HAFTASONU 9 KASIM 2014

Page 1

9 // KASIM’14

zete



//

01.

MATTHEW McCONAUGHEY: NOLAN’LA BİRBİRİMİZE GÜVENDİK //

02.

SERAMİKTEN RETRO HEYKELCİKLER

//

03.

GELECEĞİN MUHABİRLERİ ROBOT GAZETECİLER //

04.

JOHN WILHEIM VE KIZLARINDAN SÜRREALİST SAHNELER //

Editör: Cem GELGÜN

05.

DARWIN’DEN ÖNCE EVRİM NEYE BENZİYORDU?


01.

McConaughey: Nolan’la birbirimize gßvendik



Dallas Buyers Club’le kariyerinin ilk Oscar’ını kazandıktan sonra, hünerlerini kısa sürede bir fenomene dönüşen True Detective dizisinde sergileyen Matthew McConaughey, Christopher Nolan’ın cuma günü vizyona giren ve ses getirecek bilim kurgu filmi Interstellar’da çocukluğundan beri pilot olmanın hayalini kuran bir adamı canlandırıyor. Her zamanki gibi geleceği tehlike altında olan insanoğlunu kurtarmak için gönüllü olan McConaughey ve ekibi, uzayın derinliklerine doğru yola çıkıyor. Oscar’lı aktör Première dergisine Nolan’la çalışmanın inceliklerini anlattı. Interstellar’da oynamayı kabul ederken, Hollywood’un son zamanlarda en çok saygı gören yönetmeni olan Christopher Nolan’dan ne bekliyordunuz?

6

morali bozulmuyor. Onları kontrol edebiliyor ve çok hızlı bir şekilde herhangi bir değişime adapte olabiliyor. Interstellar’da canlandırdığınız pilot Cooper, nasıl bir adam? Oldukça hayalperest biri. Bugüne kadar içine kapanık bir çok karakter canlandırdım. Ama Cooper, daha önce hiç olmadığı kadar dışa açık bir insan. Gizeme doğru, bilinmeyene doğru gitmek istiyor. Jeff Nichols’un filminin kahramanı Mud da hayalperest biriydi…

Doğru, bunu düşümemiştim. Ama aradaki fark, Mud’ın dünyası tamamen dışarda yaşanan bağlı. Etrafında olup bitenlere göre hareket ediyor. Cooper ise başka bir türlü İnanılmaz bir hayal gücü olan ve bilinmedik bir idealist, herşey onu büyülüyor. Kafasının dünyaları konseptleştirmede büyük yete- köşesinde bir yerde, hala, çocukken hayalini neklere sahip bir yönetmenle çalışacağımı kurduğu uzay mekiği pilotu olma fikri var. biliyordum. Güvende olacağımı düşündüm. Bir pilot kabininde kendini evinde hisseden Bir sahneden sonra size “Harika bir iş çıkar- bir insan. Cooper’ın dünyada barış içinde yaşayabilmesi düşünülemez. Onun dışında, dın!” dediğinde ona inanabilirsiniz… her dürüst erkeğin yapması gerekeni yapıyor ve ailesine iyi bakıyor ama yoksa, onun hayatı Sizi şaşırttığı oldu mu? başka bir yere ait. Evet. Oyuncularla kurduğu ilişkinin bu kadar özel ve kişisel olabileceğini düşünmemiştim. Cooper kavraması kolay bir insan mı? Çok titiz, bilimsel mantıklarla işleyen mükkemmeliyetçi birini bekliyordum ama aslında Hayır, çünkü onu herkese benzetmek mümhiç de öyle değil. Kendini ciddiye almıyor. kün. Onun için de, bu yolculuğa neden Ayrıca hiçbir zaman geriye dönmeyen biri, her çıktığını anlamak için, ona bir geçmiş yaratzaman ileri doğru gidiyor. Çekimler sırasında mak, kendimizi ona yakın hissetmemizi bir gün, Chris’in arzuladığı sonucu veremedi- sağlayacak özel noktalar bulmamız gerekti. ğinden stresli ve endişeli olan bir teknisyene Radikal kararlar alan ve bunun bedelini öde“Herşeyin mükkemmel olması hoşuma gidi- yen biri. yor, ama merak etme olmadığı zaman da bana verilenle işimi görebilirim” diyebiliyor. Karakterlerinizin ödedikleri “bedel”den Hesapta olmayan şeylerden etkilenmiyor, sıkça bahsediyorsunuz…


Evet bu temel bir şey çünkü onları önemli kılan ödedikleri bedeller. Bir aktör olarak benim işimi şekillendiren şeyler bunlar. Canlandıracağım karakterin yaptığı seçimleri ele aldığım zaman kendime aynı soruları soruyorum: “Onun için ödeyeceği bedel nedir? Bu ona ne kadar pahalıya mal oluyor? Neler kaybedebilir?” Bu soruların cevapları bazen oldukça sade olabiliyor. Cooper içinse oldukça önemli çünkü ailesini de yakından ilgilendiriyor. Yerleşik bir hayatı var, ailesi var ama bir anda çocukluk hayali bir kez daha, belki de son kez karşısına çıkıyor… Yapılan her seçimde bir nevi feda vardır, bir dinamik vardır. Bunlar itişme yaratır. Bir oraya, bir buraya çekilirsiniz. Bu, ekranda görünür olmasa da, bir aktör bu sonsuz çekişmeyi canlandırmalıdır. Bir rol sırasında sıkıldığınız oluyor mu? 7

Bazen evet. Ama bu çok uzun zamandır başıma gelmedi. Böyle zamanlarda daha fazla çalışmalı ve daha derinlere inerek, limitleri ve beni zorlayacak şeyler bulmalıyım. Bu tecrübeyle daha çabuk elde edilen bir şey. Eğer sıkıldığımı veya rehavete girdiğimi hissediyorsam, kendimi hemen ele alıyorum. Siz de, canlandıracağınız karakteri oluşturmak için kendi yaşadıkları tecrübelerden esinlenen aktörlerden misiniz? Hayal gücümü beslemek için esinlendiğim ya da ben olsam ne yapardım dediğim oluyor. En azından bir ortak nokta bulmaya çalışıyorum. Bunu hazırlık sırasında yapıyorum. Çekimler sırasında pek yardımı dokunmuyor. Kariyerinizdeki en zorlu sahne hangisiydi? En zoru ve sonuç olarak da en görkemlisi, iki


yıl önce True Detective dizisi sırasında çektiğim bir sahne içindi. Sürekli sorgu sahnelerini sıralamam gerekiyordu. Bir günde senaryodan 29 sayfanın çekimlerini yaptık. Bu 29 sayfadan 17’si oldukça sağlam ve zorlu repliklerden oluşuyordu. On dört saatin sonunda 25 sayfa bitirmiştim. Yönetmen bana durmak isteyip istemediğimi sordu: “Kesinlikle olamaz! Bunu bugün bitirmek istiyorum!” dedim. Ve bunu yaptık. Harika bir deneyim ve muhteşem bir sahne oldu. Zihninizi sürekli uyanık tutmanız ve ara vermeden bir sahneden diğerine geçmeniz gerekiyor. Gerçekten oldukça zordu. Yirmi yıllık bir kariyer ve Dallas Buyers Club’le kazandığınız Oscar’ın ardından, tecrübe size ne getirdi? Kendime güven duymamı sağladı. Aldığınız bir rol için büyük bir çaba göstermenin gereksiz ve neredeyse zarar verici olduğunu gördüm. Herşeyden önce zevk almanız, hayran olmanız gerekiyor. Kendinize güvenmediğiniz zaman, ister istemez daha koruyucu oluyor ve iki katı efor sarf ediyorsunuz. Ben derine inmek için kazmaktansa, kanatlanmayı tercih edenlerdenim. Gerginlik bir oyuncunun en kötü düşmanıdır. Oscar’ı kazanmış olmak, huzur veren bir şey mi yoksa sizi daha çok mu geriyor? İki açıdan da bakabiliriz. Kendinize “Tanrım Oscar kazandım, şimdi ne olacak?! Ne yapacağım?!” da diyebilirsiniz “Oscar’ı kazandım şimdi rahatlayabilirim” de diyebilirsiniz. Kariyerim açısından çok önemli bir etap oldu, Oscarlar. Ama bu hedefe ulaştığım, durakta ineceğim anlamına gelmiyor. Bu cümlenin sonuna koyulan bir nokta değil. Ben öyle yaşamıyorum. 8

Peki aktörlük kariyerinize bir nokta koymayı düşünüyor musunuz? Hayır bunu kesinlikle arzulamıyorum! Elli tane hayatım bile olsa sanırım o durağa ulaşamam. Kendime hiçbir zaman “Tamam, istediğim yere geldim” diyemem. Bir aktör, sihirbaz değildir. Oynamak onun işidir. Öğrenmeye açık olmak, iletişim kurabilmek, başkalarının fikirlerini dinleyebilmek için kendine yeterince güvenmek ve her ne kadar bazen kulağa saçma gelse de bir yönetmenin direktiflerine uymak gerekir. Bu güven olmadan, bir çok şeye hayır demek zorunda kalırsınız, yaratıcı olmazsınız. Ben diğerlerinin fikirlerini seven biriyim. Başkalarıyla çalışmak ve yönlendirilmek hoşuma gidiyor. Peki Interstellar bu açıdan beklentilerinizi karşıladı mı? Evet çünkü Chris ve ben çok kısa sürede aynı düşüncelere sahip olduk. Çekimler sırasında sürekli konuştuk, fikirlerimizi paylaştık. Birbirimize güvendik. Bir sahne için ayrı fikirlere sahipsek mesela, ikimizi de tatmin edecek bir orta yol bulmaya çalışıyorduk.


9


02.

Seramİkten ‘Retro’ heykelcİkler

10


Çok genç yaştan beri heykeltraşlık yapan, Güzel Sanatlar öğrencisi Amerikalı Calvin Ma, çocukken en sevdiği oyuncaklara, fantastik bir hayal gücüyle, yeniden hayat vermiş. Oyuncaklara birer vücut ve surat veren, bir evden esinlenerek pencere, çatı ve bir de baca ekleyen sanatçı, eserlerinde pastel ve mat renkler kullanarak, ‘Vintage’, ‘Retro’ bir hava yakalamış. Seramik ve emaydan gerçekleştirdiği heykellerin arasında Star Wars’dan X-Wing ve R2D2 gibi bir çok pop-kültür ikonu var.

11


12


13


03. GeleceÄ&#x;in muhabirleri robot gazeteciler

14


15


Bugün herhalde hiçbir medya kuruluşu böyle bir haberi, detaylı bir şekilde sadece bir dakika içerisinde takipçilerine ulaştıramaz. Robbie Allen’ın geliştirdiği yazılım Wordsmith bunu mümkün kılıyor. Kullanılan bilgisayarların kapasitesine göre, saniyede 2000 içerik üretebilen yazılım, dünyanın dört bir yanında yaşanan olayların anında okura ulaşmasını Yakın bir gelecekte, telefonunuzun ekranında sağlıyor. Bir bakıma gazetecilik ve muhabirşöyle bir bildiri görürseniz şaşırmayın: “Bir lik mesleğinin ölüm fermanını hazırlayan dakika önce, saat 14:04’te Marmara bölgesi yazılımın 2025 yılında bize ulaşan içeriklerin 5,6 büyüklüğündeki bir depremle sarsıldı. yüzde 90’ına imza atması bekleniyor. Kandilli rasathanesinin verilerine göre, Kuzey Anadolu fay hattı üzerinde, İstanbul’un 70km Cisco Systems ve IBM’de çalıştıktan sonra güneyinde gerçekleşen deprem, Çanakkale ve kendi şirketi Automated Insights’ı kuran Bursa’da da hissedildi. Fay hattı üzerinde son Robbie Allen, gazeteci olsaydı herhalde üç gündür küçük sarsıntılar tespit edilirken, böyle bir yazılımı hiçbir zaman geliştirmezdi. 5,6 büyüklüğündeki depremi takiben önü- Ekranlarına ve telefonlarına yapışmış, ülkenin müzdeki saatlerde artçı depremlerin meydana dört bir yanından gelen haberleri derlemek ve okurlarına ulaştırmak için karınca gibi çalışan, gelmesi bekleniyor”. Automated Insights şirketinin kurucusu, bilgisayar mühendisi Robbie Allen’ın geliştirdiği yazılım, kendisine iletilen verileri analiz ederek saniyeler içinde bir habere dönüştüyor. Bir insanın hiçbir zaman ulaşamayacağı bir hızda içerikler hazırlayan yazılım, gazetecilik mesleğine büyük bir darbe vurabilir.

16


17

onlarca, hatta yüzlerce gazetecinin, muha- Associated Press’de (AP) yayın yönetmenbirin koşuşturduğu ofisler yerlerini Allen’ın liği yapan Lou Ferrara, yazılımın ajansın yazılımıyla işleyen, sanal zekayla donatılmış haber hacmini göz ardı edilemeyecek bir bilgisayarlara, yani bir bakıma robot gazete- oranda arttıracağını söylüyor: “Wordsmith, müşterilerimize verdiğimiz haber hacmini cilere bırakacak. arttıracaktır. Zamanlarını kendilerine ulaTopladığı verileri analiz eden ve kişiselleş- şan verileri toplamakla harcayan gazetecilere tirerek bir içeriğe dönüştüren yazılımın, müsade edemem. Yalnız, çok daha fazla “kalemini” ayarlamak mümkün. Örneğin bir röportaja ve analize ihtiyacım olacak”. ekonomi haberini rakamlarla, bilgiye dayalı, salt bir şekilde verecek olan yazılım, bir Belki de gazetecilik mesleğinin anahtarı spor haberinde ise daha mecazi olup, çeşitli burada yatıyor. Allen’ın geliştirdiği yazılım, terimler, bilgiler ve yorumlar kullanabilecek. insanın ulaşamayacağı bir hızda içerikler hazırSamsung, Yahoo ve daha bir çok büyük şirket lasa da, hiçbir zaman, en azından şimdilik, Allen’ın geliştirdiği yazılımı, kısa bir tanı- konusuna hakim bir araştırmacı gazetecinin, tım metni, 140 harflik bir tweet ya da şirket bir siyasal bilgiler veya ekonomi uzmanının, içinde raporlar hazırlamak için kullanmaya ya da bir spor adamınının bilgisine, tecrübesine ve kalemine sahip olamayacak ve yorum başladı bile. yapamayacak.


04.

John Wilhelm ve kızlarından sürrealİst sahneler 18

Amerikalı fotoğrafçı John Wilhelm, 3-4 ve 6 yaşlarındaki kızlarıyla nasıl eğleneceğini çok iyi çözmüş. Eğlenceye yaratıcılık da katan Wilhem, kızlarını kılıktan kılağa sokarak, Batman, Robin, Alaaddin ve Peter Pan’deki peri gibi bir çok karakteri canlandırmış. Kızlarıyla beraber fantastik dekorlar hazırlayan yaratıcı baba, kızlarının hayatlarının sonuna kadar saklayabilecekleri, oldukça keyifli kareler elde etmiş.


19


20


21


22


23


05.

Mary Higgins Clark: Cennette Tanrı bana ne der bİlmİyorum

24


Mary Higgins Clark… Polisiye roman dalında sayılı yazarlardan biri, belki de Agatha Christie ve Patricia Cornwell’le birlikte en iyilerinden. 1975 yılında yayınladığı birinci kitabı ‘Çocuklar Nereden’den beri polisiye literatürüne sayısız eser kazandıran Higgins Clark, 85 yaşına basacağı bugünlerde, Jamie Lee Burke’ün kızı Alafair Burke’le beraber, ‘Cinderella Murder’la (Kül Kedisi Cinayeti) başlayan yeni bir seri çıkarmaya hazırlanıyor. Amerikalı yazar Paris Match’ın sorularını yanıtlıyor. “The Cinderella Murder” (Kül Kedisi Cinayeti) romanıyla, neredeyse 85 yaşında yeni bir seriye atılıyorsunuz. Bu sizin için bir sınav mı? Mary Higgins Clark: Evet. Daha önce, kızım Carol’la beraber beş tane kitap yazdık ama son zamanlarda çok işi var. Onun için de çok iyi bir yazar olan Alafair’i seçtim ve kızım Carol’la yaptığımız gibi, içinde bir yudum mizah olan, harika bir polisiye hikaye hazırladık. Alafair hikayenin taslağını çıkardı ben de üzerinde çalıştım. Daha sonra bir kez daha bir araya geldik ve karakterlerin kişilikleri üzerine konuştuk, oldukça keyifli bir vakit geçirdik ve sonuç olarak da iyi bir roman yazdığımızı düşünüyorum. Alafair hukuk sistemini çok iyi biliyor… Yani sizin için gerçekçilikten uzaklaşmamak önemli mi?

25

Aynı görüşürü paylaşıyoruz, yani anlatılan hikayenin tutarlı olması gerektiğini düşünüyoruz. Kendisi daha önce savcı yardımcısı olduğu için, mümkün olmayan şeyler yazma riskimiz yoktu. Size hoşuma gitmeyen taze bir örnek vermem gerekirse, geçenlerde “Apparences”ın sinema uyarlaması olan “Gone Girl”ü izledim. Filmin kahramanı cinayet işledikten ve hastaneye kanlar içinde geldikten sonra, polis onun

bu görünüşüne hiç itibar etmeden ve birinci şüphelinin kendisi olabileceğini düşünmeden salıveriyor. Kendi kendime “Bak sen!” dedim. Gerçek hayatta böyle bir şey düşünülemez. Televizyon kanallarında, geçmişte çözülememiş cinayetleri, zamanın görgü tanıklarını konuşturarak ele alan televizyon programları var. Siz de ‘reality show’ meraklısı mısınız? Hayır. Hatta, çiftlerin kameralar karşısında özel hayatlarını açarak, tartışmalara girmesini, yaşadıkları sorunları bir bakıma canlandırmasını anlayamıyorum. Bu tarz programların karşısında beş dakikadan fazla kalmamışımdır. Bizi dikizcilere dönüştürürek zamanımızı ve zihinsel enerjilerimizi kaybettiriyorlar. New York’un Bronx mahallesinde büyüdünüz. Yakın zamanda geri döndünüz mü?


Evet, özel bir röportaj için, doğup büyüdüğüm, ebeveynlerim ve kardeşlerimle yaşadığım mahalleye geri döndüm. Evim, tarihi bir mahallenin parçası olduğu için yıkılamadığından hiç değişmemiş. Bugünle aradaki tek fark, zamanında ekmekçinin faytonunu çeken atların ayak sesleri ve sütçünün bağırışlarının artık olmaması. Babam, ben 11 yaşındayken vefat etti. Bu üzücü olay dışında, o evde mutlu yıllar geçirdim. Peki, kocanızı da çok erken kaybetmiş olmasaydınız yine de yazar olur muydunuz? Kocamı kaybetmeden önce kısa hikayeler yazmaya başlamıştım, dergi ve gazetelere satıyordum çünkü o zamanlar bir tek onlar ilgileniyordu. Hatta, on tane hikayeme yer veren “Saturday Evening Post” tarafından en iyi kısa hikaye yazarı seçilmiştim. Sonra bir anda moda değişti ve bu dergiler “Nasıl kocanızın en iyi arkadaşı olabilirsiniz?” gibi yazılara yer vermeyi tercih ettiler. 1963 yılında 7.000 dolar kazanmıştım, o zamanlar için hiç de azımsanacak bir rakam değil, sonraki yıl ise belki 50 dolar. O yıl kocam Warren’ı kaybettim, ölmeden kısa bir süre önce bana fakir bir yazarın hayatını paylaştığını söyleyerek takılırdı!

26

oldu. Birkaç yıl sonra bir yemek sırasında konuştuğum ve kendi yayınevlerine imza atmam için beni ikna etmeye çalışan bir yapımcıya, benim ilk romanımı reddettiklerini hatırlattığımda küçük dilini yutacak gibi olmuştu. Hayatımın en lezzetli anlarından biriydi.

“The Cinderella Murder”da ilk kitabınız “Çocuklar Nerede”de (1975) olduğu gibi yetişkin biri bir çocuğu istismar ediyor. Pedofili, bahsetmesi zor ve hassas bir konu değil mi?

Amerikan halkının, dünyanın geri kalanını bir hayli şaşırtan ve tepkisini çeken silah merakı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Evet ama herşey, kamera dışında yaşanıyor, yani görmüyoruz. Birinin böyle şeylere karıştığını duyuyoruz ama görmüyoruz. Hiçbir zaman bundan daha ileri gitmem, olayı anlatmam. Zamanında iki tane yayınevi, kadınların çocuk istismarını konu alan bir kitaptan korkmalarından çekinerek ilk romanımı geri çevirmişlerdi. Simon & Schuster bu riski göze alan tek yayınevi

Birçoğu yasaklı olmakla birlikte, piyasada dolaşan çok fazla silah olduğunu düşünüyorum. Silah üreticileri derneği NRA’nın kameralar karşısına çıkıp “merak etmeyin silahların nerede olduklarını biliyoruz” demesi, kontrol mekanizmasının zayıf olduğu bir sistemde bana hiç inandırıcı gelmiyor. Okullarda ve üniversitelerde yaşanan katliamları gerçekleşitiren şahıslar


evlerinde çalışmışlardı. Yeni kitabınızda güvenlik kameralarına birçok kez yer veriyorsunuz, geçmişte eviniz soyulmuş değerli takılarınız çalınmıştı. Size zarar vermeye çalışanlar oldu mu? Hayır, insanlar bana karşı çok nazikler, çoğu zaman “Merhaba, kitaplarınızı çok seviyorum” diyorlar. Bir keresinde yayınevim yanıma bir koruma vermeyi teklif etmişti, dedim “Tanrım, böyle bir şeye hiç gerek yok!”. Yanlarında dört beş tane korumayla dolaşan şöhretleri görmek gerçekten gülünç… Kim onlara zarar vermek ister ki? Hepsi gösteriş için! Kitaplarınızın neden bu kadar sevildiğini biliyor musunuz? 27

Belki de kahramanlarımın marjinal ya da olağanüstü insanlar olmamalarından, kendi hallerinde işlerine bakmalarından ama hayatlarının bir evresinde yaşadıkları bir olaydan sonra değişmelerinden ve sivrilmelerindendir. Ben, tanrıya inanan biriyim ve bu moral gücü, insanlara sorunlarını çözmelerine yardımcı olarak kullanıyorum. Cennete gideceğiniz zaman tanrının size “İyi iş çıkardın Mary” demesini mi, yoksa “Tüh, yarıda bıraktırdığım roman nasıl bitecekti?” demesini mi tercih edersiniz? Eğer cenette gideceksem bunun harika bir şey olacağına kesinlikle eminim ama tanrı bana ne der hiç bir fikrim yok. En azından cehenneme gitmeyeceğimi düşünüyorum… her ne kadar hiçbir şeyi kazanılmış görmemek gerekse de!


06.

Darwin’den önce evrİm neye benzİyordu?


Papa Francis’in evrim teorisi hakkında geçtiği- insanın maymundan geldiğini iddia ettiğinmiz hafta yaptığı açıklamaları dünya çapında den, büyük bir tartışma konusu olmuş, Darwin büyük ses getirdi. Charles Darwin’in fikir babası kilise tarafından kafir olarak görülmüştü. Eski olduğu ve bazı muhafazakar kesimler tarafından Yunanlılardan Darwin’e kadar, dönemin bir çok reddedilen evrim teorisinin, yaratılış teorisiyle bilim insanı, biyolojisti ya da botanisti türlerin çelişmediğini belirten Papa, bir anda herkesi doğuşu ve dünyaya yayılışı üzerine eserler yayınhazırlıksız yakalamıştı. Papa’nın açıklamaları ladılar. Bunlardan bazıları Darwin’in görüşüne teorinin herkes tarafından kabul görmesini sağ- yaklaşırken, bazıları ise kutsal kitaplardan esinlayacak mı bilinmez ama bilimle din arasında lenerek, oldukça fantastik teorilerle çıkageldiler. yüzyıllardır süre gelen inatlaşmayı yumuşatacaktır. Geçmişten bugüne, kendini bilime adamış Carolus Linnaeus’un Cennet Dağı, Buffon araştırmacılar evrime “Tanrı” dışında bir açık- Kontu’nun kutup merakı lama getirmeye çalışmış, din adamlarıyla ters düşmüşlerdi. Peki Darwin öncesi, biliminsanları 18. yüzyılda ortaya çıkan teoriler fantastik yaratılış ve evrimi hakkında ne düşünüyorlardı, kurgularıyla dikkat çekiyor. İncil’deki yaratıhangi teoriler bilim dünyası tarafından kabul lış hikayesini takip eden ve evrimi açıklamaya çalışan bu teoriler, tüm canlıların ortak bir yergörüyordu? den türediğini savunuyor. Modern biyolojiye 1809-1882 yılları arasında yaşayan Charles büyük katkılarda bulunan Carolus Linnaeus Darwin’in 1859 yılında yayınladığı ‘On the (1707-1778), binlerce hayvan ve bitki türünü Origin of Species’ (Türlerin Kökeni Üzerine) incelediği eserleriyle tanınıyordu. Yaratılışın adlı kitabı, bugün hala bilim dünyası tarafından İncil’deki anlatımının gerçek olduğundan benimsenen evrim ve doğal seçilim teorilerinin yola çıkan Linnaeus, ‘Cennet Dağı’ teorisini çıkış noktası oldu. Yaratılışa ve evrime şimdilik kaleme aldı. Kitabında, bir zamanlar ekvator en iyi açıklamayı getiren Darwin’in çalışmaları, çizgisinde bir adanın bulunduğunu öne süren


yedi yıl sonra dünyaya gelen Lamarck’ın çalışmaları, ikilinin fantastik teorilerini unutmamızı sağladı. Lamarck, evrimin temelini atıyor

30

Fransız doğa bilimci Jean Baptiste Lamarck tarafından öne sürülen ve evrim penceresini aralayan teori, bir canlının hayatı boyunca meydana gelen değişimlerin genlerine yazıldığını ve sonraki jenerasyona aktarıldığını öne sürüyordu. Bir canlının sıklıkla kullandığı organlarının ve uzuvlarının geliştiğini diğerlerinin ise köreldiğini savunan Lamarck Kalıtımı, böylece doğal seçilimin de temellerini attı. Ancak Lamarck’ın ‘Kullanım ve Körelme’ üzerine kurulu teorisinde eksikler vardı. Öyle ki, Lamarck’ın teorisine göre spor yapıp kaslı bir vücuda sahip olan biriLinnaues, bu adada bulunan ‘Cennet’ dağının nin çocuğunun da kaslı olması gerekiyor. Ya da tüm yaşayan canlıların, bugünkü görünüşleriyle kazada bacağını kaybeden birinin çocuğunun yaratıldığı yer olduğunu düşünüyordu. Deniz bacağı olmadan doğması gerekiyor. Lamarck seviyesi düşüp, sular adadan çekilince bütün Kalıtımı, Sovyet botanikçi Ivan Michurin’in bu canlılar dünyanın geri kalanına yayıldı. Bu çalışmalarına ilham verdi. Michurin ise sırasıyla süreç Ağrı Dağı’nda Nuh’un gemisiyle tekrar- Trofim Lysenko’ye ve Josef Stalin’e ilham vererek, ladı. Zamanında saygı gören bir bilimadamı olsa ikilinin bu çalışmaları Sovyet tarımına uygulada, Linnaeus’un ‘Cennet Dağı’ teorisi çok kısa masına neden oldu. Lamarck’ın çalışmaları bir zamanda çürütüldü. Linnaeus’un çalışmalarını noktada öncü olsa da, oldukça yetersiz kaldı ve devam ettiren Alman botanikçi Karl Ludwig çürütüldü. Bilim dünyası Darwin’in teorisine Willdenow, canlıların tek bir yerden değil, bir kayarken, Stalin’in yaptırımlarını düzeltmek çok farklı yerden yayıldığını savunuyordu. Sovyetlerin yirmi yılını aldı. Linnaeus ve Willdenow’un ‘Cennet Dağı’ teorilerini reddeden, 44 ciltlik ‘Histoire Naturelle’ İyonyalı Anaksimandros ve Basralı El-Cehiz kitabının yazarı Buffon Kontu, George Louis LeClerc ise (1707-1788), tüm canlıların, evrim- Tarihte, yaratılışa ve evrime en iyi açıklamayı leşmiş halleriyle sıcak bir dönemde Kuzey getiren, Hıristiyan kültürünün dışından gelen Kutbu’nda ortaya çıktığını öne sürdü. Bu teori, iki biliminsanı oldu. M.Ö 610-546 yılları Linnaeus’un Cennet Dağı gibi kısa sürede arasında, İsa’dan altı asır önce dünyaya gelen çürütülse de, Buffon doğru bir noktaya par- İyonyalı düşünür Anaksimandros, gözlemlerini mak basmıştı. Kitabında organik değişimlerden ve araştırmalarını ‘Doğa Hakkında’ adlı bir şiirde bahseden Buffon, canlıların evrim geçirerek bir araya getirmişti. Bugün bir çok biliminsanı çevrelerine uyum sağladıklarını tespit etmişti. geriye dönüp baktığında Anaksimandros’un Carolus Linnaeus ve Buffon Kontu’ndan otuz çalışmalarını gerçeğe en yakın teori olarak kabul


31

ediyor. Anaksimandros yazıtlarında, dünyanın ilk başta ‘Apeiron’ adını verdiği şekilsiz maddelerden oluştuğunu ve hayatın bu maddelerden türeyerek oluştuğunu öne sürüyordu. Bitki ve hayvan gibi organizmaların topraktan çıktıklarını savunanan Anaksimandros, ilk hayvanların balıklar olduğunu ve insanların da buradan türediğini düşünüyordu. Tarihten günümüze Anaksimandros’a ait çok az belge ulaşmış olsa da, evrim teorisyenleri arasındaki yeri tartışılamaz. Darwin’in evrim teorisine yaklaşan diğer bir isim de, 8. yüzyılda Basra’da dünyaya gelen Arap bilim adamı El-Cehiz oldu. Biyoloji, zooloji, tarih ve İslam psikolojisi dallarında bir çok eser kaleme alan El-Cehiz, ‘Hayvanlar Alemi’ adlı kitabında Darwin’in evrim teorisine yakın görüşler öne sürüyordu. El-Cehiz teorisini üç ana başlık altında sunuyordu: ‘Varoluş mücadelesi’, ‘Türlerin evrimi’ ve ‘Çevresel faktörler’. El-Cehiz’e göre her canlı bir diğerine karşı hayatta kalma savaşı veriyordu. Çevresel faktörler, canlıların değişim geçirerek başka

türlere evrilmelerini sağlıyor, güçsüz olanlar yok olurken, çevrelerine uyum sağlayanlar hayatta kalıyordu. Darwin’im ‘Doğal Seçilim’ teorisinin temelini atan bu düşünce, Lamarck’a da ilham verdi. Dinine derinen bağlı olan El-Cehiz, herşeyin üzerinde görünmez bir güç olduğunu, hayatın Allah tarafından şekillendirildiğini ve evrim sürecinin tamamen onun istekleri doğrultusunda gerçekleştiğini düşünüyordu. El-Cehiz’den neredeyse 1300 yıl sonra, Papa Francis’in bugünkü açıklamaları aynı fikri paylaşıyor. Evrim Teorisi’yle, İncil’de yer alan yaratılış hikayesinin çelişmediğini söyleyen Papa Francis, El-Cehiz gibi, herşeyin üzerindeki güce dikkat çekiyor: “Doğada evrim, yaratılış kavramıyla çelişkili değil. Çünkü evrim, evrimleşen varlıkların yaratılmış olmasını gerektirir. Bugün dünyanın başlangıcı sayılan Büyük Patlama da ilahi bir yaratıcının müdahalesiyle çelişmiyor, bundan ziyade böyle bir müdahaleyi gerektiriyor”.


Haftaya görüşürüz:)

9 // KASIM ’14

zete


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.