GIDA TÜRK AİLESİ SUNAR

Page 1

Necdet Buzbaş’la Farklı Açıdan Gıda Türk dergisinin 6. yılında teşekkürlerimizle...


GIDA TÜRK DERGİSİ’NİN 5 YILI Dergimizin son 5 yıllık sürecinin bitmesi ve 6. yılımıza girmemiz hasebiyle, bugününün mimarı Yayın Kurulu Başkanımız Necdet Buzbaş’a her sayımızda zamanından feragat ederek, emek ve yön vererek desteklerini esirgemediği için sonsuz teşekkürlerimin kalıcılığı adına bu kitabı kaleme almak istedim. Aynı zamanda anlamlı hatıra bırakabilmek için geçmişten bu yana Başkanımız Sayın Necdet Buzbaş’ın her sayımızı taçlandıran yazılarıyla bir bütünlük oluşturmanın beraberinde bulunduğumuz etkinlikler ve dönemin de kendi gündemini hatırlatan tarihini de bırakmak istedim. İlk olarak ilk sayımızdaki detaylı röportajımızla Başkanımızı, prensiplerini, hayat felsefesini aktardık. Ayrıca gündeme ilişkin röportaj arşivleri ve makalelerini de sizlerle buluşturduk. Hem şahsım hem de büyük Gıda Türk Ailesi’ne vesile olmasından ötürü sonsuz teşekkürlerim hem şahsım hem de Gıda Türk Ailesi adınadır. Saygılarımla, Aydan Kırışoğlu (Genel Yayın Yönetmeni)

15 HAZİRAN 2019 2


Sektörün güzide yayını Gıda Türk Dergisi’nde buluşmamıza ve bu güzel ailenin sinerjisine vesile değerli Necdet Buzbaş’a teşekkürlerimle... Prof. Dr. Beraat Özçelik (İTÜ KİMYA VE METALURJİ FAKÜLTESİ DEKANI)

3


Necdet Abi’yi 1990 yılından beri yakından tanıma fırsatım oldu. İstanbul Sanayi Odası’nda uzun yıllar Gıda Sektörünü temsilen çalıştık. Ayrıca 1995 yılında yayınlanan yasa ile “Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesi” Tarım ve Orman Bakanlığı’na verildi. Bakanlığımız da Gıda İşverenler Sendikası’nı (TÜGİS) yetkili işveren örgütü olarak kabul etti. Bu yasaya bağlı olarak yayınlanan her türlü mevzuatın hazırlanmasında TÜGİS ve diğer sivil toplum kuruluşlarında Necdet Bey ile birlikte çalıştık. Ülker Gıda Sanayi A.Ş. gibi Türkiye’nin en önde gelen bir gıda şirketinin CEO’su olarak toplantılara katılıyordu. Hayatta başarılı olmanın, başkalarının tecrübelerinden de yararlanmak, onları dinlemek, ilgili yayınları dikkatle okumak ve kazanılan bilgileri değerlendirmek olduğuna inanan Necdet Abi toplantılara her türlü araştırma ve çalışmasını yapmış olarak ayrıntılı bir dosya ile geliyordu. Toplantı sırasında herkesin fikirlerini alıp, onları analiz edip uygun görülenleri tutanak altına alıyordu. Uzun yıllar Alman ortaklarımla çalıştığım için detaylı çalışmalarda tecrübelerim vardı, ancak Necdet Abi ile çalışırken bunun daha profesyonelce yapılanını gözledim. Toplantı esnasında ilgi4


li konuların çoğu hakkında bilgi sahibiydi, bilgisi olmadığı konularda ise araştırma yapılması yönünde karar alıyorduk. İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclis toplantılarında irticalen söz alıp konuştuğunu hiç görmedim. Necdet Abi genelde konuşmasını önceden hazırlayıp kürsüye dosyası ile birlikte çıkar, konuşmasını âdete bir tez sunumu gibi yavaş yavaş dikkatli bir şekilde yapar. Kendisinden bilgi almak isteyen, danışmak isteyen herkese kapısı açıktır. Bildiklerini herkesle paylaşır. Çevresindekileri olumlu etkilemek için olağanüstü çaba gösterir. Gıda Sektöründe her seviyeden insana dokunmuş biridir. Herkes ile sıcak ve mütevazı bir ilişki kurmayı başarabilir. Kalabalık bir ekiple verimli bir çalışmayı Necdet Bey’den öğrendim diyebilirim. Konular dağıldığında tekrar toparlayıp ana konumuza çok başarılı bir şekilde dönmemizi sağlıyordu. Ekip çalışması, ekip üyelerinin bilgilerinden yararlanma, onları çalışmaya sevk etme, motivasyonlarını arttırma vb. konularda örnek alınacak bir kişiliktir. Bunun yanında Necdet Abi’nin alçakgönüllü, çok çalışkan, dürüstlükten ayrılmayan yapısı herkesin takdirini toplamıştır. Dosyalama, arşiv, okuma, not alma, notlarını düzenleme konularında çok iyidir. Aradığı bir konudaki evrakı çok kısa sürede bulup çıkarır. Hayatını geçirirken bile belli bir düzeni vardır. Düzenli hayat, yeterli ve dengeli beslenme, düzenli aktivite vb. Necdet Abi Ülker’den emekli olduktan sonra aktif çalışmasına devam etmiştir ve etmektedir. Türkiye Gıda Sanayi’nin daha iyi noktalara taşınması için olağanüstü çaba sarf etmektedir. Sektörümüzdeki güncel konuları yakından takip eder ve sanayicilerimize tavsiyelerde bulunur. Örnek; Gıda Sektöründeki sürdürülebilirlik konseptini ilk getirenlerden biri Sayın Necdet Buzbaş’dır. 5


TÜGİS daha önceki yıllarda sadece bir işveren sendikası olarak sektörde işlevini yaparken, Sayın Necdet Buzbaş’ın yönetim kurulu başkanı seçilmesiyle bu fonksiyona ek olarak gıda sanayi ile ilgili tüm konular sendikada ele alınmaya başlanmıştır. Necdet Bey, emekliliğinden sonra TÜGİS de gönüllü çalışmaya devam etmiştir. Her gün düzenli olarak sabah erkenden işine gelip akşam geç saatlere kadar çalışmaların sürdürür. İşleri ne kadar yoğun olursa olsun, davet edildiği toplantılara katılmak için gayret sarf eder. Bu yetmezmiş gibi bizlerinde katılması için teşvik eder. Necdet Abi, benim kadim dostumun, daha uzun yıllar gıda sektörüne katkılarının olacağına inanıyorum. Bu faydalı çalışmalarını devam ettirebilmesi için sağlıklı ve uzun bir ömür diliyorum. Necdet Abi inanıyorum ki hiç emekli olmayacak. Mehmet Çetin Duruk IREKS GIDA SANAYİ A.Ş Kurucu Ortağı

6


Sayın Necdet Buzbaş’ı, 2006 yılında görev yaptığım şirkette tanıma fırsatı buldum. Bir meslek büyüğümüz olarak, yıllar içinde edindiği kişisel deneyim ve mesleki bilgilerini, mesleğe yeni katılmış kişilerle paylaşırken, bunu büyük bir nezaket ve incelikle yapabilen bir kişiliğe sahip olduğunu gördüm. Yıllarca biriktirdiklerini , sadece çalıştığı kurumları değil , ülkemizin ve Türk gıda sektörünün gelişimi için de harcayan ve bunu büyük bir özenle beraberindekilerle paylaşarak gerçekleştirme gayretinde olan bir yönetici. Kendisine ağabey diyebilecek kadar yakın olmaktan dolayı büyük bir mutluluk ve gurur duyduğumu ifade ediyorum. Gıda sektörünün daha uzun yıllar kendisinden feyz alacağı sağlıklı bir çalışma hayatını diliyorum. İrfan Demiryol (DANIŞMAN)

7


Necdet Buzbaş; 45 yıllık iş yaşamımın ilk 20 yılında uzaktan, son 25 yılında ise değişik koşullar ve pozisyonlarda çok yakından tanıma fırsatı bulduğum Necdet Bey ( artık ağabeyim) her zaman örnek alınması gereken ve benim örnek aldığım bir güzel insandır. Öncelikle insan, sonrasında gıda sektörünün duayeni ve yol göstericisidir. Kendisiyle rakip pozisyonlarda farklı hedeflere yönelik çalışmamız yanısıra, aynı kurumlarda ortak hedeflere yönelik de çalıştık. Her iki durumda da tüm tarafların menfaatini gözetecek çözümler üretme arayışından sapmamıştır. Bu yaklaşımı yalnızca bana yönelik değil , herkes için geçerlidir. Nitekim bu özelliği onu Tügis başkanlığına getirmiştir. Neredeyse yok kabul edilme aşamasındaki Tügis , onun liderliğinde bugünkü saygın konumuna ulaşmıştır. Zorluklar, onun için bir meydan okuma ve başarma alanıdır. Hele bu zorluk gıda sektörüne yönelikse, hiç bir şey düşünmeden o zorluğun içinde en doğru çözümlerle Necdet Abi’yi görürsünüz. İYİ Kİ VARSIN NECDET ABİ, İYİ Ki SENİNLE HER ORTAMDA ÇALIŞMA VE SENİ HER YÖNÜNLE TANIMA FIRSATIM OLDU.. Cafer Fındıkoğlu 8


Meslek kuruluşlarının faaliyetlerini sürdürülebilmesi ve başarısı kurumun başında olan insanların özverili çalışmaları ile mümkün olmaktadır. Bu yıl 58 yaşında olan TÜGİS’in şansı da değerli Yönetim Kurulu Başkanlarına sahip olmasından gelmektedir. Yirmi yılı aşkın Başkanlık yapmakta olan Necdet Buzbaş, tecrübesi, ileri görüşü ve düzeyli ilişkileri ile Kurumun en zor günlerinde başarılı bir yönetim sergilemiştir. TÜGİS Yönetiminin en eski üyesi olarak Necdet Beyi tanımış ve birlikte çalışmış olmaktan çok mutluyum. Kendisini geç tanıdığımı düşünüyorum. Tabii özellikle Gıda Türk dergisinde her sayıda çıkan yazılarını zevkle okuduğumu ve her defasında yeni bir şeyler öğrendiğimi itiraf etmeliyim. Bu vesile ile 6. yayım yılına giren Gıda Türk dergisini kutluyorum. Teşekkürler Aydan hanım; enerjinizin başarınızı devam ettireceğinden eminim. Sayın Necdet Buzbaş ve Gıda Türk dergisi ülke gıda sanayicileri için çok değerlidir. Başarılarının devamını diliyorum.. Okyar Yayalar (ÇEVKO YÖN.KRL.BAŞKANI)

9


GIDATÜRK ailesi ile tanışmamın üzerinden neredeyse 4 yıl geçti, bana bu güzel kapıyı aralayan kıymetli meslektaşım Elif Demir’e teşekkür ederek başlamak isterim. Gıda okur yazarlığının artmasına katkıda bulunmak, bir gıda mühendisi olarak uzmanı olduğumuz konularda sesimizi çıkarmak adına 4 yıldır, Sevgili Aydan Kırışoğlu’nun yönetimindeki bu güzel derginin bir parçası olduğum için çok mutluyum. Dergiye dahil olduktan çok kısa bir süre sonra hem koruyan hem kollayan hemde bu derginin çıkmasına büyük vesile olan Necdet Bey ile tanışmak bir gıda mühendisi olarak bana çok büyük destek ve keyif vermiştir. Organik ve sevimli bir yapıya sahip GIDATÜRK dergisi bu özgünlüğü sayesinde sektörde hep söz sahibi olacaktır.

Aslı Zuluğ Dr.Öğretim Üyesi

10


Gıda sektörümüzün önde gelen yayınlarından olan Gıda Türk dergisinde uzun süredir yazıyorum. Dergi farklı alanlarda uzmanlaşmış bakış açılarını bir araya getirdiğinden içerik açısından oldukça zengin ve mutlaka ilginizi çekebilecek bir konuyla karşılaşıyorsunuz. Okuyana bilgi anlamında katkıda bulunan bir dergi. Bu nedenle Gıda Türk ailesinin bir üyesi olmaktan mutluyum. TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Necdet Buzbaş’ın da GıdaTürk Yayın Kurulu Başkanı ve sektörün bir duayeni olarak bilgi ve tecrübelerini bizlerle paylaşması dergiye ayrıca değer katıyor. Kendisine bu vesileyle ayrıca teşekkür etmek isterim. Bilgi paylaşılınca değer kazanır, Teşekkürler Gıda Türk.. Merih Korkut

11


Gıda Türk ailesi ile birlikte beş yılı geride bırakıyoruz. Sağlıklı nesiller için güvenilir gıda üretimi, güvenilir bilgi aktarımını şiar edinmiş dergimize katkı sunmak beni ziyadesiyle mutlu etmektedir. Gıda sektörü konusundaki deneyimleriyle konularında temeyyüz etmiş dergimiz aile fertlerinin bu çalışmaları bir gönül işi ve gıda sektörüne bir hizmet kabul edip zevkle çalışmaları sanırım dergimizin kendi ölçüsündeki mütevazi başarısının en önemli unsurlarıdır. Değerli duayen, meslek büyüğüm ve abim Gıda Türk Yayın Kurulu Başkanı Sayın Necdet Buzbaş ve diğer değerli dostlarla birlikte nice başarılı yıllar dilerim. Sevgi ve saygılarımızla… Halis Korkut

12


Hayat tesadüflerle dolu… Hiç ummadığınız yerde çok güzel insanlarla tanışıp, onların arasına katılabiliyorsunuz. Ben de çalıştığım yerde yapılan bir fuarda şans eseri Gıda Türk ailesiyle tanıştım. Editörümüz Aydan hanımla birlikte bu kadar uzun bir yolculuğa çıkacağımız aklıma gelmezdi. Ama iyi ki çıkmışız ve tanışmışız. Gıda Türk gıdanın her alanından yetkili kişileri barından büyük bir ailedir. Bu ailede yer aldığım için kendimi her zaman çok şanslı hissetmişimdir. Bu aileyi kuran Aydan ablaya ve her zaman yanımızda destekleriyle bizim yanımızda olan Necdet beye bu vesileyle şükranlarımı sunuyorum. Elif Demir Benzet (GIDA MÜHENDİSİ)

13

13


Gıda sektörüne ışık tutan Gıda Türk dergisinin 6. yılını kutlarken yayın kurulu başkanı duayen ve çok tecrübeli bir isim Necdet Buzbaş ve imtiyaz sahibi çalışkan bir isim Aydan Kırışoğlu ile de böyle bir güzel dergide beraber olmaktan çok mutlu ve gururluyum.Gıda Türk ailesine uzun ve başarılı bir yayın hayatı diliyorum. Murat Gürsoy

(EKONOMİST YAZAR)

14


15


GIDA TÜRK DERGİSİ NİSAN-MAYIS 2014

16


17


18


Gıda Türk Dergisi Mayıs-Haziran 2014 PERSPEKTİF NECDET BUZBAŞ’LA FARKLI AÇIDAN-2

Yaşam çelişkiler yumağı, bir yanda keder diğer yanda sevinç ve mutluluklar… 13 Mayıs 2014’de Soma Kömür Madeninde çalışan 301 vatandaşımızı kaybettiğimiz elim kaza hepimizi yasa boğdu. Allah’tan rahmet diliyorum. Mayıs ayının bence bir başka önemli olayı, ülkemiz bisküvi , çikolata ve şekerleme sektörüne büyük hizmet veren Sabri Ülker’in Hulusi Turgut tarafından kalem alınmış ‘Akşama Babacığım Unutma Ülker ’ Getir adlı biyografsinin yayımlanması. 92 yaşında 12 Haziran 2012 tarihinde İstanbul’da hayata veda eden merhum Sabri Ülker, gerek sektöre yaptığı hizmetler gerekse bir girişimci olarak ortaya koyduğu Ülker markasıyla hepimizin rol modeli olmuştur. İş yaşamı boyunca ön plana çıkmaya hiç heves etmeyen bu mütevazi kişilik, istedim ki genç nesiller tarafından merak edilsin. Benim yazım bir başlangıç, ön alış. Asıl hikaye 730 sayfalık, aile fertleri ve akrabalarının yanı sıra, Ülker Grubu mensuplarıyla birlikte 166 değerli şahsiyetle 195 yazışma ve söyleşinin yer aldığı kitapta, Doğan Yayıncılıktan. Sabri Ülker 1920 yılında Kırım’da doğdu. Babası Kırım eşrafından İslam Efendi, annesi Şakire Hanım. İslam Efendi, Kırım’da Devletler olarak tanınmış bir aileye mensup. Yatılı burslu olarak okuduğu Fatih Medresesini bitirerek hoca, ardından da Dar-ül Muallimi bitirerek öğretmen olan İslam Efendi’nin ilk görev yeri Kırklareli’nin Saray ilçesine 19


bağlı Manika köyü. Burada Şakire Hanım ile evleniyor , Sıdıka ve Asım adlı iki çocukları oluyor. Balkan savaşının getirdiği güçlükler nedeniyle 1912 yılında aile Kırım’a dönüyor. İlk yıllarda Kırım’da hayat normal akışında seyrediyor, burada Asım’dan sonra üç çocuk daha dünyaya geliyor ancak ikisi küçük yaşlarda vefat ediyor. Üçüncü çocuk Hakkı ise sonraları İstanbul’a dönüldüğünde yaşama veda edecektir. İlkin I. Dünya Savaşı ardından gelen Bolşevik İhtilali Kırım’da ki yaşamı zorlaştırıyor gittikçe yaşanmaz kılıyor. Baba İslam Efendi canlarını kurtarma pahasına mal mülkten vazgeçip yıllarca uğraştıktan sonra biraz da şansının yardımıyla Türkiye’ye dönme izni alabiliyor. Onyedi yıl sonra 1929 tarihinde deniz yoluyla İstanbul’a geldiklerinde, kendilerini Sarayburnu’nda karaya çıkaran kayıkçıya verecek paraları olmadığından ödemeyi karşılamaya gelen İstanbul’daki akrabaları yapıyor. Üzerlerinde para bulundurmamaya özellikle itina gösteriyorlar. Biliyorlar ki Kırım’dan çıkışta üzerlerinde para yakalanması, Bolşevik ihtilalcilerince ölüm fermanlarının yazılması anlamına geliyor. Sabri Ülker ailesiyle İstanbul’a geldiğinde dokuz yaşında. Kırım’da ilkokulu ikinci sınıfa kadar okumuş olmasına rağmen, denklik kabul edilmediğinden kayıt yaptırdığı Kadırga İlkokulu’na birinci sınıftan başlıyor. İlkokulu bitirdikten sonra 1934 yılında İstanbul Erkek Lisesi’ne kaydoluyor, orta ikinci sınıftan itibaren, parasız yatılı sınavını kazanarak Bilecik Ortaokulu’na devam ediyor. Liseyi de yine parasız yatılı olarak Kütahya Lisesi’nde okuyor. Sabri Ülker, liseyi bitirdikten sonra mühendis olmayı çok arzu etmesine rağmen maddi yetersizlikler nedeniyle devam mecburiyeti olmayan, Sultanahmet İktisadi ve Ticari İlimler Mekteb-i Ali’sini yüksek öğrenimi için seçiyor. Yüksek öğrenimine devam ederken, ağabeyi Asım Bey’in İstanbul Eminö20


nü’nde açtığı şekerleme dükkanında çalışarak para kazanmaya başlıyor. Asım Bey ise kardeşine olan güveniyle Ankara’da ikinci dükkanını açıyor. Sabri Bey, eğitiminin son yıllarında devamsızlık nedeniyle eğitiminin aksayacağını fark ettiğinde ağabeyi Asımdan yardım istiyor. Asım Bey Ankara’da ki dükkanı derhal kapatıp İstanbul’a dönüyor ve dükkanın başına geçiyor. Sabri Ülker’in ailesinin okuyan tek çocuğu olması nedeniyle Asım Bey’in tüm imkanlarını Sabri Ülker için seferber etmesi çok yadırganmamalı. Sabri Ülker okul bitince yedek subaylık hizmetini Diyarbakır’da yapıyor. Burada boş vakitlerinde yeni dostlar kazanmaya çalışıyor. Kent Şekerlemeleri’nin sahibi Yakup Tahincioğlu ile burada tanışıyor. Sonraları Türkiye’de şekerleme sektöründe iki rakip olacak bu firmaların kurucularının çok önceleri karşılaşıp tanışmaları ne güzel bir tarihi rastlantı. Yakup Bey ile dostlukları yıllar içinde gelişip devam ediyor. Yakup Bey, Sabri Bey’in sık sık yazıhanesine uğradığını ve kendisine çok yardımcı olduğundan söz ediyor. (TÜGİS Değer Katanlar 2010) Yedek subaylığını bitirip İstanbul’a döndüğünde ağabeyi Asım ile birlikte, 1944 yılında İstanbul’un o zamanlardaki iş ve ticaret merkezi sayılan Eminönü’ndeki Nohutçu Han’da kurulu atıl eski bir bisküvi imalathanesini satın alıyorlar. Her iki kardeşin gençlik yıllarında Besler bisküvi fabrikasında çalışmış olmaları bu kararın alınmasında etkili olmuştur kanaatindeyim. Nohutçu Han’da tüm teknik yetersizliklere rağmen günde üç çuval un işlenerek 200 kg bisküvi üretimi başlıyor. Artan talepler nedeniyle Eminönü’ndeki imalathane 1957 yılında Topkapı Takkeci Cami Sokak No:19’da ki yeni fabrikaya taşınıyor. Yeni fabrikada kapasite artışı yanında pötibör dışında çeşitler de yapılmaya başlıyor. Sabri Bey, üretim ve tedarik gibi faaliyetleri yürütürken Asım Bey özel arabasıyla müşteri ziyaretleri gerçekleştiriyor. Sabri 21


Bey’in kalite konusundaki titizliği ve müşteriye verdiği önem nedeniyle Ülker bisküvileri kısa zamanda tüm Türkiye’de ünleniyor. Öyle ki kendilerine gönderilen mektuplar ve telgrafar ile ödeme çeklerinde Berksan olan soyadları yerine Ülker kelimesi sıkça yazılmaya başlıyor. İletişim ve ödemelerle ilgili işlemlerde yaşanan yanlışlıkların giderek artması ve sorun çıkarmaya başlamasıyla Asım ve Sabri Berksan kardeşler 12’nci Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 13/07/1954 tarih ve 954/506 sayılı kararı ile Berksan olan soyadlarını Ülker olarak değiştiriyorlar. Bu Türk ticaret yaşamında bir ilk. Genelde kurucular soyadlarını firmalarına ad, ürünlerine marka olarak kullanmışlardır. Bunun sayısız örneklerini sıralamak mümkündür. Burada ise ürünün markasının gücü, kurucularının soyadını değiştirerek sıradanlığı sıradışılığa taşıyordu. 1961 yılında Davutpaşa caddesinde, bugünkü adıyla Önem Gıda olarak adlandırılan fabrika yapılıyor. Bisküvi üretim kapasitesi yeni teknoloji fırınlarla arttırılırken, gofret, grisini, şekerleme, sakız, çikolata ve çikolata kaplamalı kategoriler Türkiye vitrinine sunuluyordu. Ülker firması gelişmesini sürdürürken 1970 yılında İstanbul dışında üretim yapmak üzere Ankara’da bir bisküvi fabrikası kurdu. O zamanki adıyla Anadolu Gıda Sanayi A.Ş. olan şirketin ortakları Ülker’in distribütörleriydi. Bir başka ifadeyle halka açık ilk bisküvi fabrikası. Yatırımlar durmuyor, 1975 yılında İstanbul Topkapı’da yine bir bisküvi fabrikası açılıyor, 1961 yılında yapılan fabrika modernize edilerek sadece çikolata üretimine tahsis ediliyordu. Daha sonraları iki çikolata fabrikaları olduğundan fabrikalar Çikolata 1 , Çikolata 2 olarak adlandırılıyordu. İsterseniz Sabri Ülker ve Topkapı’dan yükselen yatırımlar, büyüyen Ülker markası ile ilgili anlatımımızı Sabri Bey’in kendi sözleri ile noktalayalım ; ‘Biz Cumhuriyet’in nimetleriyle büyüdük. Cumhuriyet sayesinde tahsil yaptık, ça22


lıştık, ekmek paramızı kazandık, işimizi kurduk. Bunları izleyen yıllarda yatırımlar yaptık, fabrikalarımızı çoğalttık ve istihdam yarattık. Türk damak zevkinin beğenisini kazanan ürünler ürettik. Şimdi, kendi işkolumuzda elde ettiğimiz büyük başarımızın nedenini şu cümle ile özetleyebilirim ‘Çok çalışmak, sebat etmek ve zamana ayak uydurmak’ . Ülkem sana minnettardır, Allah rahmet eylesin.

23


GIDA TÜRK DERGİSİ 3. SAYI TEMMUZ AĞUSTOS 2014 Dönemin gıda gündemi Sayın Buzbaş tarafından kaleme alındı.

24


25


GIDA TÜRK DERGİSİ EYLÜL- EKİM 2014 Dünya Gida Günü Özel Röportaji

26


27


28


29


30


GIDA TÜRK DERGİSİ Ocak Şubat 2015

31


BİR BAŞLANGIÇ Gıda Türk dergisi sizlerin sayesinde kısa sürede 5. sayısını yayınladı. İlginize, Genel Yayın Yönetmeni Aydan Kirişoğlu’nun heyecan ve becerisi ilave edildiğinde gelişme kaçınılmaz oldu. Aydan Kirişoğlu’nun ricası ile başlangıçta dergiye bir yazı yazmıştım. Aydan Hanım ‘perspektif’ adlı bölüm ile bu yazıyı taçlandırınca farkında olmadan yayınlanan her sayıya birer yazı ile katkı vermeyi devam ettirmişim. Ancak bu sayıya gelince yaptığım değerlendirme de büyük bir sorumluluk yüklendiğimi fark ettim. Bu sayıda ki yazımda belki gıda sanayi ile ilgili bir konu bulamayacaksınız ama gıda sanayindeki bir yaşam ile ilgili değerlendirme belki ilginizi çekecektir. Sözü fazla uzatmaya gerek duymadan, Ülker Gıda Sanayi A.Ş.’de geçen 40 yıllık aktif çalışma yaşamımı noktalama kararımı sizlerle paylaşmak istedim. İnsan ve iş ilişkisi çok eski bir ortaklıktır. Başlangıçta ekonomik bir zorunluluk olsa da zaman içinde cesaret, özgüven ve huzur veren yanını keşfediyorsunuz. Dostlarım sıkça soruyorlar, bir kuruluşta 40 yıla nasıl tahammül ettin? 32


Değerlerimiz çok önemlidir. Onlarla yaşar, onlara sahip çıkar ve onları geliştiririz. Bunu özgürce yapabildiğiniz ortamı sağlayan şirketler size çekici gelir. Etik kodlarınız uyumlu ise o şirkette kariyer kurgular ve mesleki gelişim inşa edebilirisiniz. Değerler yanında işyerindeki dostluklar, sevgi ve saygı sizi ortaklığın ayrılmaz bir parçası yapar. Gerçek dostluklar; bencillikten uzak, ihtiyaç duyulduğunda karşılık beklemeden ve sorgulamadan koşarak gelinen ! Günümüz oldukça farklılaştı bunu görmezden gelemeyiz. Daha dünün doğruları bugünün yanlışı olabiliyor, tersi de doğru. Ancak bu doğrunun yanlışı değil, günümüz insanının zaafı. Bu ortamda sığınacağınız tek liman iç sesinize kulak vermek. 40 yıllık iş yaşamımda karar vermekte yalnız kaldığım durum ve olaylarda hep kendime tutundum ve iç sesime kulak verdim. Ana, baba evinde daha çocuklukta bana alçak gönüllülüğü , erdemli olmayı , dürüstlük ve disiplini öğrettiler. Bunlar için rahmetli anneme ve babama minnettarım. Çalışma hayatımda bu ilkelere hastalık derecesinde bağlı kaldım, kendimi böyle huzurlu hissettim. 40 yıldır çalışma yaşamımı sürdürdüğüm Ülker Gıda Sanayi A.Ş.’ye sunduğu çalışma ortamıyla bu huzuru desteklediği için ayrıca müteşekkirim. Önemli olan geçen yıllar değil, yılların nasıl geçtiğidir. Tüm okuyuculara başarılı ve huzurlu çalışma yılları diliyorum. Necdet Buzbaş TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı

33


GIDA TÜRK DERGİSİ HAZİRAN-TEMMUZ 2015

34


35


Meslekî Yeterlilik Belgesi ve Gıda Sanayii İmalat sanayii içinde gıda sanayii, istihdam dostu özelliğiyle ön sıralarda yer almaktadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yayımlanan ve Resmî Gazete ‘de yer alan gıda sanayii çalışan sayısı, Temmuz 2014 itibarıyla 596 bin 067’dir. Bir yıllık istihdam artışı yüzde 13’lere denk gelmektedir ki bu değer Türkiye genel işsizlik oranının yüzde 10,2 olduğu dikkate alındığında gıda sanayiinin istihdam dostu olduğunu bir kez daha doğrulamaktadır. Gıda sanayiinin yapısının ağırlıklı olarak KOBİ’lerden oluşması bu sonuçta etkendir denilebilirse de Haziran 2014’te kamuoyu ile paylaşılan ISO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu anketinde yer alan 98 gıda kuruluşu 120 bin 181 çalışanı ile yine 500 Büyük Sanayi Kuruluşu içinde ilk sırada yer almaktadır. Gıda sanayiinin mevcut istihdam yapısının nitelik açısından değerlendirilmesi, işgücünün eğitim ihtiyacı ve karşılanmasının yöntemlerini belirlemek üzere Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) tarafından her yıl hazırlanan Çalışma İstatistikleri ve İşgücü Maliyeti Raporu’ndan yararlanmak yerinde olacaktır. TÜGİS üyesi ve KOBİ niteliğinde olmayan 9 firma örnek olarak belirlenerek aşağıdaki çıkarımlar elde edilmiştir. • Raporda yer alan, turizm dahil 15 işkolu içinde en yüksek kadın istihdamı gıda sanayiinde bulunmaktadır. Kadın çalışan oranı yüzde 33,8, erkek çalışan oranı yüzde 66,2’dir. 36


• Çalışanların medeni hal ve çocuk sahibi olma durumları incelendiğinde yüzde 22’si bekar, yüzde 17,8’i çocuksuz evli, yüzde 21,8í bir çocuklu, yüzde 29’u iki çocuklu, yüzde 7,4’ü üç çocukludur. Diğer sektörle kıyaslandığında gıda sanayii ç alışanlarının genç ailelerden oluştuğu görülmektedir. • İşçilerin öğrenim durumlarına bakıldığında yüzde 46,3’ünün ilköğretim mezunu olduğu dikkat çekiyor. Düz lise mezunları yüzde 28,4, meslek lisesi mezunları yüzde 20 ile sınırlı. MYO mezunları ise yüzde 4,12 ile son sıralarda. Gıda sanayiinin halen emek yoğun bir sanayi olduğunu, kadın çalışan sayısının yüksek ve genç ailelerden oluşan bir istihdama sahip olduğunu söyleyebiliriz. Çalışanların yüzde 76’sının (ilköğretim ve düz lise toplamı) meslek kazandırılmak üzere eğitime tabi tutulmaları gerçeği ile karşı karşıyayız. Sıkça duyduğumuz, ‘sanayicilerin en önemli sorunu nitelikli işçi bulmak. Türkiye’de işsizlik yok, mesleksizlik var.’ deyişleri karşısında ortaya konulan projeler halen çözüm olmaktan uzak. Sanayicinin talep ettiği işgücü, istihdamı takiben en geç bir ay içerisinde verilen işi yapabilecek nitelikte olanıdır. Bunun için meslek sahibi olunmalıdır. Meslek sahibi olmak için artık yeni bir yol izlenmektedir. Meslekî Yeterlilik Kurumu (MYK) bu görevi üstlenmiş bir kamu kuruluşudur. Bu sistemde öncelikle meslek standartları oluşturulmakta, Resmî Gazete ‘de yayımlanarak Ulusal Yeterlilik Sistemi’ne dahil edilmektedir. Daha sonra akredite eğitim ve sertifikasyon kuruluşlarından ‘Mesleki Yeterlilik Belgesi’ alınarak meslek sahibi olunmaktadır. Meslek standartları bizatihi iş yapanların katılımıyla hazırlandığından işe uyumda sorun yaşanmamaktadır. 37


Gıda Sanayiinde meslek standartları hazırlama görevi TÜGİS’e verilmiştir. 14 Aralık 2014 tarih ve 29205 sayılı Resmî Gazete ’de yayımlanan Ulusal Meslek Standardı Tebliği ile iki meslek standardı yürürlüğe girmiştir. Bunlar; Draje Kaplama Operatörü Ulusal Meslek Standardı ile Şekerleme – Sakız Hammadde hazırlama ve Şekli verme Operatörü Ulusal Meslek Standardıdır. Mesleksizlik sorunu yine sanayicinin çabalarıyla çözüm bulacaktır. Devletin bu konuda verdiği teşviklerden yararlanılarak her kuruluş çalışanlarını bu eğitimlere göndererek Mesleki Yeterlilik Belgesi sahibi olmasına yardımcı olunmalı, destek verilmelidir. Şu anda TBMM’de gündemdeki torba yasa içinde yer alan ‘İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda Değişiklik’ adı altında ‘Tehlikeli ve çok tehlikeli işlerden olup MYK tarafından standardı yayımlanan ve Bakanlıkça çıkarılacak tebliğlerde belirtilecek mesleklerde, kanunun yayımlanma tarihinden itibaren ‘8 ay içinde Mesleki Yeterlilik Belgesi olmayan kişiler çalıştırılamaz’ ifadesi yer almaktadır ki çok kısa sürede tüm işler için bu belge zorunlu hale gelecektir. Herkesin iş, aş ve meslek sahibi olacağı huzurlu bir yıl diliyorum.

38


39


40


41


42


43


44


45


46


47


48


49


50


51


GIDA TÜRK DERGİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2016

52


53


GIDA TÜRK DERGİSİ KASIM-ARALIK 2016

54


55


56


57


2017 yılının ilk sayısıyla başlayan sürdürülebilir gıda temalı “Yeşil Vadi” bölümümüzün isim babası da Sayin Necdet Buzbaş’tır.

58


Yesil Vadi bölümünün başlamasıyla yazdığımız editor özel notu.

24 OCAK 2017 YILLAR AKIP GEÇERKEN SAĞLIK VE GÜZELLİKLER YANINIZDA KALSIN Gıda Türk Dergisi olarak, Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası’nın (TÜGİS) Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Buzbaş ile birlikte bugün geldiği noktada iz bırakan ve farkındalık yaratan başarıların daha da arttığı görülmektedir ve sanayinin gücünü arkasına alarak ilerleyen TÜGİS’in 56. yılında birlikteliğimizi perçinleyerek, nice seneler dileriz. Ayrıca, dergimizin yayın kurulu başkanı olan Necdet Buzbaş’ın bu vizyonu öncülüğünde “Yeşil Vadi” bölümü geleceğe yönelik farkındalık yaratması açısından çok önemlidir. Umut ederiz ki sürdürülebilirlik ile ilgili farkındalıkların sadece “Yeşil Vadi” sayfalarında değil gerçek hayatta da varlık bulabilmesine ve tüm üreticiler ile tüketiciler açısından sürdürülebilirliğin algılanmasına vesile oluruz.

59


EN BÜYÜK VARLIK SAĞLIK Yeni yılın ilk yazısına tüm okuyucularımıza sağlık ve huzur dolu günler temennisi ile başlamak istiyorum. Birkaç yıldır dostlarımın yaşalma, bayramlaşma ve yılbaşı gibi özel günlerinde ne fazla ne eksik “sağlık ve huzur dolu günler” temennisi dışında fazla söz etmemeyi alışkanlık haline getirdim. Sağlık, sağlıklı olma deyince ne anlıyoruz? Dünya Sağlık Örgütü’nün 1946 yılında yaptığı “bedensel, mental ve sosyal açıdan iyilik halidir” tanımı bugün bile geçerliliğini halen koruyor. Çok güzel ve köklü geleneklerimiz var. İki dost karşılaştığında muhakkak sağlık durumunu sorarak söze başlar, ayrılırken de sağlıklı olma temennisinde bulunurlar. Sağlıklı olma konusunda Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) yayınladığı bir rapor var. Hangi ülkede insanlar daha sağlıklı olduklarını ifade etmişler, hangi ülkede bu soruya “iyilik –sağlık” denilmiş? Listede, OECD’ye üye 33 ülke yer alıyor. Zirvede Yeni Zelanda yer almış, Yeni Zelanda’nın yetişkin nüfusunun yüzde 89.6’sı sağlığının iyi olduğunu rapor ediyor. İkinci sırada Kanada var, yetişkin nüfusun yüzde 88’i sağlıklı olduğunu söylüyor. Üçüncü sırada ise ABD yer alıyor. ABD’de insanların yüzde 87,5’i sağlıklı olduğunu belirtiyor. İlk üç sıralamada oranların yüzde 80’lerin üzerinde olması dikkat çekici. Bu ülkelerde genel olarak sağlıklı olma halinden söz edilebilir. 60


Hemen akla gelen soru OECD (33 ülke) ortalaması? Çalışmaya göre kendisini sağlıklı–iyi olarak ifade eden nüfusun ortalama oranı yüzde 68.9. Peki, Türkiye’nin durumu nasıl? İnsanlar kendini nasıl hissediyor? Çalışmaya göre Türkiye’de insanların yüzde 67.8’i sağlıklı olduklarını ifade etmişler. Bu oran ile Türkiye, OECD ortalamasının hemen altında yer alıyor. Ancak biz de sağlıklı olma hali hasta olmama ile ifade bulur. Mental ve Sosyal açıdan sağlıklı olup olmadığımızı pek dikkate almayız, alsak bile değerlendirme yapacak kapasitemiz çok az insanımızda yeterli seviyededir. Buna rağmen Türkiye’de her 10 kişiden yaklaşık yedisinin iyi-sağlıklı olarak kendini ifade etmesi memnuniyet verici bir durum. Listenin son sıralarındaki ülkeler ise beni epey şaşırttı. Kore’de yetişkin nüfusun yüzde 35.1’i sağlığının iyi olduğunu vurgularken Japonya’da insanların yüzde 35.4’ü kendilerini iyi ya da sağlıklı olduğunu ifade ediyor. Bu oranlarla en alt sırada Kore, sondan birinci sırada Japonya yer alıyor. Bu çalışmanın ne kadar objektif olduğu tartışılabilir. Ancak Türk insanının hasta değilse her durumda tevekkül ile iyiyim demesi ve “iyi diyelim, iyi olalım” temennisi sonucu etkilemiştir diye düşünüyorum. Sağlık ve huzur dolu günlerin tüm ülkem için var olduğu yeni bir yıl diliyorum.

61


GIDA TÜRK DERGİSİ MART-NİSAN 2017

62


63


GIDA TÜRK DERGİSİ MAYIS-HAZİRAN 2017

64


65


66


67


68


69


GIDA TÜRK DERGİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2017

70


71


72


73


GIDA TÜRK DERGİSİ EYLÜL-EKİM 2017

74


GIDA TÜRK DERGİSİ EYLÜL-EKİM 2017

75


76


77


78


79


80


81


GIDA TÜRK DERGİSİ OCAK-ŞUBAT 2018

82


83


84


GIDA TÜRK DERGİSİ MART-NİSAN 2018

85


86


87


88


89


90


91


GIDA TÜRK DERGİSİ MAYIS-HAZİRAN 2018

92


93


GIDA TÜRK DERGİSİ TEMMUZ-AĞUSTOS 2018

94


95


NECDET BUZBAŞ İLE FARKLI AÇIDAN TURQUALİTY’nin GELECEĞİ Küreselleşen dünyada rekabet gittikçe zorlaşıyor. Rekabet üstünlüğü sağlayabilmek için farklı olmak gerekiyor. Farklı olabilmenin yolları ise inovasyon, tasarım ve marka ile sağlanabiliyor. Bu gerçekten yola çıkan Ekonomi Bakanlığı, dünyada bir ilke imza atarak 2004 yılında dünyanın ilk devlet destekli marka geliştirme programı olarak öne çıkan Turquality Destek Programını oluşturmuştu. Vizyonunu “10 yılda 10 dünya markası çıkarmak” olarak belirleyen Turquality ile dünyada “Türk Malı” imajının ve Türkiye’nin ticari itibarının güçlendirilmesi amaçlandı. Tekstil ve hazır giyim, otomotiv, elektronik, gıda gibi rekabetçi sektörler için ihracatta markalaşmanın öneminin artması bu programı zorunlu kıldı. Bugün baktığımızda 107 firmanın 114 markası Turquality Destek programından, 64 firmanın 64 markası da Marka Destek Programından faydalanmaktadır. 2006 yılında kapsama alınan 24 marka 10’ncu yılını doldurmaktadır. Belirli bir olgunluk seviyesine göre Turquality Destek süresi 5+5 yıl, Marka Destek süresi ise 4 yıldır. Marka desteklerinden olgunluk seviyesini artırdığınızda limitsiz olan Turquality desteklerine geçebilirsiniz. Turquality desteklerinden yararlanmak için başvuru merci Ekonomi Bakanlığı’na bağlı İhracat Genel Müdürlüğü. Marka Destek Programı kapsamına giren firmaların, patent, faydalı model ve endüstriyel tasarım tesciline ilişkin harcamalarının yıllık en fazla 50 bin dolarlık kısmı ödeniyor. 96


Reklam, tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinin de yıllık en fazla 300 bin dolarlık bölümü karşılanıyor. Yurtdışındaki sektörel fuarlara katılım halinde, stand dekarasyonu ile fuar katılım bedeline ilişkin harcamalar, açtıkları veya açacakları yurtdışı birimlerin brüt kira ile buna ilişkin masraflarının yıllık en fazla 500 bin doları karşılanıyor. Mağaza, lokanta, kafe açılması için 400 bin dolara kadar destekleniyor. Kira ya da komisyon giderleri yıllık en fazla 200 bin dolara kadar karşılanıyor. Turquality, son dönemde yaşanan tüm ekonomik zorluklara rağmen, programa üye şirketlerin iş sonuçlarına, ihracatlarını koruyup geliştirmelerine önemli katkılar yapıyor. Destek programlarına katılan firmaların hepsi halinden memnun. Dünya markası olmanın uzun bir süreç ve büyük emek isteyen bir uğraşı olduğunu biliyoruz. Programın 10 yıl ile sınırlandırılmayıp uzatılması gerektiği ağırlıklı bir görüş. Ancak bunu yaparken programın işlevinin sadece ihracatı ve ihracatçıyı destekleyen bir program olmaktan öte “Dünya Markası firmalar çıkarma” iddiasında olması her yönüyle tartışılmalı ve yeni stratejiler belirlenmelidir. Verdiklerimiz (tüm desteklerin tutarı) ve elde ettiklerimiz (ihracat artışı, marka bilinirliği vb.) bilimsel olarak ölçümlenmeli, değişen günümüz dünya ticareti dikkate alınarak yeni argümanlar geliştirilmelidir. Tüm bunları hızlıca yapmalıyız, önemli olan sorgulamaya hiç ara vermemektir, ara verip sorgulamak değil.

97


GIDA TÜRK DERGİSİ EYLÜL-EKİM 2018

98


99


GIDA TÜRK DERGİSİ KASIM-ARALIK 2018

100


101


102


GIDA TÜRK DERGİSİ OCAK-ŞUBAT 2019

103


104


105


106


GIDA TÜRK DERGİSİ MART-NİSAN 2019

107


108


109


110


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.