SAYI 19
06/2015
Bilişim Sektöründe Nitelikli Eleman Mumla Aranıyor!
BTK Başkanı Tayfun Acarer’in Görev Süresi Doldu • AB’den Dijital Pazar Düzenlemesi Elektronik Ticarette Yeni Dönem Başladı • Çevre’nin Umudu BİT Sektöründe • 4G’de Son Durum Nedir? Sanal Gerçekliğin Tarihçesi • Dünyanın En Değerli 10 Markası • En Sağlam 10 iPad Kılıfı Türkiye Bilişim Sektörü 69,4 Milyar TL Büyüklüğe Ulaştı
Bülent Morten BT Eğitim Kurucusu
Cumhur Kızıları BT Eğitim Genel Müdür Yardımcısı
Bilişs. im Sektöründe Nitelikli Eleman Mumla Aranıyor!
editör
BİT ve İnovasyonun Önemi Artıyor Bilim ve teknolojideki gelişmeler ile inovasyona dayalı stratejiler, gerek ülke gerekse şirket seviyesinde verimlilik artışının ve rekabetin temel unsurları haline geldi.
Ali Yavuz ŞAHİN
Genel Yayın Yönetmeni yavuz@btgunlugu.com
Büyümenin en önemli belirleyicilerinden biri teknolojik değişimle birlikte artan verimlilik ve yeni teknolojilerin odağı da verimlilik artışı ve küresel meselelere çözüm üretmekten geçiyor. Geçtiğimiz yıl Avustralya Brisbane G20 Liderler Zirvesi’nde küresel ekonomiyi gelecek 5 yıl içinde yüzde 2,1 oranında büyütme hedefi benimsenmişti. Bu kapsamda bilim ve teknoloji, gerek büyüme oranlarına katkısı, gerekse enerji, gıda güvenliği, iklim değişikliğine çözümler ile sürdürülebilir büyüme etkisi nedeniyle G20 gündemi için son derece önemli. Her ne kadar hem sürdürülebilir büyüme hem de yüzde 2,1’lik hedefin tutturulması için kritik de olsa, teknoloji ve inovasyon G20 gündemine giremiyor. Önceki yıllarda buna yönelik çeşitli çabalar sergilendi. Son olarak geçtiğimiz yıl Avustralya’da G20 Zirvesi etrafında bir İnovasyon-20 grubu oluşturularak, sürdürülebilir büyüme ve biyoteknoloji odağıyla bir konferans düzenlendi. Bu yıl, Türkiye’nin G20 başkanlığı döneminde, teknoloji ve inovasyon T20 konuları arasına dahil edildi. Teknoloji ve inovasyon teması, G20’nin mevcut sorunlarını konuşmanın yanında küresel meseleleri dikkate alarak gelecek ajandayı şekillendirmek için önem taşıyor. G20 ülkelerinde yüksek teknolojili yapı öncelikle ihracat verileri ile değerlendirildiğinde, ülkelerin birbirinden önemli oranda farklılaştığı bir görüntü ortaya çıkıyor. Yüksek teknolojili yapıya geçişte son 20 yılda en büyük sıçramayı G20 ülkeleri arasında Çin gerçekleştirdi. Bu grupta imalat sanayi ihracatı içinde yüksek teknolojili ürünlerin payının en yüksek olduğu ülke yüzde 26 ile Çin. Onu Güney Kore ve Fransa izliyor. Son 20 yıldaki yüksek teknolojili ihracatlarındaki değişimlerine göre G20 ülkelerini üç grupta toplamak mümkün. İlk grupta, ihracatında yüksek teknolojili yapıya sıçrama yapmış olanlar bulunuyor. İkinci grup ise ihracatında yüksek teknolojili ürün payının düştüğü ülkelerden oluşuyor. Bu grupta Güney Afrika dışında, ABD, Japonya, İngiltere gibi gelişmiş ülkeler yer alıyor. Üçüncü grup ise, Türkiye’nin de içinde yer aldığı son 20 yılda bu anlamda herhangi bir gelişme göstermeyen ülkeler olarak karşımıza çıkıyor. G20 ülkeleri arasında GSYİH içinden Ar-Ge’ye en fazla pay ayıran ülke yüzde 4 ile Güney Kore olarak karşımıza çıkıyor. Onu Japonya ve Almanya izliyor. Güney Kore son 10 yılda GSYİH içindeki Ar-Ge harcamasını Çin’den sonra en fazla arttıran ülke oldu. Çin, 2000’li yılların başında bu sıralamada sonlarda yer alırken şimdilerde 7. sırada bulunuyor. Ar-Ge harcamalarına nüfusa oranla kişi başına düşen harcama olarak bakıldığında bu görüntüde değişimler olduğu göze çarpıyor. Çin G20 ülkeleri arasında sıralamada yine gerilere düşüyor. Kişi başına düşen Ar-Ge harcaması en yüksek ülke yaklaşık 1400 dolar ile ABD. Onu Güney Kore ve Almanya takip ediyor. Türkiye ise Ar-Ge harcamalarında sonlarda yer alıyor.
içindekiler
06 14 22 30 32 34 38 42 44 46 48 50 52 54 56 58 60 4
Haberler
künye
Röportaj: Sevil Kanat Sanal Gerçekliğin Tarihçesi
Yazı İşleri
Türkiye Bilişim Sektörü 69,4 Milyar TL
Ali Yavuz ŞAHİN
Büyüklüğe Ulaştı
Genel Yayın Yönetmeni
Facebook’da Son Dönemde Başarılı Olmuş
(Sorumlu)
Reklam
yavuz@btgunlugu.com
Reklam Departmanı
En İyi 10 Marka Bilişim Sektöründe Nitelikli Eleman Mumla
Ecevit BIKTIM
Aranıyor!
Yayın Danışmanı
Röportaj: Bülent Morten
ecevit@btgunlugu.com
Röportaj: Cumhur Kızıları
Mehmet Ali Gündüz
ABD Siber Savaş’ta Silikon Vadisi’ne
Prodüksiyon Sorumlusu
Güveniyor BTK Başkanı Tayfun Acarer’in Görev Süresi
info@btgunlugu.com Editörler
Çevre’nin Umudu Bit Sektöründe
Mücahit Aytekin Barış Terun Erhan Tan Mutlu Çavuş Avşar Özgen
4G’de Son Durum Nedir?
info@btgunlugu.com
Doldu AB’den Dijital Pazar Düzenlemesi Elektronik Ticarette Yeni Dönem Başladı
iPad’den Önce Bu Tabletler Vardı En Sağlam 10 iPad Kılıfı BT Günlüğü Test Merkezi
Kreatif Creative Solutions diyalog@creativesolutions.com.tr
reklam@btgunlugu.com Adres Eylül Medya İnönü Caddesi No: 8 Bulut İş Merkezi 4. Kat Daire: 72 Çeliktepe Kağıthane / İstanbul Tel : 0212 270 36 37 PBX Fax: 0212 270 36 37 Dağıtım Etkin Dağıtım Baskı ve Cilt Özgün Ofset Aytekin sokak no:21 4.Levent / İstanbul Tel : 0212 280 00 09 Fax: 0212 264 74 33
haberler Küçük İşletmelere Paraşüt'ten e-Fatura Hizmeti
Repzone, Qlik Sense İle Daha Akıllı QlikView Türkiye iş ortaklarından Bilgera tarafından, perakende sektörüne özel geliştirilen mobil saha yönetim platformu REPZONE, sektöre tanıtıldı. Sektörel paydaşlara kapsamlı olarak tanıtılan REPZONE’un sektöre yeni bir soluk getirmesi bekleniyor. REPZONE, saha uygulamalarında daha fazla etkileşim, daha etkin iletişim, anlık müdahale yetisi, özelleştirme, görsel raporlama, kolay kullanım, kolay kurulum ve genişleme anlamına geliyor. Bu ürün, sahadaki eksiklikler ve talepler üzerine ortaya çıktı. Etkin görev yönetimi, etkileşim, paylaşım ve limitsiz kapasitede haberleşme, sistemin temel avantajları arasında. Qlik Sense iş zekâsı çözümleriyle daha da güçlü hale gelen REPZONE, sahada operasyon gerçekleştiği anda, nerde ve kim tarafından yapıldığını görünmesini sağlıyor. Etkinlik kapsamında konuşma yapan Bilgera Genel Müdürü Umut Sevin ,Qlik Sense iş zekâsı çözümüyle REPZONE’nun daha da güçlü ve akıllı bir hale geldiğini belirtirken, Qlik Sense ürünününü seçmelerinde öne çıkan nedenleri şu sözlerle aktardı ; ‘’Artık kullanıcılar iş süreçlerini analiz ederken raporlarına herhangi bir cihazdan, her zaman ve her yerde ulaşabilmek istiyorlar. Qlik’in yeni ürünü Qlik Sense özellikle mobil de doğmuş ve mobilde tasarıma imkan sağlayan bir uygulama olarak bizim projemiz ile taban tabana örtüştü. Teknolojik altyapısı sayesinde her türlü akıllı cihaz ile uyum sağlayabiliyor. Düşünce hızında sorgulama yeteneği ile veriyi grafikler ve haritalar gibi görsel araçlarla analiz edebiliyorsunuz. Qlik Sense ile güçlenen REPZONE’la artık herkesin hızlı ve görselliği yüksek raporlar yapması mümkün olacak. Mobil öncelikli ve entegrasyona açık bir uygulama olan REPZONE’la, sahada artık birçok şeyin değişeceğini söyleyebiliriz.’’
6
Paraşüt, gerçekleştirdiği basın toplantısıyla, e-Fatura hizmeti sunmaya başladığını duyurdu. İşletmeler, herhangi bir teknik entegrasyon ve kurulum çalışmasına gerek olmadan Paraşüt’le e-Fatura gönderip alabilecek. Fatura yazdırma, kurye ile gönderme ve takip sürecini ortadan kaldırarak operasyonel verimliliğini artıran işletmeler, aynı zamanda maliyet avantajı da sağlayacak. Paraşüt’te 2015 yılı boyunca ilk 1000 e-Fatura kullanıcısı ücretsiz e-Fatura hizmetinden faydalanabilecek. Paraşüt’ün kullanıcı dostu ara yüzüyle kolayca e-Fatura gönderip almak için uygulamaya üye olmak yeterli. Paraşüt Kurucu Ortağı Sean X. Yu’nun açılış konuşmasıyla başlayan toplantı, Paraşüt’ün diğer kurucu ortaklarından Fahri Özkaramanlı’nın e-Fatura konusundaki sunumuyla devam etti. Toplantı, Paraşüt’ün çözüm ortağı FIT Solutions’ın CTO’su Koray Gültekin Bahar’ın sunumunun ardından soru ve cevaplar ile son buldu. Sean X. Yu, şu sözleri aktardı: “Paraşüt olarak çıkış noktamız, günümüzde küçük ve orta ölçekli işletmelerin finansal operasyonlarını yönetirken bulut tabanlı teknolojik altyapılara ihtiyaçları olduğunu görmemizdi. Bu ihtiyacı, küçük işletmelerin bütçelerine uygun fiyat ve paketlerle sunmak için yola çıktık. Sunduğumuz çözümlerimize önemli bir hizmet daha ekleyerek, bu ay itibariyle e-Fatura hizmeti vermeye başladık. Paraşüt’te e-Fatura hizmetinden yararlanmaya başlayan ilk 1000 kullanıcı, kampanya kapsamında 2015 yılı sonuna kadar ücretsiz e-Fatura gönderip alabilecek. Bugün burada bu önemli hizmetimizi basın mensupları ile paylaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz.”
BT Yรถneticileri Bu Adreste Buluล uyor
BTGunlugu.com 7
haberler Türkiye’de 11.000 e-ticaret Sitesi Olduğunu Biliyor Muydunuz?
Turkcell‘den 41 Bin Hanenin 1 Yıllık Elektrik Tüketimine Eş Tasarruf Türkiye’nin lider e-ticaret altyapı sağlayıcısı IdeaSoft tarafından yapılan pazar analizine göre, ülkemizde e-ticaret paket yazılımlarını kullanarak e-ticaret yapan KOBİ sayısı 2015 yılı Haziran ayı itibariyle 11.000’e ulaştı. On binlerce lirayı bulan fiziki mağaza yatırım maliyetlerinin çok yüksek olması ve ilgili yatırımların geri dönüşünün uzun zaman alması sebebiyle, küçük ve orta ölçekli perakendeciler, yeni fiziki mağaza veya şube yatırımı yapmak yerine e-ticaret’e yöneliyor. Yaklaşık 42 milyon genişbant İnternet kullanıcısının büyüttüğü e-ticaret pazarının sunduğu fırsatlar da e-ticarete ilgiyi artırıyor. IdeaSoft Genel Müdürü Seyhun Özkara, Türkiye’de İnternet’in yaygınlaşması ile son yıllarda hızlı büyüyen e-ticaret pazarının KOBİ’ler için önemli fırsatlar sunduğuna dikkat çekerek, “2015 yılı başlarında yaptığımız KOBİ e-ticaret araştırmasında e-ticaret yapan KOBİ’lerin geçtiğimiz yıla göre %30 büyüdüğünün ortaya çıkması da bunu net biçimde destekliyor. KOBİ’ler için gelecek e-ticarette diyoruz ve IdeaSoft olarak 10 yıllık sektör uzmanlığımızla akıllı e-ticaret yazılımları geliştiriyoruz. Bu sayede, 2-5 bin TL arasında fiyatlarla işletmeler kolaylıkla e-ticaret sitesi sahibi oluyor. Bu makul sayılabilecek bütçeler, on binlerce lirayı bulan fiziki mağaza açma yatırımları yanında çok daha düşük bir maliyet olarak göze çarpıyor. Bu sebeple hazır sunulan akıllı e-ticaret paketleri mevcut ekonomik şartlarda KOBİ’lerin işlerini İnternet’e taşırken önemli bir avantaj sunuyor” dedi.
8
Turkcell ve grup şirketlerinden Turkcell Superonline, iş süreçlerinin her aşamasında hayata geçirdiği enerji tasarrufuna yönelik teknoloji ve uygulamalarla, hem çevre korumasına hem de Türkiye’nin enerji faturasının azaltılmasına katkı sağlıyor. Uygulanan verimlilik ve tasarruf çözümleri sayesinde, 2014 yılında, 30,7 milyon TL’ye karşılık gelen 111 milyon kilovat saatlik enerji tasarrufu sağlandı. Ortaya çıkan tasarruf miktarı, 41 bin hanenin 1 yıllık toplam elektrik tüketimine karşılık geliyor. Turkcell’in, 2014’te kendi şebekesinde çevre dostu sistemlere yaptığı yatırımın toplam miktarı da 25,8 milyon TL’ye ulaştı. Turkcell Pazarlama Ürün, Servis ve İşbirliklerinden Sorumlu Grup Başkanı Yiğit Kulabaş, Dünya Çevre Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, “Turkcell olarak çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim alanlarında üzerimize düşeni en iyi şekilde yerine getirmek ve hepimiz için daha iyi bir gelecek yaratmak için çalışıyoruz. Türkiye’de geçtiğimiz yıl elektrik tüketimi, önceki yıla göre yüzde 3,7 artarak 255 milyar 490 milyon kilovatsaate (kWh) ulaştı. Ceplerden çıkan para toplam 94 milyar TL’yi buldu. Enerji tüketiminin tamamının akıllı şebekelerle ölçülerek yönetilmesi ile bu miktarın 15 milyar TL’sinin tasarruf edilme potansiyeli var. Ülkemizde faaliyet gösteren toplam 21 elektrik dağıtım şirketinin tümü Turkcell ile çalışıyor. Ayrıca bu şirketlerin yüzde 75’inin tek tercihi Turkcell. Bugün toplam 200 bin akıllı sayaçtan 150 bini Turkcell M2M hatları ile çalışıyor. Son 3 yıla bakarsak bu rakam toplamda 4,5 milyar TL’ye ulaşıyor. Bugünün Dünya Çevre Günü olması dolayısıyla sürdürülebilir bir dünya için herkesi çevreye karşı daha duyarlı, doğayla dost olmaya davet ediyorum.” dedi.
Media Markt Yeni Mağazasını Diyarbakır'da Açtı 2007 yılından bu yana Türkiye pazarında tüketicilerini düşük fiyatlarla buluşturan Avrupa’nın bir numaralı elektronik perakende zinciri Media Markt, yatırımlarına tüm hızıyla devam ediyor. Diyarbakır’daki ilk, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde ise 4’üncü mağazasını hizmete sunan Media Markt’ın Diyarbakır mağazası, elektronik alışverişin yeni bir boyuta taşındığı “Teknoloji Üssü” olma niteliği taşıyor. Media Markt’ın Diyarbakır mağazası, ziyaretçilere binlerce çeşit son teknoloji ürününü düşük fiyatlarla satın alma olanağı sunuyor. Diyarbakır mağazasının açılışına ilişkin konuşan Media Markt’ın COO’su (Operasyonlardan Sorumlu Genel Müdürü) Marcus Tengler; “Büyüme stratejimiz doğrultusunda, Güneydoğu Anadolu Bölgemizin önde gelen illerinden Diyarbakır’da ilk mağazamızı açmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Türkiye’nin ekonomik ve teknolojik gelişim sürecinde Diyarbakır’ın öneminin farkındayız ve Güneydoğu bölgemizin bu güzel şehrine çok güveniyoruz. 2015 e-ticaret verilerine göre mağazamızın olmadığı iller sıralamasında Diyarbakır hem sağladığı trafikte hem de ciroda ilk sırada yer alıyordu. Bu başarıyı değerlendirdik ve Diyarbakır’daki müşterilerimize son teknolojiyi düşük fiyatlarla sunmak üzere mağaza açmaya karar verdik. Yeni açılan bu muhteşem mağazamız, müşterilerimize çoklu kanal stratejimiz kapsamında diledikleri ürünü online satın alıp kargo süresini beklemeden mağazadan teslim alma fırsatı sunuyor”
Genç CEO’lara Tavsiye: Deneyim Biriktiren Kazanacak Avea, Türkiye’nin genç liderlerini, yeni iş modelleri ve girişimcilik hakkında fikir alışverişinde bulunmak amacıyla, Bizz Consulting işbirliğiyle Genç CEO Buluşmaları’nın ikincisinde bir araya getirdi.Girişimciliğin yeni ve dijital dünya düzeni içerisinde güçlenen rolüne dikkat çekmek için Türkiye’den ve dünyadan, alanında uzman isimleri bir araya getiren Genç CEO Buluşmaları’nın ikincisi ‘Dijital Dönemde Rekabet” ve “Teknolojiyle Birlikte Hızlanan İş Dünyasında Başarının Sırları’ başlıklarıyla 5 Haziran Cuma günü gerçekleştirildi. Avea 2. Genç CEO Buluşmaları’nda Türk Telekom Grubu Kurumsal İş Birimi CEO’su Mehmet Ali Akarca, Fiba Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin ve NEF İnşaat CEO’su Erden Timur konuşmacı olarak yer aldı. Türk Telekom Kurumsal İş Birimi CEO’su Mehmet Ali Akarca yaptığı konuşmada “Dijital dünya, bize deneyimlerin biriktirilmesi, analiz edilmesi ve ortaya bir değer çıkarılması adına sayısız araçlar sunuyor. Bilgi, onu kullanmayı bilenler için en kıymetli çağını yaşıyor. İçinde bulunduğumuz dijital çağın önemini iyi kavrarsak, elimizdeki bilgilerle büyük değerler yaratma imkânına sahip olabiliriz. İçinde bulunduğumuz dijital
çağın etkisiyle iş dünyasında iş yapış şekilleri hızla değişiyor. Buna adapte olan şirketler ve liderler öne çıkıyor. Dijital dönemde Türk Telekom Grubu olarak, şirketlere maliyet tasarrufu sağlayan ve onları rekabette öne çıkaracak önemli fırsatlar sunuyoruz. Dijitalleşme şirketlere önemli maliyet tasarrufu sağlıyor. Örneğin bizim BuluTT sisteminizi kullandığınızda server almanıza gerek yok artık. Bunu kiralıyorsunuz ve tüm dünya bunu böyle yapıyor artık. Bugün bir fabrika kurabilirsiniz ama her sene yenilenen bir teknolojiye şirket olarak sizlerin yatırım yapması doğru değil. Türk Telekom Grubu olarak, sürdürülebilir ekonomik büyümenin en önemli yapı taşlarından birinin girişimcilik olduğu düşüncesiyle PİLOTT Projesi’ni hayata geçirdik” dedi.
9
haberler
Fortinet'ten Yeni Güvenlik Hizmeti Fortinet, iş ortamlarında kullanılan mobil cihazları siber tehditlere karşı korumak amacıyla, bu yılın üçüncü çeyreğinde yeni bir FortiGuard Mobil Güvenlik aboneliği hizmeti sunacağını duyurdu. Yeni hizmet, özellikle Kendi Cihazını Getir” (BYOD) uygulamasını benimseyen işletmelere mobil güvenlik alanında uçtan uca destek olmayı amaçlıyor. Fortinet’in sektör lideri FortiGate entegre güvenlik araçlarıyla birlikte kullanılabilen yeni FortiGuard Mobil Güvenlik hizmeti, ayrı olarak satın alınabildiği gibi, kapsamlı bir Kurumsal Koruma Abonelik Paketi’nin bir parçası olarak da edinilebiliyor. FortiGuard UTM dâhilindeki tüm hizmetleri kapsayan bu paket, aynı zamanda saldırı engelleme, anti-virüs, uygulama denetimi, web filtreleme, anti-spam ve bulut tabanlı gelişmiş tehdit koruma (ATP) gibi birbirinden farklı gelişmiş hizmetleri içeriyor. Hem iOS hem de Android cihazlarda mobil uygulama denetimi ve kötü amaçlı yazılım koruması sağlayan FortiGuard abonelik hizmeti, içerik ve ağ düzeyindeki tehditlere karşı kapsamlı ve yenilikçi bir siber güvenlik koruması sunuyor. Fortinet’in dünya çapındaki tehdit araştırma ekiplerinin üstün güvenlik uzmanlığıyla desteklenen yeni hizmet, tehdit imza güncellemelerini dünyanın dört bir yanındaki FortiGate cihazlarına gerçek zamanlı olarak 7 gün 24 saat aktarabiliyor. Fortinet, FortiGuard araştırmaları ve hizmetleri sayesinde çok katmanlı güvenlik istihbaratının yanı sıra, yeni çıkan tehditlere karşı da gerçek bir sıfır gün koruması sağlıyor.
Video Gözetim Sistemleri Saldırı Altında Çalışan bir şehir video gözetim sisteminin Kaspersky Lab tarafından yapılan incelemesi, insanları suçlular ve teröristlerden korumak için tasarlanmış ağların sistem yapılandırma açıklarından faydalanan üçüncü şahıslarca kötüye kullanılabileceğini ortaya koydu. Polis departmanları ve kamu kuruluşlarının, paha biçilmez suç istihbaratı sağlayan güvenlik kameralarıyla şehir sokaklarını izlediği sır değildir. Ancak Kaspersky Lab araştırmacısı Vasilios Hioureas ve Exigent Systems Inc.’den meslektaşı Thomas Kinsey tarafından gerçekleştirilen araştırmanın sonuçlarına göre bu sistemler zarar vermek için de kullanılabiliyor. Kaspersky Lab Zararlı Yazılım Analisti ve bu araştırmanın yazarlarından biri olan Vasilios Hioureas şunları söyledi: “Bu araştırmayı, siber güvenliğin fiziksel sistemleri, özellikle de video gözetim gibi kritik kamusal sistemleri etkilediğini göstermek için üstlendik. Akıllı bir şehir oluştururken, sadece yeni teknolojilerin sağlayacağı konfor, enerji ve maliyet faydalarını değil, aynı zamanda siber güvenlik konularını da düşünmek
son derece önemlidir. Her ne kadar bu araştırmanın bulguları geçtiğimiz Ağustos ayında sunulmuş olsa da bu bulguların, ızgara ağ tabanlı gözetim sistemleri uygulamayı planlayan veya halihazırda uygulamış olan yetkililer için halen kullanışlı olduğuna inanmak için nedenlerimiz bulunuyor.”
özel haber
NetApp, Yeni AltaVault Çözümü ile Fark Yaratıyor Yeni AltaVault çözümleri ve hizmetleri, müşterilerinin yedekleme stratejilerine yaptıkları mevcut yatırımları koruyarak bulut ekonomisinden yararlanmalarına yardımcı oluyor. Günümüzün iş dünyasında geleneksel yedekleme yavaş, riskli, pahalı ve karmaşık. Kullanıcılar veri kayıplarını minimum seviyeye düşürmeyi ve verileri hızlı bir şekilde kurtarmayı istiyor. Ancak BT, eski yedekleme ve geri yükleme stratejilerini kullanarak bu değişime ayak uydurmakta zorlanıyor. Bu talepleri karşılamak için NetApp® (NASDAQ: NTAP) bugün daha önce SteelStore olarak bilinen AltaVault® bulut tabanlı depolama çözümleri ve hizmetlerini tanıttı. AltaVault® ile müşteriler verilerini dahili çözümlerine kıyasla yüzde 90’a kadar daha az maliyetle herhangi bir bulut sistemine hızla yedekleyebilecek. Kurumsal yedeklemede depolama alanı büyürken bütçe ve edinme maliyetleri yatay seyrediyor. Bant genişliği maliyetleri ile kısıtlamalar büyüyen veri tabanları nedeniyle daha da ağırlaşıyor. Bu zorluklara ek olarak birçok kurum hala teyp yedeklemeye bel bağlıyor. Böylece aktarım sırasında medya kaybı riski, kesintiler ve veri kayıpları artıyor. Bu kurumlar acil onarım prosedürlerini yeterince test etmekte de eksik kalıyorlar. NetApp Bulut Çözümleri Grup Başkan Yardımcısı Phil Brotherton konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “NetApp AltaVault çözümlerini kapsayan hibrid bulut yedekleme stratejisi etkili ekonomi, hız ve güvenlik sunuyor. Böylece kurumlar yedekleme ve geri yükleme hizmetlerinin seviyelerini karşılayabiliyor.” dedi. AltaVault gibi veri kullanım ömrü çözümlerinin NetApp’ın veri inşası için ortaya koymuş olduğu vizyonun kilit elementleri olduğunu söyleyen Brotherton, “Bu da verilerinin nerede olduklarına bakmaksızın müşterilere bu verileri kontrol ve entegre edebilecekleri, taşıyabilecekleri,
güvenliğini sağlayabilecekleri ve sürekli yönetebilecekleri güvenini veriyor” ifadelerini kullandı. Araştırma şirketi ESG’nin veri koruma kıdemli analisti Jason Buffington ise konuyla ilgili yorumunda “Kurumların yaklaşık yarısı sil baştan başlayabilselerdi veri korumaya yaklaşımlarını değiştireceklerini söylüyor” tespitinde bulundu. Buffington sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Birçoğu ‘bulut’ sisteminin veri koruma yönünde yapacakları bu değişimin bir parçası olacağını da belirtiyor. Hatta, ESG’nin son yaptığı araştırmaya katılanların yüzde 88’i ‘bulut esnekliğinin’ gelecekteki veri koruma stratejileri için önemli, çok önemli ya da hayati olduğunu kaydetti. NetApp’ın AltaVault hizmeti gibi özellikle veri koruma senaryoları için tasarlanmış bulut geçitlerine baktığımızda tüm çaptaki müşteriler mevcut (ya da yeni) veri koruma topolojisine bulut-depolamayı kolayca eklemeyi amaçlıyor.” Fiziksel, sanal (VMware ESX ve Microsoft Hyper-V) ve bulut-tabanlı (AWS ve Azure araçları içeren yeni AltaVault çözümü müşterilerin önceki yatırımlarını koruyarak mevcut yedekleme yazılımlarına entegre sırasında yaşanan zorlukları da ortadan kaldırıyor. Yeni AltaVault çözümleri; bilgi transferi, yerinde ve uzaktan sorun giderme, isteğe uyarlanmış proaktif hizmet ile yedekleme ve ortam arşivlemesi için performans desteği sağlayarak BT operasyonlarını optimize etmeye yardımcı olacak genişletilmiş hizmetleri de içerecek. Ayrıca NetApp uzmanları müşterilere veri koruması için iş ihtiyaçlarına ve gerekliliklerine uygun yol haritası çizmelerine ve bulut için uygun verilerin belirlenmesinde ve önceliklendirilmesinde yardım edecek. Sonuç, genel bulut stratejisine bağlı hayata geçirilebilir önerilerin olduğu temelinde çözüm olan bir teklif.
Ali Yavuz ŞAHİN yavuz@btgunlugu.com
özel haber
Experian, 2020 Karar Alma Süreçleri Vizyonu Araştırmasını Açıkladı Experian, müşteri bağlılığı konusunda EMEA genelindeki 8 bölgede, telekom ve finansal hizmetler sektöründeki 195 kuruluşun 255 yöneticisiyle gerçekleştirdiği yeni pazar araştırması “2020 Karar Alma Süreçleri Vizyonu” ile, geleceğin sadık olmayan ve self servis hizmet talep edecek müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılayacak beş kuralı açıkladı.
E
xperian, gerçekleştirdiği yeni pazar araştırması 2020 Karar Alma Süreçleri Vizyonu (Decisioning Vision 2020) ile önümüzdeki beş yıl içinde bölgedeki büyük müşteri beklentilerini karşılayacak finansal hizmetler ve telekom sektörlerindeki kuruluşlar için müşteri bağlılığındaki yeni oluşumları ve beklentileri açıkladı. EMEA genelindeki 8 bölgede, telekom ve finansal hizmetler sektöründeki 195 kuruluşun 255 yöneticisi ile gerçekleştirilen araş-
12
tırmaya göre, EMEA genelindeki kuruluşların üçte ikisinden fazlası, birden fazla kanal üzerinden müşteri edinme sürecindeki entegrasyon güçlüklerini kabul ediyor. 2020 Karar Alma Süreçleri Vizyonu, mükemmel müşteri deneyimini hayata geçirmek isteyen kuruluşların önceliklerini, birden fazla ve yeni veri kaynağı edinmek, müşterilere bütünsel bir bakış açısı kazandırmak, gerçek zamanlı, tutarlı ve yetkin kararlar almak, tüm müşteri temas noktalarında çok kanallı otomasyon kullanmak ve kuruluş
genelinde gelişmiş analitik tekniklerden faydalanmak gibi beş temel alana yönlendirmelerini öneriyor. Türkiye ve Orta Doğu’da, finansal hizmetler ve telekom sektörlerindeki kuruluşların yüzde 42’si, çok kanallı müşteri edinme sürecini şu anda karşı karşıya oldukları temel bir zorluk olarak görürken, yüzde 68’i ise, bunu önümüzdeki 5 yılda karşılaşacakları bir zorluk olarak görüyor. Experian Doğu Avrupa, Türkiye ve Orta Doğu Bölge Başkanı Cenker
Özhelvacı, finansal hizmetler ve telekom sektörlerindeki müşteri beklentilerinin giderek artmakla birlikte oldukça da değiştiğini belirtti ve sözlerine devam etti; ‘Müşteriler, önceki yıllara göre özellikle birden fazla kanal aracılığıyla hizmet aldıkları kuruluştan çok daha fazlasını talep etmeye başlayacaklar. Fiyat karşılaştırma siteleri, sosyal medya ve müşteri yorumları çok daha güçlü, bilgili ve daha az sadık müşteriler yaratıyor. Bu müşteriler, kendilerine uygun zaman ve yerde, kendi seçecekleri kanal üzerinden istedikleri kuruluş ile etkileşimde bulunacaklar. Etkin başvuru süreçleri, kişiye özel ürün ve hizmetler konusunda ön eleme özelliği ve anlık kredi kararları gibi çok hızlı hizmet talepleri olacak’.
Online Dolandırıcılıktan Korunmak, Önümüzdeki 5 Yılın En Büyük Zorluğu Olacak Experian’ın gerçekleştirdiği pazar araştırmasına göre, EMEA’nın diğer bölgelerinde olduğu gibi Türkiye ve Orta Doğu’da da online dolandırıcılık kuruluşlar için en büyük tehdidi oluşturuyor. Kuruluşların yüzde seksen altısı online dolandırıcılık oranlarında artış olmasını beklerken, yüzde 78 olan hesap bilgilerinin ele geçirilmesi ve yüzde 68 olan chargeback dolandırıcılık oranlarının 2020’ye kadar artış göstermesi bekleniyor. Özellikle Türkiye ve Orta Doğu’daki kuruluşlar için dolandırıcılıktan korunma, çok hassas dengeleri olan bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Tüm kuruluşlar, dolandırıcılığı önleme süreci doğru yönetilmediğinde, müşteri deneyiminin olumsuz etkileneceğine inanıyor. Dolandırıcılıktan korunma uygulamalarını dahili sistemlerine entegre eden kuruluşlarınyüzde75’i müşteri deneyimini
optimize ederken, kuruluşu bu tür tehditlere karşı korumanın, gelecek beş yıl içindeki en büyük zorluk olacağına inanıyorlar.
Birden Fazla ve Yeni Veri Kaynağı Edinme 2020 Karar Alma Süreçleri Vizyonu araştırmasına göre, EMEA bölgesindeki finansal hizmetler ve telekom sektöründeki kuruluşların yüzde 68’inin, önümüzdeki 5 yıl içinde daha fazla veri kaynağına ulaşma ve planlama ihtiyacı olacağını ortaya çıkıyor. Kuruluşların, veri gizliliği, veri politikaları ve verinin güvenliği konusundaki düzenlemelere önem verirken aynı zamanda, verilerin kalitesi, derinliği ve içeriğinden emin olmaları gerekiyor. Bu durum, yapılandırılmış ve yapılandırılmamış veriyle birlikte, iç ve dış kaynakların entegrasyonunu da gerektiriyor.
Müşterilere Bütünsel Bir Bakış Açısı Kazandırma Araştırmaya göre, kuruluşların yüzde 90’ı, müşteriye bütünsel bir bakış açışı kazanmanın öneminin farkında olmakla birlikte, çok daha müşteri odaklı olmaları gerektiğini de belirtiyor. Bu hedefe ulaşırken en büyük engeli kurum içi veri siloları oluşturuyor. Kuruluşların %42’si, müşterilere ve onların içinde bulundukları duruma bütünsel bir bakış açısı kazanmak için birden fazla veri kaynağını bir araya getirmeyi amaçlıyor ve önümüzdeki beş yıl içerisinde veri silolarını ortadan kaldırmayı planlıyorlar.
Gerçek Zamanlı, Tutarlı ve Yetkin Kararlar Alma Kuruluşların yüzde 82’si, artan müşteri beklentilerini karşılayan gerçek zamanlı ve güvenilir
kararların, genel müşteri deneyimini iyileştiren önemli bir faktör olduğunu düşünüyor. Ancak bu kuruluşların yaklaşık yüzde 43’ü, gerçek zamanlı kararlar alma konusunda kendilerini zayıf olarak değerlendirip, bu konuda gelişime çok açık olduklarını belirtiyorlar. Gerçek zamanlı kararlar için kullanılan sistemlerin mevcut IT altyapısına kolaylıkla entegre edilebilmesi gerekiyor. Böylece tüm kanallarda ve müşteri temas noktalarında, karar alma süreçleri kolaylaşmış oluyor.
Tüm Müşteri Temas Noktalarında Çok Kanallı Otomasyon Kullanmak Birden fazla kanal üzerinden yapılan başvuruları entegre etmek, kuruluşların yüzde 69’u tarafından en büyük zorluk olarak görülüyor. Pozitif müşteri deneyimi yaratmak için tüm kanallarda ve müşteri yaşam döngüsünün her aşamasında otomatize edilmiş kararlar uygulanmalı. Bu kararların uygulandığı sistem, var olan altyapı ile kolaylıkla entegre edilebilmeli ve aynı zamanda yeni ve gelişen teknolojilerle uyumlu olmalı.
Kuruluş Genelinde Gelişmiş Analitik Tekniklerden Faydalanmak Önümüzdeki 5 yılda, gelişmiş analitik teknikler uygulamak için güvenilir bir partner tercih edeceğini belirten kuruluşların yüzde 35’i için gelişmiş analitik teknikler, rekabet üstünlüğü açısından gerçek bir fırsat sunuyor. Gelişmiş analitik teknikler, kuruluş ve müşteri yaşam döngüsü genelinde karlılığı artırma, müşterinin yaşam boyu değerini anlama ve büyük veriden doğru kararlar alma yönünde faydalanma açısından kullanılmalı.
13
söyleşi
Ali Yavuz ŞAHİN yavuz@btgunlugu.com
MOVERIO BT-200 Verimliliğinizi Arttırıyor Epson’un geliştirdiği akıllı gözlük BT-200 geçtiğimiz günlerde Türkiye’de kullanıma sunuldu. Bu yeni ürünün detaylarını ve Epson Türkiye’nin 2015 yılı gidişatını Epson Türkiye Genel Müdürü Sevil Kanat’a sorduk. Geçtiğimiz günlerde Türkiye’de Moverio BT 200 adlı ürününüzü kullanıcıların beğenisine sundunuz. Bu yeni ve farklı gözlükten beklentileriniz neler? Aslında Türk kullanıcıların beğenisine sunduğumuz Moverio BT 200 geçtiğimiz yıl tanıtılmıştı. Fakat Türk kullanıcıların beğenisine sunmamız biraz zaman aldı. Öncelikle bu ürünle birlikte sunulacak çözümlerimizi hazırlamak ve çalışacağımız partner-
lerimizi belirlemek istedik. Şu anda iki tane yeni çözüm geliştirdiğimiz iş ortağımız bulunmakta. Belli projeler üzerine çalışmalarımız sürüyor, bir çoğu da sonuçlanmak üzere. Bu tarz sebeplerden cihazımızı Türkiye’ye sokmak için biraz bekledik. Moverio BT 200 çok yetenekli bir ürün ve uyumlu çalışan uygulamalarla birlikte özellikle firmalara katma değerli çözümler sunabiliyor. Önümüzdeki günlerde kurumsal tarafta hangi sektörlerde ve hangi
firmalar ile iş birliktelik yaptığımızı açıklayacağız. Bu sayede Moverio BT 200’ün kullanım alanının da ne kadar geniş bir yelpazeye sahip olduğunu göreceksiniz. Moverio BT 200’ün yurt dışından gördüğümüz kadarı ile çok farklı kullanım alanlar var. Türkiye’de odaklanacağınız sektörler var mı? Herhangi bir sektör önceliğimiz yok. Moverio BT 200’ün kullanım alanı çok geniş ve tüm sektörlere odaklanacağımız söyleyebilirim. Şu anda ağırlıklı olarak güvenlik, depolama, seyahat, eğlence ve sağlık sektörlerinde çalışmalarımız bulunmakta. Bunların hepsi lokal çalışmalar. Hali hazırda birçok firmadan ortak çalışmak için teklif alıyoruz. Şu anda iki yazılım firmamız ile diğerlerine göre daha hızlı ilerliyoruz. Fakat diğer firmalarımızdan gelen tekliflere açığız ve şuana kadar gelen teklifleri de değerlendirmeye devam ediyoruz. Sanıyorum biraz zaman gerekli. Ürünün ortaya çıkıp firmaların bilgi sahibi olması ver ardından projelerini geliştirmesi için zamana ihtiyacımız var. Fakat bu sürecin çok da uzun olmadığının altını çizmeliyim. Epson Türkiye tarafında 2015 nasıl geçiyor?
14
Son yıllarda global krizi etkisiyle sıkıntılı geçirdiğimiz dönemler var. Bu sebepler Türkiye’deki işlerimizi de doğal akışına bırakmış durumdayız. Yaptığımız işlere baktığımızda Epson Türkiye’nin gidişatına kötü diyemem. Özellikle kurumsal tarafta ve KOBİ’lerle birlikte çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu tarafta yaptığımız işler bizleri heyecanlandırıyor. Perakende tarafında ise zaman zaman satışlardan etkilendiğimiz oluyor. Son dönemde yaşanan kur hareketliliğinin piyasamızı olumsuz etkilediğini belirtmeliyim. Fakat bunları normal karşılıyoruz. Asıl yılın en önemli bölümü son üç dört ay olacak. Beklentilerimiz yüksek ve özellikle Eylül ayından sonra işlerimizin iyi olacağına inancımız tam. Genel olarak şu anki durumumuzdan çok şikayet edeceğimiz söyleyemem iyi gidiyoruz. Türk kullanıcıları tanklı yazıcılara alıştı mı? Epson olarak tanklı yazıcılarımız pazara sunalı üç buçuk yıl oldu. Bizim için yeni bir iş modeli ve Türkiye’de bu iş modelinin uygulandığı ilk ülkelerden biriydi. Geçtiğimiz dönemde güzel satış adetlerine ulaştığımızı belirtmeliyim. Çok farklı alanlarda ve özellikle KOBİ’lerde fazlasıyla kullanılmaya başladık. Türk kullanıcılarının beklentisi çok sayıda ve ucuz baskı. Epson olarak tanklı yazıcılarımız bu istekleri kolaylıkla karşılıyoruz. Bizim için başlarda bu yeni baskı konseptini anlatmak zordu. Üç buçuk yılımız yeni ürünlerimizi ve konsepti anlatmakla geçti. Bunu da doğal bir süreci olarak görüyoruz. Önümüzdeki günlerde bu ürünlerimizin satışlarının daha da artacağını düşünüyoruz.
Sevil Kanat Epson Türkiye Genel Müdürü
15
Ali Yavuz ŞAHİN yavuz@btgunlugu.com
özel haber
RSA Araştırması’na Göre Kamu Sektörü Güvenlik Alanında Son Sırada Yer Alıyor İlk kez hazırlanan Siber Güvenlik Eksikliği Endeksi, şirketlerin olgunluk ve engellemeye odaklanma konusunda endişe verici boyutlarda olduğunu gözler önüne seriyor.
E
MC’nin güvenlik birimi RSA, 61 ülkeden 400’den fazla güvenlik uzmanının katılımıyla ilk kez oluşturulan Siber Güvenlik Eksikliği Endeksini açıkladı. Araştırma farklı organizasyon boyutları, endüstriler ve coğrafyalarda güvenlik gelişmişliği ve uygulamaları ile ilgili değerli küresel bilgiler sağladı. Daha büyük organizasyonların daha kapsamlı bir siber savunma oluşturacak kaynakları olduğu düşünülse de anket sonuçları boyutun siber güvenlik gelişmişliğinin belirleyicisi olmadığını ve katılımcıların neredeyse yüzde 75’inin güvenlik gelişmişliği konusunda yeterli olmadıklarını düşündüğünü ortaya çıkardı. Geçtiğimiz 12 ayda ankete katılan çok sayıda organizasyonun operasyonlarında kayba veya zarara neden olan güvenlik olaylarını rapor ettiği göz önüne alındığında, genel güvenlik gelişiminin eksik oluşu sürpriz değil. Genel olarak araştırmada en olgun özelliğin Korunma alanında olduğu belirlendi. Araştırma sonuçları, organizasyonların algılama ve yanıt yerine engellemeye yönelik
16
güvenlik denetimlerine yoğunlaşmaya devam etmelerinden dolayı güvenlikle ilgili yapılan harcamanın hala orantısız olduğunu ve modası geçmiş yaklaşımlar tarafından yönlendirildiğini ortaya koydu. Ek olarak, ankete katılan organizasyonların en önemli zayıflığının siber güvenlik riskini ölçme, değerlendirme ve azaltma kapasitesi olduğu görüldü. Buna göre ankete katılan kurumların yüzde 45’inde bu alanda herhangi bir özellikleri olmadığı veya geçici çözümlere sahip olduklarını ve sadece yüzde 21’i bu alanda gerekli kapasiteye sahip olduklarını belirtti. Bu bakış açısı, güvenlik kapasitesini iyileştirmeyi öngören bir organizasyon için temel oluşturacak güvenlik etkinliği ile yatırım önceliklendirmesini son derece zor veya imkansız hale getiriyor.
Büyük Şirketler Güvenlikte Daha Başarılı Değil Beklentilerin aksine araştırma, organizasyonun boyutunun gelişmişlik göstergesi olmadığını ortaya koydu. Aslında, 10 binin üzerinde çalışana sahip organizasyonların yüzde 83’ü, kapasitelerini “az gelişmiş” olarak değerlendirdi. Bu sonuç daha fazla kaynağa sahip olmalarına rağmen büyük organizasyonların daha az etkili güvenlik kontrollerini geliştirmeye odaklandıklarını veya daha açık hedefler haline geldikleri sonucunu çıkardı. Siber Güvenlik Çerçevesi’nin Birleşik Devletler’de geliştirilmiş olmasına rağmen Amerika kıtasında organizasyonların rapor edilen gelişmişlik düzeyleri Asya Pasifik Japonya ile Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’dan daha düşük. Asya Pasifik Japonya’daki organizasyonlar gelişmiş güvenlik stratejilerinde yüzde 39’luk gelişmiş veya avantajlı olarak derecelendirilerek birinci olurken, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’daki organizasyonların sadece yüzde 26’sı ve Amerika Kıtası’ndaki organizasyonların ise sadece yüzde 24’ü gelişmiş veya avantajlı olarak değerlendirildi.
haberler
Bir Siber Casus KOBİ’leri İzliyor
Kısa süre önce, genellikle Tayland, Hindistan ve ABD’deki küçük ve orta ölçekli işletmelerden yaklaşık 10.000 dosya çalmayı başaran, Grabit adı verilen yeni bir iş odaklı siber casusluk kampanyası keşfedildi. Hedef sektörler arasında kimyasal, nanoteknoloji, eğitim, tarım, medya ve inşaat gibi pek çok sektör bulunmaktadır. Bu kampanyadan etkilenen diğer ülkeler arasında BAE, Almanya, İsrail, Kanada, Fransa, Avusturya, Sri Lanka, Şili ve Belçika bulunmaktadır. Operasyonun ölçeğini betimlemek adına Kaspersky Lab, bir tuş kaydedicisinin, Outlook, Facebook, Skype, Google mail, Pinterest, Yahoo, LinkedIn ve Twitter’in yanı sıra banka hesapları gibi 4928 farklı ana kaynak ve diğer kaynaklardan, dahili ve harici olarak 2887 Parola, 1053 E-posta ve 3023 Kullanıcı adı çalma becerisine sahip komut ve kontrol sunucularından sadece bir tanesi olduğunu bildirmektedir. Grabit’ten korunmak için aşağıdaki kurallara uymanız tavsiye ediliyor: Şu konuma bakın: C:Users<PC-NAME>AppDataRoamingMicrosoft; yürütülebilir dosyalar içeriyorsa zararlı yazılım bulaşmış olabilir. Bu, göz ardı etmemeniz gereken bir uyarıdır. Windows Sistem Yapılandırmaları, başlangıç tablosunda bir grabit1.exe dosyası içermiyor olmalıdır. “msconfig” komutunu yürütün ve grabit1. exe kayıtlarının bulunmadığından emin olun. Tanımadığınız kişilerden gelen eklentileri ve bağlantıları açmayın. Eğer açamıyorsanız, kimseye iletmeyin; bir BT yöneticisinden destek alın. Gelişmiş ve güncel bir zararlı yazılım önleme çözümü kullanın ve AV görev listesini her şüpheli sürece karşı mutlaka takip edin.
Geleceğin Teknolojileri İş Dünyasıyla Buluştu Samsung Electronics, bu yıl İstanbul’da ikincisini düzenlediği Samsung Kurumsal Forum 2015’te iş dünyasının önemli kurum ve yöneticileriyle bir araya geldi. Forum kapsamında düzenlenen toplantılarda iki gün boyunca ‘Dijital Dönüşüm’ için yapılması gereken çalışmalar tüm detaylarıyla ele alındı. Samsung’un kurumsal mobil trendler, dikey sektörlerle ilgili çözümler ve içgörülerini paylaşmak üzere 9-10 Haziran’da, İstanbul Hilton Bomonti Hotel’de düzenlediği etkinlikte; Samsung’un perakendeden eğitime, sağlık çözümlerinden konaklama-ağırlamaya kadar birçok farklı endüstride seçkin iş ortaklarıyla birlikte geliştirdiği uçtan uca çözümler de tanıtıldı. Kurumsal Forum kapsamında düzenlenen basın toplantısına ev sahipliği yapan Samsung Electronics Türkiye Başkan Yardımcısı Tansu Yeğen; “Son yıllarda yaşanan dijital dönüşüm sürecinde Samsung olarak kurumların değişen ihtiyaçlarına, sahip olduğumuz geniş ürün ve çözüm yelpazesiyle yanıt verebilmekten büyük bir mutluluk duyuyoruz” dedi. BT departmanlarının, kurumların mobil stratejiye geçişlerinde önemli bir rol oynadığına dikkat çeken Tansu Yeğen, ‘BT artık kurumlarda sadece bir destek işlevi olarak görülmüyor; şirket stratejileri ve iş süreçlerinde kritik bir faktör olarak değerlendiriliyor. Samsung olarak, yaptığımız pek çok araştrma gösteriyor ki; BT yöneticileri, mobilitenin artmasıyla; çalıştıkları kurumun tüm departmanlarına, hem ofis içinde hem de sahada üretken olmaları için farklı kaynak ve işlevler kazandırıyor” diye açıkladı.
17
haberler Online Bankacılığa Saldırmaya Doymuyorlar Ortaya çıkarılan DYRE zararlı yazılımı Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgelerindeki kullanıcılara yönelik ciddi bir tehdit oluşturuyor. Uzmanların verdiği bilgiye göre 2014’ün son çeyreğinde 4 bine yakın bilgisayara bulaşan zararlı yazılım, 2015’in ilk üç ayında 9 bin bilgisayara daha bulaşmış durumda. Tüm saldırıların yüzde 39’u ise Avrupa, Ortadoğu ve Afrika(EMEA) bölgesini etkiledi. EMEA bölgesindeki saldırıların yüzde 5.51’i tüm dünyada meydana gelen saldırıların ise yüzde 2.18’i Türkiye’yi hedef aldı. DYRE ya da DYREZA olarak adlandırılan zararlı yazılım Eylül 2014’te ilk ortaya çıktığında uzmanlar SSL’i etkisiz hale getirmek için özel olarak tasarlanmış bir bankacılık Truva Atı olduğu konusunda uyarılar yapılmıştı. Genellikle önemsiz postalara gizlenmiş bir dosya olan bu zararlı yazılım açıldığı anda bankacılık işlemlerinin ekran görüntülerini alıp kişisel bilgileri de kopyalayarak siber suçluya ulaştırıyor.
NATO, Bulut Bilişimi Türkiye'de Tartışıyor
Huawei Dünyanın En Değerli 16’ncı Teknoloji Markası
- NATO Bilişim Sistemleri ve Teknoloji (IST) Paneli, son yıllarda ön plana çıkan “Bulut Bilişim” konusunun ele alınacağı “NATO IST-125 Defence Implications of Cloud Computing at Tactical Edge” adlı etkinliği 11-12 Haziran tarihleri arasında Türkiye’de gerçekleştirecek. Ülkemiz ve dünya için önemli konuların tartışıldığı bu önemli etkinliğe ev sahipliği yapan ODTÜ Enformatik Enstitüsü’nün Müdürü ve CyDeS Direktörü Nazife Baykal, bu etkinliği Türkiye’de gerçekleştirmenin çok büyük bir anlam taşıdığını söyledi. Baykal, “Bulut bilişim günümüzde; dijital yaşamın, bilgi ve iletişim teknolojilerinin en önemli dönüm noktalarından birini oluşturmaktadır. İş dünyası açısında maliyetleri düşürmesi, e-ticaretin gelişimine katkıda bulunması ve istihdama olan etkisi nedeniyle sıklıkla kullanılan bulut bilişim ve devletlerin de bilgi politikaları arasında öncelikli yerini almıştır. Ülkelerin geleceğini ve güvenliğini bu denli yakından ilgilendiren bu konunun tartışılma yeri olarak Türkiye’nin seçilmesi ve ODTÜ ve CyDeS’in buna evsahipliği yapması, Türkiye’nin bu alandaki ağırlığını ve gelecek açısından taşıdığı potansiyeli göstermektedir.” dedi.
Huawei, 2015 ‘BrandZ Dünyanın En Değerli 100 Markası listesinde; 70’inci sıraya yerleşti. Çinli teknoloji devi, geçen yıl da Interbrand’ın gerçekleştirdiği ‘Dünyanın En İyi 100 Markası’ sıralamasında yer alarak, bu listeye adını yazdırmayı başaran ilk Çinli şirket unvanına sahip olmuştu. Huawei 15 milyar dolarlık tahmini marka değeri ile 2015 BrandZ sıralamasında “En Değerli 16. Teknoloji Markası” olarak yer aldı. Huawei Tüketici Grubu CMO’su Glory Zhang BrandZ sıralamasına ilişkin olarak yaptığı açıklamada şunları söyledi; “2015 BrandZ listesinde yer almaktan müthiş heyecan duyduk. Küreselleşme yolunda ilerleyen Çinli şirketlerin üstesinden gelmeleri gereken en büyük sorun, marka bilinirliği. Huawei olarak -Dünyanın En Değerli 100 Markası- sıralamasında yer almış olmamız ise bizlerin bu alanda son derece başarılı olduğumuzun; küresel bilinirlik sağladığımızın en önemli kanıtı. Huawei‘nin marka taahhüdü çok net; inovasyon odağında, tüketici talep ve beklentilerini, kullanıcı deneyimini en üst düzeyde sağlamak”.
18
Verileriniz Ne Kadar Güvende?
Platin Bilişim, kurumsal veri yedekleme çözümleri konusunda pek çok farklı çözüm sunmakla birlikte, yedekleme servislerinde müşterilerine konumlandırdığı ana ürünlerden birisi “Veritas Netbackup” olarak öne çıkıyor. Özellikle “tekilleştirme” sayesinde, diske verimli bir şekilde yedekleme yapılabildiği için fark yaratan Netbackup yedekleme teknolojileri, tekilleştirme işlemini “Client Deduplication” ile kaynakta veya “Target Deduplication” ile yedekleme sunucusunun üzerinde yapabiliyor. Netbackup’ın bir diğer önemli farkıysa; Windows, Linux, UNIX gibi işletim sistemleri; Exchange, Lotus Domino gibi mesajlaşma istemleri; SQL, Oracle, Sybase, Informix gibi veri tabanları açık ve kullanımda iken yedekleme sağlayabilmesi. Böylece yedekleme için herhangi bir iş gücü kaybı söz konusu olmuyor. Ayrıca Netbackup’ın en yeni sürümü yani NetBackup 7.6.1.1 versiyonu ile VMware sunucularında hem SAN üzerinden hemde network üzerinden accelerator yedeği alınabilmektedir. Yine bu sürümdeki VMware Instant Recovery özelliği sayesinde VMware sunucu restore edilmeden VCenter üzerinde çalışabilir duruma getirilmekte, MSDP (Media Server Deduplication Pool) yapısındaki değişikliklerle birlikte, 3 kat hızlı backup ve restore öngörülmektedir. SLP dediğimiz datanın birden çok kopyasını tutmamıza olanak sağlayan politika yapısındaki yenilik sayesindeyse istenilen zaman aralığında ( SLP Windows Özelliği ) backup kopyalarının çıkışı sağlanmaktadır. Yine son güncelleme ile Oracle politikaları için NetBackup Konsolunda ek bir alan oluşturulmuştur.
Project Tango, Qualcomm İşlemci ile Çalışacak Qualcomm Technologies, Inc., Google I/O etkinliğinde Google’ın yeni nesil Project Tango akıllı telefon geliştirme platformunun, üst sınıf Qualcomm Snapdragon 810 işlemcisi ile çalışacağını duyurdu. Project Tango cihazları kamera, jiroskop ve hızölçeri aynı bünyede toplayarak altı serbestlik düzeyi hareket takibi yapıyor ve geliştiricilere bir cihazın 3D hareketini takip ederken aynı anda ortamın haritasını çıkarma imkânını tanıyor. Bu beceri, özellikle gerçek dünya 3D oyun, iç mekân navigasyonu, sanal ve zenginleştirilmiş gerçeklik deneyimleri gibi uygulamalar için oldukça kullanışlı oluyor. Geliştirme platformu 2015’in üçüncü çeyreğinde kullanıma sunulacak. Video, görüntüleme ve grafik alanlarında en gelişmiş bağlantılı mobil bilgi işlem deneyimlerini sunmak için tasarlanan Snapdragon 810 işlemci özellikle karmaşık 3D haritalama gerektiren uygulamalar için ideal. Hızlı grafik ve işlem performansı sunarken güç tüketimini azaltmak için tasarlanan Qualcomm Adreno 430 GPU, kamera görüntüsü ve video çekim sonrası işlemi, donanım süslemesi, geometrik gölgelendirme ve programlanabilir harmanlama işlemlerinin yanı sıra Premium video ve diğer multimedya içeriklerinin güvenli bir şekilde oluşturulup yönetilebilmesi için gelişmiş GPU güvenliğini destekliyor. Snapdragon 810 işlemci üstün kamera işlevselliğini de destekliyor. Bu işlevselliğin içerisinde hızlı otomatik odaklama özelliğine sahip çift 14-bit Görüntü Sinyal İşlemcilerinin (ISP) yanı sıra özellikle düşük ışık koşullarında gelişmiş kamera özelliklerinin kullanımına imk’an tanıyan gelişmiş bir görüntüleme yazılımı bulunuyor. Yüksek kaliteli 4K HEVC Ultra HD video şifreleme ve şifre çözme de Snapdrahon 810 tarafından destekleniyor.
19
haberler
Ericsson, 5G’de Hız Arttıran Teknolojileri Test Ediyor 5G olarak bilinen yeni nesil mobil ağın 2020 yılında ticari olarak piyasaya sunulması beklenirken; Ericsson İsveç ve Amerika’da iç ve dış mekân testlerine başladı. Ericsson’un test ettiği bu en yeni 5G teknolojisi ise, bağlantının düşmesine izin vermeden yüksek kapasiteli bir ağ sunuyor. Ericsson’un en yeni 5G girişimi aslında bir hayli basit: 5G uyumlu bir cihaz, Çok Noktalı Bağlantı sayesinde farklı 5G baz istasyonlarına aynı anda bağlanabiliyor. Çok Noktalı Bağlantı, akıllı cihaz yer değiştirdikçe bağlantının kopmadan, yüksek kalitede devam edebilmesini de sağlıyor. Akıllı cihaz, bunun yanında Dağıtımlı MIMO adı verilen, birçok farklı veri sinyal setinin aynı radyo frekansı üzerinden aktarımına da olanak sağlıyor. Bu teknoloji ile veri indirme verimliliği %100 artabiliyor. Her iki tekniğin birleştirilmesi durumuna Çok Noktalı Bağlantı ile Dağıtımlı MIMO teknolojisi deniyor. 5G, cihazlardan mobil erişime, IP çekirdekten ve bulut teknolojilerine kadar geleceğin tüm haberleşme ekosistemini kapsayacak. Ericsson’un en yeni 5G test şebekesinin odağında ise iç ve dış mekânda mobil cihazlarla radyo erişim şebekesi arasındaki haberleşme yer alıyor. Ericsson’un 5G uyumlu mobil cihazları ve radyo istasyonlarını da içeren 5G ağ testleri Teksas Plano ve İsveç Stokholm’de gerçekleştiriliyor. Ericsson, canlı testlere tanıklık etmek üzere mobil operatörleri, üniversite mensuplarını, teknoloji medyasını ve tüm ekosistem paydaşlarını ağırlıyor.
KoçSistem ve SAP Yeni Bir İşbirliğine İmza Attı Türkiye’de işletmeleri geleceğe taşıyan yenilikçi teknolojiler geliştiren kurumsal uygulama ve yazılım alanında dünya lideri SAP, bilgi teknolojileri sektörünün lider oyuncularından KoçSistem ile yeni bir işbirliğine imza attı. KoçSistem, müşterilerine yenilikçi avantajlar sunmak üzere SAP’nin “Solution Manager as a Managed Service (SMaaMS)” sertifikasyonunu Türkiye’de tamamlayan ilk şirket oldu. SAP sistemleri, kullanım alanları arttıkça iş süreçlerinde daha kritik ve stratejik hale geliyor. SAP Solution Manager, SAP sistemlerinin gereklilikleri ve yönetim ihtiyaçlarına özel olarak tasarlanmış bir izleme ve yönetim ortamı sunarak kullanıcılarının maksimum faydayı sağlamasına olanak sağlıyor. KoçSistem, SAP SMaaMS sertifikasyonu ile artık bu hizmetten müşterilerinin kolayca faydalanmasına imkan veriyor. KoçSistem, SAP Solution Manager ile yenilikçi avantajları müşterilerine sunuyor. KoçSistem Yönetilen Hizmetler Genel Müdür Yardımcısı Gökalp Bahçeli ise “Kurumlar için kritiklik düzeyi oldukça yüksek olan SAP sistemlerinin verimli yönetimi için Türkiye’de
bir ilki gerçekleştirmenin ve dünyada 3. iş ortağı olmanın heyecanını ve gururunu yaşıyoruz. SAP sistemlerinin ihtiyaçları için özel olarak tasarlanan SAP Solution Manager ile sunacağımız SAP İzleme ve Yönetim Hizmetlerimiz sayesinde, müşterilerimiz daha verimli ve daha hızlı sistemler ile çalışma avantajına kavuşacaklar” dedi.
ZyXEL, Çağrı Merkezi Kapasitesini İki Katına Çıkardı
İnternet ve telefon kanalı üzerinden 365 gün – 7 gün 24 saat hizmet misyonuyla hareket eden ZyXEL İletişim Merkezi, uzman bir ekiple müşterilerin soru ve sorunlarına çok kısa sürede çözüm üretebiliyor. Firma, bu önemli hizmetiyle rakiplerinden ayrılıyor. Teknoloji hizmeti alanında da çıtayı yükselten ZyXEL, çağrı merkezi ve online web sayfası gibi her türlü iletişim kanalından gelen sorulara günün her saatinde çözüm üretebiliyor. Sadece teknoloji geliştirmede değil, aynı zamanda hizmet sunmada da en iyi olduğunu kanıtlayan ZyXEL, telekomünikasyon ve internet servis sağlayıcıları başta olmak üzere entegratörler aracılığıyla eğitim, sağlık, inşaat ve gıda gibi farklı sektörlerden birçok firma ve bireysel kullanıcıların sorunlarına ilk temasla ortalama 6 dakika gibi kısa bir süre içinde çözüm sunuyor. Taleplerini ZyXEL Türkiye’nin web sayfası üzerinden de iletebilen müşteriler, en fazla bir saat gibi kısa bir süre içinde sorularına yanıt alabiliyorlar. Telefonla alınan çağrılar ya da internet sayfasından gelen tüm talepler CRM programı üzerinden takip ediliyor ve oluşturulan kalite standartları çerçevesinde değerlendirmeye alınıyor. ZyXEL Türkiye Genel Müdürü Vefa Tarhan “ ZyXEL, ilk ürün satın almasının ardından müşterisinin yanında ömür boyu dost olarak bulunuyor” diyor ve ekliyor: “Firma olarak bu güvenin karşılığını her zaman takdir edip korumak için desteğimizi esirgemiyoruz ve bunu her zaman aklımızda tutuyoruz. Daima önceliğimiz müşterimiz diyoruz. Servis kalitesinde hiçbir zaman maddi bakış açısıyla bakmıyoruz. Para kaybetmek müşterimizin dostluğunu kaybetmenin yanında hiç önemli değil.”
Hackerlere Cazip Görünmekten Vazgeçin! ESET ve TEB işbirliğiyle yurt çapında düzenlenen Kurumsal Bilgi Güvenliği Toplantıları’nın son durağı Konya oldu. Toplantıda konuşan ESET Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Alev Akkoyunlu, temel kullanım hataları nedeniyle dijital sistemlerimizin hackerlerin cazibe alanı içine girdiğini söyledi. Akkoyunlu, hackerleri bireysel ya da kurumsal bilgisayarlarımıza saldırmaktan caydırabilecek 4 temel güvenlik önlemini paylaştı. TEB İnternet ve Mobil Bankacılık Yöneticisi Şahin Gör ise Türkiye’de artan mobil bankacılık kullanımına dikkat çekti. Gör, Türkiye’de mobil bankacılık müşterilerinin geçen yıl iki kat artarak 6,7 milyon kişiye ulaştığını aktardı. Dünyanın en büyük antivirüs yazılım kuruluşlarından ESET ve ‘teknolojiyi hizmete dönüştüren öncü banka‘ anlayışıyla geliştirdiği yenilikçi fikirlerle dijital bankacılık sektörüne değer katmaya devam eden Türk Ekonomi Bankası‘nın (TEB) düzenlediği ESET-TEB Kurumsal Bilgi Güvenliği Toplantıları’nın Konya ayağı Hilton Konya Otel’inde yapıldı. Dijital dünyadaki güvenlik riskleri ve çözümleri konusunda kurumları ve kullanıcıları bilgilendirmeyi amaçlayan toplantıya Konya’dan pek çok kurumun temsilcisi ve IT yöneticileri katıldı. ESET-TEB Kurumsal Bilgi Güvenliği Toplantıları, İzmir, Antalya, Eskişehir, Bursa ve Konya’da gerçekleştirildi. Toplantılar 2015 yılı boyunca Samsun, Denizli, Kayseri, Gaziantep ve Adana’da da yapılacak.
Ali Yavuz ŞAHİN yavuz@btgunlugu.com
özel haber
Sanal Gerçekliğin Tarihçesi Önümüzdeki birkaç ay içinde, sanal gerçeklik gözlükleri dünyanın gündemine oturacak. Facebook’un 2 milyar dolara satın aldığı Oculus Rift’in kısa süre sonra sürpriz yaparak piyasaya sürülmesi bekleniyor. Hatta Facebook basına davetiyleri bile gönderdi.
S
onbahar aylarında ise Steam/Valve’ın HTC ile iş birliği yaparak geliştirdiği HTC Revive gözlüklerinin satışa sunulması bekleniyor. Ayrıca Samsung, Galaxy S5 ve S6 ile kullanılabilen sanal gerçeklik gözlüklerini tanıttı. Google Android telefonlarla kullanılan karton gözlükleri CardBoard’ı çoktan satışa sundu. Google’ın Glass modeli de tekrar piyasaya çıkmaya hazırlanıyor. Sony, PS4 için bir gözlük hazırlarken, Apple’ın da gizli gizli gözlük geliştirdiği tahmin ediliyor. Microsoft’un Hololens gözlükleri başlı başına bir devrim yaratacak
22
gibi görünüyor. İşte dünya bu yeni dijital/sanal gözlük devrimine hazırlanıyor. Peki ama insanoğlu sanal gerçekliği yeni mi keşfediyor? Hayır! İşte geçmişte denenmiş ama başarılı olamamış sanal gerçeklik projeleri.
TV Gözlüğü 1963’te ortaya çıkan bu proje, TV yayınlarının bir gözlük üzerinden seyredilmesini sağlıyordu. Bu TV gözlüğü sayesinde kaç kişinin gözü bozulmuştur, emin değiliz zira ürünün çok satmadığı açık. Ancak yine de 1963 yılında bu kadar küçük ekranlı TV alıcıları
üretmenin mümkün olduğunu görüyoruz. Fiyatı ise küçük bir servet boyutunda olan gözlük TV’nin 3040 yıl erken piyasaya çıkmış bir ürün olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Steroskopik Televizyon 1963 yılında ortaya çıkan gözlük telefon sizi şaşırttıysa buna daha çok şaşıracaksınız. 1957 yılında patenti alınan steroskopik televizyon, ikinci dünya savaşının hemen sonrasında bilim insanlarının sanal gerçeklik konusuna odaklandığının ispatı olarak karşımızda duruyor.
NASA’nın VIVED VR Gözlüğü NASA’nın Astronotlarını eğitmek için kullandığı sanal gerçeklik gözlüğü VIVED VR, 1985 yılının teknolojisi. İçinde 2.5 inçlik ekran bulunan sanal kask sayesinde astronotlar kendilerini uzaydaymış ve zor görevleri yerine getiriyormuş gibi hissediyorlardı. Ancak bu gözlük, ticari bir ürün olarak ev tüketicilerine ulaştırılamayacak kadar pahalıydı.
Eyephone Eyephone isimli bu sanal gerçeklik gözlükleri, 1984 yılında kurulan VPL Research tarafından geliştirildi. Bir de sanal eldiven yardımıyla kullanılan gözlük sayesinde iki kişi karşılıklı sanal dünyada oyunlar oynayabiliyordu. Ancak gözlüğün fiyatının 100 bin dolar olması gibi küçük bir problemi yenemeyen şirketin hayatı çok uzun sürmedi. Gözlük de birkaç süper zengin ailenin şımarık çocuklarının kısa süren hevesine malzeme olup unutuldu.
SEGA VR Sega’nın 1993 yılında CES fuarında duyuruduğu ve satışa sunduğu bu gözlükler ilk aşamada büyük ilgi çekti ancak SEGA kısa süre projeyi durdurdu. Sebebi ise ilginçti. Gözlük çok gerçekçi görüntüler veriyordu ve oyun oynayan oyuncular oda içinde hareket ederken sağa sola çarpıp kendini yaralıyordu.
Müzik Dinlemek İçin Sanal Gerçeklik Gözlüğü Müzisyen Thomas Dolby ve Intel’in ortak projesi olan bu
gözlüklerin amacı, konserleri sanal olarak yaşatabilmekti. Kullanıcı gözlüğü taktığında, yüksek kaliteli ses eşliğinde kendini konser salonu içindeymiş gibi hissediyordu. Gözlük Intel’in 286 işlemcisi ile çalışıyordu.
Virtual Boy Nintendo 1995 yılında piyasaya çıkan Virtual Boy ile sanal gerçeklik pazarından ekmek yemeyi umuyordu ama cihazın yüksek fiyatı ve düşük kaliteli ekranı kullanıcıları çok cezbetmedi ve Virtual Boy doğmadan ölmüş oldu.
Oculus Rift Oyunların içine sizi dahil etmeyi amaçlayan sanal gerçeklik cihazlarından birisi olan Oculus Rift’in hakkında birçok söylenti var. Oculus Rift, Windows’a Ozel Geliyor! Uzun zamandır testleri devam ederek geliştirilen sanal gerçeklik cihazı şimdilik yalnızca Windows platformuna özel olarak çıkartılacak. Yetkili isimlerden olan Atman Binstock, Oculus Rift’in şimdilik Linux ve Mac platformlarında durdurulma sebebini Windows’a yoğunlaşarak daha iyi bir sanal deneyim elde etmek istemeleri olarak açıklıyor. Oyunculara yeni deneyimler vadeden sanal gerçeklik cihazı özellikle korku oyunlarında ayrı bir heyecan yaşatacak gibi görünüyor. 2016 yılının ilk çeyreğinde son kullanıcı sürümünün çıkması planlanan sanal gerçeklik cihazının en büyük rakibi ise Sony’nin Playstation 4’e özel olarak geliştirdiği bir diğer sanal gerçeklik cihazı olan Project Morpheus olacak.
Project Morpheus CES 2013’ün en çok konuşulan cihazları arasında yer alan Oculus Rift’in gördüğü yoğun ilgi sonrası bir anda yükselişe geçen sanal gerçeklik cihazları, teknoloji devlerinin gelecek planlarında önemli rol oynamaya devam ediyorlar. Oculus Rift sonrası sanal gerçeklik alanına yönelen firmaların başında ise Japon teknoloji devi Sony geliyor. Kendi sanal gerçeklik cihazı Project Morpheus‘u geçtiğimiz yıl resmi olarak duyuran Sony, PlayStation 4 kullanıcılarına çok daha gelişmiş bir oyun deneyimi yaşatması beklenen cihazını bir an önce kullanıcıların beğenisine sunmak için sıkı bir çalışma yürütüyor. Project Morpheus’un ne zaman piyasaya sürüleceği şimdiye kadar belirsizliğini korumuş olsa da, Japon basınında son günlerde yer alan haberler cihazın ne zaman piyasaya sürüleceğiyle ilgili ilk detayların gün yüzüne çıkmasını sağladı. Firmaya yakın kaynaklar tarafından paylaşılan bilgilere göre Project Morpheus’u rakip sanal gerçeklik cihazlarından önce piyasaya sürmek isteyen Sony, yeni cihazını en geç 2016 yılının Haziran ayında piyasaya sürmüş olacak. Öte yandan sanal gerçeklik cihazına eşlik edecek yeni oyunlar üzerinde bir süredir çalışan ve hatta bu tür oyunlar geliştirmesi için İngiltere’de yeni bir stüdyo kuran Sony‘nin sanal gerçeklik cihazlarına yönelik olarak hazırlanan ilk oyununu, önümüzdeki ay düzenlenecek olan E3 2015 kapsamında resmi olarak tanıtması bekleniyor.
23
haberler
Baskı Sistemlerinden Nesnelerin İnternetine Xerox’un fotokopi makinesinin icadı ile başlayan inovasyon yolculuğu bugüne kadar 65 bin patente imza atmasını sağladı. Son yıllarda Xerox teknoloji odağını bozmadan, servis şirketi olmaya çalışıyor, tarihi bir dönüşüm yaşıyor. Dünyada fotokopi makinesi gibi çığır açan buluşları ve dijital baskı sistemleri ile tanınan teknoloji devi Xerox, tarihi bir dönüşüm geçiriyor. Xerox, dijital baskı sistemleri ve yönetilen baskı hizmetleri dışında; insan kaynakları, çağrı merkezleri, ulaştırma, kent yönetimi, eğitim ve sağlık gibi birçok farklı alanda daha önceleri kimsenin Xerox ile ilişkilendirmeyi aklına getirmeyeceği işleri yapmaya başladı. Fotokopi makinesini icat ederek, ismini kopyalama işlemi ile özdeşleştiren Xerox, ilk bilgisayar, mouse, Ethernet kartı, grafiksel kullanıcı arayüzü ve lazer yazıcı gibi binlerce buluşuyla insanlığa önemli katkıları olmuş bir şirket. Xerox, son birkaç yıldır hizmet vermeye başladığı yeni faaliyet alanları ile yüz yılı aşan tarihi içinde geçirdiği önemli değişim ve dönüşümlere bir yenisini daha ekliyor. Bugün Xerox 180 ülkede faaliyet gösteren, 145 bin çalışanı olan, yılda 23 milyar dolar cirosu ile dünyanın lider iş süreç yönetimi şirketi. Xerox CIO’su Sophie Vandebroek, 109 yıllık tarihi olan Xerox’u, değişen ihtiyaçlar ışığında yeni iş ve pazarlara açmak için sıra dışı bir dönüşüm hikayesine imza attıklarını söylüyor. Xerox artık bir donanım şirketi olmaktan çok bir servis şirketi.
Dell Software Kullanıcı Grubu Konferansı Yoğun ilgiyle Gerçekleştirildi Dell Software yazılımı uzmanlarınca geliştirme projeleri ve dağıtım stratejilerinin paylaşılacağı konferansta; Bilgi Güvenliği, Bilgi Yönetimi ve Sistem Yönetimi alanlarında ortaya konan en iyi yayılma stratejilerinden örnekler sunuldu. Kullanıcı Grup Konferansı, 300’ü aşkın Dell Software son kullanıcısı, iş ortakları ve distribütörlerine ev sahipliği yaptı. Ünlü sunucu Burcu Esmersoy’un sunumuyla renk kattığı etkinlikte, katılımcılar üst düzey Dell yöneticilerinden IDC analistlerini, güvenilir güvenlik danışmanlarından Fortune 500 listesindeki şirket temsilcilerini, dünyanın alanında önde gelen uzmanlarını dinleme olanağı buldular. Dell’in son 3 yıl içerisinde önemli bir satın alma süreciyle birlikte dönüşüme girdiğini belirten Dell Kurumsal Yazılım Direktörü Brent Schroeder, kurumların ihtiyaçlarını baştan uca karşılayabilmek için gerekli tüm yatırımları gerçekleştirdiklerini vurguladı. Schroeder, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Dell yazılım olarak sistem yönetimi, ağ yönetimi, kimlik erişim yönetimi, bilgi yönetimi, mobil işgücü yönetimi ve güvenlik ala-
24
nında tüm ihtiyaçları tek bir marka altında sağlıyoruz. Vizyonumuza paralel olarak kurumların sürekli karmaşıklaşan BT altyapılarını nasıl daha basitleştireceğinin, zamanlarını nasıl daha değerli kılacağının, veriyi en verimli nasıl yöneteceklerinin yanıtını veriyoruz. İster en karmaşık bulut yapısına ya da mobil iletişime sahip olun isterse de düzenlemeler karşısında uyum sağlamaya çalışın Dell Software olarak yanınızda olacağız.”
Huawei ve Audi Bağlantılı Araç Teknolojilerinde Birlikte Çalışacak
Huawei, CES Asia 2015 kapsamında, yeni nesil bağlantılı araç teknolojilerinde, Audi Group’la birlikte çalışmak üzere el sıkıştı. Huawei’nin LTE modülleri yeni Audi Q7 SUV modeli için, TDD-LTE ve FDD-LTE standartları çerçevesinde 2G, 3G ve 4G bağlantı desteği sağlayacak. Kullanıcılar bu ortaklıkla, 100Mbps’ye ulaşan yüksek hızda veri transferi ile birlikte, internet odaklı özellikler eşliğinde, gelişmiş bir sürüş keyfi yaşayacak. Huawei Tüketici Elektroniği Bölümü CEO’su Richard Yu konuyla ilgili olarak, “Bağlantılı araç teknolojilerinde uçsuz bucaksız fırsatlar söz konusu. Audi Group’la bu alanda işbirliğine gitmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Huawei, Audi gibi sektör lideri otomotiv şirketleri ile gerçekleştirdiği işbirliği ile yeni nesil otomobiller için, en iyi bağlantı servisleri ve çözümlerini sunmayı amaçladığını bir kez daha ortaya koydu. Otomobillerle, akıllı telefonlar, giyilebilir teknolojiler ve insanlar arasında, bugüne dek eşi benzeri görülmemiş bir bağlantı deneyimi ve sürüş keyfi bizleri bekliyor” dedi. Otomobiller, akıllı telefonlardan ve giyilebilir teknolojilerden sonraki iletişim araçları olma yolunda hızla ilerliyor. Sektör raporları, 2020 yılına kadar, otomobillerin %90’ının internet bağlantısına sahip olacağını ve nesnelerin interneti segmentinin en önemli parçası olacağını işaret ediyor. Audi, sunduğu kalite standartları ve teknolojisiyle dünyanın en başarılı lüks araç markaları arasındadır. Huawei, 2014 yılında, üstün telekomünikasyon teknolojisi ve bağlantılı araç teknolojisi yetenekleriyle, Audi Group resmi iş ortağı olmuştu.
Citrix Sanal Masaüstü Altyapısında Liderliğini Pekiştirdi Orlando’da düzenlenen Citrix Synergy etkinliğinde Citrix, uygulama sağlama ve sanal masaüstü altyapısı (VDI) alanlarında liderliğini geliştiren yenilikleri tanıttı. Citrix Synergy‘de görücüye çıkan geliştirmeler, insanların işlerini her cihazda ve her konumdan kolaylıkla yapmalarını destekleyen XenApp ve XenDesktop teknolojilerinin değerini daha da artırdı. Konferans sırasında Citrix, eşsiz bir sezgisel mobil iş alanı deneyimi sunan yeni Citrix Receiver’ın yanı sıra Framehawk teknolojisinin entegrasyonunu da gösterdi. Sektör lideri güvenlik becerilerini geliştirmek amacıyla Citrix; kamu sektörü, finansal hizmetler ve sağlık hizmetleri müşterilerinin ihtiyaç duyduğu yeni özellikler geliştiriyor. Citrix ayrıca, uygulamalarının değerini artırmak isteyen XenApp 6.5 müşterileri için yeni bir sürümün yanı sıra bu müşterilere en yeni sürümlere geçişte yardımcı olmak için yeni, bulut tabanlı hizmetler sunuyor. Linux uygulamaları kullanan üretim ve mühendislik firmaları için Citrix, XenApp ve XenDesktop çözümlerinde Windows uygulamaları tedariğiyle sorunsuz bir şekilde entegre olan yeni bir Linux sanal masaüstü özelliği de geliştirdi. Herhangi bir ağ bağlantısı üzerinde sorunsuz bir deneyim sağlamak için Citrix, zorlu geniş bant kablosuz ağ koşullarının üstesinden gelen benzersiz hızlandırma teknolojileri sağlayan Framehawk teknolojilerinin HDX’e entegre edildiğini duyurdu. Yeni özelliklerle Citrix, Citrix HDX uygulama tedariği ve VDI deneyimini tüm rakip çözümlerin ilerisine taşıdı.
25
haberler
İstanbul İhracatçılar Birliği Bulut Alt Yapısını Microsoft Azure’a Taşıdı Bilişim danışmanlığı ve eğitim firması Adeo, Microsoft’un bulut alt yapısı Azure ve Office 365 ürünlerini kullanarak İstanbul İhracatçılar Birliği’nin (İİB) IT süreçlerini iyileştirdi; hızını, güvenliğini ve performansını artırdı. Microsoft Türkiye Sunucu ve Bulut Platformu Grup Müdürü Mehmet Üner,“Mevcut sunucu sahasının yetersizliği nedeniyle sanallaştırma, iletişim ve finansal yazılımlardaki geliştirmelerden ve güncellemelerden yararlanamayan ve verimlilik kaybı yaşayan İİB, Microsoft Azure platformuna geçişten sonra maksimum erişilebilirlik ve noktadan noktaya özel ağ özelliği ile mevcut sistemde 7/24 kesintisiz iş sürekliliği sağladı. Böylece sistem transformasyonu geçiren İİB, kendi bulut ortamını oluşturmak gibi ileriye dönük genişletilebilir ve yönetimi kolay bir platforma geçmiş oldu” dedi. Ayrıca iş gücünü daha verimli kullanmak ve uzmanlık alanlarına odaklanmayı amaçlayan BT müşterilerini gelecek teknolojilerle tanıştıran Adeo’nun İİB’ye sağladığı IT transformasyonu sonucunda Microsoft’un Office 365 ürününden de hizmet almaya başlayan İİB, ek güvenlik, raporlama, yönetim, bakım ve güncelleştirme gibi maliyetler gerektirmeden yüksek depolama alanlı posta kutularının yanı sıra hızlı ve kesintisiz bir iletişim sistemine sahip oldu.
BT Eğitim Yılın Eğitim İş Ortağı Ödülünü Aldı Türkiye’de ilk 500 şirketin yüzde 70’e yakınının BT altyapı kurulum ve eğitim hizmetlerini sağlayan BT Eğitim, bu yıl da en iyi seçilerek zirvedeki yerini sağlamlaştırdı. 8-10 Mayıs 2015 tarihleri arasında Çeşme’de gerçekleştirilen Cisco Türkiye İş Ortakları Zirvesi’nde Cisco 2014 Mali yılı çerçevesinde başarılı iş ortakları ödüllendirildi. Bu ödüller kapsamında “Yılın Yetkili Eğitim İş Ortağı” alanında yaptığı katkılar sebebiyle BT Eğitim de ödül aldı. Yıl boyunca başarılı çalışmaları ile dikkat çeken iş ortaklarının ödüllendirildiği etkinlikte, teknolojik yatırımlar, Cisco mimarilerinde gerçekleştirilen başarılı projeler, problem çözme ve satış yaklaşımları baz alınarak yapılan seçim ile 17 segmentte ödül alan 12 iş ortağından birisi “Yılın Yetkili Eğitim İş Ortağı” alanında gerçekleştirdiği başarılı çalışmaları ile BT Eğitim oldu. Sektörde Cisco ile birlikte değer yaratma üzerine kurulu bir çalışma yürüttüklerini belirten Cumhur Kızıları, bunun sonucunda BT Eğitim’in mayıs ayı itibariyle Cisco’nun “Uygulama Merkezli Altyapısı” (Application Centric Infrastructure – ACI) için Türkiye’deki ilk ve tek “Yetkili Teknoloji İş Or-
26
tağı” (Authorized Technology Provider – ATP) olarak atandığını da açıkladı. Cumhur Kızıları, “Cisco’nun yeni nesil uygulama ihtiyaçları düşünülerek yaratılmış bir veri merkezi ve bulut çözümünü olan ACI, yakın zamanda gerçekleştirilecek BT projelerinin merkezinde yer alacak. Bu nedenle Cisco tarafından ACI için Türkiye’nin ilk ve tek ATP olarak atanmamız, önümüzdeki dönemde de EMEAR bölgesindeki önemli eğitim ve projelerde yer alacağımız anlamına geliyor,” dedi.
Yellow Pages Yatırımcılarından Yeni Oluşum: DataWorks
Türkiye dijital pazarı, ‘’veri’’yi tüm işlerinin merkezine koyan yepyeni bir girişime kavuştu: DataWorks. Yellow Pages markasını da bünyesine dahil eden DataWorks, yeni yatırım ve global ortaklıkları ile pazara güçlü bir giriş yaptı. DataWorks, marka ve KOBİ’lere Türkiye’de ilk olacak gelişmiş ve yenilikçi teknolojik ürün ve platformlar sunacak. İçinde yaşadığımız teknolojik gelişmeler, gerek tüketicilerin talepleriyle gerekse küresel pazardaki gelişmelerle dijital pazarı hızla büyütüyor. Son yıllarda büyük markaların yanı sıra küçük ve orta boy işletmeler de işlerini büyütmek ve tanınırlıklarını artırmak için dijital varlıklarını güçlendirmenin yollarını arıyorlar. Bu global pazarın önemli bir parçası olan Türkiye de, büyüyen ekonomisi, genç nüfusu ve dijitale olan merakı ile her zaman teknoloji odaklı yatırımların gözbebeği konumunda. Türkiye’de dijital pazarın hızlı büyümesi ve “veri”nin baş döndürücü yükselişi, 7 yıldır Türkiye pazarında Yellow Pages markası ile faaliyet gösteren yatırımcıları yepyeni bir yatırım yapmaya yönlendirdi: DataWorks. DataWorks, merkezine “veri”yi koyan bir firma. Veriyi toplayacak, işleyecek ve ihtiyacı olanlarca kullanılmak üzere dağıtımını sağlayacak. Yellow Pages markası ve hizmetlerinin de sahibi olan DataWorks, büyük, orta ve küçük ölçekli kurumlara veri odaklı, yenilikçi dijital pazarlama çözümleri sunacak. Aldığı yatırımla ve global iş ortakları ile pazara güçlü bir giriş yapan DataWorks, Türkiye’de ilk olacak pek çok gelişmiş teknolojik ürün ve platformu da sunacak. DataWorks, vizyonunu ve yönünü daha büyük bir rotaya çevirirken, genç, atak ve dijital düşünen işgücünü de çekmeyi hedefliyor.
Hedefli Saldırılarla Mücadelede Günden Güne Zorlaşıyor Intel Security tarafından Enterprise Strategy Group’a (ESG) hazırlatılan Tackling Attack Detection and Incident Response (Saldırı Tespit ve Olay Müdahalesi) başlıklı yeni raporda, kurumların güvenlik stratejileri, siber saldırı ortamı, olaya müdahale etmede yaşanan zorluklar ve ihtiyaçlar değerlendirildi. Anket sonuçlarına göre, güvenlik alanında çalışanlar, güvenlik olaylarıyla boğulmuş durumda; geçtiğimiz yıl her bir şirket için ortalama 78 inceleme yapılmış olup bu olayların %28’i, siber saldırılar arasında en tehlikeli ve potansiyel olarak en çok zarar veren saldırı şekli olan hedefli saldırı niteliğindeydi. Ankete katılan bilgi işlem ve güvenlik profesyonellerine göre, saldırılara müdahale etme sorunlarını aşmak için daha iyi tespit ve analiz araçlarını kullanmak, verilecek olan eğitimlerle personelin verimlilik ve etkinliğini arttırmak başlıca çözümler arasında yer alıyor. ESG’de kıdemli yönetici analist olarak çalışan Jon Oltsik,saldırı tespit ve tepki konusunda “zaman” ve “saldırının yol açacağı zarar” arasında çok büyük bir korelasyon olduğunun altını çiziyor. Oltsik’e göre organizasyonun tespiti, soruşturması ve tepki vermesi ne kadar uzun sürerse, kıymetli verilerin ihlalinin önüne geçmek de bir o kadar zorlaşıyor. Intel Security Genel Müdürü Chris Young, güvenlik operasyonlarında kullanılan süreleri kalp krizi geçiren hastaların kurtulabilmesi için hastaneye yetiştirilmeleri gereken altın saate benzetiyor. Young’a göre güvenlik endüstrisi de,tıpkı kalp krizi örneğinde olduğu gibi, çalışmalarını organizasyonlarının saldıranı tespit ve savuşturma zamanlarını kısaltarak, zarar almamasını engellemeye yönlendirmeli. Young, “Bunun için, zor da olsa, nelerin bizi yarıda bıraktığını kendimize sorarak, düşüncelerimizi güvenliği nasıl sağlamamız gerektiği üzerine yoğunlaştırmalıyız” diyor.
27
haberler
Bursalı Üreticiler IFS’in Akıllı İş Çözümleri ile Buluştu IFS ve IFS teknoloji partneri Oracle, işletmeleri başarıya en hızlı ve güvenilir şekilde taşıyacak olan çözümlerini sunmak üzere Bursa’da üreticilerle buluştu.27 Mayıs Çarşamba günü Bursa Crowne Plaza Otel’de üretim sektörüne özel düzenlenen ve yoğun bir katılım ile gerçekleşen etkinlikte Oracle ve IFS Türkiye yetkilileri en yeni çözümlerini aktardı. Hoşgeldiniz konuşmasını yapan IFS Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ergin Öztürk dünyada ve Türkiye’de IFS’in geldiği konumu anlattı. Gartner bağımsız araştırma şirketinin ERP raporlarında liderler kategorisindeki iki ERP yazılımından birisinin IFS olduğunu belirten Öztürk, bu ilerleyişle birlikte IFS’in dünyada 1 milyonuncu kullanıcıya ulaştığını vurguladı. Öztürk bu sene Mayıs ayında Boston’da yapılan IFS World Conference’da lanse edilen IFS’in son versiyonu IFS 9’un da ERP pazarının yeni trendi olacağını belirtti. Türkiye’de
200’den fazla kullanıcı 500 den fazla kurulum yaptıklarını aktaran Öztürk, Bursalı sanayicilere yönelik olarak da şunları söyledi, “Bursa bir endüstri kenti. Bursa’da çalıştığımız tüm firmalarda aynı disiplin ve endüstriyel zeka ile çalışıyoruz. Bu IFS ERP’nin en yüksek düzeyde kullanılması ve projelerin başarılı şekilde devam etmesini sağlıyor. Bursalı iş adamlarına ve Bursa endüstrisine çok teşekkür ediyoruz. Bursa IFS’in kalesi konumunda ve bunu devam ettireceğiz” dedi.
Türkiye EMEA Bölgesi’nde En Hızlı Büyüyen Ülke Bilgi teknolojileri ve çözümleri ile kurumların çevikliklerinin artırılmasına ve bilgi ile inovasyon sağlayarak rakiplerinden farklılaşmasında öncü rol alan Hitachi Data Systems (HDS), Sosyal Inovasyon konusundaki odaklanarak daha sağlıklı, güvenli ve refah bir toplum yapısının veriyi doğru kullanmaktan geçtiğine inanarak çalışmalarını sürdürüyor. Dünya çapında 100’den fazla ülke ve bölgede faaliyet gösteren HDS, 2012 yılından bu yana Türkiye ofisiyle hizmet veriyor. Bir BT altyapı sağlayıcısından bilgi çözümleri şirketine dönüşen HDS, bulut bilişim, içerik, mobilite ve büyük veri gibi yenilikçi teknolojilere liderlik ederken Hitachi’nin endüstriyel uzmanlıklarını da kullanarak hem başarılı olup hem de insanlığa değer katacak çözümler geliştirilebileceğini gösteriyor. Gelişmekte olan EMEA bölgesinde en hızlı Türkiye’de büyüyen HDS, bu doğrultuda dünyada eşi görülmemiş bilgi ve yönetim teknolojileri ile işletmelerin ihtiyaç duyduğu veri odaklı dönüşüme öncülük ederken nesnelerin interneti kavramını daha anlamlı hale getirmenin yanı sıra bulut çözümleri ve hizmetleriyle bulunduğu tüm ülkelerdeki gelişime katkı sağlıyor. Son 5 yılda 25 milyar dolarlık Ar-Ge yatırımı
28
yapan HDS, dünyada her gün üretilen veriyi işleyip tüm insanlığa faydalı sonuçlar sağlamayı hedefliyor. HDS Türkiye Genel Müdürü Serdar Sayar, HDS’nin kurum kültürü ve Türkiye’deki hızlı büyümesiyle ilgili şunları söylüyor: “Hitachi, yaklaşık 25 yıldır Türkiye’deki iş ortakları aracılığıyla çalışmalarını sürdürüyordu. Bu temsili doğrudan açtığı ofisle sürdürmek isteyen Hitachi, 2012 yılında HDS Türkiye Ofisi’ni kurarak Türkiye’deki müşterileri ve iş ortaklarıyla birebir iletişime geçme kararı aldı. Türkiye’de kurulduğu günden bu yana çift haneli büyüme rakamlarına ulaşmanın yanı sıra veriden enformasyona giden yolda liderliğimizi sürdürüyoruz.”
özel haber
Ayşegül İldeniz, Dünyanın En Yaratıcı Kişileri Listesinde Uzun yıllardır başarılarıyla adından söz ettiren Intel Yeni Teknolojiler Dünya Başkan Yardımcısı Ayşegül İldeniz, Amerika’nın en prestijli ekonomi ve iş dünyası yayınlarından Fast Company tarafından belirlenen dünyanın en yaratıcı 100 kişisi arasında yer aldı. Türkiye’nin yetiştirdiği en başarılı kadın yöneticiler arasında yer alan Intel Yeni Teknolojiler Dünya Başkan Yardımcısı Ayşegül İldeniz, Amerika’nın ünlü ekonomi dergilerinden Fast Company’nin “Dünyanın en yaratıcı 100 kişisi” listesine girdi. İldeniz, iş, teknoloji, akademi ve sanat dünyasından çok sayıda yaratıcı isimden oluşan listeye seçilen tek Türk oldu. Intel’e 1998 yılında Akdeniz, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi’nden sorumlu Pazarlama Müdürü olarak katılan İldeniz, sırasıyla Intel Türkiye Genel Müdürü, 67 ülkeyi kapsayan Türkiye, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi Başkanı ve EMEA (Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi) Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yaptı. İldeniz, iş yaşamını 2013 yılından bu yana, Silikon Vadisi’nde, Intel Yeni Teknolojiler Dünya Başkan Yardımcısı olarak sürdürüyor.
Ayşegül İldeniz Intel’in Geleceğini Resmediyor Göreviyle ilgili olarak “Intel’in geleceğini resmediyorum; yepyeni teknolojilere ve bunların kullanım biçimlerine yön veriyorum” diyen İldeniz’in listede yer almasında giyilebilir teknolojiye getirdiği farklı yaklaşımın büyük rolü oldu. Tüketicilerin günlük hayatlarında kullanabilecekleri moda ürünlerini teknolojiyle birleştirme felsefesiyle yola çıkan İldeniz, Intel’in Opening Ceremony ile birlikte geliştirdiği akıllı bileklik MICA’nın yaratıcısı olarak kabul ediliyor. MICA,
hem görünümü hem de fonksiyonlarıyla bir kadın aksesuarının teknolojiyle birleştiği en şık keşiflerden biri olarak kabul ediliyor. Ayşegül İldeniz’in liderlik ettiği Yeni Teknolojiler Bölümü son dönemde “50 Cent” adıyla tanınan ABD’li ünlü rapçi Curtis Jackson’ın kulaklık ve aksesuar markası SMS Audio ile birlikte geliştirdiği akıllı kulaklık, yeni nesil sağlık ve uyku takibi cihazı olarak konumlandırılan akıllı saat Basis Peak, moda endüstrisine giyilebilir teknolojiler üretmek ve akıllı teknolojileri herkesin kullandığı markaların içine sokmak için ünlü saat ve aksesuar markası Fossil ve dünyanın en büyük gözlük üreticilerinden Oakley ile gerçekleştirdiği işbirlikleri ve Google ile birlikte bir İsviçre akıllı saati piyasaya sürmek amacıyla TAG Heuer ile yaptıkları anlaşma gibi başarılı gelişmelere imza attı. Fark yaratmanın başarıya götüren en önemli etkenlerden biri olduğuna inanan Ayşegül İldeniz, “Bizim hayal ettiğimiz dünyada, giyilebilir teknolojiler ve nesnelerin interneti kavramı iç içe geçiyor ve gündelik hayatımızın bir parçası haline geliyor. Bunun için de yine farklı oyuncuları bir araya getirmek, ortak stratejiler geliştirmek gerek. Hedefim tüketicilerin hayatlarını kolaylaştıracak, onlara keyif verebilecek giyilebilir ürünler ortaya çıkartmak” diyerek giyilebilir teknolojiler konusunda bundan sonraki hedeflerini ortaya koyuyor.
29
özel haber
Ali Yavuz ŞAHİN yavuz@btgunlugu.com
Türkiye Bilişim Sektörü 69,4 Milyar TL Büyüklüğe Ulaştı Çift haneli büyüme performansını istikrarlı bir şekilde sürdüren Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü, 2014 yılında yüzde 12,1’lik bir büyüme ile 69,4 milyar TL büyüklüğe ulaştı. Sektör, Türkiye ekonomisine 103 bin kişilik istihdam ve 1,34 milyar TL ihracat geliri sağlıyor. TÜBİSAD, 2011 yılından bu yana hazırladığı “Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü Pazar Verileri” raporuyla sektörün gelişim ivmesini gözler önüne seriyor. Çift haneli büyüme performansını istikrarlı bir şekilde sürdüren Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü, 2014 yılında yüzde 12,1’lik bir büyüme ile 69,4 milyar TL büyüklüğe ulaştı. Sektör, Türkiye ekonomisine 103 bin kişilik istihdam ve 1,34 milyar TL ihracat geliri sağlıyor. TÜBİSAD (Bilişim Sanayicileri Derneği), 2011 yılından bu yana düzenli olarak hazırladığı “Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü Pazar Verileri” raporuyla sektörün gelişim ivmesini gözler önüne seriyor. Ürettiği katma değerle Türkiye için stratejik öneme sahip olan Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörüyle ilgili güvenilir ve doğru bilgi sağlama misyonu ile hazırlanan raporun 2014 edisyonu, TÜBİSAD Başkanı Prof. Dr. Kemal Cılız ve Context CEO’su Howard Davies’in açılış konuşmalarını gerçekleştirdiği bir basın toplantısıyla açıklandı. Basın toplantısında, proje ortağı TOBB Telekomünikasyon Meclisi Temsilcisi ve proje danışmanı Deloitte Türkiye’nin Ortağı Tolga Yaveroğlu’nun yanı sıra, ODTÜ Teknokent Genel Müdürü Mustafa İhsan Kızıltaş da görüşlerini bildirdi. TÜBİSAD Bilgi Merkezi
30
Komisyonu Başkanı Mustafa Çağan da 2014 yılı verileri hakkında detaylı bilgi verdi. TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Kemal Cılız, 2014 yılında; küresel ekonominin genel seyrinin, döviz kurlarındaki hareketliliğin, yerel dinamiklerin ve tüketici finansmanına yönelik düzenlemelerin tüm sektörleri, özellikle de bilgi ve iletişim teknolojileri sektörünü etkilediğini dile getirdi. Cılız, sektörün bu ortamda büyümeye devam ettiğine de dikkat çekti. Teknoloji kullanımının tüm iş kollarına katma değer sağlamasının yanı sıra, Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü’nün kendi büyümesiyle Türkiye’nin ekonomik performansına da doğrudan değer kattığını belirten Cılız, “Küresel streslere dirençli ekonomik büyüme istikrarı hedefleyen ülkemizde, teknoloji üretimi, bilişim ve inovasyonla büyüme odağının ekonomi politika ve öncelikleri arasında giderek daha önemli bir konum kazanması bizleri sevindiriyor. Çift haneli büyüme ivmesini sürdüren bilişim sektörü, ekonominin geneline yayılan çarpan etkisi ile kendisine atfedilen bu önemi
sektör için TÜBİSAD’ın faaliyetlerini içtenlikle tebrik ediyorum ve ülkemizin yenilikçi gücünü yönlendirmede katkılarının devamını diliyorum” dedi. Bu sene de Bilgi Merkezi projesinde sektör danışmanı olarak yer almaktan ötürü çok mutlu olduklarını ifade eden Deloitte Türkiye’nin Ortağı Tolga Yaveroğlu da TÜBİSAD’ın dört yıl önce bu çalışmayı başlattığından bu yana sektörün 20 milyar TL’nin üzerinde büyüdüğünü ve özellikle yazılım sektöründeki sürekli büyümenin ve ihracat katkısının sevindirici olduğunu belirtti. Öte yandan hizmet sektörünün toplam Bilgi Teknolojileri pazar büyüklüğü içindeki payının küçük kalmaya devam ettiğini ve burada %5 seviyesinde gerçekleşen büyüme oranının tatmin edici olmadığını paylaşan Yaveroğlu, “sektör oyuncularının da en sık dile getirdiği nitelikli iş gücü açığı ve fiyat odaklı kamu ihale politikaları gibi belli başlı sorunların giderildiği bir ortamda, hizmet sektöründe de bir atılım öngörüyoruz” dedi.
fazlasıyla hak ediyor. Proje paydaşlarımızla birlikle sorumluluk alarak ve kaynak ayırarak hazırladığımız, sektörünün nabzını tutan bu rapor, bu açıdan son derece değerli. Sektörün ilgisi ve çalışmanın tüm kamu raporlarında referans olarak kullanılmasından aldığımız güç ile her geçen yıl çalışmamızı bir üst seviyeye taşıyoruz.” dedi. TÜBİSAD’ın öncülüğünde organize edilen Türkiye Bilişim Teknolojileri Distribütör Paneli sayesinde Türkiye’de ilk defa distribütör satış ürün ve fiyatlarının kayıt altına alındığını söyleyen CONTEXT Türkiye Ülke Müdürü Erol Kuseyri, sözlerine şöyle devam etti: “Distribütörler kanalı notebook ile yönetirken, tablet ve akıllı telefonlar operatörler üzerinden yönetiliyor.” Dijital Türkiye Platformu Başkanı Faruk Eczacıbaşı “Ekonomik büyüme ve sosyal refahın artması için ileri teknoloji ürünü üretimini artırmamız gerekiyor. Bu, ülkemizin nasıl ileriye gideceğini belirleyecek bir atılımdır. Geleceği çok parlak olan ve olması da gereken bu
Bilgi ve iletişim teknolojileri sektörü 2014 yılı pazar verilerini paylaşan TÜBİSAD Bilgi Merkezi Komisyonu Başkanı Mustafa Çağan, önemli paydaşlarla işbirliği yaparak, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nin de dahil olduğu 2032 firmadan sağlanan bilgilerle çalışmanın her yıl daha da kapsayıcı bir hale geldiğini belirtti. Özellikle yazılım tarafında önemli bir gelişme olduğunu dile getiren Çağan, “Yazılım, etkileyici gelişim ivmesiyle büyümeye ve ihracat kapasitesini genişletmeye devam ediyor. İnovasyon ve Ar-Ge konularının iş dünyası açısından artan önemi ve Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nin olumlu etkisi, Türkiye’de yazılımın gelişimini de destekliyor. Yazılım tarafında, özellikle Anadolu’da yaygın küçük oluşumların markalaşma ve büyüme iştahlarının teşvik edilmesiyle, daha fazla büyüme elde edilecektir.” dedi. Toplantıda katılımcılara Türkiye’deki bilgi ve iletişim teknolojileri sektöründe faaliyet gösteren firmaların yaşadığı problemleri anlatan ODTÜ TEKNOKENT Genel Müdürü Mustafa İ. Kızıltaş, Türkiye’de teknoloji şirketlerinin “pazarlama sıkıntısı, uzmanlaşamama, rekabetin fiyat üzerinden yapılanması, yurtdışına açılamama ve işbirliğine yatkın olmama” gibi sorunlar yaşadığını belirtti. Bu doğrultuda ODTÜ TEKNOKENT olarak bünyelerinde faaliyet gösteren firmaları yukarı taşımak üzere “Üniversite - Sanayi İşbirliği ile uzmanlaşma, yurtdışı ofisleri ile yurtdışına açılma, kümeler ile işbirliği” sağladıklarını belirtti.
31
Süleyman SERTKAYA
pratik 10
info@btgunlugu.com
Facebook’da Son Dönemde Başarılı Olmuş En İyi 10 Marka Son yılların en popüler platformlarından olan sosyal medya insanların kendi ürettikleri içerikleri diğer insanlara ulaştırmasını kolaylaştırıyor. Bu durum firmalar için de aynı. Müşterileri ile aralarında çok hızlı kat edilebilecek bir köprü oluşturan sosyal medya platformlarını en iyi kullanan firmaları öğrenmek ister misiniz? Bakın dünyada sosyal medya platformlarını en iyi kullanan 10 şirket hangileri.
3
eFac n i ç i ma ook arla Faceb panya z a a i p ç r e m da nç ile ka 3 id ilgi o 201 ığın tlerin edya üşter i d k r ı e a tes am Ore ptığ al m çık ind zer çeken da ya rdınini Heinz sosy n firm r ü z e n l a a at sın dy i EO tı. A Hei i ürün lanan r. Tüm aydır OR al me la dikk wl sıra ra çık ilerin l o k n y u ı e e k y . r p n a Y ı s o y i ya şte ğlad er k’u ral So aları per B r. a mü t sı boo inden ook üz eniyo lışm da Su ile üs lar ile akip s r l i b e t n üz Face n ilg yılı panya eklam m de a ı e r sın akınd m h l a a ü k r y i d v ür ile dan güld ars m ae h g W nde F rı n i i k la r ç k i a P y dı da rın l &E e iki a ayınla fazla a A l y a y n ec m ola osy Sad ok’da binde Katılı por r ile s olim o s . 0 ı b i 2 la ib ce na 40 atıld tiği bu la o g panya u. 201 rlama z k t e r oyu anıcı anç e den fa ca ı O kam uld i paza e k b e l z r p l i k r ı t a i c y ı b ku rın k Ni ’sa t irdiğ haya irdiğ ade ebook de yor. A nı e S n t t a . k e l ş ş ü i i ı c a ı d g . c a le le N d ilin ayıs nu aF mış ırdı çek çek erin llar oyu adığı b giriş s ya çık ger ya üz a ger la akı rasınd de art d d ı oyn betin a orta me tların ları ha tları s üzerin d a a rek ırdığı piy panya mpiya binin i t 6 l m t a 6 r o a d . 1 a k dra um ını dur Lon lımcıs ı kat ya offe l med iye C n a tai hed osy oun tain s üçük çekiM k en un ın ği kat Gre en Mo verdi le dik ıların c i e n i r e r ma ım d G rin aketle e katıl ren fir eyen e z p ü ilm eys ve e ve kah Nered hediy dını b a . yor amına inin t s tam kahve n . ı i n gib yok
1 2 4 32
5
7 9
ı al eve evam orer R r d l e p r n i x a o xpl rendin Ford E ralard E d ı t i r s Fo i SUV ndek a ön osyal i n d s Yen lendiğ yada fazla Ford’u d e n nit al me irde lanan laşma B a l y sos lıyor. abı ku i mark rinde a n e s yer ya he sindek ya üz rmanı i i d g i d r e F e i çe al m m a. ri l di i y md nle ken sı sos duru m ürü a ış çab aram en tü y em e h ş i en m he yor. i çek
6 8 0 1
in ler 150 b fi o k r nın laşı al P aci a yak kaları F o d ay aş er ın e Z çıktığ rini b arak p alar k o le C ır lışm aya aşt rma yüz Ort anıcı karşıl iral ça yen fi bol e kul leri ile dan v örükl n Face k n ı o k yüz ı. Ardı yayı aman dan ç n l t n a ı u ş p la yg şarıs kam e u ile dilerd eki ba d şim zerin ü n k u . o mn e m zaısa nden k eri ının irol boyas ook üz ği tah n a l C e ç b n c a e a ı e s c Bir da Fa gi çek r. Firm en l n i m ma adar i emişt su he rinde k o bu edilm vide n üze ılan m nu i ad a o l m rek ily da. K osyal m r he en 1 urum nın s z ma a hem nmiş d mark rtışıl a izle önelik erisi t c y e a b r . dya me erçek g r i b
e atıf M nde k ve o ze um esi use a say ak mü nabiM r u l m l a e e Int ygula nal ol de bu yerler u n a i i Bu ılar s yaret ikler lan ic d o i lım nlik z deme sahip ya ilg a i m i ı etk rlar. G anına gulam tanıt . i k y o n c ı i y u li im rın an i çek e m a m a l g git anııc ygul yli il l a U sı kul yük. bir h yfa ua s ü a k si b osu d üş d a boo e ace i görm nlarc F vid s g ın ilyo nize are k il sın ’s C ağaza büyü llara m erme sı l h r v anya Ko l’s m rdan oku ara a ı Koh lımcıl manın asıl k kamp emal a. l T r ı n u kat da. Fi enin konul mda. yli faz u a m m r k r h u u e r r ca ar v i bi üş d ola dol ımcı görm an ilg l d i yar ük ilg lara o büy panya kam
33
kapak konusu
Bilişim Sektöründe Nitelikli Eleman Mumla Aranıyor! Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörünün, ülke ekonomisinin büyümesinde, istihdamın ve dünya pazarlarındaki rekabet gücünün artmasında kaldıraç görevi gördüğü ve Türkiye için stratejik sektör olarak konumlandırılması gerekliliği son dönemde daha da öne çıkmış durumda. Peki, bu konuda neler yapılmalı?
BT Eğitim'in Katkılarıyla
30
B
Dünyanın karmaşıklığı ve eğitimde çoklu disiplin yaklaşımı, meslek adlarının karışmasına, mesleğe ait ana görev veya işlemlerin bazen meslek olarak da tanımlanmasına ve bazen de mesleğe ait alt sektörlerin ana meslek gibi addedilmesine neden oluyor. Bilişim sektöründe, kartvizitinde yazılı kariyer bilgisinin geçmiş dönemde meslek olarak görülmediği hatta işin adının bile duyulmadığını görüyoruz. Bilişim mesleklerinin tanımını yapmak, meslek profilini (ana görevler, işlemler ve başarım ölçütleri), sağlık, güvenlik ve çevre ile ilgili düzenlemeleri, çalışma ortam ve koşullarını, gerekli bilgi, beceri, tutum ve davranışları tam olarak bilmeyi, kişinin bu meslek alanına yatkınlığını anlamayı, kişilik özelliklerinin bu türden mesleklerle örtüşüp örtüşmediğini anlamamızı ve ilerleyen yıllarda, mesleki tatminini ve verimliliğin düşmemesini sağlayacak, doğru kariyer hedeflerinin belirlenmesine yardımcı olacaktır. Bilişim mesleklerine kimler gönül vermeli? Bu soru karşısında uzun yıllardır bilişim sektöründe çalışanların ortak bir cevabı var. Bilişim meslekleri yapacak kişilerde; analitik düşünme yeteneği, analiz yapma ve problem çözme yeteneği, empati yeteneği, kriz yönetim becerisi, muhakeme yeteneği, ölçme ve değerlendirme becerisi, risk analizi yapma yeteneği, yazılı ve sözlü iletişim yeteneği gibi bilgi, beceri ve yetenekler olmalı.
Rakamlar Nitelikli İş Gücü Açığını İşaret Ediyor Türkiye’nin 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefine ulaşılmasında Bilgi ve İletişim Teknolojileri önde gelen sektörler arasında yer alıyor. TÜİK istatistiklerine göre Bilgi ve İletişim Sektörü faaliyetleri 2014 yılı ikinci çeyreğinde cari fiyatlarla
%8,8’lik artışla 8.415 Milyon TL, sabit fiyatlarla %5,7 ’lik artışla 814 Milyon TL’lik büyüklüğe ulaştı. 2023 yılında GSYİH’nın 2 trilyon dolar olması hedeflenirken, Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT) payının ise % 8’lik oranla 160 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşması beklenmekte. Türkiye’de, çoğu KOBİ niteliğinde olan 1.600’ün üzerinde firmanın faaliyet gösterdiği sektörde yaşanan sorunlar incelendiğinde ilk sırada nitelikli iş gücü açığı %61 ile dikkati çekmektedir. 2014 yılı verilerine göre sektörde çalışan sayısının 215 bin’i aştığı tahmin edilmekte olup sektördeki büyümeyle birlikte nitelikli elemana duyulan ihtiyaç da her geçen gün artmaktadır. Diğer sektörlerle karşılaştırıldığında genç nüfus en fazla BİT sektöründe istihdam edilirken, aynı zamanda kadın ve engelli iş gücünün istihdamında da sektör önem kazanmaktadır. Sektördeki yazılım geliştiricilerin yaklaşık % 47’sinin İstanbul’da, % 33’ünün ise Ankara’da çalıştığı görülmektedir. BİT alanında üniversitelerde ön lisans ve lisans düzeyinde eğitim görmüş insan kaynağı arzı son dönemde giderek artarken, yetkinlikleri sağlamayan ve yeni gelişmeleri yakalayamayan bireylerin iş bulma imkanı da azalmakta.
Artan Veri Büyüklüğü İhtiyacı Tetikliyor Bağımsız bir araştırma şirketi ile gerçekleştirilen “Modernizasyon Motivasyonu” başlıklı araştırmaya göre BT yöneticilerinin yüzde 93’ü büyümekte olan veri merkezlerinde yetenek açığı sorununun devam ettiğini düşünüyor. Yüzde 64’ü ise önümüzdeki 1-2 yıl içinde bu durumun şirketlerine büyük ölçüde zarar vereceğinden endişeli. Kalifiye eleman sorununa yönelik farkındalığın yıllar içinde
31
kapak konusu dış kaynaklardan destek almanın sektörde daha popüler bir seçenek haline gelmesi iyi bir haber, ancak işletmeciler işe alım ve eğitim meselelerini en iyi nasıl ele almalı konusunda uzun vadede bir görüş geliştirmezlerse, kuşkusuz bu durum can yakacak.
Personel Açığı Artmaya Devam Ediyor
artmasına rağmen, ankete katılan yöneticilerin yalnızca yüzde 29’u bu sorunla mücadele için gerekli adımları attığını söylüyor. Diğer yandan, katılımcıların yüzde 6’sı yetenek açığının “endişelenecek bir sorun olmadığı” görüşünde. Yetenek açığı endişelendiriyor Araştırmanın en ilginç sonucu önemli bir noktaya dokunuyor. Önümüzdeki 5 yıl içinde kendi şirketlerinde yeni bir veri merkezi yapılanmasına gitmeyi düşünen BT profesyonelleri yüzde 83 oranla mevcut yetenek açığının zararlı etkilerinden en çok korkan kesim olurken; veri merkezi ihtiyacı için üçüncü taraflarla çalışmayı tercih eden şirketler, yüzde 65 oranla bu konuda daha az endişeli oluyor. CompTIA tarafından kısa süre önce gerçekleştirilen “BT Yetenek Açığı” adlı bir başka çalışmada da, yöneticilerin yüzde 93’ünün, veri merkezi yönetimi konusunda uzmanlaşacak yetenekleri “önemli” olarak gördüğü; yüzde 40’ının da bu alanda büyümesi beklenen yetenek açığıyla ilgili endişelerini dile getirdiği görülüyor. Bugün tüm şirketler veriler sayesinde işlerine devam edebiliyor. Son yıllarda rekabetçi kalabilmek için
32
veriye gerçek zamanlı erişim talebinin hızla artması, veri merkezlerinin 7 gün 24 saat etkili ve verimli bir şekilde çalışmak zorunda olduğu gerçeğini bir kez daha hatırlatıyor. Özetle, bu altyapıları destekleyebilecek en iyi nitelikte çalışanlara ihtiyacınız var, çünkü en ufak bir başarısızlık yatırımları felaketle sonuçlanabilir.
Uzun Vadede Uygulanacak Bir Yol Belirlenmeli Analist grubu Gartner’a göre İngiltere ve Türkiye’yi kapsayan bölgede veri merkezi sektörü, 2015 yılına kadar yıllık 150 milyon Euro’luk bir değere ulaşacak. Bununla birlikte, İngiltere merkezli düşünce kuruluşu Ekonomi ve İş Dünyası Araştırma Merkezi (CEBR) yalnızca bulut bilişim alanında 2012 ve 2015 yılları arasında 300 bine yakın yeni iş imkanı doğacağını öngörüyor. Sektör bir süredir yetenek açığının veri merkezi endüstrisini nasıl etkileyeceği üzerine kötü senaryolar yazıyor. Ancak görünüşe göre bu soruna müdahale etme konusunda henüz bir ilerleme kaydedilemedi. Kemerler sıkıldığında
Bilişim sektöründe, yazılım uzmanından iş analistine kadar nitelikli eleman açığı artmaya devam ediyor. Geçtiğimiz dönemde Yenibiris.com’un ortaya çıkardığı verilerine göre, önümüzdeki günlerde bilişim sektöründe yaklaşık 5000 kişilik bir istihdam olacak. Özellikle Türkiye’nin doğusundaki iş ilanlarına gençlerin ilgisi çok fazla. Bu bölgelerdeki başvurularda yaşanan artış yüzde 500’ün üzerine çıkmış durumda. Bilişim sektöründe çalışan sayısının 150 bin kişiye ulaştığı tahmin ediliyor. Yenibiris.com verilerine göre, son 10 yılda sektördeki özgeçmiş sayısı yüzde 1390 oranında arttı. İş ilanlarında ise son 4 ay içinde yüzde 49 oranında bir artış gözlendi. Bilişim sektöründe en çok ihtiyaç duyulan pozisyon, her zaman olduğu gibi yine Yazılım Uzmanlığı. Bu pozisyonda en çok arananlar .Net Yazılım Uzmanı, PHP Yazılım Uzmanı ve Web Yazılım Uzmanı. Yazılımdan sonra Satış Temsilcisi, Çağrı Merkezi Müşteri Temsilcisi, Teknik Servis Elemanı, Web Tasarım Uzmanı, Ön Muhasebe ve Sekreterlik geliyor. Verilere göre, son 4 ayda bilişim sektörüne yapılan başvurularda doğu illeri dikkate değer bir yükseliş gösteriyor. Son dört ayda
yüzde 39 ilgi artışının gözlendiği bilişim sektörü bu ilgiyi sanıldığı gibi İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlerden çok, doğudaki illerden görüyor. Başvuruların en çok arttığı illerin başında yüzde 1000 oranında artışla Hakkari ve Bingöl var. Ardından gelen iller ise Batman, Aydın, Elazığ, Muş, Mardin, Tunceli ve Şırnak. İş arayanlar en çok satış pozisyonlarına rağbet ediyor. Türkiye genelinde en çok iş başvurusu yapılan pozisyonlar ise Bölge Satış Müdürü, Ön Muhasebe Elemanı, Çağrı Merkezi Müşteri Temsilcisi, Satış Temsilcisi, Ön Muhasebe ve Sekreterlik, Promotör ve Yazılım Uzmanı olarak sıralanıyor.
Yıldızı Parlayan Meslekler Sektörde teknolojinin gelişimine paralel olarak yeni alanlar oluşuyor. Uzmanlara göre, önümüzdeki yıllarda popüler olmaya devam edecek ve yeni oluşacak meslekler
şöyle: SEO (Search Engine Optimization-Arama Motoru Optimizasyonu) Uzmanı, SEM (Search Engine Marketing, Arama Motoru Pazarlama Danışmanı, Veri Ambarı Yöneticisi, Veri Madenciliği Uzmanı, Veri Güvenlik Danışmanı, Bulut Bilişim Mühendisi, Sanallaştırma Danışmanı, Test Danışmanı, İş Analisti, Mobil Uygulamalar Uzmanı, ERP Danışmanı, Dijital Pazarlama Uzmanı, Mobil Yazılım Uzmanı, İş Mimarisi Uzmanı, İş Zekâsı Uzmanı, Bulut Mimarisi Uzmanı, Ağ Mimarisi Uzmanı, M2M Uzmanı.
Bilişim Eğitimi Genç Yaşlarda Başlamalı ‘’Fen Bilimleri eğitimi alan her öğrenci nasıl fen bilimcisi olmuyorsa, bilgisayar bilimleri eğitimi alan her öğrenci de bilgisayar bilimcisi olmayacaktır ama çağın gerektirdiği bilgi birikimine sahip olacaktır. Teknolojiyi iyi kullanmayı sadece oyun ve Facebook’dan ibaret sanan
bazı teknoloji okuryazarı olmayan yöneticilerde bilişim eğitimine gerek olmadığı yönünde yanlış algılar mevcut. Öğrenci isterse kendi üretirmiş, bu tarz bir derse gerek yok gibi düşünceler sektörümüzü olumsuz etkileyen görüşler olarak karşımıza çıkıyor. Bu görüşler karşısında böyle bir eğitim bilimleri anlayışı olur mu sorusunun yanı sıra yöneticiler bilgisayar biliminden habersiz mi diye sorasımız geliyor? Fen Bilimleri eğitimi alan her öğrenci fen bilimci mi oluyor ya da Sosyal Bilimleri eğitimi alan her öğrenci sosyal bilimci mi oluyor da peki ya çağın en gerekli eğitimi bilgisayar bilimi eğitimi neden okullarda verilmiyor? Bilgisayar Bilişimi Eğitimi verilirse herkes gerekli donanıma sahip olarak bu bilimden günlük hayatında en verimli şekilde yararlanır, üretmesinin önü açılır. Bilgisayar bilimine ihtiyaç olmayan sektör var mı? Turizm’de bile en basitinden bir rezervasyon için yazılım sistemine ihtiyaç var, defter tutulmuyor. ABD Başkanı Obama 2014 yılında bu konu hakkında yaptığı bir açıklamada: “Sadece tüketici olmayın. Hayatımızın her anına dokunan bu teknolojiyi öğrenin. Kimse, bilgisayar bilimcisi olarak doğmaz. Ama bilgisayar bilimcisi olmak, korkulduğu kadar zor değildir. Ülkemizi en rekabetçi kılacak olanlar, Amerika’nın gençleridir” dedi. Dünyanın en büyük ülkelerinden birinin başkanı bu sözler ile yapılacak yatırımların önünü ve gençlerin ufkunu açmak istiyor. Bizim de bu sözleri feyz alarak hareket etmemiz gerekiyor. Eğer gençlerimiz kendilerine daha iyi bir gelecek hazırlamak istiyorlarsa bu yol Bilişim Teknolojilerinden geçiyor.
33
Ali Yavuz ŞAHİN
yavuz@btgunlugu.com
söyleşi
Eğitim Verdiğimiz Kişilerin Şirketlerine Verimli Bir Çalışan Olmasını Amaçlıyoruz İşsizlik oranı artsa da bilişim alanında eğitimli elaman bulmak düşündüğünüzün aksine oldukça güç. Yaptığı yatırım ve başarılı çalışmalar ile bilişim sektörümüzün eğitimli elaman ihtiyacını karşılamaya çalışan BT Eğitim yoluna emin adımlarla devam ediyor. Sektörümüzün ihtiyaçları ve yeni trendler konusundaki sorularımızı BT Eğitim Kurucusu Bülent Morten'e yönlendirdik. Bizlere BT Eğitimin macerasından bahsedebilir misiniz? BT Eğitim 2001 yılında kurulmuş bir şirket. Bu şirketi kurmadan önce İstanbul Teknik Üniversitesi Bilgi İşlem Daire Başkanlığı görevini yürütüyordum. Orada başlatmış olduğumuz Cisco Networking Academy kurslarımız vardı ve üniversiteden ayrıldıktan sonra benzer bir görevi BT Eğitim ile birlikte hayata geçirdik. O günden bu güne her sene yaklaşık yüzde 30 ile 40 arası büyüyen bir şirketiz. Firmamızda hali hazırda 38 kişi çalışıyor. Bunların Söyleşimizi aşağıdaki QR Code sayesinde video olarak izleyebilirsiniz.
20’ye yakını eğitmen. Ana konumuz bilgisayar ağları. Bu amaçla Cisco ve F5 Networks’ün eğitim ortaklığını üstlenmiş durumdayız. Son iki senedir Cisco’nun Türkiye’deki en iyi eğitim partneri seçildik. Son dönemde yeni gelişen Bulut Bilişim gibi teknolojileri sebebiyle yavaş yavaş yazılım ve sistem tarafında da eğitim çözümlerimizi sunmaya başladık. Microsoft ve Suse’nin eğitim ortaklıklarını almış durumdayız. Bunun yanı sıra yine ihtiyaçlar doğrultusunda ağ konusunda yazılım geliştirmek için girişlerimiz bulunmakta. Genel olarak ilk 500 şirketin bizimle ilgili konularında hemen hemen hepsinin ilgili departmanlarındaki çalışanlarına eğitim veriyoruz. Sektörde adı bilinen bir kurumuz ve güçlenerek yolumuza devam ediyoruz.
Uzun yıllardır mesleki eğitimler veren bir kurumsunuz. Türkiye’nin mesleki eğitim konusunda nerede olduğunu düşünüyorsunuz? Açık sözlü olmak gerekirse iyi durumda değiliz. Günü kurtarmak adına güzel şeyler yapıldığını
38
söyleyebiliriz. Konusunda iyi eğitim veren birçok şirket ve üniversite bulunmakta. Buradan mezun olan kişilerin kurumlardaki verimli çalışma süresi ise 6 ay ile 2 yıl arasında değişiklik gösteriyor. Ancak dünyada işler daha hızlı yapılmak için evrimleşiyor. Ve kişilerin okudukları okul veya eğitim sürecinde kendilerini yetiştirmeleri gerekiyor. Hala mezun olan kişilerin yeterli seviyede olmadığının farkındayız. Özellikle üniversitelerin bilim adamı ile tekniker yetiştirmek arasındaki farkı anlamadıklarını görüyoruz. Tabii ki bilim adamı yetiştirmek zorundayız. Müfredat buna uygun yapılandırılabilir. Ama Türkiye’de birçok şirket ARGE yapmıyor ve günlük operasyonlarını sürdürmek için çabalıyor. Kullanılması gereken donanım, yazılım ve sistemler bulunmakta. Bunlar için de farklı bir ihtiyaç söz konusu. Tekniker diye adlandırılan kişilerin ikinci planda olmaması gerekiyor. Çünkü bir mühendis ile bizim ihtiyaçlarımızı karşılayacak kişilerin tanımı farklı. Bizim net olarak tekniker ihtiyacımız bulunmakta. Firmaların bünyesinde çalıştırdığı kişilerden alması gereken bir
verim var. Bizler bu verimi artırabilmek için gereken mesleki eğitimleri vermeye çalışıyoruz. Teknoloji çok hızlı gelişiyor ve Türkiye’de insan kaynağı açısından ciddi açıklar var. Biz kendi konumuzda şimdiye kadarki deneyimimizle birlikte açıkları giderecek şekilde konumlanmış durumdayız. Amacımız eğitim verdiğimiz kişilerin şirketlerine en kısa sürede verimli bir çalışan olmasını sağlamak.
BT Eğitim olarak sunduğunuz eğitimleri rakiplerinize göre farklı kılan nedir? Bu işe bir eğitim firması olarak başlamış olsak da hali hazırda firmalara danışmanlık ve kurulum hizmetleri de vermekteyiz. Kutu satan bir şirket değiliz. Fakat günün sonunda eğitim verilen ilgili konuda tecrübe sahibi olmasını da istiyoruz. Biz eğitmelerimizi projelerde kullanarak tecrübe sahibi olmalarını sağlıyoruz. Bununla birlikte öğrencilerine sadece teorik bilgiyi değil, tüm birikimlerini aktarabiliyorlar. Bunun yanı sıra çalıştığımız sektördeki sistemler pahalı, küçük bir buzdolabı büyüklüğündeki bir sistemin fiyatı 500 bin dolarları bulabiliyor. Bu konuda da yatırımlarımızı güncel tutuyoruz. Eğitim laboratuvarımızda yaklaşık 3 Milyon TL değerinde cihaz bulunmakta. Her gelen öğrencimize laboratuarımız üzerinde eğitim vererek cihazlar üzerinde deneyime sahip olmasını amaçlıyoruz. Bunu başka bir yerde elde etmeleri mümkün değil. Bu sayede öğrencilerimiz iş hayatlarına atılmadan önce aynı ortam üzerinde çalışarak deneyim sahibi olabiliyorlar. Bu da bizi tercih eden kişiler için büyük bir avantaj. Kısacası burada tecrübe ve deneyimimizi öğrencilerimize aktarıyoruz. Yani sadece teorik eğitim vermiyoruz.
Türkiye’de veri merkezi uygulamaları ve güvenlik konusunda öncü olan firmalardan bir tanesisiniz. Bu konuda Türkiye’yi nerede görüyorsunuz? Verdiğiniz eğitimler katılımcılara gelecekte ne sağlayacak?
Bülent Morten BT Eğitim Kurucusu
39
söyleşi
Günümüzde veri merkezleri sadece donanım ve yazılımı alıp işletmeye başlayacağınız bir yapı değil, bir ekosistem içerisine dahil edip kendinize veya müşterinize hızlı bir şekilde servis sunmanız gerektiren yapılar haline gelmiş durumda. Amazon gibi dünyanın en büyük veri merkezi firmalarına baktığınızda birkaç dakika içerisinde hizmet sağladığını görüyoruz. Tabii ki bu kısa süre zarfında ağ, yazılım ve sistem tarafında arka planda birçok işlem gerçekleştiriliyor. Bunun için ciddi entegrasyonların yapıldığına şahit oluyoruz. Kullanılan cihaz veya uygulamaları tek tek çok iyi kullanan ve bunları bir hizmet verecek şekilde tasarlayan birçok çalışan sektörde mevcut. Fakat bu cihaz ve uygulamaları birlikte kullanmaya kalktığınızda arada yapılması gereken entegrasyonlar bulunuyor. Biz şu anda buna odaklanmış durumdayız. Biz Cisco’nun ve Microsoft’un yapısal olarak nasıl çalıştığını biliyoruz ve bunların bir veri merkezi içerisinde uyumlu ve sorunsuz çalışması için arge çalışmalarına devam ediyoruz. Müşterinize hizmet vermek için arka tarafta yapılması gerekenler konusunda eğitimler vermeye çalışıyoruz. Hepsini tek tek anlatıyoruz. Ayrıca bunların entegrasyonları sırasında yapılması gereken işlemleri ve kavramları anlatmaya çalışıyoruz. Hemen belirteyim sektörümüzdeki birçok problem kavramların oturmamasından kaynaklanıyor. Biz bir anlamda eğitimlerimize katılan kişilere resmin tamamını göstermeye çalışıyoruz. Eğitim meto-
40
dolojimizi tümden gelme üzerine kurmuş durumdayız. Önce resmi gösteriyoruz daha sonra bunun içindeki komponentleri insanlara aktarıyoruz. Türkiye’deki eğitim sistemi ise bizimkinden biraz farklı. Liseden de hatırlarsanız; hepimiz tüme varmaya çalışan bir sistem ile eğitildik. Biz eğitimlerimizde katılımcılarımıza farklı bir vizyonu vermeye çalışıyoruz. Temelde baktığınızda teknoloji konusunda geliştirilen ürünler bir iki günde ortaya çıkmış değil. Ürünler kullanıcıların beğenisine sunuluncaya kadar belli bir süre geçiyor. Bu süre içerisinde insanlar yavaş yavaş gelişen teknolojiye ayak uyduruyorlar ve ürün çıkınca ürünün yapabildiklerini anlamakta zorlanmıyorlar. Bizim hem devlet kurumları hem de özel sektörde anlamakta zorlandığımız şey ise ürünlerin tek tek çalışmakta zorlanması değil, ürünlerin beraber çalışırken en hızlı şekilde hizmetin verilebilir duruma gelmesi. Entegrasyon konusunda henüz farkındalık yaratmış değiliz. Biz hep hazır olanı kullanma yönünde hareket ediyoruz. Önümüzdeki günlerde firmalara nerelere yatırım yapması konusundaki gereklilikleri ve entegrasyonun önemini anlatmaya çalışacağız.
Cisco ACI nedir? Bunun kurumlara yararları neler ve bu konuda sunduğunuz eğitimler var mı? Cisco ACI, Cisco’nun hali hazırda vizyonunda bulunan SDN çözümü olarak karşımıza çıkıyor. BT Eğitim olarak Cisco’nun ACI konusunda Türkiye’deki ilk ATP’siyiz
(Authorized Technology Provider). SDN geniş bir konu ama temelinde, şu anda mevcut çalışan ağların sistemlerin de entegre edilerek günümüzün ihtiyaçları doğrultusunda daha kolay uygulama entegrasyonu sağlanabilecek yapıda çalışmasının sağlanması olarak alçılayabilirim. Günümüzde oyun değiştiren bir teknoloji olarak görülüyor. Şu anda yurt dışındaki ve Türkiye’deki ihtiyaçlar arasında farklıklar var. Hali hazırda müşterilerimize bunun nasıl yarar sağlayacağı ve ACI ile neler yapabilecekleri konusunda geliştirdiğimiz eğitim programlarını duyurmuş durumdayız. Bu konuda yaptığımız yatırım sayesinde Cisco ACI’ın nasıl çalıştığını hem partnerlerimiz hem de müşterilerimiz görebilecek. Eskiden birçok cihazı tek tek konfigürasyon yaptığımız bir yapıdan artık tek bir yönetim paneli üzerinden kontrol edebileceğimiz altyapıya geçiliyor. Veri merkeziniz, felaketten kurtarma yapınız ve ağ içerisindeki yapılandırmanız tek bir noktadan yönetim imkanına sahip olacak. Bu altyapılar kullanılan sanallaştırma çözümleriyle birlikte entegrasyonun yapılmasının ardından hem daha güvenli hem de daha kolay geliştirilebilir bir yapıya sahip olunacak. Buradaki farklılık daha önceden bilgi sahibi olunan ağ yapılarının farklı bir platforma taşınması gerekliliği. Bir anlamda yeni şeyler öğrenilmesi gerekiyor. Bizim görevimiz bunların anlaşılmasını sağlamak. Sektör bu tarz bir yönelme içerisindeyken müşterilerimizin de bu konuda bilgi sahibi olmasını ve kendini yöne-
tebilir hale gelmesini sağlamayı amaçlıyoruz. Bunun yanı sıra ACI ile birlikte başka bir ihtiyaç da ortaya çıkıyor. Eski sistemlerde konsol üzerinden yönetim paneline girip konfigürasyon yapıyorduk. Şimdi ise bu işleri yapacak kişilerin biraz daha uygulama yazabilir olması gerekiyor. Tabii ki herkesin yazılım geliştirici olmasını beklemiyoruz. Fakat çalışan arkadaşların buradaki kavramları anlaması ve neyi nerede kullanacaklarını bilmesi gerekecek. Bu konuda dünya ile paralel yolumuza devam ediyoruz. Cisco’nun ACI’a yaptığı yatırım oldukça büyük ve biz de onu takip etmeye çalışıyoruz.
BT Eğitim olarak 2015 yılının ikinci yarıyıl yol haritanızdan bahsedebilir misiniz? Normalde ağ sektöründe çok hızlı değişiklikler olmaz. Fakat yeni gelen Cisco ACI ile birlikte farklılıklar yaşadığımızı görüyoruz. Yeni teknolojiler ve kavramlar kısa süre önce hayatımıza girdi ve çok kısa süre içerisinde de bunları müşterilerimize aktarmak durumdayız. Öncelikle LAN yapısından Layer 2, Layer 3 ağların ACI’a nasıl geçiş yapılacağını anlatacağız. Bunun için eğitimlerimizi planladık ve takvimimize aldık. Sonbaharda ağ konusunda çalışan kişilere günlük hayatlarında kullanabilecekleri yazılım araçlarını öğreteceğiz. Bunlardan ilki Python (programlama dili) eğitimi olacak. Bu süreçte Python’un ağ uygulamaları içerisinde nasıl kullanılacağını göstereceğiz. Yine bu
eğitim içerisinde bir takım veri formatlarının ağ üzerinde nasıl kullanıldığını, ağ cihazlarının yönetimini yaparken otomasyonda kullanılan sistemlerin kullanımını kapsayan bir müfredatımız olacak. Bunu sektöre bir tür borç olarak görüyoruz. Biz öğrettiğimiz cihazları kullanıyoruz sektörümüzün de bunları kullanması gerekli. Bunların dışında uzaktan eğitim ile ilgili çalışmalar var. Uzaktan eğitim çok geniş bir konu. Fakat bilgiyi müşterilerimize daha hızlı aktarmak istiyoruz. Yerleşik eğitim veriyoruz ve bunun yanında da buradaki eğitimleri kaydederek video ile müşterilerimize sunacağız. Buradaki amacımız hem fiyatları ucuzlatmak hem de daha çok kişiye erişebilmek. Bunun yanı sıra İstanbul ve Ankara’daki ofislerimizin dışındaki illere de kolaylıkla ulaşmış olacağız. Buradaki amacımız Cisco ve F5’in sunduğu içerikler dışında kendi içeriklerimizi üreterek müşterilerimize deneyimlerimizi aktarmak.
Teknoloji konusunda kendini geliştirmek ve meslek edinmek isteyenlere tavsiyeniz neler? Öncelikle insanların çalışmak için sevdikleri bir alan bulması gerekiyor. Biz mesleğimize aşığız ve onunla yatıp onunla kalkıyoruz. Bunun ardından kişilerin kendilerine yatırım yapmaya başlaması gerekli. Bu yatırım bize gelerek olabilir veya internet üzerindeki kaynaklardan da yararlanabilirler. Fakat bilgilerin öğrenilebilmesi için kişilerin meraklı olması şart. Bir çok kişi bizlere nereden başla-
yalım sorusunu soruyor. Bu başlı başına bir sorun. Biz öğrencilerimize sektör hakkında detaylar vererek hangi konulara yönelmeler olacağını anlatıyor ve bu konuda onlara yön vermeye çalışıyoruz. Toparlamak gerekirse; meraklı olacaksınız, kendinize yatırım yapacaksınız ve her zaman çalışacaksınız. Ben 43 yaşındayım, üniversiteye girdiğimden bu yana çalışıyorum. Aynı şekilde etrafımda bulunan arkadaşlarda bu şekilde hayatlarına devam ediyorlar. Yatarak para kazanmak diye bir kavram yok. İşinizle ilgili ne kadar çok şey öğrenirseniz ne kadar kendinizi farklılaştırırsanız o kadar aranan bir adam oluyorsunuz. Bizim bu konuda öne çıkan başarı hikayelerimiz vardır. Mesela benim kardeşim petrol mühendisliği okudu fakat şu anda güvenlik konusunda oldukça ileri bir düzeyde eksper olarak çalışıyor. Bir kişinin bu düzeye gelmesi 5-6 yıl sürüyorsa ilk iki yılda kendine yaptığı yatırım sayesinde oluyor. Şirketlerde istihdam problemi var diye konuşsak da bizim sektörde yok. Eğer belli bir düzeyi aştıysanız iş bulmanız oldukça kolay. Bizi elaman açığı için arayan birçok şirket var ve sektörde bu açığı karşılayacak sayıda yetişmiş eleman yok. Bizim görevimiz giriş seviyede bulunan kişileri yetiştirerek eğitimli birer uzman yapmak. Şunu da eklemek istiyorum. İlk işinizi seçerken paradan çok çalıştığınız şirketin size neler katacağını da göz önünde bulundurmalısınız. Sektörümüzde fırsat çok ve bu fırsatların değerlendirilmesi gerekiyor.
41
Ali Yavuz ŞAHİN
yavuz@btgunlugu.com
söyleşi
Bizi Farklı Kılan Hayat Tecrübelerimizi Öğrencilerimize Aktarmamız Sektörün sayılı eğitim firmalarından biri olan BT Eğitim başarısıyla adından söz ettirmeye devam ediyor. Geçtiğimiz dönemde birçok alanda ödül alan firma hakkında bilmediğimiz detayları Genel Müdürü Yardımcısı Cumhur Kızıları’ya sorduk. Bakın Cumhur Bey bize neler söyledi. Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? BT sektörüne 1998 yılında giriş yaptım. Maersk Denizcilik firmasının BT ve ağ departmanında çalıştım. Ardından İstanbul’da Bülent Morten ile yollarımız kesişti ve onunla birlikte yoluma devam ettim. Arada bir Neteks maceram var. Neteks firmasında teknik grup müdürlüğü görevinde bulundum. Son üç yıldır BT Eğitim firmasında çalışmalarımı sürdürüyorum.
BT Eğitim olarak katılımcılarınıza hangi eğitimleri sunuyorsunuz? BT Eğitim Cisco’da bulunan tüm eğitimlerle ilgili yetkin. Eğitim bölümümüz Borderless, Collaboration Söyleşimizi aşağıdaki QR Code sayesinde video olarak izleyebilirsiniz.
42
ve Data Center olmak üzere üç ana gruba ayrılıyor. Kadrolu olarak 18 tane eğitmenimiz bulunuyor. Eğitmenlerimizin hepsi kendi alanlarında uzman kişiler. Mesela Borderless bölümü içerisinde güvenlik, kablosuz ağlar ve routing dalları bulunmakta. Collaboration tarafında IP telefon, video ve telekonferans sistemleri bulunuyor.Data Center tarafında ise sunucular ve switch dediğimiz cihazlar yer almakta. BT Eğitim tüm bu konularla ilgili sahip olduğu uzmanlarıyla eğitim veriyor. Ayrıca BT Eğitim F5 firmasının Türkiye’deki tek yetkili eğitim merkezi. Aynı zamanda ve Linux Suse firmasının da yetkili eğitim merkezlerinden biriyiz. Cisco’nun yanı sıra F5 ve Suse’nin de eğitimlerini sunmamız BT Eğitimi rakiplerine göre bir adım daha öteye taşıyor. ACI sayesinde birçok cihazın birbiri ile konuşması ve çalışması sağlanabiliyor. Sunduğumuz eğitimler sayesinde de kullanıcılar sadece bir ürün üzerine değil piyasada karşılaşabilecekleri diğer ürünler hakkında bilgi ve deneyime sahip oluyorlar. Mesela ileri seviye Data Center eğitimi alan arkadaşlar, Cisco Nexus ile 9K Serisinin F5 ürünleriyle ACI teknolojisi sayesinde nasıl konfigürasyon yapılabileceğini öğrenebiliyorlar. BT Eğitim firmasının eğitim konusunda önemsediği şeylerin
başında yatırımlar geliyor. Cisco’yu örnek aldığınızda her ürünün yaşam süresinin 5 ila 7 yıl arasında olduğunu görüyoruz. Biz yeni bir ürün çıktığında hemen satın alıp laboratuvarımıza katıyoruz. Bu sayede eğitime gelecek kişiler yeni teknolojiler ile tanışarak eğitimlerini üst seviyede tamamlayabiliyorlar.
Kullanıcılar için eğitim sonunda sunulan sertifikalar ne anlam ifade ediyor? Sertifika dediğimiz şeyi bir ehliyet gibi düşünebiliriz. İstanbul’da yaşıyorum ve dışarı çıktığımızda hemen hemen herkesin ehliyeti olduğunu görüyoruz. Fakat bu durum ehliyeti olan herkesin çok iyi araba kullandığı anlamına gelmiyor. Tabii ki ehliyetsiz insanların da kötü araba kullandığı anlamına gelmiyor. Bir insanın ehliyeti olmayabilir fakat iyi bir sürücü olabilir. Ehliyetinizin olmasının avantajı kanun karşısında trafiğe çıkma yetkisine sahip olmanızdır. Bu durumun insan kaynakları tarafına bakarsak sertifikanın öneminin farkına varırız. İnsan kaynakları yöneticileri şirketleri için personel ararken veritabanından CCNA sertifikalı iş arayanları süzerler. Siz CCNA sertifikalı bir insandan çok daha fazla bilgi ve deneyime sahip olabilirsiniz fakat
veritabanında bu sertifikaya sahip olmadığınız bilgisi varsa insan kaynaklarının taramasında yer almayacak ve iş fırsatını daha en başından kaçırmış olacaksınız. Sertifika iş yapmıyor, işi siz yapıyorsunuz, fakat size iş başvurusu veya yükselme sırasında yardımcı oluyor diyebilirim. Sertifikaya sahip olmanız bir anlamda bilginizi tescil ettirdiğiniz anlamına geliyor. Gerçek cihazlar üzerinde ve gerçek hayatta deneyimli eğitmenlerle çalışırsanız kendinizi iyi bir şekilde yetiştirme imkanına sahip olursunuz. Sertifika sınavları maddi olarak biraz külfetli olabilir fakat kendisini geliştirmek ve teknoloji alanında kariyer yapmak isteyen arkadaşların sertifika sınavlarına kesinlikle girmesini öneririm.
Uzun yıllardır eğitim konusunda Cisco Partneri olan bir firmasınız ve bu konuda deneyimli eğitmenlere sahipsiniz. Sizi bu konuda rakiplerinizden ayıran özellikler neler? Sektörde yaptığımız en önemli şeylerden bir tanesi her zaman etik ve insani değerlere bağlı olarak iş yapmamız. Buradan eğitim alan kişilerin elimizdeki imkanlar dahilinde gerçek cihazlar üzerinde işlem yapmasını sağlamaya çalışıyoruz. Eğitim veren arkadaşlarımızın günlük hayat tecrübesine sahip olması, öğrettikleri cihazları daha önceden onlarca kez kurup işletmiş olmaları da bizim diğer farklarımız arasında yer alıyor. Tüm bu değerlerimizi her yıl üzerine koyarak arttırmayı ve farklılaşmayı hedefliyoruz. Farklı firmalar ile rekabetten ziyade kendimiz ile rekabet ediyoruz. Türkiye’de Cisco’nun ilk ACI eğitimcisi olduk. Tabii ki bizden sonra bu alanda eğitimciler gelecektir fakat bizim için önemli olan bu aldığımız bayrağı yeni projeler ile dalgalandırmak.
BT Eğitim’in üstlendiği rol açısından Türkiye’nin gelişmesindeki önemi büyük. Rakamlar teknoloji
Cumhur Kızıları BT Eğitim Genel Müdür Yardımcısı
konusunda bilgili ve yetkin eleman açığının olduğunu gösteriyor. Bu konuda BT Eğitim olarak neler düşünüyorsunuz?
Sektörümüze baktığımızda çalışanların erkek ağırlıklı olduğunu görüyoruz. BT sektöründe kadınların rolü nasıl?
Eleman açığının gitgide de arttığını söylemeliyiz. Türkiye’de yurt dışından gelen iki tür insan kaynağı var. Birinci grup Avrupa’dan gelenler. Bu bölgeden gelen kişilerin bilgileri üst seviyede ve daha çok yüksek bütçeli projeler için çalışıyorlar. Bizim amacımız ise gerekli insan kaynağını burada yetiştirmek. Şöyle örnek verebilirim. Biz projelerde dışarıdan gelen insanların otel ve uçak masrafına projeleri gerçekleştirebiliyoruz. Çalışma saatlerinin ücretlerini hesaba katmıyorum bile. Türkiye’deki gençler kadını ve erkeğiyle rüştlerini ispat ederlerse teknoloji konusunda ihtiyaçlarımızı karşılayabilecek, hatta dışarıya insan kaynağı bile sağlayabilir duruma gelebiliriz. Sahip olduğumuz genç nüfusumuz bunu gerçekleştirmemiz için müsait. İkinci grup ise Çin ve Hindistan bölgelerinden gelen ucuz insan kaynağı. Bu grup giriş seviyesindeki BT personeli için bir tehdit. Ancak bu kişiler kendilerini sürekli ilerletirse gelecekte daha üst pozisyonlarda çalışmaları mümkün olacaktır.
Öğrenci yoğunluğuna baktığımızda da erkek ağırlıklı bir sektöre sahip olduğumuzu görüyoruz. Bunu kırmak ve kadınların BT sektöründeki rolünü artırmak için tarafımıza düşen görevi layıkıyla yerine getirmeye çalışıyoruz. Geçtiğimiz dönemde Türkiye’nin ilk kadın eğitmeni Zeynep Hanımı eğitmen kadromuza dahil ettik. Zeynep Pulat daha önce bu sektörde uzun zaman çalışmış fakat masa arkasında görevler almış bir arkadaşımızdı. Biz onu masanın önüne hatta tahtaya çıkarmak istediğimizde biraz zorlandık. Ardından Zeynep Hanım da kendisinin teknik olarak buna yeterli olduğunu anlayınca yurt dışından gelen bir görevli ile sınavının ardından Türkiye’nin ilk kadın Cisco eğitmeni unvanını aldı. Ve biz bunu her bulunduğumuz mecrada anlatmaya çalışıyoruz. Eskiden insanlar CCNA dediğimiz sertifikasyona ortalama 35 yaşlarında ulaşırken şimdilerde bu ortalamanın 25’e düştüğünü görüyoruz. Bu durum bizleri sevindiriyor.
43
Avşar ÖZGEN
telekom
info@btgunlugu.com
ABD Siber Savaş’ta Silikon Vadisi’ne Güveniyor ABD Savunma Bakanlığı bilgisayar korsanlarına karşı Silikon Vadisi’nin genç ve yenilikçi şirketlerine girişim sermayesi fonu vermeye başlayacağını duyurdu.
A
skeri-siyasi çatışmalar savaş meydanından siber dünyaya taşındıkça ABD’nin savunma kurumları, ülkenin geçirgen İnternet savaş meydanını güvene almak için Silikon Vadisi’nin teknoloji girişimcilerine ve genç yenilikçi şirketlere füzeler ve tanklardan daha fazla bağımlı hale geliyorlar. ABD Savunma Bakanlığı, geçtiğimiz ay enerji nakil hatları şebekesinden, en gizli askerî yazışmalara kadar her şeyi hedef alan bilgisayar korsanlarına ve devletlere karşı Pentagon’un daha ileri siber güvenlik ve istihbarat sistemleri geliştirmesine yardım edecek Vadi’nin genç ve yenilikçi şirketlerine girişim sermayesi fonu vermeye başlayaca-
44
ğını duyurdu. New York’ta bulunan Stilwell Bilim ve Teknolojide İleri Çalışmalar Merkezi adlı düşünce kuruluşunun kurucusu ve yönetici müdürü Kim Taipale, “Siber güvenlik, bilgi savaşı ve çevrimiçi korunma ile uğraşmanın büyük bir savunma meselesi olduğu ve bu alanların ordunun aktif bir rol alacağı alanlar olduğu açıkça ortaya çıktığında, Silikon Vadisi’nin müdahil olmamasının imkânsız olacağı görülecektir” şeklinde konuşuyor.
Pentagon’un İlk Sürdürülebilir Yatırımı Pentagon’un bu programı, genç teknoloji şirketlerine ülkenin istihbarat yapısının dışından bir federal
ajans aracılığıyla yaptığı ilk sürdürülebilir yatırım olma özelliğini taşıyor. Yatırımlar, Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı’nın (CIA) 16 yıl önce kâr amacı gütmeyen stratejik bir firma olarak kurduğu ve aynı zamanda Google Earth’ın ortaya çıkarılmasına yardım eden Keyhole gibi şirketlere destek çıkmış olan In-Q-Tel üzerinden yapılacak. Bu, Vadi’ye hükümetin daha fazla para akıtacağı anlamına geliyor. Her ne kadar ABD Savunma Bakanlığı miktarı gizlese de en ileri teknolojiye sahip genç firmalar, dışarıdaki en büyük müşterilerden biriyle anlaşma yapacaklar; yani federal hükümetle. Silikon Vadisi’ndeki teknoloji fir-
maları; Washington’da daha önce görülmemiş bir hızda ve düşük maliyette mikro uydular, insansız hava araçları inşa ediyorlar. Büyük verilere ve biyoteknolojiye öncülük ediyorlar, 3 boyutlu baskı ve robot biliminde keşifler yapıyorlar. Bu teknolojiler de, ordunun istediğini söylediği teknolojiler. ABD Savunma Bakanlığı yetkilileri de “Çığır açan yenilikleri üretmek için gerekli olan uzmanlığın büyük kısmı artık savunma dışı ticari sektörde bulunuyor. Bu teknolojiler artık giderek artan bir şekilde küçük ve yeni şirketlerde bulunuyor, sadece birinci sınıf kurumsal laboratuvarlarda değil” diyor. Bu, Savunma Bakanlığı’nın Silikon Vadisi’ne ilk gelişi değil. 1960 ve 1970’li yıllarda Vadi, Yarımada boyunca fabrikalar kuran Lockheed Missiles ve San Jose’de askerî muharebe araçlarını inşa ve test eden FMC gibi havacılık ve askeri sektör müteahhitleriyle doluydu. Ancak bu yeni girişim, yazılıma donanımdan daha çok odaklanıyor. Savunma Bakanı Ashton Carter tarafından duyurulan Pentagon’un bu programı, güç ve aklın iki yatağı olarak görülen ve son yıllarda birbirlerine yakınlaşan Silikon Vadisi ile Washington arasındaki ilişkilerin derinleştiğine işaret ediyor.
Washington – Silikon Vadisi İlişkisi Artacak Ulusal Risk Sermayesi Birliği Başkanı ve True Ventures’un kurucusu Jon Callaghan, “Washington ve Silikon Vadisi arasında giderek artan bir ilişki ve anlayış göreceğiz. Şirketler büyüdükçe ve birçok defalar Washington’ın sadece bir düşman değil dost da olabileceğini anladıkça bu ilişki her geçen yıl güçlenecek” ifadelerini kullanıyor. Pentagon ayrıca programın bir parçası olarak Silikon Vadisi’ndeki ilk ofisini açacak. Üst düzey Savunma
Bakanlığı yetkilisi, “yeni gelişmekte olan ve çığır açıcı teknolojileri gözetlemek ve Savunma Bakanlığı ile doğrudan ilişki kurmakla” görevlendirilmiş faal görevde olan askeri ve sivil personel olacağını söylüyor. Ayrıca İç Güvenlik Bakanlığı da, geçen ay açıkladığı üzere “kritik ilişkileri güçlendirmek için” Vadi’de bir ofis açıyor. Ancak bu yeni savunma adımı, Edward Snowden’in Ulusal Güvenlik Ajansı’nın Yahoo ve Google veri merkezlerine bağlanan dünya genelindeki iletişim bağlantılarını kişisel hesaplara ulaşmak için kırdığını, Cisco tarafından Amerika dışındaki uzmanlar için geliştirilen ağ ürünlerine müdahale ettiğini ve veri takip teknolojilerini gizlice uygulamaya soktuğunu gösteren ifşaatlarıyla kalıcı düşmanlığın canlandığı bir dönemde geliyor. Başkan Barack Obama Şubat ayında daha çetin siber güvenlik yasaları için desteği artırmak adına bir konuşma yapmıştı: Ancak Google, Facebook ve Yahoo’nun CEO’ları bunu kabul etmediler. CEO’ların bu duruşu gizlilikle ilgili konularda yaşanan gerginlikten dolayı bir tersleme olarak görülmüştü. Pentagon’un vadiyle bağlantısı olan In-Q-Tel, Savunma Bakanlığı’nın ihtiyaçlarına hizmet etmek için teknolojiye yatırım yapmak ve teknoloji tanımı yapmakla görevlendirildi. Bakanlığa satış yapma potansiyeli genç şirketler için devasa bir kaynak akışı açıyor ve In-Q-Tel şirketlere geliştirdikleri teknolojilerini Pentagon’un ihtiyaçlarına göre adapte etmelerine yardım edecek ve hükümetle anlaşmalarını kolaylaştıracak. Bain Capital Ventures ortaklarından olan ve 20 yıldır teknoloji güvenliği sektöründe çalışan Enrique Salem, “İhtiyaçlarının ne olduğunu anlamak için daha önce istihbarat ve
savunma toplulukları ile çalışmamış olan genç şirketler için bir fırsat olacak” diye konuşuyor.
Risk Almaya Değer Bir Fikir 1999 – 2006 yılları arasında In-QTel’in kurucu CEO’luğunu yapan Gilman Louie, 1999 yılında kurulan In-Q-Tel’in çoğunlukla CIA’de bilim ve teknoloji danışmanlığı yapan ve istihbarat topluluğunda üst kademelere gelen ilk kadınlar arasından bazı kadınların “risk almaya değer bir fikir” diyerek öncülük ettiği ve Washington’daki bazı isimlerin şiddetle karşı çıktığı 30 milyon dolarlık bir deney olduğunu söylüyor. O zamandan bu yana şirket, devrim teknolojisini tanımlama kabiliyetini daha erkenden kanıtlamıştı. CIA adına, daha sonra 4,1 milyar dolarlık bir şirket haline gelen Cloudera gibi büyük veri şirketlerine ve 15 milyar dolarla Vadi’nin en değerli şirketlerinden olan Palantir gibi şirketlere erken yatırımlar gerçekleştirmişti. Louie, “Eğer Amerikan istihbaratındaki karışık bir sorunu çözebilirseniz, muhtemelen sınıfının en iyisi personele sahipsinizdir. Hamaratlık onayını almış olursunuz” diyor. In-Q-Tel şirketleri tek başına desteklemiyor; aksine finansmanın aslan payına ortak olmak ve katkı sunmak için geleneksel girişim şirketlerine bağlı kalıyor. Bu yüzden vadinin girişim şirketlerinin gemide olması programın başarısı için hayati öneme sahip.Andreessen Horowitz’in ortaklarından olan Margit Wennmachers, Carter için “O bizden biri, bizim dilimizden anlıyor. Silikon Vadisi ile Savunma Bakanlığı arasındaki duvarları daha geçirgen yapmaya çalışıyor. Bu gerçekten zekice bir yol, çünkü güvenlik alanındaki bir sonraki büyük gelişme muhtemelen genç şirketlerden gelecek, büyük şirketlerden değil” diye konuşuyor.
45
Avşar Özgen
iletişim
info@btgunlugu.com
BTK Başkanı Tayfun Acarer’in Görev Süresi Doldu BTK Başkanı Acarer’in görev süresi doldu; BTK Başkanlığı’na Kurul 2. Başkanı Ömer Fatih Sayan vekâlet edecek.
B
ilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Dr. Tayfun Acarer’in görev süresinin sona ermesi nedeniyle BTK’da veda töreni düzenlendi. 2005 yılında Telekomünikasyon Kurulu Başkanlığı görevine atanan Dr. Tayfun Acarer, adı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu olarak değiştirilen Kurul’un Başkanlığı’na 2010 yılında yeniden atandı. BTK Başkanı Tayfun Acarer için düzenlenen veda törenine BTK Kurul 2. Başkanı Dr. Ömer Fatih Sayan ile Kurul üyeleri İhsan Kulalı, Celalettin Dinçer ve Hidayet Yıldız’ın yanı sıra Kurum Başkan Yardımcıları, Daire Başkanları, Müdürler ve BTK personeli de katıldı. Tayfun Acarer, veda töreninde yaptığı konuşmada, 10 yıldır BTK’nın
46
başkanlığını yaptığını belirterek, “Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu bürokrasi içinde kurumsal kimliğini tamamlamış ve kurumsal yapısını oturtmuş ilk üç kurum arasında sayılabilir” dedi. Acarer, BTK Başkanlığı döneminde çok önemli icraatlar yaptıklarını hatırlatarak, “3G ihalesini yaparak Türkiye’yi 3G teknolojisi ile tanıştırdık. Cep telefonu kayıt sistemini getirerek özellikle kayıt dışı cep telefonlarını engelledik, cep telefonu gasp ve hırsızlığını azalttık. Numara taşıma sistemini getirerek abonelerin numaralarını değiştirmeden operatör değiştirmelerine imkân sağladık. Güvenli internet uygulamasını başlatarak özellikle çocuklarımızın internetin zararlı ortamlarından korunmasını sağladık” dedi.
Acarer’in konuşmasının ardından BTK 2. Başkanı Dr. Ömer Fatih Sayan söz alarak, yaptığı hizmetlerden dolayı Acarer’e teşekkür etti ve plaket takdim etti. Kurul üyesi İhsan Kulalı da yaptığı konuşmada Acarer’e teşekkür ederek günün anısına çiçek takdim etti. Veda törenine Dr. Tayfun Acarer’in eşi Dr. Ülker Acarer de katıldı. Acarer veda töreninde “Burada en büyük teşekkürü eşime yapmak istiyorum. Bu süreçte bana büyük destek verdi” dedi. Acarer, Kurum personeli ile tek tek tokalaşarak vedalaştı. BTK Başkanı Dr. Tayfun Acarer’in görev süresinin sona ermesi nedeniyle BTK Başkanlığı’na Kurul 2. Başkanı Dr. Ömer Fatih Sayan vekâlet edecek. Acarer’in vedasından önceki hafta Kurul’da yapılan seçimde Sayan, oybirliği ile Kurul 2. Başkanlığı görevine seçilmişti.
Tayfun Acarer’in BTK’daki 10 Yılı Göreve geldiği günden bu yana pek çok ilke imza atan Acarer ve ekibi, kimi zaman çok eleştiri alsa da önemli yenilikler gerçekleştirdi. 2005’te göreve başlayan ve ilk beş yılın sonunda görev süresi Bakanlar Kurulu kararıyla uzatılan Acarer’in yerine geçecek isim resmen açıklanmasa da 27 Mayıs’ta Kurul 2. Başkanlığı görevine atanan ve şu anda BTK Başkanlığını vekaleten yürüten Ömer Fatih Sayan en güçlü isimlerden biri. 2005’te göreve geldiği günlerde bugünkünden oldukça farklı bir tablo çizen Türkiye bilgi ve iletişim teknolojileri sektörü 10 yılda önemli bir mesafe kat etti. BTK’nın düzenli olarak yayınladığı Türkiye Elektronik Haberleşme Sektörü Raporu ile yıllık faaliyet raporları bu mesafeyi ölçmek için en geçerli gösterge konumunda. Kurum, 2000 yılında Ulaştırma Bakanlığı bünyesinde Telekomünikasyon Kurumu olarak kuruldu. Ancak 2008 yılından bu yana Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu adıyla faaliyetlerini sürdürüyor. Bu isim değişikliğiyle aynı tarihte yürürlüğe giren Elektronik Haberleşme Kanunu çerçevesinde görev ve yetkileri yeniden belirlenen BTK’nın personel sayısı da buna paralel olarak artış gösterdi. 2005 sonunda 311’i merkez, 142’si bölge müdürlüğü olmak üzere 453 kadrolu personele sahip olan BTK’da bu sayılar 648’i merkez, 183’ü bölge olmak üzere 831’e yükseldi. Kurumun yalnızca 2013’te kadrosuna eklediği personel sayısı ise 64. Bu sayının 20’si İletişim Uzman Yardımcısı, 10’u Teknik Uzman Yardımcısı ve 16’sı da İletişim Uzman Yardımcısı olarak göreve başladı.
Gelirlerdeki Artış BTK yıllar içinde operatörlere kestiği yüksek bütçeli cezalarla da
gündeme geldi. 2005’te 735 milyon TL gelir elde eden kurum bu gelirlerin yüzde 57’sini kullanım ücretlerinden sağlarken, yüzde 20’si ruhsatlardan, yüzde 13’ünü temsil eden yaklaşık 100 milyon TL ise kayıt dışı cihazların kayıt altına alınmasından elde edildi. 2013 sonunda ise BTK’nın gelirleri 2005’e oranla iki kattan fazla artarak 1 milyar 723 milyon TL’ye yükseldi. Bu gelirlerin 1 milyar 333 milyon TL’sini kullanım ücretleri, 211 milyon TL’sini ise ruhsatname ücretleri oluşturuyor. BTK, elde ettiği gelirlerin yaklaşık yüzde 90’ı olan 1 milyar 552 milyon TL’yi Evrensel Hizmet Fonu ile Ar-Ge Fonuna aktarırken bir bölümünü de üye olduğu uluslararası kuruluşların üyelik aidatı olarak ve çalışanlarıyla ilgili primler için Sosyal Güvenlik Kurumu’na aktardı. 2005 ve 2013 tarihli raporlar karşılaştırıldığında, 2004’te 192 olan toplam işletmeci sayısının 2005’te 218’e, 2013 sonunda ise 500’e çıktığı görülüyor. Yine güncel raporda toplam 808 adet yetkilendirme verildiği belirtiliyor. Kurumun Mart 2015’te yayınladığı ve 2014 sonunu baz alan sektör raporuna göre elektronik haberleşme sektöründe yetki alan 672 işletmeci bulunuyor.
3G’ye Geçiş BTK’nın Tayfun Acarer başkanlığındaki önemli hamlelerinden biri kuşkusuz 3G ihalesi oldu. Kasım 2008’de gerçekleşen bu ihale sonrası sektörde yaşanan ciddi hareketlenme ekonominin geneline de yansımıştı. Üç operatörün ödediği lisans bedeli ise 970 milyon Euro’ya (o dönemdeki karşılığıyla 1 milyar 970 milyon TL’ye) ulaşmıştı. Eğer 4G ihalesi, önceden belirlendiği gibi gerçekleşseydi Acarer hem 3G hem de 4G ihalesini gerçekleştiren kurumun başkanı olarak anılacaktı. 4G ihalesinin 26
Ağustos’a ertelenmesi Acarer’in bu unvanı almasına engel oldu. 3G’de 970 milyon Euro gelir elde edilirken, 4G’den en az 2,3 milyar Euro bekleniyor. Güncel verilere göre Aralık 2014 itibariyle Türkiye’de yaklaşık yüzde 92,5 penetrasyon oranına denk gelen 72 milyona yakın mobil abone bulunurken; yine aynı dönem için mobil genişbant abone sayısı ise 32 milyonu aşmış durumda.
e-İmza Dönemi 2005 yılı, aynı zamanda Türkiye’nin e-imza ve e-dönüşüm ile tanıştığı yıl olma niteliği de taşıyor. Bu alanda hizmet vermek için yetki alan ilk üç kurum olan E-Güven, TÜBİTAK-UAKAE Kamu Sertifikasyon Merkezi ve TürkTrust’ın incelemeler sonrası hizmet vermeye başlaması Acarer’in göreve başladığı ay gerçekleşti. 2006’da dördüncü bir şirket bu sürece dahil olurken bu alanda yetkilendirilen şirketler 2014 sonu itibariyle 1 milyon 290 bini e-imza ve 357 bini mobil imza olmak üzere 1 milyon 647 bin elektronik sertifika oluşturdu.
Fiber altyapı BTK’nın verilerine göre 192 bin 671’i Türk Telekom’un, 52 bin 176’sı alternatif işletmecilerin olmak üzere yaklaşık 250 bin kilometre uzunluğunda fiber altyapıya ulaşılmış durumda. Ancak uzman lara göre bu alanda yapılan yatırımlar henüz yetersiz. TELKODER Başkanı Yusuf Ata Arıak da İstanbul başta olmak üzere bazı yerel yönetimlerin kazı izni konusunda sıkıntı yaşattıkları ya da sadece seçtikleri bir firmaya izin verdiğini söylüyor. Mahkeme kararıyla da tescillenen bu durum, Tayfun Acarer’in yönetimindeki BTK’nın çözüm bulamadığı konular arasında yer alıyor.
47
telekom
Avşar ÖZGEN
info@btgunlugu.com
AB’den Dijital Pazar Düzenlemesi AB Komisyonu’nun dijital ekonomiden sorumlu komiseri Günther Oettinger, Avrupa Birliği’nde yeni dijital bir iç pazar oluşturulmasını amaçlayan projeyi kamuoyuna sundu. Projenin amacı, gelecekte Avrupa’da internet hizmetlerinin uluslararası bağlantılarını kaybetmemesi. Online alışverişlerde tüketici hakları, telif hakları ve kişisel verilerin korunmasına ilişkin düzenlemeleri kapsayan proje, sanayi amaçlı modern teknolojilerin kullanımına da yenilikler getiriyor. Kapsamı oldukça geniş olan yeni dijital pazar, kullanıcıların her yerde istediği içeriğe ulaşmasına olanak sağlayacak. Yeniliklerden biri ‘geoblocking’ (coğrafi engelleme) uygulamasına sınırlama getirilmesi olacak. Kullanıcıların yurtdışında internet üzerinden istediği televizyon programına ulaşmasına ‘geoblocking’ adlı sistem engel oluyordu. Proje
48
yürürlüğe girdiğinde Komisyon, ‘haksız gerekçelere dayanan geoblocking’ uygulamasına son verecek. Kullanıcı çoğu zaman parasını ödeyerek satın aldığı filmi ya da başka bir programı yurtdışına gittiğinde telif hakları sorunu nedeniyle izleyemiyor. Bu konuda Avrupa Birliği ülkelerinde ortak bir düzenleme yok, ancak Komisyon gelecekte yaratıcı içeriklerin telif haklarını da koruyarak kullanıcının olanaklarını da genişletmek istiyor.
AB e-ticaret İçin Sektör Genelinde İnceleme Başlattı Öte yandan AB ülkeleri arasında e-ticaretin önündeki engelleri kaldırmayı hedefleyen ‘Dijital Ortak
Pazar Stratejisi’ni açıklayan Avrupa Komisyonu, e-ticaret uygulamalarıyla ilgili sektör genelinde bir inceleme başlattı. Şu anda Avrupalı tüketicilerin yalnızca yüzde 15’i bir başka AB ülkesinden online olarak ürün satın alıyor ve küçük şirketlerin yalnızca yüzde 7’si bir başka AB ülkesine satış yapıyor. Avrupa Komisyonu’nun Dijital Ortak Pazardan Sorumlu Başkan Yardımcısı Andrus Ansip, online hizmetlerde AB içinde sınırların ortadan kaldırılmasına yönelik teklifler içeren Dijital Ortak Pazar Stratejisi’ni açıkladı. Strateji çerçevesinde online platformların arama sistemleri, ücretlendirme politikaları, ellerindeki verileri nasıl kullandıkları ve diğer şirket-
lerle ne tür ilişkiler içinde oldukları incelenecek. Başkan Yardımcısı Ansip, toplantının ardından yaptığı açıklamada, “Online ortamda bizi engelleyen bütün parmaklık ve duvarlardan kurtulalım. Yenilikçi şirketler kendi ülkelerinin pazarında kilitli kalmamalı, AB çapında büyümelerine destek olunmalıdır” dedi. AB vatandaşlarının yalnızca yüzde 15’inin başka bir AB ülkesinden internet üzerinden alışveriş yapıyor olmasının yalnızca ‘kısmen’ kültür ve dil farklılığına bağlı olduğunu belirten Komisyon, bu işlemlerdeki teslimat maliyetlerinin yüksekliğine ve yasal engellere işaret etti. Bazı büyük sitelerin, müşterilerini aynı ürünü diğer AB ülkelerine göre daha yüksek fiyattan satan yerel sitelere yönlendirdiğine işaret eden Komisyon; ‘coğrafi engelleme’ olarak bilinen, müşterilerin bir ürünü internet üzerinden yalnızca bulundukları ülkede geçerli olan fiyattan satın almasına izin verilen uygulamaya son vermeyi hedefliyor. Komisyon aynı zamanda sözleşme şartlarını uyuma kavuşturmayı ve teslim maliyetlerini düşürmeyi planlıyor. AB, dijital ekonomide Google, Facebook ve Twitter gibi şirketlerin oynadığı rolü de inceleyerek, bu hizmetlerin insanları başka sitelere yönlendirme biçimlerini daha şeffaf hale getirmeyi ve yasa dışı içeriklerin kaldırılmasının hızlandırılmasını istiyor. Veri koruma alanında iyileşme sağlamayı hedefleyen Komisyon, bulut bilişim ve büyük veri sistemlerinden daha iyi faydalanılmasını da bir öncelik olarak belirliyor. Avrupa’nın 4G teknolojisinde frekans yetersizliği sebebiyle geride kaldığına işaret eden Komisyon, mobil iletişimde kullanılan fre-
kanslara yönelik olarak AB çapında uygulanacak bir politika geliştirilmesi gerektiğini savunuyor. Üye ülkeler ise kendilerine büyük gelir sağlayan bu frekanslar üzerindeki kontrolünü devretmek istemiyor. Ansip, stratejinin kabul edilmesi için zorlu bir mücadele vermeleri gerekeceğini söyledi. Stratejide en çok tartışma yaratacak konulardan biri de, üye ülkeler arasında büyük farklılıklar gösteren telif hakkı ve marka düzenlemeleri arasında uyumun sağlanması olacak. Ansip, “Bugün söz konusu olan bir kaybet-kaybet durumudur. İnsanlar para ödemeye hazır, ancak parayı biz kabul etmiyoruz. Bir kazan-kazan durumu yaratmak istiyoruz” dedi. Stratejide aynı zamanda Avrupa’da telif hakları ve telekomünikasyon mevzuatında reform, sınır ötesi ürün teslimatlarının önündeki engellerin kaldırılması ve Avrupalı online şirketlerin ABD’li muadilleriyle rekabet edebilmesini sağlayacak bazı girişimler de yer alıyor. Geçtiğimiz aylarda ABD’li internet devi Google hakkında yasal işlem başlatan Komisyon aynı zamanda, e-ticarete ilişkin bir soruşturma da başlattı. Google ile ilgili davadan farklı olarak bu yeni soruşturmada henüz bir ceza kesilmesi gündemde olmamakla birlikte, soruşturmanın sonucuna göre sektörde yeni düzenlemelere gidilmesi veya bazı şirketler hakkında yasal süreç başlatılması söz konusu olabilir. Avrupa Komisyonu’nun dijital ekonomiden sorumlu üyesi Günther Oettinger, vatandaşların yeni dijital hizmetler ve ürünlerin potansiyelinden tam olarak faydalanabilmesini sağlamak gibi bir görevleri olduğunu söyledi.
AB, Google’ı Rekabet İhlaliyle Suçladı Bu arada Google’ın online alışveriş hizmetinin rekabet ihlallerine yol açtığını söyleyerek yasal işlem başlatan Avrupa Komisyonu, şirkete ait Android işletim sistemiyle ilgili ayrı bir soruşturma daha açtı. Sürecin sonunda ABD’li internet devine, milyarlarca dolar para cezası kesilmesi gündeme gelebilir. Avrupa Komisyonu, Google hakkında beş yıldır sürdürdüğü soruşturmanın sonuçlarını açıkladı. AB Rekabet Komiseri Margrethe Vestager, “Şirketin, kendi mukayeseli alışveriş hizmetine, AB rekabet kurallarını ihlal ederek haksız bir avantaj sağladığından endişe ediyorum. Eğer soruşturma bizim endişelerimizi doğrularsa, Google’ın bunun hukuki sonuçlarıyla yüzleşmesi ve Avrupa’da iş yapma biçimini değiştirmesi gerekecektir dedi. AB’de rekabet alanında geniş yetkileri bulunan Avrupa Komisyonu, şirketlere yıllık satışlarının yüzde 10’una kadar ceza kesebiliyor. Bu da Google için 6 milyar doların üzerinde bir para demek. Komisyon’un, bir şirketin pazardaki baskın konumunu istismar ettiği sonucuna varması halinde, faaliyetlerinde köklü değişiklikler talep etme yetkisi de bulunuyor. AB yürütme organı aynı zamanda, Google’ın akıllı telefonlar ve tabletler için geliştirdiği işletim sistemi Android hakkında da resmi soruşturma başlattı. Vestager, “Bu alandaki pazarların, herhangi bir şirket tarafından empoze edilen rekabet karşıtı kısıtlamalar olmadan gelişmesini sağlamak istiyorum” dedi.
49
e-ticaret
Avşar Özgen
info@btgunlugu.com
Elektronik Ticarette Yeni Dönem Başladı Elektronik ticarete ilişkin sipariş verme, ticari iletişim, “mesaj, arama, e-posta” gibi iletiler ve yaptırımları içeren tüketici lehine yeni düzenlemeler yürürlüğe girdi.
R
esmi Gazete’de 5 Kasım 2014 tarihinde yayımlanan ve 1 Mayıs’ta yürürlüğe giren “Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun”a göre, yeni dönemde, pazarlama ve tanıtım amaçlı “istenmeyen” mesaj, arama, e-posta gibi uygulamalar son buldu. Buna göre, kanuna aykırı hareket edenlere bin liradan 15 bin liraya kadar değişen idari para cezası uygulanacak. Kanuna göre, hizmet sağlayıcıları, elektronik iletişim araçlarıyla sözleşmenin yapılmasından önce, alıcıların kolayca ulaşabileceği şekilde ve güncel olarak tanıtıcı bilgileri sunacak.Alıcının, siparişini elektronik iletişim araçlarıyla vermesi halinde; hizmet sağlayıcı, siparişin onaylanması aşamasında ve ödeme bilgilerinin girilmesinden önce, ödenecek toplam bedel de dahil, sözleşmenin şartlarının alıcı tarafından açıkça görülmesini sağlayacak. Hizmet sağlayıcı, alıcının siparişini aldığını elektronik iletişim araçlarıyla teyit edecek.
Promosyonlar Açıkça Belirtilecek Ticari iletişimin ve bu iletişimin adına yapıldığı ger-
50
çek ya da tüzel kişinin açıkça belirlenebilir olmasını sağlayan bilgiler sunulacak. İndirim ve hediye gibi promosyonlar ile promosyon amaçlı yarışma veya oyunların nitelikleri açıkça belirtilecek, bunlara katılımın ve bunlardan faydalanmanın şartlarına kolayca ulaşılabilecek, açık ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde anlaşılır olacak. Ticari elektronik iletiler, alıcılara ancak önceden onayları alınmak kaydıyla gönderilebilecek. Bu onay, yazılı olarak veya her türlü elektronik iletişim araçlarıyla alınabilecek. Alıcının kendisiyle iletişime geçilmesi amacıyla iletişim bilgilerini vermesi halinde, mal ve hizmetlere ilişkin değişiklik ile ticari elektronik iletiler için ayrıca onay alınmayacak. Esnaf ve tacirlere önceden onay alınmaksızın ticari elektronik iletiler gönderilebilecek. Ticari elektronik iletinin içeriğinin, alıcıdan alınan onaya uygun olması gerekecek.İletide, göndericinin tanınmasını sağlayan bilgiler ile telefon, faks, kısa mesaj numarası ve elektronik posta adresi yer alacak. İletinin konusu, amacı ve başkası adına yapılması halinde kimin adına yapıldığına ilişkin bilgilere de yer verilecek.
Alıcı gerekçe göstermeden iletiyi reddedebilecek Alıcılar diledikleri zaman, hiç bir gerekçe belirtmeksizin ticari elektronik iletileri almayı reddedebilecek. Hizmet sağlayıcı, ret bildiriminin elektronik iletişim araçlarıyla kolay ve ücretsiz olarak iletilmesini sağlayacak ve gönderdiği iletide buna ilişkin gerekli bilgileri sunacak. Ret talebin ulaşmasının ardından hizmet sağlayıcı, 3 iş günü içinde alıcıya elektronik ileti göndermeyi durduracak. Aracı hizmet sağlayıcılar, mesajların içeriğini kontrol etmek ve hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü olmayacak. Hizmet sağlayıcı ve aracı hizmet sağlayıcı, elde ettiği kişisel verilerin saklanmasından ve güvenliğinden sorumlu olacak. Kişisel verileri, ilgili kişinin onayı olmaksızın üçüncü kişilere iletemeyecek ve başka amaçlarla kullanamayacak.
Pazarlama, Siyasi Propaganda Yapılamayacak Kanundaki yükümlülükleri yerine getirmeyen ya da şartları uygulamayanlar hakkında, 1000 ila 15 bin lira idari para cezaları uygulanacak. Ticari elektronik iletilerin bir defada birden fazla kimseye, onayları alınmadan gönderilmesi halinde para cezası 10 katına kadar arttırılacak. İşletmeciler tarafından, sundukları hizmetlere ilişkin olarak abone ve kullanıcılarla, önceden izinleri alınmaksızın otomatik arama makineleri, fakslar, elektronik posta, kısa mesaj gibi elektronik haberleşme vasıtalarının kullanılması suretiyle pazarlama, siyasi propaganda veya cinsel içerik iletimi gibi maksatlarla istek dışı haberleşme yapılamayacak. İşletmeciler sundukları hizmetlere ilişkin abone ve kullanıcılarıyla siyasi propaganda içerikli haberleşme yapamayacak.
Para Cezaları Kimden geldiği belli olmayan mesaj ve ileti gönderenlere bin lira ile 10 bin lira arasında değişen idari para cezaları verilecek. Alıcıların kolayca ulaşabileceği şekilde tanıtıcı bilgileri sunmayan ve siparişin onaylanması aşamasında ödenecek toplam bedel de dahil, sözleşme şartlarının alıcı tarafından açıkça görülmesini sağlamayan hizmet sağlayıcı ve aracı hizmet sağlayıcılara bin liradan 5 bin liraya kadar idari para cezası verilecek. Elektronik iletileri alıcılara onayları alınmadan gönderen ile gönderdiği elektronik iletinin içeriği alıcıdan alınan onaya aykırı olan hizmet sağlayıcıya da aynı ceza
uygulanacak.Alıcının siparişini aldığını elektronik iletişim araçlarıyla teyit etmeyen ve alıcıya, sipariş verilmeden önce veri giriş hatalarını belirleyebilmesi ve düzeltebilmesi için uygun, etkili teknik araçları sunmayan hizmet sağlayıcıya bin lira ile 10 bin lira arasında idari para cezası verilecek. İletide, göndericinin tanınmasını sağlayan bilgiler ile telefon, faks, kısa mesaj numarası ve elektronik posta adresine yer vermeyen, iletinin konusu, amacı ve başkası adına yapılması halinde kimin adına yapıldığına ilişkin bilgilere yer vermeyen hizmet sağlayıcılar da aynı cezaya çarptırılacak. İndirim ve hediye gibi promosyon amaçlı yarışma veya oyunların niteliklerini açıkça belirtmeyen, ret bildiriminin elektronik iletişim araçlarıyla kolay ve ücretsiz olarak iletilmesini sağlamayan, gönderdiği iletide buna ilişkin gerekli bilgileri sunmayan ile talebin alıcıya ulaşmasının ardından 3 iş günü içinde elektronik ileti göndermeyi durdurmayan hizmet sağlayıcıya 2 bin lira ile 15 bin lira arasında idari para cezası verilecek.
Tüketici, Mesajları Yanıtlamak Zorunda Değil Bu arada Tüketiciler Derneği (TÜDER) Genel Başkanı Levent Küçük, “Tüketicinin, ‘SMS almak istemiyorsanız arayın, mesaj atın’ gibi iletilere cevap verme yükümlülüğü yok. Sessizlik ‘ret’ anlamı taşıyor” dedi. Kanunun yürürlüğe girmesinin ardından ileti göndermeye devam etmek isteyen firmaların tüketiciden onay almak için yoğun çaba sarf ettiğine dikkati çeken Küçük, “Tüketiciler, kendilerini rahatsız eden firmalara onay vermesinler. Firmanın bu konudaki cazip promosyonlarını da dikkate almasınlar” dedi. Yasanın uygulamaya girmesiyle tüketicilerin cep telefonlarına “Kampanya ve bilgilendirme SMS’lerini almak istemiyorsanız bu numaraya çağrı bırakın ya da ‘hayır’ yazarak bu mesajı cevaplayınız” diye iletiler gönderildiğini belirten Küçük, şunları kaydetti: “Firma burada tüketiciden onay istiyor ve tüketicilerimizin kafası karışıyor. Elektronik ticarette yeni dönemi başlatan kanunun yürürlüğe girmesiyle alıcılara gelmeye başlayan ‘SMS almak istemiyorsanız arayın, mesaj atın’ gibi iletilere tüketicilerin cevap verme yükümlülüğü bulunmuyor. Bu konuda ‘sessizlik’ ret anlamı taşıyor. Eğer onay almayan firmalar ileti göndermeye devam ederse suç işlemiş olacak ve tüketicilerimiz, Gümrük ve Ticaret Bakanlığına şikâyette bulunabilecektir.”
51
AVŞAR ÖZGEN info@btgunlugu.com
Çevre’nin Umudu Bit Sektöründe Çevre kirliliği dünya gündeminin en üst sıralarındaki yerini korurken, artan tehlikeye karşı BİT sektörünün rolü de artıyor.
K
irlilik, iklim değişikliği ve küresel ısınmaya ilişkin gelişmeler dünya gündeminin en üst sıralarında yer alıyor. Türkiye’de konuya ilişkin çalışmalar biraz geriden yürüse de özellikle sivil toplumun baskısıyla gerek kamu, gerek özel sektörde bilinçlenme son yıllar da giderek artıyor.
Uluslararası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) tahmin raporunda, iklim değişikliğinden etkilenmeyecek ülke ve bölge bulunmadığı belirtilirken, son yıllarda özellikle ani meteorolojik değişikliklere bağlı gelişen ve yerleşim birimlerini tehdit eden şiddetli yağış, hortum, çamur-moloz akması gibi afetlerde artış gözleniyor. Başta Kyoto Protokolü olmak üzere uluslararası platformda ülkeler tehlikeli gaz emisyonlarını azaltmak için bir dizi taahhütte bulunuyor. Kimileri bu taahhütlere uymak için mevzuat değişiklikleri yaparken, kimi ülkeler yalnızca iklim değişikliğiyle “sözde” mücadele ediyor. Uygulamada ne olursa olsun, son yıllarda dünyada birçok kuruluş, bilim adamlarıyla işbirliği içinde hava kirliliğinin azaltılması için çalışmalar yapıyor.
50
Buna sivil toplumdan ve hükümetlerden de destek geliyor. Her sektör iklim değişikliği ve küresel ısınmayla mücadele için önlem almak zorunda. Peki, bu sektörler içinde Bilişim ve İletişim Teknolojilerinin (BİT) sorumlulukları ne olmalı? Günümüzde BİT, yenilikçiliği, yaratıcılığı ve rekabet edebilirliği teşvik ederek ekonomide küreselleşme hedefine hizmet ederken, tüm bilimsel ve teknolojik alanların gelişmesi için de araçlar sunuyor. Kamu sektörünün daha etkin olmasını sağlarken aynı zamanda eğitimden enerjiye kadar tüm sektörlerin modernizasyonunu gerçekleştiriyor. Sosyal dönüşümlerin gerçekleştirilmesi için araçlar sağlıyor ve yaşam kalitesini artırıyor. CO2 emisyonlarının büyük ölçüde dengelenmesi, yeni iş yapma yöntemleri ve yeni yaşam biçimlerinin yanı sıra BİT’e büyük yatırımlar yapılmasını gerektiriyor. Bu sektör, toplumun CO2 emisyonlarını 2020 yılına kadar yüzde 15 kadar dengeleyebilir. Gündemin birinci maddesinde yer almayı sürdürürken küresel ısınma ve iklim değişikliği ile ilgili araştırmalar
ve önlemlerin alınması yönündeki çalışmalar da tüm hızıyla devam ediyor.
kurbanları mı, kahramanları mı yoksa yaratıcıları mı olduğu uzun süredir gündemde olan bir konu.
Bu çalışmaların başında gelen çeşitli endüstrilerin ve sektörlerin iklim değişikliğinde ve çevre sorunlarında ne denli payları olduğu ve olumsuz katkılarının nasıl azaltılabileceğini kapsayan raporlar da araştırma kuruluşları tarafından yayımlanıyor.
Örneğin, cep telefonu operatörlerinin ağ altyapılarının hava durumu değişimlerinden ciddi anlamda etkileniyor olmaları iklim değişikliğinin kurbanı olduklarının göstergesi olabilir. Ancak öte yandan, bu firmaların, Telekom ağlarını çalıştırmak, binaları ısıtmak ve soğutmak ve de ulaştırma amacıyla yüksek oranda enerji kullanmaları da iklim değişikliğini körüklediklerini ortaya koyuyor.
Bu kuruluşlardan biri olan Avrupalı İklim Grubu’nun yaptığı bir araştırmaya göre bilgi ve telekomünikasyon teknolojilerinin karbondioksit salınıma katkılarının beklenenden daha fazla ve havacılık sektörüne yakın olduğu görülüyor. İnce hesaplara dayanan bu araştırmaya göre dünya genelinde PC ve çevre donanımları, telekomünikasyon ağları ve donanımı ile veri merkezlerindeki bilgiişlem ekipmanlarının bir yıl içindeki karbondioksit salınımı 850 milyon tonu buluyor. Bu miktarın gelişen teknolojilere ve alınan önlemlerle daha az enerji kullanımına karşın 2020 yılında 1.4 milyar tona ulaşması ve bu artışta en büyük payın veri merkezlerindeki salınıma ait olacağı bekleniyor. Uzmanlara göre sera gazı salınımını durdurmanın temelde 4 yolu bulunuyor. Bunlar; yüksek salınım sağlayan ürün ve hizmetlere olan talebi azaltmak, etkinliği artırmak, böylece hem paradan hem de salınımdan tasarruf etmek, enerji salınımına neden olmayacak eylemlerde bulunmak ve enerji, ulaştırma ve ısınmada düşük karbon teknolojilerine geçmek.
BİT’in İklim Değişikliği ile Mücadeledeki Rolü BİT’in iklim değişikliği ile mücadeledeki rolleri önemli bir başka tartışmanın da konusunu oluşturuyor. Bu sektörün aktörlerinin iklim değişikliği ve küresel ısınmanın
Yeni nesil ağların konuşlandırılması, operatörlerin enerji kullanımı azaltabiliyor. Ancak, hizmet ve uygulamalar açısından durum daha farklı. Günümüzde web tabanlı hizmetlerin enerji kullanımı talebinde ve karbon salınımında yarattığı artış da sektörün iklim değişikliği ile mücadelede yüklenmesi gereken sorumlulukları bir kez daha gözler önüne seriyor.
Türkiye’de Durum Peki, bilişim ve iletişim teknolojilerinin çevrenin korunması, küresel ısınma ve iklim değişikliğiyle mücadelede Türkiye’de durum ne? Artan enerji maliyetleri ve küresel ısınma nedeniyle gelişen çevre bilinci, enerji kaynaklarının en uygun ve tasarruflu biçimde kullanımını gerekli kılıyor. Bu da çevreci Bilişim Teknolojileri kavramını gündeme getiriyor. Türkiye’de de giderek daha sık gündeme gelen çevreci BİT’in en önemli etkisi enerjinin etkin kullanımı alanında kendisini gösteriyor. Çevreci BİT eğiliminin giderek artması, Türkiye’deki şirketlerin de ürettiği ürün ve teknolojileri de doğrudan etkiliyor. Uzmanlar bilgi ve iletişim teknolojileri konusunda Türkiye’de de farkındalık düzeyinin arttığı
görüşünde. Türkiye’de tüketicilerin çevreye duyarlı markaları satın alma eğilimlerinin sorgulandığı araştırmalara göre katılımcıların yüzde 49’u “fiyat önceliklidir” yanıtını verirken, yüzde 47’sinin yanıtı ise “diğerlerinden pahalı bile olsa çevreye duyarlı ürünleri tercih ederim” şeklinde çıkıyor. Aslında bu oranlar bile çevre bilincinin geldiği noktayı ve farkındalık düzeyini gösteriyor.
Bilişim ve Telekomünikasyonun Önemi Artıyor İklim değişikliği ve küresel ısınmanın artık önlenemeyecek oluşu tüm dünyaca kabul gören bir gerçek. Ancak günümüzde sivil toplumun bilinçlendirme çabalarına kamu ve özel sektörün katılması ile sektörel anlamda çevrenin korunması ve iklim değişikliğiyle mücadele konusunda daha akılcı çözümler ve önlemler üretiliyor. Bu sektörler arasında bilişim ve telekomünikasyon ayrı bir önem taşıyor. Cep telefonu operatörlerinin ağ altyapılarının hava durumu değişimlerinden ciddi anlamda etkileniyor olmaları iklim değişikliğinin kurbanı olduklarının göstergesi olabilir. Ancak öte yandan, bu firmaların, Telekom ağlarını çalıştırmak, binaları ısıtmak ve soğutmak ve de ulaştırma amacıyla yüksek oranda enerji kullanmaları da iklim değişikliğini körüklediklerini ortaya koyuyor. Bu sebeple bilişim sektörü hem bir kurtarıcı hem de iklim değişikliğini körükleyici rol oynayabiliyor. Avrupa Birliği 2020 stratejisi ile 2020’ye kadar yüzde 20 yenilenebilir enerji üretimi ile yüzde 20 daha az sera gazı salınımı hedefliyor. Türkiye’de ise şimdilik bilişim ve iletişim sektöründe iklim değişikliği ile mücadele önlemlerini yasal zeminde net biçimde görmek güç.
51
iletişim
Süleyman SERTKAYA info@btgunlugu.com
4G’de Son Durum Nedir? Aynı 3G ihalesinde olduğu gibi, 4G ihalemizde de işler arap saçına döndü. Hatırlayacağımız gibi, Türkiye 3G teknolojilerine geçmek için hazırlık yaparken, hükumet değişimi, ekonomik krizler, özelleştirme telaşı derken 3G ihalesi sürekli ertelenip durmuş, Türkiye’nin 3G’ye geçişi beş yıl kadar gecikmişti.
A
ynı 3G ihalesinde olduğu gibi, 4G ihalemizde de işler arap saçına döndü. Hatırlayacağımız gibi, Türkiye 3G teknolojilerine geçmek için hazırlık yaparken, hükumet değişimi, ekonomik krizler, özelleştirme telaşı derken 3G ihalesi sürekli ertelenip durmuş, Türkiye’nin 3G’ye geçişi beş yıl kadar gecikmişti. 3G ihalesi o kadar gecikmişti ki, Türk operatörler 3G servislerini açtıktan bir yıl sonra Avrupa ve ABD’de 4G servisleri hizmete girmeye başlamış yani Türkiye dünyayı bir nesil geriden takip etmek zorunda kalmıştı. Şimdi 3G’den 4G’ye geçiş için Türkiye’de hazırlıklar tamamlanmış, telefon operatörlerimiz ihale girip 4G lisanslarını almak üzere planlarını yaparken, 4G ihalesinin de ertelendiği haberi geldi. Mayıs ayı içinde yapılması planlanan 4G ihalesinin Ağustos ayına sarkması aslında çok da büyük bir ertelenme sayılmaz ancak bu ertelemenin arkasındaki asıl neden onu çok önemli bir haber haline getiriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bir kaç hafta önce 4G teknolojisinin dünyada eskidiğini ve herkesin 5G’ye geçmek üzere hazırlık yaparken bizim 4G ihalesi açmamızın Türkiye’yi teknoloji çöplüğüne çevireceğini dile getirmesinin ardından, 4G ihalesinin
54
iptali gündeme gelmişti. İşte o iptal gerçekleşti ve yeni ihalenin 26 Ağustos 2015’te yapılacağı duyuruldu.Ancak bu ihale, iptal edilen 4G ihalesi gibi olmayacak.
Peki, Yeni İhalede Neler Göreceğiz? 26 Ağustos’ta yapılacak yeni ihaleyi yetkililer aslında 4.5 G ihalesi olarak isimlendiriyorlar. Çünkü bu ihalede amaç operatörlere 4G lisansı vermek değil, operatörlerin ileri düzey 4G teknolojilerini hayata geçirmelerini ve 5G teknolojilerini devreye sokacak lisansları almalarını sağlamak... Yani yeni ihale ile “giriş seviyesi” 4G teknolojileri lisanslanamayacak, aksine eskimiş 4G teknolojileri dışlanacak ama daha ileri seviye 4G teknolojileri geçiş sürecinde kullanılacak, bu sırada operatörler 5G teknolojilerini devreye sokacak ve bunun için ayrıca bir ihale yapılmayacak. Dolayısıyla devletin tek bir ihalede önümüzdeki 10 senelik mobil iletişim lisanslarını dağıtması bekleniyor. Bu da şirketlerin daha büyük ücretler ödemesi anlamına gelecek. İptal edilen 4G ihalesinde şirketlerin toplam 2-3 milyar dolar lisans ücreti ödemesi bekleniyordu. Şimdi yeniden düzenlenen 4,5 G ihalesinde ise iletişim şirketle-
rinin önümüzdeki yaklaşık on yıl boyunca para kazanacakları lisansları almak için yaklaşık 5-10 milyar dolar seviyesinde toplam bir ödeme çıkaracakları tahmin ediliyor. Elbette iletişim şirketlerinden bu miktarda parayı tek seferde almak mümkün olmayacağından, devletin ödemeyi yıllar içinde takside bağlayabileceğini düşünebiliriz. İhale sonucunda karışımıza çıkacak, hayatımıza girecek yeni servislerin ise 4G servislerinden daha hızlı ve daha zengin olacağını tahmin edebilirsiniz. 4,5 G hızlarının ortaya çıkması demek, her şeyden önce internet üzerinden içerik servislerinin artık hayatın olağan parçası haline geleceğini işaret ediyor. Yani yurt dışındaki Netflix, Amazon Instant Video gibi OnDemand video servisleri artık Türkiye’de de hizmete girecek. Bunun Türkçesi ise şu anlama geliyor, artık dev yapım şirketleri, televizyon kanalları Internet dizileri çekip yayınlayacak, insanlar televizyonlarını internet üzerinden seyredecek, TiviBu gibi servisler canlı yayınını durdurmak ve bir hafta önceki yayınları seyrettirmenin dışında çok gelişmiş On Demand yeteneklerini hizmete sokacak. Mobil uygulamalar üzerindeki kısıtlamalar kalkacak, cep telefonunuzdan sayısız kanalı, sayısız filmi, sayısız canlı yayını seyredebileceksiniz.
için operatörlerin 26 Ağustos’ta alacakları 4.5 G lisanslarıyla yeni servislerini uygun fiyatlarla halka ulaştırmaları gerekiyor ki, bunun da 2015 sonu-2016 başına denk gelmesini bekliyoruz.
4G İndirme Hızı Nedir? 4G demek kısaca daha hızlı veri aktarımı anlamına geliyor. Bu noktada 4G’nin ne kadar hızlı olduğunu görebilmek için 4G hızının sıradan 3G ağ hızından 5 kat hızlı olduğunu söyleyebiliriz. Öte yandan aynı lokasyonda, bazı durumlardan dolayı 4G ile 3G arasındaki hız farkı değişkenlik gösterebiliyor. 4G’nin sağladığı avantajları anlamak oldukça kolay oluyor. Çünkü 4G teknolojisi maillerin hızlı gidip gelmesinden tutun da web sayfalarının daha hızlı yüklenmesine kadar pek çok ufak ayrıntıda kendisini gösteriyor. Pratikte 4G indirme hızları 12-15 Mbps arasında değişiyor. Hali hazırda hizmet sunan firmalar en yüksek 4G indirme hızının ise 40 Mbps olduğunu iddia ediyor. Ortalama upload hızları ise 5 – 6 Mbps arasında değişiyor. Pratikte görülen en yüksek upload hızı ise 15 Mbps olarak karşımıza çıkıyor. Bunların yanı sıra hali hazırda şirketler 300Mbps LTE-Ad-
vanced testleri yapmaya başlamış durumda. Şirketlerin kısa bir süre içerisinde son 4G teknolojisini sahip olduğu şebekelerde kullanması bekleniyor.
4G Neden Çok Hızlı? 4G’nin etkileyici hızı OFDM (Orthogonal Frequency Division Multiplexing) kullanımı ile ortaya çıkıyor. Bu teknolojiyi ADSL, Wi-Fi, DVB-T, DVB-H ve DAB teknolojilerine benzetebiliriz. 4G teknolojisinin öncelikli amacı gecikmeyi engellemek değil, paraziti en aza indirmek ve aynı bant üzerindeki veri yoğunluğunu arttırmak. 4G hızını daha iyi anlamak için 4G/ LTE teknolojisine sahip akıllı telefon yada tabletinizden bir video veya oyun açın farkı çok net bir şekilde görebileceksiniz. Sonuçta 4G sizlere daha hızlı ve daha kolay veri aktarımı sağlar. Bu noktada bu hizmetin teorik olarak daha ucuz olması gerekir. Ancak tabi ki yeni bir teknolojinin fiyatı eski teknolojiden daha ucuz olamaz. 4G hızının daha da artması mümkündür. Eğer cihazlarda MIMO (Multiple Input Multiple Output) teknolojisi, çoklu antenler, vericiler ve 802.11n Wi-Fi gibi ekipmanlar var ise hızın da artması muhtemeldir.
Sinema yapımcıları filmlerini artık sinema salonlarında vizyona sokmak için çırpınmayacak, sadece online servislerden izlenebilen yeni sinema filmleri karşımıza çıkacak. Reklam verenler online servislere büyük bütçeler ayıracak ve Türkiye’deki online servisler bu dev bütçelerle buluşunca çok gelişecek, bugün aklımıza gelmeyen yeni servisler, yeni hizmetler ortaya çıkacak. Ancak tüm bunların olabilmesi
55
tablet pc
Süleyman SERTKAYA info@btgunlugu.com
iPad’den Önce Bu Tabletler Vardı iPad, dijital dünyaya tablet kavramını hediye etmiş gibi görünse de aslında çok orijinal bir ürün sayılamaz çünkü dijital tablet kavramı iPad’den çok önce keşfedilmiş hatta piyasaya çıkmış, kullanıcılarıyla buluşmuştu. Ancak, tabletleri pratik, kullanışlı ve cazip bir ürün haline dönüştüren Apple oldu.
Y
ine de Apple’dan çok çok önce, sayısız tablet denemesi yapıldığını unutmayalım. İşte, tarihin karanlıklarında unutulup kaybolmuş o eski tabletler.
RAND Tablet - 1963 1963 yılında ortaya çıkan bu tablet, bugün alıştığımız dokunmatik ekranlı tabletler gibi değil, mühendislerin ve bilim adamlarının bilgisayara müdahale etmesini kolay-
56
laştıran bir veri giriş tableti olarak hizmet veriyordu.
üretme fikri yerleşti, kim bilir?
PADD (Star Trek) - 1966
A Space Odyssey: Newspad (1968)
İnanılmaz ama gerçek, 1966 yılında yayınlanan Star Trek dizisinde, bugünkü tabletleri andıran ilk tabletler ortaya çıktı. O zamanın teknolojisine göre, hayal bile edilmesi zor olan cihazları televizyon ekranında görmek, herkesi heyecanlandırıyordu. Belki, Steve Jobs da Star Trek’i seyrede seyrede aklına bir tablet
Bu daha da inanılmaz. 1968 yılında çekilen ve 2000 yılındaki uzay yolculuklarını anlatan 2000: A Space Odyssey isimli klasik filmde, uzun bir uzay yolculuğu sonrasında uykudan kalkıp kahvaltılarını yapan astronotların, uzay gemisi içinde bir tablet üzerinden gazetelerini okuduklarını, arkadaşları ile görüntülü konuş-
ma yaptıklarını gördük. Bugünkü tablet formatını çok başarılı şekilde tahmin eden film, iPad ilk kez ortaya çıktığında yeniden gündeme gelmişti.
Dynabook (1972) Xerox’ta çalışan bir mühendisin geliştirdiği bu klavyeli laptop, her çocuğa bir bilgisayar kampanyası ile 1972 yılında ortaya çıkmıştı. Elbette o yıllarda çocuklar, sadece iş yazılımlarını çalıştırmak için kullanılan sıkıcı bilgisayarlara ilgi göstermiyorlardı ve tablete talep olmadı.
GRiD Systems GRiDPad (1989) 1989 yılında piyasaya çıkan bu dokunmatik ekranlı tablet, üzerindeki stylus sayesinde kontrol ediliyordu. Depolarda mal sayımı yapan çalışanların hayatını çok kolaylaştırdığını itiraf etmek gerek.
NCR 3125 Notepad (1991) Microsoft Windows for Pen isminde bir işletim sistemi duymuş muydunuz? 1991 yılında piyasaya çıkan dokunmatik ekranlı bu tablette Microsoft Windows’un kalemle çalışan versiyonu bulunuyordu. İş dünyasındaki profesyonellere yönelik tasarlanan tablet, o zaman-
Ultra Mobile PC’ler (UMPC)
larda bilimkurgunun gerçek olması gibi tanıtılmıştı ancak fiyatının cep yakması gibi bir problem vardı. Zaten aynı problem, o dönemde tablet bilgisayar hamlesi yapmak isteyen Microsoft’un da hayal kırıklığına uğramasına neden olmuştu. 20 sene sonra ise artık şartlar olgunlaştığında, tabletlerin kaymağını Apple yiyecekti.
IBM ThinkPad 700T (1992) IBM de 1990’ların başında tablet çıkarmadan duramadı. Elbette yine Windows for Pen işletim sistemi ile...
Apple Newton MessagePad (1993) Apple da, 90’ların başındaki tablet furyasından uzak duramadı ve kendi dokunmatik ekranlı-stylus’lu avuç içi bilgisayarı/tabletini piyasaya sürdü.
Microsoft Tablet PC prototype (2000) Bill Gates’in en büyük hayallerinden biri olan Tablet PC’lerin ilk prototipi 2000 yılında piyasaya çıktı. Daha sonra bazı firmalar küçük tablet PC modelleri piyasaya sürdüler ancak yüksek fiyatları nedeniyle
Apple iPad
büyük ilgi göremediler.
Ultra Mobile PC’ler (UMPC) (2006) Microsoft’un yeni bir tablet formatı denemesi de 2006 yılında UMPC ismiyle ortaya çıktı. Kendi klavyesine sahip, dokunmatik ekranlı ve mobil Windows işletim sistemli bu avuçiçi mini PC’lerin, insanlara ofis dışında da iş yapmak, internete bağlanmak fırsatı vermesi bekleniyordu ama olmadı çünkü cihazların işlemcileri çok yavaş kalıyor üstelik pilleri de bir saat içinde bitiyordu. Kimse de bir saatliğine internete bağlanmak için cebinde kalın, hantal bir yük taşımak istemedi. Microsoft yine başaramadı.
Apple iPad (2010) Rakiplerinin hatalarını iyi analiz eden ve birkaç sene önce iPhone ile dokunmatik ekranlı akıllı telefonlar alanında çığır açan Apple, bir anlamda iPhone’un boyutlarını büyüterek oluşturduğu tablete iPad adını verdi ve Steve Jobs sahnede gerine gerine tableti tanıtıp övdükçe övdü, övdükçe övdü. Fanboylar, birkaç saat içinde Apple mağazalarını talan edip, buldukları tüm iPad’leri satın alınca dünya resmen tablet çağına girmiş oldu.
RAND Tablet - 1963
57
En Sağlam 10 iPad Kılıfı
Tablet bilgisayar günümüzün ihtiyaçlarından bir tanesi. Peki ya düşerse ve kırılırsa? Tablet bilgisayar denilince akla gelen ilk ürünlerden biri olan iPad için en iyi ve en sağlam 10 kılıfı derledik.
D
üşmelere, darbelere, toza ve suya dayanıklı en sağlam 10 iPad kılıfı listemizde farklı bütçelere göre farklı
özellikler sunan kılıflar mevcut. Bazı tabletler düşmelere ve şoklara karşı dayanıklılık gösterirken, bazıları ise toza ve suya karşı dayanıklılık sunuyor. Hepsini bir arada sunan kılıflar da mevcut. Şimdi gelin hep birlikte en sağlam iPad kılıflarına bakalım.
Lifeproof NÜÜD for iPad Air 2
Lifeproof NÜÜD for iPad Air 2
Su ve toza karşı dayanıklılık sunan bu kılıf aynı zamanda 1.5 metreden yere düşüşlerde sağlamlık garantisi veriyor. 130 Dolarlık fiyatla satışta olan kılıfın siyah, beyaz ve şeffaf renk seçenekleri mevcut.
Otterbox Defender Kılıfın 3 katmanlı bir güvenlik iddiası var. Bu 3 katman sırasıyla düşme, darbe ve sıvı geçirmezlik olarak adlandırılmış. Siyah, veyaz ve pembe renk seçenekleri olan kılıf 90 Dolara satılıyor.
Ballistic Tough Jacket for iPadAir2 Otterbox Defender
Ballistic Tough Jacket for iPadAir2
58
İsminin içinde balistik kelimesi geçse de kurşun geçirmezlik özel-
Trident Kraken
liği bulunmuyor. Sadece darbe ve düşmelere karşı koruyan kılıf, su geçirmezlik özelliği sunmuyor. Siyah ve beyaz renk seçenekleriyle 70 Dolardan alıcı buluyor.
Trident Kraken Kılıfın en önemli özelliği toz filtresi. Tabii ki düşmelere karşı koruyor ancak iPad’in içine toz girmesini de büyük ölçüde önlüyor. Siyah, beyaz, pembe, mavi ve yeşil renk seçenekleriyle darbelere ve toza karşı korunmanın bedeli 70 Dolar.
Speck DURAFOLIO for iPad Air 2 Bu kılıfın en büyük özelliği askeri standartlarda darbe emiş gücüne sahip olması. Ancak tabii ki yapısı itibariyle su geçirmezlik özelliği sunmuyor. Ayrıca stand özelliği de var. Siyah ve pembe renk seçenekleri var. Fiyatı ise 70 Dolar.
Gumdrop Hideaway Silikon ve kalın kenarları sayesinde oldukça fazla darbe sönümleme yeteneğine sahip olan bu kılıfın siyah,
Speck DURAFOLIO for iPad Air 2
mavi ve kırmızı renk seçenekleri var. 70 Dolardan satılan kılıfın su geçirmezlik özelliği bulunmuyor.
Thule Atmos X3 Hem sağlam hem stand olan kılıflardan bir tanesi daha. Özellikle arka tarafın korunduğu bu kılıf 70 Dolara satılıyor ve şimdilik sadece siyah renk seçeneği var.
Urban Armor Gear Rogue Folio Sıradaki kılıfımız sadece 50 Dolar. İsminden de anlaşılacağı gibi tam bir zırh formuna sahip. Tabletinizin her köşesini saran yapısı ile düşmelere karşı koruma sağlayacağı kesin.
Targus SafePort Rugged Max 48 Dolarlık fiyatıyla gelen bu kılıf düşmelere ve toza karşı dayanıklılık sunuyor. Ancak su geçirmezlik konusunda bir iddiası yok. Kılıfın sadece siyah renk seçeneği var. En uygun fiyatlılarından biri olduğunu hatırlatalım.
STM Dux Bu sıralamadaki en iddialı kılıf STM Dux. 6-feet yani neredeyse 2 metreden yere düşüşlerde iPad’inizin hasar almayacağına garanti veren kılıfın siyah, kırmızı ve mavi renk seçenekleri var. 126 Dolarlık fiyatıyla dikkat
Gumdrop Hideaway
çekiyor ancak renkler değiştikçe fiyatın da değiştiğini söyleyelim.
Tabletler Daha Önemli Hale Gelecek Araştırmanın sonuçlarına göre tabletler uzmanlık gerektiren iş alanlarında daha geniş kapsamlı bir kullanım alanına sahip. Türk tablet kullanıcılarının yüzde 13’ü tabletlerini barkod okuma amacıyla kullandıklarını belirtirken, yüzde 28’i tabletlerine USB ya da Seri giriş üzerinden tarayıcı, yazıcı ya da kameralarını bağladıklarını ifade ediyor. Türk tablet kullanıcılarının yüzde 13’ü lojistik operasyonlarının takibi için tablet kullandıklarını söylerken, yüzde 16’lık dilim tabletlerini coğrafi bilgi sistemi bilgileri için kullandıklarını, yüzde 5’lik dilim elektronik imza alımı, yüzde 13’lük dilim müşteri ödemesinin alınması, yüzde 15’lik dilim akıllı kart doğrulaması ve yüzde 7’lik dilim ise RFID ve NFC etiketlerini taramak için tablet kullandıklarını kaydediyor. Araştırma ayrıca en yüksek üretkenlik artışlarının yaşandığı ülkelerde (İtalya, İspanya, Rusya ve Türkiye) tabletlerin geniş kapsamlı olarak uzmanlık gerektiren alanlarda kullanıldığını da ortaya koyuyor. Söz konusu üretkenlik artışlarına rağmen kullanıcılar tablet cihazlarının daha da gelişmesi gerektiğini söylüyorlar. Türk kullanıcıların yüzde 79’u iş amacıyla kullandıkları tabletlerinden tam olarak memnun
Thule Atmos X3
olmadıklarını ifade ediyor. Buna ek olarak tablet satın alanların yüzde 93’ü, satın aldıkları tableti kullananların son iki yılda tabletleriyle sorun yaşadıklarını, yüzde 86’sı ise kalitesiz tasarım ya da işlevsellik sorunlarını bildirdiklerini ifade ediyor. Bildirilen sorunların sıralı listesi ise şöyle: Pil sorunları (%45), aşırı ısınma (%30), kırık ekran (%23), ekranın parlak güneş ışığı altında okunmaması (%20) ve hasar (%20).
STM Dux
Targus SafePort Rugged Max
Urban Armor Gear Rogue Folio
59
donanım
BT Günlüğü Test Merkezi, bundan böyle her ay yeni çıkan ürünleri mercek altına alıyor. Deneyimli bir kadro ile özellikle mobil hayatın inceliklerine parmak basacak olan BT Günlüğü, sunuculardan tutunda basit bir cep telefonuna kadar düşünebileceğiniz her türden ürünü sizlere anlatmak ve açıklamak için çabalayacak. Eskiden kurumsal ve son kullanıcı olarak iki ayrı ürün grubu pazarı bulunuyordu, fakat son yıllarda bu pazar ayrımı yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Kurumsal pazara hitap eden ürünlerin çalışan kullanıcılar için tasarlandığı bir gerçek. Ama şunu da unutmamamız gerekiyor her kurumsal kullanıcı aynı zamanda bir son kullanıcı ve birçok çalışan kendi özel teknolojik cihazını aynı zamanda işyerinde de kullanıyor. Yapacağımız ürün incelemelerindeki amacımız ise siz değerli okuyucularımıza satın alma kararı konusunda yardımcı olmak. Bu konuda aklınıza gelebilecek herhangi bir soruyu istediğiniz zaman bizlere sorabilirsiniz. E-Posta adresimiz info@btgunlugu.com. 60
Sony Smartband Talk Sporcular İçin Akıllı Bileklik Akıllı bileklik pazarı oldukça ilginç ürünlerle boy gösteriyor. Bunlardan en dikkat çekici olan kuşkusuz Sony Smartband Talk. Amazon’un E-kitap cihazı olan Kindle’dan bildiğimiz E-Ink ekrana sahip olan bu akıllı bileklik, akıllı telefonlarla sorunsuzca haberleşebiliyor. Gelen aramaları ve mesajları gösterebilen 1.4 inç E-Ink ekranlı Smartband Talk, gelen çağrıları cevaplandırması ile fark yaratıyor. Evet. Yanlış duymadınız. Smartband Talk’un üzerinde bir hoparlör ve mikrofon yer alıyor. Akıllı telefona gelen çağrıları E-Ink ekranında görüp cevaplayabiliyorsunuz. Elbette buradaki kalite bir cep telefonu kadar yüksek değil. Ama arabanın içinde bu çağrıları cevaplayabilmek ve bir araç kiti gibi çalışabilmesi oldukça büyük bir avantaj. Sony Smartband Talk’ın ekranı 296x128 piksel çözünürlüğü sembol ve metinleri rahatlıkla okunmasını sağlıyor. En büyük avantajlarından biri ise, en güneşli ortamda bile rahatlıkla okunabilmesi. En büyük dezavantajı ise, arka aydınlatma olmadığından karanlık ortamlarda ekranın okunamaması. Bu üründe beğendiğimiz bir özellik, farklı bilekler için iki farklı kayışa sahip olması. Smartband Talk bu kayışlar sayesinde bileğe tam oturuyor. Tabi burada kullanılan hafif eğik tasarımın önemi oldukça büyük. Bununla birlikte 24 gr ağırlığı ile oldukça hafif olan Smartband Talk, rahatlıkla taşınabiliyor ve kesinlikle bir rahatsızlık vermiyor. Sanki bilekte bir saat varmış gibi hareket eden Smartband Talk, su geçirmez özelliği ile önemli bir artı sağlıyor. Sony’nin yeni nesil akıllı telefonlarda olduğu gibi, bu ürün de tatlı suda 1.5 m derinliğinde kullanılabiliyor. Sony’nin Smartband SWR10’un veliahttı olan SWR30, E-Ink ekranı sayesinde benzer ürünlerle kıyasla çok daha az bir güç tüketiyor. Bununla birlikte ürünün tasarımı da hemen göze çarpıyor. 70 mAh’lik pil yaklaşık 3 gün boyunca kesintisiz çalışabiliyor. En azından bu Sony tarafından verilen bir değer. SWR10 yaklaşık 5 gün dayanabiliyordu. Bu her ne kadar bir dezavantaj gibi görünse
Teknik Özellikler: Genişlik: 23,5mm Kalınlık: 9,5 mm Ekran: 1,4 inç siyah ve beyaz E mürekkepli ekran Çözünürlük: 296x128. 192 dpi Pil: 70 mAh Ağırlık: 24 g
de, Smartband Talk’ın 30 dakikada dolması önemli bir özellik. SmartBand Talk, benzer akıllı bileklerde olduğu gibi adımları ölçebiliyor. Bununla birlikte yürüme, yatma ve koşma sürelerini de hesaplayabiliyor. Saat özelliğine de sahip olan SmartBand Talk, akıllı telefona yüklenen kendi uygulaması ile farklı fonksiyonlara yükseltilebiliyor. Yaklaşık 15 farklı fonksiyon bu ürüne atanabiliyor. Play Store’dan yüklenen bu uygulamalar sayesinde müzik oynatıcısını kontrol eden, telefonu bulan, telefonun kamerasının yöneten, takvim ve hava durumunu gösteren uygulamalar yüklenebiliyor. Ana ekran istenildiği gibi değiştirilebiliyor. Kullanıcı isterse, ana ekrana istediği bir yazıyı yazdırabiliyor. SmartBand Talk, %0.1’lik bir sapma payına sahip. Bununla birlikte yürüme ve koşma sürelerini hesaplamada da oldukça başarılı. Kalori hesaplamayı kendi üzerinde yapamıyor. Ama bu hesabı beraberinde yüklenen yazılımda yer alıyor. Metinleri okumak zor olabiliyor. Nedeni de, normalde dik kullanılan bu ürünün, metin okumada yatay moda geçmesi. Bu da kullanıcının bileğin bükmesi anlamına geliyor. Uzun metinlerde bu ciddi bir dert olabilir. Sonuçta E-Ink ekran dokunmatik bir ekran değil. Bu ekran sarsıntı sensoruna göre hareket ediyor.
61
donanım
LG G4
Kamerası İle Fark Yaratıyor Birçok üretici ürünlerini aylar önce piyasaya sürerken, akıllı telefon yarışında LG geride kalmayı tercih etti. Yeni ürünü olan G4’ü aceleye getirmeyen LG, sonuçta kendisinden çok söz ettirecek bir telefonu piyasaya sürdü. Kamerası ile fark yaratan LG G4 inceleme altında. LG, G4 ile oldukça agresif bir pazarlama stratejisi izliyor. Arka kapak deri kaplı ve isteğe göre değişebiliyor. Oldukça başarılı bir ergonomiye sahip olan LG G4, görsel olarak da ilgi çekiyor. LG, bu üründe metal çerçeve modasına uymadı. Önceki modellerde olduğu gibi bu üründe de plastik çerçeve kullanıldı. Bu hem bir avantaj hem de dezavantaj. Metal çerçeveli ürünler çok daha havalı görünüyorlar. LG G4, bu eksikliği deri kaplı arka kapak ile çözüyor. Bununla birlikte plastik çerçeveli ürünlerde ekran camının kırılması metal çerçeveli ürünlerle kıyasla çok daha az. LG G4’de kullanılan plastik malzeme, esnediğinden dolayı darbeyi emiyor ve bu sayede de camın kırılmasını önlüyor. 2560 x 1440 piksel çözünürlüğüne sahip olan 5.5 inç büyüklüğündeki ekran iPhone 6 Plus gibi üst ligde yarışıyor. Kullanılan Snapdragon 808 işlemci, 1.8 GHz saat frekansında 6 çekirdek çalıştırıyor. Bu işlemcinin en büyük özelliği X10 LTE desteğinin yanı sıra çok düşük bir güç tüketiminde yüksek bir performans sergilemesi. Bu özellikler 3 GByte bellek ile birleştiğinde müthiş bir performansa ulaşılıyor. Yaptığımız testlerde menü arası geçişlerde ve uygulamalarda yüksek bir performans elde ettik. Oyun testlerinde her türü isteğimizi karşılayan LG G4, tam yük altında bile zorlanmadan işine devam edebiliyor. LG G4’ün sahip olduğu kapasite 32 GByte. Bu kapasitenin sadece 24 Gbyte’ı kullanılabiliyor. Daha fazla kapasite isteyen kullanıcılar microSD kart yuvasına 128 GByte’lik micro SD takabilirler. Micro SIM destekli LG G4, değiştirebilir 3000 mAH’lik bir pile sahip. Yaptığımız testlerde, Pil kullanım süresi yaklaşık 10 saat sürüyor. Bu değer LG G3 ile kıyaslandığında, G4’ün pil kullanım süresinde %20
62
Teknik Özellikler: Ekran: 5.5 inç (2560×1440) İşlemci: Snapdragon 808 (6 çekirdek) Bellek: 3 GByte Kapasite: 32 GByte İşletim Sistemi: Android 5.1 Kamera: 16 MP Arka, 8 MP ön Boyutlar: 148.9 x 76.1 x 6.3 - 9.8 mm Ağırlık: 155 g
daha avantajlı olduğunu söylemeliyiz. Günümüzde bir çok üretici arka kapak tasarımlarından vazgeçmiş durumda. LG G4 eski geleneği sürdürme niyetinde. Değiştirilebilir pil elbette büyük bir avantaj. Ama bu avantajı elde etmek için su ve toza karşı koruma standartlarından ne yazık ki vazgeçmek gerekiyor. LG G4’ün arka kamerası 16 MP’lik bir çözünürlükte fotoğraflar çekebiliyor. Bu kameranın en büyük özelliği , f1.8 diyafram açıklığı değeri ile, flaş olmadan karanlık ortamlarda müthiş fotoğraflar çekebilmesi. Tüm bunlarla birlikte G4’te yeni bir optik sabitleyici kullanıldı. LG G3, 1 derecelik sallanmalarda fotoğraf çekebiliyorken, LG G4 iki derecelik titreşimlerde başarılı fotoğraflar çekebiliyor. Bu da ister istemez fotoğraf kalitesini inanılmaz derecede yükseltiyor. Fotoğraflar daha aydınlık ve renk doğruluğu daha üst seviyelere taşınıyor. LG, elbette fotoğraf profesyonellerini de düşünmüş durumda. LG G4’de bulunan Expert modu sayesinde profesyonel fotoğraf makinelerinde bildiğimiz birçok ayar yapılabiliyor. Ürünün ön tarafında ise geniş açıya sahip 8 MP’lik bir Selfie kamera yer alıyor. Bu kameranın en büyük özelliği, 2 saniye aralıklarla dört resim çekebilmesi. Uzun lafın kısası. LG, kullanıcıların tüm isteklerini bu ürün ile karşılamak istiyor. Belli ki, LG piyasanın neler İstediğini çok iyi araştırmış.
HyperX Cloud II
7.1 Ses Teknolojisine Sahip Kulaklık HyperX Cloud II, tıpkı HyperX Cloud gibi deri kaplı bir alüminyum iskeletine sahip. Toplamda 320 gr ağırlığında olan bu kulaklık, alüminyum iskelet sayesinde istenilen stabiliteye ulaşıyor.
Teknik Özellikler: Sürücü: Neodim 53 mm Nominal SPL: 98±3dB Kablo uzunluğu ve tipi: 1 m + 2 m uzatma Bağlantı: tekli mini stereo jak fişi (3,5 mm) Mikrofon çıkışı: -39±3dB Ağırlık: 320 g
Ayarlanabilir mekanizma HyperX Cloud II’nin kafaya oldukça rahat oturmasını sağlıyor. Zevkinize göre değiştirebileceğiniz suni deri ve bez kulaklık süngerleri çok iyi düşünülmüş bir avantaj. Ama bundan da önemlisi kuşkusuz 53 mm büyüklüğündeki Neodim sürücüler. Çevrenizdeki sesi 20 dB filtreleyebilen HyperX Cloud II, Neodim sürücüler sayesinde üst seviyelerde bir ses kalitesine ulaşıyor. 7.1 Surround Sound harici ses kartını kullandığınızda fark hemen belli oluyor. Özellikle oyunlarda, arkanızda yaklaşan düşmanı duyabilmeniz gerçekten dinlemeye değer. Elbette ki 7.1 ses teknolojisini bu üründe abartmamak lazım. Neticede iki adet hoparlörden 7+1 kanal ses çıkışı alınmaya çalışıyor. Kabul ederseniz ki, bu teknolojinin de bir sınırı var. Müzik sevenler ,7.1 yerine Stereo seçmeleri halinde yüksek ve alçak frekanslı sesleri (15-25000) çok daha net duyabilecekler. Bununla birlikte bass’lar oldukça tok. Kutunun içinde ergonomik tasarımı ile beğenimizi kazanan kulaklık, harici ses kartı, taşıma çantası, uzatma kabloları, kulaklık süngeri ve mikrofon veriliyor. Mikrofon isteğe göre kulaklığa takılıp çıkarılması iyi düşünülmüş bir özellik. Beraberinde gelen mikrofonun performansı ortalama seviyelerde. Yaptığımız testlerde üründen memnun
kaldığımızı söylemeliyiz. Beklentimiz yüksekti ve mikrofonun, etraftaki gürültüyü çok iyi filtrelemesi en büyük eksiklik olarak gördük. Tabi bu mikrofonun kötü olduğu anlamına gelmiyor. Sonuçta HyperX Cloud II’nin mikrofonu birçok kulaklıktan daha iyi olduğu bir gerçek. Harici ses kartının da benzer bir mekanizma ila çalışması önemli bir artı. Genelde 7.1 ses sistemini destekleyen kulaklıkların kablolarının ucu USB girişi ile donatılmış oluyor. Dolaysıyla bu tür ürünleri 3.5 mm jack girişine sahip ses çıkış cihazlarına bağlayamıyorsunuz. HyperX Cloud II, var olan 3.5 mm jack girişine harici ses kartını bağlıyorsunuz. Bunu yaptığınızda USB ucunu bilgisayara bağlayıp 7.1 ses çıkışının tadına varabiliyorsunuz. Ses kartını bağlamadığınızda, mevcut olan 3.5 mm Jack girişini istediğiniz ses çıkış cihazına bağlamak mümkün. HyperX Cloud II sadece oyun sevenlerine hitap etmiyor. Bu ürünü, 7.1 ses kartını takmadığınızda, istediğiniz ses kaynağında kullanabiliyorsunuz. İster Tablet, akıllı telefon, Xbox veya Playstation 4 olsun. HyperX Cloud II her türlü kaynakta çalışıyor. Bu yüzden olsa gerek HyperX Cloud II’nin kablo uzunluğu 3 metre civarında. Yani televizyona bile rahatlıkla bağlanabiliyor. Sonuç olarak HyperX Cloud II, ne eksiği ne de fazlası olan bir kulaklık. Birçok üreticiye baktığınızda bazı temel fonksiyonların konulmadığını görüyorsunuz. Bazı ürünler de hiçbir zaman kullanamayacağınız özelliklerle donatılmış. HyperX Cloud II, olması gereken özelliklere sahip bir ürün. Durum böyle olunca ek fonksiyonlar yerine ses kalitesine çok fazla önem verilmiş. Bu da birçok kullanıcının mutlaka hoşuna gideceğini düşünüyoruz.
63
donanım
HP Pavilion X360 İkisi Bir Arada Çözümü
HP Pavilon X360, 360 derece dönebilen ekranı sayesinde hem bir tablet hem de bir dizüstü sistemi olarak görev yapıyor. Şık bir görünüme sahip olan Pavilon X360’a yakından bakıyoruz. 11.6 inç ekran boyutuna sahip olan Pavilion x360, ilk olarak görselliği ile kendisini fark ettiriyor. Cırtlak bir kırmızı renk ile hemen göze çarpan bu ürün, kullandığı plastik kasa sistemi ile birçok tartışmaya vesile oluyor. Pavilion x360, hem dış hem de iç tarafı plastik ile kaplı olmasına rağmen, stabil bir yapının elde edilmesi bizi şaşırttı. Klavye bölgesinin Alüminyum malzemeden üretilmesi, bükülmeyi önlüyor. Bu da cihazın işçiliğine olumlu bir şekilde yansıyor.
11.6 inç Dokunmatik Ekran HP Pavilion x360 kullanımı kolay ve sorunsuz olan kapasitif bir dokunmatik ekrana sahip. Ürünün dokunmatik performans gayet başarılı. Fakat ekranın ulaşabildiği maksimum çözünürlük ne yazık ki beklentinin aşağısında. 1366x768 piksel çözünürlüğü günümüz için yeterli değil. Bununla birlikte 181 cd/ m²’lik parlaklık değerinin de daha iyi olmasını isterdik. Benzer ürünlere baktığımızda Full HD çözünürlük ve yüksek parlaklık değerine sahip cihazların piyasada rahatlıkla satıldığını söylemeliyiz. HP, ürünün fiyatını düşürmek için ekranda ciddi bir tasarruf sağlamak istemiş. Kontrast değerinin de düşük olması özellikle güneşli ortamlarda ekrandan bir şeyler okumak ciddi anlamda zorlaştığını söylemeliyiz.
Pentium İşlemciye Sahip HP Pavilion x360, 2.16 GHz frekans hızında çalışan Intel Pentium işlemcisine sahip. Intel grafik yongasına sahip olan ve toplam bellek kapasitesi 4 GByte olan Pavilion X360, temel ihtiyaçları fazlasıyla karşılıyor. 750 GByte kapasiteli bir disk üzerinde barındıran HP’den elbette müthiş bir performans beklemek yanlış olur.
64
Teknik Özellikler: Ekran: 11.6 inç 1366 x 768 piksel İşlemci: PENTIUM N3540 2.16GHZ Bellek: 4GB Sabit Disk: 750GB Boyutlar: 308 x 215 x 22 mm Ağırlık: 1.4 kg
Beats Audio Ses Sistemi HP Pavilion x360, özellikle Bass sesleri ile fark yaratan Beats Audio teknolojisini kullanıyor. Sahip olduğu stereo hoparlörler, kaliteli bir ses çıkışı sunuyor. Bu kalite daha çok alçak frekansı sesler için geçerli. Üründe bir Subwoofer olmadığından dolayı yüksek frekanslı Bass sesleri, ne yazık ki istenilen seviyelere çıkamıyor. Değiştirilemeyen bir batarya ya sahip olan HP Pavilon X360, tam yük modunda yaklaşık dört saat kesintisiz çalışabiliyor. Bu esasında iyi bir değer, ama bu konfigürasyonda bir üründe daha yüksek bir çalışma süresi beklerdik.
Sonuç Göze çok fazla hitap eden HP Pavilion x360, özellikle uygun fiyatı ile fark yaratmak istiyor. İyi bir işçiliğe sahip olan X360, Tablet kullanımında da iyi bir çalışma sergiliyor. Fakat sınırlandırılmış donanım birleşenleri ve düşük çözünürlüklü ekranı önemli bir eksi. Bununla birlikte 1.4 kg’lık ağırlık bu ürün için fazla. HP Pavilion x360 bu yüzden, çok fazla performansa önem vermeyen, görselliği seven ve temel ihtiyaçlarını uygun fiyata karşılamak isteyen kullanıcılar tarafından tercih edilmeli.
General Mobile 4G
Google İşbirliği İle Geliştirilen Yerli Telefon General Mobile yeni telefonu ile büyük sükse topluyor. Bunun en büyük nedeni ise Google’ın Android One programına dahil olması. birlikte şarj olmadan yaklaşık iki gün kesintisiz çalışabilen, çıkarılabilir 2500 mAh’lik bir pil yer alıyor. Bu kapağın en büyük dezavantajı tak çıkar tasarımı ile zamanla aşınması ve bu sayede de tam yerine oturmaması. Teknik Özellikler: Ekran: 5 inç (1280×720) İşlemci: Snapdragon 410 (4 çekirdek) Bellek: 2 GByte Kapasite: 16 GByte İşletim Sistemi: Android 5.1.1 Kamera: 13 MP Arka, 5 MP ön
Android One programı kapsamında üretilen telefonlar, kullanıcıya Android işletim sisteminin en güncel versiyonu ile, en yeni özellik, uygulama ve güncellemelerin rahatlıkla yüklenebileceği bir şekilde sunuluyor. Bununla birlikte Android One programı kapsamında geliştirilen telefonlar hızlı işlemci, kaliteli geniş ekran, yüksek çözünürlüklü ön ve arka kameralar gibi gelişmiş özelliklere sahip oluyorlar. General Mobile 4G işte bu tür bir telefon. Metal görünümlü plastik bir çerçeveye sahip olan General Mobile 4G, benzer ürünlerle kıyaslandığında üstün bir tasarıma sahip değil. Giriş seviyesi telefonlarda bildiğimiz tasarımın bir tık üzerinde olan General Mobile 4G, arkadaki suni deri kapak ile fark yaratma peşinde. Bunu da iyi beceriyor. Çünkü beyaz ve siyah renk seçenekleri ile satışa sunulan bu kapaklar, ürünü ucuz göstermekten kurtarıyor. 5 inç büyüklüğünde Gorilla Glass 4 HD IPS (1280 x 720) ekranına sahip olan General Mobile 4G, 135 gr ağırlığı ile ele çok rahat oturuyor. 400 cd/m2 ile iyi bir parlaklığa ve kontrast değerine sahip olan bu ekran keskin ve net görüntüler verebiliyor. Başarılı renk doğruluğunu da hesaba kattığımızda, aynı segmentte satılan ürünlerle kıyasla önemli bir avantaj sağlıyor.Suni deri kapak günümüzde hızlıca yayılan yeni bir moda. Kapağın altında micro SIM ve microSD kart yuvaları yer alıyor. Bununla
Ortalamanın Üzerinde Performans Google’ın, General Mobile 4G’de torpil geçtiğini hemen görüyoruz. Öyle ki Google, Android One cihazlar için oluşturduğu teknik özellikler çıtasını yükseltti. Qualcomm’un dört çekirdekli 64-bit tabanlı 1.2 GHz işlemcisine sahip olan General Mobile 4G, 2 GByte bellek ve 16 Gbyte kapasite ile beraberinde geliyor. Bunun anlamı giriş seviyesi Android telefonlarla daha donanımlı olması. Zaten yaptığımız testlerde bunu çok iyi gördük. General Mobile 4G, sayfalar arası geçişlerde kesinlikle takılmıyor. Uygulamalar hızlıca açılıyor ve temel özelliklerin kullanımında herhangi bir yavaşlık yaşanmıyor. Yine de şunu söylememiz gerek. General Mobile 4G ortalama performansının biraz daha üstünde. Bunun da en büyük nedeni sade ve temiz 64 bit Android One işletim sistemine yerel bir arayüzün kullanılmaması.
13 MP’lik Kameraya Sahip General Mobile 4G, arka tarafta 13 MP ön tarafta da 5 MP’lik kameralara sahip. Otomatik odaklama ve çift LED flaşlı arka kamera, ne yazık ki ortalama performansın üzerine çıkamıyor. Yaklaşık 3 saniyede odaklama yapan bu kamera özellikle loş ortamlarda zorlanıyor. Hızlı çekim tuşu iyi düşünülmüş bir özellik. Ama bu modda istenilen netlikte fotoğraflar çekilmiyor. Kullanılan yazılım uygulaması a daha iyi olabilirdi. 5MP’lik ön kamera ise özellikle selfie tutkunları için yeterli. General Mobile 4G’nin video performansı, çekim performansından çok daha iyi. Öyle ki bu ürünün video kalitesinin bizi şaşırttığını söylemeliyiz. Görüntü sabitleme teknolojisi bu üründe başarılı bir şekilde çalışıyor.
65
editör
Türkiye’de Ne Kadar E-ticaret Sitesi Var? Yapılan pazar analizine göre, ülkemizde e-ticaret paket yazılımlarını kullanarak e-ticaret yapan KOBİ sayısı 2015 yılı Haziran ayı itibariyle 11.000’e ulaştı. IdeaSoft’un e-ticaret altyapısı sunduğu 5000’i aşkın KOBİ üzerinde yaptığı araştırmaya göre, KOBİ’lerin %75’i sahip oldukları fiziki iş yeri-mağaza dışında aynı zamanda e-ticaret sitesi üzerinden de ürün satışı gerçekleştiriyor. Bu çalışmaya göre son 5 yıl içinde hem fiziki mağaza hem de e-ticaret sitesi sahibi olan KOBİ’lerden %18’inin e-ticaret gelirinin, fiziki mağaza gelirlerinin üzerine çıktığı ortaya kondu. E-ticaretten önemli gelir elde eden KOBİ’lerin başarısında dikey e-ticaret olarak ifade edilen sadece iç çamaşırı, butik pasta, düğün ürünleri, özel tasarım yüzük, tespih vb. tek bir alana odaklanan işletmeler olmaları önemli pay sahibi oldu. Ülkemizde e-ticaret paket yazılımlarını kullanarak e-ticaret yapan KOBİ sayısı 2015 yılı Haziran ayı itibariyle 11.000’e ulaştı. On binlerce lirayı bulan fiziki mağaza yatırım maliyetlerinin çok yüksek olması ve ilgili yatırımların geri dönüşünün uzun zaman alması sebebiyle, küçük ve orta ölçekli perakendeciler, yeni fiziki mağaza veya şube yatırımı yapmak yerine e-ticaret’e yöneliyor. Yaklaşık 42 milyon genişbant İnternet kullanıcısının büyüttüğü e-ticaret pazarının sunduğu fırsatlar da e-ticarete ilgiyi artırıyor. E-ticaret altyapısının sunulduğu 5000’i aşkın KOBİ üzerinde yapılan detaylı araştırmaya göre, KOBİ’lerin %75’i sahip oldukları fiziki iş yeri-mağaza dışında aynı zamanda e-ticaret sitesi üzerinden de ürün satışı gerçekleştiriyor. Bu çalışmaya göre son 5 yıl içinde hem fiziki mağaza hem de e-ticaret sitesi sahibi olan KOBİ’lerin % 18’inin online satış gelirlerinin, fiziki mağaza cirolarının üzerine çıktığı ortaya kondu. E-ticaretten önemli kazanç elde eden bu KOBİ’lerin başarısında ise, dikey e-ticaret olarak ifade edilen sadece iç çamaşırı, butik pasta, düğün ürünleri, özel tasarım yüzük tespih vb. tek bir alana odaklanan işletmeler olmaları ön plana çıkıyor. Türkiye’de İnternet’in yaygınlaşması ile son yıllarda hızlı büyüyen e-ticaret pazarının KOBİ’ler için önemli fırsatlar sunuyor.E-ticaret yapan KOBİ’lerin geçtiğimiz yıla göre %30 büyüdüğünün ortaya çıkması da bunu net biçimde destekliyor.
66
Ecevit BIKTIM
Yayın Danışmanı ecevit@btgunlugu.com
BT Yรถneticileri Bu Adreste Buluล uyor
BTGunlugu.com