HAFTASONU 27 NISAN 2014

Page 1

27 // NİSAN’14

zete


Editรถr: Cem GELGร N


//

01.

MAISIE WILLIAMS: ARYA’YI KİMSE DURDURAMAZ

//

02.

MAKRO CANLILARIN ESTETİK DÜNYASI

//

03.

EN SIRA DIŞI 6 SINIR HATTI

//

04.

AARON PAUL: BREAKING BAD HEPİMİZİN ÖNÜNÜ AÇTI //

05.

//

06.

BİR KOLAJ USTASINDAN FOTOĞRAFLAR

ÖLÜMÜNÜN 20. YILINDA AYRTON SENNA


01.

MaIsIe WIllIams: Ailem diziyi seyredemeyeceฤ imi sรถyledi



6

Lannister’ların gazabına uğrayan Stark ailesi- bir insan olmadığını, hatta bu vahşi dünyada nin hayatta kalan iki üç ferdinden biri olan ‘iyi’ adamlardan biri olduğunu anlıyor. Onu Arya’nın macerasını milyonlar heyecanla dinlemeye, ondan öğrenmeye başlıyor. Arya takip ediyor. Babasının idamının ardından, halen Syrio Forel’den öğrendiği, en ‘temiz’ tutsak tutulduğu King’s Landing’den kaçan şekilde adam öldürme teknikleriyle savaşıyor Arya’nın, ailesinin öcünü alıp almayacağı ise ama Sandor’la beraberken, nasıl öldürürmerak konusu. Dördüncü sezonu geçtiğimiz sen öldür, sonucun aynı olduğunu anlıyor. ay başlayan Game Of Thrones’da minik Arya Birbirlerine karşı belli bir saygı besliyorlar Stark’ı canlandıran Maisie Williams, SFX ama itiraf edemiyorlar. dergisinin sorularını yanıtladı. Arya’da hoşunuza giden nedir? Dördüncü sezonun başında, Arya ve Onun kimseye ihtiyacı yok. O çok güçlü bir Sandor’un ilişkisi hangi aşamada? kız ve yalnız kalınca gücü daha da artıyor. Arya tek başına hareket edemeyeceğinden, Onu durdurabilecek hiçbir şey yok. Gücü belli bir süre için Sandor’un yanında olmak elinde bulundurmak için diğerleri ordulara, durumunda. Artık birbirlerini kışkırtmıyor- donanmalara ihtiyaç duyarken, Arya herşeyi lar. Sandor’un Arya’yı öldürmek istediğinden tek başına yapmaya çalışıyor. değil ama ona hiç bir zaman iyi davranmadı. Arkadaş olduklarını da söyleyemeyiz. Ortak Bir gün ailesinin öcünü alabilecek mi? bir noktada buluştular ve anlaştılar. Bundan dolayı da birbirlerine karşı kötü olmamaya Bunu gerçekten çok isterdim! Bu onun için çalışıyorlar, işin içinden ancak bu şekilde harika bir şey olurdu, benim için de eğlenceli çıkabileceklerini biliyorlar. Her geçen gün bir durum oluştururdu. (gülüyor) Sandor, Arya’yı biraz daha fazla kabulleniyor, Arya ise Sandor’un düşündüğü kadar kötü Diziye başladığınızda 12 yaşındaydınız.


Aileniz bunca şiddet ve cinsellik içeren sah- Dizinin bir mesaj verdiğini düşünüyor musunuz? neler karşısında ne düşündü? Bana hiçbir şeyin gerçek olmadığını, kurgudan ibaret olduğunu ve benim ve arkadaşlarımın diziyi seyredemeyeceğini çünkü yetişkinlere hitap ettiğini söylediler. Çekimlerde şiddet içeren sahneleri görünce, ekrandaki sonucunu merak eder oluyorum! (gülüyor) Birinci sezonda, babam Ned Stark’ın kafasının kesildiği sahnede, cellat kılıcı sadece boynuna kadar indiriyordu. Sonrasında yığınla yeşil fonlu, sahte cesetlerin, sahte kafaların kullanıldığı çekimler oldu. Sahnelerin nasıl yapıldığını görünce, sonucun üzerinizdeki etkisi azalıyor! (gülüyor)

Dizi, insanların iktidar sahibi olmak için neler yapmaya hazır olduklarını gösteriyor. Egoizmlerini sahneliyor. Bu gerçek bir şey. Dünyamızın, zalim ama gerçekçi bir portresi. Arya’nın ailenin geride kalanlarıyla tekrar bir araya gelme şansı var mı? Şu anda geriye sadece dört kişi kaldık! Umarım bu gerçekleşir çünkü Sansa’yı oynayan Sophie’yle tekrar bir arada olmak isterim. Beraber eğlenmeyeli o kadar uzun zaman oldu ki.

Ama hikayeye bakınca bunun kısa zaman içinde gerçekleşmesinin pek muhtemel olmayacağını hatta Arya’nın böyle bir arayış Khal Drogo’nun Viserys’i, kafasına erimiş içinde bile olmadığını görüyoruz. Arya artık altın dökerek öldürdüğü sahne diyebili- ailesini aramıyor, geleceğini kontrol etmeye rim. Harika bir sahneydi! (gülüyor) Bir de çalışmıyor, sadece hayatta kalmaya çalışıyor. Daenerys’in Khal Drogo’yu yastıkla boğduğu Arya’nın böyle bir buluşmayı arzuladığından sahne var, hem çok acıklıydı hem de bir hayli bile emin değilim. Ama elbette izleyici için güzel bir sahne olacağı kesin! eğlenceli! Dizi de en çok sevdiğiniz ölüm sahnesi hangisi?

7


02.

Mİnyatür canlıların sanatsal dünyası


Daha önceki sayılarımızda, yüksek çözünürlüklü makinelerle çekilmiş, böceklerin makro fotoğraflarına yer vermiştik. Bu kez, insan gözüyle göremediğimiz minyatür ve mikroskopik canlılar dünyasının sanatsal bir çalışmasını derledik. Endonezyalı sanatçı Nordin Seruyan imzalı fotoğraflar, dikkat etmediğimiz, çoğu zaman üzerine basarak geçtiğimiz canlıların minik dünyasını gözler önüne seriyor. Pembe, mor, mavi ve yeşil tonların hakim olduğu muhteşem fotoğrafların devamına, sanatçının 500px sitesindeki sayfasından (500px.com/nordinseruyan) bakabilirsiniz.



11


12


13


14


15


Baarle-Nassau - Baarle-Hertog, Belçika Hollanda sınırı

03.

sIra dIşI sInIrlar

16


Sınırlar, bir ülkenin güvenliği için hayati öneme sahiptir. Özellikle de bu ülke, savaşların patlak verdiği, jeopolitik olarak tehlikeli bölgelerde yer alıyorsa. Ancak dünyada öyle sınırlar var ki, ellinizi kolunuzu sallaya sallaya bir ülkeden diğerine geçebilir, sınırların karmaşıklığından hangi ülkede olduğunuzu şaşırabilir, saat farkından ‘geleceğe’ bakıyor olabilir ya da tam tersine karşınızda silahlarını size doğrultmuş askerler bulabilirsiniz. Doğu Asya’dan Amerika’ya, Afrika’dan Bering Boğazı’na, sıradışı sınırlar…

iki sokak Belçika’ya ait olabiliyor. Yemeğinizi Belçika’daki bir restoranda yedikten sonra, sokağın karşısında Hollanda’da bir bara gidebiliyorsunuz. Bir Tawil, Mısır- Sudan sınırı

Mısır- Sudan sınırında yer alan Bir Tawil kelimenin tam anlamıyla bir ‘No man’s land’ yani tarafsız bölge. 2000km²’lik bölge, 1902’de İngilizlerin dikkatsizliği sonucu ortaya çıktı. 1899’da çizdikleri haritayı 1902’de yeniden çizen İngilizler, çizgilerde hata yapınca, Bir Baarle-Nassau - Baarle-Hertog, Belçika Tawil ve Halaib bölgeleri doğdu. İşin ilginç tarafı, Halaib farklı doğal kaynaklara ve deniz Hollanda sınırı kıyısına sahipken, Bir Tawil kurak bir bölge Hollanda’da bulunan Baarle-Nassau ve olarak dikkat çekiyor. Haritalardan dolayı Belçika’da bulunan Baarle-Hertog kasaba- ortaya çıkan kargaşada Mısır, Halaib’i kenları oldukça ilginç bir sınırı paylaşıyorlar. disine, Bir Tawil’i de Sudan’a bağlayan 1899 Baarle-Hertog kasabası, Belçika’da bulunan sınırlarında ısrar ederken, Sudan ise Halaib’i toprakların dışında, Hollanda tarafındaki kendine, Bir Tawil’i ise Mısır’a veren 1902 Nassau kasabasının içinde yer alan 26 toprak sınırlarını destekliyor. Sonuç olarak, iki ülke parçasından oluşuyor. Kasabanın bazı yerle- Halaib bölgesi için didişirken, Bir Tawil rinde bazen bir mahalle, bazen de sadece bir iki tarafın da diğerine vermeye çalıştığı Bir Tawil, Mısır- Sudan sınırı

17


Derby Town, Vermont

Cooch-Behar bölegesi, Hindistan- Bangladeş sınırı

Cooch-Behar bölegesi, HindistanBangladeş sınırı

18

istenmeyen bölge halinde. Bu bölgede iki Hindistan’ın Bangladeş sınırındaki Coochülkenin sınır kapısı bulunmuyor. Bir Tawil, Behar bölgesi… Ya da Bangladeş’in Hindistan Antartika’nın dışında hiç bir ülkeye ait olma- sınırındaki Cooch-Behar bölgesi mi desek? Dünyanın en karmaşık sınır çizgilerinden yan tek kara parçası. biri de Cooch-Behar’ta yer alıyor. Haritalara bakınca hayrete düşüren sınır şeridi, beraDerby Town, Vermont berinde sorunları da getiriyor. Hindistan’a Derby Line şehri, Vermont eylatinde ABD ve ve Bangladeş’e ait toprak parçalarının iç içe Kanada sınırında bulunuyor. Kentin içinden geçtiği bölgede halk, her gün iki ülke arageçen sınır çizgisi bazen sokakları, hatta evleri sında gidip gelmek zorunda kalıyor. Örneğin iki ayrı ülkeye ayırıyor. Öyle ki bazı evlerin Hindistan’ın Balapara Khagrabari kasabası, mutfakları ABD’de, yatak odaları Kanada’da Bangladeş’e ait topraklarda yer alıyor. Ama yer alabiliyor. Derby Line’ın diğer bir özelliği, bu topraklar da yine Hindistan’a ait Dahala bilerek sınırın üzerine inşaat edilen Haskell Khagrabari bölgesinde yer alıyor. Kütüphanesi ve Opera binası. Operanın sahnesi Kanada’da bulunurken, binaya giriş, Diomede adaları ABD tarafındaki kapıdan yapılıyor. Binanın ayrıca, biri ABD diğeri Kanada olmak üzere Rusya’yla Amerika’yı birbirinden ayıran Bering Boğazı’nda yer alan Diomede Adaları iki posta adresi bulunuyor.


iki kara parçasından oluşuyor. ABD’ye bağlı nehir, menderesler çizerek denize dökülküçük Diomede’de 146 kişi ikamet ederken meden önce üç sınırı bir araya getiriyor. Rusya’ya ait büyük Diomede’de ise kimse Rusya’dan başladığınız yürüşünüz sırasında yaşamıyor. Birbirinden 4 kilometre uzaklık- güneye doğru inerseniz, bir kilometreden az taki adaların özelliği, ABD ile Rusya’yı ayıran bir mesafede kendinizi önce Çin’de, ardınsınır oluşlarının yanı sıra, aralarından gün dan Kuzey Kore’de bulacaksınız. Dikkat edin değiştirme çizgisinin geçiyor oluşu. Küçük Kore ordusu sınırı çok sıkı koruyor! Diomede’deki insanlar karşı tarafa baktıkları zaman sadece başka bir ülkeye bakmıyorlar, Tumen nehri aynı zamanda ‘geleceğe’ de bakıyor oluyorlar. Küçük Diomede’de cumartesi sabah saat 09:00 iken, karşı tarafta saat, pazar sabahı 06:00 oluyor. Tumen nehri

19

Doğu Asya’da bulunan Tumen nehri, Çin, Rusya ve Kuzey Kore sınırlarına ev sahipliği yapıyor. Kaynağını Pektu dağından alan


04.

Aaron Paul: Breaking Bad hepİmİzİn önünü açtı



Breaking Bad dizisiyle yıldızı parlayan Aaron Paul, Need For Speed sinema uyarlamasıyla beyaz perdeye adım atmaya hazırlanıyor. Geçmişte sayısız dizide küçük roller üstlenen Paul, Breaking Bad dizisinin hayatını değiştirdiğini söylüyor. Studio CinéLive dergisinin sorularını yanıtlayan Aaron Paul, Need For Speed hakkındaki düşüncelerini ve Breaking Bad’in kariyeri üzerindeki etkisini içtenlikle anlatıyor.

Elbette her film önemlidir ama Need For Speed’in sizin kariyerinizde daha da özel bir yeri olacak, öyle değil mi?

Evet. Bu meslekte kalıcı olmak istiyorsanız doğru tercihleri yapmanız gerekiyor. Ben, genel anlamda, düşük bütçeli bağımsız filmlere daha fazla ilgi duyuyorum çünkü bağımsız sinemanın daha derin, daha anlamlı hikayeler anlattığını, canlandırması daha ilginç karakterler barındırdığını düşünüyoNeed For Speed, Breaking Bad’in bitmesi- rum. Ancak işin bu aşamasında, bir stüdyo nin ardından elde ettiğiniz ilk büyük rol filminde yer almam gerektiğini, böylece bir yandan da bağımsız filmlere devam edeoldu… bileceğimi biliyordum. Önüme Need For Dizinin çekimlerini bitirmemizin ertesi günü, Speed’in gelmiş olmasından dolayı kendimi ilk uçakla Need For Speed ekibinin yanına şanslı hissediyorum. gittim, çünkü filmin çekimleri bir gün sonra başlıyordu. Bir bakıma böylesi daha iyi oldu. Film, düşünüldüğü kadar çantada keklik Hiç ara vermeden başka bir projeye başlamak olmayabilir, sonuç olarak bir araba oyuBreaking Bad’in yasını kolayca atlatmamı nundan uyarlandı… sağladı.


Senaryoyu okumaya başlamadan önce, filmin gerçek bir hikaye olmadan sadece arabalardan ve aksiyon sahnelerinden ibaret olmasından korkuyordum. Bana ana karakterlerin özenle yazıldığı söyleniyordu ama inanmakta güçlük çekiyordum. Ama yanılıyormuşum… Sayfaları çevirdikçe, senaryonun eğlenceli ama aynı zamanda duygusal yanı hoşuma gitti ve ana karakterlerle bir bağ kurduğumu hissettim. Filmin yönetmeni Scott Waugh’un bana söylediği ilk şey, 1960 ve 1970’lerin araba filmlerine gönderme yapmaktan öte, izleyicinin göreceği şeyden emin olduğu, sağlam bir hikaye anlatmak istediğiydi. Amacımız sanal görüntülere gerek duymadan, herşeyi stüdyoda çekmekti. Bunun başarıya ulaşmasının tek yolu benim direksiyonda olmamadı. Birkaç

23

hafta boyunca sürüş dersleri aldım. Yalnız öyle ehliyet kurslarındaki gibi derslerden değil. Şöyle söyleyeyim daha ilk günden kendimi yokuş aşağı saatte 100km hızla inip, 360 derecelik patinajlar yaparken buldum. Sahnelerin çoğunun dublörsüz mü çektiniz? Olabildiğince evet. Özellikle de, hız alıp bir rampadan uçarak karşı tarafta belli bir mesafeye inmem gereken bir sahne vardı. Kamera da beni karşıdan çekecekti. Bu kameranın arkasında birinin olacağını düşünmek gerçekten çok stresliydi. Scott Waugh’un kendisi kameranın arkasına geçmeye karar verince, tehlike farklı bir boyuta ulaştı. Bazı sahnelerde de ‘podcar’ adını verdiğimiz, arabanın


çatısında bulunan bir dublör tarafından McQueen’i de çok severdim. Need For yönetilen araçlar kullandık. Sürücü koltu- Speed’in bir bölümü, Peter Yates’in ‘Bullit’ ğunda ben vardım ama direksiyon boştaydı filminin çekildiği San Francisco sokaklarında aynı şekilde pedallar da cevap vermiyordu. geçiyor. Bu hürmeti sunmadan edemezdik. Biliyorum çünkü deli gibi frene basıyordum! Belki herkes bilmiyor olabilir ama hem Filmde öğrendiklerini gerçek hayatta yapı- Evimiz Hollywood’da da, hem de Melrose Place’de rol alan ender aktörlerdensiniz. yor musunuz?

24

Sadece kiralık arabalarla. (gülüyor) Tek başı- Dikkat, burada dizilerin orijinallerinden mayken, el freni çalışıyor mu diye kontrol bahsediyoruz hem de! Yeni uyarlamaları değil yani! (gülüyor) Evimiz Hollywood’da dizietmek adına virajlarda kullandığım oluyor. sinde elde ettiğim rol, 90’ların sonlarında ilk Gençken aksiyon fimlerini sever miydiniz? aktörlük işlerimden biri oldu. Hemen ardından Melrose Place’de oynamam için teklif Bir Die Hard hayranıydım, ayrıca Steve geldi. Çılgına dönmüştüm. Mesleğe daha


seçmelerine katılmamı sağlıyordu. Daha sonra bir çok televizyon dizisinde oynadım. 2000’li yılların başlarında yayınlanan dizilerden herhangi birini alın, bölümlerden birinde muhtemelen beri göreceksinizdir. X-Files, CSI, NYPD Blue, Bones… Hepsinde rol aldım. Kırılma anı ne zaman gerçekleşti? Kırılma anı Big Love’la geldi diyebilirim. Bu dizi sayesinde Breaking Bad’deki rolümü elde ettim. Jesse Pinkman karakterinin üzerinize yapışmasından korkmuyor musunuz? Bu bir risk, bunun bilincindeyim, onun için de olabildiğince farklı projelerde yer almaya çalışıyorum. Need For Speed’in ardından, sadece 600.000 dolar bütçeli küçük bir bağımsız dramatik bir filmde oynadım, son olarak da Ridley Scott’un Exodus adlı büyük bir projesinde rol aldım.

25

Breaking Bad’in kariyeriniz üzerindeki yeni adım atmıştım ki yeni bir teklif gel- etkisini ölçebiliyor musunuz? mişti, hem de seçmelere girmeden! Kendime: “Bu harika dostum, kariyerin uçuşa geçiyor” Dizide rol alan herkesin önü açıldı, bunu dedim. Sonuç, Melrose Place’den sonra altı öncelikle bize bu muhteşem ve karmaşık karakterleri hazırlayan senaristlere borçluyuz. ay boyunca işsiz kaldım… Yavaşça popülarite kazanan ve sonlara doğru O zaman daha çok reklamlarda boy göste- bir fenomen haline gelen dizinin izlediği yol beni hala hayrete düşürüyor. Gerçekten hala riyordunuz öyle değil mi? inanamıyorum. Bazen şakayla karışık olarak, Evet doğru, epey reklamda oynadım. Ama Breaking Bad sayesinde fazla şımartıldığımızı kesinlikle hiçbir haz almıyordum, hambur- ve bundan sonra sadece düşüşe geçeceğimizi gerden bir ısırık almak ya da Cola içmek çünkü bu dizi kalitesinde projeler bulmakta kendime layık gördüğüm şeyler değildi. zorlanacağımızı söylüyorum. Ama bu gerYine de buradan kazandığım paralar düzgün çekten de önemli değil çünkü, Need For bir şekilde yaşamamı ve boğazıma bir bıçak Speed’le ve diğer projelerimle gurur duymadayalı olmadan daha enteresan projelerin dığım anlamına gelmiyor.


05.

Bİr kolaj ustasının İşlerİ

26


Kolaj, zaten başlı başına zor bir sanat tekniğidir ancak Vik Muniz’in işleri zorluk derecesini daha da ileri taşıyor. Binlerce siyah beyaz ve sepia fotoğraf arşivleyen ve bunları tonlara ayıran Muniz, daha sonra bu fotoğrafları bir araya getirerek, kompozisyonunu oluşturuyor. Terasında keyif yapan bir kadın, atının üstündeki çocuk kovboy, arabasının önünde poz veren bir adam veya küçük bir bebek portresi, yüzlerce anonim insanın anılarıyla canlanıyor.

27


28


29


30


31


06. Ölümünün yirminci yılında, Ayrton Senna 32


33


34

Ölümünün 20. yıldönümünde, Ayrton Senna Şöhret ve ölüm Formula1’in her zaman ismi hafızalardaki tazeliğini koruyor. 1 Mayıs bir parçası oldu. Her ne kadar, eski ve has 1994 günü Imola Grand Prix’sinde geçirdiği Formula1 hayranları günümüz pilotlarını kazada hayatını kaybeden Brezilyalı pilot, ‘kıllarına zarar gelmesini istemeyen, şımasadece elde ettiği zaferlerle değil, karakteri rık çocuklar’ olarak görse de, şan ve şöhret ve kazanma hırsıyla da efsaneleşti. Formula1 hala bu sporun bir parçası. Değişen tek şey tarihinde hiçbir pilot, kahramanlığı hainliğe, ölümlerin denklemden çıkarılmış olması onun kadar yakın tutmamıştı. 1994’ten beri diyebiliriz. Saatte 300km hızla yol alan ve Ayrton Senna gibisi gelmedi, belki de hiçbir ufacık bir sürücü koltuğunda oturan hiç kimsenin tam olarak güvende olduğu söylenemez zaman gelmeyecek… ama bu açıdan Senna’nın ölümü bir çok şey Bazen Ayrton Senna’nın ruhunun padoklarda değiştirdi. dolaştığını, yarışın başında 23’üncü cepteki yerini aldığını hissediyorsunuz. Senna bize Senna’nın ölümü köklü değişiklikler sadece, Formula1’e adım atan her pilotun, getirdi yetenekleriyle, karizmasıyla ve hırsıyla boy ölçüşmesi gereken ve çıtayı zirveye yerleştiren Hiçbir pilot ölümü, spor dünyasını Senna’nın bir şampiyon olduğunu hatırlatmıyor, aynı ölümü kadar şok etmemişti. Otomobil sporzamanda feci bir kazayla sonuçlanan drama- larının ilk 75 yılı boyunca, ölüm tehlikesi tik kaderini, madalyonun diğer yüzünü de pilotların hep yanı başında oldu. Bazılarının kaza sonucu hayatını kaybedecek olması gösteriyor. kabul görmüş ve bunu değiştirmek için


pek de bir şey yapılmamıştı. Ne 1929’da Emilio Materassi’nin ve 20 seyircinin ölümü, ne 1933’te Giuseppe Campari, Baconin Borzacchini ve Count Czaykowski’nin aynı yarış içinde hayatlarını kaybetmeleri ne de 1961’de yine Monza’da Wolfgang von Trips ve 15 seyircinin ölümü bir şeyi değiştirdi… Taşların yerinden oynayabilmesi için, otomobil sporlarının en sevilen, en beğenilen şampiyonlarından birinin ölümü gerekecekti.

bir zamandan. İsmini; Jackie Stewart, James Hunt, Niki Lauda, Gilles Villeneuve ve Alain Prost gibi büyük şampiyonların altına yazdırdı. Mağlubiyet kabul etmeyen hırsının, ne pahasına olursa olsun kazanma arzusunun ve her defasında limitleri zorlayan karakterinin arkasında, gözlerinden okunan yumuşacık bir kalp ve derin bir ruh vardı. Senna seveniyle sevmeyeniyle, saygı duyulan, imrenilen, korkulan bir şampiyondu. Gerçek bir şampiyon!

1 Mayıs 1994 günü, Ayrton Senna’nın aracı pistten çıkıp beton duvara vurduğunda, hemen arkasında, onu kendine örnek alan, yetenekli, hırslı ve ileride bütün rekorları alt üst edecek genç bir pilot takip ediyordu… Michael Schumacher. Senna ekolünden yetişen Schumacher’le beraber bir jenerasyonun da sonu geldi. Bugün artık, vitesleri ve ayarları direksiyon üzerindeki düğmelerden değiştiren pilotlara aynı gözle bakılmıyor, birer kahraman gibi karşılanmıyorlar. Senna Milyonlar tarafından uğurlanan bir öldüğünde milyonlarca kişi gözü yaşı dökşampiyon müş, Sao Paolo’daki cenaze töreninde halk, Formula1’de, Ayrton Senna öncesi ve Ayrton büyük şampiyonu uğurlarken Brezilya hüküSenna sonrası olduğunu söylemek her- meti ulusal yas ilan etmişti. halde yanlış olmaz. Senna’nın ölümünün Formula1’e darbe vuracağını düşünenler 1994’ten beri Ayrton Senna gibisi gelmedi, yanıldı. Tam tersine, Bernie Ecclestone yöne- belki de hiçbir zaman gelmeyecek… timindeki F1’in popülaritesi arttı. O zamana kadar otomobil sporuna ilgi duymayan ülkeler, pist inşasına giriştiler, yarışlar düzenlediler, sponsor oldular. Su gibi akan milyonlarla beraber, pilotların da profili değişti. Bazılarının deyişiyle ‘yarıştan çok görünüşleriyle’ ilgilenen sürücüler yetişmeye başladı.

Bir yıl sonra, Monza pistinden başlayarak neredeyse (eski ve yeni) bütün pistlerde değişikliklere gidildi. Kazanın gerçekleştiği Tamburello virajına arabaları yavaşlatan bir şikan yerleştirilirken, Senna’nın çarptığı beton duvarlar yerlerini lastikten bariyerlerle bıraktı. Daha uzun vadede arabaların teknik özellikleri üzerinde düzenlemeler yapıldı ve pilotların güvenliğini ön planda tutuldu.

35

Ayrton Senna ise eski jenerasyondan geliyordu. Her yarışın bir risk olduğu, her zaferin bir efsaneye dönüştüğü, pilotların rakipleriyle ve ölümle dans ettiği, birer sporcu değil kahraman olarak görüldükleri


36


37


Haftaya görüşürüz:)

27 // NİSAN’14

zete


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.