/101
e t e z r e v i n 端 zete
Sayı: 101 / 2015 Genel Yayın Yönetmenleri Demet Açıkgöz Yazı İşleri
HALİL SERKAN ÖZ’ÜN AYDINLIĞI DAİM OLSUN
İrem Topçuoğlu, Cenk Bonfil, İlgi Özdikmenli Yazılar Alp Tunçer, Efe Demiralp, Doğa Çöl, İlgi Özdikmenli, Cenk Bonfil Ön Kapak: Mustafa Asi
YOL AÇIK, YOLA ÇIK!
BU HAFTA TİYATRODA NE VAR?
EN GÜZEL DİYALOGLARIN GEÇTİĞİ 10 FİLM
CUPSONME
Arka Kapak: Demet Açıkgöz Teşekkür Sarper Durmuş, Halil Nalçaoğlu Aylin Dağsalgüler Tasarım Erdal Özbek
İletişim Fakültesi Öğrencileri tarafından hazırlanmaktadır. Üniverzete’yi Takip Edin: Twitter: http://goo.gl/4WDwpo
Facebook: http://goo.gl/jx7hxb
/ifbilgi
@ifbilgi
3 YENİ ŞAMPİYON
/
v i 端n
e t e z er
4
Halil Serkan Öz’ün Aydınlığı Daim Olsun Hayatını okumaya, okutmaya, öğretmeye adamış bir öğretmen; Halil Serkan Öz, kendisine bir vali tarafından yapılan saygısızlık sonrasındaki süreçte kalp krizi geçirerek yaşamını kaybetti / İlgi Özdikmenli Öğretmen, öğreten insan… Sadece kendi branşını değil, hayata dair bildiği ne varsa anlatandır öğretmen… Yalnızca okursan başka dünyaları anlayabileceğini anlatan, hümanizmi en güzel aktaracak, insanları sevmeyi gösterecek, harflerden önce insanlığı, barışı, kardeşliği, bir toplumda hep beraber yaşamanın güzelliğini öğretecek olandır öğretmen. Çünkü harflerle cümle kurmayı öğrenecek çocuğun, önce insan olmayı öğrenmesi gerekir. Sonra cümlelerini kuracaktır insanlık için. Yani öğretmen, insanlığa cümleler kurdurandır.
İşte bu mesleğe böyle büyük, böyle değerli bir anlam ithaf edenlerin kalbinin dayanmayacağı bir olay yaşandı Türkiye’de. Öğretmen Halil Serkan Öz, Yalova Valisi Selim Cebiroğlu tarafından aşağılandı. Kendisine öğrencilerinin gözü önünde “Çık dışarı sakalını kes. İnsanlar görseler dilenci zannedip para verirler.” cümlesini kurdu “sayın” Vali. Yalnızca buraya kadar aktardığım kısmı bile olayı yeterince “ayıp”, “akıl almaz”, “kabus gibi” sıfatlarıyla nitelendirmemiz için yeterli bir sebepken, ne yazık ki çok acı bir olay daha yaşandı. Halil Serkan
5
Öz, yapılan bu saygısızlığa ve hakarete karşı gerçekleştirilen Saygı Yürüyüşü’nde kalp krizi geçirdi. Hayatını kaybetti. Hayatını birilerini bu dünyaya, bu ülkeye “güzel insanlar” olarak yetiştirmek için adamış bir öğretmen, kendisine yapılan akıl almaz terbiyesizliğe dayanamadı. Saygısızlığın getirdiği haksızlık, aramızdan birini daha alırken, geride öğretmenimizin gözü yaşlı yakınları/ öğrencileri, anıları ve öğrencilerine okumaları için seçtiği o “insanı anlatan” güzel kitaplar kaldı. Öğrencileriyle çekilmiş neşeli fotoğraflardan anladık ne kadar sevilen, sayılan bir öğretmen olduğunu Halil Serkan Öz’ün. Öğretme görevini bile henüz tamamlayamadan aramızdan ayrılırken geride mirası sayacağımız kitap seçmesinden anladık, ne aydın bir insan olduğunu Halil Serkan
Öz’ün. Bu acı ölüm haberini aldığımda ve sebebini öğrendiğimde yaşadığım öfke/üzüntü içimde yer etmişti ki, Kanat Atkaya’nın Hürriyet’e yazdığı “Affedersin Hocam, Kırdık Kalbini” adlı köşe yazısında gördüm Halil Hoca’mızın öğrencilerine önerdiği kitapları… O kitaplar ki dünya edebiyatından Türk edebiyatına uzun bir liste oluşturan, insanların beyinleriyle ruhlarını birlikte geliştiren… Dostoyevski, Kafka, George Orwell, Tolstoy’dan Oğuz Atay’a, Yusuf Atılgan’a, Ahmet Hamdi Tanpınar’a uzanan bir zihin yolunda yürümeyi vaat etmiş meğer öğrencilerine Halil Serkan Öz. Hem de aslında matematik öğretmeni olmasına rağmen… Öğrencilerinden Atınç Gürçay’ın sözleri, öğretmenlerinin bu aydınlığı nasıl yaydığına bir kanıt niteliğinde adeta. Halil Serkan Öz’ün
6 dört yıllık öğrencisi Atınç Gürçay, Genç Gazete’ye verdiği röportajda öğretmenlerinin kendilerine söylediği sözlere yer verdi: “‘Eğer bilmek isterseniz, diğerleri gibi laylaylom yaşamak istemezseniz; söylediğim yazarları okuyun’ derdi. ‘Ama bilin ki ne kadar çok öğrenirseniz bunları; insanları tanırsınız, toplum sizi dışlar yalnızlaşırsınız, bu söylediğim yazarların
cenazelerine üç beş kişi gitmiştir, kitapları yasaklanmıştır’ derdi.” Böyle aydınlık bir insanın sakalı, kıyafeti, rahatsız ediyorsa eğer birini, yaydığı aydınlık o kişiyi korkuttuğu içindir. Kendi karanlığını bilip, yok olmaktan korktuğu içindir. Kalbinin dayanamayacağı bu acı olayı yaşamana engel olamadık belki hocam ama o yaydığın aydınlığı, korkanlara inat, karanlığın üstüne götüreceğiz. Haksızlığın karşısında korkmadan yürüdüğün gibi, o zihin ve bilinç yolunda yalnız olmadığını umarım görürsün. Saygısızlıkların, haksızlıkların, adaletsizliklerin fütursuzca yapılabileceğini sanıp, kendinde haksızlık yapma hakkı gören, karanlık zihinlerle mücadele etme sıranı sen savdın hocam, umuyorum yaymak istediğin aydınlık bir gün gerçek olur.
7
8
9
Yol Açık, Yola Çık! Seyahat emektarı diyebileceğim Bestami Köse ile gezmek ve “Interrail Türkiye” hakkında konuştuk / Cenk Bonfil Facebook’un bana dediğine göre ‘yaklaşık sekiz ay önce’, “Interrail Türkiye” Facebook grubuna girdim. Arkadaşımla Interrail yapmayı düşünmeye başladığım sıralardaydı. Orada burada bilgi edinecek kaynak aranıyorduk ki bu grubu buldum. Katılma teklifi gönderdim, muhtemelen herkesin olduğu gibi benimki de kabul edildi. Ne var ki o ara Interrail’in Türkiye ayağının kurduğu, reklam paylaşan, vizelerle ve rotalarla ilgili bilgi veren bir
grubu olduğunu sanıyordum. Yanılmışım. Paylaşımları gördükçe “Ben nereye düştüm!” demeye başladım. Gruptaki bildirimleri ve altına yapılan yorumları okudukça grubun Avrupa’daki Interrail ile resmi bir bağlantısının olmadığı kanısına vardım. Sıradan kişiler tarafından oluşturulmuş, gezmeye meraklı insanların birbirine fikir danışıp yardımlaştıkları bir grupmuş sadece. Şu ana kadar grupta herhangi bir
10
paylaşımda bulunmadım veya bir bildiriye yorum yapmadım ama gelen bildirimlerin sıkı takipçisi oldum. Grupla ilgili ilk şunlar göze çarpıyor: Grubun 53.006 üyesi var ve ne zaman baksam çoğalıyor. Bu kadar kişi birbirine gönül rahatlığıyla fikir danışabiliyor,
yardım isteyebiliyor. Sosyal medya üstünde sıcak bir ortam oluşturmayı başarmışlar. Binlerce kişilik bir grupta bazen konuyu dalgaya vurmak kaçınılmazdır. Dalgaya vuruldu mu konu, buna genel olarak “goygoy” deniyor. Eğer konu ciddiyse
11
“Goygoy geçmeyelim lütfen.” Tarzı uyarılar yazılabiliyor. Grupta güçlü bir “tek git” teşviki var. Tavsiye isteyen herkesin alacağı tavsiyelerden biri yüzde doksan beş bu oluyor. Yalnız seyahatin pes etmez savunucuları bu insanlar. Tabii bazen, çok alakasız
bildirimlerin altına ‘goygoy’ niyetiyle de “tek git” yazılabiliyor. Grupta, haliyle gezi dışında konu konuşulmaz diye bir kural yok. Çok sarpa sarılmamaya bakılıyor ama eğer biri önemli olduğunu düşündüğü bir konuda fikir danışmak istiyorsa başına “Konu dışı” diye yazıp sorusunu soruyor. Belki konu dışılar her zaman hoş karşılanmıyor ama hiçbir zaman da cevapsız bırakılmıyor. Interrail Türkiye grubunun altında kurulmuş başka Facebook grupları da var. Bunlardan biri “CouchRail”. İnternetten - gayet güvenli bir sitede – tanıştığın insanların evlerinde ağırlandığın ve insanları evinde ağırlayabildiğin bir program olan “Couchsurfing” ile Interrail’in birleşiminden oluşuyor isim. Couchsurfing’in yaptığının aynısını Facebook üzerinden kendileri yapıyorlar. Ayrıca Interrail Türkiye grubu, yurt içi geziler ve yardım kampanyaları da
12
düzenliyor. Yine paylaşılan bildirimleri okurken öğrendim ki bu grubun kurucusu gezmeyi yaşam tarzı haline getirmiş Betami Köse. En kısa zamanda dünyayı gezmeye başlamak isteyen biri olarak onunla bir röportaj yaptım. Daha da uzatmadan bırakıyorum, Bestami seyahat macerasını ve “Interrail Türkiye”yi anlatsın. Önce seni biraz tanıyalım isterim. Ne okudun, ne işlerle uğraşıyorsun? Hatay’ın Hassa ilçesinde doğdum. İki seneden fazla zamandır Türkiye’yi ve dünyayı geziyorum. Yirmi beş
yaşındayım. Türkiye’nin seksen bir ilini ve dünyanın otuz yedi ülkesini gezmiş bulunuyorum. Türkiye’de insanlara kolay seyahatin yollarını, sırt çantası temalı seyahatin felsefesini anlatmak üzere üniversitelerde konferanslar verip “yolda olma”yı aşılamaya çalışıyoruz. Gezmeye nasıl başladın? Gezmeye çocuk yaştan başladım diyebilirim. İlkokuldan ortaokula, kaçamak yaptığımız ilçelerden büyük illerde günübirlik tatillerle başlayan bir hikaye benimkisi.
13 “Gezgin” ne demek? Şu gezme işinin aslı nedir, nasıldır? Gezgin demek - bizce - herkesi sevgisiyle kucaklayan; din, dil, ırk ve siyasi görüş ayırmaksızın önce “iyi” felsefesiyle yollara düşmüş doğasever, hayvan sever, insan sever, seyyah kişiler. Gezme işinin aslı, öğrenmektir. Tanımak, merak etmek, doğaçlama hayatın kültürle harmanlamasının keyfini yaşamaktır. Sokakta aptalca yürürken aldığın hazzın yüzüne verdiği gülümsemenin tanımı yoktur. İnterrail Türkiye Facebook grubunun oluşumundan, nasıl bu kadar büyüdüğünden bahsedebilir misin? Interrail Türkiye grubunun kurulduğu günden bu yana devam eden tek mottosu vardır: Özgürlük. Yollara düşmek için can atan binlerce insanın bir araya gelmesiyle oluşan gönüllüler grubudur. Yola çıkan her gezginin, seyahat severin kendini güvende hissetmesini sağlayan büyük bir arkadaş ortamıdır. Grubumuzda gülersiniz, duygulanırsınız, eğlenirsiniz ama hepsinin başında yola çıkmak için büyük bir adım atmış olursunuz. Sanırım bu grubun Avrupa’daki Interrail ile resmen bir bağlantısı yok. Nasıl aynı ismi kullanıp bu kadar büyüdü bu grup? Herhangi bir sorun yaşandı mı ya da tam tersine Interrail ile bir iş birliği düşünüldü mü? Avrupa’da Interrail ile resmi bir bağımız bulunmamaktadır. Aynı ismin kullanılmasının onlar için sorun teşkil etmediğini öğrendik. Kar amacı gütmeyen bir oluşum olmamızın, Interrail’i Türkiye’de tanıtmış ve büyütmüş olmanın Interrail’i çok mutlu ettiğini biliyoruz. Kendileriyle
sosyal medya üzerinden çok güzel iletişimimiz bulunmaktadır. Çokça tebriklerini almış bulunuyoruz. Bu gruptan çıkmış “CouchRail”, “İnterrail Türkiye (Anılar ve Fotoğraflar)”, “İnterrail Yardım Dükkanı” gibi başka Facebook grupları da var. İnsanlar birbirini tanımdan bu gruplardan konuşuyor, yardımlaşıyor, hatta birbirlerini evlerinde ağırlıyorlar. Tanışmayan insanlar arasındaki bu güven ve samimiyet nasıl oluştu? Interrail’in büyümesini sağlayan doğru kelimedir “samimiyet” . Yukarda bahsettiğim ‘arkadaş ortamıdır’ ifadesi gelişigüzel söylenmiş bir ifade değildir. Grupta birbirine yardım eden insanlar iletişim kurar ve birbirlerini şehirlerinde misafir eder. Bu güven ve samimiyetin ne kadar büyürse büyüsün suistimal edilmediğinin görülmesi insanları bizlere bağlayan etkenlerdendir. Grup, Türkiye içinde birçok etkinlik de düzenliyor. Yardım turları, konserler, buluşmalar gibi. Bu etkinliklere katılım nasıl? Genelde aynı insanları mı görüyorsunuz yoksa her seferinde yeni katılan birilerini görüp grubun nasıl büyüdüğüne siz de mi şaşırıyorsunuz? Interrail Turkiye asla reklam almayan, asla reklam projesi gütmeyen bir gönüllü oluşumudur. Bizim büyümemize sebep olan şey arkadaşın arkadaşa tavsiye etmesidir. Grup etkinliklerine bu zamana kadar 3 binden fazla farklı kişi gelmiştir ve en çok sevindiren de bu kişilerin sürekli yenileniyor olmasıdır. Her etkinliğin yüzde 60’tan fazlası yeni kişilerden oluşmaktadır.
14
Bildiğim kadarıyla her şey sosyal medya üzerinde başladı. Sosyal medyanın iletişimdeki rolünü nasıl görüyorsun? Sence insanları birbirine gerçekten yakınlaştırıyor mu yoksa İnterrail Türkiye gibi iyi örnekler azınlıkta da insan ilişkileri yüzeyselleşiyor mu sosyal medyayla? Sosyal medyanın insanları yüzeyselleştirdiğini düşünmüyorum. Bilgiye ulaşılması ve özellikle bizim grubumuz için insanların birbirine ulaşması, güvenmesi
ve samimiyet kurması açısından kolaylık sağlamaktadır. İletişimin kolaylaşması daha fazla insana ulaşmayı sağlıyor. Daha fazla insana ulaşmak ne kadar iyi burası tartışılabilir. Gelelim en son gelişmelere. Uzun zamandır Facebook grubunda “goygoy”u geçen İnterrail Köyü hayali sonunda gerçek oluyor. Bu köyün hayata geçme hikayesinden, amacından, nasıl bir yer
15 bulunmasıyla birlikte bu hayalimize büyük bir adım attık. “Bir gün evde otururken canın mı sıkıldı, al çadırını gel deniz kenarında huzur bul.” felsefemizdir. Atları, inekleri, tavukları olan, kamp ateşi sürekli yanan, köy kahvesinde İnce Memed çayı olan bir köyde koşturmak, çocuklaşmak isteyen herkes gelebilir.
tasarlandığından bahseder misin? Yukarda bahsettiğimiz “Gezgin kimdir?”e ek olarak, bizce gezgine göre fıtratında herkes önce iyidir. Gezgin paylaşımcıdır. Yaş sınırı olmadan köyde yaşamak isteyen, bir bulgur pilavını ortak kaşıklamak isteyen, bir işin ucundan tutup çardaklara bir çizik atmak isteyen herkes gelebilir. Paylaşacak huzuru bulunan herkesin ihtiyacı olanlarla buluşabileceği bir köy hayal ediyorduk. Arsanın
Gezmeye yeni başlayacak benim gibilere ne önerirsin? Neresinden tutup nasıl başlanmalı? Bahsettiğimiz yolculuk ve kavramlar, özgürce yola çıktığımız, sırt çantasının verdiği macera ruhunu okşayan bir hayal dünyası ise eğer. Romantik ve aşk dolu bir tatil, sırt çantasının bizlere verdiği romantik gezgin havasının yanında çok yavan kalacaksa eğer. Seyahat yazısı ilginizi çekiyorsa, sokaktan geçen herhangi birinden daha çok istiyor, daha çok hayaller kuruyorsan. Midnight in Paris’te bir hayaller dünyasında, Marakeş’in kırmızı toprağında, Roma’nın naftalin tadımsı sokaklarında, Afrika’nın baharat kokulu toprak renginde kaybolmanın hazzı sende daha başkadır. Adım adım anidir yol, hiç tanımadığın insanın iyi olma ihtimalini sevmektir. O yüzden bu güzel yolculuk için yol açık, yola çık! Interrail Türkiye internet sitesi: www.interrailturkiye.net Alt oluşumlar: CouchRail İnterrail Türkiye(Anılar ve Fotoğraflar) İnterrail Turkiye Etkinlik ve Video( Etkinliklerde paylaştığımız video ve fotoğraflar ) İnterrail Turkiye Otostop BicycleRail (Bisiklet Sevdalıları) İnterrail Yardım Dükkanı( Mat, Çadır, Tulum) Kamp ve Doğa Hayatı
16
En Güzel Diyalogların Geçtiği 10 Film En etkileyici diyalogların olduğu 10 film / Doğa Çöl Diyalogların her ne kadar sinema dünyasında hayati bir niteliği olmasa da bazı filmler diyaloglar ile yürüyebilir ve hatta bütün hikayeyi kurabilirler. Tıpkı bir tiyatro oyununda olduğu gibi; aklıma gelen bu on film, hikayelerini görselin yanında diyaloglarıyla da seyirciye sunuyor. Yaptığım sıralama kesinlikle iyiden kötüye ya da kötüden iyiye değildir. Beni şu ana kadar en çok etkilemiş diyalogları barındırıyor bu filmler.
pazarlama bürosuna verdiği kısa ama etkili konuşmasında şöyle bir diyalog geçiyor: ED MOSS İsmin ne? BLAKE S***** git. İsmim bu.
9. Lawrence of Arabia (1962) (lawrenceofarabiawilliampotter)
10. Glengarry Glen Ross (1992) (Glengarry-Glen-Ross-DI) David Mamet’in tiyatro oyunundan uyarlama olarak çekilen film Alec Baldwin’in pazarlama üzerine yaptığı konuşma ile akıllarda kalıyor. Alec Baldwin’in oynadığı Blake karakterinin iyi iş yapmayan bir emlak
Lawrence of Arabia bir çok yönden sinema tarihinde yer etmiş bir film. Üstelik görüntüsü ve yönetmenliği kadar senaryosu ve diyalogları da ustaca yazılmış ve sergilenmiş. WILLIAM POTTER İşin sırrı nedir? LAWRENCE Sırrı, William Potter, acıdığını önemsememek.
17
7. The Sunset Limited (2011) (the sunset limited 2)
8. Being John Malkovich (1999) (malkovichmalkovich) Spike Jonze’un yönettiği ve ünlü senaryo gurusu Charlie Kaufman’ın yazdığı Malkovich Olmak, hikaye estetiği ve diyalogların kattığı egzantriklik ile sırf diyalogları için bile izlenebilecek bir film. Yine de, John Malkovich’in değişik kostümler içerisinde başka insanların yerine oynadığı ve sadece soyismini söylediği sahne en akılda kalanlardan. Bazen diyalogların önemsizliği ve saçma oluşu sahneye ve filme çok değişik yönlerden bakmamıza yardımcı oluyor. MALKOVICH Malkovich, Malkovich, Malkovich? MALKOVICH Malkovich, Malkovich, Malkovich.
Tommy Lee Jones’un yönettiği, Cormac McCarthy’nin tiyatro oyunundan uyarladığı ve senaryosunu Cormac McCarthy’nin yazdığı Sunset Limited’ta iki adamın hayat üzerine görüş ayrılıkları ve bunun üzerine tartışmaları yer alıyor. Bir karakter entellektüelliği ile ne kadar güçlü olursa olsun bazen hayata bağlanmak ancak sevginin gücü ile mümkün olabiliyor. SİYAH Hiç o günlerden birini yaşadın mı, etrafındaki her şeyin bir acayip olduğu? Her şeyin yerli yerinde olduğu. BEYAZ Ne demek istediğini anladığımdan emin değilim. SİYAH O günlerden işte. Sadece büyü gibi. Her şeyin doğru olduğu günler. BEYAZ Bilmem. Belki. Neden?
6. The Big Lebowski (1998) (lebowski-the-dude-still-abides-thebig-lebowski-cast-17-years-later) Coen Kardeşlerin en kült, yeraltında ve özellikle internette takip edilen filmi.
18
The Dude karakteri üzerine kurulmuş bir din bile bulunmakta (The Church of Dudeism). Karakterlerinin ilginçliği ile Ethan Coen’ın yazdığı bir o kadar da acayip diyaloglar yine karşımıza her sahnesinden bir alıntı alabileceğimiz bir film sunmakta bizlere. WALTER DÜNYA DELİRDİ Mİ? BURADA KURALLARI S**LEYEN BİR TEK BEN Mİ VARIM? SIFIR YAZIN.
5. Full Metal Jacket (1987) (fullmetal) Stanley Kubrick’in fikrimce en güçlü filmlerinden biri. Özellikle askerlerin eğitim sekansı için role alınan gerçekte de askeriyede eğitmen olan R. Lee Ermey’nin sunduğu inanılmaz doğaçlama performans, Kubrick’in yazdığı yerinde diyaloglar filmi güçlendiriyor. GNY. SGT. HARTMAN O KADAR ÇİRKİNSİN Kİ MODERN SANAT ESERİ OLABİLİRSİN.
4. My Dinner With Andre (1981) (andre) Ünlü Fransız yönetmen Louis Malle’ın yönettiği, aktör Andre Gregory ve Wallace Shawn’ın yazıp oynadığı Andre İle Akşam Yemeği tamamen diyalog üstüne kurulmuş muhteşem bir yapıt. Varoluşun iki kutbunda yer alan oyunculuk hayatlarını tamamen farklı yaşayan, birbirlerini uzun zamandır görmeyen iki arkadaşın bir akşam yemeği bütün filmi oluşturuyor. ANDRE Kanımca New York yeni bir konsantrasyon kampı modeli. Kamp mahkumlar tarafından kurulmuş ve mahkumlar aynı zamanda gardiyanlar Ve bununla gurur duyuyorlar.
3. Coffee and Cigarette (2003) (coffeeandcigarettes) Jim Jarmusch’un uzun yıllar üzerinde
19
çalıştığı küçük vinyet denilebilecek parçalardan oluşan filmi Kahve ve Sigaralar, Larry David’in Seinfeld üzerine yaptığı açıklamaya göre tam anlamıyla “hiçbir şey üzerine” denilebilicek bir film. Kahve ve sigara muhabbetlerinin nerelere varabileceğini inceleyen filmin diyalogları her ne kadar sıkıcı gibi gelse de; Jim Jarmusch’a göre; adeta bir uzaylı gibi görünen monoton insan figürü, bir sanat eseri yaratmaya değer. ROBERTO BENIGNI Benim yerime dişçiye gider misin? STEVEN WRIGHT Evet, tabii. Uzun zamandır dişçiye gitmemiştim.
2. Reconstruction (2003) (reconstruction) Christoffer Boe’nun yazıp yönettiği Reconstruction, aşk ve ihanet üzerine bir roman okurken aklımıza getireceğimiz renkler ve atmosferle çekilmiş olan sinematografik anlamda göze hitap eden bir film. Aynı zamanda diyaloglarıyla da kalbimize dokunuyor. TRYLLEKUNSTNER Bu, başlangıç mı, yoksa son mu? Görmek üzere
olduğumuz şey bu. Hem başlangıç, hem de son. Aşk ve veda. Biliyorum Belirtmeme gerek yok, ama yapacağım. Unutmayın ki, her şey yalnızca bir film. Bir yaratı. Ama yine de, acıtır.
1. Pulp Fiction (1994) (pulpfiction3) Böyle bir liste düşünürken Quentin Tarantino’yu katmadan geçemeyiz diye düşünüyorum. Tam bir şaheser olan Ucuz Roman filminde Tarantino diyalogları ustaca kullanıyor. Sinema tarihinde tekrar tekrar izlense de karakterlerin bahsettikleri hikayelerden ve havadan sudan konuşmalardan sıkılmayacağınız, her seferinde değişik konulardan zevk alabileceğiniz bir film. MARSELLUS Şimdi dövüşün gecesinde, ilginç iğneleyici bir his hissedebilirsin, bu senin kafanı s*ken gurur. Gururu s*ktiret! Gurur sadece acıtır, asla yardımcı olmaz. Bu b*klukla savaş. Çünkü bundan bir sene sonra Karayiplerde keyfine bakarken kendine şöyle diyeceksin, “Marsellus Wallace haklıymış.”
20
Bu hafta tiyatroda ne var? Uçlar… / Bir gün evine giren yabancı bir erkeğin önce sözlü sonra fiziksel şiddetine maruz kalan bir kadının hikâyesinin anlatıldığı William Mastrasimone’un “Uçlar” isimli oyununda; kadın, erkeği etkisiz hale getirmeyi başarır ve bir anda kurban(!) rolü karşı tarafa geçer. Kadının kız arkadaşları eve geldiğinde ise tecavüzcüsüne işkence yapan bir kadınla karşılaşırlar. O andan sonra herkes için kendisiyle ve karşısındakiyle bir hesaplaşma başlar.
“Toplumda yer etmiş ön yargılar ve öğrenilmiş çaresizlikler midir kadını kurban yapan?” sorusunu gündeme getiren ve bu kalıplaşmış yargıları sorgulayan Uçlar oyunu sizleri tiyatro sahnesine çağırıyor. Yönetmen: Yıldırım Fikret Urağ Oyuncular: Zeynep Özyağcılar, Aydın Şentürk, Zeliha Bahar Çebi, Simge Defne Dekor tasarımı: Barış Dinçel Makyaj: Tuğçe Dilâver
21
22
CupsOnMe Teknolojinin nimetlerinden kahveler de yararlanıyor / Duygu Taneri Teknolojinin iyi ve kötü taraflarını tartışabiliriz fakat bu sefer kahve severler için bir nimetinden bahsedeceğim. 21. yüzyıl insanları yani bizler için kahve
hayatımızın gündelik bir parçası haline geldi. Hem popüler kültürün öne çıkan objeleri arasına katılan hem de kentsel dönüşümün de etkisiyle birçok semtte yeni ve farklı temalarda açılan kahve dükkanları, kahve severler için tüm gününü geçirebilecekleri bir yer halini aldı. Bu durumu fark eden kişiler de adeta online yaşayan bizler için kahveleri teknolojiye uyarladı. Peki bu nasıl oluyor? Geçenlerde gördüğüm ve “Neymiş bu bir bakayım” diyerek telefonuma indirdiğim yeni bir uygulamadan bahsetmek istiyorum size: CupsOn.Me. Bu uygulamanın öne çıkan özellikleri şehirdeki en iyi ve size en yakın kahve
23
dükkanlarını sunması ve yeni açılan kahvecileri keşfetmenizi sağlaması. Kahve severler için önemli olan bu detayın yanı sıra uğradığınız kahvecide uygulama üzerinden ödeme yapabiliyorsunuz hatta oturduğunuz yerden arkadaşlarınıza da kahve ısmarlayabiliyorsunuz. CupsOn.Me uygulamasını ücretsiz olarak telefonunuza indirdikten sonra Facebook veya Foursquare ile giriş yapmanız gerekiyor. Etrafınızdaki kahve dükkanlarını size listeleyen ve harita üzerinden de görmenize imkan veren bu uygulamada kahveler 5’lik, 10’luk ve 20’lik olmak üzere 3 farklı paket seçeneği olarak satılıyor. Aylık ve sınırsız olmak üzere de tercih yapabiliyorsunuz.
Paketler, sade kahve severler için klasik, sütlü kahve severler için modern, yeni tadlar denemek isteyenler içinse orijinal olmak üzere hazırlanmış. Ismarla seçeneğine tıkladığınız zamansa arkadaşınıza dilediğiniz yerden kahve ısmarlayabiliyorsunuz. Mekanlardan alınan indirimler tamamen tüketiciye yansıltıdığı için sizin bütçenizi düşünen de bir uygulama CupsOn. Me. Uygulamayı ücretsiz olarak Android Google Play ve IOS App Store’dan indirebilirsiniz. Merak edenler içinse uygulamanın websitesine http://cupson. me bakabilirsiniz. Bu arada uygulama üzerinden sipariş ettiğiniz ilk kahve onlardan!
24
3 Yeni Şampiyon Ronda Rousey’in WWE’de görünüşü, 3 yeni şampiyon olması ve Sting’in WWE’deki ilk maçı... Wrestlemania 31 bu sefer 76 bin seyircisiyle evlerinize konuk oldu / Efe Demiralp WWE’nin düzenlediği en büyük şov geçtiğimiz haftalarda düzenlendi. 29 Mart’ta gerçekleşen bu büyük gece önemli anlara tanıklık etti. San Francisco’da yapılan Wrestlemania, 76 bin insanı ağırladı. Ve WWE tekrardan Wrestlemania izleyici rekorunu kırmayı başardı. Hatta seneye bir yenisi daha eklenmeyi düşünüyor. Gelecek yılki şov; Dallas, Teksas’ta gerçekleşecek ve AT&T Stadyumu’nda olacak. Bu da yeni bir rekor kırılacağı anlamına geliyor. Çünkü bu stat en büyük statlardan bir tanesi dünyada. Wrestlemania 31 şovuna geri dönersek eğer, dokuz karşılaşma yer aldı. Çok fazla uzatmadan başlamak istiyorum. Gece’den önceki durumlara dikkat
çekersek önemli maçlar karşımızdaydı. Sting on yıldan sonra ilk WWE karşılaşmasına çıkacak. Bu seyirciler için çok büyük anlam taşıyor. Eğer küçükken güreş hayranısaydınız ve hala devam ediyorsanız, eskiden Flash TV’de yayınlanan pankreas günlerine geri döneceksiniz. Bu geliyorsa aklınıza, duygularınız maçtan öteye geçecektir. WWE’de yer alması bile bizim için çok şey ifade ediyor. Herkesin bildiği karizmatik aktör, güreşçi John Cena’nın tabi ki gece maçı olacak. WWE’nin en önemli kozu gece içindeki. Her hafta takip eden izleyiciler için Cena “kötü” adamdır. John Cena’nın rakibi ise
25
Bir de WWE Şampiyonluk maçı ana maçta yerini alıyor. Eski UFC/MMA dövüşçüsü Brock Lesnar karşısında eski Shield üyesi Roman Reigns. Lesnar’ın güreşmeyeceği kesin. Çünkü eski WWE yıldızı bile olsa kafes dövüşü stilini almış adam. Tabi ki de ağır girecektir rakibine. Hareket kıtlığı yaşayan Brock Lesnar 3 temel harekete sahip. Summerslam’de de bu hareketlerden başka bir şey görmedik. Normalde kötü karakter olması beklenen Lesnar iyi, rakibi Roman ise kötü oluyor. Reigns ise Dwayne “The Rock” Johnson’ın kuzeni oluyor. Ancak onun kadar iyi bir izlenime sahip değil Roman Reigns.
SuperBowl’a gönderme yapıldı. Bizim ek şovumuz dendi. Buna cevap gelecek mi bilmiyorum. Bu yılki güreş heyecanı, bir başka garipliğe de kapı açtı. Ana maç dışında bütün maçlar tepesi açık olduğundan dolayı güneş aldı. Seyirci olarak gitsen çok da iyi olmayabilir. Güneş geliyor. En çok güneş alan Wrestlemania’dan biri diyebilirim. Hava durumunu çok önceden ele alıyor zaten. Statların açık mı kapalı mı olduğunu da biliyor ama bu yıl tek bir maç dışında bütün maçların açık havada yapılması komik geldi açıkçası. Türkiye saatlerinde saat 00.00’ı gösterdiğinde şov heyecanı başladı(30 Mart). İki saatlik şov bir ön izleme durumuna sahiptir. Gecenin maçları yorumcular tarafından analiz edilir. İki saatlik şovda iki maç bulundu bu yıl. Andre The Giant’ı anma maçı ve 4’lü takım şampiyonluk maçı.
Bu yılki Wrestlemania da geçen yılki gibi altı saatlik bir şov. Bu seyirciler için aslında yorucu bir şey. WWE içinde stres saatleri diyebiliriz. Çünkü seyircilerin bir kısmı milyarlar veriyor ve en az yetmiş ülkeden gelenlerin olduğu söyleniliyor. Bu şov, futbolun Barselona-Real Madrid maçı, Amerikan futbolunun SuperBowl’ı, basketbol’un All-Star maçı. Böyle bir adı taşımak bile stres için yeterli. Hatta Wrestlemania’nın tanıtım kısmında
Cesaro&Kidd(c) vs. The Usos vs. Los Matadores vs. The New Day: Şov ilk, 4’lü takım maçıyla başlar. Şampiyonlar aslında dezavantajlı durumdadır. Çünkü karşılarında üç farklı takım vardır. Ancak Jey Uso’nun maç esnasında sakatlanmasının ardından Jimmy yalnız kalır. Elinden sakatlanan Jey maça devam edemez. Bu sakatlanmaların ardından hareketlerin gerçekçi olmayışı ve bu durumu beklemeyişlerinden, çok
Rusev’dir. Bu da şu anlama geliyordur ki Amerika Rusya’ya karşı olacak. Yenilgi yüzü görmeyen Rusev John Cena karşısında ne yapacak?
26
duraksayarak geçti. “Şimdi biz n’apacağız?” dercesine. Çok da iyi maç olmasa da takım şampiyonları kemerlerini korumayı başardı. Anma Maçı: 2. Defa geçen Andre The Giant “Anma Maçı”yla devam eder iki saatlik şov. Bu maçtan önce on dokuz kişi yer alsa da bir hayli değişmiş. 4’lü takım maçında yer alanlar da gelmiş ve artıları. Big Show’un Andre The Giant’a çok benzediği için iki yılda da en favori isimlerden birisi oldu. Çünkü görünüşü diğerleri için pek de iyi değildir. Bu maçta elene elene son üç isim: The Miz, Damien Mizdow ve Big Show’dur. The Miz ve Mizdow birliktedirler önceden. Mizdow asistanı olarak çalışır. Ancak maçtaki durumdan dolayı Miz, Mizdow tarafından elenir. Geçen yılda da kazanmasını istediğimiz isim Cesaro’ydu ve bu yıl da istediğimiz Mizdow’du. Geçen yıl Cesaro bu maçı alırken Big Show bu yıl affetmiyor. İkinci yılında “Anma Maçını”
kazanıyor. Her iki yılda da son ikide yer almıştı. Uluslararası Kemer maçı: Ana şovun ilk maçı yedi kişilik merdiven uluslararası şampiyonluk maçıdır. Şovda sonucunu en merak ettiğim maçlardan bir tanesiydi. Diğerlerini az da olsa tahmin edebiliyordum. Bu maçta üç önemli isim yer alır. Geçen yıl Wrestlemania’dan Dünya Şampiyonu olarak ayrılan Daniel Bryan, eski grup Shield’ın delisi Dean Ambrose ve yetenekli Dolph Ziggler. Üçünün de yeri ayrıdır herkeste. Üçü de olması gereken şampiyonlar. Maçı ise geçen seneki şampiyon Daniel Bryan alır ve ilk Uluslararası Kemerini almış olur. Randy Orton vs. Seth Rollins: Bu maç günün en iyi hareketini içeriyor hatta Randy Orton’ın bitirici vuruşu “RKO”, hayatının en iyi RKO’su olabilir. Her ikisi de birbirinden yetenekli iki güreşçi. Tekniğe dayalı bir maçtı. Ama maçın son
27 kısmını eğer güreş fanıysanız izlemenizi öneririm. Maçın galibi ise Randy Orton oluyor. Bu da Randy Orton’ın on ikinci Wrestlemania’sı oluyor. Triple H. vs. Sting: Bu karşılaşma hem iyi taraflara sahip hem de kötü. Kötü çünkü Sting’in ilk ve belki de son maçı. İyi tarafına gelirsek nWo grubunun ve DX grubunun karşılaşması ring dışında çok tepki aldı. Twitter’dan ilk sırada girdi Dünya gündemine. Her iki grup da güreş tarihinin en iyi grubu diyebilirim. İlk gruplaşmalardı aynı zamanda. Kötü tarafı ise Sting’in kaybetmesi. Hak etmedi Sting bunu. Hala güreşebildiği halde ve yeteneklerini gösterirken sonunda gördüğümüz o yenilgi bütün algıları değiştirdi. Ancak DX ve nWo sonunda ellerini sıktı. Çünkü iyi ve kötü gruplaşma dönmüştü maç içerisinde. Triple H ise kazanan oldu. Bella kardeşler vs. AJ Lee&Paige:
Kick-off şovunda Lita’nın bir şey demesi divalardaki heyecanımın az da olsa artmasına sebep oldu. Lita ve Trish WWE’de en iyi olan divalardan ikisidir. Ve geri dönüş sinyalleri verdi. Bu maçla bağlantısı ise rakipleri Bella kardeşler olabilir. Çünkü onları Kardashians kardeşlere benzetti bir tweet’in ardından. Maça gelirsek eğer, AJ Lee ezildiği bir maçtı. Ringden çok dışarıda yer aldı. Beklediğimin altında bir maçtı. Bella kardeşler yenilerek, AJ Lee ve Paige’in takım ruhunu göstermiş oldu. John Cena vs. Rusev: Kadınların John Cena’yı ve erkeklerin Rusev’i tuttuğu maça hoşgeldiniz. WWE’nin de John Cena kazanır algısından çıkmadığının bir göstergesi daha yaşadı. Bir ay önceki şovda Rusev kazanırken yılın en büyük şovunda iyilerin düşmanı John Cena kazandı. Bir de Amerika-Rusya mücadelesi var tabi. En büyük şöleninde WWE’nin, Rusya tarafını kazandıracağını
28
düşünmemiştim. Nitekim Rusev yenildi ve ilk canlı şovlarda tekli maçlarda yenilgisini aldı. John Cena kazandıktan sonra hem Amerika şampiyonu olurken hem de Amerika’yı kurtaran isim oluyor. Wrestlemania sırasında çıkan dedikoduları doğrulayan bir sahneyle çıktı. Bray Wyatt bileğinden sakatlanmasıyla ilgili haber. Triple H ve karısı Stephanie McMahon. rekor izleyici sayısını söylerken uzatmaya çalıştılar ve maçın yerine geçen bir sahne oldu. The Rock’ın geri dönmesiyle daha da güzelleşen sahne, bir tarihi olayada imza attı. Bu da Ronda Rousey’in ilk WWE ringine adım atması. UFC Kadın Şampiyonu Ronda, WWE’de ne yapacaktı? Ronda Rousey’in WWE hayranı olduğunu biliyoruz. İnstagram hesabında bunla ilgili bir çok post attı. Ancak bu 3’lünün yanında olması ve bir maç olacağının sinyalleri demesi “Aman Tanrım” dedirtmesine olanak
sağladı. Günün en iyi 2 olaydan birisiydi bu. Ronda Rousey’in Stephanie’ye hareket yapması(omzundan kavraması) inanılmazdı. The Undertaker vs. Bray Wyatt: Geçen yılki serinin bitişiyle beraber, bu yıl Taker maçı çok göz önünde değildi. Son Wrestlemania’ları zamanına gelen Taker, bu maçta nasıl bir izlenim verecekti. Ancak eski tarzı gibi gelen Taker geçen 3 yılki görünümden daha iyi bir izlenim verdi. Hatta neden şimdi dedirttirdi. Bu maçta yenilecek zannettim Taker. Korkunun Yeni Yüzü terimini almak isteyen Bray Wyatt hüsrana uğradı maçta. İkisinin maçı izlenmeye değer bir maçtı. Ve aslında giriş kısımların karanlık olması gerekirken güneş daha fazla yer kapladı. Bu da karakterlerine uymayan bir görüntü verdi. Her ikisi de karanlıktan gelmesi gerekirken açık hava bu olamayacağı aşikardı. Bray
29 Wyatt’ın girişi tamamen olmadı zaten. Arena karanlık olur ve izleyiciler ışıklarını açardı. Ama güreş bu ortamı hazırlayamadı. Undertaker’ın ise gelecek yılki Wrestlemania onun sonu olacağı konuşuluyor. Ana Maç / WWE Dünya Şampiyonluk Maçı: Eski UFC şampiyonu ve şimdiki WWE Şampiyonu Lesnar bu maç geçen perşembeye kadar başka bir şekilde yorumlandı. Lesnar’ın WWE’de son maçı olacağı konuşulurken yeni bir kontrat imza attı. Ve maçta belki de yenilmeyeceğinin işaretini verdi. Roman ise eski Batista. Kaslı ve yapılı kişilerin karşılaşması oldu. Lesnar’ın kafes dövüşü geçmişi ve Roman’ın güreş geçmişi pek uyuşmadı gibi. Çünkü Brock Lesnar gerçek hareketler yaparken, Roman güreşe kaçmaya çalıştı. Ancak en son o da tutamadı kendini. Uzun zamandan sonra fazla kan çıkan
bir maç oldu ki WWE taraftarının istediği bir şeydi. Maç, Lesnar eğer kontratını söylemeseydi eğer maç The Rock’ın kuzeni Reigns’teydi ancak kontratı canlı yayında söylemesi düşüncemizi değiştirdi. Ama nitekim böyle olması. Planlar istenildiği gibi gitmedi. Money In The Bank çantasını bulunan Seth Rollins (istediği zaman istediği yer şampiyonluk maçı sözleşmesi) hakkını kullandı ve ikisinin de çok iyi olmadığı zamanda geldi, maçın kaderini değiştirdi. Kasların yarıştığı maçta Seth Rollins’in girmesi ihtimalleri değiştirdi. “Brock buna yenilmez!” derken, Brock’un dışarı atılması ve Seth’in Roman üzerinde 2 defa bitirici hareketi yapması oyunu değiştirdi ve yeni dünya şampiyonumuzu belirledi. Sonuç olarak ise 3 yeni şampiyonlarımız oldu. Sting’in yenilmesi ve Ronda’nın WWE ringinde olması günün en büyük olayı oldu.
e t e z r e v i n ü
Fotoğraf: Demet Açıkgöz (Zararsız Haller)
zete