SAYI 21
09/2015
Kurumsal Ağlar BT Altyapısının En Önemli Halkası
4.5G İhalesi Yapıldı!
Kurumsal Agğlar . En BT Altyapısının Önemli Halkası İşiniz İçin Akıllı Telefon Satın Alma Rehberi • Üniversiteler Siber Savaşçı Yetiştirecek • Türkiye’nin Veri Merkezleri Windows 10 ile Gelen Yeni Kısa Yollar • Dünyamızı Değiştirecek Yeni Teknolojiler • Yerli Cep Telefonu Üretmeliyiz Türkiye PC Pazarı Azalan Tüketici Talebiyle Düşüş Gösterdi • PowerBank Alırken Nelere Dikkat Etmelisiniz? Daha Fazla BİT Daha Fazla İstihdam • e-Dönüşümle Her Yıl 125 Milyon Lira Cepte Kalacak
ZyXEL Türkiye Genel Müdürü Vefa Tarhan
~
editör
Bilişim Meslek Tanımları Değişiyor Küreselleşmeyle beraber, yenidünya düzeninde ülkelerin uluslararası kurallar ve standartlar geliştirmesi ve bunlara uyması kaçınılmaz hale geldi. Uzmanlara göre, bilişim sektöründeki hızlı gelişmelerin doğurduğu nitelikli insan kaynağı eksikliği, eğitim ve istihdam sistemleri arasında işlevsel bir işbirliği olmaması gibi sorunlar bilişim alanında etkin bir insan kaynağı yönetimi ve uluslararası standartlara göre hazırlanmış bir meslek sınıflandırması ve seviyelendirme sisteminin hazırlanması ile aşılabilir.
Ali Yavuz ŞAHİN
Genel Yayın Yönetmeni yavuz@btgunlugu.com
Bu sistemden alınacak geri beslemeler ile sektörün ihtiyaçları doğrultusunda eğitim programlarının güncellenmesi öngörülüyor. Türkiye’nin Avrupa Birliği uyum çalışmaları sürecinde tamamlaması gereken meslek tanımları çalışması işverenlere, çalışanlara ve eğitimcilere çeşitli yararlar ve bilişim sektörü çalışanlarının AB’ye üye ülkelerde, o ülkelerin vatandaşları ile eşit şartlarda çalışabilmelerine olanak sağlıyor. Son yıllarda endüstri toplumu olmanın ötesine geçen bilgi toplumu olma gerekliliği küreselleşen ekonomilerde bilişim teknolojilerinin tartışılmaz rolünden ortaya çıkıyor. Bilişim teknolojileri sadece yeni ürünler ve servisler olarak değil, mevcut işlerin daha verimli yapılmasını sağlayarak da ekonomik büyümede etkin bir faktör olarak gelişimini sürdürüyor. Çok çeşitli iş ve hizmet alanlarında bilişimin önemli rolü ve ülkelerin ekonomilerine doğrudan etki eder boyuta ulaşmış olması, bu sektörde farklı tecrübe ve bilgi birikimine sahip kişilere gereksinimleri artırıyor. Olaya AB çerçevesinden yaklaşıldığında bugüne ve geleceğe yönelik bilişim alanında işgücü açığı analizleri yapıldığı görülüyor. Sadece bilişim teknolojileri alanında değil genel olarak bütün meslek kollarında ulusal mesleki yeterlilik sistemi; gerek Türkiye’de çalışma hayatını düzenlemek, gerekse Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinde mevzuat uyumu ve hizmetlerin serbest dolaşımı kapsamında vatandaşların AB ülkelerinde çalışma imkanı bulabilmesi için kaçınılmaz bir gereklilik haline geldi. Bu sebeple Ulusal Meslek Standartları Kurumu’nun kurulmasına dair yasanın çıkarılması ve çalışmalara başlanması büyük önem taşıyor. İstihdam ve Eğitim Projesi kapsamında yapılan çalışmalarda bilişim sektörüne ait profesyonelleri tanımlayan meslek tanımları henüz yer almıyor. Türkiye’de bugüne kadar bilişim sektörü profesyonellerine yönelik meslek tanımları konusunda yapılmış olan çalışmalar gözden geçirildiğinde Türkiye İş Kurumu, Türk Standartları Enstitüsü ve EMO bünyesinde Bilgisayar Mühendisliği Komisyonu tarafından yapılan çeşitli çalışmaların mevcut olduğu görülüyor. Bakalım önümüzdeki günler ne gösterecek. Görünen o ki daha çok çalışmamız gerekecek.
3
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
içindekiler
06 10 19 21 22 25 26 29 30 32 36 40 42 44 46 50 52 54 60 6
Haberler PowerBank Alırken Nelere Dikkat Etmelisiniz? Windows 10 ile Gelen Yeni Kısa Yollar Türkiye PC Pazarı Azalan Tüketici Talebiyle Düşüş Gösterdi Başarısız Olan Start-Up Fikirleri Nesnelerin İnterneti BT’nin Geleceğini Şekillendiriyor Dünyamızı Değiştirecek Yeni Teknolojiler Siber Saldırganların Yeni Hedefi, Yakıt Tankları Oldu 4.5G İhalesi Yapıldı Kurumsal Ağlar BT Altyapısının En Önemli Halkası Röportaj: Vefa TARHAN Yerli Cep Telefonu Üretmeliyiz! e-Dönüşümle Her Yıl 125 Milyon Lira Cepte Kalacak Daha Fazla BİT Daha Fazla İstihdam Türkiye’nin Veri Merkezleri İngiliz Üniversiteleri Siber Savaşçı Yetiştirecek Türkiye’de Twitter 4. Kez Yasaklandı İşiniz İçin Akıllı Telefon Satın Alma Rehberi BT Günlüğü Test Merkezi
künye Yazı İşleri
Ali Yavuz ŞAHİN Genel Yayın Yönetmeni
Kreatif Creative Solutions diyalog@creativesolutions.com.tr
(Sorumlu)
Reklam
yavuz@btgunlugu.com
Reklam Departmanı
Ecevit BIKTIM Yayın Danışmanı ecevit@btgunlugu.com
Mehmet Ali Gündüz Prodüksiyon Sorumlusu info@btgunlugu.com Editörler
Mücahit Aytekin Barış Terun Erhan Tan Mutlu Çavuş Avşar Özgen info@btgunlugu.com
reklam@btgunlugu.com Adres Eylül Medya İnönü Caddesi No: 8 Bulut İş Merkezi 4. Kat Daire: 72 Çeliktepe Kağıthane / İstanbul Tel : 0212 270 36 37 PBX Fax: 0212 270 36 37 Dağıtım Etkin Dağıtım Baskı ve Cilt Özgün Ofset Aytekin sokak no:21 4.Levent / İstanbul Tel : 0212 280 00 09 Fax: 0212 264 74 33
haberler Huawei 48,2 Milyon Akıllı Telefon Sevkiyatı Gerçekleştirdi
Dell SonicWALL TZ Serisi ile Güvenlik Hat Safhada Dell yeni SonicWALL TZ Serisi güvenlik duvarlarını piyasaya sürdüğünü duyurdu. Daha yüksek İnternet hızını, şifreli SSL trafiğini ve entegre kablosuz denetleyiciyi desteklemek üzere ağ performansı büyük ölçüde artırılan yeni çözümler, küçük ölçekli işletmeler ve büyük, ancak birden fazla lokasyonda faaliyet gösteren organizasyonlara cazip gelecek bir fiyatla kurumsal sınıfta güvenlik sunuyor. Günümüzde müşteriler yoğun ağ trafiğiyle başa çıkmaya çalışıyor ve sürekli artan geniş bant hızlarını karşılayacak, sınırlı bütçelerine uygun güvenlik çözümlerine ihtiyaç duyuyorlar. Yeni SonicWALL TZ Serisi, 1.1Gbps’ye varan yetkisiz erişim önleme hızlarıyla piyasadaki en yüksek performanslı, masaüstü kasada Bütünleşik Tehdit Yönetimi (UTM) güvenlik duvarını sunmak için son teknolojiye sahip, çok çekirdekli güvenlik işlemcileriyle geliştirildi. Hızla yaygınlaşan kablosuz cihazlara yönelik olarak, yeni TZ Serisindeki sıkı entegre edilmiş ve güvenli kablosuz denetleyici, yüksek hızlı 802.11ac kablosuz standardı destekliyor. Yakın tarihte piyasaya sürülen 802.11ac-uyumlu Dell SonicPoints ile birleştirilen yeni TZ Serisi, gerek küçük ölçekli işletmeler gerekse de farklı lokasyonlarda faaliyet gösteren büyük kuruluşlar için ideal kablosuz güvenlik çözümünü sunuyor. Patentli yeniden kurma gerektirmeyen derin paket inceleme motoru sayesinde SonicWALL TZ Serisi, tüm portlar ve protokollerde her paketin her bitini neredeyse sıfır gecikme ile tarıyor. Bu teknoloji, engelleri ortadan kaldırarak kuruluşların güvenliği bir engelleyici olarak değil, bir olanak sağlayıcı olarak kullanmasına imkân tanıyor. TZ Serisi’ndeki grafik kullanıcı arayüzü, kolay anlaşılır olmasının yanı sıra hızlı uygulanabilirlik ve kolay bakım sağlayarak kullanım kolaylığı ile güç arasında seçim yapma zorunluluğunu ortadan kaldırıyor. Böylelikle ürüne sahip olmanın toplam maliyeti azalıyor.
8
Huawei, 2015 ilk yarıyıl finansal sonuçlarını açıkladı. Huawei Tüketici Elektroniği İş Grubu, bu yıl da rekor düzeyde büyümeyle, yılın ilk yarısında 9,09 milyar dolarlık bir gelir elde ederek, geçen yılın aynı dönemine oranla %69 oranında gelir artışına imza attı. Mobil cihazlardan elde edilen satış geliri Huawei’nin tüm iş birimlerinden elde edilen gelirin %32’sini oluşturdu. Bu oran geçtiğimiz yıl %24 olarak açıklanmıştı. Yine bu dönemde, Huawei’nin mobil cihazlar bazındaki geliri 7,23 milyar dolara ulaştı. Bu oran aynı zamanda geçtiğimiz yıla kıyasla %87’lik bir artış anlamına geliyor. Huawei’nin orta seviyeden üst seviyeye kadar yüksek kaliteli akıllı cihazlar ve uyguladığı akılcı fiyat politikası, bu büyümedeki önemli etkenlerden bazılarıydı. Huawei stratejisi doğrultusunda hem Çin hem de deniz aşırı pazarlar özelinde büyümesini sürdürüyor. Çin’deki gelirlerini geçtiğimiz yıla oranla %124 artıran Huawei, farklı bölgelerdeki gelir artışını ise %40’lar seviyesine kadar taşıdı. Batı Avrupa, Kuzeydoğu Avrupa, Güney Pasifik, Kuzey Afrika ve Ortadoğu bölgeleri, geçtiğimiz yıla göre sırasıyla, %45, %54, %41, %164 ve %48’lik oranlarla büyüme gerçekleştirdi. GFK verilerine göre, Huawei akıllı telefon pazarındaki payını Ocak ayında %6,7, Şubat ayında %7,1, Mart ayında %7,8, Nisan ayında %8,1 ve Mayıs ayında %8,8 oranında artırdı. Huawei 15 milyar dolarlık tahmini marka değeri ile 2015 BrandZ sıralamasında “En Değerli 16’ncı Teknoloji Markası” olarak yer aldı. Huawei geçen yıl da Interbrand’ın gerçekleştirdiği ‘Dünyanın En İyi 100 Markası’ sıralamasında yer alarak, bu listeye adını yazdırmayı başaran ilk Çinli şirket unvanına sahip olmuştu.
sektörden
Nesnelerin İnterneti Çağında Donanım Güvenliği Hayati Önem Taşıyor Bir adam etrafındaki kişileri akıllı telefonuyla görüntülüyor. İsim, yaş, yakın zamanda yaptıkları kişisel değişiklikler, gelir seviyesi bilgileri ve hatta banka hesaplarında yaptıkları nakit transferlerini görüntülüyor. Akıllı telefonuyla trafik ışıklarını ve yakınındaki farklı cihazları kontrol edip kullanarak polisten kaçabiliyor. Bu sahneler, kısa bir süre önce pazara sunulan ve anti-kahramanı bilgisayar korsanı olan bir oyundan. Şu an bir oyunda görebileceğimiz bu sahneler, her güvenlik sisteminin giderek savunmasız hale geldiği “Nesnelerin İnterneti” çağında gerçek hayatta da karşımıza çıkabilir. Kişisel bilgisayarların ve internetin hızla yaygınlaştığı 1980’lerden bu yana, kötü amaçlı yazılımların oluşturduğu, nispeten düşük tehdit içeren reklam destekli bilgisayar yazılımlarından kötü amaçlı yazılımları tek bir tehdit haline getiren karışık yazılımlara kadar çeşitli tehditlerle karşı karşıya kalıyoruz. Bu nedenle ‘bağlantılı’ dünyamızın yakın geleceğinin, çok daha karmaşık bilgisayar korsanlığı türleri ve onlarla mücadele etmek için kullanılan yazılımlardan çok daha hızlı bir şekilde geliştirilen sistem saldırılarıyla dolu olacağını hayal etmek hiç zor değil. Yanlış hayata geçirilen ‘Nesnelerin İnterneti’, ağın kapsamı birkaç basit cihaz bağlantısından daha fazlası olacağı için dış saldırılara karşı savunmasız olabilir. Kişisel bilgi ve fikri haklarımız, ağ altyapısında henüz farkına varmadığımız zayıf noktalara karşı kırılgan olabilir ve günlük hayatlarımızı çevreleyen sistemler saldırıların hedefi olabilir. Bu noktada güvenliği en temel noktadan itibaren sağlamak zorunda olduğumuzu vurgulamak gerekiyor. Nesnelerin İnterneti ortamında işlemci ve sensörlerin
kullandığımız her cihazın içine gömülü olması, ağ erişim noktalarının sayısında büyük artışa neden olacak. Bu artış da, güvenliği yalnızca yazılım aracılığıyla yönetmeyi oldukça zor bir hale getirecek. Basit bir senaryoyla yarın akıllı evinizi yöneten sistem, bir sensör aracılığıyla sabah kalktığınızda sizi tanıyacak, size kahvaltı hazırlayacak. Vücut ısınızı tespit edip ortamı ona göre ayarlayacak. Akıllı telefonunuza bağlanarak isterseniz televizyonunuzun istediğiniz kanalında sizi günlük planınız hakkında bilgilendirecek. Hal böyle olunca bir bilgisayar korsanı, basit ev cihazlarınız arasında iletilen bilgilere erişerek tercihleriniz, vücut ısınız ve günlük programınız dahil olmak üzere sizin kişisel bilgilerinizi inceleyebilir. Ve bu bilgiler arasında işle ilgili gizli bilgiler veya finansal işlemleriniz olabilir. Eski işletim sistemlerine güvenlik yaması desteğinin kesilmesi, bilişim sektörünün bu işletim sistemlerine bağlı çeşitli alanlarında büyük endişeye neden oldu. Gelecekte oluşacak muhtemel güvenlik sorunları göz önüne alındığında, bu endişe buz dağının yalnızca görünen kısmı. Sensörü ve işlemcisi olan ağ bağlantılı cihaz sayısının gelecek yıllarda ciddi oranda artması, donanım geliştirici ve mühendislerin günlük hayatta kullandığımız cihazlar için entegre güvenlik çözümleri üretmek için güvenliğe çok farklı bir açıdan bakmalarına yol açacak. Yarı kişiselleştirilmiş çözümlerin de dahil olduğu yenilikçi yarı iletken sisteminde bir lider olarak AMD, Nesnelerin İnterneti çağında güvenliğin önemini çok iyi anlıyor ve bu ihtiyaçları karşılıyor. Donanım odaklı güvenlik için, fikri mülkiyet hakkına tâbi olan kapalı mimari ve sektör standartlarına bağlı mimari olmak üzere iki büyük alan bulunuyor. Uzun süredir sektör standartlarının destekleyicisi olarak, bu nedenle ARM® TrustZone® teknolojisine dayalı
Ömer Çelebioğlu AMD Türkiye Ülke Müdürü
modern, geniş bir güvenlik ekosistemine dahil olmuş durumdayız. Gelecek yıl istemci, sunucu, grafik kartı, tümleşik ve Yarı kişiselleştirilmiş işler için “AMD Secure Processor” temeline dayanan bir AMD ürün grubunu pazara sunmaya hazırlanıyoruz. AMD Güvenlik Teknolojileri çatısı altına AMD Güvenlik İşlemcisi’nin yanı sıra Veri Yürütme Engellemesi ve Güvenli Varlık Yönetim Birimi’ne kadar birçok AMD IP yeniliğini de ekliyor. Yazılım ortaklarının hizmet verdiğimiz pazarlara mutlak çözümler üretmelerini sağlamak için kullanım senaryolarını ve odaklanılması gereken alanları müşterilerimizle birlikte belirledik. Birlikte çalışmak için tasarlanan bu çözümlerin bileşenleri, OEM müşterilerimizin tüketici sınıfındaki ve ticari sınıftaki platform tekliflerimiz arasında doğru tercihi yapmalarını sağlıyor. Güvenlik, artık çoğunlukla yazılım sektörünün üzerine yüklenebilecek bir görev değil. AMD olarak ARM® TrustZone® teknolojisinin sektör standardı yaklaşımı üzerine kurulu olan donanım odaklı güvenlik stratejimizle müşterilerimiz ve teknoloji ortaklarımız için gelişmiş güvenlik seçenekleri sağlayarak, giderek daha dijital hale gelen hayatlarımızın saldırılara karşı daha dayanıklı olmalarına yardımcı olma vizyonuyla çalışmalarımız sürecek.
9
haberler
Bitnami ve VMware işbirliğiyle vCloud Air OnDemand
Bitnami ve VMware, vCloud Air OnDemand için “tek tıkla” Uygulama ve Geliştirici Yığınları Kurulumu’nu mümkün kılan yeni VMware vCloud Air hizmeti ile kullanıcıların karşısına çıktı. VMware vCloud Air, işletmelere kendi sistemlerindeki BT altyapısını kesintisiz bir şekilde genel bulut üzerinde yapılandırma şansı tanıyor. Ortaya çıkan hibrit bulut, müşterilerin mevcut uygulamalarıyla uyumlu çalışabildiği gibi, aynı zamanda işletmelerein bulutta çalışabilen yeni uygulamalar geliştirmelerine yardımcı oluyor. Bu da işletmeler için güvenli ve güvenilir bir ortamda iş süreçlerine çeviklik ve üretkenlik katıyor. VMware vCloud Air OnDemand için geliştirilen Bitnami Launchpad ise, farklı ölçeklerdeki bulut ortamlarında yalnızca birkaç tıkla başlatılabilen, tümüyle yapılandırılmış ve kullanıma hazır bulut şablonları sunuyor. Bu özellik, herhangi bir ek ayar gerektirmeden kullanıcıların uygulamaları yapılandırmasını ve geliştirme ortamları tasarlamasını kolaylaştırırken, aynı zamanda bulutla ilgili zorlukları ortadan kaldırarak kullanıcılara çok daha fazla sayıda çalıştırılabilir uygulama sunuyor ve hibrit bulutta uygulamalarını çalıştırmak isteyen kullanıcılar için düşük sürtünmeli bir yol oluşturuyor. Kullanıcılar, VMware vCloud Air Bitnami Launchpad sayesinde dakikalar içinde bulut üzerinde uygulamaları çalıştırabiliyor. Bitnami, aynı zamanda eksiksiz ve standart hale getirilmiş geliştirme yığınları ve araçları sayesinde uygulama geliştirmek ve test etmek için ideal bir hizmet olarak kullanıcıların karşısına çıkıyor ve Drupal, Joomla, WordPress gibi çok sayıda popüler sunucu yazılım görüntüleri için en geniş kaynağı sunuyor..
10
KOBİ’ler BYOD’nin Tehditlerini Sık Sık Gözden Kaçırıyor BYOD (kendi cihazını getir) tehditleri halen işletmelerin gözünden kaçıyor. Kaspersky Lab’ın bir araştırmasına göre birçok küçük işletme sahibi BYOD uygulamasının şirketleri için bir tehdit oluşturmadığına inanıyor ve mobil cihaz güvenliği için çaba harcamakla ilgilenmezken çalışanlar cihaz güvenliğinin işletmenin sorumluluğu olduğunu düşünüyor. Çalışmada dünyanın her yerinden işletme sahiplerinin ve çalışanların üçte ikisinin (%62) artık iş için kişisel mobil cihazları kullandığı, BYOD uygulamasının artık gelişmekte olan bir trend değil geniş çapta kabul görmüş bir iş uygulaması olduğu ortaya kondu. En büyüklerden (5000’den fazla çalışan) en küçüklerine (25’ten az çalışan) kadar her ölçekten işletmeyi etkilemiş. Bununla birlikte mobil cihazlar üzerinde verileri korumaya yönelik tutum ideal güvenlik yaklaşımının çok uzağında. Kaspersky Lab tarafından yapılan tüketici güvenlik riskleri anketinde on katılımcıdan altısının (katılımcıların %60’ı) mobil cihazlarda gözetleme ve bilgi hırsızlığı tehditleri hakkında endişeli olduğu ancak kendilerini etkili bir şekilde korumadıkları ve işverenlerinin korumasına bel bağladıkları görülmüş. Hem cihaz sahibi hem de patronlar açısından bu tür bir tutum kurumsal ağ için ciddi tehlikelere kapı açıyor. Zayıf noktalar potansiyel olarak siber suçluların yanı sıra vicdansız rakipler tarafından ihlal edilebiliyor. Genel kanı kaybedilen bir mobil cihazın şirkete zarar veremeyecek olması olsa da her zaman finansal kayıp (örneğin bir müşteri tabanı kaybetmek) yaşama şansı var. Mobil ortamın korunması önemli bir güvenlik konusu olmaya başladı.
Ajandanıza Kaydedin!..
‘’IDC Türkiye Buluşmaları – Deneyim Paylaşımları‘’ IDC Finans Teknoloji Konferansı 11 Kasım, 2015 – İstanbul
Ana Konular • Yeni Nesil Teknoloji Temini • Kurumsal Altyapı • İş Süreçleri Optimizasyonu • Veri ve Analitik • Bilgi Güvenliği • Çoklu-Kanal • Ödeme Sistemleri • Pazarlama ve Müşteri Deneyimi • Risk ve Uyumluluk
İçerik • Sunum ve Paralel Oturumlar • Yuvarlak Masa Tartışma Grupları • 1-1 Toplantılar Bilgi İçin • idc-cema.com/events/finance2015ist
IDC Perakende, Üretim, E-Ticaret Teknoloji Konferansı 18 Kasım, 2015 – İstanbul
Ana Konular • Yeni Nesil Teknoloji Temini • Kurumsal Altyapı ve Güvenlik • İş Süreçleri Optimizasyonu • Veri ve Analitik • Çoklu-Kanal • Pazarlama ve Müşteri Deneyimi • Nesnelerin İnterneti
İçerik • Sunum ve Paralel Oturumlar • Yuvarlak Masa Tartışma Grupları 11 • 1-1 Toplantılar Bilgi İçin • idc-cema.com/events/retail2015
IDC Nesnelerin İnterneti Konferans Serisi 8 Aralık, 2015 - Ankara / 10 Aralık, 2015 – İstanbul Ana Konular • IoT’nin dönüştürücü etkisi • Güvenlik, Veri Gizliliği ve IoT • IoT’de Büyük Veri ve Analitiğin Rolü • Gelişen IoT Uygulamaları • Akıllı Şehirlerin Yaygınlaşmasındaki Artış • Akıllı Şebeke Platformu • 21. Yüzyıl’da Sağlığın Dönüşümü • Ürün Takibi ve Filo Yönetimi’nin Geleceği • Akıllı Araç Fırsatını Arttırmak • M2M Çözümleri ile Üretimin Geleceği
İçerik • Sunum ve Paralel Oturumlar • Yuvarlak Masa Tartışma Grupları • 1-1 Toplantılar Bilgi İçin • idc-cema.com/events/iot2015ist • idc-cema.com/events/iot2015ank
IDC BT Güvenliği Konferans Serisi
16 Şubat, 2016 – İstanbul / 23 Şubat, 2016 – Ankara Ana Konular Bilgi İçin • Gelecek Nesil İşyerlerinin Güvenliğini • idc-cema.com/events/itsec2016ist Sağlamak • idc-cema.com/events/itsec2016ank • Güvenlik ve Risk Yönetimi • Büyük Veriye Karşı Güvenlik • Nesnelerin İnterneti’nden: Herşeyin İnterneti’ne • Veri Koruma Regülasyonlarının Etkisi • Siber Casusluk ve Diğer Devlet Sponsorlu Saldırılardaki Trendler
7. IDC CIO Zirvesi
4 - 6 Mayıs, 2016 – İzmir Ana Konular • Bulut • Sosyal Medya • Büyük Veri • Mobilite • Güvenlik • Akıllı Şehirler
Bilgi İçin • idc-cema.com/events/tksummit2016
Konferansa katılım için; Şule Saltık, ssaltik@idc.com, 0212 356 00 87 • Pelin Pırnal, ppirnal@idc.com , 0212 356 02 18 Sunum ve Stand talepleriniz için; Onur Hamitoğlu, ohamitoglu@idc.com, 0533 301 89 98 IDC Türkiye: Zincirlikuyu Akademiler Sitesi D Blok, D: 74 Beşiktaş - İstanbul www.idc.com / www.idc-cema.com
haberler
NTT Com Security ve Fortinet Güçlerini Birleştirdi Fortinet, dünya standartlarında güvenlik çözümleri ve ekspertiz hizmetlerini güçlendirmek amacıyla bilgi güvenliği ve risk yönetimi şirketi NTT Com Security ile iş ortaklığına imza attığını duyurdu. İşbirliği sözleşmesi dahilinde Fortinet’in geniş ürün yelpazesi NTT Com Security’nin WideAngle çözümleriyle birleştirilecek ve ölçek veya sektör farketmeksizin her iki şirketin dünya çapındaki müşterilerine altyapı, kurulum, teknik destek ve danışmanlık hizmetleri kapsamında sunulacak. Bu hizmetler arasında bulut güvenliği, güvenlik duvarı ve ağ risk yönetimi, Güvenlik Bilgisi ve Olay Yönetimi (SIEM) sistem entegrasyonu, yazılım tanımlı ağ (SDN) ve sanallaştırma yer alacak. Fortinet’in güvenlik platformu ise, NTT Communications’ Bulut Gözetimli Güvenlik Hizmetleri’nin bir parçası olacak. NTT Com Security, aynı zamanda olay yönetimi, operasyonel risk azaltma, karmaşık mimari tasarımı ve uygulamaları konularında Fortinet’in deneyimli teknik danışmanlarından faydalanma imkanı bulacak. Fortinet sözcüsü iş ortaklığıyla ilgili şunları söyledi: “İşletmelerin bulut tabanlı sistemlere ve sanallaştırma çözümlerine yöneldiği içinde bulunduğumuz bu mobil ve bulut çağında, biz de Fortinet olarak BT altyapılarını sadeleştirme ve güvenli hale getirme hedefimiz doğrultusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. NTT Com Security ile hayata geçirdiğimiz bu işbirliği sayesinde, işletmelerin yeni nesil ağ ve veri mezkeri sistemlerini koruyan katma değerli güvenlik hizmetlerimizi ve çözümlerimizi geliştirmemizi ve dünya çapında daha fazla işletmeye ulaşmamızı sağlayacak.”
Türk Telekom Grubu Teknoloji Devlerini 5G İçin İstanbul’da Buluşturacak Türkiye, dünyadaki teknoloji gündeminin ana konularından biri olan 5G konusunda Türk Telekom Grubu’nun katkılarıyla önemli bir toplantıya ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Türk Telekom Grubu, dünyada 5G teknolojisinin gelişiminde yol haritasını belirleyecek en önemli girişimlerden biri olarak kabul edilen Avrupa Birliği COMBO Projesi’nde Türkiye’yi temsil ederek, ülkemizde 5G teknolojisinin gelişimine de öncülük edecek. Türk Telekom Grubu COMBO Projesi’ne grup şirketi ARGELA ile katılacak. Tüm dünyada artan veri trafiği ve gelişen ihtiyaçlar çerçevesinde sabit ve mobil ağları kaynaştırma yönünde AB ülkeleri tarafından geliştirilen COMBO projesi; sabit, Wi-Fi ve mobil ağ hizmetlerini tasarlanacak ortak bir ağ mimarisinde birleştirmeyi hedefliyor. Türk Telekom Grubu, ARGELA sayesinde AB’nin COMBO ile 5G konusunda attığı adımlara aktif destek veriyor. Tüm dünyada artan veri trafiği ve gelişen ihtiyaçlar çerçevesinde sabit ve mobil ağları kaynaş-
12
tırma yönünde AB ülkeleri tarafından geliştirilen COMBO projesi; sabit, Wi-Fi ve mobil ağ hizmetlerini tasarlanacak ortak bir ağ mimarisinde birleştirmeyi hedefliyor. Türk Telekom Grubu, ARGELA sayesinde AB’nin COMBO ile 5G konusunda attığı adımlara aktif destek veriyor.
haberler
Epson EB-Z11000 İşinizde Fark Yaratacak
Dijital tabelalar için portre boyutu görüntüleri yansıtabilen EB-Z11000 esnek bir kurulum açısına, merkez dışı konumlandırma için lens kaydırma gibi birçok kalibrasyon özelliği ile birlikte isteğe bağlı Wi-Fi ve HDBaseT bağlanabilirlik özelliklerine sahip. 11.000 lümen EB-Z11000 XGA çözünürlüklü ultra parlak bir projektördür. Projektör, gün ışığında bile canlı renkler ve parlak görüntüler sunar. Eşit derecede yüksek Beyaz ve Renkli Işık Çıkışı (CLO) teknolojisi ile üç kata kadar daha parlak renklerle fark yaratır. Epson’un 3LCD teknolojisine sahip EB-Z11000 büyük tesisler için mükemmeldir. Vitrin giydirme, fuarlarda stand ve ürün farklılaştırma, müzelerde sergi zenginleştirme gibi birçok farklı sektörde markanızı öne taşır. Ayrıca yeni ve özel LU02 kısa gösterimli lensi sayesinde ekrana daha yakın konumlandırılması mümkündür ki bu özellik üniversiteler için ideal. Portre boyutunda görüntüler yansıtan EB-Z11000 dijital tabelalar için idealdir. Çevrenizi görmenin yepyeni yoluna hoş geldiniz; portre modu sadece yatay projeksiyon için değil, aynı zamanda moda gösterileri gibi bir etkinlik veya toplantılar için de uygun. Esnek bir kurulum açısı ve merkez dışı konumlandırma için lens kaydırmanın yanı sıra EB-Z11000 kenar kaynaştırma, test şablonları ve Epson’un Süper Çözünürlük özelliklerini içeriyor. EB-Z11000 tek bir bağlantıda beş bağlantıya olanak tanıyan HDBaseT özelliğini içerir. Daha fazla esneklik için isteğe bağlı Wi-Fi eklenmiş.
14
Mobil Zararlı Yazılımlar 3 Kat Arttı Yılın 2. çeyreğinde 1. çeyreğin 2,8 katına tekabül eden 291.800 yeni mobil zararlı yazılım programı görüldü. Aynı çeyrekte 1. çeyreğin 7 katına tekabül eden 1 milyon mobil zararlı yazılım kurulum paketi bulundu. Mobil bankacılık mobil tehditler için ana hedef olmayı sürdürdü. 2015 1. Çeyrek raporunda en az 29 bankacılık ve finans uygulamasına saldırma becerisine sahip SMS. AndroidOS.OpFake.cc Trojan’ından söz ediliyordu. Bu Trojan’ın 2. Çeyrekte ortaya çıkan en yeni sürümü 114 (dört kat fazla) bankacılık ve finans uygulamasına saldırma becerisine sahip. 2015 2. çeyrekte Singapur, web kaynaklı bankacılık Trojan’ı saldırısına uğrayan kullanıcısı sayısı bakımından lider oldu; Singapur’daki kullanıcıların %5,3’ü bu süre içinde bu tehditle yüzleşti. Ardından gelen ülkeler ise İsviçre (%4.2), Brezilya (%4), Avustralya (%4) ve Hong Kong (%3,7) oldu. İlk 10’daki ülkelerin teknolojik olarak ileri ve/veya siber suçluların ilgisini çeken gelişmiş bir bankacılık sistemine sahip olduğunu gözden kaçırmayın. Finansal tehditler çevrimiçi bankacılık sistemlerinin müşterilerine saldıran bankacılık zararlı programlarından ibaret olmadı. Bankacılık zararlı yazılımlarının (%83) dışında Bitcoin madencileri (%9) finansal tehditler arasında yer aldı; bunlar, bitcoin üretmek için kurbanın bilgisayarının bilgi işlem kaynaklarını kullanan zararlı programların yanı sıra bitcoin cüzdanı hırsızları (%6) ve tuş kaydediciler (%2). Global Araştırma ve Analiz Ekibi dört adet siber casusluk kampanyasını ortaya çıkardı: CozyDuke, Naikon, Hellsing ve Duqu 2.0. Kurbanlar arasında kamu daireleri, ticari kuruluşlar ve diğer üst düzey hedefler bulunuyor.
BT Yรถneticileri Bu Adreste Buluล uyor
BTGunlugu.com
özel haber
Süleyman SERTKAYA info@btgunlugu.com
PowerBank Alırken Nelere Dikkat Etmelisiniz? Akıllı telefonlar her geçen gün daha fazla akıllanırken; bu durum karşısında pil güçleri yetersiz kalıyor. Bu noktada günü kurtaranlarsa PowerBanklar oluyor. İşte sizin için seçtiğimiz en iyi PowerBanklar.
A
kıllı telefonlarımızın ekran çözünürlükleri öyle bir noktaya geldi ki birçok kişinin televizyonlarımızda bile bu çözünürlükler yok. Hepimiz için hayal olan DDR4 RAM’leriyse PC’lerden önce cep telefonlarımızda artık kullanabiliyoruz (Samsung Galaxy S6 ve Galaxy S6 Edge’de DDR4 RAM’ler kullanılmaya başlandı). 8 çekirdekli ve 64 bit mimariye sahip işlemcilere kavuştuk ve bu çekirdek sayısına halen sahip olmayan laptopları kullanıyoruz. Tüm bu donanım noktasında ihtiyacımız olan tek şeyse “güç”...
16
Akıllı telefonların son 3 yılda nereden nereye geldiğine hep birlikte şahit olduk; oluyoruz. Akıllı telefonlar böylesine gelişirken pil teknolojisinin arpa boyu kadar yol alamaması neticesinde yaşananlarsa oldukça tuhaf bir hal almaya başladı. İş sonrası gidilen davetlerde birçok kişinin ellerinde şarj aleti ile dolaştığını ve “şarj cihazımızı nereye takabilirim” sorusuyla tüm geceyi geçirdiklerine üzülerek şahit oluyoruz. Bu duruma düşmek istemeyen kul-
lanıcıların ise PowerBank aldığını ve şarj sorununu böylece hallettiğini görüyoruz. Bende 2 farklı PowerBank kullanıyorum ve her ikisi de farklı amaca hizmet ediyor. Dilerseniz sizin için seçtiğimiz bazı PowerBanklara birlikte göz atalım. PowerBank alırken nelere dikkat etmek lazım?
En Güçlüsünü mü Almalıyım? PowerBank alırken birçok kullanıcının “en güçlüsü olsun” mantığı güttüğüne şahit oluyoruz ama bu kesinlikle doğru bir yaklaşım değil.
Bir PowerBankın gücü yükseldikçe taşınabilirliği o derece düşüyor. Bundan dolayı PowerBank alırken sadece gücü değil kullanılabilirliği de önemli.
alternatifi de sunan Schneider Electric’in yeni nesil PowerBankların da güç koruma modunun ve LED bildirim ışığına sahip olduğunun da altını çizelim.
Kesintisiz Güç Kaynakları konusunda ülkemizde oldukça iyi bir konuma sahip olan Tunçmatikfirmasının geliştirdiği EnergyCard 1400 özellikle kadınlar için oldukça başarılı bir ürün. 1400 mAh kapasiteye sahip bu power bank ile akıllı telefonunuzu tamamen şarj edemeseniz de kredi kartı büyüklüğündeki yapısı ve oldukça ince ve hafif olmasından dolayı cüzdanınızda ya da cebinizde bile bu ürünü taşıyabilirsiniz.
PowerBank alırken markadan vazgeçmemenizi sizlere şiddetle öneriyoruz. Evet ortada birçok markaya ait birçok PowerBank var ama bizim bir başka tercihimiz Sasmung’un PowerBankleri olacak. 12.000 mAh gücündeki bu ürün rakiplerine göre daha büyük olsa da inceliği ile bu durumu lehine çeviriyor. Ülkemizde de bulunabilen Samsung Power Banklar ile aynı anda hem cep telefonunuzu hem de tabletinizi şarj edebilirsiniz. Çin’in Apple’ı olarak adlan-
Taşınabilir Olsun! Taşınabilirlik sizin için en önemli kriterse Tunçmatik EnergyCard 1400 işinizi fazlasıyla görecek ve birçok noktada hayat kurtarıcı olacaktır. Güç ve akım koruma moduyla bildirim ışığının EnergyCard 1400’e eşlik ettiğini de belirtelim. Bu noktada kapasiteyi biraz daha arttırmak isterseniz Schneider Electric üretimi APC PowerBanklarını size önerebiliriz. Güçlü bir marka olan Schneider Electric’in yeni nesil PowerBankları farklı kapasite seçeneklerini sunuyor ama en ideali 5.000 mAh ve 10.000 mAh gücünde olanları. Farklı renk
cündeki telefonunuzu 3 kez şarj edebilmektesiniz. Tek eksik tarafı ise sadece 1 adet USB çıkışına sahip olması.PowerBankların kralı nedir derseniz size Oppo VOOC PowerBank deriz. Zira bu ürün ile Oppo Find 7’yi 30 dakikada %75 oranında şarj edebilmektesiniz.
Markalı Ürün tercih Edin
dırılan Xiaomi, Powerbank Mi ile ülkemiz pazarına giriş yaptı. Farklı seçenekleri ile her kesime hitap etmek isteyen Xiaomi Power Banklerini 5.000, 5.200, 10.000, 10.400 ve 16.000 mAh kapasitede kullanıcılarına sunuyor. Yurt dışında 20 dolara satın alınan 10.400 mah kapasitesindeki ürünün ülkemizde ki satış fiyatı ise 70 TL. Sony’nin PowerBankları da oldukça kaliteli oluyor. Bu noktada bir PowerBanktan beklenen tüm enerjisini telefona aktarabilmesidir. Sony’de bu noktada oldukça başarılı bir marka. Sony CP-V10 10.000 mAh Power Bank ile 3000 mAh gü-
Yukarıda tanıttığımız tüm PoweBanklar ile telefonunuzu şarj ederken kullanmaya devam ederseniz ya aynı şarj yüzdesinin korunduğunu ya da (oyun oynarsanız) şarjının bitmeye devam ettiğini görürsünüz. Oppoise bu noktada yine mobil sektör ile dalga geçiyor ve farkını ortaya koyuyor. Hızlının da hızlısı şarj teknolojisi VOOC ile geliştirdiği bu PowerBank bu bağlamda listemizin en güçlü ürünü oluyor. PowerBank alırken bunun markalı bir ürün olmasına dikkat edin. PowerBank’lerde sadece güce takılı kalmayın ve bunun taşınabilir olmasının da önemini kavrayın. Bir PowerBank illa ki 10.000 mAh gücünde olmak zorunda değil. Belirttiği gücün ne kadarını size verebildiği en önemli alım kriterlerinden birisidir. Umarız hiçbir ürüne gerek kalmadan servet ödediğimiz akıllı telefonlarımızla daha uzun süre zaman geçirebiliriz.
17
haberler
Verileriniz Bulutta da Güvende
ESET File Security yazılımının Windows’un bulut platform Microsoft Azure’a yönelik versiyonu pazara sunuldu. Böylece bulutta saklanan şirket verileri artık ESET güvencesiyle korunabilecek. ESET File Security, kendini kanıtlamış teknolojisiyle uzun yıllardır kurumsal yapılar için sunucu güvenliği sağlıyor. ESET, şimdi de ESET File Security’nin Microsoft Azure’da güvenlik çözümlerinin bir parçası olacağını açıkladı. Azure, Microsoft’un bulut bilişim platformudur ve hızla hareket ederek şirketlerin daha fazlasına ulaşmasını sağlar. ESET File Security, mevcut dijital güvenlik yeteneklerine ek olarak Azure için, Microsoft sanal sunucularını korumak adına antimalware çözümlerine yönelik zengin seçenekler sunuyor. Ayrıca kullanıcılar daha önceden bildikleri ve tanıdıkları bir güvenlik tedarikçisinden faydalanma imkanına da kavuşmuş oldu. ESET Ürün Müdürü Peter Vrana, “ESET File Security, sanal dosya sunucuları için üstün koruma sağlamaktadır. Kanıtlanmış ESET NOD32® tarama motoru, yüksek algılama hızı ve pürüzsüz performansı ile sanal ortamlar için ideal bir çözüm sunmaktayız” açıklamasını yaptı. ESET File Security’nin 6’ıncı versiyonu olarak pazara sunulan ve kurumsal yapılar için tam olarak ‘ESET File Security 6 for Microsoft Windows Server VM Extension in Microsoft Azure’ adıyla tanımlanan yeni yazılım, yerli kümeleme sisteminde detaylı ve kapsamlı güvenlik günlüklerini, hayati koruma durumunu ve sistem bildirimlerini kolaylıkla sunuyor. Böylelikle, bilgi işlem uzmanlarına otomatik olarak küme ortamlarında ayarları çoğaltmaya izin veriyor. Ek olarak ESET File Security tam anlamıyla ESET Remote Administrator 6 web konsolu üzerinden yönetilebiliyor.
18
Synology’den Yeni Veri Depolama Ürünleri Synology, kullanıma sunduğu RS18016xs+ ve RX1216sas ürünleriyle veri depolamaya yeni bir soluk kazandırıyor. 3.900 MB okuma ve 348.000 yazma hızları ile kolay kullanım olanağı sağlayan RS18016xs+, yüzlerce uygulamayı kullanıcılarının hizmetine sunuyor. Özel şifreleme motoru sayesinde, performanstan ödün vermeden veri güvenliği sağlayan RS18016xs+, 3.000 MB’ın üzerinde okuma ve yazma hızlı ile şifrelenmiş klasörlere ulaşmayı mümkün kılıyor.Kurumların en değerli varlıkları olan veriyi güvenli şekilde depolayan ve istenilen her yerden, her zaman erişim olanağı sunan RS18016xs+, işletmelerin sistem kaynaklarını kullanmadan veri akışının kopyalanmasını sağlıyor. RS18016xs+, sistem kaynakları kullanılmadan otomatik veri kopyalama ve ekran görüntüsü alabilmeyi mümkün kılıyor. Ayrıca RS18016xs+, veri kurtarma noktası oluşturulmasına da olanak tanıyor. Synology’nin hizmete sunduğu RS18016xs+ ve RX1216sas ürünleri, üzerinde bulunan güç kaynakları, sistem fanları ve yük devretme özellikleri sayesinde, kesintisiz çalışma olanağı yaratıyor. 4 ayrı ağ bağlantı noktasını barındıran ürünler, hizmet sürelerinin en üst düzeye çıkarılmasını sağlıyor. SATA III ve SAS teknolojilerini destekleyen RS18016xs+ ve RX1216sas, maksimum uyumluluk ve yatırım getirisi sağlamak için 32 GB’a kadar yükseltilebiliyor.Kurumların veri depolama ihtiyaçlarına özel ölçeklenebilirlik imkânı sunan RS18016xs+ ve RX1216sas ürünleri, iş akışının kesintisiz sürdürülmesi gibi önemli bir avantaj sağlıyor. Tek giriş noktasından 180 sürücüye kadar artırılabilme olanağı sunan, yüksek verimlilik elde etmek için DiskStation Manager (DSM) ile desteklenen RS18016xs+ ve RX1216sas ürünleri, sezgisel web tabanlı işletim sistemi aracılığıyla kolay bir şekilde kullanılabiliyor.
özel haber
Süleyman SERTKAYA info@btgunlugu.com
Windows 10 ile Gelen Yeni Kısa Yollar Kısa yol tuşları bilgisayar kullanıcılarının hayatlarını kolaylaştıran bir etkiye sahipler. Bir dosya üzerinde uzun uzun çalışırken arada CTRL+S tuşlarına basıp dosyayı kaydetmeyen veya kopyalama/yapıştırma işlemi yaparken CTRL+C ve CTRL+V tuşlarını kullanmayan var mı? Microsoft şimdi yeni Windows işletim sistemini piyasaya çıkardı, elbette herkesin çok iyi bildiği ve sık kullandığı, artık ezberlerimize girmiş kısa yol tuşları varlıklarını koruyacak ancak Microsoft bazı görevler için yeni kısa yol tuşlarını da hayatımıza sokuyor. Windows 10’un test süreci sırasında kullanıcılardan gelen yorumlara göre şekillenen, defalarca değişen, kaldırılan veya yeni eklenen bu tuşlar, yine Windows kulanım sürecimizi kolaylaştıracak. 29 Temmuz günü kullanıcıların beğenisine sunulan Windows 10 ile birlikte artık yeni kısa yol tuşlarımız var. Haberimizin deva-
mında detaylıca açıklayacağımız yeni kısa yol tuşları aklınızın bir köşesinde dursun, mutlaka bir gün lazım olacaktır.
Ekranı Sağa veya Sola Yapıştırmak Windows 10’un yararlı bir özelliği, o anda çalıştığınız tam ekran pencereyi, ekranın sağına veya soluna yapışacak şekilde yarım ekrana küçültmek. Böylece masa üstündeki öğelerinize erişmeniz mümkün olurken, çalıştığınız ekranı da kaybetmiyorsunuz. Açılan boşluk alanda başka bir uygulama çalıştırabiliyorsunuz. Pencereyi sağa yapıştırmak: Windows key + Left
Pencereyi sola yapıştırmak: Windows key + Right Pencereyi çeyrek ekrana oturtmak: Pencere sağa veya sola yapıştıktan sonra Windows key +yukarı ok veya aşağı ok Bu özellik sayesinde Windows uygulamalarını çeyrek ekrana küçülüp aynı anda dört farklı uygulamanın penceresini ekranda hızlıca görebilirsiniz.
Ekranı Maksimize Etmek Windows 10 ile birlikte, çalıştığınız ekranı tek bir kısayol ile anında tam ekrana çevirebileceksiniz Bunun için kullanmanız gereken kısa yollar: Windows key+ yukarı ok veya Windows key+ aşağı ok
Sanal Windows MasaÜstü Kısa Yolları Görev penceresi (Tüm sanal masa üstlerini görmek içn) : Windows key + Tab Yeni bir sanal masa üstü yaratmak: Windows key + Ctrl + D Mevcut sanal masa üstünü kapatmak: Windows key + Ctrl + F4 Diğer sanal masa üstüne geçmek: Windows key + Ctrl + Right Önceki sanal masa üstüne geçmek: Windows key + Ctrl+ Left
19
haberler Mevcut Düzen Gözden Geçirilmeli TELKODER, Ankara’da Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) yöneticilerine yönelik önemli ziyaretler gerçekleştirdi. TELKODER Başkanı Yusuf Ata Arıak liderliğinde, BTK Başkan Vekili Ömer Fatih Sayan ile BTK Kurul üyeliklerine atanan Celalettin Dinçer, Hidayet Yıldız, Musa Şahin ve Figen Kılıç’ı ayrı ayrı ziyaret eden TELKODER yöneticileri, Türkiye’de son 5 yıldır büyümeyerek 16-17 milyar dolar seviyesinde kalan elektronik haberleşme alanı hakkındaki görüşlerini paylaştılar. Mevcut düzenlemelerin ve yaklaşımların gözden geçirilmesine ve gerekmesi halinde radikal bir biçimde değiştirilmesine ihtiyaç olduğunu BTK’ya ileten TELKODER yönetimi ayrıca, serbestleşmenin başlamasının üzerinden 13 yıl geçmiş olmasına rağmen Türkiye’de elektronik haberleşme alanında rekabetin tam olarak gelişemediğine, alternatif işletmecilerin pazar paylarının çok sınırlı kaldığına, buna karşın AB ve diğer ülkelerde aynı sürelerde rekabetin çok daha hızlı geliştiğine dikkat çekti.
Fujitsu Select Partner Programı’nı Yeniledi
Fujitsu’nun dünya çapında uygulamakta olduğu kanal iş ortağı programı olan SELECT Partner Programı, beş başarılı yılı geride bıraktı. Program dünya çapındaki kanal iş ortaklarının değişen ihtiyaçları ve şirketin kârlı büyüme hedefleri göz önüne alınarak yeniden tasarlandı. Fujitsu, SELECT Partner programının yapısını, eğitim imkânlarını ve avantajlarını, değişen pazar dinamiklerini ve kanal iş ortakları ile yakın işbirliğini dikkate alarak güncelledi. Şu ana dek EMEIA, Asya, Okyanusya ve Kuzey Amerika’da uygulanan SELECT Partner Programı yakın zamanda Güney Amerika’da da uygulanmaya başlanacak. EMEIA’da elde edilen başarının ışığında Fujitsu, küresel bazda cironun yüzde 80’ini kanal iş ortakları aracılığıyla yapmayı hedefliyor. Fujitsu aynı zamanda en üst seviyede kaliteyi sağlamak ve her bir ortağa kişisel iş planlarına uygun birebir yaklaşım sunmak amacıyla kanal iş ortaklarını bilgilerine dayanan bir biçimde ödüllendiriyor. Buna uygun olarak geliştirilmiş bir prim planı bile hayata geçirildi. Örneğin, bireysel bir SELECT Hedef Anlaşması imzalayan SELECT Expert’ler var olan kârlılıklarını yüzde otuza dek artırabilmekteler.
20
Kritik Alt Yapılar Kaspersky ile Artık Daha Güvenli
Kaspersky Lab ve International Society of Automation (Uluslararası Otomasyon Birliği-ISA) endüstriyel otomasyon ekipman operatörlerinin siber tehlikeler konusundaki farkındalıklarını artırmayı hedefleyen ortak bir eğitim inisiyatifinin başlangıcını duyurdu. İnisiyatifin bir parçası olarak, ISA eğitiminde Kaspersky Industrial Protection Simulation da yer alacak. Simülasyon, katılımcıların bir sanal kritik alt yapı tesisinden sorumlu olduğu ve her hangi bir aksaklık yaşanmadan çalıştırmalarının beklendiği, sıra tabanlı bir strateji oyunu. Çalışmanın nihai hedefi, artan siber saldırıların baskısı altında tesisin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve karlı bir şekilde işletilmesi. Simülasyon gerçek dünyadan örnekler kullanıyor, BT ve mühendislik uzmanlarının ortak vizyonu olmaksızın böyle bir tesisin dayanıklılığının optimal olmaktan çok uzak olacağını gösteriyor. Kaspersky Endüstriyel Koruma Simülasyonu, TS12 ve TS20 gibi kurslara katılan öğrenciler için eğitim sürecinin uygulamalı bir bileşeni olacak.
özel haber
Mustafa Hanlı info@btgunlugu.com
Türkiye PC Pazarı Azalan Tüketici Talebiyle Düşüş Gösterdi IDC'nin en son açıklanan verileri, 2015'in 2. çeyreğinde Türkiye PC pazarının bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla ciddi bir düşüş yaşadığını ve buna ülkede devam etmekte olan toplumsal ve siyasi tedirginliğin de neden olduğunu belirtiyor. IDC’nin yayınladığı sonuçlar Türkiye PC pazarının yıl bazında %41.6 ve geçen çeyreğe göre %41.4 oranında düşüşle 356.740 adete ulaştığını gösteriyor. IDC Türkiye ofisinde Sistem ve Altyapı pazarından sorumlu Kıdemli Araştırma Analisti Ayşe Kaptanoğlu “PC pazarı yılın 2. çeyreğinde birçok ekonomik ve siyasi sebeplerden olumsuz bir şekilde etkilenmeye devam etti” yorumunu yaptı.” Döviz kurundaki dengesizlik, pazardaki yüksek ürün stoğu, devam etmekte olan politik istikrarsızlık ve dönemin yaz tatili ile Ramazan’a denk gelmesi pazarda ciddi bir düşüş yaşanmasına sebep oldu. Ve tüm bu olumsuz faktörlerin önümüzdeki dönemde tamamen düzeleceğini içinde bulunduğumuz belirsiz şartlardan ötürü öngörememekteyiz. Bu da tüm yıl bazında pazarda çift haneli bir düşüşün yaşanabileceği sinyalini veriyor.”
almaya karar verdi” diye ekledi Ayşe Kaptanoğlu. “Çok küçük bir etki olsa da, bazı üreticiler Windows 10 lansmanı öncesi ellerindeki Windows 8 stoğunu bitirmek istediler.”
Lenovo PC Pazarında 3. Sırada IDC’nin açıkladığı rakamlara göre HP 2. çeyrekte %24.3 pazar payı ile lider olurken masaüstü segmentinde de en büyük paya sahip oldu. Asus %18.1 lik pazar payı ile 2. sıraya yükselirken notebook pazarında 1. sırada yer aldı. Lenovo ise toplam PC içerisinde %12.9 luk
pazar payı ile 3. sıraya yerlesti.
Araştırma Hakkında IDC’nin “Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Çeyreklik PC Tracker” servisi, yüksek rekabetin yasandığı PC pazarındaki üretici firmaları, markaları, müşteri segmentlerini, dağıtım kanallarını, fiyatlamayı, işlemcileri ve PC ürün kategorilerini inceleyen geniş kapsamlı bir elektronik veri tabanı hizmetidir. Çeyreklik güncellemeler, hızla değişen pazardaki en son bilgileri sağlarken zaman kritik kararların alınmasını kolaylaştırmayı amaçlıyor.
Son Dönemde Stok Fazlası Sorunuyla Karşı Karşıyayız “PC üreticileri son dönemde pazarda ortaya çıkan stok fazlası sorunuyla karşı karşıya geldiler ve birçok üretici 2015’in 2. Çeyreginde, planladıkları yükleme adetlerini optimize ederek önlem
21
özel haber
Ali Yavuz ŞAHİN yavuz@btgunlugu.com
Başarısız Olan Start-Up Fikirleri Facebook, Twitter, Instagram, Pebble, GoPro... Milyarlarca dolar değerindeki bu markalar bir zamanlar start-up şirketleriydi. Ancak başarılı pazarlama stratejileriyle kısa sürede milyar dolarlık şirketlere ve ürünlere dönüştüler.
F
akat ne var ki, her startup başarıya ulaşacak diye bir kural yok ve start-up’ların çoğu, biz daha onları tanımaya bile fırsat bulmadan batıp gidiyorlar. Peki, binbir umutla kurulan, geliştirilen ama şansı yaver gitmeyip batan bu start-up ürün ve hizmetlerin neler olduğunu merak ediyor musunuz? Belki de biri sizin “yırtma” fikrinizdir?
GuGo Her genç yazılımcının hayali olan çok popüler bir mesajlaşma yazılımı olma iddiasıyla ortaya çıkan GuGo, WhatsApp, Facebook Messenger gibi sayısız başarılı measjlaşma yazılımının karşısında tutunamadı ve kısa sürede ortadan yok oldu.
KOLOS 22
iPad’i ile yarış oyunları oynamayı sevenler için bir direksiyon simidi olarak ortaya çıkan KOLOS’un çalışma prensibi çok basitti. iPad’i direksiyona yerleştir ve sonra direksiyonu döndür. Ama bunu zaten iPAd ile yapabilen oyuncuların direksiyona niçin 50 dolar ödemesi gerektiği anlaşılamadı. Her yere röportajlar verip ürününü tanıtan geliştirici, Kickstarter’da aradığı 50 bin doları bulamayınca, ürün de ortadan kayboldu.
Secret Türkiye’deki itiraf.com’un benzeri mobil bir servis olan Secret ile insanlar birbirlerine sırlarını anlatacak ama kimse kimseyi tanımayacak, bilmeyecekti. Avrupalılar, ABD’liler bizim gibi dedikoduya meraklı olmadıklarından, fikri kimse satın almadı.
CombatCats Angry Birds veya Candy Crush gibi, çok popüler bir oyun olmayı hedefleyen ve bu amaçla çok da gürültü çıkaran ama sonuçta kimsenin oynamadığı batık bir projeye dönüşen CombatCat’ın yapımcıları önemli bir detayı gözden kaçırmış-
tı. Angry Birds, herkesin telefonuna sızmak isteyen ABD Ulusal İstihbarat Ajansı NSA tarafından destklenen ve muhtemelen de içine özel trojanlar saklanmış bir oyun olarak kasten pompalanmış; Candy Crush da, benzeri olan milyonlarca oyunu yıllardır kimse oynamıyorken muhtemelen benzer bir gizli destekle herkesin telefonuna sızmayı başarmıştı. Keşke önce Edward Snowden’i bir dinleselerdi. Kısacası, o işler öyle kolay değil.
College Inside View
Hangi üniversiteyi tercih edeceğini düşünen öğrenciler için, o üniversitede okuyan öğrencilerin yaptığı yorumlara ve tavsiyelere ulaşma imkanı veren uygulama teoride faydalı bir iş yapıyormuş gibi görünüyordu ama pratikte bir sorun çıktı. ABD’li üniversite öğrencileri üniversiteye girdikten sonra partilere katılıp çılgın atmak ve kızlarla gezip tozmak dururken gidip bir uygulamada üniversiteleri hakkında yorumlar yapmakla ilgilenmiyorlardı. Proje tepetaklak çakıldı.
Emjoyment İş ilanlarını Tinder gibi gösterip oylatmayı ve iş arayanların iş bulmasını hedefleyen bu “acemice” girişim iş verenlerden hiç ilgi görmedi. Neden mi? Siz iş veren olsanız, ekmek tekneniz olan şirketinizin işlerini teslim edeceğiniz işinin ehli çalışanları, iş ilanlarına sadece birkaç saniye bakıp karar veren ergenlerin ilgi göstermesi için hazırlanmış bir uygulamada arar mısınız? Tabi ki aramazsınız! Akıl var izan var!
Dinnr Akşam yemek yapmak üzere plan yapıyorsunuz ama o da ne? Evde gerekli malzemeler yok. Hemen Dinnr’a girip, yemeğin malzeme listesini çıkarıp aynı gün içinde size ulaştırmalarını istiyorsunuz. Fikir güzel ama dünya bu kadar mükemmel değil! Bir tencere yemek için sipariş ettiğiniz malzemenin fiyatı, aynı yemeği dışarıdan hazır söylemekten daha pahalıya geliyorsa neden hazır yemeği sipariş vermek varken, yemeğin malzemelerini sipariş veresiniz ki? Kimse enayi değil! Aynı pizzayı hazır olarak 15 liraya sipariş edebilecekken, pizzanın malzemelerini sipariş edip evde onunla iki saat uğraşmak için 30 lira öder misiniz? Biz ödemeyiz! Başkaları da ödemedi, Dinnr kısa sürede battı.
Kurucu Ortaklar Belirlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?
mızmızların arasına kalmamaya özen gösterin.
Girişimciler karar verme konusunda yetenekli olması gereken kişilerdir. Birçok girişimin 2-3 ortak ile kurulduğunu düşünürsek etrafta bir yönetim kurulu, danışmanlar, mentörler olmadan doğru kararların iyi bir sinerjiyle bu çekirdek ekipten çıkması gerekir. Ancak hepimiz biliyoruz ki bazen karar vermek o kadar da ani ve kolay bir şey değildir. Böyle durumlarda bazen çevremizdeki insanlara danışma ihtiyacı duyarız, en azından kararsızlığımızı onlarla paylaşırız. Bu kişilerden karar vermesini değil, bunun için gerekli destek ve motivasyonu sağlamasını bekleriz. Çevrenizde böyle insanlar var ise ne ala!
Tembel
Peki ya çevrenizdeki kişiler aslında sizi geriye götürürse? İşte bazen de çevremizde konuşmaktan, akıl vermekten geri kalmayan, bilgili ve iyi niyetli gibi görünmesine karşın bize fayda yerine zarar getirecek kişiler de olabilir. Dolayısıyla bu tip insanları en azından orta vadede saptamalı ve onlardan iş anlamında mümkün olduğunca uzak durmalısınız. Elbette işe başlarken seçtiğiniz ortaklar da sizi uzun vadede yanıltabilir. Eğer ortaklarınızdan biri bu tanımlamalara uyuyorsa onunla da ortaklığınıza bir son vermenizde fayda var. Biz onları şu şekilde beşe ayırıyoruz;
Mızmız Sürekli şikayet edecek bir şeyler bulan insanlar çok rahatsız edici ve dikkat dağıtıcı olabilir, özellikle de dinamik bir çalışma ortamında. Bu çalışanların sürekli negatif olan tutumları, siz dahil ekibin geri kalanının motivasyonunu ve heyecanını törpüleyebilir. Ofis atmosferini ve yaratıcılığı kötü yönde etkileyen
Bu insanlardan her ofiste en az bir tane vardır. Bir şekilde sürekli meşgul olmayı başarırlar fakat hiçbir projeyi zamanında teslim edemezler. Tembel, sürekli erteleyen, her fırsatı işten kaçmak için değerlendiren ve araştırmak yerine diğerlerinden yardım isteyerek kolay bilgiyi hedefleyen çalışan tipidir. Tembellerle ilgili bir diğer ilginç bilgi ise sürekli çok konsantre görünmelerine rağmen aslında hiçbir zaman sıkı çalışmamalarıdır.
Pollyanna Girişimcilerin ve girişimin çekirdek ekibinin pozitif düşünürler olması bir avantaj olsa da, iş dünyasında başarılı olmak için gelişmeleri gerçekçi bir şekilde ele almanın önemli bir yeri vardır. Bazı insanlar çok pozitif düşünür fakat aldıkları kararlar gerçeklere dayalı değildir. Çoğu zaman verdikleri her kararının bir sonucu olacağını düşünmezler bile. Bu gereğinden fazla pozitif insanların sonunu düşünmeden verdikleri kararlar girişimin şarampole yuvarlanmasına sebep olabilir.
Akıl Çelen Tembel kadar sık olmasa da, profesyonel kariyerinizin bir bölümünde akıl çelene rastlamışsınızdır. Bu insanlar öncelik sıralamasından habersizdir. Büyük resmi göremeyecek, sürekli olarak işin görece daha az önemli bir bölümüne odaklanırlar ve her fırsatta bunun çok önemli olduğunu iddia ederler. Sürekli ‘çok acil’ yapılması gereken işler ile ortaya çıkarlar ve küçük şeylerle siz dahil ekibin geri kalanının dikkatini dağıtırlar. Zaman yönetimine elveda demek istemiyorsanız, akıl çeleni dizginlemeniz şart.
23
haberler
ZyXEL’den Yüksek Hızda Bağlantı Yanında Güçlü Savunma
ZyXEL’in pazara sunduğu yeni ADSL2+ Modem/ Routerı P1302-T10D, üstün performans ve geniş kapsama alanı ile dikkat çekiyor. Cihaz, ayrıca sahip olduğu üstün özellikler ile sadece performans değil güçlü ve sürekli bir ağ erişimini de garanti altına alıyor. ZyXEL P1302-T10D, 300Mbps yüksek hızda ve kesintisiz veri aktarımını destekliyor. Ürün ailesinin sahip olduğu 802.11n teknolojisi sayesinde servis sürekliliği ve ağ verimliliği, ulaşılabilecek en üst seviyeye çıkabiliyor. ZyXEL P1302-T10D, IEEE 802.11 b/g Wi-Fi sertifikalı tüm cihazlar için geriye dönük destek sunmanın yanında, bireysel güvenlik ve multi SSID desteği de sağlıyor. Böylece kullanıcılar, hem üst düzeyde bir performans hem de güçlü, sürekli ve güvenli bir internet erişimine sahip olabiliyorlar. Wi-Fi Protected Setup(WPS), kablosuz ağların kolay ve güvenli kurulumu için standart bir özellik. WPS özelliği bulunan kablosuz ağ cihazlarını, tek tuşa dokunarak kendi aralarında yüksek güvenlik seviyesinde şifrelemek mümkün. ZyXEL P1302T10D’nin dikkat çeken özelliklerinden bir kaçı ise, IPv6 desteği, kullanıcı dostu arayüz ve MAC adres tabanlı ebeveyn kontrol desteğine sahip olması. Ayrıca P1302-T10D’nin barındırdığı Durum korumalı Paket İnceleme (Stateful Packet Inspection – SPI) Firewall teknolojisi, bir veri paketinin başlığını ve sayfa sonunu incelemenin yanında, veri paketinin geçerli bir oturuma ait olup olmadığını denetliyor. Ürünler, barındırdıkları SPI, Denial of Service -DoS ve Distributed DoS – DDoS özellikleri sayesinde hacker’lara, sızma girişimlerine ve zararlı yazılımlara karşı önleyici savunma hattı oluşturabiliyor.
24
Telekomünikasyon Sektörünün Gözü Yeni Fırsatlarda 4G yatırımlarının bu yıl içerisinde spectrum ihalesi ile başlaması ve önümüzdeki yıllarda kademeli olarak artması bekleniyor. Başarılı bir 4G lansmanı için reçete vermek mümkün olmasa da, global teknoloji danışmanlık firması IDC’ye göre başarılı bir 4G pazarlama stratejisinin 2 temel unsuru bulunuyor – rakiplerden farklılaşmak ve bu farklılığın son kullanıcılara iletişiminin etkili bir şekilde yapılması. IDC’de telekom ve medya program müdürü Fatma Ozdemir’e göre “Bugünden operatörlerin 4G lansmanı sırasında ve sonrasında kendilerini nasıl pozisyonlayacaklarını öngörmek güç. Ancak, her üç operator de rekabette önemli bir avantaj sağlayabilmek için ilk operatör olmak istiyor. Operatörler liderlik pozisyonu korumak için, lider operatörden pazar payı almak veya pazar payını artırmak için 4G ile birlikte genişbant pazarlama stratejilerini yeniden şekillendirmeliler. Her ne kadar 4G ile ilgili olarak belirli bir aşamaya gelinmiş olsa da, henüz tüm regülatif konular sonuçlandırılmış değil. Altyapı paylaşımı ve geçiş hakkı ile ilgili uygulamadaki problemler 4G’nin üllke çapında yaygınlaşmasının önünde engel teşkil ediyor. Ozdemir’in bu konudaki yorumları ise şöyle: “Spektrum paylaşımına izin verilmediğinde internet kapasitesi ve sinyal kalitesinden ödün vermeden çok sayıda kullanıcıya hizmet verebilmek için devlet daha geniş bir spectrum aralığını ihaleye çıkmalı. Operatörler yüksek kapasite ağları işletmek için gerekli spektrumu alamamaktan endişeli.”
özel haber
Mustafa Hanlı info@btgunlugu.com
Nesnelerin İnterneti BT’nin geleceğini şekillendiriyor Veri miktarının hızla artmasının en önemli tetikleyicilerinden birisi olması beklenen Nesnelerin İnterneti (IoT) yeni iş fırsatları yaratmanın yanı sıra BT altyapılarının da değişimini zorunlu kılıyor. Araştırma şirketlerinin tahminlerine göre, dijital evrendeki toplam veri miktarı 10 kat artarak, 2013 yılında 4,4 trilyon gigabaytken 2020 yılında 44 trilyon gigabayta ulaşacak. Bu artışın temelinde ise Nesnelerin İnterneti kavramının yer alması bekleniyor. Önümüzdeki beş yıl içerisinde sensörlerin trilyonlara ulaşması ve akıllı sistemlerle birlikte çalışarak milyonlarca uygulama aracılığıyla verilerin işlenmesiyle devasa kaynaklar oluşacak. Bulut bilişim temelli bu dünyada bağlantıda olmak büyük önem kazanarak yaşamın daha da içinde olacak. Örneğin işe geç kaldığınız bir gün otomobilinizi bıraktığınız garajın kapısını kapamadınız. Bununla ilgili hemen bir uyarı ya otomobilinize ya da akıllı telefonunuza düşüyor ve uzaktan erişimle kapıyı kapatabileceksiniz. Bu sırada akıllı saatiniz trafikte çok vakit geçirdiğinizi hatırlatarak daha aktif olmanız gerektiği uyarısında bulunacak. Uzaktan erişim ve yönetim imkanı öyle yaygın bir hale gelecek ki arkasında bulut bilişim, IoT ya da herhangi bir teknolojik yöntem bulunup bulunmadığı sorgulanmayacak.
manın ötesinde bir çözüm sağlayıcısı olan EMC, verinin artışıyla BT departmanlarının rolünün değiştiğine inanıyor. Ayrıca bilgi neslinin de etkisiyle uzun süreli geleneksel BT yatırımları yerini daha modern hizmetlere bırakıyor. IoT de gelecekte BT departmanlarının gelişmesine katkı sağlıyor.
bir perakende müşterisine gerçek zamanlı analitikler sunarak mağazalarında tüketicilere özel hedefli kampanyalar düzenleyebiliyor
IoT Değere Dönüşüyor
Bir otomobil sigorta şirketi araç sensörleriyle ve navigasyon sistemiyle kullanıcının davranışlarını izleyerek ve analiz ederek ileride ödemesi gereken primleri hesaplayabiliyor
Sensörler ve uygulamalar ile yepyeni süreçler hayatımıza giriyor Peki, Nesnelerin İnterneti nasıl bir değer haline dönüştürülebilir? Şimdiden ortaya çıkan somut örneklerden bazıları şu şekilde: Bir servis sağlayıcı, orta ölçekteki
Sosyal fayda sağlamak üzere faaliyet gösteren bir kuruluş elektrik santrali ve şebekedeki verileri sensörler aracılığıyla takip ve analiz eden uygulama ile enerji giderlerini yönetebiliyor ve optimize edebiliyor.
Mobil Platformların Önemi Artıyor Yazılım ve donanım üreticisi ol-
25
özel haber
Süleyman SERTKAYA info@btgunlugu.com
Dünyamızı Değiştirecek Yeni Teknolojiler Her yeni teknolojik gelişimin veya yeni keşiflerin günlük yaşantımıza ve dolayısıyla dünyanın işleyişine yoğun ve hızlı bir etki bıraktığı bir çağı yaşıyoruz. Bakın gelecekte ne gibi teknolojiler karşımıza çıkacak.
T
eknolojik değişimler giderek daha hızlı bir şekilde gerçekleşiyor. Cep telefonlarının yaygın kullanıma girmesiyle günlük yaşantımızın nasıl değiştiği herkesin malumu. Ancak 90’larda başlayan bu değişimden akıllı telefonlara ve mobil internet kullanımına geçişin 20 sene sürdüğünü de gözden kaçırmayalım. Oysa akıllı telefonların ortaya çıkmasından sadece birkaç sene sonra, dünya artık mobil uygulamalar üzerinden dönmeye başlamıştı. Yarın keşfedilecek güçlü bir diğer
26
teknolojinin, hayatımızı değiştirmesi ise sadece birkaç ay sürebilir. İşte, yakın gelecekte bizi bekleyen ve muhtemelen dünyanın işleyişini kökünden ve hızla değiştirecek teknolojiler.
Ekransız Görüntüler Bugün insanoğlu dijital bir görüntüye ulaşabilmek için ekranlara muhtaç. Bu ekranlardan kurtulmak için önemli bir yol kat ettiği de gerçek. Bir zamanların dev tüpü TV’leri veya CRT monitörleri yerine artık çok ince ve hafif LCD paneller hatta kıvrılabilir ekranlar
kullanıyoruz ama yakında doğrudan gözümüze görüntü yansıtacak mikro projeksiyonlu gözlükler veya tüm odayı bir ekrana çevirecek özel hologram projeksiyonlar sayesinde, TV ekranına veya bilgisayar monitörüne hatta telefon cihazına da ihtiyacımız kalmayacak. Telefonlarımızın, gözlüğe dönüşüp gereken görüntüyü göz bebeğimizin üzerine yansıtacağı gelecek çok uzak değil. Bu alandaki ilk ürünler Microsoft’un Hololens gözlüğü ve Oculus Rift adlarıyla katşımıza çıkıyor.
Sanal Gerçeklik
hammaddesi ise bor olacak ve bilin bakalım dünyada en çok bor kimde var?
Neurohacking
Görüntü alanındaki bir diğer devrim ise sanal gerçeklik gözlükleri. Bu yılın sonunda, nihai tüketici ürünleri piyasada olacak ve Web’de gezinmek, film seyretmek, oyun oynamak hatta arkadaşlarımızla görüşmeler yapmak, çok farklı bir boyut kazanacak.
Bu teknolojinin etik kuralları nasıl belirlenir ve uygulanır bilemeyiz ama bilim insanları insan beynindeki bazı noktalara müdahale edebilecek özel cihazlar ve yöntemler geliştirerek, insanların hafızlarından belirli detayları çıkarabilecek veya ekleyebilecek. Bu ilk başta kulağa korkunç geliyor ama İngilizceyi ya da Almancayı veya Çinceyi sadece bir saniyede öğrendiğinizi düşünün. Veya intihara kalkışacak kadar psikoloji bozulmuş birinin hafızasından kötü anıları çıkartıp ona
Kablosuz Elektrik Elektriği şu anda minik pad’ler üzerinden, kablosuz olarak minik mobil cihazların içindeki pillere aktarabiliyoruz. Banyodaki şarjlı diş fırçamız veya kablosuz şarj yeteneğine sahip telefonlarımız bu sayede şarj oluyor. Ancak bu işlem için, şarj edecek cihazın şarj eden pad’in üzerine konulması gerekiyor, yani elektrik sadece bir iki santim öteye kadar etki edebiliyor. Oysa metrelerce ötedeki cihazları şarj edebilecek kablosuz enerji aktarımı hayali gerçek olduğunda, evdeki tüm kablolar ortadan kalkacak ve elbette giyilebilir teknolojiler çok büyük bir hızla yükselecekler.
Hypersonic Trenler Mevcut çok hızlı trenlerden çok daha hızlı olacak bu trenler sayesinde yüzlerce kilometrelik mesafeleri bir saat içinde kat etmek mümkün olacak. Bu trenler için kullanılan maglev teknolojisinin önemli bir
moral verecek güzel anılar yükleyebildiğinizi hayal edin. Elbette kötü amaçla kullanıma çok müsait olacak bu teknoloji için çok ağır kurallar getirilmesi gerekecek. Ama birileri o kuralları hep çiğneyecek.
nü gibi gelse de şu anda mevcut ve üniversiteler üzerinde çalışmayı sürdürüyor. Üzerlerine özel dijital örtüler örtecek insanların veya nesnelerin, “görünmez” olduğu günleri de göreceğiz. Özellikle askeri alanda bu teknolojiyi kullanmak isteyen o kadar çok ülke var ki, belki de çoktan geliştirdiler ve kullanıyorlar ama açıklamıyor olabilirler zira sivil üniversiteler ellerindeki düşük bütçelerler bu pelerinlerin bir örneğini yaptılar. Dev bütçelere sahip askeri laboratuvarlar neden yapmamış olsun ki?
Otonom Robotlar İşte dünya bunları çok istiyor ve Pentagon bu robotlar için daha yeni bir yarışma düzenledi. Yarışmada robotlardan bazılarının otomobile binip aracı kullandıktan sonra indiğini, bir kapıyı açıp içeri girdiğini gördük. Bu robotlar ilk aşamada felaket bölgesindeki insanları kurtaracak ardından hastanelerde, fabrikalarda, evlerde, mağazalarda insanlara hizmet etmeleri için satılmaya başlayacaklar ve emin olun aynı iPhone, iPad gibi, herkesin yeni robotları satın almak için robot mağazaları önünde kuyruk olduğunu göreceğiz. Hatta çok başka işlere yarayan robotlar ortaya çıkacak. Ne tür işler mi? Hayal gücünüzü kullanın.
Bu teknolojinin bir diğer getirisi ise, düşünerek karşılıklı iletişim kurmayı mümkün kılabilecek olması. Yani dünyanın herhangi bir yerindeki insanla sadece düşünerek iletişim kurabilecek ve düşüncelerinizle konuşabileceksiniz.
Görünmezlik Bu teknoloji insanlara hayal ürü-
27
haberler
Bulut Bilişim ile CRM Karşı Karşıya 2015 yılında kurumsal yazılım satışlarının fazlasıyla artması bekleniyor. Ancak yaşanacak büyük çarpışmada Bulut Bilişim hizmetleri ile CRM uygulamaları karşı karşıya gelecek. Gartner tarafından da ortaya atılan bu düşünce yazılım satıcılarını düşündürüyor. 2015 yılı içerisinde dünya genelindeki BT harcamalarının yaklaşık 3.8 trilyon dolar olacağı tahmin ediliyor. Bu rakam 2014 yılına bakıldığında yüzde 2.4 büyüme anlamına geliyor. Kurumsal müşterilerin kurum içi alt yapı ve uygulamaları için son dönemde Bulut Bilişim hizmetlerine olan rağbeti biliniyor. Bu sebepten yatırımların başında gelen Bulut Bilişim hizmetlerinde rekabet hat safhaya çıkmış durumda. Satıcılar günden güne uyguladıkları fiyat indirimleri ve çeşitli promosyonlar ile müşterilerin kalbini kazanmayı hedefliyor. Gartner’ın Ocak 2015 raporuna göre CRM uygulamalarının satış rakamlarının ise yavaş yavaş gerileyeceği tahmin ediliyor. 2018 yılında CRM satışlarının yüzde 25 düşmesi bekleniyor. Bu düşüşün başlıca sebeplerinden bir tanesi Bulut Bilişim teknolojilerinin farklı alanlardaki uygulamalardan rol çalması. Bu rol çalmalar Bulut Bilişim hizmetleri ile birlikte sunulan uygulamaların da yavaş yavaş değişmesine yol açacak. Değişim özellikle CRM uygulamaları satan firmaları etkileyecek. Kurumsal yazılım satışları dünya genelinde 2015 yılında yaklaşık yüzde 5.5 oranında artacak. Bu rakamın yanı sıra cihaz pazarının yüzde 5.1 ve BT hizmetlerinin yüzde 2.5 büyümesi bekleniyor. Veri merkezleri sektöründe yüzde 1.8 büyüme beklenirken Telekom hizmetleri sektöründeki büyüme beklentisi ise yaklaşık yüzde 0.7.
BTK'dan İzinsiz Sesli Arama, E-posta ve SMS Gönderimine İlişkin Açıklama Geldi Elektronik haberleşme sektöründe faaliyette bulunan sabit, cep telefonu, internet servis sağlayıcıları ile uydu platform işletmecileri tarafından, pazarlama ve tanıtım amaçlı olarak tüketiciler ile sesli arama, eposta ve SMS yöntemi ile izinsiz iletişim kurulamayacaktır. Bilindiği üzere 09/07/2015 tarihli Kurul Kararı ile işletmecilerin pazarlama ve tanıtım amaçlı haberleşme yapılabilmesi için izin alma zorunluluğu getirilmiştir. Söz konusu mevzuat çerçevesinde sesli arama ile e-posta ve SMS gönderimi aynı hükümlerine tabidir. Buna aykırı olarak tüketiciler ile pazarlama ve tanıtım amaçlı olarak sesli arama yoluyla iletişim kurduğu tespit edilen işletmecilere bir yazı gönderilerek, ilgili mevzuat kapsamındaki yükümlülükleri hatırlatılmış ve şikâyet konusu fiil ile ilgili denetim faaliyetlerini daha sağlıklı yürütülmesini teminen işletmecilerden mevzuat
28
hükümlerine uyup uymadıklarına ilişkin gerekli bilgiler istenmiştir. İşletmecilerin BTK’nın düzenlediği esaslara uymaması halinde ise 15/02/2014 tarihli ve 28914 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu İdari Yaptırımlar Yönetmeliği hükümleri uygulanacaktır.
özel haber
Süleyman SERTKAYA info@btgunlugu.com
Siber Saldırganların Yeni Hedefi, Yakıt Tankları Oldu İnternet ve veri güvenliğinde 25 yıllık tecrübesiyle küresel çözüm sağlayıcı Trend Micro, benzin istasyonlarının güvenliğiyle ilgili önemli bir araştırmagerçekleştirdi. Yapılan deneyin sonuçlarına göre her gün binlerce kişinin uğradığı benzin istasyonları için alarm zilleri çalıyor. Trend Micro uzmanları benzin istasyonlarını hedef alan siber saldırıları ölçümlemek adına bir araştırma gerçekleştirdiler. Yapılan gözlemlerde ortaya çıkan sonuçlar ise oldukça korkutucu. Özellikle yakıt tanklarının doluluk oranları gibi verilerinin izlendiği ve yönetildiği sistemler hedefte. Siber saldırganlar bu sistemleri kapatmaya ve ele geçirmeye yönelik saldırılar düzenliyorlar. Trend Micro uzmanları araştırma için özel olarak hazırlanan GasPot adını verdikleri düzmece yakıt tankı seviye izleme sistemlerini kullandılar. Araştırma kapsamında ABD, Brezilya, İngiltere, Ürdün, Almanya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Rusya’da aktif hale getirilen sistemlerin uğradıkları siber saldırılar gözlemlendi. Kurulan GasPot sistemleri, siber saldırganların dikkatini çekmek için birer benzin istasyonuymuş gibi yerel ve gerçekçi isimlerle adlandırıldılar. Trend Micro’nun kurduğu GasPot’lar arasında en fazla saldırıya uğrayanlar ise yüzde 44’lük oranla ABD’dekiler oldu. İkinci sırayı ise Ürdün’deki GasPot’lar aldı. Dünyada Almanya’dakilerin dışındaki tüm GasPot’lar siber saldırıya maruz kaldı. Mevcut durumu Türkiye açısından ele alan Trend Micro Akdeniz Ülkeleri Genel Müdürü Yakup Börekcioğlu, “Akaryakıt sistemlerindeki
güvenlik zafiyeti uzun zamandır biliniyor. Özellikle teknik ekibimizin sahada yaptığı güvenlik testlerinde bu sistemlerin ciddi güvenlik açıklarına sahip olduğunu gördük. Bu durum çoğunlukla bu sistemlerin dağıtık yapıdaki bilgi işlem altyapısının yönetimindeki zorluklardan kaynaklanıyor. Ek olarak, özel yazılımlar veya eski donanımların kullanılması da buralara başka yazılımların yüklenmesini zorlaştırıyor. En son yaptığımız yerel araştırmalarda bölgesel dağıtımlı olan bu noktalarda özellikle eski versiyon işletim sistemlerinin güncellemelerinin yapılmadığını ve saldırılara açık olduğunu tespit ettik. Raporda da bahsi geçen güvenlik sorunlarının çözümü için özel olarak geliştirilmiş Portable Security +Safelock ve Deep Discovery’den oluşan bir çözüm seti öneriyoruz” şeklinde konuştu.
Hackerlar Ava Giderken Avlandı Bir benzin istasyonunu hakladıklarını düşünerek GasPot’lara saldıran siber saldırganlar ise sistemi ele geçirmeye, yakıt tanklarının isimlerini ve programın kodlarını değiştirmeye çalıştılar. Saldırıları inceleyen Trend Micro uzmanları saldırının arkasındaki kişilerin Iranian Dark Coders (IDC) adındaki İranlı bir siber sald ırgan grubu olduğunu ortaya çıkardılar. Sanal ve düzmece yakıt tankının veri-
leriyle oynayan siber saldırganlar program kodları arasına saldırının IDC tarafından gerçekleştirildiğini ifade eden ibareler yerleştirdiler. Bununla da yetinmeyen korsanlar, ABD’de Washington D.C.’de kurulan bir başka GasPot’u kilitlemek amacıyla iki gün boyunca aralıksız şekilde DDoS saldırıları düzenlediler. Trend Micro’nun elindeki bulgulara göre bu saldırı ise Suriye Elektronik Ordusu (SEA) tarafından gerçekleştirildi. Trend Micro’nun bu araştırma için özel hazırladığı GasPot’ların yanında endüstride kullanılan AST seviye izleme sistemlerine yapılan saldırılar, internet bağlantılı yakıt tankı izleme ve kontrol sistemlerine yönelik tehlikelerin, bir varsayımdan öte gerçeklik olduğunu ortaya çıkarttı. Endüstriyel boyutlu sistemlerden benzin istasyonlarındaki ölçüm ve izleme sistemlerine kadar birçok yapı ciddi tehlike altında. Örneğin Porto Rico’nun Bayamon kentinde 2009’da gerçekleşen bir olayda, yakıt tanklarının doluluk oranını kontrol eden sistemdeki bir hata nedeniyle çıkan büyük yangında kentin birçok bölgesi tahliye edilmek zorunda kaldı. Bu gibi örnekler göz önüne alındığında özellikle enerji ve yakıt sistemlerini hedef alan siber saldırıların binlerce kişiyi etkileyebilecek tehlike potansiyeli taşıdıkları ortaya çıkıyor.
29
özel haber
Mustafa HANLI info@btgunlugu.com
4.5G İhalesi Yapıldı Devletin kasasına toplamda 2.7 milyar avro eklemesi beklenen 4.5G ihalesi, yaklaşık 3 aylık bir ertelemenin ve isim değişikliğinin ardından, geçtiğimiz ayın son günlerinde gerçekleştirildi. İhale için şartname alan şirketlerden NetGSM, gerekli katılım şartlarını sağlayamadığı için sadece mevcut mobil operatörler Avea, Turkcell ve Vodafone 4.5G ihalesine katıldı.
İ
haleyi yöneten BTK Başkan Yardımcısı Deniz Yanık, zarfların açılmasından önce yaptığı konuşmada ihalenin tüm bedelinin KDV hariç 2 milyar 298 milyon 67 bin 661 avro olarak belirlendiğini belirtti. Yanık, BTK onayının ardından ihale sonuçlarının kesinleşeceğini sözlerine ekledi. 4.5G ihalesi 800 MHz A1 paketiyle başladı. Paket için kapalı zarfta Turkcell 377 milyon avro, Vodafone 380 milyon 100 avro, Avea ise 380 milyon 400 bin 1 avro teklif etti. Turkcell’in sözlü teklif sürecine katılmayı reddetmesinin ardından
30
başlatılan açık artırmayı 390 milyon avro karşılığında Vodafone kazandı. Böylelikle A1 paketi içinde yer tercihi hakkını da elde eden Vodafone, tercihini 800 MHz’den yana kullandı.
A2 Paketi Avea’nın A1 paketinin ardından sıra A2 paketine geldi. Vodafone A1 paketini kazandığından dolayı A2 için sunduğu teklif okunmazken; paket için Turkcell 375 milyon avro, Avea ise 374 milyon 1 avro teklif etti. Açık artırmanın sonunda Avea, 380 milyon avro karşılığında A2 pake-
tini kazandı ve en sondaki frekans olan 891 MHz’i seçti. A3 paketi ise tek başına kalan Turkcell’in oldu. Turkcell, 811-821 MHz bant aralığını almaya hak kazandı. 800 MHz bandının ihalesi sonucunda ulaşılan toplam teklif bedeli, 1 milyar 142 milyon 926 bin 13 euro oldu.
B1 Paketine Sadece Avea Teklfi Verdi 900 MHz bandının B1 paketinin ihalesine sadece Avea girdi. Avea, 216 milyon 819 bin 184 avro karşılığında paketin sahibi oldu. B2 paketi içinse hem Turkcell hem de Voda-
fone 39 milyon 940 bin 375 avroluk teklif sundu. Kapalı zarfta sunulan teklifler aynı miktarda olduğu için kura çekimine gidildi ve Vodafone, 39 milyon 940 bin 376 avro ile B2 paketini almaya hak kazandı. Turkcell de, yine aynı rakamla, B3 paketini aldı. B paketlerinin ihalesi sonucunda ulaşılan toplam teklif bedeli 296 milyon 699 bin 936 avro olarak gerçekleşti.
Turkcell ve Vodafone C1 İçin Kapıştı 1800 MHz frekans bandının C1 paketi için yarış Turkcell ve Vodafone arasında geçti. 290 milyon avro ile başlayan teklif verme sürecinin sonunda Turkcell, 430 milyon avro ile paket için en yüksek teklifi sunan operatör oldu. C2 paketinin teklif sürecinde ise sahnede Avea ve Vodafone vardı. 200 milyon avro ile başlayan teklif süreci, Avea’nın 310 milyon avroluk teklifi ile son buldu. C3 paketiyse 95 milyon 104 bin 623 avro karşılığında Vodafone’un oldu. C paketleri için verilen tekliflerin toplamı ise 835 milyon 104 bin 623 avroya ulaştı.
düşük bir miktar teklif etti ve 35.6 milyon avroluk başlangıç teklifiyle paketin sahibi oldu. Turkcell 21000 MHz’deki paketlerin tamamını 383.6 milyon avro bedelle elde etti.
E4 Paketi İhale Dışında Bırakıldı 2600 MHz frekans bandının E1 paketi için Turkcell 65 milyon avro, Avea ve Vodafone ise 64 milyon 647 bin 293 avro teklif etti. Sözlü teklif sürecinin ardından 384 milyon avro ile Turkcell paketin sahibi oldu. E2 paketi için hem Avea hem de Vodafone 38 milyon 788 bin 376 avroluk teklifte bulundu. Açık artırma kısmına geçildiğinde ise Vodafone, 240 milyon avro karşılığında paketi kazandı. E3 paketi ise 25,8 milyon avroluk teklif sunan Avea’nın oldu. İhaleye dördüncü bir operatör katılmadığı için E4 paketi ihale dışında bırakıldı. 2600 MHz frekans bandında ulaşılan toplam teklif miktarı ise 429.8 milyon avroya ulaştı.
Turkcell ve Avea’nın F1 Yarışı 2600 MHz frekans bandındaki F1 paketi için yarış Turkcell ve Avea
arasında geçti. Kapalı tekliflerin sunulmasının ardından Turkcell’in 20 milyon avro karşılığında paketi kazandığı açıklandı. Ancak Avea bu karara itiraz etti. İtirazın ardından başlayan sözlü teklif sürecine Turkcell katılmazken, Avea 22 milyon avro karşılığında F1 paketinin sahibi oldu. F2 paketinde sözlü tekliflere geçilmeden mola isteyen Turkcelli teklif sürecine katılmadı ve paket 12.9 milyon avroluk bedelle Vodafone’un oldu. F3 paketinin sahibi de yine aynı bedel karşılığında Turkcell oldu. İhaleye dördüncü bir operatör katılmadığı için F4 paketi ihale dışında bırakıldı. 2.7 milyar gelir beklentisiyle başlayan ve yaklaşık 6.5 saat süren 4.5G ihalesinin sonunda elde edilen toplam gelir 3 milyar 356 milyon avro oldu. Turkcell’in 8 paket kazandığı ihalede Avea ve Vodafone 5’er paket kazandı. Turkcell 8 paket için toplamda 1 milyar 623 milyon 460 bin 82 avro ödeyecek. Avea’nın 5 paket için ödemesi gereken bedel 954 milyon 678 bin 101 avro olurken, Vodafone kazandığı 5 paket için 777 milyon 974 bin 460 avro ödeyecek.
D1 Paketi Turkcell’in 2100 MHz frekans bandının paket ihaleleri D1 paketiyle başladı. Paket için ilk olarak Turkcell 36 milyon avro, Avea ve Vodafone ise 35 milyon 664 bin 234 avro teklif etti. Sözlü teklif sürecindeyse 160 milyon avroya çıkan Turkcell, paketin sahibi oldu. D2 paketi için verilen ilk tekliflerde de, şirketler D1 paketine sundukları ilk teklifleri korudu. Ardından başlayan açık artırmada ise önce Avea, ardından Vodafone çekildi ve paket 188 milyon avro karşılığında Turkcell’in oldu.D3 paketinin kazananı da Turkcell oldu. Şirket, D3 için diğer 2100 MHz paketlerine ödediğine kıyasla oldukça
31
kapak konusu
Kurumsal Ağlar BT Altyapısının En Önemli Halkası! Bilişim teknoloji yatırımlarına baktığımızda en uzun ömre sahip ürünlerin ağ çözümleri sunan yapılara ait olduğunu görmekteyiz. Sağlıklı bir bilişim altyapısı kurmak istiyorsanız sistemlerinizi birbirine bağlayacak ağ altyapısını seçerken ince eleyip sık dokumalısınız.
ZyXEL'in Katkılarıyla
30
A
ğ yapısı oluştururken kritik kararlar almanız gerekebilir. Bu kararları almak her zaman zordur. Çünkü ağ yapılandırmanız konusunda yapacağınız herhangi bir hata iş süreçlerini etkileyecek ve şirketiniz zarara uğrayacak. Bunun gibi sorunlarla uğraşmamak için elde ettiğiniz birikim ve bilgileri bir araya getirerek risk hesaplaması yapmanız gerekiyor. Tabii ki bu tarz raporlamalar uzun zaman alacaktır fakat geçen süreç gelecekte şirketinizin zarar etmemesi için gerekli olan zamandır. Hızla gelişen teknoloji beraberinde iş yüklerinin hafifletilmesi ve süreçlerin hızlandırılmasını getiriyor. Yeni nesil teknolojik gelişmelerin kurumlar tarafından takip edilmesi ve gerektiğinde kullanılması şart. Kullanılan teknolojilerin firmalara sağlayacağı yararların farklı şekillerde ortaya çıktığını görüyoruz. İlk olarak firma içi işleyişlerin daha hızlandığını görmekteyiz. Genellikle kurumlar içerisinde kullanılan yeni nesil teknolojiler iletişim altyapısına dayanmakta. İletişim ne kadar hızlanırsa iş süreçleri ve iç işleyiş de o kadar hızlanıyor. Tabii ki elde edilen verilerin şirket içi yönetim kadrosu tarafından anlamlı yürütme stratejileri için de kullanılacağını göz önünde bulundurmanız şart. Tüm bunların yanı sıra bir firmanın olmazsa olmazları arasında yer alan maliyet düşürme politikası yeni teknolojilerle birlikte başarılı bir sürecin başlangıcını da sunuyor. Kurum içerisi ve dışarısında kullanılacak doğru teknolojiler; ürün geliştirme, üretim, dağıtım ve müşteri ilişkileri yönetimi bakımından maliyetleri büyük ölçüde azaltıyor ve aynı zamanda zaman tasarrufu sağlıyor.
Hızlı Hareket Yeteneği
Son döneme baktığımız teknolojiyi aktif olarak kullanan firmaların rakiplerine göre daha hızlı hareket yeteneğine sahip olduğunu görüyoruz. Ekonomik koşullar değiştiğinde karşımıza çıkan yeni ortama alışma süreci ne kadar kısa ise firmanın normal işleyişini devam ettirmesi o kadar kısa sürede yapılabiliyor. Bu da bilişim teknolojilerini kullanarak gerçekleştirilebilecek bir durum. Ülkemizde de KOBİ’lerin üretime, istihdama ve GSMH’ya olan katkıları, fazlasıyla büyük boyutta. Hatta imalat sanayimize baktığımızda işletmelerin nerdeyse tamamının KOBİ adını verdiğimiz küçük ve orta ölçekli işletmelerden oluştuğunu görüyoruz. Bu durum KOBİ’lerin gelişen teknolojiyi takip etmesinin önemini arttırıyor. Eğer küresel pazarlarda söz sahibi olmak istiyorsak gelişen teknolojilerde yararlanmak zorundayız. Özellikle iletişim teknolojilerinin kullanımlarının üst seviyelerde olduğunu görüyoruz.
Kablosuz Ağ Yapılarına Dikkat BT karar vericileri (ITDM), BT altyapısında saldırılara karşı en savunmasız olan unsurun kablosuz ağlar olduğunu düşünüyor. Geçtiğimiz dönemde BT profesyoneller üzerinde yapılan anketi yanıtlayanların neredeyse yarısı (%49), güvenlik açısından en zayıf halkanın kablosuz ağlar olduğuna kanaat getirmiş durumda. %29’luk bir kısım ise, çekirdek ağın korunmasız olduğuna inanıyor. Kablosuz ağ çözümlerine gerekli önemin verilmediğini ve bu nedenle şirket içinde yetersiz kaldığını düşünenlerin oranı ise %92. Bu hiç şaşırtıcı bir sonuç değil çünkü günümüzde şirket çalışanlarının kullanımına sunulan kurumsal kablosuz ağların üçte birinden fazlası, kritik güvenlik gerekliliklerinden biri olan kimlik doğrulama işlevine sahip değil.
31
kapak konusu en yüksek güvenlik önlemleri uygulanmasına rağmen, APAC bölgesindeki BT karar vericileri, Kuzey, Orta ve Güney Amerika’dakilere (%30) ve EMEA bölgesindekilere (%20) oranla, kablosuz ağ altyapıları konusunda daha fazla endişe duyuyor (%44).
Kurumsal Verilerin Çalınma Olasılığı Yüksek BT karar vericilerinin neredeyse yarısı (%48), güvenli olamayan kablosuz ağlar nedeniyle yaşanacak en büyük riskin, hassas kurumsal ve/veya müşteri verilerinin çalınması olduğunu düşünüyor. Anketi yanıtlayanların %72’si, kablosuz ağ altyapısını yönetmek için bulut bilişim sistemini benimsemiş durumda. %88’i ileride yapılacak kablosuz kurulumlarda bulut altyapısına güveniyor. BT karar vericilerinin %43’ü, kurumsal kablosuz ağlarda “misafir” kullanıcılara erişim izni veriyor. Bu işletmelerin %13’ü, herhangi bir denetim mekanizması olmadan ağını bu tür bir kullanıma açıyor. Veritabanları (%25), uygulamalar (%17) ve depolama altyapıları (%11), anketi yanıtlayanlar tarafından güvenlik saldırılarına en az maruz kalabilecek unsurlar olarak değerlendirildi. Aynı zamanda dünya çapındaki bu karar vericilerin %37’sinin kablosuz ağ güvenlik önlemlerinden biri olan kimlik doğrulaması işlevine sahip olmadığı ortaya çıktı. Şirketlerin sırasıyla %29’u ve %39’unun güvenlik duvarı
32
ve anti-virüs güvenlik işlevlerini dikkate almadığı da anket sonuçlarıyla ortaya kondu. Şirketlerin yüzde 41’ü tarafından kurulmuş olan IPS (41%), uygulama denetimi (%37) ve URL filtreleme (%29) gibi diğer güvenlik önlemlerinin ise, çekirdek ağ altyapısı için kritik olduğuna dair ortak görüş belirtildi. Gelecekte ortaya koyacakları kablosuz ağ güvenliği stratejileri sorulduğunda, anketi yanıtlayanların büyük bölümü, güvenlik duvarı ve kimlik doğrulama gibi en yaygın güvenlik özelliklerine odaklanacaklarını söyledi. Tehditlere karşı korunmak amacıyla daha kapsamlı ve daha çok sayıda güvenlik uygulamalarına ihtiyaç olduğunu düşünen %23’lük kesim ise, IPS, anti-virüs, uygulama denetimi ve URL filtreleme gibi tamamlayıcı teknolojilere öncelik vereceklerinin altını çizdi.
Altyapı Yetersizliğine Çözüm Aranıyor Ankete katılan BT karar vericilerinin %83’ü, şirketlerindeki mevcut kablosuz ağ güvenliği altyapılarının yetersiz kaldığını düşünüyor. CIO’ların %92’si bunun en büyük sorunlardan biri olduğunu dile getiriyor. Araştırma yapılan bölgelerde
Ankette mevcut kablosuz ağ altyapılarına güvenen BT karar vericilerinin görüşleri de soruldu. Çin’deki karar vericilerin %71’i “çok endişeliyiz” seçeneğini işaretleyerek mevcut altyapılara dair güvensizliklerini dile getirdi. Japonya’da ise mevcut altyapılara güvenmeyenlerin oranı sadece %13 ile sınırlı kaldı. Anket sonuçları, kurumsal ağ güvenliğine dair artan farkındalığın, işletmelerin mevcut sistemlere yönelik endişelerini de artırdığını ortaya koydu. En fazla güvenlik endişesi duyan ilk iki ülke olan Çin ve Hindistan’ın, en az endişe duyan iki ülke olan İtalya ve Japonya’ya kıyasla, kablosuz ağ güvenliği teknolojilerine ortalamanın üstünde bir yatırım yaptığı ortaya çıktı.
Bulut Yönetimine Yönelme Var Anket sonuçlarına göre, şirket içindeki denetim mekanizması ile yönetilen kablosuz ağ altyapısı artık geçmişte kalan bir uygulama. Çünkü anketi yanıtlayanların sadece %28’i hala bu yöntemi uygulamaya devam ediyor. Bulut tabanlı ağ yönetimi, anket sonuçlarına göre büyüme gösteriyor. Kurumsal BT karar vericilerinin sadece %12’si gelecekte bulut tabanlı ağ yönetimi sistemlerine güvenmeyi reddediyor. Bulut altyapılarına açık olduklarını dile getiren BT karar vericilerinin %58’i, kablosuz ağ yönetimi için özel bulut kullanmak istediklerini belirtti. %42’si ise bu hizmeti dış kaynak yoluyla almak istediğini söyledi. Dış kaynak kullanımı düşünenlerin %14’ü, sunucunun aynı
ülkede olması şartıyla bu seçeneği uygulayabileceğini belirtti. Karar vericilerin %28’i ise, sunucu lokasyonundan bağımsız olarak genel bulut hizmetiyle kablosuz ağ yönetimini yürütebileceğini aktardı.
Fonksiyonelliğinizi Arttırın Şirketlerin başarıyı yakalaması için doğru teknolojiyi doğru alanda kullanması şart. Bu sebeple eğer ofisinize yeni bir ağ kuracak veya hazırda bulunan ağınızı güncelleyecekseniz ilk durağınız router olacaktır. Birden fazla internet bağlantısını (kablo, ADSL, fiber vb) birleştirebilen bu tarz cihazlar bunun yanı sıra ağ içerisindeki yükü dengeleyebilir ve verimliliği arttırmak için kullanılan hatların durumlarını ölçerek hizmet sunabilir. Tabii ki güvenliğin olmazsa olmazlarından VPN’i hesaba katmalısınız. Güvenli bağlantı seçenekleri oluşturmanız için kullanılan VPN (Virtual Private Network) teknolojisi birçok şirketin ofis ve merkezleri arasındaki
iletişimi kurmak için kullanılabilir. Bu tarz bir teknoloji farklı araçlarla kullanabileceğiniz gibi VPN destekli router’lar üzerinde de kullanabilirsiniz. IP Tabanlı teknolojilerin nimetlerinden faydalanmayı da bilmelisiniz. Ağ kurulum sürecinde IP tabalı hizmetlere ihtiyacınız olup olmadığına veya gelecekte kullanıp kullanmayacağınıza karar vermelisiniz. BU tarz hizmetlere en iyi örnekler VOIP, IP Kamera, IP TV gibi teknolojiler olarak karşımıza çıkıyor. İnternetin ucuzlamasıyla birlikte bu teknolojilere kolay erişim imkanları da artmış durumda. Peki şirketinizde internet bağlantısı var ve bu bağlantı üzerinden başka kullanıcıları da ağa bağlamak istiyorsunuz. Böyle bir durumda Acces Point diye adlandırdığımız (Erişim Noktası) cihazlardan faydalanabilirsiniz. Acces Point’ler birden fazla bilgisayarı kablosuz olarak birbirine bağlayabilen veya internet bağlantılarını sağlayan cihazlara verilen
isimdir. AP’ler sadece ağ ve internet bağlantısını sağlama için kullanılmayabilir. Aynı zamanda menzil arttırıcı olarak da kullanılabilirler. Sadece bir cihaz alarak birden fazla işi yaptırmak günümüz teknolojisi ile mümkün. Bu sayede ekstra maliyetlerinde önüne geçmiş olursunuz.
Kurulu Elektrik Hattından Ağ Bağlantısı Power Line Communication adı verilen bu teknolojiye sahip cihazlar sayesinde aynı şebeke içerisinde iki elektrik pirizi arasında ağ bağlantısını aktarmanız mümkün. Kablolu ve kablosuz bağlantının uygulanamadığı ortamlar için geliştirilen bu teknoloji sayesinde bina yapılırken kullanılan elektrik şebekesinin kabloları üzerinde ağ bağlantısı gerçekleştiriliyor. Son dönemim en popüler cihazların olan PLC’ler fiyat açısından da makul seçeneklerle satışa sunuluyor.İnternetin paylaştırılmasını sağlayan bu tarz cihazlar ofis ortamlarının vazgeçilmezleri olarak tanımlanıyor. Son dönemde fazlasıyla popüler olan teknolojilerinden bir tanesi de Power over Ethernet. PoE kısa adı ile tanınan bu tarz cihazlar kullanılan cihazların ihtiyaç duyduğu elektriği , data kablosu üzerinden almasını sağlayan bir teknolojiyi üzerinde barındırıyor. Bu teknoloji sayesinde switch üzerinden çektiğiniz kabloyu PoE adaptörü ile birleştirerek router ( veya buna benzer bir cihazın) elektrik ihtiyacını karşılayabilmeniz mümkün. Bu yazımızla birlikte sizlerin ilgisini bir nebze ağ teknolojilerine çekebildiysek ne mutlu bize. Tabii ki yazımız içerisine sığdıramadığımız birçok ağ çözümü, hizmet ve ürün var. Bunları da önümüzdeki sayılarımızda sizlerle paylaşacağız.
33
Ali Yavuz ŞAHİN
yavuz@btgunlugu.com
söyleşi
Tek Bir Kurumsal Ürün Veya Çözüm Yerine Çok Farklı Gereksinimleri Adresleyen Bir Anlayışa Sahibiz Artan internet kullanımı ve erişim teknolojilerindeki hızlı gelişim sayesinde bilgi alışverişi ortamı olmaktan çıkan kurumsal ağ yapıları daha kompleks bir yapıya kavuşarak günümüzde iş yapma platformu haline geldi. Bu platformda rekabet avantajı kazanmanın en önemli yolu, sağlam ve güvenilir bir altyapıya sahip olmaktan geçiyor. Ağ konusunda sektörümüzün deneyimli oyuncularından biri olan ZyXEL'in Türkiye Müdürü Vefa Tarhan ile konu hakkında keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Vefa Bey öncelikle bizlere kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz? ZyXEL Türkiye Genel Müdürüyüm. İstanbul Teknik Üniversitesi Matematik Mühendisliği bölümü ve Koç Üniversitesi Executice MBA İşletme Master bölümlerinden mezun oldum. Profesyonel kariyerime Datateknik firmasında başladım. 13 Yıl Arge Mühendisi, Satış Destek Mühendisi, Ürün Müdürü, Network İş Birimi Satış ve Pazarlama Direktörü gibi farklı pozisyonlarda Söyleşimizi aşağıdaki QR Code sayesinde video olarak izleyebilirsiniz.
36
ZyXEL’in Türkiye’deki macerası ne zaman başladı ve ilk başladığınız günler ile şimdiki durumunuzu kıyaslayabilir misiniz?
aracılığı ile yürüyordu. Aslında o dönemde de hem son tüketici pazarında hem telekom sektöründe ZyXEL oldukça bilinen bir markaydı. Ancak 2007 yılında Tayvan’daki genel merkezin doğrudan yatırım yapma ve ülke ofisi açma kararıyla birlikte ZyXEL’in Türkiye operasyonları çözümlerinin zenginleşmesi, gelişen satış ve servis yapısı ile oldukça büyük ilerleme gösterdi.
ZyXEL’in Türkiye macerasından önce kuruluşundan kısaca bahsetmekte fayda var. Biliyorsunuz ZyXEL, 1989 yılında kurulan Tayvan merkezli bir firma ve sektöre konunkasyon ürünleriyle girdi. Modem de devrim niteliğinde yenilikler yaptı. Hem fiyat hem hız olarak kendine özgü ve uluslararası standartlar geliştirdi. Günümüzde oldukça geniş katagorü ve yüzlerce çeşit ağ iletişim ürünleriyle ,ürün dizaynından üretim ve pazarlamaya Dünya’nın her yerine ulaşan, Dünyada önde gelen firmalardan bir haline geldi. 2007 yılında Türkiye’de doğrudan genel merkeze bağlı bir ZyXEL ofisi açılmadan önce, ülkemizde ZyXEL operasyonları distribütör firmalar
Küresel BT pazarının en önemli markaları arasında yer alan ZyXEL, ülkemizde 2007 yılı Haziran ayından bu yana ZyXEL İletişim Teknolojileri A.Ş. ticari unvanıyla, altı milyon Dolar ödenmiş sermayesi ve 2015 yılı itibariyle ortalama 70 kişilik kadrosuyla tam teşekküllü yerel firma olarak faaliyetini sürdürmekte. Bu önemli yatırımın bir sonucu olarak ZyXEL ürünleri ülkemizde 2,5 milyonun üzerinde DSL, 500 binin üzerinde de fiber internet kullanıcısı tarafından tercih edilir hale geldi. Bugün Türkiye’de toplamda dört milyonu aşkın ZyXEL ürünü; gerek bireysel kullanıcılar tarafından gerekse de fabrika, hastane, otel, eğitim, üniversite gibi her türlü
görev aldıktan sonra 2007 yılında ZyXEL Türkiye ofisinin, yerel şirket olarak ZyXEL İletişim teknolojileri A.Ş kuruluş sürecinde yer aldım ve o tarihten beri Genel Müdürlüğü görevini yürütüyorum.
kamu, özel sektör, kurumsal ve telekom alt yapısında aktif olarak kullanılmakta. Ayrıca yine ZyXEL Türkiye ofisi, ZyXEL bünyesinde doğrudan Tayvan’daki genel merkeze bağlı bir yapılanmaya sahip ve üst düzey servis merkezi olarak Ortadoğu ve Afrika bölgesinin servis ve destek merkezi konumunda hizmet veriyor. Yani 2007 yılı öncesinde distribütörler ile yürüyen ZyXEL operasyonları bugün ZyXEL Türkiye ofisinin tam sorumluluğunda farklı bir boyut kazanmış durumda. Tabi bu noktada, hem 2007 öncesi operasyonlar için hem de ZyXEL’in ülke ofisinin açıldığı 2007 yılından bu yana geçen süre için, ağ teknolojileri alanında yaşanan devasa gelişmelerden, bu gelişmelerin ülkemizdeki etkilerinden, son kullanıcı alışkanlıklarındaki değişikliklerden bahsetme gereği bile duymuyorum. ADSL’in olmadığı ve çevirmeli bağlantı ile internete bağlanılan bir dünyadan bugün 3G yedekli, farklı bant genişliklerinde trafik önceliklendirmesi yapabilen, Gigabit hızında veri aktarımına imkan veren ağ ekipmanlarının ve altyapısının olduğu bir dünyaya geçiş yaptık. ZyXEL de hem 1989 yılından beri sektörde öncü ve lider firmalardan birisi olmasının hem de sürekli Ar-Ge yatırımları yapmasının sayesinde ağ teknolojileri alanında çığır açmaya devam ediyor.
ZyXEL’in ürün portföyü oldukça fazla, Türkiye’de hangi ürün grupları konusunda faaliyet gösteriyorsunuz? ZyXEL olarak toplam 24 kategoride 400’ün üzerinde ürün sunuyoruz. Bizi belki de sektördeki rakiplerimizden ayıran en önemli özelliklerden birisi, ağ teknolojileri konusunda bireysel pazar, kurumsal pazar ve servis sağlayıcı / telekom endüstrisi pazarlarının tümüne yönelik farklı ürün ve servisler sağlıyor oluşumuz. ZyXEL’in bu konudaki yaklaşımı ülke ofisi olarak kurulduğumuz günden beri aynı ve her 3 pazara da odaklı bir biçimde faaliyet göstermeye devam
Vefa Tarhan ZyXEL Türkiye Genel Müdürü
37
söyleşi ediyoruz. Her 3 farklı pazar için de en yenilikçi ve en son teknolojiye sahip ZyXEL ürün ve servislerini ülkemizde sunmakla kalmıyor, bahsettiğim gibi Orta Doğu ve Afrika’da desteğini de sağlıyoruz. Bununla birlikte, ürün gamımızda özellikle son dönemde VDSL2 ve fiber çözümlerine muazzam bir ilgi söz konusu. Bu ilgiyi hem bireysel kullanıcı pazarında hem de servis sağlayıcı (ISP) tarafında gözlemliyoruz zira ISP’ler kendi VDSL2 dönüşümünde ZyXEL çözümlerinin kalitesi sayesinde müşteri memnuniyetini de artırmış oluyorlar. Bizce VDSL dönüşümü Türkiye’de ADSL kullanımına başlanmasından bu yana yapılan en büyük devrimdir. Bu dönüşüm sayesinde son kullanıcılar ve kurumlar çok daha yüksek hızlara kavuşurken, servis sağlayıcılar da artan bant genişliği ile birlikte müşterilerine ses, TV, oyun ve bulut depolama servislerinden oluşan farklı hizmet paketlerini sunup katma değer yaratma şansı elde ediyorlar. Bu dönüşüm her iki taraf için de çok daha kazançlı hale geliyor. Türkiye’de internet girişimciliğinin artması ve ekosistemin büyümesi için bu dönüşüm şarttır. ZyXEL olarak bu alanda en başarılı çözümleri sağlamaktan ve bu dönüşüme liderlik etmekten dolayı gururluyuz.
Son üç yıla baktığınızda ZyXEL’in rakiplerine göre Türkiye’deki durumunu nasıl özetlersiniz? 2012 – 2015 yılları arasında ZyXEL Türkiye olarak son derece istikrarlı bir büyüme yakaladık. 2013 yılında %30, 2014 yılında ise cirosal anlamda %50’nin üzerinde bir büyüme kaydettik. Son yıllarda hem bilişim
38
sektöründeki durağanlık hem global ekonomik resesyon hem de döviz kurlarındaki dalgalanma göz önüne alındığında bu muazzam bir başarı. Ayrıca geçtiğimiz yıl yani 2014 sonu itibarıyla 900 bin adet rakamını deviren satışla Türkiye’nin en çok ev SOHO- SMB ağ ürünü satan markası olmayı başardık. Kurumsal tarafa baktığımızda orada da benzer bir performans söz konusu. 2014 yılında kurumsal çözümlere iş ortakları ile birlikte daha fazla odaklanan ZyXEL Türkiye, farklı sektörden müşterilerine çözüm odaklı projeler geliştirerek bu alanda %46 büyüme gerçekleştirdi. Dolayısıyla istikrarlı bir biçimde büyümesini sürdüren, kendi pazarında teknolojik anlamdaki öncülüğünü ve liderliğini satış rakamlarına da yansıtan bir firmayız. Sadece pazarın tek bir segmentine değil bireysel, kurumsal ve telko segmentlerinin tümüne odaklı bir biçimde çalışmamızın da bizi rakiplerimizden ayrıştırdığı kanaatindeyim.
Sunduğunuz kurumsal ağ çözümlerini firmalar neden tercih etmeli? ZyXEL’in rakiplerine göre farkları neler? Öncelikle en büyük avantajlarımızdan birisi son derece güçlü bir ürün portföyüne sahip olmamız. 1989 yılında kurulan ZyXEL, dünya çapında hizmet veren 2 Ar-Ge merkezi aracılığıyla sürekli yeni teknolojiler geliştiriyor ve ağ teknolojileri ürünlerine öncülük ediyor. Bunu yaparken de sadece bireysel Pazar veya sadece kurumsal pazara odaklanmadan, çok daha geniş bir perspektifte yenilikçi ürün ve servisler geliştiriyor. Dolayısıyla biz tek bir kurumsal ürün veya çözüm yerine çok farklı gereksinimleri adresleyen
bir sunum anlayışına sahibiz ve şirketler de kendi ihtiyaçlarına göre farklı çözümlerimizi tercih edebiliyorlar. Bu güçlü ürün ve servis çeşitliliğinin rakiplerimize göre bizi öne çıkartan bir unsur olduğunu görüyoruz. Ayrıca, ZyXEL Türkiye olarak kurumsal müşterilerimize hizmet verirken uçtan uca çözüm sağlayabilmeyi, şirketlerin ihtiyaçları doğrultusunda projelerimizi ölçeklendirebilmeyi ve güçlü çözüm ortaklığı programımız ZyPartner üyesi çözüm ortaklarımız sayesinde tüm Türkiye’de servis sunabilmeyi son derece önemsiyoruz. Bu da bizi kurumsal projelerde öne çıkartan bir yaklaşım.
Pazarda hem kurumsal hem bireysel müşterilere yönelik müşteri hizmetleri konusunda nasıl bir yaklaşımınız var? Ağ teknolojileri firmaları arasında müşteri hizmetleri konusunda en hassas davranan ve en ciddi yatırımı yapan firmalardan birisiyiz. ZyXEL Türkiye olarak 2007 yılında tam operasyon ofisimizin kurulduğu günden beri sahadaki tüm ürünlerine, garanti süreleri bitse bile, sınırsız ücretsiz teknik destek sunarak müşteri memnuniyetini en üst seviyede tutuyoruz. Bu konudaki kararlılığımızı bu yıl içinde yaptığımız bir yatırımla 7/24 çağrı merkezi kapasitemizi 2 katına çıkartarak ortaya koyduk. İnternet ve telefon kanalı üzerinden 365 gün - 7 gün 24 saat hizmet misyonuyla hareket eden ZyXEL İletişim Merkezi, uzman bir ekiple müşterilerin soru ve sorunlarına çok kısa sürede çözüm üretebiliyor. Bu önemli hizmetimizle rakiplerimizden ayrıldığımızı
düşünüyoruz. ZyXEL, ilk ürün satın almasının ardından müşterisinin yanında ömür boyu dost olarak bulunuyor. Firma olarak bu güvenin karşılığını her zaman takdir edip korumak için desteğimizi esirgemiyoruz ve bunu her zaman aklımızda tutuyoruz. Daima önceliğimiz müşterimiz diyoruz. Servis kalitesinde hiçbir zaman maddi bakış açısıyla bakmıyoruz. Para kaybetmek müşterimizin dostluğunu kaybetmenin yanında hiç önemli değil. Bu sebeple de belirttiğim gibi garanti süreleri bitse bile sahadaki tüm ürünlerimiz için ömür boyu teknik destek hizmeti sağlıyoruz.
Son dönemde kurumsal ağ pazarının durumunu nasıl görüyorsunuz? Büyüme sizce yeterli mi? Kurumsal ağ pazarı, aslında bireysel pazara göre çok daha büyük bir büyüme potansiyeline sahip. Kurumlar şimdiye kadar hep basit ağ altyapısı çözümleriyle işlerini yürütmeye çalıştı. Ancak artık iş dünyasında rekabet teknolojiyle birlikte hızla artıyor ve firmalar da bu alana hızla yatırım yapmaya başladılar. Bizim çok önemsediğimiz, Yerel ağda akıllı gigabit ağ anahtarları, Profesyonle kablosuz çözümleri, Ağ depolama ,VDSL2 ve fiber dönüşümü bu açıdan kurumsal ağ pazarına yeni bir ivme getirdi. Elektronik dönüşümü kurumlar her alanda yaşıyor ve rekabet avantajlarını korumak için buna ayak uydurmaları gerekmekte. Ayrıca şuanda akıllı ev teknolojisi, BYOD yaklaşımı, giyilebilir teknolojilerin kurumsal anlamda kullanımları, sağlık sektöründe ağ teknolojilerinden faydalanma yön-
temleri gibi tam olarak benimseme kazanmamış ve çok büyük potansiyel taşıyan alanlar mevcut. Kurumsal ağ pazarı da bu alanda büyük bir potansiyele sahip ve büyümenin artarak sürmesi gerekiyor.
Bize, kurumsal tarafta sunduğunuz ağ çözümlerinden kısaca bahsedebilir misiniz? Kurumsal tarafta Güvenlik Cihazları ve Hizmetleri, Ağ Anahtarları, Kablosuz Yerel Ağ Erişim Noktaları ve Kontrolörleri, Ağ Geçitleri ve Ağ Yönetimi yazılımları olmak üzere 5 farklı ürün kategorimiz mevcut. Bu farklı kategoriler altında da hem kurumsal şirketlerin ölçek ve büyüklüklerine hem de değişik ihtiyaçlarına yönelik özelleşmiş ürün ve çözümlerimiz yer alıyor. Örneğin Güvenlik Cihazları ve Hizmetleri kategorimizde USG serisi tümleşik güvenlik ağ geçidi ürünlerimizin yanı sıra ZyWall OPTv2 tek kullanımlık şifre sistemi ve VPN istemci yazılımı da yer alırken Kablosuz Yerel Ağ Erişim Noktaları ve Kontrolörleri kategorimizde NWA serisi erişim noktaları ve NXC serisi denetim birimi ve kontrolörlerimiz yer alıyor. Yani farklı kurumsal ihtiyaçlar için farklı ürün ve çözümler sunabiliyoruz. Ayrıca tüm bu çözümleri, kurumsal bir proje kapsamında uçtan uca uyumlu bir ağ altyapısı oluşturacak şekilde de tasarlayabiliyor ve ölçeklendirebiliyoruz.
2015 yılı nasıl geçiyor? 2016 yılından beklentileriniz neler? 2015 yılı, hem satış adetleri ve cirosal anlamda hem de üstlenilen proje anlamında bir önceki yılın üzerine koyduğumuz bir sene olarak devam ediyor. İlk 6 aylık satış
hedeflerimizi tutturmuş durumdayız, 2014’ün ardından 2015’te de son derece iddialıyız. Elbette döviz kurunun yılın ilk döneminde ve son zamanlarda oldukça dalgalı geçmesi bilişim alanında faaliyet gösteren tüm firmalarda olduğu gibi ZyXEL’de de etkilemektedir. Yılın sonuna doğru nispeten daha fazla istikrarlı olacağı kanaatindeyiz. ancak hem 2015 yıl sonu için hem de 2016 için hedeflerimizi tutturacağımız ve büyümemizi sürdüreceğimiz öngörüsündeyiz.
Gelecekte hangi ağ teknolojilerinin daha popüler olacağını düşünüyorsunuz? Ağ teknolojilerinin kullanılan teknoloji bağımsız öncelikle kendi başına bir popülaritesi var. İnsanları cihazlar haberleştirmek çok özel bir alan. Dünyada her yıl birbiriyle bağlanan insan ve cihaz sayısı katlanarak artıyor. Kısa zamanda biribire bağlı cihazların sayısı 50milyarı geçecek. Küçük ve orta büyüklükte işletme ve evler için Ağ teknolojilerinde güncel yenilikler ve trendler, VDSL2, Fiber, G.Fast, 10G akıllı ağ anahtarları, profesyonle WiF AC teknolojisi, NAS uygulamları yavaş yavaş başlayan akıllı ev dönüşümünün yakın gelecekte çok daha etkin bir rol oynayacağı görüşündeyiz. Ayrıca giyilebilir teknoloji ürünlerinin ağ teknolojileri üzerine getireceği yenilikler, LTE gibi teknolojilerdeki yenilikler de yakın gelecekte adından çok söz ettirecek. Tüm bu teknolojilerle birlikte, akıllı cihazların daha da akıllı hale gelecekleri görülüyor. 1989 yılından beri ağ teknolojilerine yatırım yapan ve bu alanda lider bir firma olan ZyXEL de ağ teknolojilerinde pek çok yeniliğe öncülük etmeyi sürdürecek.
39
Avşar ÖZGEN
telekom
info@btgunlugu.com
Sayan: “Yerli Cep Telefonu Üretmeliyiz” BTK Başkanvekili Sayan, “Türkiye olarak yerli uçağımızı, yerli tankımızı, yerli gemimizi ürettiğimiz gibi yüzde 100 yerli cep telefonumuzu da üretmeliyiz” dedi.
B
ilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanvekili Dr. Ömer Fatih Sayan, Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü ile Samsung’un işbirliği ile organize edilen ‘Samsung Akademi’nin mezuniyet törenine katıldı. Törende yaptığı konuşmada önemli mesajlar veren BTK Başkanvekili Sayan, Samsung’un Koreli bir firma olması sebebiyle, Kore ile ülkemiz arasındaki tarihi bir gerçeklikten bahsetmek gerektiğini ve Türkiye ile Kore arasında kilometrelerce uzaklık olmasına rağmen iki ülkenin dostluk bağlarının derin kökleri bulunduğunu söyledi. “Soğuk Savaş yıllarında Kore halkı zor günler geçirirken, Mehmetçik kilo-
40
metrelerce uzaktaki Kore’li kardeşlerine yardım etmek için gözünü kırpmadan cepheye koşturmuştur” diyen BTK Başkanvekili Ömer Fatih Sayan, Kunuri’de yazılan destan başta olmak üzere Kore Savaşı’ndaki Mehmetçik’in kahramanlığının da hala Korelilerin hafızalarında bulunduğunu belirtti. Anadolu’nun her kasabasında ve her köyünde “Koreli” lakabıyla anılan büyüklerimizin bulunduğunu ifade eden Fatih Sayan, Ekim 2014’te Busan’da ITU tam yetkili temsilciler konferansının düzenlendiğini, bu vesile ile BTK olarak BUSAN’da bulunan şehitliğimizi ziyaret ettiklerini ve o ruhu tekrar yaşadıklarını söyledi.
“Servetimiz; Genç Nüfusumuz” Türkiye’nin stratejik konumu, genç ve dinamik nüfusu ile büyük bir potansiyele sahip olduğunu söyleyen BTK Başkanvekili Sayan, “Ülkemizin genç nüfusu bizim en büyük servetimizdir. Son 12 yılda gençlerimize yönelik birçok adım atıldı, özellikle eğitim alanında reformlar hayata geçirildi” dedi. Gençlerin baş döndürücü hızla gelişen teknolojiye ayak uydurma konusunda yetişkinlerden çok daha yetenekli olduklarını vurgulayan Sayan şunları söyledi: “Ben buradan gençlerimize bir çağrıda bulunmak istiyorum. Türkiye olarak her alanda yerli ürünlerimizi üreterek, dünya ile rekabet edebilecek hale
gelmeliyiz. Türkiye’nin nüfusu 77 milyonu aşıyor. Ülkemizdeki cep telefonu abone sayısı ise 72 milyonu geçti. 0-9 yaş arasındaki çocukları çıkarttığımız zaman Türkiye’de bütün nüfusun cep telefonu abonesi olduğunu görüyoruz. Her evde anne ve babaların yanında bütün çocukların bile cep telefonu bulunuyor. Türkiye’de 72 milyon cep telefonu abonesi bulunmasına rağmen bu telefonların büyük çoğunluğunu ithal ediyoruz. Türkiye yılda ortalama 14-15 milyon civarında cep telefonu ithal eden bir ülkedir. Yerli telefon üretimimizin son yıllarda artmasına rağmen ise yılda 1 milyon civarında olduğunu görüyoruz. Burada bulunan pırıl pırıl gençlerimizden bir isteğim olacak. Türkiye olarak yerli uçağımızı, yerli tankımızı, yerli gemimizi ürettiğimiz gibi yüzde 100 yerli cep telefonumuzu da üretmeliyiz, yerli telefon üretimi rakamını daha çok arttırmalıyız. Bu konuda siz gençlere büyük görev düşüyor. Çok iyi eğitim alıp çok çalışarak bunu başaracağınıza inanıyorum.”
Cep Telefonu ile Konuşmada Avrupa Birincisiyiz “Türkiye olarak Avrupa’da bir rekora sahibiz” diyen BTK Başkanvekili Sayan, cep telefonu ile konuşma süresi bakımından Türkiye’de bir kişinin ayda 367,6 dakika cep telefonu ile konuştuğunu ve cep telefonu ile konuşma konusunda Avrupa’nın liderinin Türkiye olduğunu hatırlattı. Cep telefonu ile konuşmak yerine aynı zamanda cep telefonlarının artık sadece telefon değil, bilgiye erişim aracı haline gelmesinin avantajını kullanarak, cep telefonlarını daha çok bilgiye erişim amacıyla kullanmak gerektiğini ifade eden Sayan, “Cep telefonunu sadece tüketen değil, cep telefonu üreten bir ülke olmalıyız. Teknolojiyi tüketen değil, üreten Türkiye olmalıyız” şeklinde konuştu. Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) olarak sektörün gelişmesinde önleyici değil, ön açıcı rol oynamak istediklerini söyleyen Sayan, “Türkiye’yi bilgi teknolojileri ve iletişim alanında merkez ülke haline getirmek istiyoruz. Kara, hava ve demiryollarının kavşak noktası olan Türkiye’nin ‘internet üssü’ olmasını da hedefliyoruz” dedi. BTK Başkanvekili Sayan şöyle devam etti: “Burada çok önem verdiğimiz bir nokta ise Ar-Ge. Türkiye’de 2002’de 3 milyar dolar olan AR-GE harcamaları on yıl içinde 15 milyar dolara ulaştı. Özellikle ‘Özel Sektörün’ Ar-Ge harcamaları içindeki payının yüzde 50’ye yaklaşmasını; bu konudaki en önemli gelişmelerden biri olarak görüyorum. 2018’de ise bu payın yüzde 60’a ulaşacağını öngörüyoruz.
Samsung’un Ar-Ge Ekibi 71 Bin Kişi Şubat ayında Teknopark İstanbul’da bir Ar-Ge merkezi açan Samsung’u ülkemizde de bir Ar-Ge merkezi açtığı için kutluyorum. Özellikle haberleşme alanında çalışacağını bildiğim Ar-Ge merkezinin çalışmalarını izliyoruz. Ancak bunun yeterli olduğunu düşünmüyorum. Dünyada 71 bin kişilik dev bir Ar-Ge ekibi ile faaliyetlerini yürüten Samsung’un, ülkemizdeki Ar-Ge faaliyetlerine daha fazla ağırlık vereceğini ümit ediyorum. Konuşmamın başında belirttiğim yıllık 14-15 milyon ithal edilen mobil telefon piyasasında, Samsung’un payının yüzde 40’ın üzerinde olduğunu tahmin ediyoruz. Gerek ülkemizde kullanılan mobil cihazların gerekse dünya piyasasına sunulan cihazların patent haklarının bu Ar-Ge merkezlerinde gelişen fikirlerden sağlandığını görmek bizi daha çok mutlu edecektir. Bu çerçevede Samsung’un üretiminin bir kısmını da Türkiye’de yap-
masının ve Türkiye menşeli ürünleri piyasaya sürmesinin de faydalı olacağını düşünüyorum. Samsung daha ARGE merkezini yeni kurdu ancak, Ülkemizde ARGE ile ilgili bir önceki yetkilendirmede belirli zorunluluklar getirilmişti ve bunun denetimi BTK tarafından yapılmaktadır. Ancak tam olarak istediğimiz sonuçlara ulaşmadığımızı belirtmek istiyorum. Ar-Ge faaliyeti yapmak üzere alınmış mühendislerin Ar-Ge faaliyeti dışında çalıştırılmasını kabul etmemiz mümkün değil. Ar-Ge kriterleri noktasında TÜBİTAK ile bazı çalışmalar yapıyoruz. Bunların sonucuna göre Ar-Ge amaçlı yükümlülüklerin yerine getirilmesi için kurulan merkezlerin belirli kriterler doğrultusunda Ar-Ge faaliyeti yapacağından emin olmak üzere gerekli tedbirleri alacağımızı belirtmek isterim. Bilgi teknolojileri ve iletişim sektörünün en önemli ihtiyaçlarından biri, nitelikli elemandır ve bu konuda eğitim büyük önem taşımaktadır. Milli Eğitim Bakanlığımızı ‘Bilişim Teknolojileri ve Yazılım’ dersinin 5. ve 6. sınıflarda zorunlu ders yapmasından dolayı kutluyorum. Üniversitelerimize bu konuda büyük görevler düşmektedir. Üniversitelerimizin özellikle yerli cep telefonu üretimindeki Ar-Ge çalışmalarında özel sektörümüz ile işbirliği yapmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Tabi eğitim eksiğinin giderilmesinde özel sektöre de önemli görevler düşmektedir. Ben kendi eğitim sürecimden örnek verirsem elime ilk havyayı üniversitede değil, üniversite sonrası mastır eğitimimi yaparken çalışmış olduğum Münih’te bir firmada almıştım. Meslek eğitimini başarılı ile tamamlayanların üniversitede konularında daha başarılı olduklarını da gözlemledim. Tabi, eğitime özellikle de teknik eğitime özel sektörün katkısı çok anlamlı.”
41
Avşar Özgen
info@btgunlugu.com
e-Dönüşümle Her Yıl 125 Milyon Lira Cepte Kalacak Maliye Bakanı Şimşek, yaklaşık 50 bin mükellefin e-fatura ve e-defter uygulamalarından yararlanmasıyla her yıl 125 milyon lira kaynak tasarrufu sağlanacağını söyledi.
M
aliye Bakanı Mehmet Şimşek, 1 Ocak 2016 itibarıyla yaklaşık 50 bin mükellefin e-Fatura ve e-Defter uygulamalarından yararlanacağını bildirerek, “Bu sayede her yıl ortalama 20 bin ağaç kesilmekten kurtulacak ve ilave 125 milyon lira kaynak tasarrufu sağlanacak” dedi. Bakan Şimşek, daha önce belli sektörlerde faaliyet gösteren 20 bin civarında mükellefe e-Fatura ve e-Defter uygulamasına dahil olma zorunluluğu getirdiklerini anımsatarak, zaman içerisinde söz konusu uygulamaların kapsamının genişletilmesi ihtiyacının ortaya çıktığını söyledi. Şimşek, bu doğrultuda akaryakıt ve
42
madeni yağ lisansına sahip olanlar ile faaliyet konusuna bakılmaksızın 10 milyon lira ve üzeri ciroya sahip yaklaşık 30 bin civarında ilave mükellefin 1 Ocak 2016 tarihine kadar e-fatura ve e-defter uygulamalarına geçeceğini belirtti. Uygulama kapsamında yaklaşık 115 bin yetişkin ağacın kesilmekten kurtulduğunu, bunun dışında diğer yollarla sağlanan tasarrufun 750 milyon liraya ulaştığını belirten Şimşek, “1 Ocak 2016 itibariyle yaklaşık 50 bin mükellef e-Fatura ve e-Defter uygulamalarından yararlanacak. Uygulama kapsamında aylık yaklaşık 50-60 milyon e-fatura düzenlenecek. e-Fatura kullanıcılarının sayısının artması ile yıllık asgari 1,2 milyar fatura e-Fatura olarak muhafaza edilecek. Bu sayede her
yıl ortalama 20 bin ağaç kesilmekten kurtulacak ve ilave 125 milyon lira kaynak tasarrufu sağlanacak” ifadelerini kullandı. “2 Milyar Liralık Ekonomik Katkı” Bakan Şimşek, zorunluluk uygulaması dışında isteğe bağlı olarak veya kamu kurumlarının uygulamaları nedeniyle e-Fatura sistemine geçecek kullanıcı sayısında da önemli artışlar beklediklerini dile getirdi. Bu yolla 2 yıl içerisinde e-fatura uygulamasına kayıtlı kullanıcı sayısının 100 bine, e-Defter uygulamasına geçen mükellef sayısının da 50 bine ulaştırılmasını amaçladıklarını anlatan Şimşek, “Sadece bu uygulamalar ile sağlanacak ekonomik katkının 2 milyar liraya ulaşacağını tahmin ediyoruz” dedi.
TÜRKKEP e-Arşiv Fatura Hizmeti Sunmaya Başladı Öte yandan kağıt fatura basma ve gönderme maliyetini ortadan kaldıran e-Arşiv Fatura uygulamasıyla kağıt fatura dönemi de geride kalıyor. Özellikle çok sayıda fatura kesen işletmelere önemli maliyet avantajları sağlayan e-Arşiv Fatura uygulaması, senede yüzbinlerce ağacın kesilmesini önleyen çevre dostu teknolojik bir hizmet. e-Arşiv Fatura hizmetiyle tüketiciler alışveriş yaptıklarında, faturalarını cep telefonlarında veya e-posta adreslerinde görüp yasal geçerli bir belge olarak saklayabilecekler. Kayıtlı Elektronik Posta (KEP), e-İmza, e-Fatura, e-Defter, e-Tebligat, e-Mutabakat, e-Bordro gibi e-hizmetlerin hepsini tek noktadan, ülke genelinde yaygın hizmet ağı ile sağlayan TÜRKKEP, Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) Denetim ve Uyum Yönetimi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen izin doğrultusunda e-Arşiv Fatura hizmeti sunmaya başladı. Başvuru belgelerinin ve GİB sisteminde tutulan kayıtların uygunluğu neticesinde, “e-Arşiv Özel Entegrasyon Test Planı”nda yer alan testleri başarılı şekilde tamamlayan TÜRKKEP, e-Dönüşümün öncü kurumu olarak, servisleri arasına E-Arşiv Fatura hizmetini de ekledi.
oluşturma, saklama ve erişme konularında işgücü, zaman ve kaynak tasarrufu sağlayabiliyorlar. Milyonlarca kağıt faturanın elektronik ortamda saklanması, faturaları fiziki olarak arşivlemekten kurtarıyor. Faturalama süreçleri doğayla dost bir şekilde düzenleniyor. e-Fatura servisinin tamamlayıcısı olan e-Arşiv Fatura uygulamasından faydalanmak isteyen mükelleflerin öncelikle e-Faturaya geçmesi gerekiyor. Bu mükellefler, çözüm, entegrasyon ve sertifikasyon maliyetine katlanmak zorunda kalmadan, özel entegratörlerle çalışarak hizmet alabiliyorlar. Bir başka yöntem ise işletmelerin bilgi işlem sistemlerinin yeterli olması halinde, kendi sistemlerini GİB’in sistemine entegre ederek e-Arşiv Fatura oluşturabilmeleri. E-Arşiv Fatura hizmetinin e-ticaret firmalarının iş süreçlerini yakından ve olumlu şekilde etkilemesi bekleniyor. Faturaları 10 yıl boyunca fiziki ortamda saklamak zorunda olan işletmeler, GİB tarafından tebliğ edilen 433 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile tüm faturalarını elektronik ortamda muhafaza edebiliyorlar. Kurumlar, kâğıt fatura basımı, postalanması ve arşivlenmesi gibi gider kalemlerinden kurtuluyorlar.
Fiziki Ortamda Fatura Saklama Bitiyor
Faturalar Cep Telefonlarından Takip Edilebilecek
Ülkemizde yasal düzenlemesi yapılmış KEP, e-İmza, e-Fatura, e-Defter, e-Tebligat, e-Saklama hizmetlerinden bir diğeri de e-Arşiv Fatura uygulaması. e-Arşiv Fatura ile ilgili düzenlemeler, Türk Ticaret Kanunu (TTK) ve Vergi Usul Kanunu (VUK) kapsamında yayımlanan düzenlemelerde yer alıyor. TÜRKKEP tarafından sunulan kesintisiz ve hızlı bulut mimariye sahip e-Arşiv Fatura hizmetiyle işletmeler, fatura
e-Arşiv Fatura hizmeti, tüketiciler nezdinde de önemli kolaylıklar sunuyor. Tüketiciler alışveriş yaptıklarında, faturaları cep telefonlarına veya e-posta adreslerine gönderilebiliyor. Söz konusu faturalar yasal geçerli bir belge olarak saklanabiliyor. Aynı zamanda kredi kartı satış bilgileri, e-Arşiv faturası ile eşleştirilebiliyor. e-Arşiv Fatura uygulamasının en belirgin özelliklerinden biri de dijital faturala-
rın son kullanıcıya kolay şekilde ulaşabiliyor olması. e-Arşiv Fatura mükellefleri, Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarası sahibi tüm bireylere, Kayıtlı e-Posta (KEP) ya da Standart e-Posta (SEP) üzerinden imzalı ve irsaliye yerine geçen bir belge olarak e-Arşiv Faturası gönderilebiliyor. Müşterileri son kullanıcı veya e-Faturaya geçmiş bir ticari müşteri olan işletmeler, faturalarını elektronik olarak gönderebiliyorlar. Muhasebe süreçlerinde hız artarken, zamandan tasarruf sağlanan bu teknolojik çözüm ile hata oranı en aza iniyor. e-Arşiv Fatura uygulamasıyla düzenlenen fatura çıktısının, malın teslimi anında imzalanması durumunda fatura irsaliye yerine de geçiyor.
e-Arşiv Fatura nedir? e-Arşiv Fatura, faturaların 10 yıl boyunca saklanması gereken ikinci nüshalarının ve ilgili belgelerin elektronik ortamda oluşturulmasını ve muhafaza edilmesini; gerektiğinde elektronik olarak ibraz edilmesini sağlayan bir hizmet. Faturanın birinci nüshasını da müşterinin istemesi halinde elektronik yolla iletilmesine imkan veriyor. Alıcı firma e-Fatura kullanıcısı ise kesilen faturalar e-Fatura sistemi üzerinden karşı tarafa iletiliyor. Alıcı firma e-Fatura kullanıcısı değilse, ilk nüsha olarak elektronik faturayı kâğıda basmak suretiyle alıcıya gönderiliyor. İkinci nüsha da e-Arşiv Fatura sistemine gönderiliyor. Fatura son kullanıcıya kesiliyorsa, ilk nüsha kâğıda basılıp müşteriye veriliyor. İkinci nüsha da elektronik bir kopya olarak e-Arşiv sistemine gönderiliyor. Son kullanıcı faturasını e-posta olarak almak istediği takdirde, ilk nüshası e-posta olarak gönderiliyor, ikinci nüshası e-Arşiv sistemine gönderiliyor.
43
telekom
Avşar ÖZGEN
info@btgunlugu.com
Daha Fazla BİT Daha Fazla İstihdam Bilişim teknolojilerini yoğun olarak kullanan, bilgiye dayalı sektörlerin doğması ve yeni pazarlara erişim imkânı, yeni istihdam olanakları yaratıyor.
B
ilgi ve iletişim teknolojileri ekonomik, sosyal ve bireysel yaşamı yoğun olarak etkiliyor. Sayısı üç milyarı bulan internet kullanıcısı, internet ortamında giderek daha fazla zaman geçirirken, öğrenme, eğlenme, alışveriş ve sosyal faaliyet ihtiyaçlarını burada karşılıyor ve hayat dijitalleşiyor. Ekonomilerde mevcut üretim, tüketim, birikim ve bölüşüm süreçleri dönüşüyor. Yeni ürün ve hizmetlerin payı ve etkisi artıyor. İş dünyasının rekabet gücü açısından bu teknolojilere sahip olma ve bu teknolojileri etkin biçimde kullanabilme yeteneği daha belirgin hale gelirken, iş modelleri ve işgücü piyasası değişime uğruyor. Bilgi ve iletişim teknolojile-
44
rini ve bilgiyi etkin kullanan ülkeler uluslararası rekabet avantajı kazanıyor. Küresel rekabet koşullarında bu araçtan etkin olarak yararlanamayan ülkeler ise yarışın dışında kalıyorlar. OECD ülkelerinde, 2012 yılı itibarıyla toplam katma değerin yüzde 5,85’ini, istihdamın ise yüzde 3,68’ini oluşturan BİT sektörü, katma değeri yüksek, dinamik ve nitelikli istihdam oluşturan bir sektör olarak ön plana çıkıyor. BİT sektörünün gelişimi bu sektörün GSYH’ye yapacağı doğrudan katkının yanı sıra, diğer sektörlerin gelişimi için de kritik bir rol oynuyor. BİT ürün ve hizmetlerinin diğer sektörlere nüfuzu; ekonominin geneli ve tüm sektörler için yenilik sistemlerinin etkinleşmesi, yeni ürün ve hizmetle-
rin üretilmesi, tedarik, üretim, satış gibi tüm süreçlerde maliyet avantajı, verimlilik artışı elde edilmesi ve yeni pazarlara erişimi mümkün kılıyor.
Sayısal İçerikler Büyüyor BİT’in geleneksel sektörlere nüfuzu ile bu sektörlerdeki mevcut ürün ve hizmetlerin içinde BİT payı artıyor. Örneğin, geleneksel imalat sanayi alanlarından otomotiv sektöründe yazılım giderek daha önemli bir girdi ve maliyet kalemi haline geliyor ve üst seviye hibrit araçlarda milyonlarca satır yazılım kodu yer alıyor. Finans, lojistik, ulaştırma, enerji, sağlık, afet yönetimi gibi alanlarda internet ve BİT uygulamaları hizmet üretimi ve sunumunun asli unsuru haline geliyor.
Hayatın dijitalleşmesi eğiliminin bir sonucu olarak sayısal içerik hızla büyüyor. Geleneksel endüstrilerin bilgi teknolojileri ile dönüşümü ve hayatın sayısal ortama kayması ile birlikte artan veri hacminin, verimlilik, maliyet, hizmet sunumu ve ürün geliştirme gibi alanlarda yenilikçiliğin yeni kaynaklarından biri olacağı öngörülüyor. Bilgi ve iletişim teknolojileri ile iş yapış biçimlerinin köklü bir şekilde değişime uğramasıyla birlikte, meslek tanımları da değişiyor. Bir yandan bazı meslekler ortadan kalkarken, diğer yandan nitelikli insan gücü açığı ortaya çıkıyor. Özellikle otomasyon sistemlerinin yaygınlaşması ve bireylerin eğlence, alışveriş, tüketim, haber alma gibi konularda alışkanlıklarının değişmesi bazı sektör ve mesleklerde iş kaybına yol açıyor. Buna karşın, BİT’i yoğun olarak kullanan, bilgiye dayalı sektörlerin ve iş kollarının doğması ve yeni pazarlara erişim imkânı, yeni istihdam olanakları yaratıyor.
Örneğin, Avrupa Birliği’nde senaryo bazlı tahminlerde BİT tabanlı yeniliklerin sektörlere hızlı nüfuz ettiği senaryoda 669 bin nitelikli eleman açığı olacağı öngörülüyor. Verimlilik, ülkelerin rekabet gücü ve kişi başına gelirdeki artışın önemli bir göstergesi konumunda bulunuyor. BİT kullanımının verimlilik üzerindeki etkisi son 20 yılda çok sayıda çalışmaya konu oldu. Bu kapsamda Avrupa Komisyonu tarafından 2010 yılında yapılan bir çalışmada, 20032007 yılları arasında, ABD’de emek verimliliğindeki yüzde 1,8’lik yıllık ortalama büyümenin 0,50 puanlık kısmının BİT sermayesindeki derinleşmeden, 0,56 puanlık kısmının ise BİT kaynaklı toplam faktör verimliliğinden geldiği ortaya konuldu. Aynı dönemde, AB yıllık yüzde 1,85’lik benzer bir emek verimliliği büyümesi göstermesine rağmen, bu büyümeye BİT sermayesindeki derinleşme 0,27 puanlık, BİT kaynaklı toplam faktör verimliliği ise 0,31 puanlık katkı sağlayabildi.
BİT İstihdamı Artıyor
Ekonomiye 12,2 Milyar Dolarlık Ek Büyüme
BİT’teki gelişmeler siber güvenlik uzmanı, veri analisti, sosyal medya uzmanı gibi pek çok yeni mesleğin ortaya çıkmasına yol açıyor. BİT sektörü yanında, diğer sektörlerde de BİT uzmanı istihdamının toplam istihdam içerisindeki payının giderek arttığı görülüyor. Öte yandan, pek çok meslek de büyük bir dönüşüm geçiriyor ve neredeyse BİT’i etkin biçimde kullanmadan icra edilemez hale geliyor. Benzer şekilde, temel BİT becerileri pek çok meslek için önemli bir tercih nedeni haline geliyor. Bu durum bireylerin BİT becerilerini kazanmasını zorunlu kılarken, BİT ile ilişkili istihdamın toplam istihdam içindeki payı önemli ölçüde artıyor.
Türkiye’de de BİT’in ekonomiye olan etkilerini ortaya koyan çalışmalar bulunuyor. Türkiye Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) tarafından 2012 yılında yaptırılan bir çalışmada, BİT yatırımlarının GSYH’deki payında yüzde 1’lik artışın kişi başı geliri yüzde 1,6-1,8 civarında artırdığı ifade ediliyor. 2012 yılında Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) tarafından hazırlatılan başka bir çalışmada ise BİT sektörü büyüklüğünün GSYH içindeki payının gelişmiş ülkeler ortalamasına gelebilmesi için 2011 yılı itibarıyla 15,2 milyar dolar daha büyük olması gerektiği ifade ediliyor. Sektörün bu büyüklüğe ulaşması halinde BİT’in sağladığı verimlilik
artışı nedeniyle ekonominin genelinde 12,2 milyar dolar düzeyinde ek büyüme sağlanacağı belirtiliyor. Kalkınma Bakanlığı tarafından yürütülen Bilgi Toplumu Stratejisi hazırlıkları kapsamında da ayrı bir çalışmayla, belli alanlarda BİT sektörünün gelişimine ve bu teknolojilerin nüfuzuna yönelik politikaların ekonomik büyüme ve istihdama olan katkısı ele alınıyor. Bu kapsamda, yürütülecek bazı programların ekonomi üzerindeki etkisi, yatırım, tüketim, ihracat ve ithalat üzerindeki doğrudan etkilerini girdi olarak alan bir küresel makroekonomik model vasıtasıyla inceleniyor. Bu doğrudan etkiler, dünya örnekleri, hedef pazarlar, mevcut uygulamalar çerçevesinde yapılan analizlerle hesaplanıyor. 2015-2018 Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı ile hayata geçirilecek eylemlerin; bilişim sektörünün güçlü ve rekabet gücü yüksek bir yapıya kavuşturulması, BİT’in diğer sektörlere nüfuzunun artırılması ve internet girişimlerinin gelişimlerine uygun bir ekosistemin oluşturulması suretiyle ekonomide büyüme ve istihdam artışını desteklemesi öngörülüyor. Diğer yandan; genişbant altyapılarının tesisi, yetkin bilişim personelinin teminine yönelik çalışmalar, bilgi toplumuna dönüşüm sürecinin gerektirdiği hukuki altyapının hayata geçirilmesi suretiyle bilgi güvenliği ve kullanıcı güveninin tesisi, yenilikçi bilişim çözümlerinin kent hayatı, yeşil bilişim, e-sağlık, bilginin etkin kullanımı gibi alanlarda hayata geçirilmesi ve kamu hizmetlerinde kullanıcı odaklılık ve etkinliğin sağlanması gibi destekleyici çalışmalar ile bilişim sektörünün ekonomiye katkısının etkin biçimde açığa çıkarılması da hedefleniyor.
45
telekom
Mustafa HALI
info@btgunlugu.com
Türkiye’de Veri Merkezi Olmak Veri Merkezleri’nin Türkiye'deki durumu, dünyada da olduğu gibi gün geçtikçe katlanarak büyüme eğilimi gösteren bir grafiğe sahip. Yeni fırsatların doğduğu sektörde yabancı yatırımcıların ilgisi de artmaya başladı. Yakın zaman içerisinde Türkiye Veri Merkezi konusunda Avrupa ile Orta Doğu arasında bir köprü vazifesi görecek.
T
ürkiye için 2012-2013 yıllarına ait veriler, veri merkezi yatırımlarının %26,7, kapasitelerinin %31, enerji ihtiyaçlarının %29,6, operasyonel giderlerinin %32,1 ve personel istihdamının %13,5, toplamda ortalama %26,58’lik bir büyümenin olduğunu göstermektedir. Bu veriler sektöre yapılan yatırımların açıkça gelecekte artacağını göstermektedir. Ayrıca Rekabet Kurumunun öngörüsüne göre de, dünyada 2012 ve 2013 yılları sonunda sırasıyla %19 ve %40’lık büyüme gösteren veri merkezi hizmetleri pazarı, Türkiye’de 2011 yılında, beyaz alan (sunucuların yer aldığı bölüm) bazında %60 büyüme hızıyla dünya-
46
da ilk sırayı almıştır. 2012 yılında ise Türkiye’de söz konusu alanın %22’nin üzerinde büyüdüğü belirtilmiştir. Türkiye’de veri merkezlerine doğrudan tanınan herhangi bir ekonomik teşvik bulunmamaktadır. Bu doğru olmayan tutuma ilave olarak dünyanın birçok ülkesinden daha yüksek seviyelerde vergilerde fiilen uygulamaktadır. OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) verilerine göre ülkelerin ICT ürün ve hizmetlerine uyguladıkları vergi bakımından, Türkiye ve Kongo %25’den fazla vergi uygulayan iki ülkeden birisidir. ICT ürün ve hizmetlerine, Türkiye %26,1 ve Kongo %23,8 oranında vergi uygulamaktadır.
Veri Merkezi sektörünün bütün bu olumsuzluklara karşın büyüme eğilimi içerisinde bulunması birçok faktöre bağlıdır. Buna bir düzenleme örneği vermek gerekirse, BDDK tarafından bankaların iç sistemleri hakkındaki yönetmelikte bulunan “Bankaların birincil ve ikincil sistemlerini yurt içinde bulundurmaları zorunludur” ifadesi, yerli ve yabancı tüm bankaların veri merkezlerinin Türkiye’de bulunma zorunluluğu bu alandaki hizmetlerin büyümesini sağladı. Tabii bu büyüme zaman içerisinde hukuki, mali ve altyapı yönlerinden sıkıntıları da beraberinde getirmiş oldu. Bilindiği üzere, fiber ağ altyapısı konusunda ülkemizin iyi bir karnesi bulunmamaktadır. Bu durumu
BTK verilerini Avrupa Birliği verileriyle kıyasladığımızda rahatlıkla görebilmekteyiz. 2014 yılı dördüncü çeyrek itibarıyla fiber abonelerin oranı Türkiye’de %1,9, Avrupa Birliğindeyse %7 dolaylarındadır. Alternatif işletmecilerin toplam fiber uzunluğu 52.801 km’dir. Türk Telekom’un ise 192.671 km fiber altyapısı bulunmaktadır. Bunun yaklaşık 123.858 km’si omurga, geri kalan kısmı erişim amaçlı kullanılmaktadır. Bunlara göre hem ülkemizde hem de dünyada veri merkezi sektörünün önünde bulunan başlıca en büyük engeller şu şekilde sıralanabilir; Yüksek Vergi Rejimi, Eksik Düzenlemeler, Yetersiz Ağ Altyapısı. Bu üç ana başlık ayrı ayrı ele alınacak olursa hem mevcut durum daha iyi anlaşılabilecek hem de bu konularda yapılacak iyileştirmeler ile veri merkezi sektörü ulusal ve uluslararası pazarda rekabetçi bir hale gelebilecektir.
Veri Merkezi Sektöründe Türkiye Pazarı Ne Durumda?
alanından bahsetmek mümkündür. Metrekareye düşen kritik IT güç yaklaşık 1 kW’tır. Toplam Doluluk Oranları ise, İstanbul >%80 ve Ankara >%85 dolaylarındadır. Türkiye’deki bulunan Veri Merkezlerine baktığımızda İstanbul’da Grid Telekom, Çizgi Telekom, Sadecehosting, Radore Hosting, TurkNet, MedNautilus, VodafoneNet, İş Net, Turkcell, Superonline, Doruk Net, Net pozitif, Dora Telekom, Anadolu Bilişim, Teknotel Telekom, Koç Sistem IBM ve Türk Telekom firmalarının faaliyet gösterdiğini görüyoruz. Ankara’da Grid Telekom, Türk Telekom, Turkcell, Superonline ve Koç Sistem. Bursa’da DGN Teknoloji, 7ve7, Medyabim ve Antalya, Denizli, Kayseri, Trabzon’da Doruk Net, Teknet, Net internet, Arseva ve Bplus’ın faaliyet gösterdiğini görmekteyiz.
İyileştirme İçin Neler Yapılmalı? Bir Veri Merkezinin can damarı bağlantı hızıdır. Bu sebepten fiber altyapının daha geniş kapsamda
düşünülmesi gerekli. Fiber ağ altyapıları, günümüzde internet üzerinden yaptığımız her türlü işlemimizin daha hızlı ve daha verimli bir şekilde gerçekleştirmek için tasarlanmıştır. Uzun vadeli yatırımlar kategorisinde yer alan fiber ağların yaygınlaştırılması, maliyetleri açısından yüksek gibi gözükse de gelecekteki getirileri açısından çok büyük bir öneme haizdir. BTK verilerine göre 2014 dördüncü çeyrek itibariyle Türkiye’de fiber abone sayısı 1.457.397 olarak verilmektedir. Bu rakam ülkemizin nüfusuna oranla çok düşüktür. Diğer ülkelere göre kıyaslanınca da çok geride kalmaktadır. Bu konun önemiyle ilgili çeşitli ülkelerde ki durumlara bakılacak olunursa, özellikle Asya-Pasifik bloğunda ardı ardına veri merkezleri açılmaktadır. Bu durumun en büyük iki sebebini ülkelerinde bulunun fiber ağ altyapısının yaygınlığı ve hükümetlerin veri merkezlerine verdikleri destekler oluşturmaktadır. Günümüz şartları altında hem küresel
2014 yılı itibariyle Türkiye’de, Tier II ve Tier III seviyesinde toplam 25 Veri Merkezi İşletmecisi (Bankalar ve Büyük Şirketlerin kendi Veri Merkezleri hariç) bulunmaktadır. Ülkemizde bulunan veri merkezleri hakkında bazı teknik bilgiler vermek gerekirse; veri merkezi işletmecilerinin sahip olduğu toplam beyaz alanının (sunucuların yer aldığı bölüm) yaklaşık olarak 12,000 m² olduğu tahmin edilmektedir. Bu rakam, Bankalar için 10,000 m² Şirketlerin kendilerine ait sistem odaları için 25,000 m² ve Kamu kurumları (Bakanlıklar, Belediyeler vb.) içinse yaklaşık olarak 20,000 m² dir. Toplamda, Türkiye için ~70,000 m²’lik bir veri merkezi
47
anlamada hem yerel anlamda güçlü bir veri merkezi sektörü kurulmasının güçlüğü bariz ortadadır. Şuanda Amerika Birleşik Devletlerinde hizmet vermekte olan Google Fiber ufuk açıcı bir örnektir. Aslında bir bakıma fiber ağın yaygınlaşmasının ekonomiye getireceği katkının farkında olan yerel yönetimlerin, fiber döşenmesine yardım etmeleri bunun en güzel örneğidir. Google, yerel yönetimlerden, 3 ana başlık ve 9 maddeden oluşan fiber döşenmeye hazır olduğunu gösteren bir kontrol listesi istemektedir (Fiber Ready Checklist).
Avşar Bu 3 anaÖZGEN başlık; Mevcut altyapı ile info@btgunlugu.com ilgili bilgi, Mevcut altyapıya erişim sağlanması hususunda yardım, Kazıları hızlı ve öngörülebilir yapabilme, olarak ifade edilebilir. Google Fiber bu listeyi tamamlamayanlara fiber döşemeyeceğini belirtmektedir. Bu uygulama şimdiye kadar Austin, Kansas ve Provo şehirlerinde yapıldı. 34 şehrinde ön hazırlığı tamamlandı ve takvim ayarlanması yapılmaktadır.
Fiber Şebekesi Yaygınlaşmalı Fiber şebekelerinin yaygınlaşması konusunda, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu çeşitli çalışmalar yapıyorlar ancak bu konuyla ilgili büyük sorunların devam ettiği açıkça görülebiliyor. Örnek olarak, fiber ağ alt yapısının yaygınlaşması şuanda gündemde olan LTE teknolojisinin verimli olarak kullanılması içinde gereklidir. Şu anki mevcut fiber şebekesinin durumu bu ihtiyacı karşılamaktan oldukça uzaktır. Fiber şebekelerin hızla yaygınlaşabilmesi için iki yol bulunuyor. Bunlardan ilki, bir işletmecinin kendi şebekesini (fiber kablo, kanal, göz) kurabilmesi ve kamu/ özel mülkiyet altındaki arazilerden geçebilmesi için kazı yapma izni alması. Genel olarak “Geçiş Hakkı” adı verilen bu izin ile UDH ilgileniyor. Bu konuda Bakanlık tarafından yapılan düzenlemeler beklenen sonuçları vermiş değildir. İkincisi yol ise “Tesis Paylaşımı”, adı verilen mevcut milli
yeraltı kablo kanallarından isteyen işletmecilerin makul bir bedel karşılığı faydalanması. Bu yolla her işletmecinin kendi kazısını yapmasının yerine, mevcut kurulmuş fiber şebekesinin herkes tarafından kullanılması sağlanıyor. Bu sayede fiber şebekelerin yaygınlaşması büyük hız kazanabiliyor. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun ilgilendiği “Tesis Paylaşımı” konusunda da çok gecikmeli olarak yapılan düzenlemeden beklenen sonuç alınabilmiş değildir.
Kurumlar Neler Yapmalı? Her şeyin İnterneti Çağında veri merkezlerinin dijitalleşmedeki rolünün fazlasıyla büyük olduğunu belirtmeliyiz. Şirketlerin veri merkezi stratejilerini sil baştan ele almaları gerekiyor. Her şeyin İnterneti, insanları, süreçleri, veriyi ve nesneleri birbirine bağlayarak benzersiz fırsatlar yaratacak. Tüm kuruluşların Her şeyin İnternetini tam anlamıyla kucaklayabilmesi için dijital dönüşümlerini tamamlamaları gerekiyor. Dijitalleşme inanılmaz bir hızla devam ediyor. IDC’nin tahminlerine göre 2017 yılında şirketlerin yüzde 25’inin mobil uygulamaya sahip olacaklar. Uygulamaların üretkenliğin, işbirliğinin, inovasyonun, ticaretin ve dönüşümün oksijeni olduğuna inanmalı ve bu konudaki çalışmalarına geç kalmadan başlamalısınız. Uygulamaların tüm işin, müşteri hizmetlerinin, sonuçların ve karın merkezinde olduğu bir ‘uygulama ekonomisine’ doğru hızla gidiyoruz. Bugün şirketlerin iş yapış şekillerindeki bu dönüşüm süreci ve yeni beklentileri ağ alt yapısı için de önemli bir mücadele haline geldi.
48
Şimdi başlamanın tam zamanı. Türkiye’de özellikle finans, telekomünikasyon, servis sağlayıcı ve enerji gibi önemli sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin alt yapılarını kurgularken iş kararlarını hızlıca uygulama, çeviklik ve güvenliğin yanı sıra operasyon verimliliğini artırırken maliyetleri düşürme ihtiyaçlarının olduğunu görüyoruz. Bu sebepten öncelikle bu alanlarda faaliyet gösteren şirketlerin altyapılarını iş dünyasının değişen ihtiyaçlarına göre geliştirip hızlı, sade ve verimli bir sistem kurmaları gerekiyor. Bu sayede firmalar daha çevik yapılarla sektörde stratejik rekabet avantajı sağlayabilirler.
Ağ altyapıları işletmenin tüm kullanıcıları ve hatta iş ortakları ve müşteriler için tüm veri ve uygulamaları birbirine bağlamalı ve kullanılabilir hale getirmeli. Büyük verinin ve video iletişimi trafiğinin gerektirdiği bant genişliği ve gizlilikten artık gittikçe yaygınlaşan bulut bilişime ve BYOD ( kendi cihazını getir)’e kadar ağ mimarisi ticari başarı için hiç bu kadar kritik olmamıştı. Şirketler bu dönüşümün farkına varmalı ve gelecek planlarını dönüşü hesaba katarak yapmalı. IDC’nin her çeyrek yayımladığı, Sunucu Pazarı ve Öngörüleri Raporu’na dayanarak Türkiye ve bölgedeki sunucu ve blade pazarı verilerini ve trendleri gayet olumlu. Türkiye Blade Sunucu pazarının geçen yıl yüzde 29.2 büyüme ile 26.2 milyon dolara ulaşmış durumda. Ayrıca Türkiye’deki blade sunucu pazar payı bir önceki yıla kıyasla 8 puanlık artış ile yüzde 18’e ulaşmış durumda. Veri merkezi teknolojilerinde son
trendlere baktığımızda ise geleceğin veri merkezlerinde esnek ve çevik altyapı için hibrid veri merkezi modeli daha çok benimseneceğini görüyoruz. Blade sunucular, bütünleşik sistemler veri merkezlerinde daha çok tercih edilen ürünler olacak. Yazılım tanımlı çözümlerin yanı sıra önce “bulut” yaklaşımı ön planda tutulacak.
Veri Merkezleri Yeniden Şekillenecek Veri merkezlerindeki değişim çoktan başladı ve herşeyin interneti ile farklı uygulama ve donanımlar veri merkezleri içinde yer buluyor. 2020 yılında dijitalleşme ve herşeyin interneti ile oluşan yeni iş modelleri veri merkezlerini çok farklı bir yapı haline getirecek. Bugün her zamankinden daha fazla yeni teknolojilerin operasyon modellerinde nasıl bir etkisi olacağını ve var olan işimize nasıl uygulayabileceğimizi düşünmemiz gerekiyor. BU konudaki çalışmalara geçmişte başlamadıysanız geç kalmış değilsiniz.
Analizler Türkiye’nin Potansiyelini Gözler Önüne Seriyor Analizler, bilgi ve iletişim teknolojilerinin ekonominin genelinde yarattığı üretkenlik etkisinin olmadığı, düşük üretkenlik etkisinin olduğu veya yüksek üretkenlik etkisinin olduğu varsayımları altında yapılmış olduğu belirtilmektedir. Türkiye’nin bölgesel veri merkezi olması ve bulut bilişimin yaygınlaştırılması konusunda potansiyelin büyük olduğunu söylemeliyiz. 2013 yılı fiyatlarıyla 10 yıllık süre zarfında (2014- 2023) yapılacak 24 Milyar TL’lik yatırımın 52-86 milyar TL’lik Gayrisafi Yurt İçi Hâsıla artışı getireceği hesaplanmıştır. Dolayısıyla yapılacak 1 TL’lik yatırım 2,2-3,6 TL’lik Gayrisafi Yurt İçi Hâsıla artışı sağlayabilecektir. 2010 yılı itibarıyla 183 bin kişi olan BİT sektörü istihdamının, sadece öngörülen yatırımların yapılması durumunda dahi, yüzde 27’lik artış ile 233 bin kişiye ulaşabileceği öngörülmektedir.
49
Avşar Özgen
info@btgunlugu.com
İngiliz Üniversiteleri Siber Savaşçı Yetiştirecek İngiltere’nin bilişim güvenliği belgelendirme kuruluşu (ISC) Eylül 2015’ten başlayarak 20 binden fazla lisans öğrencisine siber güvenliği öğretmek için yeni akreditasyon kriterlerini yayınladı.
L
isans seviyesinde bilgisayar derecesi için Birleşik Krallık’ın ilk yüksek eğitim yönetmeliği olan bu yönetmelik, Birleşik Bilişim Kurumu’nun (BCS) referans olduğu akreditasyon kriterlerinin de bir parçasını oluşturacak. BCS’de eğitim direktörü olan Bill Mitchell, bu yönetmeliğin, BCS tarafından akredite edilen bilgisayarla ilgili dereceler için mevcut olan bilgi güvenliği kriterlerini tamamlamak üzere siber güvenlik unsurlarına ek talimatlar sağlayacağını söylüyor. Birleşik Krallık hükümeti, (ISC), Profesörler ve Bilişim Liderleri Konseyi (CPHC) ve 30 kadar üniversite, ders yönetmeliğini 2 yılı aşkın bir sürede hazırladı. Söz konusu yönetmelik, Birleşik Krallık’taki 100 kadar üniversitede bilgisayarla ilgili her lisans bölümünde siber güvenliğin öğretilmesini sağlayarak ülkedeki bilişim derecelerini dönüştürecek. Bu yeni dersler, İngiliz hükümetinin Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi’nin giderek büyümekte olan siber güvenlik uzmanı eksikliğini kapatmasında hayati bir girişim olarak görülüyor.
Siber Güvenlik Prensiplerinin Yerleştirilmesi
50
İngiliz Kabine İşleri Bakanı Matthew Hancock da Birleşik Krallık’ın ancak yeterli sayıda yetenekli profesyoneli olursa dünya klasında bir siber güvenlik sektörünün sürdürebileceğini söyledi. Hancock, “Bu gibi girişimler, en iyi gençlerimizi siber güvenlik alanında bir kariyer yapmaları için teşvik etmek adına mükemmel örnekler” diye konuştu. Yönetmelik, her seviyedeki eğitim müfredatlarında bulunan ilgili siber güvenlik prensiplerini, konseptlerini ve öğrenme çıktılarını geliştirmeleri ve yerleştirmeleri için üniversitelere yardımcı olacak. Bu yönetmelikle tehditlerden saldırılara, iyi yönetimden güncel endüstriyel uzmanlığa dayalı güvenli sistemler ve ürünler tasarlamaya kadar siber güvenlikle ilgili konseptlerin olduğu geniş bir spektrumun öğretilmesi amaçlanıyor. Yönetmelikte ayrıca bilgi ve risk, güvenlik mimarisi ve operasyonlar ve siber güvenlik yönetimi gibi ana konseptler de yer alıyor. Bu üniversite yönetmeliği ayrıca bilişim diplomalarını, endüstrinin ihtiyaçları ile birbirine yakın bir hizaya getirmeyi hedefliyor. Üniversitelerin, Birleşik Krallık ekonomisini destekleyecek bilişim altyapıları inşa etmek için gerekli olan anlayışa ve bilgiye sahip mezun-
lar vermesi ümit ediliyor.
İngiltere ve ABD Ortak Siber Tim Kuruyor
CPHC’de Başkan Yardımcısı olan ve aynı zamanda Warwick Üniversitesi’nde siber sistem mühendisliği profesörü olan Carsten Maple, “Bu yüksek eğitimde güvenlik eğitimi alanında önemli bir değişikliğe işaret ediyor; siber güvenlik şu anda bilgisayar oyunu geliştirmekten ağ mühendisliğine kadar bütün ilgili bilişim disiplinleri için bütünleyici bir unsur olarak görülüyor” diye konuşuyor. Maple, “Daha önceleri siber güvenlik, programlamadan ayrı bir disiplin olarak görülüyordu, öğrencilere nasıl uygulama yazacakları, nasıl sistem ve teknoloji geliştirecekleri öğretiliyordu. Ama şimdi onları nasıl koruyacakları öğretilecek. Bu da sistemlerin içinde yerleşik zafiyetlerin yayılmasına neden oluyordu” diye de ekliyor.
Bu arada bilindiği gibi geçtiğimiz aylarda ABD ve İngiltere yeni oluşturdukları internet suçlarıyla mücadele ortaklığı kapsamında birbirlerine karşı “siber savaş oyunları” planını hayata geçirmek için girişimlere başlamıştı. İngiltere’de Başbakanlık ofisinden yapılan açıklamaya göre, ilk olarak bu yıl henüz açıklanmayan bir tarihte finans sektörünü hedef alan bir saldırı tatbikatı hayata geçirilecek. İki ülke arasındaki bu türden ilk anlaşma İngiltere Başbakanı David Cameron ile ABD Başkanı Barack Obama arasında görüşmeler sürerken açıklanmıştı.
İngiltere’deki Yetenek Eksikliğini Giderme Maple ayrıca bu yönetmeliğin, siber güvenliğin üniversite müfredatına katılmasında ve bu disiplinin ilerletilmesinde pratik ve erişilebilir bir yol olacağını düşünüyor. (ISC)’ Avrupa idare amiri olan Adrian Davis, Birleşik Krallık’ın hem siber güvenlik alanında yetenek eksikliğinden hem de sanayinin ihtiyaçları ile bilişim mezunlarının kapasitelerinin birbiriyle uyuşmamasından dolayı uzun süredir olumsuz etkilendiğini belirtiyor. Ardından “Bunların hepsi birleşince, en nihayetinde bizim dijital ekonomiyi ve Birleşik Krallık programlanabilir mantık kontrolünü inşa etme ve savunma yeteneğimizi bir araya getiriyor.” diye konuşuyor. Davis, Birleşik Krallık’ın şimdi ilgili bütün bilişim derecelerine siber güvenliği de yerleştiren dünyadaki ilk uluslardan biri olduğunu vurguluyor. “Daha da önemlisi, bu sistem en ileri bilgi ve en önde gelen siber güvenlik uzmanları tarafından inşa edilip sürdürüldükçe, en güncel yetenekler de eğitilmiş olacak. İşgücüne katılan mezunlar, yeteneklerini hemen kullanma imkanına sahip olacaklar” ifadelerini kullanıyor. ISC’ye bağlı Global Bilgi Güvenliği İşgücü Araştırması’nın son bulgularına göre İngiliz şirketlerinin yüzde 62’sinde çok az siber güvenlik çalışanı bulunuyor ve araştırmaya katılanların yüzde 20’si, bir güvenlik açığını kapatmalarının en az 8 gün aldığını kabul ediyor. Araştırmada yer alan tahmine göre, 2020 yılında bilgi güvenliği alanında profesyonel açığı dünya genelinde 1,5 milyona ulaşacak. Bu da şirketlerin tehditlere karşı koymak ve hataları düzeltmek için daha fazla mücadele etmesi ve siber saldırılardan sonra toparlanmalarının daha uzun zaman alması anlamına geliyor.
Siber Hücreler Anlaşma kapsamında Atlas okyanusunun iki yakasındaki istihbarat ajanlarının “siber hücreler” halinde işbirliği yapnaları planlanıyor. Başbakanlık, Britanya ve ABD iç istihbarat örgütleri MI5 ile FBI arasında oluşturulan bu ortaklığın, İngiltere için bir ilk olduğunu da duyurmuştu. Oluşturulacak siber hücreler arası işbirliği ile iki ülke arasında tehditler konusundaki bilgi akışının geliştirilmesi hedefleniyor. İnternet korsanlığının oluşturduğu tehdit daha yakınlarda, Sony Pictures bilgisayarlarına sızılması ve ardından ABD ordusuna ait Merkez Komutanlığı (Central Command) CentCom twitter hesabının hacklenerek IŞİD propagandası konulması ile gündemin ön sıralarına geçmişti.
Tehdit Büyüyor İngiltere’de 2013 yılında hazırlanan resmi bir raporda yeterli sayıda yetişmiş eleman bulunmamasının siber suçlarla mücadeleyi sekteye uğrattığı sonucuna varılmıştı. ABD Başkanı Obama siber tehditlerin “acil ve giderek büyüyen” bir tehlike olduğunu söylemiş ve bu konudaki önlemleri içeren yeni yasal düzenlemeler önermişti. İngiltere başbakanı ABD temasları sırasında Google ve Facebook’un şifreli mesajlara güvenlik görevlilerinin erişimine izin vermesi konusunu da Başkan Obama ile konuşmuştu. Uzmanlar, bu tür girişimlerin sadece insan hak ve özgürlükleri alanında çalışan grupları değil, İngiltere’nin ticari ilişkilerine zarar vereceğini söyleyen teknoloji sektöründeki belli başlı firmaları da kaygılandırdığını söylüyor. Uzmanlar ayrıca internet korsanlarının ya da suç-terör örgütlerinin sadece iyi bilinen sosyal ağları değil yerel ve daha küçük internet sitelerini de etkili bir şekilde kullanabildiğine dikkat çekiyor.
51
AVŞAR ÖZGEN info@btgunlugu.com
Türkiye’de Twitter 4. Kez Yasaklandı
Temmuz ayının son günlerinde Türkiye’de kullanıcı sayısı 15 milyonu bulan Twitter’a erişim bir kere daha engellendi.
N
edeni ise Suruç’ta 32 kişinin yaşamını yitirdiği bombalı intihar saldırısıyla ilgili kimi içeriklerin belirlenen süre içinde kaldırılmamasıydı. Bu engelleme Türkiye’de ilk kez olmuyor. Gerekçeleri farklı olsa da Twitter başta olmak üzere sosyal ağlara yönelik erişim engellemesi ve hatta topluca yasak daha önce de oldu. Öyle ki 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de bu yasaklara tepkisini Twitter hesabından yaptığı paylaşımlarla göstermişti. Suruç’taki bombalı intihar saldırının ardından Sulh Ceza Hakimliği, sosyal paylaşım sitelerindeki kimi içerikler ile yasadışı kitlesel eylem çağrılarına ilişkin paylaşımların çıkarılmasına karar verdi. Erişim Sağlayıcılar Birliği de mahkeme kararını sosyal paylaşım siteleri Twitter ve Facebook ile YouTube’a iletti. Facebook ve YouTube içerikleri çıkardı. Ancak kitlesel eylem çağrılarına ilişkin paylaşımları belirlenen süre içinde çıkarmayan Twitter’a erişim engellendi. Erişim yasağı mahkemenin dikkat çektiği içeriklerin kaldırılmasıyla birlikte Türkiye saatiyle 14.30 sularında kaldırıldı. Peki, daha önceki yasaklamalarda neler yaşanmıştı?
50
İlk Erdoğan Yasaklatmıştı Türkiye’deki ilk yasak, dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın Twitter’a yönelik sert sözlerinden sonra geldi. Bursa’da miting düzenleyen Erdoğan 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarını eleştirirken, sözü Twitter’a getirip “Twitter, miviter falan hepsinin kökünü kazıyacağız” ve ekledi: “Efendim işte uluslararası camia şöyle der, böyle der. Hiç beni ilgilendirmiyor. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin gücünü görecekler.” Erdoğan’ın bu açıklamaları yaptığı gece Twitter’a erişim engellendi.
Yasak Gerekçesi, Özel Hayat Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu gece yarısı yasağına bazı vatandaşların şikayeti üzerine, kişilik haklarının ve özel hayatın gizliliğini ihlal nedeniyle değişik mahkemelerce alınmış kararlara Twitter’ın uymamasını gerekçe gösterdi. ABD Dışişleri Bakanlığı kararı “21. Yüzyılda kitap yakmak” olarak değerlendirmişti.
Anayasa Mahkemesi: Özgürlüğe Aykırı
Akademisyen ve siyasetçiler günlerce süren Twitter yasağını Anayasa Mahkemesi’ne taşıdılar. Başvuruları birleştirerek görüşen Anayasa Mahkemesi, erişimin engellenmesinin, ifade özgürlüğünün ihlali anlamına geldiğine oy birliğiyle karar verdi. Yani Anayasa Mahkemesi ‘ifade özgürlüğünün ihlalini’ gerekçe göstererek sosyal medya yasaklarını kaldırdı. Bu kararla sosyal ağ yasakları en yüksek mahkemece ifade özgürlüğünün ihlali sayılmış oldu. Sağır Odadaki Sesin Getirdiği Yasak 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak yerel seçimlere sayılı günler kalmışken, Suriye konusunda yapılan gizli bir toplantıda dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarı Hakan Fidan, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ile Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu arasında geçtiği iddia edilen ses kaydı gündeme gelmişti. Olası bir Suriye operasyonunun masaya yatırıldığı konuşmaların ses kaydı YouTube üzerinden yayınlandı. Ankara’da kapalı kapılar ardında yetkililerin görüşme trafiği sürerken, YouTube yasaklandı. Ardından Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı da harekete geçerek Twitter ile YouTube’a idari tedbirle erişimi engelledi.
Dayanak Hangi Yasa? Ses kayıtlarının ortaya çıkması üzerine Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın talebiyle Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Yasası’nın “olağanüstü dönemde yayınlar” maddesi uyarınca ses kaydına ilişkin televizyon ve radyolara da yayın yasağı getirildi. Olayın yaşandığı dönemde Cumhurbaşkanı olan Abdullah Gül, YouTube ve Twitter yasağına kişisel hesaplarından yaptığı paylaşımlarla tepki gösterdi. Gül Twitter hesabından yasağa ilişkin şu mesajı yayınlamıştı: “Sosyal medya platformlarının tamamen kapatılması tasvip edilemez. Ayrıca, daha önce
defalarca belirttiğim gibi iletişim teknolojilerinin bugün ulaştığı noktada Twitter gibi bütün dünyada kullanılan platformlara erişim top yekün engellenmişi teknik olarak zaten mümkün değil. Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal gibi suç oluşturan hususlar varsa, ancak mahkeme kararıyla sadece ilgili sayfalar kapatılabilir. Umarım bu uygulama uzun sürmez.”
Yasağa Görüntülü Tepki 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, YouTube yasağını da yayınladığı video ile delmişti. Gül’ün YouTube adresinden gazetecilerin Dışişleri Bakanlığı’ndaki dinlemeye ilişkin sorularına verdiği yanıt paylaşılmıştı. Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz kendi Twitter hesabından yasağa tepkisini 5 ayrı dilde “Özellikle Türkiye’deki takipçilerime, Başbakan Erdoğan’ı ifade özgürlüğünü hemen serbest bırakmaya çağırıyorum” mesajıyla dile getirmişti. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de paylaştığı mesajlarla hem Twitter hem de YouTube yasaklarını delmişti.
En Kapsamlı Yasağın Nedeni Sosyal ağlar Twitter, Facebook ve YouTube’un üçünün birden kapatıldığı olay ise İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın rehin alınmasıyla ilgili görüntülerin ardından verilmişti. Savcının şakağına dayanan silahla çekilmiş fotoğrafı en kapsamlı yayın yasağını ve erişim engellemesini beraberinde getirdi. 31 Mart 2015 tarihinde İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde Berkin Elvan’ın öldürülmesine ilişkin soruşturmayı yürüten savcı Mehmet Selim Kiraz odasında rehin alınmış ve ardından çıkan çatışmada öldürülmüştü. Savcının rehine alınmasının hemen ardından eli silahlı kişiler, Twitter üzerinden savcıyı rehin aldıklarına ilişkin ses kayıtları ile
fotoğraflar yayınlanmıştı. Başbakanlık, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Yasası’nın “olağanüstü dönemde yayınlar” maddesi uyarınca Kiraz’ın rehin alınmasına ilişkin haberlere yayın yasağı getirdi. İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği de savcı Kiraz’ın öldürülmesiyle ilgili soruşturmada 166 habere URL bazlı erişim yasağı getirdi.
Mahkemenin Yasak Gerekçesi Mahkeme erişim yasağına ilişkin kararını şu gerekçeye dayandırdı: “Yaşam hakkı ile kişilerin can ve mal güvenliğinin korunması, kamu düzeninin bozulması, suç işlenmesinin önlenmesi ve vatandaşın hak ve özgürlüklerinin tehlikeye sokulmaması için İnternet ortamındaki bu tür yayınların ivedilikle kaldırılması veya bunların erişiminin engellenmesine karar verilmesi gerekliliği hasıl olmuştur.” Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın rehin alınmasıyla ilgili görüntülerin kaldırılmasına ilişkin mahkeme kararı doğrultusunda erişimi engellenen YouTube, söz konusu kararı uyguladı. YouTube, bu görüntülere ve benzer içeriklere Türkiye’den erişimi engelledi. Bunun üzerine video paylaşım sitesi YouTube da yeniden erişime açılmıştı. Benzer durum diğer sosyal ağlar için de geçerli oldu.
Engelleme Nasıl ve Hangi Mevzuatla Yapılıyor? Sosyal ağlarla ilgili engellemelere ilişkin kararlar, İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun uyarınca Erişim Sağlayıcılar Birliği’ne tebliğ ediliyor. Tebligatla birlikte tüm internet servis sağlayıcılarına da tebliğ edilmiş sayılıyor. Servis sağlayıcılarının da bu aşamadan itibaren 4 saat içinde kararı uygulaması gerekiyor. Aksi durumda engellemeler başlıyor.
51
rehber
Ali Yavuz ŞAHİN
yavuz@btgunlugu.com
İşiniz İçin Akıllı Telefon Satın Alma Rehberi Akıllı telefonlar arasından seçim yapmak oldukça güç. Birbirine benzeyen ve aynı özellikleri sunan pek çok model ve marka var. E-postalarınızı kontrol etmek için küçük ve uygun fiyatlı bir model, yoldayken elektronik tabloları düzenlemek için büyük ekranlı bir phablet veya bu iki ürün arasında bir cihaz sizin isteklerinizi karşılayacak seviyede olabilir. İş dünyanıza ışık tutacak ve sizin asistanınız olmaya aday bir akıllı telefon seçmeniz için size yardımcı olacak kriterleri araştırdık. Hepsi ve daha fazlası yazımızda.
54
İ
şiniz için akıllı telefon seçerken kendinize soracağınız ilk soru akıllı telefonunuzu hangi alanlarda kullanacağınız olmalı. Bu konuda günlük kullandığınız uygulamaların ne kadarını mobilde işlevsel olarak kullanabildiğinize bakmalısınız. E-postalarını görüntülemek veya Everynote gibi düşük performans gereksinimi duyan uygulamaları açmak basit bir akıllı telefon tarafından gerçekleştirilebilecek şeyler. Tabii ki bu durum işletim sistemi seçiminizin yanı sıra pil ömrünüzü de etkileyecek. Eğer gün içerisinde akıllı telefonunuz üzerinden Word, pdf, excel veya bunun gibi belgeleri görüntülemek istiyor ve aynı zamanda düzenleyecekseniz büyük ekranlı modellere yönelmelisiniz. Tabii ki bu konuda Tablet PC’ler de işinizi görebilir fakat yanınızda taşıyacağınız boyuttaki ürünlerin Tablet PC’lerden ziyade Phablet olmasını tavsiye ediyoruz. Bu sayede cihazı tek elle (tek el modu sayesinde) kullanabileceksiniz. Phablet’leri biraz açarsak genel olarak 5 ila 6 inç arasında ekran büyüklüğüne sahip olan akıllı telefonlar için bir kategori adı olarak kullanıldığını söyleyebiliriz. Bir anlamda akıllı telefon ile Tablet PC arasındaki ekran büyüklüğüne sahip cihazlara verilen isim.
İş Dünyasında Kalemli Telefonlara Rağbet Var Akıllı telefonların hayatımıza ilk girdiği günlerde ekranların dokunma konusundaki yetersizliklerinden kalemlerle kullanılması kullanıcılara zaman kazandırıyordu. Şimdilerde ise bazı uygulamaların kalemle kullanılması daha uygun oluyor. Özellikle elle yazım veya imza gerektiren uygulamalarda kalem kullanımı bir elzem olarak karşımıza çıkıyor. Son dönemde Samsung’un Note serisi kalemli telefonlar arasında bu ihtiyacı karşılayabilecek en iyi çözümlerden birini sunuyor. Bunların yanı sıra bazı akıllı telefonların ekranı üzerinde çoklu uygulama desteği var. Samsung’un Galaxy Note serisi yine bu tarz akıllı telefonlara çok iyi bir örnek. Her ne kadar Samsung bu akıllı telefonları üzerinde Android işletim sistemi kullansa da kullandığı özel arayüz sayesinde ekran üzerinde birden fazla uygulamayı aynı anda yönetmenize olanak sağlıyor. Sizin de bu tarz bir ihtiyacınız varsı çoklu görev desteği sunan cihazları tercih edebilirsiniz.
Akıllı Telefonun Ekranı Ne Kadar Büyük Olmalı? Günümüz akıllı telefonların ekran boyutlarını dört grupta inceleyebiliriz. Bunlardan ilki minyatür. Minyatür olarak tanımlayabileceğimiz akıllı telefon-
ların ekranı 4 ile 4.4 inç arasında veya 10.2 ile 11.2 cm arasında yer alıyor. Ekran çalışma alanı açısından fazla büyük olmayan bu tarz telefonlar mesajlaşma ve e-posta işlemleri için ideal seçenek sunuyorlar. Apple’ın iPhone 5S’i (4 inç) ve Motorola’nın Moto E’si bu tarz telefonlara iyi birer örnek. İkinci grubumuzu ise kompakt olarak tanımlıyoruz. Kompakt grubunun içinde yer alan akıllı telefonların ekran büyüklüğü 4.5 ile 4.9 inç veya 11.4 ile 12.4 cm arasında. Tek elle kullanım konusunda ödün vermeyen ve kullanıcılara biraz daha büyük ekran deneyimi sunan bu tarz akıllı telefonlar üzerinden hemen hemen her türlü işlemi yapmanız mümkün. Fiyat açısından da büyük abilerine göre iyi değerler sunan bu akıllı telefonlara örnek olarak Motorola Moto X (4.7 inç) ve Sony Xperia Compact (4.6 inç) modelleri örnek gösterilebilir. Orta karar grubunda ise 5 ila 5.4 inç veya 12.7 ila 13.7 cm arasında ekran büyüklüğüne sahip akıllı telefonlara rastlıyoruz. Bu ekran büyüklüğündeki akıllı telefonların çoğu markaların amiral gemisi pozisyonunda konumlandırdığı akıllı telefonlar. Bu tarz telefonları küçük ekranlı modellere göre tek elle kullanmak çok kolay değil. Fakat taşınabilirlik ve verimlilik arasında iyi bir denge kuran bu telefonların kullanım deneyimi açısından da iyi sonuçlar sunduğunu söylemeliyiz. Bu gruptaki akıllı telefonlara en iyi örnekler Samsung’un Galaxy S6 (5.1 inç) ve HTC One M9 (5 inç) olarak gösterilebilir. Akıllı telefonlar arasında büyük ekranlı modellere verdiğimiz isim ise Phabletler. Phabletleri sınırlamak gerekirse: 5.5 inç ve üzeri veya 14 cm üzeri akıllı telefonlar olarak tanımlayabiliriz. Tablet benzeri bu akıllı telefonlar kullanıcısına geniş bir ekran alanı sunuyor. Büyük pil ömrüne sahip olan ürünlerin en büyük dez avantajı cepte taşınırken rahatsız etmesi olarak görünebilir. Phablet telefonlara en iyi örnekler ise Samsung Galaxy Note 5 (5.7 inç), LG G4 (5.5 inç) ve Google Nexus 6 (6 inç) olarak gösterilebilir.
Hangi İşletim Sistemi? Bu konuda elimizde çok fazla seçenek yok. iOS, Android ve Windows Phone işletim sistemlerinden birini tercih etmeniz gerekiyor. Tabii ki öncelikle şirket içerisnde kullandığınız uygulamların bu işletim sistemleriyle uyumuna bakmalısınız. Daha sonrasında işletim sistemleri arasında karşılaştırma yapabilirsiniz. iOS işletim sistemi özellikle iş kullanıcıları açısından verimli bir platform sunuyor. Uygulamaların güncel-
55
rehber lemelerinin de bu platforma öncelik tanınması cabası. Üç işletim sisteminde de bulunan uygulamaların çoğu ilk olarak iOS uygulamasını güncelliyor ve ardından belli bir zaman sonra Android ve Windows Mobile güncellemelerini yapıyor. Günümüzde iOS 9 işletim sisteminin beta sürümü kullanılabilir surumda. Bu işletim sisteminin yeni özelliklerine baktığımızda iOS’un verimliliğini daha kolay anlayabiliriz.
ettiği bir şekilde görüntüleyecek. News uygulaması ilk olarak ABD, Birleşik Krallık ve Avustralya’da çıkacak. Apple nihayet not (notes) uygulamasında da güncellemeye gidiyor. Yeni uygulamaya fotoğraf/resim eklemek ve elle çizim yapabilmek ve bunları kolayca paylaşmak mümkün olacak. Safari’den, haritalar ve diğer uygulamalardan da not uygulamasına direkt içerik eklenebilecek.
Apple’ın akıllı asistanı Siri iOS 9’da daha akıllı hale geliyor. Siri, iOS 9’da yüzde 40 oranında daha hatasız yanıt verecek. Siri ve Spotlight arama özelliği bir araya gelecek ve iOS üzerindeki aramalarınıza dair tüm sonuçlar daha akıllı bir şekilde sonuçlandırılacak. Siri, konum, zaman, açtığınız uygulama, son dinlediğiniz şarkılara ve daha fazlasına duyarlı olarak çalışacak. Google Now’a benzer şekilde daha akıllı bildirimler de yapacak. Örneğin trafiğin yoğun olduğu saatte randevunuz için daha erken hareket etmeniz gerektiğini haber verecek. Apple’ın açıkladığı rakama göre Siri haftada 1 milyar sorguya karşılık veriyor ve bu da neden daha iyi sonuçlar verdiğini açıklamaya yetiyor. Diğer yandan Siri arayüzündeki yeniliklerin çok sıradışı olmadığını da belirtelim. Bu yeniliği güçlendirmek için bir arama API’si yayınlayacak ve uygulama geliştiriciler arama sonuçlarına hitap eden uygulamalar yazabilecek.
iOS 9’da pil tasarruf moduna geçiş yapmak gibi bir yenilik de yer alacak. Eğer sizi arayan kişi adres defterinizde yoksa ama bu numara e-postalarınız arasında yer alıyorsa, iOS 9 bu kişiyi tahmin edip gelen arama ekranına yansıtacak. Böylece e-posta adresinde paylaşılan her numarayı kaydetmeye gerek kalmayacak. iOS 9’da yeni HealtKit uygulaması daha fazla ölçüm yapacak. Ne kadar süre oturduğunuzu ve kadınların adet dönemlerini takip edecek. Apple, yeni CarPlay uygulaması konusunda çok detay vermese de artık kablosuz olarak kullanılabileceği ve araçlarda daha fazla kontrol hakkı olacağı belirtildi. Bunların en azından bir kısmı Apple Watch üzerinden de kullanılabilecek. Örneğin araç kilidi veya farlarını kontrol etmek mümkün olacak.
Haritalar Uygulamasında Toplu Taşıma Bilgisi (Transit View) Apple, beklendiği üzere iOS 9 ile haritalar (Apple Maps) uygulamasına toplu taşıma bilgilerini de ekleyecek. ABD’nin çeşitli eyaletlerinde ve Avrupa ve Asya’nın belli başlı başkentlerinde kullanılabilecek olan bu özellikler metro ve otobüs gibi çeşitli seçenekleri birleştirerek önerilerde bulunabilecek. Apple, haritalar uygulamasının haftada 5 milyar sorguyu karşıladığını ve bu rakamın 2. en büyük harita uygulamasından 2.5 kat daha fazla diyor. İkinci kim dersiniz? Yeni News (Haberler) uygulaması da iOS 9 yeniliklerinden biri. Bu uygulamayla Apple, haber uygulamalarını özellikle Flipboard’u hedef almış denilebilir. Haberlerin özel bir şekilde sunulduğu uygulamanın Facebook Instant Articles’a bir cevap olduğu bile söylenebilir. Wired, New York Times, Fortune, Financial Times, Bloomberg Businessweek ve çok daha kaynak Apple News ile içerik paylaşacak. Apple okunan haber içeriklerinin diğer uygulamalarla ilişkiye sokulmayacağını söyledi. Apple fotoğraf galerilerini de ‘foto mozaik’ diye tabir
56
Android, Lollipop ile Sağlam Bir Giriş Yaptı Google Android işletim sisteminin yeni sürümü 5.0 Lollipop’u geçtiğimiz günlerde kullanıcıların beğenisine sundu. Android Lollipop’ta Google, “Materyal Tasarım” adını verdiği yeni bir görünümü Android cihazlara kazandırdı. Android Lollipop ile birlikte göl-
geler kullanılarak işletim sistemine daha derinlikli bir hava katılmış ve içeriğe göre renk belirleme gibi ekstra özellikler sunulmuş. Yeni tasarımda her şey sadelik düşünülerek geliştirildi. Stock Android Lollipop’ta durum böyle. Cihazlarda ekranın en altında bulunan yönetme tuşları, üç basit şekle indirgenmiş. Artık üçgen, daire ve kare tuşları ile gerekli işlemler yapılıyor. Bunların dışında yeni animasyonlar ve dokunmatik geri bildirimler de Andorid 5.0 Lollipop ile karşımıza çıkıyor. Genel olarak baktığımızda, Android’in bu yeni halini oldukça beğendiğimizi söyleyebiliriz. Google, Android Lollipop’ta bildirimleri büyük iyileştirmeler yer alıyor. Android Lollipop’ta artık bildirimler kilit ekranına düşüyor ve önem sırasına göre otomatik olarak diziliyor. Bildirimleri kaydırarak silebiliyor veya ilgili uygulamayı diğer tarafa kaydırarak açabiliyorsunuz. iOS’te alışık olduğumuz bildirimlere benzeyen yeni özelliğin Android kullanıcılarını sevindireceği şüphesiz. Android Lollipop’ta kilit ekranı bildirimler sebebiyle değişti. Bildirimleri görmenin dışında artık Android telefonlarda yukarı kaydırınca kilit açılıyor, sağa kaydırınca arama yapabiliyor ve sola kaydırınca da kamerayı açabiliyorsunuz.
Windows Phone 10 Microsoft’un yeni akıllı telefon işletim sistemi Windows 10 eski işletim sistemlerini aratmayacak gibi gözüküyor. Windows 10 ile birlikte Spartan isimli yeni bir tarayıcı geliyor. Bu tarayıcı hem mobil hem masaüstü platformlarda kendine yer bulacak. Kendine özgü
tarayıcı motoru gibi özelliklerle tamamen yeni bir tarayıcı. Ayrıca Project Spartan isimli tarayıcı, Internet Explorer kullanımına bir engel olmayacak, Microsoft ikisini birden sunacak. Windows 10’un bildirim merkezi ortak olacak. Yani tüm cihazların bildirimleri tek bir ekrandan kontrol edilebilecek. Windows 10 aksiyon merkezi olarak da Türkçeleştirilebilir. Asıl nokta senkronize çalışması. Arayüz değişikliği ile birlikte Windows 10 çok daha kullanışlı bir Ayarlar menüsüne sahip olacak. İlk etapta basit bir arayüzle kullanıcıları karşılayacak olan bu Ayarlar menüsü siz detaya indikçe karmaşıklaşacak. Skype altyapısını kullanarak yeni bir mesajlaşma yazılımına geçiş yapacak olan Microsoft, tüm ürünlerden bu yeni mesajlaşma servisine girişi mümkün kılacak. SMS’ler ile birlikte çalışacak olan IMs, tıpkı iMessage ve Hongouts gibi çalışacak. Windows RT sürümünde ilk ipuçları verilen ortak programlar, Windows 10 ile mümkün olacak. İlk olarak Microsoft Office programları ile başlanacak olan bu değişim daha sonra yazılımların yapımcıları tarafından beğenilirse yaygınlaşacak. Yani artık Windows bilgisayarınızdaki programları Windows 10’lu telefonunuza kurabileceksiniz. Windows 10’un mobil versiyonunda ofis yazılımları tamamen desteklenecek. Bilgisayarınızda ofis yazılımlarında yapabildiğiniz her şeyi telefonunuzdan veya tablet bilgisayarınızdan da yapabileceksiniz. Örneğin kablosuz yazdırma seçeneği ekleneceklerden bir tanesi. Microsoft’un e-posta servisi Outlook, Windows 10 için yenilecek. Daha kolay ve işlevsel bir arayüze sahip olacak. Windows 10 Outlook sürümü önemli yeniliklerden bir tanesi. Takvim kısmı da yenileniyor. Tıpkı Metro arayüzde olduğu gibi yenilikçi bir arayüze sahip olacak ve bu özelliği ile iş dünyası tarafından kabul görmeyi bekleyecek. Planlar yapmak, hatırlatıcılar yapmak gibi özellikleri ile iş dünyasına yönelik önemli bir çözüm sunacak. Fotoğraf konusunda da iCloud mantığına geçiliyor. Windows 10’lu telefonunuzdan çektiğiniz fotoğraflarınız otomatik olarak Windows 10’lu bilgisayarınız ile eşleşecek ve bilgisayardan yaptığınız değişiklikler, düzenlemeler telefon ile senkronize olacak. Microsoft One Drive altyapısını kullanarak müziklerinizi bilgisayarınız ve akıllı telefonunuz arasında senkronize edebileceksiniz. Telefonunuza indirdiğiniz bir şarkı dosyası aynı zamanda bulut altyapı
57
rehber ile bilgisayarınızda da yer alacak. Siyah ve kullanışsız olarak Windows Phone 8 arayüzü tarihe karışıyor ve nihayet arka plana duvar kâğıdı yerleştirebiliyoruz. Metro arayüz kutucukları arasından duvar kâğıdımızı görebileceğiz. Zaten mevcut olan Cortana isimli sesli asistan, Windows 10’da daha da geliştirilmiş olarak karşımıza çıkıyor. Klavyeye entegre ediliyor ve sizin söylediklerinizi yazıya çeviriyor. Aynı zamanda Windows 10’lu bilgisayarlarda da kullanılabiliyor.
kontrolu için administrator’e yeni yetkiler, iş emaillerinin regulasyonu için yeni opsiyonlar, BlackBerry 10 cihazlarının merkezi olarak uzaktan yönetiminde maksimum kontrol özellikleri. Android platformunda yenilikleri: BES 12 V12.1 versiyonu gelen Samsung Knox desteği cihazlarınızı BlackBerry Secure Connectivity özelliklerinden faydanladırın. BES 12 ve BES 12 Cloud ile ‘’Android for Work’’ platformunu kullanan cihazlarınızda iş ve kişisel data ve uygulamaları güvenle ayırın.
BlackBerry Venice Slider ile Android’e Yöneldi
BBM Protected ile Güvenlik Seviyenizi Arttırın
BlackBerry’nin yeni akıllı telefonu Venice Slider hakkında birçok dedikodu var. Firmanın yaptığı açıklama ile akıllı telefonun 4 Eylülde IFA fuarında tanıtacağını biliyoruz. Bunun dışında BlackBerry’nin tabii ki güvenlik öncelikli uygulamaları bulunuyor. Cross-platform BES12 ile BlackBerry’den Android’e, iOS’tan Windows’a ve Samsung Knox’a kadar tüm mobil platformları basitleştirilmiş Kurumsal Mobilite Yönetimi (EMM tools) çözümleriyle yönetebilirsiniz. IDC tarafından yapılan bir araştırmaya göre BES 12’nin sağladığı modern platform ile en karmaşık mobilite ihtiyaçlarınız bile basitleşiyor. BES 12 Cloud, BES 12 güncel versiyonu 12.1, BBM Protected ve BBM Meeting ile modern platformun kapsamını genişletti.
BBM mesajlarınızda cross-platform’lardaki kullanımlarda bile kurumsal seviyede encyption sağlayabilen BBM Protected, BBM Protected kullanmayan kullanıcılarla olan mesajlarınızı bile güvenlik altına alır. Şirket dışındaki kullanıcılarla yapılan mesajlaşmalarda bile BBM Protected kullanıcılarının tüm mesajları üst seviye güvenlik altındadır.
BES 12 Cloud’un Kurumsal Mobilite Yönetimine (EMM) Katkıları KOBİ’ler için mobil hayatı kolaylaştıran BES 12 Cloud; KOBİ’lere mobilite yönetiminin avantajlarıdan faydalanıp işlerinin verimliliğini arttırmalarını ve şirketlerini büyütme fırsatı sunuyor. BES 12 Cloud ile kurumsal uygulama ve datalarınızı güvenli, esnek ve basit bir kurumsal mobilite platformu üzerinden yönetebileceksiniz. BES 12 Cloud donanımına sahip olacak şirketler basit bir browser ara yüzü ile yüksek maliyetli server satın alması yapmadan mobil cihazlarını yönetebilecekler. Cloud tabanlı platformun avantajlarından yararlanırken BlackBerry Blend ve BBM Meetings uygulamalarının desteğiyle verimliliklerini arttırma fırsatı bulacaklar. BES 12 Cloud online olarak satın almak sadece birkaç dakikanızı alıyor. En uygun fiyatlı aylık lisanslar, ödül kazanmış BlackBerry Teknik Destek hizmetini de kapsıyor. BES 12 yeni versiyonu 12.1 ile on-premise serverlarda sağladığı özellikler:BlackBerry 10 cihazlarının yönetimi ve güvenliği için yenilikler: BlackBerry 10 OS cihazların
58
Performans Konusunda Seçim Nasıl Yapılmalı? Akıllı telefonunuzun performansı ödeyeceğiniz bedelle doğru orantılı. Telefonun işlemcisi genel olarak hız ve performansı belirler. Bu konuda üretim yapan Qualcomm’un hali hazırda bizlerin beğenisine sunduğu Snapdragon 400 işlemcisi e-postalarınızı kontrol edebileceğiniz ve genel akıllı telefon işlemlerinizi kolaylıkla halledebileceğiniz bir çözüm sunuyor. Biraz daha yukarılara çıktığımızda karşımıza Snapdragon 800 ve 801 işlemcileri çıkıyor. Bu işlemciler daha yüksek performans isteyen kullanıcılar için iyi bir seçenek. Tabii
ki Snapdragon 805 gibi bir de amiral gemisi bulunuyor. Bu işlemciyle birlikte hali hazırda kullanılan uygulamalardan en yüksek performansı alabilirsiniz. Apple ise bu konuda farklı bir strateji izliyor ve kendi işlemcilerini üretiyor. iOS’a göre dizayn edilen bu işlemciler A7, A8 ve A9 gibi isimler almakta. Bu işlemciler ile diğer işlemcileri karşılaştırmak biraz güç çünkü aynı platformlar üzerinde çalışmıyorlar. Windows Phone işletim sistemine sahip cihazlar genellikle Snapdragon yongalarını kullanıyorlar. Bir avuç BlackBerry’de yine Sapdragon 800 serisi işlemciler ile çalışmakta. Başta da söylediğim gibi cihazların performansı ödeyeceğiniz bedelle doğru orantılı olarak değişiyor.
Belleğin Fazlası Göz Çıkarmaz Birçok kişi akıllı telefon alırken bellek yanılgısına düşer. Aslında Bellek kullanımı işletim sistemi ve işletim sisteminde kullanılan arayüz ile doğru orantılı olarak performans sunar. Windows Phone ve iOS işletim sistemine sahip akıllı telefonların bellekleri Android akıllı telefonlara göre daha düşüktür. Bu sebepten bir akıllı telefonun belleğine bakarken işletim sisteminin önemi büyük. Son dönemde amiral gemisi akıllı telefonlarda 3 ve 4 GB bellekleri görmeye başladık. Eğer bu büyüklükte belleğe sahip bir akıllı telefonunuz varsa performans konusunda sorun yaşamayacaksınız demektir. Özellikle
sürekli açık tuttuğunuz ve belleğinizi dolduran uygulamalar kullanıyorsanız bu tarz telefonları tercih etmelisiniz. Sadece e-posta veya tarayıcı kullanacaksanız 1 veya 2 GB’lık bir bellek işinizi görecektir.
Micro SD Kartlar İşinizi Görmeyebilir Son dönemdeki akıllı telefonlara baktığımızda depolama kapasitelerinin 8 GB ile 128 GB arasında değiştiğini görüyoruz. Bize sorarsanız işletim sisteminin büyüklüğü ve kullanılan uygulamalar düşünüldüğünde en az 32 GB’lık bir depolama alanına ihtiyacımız var. Tabii ki daha düşük depolama kapasitesine sahip bir akıllı telefon alıp asıl depolama işini Micro SD kart ile de çözebilirsiniz. Fakat bu konuda hem cihazın hem de kullandığınız kartın okuma yazma hızına dikkat etmelisiniz. Ava giderken avlanmayın. Çünkü okuma ve yazma hızı düşük olan akıllı telefon ve kartlar üzerinde işlem yaparken istenmeyen yavaşlamalar olabilir. Kritik uygulamaların ana depolama alnında olması şart. Akıllı telefon almadan önce elinize bir hesap makinesi alıp kullanacağınız uygulamaların ne kadar alan kullanacağını hesaplamalı ve gelecek tahmini yaparak depolama alnınızı belirlemelisiniz.
En Önemlisi Maliyet Bir akıllı telefonu satın alırken sadece ürüne vereceğiniz bedeli düşünmemelisiniz, alacağınız aksesuar ve ödeyeceğiniz uygulama bedellerini de hesaba katmalısınız. Ülkemize baktığımızda akıllı telefon üzerindeki vergi yükünün diğer ülkelere nazaran biraz daha fazla olduğunu söylemeliyiz. Bu bağlamda 0-700 TL, 700 – 1300 TL ve 1300 TL üzeri olarak üç farklı kategoride akıllı telefonların bulunduğunu söyleyebiliriz. Fiyatınıza göre giriş, orta ve üst seviye olarak açıklayabileceğimiz bu cihazların performansı ise tamamen fiyatları ile doğru orantılı. Fiyatlar arttıkça akıllı telefonların sundukları deneyim de artıyor. Teknoloji ne yazık ki hiç duraksamıyor. Bazılarınız yeni bir model ilk çıktığında biraz beklemeyi tercih etse de, fiyatlar düştüğünde teknoloji eskimmiş oluyor. Eğer yeni teknolojiye işinizde ihtiyacınız varsa hiç düşünmeden almalısınız. Siz bekledikçe akıllı telefonun size kazandıracağı verimlilik de düşecektir. Şunu unutmayın her şey ödeyeceğiniz bedele bağlı değil alacağınız verime bağlıdır. Sonuçta akıllı telefonu iki ayda bir değiştirmeyeceksiniz ve ortalama 2 ila 3 yıl arasında kullanacaksınız.
59
donanım
BT Günlüğü Test Merkezi, bundan böyle her ay yeni çıkan ürünleri mercek altına alıyor. Deneyimli bir kadro ile özellikle mobil hayatın inceliklerine parmak basacak olan BT Günlüğü, sunuculardan tutunda basit bir cep telefonuna kadar düşünebileceğiniz her türden ürünü sizlere anlatmak ve açıklamak için çabalayacak. Eskiden kurumsal ve son kullanıcı olarak iki ayrı ürün grubu pazarı bulunuyordu, fakat son yıllarda bu pazar ayrımı yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Kurumsal pazara hitap eden ürünlerin çalışan kullanıcılar için tasarlandığı bir gerçek. Ama şunu da unutmamamız gerekiyor her kurumsal kullanıcı aynı zamanda bir son kullanıcı ve birçok çalışan kendi özel teknolojik cihazını aynı zamanda işyerinde de kullanıyor. Yapacağımız ürün incelemelerindeki amacımız ise siz değerli okuyucularımıza satın alma kararı konusunda yardımcı olmak. Bu konuda aklınıza gelebilecek herhangi bir soruyu istediğiniz zaman bizlere sorabilirsiniz. E-Posta adresimiz info@btgunlugu.com. 60
Huawei Metal Modasına Uydu Huawei P8 Uzun zamandır dedikodulara konu olan Huawei P8 nihayet piyasada. Metal kasa tasarımı modasına uyan Huawei, P8 modelinde iPhone 5 ve iPhone 6’nın tasarım izlerini taşıyor. P8 sade bir tasarıma sahip. Arka kısmı ve yan kenarlar, fırçalanmış alüminyum kasadan oluşuyor. Arka kapağın üst ve alt kısımlarında plastik şeritler yer alıyor. Bu plastik şeritler, tıpkı iPhone 6’da olduğu gibi antenlerin daha iyi çalışması için tasarlandı. P8’in sahip olduğu altın renk, Apple’ın piyasada olan ürünlerini andırıyor. Her ne kadar iPhone 6’ya benzese de, kenarları çok daha keskin olduğunu söylemeliyiz. 6.4 mm kalınlığında olan Huawei P8, piyasanın en ince akıllı telefonlarından biri. Bu esasında çok önemli bir özellik. Çünkü bu incelikte bir ürüne, optik sabitleyici ve 13 MP’lik bir kamera koymak herkesin harcı değil. Yan tarafta bulunan tuşların metal olması önemli bir özellik. Nano SIM ve micro SD kart girişi aynı tarafta yer alıyor. Buna karşın hoparlörün ürünün alt kısmında olması tartışmaya açık bir konu. Oyun oynarken ister istemez parmaklarınızla sesi engelleyebiliyorsunuz ki bu hoş bir durum değil.
Ekran ve Performans 1920x1080 piksel çözünürlüğüne ulaşan IPS panel 424 ppi piksel yoğunluğuna ulaşıyor. Bunun anlamı, ekranın küçük puntolu yazılarda bile keskin ve okunabilir bir kalite sunması. Doğal bir renk dağılımına sahip olan bu ekran, yüksek bir kontrast ve parlaklık değeri ile en güneşli ortamlarda bile rahatlıkla okunabiliyor. Gorilla Glass 3 teknolojisi ile korunan bu ekran, su sıçramalarına karşı koruyan nano boyutunda bir kaplamaya sahip. Ürünün performansından sekiz (4+4) çekirdekli HiSilicon Kirin 930 işlemcisi sorumlu. Yüksek performans isteyen uygulamalar, 2 GHz hızında çalışan dört çekirdekli birimlere aktarılırken, pil kullanımın önemli olduğu durumlarda 1.5 GHz’de çalışan diğer dört birime otomatik olarak geçiliyor. Bahsi geçen bu işlemci Snapdragon 810’u hiçbir testte geçemiyor.
Teknik Özellikler: İşlemci: HiSilicon Kirin 930 4+4 Çekirdek Bellek: 3 GB Kapasite: 16 GByte Ekran: 5.2 IPS (1920x1080) Kamera: 13 MP arka /8 MP ön Boyutlar: 72,1 x 144,9 x 6,4 mm Ağırlık: 144 gram
Yinede şunu söylemekte fayda var. Huawei P8, menüler arasında çok hızlı geçiyor ve uygulamalar bekletilmeden açılıyor. Kamera’ya 1 saniye içinde ulaşılıyor ve Internet sayfaları takılmadan görüntüleniyor. Elbette burada 3 Gbyte belleğin ve Mali T628 GPU birimin katkısı çok büyük. 16 GByte kapasiteli olan bu ürün, istenildiğinde 128 GByte’lık bir kapasite eklenebiliyor.
Kamera Huawei P8’in arka kamerası f2.0 diyafram aralığında 13 MP’lik fotoğraflar çekebiliyor. Çift Led flaş’a sahip olan P8, RGBW teknolojisine sahip. Bu teknolojinin avantajı kırmızı, yeşil ve mavi renklerle birlikte beyaz rengi de tanıyabilmesi ve bu sayede de loş ortamlarda çok iyi bir kaliteye ulaşabilmesi. Ürünün sahip olduğu optik sabitleyici teknolojisi oldukça başarılı. Bununla birlikte f2.4 değerli 8 MP’lik ön kamera da görülmeye değer. 2680 mAh’lik bir pile sahip olan Huawei P8, müthiş bir fiyat/performans oranına sahip. Orta sınıf bir telefona vereceğiniz para ile üst sınıf bir telefon satın alabiliyorsunuz. Çok başarılı bir ergonomiye sahip olan bu ürünün tek dezavantajı, kendisini rakipelrinden ayıran ve ön plana çıkan vurucu bir özelliğe sahip olmaması.
61
donanım
Üç Cihazı Kontrol Edebiliyor Logitech K480
Yeni nesil akıllı telefon ve tabletler en az bir PC sistemi kadar güçlü oldular. Dolaysıyla birçok kullanıcı işlerini bu mobil cihazlardan yapmak istiyor. Durum böyle olunca da fiziksel bir klavye ye ihtiyaç duyuyorlar. Bu eksikliği iyi bilen Logitech, K480 ile bu soruna bir çözüm bulmuş durumda. Bluetooth teknolojisini kullanan K480, aynı anda üç Bluetooth cihazına bağlanabiliyor. Fakat bundan da önemlisi ise, üzerinde bulunan düğme sayesinde de bu cihazlar arasında hızlı geçişler yapabilmesi. Kullanıcı, başka bir cihaza geçmek için yeniden bir bağlantı kurmak için beklemiyor. Bu işlem önceden yapılmış oluyor. Üründe beğendiğimiz bir özellik, kısa yol tuşlarının cihazlarda çalışabilmesi. PC’de Word dokumanı ile çalışıyorken, anında Tablet’e geçip Video’nun sesini açabiliyorsunuz. Bununla birlikte tablet ve akıllı telefonların dik durması için klavyenin üzerinde bir yuvanın bulunması iyi düşünülmüş bir özellik. Bu yuvaya aynı anda 7 inç’lik bir Tablet ve akıllı telefon
konumlandırılabiliyor. K480’in diğer bir avantajı da, Mac OS, iOS, Android, Windows ve Chrome OS için özel tuş takımına sahip olması. Logitech elbette bir yazılım desteği sunuyor. Ama bu yazılımı kurmadan da bu klavyeyi rahatlıkla kullanabiliyorsunuz. K480, ne yazık ki Windows Phone’u desteklemiyor. Teknik Özellikler Tipi: Türkçe Q klavye Kablosuz Teknoloji: Bluetooth Pil: 2 adet AAA Kablosuz çalışma mesafesi: 10 m Boyut: 195 x 299 x 20 mm Ağırlık: 820 gr
Her Ortama Uygun NAS Sistemi Synology DiskStation DS214
Synology Diskstation 214, üzerine iki adet 3.5 inç disk takılabilen ve 1066 GHz hızında çalışan iki çekirdekli Marvell’in işlemcisini barındıran bir NAS sistemi. Synology DiskStation DS214, bir önceki nesil ile kıyasladığımızda Hot Swap disk yuvalarını değiştirmiş durumda. Vidasız disk montajı, inanılmaz kolay ve hızlı yapılabiliyor. 2.5 inç disk takmak isteyen kullanıcılar ise, vidalı montaja geçmeleri şart. Unutmadan söyleyelim. Bu NAS sisteminde maksimum 2 x 8 TByte diskler kullanılabiliyor. Disklerin kullanımını ön tarafta yer alan LED takımından takip edebiliyorsunuz. Ön tarafta yer alan USB 2.0 yuvası sayesinde, USB bellekteki tüm içerikleri tek bir düğmeye basarak yedekleyebiliyorsunuz. Arka kısımda ise oldukça sessiz çalışan 9 cm’lik fan ve USB 3.0 bağlantısı yer alıyor. Ürün ile beraberinde gelen yazılım sayesinde, DS214 bir Audio Station, Photo Station, Video Station, iTunes sunucusu, Download Station, DLNA medya sunucusu, Bulut teknolojisine uyumlu, yedekleme ve Web sunucusu olarak görev yapabiliyor. Ürünün en büyük avantajı, veri transfer hızının oldukça hızlı olması. Yaptığımız denemelerde çok daha pahalı olan NAS sistemleri ile çok daha iyi bir performans sergilediğini gördük. Yük altında neredeyse ses çıkarmaması da görülmeye değer. Synology DiskStation DS214 güç tüketiminde ortalama değerlerinde seyrediyor. ARM bazlı bir sistem olarak düşünüldüğünde ise güç tüketiminin çok daha iyi olmasını isterdik.
62
Teknik Özellikler İşlemci: Marvell Armada XP Bellek: 512 MB DDR3 Maks disk sayısı: 2 adet Maks. Disk kapasitesi: 16 TByte Boyut: 108 x 165 x 233 mm Ağırlık: 1.3 kg
360 Derece Dönebilen Dizüstü Lenovo Yoga 3 Pro
Yoga olarak adladırılan ve 360 derece dönebilen bu dizüstü ailesi çoğu kes farklı üreticilerden kopyalandı. Ama hiçbiri oldukça ince ve hafif olan Yoga 3 Pro kadar etkili olmadı.
Teknik Özellikler: Ekran: 13.3 (3200x1800) İşlemci: Intel Core M-5Y71 (1.2-2.9 GHz) Ekran kartı: Intel HD Graphics 5300 Bellek: 8 GByte Kapasite: 256 SSD Ağırlık: 1.2 kg
MacBook air 13’den (17 mm, 1.4 kg) çok daha ince ve hafif olan Yoga 3 Pro, 12 mm kalınlığı ve 1.2 kg ağırlığı ile rahatlıkla taşınabiliyor. Bundan da önemlisi ise, bu cihazın oldukça sağlam ve stabil bir yapıya sahip olması. Çok başarılı bir malzeme kalitesi ve işçilik ile karşımıza çıkan Yoga 3 Pro, en ince yerinde bile herhangi bir zayıflık göstermiyor. Yüzeye tam outran bu cihazın Metal kasası, baskılara karşı çok dayanıklı. Soğutma ızgaraları ürünün arka kısmında yer alıyor. Dolaysıyla bu ürün, kuçağınızı yakmadan, rahatlıkla kullanabiliyor. Yoga 3 Pro her ne kadar ince olsa da iki adet USB 3.0 ve bir adet USB 2.0 girişine sahip. Bununla birlikte Mini HDMI ve SD kart okuyucusunun unutulmaması çok büyük bir avantaj. Bağlantıların ürünün arka kısımlarında olması iyi düşünülmüş bir özellik. Bu sayede kablo salatasına maruz kalmıyorsunuz.
Özel Olarak Geliştirilen Core M İşlemci 8 Gbyte bellek ve 256 GByte SSD disk ile donatılmış olan Yoga 3 Pro, 3200x1800 QHD+ dokunmatik ekranı ile birçok isteği karşılıksız bırakmıyor. Bu üründe bellekler ürüne çakılı olarak geliyor. Bunun anlamı bu belleklerin çıkartılamaması ve yükseltilememesi.
Yoga 3 Pro’da kullanılan yeni nesil işlemci Core i5 4200U ayarında. Bunun anlamı, yüksek bir güçte yüksek bir performansından çok düşük güçte yüksek bir performans sağlaması. Zaten Yoga 3 Pro2nun da amacı bu. Lenovo, kullanıcıya uzun bir pil ömründe iyi bir performans sağlamak istiyor. Bunu da iyi beceriyor. Yaptığımız testlerde müthiş bir performans görmedik. Ama elde ettiğimiz performans bizi birçok uygulamayı çalıştırmak için fazlasıyla yetti. En az işlemci kadar kullanılan disk seçimi de çok önemli. Bunu çok iyi bilen Lenovo, oldukça kaliteli ve yüksek bir performans sergileyen bir SSD kullanıyor. Intel HD Graphics 5300 grafik yongası ise oyuncular için tasarlanmadığını hemen söylemeliyiz. Zaten Yoga 3 Pro kendisini bir oyun bilgisayarı olarak lanse etmiyor. Yinede birçok oyunu, en düşük ayarlarında olsa bile, çalıştırabiliyor olması birçok kişi için küçük bir avantaj. Buna karşın pil kullanım süresi, bir önceki nesile göre düzeltilmiş durumda. Yaptığımız testlerde Yoga 3 Pro’yu yaklaşık 6 saat boyunca kullanabildiğimizi söylemeliyiz. Aşırı yük altında yaptığımız denemelerde bu süre 2.5 saat’e kadar indiğini de belirtmekte fayda var. 13.3 inç dokunmatik ekran, 276 dpi piksel yoğunluğu ile piyasanın ortalamasının çok üzerinde. Bunun anlamı, ekranın oldukça parlak, renklerin canlı ve doygun olması. Bununla birlikte 3200x1800’lük çözünürlük görülmeye değer. Yoga 3 Pro, ortalamanın üzerinde bir performans sergiliyor. Pilli kullanımda yaklaşık 6 saat’lık bir çalışma süresi,rakiplerine üstünlük sağlayamadığı bir gerçek. Fakat bu incelikte ve bu hafiflikte ikisi bir arada bir ürün için, piyasada neredeyse rakipsiz olduğunu söylemeden edemeyeceğiz.
63
donanım
802.11ac Destekli Modem Zyxel VMG8924
Zyxel’in yeni nesil kablosuz modemi olan Zyxel VMG8924 öncellikle 802.11ac standardı ile fark yaratıyor. Benzer ürünler 300, 450 ve 867 MBit/sn’lik 802.11ac veri transfer hızlarını destekliyorken , Zyxel 1333 MBit/sn’lik veri transfer hızına kadar çıkabiliyor. Böyle olmasının en büyük nedeni de Zyxel VMG8924’ün 3x3 MIMO Streams desteklemesi. Bunun anlamı 3 adet alıcı ve verici anten ile bant genişliğini arttırabilmesi ve özellikle ev ile küçük ölçekli şirketlerde Zyxel VMG89242ün fazlasıyla yeterli olması. Tabi şunu da unutmamak gerekir. Zyxel, Multi user MIMO teknolojisini de destekliyor. MIMO teknolojisi tek bir kullanıcı için devreye girerken, Multi MIMO teknolojisi birden çok kullanıcıya bu teknolojiyi sunabiliyor. Dolaysıyla aynı ağda bulunan kullanıcılar yüksek hızdan aynı anda faydalanabiliyor. Zyxel VMG8924, hem ADSL 2+ hem de VDSL2 altyapılarını destekliyor. ADSL2+’dan VDSL2’ye geçiş yapmak isteyen kullanıcılar Zyxel’i tercih ettikle-
rinde yeni bir cihaz almaları gerekmiyor. Bitmedi. 1 adet GbE WAN, 4 adet GbE LAN ve 2 adet 2.0 USB Portuna sahip olan Zyxel VMG8924, 3G teknolojisini de destekliyor. USB yuvasına takılan 3G modem anında tanınıyor ve 3G şebeke kullanılabiliyor. İkinci bir Internet bağlantısı gibi kullanılabilen bu hat sayesinde 3G üzerinden yedekleme ve port yönlendirme yapılabiliyor. Neticede, yüksek bir performansa sahip olan ve karmaşık komplexlerde bile olumsuz yönde etkilenmeyen Zyxel VMG8924’e mutlaka bir göz atmanızda fayda var. Teknik Özellikler Tür: VDSL2/ADSL2+ dual mod Kablosuz bağlantı standardı: 802.11ac Maksimum veri transfer hızı: 1.3 GBit/sn (802.11ac) Bağlantılar: 1x WAN, 4x GBe, 2xUSB 2.0 Boyut: 206 x 181 x 35 mm Diğer: 3G yedekleme, SPI, IPsec VPN
MX Master’in Mobil Kardeşi Logitech MX Anywhere 2
Logitech, yeni ürünü olan MX Anywhere 2’yi MX Master’in mobil versiyonu olarak konumlandırıyor. En az MX Master kadar başarılı olan bu yeni ürün, Darkfield Lazer sensörü sayesinde cam ve parlak yüzeyler de olmak üzere her yüzeyde rahatlıkla kullanılabiliyor. 106 gr ağırlığında olan MX Anywhere 2, avuç içini tam kavrayacak şekilde tasarlandı. Bu oldukça önemli bir özellik. Çünkü bu sayede parmaklar ve bileklere bir baskı uygulanmış olmuyor ve uzunca bir süre işlerinizi yorulmadan yapabiliyorsunuz. Ürünün en büyük özelliği sahip olduğu Pico alıcısı sayesinde üç adet Bluetooth cihazına aynı anda bağlanabilmesi. İster Tablet olsun isterse de dizüstü ya da masaüstü sistemi. MX Anywhere 2’nin alt tarafında yer alan düğme sayesinde üç cihaz arasında rahatlıkla geçilebiliyor. Üzerinde bulunan kısa yol tuşları isteğe göre programlanabilmesi önemli bir özellik. Bu sayede inanılmaz hızlı ve kolay bir kullanım sağlanmış oluyor. Benzer bir durum üzerinde bulunan Scroll tekerleği için de geçerli. Bu tekerlek benzer ürünlerle kıyasla çok daha hızlı dönebiliyor ve özellikle uzun sayfalı dokümanlarda sayfalar arası geçişlerde ciddi avantajlar sağlıyor. MX Anywhere 2, tıpkı MX Master gibi kendi piline sahip. Bu pil 1 dakikalık şarj süresi ile 2 saat kullanım sunuyor. MX Anywhere 2, Micro USB kablosu ile yapılan tam şarjda yaklaşık 2 ay boyunca kullanılabiliyor. MX Anywhere 2, ne yazık ki Bluetooth olmadan sadece micro USB kablosu ile çalışmıyor.
64
Teknik Özellikler Algılayıcı teknolojisi: Darkfield Lazer Pil: Li-Po (500 mAh) pil Kablosuz çalışma mesafesi: 10 m Pil ömrü: 2 aya kadar Boyut: 100 x 61 x 34 mm Ağırlık: 106 gr
Oyuncular Için Geliştirildi Lenovo Y70 Touch
17.2 inç Lenovo Y70 Touch dizüstü sistemi, full HD çözünürlüklü dokunmatik ekranı, premium ses sistemi, güçlü işlemcisi ve grafik teknolojisiyle birçok oyunseverlerin yüzünü güldüreceğe benziyor.
Teknik Özellikler: Ekran: 17.2 (1920x1080) İşlemci: Core i7 Ekran kartı: GTX 860M Bellek: 16 GByte Kapasite: 1TByte Hybrid/512 Gbyte SSD Ağırlık: 3.4 kg
Fırçalanmış Aluminyum bir üst kapağa sahip olan Y70, iç kesimde kenardan kenara kadar cam ile kaplı olması çok önemli bir avantaj. Uçtan uca döşenmiş olan bu cam, ekranı koruyor ve çerçeveyi çok ince gösteriyor. Oldukça stabil bir yapıya sahip olan Y70, baskılara ve darbelere karşı dirençli. Arka tarafta yer alan havalandırma ızgaralarının plastikten olması biraz düşündürücü. Üst seviye ürünlerde genelde Unibody tasarım kullanılıyor ve bu ızgaralar kimseyi rahatsız etmiyor. Lenovo Y70, ne yazık ki Unibody tasarımına sahip değil. Buna karşın şaşırtıcı derecede sessiz çalışıyor. Ayrıca benzer ürünlerle kıyasla 50 mm yerine 26 mm’lik değeri ile çok daha ince ve 3.5 kg’lık ağırlığı ile de çok daha hafif.
Dokunmatik Ekran ve Core i7 Işlemci Lenovo Y70 Touch, 17.2 inç’lik dokunmatik bir ekrana sahip. 1080p çözünürlüğüne çıkabilen bu ekran, renkleri ve metinleri oldukça parlak bir şekilde verebiliyor. Başarılı bir parlaklık ve kontrast değerine sahip olan bu ekran sorunsuzca çalışıyor. Ekranın renk dağılımı ve renk doğruluğu üst seviyelerde olması özellikle oyun sevenlerini çok sevindireceğini düşünüyoruz. Benzer bir durum ürünün üzerinde bulunan işlemci
için de söyleyebiliriz. 2.5 GHz frekansındaki Core i7 işlemci, 3.5 GHz’e kadar çıkabiliyor. Düşük güçte 800 MHz’e kadar inebilen bu işlemci Intel HD 4600 entegre grafik işlemcisi ile temel ihtiyaçları karşılıyor. İişin içine oyun girdiğinde Optimus teknolojisi devreye giriyor ve modeline göre 2 ile 4 Gbyte arası değişen GTX 860M grafik yongasına otomatik olarak geçiliyor. Lenovo Y70 Touch oldukça iyi bir performansa sahip. Ama burada elde edilen performans çok daha ii olabilirdi. Lenovo fiyatı uygun tutmak için 1 Tbyte hibrid disk kullanıyor. İşte bu disk bu sistemde bir dar boğaz yaratıyor. Elbette bu darboğazı, profesyonel kullanıcılar anlayabilirler. Normal kullanıcılar Y70’in performansından memnun kalacakları kesin. Yine de şunu söylemek isteriz. Daha pahalı olan ve 512 GByte SSD diskli Y70 Touch çok başarılı bir seçenek oluşturuyor. Ttüm dengeleri altına üstüne getiren bu seçenek, profesyonel kullanıcılarının tam aradıkları ürün olmaya aday.
JBL Hoparlör ve Pil Kullanım Süresi Lenovo Y70 Touch’ın en önemli özelliklerinden biri JBL hopar seti. İki adet stereo ve subwoofer’dan oluşan bu set, Dolby Digital Plus tekenolojisi sayesinde oldukça güçlü ve tok bir ses kalitesi sunuyor. Oyun, film ve müzik için farklı ayar modlarına sahip olan bu entegre hoparlör seti yüksek kalitesi ve performansı ile müthiş bir deneyim sunuyor. 7400 mAh’lik bir batarya’ya sahip olan Lenovo Y70 Touch, düşük enerji modunda 3.5 saat kullanılabiliyor. Bu esasında oldukça iyi bir değer. Yüksek performans devreye girdiğinde ise, Y70’i fişe takmak çok daha mantıklı. Bu tür ürünlerde, maksimum oyun zevki için, ürünün mutlaka fişte takılması olması gerekiyor.
65
editör
Fidye Yazılımları Türkiye’yi Yine Esir Aldı Kamu kurumlarının bilişim altyapılarına yapılan saldırılar yükselişte. 2015’in ikinci çeyrek döneminde tüm dünyada yaşanan veri güvenliği tehditlerini değerlendirdiği bir güvenlik raporu herkesi şaşırttı. TrendLabs tarafından “Yükselen Dalga: Kamu Teknolojilerini Tehdit eden Saldırılar” başlığı altında yayınlanan raporda siber suçluların özellikle havaalanları, ev ağları, PoS cihazları, televizyon kanalları ve kamu kurumları gibi günlük hayatımızı etkileyecek teknolojileri hedef aldıkları vurgulanıyor. 2015’in Nisan, Mayıs ve Haziran aylarını kapsayan raporda Türkiye ile ilgili çarpıcı veriler de yer alıyor.
Fidye Yazılımları Türkiye’yi Esir Aldı 2015’in ikinci çeyrek dönemi siber saldırılar açısından Türkiye için yine hareketli geçti. TorrentLocker isimli fidye yazılımı Türkiye’yi esir aldı. Özellikle Haziran ayında tavan yapan TorrentLocker saldırıları, siber saldırganlar tarafından hazırlanan cep telefonu faturalarının içine gizlenerek yapıldı. Kullanıcıların tıkladıkları zararlı siteler ve sahte e-postalarla yapılan yönlendirmeler de bilgisayarlarına fidye yazılımı gibi zararlıların bulaşma riskini artırıyor. Türkiye’deki kullanıcılar zararlı sitelere toplamda 6 milyon 709 bin 683 kez tıkladılar. Türkiye’yi hedef alan saldırılar daha önceki dönemlerde olduğu gibi yine online bankacılık uygulamalarını hedef almaya devam ediyor. TrendLabs’ın verilerine göre Türkiye’deki online bankacılık uygulamalarını hedef alan zararlı yazılımlar ise Nisan ayında tavan yaparak 2 bin 540 cihazı etkiledi. Türkiye’de Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında toplam 231 bin 406 bin zararlı mobil uygulama indirildi. Bu uygulamaların içinde mobil cihazları hedef alan 4 bin 24 adet virüs saptandı. TrendLabs’ın verilerine göre bu dönemde dünyada gerçekleşen saldırılardaki genel eğilim küçük ve orta ölçekli işletmeler ve kamusal bilişim altyapılarına yönelik oldu. Özellikle ABD’yi hedef alan saldırılar birçok vatandaşın kişisel verilerini tehlikeye attı.
66
Ecevit BIKTIM
Yayın Danışmanı ecevit@btgunlugu.com
BT Yรถneticileri Bu Adreste Buluล uyor
BTGunlugu.com