Uzun bir yolculuktu çıktığımız. Önümüzdeki bu engebeli yolu aşmak için ihtiyacımız olan gücü ve desteği arkamızda hep aradık. Ve sonunda siz değerli okuyucularımızda bulduk. Evet; biz bu gücü ve desteği sizlerden aldık. 5 yıldır tirajı hiç düşmeden ve ilgiyle takip edilen dergimiz Ankara Style’den sonra şimdi sizlerden aldığımız ilhamla; içerdiği kültür, tarih , turizm, gündem , moda, sanat konuları ile yaşamınızın her alanında keyifle okuyabileceğiniz yeni bir dergi olan Uçuş Keyfi’ni yarattık. Büyük bir kitleye hitap eden bir yaşam dergisi olmanın sorumlulugunu derinden hissediyor ve bunun yükünü omuzlarımızda taşımanın gururunu yaşıyoruz. Ve çok iyi biliyoruz ki; bu yolda yalnız değiliz. Sizler için, her insanın kendinden bir parça bulabilecegi bir dünya yaratmaya çalıştık. Her zaman dile getirmek istediklerinize tercüman olabilmek için var gücümüzle çalışacağız. Dergimizin her kesimden yoğun ilgi görüyor olması, bizleri hem mutlu ediyor hem de hep daha iyiye ulaşmak için bizlere yol gosteriyor. Bundan sonra “Uçuş Keyfi” adıyla havalimanlarında, otellerde, kafelerde, tüm taksilerde sizlerle birlikteyiz. Ve diyoruz ki; “Kendinizi dunyaya tanıtırken yalnız degilsiniz.” Muhammet KARA ucuskeyfidergisi@gmail.com 1
İÇİNDEKİLER 14 30
68
METİN ÖZER TARKAN
2
VİNTAGE
56
10
50
U.S POLO SİREN ERTAN
ULUDAĞ
3
GÖZÜMÜZE İLİŞENLER
4
5
GÖZÜMÜZE İLİŞENLER
6
7
MÜZİK
8
9
MODA
10
MODA
U.S POLO KIŞ MODASI 11
MODA
Kışın Denim Şıklığı.. Polo sporundan ilham alan U.S. Polo Assn., denim modelleriyle kadın, erkek ve çocuklara rahat ve şık bir kış vaat ediyor. U.S. Polo Assn.’nin denim etekleri, pantolonları ve gömlekleri, bu sonbahar gardropların vazgeçilmezi olmaya aday.
125.yılını kutlamaya hazırlanan U.S. Polo Assn., geçmişindeki birikimi bugüne taşıyarak tüm nesillerin keyifle kullanacağı, ulaşılabilir koleksiyonlar tasarlamaya devam ediyor. Gardıropların vazgeçilmezi denimleri U.S. Polo Assn. tarzıyla yorumlayan marka, polo sporunun ruhunu yansıttığı denim koleksiyonuyla sonbaharı karşılıyor. Kadın, erkek ve çocuklar için farklı seçeneklerin olduğu koleksiyonda, denim tutkunu herkes için birçok alternatif bulunuyor. Sezonda denim üstüne denim trendi sürerken, U.S. Polo Assn. koleksiyonuna aldığı denim ürünleri ile zengin bir kreasyon sunuyor. Kadın koleksiyonunda bulunan denim etekler, pantolonlar, gömlekler, denim elbiseler ile sportif bir şıklık sağlıyor. Kadın denim koleksiyonunun as oyuncusu, kendinden çiçek desenli denim gömlekler oluyor. Denim pantolonlarda ‘Lycralı Slim’, ‘Skinny’ ve ‘Straight’ kalıplar, farklı vücut tiplerindeki kadınların sonbahardaki en rahat pantolonları oluyor. 12
U.S. Polo Assn.’nin erkek denim koleksiyonundaki ürünler de gardropların en önemli parçalarını oluşturuyor. Denim pantolonlarda rahatına düşkün erkekler için ‘Relax’, kendine güvenen erkekler için ise ‘Slim-straight’ modeller öne çıkıyor. Sezonun gözdesi ve polo sporunun da resmi giysisi olan beyaz denim pantolon, erkeklere polo oyuncusu havası veriyor. Denim gömlekler de sonbahar serinliğinde t-shirtler üzerinde kullanılabiliyor. Gömleklerin uzun ve kısa kollu seçenekleri bulunuyor.
MODA
13
RÖPORTAJ
BÜYÜK DÜŞÜN HEDEFİNİ YÜKSEK TUT Türkiye’deki en büyük dershane zincirine sahip olan, yayınlarıyla ve markalarıyla eğitimde kalitesini, başarısını ve güvenini kanıtlamış bir kurum olan Sınav Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Metin ÖZER ile eğitimde dönüşüm sürecine dair bir röportaj…
1-2014’te eğitim sektörü, dershanelerin kapatılması ya da dönüştürülmesi konusuyla gündemi hep sıcak tuttu. Sınav Eğitim Kurumları’nın bu konuyla ilgili değişim ve dönüşme süreci nasıl olacak? Metin ÖZER: Sınav Eğitim Kurumları olarak, eğitimin kalitesini arttırmak, performans odaklı özel sektör anlayışını eğitim sektörüne taşımak istiyorsak, dershanelerin örgün eğitime katılması gerektiği düşüncesini çok önceden belirtmiştik. Sınav Eğitim Kurumları, okullaşma sürecini başlatmış, bu konu ile ilgili kampüsü, eğitim sistemi, uzman kadrosu, başarıları ve 20 yılı aşkın eğitim tecrübesiyle her zaman önde ve örnek olmuştur. AMİRAL GEMİSİ DEMİR ALDI, SINAV LİSELERİ EĞİTİME BAŞLIYOR 2-Sınav Eğitim Kurumları Eğitimde Temel Dönüşümde nasıl bir yol izleyecek? M.etin ÖZER: Öncelikle şunu belirteyim: Sınav Eğitim Kurumları’nın dershaneden dönüşen kurumlarımız “Sınav Liseleri” markasıyla yoluna devam edecek. Yeni süreçte dershaneden dönüşen okullardan veli ve öğrencinin beklentisi büyüktür. Bu beklentiyi ancak Türkiye çapında deneyim sahibi, sistemli, güçlü “marka” kuruluşlar karşılayabilir. 25 yıllık dershane-yayın-okul birikimiyle eğitim sektörünün “Amiral Gemisi”, Sınav Liseleri bu değişime öncülük edecektir. Sınav Dergisi Dershaneleri, tüm Türkiye’de 200’ün üzerindeki şubesiyle Sınav Liseleri’ne dönüşecek. Sınav Liseleri için tasarlanan, yeni eğitim programı, dijital ve basılı yayınları, profesyonel rehberlik ve yönetim anlayışıyla, “Dershaneden Dönüşen Okullar” kategorisinin lideri olmayı hedeflemektedir. Süreç içerisinde çoğu “Sınav Liseleri” koleje dönüştürmeyi planlıyoruz. 14
RÖPORTAJ
EĞİTİMDE YENİ KONSEPT “SINAV” OKULU 3-Sınav Eğitim Kurumları Sınav Liselerinde eğitimden biraz bahseder misiniz? Metin ÖZER: Özel okullar arasında YGS-LYS Türkiye birinciliği dâhil Sınav Koleji’ni yıllardır zirvede tutan hem dershane hem okul birikimi Sınav Liseleri ile artık yurt geneline taşıyacağız. Bütün okullarımızda tam gün olarak aynı hafta eğitime başlanıp, aynı program izlenecek, aynı konular işlenecek, aynı sorular çözülecek, aynı ödevler yapılacak ve aynı sınavlar uygulanacaktır. Her yerde “Sınav Kalitesi” ve “Yüksek Hedef” gözetilmektedir. Yine Sınav Dershanelerinde olduğu gibi alanında uzman, deneyimli ve dinamik öğretmen ve yöneticilerle çalışacağız. 4-Özel okul denilince öncelikle akla gelen İngilizce eğitimidir. Bu konu ile ilgili Sınav Okulları’nda farklı olarak nasıl bir eğitim modeli olacak? Metin ÖZER: Sınav Liselerinde İngilizce programı, dershaneden dönüşen okullardan beklenilenin üzerindedir. Özel okul olmanın bilinciyle Sınav Liseleri İngilizce öğretim sistemini 4 yıldır başarılı bir İngilizce eğitimi veren Sınav Koleji’nin New York üniversitesi ve Oxford ile gerçekleştirdiği yabancı dil programı üzerine kurmuştur. Sınav Liselerinde ayrıca öğrencilerin dil becerilerini geliştirmek ve onlara pratik kazandırmak için, İngiltere, Kanada ve ABD gibi ülkelere eğitim amaçlı gezi ve organizasyonlar düzenlenecektir.
EĞİTİMDE 3 ADIM ÖNDE 5-Günümüzde artık teknoloji eğitim de dâhil olmak üzere her alanda aktif olarak kullanılıyor. Sınav Liseleri’nde ne tür teknolojik uygulamalar olacak? Metin ÖZER: Sınav Liselerinde çağın gerektirdiği teknolojik yenilikler ders içeriklerinden, öğrenci takibine kadar eğitim süreçlerinin her safhasında kullanılacaktır. Sınav Liselerinde bu anlayışla SINAVDiJiTAL, SINAV T-DES ve SINAVNET olmak üzere 3 önemli teknolojik uygulamayı hayata geçiriyoruz. Sınav eğitim Kurumları’nda web tabanlı SINAVNET otomasyon programı kullanılmaktadır. Türkiye’de bir ilk olan bu programla sınavların tamamı Türkiye genelinde değerlendirilmektedir. Bu programla aynı zamanda öğretmenlerimizle velilerimiz arasında sürekli bir iletişim sağlanacaktır. SINAVDİJİTAL, Sınav Liselerinde konu anlatımları, örnek soru ve çözümler, eğitim görselleri, gibi birçok dijital materyalin bulunduğu bir uygulama kullanılacaktır. Bu uygulamayla dersler akıllı tahta ve projeksiyon cihazlarında daha verimli işlenecektir. SINAV D-TEST ise, sınıfta çözülen testler ve ödev dokümanları anında değerlendirilip ve SINAVNET üzerinden de velilerimizle paylaşılacaktır. SINAV D-TEST Sınav Liselerinde ölçme değerlendirme sisteminin önemli bir parçası konumundadır. 15
RÖPORTAJ 6-Sınav Eğitim Kurumları’nın eğitimde başarının yanında sanat, kültür ve spor faaliyetlerine de ayrıca önem verdiği ve bu alanda önemli başarılara imza attığı biliniyor. Bu durum Sınav Liseleri’nde nasıl bir konseptte olacak? Metin ÖZER: Sınav Liseleri’nde, akademik ağırlıklı programın yanında öğrencilerin sosyal, kültürel ve sportif ihtiyaçları dikkate alınarak okul yönetimi ve rehberliğin öncülüğünde çeşitli kulüp çalışmaları, aktiviteler ve organizasyonlar yapılacaktır. Belirli aralıklarla öğrenciler arası akıl oyunlarından, satranca, futboldan, basketbola, halk oyunlarından, yüzmeye kadar çeşitli dallarda yarışmalar, turnuvalar düzenlenecektir.
7-Sınav Eğitim Kurumları’nın temel değerleri olan, tüm kurumlarında büyük önem taşıyan ve eğitimin bu temel değerler üzerine kurulu olduğu THE OKUL kavramını biraz daha detaylı açıklar mısınız? Metin ÖZER: Sınav Eğitim Kurumları, kurulduğu yıldan itibaren üç tane ana kavramı prensip edinmiştir. Bunlar; Takip/Sorumluluk Hakkaniyet/Dürüstlük Empati/Duygudaşlıktır. Sınav Eğitim Kurumları’nın birinci ilkesi, her öğrencisini büyük bir sorumluluk ve titizlikle takip etmektir. Bunun içindir ki tüm öğrencilerin akademik başarısıyla, bireysel ve sosyal gelişimiyle yakından ilgilenilir. Gelişmelerden veliler de düzenli olarak haberdar edilir. Öğrenci hakkında hiçbir şekilde “Temeli zayıf ya da dinlemiyor, anlamıyor.” gibi bahaneler üretilerek sorumluluktan kaçılmaz.
Sınav Eğitim Kurumları’nda öğrenciler, veliler, öğretmen ve diğer çalışanlarla kurulan ilişkide daima hakkaniyet / dürüstlük ön plandadır. Bütün çalışanların ücret ve diğer özlük hakları hassasiyetle korunur. Öğretmenler öğrencilerle “Hepsi özeldir.” prensibi gereği ayrıştırmadan, yarıştırmadan bire bir ilgilenir. Verilen eğitim-öğretim kalitesiyle maksimum memnuniyet sağlanır. Sınav Eğitim Kurumları’nın fiziki koşulları ve eğitim sistemi, öğrencilerin mutlu ve keyifli bir eğitim alacağı şekilde planlanmıştır. Öğrencilerin özellikle strese girmeden severek, isteyerek, okula-dershaneye gelmesiyle akademik başarısı artırılmaya çalışılırken ruhsal ve kişisel durumları da dikkate alınır. Çünkü bugünün mutlu ve başarılı çocukları, yarının üretken ve saygın bireyleri olacaktır. 16
17
18
19
MODA
20
21
EKSTRA
22
EKSTRA
23
24
25
SAĞLIK
26
27
GURME
28
29
30
TARKAN
“Türkiye değerli müzik sanatçıları yetiştiren bir ülke ama dünya çapında bir yıldız olarak üne kavuşabilecek bir ikinci Tarkan göremiyorum.” Mitologyaya göre Musa’lar, dokuz Esin Perisi, Zeus’un tanrıça ile birleşmesinden doğmuştur. Ara sıra tanrısal ezgiler fısıldarlar seçkin gençlerin kulağına. Terpsikore, şarkının ve dansın o renkli o şuh yaratıcısı, Tarkan’a bir yakınlık duymuş olmalı. Tarkan, 17 Ekim 1972’de Almanya’da, Alzey’de doğdu ve ilk eğitime Almanya’da başlamıştı.Bu eğitim 14 yaşına kadar sürdü. Aile 1986’da anayurda dönme kararını verince çocukların eğitimlerini anadillerinde sürdürmeleri önlerinde yeni ufuklar açtı. Önce Karamürsel’e yerleşildi.Karamürsel Musiki Cemiyeti’nde eğitim görmek Tarkan’ın kendini müziğe adama yolunda attığı ilk önemli adımdır. Ya bir sonraki adım? Aile yeniden yer değiştiriyordu.“Ver elini İstanbul!” Eşsiz İstanbul, dünyanın en büyük, en canlı, en namlı beldelerinden biri.“İstanbul’un taşı toprağı altın” derlerdi.Bir efsaneydi bu. Gelgelelim, gerçekten yetenekli,gerçekten yürekli, gerçekten donanımlı gençlere bazı altın fırsatlar sunabilirdi bu kent.Tarkan, lise eğitimini sürdürürken bir yandan da Üsküdar Musiki Cemiyeti’nde Klasik Türk müziğinin saygın ustalarından feyz aldı. Yeteneği gelişiyor, bilgisi artıyor, içinden bir ses:” Güven kendine, hodri meydan!” diyordu. Müzik yapımcısı Mehmet Söğütoğlu, Tarkan’da sıra dışı bir sanatçının parıltısını gördü. “Güveniyorum sana, hodri meydan!” dedi. Tutabilene Aşkolsun! İstanbul Plak ile 1992’de bir anlaşma imzalandı.“Yine Sensiz” adlı albümü müzik dünyasında geniş yankılar uyandırdı. Albümün çıkış şarkısı “Kıl Oldum Abi” kısa sürede ulusal radyoların ve gece kulüplerinin vazgeçilmez gözdesi oldu.“Çok Ararsın Beni” ve “Vazgeçemem” de çok aranan, vazgeçilemeyen şarkılar arasındaydı. Tarkan, çocuksu sevimliliği, bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi, içten davranışlarıyla yalnız gençlerin değil, gençliklerini anımsattığı her yaştan müzikseverin hayranlığını kazandı.
31
O yemyeşil gözler, Karadeniz yamaçlarında sürgün veren fidanları anımsatmaz mı? Karadeniz leventleri horon teperken Tarkan gibi coşmaz mı?Türkiye’nin dört bucağını aşıp sınırların ötesine uzanacak bir sevginin, bir coşkunun ilk habercisiydi bu ilk albüm. Satışlar 700.000’i aştı. Bir Müzik İkonu “Acayipsin” albümünde Sezen Aksu ile çalışan Tarkan Bu albümün yaklaşık 2,5 milyonluk bir satışı oldu ve yeni bir hit şarkının yolunu açtı. Kısa bir süre sonra Atlantic Records’un kurucusu ve dünyaca ünlü müzik yapımcısı Ahmet Ertegün ile tanıştı.Ahmet Ertegün, yakın dostlarına şunları söylemiştir:“Türkiye değerli müzik sanatçıları yetiştiren bir ülke ama dünya çapında bir yıldız olarak üne kavuşabilecek bir ikinci Tarkan göremiyorum.
“Ölürüm Sana”nın çıkış şarkısı olan “Şımarık”ın kazandığı benzersiz başarı sonucu,Tarkan 1998’de, dünyaca ünlü müzik şirketi Universal’in Fransa’daki temsilcisi ile lisans anlaşması imzaladı. Albüm “Tarkan”adıyla yeniden derlenerek PolyGram etiketiyle uluslararası çapta satışa sunuldu.
Dünya müzik sektöründe patlama yaratarak “Billboard Charts Hot 100” listesinin üst sıralarına yerleşen “Şımarık” başta İngilizce olmak üzere,Rusça, Yunanca gibi pek çok farklı dilde seslendirildi ve özellikle İngiltere’de çok başarılı oldu. Şarkının albenili video klibinin yarattığı etki ile Tarkan, biletleri satışa çıktığı anda tükenen konserlerden oluşan bir Türkiye Türkiye turnesinin ardından Güney Amerika’da gittiği birkaç başkentten sonra Avrupa’nın 17 şehrini de dolaştı.
RÖPORTAJ “Karma” albümünün çıkış şarkısı olan “Kuzu Kuzu,” 2001 Mayıs’ında piyasaya çıktı ve üç ay boyunca istelerde 1 numara olmayı sürdürdü. İki milyonu aşan bir satış rakamına ulaşan “Karma”nın başarısı tüm Avrupa’dan,Orta Doğu’ya ve Rusya’ya kadar uzandı ve Rus müzik piyasasında beklenmeyen bir satış patlaması yaptı. Come Closer”ın titiz ve uzun bir hazırlık sürecinden sonra 2006’da çıkışı Tarkan için yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Kendine özgü tarzını her birinde belirgin şekilde yansıttığı 15 şarkıdan oluşan bu İngilizce albüm ile Tarkan müziğini yeni bir dinleyici kitlesine duyurdu. Sayısı giderek artan hayranlarının tıka basa doldurduğu salonlarda konserler veren sanatçının hayalleri artık gerçekleşmişti.2007 yılının sonunda çıktığı zaman, sevenlerinin karşılarında yeni bir Tarkan bulduğu “Metamorfoz”albümü, dijital alandaki talebin artması yüzünden dünya müzik endüstrisi genelinde yaşanan fiziki satışlardaki keskin düşüşe karşın, 500bin adede yakın bir satış rakamı yakalamayı başardı.
Sosyal Sorumluluk Müzik çalışmalarından artan zamanının büyük bölümünü, kendisi için hayati önem taşıyan amaçlara adayan Tarkan, Doğa Derneği’nin çevre sorunlarına yönelik projelerinde sözcülük görevi üstlenerek özellikle doğayı koruma konusunda aktif olarak çalışmayı sürdürmektedir.2008’de ünlü sanatçı Orhan Gencebay’ın da Tarkan’a sesi ve sazı ile eşlik ettiği “Uyan”şarkısının yarattığı etki, Türkiye’deki diğer sanatçıları da bu amaca katılmaya teşvik etmiştir. Tarkan, aktivist olarak yer almaya devam ettiği sosyal sorumluluk çalışmaları çerçevesinde PETA (Uluslararası Hayvan Koruma Derneği)ile işbirliği yapmış ve derneğin sokak hayvanlarının korunmasına yönelik kampanyasının tanıtım yüzü olmuştur. Daha daha… Hem kişiliği hem de müziği Türk kültürünün zengin dokusuyla işlenmiş olan Tarkan’ın yarattığı etkinin kalıcılığı yadsınamaz. Müzik tutkusu ile beslenen ve daima bir adım önde duran Tarkan, bir sonra geleni hisseder. Bir sonra söylenecek onun şarkısıdır. Bir sonra beklenende Tarkan’ın ta kendisi. 33
TEKNOLOJİ
34
35
36
37
GÜZELLİK
38
GÜZELLİK
39
40
41
SAĞLIK
42
SAĞLIK
43
Hayallerin Ĺžehri: 44
Amsterdam 45
“
GEZELİM GÖRELİM
Amsterdam
”
Ünlü şehirleri genellikle bir sembolle özdeşleştirir insanoğlu. Paris Eyfel Kulesi, New York Özgürlük Heykeli, Roma Aşk Çeşmesi’yle düşüverir akla, hafızayı karıştırırken. Amsterdam ise birden çok sembolle hatırlanır, adeta dünyaca ünlü mücevhercilerinin özenle işlediği, bol karatlı pırlantaların onlarca farklı yüzeyi gibi. Kanallar, bisikletler, köprüler, kırmızı fenerli evler, uyuşturucuların serbestçe satıldığı ‘Coffee Shop’lar, kısaca özgürlük, hoşgörü ve çeşitlilik kenti...
Kraliçe Beatrix’in ülkesinin bu renkli şehri deniz seviyesinin 5,5 metre altında yer alıyor. Güzel olan sadece şehrin kendisi değil, soğukların hakimiyetindeki bir kuzey kenti olmasına rağmen, sıcakkanlı, büyük yürekli, kocaman insanların diyarı. Tek çelişki bu kocaman insanların o minnacık evlere nasıl sığdıkları... Vakti zamanında vergisi az diye eni dar ama derinliği fazla evler yapmış burada yaşayanlar. Binaların cepheleri öylesine minik ki eşyaları merdivenlerden taşımak imkansız. Bizde, benzerini kasaplarda göreceğiniz etlerin asıldığı çengelin makaralı ve biraz daha büyük olanını çatıların önlerine asmışlar. Arada bir havada yolculuk yapan mobilyaları görmek şehre gerçeküstü bir görüntü katıyor.
Bir Euro’ya Kilise Binası Hollandalılar çok güzel İngilizce konuşuyorlar, bunun sebebi dillerinin İngilizce ve Almanca’nın bir karışımı gibi olması ve televizyonlardaki yabancı programların dublajlı değil alt yazılı olarak gösterilmesi. Flamanca olarak da geçen dilleri pek bir zor, milli havayollarının açılımına bir göz atıp telaffuz etmeye çalışın: Koninklijke Luchtvaart Maatschappij! Hollandalılar’ın dinle pek işleri yok. Kiliselerin bir kısmı cemaat yokluğundan kapanmış. Kültürel bir amaçla kullandığınız takdirde kilise binalarını bir euro gibi bir bedelle devralabiliyorsunuz.
46
GEZELİM GÖRELİM
çeşitlilik kenti,dantel gibi.. 13. yüzyılda Amstel Nehri üzerinde kurulan ufak bir barajın etrafında gelişmeye başlayan ‘Amstelledamme ‘ isimli şehrin adına ilk kez Hollanda kontu 5. Floris’e ait 1275 tarihli bir belgede rastlanıyor. 14. ve 15. yüzyıllarda hızlı gelişen, yük taşımak için kullanılan tekne yapımı ve biracılık sayesinde zenginleşen şehir, 16. ve 17. yüzyılda ticari başarının zirvede olduğu ve kendisine özgü dokunun temelinin atıldığı altın çağını yaşamış. Hollanda’nın dünyanın dört bir tarafında yer alan sömürgelerinden gelen mallar Amsterdam’ı en önemli ekonomik merkezlerden biri yaparken, kazanılan para da şehrin görkemine katkıda bulunmuş.
Kırmızı Fenerli Evler Şehri keşfetmek çok kolay. Önce Ana Tren İstasyonu’nu (Centraal Station) arkanıza alın. Ardından çok sayıda büyük mağazanın yer aldığı, aynı zamanda kanal turu yapan teknelerin kalktığı iskelelerin olduğu Damrak’tan geçin. Birazdan Kraliyet Sarayı ve güvercinleriyle ünlü Dam Meydanı’na ulaşacaksınız. Amacınız farklı bir bölgeyi ziyaretse istasyondan sonra sola kıvrılın. Apayrı bir dünyanın kapıları açılacak önünüze. Kırmızı floresanlı lambalardan dolayı ‘Kırmızı Fenerli Evler’ olarak adlandırılan yapılarda, iç çamaşırlarıyla müşteri bekleyen, vücutlarını kiralamakla hayatlarını kazanan kadınlarla karşılaşacaksınız. Kadın olsanız bile çekinmeyin, burası şehrin en çok turist çeken bölgesi. Buraya gelmek için bu hanımların saatlik bazda kiracısı olmak da şart değil, erkeklerin çoğu seyirci olarak dolaşmakta ortalarda.
Gökkuşağı Bayraklı Oteller Dünyanın ‘Gay Başkenti’ unvanına da sahip şehirde, aynı cinsten kişilerin evliliği çok uzun yıllar önce kanuni zemine oturtulmuş. Gay müşterilere hitap eden yüzlerce otel, restoran, bar, kulüp, sauna ve dükkan, şehrin dört bir yanına dağılmış. Bu işletmeleri diğerlerinden ayıran en büyük özellik ise girişlerinde bulunan Gökkuşağı Bayrağı. Bu bayrağı gördüğünüzde nasıl bir eşikte durduğunuzu daha iyi idrak ediyorsunuz. 47
48
49
GEZELİM GÖRELİM
50
RÖPORTAJ
51
EKSTRA
Ünlü İsimler Jolly Turun açılışında Jolly Tur’un Esentepe Vardar Plaza’daki yeni genel müdürlük binasının açılış kokteyline sosyete ve sanat dünyasının ünlü isimleri akın etti. Jolly Tur Onursal Başkanı Sinan Vardar, Yönetim Kurulu Başkanı Mete Vardar, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mert Vardar, Genel Müdür Figen Erkan ve departman müdürlerinin ev sahipliğinde gerçekleşen kokteyle; pop müziğin ünlü ismi Berkay, iletişimci Özgür Aras, Kıvanç Tatlıtuğ’un ağabeyi Cem Tatlıtuğ ve eşi Burcu Tatlıtuğ, manken Aslı Melisa Pamuk gibi iş ve sanat dünyasından ünlü isim katıldı. Burcu - Cem TATLITUĞ
Berkay - ÖZGÜR ARAS 52
ASLI MELİSA PAMUK - TOLGA SALA
EKSTRA
Vardar Ailesi, yaptığı açıklamada şu mesajı verdi: “Nişantaşı’nda bir apartman dairesinde başlayan 28 yıllık yolculuğumuzu, bugün son teknolojiyle donatılmış Esentepe’deki yeni binamız Vardar Plaza ile taçlandırıyoruz. 10 kişi ile başladığımız yolcuğumuza bugün 500’e yakın acentamız, 3 bini aşkın turizm gönüllüsü ekibimizle devam ediyoruz. 28 yıl boyunca misafirlerimize ve partnerlerimize değer vererek büyüyüp bugünlere geldik. Yenilendik, geliştik ve hep farklılıklar kattık. Çünkü bir hedefimiz var: Bütün Türkiye, Jolly Tur ile tatile çıkacak.” SEDA - MERT VARDAR
FİGEN ERKAN - KAĞAN KAVALOĞLU EBRU AYDINLAR
MURAT ÖNCEL 53
54
55
RÖPORTAJ
S İren Ertan: A ldığım E serİ G İ b İ İt İnayla Son olarak Lidyana.com sitesi için kapsül bir koleksiyon hazırlayan Siren Ertan, siyah, kırmızı, yeşil ve gece mavisi renklerini tercih etmiş . “Rafine bir şıklık içeren klasik çizgilerimden uzaklaşmadım” diyor. Değmeyecek bir şeye 100 TL. bile vermeyeceğini söylüyor.
Siren Ertan İstanbul markası bebek gibi büyüdü. Nasıl bir istikrardır seninki ? Kendi markam ve atölyemi kuralı 11 yıl oldu. Bir “haute couture” sevdalısı olarak işe başladım ve devam ediyorum. Yani siparişle, kişiye özel, yüksek hammadde ve işçiliğe sahip tasarımlara imza atıyorum. Tüm bu yıllar içerisinde bir tasarımcı olarak parfüm, çikolata, mücevher, deri gibi farklı alanlarda tasarımlar da yaptım. Ama markamla gördüğümüz ilgi, sevgi, talep ile hemcinslerimin daha kolay ulaşabilecekleri ürünler yaratmayı da çok arzu ettim. İşte e-ticaret bu anlamda çok önemli. Son günlerde daha fazla insan sana ulaşıyor. Lidyana için kapsül bir koleksiyon hazırladın. Lidyana.com ile çalışma kararını nasıl verdin? Bir süredir www.sirenertan.com ‘u geliştirmek üzere çalışmalar yapıyoruz. İçinde haute couture’e göre daha uygun fiyatlı kıyafetlerin yer alacağı bir bölüm olması da planlarımız arasında. İşte tam bu sırada geldi Lidyana’nın teklifi. Ben de böyle tecrübeli bir site ve ekiple bir çalışma yapmanın bize tecrübe kazandıracağını düşündüm.
Hazırladığın koleksiyondan biraz bahseder misin? Renkleri siyah, kırmızı, çam yeşili ve gece mavisi olarak belirledim. Kumaş olarak krep, kadife, tafta ve dantel kullandım. Modellerde rafine bir şıklık içeren klasik çizgilerimden uzaklaşmak istemedim. Bunları küçük detaylarla zenginleştirdim. Bu koleksiyonumda da hedefim hep görmek istediğim kadın. Yani şık, zarif, asil ve güçlü. 56
RÖPORTAJ
H er Parç ayı S anat S EÇE R İ M. . . Defile Yapmaya Meraklı Değilim Ben “haute couture”de kaldığım sürece defile yapmaya çok meraklı değilim. Çünkü defile öncesinde bir süre müşteri randevularımı ve teslimatlarını yavaşlatmak gerekiyor ki ben müşterilerimle kurduğum harika dünyaya bayılıyorum... İnsanın stili yıllar içerisinde oturuyor ve ben her insanın bir tarzı olmasını severim. Bu tüm dünyada da kabul gören bir şeydir. Şahsen değmeyecek bir şeye 100 TL. bile vermem. Aldığım her parçayı sanat eseri toplar gibi itinayla seçerim.
Güzellik İçin Bir Şey Yapmıyorum Genlerime Şükrediyorum Güzelliğin her zaman konu olur senin. Neler yapıyorsun cildin ve kendin için? Pek bir şey yapmıyorum ve genlerim için şükrediyorum. Temiz ve bakımlı olmaya önem veririm. Sigara hiç kullanmadım, alkolü ise kırk yılda bir belki birkaç yudum içerim. Tabii ki yaş ile birlikte tıbbın nimetlerini takip ediyorum ama fazla kendimizle oynamadan en hafif ve güvenilir olanlarını seçmemiz gerektiğine inanıyorum. Zaten inceydin ama şu sıralar model inceliğindesin. Nasıl besleniyorsun? Nasıl iştahlı olduğumu sen de bilirsin; bir efsanedir. Hayatım boyunca yüksek kalorili beslendiğim, ölüm rejimlerinden uzak durduğum ve çok sıkı spor yapmadığım için, hala biraz yememe dikkat ettiğimde, öğün aralarında midemi yormadığımda ve biraz spor yaptığımda istediğim kadar kilo verebiliyorum. Bir de disiplinliyimdir tabii, her gün tartılırım, kilo üzerine kilo bindirmem. Birçok sosyal sorumluluk projeleri seninle hayat buluyor... On beş yıldır sivil toplum örgütlerinde çalışıyor ve sosyal sorumluluk projelerinde görev alıyorum. Bu bir hayat tarzı benim için. Yönetim Kurulu Üyesi olduğum Tesyev’de ise 15 gurur duyduğum yılı geride bıraktık. 57
58
59
“Bu Kış Derimod’a Davetlisiniz
60
”
61
RÖPORTAJ
Ümit Zaim: “ Bu Yıl Dünyada Deri yılı”
Deri dünyasındaki 40’ıncı yılını kutlayan Derimod, gelecek dönem hedeflerini, stratejilerini ve yenilikçi ürünlerini düzenlediği basın buluşmasında paylaştı.
Derimod Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Zaim ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sedef Orman’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen toplantıya deri dünyasına ilişkin değerlendirmeler ve Derimod’un yeni dönem büyüme stratejileri damga vurdu. Derinin asaletini bugünün trendleri ile bir araya getiren Derimod, 2014 –2015Sonbahar – Kış sezonunda hayata geçirdiği yeniliklerini ve gelecek dönemdeki büyüme stratejisini paylaştığı bir basın buluşması düzenledi. Derimod Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Zaim ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sedef Orman’ın sözcülüğünde gerçekleşen buluşmada, deri sektörü ve Derimod’un gelecek dönem büyüme stratejileri paylaşıldı. Yeni sezonda 3 yenilik birden… Düzenlenen toplantıda konuşma yapan Ümit Zaim, “Hepinizin bildiği gibi moda sektörü çok hızlı bir değişim süreci içinde. Derimod olarak biz de deri sektöründe başı çekiyor ve bu işleyişe öncülük etmeye çalışıyoruz. Örneğin, dünyada bu yıl bütün ünlü moda markaları ve modacılar 2014-2015Sonbahar-Kış Sezonu’nu ‘deri yılı’ ilan ettiler. Biz de bu trende Türkiye’de start veriyoruz ve sezona 3 farklı yenilik ile giriyoruz” şekilde konuştu. Zaim, Türk deri sektörüne getirdikleri yeniliklerini şöyle açıkladı; Derimod’un bir diğer yeniliği ise New York, Paris, Londra ve Milano’da akım yaratan streç deri. tüm dünyada çok popüler oldu. Bu sezonun diğer büyük projesi ise derinin daha fazla hava geçirmesini sağlayan AIR-BREATHE sistemi. AIR – BREATHE sistemi ile üretilen deri ceketler standart deri ceketlerden % 15 daha fazla nefes alıyor ve böylelikle müşterilerimiz doğa ile daha çok iç içe olabilecekleri ürünleri sunuyoruz. Üzerinizdeki deri ceketin varlığını hissetmiyorsunuz, adeta gömlek giymiş gibi.” 62
63
RÖPORTAJ Derimod’un gelecek dönem planlarının aktarıldığı toplantıda, 2015 yılının 41’inci yılı olması nedeni ile yurtdışındaki varlığı güçlendirmeye yönelik çalışmalara hız verileceği paylaşıldı. Gelecek yıl içinde, mevcut 95 yurt içi ve 8 yurt dışı mağaza (5 Rusya ve 3 İran) sayısını 115 çıkarmayı hedeflediklerini ifade eden Ümit Zaim, Rusya ve İran’daki mağazalarına yenilerini eklemeyi planladıklarını belirtti. 820 kişilik istihdam sağladıklarını ve gelecek dönemde bu sayının artacağını paylaşan Zaim, 2014 yılını % 22 büyüme ile 270 milyon TL ile kapatmayı öngördüklerini; 2015yılı hedeflerinin ise % 20 büyüme ile 325 milyon TL olduğunu vurguladı. Sektörde yaşanan sorunların da değerlendirildiği toplantıda, ‘suni deri ceketlerin’ ‘deri ceket’ etiketi ile satılmasına dikkat çeken Zaim; “Artık suni deri ürünlerini bile hakiki deri kokusu ile imal edenler var. İnternet ve çılgın indirimler hariç bedeli 399 TL’nin altında olan ve deri ceket adı altında satılan ürünleri alırken lütfen iki kere dikkatli olun.
İstediği kadar koksun, herkes gerek dokusundan gerekse fiyatından bu ceketlerin hakiki deri olup olmadığını anlar, anlıyor! Ben buradan bu işi yapanlara sesleniyorum. Lütfen Türk halkının zekâsını sınamayın!” çağrısında bulundu. Ümit Zaim konuşmasına şöyle devam etti; “Biliyorsunuz, tekstil ve deri ürünler her zaman bir biri ile kıyaslanmıştır. Yaptırdığımız anketler deri ceketin, tekstil ceketlerden ortalama 5 kat daha uzun ömürlü olduğunu gösteriyor. Ürünlerimizi müşterilerimizle buluştururken kalpten beyne gitmeye çalışıyoruz. Onlara “Uzun süreli bir ilişkimiz olacak. Bana aşık olmaktan korkma” mesajı veriyoruz.Derimod olarak ceketten çok duygu satmaya odaklanıyoruz. Tekstil sektöründe Türkiye pazarına her türlü dünya markasının girmiş olmasına rağmen deri cekette Türkiye’ye girmiş bir deri dünya markası halen yok. 64
RÖPORTAJ
İtalya’nın en büyük deri markası ve 150 kadar mağazası bulunan Conbipel, 3 yıl önce Kanyon’da açtığı deri mağazasını bir sezon sonra kapattı. 40 yıllık sanayici Ümit Zaim olarak, Türkiye’de yabancı markaya deri sattırmam. Moda, kalite ve fiyat olarak biz kendimize güveniyoruz ve her türlü dünya markası ile de rekabete hazırız.” “Sektörde yeni Türkiye logosunu kullanan ilk marka olacağız!” Pazarlama ve marka danışmanlarına sorularak yapılan anketlerin sonucunda ‘En güçlü küresel Türk marka adayları’ arasında hep Derimod’un çıktığını ve bu sonuçlardan mutluluk duyduklarını belirten Zaim; “Biz de bu kapsamda deri sektöründe Türkiye’yi temsil eden güçlü markalarda biri olarak, geçtiğimiz hafta TİM’in toplantısında lanse edilen yeni Türkiye logosu ‘Discover the Potential’ı ürünlerimizde kullanmaya karar verdik. Bu aynı zamanda sektörde bir ilk olmamız nedeniyle bir gurur vesilesidir” şeklinde konuştu. Gelecek döneme ilişkin çalışmaları ve mevcut potansiyelleri nedeniyle yabancı fonlardan da teklifler geldiğini de paylaşan Zaim, “Yurt dışına açılma operasyonumuz büyüme sürecine girdiği zaman bunu da gündeme alabiliriz” dedi.
65
EKSTRA EDİTÖR’DEN
Motosiklet Tutkusu.. Bana öyle geliyorki bu motosiklet tutkusu öyle sonradan olmuyor.Aslında hayatının başından beri bu sevdayı yüreğinin bi köşesinde barındırıyorsun,belli bir zaman sonra birden motosiklet diye yanıp tutuşmaya başlıyorsun.Şimdi buda nerden çıktı dediğinizi duyar gibiyim.Ben bu kanıya şuradan vardım.Hiç umulmadık bi yerde yada şekilde yanınızdan bir motosiklet geçerken sanki senelerdir arayıpta kavuşamadığımız sevgilimizi görmüş gibi heyecanlanıp motosiklet gözden kaybolana kadar nefes almadan takip eder sonrasında da ciğerinizin yettiği kadar nefes alıp şöyle içli bir offf! Çekeriz.İştee! motosiklet hayatında ergenlik çağına gelmiş bulunmaktayız,bundan sonra nerde bir iki teker görsek radar gibi gelip geçene kadar göz takibi yaparız,bu böyle ne kadar gider bilmiyorum bu ergen olan şahsiyetin maddi ve manevi gücüne bağlı diye düşünüyorum.
Çekmekten ciğerleri genişleyenler var.Ben kendime ve benim gibilere mecnun motorcu diyorum,deliler gibi isteyipte bi türlü leylasına (motoruna) kavuşamayan sevdalılar.Tabi bu süreç bana göre en zor olanı bunun ispatı da bunca zamandır yazmış olduğum ve bazılarınızın okumuş olduğu mantıklı yada matıksız motosiklet üzerine yazılmış onca yazı. Hani’’herkezin gönlünde bir aslan yatar’’ diye bir ata sözümüz vardır ya işte bizim gibi mecnun motorcularda böyle bişey yoktur maalesef,insanlara o tarz motoru seviyorum bu tarz motor almak istiyorum desekte yalan,üzerinde motor bulunan bize rüzgar duygusunu yaşatabilecek her iki tekere aslında hasretle göz ucuyla süzeriz.Hiç değilse ben böyleyim... Bu duyguların bir insana sevdalanan birinin duygularından hiç bir farkı yok bence işte bu duyguları yüreğinde barındıran yada barındırdıktan sonra leylesına (motoruna) kavuşan her motor sever eminimki motoru ne olursa olsun ona sevdiği insan gibi bakıp birlikte büyüyüp yollar,rüzgar ve doğa sayesinde besleneceklerdir. 66
67
EKSTRA
68
EKSTRA
69
GURME
70
71
72
73
74
75
GÜZELLİK
Yılın En Favori Saç Modelleri 1
BOHEM DALGALAR Her geçen gün saçlar da makyajlarda doğallaşıyor. Eskisi kadar abartılı makyajları ve düğün saçlarını etrafta görmüyoruz. Tabi ki bakımlı olmak şart. Ancak bu bakımı abartılı saç ve makyajla karıştırmamak gerekli. Saçlardaki bohem dalgalarda buna işaret ediyor aslında. Fön değmiş ancak abartılmamış, lüle lüle yapılmamış, doğal duruşlarıymış havasını veren saçlar 2015 ilkbahar/yaz sezonuna damgasını vuracak gibi.
2
AT KUYRUGU 2015 ilkbahar/yaz sezonu için saçlarınızı uzatmaya şimdiden başlayın. Çünkü trend listelerinde yer alan saç modelleri genelde uzun. At kuyrukları da yeni sezonda öne çıkan modeller arasında. Tepeden toplananlar da, boyun hizasından toplananlarda var. Karar sizin! 76
GÜZELLİK
3
SAÇ
ÖRGÜSÜ
İşte yine uzun saçlarda denenebilecek bir model daha, saç örgüleri. Bu saç modeli 2015 ilkbahar/yaz sezonuna hızlı bir dönüş yapıyor ama biz öğrencilik yıllarımıza geri dönüş yapabilecek miyiz acaba? Bir “off keşke” çekerek, bu modelin salaş toplanmış hallerini de denemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.
4
TOPUZ Farklı topuz modelleri de 2015 ilkbahar/ yaz defilelerinde yer aldı. Ama bu topuzlar klasik topuzlardan biraz daha farklı.Saç örgüsü yapılarak oluşturulan topuz modellerl ya da doğal bir şekilde döndürülerek hazırlanan modeller, yani yine abartıdan uzak topuzlar.
5
ISLAK GÖRÜNÜM Yaz ayları için oldukça uygun bir model olan ıslak görünümlü saçlar, 2015 ilkbahar/ yaz sezonunda yine favori modellerden. Tabi bu saç modeliyle birlikte fresh bir görüntü vermeniz mühim. Yoksa etrafta kirli saç algısı da yaratabilirsiniz. 77
GÜZELLİK
6
IRI DALGALAR Saçınızda buklelere yer vermek istiyorsanız ve iri dalgalı görünümü seviyorsanız, 2015 ilkbahar/yaz sezonunda bu tarz saç modellerini deneyebilirsiniz. Ama yine belirteyim, lüle lüle yapılmış bir saç değil asla bahsettiğim, daha doğal bukleler trend olan.
7
SAÇ AKSESUARLARI Saçlarımızın süsleri, bizim de en önemli aksesuarlarımız taçlar, çiçekli tokalar, taşlı taraklar ya da saç bantları. 2015 ilkbahar/yaz sezonunun enerjisini tokalarla ve saç aksesuarlarıyla yansıtabilir, stilinizde farklılık yaratabilirsiniz.
78
79
80
“ DOĞA HARİKASI: ABANT ” 81
GEZELİM GÖRELİM
Abant Abant Gölü,çevresinin doğal güzelliğiyle tanınan küçük bir tatlı su gölüdür. Bolu kentinin güneybatısında 1,5 km2’den az bir alanı kaplayan Abant Gölü’nün suları, aynı adı taşıyan dereyle Bolu Çayı’na akar.
Deniz düzeyinden 1.328 metre yükseklikteki gölün kuzeybatı bölümü yan bataklıktır. Gölün çevresindeki düzlüklerden sonra başlayan ve yüksekliği 1.770 metreye ulaşan Abant Dağları küçük akarsuların açtığı vadilerle yarılmıştır. En önemlisi Beşpoyraz Deresi olan bu küçük akarsular ve yeraltı sulan Abant Gölü’nü besler. Derinliği 18 metreye varan gölün suları dibi görülebilecek kadar durudur. Kıyılarda yer yer gölün üstünü örten beyaz ve sarı nilüfer çiçekleri doğaya ayrı bir güzellik katar. Gölün çevresi çam, köknar ve kayın ağaçlanndan oluşan ormanlarla kaplıdır. Alıç, kuşburnu, böğürtlen, çilek gibi meyveli bitkiler, çeşitli mantarlar ve kokulu dağ çiçekleri de bitki örtüsünü zenginleştirir. Gölde, Abant alası denen bir alabalık türü ve benekli mercanbalığı çok boldur. Balık avı denetim altına alınmıştır. Gölün yakınında alabalık ve geyik üretmek için kurulmuş iki istasyon vardır. Havuzlarda üretilen yavru alabalıklar gölde doğal gelişmeye bırakılır. Soylarının tükenmemesi için bu istasyonda üretilen geyikler ise iyice geliştikten sonra doğaya salınır. Yörede yabandomuzu, karaca, tavşan, tilki, ayı, yabanördeği, yabangüvercini ve keklik gibi av hayvanlan bulunur. Her mevsimde ayrı bir güzelliğe bürünen Abant Gölü ve çevresi dinlence, spor ve avcılık olanaklarıyla sevilen bir tatil yöresidir. Gölün kıyılarında ve yakınlarında moteller, dinlenme evleri ve kamp yerleri kurulmuştur.
82
GEZELİM GÖRELİM
Gezilecek Görülecek Yerler:
Fayton Gezisi: Abant’taki en keyifli aktivitelerden biridir fayton gezisi. Göl çevresindeki 7 kilometrelik parkurda yapılan fayton turu tatilinize renk ve eğlence katar. Yaklaşık yarım saat süren tur sonunda çevreyi daha yakından tanıma fırsatı bulacaksınız. Sandal Gezisi: Tatilinize renk katacak birçok aktiviteye ev sahipliği yapar Abant. Bu aktivitelerden biri de sandal gezisidir. Kış aylarında gölün donduğu zamanların dışında, gölde su bisikleti ve sandalla gezmek mümkün. Abant’ın eşsiz doğası ile iç içe olup, sandal gezisi yapmak ruhunuza iyi gelecek. Köylü Pazarı: Abant tatilinizi noktalamadan önce gölün girişindeki köylülerin kurduğu pazara uğrayıp alışveriş yapmanızı öneririz. Fındık, tarhana, çeşit çeşit peynirler burada alabileceğiniz şeylerden birkaçı. Kim bilir, belki de buradan alınan doğal ve katıksız gıdalar bir süre daha kendinizi Abant’da hissettirecektir. Doğa Yürüyüşü: Abant’ta yapılabilecek en güzel aktivitelerden biridir yürüyüş. Zihninizi boşaltmak, şehrin stresini geride bırakıp doğa ile iç içe olmak ve temiz havayı solumak bedeninize ve ruhunuza iyi gelecek. Kampçılık, olta balıkçılığı, atlı doğa yürüyüşü, yamaç paraşütü Abant’ta yapabileceğiniz diğer aktiviteler.
83
SAĞLIK
Morbid Obezite Nedir ? Prof. Dr. Erhan Aygen 1972 yılında Elâzığ’da doğdu. 1989 yılında Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. 1998 yılında Genel Cerrahi asistanlığına başladığı Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi AD dan 2002 yılında mezun olduktan sonra aynı hastanede genel cerrahi uzmanı olarak çalışmaya başladı. 2004 yılında Yardımcı Doçent, 2007 yılında Doçent ve 2012 yılında ise Profesör oldu. Cerrahi Onkoloji yan dal uzmanlığıda bulunan Aygen halen Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi AD da öğretim Üyesi olarak çalışmaktadır. Evli biri kız diğeri erkek olan 2 çocuğu vardır.
Morbid Obezite nedir ? Sağlığı bozacak düzeyde vücutta aşırı derecede yağ birikmesine obezite diyoruz. Bu obezite öldürücü boyuta ulaşırsa bunun adı Morbid Obezite dir. Özellikle morbid obezite estetik bir durum değildir. Kişinin sağlığını ciddi bir şekilde etkileyen hastalıktır. Bu nedenle tedavi edilmesi gerekmektedir. Bazı hastalar tedavi olmak için beklerken obeziteye bağlı hastalıklardan kaybedilmektedir. Önlenebilir ölüm nedenleri arasında obezite 2. Sıradadır. Morbid Obezite tedavi edilmediği takdirde kişinin ömrünü en az 12 yıl kısaltmaktadır.
Obezite nasıl hesaplanır: Beden Kitle İndeksini hesaplayarak obeziteyi sınıflandırabiliriz. Bunun için insanların boy ve kilolarını bilmeleri yeterlidir. Aşağıdaki formülü kullanarak hesaplayabilirler. Sonucuna göre obeziteyi sınıflandırabiliriz. Bir diğer obezite ölçümü bel çevresinin ölçümüdür. Erkeklerde 102 kadınlarda ise 88 cm nin üzerinde olmasını obezite olarak adlandırıyoruz.
84
SAĞLIK
Beden Kitle İndeksi( BKİ ) = Vücut Ağırlığı (kg)/ Boy (m²) BKİ < 18,5 Zayıf BKİ = 18,5 – 24,9 Normal BKİ = 25,0 – 29,9 Fazla kilolu BKİ ≥ 30 Obezite 30 – 34,9 1.derece bez 35 – 39,9 2.derece bez 40 ve üzeri MORBİD OBEZ
Obezite Tipleri: Kalçada yağ birikmesi şeklinde olanlara armut tipi ve karın çevresinde olmasına ise elma şeklinde obezite diyoruz. Elma tipi olan obeziteye santral obezitediyoruz. Santral obezite bizim için çok önemlidir. Çünkü bu tip obezite de kalp damar sistemi hastalıkları için riski arttırmaktadır. Obezitenin Nedenleri Şişmanlık uzun süren enerji dengesizliğinin sonucudur. Özellikle aşırı kalorili beslenmek ve aldığımız kaloriyi harcamayacak tarzda sedanter yaşamak obeziteye yol açmaktadır. Genetik yatkınlık, psikolojik bozukluklar, doğum sayısı ve doğumlar arası süre, alkol kullanılması, bazı kullanılan ilaçlar ve hastalıkların sonucunda da obezite karşımıza çıkmaktadır. Özellikle endokrinolojik bozukluklar (hormonal) obeziteye yol açan hastalıkların başında gelmektedir. Hiptiroidi, insülin direnci ve böbrek üstü bezi hastalıkları bunların başlıcalarıdır
85
SAĞLIK Morbid Obeziteye bağlı gelişen hastalıklar nelerdir: Morbid Obezite bir çok hastalığa yol açmaktadır. Bu hastalıklardan en önemlileri Diabet (şeker hastalığı) ve hipertansiyondur. Obezitede vücutta gelişen insülin direnci önemli bir durumdur. Obezitenin neden olduğu hastalıklardan bazıları migren, depresyon, uyku apnesi, astım, horlama, kolesterol yüksekliği, karaciğer yağlanması, kalp damar hastalıkları, meme ve yumurtalık kanseri, metabolik bozukluklar, idrar kaçırma, eklem hastalıkları, gut, polikistik over hastalığı, toplardamar hastalıkları. Sayamadığımız daha birçok hastalığın altında obezite vardır. Bazen aşırı yağ birikimi bazı hastalıkların tanısını erken konulmasında gecikmeye de neden olmaktadır. Bazense tedavisinin yapılmasını zorlaştırmaktadır. Tedavi yöntemleri nelerdir: Obezite tedavisinde farklı disiplinlerden hekimlerin ekip çalışması yapmaları gereklidir. Bu tedavinin olmazsa olmazıdır. Obezite tedavisinde mutlaka multi-disipliner bir yaklaşım gereklidir. Obezite tedavisiyle uğraşan bir hastanede endokrinoloji, psikiyatri, diyetisyen, radyoloji uzmanı, gastroenteroloji, fizik tedavi ve obezite ile uğraşan genel cerrahi uzmanları olmalıdır. Bir hastayı morbid obezite nedeniyle ameliyat etmeden önce mutlaka medikal ve diğer tedavi yöntemlerini uygulamış ve başarısız olması lazımdır. Cerrahi tedavi seçeneği bizim için son seçenektir. Öncelikle diğer tedavi yöntemlerini kullanmış olmalarını hastalarımıza öneriyoruz. Tedavi yöntemleri aşağıdaki gibidir:
1- DİYET 2- EGZERSİZ 3- DAVRANIŞ DEĞİŞİKLİĞİ 4- İLAÇ TEDAVİSİ 5- CERRAHİ TEDAVİ Kimlere cerrahi tedavi yapıyorsunuz: Beden Kitle İndeksi 40’ın üstünde çıkan hastalar yani morbid obezitesi olanlara, 35-40 arasında indeksi olan ve obeziteye bağlı hastalıkları bulunanları cerrahi yöntemle tedavi ediyoruz. Bu hastalar en az 5 yıl diyet, egzersiz, davranış değişikliği veya ilaç tedavisi yöntemlerini denemiş ve başarısız olmuş olmaları gerekir. Psikiyatrik bozukluğu olan, alkol veya madde bağımlılığı olan veya 18 yaş altında olan çocuklara ve 55 yaşın üzerindeki kişilere cerrahi tedavi uygulamıyoruz. Cerrahi tedavi sonrası yürüyüş ve spor aktivite yapmayacak kişilere de bu tedaviyi yapmıyoruz.
86
SAĞLIK Cerrahi tedavi yöntemleri nelerdir. Siz hangi cerrahi yöntemi önerirsiniz: Çok sayıda ameliyat yöntemi vardır. Bunlar yemek alımını kısıtlayıcı yöntemler, gıda emilimini azaltan yöntemler ve her iki yöntemin birlikte yapıldığı yöntemler şeklinde sınıflandırılıyor. Yemek alımını kısıtlayıcı ameliyatlara örnek verecek olursak mide bandı, mide içine balon konulması, pilikasyon ve tüp mide (sleeve gastrektomi). Gıda emilimini azaltan yöntemlere örnek ise mide by pass ameliyatlarıdır. Mide bandı (kelepçe) ameliyatları bir ara çok popüler olmuştu ama artık yapılmıyor. Taktırmış olanlar tekrar ameliyat olarak bandlarını çıkartıp tüp mide ameliyatını yaptırıyorlar. Ben daha çok tüp mide ameliyatını tercih ediyorum. Uygun hasta olunca yine kapalı mide by pass ameliyatlarınıda yapıyorum. Neden tüp mide ameliyatını daha çok yapıyorsunuz: Kapalı tüp mide ameliyatları normal mide fizyolojisine uygun bir ameliyat. Midenin sadece büyüklüğünde küçültme yapılıyor. Midenin %75-80’i çıkarılıyor. Geriye kalan midenin kapasitesi yaklaşık 100 mililitre oluyor. Yani alabileceğiniz gıda miktarında belirgin bir azalma oluyor. Bu da hastanın zayıflaması için yeterli olmaktadır. Eğer hasta bu ameliyattan sonra kilo alacak olursa tekrar ameliyat olması gerektiğinde bu yöntemden diğer ameliyatlara dönme şansımız bulunmaktadır. Bu da bu ameliyat için büyük bir avantaj sağlamaktadır. Yine açlık hissini veren mide kısmı fundustur. Bu ameliyatta bu mide kısmı tamamen çıkarılmaktadır. Bu nedenle hastalar ameliyat sonrası küçük miktarlarda yemek yiyerek doymaktalar.
Tüp mide ameliyatının sıkıntıları var mı? Obezitenin kendisi zaten ölüme sebep verebilecek birçok hastalığa yol açmaktadır. Obezitenin cerrahi tedavisinde kullanılan tüm ameliyatların ciddi komplikasyonları vardır. Tüp mide ameliyatlarının en çok korkulan komplikasyonu kaçaktır. Mideyi dikip kesen staplerin zımbalarında açılma olursa buna kaçak diyoruz. Kaçak ciddi bir durum olup karın boşluğu içerisinde iltihaplanmaya neden olmaktadır. Kaçağın gelişme şansı %1-5 oranındadır. Kaçak olursa iltihap ameliyatsız dışarı alınıyor ve daha sonra mideye stent konularak ameliyatsız tedavi edilmektedir. Ama hasta için oldukça ıstıraplı bir durumdur. Kaçak dışında kanama, zımba hattının tamamen açılması, açık ameliyata dönme ihtimali olabiliyor. Yine bu ameliyatı olan bazı hastalar uzun bir süre vitamin takviyesine gereksinim duyabiliyorlar. Bu sıkıntıları tabi çok fazla görmüyoruz. Saç dökülmesi çok sık görülmektedir ama bu problem dökülen saçların geri çıkması nedeniyle çok önemli değildir.
87
SAĞLIK Tüp mide ameliyatı sonrası beslenme nasıl oluyor ?: Kaçak en fazla ilk bir ay boyunca görüldüğü için yumuşak beslenmeye bu süre içerisinde çok dikkat ediyoruz. 2 defa kaçak testi yapıp midenin sağlam olduğunu görünce ameliyat sonrası 3. gün sıvı gıdalar başlıyoruz. 1 hafta sıvı gıda 2 hafta çorba ve bir hafta püre döneminden sonra katı gıdaya başlıyoruz. Gazlı içecekler ömür boyu yasak. Ekmek ise çoğunlukla tüketilmemektedir. 12 lahmacun yiyen hasta ameliyat sonrası çeyrek lahmacun yiyebilmiştir. Her öğün 1ekmek yiyen hasta ekmek yiyemez olmuştur. Sabahları tek haşlanmış yumurta, diğer öğünlerde 2-3 köfte yiyerek doymaktadırlar. Örneklerde görüldüğü gibi ameliyat öncesine göre aldıkları gıdalarda belirgin azalma olmaktadır. Kilo vermek için ameliyat yeterli midir ?: Bu ameliyatlar genellikle sadece az gıda almamızı sağlamaktadır. Ama vücudumuzda depoladığımız yağları eritmek için tempolu yürüyüş ve sporu mutlaka yapmalıyız. Yürüyüşleri ameliyattan hemen sonra başlıyoruz. Spora ise genellikle birinci aydan sonra başlıyoruz. Bu ameliyatlarda amacımız az yemek yemeyi sağlayıp spora hastayı alıştırıp bunu hastanın hayatında normal yaşam tarzı haline getirmeye çalışıyoruz. Eğer hasta düzenli spor yapmaz ise 30-35 kilo verdikten sonra kilo vermesi duracaktır. İyi kilo veren hastalar ameliyat sonrası iyi spor yapanlardır. Ameliyattan dolayı az yemek yedikleri için spor ile iyi kilo verilmektedir. Spor yapmam yürüyüş yapmam diyen hastalara ameliyat olmalarını önermiyorum.
Bu ameliyatı olmaya karar veren hastalar sıra bekliyorlar mı:? Türkiye’nin yaklaşık %30 obezdir. Obezite ameliyatlarını yapan deneyimli merkez sayısı ise sınırlıdır ama eğitim alıp bu ameliyatları yapan merkezler hızla çoğalmaktadır. Ben bu ameliyatları yapmaya 2011 yılında başladım ve her geçen gün hasta sayısında artış olmaktadır. Hal böyle olunca hastalar gün vererek ameliyat yapar oldum. Türkiye’nin her yerinden hastalar ameliyat olmak için Elâzığ’a geliyorlar. Ameliyat ettiğim hastaların %80 Elâzığ dışından gelmektedir. En fazla hastam İstanbul, İzmir, Tekirdağ, Ankara ve Trabzon’dan geliyor ama söylediğim gibi Türkiye’nin her ilinden gelen hastalarım var. Hastalar üzgünüm ama beklemek zorunda kalıyorlar. Deneyimli merkezlerde 1-2 yıl gibi bekleme süreleri oluyor.
88
SAĞLIK Hastalar bir ücret ödüyorlar mı: Bu ameliyatlar SGK kapsamında olan ameliyatlardır. SGK tarafından karşılandığı için herhangi bir ücret ödemelerine gerek yoktur. Ama güvencesi olmayan kişiler için maliyeti yüksek olan ameliyatlardır. Kilo verme ne kadar sürmektedir: Kilo verme genellikle 1,5-2yıl boyunca sürmektedir. Özellikle ameliyatın erken döneminde kilo verme hızlı olmakta iken daha sonradan kilo vermede yavaşlama hatta belli bir süre kilo verilmesinde durmaya rastlanılmaktadır. Bazı hastalar daha erkenden istedikleri kiloya gelmektedirler. Tabi bu durum hastanın yapacağı spor ve yürüyüş ile alakalı bir durumdur. Kilo vermesinin durmasını isteyen hastalar sporu azaltıp ara öğünler alarak kilo vermesini durdura bilirler. Hatta bu şekilde yaparak birkaç kilo alabilirlerde. Son bir sözünüz var mı: Son sözüm ben obeziteyle uğraşmayı çok seviyorum. Aslında obez insanlar çok sempatik insanlar. 300’ün üzerinde hasta ameliyat ettim yüzü gülmeyen sevimli olmayanını görmedim diyebilirim. Kanser hastalarınıda çok ameliyat ediyorum ama bana en çok duayı obez hastalarım ediyor. Çünkü obezitenin onların üzerinde oluşturduğu etkileri kilodan kurtulunca anlıyorlar ve onun mutluluğuyla sevgileri daha çok artıyor. Bu da aramızdaki hasta hekim ilişkisini güçlendiriyor. 160kilo ile ameliyat ettiğim hastamın bana yazdığı mektubun bir bölümünü son sözüm olarak sunacağım. Tüm insanlarımıza sağlıklı günler diliyorum. Son söz bir hastamın: Allah’ıma binlerce şükür ki sizi tanımışım, iyi ki eşim ısrar etmiş ve ben Elâzığ’a gelip sizi tanımışım ve siz bana dünyaları verdiniz. Yaşama geri dönme sebebim oldunuz. Umutlarımın hayallerimin hayatımın kurtarıcısı oldunuz. Allahlım sizde dertsiz ömür, sağlık, mutluluk versin. Bana yaşattığınız bu mutluluğun bin katını yaşamayı nasip etsin. Koşmaya başladım hocam 8 ayımı doldurdum dün en çok istediğim çizmeleri aldım. Artık yerimde duramıyorum hocam bütün gün koşturmamda yorulmuyorum. Yatarken kalkarken bel ağrılarım olmuyor. O kadar mutluyum ki her gün binlerce kez şükrediyorum ve size binlerce dua gönderiyorum. Şuan 89 kiloyu gördüm ben en son bu kiloyu ortaokulda görmüştüm. Biliyorum fazla uzattım o değerli vaktinizi daha fazla almıyorum ve size çok teşekkür ediyorum Allah yardımcınız olsun. Yüzünüz hep gülsün. İyi sabahlar hocam.
89
Kitap ALLAH DE ÖTESİNİ BIRAK Bazen hayat hayallerini alır elinden… Demek ki Allah sesini duymak istedi. Kalbini ve elini açarsın hemen ve sığınırsın seni yoktan var eden Hâlik’e. İşte bu buluşma ne güzel bir buluşmadır… Kalbin gerçek aşkına kavuştuğu andır. O’nun vermesi senin niyetine göredir.
BANA İKİMİZİ ANLAT Her şeye rağmen bilmediğim bir hikâyenin başrolünü oynuyorum. Sonu nereye gider belli değil, seveceğim kaç şarkı kaldı bilmiyorum. Herkes gibi, her şeyden habersiz yaşıyorum. Ne zaman karşıma çıkarsın, hangi şarkıda ilk dansımızı ederiz hiçbir fikrim yok. Ayrıntılara takılmaya gerek yok belki de... Hikâyeme katıldığın gün sarılır konuşuruz bunları.
KAFAMDA BİR TUHAFLIK Aşkta insanın niyeti mi daha önemlidir, kısmeti mi? Mutluluk veya mutsuzluğumuz bizim seçimlerimize mi bağlıdır, yoksa bizim dışımızda mı gelişip başımıza gelirler? Kafamda Bir Tuhaflık bu sorulara cevap ararken aile hayatıyla şehir hayatının çatışmasını, kadınların ev içlerindeki öfke ve çaresizliklerini resmediyor.
90
Kitap KALBİN ANAHTARI Önce sadece kendin için bir şeyler yapmaya ne dersin? Gülümse, aynaya bak, konuş, yazı yaz, daha çok oku, inan… Kalbinin anahtarına ulaşınca açamayacağın kapı kalmayacak. Çünkü Kalbin Anahtarı, mutluluğun anahtarıdır…
KÜÇÜK PRENS “Hoşça git,” dedi tilki. “Vereceğim sır çok basit: İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez.” Küçük Prens unutmamak için tekrarladı: “Gerçeğin mayası gözle görülmez.”
KÜRK MANTOLU MADONNA Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.
91
HOBİ
Beyazperde AŞK SANA BENZER Ali (Burak Özçivit), Ege’de bir balıkçı kasabasında aile yadigarı restoranı kaybetmemek için büyük bir mücadele vermektedir. Bir gün nereden geldiği, nereye gideceği belli olmayan bir kız gelir kasabaya: Deniz (Fahriye Evcen) Geçmişinden kaçan Deniz ve Ali arasında büyük bir aşk başlar. Kasabanın sakinleri dondurmacı Nebahat, manav Ayhan, balıkçı Yaşar, Saadet ve Yusuf Baba bu büyük aşkın şahididir. Ancak Deniz’in karanlık geçmişi mutlu olmalarının önünde en büyük engeldir.
MORTDECAI Bir müzayedeci olan Charles Mortdecai, çalınmış bir tablonun peşine düşer. Söylentilere göre bu tablo, Nazi altınlarıyla dolu kayıp bir banka hesabıyla bağlantılıdır.
ÖZGÜRLÜK YÜRÜYÜŞÜ 1965’te Alabama’nın Selma kentinde, rahip Martin Luther King önderliğinde başlayan eşitlik mücadelesinde siyahlar 3 ay boyunca sokaklara dökülür ve Montgomery kentine kadar yürürler. Şiddetli bastırma çabalarına rağmen hak talebi karşılığını bulacak ve başkan Lyndon Baines Johnson’ın harekete geçmesine yol açacaktır. David Oyelowo’nun canlandırdığı King’in destansı mücadelesi, 6 Şubat 2014’te Türkiye sinema izleyicisiyle buluştu.
92
HOBİ
Beyazperde YAPIŞIK KARDEŞLER Halim ile Selim komik iki kardeştir. Fakat sıradan kardeşlerden farkları, doğuştan yapışık ikizler olmaları bu yaşa kadar beraber yaşamış olmalarıdır. Küçük bir köyde sıradışı hayatlarına mutlu mesut devam ederler fakat yaşları gelmesine rağmen, kendilerine uygun ‘hayırlı’ bir kısmet bulamazlar. Hal böyle olunca da büyük şehrin, İstanbul’un yolunu tutarlar... Filmin yönetmenliğini, komedi oyunculuğu ve sunuculuğu ile tanıdığımız İlker Ayrık üstleniyor.
TURİST İsveçli bir aile, Fransa Alpleri’nde tatil yaptıkları sırada tehlikeli bir çığa yakalanır. Anne, baba ve çocuklar çığdan sağ kurtulmayı başarsalar da çığ ailenin rol dağılımını kökünden sarsmıştır. Baba Tomas, yeniden bu rolü üstlenebilmek için büyük bir savaş atlatmak zorundadır.
SEVİMLİ TEHLİKELİ Zarok (Şükrü Özyıldız) yıllar önce Edirne’de bir ailenin beşikteki bebeğini kaçırıp büyük acıların yaşanmasına sebep olur. Yıllar sonra bu vicdan azabından kurtulacağı bir fırsat yakalayan Zarok, kaçırdığı Zeliş’i (Ayça Ayşin Turan) 2. kez kaçırıp gerçek ailesine götürürmek üzere yola çıkar. Bu sırada aşk dolu maceralara atılırlar. Özcan Deniz’in bu filmi, birçok masal ögesini bir araya topluyor.
93
OĞLAK ( 23 Aralık - 20 Ocak ) Dış görünümünüzü sürekli disiplin altında tutmaya çalışmanız ve içsel patlamalarınızı kendi içinde izole etmeye çalışmanız, sorunların büyümesine meydan verebilir. Hoşunuza giden biriyle ilgili, kendi içinizde bir kişilik savaşı vermeyi bir kenara bıraksanız ve sizin yeteneklerinize ihtiyaç duyan işle ilgili çevrelere dönseniz, sizin yararınıza olacak. KOVA (21 Ocak - 19 Şubat ) İlişkilerinizde fazla hassas olduğunuz bir gün. Çevrenizin yardımına ihtiyaç duyabilirsiniz. Ay’ın konumu, para evinizi olumlu etkiliyor. Düşüncelerinizi değiştirmek yerine sebatkar davranırsanız, kişisel kazançlarınızı yoğunlaştıracak ve oluşabilecek engelleri kolay aşabileceksiniz. Ailenizde güzel bir olay gerçekleşebilir. BALIK (20 Şubat - 20 Mart ) Ay’dan aldığınız etki sizi bağımlı olduğunuz konularda daha yaratıcı yapıyor. Her şeyi detaylarıyla düşünüyor ve görüştüğünüz kişilerin tepkisini çok iyi takip ediyorsunuz. İlişkilerinizde küçük hataları bile sorun yapmaktan kaçamıyorsunuz. Takıntılarınızdan sıyrılmalısınız. İlişkilerinizde aşırı bireysel olacağınız bir gün. KOÇ ( 21 Mart - 20 Nisan ) Yaşamınızla ilgili yeni bir süreç içindesiniz. Yeni bir düzene ihtiyacınız var. Süregelen işlerinizde de, bazı tereddütlerinizi aştığınız anda, başarıya daha fazla yaklaşacaksınız. İçsel derinliğinizin yoğun olduğu bir gün. Yeni kazançların ve sözleşmelerin gündem kazanmasıyla daha dikkatli davranmanız gerekecektir. BOĞA ( 21 Nisan - 21 Mayıs ) Toplumsal ve kişisel özelliklerinizin olumlu bir şekilde örtüştüğü bir gün içindesiniz. İş yaşantınızda yaratıcılığınızı istediğiniz gibi kullanarak olayları yönlendirebiliyorsunuz. Bugün yeni görüşmeleriniz var. İyi niyetinizin yanlış anlaşılması sizi engelliyor. İkna edici konuşarak sorunlarınıza bir çözüm bulmanız gerekiyor. çevrelere dönseniz, sizin yararınıza olacak. İKİZLER ( 22 Mayıs - 21 Haziran ) Ay’ın konumu, sizi olumlu destekliyor. Kişisel başarınızın takdir görmesi, motivasyon gücünüzü arttıracak. Partnerinizin ısrarcı yaklaşımları ve sizin inatçı tutumunuz, bazı istenmeyen sorunların ortaya çıkmasına neden olabilir. Ay’ın konumundan dolayı, yaratıcılığınızla ilgili özel çalışmalar içinde olacaksınız.
94
YENGEÇ ( 22 Haziran - 21 Temmuz ) Duygusal heyecanlarınızın dorukta olması, bazı hataları da beraberinde getirecektir. Bugün, partnerinizle farklı dillerde konuşmanız, aranızda istenmeyen sorunlara yol açabilir. Kısa yollarla ilgili planlamalar söz konusu olacak. Önünüzdeki engelleri aşma konusunda becerinizi göstereceksiniz. Yanlış anlaşılmalardan sakınmalısınız. ASLAN (22 Temmuz - 21 Ağustos ) İş ilişkilerinizde kişiliğinizin ön planda olmasına özen göstermenize rağmen, kimseyi kırmadan, insanları kaynaştırmak adına bazı organizasyonlar yapıyorsunuz. Partnerinizle aranızda sezgisel bir bağ var. Fakat sizin özgürlük duygularınız çok yoğun ve baskıcı davranışlarından nefret ediyorsunuz. Çevrenizle çatışmamaya özen gösterin. BAŞAK (22 Ağustos - 23 Eylül ) Düşüncelerinizi saklamakla bir yerlere varamazsınız. Sezgisel yeteneğinizi yanınızda çalışan kişiler de kullanmalısınız. Bugün, çalışma şartlarınızla ilgili aksiliklerden şikayet edecek ve birlikte çalıştığınız kişileri yargılayacaksınız. Siz, zor koşulları sevdiğiniz için, tüm güç olan olaylar, gelip sizi buluyor. Midenizle ilgili problemlere dikkat etmelisiniz. TERAZİ ( 24 Eylül - 23 Ekim ) Bulunduğunuz ortamda estirdiğiniz olumlu rüzgarlar, partnerinizin de etkilenmesine neden oluyor. Siz güçten yanasınız fakat bu özelliğinizi sergilerken, çevrenize yardım etmeyi de seviyorsunuz. Balık’ta yol alan Venüs’ten aldığınız çekicilik sanatını istediğiniz gibi kullanabileceğiniz bir gün. Arkadaşlarınla paylaşım konusunda oldukça cömert davranıyorsunuz. AKREP ( 24 Ekim - 22 Kasım ) Bugün daha hareketli ve aktif olacaksınız. Her şeyi herkesle paylaşmak istiyorsunuz. Uzak yollarla ilgili planlarınız olacaktır. Düşüncelerinizde müthiş bir aksiyon var. Fikirlerinizi herkese kabul ettirmek zorunda değilsiniz. İsteklerinizdeki artışlar sizi yorabilir. Dikkatli olmalı ve çevrenize güvenmek yerine, onları sınamalısınız.yor. çevrelere dönseniz, sizin yararınıza olacak. YAY ( 23 Kasım - 22 Aralık ) Olaylara duygusal yaklaşıyorsunuz. Çevrenizdeki kişilerin anlamsızlıklarına kızıyor, ve bazı konuları kafanızda fazla irdeliyorsunuz. Bilinçaltında geliştirdiğiniz olayların size bir faydası yok. Abartma konusunda aşırılığa kaçabilirsiniz. Akşam saatlerinde kendinizi daha farklı ve olumlu hissedeceksiniz.
95
96