BT Günlüğü KASIM - ARALIK 2015

Page 1

SAYI 23

11 - 12 /2015

Güçlü BT Altyapıları Rekabette Bir Adım Öne Geçmenizi Sağlıyor

4,5G’ye Geçiş Ücretsiz Olacak

Serdar Yokuş Huawei Türkiye Enterprise Ülke Müdürü

Güçlü BT Altyapıları Rekabette Bir Adım Öne ~ Geçmenizi Saglıyor BTK Cihazlara Tahribat Testi Uyguladı • İnternet Sosyal Medya ve e-Ticaret İçin Kullanılıyor Genişbant İnternet Abone Sayısı 45 Milyona Dayandı • Türk İş Dünyası Dijital İstilaya Hazır mı? Hangi Yazıcıyı Seçmeliyim? • VeeamON 2015 • Fujitsu Forum 2015 • VMWORLD 2015



editör

4.5G ile İnternet Hızı 10 Kat Artacak Şu anda akıllı telefon ve tabletlerimizde kullandığımız internet bağlantısına göre en az 10 kat daha fazla hız sunması beklenen 4.5G için geri sayım başladı.

Ali Yavuz ŞAHİN

Genel Yayın Yönetmeni yavuz@btgunlugu.com

Bu yeni mobil iletişim teknolojisi Türkiye’de bulunan ve bir çok kez tartışma konusu olan baz istasyonu sayısını 3 yılda 100 binden 130 bine çıkarması bekleniyor. 4 milyar Euro’luk frekans ihalesiyle hayata geçecek yeni mobil iletişim teknolojisi 4.5G için geri sayım başladı. Tam 6 ay sonra kullanıcılara sunulması beklenen 4.5G teknolojisi akıllı telefon, tablet ve diğer mobil cihazlardaki internet hızını en az 10 kat daha hızlandıracak. Bu teknolojinin kullanabilmesi için baz istasyonlarının yenilenmesi ve sayısının artırılması şart. Sektör yetkililerinin paylaştığı bilgilere göre şu anda Türkiye’de yaklaşık 100 bin civarında baz istasyonu var. Bu baz istasyonlarının yaklaşık 40 bini 3G hizmeti sunarken 60 bini ise 2G hizmeti sunuyor. 4.5G için ise mevcut baz istasyonlarının bir kısmı yeni teknoloji ile yenilenecek ve 4.5G hizmetine uygun hale getirilecek. Buna ek olarak 4.5G için yeni baz istasyonlarının da kurulması gerekiyor. Aldığımız bilgilere göre 4.5G’nin hayata geçebilmesi için ilk etapta ek 10 bin baz istasyonu kurulumu gerçekleştirilecek. İkinci ve üçüncü yıllarda bu rakam toplamda 30 bin civarına çıkacak. 4.5G ile Türkiye’deki toplam baz istasyonu sayısının yaklaşık 130 bin civarına yükselmesi gerekiyor. Nüfusu 500’den az olan ve cep telefonlarının çekmediği 1799 yerleşim yerinden geriye kalan 76 yerleşim yerinin de yılsonuna kadar mobil iletişim hizmeti alması planlanıyor. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 2015 Yılı Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporu’ndan derlenen bilgiye göre, Evrensel Hizmet Kanunu kapsamında, coğrafi zorluklar ve yüksek altyapı maliyeti nedeniyle bazı köylerde halen mobil kapsaması bulunmuyor. Bu olumsuz durumu ortadan kaldırmak için tüm masrafları Evrensel Hizmet Fonu’ndan karşılanmak üzere söz konusu yerlere mobil haberleşme hizmeti götürebilmek için 2013’te yapılan ihaleyi kazanan Turkcell ile sözleşme imzalandı. Proje kapsamında haziran ayı sonu itibarıyla söz konusu bin 799 yerleşim yerinden bin 723’ü kapsama alanına dahil edilirken, geriye kalan 76 yerleşim yerinin ise yıl sonunda bu hizmeti alması planlanıyor. Nüfusu 1-500 arasında olan ve GSM iletişim altyapısı bulunmayan yerleşim yerlerinde kurulumlar tamamlandığında, yaklaşık 258 bin vatandaşa hizmet götürülecek ve Türkiye tamamıyla ‘çevrimiçi’ olacak. Tüm GSM operatörleri kurulan bu tek altyapı üzerinden hizmet sunabiliyor. Bakanlığın bugüne kadar yaklaşık 145 milyon lira harcama yaptığı proje için 2015 yılı yatırım programında 25 milyon lira ödenek tahsis edildi.

3


içindekiler

06 22 24 25 26 30 32 33 34 36 40 44 48 50 52 56 58 60 4

Haberler

künye

Röportaj: Murat Mediçeler Röportaj: Ahmet Gürle

Yazı İşleri

Sektörden: Ali Dinçer

Genel Yayın Yönetmeni

Fujitsu Forum 2015 VeeamON 2015 Röportaj: Elie Kanaan Sektörden: Emre Baştuğ Röportaj: Bassam Hemdan VMWORLD 2015 Röportaj: Serdar Yokuş Türk İş Dünyası Dijital İstilaya Hazır mı? BTK Cihazlara Tahribat Testi Uyguladı 4,5G’ye Geçiş Ücretsiz Olacak Genişbant İnternet Abone Sayısı 45 Milyona Dayandı Türk İş Dünyası Dijital İstilaya Hazır mı? Hangi Yazıcıyı Seçmeliyim? BT Günlüğü Test Merkezi

Ali Yavuz ŞAHİN

Kreatif Creative Solutions diyalog@creativesolutions.com.tr

(Sorumlu)

Reklam

yavuz@btgunlugu.com

Reklam Departmanı

Ecevit BIKTIM Yayın Danışmanı ecevit@btgunlugu.com

Mehmet Ali Gündüz Prodüksiyon Sorumlusu info@btgunlugu.com Editörler

Mücahit Aytekin Barış Terun Erhan Tan Mutlu Çavuş Avşar Özgen info@btgunlugu.com

reklam@btgunlugu.com Adres Eylül Medya İnönü Caddesi No: 8 Bulut İş Merkezi 4. Kat Daire: 72 Çeliktepe Kağıthane / İstanbul Tel : 0212 270 36 37 PBX Fax: 0212 270 36 37 Dağıtım Etkin Dağıtım Baskı ve Cilt Özgün Ofset Aytekin sokak no:21 4.Levent / İstanbul Tel : 0212 280 00 09 Fax: 0212 264 74 33



haberler Samsung ve Digiturk’ten UHD (4K) içerikte Türkiye’de Bir İlk

Radore Yoluna Emin Adımlarla Devam Ediyor Radore; üst düzey fiziki güvenlik koşulları, hızlı internet sağlayıcıları ve deneyimli teknik ekibiyle, şehrin göbeğinde müşterilerini kaliteli hizmet ile buluşturuyor. Üçüncü nesil veri merkezi yatırımıyla Radore, halihazırda 2 bin 500’ün üzerinde kişi ve kurumasunucu barındırma (co-location) ve kiralama (dedicated server), donanım kiralama, cloud, cdn, web hosting, alan adı, SSL ve sunucu, network ve BT altyapı yönetim servisleri gibi veri merkezi hizmetleri sunuyor. Elde ettiği başarılarla Türkiye’nin en hızlı büyüyen operatör bağımsız veri merkezi olduklarına dikkat çeken Radore Genel Müdürü Zeki Kubilay Akyol, düzenlenen toplantıda veri merkezlerinin önemine değindi. Akyol: “Sağlıktan perakendeye, online bankacılıktan e-ticarete kadar tüm iş süreçlerinin dijitale taşındığı bir dönemde veri merkezleri kritik bir önem taşıyor. Radore olarak biz de bu alandaki varlığımızla fark yaratmayı hedefledik. 11 yıllık serüvenimizde bugünlere gelebilmek için çok yol katettik. 20 metrekare ile çıktığımız bu yolculukta bugün 2 bin 500 metrekareye ulaştık. 2009’dan sonra işlerimizin hızla büyümesiyle, beş senede tam 10 kat büyüdük. 2010’da “Uptime Experts” olarak anılmaya başladık. 2014 yılında İş Girişim ve Doğuş SK ile gerçekleştirdiğimiz ortaklıklarımızla varlığımızı daha da güçlendirdik. İçinde bulunduğumuz üst düzey güvenlik çemberinin hakim olduğu Metrocity’deki veri merkezimizde, 10 bin sunucu kapasitesiyle hizmet veriyoruz. Tüm sunucularımız gelişmiş güvenlik önlemleri ile korunan kafesli sistemler içinde kilitli ve şifreli kabinlerde barındırılıyor. Verimliliği ön planda tutuyoruz. Klasik bir veri merkezine göre yaklaşık yüzde 33 oranında enerji tasarrufu sağlayabiliyoruz” dedi.

6

Samsung Electronics Türkiye ve Digiturk, Samsung UHD TV’lerde 4K içeriği kullanıcılarla buluşturmak için işbirliğine gittiklerini duyurdu. Bu işbirliği çerçevesinde Digiturk’ün içerik ve yayıncılık kalitesi ile Türkiye’de ilk defa online UHD içerik sağlayacak Samsung UHD Gate by Digiturk Play uygulaması, başka yerde bulunmayan; Samsung UHD TV sahiplerine özel yayınları izleyicilerin evlerine taşıyor. İZ TV tarafından hazırlanan 15 bölümlük UHD görüntü kalitesinde kaydedilen yerli belgeselin yanı sıra global stüdyolara ait UHD içerikler, Samsung UHD TV sahiplerinin TV’lerindeki akıllı arayüzde yer alıyor ve gerçek 4K içeriği her an izleyebilecek şekilde kullanıcılarla buluşuyor. Samsung Electronics Türkiye Tüketici Elektroniği Direktörü Hüseyin Erel, “Hızla yaygınlaşan UHD içeriğin kısa süre içerisinde bir dünya standardı olması bekleniyor. Dünya çapında Amazon, Netflix gibi içerik sağlayıcıların yanı sıra doğrudan UHD yayını yapan yayın kuruluşları ile elde ettiğimiz tecrübelerin yanı sıra dünyanın önde gelen Hollywood stüdyolarından 20th Century, Fox ve Paramount ile de UHD içerik anlaşmalarımız bulunuyor. Samsung olarak Türkiye’de hızla artan UHD (4K) talebine, yenilikçi, yüksek kaliteli televizyonlarımız ile birlikte iş ortaklarımızla geliştirdiğimiz özel içeriklerle yanıt veriyoruz. Türkiye’nin ilk ve lider dijital yayın kuruluşu Digiturk ile birlikte geliştirdiğimiz ve Türkiye’de ilk kez kullanıcılara sunulan online Samsung UHD Gate by Digiturk Play uygulamasını tüketicilerin beğenisine sunmanın gururunu yaşıyoruz. Gerçek 4K deneyimini tüm kullanıcılara en üst seviyede yaşatmak için Ar-Ge çalışmalarının yanı sıra değerli iş ortaklarımızla çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi.


İșimizin Odağı

Değer Katmak ve

Çözüm Üretmek. Ken Bradley / Prolink Genel Müdürü

Bilișim sektöründe uzun yıllardır sürdürdükleri bașarının ve marka bilinirliğinin güven, iletișim ve ișbirliği üzerine odaklı olduğunu belirten Prolink Genel Müdürü Ken Bradley, önümüzdeki günlerde sektörde 19. yılı kutlamaya hazırlandıklarını, bașarılarının sürekliliğinde iș ortakları, çalıșanları ve tedarikçileri ile olușturdukları güçlü ekosistemin büyük rolü olduğunu paylaștı. 2015 yılını %15’lik bir büyüme ile kapatmayı hedeflediklerini, önümüzdeki yıl için ise %20’lik bir büyümeyi öngördüklerini belirten Ken Bradley, Prolink’in șu andaki yapısı ve bakıș açısı ile ilgili olarak sözlerine șunları ekledi: Prolink’in en temel prensibi yaptığı ișe değer katmak. Șirketimiz, kendi konusunda vizyoner markalar ile sürekli iletișim içerisinde. Temsilcisi olduğumuz 16 markamız ile

bilișim sektörünün veri güvenliği, veri iletișim ağları, veri depolama ve yedekleme, açık kaynak yazılım çözümleri konusundaki gereksinimlerine yönelik hizmet sunuyoruz. Deneyimli pazarlama, teknik ve satıș kadrolarımız, müșteri memnuniyetini esas alan projeler olușturuyor. Buna ilave olarak; güçlü finansal yapımız, hızlı lojistik hizmetlerimiz, tanıtım çalıșmalarımız ile gerekli bileșenleri bir araya getirip, bütünsel anlamda bir bakıș açısı

olușturmaya çalıșıyoruz. 2015 yılını bitirmekte olduğumuz șu günlerde, önümüzdeki dönemde yapacağımız çalıșmaları değerlendirip, yol haritamızı belirliyoruz. Șirket değerlerimiz, sürdürülebilir bașarımızın en önemli rehberi olmuștur. Bașarımızın ardındaki diğer önemli etkenlerden biri de temsilcisi olduğumuz markalarımızdaki yerel irtibatlarımız. Güçlü bir iș ortağı ağına sahip olmamız, diğer önemli bir etken. 350 aktif iș

“Kurulduğu günden bu yana katma değerli hizmet vermeyi hedefleyen Prolink, esnek ve dinamik yapısı ile iș ortaklarının ihtiyaçlarını karșılamayı ilke edinmiștir. İș Birimi organizasyonumuz aracılığıyla pazarın ihtiyaçlarına yönelik olarak; marka bazlı olușturulmuș ekipler ile hızlı, doğru ve uçtan uca çözümler sunmayı hedefliyoruz.

“Sektörün beklentilerini daha iyi analiz edebilmek ve katma değerli çözüm anlayıșının sürekliliğini sağlamak adına yeni iș birimleri olușturduk ve bu birimler ile ölçeklenebilir çözümler sunmaya devam ediyoruz. Teknoloji odağımızın yanı sıra uzun yıllara dayalı güçlü iș ortaklıklarımız bizim için çok değerli.

Prolink, uzun yıllardır çalıștığı teknoloji lideri markaları ile ișbirliğine devam etmekte ve zaman içerisinde konusunda lider, global markalar ile yeni ișbirliklerine giderek, bilișim sektöründe vizyoner olmaya devam etmektedir.”

Sağladığımız çözüm önerilerini, beklenti ve gereksinimlere göre zaman içerisinde çeșitlendirip, büyüme hedeflerimizi de bu doğrultuda belirliyoruz. Hedefimiz Prolink’in öncü ve çözüm odaklı misyonunu uzun yıllar boyunca devam ettirebilmek”

Aslı Okutur Prolink / İș Birimi Yöneticisi

Burcu Akpınar Prolink / İș Birimi Yöneticisi

ortağımız ile ülke genelinde pek çok önemli çalıșmayı beraber yönetiyor ve sonuçlandırıyoruz. Günümüz șartlarını tutarlı bir biçimde değerlendiren șirketimiz, fırsat ve koșulları dikkatli bir șekilde analiz ediyor, değerlendirmesini yapıp, olușturduğu iș modellerinde uyguluyor. Uzun yıllardır süregelen bilgi birikimimiz ve odaklandığımız konulardaki deneyimimiz ile sahip olduğumuz bașarıyı devam ettirmeyi planlıyoruz.

“Ekonomik dinamiklerden direkt etkilenen bilgi teknolojileri pazarında, rekabet koșullarının her geçen gün daha fazla zorlașıyor olması, bilgi teknolojileri çözümleri üreten firmaları da her geçen gün daha fazla katma değer üretmeye yöneltiyor. İstikrarlı yapısı ve tecrübeli kadrosu ile birlikte çalıștığı üretici firma ve iș ortaklarına, sürekli yatırım ve yenilikçi fikirler ile katma değer sunan avantajlar yaratmayı değișmez bir strateji olarak benimseyen Prolink, en yeni teknolojiler ile büyüme devam ediyor.”

Önder Yaman Prolink / İș Birimi Yöneticisi


haberler

Türkiye’de 11.000 e-ticaret Sitesi Olduğunu Biliyor Muydunuz?

Turkcell‘den 41 Bin Hanenin 1 Yıllık Elektrik Tüketimine Eş Tasarruf Türkiye’nin lider e-ticaret altyapı sağlayıcısı IdeaSoft tarafından yapılan pazar analizine göre, ülkemizde e-ticaret paket yazılımlarını kullanarak e-ticaret yapan KOBİ sayısı 2015 yılı Haziran ayı itibariyle 11.000’e ulaştı. On binlerce lirayı bulan fiziki mağaza yatırım maliyetlerinin çok yüksek olması ve ilgili yatırımların geri dönüşünün uzun zaman alması sebebiyle, küçük ve orta ölçekli perakendeciler, yeni fiziki mağaza veya şube yatırımı yapmak yerine e-ticaret’e yöneliyor. Yaklaşık 42 milyon genişbant İnternet kullanıcısının büyüttüğü e-ticaret pazarının sunduğu fırsatlar da e-ticarete ilgiyi artırıyor. IdeaSoft Genel Müdürü Seyhun Özkara, Türkiye’de İnternet’in yaygınlaşması ile son yıllarda hızlı büyüyen e-ticaret pazarının KOBİ’ler için önemli fırsatlar sunduğuna dikkat çekerek, “2015 yılı başlarında yaptığımız KOBİ e-ticaret araştırmasında e-ticaret yapan KOBİ’lerin geçtiğimiz yıla göre %30 büyüdüğünün ortaya çıkması da bunu net biçimde destekliyor. KOBİ’ler için gelecek e-ticarette diyoruz ve IdeaSoft olarak 10 yıllık sektör uzmanlığımızla akıllı e-ticaret yazılımları geliştiriyoruz. Bu sayede, 2-5 bin TL arasında fiyatlarla işletmeler kolaylıkla e-ticaret sitesi sahibi oluyor. Bu makul sayılabilecek bütçeler, on binlerce lirayı bulan fiziki mağaza açma yatırımları yanında çok daha düşük bir maliyet olarak göze çarpıyor. Bu sebeple hazır sunulan akıllı e-ticaret paketleri mevcut ekonomik şartlarda KOBİ’lerin işlerini İnternet’e taşırken önemli bir avantaj sunuyor” dedi.

8

Turkcell ve grup şirketlerinden Turkcell Superonline, iş süreçlerinin her aşamasında hayata geçirdiği enerji tasarrufuna yönelik teknoloji ve uygulamalarla, hem çevre korumasına hem de Türkiye’nin enerji faturasının azaltılmasına katkı sağlıyor. Uygulanan verimlilik ve tasarruf çözümleri sayesinde, 2014 yılında, 30,7 milyon TL’ye karşılık gelen 111 milyon kilovat saatlik enerji tasarrufu sağlandı. Ortaya çıkan tasarruf miktarı, 41 bin hanenin 1 yıllık toplam elektrik tüketimine karşılık geliyor. Turkcell’in, 2014’te kendi şebekesinde çevre dostu sistemlere yaptığı yatırımın toplam miktarı da 25,8 milyon TL’ye ulaştı. Turkcell Pazarlama Ürün, Servis ve İşbirliklerinden Sorumlu Grup Başkanı Yiğit Kulabaş, Dünya Çevre Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, “Turkcell olarak çevresel, sosyal ve kurumsal yönetim alanlarında üzerimize düşeni en iyi şekilde yerine getirmek ve hepimiz için daha iyi bir gelecek yaratmak için çalışıyoruz. Türkiye’de geçtiğimiz yıl elektrik tüketimi, önceki yıla göre yüzde 3,7 artarak 255 milyar 490 milyon kilovatsaate (kWh) ulaştı. Ceplerden çıkan para toplam 94 milyar TL’yi buldu. Enerji tüketiminin tamamının akıllı şebekelerle ölçülerek yönetilmesi ile bu miktarın 15 milyar TL’sinin tasarruf edilme potansiyeli var. Ülkemizde faaliyet gösteren toplam 21 elektrik dağıtım şirketinin tümü Turkcell ile çalışıyor. Ayrıca bu şirketlerin yüzde 75’inin tek tercihi Turkcell. Bugün toplam 200 bin akıllı sayaçtan 150 bini Turkcell M2M hatları ile çalışıyor. Son 3 yıla bakarsak bu rakam toplamda 4,5 milyar TL’ye ulaşıyor. Bugünün Dünya Çevre Günü olması dolayısıyla sürdürülebilir bir dünya için herkesi çevreye karşı daha duyarlı, doğayla dost olmaya davet ediyorum.” dedi.



haberler

Dünyanın Kişiselleştirilebilir İlk Tableti ZenPad’in Yeni Modelleri Tanıtıldı

Şirket Verilerinizi Riske Atmayın! ZenPad’in tablet deneyiminin çıtasını daha da yükseltecek ZenPad 7.0’’ (Z170C), ZenPad 8.0’’ (Z380C), ZenPad S 8.0’’ (Z580C) ve ZenPad 10’’ (Z300C) modelleri görücüye çıktı. Android 5.0 Lollipop işletim sistemi ile çalışan 7’’, 8’’ ve 10.1’’ ekran boyutlarındaki yeni tabletler; zarif tasarımı, muhteşem eğlence kapasitesini, kişileştirilebilir fonksiyonları bir araya getirirken değiştirilebilir kapaklar ile tablet deneyimini yeniden şekillendiriyor ve gerçek konforu tüketicilere yaşatıyor. 4 çekirdekli 64-bit Intel® Atom™ x3 işlemciden güç alan yeni ZenPad modeller, akıcı çoklu görev, video ve oyun için yüksek performanslar sunuyor. Arka taraftaki PixelMaster kamera ile ZenPad, kullanıcılara ışığın az olduğu ortamlar da dahil her ortamda muhteşem görüntülü fotoğraflar, videolar ve selfiler çekmelerine imkan sağlıyor. ZenPad; özgürlük, bağlantı ve ifade konseptleri üzerine tasarlanmış ASUS ZenUI kullanıcı arayüzü ile kullanıcılar için sınırları ortadan kaldırıyor. Dünyanın tamamen kişileştirilebilir ilk arayüzü olan ZenUI, daha iyi bir kullanıcı deneyimi sunmak için bilgiyi öne ve merkeze oturtan ve ileri seviyede fonksiyonlar sunan şık ve temiz tasarımı ile dikkatleri üzerine çekiyor. ZenPad 8” ve ZenPad 10’’ modellerde yer alan üstün HD IPS ekran kalitesi akıcı video izleme imkanı sunuyor. Tabletlerdeki ekran kalitesi ZenPad S 8.0’’ modelinde kullanılan 2K ekran ile de doruk noktasına çıkarılıyor. ASUS Tru2Life ve ASUS TruVivid özelliklerini de kapsayan ASUS VisualMaster teknolojisi, ilk kez tabletlerde kullanılan ve yeni nesil televizyonlarda bulunan ileri görüntü işleme teknolojileri ile kapsamlı görüntü optimizasyonu sunuyor.

10

Her ölçekteki işletme için gigabit hızında işlem gücünün kapılarını aralayan ZyXEL’in ağ güvenlik serisi, hızla gelişen iletişim dünyasının risklerine karşı koruma ve akıllı uygulama kontrolü sunuyor. Her bilginin ve üretilen değerlerin dijital ortama hızla taşınması, Güvenli Veri paylaşım gereksinimleri, BYOD ve bulut bazlı uygulamaların ivme kazanması sonucunda artış gösteren dijital saldırılara karşı güçlü bir savunma sunan ZyXEL’in NGFW (Next Generation Firewall) Serisi, Türkçe arayüzü ile her işletmeye kullanıcı dostu bir deneyim yaşatıyor. Mobilite odaklı teknolojilerin, her sektörün iş süreçlerine dokunduğunu ve kurumların dijital bir dönüşüm yaşadığına dikkat çeken ZyXEL Türkiye Kurumsal Ürünler ve İş Geliştirme Müdürü Ömer Erünsal, çalışanların akıllı telefonlarını kullanarak şirket ağlarına bağlanmaları durumunda tedbir alınmadığında, bilgi güvenliğini tehdit ettiğini sözlerine ekliyor. “Firmalar, UTM Firewall kullanarak yerel ağlarını ve kablosuz iletişim trafiğini koruma altına almalı” diye konuşan Erünsal sözlerini şöyle sürdürüyor: “Mobil araçlar, bilginin istemeyerek de olsa paylaşılmasına neden olabilir. Mobil kaynaklı virüsler ve kötü yazılım içeren uygulamalar, şirket ağlarını etkileyebilir ve kişisel ya da kurumsal bilginin çalınmasına veya ifşa edilmesine olanak tanır. Bir UTM Firewall yardımıyla, gerçek zamanlı olarak iş ile ilgili akıllı telefon trafiği kapsamlı bir şekilde optimize edilebilir. Günümüzde sadece büyük ölçekli kurumların değil, küçük ve orta ölçekli firmaların da ağ güvenliği konusunda yatırım yapmak zorunda kalacağının altını çizen Erünsal, 25 yıllık küresel tecrübesini ülkemize aktaran ZyXEL, özelikle odağındaki Küçük ve Orta Ölçekli kurumlar için Türkçe arayüze sahip, yönetimi ve adaptasyonu kolay ürünler sunuyor” yorumunda bulunuyor.



haberler

Dassault Systèmes, SOLIDWORKS 2016'yı Tanıttı Dassault Systèmes; şirketin başarılı 3D tasarım ve mühendislik uygulamaları portföyünün son sürümü olan SOLIDWORKS 2016’yı duyurdu. SOLIDWORKS 2016, 2,7 milyon kullanıcının ilk konseptten son ürüne kadar yenilik, tasarım, doğrulama, işbirliği yapma ve oluşturma süreçlerini hızlı ve kolay şekilde gerçekleştirmesine yardım edecek yeni ve geliştirilmiş özellikler sunuyor. Dassault Systèmes’in 3DEXPERIENCE platformu üzerinde çalışan SOLIDWORKS 2016’nın entegre 3D tasarım ortamı, ürün geliştirmenin bütün aşamalarını kapsıyor. Kullanıcılar tarafından talep edilen yeni geliştirmeler arasında herhangi bir yüzeyi düzleştirme, tasarım performansını görselleştirme ve doğrulanmasına yardımcı olma, üretimle daha etkin şekilde iletişim kurma, pazarlama açısından kaliteli görüntüleri daha hızlı şekilde oluşturma ve komutlara daha kolay erişme becerileri bulunuyor. SOLIDWORKS Türkiye Türkiye ve Yunanistan Bölge Satış Müdürü Burak Kuralkan, şunları söyledi: “SOLIDWORKS topluluğu, yüz binlerce parçayla küçük tüketici elektroniklerinden endüstriyel ekipmanlara kadar değişen dikkate değer ürünler yaratıyor ve en yeni teknik trendleri ürünlere entegre ederken ürün formu, işlevi ve yeniliğini geliştiriyor. SOLIDWORKS 2016 geliştirmelerinin yüzde 90’ından fazlası, daha hızlı ve daha kolay çalışma ihtiyacı da dahil olmak üzere doğrudan topluluğumuzun değerli geri bildirimlerinden doğdu. Ürünlerin yeni nesilleri ortaya çıktıkça, gelişmiş SOLIDWORKS özellikleri, milyonlarca tasarım uzmanının, eğitimcinin, öğrencinin ve ‘üretici’nin ürün tasarımı, simülasyon, teknik iletişim ve veri yönetimine daha verimli yenilikler getirmesine yardım ediyor.”

Dell’in Dayanıklı Rugged Ailesi Türkiye’de Dell, dayanıklı ürün sınıfı Rugged ürün ailesinin en özel parçalarının Türkiye’deki kullanıcılarla buluştuğunu duyurdu. Dell Latitude 12 Rugged Extreme ve Dell Latitude 14 Rugged Extreme dizüstü bilgisayarlar en zor ortamlarda dahi en iyi performansı Microsoft Windows 10 ile birlikte sunuyor. Toz, rutubet, düşme, sallantı, aşırı hava durumları ve kullanıcıların önüne çıkan zorlayıcı tüm koşullara özel olarak üretilen Dell Latitude Rugged Extreme çözümleri, askeri hizmetlerde, kamu güvenliğinde, üretimde ve benzeri alanlarda tercih ediliyor. Bağımsız test kuruluşları tarafından düşme, hava girişinden koruma, emisyon ve yanıcı materyal bulundurma konularından sertifikalar alan Latitude Rugged ailesi ürünleri, olabilecek tüm gerçek hayatta karşılaşılan senaryolara karşı özel olarak geliştirildi. Darbe önleyici ultrapolimer, güçlendirilmiş magnezyum bileşeni gibi materyallerden oluşan yapısıyla Dell Latitude Rugged ailesi, aşırı sıcak hava koşullarına karşı geliştirilen dördüncü nesil QuadCool termal yönetim özelliğini sunuyor. Latitude 12 Rugged Extreme 8,5 saat pil ömrü sunarken, Latitude 14 Rugged Extreme 14

12

saate kadar kullanım ömrü yaratıyor. Beşinci nesil Intel işlemciler yer alan Latitude 14 SSD depolama ve grafik seçenekleriyle kullanıcıların beğenisine sunuluyor. Dell EMEA Kurumsal Ürünler Pazarlama Müdürü Burak Ereren, “Endüstrinin en özel tasarımlarını ve inovatif çözümlerini Latitude 12 ve 14 Rugged Extreme ailesi ile birlikte sunuyoruz. Rugged Extreme ailesi ve Dell’in güvenlik, yönetilebilirlik ve sürdürülebilir çözümleri konusundaki tecrübesi, yönetim kurulu odalarından en zorlu koşullara doğrudan geçiş yapılabilecek eşsiz bir seri yaratma şansı doğurdu. Microsoft Windows 10 Pro işletim sisteminin güvenlik alanındaki yetkinlikleri de Latitude Rugged ailesi ile mükemmel bir uyum sağlıyor. Bu eşsiz serinin Türkiye’deki kurumlar ve kullanıcılarla buluşmasının heyecanını yaşıyoruz” dedi.



haberler

ESET'in Yeni Sürümleri Kullanıcıların Beğenisine Sunuldu

ESET NOD32 Antivirus ve ESET Smart Security ürünlerinin 9’uncu sürümleri kullanıma sunuldu. Bilgisayar kullanıcılarının yüzde 30’unun güvenlik kaygısı nedeniyle finansal işlem yapmaktan uzak durduklarını göz önünde bulunduran ESET, online bankacılık ve alışveriş işlemlerine yönelik ekstra bir güvenlik katmanı geliştirdi. ESET Smart Security, parasal transferlerin güvenli ortamda yapılmasını sağlayan ‘Bankacılık ve Ödeme Sistemleri Koruması’ ile geliyor. Yeni sürümler, dijital sistemleri hedef alan virüs, truva atı, solucan, rootkit, botnet, oltalama teknikleri, casus yazılımlar ve şifre-fidye programları gibi kötü amaçlı yazılımlara karşı yeni teknolojiler ve geliştirilmiş algılama metotlarıyla mücadele ediyor. Programlar, ESET’in bildik az kaynak tüketimiyle bilgisayarları yormadan güvenlik sağlarken, Microsoft’un yeni işletim sistemi Windows 10 ile tamamen uyumlu. “Dijital dünyada düşman sayısı hızla artıyor“ tespitini yapan ESET Türkiye CEO’su Alain Soria, sanal dünyada zararlı yazılım sayısının 400 milyon adete yaklaştığını dile getirdi. “Korunmak şart ve korunmak mümkün!“ diyen Soria, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu 400 milyon yazılım ve onların arkasındaki siber suçluların %60’ı doğrudan veya dolaylı olarak paramızı hedef alıyor. Bu kadar çok düşmanla, tek başınıza başa çıkamazsınız. Bu nedenle ESET olarak yaratıcı stratejiler, yenilikçi teknolojiler ve dünyanın farklı ülkelerine yayılmış 9 araştırma merkeziyle, kötü amaçlı yazılımlara karşı önlem almaya çalışıyoruz.”

14

Avea Müşterilerinin Güvenliğini PCI DSS Sertifikası İle Tescilledi Türkiye’nin en yenilikçi mobil iletişim operatörü Avea, online ödeme sistemleri üzerinde, kredi kartı ile gerçekleştirilen işlemlerin güvenliğini, uluslararası alanda kabul görmüş PCI DSS (Payment Card Industry - Data Security Standard) Sertifikası ile tescilledi. PCI DSS (Payment Card Industry - Data Security Standard) Sertifikası, kartlı ödeme sistemlerinde veri güvenliğini sağlamak amacıyla, uluslararası alanda kabul görmüş ödeme markaları American Express, Discover Financial Services, Mastercard, JCB ve Visa tarafından oluşturulan PCI Güvenlik Komitesi tarafından veriliyor. Avea Ödeme Sistemleri, bu sertifikasyon ile birlikte sisteminin güvenli bir network içerisinde barındığını, önemli verilere izinsiz kişiler tarafından erişiminin engellendiğini ve verilerin yüzde 100 güvenli bir ortamda saklandığını tescillemiş oldu. Türk Telekom Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı Coşkun Şahin, “Avea, müşterilerinin güvenliğini en yüksek seviyede sağladığını bir kez daha vurgulamak için PCI DSS sertifikasını aldı. Yoğun ve başarılı bir çalışma sonunda aldığımız sertifika ile yılda 13 milyondan fazla işlemin gerçekleştiği online satış kanallarımızda müşteri veri güvenliğini uluslararası bir standartta sağladığımızı belgelendirmiş olduk.” dedi.


BT Yรถneticileri Bu Adreste Buluล uyor

BTGunlugu.com


haberler

Türkiye’nin İlk “Akıllı TV Laboratuvarı” Açıldı! Kadir Has Üniversitesi, Philips TV ile bir araya gelerek üniversite-sanayi işbirliğine önemli bir örnek olacak adım attı. Kadir Has Üniversitesi’nde Philips TV işbirliğiyle “Türkiye’nin ilk Akıllı TV Laboratuvarı” açıldı. Laboratuvarın resmi açılışı ve imza töreni 11 Kasım günü Kadir Has Üniversitesi’nde Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aydın ve Philips TV Türkiye Genel Müdürü Faruk Kocabaş‘ın katılımıyla gerçekleşti. Kadir Has Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi bünyesinde kurulan laboratuvarın amacı, Smart TV uygulamaları geliştirmek isteyen gençleri eğitmek olacak. Laboratuvarda geliştirilen uygulamalar Philips Android televizyonlarda yer alma şansı yakalayacak. Philips TV Türkiye Genel Müdürü Faruk Kocabaş, Türkiye’nin ilk Akıllı TV laboratuvarını açmaktan dolayı mutlu olduklarını ifade etti. Bu girişimin sadece Philips için değil, Android tabanlı tüm akıllı televizyon sektörü için yararlı olacak bir hamle olduğunu söyleyen Kocabaş, şöyle konuştu: “Bu laboratuvarda ders alacak öğrencilerimizden çok yaratıcı çalışmalar bekliyoruz. Üstelik öğrencilerimizin sadece Philips için uygulama geliştirmesi gerekmiyor. Uygulamalar Android işletim sistemiyle çalışan tüm televizyonlarda kullanılabilecek. Bu ortamda oluşacak ve hayata geçecek her yeni fikir sonuçta TV sektörünün de büyümesine, gelişmesine bir itici güç olacak.” Philips TV Türkiye Genel Müdürü Faruk Kocabaş, bu laboratuvarın yurtdışına açılmak isteyen yazılımcılar için önemli bir fırsat olabileceğini de dile getirdi. Kocabaş “ Türkiye’den çıkacak bir uygulama küresel bir kullanım ve etki alanı bulabilir.” dedi.

Türk Telekom Grubu CEO’su Rami Aslan, Avrupa Parlamentosu’nda Konuştu Türk Telekom Grubu CEO’su Rami Aslan, Avrupa Parlamentosu’nda gerçekleştirilen “Dijital Çağda Genişbant İnternet Yatırımları” isimli kapalı oturuma konuşmacı olarak katılarak, Avrupalı parlamenterler, Avrupa Komisyonu temsilcileri ve telekomünikasyon sektörü yöneticilerine Türkiye’nin genişbant internet deneyimlerini aktardı. Aslan, ayrıca Financial Times ile Avrupa Telekomünikasyon Ağ Operatörleri Birliği (ETNO) tarafından düzenlenen FT-ETNO Zirvesine katılarak dijital dünyadaki gelişmeleri değerlendirdi. CEO’lar değerlendirmeler sonucunda yayınladıkları ortak bir bildiri ile Avrupa telekomünikasyon sektörünün geleceğine yönelik görüşlerini açıkladılar: KPN, Deutsche Telekom, Orange, Proximus, PT, Telecom Italia, TeliaSonera, Telenor, Telefonica, Telekom Austria ile Türk Telekom Grup CEO’sunun imzalarının yer aldığı bildiride “Dijital dünyaya uyum sağlanabilmesi için regülasyon ve politikaların yeni bir bakış açısıyla güncellenmesi gerektiği ” mesajı verildi. Avrupa Parlamentosu üyesi Parlamenter Michal Boni ev sahipliğinde 13 Ekim 2015 tarihinde Brüksel’de gerçekleştirilen “Dijital Çağda Ge-

16

nişbant Yatırımları” isimli kapalı oturuma Türkiye’den tek isim olarak katılan Türk Telekom Grup CEO’su Rami Aslan, Avrupalı parlamenterler, Avrupa Komisyonu temsilcileri ve telekomünikasyon sektörünün önde gelen yöneticilerine Türk Telekom Grubu’nun küresel vizyonunu ve genişbant internet stratejilerini aktardı. Oturumda Türkiye’de genişbant internetin dijital yaşamdaki önemine değinen Aslan, “İnternet ve internet teknolojileri, dijital toplumun ve ekonomik gelişimin lokomotifi haline geliyor. Biz bu gerçeği öngörerek özellikle altyapı yatırımlarına odaklandık. Türkiye’de hem sabit hem de mobil altyapıya son on yılda yaklaşık 20 milyar TL yatırım yaptık. Avrupa’nın mevcut genişbant penetrasyon seviyelerine gelmesi 15-20 yıl almıştı, yatırımlarımız sayesinde Türkiye, 10 yılda Avrupa penetrasyon oranını yakalamayı başardı” dedi.


Teknoloji Konferansı

E Ticaret Teknoloji Konferansı

11 Kasım 2015 / Wyndham Grand Levent, İstanbul

19 Kasım 2015 / Wyndham Grand Levent, İstanbul

Yeni Nesil Teknoloji Temini

16 ŞUBAT 2016

23 ŞUBAT 2016

İş Süreçleri Optimizasyonu

İSTANBUL

ANKARA

İş Süreçleri Optimizasyonu

Veri ve Analitik

Bilgi Güvenliği

Kurumsal Altyapı ve Güvenlik

Yeni Nesil Teknoloji Temini

Kurumsal Altyapı

Veri ve Analitik

Çoklu-Kanal Ödeme Sistemleri

Pazarlama ve Müşteri Deneyimi

Pazarlama ve Müşteri Deneyimi

1-

1-

Yuvarla

Den

uluşmala 1B

www.idc-cema.com/events/itsec2016ist

www.idc-cema.com/events/itsec2016ank DATASERV

DATASERV

PANTONE P 106 -7 C

PANTONE Black % 80

r

uluşmala 1B

asa Otur kM

r

“Dijital Finans Dünyasında Küresel Trendler: Önümüzdeki On Yılın Belirsizliklerine Hazır Olmak”

im Paylaşı ey

ları um

Genel Müdür IDC Financial Insights & BT Yöneticileri Programı

asa Otur kM

ları m

Yuvarla

im Paylaşı ey

ları um

Cyrus Daruwala

Çoklu-Kanal

Nesnelerin İnterneti

ları m

Den

Risk ve Uyumluluk

Medya

www.idc-cema.com/events/retail2015

Basın partnerleri Şule Saltık, ssaltik@idc.com, 0212 356 00 87 • Pelin Pırnal, ppirnal@idc.com , 0212 356 02 18

Konferansa katılım için: Pelin Pırnal, ppirnal@idc.com , 0212 356 02 18 • Şule Saltık, ssaltik@idc.com, Onur Hamitoğlu, ohamitoglu@idc.com, 0533 301 89 98 0212 356 00 87 Sunum ve Standlarınızla yer almak için: Onur Hamitoğlu, ohamitoglu@idc.com, 0533 301 89 98


özel haber

Veri Depolamaya 17,2 milyar Dolar Harcanacak GoDaddy’nin yaptırdığı araştırmaya göre Türkiye’deki işletmeler daha görünür olmaları, rekabetçi avantaj kazanmaları ve büyümeleri için bir websitesi oluşturmaları gerektiğine inanıyor. Kamu ve özel sektörün can damarını oluşturan veri depolama ihtiyaçları, operasyonel süreçleri etkileyen en önemli faktörlerin başında geliyor. Bağımsız araştırma kuruluşu Statista’nın dünya çapında yaptığı araştırmaya göre, küresel depolama pazarının 2015 yılı içerisinde 17,2 milyar Dolar’a ulaşacağı öngörülüyor. Kurumların çağı yakalamak için yeni teknolojiye sahip veri depolama cihazlarını tercih etmeleri kaçınılmaz görünüyor. Veri depolama alanında kullanıcı merkezli bir yaklaşım sunan Synology, pazara sunduğu Diskstation DS715 ve DS215+ ürünleriyle kurumlara yeni depolama seçenekleri sunuyor. DS715 dört çekirdekli işlemciye, DS215+ ise çift çekirdekli işlemci ve iki adet yuvaya sahip. Tek noktadan NAS çözümü sunmak üzere tasarlanan ürünler, şifreleme motoru özelliğiyle, KOBİ’lerin verilerini kolaylıkla saklamalarını, korumalarını ve paylaşmalarını sağlıyor.

Synology Yatırım Maliyetleri Düşürüyor NAS ürünlerinin küçük ve orta ölçekli kurumların ilk yatırım maliyetlerini en aza indirdiğini belirten Synology Türkiye Ürün Müdür Volkan Yiğit, “NAS çözümlerimiz, müşterilerimizin artan ihtiyaçlarını karşılamaya devam ediyor. Yeni kullanılama sunduğumuz DS715 ve DS215+, kurumların rekabet gücünü daha da artırıyor. Fiyat performansı, güvenirlik ve verimlilik göz önünde bulundurularak tasarlanan ürünlerimiz, iş süreçlerini hızlandırıyor.” dedi. DS715, üzerinde 1,4 GHz dört çekirdekli işlemci ve 2 GB RAM bu-

18

lunduruyor. 216 MB/s okuma ve 142 MB/s yazma imkânı sunan DS715, hızlı veri iletme olanağı sağlıyor. Ayrıca 205 MB/s hızındaki şifreleme motoru sayesinde veri okumayı da mümkün kılıyor. 1,4 GHz çift çekirdekli işlemci ve 1 GB RAM ile gelen DS215+ ise 209 MB/s okuma ve 139 MB/s yazma hızıyla yüksek performans sunuyor. Şifreleme motorunu içerisinde barındıran DS215+, 145 MB/s’lik okuma hızlı ile yüksek veri gönderimine imkân sağlıyor.

İş Sürekliliği Garanti Altında Beklenmeyen ağ arızaları durumunda yedekleme, yüksek güvenlik ve esneklik sunan DS715, sunucular arasında hızlı geçiş yapıp, iş sürekliliğini devam ettirmeye olanak yaratıyor. Surveillance Station çözümü ile uyumlu çalışabilen DS715, 30 IP kamera (900 FPS ve 720p) desteği ile merkezi bir yönetim anlayışı sağlıyor. DX513 ile eşleştirilebilen DS715, 7 sürücüye kadar

ölçeklenebiliyor. Kolay sabit disk kurulumuna ve sistem güvenliğine odaklanarak tasarlanan DS215+ ise iş akışında sürekliliği sağlamak için sürücü bölmesine sahip. Çalışır durumda disk değiştirmeyi ve yük devretmeyi mümkün kılan DS215+, çift Gigabit LAN portu ile geliyor. Yüksek veri gönderimi ve dış yedeklemeye imkan sağlayan DS215+, üzerinde USB 3.0 portlarını bulunduruyor.

Güvenliğiniz Emin Ellerde DS715 ve DS215+ DiskStation Manager (DMS) ürünleri, gelişmiş sezgisel işletim sistemine sahip. Gelişmiş özellikleriyle DS715 ve DS215+, iş verimliliği için gerekli tüm olanakları yaratıyor. Sunduğu ürünleriyle iki kez üst üste “PCMag Business Choice Award winner” ödülüne layık görülen Synology’nin yeni ürünleri DS715 ve DS215+, yenilikçi şifreleme motoru ile benzer ürünlerden ayrılıyor.


Leading Your Organization’s Digital Transformation

TÜRKİYE 6-8 Nisan 2016 Sheraton Çeşme, İzmir

www.idcciosummittr2016.com IDC, en yüksek BT bütçelerini yöneten CIO’ların katılımı ile 7.kez gerçekleşecek CIO Zirvesi’nde iş, teknoloji ve inovasyon liderliğindeki en iyileri ödüllendiriyor. Ödül Kategorileri Yeni Teknolojiler Aracılığıyla İnovasyon BT Yönetişim Değişim Yönetimi

BT ile Kurumsal Hedeflere Katkı Sağlama BT Maliyet Düşürme Yılın CIO’su

Sorularınız için: Sule Saltık, ssaltik@idc.com, 0212 356 0087


haberler

adesso Türkiye, Almanya’nın Dev Bankaları İçin Yazılım Geliştiriyor

Bilişim sektörünün önde gelen teknoloji şirketlerinden adesso, Türkiye merkez ofisinde yazılım mühendisi ekipleri kurarak 2015 Temmuz ayından beri Almanya’nın en büyük finans şirketleri için yazılımlar üretiyor. Gerçekleştirilen projeler arasında JAVA tabanlı B2B portallar ve teknoloji transformasyon projeleri öncelikli olarak yer alıyor. adesso Türkiye Genel Müdürü Burak Barı, “2015 yılının başında, kendimize, Avrupa’ya yazılım geliştirme hizmeti ihracatı hedefini koymuştuk. Bunu başarmak için de “SmartShore” isimli bir model oluşturduk; bu model sayesinde diğer grup şirketlerimizdeki proje ekipleri ile Türkiye lokasyonumuzu başarılı bir şekilde entegre edebiliyoruz.” Dedi. Burak Barı “Yılsonu itibari ile 2015 için ön gördüğümüz ihracat cirosunun en az iki katını gerçekleştirmiş olacağız. Ancak henüz potansiyelimizin çok azını kullanabildik diyebiliriz; kısacası daha yeni başlıyoruz. adesso Grubu’ndan, Türkiye operasyonları için aldığımız tam destek ise kuşkusuz hedeflerimize ulaşmamızdaki en önemli etkenlerden biri.” diye belirtti. adesso Türkiye’nin Delivery Direktörü Mutlu Önder ise, “Yurt dışında yıllardan beri uyguladığımız proje geliştirme metotlarını ve standartlarını Türkiye’de gerçekleştirdiğimiz tüm projelerde kullanıyoruz. Ekibin teknik becerilerini bu metotlarla birleştirdiğimizde ortaya kalitesi çok yüksek yazılımlar çıkıyor. Yurt içi müşterilerimiz için gerçekleştirdiğimiz yazılım projelerinde de aynı şekilde ilerliyoruz. Yönetim olarak en başından bu yana, yazılım geliştirme operasyonun hiç bir adımında yurt içi veya yurt dışı şeklinde bir ayrım yapmama prensibini benimsedik. Teknik ekibimizin tamamı yazılım geliştirme süreçlerimize hakim. Müşterilerimizden aldığımız geri bildirimler de, bu kararın ne kadar doğru olduğunu kanıtlamakta.” şeklinde açıklamalarda bulundu.

20

DNS’in Saldırı Vektörü Olarak Önemi Artıyor Infoblox Orta Doğu Bölgesi Genel Müdürü Cherif Sleiman DNS saldırıları konusunda uyarıyor. DNS olarak kısaltılan Alan Adı Sistemi (Domain Name System), çözülmesi zor IP-tabanlı her işlemde kullanılan ve düzgün şekilde çalışmazsa ağı durma noktasına getirebilecek olan temel bir internet teknolojisidir. 30 yılı aşkın bir süre önce icat edildiğinden bu yana, DNS sürekli olarak gelişim göstererek bugün internetin çekirdek bileşeni haline geldi. Ne yazık ki bunun sonucunda DNS, bilgisayar korsanları ve kötü amaçlı yazılım kullanan suçlular için en cazip hedeflerden biri oldu. Cisco’nun 2014 Yıllık Güvenlik Raporuna göre, Cisco’nun tehdit istihbaratı uzmanları tarafından incelenen her bir kurumsal ağ, zafiyete uğratıldı veya amacı dışında kullanıldı . Tüm ağların, kötü amaçlı yazılım barındıran web siteleriyle ilgili DNS aramaları var, bu ağların %96’sında çalınan sunuculara doğru trafik akışı olduğu görüldü ve %92’sinde ise herhangi bir içeriği bulunmayan sitelere doğru trafik olduğu tespit edildi. IT altyapısının güvenliğine ilişkin başka bir raporda ise, araştırmaya dahil edilen şirketlerin üçte birinden fazlasının 2013 yılında DNS sunucuları üzerinde Dağıtık Hizmet Aksatma Saldırısı (DDoS) yaşadığını ortaya çıkardı. Bu saldırıları yaşayan şirketlerin oranı geçen sene dörtte birdi . Ancak buna rağmen, şirketlerin dörtte birinden fazlası, şirket bünyesinde DNS güvenliği için hiçbir resmi sorumluluğun üstlenilmediğini bildirdi. DNS bilişim suçluları tarafından yumuşak bir hedef olarak algılanabilir. Bu durum ise bu türden saldırıların giderek daha yaygın hale gelmesinin temel nedenlerinden biri olarak gösteriliyor. Sadece bu iki rapora bakarak bile çok fazla şirketin hala DNS’lerinin güvenliği olduğu gibi yanlış kanıya sahip olduğunu açıkça gösteriyor fakat gerçek şu ki şirketlerin DNS güvenliğine daha fazla önem göstermesi gerekiyor.



söyleşi

Sanallaştırma ve Bulut Yolculuğunun Başlarındayız!

Mehmet Ali GÜNDÜZ info@btgunlugu.com Murat Mediçeler VMware Türkiye Genel Müdürü

Ekim ayının başlarında İspanya’nın Barselona kentinde gerçekleştirilen VMWORLD 2015 etkinliğinde karşılaştığımız VMware Türkiye Genel Müdürü Murat Mediçeler ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Öncelikle Dell’in EMC’yi satın almasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Gelişmekte olan pazarlara etkisi nasıl olur? Bu satın alma işlemi bizim açımızdan heyecan verici bir gelişme oldu. Çünkü Dell pazardaki en büyük oyunculardan bir tanesi. Aynı zamanda Emc de kendi alanında büyük bir firma. Bu iki firmanın bir araya gelmesi gerçekten güzel bir güç birliği oluşturdu. Bizim açımızdan da yeni fırsatları da beraberinde getiriyor. Dell ve VMware bir birine yabancı firmalar değil. Uzun zamandır bizim ürünlerimizi, çözümlerimizi konumlandıran bir firma. Diğer bir taraftan VMware’in borsaya kota bir şekilde devam ediyor olması ve bağımsız yapısını korunması ayrı bir avantaj. Çünkü VMware’in gücü biraz da oradan geliyor. VMware bir endüstri standardı haline geldiği için, tüm partnerlerle, tüm oyuncularla yakın ilişki içinde. Biz de bu ilişkileri yine aynı şekilde sürdürüyor olacağız.

çoğunluğunu hangi sektörler oluşturuyor ve ileride farklı olarak hangi sektörlere yönelmeyi düşünüyorsunuz? Pazar payımızın başını finans sektörü çekiyor. Bunun yanında Telekom sektörü de önemli bir paya sahip. Holdinglerdeki varlığımızı da gün geçtikçe arttırıyoruz. Önümüzdeki dönemde de KOBI’ler ve kamu tarafında daha çok yaygınlaşmayı düşünüyoruz. Şu anda da o tarafta iyi yürütülen projeler var ama daha da fazla yaygınlaşmayı hedefliyoruz. Aslında VMware herkesin ihtiyacı desek, yanlış bir yorum yapmış olmayız.

Gelecekte Türkiye’de yapacağınız yatırımlardan ve iş ortaklıklarından bahseder misiniz? Uzun süredir kendi kanalımıza yatırım yapmaktayız. Bu

Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu göz önü- noktada VMware’e karşı ciddi bir güven ortamı oluşturulmuş durumda. Çünkü sonuçta belli kaynaklarımız ne alırsak, bu durum sizin operasyonlarınızı olsa da, bunlar sınırsız değil. Lokalde bilgiyi ne kadar nasıl etkiledi? VMware olarak çok büyük bir etki hissetmedik. Çünkü Türkiye bu sanallaştırma ve bulut yolculuğunun başlarında diyebiliriz. Bu nedenle fırsatlar gelişmekte olduğumuz bir ülke olduğumuz için ciddi anlamda fazla. Vmware de büyümeye devam ediyor. Ayrıca bizim dışımızdaki firmalar da yatırım yapmaya devam ediyorlar. Bu neden olumsuz bir etkiyi VMware özelinde hissetmediğimizi söyleyebilirim.

Yerelde pazar payınızın %80 civarında. Bunun

22

iyi yayabilirsek, o kadar fazla müşteriye ulaşabiliriz ve daha iyi işler yapabiliyor konumuna gelebiliriz. Bu yüzden globalde birçok uzmanlık programları geliştirdik. Bunları kendi bölgemizde de uyguluyoruz. Şu anda Türkiye’deki 8 - 9 partnerimiz programımız içerisinde en yüksek seviyeye durumda. Yaklaşık 50 partnerimiz kurumsal partner seviyesinde ve 450 üzeri iş ortağı ile de yoğun bir şekilde çalışmaya devam ediyoruz. Bu şekilde yatırımlara devam ediyor olacağız. Çünkü lokalde ne kadar fazla bilgi olursa, o kadar rahat ve hızlı hareket edebiliyorsunuz.



söyleşi

Ali Yavuz ŞAHİN yavuz@btgunlugu.com

Geleceğin Kurumsal Baskı Çözümü Epson’un mürekkep tanklı yazıcı sistemleri artık daha da gelişmiş. Firmanın yüksek kapasiteli baskılar elde etmek için tasarladığı bu yeni ürün serisini Epson Türkiye Müşteri Hizmetleri Müdürü Ahmet Gürle’ye sorduk. Türkiye’de kurumsal baskı pazarının seyri ne durumda, değerlendirir misiniz?

de ilk sayfa çıkışı ortalama 7 saniye sürüyor. Ayrıca tüm modellerin ortak özellikleri Wi-Fi & Gigabit ağ bağlantısı, direct print teknolojisiyle Wi-Fi & Akıllı telefon uygulamalarından doğrudan baskı ve 600x600dpi çözünürlük. Yani kurumsal baskıda talep edilen her şeyi fazlasıyla karşılıyoruz diyebiliriz.

Dijitalleşme giderek artıyor olsa da baskı miktarlarının azaldığı söylenemez, hatta aksine her geçen yıl artmakta. Türkiye sürekli gelişen ve büyüyen bir ülke. Bu bağlamda kurum sayıları ve müşterileri giderek artıyor. Tekliften raporlamaya, sözleşmeden farklı Baskı alanında teknoloji ne yönde ilerliyor? belgelere birçok evrak basılıyor. Ayrıca okul ve hastane gibi kurumların zaten normal işleyişinde basmak Mürekkep püskürtme teknolojisine sahip ürünlerin kuldurumunda olduğu milyonlarca sayfa var. Dolayısıyla lanımı özellikle kurumsal alanda artıyor. Son IDC bilgilekurumsal baskı alanında talepleri ve ihtiyaçları karşıla- rine göre kurumsal baskı uygulamalarında kullanım artışı yacak teknolojiye sahip olmak ve bu özellikte modeller lazerde yüzde 2 iken, mürekkep püskürtmeli sistemlerde sunabilmek son derece önemli ki, biz de Epson olarak yüzde 13. Bu dönüşüm kurumsal ofis yazıcılarında kullabunu yapıyoruz. nıcılara maliyet ve teknoloji bazında yeni avantajlar sağlayacak. Epson olarak bu dönüşümü yakından takip ediyor ve ürün portföyümüzü ona göre düzenliyoruz. Bu alanda ihtiyaç ve talepler ağırlıklı olarak

hangi konularda yoğunlaşıyor?

Ahmet Gürle

Epson Türkiye Kurumsal baskı söz konusu olduğunda ana talep; Müşteri Hizmetleri Müdürü “yüksek kapasite” ve “uygun maliyet”. Bu iki özelliği aynı anda tek makine ile sunmak çok önemli. Elbette hız ve teknik servis de önde gelen talepler arasında yer alan diğer iki unsur. Biz Epson olarak bunların tümünü karşılayabiliyoruz.

Epson’un kurumsal baskıya yönelik çözümleri neler? Özellikle “Geleceğin Kurumsal Baskı Çözümü” nü sunuyoruz iddiasıyla yeni lanse ettiğimiz WorkForce Pro RIPS (Replaceable Ink Pack System) yazıcı serimizle bu alanda iddialıyız. RIPS dediğimiz sistem aslında Epson’un dünyada ve Türkiye’de bir ilke imza atarak sunduğu “mürekkep tankı” sisteminin daha büyük hazneli hali. Bu serimiz; WF-R5190DTW, WF-R5690DTWF, WF-R8590DTWF ve WF-R8590 D3TWFC olmak üzere toplam dört modelden oluşuyor. Modeller ilk alımda gelen mürekkep paketleriyle tek seferde 75.000 sayfaya kadar baskı kapasitesiyle oldukça avantajlı. Yazdırma esnasında sadece 30W elektrik tüketen bu yeni serimiz-

24


sektörden

Mobil Teknolojiler ile Rekabette Avantaj Sağlamak Mümkün

Ali Dinçer TP-LINK Ülke Müdür Yardımcısı

Mobilite, günümüzde hem bireyler hem kurumlar için çok önemli bir kavram. Günümüz iş yaşamında, küresel rekabet ortamında zaman ve yer bağımsız olarak ulaşılabilir olmak gerekiyor. Şirketlerin ve çalışanlarının da her zaman, her yerde dokümanlara, verilere ulaşabilip, iş yapabilir olması artık mutlak şart. Bu da mobil teknolojiler ve onu destekleyen diğer teknolojiler (örneğin bulut bilişim) sayesinde olabiliyor. Ağ teknolojileri de bu gereksinime paralel ve destekler şekilde gelişiyor. Mobil teknolojiler denince akla ilk olarak akıllı telefon ve tablet bilgisayarlar geliyor. Bu ürünler sürekli gelişiyor ve kullanım oranı artıyor. Bu akıllı cihazlar diğer akıllı cihazlara erişemezse, aslında hiçbir işlevleri kalmaz. O nedenle internet ve ağ teknolojileri iş yerleri için kritik öneme sahip. Son dönemde kablosuz ağ teknolojileri için de ‘hız’ ve ‘taşınabilirlik’, gelişim gösteren iki kavram. Nispeten büyük ve sabit olarak kullanmaya alıştığımız bazı cihazlar, avuç içine sığabilecek boyuta inerek mobil hale geldiler. Hem çok küçük, hem de çok işlevli olan bu ürünler seyahatlerde, tatilde vb işyerinden uzak olunan noktalarda ağa bağlanmayı ve işyerindeymiş gibi çalışabilmeyi sağlayan cihazlar. Örneğin TP-LINK’in 6 cm’den bile küçük taşınabilir router’ı TL-WR802N modeli ile seyahatte, otelde, her yerde birkaç ağ cihazı ile yapılabilen işlemler gerçekleştirilebiliyor.

İşlerimizi Her Yerden Yönetebilir Hale Geliyorunuz

Bu tür yanımızda taşıyabildiğimiz mobil ağ cihazlarının yanında işyerlerinde kullandığımız sabit ağ ürünlerinin de özellikleri mobiliteyi destekler şekilde gelişiyor. Örneğin artık hemen her modem/router’da uzaktan erişim için ftp server özelliği yer alıyor. Mobil cihazlar ile uzak noktalardan da ofis ya da evdeki ağa bağlı disklere, veri depolarına erişmek ve dokümanları kullanmak mümkün oluyor.

3G/4G taşınabilir router’lar da yine mobil interneti birden fazla kişi ya da cihaza paylaştırmayı sağlıyor. Özellikle yurtdışı seyahatlerde ya da internete rahat erişilemeyen noktalarda 3G/4G özellikli bir SIM kart takılarak kullanabildiğimiz ve kendi ağımızı oluşturabildiğimiz ürünler. 10-15 kişi ya da cihaza kadar bu ağa bağlanmak mümkün. Bu sayede kendi ağımızı yanımızda taşıyabiliyoruz. Akıllı cihazlar ya da mobil cihazlar ile bu ağa bağlanarak işimizi her yerden yapabilir hale geliyoruz.

Küresel rekabet ortamında zaman ve yer kavramı ortadan kalkıyor. O nedenle her zaman, her yerden bize ulaşılabilmesi gerekiyor. Artık iş yapabilmek ve ayakta kalabilmek için mobil teknolojiler olmazsa olmaz hale geldi. Mesai saati kavramı da değişti, değişiyor. Çünkü artık sadece bulunduğumuz coğrafyadaki firmalarla değil, tüm dünyadaki firmalarla rekabet ediyoruz ve/veya iş yapıyoruz. Bu nedenle hepimize her zaman, her yerden ulaşabilmesi gerekiyor; hepimizin de her zaman, her yerden ofisteymiş gibi çalışabilir olmamız şart.

25


özel haber

Ali Yavuz ŞAHİN yavuz@btgunlugu.com

Fujitsu Forum 2015 Fujitsu; BT alanında Avrupa’nın en büyük müşteri etkinliği olan Fujitsu Forum, 18 ve 19 Kasım’da Münih Kongre Merkezi’nde (ICM) gerçekleşti. “Human Centric Innovation in Action” temasıyla gerçekleştirilen etkinlikte Fujitsu bir yandan 80. yılını kutlarken diğer yandan da bilgi, altyapı ve insanların optimum bir şekilde nasıl bir araya getirileceğini ve böylece tüm dünyadaki kurumların hedeflerine ulaşmasına ve sürdürülebilir başarı için iş yapma biçimlerini nasıl dönüştürüleceğine dikkat çekti.

A

vrupa’nın BT alanındaki en büyük müşteri etkinliklerinden biri olan Fujitsu Forum 2015’de 80 ülkeden 14 binin üzerinde katılımcı bir araya geldi. Fujitsu, partnerleri ve müşterilerinden katılan konuşmacılar; nüfus artışı, kente göç ve nesnelerin interneti gibi global trendlerin günümüzde iş yaşamı ve sosyal yaşamı nasıl şekillendirdiği ile ilgili görüşlerini paylaştılar.

yan Fujitsu Forum Münih 2015, Fujitsu WEMEIA CEO’su Duncan Tait ‘in ardından Intel Kurumsal Strateji Ofisi Başkan Yardımcısı GenevieBell, NetApp CIO ve CTO’su Cythia Stoddard’ın konuşmalarıyla devam etti . Etkinliğin ikinci gününde ise 3 bin 500 metrekarelik alana kurulan sergi alanında Fujitsu ve partnerlerine ait 250’nin üzerinde hizmet ve ürün sergilendi. Toplam 60’dan fazla paralel oturumda 100’den fazla uzman konuşmacı yer aldı.

Fujitsu Global Başkanı Tatsuya Tanaka’nın açılış konuşması ile başla-

Fujitsu Forum 2015’deki ana konular ise; dijital iş yaşamı, Hibrit BT,

26

firmanızı mobil hale getirin ve iş odaklı altyapı oldu.

Dijital İş Yaşamı İş yaşamını dijitalleştirme her şeyden önce basit olmalı. Bir yanda; büyük veriyi kullanma, nesnelerin interneti, sosyal medya ve süreçlerin birbirine uyumlu hale getirilmesi, diğer yandaysa bulut ya da mobil gibi yeni platformlardan yararlanma aslında karmaşık bir süreci de beraberinde getiriyor. BT liderleri bu durumun farkındalar ancak modernizasyon ve dönüşüm yaklaşımı


dikkatli bir planlama ve önceliklendirme gerektiriyor. Doğru yaklaşımla, modernize edilmiş bir dijital ekosistem, işinize gerçek anlamda değer katabilir. Fujitsu, uçtan uca bir dijital modernizasyon yaklaşımı sunarken, idari departmanlarla ön ofisin müşteri deneyimini bir araya getiriyor.

Hibrit BT Kuruluşlar, yeni teknolojilerin sağladığı faydaları iş kazancına çevirmeye çalışırken, sahip oldukları BT altyapıları birbirlerinden farklı talepleri dengelemek konusunda pek çok sorunla karşı karşıya kalır. Fujitsu, daha akıllı bir mimariye sahip hibrit BT ortamıyla yönetişim ortamını bir araya getirerek iş yaşamının yeni hız ve esneklik anlayışını karşılar ve iş yaşamının değişen ihtiyaçlarına ayak uydurur.

Firmanızı Mobil Hale Getirin Mobil teknolojiler günlük yaşamımızı dramatik bir biçimde değiştiriyor. Mobil cihazların hızla yayılmasıyla birlikte internet bağlantısının daha hızlı, daha ucuz ve daha kolay erişilebilir hale gelmesiyle birlikte online olmak hiç bugünkü kadar kolay olmamıştı. Şirketler mobil iş gücünün avantajlarının farkına varsa da bunu hayata geçirmek hiç de kolay değil.

çoğu veri merkezlerinin yükseltilmesini işleri aksatan ve masraflı bir süreç olarak değerlendiriyor. Diğer yandan uygulamaların ve verinin yönetilmesi, güvenlik, enerji tasarrufu ve bakım ve hizmet anlaşmaları gibi pek çok alanla ilgili olarak da data merkezi personelinin sürekl eğitimine ihtiyaç duyuluyor. Fujitsu’nun sunucu, ana sistem bilgisayarı, depolama ve entegre sistemleri yaklaşımı; müşterilerin isteklerine göre hayata geçirilen veri merkezi teknolojilerine yönelik daha büyük bir esneklik sağlıyor. Fujitsu, güvenli, güçlü, geleceğe dönük teknolojilerin tek bir kaynaktan sağlamanın avantajlarını sunuyor. Müşteriler Fujitsu’nun kendine has, danışmanlığı merkeze alan anlayışı sayesinde şirketlerinin tam olarak ihtiyaçlarına yönelik çözümlere ulaşabiliyorlar. Fujitsu Forum 2015 kapsamında birçok yeni ürün ve çözüm tanıtıldı fakat en önemlilerinden bir tanesi MetaArc. Fujitsu’nun yeni ürünlerinden biri olan MetaArc kullanıcılara dijitalleşme yolunda rehber olması için üretilmiş bir platform olarak karşımıza çıkıyor. Basit bir bulut platformu MetaArc’ın yanında devede kulak kalıyor diyebiliriz. Çünkü MetaArc firmaların birçok konuda imdadına yetişiyor. Büyük veri,

Şeylerin İnterneti veya kurumsal mobilite bunlardan sadece birkaçı. MetaArc’ın ilk bakışta kamu, özel ve karma bulut bilişim hizmetleri için gerekli teknolojiler, araçlar ve hizmetleri sağladığı söylenebilir. Fujitsu Bulut altyapısına sahip sistemleri “Fast IT” olarak tanımlıyor. MetaArc bu konuda tam destek alabileceğiniz bir platform olarak karşınıza çıkıyor. MetaArc aynı zamanda modernizasyon araçlarına da destek sunuyor. Fujitsu bunu “Robus IT” olarak tanımlıyor. BU sayede kullanıcılar yeni nesil teknolojileri sistemlerine kolaylıkla adapte edebilirken aynı zamanda eski teknolojiye sahip ürünleri de yüksek verimlilik ile kullanabiliyorlar. Bugünün bilişim dünyasında Bulut Bilişim kullanımının bir rekabet avantajı olarak algılanması gerekiyor. Sorun bu hizmetlere erişim ve kullanımı konusunda ortaya çıkıyor. Fujitsu’nun sunduğu MetaArc platformu sayesinde kullanıcılar Bulut Bilişim servislerine kolay ve hızlı bir şekilde erişebiliyor ve bu sayede rekabet avantajı sağlıyor. Hızlı BT ve Sağlam BT arasında iyi bir denge kuran Fujitsu bu yeni platformu ile yeni bir yaklaşımı da ortaya çıkartıyor. MetaArc’ın yeni yaklaşımı ile pazarda kendine nasıl yer edeceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Fujitsu’nun bu alanda sunduğu çözümler, müşterilerinin çalışanlarının nerede ve ne zaman çalışmayı, hangi cihazı kullanmayı tercih ettiklerine bağlı olmaksızın daha yetkin olmasını ve daha verimli çalışmasını sağlamaktaır. Fujitsu bunu her bir çalışana özel mobil bilişim ve iletişim deneyimi sağlayarak başarıyor.

İş Odaklı Altyapı İş yaşamının değişen doğası; veri merkezlerinin altyapısının değişmesini, gelişmesini ve iyileştirilmesini zorunlu kılıyor. Ancak şirketlerin

27


özel haber

Intel Security Tehdit Tahminleri Raporunu Yayınladı Intel Security, 2016’da siber tehdit alanındaki önemli gelişmeleri tahmin ettiği McAfee Labs Tehdit Tahminleri Raporu’nu yayınladı. Gelecek senenin tahminlerinin yanı sıra 2020’ye kadar bu alanda beklenen doğal gelişmelerle ilgili öngörülerin de bulunduğu raporda, BT güvenlik endüstrisinin de muhtemel tepkilerine yer veriliyor. Intel Security’nin düşünce liderlerinden 33’ünün görüşlerini yansıtan rapor, siber suç alanında şu anki eğilimleri inceliyor, iş ve teknoloji fırsatlarına ayak uydurmaya çalışan organizasyonları gelecekte nelerin beklediği ve onları hedefleyen siber suçlular üzerine tahminlerde bulunuyor. Intel Security’nin McAfee Labs’dan Sorumlu Başkan Yardımcısı Vincent Weafer, “Organizasyonların karşı karşıya oldukları tehdit alanının gerçekliklerini karşılamak için, işlerini engelleyecek değil, tam tersi önlerini açacak, yarın ve uzak gelecekte ne tür tehditlerle karşı karşıya kalınabileceğini anlayan teknolojileri kullanarak, ihtiyaç duydukları yerde organizasyonlara yardım etmemiz gerekiyor” dedi. Fidye yazılımı tehditlerinden, otomobil sistemlerine yapılan saldırılara; altyapı saldırılarından, çalınan verilerin saklanıp satılmasına kadar muhtemel birçok tehditin bahsedildiği rapor 2016’da birçok farklı saldırı eğilimi kapsıyor. Rapora http:// urlmi.com/fkp0rd adresinden ulaşabilirsiniz.

ZTE, Chıcago Bulls’un Resmi Akıllı Telefonu Oldu ABD’nin en büyük dördüncü telefon tedarikçisi olan ZTE USA, Chicago Bulls’un resmi akıllı telefon sponsoru olduğunu duyurdu. ZTE, New York Knicks, Houston Rockets ve Golden State Warriors’ın da aralarında bulunduğu diğer basketbol takımlarının başarılı sponsorluklarına dayanarak, ABD’deki varlığını tüketicilerden taraftarlara genişletmek için lokale uygun yaklaşımını da sürdürmeye devam edecek. ZTE USA’in yönetim kurulu başkanı ve CEO’su olan Lixin Cheng, “Birçok tüketici araştırması normal ve basit veriler içerir. En iyi geri bildirim karşılıklı konuşma ile olur, tek yönlü bir diyalogla değil. Karşılıklı konuşmalara olanak sağlamak için, işin kaynağına ineceğiz ve ürünlerimizi ve servislerimizi tepeden tırnağa iyileştireceğiz. Tüketicilere mümkün olan en iyi akıllı telefon deneyimini sağlamak için, onlarla çok yakın temasta olmamız gerekir” dedi. ZTE, Houston, New York ve Northern California’da sadık müşteriler edinme konusunda büyük başarıyı gördükten sonra, bu hareketi ve Bulls ile yeni bir işbirliğine gitme çabasını sürdürme arayışında. Bu ayrıca ZTE’ye, bütün ürün serisinde görmek

28

istedikleri yenilikleri sağlamak için tüketicilerle sürekli bir diyalog içinde olma yolunu da açıyor. Bu diyaloğun ürün geliştirmeyi nasıl ilerleteceğinin asıl örneğini, tüketicilerin ne istedikleri ve bir akıllı telefonda neye ihtiyaç duyduklarına ilişkin bildirimlerine dayalı olarak tasarlanan ZTE’nin amiral gemisi akıllı telefonu Axon oluşturuyor. Chicago Bulls başkanı ve CEO’su Michael Reinsdorf da, “Chicago Bulls ve ZTE arasındaki işbirliği, ekibin uluslararası işinin büyümesindeki başka bir önemli adıma işaret ediyor. Taraftarlarımızı işin içine katmak, anlamlı topluluk etkinliklerini ve girişimleri desteklemek için ZTE ile çalışmayı sabırsızlıkla bekliyoruz” dedi.


özel haber

Akıllı Gözü Olanın İş Yeri Güvende Olacak Uzun yıllardır başarılarıyla adından söz ettiren Intel Yeni Teknolojiler Dünya Başkan Yardımcısı Ayşegül İldeniz, Amerika’nın en prestijli ekonomi ve iş dünyası yayınlarından Fast Company tarafından belirlenen dünyanın en yaratıcı 100 kişisi arasında yer aldı. Akıllı bina teknolojileri konusunda bağımsız pazar araştırması hizmeti sunan Memoori’nin verilerine göre, güvenlik ve emniyet sektörünün küresel değeri 25 milyar Dolar’a ulaştı. İş yeri ve konut güvenliği alanında ağa bağlı depolama ve IP kameralarındaki teknolojik gelişim, çeşitli ihtiyaçları da beraberinde getiriyor. İş yeri ve evlere güvenlik konusunda yeni bir soluk getiren Synology, kullanıma sunduğu çözümlerle sektörde farklılaşıyor. Synology, Surveillance Station 7.1 çözümü ile çoklu ekran, otomatik hareket algılama, önceden belirlenen kurallar çerçevesinde görüntü yakalama gibi avantajları ile iş yeri veya konutlara her an ve her yerden kontrol imkanı sunuyor. Gözetim sistemleri, kurumsal ve bireysel kullanıcılara hayatı kolaylaştıran avantajlar sağlıyor. Tam kontrol, anlık takip ve cep telefonuyla her yerden izleme gibi avantajlar sunan yenilikçi gözetim sistemleri, güvenlik riski yüksek olan kurumların yeni gözdesi oluyor. Mekânların koruma altına alınmasına yönelik yenilikçi ürününü kullanıma sunan Synology, sezgisel algılama özelliği ile güvenlikte çığır açıyor. Synology’nin Surveillance Station 7.1 çözümü; farklı kameralardan canlı yayınların izlenmesine, kayıtların istenilen zaman ve uzaktan oynatılmasına, kamera ayarlarının seri şekilde yönetilebilmesine imkân veriyor.

Gözünüz İş Yerinde Olacak Kurumlar, Surveillance Station 7.1 sayesinde iş sü-

reçlerini her yerden her an kontrol edebiliyor ve verimliliğin artmasına yardımcı oluyor. Bu sayede iş yeri ve konut sahiplerinin uzakta olduklarında akılları mekânlarda, akıllı gözleri her zaman iş yeri ve konutlarının üzerinde oluyor. Surveillance Station 7.1, büyük ve küçük ölçekli işletmelere yüksek performansı ve kolay kullanımı sayesinde benzersiz video gözetim deneyimi sunuyor. Surveillance Station 7.1, mobil uyumluluğu sayesinde iş yerlerinin, konutların veya daha büyük mekânların güvenliğini kolay kontrol edilebilir hale getiriyor. Kaydedilen görüntülere her zaman ve her yerden rahatça ulaşabilme olanağı sağlıyor.

80 Marka ve 3.000 IP Kameraya Uyumlu Güvenlik kavramının iş yapış şekillerinde ilk sırada yer aldığını belirten Synology Türkiye Ürün Müdürü Volkan Yiğit, “Fiziksel güvenlikteki maliyet artışlarını dikkate alan kurumlar, gözetleme istasyon çözümlerine daha fazla rağbet göstermeye başladı. Kolay kurulum ve akıllı gözetim özellikleri ile öne çıkan Surveillance Station 7.1, fiziksel erişim kontrolünün gerçek dünyasına girilmesini kolaylaştırıyor. Surveillance Station, farklı kameralar ve ekipman ile entegreli şekilde çalışma kolaylığı bulunuyor. Merkezi yönetim sisteminden işlem yapılmasına imkân veren çözümümüz, 80 marka ve 3 bin IP kamera desteği ile kontrolün kullanıcıda olmasını mümkün kılıyor.

29


özel haber

Ali Yavuz ŞAHİN yavuz@btgunlugu.com

Veri Merkezlerinin Gözü VeeamON 2015’teydi! Geçtiğimiz ayın son günlerin de Amerika’nın Las Vegas şehrinde gerçekleştirilen VeeamON 2015 etkinliğini yerinde takip etme şansımız oldu. 4 gün süren etkinlik sürecinde Veeam’in yeni nesil ürün, hizmet ve çözümlerini katılımcılara aktardığına şahit olduk.

Ö

zellikle Veeam çözümleriyle birlikte pazara hizmet sunan iş ortağı popülasyonunun günden güne arttığını görmekteyiz. Etkinlik kapsamında sunumlar gerçekleştiren Veeam’ün üst düzey yöneticileri de bu olumlu duruma dikkat çekerek her geçen gün katlanarak büyüdüklerinden bahsetti. Bizim taraftan baktığımızda bunun anlamı: Veeam doğru hamleler ile müşterilinin ihtiyaç duyduğu çözümleri geliştiriyor ve bu konuda rakiplerine göre daha başarılı olduğu kesin.

30

Gelelim firmanın tanıttığı ürünlere. Veeam Backup for Linux’u duymamış olabilirsiniz çünkü VeeamON 2015 etkinliğinde tanıtıldı. Veeam Software’in duyurduğu Veeam Backup for Linux ürünü, şirket içinde hala çalışmakta olan birkaç fiziksel Linux sunucusunun yanı sıra açık bulutta çalışan Linux sunuculara yedekleme vekoruma sunan ve bağımsız çalışan bir üründür. Müşteriler bu aracı bağlantısız bulut durumlarını yedeklemek ve onları şirket içinde tekrardan eski haline getirmek ya da şirket içinde yedekleyip bulutta eski haline getirmek için kullanabilirler.

Linux, bulut için kurtarıcı bir çözüm olmaya devam ediyor. Şirketlerin yüzde 75’i Linux’u ana bulut platformu olarak kullandıklarını söylüyor. Var olan çözümler çoğu zaman uygulama için manüel bir sürece ihtiyaç duyuyor ya da karmaşık ve pahalı. Bu yüzden de bu, Linux sunucuların birçoğunun risk altında olması anlamına geliyor. Veeam’in Ürün Stratejisi Başkan Yardımcısı Doug Hazelman Linux sunucularının yedeklenmesi ve kurtarılmasının genelde karmaşık ve pahalı bir süreç olduğunu, çoğu zaman da manüel bir müdahaleye


ya da BT yöneticisinin zamanının büyük bir çoğunluğunu harcamasına yol açtığını söyleyerek sözlerine şöyle devam ediyor: “Dahası hibrit bulutun giderek bir sektör standardı haline gelmesi ve şirketlerin daha fazla iş yükünü açık bulut üzerinde çalıştırmak istemesi sonucunda açık bulut sunucu aşamalarının yedeklenmiş olması ve kolaylıkla ve hızlı bir şekilde kurtarılması, erişilebilirliği garantilerken çalışma sırasında meydana gelebilecek sorunların da önüne geçiyor. Veeam topluluğu Linux bulut durumlarının erişilebilirliğini garantileyecek venerede olursa olsun kurtarabilecek, kullanımı kolay bir araç konusunda bizi sıkıştırıyordu. Sadece bu talebi yerine getirmekle kalmadık aynı zamanda BT topluluğunun gerçek problemlerini çözecek ücretsiz bir aracı da Veeam ürün portföyüne ekledik.”

Linux Kullanıcıları İçin Ücretsiz Yedekleme Çözümü Veeam Backup for Linux, bağımsız bir araç olmasının yanında aşağıdaki faydaları da kullanıcılara sağlıyor: İstenen yerde yedekleme: Bulutta ya da şirkette olsun Linux’un çalıştığı her durumda yedekleme. Esnek kurtarma: Ayrı bulut aşamalarının yedeklemelerinin şirket içinde düzeltilmesi ya da şirket içindeki yedeklemelerin bulutta düzeltilmesi şeklinde çalışır. Veeam Backup & Replication v9 ile entegrasyon: Hedef lokasyonlar olarak Veeam yedekleme havuzlarının tüm avantajlarına sahiptir; parçalı kurtarma içinde var olan Veeam Backup & Replication yetkinliklerini kullanır.

Veeam Managed Backup Portal for Service Providers Etkinlik kapsamında tanıtılan bir diğer ürün ise Yeni Veeam Managed Backup Portal for Service Providers. Bu farklı yaklaşıma sahip ürün iş

ortaklarının yeni hizmetler sunmalarını ve bulut gelir fırsatlarını artırmalarını sağlıyor. Microsoft Azure Marketplace üzerinden ulaşılabilecek Veeam Managed Backup Portalfor Service Providers, hizmet sağlayıcı işine başlamayı düşünen iş ortakları da dahil servis sağlayıcıların Veeam destekli yedekleme hizmetleri(BaaS dahil) sunmasını ileriki bir noktaya taşıyor. Son kullanıcı yedeklerinin hizmet sağlayıcı portali üzerinden idari vefaturalama amaçlı uzaktan izleme ve yönetimi, temel self servis izleme vekonfigürasyona yönelik müşteri portalını içeren anahtar teslim bir iş sağlıyor. Hizmet sağlayıcı olarak kendilerine yeni fırsatlar oluşturmayı isteyen belirlenmiş hizmet sağlayıcılar ya da iş ortakları için bu yeni teklif, müşterilere değer katan hizmetler sağlamak ve rekabette avantaj kazandırmak için en uygun temeli sağlıyor. Veeam CEO’su Ratmir Timashev kapsamlı erişilebilirlik stratejilerinin sadece gerçek erişilebilirlik uzmanları tarafından sağlanabileceğini, bu yüzden de şirket içinden bu uzmanlığı karşılayamayan daha fazla şirketin her gün yardım almak için güvenilir şekilde yöneten hizmet sağlayıcılarını aradığını söylüyor. “Veeam Managed Backup Portal for Service Providers sayesinde müşterilerin sadece kritik veri ve uygulamaları korunyarak rahat etmelerini sağlamıyoruz. Bunun yanında iş ortaklarımıza yeni iş fırsatları da sağlıyoruz. Bu da tüm Veeam ekosistemi için bir kazan-kazan demek oluyor.” Veeam Cloud Connect for Service Providers ile entegre olan ve Microsoft Azure Marketplace üzerinden ulaşılabilen Veeam Managed Backup Portal for Service Providers, yeni müşteri kazanımını kolaylaştırıyor ve aşağıdaki yetkinlikler sayesinde yeni gelir yolları yaratıyor:

Kolaylaştırılmış müşteri oluşturma: Hizmet sağlayıcı yönetimi portalıyla yeni müşteri hesapları yaratmak, hizmetleri karşılamak ve hatta müşterilere fiyat geçip fatura kesmek her zamankinden daha kolay Uzaktan izleme ve yönetimin kolaylaştırılması: Müşterilerin işlerinin günlük olarak izlenmesi ve yönetilmesi daha kolay ve uygun hale getirilerek VPN’e ihtiyaç duyulmadan SSL/TLS üzerinden tek bir bağlantı noktasıyla güvenli bir şekilde yapılabiliyor. Çok kullanıcılı müşteri portali: Müşteriler kullanıcıları ve lokasyonları düzenleyebilecekleri, yedeklemenin durumunu kolaylıkla izleyebilecekleri, bulut havuzunun tüketimini inceleyebilecekleri ve aylık faturalama durumlarını yönetebilecekleri bir müşteri portaliyle bağlantı halinde kalıyorlar.

Bulut Odaklı Ürünlerin Sayısı Artıyor Ratmir Timashev bu yeni ürünün Veeam’in, iş ortağı ekosistemine verdiği sözlerin bir yansıması olmadığını söylüyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Veeam Managed Backup Portal for Service Providers, bulut odaklı ürün portföyümüze bir ek olarak, Veeam’in hizmet sağlayıcıları tarafından hizmet olarak yedekleme (BaaS) ve hizmet olarak felaket kurtarma (DRaaS) sunan kapsamlı, çok kullanıcılı güvenli bir platform olan Veeam Cloud Connect’i tamamlıyor. Bu senenin ileriki dönemlerinde çıkacak olan Veeam Availability Suite v9’un içinde sunacağımız geliştirilmiş fonksiyonelliği hizmet sağlayıcılarımız bulut tabanlı DRaaS ile de sunabilecekler.” Veeam Managed Backup Portal for Service Providers genel satışa 2016’nin ilk çeyreğinde çıkacak ve ilk olarak da ancak Microsoft Azure Marketplace üzerinden satışı yapılacak. Fiyatlandırma ise henüz açıklanmadı.

31


söyleşi

Bulut ve Ötesi…

Mehmet Ali GÜNDÜZ info@btgunlugu.com

Ekim ayının başlarında İspanya’nın Barselona kentinde gerçekleştirilen VMWORLD 2015 etkinliği birçok yeniliğe sahne oldu. Etkinlik kapsamında görüştüğümüz VMware EMEA Bölgesi Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Elie Kanaan’ın gündem hakkındaki görüşlerini sizlere sunuyoruz. Geçtiğimiz günlerde Dell Emc’i 67 miyar dolara satın aldı. Bu birleşmenin VMware’nin gelecekteki stratejilerini ve partnerlerinizle olan ilişkilerinizi nasıl etkileyecek? VMware eskiden olduğu gibi bağımsız bir kurum olarak hizmet vermeye devam edecek. Stratejilerimiz ve Başkanımız olduğu gibi kalacak. Ama şimdi arkamızda Dell ve Emc gibi güçlü destekçilerimiz var. Bildiğiniz gibi Emc bizi 2003’te satın alana kadar bağımsız bir şirkettik. Bu satın alma sonucunda herkes bize partnerlerimizle nasıl çalışacağımızı soruyordu. Ama biz partnerlerimizle her zaman iyi işler yaptık. Geçmişte Emc’nin ve bugün de Dell’in bizi satın almasına rağmen biz bağımsız bir şirket olarak nasıl çalışacağımızı iyi biliyoruz. Bu yüzden de mevcut partnerlerimizle olan işbirliğimiz devam edecek.

Bize “Unyfied Hybrid Cloud” hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? Bu servis tam olarak nasıl çalışıyor ve rakiplerinizden farklı olarak müşterilerinize ne gibi imkânlar sunuyorsunuz?

cut olan her türlü uygulamaya destek vermek. Bunlar ASP, Oracle gibi eski uygulamalar olabilir ya da bugün kişilerin geliştirmekte olduğu uygulamalar da olabilir. Buradaki önemli ikinci nokta ise kişilerin bu uygulamalara hangi cihazlar üzerinden ulaşabildiği. Bugün dünya üzerinde milyarlarca insan farklı cihazlar üzerinden bu uygulamalara erişiyor. Sizin de gördüğünüz gibi benim hem dizüstü bilgisayarım hem Tabletim ve aynı zamanda akıllı telefonum var. Eminim siz de en az iki cihaz kullanıyorsunuz. Bu yüzden tek bulut- her hangi uygulama- her hangi cihaz ekosistemi var. Bugün partnerlerimize, müşterileri için önemli olan nedir diye sorduğumuzda ilk sırada kullanıcı deneyimi yer alıyor. İkinci olarak ise müşteriler iyi bir teknik destek istiyor. Son önemli nokta ise veri güvenliği. Özellikle mobil cihazların kullanımıyla birlikte veri güvenliği daha da fazla önemli hale geldi. Bugün bahsettiğimiz VMware Airwatch hizmeti sayesinde cihazı kapalı olsa dahi, kaybolan veya çalınan mobil cihazların takibini kolaylıkla yapabiliyor ve içindeki verileri silebiliyoruz. Elie Kanaan

Sizde iyi biliyorsunuz ki bulunduğumuz market sürekli VMware EMEA Bölgesi Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı bir yükseliş eğiliminde. Artık herkes akıllı cihazlarla hayatını sürdürüyor. Hayatımız kolaylaştırmak için bu cihazlar üzerine uygulamalar indiriyor ve kullanıyoruz. Örneğin bir taksiye ihtiyaç duyduğumuzda veya bir otele giriş yapacağımızda bu uygulamaları kullanıyoruz. Bütün bu işlemlerin arka planında bir bilgisayar sistemi bulunuyor. Tam da bu noktada “Unyfied Hybrid Cloud” servisimiz devreye giriyor. Bankalar, oteller gibi işletmelerin uygulamalarını müşterilerine en kısa sürede ve en uygun fiyatla sağlamasına imkan veriyoruz. Bugün kurumlar kendi iç bulut yapılarına sahipler. Bu bulut yapıları kamusal bulut mantığında çalışıyor. VMware olarak kamusal bulut ile kişisel bulutu birleştiriyoruz.

Peki, One Cloud-Any Application-Any Device ekosistemi hakkında bizlere neler söyleyebilirsiniz? Aslında size hikâyenin devam kısmı olarak betimleyebilirim. Bir önceki soruda hibrid buluttan bahsetmiştik. Hybrid Bulutun iki önemli amacı var. Birincisi mev-

32


sektörden

Güvenlik Politikasının Başarısı, İçselleştirip Uygulanması İle Doğru Orantılıdır Kurum ve kuruluşlar için bilginin değerinin artması bilgiyi daha iyi saklama ve daha çabuk erişme ihtiyacını ortaya koymaktadır. Mobil hayatın yaygınlaşması ile birlikte şirket personeli artık mekan – zaman bağımsız olarak çalışabiliyor. Güvenlik politikası oluştururken birbirine tezat gibi görünen bu faktörlerin doğru değerlendirilmesi gerekiyor. Oluşturulacak güvenlik politikası bir taraftan firma için sermaye niteliği taşıyan “bilgi” yi korumalı diğer yandan da bilgiye erişim noktasında engel teşkil etmemelidir. Bu faktörlerin doğru gözetilmesi ile birlikte oluşturulacak bir güvenlik politikası, şirket genelinde de yaygın hale getirilmelidir .Güvenlik politikasının başarısı, içselleştirip uygulanması ile doğru orantılıdır.

Emre Baştuğ Prolink Sistem Mühendisi

Atak tiplerini ve sonuçları incelendiğinde artık saldırıların hedefe yönelik, planlı ve bilinçli olarak yapıldığı görülmektedir. Sonuçları ise daha kalıcı ve yıkıcı oluyor. Saldırılarda odak, çalınan bilgiler üzerinden gelir elde etmeye doğru yönlenmektedir. Güvenlik konusunda çalışan çözüm sağlayıcılar şirketlerin gereksinimleri doğrultusunda çözümler sunuyor ve bu çözümleri geliştiriyorlar. Mobil cihazlar üzerinde hem mahremiyeti koruyan hem bilgi sızıntısını önleyen hem de cihaz ile ofis arasındaki iletişimin güvenliğini sağlayan çözümler mevcut. Sunulan çözümlerin bazıları bulutta bulunan komuta kontrol merkezi ile iletişime geçerek güncel tehditlere karşı anında savunma Kullanım yaygınlığı her geçen gün artan mobil cihazsağlayabilecek nitelikte. lar beraberinde güvenlik ile ilgili konuları gündeme getiriyor. Mobil dünyada hayatımızı kolaylaştıran yüz Her şirketi kendi dinamikleri içerisinde özgün bir yapı binlerce uygulama mevcut. Ancak hayatı kolaylaştırolarak değerlendirmek gerekmektedir. Şirketler kurum mak amacı ile kullanılan bu uygulamaların güvenlik kültürü, altyapısı ve çalışma prensipleri doğrultusun- tehditlerine açık olma ihtimali de gözardı edilmemelida düzenlemelere gidebilmektedir. Bununla birlikte dir. Günümüz koşullarında güvenliğe yönelik saldırılar, bütüncül düşünülerek uçtan uca güvenlik amaçlanplanlı ve amaca yönelik saldırılar olabilmektedir. Bu malıdır. Kişisel cihazların daha yaygın kullanılması noktada amaç şirketler için kritik öneme sahip bilgileri nedeniyle sadece şirket bilgisayarlarının ve sunucuele geçirmek yönünde. Bu durumun olumsuz sonucu larının değil kişisel cihazların da korunuyor olması olarak, şirketler firma için para ve itibar kaybına uğragerekmektedir. maktadır.

33


söyleşi

Mehmet Ali GÜNDÜZ info@btgunlugu.com

Sunduğumuz Platform Sayesinde Yönetim, Kullanım, Yenileme ve Destek Maliyetlerini Düşürüyoruz! Kurumsal veri koruma ve bilgi yönetiminde küresel firmalardan biri olan Commvault Türkiye’deki faaliyetlerini yavaş yavaş arttırıyor. Commvault hakkındaki sorularımızı CommVault Başkan Yardımcısı Bassam Hemdan’a sorduk. Bakın Hemdan sorularımızı nasıl yanıtladı. Bizlere Türkiye’deki operasyonunuzdan biraz bahseder misiniz? Elbette. Ben CommVault’a başkan yardımcısı olarak çalışıyorum. Commvault bir veri platformudur. Bilginin yaratılmasından, silinmesine kadar bütün bilgileri yöneten bir platform. Burada bir ofisimiz var ve geçen yıldan itibaren resmi olarak hizmet vermekte. Ama iki yıldan fazladır Türkiye’de faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Pazara doğru orantılı olarak bizimde işlerimiz büyüyor. Buradaki müşterilerimize daha iyi hizmet vermek için işlerimizi ve yatırımlarımızı büyüttük. Söyleşimizi aşağıdaki QR Code sayesinde video olarak izleyebilirsiniz.

34

Pazarda bir çok veri yönetimi hizmeti veren şirketler var. Bu şirketlere, yatırımlarının karşılığını en iyi şekilde almaları için ne tür tavsiyelerde bulunabilirsiniz? Veri yönetimi kurumların veri merkezlerinin şekillenmesindeki en önemli etken haline geldi. Size küçük bir örnek vereyim. Yıllar önce bir şirketin 3 temel varlığı vardı. Bunlar şirketin fiziksel varlığı, finansal varlığı ve insan kaynakları. Ama son zamanlarda veri, şirketlerin dördüncü varlığı haline geldi. Veri, teknolojinin dünyaya yayılmasındaki en temel etken. Örnek vermek gerekirse, iPhone’lardan veya akıllı telefonlardan önce, veri bu kadar hızlı büyümüyordu. Bilgiye ulaşmak için bir bilgisayarın ya da bir sunucunun başında olmanız gerekiyordu. Günümüzde bilgiyi oluşturmak ve ya bilgiye erişmek tamamen mobil hale gelmiş durumda. Dünyanın her hangi bir yerinde akıllı telefonlarınızla ve ya tabletlerle bu büyüyen bilgiye ulaşabiliyorsunuz. Şirketler açısından ise, ürünlerinin kullanım trendini, müşterilerin alışkanlıklarını ve deneyimlerini belirlemede bilginin önemi oldukça büyük. Bahsettiğim bu varlıklar çok değerli hale geldi. Bunu güvence altına almanız,

korumanız ve erişime hazır hale getirmeniz lazım. Veri büyüdükçe müşterilerin kullandığı teknolojik çözümlerde aynı orandan büyüyor. Eğer yedekleme ihtiyacım varsa yedekleme çözümü alırım. Ama sanallaştırılması gereken verilerim varsa farklı bir çözüm almam gerekiyor. Aynı zamanda arşivlenmesi gereken dokümanlarım da olabilir, önemli e-postalar veya google dokümanları gibi. Böylelikle bu almış olduğum çözümler veri merkezinde farklı yer işgal ediyor. Eğer birden fazla çözüm varsa bunları inşa etmek, yönetmek ve bunlardan yararlanmak için daha fazla zaman ve para harcamanız gerekiyor. Ama ben size bütün bunları yönetebileceğiniz tek bir platform sunarsam... İşte tam bu noktada CommVault devreye giriyor ve faydasını bu noktada alabiliyorsunuz. Bu platform sayesinde yönetim, kullanım, yenileme ve destek maliyetlerini de düşürmüş oluyorsunuz.

Veri yönetimi konusunda pazardaki en temel zorluklar neler? Daha önce de bahsettiğim gibi günümüzde bir sürü bilgi kaynağı ortaya çıkıyor. Arşivlemem gereken bilgi, sanal ortamdaki bilgi, kendi veri bankam, kendi dosyalarım,


düzenli ve ya düzensiz bilgilerim... 5 ve ya 6 bilgi kaynağına sahip olduğunuzu düşünün ve bunları yönetmek için bir o kadar da çözüm. Bu çok fazla. Artı, bilgi sürekli büyüyor, ekonominin düşüyor olması ya da işlerin düşüyor ve ya artıyor olması fark etmez. Bilgi büyümeye devam edecek. Analizciler bu büyümenin zetabaytlara ulaşacağını öngörüyorlar. Zetabayt’ın ne anlama geldiğini düşünün. Betabayt ve terrabaytı göz önünde bulundurarak. Bilgi büyüyor ve ben bu büyüyen bilgiyle onu nasıl yöneteceğim ile, nasıl koruyup analiz edeceğimle ilgili zorluklarım olacaktır. Bu noktada biz devreye giriyoruz ve tek platformla birden fazla problemi çözüyoruz.

Bassam Hemdan CommVault Başkan Yardımcısı

Türkiye’deki veri yönetimi pazarı hakkında ne düşünüyorsunuz ve 2016’dan beklentileriniz nelerdir? Türk pazarı her zaman önemli olmuştur bizim için. Pazara sunduğumuz çözümler harika bir şekilde adap te oldu. Birçok kurum, orta ölçekli işletmeler ve son kullanıcılar çözümlerimizi oldukça değerli buluyorlar. Ürünlerimizin fiyat-performans oranı onlar için oldukça önemli. Teknolojilerimiz pazara gayet iyi bir şekilde adapte oldu. Türkiye’deki iş gücümüzü ve yatırımlarımızı neredeyse iki katına çıkarıyoruz. Çünkü pazar büyüyorsa bizim de büyümemiz gerek. Bizim için diğer bir önemli nokta ise müşteri memnuniyeti. Son 5 yıl boyunca en yüksek müşteri memnuniyeti elde eden firmayız. %98 gibi bir müşteri memnuniyeti oranına sahibiz. Bizim mottomuz, siz işinizi kurmadan önce bizim teknik ve destek servisini kurmamız. Yani, bir müşteri bizim ürünü almadan önce, ona hizmet etmekten, desteklemekten ve teknolojinin gerekliklerini göz önünde bulundurarak müşterilerin beklentilerini karşılayabiliyor olmaktan emin olmak.

35


özel haber

Mehmet Ali GÜNDÜZ info@btgunlugu.com

VMWORLD 2015

İspanya’nın Barselona şehrinde gerçekleştirilen VMWORLD 2015, VMware’in yeni ürünlerini sergilediği, etkileyici konuşmacıların yer aldığı, 250’den fazla oturum, 135’in üzerinde iş ortağı ve 10.000’in üzerinde kişisel katlım ile Avrupa’nın en büyük kongrelerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. BT Günlüğü ekibi olarak takip ettiğimiz VMWOLRD 2015’te bakın ne yenilikler var.

V

Mware, VMworld 2015 Avrupa etkinliğinde, VMware vCloud Air ile birlikte çalışan Monitoring Insight (İçgörü İzleme), Gelişmiş Identity Access Management (Kimlik Erişimi Yönetimi) ve Hizmet Sağlayıcılar için VMware vCloud Director’ın son sürümünü Google Cloud DNS ile birlikte görücüye çıkararak tümleşik bulut platformu stratejilerindeki yenilikleri duyurdu. VMware vSphere Integrated Containers (Entegre Konteynerler) için destek mekanizmasını güçlendirmeyi planladığını da açıklayan VMware, etkinlikte VMware vCloud Air ile birlikte çalışan Sanal Özel Bulut ortamlarında

36

müşterilere “kullandığın kadar öde” ve self-servis BT seçenekleri sunan Project Michigan’ın da önizlemesini yaptı. VMware Bulut Hizmetleri Birimi Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Bill Fathers, “İşletmeler artık uygulamalarını buluta taşımanın yollarını arıyor, bu süreçte işletmeleri için en uygun çözümün hibrit bulut olduğunu bizzat görüyor ve deneyimliyorlar. VMware olarak biz de şirket ve kurumların her türlü bulut ortamında güvenli bir şekilde uygulama geliştirmelerine, bu uygulamaları farklı ortamlarda güvenle çalıştırabilmelerine ve dağıtmalarına yardımcı oluyoruz. vCloud Air genel

bulut çözümümüz ve global hizmet sağlayıcı ekosistemimiz vCloud Air Network, şirketimizin Tümleşik Hibrit Bulut yaklaşımının temelini oluşturuyor” diyor. VMware’in tümleşik hibrit bulut platformu, işletmelerin geleneksel veya buluta özgü herhangi bir uygulamayı geliştirmek, çalıştırmak ve dağıtmak amacıyla, özel ve genel bulut altyapılarını kapsayacak şekilde, VMware vSphere üzerine kurulu tek bir tutarlı ortam geliştirmelerini sağlıyor. Yazılım tanımlı veri merkezi üzerine kurulan VMware’in tümleşik hibrit bulut platformu, VMware müşterilerine süreçlerde şeffaflık sağladığı gibi, aynı za-


manda ihtiyaçları doğrultusunda bulut ortamları oluşturmalarına ve uygulama geliştirip yönetmelerine yardımcı oluyor. Bunlara Ek olarak, BT ekiplerinin kurum içerisindeki dijital iş dönüşümlerini daha da güçlendirecek, VMware vRealize Automation 7 ve VMware vRealize Business Standard 7 ismi altında hibrit bulut yönetim platformu için büyük bir güncelleme duyurdu. Bu yeni ürünlerle birlikte 2015’in üçüncü çeyreğinde pazara sürülen VMware vRealize Operations™ 6.1 and VMware vRealize Log Insight 3 ile VMware’in endüstri lideri hibrit bulut yönetim platformları tamamen yenilenmiş oluyor. İş dünyasının yenilikçi müşteri deneyimi sunan hizmet ve uygulamalar yardımıyla daha etkili rekabet içerisine girdiği ve kendilerini daha fazla farklılaştırdığı günümüzde yazılımlar, tüm endüstri kollarını şekillendiriyor. Bu dijital iş dönüşümleri; CIO’lar ve BT ekiplerine hem geleneksel hem de bulut destekli uygulamaları geliştirerek ve yönetimden taviz vermeden maliyetleri aşağıya çekerek, görev aldıkları kurumları daha çevik hale getirmeleri için fırsat da sunuyor.

BT Şirketlerinin Yüzde 65’i Hibrit Buluta Odaklanacak Bugün duyurusu yapılan VMware’in bulut yönetim platformu için gelen güncellemeler, uygulamaların daha hızlı geliştirmesine imkân vermesinin yanı sıra hibrit bulut genelinde maliyet ve BT kalitesi üzerinde şeffaflık ve kontrol kazandıran yeni ve gelişmiş özellikleri ile BT ekiplerinin dijital iş dönüşümlerindeki atılımlarını daha da kolaylaştıracak. Konuyla ilgili açıklama yapan

VMware’in Management Suite Birimi Kıdemli Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Ajay Singh, “BT, uygulamaları daha hızlı bir şekilde geliştirmek ve yönetimden taviz vermeden maliyetleri aşağıya çekme konusunda sürekli baskı altında bulunuyor. VMware’in hibrit bulut yönetim platformu, BT ekiplerine dijital iş dönüşümünün dalgalı sularında seyir alabilmelerine yardımcı olmak için tasarlandı. Bugün duyurusunu yaptığımız güncellemeler, BT’ye maliyet açısından faydalar kazandırırken aynı zamanda herkese açık ve özel bulut genelinde hizmetleri çevik bir şekilde sunabilmeleri için daha fazla yardımcı olacak. 2015 yılının ikinci yarısında bulut yönetim platformumuzdaki geliştirmeler, uygulamaların farkında olan ve kendisini optimize eden gelecek nesil platform vizyonumuz için atılmış büyük adımlardır.” dedi.

Otomasyon ve İş Çözümleri Güncellemeleri VMware’in bulut yönetim platformu; bulut otomasyon ve bulut operasyonları özellikleri ile bulut iş yönetim çözümlerini tek bir tümleşik platformda bir araya getiriyor. Bu platform, BT’nin bir araya getirilmiş hizmetleri işin gerektirdiği hızda sunmasına imkan veren yazılım tanımlı veri merkezleri için kapsamlı yönetim sunarken, aynı zamanda BT’nin ihtiyacı olan uygun maliyet ve kontrolü de beraberinde getiriyor. Bu platform ile VMware altyapısı ve hizmetleri arasındaki entegrasyon, müşterilerin yazılım tanımlı veri merkezi mimarisini hayata geçirmesini oldukça kolaylaştırıyor.

NFV Platformuna Uyumu Basitleştiriliyor Ayrıca VMware, iletişim hizmet

sağlayıcılarının network işlevli sanallaştırma (NFV) kullanımını hızlandırmalarına yardımcı olmak için yeni NFV duyurusunu yaptı. Yapılan duyurunun içeriğinde NFV için yeni VMware Ready (VMware uyumlu) akreditasyon programı olan VMware vCloud NFV™ platformuna genel erişim ve VMware ve ortakları tarafından sunulan yeni taşıyıcı sınıfı hizmetleri yer alıyor. Bu çözümler ve ortaklıklar bu hafta Barselona’da düzenlenen VMworld 2015 Avrupa fuarında tanıtılacak. İletişim Hizmet Sağlayıcıları NFV sayesinde maliyetleri önemli ölçüde düşürerek ve hızlı ve çevik hizmet inovasyonunu mümkün kılarak işlerinde bir dönüşüm yaşanmasını sağlıyorlar. Böylece, yüksek maliyetli altyapının ve hizmette farklılaşamamanın getirdiği kar erozyonu eğilimini tersine çevirmeyi hedefliyorlar. NFV uygulamasının iki ana modelinden biri özel yazılım kümelerini, diğeri ise ortak sanallaştırma platformunu temel alıyor. ACG Research Kurumu tarafından yakın zamanlarda yayınlanan raporda, uzun vadede VMware tarafından savunulan ortak platform modelinin çok daha çevik ve düşük maliyetli olacağı belirtiliyor. ACG Research baş analisti Michael Kennedy, “Ortak platform yaklaşımı, sürdürülebilir iş modelini destekliyor ve operatörlerin hız ve ölçek açısından daha verimli inovasyon yapmalarını sağlayarak büyüme ile maliyet arasındaki lineer bağlantıyı koparabilen tek yaklaşım olarak ön plana çıkıyor. Ortak platformun düşük maliyetli NFV ağları, uzun iş verimliliği ve varlık verimi avantajları, bir yıldan kısa bir sürede ödemenin amorti edilmesini ve beş yıl içinde yüzde 350 yatırım dönüşünü mümkün kılıyor” diyor.

37


özel haber

Çağrı Merkezi Sektörü 2015’te 83 Bin Kişiye İstihdam Sağladı Çağrı Merkezleri Derneği (ÇMD) bir yandan sektörü tek çatı altında toplayan bir Sivil Toplum Kuruluşu olmanın bilinciyle ihtiyaçları dile getirip yetkililerin gündemine taşıyarak çözüm önerileri geliştirirken, bir yandan da pazar araştırmalarıyla sektörün nabzını tutmaya devam ediyor. Her yıl IMI Conferences işbirliğiyle pazar araştırması yapan ÇMD, 2015 yılı sonuçlarını, düzenlediği bir basın toplantısı ile kamuoyuna duyurdu. Son yıllarda istikralı büyümesini sürdüren çağrı merkezi sektörünün 2015 yılındaki gelişiminin gözler önüne serildiği araştırma raporunun sonuçlarını ÇMD Yönetim Kurulu Başkanı Metin Tarakçı açıkladı.

ifadeleri kullandı: “Çağrı Merkezleri Derneği olarak üyelerimizden aldığımız güçle birlikte, IMI Conferences işbirliğinde gerçekleştirdiğimiz çağrı merkezleri araştırmamızı bu yıl da tekrarladık. Bu araştırmanın sektörümüze ışık tutacağını ve Türkiye çağrı merkezi pazarının mevcut durumunu tüm gelişimi ile ortaya koyarak, sektörle ilgili tüm paydaşların faydalanabileceği çok değerli bir kaynak olduğunu düşünüyoruz.

Sektördeki Büyüme Hızı “İzinli Pazarlama” İle Yavaşladı!

Araştırma raporu sonuçlarına göre büyüme rakamlarına göz attığımızda, hem cirosal anlamda hem de istihdam rakamlarında büyümenin yavaşladığını görüyoruz. Bir önceki yıl %16 olan cirosal büyüme bu yıl %6 düzeyinde kalarak 3,6 milyar TL’lik bir pazarın oluşmasına yol Toplantının açılış konuşmasını yapan ve güncel pazar verilerini paylaşan ÇMD Yönetim Kurulu Başkanı Metin açmış durumda. İstihdam rakamları ise bir önceki yıl %13 düzeyinde bir artış gösterirken bu sene %4 düzeyinde bir Tarakçı, çağrı merkezi sektörü etkileyen Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun ve Uygulama artışla 83.000 seviyesine ulaştı. İçinde bulunduğumuz ekonomik belirsizlikler nedeniyle 2016 yılındaki istihdaEsaslarının, yeterli seviyede teşvik olmayışının ve ülke mın 85.000 seviyesine kadar çıkabileceği tahmin edilolarak genel anlamda yaşanılan ekonomik belirsizliğe mektedir. Özellikle 1 Mayıs 2015’te yürürlüğe giren Elektrağmen sektörün 2015 yılında da büyüme eğilimini az ronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun’un, da olsa sürdürdüğünü ve toplam pazar büyüklüğünün taşıdığı belirsizlikler nedeniyle sektörde böyle bir etki 3,6 milyar TL boyutuna ulaştığını açıkladı. yaratabileceği uyarısında bulunmuştuk. Bunun yanı sıra tüm sektörleri etkileyen ekonomik durağanlık ve döviz İstihdam anlamında da geçtiğimiz yıllarda özellikle kuru dalganmalarının da yatırımları bir nebze yavaşlattığı bölgesel kalkınmada büyük bir pay sahibi olan çağrı merkezi sektöründe toplam müşteri temsilcisi sayısının görüşündeyiz. Pazarı durağanlaştıran bu iki önemli etmenin getirdiği olumsuzlukların aşılması ve ihtiyaç duyulan 83.000’e ulaştığını belirten Tarakçı, konuşmasında şu teşviklerin sağlanması halinde, binlerce gence istihdam olanağı yaratma potansiyeli olan ve ülkemizin istihdam lokomotifi olan çağrı merkezi sektörü yeniden çift haneli büyüme rakamları yakalayabilir.”

Türkiye Çağrı Merkezi Sektörü Pazarı 83.000 İstihdama ve 3,6 Milyar TL Büyüklüğe Ulaştı

Yeni Yasanın Ardından Bazı Dış Kaynak Çağrı Merkezleri Kapandı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun özellikle tele pazarlama/ tele satışın yoğun şekilde yapıldığı sektörleri etkiledi. Araştırma sonuçlarında satış ve pazarlama maksatlı aramalarda ciddi bir düşüş ile %43 oranında gerçekleşmişti. Bu oran 2014 yılında %55,7 idi. Buna karşın müşteriyi elde tutma ve geri kazanım maksatlı yapılan aramalar da bu yıl %18,3 iken 2014 yılında %8,3 idi. Bu durum bize firmaların mevcut müşteriyi elde tutma çabalarının bu yıl ne kadar önem kazandığını gösteriyor.

38


söyleşi

Ali Yavuz ŞAHIN yavuz@btgunlugu.com

Depolamanın Önemi Günden Güne Artıyor

Bernhard Brandwitte Fujitsu Depolama Ürün Grubu Başkanı

“İnsan Odaklı İnovasyon” temasıyla gerçekleştirilen Fujitsu Forum 2015 kapsamında görüştüğümüz Fujitsu Depolama Ürün Grubu Başkanı Bernhard Brandwitte’den firmanın depolama stratejileri konusunda önemli bilgiler aldık. Fujitsu olarak depolama konusundaki stratejileriz neler?

sunduğumuz farklı çözümler ile yolumuza devam ediyoruz. Ayrıca depolama ürün grubundaki cihazlarımızın rakiplerimize göre yüksek derecede maliyet avantajı sunduğunu da söylemeliyim. Önümüzdeki günlerde de Şu andaki hedefimiz depolama konusunda dünyada bu konuda agresif olarak yolumuza devam edeceğiz. 5. Sıraya gelmek istiyoruz ve konuda çalışmalarımızı hızlandırmış durumdayız. Bu size biraz farklı gelebilir, Ürün grubumuzdaki üçüncü ana dal ise yazılım. Deçünkü birçok marka ilk sıraları hedefler. Fakat biz Asya polama konusunda yazlımın önemini biliyoruz ve bu konuda da ürünler sunarak müşterilerimizin iş yüklerive Avrupa marketlerine yoğunlaşmış durumdayız ve ni hafifletmeye çalışıyoruz. ETERNUS SF ürünlerimizle bu konudaki hedeflerimiz diğer markalara göre biraz birlikte verimliliği arttırarak müşterilerimize sorunsuz farklı. ve istenilen işi hızlıca yapan bir sistem sunuyoruz. Depolama portfolyomuz içerisindeki diğer ürünleri de Depolama portfolyomuza baktığımızda 4 farklı sütunun olduğunu görüyoruz. Bunlardan ilki Veri Koruma ana bir dal altında topluyoruz. Ben bu gruba geleneksel cihazları. Bu grup içerisinde Fujitsu Storage ETERNUS depolama diyorum. Bu grup içerisinde bildiğimiz tape CS ürünlerimiz yer almakta. Bu ürünlerimizle birlikte ve sabit diskli ürünler yer alıyor. Bu ürün grubunda da rakiplerimize göre iddialı olduğumuz belirtmeliyim. müşterilerimize performans açısından en yüksek sonuçları sunduğumuz gibi aynı zamanda eşsiz özellik- Fujitsu olarak bulunduğumuz her alanda elimizden ler de sunuyoruz. Bu konuda müşterilerimizin işletim gelen en iyisini yapmaya çalışıyoruz. sistemleri ne olursa olsun sistemlerimiz çok büyük bir Halan dünya çapında 100’ün üzerinde veri merkezisüpürge gibi çalışarak veriyi içine alıyor ve ardından Bulut veya depolama alanındaki tercihlerine göre işle- miz bulunmakta ve bunları Bulut Bilişim hizmetleri için kullanıyoruz. Yeni tanıtmış olduğumuz MetaArc yerek istenildiği yere gönderiyor. platformumuzla birlikte yeni ihtiyaçlara çözüm sunmak için veri merkezi sayımızı arttıracağız bu konuda Avİkinci bölümde ise DX ürün ailemiz bulunmakta. Bu rupa’da da çalışmalarımız sürmekte ve yakın gelecekte ürün ailemiz ile depolama komsundaki ihtiyaçlara yaşanacak yenilikleri anons edeceğiz. çözüm sunuyoruz. Ailemiz içerisindeki ürünlerimizi giriş, orta ve üst seviye olarak sınıflandırılmakta ve Tabii ki tüm ürün gruplarımızın yanı sıra iş ortaklarıişletmelerin ihtiyacına göre kolay yapılandırılabilir ürünler. Bu aile içerisinde tüm ürünlerimiz aynı kom- mız konusunda da sıkı ilişkilere sahibiz. Bildiğiniz birçok marka ile yakından çalışmakta ve müşterilerimizin ponentlerden oluşmakta, aralarında sadece kapasiihtiyaçlarına göre çözümler üretmekteyiz. Bunun yanı te ve performans açısından farklılar var. Bu konuda sıra servis konusunda da hassasız ve müşterilerimizin en büyük avantajımız ise ürünlerin tek bir platform üzerinde çalışabiliyor olması. Ürünlerimizin arkasında yaşadığı sorunların çözümü için elimizden gelen tüm çabayı gösteriyoruz. güçlü bir Japon mühendislik ekibi var ve ihtiyaçlara

39


Ali Yavuz ŞAHİN

yavuz@btgunlugu.com

söyleşi

Huawei Enterprise’da Bu Yıl da Hedef Üç Rakamlı Büyüme Huawei Enterprise biriminde uzun süre Satış Direktörü olarak görev yapan Serdar Yokuş, kısa süre önce atandığı Huawei Enterprise Ülke Müdürlüğü görevi ile birlikte, yakın geçmişi ve gelecek projeksiyonlarını BT Günlüğü için değerlendirdi. Bizlere Huawei Enterprise’ın genel ürün portföyünden bahseder misiniz? Şu anda müşterilerimize IP, IT, UC&C, GSM-R ve Enerji alanındaki ürün portföyümüzle çözüm sunuyoruz. Bu alanlarda birçok farklı ürün grubuna sahibiz fakat özellikle Switch ürün grubumuzun amiral gemimiz olduğunu söyleyebilirim. Hali hazırda Huawei olarak, ilk iki sırada yer alan markalardan biriyiz. İkinci sırada bu yıl sektöre sunduğumuz Wi-Fi ürün ailemiz yer almakta. Bu ürün grubunda rakipler ile bu sene ciddi rekabet yaşandığını söyleyebilirim. Süreç içinde, ürünlerimiz konusunda çok Söyleşimizi aşağıdaki QR Code sayesinde video olarak izleyebilirsiniz.

olumlu geri dönüşler aldık. Bu konuda Huawei olarak kalitemizi ve güvencemizi müşterilerimize iyi aksettirdiğimizi düşünüyorum. Hatta bu ürün grubunda Tolly Group tarafından yapılan araştırmaya göre, hem performans hem de throughput değerleri açısından rakiplerimize göre üstünlük sağladığımızın altı çiziliyor. Sadece bir yıl içerisinde bu kategoride 100 bin gibi yüksek satış adetlerine ulaşmamız, ürünlerimiz konusunda ne kadar iddialı olduğumuzun da bir göstergesi. Bu iki ürün grubunun yanı sıra, sunucu ürün ailemizle de hızlı bir şekilde yolumuza devam ediyoruz. Bu alanda; müşterilerimize katma değerli ürünler sunmak için HPC ve SAP HANA gibi ürün portföylerine yönelmiş durumdayız. Kendi geliştirdiğimiz ürünler ile sunucu ailemizi kullanan müşterilerimize farklı çözümler sunarak değer yaratmaya çalışıyoruz. 2015 yılının ikinci yarısıyla birlikte, depolama grubumuzun üçüncü nesil ürünleri hayatımıza girdi. Bu ürün grubu ile birlikte rakiplerimizin bir adım önüne geçerek, hızlı bir büyüme gerçekleştirdik. Önümüzdeki günlerde depolama ürünleri konusunda ciddi konsoli-

dasyonların olacağını tahmin ediyorum. Bununla birlikte depolama ürün grubumuzdaki hızlı büyümeyi devam ettireceğiz. Firmaların yıllardır veri merkezi konusunda belli ölçeklerde planları bulunmakta. 2016 yılının ikinci yarısından sonra bu planlamaların ciddi bir şekilde hayata geçmeye başlayacağını öngörüyoruz. Bu konuda da hazırlıklarımız ve yatırımlarımız devam etmekte. Tabii ki bu ekosistem içerisinde sunucu, depolama, UPS ve PDU gibi ürün gruplarının aynı marka altında sunulması, müşteri ve iş ortaklarımıza da büyük avantajlar sağlıyor. Türkiye’de güneş enerjisi tarafında hızlı bir büyüme görmekteyiz. Sektörün bu konuda bazı regülasyon beklentileri olsa da büyüme konusunda herhangi bir yavaşlama yok. Bu alanda pazara sunduğumuz invertörlerimizle birlikte, pazarda fark yaratıyoruz. Son iki yıldır faaliyet gösterdiğimiz ve belirli bir seviyeye getirdiğimiz UPS alanında da ürün portföyümüz oldukça geniş. Erişim yönlendiricileri ürün gruplarıyla VPN ve erişim hizmeti sağlayan operatörlere ve firmala-


ra sağladığımız farklılaşmış çözümler bulunuyor. Video konferans ve güvenlik ürün grubumuzda da 2016’nın ilk aylarında pazara sunacağımız yeni ürünler bulunuyor. Geçtiğimiz dönemde bu ürün gruplarında kısıtlı ve kontrollü bir şekilde hayata geçirdiğimiz projeler oldu fakat 2016 yılı ile birlikte yaygınlığı arttırıp, pazarda ilk sıraları zorlayacağız. Sadece sunduğumuz ürünlerle değil, servis ve hizmetlerimiz açısından da müşterilerimiz ve iş ortaklarımızı tam anlamıyla memnun etmek, asıl hedefimizi teşkil ediyor. Huawei olarak çok geniş bir ürün ailesine sahibiz ve Türkiye’de sunduğumuz ürün grupları konusunda çok hassasız. Servis altyapısını ve desteğini eksiksiz sağlayamayacağımız ürün gruplarına şimdiye kadar pazara sürmemeyi tercih ettik.

Portföyünüz içerisindeki ürünler düşünüldüğünde hemen hemen tüm sektörlere çözümler sunduğunuz söyleyebiliriz. Bu sektörler arasında sizin için öne çıkan bir sektör veya sektörler var mı? Sektörel açıdan baktığımızda eğitim sektöründe ciddi bir yatırımımızın olduğunu görüyoruz. Bunun içerisinde Fatih Projesi, üniversiteler ve özel okullar gibi kuruluşlarla çalışmalarımız bulunmakta. Sağlık sektöründe ciddi bir yatırımımız ve buna bağlı olarak büyümemiz söz konusu. Bunun yanı sıra, inşaat sektöründeki faaliyetlerimiz de hızla artmakta. Kamu alanında da büyük bir iş yapma sahamız bulunmakta. Tabii ki bunlar büyüklük açısından faaliyet gösterdiğimiz ilk sıradaki sektörler. Bunun yanı sıra, orta seviyede üretim, servis sağlayıcılar, medya ve ulaştırma sektörlerindeki firmalar ile çalışmalarımız devam ediyor. Büyümeye daha yatkın ve bizim şimdi-

Serdar Yokuş Huawei Enterprise Ülke Müdürü


söyleşi

lerde giriş seviyesinde olduğumuz sektörlere baktığımızda ise bankacılık ve finans sektörünün başta geldiğini söyleyebiliriz. Bu sektörler içerisinde de büyümemiz 2016 yılında daha hızlı olacaktır diye düşünüyorum. 2016 yılındaki hedeflerimizin başında KOBİ’ler yer almakta. Bu alanda yatırımlarımızı arttıracağız. Araştırmaların yanı sıra, iş ortaklarımızdan aldığımız verileri de incelemeye devam ediyoruz. Bu bağlamda önümüzdeki günlerde küçük ve orta ölçekli işletmelerin çok hızlı büyüdüğünü görüyoruz ve bu alandaki yatırımlarımızı arttırarak, farklı çözümler sunmaya devam edeceğiz. Yine büyümeyi planladığımız alanlardan bir tanesi de enerji sektörü. Bizim açımızdan gidilecek daha çok yol olduğu düşüncesindeyim.

Huawei Enterprise’ın artık müşteri tarafından tercih edebilir bir marka olduğunu söyleyebilir miyiz? Eğer öyleyse, Huawei Enterprise’ı rakiplerinden farklılaştıran özellikleri nelerdir? Huawei; Türkiye’de 2002 yılından bu yana faaliyet gösteriyor. Kurumsal tarafta değerlendirdiğimizde ise şunları söyleyebiliriz; Huawei sektöre 2011 yılının ikinci yarısında girdi. Telekomünikasyon alanında çok iyi bilinen ve lider bir teknoloji sağlayıcı olarak konumlanıyoruz. Ama kurumsal tarafta; telekomünikasyondan çok çok farklı işleyiş dinamikleri mevcut. Huawei olarak telekomünikasyon iş birimimizi genişletmenin yannında yeni bir iş birimi

ile pazara girdik ve yolumuza bu şekilde devam ediyoruz. 2011 yılında bilinirliğimiz daha düşük seviyelerdeydi. Bunu aşmak ve belli bir seviyeye gelmek için dört-beş farklı aşamadan geçmeniz gerekti. Biz bu geçiş süreçlerinin farkındaydık ve sistematik olarak yapımızı kurduk. Bugün baktığımızda, bu yolda ciddi bir mesafe aldığımızı söyleyebilirim. Pazardaki en önemli sürdürülebilirlik kriteri ürünlerinizin teknik olarak en iyi ve en hızlı gelişen ürünler olmasıdır. Huawei, birçok köklü rakibinden çok daha iyi ve güçlü ürünleri pazar sunmuş ve birçok bağımsız test kuruluşu tarafından da bu performans tescillenmiştir. 2015 senesi içerisinde; 300’ün üzerinde başarılı proje gerçekleştirerek, önemli bir referans listesine ulaştık. 2011 yılındaki kurulum sürecimizin ardından, 2012 yılı sonunda dört rakamlı bir büyüme elde ettik. Yeni kurulan bir şirket için bunun çok doğal olduğu söylenebilir. Bir sonraki sene yüzde 300 seviyesinde kümülatif bir büyüme sağladık. İçinde bulunduğumuz seneyi, yüzde 186 büyüme ile tamamlıyoruz. Önümüzdeki yıl için hedefimiz, yine üç rakamlı bir büyüme olacak. Bu tarz bir büyüme trendini sağlamak kolay değil, Huawei olarak bunu gerçekleştirdiğimiz için gururluyuz ve 2016’ya umutla bakıyoruz. Gerçekleştirdiğimiz kümülatif büyüme; iş ortaklarımızın yetkinliğini artırmakla birlikte; ülke içinde de bilinirliği arttırıyor ve kalıcılığını garantiliyor. Bunu bir kartopuna benzetiyorum ve

yuvarlandıkça büyümeye devam ediyor. Faaliyet gösterdiğimiz alanda; Türkiye’de onlarca üretici firma faaliyet gösteriyor ve biz kısa bir zaman diliminde, bu listede ilk üçe girmeyi başardık. 2016 yılı sonunda ise ilk iki marka içerisine girmeyi planlıyoruz. Önümüzdeki sene; Huawei Türkiye içerisindeki iş birimleri olarak, kendimize ciddi hedefler koyduk. İnsan kaynağına yatırımlarımız sürüyor. Yerelleşme konusundaki yatırımlarımız devam ediyor. Tabii ki kurumsal iş birimi tarafındaki yatırımlarımıza daha fazla eğilmiş durumdayız. Bu yatırımlarımızın ardından büyümemizin planladığımız şekilde gerçekleşeceği konusunda şüphemiz yok.

Yeni ülke müdürü olarak öncelikleriniz neler ve yeni yıl içerisinde yeni işbirlikleri ya da yeni alanlar olacak mı? Huawei tarafından baktığınızda, kurumsal iş biriminin kurulması ve günden güne büyümesi, globalleşmenin getirdiği bir durum. Ben de Huawei Kurumsal İş Birimi’nin ilk çalışanlarından biriyim. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki şu anda bulunduğum görev benim açımdan gurur verici. Yaptığımız işlerin başında globalleşmenin lokalize edilmesi yer alıyor. Bunun yanında iş süreçlerinin şeffaflığını sağlamak ve bunu devam ettirmek ana görevim. Çünkü biz tek başımıza müşterilerimiz ile iş yapmıyoruz. Sağladığımız çözümler; iş ortaklarımız vasıtasıyla hayata geçiyor.


rın servis tarafında yapılacağını söyleyebiliriz. Bunun yanı sıra, ekosistemimizi güçlendirmek için; servis ve bakım hizmetleri alanında faaliyet gösterecek iki yeni iş ortağımızı da kısa içinde duyuracağız.

Serdar Yokuş Huawei Enterprise Ülke Müdürü

Bugüne kadar, müşterilerimize direkt satış yapmadık ve yapmayacağız. Ayrıca önceliklerim arasında, şirket çalışanlarının yaptıkları katılımlara göre yetkilendirilmesiyle ilgili hakkaniyetli bir çalışma ortamı yapılandırılmak da yer alıyor. İş hayatımda; entegratör, iş ortağı ve müşteri tarafında çalıştım ve deneyimlediğim birçok konu var. İş ortaklarımız ve müşterilerimize her zaman iyi bir deneyim yaşatmak için çalışacağım. Bunlar arasında verilen taahhütlerin ve sürekliliğin sağlanması; kurulmuş olan ürünlerin servis desteği konuları ön planda. Önümüzdeki dönemde yeni ürünlerimizi sektöre sunmayı hedefliyoruz. Bunların başında, video konferans ürünleri ve güvenlik çözümlerimiz yer

alıyor. 2016 yılının sonuna doğru ürün ve çözümlerimize yenilerini eklemeye devam edeceğiz. Bununla birlikte, Huawei servis organizasyonu, her geçen gün daha fazla büyüyor. Gerçekleştirdiğimiz projelere ek olarak, bu projelere servis desteği sunan kadrolarımız da genişliyor. Bu alanda da iş ortaklarımızla birlikte ilerliyoruz. Yalnızca İstanbul’da değil, Anadolu’da da; Türkiye’nin birçok bölgesinde iş ortaklarımız aracılığı ile servis hizmetlerimizi günden güne artırıyoruz. Tüm servis operasyonlarında iş sorumluluğu, uçtan uca Huawei’ye aittir. Bizim için asıl önemli nokta, yetkin iş ortakları tarafından servisin verilmesi ve devamlılığının sağlanmasıdır. 2016 yılında en büyük yatırımla-

Huawei Kurumsal iş birimi; operasyonlarında, kanal yapısına büyük önem veriyor. Bu yapı içinde, iş ortaklarımızın desteklenmesi ve yönetimi, bizim sorumluluğumuzda ilerliyor. Kanal iş ortaklarımız için daha fazla yatırım yapmak, daha fazla ürün sağlamak ve büyüme sürecinde birlikte ilerlemek, bizim açımızdan büyük önem taşıyor. Birlikte verimli çalıştığımız tüm iş ortaklarımızın daha fazla gelişmesi için destek olmaya devam edeceğiz. Kurumsal alan, mutlaka kanal ortakları ile birlikte hareket edilmesi gereken bir iş platformudur. Fiyat politikası, doğru pazar adreslemesi, teknoloji ortaklığı ve güvene dayalı işbirliği, iş modelimizin olmazsa olmazları arasında yer alıyor. İşlerin aslında şirketler tarafından değil, insanlar tarafından yapıldığını unutmamamız gerekir. Bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz hiçbir projeden olumsuz yorum almadık, aksine memnuniyet yorumları aldık. Markamızın pazarda olumlu şekilde konumlanması özelinde bu referansların etkisi son derece büyüktür. Belli bir süre öncesine kadar, Huawei markası telaffuz edilmekte zorlanırken, bugün markanın ortaya koyduğu teknoloji, sektörde önemli bir bilinirliğe sahip oldu.

41


araştırma

Türk İş Dünyası Dijital İstilaya Hazır mı? Üst düzey yöneticiler önümüzdeki 3-5 yıllık dönem içerisinde iş yapış biçimlerini en çok etkileyecek trendi “endüstri yakınlaşması” olarak görüyor. Türkiye sonuçlarına bakıldığında ise “her yerden” çalışma trendinin ön plana çıktığı görülüyor.

32


I

BM aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 70 ülkeden 5.247 üst düzey yönetici ile yüz yüze görüşmeler yaparak hazırladığı IBM Global C-Suite Study 2015 araştırmasının sonuçlarını gerçekleştirdiği Business Connect etkinliğinde açıkladı. İş dünyasının önceliklerini ve öngörülerini analiz eden araştırmaya Türkiye’den de 165 üst düzey yönetici katıldı. IBM Global C-Suite Study 2015 araştırmasının sonuçlarına göre tüm dünyada üst düzey yöneticilerin korkulu rüyası, tamamen farklı bir iş modeli ile piyasaya giren bir rakibin sektördeki diğer firmaları yerle bir etmesi olarak açıklanan “Uber Sendromu”... Rekabetin de yeniden tanımlandığı günümüz iş dünyasında IBM’in araştırması ise liderlerin geleceğe nasıl baktığını, trendleri nasıl belirlediklerini ve şirketlerini “yıkım (disruption) çağında” nasıl konumladıklarını inceliyor. 70 ülke ve 21 sektörden 5.247 üst düzey yönetici ile yapılan yüz yüze görüşmeler sonucunda ortaya çıkan araştırma şirketlerin rekabetçi avantaj elde etmeleri için “dijital istilaya hazır olma”, “panoramik bir bakış açısı yaratma” ve “ilk ol, en iyi ol, ya da hiç olma” başlıkları altında üç temel öncelik ortaya koyuyor.

Türkiye’de “Her Yerden” Çalışma Trendi Ön Planda IBM Global C-Suite Study 2015 araştırması sonuçlarına göre üst düzey yöneticiler (%70) önümüzdeki 3-5 yıllık dönem içerisinde iş yapış biçimlerini en çok etkileyecek trendi “endüstri yakınlaşması” olarak görüyor. Türkiye sonuçlarına bakıldığında ise “her yerden” çalışma trendinin ön plana çıktığı görülüyor (%59). En büyük tehlike henüz rakip ola-

33


araştırma

rak tanımlanmamış rakipler İki yıl önce yapılan araştırma sonuçlarına göre, yeni rakiplerin faaliyet gösterdikleri kendi sektörlerinden geleceğini düşünen üst düzey yöneticiler bu yıl yapılan araştırmada endüstri dışından gelecek rakipler konusunda oldukça endişeli... Tüm dünyada araştırmaya katılan üst düzey yöneticilerin yüzde 54’ü Türkiye’den katılan yöneticilerin ise yüzde 49’u rekabetin sektör dışından geleceğini düşünüyor.

CEO’lar 2012 Yılından Beri En Büyük Dış Etken Olarak Teknolojiyi Görüyor Hem global hem de Türkiye sonuçlarına bakıldığında, CEO’ların çoğunluğu teknolojiyi şirketlerini etkileyen en büyük faktör olarak ön plana çıkartıyor. Türkiye’den araştırmaya katılan CEO’ların yüzde 75’i 3-5 yıl içerisinde teknolojinin kurumlarını ciddi ölçüde etkileyeceğini düşünüyor.

Müşteri Etkileşimi Gelecekte Daha da Dijitalleşecek Kognitif teknolojilerin kullanımı ile iş dünyasında yeni keşiflerin

32

kapıları açılırken müşteri etkileşimi de daha online hale geliyor. Türkiye’den araştırmaya katılan üst düzey yöneticilerin yüzde 92 gibi büyük bir çoğunluğu dijital/ sanal etkileşimin büyük bir artış göstereceğini düşünüyor. Tüm dünyada ise bu oran yüzde 81 olarak görülüyor. Türk yöneticiler daha kişiselleştirilmiş müşteri deneyimi oluşturmak için yeni teknolojileri kullanmayı düşünüyor. Tüm dünyada yöneticiler kurumlarının müşteriler ile olan etkileşimini değiştirmeyi planlarken, daha dijital ve kişiselleştirilmiş deneyimler yaratma konusuna olan ilgi her geçen gün artıyor.

İnovasyon İçin Daha Fazla İşbirliği Üst düzey yöneticilerin yarısından çoğu dış kaynaklardan gelecek inovasyon arayışı içerisinde... Türkiye’deki üst düzey yöneticilerin yüzde 56’sı, tüm dünyadan araştırmaya katılan üst düzey yöneticilerin ise yüzde 54’ü inovasyon için üçüncü partiler ile daha fazla işbirliği ihtiyacı olduğunu düşünüyor. Türkiye’deki üst düzey yöneticilerin yüzde 84’ü ise iş ortağı network’ünü genişletme-

yi planlıyor. IBM Global C-Suite Study 2015 araştırması iş liderlerinden aldığı öngörü ve analizler ile firmaların geleceğe hazırlanmasına da yardımcı oluyor. Araştırma, şirketlerin günümüzde dijital istilaya hazır olmaları için üç öneri getiriyor. Hızlı değişim gösteren pazarlarda tarihi verilerin sınırlı bir önemi olduğunu belirten araştırma en önemli karaların müşterilere en yakın kişiler tarafından alınmasını öneriyor. Araştırmanın sunduğu ikinci önerisi ise şirketlerin yeni iş ortakları kurmak için planlarını yoğunlaştırması... Son olarak Alibaba, eBay, Spotify ve WhatsApp gibi şirketlerin ortak özelliklerinin diğer şirketlerin müşterilerine ulaştıkları sanal bir network’te kilit nokta haline gelmeleri olduğunu söyleyen araştırma, farklı satıcı ve alıcıların buluştuğu, bilgi alışverişinde bulunduğu, öngörülerini paylaştığı ve etkili bir ekosistem oluşturduğu bir online forum alanı yaratmanın doğru bir strateji olduğunu belirtiyor.

İş Dünyasında Gelecek Neler Getirecek? Hem Türkiye hem de global sonuçlara bakıldığında araştırmaya katılan üst düzey yöneticilerin çoğunluğu gelecek 3-5 yıl içerisinde bulut bilişim ve hizmetleri (%61), mobil çözümler (%75) ve Nesnelerin İnterneti (%59) kavramlarının iş dünyasını domine edeceğini düşünüyor. Yakın gelecekte güvenlik konusunun en önemli risk alanı olduğunu düşünen üst düzey yöneticiler özellikle Türkiye’de yüzde 76 oranında bilişim güvenliği risklerinin ön planda olacağını söylüyor. Araştırmaya göre Türkiye’de üst düzey yöneticiler yeni trendleri


belirlemede hala geleneksel tekniklere başvuruyor. Yöneticilerin yüzde 85’i beyin fırtınası, yüzde 59’u öngörü analitiği ve yüzde 38’i simülasyonlara başvuruyor. Türkiye’deki yöneticilerin birçoğu (%48) kognitif teknolojilerin iş yapış biçimlerini kökten değiştireceğine inanıyor. Şirketlerin panoramik bir bakış açısı yaratmaları için üç öneri getiren IBM Global C-Suite Study 2015 araştırması; her nekadar hiçbir teknolojinin gelecekte neler yaşanacağını birebir bilmesinin mümkün olmadığını belirtse de öngörü ve kognitif analitik kullarak gerçek zamanlı veriler ile tahmin yeteneklerini artırmanın şirketlere artı değer katacağını söylüyor. İkinci olarak şirketlerin kendi uzman öngörü ekiplerini kurmasını öneren araştırma, olasılığa dayalı muhakeme teknikleri kullanma alanında eğitimli kişilerin daha doğru tahminler yaptığını ortaya koyuyor. Son olarak dünyaya çevre merkezli bir bakış açısı ile yaklaşmanın öneminden bahseden araştırma; şirketlerin ekosistemlerindeki tüm işletmelerin kapasitelerini bu doğrultuda değerlendir-

melerini öneriyor. Türkiye’deki üst düzey yöneticilerin çoğu teknolojideki değişimin iş modellerini tekrardan değerlendirmelerine neden olacağını düşünüyor. Yüzde 78 oranında ürün/hizmet portföyünün, yüzde 76 oranında dağıtım kanallarının ve yüzde 74 oranında işletme modelinin tekrardan değerlendirileceği öngörülüyor.

Uber’in Piyasa Değeri Dünyadaki Tüm Araç Kiralama Şirketlerinin Toplam Değerinden Fazla Tüm dünyadan araştırmaya katılan üst düzey yöneticilerin yüzde 80’i yeni iş modelleri üzerinde çalışıyor veya çalışmayı düşünüyor. Türkiye’de ise üst düzey yöneticiler yeni bir iş modeli ararken yüzde 51 oranında ekosistem içerisindeki iş ortakları ile birlikte çalışarak yeni yollar ile değer yaratma anlamına gelen “açık” iş modelini tercih ediyor. Yeni bir iş modelini başlatırken veya piyasaya yeni bir ürün sunarken Türkiye’deki liderlerin yüzde 70’i “ilk olmayı” tercih ediyor. Sektöründe ilk ya da en iyi olmak için üç öneride bulunan araştırma;

şirketlerin var olan güçlü yönlerine odaklanmanın ve arkalarından gelen rakiplerinden ders almanın hali hazırda yaptıkları şeyin aynısını yapmalarına neden olacağını söyleyerek bilinmeyen alanları keşfetmelerini öneriyor. İkinci olarak şirketlerin kuruluşlarına yakın bir yerde bir inovasyon merkezi kurarak yeni iş modelleri ve hizmetleri konusunda Ar-Ge çalışmaları yapmasını söyleyen araştırma, umut veren prototiplerin bilgili ve heyecanlı müşterilerden oluşan bir grup üzerinde test edilmesini öneriyor. Son olarak araştırma; teknolojik gelişmelerin hızla yaşandığı günümüzde pazarda öncü konuma gelmenin zor olması sebebiyle yeni bir iş modeli, ürün ya da hizmeti başlatırken hızlı olmayı ve büyük oynamayı öneriyor.

C-Suite Study 2015 Araştırması Hakkında IBM Global C-Suite Study 2015 araştırması Kuzey Amerika, Orta ve Güney Amerika, Barı Avrupa, Orta Doğu ve Afrika, Orta ve Doğu Avrupa, Asya Pasifik, Japonya olmak üzere 70 ülkeden 5.247 üst düzey yöneticinin katılımı ile hazırlandı. Türkiye’den 165 yöneticinin katıldığı araştırma kapsamında 818 CEO (Chief Executive Officer), 643 CFO (Chief Financial Officer), 601 CHRO (Chief Human Resources Officer), 1.805 CIO (Chief Information Officer), 723 CMO (Chief Marketing Officer, 657 COO (Chief Operating Officer) ile yüz yüze görüşmeler yapıldı. Bu araştırma IBM’in 2003 yılından beri üst düzey yöneticilerle gerçekleştirdiği 18.; tüm üst düzey yöneticileri aynı zaman dilimi içerisinde değerlendiren 2. çalışma niteliğini taşıyor ve 21 farklı sektörden iş liderlerinin vizyonlarını bir araya getiriyor.

33


Avşar ÖZGEN

info@btgunlugu.com

telekom

BTK Cihazlara Tahribat Testi Uyguladı BTK Başkanı Ömer Fatih Sayan ilk defa laboratuvarda cihazlara yıkıcı tahribat testi uygulandığını belirtti.

B

ilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Piyasa Gözetim Laboratuvarı’nda cihazlara ilk kez yıkıcı tahribat testi yapıldı. BTK Başkanı Ömer Fatih Sayan tarafından yapılan testlerde, cihazlarda yıkıcı tahribata da neden olabilecek düşürme, yakma, elektrostatik deşarj, gerilim değişimi, elektriksel hızlı geçişler, patlama ve gerilim dalgalanması ilk kez uygulandı. Sayan, testlerin ardından yaptığı açıklamada, Kurumun önemli görevlerinden birisinin de piyasa gözetimi ve denetimi olduğunu ifade ederek, üretilen cihazların, teknik mevzuatın gereklerine uygun üretildiğinin beyanıyla piya-

48

saya sürülebilmesine ve piyasaya sürüldükten sonra denetlenmesi esasına dayandığını söyledi. Türkiye’de Piyasa Gözetimi ve Denetimi (PGD) faaliyetlerinin başta 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun ve elektronik haberleşme cihazları için ise 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu (EHK) ve ilgili diğer mevzuat kapsamında yapıldığını anlatan Sayan, elektronik haberleşme cihazlarının Piyasa Gözetimi ve Denetimine yönelik faaliyetlerinin BTK Piyasa Gözetim Laboratuvarı’nda yapıldığını ifade etti. Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) tarafından akredite edilen laboratuvarın yaklaşık 5 milyon Euro

bedelle kurulduğunu kaydeden BTK Başkanı Sayan, laboratuvarda numune cihazlara temel gerekliliklere uygunluk testleri yapıldığını bildirdi.Bir malın veya hizmetin tanımlanan ulusal veya uluslararası standartlar ve kriterlerle uyumlu olup olmadığının belirlenmesi işlemi olan standartlara uygunluk değerlendirmesi kavramının tüm ürün deneyleri, kalibrasyon faaliyetleri, CE işareti ve kalite sistem belgelendirme faaliyetlerini kapsayan geniş çaplı bir olgu olduğunu ifade eden Sayan, “Bu testler başlıca elektromanyetik uyumluluk anlamına gelen EMC testleri ile Radyo Frekans testleri ve güvenlik temelindeki LVD testleri ile özgül soğurma oranı anlamına gelen SAR testleridir” diye konuştu.


4,5G’nin Yerli Üretim Testlerini de Yapmayı Hedefliyoruz RASAT ve GÖKTÜRK-2 uydularının da BTK’nın laboratuvarında bazı testlere tabi tutulduğunu vurgulayan Sayan, Türkiye’nin ilk yerli uydusu Türksat 6A’nın RF ve EMC testlerini de bu laboratuvarda yapmayı istediklerini kaydetti. Ar-Ge faaliyetlerine yönelik gerçekleştirilen testlerde alınan ücretlere yüzde 50 indirim uygulandığına işaret eden Sayan, 26 Ağustos’ta yapılan ve kamuoyunda 4,5G olarak bilinen IMT Advanced teknolojisi için getirilen yerli malı ve Ar-Ge yükümlülüğünün istenen seviyeye ulaşması için tüm üreticileri laboratuvarı kullanmaya davet etti. BTK Başkanı Sayan, bu yıl 10’dan fazla üreticinin ürünlerini bu laboratuvarda test ettiğini anlattı. Tüketicilerin satın aldıkları cihazları güvenle kullanmaları için imalatçı ve ithalatçı firmaların sürekli denetlenmesi gerektiğini dile getiren Sayan, kurum tarafından yayınlanan teknik mevzuata uyumluluğun bu şekilde denetlendiğini söyledi. Yılın 8 ayında 787 ürünün laboratuvarda teste tabi tutulduğunu bildiren Ömer Fatih Sayan, “18 firmanın ürettiğini 35 cihaz için idari para cezası uyguladık. İdari para cezasının miktarı bu sene için 412 bin lirayı aşmış durumda. Laboratuvarda evrak ve cihazlar üzerinde olmak üzere iki türlü denetim yapılıyor. Bu yıl toplam bin adet farklı marka ve modelde cihazın denetimini yapmayı düşünüyoruz” dedi.

Laboratuvarda 200’e Yakın Test Ekipmanı Bulunuyor Teknoloji ve altyapı anlamında yarı yansımasız, tam yansımasız ve yalıtımlı test odalarının bulunduğu laboratuvarda, elektromanyetik dalgaların içeri girmesi ya da dışarı çıkmasını engelleyen test ortamlarında, ithalat veya yerli üretim yo-

luyla piyasaya arz edilen elektronik haberleşme cihazlarının uluslararası standartlara uyumu ve insan sağlığına uygun olmasına yönelik testlerin uygulandığını kaydeden BTK Başkanı Sayan, 200’e yakın test ekipmanının bulunduğu laboratuvarda cihazın, elektromanyetik uyumluluk içinde çalışıp çalışmadığının tespitinin yapıldığını söyledi.

Elektromanyetik Alanın İnsan Sağlığına Etkisi Ölçülüyor SAR Odası’nda cihazların çeşitli frekanslarda yaydığı elektromanyetik alanın beyin üzerindeki soğrulma oranının robot yardımıyla belirlendiğini dile getiren Sayan, elektromanyetik dalganın Avrupa standartı olan 2 watt/kilogramın altında olup olmadığının bu odada ölçüldüğünü belirtti. Robotlar vasıtasıyla insan beyninin simüle edildiğini anlatan Sayan, “Laboratuvarda çeşitli kimyasallar birleştirilerek insan beynine en yakın sıvı oluşturularak, insan kulağına telefon yaklaştırdıktan sonra robot vasıtasıyla elektromanyetik alan değerlerini ölçüyoruz. Cihaz, haberleşme esnasında nasıl bir elektromanyetik alan oluşturuyor ve bu alan insan sağlığını ne kadar etkiliyor. Buradaki deneyin özü bu. Uzun görüşmelerde başa yakın tutulan telefonun kulaklıkla kullanılması gerekir. Telefon konuşmalarının kulaklıkla yapılması durumunda sıfıra yakın SAR değeri oluşturmaktadır” diye konuştu. Aramalarda telefona bağlantı kurulma anının elektromanyetik dalga açısından en yüksek değere ulaşıldığı an olduğunu vurgulayan Sayan, karşıdan “alo” sesi alındıktan sonra telefonun kulağa götürülmesi durumunda yaklaşık 15’te bir oranında daha az elektromanyetik alana maruz kalındığına dikkati çekti. Burada yapılan deneyle insan vücudunun çeşitli kısımlarının maruz kaldığı elektromanyetik

değerin ölçüldüğünü ifade eden Sayan, “Burada biz, normal ticari şebekeleri kullanmıyoruz. Deney sim kartlarına, deney yaptığımız baz istasyonundan tüm frekansları ayrı ayrı simüle edip ölçümlerini yapıyoruz” dedi. Cihazların yaydığı elektromanyetik alanın beyin üzerindeki soğrulma oranının robot yardımıyla belirlendiğini kaydeden Sayan, elektromanyetik dalganın Avrupa standartı olan 2 watt/kilogramın altında olup olmadığının ölçüldüğünü belirtti. Vatandaşların, aldıkları elektronik cihazların kullanım kılavuzunda ayrıntılı şekilde verilen SAR değerlerine bakmalarını isteyen BTK Başkanı Sayan, laboratuvarda ölçümleri yapılan cihazların hiçbirinin 2 watt/ kilogramı görmediğini, piyasada söz konusu SAR değerinin üzerinde henüz denetime takılmış bir cihaz bulunmadığını söyledi. Sayan, piyasada SAR değeri 2 watt/kilogramın üzerindeki cihazlarla ilgili idari para cezasının yanı sıra cihazların piyasadan toplatılmasına kadar çeşitli yaptırımların uygulanacağını kaydetti.

Laboratuvarda Bu Sene Bir İlki Gerçekleştirdik Piyasa Gözetim Laboratuvarı’nda bu sene bir ilki de gerçekleştiren Sayan, laboratuvar tarihinde hiç uygulanmayan ve cihazlarda yıkıcı tahribata da neden olabilecek düşürme testleri, yakma testleri, elektrostatik deşarj, gerilim değişimi, elektriksel hızlı geçişler, patlama ve gerilim dalgalanması gibi bazı ilave testleri bu sene ilk defa gerçekleştirdiklerini söyledi. Deşarj testi için 3 bin volt değerinde elektriğin cep telefonuna uygulandığını anlatan Sayan, bunun herhangi kazaya yol açıp açmadığının, drop testinde ise yere düşen telefonun çalışıp çalışmadığının kontrol edildiğini kaydetti.

49


Avşar ÖZGEN

info@btgunlugu.com

Avşar Özgen

info@btgunlugu.com

4,5G’ye Geçiş Ücretsiz Olacak Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Feridun Bilgin, 3G’den 4,5G’ye geçişin ücretsiz olacağını belirterek, “Aboneler, geçiş için ek ücret ödemek zorunda kalmayacak” dedi.

U

laştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Feridun Bilgin yaptığı açıklamada, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından 26 Ağustos’ta gerçekleştirilen 4,5G ihalesinin Bakanlığın belirlediği politika ve strateji doğrultusunda yapıldığını ifade ederek, ihale kapsamında toplamda 365.4 MHz frekans satışının gerçekleştirildiğini anımsattı. Mobil hizmetlerin sunumu amacıyla daha önce 183,8 MHz olarak tahsis edilmiş olan frekanslara iki kattan fazla frekans ilave edilerek mobil geniş bant hizmetlerinin daha hızlı ve daha kaliteli bir şekilde sunulmasının önünün açıldığını anlatan Bilgin, yeni teknolojiyle mobil internet hızının en az 10 kat artmasının beklendiğini bildirdi.Bilgin, video ve film izleme, veri indirme ve akıllı mobil uygulamalarının 3G’ye oranla çok daha hızlı ve çok daha kaliteli sunulmasının amaçlandığına işaret etti. Bilgin, söz konusu ihalenin teklif veren Turkcell İletişim Hizmetleri AŞ, Vodafone İletişim Hizmetleri AŞ ve Avea İletişim Hizmetleri AŞ arasında adilane rekabet içinde ancak centilmence, şeffaf ve kamuoyunun gözü önünde gerçekleştirildiğini ifade etti.

50

Toplam frekansın asgari değerinin 2 milyar 298 milyon 67 bin 661 avro olarak belirlendiğini bildiren Bilgin, rekabet ortamında yaşanan yarışla ihalenin asgari değerin yüzde 46,04 üstünde, 3 milyar 356 milyon 112 bin 643 avro tutarında gelir elde edildiğine dikkati çekti. İhale sonucunda KDV dahil toplam ihale bedelinin ise 3 milyar 960 milyon 212 bin 918,74 avro olduğunu belirten Bilgin, “İhalede ulaşılan 13 milyar liranın üzerindeki rakam ekonomiye olan güvenin bir göstergesidir” diye konuştu. İhaleyi kazanan işletmecilerin ihale bedelinin peşin veya taksitle ödeme seçeneklerinden birini seçmeleri gerektiğini vurgulayan Bilgin, işletmecilerin ödeme konusundaki tercihlerini BTK’ya bildirdiklerini ve ihaleyi kazanan işletmecilerden 2’sinin taksitle, birinin ise peşin ödemeyi tercih ettiğini açıkladı.

Hazine’nin Kasası Dolacak Bilgin, KDV hariç toplam 1 milyar 435 milyon 145 bin 922,4 avro karşılığı olarak 4 milyar 893 milyon 417 bin 51,61 lira tutarındaki ihale bedelinin yetkilendirme yapılmadan ödeneceğini vurguladı. Bilgin, ihale


bedelinin KDV’sinin ise peşin ödeme tutarı üzerinden hesaplanarak ilk taksitle beraber tek seferde ödeneceğini, bu kapsamda ilk ödeme toplam tutarının KDV dahil 2 milyar 39 milyon 246 bin 198,1 avro karşılığı 6 milyar 933 milyon 437 bin 74 lira olacağını bildirdi. İşletmelerin yetki belgelerinin verileceği tarihten bir gün öncesine kadar ilk ödemelerini Hazineye yapmaları gerektiğini anımsatan Bilgin, taksitli ödeme seçeneğini seçen işletmecilerin ödemelerini 4 eşit taksitte ve 6’şar aylık arayla yapacaklarını ve 2017 yılının nisan ayında ödemelerin tamamlanacağını açıkladı.

1 Nisan’da Yeni Teknoloji Bilgin, operatörlerin 1 Nisan 2016’dan itibaren yeni teknolojiyle vatandaşlara hizmet vermeye başlayacaklarını belirtti. Bilgin, şöyle devam etti: “Ülkemizi ve vatandaşlarımızı 1 Nisan 2016’dan itibaren yeni teknolojiyle tanıştırmış olacağız. IMT-Advanced teknolojisiyle Türkiye’de mobil iletişim alanında yeni bir dönem açılmış olacak. Ülkemizde son 13 yılda bilgi teknolojileri ve iletişim alanında yakalanan gelişim ve değişim, 1 Nisan 2016’dan itibaren ise mobil iletişimde yeni bir boyut katılarak ve büyük bir ivme kazandırılarak ve artan boyutta devam edecek. 2023 hedeflerine doğru koşar adım yürürken, Türkiye’de çok daha hızlı iletişim ve internet altyapısı kurulmuş olacak.”

4,5G’ye Geçiş Ücretsiz Olacak Bilgin, kamuoyunda 3G’den 4,5G’ye geçerken abonelerden ücret alınacağına ilişkin haberlerin yer aldığına dikkati çekerek, 1 Nisan 2016’dan itibaren 4,5G uyumlu mobil telefonu ve sim kartı bulunan abonelerin 4,5G hizmetini kullanmaya başlayacaklarını söyledi. 2G’den 3G’ye geçilirken BTK’nın aldığı kararla mevcut abonelerin SMS ile onay vermek suretiyle ek ücret ödemeden 3G abonesi olduklarını ve yeni bir abonelik sözleşmesi imzalamak zorunda kalmadıklarını ifade eden Bilgin, BTK’nın 3G’den 4,5G’ye geçilirken de benzer bir karar alarak tüketicilerin mağdur edilmeyeceğini kaydetti.

Erdoğan’ın Çıkışının Ardından “5G” Laboratuvarı Kuruldu Öte yandan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 4G ile ilgili olarak, “Şimdi 4G meselesi konuşuluyor. Ben de diyorum ki, dünya şu anda 5G’yi konuşuyor, biz 3G’deyiz. Dolayısıyla 4G ile bizim zaman kaybetmemize gerek yok. İki yıl içerisinde Türkiye de 5G’ye geçme-

li. Biz buna adım atmalıyız. Aksi takdirde Türkiye adeta 4G ile bir çöplük haline döner. Bunu aşmamız lazım. 3G’de iyi bir noktadayız, sabırlı olalım, 5G’ye çalışalım, 3G’den 5G’ye atlayalım. Bunu yapar mıyız? Kesinlikle yaparız” demişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu çıkışının ardından Piyasaya 2020’li yıllarda sürülmesi beklenen 5. nesil kablosuz iletişim teknolojileri konusunda araştırma yapmak üzere Türkiye’nin ilk “5G” laboratuvarı İstanbul’da kuruldu. Medipol Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi, İstanbul Kalkınma Ajansı’nın (İSTKA) desteğiyle 5. nesil kablosuz iletişim teknolojileri konusunda çalışacak “5G ve Ötesi Laboratuvarı”nı kurdu. Yaklaşık 2 milyon liralık bütçeyle çalışmalarını sürdüren laboratuvarda, daha önce ABD, Kanada, Japonya ve Almanya’da çalışan alanında uzman Türk bilim insanlarından bir ekip oluşturuldu. Medipol Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüseyin Arslan yaptığı açıklamada, “5G ve Ötesi Laboratuvarı”nın üniversite bünyesinde birkaç ay önce kurulduğunu söyledi. ABD’de 20 yılı aşan akademik ve sektörel çalışmalarının ardından “beyin göçü” teşviki kapsamında Türkiye’ye döndüğünü belirten Arslan, Amerika’da 2G, 3G ve 4G teknolojileri üzerine çalışmalar yaptığını anlattı. “Haberleşme Ağını Daha Canlı Tutmak İstiyoruz” Arslan, 5. nesil kablosuz iletişim teknolojileri olarak tanımlanan 5G’ye 2020’li yıllarda geçileceğini belirterek, “Dünyada şu anda 5G’nin yüzde 70-80 çalışmaları bitmiş durumda. İnşallah 5G’ye dünyayla birlikte geçeceğiz” diye konuştu. Cep telefonu, tablet ve bilgisayar gibi elektronik cihazlar başta olmak üzere teknolojik cihazların yoğun şekilde kullanıldığı mevcut durumda çok daha hızlı ve aynı zamanda güvenli internet ağlarına ihtiyaç bulunduğunu aktaran Arslan, şöyle devam etti: “Laboratuvarda şu anda 60 GHz’e kadar ölçüm yapabilen deney aletleri mevcut. Bu sistemler cep telefonu sistemlerinde kullanılan frekansların 30 katı daha düşük dalga boylarında çalışıyor. Proje kapsamında hücresel ağların kapsam alanlarının daha esnek ve etkin kullanılması, BİT başına düşen maliyetlerin azaltılması, cep telefonu haricinde diğer çeşitli cihazların 5G sistemlerine entegre olarak çalıştırılabilmesi ve böylece haberleşme kapasitenin artırılması amaçlanıyor.” Arslan, benzer bir laboratuvar çalışmasını, daha önce Amerika Güney Florida Üniversitesi’nde hayata geçirdiğini bildirdi.

51


Avşar ÖZGEN

info@btgunlugu.com

telekom

Genişbant İnternet Abone Sayısı 45 Milyona Dayandı BTK’nın 2009 yılından bu yana düzenli olarak hazırladığı Türkiye Elektronik Haberleşme Sektörü Üç Aylık Pazar Verileri Raporu açıklandı.

R

apora göre, 2015 yılı ikinci çeyreğinde, Türkiye elektronik haberleşme pazarında faaliyet gösteren işletmecilerin net satış gelirleri 9,6 milyar TL’ye ulaşırken, yatırım miktarı 1,2 milyar TL oldu. Sabit ve mobil ses trafiği 59 milyar dakikayı geçerken, mobil aylık görüşme süresi 399 dakika, sabit aylık görüşme süresi 145 dakika olarak gerçekleşti. 2008 yılında 6 milyon civarında olan genişbant internet abonesi, 2015 yılı ikinci çeyrek sonu itibarıyla 44,3 milyonu aştı ve 45 milyona dayandı. Rapora göre, abone sayısındaki artışa paralel olarak abone başına internet kul-

52

lanımındaki artış trendi de devam ediyor. 2015 yılı 2. çeyrek verilerine göre toplam mobil internet kullanım miktarı bir önceki çeyreğe göre yaklaşık yüzde 16 oranında artarak yaklaşık 126 bin TByte, kablo internet dahil toplam sabit genişbant internet kullanım miktarı ise yaklaşık 1 milyon 482 bin TByte’a ulaştı. Bu rakamlar abone başına kullanım miktarı olarak değerlendirildiğinde, bir sabit genişbant internet abonesinin ortalama olarak 56 GB, mobil genişbant internet abonesinin de 1,2 GB veri kullandığı görülüyor. Mobil internet kullanım miktarı sabite göre düşük olmakla birlikte son bir yılda sabit genişbant kullanımı

yaklaşık yüzde 45 artarken, mobil genişbant kullanımı yaklaşık yüzde 65 arttı.

4.5G İhalesi Mobil hizmetlerin geliştirilmesine yönelik olarak 26 Ağustos 2015 tarihinde yapılan “IMT hizmet ve altyapılarına ilişkin yetkilendirme ihalesi” (4.5G İhalesi) sonucunda; işletmecilere tahsisli olan frekans miktarı 183,8 MHz’den 549,2 MHz’e çıktı. İşletmecilerin 1 Nisan 2016 tarihinden itibaren IMT-Advanced teknolojisi ile hizmet vermeye başlamaları ile birlikte, mobil genişbant internet hızının en az


10 kat artacağı ve vatandaşların daha kaliteli hizmet alabileceği ifade edilen raporda, BTK Başkanı Ömer Fatih Sayan’ın raporla ilgili açıklamalarına da yer veriliyor. “Düzenleyici Kurum olarak en fazla önem verdiğimiz konuların başında tüketicinin refahının artırılması gelmektedir. Bu açıdan tüketicilerin görüşleri ve şikayetlerinin sürekli takip edilmesi, haberleşme sektöründeki sorunları görebilmemiz açısından büyük önem arz etmektedir. Bu kapsamda, 2015 yılı ikinci çeyrek raporumuzun tüketici şikayetleri bölümü gözden geçirilerek geliştirilmiştir” açıklamasında bulunan Sayan, “2015 yılı ikinci çeyreği itibarı ile Kurumumuza iletilen yaklaşık 21 bin şikayetin %50’si mobil sektörle ilgili olmakla birlikte, şikayetler ‘bir milyon abone başına düşen tüketici şikayeti’ sayısı açısından incelendiğinde, İnternet Servis Sağlayıcılığı hizmetine yönelik 746, Uydu Platform Hizmetine yönelik 491, mobil hizmetlere yönelik 150, Sabit Telefon Hizmetine yönelik 138 ve Kablo TV hizmetine yönelik 59 şikayet iletildiği görülmektedir” diyor.

Genel Pazar Verileri BTK’nın raporuna göre, 27 Ağustos 2015 itibarıyla elektronik haberleşme sektöründe faaliyet gösteren işletmeci sayısı 672 iken bu işletmecilere verilen yetkilendirme sayısı 1.105 oldu. 2015 yılı ikinci üç aylık dönemde Türk Telekom ve mobil şebeke işletmecilerinin net satış gelirleri yaklaşık 7,7 milyar TL olarak gerçekleşti. Diğer işletmecilerin net satış gelirleri ise yaklaşık 1,9 milyar TL olarak gerçekleşti. 2015 yılı ikinci çeyrekte Türk Telekom ve mobil işletmecilerin toplam yatırım miktarı yaklaşık 1 milyar TL olurken, diğer işletmeciler tarafından yaklaşık 179,9

milyon TL yatırım gerçekleştirildi. Aynı dönemde, toplam mobil trafik miktarı 56,4 milyar dakika olurken sabit trafik miktarı ise 2,9 milyar dakika olarak gerçekleşti. Bir önceki üç aylık döneme göre mobil trafik miktarı yaklaşık %8 oranında artarken sabit trafik miktarı ise yaklaşık %1,2 oranında azaldı. Trafiğin büyük bir kısmını (%90,5) mobilden mobile giden trafik oluşturdu.

21 Bin 457 Şikâyet Geldi 2015 yılı ikinci çeyreği itibarı ile BTK’ya toplam 21 bin 457 şikayetin geldiği ve bu şikayetlerin yaklaşık %50’sinin mobil hizmetlerle ilgili olduğu belirtilen raporda, milyon abone başına tüketici şikayeti sayısı incelendiğinde ise ilk üç sırada İnternet Servis Sağlayıcılığı Hizmeti, Uydu Platform Hizmeti ve Mobil Hizmetlere yönelik şikayetlerin olduğu ifade edildi. Raporda, 2015 yılı ikinci çeyrek sonu itibarıyla 11 milyon 937 bin 673 sabit telefon abonesi bulunan Türkiye’de penetrasyon oranı bir önceki çeyreğe göre 0,5 puan azalarak yaklaşık %15,4 seviyesine düştüğü kaydedildi. Rapora göre, Türkiye’de ortalama hanehalkı büyüklüğünün 3,60 olduğu göz önünde bulundurulduğunda sabit telefon hizmetleri pazarında Türkiye’nin önemli bir kesimine ulaşıldığını söylemek mümkün. 2015 yılı ikinci üç aylık dönem itibarıyla Türk Telekom’un sabit telefon gelirleri yaklaşık 777 milyon TL olarak gerçekleşirken, bir önceki senenin aynı dönemine göre %8,3 oranında ve bir önceki üç aylık döneme göre %1,6 oranında azaldı. Yaklaşık 2,3 milyon abone sabit telefon hizmetlerinde alternatif işletmecilerden hizmet aldı. Bu işletmecilerin üç aylık dönem için tüm

STH hizmetlerinden elde ettikleri gelirler 313 milyon TL civarında gerçekleşti. Türk Telekom’un trafik dağılımı incelendiğinde; bir önceki yılın aynı döneminde %72,4 olan şebeke içi trafiğin toplam trafik içindeki payının 2015 yılı ikinci üç aylık döneminde %67,5 olarak gerçekleştiği görülüyor. Bununla birlikte bir önceki yılın aynı döneminde toplam trafiğin %22,6’sını oluşturan mobile doğru trafik 2015 yılının ikinci çeyreğinde toplam trafiğin %25,9’unu teşkil etti. 2014 yılının ikinci çeyreğinde yaklaşık 2,7 milyar dakika olan Türk Telekom’un ses trafiği, 2015 yılının ikinci çeyreğinde önceki yılın aynı çeyreğine göre %25 oranında azalarak yaklaşık 2 milyar dakika olarak gerçekleşti. Şehirlerarası arama trafik miktarındaki STH işletmecilerinin pazar payı %41,6 olarak gerçekleşirken Türk Telekom’un pazar payı ise %58,4 olarak gerçekleşti. Mobile doğru çağrı trafiğinde STH işletmecilerinin payı %43,6, Türk Telekom’un payı ise %56,4 olarak gerçekleşti.Yurtdışına doğru çağrı başlatma trafiğine bakıldığında, Türk Telekom’un payı %65,4 oldu. STH işletmecilerinin payı ise %34,6 olarak kayıtlara geçti. Sabit şebekede sonlandırılan uluslararası çağrı trafiğinde Türk Telekom’un payı %42,5 olurken, STH işletmecilerinin payı %57,5 olarak gerçekleşti. Mobil şebekelerde sonlandırılan uluslararası çağrı trafiğinde STH işletmecilerinin payı %76,7, Türk Telekom’un payı ise %23,3 oldu. Yine En Çok Aranan Ülke Almanya BTK’nın raporuna göre Türk Telekom şebekesinden en çok aranan kısa numara 112 (Sıhhi İmdat) olurken, daha önce açıklanan raporlarda olduğu gibi bu sefer de sabit şebekeden en fazla trafik gönderilen ve alınan ülke Almanya oldu.

53


Bu dönemde 145 dakika olarak gerçekleşen sabit MoU, bir önceki yılın aynı dönemine göre %5,2 azalırken bir önceki döneme göre de %6,1 oranında artış gösterdi. 2015 yılı ikinci çeyreğinde Türk Telekom’un abone başına aylık geliri 23,3 TL olarak gerçekleşti. 2015 yılı ikinci üç aylık dönemde 195 milyon TL olarak gerçekleşen sabit yatırım miktarı, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla %39; bir önceki üç aylık döneme göre de %157,6 oranında arttı.

İnternet ve Genişbant BTK’nın raporuna göre, 2008 yılında 6 milyon civarında olan genişbant internet abonesi, 2015 Avşar ÖZGEN yılı ikinci çeyrek sonu itibarıyla info@btgunlugu.com 44,3 milyonu aştı. Toplam internet aboneliğinde bir önceki üç aylık döneme göre yaklaşık %3,4 artış gerçekleşti. Mobil, kablo ve fiber internet abonelerinin artmasıyla birlikte internet abone sayısındaki genel artış eğilimi devam ederken, toplam internet abone sayısının yıllık artış oranı ise %19,9 olarak gerçekleşti. 2015 yılı ikinci çeyrekte xDSL abone

sayısı 6,9 milyonu aşarken, fiber abone sayısı ise 1,6 milyona yaklaştı. Kablo internet abone sayısı önceki üç aylık döneme göre %1,3 oranında artarak 583 bin 53’e çıktı. İnternet servis sağlayıcılığına ilişkin toplam gelir yaklaşık 1,2 milyar TL seviyesinde gerçekleşti. Raporda Türkiye’deki sabit genişbant abonelerinin yaklaşık %58,1’inin 10-30 Mbit/sn hızda bağlantı sunan paketleri tercih ettikleri görüldü. Mobil bilgisayardan internet abonelerinin kullanım miktarına bakıldığında 100 MB üzeri kullanımı olan abonelerin oranının %82,4 olduğu ortaya çıktı. En az kullanımı gösteren 0-50 MB aralığında ise abonelerin yaklaşık %14,4’ü bulunuyor. Mobil cepten internet abonelerinden 100 MB üzeri kullanımı olan abonelerin oranı ise %71,1 seviyesinde. Alternatif işletmecilerin xDSL teknolojisi ile sundukları hizmetin genişbant pazarındaki payı 2015 yılı ikinci çeyrek itibarıyla %14,2 olarak gerçekleşirken bu dönemde özellikle fiber genişbantın etkisi ile birlikte TTNet’in genişbant pazarındaki xDSL payı gerilemeye devam ederek %61,7 seviyesine indi. Bunun

yanında alternatif işletmecilerin 6,9 milyona ulaşan xDSL abonelerindeki payı ise %18,7 seviyesinde gerçekleşti. Ayrıca toplam sabit genişbant pazarında kablo internet hizmeti sunan işletmecinin pazar payı %6,4 olurken fiberin pazar payı %17,2 olarak gerçekleşti. Türkiye’de nüfusa göre sabit genişbant penetrasyon oranı %11,7 iken OECD ülkeleri penetrasyon ortalaması %28,2 seviyesinde bulunuyor. Mobil genişbant penetrasyon oranı Türkiye’de %45,4 iken OECD ortalaması %81,3. 2015 yılı ikinci çeyrek itibarıyla “Nic.tr” kayıtlarında 367 bin 342 adet “.tr” uzantılı alan adı bulunuyor. Bu alan adlarının %76,8’i “com. tr”, %6,8’i “gen.tr”, %3,6’sı “gov.tr”, %3,0’ı ise “web.tr” uzantısına sahip. 2015 yılı ikinci çeyrek itibarıyla toplam 6 adet elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı yetkilendirildi. Bu işletmeciler tarafından 2015 Haziran sonu itibarıyla 1 milyon 465 bin 146 elektronik imza ve 370 bin 34 mobil imza olmak üzere toplam 1 milyon 835 bin 180 elektronik sertifika oluşturuldu.

Mobil Pazar Rapora göre, 2015 yılı Haziran ayı sonu itibarı ile Türkiye’de yaklaşık %92,9 2 penetrasyon oranına karşılık gelen toplam 72 milyon 174 bin 826 mobil abone bulunuyor. 0-9 yaş nüfus hariç olmak üzere mobil penetrasyon oranı %100’ün üzerine çıkıyor. 2014 yılı ikinci çeyrekte 53,3 milyon olan 3G abone sayısı 2015 yılı ikinci çeyrekte 61 milyon 76 bin 640’a ulaşırken; 3G hizmetiyle birlikte mobil bilgisayardan ve cepten internet hizmeti alan mobil genişbant abone sayısı da 35 milyon 298 bin 635’e yükseldi. 2015 yılı ikinci çeyrekte toplam mobil internet kullanım miktarı ise 126 bin 27 TByte olarak gerçekleşti. 2015

54


viyelerinde olduğu görülüyor. Bu dönemde gelire göre pazar payları bir önceki dönem ile kıyaslandığında Turkcell’in pazar payının yaklaşık 0,3, Avea’nın pazar payının ise 0,2 puan azaldığı, Vodafone’un pazar payının ise 0,5 puan arttığı görülüyor. 2015 yılı ikinci çeyrek dönem itibarıyla abonelerden elde edilen gelire göre Turkcell’in pazar payının %47,5 Vodafone ve Avea’nın pazar paylarının ise sırasıyla %30 ve %22,5 seviyelerinde olduğu görülüyor.

yılı ikinci çeyrek itibarıyla M2M abone sayısı ise 2,8 milyona ulaştı. 2015 yılı ikinci çeyrek itibarıyla ön ödemeli genişbant abone sayısı 16 milyon 772 bin 197, faturalı mobil genişbant abone sayısı ise 18 milyon 526 bin 438 olarak gerçekleşti. 2015 yılı ikinci üç aylık döneme bakıldığında mobil abonelerin yaklaşık %53,4’ünü ön ödemeli abonelerin oluşturduğu, son bir yıl içerisinde faturalı abonelerin oranının %42,3’ten %46,6’ya çıktığı görüldü.

Numara Taşıma Azaldı Raporda, 2015 yılı ikinci üç aylık dönemde numara taşıma sayısının bir önceki üç aylık döneme göre %6,7 oranında azaldığı ve 3 milyon 50 bin 413 olarak gerçekleştiği, 30 Haziran 2015 tarihi itibariyle toplam 85 milyon 402 bin 278 numaranın taşındığı belirtiliyor. 2015 yılı ikinci üç aylık dönem itibarıyla abone sayısına göre Turkcell’in %47,1; Vodafone’un %29,7; Avea’nın ise %23,2’lik paya sahip olduğu görülüyor. Aynı dönem itibariyle Avea abonelerinin %49,8’inin, Turkcell abonelerinin %46,7’sinin, Vodafone abonelerinin ise %44,1’inin faturalı

abonelerden oluştuğu görülüyor. Toplam mobil abonelerin yaklaşık %90,1’i bireysel, %9,9’u ise kurumsal abonelerden oluşuyor. 2015 yılı ikinci üç aylık dönemi trafik bilgileri bir önceki üç aylık dönemle kıyaslandığında toplam trafiğin %8,1 oranında arttığı, geçen senenin aynı dönemi ile kıyaslandığında ise %8,3 oranında arttığı görülüyor. İşletmeci bazında incelendiğinde ise bir önceki döneme göre Turkcell’in trafiğinin %7,8 oranında, Vodafone’un trafiğinin %8,5 oranında, Avea’nın trafiğinin ise %7,8 oranında arttığı görülüyor.

24,5 Milyon SMS 2015 yılı ikinci üç aylık dönemde SMS sayısı yaklaşık 24,5 milyon, MMS sayısı ise yaklaşık 22,6 milyon civarında gerçekleşti. Avea’nın SMS sayısı %1,9 azaldı, MMS sayısı %12,8 arttı; Turkcell’in SMS sayısı %7 azaldı; MMS sayısı %0,1 arttı; Vodafone’un ise SMS sayısı %1,5 azaldı, MMS sayısı %1,2 arttı. 2015 yılı ikinci çeyrek dönem itibarıyla toplam gelire göre pazar payları incelendiğinde Turkcell’in pazar payının %43; Vodafone ve Avea’nın ise sırasıyla %35,7 ve %21,3 se-

Konuşma gelirleri Turkcell’in gelirlerinin %59,4’ünü Vodafone’un gelirlerinin %52,6’sını ve Avea’nın gelirlerinin %48,4’ünü oluşturuyor. SMS+MMS gelirleri Turkcell’in gelirlerinin %6,2’sini, Vodafone’un gelirlerinin %10,4’ünü ve Avea’nın gelirlerinin %9,3’ünü oluşturuyor. Data gelirleri ise Turkcell’de %28,7, Vodafone’da %34,7 ve Avea’da %38,3’lük paya sahip bulunuyor. Rapora göre, 2015 yılı ikinci çeyrek itibarıyla Turkcell ve Vodafone için abone başına aylık gelir 23,6 TL, Avea için ise 22,7 TL olarak hesaplandı. Haziran 2015 itibarıyla Turkcell’in MoU değeri 322 dakika, Vodafone’un 454 dakika ve Avea’nın ise 485 dakika olarak gerçekleşti. 2015 ikinci çeyreğinde 399 dakika olan ortalama aylık mobil kullanım süresi ile Türkiye, Raporda yer verilen Avrupa ülkelerine kıyasla en fazla mobil telefonla görüşme yapan ülke oldu. 2015 yılı ikinci çeyreği itibarıyla alternatif işletmecilerin toplam fiber uzunluğu 54 bin 730 km oldu. Türk Telekom’un ise 202 bin 98 km fiber altyapısı bulunuyor. Bunun yaklaşık 124 bin 186 km’si omurga, kalan kısmı erişim amaçlı kullanılıyor. Alternatif altyapı işletmecilerinin elde ettikleri toplam gelir yaklaşık ise 183,3 milyon TL seviyesinde bulunuyor.

55


telekom

4.5G ile İnternet Hızı 10 Kat Artacak Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Ömer Fatih Sayan, 4.5G ile birlikte internet hızının 10 kat artacağını açıkladı.

B

TK tarafından yayınlanan ‘2015 Yılı 1. Çeyrek Pazar Verileri Raporu’nun önsözünde Sayan, Nisan-Mayıs-Haziran ayındaki elektronik haberleşme sektöründeki gelişmelere ilişkin bilgileri paylaştı. 2015 yılı ikinci çeyreğinde Türkiye’nin elektronik haberleşme pazarında faaliyet gösteren işletmecilerin net satış gelirleri 9,6 TL’ye ulaşırken, yatırım miktarının ise 1,2 milyar TL olduğunu ifade eden Sayan, “Sabit ve mobil ses trafiği 59 milyar dakikayı geçerken, mobil aylık görüşme süresi 399 dakika, sabit aylık görüşme süresi 145 dakika olarak gerçekleşmiştir. 2008 yılında 6 milyon civarında olan genişbant

56

internet abonesi, 2015 yılı ikinci çeyrek sonu itibarıyla 44,3 milyonu aşmıştır” dedi. Mobil hizmetlerin geliştirilmesine yönelik olarak 26 Ağustos 2015 tarihinde gerçekleştirilen ‘IMT hizmet ve altyapılarına ilişkin yetkilendirme ihalesi’ sonucunda işletmecilere tahsisli olan frekans miktarının 183,8 MHz’den 549,2 MHz’ye çıktığını kaydeden Sayan, “İşletmecilerimizin 1 Nisan 2016 tarihinden itibaren IMT-Advanced teknolojisi ile hizmet vermeye başlamaları ile birlikte mobil genişbant internet hızı en az 10 kat artacak ve vatandaşlarımız daha kaliteli hizmet alabilecektir” ifadelerini kullandı. Eski Bilgi Teknolojileri ve İletişim

Kurumu (BTK) Başkanı Tayfun Acarer, önceki gün gerçekleştirilen 4.5G ihalesinde verilen 13.2 milyar TL’lik teklifin faturalara yüzde 10 yansıyacağını öngördü. Acarer, ihalede ortaya çıkan 3 milyar 960 milyon Euro’luk teklifin internet ve telefon faturasına nasıl yansıyacağı sorusunu da, “Daha önceki dönemlerde gözlenen süreç yinelenir. Ne olur? Fiyatlar göreceli olarak düşer. Yani, kullanımın yüzde 300 arttığı yerde, faturaya yansıma sadece yüzde 10 olur” dedi. 4.5G’nin internette hızı artıracağını belirten Acarer, “2 saatlik film, 5 dakikada indiriliyorsa, bu süre yeni teknoloji ve altyapıyla 5 saniyeye düşecek. Hız, ilk etapta 10, sonra 100 kat artacak” dedi.


4.5G ile Birlikte 30 Bin Yeni Baz İstasyonu Kurulacak Şu anda akıllı telefon ve tabletlerimizde kullandığımız internet bağlantısına göre en az 10 kat daha fazla hız sunması beklenen 4.5G için geri sayım başladı. Bu yeni mobil iletişim teknolojisi Türkiye’de bulunan ve bir çok kez tartışma konusu olan baz istasyonu sayısını 3 yılda 100 binden 130 bine çıkarması bekleniyor. 4 milyar Euro’luk frekans ihalesiyle hayata geçecek yeni mobil iletişim teknolojisi 4.5G için geri sayım başladı. Tam 6 ay sonra kullanıcılara sunulması beklenen 4.5G teknolojisi akıllı telefon, tablet ve diğer mobil cihazlardaki internet hızını en az 10 kat daha hızlandıracak. Bu teknolojinin kullanabilmesi için baz istasyonlarının yenilenmesi ve sayısının artırılması şart. Sektör yetkililerinin paylaştığı bilgilere göre şu anda Türkiye’de yaklaşık 100 bin civarında baz istasyonu var. Bu baz istasyonlarının yaklaşık 40 bini 3G hizmeti sunarken 60 bini ise 2G hizmeti sunuyor. 4.5G için ise mevcut baz istasyonlarının bir kısmı yeni teknoloji ile yenilenecek ve 4.5G hizmetine uygun hale getirilecek. Buna ek olarak 4.5G için yeni baz istasyonlarının da kurulması gerekiyor. Aldığımız bilgilere göre 4.5G’nin hayata geçebilmesi için ilk etapta ek 10 bin baz istasyonu kurulumu gerçekleştirilecek. İkinci ve üçüncü yıllarda bu rakam toplamda 30 bin civarına çıkacak. 4.5G ile Türkiye’deki toplam baz istasyonu sayısının yaklaşık 130 bin civarına yükselmesi gerekiyor.

Belirsizlik Kalkmalı 4.5G için yeni baz istasyonları kurulmasının karşısında birçok farklı problem yer alıyor. Geçtiğimiz günlerde frekans ihalesini değerlendirmek için toplantı düzenleyen Vodafone Türkiye CEO’su Gökhan Öğüt, 4.5G için kurulması gere-

ken baz istasyonları için sorunları gündeme getirdi. Öğüt, “4.5G ihalesi tamamlandı, ancak her şey bununla bitmiyor. Baz istasyonlarının kurulması için izinler 2009 yılına kadar Ulaştırma Bakanlığı’na aitti. Ancak bu kaldırıldı. Kimin izin vereceği düzenlemelerde yazmıyor. Yerel yönetimler hak iddia ediyor. Ancak onların da hakkı yok. Bakanlıklarımız bu konuda çalışıyor. Umudumuz bu belirsizliğin ortadan kaldırılması” cümleleriyle şikayetini dile getirdi.

Yeni Düzenleme Gelecek Telekomünikasyon ve Enerji Hizmetleri Tüketici Hakları ve Sektörel Araştırmalar Derneği (TEDER) Başkanı Serhat Özeren ise mobil iletişimde 4.5G teknolojisini kullanabilmek için baz istasyonları sayısının artması gerektiğine dikkat çekerek: “Bu anlamda baz istasyonlarının kurulmasının önünde birçok farklı problem bulunuyor. Yerel yönetimler bu konuda operatörlerin baz istasyonu kurmasını engelliyor. Ancak bakanlıkların da bu sorunu çözmek amacıyla yasal düzenleme çalışması bulunuyor. 4.5G kullanabilmek için yeni baz istasyonlarının kurulması şart. Bu alandaki engelleri ortadan kaldıracak düzenlemelerin çok acil hayata geçmesi gerekir” dedi.

İstasyonlarda Sıkı Denetim BİLGİ Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) yaptığı düzenlemeler çerçevesinde baz istasyonlarını sıkı denetim altına almış durumda. Baz istasyonlarının elektromanyetik alanlarını Türkiye’de oluşturulan 7 farklı bölge ile sık sık denetleyen BTK, bu seviyeyi sınırlandırmış durumda. Uluslararası İyonize Etmeyen Işımalardan Korunma Komisyonu (ICNIRP) ve Dünya Sağlık Örgütü’nün elektromanyetik alanlarla ilgili zararlı olmayan

standardını 41 Volt/metre ile sınırlandırıldığını ifade eden Prof. Dr. Tunaya Kalkan Türkiye’de bu sınırın tek bir baz istasyonu için 10 Volt/ Metre olduğunu söyledi. Kalkan, “Türkiye’deki baz istasyonları zararlı olmayan standardın bile 4 kat altında yer alıyor. Bu standartla baz istasyonları denetleniyor ve kurallara uygun hale getiriliyor” diye konuştu.

Telefonun Çekmediği 76 Yerleşim Yeri Kaldı Nüfusu 500’den az olan ve cep telefonlarının çekmediği 1799 yerleşim yerinden geriye kalan 76 yerleşim yerinin de yılsonuna kadar mobil iletişim hizmeti alması planlanıyor. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı 2015 Yılı Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporu’ndan derlenen bilgiye göre, Evrensel Hizmet Kanunu kapsamında, coğrafi zorluklar ve yüksek altyapı maliyeti nedeniyle bazı köylerde halen mobil kapsaması bulunmuyor. Bu olumsuz durumu ortadan kaldırmak için tüm masrafları Evrensel Hizmet Fonu’ndan karşılanmak üzere söz konusu yerlere mobil haberleşme hizmeti götürebilmek için 2013’te yapılan ihaleyi kazanan Turkcell ile sözleşme imzalandı. Proje kapsamında haziran ayı sonu itibarıyla söz konusu bin 799 yerleşim yerinden bin 723’ü kapsama alanına dahil edilirken, geriye kalan 76 yerleşim yerinin ise yıl sonunda bu hizmeti alması planlanıyor. Nüfusu 1-500 arasında olan ve GSM iletişim altyapısı bulunmayan yerleşim yerlerinde kurulumlar tamamlandığında, yaklaşık 258 bin vatandaşa hizmet götürülecek ve Türkiye tamamıyla ‘çevrimiçi’ olacak. Tüm GSM operatörleri kurulan bu tek altyapı üzerinden hizmet sunabiliyor. Bakanlığın bugüne kadar yaklaşık 145 milyon lira harcama yaptığı proje için 2015 yılı yatırım programında 25 milyon lira ödenek tahsis edildi.

57


telekom

Mustafa HANLI

info@btgunlugu.com

Hangi Yazıcıyı Seçmeliyim? Kendinize uygun doğru yazıcıyı seçmek istiyorsanız biraz zorlanabilirsiniz. Seçim sürenizi azaltmanız için hazırladığımız rehber bu zorlu yolculukta size eşlik edecek ve kendinize uygun en avantajlı ürünü seçmenizde size yardımcı olacak.

G

elişen teknolojiye paralel olarak yeni nesil cihaz satın almak da günden güne zorlaşıyor. Rekabetin fazlasıyla arttığı yazıcı sektöründe de kendinizi uygun yazıcı seçmek için zorlanabilirsiniz. Bu kafa karışıklığını kolay atlatabilmeniz için kriterler konusunda sizlere yardımcı olacak birkaç püf noktasını bu yazıyla sizlerle paylaşmak istedik. Hali hazırda piyasada farklı ihtiyaçlara uygun birçok farklı marka ve model bulunmakta. Bunlar arasında seçim yapmadan önce kendi kategorinizi belirlemenizde fayda var. Yazıcı üretimi yapan firmalar ürünleri üzerinde kullanılacak alanlara göre çeşitli uygulamaya veya ekstra donanım koyarlar. İşte bu ekstra uygulama ve yazılımlar sizin tercih sebebinizi etkileyecek faktörler arasında yer alıyor. Eğer bir ev kullanıcısı iseniz alacağı-

58

nız yazıcının baskı hızına çok önem vermenize gerek yok. Çünkü akşam evde baskı almak için bolca zamanınız var ve hızlı baskı alan bir yazıcıya ekstra para vermeniz gereksiz. Öncelikle şu soruyu kendinize sormalısınız: Ben nasıl bir kullanıcıyım? Yazıcınız ile erişime nasıl geçeksiniz. USB kablo, Kablosuz bağlantı, akıllı telefon veya bir USB bellek. Tabii ki bu tarz ekstra özellikler alacağınız yazıcının maliyetini etkileyecek ve yukarılara çekecektir. Ama şunu unutmamalısınız bu yazıcıyı evde kullanacaksınız ve mobil cihaz bağlantısı veya kablosuz bağlantı yerine USB bağlantısını seçebilir veya evde internete bağlanmak için USB girişli bir modem-router kullanıyorsunuz bu cihaz ile USB bağlantılı yazıcınızı ağa açabilirsiniz. Bu tarz ufak özellikler sizin daha işlevsel bir yazıcıya sahip olmanızı sağlayabilir. Ev kullanıcılarına tavsiyelerimiz her ne kadar basit ve az özelliğe sahip

bir yazıcı seçmelerini söylesek de en azından çok fonksiyonlu bir model tercih edebilirler. Bu sayede fotokopi çekmek için dışarıda zaman kaybetmemiş olacaklar.

Öğrenciler Eğer bir öğrenciyseniz yıl boyunca değişik zamanlarda baskı ihtiyacınız artacak (ödev teslim zamanları). İhtiyacınıza uygun bir yazıcı almanızda fayda var. Eğer üniversite seviyesindeyseniz çift taraflı baskı yapan bir modele yönelebilirsiniz. Bu sayede kağıt konusunda tasarruf sağlamış olacaksınız. Sadece birkaç ders ödevi için fotoğraf baskısı yapan yazıcılara yönelmemenizi tavsiye ederim. Bu tar baskılarınızı dışarıdan bir baskı merkezinden alabilirsiniz. Sizin için önemli olan kaliteli bir baskı ve bu sebepten mürekkep püskürtmeli bir yazıcı işinizi görecektir. Çok fonksiyonlu bir


yazıcıya da çok fazla ihtiyacınız olamayacağı için sade ve baskı maliyeti açısından uygun bir seçenek sunan yazıcı tercih edebilirsiniz.

Dijital Fotoğrafçılar Eğer alacağınız yazıcı ile profesyonel olarak dijital fotoğraflar basacaksanız işini çok da zor değil. Bu konuda piyasada çok fazla seçenek yok. Öncelikle size kaliteli baskılar sunan bir yazı gerekiyor ve aynı zamanda bu yazıcının kartuşlarının uzun süre siz destek olması gerekli. Tabii ki birim başına düşen maliyetin de uygun olması gerekiyor. Bu konuda uygum maliyet ve performans sunan tanklı yazıcıları tavsiye ederim. Bunun yanında baskı ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurmalısınız. Bellek karlarından direk baskı yapabilen modeller hızlı fotoğraf baskısı konusunda size yardımcı olacaktır. Bluetooth veya WiFi kablosuz bağlantı üzerinden akıllı telefonlardan baskı yapabileceğiniz cihazlarında yine ihtiyaçlarınıza göre tercih edebilirsiniz. Bu tarz farklı özelliklere sahip üst seviye yazıcıların genellikle LCD ekranları da bulunmaktadır ve bu sayede baskı yapacağınız fotoğraf üzerine kısıtlı da olsa değişikliklere izin verir. Bu durum baskı sürecin kısaltarak yazıcı sahibine süre avantajı sunar. Ayrıca 4 renk yerine 6 renkli modellerin seçilmesi renk gerçekçiliğini arttıran bir diğer özelliktir. Küçük Ofis Küçük ofisler için en önemli olan şey işlevselliktir. Bu sebepten bir cihaz ile birden fazla iş yapılması en doğru şey olacaktır. Eğer çok fonksiyonlu bir yazıcı seçerseniz ofis içerisindeki tüm ihtiyaçlarınızı kolaylıkla karşılayabilirsiniz. Buna ek olarak fak özellikli bir cihaz tercih etmenizi tavsiye ederim. Her ne kadar e-posta fax’ın önüne geçse de bazen bu ihtiyaç bir elzem haline geliyor. Bunu da göz önünde bulundurmalısınız.

Ayrıca ofisinizin büyüklüğü ve buna bağlı olarak çalışan kişi sayısı da yazıcı seçmenizde size yol gösterecek şeyler arasında yer alıyor. Eskisi gibi kablolu ağ kullanan çok az sayıda küçük ofis bulunuyor ve genellikle kablosuz ağ kullanılıyor. Bu sayede satın alacağınız yazıcı üzerinde kablosuz ağ bağlantısı varsa ağa bağlayabilir ve kullanıcılar yazıcı üzerinden yanına gitmeden çıktı alabilir. Son olarak şunu da belirtelim, renkli bir yazıcıdan başkasını düşünmeyin. Her ne kadar ofis içerisinde baskı alsanız dahi siyah beyaz yazıcıların devri artık bitti. Bunu aklınızın bir köşesine not edin.

Kurumsal Alanlar Kurumsal alanlardaki yazıcıların genellikle hızlı baskı yapan ve baskı maliyeti açısından yüksek karlı yazıcılar olması beklenir. Tabii ki bu tarz yazıcılar genellikle ofisin bir köşesinde ağa bağlı olarak yapılandırılır ve fazla özelliği yoktur ve ihtiyaca yönelik bir çözüm sunar. Bu tarz yazıcıların yapılan işi hızlandırması ve aynı zamanda şirketi kara geçirmesi beklenir. Bu kategoride baskı başına düşen maliyet diğer kategorilere göre bir adım öne çıkar. İdeal kapasitede baskı miktarı düşünüldüğünde (dakikada 30 sayfa) maliyet kalemi bir adım daha öne çıkar. Bu konuda çözüm üreten firmaların sayısı alt seviyedeki ürünlere göre çok daha azdır.

Bunları Bilmenizde Fayda Var Yazıcıları değerlendirirken karşınıza ppm veya dpi gibi teknik özellik terimleri çıkar. Bu terimlerin ne olduğunu iyi bilmeniz gerekiyor. Biz de sizler için teknik özellikler sayfalarını iyice anlayabilmeniz için size yardımcı olacak birkaç önemli terimi açıklamak istedik. Aşağıda bu terimlerin ne alma geldiğini görebilirsiniz.

ppi Nedir? İngilizce pixel per inch kelimesinden gelmektedir. Türkçe anlamı inç başına düşen nokta sayısı demektir. İnç başına ne kadar fazla nokta düşerse görüntü o kadar net algılanmaktadır. DPI ile anlam olarak aynı şeyi ifade eder. 600 dpi denildiğinde inç başına düşen nokta sayısının 600 olduğunu anlarız.

ppm nedir? ppm’in İngilizce karşılığı Page Per Minute’dir. Ppm hız birimi yazıcının dakikada bastığı sayfa sayısı ile belirtilir. Yazıcı alırken bu teknik özelliğe dikkat edilmesi gerekir. Eğer yazı özelliklerinde 22 ppm yazıyorsa o yazıcı dakikada 22 sayfa basabiliyor demektir. Farklı bir tanımlama yapılmamışsa genelde verilen hız değerleri taslak modda verilen değerlerdir.

Duplex Printing Kağıdın her iki yüzüne de baskı yapılması anlamına gelir. Bu özelliğe sahip yazıcıların üzerinde baskı yapılmasının ardından kağıdı içeri çeken bir düzenek vardır. Bu sayede arka yüzeye de baskı yapılır.

MFP Yazıcı dünyasında MFP terimi Multi Function Product, yani baskı dışında tarama ve faks gibi işlevleri olan Çok Fonksiyonlu yazıcıları ifade eder. Bu tarz ürünler çok işlevli oldukları için fazlasıyla tercih ediliyorlar.

Çözünürlük Çözünürlük; yazıcının ürettiği imajları oluşturulması sırasında kullanılan yapı taşlarının sayısını ifade eder. Çözünürlük (DPI) Inç başına noktacık sayısıyla ölçülür. Çözünürlük ne kadar büyükse baskı kalitesi o kadar iyi anlamına gelir.

59


donanım

BT Günlüğü Test Merkezi, bundan böyle her ay yeni çıkan ürünleri mercek altına alıyor. Deneyimli bir kadro ile özellikle mobil hayatın inceliklerine parmak basacak olan BT Günlüğü, sunuculardan tutunda basit bir cep telefonuna kadar düşünebileceğiniz her türden ürünü sizlere anlatmak ve açıklamak için çabalayacak. Eskiden kurumsal ve son kullanıcı olarak iki ayrı ürün grubu pazarı bulunuyordu, fakat son yıllarda bu pazar ayrımı yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Kurumsal pazara hitap eden ürünlerin çalışan kullanıcılar için tasarlandığı bir gerçek. Ama şunu da unutmamamız gerekiyor her kurumsal kullanıcı aynı zamanda bir son kullanıcı ve birçok çalışan kendi özel teknolojik cihazını aynı zamanda işyerinde de kullanıyor. Yapacağımız ürün incelemelerindeki amacımız ise siz değerli okuyucularımıza satın alma kararı konusunda yardımcı olmak. Bu konuda aklınıza gelebilecek herhangi bir soruyu istediğiniz zaman bizlere sorabilirsiniz. E-Posta adresimiz info@btgunlugu.com. 60


HTC Desire Ailesini Yeniledi HTC Desire 626 Orta sınıfa hitap eden, LTE ve 13 MP kamera teknolojisini destekleyen Desire 626 inceleme altında. HTC Desire 626, tıpkı Desire 620 gibi 5 inç ekrana sahip. Ürünün uygun fiyatlı olmasından dolayı Full HD ekranında vazgeçildi. Dolaysıyla sözü edilen bu ekran 1280x720, yani HD çözünürlüğüne ulaşıyor. Desire 626’nin parlaklık değeri ortalamanın biraz üstünde. Yine de bu değerin çok daha iyi olmasını isterdik. Buna karşı ekrana birçok açıdan direkt olarak bakılabilmesi önemli bir artı olduğunu söylemeliyiz. 147x71x8,19 mm boyutunda olan Desire Eye, 5 inç ekrana sahip olmasına rağmen Desire 620 ile kıyasla biraz daha ince ve narin. Beraberinde gelen dört çekirdekli Qualcomm Snapdragon 410 işlemcisi birçok uygulamaları çalıştırmak için yeterli. 1.2 GHz çalışma frekansında çalışan Snapdragon 410, üzerinde bulunan 2 GByte bellek yardımı ile Fifa 2015 veya Asphalt 8 yarış oyunu takılmadan ve sorunsuzca çalışabiliyor. Üzerinde kurulu olan Android 5.1 işletim sistemi, HTC’nin kendi arayüzü olan HTC Sense V.7 ile birlikte çok iyi optimize olduğu hemen belli oluyor. Sayfalar arası geçişler oldukça hızlı. Android işletim sistemindeki ayarlara anında ulaşılabiliyor ve normal yükte de iyi bir performans elde ediliyor. HTC, sadece gerekli olan uygulamaları kullanıcıya sunması da önemli bir avantaj. Benzer üreticiler içerik zengin görünsün diye ana sayfayı bir çöplüğe dönüştürüyorlar. HTC’nin telefonlarında böyle bir durum söz konusu olamaz. Üründe beğendiğimiz bir özellik 4G yani LTE standardını desteklemesi. Bununla birlikte Bluetooth 4.1, GPS ve micro USB bağlantısının da unutulmaması oldukça önemli. Unutmadan söyleyelim. Yan kenarda bulunan MicroSD kart yuvası 512 GByte kapasiteli Micro SD kartları destekliyor.

Kamera ve Pil 13 MP’lik arka kamera 1920x1080 piksel çözünürlüğünde, yani Full HD video kaydı yapabiliyor. 28 mm’lik

Teknik Özellikler: Ekran: 5 inç (1280x720) İşlemci: Snapdragon 410 Bellek: 2 GByte Kamera: 5MP ön, 13 MP arka Boyut: 147 x 71 x 8,19 mm Ağırlık: 137 gram

objektif ve f2.2 diyafram değerine sahip kamera sensörü ne yazık ki istediğimiz fotoğraf performansını veremiyor. Burada elde edilen kalite ortalama performans değerini ne yazık ki geçemiyor. Fotoğraflarda parlamalar oluşturan ve beyaz dengesini iyi ayarlayamayan bu sensör gerek gündüz gerekse de gece çekimlerde istediğimiz kaliteyi veremediğini söylemeden edemeyeceğiz. Aynı kategoride çok daha iyi kameralı akıllı telefonlar olduğunu bir gerçek. Ön tarafta bulunan 5 MP’lik kamera (Full HD video çekiyor) Selfie tutkunları için yeterli. Üründe beğendiğimiz bir özellik kameranın uygulaması oldu. Oldukça kolay ve hızlı bir kullanım sunan bu uygulama, ses düğmelerini Zum fonksiyonuna çevirebilmesi ile beğenimizi kazandı. Çıkartılmayan 2000 mAh’lik pil, her ne kadar 100 mAh daha az olsa da, yoğun kullanımda tam gün normal kullanımda da 2 gün dayanabiliyor. Desire 626 her ne kadar başarılı bir işçiliğe sahip olsa da, yaptığımız baskı testinde hafifçe eğilebildiğini gördük. Elbette burada HTC One M9’un işçiliğini beklemek yanlış olur. Yine de, telefonunu arka cebinde taşıyan kullanıcıların, dikkatli olmaları gerektiklerini söylemeden edemeyeceğiz.

61


donanım Otofokus Hızı ile Fark Yaratacak Asus Zenfone 2 Laser

Asus Zenfone 2 Laser’in donanım birleşenlerine baktığımızda onun daha çok giriş ve orta sınıf bir ürün olduğunu anlamak mümkün. 1.2 GHz hızında dört çekirdekli Snapdragon 410 işlemcinin yanı sıra 2 GByte bellek ve 16 GByte’lık bir kapasiteye sahip. Dolaysıyla müthiş bir performans beklemek yanlış olur. Yine de şunu söylemeden edemeyeceğiz. Yaptığımız testlerde birçok oyunu rahatlıkla çalıştırabildik. Bununla birlikte sıkıştırılmış videoların oynatılmasında da iyi bir performans gösterdi. Asus Zenfone 2 Laser, sayfalar arası geçişlerde herhangi bir takılma göstermedi. Bununla birlikte cihazda bir ısınmanın olmaması da beğendiğimiz özellikler arasına girdi. Asus Zenfone 2 Laser’in en önemli özelliklerinden biri Lazer otofokus sistemi. Arka tarafta bulunan f/2.0 13 MP’lik kamera, çift taraflı flaş ve odaklamaya yardımcı olan hızlı ve keskin fotoğraflar çekmeyi sağlayan lazer ile donatılmış. Ürünün sahip olduğu süper çözünürlük modu sayesinde, teorik olarak 52 MP’lik fotoğraflar oluşturulabiliyor. Loş ve karanlık ortamlarda yeterli bir performans sunan Asus Zenfone 2 Laser, gün ışığında zaman zaman

hafif solgun fotoğraflar çekiyor. Bu her ne kadar küçük bir sorun gibi görünse de HDR modu ile başarılı fotoğraflar çektiğini söylemeliyiz. Lazerli otofokus sistemi daha çok kısa mesafeli görüntü çekimleri için etkili. Bir manzara çekmek istediğinizde, Lazer özelliği çok etkin olamadığını söylemeliyiz. Ön tarafta bulunan 5 MP’lik kamera ise birçok iş için fazlasıyla yeterli. Selfie tutkunları bu konuda bir hayal kırıklığı yaşayamayacağı kesin. Bununla birlikte kameraları çalıştıran uygulamaların oldukça basit bir kullanıma sahip olduğunu söylemeden edemeyeceğiz. Teknik Özellikler Ekran: 5.5 inç (1280x720) İşlemci: Snapdragon 410 Bellek: 2 GByte Kamera: 5MP ön, 13 MP arka Boyut: 152.5 x 77.2 x 10.8 mm Ağırlık: 140 gram

One M8 Yenilendi HTC One M8s

HTC, One M8’de kullandığı 2.3 Ghz hızında dört çekirdekli Snapdragon 801 işlemci yerine, tıpkı HTC Desire 820 gibi sekiz çekirdekli Snapdragon 615 işlemcisini kullanmaya uygun gördü. Bu işlemci Snapdragon 801 kadar güçlü olmazsa da 1.7 GHz hızında 64 bit mimarisi ile kendisini farklılaştırıyor. Yaptığımız sentetik testlerde bu yeni işlemcinin bir önceki işlemci ile kıyasla %30 daha düşük bir performans gösteriyor. Buna karşın yaptığımız gerçek zamanlı denemelerde herhangi bir donma ve takılma görmedik. 64 bit işletim sistemin gücü ile birlikte oldukça iyi bir performans sergileyen HTC One M8s, uygulamaları, oyunları ve kendi içinde herhangi bir zayıflık göstermiyor. HTC M8s’de önemli bir değişiklik yeni nesil kamerasında. F2.0 diyafram aralığında 13 MP’lik bir kamera kullanılmış. Ne yalan söyleyelim. İyi de oldu. Sonuçta bu değişim ilk olarak One M9’a 20 MP’lik bir kamera ile başladı. Dolaysıyla bu değişimin M8s’e sıçramasına çok şaşırmadık. Yaptığımız testlerde de bu çok iyi belli oluyor. M8s, oldukça başarılı fotoğraflar çekebiliyor. Bununla birlikte loş ortamlarda bile iyi bir performans elde etmek mümkün. Ön tarafta bulunan 5 MP’lik kamera ise Selfie tutkunları için yeterli. Neticede One M8s, oldukça fazla ilgi gören One M8’in çok uygun fiyatlı alternatifi. Çok yüksek bir performans aramayan kişiler bu ürün ile fazlasıyla mutlu olacaklarını söyleyebiliriz.

62

Teknik Özellikler Ekran: 5 inç (1920x1080) İşlemci: Snapdragon 615 Bellek: 2 GByte Kamera: 5MP ön, 13 MP arka Boyut: 146.4 x 70.6 x 9.55 mm Ağırlık: 160 gram


Yılın Kamerası Olmaya Aday Sony Alpha 7R II

Sony, oldukça fazla seveni olan Alpha 7R serisini yeniledi. Hem de öyle bir yeniledi ki, Sony Alpha 7R II birçok kişi için yılın Full Frame özellikli fotoğraf makinesi oldu. Teknik Özellikler: Tür: Aynasız DSLM Megapixel: 42 MP Sensor: BSI CMOS Sensor boyutu: Full-Frame (35.8 x 23.9mm) Boyut: 127 x 95.7 x 60 mm Ağırlık: 638 gram

Yüksek kaliteli ve keskin fotoğraflar çekebilen Sony Alpha 7R II, ulaşabildiği yüksek ISO değeri ile de önemli bir avantaj sunuyor. 50-102 400 aralığında bir ISO aralığına sahip olan bu ürün teoride ciddi bir fark yaratıyor. Pratikte ise ISO 6400 değerinden sonra hafif hafif piksel bozukluklarının oluştuğunu söylemeliyiz. Bu kötü bir fotoğraf kalitesi anlamına gelmiyor elbette. Sonuçta yaptığımız testlerde inanılmaz güzel fotoğraflar çekebildiğimizi söylemeliyiz. Demek istediğimiz, ISO 6400’den sonraki değerler için, fotoğraf kalitesinin farklılıklar gösterebileceğini . Bu yüzden de en iyi kaliteyi elde etmek için ISO 3200 değerinin üzerine çıkmamak. Sony Alpha 7R II’nin suya karşı korumalı magnezyum kasası 638 gr ağırlığında. Bir önceki nesil Sony Alpha 7R ile kıyasla 170 gr daha ağır olan Sony Alpha 7R II, aynı zamanda biraz daha geniş. Bu esasında önemli bir artı. Çünkü bu yeni tasarım sayesinde, ele çok daha iyi oturduğunu söylemeliyiz. Özellikle de tele zum lens kullanıldığında. Üründe beğendiğimiz bir özellik, birçok ayarı üzerinde bulunan ayar tekerleklerinden yapılabilmesi. Bununla birlikte sabit ve programlanabilir kısa yol tuşlarının olması da kullanıcıya çok büyük bir kolaylık ve hız sağladığını söylemeliyiz.

4K Video Çekiyor Dijital bir vizöre sahip olan Sony Alpha 7R II, yüksek bir çözünürlüğe sahip olan 3 inç’lik bir ekran yer alıyor. Mekanizmalı olan bu ekran belli açılarda açılabiliyor. Stereo mikrofon girişinin yanı sıra , kulaklık ve harici mikrofon girişi bulunuyor. Dolaysıyla bu ürün ile profesyonel videolar çekmek mümkün. Öyle ki 4K yani Ultra HD videoları yaklaşık 70 dakika boyunca kayıt edebiliyorsunuz. Bu videolar , ürüne takacağınız SD kartlara direkt olarak yazılıyor. Daha fazla video çekimi yapmak isteyen kullanıcılar mutlaka ikinci bir pil almaları gerekiyor. Unutmadan söyleyelim. Sony Alpha 7R II ile beraberinde gelen pil ile yaklaşık 600 çekim yapabiliyorsunuz. Seri çekimde saniyede 5 fotoğraf çekebilen Alpha 7R II, 23 çekimi tek bir tuşa basarak yapabiliyor. Ürünün önemli bir avantajı sessiz çekim moduna sahip olması. Ama bundan da önemlisi kuşkusuz oto fokuz performansı. 399 noktalı bir fokuz alanı yaratan Alpha 7R II, düşük ışıkta bile 0.4 saniye içinde çekime başlıyor. Yaptığımız denemelerde hızlı ve kaliteli fotoğraflar çekebildik. Video çekim kalitesi ise görülmeye değer. Bu ürün ile profesyonel videolar çekmek mümkün. Dolaysıyla Sony Alpha 7R II, özellikle aynasız dijital fotoğraf makinelerinde çıtayı inanılmaz derecede yükseltti. 4K video çekimi, 42 MP çözünürlük, tam kare modu ve yüksek ISO değeri tüm istekleri karşılıksız bırakmıyor. Keşke beraberinde gelen pilin kapasite değeri daha yüksek olsaydı.

63


donanım Dolby Atmos Farkı Lenovo A7000

Lenovo, bu sefer çok farklı bir ürün ile karşımızda. Vibe serisi ile büyük beğeni toplayan Lenovo, şimdi de A7000 ile gönülleri fethetmek istiyor. Öyle ki Vibe serisi daha çok kamera performansı ile göz dolduruyorken, A7000 sahip olduğu Dolby Atmos teknolojisi sayesinde puanları kapmak istiyor. Lenovo A7000, 1.5 Ghz hızında sekiz çekirdekli MediaTek MT6752m işlemcisini kullanıyor. Bu işlemci 2 Gbyte’lık bir sistem belleği ve 8 GByte’lık kapasite ile destekleniyor. Giriş seviyesi bir telefon için bu bellek miktarı ve işlemci fazlasıyla yeterli. Lenovo A7000, günümüzün multimedya ihtiyaçlarını karşılıyor. 8 Gbyte kapasite 32 Gbyte’a kadar arttırılabiliyor. Yaptığımız testlerde menüler arası geçişlerde herhangi bir takılma görmedik. Uygulamalar ve sistem performansını kasmayan oyunları rahatlıkla oynayabildik. Yine de şunu söylemeden edemeyeceğiz. Lenovo A7000 her ne kadar giriş seviyesi bir telefon için yeterli kalsa da, 5.5 inç büyüklüğündeki IPS ekranın 1.280 x 720 piksel çözünürlüğünün daha yüksek olmasını isterdik. Üründe beğendiğimiz bir özellik, ekran parlaklığının yüksek ve geniş bir görüş açısı sayesinde neredeyse her ortamda uyum sağlaması.

Lenovo A7000, ön tarafa 5 MP arka tarafta da 8 MP’lik bir kameraya sahip. Bu alanda çok iddialı olmayan A7000, giriş seviyesi bir telefon için kendi kategorisinde ortalamanın üzerinde bir performans sunuyor. Yine de şunu söylemekte fayda var. Fotoğraf çekmeyi seven kişilere tavsiyemiz, farklı alternatifler bakmaları. Bu kategoride 13 MP’lik çözünürlük sunan giriş seviyesi telefonlar unutulmamalı. Ön kamera ise, Selfie tutkunları için yeterli. Teknik Özellikler Ekran: 5.5 inç (1280x720) İşlemci: MediaTek MT6752m 1.5 GHz Bellek: 2 GByte Kamera: 5MP ön, 8 MP arka Boyut: 152 x 76 x 8 mm Ağırlık: 140 gram

Şaşırtıcı İncelik

Samsung Galaxy Tab S2 Samsung Galaxy Tab S2, 8 inç büyüklüğünde bir ekranı ile donatıldı ve Galaxy Tab S 8.4’ün yerine geçmek için piyasaya sürüldü. 4:3 formatında 2048x1536 piksel çözünürlüğüne ulaşan ekran teknolojisi, güçlü renk ve kontrast değeri sunan Super Amoled ekran kullanıyor. Super Amoled ekran elbette çok önemli bir özellik. Ama Samsung Galaxy Tab S2, esasında oldukça farklı bir özelliği ile rakiplerini korkutuyor. Samsung Galaxy Tab S2, hafifliği ve inceliği ile kendisini farklılaştırıyor. Öyle ki 265 gr ağırlığı ile en yakın rakibi olan Apple iPad Mini 3’den 66 gr daha hafif. Samsung Galaxy Tab S2’nin esas farkı inceliğinde yatıyor. 5.6 mm inceliğinde olan bu ürün çok başarılı bir ergonomiye sahip. Rakipleri ile kıyaslandığında, 7.5 mm inceliği ile övünen Apple iPad mini 3 veya 6.1 mm ile iPad Air 2 oldukça kalın kalıyor. Samsung Galaxy Tab S2’nin iç dünyası oldukça zengin olduğunu söylemeliyiz. Sekiz çekirdekli (4x1.9 GHz+4x1.3 GHz) Samsung Exynos 5433 işlemcisi yüksek bir performans sunuyor. Bu özellik 3 Gbyte bellek ile birleştiğinde, menüler arasında takılmadan ve donmadan hızlıca geçebiliyorsunuz. Benzer bir durum, çeşitli uygulamaların kullanımı ve oyunlar için de geçerli olduğunu gördük. Özellikle grafik yongasına yüklenen Asphalt gibi oyunlar bile sorunsuzca çalıştı. 32 ve 64 GByte kapasite seçenekleri ile satılan Samsung Galaxy Tab S2, sahip olduğu MicroSD kart yuvası ile 128 Gbyte’a kadar yükseltilebiliyor. Yüksek bir performans sergileyen Samsung Galaxy Tab S2, 5870 mAh’lik bataryası ile yaklaşık 8 saatlik bir kullanım sunuyor.

64

Teknik Özellikler Ekran: 8 inç (2048 x 1536) İşlemci: Sekiz çekirdekli Exynos-5433 Bellek: 3 GByte Kapasite: 32-64 GByte Boyut: 198.6 x 134.8 x 5.6 mm Ağırlık: 265 gram


Üst Sınıfın İddialı Telefonu Sony Xperia Z5

3 farklı Z5 modelini piyasaya süren Sony, yeni ürün ailesi ile oldukça iddialı. Xperia Z5, Xperia Z5 Compact ve Xperia Z5 Premium olarak adlandırılan yeni aile üyeleri, sahip oldukları birçok özelliği ile kendilerinden çok söz ettirecekleri kesin.

Teknik Özellikler: Ekran: 5.2 inç (1920x1080) İşlemci: Snapdragon 810 Bellek: 3 GByte Kamera: 5MP ön, 23 MP arka Boyut: 146 x 72,1 x 7,45 mm Ağırlık: 156 gram

Ele oldukça iyi oturan Xperia Z5, sağ tarafta bulunan ses açma kapama ve sorunsuzca çalışan parmak izi sensoru düğmeleri ile rahat bir kullanım sunuyor. Sol kenarda ise microSD kart ve Nano SIM kart yuvaları, alt kısımda da Micro USB girişi yer alıyor. Bu yuvalar Xperia Z3’de de bildiğimiz gibi, toz ve suya karşı koruma sağlayan plastik kapaklarla muhafaza ediliyor. 1920x1080 çözünürlüğüne çıkabilen ve 5.2 inç büyüklüğünde bir ekrana sahip olan Xperia Z5, ön tarafta stereo hoparlör setini konumlandırmış durumda. Metal çerçeveli olan Xperia Z5’in arka kısmı ise cam yüzey ile kaplı. Full HD çözünürlüklü ekran, 425 ppi piksel yoğunluğu ile oldukça iyi bir kalite sunuyor. Yüksek bir parlaklığa sahip olan IPS LCD ekran, aynı zamanda başarılı bir renk doygunluğu ve keskinlik sunuyor. Bunun avantajı dış ortamlarda yansımayı minimuma indirgemesi ve güneşli ortamlarda bile rahat bir kullanım sunması. Üründe beğendiğimiz bir özellik ise, ıslak parmaklarla bile dokunmatik ekranın herhangi bir sorun çıkartmaması.

Performans Xperia Z5’in donanım birleşenleri Xperia Z3+’a çok benziyor. Sekiz çekirdekli Snapdragon 810 (4x1.5 GH-

Z+4x2 GHz) işlemcisine sahip olan Z5,64 bit Adreno 430 grafik yongası ve 3 Gbyte belleği üzerinde barındırıyor. 32 Gbyte kapasiteli olan Z5, MicroSD kart yuvası yardımıyla 128 Gbyte genişleyebiliyor. Yaptığımız testlerde ürünün oldukça performanslı olduğunu gördük. Tüm uygulamalar anında açılıyor ve herhangi bir takılma meydana gelmiyor. Bununla birlikte yeni nesil oyunlarda da herhangi bir sorun gözlemleyemedik. İşin ilginç tarafı ise, Z5’i yük altında çalıştırırken neredeyse hiç ısınmaması. Z3+’da durum çok farklıydı. Z3+ yük altında ciddi ısınıyordu. Öyle sanıyoruz ki, Z5’in yazılımı ciddi anlamda gözden geçirilmiş.

Kamera Z5’in en önemli özelliği kuşkusuz üzerinde bulunan kamerası. 23 MP’lik arka kamera, Exmor RS sensor sayesinde yüksek bir kalite sunuyor. 0.03 saniyede otofokus ve Hybrid görüntü sabitleyici fonksiyonu sayesinde, keskin ve detaylı fotoğraflar çekmek mümkün. Benzer bir durum video kayıt için de geçerli. Sarsıntı önleyici özelliği, videolarınızı profesyonel görünmesini sağlıyor. Yalnız bizim beğendiğimiz özellik ise kesinlikle otofokus özelliği. Sony Xperia Z5’in bu özelliği inanılmaz başarılı. Kamera sensoru hareketli objeleri anında yakalayabiliyor ve çok hızlı bir şekilde netleyebiliyor. 2900 mA’lik bir pile sahip olan Z5,yaklaşık 2 gün boyunca çalışabiliyor. Z3’de bildiğimiz uzun çalışma süresi Z5’de de değişmedi. Sony, Xperia ailesi ile bu alanda çok başarılı olduğunu söylemeden edemeyeceğiz. Bu üründe elbette hızlı şarj özelliği de var.

65


editör

İş Dünyasının Yeni Trendi Teknolojinin getirdiği avantajlardan yararlanıp modern çağa ayak uydurmak isteyen şirketlerde büyük bir dönüşüm var. Yıllardır kartvizitlerde ve firmaların iletişim bilgilerinde görmeye alıştığımız telefon numaraları artık IP adresleri ile yer değiştiriyor. ‘Y Kuşağı İşadamları” farklılıklarını her konuda hissettirmeye başladı. İş yapış biçimleri de çok farklı olan bu kuşak işadamları, uzun seyahatler yaparak toplantılara katılmayı red ederken, video konferans sistemlerini tercih ediyor. Böylelikle Y Kuşağı İşadamları bir taraftan teknolojik ilerlemelerin verdiği avantajlardan yararlanırken, bir taraftan da özel hayatlarına ve ailelerine daha fazla zaman ayırma şansı elde ediyorlar. Y Kuşağı İşadamlarının bu farklılığı artık kartvizitlerinde de görülüyor. Bu işadamları kartvizitlerine telefon, faks, mail bilgilerinden sonra IP adreslerini de ekliyor. Son kullanıcıların bile VoIP telefon sistemleri ve IP video konferans sistemlerini kullanmaya başladıkları bir çağda, firmalar da bu gelişmelere kayıtsız kalmayarak iletişim bilgilerini teknolojinin gereklerine göre güncelliyorlar. Video konferans sistemleri aslında uzun zamandır iş dünyasının hizmetinde. Ancak kurulum ve kullanma için uzun uğraşlar gerektirmesi sistemin Türkiye’de yaygınlaşmasını engelledi. Bütün bunlarla birlikte teknolojideki gelişmeler bu sorunu da çözdü. Şöyle ki artık bir telefon numarası çevirir gibi IP numarası çevirerek video konferans düzenlemek mümkün. Bu son teknolojiyi hemen sahiplenenler ise Y Kuşağı dahilindeki genç işadamları oldu. Sadece toplantılar için uzun seyahatler yapmak istemeyen, buna karşılık daha çok özel yaşamına, ailesine zaman ayırmak ve teknolojinin getirmiş olduğu rekabet avantajlarından yararlanmak isteyen yeni kuşak işadamları kartvizitlerine ve şirket web sitelerine IP adreslerini de yazmaya başladı. Böylelikle telefon rehberlerinin yanı sıra bu şirketlerin IP rehberleri oluşmaya başladı. IP video konferans sistemlerini kullanan şirketler araç kirası, yakıt, fazla mesai, sigorta, iş gücü ve zaman tasarrufu yapıyorlar. Şirketlerin iş süreçlerini kolaylaştıran ve gereksiz zaman kayıplarını engelleyen şirketler çok daha verimli bir şekilde çalışıyorlar. Video konferans sistemlerinin yararlarının farkına varan şirketler, bu sistemleri mümkün olduğunca çok ve sık kullanmaktan çekinmiyorlar. Böylece şirketler, iletişim bilgilerine video konferans sistemlerinin IP adreslerini de ekleyerek müşteri ve bayilerinin de tasarruf yapmalarını sağlıyorlar. Normal bir telefon numarası gibi IP telefon ve video konferans sistemleri ile çevrilen IP adresleri sayesinde yıllardır alışıla gelen telefon çevirme uygulaması korunduğu için sistemi kullanmaya alışılması kolay. Düşük internet bant genişliği kullanımını sağlayan teknolojileri ile daha küçük ölçekli ve altyapı yatırımından kaçınan firmaların da çağa ayak uydurabiliyorlar.

66

Ecevit BIKTIM

Yayın Danışmanı ecevit@btgunlugu.com


BT Yรถneticileri Bu Adreste Buluล uyor

BTGunlugu.com



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.