Haftasonu 12 ekim 2014

Page 1

12 // EKİM’14

zete



//

01.

MARIANNE FAITHFULL: BU SEKTÖRDE KADIN NEFRETİ VAR //

02.

//

03.

BİR AĞAÇ EVDE YAŞAMAK… HERKES NEREYE KAYBOLDU?

//

04.

DANIEL RADCLIFFE: HARRY POTTER’I YAPTI, YOK OLDU DİYEMEYECEKLER

//

05.

AKIHIRO MIZUUCHI’NİN ‘YENİLEBİLİR’ LEGOLARI //

06.

KENDİ BİRANI KENDİN YAP

Editör: Cem GELGÜN


01.

MarIanne FaIthfull: Bu sektörde bir kadının başarılı olması istenmiyor


Bir kedi gibi dokuz canı olan beş kişi sayın deseniz, Marianne Faithfull’u hiç tereddüt etmeden listeye alırdık. 67 yıllık hayatına sekiz ömür sığdıran ve kendi sözleriyle “hala burada olması bir mucize” olan, İngiliz pop folk müziğinin en önemli isimlerinden Marianne Faithfull, yeni albümü “Give My Love to London”u doğup büyüdüğü ve hayatını geçirdiği Londra’ya adıyor. 18 yaşında kendini bir anda Rolling Stones’un yanında bulan Faithfull, Mick Jagger ve Keith Richards’ın da katkılarıyla ilk albümünü 1967 yılında çıkarmıştı. Jagger’la uzun süreli bir aşk yaşayan ve ‘Stones’ tarihinin değişilmez bir parçası olan Marianne Faithfull, yeni albümünün yanı sıra “L’Album d’Une Vie” adını taşıyan ve hayatını konu alan bir fotoğraf albümü çıkarıyor. Faithfull çıkacağı Avrupa turnesi öncesi Rock & Folk’un sorularını yanıtladı. Satın aldığınız ilk plak? 13 ya da 14 yaşlarımda, çoğu zaman kapaklarını beğendiğim için plaklar satın almaya başladım. İnanmayacaksınız ama Miles Davis’in ‘Kind Of Blue’ ve ‘Sketches Of Spain’ albümlerini tesadüfen alma şansına eriştim. Eve dönüp plakları dinlediğimde vuruldum. Önce Everly Brothers, Buddy Holly, Chuck Berry, Gene Vincent ve Little Richard gibi müzisyenleri sevdim, daha sonra Joan Baez’e,


Folk’a geçtim. 60’lı yılların Londra’sında, doğru zamanda, doğru yerde bulundunuz… Çok gençtim ve pek bir şeyi umursamıyordum. Beatles dinliyordum, Bob Dylan’ın ilk albümleri ve tabii ki Joan Baez. Bu kişilerin albümleri üzerimde büyük etki bıraktı. Turnelere yanımda götürdüğüm plakçalarımda ‘The Gates Of Eden’i dinlerdim, cennet gibi…

6

her zaman sevmişimdir. Gerçek anlamda modelim olduğunu söyleyemem ama ne zaman ilham aldığım sanatçıları sorsalar, kendisine yer veririm. Kaçınılmaz soru: Stones mu Beatles mı?

Her ikisi de! Sanırım Beatles’ı tercih ediyordum. Ama yine de ‘Not Fade Away’i sevdiğimi hatırlıyorum. Açıkcası, bu medyanın yarattığı Oasis ve Blur tartışması kadar saçma. Bir çok insan iki grubu da sever. Kinks’i ve The Who’yu da severdim! O zamanlar çok plak Sanat kariyerinizin başında, kimi kendi- satın alırdık. nize model olarak görürdünüz? Grupları plakçılarda mı keşfediyordunuz? O zamanlar sanatçı olduğumu söyleyemem. Bir pop şarkıcısıydım. Aslında gerçek bir Evet, birazcık cep harçlığım vardı ve cumarmodelim yoktu… ya da Billie Holiday. Onu tesi günleri plakçıya gider kendime 45’likler


alırdım. Küçük kabinlerde diskleri dinlerdik. Büyük bir müzikal kültürüm yoktu. Kocam John’la Otis Redding, Ornette Coleman ve Billie Holiday dinlerdik. Daha sonra Mick’le (Jagger) beraber olmaya başlayınca, gerçek bir müzik eğitimi aldım. Beni TamlaMotown, Stax gibi şeylerle tanıştırdı. Keith’le (Richards) Blues’u keşfettim. Charlie (Watts) ise bana Jazz’ı aşıladı. Önemli olan buydu. Bu dönemde Stones’larla yaşadıklarımın benim için anlamı, tabloid gazetelerinin yazmayı sevdiği gibi bir aşk çemberi ya da bu tarz şeyler değildi. Önemli olan, müzik yapmayı öğrenmekti.

başvurduğum bir şey. Bu konuda oldukça deneyimliyim çünkü 1960’lı yıllarda bu şekilde müzik yapmaya başladım. Beste yazmaya başlamadan önce başkalarının şarkılarını söylüyordum. Bu şarkıları nasıl seçiyorsunuz?

Bu album için “I Get Along Without You Very Well”i seçmem çok normaldi. Derinlemesine çalıştığım bir şarkı. Frank Sinatra’nın versiyonunu uyarladım, Billie Holiday’e hiç girişmek istemedim yoksa cesaretim kırılırdı. Bu arada Sinatra da hiç kolay değildi. Piyanoda Ed Harcourt’un olması bana yardımcı oldu. 70’li yılların ortalarında bir punkla karşıla- Şarkıyı tamamen değiştirdi. şıyorsunuz ve kendinizi yeniden devrimin Röportajlarınızda Amy Winehouse’dan içerisinde buluyorsunuz… bahsediyorsunuz. Onun bir şarkısını söyBir kez daha, çok şanslıydım. Punklar beni lemek ister miydiniz? severlerdi. Swinging London’un her zaman rezil bir şey olduğunu düşündüm. Çok O harika biriydi ama bunu yapabileceğimi suniydi, korkunçtu ve kötü insanlar vardı. sanmıyorum… Sanırım bunun için çok Punklar hoşuma giderdi ve bu akıma neyse ki erken ve bu hikaye çok üzücü. bir son verdiler! Joe Strummer, John Rotten, Kitap projeniz nasıl doğdu? harikalardı.

Menajerim François Ravard’ın bir tavsiyesiydi. Beni itmeseydi aklımın ucundan bile geçmezdi. Birkaç gün önce kitap elime ulaşKurt Weill her zaman hayatımın bir parçası tığında, açmaya korktum. Benim hakkımda oldu. Annem bir bale dansçısıydı ama akşam- bir kitap! Bunu abartı buldum. Sonra okuları bir kabarede çalışırdı. Bazı aptalların: maya başladım ve hoşuma gitti. Yaptığım tek “Working Class Hero’yu uyarlamak ne haddi- şey, fotoğraflara yorumlar yazmak, o günü nize?” diyenleri hatırlıyorum. Ben de onlara anlatmaktı. Kitabın ağırlığını kırıyordu. “Uyarlıyoruz çünkü ben, tam da onlardan Egosantrik bir kitap değil. François çok hakbiriyim. John Lennon’un neden bahsettiğini lıydı. Bir kadın olarak, bu kahrolası müzik endüstrisinde 50 yıl boyunca varolmayı gayet iyi biliyorum” diyordum. başarabilmenin büyük bir başarı olduğunu düşünüyorum. Bir çok ‘cover’ albüm yaptınız… Kurt Weill’e duyduğunuz ilgi nereden geliyor?

7

Ya z m a k t a z o r l a n d ı ğ ı m z a m a n l a rd a

Röportajlarınızda endüstrideki


Öncelikle bunu kendim için yapıyorum. Ve elbette beni dinleyenler için. İlgili ve ilginç Ayrımcılıktan bahsedemem, daha çok mizo- olmaya devam etmek istiyorum. Kendimi jinlik diyebilirim. Kadın düşmanlığı, nefreti. tekrar etseydim bu kadar uzun süre nasıl Onları aşağılama arzusu. Bu bugün hala devam edebilirdim? Şarkılarımı yazıyorum geçerli olan bir şey. Bu sektörde bir kadının ve sonra kiminle çalışmak istediğime karar veriyorum. başarılı olması istenmiyor. ayrımcılıktan bahsediyorsunuz…

Bilindik çifte standart. Erkekler herşeyi yapabilirler ve bunda sorun yok…

Daha çalışmadığınız biri kaldı mı?

Hayır, pek yok. Keith’le bir şarkı yazmak Yaptıklarından ötürü onlara saygı bile duyu- isterim. “Sing Me Back Home”da beraber yoruz. Bunda biraz düzelme oldu ama yeterli çalmıştık ama hiçbir zaman beraber yazmadeğil. Sanırım bu, kadınların çocuğu taşıma- dık. Buna fırsat bulacak mıyız bilmiyorum. sına, bekarete ve bu tarz saçmalıklara bağlı. Keith’in grubu onun takıntısı. Tanrıçayı unuttular, daha doğrusu yıktılar. Tanrıça fikri din adamları için oldukça Turne aşkı için mi yoksa yazmayı sevdiğiendişe vericiydi. 1960’lı yıllarda durum niz için mi albüm yapıyorsunuz? gerçekten korkunçtu. Kadınlar birer cinsel objeydi. 60’ların altın çağ olduğu fikri tama- Yazmayı, albümler kaybetmeyi çok seviyorum, men bir illüzyon. Kadınların özgürlüklerini çok hoş ve yaratıcı bir evre. Evimden çıkkazanmaları, ancak 70’li yıllardan sonra oldu. mamı insanlarla tanışmamı sağlıyor. Müziğini O döneme ait önemli isimler var, Gloria çok sevdiğim Steve Earl’le yakın dost olduk. Geçtiğimiz günlerde bir mail aldım, ekim Steinem, Germaine Greer gibi. ayında bir blues albümü kaydedecekmiş, Yeni albümünüzden bahsedelim. Her “Give My Love To London” şarkısını çalıp seferinde yeni bir şeyle gelerek bizi şaşırtı- çalamayacağını sordu. Çok hoşuma gitti! yorsunuz, kendinizi tekrar etmiyorsunuz…

8


9


02.

Bİr ağaç evde yaşamak

10


Çocukluk hayallerini gerçekleştirmek için yola çıkan Atlantalı mimar Peter Bahouth, birbirlerine asma köprülerle bağlı, üç ayrı kulübeden oluşan bir ağaç ev tasarlamış. İki oda bir salon gibi düşünülen ve yetişkin bir çift için zevkle döşenmiş ağaç ev, yıldızların altında, doğayla iç içe huzurlu bir gece geçirmemiz için düşünülmüş.

11


12


13


14


15


03.

?

herkes nereye kayBoldu

16


17


Fizikçi Enrio Fermi tarafından ortaya atı- Dünya belki de düşündüğümüz kadar lan ‘Fermi paradoksu’ şu soruyu soruyordu: mükemmel değil “Herkes nereye kayboldu?”. Diğer bir deyişle Peki ya gezegenimizi gözümüzde gerek“Uzaylılar nerede?”. tiğinden fazla büyütüyorsak? Dünyamız Evrenin boyutunu, barındırdığı milyarlarca düşündüğümüz kadar mükemmel olmayagalaksiyi, içlerindeki milyarlarca yıldızı ve bilir. Bu teori ‘Ender Dünya’ teorisiyle zıt bunların etrafında dönen milyarlarca gezegeni düşüyor. Teorinin ileri sürdüğü görüş, düngöz önüne alınca, onbinlerce medeniyetin yamızın, kirlenmiş ve yok olmaya yüz tutmuş var olması gerektiği kanısına kapılıyoruz. kaynakları ve kendi güneş sisteminde bile orta En azından öyle olması lazım. Evrenimizin sıralarda yer almasına neden olan küçük boyu13 milyar yaşında olduğunu düşünürsek bu tuyla uzaylılara çekici gelmeyeceği yönünde. süreçte bir çok kez uzaylıların varlığını kanıt- Onun için de bizimle boşuna iletişime geçlayacak bulgular olması gerekirdi. Peki neden miyorlar. Ayrıca insanoğlunun agresifliği kimse çağrımıza cevap vermiyor. Çok mu uzaylıları vazgeçirecek diğer bir neden olabilir. uzaktalar yoksa doğru yere mi bakamıyoruz? Uzaylıların istedikleri doğal kaynaklar ve fosil Biz mi çok gerideyiz yoksa onlar mı? Evrende yakıtlarsa ve bize gelecek kadar ilerlemiş bir bizden önce varolan akıllı canlıların soyları teknolojileri varsa, istedikleri şeyleri yaşamın tükenmiş olabilir mi? Dünya dışı varlıklarla olmadığı başka gezegenlerden de elde edebineden bağlantıya geçemediğimize cevap ara- lirler. Kısacası uzaylıların o kadar da ilgisini yan bir çok farklı görüş mevcut. İşte bazıları... çekmiyor olabiliriz.

18

Ender bulunur mükemmel bir dünya

Tüm akıllı varlıklar bir yerde tıkanırlar

‘Ender Dünya’ teorisi, dünya üzerindeki yaşamın, neredeyse bir mucizenin eseri sayılabilecek, zincirleme gelen biyolojik fenomenlerin bir ürünü olduğunu ve bunun başka bir yerde tekerrür etmesinin çok düşük bir ihtimal olduğunu savunuyor. Dünyamıza benzeyen gezegenler var olsa da, bugüne kadar tespit edilenlerden hiçbiri yaşamın barınması için gereken özelliklerin tamamına sahip olamadı. Dünyayı bu denli nadir ve mükemmel kılan, çok uzun vadede (milyonlarca yıl) dengede kalmayı başaran ve çok hücreli canlıların üremesini sağlayan ılıman iklimi. ‘Ender Dünya’ teorisini neredeyse yirmi yıl önce öne süren Peter Ward ve Donald Brownlee keşfedilen gezegenlerde yaşam olması ihtimalinin çok düşük olduğunu savunuyor.

Büyük Süzgeç olarak da tercüme edilebilecek Great Filter teorisine göre, dünya dışı varlıklar, hatta akıllı canlılar var ama biz nasıl onlarla iletişime geçemiyorsak, onlar da bizimle iletişime geçecek, ya da evrende milyonlarca ışık yılı mesafe katedecek teknolojiye sahip değiller. Her ne kadar uzay mekiklerimiz, teleskop ya da satelitlerimiz her geçen gün daha da gelişse de, günün birinde doğal bir sınıra ulaşarak bir yerde tıkanacağız ya da bunun öncesinde yaşanacak bir doğal afet, teknolojimizin gerilemesine neden olacak. Nasıl dünyamızda doğal felaketler yaşanıyorsa, akıllı canlıların var olduğu gezegenlerde de yaşanıyor olabilir. Great Filter teorisine göre ne kadar akıllı olursak olalım, hiç bir zaman evrende yolculuk etmemizi sağlayacak teknolojiye sahip olamayacağız ya


da bunu gerçekleştirecek yeterli imkana sahip olmayacağız. Medea Teorisi, insanoğlu kendini yok edecek Paleontolog Peter Ward tarafından da savunulan Medea Teorisi’ne göre bütün bunların hiçbir anlamı yok çünkü günün birinde insanoğlu kendini yok edecek. İsmini Yunan mitolojisinden alan Medea Teorisi’ne göre insanlar ve insan gibi akıllı varlıklar, içlerinde bir ‘kendine zarar verme’ tohumu taşıyor. Teori bir noktada Great Filter’la birleşiyor. Medea’ya göre, insanlık uzaylılarla bağlantıya geçmeden önce yok olacak. İnsanın kendi faaliyetleri ve çevresine verdiği zarar, neslimizin tükenmesine neden olacak. Ward, geçmişte bir çok toplu ölüm vakasının yaşayan organizmaların kendileri tarafından tetiklendiğine inanıyor. 19

Dünyamız okyanusun ortasında küçük bir

ada olabilir mi? Peki ya gezegenimiz evrenin bir ucunda dev bir okyanusun, yani boşluğun ortasında, unutulmuş, gözden kaçmış küçük bir ada gibiyse ve evrenin diğer ucunda bütün medeniyetler dip dibe, üst üste yaşıyorlarsa? Bu teoriye göre dünyamız dev bir ‘No Man’s Land’in ortasına düşmüş olabilir. Bazı fizikçilere göre evren, maddelerin daha yoğun olduğu, akıl almayacak büyüklükte kümelerin bulunduğu bölgelerden ve bu bölgelere göre kenarda kalmış, boşluklardan oluşuyor. Teorinin savunucularına göre evrenin bir yerinde bir çok medeniyet birbirlerine çok yakın bir mesafede, birlikte yaşarken, biz Pasifik okyanusunda kaybolmuş bir ada gibiyiz. Çevremizde hiçbir şey olmadığından kimseyi göremiyor, kimseyle bağlantıya geçemiyoruz. Ünlü astrofizikçi Stephen Hawking bunun bir avantaj olabileceğini ve bir gün uzaydan bir sinyal yakaladığımızda, Kolombus’un Amerika’ya ayak bastığı gün plaja doluşan


yerliler gibi olmamamız gerektiğini belirtiyor. Hawking’e göre ihtiyacımız olan teknolojiye sahip olana kadar beklemekte yarar var. Neye baktığımızı bilmiyor olabiliriz Evrenin bir yerinde yaşanabilir dünyalar ve akıllı varlıklar bulunduğunu varsaysak bile, bu varlıkların bizim gibi, bizimle aynı hızda ve aynı yönde evrildiklerini kim garanti edebilir? Belki de bizden o kadar farklılarki, dip dibe olmamıza rağmen ne onlar bizi ne de biz onları görebiliyoruz. Yarasalarda olduğu gibi mesela, insanlar yalnızca ışığı görebilirken, yarasalar ses dalgalarını da gerçek anlamda görebiliyorlar ve yön bulmak için askeri ekipmanlarda bulunan sonarlarını kullanıyorlar. Kendi ekosistemimizin içinde var olan bu farklılıklar diğer gezegenlerde daha bile fazla olabilir. Astrofizikçi Lord Rees konu hakkında hazırladığı makalede: “Karşımızda bize bakıyor olabilirler ama biz onları görmüyoruz ve tanımıyoruz. Sorun şu ki biz, kendimize benzeyen varlıklar arıyoruz, en azından aynı matematiği ve teknolojiyi paylaşan. Ama ben bizim hayal edemeyeceğimiz, aklımızın algılayamayacağı karmaşıklıkta canlı şekilleri ve akıllı varlıklar olduğuna inanıyorum” diyor.

20

söylemesi gibi. Bunlardan bazıları (Kuzeyli Sarışınlar veya Uzun Beyazlar), insanlara Belki de aramızdalar! çok benziyorlar. Diğer bir tür olan “Kısa En çok kullanılan teorilerden biri de uzaylıla- Griler” ise daha klasik uzaylı tiplemesine rın zaten aramızda olduğu, ya da insanoğlunun sahipler ve genellikle insanlardan gizlenerek başka bir gezegenden gelerek aslında bir yaşıyorlar. Hellyer, aklını yitirdiğini düşüneuzaylı olduğu teorisidir. Kulağa bilim kurgu ceğiniz tek insan değil. Arizona ve Kentucky gibi gelebilir ama önemli mertebelerde Üniversitelerinden Paul Davies ve Robert bulunmuş olan insanlar bile uzaylıların ara- Trundle da uzaylıların dünyadaki varlıklarıyla mızda yaşadıklarına inandıklarını söylüyor. ilgili benzer düşüncelere sahipler. Hellyer, Aynı eski Kanada Savunma Bakanı Paul Davies ve Trundle’a göre Fermi Paradoksu Hellyer’in 2014’te RT televizyonuna verdiği çoktan cevabını bulmuş: Uzaylılar var ve ve Youtube’dan seyredebileceğiniz röportajda, ister inanın ister inanmayın, bizimle gündelik dünyamızda 12 ayrı uzaylı türü yaşadığını hayatta bağlantı kuruyorlar.


21


04.

Daniel Radcliffe: “Harry Potter’ı yaptı sonra yok oldu dİyemeyecekler Sinemaya 12 yaşında, milyonlarca çocuğun hayranı olduğu Harry Potter’la adım atan ve kelimenin tam anlamıyla çocukluktan yetişkinliğe geçişine tanık olduğumuz Daniel Radcliffe, minik sihirbazın dokuz bölüm süren maceralarının ardından hiç zaman kaybetmeden işe koyuldu. 2012’de ‘The Woman in Black’ ve 2013’te de, gay şair Allen Ginsberg’i canlandırdığı ‘Kill Your Darlings’de rol alan Radcliffe, şimdi de fantastik bir gerilim olan ‘Horns’la karanlık filmelere devam ediyor. Harry Potter’la arasına belli bir mesafe koymaya çalışan ve herşeyden önemlisi neler yapabileceğini kanıtlamak istediğini söyleyen Daniel Radcliffe, Première dergisinin sorularını yanıtladı. Karakteriniz boynuzlarla uyanıyor. Şeytanı mı temsil ediyor? O cennetten atılmış, dışlanmış bir melek. Ignatus, hepimizin içindeki iyi ve kötünün



bitmek bilmeyen savaşını temsil ediyor. Kötünün içinde, öc alma arzusu var. Bu sizin de hissetmiş olduğunuz duygu mu?

başına kaldığını ve hayatının bir cehenneme dönüştüğünü düşünüyorlar. Onun için belirtmeliyim ki, Dave benden çok daha fazla eğleniyor ve hayatı, benimkine oranlar çok daha ‘rock’n’roll!

Evet! Benden gerçekten nefret eden bir İngiliz internet sitesi var. Harry Potter’ın sonlarına Filmde olduğu gibi, gerçek hayatta size doğru, ne zaman bir röportaj versem ve gele- gelip, olmadık itiraflarda bulunanlar var cekte yapmak istediklerimden bahsetsem, bu mı? site benimle dalga geçerdi. Editörünün kim olduğunu biliyorum ve bir gün karşıma çıka- İnsanlar, beni ekranda büyürken gördükleri için tanıdıklarını sanıyorlar ve yakınlarına bile cak olursa, yaptıklarına pişman olacak! söylemeyecekleri şeyler söylüyorlar. Sanırım Boynuz takmakla, ünlü olmak biraz aynı bu insanların polise ya da bir psikoloğa gitmelerinde yarar var. şey öyle değil mi? Engelli olan ve tekerlekli sandalyeyle hareket eden arkadaşım Dave’le bu konuyu sık sık konuşuyoruz. Ne o, ne de ben, bir yere gittiğimizde görünmez olamıyoruz, gelişimizle ortam değişiyor. İnsanların hayatlarımız hakkında önyargıları var. Öyle ki, benim muhteşem bir hayatım olduğunu, sürekli harika insanlarla beraber olduğumu ve çok eğlendiğimi, bu sırada Dave’in ise tek

Bunun nedeni belki sizin de kendi sorunlarınızla, mesela alkol sorunuyla basına ve insanlara karşı oldukça açık oluşunuz olabilir mi? Eğer gerçekten öyleyse benim çıkışımın tek pozitif etkisi bu olabilir. 19-20 yaşlarındaydım


ve insanların bana bakış şekilleri beni rahatsız öğrendim. Yoksa aklımı kaybederdim! ediyordu. Sarhoş olduğum zamanlarda öyle utanç verici şeylere imza attım ki, bunun er Tiyatro oyunu ‘Equus’ta sahnede çıplak ya da geç duyulacağını düşündüm (gülüyor). olmanız ya da beyaz perdede(yakında Onun için de yaptıklarım skandal olarak pat- vizyona girecek Kill Your Darlings’de) lamadan önce kendim söylemeyi tercih ettim. eşcinsel şair Allan Ginsberg’i canlandırıyor Bunun doğru olacağını düşündüm ama oluşunuz, Harry Potter’la aranıza mesafe galiba yanıldım. Bu sefer de herkes benim koymak için aldığınız bir karar mı? alkol sorunumdan bahsediyordu! Geri döneAllan Ginsberg’i canlandırarak çok radikal bilecek olsam, bunları söylemezdim. bir şey imza attığımı düşünmüyordum ama Çok erken yaşta gelen şöhreti nasıl yaşa- anlaşılan o ki, Harry Potter’dan Ginsberg’e dınız, kendinizi bundan nasıl korudunuz? geçmek insanları bu yönde düşünmeye itmiş olabilir. Özel durumumdan dolayı başka Harry Potter için seçildikten bir gün sonra, aktörlere sorulmayan sorularla karşılaşıyoeski bir ‘yıldız çocuk’, bu tecrübenin haya- rum. Amacım provoke etmek değil ama neler tımı mahvedeceğini anlatan bir yazı yayınladı. yapabileceğimi kanıtlamak. Bazı gazetecilerin Onun için bütün Harry Potter macerası “Harry Potter’ı yaptı, sonra yok oldu” diye boyunca, yazılanların gerçeğe dönüşmemesi yazabilmek için can attıklarını biliyorum. için dikkat ettim. Japonya’ya ilk gidişimde, Bazıları bunu öngördüler ve ne kadar haklı havaalanının dışında 5.000 kişi çığlıklar olduklarını yazabilmek için sabırsızlanıyorlar. eşliğinde beni bekliyordu. Annem babam Ama ben, sayfayı düşündüğümden de hızlı gülmekten ölürken ben çok korkmuştum! çevirdiğimi ve bunda da başarılı olduğumu Onlar sayesinde başıma gelebilecek inanıl- düşünüyorum! maz şeyleri mizaha vurmayı ve hafifletmeyi

25


05.

Akihiro Mizuuchi’ni ‘Yenİlebİlİr Legolar’ı

26


Japon tasarımcı ve grafiker Akihiro Mizuuchi, farklı çikolata çeşitleriyle düşünülmüş modüler LEGO parçaları tasarlamış. Erittiği çikolataya LEGO kalıplarında şekil veren sanatçı, birbirine geçebilen parçalar elde etmiş. Torbalar halinde satılan ‘Yenilebilir’ LEGO’larla çocukluğunuza dönerek bir ev, bir araba, bir tekne ya da bir çizgi karakter yapabileceksiniz. Ama elinizi çabuk tutun! Her çikolata gibi Akihiro Mizuuchi’nin çikolataları da eriyebilir.

27


28


29


6.

Kendİ bİranı kendİn yap Sürekli artan alkol vergileri, gece 22’den sonra satış yasağı, barlardaki fahiş fiyatlar, içkilerin en ucuzu birayı neredeyse lüks bir içecek haline getirdi. ‘El’ ve ‘Ev’ yapımı biralar Türkiye’de yaygın olmasa da, Belçika, Fransa, Almanya ve İngiltere gibi bir çok Avrupa ülkesinde sıkça rastlayabileceğimiz bir şey. Artık bir çok café, bar ya da restoran, dünyaca ünlü bira markaların yanında kendi biralarını sunuyor. Emin olabilirsiniz ki, ev yapımı biraların kalitesi en iyileri aratmıyor!

yakın arkadaşınıza doğum günü hediyesi olarak verebileceğiniz ‘mini-kit’lerden, litrelerce bira elde etmenizi sağlayacak Brewbot ‘mutfak’ robotlarına kadar bir çok farklı ürün bira meraklılarına sunuluyor. Ancak çok çabuk fark edeceksiniz ki ‘Do it yourself ’ yani ‘Kendin yap’ tarzı, ucuza satılan hazır kitlerin oldukça sınırlı bir kapasitesi var. Eğer saatlerce uğraşıp bir bardak bira elde etmek istiyorsanız bu kitlerden alabilirsiniz elbet ama tavsiye ettiğimiz asıl malzemelere aşağıda yer vereceğiz…

Piyasada satılan ‘hazır kit’ler ve bir kaç alet sayesinde siz de kendi biranızı üretebilirsiniz. En

Eğer kendinizi bir bira uzmanı olarak görüyor ve “biranın her yönüne hakimim” diyorsanız,


hiç zaman kaybetmeden üretime başlayabilirsiniz ancak size tavsiyemiz, aynı şarapta olduğu gibi, mayalamadan şişelemeye kadar herşeyin anlatıldığı bir günlük bir bira kursuna gitmeniz olacaktır. Böylelikle konuya hakim olacak, üretimin her aşamasında kontrolü elinizde bulunduracaksınız. Bira üretiminin en zahmetli bölümü mayalamadır ve bu süreçte hata yapmak olağandır. Örneğin şeker miktarını fazla koyarak, şişeyi patlatmak gibi! Bu tarz küçük kazaların önüne geçmek için akıllı telefonunuzda BeerSmith uygulamasını kullanabilirsiniz. Uygulama size iyi bir mayalama için gereken bütün bilgileri içeriyor.

Evinizde bira keyfi Unutmayın ki kimyagerliğe atılıyorsunuz. Onun için iyi bir ekipmana sahip olmak ve dikkatli hareket etmekte yarar var. Kendinizi bir an olsun Breaking Bad’de Walter White’ın bacanağı Hank’in yerinde hissedebilirsiniz ama içiniz rahat olsun, yaptığınız şey evinizi havaya uçurma riski taşımıyor. Laboratuarınızı kurmak için biraz el işi bilgisine ve alet kullanmaya ihtiyacınız olacak. Bir mikroskop, pipetler, küçük tüpler, büyük kaplar, dezenfektan ve hava kaçırmayan sağlam kapaklı şişeler işinizi kolaylaştıracaktır. Bütün bu laboratuar faslını atlamak


32

ve bir bakıma hazıra konmak istiyorsanız, piya- Beş adımda bira üretimi sada 2800 euroya satılan Brewbot’u (Mayalama Robotu) satın alabilirsiniz. Amacınız, evinizde 1- Hazırlık sakin sakin, keyif alarak bira yapmak ise - göreceksiniz ki bu çok daha eğlenceli - 55 eurodan Aletlerinizi dezenfektanla yıkayın. 2,4 litre suyu başlayan ‘Kit Brooklyn’ ile ilk adımlarınızı 71’ derecede ısıtın ve arpayı içine dökerek iyice atabilirsiniz. Kutunun içinde karışımınızı yapa- karıştırın. Karışımı 65’ derecede, 10 dakikada cağınız bir cam şişe, bir pipet, bir termometre, bir karıştırarak, bir saat bekletin. Sonra 77’ küçük cam tüpler, etiketler ve biranın ham dereceye yükselterek karıştırmaya devam edin. maddesi olan arpayla beraber maya mantarı bulacaksınız. Altı ayrı çeşit biranın sunulduğu 2 - Şıra ‘Kit Brooklyn’ sayesinde aşağı yukarı dört litre bira üretebilirsiniz. Ancak unutmayın her şey Bir önceki aşamada elde ettiğiniz sonuç göze sizin arzunuza bağlı. Daha büyük kaplar, daha pek hoş gelmeyebilir ama biranızın özü burada büyük şişeler ve daha fazla arpayla daha çok bira saklı. İkinci aşamada, karışımınızı altına bir kap yerleştireceğiniz bir süzgeçe/ulağa koyun. 3,8 üretebilirsiniz.


litre suyu 77’ derecede ısıtın ve karışımın üzerine dökün. Bu işlemi birkaç kez tekrarlayarak biranın şırasını elde edeceksiniz. 3 - Kaynatma Kapta toplanan şırayı bir köpük elde edene kadar kaynatın. Arada sırada karıştırarak bira için tavsiye edilen şerbetçi otunu ilave edin ve bir saat daha kaynatın. Son olarak her 15 dakikada bir, karışımınıza1/5 ölçekte şerbetçi otu ilave ederek karıştırın. 4 - Fermantasyon, mayalama 33

Karışımınızı, ısının hızlı bir şekilde düşmesini

sağlayacak bir buz banyosuna koyun ve sıcaklığın 21’ dereceye düşmesini bekleyin. Bu aşamada mayanızı ilave edin ve enerjik bir şekilde çalkalayın. Karışımınızın bulunduğu kapla, dezenfektan şişesinin arasına plastik bir boru bağlayın ve 3 gün boyunca bekletin. 5 - Şişeleme Biranızı koyacağınız şişeleri dezenfekte edin. 3 çorba kaşığı balı 120ml suyla karıştırın ve büyük bir kaba dökün. Üç gün boyunca beklettiğiniz biranızı öncelikle bu kaba koyun ve daha sonra şişelere servis edin. Şişelerin kapaklarını sıkıca kapatın ve iki hafta boyunca karanlık bir odada bekletin. Biranız hazır!


Haftaya görüşürüz:)

12 // EKİM’14

zete


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.