aydabir Ekim

Page 1

Fotoğraf: Emre Bostancı

EKİM 15

10 KİMLİK

YAȘAM

TINI

SESLİ HARFLER

NORVEÇLİ STAFFAN: BİRİ ABSÜRT MÜ DEDİ?

BAZI COĞRAFYALAR

KALBEN: ÖZENSİZ VE MÜTHİȘ KARİZMATİK

ZAMANI DURDURAN FOTOĞRAFLAR

SIMPLICITY

1


bir Genç İși Kooperatif girișimi

Avucumda sıcaklığını duyduğum ekmek Üstümde hatırası kadar güzel sonbahar O bembeyaz, o tertemiz bulutlara dalar Düșünürüm bir çocuk türküsü söyleyerek Orhan Veli Kanık

Katkı Sunanlar editor@aydabirdergi.com

Berkin Șafak Șener

reklam@aydabirdergi.com

(İdari ve Mali Editör)

Baran Bayraktar (Teknik İșler Koordinatörü)

Burçin Ceren Olçum

Elif Özgür (Sosyal Medya Koordinatörü)

(Tasarım Editörü) Aylin Altunhan (Tasarım Koordinatörü)

Emre Bostancı (Görsel Danıșmanı)

Ece Kural Selma Bardakçı Semuhi Sinanoğlu Müge Ulusoy Öykü Göğer Belkıs Seli Jeyan İdil Aslan

Özer Gökmen (Düzeltmen)

SIMPLICITY

01

3


Evgeni Zotov / CC BY

03 04 07

BAȘLARKEN Berkin Șafak Șener

BAZI COĞRAFYALAR Semuhi Sinanoğlu

USTAMDAN Müge Ulusoy

15 19 22

SEN İNSANSIN Emre Bostancı

EKMEK VAR SEVGİLİ DOSTUM, EKMEK VAR! Belkıs Seli

DERT, EKMEĞİ BÜYÜTMEK İSE EĞER... Selma Bardakçı

24 30 33

SESLİ HARFLER Jeyan İdil Aslan

KALBEN ÖZENSİZ VE MÜTHİȘ KARİZMATİK Öykü Göğer

NORVEÇLİ STAFFAN: BİRİ ABSÜRT MÜ DEDİ? Ece Kural

SIMPLICITY

2


“Önce ekmekler bozuldu, sonra her șey... Çünkü yeryüzünde savaș vardı. İnsanlar sebebini bilmeden, düșünmeden ölüyor, öldürülüyorlardı. Savaș kelimesi dünyanın her yerinde en çok kullanılan söz olmuștu. Radyolarda marșlar, nutuklar șașkın insan sürülerinin üzerine savruluyor, gazeteler korkuyla okunuyordu. Tramvaylar, vapurlar sabahları, akșamları tıklım tıklım, daima aceleci, sinirli, telâșlı bir kalabalığı șehrin bir ucundan öteki ucuna tașıyıp duruyorlardı.” Oktay Akbal’a saygıyla…

SIMPLICITY

HakanBey / CC BY

4


Bașlarken...

10 TOM / CC BY

BERKİN ȘAFAK ȘENER @SafakSener İlkyazın ismiyle müsemma bir

Adettendir, Ankara sokaklarında

heyecanı, bir telașı vardır. O da aranır

soluklanıyoruz; Kalben karșılıyor

aranmasına da sonbaharın vakarı

okuru, naif ve samimi… Sonra çok

yoktur hiçbir mevsimde. Bir ananın

uzaklara uzanıyor, İsveç’in

tașıyıșı gibi mukaddes yükünü,

Uppsala’sında bir yurt odasında

insanoğlu çalıșagelir bir lokma ekmek,

kurulmuș sofralarda çınlıyor

iki kelâm muhabbet için. Sofralar

kulağımız. Lâf lâfı, hoș sohbet

donansın, ekmek kazananlar

sayfaları açıyor.

gönensin, torun torbanın yüzü

gülsündür. Hiçbir yoz, alamamıștır

#aydabir kervanı İstanbul’dan İskilip’e,

ekmeğin masumiyetini. Henüz…

Uppsala’dan Ankara’ya götürüyor

okuru bu ay. Kavgasından kokusuna,

aydabir çıkınından kuru ekmek çıkıyor

teknesinden kaygısına, ekmek

Ekim niyetine. Ekmek kavgasında

muhabbeti yapıyoruz. Güne ekmek

hükmen mağlup çocuklarla bașlıyor

kokusuyla açılmıș gözlerle okuyun bu

yolculuk, Anadolu’nun ekmek

sayıyı. Hem baș döndürücü hem zihin

teknelerine uzanıp, Sen İnsansın diye

açıcı. O derece ve öylesine ki,

sesleniyoruz yine. Evi yuva, kișiyi insan yapan ekmekle sürüyor

Ekmek dizimde

serüven. Dert ekmeği büyütmekse

Yıldızlar uzakta tâ uzakta

eğer, verdiğimiz emeğe değer diyor

Ekmek yiyorum yıldızlara bakarak

hayata ve memlekete dokunan

Öyle dalmıșım ki sormayın

satırlar.

Bazen șașırıp ekmek yerine Yıldız yiyorum

Zamanı durduran fotoğrafları İbrahim Göğer ile duyuruyor Sesli Harfler.

03

Oktay Rifat

SIMPLICITY

5


Alessandro Galantucci / CC BY SEMUHİ SİNANOĞLU

@semuhi

Bazı Coğrafyalar Bazı coğrafyalarda çocuklar çabuk

Fiziki haritada kahverengiyi dağlar,

Çocuk aklımızla bir iki sefer polise

büyürler.

yeșili çayır çimen sandığım

șikâyet de etmiștik ailesini.

zamanlardı. Okul çıkıșı eve dönerken her akșam

Kız bir iki gün kaybolur, üçüncü gün

geçtiğimiz köprünün ucunda, küçük

gene görünürdü köprünün bașında.

bir kız çocuğu mendil satardı.

Sonra bir akșam, bir çikolata alıp götürdük ona. İlk o gün bașını kaldırıp

Karda kıșta titreyerek…

baktı bize.

Bașı hep eğik dururdu, yüzünü

Gözlerinin mavisini hiç

görmezdik hiç. Yanından her

unutmayacağım. Fiziki haritaların

geçtiğimizde bir sandviç verir, bir

okyanuslarında bile yoktu o mavi.

mendil alırdık ona. Bașını kaldırıp

Bazen bir renk, böyle büyütmeye

bakmazdı hiç.

yeter insanı. Öyledir.

04 24

SIMPLICITY

6


Bazı coğrafyalarda, Müjgânların ve

fabrikasına götürdü bir sefer, ekmek

çocukların gözleri daha bir laciverttir.

nasıl yapılır, görelim diye. Çıkıșta her

Ben șanslıydım.

öğrenciye bir somun ekmek hediye

Ekmek kazanmanın ne demek

ettiler. Akșam, bașı ısırılmıș ekmeği

olduğunu öğreneceğim bir babam

gururla getirdim eve. Elim ekmek

vardı benim. Güneși üzerine

tutmuștu artık. “Erkeklikti”, öyleydi.

doğurmazdı hiç, uyanırdı erkenden.

Babamın bakıșlarını hâlâ hatırlarım.

Güneș batmadan da dönmezdi hiç eve.

“Ekmek nedir?” diye sordu bir arkadașım. Ne hazindir, aklıma ne

Ama bazı coğrafyalarda, güneș batsa

uzun pide kuyrukları geldi, ne șen

da babalar ve çocuklar dönemezler

șakrak aile sofraları.

Güneșle bir tuhaf anlașması vardı

evlerine. Evden ekmek almak için

akıl sır erdiremediğim.

çıkan bir çocuk, can verebilir mesela

Sahi ekmek neydi?

Babalar öyledir derdim. Onlar

bir polis kurșunu ile.

Ekmek iyilikti, dostluktu.

güneșle konușmasını bile bilir.

Yani bazı coğrafyalarda, çocuklar

Ekmek, emekti...

Gittiğim ilkokul, bizi Halk Ekmek

çabuk ölürler. Öyledir.

...bazı coğrafyalarda…

Jimmy Baikovicius / CC BY 05 24

SIMPLICITY

7


MÜGE ULUSOY @ustamdan ustamdan.com bir e-ticaret sitesi

Ustamdan, Anadolu’da kaybolmaya

Tıpkı eski zamanların hanlarının,

değil. Belki de Ustamdan’ı en iyi

yüz tutmuș, yüzyıllardır süregelen

çarșılarının online platformda ruh

tanımlayan söz öbeği: “ekmek

zanaatları canlandırmak ve

bulmuș hali gibi, her bir yöreden

teknesi”. Ustamdan’a bakan bir

devamlılığını sağlamak amacı ile

zanaatkâra ulașabileceğimiz yepyeni

insanda uyanan ilk intibâ, bu

tasarlanmıș bir platform.

bir olușum. Biz kurucular da

girișimin Anadolu’nun kültürel

emeksever iki kadınız.

birikimini samimiyetle araștıran ve

Ustamdan, Anadolu’yu karıș karıș

bu toprakların yeni

gezme tutkusundan doğdu ve

Nereden çıktı, yollara düșmek? Bir

sakinleriyle bulușturan bir mecra

kaybolmaya yüz tutmuș yerel

macera mıydı ilkin, yoksa planlı

olduğu. Afili cümlelere gerek yok

değerlerin hikayelerini anlatarak

programlı bir iș geliștirme deneyimi

belki de. Ustamdan nedir, ișin

büyüyor. Ustamdan, yerel ekonomiyi

mi?

mutfağından öğrenelim.

kalkındırmak ve el sanatlarını yașatmak amacıyla hareket ediyor.

Mutlu olduğumuz her anın, “haydi yapalım” dediğimiz, hızlı karar

7’den 70’e her yaștan zanaat

verdiğimiz bir geçmiși var. Bizce en

ustasına ulașıp Anadolu’nun en ücra

doğru kararların mutlaka bir

köșelerindeki değerleri ortaya

macerası var.

çıkarıyor. İki kurucu ortağın Anadolu’daki

Bizim hikayemizse bir Eylül ayında,

zanaat ustalarını bulmak, ustaların

Gökçe’nin “bu hafta sonu Antep’e

hayat hikayelerini anlatmak,

gitmeye ne dersin?” teklifi ile bașladı.

zanaatların tarihini aktarmak ve

Böylece bir seyahat dergisinin Fıstık

ustaların ürünlerinin satıșını

Hasadı Șenliği’ne gitmeye karar

sağlayan bir köprü olmak kaygısıyla

verdik. Toprak sevdamız ile bașlayan

yola çıktığı bir sosyal girișim,

yolculuğumuz Antep’in emektar

ustalarımız için ise bir ekmek

insanları ile

teknesiyiz diyebiliriz.

bașladığımız sohbetle devam etti.

07

SIMPLICITY

9


Hatıralara dokunan her șeyde olduğu

fotoğraflardaki ürünleri satın almak

dokunurken, bilmediğimiz ya da

gibi, Ustamdan’ın da hafif melankolik

isteyen, bizimle birlikte Anadolu’yu

unuttuğumuz hikâyeleri anlatıyoruz.

bir havası var sanki. Ustamdan’dan

gezmek isteyen sevdiklerimiz vardı.

Bu sandıkta öyle çok eșya var ki

alıșveriș eden birinde yașatmak

Biz emek sahipleri ve

eskimeyen, anlattıkça daha da

istediğiniz deneyim tam olarak

emekseverler arasında bir

heyecanlanıyoruz.

nedir? Sonuçta insanlar kasket veya

köprüydük. Bu bir dükkan da

iğne oyası ihtiyacı olduğu için değil,

olabilirdi, web sitesi de. Biz mümkün

Bahsettiğimiz zanaatler,

“usta”nın elinden çıkmıș bir ürünü

olduğunca daha çok insana ulașmak

ustalarımızın kimi zaman pazar

almak için size geliyor, değil mi?

istiyorduk. Gelenekseli bozmadan

parası, kimi zaman ekmek kapısı,

günümüze tașımak ve yolu

kimi zamansa hayata

Bașlangıçta düșüncemiz

modernize etmek istedik.

tutunduğu dalı. İnsan elinin

ustalarımızla yașadığımız anıları

Ustamdan.com böyle doğdu.

dokunduğu her yerde bir anı vardır.

paylașmak, hissettiklerimizi ve

Biz ürünlerle birbirimizin anılarını

hikayelerimizi anlatmaktı.

Her dönemin, geçmișe yönelik

paylașıyoruz. Belki bir gözyașı belki

Zanaatlerin de, ürünlerin de,

melankolik bir tutkusu vardır.

bir kahkaha anında ortaya çıkmıș bir

ustaların da bir hikayesi vardı. Bizim

Kimliğimizi, șehrimizi, ailemizi

esere, eserler sayesinde de

kadar herkesin bu hikayeleri

unutmaktan korkarız. Biz de tam

birbirimize dokunuyoruz. Biz

duymaya hakkı vardı. Biz anlattıkça

bu noktada üzeri örtülmüș bir gelin

Ustamdan ile duygularımızı

insanlar heyecanımızı paylaștı,

sandığını açıyor ve her bir eșyaya

paylașıyoruz.

SIMPLICITY

10


“Ustamdan” Anadolu’nun ekmek

Mesela telefonda “șu anda

bașladım” diyen arkadașlarımız da

teknelerini kapı kapı gezmeye devam

Safranbolu’dayım, demirci ustamızla

var. Bu cümlelerin hepsi öyle güzel,

edecek mi? Yeni yolculuklar nerelere?

tanıștım telefonu ona veriyorum”

öyle kıymetli ki bizim için…

diyen arkadașımız var.

Ustamdan Anadolu’da birçok yeri

Bizim rotamız kimi zaman önceden

ziyaret etti. Yeni seyahatler çok

planlı, hazırlıklı kimi zamansa plansız,

“Bizim burada dokuma çok önemli

yakında. Mümkün olduğunca

ani, maceralı. Öncesinde usta-

bir sanat dalı. Gelmek isterseniz sizi

gitmediğimiz, uzak yerlere gitmeye

larımızla görüșüp yollara düșüyoruz

ağırlarım” diyen arkadașımız da var.

çalıșıyoruz. Rotamızda belirlediğimiz

ancak bazen gönüllülerimiz

“Kendi memleketimi hiç

birkaç șehir var. Bizi ağırlamak

kentlerindeki ya da köylerindeki

tanımıyormușum, sizden sonra artık

isteyen, șehrini anlatmaya karar

ustalardan haberdar ediyor, evlerin-

gittiğim her yerde

veren gönüllülerimize ise her zaman

de ağırlamak istiyorlar.

zanaatkârları ziyaret etmeye

açığız.

09

SIMPLICITY

11


Kazım Usta’nın eğlenceli önerisiyle çekildiğimiz bu fotoğraf her baktığımızda yüzümü gülümseten unutamadığımız bir anı. Ustalarımız hikayemizin “kahraman”ları. Ustalarımızla öyle eğleniyoruz ki, fotoğraflara baktığımızda fark ediyoruz. Yıllar geçse de onlar hikayemizin asla yașlanmayacak bașrolleri oluyorlar. (Demir ustası Kazım Usta-Safranbolu)

10

SIMPLICITY

12


İsmail Usta 78 yașında. Hani kıșın feci bir kar yağmıștı ya iște o gün dahi dükkanını sabah 6 da açmak için yola çıkan bir șapka ustası o. Burası da bir șapka atölyesi. Birbirlerinin düğünlerini, çocuklarını, torunlarını görmüș koskoca bir aile burası. “Birbirimizi severiz de birbirimize kızarız da. Aileyiz biz.” derken deklanșör patlıyor. Aile fotoğrafımız baș köșede yerini alıyor. (Șapka ustası İsmail Usta-İstanbul)

11

SIMPLICITY

13


Sinan Usta Devrekli baston ustamız. Yașadığı iș kazasından sonra, bacağındaki engelinden dolayı artık eski ișini yapamadığı zamanlarda tanıșıyor bastonla. “Bazen hayatınızın en kötü olayını yașadığınızı sanırsınız, ama sizi öyle bir șeyle tanıștırır ki șașırırsınız” diyor.Büyüsüne kapıldığımız ejderha bașlı bastonlarımız ile unutulmayacak bir anı daha kaydediyoruz. (Baston ustası Sinan Usta-Devrek)

12

SIMPLICITY

14


1920’li ve 1940’lı yıllarda, eski defterler açıldığında ya da anılar dile geldiğinde, dinlediğimiz yol hikayelerinde mutlaka trenlere vardır. En uzun, en keyifli hikayeler hep trenlerde geçer. Karayolları bugünkü kadar gelișmiș olmadığı için tren o zamanlar büyük önem tașıyor elbette. TCDD de trenlerin zamanında kalkması, tarifeye uyulması amacıyla İsviçre Saat Firmaları ile anlașılıyor ve lokomotif detaylı cep saatleri üretilmeye bașlanıyor. Ali Rıza Usta’nın elindeki bu saat de o zamanlardan kalma.

“İğne oyalarının en belirgin özelliği

oyalarını ișlemeye bașlar. Öyle çok

normal dantellere özgü iki

beğenilir ki ismini de Allı Pullu Gelin

boyutlu görünümden ayrı ve

Kolyesi koyar.

çoğunlukla üç boyutlu olarak da yapılan bir el örgüsü özelliği

Gelinlerin zarafeti ve güzelliği Allı

tașımasıdır.”

Pullu Gelin Kolyesi ile üzerinizde olsun.

Bu nedenle gerçek bir çiçeğe dokunduğunuzu sanırsınız.

“Allanmıș pullanmıș,

Taktığınız kolyeler ile çiçek bahçesini

Gelin gibi süslenmiș

üzerinizde tașırsınız.

Ne de yakıșmıș deseler Hiç aldırmaz onlara”

Munise Usta yıllardır birbirinden değerli el emeği iğne oyaları ișlemekte. Gelin çiçeğindeki zambakların ihtișamından etkilendiği bir gün pembe ve mor renkli iğne 13

SIMPLICITY

15


“Efem sür atını bayırdan yardan Savrulsun cepkenin fırtınalardan. Ferman okunmasın tozdan dumandan Aman efem, durmayasın” Mehmet Usta yarım asırdır kișiye özel körüklü çizme dikiyor. Ege’nin en değerli sanatlarından Zeybek, halkı koruyan cesur adamı temsil ediyor. Bu yüzdendir ki Zeybek oynayana saygıdan pür dikkat izleniyor, çıt çıkmıyor.

Ali Ziya Efendi İngiliz subaylarının

sembolu Baston için önemli bir yer

ellerinde sürekli tuttukları

tutar. Kartal dıșında ördek bacağı,

bastonun bir kudret sembolü

yılan bașı, atmaca, karaca, at bașı

olduğunu fark ettikten sonra savaș

gibi çeșitli inanıșlara bağlı hayvan

sonrası memleketinde birbirinden

motifleri ile de süslenen Baston,

güzel zarif bastonların üretimine

Münteka Usta’nın yeteneği ile

bașlar. Böylece baston yalnızca yașlı

bulușur, motiflenir.

insanların kullandığı bir aksesuar olmaktan çıkıp Anadolu kültürünün

Sapı Kartalbaș Bordo Baston’un

estetik düșüncesi ile birleșir ve

yapımı için öncelikle aralık ve șubat

gerçek değerini bulur. Babadan

aylarında kesilen kızılcık ağacı dalları

oğula, ustadan çırağa geçerek

bir yıl bekletilir. Ardından eğrilikleri

gelișen Devrek bastonu çeșitli

fırınlarda düzeltilir, tornalanır.

rivayetlere olan inanıșlarla bezenir

Sonrasında çeșitli kesici aletlerle

ve sunulur.

desen ve figürler olușturulur. Boyaması kezzapla, desen ve

Rivayete göre Tanrı tarafından

motifleri ise çini mürekkebi ve

gönderilen ilk melek kartal

dağlama yöntemi ile ișlenir. Sapı

șeklindedir. Bu nedenle kartal baș

ceviz ağacından kartalbaș motiflidir.

14

SIMPLICITY

16


Sen İnsansın

Teyze, amca bir imza ver. Çocuklar öldürülmesin Șeker de yiyebilsinler." Nazım Hikmet

15

Fotoğraf: Emre Bostancı

"Çalıyorum kapınızı,

SIMPLICITY

17


Küçük bir çocuğum diyeceğim ama saçma, küçük olur çocuklar zaten. Hem, kime göre küçük denir çocuklara, seni beni döver onların hayalleri… Neyse iște, “kocaman” bi’ çocuğum ve oturmușum bi’ kerpiç, bi’ eski ev önünde. Üzerimde abilerimden kalma kırmızı, üç, dört beden büyük bi’ kazak, bir de olmayacak hayallerim… Mesela, dinozormuș karșıki tepeler eskiden ve dirilicekler vakti gelince; dedim ya döver hayalleriyle. Komșuların çocukları top oynuyor, dar bi’ sokak, çıkmaz, ötede taze ekmek kokusu… Kapının önündeyim anne

Fotoğraf: Emre Bostancı

gitmiyorum uzaklara merak etme!..

16

SIMPLICITY

18


Fotoğraf: Kadir Tahtacı Ağladıkça yeșermeyen dağlara, sonbahar damlayan damlara, durana yürüyene, “dağlar, insanlar hatta ölüm bile yorulduysa, șimdi en güzel șiir barıștır” diyebilene ve her sabah acısını süpürmek için kapısını açan analara bin selam ile!.. “ağlama anne benim icin ağlama ben de herkes kadar yandım sen ne olur çocukluğumu sakla tek kalan bu elimde avucumda…” Sezen Aksu

Dinlemeden Olmaz!

17

SIMPLICITY

19


Bir Reklamd覺r

SIMPLICITY

20


BELKIS SELİ

Ekmek Var Sevgili Dostum, Ekmek Var!

@copmadam

“Hazinen neredeyse kalbin de

varıyorum.

insanların beni olduğum gibi kabul

oradadır.”

Bugün ne oluyor bana bilemiyorum,

etmelerini șașkınlık ve bir savaș

Nuayme

oysa erinçli ve hür bir uykudan

kazanmıșçasına mutlulukla

uyanmıștım sabaha.

izlemiștim.

belki bir kale duvarı kalınlığında

Ayın bu ilk gününde gidip bankaların

Ben onlara benzememiștim sevgili

bir boșluk var. İçinde bulunduğum

iletișimsiz makinalarıyla alıșverișe

dostum!

dünyaya ait ve dahil hissetmeme

girișmișsem de kendimi

rağmen, aramızdaki bağlantının

borçlarımdan azad etmiș, beyaz ve

Kurgulanmıș kibarlıklarını, çalıșılmıș

ayaklarımın tabanıyla asfalt

ruhsuz ofisimdeki masama bir

görünümlerini ve fayda odaklı ilișki

arasında, hava ile ciğerlerim

sevinçle oturmuștum. Önümdeki

kurma șekillerini; vahși, kurgusuz ve

arasında ya da gördüklerim ile

ekran bana bilgi saymak dıșında,

kendiliğinden, fayda sunmayan ve

gözlerim arasındaki dokunuștan

birtakım tatlı iletișimler de sağlamıș,

sağlama gayretinde olmayan bir

mevcudiyet bulmadığının ayırdına

zamanla bu binadaki

varolușla egale etmiștim!

Yürüyorum, yol ile benim aramda

19

SIMPLICITY

21


Bir ‘șirket’ mailinde sevgiyi

Tüm bunları ikircikli bir sevinç halinde

uyuma numarasına yazılırdık

görmüștüm bugün, kirli bir var olma

böylece algılamıștım.

anlașmıșçasına.

cümleler kurdurmuștum onlara!

Șimdi, böyle bir günün ardından, eve

Börek kokusu, bir baba öpücüğüyle

Bașarı değil miydi bu, sevincim boșa

yürüyorum. Çocukluğumun ay bașı

yataktan kaldırılmaya yine de

mıydı?

günlerini anımsıyorum.

değmezdi üstelik babamın en mutlu

Her sabah annem kahvaltı

günü gibi gelirdi o börek kokulu

Özenle kesilmiș mermer bloğu kırıp,

hazırlarken, ekmek almaktan gelen

günler, gözlerinde bir ıșıltı olurdu

bir ağacın yetiștirilebileceği ufacık bir

babamın uyandırıșlarına ay bașında

akșama dayanmayacak kadar da

toprak parçasını gün yüzüne çıkarmıș

bir börek kokusu eșlik ederdi.

olsa...

halinden de gelse oyunsuz

sayılmaz mıydım? Kokuyu duyunca zaten uyanırdık hemen, bir mutluluk sarardı abimle

yaratılmıș sahtelik hapishanesinde

beni; yine de yataklarımızda

bir iki demir parmaklığı büküp bir

birbirimize gülümseyerek baktıktan

umut yaratmamıș mıydım?

sonra babam odaya girerken hemen

Son Tilki / CC BY

Bu bütün alemin gerçekliği ortasında

20

SIMPLICITY

22


Yıllar sonra bugün, yitip giden ve

Yoksunluğun acısı, yok olușa yetmedi

ekmek dıșındaki her șey șimdi yok-

hiçlikten gelen bunca șeyin

sevgili dostum büyük bir ikiyüzlülük

sunluğunda boșluk bulduğum birer

ortasında, beni sevindiren șeylerin

buluyorum șimdi alıșkanlıklarımın ve

hediyeydi. Hakkını veremedim tüm

değișimine hayretle bakıyorum.

sevdiklerimin tamamladığı o sevinç

bunların. Șimdi onlarsız yașamaya

anlarında. Onlarsız da olabilen bir

devam edebildiğini anladığım bu

Birini diğerinden daha değerli yapan

ruhun, onlarla kendini tamamlanmıș

beden, sevinçlerinin anlamını

neydi ki șimdi ben, kazanılmıș

hissetmesi ve bunu kutsaması ne

sorgularken anlıyor değer ve emek

sevinçler içinde boșluklara

kadar da tekil ve açgözlü bir tavırmıș!

vermeyi.

bakıyorum.

Oysa iște ekmek vardı! Ekmek var sevgili dostum, ekmek

Boșluk, yok edip yeniden doğurtuyor

Ona sevinçle bakmamıș olduğum

var! Onun yokluğu senin ölümün

beni zihnimin akıșında: Doğuștaki

her an, onun beni yașatan tek șey

onun varlığı senin hazinendir.

muhteșem güzelliğin yarattığı ve

olduğunu inkâr ettiğim tüm o yașam,

Tüm bu gerçeğin üstüne inșa et

benim șimdi tanımakta zorluk

ne babamı, ne o böreği, ne sevgiyi ne

dostluklarını, sevgini ve sevincini.

çektiğim varoluș; babamsız da, börek

de sevinci doğru bir șekilde anlaya-

Ancak o zaman kendini tüm yalın-

kokusu olmadan da, o büyük

bilmeme izin verdi. Doğuștan bir hak

lığıyla bilebilecek, hakkın olmayan

binadaki insanlar beni sevmeden de

iddia ettim, hak edilmesi gereken

bir șeye sahipliğini fark edebilecek

var olabilmeye devam etti o yıllar

tüm o biricik hazinelerde.

ve değer vermeyi öğreneceksin. Tüm bu değersizliğin ortasında, sevmeyi

Oysa tek hazine, ekmekti ve ayın

ve sevinmeyi değerlerinin üstüne

tüm o sabahları masada bulduğum

boșluksuz kurabileceksin.

Sightmybyblinded / CC BY

boyunca.

SIMPLICITY

23


‘’İftar Sonrası’’ Hoca Ali Rıza, Tuval Üzerine Yağlı Boya

Selma Bardaçı | @selmabardakci

Dert, Ekmeği Büyütmek İse Eğer... “Bu denizli kușlu dünyada

Bu tarumar memleketin oturduğu beșik,

bezenmiș cümlelerle, olanca

Bir tek acılar mıdır payımıza düșen

türlü depremlerle sarsılırken, mezhep,

güvenimizi yitiriyoruz.

Dökülsün yollara beș kıtada

nesep ve kültür kavgaya malzeme

Ekmek de özgürlük de barıșın gülleridir”

edilirken, ve bu bölge ateșten gömleği

Zamanın ruhu, demokratik kurumları,

giymișken, bizler yiyeceğimiz ekmeği

çoğulcu siyaseti, inovatif teknolojisi,

büyütmek yerine birbirimizi yeme

ekolojik anayasası ve çevreci

derdine düșüyoruz.

sürdürülebilir bir ekonomik kalkınma

Vedat Türkali

modeliyle ön plana çıkacak bir memleketi Yașanacak depremin tehlikeli

müjdelerken, bizler bu mesaj

provasını hissededuralım, daha büyük

karșısında büyük bir meydan okumayla

bir kırılmayı önlemek için vatandașlık

kendi küçük hesaplașmalarımızın

hukukumuzu sağlamlaștırmak yerine,

çemberine sıkıșıyoruz.

nefret dağarcığının en acı sözleriyle

22

SIMPLICITY

24


Ne zaman barıșa acil ihtiyaç duysa

çoğu zaman ihanet ediyormușuz gibi

evvel yurttașlık hukukunun tedavi

insan, ekmek gelir akla. Pekiyi ne

gelir. Kudüs’ü, Bağdat’ı, İstanbul’u,

edilmesiyle, yıpranan toplumsal

anlama gelir ekmek?

Șam’ı ve diğerleri…Tarih boyunca

dokumuzun tamiri gerek. Bıkmadan

Tahrir’deki kalabalık için hürriyet,

türlü seslere, inanıșlara ve

usanmadan sormalı: Bir arada ve

Tunus’takiler için onur, evladına

kimliklere ana kucağı olan bu șehirler,

barıș içinde nasıl yașayabiliriz?

verecek sütü olmayan Suriyeli ana

omuzlarındaki bir arada yașama

Ötekinin olmadığı bir yurdu nasıl

içinse bir hayatta kalma meselesidir,

mirası yerine küresel düzene inat

gerçek kılabiliriz? Kimliklerin

ekmek. Bu ihtiyaç, kimine göre șaire

ayakta kalmaya çalıșıyorlar. Yahut

harmanlanacağı bu memleket

köprü olan dil, kimine göre

biz mi onları böyle kaotik bir kadere

ekmeğini nasıl büyütebiliriz?

vicdana yuva olan din, kimine

mahkûm ediyoruz?

Dahası bu ekmeği nasıl

göreyse özgürce haykırmaktır fikri.

bölüștürebiliriz?

İnsanı ekmeksiz bırakmak onun var

Ekmeği bölüșemedikçe çocuklar

Herkes bilir; yerde ekmek konmaz

olma nedenine karșı çıkmak değil

ölüyor, ekmeği büyütemedikçe

bu memlekette. Varsın güvercinlerin

midir? Dile yasak koymak gibi, inanç

“senin acın”, “benim ölüm”, “senin

kursağına gitsin diye. Șimdi yerde

mabetlerini tartıșmaya açmak gibi,

cenazen”, “benim yasım” kelimeleri

kalan memleket ekmeğinin

“bize” benzemeyenin hukukunu yok

dudaklardan dökülüyor.

derdine hep beraber düșmeli.

saymak gibi…

Barajların altında kalan șehirlerin ve umutların ülkesi değil, ekmeği adilce

Bu anaç coğrafyanın kadim

kadar ișliyor.

büyütüp bölüșenlerin ülkesi olma

kültürlerinin yarattığı büyük uyuma

Ne yapmak gerek? Kardeșlikten

fikrine özlemle…

23

Aschevogel / CC BY

Bitmeyen bir rövanș iliklerimize

SIMPLICITY

25


Sesli Harfler

Zamanı Durduran Fotoğraflar

JEYAN İDİL ASLAN

@jeyanaslan

Yapılan bir araștırma, günümüzde

varsaymak, sanıyorum yanlıș

her iki dakika içinde, tüm

olmayacaktır.

insanlığın 1800’lü yıllarda çektiği kadar fotoğraf çekildiğini

Fotoğrafın bizim kușağın

gösteriyor.

yașamındaki yeri; ailelerimize ve

2011 yılında Amerika Birleșik

onların ailelerine göre çok

Devletleri’nde yapılan bir araștır-

farklı. Belki bu konuyu iyi veya kötü

Bir hayat boyunca, tek bir insan

ma, sadece Facebook üzerinde 140

kavramlarıyla açıklamak için henüz

kaç tane fotoğraf çekebilir? Kaçının

milyon fotoğraf olduğunu göstermiș.

hayli erken; ancak büyük bir değișim

öznesi, kaçının sanatçısı olabilir? 21.

Bu da Birleșik Devletler’in en büyük

sürecinden geçtiğimiz de așikâr.

yüzyılın evlatları olarak bir

arșivi olan Washington’daki Kongre

İnternet; fotoğraf makinası, hatta

düșünelim. Bütün hayatımız

Kütüphanesi’nin yaklașık 10,000 katı

sadece akıllı telefonu olan herkesin,

boyunca, kaç kere flașlar yüzümüzde

fotoğraf demek. Bunun içerisinde

“fotoğrafçı” olabileceğini sandığı bir

patladı?

Snapchat ve Whatsapp gibi

platform haline geliyor.

Kaç kere deklanșöre bastık?

platformlardan iletilen fotoğrafları,

Tüm içerikleri süratle tüketme

Kaç fotoğrafı “bunda güzel

Twitter ve Instagram gibi farklı

arzusundan, ne yazık ki en ustaca

çıkmamıșım” diye hızla silip attık?

mikro-blog sayfalarını da katınca, bu

çekilmiș fotoğraflar bile nasibini

sayının kendini katladığını

alıyor. Bu hızlı değișimin, iletișim

24

SIMPLICITY

26


Guns N Roses – Patience Jonny Cash – I See A Darkness Pearl Jam - Just Breathe

ağıyla örülmüș dünyanın ortasında;

biri, ve o kareyi gören bir

Sesli Harfler’de bu ay, fotoğrafta

bazen tek bir kare zamanı

fotoğrafçının bir anlık refleksi;

yașanan bu hızlı değișim ve

durdurabiliyor. Giderek daha kısa bir

zamanın kısa süreli de olsa

fotoğrafın toplumsal bellek

süre için olsa bile.

durmasını sağladı.

olușturmadaki rolü üzerine, fotoğraf sanatçısı İbrahim Göğer konuğumuz

Geçtiğimiz aylarda, Suriye’den kaçıp

Üç yașındaki Kürt asıllı Suriyeli Aylan

Türkiye üzerinden Avrupa’ya daha

Kurdi, Doğan Haber Ajansı çalıșanı

iyi bir hayat için giden mültecileri

Nilüfer Demir’in objektifi aracılığı ile

Kısa sohbetimizde,

tașıyan bir tekne, Bodrum açıklarında

dünyaya, İkinci Dünya Savașı’ndan

fotoğrafın tarihi, fotoğraf etiği ve

battı. Hikâyenin buraya kadarki kısmı,

beri insanlığın karșı karșıya kaldığı en

yașanan değișimin etkileri üzerinde

ne yazık ki oldukça sıradandı. Fakat,

büyük göç dalgasının boyutlarını bir

durduk.

sahile vurmuș cansız bedenlerden

kez daha yüzümüze çarptı.

Keyifli dinlemeler!

25

oldu.

SIMPLICITY

27


İbrahim Göğer kimdir? 1960 doğumlu İbrahim Göğer, Gazi

üye ve bașkanlığı,

üyeliklerinde bulundu. Artcamera’

Üniversitesi Eğitim ve İktisat

danıșma kurulu ve yayın kurulu

da fotoğraf ve grafik çalıșmalarını

Fakültesi mezunu. Fotoğraf

üyeliklerinde bulundu. Fotoğraf

profesyonel olarak sürdürmektedir.

çalıșmalarına 1981 yılında Ankara

sempozyumu düzenleme

Sanatçının ișlerini incelemek için

Fotoğraf Sanatçıları Derneği’nde

çalıșmalarında yer aldı. Ortak ve

internet sitesine göz atabilirsiniz:

bașladı. AFSAD’da yönetim kurulu

kișisel fotoğraf sergileri açtı, jüri

http://www.ibrahimgoger.net/

26

SIMPLICITY

28


Afgan Kızı (Afghan Girl): Afganistanlı Sharbat Gula’nın, Amerikalu Gazeteci Steve McCurry tarafından; ilki 1985, ikincisi 2002 yılında çekilen portreleri, Afganistan’ın Sovyetler Birliği ve Amerika Birleșik Devletleri ișgallerinden izler tașıyor.

27

SIMPLICITY

29


Düșen Asker (Falling Soldier): 1936 yılında İspanya İç Savașı sırasında Hollandalı fotoğrafçı Robert Capa tarafından çekilen fotoğrafın, Federico Borrell García’ya ait olduğu düșünülüyor.

28

SIMPLICITY

30


Vietnam General Nguyen Ngoc Loan Saigon’da Vietnam Ulusal Kurtuluș Cephesi Tutuklusunu İnfaz Ediyor (General Nguyen Ngoc Loan executing a Viet Cong prisoner in Saigon): Amerikalı foto muhabir ve fotoğrafçı Eddie Adams tarafından çekilen bu fotoğrafta, generalin fotoğrafçıya gösteriș yapmak için Nguyễn Văn Lém’i öldürdüğü iddia ediliyor. Fotoğraf Adams’a Pluitzer kazandırmıștı.

29

SIMPLICITY

31


Kalben: Özensiz ve müthiș karizmatik!

ÖYKÜ GÖĞER

@oyku_g_

Alıșmıșız 9’da yazan konserin 11’de

Gittiğimde Kalben çoktan en güzel

Aman șarkı kaçırmayayım

bașlamasına, oyalandıkça

esprilerini yapmıș, gelenlerle

endișesi de geçince konserin en

oyalanıyoruz.

arkadaș olmuș bile.

güzel kısımları bașlıyor. Kalben

Ankara’da zaten birbirine maksimum

Herkesin çok eğlendiği bir partiye

sakin sakin söylüyor, biz sakin sakin

10 dakika uzaklıktaki yerlere sürekli

sonradan katılmanın verdiği gariplik

dinliyoruz...

geç kalıyoruz.

içindeyim, sessizce olan biteni

En azından ben sürekli geç

izliyorum.

Ortak bir arkadașımız onu “biz

kalıyorum. Ve yine aynı ben, Kalben konserine de geç kalıyorum.

Kalben’in șarkı söylediğini falan Bu alıșamama hali 5 dakika bile

bilmiyorduk, arkadaștık, hep birlikte

sürmüyor çünkü Kalben, o kadar

gezerdik sonra bir gün șarkı

içten biri ki sanki yıllardır orada

söylemeye bașlayınca ‘Aaa Kalben

sahne alır, biz yıllardır kaçırmadan

șarkı söylüyormuș!’ dedik diye

izleriz gibi hissetmeye bașlıyorum.

anlatıyor. Sonra Kalben alıyor yürüyor. Bana öyle geliyor ki, bu tip ișlerle hiç ilgisi yok, arkadaș arasında șarkı söylese bile yeterdi aslında.

30

SIMPLICITY

32


Her nasılsa biz onu keșfettik de

Kirli konuș benimle, oh yeah bebek, yana

“İnsan kendine yakalanır

sahnelere çıkmak zorunda kaldı.

yana bitmek gerek sözlerinin bu kadar

İnsan kendinden yaralanır

Bakın o sahnelerde hangi șarkıları

naif söylenebileceğine

Ah kendimden bir çıksam

söylüyor:

inanamayacaksınız.

Koșsam koșsam ve atlasam

Bir kere, Kalben dinlemeye

Șarkının adı üstünde

Deniz alsa, balık sevse,

bașlayacaksanız mutlaka Sadece

Oh Yeah Bebek

evinde misafir etse

șarkısından bașlamak lazım.

Sussam sussam balık sussa, öpse ve de koklasa

Sadece

Oh yeah Bebek

sakin ol evladım diye.”

Kalben söylese söylese, biz bir balığın evinde misafir olma hayalleri kursak... Sana benziyor sevdiğim herkes diye

Zaman zaman kendinizden uzaklașmak

bașlayan Fırtınalar, Sadece’nin üzerine

istediğiniz, kendinize dıșarıdan bakmak

iyi gider.

istediğiniz zamanları Kalben çok güzel anlatıyor Sakin Ol Evladım’da:

Sakin Ol Evladım

Fırtınalar

31

SIMPLICITY

33


Kalben’e hızlı sorular sorup hızlı

Yalnızlık mı? / Kalabalık mı?

dostun çaldıkları deniz araçlarıyla

cevaplar aldım ama ona geçmeden önce

Geçen günlerde sevdiğim biriyle

yașadıkları deneyimler olarak ele

söylemek istediklerim var: Janis Joplin

konușurken düșündüğüm șeyi

alacaksak Karayip Korsanları.

gözlükleri ona çok yakıșıyor ve bu

paylașayım: İki kiși olmak. Ben ikisinden

özensiz karizmasına hayranım!

yana da değil, iki kiși olmaktan yanayım.

Otobüs yolculuğu mu? / Tren yolculuğu mu?

Mesafe mi? / Samimiyet mi?

İlk görüște așk mı? / Zamanla așk mı?

Otobüs, her zaman bir bebek ağlar, bir

İnsanın ne zaman mesafeye

Her zaman așk. İlk görüște așk. İnsanı

kadın kahkahalarla güler, bir muavin

ihtiyacı olduğunu anlayacak kadar

umutlandıran, kendi katı doğrularından

beceriksizdir, bir șeyler, bir șeyler ve de

samimi olabilmek.

sapmasına ve daha güzel bir șeylere

mola yerlerinde insanı sonsuz gözleme

dönüșmesine yardımcı olan așk.

iten o sıkıcılık…

Çöpadam, çünkü yeteneksiz, beceriksiz

Șans mı? / Yetenek mi?

Karpuz peynir mi? / Ekmek peynir mi?

ama iyi biri.

Yetenekli olup șanssızsanız hayat zor ve

Karpuz peynir olsun ama birileri de

sıkıntılarla dolu olabiliyor, o sebeple șans

gelirken ekmek alıversin, olmaz mı?

Kardanadam mı? / Çöpadam mı?

Sabah insanı mısın? / Akșam mı?

diyerek șansı çağırayım.

Sabah daha hareketli ve keyifli oluyorum.

20’li yașlar mı? / 30’lu yașlar mı?

Akșamın kendine has bir hüzün

Çelik mi? / Ercan mı?

20’li yașlarım kendimden nefret

gerektirdiğine inanıyorum.

Keșke Ufuk ya da İzel de șıklar arasında

etmekle, kendimi sorgulamakla ve

olsaydı. Çelik’in de güzel șarkıları var,

doğrularımın yanlıș çıkmasıyla geçerken

Ercan’ın da.

30’lara yaklaștıkça daha “bulunmuș” bir

Aynı meslekten mi? / Ayrı meslekten mi? Yaptığım ișin zorluklarını anlayıp

haldeyim. Keyif almaktan utanmıyorum,

güzelliklerinin kıymetini paylașabilen bir

Karayip korsanı mı? / Bilgisayar korsanı

kendime fazla yüklenmiyorum,

meslekli olsun bari.

mı?

karșımdaki nasıl bir durum içinde diye

Algımızı Johnny Depp’in sürmeli

düșünerek șekillenebiliyorum. 30’lu

Buzlu mu? / Buzsuz mu?

gözlerinin ötesinde, sınırsız maceralara

olsun.

Buzsuz.

atılan bir grup ișlevsiz ve delișmen

21

SIMPLICITY

34


Norveçli Staffan: Biri Absürt Mü Dedi?

Staffan’ın odasına adım attığımda,

yașıyor. Odaya tașındığında, aynı

restorana dönüștürülmüș bir yurt

mutfağı paylaștığı Eritreli (bu sefer

odasından ne beklediğimden pek de

Türkiye’den bir referans

emin değildim. Ama kesinlikle, bir

veremeyeceğim maalesef) bir

duvarı bira șișesi koleksiyonu, bir

kadından vejetaryen yemekleri

tarafı eski plaklar ve dergilerle kaplı,

yapmayı öğrenmiș. O günden beri

bir yanında film koleksiyonu,

çeșitli publarda yemekler yapmıș.

kocaman bir teleskop, ve elde hamur açma aleti olan bir oda

Genellikle ișten atılmalarıyla son

beklemediğimi söyleyebilirim.

bulan bu çalıșma maceraları, en sonunda 18 m2 ’lik yurt odasında

Staffan, Uppsala’da (Eskișehir gibi bir

kendi restoranını açmasıyla

kentin İsveç’teki hali) bir yurt

sonuçlanmıș.

odasında yașayan 65 yașına

%70 acılı, bol sarımsaklı,

yaklașmıș bir șef. Eğer öğrenci

Staffan sadece vejetaryen

değilseniz, yurtlarda kalamazsanız.

yemekleri yapıyor ve yemeklerinde

Ama bu kural 1986 yılı

acı kullanmayı fazlasıyla seviyor.

sonrasında çıkarılmıș, yani Staffan o

Yemeği hazırlamadan önce size

odaya tașındıktan sonra. O yüzden

mutlaka ne kadar acılı olmasını

tam 30 yıldır bir yurt odasında

istediğinizi soruyor.

domates ve guaçamole

ECE KURAL

@web

Fotoğaf : Ece Kural

soslu tortillam

33

SIMPLICITY

35


Yemeklerinde hiçbir malzemeyi hazır olarak almıyor Staffan. Hamuru bile kendi açıyor. Tortilla yapmak için, Meksika’dan getirdiği özel bir makinesi var. Yemeklerin belirli bir fiyatı yok, istediğiniz kadar bırakıyorsunuz bahșiș kutusuna. Ama 50 Kron’dan (18 TL) fazla bırakamazsınız.

34

SIMPLICITY

36


Odasında aynı anda en fazla 6

bir duvarını, Staffan’ın gezdiği her

Efes’in fena olmadığını ama Akdeniz

kișiyi ağırlıyor. Yemekler, gözünüzün

ülkeden getirdiği bir bira șișelerinden

ülkelerinin bira yerine șarapta daha

önünde hazırlanıyor ve beklerken

olușan koleksiyon kaplıyor.

iyi olduklarını söylüyor. Kaç șișesi

kendinizi hem Staffan’ı izlemekten

olduğunu sorduğumda ise;

hem de etraftaki her objeye tek tek

En sevmediği birayı Vietnam’da

“Sayı değil, kalite önemlidir” diyor

bakmaktan alamıyorsunuz. Odanın

içmiș. Köșede bir Efes Pilsen de var.

Staffan.

35

SIMPLICITY

37


Trance ve elektro müziği, Taranti-

Astronomiye çok meraklıymıș. Bu

șeylerin, öğrendiklerimden çok daha

no’yu, ve Coen Brothers’i seviyor.

yüzden matematik ve astronomi

fazla olduğu hissi geçmiyor.

Dergi koleksiyonunda Charlie Heb-

okumuș üniversitede.

Bildiğim șey ise, bu restorana son

do’nun sayıları var. Saçlarına kınayla

Sonra ise insanlara yemek yap-

gelișim olmadığı.

renk veriyor.

manın, yıldızlara bakmaktan daha

Teleskobu sorduğumda, kendisine

yararlı olduğuna karar vermiș.

14 yașındayken verilmiș bir Noel

Staffan’la uzun süre konuștuktan

hediyesi olduğunu söylüyor.

sonra bile onun hakkında bilmediğim

36

SIMPLICITY

38


Bir Reklamd覺r

SIMPLICITY

39


Bir Reklamd覺r

SIMPLICITY

40


Fotoğraf: Emre Bostancı

KASIM 15

10 KİMLİK

YAȘAM

MEKAN

SESLİ HARFLER

SIMPLICITY

41


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.