ekonomiye hem de siyasete ağırlığını çok daha belirgin bir biçimde
Restorasyonun siyasal anlamını düzenin
koymaya başladığı son 20 yılda em
siyasal güç
inşa
peryalizm olgusunun belirleyiciliği, sos
edilmesi olarak tanımlanabilir. Ekono mik anlamda da restorasyon benzeri bir
yalizmin yaşanılır bir gerçeklik olduğu
merkezileştirme ve yoğunlaştırma süre ci olarak anlaşılabilir. Siyasal İslam ile merkezi burjuva politik güçler arasında
nin de bu gelişmelerden payını almaması beklenemez. Finans kapital kendi önüne
ki çatışmanın arkasında yatan en önemli
lendirmektedir.
merkezinin
yeniden
çelişkinin I980’li yıllarda önemli bir atı lım gerçekleştiren
tekel-dışı Anadolu
Burjuvazisi ile geleneksel finans kapital arasında olduğunu
zaten
oldukça
iyi
biliyoruz. Dolayısıyla M G K eliyle ger çekleştirilen yeniden düzenleme organi zasyonları ekonomi alanında da belir leyici olmuştur. “ Şeriata destek veren şirketlerden alışveriş etmeyelim” içerik li sivil to p lu m (l) kam panyaları ile başla yan süreç Asya ve Rusya krizlerinin de yarattığı ortamda Anadolu burjuvazisine
yıllara göre çok daha artmıştır. Türkiye’
koyduğu hedefleri bu doğrultuda değer Emperyalizmin
yeni
sıçramasının
Türkiye’ye etkileri ikili bir karakter taşı maktadır.
2.1 U LU SLA R A R A SI FİN A N S K A P İT A LLE İLİŞK İLER İN Y E N İD EN YA PILA N D IR ILM A SI Bu etkilerden
birincisi
uluslararası
finans kapitalle ilişkilerin yeniden yapı landırılması eğilimi yönündedir. Küresel
vurulan esaslı darbelerle devam etti
sermaye;
rilmiştir.
gerçeklik olmaktan çıkması, dünyada işçi
1998’den
bu yana etkisini
önemli oranda hissettiren kriz, en şid
sınıfı
detli
betmesi
__ 82
etkisini
Anadolu’da göstermiş,
sosyalizmin
hareketlerinin gibi
yaşanılır
genel
siyasal,
güç
bir kay
enformasyon
_______________ _ türkiye ekonomisi___ önemli
bütünüyle küresel sermayenin serbest
gelişmeler gibi de ekonomik sebepler
teknolojisinde
ortaya
çıkan
bölgeleri haline getirilmektedir. Dünya
sayesinde önüne çıkan bütün engelleri
emekçi kamuoyunun tepkisi ve emper
yıkan bir sele dönüşmüştür. Küresel
yalistler
arası
leşme, Yeni Dünya Düzeni gibi zihin
sonucu
olarak
lerde
kimi
anlaşmazlıkların
MAI
şimdilik
rafa
yönelik
kaldırılmış gibi gözükse de IMF ve D B
kavramların ideolojik gücü ile de besle
dayatmaları sonucunda M A l’nin mad
nen süreç özellikle azgelişmiş ülkelerin
deleri azgelişmiş ülke devletlerine birer
boyunduruğunu daha da sıklaştırmak
birer kabul devletin tüm
hegemonya
kurmaya
tadır. Bandung Konferansı ve Bağlan
ettirilm ektedir. sosyal yönleri
kaldırılmaktadır.
Ulus birbir
tısızlar ruhu artık çok gerilerde kalmış
ortadan
gözükmektedir. Küreselleşmenin kaçı
Tahkim’in kabulü sayesinde ulusal yargı
Uluslararası
nılmaz bir süreç olduğu, bu treni kaçıra
sistemleri aracılığı ile yabancı sermayeyi
nın dünya ekonomisinden dışlanacağı ve
sınırlandıran
Irak durumuna düşeceği, dolayısıyla ulusal ekonomilerin hızla küreselleşme
kaldırılmaktadır.
tüm
etkenler
Azgelişmiş
ortadan ülkelerin
süreci ile uyumlu bir hale getirilmesi
tüm ekonomik yapısı emperyalizmin yeni ihtiyaçlarına göre yeniden şekil
gerekliliği genel bir doğru olarak tanım
lendirilmektedir.
lanır hale gelmiştir. I. Küreselleşme nasıl
Türkiye’de üst orta gelir grubunun
kapitalizmin dünya üzerindeki hakimi
son basamaklarındaki bir azgelişmiş ülke
yetini hızla büyütmesi anlamına geldiyse -“ 1876-1900 yılları arasında Avrupalı
olarak bu süreçten payına düşeni almak tadır. Özellikle 57. Hükümet’in yarattığı
güçlere ait sömürgelerin alanları %79.6 alanı 2.5
görece istikrar ortamında gerçekleşti rilen reformlar(l) tamamıyla MAI çerçe
milyon milkareden 7.7 milyon milkareye
vesinde ve IMF dayatmasıyla gerçekleş
yükseldi. Yeni bir sermaye biçimi olarak
tirilen uygulamalardır. Bankalar Kanunu,
arttı.
İngiliz sömürgelerinin
mali sermaye
ortaya çıktı ve
pazarında etkin 1980’den
olmaya
sonra
dünya
başladı.”
belirginleşen
Geriye Etkili Tahkim, Mezarda Emeklilik
'3-
Yasası şimdiye kadar gerçekleştirilen re
II.
formlardan birkaçıdır. IM F’ye stand-by anlaşması için sunulan taahhütleri içeren
Küreselleşme de benzer biçimde azge lişmiş ülkelerin emperyalizme bağımlılık
niyet mektubu ise ülke kaynaklarının
larını arttırmaktadır.
altın
finans
kapitalin
yeniden
hakimiyet biçiminin tanımlanabilir.
MAI, uluslararası yapılanan
anayasası olarak
Bilindiği
gibi
I998’de
dünya kamuoyuna deşifre olan
MAI,
bir tepsi
içerisinde
uluslararası
finans kapitale sunulduğunun açık bir ifadesidir. Ülke ekonomisinin denetimi bütünüyle IMF altındadır,
uzmanlarının denetimi
Düyun-u
Um um iye
ve
Kapitülasyonlar geri dönmüştür. Kem a
küresel sermayenin hareketinin önün deki sınır, gümrük, yasal düzenleme,
lizm’e sımsıkı
ulusal hak, kamunun çıkarları vs. gibi
cumhuriyeti
bağlı
ordumuzun
kurtarmak
laik
için yarattığı
bütün engelleri ortadan kaldırmakta ve
restorasyon süreci ve onun ürünü 57.
bu sürece hukuki bir boyut kazandır
Hükümet’in icraatlarının böylesi sonuç
maktadır.
lar yaratması bir paradoks mudur? Evet,
MAI
ile azgelişmiş
ülkeler
--------------------------------------------- 83 —
— yol ama ancak iflah olmaz halkçı kemallst,
Marmara
ordu hayranlarımız için.
bölgelerin kurulduğuna, buralara özellik
bölgelerinde
geniş serbest
Uluslararası finans kapitalle ilişkilerin
le A B D ve İsrail sermayelerinin önemli
yeniden yapılandırılması başlığı altında
oranda akmasına tanık olma ihtimalimiz
bahsetmeden geçmememiz gereken bir
oldukça yüksektir.
önemli
gelişme
de
Ecevit’in
ABD
ziyareti sonrasında imzalanan serbest ticaret anlaşmasıdır. Anlaşmanın tam
2.2 A L T -E M P E R Y A L İS T L E Ş M E G A YR ETLER İ
ismi “ Türkiye-ABD Ticaret ve Yatırım İlişkilerinin Geliştirilmesi Anlaşması” . Anlaşma ilk etapta 5 yıl süre ile yürür lükte
kalacak.
Genel
olarak M A l’nin
ruhuna uygun maddeler içeren anlaş maya göre iki ülke arasında gerçekleşti rilecek yatırımlar tümüyle serbestleşti rilecek;
ticaret,
hizmetler,
çalışma
yaşamı ve diğer alanlardaki tüm mevzu at engelleri ortadan kaldırılacak, serbest bölgelerin kurulması teşvik edilecek. Yine bir gazeteye göre, anlaşmayı tartışan, onaylayan T B M M
komisyon
larının başkan ve üyelerinin bile anlaşma içeriğinden alma
haberleri yoktur.
özgürlüğümüzün
Haber
önündeki
en
büyük engel olan tekelci medyamızın da çabalarıyla emekçi kamuoyunun anlaş ma ile ilgili yeterli bilgi sahibi olması engellendi.
Öcalan’ın bir CIA-Gladio
organizasyonu Bakü-Ceyhan üyeliğinin
sonucu Boru
yakalanması,
Hattı
onaylanması
ve
AB
konularında
İkinci etki bütünüyle ilkine bağlıdır. Yani alt emperyalistieşebilmenin yolu uluslararası finans kapitalle kurulan yeni ilişki biçimlerinin olgunlaşabilmesinden geçmektedir. Türkiye’nin emperyalizme
önemli
bu
konuda
oranda güven
verdiği ortadadır. Uzunca bir süredir etkilerini hissedegeldiğimiz ABD-IsrailTürkiye ittifakının stratejik bir yönelim olduğu artık iyice belirginleşmiştir. Sosyalizmin yaşadığı yenilgi sonrasın da emperyalistlerarası
paylaşımın
en
fazla yoğunlaştığı bölge Avrasya, özel olarak
da
Ortadoğu,
Kafkaslar
ve
Balkanlar üçgenidir. Son bir yıla sığan Irak, Yugoslavya ve Çeçenistan savaşları yeniden paylaşım geriliminin kıvılcıma dönüştüğü noktalar olmuştur. Bu bölge bir yandan sahip olduğu nakları
bir yandan
enerji
kay
da emperyalizme
yarattığı yeni pazar olanakları açısından
gerekçe
paylaşım mücadelesinin en sert geçtiği
lerinden biri olarak bu anlaşma oldukça önemlidir. -İngilizler, Mısır Hidivi orduyu
bölgelerdir. A B D ’nin 21. yüzyıl stratejisi Avrasya’ya hakim olmak üzerine kurul muş durumdadır.
Kütahya’da durdurmalarının karşısında
Bölge aynı zamanda emperyalist sis
A B D ’nin
M ehm et Osmanlı almalarını
koyduğu
Ali
ağırlığın
Paşa’ya
bağlı
bütünüyle esir
temin zayıf halkaları olan ülkeleri kap
sağlayacak serbest ticaret
samaktadır. Kapitalist gelişmenin önem
ekonomisini
anlaşmasını imzalatmayı başarmışlardı. II.
li bir seviyeye
Mahmut bu olay üzerine kahrından ölmüştü- Önümüzdeki günlerde özel likle G A P ve depremden etkilenen
önemli
__ 84
bir güç
ulaştığı, olduğu,
nimetlerinden faydalanmış
işçi sınıfının sosyalizmin ülkelerdeki
geri dönüş isteğinin büyüyebilme olası-
türkiye ekonomisi__ lığı, ülke içi gerilimlerin genelde çok
yatırımların yaklaşık 50 milyar $ civarın
yüksek
da olduğu düşünülmektedir. 14
olması,
gelir
adaletsizliğinin
toplumsal gerilimleri tırmandırması gibi etkenler bu ülkeleri gelecekte olası devrimlerin merkezi haline getirmekte
Yurtdışı
yatırım ları
sadece
mali
yatırımlarla sınırlı değildir. 1998 yılı başı itibarıyla 700 dolayında Tü rk firması
dir. Bu sebeple bölgeye kelepçe vura
kırktan fazla ülkeye 1.5 milyar $ tutarın
bilmek emperyalist merkezler açısından
da doğrudan yatırım gerçekleştirmiştir.
çok büyük önem taşımaktadır. ABD-
Doğrudan yabancı yatırımların yöneldiği
Türkiye-İsrail (Ürdün-Mısır) ittifakı O r
ülkelerin
tadoğu’ya
Alm anya(%l8.5),
kelepçe vurma girişimidir.
Son süreçte gündemde olan Balkan ve Kafkas Paktları da bu sürecin parçaları olarak düşünülmektedir.
rolüne soyunmuştur. A lt emperyalist
İngiltere Fiollanda
Lüksemburg(%5.8) gelmektedir. ülkelerin
Türkiye emperyalizmle girmiş bulun duğu ilişkide alt emperyalistleşme
başında
gibi
(%26.2), (%7.6)
AB
ve
ülkeleri
Bilindiği gibi emperyalist
yaptıkları
dış
yatırım ların
büyük kısmı kendi aralarında gerçek leştirdikleri yatırımlardır. Bu dört ülkeyi Azerbaycan takip etmektedir. Azerbay
leşme kavramından bölgesinde etkili ve
can’da 60 milyon $ ’lık Türk doğrudan
belirleyici bir güç olmayı anlıyoruz. Tabii
yatırımı bulunmaktadır. Görüldüğü gibi
bu etki ve belirleyicilik önemli oranda
Türkiye’nin M İT aracılığı ile Azerbay
gerçek emperyalist güç ile girilen ilişki den kaynaklanmaktadır.
can’da darbe girişiminde bulunmasını anlaşılır kılabilecek koşullar mevcuttur.
Finans kapitalin altemperyalistleşme çabasının geleceği ile ilgili ipuçları bula
Yine Rusya, Kazakistan ve Romanya finans kapitalin sabit dış yatırımlarından
bileceğimiz iki alanı da bu bağlamda
en büyük payı alan ülkelerdendir.
inceleyelim:
Yatırımların yoğunlaştığı sektörlerin
2.2.1 Finans Kapitalin Yurtdışı Serm aye İhracı
başında bankacılık sektörü gelmektedir. Bu sektör toplam yatırımların %52.2’sini
Finans kapitalin yurtdışı yatırımları son yıllarda önemli oranda artmıştır. Finans kapitalin yurtdışına yönelik mali yatırımları aracılığı ile elde ettiği faiz geliri
1980’lerde
300-400 milyon
$
toplamıştır.
İmalat sanayine
yönelik
yabancı sabit yatırımlar ise toplamın %22.5’ine ulaşmıştır. Ticaret (% 19.9) ve inşaat (%3.7) ise yine önemli paylara sahip iki sektör olarak dikkat çekmek
seviyesinde iken bu rakam I997’de 1.9
tedir.
milyar $’a, 1998 yılında ise Kasım itiba rıyla 2.2 milyar $’a ulaşmıştır. Türkiye
Dış yatırımların böylesl bir seviyeye ulaşmış olm ası dış politikayı finans kapi
1997 ve 1998 yıllarında dış borçlarına karşılık sırasıyla 4.6 ve 4.4 milyar $ dış
tal için daha da önemli bir alan haline getirmektedir. Özellikle O rta Asya’daki
borç faizi ödemiştir. Dem ek ki finans
Türk Cumhuriyetleri’ne yönelik önemli
kapital ödenen yıllık dış borç faizinin
bir yatırım
neredeyse yarısı kadar yıllık yurtdışı faiz
leşmesi
mümkündür.
gelirine sahiptir. Toplam yurtdışı mali
kapitali
dünyanın
yoğunlaşmasının en
gerçek
Türkiye hızlı
finans
büyüyen 85 —
— yo l pazarları olan Çin ve Güneydoğu Asya
ithalatı
pazarlarından kendi payına düşeni almak
O rtadoğu’daki tüm
isteyecektir.
latından daha büyük bir miktara denk
2.2.2 A skeri Sınai Kompleksin Gelişimi Türkiye
alt
emperyalistleşme
sürecinde ilerlemeye gayret eden bir ülke olarak askeri
sınai
kompleksin
gelişimi noktasında önemli adımlar atmaktadır. Bu konuda 15 yıldır sürdürülen savaş önemli bir sermaye birikim finans
olanağı
sağlamıştır.
kapitalinin
gelişme
Türkiye stratejisi
içerisinde askeri yatırımların önemli bir yere
sahip
bulunduğu
bilinmektedir.
Ordu, önümüzdeki 20 yıl içinde silah ların modernizasyonu için 150 milyar S ’lık bir kaynak ayırdığını açıklamış bulunmaktadır. Dünya silah pazarının yıllık 600-700
milyar $ seviyesinde
olduğu düşünülürse bu çok önemli bir rakamdır.
Bu
kaynakların
önemli
bir
kısmı silah ihracatı yoluyla uluslararası silah tekellerine akıtılacaktır. Fakat önemli bir kısmı da yerel askeri sinai kompleksin sermaye birikimi için değer lendirilecektir.
yapmıştır.
düşmektedir. A B D
Bu
rakam
komşuların ve
Kanada
itha hariç
1993-96 yılları arasında N A T O ülkeleri tarafından
verilen
silah
ihalelerinin
%25’i Türkiye kökenlidir. Türkiye emperyalizm açısından tam bir ateş çemberi olan Balkanlar-Ortadoğu-Kafkaslar bölgesinde N A T O ’nun gerçekleştireceği operasyonların en önemli unsurlarından biri olarak hazırlanmaktadır. Geliştirilen savaş strateji leri, bölgede gelişebilecek devrimci ve anti-emperyalist
kalkışmalara
yanıt
üretebilmek amacına yöneliktir. Hantal ve ağır yapı, dar fakat profesyonel ve vuruş gücü yüksek bir seviyeye gelişti rilmek istenmektedir. Yüksek hareket yeteneği ve kriz bölgesine hızla intikal yine
T S K ’nin
gelecekteki
yapısının
stratejik bileşenleridir. N A T O ’nun yeni konsepti dikkate alınırsa Türkiye’nin gelecekteki misyonu daha da anlaşılır bir hale gelmektedir. Bilindiği gibi N A T O , açıkladığı yeni konsepti uyarınca dünyanın istediği barış, insan
ülkesine demokrasi,
hakları gibi gerekçelerle
Yine devlet bütçeleri içerisinde Milli
askeri müdahalede bulunabilecektir. Bu
Savunma Bakanlığı’nın aldığı pay büyüm
dünya halklarına verilen bir ültimatom
eye devam etmektedir. Örneğin 2000
dur. “ Sîzler Fukuyama’nın Tarih’in Sonu
yılı bütçesi incelendiğinde Türkiye’nin silahlanmaya, eğitime ve sağlığa ayırdı ğından daha fazla pay ayırdığı rahatlıkla
tezine ikna olmamakta ısrar edip, yine liberal demokrasi ve serbest piyasa eko nomisinin dışına taşma yoluna giderseniz karşınızda serbest piyasanın ve liberal
farkedilecektir. MSB bütçesinin G SM H içindeki
payı
1995’te % 1.9,
1994 yılında % 2 I996’da %2.2,
iken,
demokrasinin ordusu N A T O ’yu bula
I997’de
caksınız” . Hatta kimi zaman bu kadar
%2.3, I998’de ise %2.8 olmuştur. 15
ileri
Türkiye dünyanın en büyük silah ithalatçılarından biri olmaya devam
Geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen Yugos
etm ektedir.
atmıştır. İlk kez bir ulus devlet, kendi iç
1989-1993
döneminde
Türkiye toplam 7.73 milyar $’lık silah
__ 86
gitmek
bile
gerekm em ektedir.
lavya operasyonu önemli bir ilke imza sorunları
bahane
edilerek
günlerce
_______________ türkiye ekonomisi____ bombalanmıştır. Türkiye bu operasyona bilfiil
hava
kuvvetleri
aracılığı
katılmıştır. Yine incirlik’ten kalkan uçak lar
hergün
Irak’ı
SO N U Ç
ile
bombalamaktadır.
Türkiye, deprem sürecinde binlerce ton
Türkiye ekonomisine yönelik genel bir bakış daha henüz doğru dürüst bir sanayi
ülkesi
bile olamamış
bir ülke
petrolü karşılıksız olarak Yumurtalık’a
izlenimi
pompalayan Irak’a şükranlarını bu şe
ekonomi içerisinde, eskisi kadar ağırlıklı
kilde iletmektedir.
olmasa da önemli bir yer tutmaktadır.
Türkiye finans kapitalinin savaş üze
Sanayi
uyandırmaktadır.
altyapısı
Tarım
zayıftır,
hala
verim lilik
rine bir gelecek hayal ettiği ortadadır.
oldukça düşüktür. Emek yoğun malların
Türkiye askeri sanayi altyapısına önemli
üretimi ağırlıktadır. Modern teknoloji
oranda sahiptir.
Demir-Çelik üçüncü
lerin ekonomiye adaptasyonu düşüktür.
önemli ihraç maddesi haline gelmiştir.
AR-G E
O tom otiv yatırımlarındaki gelişmeler,
Türkiye
rahatlıkla silah sanayine dönüşebilecek
kıyaslandığında çok gerilerde kalmak
harcamalarının ileri
payı
açısından
emperyalist ülkeler ile
bir alan yaratmıştır. Son yıllarda doğru
tadır.
dan silah sanayi alanında yatırım yapan
büyük bir kısmı faiz gelirlerinden sağlan
firmaların
maktadır.
sayısı
önemli
oranda art
Sanayi
şirketlerinin
Kapasite
karlarının
kullanım
oranları
mıştır. “ Bu kuruluşlardan TA I insansız
düşüktür. 97-98 Asya ve Rusya kriz
hava aracı, eğitim aracı, savaş ve nakliye uçağı; TEI uçak m o to ru ; F M C - N u ro l
lerinin yarattığı etkiler iç pazardaki daralma ile pekişerek sanayiyi yere ser
paletli zırhlı araç; O T O K A R tekerlekli
miştir.
zırhlı araç; R O K E T S A N Stinger füzesi
yoğunlaştığı
ile çok namlulu roketler, M İKES F-16
yaşanan depremler imalat sanayisini de
uçakları için elektronik harp sistemi,
oldukça olumsuz yönde etkilemiştir.
Aselsan elektro optik ve güdüm sistem
Sanayi yatırımlarının
Bankalar
bölge
olan
gerçek
en fazla
M arm ara’da
misyonlarından
leri üretmektedir.” 16 Aselsan’ın ürettiği
tamamıyla
gece görüşlü dürbünler dünya çapında
ödemeleri ile kar patlamaları yapmak
ün kazanmıştır. FN SS
tadırlar. Sermaye yapıları son derece
şirketi Birleşik
kopmuş
ve
devletin
faiz
Arap Emirlikleri’ne 136 adet zırhlı araç
yetersiz
satışına dair bir anlaşma imzalamıştır.
ödemelerinin bütçe gelirlerinin %88’ini
Yine benzeri şekilde son günlerde ortaya
çıkan
nükleer
enerji
tartış
malarını da bu başlık altında incelemek m üm kündür.
Bölgesel
bir e m pery alist
olan
bankalar,
borç
faiz
götürdüğü bir süreçte finans kapitale yönelik
sermaye
aktarımının
odağı
haline gelmişlerdir. Türkiye
bu
altyapısıyla,
birbirini
güç olma gayretindeki Türkiye’nin nük leer silah üretebilen bir ülke olmadan bu
tadır. Dünya koşullarındaki değişmeler
noktaya yükselebilme olanağı çok yük
Türkiye’yi bu ikili sürecin içerisine sok
sek değildir.
muştur. Bir taraftan emperyalist sisteme
besleyen iki süreci bir arada yaşamak
bağımlılığın her yönden
gelişmesi,
bir
taraftan ise emperyalizmin çıkarları ek------------------------------- 87 —
— yol şeninde
bölgesel
jandarma
rolünün
iç talep genişlemesi büyümenin itici gücü
halklarımızın
olmuştur. İç talep genişlemesi de tüke
geleceğini böylesi bir gidişe ipoteklemiş
timden kaynaklanmaktadır. Ekonominin
durumdadır. Bu iki süreç kesinlikle bir
reel üretken yatırım araçlarından çok,
birini beslemektedir. Özellikle A B D ’nin,
tüketim ağırlıklı olarak büyümesi, büyü
İsrail-Türkiye ittifakının pekişmesi ve bu
menin gelecekte gelir artışı yaratma
ittifaka kısa vadede zarar verebilecek
potansiyelinin geliştirilememesi
güç olan
cunu
gelişmesi.
Finans kapital
Siyasal
İslam’ın etkisizleşti
doğurmaktadır.
sonu
Bu yapı yurtiçi
1998
kaynakların artırılmasını olumsuz yönde etkileyen bir faktördür.” 17
Ağustosu’ndan bu yana yaşanan geliş
Bütün bu gelişmeler gelir dağılımı
meler, ki Türkiye’nin Suriye’ye yönelik
açısından tam bir barut fıçısını andıran
sıcak savaş tehditini yükseltmesi
bir ülkeyi yaratmıştır. Devletin ekono
rilmesi
sonrasında Türkiye
yönünde
koyduğu irade açıkça ortadadır.
başlamıştır,
finans
kapital
ile
lehine
mideki rolünün yıllardır
emme basma
sonuçlar yaratmıştır. Öcalan’ın yakalan
tulumba gibi emekçilerden finans kapi
ması ve Türkiye’ye iadesi, A B adaylığının
tale
tescil edilmesi, T ü rkiye’nin G-20 ülkelerinden biri olarak kabul edilmesi, IM F’nin Türkiye’yle stand-by anlaşması
gerçekleşmesine hizmet ettiği ülke mizde iki Türkiye aynı anda yaşamak
imzalaması
finans
kapitalin
hanesine
yazılan gelişmeler olmuştur.
yönelik
değer
aktarımının
tadır ve bu olgu toplumsal yaşamın her noktasına damgasını vurmaktadır. IMF ile imzalanan
Türkiye’nin gerçek bir bölgesel güç
bir
stand-by anlaşması
ve
açılan istikrar paketi iki Türkiye arasın
haline gelebilmesi ise sanayisinin “ çağı
daki
yakalayabilmesi” ne bağlıdır. Son yıllarda iç borç faiz ödemeleri olarak finans ka pitale aktarılan kaynaklar böylesi bir
Ulusal gelirin %54.9’u nüfusun en zengin % 20’si tarafından paylaşılırken, en fakir
uçurumu
daha da büyütecektir.
hedefin gerçekleştirilebilmesine yönelik
%20 ise %4.7’lik payla yetinmektedir. Bu rakam I994’e aittir, ki o yıldan bugüne
tir. Fakat kaynaklar sabit yatırımlara ge
adaletsizlik büyümüştür. Açlık seviye
rektiği
oranda yönelmemiştir.
sinde yoksulluk varoşlarda sıkça yaşanan
kapital
1980’den
Finans
bu yana çok ciddi
bir gerçeklik haline gelmiştir. resmi
İşsizlik
biçimde siyasal olarak -zorla- desteklen
kentlerde
mesine rağmen üretim altyapısında ele
% 19.2 seviyesine
rakamlara göre
avuca gelir bir sıçrama gerçekleştire memiştir. Ekonomik büyüme düzenli sabit sermaye yatırımlarına dayanan ve
gerçekleşecek tarım reformu bu oranı daha da artıracaktır. Sağlık ve eğitime
önü açık bir gelişmeye dayanmaktan
sosyal güvenlik kurumlarının özelleşti
ziyade, düşük kur-yüksek faiz oyunu
rilmesi gibi uygulamalar toplumsal sefa
ulaşmıştır.
bile
Kırlarda
ayrılan kamusal payın sürekli azaltılması,
aracılığı ile ülkeye giren sıcak paranın ve
leti
faiz gelirlerinin yarattığı suni refahın pompaladığı tüketim artışı ile mümkün olabilmiştir. “ Yüksek kamu açıkları ve
gerçeklik, bu toplumsal gerilim kaynağı siyasete etkisini türlü biçimlerde koy
kısa vadeli sermaye girişi ile desteklenen
seçimde daha fazla güç kaybetmesi gibi.
_
88
pekiştirm ektedir.
Bu
ekonom ik
maktadır. Merkezi siyasal güçlerin her
türkiye ekonomisi__ Fakat Türkiye Devrimci Hareketi bu süreci kendi yönüne döndürecek gerek li açılımları gerçekleştirebilmiş değildir. Medya tekellerinin de yarattığı rüz
D İP N O TLA R I - T urkey in Statistics 1997, D İE 2- Tanzimat’tan 21. Yüzyıla Türkiye
garla ortama hakimmiş gibi görünen toz
Ekonomisi, Prof. D r. Gülten Kazgan, s.
pembe atmosferin dağılması için çok
336
zaman
geçm eyecek
3- Gülten Kazgan, a.g.e.
Finans
kapitalin
gibi
gözüküyor.
stratejik hedeflerine
4- “ İşte Tarihi N iy et Mektubu”
yürüme gayreti ile emekçilerin toplum
5- “ 75. Yılında Sayılarla Türkiye
sal kaynaklardan daha az yararlandırıl
C um huriyeti” , D İE
malarına
6- Gülten Kazgan, a.g.e., s. 354
karşı
üretecekleri tepkinin
çatışması önümüzdeki süreçte iç siyase tin en önemli dinamosu olacaktır.
Yapısı ve Temel Büyüklükleri: 1970-
Toplumsal yaşama denge ve istikrar ha kim değildir. Bu sebeple gelişmelerin
Sanayiinde İstihdam içinde, D İE, s. 94
çok büyük bir hızla yön değiştirmesi her
8- “ 50 Göstergede T ü rk iye’nin Nabzı
7- “ İmalat Sanayiinde İşlendirmenin 1995” , Hayri Maraşlıoğlu, İmalat
zaman olanak dahilindedir. “ Türkiye’ye
Nasıl A tıyo r?” , Ekonom ik Forum, 15
demokrasi
Şubat 1998, Yıl 5, Sayı 2
gelecek
mi?”
sorusunun
cevabı -ki demokrasinin yanlış kavramlaştırıldığı bir sorudur- A B üyeliği adaylığından çok daha fazla bu gerilim ve çatışmanın sonuçlarına bağlıdır.
9- “ İmalat Sanayiinde İstihdam” , Prof. D r. Tuncer Bulutay, D İE, s. X X II 10- Gülten Kazgan, a.g.e., s. 344 I i - “ Ulusal ve Uluslararası Bankacılıkta Rekabet” , Turgut Özkan, İktisat Dergisi, Sayı 387, Şubat-Mart 1999, s. 43 12- Turgut Özkan, a.g.y. 13- “ Düşbozumlarınm Yüzyılı” , Ergin Yıldızoğlu, Cumhuriyet, 6 O ca k 2000 14- Gülten Kazgan, a.g.e., s. 363 15- “ Türkiye Savaş Ekonomisi Koşullarında Yaşıyor” , Suat Parlar, Ö zgür Üniversite Forumu-Türkiye N ereden N ereye?, Sayı 7-8, Nisan-Eylül 1999, s. 86-101 16- Suat Parlar, a.g.y. 17- “ Türkiye’nin O rta ve Uzun Dönem li
Stratejik Hedefleri”, Prof. Dr. Orhan Güvenen-D PT Müsteşarı-
Ö . Demir
EMPERYALİST EGEMENLİK İLİŞKİLERİ VE ORTADOĞU 1. BÖLGENİN TANIMLANIŞI
“ Büyük Ortadoğu” (Greatest Middle East) veya “ Avrasya” kullanılmaktadır.
Medeniyetin
ilk
ortaya
çıktığı
ve
Fransız
kaynaklı
tanımlamalar
ise;
geçmişte dünyanın merkezi olarak kabul
kendi inisiyatif alanı olarak gördükleri
edilen bu bölgenin, modern tarihteki isimlendirilmesi; kendisinden kaynakla
rak Ortadoğu’yu; Türkiye, Arap Y a rı
nan niteliklerle değil, her zaman emper
madası ve İran’la sınırlandırıyorlar.
yalizmin
bölgeye
bakışıyla
bağlantılı
olmuştur.
rak anılır, “ Şark Meselesi” kavramı ise imparatorluklarıyla yaşanan so
runları anlatmak için kullanılırdı. Aynı kavramın 19. yüzyılın sonundan itibaren Batı’nın dilinde ifade ettiği şey; yıkılmak ta olan OsmanlI’nın egemenliği altındaki toprakların ele geçirilmesi oldu. “ Şark’ın” haritası birinci savaş sırasında em peryalist
petrol
şirketleri tarafından
“ kırmızı sınır” olarak çizilmişti. “ Ortadoğu” ismi ise ilk kez II. Dünya Savaşı
Elbette bir şeyin ismini değiştirmek onun
Osmanlı zamanında bölge “ Şark” ola Acem
Kuzey Afrika’yı, Mısır dahil dışında tuta
sırasında,
İngiliz
sorumluluk alanlarından
birliklerinin birisini tarif
kendisini
değiştirmiyor,
önemli
olan verilen isim değil, o şeyin hangi nitelikleri içerdiğidir. Bölgenin ismini ve çapını belirleyen birden çok coğrafi, siyasal, dinsel nitelik ten söz edilebilir; İslamiyet, Araplık, petrol, hatta su gibi... Fakat 20. yüzyıl boyunca tüm bunlardan daha belirleyici olan öğe, emperyalist güçlerin bölgeyi tekeline alma çabası olmuştur. Burada genel olarak emperyalizmin değil, em peryalist güçlerin bölgeyi ele geçirme çabasından söz ediyoruz. Çünkü O rta doğu dünyanın diğer bölgelerinden fark lı olarak taşıdığı zenginlik, bulunduğu
ederken kullanılmış ve bu süreçten son
coğrafya nedeniyle emperyalist,
ra yaygınlaşmıştı. Emperyalizmin litera
bölgesel sömürgeci güçlerin ilk gözünü
türünde “ Şark meselesi” , “ Ortadoğu”
diktikleri, ele geçirmek veya elde tutan
olurken, kapsadığı coğrafya da Osmanlı sın ırların d an daha ö te y e K u z e y A frik a ’
ları boşa düşürmek için açık ve gizli savaşların en fazla yürütüldüğü, paylaşım
dan Hindistan’a kadar genişliyordu.
rekabetinin halkların kaderine en çok
Şimdi Sovyetler’in çözülmesinin ardın dan Ortadoğu kavramı yerine, özellikle
damgasını vurduğu
hatta
bölgedir. I. Dünya
Savaşı öncesi ve sonrası ele geçirme ve
A B D merkezli değerlendirmelerde Ku
kışkırtmaların en bol örneklerini taşı
zey Afrika’dan Balkanlar’ı da içine alarak
yordu, iki kutuplu dünya sırasında bu
İç Asya’ya kadar uzanan alanı tarif eden
diyalektik farklı
__ 90 ______________________________
biçimlerde
işlemeye
_________emperyalizm ve ortadoğu___ devam etti, fakat 90 sonrası bölgenin
(1911), Rusya ise Gürcistan’ı, Kuzey
siyasi haritasının değişmesinin ardından,
Azerbaycan’ı, Ermenistan’ı işgal
yüzyılın başında yaşananlardan çok daha
Bölgede
fazla, emperyalist güçlerin ve bölgedeki
kuzeyini Rusya, güneyini ve Afganistan’ı
uzantılarının
İngiltere nüfuz bölgesi ilan etti.
egemenlik
kapışmalarına
şahit olunacaktır.
ayrıca
1907 yılında
etti.
İran’ın
Klasik sömürge politikasını hızlandır mak emperyalist aşamaya geçişin önem
2. EM PERYALİST REKABET VE "Ş A R K "D A İN G İL İZ EG EM EN LİĞ İ
li sonuçlarından birisidir, böylelikle kısa sürede
dünyanın
toprak
bakımından
paylaşımı tamamlanacaktır, fakat emper
E M P E R Y A LİS T R E K A B E T İN Ö Z Ü
yalizmin ayırdedici karakteristiği tam da bu aşamadan sonra belirginleşir.
Batılı egemen güçlerin bölgeye müda
“ Dünyanın
paylaşılması
gerçekleştiği
kapitalizmin serbest rekabetçi
zaman, kaçınılmaz olarak bir sömürge
döneminin sömürgecilik tarzına değil,
tekeli çağı açılmış,bunun sonucu olarak
dünyanın
mının tamamlandığı ve yeniden paylaşı
da dünyanın bölüşülmesi ve yeniden bölüşülmesi yolunda son derece şiddetli
mının gündemleştiği emperyalist döne
bir savaşım başlamıştı.” 1
halesi,
toprak
bakımından
paylaşı
me denk düşer. Bu önemli bir ayrımdır,
Dünyanın
“ boş”
topraklarının
fethi
çünkü sömürgecilik ilişkilerine yeni bir
süreci
anlam
emperyalizm;
eline geçirdiği kadar sömürge ile yetin
sadece nicelik olarak sömürgeciliği hız
medi, aksine tekel çağının zorunlu sonu
ve
boyut
katan
bittiğinde,
emperyalist güçler
landırmakla kalmayacak, nitelik olarak
cu olarak, sömürge tekelinin
da yeniden paylaşım ilişkisini sürekli hale
geçirilmesi yönünde kıyasıya bir çatış mayı başlattı. Bu durum emperyalist
getirecektir. Lenin, tekel öncesi kapitalizmin geliş me sınırına
1860-1870 yılları arasında
de ele
güçlerin egemenlik arzularının bir sonu cu değil,
kapitalizmin
eşitsiz gelişimi
vardığını ve emperyalist çağa geçişle bir
yasası uyarınca güç ilişkilerinin değişimi
likte sömürge fetihleri konusunda ola
ve değişen güç ilişkilerine göre pay
ğanüstü bir artış olduğunu söylüyordu.
laşımın yeniden düzenlenmesi zorunlu
Verilen tarihlere uygun şekilde bölgede
luğundan kaynaklanır. Dolayısıyla
ki sömürgeleştirme girişimleri de hız
den paylaşımın süreklileşmesi ve bunun
yeni
kazanmıştı. İngilizler, Osmanlı egemen
sonucu olarak savaşlar emperyalist çağın
liğinde olan; Kıbrıs’ı I878’de anlaşmayla,
kaçınılmaz sonuçları olmuştur.
1884’te,
“ Kapitalist düzen içinde, nüfuz böl
Sudan’ı I889’da işgal ederek ve Arabis
gelerinin, çıkarların, sömürgelerin pay
tan Yarımadası’nın güneyindeki Umman (1892), Kuveyt (1899), Katar şeyhlik
ların gücünden, bunların genel ekono
M ısır’ı
I882’de,
B erb era’yı
lerini anlaşmaya zorlayarak ele geçirdi.
laşılması konusu da paylaşmaya katman
Diğer yandan Fransa; Tunus (1881) ve
mik, askeri vb. gücünden başka bir esas düşünülemez. Oysa paylaşmaya katılan-
Cezayir’in bir bölümünü, İtalya; Libya’yı
ların gücü aynı şekilde değişmemektedir,
--------------------------------------------- 91 —
— yol çünkü kapitalist düzende farklı girişim lerin, tröstlerin, sanayilerin, ülkelerin, eşit şekilde gelişeceği
düşünülemez.
Almanya, yarım yüz yıl kadar önce kapi talist
gücü
gücüyle
o
zamanki
İngiltere’nin
karşılaştırıldığı zaman zavallı
önemsiz bir ülkeydi; Rusya ile karşılaş tırıldığı zaman Japonya da aynı durum daydı. O n ya da yirmi yıllık bir süre içinde emperyalist güçlerin nispi kuvvet lerinin değişmeden kalacağını söyleye bilir miyiz? Kesinlikle söylenemez.” 1 “ Güçler arasındaki ilişki değişikliğe uğra dıktan sonra kapitalist düzende çelişki lerin
İN G İL T E R E ’N İN SÖ M Ü R G E T E K E L İ
çözümünü sağlayacak kuvvetten
başka şey var mıdır?” 3
Birinci Yeniden
Paylaşım
Savaşı’nda
Almanya, Avusturya-Macaristan ve O s manlI
İmparatorluğu’nun
oluşturduğu
İtilaf Devletleri yenilgiye uğradılar. H e nüz savaşın başında Fransa ve İngiltere’ nin, Osmanlı topraklarını ayrıntılı olarak bölüştükleri Sykes-Picot gizli anlaşması, I920’de San Remo ve ardı sıra bir dizi anlaşma ile resmileşti. Bölgenin ulusal niteliğine göre değil, petrol kuyularına göre çizilen sınırlarla devletler yaratıldı. Klasik sömürgeciliğin lanetli mirası olan bu temelsiz sınırlar, Kürtler ve Filistinli
20. yüzyıl boyunca iki dünya savaşı ve sayısız bölgesel savaşlar bu
tespitleri
doğrulamıştır. Emperyalist güçler ara sında kimi dönem uzlaşmalar da olmak tadır, fakat bunlar Lenin’in söyleyişiyle iki savaş arasındaki mütareke (ateşkes) dönemleridir, daha ileri değil. Bu dö nemlerde de emperyalist paylaşım dar beler, bölgesel savaşlar gibi bir çok bi çim altında sürdürülmektedir. İkinci sa vaştan bu yana birden çok yerde, bölge sel savaşlar kesintisizce süregelmiştir.
ler gibi bölgenin en eski halklarını ülkesiz bırakmış, İsrail gibi uzantı, Bahreyn, Kuveyt, Katar gibi petrol kuyusu devlet leri, hatta Kuveyt ile Suudi Arabistan arasındaki “ Yansız Bölge” gibi “ devletsiz ülke” de yaratmıştı.
İngiliz Sykes
ve
Fransız Picot’un Paris’te bir otel lobisin de cetvelle çizdikleri sınırlar, günümüze dek bitmez tükenmez savaş ve iç savaş larla yeniden yeniden inkar edilecektir. Sonuçta; daha önceki sömürgelerine
Bu savaşlarda ölenlerin I. Dünya Savaşı’-
ek olarak, Lübnan ve Suriye Fransa’ya,
nda ölenlerden daha çok olduğu bilin
Irak, Ürdün ve Filistin ise İngiltere’ye
mektedir. Unutulmaması gereken em
geçiyordu. Arabistan Yarımadası’nda ka
peryalist rekabetin varlığı ve dünyanın
lan topraklar bölgedeki Arap şeyhleri
ekonomik olarak yeniden ele geçiril
Osmanlı’ya karşı ayaklandırılarak süreç
mesinin budur.
içinde
kesintisizliğidir. Sorunun özü
İngiltere’nin
nüfuzuna girmişti.
mı,
Diğer önemli gelişme İngiliz mandasında olan Filistin’in Yahudi göçüne açılması ve
savaş yoluyla mı, yoksa bölgesel uzan
İsrail’in emperyalizmin uzantısı olarak
tıları
bölgeye yerleştirilmesiydi.
Emperyalist paylaşımın arasında
savaşlarla,
ambargolarla veya
barışçıl
darbelerle,
rüşvet yoluyla mı
Birinci
savaşın
ardından
İngiltere
yürütüleceği sorunun biçimsel yanıdır.
genelde sömürge tekelini, bölgede ise
Bu esas gözden kaçırıldığı zaman emper yalizmin hareket yasası anlaşılamaz olur.
münü ele geçirmişti. “ Üzerinde güneş
___ 92
bilinen enerji kaynaklarının büyük bölü
_________ emperyalizm ve ortadoğu___ batmayan”
imparatorluğun,
askeri
üstünlüğüne dayanan egemenliği, bugü nün A B D ’sinin
bölgedeki
doruk noktasından itibaren parça parça çözmeye başlayacaktır.
inisiyatifiyle
İngiliz İmparatorluğu’nun egemenliğini
karşılaştırılamayacak kapsamda ve de
kabalaştırması karşısındaki birinci engel
rinlikteydi. İran (para basma, petrol, tü
Bolşevik Devrim i’ydi.
tün, demiryolu vs. tekeliyle) ve Suudi
Rusya’yı
Devrim
sadece
emperyalist rekabetten
çek
İmparatorluğu (anlaşmayla statüsü belir
mekle kalmadı, ezilenlerde yarattığı kur
lenmişti) yarı sömürgeleri;
tuluş
Hindistan,
Irak, Ürdün, Filistin, Kıbrıs, Mısır, Sudan ve
Suudi
Arabistan
umuduyla
m etropollerde
sınıf
hareketini ve sömürgelerde ulusal hare
Yarımadası’nda
ketleri ateşledi. Daha önemlisi oluştur
Yemen ve Umman’ın bulunduğu Aden
duğu güç dengesi ve anti-emperyalist
bölgesi ise sömürgeleriydi. Bölgenin asli
mücadeleleri
ganimeti olan petrol ise ilk olarak İran’
kurtuluş savaşlarının en önemli uluslara
da I908’de çıkmış bu alanın işletim te
rası dayanağı oldu.
destekleme
politikasıyla,
keli İngiltere’nin eline geçmişti. O tarih
İkinci engel yirmili yıllardan itibaren
lerde bilinen en önemli yataklar olan
başlayan ve ikinci savaşın ardından çığ
Musul petrollerinde ise üretim I927’de
gibi yükselen ulusal kurtuluş hareket
başlamıştı. Musul’da önce “ Türk Petrol
leridir.
leri Şirketi” , daha sonra “ Irak Petrolleri
maşık bir nitelik arz etmiştir. Daha sınır
Şirketi” adıyla petrolü işleten konsorsi yumun dörtte üç hissesi İngiltere’ye aitti ve ayrıca “ kırmızı hat” denilen sınırlar
lı olmak üzere İslamiyet’in devrimci yorumunu temel alan ulusçuluk ya da baskın olarak Sovyet Devrim i’nin etki
Bölgede ulusçuluk oldukça kar
içindeki (Osmanlı sınırları ve Arabistan
siyle şu veya bu tonda sosyalist renkler
Yarımadası’nın
taşıyan ulusçuluk (Baas Hareketi, daha
Kuveyt dışında tümü)
petrol imtiyazı bu şirketin tekelindeydi. OsmanlI’dan sonra “ Şark” daki egemen
sonraları Nasır ve Kaddafi çizgisi) ya da bugün de varlığını gösteren
önceleri
O sm anlı’ya karşı İngiliz ve Fransız sömürgeciliğinin, daha sonra da emper yalist güçlerin birbirlerine karşı kışkırt tıkları, kimi zaman emperyalist güçlerin
güç İngiliz emperyalizmi oldu.
K A R Ş IT U N S U R L A R
basit piyonları, kimi zaman da güçler Birinci savaşın ardından İngiliz İmparatorluğu’nun
gücü
doruk
arasında dengede oynayan bir politika
noktasına
yürütmüş ve emperyalist müdahaleye
ulaştığında klasik sömürgecilik de dünya yüzeyinde en geniş coğrafyayı işgal edi
bölgede hareket alanı açan “ ulusçuluk” tan söz edilebilir. Fakat ulusalcılığın üç türü de farklı açılardan klasik sömürge
yordu. Fakat aynı dünya gerçekliği; klasik sömürgeciliğin maliyetini olağan
ciliğin maliyetini artırmaktaydı.
Ulusal
üstü artıran ve dolayısıyla İngiliz emper
hareketlerin yükselişi askeri harcamaları
yalizminin bir sömürge tekeli oluştur
artırmaya zorluyor, askeri harcamalar
masını engelleyen bir çok karşıt unsur
daki
da barındırıyordu. Bu unsurlar impara
ekonomisinde bir canlılık yaratsa da,
torluk ve klasik sömürgeciliği ulaştıkları
giderek daha çok sermayenin üretken
artış
ise
başlangıçta
m etropol
--------------------------------------------- 93 —
— yol ve geri dönüşü olmayan alanlara kay
mürge tekelini askeri yönden ihlal etm e
ması gibi önemli bir dezavantaja yol
ye başladılar. Japonya 19 3 1’de Mançur-
açıyordu.
ya’yı ve 37’de Ç in ’i, İtalya 1934’te Eti
Üçüncü önemli unsur ise; başta A B D olmak üzere diğer emperyalist güçlerin oluşan statükoya ve sömürge tekeline itirazları ve bu yöndeki girişimleriydi. A B D ’nin
birinci
sömürgelerin
savaş
sonrasında
tüm güçlere ekonomik
olarak açılması isteği, İngiltere ve Fransa tarafından reddedilmişti.
Buna karşılık,
Latin Am erika’da geliştirdiği yeni sömür geci metotların deneyimine sahip olan A B D , bölgedeki İngiliz egemenliğini ve sömürgelerini parça parça kemirmeye başladı. Bir yandan Arap ulusçuluğunu kışkırtarak; Arabistan
Yarımadası’nda
çıkan iç savaşta İngiltere’nin yönlendirdiği Şerif Hüseyin’e karşı Suud’ları destek lemiş, Suudi Krallığı kurulduğunda(l932) tüm ayrıcalıkları ele geçirmişti.
Diğer
yandan iktisadi sızma yöntemleriyle; “ kır
yopya’yı işgal etti. Almanya’nın 38’de Avusturya’yı işgalinin ardından emper yalist paylaşım bir kez daha dünya sava şına sıçradı. Ortadoğu’da İtalya ve Almanya ittifakı bir yandan Fas, Tunus, Cezayir ve Mı sır’ın çeşitli bölgelerini işgal ederken diğer yandan Araplar’ı da kışkırtmaya çalıştılar. Kendisini “ Müslümanlar’ın Ha misi”
ilan eden Almanya;
İngiltere’ye
karşı “ cihad” ilan eden fetvaları radyo aracılığıyla propaganda malzemesi ola rak kullanmaktan, (Irak
1941
ordu
kimi ayaklanmaları ayaklanması,
İngiliz
askeri müdahalesiyle başarısızlığa uğray acaktır.) desteklemeye kadar bir çok girişimde bulundu. Fakat esasta mihver devletlerin O rtadoğu’ya müdahalesi petrolün diğer yatağı olan Kafkaslar’ın
(1921), Bahreyn ve Suudi Arabistan’la
ele geçirilmesinin ardından, güneye sarkma biçiminde planlanmıştı. Alman birlikleri, Moskova önlerinde Kızıl O rdu
yaptığı anlaşmalarla (1933)
tarafından ezildiğinde bu planlar da boşa
mızı hat” anlaşmasını tanımayarak İran bölgedeki
emperyalist tekelin en önemli ganimeti olan petrolde payını giderek artırmıştı. “ 1938’den I948’e kadar olan dönemde Ortadoğu’da üretilen petroldeki Am eri kan payı % 13,9 dan %55,2’ye çıkmıştı.” 4 O rtadoğu’nun egemenlik haritasında A B D lehine bu tarzdaki bozulmalar ikinci savaşa kadar devam edecektir.
düşecektir. Sonuçta ulusal hareketler ve emper yalist rekabet, İngiliz İmparatorluğu’nun salt askeri üstünlüğe dayanarak sömürge tekelini korumasını imkansızlaştırmıştı. Aynı sorunlar ikinci güç olan Fransa için daha fazla belirleyici olmuş ve klasik sömürgecilik, bu en zayıf halkasından kı
Ö te yandan 1929 dünya bunalımının
rılmaya başlamıştı. Lübnan ye Suriye’de
yıkıcı sonuçları metropollerde devrim-
19 4 1’de başlayan ayaklanmalar, i 946'da
karşı
devrim
süreçlerini
hızlandırmış,
emperyalist paylaşımda geride
Fransız askerlerinin
püskürtülmesiyle
kalan
bağımsızlıkla sonuçlanacaktı. Gelen yıl
Alman, Japon ve İtalyan finans kapitali, ğıyla hızlı bir militarizasyona girişmişler
larda ise Ortadoğu’yu kurtuluş savaşları yangını saracak ve klasik sömürgecilik ele geçirdiği topraklardan teker teker
di. Ç o k geçmeden bu güçler İngiliz sö
çekilmek zorunda kalacaktı. 5
iktidara gelen faşist yönetimler aracılı
__ 94
_________emperyalizm ve ortadoğu___ A B D ’nin, Avrupa kapitalizmine göre
3. Y E N İ G Ü Ç D EN G ELER İ
çok daha hızlı geliştiği bilinir. Bunun en II. Dünya Savaşı sonrası dünya güç dengeleri çok köklü değişimlere uğradı. Japonya ve Almanya emperyalist reka betten, İngiltere ise egemen güç olmak tan düştü. Dünya, SSC B ve A B D şahsın da sosyalizm ve emperyalizm dengesine oturuyordu. A B D ’nin yükselişine rağ men, “ bir bütün olarak “ emperyalizm, sosyalizm karşısında bir çok cephede yenilgiye ve muazzam bir mevzi kaybına uğramıştı. G elecek yıllarda emperyalist ler arası ilişkinin niteliğini tümüyle bu yenilgi belirleyecektir.
önemli nedeni; feodal dönemi yaşama ması, yani eski üretim teknikleri ve iliş kilerinin engeline takılmadan yarışa baş lamasıdır. Marx’ın söyleyişiyle A B D ’de “ geçmiş geleceğin
üzerine kabus gibi
çökme” miştir. Savaş sonrası Avrupa ve Japonya’nın yıkılmış
ekonomileri
zamanda geri tekniklerin
aynı
de ortadan
kalkması demek oluyordu. Bu ülkeler sanayilerini inşa etmeye günün en ileri teknikleriyle başladılar ve engellerden sıyrılmış
ekonomi
A B D ’ye göre
çok
daha büyük bir hızla gelişti. Savaş büyük bir yıkımdı ve büyük bir yenilenme ola
Emperyalist kamp Nazi Almanyasfmn
nağı da yarattı. 60’lar sonrası yaşanan
Sovyetler’i dize getireceğini bekliyordu.
hızlı ekonomik büyümenin (boom) kö
Tam tersi oldu. Sovyetler, Avrupa’nın yarısını da kapitalizmden kopardı. Kalanı
kenlerini burada da aramak gereklidir.
ise sosyalizmin kazandığı itibar ve sava şın yıkıcı etkileri nedeniyle devrim teh
Savaş sonrası eşitsiz gelişme yasası bu temelde işleyecek ve 70’lere gelindiğin de emperyalist güç dengelerini bir kez
didi altına girmişti. Birinci savaş sonrası
daha değiştirip, A B D ’nin ikinci savaş
yenilen Almanya’nın sosyalizmin kıyısın
sonrası
dan dönüşü egemenlerin hafızalarından
dayatmaları adım adım boşa düşürmeye başlayacaktır.
silinmediği için, emperyalizm önce cep he gerisinde savaşmak zorunda kaldı ve A B D tüm olanaklarını Avrupa’da kapi talizmi yaşatmak için seferber etti.
koyduğu
ekonomik ve
siyasi
Savaşın geriden gelen sonuçları dünya haritasını değiştirmeye devam ediyordu. Klasik sömürgecilik dünya nüfusunun en
Dünya kapitalizminin dümeni 60’ların
yoğun olduğu bölgelerde peş peşe yıkılı
ikinci yarısına kadar A B D ’nin elindeydi,
yor ve Ç in’de olduğu gibi ulusal kurtu
kurumlan da (IMF, O E C D ), kuralları da
luştan
(Bretton W o o d s ) o belirliyordu. Tek başına dünya G S M H ’sının üçte birini gerçekleştiren, eski rakipleri Almanya ve Japonya’nın anayasalarını askerinin
(47’de Hindistan, 49’da Çin ve Endonez ya Devrimleri). Sosyalizm tehlikesi met ropollerden sonra sömürgelere sıçra mıştı. Bu dalga karşısında sömürge teke
gölgesinde yazdıran A B D ,
linin askeri yükünü taşıyamayan İngilte
çağı” nın
başladığına
“ Amerikan
inanmıştı.
sosyal
kurtuluşa yöneliyordu.
Fakat
re, patronluğu ve aynı zamanda kapita
Avrupa’yı kendi çıkarları yönünde imar
lizmin dünyasal sorunlarıyla boğuşmayı
ederken kaçınılmaz olarak egemenliğini
A B D ’ye bırakıyordu. Ö nce Yunanistan ve T C ’ye dönük taahhütlerinden vazge çip bunları A B D ’ye devredecekti. Bölge-
alttan alta oyacak dinamikleri, karşıt larını da üretti.
--------------------------------------------- 95 —
— yol nin diğer alanlarında ise devir teslim;
Truman doktriniyle Sovyetler’i askeri
sözü edilen tehditler nedeniyle bir yan
olarak kuşatma (containment) politikası
dan Anglo-Amerikan
bir taraftan
ittifakı
biçimini
N A T O ’nun
kuruluşunu
alırken, diğer yandan İngiltere’nin lehine
hazırlarken diğer yandan bölgede askeri
olan sömürge ayrıcalığının A B D lehine
üsler oluşturmaya girişti. T C ve Yuna
“ yeniden paylaşımının” çelişkilerini içe
nistan’a yapılan
recekti.
askeri-ekonomik yardımla, her iki ülke
400 milyon
dolarlık
ye de Amerikan üsleri yerleştirildi. Aynı program çerçevesinde Suudi Arabistan’-
4. O R T A D O Ğ U 'D A A B D EG EM EN LİĞ İ
a ve Bahreyn’e de Amerikan üsleri açıldı
S O Ğ U K S A V A Ş D Ö N EM İ (1947-1969)
ve “ Ortadoğu Gücü” (M ID E A S T F O R ) adıyla yeni bir askeri birlik oluşturuldu. Truman
doktrini
kapsamındaki temel
adımlardan birisi de İngiltere’nin itiraz larına rağmen askerlerinin
Filistin’den
A B D emperyalizmi savaştan üstün çık
çekildiği gün (1947), A B D ’nin himaye
manın verdiği güvenle sömürge tekelini
sinde İsrail Devleti’nin ilan edilmesidir. Bu gelişme birinci İsrail-Arap Savaşını
ele geçirmeye soyunuyordu. Bu süreç kimi zaman iki dünya savaşında olduğu gibi silahlı paylaşım tarzında (K o re gibi), kimi zaman askeri işgal yoluyla (Yunanis tan, Vietnam, Lübnan gibi) çoğunlukla da Fransa ve İngiltere’ye karşı ulusal hare ketleri kışkırtma ve darbeci yöntem ler le hegemonyayı ele geçirme biçiminde işleyecektir. A B D ’nin sözü edilen iktisadi düzen lemelerini,
“ H ür
Dünya,
Demokrasi,
başlatmıştı. Aynı dönemde gerçekleşen İran olayı, hem A B D ’nin Latin Am erika’da uygu ladığı darbeci tarzın bölgedeki ilk örneği idi, hem de emperyalist inisiyatifin el değiştirme biçimini gösteriyordu. Mayıs 1951’de Komünist Parti T U D E H ’in de desteklediği ulusalcı Musaddık hüküme ti iktidara geldiğinde tamamı İngiltere’ye ait olan Anglo-Pers
(geleceğin
B P ’si)
Özgürlük” şiarları etrafında komünizme
petrol şirketini millileştirecek ve m o
karşı muazzam bir ideolojik saldırı kam
narşiye son verecekti.
panyası izlemiş ve ardından bunları ta mamlayan askeri doktrinler geliştiril
İngiliz donanması alarma geçirildi, fakat sonuç alamadı. Musaddık hükümeti
mişti. Soğuk Savaş diye de adlandırılan bu dönemde; Truman (1947) ve Eisen
Ağustos 53’de C lA ’nın örgütlediği dar beyle devrildi ve Şah yeniden iktidara
how er (1957) doktrinleri ilan edildi.
getirildi.6 Müdahale, İngiliz şirketinin ye
A B D ’nin
Ortadoğu
politikası genel
Buna
karşılık
rine kurulan konsorsiyumun yüzde 40
hatlarıyla Sovyetler’i alanın dışında tu t
hissesiyle
mak, ulusal
m ücadelelerinin
A B D ’ye geçmesini sağladı. İngiliz ayrıca
etkisizleştirilm esi için askeri olarak böl geye nüfuz etm e ve egemenliğinin gani meti olarak ayrıcalıkları ele geçirm e
lıklarına A B D ’nin vurduğu önemli dar belerden birisi buydu.
üzerine kuruluydu.
olacaktır.
kurtuluş
__ 9 6 ______________________________
birlikte,
İran’da inisiyatifin
İkincisi ve daha ağırı Süveyş Krizi’nde 26 Temmuz
1956’da Mısır
_________emperyalizm ve ortadoğu___ Devlet Başkanı Nasır, Süveyş Kanalı’nı
boşluğunu askeri güçle doldurmayı plan
millileştirdiğini açıkladı. Bunun üzerine
lıyordu.
İngiltere ve Fransa, İsrail’i de dahil ede
Bu
plan
açıklandığında
Sovyetler
rek Mısır üslerini bombalamaya ve Sina
Birliği, İngiltere, A B D ve Fransa arasında
Yarımadası’nı kuşatmaya giriştiler. Sov-
imzalanacak, altı maddelik bir anlaşma
yetler’in işgale karşı son derece sert
önermişti. Hiçbir yankı bulmayacak bu
tutum alması ve A B D ’nin destek ver
anlaşmaya göre “ bölgedeki sorunların
meyip, işgale karşı Birleşmiş Milletler’de
barışçıl çözümü, içişlerine karışmama,
Sovyetler’le aynı yönde oy kullanması
Ortadoğu’nun bloklar arası politikaya
nedeniyle bu girişim başarısızlığa uğraya
karıştırılmaması, askeri üslerin kaldırıl
cak ve Nasır savaştan siyasi zaferle çıkar
ması ve yabancı kuvvetlerin çekilmesi,
ken İngiltere Başbakanı istifa etmek zo
silah satılmaması ve egemenliklerini ihlal
runda kalacaktı. 56 Aralığı’nda Süveyş’
etmeyen
ten askerlerinin çekilmesi İngiltere’nin
ması.” 8 öneriliyordu. Barış önerisi, dur
Mısır’da olduğu gibi Ortadoğu’daki ege
gunluğa girmiş Amerikan ekonomisine
menliğinin de bitişini göstermekteydi.
yeni bir açılım olarak düşünülen -gene
ekonom ik yardım lar yapıl
Nasır, Batı’yla ilişkisini kesip tümüyle
rallikten gelen Eisenhovver’in ifade ettiği
Sovyetler’e yakınlaşmış, Suriye’de 54’te
tarzda- “ askeri sınai kompleks” in gelişti
iktidara gelen Baas-Komünist koalisyonu
rilmesine aykırı bir istekti.
da Sovyetler’le yakın ilişkiler geliştirmiş ti, Lübnan’da ve Ürdün’de halk ayaklan
Doktrine T C , Pakistan, Lübnan Ye ayaklanma tehdidi altında olan Ürdün
maları başlamış, Cezayir, Tunus ve Fas’ta
hükümeti ilk elden olumlu yanıt verdi.
ayaklanmalar iç savaşa dönüşmüştü.
Ardından Irak, Afganistan, Yunanistan,
olarak; A B D inisiyatifinde tespit edilmiş
İsrail, Suudi Arabistan, Libya, Tunus, Fas doktrini kabul ettiklerini açıkladılar.
olan, petrol işletimi için üretici ülkelere
Yapılan anlaşmada “ uluslararası komü
%50 olarak verilen payı; ilk kez İtalyan
nizmin saldırısı” halinde A B D ’nin müda
EN İ 7 şirketi İran’a %75 olarak önerdi
hale edeceği maddesine, “ dolaylı saldırı”
Ayrıntı, ancak bir eğilimin başlangıcı
ğinde, bu haber petrol dünyasını alt üst
da eklenerek, iç muhalefete karşı da
etmişti. Diğer yandan Japonya da benzer
Amerikan müdahalesi yasallaştırıyordu. Bu maddeye dayanılarak 57’de A B D , Ürdün’deki halk ayaklanmasına müda
önerileri Suudi Arabistan ve Kuveyt’e yapıyordu.
Diğer emperyalist güçler iktisadi yöntem lerle
hale için VI. filosunu Beyrut açıklarına
Ortadoğu’ya sızmaya çalışıyorlardı. Bu
getirdi ve 58’de aynı gerekçeyle Lüb
girişimler
nan’ı işgal etti. Bu gelişmelere karşılık
toparlanıyor ve bölge
p e tr o lle r in in
dünya
pazarındaki payının artmasına ve üretici
Mısır ve Suriye Sovyetler’le kapsamlı as
ülkelerin
keri anlaşmalar imzalayacaktır.'
elinde
daha fazla sermaye
birikmesine yol açacaktı. I957’de
Sovyetler’le dünyanın bir çok yöresin de süngü süngüye gelse de; A B D ekono
ilan edilen, Eisenhower doktriniyle ola
mik, askeri ve siyasi egemenliğini kapita
caktır. Bu doktrin bölgedeki hegemonya
list dünyanın her tarafına yayabileceğine
A B D ’nin bölgeye asıl girişi
--------------------------------------------- 97 —
— yol inancı tamdı. K o re ’ye müdahale etmişti,
Amerikan ekonomisinin içinde bulundu
Ürdün’e, Lübnan’a müdahale etti, Latin
ğu krizle bağlantılıydı.
Amerika zaten sorgusuz girdiği bölgeydi,
60’ların ortasına kadar diğer emperya
Japonya’da 50 bin, Almanya da 250 bin
list güçler ekonomik açıdan A B D
den fazla askeri bulunuyordu. İngiltere
rekabet edebilecek güçte değildi. A m e
artık rakip olmaktan çıkmıştı.
Burnu
ile
rikan malları dünya pazarlarını elde tut
nun ucunda patlayan Küba Devrimi bu
maya
inancı sarsmışsa da ortadan kaldırma
gerektiren dallarda da A B D egemenliği
mıştı. O n yıl boyunca dünyanın her tara
ni sürüyordu. Fakat demir-çelik, daya
devam
ediyor,
ileri
teknoloji
fında patlak veren kurtuluş hareketleri
nıklı tüketim malları, otom otiv gibi stan
A B D ’nin
dart sektörlerde Avrupa ve Japonya
dünya
egemenliği
hayalini
sürekli erozyona uğrattı. Fakat m etro pollerde büyük kitle hareketleriyle ge len Vietnam Devrimi bu hayaline ölüm cül darbeyi vuracaktı.
büyük bir hızla gelişti ve giderek A m e rikan pazarında etkili olmaya başladılar. Dış ticaret açığı sürekli büyüyen A B D , korumacı önlemler almak, azaltmak
“A M E R İK A N Ç A Ğ I” N IN S O N U Vietnam yenilgisini “ Vietnam sendromu” na dönüştüren neden; sadece A B D ’nin on binlerce askerini bataklık larda bırakıp kaçtığı için değildi. Bu ye
amacıyla
aşırı ithalatı
doların
değerini
düşürmek zorunda kaldı. İkinci savaş sonrası
doları
dünya
getiren
Bretton
parası
W oods
haline
Anlaşması’nı
(doların altına karşılık olduğuna A B D güvencesi) Japonya ve Almanya’nın iti razlarına rağmen tek yanlı iptal etti.
nilgi, dünyanın en büyük savaş aygıtının
Kanserleşmiş askeri
acizliğini gösterdiği ve A B D ’nin dünya
harcamalarını sınırlandırarak,
sınai
kompleksin
egemenliği hayalini yerle bir ettiği için,
sanayiler için kaynak yaratmak zorunda
standart
kalacaktı. 70’lerin başında dünya ekono
bir sendroma dönüştü. Vietnam’ın bir dönüm noktası olduğu aynı yıl ilan edilen Nixon doktriniyle kanıtlanıyordu. Buna göre; II. Dünya Savaşı sonrası dönemin bittiği, bundan böyle Amerikan askerinin çatışmalarda
misinin girdiği durgunluğun da etkisiyle A B D ; artık dünya ekonomik sistemini belirlemekten
çok uzaktı. “ Amerikan
Çağı” hülyası Vietnam’dan sonra ikinci darbeyi de ekonomik cephede alıyordu.
kendi
Nixon doktrininin Ortadoğu’ya yansı
savunmalarını üstlenmeleri gerektiği ve ‘gelecek yönetimlerin görevinin, dünya
tılması biçiminde oldu. En fazla “ insan
nın neresinde çıkarsa çıksın Vietnam tipi
hakları, demokrasi, barış” denildiği dö
bir savaşın olmasını önlemek’ 9 olduğu söyleniyordu.
nemde, Üçüncü Dünya’nın faşist ve iş
kullanılmayacağı,
müttefiklerinin
A B D , ilk kez Sovyetler’le nükleer silah
ması ise, güçlü bölgesel işbirlikçiler yara
birlikçi devletleri özel olarak destek lenip güçlendirildi.
indirimi anlaşması (SA LT) yapmaya razı
Hem eldeki silah stoklarının eritilme
oldu. Dünya jandarmasının bu keskin
si ve standart sanayilere kaynak aktarıl
dönüşü, elbette barışseverliğinden değil
ması, hem de bölgesel jandarmalar ya-
__ 98
_________ emperyalizm ve ortadoğu___ ratmak amacıyla; bölge ülkelerine uygu
A B D ’nin
lanan silah ambargosu kaldırıldı. 65’lere
yapıyordu.
kadar Avrupa, Kanada, Japonya’ya
istediğinden
daha
fazlasını
dö
nük olan Amerikan askeri yardım prog ramı (FMS-silah satın alınmaya bağlanmış
P E T R O L E K A R Ş I S İL A H
krediler), tümüyle Ortadoğu’ya döndü. Başta İsrail, ardından İran ve Suudi A ra bistan bu programlar çerçevesinde ola
A B D ’nin
yeni yönelimi; Ortadoğu
petrolünün dünya pazarındaki payının
ğanüstü silahlandırıldı. A B D ’nin bölge
hızla artmaya başladığı (40’lı yılların ba
deki uzantısı olarak İsrail’in bu program
şında 500 milyon ton, 60’lı yılların so
her
nunda 2.200 milyon ton) bir döneme
zaman daha ayrıcalıklı olmuştur. 1967’-
denk geliyordu. Bu dönemde emperya
daki yeri,
diğer işbirlikçilerden
den bu yana, yılda 2-3 milyardan az ol mamak üzere toplam 82 milyar dolarlık bir yardım alan İsrail; yapılan teknoloji transferi nedeniyle de silah ihracatçısı konumuna yükseltildi. Deniz tarafı dışın
list güçlerin
artan
petrol
ihtiyaçları,
aralarındaki rekabetin fiyatları yükseltişi ve özellikle millileştirmeler, üretici ülke lerin elinde giderek daha fazla sermaye birikmesine yol
açmıştı.
Emperyalist
da hukuki sınırı belli olmayan bu ülke,
ekonomi açısından
kuruluşundan itibaren bölgedeki silah
akışını sağlamak ne kadar önemliyse, bu
lanma ve savaşın doğrudan ya da dolaylı
biriken kaynakların uluslararası sermaye
katalizörü olacaktır.
hareketine dahil edilebilmeside o kadar önemlidir. Bunu sağlamanın yollarından
Tahtını “ tanrıya ve A B D ’ye” borçlu
birisi
ekonom ik
petrolün
istikrarlı
entegrasyon
oldu.
olduğunu söyleyen Şah, bu programın diğer müşterisiydi. “ 70-78 arasında İran ordusu 161 bin kişiden 413 bin kişiye
Özellikle
ulaştı ve Amerika, tarihinde ilk defa bir
reyn, Suudi Arabistan, Katar) emperya
Körfez
bölgesindeki
altı
‘devlet’in, (Kuveyt, Umman, BAE, Bah
Üçüncü Dünya Ülkesi’ne istediği kon-
list şirketlerle girdikleri ortaklık ilişkileri
vansiyonel silah satışını kabul etti. Petrol
ve banka mevduatları aracılığıyla petro-
fiyatlarının 73’te tırmanması İran’ın silah aliminin da büyümesine yol açtı. 70-74
dolarlar geri dönebiliyordu.” 1973-1981
yılları arasında silah alımına harcanan para 135 milyon dolardan, 4.3 milyar
400 milyar doların %80’i gelişmiş ülke
dolara fırlamıştı. Alınan silahların büyük
min
çoğunluğu dönemin en gelişmiş silahları
Bankaları
olduğundan, silahların nasıl kullanıldığını göstermek için bu ülkeye gelen A m eri
göre 1989 yılı sonunda Araplar’ın yurt
kalı danışman sayısı bir kaç yüz kişiden,
dahil bloke ettikleri miktar 670 milyar
78’de otuz bin kişiye ulaşmıştı.” 10 Bu militarizasyon İran’ın iç politikasına; C IA
doları geçmekteydi.” " Yeri gelmişken
eğitimli S A V A K ajanlarının her türden
Japonya ile ya da Avrupa’nın güneyinin
dem okratik
kuzeyiyle, hatta Latin Am erika’nın A B D
boğması
istemi
işkencehanelerde
olarak yansıdı.
İşbirlikçileri
döneminde O P E C ’in elde ettiği tahmini lerin banka ve şirketlerine yatırıldığı tah edilmektedir. Yine Arap-Fransız Birliği
Başkanı’nın
ifadesine
dışı bankalarda kamu ve özel sektör
bu entegrasyonun, Güneydoğu Asya’nın
ile olan ekonomik entegrasyonuyla ala-
--------------------------------------------- 99 —
— yol kası olmayan, hiç bir gelişime yol açma yan
bir ekonom ik bütünleşme tarzı
daha 1962’de, 250 uzmandan oluşan bir ekiple Mısır’da füze geliştirme programı
Petrol
yürüterek almıştı. Ortadoğu’daki biyolo
üretici ülkelerin bunca seneden sonra
jik kimyasal silahların çoğu Almanya kö
hala ekonomileri; “ B A E ’de %60, Irak’da
kenlidir. 79 Devrimi’nden sonra A B D ’-
%99, Suudi Arabistan’da %86, Kuveyt’te
nin ambargosuna rağmen İran’la yüksek
olduğunu söylemek gereklidir.
%88, İran ve Katar’da %91 oranında pet
silah teknolojisi
rol gelirlerine bağlıdır.” 12
yatırımlarına kadar on milyarlarca dolar
Petrol gelirlerinin emperyalist kasalara
aktarımından,
petrol
lık bir ekonomik ilişki geliştirmişti. Yine
aktarımının başat mekanizması ise silah
Japonya
lanma ve bölgesel savaşlardır. “ 1970 ile
İran’da kapsamlı yatırımlara sahiptir.
1980
yılları
arasında
Arap
özellikle
elektronik
dalında
ülkeleri
Petrol ithalatının %89’unu yine O rtado
petrolden 2 trilyon 400 milyar dolar
ğu’dan karşılayan Fransa; A B D ’nin nük
gelir elde ettiler. Ve bu rakamın 155
leer tekelini reddedip N A T O ’dan ayrıl
milyar doları doğrudan silah alımına I
dıktan sonra, bu sektörde A B D ile reka
trilyon doları da dolaylı savunma harca
bet eder duruma geldi. İsrail’in nükleer
malarına gitti.” 13 Savaş; silahlanma ile
tesislerini kurduğunda sorun çıkmamıştı,
açık değer aktarımı sağladığı gibi, bölge
ama aynı tesisleri Irak’ta kurunca (1980),
ülkelerinin zaten kaynaklarının çok sınır
A B D ’nin kışkırtmasıyla; çeşitli sabotaj
lı bölümüyle geliştirebildikleri alt yapı ve sanayi varlığını sürekli tırpanlayarak; silah dışındaki ihtiyaçlar açısından da
girişimlerinin ardından İsrail Hava Kuv vetleri 8 I yılında Irak’ın nükleer reaktör lerini yerle bir etti. Tabi ki İsrail’in Irak’a
emperyalizme değer aktarımını sağlayan
bu saldırısı A B D ’nin bölgedeki Fransız
bir araç olmuştur. 8 yıl süren İran-lrak
girişimlerine saldırısı demek oluyordu.
Savaşı’nın ardından İran, ülkesinin yeni
Emperyalist rekabetin 60’lı yılların so
den ayağa kalkabilmesi için gerekli para nın 300 milyar, Irak ise 50-60 milyar do
önce bölge de sonuçlarını gösterdi.
nundan
itibaren
giderek sertleşmesi
lar olduğunu açıklamıştı. Monarşik ve faşist diktatörlüklerin iktidarlarını koruma amaçlı iç çatışmala
A B D E G E M E N LİĞ İN İN A S K E R İ N İT E L İĞ İ
rı, sınır anlaşmazlıkları, suni olarak yara tılan çelişkiler ve hepsinden önemlisi emperyalist
rekabet,
savaşı
bölgenin
Nixon ve onu izleyen C arter döne minde
uygulanan
ekonom ik strateji,
ayrılmaz parçası, bir iktisadi unsuru hali ne getirmiştir.
askeri harcamalardaki kısıntı nedeniyle
Petrodolarların gerek iktisadi yöntem lerle gerekse silaha karşılık olarak ele
dam yaratıcı sanayiler beklendiği düzey de gelişmedi. “ 1955’den
geçirilmesinde; A B D dışındaki emperya
geçen süreçte makine aletleri üretimi
list güçler de söz sahibiydi. Petrol ithali
%40.5’den % \ 1.54’e, bu alandaki dış sa
nin %80’ini bölgeden karşılayan Almanya
tım
“ petrole
1970’Ierin sonunda enflasyon ve işsizlik
_100
karşı silah”
ilişkisinde yerini
kısmi bir genişleme yaşadıysa da, istih
% 2 5 ’den
% 5 ’lere
1985’e değin
düşmüştü.”
14
_________ emperyalizm ve ortadoğu___ hızla büyürken kar oranları küçülmeye
kişiyi
devam etti. Diğer yandan emperyalist
kurmayı Pentagon, yüz bin firmayla iş
istihdam eden Amerikan
rakipleri istikrarlı gelişimlerini sürdürü
yapıyor
hale
yordu. 1972’den itibaren Japonya ulusal
General
Electric,
brüt üretiminin ortalama %17’sini yatırı
Dynamics, McDonnel Douglas, Rayheon
ma dönüştürebilirken A B D ancak % I 2 ’-
gibi tekeller Pentagon’un siparişleriyle
lik bir seviye tutturabilmişti.
iki yüz milyar doları aşan karlar elde
Siyasi hegemonya için daha çok savaş sanayisi ile, ekonomik rekabet için daha az askeri harcama ikilemi; 70’den 80’e kadar A B D ekonomisinin temel çelişkisi olmuştur. Bu çelişkiyi o dönemdeki siya si gelişmeler çözecektir. 79’a gelindiğinde İran, Nikaragua Dev-
gelmişti.
O
genel
dönemde
Tenneco,
General
ettiler. Silahlanma aşısı İran-lrak Savaşı’nın da etkisiyle Amerikan ekonomisinde bir canlanma yarattı.
Doların
değeri
yükseldi, uluslararası piyasadan borsalara sermaye akışı hızlandı ve işsizlik ora nında düşüş kaydedildi. Yeniden pişiril miş anti-komünizm ve Rambo filmleri nin eşliğinde Amerikan toplumu yıldız
rimleri ve Sovyetler’in Afganistan’a girişi
savaşlarına kadar varacak bir militarizas-
gibi siyasal gelişmelerin nüfuz alanlarını
yon yükünün altına çekildi.
daraltmasının da etkisiyle, Reagan yöne timi önceki dönemin tersine bütün ağır lığıyla ekonominin militarizasyonuna yö neldi. Askeri sanayi, onun araştırma ge liştirme çalışmalarıyla beslenen bilgisa yar sektörü
ve siyasi
hegemonyayla
doğrudan bağlantılı petrol sektörü ser
A B D ’nin
askeri
stratejileri
de
bu
gerçeklikle uyumlandırıldı ve bölgedeki “ iç ayaklanma ve yıkıcı tehditlere” kadar müdahale gerekçesi genişletildi. Bunun için yarım milyon kişilik kadrosu ve yük sek
teknolojik
donanımıyla
anında
müdahaleye göre organize edilmiş ve
maye birikiminin öncü sektörleri kabul
tümüyle
edildi. maları; 83’ten sonraki beş yıl için 1.6 trilyon dolar olarak planlanmıştı. O sü
Kuvvet de denilen C E N T C O M (Central Command) oluşturuldu. Bölgede elde edilmiş yeni askeri üslere yerleştirilen Çevik Kuvvet, A B D ’nin bölgesel sorun
reçten günümüze dek her yıl ortalama
lara “ müttefiklerini” beklemeden kendi
Reagan döneminde A B D askeri harca
O rtadoğu’ya
dönük
Ç evik
300 milyar dolar bu sektöre ayrıldı.
gücüyle operasyon yapabilmesini esas
“ Sivil gereksinimler için harcanan her
alıyordu. Bu hareket serbestisini meşru
100 dolara karşılık 40 dolar, askeri har
laştırmak için N A T O ve BM, A G İT gibi
camalara gidiyor. Yüzde oranı sivil har harcam ala rd a I 3 olan A lm anya’ya g ö r e
uluslararası kurumlarda kendi stratejisi yönünde diplomatik çözümleri ikin cilleştirip askeri müdahaleleri meşru
3 kat, I00’e karşı 3 olan Japonya’ya karşı
laştıran bir politikaya zorlandı. N A T O ’-
13 kat daha fazla.” 15 Bu rakamlar A m e
nun genişlemesi ve daha ayrıntılı sorun
camalardaki 100 rakamına karşı, askeri
rikan
ekonomisinin
ne kadar
büyük
lara müdahalesini sağlayacak yeni kon-
payının savaş sanayisine yönelik olduğu
septler
nu gösteriyor. 87 yılına gelindiğinde 2.5
düşünmek gereklidir.
milyonu
asker, yaklaşık yedi
milyon
benimsemesini
bu
tem elde
A B D ’nin devleşen askeri sınai komp-
---------------------------------------------101 —
— yol leksi
emperyalist
bilmesinin
rekabeti
sürdüre
vazgeçilmez unsuru
haline
Kuveyt 15, Suudi Arabistan 16.8, B A E 3 milyar dolar.) A B D ’ye
gelmiş, ekonomik büyüme askeri hege
stokları
monyanın
sağladığı
ödendi.
paraya dönüştürüldü
Silah
Gelirler
ranta bağlanmıştı.
sadece bununla da kalmadı. Kuveyt’in
Emperyalizmin doğasındaki zora dayalı
200 milyar dolarlık altyapı harcamaları
egemenlik tarzı en gelişkin emperyalist
nın %70’i, Suudi Arabistan’da 250 milyar dolarlık altyapı ihalesi ve muazzam silah
ülkede hükmünü konuşturuyordu. Reagan dönemindeki ekonomik par
siparişleri alındı. Yine petrol üzerinde sa
laklık, İran-lrak Savaşı’nın bitişi ve Sovyetler’in çözülmesinin silah pazarın
vaş aracılığıyla kurulan denetim petrol arzını belirleyerek; hem Kafkas petrolle
da yarattığı önemli daralmalar nedeniy
rinin ucuza kapatılmasını hem de fiyat
le; 90’a gelirken yükselişi gibi büyük bir
düzenlemesiyle Amerikan petrol şirket
hızla gerilemeye başlamıştı; bir kaç yıl
lerine olağanüstü kazançlar sağladı. Sa
içinde A B D ’nin dış ticaret açığı devasa
vaştan bu yana A B D ekonomisinin sü
büyüklüklere
işten
rekli fazla verdiğini ve en karlı tekellerin
çıkarmalar çoğaldı. “ 89 yılında Japon
silah, petrol ve elektronik sektörlerin den çıktığını tahmin etmek zor değildir.
ulaştı,
iflaslar ve
ekonomisi, A B D ekonomisinin yarısı ka dar olmasına rağmen 549 milyarlık bir yatırımla, A B D ’nin 515 milyarlık yatı
5. "BÜYÜK ORTADOĞU"
rımını geride bırakıyordu.” 16 Harlem’de yoksulların marketleri yağmalayışı hatır
90 sonrası dünya egemenlik haritası
lanacaktır. “ Boş kalan değirmen taşının
radikal bir değişime uğradı. Sovyetler
kendisini
öğütmesi”
kompleks A B D
gibi askeri sınai
çözüldü ve yerini bir emperyalist güç
ekonomisinin temelini
olarak Rusya’ya bıraktı. Sovyetler’in etki
öğütmeye başlamıştı.
alanlarının
tamamı yeniden
paylaşım
Savaş sanayisi kendi pazarını yaratmak
konusu haline geldi. Bölgeye sınırdaş
zorundaydı. Libya ve Somali denendi,
yeni hegemonya boşlukları ve petrol
beklenen fırsat Irak’ın Kuveyt’i işgaliyle
bakımından
gerçekleşti.
ortaya çıktı.
Bu işgale A B D ’nin çanak
zengin
burjuva
devletler
tuttuğuna dair fazlasıyla inandırıcı neden
Ortadoğu’nun siyasi coğrafyası; özel
ileri sürülmüştü. Krizin henüz başında A B D hiç bir biçimde diplomatik çözüme
likle Amerikan merkezli değerlendirme
razı olmayacağını açıklamış ve tek başına
R A N D ’ın söyleyişiyle “ Büyük O rtad o
askeri operasyon kararı almıştı. Dikkat çekmeyen diğer kanıt ise Körfez Savaşı’-
ğu” (Greatest Middle East) ya da “ A v rasya” denilerek, Balkanlar ve Kafkas-
nın bitirilmemesidir. İhtiyaç devam ettiği
lar’a doğru genişletildi. Bu bakış açısı;
için on yıldan bu yana Amerikan uçakları sürekli Irak’ı bombalamaya devam edi yor.
O rtadoğu’daki
Körfez Savaşı’nın 47.5 milyar dolarlık harcamaları (Almanya 6.6 Ja p o n y a 10.7,
_102
lerde;
C lA ’nın
think-tank
emperyalist
kuruluşu
rekabetin
daha geniş bir alanda süreceğini göster diği kadar, A B D ’nin Ortadoğu politikası nın da artık daha geniş bir coğrafyada geçerli olacağını da anlatmaktadır.
_________ emperyalizm ve ortadoğu___ O rtadoğu’daki
emperyalist rekabet
lenmesi ve Kafkaslar’a yerleşmesi konu
denklemi “ Büyük Ortadoğu’ya” olduğu gibi, üstelik Rusya’nın katılımı nedeniyle
sunda son derece aktif bir politika yürüt mektedir. Ayrıca A B D ’nin geleneksel
daha da sertleşerek yansıdı. Almanya
bölge politikasını terk ederek İsrail ile
bölgesel hegemonya alanını önce eko
T C arasında oluşturduğu stratejik ittifa
nomik (Doğu Almanya) ardından savaş
kın da “ Büyük Ortadoğu” nun gerçekle
aracılığıyla (Slovenya ve Hırvatistan) ge
rinden kaynaklandığını belirtmek gerekir.
nişletti. A B D ’nin, bu yayılmayı engelle
Emperyalist güçler “ Büyük O rtad o
mesi mümkün değildi, fiili durumu kabul
ğu'yu uzlaşarak paylaşabilir mi? Geçen
etmek zorunda kaldı. Tıpkı Fransa’nın
on yıl buna olumlu yanıt vermeyi ola
Kuzey Afrika’da, Japonya’nın Güneydo ğu Asya’da kendi bölgesel hegemonya alanlarını yaratmalarını kabul etmiş olması gibi...
naksızlaştıracak örneklerle doluydu. Yugoslavya’nın dağılmaması için A B D ve Alm anya’nın onayıyla Miloseviç’e bir
Halen dünyasal hegemonya bakımın dan mevcut tek güç A B D ’dir, ancak bu egemenlik 50’lerden bu yana çok şeyini
milyar dolarlık yardım yapılmış ayrılıkçı unsurların
“ ödüllendirilmeyeceği”
ilan
edilmişti. Fakat bu yardımın üzerinden bir kaç ay geçmeden Almanya ters bir
yitirmiştir. İkinci savaş sonrası dünya G S M H ’sının üçte birini sağlıyordu, 70’lerde bu oran dörtte bire indi. A m eri kan ideologlarından Brzezinski’nin söy lediğine göre 2010-20 yıllarında daha da
çıkışla; Hırvatistan ve Slovenya’nm “ Kendi Kaderini Tayin Hakkını” tanıdı. Bu klasik emperyalist taktik, Balkanlar’ı ateş topuna çevirdi. Bunun ardından Bosna
kanlı
kıyımlara
neden
oldu,
düşerek, yüzde 10-20 seviyesine gerile
Kosova’da yaşananlar biliniyor. Ya da
yecektir. Bu eğilim A B D ’nin bugün oldu
Kafkaslar’a bakalım,
ğu gibi, gelecek on yıllarda da diğer rakiplerinin alanlarını ele geçirmesini olanaksız kılıyor. Bu nedenle; bugünün dünya güç dengeleri bakımından iki
inisiyatifinde bir ülke olarak Kafkas kapı sının bekçiliğini yapıyor. Am a A B D ’nin içten müdahalesiyle her Batı’ya yanaş mak isteyen hükümet ya darbeyle ya da
nokta A B D için hayati önem taşımakta
son parlamento baskını gibi açık eylem
dır. Birincisi askeri gücünü ekonomik
le boşa düşürülüyor. Çeçenistan’ı A B D ,
değere dönüştürebildiği hammadde kay
Türkiye üzerinden destekliyor. Kafkas-
nakları üzerindeki kontrolünü korumak,
lar’da darbe ve suikast girişimlerinin, “ kaynağı belirsiz” bombalı eylemlerin olmadığı gün yoktur. Sovyetler’in yarat tığı dengenin ortadan kalkması ve A B D nin sözü edilen eğilimi nedeniyle; em
İkincisi; Amerikan yönetiminin yayın ladığı Savunma Planlama Rehberi’nde ifade edildiği gibi “Japonya ve Almanya’ nın ekonomik güçleri ile orantılı bir askeri ve
siyasi
konuma ulaşmalarını
engellemek” tir. 17
Ermenistan,
Rus
peryalistler arası rekabet giderek daha fazla askeri nitelik taşıyacaktır.
Bu iki stratejik amaç A B D ’nin “ Büyük
A B D ’nin askeri üstünlüğünün ilelebet
Ortadoğu” politikasının eksenini oluştu ruyor. Bunun için A B D , N A T O ’nun D o
sürmeyeceği de bir gerçektir. Tıpkı hakimiyetlerini salt askeri güce dayandı
ğu Avrupa’ya yayılması, Balkanlar’da üs
rarak sürdürebileceklerine inanan Os-
---------------------------------------------103 —
— yol---------------------------------------------İngiliz İm paratorlukları’nda
artık bir eğilim olarak ortaya çıkmıştır.
olduğu gibi. Bu çözülme eğer bir yıkım
Ayrıca Prusya ve Nazi geleneğine sahip
tarzında
Alman Devleti’nin, militarizm yoluna gi
manii
ve
gerçekleşmezse,
A B D ’nin
askeri gücü adım adım diğer emperya
rince hızlı ilerleyeceğine inanmak için
listlere paralı askerleşmeye dönüşecek
yeterince tarihsel örnek vardır.
tir.
Bu
olasılığın
Körfez
Savaşı’nda
ipuçları görüldü ve Amerikan
“ Büyük Ortadoğu” tümüyle emperya
çevre
list paylaşımın etkisi altındadır. Bölge
lerinde de dillendiriliyor; “ Bize Hesiyen
ülkelerinin salt siyasetleri ve yapılanma
sıfatını layık görenler, yani para karşılığı
ları değil sınırları da bu gerçekliğe göre yeniden biçimlendirilmektedir.
her işi yapmaya hazır insanlar olduğu muz suçlamasını yapanlar bulunacaktır. H e r kim ne söylerse söylesin bizler yumruklarımızı sıkıp pazarlık masalarına indirmek
üzere
hazır
bulunmalıyız.
Avrupa ve Japonya’dan verdiğimiz hiz metin bedelini almalıyız. Tahsilatımızı dolaylı yollardan da gerçekleştirebiliriz, doğrudanda yapabiliriz.
Mevcut rolü
müzü değiştirmemiz de söz konusu ola bilir. Ancak bu değişiklik, dünya ekono misinin kontrolünü de elimize geçirdiği miz gün mümkün olabilir.” 18 A B D ’nin askeri
üstünlüğüne
daya
narak elde ettiği rantı, Avrupa daha fazla ödemek istemeyecektir. Bunun ilk belir tileri; N A T O ’nun 50 yıl toplantısına or taya çıkmıştı. Avrupa kıtasındaki N A T O güçlerinin
AB
ülkelerinin
komutasına
verilmesi isteği Türkiye ve A B D ’nin iti razlarıyla reddedildi. Bu tartışma henüz kapanmadı. Fakat Avrupa Birliği fazla sabretmedi ve N A T O ’dan “ maksimum otonomiye sahip” , Avrupa Güvenliği ve Savunma Kimliği adı altında yeni bir giri şim başlattı. İstanbul zirvesinde somut biçim kazanan bu organizasyonun, Kosova türü olaylara müdahale amacı taşı yan, 40-60 binlik askeri kapasitesi olan ve 2002’de hazır olacak bir güç olması kararlaştırıldı. A G S K , “ Avrupa Birleşik D evletleri”
ordusunun
nüvesi
olarak
kabui edilmektedir. Henüz zayıftır, ama
_
1 0 4 ______________________________
Emperyalizmin
bir kıyasıya
rekabet
ilişkisi olduğu görülmeden, yüz yıldan fazla emperyalist paylaşımın en önemli ganimeti olmuş olan O rtad o ğ u ’nun gerçeği anlaşılamaz. Ortadoğu, Avrupalı emperyalistlerin işgali altındayken, A B D 50’lerde geldiğinde “ demokrasi ve hür riyet” getireceğine inanılmıştı. Şimdi de A B D işgali altındadır ve Avrupa Birliği’nin demokrasi getireceği beklenmekte dir. Oysa her süreç için emperyalist re kabetin getirdiği bölgesel savaşlar, am bargolar, darbelerdi. “ Büyük Ortadoğu” için de aynı şey geçerli olacaktır.
_______ emperyalizm ve ortadoğu___
DİPNOTLAR
İran’a giderek
Şah
polisinin
yeniden
örgütlenmesi işine yardım etmiş. Şimdi ise Nazi Almanyası’nın işbirlikçisi ve ulu
1- Emperyalizm, Lenin, s. 150
sal polisin eski başkanı general Zahadi’nin
2- age, s. 144, vurgular Lenin’e ait.
aracılığıyla ordu ve politika dünyasının kimi şahsiyetlerini satın almaya ve başba
3- age, s. 116
kana karşı “ halk gösterileri” örgütlem e
4- O rtadoğu, A.Gresh-D.Vidal, s. 46 5- “ 49 Suriye’de monarşi karşıtı askeri darbe,
ye, darbenin koşullarını yaratmaya gidi yor. 37 yıl sonra Suudi Arabistan’daki müthiş Am erikan askeri gücünü bu kez
5 I İran’da Musaddık hükümetinin şahı devirmesi ve İngiliz petrol şirketini millileştirmesi , 52 M ısır’da monarşiyi yıkan subay darbesi ve 2 yıl sonra N a sır’ın başa ge-
ÇİŞİ. 54 Suriye’de Kom ünist-BAAS koalis yon hükümeti, 54 Cezayir ayaklanmasının başlaması ve 62’de bağımsızlık,
oğlu yönetiyordu.” Ortadoğu, A. Gres-D. Vidal, s. 89 7- E N l’nin başkanı olan Enrico Mattei 1962 Ağustosu’nda uçağına bomba koyu larak öldürüldü. Petrolün Ekonomi Politiği, Halil NebilerSuat Parlar, s. 134 8- Filistin Meselesi ve Arap İsrail Savaşları, Fatih Armaoğlu, s.204 9- Ortadoğu, A. Gres-D. Vidal, s.68
56 Fas’ın ve Tunus’un bağımsızlığı,
10- age, s.69
57 Ü rd ü n ’de halk ayaklanması,
11- age, s.50
58 Irak devrimi,
12- age, s.50
58 Lübnan’da halk ayaklanması,
13- Ortadoğu Vaat Edilmiş Topraklar, S.
62 Kuzey Y em en’in bağımsızlığı,
Parlar, s. 184
67 G üney Yem en’de demokratik
14- Körfezin Kutsal Adakları, O .iyiler,
halk iktidarı,
s.94
67 Filistin’de silahlı mücadelenin
15- S. Parlar, age, s.272
başlaması, 69 Sudan’da N um eyri’nin başa gelişi, 69 Libya’da Kaddafi’nin yeşil devrimi,
16- O . İyiler, age, s.93 17- S. Parlar, age, s.275 18- age, s.2 7 1
70 Son İngiliz askerinin bölgeden çekilişi.” 6- “ ‘Petrol bizim kanımız, petrol bizim özgürlüğümüz' diye bağırıyordu milyon larca İran’lı, II. Dünya Savaşı’ndan galip çıkanların kendilerine yakıştırdığı özgür lük ve
adalet ilkelerine
inanarak!
Ne
Londra ne de Washington, hala bu masal lara inanan halkların olabileceğine inana biliyordu. General N orm an Schwarzkoph -C IA ajanı- Tahran’a gidiyor. Ülkeyi iyi tanıyor, çünkü 1942-48 yılları arasında da
105 —
Ayşe Tansever_____________________________________________
RUS-ÇEÇEN SAVAŞI, SEÇİMLER VE PUTİN DÖNEMİ Hem en
kuzeydoğumuzda yaklaşık
da Rusya'nın batısı güvenlikte değildir.
dört aydır süren bir savaş var. Rus
Avrupa Birliği (A B ) ve N A T O sınırlarına
orduları ayrılıkçı Çeçen gerillalarını Dağıstan'dan sürdükten sonra yavaş
dayanmıştır.
yavaş Çeçenistan'ın başkenti Grozni'ye
En güneyde Ermenistan zaten Batı'nın
sıkıştırdılar. 200 binin üstünde Çeçen
en eski müttefiklerindendir. 27 Ekim’de
bölge ülkelerine sığındı.
İki tarafın ölü
parlamento baskınında koyu milliyetçi V.
sayısına ilişkin çelişkili açıklamalar var.
Sarkisiyan öldürüldü. Güç dengesi Batı'-
Ama tahminlere göre birkaç bini geçi yor. G erek Putin gerekse de askeri yetkililerin “ sıkıştırdık” , bugün yarın Grozni'yi aldık demelerine karşın veri len süreler bitiyor ve savaş uzadıkça uzuyor. Anlaşılan Rusya da savaşın bu kadar uzun ve kanlı olacağını beklemi yordu. Peki savaşın iç ve dış politikada ki amacı nedir? Savaş bu yazıyı kaleme aldığımız O cak başında amacına ulaşmış mıdır? Bölgede ve Doğu-Batı ilişki lerinde yarattığı değişiklikler nelerdir? Olayların arkasına gizlenen
gerçekler
Kafkaslar'da da durum farklı değildir.
dan yana biraz daha kaydı. Onun G orb açov
kuzeybatısı döneminin
Şevardnadze
zaten
Gürcistan'da başbakanı E.
hep
Batı
yanlısı
olmuştur. 3 I Ekim’de yapılan seçimleri Rusya'nın desteklediği rakibini yenerek tekrar kazandı. Şevardnadze ülkesindeki iki Rus askeri üssünü kapatmak, 10 bin civarındaki Rus askerini topraklarından çıkarmak ve ülkesini N A T O 'y a sokmak istiyor. Rusya yanlısı Abaza Cum huri yeti, Rusya'nın Gürcistan üzerinde baskı
nelerdir?
yapmasına yetmiyor.
I. BÖLÜM DIŞ POLİTİKADA SIKIŞMALAR
Azerbaycan
Bölgenin payını
önemli Hazar
üçüncü
ülkesi
petrolünün
aslan
kapmak istiyor. Batılı şirketlerle
17 tane petrol üretme anlaşması imza ladı ve Rusya'nın bunda büyük bir çıkarı
1. K A F K A S L A R ’D A G Ü Ç Y İT İR İM İN E T E P K İ
yok. İkincisi, petrolün
Batı'ya akıtılması
Rusya'nın istediği gibi Bakü'den değil, Sosyalizmin
yıkılışının
üzerinden
Türkiye üstünden
yapılacak. Bütün bu
petrol işinden yakın gelecekte Azerbay
daha 10 yıl bile geçmeden Rusya eski etki alanlarının çoğunu kaybetti. Eski sis tem içindeki ülkeler, Baltık Cumhuriyetleri’nden başlayarak tek tek Batı’nın etki
tarken, Rusya'nın etkisi giderek azalıyor.
alanına girdiler. Şimdi Beyaz Rusya dışın
Kafkaslar’da bağımsızlığını ilan etme-
__ 1 0 6 _______________________________
can kasasına 60 milyar dolar gireceği he saplanıyor. Bölgenin önemi giderek ar
_________________ rus-çeçen savaşı___ miş Inguseta, Kuzey ve Güney Ossetya,
karşı dövüşüyor. Hava saldırısı yapa
Dağıstan ve Çeçenistan
mayan gerillaların yakından tek tek tan
gibi ülkelerde
vardır. Savaş başlamadan önce Rusya
kları uçurmalarını önlemeye çalışıyor.
Dağıstan'daki gücünü de yitirmek üze
Afganistan'daki gibi çok can kaybı ve r
reydi. Buralardan başlayacak herhangi
memeye
bir bağımsızlık rüzgarı hemen bölgeyi
nedenle de Grozni'ye girişi uzun sürdü.
fırtınaya sokabilir.
Çeçenistan
Savaşın düğüm noktası burada verilecek
bıçak sırtında duruyordu. 1994-96 yılları
gerilla savaşında yatıyor. Görünen o ki
arasında uzun bir savaş yaşandı. Özün de savaşı Çeçenistan kazandı. Ama dev
2000 kaldıkları söylenen Çeçen geril
reye başka çıkar ilişkileri sokularak bazı
uzun
pazarlıklar sonucu Çeçenistan ilan edil
Grozni dışında alındığı söylenen bölge
memiş bir bağımsızlık statüsüne oturtul du. Hala başbakan olan Aslan Masha-
lerde de yeniden çatışma
gelmesi bu değerlendirmeyi doğruluyor.
dov'la ilişkiler bu bazda sürüyordu.
Son gelen haberlerde evlatlarının ölü
Zaten
özen
gösteriyor.
İşte
bu
lalar sonuna kadar direnecekler ve savaş bir
zaman
dilimine
yayılacak.
haberlerinin
Sonunda korkulan başa geldi. Çeçen
münü protesto eden annelerin sesinin
müslüman gerillalar destekli bazı Dağıs
daha yükseldiği ve savaşa karşı olanların
tanlı gençler Dağıstan'ın ortasında bir
sayısının
bölgeyi Rusya'dan bağımsız olarak ilan
Putin'in seçimleri kazanmasını sağladı,
ettiler. Rusya hemen Dağıstan'daki askeri gücünü arttırıp bombardımana başladı ve gerillaları anlaşılmayan bir gerekçeyle Çeçenistan içlerine kovaladı. Sonra I Ekim'de karadan Çeçenistan'a
şimdi de başkanlık seçimlerini kaybet
girmeye başladı. Sayılarının 5000 civarın da olduğu söylenen gerillalar başkent
arttığı
belirtiliyor.
memek için alelacele yapılabilir deniyor.
Savaş
bir anlaşmada
2. Ç E Ç E N G E R İL L A L A R IN PERD E A R KA SI
Grozni'ye sıkıştırıldılar. Burası havadan Rusya;
saldırısına gerekçe
olarak
ve karadan bombalanmaya başlandı. Yaklaşık iki aydırda şiddetli çatışmalar sürüyor. En son haberlerde sıkıştırılan
Dağıstan'da kendisinden bağımsız bir bölge ilanını göstermekte ve bunların
gerilla sayısının 2000 civarında olduğu
arkasında Çeçen müslüman gerillaların
savunuluyor. Rusya'nın ise iyi donatılmış
olduğunu iddia etmektedir. Bu nedenle
100 bin askeri var. Kimyasal silah kul
bilinçlice gerillalar Dağıstan'dan Ç eçe
lanıldığına ilişkin haberler sızıyor.
nistan'a sürülmüş ve oraya saldırılmıştır.
Rusya'nın Çeçenistan'da eskilerden, özellikle Afganistan'dan farklı bir savaş
Olay Dağıstan sınırlarından dışarıya çe kilmiştir.
Savaşın
Çeçenistan Başbakanı Aslan Masha-
başında Batılı güçlerin Kosova'da yaptığı gibi bölge uzun süre bombalandı. Eskisi
dov'un da bu gerillalarla anlaşamadığı ve
taktiği
uyguladığı
söyleniyor.
onlara
karşı
olduğu
söylenmektedir.
gibi tanklarla hızlı bir saldırıya girmiyor,
Böylece özünde savaş Çeçenistan resmi
yavaş yavaş, ihtiyatlı, kollayarak savaşı
yönetimi ile de yapılmamaktadır. Peki
yor. Yani Grozni'de bir gerilla savaşına
öyleyse koskoca Rusya'nın savaştığı bu
--------------------------------------------- 107 —
— yol---------------------------------------------gerillalar kimdirler ve arkalarında başka
1998'de Kenya ve Tanzanya A B D elçi
güçler var mıdır?
liklerinin bombalanmasının baş örgüt-
Rus yetkili ağızları bu konuda çeşitli
leyicisidir. Şimdi de Putin Moskova'da
şeyler söylemektedirler. Bazen “ haydut
patlayan ve 300’e yakın kişinin ölümüne
turlar” . Yani bölgedeki yoksulluğa tepki
neden olan bombalamanın sorumlusu
olarak
dağlara
çıkmış
haydutlardır.
Karınlarını doyurmak için civar köylere saldırırlar. Haydutluk feodal sistemden doğar. H er ne kadar bu bölgelerin geri liği ve feodal özelliklerin varlığını sür dürdüğü düşünülse bile bugünkü üretim ilişkileri içinde bir anlam taşımaz. Rusya genel olarak burada müslüman gerillalarla,
yani
islami
bir
güçle
olduğunu
iddia
arkasında
da
olduğunu
ettiği
Ç e ç e n le r’in
Osam a
bin
söylemektedir.
Laden'in
Osama
bin
Laden tüm müslümanları sivil asker ne olursa olsun bir Amerikalı öldürmeye çağıran ve bunun sevap olduğunu açık layan keskin bir anti-Amerikancı görü nümündedir. Peki şimdi bir de anti-Rus mu olmuştur? Putin'in iddiası doğru mudur?
Çeçen müslümanlarının arka
döğüştüğünü iddia eder. İslamla döğü-
sında gerçekten Osama bin Laden mi
şülüyorsa o zaman iş büyümektedir. Bu
vardır?
durumda
hangi islami güçler olduğu
A B D , Rusya ile aynı safta düşmanına
açıklanmalıdır. İslam dünyası büyüktür
karşı döğüşmemektedir? A B D , neden Rusya'ya yardım etmemektedir? Yoksa Putin yanılmakta mıdır? Ç e ç e n le r’in arkasında başkaları mı vardır?
ve çeşitli siyasi cepheleri vardır. İran savaşta Rusya'yı desteklediğini açıkladı. İran Dışişleri Bakanı, son Rusya ziya retinde etkin işbirliği yapabileceklerini söyledi. Rusya İran'ı kendisine stratejik bir dost olarak görmektedir. Yeltsin bu nedenle,
“ Düşman
imanı ve milliyeti
olmayan teröristlerdir” diyerek gerilla ların arkasındaki
İslam desteğini ö rt
Eğer durum
böyleyse
neden
Çeçen gerillaların lideri ve Dağıs tan'da Rusya etki alanı dışında bölge ilan eden
gerillaların
lideri
Basayev’dir.
Basayev; Çeçen asıllı bir müslümandır. Rus ordusunda eğitim görmüştür. Adını ilk Gürcistan-Abaza Savaşı’nda duyur
meye kalktı. (The Economist 9-15 Ekim
muştur.
99 s.3 I)
Abazalar’ın yanında G ürcüler’e karşı
Ö te yandan
Putin bizzat Clinton'a
Rusya ordusu
neferi
olarak
döğüşmüştür. Am a sonra 1994-96 Rus-
seslenerek, “ O rtak bir düşmanla, ulus
Çeçen Savaşı’nda Basayev'i birden karşı
lararası
karşıyayız."
cephede, bu kez Ruslar’a karşı Çeçen-
dedi, (ay) “ Uluslararası te rö ris t!” Bilindiği gibi uluslararası terörizm in
ler’le birlikte döğüşürken görürüz. Cephe değiştirmesini Basayev Rus as
terörizm le
karşı
başkanı, A B D 'y e göre kendisinin de bir
kerlerinin zulmü ile açıklamaya çalışır.
numaralı düşmanı,
Karanlık bir kişiliğe sahip olan Basayev
Afganistan'da Tali
ban rejimine sığınmış Osama bin Laden'-
islami mezhep olarak Sofi’dir.
dir. A BD 'nin iddiasına göre Osama bin
bölge halkı çoğunluk olarak bu mezhep
Laden 1993 yılında N e w Y o rk Dünya
tendir.
T icaret
Çeçen gerillaların ikinci lideri ise Hattap'tır. Hattap; Suudi Arabistan'da
M erkezi’nin,
Arabistan'da
108
ABD
1996'da askeri
Suudi
üssünün,
Zaten
_________________ rus-çeçen savaşı___ eğitim görmüş, daha sonra Afganistan'a
A BD 'nin
iddia ettiği gibi ya
paralı asker olarak gitmiş, burada Rus
Laden'in
kendi söylediği gibi A B D 'ye
da Bin
askerlerine karsı döğüşmüş bir Arap’tır.
düşman mıdır? Öyleyse neden A B D ,
15 bin asker gibi
Rusya’nın yanında değil, karşı cephe
geldikleri Arap ülkelerine dağılmışlardır.
dedir. Burası biraz karanlıktır. V e olaylar
Savaş bitince diğer
Sovyetler’in dağılmasından sonra bu
biraz burada düğümlenmektedir.
paralı askerlerin öne çıkanları bu kez
Sosyalizmin yıkılışından sonra A B D
Kafkaslar’daki müslüman halkın arasına
en büyük düşmanından kurtuldu. Düş
yollanırlar.
mandan
“ Suudi
petro-dolarlarıyla
finanse edilen bu yeni vaazcılar, islamın biraz sadeleşmiş biçimi Vahabi lik’i buralarda
yaymaya
başladılar.
Suudi
kurtulmak bir yanıyla iyiydi,
ama bir yanıylada yeni sorunlar getiri yordu. ABD 'nin
dünyayı sömürürken
hoşgörüsüz oluşudur.”
kullandığı kozda elinden gitmişti. Kapitalist sömürüye karşı ayaklanan halklara karşı elindeki “ komünist par
(ay) Vahabilik; özellikle Sofi Dağıstan'da
mağı” gerekçesini de kaybetmişti. Hele
örgütlenmeye başlar. Camiler inşa edilir
hele globalizmin gelişeceği, yani dünya
ve
halklarının
Arabistan'da geliştirilen temel
özelliği
gençlere
okumaları
bu mezhebin
için
burslar
sömürüsünün
katmer-
bulurlar. Bu mezhep, Rus bürokratları
leneceği bir dünyada sahte bir düşmana
nın ve toplumun çürümüşlüğüne tepki duyan gençler arasında yayılır. Hoşgö
ihtiyacı vardır.
rüsüzlüğü ile de gençlerdeki öfkeyi kanalize eder. Geleceğine umutla baka-
Ö te yandan A BD 'nin en önemli çıkar bölgesi hiç şüphesiz Ortadoğu’dur. A B D buralarda yıllardır İsrail eliyle Arap halk
mayan, işsiz ve hayal kırıklığı içindeki
larını soyar. Arap halkları da ABD'nin
gençlere para ve silah verilir. Yaşlı nüfus
gerçek yüzünü çok iyi bilirler. Bölgede
ise Sofilik’te kalır ve iki kuşak arasında çelişkiler, sürtüşmeler başlar. Gençler iki-üç köyü işgal ederler ve şeriat uygu lamaya başlarlar. Dağıstanlı yetkililer de
anti-Amerikancı duygular çok yüksektir. İran Devrimi bölgede anti-Amerikancı muhalefeti toparlayıp güçlendiren önemli bir olaydı. Irak'ta A B D 'y e muha
işe silahta karıştığı için Vahabilik’i 97
lefetle iktidarda durur. A B D
yılında yasaklarlar. Vahabilik yeraltına
rejimler birer birer kaymaktadır.
destekli G üç
çekilir. İşte Hattap bu gurubun lideridir.
ler dengesindeki bu kayışlara karşı A B D
Ö te yandan Basayev, Vahabilik’i benim-
önlem almak zorundadır. A rtık İsrail yetmemektedir. Komünizm gerekçesi de işlerliğini kaybetmiştir. A B D en uygun şeyi İslam içine girmekte bulur. Ve bölgedeki en sıkı fıkı olduğu ülke
sememekle birlikte pragmatik davranır ve Hattap ile “ işbirliği” yapar. Şimdi bu kadar ön bilgiden sonra sanırız Çeçen Sayaşı’nın perde arkası biraz daha aydınlanmaktadır. Suudi kay
Suudi Arabistan'dır. Vahabilik de Suudi
naklı, Afgan-Rus Savaşı’nda militanlaşmış
Arabistan'da gelişmiş
Hattap
Osama
ve
mezhebi
Vahabilik’in bir
bin
Laden
bir mezheptir.
Suudi Arabistan'lı
ucunda Osama bin Laden vardır. Putin bu anlamda teşhisinde haklıdır. Ama
petrol zenginidir. A B D
kendisini
bir
Osama bin Laden kimdir? Gerçekten
ler, görünenler bu kadardır. Konumuza,
numaralı düşmanı ilan etmiştir. Bilinen
--------------------------------------------- 109 —
— yol Çeçen güçlerine dönersek ne diyeceğiz?
da A B D
Şurası
döğüştüğünü rahatlıkla söyleyebiliriz.
açıktır
Arabistan
ki
arkalarında
vardır.
Vahabilik vardır.
Suudi
Burada geliştirilen Osam a
bin
Laden
vardır. Ama arkasında A B D 'y e
kadar
uzanan bağ var mıdır, nasıl kurulmuştur, bilinmez.
Gerçeklik
ne olursa
olsun
Putin,
Çeçen gerillaların arkasında ortak bir düşman olduğunu söylerken biraz da A BD 'yi
bu işten uzaklaştırmaya, onu
tehdit etmeye çalışıyor olsa gerektir.
Bulanık olan bir şey daha vardır: O da
çıkarları ile Rus çıkarlarının
Moskova'da
Belki de üstü kapalı olarak şunu söyle
bombalar.
meye çalışıyordu: Sırbistan'ı, Balkanlar’ı
“ Ryazan bölgesinde güvenlik güçleri bir
sömürmek için Kosova Savaşı’nı çıkar
apartman
patlayan
patlayıcı yerleşti
dınız. Bende size elimden geldiği kadar
rirken yakalandılar. İfadelerinde halkın
yardım ettim. Ama Kafkaslar’ı soyarken
bu türden patlamalara ne kadar hazırlık
benim payıma fazla müdahale ediyor
lı olduklarını denemek istediklerini iddia ettiler.” (ay) Moskova'da patlayan bom
sunuz. Bana gereğinden az pay kalıyor.
baların arkasında ne kadar Çeçen güç leri ve Osama bin Laden olduğu da
Eğer bana karşı çıkarsanız “ uluslararası
karışıktır.
dairesine
Bombalamalar
Rus
halkını
Çeçenistan'da bir savaşa ikna etmek için bizzat iktidar güçlerince mi planlandı? Bilgiler daha çok bu yöndedir. A BD 'd e İslama karşı döğüşe kendi halkını hazır lamak için mi orada burada bombalar patlatıyor, sonra bunu Osam a bin Laden’in üstüne mi atıyor, bilinmez.
Buna karşı var gücümle terörist”
dediğinizin altında
fazla ileri gitmeyin. Bölgede iki tane emperyalist güç kendi çıkar ilişkileri için döğüşmektedir. Aynı Kosova'da olduğu gibi bölge halk ları da acı çekmektedir. Kosova'daki gibi burada da yüzbinlerce insan evinden, yurdundan
kullanmaya başladı.
çocuk, genç
arkasında Osama bin Laden'i görerek, A B D ile ortak düşmana karşı döğüşüldüğünü söylüyor. Peki öyleyse neden A B D Rusya'ya yardım etmiyor. Aksine karşısında duruyor? Bölgede Rusya'nın etkinliğini
kaybettiği
ortada.
Bunun
A B D 'y e kaydığı da ortada. Bu noktada
kimlerin
yattığını ortaya dökerim. Burada daha
Eğer böyleyse Rusya, A B D oyunlarını Putin, Çeçen müslüman gerillaların
döğüşürüm.
oldu.
Yaşlı,
hasta,
ihtiyar perişan
çoluk
haldeler.
Çadırlar içinde kara kışla, karla yaşam mücadelesi veriyorlar. sever
görünen
O
Batı'da
çok insan seyrediyor.
Kosova'dakiler insandılar da bunlar değil mi? Avrupa halkı Kosova'ya yardım yap tığı halde neden buraya yapmadığının sorularını sorup cevaplarını araştırıyor mu acaba?
Laden
Ancak tüm kapitalist ülkelerin yaptığı
destekli güçlerin çıkarları aynılaşıyor. Osama bin Laden bölgede A B D çıkar larına hizmet ediyor. Bunları nasıl açık
gibi Rusya'da bir çıkarını koruyayım derken başka gelecek sorunları arkasına
ABD
çıkarları
layacağız? arkasında
ile Osama
bin
Gelecek günlerde kimlerin olduğu
çatışmasını şiddetlendirebilir ve O r to
elbette
doks Ruslar’a karşı bir İslam cephesinin
ortaya çıkacaktır. Ama biz Çeçenistan'-
gelişmesini sağlayabilir. Tam da ABD'nin
_110
kimlerin
almaktadır. Bu savaş Kafkaslar’da din
__________________rus-çeçen savaşı___ ve de Batı'nın istediği gibi. Ö te yandan
nin (eski K G B yerine) iç güvenlik hiz
O rta Asya'daki müslüman Cumhuriyet-
metleri başkanı Vladimir Putin'in Ağus
leri’ni de düşünürsek, Rusya'nın Çeçe-
tos ayında başbakan olarak atanması,
nistan'da oynadığı kumarın büyüklüğü
Kremlin etrafında çöreklenmiş gölgede
ortaya çıkar. Petrol çıkarını, oradaki etki
ki danışman ve oligarşi uzantılarının, yani
alanını
'ailenin' çıkarlarını korumak için oyna
koruyayım
derken
kendisine
duyulan tepkiyi arttırmaktadır. İş
yalnız
din
ayrımıyla
nan son kumardı. Seçimler bu kumarın kalmaz.
kazanıldığını gösteriyor.” (The Financial
Kafkaslar Balkanlar’dan da karışık bir
Times 21.12.99)
Rusya'da
ezberlem eye
başbakan,
etnik yapıya sahiptir. Yalnız Dağıstan'da
ismini
28 etnik gurup vardır. Zaten Gürcistan,
görevden
Azerbaycan ile başlayan ayrılma istekleri
lendirilir. Bu iktidardaki çıkar ilişkilerinin
bu savaşla daha da şiddetlenecektir.
hem keskinliğinin hem de bu ilişkilerin
Nasıl Balkanlar’da artık halkların eski
dengesinin değişkenliğinin göstergesidir.
alınır,
vakit
bir
kalmadan
yenisi
görev
bir
Putin gelmeseydi herhalde Kremlin, yani
arada yaşaması mümkün olamayacaksa, Kafkaslar’da da aynı ayrışma başlayacak
Yeltsin yandaşlarının iktidarda kalması zordu. Putin'in işleri kurtarması bir şans
tır. Hele Rusya'yı güçten düşürmek, onu
eseridir.
sosyalizmde
olduğu gibi yıllarca
Koskoca
iktidar
bir kumar
daha da sömürmek isteyen Batı ülke
oynamıştır ve kazanmıştır. Putin, Çeçen
lerinin buralardaki faaliyetleri de düşü
Savaşı’nın mimarıdır, onu örgütlemiştir
nülürse Kafkaslar artık bir cehennem alanıdır. Ve bu Çeçen Savaşı da katalizör işlevi görmüştür.
ve belki de sonunu getirecektir. Bu sa vaştaki başarısının seçimleri kazanma sının baş nedeni olduğu söylenir.
Rusya, Çeçen Savaşı ile gerçekten büyük bir kumara girmiştir. Büyük bir kumar
oynadığını
bilmiyor
1. R U S T R A G E D Y A S I
muydu?
Elbette biliyordu, ama gerek dış politika daki yenilgileri, Kafkaslar’daki güç kaybı ve gerekse iç politikadaki gelişmeler, sıkışmalar onu böyle kısa dönemli çö zümler aramaya zorlamaktadır.
Şimdi
Çeçen Savaşı’nı çıkarmaya zorlayan iç politika nedenlerini görelim.
Putin'le oynanan
kumarı
anlatabil
mek için eskilere, Gorbaçov dönemine dönm ek gerekir.
Yani
sosyalizmden
kapitalizme geri dönülmesinin başlama noktasına gidilmelidir. Eylül-Ekim
1999
Foreign Affairs
sayısında
Anders
Aslund kaleminden çıkmış yazıdan özet leyerek verelim.
II. BÖLÜM İÇ POLİTİKADA SIKIŞMALAR
Yazar Rusya'da zenginleşmek için üç yol olduğunu savunuyor. Bunlardan bi rincisi petrol ve maden satışıdır. 1980
19 Aralık 1999 seçim sonuçları alınıp
sonu ve 1993 arası zengin olmanın en iyi
Kremlin yanlılarının oylarını düşünülenin
yoluydu diyor. Düşük devlet kontrollü
üstünde arttırdığı görülünce bir gazete
fiyatlarla alıp dünya piyasa fiyatlarıyla
de şöyle bir değerlendirme çıktı. “ FSB1-
satmak müthiş
karlıydı.
B ir
rakamla
---------------------------------------------111 —
— yol anlatmaya çalışılırsa, o dönemde Rusya'
eden malı istediği fiyata satabildiği gibi
da bir paket Marlboro sigarası ve bir ton
yaptığı iş için devletten mükafat olarak
petrolün fiyatı aynı, yani 30 rubleydi.
sübvansiyon alıyordu ve bunları cebe
Gorbaçov döneminde yığınla işletme bu
indiriyordu.
yolla servet yaptı. Bir çok devlet işletme
humaniter ithalat kredileri ile ödeniyor
yöneticisi biraz rüşvetle yasal şirketler
ve
kurdular ve yöneticisi oldukları şirket
“ Toplam ithalat sübvansiyonu
ten bu özel şirketlerine petrol ve maden
GSM H'nın %17.5'uydu." (ay., s. 67)
sattılar. Sonrada bunu dış pazarlara ihraç ederek milyonlarca dolar kazan dılar. Bu işe 1989 yılında başlandı ve Çernomirdin'in başbakan olduğu
1992
yılına kadar petrol fiyatı dünya fiyat larının
%1'i
kadardı.
“ Birkaç
devlet
işletme yöneticisi, devlet memuru, poli tikacı tüccarlar bu yıllarda en az 24 mil
Rus
Bu
devlet
ithalatlar borcuna
Batılılar’ın, ekleniyordu. 1992'de
Yazıda bu üç parazit yolla elde edilen kazançların 1992 yılında G SM H 'nın %79'undan az olmadığı iddia ediliyor. Bu karların çoğu küçük bir gurubun elinde toplanmıştır. Ve de çoğu gerek sübvan siyonlarla, kredilerle yada başka düzen lemelerle devletten elde edilmiştir. Bu kadrolar
bugün devletin başında otu
yar dolar ya da Rus GSMH'sının %30'unu cebe indirdiler. Bu karlar zamanla azaldı ve ancak ondan sonra reformcu lar meta fiyatlarının serbest bırakılma
çıktıklarında
sını başarabildiler.” (a.g.ç., s.66)
mülkiyetine ve nasıl geçeceği herkesin
Yine yazara göre, zenginleşmenin ikinci yolu Rus Merkez Bankası’ndan ucuz kredi almaktı. Merkez Bankası Başkanı 92 yılında enflasyon % 2500 iken yılda % 10-25 faizle kredi dağıttı. Merkez Bankası sanki açıkgözlere para bağışlıyordu.
Bankanın
dağıttığı
ranlardır. Sosyalist ülkeler kapitalizm yoluna devasa fabrikaların kimin
merak konusuydu. Dikkatler bunların hangi açıkgözlerin elinde kalacağına çev rilmişti. Yazara göre 97 yılında bütün özelleştirilen şirketlerin değeri G SM H içinde ancak %20 kadardı. Ve de büyük payı birkaç tane petrol şirketi
Yukus,
kredi
Sibneft ve Sidanko oluşturuyordu. Rus
miktarı GSM H'nın %32'sidir diye ekliyor
ya'da hiçte beklenildiği gibi büyük bir
yazar. Bu sayede bir çok bankacı zengin
özelleştirme yaşanmamıştır. Yazarın bu
olmuştur. Biz buna Rusya'da özel bankaların yani Rus finansının kuruluşu diyebiliriz.
değerlendirmesine de katılmak müm
Yine yazara göre zengin olmanın üçüncü yolu yiyecek ithal sübvansiyon larıdır.
91-92 kışında Rusya'da kıtlık
kündür. Eskinin devasa fabrikaları Batı standartları karşısında hiçbir verimliliği olmayan, hantal, kaba birer leşdirler. Bunların büyük bir çoğunluğu alıcı bula mamış, yenilenememiştirler, Elbette as
olasılığı ve korkusu çok yüksektir. Bir
keri araç üreten fabrikaları ve bunların
gıda ithalatçısı yurt dışından temel yiye
dünya pazarında bir yeri olduğunu unut
cek
mamak gerekmektedir.
maddesi
ithal
ederken
bunun
bedelinin % I ’ini devlete ödüyordu ve malı getirtiyordu. G eri kalan döviz
yaratılmıştır. Ve
devlet
devlet tepesinde oturanlardır. Günümüz
_112
kasasından
ödeniyordu.
İthal
Bu üç ana yoldan Rus Finans-Kapitali bunlar bizzat şimdi
__________________rus-çeçen savaşı___ Rus
politikası
özünde bu zenginlerin
servetlerine yenilerini eklemeleri oyu
2. RUS FİN AN S K A P İTA L UCU BESİ
nundan başka bir şey değildir. Hepsi de ya eski K P en üst yöneticileri ya da
Bu anlattıklarımıza belki pek şaşırıl-
büyük fabrikaların, tarım kombinalarının
mayabilinir. Kapitalist ülkelerde de par
tepe noktalarındaki kişilerdir. Örneğin
tiler böyle değil mi, herbiri belirli ser
Çernom irdin eski Ulusal Gaz Şirketi en
maye guruplarının savunucuları değil mi,
üst yöneticiliğinden başbakanlığa atandı.
denebilir.
Bir yanıyla doğrudur,
Petrol ve metal satışlarıyla hem kendisi
Rusya'da
olanların
ni hem de
çarpıcı bir farkı vardır. Rusya'da herşey
çevresindekileri zengin etti.
diğer
ama
ülkelerden
Şimdi Vatanımız Rusya Partisi ileri gelen-
biraz tepesi taklak gelişmektedir. Kapi
lerindendir. Son seçimde de partisi bü
talizmin ana yurtlarında sermaye biriki
yük oy kaybetti. Başka bir partiden de
mi uzun bir süreç almıştır. Sonra kapital, finans ile birleşmiş, siyasi kadrolarını
olsa elbette Yelisin çizgisini destekle mektedir.
kurmuş devleti ele geçirmiştir. Ekono
Putin'den önceki başbakan, Yevgeny
mik açıdan doğal
diyebileceğimiz bir
Primakov Kosova olayları sırasında gö
süreç izlenmiş, serbest pazar kapitalist
revden alınır alınmaz, Anavatan Partisi
üretiminden tekelci
Başkanı
biçimine ancak böyle uzun bir süreç sonunda geçilmiştir.
oluverdi. Şimdi
de başkanlık
seçimlerinde Putin'e karşı döğüşecek. Aynı partinin ikinci adamı, ünlü Moskova
kapitalist üretim
Bizim gibi Üçüncü Dünya Ülkeleri’-
valisi ve Yeltsin’in koltuğuna aday Yuri
nde kapitalizmin kuruluşu biraz daha
Luzhkoy ise Moskova dışındaki bölge
farklıdır ve de kapitalizmimizin hala geri
yöneticileri ve tarım kombinaları şefle
kalışının nedenini de içinde taşır. Bizde
riyle sıkı fıkı olduğundan tarım ithalatı
Batı kapitalizmine özenilmiş ve bizzat
yoluyla hem kendisinin hem de bu kişi lerin ceplerini tıka basa doldurmuştur. Eski maliye bakanı Federov Sağ Güçler Birliği lideridir. Ucuz kredilerle köşeyi
devlet eli ile, devlet kredi ve desteğiyle, KIT'lerden sağlanan ucuz hammaddeler ve ara mallarla Koçlar ve Sabancılar yaratılmıştır. Bizde serbest rekabetçi
dönmüşlerin
pazar yaşanmamış gibidir ve kapitaliz
başında yer alır. Bunlar
sadece gözümüze
çarpanların
birkaç
mimiz baştan tekelci olarak kurulmuş
tanesidir. Rusya'daki herbir parti şöyle
tur. Finans kapitalimiz 1923'den 1960'-
ya da böyle zengin olmuş kişilerin parti sidir demek yanlış olmaz. Ancak bir de tikasını yakından
izlediği Yablinski'nin
lara kadar geçen süreçte zenginleşmiş, devletçilik içine sığmaz olmuş ve kendi partisini ve partilerini yavaş yavaş kur muş ve ancak ondan sonra Menderes ile
Yabloka
adlı
Batı'nın çok sözünü ettiği ve de poli (elm a)
vardır.
çok partili sisteme geçilmiştir. Am a
Keskin reformcudurlar ve belki birtek
partisi
herşeye rağmen öz tekellerimiz bile ulus
onlar bu kadar zengin değillerdir. Bunlar
sınırları içinde dış tekellere karşı korun
devletin gene üst bürokratlarından olup,
maya çalışılmıştır. İthalat, yavaş yavaş tekellerimiz kendilerini güçlü hissettikçe
soygunları görüp pay isteyen, başaramayan kişilerden oluşurlar.
ama
serbest bırakılmış, gümrük duvarları
----------------------------------------- 113 —
— yol kollana kollana indirilmiştir. Bunun en
zaten bu çok zorlu bir savaştır. Batı elin
dizginsiz yapılması bile ancak Özal döne
den geldiğince kendi mallarına pazar
mi ile başlamıştır. Ve ayrıca her bir
açmak için bastırır. Rus finans kapitali de
süreç büyük çatışmaların, askeri dar
bireysel olarak cebini dolduracağı her
belerin sonucunda gelmiştir. Ve Avrupa
noktada eğilmiştir. Sanayinin yeniden
pazarına gireceğimiz zaman bile indir
yapılanması, modernleşmesi başka bir
memiz
iştir. Bu işe girişmeden
gereken
korumacı
önlem ler
Batılı yatırımcı
daha vardır. Ayrıca bu, kapitalizmin ana
ile ortak olabilecek güçte yerli sermaye
yurtlarında da böyledir. O çok serbest
yaratmak gerekir. Ayrıca yatırım yap
rekabetçi olmakla övünen Batı bile yığın
mak uzun dönemli bir iştir. Halkın batı
la önlemlerle kendi tekellerinin pazar
tüketim
alanını korur.
doyurmak hem karlı hem kestirme hem
Oysa Rusya'da kapitalistleşme gör
mallarına
iştahını,
talebini
de birşey yapıyor gibi gözükmenin kısa
düğümüz gibi farklı şekilde işe başla
yoludur.
Bütün
bu gerekçelerle
Rus
mıştır. Sosyalist dönemden devralınan
politikasında sanayi koruma diye bir ilke
sanayide işe yarayanlar bizzat KP'nin
öne çıkmamıştır. Rus ekonomisi, pazarı
devlet kadroları ve sanayi yöneticilerinin
boylu boyunca açılmış, Batı ile gülüm
cebine inmiştir. Yani bunlar kılık değiş
balım Rus halkı soyuluvermiştir.
tirir gibi kısa sürede finans kapitalist olu vermişlerdir. Yani diğer taraflardaki gibi devleti ele geçirme diye bir süreç yaşan mamış, bizzat devlet kendisi finans kapi
Üçüncü olarak, dünyada genel Finans-Kapital üretim içinden Serm aye çeşitli faktörleri bir getirir ve üretim yapar. Bu onun
tal haline gelmiştir. Rus petrolü, gazı ve
yanıdır. Sonra finans ile birleşip para
olarak doğar. araya sağlıklı
diğer hammaddeleri 70 yıllık sosyalizm
oyunları, spekülasyonlar ve tekel haline
döneminde zaten çıkarılır duruma geti
gelince sağlıklılığını yitirir ve çürür. İşte
rilmiştir. Yatırım yapıp çıkarma diye bir
Rus
eziyet çekme, sermaye, teknoloji arama gibi Üçüncü Dünya Ülkeleri devletçi
böyle çürük yapılıdır ve de işin kötüsü
liğinin önünde duran sorunlar yoktur. Yapılacak iş sadece birkaç açıkgöz
Finans-Kapital’i de
daha
baştan
neredeyse tamamen ticaret ve para oyununun üstüne oturur. Üretim le ilgisi sadece petrol, gaz ve bir avuç metalin
tarafından bunların pazarlanmasıdır. Ve
çıkarımında kalır. Satılabilecek mal bittiği
bu başarılı bir şekilde yapılmıştır. Ya da
ya da karın azaldığı durumda ne olacak
tersi, iç pazarda Batı tüketim mallarına müthiş ihtiyaç vardır. Karlı ithalatlarla da cepler doldurulur. Sosyalizmde var olan devlet kadroları bizzat finans kapital
tır? Onun için korkaktır. Ülke içinde kalmayı çok tehlikeli görür. Rusya'nın yarını hiç parlak görünmemektedir. Bu
haline dönüşür.
maye ülkede bırakılıp yatırıma dönüş
İkinci olarak, bunlar yapılırken tek belirleyici
türülmez. Batılı ülke bankalarına yatırılır.
karlar olduğundan
“ Yılda Rusya'dan kaçan para miktarının
bizim ülkelerde ve Batı'da gördüğümüz
10-20 milyar dolar arasında değiştiği
anlamda
bireysel
para oyunu ve ticaretle elde edilen ser
ülke sanayini
korumak için
söyleniyor... Moskova'da Rus Akademi
ciddi bir çaba yoktur.
Bildiğimiz gibi
ve Bilimleri’ne bağlı Ekonomi Enstitüsü
__ 114
__________________rus-çeçen savaşı___ Başkanı Leonid Abalkin gizli tasarruf
dadır. Petrol (son yıllarda petrol fiyat
ların 30 milyar doları bulduğunu tahmin
larındaki artış ekonomiyi biraz rahatlat
ediyor.
Başkanı
mıştır.), doğalgaz ve birkaç kalem ham
Sergey Egorov ise bu rakamın 80 milyar
madde, silah satılır, borç alınır, bunlarla
dolar olduğunu öne sürüyor.”
ithalat yapılır ve günlük yaşanır. IMF
Rus
Bankalar
Birliği
(Japan
Review of International Affairs, Bahar
reçeteleri
sayısı 99, s. 44) Dışarı kaçan miktarın
çalışılır.
çok
daha fazla,
100 milyar doların
üstünde olduğunu söylemek pek yanlış
İktidar
ile
işler
idare
koltuklarındaki
edilmeye çürümenin
olmaz. Rus finans kapitali yapısı gereği
çeşitli düzeylerde halk arasında da yaşanması doğaldır. Tepedeki çıkar
elindeki sermayeyi sağlıklı hale getirip
gurupları gibi
yatırım yapmaktan
halindedir.
kaçmaktadır. Ülke
bir felakete sürüklenir.
halkta birbiriyle
Ekonomi,
savaş
spekülasyon ve
para oyunlarıyla ayakta durunca halkta aynısını yapmaya zorlanır.
Ekonomi ne
kadar yasadışı yollara kaydıysa aynı şek
3. S E Ç İM L E R
ilde halkta yasadışı yollara kurban olur.
Yukarıda anlatılan soygun ve finans kapitalin oluşması 1993 ya da 1994 yılla rına gelindiğinde ana hatlarıyla tamam
Herkes kar peşine düşer. Ahlaki çözülme, çürüme, bencilleşme, insani ilişkilerden kopma korkunç boyutlar dadır. Rusya bugün mafyaların, çetelerin
lanmıştır. Ondan sonra soygun kaynakla
ülkesidir. Yaşadığımız kapitalist ülkeler
rı daralmaya başlar, üstündeki çıkar çe
de de insanlar bencildir, sistemin kendisi
kişmeleri artar. Daraldıkçada siyasetteki
bireysellik üstüne oturur, ama bu sistem
çıkar çatışmaları şiddetlenir. Skandallar,
kurumlan
öldürmeler, şantajlar ayyuka çıkar. İlk Çeçen-Rus Savaşı’nın 1994-96 yıllarında
Yoksul halkların yasadışına kayması ülkenin zenginliğine göre elden geldi
yaşandığını bu arada hatırlatalım.
ğince devletin kontrolünde tutulmaya
1997 yazında Rus ekonomisi iflas
çerçevesinde
desteklenir.
çalışılır. Yani bir hastalık sigorta kuru
Ruble korkunç
mu, bir işsizlik parasının olması ne olur
bir devalüasyon yaşar. Ya da Rusya'da
sa olsun batı anayurtlarında halkların
Batı tipi bir kapitalizm kurma hayalleri
güvencesidir, iktidarlar soygun düzen lerini böyle korurlar.
eder. Ekonomi çöker.
biter. O zamandan beri de Rusya, ben zetmesi yanlış olmazsa, serumla idare edilm ektedir.
Ü lke
üretimi
şimdiye
kadar ancak bir kez, o da devalüasyona bağlı olarak 97 yılında %0.8 artış göster
Rus halkının sosyalizmde var olan benzer kurumlan kapitalizme geçişte kuşa çevrilmiştir. Sistemin örgütlenmesi, kurumlan, hatta yasaları bile yapılmadan
miştir. Onun dışında Rus ekonomisi on
soygunu tamamlanıvermı'ştir. Bu durum
yıldan
gerilemektedir.
da
ancak %40'ları
anlaşılmayacak bir yanı
beri
Sovyetler
sürekli
döneminin
dolayındadır.
On
yıl
insanların
ahlaki
çöküntüsünün kalmaz.
Rus
boyunca devlet
insanı geleceğine doğru değil, günlük
ancak iki kez bütçe yapabilmiştir. Rusya
yaşamaktadır. Sevgi, saygı, güven, inanç
tam bir asalak, tüketen toplum yapısın
hiçbir şey kalmamıştır.
Rus toplumu
--------------------------------------------- 115 —
— yol tamamen bir anarşi içinde yaşamaktadır.
daha çok ortaya atacak ve ortalığı pislik
Bir yanda sosyalizmin yıkılmasını sağla
götürecekti. Ortalığı yolsuzluk hikaye
yan kapitalizmin tüm zengin tüketim mallarını kullanan bir avuç müthiş zen
leri kaplayacak, işin içinden çıkılmaz bir
gin; diğer yanda da bunları almayı ömür
tutulur bir kişi ve kurum kalmayacaktı.
boyu
Çeçen Savaşı çıkarılarak bütün bu geliş
hayal
edem eyecek
milyonlarca
döğüşe
başlanacaktı. V e
ortada
elle
halk. G elir dağılımındaki korkunç uçu
meler önlenmiştir. Çeçen Savaşı poli
rum Latin Am erika ülkelerinde bile gö
tikadaki bu çirkinliklerin basının birinci
rülmedik bir boyuttadır. Bu ortamda
sayfalarından geri sayfalarına düşmesine neden olmuştur. Halkın bilincinden
Rusya'da yarın neler getirecektir, hiç kestirilemez.
Rusya'nın kötü ekonomik durumu, alın
Seçimlerden yine Kremlin yandaşları,
ması
gerekli
yani bu on yıllık tablonun sorumluları
kal kı n ılacağı
karlı
konusu
çıktı.
Şimdiye
kadar yürütülen
ekonomik reçetelerin bir işe yarama ması, Batı tipi bir kalkınmanın, Batılı laşma modelinin çökmesine, çürü melerin, yolsuzlukların ayyuka çıkmasına
önlemler, silinmiş,
konulmuştur.
hangi
yerine Ç eçen
yolla Çeçen Savaşı
halkın kendisini unutmasına hizmet etmiştir. Halk milliyetçi bir havaya gir miş, kendisini ulusuyla birleştirmiş, çıkar farklılıkları yerini ulusal bütünlüğe bırak
karşın neden yine Kremlin taraftarları
mıştır. Bütün burjuva savaşlarında oldu
seçimleri
ğu gibi.
kazanmışlardır?
“ Birincisi,
Çeçen kampanyası ve seçmenin Sovyet döneminden gelen iktidar partisini destekleme içgüdüsüdür. İkincisi, Birlik (Putin'in desteklediği gurubun adı, bn)
da aramamaktadır.
düzen ve ulusal onur temalarını işledi.
sandalye sayısı 157'den l l l ' e düşmüş
Bu komünizme dönüş değil, ama Rus
tür. Ama halk bir düzen, güçlü bir ikti
İkincisi, elbette halk bugünkü duru mundan hoşnut değildir. Eskiyi, ekono mik düzeni ve onun verdikleri anlamın KP'nin
Duma’daki
gelenekçiliğinin yeniden doğuşudur. Bir
dar aramaktadır. Hangi halk bunu ara
düşman, güçlü bir devlet ve Batı'ya karşı
maz ki? Gazete değerlendirmesindeki
biraz sert davranabilen güçlü bir lider arayışında kendisini göstermesidir... Üçüncüsü, başarısızlığa uğramış reform lar ve yolsuzluk, skandallarla yıpranma
halkın eski sovyet, komünist düzen, ikti dar partisinin desteklenmesi içgüdüle rine katılmıyoruz. Ama halkın hangi sis tem olursa olsun düzen araması doğal
mış Birlik yönetimi halkın aradığı yeni
dır. Çeçen Savaşı’ndaki başarı(!) halka
politik yüzlerden oluşuyordu” . (Financi
bu iktidarın güçlü olduğu izlenimini ve r
al Times, 21 Aralık 99) dilimizle
miştir. H er cephede yenilmekten umut suzluğa kapılan halk işte bu kadarcık bir
yorumlarsak, Putin'in başarısının birinci nedeni Çeçen Savaşı’nda yatar. Savaş
başarıya bile umut bağlatılacak duruma gelmiştir.
Uzunca
alıntıyı
kendi
siyasetteki yolsuzlukların, çürümelerin üstünü
örtm üştür.
Seçim
propagan
Üçüncüsü, Putin ve Yeltsin'in Batı'ya karsı sert çıkışlarıdır. Halkın yaşadığı
daları yapılırken elbette her bir siyaset,
yoksullukların
birbirinin çürümüşlüğünü, kirli işlerini
imajı yaratılmış, Kremlin'in başarısızlıkta
_116
suçlusu
sırf Batı’ymış
__________________ rus-çeçen savaşı___ bir
numaralı
suçlu
olmasının
üstü
kesmeye gerekçe
olabilecek
neden
örtülmüştür. Halkın Batı'ya öfkesi bizzat
lerdir. Ö te yandan Rus başsavcısı Yuri
bu yolun sorumlusu kişilerce de örgüt-
Skuratov açıklıyor; “ IMF'nin
aktardığı
lenivermiştir. Halkın çoğunluğu Putin'i
4.8 milyar dolarlık kredinin 3.9 milyar
ve Birlik’ini dertlerine çare olabilecek
doları
güçte görmektedir.
Bankası eliyle çok yakın ilişkiler içinde olunan
Krem lin
tarafından
Merkez
18 ticari bankaya satılmıştır.”
(The Economist, 18-24 Eylül 99, s.38)
4. B A T I İL E İL İŞ K İL E R
IMF'nin açtığı kredilerin nereye nasıl git tiğini bilmesi için başsavcının açıklaması Yılın son
gününde Yeltsin'in istifası
ile birlikte Rusya'da
bir dönem kapan
mış, Putin ile yeni bir döneme girilmek
na ve kaynak göstermesine ihtiyacı mı vardır? Elbette yoktur. IMF neyin nereye gittiğini çok iyi bilmektedir.
tedir. Putin çizgisinin daha iyi anlaşılır olabilmesi açısından Batı ile ilişkilerdeki bazı noktaları aydınlatmak gerekir. Batı Çeçen Savaşı’na karsı çıktığını açıklıyor. Çeçenistan'da teröristlerle
Peki ne oluyor? Hiiüç. IMF kredileri verm eye devam ediyor. Sanki birşey yokmuş gibi davranılıyor. Kim ileri Batı'nın yanlış yaptığını savunuyor. İşin içinden çıkamıyor.
birlikte yoksul halkın da bombalandığını söylüyor.
Batı
komşu
ülkelere
göç
etmek zorunda kalan 200 bin göçmenin barınaksız, aç susuz, çoluk çocuk, yaşlı hasta, kar kış, yağmur altında yollarda sefil olmasının arkasından da timsah gözyaşları döktü. AG İT'lerde, A B top lantılarında,
Beyaz Saray’dan, oradan
buradan Rusya yönetimine ültimatomlar verdi. Bombalamayı kes dedi. Savaşı bitir dedi. Bütün bunlar Çeçen güçlerinde, Batı'nın yardım a
Kosova
gibi
koşacağı,
kendilerine
Milosoviç'e
de
karşı
döğüşüldüğü gibi Rusya'ya karşı da sava şılacağı, kredileri durduracağı umutlarını doğurdu. Sonuç ne oldu? Hiçççç. Hiçbir Batı'lı
Rusya'da ortaya çıkarılan yoksuzlukların ucu gelip Batı'ya dayanmaktadır. Kah İsviçre bankalarından kah N e w Y o rk bankalarından başgöstermektedir. Yeltsin'in başka isme yatırılmış milyon ları, M erkez Bankası şeflerinin gizli hesapları, oradan buradan para yıka malar üstünde kimse durmamaktadır. Sıradan
olaylar gibi yazılıp
çiziliyor,
sonra unutuluyordun Akıllara şu sorular gelebilir. Neden Yeltsin ve Rus iktidar tepelerinde oturanlara eski Fiiipinler Devlet Başkanı Markos'a yapılanlar ya pılmamaktadır? O da Batı yardımlarını IMF
kredilerini
İsviçre
bankalarındaki
özel hesabına yatırmamış mıydı? Onun bu
banka
hesapları
dondurulmamış
ülke Rusya ile ilişkilerini kesmedi. Bir
mıydı?
yaptırımda bulunmadı. Herşey lafta kaldı.
dakilere yapılmamaktadır? Batı o zaman
Rus iktidar koltuğunda oturanların
Neden
aynısı
şimdi
Rusya'-
lar namusluydu, doğru yapıyordu
da
yaptığı yolsuzluklar hergün gazete say
şimdi mi namussuz olmuştur, yanlışlıklar
falarında manşetlere çıkıyor. IMF'ye ve
yapmaktadır?
rilen
“ A B D , İMF'yi Rusya politikasına utan
raporlarda sahtekarlıklar tesbit
ediliyor. Bunlar IMF açısından ilişkileri
IM F yetkilisi
açıklıyor;
madan alet etti.” (The Economist) -------------------------------117 —
— yol Sorunu anlamak için burjuva poli
boyutlu, ciddi, güçler dengesinin en has
tikasının arkasına gizlenen çıkar ilişkileri
sas bir şekilde değerlendirildiği, temkin
ni görmek gerekir. Rus finans kapitalinin
li politikalar gerektirir.
pislikleri ve yolsuzlukları Batı'nın bilme
Onun içinde Çeçenistan'da ki savaşa
diği bir şey değildir. İşin altında bizzat
karşı çıkıldı. Neden çıkılmasın? Kendi
kendisi vardır. Rusya'daki soygun Rus
çıkarlarına karşı
Finans-Kapitall'nin eliyle Batı'nın bilgisi
kazandığı mevziler elden gitmektedir.
ve
çıkarları
bir savaştır.
Batı'nın
çerçevesinde yapılmıştır.
Tehdit etti, ültimatom verdi. Am a bir
Rusya petrolü, hammaddeleri ve halkın
yaptırımda sergileyemedi. Sergilemek işine gelmedi. Biraz da Dimyat'a gider ken bulgurdan olmak istemedi. Dem ek ki Rus iktidarının, kendi işbirlikçilerinin
tüm
birikimleri
hem
bir
avuç
Rus
Finans-Kapitali hem de Batı işbirlikçileri eliyle
soyulmuştur.
Örneğin
ABD'nin
Rusya'ya yardım komitesi vardır. “ Bu
koltuğunda
komite koordinatörü
Savaşı’na ihtiyacı vardı diye düşündü.
Clinton'un
baş
durabilmesi
için
Çeçen
yardımcısı, şimdi A B D başkan adayı Al
Düşünmesi
Gore'dan başkası değildir” . (The Economist, 4-10 Eylül 99, s.48) Rus meslektaşı günün Rus başbakanı ile koordinasyon içinde yardımları denetlerler ya da nasıl
zorunda kaldı. Bu savaş yapılmayıp Kremlin iktidardan düşse daha mı iyiydi? Böyle düşünmek zorunda kaldı. Kremlin, halkına biraz Batı'dan uzak
soyulacağını belirlerler. Batı'nın yardım
görünme ihtiyacında mıydı? Eh biraz da
larının nerelere gittiğini bilirler. IMF kredilerinin verilip verilmeyeceğine
haklıydılar yani! Öyleyse ortak davranıp onlarda diş göstererek, Kremlin'in
ABD
ve
işbirlikçileri
dayatıldı.
Kabullenmek
karar verirler.
ekmeğine yağ sürdüler. Bilerek bilme
Yürüten IMF görünür, ama bu kurum onların denetimi altında çalışır. Onların sözünden pek dışarı çıkmaz. Zaten IMF
yerek, isteyerek istemeyerek, karşılıklı ilişkiler yeni bir düzeyde, yeni bir den geye oturtuldu. Ama iki taraf içinde
kurumunun kendisi Batı’ya pazar açma
kesin olan şu ki, Çeçen Savaşı ile taraflar
görevi ile kurulmuştur. Ayrıca insancıl
arasında bir dönem kapanıp yeni bir
yardımlar zaten Batı’dan mal alma koşu
döneme girildi. Rus işbirlikçi dostlarının
lu ile verilir. Batı, Rusya'daki yolsuzluk
oynadığı kapitalist düzenin kuralı bunu
ları bilerek desteklemiştir. Ayrıca bu kendi çıkarıdır. Kendisine pazar aç mıştır. Kendisine benzeyen, çıkarları aynı olan işbirlikçileri doğurmuş, büyüt
gerektiriyor ve de Batı bunu anlıyor. Kendi çıkarlarını ve ilişkilerini yeni bir dengeye kaydırıyor. Mesele budur. Ve de çok önemlidir.
müştür. Onlarla birlikte Rus pazarını
A rtık bundan sonra Rus-Batı ilişkileri
sömürmüştür. Ayrıca bu kirli işlerden
yeni bir dengeye oturmuştur. Rusya'nın
elde edilen paralar kendi bankalarına
soygunu eskisi gibi devam etmeyecektir.
geri dönmüştür.
Nükleer bir güçle kedinin fareyle oyna
N e Rus burjuvazisi ne de Batılı dostlar eskisi gibi gülüm balım anlaşarak Rus pazarını talan etmeyecekler. Rus burju vazisinin çıkarları başka tür davranmayı
ması gibi oynanmaz. Ç ok daha büyük
gerektiriyor ve bu yeni çıkar perspektif-
Rusya'nın Batı açısından en önemli özelliği nükleer bir güç olmasında yatar.
__ 118
rus-çeçen savaşı___ leri çerçevesinde daha temkinli, daha
dönemi konusunda kaba bir fikir elde
dişe diş bir pazarlık dönemi başlıyor.
etmek mümkündür. Bizde Batı basınının
Rusya
yaptığı
bu yeni yolda
Batı'ya
aynen
kısa
aktarm adan
kalkarak
ve
Çeçen Savaşı’nda olduğu gibi daha sert
bunun yaratabileceği aksaklıkları göze
çıkabilecek. Daha çok kendi çıkarlarını
alarak bir değerlendirme yapalım.
koruyacaktır.
Dünya
güçleri
içinde
Aktarılan
programa bakınca
Putin
kendine yeni ittifaklar arayacak, çeşitli
döneminin Yelisin döneminden farkı, bu
ülkelerle bu yeni çıkarları doğrultusunda
farkın seçimleri kazanmada oynadığı rol
işbirlikleri yapacak anlaşmalar imzalaya
ve
cak. Dünya olaylarına artık Batı'ya bitişik
anlaşılır olur. Program eklektik ve prag-
halk açısından anlamı
biraz daha
bir perspektiften bakmaktan vazgeçe
matiktir. Oradan buradan alınmış, suya
cek, daha mesafeli olacaktır. Bu yeni
sabuna dokunmayan genel kavramlardan oluşur.
dengeye otururken de iki tarafında elinde birbiri ile ilgili kozlar, yaptırım güçleri vardır.
Metine Putin Rusya'nın içinde bulun duğu konumu değerlendirmekle başlı
5. V LA D İM İR P U T İN D Ö N EM İ Bu yazıyı kaleme aldığımız O cak ayı başında Putin'in Mart ayı sonundaki seçimleri kazanıp yeni Rus D evlet Başkanı olmasına kesin gözle bakılıor. Bu tahminin temel nedeni seçimlerde gösterdiği başarıdır. Desteklediği Birlik,
yor ve karamsar, bu anlamda gerçekçi bir tablo çiziyor. “ Ülkenin
300 yıldır ilk kez ikinci,
hatta üçüncü sınıf bir global güç olma tehlikesi ile yüzyüze olduğunu iddia ediyor. Rusya'nın GSM H 'sı 90'lı yıllarda yarıya düşmüş ve şimdi ABD 'nin ancak 10'da
biri
kadardır.
Dahası
dünya
Eylül ayı içinde apar topar kurulmuştur,
ekonomik geleceğini belirleyen yoğun
henüz herhangi bir program ve tüzüğü
teknikli
yoktur. Yürüteceği soyso-ekonomik politika bu anlamda belirsizdir. Putin
tüketim maddeleri üretiminde Rusya'nın
Çeçen Savaşı’nı yürütüş biçimi, korku
payı dünyada % l iken A BD 'nin %36'dır.”
suz, enerjik, atak, sert tavrı ile bugüne
(Financial Times, 5 O cak 2000)
kadarki meslektaşlarından farklı görün
endüstri sektöründe
rekabet
edemez durumdadır. Yüksek teknikli
Putin daha en başta Rusya'nın
karşı
müş ve öne çıkmıştır. Çeçen Savaşı’nı,
karşıya olduğu
skandalları örtme aracı olarak kullanıp
meye çalışırken zaman dilimini
Finans-Kapital içindeki çekişmeleri pratikte örterek ulusal birlik, bütün leşme, uzlaşma havası yaratmayı başar
olarak alıyor. Yani Çarlık Rusyası ve sosyalizm. Böyle yaparakta sosyalizmde, A B D ile başa baş güreşilen bir konuma
mıştır.
gelindiğinin üstünü örtüyor. Rusya zaten
çıkar
Ama iktidar olduğunda çeşitli ilişkileri,
ulusun
yönelişi,
çok
ekonomik güçlüğü çiz 300 yıl
300 yıldan beri süper güç olmuştur,
ihtiyaç duyulan ekonomik önlemler ne
sosyalizmin
olacaktır? Yıl başında internetin hükü
getiriyor. Sosyalizmin yaptıkları küçültü
eklediği
birşey
yoktura
met sayfasında kısa bir program taslağı
lüyor. Süper güçlük, Çarlık Rusyası’ndan
yayınlandı.
beri gelen bir özellik gibi anlatılıyor.
Buradan
kalkarak
Putin
119 —
— yol Tabi böyle olunca da 90'lı yıllardaki geri
kapitalist düzenin kendisinde arayacağı
lemesinin
na
korkunçluğunun
üstü örtü-
komünizmin
ahlakı
bağlayıveriyor.
sek teknikli tüketim mah üretimi oiarak
BatflTMn VtberaVizmi ile de birleşiverince işte 10 yıl gerilemenin nedeni açık-
ortaya konuluyor. Yani son on yıldır
Bu
bozmasına
lüveriliyor. Hedef yeniden ABD'nin yük
ahlaki
bozulma
geri düşüldü, ama bu amaçtan yani kapi
lanıveriyor. Putin büyük bir ustalıkla 10
talist tüketim mallarını üretme hede
yılın pisliklerinin üstünü örtmektedir. Ve
finden, bir A B D olma hedefinden vaz
bunu
geçmedik deniliyor. Yani bu anlamda
Yeltsin dönemi ile 70 yıllık sosyalizm
yaparkende
10 yıllık
yaşanan
Putin 10 yıl öncesinden farklı bir şey ge
deneyi aynı kefeye yerleştirilmektedir.
tirmemektedir. Sosyalizm yıkılırken ki
Böylece komünizme duyulan öfke ile 10
Yeltsinci parolalar tekrar edilmektedir.
yıldır kapitalizm altında yaşananlara duyulan öfke birlikte örgütlenmekte,
Peki 90'lı yıllarda politik-ekonomik
iktidarlar hangi
hataları
yapmıştır?
Neden geriye gidilmiştir? Neden süper güçlükten üçüncü sınıf bir güçlüğe gerilenmiştir? “ Putin
kendisini yeni bir çizgi olarak ortaya koyma başarısını göstermektedir. Putin seçimleri
böyle kazanır. Öfkeyi örgüt
leyip kendisini bir umut olarak satmayı becermiştir. Ayrıca Putin çizgisi ile ilgili
bunların
sadece ekonomik
yanılgılar olmadığını söylüyor. 70 yıllık komünizmin yol açtığı moral ve ruhani krizler, ayrıca son on yıldır Rus toprak larına yabancı liberal fikirlerin sokulma ya çalışılmasıdır. Ülke fabrikaları çürümekte, yeni yatırımlar çökmüş durum da, yolsuzluk şahlanmış ve toplum par çalanmış olarak durmaktadır.” (a.g.y.) Bu kadar gerilemenin nedeni Putin'e
yeni birşey öğreniyoruz. Putin liberal düşüncelere karşıdır! Putin ülkeyi nasıl kurtaracaktır? N eler önermektedir? Ulusun yeni bir sosyal dayanışmaya, yeni ulusal uzlaş maya ihtiyacı vardır. Bizim gibi kapitalist ülke çocukları bu sosyal uzlaşma ve dayanışmanın neler olduğunu biliriz. Bunlar burjuvazinin sınıflı toplumdaki proletarya ve burjuva çıkar farklılığının
göre sadece ekonomik değildir. 70 yıllık
üstünün örtülmesinin
laflarıdır.
Putin
komünizm deneyi ve de 10 yıllık Batı’nın
artık Rusya'da farklı sınıfların olduğu ve
yabancı liberal ideolojisinin payı vardır.
bunun çıkarlarının farklılaştığı gerçeğini
Komünizm
ulusal birlik, bütünlük, uzlaşma perdesi
halkın
ahlakını
çürüttü,
moralini yok etti, liberalizmde yabancı,
arkasına gizlemektedir.
anlayamadık. Ülke bütünlüğünü tehdit eder duruma getirdi. Sanki halk can
Putin aynı bizim burjuva liderlerimiz gibi sanki sınıflar üstü davranmaktadır.
derdinde ölüm kalım savaşı verirken
“ Rusya milliyetçilik duygusunu yeniden
ahlak aranırmış gibi. Denize düşen yılana
kazanmalı; askeri güç yerine ekonomik
sarıimazmış gibi.
başarıya
Sanki tepedekilerin
dayalı
büyük
güç
olma
soygununu ahlak belirliyormuş, sistemin
kavramını yeniden tanımlamalı; devletçi
özelliği değilmiş gibi. Putin aynı mantığı burada da yeniliyor. 10 yıllık gerilemenin
lik duygusunu yeniden canlandırmalı; ülkenin tarihi boyunca var olan milliyetçi
baş nedeni tepedekilerin halkı soymasını
kolektivist
_120
ruhunu
yeniden
dirilt-
__________________ rus-çeçen savaşı___ melidir.”
Askeri
değil ekonomik güç
duymaktadır. Burjuvazi halkları sömü
olmaya yönelik Rus milliyetçiliği, devlet
rürken devlette onları zaptırap altında
çilik altından burjuvazi ve halk birleştiri
tutacaktır. 10 yıllık soygundan beslenen
lecektir ya da devletçilik denilerek halk
burjuvazi
burjuva çıkarlarının arkasına alınacaktır.
birikimlerini becerebildiği kadar yatırım
artık
ülke
içine
dönecek,
Hedefte eskisi gibi yeniden bir süper güç
lara dönüştürecek ve pazarında at koş
olmaktır. Ama bu süper güçlük askeri
turacaktır. Devlette işte bunun garan
amaca yönelik değildir.
törlüğünü yapacaktır.
Bu
anlamda
sözüm ona hem komünist dönemden ayrılınmakta
hemde
Batı'dan gelecek
eleştirilere yanıt verilmektedir. ABD
Sanki
süper güçlüğü askeri üstünlüğe
İlginç birşey daha vardır, milliyetçi kolektivizm.
Kolektivizm
gibi
bireyselliği
dayanmıyormuş gibi. Sanki biri olmadan
karşısında özel
diğeri olurmuş gibi.
Yasanan
Putin böylece Yeltsin döneminden farklılığını ortaya koyar. Çıkılacak yeni
komünizmin
terimidir. Bujuvazi bunun yerine bilindiği koyar.
Kolektivizmin
girişimi
kutsallaştırır.
10 yıllık deneyde bireysellik,
burjuva bencilliği
halk tarafından
iyi
anlaşılmıştır. Sosyalizmin tüm kolektif
yolun ip uçlarını verir. Milliyetçilik. 10 yıl
örgütlenmeleri dağıtılıp ülke bu sınırsız
önce kapitalizm yoluna çıkılırken batı ile
soygun
kapitalizmiyle
bire
bir
karşı
kaynaşma vardı. Rus kimliğinden utanma
karşıya bırakıldı. Halk perişan oldu. Halk
vardı. Sınırların açılması ve hemen o ülkeler gibi kalkınıverme hayalleri vardı. Hele hele devletçilikten yaka silkiliyor du. 70 yıllık devlet diktası ve devlet yö
eskinin kolektivizmini aramaya başladı. Putin bir yanıyla bu duyguları sömür mektedir. Diğer yanıyla ise Rus burju vazisi yeni bir yola hazırlanmaktadır. Bu
netimine lanetler yağdırılıyordu. Libe
halkların
ralizm, bireysellik deniyordu. Özgürlük
Bunun için halkların biraz daha özveride
deniyordu. Şimdi bunlardan geri dön
bulunması istenecektir. Bu özveri talebi-
meyi öneriyor Putin. Milliyetçilik.
de kolektivizm kavramı arkasına gizlen
Milli
yeniden
soygunu
demektir.
yetçi kolektivizm. Devletçilik. Devletin güçlü olduğu ve herşeyi kontrol ettiği bir düzen isteniyor. “ Ruslar’a pek ya
mektedir. Biz bunu isterseniz seferberlik olarak okuyalım.
bancı olmayan ve mutlaka karşı çıkılması
ulusal
Putin programının en ilginç yanı
da gerekmeyen, aksine düzenin kaynağı
belki de ekonomiyle ilgili olan kısmıdır. 10 yıllık deneyden sonrada devletçilik
ve garantörü; herhangi bir değişikliğin
ekonomiye
başlatıcısı ve ana motoru olan güçlü
karma ekonomi önerilmektedir. “ H er
devletçilik"
Rus finans kapitali, b u rju
ne kadar devletin asıl görevi suçluların yakasına yapışmak y c özellikle yüksek
vazisi 10 yıl sonra kendi pazarını iste
teknik ve enerji sektörlerini destekleyen
mektedir. Burjuvazi dışarıya papatya gibi
aktif endüstri politikası uygulamak olsa
açılmaktan vazgeçip kendi pazarına sahip
da beceremediği alanlardan da çekilme-
çıkmaya ihtiyaç duymaktadır. Milliyetçili
lidir.” (a.g.y.) Bilindiği gibi sosyalist sis
ğin altında bu yatar. Pazarını sömürür
temin
ken de devletin korumacılığına ihtiyaç
devlet müdahalesi ve merkeziyetçilikti.
anlam ı su dur.
(a.g.y.)
Bütün
bunların
de
sokulmakta etkin
bir
en büyük eleştirisi ekonomiye
---------------- 121—
— yol Batı’dan geri kalınmanın en temel neden
mazisi olan bir burjuvazinin ne yapacağı
lerinden
biri olarak düşünülüyor ve
pek belli olmaz. H er an herşey tepesi
devletin ekonominin her alanından geri
taklak gelebilir, ama yine de ekonomide
çekilmesi gerektiği savunuluyordu. Tüm
böyle bir yol mantıklı gelmektedir.
devlet
kurumlarının
özelleştirilmesi
hedefleniyordu. Şimdi bu konuda bir geri
Putin
programının
bizim
yabancı
basından izlediğimiz bölümlerinde yoksul
adımla karşı karşıyayız. Burjuvazi ekono
halklara vaadettiği birşey yoktur. N e işsi
mide devleti istemektedir. Ülke sorun
zlik, ne enflasyon, ne gelir dağılımındaki
ları ve yapılması gerekenleri farkettikçe
farklılıklar, ne sosyal haklardan söz edil
kendi imkanları ile bunun altından kalka
mektedir. Burjuvazinin çıkarlarından ko
mayacağını görmekte, devletin yardımına
puk bir halk yok gibidir. Programın özünde var mı bilmiyoruz, ama pek san
ekonomik alanda da ihtiyaç duymaktadır. Özellikle teknik yoğunluklu sektörlerde gücünün yetmeyeceği düşüncesindedir. Devlet buralarda yatırım yapmalıdır. Ekonom ik açıdan döneminden
ayıran
Putin'i Yeltsin
en temel
özellik
mıyoruz. Çünkü Rus burjuvazisi henüz sınıflı mücadeleye alışık değildir, kendisi ne de olsa sınıfsız bir toplumdan gelmiş tir. Başka bir sınıf olma deneyleri yoktur. Hele
hele
burjuvazinin halkları
ezme
bir yol göstermektedir. Birbirlerini yıp ratmak yerine ülkeye yatırım yaparak,
deneyine hiç sahip değildir. Şimdiki hali ile komünizme duyulan öfke sömü rülmekle yetinilmekte ve halkın tekrar
üretimle Rus pazarını sömürme yoluna çıkılması gerektiğini ortaya koymaktadır.
eski düzene dönme isteği ciddiye pek alınmamaktadır. Ya da bunlar milliyetçi
Burjuvazi, başka bir hedef etrafında bir
kolektivizm gibi birer ideolojik kavram
budur. Putin Rus Finans-Kapitali’ne yeni
leştirilmeye çalışılmaktadır. Ülkenin buna
halinde, altında burjuva çıkarları gizli
ihtiyacı olduğunu söylemektedir. Ya da
olarak kullanılmakta ve halklar peşten
tersi de doğrudur. Burjuvazi artık buna sıra geldiğini anlatmak istemekte, bunu Bu durumda da elbette ihtiyaç duyulan
sürüklenmektedir. N ereye kadar gider se. Bakalım bunların bedelini Rus burju vazisi nasıl ödeyecektir. Bakalım Rus yoksul halkları nasıl ve ne zaman sessiz
güçlü bir devlet kontrolü ve düzendir.
liğini bozup o eski proletarya mücadelesi
yapmak istediğini ortaya koymaktadır.
Çoğu dışarıya kaçmış olan sermayenin
deneylerini devreye sokacaktır. Gelecek
ülke
günlerde bunları izleyeceğimizden şüp
sınırlarına
geri
gelip
yatırıma
dönüşebilmesi için emin bir ortam yaratılmalıdır. Şimdilik görünen odur ki tüm çıkar çevreleri bu konuda anlaşmış gibidir. Ulusal seferberlik, liyetçi kolektivizm
hemiz yoktur.
SO N U Ç
halkın mil ile güçlü
Çeçen Savaşı Rusya'nın şimdiye kadar
devletçilik altında birleştirilip karma bir
yürüttüğü iç ve dış politikada önemli
ekonomi
ideolojisi
sırasında
değişikler istediğinin ve bunları uygula
Putin'e destek verenler desteklerini sürdürmekte, hatta karşı partilerde isti falar başlamıştır. Elbette köksüz, 10 yıllık
maya kararlı olduğunun bir işaretidir.
__ 122
uygulamak. Seçim
Sosyalizmin yıkılmasından sonra Yeltsin'le başlayan dönem kapanmıştır. Bu sü-
rus-çeçen savaşı__ reç içinde ülkenin temel hammaddeleri
tutmaktadır. Bunların en önemlisi vuruş
soyularak para oyunları ve ithalat süb vansiyonları ile Rus finans kapitali kurul muştur. Dış politikada Batı’ya neredeyse
gücüdür. Elinde nükleer silahlar vardır.
tamamen yapışık bir politika izlenmiştir.
ları üstünde durmuş, durabilmiştir. B a tı
Batı'ya karşı zor kullanma aracı hazırdır. İkinci olarak 70 yıl boyunca kendi ayak
Sonuçta 97 yılında bu çıkılan kapitalist
nın her türden baskısına karşı devreye
yol tıkanmıştır. İçte tamamen Batı’nın
sokabileceği kaynakları bulunur. Ve bun
çözüm
lar Batı'yla yapacağı pazarlıklarda elinde
olmadığı anlaşılmış ve Rus burjuvazisi
dediğini yapan bir politikanın
yeni yol arayışlarına başlamıştır. Kosova
tuttuğu büyük kozlardır. Önümüzdeki günlerde bunları nasıl kullanacaktır, hep
Savaşı ile Batı'ya tamamen yapışık bir dış
birlikte göreceğiz.
politikanında ne kadar yararlar sağlaya
Rus burjuvazisi iç pazarına dönüyor.
cağı görülmüştür. Rus burjuvazisi şimdi
İç politikadaki sorunları belki de dış po litikadan daha zorludur. En başta Rus
kendi sınırları içinde kendi pazarını sö mürmeye yönelik yeni bir ekonomi poli
burjuvazisi köksüzdür. On yıl gibi çok kısa bir zaman diliminde kapitalizmin
tikası izleyecektir. Ancak elbette bu po litika Batı'dan tamamen bağımsız bir yol
serbest rakabetçi ve diğer dönemlerini
değildir. Tuttuğu kapitalist düzen içinde
yaşamadan finans kapital aşamasına geli
kendi
düşen daha kişilikli bir politika olacaktır.
vermiştir. Üretimle bağlantısı yoktur. Tamamen ticari ve para oyunları, üç
Çeçenistan Savaşı bunun dış politika da atılan ilk adımıdır. Rusya Kafkaslar'da
kağıtlarla zengin olmuştur. Birinci zoru budur. İkincisi sınıfsız bir toplumdan
Batı'ya kaybettiği etki alanlarını geri al mak peşindedir.
gelmektedir. Buradan yükselip burjuva laşmıştır. Sınıflı toplumda iktidar olmak
Şimdilik üstte görünmektedir. Ama savaşın arkasındaki diğer gücün büyük
bambaşka bir şeydir. Bu konuda Rus
lüğü düşünüldüğünde bu savaşın öyle kısa süreli bir çatışma olmadığı ortaya
yılda kapitalizmin yüzyıllarda vardığı aşa masına vardı. Eh bir on yıl daha geçse
çıkar. Ayrıca Rusya'nın daha kişilikli bir politika yürütme yoluna çıktığını da buna eklersek Kafkaslar'ın daha uzun süre
nerelere varacağı hiç belli olmaz. Sosya lizm aşılı halk kitaplardan yıllarca kapita lizmin sınıflı toplum belalarını okudu.
ihtiyaçları ve
çıkarlarına uygun
burjuvazisinin hiçbir deneyi yoktur. On
Rusya'nın başını ağrıtacağına şüphemiz
Ama onun tüketim malları gözünü ka
kalmaz. Tâki Kafkas halklarının kimlerin
maştırdı. Sosyalizmin yaptığı yanlışlıklar
oyununa geldiğini anlayıp kendi çıkarları etrafında birleşmelerine kadar.
da canına tak etti. Ama acaba halk güçle ri, yanlışlıklarından arınmış bir sosyalizm kurma yoluna çıkmak isterse ne yapa
Son olarak şunu da eklemek uygun dur; Rusya sıradan bir ülke değildir. Her ne kadar ekonomik güçten düşse de büyük ve zengin bir ülkedir. Rusya bur juvazisi hatırlamak istemese de 70 yıllık
caktır Rus burjuvazisi. Göreceğiz. Rusya ve dünyamız epey sıcak ve dünya güçler dengesinin çok kısa bir sürede değişik boyutlar kazanacağı günlere gebedir.
sosyalizmin bir takım avantajlarını elinde 15.01.2000
123 —
Ayşe Tansever______________________________________________________
DÜNYA GÜÇLER DENGESİ İÇİNDE KOSOVA OLAYLARI'NIN ANLAMI Eski Yugoslavya'nın Avrupa kıtasının
ve kendilerine güvenli gözüküyorlardı.
Lübnan'ı olduğu çok öncelerden beri
Başta görüşmeler sırasında Miloseviç'in
söylenirdi. Balkanlar gerek karışık etnik
dize getirileceği düşünülüyordu. Sonra
yapısı, gerekse zengin Kuzey ve O rta
birkaç
Avrupa ve
nisbeten yoksul Akdeniz
sanıldı. Daha sonra bir hafta değil, hafta
ülkeleri arasında şimdi moda terimi ile hep bir 'fay' alanı olmuştur. Ve de geri
lar geçmeye başlayınca korku başladı.
limler birikince buralarda insan yapımı depremler olur.
başladılar. Bazı kaynaklara göre ise daha
Kosova'da
patlak veren
olayların
altındaki gerilimler nelerdir? Hangi çıkar
Kara
bomba
ordusu
ile
iş
bitiriverilecek
kullanmayı
tartışmaya
işe girerken kara kuvvetlerini kullana bileceklerini
açıklamışlardı.
Am a
işin
zorluğu, Yugoslavya'nın dağlık yapısı, bu
üzerinde
nedenle insan kaybının kabarık olma
bunca gürültü ve patırtının kopmasına yol açmıştır? Hem de ne gürültü! ABD'sinden Avrupa'nın tümüne, artı
olasılığının yüksekliği cesaretlerini kırdı. Batı'nın canı pek tatlıydı. Sonuçta A B D bildiğini okumaya başladı ve bombalama
ilişkileri
bu toprak parçası
Rusya'sından eski sosyalist ülkeler ve
Sırp ordusu ve tesislerinden
bize kadar bütün ülkeler kime karşı, Sırp
ekonomik yapılanmalarına kaydırıldı. Bir
halkına değil onun demokratik iradesi
süre sonra da anlaşmaya varıldığı açık
Miloseviç iktidarına karşı savaştılar.
landı. Miloseviç 'geri adım atmıştı', şart
Dünyanın en gelişkin savaş tekniğini, Avrupa standartlarına göre yoksul bu ül keye karşı acımasızca kullandıracak ge
ülkenin
ları kabul etmişti. Ö yle dendi. Oysa gerçeklik biraz farklıydı. Aksine barış isteği Batı'nındı.
rekçeler nelerdi? Söylenenler, söylen-
Rafnbouillet’e kabul ettirilmeye zor
meyip gizlenenler nelerdi? Ve neler elde
lanan maddeler ve bombardıman son
edildi? Kim kazandı? N e kazandı? Kim
rası imzalanan anlaşmaya baktığımızda
kaybetti? N e kaybetti? Kosova'da oyna
ikisinin aynı olmadığını Batı'nın tavizler
nan oyunun adı neydi ve sonuç nasıl
verdiğini görürüz.
bağlandı?
Ö rn e k le r s e k ;
baştaki
R a m b o u ille t’e
göre Sırp ordusu Kosova'dan çıkmadan
BATI Y E N İLD İ
bombardımanlar O ysa
1. A S K E R İ A Ç ID A N
Kosova'dan
durdurulmayacaktı. çıkması
için
Sırp
ordusuna I I gün süre tanındı. Kosova' da derhal seçimlerin yapılması başta şart
Kosova olaylarına girişildiğinde Batı ve özellikle Avrupa Birliği çok cesaretli
__ 1 2 4 _______________________________
koşulurken sonrası Kosova'da nasıl bir iktidar olacağına bile değinilmedi. Koso-
________ kosova olaylarının anlamı___ va yönetimi açık bir konu olarak kaldı.
2. İD E O L O JİK A Ç ID A N
Bütün Sırbistan BM güçlerinin kontrolü ne bırakılacaktı. Oysa BM, Kosova’dan başka bir yere giremedi bile. Miloseviç iktidardan düşecekti. Hala duruyor. Ö te yandan
Batı tavizler vermeye
devam
ediyor. Örneğin yakılan, tahrip edilen yerlerin tekrar onarımı (yani pazarın paylaşımının yollarının
açılması)
için
yapılacak insani yardımlardan Yugoslav ya'ya hiçbir şey verilmeyecekti. Kasım ayı içinde A B D bundan da vazgeçerek yardımı Miloseviç'in seçim yapma kararı almasına bağladı. Sonuç olarak bu bom bardımanlar askeri açıdan Batı'nın savaşı kazanmasına yol açmamıştır. Bir savaşın kazanımında genel olarak düşman
ordusuna
büyük
kayıplar
verdirilir. Oysa Sırp ordusu bu savaşta büyük zarar görmemiştir. Ordunun insan kaybı büyük değildir. N A T O askeri karargahından yapılan son değer lendirmede "93 tank, 153 silahlı askeri personal taşıyıcısı, 339 askeri araç, 389 top ve havan topu tahrip edilmiştir." (Financial Time,
12 Ekim
99). Tüm
emperyalist güçlerin bir aylık yoğun hava saldırısının bilançosu budur. Tek bir Sırp uçağı bile tahrip edilememiştir. Tahrip edildiği sanılan çoğu askeri aracın da sahte hedefler olduğu sonradan açık landı. Batı acı acı şu gerçeği kabul etmek zorunda kaldı. Sırf havadan bombalama askeri açıdan zafer kazanmaya yetmez. Bu kadar masrafa, bu kadar bombardı mana rağmen bir halk dize getirilemedi.. Batı askeri açıdan da yenilmiştir. Canı tatlı Batı'nın son tekniği Avrupa ortasın daki küçücük bir ülkeyi bile yenemedi.
a)Verilen Sözler Tutulam adı Savaşın
söylenen
gerekçesi
insan
haklarını korumaktı. Kosova Arnavut ları, bir yandan Sırplar’ın soykırımına uğ ramakta (jenosid), öte yandan toprakla rından göçe zorlanmaktaydılar. Birleş miş Milletler İnsan Hakları Anlaşması çiğnenmekteydi. N A T O vutların
insan
haklarını
güçleri A rna savunmalıydı.
Oradaki insanların yaşamlarını korumalı, yaşam koşullarını iyileştirmeliydi. Bu N A T O ülkelerinin temel göreviydi. 24 Mart'ta Kosova ve Belgrad bom balanmaya başlandı. Savaş başlamadan önce jenositte
öldürüldüğü söylenen
insan sayısı 2.400 idi. Ancak savaş sırası Mart ve Haziran aylarında ölen insan sayısının 10.000'i geçtiği tahmin ediliyor. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü (A G İT ), 4 Aralıkta Kosova'da son duru mu özetleyen ayrıntılı 450 sayfa kalın lığında bir rapor yayınladı. Buna göre Temmuz-Ekim arası, yani BM güçlerinin oraya girmesinden sonra öldürülen Sırp sayısı 400 civarındadır. 450 kişinin de kayıp olduğu belirtiliyor. (N eue Zürcher Zeitung, 6 Aralık 99). Dem ek ki N A T O güçleri verdikleri sözü yerine getirip insan yaşamını koruyamamıştır. Bu ko nuda da başarısızdır. Bombalama insan göçünü önleyecek ti. Bu daha da büyük bir fiyaskoyla sonuçlanmıştır. Savaş öncesi 230 bin kişinin yerinden edildiği savunuluyordu. Bombalama sırasında 1.4 milyon insan Kosova'dan ayrılıp komşu ülkeler Montenegro, Arnavutluk ve Makedon ya'ya sığınmak zorunda kaldı. (Rakamlar: Foreign Affairs Eylül-Ekim sayısı, sayfa 3)
--------------------------------------------- 125 —
— yol Kimisi de geçici olarak bizim ülkemizden
kesildi. Bir yoruma göre savaşta Sırbis
Kanada'ya
ülkelere
tan ekonomisinin %80'l tahrip olmuş ve
dağıtıldılar. BM barış güçlerinin Kosova'-
ekonomi 1960'lardaki düzeye düşmüştü.
ya yerleşmesinden sonra bu kez Arna-
Böylece N A T O diğer bir sözünü daha
vutlar katliama başladılar. G öç etmek
yerine getiremiyor ve ne Kosova'da ne
zorunda kalan Sırp sayısının 200 bin ol
de Sırbistan'da insanların yaşam stan
duğu A Ğ IT raporunda açıklandı, (a.g.y.)
dartlarını korumak bir yana onları daha
insanların
adına
kötü duruma sokuyordu. N A T O saldırı
1.6 milyon
ya geçerken verdiği bu sözünü de tuta
başlatılan
kadar
çeşitli
göçünü
önlem ek
savaş sonunda
insanın yerinden olmasına neden olmuş tur. N A T O savaşa gerekçe yaptığı insan göçünü
önleme
getirememiş kalmıştır.
de
yerine
bu konuda da başarısız
Kosovalılar’ın kötüleşmesi
sözünü
yaşam
önlenecekti.
madı. Bu anlamda da yenildi. Bunca teknik güce, modern silahlara sahip A B D ve Avrupa Birliği güçleri yol açtıkları felaketleri ve
kamuoyundaki
koşullarının
hoşnutsuzluğu örtm ek için hergün N A T O karargahından hiç kayıp ve r
Bombalama
memekle övünüyorlardı. Yani bölgeyi
sırasında yaşlı, kadın, çocuk, sakat ve
çoluk çocuk demeden bombardımana
hastaların kar, yağmur altında at ara
tutarken kendi halklarını korkmamaya
baları, el arabaları ile nasıl yollarda rezil
davet ediyor, kendi askerlerinden hiç
olduklarını, günlerce aç açık kaldıklarını ya da öldüklerini ekran karşısında izle dik. Birbirlerinden ayrılan ailelerin
birinin burnunun bile kanamadığını açık lıyorlardı. Buna büyük özen gösterdiler. Bombardıman uçakları, Sırp hava savun
dramlarını gördük. G örm ek bir yana
masının
ulaşamayacağı
5000
hafızalarımıza yazıldı hepsi. BM güçleri
üstünde
uçuyordu.
yükseklikten
Bu
feetin
nin konumlandırılmasından sonra da ya
bomba atmak, bombaların hedefe isabet
şam koşulları düzelmedi.
şansının azalması yani gereksiz yere
Ö te yandan Sırplar günlerce bom bardıman altında hiçte II. Dünya Savaşı’ndan farklı şeyler yaşamadılar. Kosova,
Kosova insanının ölmesi demekti. Aman kendi canına bir şey olmasın da, gerisi pek önemli değildi. Böylece Batı'nın
Sırp
ordularının
yok
edilmesi
adına
insan haklarından ne anladığı, çifte stan
harabeye döndürüldü. Miloseviç'in bir
dardı olduğu,
türlü dize gelmemesine öfkeler artınca
insan, kendi insanının başka insan oldu
Balkan
insanının
başka
alt yapı tesislerine saldırıya başladılar ve
ğu, kendi insanının diğer insanlardan da
Sırbistan bir cehenneme döndü. Su, elektrik ve akaryakıt kaynakları tahrip edildi. Sütten tutun da, her türlü yiyecek-giyecek fabrikaları yerle bir edildi.
ha değerli olduğu ortaya çıkıyordu. So
dardını deşifre ettiğini kendi kayıplarına
Çalışamaz duruma sokuldu. İnsanlar aç,
karşı aşırı hassas davranırken dışarıdaki
nuçta ünlü batı düşünürü Brzezinsky bi le, ABD'nin insan haklarındaki çifte stan
açık ve işsiz kaldılar. Don Nehri üzerin
'askeri'(bn) kayıplara karşı kayıtsız kaldı
deki köprüler tahrip edilerek taşımacılık
ğını söyleyerek eleştirmek zorunda kal
felç edildi. Televizyonundan radyosuna
dı. (The Economist, 12-18 Haziran 99)
Sırpların
__ 126
haberleşmeleri,
bağlantıları
Bu
başarısızlığın
altında
yatanlar
________ kosova olaylarının anlamı___ araştırılırken çeşitli gerekçeler sayıldı.
nu alınca bıraktı, kaçtı. Halk orada A B D
"Kara kuvvetlerinin kullanılması propa
askerinin amacını hemen anlayıverdi.
gandası ve risk almaktan aşırı kaçınma
Bu nedenle A B D aldığı derslerden
yanlıştır." dendi. (Foreign Affairs, Eylül-
kalkarak daha temkinli davrandı. Avrupa
Ekim
sayısı, sayfa 49) Silah tekelleri
Birliği üyelerini de yanına aldı. Am a yine
savunucuları ve savaşa kara ordusunun
gerekçesi aynıydı: insan hakları. Dikkat
girmesi gerekliliğini savunanlar sonuçta
edelim
yenilgiyi kara kuvvetlerinin kullanılma
yıldırmayacaktır. Yeniden yeniden utan
masına getirip
dayadılar. Ama askeri
güçler Yugoslavya'nın
yine yeniliyor. Am a
bu onu
madan 'insan hakları'nı savunmaya kalkı
dağlık yapısını
şacaktır. Bu nedenle bu konu üstünde
gerekçe göstererek, böyle bir girişimin,
biraz daha durmak gerekmektedir. Batı'-
Avrupa göbeğinde yeni
bir Vietnam
nın dünya ülkelerine bu tür gerekçeler
yaratacağını, Batı'nın bu kez içinden hiç
le müdahalesi onun yeni dünya sömürü
çıkılmaz kötü sonuçlarla yüzyüze gele
sünde kullanacağı bir gerekçedir. Biraz
ceğini savundular.
nedenlerini irdeleyelim.
Biz de şunu söyleyebiliriz: Batı'nın bu savaştaki yenilgisinin asıl nedeni başka
Kapitalizm Am a
dünyamızı söm ürüyor.
sömürürken
çeşitli
dönemlere
dır. Balkanlar'da yaşayan insanların hak
göre çeşitli taktik ve stratejiler uygulu
ları Batı'nın hiç ama hiç derdi değildir. N e Balkanlar’ı ne de dünyanın hiç bir yerindeki insanın hakkını savunmak ona düşmez, çünkü zaten insan haklarının ih
yor. Sosyalizm kurulana kadarki dönem
lali onun kendi ekonomik, bencil çıkar larının sonucudur. Onun
içinde zora
gelince bu yalancılığı çarpıcı bir şekilde ortaya çıkar. O zaman da iki uca savru lur. Kendi insanını fazla abartırken başka insanları hiçe sayıverir. Hadi dünya insanları benim asıl çıkarımı gördü, bari kendi altımdaki destek gücümü kaybet meyeyim, diye düşünür. Yani çıkarını kendi halklarına küçültür.
de 'medeniyet' götürdüğünü iddia ede rek dünyayı sömürdü. Sosyalizmin ku rulmasıyla dünyanın
ile
birlikte
ikinci
emperyalizm,
paylaşım
dönemini
başlattı. Bu dönemdeki taktiği ülkelere 'demokrasi' götürmekti. Sosyalizm 'işçi sınıfının demokrasisi' deyip burjuvaları ortadan kaldırmaya çalışırken kapitalizm halkların
'demokrasisi'
deyip
sınıflı
toplumdaki burjuva ve isçi çıkarlarının farklılığının üstünü örtüyordu. 'Dem ok rasi' ve 'özgürlük' diyerek dünyayı sö mürdü. Biliyoruz.
b) 'İnsan Haklarım' Savunmanın Nedenleri İnsan hakları yeni bir konu değildir.
Şimdi dünyada batı 'demokrasileri' var. İşte var olduğu kadar. Ya da burju vaların kendi aralarında var, işçi sınıfları
BM'in yıllar önce imzaladığı bir İnsan
üzerinde de zorları var. Onlara demok
Hakları Evrensel Bildirgesi vardır. Batı,
rasi filan yok. A rtık o nedenle Batı bu
Ruanda'ya
demokrasi kavramı ile fazla uğraşmak
da
iki
kabilenin
birbirini
katletmesini önlemek adı altında girdi.
istemiyor. Bu kavram sömürmek için
Ama sonunda kendi askerlerinin halk ta rafından yerlerde sürüklenmesi sonucu
açıkçası kendine dar geliyor. 'Demokrasi dış politika yürütmeye uygun değildir.'
---------------------------------------------127 —
— yo l (Forelgn Affairs, a.g.y.) ¡ster inanın, ister
A B D açısından Çin, Hindistan, Rusya
inanmayın böyle diyorlar. Demokrasi,
hergün döğüştüğü, bir an bile gözünü
III.
ayırmadığı
Dönem
sömürü
biçimine
uygun
ülkelerdir.
Bunları
kurumlarla,
çeşitli
değildir. Eğer onlar öyle düşünüyorlarsa
anlaşmalar ve
kah ödül
öyledir. Bunun nedenlerini araştırmak,
lendirerek kah insan hakları vs. ile zorla
iki sömürü biçimi arasındaki farkları bul
yarak istediği noktada tutmaya çalışır. Dünya Ticaret Örgütü, IMF, silahsızlan
mak gerekir. A B D kendisine tehlike yaratan ülke leri listelemiş. A
listesinde Sovyetler
Birliği varmış. Pratik olarak silindi. Var olan nükleer silah tehlikesi de çeşitli anlaşmalarla şimdilik ortadan kalktı.(!) Ç in ’de böyledir. B Listesi ise elinde nük leer silah olmayıp geliştirme çabasında olan ülkelerdir. Brezilya, Hindistan vb. gibi ülkeler bu silahı geliştirmekten vaz geçtiler. Ama Kuzey Kore ve Irak hala problemdir. Elinde bomba olan ülkeler A BD 'nin A listesindekiler gibi varlığını tehdit edemezler, ama zarar verebilir ler. Onun için bunlarla savaşılır. Çeşitli ambargolar, yaptırımlarla bu ülkeler sürekli olarak kontrol altında tutulurlar. Son liste, C listesi ise ilginçtir. Ve
ma, nükleer denemelerin denetlenmesi gibi anlaşmalar hep bu ülkeleri kendi çıkarları çerçevesinde tutma aracıdır. Ya da isterseniz şöyle düşünelim, bu ülkel er
Kosova gibi
karışıvermişler.
bizim bir vilayetimiz
Batı
kadar olan
bir
yerde kendine uygun bir düzen kura mıyor. Buralarda hiçbir şey yapamaz. Bu nedenle zor da olsa bu ülkeleri, onların öz iktidarları kontrolünde sömürmek daha işine gelir. Çünkü dediğimiz gibi bu kadar kalabalık ülkelere yine bir düzen içerisinde girmesi kendi çıkarına daha uygundur. Yoksa kapitalizm koşullarında bu halkların nasıl ve nereden patlayıvereceğini hem kestiremez hem de sonra kontrol edemez. Am a Kosova, Bosna, Ruanda gibi ülkeler küçüktür.
iddia edildiğine göre bu listenin A B D
Dünyamızın III. Paylaşım Dönem i’nin
çıkarlarına tehdit olma yeteneği gün be Sovyetler ya da Irak gibi direkt değil
gözler önündeki moda adı globalizmdir. Ulusal sınırlar iniyor, tüm dünya büyük bir ticaret alanı oluyor, yani sermaye ve
dolaylı olarak vardır. Kim bu ülkeler
metalar özgürce dolaşabiliyorlar (elbet
diyeceksiniz.
Somali,
te insanlar hariç). Bunun anlamı şudur.
(Foreign
Uluslararası tekeller ulusal sınırların içi
Affairs, Temmuz-Ağustos sayısı, sayfa
ne girip herhangi bir ülkeyi diledikleri
22-35) Evet şaka değil, koskoca A B D ve onun ittifakları kendilerine tehditin bu ve bunun gibi yoksul ülkelerden gele
gibi sömürebilirler. Ulusal çıkarlar orta dan kalkmaktadır. Ulusal iktidarların yetki ve iktidar alanları da bu anlamda
ceğine inanıyorlar.
daralmıştır.
gün
artm aktadır.
Ruanda,
Bunların
Kosova,
Haiti
gibi
Bosna,
ülkeler.
tehlikesi
Biraz abartma mı denilecek, hadi Rus
Bizim açımızdan bu ne demektir?
ya çok güçten düştü de, Çin, Hindistan
Uluslararası tekellerin ulusal boyuttaki
gibi dünya nüfusunun neredeyse l/3'ünü
tüm büyük, orta ve küçük işletmeleri
oluşturan ülkeler değilde Kosova, Bosna
iflas ettirmesi yani ulusal burjuvaların soyulması demektir. Uluslararası tekel-
vs. mi kapitalizme tehlike oluşturuyor?
__ 128
kosova olaylarının anlam ı. __ lerin bire bir yerli halkları gerek metası
sömürecektir. Öyleyse bu ortamda in
gerekse sermayesi ile soyması demektir.
san haklarını savunmak kapitalizmin sö
Ulusal tekellerin tüm ulusal değerleri,
mürüsünü arkasına gizlediği bir kavram
madeninden turizmine nesi varsa nesi
olmaya uygundur.
yoksa sömürmesi demektir.
Kosova'da becerildiği kadarıyla!
Ulusal sınırların indiği bir ortamda 'sovereignity' yani ulusların bağımsızlığı
Bazı ideologlara göre bugün Batı stratejik bir boşluk içindedir. 'İnsan hak
kavramının içi boşaltılmış, adı kalmıştır.
ları dış politika değil onun ancak önemli
Globalizm koşullarında ülkelerin bağım sızlığı olamaz. Ulusların içişleri olamaz.
bir öğesi olabilir', (a.g.y.) Kosova'da her halde bunun doğruluğu ispatlandı. Ama
Herşey gibi uluslarda sınırları ile birlikte
kapitalizmin başka bir şey bulamadığı
dünya toplumu haline gelmiştir. Ulusla
taktirde
rarası tekellerin at koşturup halkları sö
müdahale gerekçesi yapmayı sürdürmesi
mürdüğü kocaman bir dünyadayız. "Globalleşm e'nin, kaderini
tayininin
ulusların önünde
bunu önümüzdeki
günlerde
büyük olasılıktır. Elbette insan haklarının kendi
gerçek savunucuları ortaya çıkana kadar.
durduğu
doğru olsa da, bu türden ulusların kendi
3. S T R A T E JİK A Ç ID A N
kaderini tayini de ilk bakışta göründüğü kadar açık moral bir değer değildir. Yalnızca 200 ülke ve genellikle birbiriyle iç içe girmiş ve de ulusal talepte bulun
a) Kosova ve Yugoslav Halkları Kosova olaylarının
Batı'nın
güçler
abilecek binlerce kimliğin olduğu dünya
dengesi üzerindeki etkisi ne olmuştur?
mızda, ulusların kendi kaderini tayin etmesi çok problematik sonuçlar doğu-
Batı bu işe giriştiğinde yalnız Kosova'ya değil tüm bölgeye insan hakları çerçeve
rabilir."(a.g.y.) Yani bağımsızlığın kalkma
sinde iyi bir düzen getireceğini vaadedi-
sı ile birlikte ulusların kendi kaderini
yordu. Acaba bunu ne derece başara
tayin hakkının da o kadar aşık olunacak
bilmiştir?
bir kavram olmadığı sonucuna varılır. Ve
En başta Kosova'nın kendisine bak
de dünyamız binlerce etnik gruptan olu
tığımızda orada tam
şan karışık problematik bir insanlar top luluğu olarak ortaya konulur. Batı'nın da
sürdüğünü görürüz. Henüz bir iktidar olmadığı gibi o çok övülen U Ç K ne tam
istediği zaten böyle karışık durumlar değil midir?
anlamda silahsızlandırılabilmiş ne de ikti dara girecek bir parti yapılanması içine
Globalizm koşullarında ülkelerin içiş
sokulabilmiştir. Tam bir kargaşa hakim
leri, ulusların kendi haklarını tayin gibi
dir. Birbiriyle çıkar sürtüşmesi içinde
sorunlar
olan gruplar vardır .
da
yeniden
düzenlenmeyi
bir
kargaşanın
gerektirir. Bütün bu ortamda elle tutu
Halkın %60'ı bombardıman öncesi
lacak bir değer vardır; 'İnsan hakları'.
konutlarında ve topraklarında değildir.
Ö yle ya uluslararası tekeller tüm yeryü
Ya yıkıldığından ya da başkaları tarafın
zü insanlarını ulusal sınırlar koruması
dan işgal edildiğinden bu böyledir. Köylü
olmadan ulusal kimliğinin de ötesinde
toprağına dönemediği için ekinini eke129 —
— yol memekte ve bu ileriye dönük olarak halkın kendi geçimini sağlama olanak
ce Yugoslavya federasyon olmaktan çı kacaktır. Belki adı Sırbistan olur. Sonuç
larını yok etmektedir. Ortada tam bir
ta bir yandan globalizm ile bütün ülkeler
orman kanunu sürmekte, BM güçleri de
birleştirilirken, güneyde bir ülke parça
duruma hakim olamamaktadır.
lanmaktadır. İnsanların barış içinde yaşa
"BM barış gücünün bölgeye girmesin den beri Kosova'da şiddet azalmamış aksine artmıştır. Kosova Arnavutları’nın Sırplar’a ve eski sistemin azınlıklarına karşı giriştiği intikam eylemleri ortaya çıkmıştır. Kosova Arnavutları insanlık dışı davranışlara girmişlerdir" diye yazı yor A G İT raporu. Uluslararası kamuo yunun kararlı yanıtı olmadığından şiddet ve yasadışı olaylar bu arada artmıştır di ye eleştiriyor aynı rapor... A G İT olaylar dan U Ç K 'y ı sorumlu tutmaktadır.' (Akt. Neue Z ürcher Zeitung, 7 Aralık 99)
yaşamasını sağlama sözü vermişti, ama görüldüğü kadarıyla bunu da başara Bırakalım
Kosova'yı
b) Bölge Ülkeleri Komşu
bütün
bölge bir volkan gibidir. Lavın nereden ve ne zaman fışkıracağı belli değildir. Kosova lavın fışkırdığı yerlerden ancak biridir. Tüm Balkanlar’ı göz önünde tut mak gerekir. Hiçbir etnik grup birbiriyle bir arada kalabilecek durumda değildir. Halkların arasına kan, kin ve nefret gir
ülkelere geçersek hiç biri
yaşananlardan mutlu değildir. 1.4 milyon Arnavut bombalama sırasında Arnavut luk, Montenegro ve Moldava'ya göçtü. Örneğin Moldava kendi nüfusundan daha fazla göçmen barındırmak zorunda kaldı ve ülkesinin içişlerini yönetemez duruma düştü, ekonomisi sarsıldı. Y a r dım sözü vermeye giden Clinton buraya da ayrılık tohumları serpti. Milo
Batı buraya girdiğinde farklı etnik gruptan insanın barış içinde bir arada
mamıştır.
ma olanakları ortadan kaldırılmaktadır.
Başbakan
Djukanoviç federasyondan
çıkıp
bağımsız bir devlet olma sevdasında. Yunanistan bombalamaya karşı oldu ğunu açıkça dile getiren tek A B ülkesiy di. Kosova’nın bağımsızlığının büyük A r navutluk hayallerini canlandıracağını ve kendi ülkesindeki Arnavutlar’ın ayrılma ya kışkırtacağından büyük endişe duy maktadır. Eski sosyalist ülkeler Macaristan, Bulgaristan, Romanya, Polonya ve Ç ek Cumhuriyeti bombalamaya izin verdil
miştir. Sırp, Hırvat, Sloven, Arnavut,
er. Macaristan havaalanlarını, Bulgaris
Çingene, Boşnak, Müslüman olanı, Ka
tan hava sahasını N A T O güçlerine açtı.
tolik olanı, Protestan olanı o güne kadar
"Bu olaylardan sonra N A T O 'y a girme
bir arada yaşarken bu insanların arasına ayrılık tohumları bilinçlice serpilmiştir. Başlangıçta Hırvatistan ve Slovenya
görürken bombalama sonrası destek % 30’lara düşmüştür." (The Economist,
ayrılmış, onları Bosna izlemiş ve son ola
29 Mayıs 99)
rak da Kosova olayları ile iş çığırından çıkartılmıştır.
Savaş Balkanlar’ı ekonomik açıdan da
da
çok olumsuz etkiledi ve etkileri hala
istediği gibi bir cadı kazanına çevirmiştir.
sürüyor. "IM F tahminlerine göre savaş
Şimdi Montenegro'nun Yugoslavya'dan
tan direkt olarak etkilenen altı ülke (Sır
bağımsızlaşması planlanmaktadır. Böyle-
bistan hariç) bu çatışma sonucunda ulu-
___130
Batı Balkanlar’ı tam
isteği halkların %60’ı tarafından destek
________ kosova olaylarının anlamı.__ sal GSMH'larının %2'sini kaybettiler. Sır
nunun direkt sonucudur. Rusya'ya bu tür
bistan ise % 45'ini" (Financial Times, 14
savaşların 'Batı gibi ve medeni olarak'
Aralık 99). Bilindiği gibi Tuna nehri boy
nasıl yapılabileceğini gösterdi ve Rus po
lu boyunca buralardan geçip Karadeniz’-
litikasındaki dengeyi ordudan yana kay
e dökülür. Bölge ticaretinin büyük bir
dırdı." (Financial Times, 14 Aralık 99)
kısmı 2.800 km uzunluğundaki bu nehir
Bilindiği gibi eski Doğu Almanya'nın
üzerinden yapılır. Bombalama sırasında
Batı ile birleşmesi ve N A T O 'y a girmesi
üstündeki köprüler tahrip olduğundan
karşılığında Gorbaçov'a N A TO 'n un daha
taşımacılık durmuştur.
fazla Dc-ğu'ya yayılmayacağı sözü verildi.
"En uzun nehir taşımacılığını yapan,
Sonra bu söz bozulup Polonya, Ç ek
Karadeniz ve O rta Avrupa arasındaki
Cumhuriyeti ve
Macaristan
taşımacılığın
alınınca Clinton
bunu şöyle gerekçe-
çoğunu
üstlenen
Doğu
N A T O 'y a
Avrupa gemi şirketleri en çok zarar
lendirdi: Birincisi, N A T O genel olarak
görenler oldu. Tuna su kanalını tıkayan
demokrasiyi güçlendirici büyük politik
bombalanmış köprüler nedeniyle 250'-
bir örgüte dönüşüyor. İkincisi, N A TO '-
nin üstünde Romanya, Bulgar ve Ukray
daki silahlar tamamen savunmaya yöne
na gemisi N ovi Sad'un Batı kısmında
liktir. Üçüncüsü, Rusya Avrupa savunma
terk edilmiş vaziyette duruyor. Bu ülke
sorunlarına tam olarak katılacaktır. Kosova'da yaşananlar bu üç sözün de
lerin savaştan gördükleri zararın 150 milyon dolar olduğu tahmin ediliyor...
tutulmaması anlamına geliyordu. Clinton
Taşınan kargo miktarı
ve Batı'nın verdiği sözlerin ne derece
1987'deki
100
milyon tondan 35 milyon tona düştü...
değeri
Bir Romen armatörü savaştan beri ayda
Batı'nın yüzünü geçte
I milyon dolar zarar ettiklerini açıklıyor.
başladılar.
3000
işçi
çıkarmış.
Ukrayna
Tuna
Gemicilik Şirketi’nin 10.000 işçisi savaş tan beri haftada 3 gün çalışıyor. (Finan cial Times, 8 Aralık 99) îş sırf taşımacı lıkla kalsa iyi. Taşınan metalar bu ülkele rin dış ticaretleri anlamına da gelmekte dir. Yani Doğu Avrupa Ülkelerl’nin sa vaştan gördüğü zararın rakamsal hesap laması henüz yapılabilmiş değildir.
olduğu
Ayrıca
ortaya
Kosova
çıktı.
Halklar,
olsa görmeye
olaylarında
Rusya
eskiye dayanan ve hala süren gerekçe lerle Sırplar’ı desteklemek zorundaydı. Ve de bu konuda başarılı oldu. Hatta Kosova'ya yerleştirilecek barış gücünde yer almaması için büyük çaba harcanma sına karşı geri adım atmadı ve Balkan larda var olduğunu, izni olmadan pek bir şey yapılamayacağını kanıtladı. Batı
c) Rusya, Doğu Avrupa Ülkeleri ve Çin
izleme yoluna girdi.
Kosova olaylarının en büyük etkisi
A G İT 'te
karşısında
daha tüm
kişilikli Bu
bir
politika
nedenle
muhalefete
de
rağmen
Rusya ve Çin üzerinde olmuştur. Rus dış
Kosova'yı örnek göstererek Çeçenis-
politikası Batı kuyrukçuluğundan kop
tan'dan taviz vermedi, bildiğini okudu ve
mak zorunda kalmış, içeride anti-Amerikancı, milliyetçi güçlerin etkinliği art
okumaya devam ediyor.
mıştır. "Çeçen Savaşı Kosova operasyo
rota
Batı ile yürüttüğü kişiliksiz politikada değişikliği
hissediliyor.
Yeltsin,
131
— yol Fransız Devlet Başkanı Chirac ve Alman Başbakanı Schröder'le yapacağı görüş
mekte haklı olmuyor mu? Sonuçta Kosova olayları elinde nük
meleri belirsiz bir tarihe atarak Çin'e
leer silah bulunduran iki ülkenin dış poli
yaptığı kısa ziyarette, "Clinton, Rusya'
tikasını -özellikle
nın atom silahları olan bir ülke olduğunu
olduğundan Rusya'nın- Batı doğrultusun
unutuyor herhalde. Adalelerini göstere
dan farklı noktalara götürdü. A B D acaba
rek bize ne yapmamız gerektiğini 'dikte' etmeye kalkıyor. Am a buna ne biz ne de Jiang asla izin vermeyeceğiz. Dünya çok kutupludur." (N eue Zürcher Zeitung, 10 Aralık 99, s. I ) Seçim öncesi söylenen bu sözleri ihtiyatla dinlemek uygun olsa da artık Rus dış politikası biraz daha Batı'dan uzak bir rotaya oturmuştur. N e kadar uzak olacağı konusunda fal açma yalım, ama çoğu yorumculara göre artık dünyamız soğuk barışın içindedir. Yeni den silahlanma başlamıştır. Elbette Rus ya ve biraz da Çin'in çıktığı bu yeni yol sırf Kosova olaylarına bağlı değildir, ama
Batı'ya
çok yapışık
Kosova'yla oynarken bu sonucu hesap lamış
mıydı?
Kimi
düşünürlere göre
hesaplamamışti. Kimilerine göre hesap lamıştı. Elde edeceği çıkarları gördükçe belki de göze almak zorunda kalmıştı. Bize
kalırsa
ABD
Rusya'nın
tavrını
hesaplamıştı. A B D pragmatik politika yü rütür. Rusya'nın bugünkü sosyo-ekonomik durumuna baktığımızda zaten enin de sonunda eski dış politik hattından kopması gerektiğini savunmak mümkün dür. Ö te
yandan
Rusya'nın A B D
nükleer silahlı
bir
silah tekellerinin işine
orada dönemeç bir daha geri dönülme yecek şekilde a lın m ıştır
daha çok gelip gelmeyeceğini sormakta mümkündür. Acaba böyle bir Rusya, ABD'nin ekonomik çıkarlarının giderek
Bilindiği gibi Belgrad'a atılan bomba lardan bir tanesi Çin büyükelçiliğine dü
daha çok sürtüşmelere yol açtığı Avrupa politikası
için daha mı hayırlıdır?
Bu
şüp burada üç kişinin ölümüne yol açtı.
sorular gelecek günlerde dünya poli
Çin'de de bu olay anti-Amerikancı ve
tikasının ısınacağının işaretlerini taşıyor.
anti-kapitalist duyguların körüklenme sine ve de Batı'yla pazarlıklarda bunun koz olarak kullanılmasına yol açtı. Çin pazarından yeni tavizler koparılacağı zaman Batı hemen Tiananmen olayları ve insan hakları, hükümete muhalif güç lerin
özgürlüğü gibi konuları
masaya
koyardı. Çin'de şimdi onlara "Kosova'da işiniz neydi?" diye sormaya başladı. Batı hemen arkasından bu kez de FalunGong tarikatı üyelerinin tutuklanması ile
Bağlarsak; Kosova Savaşı’nda her za man olduğu gibi, Batı yapmayı vaadettiği olumlu işlerin tam tersine bölge insan larına ölüm, sefalet, açlık, yokluk getir miştir. Saklamak istediği yüzünü bir kez daha deşifre etmiştir. Ö te yandan dünya güçler dengesini daha çok kutupluluğa itmiştir.
EM PERYALİZM İN " K A Z A N D IK L A R I"
baskı yapmaya başladı. Şimdi Çin ve Rusya politikaları birbirine daha yakın
Elbetteki Batılı askeri uzmanlar ve
laşmıştır. Çeçen Savaşı’nı Batı'ya rağmen
ideologlar aptal değiller. Kosova'ya karşı
destekleyen Çin, kendisinin Tayvan ya
girişilecek bir saldırının getirecekleri ve
da Tibet'e müdahalesine karşılık bekle
götüreceklerini üç aşağı beş yukarı tah-
__ 132
________ kosova olaylarının anlamı___ min etmişlerdir. İnsan haklarını ne kadar
Kendisi kapitalizme karşı, Batı'nın sömü
savunabileceklerini, orasını ne hale geti
rüsüne karşı olan güçleri pasifize eder.
receklerini Hırvat ve Bosna olayların
Kah zor kullanarak kah ödüllendirerek
dan, isterseniz daha genişletelim Haiti,
sömürü alanı açar. Bunları yapmak için
Ruandave Körfez savaşlarından bilmele
bütçesinin büyük bir kısmını askeri har
ri gerektir. Ama acaba görünenlerin,
camalara ayırır. Sonra A B ülkeleri bu
söylenenlerin dışında onları bütün bun
açılmış yolda arkasından gelir. Dünya
ları göze almaya zorlayan başka çıkarlar
güçler dengesini kapitalizmden yana tut
mı vardır, varsa nelerdir? Neden böyle
mak için bir şeyler vermeden hep alır,
bir şeyin içine girmek zorunda kaldılar.
hep meyveleri toplar. A B D
Çıkarları açısından ne bekliyorlardı ve
tikadan onu vazgeçirmeye zorladığında,
sonuç ne oldu biraz da ona değinelim.
topluluk içindeki zaafları, 'çıkar' ilişki
1. A V R U P A B İR LİĞ İ A Ç IS IN D A N
lerindeki farklılıkları gösterir. Olay gelir topluluğun ortak bir dış politika belir leyip,
yürütem em esine
dayanır.
Bu
olmayınca da A B neye karşı silahlana-
a) Kazançlar Avrupa
bu poli
caktır? Zorunu nasıl gösterecektir?
Birliği’nin bu savaşla ilgili
Ancak A B D inatçıdır. Zorlam ayı sürdürür. Ruanda'da ilk adım atıldı gerisi
niyetini anlamak için sanırız biraz gerile re, emperyalizmin dünyayı II. Paylaşım
gelmedi. Arkasından A B açısından hayati
Dönem i’ne gitmek gerekir. Bilindiği gibi soğuk savaşın olduğu dönemde Avrupa
önem taşıyacağını düşündüğü petrol üzerindeki Saddam oyununa davet etti.
dünyayı A B D gölgesinde sömürmüş, iki
Ama daha ilk bombalamada A B ittifakın
süper gücün çıkar dengesine sığınmıştır.
arkasından toz oldu. Hatta muhalefete
Yani Sovyetler Birliği ile A B D arasında bir dengede oynamıştir. Sovyetler'den korktuğunda A B D 'n in gücü altına N A T O 'y a girmiş, A B D ile arasında
bile başladı. Eski soğuk savaş döne mindeki gibi iki gücün arasında sürtün me başladı. A B D BM'den ambargoları geçirinceye kadar beli çatladı ve hala
ticari, siyasi bir sürtüşme olduğu zaman
çatlıyor. Onlar da delmeye çalışıyorlar.
da Sovyet kozunu göstermiştir.
Avrupa'nın göbeğinde bir olay bulun
Sosyalist sistem yıkıldıktan sonra ise
malı, A B bu noktadan sıkıştırılmalıdır.
birden aslan payını toplamaya başladı. İlk önce Doğu Almanya'yı topraklarına
İşte Yugoslavya. G e re k etnik yapısı gerekse Milosoviç'in politikası sanki biçilmiş kaftandır. Hırvat olayları başlar. Hırvatistan ve arkasından Slovenya
kattı, daha sonra ise Doğu Avrupa içinde pazarını genişletmeye başladı ve Rusya içlerine daldı. Aynı şekilde serma
Y u g o s la v y a
Federasyonu'ndan
kopup
yesinin yettiğince Asya, Afrika ve biraz
bağımsızlık isterler. "Ö te yandan Fransa
da Latin Am erika ülkelerine girdi, paza
ve İngiltere iki Almanya'nın birleşmesine
rını genişletti. A B D
ise bu işten canı
şüpheli gözlerle bakıyorlar, Almanlar’ın
sıkkın 'aldığın ekonomik payın bedelini
Hırvatları desteklemesine karşı, A B D ile birlikte Sırplar’ın arkasında duruyor
öde' diye zorluyordu. A B D 'y e göre A B 'şımarık' çocuktur.
lardı." (The Washington Quarterly, 99
133 —
— yol------------- — ---------------------------sonbahar sayısı, s.72) Doğu Almanya'yı
Sosyalizmin yıkılışından
kapan Almanya acaba A B hakimi olmak
dönem kapanmıştır. O n yıl içinde Doğu
ister mi? A B ülkeleri kuşkuludur. Kendi
Almanya ve Doğu Avrupa, Rusya güdü
aralarındaki
birlik
ekonom ik
beri
başlayan
alanda
münden çıkıp iyice Batı'nın güdümüne
gelişmektedir, ama dış pazar alanında bir
girmiştir. Rusya ekonomik ve askeri açı
türlü ortak noktaya düşülmemektedir.
dan AB'nin kabusu olmaktan çıkmıştır.
Birden A B D taktik değiştirir, Sırbistan'ın
A B, engin Doğu pazarına girmiş ve artık
arkasından çekilip Hırvatlar’ın arkasına,
birçok
Almanya'nın yanına geçer. A B D , A vru
güdümü altında hissetmektedir. Aynı
pa'da Almanya'ya karşı olmak yerine ar
şekilde şimdi Balkanlar yutulmalıdır.
kasında bütün bir Avrupa'yı tercih eder. Güneydoğuda
Hırvatistan,
Slovenya
AB
açıdan
doğusunu
ekonom ik
soğuk savaşın bitiminden
beri
epey semirmiş, serpilmiştir. A B D
ile
kurulur. A B sonuçta az çok bir araya
ticari alanda sürtüşmeler giderek art
gelmekte ya da getirilmektedir.
maktadır. Tarım
ürünleri, et ürünleri
Haydi devam. Bosna olayları başlar.
derken birçok alanda çıkarlar zıtlaşmak
"Bosna Savaşı’nın başlaması ile birlikte
tadır. Ö te yandan topluluk kendi içinde
1992'de yüzbinlerce
ki bağları ve güveni daha da sıkılaştırmış
Boşnak
(müslü-
man), Sırp güçlerinin hüküm sürdüğü
hatta ortak para birimi bile devrededir.
bölgelerden göçe zorlandılar. 1995 ba
A rtık A B D 'y e karşı tavırda daha ortak
har ve yaz aylarında Hırvat güçleri Sırp
davranmak zamanı gelmiştir.
işgali altındaki Kriyina'ya geri döndük lerinde 150-200 bin Sırp Hırvatı Yugos
NATO
lavya'ya
Sırplar toplu
güdümünde bir ordu. "A B siyasal gücü
olarak katledildi (bn))" (N eue Zürcher
nü jeopolitik etki haline dönüştürme-
Zeitung, 6 Aralık 99, s.8) Kosova'da in
lidir. Zenginlik silahlı güç ve bu silahlı
san haklarını korumaya yırtınan Batı ne
güç zenginlik doğuracaktır. Askeri girişi
kaçtı.
(Burada
Eksik olan
bir şey vardır:
güdümünde
değil,
Ordu. kendi
rededir? Avrupa nerededir? Hayır, A v
mi
rupa henüz kendine güvenmemektedir.
giderek birleşen bir Avrupa için önemli uzun dönemli kazançlar sağlayacaktır."
"K o s ova
Bosna'dan
farklıydı.
AB
ileri
doğru
harekete
geçirmek,
Kosova'da Bosna'daki gibi soğuk savaş
(Foreign Affairs, Eylül Ekim sayısı, s. 19)
sonrası oluşan dengeyi bozmama endi
diye düşünülür.
şesini üstünden atmıştı. Bosna'da şaşkın
O
zamana kadar A BD 'nin Avrupa
dı. Avrupa oradaki Sırp katliamını önle
bürosu gibi davranan İngiltere Başbakanı
yemedi. Bosna olayları sırasında daha
Tony Blair 1998 Ekimi’nde bir U dönüşü
Avrupa Birliği temellerini yeni yeni sık
yaparak, Avrupa'nın derhal kendi ordu
laştırıyordu.
(M aastricht
A yrıca
sunu kurması gerektiğini açıklar. Fransa
Doğu'ya açılma mücadelesi veriyor ve
ve İtalya hemen destek verirler, Alm an
Rusya'nın politik hattını test edecek güç
ya'da konvoya ardından
te hissetmiyordu kendini." (a.g.y.)
toplantısında
1999 Mart ayı
93)
Kosova
olaylarına
kadar AB'nin geçirdiği evrim ortadadır.
__ 134
doğrultuda
2000 önemli
karara bağlanır.
katılır.
yılına
Köln
kadar
adımlar
bu
atılması
________ kosova olaylarının anlamı___ Birliği
Avrupa ülkelerini içine alabilmeye karar
ülkeleri zor kullanmanın pratiğiyle karşı
vermek, kendini hem askeri hem de
karşıya kalınca ne yapacaklardır? Verilen
siyasi olarak ne kadar güçlü hissettiğinin
sözler tutulabilecek mi? Yoksa çıkarlar
işaretidir. Bizim gibi kocaman bir ülkeyi
Fakat
gerçekten
Avrupa
daki bazı farklılıklar şimdiye kadar oldu
içine almaya ise bakalım kendisini ne
ğu gibi ortak davranmayı engelleyecek
zaman hazır hissedecek.
midir? Öyleyse daha baştan, ordu kurma
Bütün bunlar Avrupa Birliği ülkeleri
işine girmeden ortak davranma pratiğini
nin Kosova'dan çok sey öğrendiklerinin
göstermelidirler. İşte Kosova bu iş için
somut örnekleridir. Bir kez güçlerini
seçilir. H e r ne kadar Kosova'yı patlama
tarttılar. N e yapıp ne yapamayacaklarını,
kıvamına getiren A B D ise de burada savaşı zorlayanın Avrupa Birliği olduğu söylenmektedir. Savaş ordu kurma giri şimlerini şekillendirip, hızlandıracaktır.
eksiklerini tesbit ettiler. Rusya ve Doğu komşularının politik davranışlarını daha yakından gördüler ve tanıdılar. Yeni
"Kosova gerçekte Avrupa Birliği’ne
ni, yeni ekonomik güçlerini, zor kullan
üye ülkelerin ortak dış ve güvenlik he
ma halinde birbirleriyle ilişkilerini gör
deflerinin odak noktası
düler.
haline geldi."
Dünya Düzeni içindeki yaptırım güçleri
(a.g.y) Ve de savaş süresince Birlik üye leri ortak davranabildiler. Şimdiye kadar yapamadıkları bir şeyi gerçekleştirip bir
halklarından farklı özellikler taşır. Bu nedenle Avrupa merkezi dış politika
lik ve dayanışma gösterdiler. H e r ne ka dar kara ordusu kullanmak ya da Beig-
alanında bir A B D ya da Japonya'dan farklı şeylere dikkat etmek zorundadır.
A B ülkeleri halkları, A B D ya da Japon
rad'ta altyapı tesislerinin bombalanması
En belirleyici özellik 70 yıl sosyalizm ile
gibi konularda farklı görüşlerde olduk
burun
ları sezilse bile ortak hedeften sapma yapmadılar. Bu anlamda başarılıydılar ve
Kapitalizm sosyal açıdan daha bakım lıdır. Ö te yandan bir Hitler faşizmi ya şanmıştır. Yahudi halkını katletmenin
savaş sonrası ortak ordu kurma çalış maları beklendiği gibi hız kazandı. AB'nin
son
Helsinki
buruna
yaşamış
olmaktır.
bedelleri başta Alman ve Avrupa halk
toplantısında
larını daha duyarlı yapmıştır. Avrupalı,
bağımsız bir güvenlik politikasının temel
babasından kalan Latin Am erika mirasını
leri belirlendi. N A T O 'su z kendi askeri
yiyen bir ABD'liden daha derin, daha bil
operasyonlarını nasıl yürütecekleri üze rinde tartıştılar. Üye ülkeler 2003 yılına kadar 60 gün içinde 60.000 gönüllü askeri nasıl örgütleyeceklerinin çalışma larına başlayacaklar. Bütün bunlar A B '
gili ve daha politik bir halktır. Ve de II. Dünya Savaşı’ndan sonra doğup büyü yen bir nesil şimdi Avrupa'nın yönetici koltuklarında oturmaktadır. Örneğin Almanya Dışişleri Bakanı Fischer Viet
nin Kosova deneyinden sonra önüne
nam olayları sırasında anti-Amerikancı
koyduğu hedeflerdir. Ö te yandan çok
gösterilerin liderlerindendi. Yani savaş
13
karşıtı bir nesil Avrupa yönetiminde söz
tane daha yeni ülkeyi yakın bir gelecek te içine alma kararı verdi. Ülkemizi bir
yakından
izlediğimiz gibi topluluk
sahibi yerlerdedir. Oysa çoğu Amerikalı daha haritada Avrupa’nın yerini göstere
yana bırakalım
mez. Peki A B aktif bir güç olarak bir
irili
ufaklı tüm
Doğu
---------------------------------------------135 —
— yol savaşa girerse ya da Avrupa ordusu kur
yapmak istediklerini açıkladılar. Hollan
maya kalkarsa halkın tepkisi ne olacak
da ve Yunan haberleşme şirketleri bu
tır? Bu durumla nasıl baş edilecektir?
hafta
Bunlar basit sorular değildir.
BTC'nin %51'lik hissesi için S 10 milyon
Kosova olayları işte bütün bunların da denek taşı oldu. görülüp
yaşandı.
Halk muhalefeti
Onunla
baş edildi.
Bulgaristan
dolar ödeme
haberleşme
anlaşmasını
şirketi
imzaladılar.
Yunan inşaat şirketi ve Türk taşımacılık grubu
Balkanlar’a
yatırım
yapmak
Almanya'da savaş yeşilleri sa.iaştırdı.
istediklerini
Son eyalet seçimlerinde iktidar partisi
Coca-Cola Güneydoğu Avrupa'da B e r
açıkladılar. A B D
şirketi
çok güç kaybetti. Bunun Kosova olayları
lin Duvarı'nın yıkılmasından sonra orta
ile ne kadar bağlantılı olduğunu genel
ya çıkan imkanlarla karşılaştırılabilecek derecede iş imkanları ortaya çıktığını
seçimlerde göreceğiz. Birde şu sorun önemlidir: Bir bölgeyi
açıkladı." (Financial Times, 13 Temmuz
pazarın olarak almak istiyorsun. Bomba lıyorsun. İyi de sonra oraya girip pazar oluşturmak farklı bir şeydir. A B D bu
99) Küçük ülkelerde ekonomik payın
konuda çok deneyimlidir. A B ’de bunları
şiddetlendi.
öğrenmek zorundadır. Öğreniyor. Hızlı bir şekilde
harabenin
kalkması
çoğunun büyükler tarafından
paylaşıl
masından yakınmaya başladılar. Rekabet
Sonuç
olarak
A vrup a
Birliği'nin
çalış
Kosova Savaşı’ndan elde ettiği deneyler
malarına başlandı. Elbette hemen üye
ve ekonomik çıkarlar az sayılmaz, ama neler kaybetmiştir, eksiklikleri neler ol muştur şimdi onları görelim.
ülkeler arasındaki rekabette şiddetlendi. En büyük parsayı olaylarda ön plana çıkan Almanya'nın kaptığı bir gerçeklik. Schröder'in Hombach
ideologlarından görevinden
ayrılıp
Bodo bölge
ekonomik yeniden yapılanma sorumlusu olarak işin başına geçti. "İş adamları potansiyel olanakları incelemeye başla dılar. 250'nin üstünde İngiliz şirketi Birleşik Krallık hükümetinden Kosova'ya ilişkin bilgi istediler. Almanya’daki BD I işverenleri örgütü bölgeyi yakından izliyor.
Birçoğu
Kosova'yı
gelecekte
Balkanlar’a, özellikle de Sırbistan'a açıl
b) Kayıplar Hemen
şunu
söyleyelim;
Avrupa
Kosova’da askeri açıdan ne kadar geri olduğunu görüp şok olmuştur. 19 A vru pa ülkesi, N A T O komutanlık karargahı nın dışında bırakıldılar. İçeri alınmadılar. Bombardıman sırasında ne yetki verildi ne de hedef belirlemede söz sahibiydiler. Çünkü "kullanılan 1.100 savaş uçağının, atılan
23.000
bombanın
ancak
'A'ü,
hedefe kilitlenen bombaların ise hiç biri
mak için bir kapı olarak görüyor... Savaş
kendilerinin değildi." (The Washington
bütün bölgede yatırım iştahını kabarttı.... İş çevreleri 30 binlik N A T O barış gücü nün ihtiyaçlarından umutlu. Kosova'yı
Quarterly, a.g.y) A B D kendi silahlarını
kontrol eden İngiltere, A B D , Fransız ve
başta kara ordusunu da kullanabilecek
ellerine mi verecekti? Hatta
yukarıda
değindiğimiz
gibi
İtalyan askerlerinin savunma bakanlıkları
lerinin sözünü vermişlerdi. Avrupa kara
kanalıyla yapacakları ısmarlamaları bek
ordusu ağırlıklıdır. Savaş sırasında bunu
liyorlar... Bazı şirketler bölgeye yatırım
göze alamadılar. Ondan geçelim elle-
__ 136
kosova olaylarının anlamı__ rindeki son model çeşit çeşit tank savar
vadeden bir alan da değildir. Am a 1992
helikopterlerini bile kullanma cesaretini
yılından beri Avrupa'ya karşı kendi poli
gösteremediler. A B D son anda savaşın
tikasını dayatabilmek için tuttuğu
bir
kötüye gittiğini görünce kendi tanksa
koddur.
varı apacheleri devreye sokmak zorun
orayı hemen karıştırıp Avrupa'nın bur
Buranın
karışık etnik yapısı
da kaldı. 5000 feet yükseklikten yapıla
nunun dibinde bir savaş alanı yaratmaya
cak bir bombardıman ile savaş kazanıl
uygun
ması nerede görülmüştür? Yenilgi ise
çeşitli güçlerle çeşitli bağlantıları vardır.
kapitalizmin tam bir yüz karası olur ve
Onları işine geldiği gibi zaman zaman fit
kılar. Onun
için de
buradaki
Batı çıkarları açısından bir felaket anla
iller, zaman zaman yatıştırır. Bir satranç
mına gelirdi. Ve savaş, sonunda Avrupa ülkelerinin çekincelerine karşın, ancak
yoğurmakta ve
Yugoslavya'nın ekonomik yapısının tah
U Ç K 'd a bunun tipik örneğidir.
ribatı ile kazanılır gibi oldu. Açıkçası postu zor kurtardılar.
ustası becerisiyle onları işine geldiği gibi biçim lendirm ektedir.
Geçmişi çok eskilere dayanan
bu
örgüt aslında Hitler döneminden faşist,
Avrupalı bir diplomat şöyle diyor:
Tito
döneminden
sosyalist özellikler
bize 2-3 boy büyük geldi."
almış amorf bir örgütlenmeydi. "Kosova
Fischer'de ekliyor; "A B D ağır siklettir. Biz Avrupalılar yavaş yavaş hafif siklete
Arnavu tları’ndan oluşan bir çetenin Birleşik Krallık, Almanya, Avusturya, Fransa ve İskandinav ülkelerinde uyuştu
"Kosova
hazırlanıyoruz." (a.g.y., sayfa 82) Sonuçta, Avrupa
Birliği
Kosova'da
boyunun ölçüsünü aldı. Oradan geçtik Türkiye ve Yunanistan arasında çıkabile cek olası bir krizde ise hiçbir şey yapa mayacağını acı acı gördü. A B D ’nin süper güç olduğunu bir kez daha kabul etmek zorunda kaldı. Avrupa savunması konu sunda A B D 'y e
karşı çıkardığı
cırtlak
seslerden bir süre daha olsa vazgeçmesi gerekliliğini kabul etti. Hele hele Kosova olayları ile Rusya politikasının bir dönüş yapıp "bende nükleer silah olduğunu unutmayın!" diye uyarabileceğini tahmin ettiğini hiç sanmıyoruz.
rucu ticareti yaptığı Uyuşturucu
bir sır değildir.
dışında silah ticareti
de
yapan bu çete, U ÇK'nın ciddi gelir kay naklarından biridir.' (Financial Times, 13 Ağustos 99) Ve de savaş sırasında Batılı güçler karanlık işlerle bağlantısı olan bu örgütle temasa geçip, onu kısacık bir sürede, kimilerine göre 10 bin, kimile rine göre 20 binlere varan bir ordu haline getiriverdiler. Başlarındaki lideri eğittiler. Sonrada silahsızlandırdık dedi ler. Bir oyun oynadılar. Ve de hala bu güçlerle Kosova'yı yönetmeye çalışıyor lar. Ama bu örgüt öylesine amorftur, öylesine karanlık yanları vardır ki sonun da nerelere varacağını göreceğiz. Ama
2. A B D A Ç IS IN D A N
A BD 'n in insan
Elbette A B D bu çok masraflı savaşa
Yeni
Dünya
hakları ve
Düzeni
ülkelerin
içinde
içişlerine
sırf süper güç olduğunu bir kez daha kanıtlamak için girmemiştir. Kosova,
karışılabilir şiarları açısından önemli bir örnektir. Böyle örgütlenmeleri kolaylık la ve hızlı bir şekilde kurabilme yeteneği
A B D açısından büyük ekonomik çıkarlar
ortadadır. 137 —
— yol A BD 'nin Avrupa kıtasındaki stratejisi
O rta k
savunmanın
artık
gereksiz
sosyalizmin yıkılması ile birlikte çökme
olduğunu düşünür. Avrupa'yı kendisinin
noktasına gelmiştir. Varşova Paktı’nın
yönetebileceğine inanır. Onun için yok
olmadığı bir ortamda N A TO 'n un ne işi
Avrupa İşbirliği Savunma Örgütü, yok
vardır?
Batı'yı Varşova Paktı
Avrupa O rtak Güçleri gibi şekillenmeler
korumak için
peşinde koşar. Ama her seferinde A B D
NATO,
üyelerine
karşı
kurul
mamış mıydı? Öyleyse N A T O ’da dağıl-
bunların
malıdır. Am a N A TO 'n un A B D açısından
gerektiği teziyle karşısına çıkar. Yani AB,
başka bir
Doğu pazarına girip yerleştikçe, Rusya' da çöktükçe, ABD'siz bir Avrupa, yani
işlevi
daha vardı:
Avrupa
ülkelerini bir arada tutmak. N A T O itti
NATO
içinde
düşünülmesi
mündeki bir Avrupa anlamına gelir. Bu
N A TO 'suz bir Avrupa, AB'nin düşlerini süsler olmuştur. N A T O parçalandı, par
ittifakın
çalanmaktadır.
fakı içindeki bir Avrupa, kendi güdü dağılması, Avrupa'nın
başına davranması,
kendi
çok merkezli
bir
İşte Kosova olayları bu anlamda bir
dünya içinde süperliğini dayatırken güç
denek
lerini boşuna dağıtmak demektir. Kendi
örgütlenmenin
taşı
olmuştur. en
Herhangi büyük
bir
ihtiyacı
güdümünde ve de içine Doğu Avrupa
eylemdir.
Ülkeleri’ni almış bir N A T O , A B D dış
gelir. A B D Afrika'da denedi. Sonra K örfez’de denedi, Bosna'da denedi,
politikasına çok uyar. Gücü toplamına yettiğine ve de gerektiğinde böl-yönet
Hareketsizlik ölüm anlamına
olmadı. Ama en sonunda Kosova'da tut
taktiğini uygulama kozlarını elinde tut tuğu müddetçe bu birlik onun zararına
turdu. N A T O isterse yaralar alsın (yukarıda gördüğümüz gibi insan hakları
değil yararınadır.
vs. gibi
O
dünyayı
sömü
rürken bazı ittifaklara ihtiyaç duymak tadır. Örneğin çeşitli ülkelere uyguladığı ambargoları, yaptırımları ele alalım. Tek
konularda)
bir eylem
içinde
olmak onu birleştirici bir işlev görmüş tür. Diğer ideolojik yenilgiler ABD'nin gücü ve pragmatizmi altında nasıl olsa
başına alınan bir ambargo kararı ne işe
büyük bir anlam taşımaz. Bunlar dünyayı
yarar, hemen delinir. Am a bu bir BM'-
yönetmek açısından Avrupa'da ittifakı
den çıkar ve N A T O ile zor dayatılırsa
korumak amacından sonra gelir. A B D
işe yarar. Onun için çoğu noktada müt
dünya halklarının
tefiklere ihtiyacı vardır. O müttefiklerin başını zaten tutacaktır. Bu anlamda N A TO 'n un varlığı A B D açısından hayati önem taşır. Onun için A B D , on yıldır
karşısında olduğunu biliyor. Ve de bunu değiştirmenin sosyal gerçekliğe aykırı olduğunu da biliyor ve kendi stratejileri ni buna göre hazırlıyor.
N A T O 'y u allayıp pullayıp cazibeli hale getirmek için kan teri
dökmektedir.
Kosova'dan askeri açıdan
2/3'ünün
sonra NATO
artık
kendisinin
Avrupa
içinde olmanın
Ona yeni misyonlar yakıştırmaya çalış
gerekliliğini kabul etmiştir. Ancak şimdi
maktadır. Avrupa yer yer karşı çıksa da
yukarıda açıkladığımız Avrupa'nın kendi
o tüm Doğu Avrupa Ülkeleri’ni de bu örgüte alma amacındadır. beri
ordusunu kurma girişimlerinin hız landığını söylemekle bu bir çelişki değil midir? Peki hem N A T O içinde kalmak
başından A B D 'yi de atma çabasındadır.
hem de kendi ordusunu kurmak bir
O ysa
AB,
sosyalizm
yıkılalı
__ 1 3 8 _______________________________
________ kosova olaylarının anlamı___ çelişki midir? Bir çelişki gibi görünse de
altında olabilir, ama sonra gereği düşü
aslında
değildir.
nülecektir. Ve de zaten kurmayı düşün
Madeleine
düğü ordunun komutasını N A T O 'y a ta
bazı
Amerikan
koşullarda
Dışişleri
Bakanı
Albright'a kulak verelim:
mamen teslim etmek yerine belli şekil
"Biz kendi arka bahçesindeki yangını söndürebilme yeteneğine sahip ve ortak
lerde kendi güdümünde tutma mücade lesi verecektir.
çıkarlarımız için ittifak içinde birlikte çalışabileceğimiz
modern
ve
esnek
A B D elbette bir ordu kurmanın öyle bugünden
yarına
yapılacak
bir
şey
askeri güçlü bir Avrupa istiyoruz. A vru pa savunmasına ilişkin tüm önerileri aklı
olmadığını çok iyi bilir. Ayrıca Avrupa'
mızda şu basit soru ile inceleyeceğiz:
dır. Şimdi hepsi savunma harcamalarını
O rtak davranabilme etkinliğimizi artırır
arttıracaklardır. "Avrupa Birliği ve A B D
mı?" (Foreign Affairs, a.g.y) Kendi güdü
ekonomileri kabaca aynı boyutta olsa da
münde olduğu sürece A B D , Avrupa'nın
(her biri yaklaşık 8 trilyon dolar) A B D
silahlanmasından
yılda savunmaya 290 milyar dolar, A B
Avrupa'nın
pek
kaygı
silahlanmasını
duymaz.
ve
dünya
pazarını paylaşmanın gerektirdiği zora maddi yatırım
yapmasını
baştan
beri
nın bu konudaki potansiyeli de ortada
ise
140 milyar dolar harcar... A B D
teknolojik araştırmaya yılda 30 milyar dolar yatırırken A B
10 milyar dolar
savunmuştur.
ayırır. Ayrıca tek tek Avrupa ülkeleri
Askeri harcamalar bir ülke ekono misine belirli yükler getirir. Baştan beri
araştırma ve geliştirme sırasında sık sık birbirlerini tekrar ederek fonun israfına
diğer merkezlerin kendi askeri gücün den yararlandıkları ve kurduğu koruma
yol açarlar."(a.g.y., sayfa 44)
şemsiyesinden ekonomik çıkarlar elde
ülkelerin ekonomileri bir çok yönden
ettiklerini ve buna destek vermeleri ge
birbiriyle kaynaşsa da silah sanayi alanı
Avrupa'nın işi uzun erimlidir. Üye
rektiğini savunmuştur. Hiç bedel öde
için bu geçerli değildir ve bunlar belirli
meden sömürmenin olamayacağını yer
kararları beklemektedirler. H er bir ül
yer de dayatmıştır. İşte bu noktada Ko-
kenin kendine göre gelişkin olduğu yan lar vardır. Örneğin İngiltere nükleer de
sova olayları ABD 'nin bu politikasında elde ettiği başarı hanesine yazılmalıdır.
nizaltı, savaş uçağı konularında iyi araş
Elbette Avrupa, ABD'nin ne istediğini
tırma ve geliştirme olanaklarına sahip
çok iyi bilmektedir, ama başka yolu da
ken Fransa satalit, helikopter ve hava
yoktur. O şimdiki gücü ile kendi bölgesi
taşımacılığında ileridir. Almanya'nın ise
ni öyle kolay kolay çekip çeviremeye-
tank ve dizel denizaltılarda ileri tekniği
ceğini
vardır.
anladı.
Kendi
ordusunu
kur
İşte bütün bunları
birbirlerini
malıdır. Eğer gelecekte A B D 'ye rağmen
korkutmadan ortak çıkar altında birleş
dünyayı sömürecekse bunu başarmalıdır.
tirmeleri gerekmektedir ve yılların işi
Bugün yarın,
dir. A B D bütün bunları bilerek davran
örneğin;
Doğu Avrupa
ülkelerinde çıkarları A B D
ile sürtüş
maktadır elbette.
tüğünde ne olacaktır? Kesinlikle orduya
Ö te yandan sosyalizmin yıkılması si
ihtiyacı vardır. Şimdilik N A T O gölgesi
lah tekellerinin silah satma gerekçelerine
139 —
---- yol______________________________ : de belirli darbeler vurmuş, her bir ülke
savunabileceğini ve bunun da bu çıkar
nin silah harcaması azalmıştır. Silahlanan
düzeninin son bulması ile gerçekleşe
bir Avrupa bu eğriyi tekrar eski zemine
ceğini öğrenene kadar.
oturtabilir. Ayrıca ABD 'deki Cumhuriyetçi Parti, Clinton'u Körfez’de Avrupa'yı arkasına almakta yeterince
başarılı olmamakla
suçluyordu. Kosova olayları Avrupa'nın bırakalım Körfez’i kendi burnunun di bindeki bir yeri bile savunmaya yeterli olmadığını göstererek bu eleştirilere yanıt oldu. Ayrıca da Avrupa silahlan ması da bu partinin istediği bir şeydir. Sonuçta, A BD 'nin iki partisi birbirine daha yakınlaştı.
SO N U Ç Kosova
halkları
üstüne yağdırılan
bombalar aslında yalnız Kosova halkının geleceğini değil tüm halkların geleceğini etkiler nitelikteydi. Dünya güçler denge sinde alınan bir dönemecin işaretiydi. Dünyamız iki kutuplu dönemden çok merkezli bir dünyaya doğru çıkmanın sancılarını yaşıyordu. A rtık Avrupa Yeni Dünya Düzenine ordusu ile dünya pazarından kendi bileğine paylar kapma yoluna
çıkmanın
hazırlığını
yapıyor,
A BD 'den bunları öğreniyordu. A B D ise karşı konulmaz bu gelişmelerin ortasın da AB'yi kendi güdümünde tutma çır pınışı yaşıyordu. Rusya ise Batı'nın ne olduğunu görüp ondan uzaklaşıyor kendi gücüne göre yeni bir rotaya ve yeni ittifaklara doğru itiliyordu. Bomba lar şimdilik durdu. Yeni bir pazar pay laşılıyor. Ta ki tıkanıp yenilerinde çıkar lar çatışana kadar. Ya da ta ki halklar bu dönen oyunlara kanmamayı, kendi insanlık haklarını ancak kendilerinin
1999 Aralık sonu
John Berger
KIYAMET GÜNÜNE HOŞGELDİNİZ * Resim tarihinde bazen ilginç kehanet lere tanık olabiliriz: Ressamın
pek de
ifade etmeyi amaçlamadığı kehanetler. O sadece bir kabusunu anlatmaktadır aslın da. Örneğin Breughel’in 1560’da yaptığı ve şu anda Prado Müzesi’nde bulunan Ölümün Zafer Alayı adlı eserinde Nazi katliam
kamplarının
canlandırılmış
olduğunu düşünmek mümkündür. Bilinen çoğu kehanetler kötü olanla birlikte anılırlar ve tarih süresince her za man yeni zorbalıklarla karşılarız. Zorb a lıkların bir kısmı ortadan kalksa da yeni mutluluklar yoktur, mutluluk hep geçmişi çağrıştırır. Değişen şey, bu mutluluk için verilen mücadelenin biçimleridir. Breughel’den yarım asır önce H iero nymus Bosch, Binyılın Üç Kanatlı Resmi’ni yaptı. Sol parça Adem ile Havva’yı cen nette göstermektedir,
büyük merkezi
parça Dünyevi Zevkler Bahçesi’ni anlat maktadır ve sol parça da cehennemi tas vir etmektedir. Bu cehennem,
yüzyılı
mızın sonunda küreselleşme ve Yeni Dünya Düzeni tarafından dünyamıza da yatılan düşünsel iklimin şaşırtıcı bir keha neti haline dönüşmüştür. Nasıl olduğunu açıklamama izin verin. Resme yerleştirilen
sembolleştirmenin
bu sonuçla çok az ilgisi vardır. Bosch’un sembolleri muhtemelen, eğer şeytan altedilebilse cennetin dünyada inşa edilebile ceğine inanan 15. yüzyılın bazı bin yıllık mezheplerinin gizli, fakat herkesçe bilinen * The Guardian, 20 Kasım 1999 Cumartesi sayısından çevrilmiştir.
141 —
— yol ve dinsel dogmaya aykırı dillerinden kay naklanmaktadır. Çalışmasındaki birçok sembolleştirme ile ilgili birçok makale yazılmıştır. Bosch’un cehenneme bakışı bir kehaneti
çağrıştırsa da kehanetin
pek de detaylandırıldığı söylenemez.
O rada
ufuk
H areketler
y o k tu r.
arasında süreklilik yoktur, durmak yok tur,
yollar
yoktur,
kalıplar
yoktur,
geçmiş ve gelecek de yoktur. Sadece birbirine uymayan
bir sürü
parçadan
oluşan bir şimdi vardır. Heryeri şaşkın lıklar ve duyarlılıklar kaplamıştır, fakat hiçbiri bir sonuca dönüşememektedir. Hiçbirşey akmamaktadır: herşey kesin tiye uğramıştır. Bir çeşit uzamsal (spatial) hezeyan yaşanmaktadır. Bu tanımlamayı sıradan bir reklam panosundaki, her zamankine benzer bir C N N haber bültenindeki ya da herhangi bir
medya
yorum unda
karşılaştırın.
görüntülerle
Uyumsuzluk, farklı farklı
heyecanların oluşturduğu kocaman bir arazi ve benzer bir taşkınlığı gözleye bilmek mümkündür. Bosch’un kehaneti, bugün küreselleş menin
etkisi
altında
bizlere
iletilen
dünya fotoğraflarıyla ilgilidir, hiç dur madan satılması ve tüketilmesi gerekli olan bir fotoğraf. İkisi de zavallı parçaları birbirlerini tutmayan bir bulmacaya ben zetmektedir. Bu
sonuncusu,
Zapatista
lideri
Subcomandante Marcos’un Yeni Dünya Düzeni ile ilgili yazdığı bir açık mektupta kullandığı
ifade
ile
tıpatıp
aynıdır.
Meksika Devleti’nde özgürlüklerini ala bilmek için savaşan isyancıların yönettiği Chipas’tan, Güneydoğu Meksika’dan yazmaktadır. O bugünkü dünyayı dör-
__ 142
kıyamet gününe hoşgeldiniz__ düncü dünya savaşının savaş alanı olarak
dolayı orada bu yedi parçayı bulabile
görmektedir. (Üçüncüsüne biz genelde
ceğimizi umuyorum.
soğuk savaş deriz.) Savaşçıların hedefi tüm dünyanın pazar aracılığı ile fethidir.
Marcos’un isimlendirdiği
ilk parça
dolar işareti şeklinde ve yeşildir. Bu
Savaş araç gereçleri finansaldır, buna
parça küresel zayıflığın giderek daha az
rağmen her an milyonlarca insan sakat
ve daha az eldeki yeni yoğunlaşmasından
lanmakta hatta öldürülmektedir.
ve umutsuz sefeletin tarif edilemez yay
Savaşı sürdürenlerin amacı dünyayı yeni sanal güç merkezlerinden, piyasanın megapollerinden merkezlerde
yürütm ektir
sermayenin
ki
gınlaşmasından oluşmuştur. İkinci parça bir üçgendir ve bir yalan
bu
dan ibarettir. Yeni düzen üretimi ve
mantığından
insan emeğini rasyonalize ve modernize
öte hiçbir kontrol bulunmayacaktır.
ettiğini iddia etmektedir. G erçekte ise
“ Bilgisayarlara ve teknolojik devrime
bu endüstri devriminin başlangıcındaki
teşekkürler” diye yazmaktadır Marcos,
barbarlığa geri dönüştür, fakat önemli
ofislerde
bir fark bulunmaktadır. Bugünkü barbar
işletebildikleri
ve
sadece
kendilerine cevap veren finansal mar
lık hiçbir karşı ahlaksal düşünce ya da
ketler, yasalarını ve
ilke ile denetlenmemektedir. Yeni dü zen fanatik ve baskıcıdır.
dünya görüşünü
tüm gezegene dayatmaktadır. Küresel leşme aslında sadece finans piyasalarının mantığının yaşamın tüm alanlarına totolize genişlemesinden başka bir şey değildir. Bu arada gezegendeki kadın
Kendi sistemi içinde rica etme, yal varma, yakarma yoktur. Baskıcılığı poli tika içermez, politika küresel para dene timi
ile yer değiştirmiştir.
Çocukları
ların ve erkeklerin onda dokuzu birbiri
düşünün, dünya çapında
ni
sokakta yaşamakta, 200 milyonu
tutmayan
dişli
parçalar
(jorgged
pieces) ile yaşamaya çalışıyor.
100 milyonu ise
küresel emek gücüne katılmış durumda.
“ Burada önümüzde duran bir bul
Üçüncü parça kısır döngüyü çağrış
macada” diye yazan Marcos, “ Bugünün
tırır biçimde yuvarlaktır. Z o rla baskıyla göçü anlatır. Hiçbirşeyi olmayanların
dünyasını anlamaya yönelik bir sonuca ulaşabilmek
için
bir araya
daha girişken olanları, yaşayabilmek için
getirmeye teşebbüs ettiğimizde, parçala
göçetmektedir. Oysa yeni düzen günler
rın birçoğunun eksik olduğunu farkedi-
ve geceler boyunca, üretmeyen, tüket
yorum.
meyen ve bankaya yatıracak parası olmayanın fazlalık olduğu ilkesine uygun bir biçimde işlemeye devam etmektedir.
Buna
parçaları
rağmen,
bunların
yedi
tanesini kullanarak işe başlayabiliriz, bu uyumsuzluğun insanlığın yokedilişiyle sonuçlanmayacağını umarak tabii ki. Bu küresel bu lm acayı ç ö z m e yi denemek
evsizlere sistemin artık maddesi olarak
için çizilecek, boyanacak, kesilecek ve
muamele yapılır: Y o k edilmelidirler.
diğerleriyle
bir araya
Bu yüzden göçmenlere, topraksızlara ve
konacak yedi
Dördüncü parça bir ayna gibi dik-
Burada anlatılanların Bosch’un res
nın haraççıları arasında süren değiştoku-
parça....” mindeki uyumsuzluğu anımsatmasından
dörtgenseldir. Ticari bankalarla dünya şun küreselleşmesinden oluşmaktadır.
--------------------------------------------- 143 —
— yol---------------------------------------------Beşinci
parça tam
(pentagon).
Fiziki
bir beşgendir
baskıdan
dışlanmışların,
yokedilecek
olanların
oluşmak
savunmasını temsil etmeleri ve dördün
tadır. Yeni düzende ulus devletler eko
cü dünya savaşının bir insanlık suçu
nomik bağımsızlıklarını, politik inisiyatif
olduğu inançlarıdır.
lerini ve egemenliklerini yitirdiler. (Bir çok politikacının yeni
retoriği
kendi
politik güçsüzlüklerini gizleme çabaları nın sonucudur.) Ulus devletlerin yeni görevi, onlardan getirm eleridir,
beklenenleri yerine
piyasanın
dev şirket
lerinin çıkarlarını korumak ve hepsinden önemlisi
dışlanmışları
denetlemek ve
zaptetmektir. Altıncı
Yedi parça birşeyler anlatacak şekil de yanyana getirilemezler asla. Bu anlam yoksunluğu, bu biçimsizlik, yeni düzene içkindir.
Bosch’un cehennem
tur.
Dünya yanmaktadır.
kendi
anlık
Her
ihtiyaçlarına
mücadelesine sürdürmeye
parça aceleyle çiziktirilmiş
görün
tüsünde öngürdüğü gibi, hiçbir ufuk yok ve
birey yaşam
kilitlenerek
yaşamını
çalışmaktadır.
C laustro
phobia (kapalı yerde kalma fobisi), en uç
gibi gözükmektedir ve kırıklardan oluş
noktasında; bu sonucu aşırı nüfus artışı
maktadır. Yeni düzen, bir yandan tica
yaratmamıştır; sebep, bir hareketle onu
retin ve anlaşmaların anında iletişimiyle,
takip
zorunlu
bulunmayışıdır.
serbest ticaret
bölgeleriyle
(N A F T A gibi), heryere tek bir sorgulanamaz piyasa yasasının aynı biçimde dayatılmasıyla sınırları ve uzaklıkları ortadan kaldırmaktadır ve diğer yandan da
kendi
ulus
devletinin
zeminini
ortadan kaldırarak sınırların parçalan masını ve çoğalmasını teşvik etmektedir. Örneğin, eski S S C B ve Yugoslavya. “ Kırık aynalardan oluşan bir dünya neoliberal bulmacanın bir işe yaramayan tekliğini yansıtmaktadır.” Bulmacanın yedinci parçası ise gedik şeklindedir, dünyanın dört bir yanında yeni
düzene
karşı
gelişen
direnişin
eden
arasında
bir sürekliliğin
Cehennem
olan
şey
budur. İçinde yaşadığımız kültür büyük olasılıkla varolanların içinde en claustro phobia olandır. Küreselleşme kültürün de, aynen Bosch’un cehenneminde oiduğu gibi,
türlü
başka bir yer
veya
başka
yoktur. Verilen bir hapishanedir.
Böylesi bir indirgemecilik karşısında, insan zekası açgözlülüğe indirgenmiştir. Marcos mektubunu şöyle bitirmek tedir: “ Yeni bir dünya inşa etmek gereki yor, birçok dünyayı içermeyi başara bilen bir dünya, bütün dünyaları kap-
yarattığı çok çeşitli gediklerden oluş
sayabilen bir dünya” .
maktadır. Güneydoğu Meksika’daki Zapatistalar böylesi bir gediktir. Diğer
Bosch’un resminin bizlere hatırlat tığını eğer kehanetleri hatırlatıcı şeyler
leri, farklı özgünlüklerde, illa da silahlı
olarak tanımlayabilirsek; alternatif bir
ayaklanmayı seçmemiş olabilirler. Aynı
dünya kurabilmenin ilk adımının, zihni
şekilde bütün bu gedikler ortak bir poli
mize ekilen dünya resminin suçlar ve
tik programa da sahip değildir. Kırık bul
açgözlü
macada yaptıkları
nasıl varola-
laştırılabilmesi ve idealize edilmesi için
bilmektedirler? Farklılıklar, umut verici birşey bile olabilir. Onları birleştiren
kullanılan bütün o boş vaatlerin reddi
144
gibi,
satm a
ihtiyacının
meşru-
olduğudur. Farklı bir evren acilen gerek-
______________________________________________ kıyamet gününe hoşgeldiniz___ lidir. İlk olarak bir ufuk keşfedilmelidir. V e bunun içinde umudu yeniden yarat malıyız. Yeni düzenin vaat eden gibi görünmeye çalıştığı bütün o yalancı cen netlere karşı. Bununla birlikte,
umut, bir güven
meselesidir ve diğer bütünlüklü eylem lerle desteklenmelidir. Örneğin, birbi rine yaklaşma eylemi, uzunlukları ölçme ve birbirine doğru yürüme eylemi. Bu, süreksizliği reddeden bütünleşmelere yolaçacaktır. Direnm e eylemi, bize sunulan
dünya resminin
kabullenmeyi
reddetm ek
biçimsizliğini değil
onu
duyurmaktır. Cehennem, onu cehen nem diye ananlar olduğu zaman cehen nem olmaya bir son verebilir. Bugün varolan direniş gediklerinde, Bosch’un üçlüsünün, Adem ve Havva’yı ve Dünyevi Zevkler Bahçesi’ni anlatan diğer iki paneli de karanlıkta el lam basıyla incelenebilir. Onlara ihtiyacımız var. Bir Arjantinli şair, Juan Gelma ile bitirmek istiyorum:
“ Ölüm kendi belgeleriyle birlikte geldi. M ücadeleyi Yeniden ele alacağız Yeniden başlayacağız Yeniden hep birlikte başlayacağız. Dünyanın büyük yenilgisine karşı Asla tükenmeyen küçük yoldaşla Ya da hafızada Ateş gibi yananla B ir daha ve Bir daha ve Bir daha..."
145 —
Mete Akyol
SENDİKAL HAREKETTE YOL AYRIMI (AVRUPA DENEYİMİ ÜZERİNE NOTLAR) üretim
da olan reel-kapitalizm, her geçen gün
sürecinde Fordizm-Taylorizm’den "yalın
Kapitalist
m etropollerde
daha da sefilleşmekte. Güç dengesini
üretinV'e geçiş, rakip sosyalist sistemin
değiştiren ise işçi sınıfının "doğal mütte
yıkılışından önce başladı ve bu süreç
fiki" sosyalist ülkelerin ortadan kaybol
hala devam ediyor. G erek politik, ge
ması. 89 öncesi kendi özgücü yanısıra
rekse de sendikal tartışmalarda kapita
güçlü bir müttefikin varlığı ile işverenler
lizme karşı direnişin hangi çerçeve ve
karşısına çıkan sendikalar, bu sayede
içerikte
zamanlı gelişim, çoğu kez birlikte ele
önemli kazanımlar elde ettiler. Kuşku suz ağırlıkla sosyal haklardan çok ücret
alınmadığından verimli-yol açıcı olmu
zammı gibi maddi yanı ağır basan bu
yor. Bu gelişmelerin üzerinden atlanın
kazanımlarm niteliğinin tartışılması ayrı
ca, 80 öncesi bakış açıları ile havanda su
bir konu (sendikal hareket özellikle ge
dövmekten ileri gidilemiyor.
lişmiş kapitalist ülkelerde bu tartışmayı
olması gerektiği
bu iki aynı
yapmak zorunda). Am a varlığı tartışmasız ortada.
Y E N İ G Ü Ç D EN G ELER İ
kazammiarın
Bugün geçmiş alışkanlıklardan kurtu lamayan sendikal hareket hala eskisi gibi
89'da Berlin Duvarı'nın yıkılışı, bir
arkasında
kendi
özgücü yanısıra
bir
bakıma kapitalizmin dünya işçi sınıfı ve
"müttefik ordu" varmış gibi davranma
halklarına yönelttiği saldırı önündeki son
alışkanlığından vazgeçmiş değil. Toplu iş
bentin ortadan kalkmasına benzetilebi
sözleşmeleri ve ücret zammı görüşme leri öncesi, sendikalar, toplumu ayağa
lir. İster beğenelim ister beğenmeyelim, sosyalist sistemin desteğini, A B D em peryalizminin
saldırganlığı
karşısında
kaldırmaktan, "sıcak sonbaharlardan" ve benzerlerinden dem vurmakta. Bu kuru
Üçüncü Dünya Ülkeleri doğrudan his
sıkı
settiler . Gelişmiş kapitalist ülkelerdeki
gülümsemekle yetinmekte ve sendikalar
işçi sınıfları ise bu desteği biraz dolaylı
birbiri ardından yenilgiler yaşamakta. Ne
aldıklarından
pek
fark
tehditler
karşısında
işverenler
edemediler.
Fransa'daki tüm toplumu ayağa kaldıran
Bugün artık bu destek ortadan kalktığın
"sıcak Aralık" ne de Almanya'da sendi
da, onun yokluğunu acı acı hissetmekteler. Am a bunu hala itiraf etmekten çeki niyorlar. Sermayenin bugün işçi sınıfı ve
kalar birliği DGB'nin, hükümetin "tasar ruf paketini" önlemek için milyonları sokağa dökmesi dişe dokunan bir sonuç
sendikalarına yönelik fütursuz saldırıları,
aldı. Oysa aynı eylemliliklerle yirmi yıl
onun birdenbire güçlenmesi ile olmadı.
önce, büyük kazanımlar elde edilmesi
Tersine büyük bir zafer kazanma pozun
işten
__ 146
bile
değildi.
Kısacası
sendikal
____ sendikal harekette yol ayrımı _ hareket eskisinden daha etkin eylem
tim sürecinin değişmesi ile nasıl bir sen
liliklerden, "müttefik ordusu" olmadığın
dikal yapıya ihtiyacı ortaya çıktı tartış
dan, eskiye nazaran çok az sonuçlar
ması bu anlamda güme gitmektedir.
almakta. Bu gerçekliği kavrayıp, bunun
Bu tartışmalar kendiliğinden
ikinci
gereklerini yerine getirme, yani daha da
konuyu
etkinleşme görevine talip olma yerine,
sendika hangi işkollarında örgütlenmeli.
sendikal hareket hala eskiyi tekrarla
Yukarda değinilen nedenlerle her sendi
maktan öteye gidemiyor.
gündeme
getirm ekte;
hangi
ka daha fazla üye bulmak için başka işkollarına da göz dikmiş durumda. Bu elbette
B İR LİK T EN G Ü Ç MÜ DOĞUYOR?
ki
üretim
sürecinde yaşanan
değişikliklerin de bir sonucu. Örneğin "Unilever veya Nestle gibi uluslararası
Bunun yarattığı şaşkınlıkla sendikal hareket çareyi başka yerlerde aramakta. Akıllara ilk gelen de "birlikten kuvvet doğar" söylemi oluyor. Özellikle Batı Avrupa'da sendikal harekette "sendikal birlik" son yıllarda yoğun olarak tartışma gündemine girdi. Almanya, İtalya, Fransa gibi ülkelerde sendikal planda bir bir leşme furyası yaşanıyor.
Bu birleşme
tartışmalarında dikkati çeken iki önemli nokta var. İlki ve herhalde bu tartış maları belirleyen en önemlisi finansman sorunu, daha netçesi sendika aidat larının sendika bürokrasisinin maliyetini karşılayamaz
hale
gelmesi.
Üretim
sürecindeki değişimler giderek sendika
bir tekelin işyerinde hangi sendika yet kilidir?" sorusuna cevap verm ek hayli zor. Hem kimya hem de gıda işkolu sayılabilecek bu işyerleri aynı zamanda ticaret işkolunu da bünyesinde barındır maktadır. Resmi bankaların özelleştiril mesi, atması
postanın aynı
bankacılık alanına
tartışmayı
el
beraberinde
getirmekte. Bu gelişimin doğal sonucu bu alanlardaki sendikaların
birleşmesi
olması gerekirken, örneğin gıda sendi kası, kimya sendikası ile birleşme yerine tekstil sendikası ile birleşmekte veya posta sendikası ile metal sendikası belli alanlarda ortak projeler geliştirme yolu na çıkmaktadır.
ların geleneksel tabanlarını eritmekte,
Bütün bunlar sendikal birlik tartış
buna bağlı olarak sendika üye sayıları
malarının, işçi sınıfının birliğine yönelik tartışm alar olmaktan çok, sendika
hızla azalmaktadır. İşverenlerin sendika düşmanı tavırları buna tuz-biber ekmek
bürokrasisinin kendini kurtarmak için denedikleri bir yol olduğunu gösteriyor.
te, böylece sendika bürokratik yapısını ayakta tutmanın yolu olarak yeni üye bulma, o da olmayınca başka bir sendika
Tartışmasız olan nokta, sendikal hare ketin bu yapı ile bir geleceğinin olmadığı,
ile birleşme gündeme gelmektedir. İşçi
üretim sürecindeki değişimlerin ortaya
sınıfına hizmet için oluşturulan yapı, araç
çıkardığı yeni bir sendikal yapılanmanın
olmaktan çıkarak amaç haline gelmekte, bütün tartışmalar bu sendikal yapı -sen
gerekli olduğudur.
dika bürokrasisi- nasıl korunur noktası na indirgenmektedir. İşçi sınıfının, üre-
— yol----------------------------------------------
Y E N İ Y A P ILA N M A , AM A N A SIL? Sendikal
hareketin
20. yüzyıldaki
kronik hastalığı olan sosyal barış, gene
"İÇSELLEŞM E" N ED EN G E R E K Lİ? İlk bakışta son
derece
doğal
bir
süreç gibi gözüken bu gelişme, sendikal açısından
ölümcül
doğurdu;
üretim
sürecinden
önemli bir ayağıdır. Sosyal barışı olanaklı
Böylece
sendikal
kılan iki önemli faktör, işyerlerindeki
açısından "içsel" bir örgütlenme olmak
sorunların masa başında çözülme imka
tan çıkıp "dışsal" bir karakter almaya
20. yüzyıla damgasını vuran Taylorist
üretim
Fordist-
organizasyonlarının
hareket
sonuçlar kopuş.
örgütlenme,
işyeri
Dünya
başladı. Bugün sosyal barışın işverenler
sömürüsünden metropol ülkelerin işçi sınıfına pay verilmesidir. Çoğu kez ikinci
açısından artık gerekli olmadığının iş verenler tarafından açıkça söylendiği bir
faktör ön plana çıkarıldığından "masa
dönemde, sendikal mücadele en çok bu
nının yaratılması ve
Üçüncü
başı çözümü" üzerinde pek durulma-
"dışsallığın" sonucu, etkin bir mücadele
maktadır. Oysa işyerindeki üretim süre
geliştirememektedir. Sosyal barış döne
ci dikkate alındığında bu geleneğin nasıl
minde
işçi sınıfı içinde etki yarattığı ve bugün
anlamda artık yeterli olmamaktadır.
gelinen aşamada işçi sınıfının üretimden gelen gücünün
nasıl kullanılmaz hale
geldiğini görebiliriz. Serbest
rekabetten
geçişin önkoşullarından
tekelciliğe biri, üretimin
ki
mücadele
yöntem leri
bu
Buna karşın sendikal mücadele hala bu dönemin mücadele yöntemleri ile işi idare etmeye çalışıyor. H e r şeyden önce bu mücadele yöntemleri işyeri içinde olmadığından
etkin
değil.
İşçi
kitlesel olarak yapılabilmesidir. Bu ge reklilik akar-bant denilen sistemi ortaya
mücadelesi yürütebilir. Medya aracılığı ile kamuoyu yaratabilir. Ancak daha
çıkardı. Üretim süreci binlerce küçük
sokaklara dökülerek de
sınıfı
elbette
hak
adıma bölündü. Böylece üretim süreci
önceki yazıda da değinildiği gibi bu yön
içinde, akar-bantta her işçi bir veya iki
temler değinilen nedenlerle artık iste
hareketten
nildiği ölçüde sonuç getirmiyor.
oluşan
üretim
bölümünü
yapar hale geldi. İşyerinde ortaya çıkan sorunlar -üretimin
Bir yandan da sosyal demokrasi ara
tekdüzeleşmesinin
cılığı ile parlamentoda işçi sınıfının hakla
de etkisi ile- monotonlaştı ve kanıksanır hale geldi. Yaşam düzeyinin de yük selmesi ile daha fazla ücret için mücade
rını korumayı denemekte. Oysa giderek işçi sınıfından uzaklaşan sosyal demokra si, kendini giderek artan ölçüde işçi
le, üretim süreci içinde ortaya çıkan so
partisi değil, orta katmanların partisi
runların önüne geçti. Bu süreç içinde
olarak tanımlıyor. İşçi sınıfının talepleri -
oluşan işyeri konseyleri, işyeri içindeki
ki bunlar eskiden olduğu gibi doğrudan
sorunlarla uğraşır hale gelirken, sendi
düzene yönelik talepler de değil- bu par
kalar ücret politikasında yoğunlaştı.
tilerde pek ilgi görmediği gibi, sosyal demokrasinin de politik sahnede etkin liği zayıflamakta. Burada yapılması gereken
__ 148
tespit,
____ sendikal harekette yol ayrımı___ neden sendikal hareketin, işçi sınıfının
uzaklaştığından, giderek sendikal talep
üretimden gelen gücünü, örneğin bir
lerde işçilere yabancılaşmakta. Sendikal
politik
genel
kullanamadığı.
hareket bugün işsizliğe karşı, çalışma
Yukarda değinilen işyeri içinde doğru
süresinin kısaltılmasını istiyor. Hem sını
dan örgütlü olmama bunun bir nedeni
fın her zaman gündeminde olan haklı bir
dir. H e r ne kadar Eyerlerindeki işyeri
talep, hem de daha az çalışılırsa, daha
konseyleri
örgütlenmeler
çok işçi çalışma imkanı bulur gerçeğin
içinde sendika üyeleri çoğunlukta olsalar
den hareketle, sendikaların doğru bir
bile, işyeri yönetiminin etkisinden kur-
yolda olduğu söylenebilir. Oysa işye rinde çalışan bir İşçiye bu talep pek bir şey ifade etmiyor. H er çalışma süresi
ve
grevle
benzeri
tulamamaktalar. İşyeri yönetimi çeşitli yöntem lerle bu tür tem silciliklere seçilen işçileri, "aristokratlaştırmakta", işçilerden koparmaktadır. Sendikal ha
kısaldığında, işyerinde üretim teknikleri
reket bugüne kadar bu süreci önlemek
yaç duyulduğunu gören bir işçinin böyle
için, bu tür temsilciliklere bir yandan
sine bir talebe dört elle sarılmasını bek lemek hayalcilik olur. Sorun artık yalnız
yasal iş garantisi sağladı, bir yandan da onlara gerekli bilgilendirmeyi sağlayarak bu kuruluşların üzerlerine düşen görev leri yapmalarına olanak yaratmaya çalış tı. Eksik kalan, işyeri içinde bu kurumların çalışmalarını denetleyecek, ona yön gösterecek
bir
işçi
örgütlenmesinin
olmayışıydı. Bu ise işyeri içindeki fiili sendikal örgütlenmedir. Böylesine bir denetleme ve destekten yoksun olunca bu kurumlar giderek işyeri yönetiminin yörüngesine oturdular. İşyeri içinde fiili örgütlenme olmayın
nin geliştirilmesi ile, daha az işçiye ihti
ca çalışma süresinin kısalmasını talep etmekle sınırlanamaz. Daha da ileri gidi lip üretim sürecinde "yalın üretime" geçişin işyeri içinde nasıl sonuçlar do ğurduğunu ve bunlara karşı nasıl bir sen dikal tavır veya direnişin geliştirilmesi gerektiğini irdelemektir. Bunun
için
ilk
şartta
sendikal
hareketin yeniden işyerlerinde "içselleş mesi", işyeri içinde fiili sendikal örgüt lenmelerin yeniden yaratılmasıdır. Bu nun önündeki ilk engel de kuşkusuz
ca, sendikal hareket de üretim sürecin
"sendikal
de oluşan değişimleri zamanında tespit edip, gerekli önlemleri alamamaktadır.
organizasyonu "esnekleşiyorsa" sendikal
70’li yıllarda akar-bant üretim organiza syonundan "yalın üretime" geçiş yaşa nırken, sendikal hareket hala akar-bant sisteminin sonuçları üzerinde tartışma
lerden kurtulmak zorundadır.
bürokrasidir".
Nasıl
üretim
harekette kendisini hantallaştıran yük
yürüttü. Bu geçiş 90'lı yıllarda tamam lanmak üzere iken sendikal hareket yeni yeni "yalın üretimi" fark etmeye başladı, ancak hala da bu konu üzerinde ciddi bir tartışmayı başlatmış bile değil. Üretim süreci dışına itilen sendikal hareket işçilerin somut sorunlarından
149 —
------------------ Konuk Yazar
Hasan Oğuz
ÖMER LAÇİNER MARKSİZM'İ NASIL ALTÜST EDİYOR ? "Bu tarih anlayışı, idealist tarih anlayışı gibi, her dönemde bir kategori aramak zorunluluğunda değildir, ama o, daima tarihin gerçek toprağına ayak basar; pratiği fikirlere göre açıklamaz, fikirlerin oluşumunu maddi pratiğe göre açık lar... Tarihin, dinin, felsefenin ve bütün öteki teorilerin devindirici gücü, eleştiri değil devrimdir." (Karl M arx, Felsefe İncelem eleri, s.100) İşçi sınıfının öncü rolü tartışmasında Ö m er
Laçiner,
eskimiş
olan, ancak
bulunuyor.
Böylece
Laçiner,
sözde
Marx’da iki ayrı yaklaşım olduğunu ve
yeniymiş gibi piyasaya sürülen politik
bunların
incilerini tekrar gündeme getiriyor. İşçi
anıştırıyor. Hatta Laçiner, Althusser’in
birbirinin
zıddı
olduğunu
sınıfının devrimci rolü gibi söylemleri
belirttiklerini dayanak noktası yapıyor
küçümser eda içinde, işçi sınıfının olum-
(ki sanıyorum yeni teorik incilerini de
lanacak hiçbir yanının olmadığını vaaz
buradan alıyor). Althusser, bilindiği gibi,
ediyor. Daha da kötüsü, işçi sınıfının d e v rim c i rolü üzerine var olan olumsuz düşüncelerini Marx’a dayandırmak isti
Marx’i iki safhaya ayırır. İkinci safhayı olgunluk dönemi olarak belirtir ve birin ci dönemde söyledikleriyle ikinci dö
yor. Büyük “ teorisyen” edasıyla Marx’da
nemde söyledikleri
çelişkiler bulmaya çalışıyor. Ö nce işe, işçi sınıfının devrimin öznesi olma tespi tinin Marx tarafından nasıl yapıldığını çarpıtarak
başlıyor.
M arx’in
1848’e
kadar yazdıklarından, yani sosyalizm veya işçi sınıfı kavramlarından “ büyük ölçüde teorik edinmeyi felsefi olarak bulmuş bir kavram” olarak söz ediyor. 1
kopuş
olduğunu
arasında tam
iddia
eder.
bir
Ö m er
Laçiner de Althusser’in bu iddialarını kabullenerek Marx’in daha önce yazdık larını Althusser’in “ ...Marksizm öncesi olduğu ve Marx’la da pek bağlantısının kurulamayacağı” tarzındaki iddiasını aktarıyor.3 Sonra da bu ikisi arasında bir süreklilik olduğunu söylüyor! Bu cüm lenin anlamını ise sonra açıklıyor; “ aynı
“ Bilgiç” Ö m er Laçiner daha sonra ise
iddianın bir düzeyde söylendiğini, sonra
Marx’in “ Kapital” in yazımı sonrasında,
bunun başka bir dil içerisinde ifade edildiğini düşünüyorum.” (aynı ^yerde).
daha doğrusu Marx’in ekonomi politika ile ilgilendiği dönemde ise daha farklı
Ö nce Marx’m 1848’e kadar yazdıklarını
değerlendirm eler
“ teorik-felsefi” olarak açıkla, onun bu
yaptığını
yazıyor.
Laçiner “ Kapital” vb. gibi eserlerden “ Bu
ekonomi
Ö bürü
daha
ile çok
söylenmiştir. felsefe
sözlerinin
ekonomi-politik bağlantısını
reddet, sonra da Marx’in ekonomi poli
dili
tiği yazdığı dönem değerlendirmelerin
içerisinde söylenmiştir.” 1 diyerek atıfta
den (yani ekonomi-politik bağlantısına
__ 150
ise
dili
__________________________tartışm a___ atıf yaparak)
belirt.
vardır ki, sonraki yapıtlar açısından talih
Sonra da ince ve sinsi bir taktikle ikisi
kopuk olduğunu
siz, hatta yanlış görünürler. Şurası açık
arasında süreklilikten bahset! Marksizm
tır ki, geniş okur yığınları için yapılan
düşmanlan
sıradan
her zaman, kelime oyun
larıyla doğru ve
sağlam zemin
olan
yayınlarda,
yazarın
zihinsel
Marksizm-Leninizm’e karşı ince taktik
gelişmesinin bir parçası olarak bu ilk bakış açısının da bir yeri vardır ve
oyunlara başvurmuşlardır. Söyleyecek
yazarın olduğu kadar okurların da bu
lerini doğrudan söylemek yerine kaçak
eski yapıtların
güreşmişlerdir.
değiştirilmeden
basıl
masını istemek hakları vardır ve benim-
Ö m er Laçiner de burada bunu yapıyor.
de bunların tek sözcüğünü olsun değiş tirmeyi aklımın köşesinden bile geçirme
LA Ç İN ER M A RKSİST EKO N O M İ P O LİT İĞ İ R ED D ED İYO R Ö n ce
bu
iddianın
üzerinde
biraz
duralım, sonra esas iddiaya geçelim. N e Marx’in (ayrıca Marx kendi içinde de) ne de
Engels’in
birbirinden
kopuk
bir
dönemleri olmamıştır. Onlar adeta bir bütünün ifadesiydiler. Yine Marx’in yaz dıkları ilk değerlendirmeler ile sonrası arasında temele ilişkin farklı yaklaşımlar da olmadı. Elbette gençlik yılları ile olgunluk yılları arasında farklı değer lendirmeler olduysa da, bunu hem Marx hem de Engels açıkça belirttiler. Kuşku suz olgunluk dönemlerinde ulaştıkları sonuçlar ile öncesi arasında ortaya çıkan farklılıklar oldukça azdır, belki de yok denecek kadar sınırlıdır. Söylediğim gibi olanlar ise kendileri tarafından açıkça belirtilmiştir.
Bu
konuda somut bir
örnek de verebiliriz. Marx 1850’lerin sonuna doğru “ Ekonomi Politiğin Eleştirisine
Katkı” yı
bitirmişti
(1859).
M a rx ’in bu tarihten ö n c e yazdığı bazı
yazıları birçok bakımdan 1859’dan sonra yazdıklarıyla farklıdır. Bu konuyla ilgili Engels şöyle yazıyor: “ ...Bundan önceki yazılarında (1859 öncesi, bn) öyle de yimler, hatta başlı başına öyle tümceler
miş olmam gerekirdi.” 4 Dikkat edilirse, burada Engels öze ilişkin tek bir tümce belirtmiyor. Deyim ler ve tümcelerin kullanılış biçimlerinin sonraki yapıtlar
açısından
değerlen
dirildiğinde yanlış görüntüye yol açabile ceğini belirtiyor. Yine de Engels, hele işçileri eğitecek propaganda materyal lerinde
durumun
değişeceğini,
bunu
Marx’in da isteyeceğini, çünkü Marx doğal olarak böyle bir durumda 1849 öncesi yazılarının bir kısmında görüşleri ni doğal olarak yeni bakış açısıyla bağ daştırmak isteyeceğini
belirtmektedir.
Kuşkusuz öze ilişkin olan farklılıklar olduğunda da bir yazar için bu görüşü terk etmesi kadar doğal olan bir şey de olamaz. Ancak bunlar çok az, hatta istis na denmeyecek
kadar küçük nokta
lardır. Engels burada değişikliğe ilişkin bir örnek de veriyor. O şöyle diyordu: “ Benim yaptığım değişikliklerin tümü, bir tek nokta çevresinde toplanıyor. Özgün metne göre (kastedilen Marx’in “ Ücretli Emek ve Sermaye” sidir, bn) kapitaliste, işçi, ücret karşılığında emeği ni satmaktadır; bu metne göre ise, emek gücünü satmaktadır. Bu değişiklik için bir açıklama yapmam gerekir. Bu açıkla mayı, bu sorunun basit bir sözcük oyunu değil, tersine bütün ekonomi-politiğin
--------------------------------------------- 151 —
— yol en önemli noktalarından biri olduğunun
basarak onun biçimini belirlerler” 6 Bu
görülmesi için yapmam gerekiyor.” 5
rada adeta Engels, Laçiner’e cevap ve re
Dem ek ki Marx ve Engels’in bütün
rek şunları söylüyor: “ Eğer sonradan
yaşamında (ayrıca Marx’in kendi içinde),
herhangi biri, çıkıp da ekonomik etken
Çin şeddi ile birbirinden ayrılmış iki ayrı
tek belirleyicidir dedirtmek üzere bu
dönemin var olduğu iddiası tamamiyle
önermenin anlamını zorlarsa, onu boş,
bir hayal ürünüdür. Oysa bu süreci, bir
soyut, anlamsız bir söz haline getirmiş
birini tamamlayan
ve giderek
kendi
olur.”
7 Engels
bir başka yerde,
C.
düşünce tarzlarını daha da ileriye taşıyan
Schmidt’e yazdığı mektupta ise şunları
bir süreç olarak görmek gereklidir.
belirtir; “ Hemen hemen yalnızca siyasal
Ö m er Laçiner’in daha vahim bir başka iddiası vardır; ona göre
1848’e kadar
yazdıklarında Marx, özellikle işçi sınıfının
savaşımların ve olayların, elbette ki ikti sadi
koşullara genel
bağlılıkları
sınırı
içinde oynadıkları özel rolü konu edinen
rolü sorununda salt “ teorik-felsefi” bir
Marx’in, “ 18 Brum aire” ne baksın yeter.
yaklaşım
ifade
ekonomi
politik süreçten
Ya da “ KapitaF’de örneğin pekala siyasal bir eylem olan yasalar sisteminin köklü
etmiştir!
Bu
süreç,
kopuk ele
alınmıştır vb.. Hatta birçok Marksizm
bir biçimde etkin olduğu işgünü konu
döneği
ile
sundaki bölüme. (.24 bölüm) Peki öyley
ekonomi dilinin iki ayrı dil olarak yan
se, siyasal iktidar iktisadi bakımdan güç
de,
M arx’da felsefe
dili
sıdığını iddia edebilmişlerdir. Oysa bu
süzse, ne diye proletaryanın siyasal dik
saptama hiçbir şekilde gerçeğin bir açık laması değildir. Marx’in ekonomi politik üzerine yazdığı eserlerin hemen hep
tatörlüğü uğruna savaşım veriyoruz? Z o r (yani devlet iktidarı), o da iktisadi bir güçtür.” 8 Gerçekten Laçiner yukarı
sinde sağlam bir ekonomi politik temel
daki bu anlamsız ve boş sözlerle, üstelik
vardır.
Felsefenin
de Marx gibi birisini “ ekonomist” olarak
Eleştirisi,
suçlamaya kalkışırsa ona verilecek cevap
Alman
İdeolojisi,
Sefaleti, Gotha Programının
Komünist Manifesto, Kutsal Aile, 1844
da
bu
olur
herhalde.
O ysa
Ö m er
daha hatırlayamadığım
Laçiner daha da ileriye giderek şunları
birçok eserde Marx, toplumsal süreç lerin ve felsefi değerlendirmelerin tem e lini, ekonomi-politik süreçlerin parlak
yazabilmiştir; “ ...bir Marksist ekonomipolitik tanımıyorum ben, yoktur öyle bir şey. Marksizm’in sadece ve sadece
Elyazmaları ve
bir açıklaması ile yapmıştır. Marx’in tarih
ekonomi-politiğe
anlayışına göre, tarihte belirleyici etken,
Laçiner’in gerekçesi şu; ekonomi-politik
gerçek
üretimidir.
kapitalizmin öz dilidir. Kuşkusuz bura
Marx da bu yaşamın toplumsal yasasını
dan çok önemli bir sonuç çıkıyor, o da
yaşamın
yeniden
ortaya çıkarmıştır. N e Marx ne Engels bundan daha fazla ileri bir iddiada bulun
‘sosyalizmin
eleştirisi
ekonomi
vardır.”
9
politik görüşü
madılar. İktisadi durumun temel olduğu
yoktur’ tezi. Nitekim o şöyle diyor; “ ...ekonomi-politiğin içinde ikinci bir
nu söyleyen Engels devamla, üstyapı ku
ekonomi-politik,
rumlan olan bütün varyantların hepsi de
ekonomi-politik yaparak, yani ekono
“ ...tarihsel savaşımların gidişi üzerinde
mist bir mantık içerisinde sosyalizmin
etki yaparlar ve birçok durumda ağır
ne düşüncesi kurulabilir ne de o düşün-
__ 152
ona
alternatif
bir
tartışma__ cenin içinde yürütülebilecek eylemli bir
Kapital’de ortaya çıkarıldı. Marx, belirt
toplumsal dönüşüm mümkündür.” Hat
miş olduğumuz gibi onunla da yetinme
ta Laçiner o kadar ileri gitti ki o şunları
di. Aynı zamanda kapitalist üretimin iç
bile söyleyebildi; “ Marx, Kapital’de sosyalizme kendi bakışını, kendine özgü
Yani
tanımlarını falan gösteriyor değildi.” 10
sadece kapitalist ekonomi-politiği eleş
Laçiner
tirmedi. Marksizm’in ekonomi politiği
devamla
“ Kapital” deki
dilin
Marksizm’in kendi dili olmadığını söyle yecek kadar sapıtmaya ulaştı.
hareket yasalarını
da ortaya
çıkardı.
Laçiner’in söylediği gibi,
Marx,
nin temellerini de attı. Ekonomi-politik toplumsal süreçlerin
Şimdi bu sapıtmalara tek tek bakalım;
dinamizmi olan emek faktörünün rolü
kuşkusuz ekonomi-politik bir ideoloji ve
nün açıklanmasını gerektirmiştir. Belki
bir dünya bakışıdır. Temelini ekonomik süreçler tarafından belirlenen toplumsal süreçlerin açıklanmasından alır. Dolayı
de önemli bir çıkış süreci bu faktörün tahlilinden geçmektedir. Bilimsel özelliği de buradan gelir. Bu neden böyledir? Bu
sıyla “ ekonomi politik, her şeyden önce
böyledir, çünkü ekonomi bütün meta-
bir bilim olarak ortaya çıkmıştır.” 11 Peki
ların ve emeğin fiyatının da sürekli deği
ama Marksistler ekonomi-politiğe nasıl
şiklik içinde olduğunu, bunların çoğu kez
yaklaşmışlardır? Materyalist tarih anla
metaların üretimiyle hiçbir ilişkisi olma
yışı, bilindiği gibi üretimin ve metaların dolaşımının bütün toplumsal sistemlerin temeli olduğu ilkesinden hareket eder. Marx, zamanının egemen üretim tarzı
yan, dolayısıyla fiyatların “ kural olarak salt rastlantı sonucu belirleniyorlarmış gibi göründüğü çok çeşitli koşullar sonu cu yükselip düştüğü olgusunu gözlemle
olan kapitalist üretimi incelemeyle işe
mektedir.” (Engels) Bu noktada gerçek
başladı. Bunu yaparken insanların kapi
olgu şuydu
talist üretim içinde girdikleri ilişkilerin
rastlantı gibi duran ama gerçekte bu rastlantının arka planında duran ger
çözümlenmesi gerekiyordu. İşte bunu inceleyen bilim dalının adı ekonomi-politiktir. Bu bilim dalı Marx’dan önce de söz konusuydu. Özellikle o günün en
kuşkusuz; görünüşte
bir
çeğin, başka bir deyişle bu rastlantının kendisini belirleyen yasanın araştırılması gerekiyordu. Ekonomi-politik, Engels’in
gelişmiş kapitalist ülkesi olan İngiltere’de
de belirttiği gibi “ Fiyatları düzenleyen
Adam
yasa olarak metaların değerini, bütün
Smith
(1725-1790) ve
David
Ricardo (1772-1823) ile en yüksek dü
fiyat dalgalanmalarının onunla açıklandığı
zeye
ve bütün bu dalgalanmaların sonuç olarak gelip dayandığı değeri bulmak için yola, meta fiyatlarından çıktı.” 12
ulaşmıştı.
Bunlar,
emek değer
teorisinin temel taşlarını bulmuşlardır. Bu gelişmeye rağmen onlar, birer burju va ekonomistleri olarak, kapitalist sis
Gerçekten klasik ekonomi-politik, bir
temin ebedi ve adaletli sistem olduğun
metanın değerinin emek ile belirlendiği
da karar kılmışlardı. Kapitalist sömü
ni belirtti.
rünün özünü ortaya çıkarma yeteneğin
rolüne vurgu yapıldı. Ancak sınırları
den
buraya kadardı ve bu sınırları aşamadı (Ricardo ve Smith özgünlüğünde). Ama bu açıklamanın önemli, fakat oldukça
uzaktılar.
Bu yeteneği
Marx ve
Engels gösterdi. Kapitalist sömürünün sırrı esas olarak kapsamlı bir şekilde
Üretim
sürecinde emeğin
153 —
— yoı---------------------------------------yetersiz olduğunu Marx ve Engels belirt
O , sözde Marx’in sadece kapitalizmin
ti. Emeğin değer yaratma özelliğini ilk
ekonomi politikasına eleştiride bulun
kez derinliğine Marx yaptı. Marx, “ Kapi
duğunu söylerken kendisi sosyalizmin
tal” ve “ Ekonomi Politiğin Eleştirisine
nasıl bir ekonomi politikaya sahip ola
Katkı” da bu
cağını es geçiyor. Çamur at izi kalsın!
incelemeyi
derinleştirdi.
Onun bulduğu şuydu: Bir metanın üreti
Marx bu kadar kapsamlı ve yoğunluk
mi için gerekli olan emeğin, bu metaya
lu
harcanan emeğin niceliğine uygun düşen
ekonomi-politik konusunda olsun ister
büyüklükte bir değer katmadığı gerçe
se felsefi veya diğer konularda olsun)
ğiydi.
Bunu
Marx
çeşitli
eserlerinde
eserlerinden
sonra
bilimsel sosyalizmin
(ki
bu
öğretisini
ister
kurma
geliştirdi. Bu, Ö m er Laçiner’in iddia etti
şerefine ulaşmıştır. Onun maddi tem el
ği gibi, Marx’in sadece klasik ekonomiye
lerini atmıştır. Engels, Karl M arx’in “ Louis Bonaparte’ın 18 Brum aire” adlı
yönelttiği M arx’in
eleştiri yaptığı,
ile sınırlandırılamaz Laçiner’in
“ ekonomi-politiğin
içinde
belirttiği ikinci
eserine yazdığı önsözde şöyle bir belir
bir
leme yapar; “ ...bütün tarihsel savaşım
ekonomi-politik” ya da “ alternatif bir
ların, aslında toplumsal sınıf savaşım
ekonomi-politik” değil de nedir? G örül
larının az ya da çok belirgin bir ifadesi
düğü gibi Marx, kapitalist ekonomi-poli-
olduğuna ilişkin yasayı, karşılık olarak bu
tiğe karşı sadece eleştiri ile yetinmemiş, aynı zamanda yeni buluşlarla birlikte
sınıfların varlığının, dolayısıyla çarpış malarının, bu sınıfların ekonomik du
alternatif bir ekonomi-politiği de inşa
rumlarının gelişme derecesi ile, bu gelişme derecesinden doğan üretim
etmiştir. Marx’in yeni olan hangi buluş ları sağladığının ayrıntısına girmemekle
biçimleri ve değişim biçimleri ile belir
birlikte aşağıda bazılarını özetleyeceğiz.
lendiğine ilişkin yasayı, ilk Marx ortaya
Ancak
çıkarmıştır.
Laçiner,
bu temelsiz iddiasını
sonuca ulaştırdı; alternatif bir ekonomi-
Enerjinin
dönüşüm
yasası
doğa bilimleri için ne kadar önemliyse, tarih için o kadar önemli olan bu
politik ile sosyalizm kurulamaz! Bunu da ekonomist mantık olarak açıkladı. Eko-
yasa...” 13 Hazine değerindeki bu buluşun
nomizmin
ve
ne olduğunu
bilemeyecek
insanlığın
kurtuluş
ideolojisinin
kadar cahil olmadığını biliyoruz Laçiner’
ortaya
in. Am a yine de bu iddia sözde boyuna
toplumsal süreçlerin temeli olan ekono
çıkarılmasında
esas
unsurun
bakmadan Marx’i eleştirme cüretini gös
mi-politik süreçlerin
tereceğini sandı. N e yazık ki, o, boyun
ve yeni
dan büyük bir çukura düştüğünün farkında değil. Peki ama Laçiner alter natif bir ekonomi-politik ile sosyalizmin
hale gelmiştir. Engels, Marx’in mezarı başında yaptığı konuşmada şöyle demiş ti; “ Nasıl ki Darwin organik doğanın
kurulamayacağını
gelişme yasasını bulduysa, Marx’da insan
belirttiğine göre
o
halde sosyalizm neye göre ve nasıl kuru
değerlendirilmesi
sonuçlara ulaşmakla olanaklı
tarihinin gelişme yasasını ... buldu” 14
lacak? Bu konuda tek bir laf edemiyor.
Marx, kapitalist üretim tarzı ve burjuva
Oysa bu onun kapitalizmden başka bir
toplumun hareket yasalarını da yarattı.
alternatif sistem olmadığının teorisini yapmak anlamına geldiği açık değil mi?
Bu konuda artı değer yasasının bulun ması yeni toplumsal süreçte çığır açtı.
__ 154
tartışma__ Bilindiği gibi
Marx sadece toplumsal
ciltlerinde
yapıldı.
Bunu
anlamamak
sorunlarda yeni buluşlara imza atmadı.
demek ya cahil olmak ya da bilinçli
O aynı zamanda matematik alanında da
olarak kapitalizmin
denizinde yelken
özgün olan buluşlara imza attı. Bilim
açmak dem ektir. Laçiner cahil olmadığı
adamlığı ile pratik bir devrimci kişilik
na göre, demek ki o, Marksizm’e karşı
onun esas karakterini oluşturan özellik
kapitalizmin saflarında dövüştüğü, anla
lerdir. Sonuçta Marx, sadece iddia edil
mı haksız bir ifade mi olur. Döneklerden
diği gibi eleştirilerle kendini sınırlamadı
de bunu beklemek normal karşılanır ve
ve belirttiğimiz gibi sayısız konuda yeni
biz hiçte buna şaşırmıyoruz.
buluşların da mucidi oldu. Onun diliyle en parlak sonuç şudur. 5 Mart 1852 yılında Joseph W eyd em ere yazdığı mek tupta Marx şunları ifade etmiştir “ ...Ve bana
gelince,
modern
LAÇİN ER İŞÇİ S IN IFIN IN DEVRİMCİ RO LÜN Ü REDDEDİYOR
toplumdaki
sınıfların ya da bunlar arasındaki savaşı
Sanıyorum tartışmanın en önemli ko
mın varlığını keşfetmiş olma onuru bana
nusuna geliyoruz. Laçiner’in en önemli
ait değildir. Burjuva tarihçileri bu sınıf
iddiası şu; “ ...Marx, proletaryanın ken
savaşımının tarihsel gelişimini, burjuva
disini
iktisatçılar da sınıfların ekonomik anato misini benden çok önce açıklamışlardır.
değiştireceğini söyler; gibidir.
Benim yeni olarak yaptığım; I) Sınıfların varlığının ancak üretimin gelişimindeki
sonuç şudur; Marx, işçi sınıfının potan siyel olarak, nesnel olarak görülebilir
belirli tarihsel evrelere bağlı olduğunu,
yönleriyle herhangi bir olumlu öğe taşı
ortadan
kaldırarak
Buradan
bu
kısaca
dünyayı
bir çelişki çıkartılacak
2) Sınıf savaşımının zorunlu olarak pro
madığını, bilakis görülmeyen tarafıyla,
letarya diktatörlüğüne vardığını, 3) Bu
virtüel
olarak olumluluk taşıdığını,
o
diktatörlüğün kendisinin bütün sınıfların
olumluluğun üzerinden kendisini dönüş
ortadan
sınıfsız bir
türürken dünyayı dönüştüreceğini söy
topluma geçişten başka bir şey olmadığı
ler. Benim egemen ya da geleneksel
nı tanıtlamak olmuştur.” 15
Marksizm’in işçi sınıfı kavramıyla temel
kaldırılmasına ve
Peki ama Ö m er Laçiner ne demişti;
uzlaşmazlığım ya da farklılığım
bura
kendi
dadır. Ben nesnel olarak görülen işçi
bakışını, kendine özgü tanımlarını falan
sınıfının halinde herhangi bir olumluluk
gösteriyor değildi.” 16 Bu yaklaşıma el
görmüyorum. Marx’in bahsettiği, yani
insaf demek bile gerekmiyor sanıyorum. Kapital’deki dilin Marksizm’in dili olma
varoluşun
“ Marx,
dığını
Kapital’de,
iddia eden
sosyalizme
Laçiner’in, Marx’in
ücretli
emekle temsil birincil
edilir olmanın
özelliği,
toplumla
bağlantısının tek özelliği olan bu sınıf,
yukarda aktarmış olduğumuz bu sonuç
artık
insan
olan
bir
sınıf
işçi sınıfının
değildir.
lara nasıl ulaşmış olduğunu izah etmesi
Dolayısıyla
gerekmiyor mu? Marx, Kapital gibi eser
varolan
leri yazmasaydı bu sonuçlara nasıl ulaşa bilirdi? Oysa bu sonuçlara ulaşmasının
dediğimiz şey, onu insanlık dışı duruma
esas m otor gücü bir derya olan Kapital
ması demektir.” 17
ücretli
emeğin
insanlaşması, kaldırılması
iten bir ilişki biçiminin ortadan kaldırıl
155 —
— yol Laçiner
bu
söylediklerini
devam
1)
Proletaryanın kendisini de ortadan
ettiriyor; “ Marx, proletaryanın kendisini
kaldırarak dünyayı değiştireceği teorisi
de
yanlıştır.
ortadan
kaldıracak
sınıfsız
bir
toplumu kuracaksa, bu gerçekleşmesi
2)
Marksizm’in işçi sınıfı kavramını red
mümkün olmayan bir teoridir. Zira işçi
dediyorum, çünkü işçi sınıfının potan
sınıfı
siyel olarak, nesnel olarak hiçbir olum
bugünkü
durumuyla
insanlığın
olumsuzlanmasıdır. Durumu olumlayan herhangi bir tarafı yoktur. Durumunu tümden reddetmelidir. Kendisini bütün sonuçlarıyla reddetmelidir.”
18 Laçiner
bu son sözlerini Marx’a aitmiş gibi ken dini perdeleyici bir tarzda ortaya koyar. O
şimdi
buradan
hareketle
sonuca
ulaşıyor ve şöyle diyor; “ İşçi sınıfı bu
luluğu yoktur. 3)
İşçi sınıfının ücretli emekle temsil
ediliyor olmasının var oluşunun birinci şartı olsa da o, artık insan olan bir sınıf değildir. 4)
İşçi sınıfı bugünkü durumuyla insan
lığın olumsuzlaşmasıdır.
olan
üretim süreci içerisinde kendisine düşen
herhangi
rolü reddetmelidir, çünkü rolün kendisi insana aykırıdır. ...Dolayısıyla işçi sınıfı kendisine bu üretim sisteminde verilen
bütün konumunu işçi sınıfı reddet melidir. Üretim sistemi içerisinde kendi sine düşen rol insana aykırıdır ve red
üretici rolün kendisini de reddetmelidir.
detmelidir. İşçi sınıfının üretici rolü de
Birileri diyor ki, üretim araçlarına sahip
kabul edilemez.
olanlar var, birde üretim araçları üze
5)
bir tarafı
Olumlu
olmadığına göre
lşçi sınıfının üretim araçları üzerin
rinde özel mülkiyet hakkından yoksun kılınmış proletarya. Dolayısıyla işçi sınıfı
deki mülkiyet ilişkisiyle tanımlanması yanlıştır.
nın üretim ilişkisindeki konumu, üretim araçları üzerindeki mülkiyet ilişkisi ile
Laçiner’in bu tezlerinin yeni olan hiçbir yanı olmadığını biliyoruz. Bu teo
tanımlanıyor. Bence böyle değil.” 15 Bu uzun alıntıları okuyucuyu sıkma pahasına
anlaşılabilmesi
için
verdik.
Sanıyorum Laçiner’in anlatmak istedik leri anlaşılmıştır. Şimdi bunları söyleyen
riler yüzyıllar öncesinde
de piyasaya
sunulmuştu ve üstelik Laçiner’e göre daha “ felsefi derinliğe”
sahipti. Şimdi
olsa olsa bu onların bir karikatürü ola bilir. Ancak görünen acı gerçek şu ki,
adam bu ülkede Marksist olarak tanını
Laçiner sadece Marksizm’den ve sosya
yor. Hani Marx ve Engels’in henüz ha
lizmden uzaklaşmıyor, o aynı zamanda
yattayken benzer Marksist şarlatanlar
tümüyle kapitalizmi de kutsuyor. Şimdi
için söylediği “ Tanrı bizi böyle Mark-
bu gerçeğin ışığında iddialarına yanıt ve r
sistler’den korusun” demesi nasıl hatır lanmaz ki şimdi. Gerçekten bu ifadelerin
meye çalışacağız.
tek bir kırıntısında bile Marksizm-Leninizm’e ait hiçbir şey yok ve biz bunu ta
Laçiner’in temel tezinin çıkış noktası, işçi sınıfının konumunu tümüyle reddet mesi olgusuna dayanıyor. İşçi sınıfı dün
nıtlayacağız. O halde daha fazla uzatma dan işe başlayalım.
olduğu gibi bugün ve yarın da devrimci
Şimdi Laçiner’in söylediklerinden çı
kuruculuğunu üstlenemez, düşüncesine
kan sonuçları özetleyelim;
__ 156
bir sınıf değildir ve sınıfsız bir toplumun dayanıyor. Peki ama gerçek böyle midir?
__________________________tartışm a___ Proletarya sorunu tartışmamızın oda
taryanın varlığı özel mülkiyet sisteminin
ğıdır. Gerçekten proletarya neden üre
de koşuludur. Dem ek ki burjuvazi kendi
tim içindeki konumu nedeniyle devrimci
karşıtını yaratarak gelişmiştir. Proletar
bir sınıftır? Bilindiği gibi, işçi sınıfının
yanın neden devrimci bir sınıf olduğunu
kendisi
birlikte
Marx şöyle tanımlar; “ Ö te yandan, pro
Onun
letarya, kendisi de büyük sanayiden doğ
kapitalist ekonomiyle
doğan ve
gelişen
bir sınıftır.
devrimci rolü, ürerim
içindeki konu
mundan gelir. Üretim araçları ve zengin
muş bir sınıf olarak,
üretimi,
burju
vazinin sürdürmeye uğraştığı kapitalist
likler bir avuç burjuvazinin elinde topla
nitelikten arındırma eğilimi gösterdiği
nırken, işçi sınıfı bu zenginlikleri üreten
için, burjuvazi karşısında devrimci bir
bir sınıf olarak bu zenginliklerden yok
sınıftır.” 20
sundur. Bilindiği gibi kapitalist ekonomi-
Kapitalist toplum sisteminde, bütün
politikte çıkış noktası olarak bu zengin lik alınır. Kuşkusuz işçi sınıfının bu zen ginliklerden yoksun olması ve üretim
metalar gibi emek gücüde bir metadır. Kuşkusuz bu diğer metalara göre özgün bir metadır. Çünkü onun özgünlüğü
araçlarına sahip olmaması onun devrim
herhangi
ci olması için geçerli bir nedende sayıla
insan emeği olmasıdır. Z ira bu emek
bir metadan farklılığı
canlı
maz. Böyle bir yaklaşım Proudhon’un
gücü doğrudan değerin bir sonucu değil,
sefalet teorisine düşmek anlamına gelir.
değer
Proudhon, özel mülkiyetin hareketi tarafından yaratılan yoksulluktan yola çıkmıştı. Böylece özel mülkiyetin red dine ulaşmıştı. Laçiner’in ise Proudhon’
Kapitalist üretimin bugünkü durumunda emek gücü, kendisinde toplanmış olan emek gücünün yarattığı değerden daha fazla bir değer yaratma özelliğine sahip
un tersine, özel mülkiyeti kutsayan bir
tir. Özellikle yeni bilimsel teknik buluş
yaratan
bir
meta
olmasıdır.
geçerken
larla birlikte işçi sınıfı daha fazla bir
belirtelim. O bu yanıyla Proudhon ile
değer yaratacak yeni bir sürece girer,
yan
onun
“ ...günlük üretimin günlük maliyeti aşan
oldukça gerisine düşmüştür. Marx, pro
zenginlikler özel mülkiyete ait bir dün
bu fazlalığı artar ve dolayısıyla da iş gününün, işçinin günlük ücretini karşıla mak için çalıştığı bölümü azalır; öte yan dan da, iş gününün işçinin karşılığını
yanın sonuçlarıdır. Marx’in söylediği gibi
almaksızın emeğini kapitaliste armağan
önemli olanın, “ H e r birinin bu çelişik
etmek zorunda olduğu bölümü artar.
yaklaşım yana
içinde bile
olduğunu
konulamaz ve
letarya ile zenginliğin karşıt kavramlar olduğunu belirtir. Proletarya için,
içinde
hangi
belirli
yeri
kapladığını
İşte bugünkü toplumumuzun tüm iktisa
bilmektir asıl sorun. Bunların, bir bütü nün iki yüzü olduklarını söylemek yet
di yapısı budur.” 21
mez.” Kapitalizm özel mülkiyete daya
Ancak bu değerler daha öncede belirt
nır. Özel mülkiyet zenginlik olarak var
tiğimiz gibi
lığını sürdürmek zorundadır. Bunun için
Kapitalist ona el koymuştur. İşçinin bu
zorunlu olan bir gerçek vardır; bu da işçi
emeği, görülmemiş bir şekilde artan bir
Bu
d e ğ e rle ri
işçi
sınıfı
y a ra tm ış tır.
işçi sınıfına ait değildir.
sınıfının varlığıdır. İşçi sınıfı olmadan bu
üretkenliğe sahiptir. İşte bu üretkenlik
zenginlik yaratılamaz. O nedenle prole
sonuçta
kapitalist
sistemi
ortadan
157
— yol kaldırmak gibi bir çelişkiyi oluşturur. Zenginlikler ve üretimin aşırı artışı ile
toplum düzeni olanaklıdır.” 22 Buradan
da
anlaşılacağı
gibi,
işçi
toplumun giderek bu ürünlerden yok
sınıfının üretici rolü ile devrimin öznesi
sun kalması ve giderek proleterleşme
olmasının temel esprisi de bu yaklaşım
sürecinin hızlanması... Bu amansız bir
da bulunuyor. Ancak Laçiner işçi sınıfı
çelişkidir ve bu 21. yüzyılda artan oran
nın, bu konumunda
da gelişerek, çağın temel bir tablosunu
teknolojik gelişmenin işçi sınıfı içinde,
oluşturmaktadır. O halde bu çelişkiye
kafa ve kol emeği anlamındaki bölün
bir son verm ek gereklidir. Bu çelişkiye
meyi derinleştirdiğini, ancak işçi sınıfının
son verecek biricik ve kaçınılmaz tek
üretim içindeki değer yaratma anlamın
sınıf yine proletarya olacaktır. Proletar
da konumunu değiştirmediğini, tersine
(biz daha önce
ya 21. yüzyılda bütün değişim süreçleri
değer artışında ki
ne rağmen bileşimini genişleterek süre
altını çizmiştik.) bir değişiklik olmadığına
ce müdahale edecek yeteneğe sahip bir
göre, başka bir deyişle, üretim içindeki
belirgin yükselişin
konumdan, iddia edildiği gibi uzaklaşmış
üretici güç anlamında bir konum kaybı
değildir. Vahşi kapitalizme ve insanlığın
olmadığına göre, nasıl oluyor da işçi sınıfı üretici ve devindirici bir sınıf olmaktan çıkıyor? Bunu anlamak müm
bu yıkımına karşı dur diyecek yegane sınıf proletaryadır ve proletarya kendini yenileyerek yeniden devrim sahnesine
kün değil. Olsa olsa bu küçük burjuva
çıkacak potansiyeli
bağrında taşımak
aydınların nesnel pratikten kopuk bir
tadır. Bu sınıf bileşimi genişleyerek ve yeniden yapılanma sürecini gerçekleşti
“ fikirsel fantezisi” olabilir. Bu da zaten sınıf mücadelesinde ciddiye alınacak bir
rerek, önümüzdeki yüzyılda kendisiyle
özellik göstermez.
birlikte bütün sınıf ayrımcılığına son ve rerek sınıfsız ve sömürüşüz toplum
Laçiner “ binleri diyor ki...” diye başlayan söyleminde (kuşkusuz Marx ve Engels’i kastediyor) “ Üretim araçlarına
kuruculuğunu omuzlayacak tek sınıf olduğu bilince çıkarılmalıdır. Engels bu konuda
bir
belirleme
sahip olanlar var, bir de üretim araçları
yapar;
üzerinde özel mülkiyet hakkından yok
ortadan
sun kılınmış proletarya... Bence böyle
kalkmış olacağı ve -belki biraz sıkıntılı
değil.” diyor. Bu yaklaşımıyla Laçiner bu
ama herhalde ahlaki bakımdan çok yararlı, kısa bir geçiş döneminden
kapitalist sistemi kutsadığı gibi, bilimsel bir gerçek olan olguları da alt üst ediyor.
“ Bugünkü
şöyle
sınıf farklılıklarının
sonra- toplumun
bütün
bireylerinin,
daha şimdiden zaten varolan muazzam
İşçi sınıfının üretim
içindeki konumu,
üretici güçlerinin planlı olarak kullanıl
üretim araçları üzerindeki mülkiyet iliş kisi ile tanımlanmasını açıkça reddedi
ması ve genişletilmesi yoluyla ve herkes
yor. Ondan sonraki ifadesi tam şarla
için zorunlu ve eşit çalışma ile, yaşam
tanın ruh halini gösteriyor. Açıktan ve
dan zevk alma, bedenin ve zihnin tüm yeteneklerini geliştirme ve seferber
doğrudan kapitalist sistem en doğru ve geçerli sistem diyemediği için, (ki bunu
etme araç ve olanaklarından herkesin
doğrudan ifade edecek yüreği taşımıyor)
eşit bir biçimde ve durmadan artan bir
“ Marksist” terimleri kullanarak kapita
bolluk içinde yararlanabileceği yeni bir
lizmi aklıyor. Ve ne söylediği anlaşılma-
__ 158
tartışm a__ yan şu zırvaları yumurtluyor, “ Üretim ilişkisi
dediğimiz,
eylemin
içeriğinde
olan sınıf tarafından gerçekleştirilir.” 25 Görüldüğü gibi Marx, burada komü
tanımlanır bir şey olmalıdır.” 23Sanki bu
nist
kadar söylenen ve belirtilenler, yani işçi
devrimci rolünü yok saymadan, tersine
sınıfının üretim eylemi pratikten kopuk
bu rol sayesinde bütün sınıflan ortadan
devrim
sürecinde
işçi
sınıfının
bir olguymuş gibi adeta laf salatası yapı
kaldıracak bir sınıfsız toplum projesini
yor. Ve sonra da işçiyle patronun karşı
yaratacağını anlatmaktadır. Marx, zen
karşıya gelişini işin doğal bir sonucu
ginlikleri elinde bulunduran burjuva sınıfı
olarak açıklıyor. Bu karşı karşıya gelişin
ile işçi sınıfının, “ aynı insan yabancılaş
de sınıfsal bir karşı karşıya geliş olduğu
masını” temsil ettiğini belirtmektedir. 26
nu saklayarak bilimsellikten uzaklaşıyor.
Marx burada burjuvazinin, bu yabancı
Biz yine
işçi
laşmanın içinde kendisi için bir doğru
sınıfının devrimci konumuna ve kendisi
bulduğunu söylemektedir; “ Bu yabancı
ni de ortadan
laşmada kendi gücünü
toplum
esas
konumuz olan,
kaldıracak sınıfsız bir
kuruculuğundaki rolüne
dön
ersek şunları ele almamız gerekir;
görmekte
ve
insani bir varoluşun görüntüsüne kavuş maktadır.” (aynı yerde) der. Proletarya
kendisini yıkıp
ise bu yabancılaşma sürecinde kendini
yok edeceğini açıklarken, kendi karşıtı
yok edilmiş sayar. Marx devam eder;
olan özel mülkiyeti de yıkıp yok edecek
“ ...bu yabancılaşmada,
kendi güçsüz
biricik sınıf olduğunu açıklar. Çünkü proletarya çelişkinin olumsuz yanıdır.
lüğünü ve
bir varoluşun
Marx,
proletaryanın
insan
dışı
gerçekliğini görür. Hegel’in bir deyimi
yüreğindeki
ile söyleyecek olursak, alçalma içindedir,
kuşkudur, eriyen ve kendi kendini yok
bu alçalmaya karşı isyan içindedir. Ve
eden özel mülkiyettir.” 24 diyerek açıkla
insani doğasını hayattaki durumuna (bu
Bunu
Marx,
“ çelişkinin
doğanın apaçık, kesin, bütüncül olum-
mıştır. Laçiner, Marx’in Alman İdeolojisi’ndeki işçi sınıfının konumuna ilişkin değer lendirmesinden oldukça yanlış sonuçlar
suzlaşmasını meydana getiren o duru ma) karşıt kılan çelişki, onu bu isyana zorunlu olarak iter.” 27
çıkarıyor. Ö nce Marx, Alman İdeoloji
Marx’in bu açıklaması dahiyane bir
sinde ne demişti ona bakalım; “ ...emeğin
açıklama olduğu halde Laçiner bu açıkla
(işin) başka kişiler arasında yeniden bö
mayı ya görmezden gelir ya da tümüyle
lüştürülmesi söz konusu olmuştur, buna
çarpıtarak sunar. Laçiner, Marx’in bu
karşılık komünist devrim,
çalışmanın
açıklamasını çelişki olarak b elirtir.28Ona
şimdiye kadar ki tarzına karşı yönel
göre Marx, işçi sınıfının görünür yanıyla
miştir, emeği bir yana kor ve sınıfların
hiçbir olumlu
öğe taşımadığını
belir
kendisi ile birlikte tüm sınıfların ege
terek, işçi sınıfının yeni dünyayı kuracağı
menliğini ortadan kaldırır, çünkü devrim
düşüncesine
artık toplumda sınıf diye geçerli olma
ve “ Marksizm’in işçi sınıfı kavramıyla
yan, sınıf olarak tanınmayan şimdiki top
temel
lum içinde bütün sınıfları, ulusal toplu
buradadır.” demektedir, (aynı yerde)
lukların vb. dağılmasının ifadesi dernek
katılmadığını
söylemekte
uzlaşmazlığım ya da farklılığım
Oysa bu yaklaşıma karşı Marx çok
_
yol
açık bir belirleme yapmaktadır. Bu iki
halde”
bulunduğunu
da belirtmiştir.
sınıf da; insan olarak içinde bulunduğu
İnsan olarak işçi, bu sistem içinde aynı
toplumsal sistemde yabancılaşmayı yaşa
zamanda kendi kendini yitiren insandır.
maktadır. Ancak farklı nedenlere daya
Fakat bütün sınıflardan ayrı olarak, işçi
nan bir yabancılaşmadır. Burjuvazi kendi
sınıfı; içinde bulunduğu durumun ideolo
yabancılaşmasında kendi gücünü gör
jik ve politik olarak farkında olan tek
mektedir ve yerini duyumsamaktadır,
sınıftır. Zaten
onu ileriye taşıyan ve
hatta Marx’in deyişiyle, “ insani bir varlık
insanlığın bu olumsuz durumunu da ken
olarak varoluşun görüntüsüne kavuş
disiyle birlikte ortadan kaldıracak sınıf
maktadır.” Fakat onun nasıl bir insan
olması, onun devrimci rolünü de açığa
olduğunu ise “ insani varoluşun görün
çıkarır.
tüsüne kavuşmaktadır” derken görüntü
bugüne bakarak teori
Bu temel
espri
kavranmadan inşa edenlerin
kelimesinin altını çizerek ifade etmekte
yanılgılarının
dir. Buna karşın proletaryanın da kapi talist toplum içinde bir yabancılaşma
değildir. İşçi sınıfı hem ekonomik yıkım içindedir hem de politik, kültürel, ahlaki
içerisinde olduğunu belirtir. Ancak bu
vb. yıkım içinde bulunmaktadır. İşçi sınıfı
yabancılaşmanın
argümanları farklıdır.
bu süreçten azad bir sınıf değildir. Bu
Zira işçi sınıfı, bu yabancılaşmada kendi
zorunluluğun pratikte dile getirilişidir
güçsüzlüğünü
görür,
insan
dışı
kaçınılmazlığı
bir sır da
bir
aynı zamanda. Buna karşın bir başka
varoluşun gerçekliğini görür. İnsan dışı
zorunluluk daha vardır; bu da, bu kötü
varoluşa neden olan bu üretim ilişki lerinin yarattığ ı boyutun tarihsel açıklan masıdır. Marx, proleterya için “ bu
gidişe karşı isyan etmesi gerçeğidir. Elbette isyan etme gerçeği bilinçle ilgili
insandışılığın bilinçli insandışılığı” (aynı
karşısında işçi sınıfı, yine zorunlu olarak
bir meseledir. Açık
olan
bu gerçek
yerde) olarak açıklarken bilinçli prole
kendini özgürleştirme sürecine doğru
taryaya yüklediği önemli bir rolü belirtir,
geliştirir ve adımlarını bu doğrultuda
“ ...bu bilinç dolayısıyla kendi kendini aşarak ortadan kaldıran proletarya” demesi boşuna değildir Marx’in.
atar. Bu özgürleşme süreci Marx’in da deyimi ile “ proletarya, ancak kendi hayat koşullarını yıkarak hürleştirebilir
Marx’in, gelişmiş bir proletaryada her
kendi kendini.” İşte o noktadan sonradır
türlü insanlığın, “ hatta insanlık görün
ki işçi sınıfı, içinde bulunduğu olumsuz
tüsünün soyutlaması” anlamında pratik
koşulları
olarak bu süreci tamamlayan bir sınıf
bütün insandışı hayat koşullarını yıkıp
yıkabilmesi
için,
toplumun
olacağını belirtirken kastettiği neydi diye
ortadan kaldırmaksızın kendi olumsuz
sorulabilir. Bugünkü toplumsal yaşam içinde insanlığın bu kadar düşürül
koşullarını da yıkıp ortadan kaldıramaz. Zira işçi sınıfı toplumun bir parçası ola
mesinin, işçi sınıfının yaşam koşulların
rak kendi koşullarını toplumun koşul
dan bağımsız ve ayrık düşünülemeyeceği
larında bulur ve ondan ayrı değildir.
yeterince açıktır. Hatta Marx, insanlığın
Onun için işçi sınıfı, büyük bir emek
bu derece
bozulmasını anlatırken bu
okulundan geçerek bu sürece müdahil
bozulmanın
aynı zamanda “ proletar
olur. Bu noktada Marx şöyle der; “ Şu ya
yanın hayat koşullarında yoğunlaşmış bir
__ 160
da bu proleterin,
hatta tüm
prole-
tartışm a__ taryanın, şu an için hangi ereği tasar
görüyoruz; peki ama Laçiner insanlığın
ladığını bilmek söz konusu değildir artık
bu olumsuz durumundan kurtulmasını
burada. Söz konusu olan, proletaryanın
istiyorsa, işçi sınıfı da hiçbir olumlu öğe
ne olduğudur ve
olarak, tarihsel bakımdan neyi yapmak
taşımıyorsa, bunu hangi sınıf veya güçlerle yapacaktır? Elbette bu soru
zorunda kalacağıdır.” 25
cevapsız bırakılıyor ve vereceği hiçbir
Kapitalizmin
bu varlığına uygun
ideolojik
ve
kültürel
cevabı olmadığı açıktır.
Dolayısıyla o
ablukası içinde bütün sınıflar gibi işçi
bize, kapitalizme karşı
kölece
boyun
sınıfı da, alçalma süreci içine girer, ama bu alçalmaya isyan eden tek sınıf yine
eğmekten başka bir seçenek olmadığını
proletaryadır. Ve Marx burada “ isyan”
belirtiyor. Burada güzel bir atasözümü zü çağrıştırmak gerekir; “ laf olsun torba
kelimesinin altını çizerek durumun nes
dolsun” .
karşıt
Ama biz yinede bu varolan çelişkiyi
çelişki olmazsa bu isyanda olmaz. O
açıklamaya çalışalım; Marx’in yukarıda
nel
boyutunu
açıklar. Varolan
halde varolan bu karşıt çelişki nedir? Bu
açıkladığı
çelişkinin üretim araçlarını elinde bulun duran sınıfın bütün zenginlikleri de ele geçirmesi anlamına geldiği açıktır. Ama işçi sınıfının devrimci rolü, başka bir
vardır? Bunun bağrında kapitalist özel
deyişle yıkıcı olması, yukarıda da açık ladığımız gibi üretim sürecinde üretken
der; “ Çelişkiyi koruyup sürdüren etki, birincisinden; çelişkiyi yok eden etki ise
bir güç olması ve bütün zenginliklerin
İkincisinden
kaynağının üretici güç olan proletaryada bulunmasıdır. Laçiner kendine göre olanları alırken Marx’in son verdiğimiz açıklamalarını görmezden gelir. Evet
gelmektedir.” 30 Ancak Laçiner bu çeliş kiyi tahlil edecek güce sahip olmadığını böylece göstermiş de oluyor. O işçi sınıfının bugünkü görüntüsüne bakarak
kapitalist sistem içinde bütün insanlık
sözde teori geliştirmek istiyor, ama
insani
varoluşundan
uzaklaştırılıyor.
Buna işçi sınıfı da dahildir. Ama buna
bu
çelişkinin
bağrında
ne
mülkiyet vardır. Gerici ve tutucu tarafta burasıdır. Proletarya ise, “ yok edici, yıkıcı taraftır.” Bu konuda Marx şöyle
(yani
proletaryadan,
ulaştığı sonuç bütünüyle
bn)
burjuvazinin
egemen sistemini aklamaya yarıyor.
rağmen işçi sınıfının dışında hiçbir sınıf,
Özel mülkiyet sistemine dayanan kapi
kapitalist sistem tarafından yaratılmış olan insanın yıkımına karşı, insanın
talist sistem, kendiliğinden bir yok oluş sürecine doğru evrimleştiği gerçeği bugün çok daha anlamlı hale gelmiştir. Soğuk savaş sürecinin bitmesiyle birlikte kapitalizm-emperyalizmin insanlığa ve
insandışılaşmasına karşı isyan edemez. Bu isyan işçi sınıfının devrimci nesnel liğinden kaynaklanır. Laçiner yukarda belirttiğimiz gibi, işçi sınıfının olumlu
rebileceği hiçbir şey kalmamıştır. Marx,
hiçbir yanının olmadığını, üretim içinde
bu kendiliğinden yok
ki
aykırı
(kuşkusuz kapitalizmin ekonomik hare
reddetmesi
keti anlamında) bir evrimsel süreç oldu
rolünün
olduğunu gerektiğini
kendisinin
ve
durumunu
insana
vaaz ediyordu.
O
halde
oluş
sürecinin
ğunu açıklarken, anlaşılması gerekenin
bütün bu açıklamadan sonra Laçiner’e
bu sistem
şu soruyu sorma hakkımızı kendimizde
sınıfının aracılığıyla yıkılacağı gerçek-
tarafından
yaratılmış
işçi
ligidir. Yani devrimsel bir süreç. Çünkü
minde verilen üretici rolün kendisini de
kapitalist ekonominin bu evrimsel süre
reddetmelidir.” (aynı yerde) Görüldüğü
ci zorunlu olarak kendini ortadan kaldı
gibi o Marx’dan işçi sınıfına da kendi
racak sınıfı,
yaratmıştır.
kendini olumsuzlaştırmasını ezberlemiş.
Böylece kapitalizm zorunlu olarak kendi
Evet tamda bir ezberci kafa. Kuşkusuz
mezar kazıcısını da yaratmıştır. Burada,
niyet kötü değilse ezbercilik bir yere
Marx’in kapitalizmin kendiliğinden yok
kadar doğal da karşılanabilir. Ama bura
oluş sürecinden anlaşılması gereken de
da Laçiner’in bilinçsiz ve masum olma
budur. Z ira onun söylediğinden anlaşıl
dığı açık. Zira o Marx’in sınıf tahlilini
ması gereken sistemin zorunlu olarak
unutmuş veya gözardı etmiş durumda.
proletaryayı
proletaryayı yaratması gerçeğidir. Kapi
Evet işçi sınıfı başkalarıyla birlikte ken
talizm
disini de olumsuzlaştıran
proletaryayı yaratmakla zaten
ve giderek
kendi ölüm fermanını boynuna asmıştır.
ortadan
Marx bu noktada şu önemli belirlemesi
yinede varolan sınıf ve bireyler içinde
ni yapar; “ Proletaryayı yaratmakla özel mülkiyetin kendi kendine karşı vermiş
üretici rolünden dolayı gerçek özgür lüğü elde edecek bincik sınıf da işçi
olduğu hükmü infaz etmektedir, prole
sınıfıdır. Ama Laçiner bilinçli bir tarzda
tarya bu durumda; ücretli emeğin de
işçi sınıfının bu üretici rolüne saldırarak
başkasının zenginliğini ve kendi sefaletini
işçi sınıfına öneride bulunuyor; üretici
yaratmakla kendi kendine karşı vermiş olduğu hükmü infaz ettiği gibi tıpkı. Proletarya zaferi kazanacak olursa, bu, proletaryanın toplumun mutlak yanı
rolünüzü reddediniz! Geriye ne kalacak; dünyayı yöneten 200 Ç o k Uluslu Şirket ve emperyalist devletler. İnsana aykırı olan sistemin bu olumsuzluğu neden
halini
görülmez de işçi sınıfının üretim içinde
almış
olduğu anlamına gelmez
kaldıracak tek sınıftır. Am a
bu zaferi
ki rolü insana aykırı olarak açıklanır.
ancak kendi kendini ve kendi kendisiyle
Bunun gerçekten neresi emekçiden ve onun bilimi olan sosyalizmden yanadır?
katiyen;
çünkü
proletarya
birlikte kendi karşıtını da yok ederek kazanmaktadır. Zaferi kazandığı anda da
Geçmişte birçok ülkede proletaryanın
proletarya, kendini içeren karşıtıyla, özel mülkiyetle birlikte ortadan kalkmış olur.” 31
siyasal iktidarı ele geçirdiğini ve böylece
Proletaryanın, hem kendisini ve hem
kalmış bir zaferdi. Oysa Marx, gerçek
de kendi karşıtını yok edecek tek sınıf
zaferin ancak proletaryanın, kendisiyle
olması, onun üretim sürecindeki yerin
birlikte egemen sömürücü sınıfı da yok edecek bir tarzda gelişmesiyle birlikte olacağını belirtmişti. Dem ek ki uzun ve
den ve dolayısıyla üretken bir sınıf olma sından kaynaklandığını belirtmiştik. Şim di Laçiner burada tam da işçi sınıfının bu rolüne saldırıyor ve o şöyle diyor; “ İşçi
politik bir zafer kazandıklarını biliyoruz. Bu henüz ilk adımı ifade eden ve yanda
acılı bir yol vardır proletaryanın önünde. Bunun ilk temeli de, proletaryanın bu
sınıfı bu üretim sistemi içerisinde kendi
üretici rolünü reddetmeden örgütlü ve
sine düşen rolü reddetmelidir, çünkü
bilinçli bir mücadele tarzını geliştirme
rolün kendisi insana aykırıdır, ...dolayı
sine bağlıdır.
sıyla işçi sınıfı kendisine bu üretim siste
__ 162
Marx gibi sosyalist bütün düşünürler,
__________________________ tartışm a___ proletaryaya bu tarihsel rolü yüklerler
ilerleme-gerileme açıklamalarında, soru
ken, proleterleri tanrılar olarak gözönü-
nun önünde engel olarak emekçi kitleler
ne almaları değildir.” (Marx). Hatta Marx
ve onun geriliği söz konusu edilmiştir.
bu konuya ilişkin açıklamasında olayın
G e rçe k
tam tersini bile açıklamıştır. Elbette biz
kitlelerin geriliği öne sürülmüştür. “ Ne
mazeret
olarak
kitleler
ve
burada işçi popülizmi yapacak değiliz.
yapalım
Tersine ülkemiz işçi sınıfı hareketine
gerekçelerle ifade edilmektedir. Laçiner
çok açık ve
de
de benzeri gerekçeler ile işçi sınıfını
bulunduk. Am a sorun işçi sınıfının içinde
değerlendirerek, proletarya bugünkü durumuyla ilerlemenin değil, gerile
bulunduğu
somut eleştirilerde
bugünkü
duruma
bakarak
kitleler anlamıyor vb.”
gibi
teoriler üretmek değildir, olamaz da.
menin bir unsurudur, hatta işçi sınıfının
Ö yle
yaratıcı hiç bir özelliği de kalmamıştır,
olsaydı
İngiltere
İşçi
Engels
bir
Sınıfının
zamanlar
D urum u’nda
Lenin’e en ağır eleştirileri yapmazdı.
dolayısıyla
kendi
sonuçlarıyla
reddetm elidir,
durumunu
tüm
diyor.
32
Önemli olan işçi sınıfının bu üretim sis
Laçiner bu yaklaşımını sözde
temi içinde oynayacağı devrimci rol ve
dayandırmak istedi. Ama büyük yanıldı
potansiyeldir. Ve biz de bunun nasıl
ve sandı ki bu topraklarda Marksizm’i
açığa çıkarılacağı üzerinde kafa yoruyo ruz. Am a bugün en önemli görev, Marksizm’in döneklerinin proletarya
yeniden üretecek beyinler yok.
hakkında yaymış oldukları zehirli düşün celeri paramparça etmektir. Biz bugüne
li bir tartışma konusu olmuştur. Birçok politikacı veya düşünür kestirme yoldan
kadar yetersiz modası
haline
de
olsa,
gelmiş
son yılların olan
İlerlem e
ve
gerilem e
Marx’a
sorununda
kitlenin durumu belirttiğimiz gibi sürek
kitlelerin o günkü durumunu kalkış nok
Andre
tası yaparak eleştirmiş ve bu eleştiriler
G orzlar’ın “ Elveda Proletarya” ile uğraş
den yanlış sonuçlara varmışlardır. Daha
mak zorunda kaldık. Onun takipçileri olanlar (ki Laçiner bunların en sadık
doğrusu işçi kitlelerine karşı var olan güvensizlik, sonuçları oldukça yanlış
takipçilerindendir) ülkemizde de gide
olan ideolojik ve politik sonuçlara kadar
rek bu zehirli ağularını bizlere içirmek
gidebilen bir konuma kaymasına neden
istemektedirler.
olmuştur. Bunun en belirgin hali 12 Eylül
Ö m er Laçiner, işçi sınıfına ilişkin bu
sonrasında bu
ülkemizde tezlerin
görülmüştür.
tahlillerini, bugünü baz alarak yapıyor. Bütün açıklamasının kaynağında Mark sist ekonomilpolitiğin tanımlarına karşı
Ancak
ülkemizle
sınırlı
bir duruş vardır. H er ne kadar bu tanım larını sözde “ Marksist” terminolojiler
miştir. Batı’dan başlamak üzere, Sovyet Bloku’nun da yıkılmasıyla birlikte, Yeni
olmadığı açık olduğu gibi, bu oportünist tezler esas olarak Batı’dan ihraç edil
üzerine oturtuyor olsa da, bu gerçeği
Dünya Düzeni denilen yeni bir haçlı
değiştirmiyor. Nitekim bütün Marksizm
seferiyle dünya işçi sınıfına karşı büyük
düşmanlarının tavrı da böyledir ve bun
bir ideolojik taarruz başlatılmıştı.
lar bize hiç te yabancı değildir. Gerçekte bütün Marksizm düşmanları, toplumsal
ideolojik saldırının kaynağını ise Batı’nın burjuva entelektüelleriyle birlikte burju
ilerleme sorununda, başka bir deyişle
vazinin egemenliğine girmiş eski Mark-
Bu
--------------------------------------------- 163 —
— yol Bu
gerçek düşmanlarıdır! (Geçerken belir
tezler hızla çevrilerek ülkemize aktarıldı
telim ki Laçiner de B. Bauer’in izinden
ve bu arada “ Marksist” diye bilinen M.
gidenlerdendir. O da işçi sınıfını düşün
Belge, Ö. Laçiner gibiler için bulunmaz
cenin önündeki engellerden biri olarak
bir
görüyor.) Marx, Bauer’in bu yaklaşımıy
sist dönekler olduğu
yeni
alan
biliniyordu.
ortaya
çıktı.
Şimdi
Marksizm’e inceltilerek saldırma zama
la alay ediyor kuşkusuz. Marx şu cevabı
nıydı ve bu zamanı iyi yakaladılar. 12
veriyor; “ İlerlemenin düşmanları, kitle
Eylül faşizminin ağır sonuçlarıyla birlikte
nin bile isteye alçaltılışının ürünleridir.
bu burjuva oportünist tezlere karşı nes
Kendine
nel bir zeminde oluşmuştu. Cuntaya
(verselbständigten)
karşı beklenen tavır sınıftan gelmeyince,
ama düşünceli değil, maddesel, dıştan
ağızlarından
bir tarzda varolan ürünlerdir.” 33 Marx,
proletarya
lafını
düşür
özgü
bir hayatla donatılmış ürünlerdir
bunlar;
meyenler birdenbire proletaryaya sırt
B. Bauer için böyle bir yaklaşımın, “ ...bu
çevirebildi ve Marksizm’e karşı bir ko numa sürüklendi. Küçük burjuva hayal
yolla, örneğin, Eleştirici Eleştiri ile san sür arasında önceden kurulu bir uyum
leri çabuk yıkıldı ve bütün kötülükleri
bulunduğunu ve sansür kurumu başka-
işçilerde aramaya dönüştü ve işçi sını
nının bir polis zorbası (Polizeischerge)
fının adam olmayacağını ifade eden açık
değil, tam tersine bir incelik ve ölçülük
lamalar yapıldı. Gerçi Ö m er Laçiner bu kategori içinde değildi ve işçi sınıfının örgütlenmesi mücadelesi gibi zor işleri hiçbir zaman seçmedi. O başından itiba
anıtı olduğunu da ispatlayabiliriz.” 34
ren inceltilmiş bir tarzda ve “ Marksist”
kitle, gittikçe daha az insandışı bir du
elbise içinde, işçi sınıfına ve işçi sınıfı bili
rumda bulabilmiştir kendini.” 35demek
mine
tedir. Aslında burada tarihsel sürecin
karşı savaşıyordu. Ama aradan
onlarca
yıl
geçmiş
olmasına
Marx, “ Zihnin bütün ilerlem eleri, bugüne değin hep insanlığın kitlesine karşı ilerlemeler olmuş, ama gene de bu
karşın
(ilerleme ve gerileme anlamında) parlak
Laçiner gibiler hala “ sosyalizmin pazarında” mal satabilecek konumlarını kaybetmediler. Bu da ülkemiz düşün ala nının (elbette Marksist düşün alanı) bir
bir açıklaması vardır. Bugün birçok bi limsel buluşlar bile, özellikle savaş sanayi alanında “ inanlığın kitlesi” aleyhinde geliştirilen zihinsel etkinlikler değil
yanıyla ne kadar kuru ve çorak olduğu
midir? Bu soruna ilişkin sosyalist düşü
na işarettir.
nürlerden (ütopik sosyalistler) Fourier
Yine esas konumuz olan kitlenin iler
ve Owen, “ ilerleme” nin soyut ve yeter
leme ve gerilemede ki durumuna döne cek olursak; Marx’ın “ Kutsal Aile” de Bruna Bauer ve hempalarına karşı
siz olduğunu belirtmişler ve işte bunun içindir ki, bugünkü toplumun gerçek temellerini keskin bir eleştiriden geçir
mücadelesini hatırlatmadan geçemeye
mişlerdir. Bunu bilen ve teslim eden
ceğiz. B. Bauer sorunu şu meşhur cümle
Marx, buradan hareketle aslında bugüne
ile özetlemişti;
“ Zihnin
gerçek düş
de göndermelerde bulunmuştur. Ve o
manını başka bir yerde değil, kitlede ara
şöyle diyor, “ Bu
mak gerekiyor.”
O
kahrolsun
pratik alanda denk düşen bir şey vardı;
emekçi
Çünkü
onlar zihnin
tarihsel gelişimin o ana değin kendisine
__ 164
kitleler!
halde
komünist eleştiriye
tartışm a___ karşı
kitlenin
kuruculuğunda toplumsal ve merkezi bir
hareketi. Bu hareketin taşıdığı insanca
gerçekleştiği
büyük
öncü role sahip olamayacağı sonucuna
soyluluk hakkında bir fikir edinebilmek
ulaşmaktadır.
için, Fransız ve İngiliz işçilerinin çalışma
biçtiği bu rolden dolayı onun için sosya
İkincisi
ise,
işçi sınıfına
özen ve azmini, öğrenme susuzluğunu,
lizm sadece gerçekleşmesi
manevi enerjisini ve yorulmak bilmez
olmayan bir ütopyadır. Dolayısıyla Laçi
gelişme
iç güdüsünü tanımış
olmak
işçi
sınıfı
kitlesinin
bu
büyük
hareketi, Laçiner tarafından oturduğu sıcak odasından bardımana
ner geçmişteki sosyalist ülkeleri de yok sayarak bu ülkelerin hiçbir zaman sosya
gerekir.” 36 İşte
mümkün
inkar edilerek bom
tutulmaktadır.
Am a
bu
sadece kendisinin söyleyip kendisinin dinlediği bir nameden öteye geçmiyor.
list olmadığını söyleyerek 37 sosyalizmi de reddetmiştir. Bu konuları diğer yazılarda yeterince işlemiştik.
Burada
üzerinde
kapsamlı
durmayacağız. Ancak Laçiner’in çelişki
O , çıplak ve temelsiz bir zeminde fikir
lerini ve çıkmazını göstermekle sınırla yarak bazı olguları tartışmak gerekir
jimnastiği yapıyor ve zihinsel çalışma ana
kanısındayım. Öncelikle işçi sınıfı neden
toprağından
hem toplumsal hem de politik bir özne
kopuk
olduğu
için
de
cürümü kadar yer yakabiliyor.
dir? İşçi sınıfı üretim içinde ki konumun
iyi cevabı
dan dolayı, nesnel olan bu konumundan
Marx veriyor. Marx bu türden şarlatan lar için şöyle diyor; “ Akılsızlığı, ruh gevşekliğini, hafifliği, kendinden mem
dolayı sosyalizm kuruculuğunda stratejik bir önceliğe sahiptir. İşçi sınıfı, yukarda belirttiğimiz gibi zenginlikleri üreten,
nunluk ve yeterlik duygusunu kaynakla
artı değeri yaratan, ama bu zenginlikler
rına değin kovalayıp ortadan yok etmek
den yararlanamayan bir sınıftır. Dolayı
yerine manevi açıdan mahkum etmek ve
sıyla üretim araçlarından yoksun bir sınıf
bunların zihnin ve ilerlemenin karşıtı ol duklarını keşfetmiş olmak; işte bu bay
olarak işçi sınıfı, özel mülkiyet sisteminin altında varlığını sürdüren; hatta bu sis tem tarafından yaratılan bir sınıftır. Sömürüyle birlikte emek ve sermaye
Laçiner’e sanıyorum
en
ların komünist düşünürler karşısında ki köklü üstünlüğü de burada imiş!” (aynı yerde)
çelişkisinde işgal ettiği bir konumu söz konusudur.
LA Ç İN ER SO SY A LİZM İ DE R ED D ED İYO R Laçiner’in bu iddialarından iki temel
Daha önce
bu çelişkinin
kapsamını açıkladık. İşçi sınıfı bu nesnel ilişkiler (üretim ilişkisi) içinde ortak aidiyet unsurları olan bir kimlik edinir ler. Bunlar ortak sınıf çıkar ve güdü leridir. Bu ortak güdüler, onların ortak
sonuç çıkıyor; bunlardan birincisi, işçi
(kolektif)
davranmasını,
sınıfı hiçbir olumlu öğe taşımadığı için,
yeteneği,
hızlı
işçi sınıfının üretim içinde ki bu rolün
hareket etme, toplum içinde bir güç
den (ki Laçiner’in bu rolde hiçbir olum
oluş gibi sayısız
lu öğe bulmadığını belirtmiştik) politik
toplumsal iç güdüler sistemidir. Bu ise
bir özne, başka bir deyişle, sosyalizm
bir
sınıf
toplumsallık
örgütlenme
kimliğini
özellikler açığa
ve
ortak
olan
bir
çıkarmıştır.
— yol Gerçekten işçi sınıfı, komünist toplum
öncü
kuruculuğunda, stratejik bir özne oluşu
sosyalizmin gerçekleşebilir bir toplum
rolünü
yadsımasıyla
olmadığını,
birlikte,
nun altında, bu ve bunun gibi, birtakım
sistemi
olgular ve yetenekler yatar. Bu yetenek
bunun sadece ütopya olduğunu iddia
başka bir deyişle
ler olmaksızın merkezi bir öncü role
edecek bir düşünce tarzına sahip olma
soyunması mümkün değildir.
sıdır. O ’nda sosyalizm sadece ütopyalar
Gerçekten Laçiner’e göre, işçi sınıfının
bütünüdür. Çünkü sosyalizmi kuracak
bu tür özellikleri yoktur. Sınıfı yaratıcı
sınıf, işçi sınıfı olmadığına göre (ki ona
bir sınıf olmaktan çıkaran, dolayısıyla .üretim içinde ki konumunu olumlamayan ve insani özelliklerini yitirdiğini söyleyen Laçiner, elbette işçi sınıfının sahip olduğu ortak aidiyet kimliğini de reddedecektir. İşçi sınıfının bu tür özel liklere sahip olmadığı düşüncesine ulaş ması elbette doğaldır. Postmodernistler, işçi sınıfının nesnel konumu
ile politik kimliği arasındaki
bağlantıyı koparıyorlar. Onlara göre, işçi sınıfının ancak
nesnel politik
çıkarı yoktur. düzeyde
Bunlar
olabilir.
İşçi
sınıfının üretim içindeki konumuyla poli tik bir bağ kurmak yanlıştır. Bu düşün
göre işçi sınıfı bu yeteneği yitirmiştir), Laçiner’e göre henüz başka bir sınıf da tarih
sahnesine
gelmediğine
göre,
sosyalizm henüz gerçekleşmesi mümkün olmayan
bir
ütopya
olarak
kalmaya
mahkumdur. Eski sosyalist toplumların, üretimden aldığı payı artırma eğilimi içinde olduğu için (ifadeler Laçiner’e ait tir, bkz. age. s.9) ve işçi sınıfı kapitalist toplumlardan ayrı bir eylemliliğe girişemediği için, sosyalist olmadıklarını belirtiyor. Bu tartışmayı ayrı bir değer lendirmeye bırakalım, ancak şu belir tilmelidir ki Lenin ve Stalin’in S S C B ’sinde, temel sorun bütün emekçi sınıf
celer, söylediklerini bir bütün olarak
ların tek tek üretimden aldığı payı artır mak değil, tersine bütün emekçi sınıf
aldığımızda, Laçiner tarafından da kabul
ların G S M H ’den aldığı payı artırmak ve
edilmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki,
ülkenin toplumsal
kalkınmasını
sağla
bütün sınıflar gibi işçi sınıfı da ortak
maktır esas olan. Hatta gidişat bütün
çıkarlar etrafında politik bir duyarlılığa
zorluk ve engellenmelerine karşın, sınıf ların varlığını ortadan kaldıracak bir top lumsal süreci hazırlamak faaliyetidir. Bu bilinen nedenlerle engellenmiş ve sekte ye uğratılmış, sonrasında da karşı dev
ulaşır. Bu duyarlılığın temelini, kapitalist sistemin ekonomik yasaları ve ona bağlı siyasal, kültürel, hukuksal vs. gibi üst yapı kurumlan belirler. Politika, sınıfların çıkarından bağımsız bir kuru temenniler
rimci Kruşçev hizibi tarafından tümüyle
toplamı değildir. Onu da belirleyen bu
sabote edilmiştir. Bu süreç özel bir ince
sınıf çıkarlarıdır. Dolayısıyla işçi sınıfının
lemeye
üretim içindeki, nesnel konumu ile poli tik kimliği arasında doğrudan kopmaz
kazanımlarım yok saymak, hatta bu toplumları sosyalist toplumlar olarak
bir bağ olduğu unutulmamalıdır. H e r ne
görm em ek
kadar Laçiner unutsa bile.
olduğu kadar, büyük bir ideolojik sap
İkinci nokta, Laçiner’in, işçi sınıfının sosyalizm kuruculuğunda merkezi bir
__ 166
tabi tutulmadan,
büyük
bir
sosyalizmin
tarihi
yanılgı
mayı da ifade eder. Elbette yeni toplum eski toplumun
tartışm a__ bağrından
çıkarak gelişir ve zorunlu
6 Felsefe İncelemeleri, s. 185
olarak eski toplumun şu veya bu şekilde
7 age. s. 184
damgasını taşır. O nedenle proletarya nın önünde ağır ve zor sancılı bir yol
8 age. s. i 92
vardır. Önemli olan proletaryanın bunu başaracak bir güce sahip olup olmadığı na ilişkin düşüncelerimizdir. Bu bölümü Marx’in bir sözü ile bitire lim; “ Burada karşılaştığımız şey, kendine özgü olan temeller üzerinde gelişmiş olan
bir
Tersine
komünist kapitalist
toplum
değildir.
toplumdan
çıkıp
9 age. s. 8. (abç) 10 age. s.8 (abç) I I Ü cretli Emek ve Sermaye, Karl Marx, Engels’in önsözü, Sol yay. s. 18 12 age. s. 18 13 age. s. 12 14 Seçme Y a p ıtla r 3, Sol yay. s. 196-197 15 Felsefe İncelemeleri, Sol yay. s. 181-182
geldiği biçimiyle bir komünist toplum
16 age. s.8
dur. Dolayısıyla iktisadi, manevi, ente lektüel, bütün bakımlardan bağrından
17 age. s.7
çıktığı eski toplumun damgasını taşıyan bir toplumdur.” 38
hala
Özetle Laçiner’in tezleri kafasında ki kurduğu hayali şato gibidir. Çünkü o,
18 age. s.9 19 age. s.9 20 G otha ve Erfurt Program ları’nın Eleştirisi, Sol yay. s.33 21 Ü cretli Em ek ve Sermaye, Karl Marx,
yaşanan pratikleri kafasında oluşturduğu
Engels’in önsözü, Sol yay. s.24
fikirlere göre açıklıyor ve onlara uydur maya çalışıyor. Oysa gerçek, Marx’in da
22 age. s.25-26
belirttiği gibi, fikirlerin oluşumunu maddi pratiğe göre açıklamaktır.”
24 Kutsal Aile ya da Eleştirici Eleştirinin
“ Tarihin, dinin, felsefenin ve öteki teo rilerin devindirici gücü, eleştiri değil, devrimdir.” (Marx) Ö m er Laçiner’e ithaf olunur.
8 Şubat 1999
23 age. s.9
Eleştirisi, akt. Lenin, Felsefe Defterleri, Sosyal yay. s. 16-17 25 Felsefe incelemeleri, Sol yay. s.99 26 Lenin, age. s.17 27 Lenin, age. s.17 (Altını çizen M arx’tir.) 28 age. s.7 29 age. s. 18
D İP N O TLA R
30 age. s.17 3 I age. s. 17
1- İşçi Sınıfının Ö ncü Rolü, Toplumsal Araştırm alar Vakfı, Panel Dizisi 1-2, Alan Yayıncılık, s.6
2- age. s.8 3- age. s.7 4- Ü cretli Em ek ve Sermaye, Karl Marx,
Engels’in önsözü, Sol yay. s. 16 5- age. s. 17
32 age. s.9-10 33 age. s.22 34 age. s,23 35 age. s.23 36 age. s.23 37 age. s.9 38 G otha ve Erfurt Program ları’nın Eleştirisi, Sol yay. s.29
M ehm et Yılm azer KAPİTALİZM DEN SO SY A LİZM E G EÇ İŞ Ç A Ğ IN A NE O LD U ?
Çıkıyor!
“Ostar Panizza’ya Adanmış”
Georg Grosz
" ''» V
"2 ! .yü z yıla girerken em peryalizm dünyayayeni bir şekil verm e m ücadelesindedir. Ve tarih sanki tekrar ediyor. Yeni bir yüzyılın başında bu kez Cum huriyet’in alınyazısı yeniden çiziliyor';,vŞİm dilik ortada kanlı bir paylaşım savaşı yo k . A ncak yin e çeşitli eksönler var. Türkiye A BD -İsrail eksenine oturmakla “ rahata" kavuşmadı. Tam tersine öyle bir bölgede bulunuyor ve öyle bir tarihsel dönem den geçiliyor ki, kolay kolay rahatyüzü görmeyecektir. Dünya emperyalist merkezler tarafından yeniden paylaşılırken bu paylaşım henüz bölgesel savaşlar seviyesinde kalmaktadır. Üstelik bu paylaşım, eğer söylenenlere inanacak olursak, hiç de kanlı bir y ü z e sahip değildir. Yeniden paylaşımın parolası "İnsan hakları ve dem okrasi” dir.” Mehmet Yılmazer