17 // KASIM’13
zete
zete
Editรถr: Cem GELGร N
// 01. JENNIFER LAWRENCE: OSCAR’I FAZLA BÜYÜTMEMEYE ÇALIŞIYORUM // 02. AVRASYA VE K.AMERİKA LEVHALARININ GÖZ KAMAŞTIRICI SIFIR NOKTASI // 03. YELLOW DOGS, SOROUSH VE ARASH’IN YASINI TUTUYOR // 04. TOM HANKS SOMALİLİ KORSANLARA KARŞI // 05. CAM PLAJI: GEZMEK İSTEYECEĞİNİZ TEK ÇÖPLÜK // 06. OLİMPİYATLARDAN SONRA EURO 2020 DE HAYAL OLABİLİR
01.
Jennifer Lawrence: Oscar’ı fazla büyütmemeye çalışıyorum
Bradley Cooper’ın yanında rol aldığı Silver Bir çok kişi yaptıklarımı yakından takip ediLinings Playbook filmindeki performansıyla yor. Hunger Games’in birinci bölümünden En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ını kazanan en beri bir çok genç için bir model olduğumu genç ikinci aktris olan Jennifer Lawrence, biliyorum. Bunu göz ardı etmemek lazım. 22 Kasım’da vizyona girecek Hunger Games 13 yaş altına yasak olan bir filme imza atma- Açlık Oyunları’nın yeni bölümüyle 2013- dan önce gençler üzerinde yaratabileceğim 2014 sezonuna hızlı bir giriş yapmaya etkiyi düşünüyorum. hazırlanıyor. Jennifer Lawrence, Oscar Katniss Everdeen karakteriyle teköncesini, sonrasını ve gelecek projelerini rar buluştunuz. Bir karakteri bir kaç Première dergisine anlattı. bölümde ya da bir kaç yılda geliştirmek heyecan verici bir şey mi? Kısa süre önce Time dergisi sizi dünyanın en itibarlı 100 kişisi arasında Kesinlikle! Ayrıca daha çekimlere başlamagösterdi… dan karakterim Katniss’in hayatıyla kendi Gurur duyuyorum elbette ama bu üzerinde hayatım arasında benzerlikler görüyordum. Hunger Games üçlemesini okuduğumda durulacak bir şey değil. 19-20 yaşlarındaydım. Winter’s Bone’un İnsanlar üzerinde etki yarattığınıza ina- vizyona girdiği ve benim sinema dünyasına ilk adımlarımı attığım bir dönemdi. nıyor musunuz? Bu nasıl ölçülebilir? Galalara davet ediliyordum, güzel kıyafetler
7
giyiyordum ve Katniss’in Capitole’e gelişini bir filmin çekimlerine göre çok daha eğlenve ilgi odağı oluşunu düşünmeden edemi- celi bir deneyim. Diğer oyuncularla gerçek yordum. İkinci bölümde Katniss kuralları bir takım oluşturuyorsunuz ve tekrar bir bilerek hareket ediyor, onun için etrafında araya geldiğinde bıraktığınız yerden devam olup bitenlerden daha az etkileniyor ve ediyorsunuz. Bu, yaşadığımız macerayı daha insanlar tarafından daha çok kabul görü- neşeli kılıyor. Bu arada Hunger Games’le yor. O bakımdan, Hollywood’daki hayatım; X-Men’i karşılaştırıyorsunuz ama ikisinin arasında büyük bir boyut farkı var. X-Men karakterim Katniss’le benzerlikler taşıyor. gerçekten dev bir proje, buna bir gün alışıp Büyük bir başarı elde etmiş bir filmin alışamayacağımı bilmiyorum. devamını çekmek zor mu? Yoksa terNe demek istiyorsunuz? sine belli bir rutin yerleşmiş oluyor mu? Arada büyük bir bütçe farkı var. Hunger Hunger Games’in birinci bölümünü çeker- Games’de mesela küçük karavanlarımız ken hepimiz çok gergindik çünkü hayranların var. Bu, paranın başka şeyler için harcanfilmi dört gözle beklediklerini biliyorduk. dığını gösteriyor. Tabii ki büyük bütçeli Hunger Games dünyasının ekrana nasıl yan- filmler ama bana daha çok bağımsız filmsıtılması gerektiğiyle ilgili çok net görüşleri lerde yaşadığım tecrübeleri hatırlatıyor. vardı. Film pozitif eleştiriler alıp hayran- Film setindeki herkesi tanıyorum, bütün lar tarafından benimsenince ikinci bölüme teknisyenlerin isimlerini biliyorum. belli bir gönül rahatlığı ve güvenle başladık. X-Men’de ise herşey devasa boyutlarda. E l b e t t e k o n s t r a s y o n u k a y b e t m e - İki aylık çekimlerin sonunda hala ilk defa mek ve rehavete kapılmamak lazım. gördüğüm insanlar oluyor! Oynadığım İlk film başarılı oldu diye herşeyin çok kolay sırada etrafımda koşuşturan, kablolar çeken olacağını düşünmek, hata yapmaya başla- yüze yakın kişi oluyor. Bu da bizi daha az dığınız andır. Zor olan, birinci bölümün özgür kılıyor. Bu daha iyi ya da daha kötü büyülü atmosferini koruyabilmek ve üze- olarak algılanmamalı, sadece daha farklı. Zaten bütün filmler aynı amaçla yapılmıyor. rine yeni şeyler katabilmekti. Hunger Games ve X-Men izleyiciyi tatmin Günümüzde bir aktörün, ismini büyük etmek için yapılan filmler. Oysa mesela bir prodüksiyonla bağdaştırmadan David O.Russell’dan uzun metraj çekimler Hollywood’da hayatta kalması nere- sırasında bir kez bile “izleyici” kelimesini deyse imkansız. Genç yaşınıza rağmen duymazsınız. David bir filmi yapıyorsa, siz bunu iki seriyle başardınız, biri öncelikle kendisi için yapıyordur, hayal Hunger Games diğeri de X-Men. Yıllar ettiği eser için yapıyordur. boyunca hem kontrat hem de imaj olaKonusu açılmışken, Silver Linings rak bağlı olacağınız bir prodüksyona Playbook’tan sonra David O. Russell’la imza atmak korkutucu gelmiyor mu? bir film daha çektiniz, A merican Hustle. Fetiş aktörlerinin bir çoğu bu Hunger Games’e evet demeden önce büyük filmde bir araya geldi: Christian Bale, bir panik yaşamıştım ama, aslında normal
Amy Adams, Bradley Cooper, Robert De Niro ve siz… Bu aktör grubunu nasıl tanımlardınız? David’in “baba” rolünde olduğu bir aile gibi mi mesela? Daha çok David’in “çocuk” olduğu bir aile desek daha iyi olur! (gülüyor) Kendine has çalışma tarzı olan çok özel bir yönetmen. Seversin, sevmezsin ama seviyorsan harika bir insandır. Onun için çevresinde ona sadık bir oyuncu grubu var. Kendi işleyiş ve çalışma şeklini anlayan ve kabullenen insanlarla çalışmayı tercih ediyor. Bradley Cooper da American Hustle’da rol alıyor. Silver Linings PLaybook ve Serena’dan sonra kısa zaman içinde birlikte oynayacağınız üçüncü film olacak… Evet, bir türlü duramıyoruz! Ne düşünmem gerektiğini bilemiyorum, sinema konusunda aynı zevklere sahibiz. Geçen gün David’le telefondaydım ve bana yeni projesinden bahsederken “Başroller için seni ve Bradley Cooper’ı düşündüm” dedi. Ben de ona galiba küçük bir mola vermenin zamanı geldiğini söyledim. (gülüyor) Oscar hayatınızda ne değiştirdi? Hayatımı değiştirdiğini söyleyemem çünkü fazla büyütmemeye çalışıyorum. Nerede olduğunu bile bilmiyorum, sanırım Kentucky’de ailemin evinde. Sonuç olarak eskisine nazaran daha fazla teklif alıyorum, yolda beni sadece 13 yaşındaki kızlar tanımıyor ve özel hayatım biraz daha karmaşık bir hale geldi.
8
Tatsız bir anı, ya da fazla ısrarcı bir hayran?
Sanırım başıma gelen en garip olay, Silver Linings Playbook’un çekimlerinde hemen sonra oldu. Evime dönmek için uçağa binmeye hazırlanırken bir X-Men hayranı yanıma imzalatmak istediği bir yığın fotoğrafla geldi. Kendisi Buffalo’dan geliyordu ve sırf benimle karşılaşabilmek için bir uçak bileti
9
aldığını söyleyip, üstüne “Thanksgiving (Şükran günü) olduğu için boş zamanınızda Kentucky’deki ailenizi ziyarete gideceğinizi düşündüm” dedi. Herşeyi hesaplamıştı, programımı neredeyse benden daha iyi biliyordu! Oldukça ürkütücü.
Evet. Oscar seromonisinden hemen sonra bana, muhteşem orkideler, Chanel’den bir parfüm ve “Seni şimdiden özledim” yazılı bir not yolladı.
Bu arada, Jack Nicholson nasıl? Oscarlardan beri haber aldınız mı?
Şimdi beni bir Los Angeles Lakers maçına davet etmesini bekliyorum! n
Ah Jack Nicholson…
02.
Avrasya ve Kuzey Amerika levhalarının göz kamaştırıcı sıfır noktası
10
İzlandaca yazılışıyla Þingvellir Ulusal Parkı’nda bulunan ülkenin en büyük doğal gölü Þingvallavatn, Avrasya ve Kuzey Amerika tektonik levhalarının karşılaştığı sıfır noktasında olma özelliği taşıyor. Her yıl 2cm kadar kayan levhalar fay hattında büyük gerilimlerin ortaya çıkmasına neden oluyor. On yılda bir kuvvetli bir depremle açığa çıkan bu enerji, milyonlarca yıl boyunca iki kıtanın tektonik levhalarını kaydırarak göl tabanında dev yarıklar oluşmasını sağladı. Göz kamaştırıcı berraklıktaki suya dalan dalgıçlar gerçek anlamda iki kıtanın arasında yüzüyor oluyor. Uzun geçitler ve su altı mağaraları barındıran Þingvallavatn gölü İzlanda’nın en çok ziyaret edilen yerleri arasında yer alıyor. 11
12
13
14
15
03.
Yellow Dogs, Soroush ve Arash’ın yasını tutuyor
16
17
bugün yas tutuyor. Grubun üyeleri Soroush ve Arash Farazmand kardeşler ve yanlarında bulunan ev arkadaşları, müzisyen Ali Eskandarian, 13 Kasım günü Brooklyn’deki evlerinde uğradıkları silahlı saldırı sonucu hayatlarını kaybetti. Grubun diğer iki üyesi Siavash Karampour ve Koory Mirzeai olay sırasında evde bulunmuyorlardı. Akla ilk olarak, Farazmand kardeşlerin İran rejiminin adamları tarafından öldürülmüş olabileceği gelse de, gerçekler bundan çok daha basit ve acıklı. New York polisi yaptığı açıklamada, grup üyelerinin, psikolojik Kader böyle bir şey olsa gerek. Hayatlarının sorunlar yaşayan diğer bir İranlı müzisyen tehlike altında olduğu İran’dan kaçarak Ali Akbar Mohammadi Rafie tarafından New York’a göç eden bir kaç muhalif gen- öldürüldüğünü ve Rafie’nin daha sonra binacin Brooklyn’deki evlerinde uğradıkları nın çatısına çıkarak intihar ettiğini açıkladı. saldırı sonucu ölecekleri kimin aklına gele- Grubun menajeri Ali Salehezadeh ise yayınbilirdi? Yasaklı oldukları İran’dan ayrılarak ladığı bildiride, The Yellow Dogs üyeleriyle Amerika’ya, hayallerini ve özgürlüklerini yakın dost olan Free Keys grubunun eski bir yaşamaya gelen The Yellow Dogs grubu üyesi olan Ali Akbar Mohammadi Rafie’nin Eğer Bahman Ghobadi’nin, Tahran’ın underground Rock gruplarını konu alan No One Knows About Persian Cats filmini gördüyseniz, The Yellow Dogs grubunun üyeleri Soroush ve Arash Farazmand’ın isimleri pek de yabancı gelmeyecektir. Rejim karşıtı şarkıları ve muhalif kişilikleriyle tanınan Yellow Dogs’un iki üyesi, bundan 3 yıl önce diğer grup üyeleriyle göç ettikleri New York’ta uğradıkları silahlı saldırı sonucu hayatlarını kaybetti. Grup, ilk “yasal” konserlerini 2009’da İstanbul Peyote’de vermişti.
18
gruptan atıldıktan sonra psikolojik sorunlar yaşamaya başladığını açıkladı. Salehezadeh’e göre Yellow Dogs da Free Keys de Rafie’yi 14 aydır görmemişlerdi. Rafie, ansızın ortaya çıkarak Soroush ve Arash’ı öldürdü. Yasadışı yer altı konserleri The Yellow Dogs, gitarda Soroush Farazmand, davulda Arash Farazmand, vokalde Siavash Karampour ve basta Koory Mirzeai’yle bir araya gelmesiyle 2006 yılında İran başkenti Tahran’da kuruldu. Joy Division, Talking Heads ve The Rapture gibi gruplardan ilham alan dörtlü, muhalif şarkılarıyla kısa sürede Kültür ve İrşad Bakanlığı tarafından yasaklı gruplar arasına girdi. Kendilerine diretilen yasaları reddederek, yer altına inen grup, evlerin bodrum katlarında kaçak ve yasadışı
19
konserler vermeye başladı. Grubun şarkıcısı Karampour verdiği röportajlarda, hayatlarını riske atarak konsere çıktıklarını söylerken, yaşadıkları korkuyu “Bir bodrum katında sadece beş kişi için çalarken bile inanılmaz bir adrenalin ve stres patlaması yaşıyoruz, bir de yüz kişi önünde, polisin her an baskın yapıp sizi hapse atabileceği bir konseri düşünün” sözleriyle anlatıyordu. Tahran’dan New York’a The Yellow Dogs, isimlerini İranlı yönetmen Bahman Ghobadi’nin No One Knows About Persian Cats filmiyle duyurdu. Fatih Akın’ın İstanbul’un müzikal sahnesini konu aldığı Crossing The Bridge filminin bir benzeri olan ve Cannes Film Festivalinde “Farklı bir bakış” ödülüne layık görülen No
20
One Knows About Persian Cats, Tahran’ın yasaklı yer altı müzik dünyasına gizli bir dalış yapıyordu. Batıda oldukça geniş yankı uyandıran film, The Yellow Dogs’a da hayallerini gerçekleştirebilme imkanı tanıdı. 2009’un sonlarına doğru turist vizesiyle Türkiye’ye giriş yapan dörtlü, ilk “yasal” konserlerini İstanbul’un en önemli alternatif müzik mekanlarından Peyote’de verdi. İstanbul’daki Amerikan konsolosluğuna sığınma talebinde bulunan grup bir kaç gün sonra, özgürlüğe, New York’a doğru yola çıkmıştı bile. New York’un Brooklyn mahallesine yerleşen The
Yellow Dogs üyeleri, oluşmakta olan İranlı sanatçı grubuna da öncü oldu. Tahran’dan tanıdıkları Free Keys grubuyla yakın dost olan Yellow Dogs üyeleri, diğer bir müzisyen Ali Eskandarian’la aynı evi paylaşıyorlardı. New York’ta geçen dört güzel senenin ardından, 11 Kasım günü, grup üyeleri Soroush ve Arash Farazmand ve yakın dostları müzisyen Ali Eskandarian, eski bir Free Keys üyesi olan ve psikolojik sorunlar yaşayan Ali Akbar Rafie’nin gerçekleştirdiği silahlı saldırı sonucu hayatlarını
kaybetti. Trajedi gerçekleştiği sırada evde bulunmayan grubun diğer üyeleri Siavash Karampour ve Koory Mirzeai yayınladıkları bildiride acılarını “Yaşadığımız acı kaybın ardından desteklerini ve sevgilerini esirgemeyen herkese minnettarız. Soroush ve Arash Farazmand ve Ali Eskandarian’ın ailelerine baş sağlığı dilediğimizin ve acılarını derinden paylaştığımızın bilinmesini isteriz” sözleriyle dile getirdi. Hayatlarını 27 ve 28 yaşlarında kaybeden Farazmand kardeşlerin önünde parlak bir gelecek vardı. n 21
04.
Tom Hanks, Somalili korsanlara karşı
Yönetmen Paul Greengrass ve ben, Captain Phillips hakkında bilgi almak ve gerçekten neler yaşandığını öğrenmek istiyorduk. Beklediğimizden fazlasını aldık. Richard’ı canlandırabilmek ve olabildiğince gerçeğe yakın olmak için senaryoda olmayan ufak detaylar bulmam gerekiyordu, bunun için de kaptan Phillips’le tanıştım ve uzun uzun konuştuk. Bazı şeyleri biraz sıkıştırsak da ya da bazılarını bir kenara bıraksak da, gerçek olmayan bir şey yapmak istemedik. Mesela filmin başlangıcında, Rich’in karısı Andrea’nın, kocasının sürekli denizlere açılmasından, uzun süre evde olmamasından şikayetçi olduğunu gösterebilirdik. Ama bu Richard Phillips karakteri, gerçek gerçek değil. Rich ve Andrea yıllardır böyle hayatta yaşamış birini canlandırdığınız yaşıyorlar ve bu oldukça normal bir şey. Yani ilk deneyiminiz değil. Daha önce Apollo anlayacağınız, canlandırdığım kişiler hak13’te Jim Lovell’i, La Guerre selon kında yeni şeyler yaratmaya çalışmıyorum, Charlie Wilson’da Charlie Wilson’u hele hele kendileri hala hayattaysa. Filmde canlandırdınız, yakında da Saving daha dramatik ya da daha çarpıcı sahneMr.Banks filminde Walt Disney’i can- ler elde edebilmek için yalan söylemek landıracaksınız. Böyle durumlarda istemiyorum. işinize yaklaşımınız farklı oluyor mu? Film sırasında, fiziki açıdan olsun, Bir sorumluluk hissediyor musunuz? psikolojik açıdan olsun, zorlu anlar yaşıyorsunuz. Ayrıca yönetmen Paul Evet çünkü belli bir gerçekçilik arıyorum.
Çok az aktör, birbirinden farklı rolleri onun kadar ustalıkla canlandırabildi. AIDS’li bir hastadan, Normandiya sahillerine çıkarma yapan Amerikan askerine, Da Vinci’nin şifrelerini çözmeye çalışan simgebilim profesöründen, ıssız bir adaya düşen uçak pilotuna ve elbette Forrest Gump’a kadar, Tom Hanks sinema tarihine geçmiş bir çok filme ve efsane role imza attı. 2012’yi Cloud Atlas’la geçiren Oscarlı oyuncu, iki hafta önce vizyona giren Kaptan Phillips’te Somalili korsanlar tarafından kaçırılan bir tanker kaptanını canlandırıyor. Tom Hanks, CinéLive dergisinin sorularnı yanıtladı.
24
Greengrass’in çekim tarzı herkesin sürekli bir hareket halinde olmasını sağlıyor. Fizik olarak en zor rollerden biri miydi? Mesela kilo alıp vermeniz gereken Philadelphia ve Alone’dan daha mı zordu? Kilo almak hiç de zor değil! (gülüyor) Bana göre doğal ortamlarda çalışmanın zorluğu oluyor. Private Ryna için İrlanda’da bir plajdaydık, Alone’da açık denizdeydik, Apollo 13’te ise küçük kapalı bir kutunun içinde… Bütün bu sahneler belli bir fiziksel efor gerektiriyor. Captain Phillips’in çekimleri hayatımdaki en yorucu çekimler değildi belki ama çevre bakımından en zorlu olanıydı. Sahneleri, kabloları küçücük bir pencereden geçirdiğimiz gerçek bir filikanın içinde çektik. Kafamızı ve ayaklarımızı çarpacağımız yığınla yer vardı. Bir kaç sakin sahnenin dışında, sürekli zorlu ortamlarda bulduk kendimizi.
25
Mesleğe yeni başlayan dört aktörle yan yana oynadınız. Bu size aktörlüğe adım attığınız günleri hatırlattı mı? Barkhad, Mahat, Faysal ve öteki Barkhard (gülümsüyor). Evet bir nebze hatırlattı. Bir film setinin işleyişi, anlaması kolay bir şeydir. İşaretler, ışıklar vardır ve herkesin görevi bellidir. Zor olan şey kendini aşmak, bilinci bir kenara bırakmaktır. Çok fazla insanın önünde rol yapıyor oluyorsunuz, o anda başka biri olmaya çalışıyorsunuz ve kameranın orada olduğunu düşünürseniz, kendinizi seyretmeye kalkarsanız, söyledikleriniz doğru mu diye kafa yorarsanız, o zaman yaptığınız şeyde başarısız olursunuz ve sahnenin doğallığı ortadan kalkar. Beni mutlu eden, bu dört çömez oyuncunun hiç bir şey yokmuş gibi davranmalarıydı. Paul, filmde karşı karşıya geldiğimiz ilk sahnenin çekimlerinden önce tanışmamamız için özen gösterdi. Böylece sahne çok daha gerçekçi olacaktı. Ancak sahneyi bitirdikten sonra tanıştık. “Merhaba,
ben Tom. Memnun oldum”. “Sizinle tanış- çalışmak, sürekli sınanmak ve hatalardan ders tığım için çok mutluyum, Forrest Gump’ı çıkarmak beni ileriye götürdü. Mesela, Ron çok beğenmiştim. Sizinle çalışmak büyük bir Howard’ın yönettiği birinci filmim Splash’in onur”. O andan sonra, on film yapmışsınız çekimleri sırasında, bir akşam, bir sonraki pek bir şey fark etmiyordu. Hepimiz aynı şey günün planlarını ve sahnelerini okumadan evime döndüm. Sonraki sabah, uzun repiçin bir aradaydık. liklerin bulunduğu ve çok büyük bir enerji Otuz yılı aşkın bir kariyerin ardın- isteyen sahne karşısında oldukça bocaladım dan, mesleğinize hala aynı gözle mi ve zorlandım. Çekimler bittikten sonra Ron yanıma gelip: “Bugün için daha iyi hazırbakıyorsunuz? lanabilirdin. Bize çok zaman kaybettirdin” Evet, çünkü sinema bir oyuncunun, bir yönet- dedi. Ben de ona: “Son derece haklısın, çok menin gerçekçilik arayışıdır. Senaryodaki, üzgünüm dersime çalışmamıştım” diye cevap hikayedeki gerçeği bulmaktır amaç. Yıllar verdim. Bu bana ders oldu. O günden sonra içinde değişen ise, bu amaca ulaşmanın yolu- hiç bir detayı atlamadım. dur. Bu da, biraz önce bahsettiğim gibi kendi Geçmişte siz de kamera arkasına geçtiaşmaktan ve bu mesleğin fiziki ve sanatsal niz. Birinci filminiz “That Thing You kurallarını anlamaktan geçiyor. Eskiden Do”dan sonra kendinizi farklı bir aktör kendime sürekli metnin özünü anlayıp gibi hissettiniz mi? anlamadığımı sorardım. Ya o bilgeliğe ulaşamadığım için, ya yeterince tecrübeye ve olgunluğa sahip olmadığım için ya da sadece Evet. Öncelikle, benim yığınla işim varken kendime güvenmediğim için, ilk başlarda ve kafamı kaldıramıyorken, aktörlerin ne bunu başaramamıştım. Ama doğru insanlarla kadar çok eğlendiklerini gördüm (gülüyor)! 26
Sonuç olarak hep olayın temeline geri dönüyoruz. Yönetmen olunca, bir aktörün sete zamanında gelmesinin, o günün programını ve bütün repliklerini biliyor olmasının ne kadar önemli olduğunu anladım. Oynadığınız filmlerin, arka planda çok önemli konuları işlediğiniz görebiliyoruz. Philadelphia AIDS’den bahsediyordu, Er Ryan’ı Kurtarmak 2. Dünya Savaşından, Green Mile ise idam cezasından. Captain Phillips ise küreselleşmenin getirdiği sorunları ele alıyor. Bu tarz konular, bir filmi kabul ederken kriterleriniz arasında yer alıyor mu?
27
İlla çok derin ya da ciddi bir tema olması gerekmiyor ama yeterince geçerli bir konuyu ele alması lazım ki ben de filmde oynamayı Çünkü ben basına karşı bir züppe gibi davkabul edeyim. Unutmamak lazım ki konu- ranmıyorum (gülümsüyor)! nun ilginizi çekmesi lazım çünkü hayatınız … Ama iyi kalpli birinin Hollywood’da boyunca kendinizi bundan bahsederken başarılı olabileceğine inanmıyorum. bulacaksınız (gülüyor). Bir filmin sonsuza dek yaşadığını unutmamak lazım. (doğruluyor) İyi kalpli olsam da diğerleri Çoğu zaman aktörler, her rolde ken- kadar rekabetçi bir insanım. Bir rolü elde dilerini biraz daha iyi tanıdıklarını edebilmek için çok ileri gidebilirim. Bazıları söylerler. Siz de bu aktörlerden misiniz? bu mesleği, dürüst olmak gerekirse, psikolojik olarak çatlak oldukları için seçiyorlar. Kesinlikle evet! Aslında sizin üzerinizde etkili Ve oldukça başarılılar. Bazıları ise bunu para, olan karakterinizin geldiği nokta değil o nok- iktidar ve şöhret için yapıyorlar ama bu pek taya gelirken geçtiğiniz yollardır. Bu şekilde, uzun sürmüyor. Ben ise bu mesleği, başka içinizde varlığını bilmediğiniz bir ilham keş- birini oynama şansına sahip olduğum için fedebilir, küçük detayları öne çıkarabilirsiniz. yapıyorum. Bu beni büyülüyor. Sanırım Kazmaya başladığınızda, bir davranışınızla bundan daha eğlenceli başka bir şey olamaz. ya da yaşadığınız bir tecrübeyle ilgili detay- Ayrıca akıllı insanlarla bir arada bulunmak lar ortaya çıkıyor. Bu detaylardan bazıları sizi çok güzel bir şey. Ama yine de iyi kalpliliğimden faydalanmamak lazım. İyi biri olabilirim daha olgun biri yapabilir. ama bunu kötüye kullanmamak gerekir. Çok Aktörler arasında en sevecen olma özel- çabuk parlayabilir ve etrafıma cezalar verebilirim! n liğine sahipsiniz…
05.
Cam Plajı: Ziyaret etmek isteyeceğiniz tek çöplük
28
Kaliforniya’nın Fort Bragg bölgesinde bulunan Cam Plajı, dünya üzerinde ender görülebilecek bir doğa-insanoğlu işbirliğine ev sahipliği yapıyor. Bugün MacKerricher Ulusal Parkı’na dahil edilen sahiller 1950’lerin başında gözlerden uzak bir bölgeydi. Çevre şehirlerin büyümesiyle beraber belediyeler, yamaçların dibinde bulunan küçük plajları birer çöplüğe çevirdi. Kaliforniya eyaleti, 1980’lerin başlarında çelik, cam ve zararlı madde atıklarını deniz kıyısına dökmenin pek akıllıca bir fikir olmadığını anlayarak hatasından geri dönse de 29
bölge günümüze kadar kirli kaldı. Unutulmuş bu plajlar için son sözü ise doğa ana söyledi. Otuz yıl boyunca bıkmadan, usanmadan kırık cam parçalarının yontan okyanus, Fort Bragg sahillerini parıldayan, rengarenk plajlara çevirdi. Zamanla insanlar tarafından tekrardan keşfedilen sahiller Kaliforniya eyaletinin başlattığı kampanyayla temizlenerek, ulusal parka dahil edildi. Bugün, Fort Bragg sahillerinde yürüyen insanlar, hayret verici bir cam plajıyla karşılaşıyor.
30
31
32
33
06.
Olİmpİyatlardan sonra Euro 2020 de hayal olabİlİr
Olimpiyatların Tokyo’ya gitmesinden sonra, kulislerde Türkiye’nin Euro 2020 ev sahipliğinin de tehlike altına olduğu konuşulmaya başlandı. Futbolda yaşanan gerginlikler, federasyonun şike davasındaki beceriksizliği ve hükümetin Gezi olaylarına karşı otoriter yaklaşımı Türkiye’yi UEFA’nın gözünde favori konumundan, hızlıca çözülmesi gereken bir sorun haline getirdi. Bundan daha bir yıl öncesine kadar Türkiye, 2020 Olimpiyatlarının en güçlü adaylarından biri, aynı yıl düzenlenecek 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası için de favori konumundaydı. Euro 2016 ev sahipliğini finalde kıl payı farkla UEFA başkanı Michel Platini’nin memleketi Fransa’ya kaptıran Türkiye, herkesin damağında ekşi bir tat bırakan oylamanın sonunda bir sonraki şampiyona için en güçlü aday konumuna gelmişti. Krizle boğuşan Avrupa ekonomilerinin isteksizliğinin yanında İrlanda/ iskoçya ve Gürcistan/Azerbaycan tandemlerinin cılız adaylıkları karşısında Türkiye için sempatisini gizlemeyen Platini, uluslararası organizasyonlar için önemli bir vitrin olan Avrupa Futbol Şampiyonasını Türkiye’ye
vermekten yana görünüyordu. Bundan bir yıl sonra, 2013’ün sonlarına yaklaştığımız bugünlerde durum bambaşka bir noktaya geldi. 2020 Olimpiyatlarının hazırlıkları İstanbul’dan 9000km uzakta Tokyo’da başlamışken, İstanbul’un Euro2020 yarı final ve finallerine ev sahipliği şansı gün geçtikçe azalıyor. Peki ne oldu da Türkiye favori konumundan bir an önce kurtulunması gereken bir yük haline geldi? Hükümetin stratejik hataları Türkiye, 17 Temmuz 2011 tarihinde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın düzenlediği basın toplantısıyla 2020 Olimpiyat Oyunlarına adaylığını resmen duyurmuştu. Bundan neredeyse bir yıl sonra, Nisan 2012’de Yıldırım Demirören başkanlığındaki futbol federasyonu, İstanbul’da düzenlenen UEFA kongresini takiben Euro2020’ye ev sahipliği yapmak istediklerini bildirdi. Peş peşe gelen iki adaylığın üzerine Uluslararası Olimpiyat Komitesi IOC ve UEFA, yayınladıkları bildirilerde bir ülkenin aynı yıl içinde iki büyük organizasyona ev sahipliği yapmasının mümkün olmadığını belirterek,
Erdoğan’a bir seçim yapması yönünde uyarıda bulundular. O günlerde Londra Olimpiyat Oyunlarının açılışı için oldukça geniş bir heyetle Londra’ya çıkarma yapan Erdoğan, İngiltere’den yurda büyük rant hayalleriyle geri döndü. Üçüncü köprü ve üçüncü havaalanın yaratabileceği rant için İstanbul’un ciğerleri olan kuzey ormanlarına
37
el atan ve bir ülkenin gelişmişliğini betonlaşmada gören Erdoğan için, Avrupa Futbol Şampiyonasının “düşük” maliyetinin yanında Olimpiyatların getireceği milyarlarca dolarlık şantiyeler kaçırılmaması gereken bir fırsat olarak görünüyordu. Bu noktada hükümet büyük bir stratejik hata yaparak, Euro2020’yi elleriyle teslim eden UEFA’ya “Sen bir dakika
38
dur!” dedi ve önceliğini Olimpiyatlara verdi. Oysa geçmişte neredeyse hiç bir ülke Avrupa Şampiyonası veya Dünya Kupası gibi büyük organizasyonlara ev sahipliği yapmadan Olimpiyat organizasyonunu alamamıştı. Erdoğan’ın seçimi imkansız olmayan ama oldukça riskli bir tercihti.
kararını bekleyeceğimizi ve belki de bir teselli olarak Euro 2020’yi onlara vereceğimizi düşünüyorlarsa yanılıyorlar çünkü kararımızı vermek için kimseyi beklemeyeceğiz” demişti. Nezaketen de olsa Türkiye, bu çok ev sahipli turnuvanın yarı final ve final maçları için favori görünüyordu.
PlatInI EURO 2020’nin formatını değiştiriyor
Gezi, doping, şike davası ve 6222 kanunu
Türkiye’nin Olimpiyat adaylığının ardından UEFA’ya karşı sergilediği tavır Platini’yi oldukça sinirlendirdi. İstanbul’da düzenlenen UEFA kongresi sırasında şike davasıyla ilgili olarak Erdoğan’ın, tüzel kişilerle kurumların ayrılması gerektiği yönünde yaptığı açıklamaları bütün salon hayretler içinde dinlemişti. Türkiye’nin Olimpiyat adaylığı ve ekonomik açıdan hiç bir ülkenin Euro 2020’yi tek başına organize etmeye yanaşmaması, Platini’nin Avrupa Futbol Şampiyonası’nın formatını tekrar düşünmeye itti. Euro2012 finalinin ardından Kiev’de ortaya attığı, “12 ev sahipli” Euro fikri Türkiye’ye gönderilen bir uyarı niteliği taşıyordu. Platini açıklamasında “Bizim Olimpiyat Komitesinin
Geçtiğimiz eylül ayı başında Buenos Aires’te gerçekleştirilen oylamaya Erdoğan önderliğinde katılan Türk heyeti, komiteye sunduğu sağlam dosyaya rağmen İstanbul’un organizasyonu Tokyo’ya kaptırmasını engelleyemedi. Kulislerde konuşulanlar ve dış basında yer alan analizler, İstanbul’un mağlubiyetinin adaylık dosyasından ziyade dış etkenlerden kaynaklandığını gözler önüne serdi. Öncelikle, Erdoğan’ın haziran ayında patlak veren Gezi Olayları karşısında sergilediği, polis şiddetini körükleyen vurdumduymaz ve otoriter tavır, gelişmiş ülkelerce büyük bir tepkiyle karşılandı. Olayları takiben Erdoğan’ın Birleşmiş Milletlere hitaben yaptığı çıkış ve sosyal medya hakkındaki
yaşanan olayları takiben Suat Kılıç’ın stadlara çevik kuvvet sokma talebi, Kasımpaşa Recep Tayyip Erdoğan stadında oynanan Türkiye İsveç U21 müsabakasına biber gazı nedeniyle ara verilmesi de UEFA tarafından tepkiyle karşılandı. Son zamanlarda hükümet-federasyon tandeminin UEFA başkanı Platini’yle yıldızının barışmadığı bir gerçek. UEFA’ya yakın yetkililerin anlattıkları, yaşanan olayların Türkiye’nin elini bir hayli zayıflattığını gösteriyor. Eğer sorunlara hızlı bir çözüm bulunmazsa, Olimpiyatlardan sonra Euro IOC’nin dışında yaşananları yakından izle- 2020’nin yarı final ve final müsabakalarına ev yen bir kurum daha vardı: UEFA. Gözünü sahipliği yapma hayalleri de suya düşebilir.n Türkiye’den ayırmayan UEFA, Gezi olaylarından sonra Tayyip Erdoğan’ın ve spor bakanı Suat Kılıç’ın stadyumlarda yapılabilecek olası tezahüratlara önlem olarak 6222 sayılı kanunun ağırlaştırılmasıyla ilgili açıklamalarına mesafeli yaklaştı. Futbol federasyonu nezdinde ise şike davası iki kurum arasında büyük bir sorun olmaya devam ediyor. Hatırlanacağı üzere Aydınlar ve Demirören federasyonlarının şike davasında sergilemiş olduğu beceriksizlik UEFA’nın Fenerbahçe ve Beşiktaş’ı cezalandırmasına neden olmuştu. Ayrıca, Beşiktaş - Galatasaray maçında
açıklamaları gittikçe otoriterleşen bir hükümetin sinyallerini veriyordu. Son olarak da yine yaz aylarında ardı ardına patlak veren ve 34 Türk atletin 2 yıl resmi müsabakalardan men edilmesiyle sonuçlanan doping skandalı Türkiye’nin prestijine büyük bir darbe vurdu. Bütün bu sorunlar karşısında IOC, halkını şiddetle bastıran, otoriter bir hükümetle başa çıkmaktansa, nükleer tehlikeyi göze almayı tercih etti ve Olimpiyat Oyunları Tokyo’ya gitti.
39
Haftaya görüşürüz:)
17 // KASIM’13
zete