BT Günlüğü Temmuz - Ağustos 2014

Page 1

YIL 2 - SAYI 7-8 2014

07-08/2014

BT Güvenliği ve Risk Yönetiminin Bilinmeyen Yüzü Mercek Altında Projeksiyon Cihazı Satın Alırken Dikkat Etmeniz Gerekenler Rekabette Öne Geçmenin Yolu Eğitimden Geçiyor • Yükselen Değer Kurumsal Yazılımlar BT Yöneticilerinin İşini Kolaylaştıracak Yeni Teknolojiler Sunucu Satın Alırken Dikkat Etmeniz Gereken 10 Önemli Nokta

Serdar Özçelik Datacore Genel Müdürü

Behçet Yumrukçallı NetApp Türkiye Genel Müdürü

AKILLI VERİ DEPOLAMA YÖNTEMLERİYLE ŞİRKETLER DEĞER KAZANIYOR

Ş Sirketler Değger , Kazanıyor Akıllı Veri Depolama Yöntemleriyle



editör

Teknolojinin Çalışanlar Üzerindeki Etkisi Büyük Yeni nesil teknolojiler ile birlikte bazı meslekler ölüyor, yerine farklı imkanlar sunan yeni meslekler doğuyor. Teknolojiyle yaşamayı öğrendiyseniz korkmanıza gerek yok. Fakat teknolojiden kaçıyorsanız çok yakında işsiz kalabilirsiniz.

Ali Yavuz ŞAHİN

Genel Yayın Yönetmeni yavuz@btgunlugu.com

10 yıldır “Workmonitor’” çalışmasıyla yılda dört kez iş dünyasının eğilimlerini araştıran Randstad; Avrupa, Asya Pasifik ve Amerika kıtalarını içeren, Türkiye’nin de dâhil olduğu 32 ülkeyi kapsayan yılın ikinci “Global iş dünyası eğilimleri” raporunu yayınladı. Küresel olarak çalışanların % 70’inden fazlası teknolojinin işlerindeki etkisinin büyük olduğunu söylerken, ABD’li çalışanların yüzde 80’inden fazlası, Avusturyalı çalışanların % 58, Kuzey ve Batı Avrupalı çalışanların % 62’si teknoloji, internet ve sosyal medyanın hızlı yükselişi ile birlikte karşılarına yeni fırsatlar çıktığını belirtmiş. Kuzey ve Batı ülkelerinde teknolojinin iş dünyasındaki tablosu iyimserken, doğu ülkelerindeki tablo karamsarlığa doğru ilerliyor. Hindistan başta olmak üzere Japonya ve diğer doğu ülkelerinde çalışanlar işlerini kaybetmekten korkuyor. Özellikle Hintli çalışanların % 59’u iki yıl içinde teknolojinin bu hızla gelişmesiyle işlerini kaybedeceklerine inanıyor. Bu inanç kadınlarda erkeklere oranla daha güçlü. Kadın çalışanların % 72’si önümüzdeki iki yıl içinde işsiz kalabileceklerini belirtirken, dijitalleşme ile birlikte yeni iş yapış biçimlerine uyum sağlamada zorlanan orta yaştaki kadın ve erkek çalışanlar; rekabetin arttığını, daha fazla performans sergilediklerini ve teknolojik dönüşümde zorluk çektiklerini savunmuşlar. Türkiye’nin de dâhil olduğu araştırmada küresel olarak çalışanların % 56’sı her ne kadar mükemmel bir işe sahip olduğunu düşünse de, yaptığı işe sadece yaşamını sürdürebilmek için katlandığını belirtti. Araştırmaya katılanların % 75’i iyi bir iş, ofis ve olanaklara sahip olsa bile daha fazla para kazanabilmesi durumunda kariyer planı gözetmeden iş değiştirebileceğini söylemiş. Latin Amerika ve Asya’daki çalışanlar iş değiştirme isteğinde en üst sırada yer alırken, Kuzey ve Batı Avrupa ülkelerindeki çalışanlar iş değişikliğine sıcak bakmadığını belirtmiş. Ülke başına en az 400 görüşme ile gerçekleştirilen “Randstad Workmonitor Eğilim Araştırması”nda küresel olarak çalışanların % 72’si işsiz kalmaktansa geçici bir işte çalışabileceklerini, bunun kadrolu bir iş için iyi bir basamak olduğunu savunmuş. Geçici bir işi, işsizliğe tercih eden ülkeler arasında Danimarkalı çalışanlar % 84 ile birinci sırada yer alırken, Çin % 83 ile ikinci, Brezilyalı çalışanlar ise % 82 ile üçüncü sırada yer almış. Öte yandan terfi ve teşvik konusunda İtalya başta olmak üzere Avrupa ve Kuzey ülkelerinde girişimlerin arttığı, işverenlerin başta yeni nesil olmak üzere nitelikli iş gücünü ellerinde tutabilmek adına yeni projelerle fırsatlar sundukları tespit edilmiş durumda.

3


haberler

Bimsa ‘dan İki Önemli Atama Bimsa iki stratejik atama ile kadrosunu güçlendirdi. Tunç Taşman, Bimsa A.Ş.’ye Genel Müdür olarak, Murat Atıcı ise Bimsa A.Ş.’ye Genel Müdür Yardımcısı olarak atandı. Kariyerine 1989 yılında Koç-Unisys’te Satış Uzmanı olarak başlayan Taşman, aynı firmada Program Satış Müdürü olarak görevine devam etti. 2003-2005 yılları arasında ise Siemens Business Services’da İş Geliştirme ve Satış Direktörü olarak görev alan Tunç Taşman, 2005-2010 yılları

arasında Cisco Sistem’de Genel Müdür Yardımcısı pozisyonunda çalıştı. 2010-2014 yılları arasında Avea Kurumsal İş Birimi Kıdemli Direktörü olarak görev yapan Tunç Taşman, Bimsa’ya katılmadan önce Teknosa A.Ş.’de Telekom Hizmetleri Direktörü olarak görev yapıyordu. Taşman, Mayıs ayı itibariyle Bimsa’da Genel Müdür olarak görevine başladı.

Murat Atıcı, 1995- 2001 yılları arasında HP ve Cisco firmalarında aldığı Müşteri Yöneticisi görevini takiben, 20012002 yılları arasında EMC’de Satış Müdürlüğü görevinde bulunmuştu. 2002-2007 yılları arasında ise SAP Türkiye’de Satış Müdürü olarak görev almış, 2007 yılından bu yana Bimsa’da Kurumsal Çözümler ve Satış Direktörlüğü görevini yürüten Murat Atıcı, Mayıs ayı itibariyle Bimsa’daki görevine Genel Müdür Yardımcısı olarak devam etmekte.

Teleperformance Analytics’i Türkiye’de Hayata Geçti Teleperformance, müşteri analitiği şirketlerinden GN Research ile güçlerini birleştirdikten sonra Teleperformance Analytics ürününü geliştirdi. “Büyük veri”yi kullanarak müşterileri için yeni iş süreçleri ortaya koyan Teleperformance, Analytics’in sunduğu katma değerli çözümlerle çağrı merkezi sektöründe ilk kez geniş çaplı bir “Büyük veri” uygulamasını da hayata geçirmiş oldu. Teleperformance Türkiye Genel Müdürü Engin Utkan ise, “Kurumsal şirketlerin çağrı merkezi verilerini istatistiksel yöntemlerle analiz edip müşteri davranışlarını yakalamaya yönelik uygulamalara dönüştürmesi, Türkiye için olduğu kadar Avrupa için de oldukça yeni ve ayrıcalıklı bir uygulama. Günümüzde çağrı merkezlerindeki işlenmemiş verilerin iş zekası ile analiz edilmesi ve müşteri memnuniyetine yönelik akıllı kararların alınması, çağrı merkezi hizmeti sağlayan firmalar ve bu firmaların müşterileri için son derece ayırt edici bir özellik olarak sektörde fark yaratıyor. Teleperformance, bu hizmetiyle sadece akıllı teklifler önermekle kalmıyor, yetkin kadrosu ile bu teklifleri müşterilere en mükemmel şekilde sunup başarıyı yakalıyor. Bu çözüm, Teleperformance’ı pazarda eşsiz kılıyor” dedi.

6


7


haberler

Bimsa ‘dan İki Önemli Atama Bimsa iki stratejik atama ile kadrosunu güçlendirdi. Tunç Taşman, Bimsa A.Ş.’ye Genel Müdür olarak, Murat Atıcı ise Bimsa A.Ş.’ye Genel Müdür Yardımcısı olarak atandı. Kariyerine 1989 yılında Koç-Unisys’te Satış Uzmanı olarak başlayan Taşman, aynı firmada Program Satış Müdürü olarak görevine devam etti. 2003-2005 yılları arasında ise Siemens Business Services’da İş Geliştirme ve Satış Direktörü olarak görev alan Tunç Taşman, 2005-2010 yılları

arasında Cisco Sistem’de Genel Müdür Yardımcısı pozisyonunda çalıştı. 2010-2014 yılları arasında Avea Kurumsal İş Birimi Kıdemli Direktörü olarak görev yapan Tunç Taşman, Bimsa’ya katılmadan önce Teknosa A.Ş.’de Telekom Hizmetleri Direktörü olarak görev yapıyordu. Taşman, Mayıs ayı itibariyle Bimsa’da Genel Müdür olarak görevine başladı.

Murat Atıcı, 1995- 2001 yılları arasında HP ve Cisco firmalarında aldığı Müşteri Yöneticisi görevini takiben, 20012002 yılları arasında EMC’de Satış Müdürlüğü görevinde bulunmuştu. 2002-2007 yılları arasında ise SAP Türkiye’de Satış Müdürü olarak görev almış, 2007 yılından bu yana Bimsa’da Kurumsal Çözümler ve Satış Direktörlüğü görevini yürüten Murat Atıcı, Mayıs ayı itibariyle Bimsa’daki görevine Genel Müdür Yardımcısı olarak devam etmekte.

Teleperformance Analytics’i Türkiye’de Hayata Geçti Teleperformance, müşteri analitiği şirketlerinden GN Research ile güçlerini birleştirdikten sonra Teleperformance Analytics ürününü geliştirdi. “Büyük veri”yi kullanarak müşterileri için yeni iş süreçleri ortaya koyan Teleperformance, Analytics’in sunduğu katma değerli çözümlerle çağrı merkezi sektöründe ilk kez geniş çaplı bir “Büyük veri” uygulamasını da hayata geçirmiş oldu. Teleperformance Türkiye Genel Müdürü Engin Utkan ise, “Kurumsal şirketlerin çağrı merkezi verilerini istatistiksel yöntemlerle analiz edip müşteri davranışlarını yakalamaya yönelik uygulamalara dönüştürmesi, Türkiye için olduğu kadar Avrupa için de oldukça yeni ve ayrıcalıklı bir uygulama. Günümüzde çağrı merkezlerindeki işlenmemiş verilerin iş zekası ile analiz edilmesi ve müşteri memnuniyetine yönelik akıllı kararların alınması, çağrı merkezi hizmeti sağlayan firmalar ve bu firmaların müşterileri için son derece ayırt edici bir özellik olarak sektörde fark yaratıyor. Teleperformance, bu hizmetiyle sadece akıllı teklifler önermekle kalmıyor, yetkin kadrosu ile bu teklifleri müşterilere en mükemmel şekilde sunup başarıyı yakalıyor. Bu çözüm, Teleperformance’ı pazarda eşsiz kılıyor” dedi.

6


7


haberler

NetApp’ın Yeni Veri Depolama Sistemleri Gün Yüzüne Çıktı Şirketler, her geçen gün değişen ve çeşitlenen iş gereksinimleri karşısında BT operasyonlarını dönüştürme planları yaparken, NetApp da bu süreçte mevcut ve gelecekteki uygulama ortamlarına uyum sağlayabilecek esneklikte sistemler geliştiriyor. NetApp’ın yazılım portföyünü zenginleştiren en yeni ürünleri ise, üst düzey performans odaklı depolama sistemi platformu FAS8080 EX ve en uygun fiyatla piyasaya sürülen giriş seviyesindeki FAS2500. FAS8080 EX, işletmelerin ve hizmet sağlayıcıların yüksek performanslı SAN ve NAS iş yüklerini çok büyük ölçeklerle yürütebiliyor. NetApp’ın yatayda genişleyebilen en güçlü depolama sistemi olarak tanımlanan FAS8080 EX, yaklaşık 4 milyon IOPS değerinde performans ve 70PB’ye kapasiteye varan kesintisiz ölçeklendirme fırsatı sunuyor. Fiyat/ performans dengesinde sektör liderliğine oynayan giriş seviyesindeki yeni FAS2500 hibrid veri depolama ailesi ise, operasyonları basitleştirmesinin yanı sıra, ekosistem ile üstün entegrasyonu, sistem ömrünü uzatan ve maliyetleri azaltan özellikleriyle verimliliği artırıyor. FAS2500, aynı zamanda iş operasyonlarını riske atmadan müşterilerin satın alma maliyetlerini daha iyi idare etmelerini ve tekrarlanan işlemlerin gerektiğinde otomatik hale getirilmesini sağlıyor.

Samsung 3D V-NAND Teknolojisini Kullanan SSD’sini Tanıttı

Samsung Electronics, üstün üç boyutlu (3D) dikey NAND (V-NAND) flaş bellek teknolojisini kullanan, yeni katı hal sürücü (SSD) serisi 850 PRO’yu lanse etti. Tescilli V-NAND teknolojisine dayanan yeni 850 PRO, en son teknolojilerin kullanıldığı kişisel bilgisayarlarda ve iş istasyonları için son derece ideal. Samsung’un V-NAND teknolojisi, tescilli bir dikey hücre yapısı içeriyor ve halihazırda geleneksel flaş bellekte kullanılan düzlemsel

8

NAND mimarisinin getirdiği yoğunluk sınırlamasının aşılmasında yeni bir dönemi temsil ediyor. Samsung 850 PRO olağanüstü yüksek hızlar ve sıra dışı bir dayanıklılık sunarak SATA III (6Gb/s) arayüzü kullanan SSD’ler arasında en yüksek performans düzeyini sağlıyor. Sürücünün ardışık okuma performansı, saniyede 550 megabayta (MB/s), yazma performansı ise 520 MB/s’ye ulaşıyor. Rastgele performansa bakıldığında ise okuma hızlarının 100.000 IOPS’e (saniye başına giriş/çıkış işlemi), yazma hızlarının 90.000 IOPS’e ulaştığı görülüyor. Sürücü, çalışırken ortam sıcaklığını koruyan ve aşırı ısınmanın getirebileceği potansiyel veri kaybını önleyen “Dinamik Sıcaklık Koruyucusu” özelliğine de sahip. Samsung 850 PRO, 128 gigabayt (GB), 256GB, 512GB ve 1 terabayt (TB) depolama kapasitelerinde piyasaya sunulacak. 4 Nisan 2014’te yayınlanan Gartner 2014 birinci çeyrek güncel analizlerine göre, NAND global SSD pazarının, 2013’te 11,04 milyar dolar olan payının 2014’te 14,47 milyar dolar, 2017’de ise 23,54 milyar dolara yükselmesi öngörülüyor.


9


söyleşi

ACRON Olarak Birçok Endüstride SAP Ürün ve İş Alanında Uçtan Uca Hizmet Verebiliyoruz Kurumsal yazılım sektörünün gelişimine ve büyümeye sürekli yatırım yapan bir kurum olan ACRON BİLİŞİM firmasının Genel Müdürü Semih Gür ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Bakın Semih bey bizlere neler anlattı. Öncelikle kısaca Semih Gür’ü tanıyabilir miyiz? Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi mezunuyum. 15 yıla yakın süredir “SAP” ekosisteminde çalışıyorum. Kariyerime, 1999 senesinde SAP Türkiye’de başladım. 10 yıla yakın bir süre boyunca SAP Türkiye’de çalıştım. 2008 yılında SAP’den ayrıldıktan sonra, BIZCON firmasının kurulumunu gerçekleştiren yönetim birimi içinde yer aldım. BIZCON firmasını 2014 yılında MBIS ve UNITEAM firmalarıyla birleştirerek, ACRON firmasını inşa ettik. Şu anda da bu firmanın Genel Müdürü olarak kariyerime devam ediyorum.

genç bir kurumdu. BIZCON 2009 yılında kuruldu ancak İş Analitikleri, Hazine ve Risk yönetimi gibi ERP dışındaki alanlarda ciddi bir birikimi vardı. BIZCON’un büyük bir teknoloji takımı, insan kaynakları ekibi vardı. Dolayısıyla bu üç firma, birbirinin rakibi gibi algılansa da aslında hem sektörel hem de ürün anlamında birbirinden farklı uzmanlık alanlarına sahiplerdi ve birleşmeyle birbirlerini tamamlayarak, birçok SAP ürün ve iş alanında uçtan uca hizmet verebilir hale geldiler.

ACRON kurulduktan sonra, BIZCON, MBIS, UNITEAM’in sahip olmadığı belli sektörel alanlarda ve ürün alanında da bilgi transferini devam ettirdik. Bu kapsamda Mayıs 2014’ten itibaren, perakende sektörü ve elektrik, su, gaz dağıtım sektöründe proje tecrübeleri olan Elis firması bize katıldı. Özellikle perakende sektöründe, hem kurumsal kaynak planlaması hem de iş analitikleri çözümlerimizi daha güçlü bir kadroyla sunmayı hedefliyoruz. Bu unsurları bir araya getirmenin bize ciddi bir rekabet avantajı kazandıracağını düşünerek bu kararı aldık. ACRON’un içyapısından söz eder misiniz?

Birleşme sürecinin detayları hakkında bilgi verir misiniz? ACRON çatısı altında; “BIZCON, UNITEAM ve MBIS” firmalarını birleştirdik. Her 3 firma da SAP’deki en yüksek partnerlik seviyesinde (SAP Gold Partner) çalışan firmalardı. Bu firmalar birbirine yabancı kurumlar değildi. Daha önceden birçok projelerde beraber çalışmışlardı. Firmaların kurucularının büyük bölümü de daha önce SAP’de birlikte çalışmış danışmanlar. Hepsinin ortak özelliği, danışmanlar tarafından kurulan yerel sermayeli firmalar olmalarıdır. Bu şirketleri birleştirmeye şu nedenle karar verdik; Hepsi SAP İş Ortağı olsalar dahi, farklı uzmanlık alanlarında kendilerini geliştirmiş kurumlardı. Örneğin UNITEAM sektördeki 22 senelik tecrübesiyle başta demir çelik endüstrisi olmak üzere, Türkiye’de birçok önemli SAP projesini başarıyla hayata geçirmiş bir firmaydı. MBIS sektördeki 15 senelik tecrübesiyle otomotiv, ilaç, gıda, kimya gibi sektörlerde, proje yönetim alt yapısı, destek merkezi ve iş süreci danışmanlığı gibi konularda kendini geliştirmiş bir firmaydı. BIZCON, bu firmalarla karşılaştırıldığında daha

10

ACRON şu an 420’den fazla personele sahip. Tüm danışmanlık ekiplerimizin, proje yönetim ofisimizin, süreç ve üst seviye modelleme kaynaklarımızın yer aldığı “Saha Operasyonları” departmanımızda 350’den fazla danışmanımız çalışıyor. Destek merkezimiz var, burada hali hazırda SAP kullanan, canlı kullanımda olan müşterilerimize 40’tan fazla personelimizle, yardım masası hizmetleri sağlıyoruz. İş geliştirme departmanımız, ürün ve teknoloji geliştirme konusunda çalışıyor. Sektörel servis paketleri ve ürünler geliştiriyor. Satış departmanımızda da yine 20’ye yakın personelimiz çalışıyor. Satış yöneticileri, presales, pazarlama, marketing, tele-marketing konusunda uzman olan arkadaşlarımız bu departmanda görev yapıyor. Tüm bunları tamamlayıcı olarak İnsan Kaynakları ve Mali/İdari İşler bölümlerimiz var. ACRON kurumsal yazılım sektörünün gelişimine ve büyümeye sürekli yatırım yapan bir kurum. Bu yıl Danışman Yetiştirme Programı’mız çerçevesinde, 200’den fazla yeni üniversite mezunuyla mülakat yapıyoruz. Bunların arasından 50-60 adayı seçerek, yaklaşık 2 aylık bir eğitim


programına tabi tutacağız. Bu eğitim süreci sonunda katılımcıların SAP’nin uygulama alanları, modülleri, ürünleri ve proje metodolojimiz konusunda genel de olsa bir fikre sahip olmasını amaçlıyoruz. Bu çalışma sonunda, çalışmaya katılan kişilere, şirketimizde danışman olarak çalışabilme imkânı sunacağız. Önümüzdeki yıllarda da bu danışmanlık programlarını büyüterek devam ettirmeyi düşünüyoruz. Hedeflerimiz arasında bölgesel büyüme de yer alıyor. SAP’nin Orta Doğu’daki ofisiyle iş ortaklığı görüşmelerimize devam ediyoruz. Hali hazırda Birleşik Arap Emirlikleri’nde iki ofisimiz var ve danışmanlık hizmetlerimizi bölgede sürdürüyoruz. Ancak gerçekleştireceğimiz anlaşma ile bundan böyle Orta Doğu Bölgesi’nde SAP’nin satış tarafında da iş ortağı olmayı hedefliyoruz. Farklı çalışma ve iletişim kültürleri ACRON’da tek çatı altında toplanıyor, bu süreç şirket içinde nasıl yönetiliyor? Bu firmaların çalışma ve iletişim kültürleri, aslında birbirinden çok da farklı değildi. Birleşen firmaların kurucuları, aynı çalışma kültürüyle yetişmiş insanlar. SAP’de çalışmış çok sayıda kurucu ortağımız var. Birbiriyle daha önceden iş ortaklığı yapmış, beraber aynı projelerde yer almış kişiler. Ama bütün bunlara güvensek dahi kurumu inşa ettiğimiz süreçte ortak bir iletişim kültürü oluşturmak ve aramızdaki iş akışlarını, iletişimi, bu yeni kuruma özgü hale getirmek için de çalışmalar yapıyoruz. ACRON’un uzmanlık alanları ve hakkında bilgi verir misiniz? Büyüyen yapı ACRON’u hangi alanlarda uzmanlaştırdı? Buna bağlı olarak SAP ile olan iş iletişiminizden söz eder misiniz? Sektörel olarak baktığımızda, demir - çelik sektöründe ciddi sayıda proje referansımız mevcut. Bununla beraber; gıda, yiyecek-içecek, ilaç dağıtımı,

Semih GÜR ACRON Bilişim Genel Müdürü

makina, otomotiv, servis ve lojistik sektörlerinde de önemli sayıda proje referansımız mevcut. Elis firmasının katılmasıyla, yine perakende sektöründe önemli müşterilere ulaşma imkânı elde ettik. Çözüm olarak baktığımız zaman, ACRON özellikle iş analitikleri alanında pazar lideri olarak konumlanıyor. Üst yönetim raporlama araçları, bütçeleme, planlama, konsolidasyon çözümleri, strateji yönetimi, finansal konsolidasyon gibi alanlarda ciddi bir proje birikimine sahibiz. Bununla beraber, özellikle hazine ve risk yönetimiyle, yeni gelişen gayrimenkul çözümleriyle ilgili yatırımlarımız var. Ayrıca SAP’nin insan kaynakları için sunduğu bulut çözümlerinde ilk partnerlerden biri olduk ve yetkin danışmanlarımız var. SAP’le olan iş iletişimimizden söz etmek gerekirse, ACRON çok büyük oranda SAP işi yapan bir firma ve SAP’nin Türkiye’deki en büyük danışmanlık kaynağına sahip olan partneri. Özellikle satış süresince SAP ile uyum içerisinde çalışıyoruz. SAP’nin Türkiye’deki ürün, çözüm ve hizmet stratejilerine paralel bir startejimiz var. Örneğin 200’ün üzerinde sertifikalı danışmanımız var. Projelerimizde SAP’nin öngördüğü metodolojileri

kullanıyoruz. SAP’nin Türkiye’de yeni uygulamaya koyduğu çözümlerinde, Türkiye’de ilk kez etkinlik kazanan iş ortaklarından olmaya çalışıyoruz. ACRON, Türkiye’de danışmanlık sektörüne nasıl bakıyor? Sektörü kısaca değerlendirir misiniz? Benim de içinde olduğum 15 yıllık süreç boyunca danışmanlık sektörü büyüdü ve büyümeye de devam edeceğini düşünüyorum. Bugün danışmanlık sektöründe, daha fazla uzmanlık alanı var, bu anlamda sektör daha zor bir hale geldi diyebiliriz. Geçmişe göre birçok farklı ürün ve hizmet var. Bunlara göre farklı uzmanlık alanlarına danışmanlarımızı yönlendirmemiz, onlara yatırım yapmamız, eğitmemiz, sertifikasyon süreçlerini takip etmemiz gerekiyor. ACRON bu konuda da ciddi yatırımlar yapan bir firma. ACRON’un kurucusu olan şirketler, son 4 yılın 3’ünde en çok SAP sertifikası alan iş ortağı ödüllerini kazandılar. Yeni yetişmekte olan danışmanlarımıza da yine SAP ürünlerini öğrenmeleri ve danışmanlık sektörü içinde ilerlemeleri için imkân tanıyoruz.

11


haberler

Sahte ve Kaçak Xerox Ürünlerine Baskın

İstanbul Eyüp’te aynı kişiye ait iki ayrı yere düzenlenen baskında tahmini değeri 250 bin liranın üzerinde sahte toner ve kartuş gibi sarf malzemelerine el konuldu. Xerox’un sahte ve kaçak sarf malzeme ihbarlarını dikkate alan İstanbul Emniyet Müdürlüğü, İstanbul Eyüp’te faaliyet gösteren aynı kişiye ait iki ayrı yere baskın düzenledi. Xerox adına sahada görev yapan uluslararası güvenlik uzmanları ile T.C Emniyet Müdürlüğü’nün ilgili birimlerinin yakın işbirliği sonucu yapılan operasyonlarda Xerox ve diğer markalara ait piyasa değeri yaklaşık 250 bin lira civarında olan binlerce toner ve kartuş ele geçirildi. İşletme sahibi ve sorumlular hakkında yasal kovuşturma işlemleri başlatıldı. Operasyonlarda ayrıca kaçak olarak yurt dışından getirilen farklı modellerde Xerox marka yazıcılara da el konuldu. Son yıllarda giderek artan sahte ve kaçak ürün kullanımı üzerine, emniyet birimleri ile birlikte harekete geçen Xerox yetkilileri, Türkiye ekonomisine büyük zarar veren, milyonlarca liralık gelir ve vergi kaybına neden olan bu durumla ilgili mücadelede kararlı olduğunu bir kez daha gösterdi. Benzer operasyonların sürdürüleceğini açıklayan yetkililer, bu sahteciliği ve kaçakçılığı önlemeye yönelik her türlü yasal önlemin alınacağı, haksız kazanç elde etmeye çalışanlara fırsat verilmeyeceğini ve ilgili emniyet birimleri ile her zaman yakın temasta olacağını belirtti. Sahte ve kaçak ürünleri, dikkat etmeden satın alan tüketiciler yüzlerce, hatta binlerce dolar ödedikleri ofis ürünlerinin ciddi hasar görmesine ve ürünlerinin bilmeden garanti kapsamı dışında kalmasına neden oluyor.

12

Brother Yeni “Mürekkep Tasarruflu” Yazıcı Serisini Türkiye’de Satışa Sundu

Brother, yeni inkjet çok fonksiyonlu yazıcılarını satışa sundu. Yeni seri yazıcılar özellikle düşük kartuş fiyatları ile ikkatleri üzerine çekiyor. Brother 3-in-1 inkjet Çok Fonksiyonlu DCP-J105 InkBenefit ve 4-in-1 inkjet Çok Fonksiyonlu MFC-J200 InkBenefit, Brother’ın orijinal Laminasyon Teknolojisini kullanıyor, bu sayede kesintisiz, yüksek adette ve yüksek hızda çıkış alınabiliyor. Ayrıca Laminasyon Teknolojisi ile yazıcı kafasında kullanılan paslanmaz çelik bileşenler yazıcı kafasını aşınma ve yıpranmalara karşı koruyarak daha uzun çalışma ömrününü garantiliyor.Yeni seride kullanılan Piezo Teknolojisi daha güvenli ve düşük ısı da çalışma performanslı ile yazıcı kafasının yıpranmasını engelliyor, bu da tamir ve parça değişim masraflarını minimize ederek kullanıcıya önemli bir tassaruf daha sağlıyor. Brother Türkiye’nin Satıştan Sorumlu Genel Müdürü Özgür Koca, yeni seri ile ilgili “Brother, kullanıcıların ihtiyaçları doğrultusunda üretim yapmayı benimsemiş bir marka, yazıcı pazarı düşük kullanım giderlerine sahip Çok Fonksiyonlu inkjet makinelere doğru kayıyor. Yeni mürekkep tasarruflu yazıcılarımızın kartuş fiyatları sadece 27 TL+KDV (13 USD). Ayrıca yazıcılarımızdaki Laminasyonlu Piezo Yazıcı Kafaları yüksek adette çıkış alan kullanıcılara dayanıklılık, kalite ve güveni aynı anda sunuyor. Yeni seri yazıcılarımız, KOBİ ve home office kullanıcıları için mükemmel çözüm sunmaktadır” dedi.


BT Yรถneticileri Bu Adreste Buluล uyor

BTGunlugu.com 13


haberler

ESET Mobile Security’nin Yeni Versiyonu Piyasaya Çıktı ESET Mobile Security (EMS), güçlü güvenlik özellikleriyle siber tehdit endişesi yaşamadan Android deneyiminin keyfini sürdürebilmek üzere tasarlandı. Ücretsiz ve ücretli premium olmak üzere iki versiyona sahip olan EMS, ücretsiz versiyonda komple cihaz taraması ve indirilen uygulamaların taranması gibi temel özellikler sağlıyor. Premium versiyonunda ise kullanıcılar zamanlanmış tarama, şarj halindeyken tarama, gelişmiş proaktif Anti-Theft fonksiyonu, my.eset.com entegrasyonu, SMS & Arama filtrelemesi ve güvenlik denetimi gibi özelliklerden yararlanabiliyorlar. Premium kullanıcıların yararlanabildiği Proaktif Anti-Theft özelliği, my.eset.com sitesi üzerinden çalıntı ya da kayıp cihazın konumunu bulmayı kolaylaştırıyor. Bu özellik, PIN kodu/parolanın yanlış girilmesi ya da farklı bir SIM kartının takılması durumunda telefonun ön ve arka kameralardan görüntü alarak kullanıcıya gönderilmesini sağlıyor. Ayrıca batarya kritik seviyeye ulaştığında cihazın bulunduğu son konum da kullanıcıya iletiliyor. Cihaz üzerindeki bütün verilere ise my.eset.com internet arayüzü üzerinden ulaşılabiliyor.

Atos, 2014 IT Challenge Kazananlarını Açıkladı

Uluslararası Olimpiyat Komitesi ve Uluslararası Paralimpik Komitesi’nin 2024 yılına kadar BT alt yapı iş ortağı olan Atos’un, 2016 Rio Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’nda kullanıcı deneyimini geliştirecek uygulamalarla ilgili düzenlediği yarışması 2014 IT Challenge’ın kazananları belli oldu. Birincilik ödülünü Fransız mühendislik okulu ENSEIRB-MATMECA’nın ekibi Eirb Dev aldı. Ekibi, ABD’deki Columbia Üniversitesi ve İngiltere’deki Loughborough Üniversitesi ekipleri izledi. Birinciliği kazanan uygulama, belirlediğiniz tercihlere göre spor etkinliklerine ve turistik yer ziyaretlerine ayıracağınız günleri planlamanıza yardımcı oluyor. Uygulama sayesinde hazırladığınız programınızı zaman çizelgesi veya harita şeklinde görüntüleyebiliyor, uygulamayı gideceğiniz noktalara ulaşmak için rehber olarak kullanabiliyorsunuz. Atos Başkanı ve Ceo’su tarafından altın madalya ile ödüllendirilen ekip Barcelona’da güzel bir tatilin de sahibi oldular.

Prolink, Mcafee ile Distribütörlük Anlaşması İmzaladı Intel Security iştiraki olan McAfee ile katma değerli distribütör Prolink yeni bir anlaşmaya imza attıklarını duyurdular. Anlaşma ile Prolink, McAfee’nin işletmelere yönelik güvenlik çözümlerden oluşan ürün gamının tamamının avantajlarını Türkiye’de tanıtacak. Katma değeri yüksek hizmetleriyle McAfee’nin tüm ülkede yaygınlaşmasını ve kapsama alanının artmasını mümkün hale getiren Prolink ile yapılan bu anlaşma, McAfee’nin pazardaki konumunu güçlendiriyor. Bu anlaşma çerçevesinde, Prolink McAfee’yi tercih edilen güvenlik hizmeti sağlayıcısı olarak daha iyi yerleştirmek için tüm Türkiye’de dağıtım yapacak ve aynı zamanda pazarlama faaliyetlerini yürütecek.

14


Mustafa HANLI

özel

Gelişen Teknolojiler Ticareti, Endüstrileri ve Pazarı Yeniden Şekillendirecek

mustafa@btgunlugu.com

Gelişen teknolojiler, işin nasıl yapıldığı, şirketlerin nasıl büyüdüğü, pazar ve endüstrinin gelişiminin yeniden şekillenmesinde eşi görülmemiş bir potansiyele sahip. Technologie Agenda firmasının ortağı Robert Hillard’a göre şirketinin en son teknoloji trendleri raporunda siber güvenlik konusu bir adım daha öne çıkıyor ve büyüyerek devam ediyor. Teknoloji satın alacak şirketlerin bu konuda çok dikkatli olmaları gerektiğini vurgulayan Hillard önümüzdeki günlerde deneyimin her şeyden önemli olacağını kaydediyor. Hillard düzenlene raporun 18- 24 ay arasında gerçekleştirildiğinin altını çiziyor ve çeşitli endüstriler ve farklı coğrafyalarda faaliyet gösteren organizasyonlar üzerinde 10 ana BT trendinin araştırıldığını belirtiyor. Söylediğine göre rapor şirketlerin BT yatırımlarını bulundukları pazara göre şekillendiklerini ortaya çıkartıyor. Yeni gelen teknolojilerin uyumu konusunda ise genç firmalar daha atak. Çok büyük ve yaşlı firmaların yatırımlar konusunda ise yavaş kaldığını söylüyor.

Deloitte’ın araştırmasında ortaya çıkan anahtar ayrıştırıcılar:

CIO’lara Düşen Görev Büyük

9 Hafıza içi devrimi – Büyük Verinin önemi unutulmamalı 10 Gerçek zamanlı geliştirici operasyonları (DevOps) –

BT yatırımları konusunda ise CIO’lara düşen görev büyük. Bir CIO yatırım konusunda ne kadar zaman ve efor harcadıysa o kadar başarılı oluyor. Ayrıca yeni teknolojiler ile birlikte BT’ye olan bakış açısı da yavaş yavaş değişmeye başlamış durumda. Eskiden şirket içerisinde BT kaynaklarıyla ilgilenmeyen çalışanlar bile teknolojileri kullanmaya başlamalarıyla bu işlerle daha fazla ilgilenir olmuş durumdalar. 2014 yılında şirketlerin üzerinde etki yaratan BT trendleri kayda değer ivmeye ve ticari bir etki yaratacak potansiyele sahip. Her bir trendi göz önünde bulundurmak işinize fazlasıyla yarayacak. Siz tavsiyemiz doğacak herhangi bir etki de hazırlıksız ve habersiz yakalanmamanız yönünde olacak. Her ne kadar yatırım yapmasanız gelişen teknolojileri şirketinize uyumu konusunda çalışma yapmanızda fayda var.

1 Risk Sermayedarı olarak CIO - BT varlıkları, risk ve sonuçlar

2 Bilişsel analitik – Yeni nesil veri analiği 3 Endüstriyel kaynak tarama - Bazen daha fazlası en iyisidir

4 Dijital yükümlülük - Bağlam + Pazarlama için içerik… ve ötesi

5 Giyilebilirler teknolojiler- Vücuda bağlı iş için kullanılabilen hazır cihazlar etkinleştiriciler:

6 Borç geri dönüştürücüleri - BT borç tavanını indirmek 7 Sosyal aktivasiyon - Geniş zamandan şimdiki zamana 8 Bulut entegrasyonu – Bulut Bilişim ile gelen yeni teknolojilere uyum

BT’nin güçlendirilmesi Deloitte raporuna yeni bir bölüm daha ekleyerek “katsayısal teknoloji” adını vermiş. Singularity Univeristesi işbirliği ile derlenen bu bölümün meyve vermesi standart 24 ay zaman diliminden uzun sürebilecek beş yenilikçi teknolojiyi ön plana çıkarıyor.

Geleceğinizi Garanti Altına Alın Hillard bu “katsayısal teknolojileri” yapay zeka, robotik ve 3D baskı olarak listeliyor ve devam ediyor. “Birçok ticaret lideri bu teknolojileri negatif bir tutumla karşılıyor ve varlıklarının tehdit altında olduğuna inanıyor. Ancak CIO ve ticaret liderleri yeni bir zihniyet geliştirmeli ve bu sınırsız potansiyeli kavramalı. Bu teknolojilerin ardındaki araştırma, deney ve keşifler teknoloji trendlerimizin ardındaki yapı taşları. Bunlar bizi yeni “Kodak durumlarına” götürebilir. (Kodak’ın dijital kameralar karşısındaki durumu) Bu yeni teknolojilerin meyvesini toplayan yeni firmalar tarafından var olan şirketlerin piyasadan silindiği gibi.” Şirketler etkili biçimde teknolojik üstünlüğü kullanarak üretkenliklerini arttırması bununla birlikte maliyeti düşürerek hızlı ve uyumlu yeni olanaklar yaratabilmeleri gerekiyor. Eğer böyle yaparlarsa gelecekteki varlıklarını da garanti altına almış durumda olacaklar.

15


Ali Yavuz ŞAHİN

söyleşi

yavuz@btgunlugu.com

İş Yapış Şekilleri Değişiyor Kurumların bulut çağında başarılı olmalarına yardımcı olan sanallaştırma ve bulut altyapısı çözümlerinde dünyanın sayılı şirketleri arasında yer alan VMware’in Türkiye Ülke Müdürü Murat Mediçeler ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Bakın Murat bey bizlere neler anlattı. Bizlere kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz? VMware’den önce Dell firmasında 8 yılımı geçirdim. İlk başta Bölge Servis Müdürü olarak çalışmaya başladım ve bu görevi 4 yıl kadar sürdürdüm. Bu görev sürecinde gelişen Avrupa bölgesinde Doğu Avrupa, Türkiye, İsrail, Rusya gibi yaklaşık 30 ülkeden sorumluydum. Ardından Dell’deki kariyerimin ikinci kısmında Türkiye Ülke Müdürlüğü görevini üslendim ve bu görevi de yaklaşık 4 yıl kadar sürdürdüm. Dell öncesinde Sentim firmasında 6 yıla yakın yöneticilik yaptım, ondan öncesinde de Teknoser’de 4 yıllık bir yöneticilik tecrübem oldu. Genel olarak 18 yılı aşkındır bilişim sektöründe farklı görevlerle yöneticilik yaptığımı söyleyebilirim. VMware’de çalışan üst düzey bir yönetici olarak 2014 yılının ilk altı ayını kendi cephenizden baktığınızda nasıl yorumluyorsunuz? Yıl öncesinde ilk üç ayın seçim beklentileri ve bunun gibi endişeler içerisinde geçeceğini düşünüyorduk. Fakat beklentilerimizin aksine 2014 yılının ilk üç ayı daha hızlı geçti. Nisan ve Mayıs aylarında sektörümüzde biraz rehavet

16

oluğunu söyleyebilirim. Fakat Haziran ayı ile birlikte tekrar bir hızlanma görüyoruz ve bu hızlı gidişatın yaz dönemine de yansımasını bekliyoruz. Önümüzde Ramazan ayı bulunmakta ve bildiğiniz gibi Ramazan ayları diğer aylara göre durgun geçer. Ama bizim hedefimiz yaz aylarını da verimli geçirip ardından 2014’ü güzel bir şekilde kapatmak. VMware olarak geçtiğimiz ay içerisinde Türkiye’de oldukça ses getiren bir etkinlik gerçekleştirdiniz. Bizlere bu etkinlikten bahsedebilir misiniz? vForum EMEA bölgesinde 24 şehirde düzenlenen bir tanıtım etkinliği ve Türkiye bacağını 12 Haziranda İstanbul’da gerçekleştirdik. Bizim açımızdan bakıldığında çok başarılı bir etkinlik olduğunu söyleyebilirim. “Bütün BT endüstrisi burada” diyen katılımcılarımızdan birinin yorumu çok hoşuma gitmişti. Düzenlediğimiz etkinliğin 29 sponsoru vardı ve 800’ün üzerinde bir katılım ile gerçekleştirildi. Katılımcılarımızın anlattıklarımız ve yaptıkları iş konusunda bilgi ve becerileri de bizleri çok etkiledi, doğru adresle-

re ulaştığımız görmek sevindirici. Etkinliğimiz sürecinde sadece VMware teknolojilerimizi anlatmayı hedeflemedik, dünyadaki BT trenleri, BT üzerinde yaşanan değişim, bu değişikliklerin etkileri ve bu etkileri kendi lehimize nasıl çevirebiliriz gibi konuları BT yöneticileri ve iş ortakkatımızla paylaştık. Geri dönüşlerin de çok olumlu olduğunu belirtmeliyim. Etkinlik sürecinde birçok iş görüşmesi yapıldı, sponsorlarımız çok memnun kaldı ve biz bir sonraki yıl için daha da ümitlendik. Her yıl etkinliğimizde sponsor ve katılımcı sayısını artırarak devam ettiriyoruz, bu yıl da çıtayı bir hayli yükselttik. Etkinliğimizde ağırlıklı olarak BT trenlerinden bahsettik. VMware’in EMEA çapında yaptırdığı bir araştırma yakın zamanda sonuçlandı. Ve bu araştırma sonuçlarını da ilk defa VForum’da katılımcılarımızla paylaştık. Bildiğiniz gibi sektörümüzde gerek sosyal ağlar, Bulut Bilişim, Büyük Veri ve akıllı telefonlar gibi konular ile köklü bir değişim görüyoruz. Bu yeni trendler şirketlerin iş yapış şekillerini ciddi anlamda değiştiriyor. Bununla birlikte BT’den


beklentiler de değişmiş durumda. Yaptığımız araştırma BT konusunda karar vericiler üzerinde gerçekleştirilmiş. Araştırma neticesinde iş dünyasının çok hızlı geliştiği ve BT’nin bu değişime aynı hızda ayak uyduramadığı sonucu ortaya çıkmış. İş dünyasının istekleriyle BT ekiplerinin bu istekleri yerine getirme süresi arasında yaklaşık 5 aylık bir süre olduğunu katılımcıların yüzde 65’i doğrulamış. Bu oranın ciddi bir değer olduğunu belirtmeliyim. Bu 5 aylık uzun süre şirketlere birçok dezavantajı da beraberinde getiriyor. Anketimize cevap veren katılımcıların yüzde 30’u dezavantajlar konusunda yenilikçi düşüncelere daha az aman ayırdığını belirmiş, yüzde 36’sı çalışan verimliğinin düştüğü ve yüzde 33’ü de daha küçük ve yeni kurulan şirketler hızlı ve esnek, bu sebepten müşteri kaybediyoruz demiş. Burada ciddi bir risk söz konusu, fakat her riskin beraberinde fırsatı getirdiği de unutulmamalı. VMware burada devreye giriyor ve uyguladığı sanallaştırma çözümleriyle aradaki boşluğu çok daha kısaltmayı sağlıyor. Bu şekilde firmalar zamanını ve parasını daha çok yenilikçilik tarafına aktarabiliyor ve rekabette öne geçmek için fırsat elde ediyorlar. Firmaların yatırım yaparken harcadığı karar verme sürecini doğru yönettiğine inanıyor musunuz? Biz analiz sürecinin önemine inanan bir firmayız. İhtiyaçlar doğru bir şekilde analiz edilir ve analiz kısmına yeterli zaman harcanırsa projenin toplam hayata geçirme süresi çok daha kısalabilir. Analize zaman ayrılmaz ve ihtiyaçlar babadan kalma yöntemlerle sağlanırsa hayata geçirme süresinin çok uzadığını görüyoruz. Geçmişe göre genellikle projelerin hayata geçirme sürelerinin kısaldığını söyleyebilirim. Başarılı firmalara

baktığımızda proje analiz sürelerinde yeterli zaman ayırdıkları ve ardından hayata geçirme aşamasını çok daha hızlı gerçekleştirdiğini görüyoruz. Yaptığımız araştırmanın sonuçlarından birinde BT karar vericilerin yüzde 50’sinin üst yönetim tarafından BT altyapılarını yenilemeye yöneltildiği ortaya çıkmış durumda. Bu sonuçta değişimin bir göstergesi olarak kabul edilebilir.

Murat Mediçeler VMware Türkiye Ülke Müdürü

VMware olarak sektörümüzde faaliyet gösteren birçok firma ile sıkı ilişkiler içerisindesiniz. Bu firmalarının birbirlerine benzer ürünleri olduğu gibi çok farklı yapıda ürünleri de bulunmakta. Ürünlerinizi geliştirirken diğer firmaların görüşlerini hesaba katıyor musunuz? Firmalarla aramızda iyi bir paslaşma olduğunu söyleyebilirim. Bu tarz firmalar bizim teknolojilerimizi satıyor ve bizim teknolojilerimizle kendi teknolojilerini birleştirerek en doğru çözümü sunmaya çalışıyorlar. Bu nedenle EMC, HP, IBM, NetApp, Hitachi, Dell, Cisco ve daha sayamadığım birçok şirket ile ciddi programlar yürüyoruz. Bazı firmalar ile satış veya geliştirme için ortak şirketler kurmuş durumdayız. Bu sayede firmalar ile ortak olarak pazara çıkabiliyor ve sunulacak en iyi performansı da garanti altına almış oluyoruz. 2014 yılının ikinci yarsını nasıl görüyorsunuz ve teknoloji trendleri gelecekte nasıl şekillenecek? 2014 yılının ikinci yarısının ilk yarısına oranla daha iyi geçeceğini düşünüyorum. Hemen belirteyim ben genellikle iyi şeylere inanmayı tercih ederim. Belki yaz dönemi biraz durgun geçebilir, bu durumda Ramazan ayının da etkisi olacaktır fakat ardından Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarında sektö-

rümüzün daha hızlı yoluna devam edeceğine eminim. Önümüzdeki 5 yıllık döneme baktığımızda iş yapış şekillerinin değişeceğine inanıyorum. Çocuklarımıza baktığımızda birçok şeyi ellerindeki Tablet ve Akıllı Telefonlar ile uygulamalar üzerinden hallediyorlar. Bu da gelecek neslin iş yapış şekillerini değiştiriyor. Bu durum beraberinde veriyi çok hızlı büyüttüğü gibi veriye erişim hızı ve şeklini de etkiliyor. Cloud Computing ve End User Computing gibi konular gelecekte daha önem kazanmaya başlayacak. Bundan 5 sene öncesine baktığınızda bilgisayarınızı açmadan iş yürütmek imkânsızken şimdilerde sadece bir akıllı telefon ile işlerinizi yoluna koymanız mümkün. Kaynakları daha verimli kullanabilmek ve kısıtlı bütçeler ile daha büyük işler yapabilmek için Bulut Bilişimi ve Bulut Bilişim içinde de Hibrid Bulut dediğimiz melez yapıları kullanmak şart olacak gibi gözüküyor.

17


editör

İşletmelerin %12’si Hedefli Bir Saldırıyla Karşılaşıyor 2012 ve 2013 yıllarında hedefli bir saldırı rapor eden bütün işletmelerin ortalama oranı %9 iken bu oran 2013 yılında %12'ye yükseldi. Türkiye’de ise saldırılarda artış var. 2012 yılında katılımcıların %8’i saldırıya maruz kalmışken, 2013 ve 2014 yıllarında bu oran %18 ve %19’a çıktı.

Ömer BALK

Yazı İşleri Müdürü omer@btgunlugu.com

da Bilgi için Internet Güvenlik Merkezi’ni ziyaret edilmeli ve güvenlik araştırmacıları tarafından yakın zamanda gerçekleştirilen hedefli saldırılar tehdit tablosunun tartışıldığı web tabanlı semineri mutlaka dinlenmeli.

Dünya çapında Devlet ve Savunma sektöründeki kuruluşların %18’i geçtiğimiz 12 ay içerisinde en az bir hedefli saldırıya uğradığını rapor etti. Devlet ve Savunma sektöründe rapor edilen hedefli saldırıların oranı, bu yılın anketinde rapor edilen en yüksek oran olurken bütün iş sektörlerinde rapor edilen %12’lik küresel ortalamada dikkate değer bir artış görüldü. Bütün iş sektörlerindeki verilere bakıldığında, hedefli saldırıla sadece Devlet ve Savunma endüstrisiyle sınırlı değil. İşletmelerin %17’sinin hedefli saldırı rapor ettiği, Telekomünikasyon endüstrisi ve geçtiğimiz yıl içinde %16 oranında hedefli saldırı rapor eden Finansal Hizmetler ile Taşımacılık ve Lojistik sektörleri de dahil olmak üzere diğer iş alanları da hedefli saldırıların darbesini normalin üzerinde bir oranda hissetti. B2B International’ın ortaklığıyla yapılan 2014 BT Güvenlik Riskleri özeti raporunda, çeşitli sektörlerde hizmet veren işletmelerin en çok karşılaştığı dahili ve harici güvenlik risklerinin yanı sıra bir BT güvenliği tehdidi sonucu oluşan maliyetleri, bu saldırıların sonucunda en çok kaybedilen veri türlerini ve çok daha fazlası yayınlandı. Örneğin, hedefli saldırılar sonucu çalınan veri miktarının genel zararlı yazılım saldırıları sonucunda ortaya çıkan kayıplardan düşük olmasına rağmen, genel zararlı yazılım saldırılarının çok daha yaygın olduğunun göz önünde bulundurulması gerekir. Türkiye’de işletmelerin %56’sı zararlı yazılım saldırıları rapor ederken yaklaşık %13’ü hedefli saldırılar rapor etmiştir. Ancak hedefli bir saldırıdan çalınan verilerin değerinin saldırganlar için oldukça yüksek olma ihtimali çok daha fazla ve bu son derece hassas verilerin (gelecek ürün planları, şirketlerin mali bilançoları, vb.) kaybedilmesi, bir şirketin kurumsal itibarında çok daha uzun vadeli bir hasara neden olacaktır. Bir “hedefli saldırı”, genel olarak bir kuruluşun güvenlik önlemlerini aşmak, makinelere zararlı yazılım yüklemek ve hassas verileri çalmak için birlikte çalışan çeşitli zararlı bileşenlerden oluşur. Bu saldırılar, yaygın zararlı yazılımlarda farklı değişikliklere neden olabilir ya da hedeflenen kuruluşlardaki belirli zayıf noktalardan faydalanabilirler.. Yüksek profilli hedefli saldırılar panik yaratacak bir hızda meydana gelirken, hem hacim hem de tür açısından hedef alınan işletmelerde hedefli saldırıların yaygınlaşmasındaki artış birdenbire ortaya çıkıyor. Bu yüzden işletmeler, “sıfır gün” yazılımının açıklardan yararlanma yöntemlerini, kimlik avcılığını ve karmaşık polimorfik zararlı yazılımları nasıl önlediği konusunda daha fazla bilgi edinmeleri şart. Ayrıca Hedefli Saldırılar Hakkın-

18


Trend Micro Küresel İş Ortaklığı Programını Duyurdu

Teradata Türkiye’den Büyük Veri Hizmetleri

Trend Micro yeni pazarlama stratejisiyle iş ortaklarının karlılıklarını artıracak, yeni fırsatlar yaratacak. Dünyanın bir numaralı veri güvenliği şirketi Trend Micro, pazarlama ve satış kanalındaki 50 bine yakın iş ortağı için karlılığı ve üretkenliği artıracak yeni bir pazarlama programını başlatacağını duyurdu. Yeni pazarlama ve satış programı 2015’in ilk çeyreğinde uygulanmaya başlanacak. Konuyla ilgili bilgi veren Trend Micro Akdeniz Ülkeleri Genel Müdürü Yakup Börekcioğlu, “Trend Micro’nun lider ürünlerine iş ortaklarımızın desteği artarak sürüyor. Yeni açıkladığımız programımız ile iş ortaklarımıza çok önemli avantajlar sunuyoruz. Bu programla, iş ortaklarımız ürünlerimizden maksimum kazanç sağlayarak rekabetçi ortamda öne geçecekler. Ayrıca satış, hizmet ve geribildirim alanlarında ekosistemimizi de büyütmüş olacağız. Yeni dönemle birlikte açıklayacağımız ödül programıyla yıl sonunda çeşitli alanlarda en iyi iş ortaklarımızı da ödüllendirmiş olacağız” şeklinde konuştu. Trend Micro’nun pazar lideri güvenlik çözümleri, sanallaştırma ve bulut güvenliği, birleşik altyapı güvenliği ve güvenlik yönetimi gibi birçok alanı kapsıyor. Bu noktada Trend Micro çözümleri, AWS, HP, IBM, Microsof ve VMware gibi stratejik ortakların çeşitli ürünleriyle birlikte çok özel paketler halinde kullanıcıların hizmetine sunulacak. Bu sayede Trend Micro ve iş ortaklarının ekosisteminde çok daha güvenli bir ortam yaratılacak.

Teradata Türkiye tarafından hayata geçirilen “Teradata Büyük Veri Hizmetleri” (TBVH), daha fazla kurum ve kuruluşun büyük verinin getirilerinden yararlanmasına yardımcı olmayı amaçlıyor. Konuyla ilgili bilgi veren Teradata Profesyonel Hizmetler Direktörü Ali Rıza Kuyucu, verinin rekabet avantajına dönüştürülmesinin öneminin günden güne arttığı bir dönemde bulunulduğuna dikkat çekerek, verinin bilgiye ve karara dönüştürülmesinin öneminin günümüzde daha iyi anlaşıldığını söyledi. Dijital kanallar, mobil erişim ve M2M gibi teknolojilerin yaygınlaşmasıyla üretilen veri hacminin, çeşitliliğinin ve üretim hızının da arttığını söyleyen Kuyucu, bu nedenle TBVH’yi hayata geçirme kararı aldıklarını belirtti. “Büyük veri teknolojilerinin giderek yaygınlaştığı bu süreçte, kurum ve kuruluşlar, analizlerini birbirinden bağımsız gibi görünen, farklı yapılardaki veri depolarını hızlı ve verimli bir şekilde ilişkilendirebilir ve rekabette fark yaratabilir” diye konuşan Kuyucu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Büyük veri, depolama tekniklerinden analiz yöntemlerine kadar birçok noktada yeni bir bakış getiriyor. Hızla gelişen ve tecrübe gerektiren bu yeni dünyada, Teradata Türkiye olarak veriyi değere çevirme planı yapan ve projelendirmek isteyen şirketlere farklı hizmetlerimizle destek olmayı planlıyoruz. Aramıza son olarak katılan ve Türkiye’nin ilk veri bilimcisi olan çalışma arkadaşımızla daha da güçlenen uzman danışman kadromuz, kurumların büyük verinin getirdiği tüm avantajlardan yararlanmalarını sağlıyor.”

19


haberler

Türkiye’de 6 Milyon Adet TP-LINK Ürünü Satıldı 2008 yılından bu yana Türkiye’de satılan TP-LINK ürün sayısı geçtiğimiz günlerde 6 milyon adede ulaştı. 2008 yılında distribütör aracılığıyla Türkiye pazarına giren TP-LINK, 2010 yılı sonbaharında Türkiye’de kendi ofisini açtı. Çok kısa bir süre içinde önemli başarılar elde ettiklerini belirten TP-LINK Ülke Müdür Yardımcısı Ali Dinçer, “Zengin ürün gurubumuzla tüketicilere bol seçenek sunduk. Kaliteli Kablosuz ağ ürünlerinin uygun fiyata olabileceğini gösterdik. Böylece hem dünyada hem de Türkiye’de en çok satılan kablosuz ağ markası haline geldik” dedi. Mayıs 2014 itibarıyla Türkiye’de

ViewSonic Yeni SuperColor Teknolojisini Duyurdu ViewSonic, giriş seviyesinden üst düzeye kadar tüm projeksiyon cihazlarına entegre ettiği yeni SuperColor teknolojisini duyurdu. Son dönemde ViewSonic’in monitörlerinde görmeye alışık olduğumuz benzersiz renk performansı sunan bu özel teknoloji, artık ViewSonic projeksiyon cihazları ailesinde de yer alacak. SuperColor teknolojisi, projeksiyon cihazlarının renk çemberleri, video işlemcileri ve dinamik lamba ömürlerini geliştirerek 5,6 ve 7 serilerinde daha kaliteli renkler sunmayı amaçlıyor. Standart görüntüleyicilerden çok daha başarılı bir renk üretimi sunan SuperColor teknolojisi, görüntünün her noktasında renkleri hassasiyetle uyguluyor. İster eğlence ister iş odaklı çalışmalarda gerçek renk doygunluğu ve canlılığıyla fark yaratan teknoloji, bundan böyle ViewSonic projeksiyon cihazlarında da süper renk kalitesi çözümü sunacak.

20

6 milyonuncu ürün satışını gerçekleştirdiklerini söyleyen Dinçer, başta distribütörler olmak üzere iş ortaklarına ve TP-LINK Türkiye ekibine teşekkürlerini sundu. Tüm iş ortaklarıyla 10 milyonuncu satış için çalışmaya devam ettiklerini ifade eden Dinçer, birkaç yıl içinde bu rakama ulaşacaklarına inandıklarını vurguladı. Kablosuz ağ ürünleri üreticisi olan TP-LINK, modemden antene, internetin kapsama alanını genişleten çözümlerden kurumsal ağ ürünlerine kadar geniş bir ürün yelpazesine sahip. Son üç yıldır açık ara dünya kablosuz ağ (WLAN) pazarının lideri olan şirket, Türkiye pazarında da tüm ürün gruplarıyla yer alıyor.

Logitech ConferenceCam CC3000e Türkiye’de

Profesyonel ses ve video deneyimini erişilebilir fiyatla birleştiren Logitech ConferenceCam CC3000e, toplantı odalarını video görüşmeleri için bir işbirliği merkezine çeviriyor. Kolay kurulum özelliğine sahip Logitech ConferenceCam CC3000e’yi, alışık olduğunuz bilgisayar ortamı ve seçeceğiniz UC uygulamasıyla rahatça kullanabilirsiniz. Büyük ve küçük tüm toplantı odaları için uygun olan Logitech ConferenceCam CC3000e aracılığıyla 6-10 kişilik gruplarla kristal netliğinde yüz yüze iletişim kurabilirsiniz. CC3000e’yi Mac, PC, tablet veya akıllı telefonlar ile kullanılabilir, USB ile MAC ve PC’ye, Bluetooth veya Near Field Communication (NFC) bağlantısıyla ise tabletinize veya akıllı telefonunuza bağlayabilirsiniz. Logitech ConferenceCam CC3000e tavsiye edilen satış fiyatı 1.149 $ + KDV.


Ali Yavuz ŞAHİN

Borusan Grubu, 2010-2014 stratejik planlarını yaparken iş birimleri ve BT’nin eşgüdümünü sağlamak amacıyla yeni bir bilişim stratejisi izleme kararı aldı. Bu kapsamda gerçekleştirilen Bulut Bilişim projesi sayesinde Borusan Grubu altında bulunan 12 adet büyük ve orta ölçekli firmaya BT altyapısı sağlanıyor. Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen vForum etkinliğinde ilginç bir başarı hikayesine şahit olduk. Türkiye’de bu ölçüde pek rastlamadığımız Bulut Bilişim projesini hayata geçiren Borusan Grubu bu konuda gerçekleştirdikleri atılımları ve yeni nesil teknolojilerini düzenlenen özel bir toplantı ile biz basın mensuplarına aktardı. BT Günlüğü ekibi olarak toplantıdaki yerimizi aldık ve bu gerçekleştirilmesi zor projenin detaylarını birinci ağızdan dinledik. Borusan Grubu’nun bu projeyle ana hedefi, BT’nin iş yükünün önemli bir bölümünü oluşturan altyapı ve güvenlik operasyonları, yardım masası hizmetleri, kurumsal yazılımlar gibi ortak uygulamaları merkezileştirmekti. Buradan sağlanan sinerji ve tasarrufla şirketin tüm BT departmanlarının ağırlıklı olarak iş odaklı projelere zaman ayırabilmeleri isteniyordu. Böylece iş birimleri ve BT eşgüdümü ile şirketler bilgi teknolojilerinin itici gücünden azami fayda elde edeceklerdi. Cloud Borusan bulut bilişimin avantajlarından yararlanmak üzere kurulmuş Türkiye’nin holding bazında ilk özel bulutu ve Borusan Grubu’nun tüm şirketleri bu yeni platform üzerinden hizmet alıyor.

özel

Türkiye’nin En Kapsamlı Bulut Projesi Hayata Geçti

yavuz@btgunlugu.com

entegre SAP sistem kuruluşu projesi SAP işbirliği ile 2 yıllık çalışma sonrasında bütün iş süreçlerini Caterpillar’ın tavsiye ettiği süreçlere uygun olarak kurulmuş durumda. Bu CAT dünyası içinde SAP üzerinde çalışan ilk proje oldu. Proje CAT dünyası için bir örnek teşkil ediyor. Diğer Borusan Cloud üzerinde geliştirdiğimiz proje, lojistik sektörü için geliştirilen gelişmiş bir elektronik taşımacılık sistemi ETA. Bu sistem sayesinde KOBI’lere yüklerini taşıyacak, güvenli, maliyet avantajı yaratan, 7/24 izlenen bir platform sunuyoruz. Bu proje dahilinde sektörlerinin önemli oyuncuları Turkcell Garanti ve Shell ile işbirliği yaparak bütün nakliyecileri ödeme sistemleri de dahil olmak üzere tek platform üzerinde bir araya getirilmiş. Bu yazılım tamamen Cloud Borusan üzerinde çalışıyor. Konu hakkında açıklamalarda bulunan Borusan Grubu CIO’su Ali Fuat Çötelioğlu “bu BT dönüşüm yolculuğumuzda VMware’i seçmemizin sebebi hedeflediğimiz bulut bilişim mimarisiyle örtüşen en olgun ve en eksiksiz özellik setine sahip olan sanallaştırma ve özel bulut çözümü olması, çok sayıda başarılı referansı, bizim ana sistemlerimizi, özellikle SAP’yi sanallaştırma imkanı vermesi ve bunu referanslı şekilde kanıtlamış olması, şirketlerimizde halihazırda belli bir kısıtta da olsa kullanılıyor olması ve ekibimizin bu konudaki deneyimiydi. Tabii bu projede felaketten kurtarma çözümünün de olması gerekiyordu ve bu alanda VMware’in sunduğu avantajlar da çok büyüktü. Geçtiğimiz 4 yılda o günlerde hayal ettiklerimizle bugün gerçekleştirdiklerimize kıyasladığımızda, doğru teknolojik yatırımlar yaptığımızı ve doğru iş ortakları seçtiğimizi düşünüyorum” dedi

Cloud Borusan ile grup şirketleri müşterilerine daha güvenilir, kesintisiz ve hızlı hizmet sağlayabiliyor. Bu kapsamlı bulut projesi CIO dergisinin 2013 CIO Ödülleri yarışmasında yenilikçi liderlik kategorisinde birincilik ödülü aldı. Cloud Borusan projesi üzerine geliştirilen yalın BT dönüşümünde Borusan Grubunun rekabet gücünü artıracak ikinci ve asıl önemli aşama, şirket BT kaynaklarının iş birimleri ile karlı büyüme, stratejik pazar pozisyonu, yeni ürün ve hizmet insiyatiflerini destekleyen bir yapıya dönüşmeleri olmuş durumda. Buna ilişkin örnekler de Cloud Borusan üzerinde kısa sürede yerini almış ve de almaya devam edecek. Bunlardan birkaçı şöyle: İş makinaları distibütörlüğü kapsamında CAT Türkiye Temsilciliği için 2010 yılında başladığımız

21


söyleşi

İletişimin Yeniden Tanımlanıyor Otomotiv, tüketici elektroniği, endüstriyel ürünler, bilgisayar ağları ve kablosuz iletişim pazarları gibi birçok alan için yarı iletkenler tasarlayan Freescale, geçtiğimiz günlerde ülkemizde düzenlediği etkinlikle yeni ürünlerini ve sektördeki gelişmeleri katılımcılarla buluşturdu. Toplantıda görüşme fırsatı yakaladığımız Freescale Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Steve Wainwright ile teknolojinin geleceğini ve Freescale’in hedefleri üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Merhabalar öncelikle Türkiye’ye hoş geldiniz. Bize kendinizden ve Freescale’deki görevinizden bahsedebilir misiniz? Freescale’e 2005’de dâhil oldum. Ortadoğu ve Avrupa’nın satışları ve pazarlamasıyla ilgileniyorum ve ayrıca Genel Müdürlük görevini de yürütüyorum. Freescale’in bölgedeki bütün aktivitelere katılım gösteriyorum. Bölgedeki bu aktiviteler, ürün geliştirme, pazarlama, uygulama desteği ve benzeri faaliyetler yer alıyor. 2005’de dâhil olmamın 1 yıl sonrasında Freescale şekillendi. Bunun öncesindeyse şirketin özel bir sahibi bulunuyordu. Motorola’nın ardından Freescale, 2006’da Blackstone Group’a dahil oldu. 2008’de şirket yeniden halka açıldı. Klasik Amerikan kuruluşlarında olduğu gibi New York borsasına tekrardan dahil olarak hisselerimizi halka açtık.

Teknoloji sürekli değişiyor ve sizin derin bir teknoloji geçmişiniz bulunuyor sektörde. Sizce geçmişten günümüze neler değişti? Bence önümüzdeki önemdeki en büyük fırsatlar bağlanabilirlik ve nesnelerin interneti alanlarında olacak. Geçmiş perspektife baktığımızda gerçekten ilginç, çünkü 2010 çok önemli bir yıl. 2010’da dünya üzerinde daha fazla cihazın birbirleriyle ve insanlarla bağladığı yıl oldu. İletişimin geleneksel tanımını düşündüğümüzde, insanlar insanlarla konuşuyordu. Diğer taraftan makinelerle konuşan makineler ortaya çıktı ve bu inanılmaz bir fırsat doğurdu. Bu fırsatla birlikte makinelerin bağlı oldukları bilgileri göndererek, süreç hakkındaki bilgileri ve veriyi paylaşabilmeleriyle yeni iş fırsatları ortaya çıktı. Freescale’in gözünden baktığımızda, bizim katkımız algılama, gömülü işlemciler ve ağ konularında ortaya çıkıyor. Eşsiz devamlı gelişme gösteren bir pozisyonumuz

22

var. Veri merkezleri, bulut, büyük veri üzerinden çıkan tüm yol, büyük veri konseptiyle birleşiyor.

Nesnelerin internetinde ve büyük veriden bahsettiniz. Gelecekte bizim için önemli olacak şeyler neler? Gelecekte 2 önemli konu olacak. Bunlardan ilki uygulamalar ve müşteriler tarafından büyük ilgi görüyorlar. Otomotiv gibi alanları düşündüğümüzde, araçlar yıllardır çevremizde ve nasıl değişeceklerine bacak olursak, otomobiller birbirleriyle ve alt yapıyla bağlı olacaklar. Buna bağlı olarak yeni ürünler ortaya çıkacak. Örnek olarak yeni sigorta ürünleri ortaya çıkacak. Buna bağlı olarak araçları nasıl sigortalayacağınız ya da neyi kullanıp neyi kullanmayacağınız gibi durumlar ortaya çıkacak. Otomobilleri kullandığınız da ya da ihtiyaç duyduğunuzda, araçların sigortalarıyla ilgili tahmin edemeyeceğiniz kadar sonuç çıkacak. Bunları bağlana bilirlikle çözmek mümkün. Nesnelerin internetinin güvenliğe de etki ettiğini düşünebilirsiniz. Potansiyel kazalara karşı erken uyarı, akıllı trafik kontrolü gibi özelliklere kavuşacağız. Trafik sıkışıklıklarıyla boşa giden devasa enerjiyi, dinamik olarak yönlendirebileceksiniz. Bunlar tüketicilerin görecekleriydi. Ev otomasyon sistemlerini hayal edebilirsiniz, daha güvenli, dünyanın neresinde olursanız olun kontrol edebileceğiniz. Enerjiyi daha faydalı kullanabilen ürünlerle karşılaşacağız. Eve gelip ısıtıcıyı ya da klimayı açtığınızda, hangi mevsimde olursanız olun, Eve en uygun yolu gösterebilen çözümler, hediyeleriniz gönderildiği, evinizin hazır olduğu daha enerji verimli çözümleri hayal edebiliriz. Freescale’in buradaki katkısıysa, neleri yapabileceği-


miz yönünde. Otomotiv örneğinde olduğu gibi hisleri, yayaları, aracın nerede olduğunu, bu verilerin internetle transferi gibi gelişmeler pazarda mevcut. Verilerin iletişimi, verilerin algılanması ve verilerin işlenmesi ne kadar çabuk olursa o kadar hızlı algılanabilir. Çünkü en önemli zorluklardan biri gecikme. Büyük veri fırsatlarına baktığımızda bazı verilerin iletişimi ve aktarılmasında uzaklığın önemi ortaya çıkıyor.

Steve Wainwright Freescale Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı

Google gibi firmalarla ortaklık düşünüyor musunuz ya da mevcut bir ortaklığınız var mı? Nesnelerin interneti konusunda ortaklık çok önemli etken oluşturuyor. Geniş kapsamlı uygulamalar sunmak için partnerliklerimiz mevcut. Yazılım geliştiricilerle de ortaklıklarımız bulunuyor. Green Hills ve Wind River gibi yazılım ortaklarımız mevcut. Özellikle güvenlik alanında, verilerin güvenliği ve verilerin aktarımı konularında gömülü yazılımlar büyük önem taşıyor. Sistem geliştirme araçları gibi alanlarda da önemli ortaklarımız var. Mühendislerin ihtiyaç duydukları araçları duydukları araç sistemlerini geliştiriyorlar. Bir sonraki entegrasyonlar için donanım alma gibi ortak girişimlerimiz bulunuyor ve bunun gibi birçok partnerliğimiz mevcut. Tabii ki bizim en büyük ortağımız, müşteriler. Daimler’de, BMW’da, McLaren olduğu gibi geçmişi çok eskiye dayanan teknoloji panterliklerimiz bulunuyor. Nesnelerin interneti hakkında önemli bir parça ve bu yüzden de geniş bir ortaklık yelpazemiz bulunuyor.

Müşterilerinizle ilişkileriniz nasıl. Sizden neler bekliyorlar, neler talep ediyorlar? Müşteriler gerçekten çok talep kar bir grup. Müşterilerimizin bizden beklentileri inovasyon alanında.

İnovasyon alanında fiziksel boyut gerçekten çok önemli. Çok küçük, çok ince gömülü işlemcili cihazlar, ağ teknolojilerini destekleyen cihazlar, KL03: Kinetis ürünümüzde olduğu gibi cihazlar için büyük önem taşıyorlar. Dünyanın en küçük 32-bit ARM tabanlı işlemcisini üretiyoruz. İşlemcinin boyutu Golf topunun üzerindeki oyuklar boyutunda. Kinetis, gerçekten çok küçük boyutlu bir cihaz ve kullanıcıların gömülü sistemlerinde sıkça tercih ettikleri ve kullanışlı buldukları bir işlemci. Boyutlar ve güç tüketimi gerçekten

çok önemli. Çünkü bildiğiniz gibi birçok şeyi bataryalarla çalışıyor. Sistemler uzaktan yönetilen sistemler ve sıklıkla bataryalarını değiştiremezsiniz. Bu yüzden çok yüksek seviyede güvenilirliğe ihtiyacınız var. Bizim için önemli olan bir diğer şey de, kalite. Çünkü otomotiv alanında güvenlik uygulamaları kritik önemlere sahip, bu yüzden otomotiv sektörü çok fazla baskı olan bir alan. Kalite, güç tüketimi, boyutlar kullanıcı deneyimlerinin öne çıktığı elemanalar.

23


haberler

KOBİ’lere Teknolojik Destek Telekobi’den Türk Telekom ve Inveon işbirliği ile hayata geçirilen yeni dijital platform Telekobi, teknoloji desteğine ihtiyaç duyan KOBİ’lerin yardımına koşacak. KOBİ’ler; kendi ihtiyaçlarına özel çözümler sunan rehber, teknoloji danışmanı ve haber kaynağı niteliğindeki yeni internet platformu Telekobi sayesinde hem verimliliklerini artıracak hem de teknolojideki trendleri yakından izleyecek. Teknolojiyi faydaya dönüştüren Inveon tarafından geliştirilen ve Türk Telekom Online İş Ortağı olan Telekobi, KOBİ’lerin teknolojiyle temas ettiği her noktada en doğru bilgilere ve haberlere ulaşmala-

İş Bankası ve İntel’den Dünyada Bir İlk Intel Doğrulama Teknolojisi ile Android işletim sistemine sahip Intel işlemcili mobil cihazlarda İş Bankası’nın mobil bankacılık uygulaması İşCep’e giriş yapmak için tek kullanımlık şifre tuşlamaya gerek kalmıyor, Intel işlemcisi üzerinden üretilen tek kullanımlık şifre güvenli bir şekilde doğrudan bankanın sistemine gönderiliyor. Ekstra bir şifre girme işlemine gerek bırakmayan bu teknoloji ile güvenlikten taviz verilmeden müşteriye kullanım kolaylığı ve zaman tasarrufu sağlanıyor. Harici bir cihaza ihtiyaç duymadan üretilen ve donanım seviyesinde korunan şifrenin, kötü amaçlı yazılımlar aracılığıyla ele geçirilme riski bulunmuyor. İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Aran, İşCep’in sunduğu kullanıcı deneyimi ve işlem zenginliği ile kısa süre içinde müşterilerin gözde ürünü konumuna geldiğini belirterek, sağlanan büyüme hızı ve kullanım oranlarının da bu tercihin ve İş Bankası’nın dijital bankacılık alanındaki öncülüğünün önemli bir göstergesi olduğunu söyledi.

24

rını sağlayacak ve bu yolda onlara rehberlik edecek. Bu platform aracılığıyla KOBİLER Türk Telekom’un KOBİ’ler için özel geliştirdiği ürünlere de güvenle başvuru yapabilecek. Başvuruları sonrasında ise Türk Telekom yetkilileri işletmeleri yerlerinde ziyaret edecekler.

Dell PowerEdge VRTX Çözümü Dell Kurumsal Forumu’nda Tanıtıldı Dell, ofis ortamları için özel olarak tasarlanan ilk entegre BT çözümü PowerEdge VRTX’in dünya genelindeki müşteriler tarafından giderek daha fazla benimsendiğini duyurdu. Devrim niteliğindeki bu bütünleşik altyapı çözümü, farklı donanım ve birden fazla yönetim aracıyla ilgili karmaşıklıkları ortadan kaldırarak, ofis BT operasyonlarını daha az karmaşık hale getiriyor. 6 kıta ve 50′den fazla ülkede; sağlık, otomotiv, perakende, finans, üretim, eğitim ve diğer sektörlerdeki müşteriler, ofis BT ortamlarını geliştirmek ve müşteri isteklerine yanıt sürelerini hızlandırmak için, bu entegre çözümden yararlanıyor. PowerEdge VRTX’in, ofis BT altyapılarını basitleştirerek ve gelecekteki teknoloji ihtiyaçları için ölçekleme yapabilme konusunda daha fazla esneklik sunarak, BT verimliliğini artırmaya yardımcı oluyor. Dell PowerEdge VRTX, “InfoWorld U.S.A. 2014 Yılın Teknolojisi” ödülünün ve “CRN 2013 Yılın Ürünü” ödülünün de sahibi oldu.


Mustafa HANLI

mustafa@btgunlugu.com

özel

İşletmelerin %12'si Hedefli Bir Saldırıya Maruz Kalıyor 27 ülkede yaklaşık 4.000 BT yöneticisiyle yapılan bir anket kapsamında KasperskyLab, hedefli saldırıların yıldan yıla yükselişte olduğunu ortaya çıkardı ve en çok hedef alınan iş sektörlerini belirledi. 2012 ve 2013 yıllarında hedefli bir saldırı rapor eden bütün işletmelerin ortalama oranı %9 iken bu oran 2013 yılında %12’ye yükseldi. Türkiye’de ise saldırılarda artış var. 2012 yılında katılımcıların %8’i saldırıya maruz kalmışken, 2013 ve 2014 yıllarında bu oran %18 ve %19’a çıktı. Dünya çapında Devlet ve Savunma sektöründeki kuruluşların %18’i geçtiğimiz 12 ay içerisinde en az bir hedefli saldırıya uğradığını rapor etti. Devlet ve Savunma sektöründe rapor edilen hedefli saldırıların oranı, bu yılın anketinde rapor edilen en yüksek oran olurken bütün iş sektörlerinde rapor edilen %12’lik küresel ortalamada dikkate değer bir artış görüldü. Bütün iş sektörlerindeki verilere bakıldığında, hedefli saldırıla sadece Devlet ve Savunma endüstrisiyle sınırlı değil. İşletmelerin %17’sinin hedefli saldırı rapor ettiği, Telekomünikasyon endüstrisi ve geçtiğimiz yıl içinde %16 oranında hedefli saldırı rapor eden Finansal Hizmetler ile Taşımacılık ve Lojistik sektörleri de dahil olmak üzere diğer iş alanları da hedefli saldırıların darbesini normalin üzerinde bir oranda hissetti. B2B International’ın ortaklığıyla yapılan 2014 BT Gü-

venlik Riskleri özeti raporunda, çeşitli sektörlerde hizmet veren işletmelerin en çok karşılaştığı dahili ve harici güvenlik risklerinin yanı sıra bir BT güvenliği tehdidi sonucu oluşan maliyetleri, bu saldırıların sonucunda en çok kaybedilen veri türlerini ve çok daha fazlası yayınlandı. Hedefli saldırılar sonucu çalınan veri miktarının genel zararlı yazılım saldırıları sonucunda ortaya çıkan kayıplardan düşük olmasına rağmen, genel zararlı yazılım saldırılarının çok daha yaygın olduğunun göz önünde bulundurulması gerekir. Türkiye’de işletmelerin %56’sı zararlı yazılım saldırıları rapor ederken yaklaşık %13’ü hedefli saldırılar rapor etmiştir. Ancak hedefli bir saldırıdan çalınan verilerin değerinin saldırganlar için oldukça yüksek olma ihtimali çok daha fazla ve bu son derece hassas verilerin (gelecek ürün planları, şirketlerin mali bilançoları, vb.) kaybedilmesi, bir şirketin kurumsal itibarında çok daha uzun vadeli bir hasara neden olacaktır. Bir “hedefli saldırı”, genel olarak bir kuruluşun güvenlik önlemlerini aşmak, makinelere zararlı yazılım yüklemek ve hassas verileri çalmak için birlikte çalışan çeşitli zararlı bileşenlerden oluşur. Bu saldırılar, yaygın zararlı yazılımlarda farklı değişikliklere neden olabilir ya da hedeflenen kuruluşlardaki belirli zayıf noktalardan faydalanabilirler.

25


Ömer BALK

söyleşi

omer@btgunlugu.com

12 Markanın Türkiye Distribütörlüğünü Yapıyoruz Türkiye’nin telekomünikasyon alanında profesyonel çözümler sunan önemli firmalarından Bircom, çağrı merkezi çözümlerinden, VOIP ve IP tabanlı çözümlere kadar birçok alanda hizmet vermekte. Sektörün son dönemdeki eğilimlerini, hayatımızı kolaylaştıran yeni çözümleri ve Bircom’un yeni hizmeti ofistekulaklik. com’u, Bircom CEO’su Burçin Bircanoğlu ile konuştuk. Burçin Bircanoğlu Bircom CEO'su

Burçin Bey, Bircom olarak uzun yıllardır sektörün içindesiniz. Öncelikle Bricom’un ve kendi geçmişinizden bahsedebilir misiniz? Bircom, 1972 senesinde kurulmuş oldukça eski bir firma. Uzun yıllar telefon sistemlerinin analog, hatta mekanik olduğu dönemlerde, telefon sistemleri kurulumu ve bakımı hizmetleri vermiş bir firma. Ben 1999 senesinde şirkete dahil oldum ama şirketin kurucusu babam Celal Bircanoğlu’dur.

üzerinde yoğunlaşan, aktif bir firmaydı. Hala ses tarafındaki varlığımız gayet güçlü bir şekilde devam ediyor ama bunun dışında veri tarafımızda önemli oranda gelişti. Bircom şuanda 12 farklı markanın Türkiye distribütörlüğünü yapıyor. Bunların arasında Sennheiser gibi kulaklık teknolojileri konusunda lider markalar olduğu gibi, Audio Codes gibi VOIP konularının mucidi ve codeclerin yaratıcısı firmalarda var. Bunun yanı sıra Türkiye’nin her noktasında saha kurulum destek hizmetleri veren bir firma.

Telekom operatörlerinin önemli bir tedarikçisi. Tüm ürün tedarikinden, satış sürecine, satış sonrası kurulumlarına destek verirken, aynı zamanda çağrı merkezleri ve sistem entegratörlerine de ürün tedarikini sağlıyor. Bircom 7 defa Deloitte tarafından, sektörün en hızlı büyüyen firmaları arasında listelere girmiş bir firma.

Bircom, geçtiğimiz dönemde hep ses

Bircom, telekomünikasyon alanında

Çağrı merkezleri Türkiye’de çok bü-

26

Özellikle çağrı merkezleri alanında da önemli çözümleriniz var. Sizce son dönemin yükselen değeri nedir? Müşterilerin son dönemdeki talepleri neler?


yük bir hızla yaygınlaştı. Sağlanan teşviklerle birlikte Anadolu’da da hızla büyüyor. Bircom çağrı merkezlerinin temel ihtiyaçlarını karşılıyor. Sennheiser’dan dolayı kulaklık tarafında önemli bir tedarikçi. Audio Codes markasıyla sağladığımız, hem IP ile iletişimi sağlayan alt yapı ürünlerimiz var, bunun yanı sıra güvenlik sağlayan ürünlerimiz var. Son dönemde müşterinin deneyimini iyileştirebilecek, daha kaliteli daha anlaşılır olmasını sağlayan gürültü filtreleme teknolojileri çağrı merkezlerinde ön plana çıkıyor. Sennheiser’ın mikrofon teknolojisi, arka plan gürültüsünü engellemeyerek müşteri tarafına ulaşmasını engelliyor. Ses IP üzerinden taşınmaya başladığı zaman, internet dünyasında yaşanan pek çok sorun ses dünyasında da karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla çağrı merkezleri kendilerini bu tip saldırılardan korumak için oturum sınır kontrolörü (SBC- Session Border Controller)denilen, ses dünyasının güvenlik duvarı diyebileceğimiz ürünleri sistemlerine kurmaya başlıyorlar. Bu konu Bircom’un pazarda aktif olarak konumlamasını iyileştiren, iyi bir şekilde sunabildiğimiz ürün grubu. Ofiste kulaklık adlı siteniz mevcut. Bu siteyle birlikte ne gibi çözümler sunuyorsunuz? Sennheiser’ın Türkiye ayrıcalıklı distribütörü olduğumuz için, bu sektörde çok önemli bir oyuncuyuz. Markanın yazılışı ve sunumu, insanların markaya erişimini sınırlandıracağını düşündüğümüz için, ofistekulaklik.com diye bir mikro site yaptık. Bu sitedeki amacımız, ofisteki kulaklıkla, insanların işlerini hızlandırabileceklerini anlatmaya çalışıyoruz. Ofiste kulaklık işinize hız katar diyoruz. Kulaklık kullandığımız zaman insanların veriminin, performansının artacağını

düşünüyoruz. ofistekulaklik.com sitemizde sadece ürünlerin özelliklerini anlatmıyoruz. Ürünlerin satış noktalarını da duyuruyoruz. Sennheiser’ın Türkiye genelinde 50 noktada var ve sayıları artarak devam ediyor. Bu firmalar ürünler konusunda uzmanlaşmış firmalar ve müşterilere demo yapabiliyorlar, ürünleri anlatabiliyorlar. Özellikle kentsel dönüşüm süreciyle birlikte yepyeni yapılar ortaya çıktı. Bu alanlardaki IP tabanlı çözümlerden bahsedebilir misiniz? Artık akıllı ev konusunda pek çok protokol dünya çapında belirlenmiş durumda. Temelde elektrik prizlerinden, ışıkların kontrolüne kadar pek çok alanda evin kontrol etme imkânı tanıyor. Bircom’un portföyünde tedarikçilere sunduğu tamamlayıcı ürünleri yer alıyor. Bu ürünler arasında Çek Cumhuriyeti’nden 2N firmasının intercom çözümleri mevcut. Intercom, IP teknolojisi sayesinde çok çabuk bir hızla yaygınlaşıyor. Pek çok alanda, örneğin mağazacılıktan, akıllı evlere kadar her yerde iletişimi IP üzerinden yapmayı sağlıyor. IP teknolojisinin sağladığı görüntülü, gerçek zamanlı iletişim ve kartlı geçiş gibi pek çok akıllı çözümleri içeriyor. 2N’nin ürünleri, özellikle yeni yapılan ve lüks yapılarda uygulanıyor. Analog çözümlerle devam eden pek çok yapı var ancak gelecekte her şey IP’ye dönecek. VOIP alanındaki çözümleriniz nelerdir? Eskiden internet üzerinden telefon görüşmesi, sadece daha uygun fiyata yurt dışı araması yapmak, iki şube arasında ücretsiz görüşme sağlamak amacıyla kullanılıyordu. Dolayısıyla bu tip çözümlerde de

kaliteden vaz geçebiliyorsunuz. Şuanda IP üzerinden telefon görüşmesi, mevcut telefon görüşmesinden bile daha kaliteli yapılabilir noktaya geldi. IP üzerinden görüntü kalitesini iyileştirme dışında, görüntü kapasitenizi de arttırabiliyorsunuz. IP teknolojisinin sağladığı hem kalite hem de kapasitenin dışında, ölçeklenebilirliği ve yatırımın arttırılabilir olması gibi pek çok avantaj mevcut. Özellikle bugünlerde bütünleşik iletişin inanılmaz tırmanışta. Bircom bu alandaki hızlı ivmelenmeyi karşılayabilecek telefon santrali ürünlerini de portföyüne sokmuş durumda. IP telefon tarafında Xpeech markalı telefon santrali çözümlerimiz var. Telefon santrali olan işletmelere yönelik Voice Gateway gibi ürünlerle, onları IP dünyasına taşıyabiliyoruz. 2013 Bircom için nasıl geçti. İlk dönemde 2014’den beklentilerinizi karşılayabildiniz mi? 2013’e odaklanma stratejisiyle başladık. Bu sayede iki basamaklı büyüme rakamlarına ulaştık. 2014’de yine benzer bir hedefimiz var. Yüzde 20 ve üzeri büyüme hedefimiz var. Beklentinin gerisinde değiliz. Seçimlerin olduğu bir yıl, pek çok değişken var ve önümüzdeki dönemde yeni seçimlerde mevcut. Ancak biz çok dinamik bir sektördeyiz. Sektörümüz kendi içerisinde değişim ve büyüme içerisinde. Dolayısıyla sektörle beraber bir büyüme eğilimimiz var. Biz bununda ötesine geçip servis tarafında da büyümeye çalışıyoruz ve çok başarılı sonuçlar alıyoruz. 2014’den gayet umutluyuz ve önümüzdeki yılda konularımız benzer. Çok büyük bir sürpriz olmazsa yine aynı eğilimlerle devam edeceğimizi düşünüyoruz.

27


haberler

Oracle ‘dan Hizmet Sağlayıcılara Büyük İmkan

Oracle İletişim Uygulama Düzenleyicisi (Oracle Communications Application Orchestrator) iletişim hizmeti sağlayıcılarına hizmetlerini daha hızlı sunma imkanı veriyor. Yeni çözüm ile iletişim hizmeti sağlayıcıları sanal şebekelere geçiş yapabiliyor. Dijital

Citrix NetScaler, 100 Milyon Aboneye Güç Veriyor Citrix, dünyanın en büyük Tier-1 iletişim servis sağlayıcılarından birçoğunun yer aldığı çekirdekli mobil haberleşme şebekeleri içindeki telekom dereceli NetScaler’ın uygulama dağıtım kontrol cihazları (ADC) platformunun benimsenmesiyle ilgili önemli bir gelişmeyi açıkladı. 100 milyon abonelik bir ağı yönetirken, bu ağlardaki fonksiyonları sanallaştırma (NFV) geçişini de verimli bir şekilde sağlamaları için operatörlere Citrix destek veriyor. Tek ya da birden fazla kullanıcılı veya hazır NFV (ağ fonksiyonlarının sanallaştırılması) kullanılan sanal cihazlar şeklinde kullanılabilen Citrix NetScaler, önde gelen açık kaynak kodlu orkestrasyon sistemlerini ve telekom merkezli özelliklerin tamamını destekliyor. Çekirdek şebekelerin hem içinde hem dışında uygulanan NetScaler, operatörlere sektörün en esnek ve ölçeklendirilebilir ekonomilerini sunmak amacıyla Citrix TriScale teknolojisinden faydalanarak dünyanın en büyük telekom bulutlarında SLA destekli bulut hizmetlerine olanak tanıyor.

28

yaşam tarzının genişlemesi ile İletişim Hizmeti Sağlayıcıları (CSPs), rakiplerine karşı avantajı sağlayan, hizmet geliştirme süreçlerini kısaltan hızlı ve esnek şebekelere ihtiyaç duyuyor. Şebeke Fonksiyonları Sanallaştırması (NFV), İletişim Hizmeti Sağlayıcılarının yeni hizmet ve uygulamalarını pazra daha hızlı sunmalarını sağlıyor. “Oracle İletişim Uygulama Düzenleyicisi” (Oracle Communications Application Orchestrator) ile “NFV” geçişi sağlayarak hizmetler için esnek bir platform sağlıyor. Gelecek nesil şebeke mimarisi olarak tanımlanan “NFV”, iletişim şebeke karmaşıklığını ortadan kaldırarak konfigürasyon, “upgrade” ve işlem kolaylığı sağlıyor.

IBM’den Özelleştirilebilir Bulut Çözümleri IBM, bulut bilişime yönelik taahhüdünün bir parçası olarak, müşterilerin benzersiz iş gereksinimlerini desteklemek için kolayca kişiselleştirilebilme özelliğine sahip 20 yeni bulut tabanlı iş çözümünü duyurdu. Mobil, varlık yönetimi ve analitik gibi belirli iş alanlarına ve dikey endüstri segmentlerine yönelik olarak bu çözümler bulutun ölçeklenebilirlik, hız ve kolaylık özelliklerini IBM danışmanlık hizmetlerinin sektör deneyimiyle buluşturuyor. Yeni duyurular IBM’in bulut bilişim alanındaki önemli girişimlerini yansıtıyor. IBM’in Bulut İş Çözümleri portföyü, tek bir paket haline getirilebilen birçok bileşeni içeriyor ve hız ve kolaylık sağlamak için “hizmet olarak” sunuluyor. Bu portföyde, IBM’in Araştırma Birimi’nin sağladığı kaynaklar ve danışmanlık hizmetlerinin yanı sıra, bir IBM şirketi olan Softlayer aracılığıyla sunulan yazılım, gelişmiş analitik, sürekli destek ve bulut altyapısı da yer alıyor. Abonelik modeline dayanan sistemde müşteriler; başlangıçta kurulum, ardından da sürekli abonelik veya kullandıkları kadar öde yöntemine göre ücretlendirilecekler.


Mustafa HANLI

mustafa@btgunlugu.com

özel

Bulut Bilişim Kurumlarda İnovasyonu Artırıyor

Bulut bilişim ve sanallaştırma alanlarındaki sektör profesyonellerini bir araya getiren VMware Forum 2014 İstanbul’da düzenlendi. Sanallaştırma ve bulut bilişimde mobil cihazların artan önemi, en dikkat çeken konulardan biri oldu. VMware, her yıl düzenlediği geleneksel vForum İstanbul 2014 etkinliği ile sektörle buluştu. Bilgi teknolojileri alanındaki profesyoneller, iş ortakları, VMware uzmanları, bulut bilişim öncüleri, sektör analistleri ile BT yöneticilerinin katıldığı etkinlikte, sanallaştırma ve bulut bilişim teknolojilerinde gelinen en son nokta değerlendirildi. Bu sene düzenlenen VMware vForum’un en gözde konularından biri, mobilite ve mobil bulut sistemlerindeki gelişmeler oldu. VMware’in son kullanıcıya yönelik çözümlerini genişleten AirWatch satın almasının yanı sıra mobil cihaz, mobil uygulama ve mobil içerik yönetimi konuları da etkinlikte masaya yatırıldı. Yazılım Tabanlı Veri Merkezi, iş sürekliliği ve felaket kurtarma ile sanal masaüstü altyapısı (VDI) da öne çıkan başlıklar arasında yer aldı. VMware’in yaptırdığı yeni bir araştırmaya göre Avrupa, Orta Doğu ve Afrika (EMEA) Bölgesi’nde kurumların iş talepleri ve BT bölümlerinin bu talepleri karşılaması arasında ortalama 5 aylık bir fark bulunuyor. Kanaan, bu durumun aşılması için BT’ye yapılan harcamanın düşürülmesinin, mobilitenin artırılmasının ve daha fazla altyapının buluta taşınmasının şart olduğunu ifade etti. Kanaan,VMware’in geçtiğimiz aylarda satın aldığı AirWatch ile bulut bilişimde mobil çözüm portföyünü genişlettiğini, küresel iş ortaklarıyla AirWatch üzerinden

Kendi Cihazını Getir (BYOD) programları geliştirdiklerini söyledi. Bu sayede şirketlerin BT giderlerini düşürerek çalışanlarının kendi özel cihazları üzerinden iş uygulamalarını kullanmalarını sağlayabildeklerini belirtti. VMware Türkiye Ülke Müdürü Murat Mediçeler yaptığı konuşmada VMware’in Türkiye için yeni dönem hedef ve stratejilerini paylaştı. 2014’ün Yazılım Tanımlı Veri Merkez’leri (SDDC) devrinin başladığı yıl olacağını ifade etti. Türkiye’deki şirketlerin sanallaştırma yolculuğunda büyük yol katettiğini söyleyen Mediçeler, Turkcell, İş Bankası, Finansbank, Akkök Holding gibi Türkiye’nin önde gelen kurumlarının iş süreçlerini VMware ürünleriyle büyük oranda sanallaştırdığını söyledi. SAP Türkiye ve Borusan Grubu ile birlikte gerçekleştirdikleri veri merkezi konsolidasyonu projesini örnek veren Mediçeler, Türkiye’de ilk defa SAP uygulamaları ve veri merkezlerinin sanallaştırılmasını gerçekleştirerek Borusan’ın iş süreçlerini yüzde 99 sanallaştırılmış bir ortama taşıdıklarını anlattı. Bu proje sonucunda Borusan’ın kaynak verimliliğinin yüzde 6’dan yüzde 75’e çıktığına dikkat çekti. VMware Türkiye’nin IDC ile birlikte gerçekleştirdiği araştırmanın, Türkiye’nin önde gelen 10 finans şirketinin sistemlerini yüzde 86 oranında ve ilk 5’deki telekomünikasyon şirketlerinin de sistemlerini yüzde 64 oranında sanallaştırdıklarını sözlerine ekledi.

29


haberler

EMC, BT Sektöründe En İyi İşveren Seçildi EMC, bu yıl Türkiye’de 2.si gerçekleştirilen “Türkiye’nin En iyi İşverenleri” araştırmasında, sektöründe liderliği sahiplendi. Şirket, BT sektörü kategorisinde birincilik, tüm sektörler genelinde ise üçüncülüğe layık görüldü. Araştırma; Great Place to Work (GPTW) Enstitüsü tarafından, 60 şirketten, 19.177 çalışanın değerlendirmesiyle gerçekleştirildi. GPTW kategorileri arasında EMC’nin çarpıcı başarısını, EMC Türkiye Genel Müdürü Önder Sönmez şu sözlerle değerlendirdi: “Bizim için, çalışanlarımızın katılımıyla bu dereceye ulaşmak gerçekten çok önemli. Şirketimizin pozitif etkileşim içerisinde devam edebilmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Bu durumda da çalışanlarımızın memnuniyeti bizim için hayati önem taşıyor. Bu sebeple hakkımızla kazandığımız bu başarıdan çok gururluyuz. Herkese değerli fikirleri için teşekkür ediyorum” dedi.

Office 365 Abonelerine 1 TB Ücretsiz Depolama

Microsoft, ücretsiz OneDrive bulut depolama hizmetinin kapasitesini tüm aboneler için 7 GB’dan 15 GB’a çıkardığını duyurdu. OneDrive ile kullanıcılara değer verdikleri fotoğrafları, videoları, belgeleri ve diğer tüm dosyaları saklayabilecekleri ve kolayca paylaşabilecekleri güvenli bir depolama alanı sunan Microsoft, hizmetle sunulan ücretsiz depolama kapasitesini artırdığını duyurdu. Bundan böyle tüm OnDrive aboneleri 7 GB yerine 15 GB ücretsiz depolama alanından faydalanabilecekler. Üstelik Office 365 aboneleri, yakında Office 365 aboneliğiyle birlikte 1 TB OneDrive depolama alanına kavuşacaklar. Bu sayede dizüstü bilgisayarlarındaki, akıllı telefonlarındaki ve tabletlerindeki uygulamalarla dünyanın en popüler üretkenlik yazılımı Office’in gücünden faydalanırken, muazzam bir depolama alanına inanılmaz düşük bir fiyata sahip olma şansı yakalayacaklar.

İş Ortakları Veeam On Tour’da Buluştu Veeam iş ortakları, distribütörleri, müşterileri ve uzmanlardan oluşan yaklaşık 200 kişinin katıldığı Veeam on Tour 2014’te şirket, sanallaştırma ve bulut için tasarlanan güçlü, kullanımı kolay ve uygun maliyetli çözümleri gerçek hayattan örneklerle anlattı. Katılımcılar ürün ve hizmetlerle ilgili sunumların yanı sıra, şirketlerin Veeam ile yüksek hızda veri kurtarma ve veri kaybını önleme konusunda elde ettikleri başarı hikayelerini dinleme olanağı da buldular. HP ve Microsoft’un ana sponsorluğunda düzenlenen etkinlikte, tüm uygulama ve verilerin istendiği zaman istenen yerden erişilebilir olmasına olanak tanıyan, modern veri merkezi için kritik teknolojiyi sunan Veeam Availability Suite çözümünün Ağustos’ta

30

pazara sunulacağı açıklandı. EMC, HP ve NetApp’in lider depolama ürünleri ile tam entegre olan Veeam Availability Suite, modern sanallaştırma, depolama ve bulut teknolojilerine güç katıyor, Modern Veri Merkezi için kritik öneme sahip bir teknoloji sunuyor.


sektörden

Firmalar için Veri Depolamanın ve İş Sürekliliğinin önemi nedir? Ergün Çelik Data Market Sunucu ve Veri Depolama Sistemleri Kıdemli Teknoloji Danışmanı

“Yaşayan kurumların operasyonel süreçlerinin hızlı bir şekilde dijitalleştiği günümüz dünyasında kurumsal veri, işletmeler için en değerli bilgi kaynağı haline gelmiştir. Bu teknolojik dönüşüm ile birlikte, kurumsal faaliyetlerin sürdürülebilmesi ve geliştirilmesi açısından verinin depolanması, yedeklenmesi, anlamlandırılması ve erişiminin sürekliliği kurumlar için stratejik bir öneme sahiptir. Her kurum, stratejisini sahip olduğu ya da işlettiği sermayeye göre belirlemektedir. Küçük ölçekte kurumlar için veri depolama ve iş sürekliliği, tek bir sunucu üzerindeki yedekli donanımlardan oluşabileceği gibi orta ve büyük ölçekli firmalar için kurumsal verinin aynı lokasyon içerisindeki veri merkezlerinde sıfır veri kaybı ile birebir yedeklenmesi ya da farklı bir lokasyon da bulunan veri merkezine kabul edilebilir veri kaybı ile gönderilmesinden oluşabilir. Ayrıca verinin depolanması ve iş sürekliliğinin sağlanmasında bahsettiğimiz klasik veri merkezi yaklaşımının dışında bulut bilişimin gündeme gelmesiyle kurumlar, BT altyapılarını ve verilerini yeniden gözden geçirmek suretiyle teknolojik değişim ve gelişim için düğmeye bastılar. Bulut bilişim çözümleri kurumsal verinin yüksek standartlı veri merkezlerinde depolanmasını, her yerden ve istenilen her anda kesintisiz şekilde erişilmesini mümkün kılmaktadır. Bugün bölgemizde veri güvenliği ile ilgili endişeler bulunsa da, önümüzdeki dönemde yapılacak geliştirmeler ve iyileştirmeler

ile birlikte dikkatler kısa süre içerisinde bu teknolojiler üzerine toplanacak ve ilk aşamada BT ihtiyaçları için yeterli yatırımı yapamayan, kısıtlı bütçelere sahip işletmeler tarafından tercih edilen platfomlar haline dönüşecektir. Bulut bilişim teknolojilerinin yıllardır süregelen veri depolama ve iş sürekliliğine yeni bir yaklaşım ve soluk getireceğini söylemek hiçte yanlış olmayacaktır. Veri depolama sistemlerinde ise trend, özellikle sanallaştırma platformlarının geleneksel kaynak kullanım alışkanlıklarını değiştirmesiyle birlikte, değişen iş yüklerini ve farklılaşan gereksinimleri karşılayabilen esnek mimarilere doğru yönelmektedir. Kurumlar veri depolama ve iş sürekliliği altyapısını oluştururken ya da geliştirirken, değişen BT ihtiyaçlarına bugün ve gelecekte cevap verebilen, ölçeklenebilir, operasyonel iş yükünü azaltan ve yönetimi kolaylaştıran, bilginin yaşam döngüsü yönetimini ve kesintisiz geri dönüşümünü sağlayabilen depolama ve iş sürekliliği çözümlerine yönelmelidir; çünkü yakın gelecekte işletmelerin başarısı, kurumsal veriye yaklaşım biçimleri ile ölçümlenecektir. Türkiye’de BT’ ye ayrılan bütçelerin ve yapılan yatırımların henüz yeterli seviyeye ulaşmamış olması, veri depolama ve iş sürekliliği alanındaki yeni teknolojilerin konumlandırılma sürecini uzatırken, verinin her geçen gün öneminin artması da yapılacak yatırımları kaçınılmaz kılmaktadır. Dünyada bu çözümlerinin hızla gelişmesi ve referansların çoğalması, Türkiye’de ki bilgi teknolojileri alanındaki bilincin artmasına, bu alana yönelik daha fazla yatırım yapılmasına imkan sağlayacaktır.”

31


Ali Yavuz ŞAHİN

pratik 10

yavuz@btgunlugu.com

Sunucu Satın Alırken Dikkat Etmeniz Gereken 10 Önemli Nokta Kullandığımız teknolojilerin hemen hemen hepsinin arkasında sunucu sistemleri yer alıyor. Son dönemin popüler konuları Bulut Bilişim, Büyük Veri, Sosyal Medya ve hatta Mobil Cihazların arkasında görünmeyen kahraman olarak sunucular yatıyor. Bu kadar önemli roller üstlenen cihazların seçiminde de ince eleyip sık dokumakta fayda var. Sizler için hazırladığımız rehber zor seçim yolculuğunda size yardımcı olacak.

3

kecu anız u n ors i su na gib inanıy mları z i ı n im nize ona ttiğ ği elir örece veya d . b rg ede arı ruz add yı zara zılıml ediyo m ya siye eki dola n av önc rma Bir isinde kurta anızı t t sin ketten yapm fela atırım y da

ööng e m üz üyü ünüm anız b i lırs .G tek cek lisiniz züm a bilir. e l e ge çö ek ala izin elirlemlik bir rsiz k iyi ölç n i t e i b e e z i et n Şirk nü iy na yö iniz y lerini ı ü r m s m i a ü e r çl ksin sist iya iht cekte i gere k e gel cekte siniz. e i Gel irmel d n le işitisi zel n i s ö e uk kse O nuc erece sek I/ u s v k r ek r e ü s Eğ zara eri, y ük y a l e niz ga set sı vey e yöne l n yon orma iskler rz öze f d r e D u ta rulum ip S b u z. B lı S hız lirsini r ilk k tkileye ven i a ü e l b g i m iniz le için ulu r kur iyetle lecek sahip e e l ma akat g istem s lir f ci bir z. i ı ver aksın c ola ece t ed si de a k dik tane le ken n bir nellik r ı l a ile da r. Ge eli ucu ular i Sun z kon anelid m pan ünse k i r i ğin etim p yönet , müm lan bi o r t z n i a e a ö l il y aliy n ucu tılm dah sun kte sa aneli hem m n sizi i birl etim p anız ısında m ç yön ucu al şim a aktır. i c r n a e l su de ıza o m n e ı j h nta ava

1 2 5 4 32

dıtlan mi a y fi iste arı cul etim s eyi u n l tü lem Su en iş i ek asaüs oğu k n r i ı t r ç M e . y e u n li n ma tmayı n aksi kurul u i e u r . d n e z B l u erin lme n em sist ucu üz ile ge tine e e z n k i m i u n t e s at e eme sist bir m fiy ar ekl . u r l dur 00 do geliyo 8 az mına a anl


niz eği c e e ştir ips erle a sah lan y ı n ız ala . Bu ip o rın ula ırlı bir ya sah irsiniz ine c u r l Sun m sın t kasa edebi kezle rulr ü u n l e t h u bö mo terci eri M oluş m de e k i n V c h i r a r ç , e i r l r a del nucul lmak kapla nuzu o u z m dırı yer anı nuc z su tar umlan m az er su acaks e r ğ X kon tur. H etir. E landı sa AT yöş k k m u o r ü u y a a m üç t kon niz cul az g inizde stemi t sunu i r ofis abin s tanda k ve ıdaki s niz. i yap bilirs e a nel vey ici alışt e ür ile ç ve en ilin malar estek n b Az cı fir ide d soru ı r sat ız ile ından cu ala i n s u ı a m n ç m is a Su n geç kın. . r v i r l ı ba se tabi man e a ere yar nız fir ığı işl ra gör ı t e a ğ s p l ca e ya rum yı d ma o r y n i fi ş mlu nız Olu şacağı z. i ı çal lirsin i çeb

7 6 9 8 0 1 da nuz ulau n o nuc T asy niz eya su k bir B aa g Or ucu v tece sa kir e sun zı yön iz yok tercih e n ı i rın onel emini sayed s t a r u r n e ı B p a yö niz. nı s lam ilirsi rın ya k bir b a a ede anıml olac kirala k n do deste ını da size zman sınız. u k BT olaca ş ı m

. yor tmi i b ız a iş akl acağın güç m l a e ır ığı uyu mland arcad etini d c u n n h y u ı i r , u l n S o tma i ma unla uk On , soğu nişliğ nız. B ıllık ı n ala ant ge malıs veya y t b k a k ve ylı ektir. aba ri a hes iyetle ilenec l ma ak yen r a l o

i ant gar ir tan lu en b inzo anı erlerd üzer al s r hm rit nin olu ak mli k şmesi mayı i rı c a l e la e a u n l a k ne rm nö ıo e söz Her samı e ranti azılar ucu fi anti v r n y a kap dir. G üçük kle su da ga u tarz i n i k n nes azan enell rşılığı iyor. B ek e m l y G de eyin. ret ka atabi indir z a c etm i bir ü sini u en az i e l bel is sür a risk tır. v d ser mlar olacak u r m u ü d çöz iyi

33


kapak konusu

Akıllı Veri Depolama Yöntemleriyle Şirketler Değer Kazanıyor Ali Yavuz ŞAHİN

yavuz@btgunlugu.com

34

Firmaların sahip olduğu veriler zaman içerisinde katlanarak büyümeye devam ediyor. Büyüyen veriler için gerekli depolama sistemlerini oluşturmak eskisi kadar kolay değil. Artık sadece büyük depolama alanına sahip sistemler kurmaktansa değerli verileri daha da değerli kılacak sistemlere ihtiyaç var.


E

skiden birçok teknolojiyi ayrı ayrı konuşup tartışırdık. Günümüzde ise bu teknolojilerin uyumlu çalışması, birlikte çalışırken ortaya çıkan yeni özellikler ve sağladığı faydalar hakkında konuşuyoruz. Artık veri depolama, büyük veri, Bulut Bilişim, sosyal ağlar ve mobil teknolojiler gibi konuları aynı platformlar üzerinde konuşabiliyor hatta bu yeni teknolojilerin gelecekte nasıl olacağı ve birbirlerini nasıl etkileyecekleri üzerine planlar yapıyoruz. Depolanan verinin kapasitesi her geçen gün büyüyor. Ancak şirketler verileri analiz etmeden önce sahip oldukları verileri saklamak için bir harita çizmek zorunda. Bu haritayı oluşturmak elinizdeki verilerin büyüklüğüne, önceliklendirmesine ve toplanan bölge veya alana göre farlılık gösterebiliyor. 10 şirket çalışanın verilerini yönetmekle bir perakende zincirinin müşteri ve şirket içi verilerini yönetmek arasında dağlar kadar fark var. Depolama konusunda beş yıl öncesine baktığımızda maliyetlerin çoğunu depolama cihazları tutuyorken şimdilerde bu durum değişmiş durumda. Depolama birilerini yönetecek insan ve uygulama maliyetleri de yavaş yavaş değiş hızlı bir şekilde artıyor. Depolama kapasitesi arttıkça iş sürekliliğinin kesilme riski de o kadar artıyor. Herhangi bir sorun çıktığında BT elemanları sorunu çözmeye odaklanmışken aynı zamanda sistemi de ayakta tutmak zorunda ve veri akışının düzgün bir şekilde devam etmesini sağlamalı. Bir anlamda veri büyüdükçe risk büyüyor. Buradaki anahtar nokta ise depolama haritasını oluştururken risk dağılımını şirket yapısına uygun yapılandırmak gerekiyor.

Verinin Değere Dönüşmesi Elindeki bilgiyi en kısa sürede ve en iyi değere dönüştürme amacını güden firmalar, akıllı veri depolama sistemlerini karar alma süreçlerinde odak noktası olarak kabul ediyor. Bunun

için verinin tek merkezde ve entegre şekilde tutulması şart. Eğer dağınık yapılara sahip depolama birimleriniz varsa bunları tek bir merkezde toplayacak yeni bir yapı kurmalısınız. Ardından sistem üzerinde istenilen bilgi, istenilen departmanlar tarafından, farklı amaç ve yöntemlerle, istenilen zamanda, istenilen sıklıkta, hızlı bir şekilde sorgulanabilir ve istenilen şekilde kullanılabilir. Verinin sadece bir kere depolama birimi içerisine alınması ve ardından istenildiği zaman istenildiği yerden ulaşılabiliyor olması da sunulan depolama çözümler içerisinde önemli bir noktayı oluşturuyor. Veri depolama yapılacak kurum içerisinde bulunan iş kurallarının da veriden değer elde edilmesi konusunda yardımcı olabileceği gibi, köstek olabileceği durumlarla da karşılaşabilirsiniz. Bu tarz durumlarda platform hazırlanırken kuruma ait iş kuralları göz önünde bulundurulmalıdır. Bu sayede sahip olunan veri anlamlı bir hale dönüşecek ve kurumun tüm departmanları için katma değer sağlayacaktır. Depolama platformu seçimi doğru yapıldığı takdirde, karar süreçlerinin süresi azaltılırken, alınan kararların doğruluğu da maksimum seviyeye çıkarılabilir. Aksi durumlar da ise maliyetlerin arttığı ya da şirketin geleceği için yanlış kararlar alındığı gözlemlenebilir bu durumda şirket karlılığını tehdit edecektir.

Veri Depolama Sistemleri Nasıl Olmalı? Depolama sistemleri seçerken ilk bakacağınız kriter “kolay anlaşılabilirlik” olmalıdır. Kurumun çalışanları tarafından kolay anlaşılabilir bir sistem, ağır teorik ifadeler yerine iş dilini kullanan ve hiç bilmeyen birisi tarafından kolay öğrenebilecekleri yapıda olan sistemler tercih edilmelidir. Bir diğer kriter ise depolama biriminin akıllı birçok uygulamayı üzerinde barındırmasıdır. Depoala birimi sizlere

35


kapak konusu bir sabit diskten fazla bir şey sunmuyor ise uzak durmanızdan fayda var. Yeni nesil depolama çözümleri kullanıcıların depoladıkları verileri analiz etmeleri konusunda yardımcı olurlar. Özellikle bu konu üzerine çalışan entegrasyon firmaları tercih edilebilir. Bu sayede birçok marka ile sorunsuz kurulum ve uygulama gerçekleştirmeniz mümkün.

Uzman Tercihi Konusunda uzman kadroya sahip olmayan ve referans konusunda size elle tutulur veriler gösteremeyecek bir firma ile çalışacaksanız bir daha düşünmenizi tavsiye ederim. Bu tarz bir kumara girmek gelecekte yukarıları hedefleyen firmalar için zararlı olabilir. Bu durum veri analitiği çözümleri için de geçerli. Sisteme farklı zamanlarda aynı veriler yüklenebilir, bu ve bunun gibi durumlarda depolama sisteminin bu tarz verileri tanıyıp tek bir veri kümesi oluşturması gerekmektedir. Aksi takdirde sistem kendini şişirecek gereksiz verileri için hem daha fazla depolama alanını harcayacak hem de veri kontrolü süreci uzamaya devam edecektir. Bu sebepten veri kontrolü konusunda üstün özelliklere sahip bir depolama sistemi seçmenizde fayda var.

alt yapısı ve iş kurallarına tam olarak entegre edilecek seviyede genişletilip, daraltılabilecek bir sistem ile çalışmanız şart. Son olarak uyum sorunlarını dikkat almalısınız. Kurumunun sahip olduğu sistemin yeni depolama sistemiyle olan uyumu her şeyden çok önemlidir. Bunu öğrenmenizin ardından gelecekte kullanabileceğiniz sistemleri de göz önünde bulundurarak depolama tercihiniz yapmalısınız. Eğer yeni nesil depolama sistemleri hakkında fazla bir bilginiz yok ise depolama sistemleri markalarının satış danışmanlarından destek alabilirsiniz. Fakat birkaç danışmanla birden görüşmenizi tavsiye ederim. Tek bir kişi, marka veya kuruma bağlı olarak seçim yapmak sizi kısıtlayabilir.

Depolama Gereksinimi Günden Güne Artıyor

Esnek Yapı

Ortaya çıkan ve ardından depolanan veri konusunda yapılan global araştırmalar ilerleyen zamanda verinin değerinin kat kat artacağını gösteriyor. 2020 yılında dijital verinin 40 milyar terabyte seviyesine ulaşacağı öngörülmekte. Bu rakam önümüzdeki altı yıl içerisinde depolama ve veri analitiği konusunda yapılacak yatırımların artacağını gösteriyor. Yapılan yatırımların şimdiden karşılığını bulması ise, gelecekte yapılacak yatırımlar içi iyi birer örnek teşkil ediyor. Peki bu tarz yatırımlar yaparken neyi hedeflemeli? Yatırım konusu özellikle ülkemizde hala patronların elinde. Siz ne kadar iyi niyetli olursanız olun yapacağınız yatırım patronunuzun ağızından çıkacak birkaç söze bağlı. Eğer yenilikçi ve iş sürekliliğine önem veren bir patrona sahipseniz şanslısınız. O da yapacağınız yatırımların gerekliliğinin sizin kadar bilincinde olacaktır.

Depolama sistemlerinde dikkat edeceğiniz bir diğer önemli husus ise esneklik olmalı. Kurumunuzun

Veri depolama konusunun kompleks bir iş olduğu gerçeğini unutmamalısınız. Herhangi bir şekilde veri

Farklı departmanların aynı verileri farklı yorumlaması gerekebilir. Bu gibi durumlarda yönetim yazılımının farklı yazılımlar ile entegrasyonu büyük rol oynar. Depolama sistemlerini yapılandırırken konu odaklı olmakta fayda var. Uzman entegratörlerle çalışırsanız bu gibi konularda sorun yaşamazsınız.

36

üreten kaynak sayısının artmasının doğal sonucu olarak veri yapısındaki karmaşıklık ve depolama çeşitliliği de artıyor. Bu yüzden yatırım öncesinde doğru soruların sorulması ve tanımlanması, kurumsal ihtiyaçlar ve beklentilerin net olarak ortaya koyulması, başarılı çıktıların temelini oluşturmak için bir zorunluluk haline geliyor. Örneğin, tekstil ürünleri satan bir mağazaya sahip firmada çalışıyorsunuz. Sahip olduğunu veriler sadece şirket içinde oluşturulmuyor. Eğer müşterileriniz ile sıkı ilişkiler içindeyseniz ve günümüz gerekliliklerini yerine getiriyorsanız, sosyal medya, metin, ses, e-posta, video, web logları, ürün ve servis logları... vb. gibi yapısal olmayan (yani ilişkisel bir veri tabanında yönetmeye uygun olmayan) verileri de topluyorsunuz demektir. Aynı şekilde yapısal olmasına rağmen hacim olarak büyük miktardaki verilerin depolanması da yine yukarıda saydığımız diğer veriler ile aynı platform üzerine yapılacaktır. Bu tarz verilerin depolanırken kategorileşmesi ve ardından doğru analizler ile değer yaratılması gerekiyor.

Gelişen Teknoloji Trendleri Neler Akıllı cihazlar ve araçlar, giyilebilir teknolojiler bizlere gerçek zamanlı bilgiyi sunarak, yaşam ve iş yapış şeklimizi değiştirip, gerçek hayatı internet ile birleştirmeye başladı. Bu yeni anlamlı ve anlık bilgi, iş gücü yetkinliklerini değiştiriyor, süreçleri otomatikleştiriyor ve cihazları hayatlarımızın içine daha fazla dahil ediyor. Tüketicilere daha fazla farkındalık ve güç kazandırırken, organizasyonlara gerçek zamanlı verilerin daha hızlı toplanmasını ve anlamlandırılmasını sağlayarak hem çalışanların hem de cihazların daha çevik ve akıllı çözümler üretme fırsatını sunuyor. Teknoloji artık organizasyonların, dünyanın


sınırsız kaynak havuzlarından faydalanmasına imkân veriyor. Örneğin bildiğini birçok uluslararası şirket en uygun uçak biletini bulmaktan, satış mağazası yerlerinin optimize edilmesine kadar sayısız soruya cevap arayan bilgisayar mühendisleri, matematikçiler ve veri mühendislerinden oluşan global bir ağ olan Kaggle ile çalışarak problemlerine çözüm bulmaya çalışıyor. Bu tür kaynakları, iş hedeflerini gerçekleştirmek için kullanmak oldukça zor ancak başarıldığı durumda işletmeye sağlayacağı fayda da muazzam. Günümüzün en zor iş problemlerini çözme yetkinliğine sahip, çevik ve aynı zamanda bu işi çoğu kez ücretsiz olarak yapmaya gönüllü olan olağanüstü boyutta bir iş gücüne erişim sağlıyor.

tedarik zinciri gibi değerlendirerek, verinin öncelikle kendi işletmelerinde sonrasında ise bulundukları ekosistem içerisinde kolay, hızlı ve faydalı bir şekilde akışını sağlamaları gerekiyor. Günümüzde daha güçlü ve daha hızlı veri merkezi ihtiyaçları ve bu doğrultuda artan talepler donanım dünyasını yeniliklerin merkezi haline getirdi. Güç tüketimi, işlemciler, bellekler ve mimari altyapı alanlarındaki gelişmeler, şirketlerin verimliliklerini arttırmalarına, maliyetlerini düşürmelerine ve sistemlerinin eskiye göre daha üst seviyelerde çalışmasını sağlamalarına imkân tanıyor. Şirketler işlerini dijitalleştirdikçe, bir sonraki büyüme hamlelerine ulaşmak için donanımın daha da önemli olduğunun farkına varacak.

Veri teknolojileri hızlı bir biçimde gelişiyor ancak değişikliklerin birçoğu kademeli olarak kullanılmaya başlanabiliyor. Bu yüzden de şirketler sahip olduğu verilerden yeterince yararlanamıyor. Hâlihazırda, her beş organizasyondan yalnızca biri kurum içi veri entegrasyonunu gerçekleştirmiş durumda. Verinin potansiyel değerini gerçek anlamda etkinleştirmek isteyen şirketlerin, bunu daha çok bir

Zorluklara Göğüs Germek Dijital dünyada işletmelerden, iş süreçleri, hizmetleri ve sistemleri üzerinde ortaya çıkan ve durmak bilmeyen yeni talepleri desteklemeleri bekleniyor. Bu durum, marka değerinin erozyonu ile “günlük işleyiş” arasındaki fark anlamına gelebileceğinden, işletmenin tüm birimlerinde, özellikle de “7/24 açık” olması gere-

ken altyapıyı sağlayan BT birimleri üzerinde gittikçe büyüyen bir baskı yaratıyor. Otomatik test araçları kullanarak, devamlı kendi sistemlerine saldırmalarını sağlayıp, altyapı dirençlerini arttırmayı amaçlayan Netflix gibi şirketler, günümüzün önde gelen teknoloji liderleri arasında yer alıyor. Bu tür işletmeler teknolojik altyapılarını, olağan durumları karşılamak için tasarlamak yerine, modüler teknolojiler ve gelişmiş test süreçlerinin avantajlarından yararlanarak, sorun ve aksaklıklar karşısında sağlam kalması temeline göre tasarlıyor. Yukarıda saydığımız teknoloji trendlerinin odak noktası ise veri ve depolamadan geçiyor. Kullandığınız depolama çözümü artık veriden elde ettiğiniz değer kadar iyi. Veri depolama kapsamda yatırımlarınızı planlarken konuyu sadece teknolojik bir yatırım olarak değerlendirmemek. Bunun yerine belirli bir iş problemi ya da hedefi karşılayabilecek şekilde konumlandırmak ve bir plan üzerinde hareket etmek gerekiyor. Hatta bir ön fizibilitenin yapılması, konu uzmanlarından destek alınması depolama yatırım planları öncesinde kuruma ciddi fayda sağlayacaktır.

37


Yavuz ŞAHİN

yavuz@btgunlugu.com

söyleşi

Uzmanlaşmak İnsanı Doğru Noktaya Taşıyor

Serdar Özçelik Datacore Genel Müdürü

Söyleşimizi aşağıda bulunan QR Code sayesinde video olarak izleyebilirsiniz.

Türkiye'deki veri depolama ve iş sürekliliği alanına hız kazandıracak bir strateji ile kurulan Datacore yoluna tam hızla devam ediyor. Datacore’da yaşanan gelişmeleri Genel Müdür Serdar Özçelik’e sorduk. daki eksiklerini görüp Datacore’u kurduk. Datacore’un kurulduğu günden bu yana felsefesi, veri yönetimi tarafında kalmak ve bununla birlikte katma değerli servisler sunmak. Geçtiğimiz 15 yıl içerisinde sektördeki diğer firmaların aksine konumuzda uzmanlaşan ve katma değerli çözümler sunan bir firma olmak yolunda ciddi adımlarla ilerledik. Datacore ile NetApp arasındaki işbirliği nasıl başladı?

Uzun yıllardır sektörde faaliyet gösteren bir firmasınız, bize kısaca Datacore’un hikâyesinden bahsedebilir misiniz? Datacore 2000 yılında kuruldu. Talihsiz 1999 depremi sonrasından bahsediyoruz. Kurumların çoğu veri güvenliği konusunda birçok eksiklik buldular. Biz de kurumların veri güvenliği konusun-

38

İş birlikteliğimiz çok uzun yıllara dayalı. NatApp’ın Türkiye’ye gelmesinde de Datacore’un ciddi katkıları bulunuyor. NetApp ile Datacore arasındaki ilk anlaşma 2003 yılında imzalandı. Bu tarz bir anlaşma yapmamızın sebebi, yedekleme ile başlayan yolculuğumuza konsolidasyon ile devam etme kararı aldık ve sektördeki çözümlere odaklandık. Bu konuda yaptığımız ciddi araştırmalar sonucunda NetApp’da karar kıldık ve NetApp’ı Türkiye’de temsil eden ikinci firma olduk. NetApp

ile anlaşma yaptığımız sene, firmanın geriye dönük elde ettiği gelirlerin 3 katı bir gelir elde ettik. Bu sayede üst kurumsal markette çok ciddi referanslar yarattık. Ford, Halkbankası ve THY gibi firmalarla çalışmaya başladık ve NetApp ile olan ilişkimiz daha da gelişti. Elde ettiğimiz gelirler ile birlikte NetApp Türkiye’deki potansiyeli gördü ve ardından burada ofisini konumlandırdı. Bu yüzden kendimizi NetApp’ın bir parçası gibi de görüyoruz. Geçtiğimiz dönemde NetApp Star İş Ortağı oldunuz. Dünyada sayılı firmanın yakaladığı bu başarıyı elde etmek için yaptığınız çalışmalardan bahsedebilir misiniz? Tabii ki birçok firma partnerlik konusunda yapılan ciroları dikkate alıyor. Datacore kurulduğu günden bu yana veride uçtan uca çözüm sunmak vizyonuyla yaklaşan bir firma oldu. Öncelikle bize ihtiyacı olan müşterimizi analiz ediyoruz ve ardından ihtiyaçlarını belirleyip ona göre bir çözüm oluştu-


ruyoruz. Çözüm oluşturduktan sonra da işimiz bitmiyor ve 7/24 bu çözümün arkasında durup destek veriyoruz. Tabii ki bu tablo NetApp için çok değerli. NetApp sadece depolama tarafında yer alan bir firma, bizim elimizde ise NetApp’ı uçtan uca tamamlayabilecek araçlar ve insan kaynağı bulunuyor. Bu yapı da bizi Star Partner seviyesine ciddi şekilde yaklaştırıyor, yüksek gelirler elde ettiriyor, elde edilen gelirler sonucunda da firma üzerinde yaratılan katma değeri daha güçlü ve sağlam hale getiriyor. Sadece NetApp geliri veya NetApp ürünü satmak değil, çözüm içerisinde NetApp’ı doğru kullanmak bizi bu yolda yukarılara taşıdı diyebiliriz. NetApp Star İş Ortağı olmanız Datacore’un önümüzdeki dönemde strateji ve hedeflerini değiştirdi mi? Bu durum hedeflerimizi çok değiştirmedi. Sonuçta büyümenin doğal sonucu olarak Star Partner seviyesine geldik. Bunun ardından ciddi faydalar görmeye başladık. Benim bildiğim NetApp’ın 2000 civarında iş ortağı bulunuyor. EMEA bölgesinde de 17 adet Star Partner seviyesinde iş ortağı bulunmakta. 2000 içerisinde ilk 17’de olmak sevindirici. Geçtiğimiz hafta NetApp’ın Budapeşte’de gerçekleştirilen iş ortağı toplantısındaydım. Bu toplantılar içerisinde bir de Star Console denilen başka bir toplantı yer alıyordu. Bu özel toplantıya biraz önce bahsettiğim 17 firma katılmıştı. 800 milyon doları temsil eden bu gruptaki firmalardan biri de Datacore’du. Bu durumun ülkemize de faydası büyük. Çünkü ihtiyaçlarımızı birebir NetApp’ın en üst düzey yöneticilerine iletebiliyoruz. Bu toplantılardan aldıkları geri dönüşler sayesinde NetApp sundukları çözümlerde nereye gideceklerine karar veriyor. Genel ihtiyaçlar aynı fakat her ülkenin ihtiyacı farklı olabiliyor. Türkiye’yi Datacore olarak bu tarz bir platformda temsil etmek gurur verici. Bunun dışında Star Partner’lik NetApp ile olan iş birlikte-

liğimizde bize büyük bir değer katıyor. Veri yönetimi ve depolama alanında Türkiye’de lider konumda olan bir markayız. Pazar Türkiye’de belli ölçü de büyüyor ve Datacore olarak büyüme hedeflerimizi yakalayabilmek için coğrafyamızı genişlememiz gerekiyor. Star Parner’liğin bu konuda bize ciddi faydaları olacak. Hedefimizi elimizdeki imkanları kullanıp Datacore’u global bir çerçeve de özellikle Orta Doğu pazarına doğru yaklaştırabilmek. Datacore ve NetApp işbirliği ile sunulan hizmetler firmalara hangi konularda değer katıyor? NetApp’ın sağlamış olduğu esnek yazılım altyapısı, uygulama yazılımlarıyla entegrasyonu ve donanımsal mimari yapısı kurumlara çok ciddi faydalar sağlıyor. Bu faydaları sadece fiyat/ performans olarak değerlendirmek doğru değil. Aynı zamanda sahip olma maliyeti ve yatırım geri dönüş sürecini de doğru algılayıp ölçebiliyor olmanız gerekiyor. Çözüm dediğimiz yapı, aslında bu üçünün birleşimi. NetApp bunu konsolidasyon tarafında yapıyor. Bizim iş birlikteliğimizin ana kısmı ise; NetApp’ı tamamlayıcı ürünlerle birlikte kurum içerisinde ihtiyaç duyulan doğru veri yönetimini, sahip olma maliyetlerini ve yatırım geri dönüş sürecini kısaltacak uçtan uca çözümü sunabilmek. Bu durum veri yönetimi tarafından bakıldığında gerçek bir entegratörün izlemesi gereken yol olarak karşımıza çıkıyor. İnandığımız nokta şu, uzmanlaşmak insanı doğru noktaya taşıyor. Sektörün önde gelen yöneticilerinden birisiniz ve son dönemde firmalar için hayati önem taşıyan “veri” üzerine uzmanlaşmış durumdasınız. Bu konuda yeni trendler neler? Firmalara bu konuda verebileceğiniz tavsiyeler var mı? Hangi konularda dikkatli olmalılar? Ülkemizde yapılan belli başlı hatalar var. Bunlardan bir tanesi uzun ölçekli planlar yapmamamız ve ilk satın alma

maliyetlerine gereken önemi vermememiz. Tabii ki şu günlerde üzerine konuştuğumuz ve popüler olan birçok konu var. Fakat siz fiyat odaklı bir çözüm oluşturup ileriye yönelik hedefler yapıyorsanız, hedeflerinize ulaşmanız biraz zor olacak. Sanallaştırma, yazılım tabanlı veri merkezleri ve Bulut Bilişim gibi konulardan konuşuyoruz. Popüler konu çok fazla ve sektörde günden güne gelişiyor. Bu hıza ayak uydurmak da kolay değil. Bu sebepten firmalara önerim doğru bir entegratör ile çalışmaları. Firmalara tavsiyem ürün dinlemektense çözümü dinlemeye çalışsınlar. Anlık yapacağınız yatırımlar sizi ileride oluşturacağınız çözümlerden uzaklaştırabilir. Datacore olarak 2014 yılının ilk altı ayını nasıl yorumluyorsunuz? Kalan altı ay için beklentileriniz neler? Datacore’da şöyle bir gerçek var. Kurulduğumuz 2000 yılından bu yana gelir bazında yıllık en düşük büyüme oranımız yüzde 25 oldu. Son dört yıldır yüzde 40’ın üzerinde büyüme yaşadık. 2014 yılının ilk altı ay sonuçlarımız tam anlamıyla hazır değil fakat aldığım rakamlar çerçevesinde yüzde 37’nin üzerinde bir büyüme kaydettiğimizi söyleyebilirim. Biliyorsunuz ilk altı ay içerisinde bir seçim dönemi yaşadık ve yatırımların biraz bekletildiğini gördük. Biz şunu görüyoruz, maket daralsa bile doğru firma tanımı ile çalıştığımızda farklı müşterileri bünyemize katabiliyoruz. Gelecekteki altı aya baktığımızda yine önümüzde seçim var. Bu seçimin sonucu ekonomik anlamda ülkemizi etkileyecek. Fakat ekonomik olarak var olan düzen korunduğu sürece çok büyük bir problem yaşayacağımızı tahmin etmiyorum. Özellikle Ankara’da çok büyük yatırım yapılacak projeler var ve şu anda bekleme aşamasındayız. Özel sektör ilk altı ayda yatırımlarını durdurmadı. En azından bizim bulunduğumuz markette durulmadığını söyleyebilirim. Önümüzdeki altı ayın da yine özel sektör tarafı için pozitif geçeceğini düşünüyorum.

39


Yavuz ŞAHİN

yavuz@btgunlugu.com

söyleşi

Büyük Verinin Gelişimi Durdurulamaz

Düşük maliyet sağlayan ve performans atılımları gerçekleştirmeyi hızlandıran yenilikçi depolama ve veri yönetimi çözümleri sunan NetApp’ın Türkiye Genel Müdürü Behçet Yumtukçallı’ya sektör ve yeni nesil depolama çözümleriyle ilgili aklımıza takılan soruları yönelttik.

Behçet Yumrukçallı NetApp Türkiye Genel Müdürü

Bizlere NetApp’ın Türkiye’deki hikâyesinden bahsedebilir misiniz? NetApp’ın Türkiye’deki hikâyesi 2000 yılında başlıyor. Sizlerin de çok iyi bildiği gibi datkom furyası zamanında bazı firmalar kendi imkânlarıyla NetApp çözümlerini getirip kullanmaya başlamışlar. 2001 yılında bazı çözüm ortakları NetApp ürünlerini Türkiye’ye getirerek pozisyonlandırmaya başlamış. Bunun ardından NetApp’ın Türkiye’deki müşteri portföyü yavaş yavaş artmaya başlamış. 2004 yılında müşterilerimizden gelen talep üzerine NetApp, irtibat bürosu olarak Türkiye’ye adım atmış. Bunun ardından NetApp iş ortağı ve müşteri sayısını arttırmaya devam ederek Türkiye’deki yoluna devam etmiş. Benim NetApp’a dahil olmam ise 2005 yılının sonlarına doğru oldu. O zamanlar iki kişilik bir ekipken günümüzde 20 kişilik bir kadro ile müşterilerimize en iyi hizmeti vermeye çalışıyoruz. Yine o günlerde 30 civarı müşterimiz varken bugünlerde 560 müşterimiz bulunmakta. 4 sene öncesinde pazarda 6. konumdayken IDC’nin rakamlarına göre şuanda 2. konumdayız. Zaman içerisinde ciddi

40

bir gelişme kaydettiğimiz söylenebilir. İş ortakları sayımızı da ciddi şekilde arttırdık. Star Partner adını verdiğimiz en üst seviyedeki iş ortağımız Datacore aktivist bir şekilde bizlerle çalışmaya devam ediyor. Dolayısıyla ilk günden bu yana geçen zaman içerisinde NetApp hızlı bir şekilde büyümeye devam etti ve gelecekte de bunu sürdürmeyi hedefliyoruz. NetApp iş ortaklarını nasıl seçiyor? Bu konudaki kriterleriniz neler? Star Partner olmak için neler yapılması gerekiyor? NetApp’ın bu işe diğer üreticilerden farklı yaklaştığını söyleyebilirim. NetApp’ın kültür olarak “Kanal Dostu” dediğimiz bir çalışma yapısı var. Bu ne demek oluyor? Şirket olarak yapısını çok fazla büyütmeden iş ortaklarına destek vererek faaliyet gösteriyoruz. NetApp kadar büyük bir şirketin dünya genelinde 13 bin çalışanı bulunuyor. Bu az gibi gözükse de satış, servis ve destek gibi aktiviteleri iş ortaklarımızla birlikte yönetiyoruz. Bundan dolayı iş ortaklarımızı seçerken sadece ürünlerimizi satabilecek değil aynı za-

manda desteğini de verebilecek katma değerli firmalara yöneliyoruz. Bu tarz iş ortakları bulduğumuz vakit beraber çalışma ortamı yaratıyoruz. İş ortaklıklarımızın çeşitli seviyeleri bulunmakta. Silver’dan başlıyor ardından Gold ve Platinium geliyor ve en üste de Star iş ortaklığı modelimiz bulunmakta. Bu seviyeler yapılan ticaret ve yatırımla ilgili. Star Partner olabilmek için çok ciddi cirolar yapmak gerekiyor. Tabii ki sadece ciro yeterli değil. İş ortağının aynı zamanda NetApp adına yatırımlar yapması gerekiyor. Bu yatırımlar insan kaynağı, satış öncesi, satış, satış sonrası destek ve yedek parça gibi konularda olabilir. İş ortaklıkları seviyelerinde bir kere unvan olmak yetmiyor. Her yıl yapılan değerlendirmelerde de bulunulan seviyedeki konumun korunması gerekli. NetApp’ın Türkiye faaliyetleri içerisinde Datacore nerede yer alıyor? Biraz önce bahsettiğim iş ortağı seviyelerimizden en üstünün Star Partner’lık olduğunu belirtmiştim. Türkiye’de bu seviyeye sahip tek iş ortağımız Datacore. Türkiye’nin içinde


bulunduğu EMEA bölgesine baktığımızda bu seviyede sahip olduğumuz 17 Star Partner bulunuyor. Datacore’un Türkiye’deki faaliyetlerimizde etkisi çok büyük. NetApp olarak Türkiye’de 20 kişilik bir ekibiz ve her işe koşturmamız güç. Burada Datacore’un satış öncesi, satış ve satış sonrası destek gücünden faydalanıyoruz. Ayrıca Datacore sistem entegratörü olduğu için çok farklı ürünlerin de Türkiye’de temsilcisi. Günümüzde tek bir ürün ile çözüm oluşturmak pek mümkün değil. Anahtar ve komple çözümler müşterimiz üzerinde daha etkili sonuçlar ortaya koyuyor. Bu konuda Datacore’un bize sağlamış olduğu ciddi bir avantaj var. Çünkü NetApp ile birlikte çalışan diğer ürünleri de tek bir paket halinde müşteriye sunma şansları bulunuyor. Datacore ve NetApp işbirliği ile sunulan hizmetler firmalara hangi konularda değer katıyor? Biraz önceki soruda bu sorunun bir kısmını cevapladım gibi. NetApp depolama konusunda piyasada önde gelen markalardan biri. Fakat sadece veri depolama sistemi altyapısının yeterli olması değil, çevre çözümlerle birlikte entegre ve iyi yapılandırılmış bir çözümün hayata geçirilmesi gerekiyor. Datacore firmalarım tüm isteklerini tek bir paket içerisinde entegre ederek sunduğu için büyük bir avantaja sahip. Buna ek olarak satış sonrasındaki destek gücüyle de ciddi yatırımları olan Datacore bize ciddi şekilde katma değer sağlıyor. Veri depolama ve analitiği konusunda uzmanlaşmış bir firmanın üst düzey yöneticisi olarak Türkiye’deki firmaların verilerine gereken ilgiyi gösterdiğini düşünüyor musunuz? Bu soruya evet diye cevap verebilirim. Bundan iki, üç yıl öncesinde bu soruyu sormuş olsaydınız farklı bir cevap verebilirdim fakat günümüzde firmalar verilerinin değerini anlamış durumda. Firmaların gelecekteki pozisyonlarını

belirlemek için sahip oldukları verileri iyi analiz ederek yeni stratejiler geliştirmeleri gerekiyor. Bunu yapabilecek tek yöntem sahip olunan verilerin analizinden geçiyor. Sektörümüzde bunun farkına varılmış durumda ve özellikle kurumsal firmalar bu konuda ciddi yatırım yapıyorlar. Devlet kurumlarımız da bu konuda yatırımlar yapmaya başladı. KOBI seviyelerinde bu gelişimin biraz daha yavaş olduğunu söyleyebiliriz. Ama onların da belirli bir noktada bu eğilime katılacaklarını düşünüyorum. NetApp’ın Türkiye’deki faaliyetleri dünyanın diğer ülkelerine kıyasla nasıl? NetApp dünya genelinde faaliyet gösterdiği sektörde 2. sırada yer alıyor. Daha çok gelişmiş ülkeler diye adlandırdığımız Almanya, Amerika, Fransa ve İngiltere gibi ülkelerde üst noktada. Gelişmekte olan ülkelerde ise pazarda biraz daha geri noktada olduğumuz söylenebilir. Türkiye’yi de gelişmekte olan ülkeler kategorisine ekliyoruz, fakat bu kategorideki ülkelere göre Türkiye’de çok daha başarılıyız. Uzun yıllardır pazarda ikinciyiz ve her geçen gün pazar payımız arttırıyoruz. Yatırım tarafından bakacak olursak Türkiye’nin biraz daha agresif olması gerektiğiniz söyleyebilirim. Yatırımlar hala yetersiz ve bu konuda kat edeceğimiz yolumuz var. Önümüzdeki dönemde NetApp bizlere ne gibi yeni ürünler sunacak?

Gelecekte Büyük Veri teknolojilerinin nasıl şekilleneceğini düşünüyorsunuz? Günümüzde sahip olunan verilerle analiz yapmak eskiye göre çok daha önemli bir konuma geldi. Fakat firmaların keşfettiği bir konu daha var. Sadece üretim ortamlarından alınan verilerin analizi artık yeterli olmuyor. Sosyal medya, Bulut Bilişim, akıllı mobil cihazların kullanılmasıyla birlikte veri üretimi kat kat artmış durumda ve bu verilerin analiziyle firmalar daha yararlı bilgiler elde edebiliyorlar. Artık entegre analiz yöntemleri daha iyi çözümler sunuyor. Bu durumun Büyük Veriyi tetiklediği de söylenebilir. Bir örnek vermek gerekirse; Çin’de 2030 yılında her evde 40 ila 50 arasında akıllı cihaz olacağı tahmin ediliyor. Ve bu cihazların senede 200 TB’lık veri oluşturacağı düşünülüyor. Çin’de 500 milyon hane olduğunu düşünürsek 2030 yılında sadece Çin’de evlerde toplanan veri miktarı 100 Zeta Byte’lık bir verinin oluşacağı düşünülüyor. IDC’nin verilerine göre 2020 yılında dünya genelinde oluşacak veri 35 ZetaByte. Büyük Veri inanılmaz bir artış içerisinde ve bu teknolojiler üzerinden yapılacak analizler ile firmalar kendilerine faydalar sağlayabilecek. Büyük Verinin gelişimi durdurulamaz ve çok hızlı bir şekilde gerçekleşecek.

Söyleşimizi aşağıda bulunan QR Code sayesinde video olarak izleyebilirsiniz.

Yeni ürünlerimizi geçtiğimiz hafta içerisinde tanıttık. Bu yeni ürünlerimizden bir tanesi 8080EX adında, özellikle yüksek performanslara ve kapasitelere cevap verebilecek seviyede bir ürün. Bir diğer ürünümüz ise FAS2500 ailesi, bu ürün grubu alt seviyedeki KOBI’lere hizmet verecek ve fiyat/ performans açısından rakipsiz olarak tabir edebileceğim bir yapıya sahip. Bu iki yeni ürünün de ailemize değer katacağını ve pazardaki büyümemizi daha da hızlandıracağını düşünüyorum.

41


teknoloji Ecevit BIKTIM

ecevit@btgunlugu.com

BT Yöneticilerinin İşini Kolaylaştıracak Yeni Teknolojiler 2014 yılı teknoloji açısından oldukça hızlı ilerliyor. Neredeyse her ay, dengeleri alt üst eden yeni bir teknoloji ile karşı karşıya kalıyoruz. BT yöneticilerinin iş yaşamını kolaylaştıracak bu yeni teknolojilere yakından bakmaya ne dersiniz.

G

eçmişi geride bırakalım ve geleceğe bakalım. Yeni teknolojilerin hayatımıza girmesiyle birlikte 2014 yılı oldukça hareketli geçiyor, BT mimarilerinin gelecekte kökten değişeceği bugünden belli gibi. Bu yüzden BT trendlerine ayak uydurmak isteyen işletmelerin değişime ayak uydurmaları şart. Peki, nedir bu yeni teknoloji trendler? Lafı fazla uzatmayalım ve geleceğe damgasını vuracak yeni teknolojilere doğru ilerleyelim.

sayısında da ciddi bir yükselme olacak. Uygulamaların artmasıyla birlikte masaüstü yazılımları geliştirilme oranları da yavaş yavaş azalacak. Birçok yazılım güncellenmeyecek ve bu sayede de masaüstü yazılımların ömrü bitecek. Benzer bir durum web siteleri için de geçerli. Kişiler, web sitelere girmekten çok sitelerin uygulamalarını indirecekler. Gelecekte World Wide Web’in yerini uygulamaların alacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Daha Az Yazılım Daha Çok Uygulama

Cloud Computing, ya da namı diğer Bulut Bilişim yükselmeye devam edecek. Bunun en büyük nedeni de internete bağlanan cihazların çeşitliliği. Akıllı telefondan tutun, Tablet PC, dizüstü ve masaüstü PC, tek bir kullanıcının, birden çok cihaz kullandığı bu devirde verilere istediği zaman istediği yerde ulaşmak istemesi kadar doğal bir şey yok. Erişilen bu verilerin otomatik olarak senkronize edilmesi şart. Kullanıcı, evde başladığı bir dokümanı yoldayken Tablet PC ile devam edebilmeli.

Akıllı telefon ve Tabletlerin oldukça fazla ilgi görmesi yeni bir dönemin doğmasına neden oldu. Masaüstü PC ve Dizüstü sistemlerde yapılan birçok şey artık rahatlıkla akıllı telefon ve Tabletlerde yapılabiliyor. Hal böyle olunca geliştiriciler yazılım yazmaktan çok uygulama geliştirmeye yöneldiler. Bunda da haksız değiller hani. Çünkü birçok kişi e-posta trafiğini akıllı telefon ve Tablet PC’leri üzerinden gerçekleştiriyor. Hatta sosyal ağlara girişin en çok taşınabilir kişisel cihazlardan gerçekleştirdiğini biliyor muydunuz? Durum sadece bununla sınırlı değil. Mobil uygulamalar sayesinde konser ve uçak biletleri alınabildiği gibi aynı zamanda haberler veya istediğiniz özel içeriklere de erişmeniz mümkün oluyor. İşin daha da ilginç yanı ise, bu ürünlerle mobil bir çalışma ortamı da oluşturulabiliyor. Önümüzdeki yıllarda uygulamaların sayısı inanılmaz derecede artacak. Kişisel kullanımın dışında iş uygulamalarının

42

Sabit Disk Yerine Veri Bulutu

İnternet yardımı ile veri bulutuna erişmek sadece Bulut Bilişim ile mümkün. Bulut Bilişim’in diğer bir avantajı, sanal veri depolama cihazında birden çok kişilerin anında ulaşabilmesi. Aynı proje üzerinde çalışan takım arkadaşların bu teknoloji sayesinde daha verimli çalışmaları mümkün. Fakat buradaki en büyük ve nerdeyse tek olarak tabir edebileceğimiz endişe ne yazık ki güvenlik. Öyle ki, Edward Snowdern’in skandal NSA ifadelerinden sonra, bir-


çok işletme Bulut Bilişim teknolojisine çok daha temkinli yaklaşıyor. Bunu bilen servis sağlayıcılar da, müşterilerinin güvenlerini kaybetmemek için Bulut Bilişim teknolojilerine ciddi bir güvenlik yatırımı yapıyorlar.

yedek parçayı 3D yazıcılar üzerinde üretmek mümkün. Kullanılan plastik veya işlenebiliriz malzemeden birçok şekil elde etmek mümkün. İşin güzel tarafı ise, 3D yazıcılarının gün geçtikçe ucuzlaması.

E-Posta Yerine Sosyal Ağlar

Peki bu teknolojinin geleceği nasıl olacak? Uzmanlara göre evinde 3D yazıcı bulunduran kişiler internetten ürün şablonları satın alacak. Bu şablonlar sayesinde satın aldıkları ürünün baskısını evden yapabilecek. Kısaca ürünü almaktan çok şablon satışları gerçekleştirilecek.

E-Postanın gelecekte yeri yok. Bunun en büyük nedeni insanların haberleşme ihtiyaçlarını sosyal ağlar üzerinden gerçekleştirmeleri. Yeni nesil, ya da namı diğer Facebook jenerasyonu neredeyse hiç e-posta atmıyor. Bu durum birçok işletme içerisinde büyük bir dert olmuş durumda. Çalışanlarını e-posta derdinden kurtarmak için de kendi sosyal ağlarını kuran işletmeler, önemli derecede arttı ve bu çözüm oldukça işe yaradı. Çünkü çalışanların, şirket için sosyal ağlarla anında haberleştikleri gibi, video konferans yapmaları da inanılmaz derecede kolaylaştı. Bu ve bunun gibi yeni nesil haberleşme ağlarının sayısı gün geçtikçe artacak. Ve şirketler güvenlik açısından uygun buldukları markalar ile çalışmaya başlayacaklar.

Mobil Baskı Önümüzdeki yılların en önemli trendlerden biri kuşkusuz mobil baskı. Akıllı telefon ve Tabletlerin artması ile birlikte, çalışanların cihazları üzerindeki verileri basma ihtiyacı ortaya çıktı. Geçmişte bu oldukça zor bir işlemdi. Günümüzde birçok üretici ürünlerini mobil baskıya uyumlu hale getiriyor. Bazı yazılım geliştiricileri de, çeşitli uygulamalarla bu ihtiyaç için çözümler oluşturuyorlar. Samsung gibi önemli üreticiler, akıllı telefon ve Tablet PC ürünlerini kendi marka yazıcılarıyla uyumlu hale getiriyor. Fakat buradaki hedef, akıllı telefon veya Tablet PC ile marka bağımsız baskı alınabilmesi. Artık mobil cihaz kullanıcıları en yakın yazıcıdan sorunsuzca çıktı alabilecek.

3D Modelleme İle Baskı 2013 yılında tanıtılan ilk 3D baskı makineleri büyük bir tartışmalara neden olmuştu. İnsanlar bu ürünlerle tam olarak neler yapabileceklerini anlamamışlardı. Günümüzde bu teknoloji seri üretime hazır hale geldi. Kapı kolundan tutun da çamaşır makinesi parçalarına kadar birçok

Buraya kadar her şey çok güzel. Fakat bu ürünleri evde oluşturmak, sağlık sorunlara neden olabilir. Isınan plastik malzeme zehirli gazların yayılmasına ve bu durum da kullanıcıların sağlığının bozulmasına sebep olabilir. Diğer bir tehlike ise, araba yedek parçalarının bu ürünlerde üretilebilmesi. Bu ciddi üretim bandının istenilen ortamda 3D baskı cihazı oluşturulması hem takip hem de güvenlik açısından tehlikeli bir durum. Bu tarz üretim bantları iyi tasarlanmazsa ciddi kazalara neden olabilirler.

Ağ Ortamına Bağlı Akıllı Evler Geçmişte, akıllı evleri sadece filmlerde görürdük. Günümüzde bu tür bir eve sahip olmak kesinlikle hayal değil. Ultra lüks bir villadan da bahsetmiyoruz. Üreticiler yıllardır ev elektroniği ürünlerini İnternet ile haberleşmeleri için çözümler üretiyorlar. Günümüzde yavaş yavaş ağ ortamına bağlı akıllı cihazlar hayatımıza giriyor. Buzdolabından tutun da çamaşır makinesi ve aydınlatmaya kadar ürünler bulunuyor. Örneğin klimalar artık cep telefonundan kontrol edilebiliyor. Uzmanlara göre önümüzdeki yıllarda 50 milyar cihaz internete bağlı olacak. Dolaysıyla bu alanda yatırım yapmak çok akıllıca. Tek sorun ise bu trendin çok yeni olmasından dolayı sıkı bir standarda oturmamış olması. Yine de ortak bir standart için birçok firma birleşmiş durumda. Akıllı Saat ve Gözlükler Bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz giyilebilir teknolojiler, hayal olmaktan çıktı. Günümüzde bu teknolojilerin uygulama sayısı yavaş yavaş artmaya başladı. Google Glass ile başlayan akım, akıllı saat, kan basıncını ölçen kulaklık ve adım ölçer akıllı bileklik ile devam ediyor. Google, kendi ürünü olan Goolge Glass’ı bu sene seri üretime geçirip geniş bir kitleye yaymak istiyor. Samsung ve Apple, akıllı saatleri ile piyasanın dengesini değiştirmek istiyor. Tabii ki bu sadece donanım cephesi. Bu ürünlerin yayılması ile birlikte uygulama desteği de önemli derecede artması şart. Yakın gelecekte birçok işi, giyilebilir teknolojilerle yapacağımızı düşünürsek, bu alanda yapılan bir yazılım yatırımı çok mantıklı olacaktır. Bu ürünler için iş uygulamalarının geliştirilmesi, çok uzak bir tarih değil.

43


Ömer BALK

yazılım

omer@btgunlugu.com

Yükselen Değer Kurumsal Yazılımlar Birçok sistemde var olmasına rağmen durağan yapılar kullanılan uygulamalarla birlikte derin değişiklikler geçiriyor. Bulut bilişimin benimsenmesi, şirketlere yönelik çözümler ve iş analitiğinin de dahil olmasıyla, yarının kurumsal yazılım manzarasını yavaş yavaş şekillendirmekte.

G

eçtiğimiz günlerde Salesforce.com ilk kez dünyanın sayılı 10 kurumsal yazılım satıcılarının listesi üzerine bir araştırma gerçekleştirdi. Listeye giren seçkin firmalar arasında yükselişte bulunan yazılım-hizmet sağlayıcıları bulunuyor.

terzi tarafından dikilen kişiye özel takım elbiseden farkı olmadığını söyleyebiliriz. SaaS uygulamaları yavaş yavaş devreye girmeye başladı ve birçoğumuzun beklediğinden yüksek bir etkiyle pazarın % 60 ile %70’inde etki edebilecek seviyeye ulaştı.

Bulut kullanımı artıyor olabilir, ama Salesforce.com ‘un 3,8 milyar Dolar 2013 gelirlerine karşılık, Microsoft’un 65.7 milyar Dolar ve ilk dört kurumsal yazılım satıcılarının - Microsoft, Oracle, IBM ve SAP- 142.9 milyar Dolarlık gelirleriyle bu rakamı gölgede bıraktığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Durağanlık var olmasına rağmen, bulut ve birkaç diğer teknoloji trendleri ile birlikte mobil, analitik ve tüketici ürünleri dahil olmak üzere yazılım tabanlı servisler (SaaS) kurumsal yazılımda manzarayı değişiyor. Forrester Research’ın raporuna göre, iş uygulamalarının yeniden şekilleneceği açıkça ortada.

SaaS gibi hizmetler ısmarlama uygulamalar için ihtiyaç hakkında algıları değiştirecek, daha geniş bir etkiye sahip. İnsanlar genellikle farklılaştırılmamış kayıt ve yapıdaki sistemleri satın alıyor. Bu sistemlerin hem kendi müşterileri hem de sistem entegrasyonuyla uyumlu yapıda olmasına dikkat ediliyor. Bulut tabanlı uygulamalar şuan için iş dünyasında yeterli görülmüyor. Kurumlar, var olan kullanıcıların sıkça karşılaşılan dirençleri ve geçmiş süreçlerle birlikte çeşitli sebeplerden dolayı eylemsizlik bariyeriyle karşılaşıyorlar.

Bulut bilişimin yükselişi, kurumsal ihtiyaçlara göre temsil edilen ihtiyaç modellerinin kullanılan ve uygulanan modellerin yükselişiyle birlikte büyük değişim bizleri bekliyor. Forrester’ın raporuna göre, küresel kurumsal bulut pazarı 2013 yılında 58 Trilyon Dolarken, 2020 yılında 191 Trilyon dolara yükselecek.

Geçtiğimiz dönemde büyük yapılara entegrasyon sağlanan milyon dolarlık ERP sistemlerini, bugün kredi kartınızla alabilmeniz mümkün. Eğer çalışan bir sisteminiz varsa, emin olmadığınız bir sistemi kurarak geçmişte yaptığınız harcamaları ve istikrarlı çalışan sisteminizi çöpe atmayın. Hem özel bulutun hem de genel bulut bilişimin sağladığı esnekliğe rağmen, geçmişte yaptığınız milyonlarca dolarlık yatırımla oluşturduğunuz sistemi, emin olmadığınız ve verim almada sıkıntı yaşayabileceğiniz bir yapıya dönüştürmeye göze almak büyük bir risk.

Değişimin Yüzü Bulut Bilişim Bulut teknolojileri kurum içi yazılım ve tedarik satıcılarının kurulu düzenine en büyük tehditlerden biri olarak görülüyor. SaaS tabanlı gelişmeler, kurum içi yazılım geliştirme gibi kanaldaki satıcıları da tehdit ediyor. Yükselen eğilimler bulut bilişim ve büyük veriyi gösterse de, kurumlar tam olarak stratejilerini belirleyebilmiş değiller. Büyük veri ve sosyal medya analizlerinin önümüzdeki dönemin en büyük gelir kaynaklarını yaratacağını tahmin etmek hiçte güç değil. Doğru zamanda doğru stratejilerle yola çıkıldığında SaaS uygulamalarının, kurumlar için

44

İstikrarlı Çalışan Sisteminizi Çöpe Atmayın

Var olan sisteminiz üzerinde yapabileceğiniz entegrasyonlar ve sisteme dahil edebileceğiniz çözümlerle riski savuşturmak mümkün. Bulut trendi yükseliyor ve treni kaçırmamak için aceleci davranıp risk alarak eldeki yapıyı çöpe atmak yerine, sistemin ihtiyaçlarını karşılayacak çözümlere yönelmek gerekiyor. Yazılım tabanlı kurumsal uygulama unsurları, mobilite ve gerçek zamanlı uygula-


malar ile bilgiye daha hızlı ulaşmak ve bilgiyi daha hızlı sunmak için aracı görevi üstlenecek kapasitedeler. Tüketicilerin dalgalanan etkisiyle sadece uygulamaların doğası etkilenmedi. Ancak genele bakıldığında mobil uygulamaların, tüm kurumsal yazılımların ekosistemini etkilediğini görebiliyoruz. Artık eskisi gibi kafa karıştırıcı çözümlerin yerine, tıpkı mobil uygulamalarda olduğu gibi basit ve iş bitirmeye yönelik yaklaşımlar öne çıkmış durumda. Artık kullanıcılar, parlak ve ilgi çekici olmayan uygulamaları kullanmak istemiyorlar. Bu doğrultuda önemli bir eşikte sadece geliştiricilerin değil satıcılarında uygulamalarını geliştirmesi ve çeşitlendirmesi gerekliliği. Kullanıcıların beklentilerine yönelik uygulamalar doğal olarak daha fazla ilgi çekmekte. Bu bağlamda kullanıcıların ihtiyaçları, sahip olukları yazılım veya uygulamayla işini kolayca yapabilmesi, aynı zamanda işbirliği, paylaşım ve dağıtımı sağmak için basit ve destekleyici çözümlerle kullanıcının desteğini alabilen çözümler, önümüzdeki dönemden kazançlı çıkacaklar.

Otomasyon Sistemleri Yükü Azaltıyor BT ve teknoloji çalışanlarının maliyetleri azaltmak ve işlerini kolaylaştırmak için otomasyon programlarının ihtiyacı her geçen gün artıyor. Sunucu, ağ ve veri ambarlarının sanallaştırılması gibi çözümleri gördük. Bu sistemler otomatikleştikçe, hiçbir el yordamıyla iş yapmadan yeni sunucuları sisteme dahil etmeniz gibi çözümlere ulaşabilmeniz mümkün. Bu tip operasyonlar, standartlaşması sağlayarak sistemdeki hata yükünü en aza indirmeyi sağlıyorlar.Otomasyon sistemlerinin

sağladığı önemli avantajlardan biri de son kullanıcıların self servis özellikleriyle istediklerini seçebilmeleri. Daha önce bir biriyle kullanılmasında bir çok prosedür gereken işlemleri otomasyon sayesinde kullanıcıların ihtiyaçlarını seçerek istedikleri uygulama ve yazılımları kullanabilecekleri yapılara dönüştürmek mümkün. Geçmişe göz attığımızda yaptığınız bir işlemin raporunu almak için farklı bir departmandan cevap gelmesini beklediğimiz günler hiçte uzak değil. Şuan geldiğimiz noktadaysa yapılan işlemin sonuçlarını saniyeler içerisinde alabilmeniz mümkün. Uygulamaların bloklara ayrılması giderek artan eğilimi devam ettiriyor. Son kullanıcıların iş sürecindeki değişen yönetim ve kuralların kodlara eklenmesiyle birlikte bloklara ayrılan uygulama eğilimde artan bir trend göze çarpıyor. Bu felsefe çerçevesinde hem mobil hem de kurum içi yazılımların uygulamaların içine analitik olarak gömülmesine imkan sağlıyor. Bu analitik veriler, hesaplama, matematik ve korelasyon bazlı araştırmaları içerebiliyor. Perakendeciler bu tip verileri çevrim dışı olarak yıllardır kayıt altına almakta. Fakat perakende de oluşan bu tip verileri veri analitiği çözümleriyle daha fazla ön plana çıkmak mümkün. Mağazalarda gerçek zamanlı dinamik fiyatlandırma gibi çözümler sunan veri analitiği çözümleri, sonuçların daha hızlı alınmasını sağlıyor. Uygulama ve altyapı gerçek zamanlı teslimatı etkinleştirmek için bir araya geldiklerinde dinamik bir yapı oluşturarak bulut ve sanallaştırma gibi çözümlerle desteklendiklerinde, esnek ve çözüme ulaştıran sonuçlar üretilebiliyor.

45


güvenlik

Ömer BALK

omer@btgunlugu.com

BT Güvenliği ve Risk Yönetiminin Bilinmeyen Yüzü Mercek Altında Gelişmiş ülkelerde insanların birden fazla dijital cihaz kullanıp sürekli internete bağlı olarak yaşaması artık olağan bir şey haline geldi. Gelişmekte olan ülkeler de yavaş yavaş hızlı internet bağlantısının getirdiği faydaları kazanca çevirmeye çalışıyorlar. Aynı zamanda, yaşadığımız çevreler gittikçe artan bir şekilde dijitalleşmeye devam ediyor ve sensör bağlı olan nesnelerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Hal böyle olunca akla takılan ilk soru: Güvende miyim?

Y

üksek bağlantı hızının faydalarının yanı sıra zararları da var tabii ki. Siber suçlar, siber savaşlar ve ‘hacktivizm’ birer kötü dijital faaliyet kapsamına giriyor. Sırasıyla mal varlıklarını çalmak için tasarlama yapmak, bir düşman devleti yıkmak veya siyasi bir konuya parmak basmak gibi konular dijital hayatın kaçınılmaz ‘karanlık’ yönlerini oluşturuyor. Eğer internete bağlı olmanın meyvelerinden faydalanmak istiyorsak o zaman güvenlik konusunda kötü adamlara ayak uydurup gerekli tedbirleri almalıyız. Geçmişteki kurumsal bilgi güvenliğini, vahşi batıdaki Kızılderili saldırılarına benzetmek mümkün. Kızılderililer saldırdığında, Kovboylar araba vagonlarıyla daire oluşturup, dışarıdaki saldırılarda kendilerini koruyorlardı. Yani şirketler, kurum içinde güvenlik duvarı, saldırı tespit sistemleri, güvenli e-posta/web geçitleri, anti virüs yazılımı ve uçtan uca ek güvenlik önlemleri kurarak dışardaki saldırılara karşı kendilerini koruyorlardı. Fakat dijital dünya, akıllı mobil cihazlar, sosyal ağlar ve herkese açık bulut bilişim sistemleri ile inanılmaz derecede değişti. Siber suçlular bu yeni çağda farklı organizasyonlara saldırmak için yeni yöntemler kullanıyorlar. Android’in Windows’a göre daha az güvenli olması siber suçluların işini kolaylaştırmış durumda. Buna ek olarak sosyal ağlardaki bilgilerle, online hesapları kırmak ya da Public Cloud ile güvenlik seviyelerini atlatmak bu kişiler için artık çok kolay.

Gelişmiş Tehditler Bugün, organizasyonların gelişmiş tehditlere karşı korunmaları gerekiyor. Mesela; hedef kuruluşun ağına giriş yapabilmek için kullanılan yollardan bir tanesi olan spam e-postalar bunlara en iyi örnek gösterilebilir. Hedef ağa girmek ve özel bir hakka sahip olabilmek için harici ‘ko-

46

muta ve kontrol’ (C & C) sunucularıyla iletişim bağlantıları kurulması; hırsızlık ya da varlıkların güvenlik ihlali ve görevi tamamladıktan sonra izleri yok edilmesi gerekmektedir. Saldırıya dışarıdan baktığınızda çok basit gibi gözükse de bir saldırgan için kompleks bir yapıdan bahsediliyor. Saldırganlar emellerinde bir günde de ulaşabilir veya bir kullanıcının açık vermesi için aylarca bekleyebilirler.

Yeni Nesil Ağ İçi Kötü Amaçlı Yazılım Analiz Araçlarına İhtiyacımız Var Gelişmiş tehditler sonuca ulaşmak için organizasyonların güvenlik radarları tarafından belirli bir süre tespit edilemeyen bir sürü araç ve teknikler kullanıyorlar. Bu, gelecek nesil tehditlerle mücadele etmek için yeni tür önlemlerin gerekli olduğu anlamına geliyor. Ancak, eski Symantec CEO’su ve şu anki FireEye yönetim kurulu üyesi Enrique Salempoints’e göre; bu olması gerektiği gibi değer görmeyebilir. “Güvenlik uzmanlarının muhtemelen yeni nesil tehditlere karşı bir anlayışı var; fakat organizasyonun kalanının muhtemelen henüz yok. İnsanlar virüslerle uzun zamandır mücadele ediyor. Gelişmiş ısrarcı tehditlerdeki en büyük sorun ise gizli olması. İşte eğitimin de bu noktada başlaması gerekiyor. Geleneksel anti-virüs ya da kötü amaçlı yazılım ayıklayan yazılımları kullanmaktan çok bu tehditleri ana ağa herhangi bir zarar verip kaynakları yağmalamadan önce belirleyip etkisiz hale getiren bir bağışıklık sistemi gibi yanıt vermek gerekiyor. Böyle durumlarda ip karantinaya alınıp analiz edip yok edilmeli. Genel olarak bakıldığında, mevcut frekans ve siber saldırı maliyetlerini değerlendirmek (ağırlıklı olarak işletmeler üzerinde), modern tehditler karşısında genel araçların güvenliğini sağlamanın neden yeterli olmadığını açıklamak ve gelişmiş ısrarcı tehditlerden korunmak için yeni nesil ağ içi kötü amaçlı yazılım analiz araçlarına ihtiyacımız var.


büyüklüklerine göre en büyük saldırı türü virüsler, solucanlar, trojanlar, kimlik hırsızlığı, toplum mühendisliği, kötü niyetli yazılımlar ve botnetler. Daha büyük organizasyonların sistemlerine arada hizmet reddi, içerik ve web tabanlı saldırılar yapılıyor. 2013 yılındaki Ponemon anketinde geniş çaplı sanayi sektörlerinin salsdırılardan fazlasıyla etkilendiği gözüküyor. Organizasyonlar savunma, finansal hizmetler ve kamu hizmetleri ve enerji olarak üç alanda belirtiliyor. Diğer yandan en az etkilenen sektörler ise perakende, medya ve tüketici ürünleri.

Frekanslar ve Siber Saldırı Maliyetleri Bugün işletmeler için siber suçların ölçüsü, doğası ve maliyeti nedir? Bu sorunun cevabı için,güvenlik araştırma şirketi ‘The Ponemon Institue son dört yılda altı ülkede 234 organizasyonda 2013 çalışma ile ‘Siber suçların maliyeti’ adında yürüttüğü bir dizi anketine bakabiliriz. The Ponemon Institute’un 2013 yılında yaptığı ankette, organizasyon başına siber suç maliyeti 7,2 milyon dolar ki 2012 yılından bu yana % 30 artış olduğu gözlenmiş. Veriler dört haftalık bir periyotta işlenmiş ve o süre içinde haftada 1,4 başarılı siber saldırı gerçekleşmiş. Yani önceki ankete kıyasla % 20 artış olduğu gözlenmiş. Amerika’nın mali yükü üstlendiği düşünüldüğünde, altı ülke arasındaki siber suçlar maliyetlerinde önemli farklılıklar var. Kaynak: The Ponemon Institute/HP (2013) Katılımcılar 234 - Ülkeler: Amerika (60), Almanya (47), İngiltere (36), Avustralya (33), Jap onya (31), Fransa (27) • Sanayi (Ana): Finansal Hizmetler (17%), Teknoloji (13%), Kamu Sektörü (12%), Endüstriyel (12%), Hizmet (10%), Perakende (9%), Tüketici Ürünleri (6%) • Şirket Büyüklüğü ( Kurumsal koltuklar): <2,000 (13%), 2,000-5,000 (19%), 5,001-10,000 (23%), 10,001-15,000 (23%), 15,001-25,000 (12%), >25,000 (10%) Ne tür siber saldırılar bu maliyetlerin oluşturulmasında yer alıyor? Ponemon anketinden öğrenilen, hizmet reddi saldırıları küçük (%16) veya büyük (%22) organizasyonlarda oranları en yüksek miktarda yer alıyor. Organizasyonların

Ponemon anketindeki en önemli istatistik değişik tiplerdeki siber saldırıyı bertaraf edebilmek için gerekli ortalama gün sayısı virüsler, solucanlar ve trojanlar için 2,6 gün, kötü niyetli içeriden saldırılar için ise 53 güne kadar değişmekte. Bu rakamlar güvenliğimiz konusunda yaşadığımız açıkların ne kadar fazla olduğunun göstergesi. Sonuç olarak kötü niyetli içeriden yapılan saldırılar çok sık olmamasına rağmen saldırı başına en çok maliyetli olanlar bunlar. Siber suçların doğrudan, dolaylı ve fırsat maliyeti söz konusu olduğunda , bir numaralı maliyet olan iş kesintileri ve hemen arkasından da bilgi kaybı geliyor. Ponemon Enstitüsü’nün raporu 2013 yılında yayınlanan birçok siber suç araştırmasından sadece bir tanesi. Aşağıda bu rapora benzer raporların bazı önemli ana bulgularının kısa özetlerini bulabilirsiniz.

Symantec İnternet Güvenliği Tehdit Raporu Symantec’in yıllık İnternet Güvenliği Tehdit raporuna göre, 2013 yılında yapılan siber saldırıların yarısı 2500’den az çalışana sahip iş yerlerine, en etkili kısım ise 250’den az çalışanı olan küçük işletmeler ait (saldırıların %31’i). Küçük işletmeler daha kolay hedef oluyorlar. Çünkü büyük şirketlere kıyasla savunmaları daha zayıf. Diğer önemli trendler: Hedefli saldırılar oluşturmak için seçilen bireyler üzerinde kişisel bilgilerin toplanması; bir önceki yıla göre bu tazr yöntemlerle mobil zararlı yazılımlarda % 58

47


yazılım artış (çoğunlukla Android platformu) yaşanmış durumda. Symantec bu yıl devlet kuruluşlarına yapılacak saldırıların artmasını bekliyor. Yıl içerisinde siber savaş/casusluk teknikleri, sosyal medyanın büyük savaş alanına dönüşmesi, bulut servisi sağlayıcılarına daha fazla saldırılar, kötü amaçlı yazılımların daha da kötüleşmesi gibi trendler etkili olacak.

Trustwave Global Güvenlik Raporu Trustwave veri analizlerine göre, araştırmaya katılan şirketlerin % 45’inde siber saldırı yükünün perakende işletmelerin taşıdıkları ortaya çıkmış durumda. Mobil kötü amaçlı yazılım saldırıları geçtiğimiz yıla göre artış gösterirken (android odaklı) web uygulamaları üzerinden saldırılar ise % 48 oranıyla hala popüler. Dış kaynaklı bir BT desteği alan firma sayısı Trustwave araştırmasına katılan firmaların % 63’ünde mevcuttu. Yapılan araştırmada güvenlik ihmallerinin tespit süresi de ortaya çıkmış durumda Yaşanan güvenlik açığının tespiti ortalama 210 günken nu durumun Linux platformları üzerinde yama ile kapatılma süresi üç yıl. Trustwave’in araştırmasında spam e-postaların % 10’unun kötü amaçlı yazılım barındırdığı ve analiz edilen üç milyon kullanıcı şifresinin yarısının çok zor olmadığı ortaya çıkmış durumda.

Bilgi Güvenliği İhlalleri Anketi Yapılan bir ankete göre güvenlik ihlallerinin özellikle küçük çaplı işletmelerde giderek arttığı gözlenmiş. Yabancıların büyük kurumlar içerisinde en fazla güvenlik ihlali yapanlar olduğu belirlenmiş durumda (% 78 saldırı, % 39 DDoS saldırıları, % 20 ağa girişlerde, % 14 IP farkındalığı veya gizli veri hırsızlığı). Çalışanların güvenlik ihlalinde % 36 yanlışlıkla ve % 10 bilerek hareket ettiği ortaya çıkmış. Ankette, İngiltere’deki kurumların güvenliğe yüksek öncelik veya çok yüksek öncelik verdiği saptanmış. Ve kurumların bütçesinin % 10’unu güvenliğe harcadığı gözlenmiş. Büyük kuruluşların % 43’ü kendi personeli için sürekli güvenlik bilinci eğitimi sağlıyor. Ayrıca şirketlerin sadece % 53’ü onların gelecek yıl risklerini yönetmek için yeterli güvenlik becerilerine sahip olması için yeni eğitimler arıyor.

Geleneksel Siber Savunmanın Ötesi Geleneksel anti-malware araçları ile kullanıcıların karısına çıkan güvenlik yazılımları kötü amaçlı yazılımı analiz ettikten sonra imzaları ayıklayarak ortaya çıkartıyor. Ve bu konuda oldukça başarılılar. Peki ya siber suçlular tarafından sıfır-gün saldırısında kullanılabilecek olan yeni ve bilinmeyen kötü amaçlı yazılımlar? Ya da ne olduğunu saklayabilen, her seferinde değişebilen, tespit edilemeyen

48

ve sürekli kendini yenileyebilen şifrelenmiş/çok biçimli kötü yazılım kodlar? Böyle kötü amaçlı yazılımlarla mücadele etmek için bir gerçek zamanlı olarak ya da yakın-gerçek-zamanlı potansiyel tespit yöntemi gerekiyor. Bu durum otomatik olarak çalışan kötü amaçlı yazılımın veya daha çok yeni jenerasyon korunmanın başladığı yer. Otomatik kötü amaçlı yazılım analizinin bir türü, hedef olan şüpheli kötü amaçlı yazılımı karantinaya alır, sanal yürütme ortamı oluşturur ve davranışlarını gözlemler. Örneğin, ödemeler hakkındaki detayları ayıklayıp imzaya çevirmek, komuta ve kontrol merkeziyle iletişim kurma girişimleri ile yazılımın türünü anlamaya çalışmak. Doğal olarak, siber suçlular bu tür tekniklerin farkında olan ve kötü niyetli yazılımların kodlarını sanal ortamda analiz edip, olup olmadığını tespit etmek için yöntemler geliştirmek ve nihai hedefe bulaşmasından önce doğru zamanı beklemektedirler. VM-aware, kötü amaçlı yazılım yayanların, kullanılan hileler ile insan etkileşimi ölçtüğünü söylüyor. Bu ölçüm sonuçlarını da malware analiz programlarından kaçınmak ya da sanal ortamlardaki tipik özellikleri keşfetmek için kullandıklarını belirtiyor. Güvenlik yazılımı üreticileri, müşterilerin bulut bazlı depolama sistemlerinden toplanan tehdit bilgilerini kusursuz bir biçimde koordine edip, genel tehdit koruma sisteminde pozitif geri dönüş döngüsü yaratacaklar. Bu sayede güvenlik alanında bir katman daha yapılandırılmış olacak. Farklı çözümler farklı BT katmanlarını hedef alıyor. Örneğin, A paketlerinin, şüpheli davranışların gözlemlenmesi ve uygulamaların kontrolü. Kimlik hırsızlığı, e-postalar, şüpheli paketler, farklı sunuculara erişen veriler, ağ dışında tanımlanmayan veriler gibi yeni nesil bir tehdide karşı korunmak için çoklu zekaya ihtiyaç var. Ancak bu yapıldığında, gelecek nesil saldırılara ciddi bir şekilde karşı konulabilir. Bu yeni nesil tehdit koruma çözümleri geleneksel güvenlik duvarı, saldırı önleme sistemleri, güvenli e-posta / web geçitleri ve uç nokta koruma çözümleri üstüne ek bir savunma hattı oluşturmalıdır. Yeni nesil çözümler, henüz bir suç kaydı olmayan belirsiz suçluları aramak zorunda olan sivil dedektifler gibi hareket etmelidir. Gelecek nesil tehdit koruma çözümleri genellikle, bir kuruluşun ağı içinde oturup, gelen ve giden e-postaları inceleyip, yakın-zaman gerçek/gerçek zamandaki şüpheli hareketler için, web ve dosya paylaşımı trafiği ile geri kalanları dosyalayıp özel yapım raf aletleri gibi hareket ediyorlar. Bulut tabanlı hizmetler, yüksek performanslı donanım yatırımı yapmak istemeyen küçük işletmeler için benzer bir iş yapmak için de kullanılabiliyor. Tüm bu güvenlik önlemlerine rağmen şirketlerin ölçeklenebilirlik


ve veri koruma ile ilgili potansiyel sorunların farkında olması gerekiyor. Araştırma şirketi Gartnerîn bu konuda yaptığı sınıflandırmayı aşağıdaki tabloda görebilirisiniz. Gartner’ın araştırması gelişmiş tehdit savunma türünde 5 farklı stilin öncülük ettiğini gösteriyor.

Ağ Trafiği Analizi Ağ protokolü ve/veya içerik trafiğini gerçek zamanlı olarak analiz ederek kötü amaçlı veya riskli bağlantılar ortaya çıkarılır. Bunlar tehdit seviyesinde ise uyarı yapılır. Tehdit seviyesinde olmayan bağlantılar için detaylı dinlemeler yapılarak analiz derinleştirilir. Gartner’a göre bu alanda önde gelen satıcılar, Arbor Networks, Damballa, Fidelis Cybersecurity, Lancope ve Sourcefire.

Ağ Analistleri Olay müdahale ekiplerinin, metadata çıkarmak, sofistike analitik sağlamak, yüksek kapasiteli depolama ile raporlama yapmak ve tam paket yakalama işlemlerini gerçekleştirmek için ağ analiz araçlarına erişim ihtiyacı vardır. Gartner’a göre bu alanda önde gelen satıcılar Solera ve RSA NetWitness.

Payload Analistleri Burada sözü geçen sandboxing çözümü, şirket içi cihaz yada bulut içinde olabilir. Malware davranışları yakın-gerçek zamanlı olarak gözlenip, imza-tabanlı araçlar tarafından gözden kaçırılan tehditler yakalanarak karakterize edilirler. Gartner’a göre bu alanda lider olan satıcılar AhnLab, Check Point, FireEye, Lastline, McAfee, Palo Alto Networks, ThreatGRID ve Trend Micro.

Son Nokta Davranış Analizi Operasyonel sorunlar olmasına rağmen uç davranış analizi kapalı kurumsal ağlarda mobil cihazlar için koruma sağlayabilir. OS desteği ve cihaz kaynak kullanım şeklinin potansiyel sorunları vardır. Bu sorunları aşmak sıkıntılı bir süreç olsa da bu analizler son dönemin olmazsa olmazları arasında yer alıyor. Gartner’a göre bu alanda lider olan satıcılar, Blue Ridge Networks, Bromium, Invincea, Sandboxie ve Trustware; Cyvera,ManTech/HBGary (Di jital DNA), RSA Ecat ve Triumfant.

nımlar olay müdahale ekiplerine malware saldırılarını karakterize etmekte yardımcı olabilir. Ancak bu gibi çözümler saldırıları gerçekleştiği anda engellemez ve BT ekibine başka ağır operasyonel bir yük oluşturur. Gartner’a göre bu alanda lider olan satıcılar Bit9, Carbon Black, Guidance Software, Mandiant ve ManTech/HBGary. Gartner’ın belirttiğine göre; optimal bir yeni nesil tehdit koruma stratejisi genellikle en az iki ‘stil’ içermelidir. Örneğin ağ trafiği analizi artı ağ analizleri, ya da yük analizi artı ağ analizi gibi. Siber güvenlik, günümüzün hiper-bağlantılı dünyasında en öneli konulardan bir tanesidir. Ancak kuruluşların dijital savunmasını bir şekilde onlara gereksiz yere ayak bağı olmadan işlerini yapmak için izin verip öte yandan da korumak için bir denge var. Yeni gelecek neslin, daha hareketli, daha sosyal, bulut hizmetlerine daha fazla güvenen ve Windows platformuna daha az odaklı olmaları açık bir gerçek. Kuruluşların ve onların müşterilerinin acil güvenlik tehditlerinin ötesine bakma ihtiyacı açıkça ortada. Bu gibi durumlarda güvenlik uzmanlarından ileri planlama konusunda yüksek güvenlikte haritalar talep edilecektir. Ne yazık ki, BT’nin birçok alanında olduğu gibi, uygun yetenekli güvenlik uzmanları sıkıntısı var. Ykarıda gösterdiğimiz araştımanın bir başka sonucu ise katılımcıların % 50’sinin yetenekli kaynakların eksikliğinin değer yaratma için bir engel olduğu ve % 31’i yönetici düzeyinde farkındalık ve desteğin eksik olduğundan bahsediyor. Bu durum geçerli çalışma uygulamaları ve gelişen dijital koşullar karşısında kuruluşların bir kale zihniyetini kabul etmesini imkansız hale getiriyor. Çalışanlar rutin sosyal ağlara erişmek için mobil cihazlarını, kendi bulut hizmetlerini ve giderek artan bir şekilde Windows olmayan platformlarda kullanacak. Bu durum siber suçluların kurumlara ve diğer ağlara sızmasını kolaylaştıracak. Yeni nesil siber savunma makalemizde de belirttiğimiz gibi bu konuda şirketlere yardımcı olacak, fakat internet gibi gelişmeler küresel saldırı yüzeyini büyük ölçüde genişletecek. Siber silahlanma yarışı devam ediyor ve tehlike gittikçe büyüyor.

Son Nokta Analistler Veri toplama için konumlandırılan ajan yazılım veya dona-

49


satın alma rehberi

Mutlu ÇAVUŞ

mutlu@btgunlugu.com

ViewSonic PJD8633w

Projeksiyon Cihazı Satın Alırken Dikkat Etmeniz Gerekenler Nerdeyse hemen hemen her toplantı salonunda görmeye alıştığımız projeksiyon cihazları hakkında ne kadar bilgi sahibisiniz? Günümüz teknolojisinin geldiği boyut düşünüldüğünde bu konuda yetersiz ve eskiden kalmış bilgilere sahip olabilirsiniz. Bu ay sizler için hazırladığımız satın alma rehberi yazı dizimizde projeksiyon cihazlarını ele aldık. İhtiyaçlarınıza yönelik bir projeksiyon cihazı seçmeniz için sizlere kılavuz olmaya çalışacağız.

50


P

rojeksiyon cihazları daha önce ağırlık sınıfında kategorize edildiğinden bu yana çok yol kat ettiler. Günümüzde kategoriler eskiye göre daha anlamlı çeşitlendiriliyor. Kullanım amacına göre (iş sunumları, ev sineması ve oyun oynamak) farklı kategoriler oluşturabilir veya konumlandırılacak yer (kısa mesafe veya uzun mesafe) için farklı seçimler yapabilirsiniz. Bu örnekleri ihtiyaç doğrultusunda çoğaltmanız mümkün. Sizlerin ihtiyaçlarınızı belirlemeniz konusunda yardımcı olacak bazı sorular hazırladık. Bu sorulara vereceğiniz cevaplar ile kendinize en uygun projeksiyon modelini seçmeniz mümkün olacak.

da kullanmak için yanınızda taşıyabilecek, arkadaşınızın evine götürüp oyun oynanabilecek veya kullanmadığınızda kaldırabileceğiniz ev sineması olarak kullanmak için doğru boyut ve ağırlıkta bir projeksiyon cihazı seçmelisiniz. Projeksiyon cihazını yanınızda taşımayı planladığınız veya ortalıkta gezdirmeyi düşündüğünüz sürece o kadar küçük ve hafif olacaktır.

Ne Tür Görüntüler Göstermeyi Planlıyorsunuz?

Hangi Çözünürlüğe İhtiyacınız Var?

Projeksiyon cihazları üzerinde gösterilebilecek dört tür görüntü var. Bunları veri, video, resim ve oyun olarak kategorilendirebiliriz. Her bir projeksiyon bağlantı kablosu ile bağlanabilen kaynaktan gelecek görüntüyü gösterebilir ama sadece bir çeşit görüntüyü çok iyi gösterir. Bu yüzden doğal olarak göstermeyi planladığınız görüntüyü en iyi gösteren projeksiyon cihazını seçmelisiniz. Satılan bazı projeksiyon cihazları veri yada iş için, bazıları ev sineması, ev eğlencesi yada video gösterimi için, bazıları da yeni gelişmeye başlayan bir sektör olan oyuna özel projeksiyonlardır.

Yeni nesil bir projeksiyon cihazının genişleme yuvası açısından sunduğu yelpaze beklemediğiniz kadar geniş olabilir. Bir projeksiyon cihazına bilgisayar, video oynatma cihazı, uydu alıcısı, oyun konsolu, akıllı telefon veya bir Tablet PC üzerinden görüntü aktarmanız mümkün. Kullandığınız cihazın sunduğu çözünürlük bir yana sahip olduğunu projeksiyon cihazının sunduğu çözünürlük sizin için görüntüleri sınırlayan tek unsur olacak. Projeksiyon cihazları görüntüleri kendi varsayılan çözünürlüklerine doğru bir şekilde sunabilirler.

Ev sineması projeksiyon cihazları hareketli video gösterimlerinde başarılıyken, veri projektörleri veri görüntülerini (örneğin powerpoint sunumları, tablolar ve pdf dosyaları gibi) göstermekte daha iyidirler. Başarılı video sunumu gerçekleştiren herhangi bir projektör aynı zamanda resim gösteriminde de başarılıdır. Bu projeksiyon cihazları arasında seçim yapmanız için ilk olarak gösterim yapacağınız kategoriyi seçmelisiniz. Birden fazla kategoride sunum yapmayı düşünüyorsanız en azından fazla gösterim yapmayı düşündüğünüz kategori grubunu ele almalısınız. Eğer hiçbir yerde oyun oynamak için yapılan bir projeksiyon cihazıyla ilgili yorum veya eleştiri bulamazsanız, veri ve videoyu aynı anda gösterebilen bir projeksiyon cihazı seçmenizde fayda var.

Ne Kadar Taşınabilir Olmak Zorunda? Projeksiyon cihazınızın yerini ne sıklıkla değiştireceğinizi düşünün. Boyutu, ağırlığı gömlek cebine sığacak kadar küçük ve hafif olan modellerin yanı sıra sadece duvara veya tavana monte edilip kullanılabilecek kadar büyük olan projeksiyon cihazı modelleri bulunmakta. Toplantılarda ve tanıtımlar-

Eğer veri görüntüleri göstermeyi planlıyorsanız, bu görüntülerin ne kadar detaylı olduklarını düşünmeniz gerekiyor. Tipik bir powerpoint sunumunda SVGA 800 x 600 piksel çözünürlükte görüntü yeterlidir. SVGA projeksiyon almak sizi daha yüksek çözünürlükte ve maliyette bir projeksiyon cihazı almaktan kurtarır. Ne kadar detaylı görüntü, o kadar yüksek çözünürlüklü ve o kadar yüksek maliyet anlamına gelir. Blu-ray video çalarınız varsa video izlemek için en iyi seçim 1080p desteği sunana projeksiyon cihazlarıdır. Hemen unutmadan belirtelim projeksiyon cihazını kablolu yayın yapan bir TV kutusuna bağlarsanız bir çok kanaldaki görüntü kalitesinin düşük olacağını unutmamalısınız. 1080p yayın yapan kanal sayısının oldukça düşük seviye olduğunu belirtmemizde fayda var.

Geniş Ekran Formatına İhtiyacınız Var mı? Videolar ve oyunlar için kesinlikle geniş ekran formatını destekleyen bir cihaz almalısınız. 16/9 veya 16/10 formatına sahip modeller işinizi görecektir. Günümüzde veri projeksiyon cihazlarında dahi geniş

51


satın alma rehberi ların önemli olmadığı aklınızda bulunsun. Projeksiyon cihazının size iki kat daha parlak görünmesi için, iki kat daha fazla lümen ihtiyacınız var demektir. İstisnalar olsa da, bir projeksiyonun gerçek parlaklığı, değerlendirilen parlaklıktan biraz daha az olma eğilimindedir. Bunun unutmamanızda fayda var.

Kontrast Oranını Çok Ciddiye Almayın ViewSonic PJD6544w

ekran formatı artık varsayılan format olarak yaygınlaşmaya başladı. Eğer sunumunuzu geniş ekran bir dizüstü bilgisayar ya da monitörde yapıyorsanız, görüntüler geniş ekrandaki projeksiyon cihazlarında daha iyi görünecektir.

Ekran Parlaklığı Ne Kadar Olmalı? Parlaklık için en iyisi diyebileceğimiz bir değer veya bir ayar yok ve projeksiyon cihazının yüksek parlaklık değeri sunması her zaman iyi olduğu anlamına gelmiyor. Ev sineması projeksiyon cihazını evde karanlıkta kullanmayı planladığınızı düşünürsek, 2000 lümenlik bir değere sahip projeksiyon gözlerinizi yoran çok aydınlık bir görüntü verirken, 1000’den 1200 lümene kadar olan bir projeksiyon cihazı size rahat izlenim olanağı sunacak aydınlık bir görüntü verir. Diğer yandan genellikle iyi aydınlatılmış yerlerde kullanılması beklenen taşınabilir bir veri projeksiyon cihazı için 2000-3000 lümen doğru bir karardır. Geniş alanlar için daha aydınlık olanlar tercih edilebilir. Buradaki anafikir, iyi parlaklık sonucunu almak, ortam ışıklandırmasına, görüntünün büyüklüğüne ve hat ekrana yansıtılırken kullanılan materyale bağlıdır. Eğer evinize veya iş yerinize montaj yapılacak bir projektör almayı düşünüyorsanız, en iyisi odadaki ışıklandırma koşullarına ve ekran parlaklığı konusunda size yardımcı olabilecek bilgili bir kaynaktan satın almak. Eğer iki model arasından seçim yapmaya çalışıyorsanız, 2000 lümen ile 2200 lümen gibi ufak fark-

52

Kontrast oranı; projeksiyon cihazının yapabildiği parlak ve karanlık alanların arasındaki ilgili orandır. Diğer şeylerin eşit olması halinde, daha yüksek kontrast oranı; ekranda daha canlı, göz alıcı ve detaylı görüntüler gösterir. Fakat diğer faktörlerin bu konuda fazlasıyla etkili olduğunu bilmenizde fayda var. Bir projeksiyon cihazının kontrast oranını bilmek size fazla bir şey söylemez.

Nasıl Bağlamayı Düşünüyorsunuz? Çoğu projeksiyon cihazını bilgisayara bağlamak için üzerinde en azından VGA (Analog), video cihazları için kompozit video bağlantısı bulunur. Eğer bilgisayarınızda dijital bağlantı çıkışı varsa genellikle bu bağlantıya HDMI adı verilir, elbette ki projektörünüzde de dijital bağlantı olmasını istersiniz ve bu bağlantı türü zayıf sinyalden kaynaklanan piksel titremesine sebebiyet veren sorunu da ortadan kaldırır. Video kaynakları için genellikle ilk sırada tercih edilen bağlantı HDMI’dır. Bazı projeksiyon cihazlarına Mobil High-Definition Link (MHL) adı verilen ViewSonic PJD7533w


HDMI portlar ekliyorlar. Bu özellik Android cihazlardan bağlantı yapılmasını hatta bazı durumlarda cihazın şarj edilmesini bile sağlıyor. Bazı projektörler de ise Wi-Fi bağlantı mevcut. Bunun yanı sıra birçok projeksiyon cihazı isteğe bağlı olarak USB depolama birimi üzerinden sunum yapmayı destekleyen ve USB portuna uyan kablosuz adaptör aracılığıyla Wi-Fi bağlantısı da sunar. Bu konularında görüntü aktarımı konusundaki seçimde göz ardı edilmemesi gerekiyor.

Nasıl Bir Teknoloji İstiyorsunuz? Bugünün projeksiyon cihazları dört çeşit görüntüleme teknolojisine bağlı olarak üretiliyor. DLP, LCD, LCOS ve lazer tarama. (Lazer taramalı projeksiyon cihazlarını, DLP ya da LCOS gibi gerçekte lazer kullanarak resim çizen ve lazeri ışık kaynağı olarak kullanan projektörlerle karıştırmayın.) Pahalı olmayan DLP projeksiyon cihazları ve bazı LCOS bazlı pico projeksiyonlar, buna veri ve video projektörleri de dahil olmak üzere, hep birden kendi ana renklerini yansıtırlar. Bu ekranda gökkuşağı efekti oluşmasını sağlar. Ekranda ışıklı alanların küçük gökkuşakları halinde kırılması bazı insanlar için bakışlarını kaydırmaya ya da ekranda bir şey hareket ediyormuş hissi yaratır. Uzun seanslarda bu durum bazıları için rahatsızlık verici olabilir. LCD projeksiyon cihazlarında bu problem yaşanmıyor, ama bu sorun eşdeğer projektörler için daha büyük ve daha ağır olma eğilimindedir. Ama ortak kanıya göre standart boyuttaki LCOS projeksiyon cihazları en iyi görüntü kalitesini veriyor. Ama DLP ve LCD projeksiyonlara kıyasla daha büyük, ağır ve çok daha pahalıdır. Lazer taramalı projeksiyon cihazı çok fazla bulunmadığı için bir genelleme yapmak şu an için zor. Ancak lazer kullanmanın en iyi avantajı, görüntünün odaklanmaya ihtiyacı olmaması.

Ses İhtiyacınız Ne Durumda? Birçok projeksiyon cihazına ses cihazı eklemeniz mümkün olmuyor. Eklenenlerin de genelde taşınabilir projeksiyonlara göre ağırlık açısından çoğu zaman çok gereksiz olduğu düşünülüyor. Eğer sunumlarınız ya da video izleyeceğiniz zaman yüksek ses kalitesine ihtiyacınız olursa, cihazdaki ses çıkışlarının yeteri kadar iyi kalitede ve ihtiyaçlarınıza yönelik ses sunacağından emin olmalısınız. Ev video sistemi veya monte edilmiş ofis sistemleri için ayrı bir ses sistemi kullanmak daha iyi bir seçenek olarak karşımıza çıkıyor. Bunu unutmamakta fayda var.

ViewSonic PJD6345

3D’ye İhtiyacınız Var mı? Eğitim, iş, ev, video ve oyun uygulamaları için 3D görüntü göstermek şu anda çok revaçta olan bir özellik ve her geçen gün her yeni projeksiyon cihazı 3D desteği olduğunu iddia ediyor. Ne yazık ki, bir çok 3D şema mevcut, ama bir projeksiyon cihazının 3D desteğinin olması elinizdeki kaynakla çalışacağı anlamına gelmiyor. Elinizdeki 3D kaynakla birlikte çalıştığından emin olmadan 3D projeksiyon cihazı almayın.

Küçük Bir Odada Büyük Görüntülemeye mi İhtiyacınız Var? Son olarak, kısa mesafede gösterim yapay (short distance) projektör isteyip istemediğinizi düşünün. Kısa mesafe projeksiyon cihazları dar alanlarda geniş boyutta görüntü almanızı sağlar ve insanların projeksiyonun önüne geçip görüntüyü engelleme riskini tamamen minimize eder. Uluslararası olarak kısa mesafe kabul edilen herhangi bir ölçü yok ama bazı projeksiyon cihazları 180 cm’lik bir görüntüyü 3,5 - 4 metre gibi uzaklıktan yansıtabilir. Bazı kısa mesafe projeksiyon cihazları 1 - 1,5 m mesafe gerektirir. Ultra kısa mesafe projeksiyon cihazları için sadece cm’ler gerekir. Uzun mesafe lensli projeksiyon cihazları konferans salonları ve küçük toplantı odaları için kullanılabilir. Genel olarak bir projeksiyon cihazı satın almadan önce yukarıda bahsettiğimiz soruları kendinize sormanızda fayda var. Bu sorulara vereceğiniz yanıtlar size seçim konusunda yardımcı olacak ve zaman kaybını ortadan kaldırarak ihtiyaçlarınıza yönelik bir ürün almanızı sağlayacak.

53


Yavuz ŞAHİN

internet

yavuz@btgunlugu.com

Snowden’ın Ardından İnternet Yeniden Tanımlanıyor 2013 yılında yaşananlardan dolayı internet çağı ikiye bölündü. Bu yıla kadar internet, küresel bilgi ve iletişim aracıydı ancak Edward Snowden ’in açıkladığı belgelerden sonra, internetin hükümetler ve özel sektör için küresel gözetleme makinesi olduğu ortaya çıktı. Polisinin İleri Teknoloji Merkezinin başında olan ve şu anda Canberra Üniversitesi İnternet Güvenlik Merkezi Müdürü olan Alastair MacGibbon “Snowden Dosyalarından açığa çıkanlar, kesinlikle internette bilgi akışını anlayışının tanımını yeniden yazdığını” söyledi.

B

irleşik Devletler Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) çok büyük ölçüde istihbarat elde ettiği biliniyordu. Aslında elde edilen bilgi, son 60 yıldır “Beş göz” anlaşmasıyla yaptıkları (İngiltere, Avustralya, Kanada ve Yeni Zelanda) ortaklaşa bir eylemdi. Bilinen, daha doğrusu tahmin edilen olası küresel nükleer savaş tehditleri, soğuk savaşın bitmesiyle sona erdi ve 11 Eylül saldırıları sonucunda terörist tehdidinin sadece Çin ve Sovyetlere odaklanmanın yeterli olmadığını, “Beş göz ”ün her yerden gelecek tehditlere karşı odaklanması gerektiğini açıkça gösterdi. Sürpriz olan şeyse, NSA’in topladığı verilerin kapsamı ve ölçüsü. Belirli bir rutinde topladığı bilgiler, büyük internet servis sağlayıcılarının muazzam miktardaki kullanıcılarının gizli faaliyetleri sayesinde, bu servislerin dahili veri trafiğini karıştırıyordu. Daha önceleri Avustralya Federal

54

MacGibbon,“Snowden, garip bir şekilde, dünya çapındaki devletlerdeki çoğu insanlara kıyasla hatta özellikle batı devletleri şöyle bir düşününce, alt düzeydeki insanlara gizlilik ve güvenlik açısından bu tip soruları sordurarak iyilik yapmış olabilir. Muhtemelen buna benzer birkaç olay, hepimizin çok uzun zamandır konuştuğu gizlilik ve güvenliği önemsememizi sağlar. Elbette ki çok fazla değişik kullanıcı davranışı görmedik. Büyük bir ihtimalle batı ülkelerinde, istihbarat edinmenin kayıp olmasından daha fazla, güvenliği geliştirmenin ekonomiye daha fazla yararı vardır” dedi.

Bölgesel Gerginlikler 2013 yılı biterken, Avustralya Hükümeti, casusların Endonezya’nın üst düzey devlet görevlilerini, hatta Devlet Başkanının eşinin mobil telefonlarının dinlenmesinin ortaya çıkmasından kaynaklanan gerginliği henüz çözemediler. Endonezya Başkanı Susilo Bambang Yudhoyono’nın suratı asıldı. IBRS’de çalışan bir güvenlik analisti James Turner’a göre, bu olay, Endonezya gibi pek çok devletin ortak noktası olan, “Beş Göz” ortaklığının özellikle beyaz ve İngilizce konuşan milletlerden oluştuğu ve kendilerini bu dünyanın doğal liderleri olarak görmelerinden kaynaklanan sorunu ortaya çıkardı.


Gözetlenmiş olmanın küskünlüğü ve korkusu IT satıcılarının, özellikle şeffaflık ilkesinin geçerli olacağı, BRIC ülkelerinde (Çin, Rusya, Brezilya, Hindistan) uluslararası satış kaybına uğramaları söz konusu olduğunu söyleyen MacGibbon, “Umarım servis satan şirketler, nereli olurlarsa olsunlar, hâlihazırdaki ve gelecekteki müşterilerine, ağlarında bir aktivite meydana geldiğinde bu tip olasılığı azaltmak için tedbir alabilirler” dedi. Sağlayıcılar da kendi pazarlama ve satış konuşması konusunda dikkatli olmalı ve güvenlik özellikleri açısından ne anlama geldiği konusunda belirleyici olmaları gerekiyor. “Güçlü kullanıcı erişim kontrolleri”, “endüstri standardı şifreleme ”ve ya “kapsamlı bir koruma” gibi belirsiz tanımlar olmamalı. “Beş Göz” dışındaki ülkelerden bazı satıcıların zaten şeffaflık ihtiyacından dolayı strese girmeleri dikkat çekti. Finlandiya’da F-Secure’dan Mikko Hypponen, hükümetlerin kanun görevlileri ile işbirliği yaparken, müşterilerin bilgisayarlarına fark edilmeden kendi yazılımını yerleştirmek için izin vermeyi kapsamadığını açıkça belirtti. Kaspersky laboratuvar şefi Eugene Kaspersky’nin son zamanlarda yaptığı Avusturya gezisinde; ABD pazarı için olan bir yazılımın Washington’daki Rus olmayan ABD vatandaşları tarafından kaynak kodundan nasıl derlendiğini açıkladı. Ana kaygılardan biri de Snowden’in açığa çıkardıklarından

bazıları NSA’in zayıflıklarıydı. Bireysel olarak bakarsak çoğu insana göre NSA’nın kişisel bilgileri alıp almadığının bir önemi yok. Asıl ilgiyi çeken onların dahili kontrol ve denetimleri. NSA kendi verilerini dahi koruyamayacağını kanıtlamış oldu. Çünkü birisi gizli belgelerle öylece çıkıverdi. Peki, o kadar yılda diğer insanlar nelerle çıktılar? Askeri ve özel sektör arasındaki birçok karmaşık bağlantıları göz önüne alındığında, şirketlerden gelen ve giden kişisel bilgilerin ne kadarının NSA ya da özel sektör ortakları tarafından ihlal edildiği merak konusu.

Asıl Olay Şeffaflık Polisin halka karşı sorumluluğu var. Bilinen kanunları bilinen ortamlarda uyguluyorlar. Onları arabalarını kullanırken görüyoruz. Bütçelerini biliyoruz. Hâlbuki istihbarat büyük kara bir kutu. Artık olay nükleer silahların atılması korkusuyla izlenmesi ya da çalınan plütonyumun takip edilmesinden ibaret değil. Potansiyel tehlike artık herhangi birini herhangi bir zaman izleyebilmek ve birinin başkası yerine geçip herhangi bir yerde olabilmesi. Bütün bunlar arasında en önemli ders, güvenlik duvarı ve anti-malware korumaları gibi bilgi güvenliğindeki savunma birimlerinin tamamen ölmüş olması. Muhtemelen Snowden dosyaları da bunu kanıtlamaya yardımcı oldu. Eskiden verinin güvenilir üçüncü taraflarda bulunduğu veya diğer ağlar üzerinden giderse gibi şeyler hakkında konuşuyorduk. Eskiden, kullanıcı erişimi ve kontrolü, nokta-

dan noktaya şifreleme ve buna benzer şeyler konuşulurdu. Ama şimdi daha ileriye gitmeliyiz. Birçok şirket bulut sistemini kullanırken, büyük çapta servisler kullandıklarının farkında değiller. Orada organizasyonlara ait olan veriler, belki de istihbarat birimleriyle birlikte çalışan şirketler arasındaki sunucularda taşınıyor olabilir. Bu çok daha kötüye gidecek ve daha karmaşık bir hale gelecek. Akıllı arabanız garajda dururken, siz daha arabaya binmeden sonraki sigorta primi için anlaşma yapacak. Değişik sigorta şirketlerine ne kadar hızlı kullandığınız veya ona benzer araba kullanma alışkanlıklarınızı çalar saatiniz sizi daha uyandırmadan önce bildirecek. Her girişim, iş yararına bilgi toplama ve paylaşma yaptığı için ufak çapta bir NSA’ya dönüşecek. Hatta tıbbi kayıtlar bile gizliliğe saygı duymayan ülkelerde küresel bilgi pazarında ilgi odağı olacak. Muhtemelen şimdiyle 2020 arasında olacaklar iyiye gitmek yerine daha da kötüye gidecek. Gizlilikten pek korkmayan rahat bir nesil geliyor. Gerçekten önemli olan bir şey ise, bir organizasyonun zayıflığı bir kişiye bağlıdır. Bir insanı incelemek yeterli değil, onlarla iyi bir mülakat yapmak yeterli değil, onların geçmişlerini bilmek yeterli değil. Onların kim oldukları ve genelde sürekli olarak uğraştıkları şeylerle ilgilenmek gerekiyor. Eğer bu süre içinde birisi Snowden’le ilgilenmiş olsaydı yaptıkları için kırmızı bayrak sallanırdı.

55


Ömer BALK

eğitim

omer@btgunlugu.com

Rekabette Öne Geçmenin Yolu Eğitimden Geçiyor Yeni yıla yeni bir kariyerle ya da kariyerde bir basamak yükselerek girme hayalleri kuruyorsanız, belki de bu yaz tatil hayalleri yerine, kariyer hayallerinizi gerçekleştirecek eğitim yatırımına odaklanmanız gerekiyordur.

İ

ster kariyerinde bir sonraki basamağa tırmanmak isteyen bir profesyonel, ister rekabette öne geçmek zorunda olan bir şirket olalım. Başarı söz konusu olduğunda ilk yapmamız gereken yeni teknoloji yatırımlarının yanında, çalışanlarımız ya da kendimizin bu yöndeki yeterlilik ve yeteneklerini gözden geçirmek ve güncellemektir. Peki, işe nereden başlayacağız? Çalışanlarımızın yaptığımız yatırımları en verimli şekilde kullanabilmesini nasıl garantileyebiliriz? Yahut bir BT profesyoneli olarak şirketimizin beklentilerini nasıl karşılar ve kariyerimizde yükselebiliriz?

56

Ne yazık ki gerçek dünyada bunu başaracak sihirli bir değnek yok. Ancak sihirli olmasa da sizi başarıya taşıyacak teknolojiler ve bunları şirketinizde en verimli şekilde kullanmanızı sağlayacak eğitimler mevcut. Elbette farklı alanlara odaklanmış çok sayıda teknoloji geliştirici şirket var. Bu noktada altyapıda Layer 2’den Layer 7’ye kadar her türlü çözümü bir arada sunabilmesi ve büyük kurumların eleman ilanlarında ön koşul olarak yer alan en popüler sertifikasyonların sahibi olması dolayısıyla işe önce Cisco’nun eğitimlerini masaya yatırmakla başlıyoruz. Dahası Cisco sertifikasyonuna sahip olmanın diğer teknoloji geliştirici-


lerinin eğitimlerini almayı kolaylaştırıyor olmasıda cabası. Yani “kariyerime nasıl yön vereceğim” ya da “çalışanlarıma nasıl yatırım yapacağım” diye karar kara düşünmeyi bırakın. Hazırladığımız bu eğitim rehberi ile doğru kişileri doğru eğitime ulaştırıyoruz. Eğitimlere Katılmak İçin Bir Ön Koşul Gerekiyor mu? Şirketlerin BT altyapısı içinde hemen her cihaza yönelik çözüm sunması nedeniyle artık her BT çalışanın sahip olması gereken bir sertifikasyon halini alan Cisco sertifikasyon eğitimlerinin bir ön şartı olup olmadığı, akla gelen ilk sorulardan biri elbette. BT Eğitim Kıdemli Danışmanı Cumhur Kızıları, “Öncelikle hangi eğitim alınırsa alınsın, başarının eğitimi alacak olan kişinin bilgi, beceri, ilgi ve azmiyle alakalı olduğunu belirtmeliyim. Çünkü bu sayede kişi eğitimden aldığı bilgileri güncel hayata başarıyla geçirip, işinde ve kariyerinde yükselebilir. Bunun yanında tüm eğitimler Türkçe olarak verilmekle birlikte, İngilizce bilgisi olmazsa olmazların başında geliyor. Zira hangi üreticinin eğitimini alırsanız alın, ekipman ve dokümanların yüzde 90’dan fazlası İngilizce. Ayrıca üreticiler tüm eğitim dokümanlarını, sınav sorularını ve cihazların kullanıcı arabirimlerini çoğunlukla İngilizce hazırlıyorlar. Yani eğitime ve konulara daha hızlı adapte olmak açısından temel seviyenin üzerinde bir İngilizce bilgisi şart. ”

Evde mi Çalışalım? Kursa mı Gidelim? Devasa web kütüphanesi, her bilgiye ulaşmamıza izin verdiği gibi, Cisco sertifikasyon sınavına hazırlanmayı sağlayabilecek pek çok dokümantasyonu da biz BT profesyonellerine sunuyor. Bu noktada eğitim kurumlarında eğitim almanın en önemli avantajı, gerçek hayatta birebir çalışmak gereken cihazlara dokunarak, gerçek olay senaryoları ile çalışmak olarak öne çıkıyor. Bu noktada eğitim kurumu eğer, danışmanlık ve satış öncesi/sonrası hizmeti de veriyorsa, size sorun çözme anlamında gerçek yaşamdan deneyimler aktarabiliyor. Elbette uzman eğitmenler ve sektörden meslektaşlarla kurulan bu “networking” sayesinde ihtiyaç duyduğunuz an danışacağınız güvenilir “dostlara” sahip olmak da cabası. Bu noktada hangisinin sizin için daha iyi olduğuna karar vermek, siz BT profesyonellerine kalıyor.

Hangi Eğitimden Başlamalı? Cisco sertifikasyon eğitimleri temel olarak farklı ustalık seviyesini gösteren dört başlıktan oluşuyor. Bunlar sırasıyla CCENT (Cisco Certified Entry Networking Technician), CCNA (Cisco Certified Network Associate), CCNP (Cisco Certified Network Professional) ve CCIE (Cisco Certified Internetwork Expert). Her sertifikasyon bir sonraki için kapı aralıyor. Yani bir CCNA sertifikası almadan CCNP sınavına girilemiyor. Bu konudaki tek istisna ise en yüksek sertifikasyon olan CCIE’de. Zira bilgi ve tecrübesine güvenen her

BT profesyoneli bir ön koşul olmaksızın bu sınava girebiliyor. Bunun yanında her üçü de alt uzmanlık dallarına ayrılıyor. Bunlar Data Center, Security, Routing&Swiching, Video, Service Provider, Service Provider Operations, Voice (Collaboration) ve Wireless. Cisco dünyasına girişte doğru basamak olan CCNA’de almanız gereken ilk eğitim ise CCNA Routing&Switching sertifikasyon eğitimi.

Önce Temel Atalım: CCNA CCNA Routing&Switching’in alınacak en temel ve önemli eğitim olduğunu söyleyen Cumhur Kızıları, uzmanlaşmak istediğiniz ana dal ne olursa olsun, önce R&S dediğimiz bu eğitimi almanızın ve ardından CCNA seviyesindeki diğer uzmanlık dalına yönelmenizin gerektiğini vurguluyor. Bu noktada CCNA R&S’in tüm eğitimler arasında, 112 saat ile (3,5 ay) en uzun süreli eğitim olduğunu da belirtelim. Kızıları bunun nedeninin CCNA R&S eğitiminin üretici bağımsız olarak temel network bilgisi verilmesi olduğunu söylüyor. ■ KİMLER ALMALI: Ağ teknolojileri konusunda çalışan veya çalışmak isteyen kişiler. ■ NE ÖĞRENİRSİNİZ: Öncelikle CCNA R&S programını bitiren kişiler, temel olarak LAN, WAN yapıları kurabilir router, switch gibi cihazlar üzerinde, gerekli ayarları ve bakımları yapabilir düzeye ulaşırlar. Bunun üzerine alacakları Voice, Security gibi diğer uzmanlık programlarında ise alana ait temel bilgilerin yanında küçük ve orta ölçekli yapılarda kullanılan ilgili ekipmanlarda ihtiyaca yönelik konfigürasyon, kurulum ve sonrasında yönetim için gerekli ayarları öğrenirler. ■ ORTALAMA GELİR BEKLENTİSİ: CCNA sertifikalı BT profesyonellerinin Türkiye’de ortalama 1.500 ila 2.500 TL arasında geliri olduğu gözleniyor.

Bir Basamak Daha Yükselmek: CCNP İlk sertifikanızı elinize aldınız ama şirketiniz yükselmeniz için sizden uzmanlığınızı göstermenizi, yani bir üst sertifikasyona sahip olmanızı istiyor. Yahut çalıştığınız altyapıda çok sık sorun yaşanıyor ve şirketiniz sizden sorun çözme konusunda uzmanlaşmanızı istiyor. Yapmanız gereken şey bu noktada belli. Uzmanlığınızın olduğu alanda CCNP seviyesindeki sertifikasyonu almak. Örneğin CCNA R&S ve sonrasında CCNA Wireless sertifikasyonlarına sahipseniz, bu noktada yapmanız gereken CCNP Wireless sertifikasyonu için kolları sıvamak. ■ KİMLER ALMALI: En az bir yıldır bu alanda çalışmakta olan ancak, bilgi ve tecrübesini büyük ölçekli organizasyonlardaki karmaşık altyapılarla çalışabilecek duruma getirmek isteyen kişiler. ■ NE ÖĞRENİRSİNİZ: Karmaşık BT altyapılarında kurulum, bakım ve ayarların gerçekleştirilmesinin yanında, bu sertifika eğitiminin en önemli farkı, karşılaşılabilecek

57


eğitim

sorunları çözmeyi öğreten bir içeriğe sahip olmasıdır. ■ ORTALAMA GELİR BEKLENTİSİ: CCNP sertifikalı BT profesyonellerinin Türkiye’de ortalama 3.000 ila 5.000 TL arasında geliri olduğu gözleniyor.

Merhaba Profesör: CCIE Cisco sertifikasyonları içindeki en üst seviye olan CCIE, dolayısıyla da alınması en zor olanı. BT Eğitim Kıdemli Danışmanı Cumhur Kızıları, bunun en önemli nedeninin sınavda çok kısıtlı bir zamana karşı yarışıyor olmaktan kaynaklandığını belirtiyor ve ekliyor; “Gerçek hayatta bir gün bile sürse çözebileceğiniz bir problemi bir saatte çözmeniz beklendiğinden, bilgi seviyesi yeterli olduğu halde laboratuvar sınavından kalanlarla çok sık karşılaşıyoruz. Bu nedenle sınava yönelik eğitim, çok önemli bir pratik kazandırdığından büyük fayda sağlıyor,” diyor. Diğer sertifikalardan farklı olarak herhangi bir sertifika ön koşulu gerektirmeyen CCIE sertifika sınavına, bilgi seviyenize güveniyor ve zaman odaklı sorun çözme deneyimine sahipseniz girebiliyorsunuz. CCIE sınavının iki aşamadan oluştuğunu belirtelim. İlk aşama bilgi seviyenizin yeterli olduğunu ölçmek için yapılan yazılı sınav. Yazılı sınavı geçtiğiniz takdirde, zamana karşı yarışacağınız laboratuvar sınavına girebiliyorsunuz. Cumhur Kızıları, bu noktada Türkiye’de sadece CCIE R&S sınavının Mobil Lab üzerinden yapılabildiğini hatırlatıyor. Yani eğer Voice, Security gibi diğer branşlardaki sınavlara girmek istiyorsanız sınav için bir de seyahat planı yapmanız gerekiyor. Zira diğer sınavlar Belçika, Dubai, ABD gibi ülkelerde yapılıyor. ■ KİMLER ALMALI: Temel olarak uzun yıllardır sektörde çalışan (en az 3-5 yıl), kıdemini yükseltmek isteyen sertifikalı ya sertifikasız tüm profesyoneller, bilgi seviyelerinin yeterli olduğuna inandıkları takdirde, sınava hazırlanmak için bu eğitimi alabilirler. ■ NE ÖĞRENİRSİNİZ: CCIE, eğitiminin en önemli özelliği en zor problem senaryoları üzerinde bilgi ve deneyim kazandırmasının yanında, kişilere sınava yönelik zaman odaklı çalışma pratiği kazandırmasıdır. Bilgi

58

seviyeniz için endişeleniyorsanız uzun dönemli bu eğitimden alabilirsiniz. Sadece sınav pratiği elde etmek isteyenler içinse toplam 10 günlük kısa dönemli, Boot Camp uygulama eğitimi bulunuyor. ■ ORTALAMA GELİR BEKLENTİSİ: CCIE sertifikalı BT profesyonellerinin Türkiye’de ortalama 7.000 ila 12.000 TL arasında geliri olduğu gözleniyor ama tecrübenize göre daha fazla kazanmak da sizin elinizde.

Son Dönemin En Popüler Eğitimleri En başında da belirttiğimiz gibi günümüzün sıkı rekabet koşulları şirketleri, bilgi teknoloji altyapılarını sürekli yenilemeye ve geliştirmeye zorluyor. Elbette şirketlerin BT bölümlerindeki bu değişimler, BT profesyonellerinin de buna yönelik eğitimler almasını zorunlu kılıyor. Peki, son dönemin en popüler eğitimleri neler? Her dönem belli eğitimlerin öne çıktığını belirten BT Eğitim Kıdemli Danışmanı Cumhur Kızıları, “Şu sıralar video konferans tarafından yoğun bir yatırım söz konusu olduğundan, buna bağlı olarak video eğitimlerine de büyük bir talep var. Video ile birlikte, güvenliğin ISE tarafına da yoğun bir talep olduğunu görüyoruz,” diyor. ISE (Identity Services Engine) eğitimi, güvenlik alanında uzmanlaşan BT profesyonellerinin NAC (Network Access Control) temelli yapılarda da uzmanlaşmak isteyen ve Cisco’nun ISE ürününü kullanması gereken çalışanların alması gereken bir eğitim. Kızıları, Cisco’nun bu yeni ISE cihazlarının sektörde yeni olmakla birlikte, büyük ilgi çekti ve bunun sonucunda da hem cihaza hem de ona yönelik eğitimlerde önemli bir artış yaşandığını belirtiyor.

Sözün Özü Herkesin tatilde olduğu bu yaz dönemini kendinize ya da şirketinize yatırım yaparak geçirmek yapılacak en akıllıca ve stratejik adım olabilir. Siz de yeni yılda kariyerinizde basamakları tırmak ya da rekabette güçlü konuma gelmek istiyorsanız bu yaz eğitim yatırımı yapmayı düşünebilirsiniz. Şirketinizde hangi üreticinin teknolojileri kullanılırsa kullanılsın, dosyamızın BT sektörünün ülkemizdeki gelişimi için eğitimin önemini gösterebildiğine inanıyoruz.


Kariyeriniz Yükselmeye Buradan Başlıyor Dünyanın herhangi bir yerinde ve şirketinde BT alanında kariyer edinmek isteyen profesyonellerin ilk durağı olan BT Eğitim, Türkiye’nin lider Cisco Eğitim İş Ortağı olarak tanınıyor. BT Eğitim, Cisco sertifikalı mesleki eğitimlerin yanı sıra, Cisco teknolojileri alanında danışmanlık, teknik destek, satış öncesi ve sonrası hizmetleri de veriyor. Bu çerçevede Türkiye’nin en büyük şirketleri ve kamu kurumları ile dünyanın lider şirketlerinin iletişim, veri merkezi ve güvenlik altyapılarına imza atıyor. kadar, eğitmen kadrosunun donanımlı olması da büyük önem taşır. Bu gerçeğin bilincinde olan BT Eğitim, son iki yılda yaptığı 2 milyon doların (GPL) üzerindeki teknoloji yatırımı kadar, Türkiye’nin en çok CCIE ve CCSI sertifikalı eğitmenine sahip (13 kişi) Cisco Eğitim İş Ortağı olması ile de haklı olarak övünüyor. Ancak, şirket yakın zamanda bu övünçlere birkaç tane de ödül eklemiş bulunuyor.

Ş

irket, Türkiye’deki kamu kurumlarının yüzde 60’tan fazlasının ve Türkiye’nin ilk 500 şirketinin yüzde 70’e yakınının bilgi teknolojileri altyapı kurulumlarını sağlıyor ve eğitimlerini veriyor. BT Eğitim’in sunduğu en önemli avantaj da işte bu noktada ortaya çıkıyor: Akademik düzeydeki bilgi ile sahada elde edilen benzersiz deneyimler bir arada sunuluyor. BT Eğitim, gerek global çapta ödüllü eğitmenleri ve son teknoloji laboratuvarları, gerekse gerçek saha deneyimlerini içeren “case study” içerikli eğitimleriyle bugün sektörde haklı bir üne sahip. Kariyerinde zirveye oynamak isteyenlerin güvendiği adres olmayı başaran BT Eğitim, bugüne dek 60 öğrencisinin CCIE sınavını geçerek bu sertifikasyonu elde etmesine yardımcı oldu. Bir eğitim kurumunun güvenilirliğini ve kalitesini ortaya koyan bu başarının yakınına ulaşabilen bir başka eğitim kurumu olmadığını da belirtmek gerek. Bunun yanında BT Eğitim, kurulduğu günden beri ise 8.000’den fazla bireysel ve 4.000’den fazla kurumsal eğitim vermiş bulunuyor.

Ödüller de BT Eğitim’i İşaret Ediyor Bilgi teknolojileri alanında kariyer sahibi olmak ya da mevcut kariyerinde yükselmek isteyen tüm profesyoneller için, eğitim alacakları kurumun donanım altyapısı

Kurulduğu günden bu yana pek çok ödüle layık görülen BT Eğitim, bu yılın mart ayında Los Angeles’ta düzenlenen Global Eğitim İş Ortağı Konferansı’nda (Global Learning Partner Conference), EMEAR Bölgesi’nde Yılın Eğitim Kurumu ödülüne layık görüldü. Dahası aynı etkinlikte BT Eğitim’in üç eğitmeni de, bir Cisco eğitmenine verilen en yüksek onur olan, “Quality Instructor Award” ile ödüllendirildi. Global çaptaki ödüllerin ardından, BT Eğitim’in mayıs ayında Antalya’da düzenlenen Cisco İş Ortakları Zirvesi’nden de ödülle dönmesi elbette sürpriz olmadı. BT Eğitim, Türkiye’de de İş Birliği dalında Yılın Eğitim İş Ortağı ödülü ile onurlandırıldı.

İTÜ’den BT Eğitim’e, 3’ten 44’e Bugün Ankara ve İstanbul ofislerinde toplam 44 çalışanıyla hizmet veren BT Eğitim, 2001 yılında Bülent Morten tarafından, üç kişilik bir ekiple kuruldu. Ancak, BT Eğitim’in kökleri, 1999 yılında yine Bülent Morten’in yönetiminde İstanbul Teknik Üniversitesi’nde kurulan Cisco Networking Academy Programı’na dayanıyor. Program o dönemde CCNA (Cisco Certified Network Associate) sertifikasının yanı sıra ağ teknolojileri konusunda çalışacak kişilere mesleki eğitim verme amacı ile kurulmuştu. Programın gördüğü büyük ilgi sonucunda, katılımcılara sağlanan eğitim kalitesini üst seviyelere taşımak için gereken esnekliğe ve geniş imkan kabiliyetine sahip olma ihtiyacı ise, 2001 yılında BT Eğitim’in kurulmasına yol açtı. BT Eğitim, bugün son teknoloji laboratuvarları, her sektörden deneyime sahip ekibi ve ödüllü eğitmen kadrosuyla bilgi teknolojileri alanında kariyer yapmak ya da mevcut kariyerinde yükselmek isteyen tüm profesyonellerin yanında bulunuyor.

59


donanım

BT Günlüğü Test Merkezi, bundan böyle her ay yeni çıkan ürünleri mercek altına alıyor. Deneyimli bir kadro ile özellikle mobil hayatın inceliklerine parmak basacak olan BT Günlüğü, sunuculardan tutunda basit bir cep telefonuna kadar düşünebileceğiniz her türden ürünü sizlere anlatmak ve açıklamak için çabalayacak. Eskiden kurumsal ve son kullanıcı olarak iki ayrı ürün grubu pazarı bulunuyordu, fakat son yıllarda bu pazar ayrımı yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Kurumsal pazara hitap eden ürünlerin çalışan kullanıcılar için tasarlandığı bir gerçek. Ama şunu da unutmamamız gerekiyor her kurumsal kullanıcı aynı zamanda bir son kullanıcı ve birçok çalışan kendi özel teknolojik cihazını aynı zamanda işyerinde de kullanıyor. Yapacağımız ürün incelemelerindeki amacımız ise siz değerli okuyucularımıza satın alma kararı konusunda yardımcı olmak. Bu konuda aklınıza gelebilecek herhangi bir soruyu istediğiniz zaman bizlere sorabilirsiniz. E-Posta adresimiz info@btgunlugu.com. 60


HTC One Mini 2

Mini Sınıfının En Yakışıklısı HTC’nin amiral gemisi HTC One M8’in küçük kardeşi HTC One Mini 2 abisinin tasarım özelliklerini benimseyerek daha küçük boyutta karşımıza çıkıyor. One M8’deki 5 inçlik ekran One Mini 2’de yerini 4.5 inç boyutundaki 720p çözünürlüğündeki ekrana bırakmış durumda. Gorilla Glass 3 teknolojisinin kullanıldığı ekran, 326 ppi piksel yoğunluğuna sahip. HTC’nin BoomSound ses sistemiyle donatılan HTC One Mini 2, ekstra bir ses sistemine ihtiyaç duymadan müzik dinlemenizi sağlıyor. BoomSound’ın sağladığı bir diğer avantajsa, dahili amfilerle desteklenen güçlü ses sisteminin telefon çaldığında duymama problemini ortadan kaldırması. HTC One Mini 2’nin ön bölümünde 5 mega piksel çözünürlüğünde ön kamera bulunuyor. Artık selfie/öz çekim kamerası olarak adlandırılan bu kamerayla, Full HD 1080p 30 fps video kaydı da yapabiliyorsunuz. Telefonun güç tuşu ve 3.5mm bağlantı noktası bulunuyor. Ses tuşları sağ bölümde konumlandırılırken, hemen üzerinde 128GB’a kadar arttırılabilen microSD kart yuvası bulunuyor. One Mini 2‘nin sol bölümündeyse SIM kart girişi yer alıyor. Belirtmeden geçmeyelim, HTC’nin yeni modellerinde olduğu gibi HTC One Mini 2’de de nano SIM kart kullanmak gerekiyor. Telefonun arka bölümüne geçtiğimizde bizleri One M8’de kullanılan Duo Camera yerine 13 mega piksel çözünürlüğündeki tek kamera karşılıyor. Otomatik netleme yapabilen kamera LED flaşla desteklenirken, 4128x3096 piksel çözünürlüğünde fotoğraflar çekmenizi ve 1080p 30 fps çözünürlüğünde video kaydı yapmanıza imkan sağlıyor. HTC One Mini 2’ye, Qulacomm’un Snapdragon 400 çipseti güç veriyor. Çipset içerisinde 4 çekirdekli 1.2 GHz Cortex-A7 işlemcisi ve Adreno 305 grafik yongası bulu-

Teknik Özellikler Ekran: 4.5 inç Super LCD2 1280x720p İşlemci: 4 çekirdekli 1.2GHz Cortex-A7 Qualcomm Snapdragon 400 Grafik İşlemcisi: Adreno 305

Kitkat – HTC Sense 6 Boyutlar: 137.4 x 65 x 10.6 mm Ağırlık: 137 gram

Kamera: 13Mp arka/5Mp ön Batarya: 2110 mAh İşletim sistemi: Android 4.4.2

nuyor. Düşük güç tüketimiyle dikkat çeken Cortex-A7 işlemcisinin performansının yeterli olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Ayrıca 1GB RAM ile desteklenen HTC One Mini 2’de 16GB dahili depolama alanı bulunuyor. Android 4.4.2 KitKat işletim sistemiyle gelen One Mini 2, HTC’nin Sense 6 ara yüzünü kullanıyor. HTC One Mini 2’nin abisi gibi akıllı telefon pazarının en şık modelleri arasında. Tek parça alüminyumdan üretilen telefon, One M8’de olduğu gibi özel bir işlemle birleştiriliyor. Fırçalanmış metal gövdesiyle farklı bir deneyim yaşatan HTC One Mini 2’yi tek elle rahatlıkla kullanabiliyorsunuz. Mini sınıfında Android işletim sistemli bir akıllı telefon almayı düşünüyorsanız, HTC One Mini 2 ilk tercihleriniz arasında olmalı.

61


donanım

Jabra Rox Wireless

Hem Kablosuz Hem Kayıpsız Jabra Rox Wireless, dayanıklı çelik yapısı ve kulağa sabit oturması sayesinde, hareket halinde müzik dinlemeyi sevenler için iyi bir çözüm oluşturuyor. Rox Wireless’in kablo üstü kumandasından çalma listelerinizi ve aramalarınızı kontrol edebiliyorsunuz. Bu sayede, siz müziğinizi üstün Hi-Fi Dolby ses kalitesiyle dinlemeye devam ederken, telefonunuz da cebinizden çıkmamış oluyor. Rox Wireless’in tasarımı, profesyonel müzisyenler tarafından kullanılan, sesi tam olarak ve güçlü bas ile veren kulak içi monitörlerin tasarımına dayanmakta. Kulaklıkların sesini hâlâ yetersiz bulduğunuzda, Jabra’nın özel Sound App uygulamasının verdiği Dolby ses ile deneyiminizi zirveye taşıyabiliyorsunuz. Rox Wireless küçük ve hafif bir yapıya sahip. ColorCore EarGels kulaklık başlıklarıyla dopdolu bir ses ve rahat bir kullanım sunuyor. Ultra aktif olduğunuzda ise, kulaklıkların hiç düşmemesini sağlamak için opsiyonel olarak alabilece-

ğiniz EarWings kulaklık başlıklarını da kullanmanız mümkün. Aynı zamanda müziğinizi ve YouTube içeriğini üstün ses kalitesi ile sunmayı hedefleyen Hi-Fi Dolby ile de farklı bir deneyim elde ediyorsunuz. Ayrıca size özel bir müzik dinleme deneyimi için çalma listeleri yaratabilir, müzikleri paylaşabilir ve grafik ekolayzerden faydalanabilirsiniz. Teknik Özellikler Bağlantı arabirimi: Bluetooth AVRCP: Evet Otomatik Eşleştirme: Evet NFC Yakın Alan İletişimi: Evet Müzik desteği. Evet

Nokia Lumia 630

Windows 8.1 İle Daha Verimli Nokia’nın Windows Phone 8.1 işletim sistemini kullanan ilk akıllı telefon modeli Lumia 630 geçtiğimiz günlerde satışa sunuldu. Windows Phone deneyimini bambaşka bir boyuta taşıyan Lumia 630, Word Flow klavye ile daha hızlı yazı yazmanıza, Action Center ile bildirimlerinize kolayca ulaşmanıza ve canlı kutucuklarla giriş ekranını kendi stilinize göre oluşturma imkanı sunuyor. Windows Phone 8.1 işletim sistemiyle gelen telefon, kullanıcıları Windows Phone işletim sistemindeki şikayetlerinden büyük oranda arınmış bir performans sunuyor. Özellikle Action Center’ın gelmesiyle birlikte WP 8’deki bildirim alamama sıkıntısı ortadan kaldırılırken, kullanıcılarının daha dinamik ve canlı bir işletim sistemine kavuşmuş oldular. 5 mega piksel çözünürlüğündeki arka kamerayla gelen Nokia Lumia 630’de ön kamera bulunmuyor. Uygun fiyatıyla öne çıkan telefonda 8GB dahili depolama alanının yanı sıra 128GB’a kadar genişleyebilen hafızasıyla istediğiniz her şeyi yanınızda taşımanızı sağlıyor. 4.5 inç boyutundaki IPS LCD ekran ve 4 çekirdekli Snapdragon 400 işlemci görev yaptığı Lumia 630, 1830mAh kapasiteli bataryasıyla 600 saate kadar bekleme süresi sunuyor. Nokia’nın her zaman olduğu gibi canlı renkleri tercih ettiği Lumia 630 modeli, Windows Phone deneyim yaşamak isteyen kullanıcılar için iyi bir başlangıç olabilir.

62

Teknik Özellikler Ekran: 4.5 inç IPS LCD 854x480p İşlemci: 4 çekirdekli 1.2GHz Qualcomm Snapdragon 400 Grafik İşlemcisi: Adreno 305 Kamera: 5MP arka/ön kamera yok Batarya: 1830 mAh İşletim sistemi: Windows Phone 8.1 Boyutlar: 129.5 x 66.7 x 9.2 mm Ağırlık: 134 gram


Lenovo ThinkPad Tablet 2 Ofisinizi Yanınızda Taşıyın

Yeni gelen işlemciler ve Windows 8 işletim sistemiyle birlikte üst düzey tablet pazarı yeni modellerle zenginleşmeye başladı. Lenovo’nun ThinkPad Tablet 2 modeli de Windows işletim sistemli tabletlere yeni bir soluk getiriyor. 10.1 inç boyutundaki 720p çözünürlüğündeki IPS arkadan aydınlatmalı ekranıyla, hem iş hem de eğlenceyi birlikte sunuyor. Dizüstü bilgisayarların yerini rahatlıkla alabilecek özellikler sunan Lenovo ThinkPad Tablet 2, Windows 8 ve Windows 8 Pro işletim sistemleriyle tercih edilebiliyor. Çift çekirdekli 1.8 GHz Intel Atom Z2760 işlemcisini kullanan tablette Intel HD SGX545 grafik işlemcisi görev yapıyor. 2GB belek ile donatılan ThinkPad Tablet 2, 64 GB dahili depolama alanına sahip. 25 gün bekleme yapabilen ThinkPad Tablet 2, 10 saat video izleyebilmenize olanak tanıyor. ThinkPad’de Wi-Fi 802.11 a/b/g/n, Bluetooth 4.0, GPS, minii HDMI, 3.5 mm bağlantı noktası, USB 2.0, microSD kart girişi ve doc bağlantısı bulunuyor. ThinkPad Tablet 2, kalem ve klavye gibi aparatlarıyla birlikte çok çeşitli kullanım alanları sunuyor. Intel Atom işlemcisiyle birlikte istikrarlı bir performans sunan tablette, yüksek performans gerektiren grafik işlemleri gibi işlemlerin dışında, ofis programları, kurumsal yazılımlar ve uygulamaları rahatlıkla kullanabiliyorsunuz. Tabletle birlikte gelen stylus kalem, kullanımda büyük kolaylık sağlıyor. Özellikle el yazısı yazabilmenize imkânı sağlayan kalemle notlarınızı tabletin üzerine yazarak kolayca kayıt edebiliyorsunuz. Lenovo ThinkPad Tablet 2’nin ön bölümünde 720p

Teknik Özellikler Ekran: 10.1 inç arkadan aydınlatmalı IPS LED 720p İşlemci: Çift çekirdekli 1.8GHz Intel Atom Z2760 Grafik İşlemci: Intel HD SGC545 GFX Bellek: 2GB RAM / 64GB dahili depolama alanı Kamera: 8MP arka/2MP Ön Boyutlar: 25.6x17.5x0.8cm Ağırlık: 598 gram

video kaydı yapabilen 2 mega piksel çözünürlüğünde ön kamera bulunuyor. Bu kamerayla rahatlıkla telekonferans ve görüntülü görüşme gerçekleştirilebiliyor. Tabletin arka bölündeyse, 8 megapiksel çözünürlüğünde otomatik netleme yapabilen LED flaşlı kamera görev yapıyor. Hem ön kamera hem de arka kameranın tatmin edici performans sunduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Lenovo ThinkPad Tablet 2, şık tasarımı ve sunduğu özellikleriyle kullanıcısını memnun edecek özelliklerle sahip. Diğer platformların sunduğu sınırlığı içeriğe karşılık, bilgisayarınızla yapabileceğiniz işlemleri mobil olarak da yapabilme imkanı sunan Lenovo ThinkPad Tablet 2, Windows 8 işletim sistemli tablet almak isteyen kullanıcılar tarafından rahatlıkla tercih edilebilir.

63


donanım

Sony Alpha a5000

DSLR Performans Kompakt Boyutunda Sony’nin aynasız yeni kamerası Alpha a5000, değiştirilebilir lens seçenekleri ve aynasız yapısıyla DSLR kameraların performansını, daha kompakt bir yapıla buluşturuyor. Sony Alpha a5000, hem video hem de fotoğraf performansıyla göz dolduruyor. 20.1 megapiksel çözünürlüğündeki Sony Exmor APS-C sensörün yer aldığı kamera, ultra hızlı otomatik netleme ve görüntü işleme yapabilen BIONZ X görüntü işleme motoruyla desteklenmiş. 180 derece hareket edebilen 3 inç ekranıyla çok yüksek kalitede selfie çekimleri yapmanızı sağlayan Sony Alpha a5000, Wi-Fi ve NFC gibi gelişmiş bağlantı özelliklerine sahip. Değiştirilebilen objektifler sayesinde geniş bir objektif yelpazesine sahip olan Alpha a5000, 16-55 mm objektif kitiyle birlikte geliyor. Sony’nin yeni aynasız ve değiştirilebilir lensli kamerası Alpha a5000, kompakt fotoğraf makinesi boyutları içerisinde DSLR performansıyla bir

Teknik Özellikler Sensör: 20.1MP Sony Exmor- HD APS Görüntü İşleme: BIONZ X Görüntü İşleme Motoru Lens: Sony E-mount 16-55mm Ekran: 3 inç TFT LCD Depolama: Memory Stick – SD, SDHC ve SDXC Bağlantı: NFC, Wi-Fi, mikro HDMI, USB 2.0, Batarya: 1080 mAh Boyutlar: 109.6 x 62.8 x 35.7mm Ağırlık: 269 gram

üst seviyeye geçmek isteyen kullanıcılar ilk tercihleri arasında yer alabilecek özellikler sunuyor. Aynasız tasarımı sayesinde DSLR kameraların hantallığından kurtulan Alpha a5000, dâhili Wi-Fi ve NFC gibi bağlantı özellikleri sayesinde çektiğiniz görüntüleri hiçbir kabloya ihtiyaç duymadan paylaşabilme imkanı sunuyor.

TP-LINK TL-WA850RE

Menzilinizi Bu Cihaz İle Arttırın

Teknik Özellikler Arabirim: 10/100M Ethernet Portu (RJ45) Kablosuz Standartları: IEEE 802.11n, IEEE 802.11g, IEEE 802.11b Sertifika: CE, RoHS Boyutlar: 110.0 x 65.8 x 75.2 mm Güç tüketimi: 3W civarında

64

TP-LINK’in yeni ürünü TL-WA850RE’si, ölü noktaları ortadan kaldırmak için kapsama alanını uygun bir şekilde genişletmek ve var olan bir kablosuz ağın sinyal gücünü artırmak için tasarlanmış bir cihaz. Cihazın 300 Mbps kablosuz N hızı, Menzil Genişletici düğmesi, küçük boyutu ve duvara monte edilebilme özelliği ile kablosuz ağınızı genişletmek oldukça kolay. Bunun yanı sıra Ethernet portu, TL-WA850RE’nin kablolu bir cihazı kablosuz cihaza dönüştürmek için kablosuz bir adaptör gibi çalıştırılmasına da izin veriyor. Ayrıca TL-WA850RE’nin profil fonksiyonu daha önceki eş kablosuz ağları hatırlatıyor, yani eş router değiştiğinde cihazı resetlemek gerekmiyor. Tak ve Çalıştır Yeni kablolar kullanmadan, var olan kablosuz ağın menzili içinde kullanıcılar, TL-WA850RE’deki Menzil Genişletici’nin ardından routerdaki WPS düğmesine basarak veya tersini yaparak kablosuz kapsama alanını kolaylıkla genişletebiliyorlar. Düğme çiftine tekrar basarak client cihazları ile şifreli bir bağlantı hızla kurulabiliyor. Cihazın üzerinde bulunan Akıllı Sinyal Gösterge Işığı 5 sinyal ışığı, TL-WA850RE’nin var olan routerdan o an aldığı sinyalin gücünü gösteriyor. Bu, menzil genişleticinin yerleştirileceği en uygun yerin bulunmasına yardım ediyor. Böylece TL-WA850RE ağdan mümkün olan en iyi menzil ve performansın alınmasını sağlıyor. Performans açısından oldukça beğenimizi kazanan TL-WA850RE fiyat açısından uygun bir değerle satışa sunulmuş durumda.


Epson V750-M Pro Scanner Profesyonel Tarama Cihazı

Tüm bilgilerinizi dosyalamak yerine dijital ortamda depolamak artık çok daha kolay bir yöntem. Veri kaybı olmadan resim, fotoğraf ve dokümanlarınızı dijital ortama taşımak için ihtiyaç duyabileceğiniz tarayıcı cihazlarından biri olan Epson’un V750-M Pro Scanner adlı tarayıcı modeli bu ay test merkezimin konuğu oldu. Gerek ofis kullanımı gerek kişisel kullanım için tercih edilebilecek özelliklere sahip olan Epson V750-M, 12.800 dpi gibi yüksek bir çözünürlük sunuyor. Profesyonel fotoğraf taramak için geliştirilen Epson Perfection V750 Pro, çok formatlı tarama işini hafifleştiriyor. Epson’un gelişmiş Epson Matrix CCD sensörünü kullanan tarayıcı üzerinde Epson’ın Dual Lens sistemi yer alıyor. Profesyonel standartları destekleyen tarayıcıda, detaylı taramalar yaparak analog fotoğraflarınızı mükemmel bir şekilde dijital ortama aktarabiliyorsunuz. Hasarlı veya solmuş görsellerinizi DIGITAL ICE teknolojisi ve Epson Easy Photo Fix araçlarıyla onararak eski hallerine getirebilmenizi ve orijinallerinden bile daha kaliteli tarama ve baskılar yapmanıza imkan sağlıyor. Yatay ve dikey olarak tarama yapabilen Epson Perfection V750, 216 x 294mm tarama alanına sahip. Gelişmiş Matrix CCD sensörü sayesinde 48 Bit renk derinliği sunabilen tarayıcıda, soğuk katot floresan lamba kullanılmış. İnç başına 50 ila 6400 dpi arasında çıkış çözünürlüğü sunabilen Epson Perfection V750, maksimum 12.800 dpi çözünürlüğünde tarama yapabiliyor.

Teknik Özellikler Tarayıcı Türü: Düz tarayıcı Çözünürlük: inç başına 6.400 nokta Tarama Alanı: 216 x 297 mm Renk Derinliği: 48 Bit Optik Sensör: Matrix CCD Çıkış Çözünürlüğü: inç başına 50/6400/9600/12800nokta Bağlantı: USB 2.0 Tip B Boyutlar: 503 x 308 x 152 mm Ağırlık: 6 kg

giderme ve toz kaldırma gibi birçok işlemi yapabiliyor. Epson Perfection V750’yi bilgisayara bağlamaksa oldukça kolay. USB 2.0 bağlantı noktası üzerinden istediğiniz cihaza bağlayabileceğiniz tarayıcı, Apple Mac ve Microsoft Windows işletim sistemleriyle uyumlu olarak çalışabiliyor. Hem işte hem de ofisinizde yüksek çözünürlüklü tarama yapmanız gerekiyorsa, Epson Perfection V750 yüksek performansı ve gelişmiş özellikleriyle beklentilerinizi fazlasıyla karşılayacaktır.

Özellikle analog fotoğrafçıların vazgeçilmez yardımcısı olabilecek özellikler sunan tarayıcıda A4 ve belge taramanın yanı sıra, 35 mm 4x6, 35 mm 12 çerçeve, 120/220 orta format, 5x4, 203 x 254 mm boyutlarında film ve dia taraması da yapılabiliyor. Gelişmiş görüntü iyileştirme özellikleriyle birlikte gelen Epson Perfection V750, taranılan görüntü üzerinde baskı görüntüsü eşleştirme, desen optimizasyonu, renk sabitleme, arka ışık düzeltme, gürültü önleme, nokta

65


editör

BT Dünyası Arama Kararına Karşı Birleşti

New York mahkemesinin Microsoft için düzenlediği arama emri, büyük tepkilere yol açtı. Apple ve Cisco gibi devler kullanıcı bilgilerini vermek istemeyen Microsoft’a tam destek vereceklerini açıkladılar. Microsoft, İrlanda’da kayıt edilen veriler için bir arama emri çıkartan New York mahkemesini kararına savaş açtı. Ardından bu karar hakkında Apple ve Cisco gibi BT devleri tarafından yapılan Microsoft destekçi açıklamalar son döneme damgasını vuran gelişmeler arasında yer aldı. Verizon ve AT&T gibi operatörleri de yanına alan Microsoft, New York mahkemesine hitaben ortak bir bildiri yayınladı. Amerika hükümeti, bir uyuşturucu soruşturması yüzünden Microsoft’un elinde bulunan verilere erişmek istiyor. Daha doğrusu Microsoft’un bir müşterisinin e-posta trafiğini kontrol altında tutmak ve görmek istiyor. Bu yüzden de Aralık 2013 tarihinde bu arama emri çıkarıldı. Microsoft, Nisan ayında bu emre karşı itiraz etti ve anında ret cevabını aldı. Haziran ayında ise bu kararın doğru olmadığını tekrar savundu ve verileri vermemek için ısrar etti. Bu davanın esas problemi, US Electronic Communications Privacy Act (ECPA) tarafından kullanılan ve mahkeme talimatı veya arama emri olarak da algılanan “Warrant” kelimesi oluşturuyor. Microsoft’a göre mahkemenin direktifi daha çok bir şahit dinleme daveti olarak algılanıyor. Mahkeme yurt dışında bir yere arama emrinin veremeyeceğini, şahit dinleme olayında da muhatabın Microsoft’un olmadığını sanık veya şahit kişilerin çağrılması gerektiğini savunuyor. Mahkeme ise, oluşturduğu arama emri ile, Amerika’da oturan bir kişinin e-posta yazışmalarını dünyanın neresinde olursa olsun kontrol edebileceğini savunuyor. Oysa bu olayda daha çok devletlerin anlaşması şart. Yerel mahkemenin, Amerika Birleşik Devletleri ve İrlanda arasında yapılan Mutual Legal Assistance Treaty anlaşmasına göre hareket etmesi gerekiyor. Durum böyle olunca tüm gözler bu davaya çevrilmiş durumda. Amerika dışında bulut bilişim hizmeti sunan Amerikalı şirketler bu olaydan çok ciddi zarar göreceği kesin gözüyle bakılıyor. Zaten Edward Snowden olayından sonra tüm dünya, Amerikalı şirketlere şüphe içinde bakıyor. Google ve Microsoft, kendi kullanıcılarına karşı güvenlerini kaybetmemek için güvenlik önlemlerini arttırarak ekstra şifreleme teknikleri kullanmaya başladılar. Buna ek olarak yapılan birçok faaliyet, kapalı kapılar dışına alınarak şeffaf raporlarla ilgili kişilere sunuluyor. Tam bu esnasında Amerikalı BT şirketleri kullanıcılara karşı güvenlerini tazeliyorken, Amerika hükümetinin bu eylemi tüm cabayı sıfırlayacağından korkan Amerikalı BT şirketleri, güvensizlik durumuna düşmemek için ortak hareket etmeye karar vermeleri yerinde bir karar.

66

Ecevit BIKTIM

Yayın Danışmanı ecevit@btgunlugu.com




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.