FELSEFE
içindekiler Önsöz……………………………………………………1 Rönesans’ın Ateşi: Giordano Bruno………..2-3 Bahar ve Anlamları……………………………….4-5 Bahar (Şiir)…………………………………………...5 Kitap Tanıtımı: Rönesans’ın Ruhu………….6 Kütüphane Aboneliği Devam Edenler……..7 Kütüphane Kuralları………………………………7 En Çok Kitap Okuyanlar…………………………7 Mart-Nisan Aylarında Doğanlar……………..7 Bergama……………………………………………….8 Gelecek Etkinlikler………………………………..9 Geçmiş Etkinlikler………………………………..10
“Aşk, en ilkel şekli olan fiziksel sahiplenmeden, Tanrı ile mistik birliği amaçlayan en yüce olanına kadar birçok seviyede bulunur. Aşk; Kutsal olana yönelmek ve onunla birleşmek için Güzeli ve İyiyi kendi içinden tefekkür yoluyla çıkaran, kişiyi ittiren coşkun sevgiyi belirtir. Aşk; ölçülemeyen bir girişim, kendisini sürekli olarak aşmanın bir gücüdür. Aşk; kısaca yaşayan Evrenin canlı ve cansız şeylerini birbirine bağlayan, birleştiren, bir araya getiren ve yeniden birleştiren güçtür. İnsanın dönüşümü, yalnızca Tanrı'ya aşk ile tunçtan güçlü bir sütun haline gelmesi şeklinde gerçekleşir. Bütün güzel şekillerin arayışı Tanrı'ya doğru gizemli bir araştırmadır. Kalp insan tabiatına özgü zayıflıkları aştığında yüksekliklere davet edilir ve orada sevginin rehberliğinde düşüncelerini büyütür ve oradan aşağıya inmez.” Giordano Bruno
Merhaba, Olympos’un ilk sayısı ile karşınızdayız. Eski Yunan Mitolojisi'nde tanrıların oturduğu kabul edilen ve 2919 m. yükseklikle Yunanistan'ın en yüksek zirvesini oluşturan Tesalya bölgesindeki dağ ile birlikte, antik çağda toplam 19 dağ Olympos ismini taşımıştır; bunlardan biri de Bursa’nın kültürel simgesi olan Uludağ’dır. Olympos’un Yunanca bir kelime olmadığına dair varsayımlar bulunmaktadır. Bu adın kaynağı ve anlamı tam anlamıyla bilinmese de eski Anadolu dillerinden geldiği ve çoğunlukla "yüksek dağ" anlamını taşıdığı anlaşılmaktadır. Gökyüzündeki bulutlara kadar doruğu uzanan ve tanrıların yerleşim edindiği dağ olduğu inancı ise Yunan'a Sümer’den girmiştir. Antik çağın ilk tarihçilerinden Herodot (M.Ö. 490-420) yazdığı Herodot Tarihi isimli kitabında Uludağ, "Olympos" olarak geçer ve Olympos'ta Lydia kralı Kroisos'un oğlu Atys'in yaşadığı trajediyi anlatır. Herodot'tan 400 yıl sonra Amasya doğumlu coğrafyacı Strabon (M.Ö. 64-M.S. 21) yazdığı Coğrafya isimli kitabında Uludağ, Olympos ve Mysia Olympos'u olarak geçer. Strabon, "Mysia" isminin aslının Lydia'lılarda gürgen ağacı anlamına gelmekte olduğunu belirtir. Ünlü coğrafyacı, Prusa’nın (Bursa) Mysia Olympos’u eteklerinde kurulduğunu, Phrygialılar ve Mysialılarla sınır komşusu olduğunu belirtir. İki ayda bir yayınlayacağımız bültenimize verdiğimiz “Olympos” ismi, Bursa’ya özgü olmasının yanında, anlam açısından yüksek fikirleri ve idealleri çağrıştırmasından dolayı, mitolojik olmaktan öte felsefidir de. Bizler de bu ilhamla yola çıkarak, sizlere de ilham olacak bir yayın oluşturmak istedik. Bültenimizin bu sayısında, Rönesans döneminin önde gelen isimlerinden olan, engizisyon tarafından şehit edilen değerli bilim adamı ve filozof Giordano Bruno’yu, ölümünün 415. yılında anacağız. Doğanın kış uykusundan uyandığı, bahar mevsimi ile canlandığı şu günlerde ise baharın gelişinin sembolik anlamları ile ilgili de kısa bir yazı hazırladık. Tarihte ilk olarak, müzik, tiyatro, spor, güneş ve çamurla, bitkisel ilaçlarla, psikoterapi yöntemi ile tedavilerin yapıldığı büyük bir sağlık yurdu olan Asklepion’un faaliyet gösterdiği, parşömenin icat edildiği, büyük bir Akropolü olan, büyük bir Zeus sunağının inşa edildiği, bir sağlık ilahiyeti olan Serapis adına yapılmış tapınağı ile görkemli bir tarihi kent olan Bergama ile ilgili olarak ise, 12 Nisan tarihinde yapacağımız gezi öncesi kısa bir tanıtım yazısı hazırladık, iyi okumalar diliyoruz.
1
FELSEFE
RÖNESANS’IN ATEŞİ: GIORDANO BRUNO Bruno, 1548'de İtalya'nın Campagana'ya bağlı Nola kasabasında dünyaya gözlerini açar. Vaftiz ismi olarak Filippo adı verilir. Babası Napoli'deki İspanyol ordusunda asker olan Giovanni ve annesi Fralissa Savolino'dur.11 yaşında insani bilimler öğrenimine başlar: mantık ve dialektik, bunun yanı sıra özel derslerde Aristo'nun eserlerini Grek ve Latin dillerinden okur. Aynı zamanda olağanüstü itinalı bir şekilde antik mitleri inceleme fırsatını bulur. Filippo Bruno, Thomas Aquinas'in 13. YY’da Teoloji dersleri verdiği Napoli'deki Dominiken Tarikatına bağlı San Domenico Maggiore manastırına papaz adayı olarak girdi. Papaz adaylığı ve papazlık olarak ikiye ayrılan keşiş hayatı 1563'den 1576 yılına kadar 13 yıl sürdü. Cesur ve isyankâr karakteri, sorgulayan düşünce yapısı ve yüksek ahlaki değerleri, çok geçmeden genç papaz adayının Dominiken geleneğinin birçok inancını sorgulamasına, tarikatın otoritesi ve geleneğiyle ters düşmesine neden oldu. Kilisenin tanrısal adalet anlayışına karşı, iç dünyasında oluşan şüpheleri, manastırda söylentilerin çıkmasına neden oldu. Bruno'ya karşı ilk soruşturma açılması da bu döneme rastlar. Baba, oğul ve Kutsal Ruh olan Kutsal Üçlü ve yeniden doğuş gibi kilit Katolik doğmalarını sorgulaması, ikinci kez uyarılmasına neden oldu. 1576'da Napoli'den ayrılmaya karar verdi ve Roma'ya kaçarak Minerva Manastırına yerleşti. Bruno İtalya'nın bir ucundan diğer ucuna hac yolculuğuna ve felsefe alanındaki ilk denemelerine başladı. Dünya ve yıldızların hareketi, yıldızların büyüklüğü ve sonsuz uzaklığı ile evrenin çokluk ve sonsuzluğu gibi o zaman için yepyeni kavramlar geliştirdiği Sfera'yı büyük olasılıkla bu zaman zarfında yazdı. Kopernikus sistemiyle tanışınca, Bruno 'tarikat' mensubu bir kişi olmaktan sıyrıldı ve buna bağlı olarak Hıristiyan inancıyla arasındaki bütün bağlarını koparttı. Kilise dogmalarına karşı bir düşünce sistemi içinde yer aldığından din sapkınlığı ile suçlandı. Engizisyon baskısından kurtulmak için ise hayatı boyunca sürekli olarak seyahatler yapmak zorunda kaldı. Eserleri sayesinde büyük bir üne kavuşan Bruno, soylu kişilere felsefe, fizik, matematik, geometri, hitabet, metafizik, hafıza sanatı gibi alanlarda dersler de verdi. Venedik’in genç soylularından Giovanni Mocenigo, hafıza sanatı konusundaki ününü duyduğu Giordano Bruno’yu Venedik’teki malikânesine çağırdı ve kendisine “bellek dersleri” vermesini istedi. Mocenigo, Bruno ile iyi bir ilişki kuramadı; hocasına karşı tavırları soğuk ve düşmancaydı. Bruno, Mocenigo'dan
2
FELSEFE
şüphelenmeye başladı ve Venedik'e dönmek üzere plan yaptı fakat Mocenigo, Engizisyon tarafından 26 Mayıs 1592'de tutuklanarak hapse atılmasına kadar onu zorla alıkoydu. Bruno 1593'de Roma'ya götürüldü. 7 yıl hapse çaptırıldı. Bu süre boyunca sorgulamadan devamlı olarak geçirildi ve düşüncelerini değiştirmesi için işkenceye maruz kaldı; ancak hiçbir zaman düşüncelerinden dönmedi. Çok ünlü olduğu için onun bir din şehidi olacağından endişe duyuldu ve karar açıklanmadan önce uzun tereddütler yaşandı. Şubat 1600'de ölüme mahkûm edildi. Hakkındaki yargıyı dinledikten sonra şu ünlü sözlerini söylemiştir: "İdam kararımı bana, benim duyduğum korkudan daha büyük bir korkuyla ilan ediyorsunuz." Giordano Bruno, zamanının ötesinde olması ve aslında doğruları söylemesine rağmen büyücü olduğu ve dine aykırı düşünceleri yaydığı sanıldığı için, 17 Şubat 1600’de Roma Çiçek Meydanı’nda yakılarak idam edildi. Bruno'nun bağlı olduğu Neo-Platonizm mirası insana, Doğanın planı açısından kilit ve ayrıcalıklı bir rol verir: insan ve onun eylemleri, sezgilerin dünyası ile idrak olunabilir dünya arasında bir bağlantıdır; insan, doğa tarafından maddeden ruhsal olana doğru giden evrimde büyük bir sıçramadır. Bruno için insanoğlu, eylemin erdeme dönüşümünü anlayabilen ve bir çaba karşılığında bu dönüşüm için gerekli düzenleme ve yönlendirmeleri yapabilen aktif bir zekâdır; bu da özü itibariyle Etik'ten başka bir şey değildir. Bruno bize insanın bunu gerçekleştirdiğinde Kozmosun büyük makinesine uyumda bir adım daha ileri gittiğini ve böylelikle de mutluluk, uyumu ve kutsal deneyimi bulacağını göstermiştir. Bruno'nun öğretileri üzerinde çalışmak bizi, Yeni Rönesans'ı hayata geçirecek insanı inşa etmeye motive edecektir.
3
SEMBOLOJİ
BAHAR VE ANLAMLARI 21 Mart: Kuzey yarımkürede bahar başlangıç günüdür. Güneş ışınları ekvatora dik açılarla düşmeye başlar. Gece ve gündüz neredeyse birbirine eşittir. Pek çok kültürde yeniden doğuşun günü olarak kutlanmaktadır. Bu gün, ışığın, hayatın, dirilişin tanrısının karanlık güçlere karşı zafer kazandığı gündür. Günlerin uzamaya başlaması ışığın, soğuk ve karanlık kış üzerindeki zaferi olarak sembolize edilmektedir. Yeni yaşam ve umuda işaret eden 21 Mart, tohumların ekilmesi ve bereket çemberinin aktivasyonu ile ilişkilendirilir. Farsça’da “Yeni Gün” anlamına gelen Nevruz, baharın ilk günü, yeni yılın başlangıcıdır. Bu gün için büyük hazırlıklar yapılır. Evler temizlenir, yeni elbiseler ve çiçekler alınır, akrabalar ziyaret edilir. Renklerin festivali anlamına gelen Holi yada Phagwah, Hintlilerin olduğu kadar Nepal, Sri Lanka gibi ülkelerde de kutlanan bahar festivalidir. İnsanların birbirlerine renkli sular yada tozlar atarak yaptıkları bir kutlamadır. Yeni yılın başlangıcıdır. Şans, mutluluğun ve bolluğun gelişini sembolize eder. Kutlamalarda kullanılan kırmızı; neşenin, erdemin ve gerçeğin rengi olarak yeni yılın baskın rengidir. Baharın ilk günü, yeni yılın başlangıcı olan bu gün, çeşitli etkinliklerle kutlanır. Nevruz, Türk kültüründe baharı, yaşama sevincini, kutsal arınmayı, uyanan doğa ile birlikte bolluk-bereketi ve üremeyi simgeler. Nevruz’da yakılan ateşten atlama, günahlardan arınmayı simgeler. Doğanın uyanışı ateşle kutlanır. Ateş; evreni canlandıran güneşin dünyadaki uzantısıdır. Ateş kültü pek çok uygarlıkta da olduğu gibi aydınlık, kötülükten arınma, temizleyicilik ve bereket-bolluk sembolüdür. Eostre, bahar ekinoksunda kutlanan yenilenme, bereket ve neşenin festivalidir. Almanlarda Ostara, Pagan inancındaki Eostre güneş, bereket, ve baharın tanrıçasıdır. Bereketle ilişkilendirilir çünkü çiftçinin tarlayı sürdüğü ve ekinler ektiği zamandır. Eostre günümüzde Easter (Paskalya) adı altında her bahar kutlanır. Çeşitli renklerde ve şekillerde boyanan yumurtalar yaşamın ve mevsimlerin yeniden doğuşunu ve bereketi simgeler. Mayalar’a ait Chichen Itza’daki Kukulkan Piramidinde, 21 Mart’ta güneş ışınları, piramidin çıkıntıları sayesinde, merdiven basamaklarının dibinde
4
SEMBOLOJİ - ŞİİR
bulunan yılanların aşağı iniyormuş izlenimi verdiği bir gölge oyunu sergiler. Bu, tanrıları tüylü yılan Kukulkan’ın yeryüzüne inişini temsil eder. Kış, doğanın ölümüdür. Yaşamın yeryüzünden çekilip, köklerinin derinliğinde uykuya geçip dinlendiği mevsimdir. Ama bu dinlenme bir son değildir, çünkü bahar gelir. Yaşamın yeryüzünde yeniden doğduğu, her şeyin çiçeklenip kendini güneşin yararlı ışınlarına açtığı uyanma zamanıdır. “İnsanlar mevsimleri dışsal olarak yaşar oysa kendi yaşamlarımızın da mevsimleri vardır. İnsanlar da doğar, büyür ve olgunluğa erişir, güçten düşer ve ölür. İnsan da yeniden zamanı geldiğinde ağaçların da yaptığı gibi aynı yalınlıkla tekrar doğar. Nasıl ki ağaç geçen yazın yapraklarının aynısını istemez, insan da aynı bedenle yeniden doğmaya çalışmaz. Yeni yapraklar, yeni bedenler, ama aynı kök, ama aynı ruh.” Delia S.Guzman Sonsuz’un topraklarında yeşerecek olan yenilenme fırsatlarını yakalayabileceğiniz yeni bir yıl diliyoruz.
Bahar Sevgili tutmuş yularımdan beni, develer gibi habire çeker. Esrik devesini böyle nereye götürür, böyle hangi katara? Hem canımı çiğnedi benim o, hem bedenimi çiğnedi. Gönlümü bağladı benim o, kırdı şişemi. Ne iş yaptırmaya götürür, bilmem, nereye götürür beni. Sevgili takar beni oltasına, atar karaya balık gibi. Sevgili kurar gönlüme bir tuzak, avcıdan yana çeker sürür beni.
Bakarım tabiat başlar büyük işine: Bulutlar gelir uzaktan katar katar, küme küme. Bulutlar sular ovaları. Bulutlar yürür dağlara doğru. Uyanır açar gözlerini yeryüzü. Gökler çalar davulunu. Dalların gönlüne çeker gülün özü en güzel kokusunu baharın. Tohumun gönlü başlar vermeye tohum. Ağaç durmadan söyler, döker içini. Mevlana Celaleddin Rumi
5
KİTAP TANITIMI
RÖNESANS’IN RUHU İnsanın olağanüstü karakteri, düzenlenmiş bir evrenin merkezindeki eşsiz yerinden kaynaklanır. Her şeyi tersine çevirebilir ve harap edebilir; aynı şekilde, özgürleştirici bir şekil değiştirmede her şeyin kefaretini öder. Onun insanlığı başlangıçta verilmez. Onu, kendisi için oluşturmak zorundadır. Bu ise bir seçim ve çabadır. İyiyi ya da kötüyü seçebilir. İnsan, sınırsız özgürlüğünden sorumludur. Rönesans, yaklaşık iki yüzyıl boyunca akıl ve hayal gücü, felsefi ile mistik olan, düşünce dünyası ile pratik hayat, bireysel özgürlük ile evrensel kurallar arasında hassas bir denge kurma konusunda başarılı olmuştur. Aslında Rönesans, Pico della Mirandola’nın Kabala üzerine yaptığı orijinal çalışmanın da eklendiği Marsilio Ficino tarafından tercüme edilen antik metinler grubunun yeniden keşfedilişinin üzerine temellenmektedir. Bu dönem, Hümanizm Felsefesine zemin hazırlayarak Ortaçağ’da baskın olan dini umut ikliminden, insanın mantığı; farklı bir duygu, düşünce yoluyla ve dünyadaki yerinin değişik bir farkındalığı ile kendi saygınlığını keşfetmeye yönelmiştir. Rönesans, Hümanizm, Rönesans’ta Sanat Felsefesi, Bilim ve Maji, Din, Hümanizmin Politik Felsefesi ve Rönesans’ın Bugünle İlişkisi alt başlıklarıyla Rönesans’ı tetikleyen etkenleri ve bu döneme damgasını vurmuş filozof, yazar, sanatçı ve bilim adamlarının katkılarını, mücadelelerini ve acılarını yalın bir şekilde ortaya koyan ve bu ruhu bizlere etkileyici bir anlatımla aktarmayı başarabilen, Türkçe çevirisiyle dikkat çeken, felsefeye ilgi duyan herkes için okunması gereken gerçek bir kaynak kitap, Rönesans’ın Ruhu…
6
GIORDANO BRUNO KÜTÜPHANESİ
KÜTÜPHANE ABONELİĞİ DEVAM EDENLER Hasan Denkçioğlu Berat Genç Yaşar Kızılırmak Utku Temel Övünç Değirmenci Ergin Yılmaz Cahide Kahraman Mustafa Soner Savaş Kemal Karadayı Aysel Uzsüt Kübra Çağlayan Meral Karadayı Cansu Yüksel Çiğdem Altınay Nurdan Özgür Mustafa Karagöz Özlem Karaca Şeref Ünal Ayşen Zorlu Genç Mehtap Yıldız Şebnem M.Ünal Kütüphaneden kitap ödünç alabilmek için abone olmak gerekmektedir. Aboneliği devam etmeyen üyelerimizin aboneliğini yenilemelerini önemle rica ediyoruz. Abone olmayanlar için kitap ödünç alma ücreti, kitap başına 3 TL’dir. KÜTÜPHANE KURALLARI 1. Kütüphaneden yararlanmak için abone olmak gereklidir. 2. Abone olmak için Kütüphane Gönüllülerine başvurunuz. Abonelik ücreti 1 yıl için 20 TL’dir. Abone olanlar Yeni Yüksektepe yayınlarından 4 adet dergi alma hakkına sahiptir. Abone olmayanlar için kitap ödünç alma ücreti, kitap başına 3 TL’dir. 3. Kütüphaneden kitap ödünç alma süresi 15 gün ile sınırlıdır. Aldığınız kitabın ödünç alma süresini, Kitap Takip Listesine yazarak en fazla bir kez uzatabilirsiniz 4. Ödünç alınan kitap geciktiğinde kitap gecikme cezası uygulanır. Geciken her kitap için kendi kütüphanenizden bir adet kitap bağışı kabul edilir. 5. Kırmızı etiketli kitaplar kütüphane dışına çıkarılmamalıdır. 6. Aynı anda birden fazla kitap ödünç alınmamalıdır. 7. Kitap ödünç alındığında mutlaka Kitap Takip Listesi’ne kaydedilmelidir. 8. Kitap iade edileceğinde yerine konulmamalı kütüphane görevlileri tarafından yerine yerleştirilmek üzere mutlaka Kitap İade Kutusu’na bırakılmalıdır. 9. Ödünç aldığımız kitaplar üzerinde, bu kitabı daha sonra okuyacak kişilerin dikkatini dağıtmamak için karalamalar ya da işaretlemeler yapılmamalıdır. EN ÇOK KİTAP OKUYANLAR Burcu Kızılateş Pervin Yakşı Yaşar Kızılırmak Meral Karadayı Okuyucularımızı tebrik ediyoruz. MART-NİSAN AYLARINDA DOĞANLAR Emel Aydın - 10 Mart Saliha Demir - 12 Mart Ayhan Karaoğlu-16 Mart Selma Öztürk - 20 Mart
Gülseren Tatarhan - 26 Mart Gaye İlbaş - 30 Nisan
Nergis Tunçgil - 4 Nisan Alper Tekin - 8 Nisan Sezai Aktunç - 18 Nisan
7
GEZİ
BERGAMA Antik dönemde Pergamon ismi ile anılan Bergama, günümüze kadar geçirdiği tarihsel süreç içinde pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış, her medeniyetin kendi kültürü doğrultusunda inşa ettiği tarihi ve kültürel değerleriyle, bugünkü önemine kavuşmuştur. Batı Anadolu’nun Kuzey Ege Bölgesi’nde, antik Mysia sınırları içinde yer alan Bergama, Hellenistik ve Roma çağlarının en önemli yerleAkropol - Antik Tiyatro şim merkezlerinden biri olarak bilinen Akropol’ü, bunun yanı sıra en büyük sağlık merkezlerinden Asklepion’u ile Ege ve Küçük Asya tarihinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Bergamalılar, Hellenistik dönemin en görkemli yerleşim merkezlerinden olan Bergama Akropol’ünde; Zeus Sunağı’nı, Dionysos Tapınağı’nı, Athena Tapınağı’nı ve Demeter TaAsklepion pınağı’nı inşa etmiştir. Bu yapıların içinde en önemlisi ise Zeus Sunağı’dır. Bu yapı Bergamalıların büyük zaferini sembolize etmekteydi. Heykelcilik sanatının ilk ve en güzel örnekleri yine Bergamalılarca bu Büyük Sunağın üzerinde uygulanmıştır. Bu yapı ne yazık ki bugün Almanya’nın Berlin Şehrindeki “Pergamon Museum”da sergilenmektedir. 200 bin tomar kitaptan oluşan Büyük Kütüphane de yine Akropol’ün önemli yapılarınSerapis Tapınağı (Kızıl Avlu) dandır. Bergamalılar, kendi icat ettikleri parşömen kağıdına yazdıkları kitaplarla bu kütüphanede büyük bir kültür hazinesi yaratmışlar ve Mısır uygarlığı ile yarışmışlardır. Bergama’daki bir diğer önemli yapı da Asklepion’dur. “Eczacılığın Babası” Hekim Galenos’un da kenti olan Bergama’da dönemin en büyük sağlık yurdu Asklepion, MÖ 4. yüzyıla uzanan geçmişiyle Sağlık Tanrısı Asklepios’a adanarak yapılmış ve MS 5. yüzyıla kadar ünlü bir tedavi merkezi olarak etkinliğini sürdürmüştür. Bergama'nın ev sahipliği yaptığı Serapis Tapınağı, Roma çağının en yüksek tuğla yapısıdır. İncil'de adı geçen 7 kiliseden biri olan tapınak, Kızıl Avlu olarak da bilinir. Avlusunda birçok heykelin yer aldığı tapınak, genellikle Mısır heykeltıraşlık sanatını yansıtmaktadır. Dev Roma Tiyatrosu, Amfiyatroları, Stadyumları ve Tümülüsleriyle Bergama adeta bir “Açık Hava Müzesi” gibidir. Bu görkemli kenti her yıl bir milyon insan ziyaret etmektedir.
8
GELECEK ETKİNLİKLER Mutlu Çocuk Yetiştirme Sanatı 7 Mart Cumartesi 19:00 Skeçlerle birlikte davranışlarımıza uzaktan bakabilme fırsatımızın da olduğu "Mutlu Çocuk Yetiştime" eğitimimizin 134.sünü gerçekleştiriyoruz. Çocuklarımızın bizlerin davranışları üzerinden bir kişilik ve yaşam algısı oluşturduğunun altını çiziyor "proje çocuklar" yetiştirmekten daha önemlisinin çocuklarımıza sorunlarla başa çıkma yeteneği kazandırmamızın yolunun bizlerin dolayısıyla da çocuklarımızın mutlu bireyler olmasından geçtiğini hatırlıyoruz. Eğitimimizde bunun yöntemleri üzerinde duruyoruz. Ancak mutlu çocuklar mutlu bir toplum yaratabilir. Sine-Konferans : “Little Buddha” (Küçük Buda) 13 Mart Cuma 19:30 Mini konferans ve sineforumlar şeklinde gerçekleştireceğimiz Sine-Konferans dizimiz başlıyor. İlk durağımız Bernardo Bertolucci’nin yönettiği, Keanu Reeves, Bridget Fonda ve Chris Isaak’in rol aldığı Küçük Buda adlı eser. Buda’nın hayatı ve öğretisi konulu bir mini konferans ile başlayacak etkinliğimize, Buda’nın hayatını kurgusal bir şekilde konu edinen bu başarılı filmi izleyerek devam edeceğiz. Etkinliğimizin son bölümü olan sineforumda ise katılımcılar film hakkındaki değerlendirmelerini paylaşacaklar. Katılım ve patlamış mısır ücretsizdir. Çikolata Atölyesi 14 Mart Cumartesi 13.00 – 18.00 Kendi Evinizin Çikolata Ustası Olun. Sizlere farklı lezzetlerde çikolata üretmenin inceliklerini öğrenirken eğlenebileceğiniz ve sevdiklerinizin damak tadına göre hediyelik çikolatalar hazırlayabilece-
ğiniz keyifli bir gün sunuyoruz. Köy Okulları Kitaplık Kampanyası 15 Mart Pazar 10:00 2007 yılından bu yana Bursa'nın dağ köylerinde başta okul tadilatları olmak üzere pek çok farklı sosyal çalışma gerçekleştiren Aktiffelsefe Bursa olarak bu kez Keles'in Baraklı Köyü için kolları sıvıyoruz. "Okul Onların, Gelecek Hepimizin" sloganıyla bu kez 16.sı gerçekleştirilecek bu etkinlikte gönüllülerimizle okula kitaplıklar kuracak, ebeveynlere anne-baba ve çocuklara diş eğitimi ve tiyatroları sunacağız. Ayrıca okulun muhtelif ihtiyaçlarını gönüllülerin desteğiyle gidermeye çalışacağız. Diksiyon ve İletişim 20 Mart Cuma 19:30 Tiyatro ve Seslendirme Sanatçısı Sebahattin Kılınç'ın sunacağı konferansta doğru iletişimin bir uzantısı olarak Diksiyon kavramını ele alıyoruz. Sadece güzel konuşma tekniklerinin değil, kendimizi doğru ifade edebilmenin de konu edileceği konferansta bir atölye çalışması yapılacak ve ardından derinlemesine çalışmak isteyenlerle 8 haftalık bir kurs düzenlenecektir.
“Başucu Kitabım” okuma akşamı 23 Nisan Perşembe 20:00 23 Nisan Dünya Kitap Günü dolayısıyla gerçekleştireceğimiz “Başucu Kitabım” konulu okuma akşamına, size ilham veren başucu kitabınızı getirerek katılabilirsiniz. Çeşitli ikramlar eşliğinde, seçtiğiniz kitaptan bölümler okuyacak ve sohbet edeceğiz.
9