23 // KASIM’14
zete
//
01.
UÇAN OTOMOBİL.. HAYALDİ, GERÇEK OLDU! //
02.
ANNIE LENNOX: EURYTHMICS GEÇMİŞTE KALDI //
03.
DAVID FINCHER: FIGHT CLUB’IN BEĞENİLMEYECEĞİNİ DÜŞÜDÜLER //
04.
ÜNLÜLERİN EVİNDE BİR GECE GEÇİRMEYE NE DERSİNİZ? //
05.
REMBRANDT’IN GÖZÜNDEN ‘SÜPER KAHRAMANLAR’ //
06.
LASTİK İZİYLE SANAT ESERLERİ
Editör: Cem GELGÜN
01.
Uçan otomobil… Hayaldi gerçek oldu!
Otomobil üreticisi Ford’un kurucusu Henry Ford’un “Beni iyi dinleyin. Otomobille uçağın biraraya gelmesi çok yakın. Gülüyor olabilirsiniz ama bu gerçek olacak” demesinin üzerinden 74 yıl geçti ama ‘uçan otomobil’ bugüne kadar bir prototip olmaktan öteye gidemedi. Slovak bir şirketin geliştirdiği ve trafik sorununa kökten çözüm olarak lanse edilen ‘AeroMobil’ adlı araçla bu artık mümkün. Uçan otomobil… Hayaldi gerçek oldu! Nasa’lı yetkililer kendisini tebrik etmeye geldiğinde, AeroMobil’in yaratıcısı Stefan Klein, büyük bir iş başardığının farkındaydı.
6
Nesillerdir otomobil üreticilerinin ve bilimadamlarının üzerinde çalıştığı, ancak hiçbir zaman gün yüzü göremeyen ‘uçan otomobil’, Stefan Klein’ın yirmi yılı bulan araştırmaları sonucunda gerçeğe dönüşüyor. Uçan otomobille ilgili ilk denemelerin 1903 yılına dayandığı göz önüne alındığında, uzaya insan göndermiş bir medeniyetin, bir asır boyunca uçan bir kara aracı geliştirememiş olması oldukça hayret verici geliyor. Bugüne kadar geliştirilen prototipler, teknik yetersizlikler ve kullanışlı olmayan tasarımları nedeniyle her defasında başarısız oldu.
Otomatik pilotla uçuş keyfi Stefan Klein’in geliştirdiği ‘AeroMobil’in birinci özelliği, bir uçak ya da helikopterden çok bir otomobile benziyor oluşu. Karşıdan bakıldığında tasarımı hoş, alışılagelmiş bir otomobil izlenimi veren AeroMobil’in gövdesi, bir kanat gibi uzayarak, pervaneyle son buluyor. Şehir içi kullanımda 224cm’lik bir genişliğe sahip AeroMobil’in kanat genişliği ise 8 metre. Otoyolda saatte 130km hıza çıkabilen uçan otomobil, bugüne kadar başarıyla sonuçlanan 21 test uçuşu yaptı. Havacılıkta kullanılan ekipmanlarla donatılan
7
AeroMobil’in otomatik pilotu sayesinde uçuş sırasında keyifli bir vakit geçirerek çevrenizi seyredebileceksiniz. Acil durumlarda aracın karaya güvenli bir şekilde inmesini sağlayan bir paraşüt sistemi dahi düşünülmüş. Gelecekte trafik sorunu tarih olabilir
8
Stefan Klein, hayalini gerçekletirmiş olsa da, üzerinde çalışılacak, geliştirilecek birçok şey olduğunu ve üretime geçmeden önce birkaç yıla daha ihtiyaçları olduğunu belirtiyor. AeroMobil’in önümüzdeki sene yol testlerine başlayacağını açıklayan Klein, geliştirmeleri gereken en önemli noktanın kalkış mesafesini ve hızını düşürmek olduğunu söylüyor. Şimdilik ancak bir otoyoldan, maksimum hıza (130km/h) ulaşarak havalanabilen AeroMobil’in, yakın bir gelecekte kısa mesafelerden, örneğin şehir içinde yoğun bir caddeden kalkış yapabilmesi mümkün olacak.
Trafik sorununa kökten çözüm olabilecek AeroMobil, şimdilik ancak sınırlı bir kesime hitap ediyor. Kesin bir maliyet vermekten kaçınan Klein, AeroMobil’in fiyatının lüks bir otomobille küçük bir uçak arasında olabileceğini belirtiyor. Kısacası, en az 100.000 euroyu gözden çıkarmak gerekecek. Belki de bundan yirmi yıl sonra, fiyatlar düşüp herkesin bir uçan otomobili olduğunda, bilim kurgu filmlerinden fırlama şehirlerde yaşamaya başlayacağız.
9
02.
Annie Lennox: Eurythmics geçmİşte kaldı
10
11
1980’lerin efsane müzik grubu Eurythmics’in şarkıcısı Annie Lennox, 60 yaşına basacağı bugünlerde “Nostalgia” adlı bir albüm çıkarmaya hazırlanıyor. Albümde 1930’ların repertuarını gözden geçiren ve Duke Ellington’dan Billie Holiday’e, Gershwin’den Screamin’ Jay Hawkins’e kadar dönemin en önemli parçalarını yorumlayan Annie Lennox, Paris Match’a verdiği röportajda Eurythmics günlerini ve yeni projesini büyük bir içtenlikle anlatıyor.
12
varolan hafif ve hassas umursazlığı seviyorum. Ayrıca benim için yeni olan şarkılardı, yani ben küçükken annemin ya da babamın evde dinledikler şeyler değildi. Basit bir ‘cover’ albüm yapmak istemiyordum. Belli bir süreçten geçmek istedim: keşfetmek, içine işlemek ve daha sonra, kendinden de katmaya çalışarak yorumlamak.
Büyük teknolojik gelişmelerden, ülkemde elektriğin var olmasından önce, uzak bir geçmişte yazılmış bu şarkıların, bugün hala bir Yeni albümünüz, başkalarına ait, ‘cover’la- anlam taşıyabiliyor olmalarını hayranlıkla dığınız şarkılardan oluşuyor. Bir önceki karşılıyorum ve bunu oldukça gizemli bulualbümünüz de Noel şarkılarından oluşu- yorum. Her on yılın farklı kültürel özellikleri oldu. Bunların neredeyse altısını yaşamış yordu. İlham sorunu mu yaşıyorsunuz? biri olarak geriye dönüp bakmak, zamanda Kesinlikle değil. Şu anki hayatımda çok mut- yolculuk yaparak benim bile bilmediğim luyum ve onun için de ne yazma ihtiyacı ne de dönemlere yelken açmak hoşuma gidiyor. zorunluluğu hissediyorum. Mutluluk; yaşadığımız trajedilere, karanlık dönemlere, krizlere Neden Billie Holiday’den iki şarkı seçtiniz? göre çok daha az ilham vericidir. Hayatım boyunca çok yazdım, bugün bu şarkıları kay- Bu neredeyse kaçınılmaz bir şeydi. Çok trajik bir hayatı oldu. Erkekler tarafından çok çekdetmiş olmak bile beni mutlu ediyor. miş ve uyuşturucudan büyük zarar görmüş Neden özel olarak 1930’lara ait şarkıları bu kadının var olmaya devam etmesi lazım. seçtiniz? Bugünün teknoloji dünyasında kendinizi O yılların tarzını, iki büyük savaş arasında kaybolmuş hissediyor musunuz?
Hayır, kendimi rahat hissediyorum, Wikipedia’yı harika bir şey olarak görüyorum mesela. Ben hiçbir zaman üniversiteye gitmedim, dolayısıyla aynı eğitim koşullarına ve imkanlarına sahip olamadım. Bugün internette sonsuz bir bilgi ağı buluyorum, devasa bir üniversite kütüphanesi gibi. Mesela albümümdeki şarkıları bulmak için bilgisayarımı aldım, “1930’lu yılların şarkıları” yazdım ve önüme çıkan bütün şarkıları dinledim. Ama bir yandan da şanslı olduğumu düşünüyorum çünkü dünyanın başka bir yerinde fakir biri olarak dünyaya gelseydim, bu imkanların hiçbirine sahip olamayacaktım. Bu albümle turneye çıkmayı düşünüyor musunuz? Hayır böyle bir düşüncem yok. Bakın yine şanlıyım, bu albümü hiç bir zorunluluk, bir baskı olmadan sadece kendi zevkim için çıkarabiliyorum. Turneye çıkmanın bazı yanlarını seviyorum ama yine de çok zorlu ve yorucu bir şey. O zamanlar zor bir dönemden geçiyordum, bugün çok daha mutlu biriyim.
13
Eurythmics’le yaşadıklarınıza bugün hangi gözle bakıyorsunuz? Eurythmics benim için artık geçmişe ait ama inanılmaz bir yolculuk, bir macera, muhteşem bir tecrübe oldu. Yaşadıklarımızı bir romanda anlatsak herhalde kimse inanmazdı: çok yaratıcı ve tutkulu bir dönemdi ama aslında çoğu zaman mutsuzdum. Eurythmics’i yeniden kurmak gibi bir düşüncem yok. Bize sürekli bu soru soruluyor ve cevabımız her zaman aynı: hayır! Ama mesela Dave ve ben, Los Angeles’ta, Beatles anısına düzenlenen özel bir gecede beraber sahneye çıktık. Böyle bir geceye katılmak bizim için önemliydi, çünkü Beatles, herşeyin temelinde olan bir grup. Çağdaş ve pop müzik tarihinden Beatles’ı çıkarın, bugün ne halde olurduk, hayal etmesi gerçekten güç. Evinizde ne tür müzik dinliyorsunuz? Bugün müzikle olan ilişkim oldukça farklı. Evde müzik dinlemiyorum, sessizliği seviyorum. Ben bir müzisyenim, onun için de düşüncelerimde, kafamda her zaman müzik var.
03. DavId FIncher: FIght Club’ın beğenilmeyeceğini düşündüler
14
15
16
Seven, Fight Club, Alien ve Social Network evliliğin neden kötü sonuçlandığını çok iyi gibi filmlerin yönetmeni, çağdaş sinemanın anlattığını düşündüm. Kitabın ana teması, en önemli isimlerinden David Fincher, 2014 benim gözümde, narsisizm. Amerikalılara yılına Gone Girl’le damga vurdu. Gillian özel bir şey olup olmadığını bilmiyorum Flynn’in aynı ismi taşıyan romanından ama buradaki gençler, özellikle de Facebook uyarlanan ve başrollerinde Ben Affleck ile gibi ağlarda kendilerine bir imaji oluşturmak Rosamund Pike’nin bulunduğu Gone Girl için, nasıl göründüklerini ve en önemlisi de bu yıl vizyona giren en iyi filmler arasında nasıl görünmek istediklerini belirlemek için yer alıyor. Dünyanın en iyi yönetmenleri ara- çok zaman harcıyorlar. Nick ve Amy’nin sında gösterilen Fincher, filmin arka yüzünü oluşturduğu ve sonunda birinin çıkıp açık sözlülükle “Seni yıllar önce tavlayan ve sevPremière dergisine anlattı. diğine inandığın kişi olmaya çalışmaktan çok 2012’de ‘Millenium’un vizyona girdiği yoruldum. Bunu burada bırakıyorum, benim sırada şakayla karışık bir yolla, Sony’nin için bitmiştir, pes ediyorum” diyebildiği çift yöneticilerinin Stieg Larsson’un kitabını tiplemesi hoşuma gidiyor. Ama bu söylenenokuduktan sonra “Bir katil? Bir teca- ler diğer tarafta karşılık bulmuyor: “Hayır, vüz? David Fincher’ı aramalıyız!” diye hayır, bana bir söz verdin ve bu sözü tutabildüşündüklerini söylemiştiniz. Sizce hangi men için elimden geleni yapacağım”. Ebedi nedenden dolayı Fox’un yöneticileri ‘Gone aşk yemini, bu yanılgının sonu, öyleymiş gibi yaşamaya çalışmanın zorluğu, bunların hepsi Girl’ için sizi düşünmüş olabilir? ‘trajedi’ ve ‘gerilim’ açısından ilginç bir dinaDavid Fincher: Hiçbir fikrim yok. Sanırım mik oluşturuyor. sadece Gillian Flynn’ın listesinde yer aldığım için olabilir. Bir gün Fox’tan Emma Watts Bu söyledikleriniz kişisel olarak tecrübe aradı ve “Kitabın haklarını satın aldık ve ettiğiniz şeyler mi? senin okumanı istiyoruz” dedi. Ben de öyle yaptım ve kitabın, evlilik hakkında oldukça Eşim bazen “Neden artık benimle alışveriş orijinal bir vizyona sahip olduğunu ve bir çok yapmaya gelmiyorsun? Eskiden bunu çok
severdin” diyor. Oysa ben hiçbir zaman alışverişe karşı herhangi bir ilgi duymadım. Sadece onun yanında olmaya, onu tavlamaya çalışıyordum. Evliliği, bir bakıma yönetmenle, film hazırlığında olan stüdyo arasındaki ilişkiye benzetebiliriz: “Bana duymak istediklerimi söyle, gerçekleri değil. Özellikle de ne kadar tutacağını söyleme!” (gülüyor) ‘Gone Girl’ gibi milyonlarca kişi tarafından okunmuş, yani sonunda ne olduğunun herkesce bilindiği bir gerilimi ‘satabilmek’ zor olmadı mı? Hikaye hakkındaki detayları heryerde bulmak mümkün olunca aynı heyecanı, aynı merakı, aynı belirsizliği nasıl koruyabiliyorsunuz?
17
Nick Dunne’u canlandırmak için Ben Affleck’in ismi açıklandığında buna şüpheyle yaklaşanlar oldu ama kitabı okuyanlar Affleck’in “rol için harika” olacağını söylediler. Böyle bir karar almak sizin için zor oldu mu? Ben’in filmde rol alma arzusundan dolayı aslında bir bakıma kolaylaştı diyebiliriz. Ben’e performansından dolayı şapka çıkarıyorum. Yaptıkları büyük bir cesaret istiyor çünkü ben oyuncularıma klasikleşmiş, kolay roller veremiyorum. Örneğin Daniel Craig’in Millenium’daki rolü bu açıdan oldukça zordu çünkü, Craig’in karakteri ancak Lisbeth Salander’in karakterinin gözünden var olabiliyordu. Aynı şey Morgan Freeman’ın Seven’da canlandırdığı Somerset karakteri için de geçerli. Filmin merkezinde o var, sinir merkezi diyebiliriz, oysa en ‘cool’ replikler ya da en unutulmaz sahneler ona ait değil. ‘Gone Girl’ün başında Ben’in özel yerlerini bir kapana koyup sonra film ilerledikçe sıkıyoruz, sıkıyoruz ve sıkıyoruz. İzleyiciye ya da Ben’in annesine hoş görünmek için düşünülmüş bir rol kesinlikle değil. İzleyiciler filmin başından itibaren Ben’in karakterine sempati duymaya çalışıyor ama ortalara doğru aslında o kadar da ‘şık’ biri olmadığını anlıyor. Ben Affleck’in bu durumu kabul ettiğinden ve beni takip edeceğinden emin olmam lazımdı çünkü birçok aktör rolü başta kabul edip sonra neler olduğunu görünce, onların elinden aldığım kahramanlığı küçük rötuşlarla, senaryoda olmayan hareketlerle geri kazanmaya çalışabilirdi.
Bir film yapmak herkes için stresli bir şeydir, özellikle de masaya parayı koyan stüdyolar için. Onun için gidip milyonlarca kişi tarafından okunmuş, başarısı kanıtlanmış ‘best seller’ları satın alarak kendilerini garantiye alıyorlar. Ama bu beyaz perdede başarı için yeterli değil, tam da bu nedenle daha fazla çalışmamız gerekiyor. ‘Gone Girl’ 6 milyon adet satmış bir kitap. Eğer romanı okuyan her kişi 10 dolar vererek filmi görmeye gitse 60 milyon dolar ediyor, ki bunun yarısını sinema salonlarına vermeniz gerekiyor. Yani burada 30 milyonluk bir gelirden bahsediyoruz. Oysa bu bir filmin yapımı için kesinlikle yeterli değil, bunu herkes biliyor. Onun için de çok daha geniş bir kitleye hitap etmemiz gerekiyor. Yukarıda yaptığım hesabın geçerli olması için okur sayısını dörtle beşle çarpmanız gerekiyor. Hikayenin sonuna, meraka ve belirsizliğe gelince… Evet haklısınız, Gone Girl’de bir viraj var, arka arkaya gelen itiraf- Fox’la yeniden işbirliğine gitmek nasıl bir lar var ama açıkçası benim ilgimi çeken bu his? Alien³ (1992) ve Fight Club dönemi değildi. Ben hikayedeki karakterleri sevdiğim- oldukça sancılı geçmişti… den, insanların bu karakterlere inanmalarını, O zamanlar işin başında olanlar bugün artık onları takip etmelerini arzuluyordum.
yoklar. Küçük bir düzeltme yapmak isterim, Alien³ dönemi sancılı geçmedi, tek kelimeyle FELAKET bir tecrübeydi! (gülüyor) Fight Club için durum farklı. Çekimler çok iyi geçmişti, yapımcılar Laura Ziskin ve Bill Mechanic’ten tam destek görüyordum. 1999 yılıydı ve film 65 milyon dolar tutmuştu, çok büyük oynuyorlardı. Ama hiçbir zaman bir saniye bile tereddüt etmediler. Ortam, pazarlama bölümü filmi görünce bir anda değişti. Saçlarını yolarak: “Bu da nedir böyle? Bu homo-erotik bir film olmuş. Erkeklerin Brad Pitt’i üstsüz görmek isteyeceklerini sanmıyoruz, kadınlar görmek isteyebilir, tamam, ama suratı kanlar içinde bir Brad Pitt istemeyeceklerdir!” demeye başladılar. Yaşananlara bir anlam veremiyordum. Bu noktaya nasıl gelmiştik. Bana yeşil ışık yakmışlardı, amacım ve hedefim hakkında çok dürüst olmuştum, hiçbir zaman çift taraflı oynamıyordum ama pazarlama bölümündeki - ölçülemez boyutlarda egolara sahip- dehalar filmi nasıl satacaklarını bilemediler. Amerikan güreşi meraklılarının ilgisini çekecek reklamlar hazırladılar. İşin kötü yanı Fight Club gerçek izleyici kitlesini DVD piyasaya çıkınca buldu. Bu, ne kadar yanıldıklarının çürütülemez kanıtıydı. Eğer bir film sinema salonlarında 13 milyon hasılat elde edip, arkasından 13 milyon adet dvd satıyorsa bir yerde bir hata var demektir. Gone Girl için herşey çok güzel ilerledi. Pazarlama süreci her zaman sancılı bir süreçtir. Ben insanlara çok fazla bilgi vermemeyi tercih edenlerdenim. İyi bir tanıtım kampanyası, bir parfüm reklamı gibidir: size koklatamayız ama kokusu hakkında bir fikre sahip olabilirsiniz.
18
İşin finans yanını çözemedik. Çıkardığımız hesabı fazla tuzlu buldular, kendi limitlerinin 30 milyon dolar kadar üstündeydik. Filmi gerçekten yapmak istiyorlardı, benim vizyonumla da hemfikirdiler ama, bunu başarmak için Avustralya’da aylar sürecek çekimlere, karmaşık özel efektlere ve önemli, ses getirecek oyunculara ihtiyacım vardı. Onların görüşünü anlayabiliyordum, onun için vazgeçmeye karar verdim. Daha başlamadan proje karmaşık bir hale gelmişti ve çekimleri yapımcılarla savaş halinde gerçekleştirmek istemiyordum. Bunu diyorum ama bir yandan da, felsefi olarak, oybirliği fikrine her zaman karşı çıktım. Bugüne kadar hiçbir ‘iyi fikir’ oybirliğiyle alınmamıştır. Bir de son olarak, senaryosunu Aaron Sorkin’in (The Social Network) yazdığı ve Apple’ın yaratıcısı Steve Jobs’un kariyerinin üç önemli noktasını, ilk Mac’ın tanıtımı, NeXT şirketinin kuruluşu ve ilk iPod’un tanıtımını konu olan bir projeyi geri çevirdiniz…
Senaryo gerçekten çok güzeldi. Benim kendi bölgemi çizmeye ve kabul ettirmeye çalıştığım yönünde dedikodular çıktı ama bunlar doğru değil. Ben sadece Fight Club’da yaşadıklarımı bir daha yaşamak istemiyordum, yani pazarlamadan birinin çıkıp “Bu film de neyin nesi? Bu bir ‘Stand Up’ gösterisi olmuş! Böyle bir gösteriyi ben nasıl satacağım?” demesini istemiyordum. Sadece filmin pazarlaması için nasıl bir strateji belirleyecekler onu bilmek istiyordum. Filmin bütçesi 50 milyon dolar civarındaydı. Bu ‘küçük’ bir film için azımsanmayacak bir bütçe ama kendiJules Verne’in ünlü ‘Denizler altında mize “Tamam… buna daha sonra bakarız…” 20.000 Fersah’ romanını Disney için uyar- diyemeyiz. Bazı insanlar benim çok kişisel lamak üzereydiniz ki, proje suya düştü. davrandığımı, işbirliği yapmayı bilmediğimi düşünebilirler. Kimse kusura bakmasın ama Neden?
ben buna sorumluluklarımı almak diyorum.
Hikayesi. Bu üçlüye yeni bir film eklemeniz gerektiğini düşünüyor musunuz?
Sony, Aaron Sorkin ve siz, Facebook hakkında bir film yapmayı başardınız. Oysa Elbette, bundan sürekli bahsediyoruz! Hatta çekimlerden önce kimse filmin neye ben- daha geçenlerde, ses getirecek yeni projesi için hazırlanırken -adını söylemeyeceğimzeyeceğini bilmiyordu. beni yanına çekmeye çalıştı ve “Hadi dostum Evet ama buradaki fark, Steve Jobs hakkında bunu benim için yap” dedi. Bana Brad’le bir film yapan ilk biz olmayacaktık, biz Steve ilgili komik gelen şey, bunca yıl sonra hala Jobs hakkındaki “diğer” film olacaktık. O insanların bana gelip onun ne kadar iyi bir bakımdan (Ashton Kutcher’ın oynadığı, 2013 aktör olduğunu söylüyor oluşları. Sanki yapımı) “Jobs” filminden farklı olmalıydık. bunu yeni fark etmişler gibi. “Sağolun bunu Örneğin bana Harvey Weinstein pazarlama- söylediğiniz için ama ben bunun zaten fardan sorumlu olacak deselerdi çok rahatlamış kındaydım…” (gülüyor) Brad Pitt’in ne olacaktım. Bu adam sessiz bir siyah beyaz kadar sıkı çalıştığının çok az insan farkında. filmi alıp, bütün dünyayı o filmi görmeye Mark Ruffalo, Daniel Craig ya da Morgan ikna edebilecek kapasiteye sahip. Gerçekten Freeman’la aynı çizgide. Bu adamlar bir kaç çok başarılı. Onun gibi biri pazarlamanın işin peşinden koşsalar da, bir film setine başında olsaydı hiç düşünmeden evet derdim geldiklerinde sadece tek bir şeye, canlandıraama ben geri çekilmeyi tercih ettim. Eğer cakları karaktere odaklanabiliyorlar. Brad’in suya düşen her projem için bana bir dolar ne kadar detaycı olduğunu biliyorum. Onun verselerdi bugün kendi stüdyomun başında için, evet bir gün tekrar beraber çalışacağız ama bunun ne kadar zor bir şey olduğunu olurdum! bilemezsiniz! Kendisi bir devlet başkanı kadar Brad Pitt’le birlikte üç filme imza attınız: yoğun çalışıyor! Seven, Fight Club ve Benjamin’in Tuhaf
19
04.
Bu gece Mick Jagger’ın evİndeyİm... 20
Mick Jagger’ın evinde bir hafta
Dünyaca ünlü yıldızlarının ya da devlet başkan- ‘hippie’ dekorasyonu sahipleri tarafından korularının evlerinde bir gece geçirmeye ne dersiniz? nan ‘Cheri Amour’ müşterilerine büyük bir Airb’n’b ve Homeaway gibi siteler size geçmişte lüks sunmasa da, kendinizi bir an olsun Jim ünlü insanlar tarafından oturulan evler sunuyor. Morrison’un yerine koymanızı ve bu evde Geceleği 55 dolardan 2600 dolara kadar değişen yaşananları hayal etmenizi sağlıyor. West fiyatlarla Jim Morrison’un Los Angeles’taki vil- Hollywood’da, ünlü Sunset Bulvarı’nın yakılasında konaklayacak, Angela Merkel’in Doğu nında bulunan evin kirası aylık 2600 euro. Berlin’deki dairesinde bir hafta sonu geçerecek, New York’ta Obama’nın öğrencilik yıllarına geri Jimmy Page’e niyet, Denzel Washington’a kısmet döneceksiniz. Los Angeles’ta Malibu sahilinde bulunan bu ev geçmişte ‘hippie’ akımının önemli mekanlarınRock’n’Roll tarihinin en önemli grupların- dan biri oldu. Şempanzeleriyle beraber yaşayan dan Rolling Stones’un solisti Mick Jagger’ın müzisyenler tarafından kullanılan evde partiMosquito Adası’ndaki evinde bir hafta geçirmek ler düzenleniyor, dönemin marjinal sanatçıları güzel olmaz mı? Okyanus’un ortasında bir inci boy gösteriyordu. Öyle ki Led Zeppelin’in gitatanesi olan Mosquito Adası’nda, hindistance- risti Jimmy Page, 1970’lerin başlarında villayı vizi ağaçlarının gölgesinde, Japon mimarisinden satın aldı. Grupla beraber geçirdiği birkaç hafesinlenmiş yedi bölümden oluşan ev, Mick tadan sonra, evin yeterince ruhani olmadığına Jagger için İsveçli mimar Arne Hasselqvist tara- karar veren Page, evi satmak durumunda kaldı. fından tasarlanmış. Rolling Stones’un çılgın 1990’lara kadar unutulan ev daha sonra, o zamanturnelerinin ardından dinlemek için bu cennet lar genç bir aktör olan Denzel Washington’a parçasını seçen Jagger’ın evinde konaklamak kiralandı. ‘Philadelphia’ ve ‘Pelikan Dosyası’ için haftalık 16.000 euroyu gözden çıkarmanız gibi filmlerle kısa sürede şöhrete kavuşan Denzel lazım. Size sunulan servisler arasında bir kahya, Washington, plajdan geçen insanların kendisini bir ahçı ve bir bahçıvan var. Ayrıca hizmetinize görmek için kapısına dayanmasından dolayı sunulan 4X4’le adanın her köşesini gezmeniz evden ayrılmak zorunda kaldı. Kapısı okyanusa mümkün. Ancak tatilinizi bu evde geçirmek açılan villanın geceleği 490 dolar. için sıkı bir CV’ye ihtiyacınız var. Müşterileri Tüm Hollywood ayaklarınıza kapansın Jagger’ın kendisi onaylıyor! Mick Jagger’ın evinde bir hafta
Dikkat Morrison’un ruhu çıkabilir
21
The Doors grubunun dünyaca ünlü lideri Jim Morrison’un, Paris’e yerleşmeden önce Los Angeles’taki son adresi, Morrison hayranlarını bekliyor. The Doors’un liderinin, 1967 ile 1971 yılları arasında, sevgilisi Pamela Courson’la oturduğu ve ‘Cheri Amour’ adını alan villayı o dönemin görüntülerinde ve fotoğraflarında görmek mümkün. Renkleri ve 70’lerden kalan
1947 yılında, Frank Sinatra ve birinci eşi Nancy Barbato için E. Stewart Williams tarafından tasarlanan villa, 20. yüzyıl Kaliforniya mimarisinin en önemli örneklerinden biri. Girişindeki palmiye ağaçları sebebiyle ‘Twin Palms’ olarak adlandırılan malikane, 1950’lerin Hollywood’unun uğrak noktası oldu. Dean Martin’den Sammy Davis Jr’a, gösteri dünyasının en önemli isimleri Sinatra tarafından burada karşılandılar. Sinatra’nın ikinci eşi Ava
Jim Morrison’un Los Angeles’taki villası
Gardner’la bu evde yaşadığı tutkulu aşk ve bir o kadar da tutkulu tartışmalar herkesce biliniyordu. Geceliği 2600 dolara, Sinatra’nın evinde 1950’lere geri dönecek, kuyruklu piyano şeklindeki havuzda ferahlayacak, müzik stüdyosunda jazz standartları kaydedeceksiniz. Jimi Hendrix’in kulübesinde hayatın stresinden uzaklaşmak
22
Sayısız oda ve hangi birini kullanacağınızı bilemeyeceğiniz banyolarla uğraşmak istemiyor, doğaya ve denizle iç içe olmak istiyorsanız, sizin için en doğru adres Jimi Hendrix’in Hawaii, Maui’daki kulübesi. Hippie akımının doğuşunu anlatan ‘Rainbow Bridge’ filminin çekimleri sırasında Maui’ye yerleşen Jimi Hendrix, bir kaç ay boyunca sahilde bulunan bir kulübede yaşadı. Ormana doğru uzanan büyük bir bahçeye, kendi kuyusuna ve bostanına sahip olan kulübe, günlük hayatın stresinden uzaklaşmak ve doğayla iç içe olmak için ideal bir yer. Geceliği 145 dolara, kendinizi cennette hissedeceksiniz.
JFK ve Marilyn, Nasıl mümkün olabilir bilmiyoruz ama eğer yolunuz Amerika Birleşik Devletleri’nin Phoenix kentine düşerse, dönemin başkanı J.F. Kennedy ve Hollywood yıldızı Marilyn Monroe’nun buluştukları evde kalabilirsiniz. 20. yüzyılın en önemli aşklarından biri olan JFK - Monroe buluşması, Los Angeles’ın meraklı gözlerinden ve her an patlamaya hazır flaşlarından uzakta, Phoenix’te dönemin mafya babalarından Sam Giancana’nın başkana tahsis ettiği evde gerçekleşiyordu. Kendinizi siyah beyaz bir filmde, dünyanın güçlü adamı, ABD başkanının yerinde görmek istiyorsanız, 1950’lerin zarif dekorasyonunu koruyan evde geceliği 1000 dolardan konaklayabilirsiniz. Doğu Berlin’de mütevazı bir oda, bir salon Doğu Berlin’de, Prenzlauer Berg’e yakın bir yerde, Schönhauser Allee’de bulunan bu mütevazı evi, Doğu Berlin fiyatlarıyla, geceliği sadece
1947 yılında, Frank Sinatra ve birinci eşi Nancy Barbato için E. Stewart Williams tarafından tasarlanan villa
Üniversite’sinde öğrenci olan ABD Başkanı Barack Obama, New York’un Upper West Side mahallesinde, 109’uncu sokaktaki küçük daireyi ayda 360 dolar karşılığında bir arkadaşıyla paylaşıyordu. Günlerini ders çalışarak, gecelerini ise reggae dinleyerek, felsefe ve politika konuşarak geçiren ikili, Obama’nın özelliği olan ‘Curry’li tavukla besleniyordu. İki odalı bu öğrenci dairesini aylığı 2400 dolardan kiralayan ev sahibi, geçmiş kiracıyı öne çıkarmayı ihmal etmemiş: “Gelin Obama’nın yaşadığı yerde yaşayın, kim Obama’nın evinde kalmaya ne dersiniz? bilir, bir gün siz de kendinizi Beyaz Saray’da Bahsedeceğimiz yer elbette Beyaz Saray bulabilirsiniz!”. değil. 1980’li yılların başında Columbia
55 euroya kiralayabilirsiniz. Bu bir oda, bir salon evi özel kılan ise Berlin Duvarı’nın yıkılışına kadar, dört yıl boyunca Almanya Şansölyesi Angel Merkel’e ev sahipliği yapmış oluşu. Otuzlu yaşlarında, boşanmayla sonuçlanan ilk evliliğin ardından 1986 yılında buraya yerleşen Merkel, duvarın yıkılmasının ardından taşındı. Bugün sade ve zevkli bir dekorasyona sahip olan daire, ucuz bir fiyata turistlere ev sahipliği yapıyor.
23
05.
Rembrandt’ın gözünden ‘Süper Kahramanlar’
24
Çizgi roman karakterleri ‘Süper Kahramanlar’ ve pop kültür ikonları 17. yüzyılda yaşıyor olsalardı Hollandalı ressam Rembrandt tarafından nasıl resmedilirlerdi? Fotoğraf sanatçısı Sacha Goldberg, sorunun cevabını ‘Super Flemish’ serisinde vermiş. Kahramanları dönemin kıyafetleriyle giydiren Goldberg, onları Rembrandt’ın ünlü kahverengi arka fonunda resmetmiş. Rembrandt’ın gözünden Örümcek Adam, Hulk, Batman, Alice ve daha niceleri...
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
06.
Lastİk İzlerİyle sanat eserlerİ
Kalemle, fırçayla, parmağımızla, hatta vüdumuzla bile resim yapabileceğimizi biliyorduk ama bisiklet tekerleklerini kullanarak sanat yapabileceğimiz aklımıza gelmezdi. Mimariye ve bisiklete tutkuyla bağlı olan Amerikalı sanatçı Thomas Yang, iki hobisini sanat eserlerinde bir araya getirdi. Bisiklet lastiklerine boya süren Yang, lastiğin bıraktığı izlerle dünyanın en önemli yapıtlarının resimlerini çiziyor. Thomas Yang’ın ‘lastiğinden’ Eyfel Kulesi, Empire State Building, Tower Bridge ve Pekin’deki ‘Yasak Şehir’.
46
47
48
49
Haftaya görüşürüz:)
23 // KASIM ’14
zete