Sleep / Salvador Dali
02 04 08
BAȘLARKEN Berkin Șafak Șener
BİR TANRININ DÜȘÜNDE Betül Kotan Atak
ÇAĞRILMAYAN YAKUP IV Elif Özgür
09 14 15
SEN İNSANSIN Emre Bostancı
ANKARA: ISRARLA İSTEYİNİZ
SESLİ HARFLER Jeyan İdil Aslan
19 25 30
SON FECİ BİSİKLET: VESAİRE Öykü Göğer
HALİS MUHLİS TÜRKİYE EVLERİ Bilgesu Parmaksız
ERZURUM’DA BİR CEVHER:GÜZELYURT Maziperest
SIMPLICITY
2
Bașlarken...
09
Bernie Lampert / CC BY
BERKİN ȘAFAK ȘENER @SafakSener Sonbahar serinliği gelmiș șehre. Artık
Sokakların, mahallelerin gediklilerini
ne hanımelleri, ne kırlangıçlar aynı dili
mısralarla tanıtmaya devam ediyor.
konușur. Sokaklar yeni bir iklime alıșır. Kim ne derse desin, güz özgürlüktür
Sokak demișken, büsbütün öğretidir
bir bakıma. Serin bir nefes, mutedil bir
Ankara sokakları, hele sonbaharda.
hayal, bir yaz muhasebesi
Boğaza, denize, manzaraya değil,
özgürlüğü. Güzün akla düșen dost
șehir sarısı sokaklara açılır
samimi, aksi gelen ses ılımlıdır. Hasılı,
Ankara’da pencereler. Ve
tanıdıktır, harbidir sonbahar. Söz
sokaklara karșı radyo dinlemek
meclisten, meltem pencereden
adettendir. Radyo bu șehre içkindir
içeridir.
desek abartılı olmaz. Serin Ankara sabahlarından birinde Max FM
Lakin, tatlı güz serinliği, sarı yapraklar,
karșılıyor bizi; sonra Son Feci Bisiklet
vizörleri coșturan doğa ve sair masalsı
çıkıyor sokaklara. Halis muhlis Türkiye
șey bedavaya gelmez. Büsbütün uyku
konutları üzerine söyleșip Erzurum’a
gelir bedene, ağırlık çöker gözlere.
varıyor aydabir treni.
Yaz yorgunluğu baki kalır güze. Kimi
bir otobüs camını, kimi kendi kolunu,
Sonbahara ayrılık mevsimi derler, biz
kimi masaları ortak eder bu yolculuğa.
sayrılığı yeğleriz. Sayrılık bile paylașılır
Kimisinin ihtiyacı yoktur ortağa,
da ayrılık paylașılmaz. Yıldırım Gürses
ağırlığınca koyverir kelleyi peși sıra.
sesiyle okuyun bu sayıyı, güz sayrılığına iyi gelir!..
#aydabir usul usul yanmaya
koyulan soba bașlarında uykulu
Düșen bir yaprak görürsen,
gözlerle yakalıyor okuru bu defa.
Beni hatırla demiștin.
Malum sonsuz uykuya dokunup
Biliyorsun seni ben,
Sen İnsansın diye haykırıyor yine.
Sonbaharda sevmiștim.
02
SIMPLICITY
4
Byronv2 / CC BY
Dinlemeden Olmaz!
Uyku kardeșim ver elini Usul usul damla damla beraber eriyelim eriyelim Sonra bembeyaz fukara bi bacadan Tek göz olmuș umutlarla sevdalarla tütelim eriyelim Mavi mavi ince ince usul usul eriyelim Fikret Kızılok
03
SIMPLICITY
5
Scott Dexter / CC BY BETÜL KOTAN @betulkotan
Uyudum, Bir Tanrının Düșünde tanrının rüyasıydı, bütün dünya
Yaz bir türlü gelmezdi
Ben bir türlü ısınmayan kıș șehrimin
böyle öğrettiler bana,
çocukluğumda. Kar kalkmazdı
en çok uzun gecelerini severdim,
daha çocukluğumda,
yerden aylarca.
bitmeyen gecelerini… Dört-beș saatlik kısa günün
bu yüzden imrendim tanrı olmaya Pencereler sımsıkı kapanır, kapılar
ardından güneș batar batmaz
açılmazdı sokağa. Sobalar odaların
girdiğimiz evin içinde, sobanın
kötü bir rüyaymıș meğer hayat,
tam ortasında, yanar dururdu
yakınına sokulurduk tüm aile.
uzun bir kıș gecesinde…
günler boyunca. İnsanlar fısıltıyla
Kardan ıslanmıș ayakkabılarımız
konușur, ağır adımlarla yürürdü.
hemen önümüzde, kurumayı
Ayaz soğuğunda gerilen yüzler
beklerdi sessizce.
gülümsemekte zorlanır, öyle olur
Bir türlü ısınmayan içime karșılık,
olmaz zamanlarda kahkahalar
yüzüm alev alev yanardı.
salınmazdı boșluğa.
Çözüldükçe buzlarımız, yüreğim
isyan ettim yokluğa ve acıya.
yumușar, fısıltılar bașlardı. Ben sessizce geceyi beklerdim. 04 24
SIMPLICITY
6
Karanlık iyice bastırınca, annem
neden gökyüzü bu kadar karanlık?
Așık olmak suçsa, insanlar nasıl
-düșlerin habercisi- ayağı kalkar,
Neden yatağım buz gibi olmak
severdi?
“vakit geldi” derdi. Üst üste koyul-
zorundaydı, neden annem hasta?
muș yorganlar açılır, döșekler serilirdi yere. Sonra ıșıklar sönerdi.
Neden sonra yorulurdum Neden her gün dondurma yiyemiyor,
sormaktan. Isındıkça yatağım, yeni
hava soğuk diye sokağa
bir dünya hevesiyle, bașlardım hayal
Annemin ayak seslerinin
çıkamıyordum? Neden istediğim
kurmaya.
kesilmesiyle birlikte sabırsızca
okula gidemiyor, istediğimi
sokulurdum soğuk yatağımın içine.
giyemiyordum?
Kiminde deniz ayaklarımı ıslatacak
Yorganımı bașıma çeker, heyecanla
kadar yakın olurdu, parlak bir güneș
yumardım gözlerimi. Bir hesaplașma
Neden saçlarım kapalı, neden bu
arkamda, elimde bir külah
bașlardı sonra, söz aramızda dünya
kadar yorgundum? Neden kapı
dondurma… Kiminde güzel badanalı,
denen rüyanın sahibiyle.
komșumuzu kocası döver, alt
beyaz tahtalı, güler yüzlü bir
Neden hava bu kadar soğuktu,
komșumuzun çocuğu aç gezerdi?
öğretmenin tam karșısında…
Kiminde sarı saçlarımı rüzgar alır savururdu, kiminde annem iyileșir, yanımda olurdu… Ne açlık, ne zulüm, ne kavga… Yeni bir dünya kurardım rüyada da olsa meydan okuyarak
Koray Karakılıç / CC BY
tanrıya…
05 24
SIMPLICITY
7
Mevsimlerden yaz olurdu
Kardan melek yapar da üșümezdim,
Kim kimin rüyasında, kim kimin
mesela.
kardan adam erimezdi güneș çıkınca.
uykusunda bilmezdim. Kaybolurdum,
Pencereler göğe açılırdı, kapılar
Düșlerim dolanırdı birbirine, sabaha
yeni bir günün içinde…
sokağa…
kadar geçerdi iç içe.
Mevsimlerden deniz… Çocuklar çığlık çığlığa koșuștururdu,
Uyanmak istemezdim, o uzun kıș
çıplak bacaklarıyla.
gecelerinde.Sonra annem doğrulurdu
uyudum, bir tanrının düșünde
yatağından ezan sesiyle ve “vakit
unutulma umuduyla
Mevsimlerden așk olurdu, kadınlar ve
geldi” derdi. Gözlerim açılırdı
erkekler ve çocuklar, güler yüzlü
isteksizce.
uyudum, düșümde bir tanrı
olurdu mesela.
rüyasında ben, gözlerim kapalı… Hava aydınlanır ve Tanrı bir kez daha düșe yatardı. Geceler gündüze,
güzel bir rüyaymıș meğer hayat,
çekmez, erkekler çektirmezdi.
düșler gerçeğe karıșırdı.
uzun bir kıș gecesinde…
Fotoğraf: Mehmed Zahir Erkaya
Çocuklar ağlamaz, kadınlar acı
06
SIMPLICITY
8
Bir Reklamd覺r
SIMPLICITY
19
Dinlemeden Olmaz!
ELİF ÖZGÜR
@elfelos
Çağrılmayan Yakup IV telefon çaldı yazın en sıcak günlerinin birinde.
o an, temmuzun sıcağını delen bir soğuk indi kafeye, her șeyin ve her yerin ötesinde tarifsiz bir soğukluktu bu.
“ayșe nenem ölmüș” dedi telefondaki ses. “ayșe nenem ölmüș.”
adını dahi bilmeyecek kadar çok sevmiștim onu: beni iki yașımdan beri büyüten kadını. bir yirmi sekiz boyunu
böyle bir șey için neden rahatsız edildiğimi anlamamıștım.
henüz ilk okula bașlamadan geçtiğim o koca kadını.
“ee, n’apayım” dedim, gayet umursamaz șekilde.
dünyada kimsenin dolduramayacağı bir boșlukla apar topar çıktım, evin yolunu ezberden aldım.
“nenem” dedi, “nenem ölmüș.” onu gördüğümde bembeyazdı, yılların büktüğü boyu bir anda uzamıștı, salonun ortasında iki kat battaniyenin üstünde boylu boyunca yatıyordu. ertesi gün defnetmeleri için yalvarmıștım, bir gece daha onunla uyuyabilmek için, O sonsuz uykusuna bașlamadan önce...
08
SIMPLICITY
10
Sen İnsansın
Karac’oğlan der ki kondum göçülmez Acıdır ecel șerbeti içilmez Üç derdim var birbirinden seçilmez Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm Karacaoğlan
09
SIMPLICITY
11
Fotoğraf: Emre Bostancı Bir Ayrılık; Ayrılık ölüm değildi fakat hükmünü süremiyordu hayat, cuvarasız. Neșet ağamın dediği gibi “cuvara içmesin de garıyı mı dövsün” amcam. Oturmuș șehir parkının bir köșesinde, sebat ve sükût ile tüm gidenlere, dönmeyenlere...
10
SIMPLICITY
12
Fotoğraf: Emre Bostancı Bir Yoksulluk; Dünyanın sınırlı kaynaklarını, insanoğlunun ‘sınırsız’ ihtiyaçlarına pay edebilmeyi öğretiyordu bize iktisat. Demiyordu; neden insanların istekleri sınırsız? Teyzemin de istekleri sınırsız mıydı acaba? Soramadım dilim varmadı, refah seviyesinin yüksekliği ile övünen İsviçre’nin göbeğinde neden dileniyordu ki? Yoksul değildi teyzem, birilerinin sınırsız ihtiyaçları ‘yoksuz’ bırakmıștı onu. En güzel iletișim șekli susmaktı o an, bu ufak kare anlatsın istedim ve desin ki “ yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe…”
11
SIMPLICITY
13
Fotoğraf: Ömer Erdoğan Bir ölüm; Çocukluğumuzdu; bisikleti ile her geçișinde oyunu, oyuncağı bırakıp ‘İllallah’ diye peșinden seğirttiğimiz. Aslında ‘ille de Allah’ dediğini çok sonraları öğrendik ve yine adının da Mahmut olduğunu. Evi yandı eșinden ayrıldı, mezarı bașında yattı günlerce. “Yoksuzluk” peșini hiç bırakmadı, garip geldi, garip gitti. Bisikleti ile Hacca gitmeye çalıștı, sınırlar engel etti. Çocuklara Besmeleyi öğretti; güler yüzü, hoșgörüsü, sakalları ile bu küçük șehrin İllallah amcası idi. Belediyenin kazdığı çukura düșmesinden iki gün sonra, evinde secdede vefat etmiș İllallah; çocukluğumuzdan bir parça ile beraber gitti…
12
SIMPLICITY
14
Bir Reklamd覺r
SIMPLICITY
10
Yahya Kemal’i haksız çıkarmaya, Ankara’dan gidișin değil, Ankara’ya gelișin güzel olduğuna inandırmaya kararlı bu dergi. Bu kez, Ankara’nın serin sabahlarından birinde radyonuzda sizi selamlayan Max FM ve Ankara sokaklarının melodik bir soluğu “Son Feci Bisiklet” ile geliyoruz.
23
SIMPLICITY
16
Sesli Harfler
JEYAN İDİL ASLAN
@jeyanaslan
Ankara’nın Serin Sabahlarından Birinde Ankara’nın serin sabahlarından birine
Hiç kimsenin olmadığı bir odada,
Șehrin insanları ile bir kahve içimlik
uyandığınızda, yoğun bir mesainin orta
kocaman bilgisayar ekranlarının
zamanları, final
yerinde, kendinizi bir fincan kahve ile
önünde, kontrol panelinin bașında,
haftalarını, araba yolculuklarını ve
ödüllendirmișken veya tampon
sesinizi kime ulaștırdığını
aslında bütün bir hayatı paylașmak.
tampona trafikte günün koșturmasını
bilmediğiniz bir mikrofona hikâyeler
sona erdirmek üzereyken…
anlatmak;
Radyo yayıncılığını pek çok kiși için
Eğer radyonuz açıksa, bu anların
tanımadığınız insanlarla aynı anı
bir tutku haline getiren özellikler
hiçbirinde yalnız değilsiniz demektir!
paylașmak ve onlarla
bunlar olsa gerek. Sesli Harfler’e
beraber müziğin ortak dilinde
Eylül ayında konu olan Max FM, bu
bulușmak.
tutkuyu tüm Ankara ile cömertçe paylașan bir radyo istasyonu.
15
SIMPLICITY
17
Gün boyunca Ankara dinleyicisine bu frekanstan eșlik eden Nur Șentürk
Kendi cümleleri ile “Nur Șentürk kimdir?”
de bu ekibin sevilen bir üyesi. İnsanın
Pazar hariç her gün 12:00 - 17:00 arası Max FM’de mikrofon bașındayım.
yaratıcılığının sınırlarının olmadığını
Hayatta en zor șeylerden biri insanın
Aynı zamanda kedi annesiyim. Ve
söyleyen Șentürk, aynı zamanda son
kendini tanıtması…
son dönemde 2015 yılında
yılların en ilgi çekici tasarım
Aslına bakarsanız benim kendimi
kurduğum markam olan dESIGN BY
trendlerinden piksel art ile yarattığı
anlatmamdan çok sizin beni nasıl
NUNU’da designer olarak hayatıma
ürünleri ile de dikkat çekiyor.
tanıdığınız önemli.
devam ediyorum :)
Kısaca bahsetmek gerekirse;
@NurSenturk
Kendisi ile hem Max FM’in
Kendimi anlatırken ilk olarak cümleye
dinleyicileri ile yakaladığı, pek
Freddie Mercury hastası bir radyo
Nur Șentürk’ün tasarımlarına
görmeye alıșkın olmadığımız
programcısı diyerek bașlıyorum.
ulașabilmek için așağıdaki radyoya
samimiyeti, hem de radyoculuğun
tıklayarak instagram sayfasına göz
büyüsü üzerine konuștuk.
atabilirsiniz.
Keyifli dinlemeler!
16
SIMPLICITY
18
Ekși Sözlük’te Max FM için neler dediler? İlk defa, bir lisenin bahçesinde, sevgili anneciğimin açıköğretim sınavından çıkmasını kurumuș çiçeklerini üzerime döken, adını bilmediğim heybetli bir ağacın altındaki bankta oturmuș beklerken dinlediğim ve bu ortama en uygun müzikleri çalarak beni hayatın güzelliğine sürüklemiș nadide radyo istasyonudur. değișmemesini umuyorum. / @dareformore Ankara’nın bana kazandırdığı en güzel șeydir. istanbul’da da keyifle dinlemeye devam ediyorum. oh mis. / @temmuz kiliseler Her gün sabahları ișe giderken dinlediğim, dinlemekten
yol durumlarını paylaștığı ve benim de bu sayede trafiğin boș olduğu yerleri öğrenmemi sağlayan
Sabahlari bir baska guzel, aksamlari
radyodur. Bazen tekrara düșseler bile
bir baska guzel olan radyodur.
muazzam bir repertuvar ve seçime
yillardir yol arkadasim olmasi
sahip olduğunu düșündüğüm güzel
sebebiyle 95.8 frekansini etrafimdaki
ankaram’ın güzide radyo kanalıdır.
bircok kisiden yakin bulmaktayim. icimde hep bir korku olusturan,
Djlerinden özgür, nur ve kaan bir
“acaba populer kulture yenik dusup
numaradır... candır... düzenledikleri
cizgilerini bozarlar mi?” diye
yarıșmalar sonucu kazananlara kitap
endiselendigim ama bozmadiklarini
hediye etmeleriyle de gönlümü
ve bundan sonra da
fethetmișlerdir. / @meyzen neyzen
bozmayacaklarini dusundugum radyo. her dj’i ayrı guzeldir. Ankara’yi
Birkaç yıl önce bir arkadașımın
sevme sebeplerinden biridir. /
arabasında denk geldiğim ve
@ne akilem ne divane
“arabam olunca kesinlikle bu radyoyu dinleyeceğim” diyerek frekansını
neden bu kadar geç buldum diye
ezberlediğim ve bugünlerde
üzüldüğüm, güzel ve kaliteli müzik
arabamda dinlediğim muhteșem
sunan radyo. ankara’ya yakıșandır.
radyo. / @dr. emmet kahverengi
/@elayakneayak
vazgeçemediğim, her dinleyicinin muhabir olup telefon bağlantılarıyla
17
SIMPLICITY
19
Nur Șentürk
Playlist
Eylül ayında aydabir okurları için sevdiği șarkılardan olușan bir playlist hazırladı.
Queen - I Wan’t To Break Free Amy Winehouse - Love Is A Losing Game
Sonbaharın ruhuna yakıșan, bu
Lana Del Rey - Dark Paradise
zamansız șarkıların bir kısmını bu ayki
Oi Va Voi - Ladino Song
söyleșimizde dinleyebilirsiniz.
Vaya Con Dios - Je L’aime Je L’aime Michael Jackson - Smooth Criminal
18
SIMPLICITY
20
Bruno Monteiro / CC BY ÖYKÜ GÖĞER
Son Feci Bisiklet: Vesaire
@oyku_g_
Ankaralıların en naif alıșkanlığı,
Zorla gittiğim bir Son Feci Bisiklet
birkaç arkadaș, aile ve civardan
Ankara’dan çıkan her șeyi sevmek.
konseri. Birlikte gittiğim
geçenler dıșında pek kimse yok.
arkadașlarım çok eğleniyor, her șarkıya eșlik ediyor, ben Arda’nın
Aylar sonra, gittiğim son
ağzında yuvarladığı sözleri anlamaya
konserlerinde kalabalıktan grubu
çalıșıyorum ve bașarısız oluyorum.
doğru düzgün göremiyoruz. Etraftaki
Sonrasında canıma tak ediyor olsa
herkes șarkılara eșlik ediyor. Ben,
gerek, açıp dinlemeye, șarkıları
grup üyelerini bizzat tanımamama
öğrenmeye karar veriyorum.
rağmen bașkalarının șarkılara eșlik
Ve ilerleyen günlerde tüm araba
etmesinden gururlanıyorum. Aynı
yolculuklarında Son Feci Bisiklet
sokaklardan yürüdüğümüz,
șarkıları dinliyorum.
onların bu sokaklara șarkılar yazdığı
Gittiğim bu ilk konser boș sayılabilir,
bir grup sonuçta Son Feci Bisiklet
Ankara’nın samimi arkadaș
ve Ankaralıların en naif alıșkanlığı,
ortamından kaynaklı, sonraki
Ankara’dan çıkan her șeyi
konserlerde de yanlarında olacak
sevmek...
19
SIMPLICITY
21
Gittiğim son konserde etraf kalabalık, solumda konserin en çok eğlenen grubu var ve ufak bir sessizlik
Son zamanlarda bu konuda
İ.K.O / Elektrot
anında “Arda Kemirgent, Erkin Sağsen, Ozan Özgül ve Can Sürmen”in ismini bağırmaya bașlıyorlar alkıșlar eșliğinde.
gibi gözükmesine rağmen, Son Feci ekibinin en yakın arkadașları, en boș konserlere bilen gelenler onlar, tabii ki çok eğlenmeyi hak ediyorlar.
Bu Kız
bilecek “Aslında yalnızız / ama bir șekilde kanmıșız herkes için biri olduğuna /
Son Feci’nin slow șarkılarına ayrı bir hayranlığım var o yüzden benim için yeni Gaffola, Elektrot isimli șarkı. Zaten bu
Uzaktan klasik bir hayran grubu
hassassanız sizi tam da o yerden vura-
sonunda mutlu olunduğuna” diyen “Ütopya” mutlaka dinlenmeli.
kadar yakın hissetmemin sebebi, biraz da dünyaya aynı yerden bakıyor
Ütopya
olmamız. Vesaire albümünün yeni șarkılarından biri Viva La Vadi
Tanıdık yollardan geçerken
“Bir yolunda gitmedi bu küçük
dinlenecek bir albüm Vesaire ve
gezegenin ișleri /sonsuz ömürleri var
keșfedince çok seveceğiniz bir grup Son
gibi kibirleri / petrol kokardı bakımlı
Feci Bisiklet.
elleri...” diye bașlıyor ve bizi Yeșil Vadi’ye Ve çok beklediğimiz o son albüm:
Onları biraz daha yakından tanımak için
çağırıyor.
Arda Kemirgent, Erkin Sağsen, Ozan
Vesaire. Genellikle konserlerin bașlangıç șarkısı olan “Bu Kız”, bizi
Viva La Vadi
fazla bekletmemek için önceden
Özgül ve Can Sürmen’e çok hızlı sorular sorduk, çok samimi cevaplar aldık. Maksat muhabbet sulanmasın...
paylaștıkları “Modern Zamanlar” ve “Pazar ve Ertesi” tanıdık șarkılar. Bunlarla beraber dokuz șarkılık kısacık bir albüm, zaten baștan sonra dinledikten sonra yeniden bașa aldırıyor kendini.
Modern Zamanlar / Pazar ve Ertesi
Albümün șarkılarından biri “İ.K.O”nun șifresini çözenler, “İstanbul’da Kedi Olmak”ın hayalini kuran Ankaralılar elbette. Daha fazlası, sakin șehre alıșkın olan bizi yorar zaten.
20
SIMPLICITY
22
Sabah insanı mısın? / Akșam mı?
Bilgisayar oyunu mu? / Sokak oyunu
Yalnızlık mı? / Kalabalık mı?
Akșam. Akșamın çok ayrı bir büyüsü
mu?
Her ikisi de. Zaman zaman hepimiz
ve dinginliği var. Bir yandan da ișimiz
Sokak Oyunu. Tam anlamıyla sokak
kendi köșemize çekilip yalnız kalma
gereği akșam insanı olmak
oyunlarına denk geldiğimizi
ihtiyacı duyuyoruz ama bir
durumundayız.
söyleyemeyiz ama 90’ların bașı
yandan gezip, dolașmayı severiz.
jenerasyonu olarak sokakta oyun
Yeni șehirler, yeni insanlar, yeni
Yıldız futbolcu mu? / Görev adamı
oynayan son nesil biz olabiliriz.
konserler her zaman için hayata
mı?
Bu yüzden ayrı bir bağlılığımız var
canlı tanık olduğunuz noktalar.
Görev Adamı. Hiçbir zaman en parlak
bunun da sebebi, beraberinde
yıldız kadar göze çarpmaz ama onun
getirdiği arkadașlıktır. Hiç kimse
Kardanadam mı? / Çöpadam mı?
orada olduğunu bilirsiniz. Verdiği
birbiriyle haberleșmez ama herkes
Kardanadam. Kar tatillerinin
güven her șeyin ötesindedir, sırtınızı
aynı saatte oradadır.
nostaljik tarafı.
Ön koltuk mu? / Arka koltuk mu?
Seksenler mi? / Doksanlar mı?
Makyajlı mı? / Makyajsız mı?
Ön Koltuk. Yolu izlemeyi ve cam
90’lar. 90’ları temsil eden bir nesil
Makyajsız. Doğallıktan yanayız.
açmayı severiz.
olduğumuzdan ötürü bu dönemi
rahatça yaslarsınız.
ayrıca severiz.
21
SIMPLICITY
23
İlk görüște așk mı? /
Cam kenarı mı? / Koridor mu?
Karpuz peynir mi? / Ekmek peynir
Zamanla așk mı?
Cam kenarı. Rahat uyumak lazım.
mi?
İkisi de. İlk görüște derin bir nefes
Karpuz peynir. Değișmez lezzet.
alırsın onun heyecanı çok ayrıdır.
Evde film izlemek mi? /
Mental olan bir tarafı da vardır ama
Sinemada film izlemek mi?
Buzlu mu? / Buzsuz mu?
normal olarak hissettiğin duygu
Sinemada film izlemek. Eskiye göre
Buzsuz. Muhabbet sulanmasın.
fiziksel olarak bir etkilenmedir.
o hissiyat bayağı bir kaybolmuș
Sonuçta o insanı tanımıyorsun.
olsa da bir filmi salonda izlemek her
Kuru Pilav mı? / Nohut Pilav mı?
Ama zaman geçtikçe karșı tarafı
zaman için çok daha güzel.
Kuru pilav. Her öğün yeme
tanımaya bașlarsın.
potansiyeline sahibiz.
Ortak noktalarını görürsün, daha çok
Otobüs yolculuğu mu? / Tren
tutunursun.
yolculuğu mu?
20’li yașlar mı? / 30’lu yașlar mı?
Normalde hoșuna gitmeyen
Tren yolculuğu. Trenin çok ayrı bir
20’li yașlar. 20’li yașların kendine
șeylerin onda olduğunu görürsün
duygusu var. İlginç bir șekilde
özgü bir saflığı, toyluğu var. 30’lara
ama orta yolunu bulursun,
kendinizi bir hikayenin içinde
yaklaștıkça ister istemez
görmezden gelirsin, bir yolunu
buluyorsunuz. Bir sinema filminde
ciddileșiyoruz. Hayatlarımız,
bulursun. Bunu yașamak da çok ayrı
gibi hissettiriyor.
ihtiyaçlarımız, sorumluluklarımız
bir heyecan.
değișiyor. Belki de en özgür olabildiğimiz, bir noktada ciddiyetsizliği, o rahatlığı kaldırabilecek yıllar.
22
SIMPLICITY
24
Alex Erde / CC BY 5 Eylül - BURSA, Nilüfer Balat Ormanı* 11 Eylül - İSTANBUL, Beyoğlu Hayal Kahvesi 13 Eylül - AYVALIK, Sarımsaklı Plajı* 18 Eylül - İSTANBUL, Küçükçiftlik Park* 2 Ekim - İZMİR, Bios Bar 7 Ekim - ANKARA, IF Performance Hall 8 Ekim - ÇANAKKALE, Hayal Kahvesi 10 Ekim - ESKİȘEHİR, SPR Pub 21 Ekim - İSTANBUL, Beyoğlu Hayal Kahvesi 30 Ekim - BURSA, Jolly Joker 6 Kasım - İZMİR, Bostanlı Suat Tașer Açıkhava Tiyatrosu* 7 Kasım - ADANA, Pick Up Bar * Bu Etkinliklerde Yaș Sınırı Yoktur
23
SIMPLICITY
25
Bir Reklamd覺r
SIMPLICITY
26
Halis Muhlis Türkiye Evleri Görmeden Olmaz!
BİLGESU PARMAKSIZ
@iathghlas
Bilgesu Parmaksız bir endüstriyel
Çalıșmana ilk baktığımda aklıma gelen
tasarımcı. İzmir Ekonomi
tespit șu oldu: “Tamam. Kentsel
Üniversitesi’nden mezun olduktan
peyzajımız Avrupa’nınkine hiç
sonra İstanbul’da profesyonel
benzemiyor. Türkiye’nin kentlerinde
çalıșmalarını sürdürürken, Temmuz
kendine has kabaca üç ana konut tipi
ayında Behance adlı tasarım portalında
var. Estetik kaygı bir yana, önce bu
yayınladığı “The Real Turkish Houses”
konut tiplerini modelleyelim ve
isimli çalıșması sosyal medyada büyük
vahamet arz eden mevcut duruma bir
ilgi uyandırdı. Artık kanıksadığımız ve
tanı koyalım.”
irdelemeye vakit dahi bulamadığımız
Sence bu tespit doğru mu?
kent ve konut estetiğine dair sıra dıșı çalıșması hakkında ufuk açıcı bir söyleși
Aslında bir kıyaslama yapmaktan öte
gerçekleștirdik.
gözümüzün önünde yıllardır duran, bizim kültürümüzle yarattığımız ve
25
SIMPLICITY
27
duran, bizim kültürümüzle
len evlerimiz olduğunu gözlere sokmak
yarattığımız ve bizim kültürümüzü yara-
istedim. Çünkü bunun fark edilmeye
tan binaları insanların görebileceği hale
değer bir olgu olduğunu düșünüyorum.
getirmekti amacım. Bu binaları izlerken
izliyor olmaları benim için yeterli idi.
Normatif estetik kaygılarla bir konuta güzel veya çirkin denebilir. Ancak bu
her gün, estetiğin ne kadar göz ardı
Çalıșmanda bu konut tiplerine dair
değerlendirme, mekânı içinde
edilebilecek bir değer
bir güzelleme veya yerme yok. Tipleri
yașayanlardan ve mekânın
olduğunu fark etmeye bașladım. Çünkü
yorumsuz aktarmıșsın. Kișisel fikrini
bulunduğu mahalleden soyutlar. Diğer bir
belirli bir mimari tarz olușmuș; ancak bu
neden belirtmedin?
deyișle, estetik olarak
tarz kolektif yaratılan bir zevk mi?
“çirkin” bir bina içinde yașayanlara veya
Yoksa dayatılan ama kimsenin böyle bir
Bu illüstrasyonu yapmaya karar
içinde yașadığı mahalleye çok șey ifade
dayatmaya çok da önem
vermenin bile bir duruș
edebilir. Hal böyleyken mekânı nasıl
vermediği için fark etmeye bile tenezzül
sergilediğini hissettim. Bu
değerlendirmek ve “düzeltmek” gerek?
etmediği binalarımız mı bunlar?
nedenle var olanı resmetmek,
Görmeye fazla alıșkın olduğumuz için
istediğimi iletmeye yetecekti.
önemsemediğimiz ancak her günümüzü
İnsanlara 10 saniyelik scroll down süre-
tanımlayan șeyin, hiç özenilmeden
leri içinde birden çok mesaj
yapılmıș gibi görünen ama pek çok etken
verilebileceğini de
nedeniyle mimari açıdan bu noktaya ge-
düșünmediğimden, ev tiplerimizi yalnızca
35
SIMPLICITY
28
Belki de düzeltmeden çok,
olabilmekte. Soylulaștırılan mekan ise
Ancak bunun yapılabilmesi için mimari
çeșitlendirmenin
yeni zenginler için rant alanı olagelmekte.
ve diğer tüm sektörlerde, günceli takip
cesaretlendirilmesi lazım. Modern mimari
Türkiye’deki mevcut kentsel dönüșüme
eden ama algısı yüksek genç çalıșanların
için çirkin kabul edilebilecek binaların,
bir tasarımcı gözüyle bakınca ne
sektörde daha çok özgürlük alanının
yalnızca estetik kaygılarla kentsel
görüyorsun?
olması gerekli.
darbeden farksız olur. Bu tespitlerde
Tüm ekonomik koșullardaki bireylere
Türkiye bu konuda çok muhafazakâr bir
çıkardığım binalar mühendis olmayan
hitap edebilecek çeșitli
ülke ancak bazı öncü firmalar
müteahhitlerin eseri. Son
donanımda evlerin genel olarak
(hem mimari hem diğer sektörlerde) bu
zamanlarda koskoca șehirlerin
kalitesinin yükselmesinin ve modern
tutukluluğu açabilecek cesareti
dönüșümleri iki üç zengin mimarlık
mimari algısıyla Türkiye’ye özgü, var
gösterebilirler.
firmasına kaldığından beri de yeni tipler
olandan daha yüksek bir mimari
Estetik adına farklı açılımları ülkeye
olușmaya bașlıyor.
anlayıșının gelișmesinin gerekli olduğunu
sunabilmek için benim aklıma gelen en
düșünüyorum.
önemli çıkıș yolu bu.
dönüșüme uğratılmasını önermek bir
Bundan önceki yașam yerleri ne kadar düzeltilmeli ya da değiștirilmeli emin değilim ancak gelecek yıllarda da gözlerimizi yoran bina tiplerinin olușacağından eminim ve bunun da mozaik binalardan, TOKİ’lerden daha “estetik” olabilmesinin yolu, genç insanların, çevresini daha doğru algılayan mimarların sektörde daha çok yer almasıyla mümkün olabilir belki.
Gelelim, kentsel soylulaștırma meselesine. Yukarıdan așağıya bir yeniden düzenlemeyle kentsel peyzaj ehlileștirilebilir. Ancak bu durum çoğu kez mekânı asıl sahiplerinden uzaklaștırıyor ve neticede kent içi zorunlu göçle karșılașıyoruz. Hatta senin üç ana tipten biri olan TOKİ’ler kent içi göçmenlere “dayatılan” konut
27
SIMPLICITY
29
Gecekondu, TOKİ ve mozaikli
önemli gelișme
bugün kıyafetlerimizden saç tarzımıza,
apartman üçlemesi içinde bir za-
geçirdiğimiz siyasi darbeler.
mobilya seçimimizden televizyon
man öğesi de barındırıyor. Sözgelimi, 1950’lerle birlikte gecekondulașma, 2000’li yıllarla birlikte TOKİ’nin bașat imar aracı haline geliși ve 40’lardan
programlarımıza her yerde hakim olduğu gibi bu binaların tarzının șu an
Özellikle 80 sonrası binalarda, değișen yönetmelikler nedeniyle müteahhit özgürlüğünü daha çok görüyoruz.
gördüğümüz yerde olmasında da etkili bana kalırsa.
bugüne evrilerek gelen mozaikli apart-
Zaten kullanımı var olan
Türkiye’nin dengi ülkelerde bir
manlarımız. Bu tipler kendi içlerinde de
mozaik dıș kaplamanın bugün
konutun ekonomik ömrü
gördüğümüz, üzerine çiçek deseni
Türkiye’dekine kıyasla çok daha uzun.
bir evrim geçirmedi mi? Misal, 60’ların mozaikli apartmanıyla, 2014’ünki aynı olmasa gerek, değil mi?
Elbette. Bu tiplemeler de kendi içinde pek çok değișim geçirmiș
yapılan, inșaat șirketi ismi yazılan, uyumsuz renklerle bezenmiș haline
Türkiye’de 30-40 yıla kadar düșen bir
dönüșmesi bence 80 sonrasında artmıș
ekonomik ömürden söz ediyoruz ve
ekonomik eșitsizlik sonrası çıkan bir
konutlar sürekli bir yıkım-yapım
tarz.
girdabında. Hal böyleyken 2060
Maksimalist yeni zenginlerin estetik anlayıșı; hiçbir șeyin eksik kalmadığı,
yılında Türkiye’de modellediğin üç ana
durumdalar.
her șeyin bir arada kullanıldığı
tipe yenileri eklenir mi? Veya mevcutlar
Ancak ülkenin her alanını
uyumsuz bütünlüklerin zenginlik
değișir mi?
etkilediği gibi mimarisini de etkileyen en
sanılması yanılsaması; Binaların bu kısa ömrü yine bahsettiğim 80 sonrası inșaatçılık anlayıșından kaynaklanıyor anladığım kadarıyla. Ucuz ve kalitesiz binalar fiziksel olarak dayanıksızken, bir de bunun üstüne son 10 yılda gelen, inșaatın en büyük rant sektörü olması durumu eklenince, kalıcı bir mimari iz bırakılamıyor Türkiye’de son yıllarda.
Bana kalırsa bu tipler yukarıda da belirttiğim gibi çoktan değișmeye bașladı zaten; 10-15 yıl içinde belirgin farklılıklar hissedeceğimizden eminim. Finansal getirisi yüksek olduğu için lüks site ve bina yapımı çılgınca revaçta iken daha düșük ekonomik gelire hitap eden evlerin de bu değișime zorlanması
28
SIMPLICITY
30
bașladı. Bu bile șehrin siluetini
etkileyebilir ancak İstanbul’un
çünkü değinmediğim detaylar ve tipler de
değiștiriyor. Șehir merkezlerinin dıșında
büyümesi 70’lerden sonra önü alınamaz
kalmıștı. İlginin sebebi yalnızca böyle bir
bașlayan bu site yașamı popülerliğinin
șekilde arttığından, orada bir değișimin
tespitin yapılmıș olması bana kalırsa.
(çok eskilerden gelen bir tarz olsa da șu
olma ihtimalini çok çok az görüyorum.
yıllarda özellikle İstanbul’da çok daha
Günlük değerlerimizi irdelemeye vakit
büyük ölçekli siteler görüyoruz) șehir
Sözün sonunda kișisel bir soru:
merkezlerini de etkilemesi yakındır diye
Çalıșmanın sosyal medya ve internet
kurduğumuzdan, birileri bunları dürten
düșünüyorum.
aracılığıyla bu denli ilgiyle
çalıșmalar yaptığında hepimizin aklına
karșılanacağını tahmin ediyor muydun? İzmir’de okuyup İstanbul’da çalıșan bir
Sence bu ilginin sebebi ne olabilir?
endüstriyel tasarımcısın. Kentsel peyzaj anlamında İzmir mi yoksa İstanbul mu
Bu kadar ilgi göreceğini hiç tahmin
daha umutsuz vaka?
etmemiștim, çünkü yaratırken aklımda yukarıdaki ayrıntılar hiç yoktu.
İstanbul her zaman her türlü șeyin en
Kendim için mimari her zaman ilgi çekici
güzelini de en çirkinini de
bir alan olduğundan böyle bir çalıșma
bulabileceğiniz bir șehir. Bu anlamda
yapma fikri eğlenceli ve ilginç geldi.
İzmir’den daha güzel ve daha çirkin
Ancak aldığım güzel tepkilerden
uygulamaların örnekleri İstanbul’da
sonra yukarıda bahsettiğim kadar
mevcut. Mesela, İzmir’in eski șehir
derinlemesine düșündüm ve aslında
merkezi Konak, Beyoğlu’na
amaçladığımdan çok daha geniș bir
kıyasla çok daha ferah ve sakin. Bunun
konuya değindiğimi fark ettim.
varlığı bile İzmir’in gelecek peyzaj
Hatta bunu fark ettikten sonra, çok daha
anlayıșını pozitif yönde
özenli ve detaylı çalıșmıș olmayı diledim
29
bulamayacak bir düzen
tekrar düșüyor bu konular.
Çalıșmanın devamı gelecek mi?
Aklımda böyle bir șey yoktu ancak gerçekten doğru tasvir edebileceğim daha fazla fikir düșünürsem, bunu gerçekleștirmek isterim. Ancak tutan bir fikri devam ettirmek inadıyla değil de gerçekten orijinal hissettirebilecek bașka șeyler düșünebilirsem.
SIMPLICITY
31
MAZİPEREST
@SafakSener
Erzurum’da bir Cevher: Güzelyurt Saat yediye çeyrek var. Ankaravari
Çașırlar düșmemișken henüz
Galvaniz soğukluğunca dizilmiș
bir kızıllık çökmüș Erzurum’un
tezgahlara, henüz cimriyken
çarpık çatılar. Ve kabul edin, çatık
göklerine. Havuzbașı’nda bakar
doğunun güneși, yani
kașlı bir memleket burası.
durur Gazi Pașa bașları önde, telașla
kurtulamamıșken ahali kazaktan
yürüyen kalabalığa.
ceketten, arz-ı endam ediyordu bir
Derken, yarılamıșım Cumhuriyet
Çoğu da bir kahveden ötekine gider,
Erzurum akșamı daha sokaklarda.
caddesini ve sağımda, kalın kesme
omuzlarında keder.
O sokaklar ki “bir yanım altı șeritli
taș üstüne boylu boyunca:
Rus, bir yanım çıkmazlarla,
Restaurant Güzelyurt / 1928. Gayri
yokușlarla Osmanlı” diye bağırır.
ihtiyari arar gözleri her gelenin,
Mahalleler daima mahmur…
bir eski kapı, tanıdık bir merhaba cumhuriyet üzeri açılan. Güzelyurt iște orası… Cumhuriyetin Erzurum’a attığı mekânsal bir imza.
30
SIMPLICITY
32
- Hoș geldiniz efendim. (yaș, duruș, bakıș,
üstündedir. Sofranın sohbet konukları bir
lakabıdır- müdavimimizdir. Erzurum’a her
kușam fark etmeksizin aynı nezaket)
yana, lezzet konukları da sökün eder.
gelișinde muhakkak uğrar. Ama rakıcı değildi, kararında kırmızı șarap içerdi.
Müdavim, müstakbel sofrasına kurulur.
- Erzurum mezesi, söğürme, Arnavut
Yorgundur. Önce göz sonra kulak dinlenir.
ciğeri, su böreği, humus ve pastırmalı
Örtülerince temiz, bembeyaz bir sofra.
dürüm. Afiyet olsun, efendim.
Saat dokuza dek klasik Batı müziği.
Mahzeni tanır, bilirdi.
Bazı mekanlar öylesine kișiliklidir ki, “burada sizin bahșișiniz geçmez” diye
Sonra Zeki, Müzeyyen, Safiye ve tabii
Mezelerden ara sıcaklara bütün
kibarca reddedilirsiniz. Bunda fikir,
üstat Münir Nurettin.
arkadașlar taze ve günlüktür. Her gidiște
mekana tekrar geleceğiniz
ayrı damak tecrübesi, mekana dair
temennisidir. Elbet yolunuzu düșürür,
Șișeyle değil, mahzenden çıkma karafla
alıșkanlığınızı perçinler. Mekan dediğinde
gidersiniz günün birinde. Zira,
gelir rakı. İçmeye değil, demlenmeye
hizmette saygı en baștadır ancak
gelinir, zira. Sofranın esası muhabbet,
hiyerarși hissedilmez. Garsonla
“Ülfet demi vuslat demi bir gün gelir
yancısı içkidir. Roller değișmez.
tokalașılır, icap ederse iki lafın beli de
elbet,
Muhabbetin seviyesi ve desibeli
kırılır. Bu sohbet öylesine verimlidir ki,
Gam çekme gönül bitmeyecek sanma bu
mekânın nezahetiyle belirlenir. Akșama
hele mekânın mazisine ilgiliyseniz, ne
hasret
doğru camlar yarıya dek perdelenir. Her
cevherler dökülür.
Eflake kadar yükselecek șevk u meserret
sofra ayrı bir dünya ayrı bir sohbetin
Gam çekme gönül bitmeyecek sanma bu
enginlerindedir. Çok olsa sohbete
- Rahmetli Hocabey de -İhsan
hasret”
desturla misafir gelir. O da baș
Doğramacı’nın
Yesari Âsım Arsoy, 1955
Mekanı anlatan üç kelime nezahet: Ar. ahlak temizliği, temizlik. nezaket: Osm. incelikli, saygılı davranma, incelik, naziklik. nezafet: Ar. paklık, arılık, temizlik.
SIMPLICITY
33
Bir Reklamd覺r
SIMPLICITY
27