1 // ARALIK’13
zete
zete
Editรถr: Cem GELGร N
// 01. BAŞROLDE OLUP OLMAMAK BENİM İÇİN FARK ETMEZ // 02. DOĞAYA FARKLI BİR GÖZLE BAKMAK // 03. COEN KARDEŞLER’DEN SON FİLMLERİ INSIDE LLEWYN DAVIS’E DAİR // 04. EVSİZLER İÇİN MİZAH DOLU PANKARTLAR // 05. BÜYÜK MARKALARIN ARŞİVLERDEN ÇIKAN NAZİ GEÇMİŞİ // 06. LYON IŞIK BAYRAMINI KUTLUYOR
01.
Başrolde olup olmamak benİm İçİn fark etmez
Prometheus, Inglorious Basterds ve X-Men’deki rolleriyle son yıllarda hızlı bir çıkış yakalayan Michael Fassbender, Ridley Scott’un geçtiğimiz günlerde vizyona giren yeni filmi Danışman - The Counselor’da Penelope Cruz, Cameron Diaz, Javier Bardem ve Brad Pitt’in yanında başrolde yer alıyor. Michael Fassbender, çekimden çekime koşmadan önce Première dergisinin sorularını yanıtladı. Merhaba Michael…
biraz zorlandım… Anlıyorum. Bu tipik bir Cormac McCarthy senaryosu. Filmi görmeye gittiğinizde, yani tekrar gördüğünüzde gerçekten çok seveceksiniz. Diyaloglar gerçekten çok güzel. filmi başka bir boyuta taşıyorlar. Bir aktör içinse oynaması büyük bir zevk oluyor. Steve McQueen’in filmleri dışında (Hunger ve Shame) ilk defa başka bir yönetmenin filminde başrolü kaptınız.
(esniyor) Kusura bakmayın Toronto’dan Söylediğiniz şey, aklımı pek kurcalamadı. daha yeni geldim, Stece McQueen’in yeni Başrolde olmama rağmen filmin bir ekip filmi 12 Years a Slave’i tanıtıyorduk, din- filmi olduğunu düşünüyorum. Benim ilgimi lenecek zamanım olmadı. The Counselor’ı çeken de zaten, ana karakterin neredeyse gelip geçici olması, kaderin ve yaşananların beğendiniz mi? onu bir tüy gibi alıp götürmesiydi. Bilmiyorum, herşeyi anladığımı söyleDemek istediğim şuydu: Kariyerinizde yemem. Film için önemli olan çok fazla neredeyse hiç bir başrol oynamadan diyalog vardı ve alt yazı olmayınca
belli bir şöhrete ulaşmayı başardınız. Sanki bu fikir sizi korkutuyordu ya da başrolde olmak istemiyordunuz. Tam olarak öyle değil. Kendimi böyle sorularla meşgul etmiyorum. Kendim için doğru olan senaryoyu doğru zamanda bulmaya çalışıyorum. Belli bir kariyer planım yok. Mesela X-Men’i, büyük bir Hollywood yapımı olduğu için kabul etmedim. Bu yollardan geçmek gerektiğini biliyorum ama yine de kendim için iyi olan senaryoları seçmeye çalışıyorum, başrol ya da yan rol fark etmez. Daha önce bir sürü teklifi geri çevirdiğim oldu. Ne gibi teklifler? İsim vermeyeceğim ama yüz kere gördüğümüz, senaryonun uzaktan bile okunabildiği klişe filmlerdi. Bu mesleği sıradışı filmlerde ve rollerde oynamak için yapıyorum. Yani beni heyecanlandıran bir şeyler olmalı. Rollerinize nasıl hazırlanıyorsunuz?
Öncelikle karakterimin biyografisini oluşturuyorum. Nereden geliyor? Geçmişte neler yaşamış? Öne çıkan özellikleri neler? Kişiliği nasıl? Ondan sonrası ise bütün bu bilgileri beraber harmanlamaktan geçiyor. Ne gibi? Karakterim hakkında araştırmalar yapıyorum. The Counselor için Sam Shepard’ın kasetlerini dinledim, görüntülerini izledim. Renkli bir Kaliforniya aksanı edinmek istiyordum. Aksandan bahsediyorsunuz ama rolleriniz genellikle oldukça fizik roller oluyor. Bu da belirleyici diğer bir özellik. Nasıl hareket edeceğim, vücut dilim nasıl olacak? The Counselor’da oynadığım adam, dış görünüşe önem veren ve belli bir hayat standartına ulaşmak isteyen biri. Ben onu bu şekilde görüyorum. Uzun bir süre boyunca kendime, nasıl olur da bir avukat, tehlikeli olduklarını bile bile mafyayla görüşmeye
devam edebilir diye soruyordum. Sorunun cevabı avukatın kendi küstahlığında saklı, çünkü kendini herkesten üstün görüyor ve bunu da görünüşüyle, tarzıyla, arabasıyla, eviyle dışa vuruyor.
Seyretmeyi çok sevdiğim bir aktör ama idolüm değil. Paul Newman’ı tercih ediyorum mesela, ve tabii ki herkesten önce Marlon Brando’yu. Onlar, metodlarını benimsediğim dev aktörler.
Prometheus’tan sonra sizi bir süre göremedik.
Hazır yıldızlardan bahsetmişken, yine Brad Pitt’le yan yana geldiniz. Üçüncü kez mi beraber rol alıyorsunuz?
Prometheus’tan sonra mesleğim tarafından esir alındığımı hissettim ve kendime bir mola tanıdım. Bu süreçte babamla uzun bir motosiklet yolculuğuna çıktık. Sarajevo, Dubrovnik, İtalya, Fransa ve İspanya. Benim için bu bir hayat felsefesi. Motorunuzla kendinizi bir kuş gibi özgür hissediyorsunuz. Yolda bir sürü muhteşem insanla karşılaşıyorsunuz. Benim bir gruba, bir ekibe ihtiyacım var. Bundan dolayı tiyatroyu çok seviyorum. Ve belki de bundandır ki, ne pahasına olursa olsun baş rolü elde etmeye çalışmıyorum. Steve McQueen’i sevip sevmediğinizi sormak bile saçma olacaktır.
7
Evet, ama bu sefer Inglorious Basterds’a nazaran beraber oynadığımız sahneler vardı. Brad benim için herşeyden önce çok cömert biri. Tarantino’la çekimleri bitirdikten sonra benim adımı yönetmenlere ve yapımcılara verdiğini biliyorum. Bunu yapmak mecburiyetinde değildi ama içinden gelerek yapmış olması onun ne kadar iyi biri olduğunu gösteriyor. Çok büyük bir aktör olmasının dışında, sinema endüstrisini destekleyen ve sahip çıkan önemli bir de yapımcı. Önemli yönetmenlerin hayallerindeki filmleri yapabilmeleri için ve genç yeteneklerin kendilerini gösterebilmeleri için mesai harcayan biri. Brad Pitt’e gerçekten büyük saygı duyuyorum. n
02. Doğaya farklı bir gözle bakmak
8
Dünyaca ünlü National Geographic dergisi, 2013’ün en güzel doğa fotoğrafının seçileceği National Geographic Photo Contest kapsamında amatör fotoğrafçıların işlerine yer veriyor. Başvuru süresi 30 Kasım’a kadar uzatılan yarışmanın Aralık ayında belli olacak birincisi, dergi tarafından 10.000 dolarla ödüllendirilecek. Amatör fotoğrafçıların çekip yolladığı göz kamaştırıcı kareler, doğaya farklı bir gözle bakmamızı sağlıyor. Sıkışıp kaldığımız şehir hayatını bir kez daha sorgulamamıza neden olan bu büyüleyici kareleri sizler için bir araya getirdik.
9
10
11
12
13
14
15
03.
Inside Llewyn Davis İçİn, Dave Van Ronk ve Bob Dylan’dan esİnlendİk
16
17
18
Günümüz sinemasının en önemli yönet- çıkmıştık. Müziğin hikayenin merkezinde menleri arasında yer alan Coen kardeşler, her olduğu bir film yapmak istedik ve bunu da biri kült sayılabilecek filmlerine bir yenisini tekrar T-Bone’la çalışarak yaptık. daha ekliyorlar. 1960’larda, New York’un Uzaktan da olsa, Inside Llewyn Davis Greenwich semtinin Folk müzik piyasasında dönemin müzisyenlerinden Dave kendine yer edinmeye çalışan bir müzisyeni Van Ronk’un anılarından esinleniyor. konu alan Inside Llewyn Davis, izleyiciyi Yaşananlara daha geniş bir çaıdan bakasihirli bir yolculuğa çıkarıyor. Ethan ve Joel rak, 60’lı yılların sonunda Greenwich’in Coen, Oscar Isaac, Carey Mulligan, John genel atmosferini da iyi yansıtabildiğiGoodman ve Justin Timberlake’in yer aldığı nizi düşünüyor musunuz? yeni filmleri Inside Llewyn Davis’i Teaser dergisine anlattı. Ethan Coen: Evet. Filmle kitap arasındaki Filmlerinizde kullandığınız müzikler, bağlar çok ilginç. “The Mayor of MacDougal kurguda önemli bir rol oynuyor. Inside Street” hiç kuşkusuz ki, Dave Van Ronk’un Llewyn Davis’le, ilk defa müziği filmin da önemli figürlerinden biri olduğu New merkezine yerleştirdiniz. Bunun haya- York’un folk müzik sahnesinin en renkli kişiliklerinden biri. Ayrıca, Bob Dylan’ın lini kuruyor mudunuz? otobiyografik “Chronicls” kitaplarından da Joel Coen: Özel bir insan ve harika bir part- esinlendik. Van Ronk çok ilginç bir karakter ner olan T-Bone Burnett’le daha önce bir olsa da, filmin ana karakteri haline gelmeçok kez çalışmış ve çok memnun kalmıştık. sini istemiyorduk. Onun anılarını, dönemin Kendisiyle The Big Lebowski, O’Brother ve müzik ortamını daha iyi anlamak ve yansıLadykillers filmlerinde güzel bir yolculuğa tabilmek için kullandık. Herşeyden önce bir
hikaye anlatmak istiyorduk. J.C: Kitap, bizim için herşeyden önce bir araştırma kaynağıydı. Başka kitaplar da okuduk ama Dave’in anıları bize en çok ilham veren kitap oldu. Ekranda, Llewyn’le, onu canlandıran Oscar Isaac arasındaki mükemmel bir uyum var. Filmi o olmadan yapabilir miydiniz? J.C: Muhtemelen hayır. E.C: Söylemesi zor ama Oscar Isaac’in rolüyle özdeşleştiği kesin!
19
geliyor. True Grit, hiçbir Amerikalı dağıtımcı olmadan sadece Avrupa’dan gelen yatırımcılarla finanse edildi. Inside Llewyn Davis’i bu ticari başarıyla aranıza mesafa koymak için mi yaptınız? J.C: Size yüzde yüzlük pozitif bir cevap veremem çünkü True Grit’in ticari başarısı, Inside Llewyn Davis’i bağımsız bir şekilde finanse edebilmemizi sağladı. Yaptığınız filmin gişe hasılatlarında yüksek rakamlara ulaşmasının böyle bir avantajı var. Ama bunun dışında evet, büyük bir prodüksiyon olan True Grit’in ters istikametine gittik.
E.C: Yaptığımız her film bir öncekine gösteGerçek hayatta da gitar çalıp şarkı söy- rilen bir reaksiyon niteliği taşıyor. Bir proje lediği için mi? T-Bone Burnett, Oscar üzerinde iki yıl çalıştıktan sonra insan başka Isaac hakkında, bu kadar kısa sürede bir şeye geçmek istiyor. koskoca bir repertuarı öğrenip, kişiselKısa bir süre boyunca Inside Llewyn leştirebilmenin neredeyse doğaüstü bir Davis’in, D.A. Pennebaker’in Bob başarı olduğunu söylemişti. Dylan hakkında yaptığı Don’t Look Back (1967) belgeseline benzeyeceği J.C: Senaryoyu yazarken Ethan’la birbik o n u ş u l d u . Ge rç e k t e n rimize bakıp böyle bir öyle bir düşünceniz var rolü oynayabilecek birini mıydı? Öyleyse neden fikir bulup bulamayacağımızı değiştirdiniz? merak ettik. Belki de hiç bir zaman başaramayaJ.C: Evet, söylenenler gercağımızın bilincindeydik çek! Bir ara filmi siyah beyaz ama tam o sırada gökten çekmeyi düşündük. Konuyu Oscar indi. her yönden ele aldık ve sonuç olarak vazgeçtik. Yazım aşaE.C: Ona ihtiyacımız masındayken bir fikir size çok olan anda, çıkageldi! güzel ve doğal gelebilir ama (gülüyorlar) sonunda bunun o kadar da iyi bir fikir olmadığını fark Inside Llewyn Davis, eder ve daha basit bir şeye en büyük ticari yönelebilirsiniz. başarınız olan True Grit’ten hemen sonra
20
Fotoğraf direktörü Bruno Delbonnel’in göze çarpıyor. Bunun filme kötü etki edecede katkılarıyla, filme hakim olan atmos- ğini düşünüyorum. fer neredeyse bir rüyayı andırıyor… J.C: Başarılı profesyonellerle çalışmanın E.C: Kesinlikle! Tekrar düşününce, siyah güzel yanı, sizin estetik arayışınıza cevap beyaz filmlerde çok kuvvetli bir kimlik oldu- vermekle kalmayıp, sizi kendi vizyon ve yarağunu fark ediyorum. Bugün çok az yönetmen tıcılıklarıyla sınıyor olmaları. tarafından kullanıldığından, filmin siyah Llewyn’in yeteneği başarının gelmesi beyaz oluşu gereğinden fazla öne çıkıyor ve
için yeterli olmuyor. Bir sanatçının hayatıyla ilgili oldukça karamsar bir bakış açısı. J.C: Onun için başarının sadece bir yetenek işi olmadığı kesin. Diğer faktörler de var: kişilik gibi, şans gibi. Llewyn’in bize çekici gelen yanı da buydu zaten. Yeteneği olmayan bir “loser” hakkında bir film yapmak pek de ilginç olmazdı. Oysa bir türlü başarıya ulaşamayan, yetenekli ve harika bir insanı takip etmek çok daha heyecan verici geliyor!
21
yeteneğini tanıyor ama ticari geleceği hakkındaki gerçekleri söylüyor. Bir bakıma yine de haklısınız. Bu acımasız ve kalpsiz yorumlar, her koşulda başarmaya çalışan Llewyn için ne ifade ediyor? Bu tarz görüşleri nasıl karşılamalı? Filmin son bölümünde Llewyn, otantik folkla büyük plak şirketlerinin piyasaya sürdüğü ticari folkun farkına değiniyor. Bu da endüstrinin bir eleştirisi değil mi? Mesela siz 80’lerin başında değil de bugün sinemaya atılıyor olsaydınız, eskisi kadar kolayca fark edilir miydiniz?
Seçmelerden geçtiği sırada jürinin verdiği cevap, biraz bugünkü televizyon şovlarında söylenen acımasız sözleri andırıyor. Tamamen ticari başarıya E.C: Herşeyin bugün daha zor olduğu kesin. endeksli düşünen insanlar… Inside Çok daha fazla “kuru gürültü” var, bu yüzLlewyn Davis’in şov dünyasının agresif den de onlardan kendini uzak tutup fark edilebilmek oldukça zor. İlk filmimiz Blood bir kritiği olmasını mı istediniz? to Blood, ikinci Sundance festivalinde gösteJ.C: Televizyon programlarıyla yaptığınız rildiği zaman, jürinin eline sadece otuz kırk bağlantı gerçekten çok ilginç. Yine de bu film ulaşıyordu. Bugün muhtemelen ellerine sahnede jürinin Llewyn’e oldukça ölçülü bir binlerce film geçiyordur! Haliyle kendini cevap verdiğini düşünüyorum. Llewyn’in göstermek daha zor oluyor. n
04.
Mizah dolu pankartlar evsizlerin mücadelesine dikkat çekiyor
22
Kış soğunun etkili olmaya başladığı şu günlerde, Fondation Abbé Pierre ve iki Fransız sanatçı Paris’teki evsizlerin zorlu yaşam mücadelelerine dikkat çekebilmek için “Bir gülücük lütfen” adlı, mizah dolu bir reklam kampanyası başlattı. Sanatçılar Little Shao ve Luigi Li, hazırladıkları mizah dolu pankartlarla sokakta yaşayan insanların fotoğraflarını çekti. Yoldan geçenlerin ilgisini çekmek ve toplumu bilinçlendirmek için hazırlanan kampanyada “Rihanna’yla çıkıyorum… Ve böyle bir kızın bakımı oldukça pahalıya geliyor!”, “Ben en azından akordeonumla kafanızı şişirmiyorum”, “Hangi aptal ısıtmayı kapattı?”, “Allahtan ‘vintage’ kıyafet giymek moda oldu! Benim işime geliyor!”, “Paris’e bir Burger King açıyorlar! Ben de Triple Whopper’ı tatmak istiyorum” gibi cümleler yer alıyor. Reklam ve bağış kampayasını düzenleyen Fondation Abbé Pierre her yıl onlarca evsizin kış aylarını bir çatı altında geçirmesini sağlayarak, hayatta kalmalarını sağlıyor.
23
24
25
05.
BÜYÜK MARKALARIN ARŞİVLERDEN ÇIKAN NAZİ GEÇMİŞİ
2011 kışında iki Alman endüstri devinin açıklamaları, kimsenin duymak istemediği bazı tabuları gün ışığına çıkardı. Hugo Boss ve BMW’nin temsilcileri, kurucularının Nazi rejimiyle olan ilişkilerinden dolayı kamuoyundan özür diledi. Yavaş yavaş açılmakta olan arşivler, Nazi geçmişi olan markaların ya da kurumların sadece Hugo Boss ve BMW’yle sınırlı kalmadığını gösteriyor.
Hugo Boss ve BMW Bir yanda Alman giyim devi Hugo Boss, diğer yanda otomotiv devi BMW. Ferdinand Hugo Boss 1924’te Hugo Boss markasını kurduktan sonra 1931’de Nazi partisine üye oldu. Hitler’in 1933’te iktidara gelmesinden sonra 1945’in sonuna kadar Alman ordusunun üniformalarını yaptı. Tasarımları arasında SS’lerin, Hitler gençliğinin ve Wehrmacht’ın üniformaları var. Aynı şekilde BMW’nin kurucusu Günther Quandt da Nazi partisi üyelerindendi. Savaş döneminde Nazi rejimi için silah ve askeri teçhizat üreten firma, fabrikalarında 50.000 savaş tutuklusu ve toplama kamplarından gelen Yahudi işçileri çalıştırdı. Coca-Cola 1936’da Nazi propagandasının başındaki
Hermann Göring’in yabancı markaların Almanya’ya ithalatını durdurmasıyla CocaCola harekete geçer. Nazi rejimiyle pazarlığa giren ve anlaşma sağlayan soda markası, reklam afişlerinde kola içen Nazi gençliğinin ve gamalı haçın; arka yüzünde de Führer’in fotoğrafının yer almasını kabul eder. 1941’de Almanya Avrupa’daki en büyük pazar haline gelirken ABD hükümeti markanın Almanya’ya olan ihracatını durdurur. Bunun üzerine Coca-Cola’nın Almanya temsilcisi, Nazi gençliğine hitap eden yeni bir içecekle gelir: Fanta.
gönderildi ve bir ay sonra, muhtemelen tutuklular tarafından işlenen bir cinayete kurban gitti. Her ne kadar Renault’un mirasçıları dedelerinin işbirlikçi geçmişini yalanlasa da, arşivler Renault’un Nazilere kamyon ürettiğini ortaya koyuyor. IKEA’nın kurucusunun Nazi geçmişi
IKEA’nın 85 yaşındaki kurucusu Ingvar Kamprad bugün İsveç’in en zengin adamı. Ancak, hepimizin evine giren mobilyaların yaratıcısının kişisel geçmişi tartışılacak cinsten. Savaş sırasında yirmili yaşlarında olan LouIs Renault’un hazin sonu Kamprad, İsveç’te faşist gençlik hareketine Renault’un kurucusu Louis Renault’un üyeydi. Nazi rejiminin İsveç’teki temsilcisi Per sonu beklediği gibi olmadı. Fransa’nın Engdahl hayranı olan Ingvar Kamprand’ın 1944’te Nazilerden kurtuluşunun ardından tartışılan karanlık geçmişi, IKEA’nın bundan Direnişçiler tarafından düşmanla işbirliği bir kaç ay önce resmi bir açıklama yapmasına yaptığı gerekçesiyle yakalanan Louis Renault, neden oldu: “Kurucumuz, 70 yıl önce yaşaParis yakınlarındaki bir hapishaneye nanlardan dolayı birçok kez özür dilemiştir. 28
29
Geçmişte yaşananların IKEA’nın faaliyetle- (SNCF) riyle bir bağlantısı yoktur.” İkinci Dünya Savaşı’ndan 70 yıl sonra, Fransız Demiryolları (SNCF) Nazi rejimi altındaki Henry Ford, Naziler faaliyetlerini kabul ederek kamuoyundan tarafından madalyaya layık özür diledi. SNCF başkanının “sonsuza dek görülüyor tarihimizi lekeleyecek bir dönem” olarak Resmi biyografisi bu karanlık döneme değin- söz ettiği 1942-1944 yılları arasında SNCF, mese de, Ford markasının kurucusu Henry 80.000 Fransız Yahudi’nin demiryoluyla Ford, III. Reich’in en sadık bağışçılarından Almanya’daki toplama kamplarına taşınmabiriydi. Hitler’e yardım etmek için markanın sını sağladı. Yahudi lobisinin kuvvetli olduğu Almanya’da elde ettiği gelirleri Nazi rejimine Amerika’da, demiryolu taşımacılığında pazar bağışlayan Ford, Führer’in doğum günü için payı kazanmaya çalışan SNCF için 70 yıl de 50.000 dolar vermekten kaçınmamıştı. sonra gelen özür kaçınılmaz olmuştu. Almanya Devlet Nişanı’na layık görülen ilk yabancı olan Henry Ford, 1945’te emekliye Vosvos’un fikir ayrıldıktan sonra 1947’de 83 yaşında vefat babası Adolf Hitler etti. Hitler, 1933’te iktidara geldikten sonra “halkın arabası”ni üretmek amacıyla Porsche Fransız Demiryolları arabalarının yaratıcısı Ferdinand Porsche’yi Nazilerin resmi taşımacısı
30
çağırır. Kendisinden “bir böcek” gibi akıcı çizgilere sahip bir araba üretmesini isteyen Hitler’i harfiyen dinleyen Porsche, dilimize “Vosvos” olarak geçen Volkswagen (Halkın Arabası) marka Beetle (Böcek) otomobilleri üretti.
SIemens’ten 60 yıl sonra talihsiz bir fırın
Alman teknoloji devi Siemens’in İkinci Dünya Savaşı sırasında toplama kamplarından getirtilen Yahudi tutukluları, kendileri gibi ailelerini de öldürecek olan fırınların inşasında çalıştırdığı artık bir sır değil. Aradan İlaç devi Bayer geçen zaman Siemens’in geçmişini unutGünümüzün ilaç devi Bayer, bir zaman- mamızı sağlasa da 2001 yılında yaşanan lar Nazilerin gaz odalarında kullandıkları trajikomik olay bir nebze duyarsızlık olaZyklon B gazının üreticisi IG Farben’in bir rak algılandı. Piyasaya sürecekleri yeni nesil alt koluydu. Gaz üretiminin dışında, “Ölüm beyaz eşyalar için Almanca kasırga anlamına Meleği” olarak tanınan Nazi doktor Josef gelen Zyklon ismini seçen şirket, özellikle Mengele’nin deneylerine de yardım eden IG Zyklon fırınlara gelen tepkilerden dolayı bir Farben, savaş sonrasında Bayer tarafından bildiri yayınlayarak bu fikirden vazgeçtiğini satın alındı. Bayer’in ayrıca aspirinin ger- belirtti. çek mucidi olan Yahudi biliminsanı Arthur Eichengrun’un yerine Ari ırktan gelen Amerikalı Standard OIl Felix Hoffmann’ın ismini öne çıkardığı Nazilere yakıt sağlıyor konuşuluyor. Savaşın başlamasıyla Alman Hava Kuvvetleri kısa süre içinde yakıt sıkıntısı çekmeye başladı. Luftwaffe’nin uçaklarını uçurabilmesi gereken yakıt ise sadece üç şirkette vardı.
31
B u n l a rd a n b i r i olan Standard Oil anlaşmayı kazanarak savaş boyunca Nazilere yakıt satışı yaptı. Kasasını dolduran şirket, savaş sonrasında dağılarak ExxonMobil, Chevron ve BP’nin doğmasını sağladı.
06.
Fêtes des Lumières 2013: Lyon ışık bayramını kutluyor
Fransa’nın Lyon şehri her yıl 8 Aralık’ta Işık Bayramını büyük bir coşkuyla kutluyor. Karanlık çöktüğünde, şehrin birer birer aydınlanan tarihi yapıları göz kamaştırıcı bir tablo ortaya çıkarıyor. 1852’de Meryem Ana heykelinin açılışıyla başlayan gelenek, bugün milyonlarca turisti kendine çeken, sokaklarda ve meydanlarda görsel şovların düzenlendiği dev bir şölen halini aldı.
Bayram, şehri vebadan kurtaran Meryem Ana’ya adandı
Işık bayramının bugünkü haliyle kutlanması 1852’den beri süre gelse de, hikayesi 1600’lere kadar uzanıyor. 1643 yılında Fransa’nın güneyini kasıp kavuran veba salgını Lyon’da da etkili oluyordu. Salgının son bulması için dua eden din adamları, vebaya binlerce kurAralık ayı başında yolunuz Fransa’ya düşerse ban veren Lyon halkını kurtarmak için şehri Lyon’daki Fêtes des Lumières’i (Işık Bayramı) Meryem Ana’nın koruması altına alır ve her görmeden geri dönmeyin. Bu sene 6 - 9 Aralık yıl 8 Eylül tarihinde adına ayinler düzenletarihleri arasında düzenlenecek festivalde meye karar verir. 1852’ye kadar devam eden yüze yakın noktada etkinlikler düzenlenecek. gelenek o yıl, heykeltraş Joseph-Hugues Fêtes des Lumières, Lyon’lular için görsel bir Fabisch tarafından hazırlanan Meryem Ana şölenden öte kimliklerine işlemiş bir gelenek heykelinin selden dolayı yapılamayan açılıolma özelliği taşıyor. Pencerelerini, balkon- şından dolayı 8 Eylül’den 8 Aralık’a ertelenir. larını ve binaların çatılarını dahi ışıklarla Açılış için üç ay beklemek zorunda kalan halk süsleyen Lyon halkı, bayrama kendileri de sabırsızdır ama sağanak yağmur bir kez daha dahil olarak 161 yıllık geleneğin hiç aksama- kendini gösterir ve dönemin belediye başkanı, havai fişek, meşale ve ateş gösterilerini iptal dan sürmesini sağlıyor.
projektörler, Lyon belediye binasını ve kiliseleri renkten renge boyarken, büyük imkanlarla hazırlanan gösteriler, meydanlardaki binlerce izleyiciye unutulmaz bir gece yaşatacak. 1999’dan beri dört gün boyunca kutlanan Fêtes des Lumières, her geçen yıl daha da fazla insanı kendine çekiyor. Dünyanın en büyük dört 2000’lerin başlarında 2 milyon kişi tarafınetkinliğinden biri dan kutlanan etkinlikler, 2010’dan beri 4 8 Aralık 1852 gecesi başlayan Fêtes des milyona yakın turiste ev sahipliği yapıyor. Bu Lumières, bugün artık dünyanın dört bir rakamlar Fêtes des Lumières’i, Hindistan’daki yanından gelen sanatçıların katıldığı ve mil- Kumbh Mela, Almanya’daki Oktoberfest yonlarca turistin ziyaret ettiği büyük bir açık ve Rio Karnavalı’yla beraber dünyanın en hava festivali halini aldı. Bu yıl da Lyon’da büyük dört etkinliği arasına soktu. Eğer bir gezintiye çıkan insanları her köşe başında 8 Aralık gecesi yolunuz Fransa’ya düşerse, rengarenk ışıklar, neondan heykeller, ateş Lyon’daki Fêtes des Lumières’i görmeden geri çeviren sirk sanatçıları bekliyor olacak. Dev dönmeyin.
eder. Geceyarısına doğru havanın bir anda açmasıyla, Lyon halkı, ellerinde meşaleler ve mumlarla sokaklara dökülerek Meryem Ana heykeline yürür. Halkın da katılımıyla 8 Aralık gecesi büyük bir şölene dönüşür.
35
36
37
Haftaya görüşürüz:)
1 // ARALIK’13
zete