Genel Müdür Mehmet Söztutan mehmet.soztutan@img.com
Editörden
İmtiyaz Sahibi İSTMAG Magazin Gazetecilik Yayıncılık İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. adına H. Ferruh Işık
Yayın Editörü Aslıhan Yıldız aslihan.yildiz@img.com.tr Reklam Müdürü Mehtap Akyel mehtap.akyel@img.com.tr Grafik Tasarım Sami Aktaş sami.aktas@img.com.tr Sorumlu Müdür Cüneyt Aktürk cuneyt.akturk@img.com.tr Dış İlişkiler Müdürü Hakan Kurt hakan.kurt@img.com.tr Kurumsal İletişim Müdürü Ebru Pekel ebru.pekel@img.com.tr Muhasebe ve Finans Müdürü Mustafa Aktaş mustafa.aktas@img.com Abone İsmail Özçelik ismail.ozcelik@img.com.tr CTP-Baskı İhlas Gazetecilik A.Ş. Merkez Mahallesi 29 Ekim Cad. İhlas Plaza No:11 A / 41 Yenibosna-Bahçelievler/İstanbul Tel: 0 212 454 30 00 Adres İSTMAG Magazin Gazetecilik Yayıncılık İç ve Dış Tic. Ltd. Şti Evren Mah. Bahar Cad. Polat İş Merkezi B Blok No:1 Kat: 4 Güneşli - Bağcılar / İstanbul Tel: +90 212 604 51 00 Faks: +90 212 604 51 35
Baby & Kid Store ile Kind & Jugend fuarı arasında güçlü işbirliği! Yaz aylarına yeni bir fuar özel sayısı ile merhaba diyoruz! Tekstilde yerli ve yabancı birçok marka ve firmanın yerini alacağı ve ziyaretçilerin buluşacağı 29. Uluslararası Bebek & Çocuk Hazır Giyim ve Aksesuarları Fuarı 03 Haziran’da kapılarını açıyor. Moda, Tasarım ve yeni kreasyonların sergileneceği bu fuarda, yurt içi ve yurt dışından birçok ziyaretçi ağırlamayı bekleyen İstanbul Kids Fashion Fuarı’nda biz de standımızda sektörü temsilen yerimizi alıyoruz. Gündemimizdeki en sıcak konulardan biri de, Köln Messe’nin organize ettiği konusunda dünyanın en büyük ve en prestijli fuarı olan Kind & Jugend ile işbirliğimiz. Birlikte önemli bir çalışmaya imza attığımız bu fuar için hummalı hazırlıklarımız sürüyor. Köln Messe ile güçlü iş birliği içerisinde “Türkiye’nin En İyi Tüketici Ödülü” yarışmasını organize edeceğiz. Gerek dergimiz gerekse web sayfamız aracılığıyla yürütülecek olan yarışmada Türkiye’de sektöre hizmet veren firmalar 9 kategoride yarışacaklar. Her kategoride sektörün önde gelen on firmasının yarışacağı ödül belirlemede toplam 90 firma Türk tüketicilerinden not alacak. Haziran sonunda sektörü hareketlendirecek bu çalışma için düğmeye basıyoruz. Dergide sunduğumuz zengin içerikten birisi de, Avrupa’yı fazlaca etkileyen ekonomik krizin etkileri sürerken değişen sektörün son durumunu birbirinden farklı alanlarda faaliyet gösteren firma yetkililerinin değerlendirmesi. Bu çalışmamız kapsamında sektördeki genel sorunları gündeme getirdik. Üretime teşvik etmek için uygulanan anti-damping çalışmaları konusunda sektörün görüşüne yer verdiğimiz çalışmadan çıkan sonuç, daha fazla teşvik ve daha fazla destek paketi çıkarılması yönünde…
RÖPORTAJ
BAGİDER ile sektör büyüme yolunda Bunu yaparken ortak paydalar oluşturup verimliliği ve kaliteyi arttırmak, sorunları tespit ederek çözüm üretmek ve sektörümüzü bir bütün olarak daha yukarılara çekmek amacındayız” dedi.
İlk adım, sektöre derneği tanıtmak
Bebek ve çocuk sektörüne yeni bir soluk getirmek amacıyla bir araya gelen ve bebek sağlığını gözeterek faaliyet göstermeyi amaçlayan bu kuruluşu, yakından tanımak adına dernek kurucularına sorularımızı yönelttik. Dernek, Türkiye’de son yıllarda giderek büyüyen bebek sektörünün tek bir ses ile temsil edilmesi gerektiğini düşünen 17 firmanın bir araya gelmesiyle 2015 yılının Mart ayında kuruldu. Dernek yetkilileri kuruluş amaçlarını şöyle anlattı; “Doğum öncesinden, okul öncesine kadar bebek ve küçük çocuk ürünlerinin üretim, ithalat, dağıtım ve satışını yapan kurucu üyelerin önceliği, ülkemizin yarınlarını emanet edeceğimiz nesillerimize kullanımı güvenli ve sağlıklı ürünlerin sunulması için gerekli zemini hazırlayabilmektir. Ayrıca bu konuda güncel ve güvenli standartların koruyucusu, belirleyicisi ve takipçisi olabilmeyi amaçlıyoruz.”
Hedefimiz; Türk üreticiyi dünya piyasasında temsil etmek
Derneğin önceliğinin her zaman anneler ve bebekler olduğunu dile getiren dernek kurucuları, “Onların alabilecekleri en iyi bakıma sahip olma haklarının savunucu kuruluşu olarak, sağlıklı ve güvenli ürünlerin sunulmasını sağlamak ilk hedefimizdir. Bu hedefimize ulaşmak için öncelikle sektörde bulunan mevcut ürün ve hizmetlerin, Avrupa Birliği standartlarına ve üretim kurallarına uygun olarak sunulmasına yönelik çalışmalar yapmayı planlamaktayız” ifadelerine yer verdi. Dernek kurucuları, sektörü temsil eden firmaların sağlıklı büyüme ve refahı için daha iyi şartlarda üretim, temin, satış ve pazarlama yapabilmesine yönelik stratejiler geliştireceklerini ve üyeler arasında insan sağlığına ve standartlara öncelik veren bir rekabet ve işbirliği ortamını sağlamayı amaçladıklarını belirtti. Kanun ve düzenlemelerin geliştirilmesinde sektörü temsil etmeyi planladıklarını da ekleyen kurucu üyeler, sözlerini şöyle sürdürdü; “Tüketicileri ürün güvenliği konusunda bilgilendirmek, kalite standartlarını arttıracak eğitim ve hizmetler geliştirmek de öncelikli hedeflerimiz arasındadır. Bir başka öncelikli amacımız da Avrupa Birliği’nin bebek araç gereç sektörü ağına katılarak Türk üretici ve ihracatçılarının dünya piyasalarında en iyi şekilde temsil edilmesini sağlamaktır.”
BAGİDER tüm sektörü kucaklıyor
BAGİDER olarak sektörü bir bütün olarak gördüklerini dile getiren dernek kurucuları, “Amacımız tüketici, ithalatçı, ihracatçı, üretici, perakendeci ayrımı yapmadan tüm sektör mensuplarının haklarını korumak ve geliştirmek üzere çalışmalar yapmaktır.
12 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
Öncelikle kamuoyu ve ilgili makamlarla mevcut ilişkilerine, sektörel ve tüm tarafların temsil edildiği güvenilir, güçlü, bir dernek olmanın getirdiği sinerjiyi katmış olacaklarının altını çizen kurucu üyeler, “Yeni bir kuruluş olarak öncelikli hedefimiz sektör mensupları, tüketiciler ve ilgili resmi makamlara derneğimizin tanıtılması, sektörel sorun ve ihtiyaçların tespiti ile bunların çözümü yolunda planlama yapmak olacaktır” açıklamalarında bulundular. Derneğin esas olarak sektördeki ürünleri kullanan bebek ve annelere daha kaliteli hizmet ve ürün sunumunun takipçisi ve destekçisi olmanın öneminin bilincinde olduğunu vurguladı. Bunun için aralarında ebeveynler, medya mensupları, akademisyenler, sektör temsilcileri ve resmi kurumların bulunduğu çevreler ile kaliteye ve güvene dayalı bir hareket oluşturmayı amaçladıklarını da sözlerine ekledi. Derneğin uzun dönem planlarından bahseden kurucu üyeler, “Sektörümüz için daha iyi bir çalışma ortamı oluşturmak adına ürün güvenliği esaslarının belirlenmesi, kalite standartlarının yükseltilmesi ve gerekli teknik tecrübenin sağlanması için projeler yaparak bunları kalıcı, resmi prosedürler haline getirilmesine katkıda bulunmaktır” diye açıkladı.
2015 yılı için beklentimiz büyüme yaşanacağı yönünde
2012 sonu itibariyle Türkiye nüfusunun yaklaşık %30’unu 0-17 yaş arası çocukların oluşturduğunu ve Avrupa’da bu oranın %19’larda kaldığını söyleyen kurucu üyeler, “Türkiye doğum oranı ise, Avrupa Birliği Ülke ortalamalarının yaklaşık iki katı seviyelerindedir. 0-4 yaş arası bebek ve çocuk oranımız, 6,279 milyon ile nüfusumuzun % 8,15 ’ini oluşturuyor ve her yıl ülkemizde yaklaşık 1 milyon 250 bin bebek doğuyor. Bu rakamlar ile birlikte ailelerin farklı ürünlerin bebeklerine sağlayacağı sağlık, huzur ve konfor konusunda giderek bilinçlenmeleri Bebek & Çocuk Gereçleri sektöründe yenilikleri, dinamizmi ve büyümeyi mümkün kılmaktadır” dedi. Dünyada ve ülkemizde ekonomik dengelerde yaşanan değişimlerin, sektörümüzü etkileyip etkilemeyeceğinin ancak önümüzdeki aylarda anlaşılabileceğini belirten dernek kurucu üyeleri, Beklentilerinin 2015 yılının sektör açısından yine önemli bir büyümenin yaşanacağı bir yıl olacağı yönünde olduğunu söyledi.
Türkiye’de büyüme olasılığı daha yüksek
Dernek kurucuları, sektörün hızlı gelişiminin ana sebeplerinden birinin de, iletişim çağında yetişen genç nüfusun temsilcileri olan anne ve babaların, ürün kalitesi, moda ve fiyat unsurlarını giderek daha bilinçli bir şekilde değerlendirmeleri olduğunu belirtti. Sonrasında sözlerini şöyle sonlandırdı; “Bu verilerin, sağlıklı, güvenli, fiyat - kalite dengesi makul olan çekici ürünleri pazara sunan bebek & çocuk marka ve kuruluşlarının, Türkiye’de büyüme olasılığının daha yüksek olacağını işaret etmektedir.”
Eylül 2015’te Kind & Jugend sektöre kapılarını açmaya hazırlanıyor. 10 - 13 Eylül 2015 tarihinde gerçekleşecek olan Kind & Jugend fuarının hazırlıkları tüm hızıyla sürüyor. Sektörün en etkili bu dev fuarı, dünyanın dört bir yanında yoğun katılımcı ve ziyaretçi ağırlıyor. Kind + Jugend 2014 yeni bir rekora imza atmış ve dünyanın her yerinden gelen 1.052 katılımcı firma ürünlerini ve yeniliklerini 100.000 m² büyüklüğündeki fuar alanında 109 ülkeden gelen 20.000’den fazla ihtisas ziyaretçisine tanıtma imkânı bulmuştu. 2014 yılında bu alanda rekor kıran Kind & Jugend fuarı için, 2015 yılında daha fazla katılımın olması bekleniyor. Kind + Jugend, % 82 yabancı katılımcı ve % 72 yabancı
ziyaretçi oranlarıyla ve her yıl artan ürün çeşitleriyle, bebek ve çocuk donanımı konusunda yine dünyanın önde gelen iş platformu olarak pazarda konumunu belirledi. Dünyanın önde gelen en iyi ticaret fuarında, çocuk mobilyaları, otomobillerde ve bisikletlerde kullanılan çocuk koltukları, bebek ve çocuk tekstili, bebek arabaları, hijyenik ürünler, bebek ve küçük çocuklara yönelik oyuncaklar ve giysiler gibi ürün grupları yer alıyor. Fuar bünyesinde bu kadar ürün yelpazesi bulunması, bu prestijli fuarın sektör için önemini kanıtlar niteliktedir. Bu yıl düzenlenecek Kind & Jugend fuarının
bizim için ayrı bir önemi var. Baby & Kid Store olarak Köln Messe ile iş birliği içerisinde, etkili ve prestijli bir çalışmaya imza atmak üzereyiz. Türkiye En İyi Ürünler Tüketici Ödülü Yarışması adı altında Baby & Kid Store - Kid & Jugend iş birliği ile yürüteceğimiz bu projede 9 farklı kategoride sektör oyuncuları markalarıyla yarışacak. Kategori birincilerinin internet üzerinden halk oylaması ile derecelendirileceği yarışmaya, Haziran ayında start verilecek. Kazanan firmaların plaketleri fuar alanında taktim edilecek. Eylül’de merakla beklenen bu prestijli fuarda buluşmak üzere…
Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
13
RÖPORTAJ
KOSGEB ile Kobiler Gelecek Vaat Ediyor 1990 yılından beri imalat sanayi, hizmet ve ticaret kobilerine destek veren KOSGEB’in kuruluşunu, faaliyetlerini ve yeniliklerini KOSGEB Başkanı Recep Biçer ile değerlendirdik.
Kobilerden sorumlu ulusal kuruluş
Recep Biçer, dünya ekonomisi incelendiğinde, işletmelerin %95’ini KOBİ’lerin oluşturduğunu, bu oranın ülkemizde %99’un üzerinde olduğunu gözlemlediklerini belirtti. Biçer, ekonomimiz içerisinde böyle önemli bir büyüklüğe sahip ve ekonominin temel taşlarını teşkil eden KOBİ’lerin desteklenmesinin önem arz ettiğini de sözlerine ekledi. 1990 yılında 3624 sayılı Kanun ile KOSGEB kurulumu yolunda adım atıldığından bahseden Biçer, “KOSGEB, 2009 yılına
14 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
kadar sadece imalat sanayi KOBİ’lerine destek vermekteydi. Ancak, imalat sanayi dışındaki sektörlerinde ekonomik katma değer üretme ve istihdam yaratma potansiyellerinin artması ve imalat sanayi dışındaki KOBİ’lerden gelen yoğun talepler doğrultusunda, 2009 yılında KOSGEB Kuruluş Kanunu’nda bir değişiklik yapıldı. Bu değişimle birlikte, KOSGEB’in hedef kitlesi hizmet ve ticaret sektörlerindeki KOBİ’leri de kapsayacak şekilde genişletildi ve böylece KOSGEB, KOBİ’lerden sorumlu ulusal bir kuruluş
haline gelmiş oldu.” ifadelerinde bulundu. Başkan, KOSGEB İl Müdürlüğü sayısının 1990 yılında 5 ilde (Ankara, İstanbul, Gaziantep, Bursa ve Konya) 8 müdürlük iken; 2015 yılı itibarıyla 81 ilde, 88 KOSGEB İl Müdürlüğü’ne ulaştığını dile getirdi. Personel sayısı 1990 yılında 264 iken, 2015 itibariyle bu sayı, 617’si Uzman/Uzman Yardımcısı olmak üzere toplam 1369 olduğunu da belirtti.
Girişimcilik Eğitiminde, 300.000 bin kişilik orana ulaştık
1990-2002 döneminde ulaşılan KOBİ sayısı 4 Bin iken, 2015 yılı itibarıyla (23.03.2015) KOSGEB Veri Tabanı’na kaydedilen işletme sayısının 784 bine ulaştığından bahseden Biçer, sözlerine şöyle devam etti; “KOSGEB’in para dışında en önemli desteği yeni bir işletme kuracak olan girişimcilerimize yönelik, Uygulamalı Girişimcilik Eğitimleridir. Bu sayede girişimci adayları, kuracağı iş ile ilgili piyasa araştırmaları, işyeri açma maliyetleri, kâra geçiş süreci ve işin sürekliliği gibi çok önemli konularda Uygulamalı Eğitimler alarak işletmelerini daha bilinçli ve güvenilir bir şekilde kuruyorlar.” Diğer yandan bu kapsamda, 19902003 yılları arasında yaklaşık 1.000 kişiye girişimcilik eğitimi verilmiş iken, 2003 – 2014 yılları arasında bu
oranın yaklaşık 286.000 kişiye ulaştığını da sözlerine ekledi. KOSGEB’den destek alabilmek için öncelikle destek alacak işletmenin, 19/10/2005 tarih ve 2005/9617 nolu Küçük Ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Tanımı, Nitelikleri Ve Sınıflandırılması Hakkında Yönetmelik tanımına uygun olması gerektiğini belirtti. Kobi statüsündeki işletmelere de değinen Biçer, “Buna göre, İki yüz elli kişiden az yıllık çalışan, istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri kırk milyon Türk Lirasını aşmayan işletmeler, KOBİ statüsünde sayılır. KOBİ statüsündeki işletmenin KOSGEB’den destek alabilmesi için ayrıca 18 Eylül 2009 tarih ve 27353 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmış olan ‘KOSGEB Tarafından Verilecek Hizmetler ve Desteklerden Yararlanacak Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelere İlişkin Sektörel ve Bölgesel Önceliklerin Belirlenmesi Hakkında’ Bakanlar Kurulu Kararında sayılan sektörlerden birinde faaliyet göstermesi gerekmektedir” dedi. Bunun yanında bu iki kriteri yerine
getiren işletmeler yasal statüsü ne olursa olsun KOSGEB’den destek alabileceklerini de ekledi. Tabii ki her destek programının kendine göre kaidelerini yerine getirmek şartıyla olduğunun altını çizen Başkan, “İlk adım olarak işletmeler
KOSGEB’in kurumsal internet sitesinden başvuru yaparak, veri tabanına kayıt yaptırmaları gerekmektedir. Daha sonraki işlemler ise 81 ilin tamamında yer alan Hizmet Merkezleri tarafından yürütülmektedir. Bu merkezlerde her işletmeyle
Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
15
RÖPORTAJ
ilgili işlemleri yürütecek ve birebir hizmet verecek KOBİ Uzmanları atanmaktadır” diye açıkladı.
AİA, Türkiye ve AB arasındaki yerel, ulusal ve bölgesel aktörleri, Kobiler için bir araya getiriyor
Başkanlığımızın koordinasyonunu yürüttüğü Avrupa İşletmeler Ağı (AİA) hakkında Biçer, 2008 yılından itibaren, Rekabet Edebilirlik ve Yenilik Programı’nın (CIP) alt bileşeni EIP (Girişimcilik ve Yenilik Programı) kapsamında 7 konsorsiyum ile faaliyete olduğunu söyledi. Recep Biçer, bunun yanında KOBİ’lerin pazarlara erişimi konusunda hizmet vermekte olan Avrupa İşletmeler Ağına dair, “İşletmelerin ve KOBİ’lerin Rekabet Edebilirliği Programı 2014-2020 (COSME) döneminde, KOBİ’lerin AB nezdindeki çalışmalara erişimini ve işbirliklerimizi artırmak için 11 konsorsiyum ile devam edecektir. AİA, Türkiye’deki ve AB’deki yerel, ulusal ve bölgesel aktörleri KOBİ’ler için bir araya getiren önemli bir araçtır, bu nedenle ülkemizin uluslararasılaşma hedefine sağlayacağı katkıyı en üst seviyeye çıkarmak için konsorsiyum
16 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
sayımız artırılmıştır” açıklamalarında bulundu. AİA faaliyetlerine yeni dönemde de dâhil olunmasının, işletmelerimiz açısından faydalı olacağını ve bundan sonraki çalışmalarda daha somut çıktılar elde edileceğini düşündüklerini ifade eden Recep Biçer, şöyle devam etti; “Yapılan faaliyetler sonucunda AİA’ların etki alanlarında tanınması sağlanmış olup, bu noktadan sonra işletmelerin daha fazla işbirliği kurma yönünde girişimleri olacağı öngörülmektedir. Ayrıca, işletmelerden alınan geri bildirimler, destek ve hizmetlerin son derece yararlı olduğu şeklindedir.”
Almanya ve İtalya’da düzenlenen fuarlara işletmelerin talebi yoğun
KOSGEB olarak Ekonomi Bakanlığı ile yapılan mutabakat gereğince sadece yurtiçinde düzenlenen fuarlara destek sağlandığını dile getiren Biçer, “Fakat KOSGEB olarak işletmelere sağladığımız yurtdışı iş gezisi desteği kapsamında, yurtdışında düzenlenen fuarların ziyaretleri iş gezisi faaliyeti olarak değerlendirilmektedir. Bu kapsamda özellikle Avrupa kıtası bilhassa Almanya ve İtalya da düzenlenen fuarlara iş gezisi heyeti
kapsamında işletmelerimiz yoğun talep göstermektedirler” ifadelerine yer verdi.
KOSGEB destek üst limiti 1.000.000’den 1.500.000 liraya çıkarıldı
Sayın Başbakanımız Ahmet Davutoğlu, KOSGEB’in 3. KOBİ ve Girişimcilik Ödül töreninde KOSEB Desteklerine yönelik açıklamalarda bulunarak bazı müjdeler verdiğini hatırlatan Biçen, bunları şöyle belirtti; “Bu kapsamda; Orta-yüksek ve yüksek teknoloji alanlarını kapsayan, destek üst limiti 1.000.000TL’den 1.500.000TL’ye çıkıyor. Fuar destekleri metre kare başına %25 oranında artırıldı. Girişimci kadın, gazi, 1. Derecede şehit yakını veya engelliye; yaptığı harcamalardaki destek bölgelere göre %10 artırıldı. Ar-ge İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programı kapsamında yürütülen Ar-Ge İnovasyon Destek Programında hizmet alımı giderleri %50 oranında, Kira destekleri ise %100 artırıldı. Personel gideri destekleri %50 oranlarında artırıldı.” Ar-ge İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programı kapsamında yürütü-
len Endüstriyel Uygulama Programı’nda makine giderleri desteğinin 200.000 TL’den 500.000 TL’ye çıkarıldığını belirten Biçer, aynı programın personel giderinde ise %120’ye varan oranlarda artırım olduğunu söyledi. Tanıtım Desteğinin üst limitinin 10.000TL’den 15.000TL’ye çıkarıldığını ve Enerji Verimliliği Desteğinin ise 30.000TL yerine 50.000TL olduğunu belirten Recep Biçer, “KOSGEB KOBİ ve Girişimcilik finalistleri, KOSGEB tarafından düzenlenen Yurtdışı İş Gezisi Programından bir defaya mahsus olmak üzere üst limitler dikkate alınmaksızın %100 (yüz) oranında desteklenecek” açıklamasında bulundu.
2023 yılında Türkiye’nin dünyanın en büyük ekonomisi olması için 500 milyar dolar hedef
Recep Biçer, 2014-2018 döneminde Türkiye’nin uygulayacağı büyüme stratejisinin 10. Kalkınma Planı’nda, “Verimlilik artışı ve sanayileşmenin hızlandırılması yoluyla ihracata dayalı, özel sektör öncülüğünde, rekabetçi üretim yapısının geliştirilmesi” olarak belirlendiğini açıkladı. Ayrıca, 2007-2012 döneminde sergilenen ekonomik büyüme performansının kaynağını oluşturan temel unsurlardan birinin de, özel tüketim ve sabit sermaye yatırım harcamaları ile birlikte ihracat olduğuna vurgu yapan Biçer, sözlerini şöyle sürdürdü; “Bu kapsamda, 2023 yılında Türkiye’nin dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer alması hedefinin en önemli sacayaklarından birini oluşturan 500 Milyar Dolarlık ihracat hedefine ulaşılması noktasında ve Türkiye’nin uzun dönemli kalkınma perspektifinin hayata geçirilmesi bakımından, geçtiğimiz on yılda yakalanan ciddi ihracat ivmesinin, önümüzdeki yıllarda da artırılması önemli bir gerekliliktir.” “2023 yılında 500 milyar dolar ihracata ulaşarak Türkiye’nin dünya ticaretinde lider ülkeler arasında yer alması” stratejik vizyonu ile yürürlüğe giren 2023 Türkiye İhracat Stratejisi ve Eylem Planı’ndan bahseden Biçer, “Pazar payı, yatırım-altyapı, çevre, teknoloji, işbirlikleri, finansman, insan kaynağı, mevzuat ve izleme ve
değerlendirme olarak belirlenen, ihracatın üretiminden malın teslimine kadar her aşamasını kapsayıcı nitelikte olan 9 eylem alanı ve ihracatçı işletmelerin imkânlarını genişletmeyi amaçlayan 19 stratejik hedef bulunmaktadır” diye belirtti. Recep Biçer, özellikle küreselleşmenin hızlanması ve Bilgi-İletişim Teknolojilerinde (BİT) sağlanan gelişmelerle KOBİ’lerin uluslararası pazarlarda faaliyette bulunabilme yeteneğini artırdığına dikkat çekerek, bu durumun Türkiye’de de KOBİ’lerin ihracattaki paylarına ve ihracat yapan KOBİ sayısına yansıdığına da değindi.
2018 yılı İhracat yapan Kobi sayısında hedef, 60 bin
İhracat yapan KOBİ sayısı, hem Sanayi hem de Ticaret sektöründe, 5 yıllık süreçte her yıl artarak, 2013 itibarıyla yaklaşık 58 Bine ulaştığını belirten Biçer, 2013 yılı için ihracatçı KOBİ’lerin tüm KOBİ’ler içerisindeki payının %1,6 olduğunu söyledi. 10. Kalkınma Planı’nda yer alan ihracat yapan KOBİ sayısı, 2018 yılı hedefini ise 60 bin diye belirtti. KOBİ’ler tarafından gerçekleştirilecek olan ihracatın, doğrudan şirketlerin kendi ürettikleri mal veya hizmet ile söz konusu olabileceği gibi, küresel değer zincirlerine konumlanarak uluslararası olma noktasında da mümkün olduğunu belirten Biçer,
“İkinci durumda, KOBİ’lerin zincirdeki halkalardan katma değeri yüksek olanlarda konumlanabilmeleri açısından, uluslararası rekabet gücü kazanmış büyük ölçekli işletmeler ile daha entegre çalışmaları, onların ihracat kapasitelerini artıracaktır” ifadelerine yer verdi. KOSGEB Başkanı, gerek gelişmiş gerekse de gelişmekte olan pek çok ülkede ihracata başlama konusunda istekli olan KOBİ’lerde gözlenen en büyük eksikliğin, bu alanda kamu tarafından sağlanan destek ve hizmetler hakkındaki farkındalık seviyesi olduğunu dile getirdi. Bu açıdan KOBİ’lerin uygulamadaki enstrümanlara ilişkin bilgi eksikliklerinin giderilmesinin, öncelikle ele alınması gereken bir konu olduğunu da vurgulayan Biçer, “Özellikle mikro ve küçük işletmelerde, bilgi noksanlığından kaynaklanan cesaret eksikliği de gözlenmektedir. Türk KOBİ’lerinin bu açıdan bilgilendirilmeleri ve eğitilmeleri sonrasında duyacakları ihtiyaç ise doğru pazarlar ve doğru işletmeler ile eşleştirilmeleri olacaktır” dedi. Recep Biçer son olarak bunların yanında, hâlihazırda ihracat yapan işletmeler açısından ve ihracatta sürekliliğin sağlanması bağlamından, KOBİ’lerde geliştirmesi gereken konuların, “numuneye uygun mal gönderilmesi”, “malın zamanında teslimi” ve “kalitede standardizasyon” olduğunu sözlerine ekledi. Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
17
MAKALE
Modernizm ile hayatımıza giren kavram; “Marka Bilinci” Peki, marka bilincini nasıl oluşturabiliriz? İşte size hem web sitenize gelen trafiği arttırmak hem de müşterilerinizi markanızla iletişime geçmek üzere teşvik etmek için birkaç ipucu
Modernizm kavramının getirdiği teknolojik çeşitlilik ve yeni mecralar iletişimin kalitesini azaltırken, marka bilinci oluşturmanın etkisini arttırıyor. Burada en önemli husus nasıl bir yol haritası belirleyeceğiniz. Öncelikle reklam kampanyalarınızı belirlemelisiniz ve sonrasında reklamların yayınlanmasına en uygun mecrayı seçmelisiniz.
Amaç, bilinirlik ve görünürlüğü arttırmak
Marka bilinci oluşturma kampanyalarının farklı bir hedefi vardır: ürününüzün, hizmetinizin veya amacınızın bilinirliğini
18 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
ve görünürlüğünü artırmak. Bu hedeflere ulaşmanıza yardımcı olması için, web sitenize gelen trafiği artırmak veya müşterileri markanızla etkileşime geçmeye teşvik etmek üzere AdWords kampanyalarınızı kullanabilirsiniz. Marka bilinci oluşturma kampanyanızın hedeflerini belirledikten sonra, reklamlarınızın görüntülenmesi için en uygun yerleri seçebilir ve ardından gösterimleri, dönüşümleri ve diğer istatistikleri izleyerek başarınızı ölçebilirsiniz. Genel olarak, reklamlarınızı hedef kitlenizden mümkün olduğunca çok kişinin görebileceği yerlere yerleştirmenizi öneririz.
Marka bilinci oluşturma hedefi olan birçok reklam veren, öncelikli olarak marka bilinirliği oluşturmakla ilgilenir. Satın alma işlemleri yerine, sayfa görüntüleme sayısı gibi dönüşümleri izlemek isteyebilirler. Örneğin, piyasaya yeni bir enerji içeceği sunan bir reklam veren, mümkün olduğunca çok spor meraklısına ulaşarak bilinirlik ve ilgi oluşturmak ister. İçeceği İnternet üzerinden satmak, bu reklam veren için o kadar da önemli olmayabilir.
İlgili İnternet Ağları
Google’da reklamlarınızın yayınlanabileceği iki ağ bulunur: Arama Ağı ve Gö-
rüntülü Reklam Ağı. Arama Ağı’nda esas olarak metin reklamlar yayınlanırken, Görüntülü Reklam Ağı’nda marka bilinirliği mesajlarını göstermek için özellikle işe yarayabilecek metin reklamlar, renkli resim reklamlar ve multimedya reklamlar (video veya animasyon gibi) yayınlanır. Görüntülü reklamlar, şirketinize özel bir hikâyeyi anlatmak için grafik, ses ve video öğelerini kullanarak duygusal bir bağ oluşturabilir. Görüntülü Reklam Ağı’nda reklamlarınızı oldukça etkili bir şekilde hedefleyebilirsiniz. Tam olarak, reklamınızın görüneceği ilgili web sitelerini ve sayfalarını seçerek ve bunun yanı sıra, yüksek düzeyde görsel etkiye sahip bir reklam oluşturarak, sattığınız ürünlerle ilgilenen kullanıcıların dikkatini kolayca çekebilirsiniz.
Marka bilinirliğini neyle ölçülür?
Hedefleriniz ne olursa olsun, tüm kampanyalardaki gösterimleri izlemeniz önemlidir. Bununla birlikte, gösterim sayısı reklamınızın gerçekte kaç müşteri tarafından görüntülendiğini belirttiğinden, marka bilinci oluşturma kampanyalarında özellikle önemli olabilir. Kişilerin sonunda sitenizden bir şey satın alıp almamasıyla ilgilenmiyor olsanız da, geliştirilmesi ve yayınlanması için yüklü miktarda
harcama yaptığınız yeni sloganınızın dile dolanmasını istersiniz. Gösterimlere gerçek anlamda öncelik vermenin bir yolu bin gösterim başına maliyet kampanyaları (tıklama başına maliyet kampanyaları yerine) oluşturmaktır.
Bu şekilde, reklamlarınızın aldığı tıklama sayısına göre değil, gösterim sayısına göre ödeme yaparsınız. Marka bilinirliğine odaklanıyorsanız, Arama Ağı reklamlarındaki müşteri katılımını ölçmek için tıklama oranını (TO) kullanabilirsiniz. Ancak, Görüntülü Reklam Ağı’nda kullanıcı davranışı farklıdır ve TO o kadar yararlı değildir. Çünkü sitelerdeki müşteriler anahtar kelimelerle arama yapmazlar. Bunun yerine bilgilere göz atarlar. Ayrıca, reklamlar, yoğun bir Görüntülü Reklam Ağı sayfasında kullanıcının ilgisini çekmek için, bir Arama Ağı sayfasında olduğundan daha fazla rekabet etmek durumundadır. Tıklama oranlarının genel olarak daha düşük olduğu Görüntülü Reklam Ağı yerine, Arama Ağı’nda iyi bir TO (%1 veya daha yüksek) elde etmeye çalışmak daha önemlidir. Görüntülü Reklam Ağı reklamları için dönüşüm sayısı gibi diğer ölçümleri de göz önünde bulundurmalısınız. Erişim, bir reklamı gören ziyaretçilerin sayısıdır. Erişimin artması, reklamın daha fazla potansiyel müşteriye gösterildiği anlamına gelir ve bu da bilinirliğin artmasını sağlayabilir. Sıklık, bir ziyaretçinin belirli bir zaman dilimi içinde reklamı ortalama olarak kaç kez gördüğünü belirten sayıdır. Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
19
SEKTÖR
Bebek ve çocuk tekstilinde trend; Organikten gelen sağlık… Organik Tekstile her geçen gün ilgi artıyor. Konu bebekler olduğunda aileler de sağlıklı olan bu ürünleri tercih ediyor. Bu ilgi arttıkça, Türk tekstil firmaları da organik üretime yatırım yapmaya başladı. Neden organik?
%100 çevre dostu bir üretimle üretilmesi ve çevreye zarar vermemesi ile dikkat çeken organik tekstil, sağlıklı, doğal, kaliteli, güvenli ve birçok fayda sağladığı için tercih ediliyor. Pamuğun kimlerin elinden geçip nereye geldiği, ipliği, boyası, nakışı belgeleniyor. Firmalar da bu anlamda birbirini denetliyor. Dünya çapındaki markaların, ürünlerinde organik kullanmaları ve bunu etiketlerinde belirtmeleri de bu anlamda bir bilinç oluşmasına katkı sağlıyor.
Cilt için güvenli
Kimyasallara her alanda oldukça maruz kaldığımız şu zamanlarda insanlar, artık sağlıklı ve doğal ürünleri tercih ediyor. Özellikle söz konusu bebekler olduğunda aileler daha bir hassas. Haliyle 24 saat üzerlerinde taşıdıkları ürünlerin, bebeklerin hassas ciltlerine zarar vermeyecek ürünler olmasına büyük önem veriyorlar. Bu amaçla üretim yapan organik bir tekstil kolu var. Peki, organik tekstil deyince ne anlıyoruz? Öncelikle organik tarımın ne ifade ettiğini bilmek gerekiyor. Organik tarım, üretimde hiçbir kimyasal kullanmadan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı üretim biçimidir. Organik pamuğun üretim aşamalarında kullanılan yöntem ve materyaller doğa üzerinde minimum etkiye sahip olmasıyla dikkat çekiyor.
20 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
Organik ürün hiçbir kimyasal içermediği için hassas ciltler ve bebeklerde güvenle kullanılabiliyor. Tamamen doğal yollarla üretilmesi sebebiyle sağlıklı olmasının yanında, hem çevreye karşı daha duyarlı hem de cilde hiçbir zarar vermemek için
üretilmektedir. Organik ürünlerin ekim aşamasından hazır ürün olana kadar ki tüm işlem basamakları düzenli olarak kontrol edilmekte ve sertifikalandırılmaktadır. Bu sayede ürünün güvenilir yöntemlerle üretildiği, çevreye ve canlı yaşama zararlı maddeler içermediği, denetim ve kontrollerinin yapılmış olduğu garanti altına alınıyor. Üretimde hammadde olarak Organik elyaf kullanılması ve üretim koşullarının ilgili standarda göre yapılması: Bu alanda uluslararası geçerliliği olan Global Organik Tekstil Standardına (GOTS) göre üretim ve sertifikasyon yapılmaktadır. GOTS sertifikasyonu organik olarak yetiştirilmiş, sertifikalı organik elyaf kullanıma ek olarak GOTS’ un işleme / üretim standartlarını da kapsar.
Kaliteli ve uzun ömürlü
Organik pamuk üretimi ve organik tekstil üretim süreci diğer alternatiflere kıyasla daha maliyetli olduğu için organik tekstil ürünlerinin diğerlerine göre biraz daha pahalıdır. Diğer yandan bu organik giyimin ekonomik olmadığı ya da lüks olduğu anlamına gelmez. Organik liflerden üretilen tekstil ürünleri inanılmaz derecede dayanıklıdır. Bu ürünler, 100 derece makine yıkaması sonrasında bile değişikliğe uğramaz; rengi, şekli ve büyüklüğü yıllar boyu korunur. Yıkamaya dayanıklı, rengi solmayan bu giysiler başta pahalı gibi
dursa da sağladıkları kalite ile uzun süre kullanıldıkları için daha ekonomik gelmektedir. Organik kıyafetler en saf ve doğal haldeki, işlenmemiş organik kumaştan yapılır. Organik kumaşlar, kumaşın kalitesini düşüren soyma, mumlama, ağartma ve yumuşatma gibi işlemlerden geçirilmez. Aynı zamanda bu kumaşlar nefes alan bir özelliğe sahip oldukları için oldukça rahattır.
Türkiye’de organik üretim
Organik pamuk üretimi dünyada ilk defa 1980’li yılların sonunda Türkiye’nin Ege Bölgesinde ve ABD’de başlamıştır. Türkiye’de yapılmaya başlanan organik
pamuk üretimi, ilk yıllarda yabancı firmaların talepleri doğrultusunda gelişmiş; izleyen yıllarda Türkiye’yi bu alanda söz sahibi ülkelerden biri haline getirmiştir. Organik pamuk üretiminin artmasıyla organik tekstil sektörü giderek önem kazanmış olup, son yıllarda organik ürün yelpazesine organik bebek tekstili, havlu, ev tekstili ve yatak da eklenmiştir. Tekstil alt sektörleri içerisinde en hızlı büyüme organik pamuklu mamuller pazarında meydana gelmektedir. Türkiye’de her çeşit organik tekstil ve hazır giyim ürünleri üretilmektedir. Organik bebek mamaları ve giysileri, oyuncak ve bebek kozmetiklerine olan talep, özellikle 0¬-12 aylık bebekleri olan anne¬ babaların hassasiyeti nedeniyle, yurtdışında olduğu gibi yurtiçinde de giderek artmaktadır. Türk organik tekstil ve hazır giyim sanayi, dünya taleplerini karşılayabilecek yeterli tecrübe, teknik altyapı, üretim kapasitesi ve kalifiye işgücüne sahiptir. Türkiye’nin en büyük organik ürünler fuarı, yılda bir defa İzmir’de düzenlenmektedir. Fuarda organik yiyecek ve içecekler, organik tekstil ve hazır giyim ürünleri, organik kozmetik ürünleri, organik çocuk bebek ürünleri, organik hijyen ürünleri, organik paketleme ürünleri, çevre dostu ve insan sağlığına zararlı maddeler içermeyen oyuncaklar, medikal ürünler, mobilya, ekoturizm, alternatif enerji ürünleri, geri dönüşüm cihazları ve her türlü çevre dostu ürünler sergileniyor. Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
21
MAKALE
Sosyal medyada ben de varım! Zamanımızın çoğunu harcadığımız sosyal medya platformları, günümüzde en etkili pazarlama araçlarıdır. Bu durumu avantaja çevirerek, hedef kitleye ulaşan firmalar kazanırken, bu etkinin hala farkında olmayan bazı büyük markalar, asosyalleşme tehlikesi yaşıyor.
Günümüz çağının olmazsa olmazı sosyal medya, milyonlara ulaşarak büyümeye tüm hızıyla devam ediyor. Yaşamımızın her anında yanımızda olan sosyal medya ile haberdar olmak, bilgi edinmek, eğlenceli zaman geçirmek ve alışveriş yapmak artık çok kolay. Zamandan ve maliyetten tasarruf sağladığımız bu etkili sosyal ağların gücünün iş dünyası da farkında… Firmalar bu yeni trendi kendi markalarını oluşturmak için avantaja dönüştürerek, ‘Bu mecrada bende varım!’ diyor. Peki, sosyal medyada rekabet edebilmek ve ayakta kalabilmek için neler yapmalıyız? Önce etkili bir sosyal medya stratejisi belirlemeyin.
24 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
Sosyal ağların hepsinde aktif olmak
Günümüzde her bir bireyin ortalama zamanının çoğunu gerek pc, tablet gerek de mobil üzerinden internette geçirdiğini göz önüne alırsak, oldukça hızlı değişen bir mecra… Bu amansız yarışta sosyal medyanın tüm nimetlerinden faydalanmakta yarar var. Böylece amaca giden yolda etkili bir adım atmış oluyorsunuz. Üstelik birçok sosyal medya uygulamasını birbirine bağlayarak, yaptığınız paylaşımın daha fazla kitlelere ulaşmasını sağlayabilirsiniz. Peki sosyal medyanın her geçen gün büyüyen uygulamaları neler?
Twitter’ın altın kuralı; Retweet
Pazarlamada bir adım önde olmak için, Twitter kullanıcısı olmak şart. Dünyanın gündemini belirleyen bu paylaşım sitesinde yer verdiğiniz tweetleri saniyesinde milyonlar görebilir. Böyle büyük bir platformda hedef kitleye ulaşmak için dikkat edilmesi gereken birkaç püf nokta var. İlk adım, Hedef kitleyi belirlemek ve ona uygun tweet atmak. En önemli şart ise güncel olmak… Her gün aktif kalarak ve uygun hashtaglerin yer aldığı paylaşımlarda bulunmakta önemli detaylardandır. Hashtag belirlerken sektörle alakalı olmasına dikkat edin. Bunların hepsi takipçi sayısını arttırıp, daha fazla kişiye ulaşmak
için bir araçtır. Bir markanın popülerliği, takipçi sayısı ile eşdeğerdir. Biliyoruz ki Twitter, bilgi ve paylaşım noktasında en hızlı ve etili araçlardan yalnızca biridir. Bu sebeple en sıcak haberi ve önemli olayları anında paylaşmak bu rekabette, öne geçmek için iyi bir silah. Yaptığınız paylaşımlarda başkalarını etiketleyerek onların retweet yapmasını sağlayabilirsiniz. Bu size daha fazla takipçi ve retweet geticerektir. Twitter’da retweetlerinizi artırmak için; sadece metin içeren tweetler yerine renkli görsel içeren tweetler atmaya dikkat edin. Doğrudan web sitesinden link paylaşmak yerine kısaltılmış bir link, içeriğin çok kısa açıklandığı ilgi çekici bir metin ve bir görseli birlikte kullanmak daha doğru olacaktır. İnsanlar bilgi alabilecekleri içeriklere ilgi duyuyor ve bu faydalı içerikleri retweet ediyor. Bilginin orijinal olması retweet edilmesi için en önemli etkenlerden biri. Bu, tweetlerde renkli görsel kullanmak gibidir. Ancak insanların bu içerikleri retweet etmelerindeki asıl etken, yeni ve ilginç buldukları bir bilgi içeriyor olmasıdır. Sektörünüze dair bir soruya işlevsel bir cevap verdiğiniz zaman karşınızdaki kişiye güven verirsiniz. Hashtagify.me ya da Topsy gibi araçları kullanarak sektörünüzle ilgili soruları görmenize yardımcı olacak hashtaglere ulaşabilirsiniz. Rakipleriniz hakkında neler konuşulduğunu araştırabilir ona göre bir strateji belirleyebilirsiniz.
Facebook’ta içerik çeşitlendir, önde ol!
En eski ve bilinen sosyal paylaşım sitesi;
Facebook… Günümüzde birçok sosyal medya uygulamaları çıktı. Facebook bir dönem sendelese de içerikte yeniliğe giderek gündemde kalmayı başardı. Hala etkili olan bu uygulamanın da milyonlarca kullanıcısı var. Bu kadar kullanıcı arasında hedef kitlenizin ilgisini çekmek için doğru zamanda doğru paylaşımlarda bulunmalısınız. Bireysel hesap açmanın yanında, firmanız adına sayfa ya da grup açarak da etkili kullanım sağlayabilirsiniz. Paylaşımlar, promosyonlar ve tavsiyeler markanızın takipçilerinizle ilişkisini geliştirirken Facebook’un, promotion servisini kullanarak çok daha geniş kitlelere
markanızı duyurabilirsiniz. İnsanlar Facebook üzerinden çok sık video izliyor ve bu izleyici kitlenin sayısı sürekli artıyor. Videoların, şirketler tarafından hala çok kullanılmıyor olsa da Facebook’ta önemli bir etki yarattığı ortada. Üretimi diğer formatlara göre zor olan videoların yaratacağı etkinin de aynı ölçüde fazla olacağını unutmamakta fayda var. Şirketler kamera arkası fotoğraf ya da video paylaşımda bulunarak daha fazla kitleyi çekebilir. Bu
aynı zamanda markanın dürüst, sıcak ve transparan olduğu hissini dikkate alınması gereken adımlardan biriridir. Her zaman pazarlama odaklı içerik oluşturmamaya özen göstererek takipçilerinizle özgün içeriklerinizi paylaşmanızda fayda var. Popüler içeriklere dokunan pazarlama mesajları oluşturmak hedef kitlenizin dikkatini çekmenizi sağlar. Hâlihazırda ilgilendikleri bir konuya değinerek aldığınız etkileşimi kolayca arttırabilirsiniz.
Linkedin ile iş dünyasına bağlan
Linkedin, üzerinde markanıza ait bir sayfanın olması ise iş ağınızı kuvvetlen-
dirme, yeni ilişkiler edinme ve yeni bakış açıları kazanma noktasında önemli. Bu sosyal ağ iş dünyası yani fikir önderleri, sektör uzmanları, işadamları, emekçiler ve yeni başlayanlar ile bağlantı kurmayı sağlıyor. Linkedin ile markaların büyük patronları, CEO’ları ile bağlantı kurmak daha kolay. Sektörünüz ile ilgili Linkedin gruplarına katılarak da çevrenizi geliştirip yeni firmalar tanıyıp, yeniliklerden haberdar olabilirsiniz. O alan da henüz bir grup açılmamış ise iyi bir hamle ile üzerinde konuşulup, tartışılacak sektörünüzle alakalı grubu siz açabilirsiniz. Ağınızı genişletmek için bağlantı kurdunuz kişilerin arkadaşlarına ve önerilen kullanıcılara davetiye gönderebilirsiniz. Diğer tüm
Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
25
MAKALE ağlarda olduğu gibi Linkedin’de de aktif olmak gerekiyor. LinkedIn, geçtiğimiz senenin sonunda şirketlerin ürün ve hizmetlerini ön plana çıkarmak için kullanabilecekleri yeni özelliği “Vitrin Sayfaları“nı hayata geçirmişti. Birden fazla önemli ürün ya da alt markası olan şirketler için farklı şirket sayfalarından hedef kitlelerine ulaşması anlamını taşıyan Vitrin Sayfaları özellikle büyük şirketler için birçok önemli potansiyel barındırıyor. Linkedin üzerinde kampanya oluşturma özelliği de şirketin tanınırlılığı arttırmada etkili bir yöntemdir. Böylece şirket görünürlüğünü arttırarak, şirketin konuşulmasını sağlayabilirsiniz. Bu uygulamayı potansiyel müşterilerinizi sadık müşterilere dönüştürmek için de kullanabilirsiniz. Şirket sayfası üzerinden takipçilere ücretsiz ekitap, demo ve araştırma raporu sunarak, devamlı müşteriniz ve takipçiniz yapmayı deneyin.
Dünya markanı izlesin…
Yazı ve fotoğrafın dışında, en büyük video paylaşım sitesi Youtube ile hedef kitleye ulaşın. Her gün birçok farklı alanda video izlemek için youtube kullanan insanlar var. Şu an için çok az işletmenin pazarlama çalışmalarında videoları kullanıyor olması aslında sizin için bir artı. Böylelikle pazarlama çalışmalarınıza
26 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
hareket katarak, işletmenizi diğerlerinden farklı kılabilirsiniz. Youtube kanalı üzerinden ürünlerinize, ürün testlerinize ve ürünlerinizin demolarına ait videolar paylaşabilir, böylece video pazarlamanın giderek çok daha önemli bir hal aldığı
piyasa koşullarında, işinizi bir adım daha öteye taşıyabilirsiniz.
İnstagram’dan hızlı satış!
Fotofraf ve selfi çılgınlığının yaşandığı instagram en popüler uygulamalardan biridir. Özellikle son dönemlerde internet üzerinden birçok farklı alanda satış yapılıyor. Daha fazla çeşit sunması ve daha kolay alışverişe imkân vermesi nedeniyle çok fazla tercih ediliyor. Bunun yanında tanınan markaların neredeyse hepsinin bir instagram hesabı mevcut. Buradan firmalarındaki yenilikleri, haberleri tüketiciye sunan markalar, bunun yanında çeşitli yarışmalar düzenliyorlar. Bu yarışmalar ile müşterilere hediyeler ve sürprizler yaparak daha fazla hedef kitleyi kendi sayfalarına çekiyorlar. Sizde bu trend de yer alarak iyi bir strateji ile sosyal medyadan yararlanın. İnstagramda da takipçi sayısı hedef kitle için önemlidir. Tüm bu sosyal medya kollarını etkili kullanmak, markanın popülerliği ve büyümesi için önemli unsurlar. Sosyal medyada sizde yerinizi alın.
SEKTÖR
Lectra’dan eğitime tam destek Yumuşak materyaller – kumaş, deri, teknik kumaşlar ve kompozit mater¬yaller – kullanan sektörlere özel enteg¬re teknoloji çözümlerinde dünya lideri olan Lectra, özel bir Eğitim İşbirliği Programı kapsamında 60 ülkede 850den fazla eğitim kurumu ile ortak çalışmak¬tadır. Moda sektörünün gelecekteki profesyonelleri için, Lectra’nın deste¬ğini sergileyen bu program dahilinde Lectra, öğrencilere eğitim hayatla¬rı boyunca eşlik ediyor. Öğrenciler alanlarındaki en yeni teknolojileri, sek¬tördeki en derin tecrübeye sahip uz¬manlar eşliğinde öğrenebiliyor. Geçen yıl başlatılan ve bir çok eğitim kurumu ile yapılan anlaşmalar dahilinde hayata geçen Lectra Moda Seminerlerinin bu yıl için seri halindeki ilk ayağı; Düzce Meslek Yüksekokulu Tekstil Giyim Ayakkabı ve Deri Bölümü ve Lectra firması ile Düzce’de “Tekstil’de Lectra” Düzce Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Toplantı Salonu’nda gerçekleştirildi. Lectra firmasının uzman eğitmenlerinin ve danışmanlarının bu özel seminerde ,tasarımın tüm aşamalarından, renk seçimine, süsleme ve manken kullanımına dair deneyimlerini öğrenciler ile paylaşımları ve bilgisayarda uygulamalı olarak gerçekleştirdikleri sunumlar tüm katılım-
cıların beğenisi ile karşılandı. Gelecekteki profesyonellerin Müşterinin ne istediğini anladığı anda çözümü farklı seçeneklerde sunma fırsatını kanıtlayan Lectra, farklı seçeneklerin sunulmasının müşteride yaratacağı memnuniyete de dikkatleri çekti. Farklılık aşamasında; tasarımda kullanılacak kumaş ve renklerin müşterilerle birlikte karar verilmesinin önemi ve müşterinin isteğine cevap verecek hale geldikten sonra hızlı bir şekilde tasarımın üretimine geçilmesi bu seminerde öne çıkan başlıklar olarak hafızalarda yer aldı. Tasarım aşamasında bilgisayar programlarının önemine değinilerek, tasarım aşamasında farklı programlar kullanmanın avantajları paylaşıldı. Farklı programları bir arada kullanabilmek için ise bilgisayar kullanımının çok iyi derecede olması gerektiği vurgulanarak, tasarımları gerçekleştirirken bilgisayar programlarının hata oranını en aza indirdiğine dikkat çekildi. Örneğin tasarımda kullanılan kumaşın, model ile uyum içerisinde olup olmadığını rahatlıkla öğrenebilme ve aynı zamanda maddi açıdan da kazanç sağlayan noktaların paylaşılması gelecek neslin üzerinde durduğu ve sorularını yönelttikleri noktalardı. Lectra uzmanları “Eğitiminize değer ve önem verin. Çünkü bu bölge çok yakın
zamanda tekstil sektörünün merkezi haline gelecek” diyerek sözlerini sonlandırdı. Program teşekkür belgelerinin takdim edilmesinin ardından sona erdi. Eğitim kurumlarıyla yapılan seminerlerin ikinci ayağını ise Lectra; 17 Nisan 2015 tarihinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Moda Tasarım Bölümü öğrencileriyle buluşarak interaktif bir sunum ile gerçekleştirdi. Yaklaşık bir buçuk senedir Lectra Tasarım çözümlerinin eğitimini veren Bilgi Üniversitesi, moda tasarım öğrencileri arasında yaratılan farkındalığı artırmak ve bilgisayarlı kıyafet tasarımına olan ilgilerini artırmak için Lectra tarafından verilen seminerde tasarımdan modelhaneye tüm Lectra çözümleri gösterilirken, 3D kalıp programına da değinildi. Seminer sırasında, Lectra çözümleriyle tüm departmanların birbiriyle bağlantılı olarak çalışabildiğinin altı çizilirken, tekstil şirketlerinde görülen ve bağlantılı olmayan departmanların karşılaştığı zorluklardan da bahsedildi. Lectra’nın tescilli markası Modaris 3D tasarım ve modelhane departmanı arasında bir köprü oluşturarak fit kontrolünün yanı sıra tasarım programı Kaledo’dan gelen kumaş tasarımları ve renklerin de görülebilmesi katılımcıların en çok ilgisini çeken konular olarak, yapılan sunumlarla tam not aldı.
Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
27
DOSYA
30 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
SEKTÖRÜN BAŞ AKTÖRLERİNDEN, BEBEK ARAÇ – GEREÇ PAZARI İÇİN ÇİZİLEN YOL HARİTASI Dünyadaki olumsuz ekonomik gelişmeler, ülkeler arasında yaşanan gerginlik ve sektörde hali hazırda var olan uygulamalar, sektörü nasıl etkiliyor? Bu sorudan yola çıkarak hazırlanan bu dosyada, alanında uzman olan firma yetkilileri sektöre dair görüşlerini bizimle paylaştı. 2014 yılı için, bebek ve çocuk sektörünün genel görüşü zor geçen bir yıl olduğu yönünde… Geçtiğimiz yıl ve sonrası için bebek araç-gereç sektörünü nelerin beklediğini, pazarın genel durumunu ve yapılan uygulamaları alanında öncü firmalar ile sizin için değerlendirdik. Bu kapsamlı değerlendirme çalışmasının amacı; bebek araç – gereç sektörünün tablosunu değerlendirmek.
Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
31
DOSYA
Crest Firma Sahibi – Nuri Dalmızrak
Dalpa İthalat ve İhracat Departmanı Müdürü Muharrem DALMIZRAK
Grup Baby CEO’su Ceyhun Müstecaplıoğlu
“İç gümrükten yapılan ürünlerin, fiyatlarında %10luk etki”
“Gelişmekte olan ülkelere yatırım yapılmalı”
“Döviz kurlarındaki artış ek bir olumsuzluk”
2015 yılı, kur baskısı, seçimler ve seçimlerden sonra ramazan ayının etkisi nedeniyle bu yıl beklentileri karşılamayacaktır. Üretim alanında baktığımızda, araç- gereç kısmında ülkemiz dünya ortalamasının altında bir değerde seyrediyor. Bu durum kalite olarak olmasa bile rekabet edilebilir fiyat noktasında geride olduğumuzu gösteriyor. Bu sebeple uluslararası fuarlara katılmalı ve arge alanındaki çalışmalar daha fazla ağırlık vermeliyiz. Kalite ile beraber rekabet edilebilir fiyat düzeyinin yakalanması da bir diğer önemli husus. Bebek ürünlerinin, gtip sıralamasında mobilya alt kategorisinde olması sebebiyle, yalnızca ihtisas gümrüklerinden geçmesi gerekiyor. Liman şehri olan Mersin, İstanbul, İzmir bu ihtisas gümrüklerin dışında tutulduğundan, ithalatı sadece iç gümrüklerde yapabilmekteyiz. Bu durum da fiyatlara %10 gibi bir maliyet olarak yansıyarak, en fazla nihai tüketiciyi etkilemektedir. Bu sorun ancak Mersin, İstanbul ve İzmir’in mobilya ihtisas gümrüklerine eklenmesi ile aşılabilir. İthal ürünler konusunda Avrupu ile rekabet edebilmek için, argeye verilen önem arttırılarak, yeni ve özgün ürünler piyasaya sunarak yerli üretimi yönlendirmemiz gerekmektedir. Böylece ithalat konusunda, Avrupa ile rekabet edebilecek noktaya gelebiliriz.
2015 yılı için yeni bir tahmin yapacak olursak, yılın ikinci yarısının ilk yarısından daha sıkıntılı geçeceğini söyleyebilirim. Bu yüzden atılan her adımda ve verilen her kararda ekstra dikkatli olunması gerekmektedir. Bütün bu olumsuz tabloya rağmen, ülkemizin güçlü bir ülke ve sektörümüzün çok kıymetli bir sektör olduğunu unutmayarak ve daha fazla çalışarak bu karamsar tabloyu, iyimser bir hale getirebileceğimiz kanaatindeyim. Sektörümüzün rahat bir nefes alabilmesi için yapılacak yatırımların doğru yerlere yapılması hayati bir önem taşımaktadır. Yapılacak yatırımlar için en doğru adresin gelişmekte olan ülkeler olduğu düşüncesindeyim. Dünya ülkelerini az gelişmiş, gelişmekte olan ve gelişmiş ülkeler olarak kategorize edecek olursak, karşımıza şöyle bir durum çıkmaktadır; Az gelişmiş ülkelerde yaşam standartları düşük olduğu için, insanların çocuklarına bu tarz bütçeler ayırması diğer ülkelere kıyasla çok daha zor görünmektedir. Gelişmiş ülkelerde ise doğum oranının sürekli olarak düşmesi pazarın cazibesini yitirmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla yapılması gereken bir yatırım varsa şu an için gelişmekte olan ülkeler en cazip pazarlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüm yatırımcı firmaların bu durumu göz önünde bulundurmalarını ve yapacakları yatırımlarda başarılı olmalarını temenni ederim.
Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı AB’deki ekonomik durgunluk, yine diğer önemli ihracat pazarlarımızdan Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Rusya’daki istikrarsızlıklar satışları sınırlandıracaktır. Ayrıca döviz kurlarındaki hızlı artış, hammadde maliyetlerimiz genellikle döviz üzerinden olduğundan sektör için ek bir olumsuzluk oluşturmaktadır. Sektörümüzün bir diğer sorunu, kısa süre önce uygulamaya geçen ihtisas gümrüklerinin uygulamada oluşturduğu güçlüklerdir. Esas itibariyle ihtisas gümrükleri, gümrüklerin düzenlemesi adına olumlu bir gelişme olsa da, belirli kalem ürünlerin yalnızca belirli gümrüklere yönlendirilmesi kimi durumlarda hem zaman kaybına hem de maliyet artışına sebep oluyor. Örnek olarak, oto güvenlik koltuklarının mobilya sınıfında görülerek İnegöl gümrüğüne yönlendirilmesini verebiliriz. Bizim ithalatımızın tamamı AB’den olduğu için bu durum bizi doğrudan etkilemiyor olsa da, sektörün ortak sıkıntısıdır. Diğer önemli husus ise her ne kadar yerli firmalar son derece kaliteli ürün üretse bile, Avrupa markalarının çoğu üretimini Çin’e kaydırmış durumda. Ucuza kaçarak Çin ile rekabet edemeyeceğimiz için, kalite ve yeniliklerimizle uluslararası pazarda yer almalıyız.
32 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
Mirada Baby Firma Ortağı Özlem Güleç
Pierre Cardin Firma Sahibi Enes Genç
“Vergilerle yerli üretici ciddi anlamda korunuyor”
“Korumacı politika yerine, Bbsyerli çorap üreticiye teşvik ve kurallar getirilmeli”
Geçen sene yürütece, 3 yıl önce bebek arabalarına, 4 yıl önce ise mama sandalyesine Anti-damping uygulaması geldi. Vergilerle de üretici ciddi anlamda korunuyor. Bunun yanında imalatı geliştirmek için ithalatı kısmanın doğru bir yaklaşım olduğunu düşünmüyorum. Aksine imalata gelen verdilerin yanında destekleyici tedbir, paket ve uygulama çıkmalı ve imalata teşvik edici uygulamalar arttırılmalıdır. Sektörü, standartlar anlamında kıyasladığımızda, Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde 2, 3 yıldan beri gümrüklerde çok ciddi denetimler var. Avrupa ve Amerika’nın güvenlik önlemleri gibi bizde de şu anda tekstil, yürüteç, bebek arabası ve mama sandalyesi ürünlerinde Avrupa Birliğine uygun standartlar geldi. Ürünlerde bebek güvenilirliği ön plana çıkartıldığı için, bunlar dışında ürün ithal edemiyoruz. Ekonomik açıdan bakıldığında, genç nüfuslu bir ülke olarak, sektörün Türk ekonomisinde aldığı pay büyüktür. Özellikle Avrupa’ya kıyasla bu oran çok daha fazla olduğundan dolayı, ekonomide ülkemizin yeri dünyada üst sıralarda yer alıyor. Sektörde bebe gereçleri kısmına bakıldığında, ihtiyaçların çok küçük bir kısmında imalat yapılıyor, çoğunlukla % 85’i ithal ediliyor. Bundan sonra için artık hükümetin yapmak istediği; ithalatı kısmak ve imalata yönelmek.
Sektör için en doğru pazar bölgesi, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’dır. Özelikle Türkiye halkına karşı çok büyük bir teveccühleri olması sebebiyle, bizim için ticari olarak büyük bir fırsattır. Bunun yanında Türkiye, bulunduğu çevrede en gelişmiş batılı ülke olduğundan dolayı, her anlamda bu ülkeler için örnek niteliği taşıyan bir yer… Bu pazarlara girmek için doğru ortak ve doğru markaya sahip olmanız gerekiyor. İthal ve yerli ürün ayrımı hususunda, sektörel ya da ürün bazında değerlendirme yapmak yerine, bu konuyu genel olarak ele almak gerekir. İthalata getirilen vergi ya da fonlar içerideki yerli üreticiyi korumak adına yapılmış bir ülke politikasıdır. Bu politikanın doğru ya da yanlışlığı tartışılabilir. Bu korumacı strateji ile kaç firmamız uluslararası bir oyuncu olmuştur? Bu noktada böyle bir bakış açısı doğru değil. Yerli üreticiyi korumak ya da içeri kapamak yerine, teşvikler ve kurallar getirilmeli. Sektörde uluslararası ve ötesi normlar uygulanmalı. Arge’ye rekabete ve inovasyona alışık olmalı. Yoksa insanlar bir şekilde istediği ürüne ulaşabiliyor ve alabiliyor. Sektörel anlamda da sorulması gereken soru ise şu; Bu kadar çok firma fon vs. yükü varken niye hala Çin’de üretim yaptırılıyor?
Baby Chippo Firma Ortağı Ercan Dost
“Bebek gereçlerinde en büyük sıkıntı; Gümrük vergileri” Tüm dünyayı saran ve Avrupa da çok yoğun yaşanan ekonomik kriz ülkemizde de etkisini gösteriyor. Dünya genelinde alım gücünün düşmesi, ülkemize sektörde daha ucuz ürün meydana getirilmesi şeklinde yansımıştır. Ülkemizde bebek gereçleri sektörü için onarılması gereken husus, ithalat için devletin koymuş olduğu gümrük vergilerinin düzenlenmesi konusudur. Gözetimler, Anti-damping uygulamaları yerli üretici için gerekli düzenlemeler olmasının yanında, maliyet açısından ithalatçının masraflarının neredeyse %40’ına ulaşması yerli üreyiciyi olumlu etkiliyor. Konunun düzelmesi ve işlerlik kazandırılması için devletin bu konulara yön veren birimlerinin iyi eğitim almaları ve sektörü iyi bilmeleri bu alanda kesinlikle çok ciddi fayda sağlayacaktır. Oysaki Türkiye coğrafi konumu vesilesi ile tüm dünya mal satabilecek nadir ülkelerden biriyiz. Sektördeki dış politikalar alanındaki çalışmaları iyileştirirsek, bu alanda dünyada etkin rol oynayabiliriz.
Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
33
MAKALE
Yeni Pazarlama Zeki Yüksekbilgili Pazarlama Danışmanı ve Eğitmen
www.yuksekbilgili.com zeki@yuksekbilgili.com
Tüketiciler, yani bizler sürekli olarak değişiyoruz, gelişiyoruz. Bu değişime trendler, teknoloji, bakış açıları, deneyimler, eğitim, bilinç, politika, çevre, iletişim, etkileşim, rekabet ve daha binlerce fonksiyon sebep oluyor. Tüketiciler değiştikçe, tüketicileri etkilemek için çabalayan pazarlama da sürekli değişiyor, gelişiyor, yenileniyor. Pazarlamanın bu gününde, tüketicilerin değişimlerinin sonucu ortaya çıkan sorunlar, tüm pazarlamanın yeniden ele alınmasını gerektiriyor. Bu sorunlar büyük.
Tüketicilerin hemen hemen her probleminin çözülmüş olması:
Pazarlamanın ana konusu, yıllardır tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzerine kurulmuştur. Bu ihtiyacı anlayan, buna uygun mal ve hizmet geliştiren firmalar başarılı olmuşlardır. Sorun şu ki, artık tüketicilerin satın alma davranışlarını etkileyenler ihtiyaçlar değil istekler! Hemen
36 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
hemen her tüketicinin basit ihtiyaçları karşılandı; hepimizin giyinme ihtiyacını karşılayacak kadar kıyafeti, mobil iletişim ihtiyacını karşılayacak –hatta sadece bununla yetinmeyip fotoğraf çeken, e-posta gönderen, internete bağlanan- en az bir tane cep telefonu var. Artık sorunlarımız bu kadar basit değil. Çok daha karmaşık ve çözülmesi de bir o kadar zor.
Artık ürün ve hizmetleri umursamayan tüketicilere ulaşmak:
Sunulan ürünlerin, bunların alternatiflerinin çok olması, bu ürünlerin tanıtımıyla ilgili inanılmaz bir bolluk hatta kirlilik yarattı. Bu çokluk içerisinde, firmaların sundukları ürün ve hizmetleri tanıtabilmek amacıyla kullandıkları mecralar, tüketiciler tarafından umursanmaz hale geldi. Pazarlamanın en büyük silahlarından biri olan kitle iletişim araçları, umarsanmamaya başlandı. Hemen hemen hepimiz TV’de binlerce dolar harcanarak
yayınlanan reklamları seyretmiyoruz, gazetelerdeki ve dergideki ilanların olduğu saygfaları bir çırpıda geçiyoruz, her gün geçtiğimiz yol üzerinde bulunan billboradlarda bulunan afişlerin ne olduğuna dahi bakmıyoruz. Kitle iletişim araçları ile ulaşılamayan tüketicilere, pazarlamacılar alternative olarak izinli medyayı denediler, ama yine başarılı olamadılar. Hepimiz her gün binlerce teklif içeren e-postalar alıyoruz ama daha okumadan siliyoruz. Cep telefonumuza SMS yoluyla gelen teklifler bizi hiç ilgilendirmiyor, harekete geçirmiyor.
gerekir. Sorun şu ki, artık sunumlardan çok memnun olan müşteriler dahi bu deneyimlerini çevreleriyle paylaşmıyorlar. Dolayısıyla, müşterilerini memnun edebilmek adına sistemler kuran, para ve zaman harcayan firmalar, başarılı olsalar dahi bu başarılarını yayamıyorlar. İşte
tüm bu sorunlar, pazarlamacıları yeni trendler, yeni stratejiler geliştirmeye itiyor. Bu sorunların çözümü amacıyla geliştirlen yenilikler, yoğun teknoloji ve internet kullanımı ile desteklendiğinde, artık tüm dünyada kullanılmakta olan bir süreç ortaya çıkıyor.
Memnun kalsa dahi ürün ve hizmetler hakkında konuşmayan tüketiciler
Bir ürün veya hizmetin tanıtımda en etkin yöntem, tanıdığımız, bildiğimiz, inandığımız veya güvendiğimiz kişilerin kullandıkları ürün hakkındaki deneyimleridir. Aktarılan bu deneyimler, satın alma kararlarını etkiler. Bu mekanizmanın işleyebilmesi için ise, ürün veya hizmet ile ilgili deneyimlerin paylaşılması
Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
37
RÖPORTAJ
Grup Baby, Türk ürünleri ile Avrupa’da boy gösteriyor Araç-gereç sektörüne dair sorularımızı yanıtlayan, Grup Baby CEO’su Ceyhun Müstecaplıoğlu, markalarının gelecek faaliyetleri ve hedefleri konusunda önemli tüyolar verdi. Ceyhun Müstecaplıoğlu, 1991 yılından
beri, bu alanda faaliyet gösteren şirketler gruplarına bağlı 3 farklı alanda, yani ithalat, üretim ve perakende ayağında en çok özen gösterdikleri noktaların
kalite ve yenilik olduğunu dile getirdi.
Markalarının her birinin tescilli olup,
ürünlerinin hepsinin de ABD, Avrupa,
Hindistan, Çin ve Rusya’da patentli olduğunu belirten Müstecaplıoğlu, “Özellikle
tasarım aşamasında ince eleyip sık dokuyoruz. Özel tasarım Mamajoo biberon ve biberon emziğimiz, hastane pompalarına eşdeğer çekim gücüne sahiptir. Son derece sessiz çalışan elektrikli göğüs pompamız ise, 5 işlevli sterilizatörümüz gibi ürünlerle benzerlerinin arasından sıyrılıyoruz. Genel olarak Türk firmalarının bu tür çalışmalar içinde olduğu görülebilir, bu da ülkemizin geleceği adına ümit verici” dedi.
Bebek ve çocuk sektörü internet satışında en hızlı büyüyen sektör
Dünyada artık nitelikli ürünlerin ön plana çıktığına dikkat çeken firma CEO’su, sözlerine şöyle devam etti; “İnternet çağında olduğumuzdan dolayı, bilgiye ulaşmak çok kolaylaştı. Bu da tüketicilerin daha bilinçli olmasını, daha doğru tercihlerde bulunmasını sağlıyor. Sektörde marka sayısı çok fazla olsa da, bunların birçoğu birbirine benzer ürünleri piyasaya sunmaktadır. Bu noktada ürününe bir yenilik katan ve tüketici gözünde kendisini farklı kılabilen markalar bir adım öne çıkacaktır.” Bebek ve çocuk ürünleri sektörünün, dünyada internet satışları bakımından en hızlı büyüyen sektörlerden biri olduğunu belirtti. Bunun yansımalarını ülkemizde de göz-
40 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
lemleme fırsatı bulduklarından bahseden Müstecaplıoğlu, “Gerek ithal ettiğimiz Maxi-Cosi, Quinny, Okbaby ve Babybjörn gibi önde gelen Avrupa markalarını, gerekse kendi üretimimiz Mamajoo ve Tombik’i internet siteleri aracılığıyla kullanıcılara sunuyoruz. Ürünün satışının yanı sıra, özellikle yedek parça temini için internet kanalının son derece işlevsel ve tüketici memnuniyetini artıran bir unsur” diyerek bu hususun altını çizdi.
Grup Baby markasından; Çin ve Kuzey Afrika çıkarması
2015 yılında Grup Baby olarak, anne, çocuk bakım ürünleri sektöründe, dış pazarlara yoğunlaşacakları bir dönem olacağını anlatan Müstecaplıoğlu, “Hem ihracat yaptığımız ülke sayısını çoğaltacak hem de mevcut olduğumuz pazarlarda bilinirliğimizi artıracağız. Artık izinleri alınan Fas ve Tunus operasyonlarımızın sonuçlandırarak, bu ülkeleri de hem premium Mamajoo ürün ailesi hem de Tombik ve Ninna Nanna markalarımız ile tanıştıracağız” dedi. Firma CEO’su ‘Mamajoo’ markası ile ilk ihracatlarını, Çin’e gerçekleştirdiklerini anlattı. Böylece ihracatıyla öne çıkan bir ülkeye ihracat yaparak aslında kaliteli ürünün her yere satılabileceğini gösterdiklerine vurgu yaparak, “Şimdi Çin’e olan ihracatımızı daha üst noktalara taşıyacak kanallar geliştiriyoruz. Ayrıca dünyanın dört bir yanından gelen distribütörlük talepleriyle ilgili görüşmelerimiz devam ediyor” ifadesinde bulundu.
ISO 9001 belgeli tesislerde, Alman ve Japon teknolojisi ile üretim
Türk firmaların rekabet için ucuza kaçmaması, ürün kalitesi ve inovasyonla ön plana çıkmaları gerektiğinin altını çizen Müstecaplıoğlu, devamında şöyle aktardı; “Biz kendi markalarımızda, kalite ve tasarım konularını ön planda tutuyoruz. ISO 9001 belgeli tesislerimizde, Alman ve Japon teknolojisi ile üretim yapıyoruz. Zaten uluslararası alanda rekabet etmek için buna mecbursunuz. Mesela Mamajoo biberonlarımızı 360 derece sıcaklığa bile dayanıklı, son derece kaliteli PES hammadesinden üretiyoruz. Şu anda Avrupa’daki PES biberon üretebilen iki tesisten birine sahibiz.” Müstecaplıoğlu, artık ucuz ürünle rekabet devrinin geride kaldığını, bunun da en büyük kanıtının ürünlerimizi Çin’e bile satacak konuma gelmemiz olduğunu
belirtti. Tüm dünyanın artık en iyinin, farklı olanın peşinde olduğunu ve marka olarak kaliteli ürün, yenilikçi tasarımları ile bunu sağlamaya çalıştıklarına da değindi. Tüketicilerin yüksek marka farkındalığını göz önünde tuttuğunda, markalaşmanın kilit öneme sahip olduğundan bahseden Ceyhun Müstecaplıoğlu, “Türk bebek ve çocuk ürünleri sektörü dünya çapında kaliteli üretim yaparak, bugün belirli bir noktaya geldi. Ancak bunun yurtdışında bilinir olması için biraz daha zamana gerek olduğu kanısındayım. Yabancı pazarlarda olmak, markalarımızın bilinirliğini artırmak ve fuarlara katılım yapmak gibi faaliyetler, Türk markalarının yurtdışındaki imajını güçlendirecektir. Kendi markalarımız olan Mamajoo, Tombik ve Ninna Nanna ile mümkün olduğunca yurtdışı fuarlarda boy göstermeye gayret ediyoruz” dedi. Düzenli olarak katıldıkları Almanya’daki Kind and Jugend, Hindistan ve Çin’deki CBME gibi uluslararası prestijli fuarların yanı sıra, bu yıl Almanya’da 5 farklı yerel fuara iştirak edeceklerini dile getirdi. Bu bağlamda, üyesi oldukları BAGİDER gibi sektörel derneklerin çatısı altında toplu tanıtım faaliyetlerine başvurulmasının da düşünülebileceğini söyleyerek sonlandırdı.
Almanya satışlarındaki başarının ardından Batı Avrupa’ya yönelme
Almanya’da kurdukları, Mamajoo GmbH şirketi ile Almanya’nın Köln şehrinde tuttukları depo ve ofisin yeni olanaklar sağladıklarını dile getiren firma CEO’su, “Amazon.de üzerinden, Almanya’da yaptığımız satışlara yapılan olumlu geri dönüşler ve satış grafiğindeki hızlı artış bizi diğer Batı Avrupa ülkelerine yönelmeye teşvik etti” diye anlattı. Önümüzdeki aylarda ise; Fransa, İngiltere, İtalya ve İspanya pazarlarına da giriş yapacaklarını ve bu açılımların ihracatta hızlı bir ivme sağlamasını beklediklerini öngördü. Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
41
RÖPORTAJ
‘Madrid Protokolüne sahip, Avrupa’da patentli üretim’ Geniş bir bebek çocuk tekstil kolunda faaliyet gösteren Bebek Evi firmasından Şirket Sahibi Serkan ÇETİNTAŞ gerçekleştirdiğimiz röportajımızda, üretimde dikkat ettikleri kriterleri ve genel anlamda firmalarının çalışmalarını konuştuk. 2006 yılında faaliyet hayatına start veren bir firma olduklarını ve o günden bu zamana gelişerek büyüdüklerini belirten Serkan Çetintaş, sözlerine şöyle devam etti; “Bebekevi Tekstil firmamız, kuruluşundan bu yana her geçen gün bünyesine yeni ürünler ekleyerek, gelişmesine hız kesmeden devam ediyor. Bursa da 2000 m2 kapalı alandaki üretim tesislerinde faaliyette bulunan firmamız, ürün yelpazesi olarak 0-6 yaş Çocuk ve Anne/Bebek Grubuna hitap ediyor.” Çetintaş, 2006 yılında ise çocukların her ihtiyaçlarına karşılık verebilmek amacıyla, Mama önlükleri, Bornoz Setleri, Havlu Grupları, Bebe Plastik ürünleri, Anne / Bebek Grupları gibi birçok alanda da ürün üreterek faaliyetlerini sürdürdüklerini sözlerine ekledi.
Avrupa Birliği Madrid Patenti
Bebek ve çocuk üretiminde önceliklerinin her zaman çocuk sağlığı olduğu ve bunu bilinci ile hareket ederek ürünlerinin sağlık testlerinden geçtiğini vurgulayan Çetintaş, “Çocuk sağlığı en çok önem verdiğimiz husus olması sebebiyle ürünlerimiz sağlıklı ürünlerdir. Bebekevi Tekstil, Bakanlığın belirlediği standartlara uygun olarak üretim yapıyor. Bakanlığın onay verdiği laboratuvar da her ürünümüz için sağlığa uygunluk testleri yaptırıyoruz” dedi. Bu yapılan testlerle bünyelerinde sağlıklı ürünlerin yer aldığını belirten Çetintaş, aynı zamanda sektör içerisinde en önemli ve prestijli olarak bilinen, Avrupa Birliği Madrid Protokolüne sahip olmanın gururu ve sorumluluğu ile kaliteli üretim yaptık-
42 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
larının tescillendiğini sözlerine ekledi. Böylece Avrupa Birliği’nin tamamında tescillenen bir marka olduklarının altını çizen Firma Sahibi, sektör içerisinde yalnızca iyi olan firmaların alabildiği Gost 2 yapılanmasını Rusya’nın kendi bünyesinden aldıklarını belirterek, “Bu belgeye sahip olan firmalar, Rusya ve Rusya Gümrük Birliğinin tamamında belgeyi almış sayılmaktadır. Biz Bebekevi olarak, aldığımız bu yapılanma ile Ukrayna, Azerbaycan ve Rusya gibi pek çok ülkede markamızın ve GOST- 2 EAC belgelerinin alınmış olması sebebiyle gümrüklerde avantaj sağlıyoruz” ifadelerinde bulundu.
Kuzey Avrupa ve Orta Doğu ağırlıklı dış ticaret
Ürünlerinin ihracatı noktasında birçok ülke ile temasları olduğunu dile getiren Çetintaş, “Rusya başta olmak üzere Ukrayna, Belarus, Irak, İran, Libya ve Cezayir’e yoğun olarak ticaret yapıyoruz. Dış ticaretimizi ağırlıklı olarak Kuzey Avrupa ve Orta Doğu oluşturuyor” diye belirtti. 2015 yılının firmaların kendilerini gözden geçirmesi gereken bir yıl olacağını
ve bu anlamda kurumsal yapılanmalarını tamamlamak için çaba sarf ettiklerini de ekledi.
Bebek Havlularında tercihimiz; organik ve bambu
Bebek çocuk kıyafetlerinin yanı sıra bebeklerin banyo tekstil ürünlerinin de üretimini gerçekleştirdiklerini anlatan Çetintaş, “Bebek ve çocukların tenlerinin hassas olması, gün boyu üzerlerinde taşıdıkları ürünlerin sağlıklı olmasını zorunlu kılıyor. Biz bu kriteri göz önünde bulundurarak, havlu ürünlerimizde çoğunlukla organik bambu kullandık” açıklamasında bulundu. Fuar katılımlarına 2015-2016 yılı itibariyle önem vermeye karar verdiklerini belirten Çetintaş, Yurtiçi ve Yurtdışı fuarlarında BEBEKEVİ firmalarıyla katılımcı olarak yer alacakları dile getirdi.
RÖPORTAJ
Mirada Baby tekstilde yeni tasarımı ‘ateş ölçer badi’yi piyasaya sundu Mirada Baby Firma Sahibi Özlem Güleç ile yeni tasarımları ateş ölçer badiyi ve şirket faaliyetlerini konuştuk ise, Eylül 2014’de katıldıkları Rusya CJF Fuarı’nda yaptıkları bağlantıların ve sonrasında aldıkları dönüşlerden de memnun olan firma, İran, Irak ve Arap ülkelerine de satış gerçekleştiriyor.
Dünya standartlarında aksesuar kullanımı bizim için önemli
‘Araç gereç ithalatına ilaveten tekstil üretimine de devam ediyoruz’
2010 yılında kurulan firma, bebek çocuk sektörüne araç-gereç ithalatıyla başlamış olup son dönemde tekstil alanında yaptığı çalışmalarla da sektöre hizmet etmeye devam ediyor. Tekstil üretiminin kalbi sayılabilecek, Bursa Vişne Caddesi’nde kurdukları imalathaneyle bu alandaki tasarım çalışmalarına ağırlık veriyor. Tekstil alanında dünya modasını yakından takip ettiklerini belirten Özlem Güleç, faaliyet göstermeye başlayalı kısa bir süre olmasına rağmen, Türkiye iç pazarında çok iyi noktalara ulaştıklarına değindi. Dış pazar açısından değerlendirdiğinde
44 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
Şu an itibari ile şirket faaliyetlerinin , %70’ini ithalat, %30’unu ise imalat çalışmalarının olduğunu belirten Güleç, hedeflerinin 2015 yılı sonunda bu oranı, %50 - %50 yaparak, dengelemek olduğunu belirterek önümüzdeki zamanlarda Mirada Baby’nin tekstil çalışmalarına ağırlık vereceğini dile getirdi. Bebeklerde sağlıklı ürün faktörünün önemini bilerek imalat yaptıklarını söyleyen Güleç, “Bebek sağlığı konusunda dünya standartlarına uygun, Oeke-Tex belgeli kumaşlar olmasına dikkat ediyor, kullanılan çıt çıtın bebek kullanımına uygun olmasına da önem veriyoruz. SGS testinden geçen YKK gibi firmalar ile dünyanın kabul ettiği aksesuarları kullanıyoruz. Böylece bu durumu Türkiye içi üretimde de göz önüne alarak her şeyi, standartlar dâhilinde yapıyoruz” dedi.
Bebek tekstilinde bir ilk; Ateş ölçer badi
Yeni tasarımları olan ve çok önem verdikleri ateş ölçer badiye dair bilgi veren Güleç, uyarıcı fonksiyonu bulunan bu akıllı
badi sayesinde, bebeğin ateşine göre baskı renginin değiştiğini belirterek, “ Şimdilik pembe, mavi ve yeşil olarak üç ayrı uyarı baskı renginde badi imalatı yapıyoruz. Bilindiği üzere insan vücut ısısı 36 buçuk ile 37 arasındadır. 37 dereceyi geçtiği zaman bebeklerde ateşin yükseldiğinin göstergesidir. Bizim baskıda kullandığımız boya, ısıya karşı duyarlı özel yapıda bir boyadır. Bebeğin ateşi 37 buçuk derece olduğu andan itibaren baskı rengi açılıyor. 38 derece bir ateşte bariz bir açılma, 39’da ise baskı rengi iyice görünmez bir hale geliyor. Ateşin derecesi 39 olmuşsa, bu hiç baskı rengi kalmadığı anlamındadır. Bu derece ciddi bir uyarıdır ki zaten bu havale geçirme riski demektir.”
Ateş ölçer badi, tıbbi bir alet değil, ön uyarı sistemi! Bu ürünün ani ateş yükselmelerinde anneye ön uyarı verdiğini belirten Güleç, tüm broşür ve tanıtımlarda ürünün tıbbı bir alet olmadığının yalnızca ön uyarı sistemi görevi gördüğünün altını çizdi. Annelerin bu ürün sayesinde bebeğin ateşi konusunda uyarıldıktan sonra mutlaka tıbbi önlemler almaları gerektiğinin de önemle üzerinde duran Güleç, “Anneler, ateşin düştüğünü baskı rengine bakarak gözlemleyebiliyor. Ateş düşer düşmez boya anında eski koyu tonuna dönüyor. Diğer yandan firma olarak, yıkamaya karşı dayanıklı olan ürün için 50 dereceye kadar garanti veriyoruz. Yüksek dereceli bir yıkamada ise kumaş kendi özelliğini kaybediyor” açıklamasında bulundu. Dikkat edilmesi gereken en önemli ve tek noktanın güneş ışınları olduğunu dile getiren Güleç, ürünün özelliklerini yitirmemesi için direk güneş ışınında kurumaması gerektiğini vurguladı. Yıkama veya ıslanma sonrasında ürünün
hiçbir özelliğini kaybetmediğini belirten Güleç, şöyle devam etti; “Diğer yandan tişörtlerin baskı rengi değiştiği anda bebeğin ateşi yoksa diğer ısı kaynaklarına da bakılması gerekiyor. Ürün radyatöre veya herhangi bir ısı kaynağına yaklaştığında, ciddi bir ısı kaynağına maruz kaldığından baskı rengi değişiyor.”
Dünyanın kabul ettiği bir baskı
Üretimini gerçekleştirdikleri ateş ölçer badinin en büyük özelliğinin baskısı olduğunu belirten Güleç, baskı boyasını dışardan ithal ettiklerini ve daha sonrasında kumaş üzerine bir apreyle uyguladıklarını anlatarak, “Bunun yanında sağlık konusunda özellikle Tayvan ve Kore tıbbi dergilerinde, bu baskının tıbbi anlamda da faydalı olacağı yayınlandı. Bu anlamda dünyanın kabul ettiği bir baskıdır. Hatta özellikle bebeklerde ani ateş yükselmesi olduğunda fark edilmediği için, Uzakdoğu’da bebek bölümlerinde hastanelerde uyarı sistemi olarak kullanılıyor” dedi. Sağlık açısından ise ithal ettikleri her ürünün, Türkiye standartlarına uygun olmasına dikkat ettiklerini dile getiren Güleç, sözlerine şöyle devam etti; “Biz gümrüklerde çok ciddi denetimden geçiyoruz. Bunu yalnızca gümrük için
değil, kendi firma prensibimiz için de önemsiyoruz. İşimiz çocuk olduğu için bu konuda hassas ve özenliyiz. Gümrüklerde de bu konular zaten gereği kadar kontrol ediliyor. Özellikle son iki yılda bu konuda çok ciddi gelişmeler var.” İmalatçı olarak ateş ölçer tulum, badi ürününün patentini aldıklarını belirten Güleç, farklılığının da benzer bir ürünün olmayışı olduğunu dile getirdi.
‘Sırada steril badi ve tulumlar var’
2015 yılının dünya için de değerlendirildiğinde kolay bir yıl olmadığını ve bundan sonra da çok kolay geçecek gibi gözükmediğini söyleyen Güleç, “Bunu aşmamızın tek yolu farklı bir şeyler yapıp, piyasayı canlı tutmak. Bu yıl ve Nisan ayı içerisinde bu ateş ölçer badi tulumunu geliştirdik. Bunun yanında önümüzdeki ayda yine steril badi ve tulumlar yapmayı planlıyoruz. Bu yeni ürünümüzü de Mayıs – Haziran ayı içerisinde piyasaya sunmayı planlıyoruz. Yenilikler yapmaya devam edeceğiz” dedi. Araştırma ve geliştirmelerinin hem ithalat hem de bebe tekstili anlamında devam edeceğini de ekledi.
‘BAGİDER olarak hedefimiz, ürünlerin kalite standartlarında olmasını sağlamak’
BAGİDER derneğinin kurucularından olan Özlem Güleç, uzun süredir böyle bir oluşum için çalıştıklarını belirtti. Sektörün içerisinde böylesi bir kuruluşun eksikliğine vurgu yapan Güleç, “Bu kadar hızlı büyüyen ve gelişen bir sektörde, piyasadaki firmaları buluşturacak bir platform şarttı” diye belirtti. Son olarak Güleç, derneğin ticari kaygılarla değil, ürünleri belli bir kalite standardına oturtmak için faaliyet göstereceğini de sözlerine ekledi. Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
45
AKTÜEL
Hayallerinin Peşinde Başarıya Ulaşanlar… Stajyerlikten büyük girişimciliğe... 23 yaşında bir stajyer olarak Osaka Elektrik Şirketi’nde işe giren Matsushita, kısa bir süre sonra klasik duy tasarımını iyileştirecek bir fikirle ortaya çıkmış. Fikri şirketin üst kademesine sunmuş ancak yöneticiler bu pek de parlak olmayan stajyerin fikrini önemsememiş. Bunun üzerine kendi şirketini kuran ve kısa sürede batarya beslemeli bisiklet lambaları da ürün gamına ekleyen girişimci ülke çapında tanınır hale gelmiş. Yıllar boyunca birçok önemli elektronik ürünün dünya çapında satmayı başaran bu şirket ismini 2008 yılında Panasonic olarak değiştirdi.
Bir Starbucks öyküsü Bir kahve dükkanı zincirinde pazarlamacı olarak çalışan Howard Schultz, Milan şehrine yaptığı bir seyahatte buradaki küçük kahve dükkanlarından çok etkilenmiş. ABD’ye döndüğünde bu fikri kendi şirketine sunmuş. Şirket bir pilot şube açmayı kabul etmiş ancak sonuçlardan etkilenmemiş. Bu sebeple başka şubeler açmak istememişler. Şirkete kızan Schultz görevinden istifa etmiş ve kendi şirketini kurmak için yola çıkmış. Ancak eşi ilk çocuğuna hamile olan girişimci 400 bin dolarlık bütçeyi bulmakta zorlanmış. Daha sonra çalıştığı eski kahve şirketinin kurucuları ona yardım etmeye karar vermiş ve yatırımcı olmuşlar. 2 yıl sonra ise sahip oldukları çay şirketine yoğunlaşmak için kahve şirketini Schultz’a satmayı teklif etmişler. Howard Schultz 1988 yılında Starbucks isimli bu şirketi almayı kabul etmiş.
Henry Ford 1903 yılında bir banka müdürü, önüne gelen kredi talebini inceliyordu. Kredinin istenme sebebini okuyunca yüzünü buruşturdu ve üzerine “Reddedildi” mührünü vurdu. Kredi talebinin geri çevrildiğini duyan Henry Ford, derhal müdürün yanına çıkarak, “Nasıl böyle büyük bir projeyi geri çevirebilirsiniz?” diye sordu. Banka müdürü kendinden emin bir şekilde, “Otomobil ancak geçici bir moda olabilir. Bu tarz geçici işlerle uğraşacak vaktim yok,” dedi. Bu sözler üzerine Henry Ford odayı terk ederken şunları söyledi: “Bir gün yollarda at arabaları kalmayacak, tüm ulaşım otomobille sağlanacak.” Henry Ford başarıya ulaşana kadar beş kez iflas ederek her şeye yeniden başlamak zorunda kaldı. Karşısına çıkan sayısız engele rağmen vizyonunun genişliği ve ona ulaşma arzusu sayesinde otomotiv sektörünün kurucusu ve bir numaralı ismi olmayı başardı.
Alex Haley
Sekiz yıl boyunca sürekli basın dünyası için kısa öyküler, makaleler yazdı ve sekiz yıl boyunca bu yazdıklarının hepsi reddedilerek geri döndü. Ama o asla pes etmedi. Amerikan Deniz Kuvvetleri’nde çalışırken bir yığın rapor ve mektup yazmıştı. Deniz kuvvetlerindeki görevini tamamladıktan sonra yazar olmayı çok istiyordu. Sekiz uzun yıl boyunca kaleme aldığı öykülerini dergilere gönderdi ama bir tanesinde bile yayımlatmayı başaramadı. Bir seferinde yazı gönderdiği bir derginin editörü, ret formunun üzerine cesaretlendirici bir not yazmıştı: “İyi bir deneme!” Bu basit gibi görünen not ona yeni umutlar verdi. Alex Haley sonunda, yıllarca süren gayretlerinden sonra, tüm dünyayı derinden etkileyen bir kitap yazdı.Ve kitaba “Roots” (Kökler) adını verdi. Bu kitap onu yetmişli yılların en başarılı ve etkileyici yazarlarından biri kıldı.
50 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
Thomos Alva Edison Michigan Port Huran İlkokulu öğretmeni, ailesinin başarısız olduğu gerekçesi ile okuldan aldığı öğrencisi Thomos Elva Edison için, “O beyinsiz bir çocuk ve hiçbir işte başarılı olamaz,” demişti. Daha sonraki yıllarda Edison, yaptığı kimyasal deneylerden birinin patlaması sonucu telgraf ofisindeki işinden kovulmuştu. Asla pes etmeye niyeti olmayan Edison, yaptığı buluşlar sayesinde bir süre sonra “Menlo parkı sihirbazı” olarak anılmaya başlamıştı. Edison elektrik ampulü başta olmak üzere insanlığın hayatını kolaylaştıran icatları nedeniyle tarih boyunca unutulmayacak bilim adamları listesine adını yazdırmayı başardı.
Benjamin Disraeli Benjamin Disraeli, İngiliz Parlamentosu’nda milletvekili olarak ilk konuşmasını yapmak için kürsüye çıktığında dinlenmediği gibi, ıslıklandı, yuhalandı ve konuşmasını bitiremeden yerine oturmak zorunda kaldı. Fakat yerine geçerken de şunları söyledi: “Pekâlâ; sözlerimi burada kesiyorum; ama ileride beni dinleyeceğiniz zaman da gelecektir.” Disraeli, çok geçmeden aynı kürsüye İngiltere Başbakanı olarak çıkmayı başardı. İyileşme yolunda her gün yeni bir adım Birkaç gün önce sabun satmaya gittiği fakat olumsuz yanıt aldığı firma yöneticileriyle yeniden görüşme talep eden adam: “Beyefendi, bugün size tekrar sabun satmaya gelmedim. Geçen defa niçin size sabun satamadım? Acaba eksikliğim nedir? Sizinle konuşurken nerede hata yaptım? Kıyafetim mi uygun değildi? Davranışım mı bozuktu? Lütfen beni tenkit ediniz ve bunları çekinmeden söyleyiniz” dedi. Bunu alışkanlık haline getiren, Colgate firması hesabına sabun satan bu adamı diğer sokak pazarlamacılarından ayıran özelliği ise kendi eksik yanları ile yüzleşmeye cesaret edebilmesiydi. Hatalarını gidererek iyileşme yolunda her gün yeni bir adım atan bu genç adam, bugün Colgate-Palmolive-Peet Sabun Şirketi’nin en çok kazanan yöneticilerinden biri olmayı başardı.
Göç nerededir? Robert Fulton, buharlı gemiyi icat eden bilim adamıdır. İlk buharlı gemi modeli üzerinde çalışırken arkadaşları onu bu düşüncesinden vazgeçirmek için, “Gerçekleşmesi imkânsız bir çalışma, boşuna uğraşıp zamanını tüketme. Buharlı gemi yerine, yelkenli gemilerin süratini ve randımanını arttıracak şekilde çalışırsan daha başarılı olursun,” diye uyarıda bulunurlar. Bu sözler üzerine Fulton, “Hayır, olmaz” der. “Gelişmek için dış kaynaklara dayanan bir şey beni ilgilendirmez. Güç o şeyin kendi içinden gelmeli…” “Vapurlar, yelkenlileri denizlerden kovdular. Çünkü onlar rüzgar olsa da olmasa da ileriye gidiyor. Vapur kendisini öne iten gücü içinde taşıyor. Hiçbir fırtına onu yolundan çeviremiyor. Onu dışardan kuvvete ihtiyacı yok…” Herbert N. Gasson
Unuttuğunuz bir sebep daha var… 1864 Mobile Körfezi’nde cesaretini sergilemesiyle tanınan Amiral David Farragut, donanmasını Charleston Limanı’ndan çıkaramayan ve savaşı kaybetme mazeretlerini bir bir sıralayan Amiral Samuel Dupont’u dinliyordu. Dupont hikayesini ve açıklamasını bitirdiği zaman Amiral Farragut şöyle dedi: “Unuttuğunuz bir sebep daha var Amiral. Siz yapabileceğinize inanmamıştınız…” Zig Zaglar Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
51
AKTÜEL
George Westinghouse George Westinghouse, yaşıtlarına göre yeteneksiz, ayrıca çalışmayı sevmeyen ve aptal biri olduğu gerekçesiyle okuduğu kolejden uzaklaştırılmıştı. Fakat aynı kişi, daha yirmi yaşını doldurmadan, buharlı motor çarkının patentini alarak büyük bir başarıya imza attı. Daha sonra yaptığı, raydan çıkmış trenleri yerine oturtmayı sağlayan araç, ülkedeki tüm demiryolu şirketleri tarafından satın alındı. Westinghouse’un yaşamı boyunca elde ettiği başarı inanılmazdı: Dört yüzden fazla icat ve benzeri az bulunan bir sanayi imparatorluğu… “Başarı kişinin başlangıç noktası ile ulaştığı yer arasındaki farktır.” Sweet Marden
Zorluklarla dolu bir yaşam Oldukça fakir bir aileden geliyordu. Dört yıllık öğrenim hayatının ardından bir daha okul yüzü bile görmedi. Babası borçlarını dahi ödeyemeyecek durumdaydı, bunun sonucunda da hapse girdi. Uzun süre iş bulmak için uğraştı. Bu arada hayallerini ünlü bir yazar olmak süslüyordu. Bu şartlar altında onu ayakta tutan tek sebep bu görünüyordu. Nihayet bir bodrum katında boya şişelerine etiket yapıştırma işi buldu. Açlığını gidermesi ve tavanarası bile olsa kalacak bir yerinin olması için bu işe ihtiyacı vardı. Akşamları yazmaya başladı. Gönderdiği tüm öyküler sürekli reddedildi. Uzun süre sonra bir yazı işleri müdüründen olumlu yanıt aldı. Bu onu çok sevindirdi. Hatta sokaklarda saatlerce ağlayarak dolaştı. Bu, İngiliz edebiyatının ünlü isimlerinden, kitapları tüm dünyada okunan roman yazarı Charles Dickens’ın yaşam öyküsüdür. “Bir köşeye sıkıştığınızda, artık daha fazla asılamayacağınızı duyumsayacak denli her şeyin sizin aleyhinize olduğunu düşündüğünüz anda asla vazgeçmeyin. Çünkü o an, rüzgarın yönünü değiştireceği andır…” Harriet Beecher Stowe
Walt Disney Walter Elias Disney, 1901 yılında Şikago’da kendi halinde çiftçilik yapan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Onu diğer çocuklardan farklı kılan şey, hayal dünyasının oldukça gelişmiş olmasıydı. Çevresindeki hayvanları inceliyor, onların insanlara benzeyen özelliklerini düşünüyor ve öyle ki, hayalinde bir devekuşuna bale yaptıracak kadar bunları kafasında canlandırıyordu. Disney, hayvanat bahçesinde uzun süre araştırmalar yaptı. Hatta hayvanların konuşmalarını anlayacak kadar onlarla birlikte olduğu söylenir. Çizimlerini gösterdiği Kansas City Star’ın yayın müdürü, yeteneğinin olmadığını söyleyerek umutlarını yıktı. Artık çok az bir paraya kilise için resimler çiziyor ve stüdyo olarak da babasının garajını kullanıyordu. Bir gün yine garajda resimler çizdiği esnada ortaya çıkan bir farenin hareketlerini izlemeye başladı. O güne kadarki gözlemlerini ve hayal dünyasının zenginliğini de kullanarak bu fare ile ilgili çizimler yapmaya başladı. İşte dünyaca ünlü çizgi film kahramanı Mickey Mouse’nin doğuşu böyle oldu. Ardından neşeli tavşan Oswald, derken tüm Disney karakterleri. Walt Disney, hayal gücü, gözlem ve yeteneğin birleştirilmesiyle ortaya ne muazzam şeyler çıkabileceğini bize göstermiş oluyordu aslında.
52 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
Nike Bill Bowerman Oregan Üniversitesi’ndeki spor koçu, öğrencilerinin daha başarılı olması için spor ayakkabılarının en yenilerini takip ediyordu. Koç Bowerman, antrenörü olduğu MBA öğrencisi Phil Knight’a Japon Tiger markasına kendi ürettiği tasarımları sunmak için ortaklık teklif etti. Böylece yapılan anlaşmayla 1964 yılında Tiger’ın gönderdiği 300 ayakkabıyı Knight satmaya çalışırken, Bowerman de bu ayakkabıların nasıl daha hafif ve daha iyi üretilebileceğini bulmaya çalışıyordu. İşte Nike markasının kuruluşu böyle başladı. Kendisi de bir koşucu olan Jeff Johnson, Knight ve Bowerman’ın kurmuş olduğu şirkete çalışan olarak girdi. Johnson 1971 yılında marka için Nike ismini bulan kişi oldu.
Ikea IKEA’nın adı, İsveçli kurucusunun isminin baş harfleri olan I ve K ile büyüdüğü yer olan Elmtaryd Çiftliği (E) ve Agunnaryd (A) Köyü’nden geliyor. Ingvar Kamprad’ın evinin yakınındaki ormanda üretilen mobilyalar 1948’de satılmaya başlandı ve IKEA böylece mobilya üretimine girmiş oldu. 1956’da bir masanın arabaya sığdırabilmek için bacaklarının sökülmesiyle, IKEA’nın evde müşterilerin kendi montajlarını yapma konsepti doğdu.
Pepsi Pepsi Cola’nın da geçmişinde Caleb Bradham isimli bir eczacı var. 1898’de üretilen içecek karbonlu su, kola yemişi, vanilya ve ender rastlanan yağlarını içeriyordu. Müşteriler bu karışıma Brad’s Drink (Brad’in İçeceği) diyorlardı fakat Brad bu adı Pepsi Cola olarak değiştirdi. 1902 yılında Pepsi-Cola şirketi Brad’in eczanesinin arka odalarında kurulmuş oldu. 2. Dünya Savaşı yıllarına gelindiğinde Pepsi Cola vatansever reklam kampanyalarıyla ününü artırdı.
Marlboro Marlboro firmasının kuruluşu oldukça ilginç. Evvel zaman içinde Marlboro adında bir tütün fabrikası varmış. İflasın eşiğinde olan bu fabrikaya bir gün bir adam gelmiş ve satışları 3 ay içerisinde 3 katına çıkartabileceğini, eğer çıkartırsa şirkete ortak olacağını, söylediğini yapamazsa da hayatı boyunca fabrikada bedava tütün sarabileceğini söylemiş. Çaresizlik içerisinde, kaybedecek hiçbir şeyi olmayan fabrika sahipleri de bu adamın dediğini kabul etmişler. Adamın bunlardan istediği şey boş Marlboro paketleriymiş. Fabrika’da da bu boş paketlerden istemediği kadar çok varmış. Sonra bu adam gitmiş bütün paketleri tek tek ayağıyla ezmiş ve 3 ay boyunca Amerika’nın farklı bölgelerine bu boş paketleri uçaktan attırtmış. Amerikan halkı sabah uyandıklarında boş Marlboro paketlerini görünce bu kadar çok Marlboro içiliyorsa vardır bunda bir şey diyerek Marlboroları satın almaya başlamışlar. Şirketin satışları o ay 5 kat artmış. E adam da şirkete ortak olmuş. Bu adam Philip Morris’den başkası değilmiş.
Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
53
MAKALE
Müzik, satın almada bilinçaltını etkiliyor Mağazalarda seçilen müziğin satın almada etkisi olduğunu biliyor muydunuz? Yapılan araştırmalar gösteriyor ki; seçilen müziğe bağlı olarak, bilinçaltı farkında olmadan sizi satın almaya yönlendiriyor.
Günümüzde rekabet arttıkça, firmalar hedef kitleyi çekebilmek için yenilikler yapıyor. Mağaza konsepti belirlemek, reklam çalışmaları yapmak, etkinlikler düzenlemek ve daha fazlası ile hedef, müşteri portföylerini arttırmak ve satışa yöneltmek… Müziğin pazarlama konusundaki etkisi konusunda uzmanlaşmış şirketler, şirketlerin konumuna, müşteri kitlesine ve tarzına en uygun müziği seçme konusunda başarılı işlere imza atıyor. Tüm bunların yanında mağazada kullanılan renk, koku, ışıklandırma ve müzikte müşterinin satış noktasında karar vermesini destekleyici unsurlardır. Yapılan araştırmaların bir tanesinde yavaş tempolu müziğin çaldığı bir mağazada müşterilerin daha fazla zaman ve para harcadığı, yüksek tempolu müzikte ise müşterilerin mağazadan hemen ayrılma isteği içine girdikleri sonucuna varılmıştır. Birçok perakende mağazasının müzik seviyesini abartılı tempolu ve yüksek bulsam da, bu tamamen mağaza içi tüketimin ve mağaza içi sirkülasyonun daha hızlı olmasını sağlamak için yapıldığı biliniyor.
58 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
Sesin etkili bir şekilde kullanılması tüketicinin satın alma kararında pozitif etkiler oluşturabiliyor. Bu konudaki en etkili örneklerden biri Coca Cola reklamlarında kullanılan ve herkesin zihnine kazınan, şişe kapağının açılma sesi. Müziğin alışveriş merkezlerinde kullanılması ise yeni bir gelişme değil. Müzik, tüketicinin zaman algısını etkiliyebiliyor. Örneğin fast food restoranlarında hareketli müziklerin kullanılması tüketici sirkülâsyonunu arttırmak açısından faydalı olabiliyor. Müzik, aynı zamanda birçok sektörde marka kimliğinin bir parçası olarak kullanılıyor. ABD merkezli birçok şirket kendilerini rakiplerinden farklılaştırmak için müziğe başvuruyor. Örneğin Victoria’s Secret mağazalarında sürekli olarak klasik müzik çalınıyor.
Mağazalarda çalınan müziğin harcamalara etkisi var
Müziğin tüketiciler üzerindeki etkisi adı altında yapılan diğer bir araştırmada ise, yine çok ilginç sonuçlar elde ediliyor. Araştırmalar için bir şarap satan mağaza tercih ediliyor. Mağazada sadece 2 hafta boyunca Fransız ve Alman şarapları satışa sunuluyor. İki haftalık araştırma sırasında 1 hafta geleneksel Fransız müzikleri, 1 haftada Alman müzikleri çalınıyor. Araştırma sonuçlandığında ilginç sonuçlar ortaya çıkıyor. Geleneksel Fransız müzikleri çalınan haftada satılan şarapların %77 Fransız şarabı olurken, Alman müzikleri çalınan hafta ise satılan şarapların % 73 Alman şarabı oluyor. Araştırmanın en ilginç yanı ise, sorulduğunda müşterilerin birçoğu mağazada çalınan müziklerin farkında bile olmadıklarını söylemeleri. Araştırmalar sonucunda yapabileceğimiz en önemli çıkarım, mekânlarda çalınan müziğin insanların psikolojisini o kadar etkileyebiliyor ki, harcamalarına bile müdahale edebiliyor.
Duyusal etki ile pazarlamada satışı arttır
Duyusal pazarlama kitabının yazarı Marc Gobe, markalaşma sürecinde koku faktörünü doğru kullanan markaların, müşterileriyle duygusal bir bağ kurduğunu söylüyor. Gobe’a göre her markanın bir kokusu olmalı. Londralı t-shirt satıcısı Thomas Pink, sırf bunu hedefleyerek mağazalarını “temiz çarşaf” kokusu ile donatmış. Öte yandan Gerald Zaltman, “Müşteriler nasıl Düşünür ?” isimli kitabında kokunun önemini şu sözlerle anlatıyor: “Koku ve diğer duyular beynin limbik sistemine entegre edilmiş durumda. Görsel tetiklemelerde bu deneyimler yeniden yaşanıyor, hatırlatılıyor. Mesela taze çekilmiş bir kahve reklamını gören izleyicinin koku duyuları çalışıyor ve bu deneyimi özlemle hatırlıyor” Öte yandan Brand Sense kitabının yazarı Martin Lindstrom’un işaret ettiği bir araştırmaya göre ise erkeklerin yüzde 80’i ve kadınların yüzde 90’ı koku sayesinde canlı ve duygusal anılarının tetiklendiğini bildirmişler. Bir araştırmaya göre de, ABD’li tüketicilerin yüzde 27’si Ford
marka otomobillerin özel bir kokusu olduğunu düşünüyor Dünyada markalar duyulara hitap eden tasarım ve yeniliklere büyük önem veriyorlar. Global markalardan bu noktada çok iyi olan firma örnekleri var. Kahve deyince ilk akla gelen markalardan biri olan Starbucks, konsept tasarım ve duyuya hitap etme konusunda verilebilecek en iyi örneklerdendir. Bu marka kahvenin tadından çok oluşturduğu atmosfer ve içeriyi saran kahve kokusu ile evde içmenin farkını başarılı bir şekilde
ortaya koyuyor. Bu sayede diğer kafe tarzı mekânlardan sıyrılarak, müşterilerin farklı ve hoş zaman geçirmelerini sağlıyor. Ünlü psikiyatr Abraham Maslow’a göre estetik, insanın doğal ihtiyaçlarından biri. Bir ürünün renginden, şekline, satış yerinde konumlandırılmasına kadar birçok görsel faktör satışların arttırılmasında önemli rol oynuyor. Apple’ın özellikle görselliği ön plana çıkartarak ulaştığı başarı ortada. Süpermarketlerde ürünleri göz hizasındaki raflara yerleştirmek o ürünün satışlarına pozitif bir etki sağlayabiliyor.
Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
59
RÖPORTAJ
Hedef; 3 yıl içinde boyalı bebek mobilyasında Avrupa liderliği Meltem Bebek ve Genç Odası’nın, şık tasarımı konfor ile buluşturarak, küçük bir atölyede başlayan hikâyesinin bugün aynı aşkla büyüyüp bir dünya markasına dönüşmesini ve gelecek faaliyetlerini firmanın Genel Müdürü Ali Fuat Gürle ile konuştuk. Boyalı Modüler bebek ve genç odasında lider
Ali Fuat Gürle, 2010 yılında, Türkiye’de sektöründe ilk ve tek tam otomatik boya hattını kurduklarını belirtti. Boyalı modüler bebek ve genç odası alanında, Türkiye’nin lider üreticilerinden olduklarını dile getiren Gürle, “Bebek ve gençlere daha konforlu ve sağlıklı ürünler
62 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
sunabilmek amacıyla 2002 yılında bebek odası üretimine başladık. İlk konsept mağazamızı, 2011 yılında faaliyete geçirdik” ifadelerinde bulundu. Gürle, asıl faaliyet alanlarının bebek, çocuk ve genç odası üretimi olduğunu ve şuan 500’ü aşkın personeli ile sağlıklı hammaddeler, sağlıklı teknolojiler kullanarak, 55 bayide tüketiciye hizmet
verdiklerini söyledi. Bu yıl içinde tüketiciyi 7 il’de daha Meltem showroom ile buluşturduklarını sözlerine ekleyen Genel Müdür, şöyle devam etti; “Yakın zamanda Çorum, Ordu ve Afyon mağazalarımızla da hizmet vermeye başlayacağız. 2011 yılından bu yana süren konsept mağazacılık anlayışımızı koruyarak yolumuza devam etmekteyiz. Tüketici hangi Meltem
showroom’a giderse gitsin halıdan, aydınlatmaya, perdeden duvar kağıdına kadar aynı konsept uygulama ile karşılanıyor.”
Bebek sağlığı için, özel EO normlarında kurşunsuz boya kullanıyoruz
Çocukların sağlığı hususuna önem vererek üretim yaptıklarını vurgulayan Gürle, “Dünya’da ve Avrupa’da sektörü incelediğimizde, bebek ve genç takımlarında boya’nın daha sağlıklı olması sebebiyle üretimin artık boyalıya kaydığını görmekteyiz. Bunun neticesinde ikinci boya hattımızı kurduk. Türkiye’nin önde gelen hammadde üreticilerine özel MDF ürettiriyoruz. Yine Türkiye’nin en büyük iki boya firmasıyla çalışarak, hattımıza özel E0 normlarında kurşunsuz boya yaptırıyoruz ” dedi. Çocuklara sağlıklı bir gelecek hazırlamak için dünyada sayılı olan tam otomatik boya hattı ile el değmeden çevreci ürünler ürettiklerinin altını çizen Gürle, “Bebekler, kemirme vasıtasıyla her türlü kanserojen maddeyi vücutlarına alıyorlar. Bunu göz önüne alacak
olursak, tercih edilen ürünlerin de, boya ve cilalarında serbest izasyonat değerlerinin en düşük seviyede, ağır metal ve kurşun promat içermeyen ürünler olması önem teşkil ediyor. Antikanserojen, antibakteriyal ürünler olması, özellikle kokusuz olması ve MDF’den üretilmiş olması da bir diğer dikkat edilmesi gereken unsurdur” açıklamasında bulundu.
Bebek odalarında sakin ve dengeli bir ortam için; soft renkler tercihimiz
Marka olarak hareket noktalarının çocukların hayallerine ışık tutmak olduğunun ve bu düşünce ile onların bulunmak istedikleri ortamı tasarladıklarını belirten Gürle, sözlerini şöyle sürdürdü; “Bebek odasında kullanılmasına esas önem verdiğimiz renklerimiz, soft renklerdir. Bizim amacımız, bebek odalarında daha sakin ve dengeli bir ortam oluşturmak… Seçeceğimiz renkler bu yüzden çok önemlidir. Bebeklerde uykuya geçişi kolaylaştırmak için, uçucu renklerin hâkim olduğu temalar oluşturmak yararlıdır.”
Açık renklerin uykuya geçişte kolaylık sağladığının bilinen bir gerçek olduğu ve bu sebeple bebek modellerinde beyaz ve krem tonlarını tercih ettiklerini de sözlerine ekledi.
Bu yıl ki temamıza okyanus esintisi hâkim
Bu yıl yeni koleksiyonlarında Pacific, Natura ve Korsan temalı Blackbeard takımlarının bulunduğundan bahseden Gürle, “Tasarım ekibimiz harici yurt dışından da tasarım alıyoruz. Barışın simgesi okyanuslardan ilham alarak gençlere sunduğumuz “Pacific” serisinde, ayrıntıları şık bir çizgiyle birleştirdik. En ince noktasına kadar düşündüğümüz, buram buram deniz kokan yeni koleksiyonumuzda; doludizgin bir yaşamın arka planında hayatı kolaylaştıracak her şey büyük bir özenle dizayn edildi” dedi. Ali Fuat Gürle, gençlerin erken yaşta başlayan hayat yarışlarında aradıkları huzuru ve barışı yeni koleksiyonlarına yansıttıklarını belirtti. Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
63
RÖPORTAJ
2012 yılında bronz, 2013 yılında altın madalya ödülü
Yurt içindeki yapılaşmalarını 2016 yılında tamamlamış olacaklarını ve akabinde konsept mağazalarını yurt dışına taşıyacaklarını anlatan Firma Genel Müdürü, “AB ülkelerinde ve Türk Cumhuriyetlerinde şimdiden ‘Meltem Mobilya’ markamızı tescillemiş durumdayız. Dünyanın birçok bölgesine; başta Avrupa, Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Asya’da birçok ülke ye ürünlerimizin %20 ile %25 arasını ihraç etmekteyiz” ifadesinde bulundu. Bu başarılarının 2012 yılında bronz, 2013 yılında ise altın madalya ile ödüllendirilmesinin haklı gururunu yaşadıklarını sözlerine ekledi.
2008 yılında Madrid’de Uluslararası En İyi Marka Ödülü almanın gururu Gürle, 2010 yılından bu yana yatırımlarında boyalı mobilya üretimine ağırlık verdiklerini ve 2014 yılında yapmış oldukları 2.etap boya hattı yatırımı
64 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
ile kapasite anlamında Türkiye’nin ve Avrupa’nın sektöründe ilk ve tek Uv kurutmalı su bazlı boya uygulayabilen hattına sahip olduklarının altını çizdi. Bu sistem ile UV kurutmalı ve su bazlı boya uygulamalarına start vermiş olduklarına dikkat çeken Firma Genel Müdürü, “Aynı zamanda hem uygulama esnasında çevrenin, hem de uygulama sonrası tüketicinin sağlığını göz ardı etmemiş oluyoruz. Boyadığımız ürünlerimizi, ağır metal içermeyen, antikanserojen, antibakteriyel, kokusuz boyalar ile renklendiriyoruz. Ürünlerimizin kalite ve dayanıklılığı uluslararası geçerliliğe sahip TÜV-GS ile de belgelendirilmiştir. 2008 yılında Madrid’de Uluslararası en iyi marka ödülü ile taçlandırılmanın mutluluğu ile de daha iyisine ulaşmak için çabalıyoruz” ifadelerine yer verdi.
Meltem Bebek ve Genç Odası olarak sosyal sorumluluklarımızın bilincindeyiz
Doğal varlıkların korunmasına yönelik gereken tüm özeni gösterdiklerini belirten
Gürle, “Bu sebeple çölleşme ile mücadele de, gelecek kuşaklara daha yeşil bir dünya bırakmayı amaçlıyoruz.Tema Vakfı aracılığı ile İzmir Urla Kadıovacık bölgesinde Meltem Bebek ve Genç Odası Hatıra Ormanı oluşturduk. Tüketicilerimiz, Meltem mağazalarından alışveriş yaptıklarında, Tema Vakfı aracılığı ile oluşturduğumuz hatıra ormanına katkıda bulunmuş oluyorlar” diye açıkladı. Bunun yanında ismine özel hazırlanmı sertifika da verdiklerini ekledi. Çocuklarımızın daha ferah ve sağlıklı koşullarda yaşamasını ilke haline getiren bir marka olarak, Down Sendromlu çocukların standartlarını yükseltmek içinde ellerinden geleni yaptıklarını vurgulayarak, “Özel gereksinimli bireylerin hayata katılımının lütuf değil, hak olduğunu göstermek için Meltem Bebek ve Genç Odası olarak tüm faaliyetlerinde yanlarında olmaya özen gösteriyoruz” diye belirtti. Son olarak Gürle, 2014 yılının firma için iyi geçen bir sene olduğunu ve son 4 yılda %25 - %30 arası büyüme gerçekleştirdiklerini söyleyerek sözlerine son verdi.
MAKALE
Marka olmanın ilk şartı, etkili bir logoya sahip olmak Marka hakkında ilk izlenim ve görsel imaj logo ile sağlanıyor. Bilinen en iyi markalar, daha çok kitlelere ulaşmak için logo tasarımının gücünü kullanıyor. Dünyanın neresinde olursa olsun, bir bakışta tanınan bir marka olmak ister misiniz? Bu, etkili ve yerinde logo tercihi ile mümkün… iyi bir renk ve şekil belirlenmelidir. Bu konuda renk ile logonun bir bütün olarak düşünüldüğü örnekler mevcut. Örneğin, Coca Cola deyince kırmızı renk, Pepsi deyince ise mavi renk akla geliyor. Kimsenin aklına kırmızı deyince Pepsi gelmez. Bunun şekil olarak da örnekleri var. Bu gün elma şekli göz önüne geldiğinde herkesin aklına tek bir marka gelir; Apple. Ya da kocaman sarı renk M harfini nerde görürseniz görün, o simgenin Mcdonald’s logosu olduğunu herkes bilir.
Sadelik ve uygunluk ilk sırada Logo, bir şirket ve kurumun kimliğini yansıtan görsel simgelerdir. Aynı zamanda logo kullanım amaçlarından biri de, sahiplik bildirmektir. Markalar, ürünlerinin üzerinde ya da etiketlerinde logo kullanarak, o ürünün kendi bünyelerinde olduğunu tescillemiş olur. Günümüzde logo kullanımı gittikçe yaygınlaşıyor. Markalar arasındaki farkı ayırt etmedeki o ince çizgi, etkili ve akılda kalır bir logo kullanmak… Dünyada isim yapmış ve güvenilir markalara bakıldığında; sade, temaya uygun ve renk uyumu olan logolar kullanıyor. Otomotiv sektöründe dünya devi Mercedes, sosyal medya programlarının fenomeni Twitter, spor ayakkabı denince akla ilk gelen isim Nike ve daha
fazlası, sade ve akılda kalıcı logoları ile markalarını bütünleştirmiş uzman firmalardır. Bu usta elden çıkan ve iyi planlanan logolar, firmalara büyüme yolunda araç görevi üstleniyor.
Ön Çalışma Şart
Logo tasarımı yapmadan önce mutlaka sektör araştırılmalı ve hedef kitle belirlenmelidir. Bu aşamalar yapıldığında nasıl bir logo ortaya konulacağını belirlenmiş oluyor. Bunun için sektördeki diğer başarılı firmaların çalışmaları özgünlüğü korumak şartıyla incelenebilir.
Farkınızı ortaya koyun
Logonun tasarımında o firmayı yansıtacak
Tasarım sade ve firmanın misyonuna uygun olmalıdır. Karmaşık ve logo içerisinde bir amacı olmayan yani bir şey ifade etmeyen tasarımlar akılda kalıcı olmayıp amaca hizmet etmiyor. Daha çarpıcı bir imaj yakalayabilmek için bu kriterler önemli… Kullanılan logo her alanda test edilmelidir. Web sitesinde, bir dergi sayfasında, Twitter’da ya da bir zarf üzerinde her alanda anlaşılır ve uygun durmalıdır. En önemli husus logonuz, faaliyet gösterdiğiniz sektöre uygun mu? Bunun için iyi bir araştırma yapılmalı ve sektörün belirli unsurları ön plana çıkarılarak bir bakışta anlaşılır olmalıdır. Bir diğer husus ise özel efeklerin, karmaşık gelmesi ve dijital ortamda belirsizlik oluşturmasıdır. Logoda şekil kadar renkte etkili bir etkendir. Bu sebeple renklerin anlamları iyi bilinip, sektöre uygun renkler araştırılmalıdır.
Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
65
SEKTÖR
Bambu kumaşı, tekstilde konforu getiriyor Bambudan elde edilen liflerin giyside konforu sağlaması ve daha birçok özelliği olması sebebiyle son yıllarda popülerliği artıyor. Bambu, çok hızlı yetişebilme ve atık haline geldiğinde hızla çürüyüp doğaya karışabilme özelliğiyle diğer ağaç türlerinden ayrılır. Ayrıca bambu ağaçları, ticari ekimi çok yaygın yapılan ve bu sayede kullanımında ekolojik dengenin de zarar görmesini engelleyen bir ağaç türüdür. Bambunun sağlamış olduğu tüm faydaları bir araya getirdiğimizde, kullanımına imkân veren sahalarda tüketim için doğa dostu en iyi alternatiflerinden biridir. En çok mobilya ve tekstilde kullanılan bu kamış, ağırlıklı olarak Hint ve Büyük Okyanus adalarında yetişiyor. Çin’de yetişip Türkiye’de iplik haline getiriliyor. Bambu kesilerek modifiye edilip hamurlaştırılarak elyaf haline getiriliyor. Makinelerde yapılan teknik işlemin ardından ipliğe dönüştürülüyor.
Sağlıklı yaşamı destekliyor
Dünyayı etkileyen sağlıklı yaşam eğilimi tekstil sektörünü de etkiliyor. İç ve dış giyimde, havlu, battaniye, bebek kıyafetleri ve özellikle yazlık giysi üretiminde hiçbir katkı maddesi içermeyen ve tamamen doğal bir iplik olan bambu kumaşı kullanılıyor. Bambunun doğal ve organik olması, bebeklerin hassas olan ciltleri için mükemmel bir seçim. Bambudan yapılmış ürünler
68 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
cildimizin tahriş olmasını engellemenin yanında, antibakteriyel özelliği sayesinde alerjik reaksiyonlara sebep vermiyor. Karbondioksiti daha fazla emmesi sebebiyle çevreye de duyarlıdır. Bu özelliği sayesinde küresel ısınma ile mücadelede yardımcı görevi görüyor. Bir diğer özelliği ise, liflerin gözenekli yapılarının yardımıyla, cildin nefes alamsını sağlıyor.
UV ışınlarından cildi koruyor
Su emme gücü fazla olduğu için özellikle banyo ürünlerinde kullanımı yaygındır. Aynı zamanda hafif bir yapıya sahip olduğu için serinlik kendine has bir özelliği. UV ışınları konusunda da cildi zararlı ışınlardan koruyor. Bambu elyafı mikro dokusu sayesinde teri emer ve hemen kurumasını sağlar. Bebeklerimizin cildinin nefes almasına yardımcı olur ve ultraviyole ışınları kırarak bebeğinizi güneşin zararlı etkilerine karşı korur. Bebekler konusunda bir başka yarar sağlayan özelliği ise, bakteri önlemesi ve kun maddesi sayesinde deride alerji yapmıyor. Doğasında sağlık olan bu ürün artık dünyada ve Türkiye’de yaygın olarak kullanılıyor. Sağladığı kalite ve konfor tercih edilmesinde belirleyici niteliklerindedir.
MAKALE
Etkin pazarlama ipuçları olarak kalması ve kurala dönüşmemesidir. Aksi halde, satış promosyonu bütçenizde kocaman bir delikle karşılaşabilirsiniz.
3- Alımı Daha Kolay Hale Getirin
Alım prosedüründe ortaya çıkan gereksiz her adım, müşteriye alımı iptal etmek için fırsatlar sağlar. Bu yüzden alım prosedürünüzü mümkün olduğunca basit ve anlaşılır hale getirin. Gereksiz olabilecek tüm adımları, alım prosedürünüzden çıkartın. Örneğin, alım için muhakkak bir sipariş formuna ihtiyaç duyuyorsanız, bunu müşteriden istemek yerine, hazır ve doldurulmuş formu müşterinize sadece onay için yollayın.
4 - Fiyatınızı Düşürmeden Teklifinizi Geliştirin
Pazarlama ile ilgili tavsiyelerle dolu binlerce kitap varken, iddialı bir isimle, etkin pazarlama ipuçlarını hem de kısa bir makalede toplamak fikri, eğitim verdiğim firmalarda gördüğüm en temel hatadan ortaya çıktı; “Hala pazarlamanın temellerini bilmiyoruz!”. Bu yüzden de, en temel pazarlama hatalarını yapıyoruz. Bu makale, bahsettiğim temel pazarlama hatalarından kurtulmak adına, pazarlamamızda yapabileceğimiz, en önemlisi de, hızlı sonuç alabileceğimiz stratejileri en basit haliyle özetliyor;
1-Sadece Fayda Satmayın
Ürün ya da hizmetinizi aldıklarında müşterilerinizin ne kazanacaklarını belirten, beklentilerini karşılayacağını vadeden mesajlardan kaçının. Müşteriler, kazanmaktan çok kaybetmekten korkarlar. Bu yüzden, sunumunuzun alınmadığında neler kaybedileceğini belirten mesajları, pazarlamanızda daha sık kullanın. Eğer yeterince doğru ve
gerçekçi sebepler ile sunumunuzu almadıklarında neler kaybedeceklerini belirtebilirseniz, daha çok alacaklardır.
2- Tatlı Sürprizleri Satışı Kapatmak İçin Kullanın
Tatsız sürprizleri kimse sevmez, özellikle satış kapatma aşamasında gerçekleşecek tatsız sürprizler ile sadece o satışı değil, potansiyel müşterinizin ömür boyu sizden yapacağı alımları da yok edebilir. Tam aksine, tatlı sürprizler de, müşterinin hem satın alma kararını daha hızlı vermesini sağlayabilir, hem de sizi hep hatırlamasına sebep olabilir. Müşterilerinize, özellikle de değerli olanlarına, tatlı sürprizler yapın. Örneğin, hiçbir şekilde taahhüt edilmemişken, bir ürünü ya da hizmeti yanında ücretsiz verin veya ona fayda sağlayabilecek bir diğer ürün veya hizmeti çok ucuza sağlayın. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, sürprizlerin sürpriz
Zeki Yüksekbilgili Pazarlama Danışmanı ve Eğitmen
Fiyat indirimleri müşteriyi ikna etmede en yaygın kullanılan yöntem olsa da, dipsiz bir kuyuya girdiğinizi asla unutmayın. Bugün firmalar, neredeyse satış bütçelerinin %70’ini satış indirimlerine harcıyorlar. Fiyatlarınızı indirmek yerine, teklifinizi geliştirmeyi deneyin. Teklifinizi, diğerlerine göre daha değerli kılacak geliştirmeler yapın. Bu geliştirmelerin müşteri için önemli olmalarına dikkat edin, size çok küçük ek maliyet getirebilecek bazı geliştirmeler, müşteri için çok önemli olabilir.
5 - Reklamlarınızı Güncel Tutun
Eğer reklamlarınızda düzenli değişiklikler yapmazsanız, satışlarınız buna paralel olarak düşecektir. İşe yarayan reklamlarınızı tabi ki terk etmeyin, sadece bunları geliştirin. Aynı mesajı, aynı mecrada, aynı şekilde vermekte ısrar ederseniz, kısa bir süre sonra görünmez hale geleceksiniz. Bu yüzden, yeni reklam araçları, yeni mecralar deneyin. En önemlisi, bunları sürekli test edin. Bu çok temel 5 ipucunu, pazarlama stratejinize adapte edin. Pazarlamanızın çok daha kolaylaştığını, satışlarınızın arttığını göreceksiniz.
www.yuksekbilgili.com zeki@yuksekbilgili.com Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
69
SEKTÖR
Sektörün Baş Aktörlerinden, Bebek Tekstil Pazarı İçin Çizilen Yol Haritası
Andy Wawa Marka Kurucusu – Hüseyin İzmir
“Bebek ve çocuk giyim ihracatında en büyük üretici; Çin ve Hindistan” Ülkemizde de bebek ve çocuk hazır giyim sektörü üretim, ihracat ve istihdam içinde önemli bir paya sahip Özellikle ihracat odaklı bir sektör olması nedeniyle dünya ticaretindeki gelişmeler sektörü yakından etkilemektedir. Küresel rekabet açısından değerlendirildiğinde ise, Çin ve Hindistan hem bebek ve çocuk hazır giyim ihracatında en büyük üretici ve ihracatçı konumunda bulunmaktadır. Uzak doğu menşei olan birçok ülkeden ithal ürünlere ilave gümrük vergisi uygulanmaktadır. Türkiye’de istihdamda önemli yeri olan tekstil sektöründe bu uygulamanın önemli pozitif etkiler yarattığı görülmektedir. Bu uygulamanın genişletilerek uygulanması Türk Markalarının iç piyasada daha güçlü kılacaktır. Günümüzde, her alanda kalitenin önem kazandığı bir ortamda, Türkiye özellikle tekstil üretiminde sahip olduğu bu avantajı iyi kullanmalıdır Türkiye de üretilen ürünlerin, ithal ürünler karşısında kalite yönünden üst düzeyde olup maliyet boyutu yüksek kalmaktadır. Markalarımızı yaratmamız lazım. Ama bu da hemen ’Hadi marka çıkaralım’ demekle olmuyor. Belli bir birikim, incelik ve farklılık gerekiyor. Dünya rakiplerimizi inceleyerek, kendi stilimizi katarak, dünya markası olabileceğimize inanıyorum. Burada da tasarım ve kalite yönünde yoğunlaşmamız gerektiği ortaya çıkıyor.
74 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
Elsima – Firma Sahibi Eşref Geyik
“Pazar payımızın olmadığı yerlerde rekabet etmek zorundayız” 2015 yılı dünyada döviz kurunun artması nedeniyle durgun geçiyor. Bu durum sektöre, piyasalarda daralma olarak yansıdı. Bunun yanında bazı ülkelerin kendi iç sıkıntılarından dolayı gümrüklerde de ciddi sorunlar yaşanıyor. 2015 yılının ikinci yarısında küresel anlamda olumlu yönde ilerleme kaydetmesini umuyoruz. Sektör içerisinde pazar payımızın olmadığı ya da az olduğu yerlerde rekabet etmek zorundayız. Diğer yandan ülkemiz ekonomisinin seçim sonrası rahatlayacağı ve daha istikrarlı olacağı kanısındayım. Türkiye, dünya pazarları içerisinde en ideal ülke pozisyonunda görülmektedir. Bize göre bu anlamda 1. sırada yer alan ülkemiz gelecekte çok daha iyi şartlara yükselecektir. Bunun için atılması gereken adımların başında ise, fuar ve organizasyonlar gelmektedir. Sektör içerisinde global açıdan iyi bir profil oluşturmak ve bilinirlik sağlamak için bu araçlar en etkin şekilde kullanılmalıdır. Bu konuda bir diğer önemli husus ise bakanlık tarafından verilen teşviklerin arttırılmasıdır. Sektörün özellikle böyle bir zamanda destek ve teşvik paketlerine ihtiyacı olduğu görüşündeyim.
Dünyadaki olumsuz ekonomik gelişmeler, ülkeler arasında yaşanan gerginlik ve sektörde hali hazırda var olan uygulamalar, sektörü nasıl etkiliyor? Bu sorudan yola çıkarak hazırlanan bu dosyada alanında uzman firmalar, sektöre dair genel görüşlerini bizimle paylaştı. 2014 yılı için, bebek ve çocuk sektörünün genel görüşü zor geçen bir yıl olduğu yönünde… Geçtiğimiz yıl ve sonrası için bebek tekstil sektörünü nelerin beklediğini, pazarın genel durumunu ve yapılan uygulamaları alanında öncü firmalar ile sizin için değerlendirdik. Bu kapsamlı değerlendirme çalışmasının amacı; bebek tekstil sektörünün tablosunu değerlendirmek.
Firma Sahibi - Yavuz Ak
“Yerli ve ithal ürün arasındaki tek fark; fiyat avantajı” Ekonomistlerin önceden belirttiği verilerden de yola çıkarak, 2015 yılının tüm sektörler için sıkıntılı ve dalgalı geçeceğini öngörmüştük. Bu yılın ilk yarısında bu tahminlerde yanılmadığımızı gördük. Tekstil sektörünün en zor zamanlarını yaşadığı bu dönemlerde, uluslararası olaylar, dolar - euro paritelerinin değişmesi, siyasi polemikler bu sektörü ciddi anlamda etkiledi. Yaşanan her şeye rağmen, Türkiye iyi bir konumdadır. Sektörde talep edilenden fazla üretim yapılması üretici ülkeleri en büyük sorunudur. Türkiye’yi de etkileyen bu durum, sektöre girişle alakalı, devletlerin belirli bir kota-sınır koymaması halinde önüne geçilemeyecek ve günümüzde olduğu gibi bir sermayesi ve bilgisi olmayan herkes üretime girmesine neden olacaktır. Tabii programsız ve plansız üretimler sonucu ortaya çıkan materyaller, talep edilenden de fazla olduğu için piyasaları fiyat dengesi açısından bozacaktır. Etkili bir analiz çalışması sonrasında hedef ülkelere seyahatler düzenleyerek nokta atışı yapılmalıdır. Türkiye’nin üretici kimliğini tüm dünya bildiği için, gidilen pazarlarda aslında zorlanmadan satış gerçekleştirmede ülkemiz avantajlıdır. Tasarım-kalite ve fiyat dengesini oturtabilen her firma muhakkak başarıya ulaşır, bırakın hedef pazarı, üretici konumda olan ülkelere dahi ürün pazarlanabilir. Diğer yandan, yerli ürün ile ithal ürünü kıyasladığımızda yalnızca fiyat avantajından dolayı ithal ürün tercih ediliyor
Losan – Melih Arslan
“Türkiye, lojistik avantajı ve kalitesi ile güçlü bir üretici ülke” Avrupa ekonomisinin hala kendini tam anlamıyla toparlayamamış olmasının yanı sıra, Rusya’da baş gösteren yeni bir kriz ve diğer komşu ülkelerin birbirinden kötü sosyal ve ekonomik standartları Türkiye’nin maalesef ihracatını ve dolayısı ile üretimini olumsuz yönde etkiledi. Özellikle gelişmiş ülkelerdeki oyuncular, (sadece çocuk giyiminde değil genel tekstil perakendesinde) sadece tasarım, pazarlama, satış ve lojistik tarafında uzmanlaşıp üretime kesinlikle yatırım yapmıyorlar. Türkiye ise her ne kadar birim fiyatlarda Uzak Doğu’nun hala üzerinde olmasına karşın, lojistik avantaji ve kalitesi ile öncelikle güçlü bir üretici ülke konumunda. Üretim alanında daha da iyisi hususunda gelecek vaat ediyoruz. Yeryüzünde yaşanan tüm krizler farklı zamanlarda kendilerini tekrar ediyorlar, yalnızca bulundukları lokasyonlar değişiyor. Ekonomik kriz dünyanın neresinde olursa olsun, etkileri küresel boyutta olabiliyor. Sadece Rusya, Yunanistan ya da iç piyasaya odaklanmak yerine mevsimsel etkileri de göz önüne alarak, Güney Amerika’dan İskandinav ülkelerine kadar, geniş bir pencereden bakılan ve sürekliliği olan bir arayış içinde olmak gerekiyor. Gerek tüketici ve ya alışveriş faaliyetinde bulanan gerekse de mağaza sahipleri ürünlerin nerede üretildiğinden ziyade, daha çok kalite ve fiyat dengesine odaklanmış durumdalar. Firmaların hedefleri ise, daha çok yaratıcı ve dinamik bir ekibe sahip olmak olmalı…
Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
75
RÖPORTAJ
Bursa, 5 yıl sonra bebe fuarına kavuşuyor Türkiye’nin bebe ve çocuk konfeksiyonu üretiminin yüzde 80’ini tek başına karşılayan ve üretiminin yüzde 60’ını üç kıtaya ihraç eden Bursa, 5 yıl aranın ardından yeniden bebe ve çocuk konfeksiyonu fuarı düzenlemeye hazırlanıyor
Bebe-Çocuk Konfeksiyonu Sektörü Sanayici ve İşadamları Derneği (BEKSİAD) Başkanı Halil Atalay, 5 yıllık bir aranın ardından bebe ve çocuk konfeksiyonu fuarının 2016 yılının Ocak ayında yeniden kapılarını açacağını söyledi. “Bu fuar uzun vadede değil Türkiye’nin, dünyanın en önemli sektörel fuarlarından birisi olacak” diyen Atalay, “Fuarı Bursa’da düzenleyerek, bebe ve çocuk konfeksiyonundaki gücümüzü göstermek istiyoruz ama kapımız herkese açık. İstanbul’dan ya da Anadolu’nun herhangi bir noktasından fuarımıza katılım sağlanabilir. BEKSİAD olarak 156 üyemiz olmasına karşın Bursa’da yüzlerce, binlerce firma var. En önemlisi de fasoncu değiliz, etiketimizle üretim yapıyoruz” açıklamasını yaptı. Atalay, üretimlerinin yüzde 60’ını ihraç ettiklerini ve halihazırda 3 kıtaya ürün gönderdiklerini vurguladı. “Bursa’nın bebe ve çocuk konfeksiyonunda yakın coğrafyaların bir numarası” olduğunu iddia eden Atalay, bugün gelinen noktada ülke ihtiyacının yüzde 80’ini, üç kıtanın da yüzde 40’ını karşıladıklarını söyledi. Atalay, “Üç kıtadan Vişne Ticaret Bölge-
76 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
si’ne toptancılar geliyor. Sektörle ilgili tüm alıcılar bölgemizi biliyor, tanıyor. Uzun bir aranın ardından yeniden düzenleyeceğimiz fuarın hem iç pazar hem de ihracat açısından faydalı olacağı inancındayız” ifadelerini kullandı. Atalay, üretimin yüzde 60’ını ihraç eden Bursalı bebe ve çocuk konfeksiyoncuların bu yılki ihracat öngörülerinin yüzde 80 civarında olduğunu vurguladı. Yeni pazarlarda güçlenmeyi hedefl ediklerine dikkat çeken Atalay, “Afrika kıtasına yaptığımız ihracatı Cezayir pazarıyla yüzde 20’den yüzde 70 seviyelerine çıkarmak istiyoruz. Cezayir’de Türk mallarına karşı güven var. Ürünün üzerinde Made in Turkey damgasını özellikle istiyorlar. Bugün gelinen noktada üretimin yüzde 60’ını ağırlıklı Asya ve Avrupa olmak üzere Afrika kıtasına gönderiyoruz. Diğer yandan Rusya krizi nedeniyle biraz endişelensek de kendimizi yeni pazarlarla yeniden yapılandırıyoruz” diye konuştu.
Ekonomi Bakanlığı’ndan ‘yol haritası’na onay Atalay, BTSO öncülüğünde ve Bursa Eskişehir Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA) desteğiyle başlatılan kümelenme çalışmaları kapsamında da bebe ve çocuk konfeksiyonunun ihracat potansiyelini artırmaya odaklandıklarına dikkati çekti. Atalay, “33 örnek firma ile başlattığımız kümelenme çalışması tüm hızıyla devam ediyor. Ekonomi Bakanlığı, sektörün stratejik planlarını yapacak ve yol haritasını
belirleyecek olan talebimizi onayladı” değerlendirmesini yaptı.
BEKSİAD, dernek binasına kavuşuyor
Halil Atalay, bebe ve çocuk konfeksiyoncularının Vişne Ticaret Bölgesi’nde daha kalıcı hale gelmesi amacıyla Yıldırım Belediyesi tarafından dernek binası inşası için yer tahsisi yapıldığını ifade etti. Şu an ön proje aşamasında olduklarının bilgisini veren Atalay, “Önümüzdeki zaman diliminde daha farklı süreçleri ilerleteceğiz. Yeni ve müstakil bir dernek binamız olacak. Bu merkezimizle birlikte daha farklı ve kalıcı işlere imza atacağımıza inanıyoruz. Sektörümüz Bursa’da karşılığını bulmaya başladı” dedi.
SEKTÖR
Tekstilciler “hayali ihracat” sıfatından rahatsız İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi, “Suça bulaşmış insanları tanımlarken 3 yılda 52 milyar dolar ihracat gerçekleştiren bir sektörün zan altında bırakılmasına, böylesine bir yanlış algının oluşturulmasına şiddetle karşı çıkıyoruz” dedi. İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, 20 yılda 233 milyar dolar ihracat gerçekleştiren hazır giyim sektörünün Türkiye ekonomisinin kilit taşı olduğunu vurgulayarak, suça bulaşmış insanları tanımlarken, sektörün adı kullanılarak zan altında bırakılmasına şiddetle karşı olduklarını söyledi. 18. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin tanıtım toplantısında konuşan Hikmet Tanrıverdi, “Suçluların adalet karşısına çıkarılarak yargılanmalarını bekliyoruz. Bu tür açıklamalar yapılırken bir sektörü topyekün olumsuz etkileyecek şekilde, ‘tekstilci’ tanımının önüne eklenen ‘kime ve neye göre ünlü’ olduğunu anlayamadığımız yanlış söylemlerden uzak durulmasını talep ediyoruz” dedi. İHKİB desteği ile 7-9 Nisan 2015’de düzenlenecek zirveye, Güney Kore’den İspanya’ya, Rusya’dan Uruguay’a kadar yüzlerce temsilci katılacak. Zirvenin gala gecesinde ise moda tasarımcısı Nejla Güvenç bir defile gerçekleştirecek. İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi konuşmasında, 18 yıldır düzenlenen zirvenin Türkiye’nin dış dünya ile en önemli buluşma noktalarından biri olduğunu vurgulayarak, hazır giyim sektörünün de ülke ekonomisi açısından benzer bir misyon üstlendiğine dikkat çekti.
Ekonominin Kilit Taşıyız
İhracatın genel seyrinde paritede yaşanan değişimin de etkisiyle negatif bir görünümün hakim olduğuna dikkat çeken Tanrıverdi, bu sorunun pazar çeşitlemesine gidilerek aşılabileceğini, Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin bu amaca da hizmet ettiğini ifade etti. Konuşmasında sektörün son günlerde “hayali ihracat” ile birlikte anılmasını eleştiren Hikmet Tanrıverdi şunları söyledi: “Hazır giyim ve tekstil sektörü olarak,
Türkiye ekonomisinin kilit taşıyız. Yıllardır üretimde, ihracatta ve istihdamda ülkemize değer katıyor, tüm bu verileri daha da yukarılara çıkarmak için pek çok ilke imza atıyoruz. Tüm dünyayı karış karış adımlarken, öğrendiklerimizi ülkemizin diğer sektörleri ile paylaşıyor, onların da büyümesinin, gelişmesinin önünü açıyoruz. Son 20 yılın seyrine baktığımızda Türkiye 1995’de toplam 21.6 milyar dolar ihracat gerçekleştirirken, biz 6,2 milyar dolar ile bunun neredeyse üçte birini yaptık. 2000 yılında 7,2 milyar dolar olan bu ihracatımızı 2010’da 14.2 milyar dolara, geçen yıl ise 18.7 milyar dolara taşıdık. Yeri gelmişken sizlerle 3 rakamı daha paylaşmak istiyorum. Hazır giyim ve konfeksiyon sektörü olarak son 20 yılda 233 milyar dolarlık ihracata imza attık. Son 10 yılda toplam 152 milyar dolar olan ihracatımızın 52 milyar dolarını geride bıraktığımız üç yıl içinde gerçekleştirdik. Türkiye ortalamasının 1,5 dolar/
kg ihracat olduğu bir ortamda 24 dolar ile en yüksek katma değer sağlayan ilk üç sektörden biri olduk. Hazır giyimci dahi olmayan, haksız kazancı kendilerine helal gören insanlarla, Türkiye’nin yüz akı olan hazır giyim ihracatçımızı hiç kimse aynı kefede değerlendiremez. Bu nedenle suça bulaşmış insanları tanımlarken, sektörümüzün adı kullanılarak zan altında bırakılmasına, böylesine bir yanlış algının oluşturulmasına şiddetle karşı çıkıyoruz.”
Mgv Başkanı Suver: Ana Başlığımız Entelektüel Kapitalizm
MGV Başkanı Akkan Suver ise basın toplantısında “Entelektüel Kapitalizm ve Bağlantı Ekonomisi” ana başlığı altında gerçekleştirilecek zirve hakkında bilgi verdi. Suver, uluslararası bir prestij birlikteliğine dönüşen zirvenin Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Orta Asya’da olduğu kadar Avrupa’da ve Uzak Doğu’da da kabul gören bir etkinlik haline geldiğini söyledi. Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
77
RÖPORTAJ
Çocuklara özel organik hayat tarzı Kapbula mağaza konsepti olarak organik ve ekolojik içerikli ürünlerle bir bebek veya çocuk için giyimden bakıma, oyuncaktan ayakkabıya kadar her türlü ihtiyacın karşılanabileceği bir hayat tarzı sunuyor. tirmeleri için ‘know how’ desteği sağlıyoruz. Emek yoğun el işçiliği ile üretim yapan işletmeler ile ortak üretim yaparak devamlılıklarına katkıda bulunmak çocukların geleceği için sosyal sorumluluk projelerinde yer almak ve kaynak sağlamak bizim için önemli. Kapbula çevreci bir anlayışla geri dönüşümü destekler, geri dönüştürülebilir atık kâğıtlar ve FSC’li kağıtlar kullanır, ekolojik projelere destek verir.” Kapbula’ da özel geliştirilmiş ERP yazılımı ile çalışan bir alt yapıları olduğunu belirten Yalçuva, bu sayede mağazalarına yeni koleksiyon gönderimini 45 günde yapabildiklerini ifade etti. Çalıştıkları tüm marka ve tedarikçilerin de kendi koleksiyonlarına uygun ürün geliştirdiklerini sözlerine ekledi. “Tüketicilerin, ürün tercihinde organik ve ekolojik özelliklerin yanında günümüz modasını yansıtan, yenilikçi bir tasarım oluşturarak üretme kriterini de göz önünde bulundurmaları gerektiğini dile getiren Yalçuva, “Bu şekilde organik ve ekolojik ürün tüketme popülasyonunu arttırabileceğimize inanıyoruz. Ürünlerimizin kaliteli, rahat, şık ve aynı zamanda organik olması bizim için çok önemli. Bir önceki yıla göre %107’lik büyüme rakamı da bu inancımızı doğrular niteliktedir” dedi. Tuba Tuna Yalçuva, finans sektöründe çalıştıktan sonra 2005 yılında yeni anne olmamın getirdiği ihtiyaçlardan da yola çıkarak somut ve fayda üreten bir iş yapma isteği ile organik bebek tekstili ürünleri üretmeye karar verdi. 2008 de Kapbula markasını kurarak, 0-5 yaş arası bebek ve çocukların tekstil ihtiyaçlarına yönelik organik ve ekolojik içerikli ürünler üreten bir life style konseptine dönüştürdü. Temelinde 6 maddelik bir sloganı olan iş modeliyle üretilen her ürünün bir hikâyesi olduğunu belirten Yalçuva, şirket ilke-
80 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
lerini ve markanın özelliklerini bizimle paylaştı.
GOTS sertifikalı ürün
“Uluslararası standartlara uygun GOTS sertifikalı ürün üretme hususuna önem veriyoruz. Bunun yanında ülke ekonomisine ve yerel tedarikçilere destek olmak için, Türkiye’de üretim yapmayı tercih ediyoruz. Kadın girişimcilere kaynak oluşturmak ve pazar bilinirliğini arttırmak için satış noktalarında ürünlerine öncelikli olarak yer veriyoruz. Hatta ürün geliş-
Marka devamlılığı
Hem üretici hem de perakendeci olarak aynı koltukta oturmanın zorlukları olduğunu, ikisinden birini tercih ederek, iş modelinin lokomotifine onu oturtmak gerektiğini belirten Tuba Tuna Yalçuva, “Biz kedimizi daha çok marka perakendecisi olarak görüyoruz. Eğer üretim kurgunuza uygun tedarikçi partnerler ile çalışabiliyorsanız o zaman müşteri beklentilerine, ürün geliştirmeye ve markaya yatırım yapmaya daha fazla odaklanabiliyorsunuz” diyerek, bu anlamda çalıştıkları tedarikçiler konusunda şanslı olduklarını
belirtti. Yalçuva, yaptıkları işe kendi firmaları kadar inanıp, markanın devamlılığı noktasında destekte bulunduklarını da sözlerine ekledi. Gots sertifikalı üretim sürecinin çok zahmetli ve maliyetli bir süreç olduğunu, bu nedenle sektörde tedarikçi tarafında bu alana hizmet edenlerin fazla olmadığını da dile getirdi. Yalçuva okuyucularımız için ürünlerin nasıl ortaya çıktığını detaylı olarak anlattı. “Genel koleksiyon üretiminin yanında, 45 günde bir yeni hap koleksiyon ortaya koyan tedarikçinin gerçekten yaptığı işe inanan ve kendi işi gibi gören tedarikçi olması gerekiyor. Çok şükür biz sinerjiyi kurabildiğimiz tedarikçi partnerlerimiz ile çalışıyoruz. Satış noktası konusunda ise, müşteriler ihtiyaçlarını onlara en yakın noktadan almak istiyorlar. Müşteri profiline baktığımızda beyaz yakalı olarak adlandırdığımız plaza çalışanı annelerin ağırlıkta olduğunu görüyoruz. Onun haricinde orta üstü gelir seviyesindeki aileler var. Satış noktası konumlamalarını bu profillere yakın olan yerlerde yapıyoruz. Bunu uygun bölgelerde mağaza açarak ya da bu lokasyonlarda benzer fiyat aralıklarında farklı ürünler sunan satış noktalarına ürün vererek sağlıyoruz. Bizim için önemli olan ürünlerimizin satıldığı yerdeki ürünlerin birbirleriyle uyum içerisinde olması.”
Sağlıklı, rahat, şık ve modaya uygun…
Organik kavramını hayat felsefesi haline getirmiş olan insanlar için daha çok sağlıklı olma anlamı çağrıştırabilir. Günümüzde sağlıksız çevre koşullarından kaynaklı olarak çok fazla alerjik hastalıklar çıktı, organik tekstilin anti alerjik olması, vücudun hava almasını sağlaması gibi tıbbi faydaları bulunmaktadır. Organik ürünler ile alakalı genel algı da esasında bu yöndedir. Organik pamuktan üretilen bir üründe kullanılan kumaş esasında bildiğimiz en kaliteli kumaşlar ne ise onun karşılığı olan kumaştır; saf ipektir, saf ketendir… Bu kumaşlardan üretilmiş olan bir ürünü giydiğinizde vücudunuzda konforu ve rahatlığı hissedersiniz. Bu kumaşlar göreceli olarak diğerlerinden pahalıdır. Çünkü üretim aşaması çok uzundur, üretimi zahmetlidir ve nadir
bulunur. Organik pamuktan üretilmiş olan ürünün karşılığı da budur. Biz organik kumaşlardan ürünler yaparken güncel moda trendlerine uygun olmasına dikkat ederek, kaliteli kumaştan üretilmiş şık bir ürün vaat ediyoruz… Organiği sadece sağlık ihtiyacından değil, rahat, şık ve modaya uygun olduğu için de kullanmalarını istiyoruz.
Ürünün soy ağacı LOT Numarasında
Organik ürünlerin iç etiketlerinde LOT numarası denilen bir kod olur. Bu LOT numarası o ürünün, hangi organik üretim yapılan pamuk tarlasının hangi dönem mahsulünden, hangi üretim tesisinde hangi firma için üretilmiş olan bir ürün olduğunu gösterir. Yani tüketici almış olduğu ürünün tüm soy ağacını görebilir. Nihai ürüne kadarki tüm süreç sertifika kuruluşları tarafından denetlenmektedir. Aldığınız bir ürünün tüm geçmişini bilmek çok güzel değil mi? Hem ne giydiğinizi bileceksiniz; hem de ‘bu ürünü aldım ama bunun üretim aşamasında hiçbir emeğin sömürülmediğini de biliyorum!’ diyebileceksiniz. Organik ürün sertifikası alabilmenin koşullarından biri de kayıt dışı işçi çalıştırmamak, emeği sömürmemektir. Aynı zamanda sağlıklı ve konforlu bir ürün kullanılmış olacak, bütün bunlar
organik ürün tercih etmek için yeterli sebeplerdir.
%100 pamuk
%100 pamuk ile organik pamuk kavramları her ne kadar aynıymış gibi görülse de birbirinde oldukça ayrı kavramlardır. Ayrılığı şu örnek ile açıklayayım; İstanbul’da musluktan su içmiyoruz. Suyu arıtma cihazından geçirerek ya da kaynak sularını içiyoruz. Şebeke suyuyla banyo yapıyoruz, bulaşık yıkıyoruz, ama içmiyoruz. Çünkü o suyun kaynağı bir kaynak suyu kalitesinde değil ve şebekeye gelene kadar bilumum kimyasallar ile içme dışında diğer ihtiyaçlar için kullanılabilir hale geliyor. Organik pamuğun diğer pamuktan en büyük farkı, tarlada üretim aşamasında hiçbir kimyasalın kullanılmaması ve belli bir mesafede de kimyasal üretim yapılan herhangi bir alanın olmamasıdır.” Bu zamana kadarki faaliyetlerinde daha çok iç piyasa odaklandıklarını ifade eden Yalçuva, bu süreç içerisinde ürün geliştirme, müşteri beklentisi ve üretim –tedarik sürecinde iş modellerini oturtma evresi olan bir dönemden geçtiklerini belirtti. Markanın ve üretilen modellerin belli bir olgunluğa gelmesiyle birlikte mağaza konsepti belirleyerek, yurtdışı pazarında Kapbula ürünlerini sergilemek için podyuma çıkarmaya başladıklarını belirten Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
81
RÖPORTAJ marka çıkmadı. Organik ürün daha çok konvansiyonel üretim yapan markaların yan bölümü olarak mevcut.”
Firma hikayesi marka kimliğini oluşturur
Günümüzde Marka yatırımı yapmanın zahmetli ve maliyetli bir süreç olduğunu ve marka oluşturmak için firmanın bir hikâyesi olması gerektiğini vurgulayan Yalçuva, “O hikâye markanın kimliğini oluşturuyor. Bu noktada zor olan; o felsefeye sadık kalabilmek… Zira bu yolda, piyasa koşulları, rüzgârın esiş yönü, rekabet, rakipleriniz, ciro üretme çabanız sizi yoldan çıkarabilecek engeller olarak karşınıza çıkıyor. Bunları aşabildiğinizde bir marka olmuşsunuz demektir. Biz tam da bu sürecin içerisindeyiz. Ailelerden aldığımız destek ve ilgi doğru yolda olduğumuzun göstergesidir” ifadelerine yer verdi.
Hedefler
firma sahibi, hedeflerinin gelecek 3 yıl içerisinde toplam hacmin yarısını yurtdışı kanallarından sağlamak olduğunu anlattı.
Organik mi, konvansiyonel mi?
Organik çocuk pazarını, bebek tekstilindeki diğer pazarlardan biraz daha ayrı olarak değerlendirmek gerektiğinden bahseden Yalçuva, sözlerini şöyle sürdürdü; “Konvansiyonel pazarda daha çok çeşit ve alternatif üretilebilme yönünde sonsuz bir kaynak var. Ürünleri organik sertifikalara uygun olarak üretmek istediğinizde süreç
82 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
o kadar sonsuz değil, belli kıstaslar bulunmaktadır. Organik bir üründe en fazla %5 oranında konvansiyonel içerik kullanmak zorundasınız, kullandığınız çıt çıt, fermuar gibi materyaller nikel içerikli olmamalı ve belli başlı grupları kullanmanız gerekir. Organik pazarda daha çok kullanıcı faydası gözetilen bir tasarım yapılırken, konvansiyonel pazarda ise yüksek fiyat nedeniyle rekabet ön plana çıkıyor. Bu değerlendirmemi daha çok uluslararası oyuncuları dâhil ederek yapıyorum, henüz ülkemizde bir rekabet oluşacak kadar
Bebek ve çocuk sektörünün de ekonomik sıkıntıdan etkilendiğini belirten firma sahibi sözlerini gelecek planları ve hedeflerini anlatarak sonlandırdı. “Bu noktada özellikle ülkemizde sektör içinde ayakta kalabilmek için portföyünüzü çeşitli tutmanız gerekiyor. Biz bu prensibi gözeterek yurt dışı kanalı ile çalışıyoruz ve yoğun bir yurt dışı takvimimiz var. Tüm bunlara ilaveten yurt içinde de 2 yeni mağaza açmayı planlıyoruz. Son olarak Mağaza konsepti olarak organik ve ekolojik içerikli ürünlerimizle bir bebek veya çocuk için giyimden bakıma, oyuncaktan ayakkabıya kadar her türlü ihtiyacın karşılanabileceği bir hayat tarzı sunuyoruz. Her ürünün gerçek bir hikayesi var. Organik tüketim bilinci oluşması için bilgilendirme yapıyoruz, sosyal sorumluluk faaliyetleri düzenliyoruz. Organik ürünlerin sadece sağlık için tüketilen bir ürün içeriği olmadığını, modaya uygun da olabileceğini gösteriyoruz. Bu felsefede olmayan hiçbir mağazaya, aynı müşteri profiline hitap etmeyen satış kanallarına kesinlikle ürün vermiyoruz. Çünkü organik tekstille gıdanın kavram olarak birbirinden ayrılması gerektiği ve felsefemize uymadığı için organik gıda satan yerlere ürün vermiyoruz.” Gökçe Pazarlıklı
RÖPORTAJ
3D baskı teknolojileri için özel bölüm ve ekipmanların bir arada sergileneceği SIGN İstanbul’u başta endüstriyel reklam üreticileri, dijital baskı merkezleri, mimarlar, matbaacılar ve tekstil sektörü olmak üzere 21 bin profesyonelin ziyaret etmesi bekleniyor.
İFO Fuarcılık tarafından 10-13 Eylül 2015 tarihlerinde 17.’si gerçekleştirilecek olan SIGN İstanbul, dijital baskı ve endüstriyel reklam alanındaki yeniliklere ev sahipliği yaparken, özellikle son yıllarda pek çok sektörde sıklıkla kullanılmaya başlanan 3 boyutlu yazıcı ve tarayıcı teknolojileri, fuarın 11. Salonunda açılan özel bölümde sergilenecek. “Geçen yılki organizasyonda Dünya’nın sayılı 3D yazıcı üreticilerinden Ultimaker ve Makerbot’un Türkiye distribütörleriyle SIGN İstanbul’da yer alması, fuar ziyaretçilerini hayli memnun etti” diyen İFO Fuarcılık Genel Müdürü Zekeriya Aytemur, bu ilginin kendilerini, Eylül’deki fuar için, 3 boyutlu teknolojilere özel bir bölüm açmaya yönelttiğini söyledi. Aytemur, bünyesinde bulundukları Tarsus Group’un düzenlediği “3D Printshow Global Serisi” nin bir dünya turu haline geldiğini vurgulayarak “Bu yıl Madrid, Berlin, New York, Londra, California, Paris ve Dubai yolculuğuna devam edecek olan organizasyonun yaratacağı global network, SIGN İstanbul 2015’e de yansıyacak” dedi. “Alanında Avrasya’nın her yıl düzenlenen en büyük ticari organizasyonu” olarak kabul edilen ve bu yıl 35 ülkeden 400 firmanın katılımı beklenen SIGN İstanbul, yeni nesil 3 boyutlu baskı teknolojilerini Tüyap Bey-
84 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
likdüzü’ndeki 11. salonda açılacak özel bir bölümde sergileyecek. Burada, moda, mimari, gastronomi, medikal ve bijuteri gibi hemen her sektörde kolay ve ekonomik yoldan üretime imkan veren, ayrıca bireysel kullanımlar için de seçenekler sunan 3D yazıcı teknolojilerini tanıtacak olan firmalar, bu baskı tekniğiyle hayata geçirilen ilginç örnekleri de fuar ziyaretçileriyle paylaşacak. 3 boyutlu yazıcıların yanı sıra her türlü reklam ve tanıtıma ilişkin en yeni ürün, teknoloji, uygulama, makine
RÖPORTAJ
Organikten gelen sağlığı, bebek ve çocuk tekstilinde buluşturan bir marka; Organix Terzi bir babanın oğlu olarak bu zanaatkârlığın mirasını, bebek, çocuk giyiminde devam ettiren Organix Firma Sahibi Serkan Uzun ile çocuk sağlığının dostu organik üretimi ve bu alanda yaptıkları faaliyetleri konuştuk. Terzilik mesleğindeki insanları özel kılma ilkesini, çocukların dünyasına taşıdık
Terzilik gibi ince bir zanaatın ustalık gerektirdiği, her safhasında özenle emeğin işin püf noktası olduğunu ve babasından aldığı ilhamı Organix markasına yansıttığını belirten Serkan Uzun, firmanın kuruluş öyküsünü şöyle anlattı; “Özel kumaşlar ve geleneksel yöntemler ile dikilen şık takım elbiseler, insanları her zaman özel kılmıştır. 1980‘li yıllardan itibaren meslek hayatımdaki tecrübemi, iş disiplini ve prensibimi insanları özel kıldırmayı ilke edinmiş bir terzi olan
babamdan miras aldım. Aynı ilke ile 2000’li yıllar da bebekleri özel kılmak amacı ile organik ve %100 cotton bebek ve çocuk ürünleri üretme serüvenine başladım.” Bu güne kadar bebeklerin sağlığını ilke edinerek ürün kalitesinden taviz vermeden, uygun fiyat politikası ile ebeveynlere ve toptan satış müşterilerine güven sağladıklarını da sözlerine ekledi.
İşin mutfağında olduğumuzdan, kalite noktasında avantajlıyız
Üretimde dikkat ettikleri en önemli sürecin, üretim ve kapasite planlaması
olduğunu belirten Uzun, “Bu bize, sağlıklı kontrol mekanizması ile ürünlerin mağazalarımızda zamanında yer alması ve toptan mağazalarımıza müşteri siparişlerinin zamanında gitmesini sağlıyor. Aynı zamanda e-ticaret sektöründe de bizlere tanınan 36 saatte ürün teslim edilmesi noktasında ve benzeri zaman dilimini doğru stokla yönetmemize de imkân veriyor” ifadesinde bulundu. Uzun, kalitenin markaları için bir kavram olduğunu ve işin mutfağında olmanın büyük avantaj sağladığını vurguladı. Müşterinin arz talep ihtiyaçlarına göre mutfakta bunu kaliteden ödün vermeden hazırlama imkânına sahip olduklarını, her ürünün ise kendi standartlarında kaliteye sahip olduğunu da ekledi.
Ürünlerimiz dünyanın her yerindeki müşterilerimize bir tık uzaklıkta
Satışın, üretimde tüm emeklerin meyvesini toplayacakları etkili bir faktör olduğunun önemi ile hareket ettiklerini dile getiren Firma Sahibi, “Satış için, profesyonel, donanımlı, aktif, hızlı ekibimiz yer almaktadır. Teknoloji her geçen gün hızla değişim gösteriyor. Yenilikçi ve buna uyum sağlayan bir yapıya sahibiz. Bunun yanında artık internet sayesinde dünya insanların avucunun içinde ve ürünlerimiz yurt içi ve yurt dışı tüm müşterilerimizin yalnızca bir tıklama kadar uzağındadır” diye belirtti.
86 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
Renkli pamuk, doğal gübre ve biyolojik zirai ilaçlar ile üretildiği için sağlıklı
Serkan Uzun, organik pamuğun, işlenmesinde ve ürün imalatında hiçbir zehirli madde ya da materyal içermediğini ve bu pamuğun üretiminin kimyasal tarım ilacı kullanılmayan çiftliklerde yapıldığının altını çizdi. Zirai ilacın, zararlı kimyasallar içermediğini ve pamuk liflerinin daha yoğun liflere sahip olup, daha yumuşak olduğunu anlatan Uzun, şöyle devam etti; “Bizlerin giydiği ürünlerin içerisinde maddelerin en az%60 vücudumuz tarafından emilir. Bundan çocuklar daha çok etkilenir ve maruz kalır. Pişik, kronik, astım vb. hastalıklara yol açan formaldehit içermez.” Doğal organik boyaların, endüstriyel üretim aşamalarında kullanılmaya başlandığını da sözlerine ekledi. Tekstil ve kozmetikte de organik boya pazarının her geçen gün biraz daha büyüyerek, doğal boyaların başlıca kaynağı yabani bitkilerden elde edilmekte olduğunu belirten Firma Sahibi, “Bunun yanında doğal renkli pamuk ve genetiklerinin oynanması ile üretilen tohumlarda elde edilmektedir. Renkli pamuk tamamen doğal gübre ve biyolojik zirai ilaçlar kullanılmasıyla üretilir” dedi.
%100 doğal liften üretilmiş organik ürünler, nefes alarak terletmiyor
Ürünün organik olduğunu anlamak için sertifikasının olması gerektiğini söyleyen Uzun, “Tekstil grubu, gıda grubu gibi en çok insanla ilişkide olan ürün grubudur. Konu çocuklar olduğunda tabii ki daha hassas olunuyor. Günümüzde bilinçli anne ve babalar, doğru ve sağlıklı tüketimde organik ürünleri seçiyor” ifadelerine yer verdi. Pamuğun tekstilin ham maddesi olduğunu ve 100% doğal liflerden üretilmiş ürünlerin faydalarını belirten Uzun, “Bu ürünler nefes alan bir yapıya sahip olduğu için terletmez. Bebeklerde alerjik yapmayan özelliğinin yanı sıra, yıkama talimatına uyulduğu sürece bakımı ve kullanımı kolaydır. Aynı zamanda güçlü ve dayanıklı olan bu ürünlerin nem alıcı özelliği de var” diye açıkladı.
Suudi Arabistan, İran, Tunus ve Azerbaycan’da toptan satış
Firma Sahibi, yurt içinde 5. mağazalarını açtıklarını ve bu mağaza zincirlerini her geçen gün değişik illerde açmaya devam edeceklerini belirtti. Toptan mağazaları ile de bu alanda ki müşterilere hizmet verdiklerin, birçok öncü markaların mağazalarında markalarının da yerini aldığını ekledi. Toptancı hizmeti veren web sitelerinde
ve yurt içi ile yurt dışında dev alışveriş sitelerinde satışlarının tüm hızıyla başarılı ve düzenli bir şekilde devam ettiğini de aktardı. Yurt dışında Suudi Arabistan, İran, Tunus ve Azerbaycan’da toptan satışları olduğunu dile getiren Uzun, “Bu satışlar sayesinde kuvvetli, güvenilirlik ilişki temelleri oluştu ve her geçen gün bu bağ büyümektedir. Bu ülkelerin yanında Rusya, Kazakistan, Romanya, Ukrayna, Yunanistan ve Bulgaristan gibi ülkelerle de ihracat faaliyetlerimiz bulunmaktadır. Almanya Stuttgart’ta danışmanlık şirketinden almış olduğumuz hizmet sayesinde mağaza açacağımız noktayı belirleyerek, yurt dışında ki mağazamızı açmış olacağız” açıklamalarında bulundu. Markalaşmanın eşittir; vizyon, misyon ve değerler olduğu dile getiren Uzun, “Yetkili üst kademe ve tüm çalışanlarımız yaptığımız ürünün özelliklerini bilir, yaptığımız işi ve değerleri benimser. Biz müşterilerimize bunu eksiksiz aktarmış ve memnuniyetli, kuvvetli bir bağ kurmuşsak, markalaşmak adına en önemli adımı atmışız demektir. Biz bunu, ürünlerimizin kalitesi ve karşılığında kazandığımız güven ile başardık” dedi. Serkan Uzun, marka olmanın, strateji olarak, reklam ve tanıtım olduğunu ve bu sektörde bu işi yapan en iyi ajansla entegre çalışarak, ne gerekiyorsa kaçınmadan yerine getirdiklerini belirterek noktaladı.
Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
87
RÖPORTAJ
OSO Mimarlık tasarım ve rengi çocuk mağazalarında buluşturuyor 2007 yılında 3 kardeşin mimarlık, iç mimarlık ve inşaat mühendisliği kategorilerinde 3 farklı disiplini bir araya getirmesi ile kurulan OSO Mimarlık’ı, çocuk mağazalarını nasıl cezp edici bir dünyaya çevirdiklerini ve bu işin püf noktalarını Okan Bayık’a sorduk. OSO Mimarlık olarak gerek tasarım ve projelendirme, gerekse iç mimari uygulama hizmetleri alanında faaliyet gösterdiklerini belirten Okan Bayık, “Son dönemlerdeki çalışmalarımız ağırlıklı olarak iç mimariye kaymış durumdadır. Özellikle mağaza ve ofis alanlarında olmak üzere; tüm iç mekânlardaki tasarım ve uygulama çalışmalarımızı yurtiçi ve yurtdışında sürdürmekteyiz” ifadesinde bulundu. Bayık, gelişen teknoloji ile tüm yaşantımızın ve beraberinde satın alma alışkanlıklarımızın da yeniden şekillendiğini dile getirdi.
Artık mağazacılık sektörünün, E-ticaret dünyası ile çetin bir rekabet içerisinde olduğunu da söyleyen Bayık, sözlerini şöyle sürdürdü; “Bu anlamda eskiye nazaran kullanıcı talep ve beklentileri çok değişmiş durumda. Bu sebeple günümüzde tüketiciyi mağazaya çekebilmek, onu mağaza içerisinde mümkün olduğunca tutabilmek oldukça önem kazanan konulardandır. Bu anlamda ebeveyn ve çocukların ilgisini cezp edecek, dikkat çekici ve fark yaratan bazı görsel zenginlikler, tasarım unsuru olarak mağazalarda kullanılmalıdır.”
Trend kavramının kendi sektörleri için doğru bir kavram olmadığını, mimarlığı daha çok terziliğe benzetmenin daha doğru olduğunu belirten Bayık, “İhtiyaçlar; kişiye, bedene ve talebe göre şekillenmektedir. Bu anlamda mağazanın kendine özel ihtiyaç ve hedefleri, tüketici profili, mekân verileri gibi farklı konuları, her mağazanın kendi özelinde harmanlamak en doğrusudur. Tasarımlarımız da, bu konular çerçevesinde şekilleniyor. Trend ve moda gibi geçici unsurlar bu anlamda çok daha yüzeysel ve hızlı tüketilmeye mahkûm konulardır” dedi.
Mimari tasarımın getirdiği katkı, ülkemizde yeni gelişen ve farkına varılan bir mecra
Okan Bayık, mimari bir grup ile çalışmanın ve bir takım konsept kararlar doğrultusunda iç mekan tasarımı oluşturmanın, sadece bu sektöre özel olarak değil, tüm iç mekanlar için ilave bir katma değer olduğunu vurguladı. Bu konunun, maalesef ülkemizde yeni yeni farkına varılan ve gelişmekte olan bir mecra olduğunu ve sektörün bakış açısının halen yetersiz olduğunu da ekledi. Mağazacılık sektörü açısından, firmalar arası rekabetin her gün daha fazla arttığının ve pazar payının ise daraldığının altını çizen Okan Bayık, “Bu noktada ürünlerin
90 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
kalitesi ve fiyat politikasının yanında, markaların pazarlama stratejisi de bir o kadar önem teşkil ediyor. Bu noktada mağaza tasarımları ve ürünlerin sunum biçimleri devreye giriyor. Yani mağaza tasarımındaki konsept kararlar…” diye belirtti.
Her mimari tasarım üst düzey bir mağazacılık ya da pahalı ürün demek değil
Toplumumuzda her mimari tasarımın üst düzey kalitede bir mağazacılık ve pahalı ürünler olduğuna dair hakim görüşün yanlış algı bir olduğunu sözlerine ekleyen Bayık, “Doğru mimari tasarım şu demektir: Kendi ürün grubunuzun, hedef kitlenizdeki doğru tüketicilere hitap etmesini sağlamaktır. Bunu yaparken de farklılık oluşturmak ve tüketiciyi cezp ederek satışları arttırmak, mimari ekibin tasarımı ile kazandıracağı katma değerdir. Mağazaların mekân konseptleri belirlenirken, mutlaka bu kriterler dikkate alınmalıdır” açıklamasında bulundu. Mağazacılık sektörünün bu katma değerin farkına vardıkça, mimari ekiplerle çalışma istek ve taleplerinin daha da artacağını sözlerine ekledi.
Mağazalar, karikatürize figürler ve interaktif oyun alanlarıyla çocuklara hitap etmeli Günümüz çocuklarının, bizim çocukluğumuza nazaran çok daha fazla hayatın içerisinde olduğunu ve aile yaşantısını ebeveynleri ile birlikte şekillendirdiklerini anlatan Bayık, şöyle devam etti; “Ebeveynler açısında da, çocuklara daha fazla özgürlük alanı oluşturabilmek için bu durum özellikle teşvik ediliyor. Bu sebeple, çocukların kendi kararlarını verecekleri konu ve alanlar kendiliğinden oluşturuluyor. Bu durum çocuk mağazası tasarımı için bizce çok önemli bir tasarım verisi. Mağaza ve ürünlerin hitap kitlesi ebeveynler kadar çocuklara da yönelik olmalıdır. Dolayısı ile bazı karikatürize edilmiş figürler, mobilyalar ve mekân bileşenleri ile renk - malzeme kullanımı, tasarım konsepti olarak önem kazanmaya başlıyor.” Ayrıca mekanda çocuklara yönelik interaktif bazı oyun alanlarının oluşturulmasının da diğer bir önemli konsept kararı
olduğunu belirterek, “Bu sayede hem ebeveynlerin rahatça alışveriş yapmalarını sağlarken, hem de çocukların gönlünü fethedebilirsiniz…” dedi.
Mağaza dekorasyonunda yapay malzeme kullanımından kaçınılmalı
Mağazalar, ebeveynler kadar çocuklara da hitap ettiği için, bu konudaki asıl belirleyici faktörün çocuklar olduğunu vurgulayan Bayık, “Özellikle mobilyalarda sivri ve keskin köşelerden kaçınılması çok önemli… İlave olarak, sergileme
ekipmanlarının sökülüp takılma dayanımı, malzemelerin çizilme ve çarpmalara karşı direnci gibi konulara da dikkat edilmelidir. Bu konuda, mağaza kullanıcıları olan çocukların oldukça acımasız olduğunu dikkate aldığımızda, hızlı eskime ve yıpranmaya karşı dayanıklılık önemli kriterler arasındadır” ifadelerine yer verdi. Diğer yandan kullanılan tüm malzemelerin doğal olmaları; yapay ve bazı kanserojen gaz salınımları üreten ürünlerden kaçınılması hususunda gereken tedbir ve özenin gösterilmesi gerektiğini de belirterek sözlerini sonlandırdı.
Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
91
MAKALE
Ürüne Ait Faydaların Sunumu
Satışı birçok farklı şekilde tanımlamak mümkün ama en sık karşılaştığımız satış tanımlarından birine göre satış; bir ürünün, hizmetin, fikrin ya da faydanın, en uygun yerde, en uygun zamanda, en uygun kişiye, en uygun yöntemle, taraflar adına uygun bir bedel karşılığında el
92 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
değiştirmesi faaliyetidir. Satış, mantıksal sırada birbirini takip eden adımlar ve her adım ile ilgili belirli teknikler ve stratejiler içeren bir süreçtir. Bu süreçteki adımlar ise; • Hazırlık, • İlk İntiba,
• Güven Kurma, • İhtiyaç Analizi, • Ürüne Ait Faydaların Sunumu, • İtirazlarla Başa Çıkma, • Satış Kapama, • Karlı ve Verimli Müşteri Geliştirme olarak tanımlanabilir. Bu süreçler, dünyanın neresinde, kime, ne satılırsa satılsın kolay kolay değişmez. Ürüne ait faydaların sunumu gerçekten bu süreçler içerisinde, satışın kapatılabilmesi ve kaliteli bir satış gerçekleştirilebilmesi için çok değerlidir. Ne yazık ki ortalama satıcılar, ürünler ile ilgili sunumlarını yaparken, ürünün teknik özelliklerine takılıp kalırlar. Ürün özellikleri tabi ki çok önemlidir ama bundan daha önemlisi üründen müşterinin elde edeceği faydadır. Basit bir örnekle konuyu detaylandırma çalışayım; geçen ay bir tekstil peraken-
de mağazasında alışveriş yaparken bir satış danışmanı bana bambu bir çorap konusunda sunum yapıyordu. Çorabın bambu olduğunu tekrar edip durdu. En sonunda dayanamadım ve “ne olacak benim balkonumda da bambu bir balkon oturma grubu var” dedim. Satış temsilcisi özelliğe o kadar takılmıştı ki, fayda anlatmak aklına bile gelmiyordu. Bambu bir çorap –bambu anti-bakteriyel doğal bir ürün olduğundan- ayakta bakteri oluşumunu engelleyip, ayakta oluşabilecek kokuyu azaltabilir. İşte bambu bir çorabın faydası tam da budur! İyi satıcılar, ürünlere ait özelliklerden müşteriye göre farklı faydalar üretebilirler. 15 MP kamerası olan bir cep telefonu sattığınızı hayal edin. Bu 15 MP kamerası olan telefon için (telefonun özelliği 15 MP kamerası olmasıdır) farklı faydalar ortaya koyulabilir; - Harika fotoğraflar çekebilirsiniz, - Ayrıca bir de kamera taşımak zorunda kalmazsınız, - 15 MP kamerası olan bir telefonu masaya koyduğunuzda hissedecekleriniz eşsizdir. Tüm satıcıların, satış sırasında muhakkak hatırlaması gereken çok önemli bir slogan var; “Özellik tanıtır, fayda sattırır”, ihtiyaç ve istekleri tatmin eden faydadır.Satış ekiplerinin arada sırada toplanıp ellerindeki ürünler ile ilgili fayda analizleri yapmaları hatta fayda listeleri oluşturmaları hem satışı kolaylaştıracak, hem tüm satıcıların benzer şekilde satış yapmalarını sağlayarak kurumsal imajı destekleyecek, hem de kaliteli satışı (müşteri memnuniyeti ile sonuçlanan ve ertesi gün iade edilmeyen) arttıracaktır.
Lütfen satıcıların bir araya geldiği ilk toplantınızda ürünleriniz için fayda listelerini oluşturmak için muhakkak zaman ayırın.
Hatta verimli bir toplantı için bunu önceden satıcılarınıza bildirin ve tüm satıcılarınızın hazırlık yaparak, her ürün için en
Zeki Yüksekbilgili Pazarlama Danışmanı ve Eğitmen
az üç tane fayda hazırlayarak toplantıya gelmelerini sağlayın. Kaliteli satışlar…
www.yuksekbilgili.com zeki@yuksekbilgili.com
Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
93
RÖPORTAJ
Sağlıklı bebek beslenme ürünleri, sektörle buluşuyor Montero Satış ve Pazarlama Müdürü Sevgi Ünver, bebek beslenme sektörüne sundukları Evolvia markalarını, sağlık hususunda gösterdikleri özeni ve gelecek planlarını anlattı. larını karşılayacak ürünleri geliştirmek. Bu alanda ilk ürünümüz olan Evolvia NutriPRO® Bebek ve Devam Sütleri ile yer alıyoruz.” Yüzde yüz bir Türk markası olduklarının altını çizerek, Evolvia NutriPRO®’nun geliştirilmesini ve üretimini, stratejik ortakları Ordesa ile beraber gerçekleştirdiklerini belirten Ünver, “Ürünümüzün bütün gelişim süreci, İspanya’da 70 yılın üzerinde deneyime sahip Ordesa Laboratuarları’nın Barselona Science Park Merkezi’nde tamamlandı” dedi.
Önem verilen husus, anne sütüne yakın üretim
Sevgi Ünver, Toksöz Grup bünyesine bebek beslenmesi alanını da katarak, 4000’i aşkın çalışan ile faaliyet göstermekte olduklarını belirtti. Grubun, Eylül 2007 tarihinde Tadelle, Sarelle, Gol ve Sagra markalarını alarak gıda sektörüne adım attıklarını belirten Ünver, 2011 yılında ise L’era Fresca ve Pernigotti markaları ile dondurma, Zumosol ile de İspanya’nın yüzde yüz doğal meyve suyu markaları ile büyüklerini belirtti.
96 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
İspanyol markası Ordesa ile stratejik ortaklık
Montero firmalarının, Toksöz Grup çatısı altında Anne-Bebek Sağlığı ve Beslenmesi konusunda faaliyet göstermekte olduklarını söyleyen Ünver, sözlerini şöyle sürdürdü; “Montero ile bebek ve annelerin sağlıklı yaşam süreçlerine yardımcı olacak, yüksek kaliteli besin ve destek ürünleri sunuyoruz. Montero’nun öncelikli hedefi bilimsel araştırma ve inovatif çözümler ile bebek ve annelerin ihtiyaç-
Bebeğin gelişimine destek olmak için, annenin emzirmesinin mümkün olmadığı ya da yetersiz olduğu durumlarda bebek devam sütlerine ihtiyaç duyulduğunu anlatan Ünver, “Bebek devam sütlerinin içeriğindeki en temel amaç mümkün olduğu kadar anne sütüne yaklaşmaktır. Son dönemde hızlanan teknolojik gelişmeler sayesinde, anne sütünün içeriği çok daha iyi anlaşılmaya başladı” ifadelerine yer verdi. Ünver, Anne sütü içerisinde bulunan ve bebek sağlığı için çok önem taşıyan birçok bileşeni, anne sütünde olduğu miktarlara yakın olacak şekilde Evolvia NutriPro formülüne eklemeyi başardıklarını belirtti. Evolvia NutriPro’nun temel mineral ve vitaminler (Ca, Na, K, Fe, Vitaminler), Bağışıklık sistemini destekleyen (antikorlar, laktoferrin, vb), Göz ve beyin gelişimini destekleyen; Uzun Zincirli çoklu doymamış yağ asidi (LC-PUFA); Büyüme ve gelişmeyi destekleyen diğer bileşenler;
Prebiyotik, Probiyotikler; Hormonlar ve Büyüme Faktörlerini içerdiğini de sözlerine ekledi.
İlk 3 yıl besin desteği sağlamayan yiyeceklere dikkat!
Ünver, 2-3 yaşına kadar geçen sürede ‘metabolik programlanma’ denen bir olay gerçekleştiği ve bu dönemde bebek nasıl beslendi ise, nasıl gelişti ise tüm yaşamının bu temel üzerine ilerlediğini belirtti. Tüm uzmanların mümkün ise anne sütünün 2 yaşa kadar verilmesini desteklediklerini hatırlatan Ünver, “Bir süre sonra anne sütünün içerik açısında bebeğin ihtiyacını karşılaması zorlaşıyor. Formül mamalar bu noktada takviye etme amacıyla geliştiriliyor ve günlük ihtiyaç duyulan miktarlar ayarlanmış şekilde içerikleri oluşturuluyor. Bu nedenle hayatın en önemli ilk 3 yılında gereksiz kalori verecek ve yeteri besin desteğini sağlamayacak yiyeceklerden uzak durulmalı” diye açıkladı. Ünver, İnek, keçi sütü gibi diğer süt kaynaklarının içerikleri itibarı ile formül sütler kadar etkili olmadığını da vurguladı. GDO sertifikalı
Ünver, Evolvia NutriPro ürünlerinin doğumdan itibaren 6. aya kadar Bebek Sütü, 6. aydan itibaren Devam Sütü ve 12. aydan itibaren katı gıdalara ek olarak kullanılan Devam Sütü olmak üzere 3 farklı ürün ile raflarda yerini aldığını belirtti. Evolvia NutriPRO ürünlerine Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından düzenli olarak GDO analizi yapıldığını belirten Ünver, şöyle devam etti; “Yapılan tüm laboratuvar analiz sonuçlarına göre ürünlerimizin GDO içermemektedir. Ayrıca üretici firma Ordesa tarafından da Evolvia NutriPRO ürünlerinin “GDO içermediğine” dair sertifikalar sunulmuştur. Ordesa, Avrupa Birliği standartları ve GMP (iyi üretim) uygulamaları doğrultusunda İspanya’da üretim yapmaktadır.”
Türkiye’de bebek beslenme sektörünün büyüme potansiyeli yüksek
Pek çok Avrupa ülkesi ile kıyaslandığında 0-3 yaş arası bebek ve küçük çocuk sayısının ülkemizdeki kadar yüksek olmamasının, Türkiye’yi bebek beslenmesi pazarı açısından büyüme potansiyeli olan önemli ülke haline getirdiğini Ünver, şu verilerle destekledi; “Türkiye’de bebek başına
mama tüketimi 9,5 kilo iken, dünya ortalaması 60 kg., Batı Avrupa’da ise 160 kg. Türkiye’de 0-3 yaş arası çocukların sadece %20’si formül mama kullanıyor.” Bebek beslenmesi ürünlerini geliştirme konusunda çok önemli olan Hollanda, İsviçre ve İtalya gibi ülkelerle temasta bulunduklarını da söyledi. Sevgi Ünver, bir Türk markası olarak Evolvia NutriPro markaları ile uluslararası pazarda yer almayı hedeflediklerini belirtti. Evde yapılan pirinç unları, bisküvileri ve besin değeri düşük yemek suları ile yetişen nesillerin ciddi sağlık sıkıntısı riskleri taşıdığını ve bunu bilimsel göstergelerin de desteklediğini belirten Ünver, “Bu anlamda yapılacak çalışmaların anne ve bebek beslenmesinin en doğru şekilde düzenlenmesine yönelik olması gerektiğini düşünüyorum. Bizim çalışmalarımızda bu yönde olacaktır” dedi. Firmanın Pazarlama Müdürü, ilerleyen zamanlarda kaliteli ve kapsamlı formülü ile sektördeki diğer ürünlere kıyasla fark oluşturacak, anne ve bebeklerin sağlıklı yaşam süreçlerini gebelik ve emzirme dönemlerinde destekleyen yeni ürünleri Evolvia’nın bünyesine katacaklarını dile getirdi.
Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
97
MAKALE
Logoda renklerin dili ne anlatıyor? an için mavi kullanan marka deyince ilk akla gelen isim Facebook olabilir. Sonuç olarak logo tasarımında oldukça popüler olan mavi, genellikle sağlık, güvenlik ve finans sektöründe hizmet veren şirket logolarında kullanılıyor.
Kırmızıdan gelen canlılık
Alanında iyi firmaların logolarında tercih ettikleri renkler tesadüf değil. Her bir renk insanda belli bir duygu ve his uyandırıyor. Renklerin hedef kitle üzerinde güçlü bir etkisi olduğu bilimsel olarak ispatlanmış bir gerçektir.
Teknoloji sektörünün tercihi; Mavi
Doğanın, sakinliğin, derinliğin ve güvenin rengi mavi… Hayatımızda en sık gördüğümüz renklerdendir. Mavi renk en fazla gökyüzü ve denizi çağrıştırır. Sonsuzluk, cennet, bilgelik, sakinlik, güven, tutarlılık, profesyonellik kavramlarını da karşılaması sebebiyle en çok kullanılan kurumsal
100 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
renklerin başında gelir. Mavinin insan zihni üzerinde sakinleştirici bir etkisi vardır. Maskülen bir renk olduğu için erkek tüketiciyi hedef alan güçlü markalar tarafından sıkça tercih edilir. Mavi rengi en çok kullanan sektörlerin başında ise şüphesiz teknoloji sektörü gelir. Yiyecek sektöründe ise mavi pek tercih edilmez çünkü iştahı bastıran bir etkisi vardır. Bu sakin rengi coşkulu kılmak gerekirse kırmızı ya da yeşil gibi ikinci bir renk kullanılması gerekir. Güven ve sadakat sembolü olduğu için dünyaca ünlü yazılım ve teknoloji şirketlerinin çoğu bu rengi kullanıyor. Şu
Kırmızı rengin simgelediği en güçlü şeyler: kalp, kan ve ateş… Yoğun hisler uyandıran kırmızı renk, atılgan, canlılık, öfke ve tutkuyu tetikliyor. Nerede kullanılırsa kullanılsın cüretkârlığı ile bilinen bu renk, diğer renkler arasından kolayca sıyrılarak, dikkatleri üzerine toplaması ile bilinir. Pek çok ülke bayrağında da kırmızı renk kullanılır. Ancak bu kolay fark edilme durumu yüzünden, kırmızı doğru bir tasarımla buluşmazsa bayağı ve sıradan gözükebilir, tasarımı iç bayıcı bir hale sokabilir. CocaCola kırmızı renkle bütünleşmiş önde gelen bir markadır. İnsanların dikkatini çekmek isteyen markalar tarafından kullanılır. Yemek yeme isteğiyle de ilişkilidir.
Yiyecek ve içecek markalarının favorisi; Turuncu
Turuncu renk kırmızının enerjisi ile sarının uçarılığını birleştirir. Güneşin rengi olduğu için sıcak, enerjik, çekici ve insanın içini ısıtan bir renktir. Kırmızı kadar baskın bir renk olmasa da yine de coşkuyu, heyecanı çağrıştırır ve insan algısı üzerinde güçlü bir etkisi vardır. Turuncunun meyvelerle kolayca bağdaşması, bu rengi daha çok yiyecek ve içecek markalarının favorisi haline getirmiştir. Bu bakımdan sağlıklı olmayı ve gençli-
ği de simgelediği söylenebilir. Turuncu rengin kullanımında önemli olan doğru tonu yakalayabilmektir. Çünkü yeterince ışıldamayan bir turuncu çok kolaylıkla eski ve demode sıfatlarını anımsatabilir. Ünlü çocuk kanalı Nickelodeon, yerinde bir seçimle turuncu logosuyla çocukların enerjisini bağdaştırmıştır.
Sarı renk ile şeffaflık ortaya konuluyor
Sarı endişe, merak, neşe, pozitiflik, mutluluk, güneş ve sıcaklık gibi çeşitli anlamlar çağrıştırır. Kırmızı kadar göz alıcı bir renk olduğu için insanların dikkatini çekmek için kullanılır. Olumu bir imaj vermek isteyen markalar tarafından kullanılır. Gençlik ve umut hissi verir. Ayrıca berrak bir ürün ortaya koymak içinde kullanılır.
Pembe; Çocukların rengi
Dünyanın neresine giderseniz gidin, pembe sevginin rengidir. Uyum, neşe ve şirinlik hissi de uyandırır. Rahat hissettiren bir renktir. Bu yüzden de bazı büyük mağazalar, tezgâhtarlarına müşteriler kendilerini daha iyi ve rahat hissetsin diye, pembe üniforma giydirir. Kadınsı bir renk olması nedeniyle tasarımda kadınsılığı ön plana çıkartmak içinde kullanılır. Moda dergileri ve modaya dair her şeyde tercih edilebilir. Pembe çocuk rengi olması sebebiyle de çocuk markaları tarafından da sıklıkla tercih ediliyor.
Yeşil renk, logo kullanımında bir çok sektörün tercihi
Duygusal olarak bizi en çok etkileyen bir organımız olan kalp organının, bu rengin yaydığı enerji alanında olduğu düşünülür. Doğanın ve baharın rengi olduğundan dolayı doğallığı ve tazeliği simgeler. Güven veren renktir. O yüzden bankaların logolarında hâkim renktir. Yeşil yaratıcılığı körükler. Yeşil alanda insanların daha
az mide rahatsızlığı çektiği saptanmıştır. Bu yüzden büyük lokanta mutfaklarında yeşil tercih edilir. Hastanelerde de yeşil rahatlatıcı özelliği nedeniyle kullanılır. Doğallık ve sağlık hissi uyandırdığı için süt, ayran ve yoğurt ürünlerinde tazeliğe vurgu yapmak için marketlerin kurumsal kimliklerinde çok kullanılır. Güven vermesi sebebiyle paranın da rengidir. Bankaların sıkça kullandığı renktir. Günümüzde bu durum biraz daha değişerek bankalar konseptlerini sarıdan mora geniş bir yelpazeye yaydılar.
Siyah gücü çağrıştırıyor
Otorite ve protokolün rengi siyah, sofistik ve gizemli bir etkiye sahiptir. Resmiyet, entelektüellik, kültürlülük ve gizemlilik hissi verir. Sanata dair şeylerde kullanımı başarılı bir renktir. Çok yoğun kullanıldığı durumlarda karamsarlık etkisi yapabilir.
Saflığın simgesi; Beyaz
Kullanımı en popüler renk beyazdır. Hangi renk ile kullanılırsa kullanılsın o rengin gücünü ve etkisini arttırır. Ve genellikle logolarda, arka planda basit illüzyon etkisi yaratmak için kullanılır.
Renklerin en tarafsızı, Gri
Gri bir bakıma siyah ve beyazın ara değeridir. Ahlaki bir bakış açısıyla, iyi ve kötünün arasındaki alandır. Ara değer olmasından ötürü, yine bu şekilde tarafsızlık ve sakinliği de akıllara getirir. Gri, genellikle logoların içinde bulunan yazılar için seçilir. Bunun sebebi de nötr bir renk olmasından dolayı diğer renkler ile iyi bir uyum içindedir. Oldukça lüks ürünleri ile dikkat çeken kristalin dev firması Swarovski, logosunda gri rengi kullanmakta. Logoda kullanılan gri, bir asırdan beri var olan bir firma için doğal olan saygı ve otoriteyi temsil ediyor.
Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015 101
SEKTÖR
Oyuncakta yerli üretim hamlesi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, yerli oyuncak sanayisini geliştirmeyi planlıyor
Işıkda talimatı verdi. Yeni stratejiye göre, “oyuncak ihtisas bölgesi” kurulacak ve yerli oyuncak markaları oluşturulacak. Bölgede tasarım ofisi de yer alacak. Türk oyuncak sanayisi “Türk tipi” oyuncak karakterlerini oluşturacak. Böylece, piyasadaki ithal oyuncak egemenliği sona erdirilecek. Erzurum, oyuncak ihtisas bölgesi için talip oldu. Oyuncak sanayicileri ise İstanbul gibi büyük pazarlara ve hammaddeye yakın illerde üretim yapmak istiyor. Oyuncak ihtisas bölgesinde, oyuncakların plastik, metal ve elektronik aksamlarını üreten firmalar bir arada bulunacak. Sanayi bölgesinde bir meslek lisesi de kurulacak. Yerli oyuncakçılar, vergi ve prim gibi desteklerden yararlanacak. Bölgeye, Ar-Ge desteği alacak bir tasarım ofisi de kurulacak. Bu ofiste çocuk ve gençlerin ilgisini çekecek oyuncak tasarımları yapılacak. Sektör, tüm dünyada yetişkinlerin dahi koleksiyon yaptığı ve oldukça yüksek fiyatlara satılan karakter oyuncakları üretecek.
‘Fatoş bebek vardı, şimdi...’
Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı Başkanı Yavuz Çocuğu susturmak ve eğlendirmek için kullanılan oyuncak sektörü, Türkiye’de yerli üretim ve karakter tasarımı için atağa geçti. 1 milyar liralık oyuncak pazarının bulunduğu Türkiye’de 0-14 yaş grubundaki 19 milyon çocuk için yapılan yıllık ortalama oyuncak harcaması sadece 20 dolar. Avrupalılar oyuncağa yılda 250 Euro, ABD’liler ise 300 dolar harcıyor. Türkiye’nin son 5 yıllık oyuncak ithalatı 1.6 milyar dolara ulaşıyor. Toplam ithala-
104 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
tın yüzde 92’si ise Çin’den yapıldı. Aynı dönemde 121.9 milyon dolarlık ihracat gerçekleşti. Türkiye’de sektör ise yeniliklerle bu rakamı yakalama hedefinde. Bu çerçevede Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, yerli oyuncak sanayisini geliştirmeyi planlıyor.
“Türk tipi” oyuncak karakterleri
Bakanlık bu hedefi yeni Sanayi Stratejisi Belgesi’ne aldı, Sanayi Bakanı Fikri
Eroğlu, piyasada çok fazla ithal oyuncak olduğunu söylüyor ve “Yerli üreticiler bir elin parmaklarını geçmiyor. Eskiden Fatoş Bebek vardı, başka yerli markalar vardı, yok oldular. Otomotiv sektörü parçalarından bile daha pahalılar. Yurtdışına müthiş para gidiyor. Yerli otomobili üretemedik ama yerli oyuncağı üretelim” diyor. Eroğlu, özellikle Uzakdoğu kökenli oyuncakların kanserojen kimyasallar içerdiğine dikkat çekerek, yerli üretim ile bu tür risklerin de ortadan kalkacağını vurguluyor. Eroğlu, Türk oyuncaklarının ithallerle nasıl yarışacağını da şöyle açıklıyor: “Oyuncakları satmak için çizgi filme ihtiyaç var. ABD’deki çizgi filmlerin arkasında zaten oyuncak sektörü var. Güçlü bir oyuncak endüstrisi kurarsak, karakter üretimi de olur zaten. Tasarım merkezi kurup oyuncak tasarlamak yanında karakter de tasarlayacağız.”
Tombul ve Niloya bebek
Türk oyuncak sanayisi yerli tasarım oyun-
cak ve karakter üretmek için çalışmalara şimdiden başlarken, geliştirilen bazı oyuncaklar da dikkat çekiyor. Uçar
Oyuncak firması, yerli lego oyuncağı geliştirerek patentini aldı. Tombul adı verilen lego oyuncak, normal legonun kare yapısından farklı olarak eğimli ve köşesiz parçalardan oluşuyor. Çocuklar, bu oyuncak ile yumuşak hatlı hayvan ve araç figürleri yapabiliyor. Bir çocuk kanalında yayınlanan Niloya karakteri ise bez bebek olarak tasarlandı.
‘Önce kültürü bilinmeli’
Yazar ve İstanbul Oyuncak Müzesi kurucusu Sunay Akın, oyuncağın toplumdaki yeri ve bu işin kültürü bilinmeden oyuncak sanayisi yaratılamayacağını savundu ve şunları dedi: “Önce oyuncağın tarihi bilinecek, sonra oyuncak sanayisi gelişecek. Ne kamu kurumları ne de sanayiciler bu işe hâkim. Bir çocuk için pırlanta mı, asitli içecek mi, yoksa oyuncak mı faydalı? Devlet pırlantadan sıfır, asitli içecekten yüzde 8 vergi alırken, oyuncaktan yüzde 18 vergi alıyorsa bu alan gelişemez. Her çocuğun hayal dünyasında bir oyun arkadaşı vardır. Dünyada da bu iş önce çizgi roman, sonra sinema karakterleriyle gelişiyor.” Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015 105
MAKALE
SEO ile web dünyasında bir adım öndesin
Teknoloji hızını kaybetmeden yükselmeye devam ediyor. Bu mecrada bir çok birey ve kurumlar teknolojinin gücü ile popülaritesini arttırmak için yeniliklere ayak uyduruyor. Bu konu da yeni trend; SEO Uyumlu Web Tasarımı. SEO, ingilizce “Search Engine Optimization” (Arama Motoru Optimizasyonu) kelimelerinin baş harflerinden oluşur. Arama motorlarında sitelerin veya sayfaların üst sıralara çıkarılmasına yönelik yapılan çalışmaları kapsar. Günümüzde arama butonları sayısız siteye bünyesinde yer vermeye başladı. Bu siteler, bloglar, ticari ve alışveriş siteleri her gün binlerce insanın ziyaret ettiği siteler… SEO, internet üzerinde artan rekabette markalar ve şirketlerin ayakta durmaları için başvurdukları kaynaklardan biridir. Web tasarım yaptırmanın her geçen gün daha da kolaylaşması, sektör içi rakiplerinde sayılamayacak kadar artmasını beraberinde getiriyor. Bu sebeple web sitenizi diğerlerinden ayıran özelliklerin olması şart. Bu da gerek etkili bir tasarımla gerekse bulunulabilirle doğru orantılıdır. Bir müşterinin SEO uyumlu web tasarımı yaptırmasında ki tek amaç da rakiplerini geri de bırakarak, ön
106 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
sıralara gelmek ve internette daha fazla görünür olmak istemesindendir. Çünkü günümüzde artık insanlar sizi ve firmanızı referans olarak göstermediği müddetçe, hedef kitle size arama motorları üzerinden ulaşmaktadır. Bu kullanıcıların nerdeyse tümü ise ne markanız ne kadar ön sıralarda yer alıyorsa size ve sitenize o kadar güveniyor. Bir web sitesi ilk üç sırada ya da ilk sayfada yer alıyorsa siz güvenilirsiniz algısı oluşmuştur. Markanızın puanı ve değerini bile insanlar kafalarında bu şekilde vermektedir. Marka olma yolunda tanınırlığın ne kadar önemli bir etken olduğunu da göz önünde bulundurursak, firma ya da şirket olarak bu amaçta SEO, iyi bir alternatif olarak karşımıza çıkmaktadır. Rakiplerini geride bırakmak isteyen tüm firmalar da artık web tasarımlarının SEO alt yapılı olmasına büyük önem vermeye başlamıştır.
SEO, anahtar kelime doğallık!
Google, bir sitenin popüler olmaya başladığını, ziyaretçi sayısının düzenli artışından ve site hakkında yapılan link ve bilgilendirme paylaşımlarından anlamak-
tadır. Bu paylaşımların kanalları ve sayısı arttıkça popülarite daha doğal ve sağlam bir yapıya kavuşmaktadır. Bir sitenin popülaritesi, açıldığı andan itibaren dikkate alınarak gelişimi değerlendirilir ve arama motoru sonuçlarına doğrudan yansıtılır. Doğallık, SEO çalışmalarındaki anahtar kelimedir. Google’ın yükseltme mantığı doğal bir popülarite esasına dayanmaktadır. Bu doğal popülarite anlayışı içerisinde yapay durumlar fark edilir ve dikkate alınmazlar. Bu yapay çalışmaların sayıca fazla olması dikkate alınmamasının yanı sıra olumsuz olarak dikkate alınır ve sıralamaya bu olumsuz etki yansıtılır. Doğal popülarite anlayışı içerisinde, yapılan paylaşım ve tüm SEO Çalışmaları, site sahibinin bilgisi dışında yapılan çalışmalar olarak görülmelidir. Bu sayede kullanıcıların siteyi faydalı bularak çeşitli paylaşımlarda bulunduğu izlenimi doğmaktadır. Sitedeki bir makalenin forumlar, bloglar ve sosyal medya gibi SEO’ya katkı sağlayan ortamlarda paylaşılması, kullanıcı eliyle yapılıyormuş izlenimi taşımalı ve sitelerin kullanıcıya gerçekten hizmet eden faydalı siteler olduğu olgusu oluşturulmalıdır. Doğallık algısının temelini oluşturan en önemli özellik çeşitliliktir. Tek elden yürütülen çalışmaların doğal görünmemesinin sebebi budur. Bu sebeple yapılan çalışmaların yapısı, zamanı, uygulama biçimi ve sayısı gibi kriterlerin çeşitlilik arz etmesi sitenin doğal ve kalıcı yükselmesini sağlamaktadır.
SEKTÖR
Türkiye Pazarında Pfaff & Çatma İşbirliği
40 yılı aşkın bir süredir sanayi dikiş makineleri alanında başarılı çalışmalarını sürdüren tekstil pazarının lider firmalarından Çatma, dünya devi bir firmayı daha bünyesine kattı. Sektöründe dünya devleri arasında yer alan Pfaff Industrial’ın 2013 yılında SGSB Holding tarafından satın alınmasından sonra şirket, yeniden yapılandırmaya gitti. Markanın dünya pazarındaki yerini geliştirmek için yapılan çalışmalar sonucunda, Türkiye pazarında Çatma ile işbirliği yapmaya karar verdi. Pfaff ve Çatma arasında yapılan mümessillik anlaşması ile ilgili şirket yetkilileri tarafından yapılan açıklamada “Pfaff Industrial Türkiye Exclusive Mümessilliği, 10.04.2015 tarihi itibariyle Çatma’ya geçmiş bulunmaktadır” sözleri yer aldı. Türkiye pazarında da, sanayi dikiş makineleri sektöründe 42 yıldır
110 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
faaliyet gösteren ve dünyaca lider olan Dürkopp Adler ve KSL markalarının mümessilliğini yürüten Çatma, Pfaff ile yapılan mümessillik anlaşması ile gücüne güç katmış bulunuyor. Çatma ve Pfaff arasında gerçekleşen mümessillik anlaşmasına ilişkin düzenlenen imza töreninde Pfaff Industrial CEO’su Cornelia Mast ve Çatma A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Çatma da hazır bulundu. Yapılan anlaşma, Pfaff markasının ürün arzı konusunda Çatma’yı ülkemizde tek yetkili mümessil olarak konumluyor.
Çatma’dan Teknolojiye Büyük Destek
Dürkopp Adler ve KSL gibi dünyanın önde gelen teknoloji firmalarının temsilciliğini yürüten Çatma’nın Türkiye pazarındaki başarısı SGSB Group’un da dikkatini çekiyor. Türkiye pazarında
güçlü bir şekilde var olmak isteyen SGSB Group bünyesindeki Pfaff da, tercihini Çatma ile işbirliğinde kullandı. SGSB’nin Türkiye pazarında Çatma ile anlaşması, tekstil çevreleri tarafından Türkiye pazarında çok daha güçlü bir işbirliği olarak değerlendiriliyor. Türkiye’nin, son yıllardaki markalaşma ve ihracat çalışmalarına tam destek veren Çatma da son teknolojik ürünleri sektörümüzün hizmetine kazandırmaya devam ediyor. Çatma’nın sahip olduğu şirket vizyonu, dünya markalarının Türk pazarında kendileriyle çalışmaları konusunda tercih edilmesinde de etkin rol oynuyor. Her geçen gün büyümesini sürdüren ve güçlenen Çatma, alanında dünya liderleri olan Dürkopp Adler, Pfaff Industrial ve KSL Alman markalarıyla tüm tekstil, hazır giyim ve endüstriyel tekstil sektörlerine hizmet vermeye devam edecektir.
RÖPORTAJ
Texprocess, moda endüstrisi için başarılı yazılımlar sunuyor
Giyim üretimi önemli ölçüde değişti. Önceden tüm üretim süreci tamamlanana kadar birçok dizayn reddi içererek ortalama altı hafta sürmekteydi. Bu dönemin çeşitli moda koleksiyonlarında, uluslararası üretimde ve zaman kazancında, 3D CAD, PLM ve Cloud çözümleri bilgisayar entegre edilmiş kumaş üretiminde tamamen yeni yollar oluşturdu. Tekstil işlemleri ve esnek materyalleri konusunda önde gelen ticari bir fuar olan Texprocess (4-7 Mayıs 2015), giyim endüstrisi için bu yazılımları ve başka yenilikleri sunacak. Eski giyim endüstrisinde önce dizaynın çizimi yapılır, daha sonra patronu çıkarılır, ilk fiziksel örneği oluşturulur ve son olarak nasıl göründüğü ve oturduğu belirlenirdi. Değişiklikler fiziksel örnek üzerinde yapılırdı ve sonra numune kabul edilebilir görüntüsüne ulaşırdı. Onaylandıktan sonra, bütün numune yapım işlemi kabul edilebilir uygunluğa ulaşana kadar tekrarlanmak zorunda kalmaktaydı. Son yirmi yılda bu değişti, tekstil tasarımında şirketlerin görsel CAD sistemini geliştirmeye başlaması ile kıyafet tasarımında kumaşı değiştirmek mümkün oldu. Dokuma görüntüsü
114 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
oluşturmak, renkleri değiştirmek ya da ölçüleri ekran üzerinden değiştirebiliriz. Bu örme kumaşlara kadar genişletildi. Zorluk ise farklı kumaşların vücutta nasıl döküleceği konusunda gerçek bir fikir elde etmektir. Bu dökümü hareketli bir Avatar üzerinde canlandırma fikri eklendiğinde karmaşıklık artmaktadır. Genel olarak otomotiv, havacılık ve pek çok farklı endüstride kullanılan, 3D CAD gibi teknolojiler, giyim endüstrisi için geliştirilmeye başlandı. Bugün sadece seçilen statik avatar üzerinde kıyafeti tasarlamak değil, tasarımın gerçekte nasıl görüneceğini, oturacağını ve döküleceğini görmek ve hatta her kumaşı ile avatarı yürütmek mümkündür. 3D CAD artık kendini ispatlamış gibi görünüyor, ancak büyük yararları düşünüldüğünde
bu sürpriz değildir. Hayal edin kıyafetin her beden için numunesi yapılmadan nasıl görüneceği, döküleceği ve oturacağını görmek mümkündür. Hayal edin gerçek görünümde hangisinin en iyi duracağını belirlemek için farklı renkler, kumaşlar, motifler, süslemeler, bağlama elemanları denemek mümkündür. Hayal edin tüm bunları teknikerlerle, satın alma elamanlarıyla, kaynak sağlayıcılarla ve müşterilerle numune yapılmadan tartışmak mümkündür. Ayrıca kıyafet kesilmeden, görselleri hazırlamak, mağazayı planlamak ve katalog hazırlamak mümkündür. Üretim zamanında ve maliyette azalmada sonuçları arasındadır. compression wear ve mayo endüstirisi vücuda oturan parçaları 3D model çevresinde kolay şekillerle hızlı bir şekilde nasıl yapacaklarını öğrendiler ve düz desenler ile spor yapan görsel avatarlar kullanarak kıyafet üzerindeki gerçek gerginlik ve yüklenme noktalarını gördüler. Avatarların bedenleri ve biçimleri ekran üzerinden değiştirilebilir. Kullanıcının sonsuz olasılıkta vücut tipi oluşturması boy, genişlik, kas oranı ve düzinelerce başka ölçü ayarlarının değiştirilebilir olmasıyla sağlanmıştır. Geber Teknoloji’nin CEO’su Mike Elia, “3D yıkıcı bir teknoloji olacak. Uygulama alanları kapsamlıdır ve tasarım ve kıyafet üretiminden satın alma ve e-pazarlamaya kadar etkili olacak” şeklinde konuştu. Perakende satış ve tüketici ürünleri endüstrisi konusunda uzman önde gelen danışman Kurt Salmon, “ Ana avantaj yenilik ve hızdır. 3D teknoloji, prototip-
lerin çok hızlı bir şekilde üretilmesini, perakende satıcılarının ve şirketlerin market ihtiyaçlarına karşı daha cevap verici olmalarını sağlar” dedi. Texprocess Amerika’nın katılımcılarından Tukatech, “ 3D yazılım, denemeye olan ihtiyacı ve numune oluşumu sırasında oluşan hataları ortadan kaldırır. Numune üretiminden önce görsel prototip oluşturularak tasarım daha kolay değiştirilebilir ve numunenin onaylanması işlemi kısaltılabilir. Anında kişisel üretim yapmadan sorunsuz pazarlama görselleri yapmaya kadar birçok uygulama alan vardır” diye ifade kullandı. Ancak yeni devrim tasarımda durmaz aynı zamanda elektronik çağı da sahiplenir. Biz numuneler için daha hızlı bir onaylanma sürecine ve daha hızlı bir üretime duyulan ihtiyacı görsek de, giyim endüstrisi ürün geliştirme yönetiminden bütün koleksiyon oluşturma safaları dahil olmak üzere bir yeniden değerlendirmeye ihtiyaç duymaktadır. Tukatech’ e göre, “ Biz neredeyse ucuz iş gücünü tükettik ancak baskılar devam ediyor ve herkes aynı şeyleri söylüyor. “ Daha hızlı istiyorum.”, “ Daha ucuz olsun istiyorum”. Bu işte hiç bir kar kalmadığına göre, en azından teknolojiyi uygulamaya sokabiliriz. Böylelikle büyülemeye devam ederiz ve hiçbir şey değişmez” olduğunu söyledi.
Plm, Cloud Ve “Endüstri 4.0” İçin Önemleri
cisi Guido Brackelsberg, “ Yukarı akışlı tedarik zincirlerinde, bugünlerde bulut bazlı sağlayıcı kullanmak en enteresan konulardan biridir. PLM sistemler ve SCM sistemler buluta gider. Buna 3. Nesil lojistik yönetimi ve test servisleri ile tescilli teknolojileri de ekle. Bu heterojen bilişim sistemi, şirketlerin görevlerini sipariş, üretim ve lojistik sırasıyla senkronize etmesini sağlayan merkeze yerleştirilmiş bir kapı olmasını sağlayacak. Birçok satıcı tek marka için farklı bulut bazlı sistem kullanmayı reddedecek” dedi.
Plm: Şirketlerin Bilgisayar Sistemleri İçin Hayati Öneme Sahip Bulut Programlama ve Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimi sistemleri birbirlerine bağlıdır. PLM bir yazılım sistemi, bilgisayar aracı ancak gerçek bundan çok daha fazlasıdır. Bu araştırma, tasarım, üretim, servis ve üretilen ürünlerin dağılımı gibi aşamalara sahip yaşam döngüsünün tamamını yöneten bir işlemdir. İnsanları, verileri, süreçleri ve şirket sistemlerini barındırır ve şirketlerin belkemiği olan ve girişimde bulunmalarını sağlayan bilgileri verir. PLM tasarımdan önce başlar ve şuan global olarak kullanılan Ürün veri yönetiminin ötesine geçer. Bilişim, öngörüde bulunma, koleksiyon planlama ve hangi tasarımların ve işlemlerin gerektiğini görmek için ürün yelpazesi oluşturma gibi özellikler içermektedir. Yani ürün geliştirme aşaması, tedarik
zinciri yönetimi, üretim, son dağıtım, toptan veya perakende farketmez her türlü lojistik aşamada yer almaktadır. Şirket kontrol sistemleri için hayati önem taşımakta ve merkez olarak yer almaktadır.
Üretim endüstrisini bilgisayarlaştırmayı amaçlayan Endüstri 4.0, Alman hükümetinin yüksek teknoloji strateji projesidir. Belki de son birkaç seneye iz bırakan en ilginç iki gerçek Endüstri 4.0’a bağlanmış Bulut Programlama ve Ürün Yaşam Döngüsü Yönetimidir. Geleneksel olarak şirketler kendini kanıtlamış bir bilişim donanımı alır ve farklı sistemlerdeki kullanıcıları bir araya getirmek için yazılım lisansına ödeme yapmaktaydılar. Bulut programlama ile, çok sayıda kullanıcı paylaşılan alt yapıdan sadece bulut için para ödeyerek güncellemelere ve iyileştirmelere, farklı program lisanslarına ve bilgisayarlara para ödemeden ulaşmış olur. Setlog GmbH Giyim ve Tekstil Bilişim Sağlayıcısı’nın yönetiBaby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015 115
SEKTÖR
Yeni yatırımların yolu açıldı Yatırım mallarının ve ara malların vadeli ithalatında Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu (KKDF) oranını yüzde 6’dan yüzde 0 (Sıfır)’a indiren Bakanlar Kurulu Kararı bugün Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Başbakan Ahmet Davutoğlu geçtiğimiz günlerde açıkladığı yeni teşvik paketinde KKDF indiriminin müjdesini vermişti. Yatırımların önünü açmak amacıyla gerçekleştirilen düzenleme yatırım mallarının ve ara malların vadeli ithalatında Kaynak Kullanımını Destekleme Fonu (KKDF) oranını yüzde 6’dan yüzde 0’a indirdi. Maliye Bakanlı-
118 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
ğı, 2015 yılı bütçesinde vadeli ithalattan KKDF vergisini 500 milyon TL olarak öngörmüştü. KKDF ödememek için peşin ithalat yoluna giden sanayiciler bankalardan kredi kullanıyordu. Kredi maliyetleri de ortadan kalkacak olan sanayiciler yıllık 1 milyar lira civarında bir finansman yükünden kurtulmuş oldu. Bakanlar Kurulu’nun yüzde 0’a indirdiği yüzde 6’lık KKDF oranı 2011 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile konulmuştu. Dünya genelinde küresel ekonomik bir durgunluk yaşandığına işaret eden Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Sabri Ünlütürk,
sanayide çarkların daha hızlı dönmesini ve bunun sonucunda Türk ihracatçısının daha rekabetçi bir ortama kavuşmasını sağlayan değişikliği doğru bir adım olarak gördüklerini ifade ederek Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci başta olmak üzere emeği geçenlere teşekkür etti. Türk sanayicisinin ve ihracatçısının bu değişikliği uzun yıllardır istediğini ifade eden Ünlütürk, “Türk sanayicisinin ve ihracatçısının rekabet gücünü azaltan tüm yüklerden kurtulmasını istiyoruz. Elektrik fiyatlarındaki yüzde 2 TRT payının da aynı şekilde kaldırılması gerekiyor” diye konuştu.
SEKTÖR
Boyahanelerde iş güvenliği etkinliği Üretmeyi unuttuk. Ekonominin de sanayideki payı gün geçtikçe düşüyor. Bir zamanlar ekonominin lokomotifi olan Tekstil sektörü bugün mutsuz. Sektör ucuz ürünler üretip, satıyor. Oysa gelecek katma değerli ürünler üretmekten ve pazarlamaktan geçiyor. Tekstil sektörümüz pazarlama anlayışını değişmeli ve daha katma değerli ürünlere yönelmeli ve bu anlayışa sahip pazarlamacılar yetiştirmelidir. Bunu yaparsak tekstil ihracatından kazandığımız döviz üç katına çıkacaktır. Bu amaçlar doğrultusunda çalışmalarımıza bilgimizi ve deneyimlerimizi aktarmaya devam ediyoruz. 18 Nisan 2015 Tekstil Boyahanelerinde İş Sağlığı Ve İş Güvenliği ve Kalite sistemleri konusunda bir etkinlik düzenledik. Etkinlik, Dernek Başkanı Ekrem Hayri Peker’in önümüzdeki dönemde yapacakları çalışmalar hakkında bilgi vermesiyle başladı. Sonra Dernek. II. Başkanı, Kimyager-İSG A grubu Uzmanı Dilek Uzatıcı: “Kazaların % 88 insan hatasından kaynaklanan kazaların Tekstil Boyahanelerinde olmaması için, tehlikeli durum ve tehlikeli davranışları inceleyen Uzatıcı; -Çalışanların eğitim ve öğretimi -Yaşam boyu güvenlik kültürü -Kişisel koruyucu donanımların doğru seçimi ve doğru kullanımı -Güvenlik Bilgi Formlarıyla tanımlanan tehlikeli kimyasalların; kullanım, taşıma, depolama
ve yangın kaza önlemleri ve bertaraf bilgileri -OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi ile Çalışanların korunduğu, üretim ve işletme güvenliğinin sağlanabileceğini Örnek uygulamalarla açıkladı.” Daha sonra Dernek üyesi Teknik Öğretmen, İSG C grubu uzmanı Berna Tetik kalite sistemleri anlattı. Kalite kontrol ile ilgili sunumda, kalitenin önemi, tarihçesi, günümüzdeki kalite anlayışı konularına değinildi. Kaliteye etki eden faktörler
incelendi. İsletmelerde oluşan hatalar ve istatistiksel proses kontrolün tekstilde uygulanması konusunda bilgi aktarıldı. Çalışanların eğitiminin kaliteli üretim konusunda önemi vurgulandı Etkinlik Sanayici Koray Kutlu, Sarım Makinelerinin kaliteye etkisini ve uygun seçiminin makine önemini anlattı. Etkinlik soru-cevap bölümüyle sona erdi. Dernek 30 Mayısta Tekstil Sektöründe Kullanılan Binderler konusunda bir etkin düzenleyecektir.
Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015 119
TEBLİG
Gümrük ve Ticaret Bakanlığından: Tekstil Elyaf İsimleri Ve Tekstil Ürünlerinin Elyaf Kompozisyonlarıyla İlgili EtiketlemeVe İşaretleme Hakkındaki Yönetmelik BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı; tekstil elyaf isimleri, tekstil ürünleri elyaf kompozisyonlarının etiketleme ve işaretlemeleri, hayvansal menşeli tekstil olmayan parçalar içeren tekstil ürünlerinin etiketlenmesi ve işaretlenmesi ile tekstil ürünlerinin elyaf kompozisyonlarındaki ikili ve üçlü tekstil elyaf karışımlarının niceliksel analiz yoluyla tespit edilmesine ilişkin usul ve esasları belirlemektir. Kapsam MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik; piyasaya arz edilen tekstil ürünlerini ve ikinci fıkrada belirtilen ürünleri kapsar. (2) Bu Yönetmeliğin amaçları bakımından
120 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
aşağıdaki ürünler tekstil ürünleri olarak değerlendirilir: a) Ağırlıkça en az % 80 tekstil elyafı içeren ürünler, b) Ağırlıkça en az % 80 tekstil bileşenlerinden oluşan mobilya, şemsiye ve güneşlikler, c) Ağırlıkça en az % 80 tekstil bileşenlerinden oluşmak şartıyla, aşağıdaki ürünlerin tekstil unsurları: 1) Çok katmanlı zemin kaplamalarının üst katmanları, 2) Yatak örtüleri, 3) Kamp ürünlerinin örtüleri. ç) Kompozisyonu belirtilmiş olmak kaydıyla diğer ürünlerle birleştirilmiş ve
bunların bir parçasını oluşturan tekstil ürünleri. (3) Bu Yönetmelik; kendilerine tedarik edilen ve mülkiyeti kendilerine ait olmayan malzemelerle üretim yapan esnaf ve sanatkârlar ile kendi evlerinde üretim yapan gerçek kişilere uygulanmaz. (4) Bu Yönetmelik, serbest çalışan terziler tarafından üretilen, kişiye özel tekstil ürünlerini kapsamaz. Dayanak MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik; 29/6/2001 tarihli ve 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanuna, 3/6/2011 tarihli ve 640 sayılı Gümrük ve Ticaret
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye, 13/11/2001 tarihli ve 2001/3529 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Ürünlerin Piyasa Gözetimi ve Denetimine Dair Yönetmeliğe ve 15/1/1997 tarihli ve 97/9196 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Türk Ürünlerinin İhracatının Arttırılmasına Yönelik Teknik Mevzuatı Hazırlayacak Kurumların Belirlenmesine İlişkin Karara dayanılarak hazırlanmıştır. Tanımlar MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen; a) Astar: Bir veya daha fazla kenarın uygun şekilde tutturulmasıyla tekstil materyalinin tek bir katmanı veya çoklu katmanlarından oluşan giyecek ve diğer ürünlerin yapımında kullanılan ayrı bir bileşeni, b) Bakanlık: Gümrük ve Ticaret Bakanlığını, c) Belirlenmiş istisna: Temiz, kuru kütle tabanında, klasik unsurlar vasıtasıyla ayarlama ile elyaf bileşenlerinin yüzdesi hesaplanırken kullanılacak yeniden ortaya çıkan nemin değerini, ç) Dağıtıcı: Ürünün tedarik zincirinde yer alan ve faaliyetleri ürünün güvenliğine ilişkin özelliklerini etkilemeyen gerçek veya tüzel kişiyi, d) Dahili etiketleme: Çeşitli tekstil ürünleri veya bileşenleri için tek bir etiketin kullanılmasını, e) Etiketleme: Tekstil ürününe bir etiket iliştirilmesi yoluyla gerekli bilginin tekstil ürününe yerleştirilmesini, f) Görünür genişlik: Şerit veya tüpün katlanmış, düzleştirilmiş, sıkıştırılmış veya bükülmüş genişliği veya genişliğin tek tip olmadığı yerlerde ortalama genişliği, g) Harici elyaf: Etiket ya da işaretlemede belirtilenler dışındaki elyafı, ğ) İşaretleme: Dikiş, nakış, baskı, kabartma veya başka herhangi bir teknoloji uygulamasıyla gerekli bilgilerin tekstil ürünü üzerinde doğrudan belirtilmesini, h) Piyasaya arz: Ürünün, tedarik veya kullanım amacıyla bedelli veya bedelsiz olarak piyasada yer alması için yapılan faaliyeti, ı) Tek kullanımlık ürün: Sadece bir defa veya sınırlı bir süre kullanılmak üzere tasarlanmış ve normal kullanımı aynı veya benzer bir amaç için sonraki kullanımları
amaçlamayan tekstil ürününü, i) Tekstil Bileşeni: Bir tekstil ürününün tanımlanabilir elyaf içeriği olan parçasını, j) Tekstil Elyafı: 1) Esnekliği, inceliği ve uzunluğunun maksimum enine olan oranının yüksek oluşu ile karakterize edilen ve bu özellikleriyle tekstil işlemleri için uygun olan tekstil birimini, 2) Görünür genişliği 5 mm’yi geçmeyen, daha geniş şeritlerden veya filmlerden kesilmiş şeritler de dahil olmak üzere, ek1’de yer alan tablo 2’de listelenen elyafın üretilmesi için kullanılan maddelerden üretilmiş ve tekstil uygulamaları için uygun olan esnek şerit veya tüpleri, k) Tekstil Ürünü: Kullanılan karıştırma veya birleştirme işlemlerine bakılmaksızın, yalnızca tekstil elyafından oluşmuş ham, yarı işlenmiş, işlenmiş, yarı üretilmiş, üretilmiş, yarı hazır veya hazır ürünleri, l) Uyumlaştırılmış standart: 3/4/2002 tarihli ve 24714 sayılı Resmî Gazete’de
yayımlanan Teknik Mevzuatın ve Standartların Türkiye ile Avrupa Birliği Arasında Bildirimine Dair Yönetmeliğin ek-1’inde sıralanan Avrupa standardizasyon kuruluşlarından biri tarafından Avrupa Komisyonunun talebi üzerine hazırlanarak kabul edilen standardı, m) Üretici: Bir ürünü üreten, imal eden, ıslah eden veya ürüne adını, ticarî markasını veya ayırt edici işaretini koymak suretiyle kendini üretici olarak tanıtan gerçek veya tüzel kişiyi; bunların farklı kişiler olması halinde öncelikli olarak ürüne adını, ticarî markasını veya ayırt edici işaretini koymak suretiyle kendini üretici olarak tanıtan gerçek veya tüzel kişiyi; üreticinin Türkiye dışında olması halinde, üretici tarafından yetkilendirilen temsilciyi ve/ veya ithalatçıyı; ayrıca, ürünün tedarik zincirinde yer alan ve faaliyetleri ürünün güvenliğine ilişkin özelliklerini etkileyen gerçek veya tüzel kişiyi, ifade eder. Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015 121
TEBLİG
İKİNCİ BÖLÜM Tekstil Ürünlerinin İşaretlenmesi ve Etiketlenmesine İlişkin Hükümler Tekstil ürünlerinin piyasaya arzına ilişkin genel kural MADDE 5 – (1) Tekstil ürünleri, bu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak etiketlenir, işaretlenir ve gerekli ticari belgelerin eşliğinde piyasaya arz edilir. Tekstil elyaf isimleri MADDE 6 – (1) Tekstil ürünlerinin etiketleri ve işaretlemelerinde elyaf kompozisyonlarını tanımlamak için sadece ek-1’de listelenen tekstil elyaf isimleri kullanılır. (2) Ek-1’de listelenen isimlerin kullanımı, içeriği ek-1’de düzenlenen tanımlara uygun olan tekstil elyafı için mümkündür. (3) Ek-1’de listelenen isimler tek başlarına, kök olarak ya da sıfat olarak diğer elyaf için kullanılmaz. (4) “İpek” terimi, tekstil elyafının şeklini veya devamlı filament ipliğinin belirli bir
sunumunu belirtmek için kullanılmaz. Yeni tekstil elyaf isimleri için başvurular MADDE 7 – (1) Üretici, Bakanlığa ek1’de düzenlenen listeye, yeni tekstil elyaf ismi eklenmesi için başvurabilir. Başvuru, ek-2’de belirtilen belgeler ile yapılır. Saf tekstil ürünleri MADDE 8 – (1) Tamamen aynı elyaftan oluşan tekstil ürünleri “%100”, “saf” veya “tamamen” olarak etiketlenebilir ya da işaretlenebilir. Bunlar veya benzer terimler diğer tekstil ürünleri için kullanılamaz. (2) 9 uncu maddenin üçüncü fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere, ağırlıkça % 2’den fazla harici elyaf içermeyen tekstil ürünlerinin de, bu miktarın iyi üretim uygulamalarında teknik olarak kaçınılmaz olması ve rutin olarak eklenmemesi şartıyla, tamamen aynı elyaftan oluştuğu kabul edilir.
(3) Karde işleminden geçirilmiş olan ve ağırlıkça % 5’ten fazla harici elyaf içermeyen bir tekstil ürününün de, bu miktarın iyi üretim uygulamalarında teknik olarak kaçınılmaz olması ve rutin olarak eklenmemesi şartıyla, tamamen aynı elyaftan oluştuğu kabul edilir. Yapağı yünü ve kırkım yünü ürünleri MADDE 9 – (1) Bir tekstil ürünü, bir işlenmiş ürüne daha önceden dahil edilmemiş, söz konusu ürünün üretiminde gerekli olan işlemlerin haricinde herhangi bir keçeleşme ve/veya eğirme süreçlerine maruz kalmamış ve işlem veya kullanım nedeniyle zarar görmemiş yün elyafından oluştuğu sürece ek-3’te düzenlenen isimlerden biri ile etiketlenebilir veya işaretlenebilir. (2) Birinci fıkradan farklı olarak; ek-3’te listelenen isimler, aşağıda belirtilen şartların tamamının karşılanması halinde, bir tekstil elyafı karışımı içeriğindeki yünü tanımlamak için kullanılabilir: a) Karışımdaki tüm yün, birinci fıkrada belirtilen gereklilikleri karşılamalıdır. b) Bu yün, karışımın toplam ağırlığının % 25’inden daha azını oluşturmamalıdır. c) Gelişigüzel karışım durumunda, yün sadece tek bir başka elyaf ile karışmış olmalıdır. Bu tür karışımların tam kompozisyon yüzdesi sağlanmalıdır. (3) Bir karde süreci geçirmiş yün ürünler de dahil olmak üzere bir ve ikinci fıkralarda bahsedilen ürünlerdeki harici elyaflar, ağırlıkça % 0,3’ü aşmamalı, iyi üretim uygulamalarında teknik olarak kaçınılmaz olmalı ve rutin olarak eklenmemiş olmalıdır.
Çok elyaflı tekstil ürünleri
MADDE 10 – (1) Tekstil ürünleri, kendisini oluşturan tüm bileşen elyafın isimleri ve ağırlık yüzdeleri ile birlikte azalan sırayla etiketlenir ya da işaretlenir. (2) Birinci fıkradan farklı olarak ve 8 inci maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere, bir tekstil ürününün toplam
122 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
ağırlığının en fazla % 5’ini oluşturan bir elyaf veya toplu olarak tekstil ürününün toplam ağırlığının % 15’ine kadar olan elyaflar, üretim aşamasında kolayca tespit edilememeleri halinde, ağırlıkça toplam yüzdelerinin hemen öncesi veya sonrasında “diğer elyaf” terimi ile belirtilebilir. (3) Keten yüzdesinin kolalanmamış kumaşın toplam ağırlığının en az % 40’ı olduğu saf pamuk çözgüsü ve saf keten atkısı olan ürünler, “saf pamuk çözgü - saf keten atkı” şeklinde kompozisyon ayrıntıları ile beraber olmak şartıyla “pamuk keten birleşimi” olarak isimlendirilebilir. (4) 6 ncı maddenin birinci fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere, üretim aşamasında kompozisyonlarının belirlenmesi zor olan tekstil ürünleri için, etiket veya işaretlemede “karışık elyaf” terimi ya da “belirlenmemiş tekstil kompozisyonu” terimi kullanılabilir. (5) Birinci fıkradan farklı olarak, ek-1’de yer almayan elyaf, ağırlıkça toplam yüzdelerinin hemen öncesi veya sonrasında “diğer elyaf” terimi ile belirtilebilir.
Dekoratif elyaf ve antistatik etkili elyaf
MADDE 11 – (1) Bitmiş ürünün ağırlıkça % 7’sini geçmeyen, tamamen dekoratif, görülebilir ve yalıtılabilir olan elyaf, 8 ve 10 uncu maddelerde belirtilen elyaf kompozisyonlarında hesaba katılmak zorunda değildir. (2) Antistatik etki elde etmek amacıyla birleştirilmiş ve bitmiş ürünün ağırlığının % 2’sini geçmeyen metalik elyaf ve diğer elyaf, 8 ve 10 uncu maddelerde belirtilen elyaf kompozisyonlarında hesaba katılmak zorunda değildir. (3) 10 uncu maddenin dördüncü fıkrasında bahsedilen ürünler için, birinci ve ikinci fıkralarda belirtilen yüzdeler, çözgünün ve atkının ağırlığı üzerinde ayrı ayrı hesaplanır.
Çok bileşenli tekstil ürünleri
MADDE 12 – (1) Farklı tekstil elyaf içeriği olan, iki veya daha fazla tekstil bileşeni içeren herhangi bir tekstil ürünü, her bir bileşenin tekstil elyaf içeriğini belirten bir etiket veya işaretleme taşır. (2) Birinci fıkrada bahsedilen etiketleme veya işaretleme, tekstil bileşenlerinin asıl astar olmaması ve bu bileşenlerin tekstil
ürününün toplam ağırlığının % 30’undan daha azını temsil etmesi halinde zorunlu değildir. (3) İki veya daha fazla tekstil ürünü, aynı elyaf içeriğine sahipse ve olağan olarak tek bir takım oluşturuyorsa, tek bir etiket veya işaretleme taşıyabilir.
Hayvansal menşeli tekstil olmayan parçalar içeren tekstil ürünleri
MADDE 13 – (1) Piyasaya arz edilen tekstil ürünlerinde hayvansal menşeli tekstil olmayan parçaların varlığı, söz konusu parçaları içeren ürünlerin etiketlenmesi veya işaretlenmesinde “hayvansal menşeli tekstil olmayan parçalar içerir” ifadesi kullanılarak belirtilir. (2) Etiketleme veya işaretleme yanıltıcı olamaz ve tüketicinin kolayca anlayabileceği şekilde yapılır. Belirli tekstil ürünlerinin etiketlenmesi ve işaretlenmesi için özel hükümler MADDE 14 – (1) Ek-4’te listelenen tekstil ürünlerinin elyaf kompozisyonları, aynı ekte düzenlenen etiketleme ve işaretleme hükümlerine uygun olarak belirtilir.
Etiketler ve işaretlemeler
MADDE 15 – (1) Piyasaya arz edilen tekstil ürünleri, elyaf kompozisyonlarını belirtecek şekilde etiketlenir veya işaretlenir. Tekstil ürünlerinin etiketlenmesi ve işaretlenmesi kalıcı, kolay okunabilir, görülebilir ve ulaşılabilir şekilde yapılır ve etiketler sağlam bir şekilde iliştirilir. (2) Birinci fıkra hükümleri saklı kalmak üzere, ürünler tedarik zincirindeki iktisadi işletmelere tedarik edildiğinde veya kamu sözleşmeleri gereği bir yetkili makam tarafından verilen bir siparişin teslimatı amacıyla tedarik edildiğinde, ürün beraberindeki ticari belgeler, etiket veya işaretlemelerin yerine geçebilir ya da bunları tamamlayabilir. (3) 6, 8, 9 ve 10 uncu maddelerde belirtilen tekstil elyaf isimleri ve elyaf kompozisyonları tanımları, ikinci fıkrada bahsedilen ürün beraberindeki ticari belgelerde açıkça gösterilir. Mekanize işlem kodu olanlar ile aynı ticari belgelerde açıklanmak şartıyla uluslararası standartlarda tanımlananlar hariç olmak üzere kısaltmalar kullanılamaz.
Etiket veya işaretleme yükümlülüğü
MADDE 16 – (1) Bir tekstil ürünü piyasaya arz edildiğinde üretici, etiket veya işaretlemenin yapılması ile bunların içerdiği bilgilerin doğruluğunu sağlamak zorundadır. (2) Dağıtıcı, piyasada bulundurulan tekstil ürünlerinin bu Yönetmelikte öngörülen uygun etiketleme veya işaretlemeyi taşımasını sağlamak zorundadır. (3) Üretici ve dağıtıcı, piyasaya arz edilen tekstil ürünleri ile birlikte sağlanan herhangi bir bilginin, bu Yönetmelikle düzenlenen tekstil elyaf isimleri ve elyaf kompozisyonları tanımları ile karıştırılmamasını sağlamak zorundadır.
Tekstil elyaf isimlerinin ve elyaf kompozisyonu tanımlarının kullanımı
– (1) Piyasaya arz edilen tekstil ürünlerinde 6, 8, 9 ve 10 uncu maddelerde bahsedilen tekstil elyaf kompozisyonu tanımları; katalog, ticari literatür, ambalaj, etiket ve işaretlemelerde kolayca okunabilir, görülebilir ve belirgin olmalı; tek bir boyut, biçim ve yazı tipinde basılmalıdır. Bu bilgiler, satın alma işleminin elektronik ortamda yapılması durumunda da, satın alma işleminden önce tüketiciye açıkça sunulmalıdır. (2) Üreticinin ticari markası veya ismi 6, 8, 9 ve 10 uncu maddelerde bahsedilen tekstil elyaf kompozisyonu tanımlarının hemen öncesi veya sonrasında verilir. Bununla birlikte, üreticinin ticari markası veya ismi, kendi başına veya kök olarak ya da sıfat olarak ek-1’de listelenen tekstil elyaf isimlerinden birini veya bunlarla karıştırılabilecek bir ismi içeriyorsa; söz konusu ticari marka ya da isim 6, 8, 9 ve 10 uncu maddelerde bahsedilen tekstil elyaf kompozisyonu tanımlarının hemen öncesi veya sonrasında verilir. Diğer bilgiler her zaman ayrı olarak gösterilir. (3) Etiketleme veya işaretleme Türkçe olarak da yapılır. Bobinler, makaralar, çileler, yumaklar veya diğer küçük miktardaki dikiş, tamir veya nakış iplikleri için bir önceki cümle, 18 inci maddenin üçüncü fıkrasında bahsedilen dahili etiketlemeye uygulanır. Bu ürünlerin tek başına satıldığı durumlarda, dahili etiketleme de yapılması şartıyla Avrupa Birliği kuruluşlarının resmi dillerinden herhangi birinde etiketlenebilir veya işaretlenebilir. Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015 123
TEBLİG
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM İstisnalar ve Elyaf Kompozisyonlarının Belirlenmesine İlişkin Hükümler İstisnalar MADDE 18 – (1) 12, 15, 16 ve 17 nci maddelerde yer alan kurallara, ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarda belirtilen istisnalar uygulanır. (2) Ek-5’te listelenen tekstil ürünlerinin etiketlerinde ve işaretlemelerinde tekstil elyaf isimleri veya elyaf kompozisyonunun belirtilmesi zorunlu değildir. Ancak, üreticinin ticari markası veya ismi, kendi başına veya kök olarak ya da sıfat olarak, ek-1’de listelenen isimlerden birini veya bunlarla karıştırılabilecek bir ismi içeriyorsa, 12, 15, 16 ve 17 nci maddeler uygulanır. (3) Aynı tip ve elyaf kompozisyonunda olan ve ek- 6’da listelenen tekstil ürünleri, dahili etiketleme ile birlikte piyasaya arz edilebilir. (4) Metre ile satılan tekstil ürünlerinin elyaf kompozisyonu, parça veya rulo üze-
124 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
rinde gösterilerek piyasaya arz edilebilir. (5) Üçüncü ve dördüncü fıkralarda belirtilen tekstil ürünleri, bu ürünlerin elyaf kompozisyonları tüketici de dahil olmak üzere, tedarik zincirindeki her alıcı tarafından bilinecek şekilde piyasaya arz edilir.
Elyaf kompozisyonunun belirlenmesi
MADDE 19 – (1) Tekstil ürünlerinin elyaf kompozisyonunu belirlemek amacıyla yapılacak denetimlerde, ek-8’de düzenlenen metotlar veya aynı ekte belirtilen uyumlaştırılmış standartlar dikkate alınır. (2) 8, 9 ve 10 uncu maddelerde düzenlenen elyaf kompozisyonlarının belirlenmesinde, ek-7’de listelenen parçalar dikkate alınmaz. (3) 8, 9 ve 10 uncu maddelerde düzenlenen elyaf kompozisyonları, ek-7’de
belirtilen parçalar çıkarıldıktan sonra, her elyafın mutlak kuru kütlesine ek-9’da düzenlenen ilgili belirlenmiş istisnalar uygulanarak belirlenir. (4) Belirli bir analiz metodu olmayan tekstil karışımlarının elyaf kompozisyonlarını belirlemek amacıyla testini yapan laboratuarlar analiz raporunda; elde edilen sonuç, kullanılan metot ve doğruluk derecesini belirtir.
İhtiyat payları
MADDE 20 – (1) Tekstil ürünlerinin elyaf kompozisyonlarını belirlemek amacıyla ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarda belirtilen ihtiyat payları dikkate alınır. (2) 9 uncu maddenin üçüncü fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere, 10 uncu madde uyarınca belirlenecek elyaf kompozisyonundaki harici elyafların varlığı, bu elyafların yüzdesi aşağıdaki değerlere
ulaşmadığı sürece belirtilmek zorunda değildir: a) Ürünün üretimi sırasında teknik olarak kaçınılmaz olduğu ve rutin olarak eklenmediği sürece, tekstil ürününün toplam ağırlığının %2’si veya, b) Ürünün üretimi sırasında teknik olarak kaçınılmaz olduğu ve rutin olarak eklenmediği sürece, karde işlemi geçirmiş tekstil ürünlerinin toplam ağırlığının %5’i. (3) Etiket veya işaretleme üzerinde gösterilen elyafların toplam ağırlığı ile ilgili olarak, 10 uncu madde gereğince sağlanacak elyaf kompozisyonu beyanı ile 19 uncu madde gereğince yürütülen analizden elde edilen yüzdeler arasında %3 oranında üretim ihtiyat payına izin
verilir. Bu ihtiyat payı, ayrıca aşağıdaki durumlarda uygulanır: a) 10 uncu madde uyarınca ‘diğer elyaf’ ifadesi ile adlandırılmış elyaflar b) 9 uncu maddenin ikinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen yün yüzdesi analizin amacına uygun olarak, ihtiyat payları ayrı hesaplanır. Bu fıkrada değinilen ihtiyat payı hesaplanırken hesaba alınacak toplam ağırlık, nihai ürünün elyaflarının ağırlığından bu maddenin ikinci fıkrasında değinilen ihtiyat payı uygulanırken bulunan herhangi bir harici elyafın ağırlığının düşürülmesiyle bulunur. (4) İkinci ve üçüncü fıkralarda bahsedilen ihtiyat paylarının kümülatif uygulamasına, ikinci fıkrada belirtilen ihtiyat
payını uygularken, etiket veya işaretleme üzerinde gösterilen elyafların, aynı kimyasal türün bir veya daha fazla olduğunu kanıtlayan analizler sonucunda yalnızca harici elyafların bulunması durumunda izin verilir. (5) Üretim süreci, ikinci ve üçüncü fıkralarda belirtilenlerden daha yüksek ihtiyat payı gerektiren belirli tekstil ürünlerinde, Bakanlık, daha yüksek ihtiyat payına izin verebilir. Tekstil ürününü piyasaya arz etmeden önce üretici, olağanüstü üretim koşulları için yeterli neden ve kanıt sağlayarak, Bakanlığa yetkilendirilme talebini sunar. Yetkilendirme sadece olağanüstü hallerde ve üretici tarafından yeterli gerekçe sağlandığı durumlarda verilebilir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Çeşitli ve Son Hükümler Avrupa Birliği mevzuatına uyum MADDE 21 – (1) Bu Yönetmelik, Tekstil Elyaf İsimleri ve Tekstil Ürünlerinin Elyaf Kompozisyonlarının Etiketlenmesi ve İşaretlenmesi Hakkındaki 27/9/2011 tarihli ve (AB) 1007/2011 sayılı Konsey Tüzüğü dikkate alınarak Avrupa Birliği mevzuatına uyum çerçevesinde hazırlanmıştır.
sonunda uygunsuzluğun giderilmemesi halinde 4703 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen idari para cezası uygulanır. Yürürlük MADDE 24 – (1) Bu Yönetmeliğin, a) 13 üncü maddesi 1/1/2016 tarihin-
den sonra piyasaya arz edilen ürünlere uygulanmak üzere anılan tarihte, b) diğer hükümleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 25 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Gümrük ve Ticaret Bakanı yürütür.
Piyasa gözetimi ve denetimi MADDE 22 – (1) Bu Yönetmelik kapsamına giren ürünlerin piyasa gözetimi ve denetimi, 12/6/2014 tarihli ve 29028 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Piyasa Gözetimi ve Denetimi Yönetmeliği hükümlerine göre Bakanlık tarafından yapılır. Yaptırım MADDE 23 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerine uyulmaması halinde, üreticiye Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Piyasa Gözetimi ve Denetimi Yönetmeliğinin 11 inci maddesi uyarınca düzeltme süresi verilir. Verilen süre Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015 125
SAĞLIK
‘Vertigo’ iş ve sosyal yaşamınızın kâbusu olmasın! Yer sanki tavana gelmişçesine başınız mı dönüyor? Bir hekime başvurmakta fayda var, bu bir ‘Vertigo’ belirtisi olabilir. Uzmanlar Vertigo’nun bir hastalıktan çok belirti olduğuna dikkat çekerken, baş dönmesi nedeniyle denge sağlamakta zorluk oluşturduğu için en çok iş ve sosyal yaşamı etkiliyor.
126 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
Latince kökenli bir kelime olan ‘Vertigo’, baş dönmesi anlamına geliyor. Sözcük anlamının tam karşılını yansıtarak, kontrol kaybına neden oluyor. Son yıllarda artan bu belirti baş dönmesi ile başlıyor. Çoğu uzman tarafından, kişinin kendisinin ya da çevresinin hareket ettiğini düşünmesi hissi olarak tanımlanıyor. Farklı çeşitleri bulunan vertigoda baş dönmesine zaman zaman kulakta çınlama, işitme kaybı, mide bulantısı ve kusma gibi belirtiler de eşlik edebiliyor. Vertigo, özellikle stres altında ve yoğun çalışanlarla bağışıklık sistemi kuvvetli olmayan kişilerde sıklıkla görülüyor. Hastalığın oluşumunu engellemenin yolları da yine bu etkenlere dikkat etmekten geçiyor.
Vertigo, yerin tavana gelmesi hissi
Vertigo şikâyetleri nedeniyle hekime başvuran hastaların geneli, belirtileri anlatmakta güçlük yaşıyor. Kimi zaman kişiye göre etkileri değişebiliyor. En genel belirti, sandalda sallanma hissi ve ayağa kalktığında denge bozukluğu yaşanmasıdır. İşte bu noktada vertigo belirtisi mi olduğunu anlayabilmek için, kendi etrafınızda 40 kere dönün. Kendinizi serbest bıraktığınız anda, etrafın döndüğünü hissetmeniz ve yerin sanki tavana gelmesi hissi ile vertigo belirtisi aynıdır. Diğer yandan bu duruma kimilerinde, bulantı, kusma, terleme ve anormal göz hareketleri de eşlik edebilir. Bazen bu şikâyetler sabit bazen ise atak şeklinde sürekli görülebilir. Doktorlar, beyin ve iç kulaktaki problemlere bağlı olarak da ortaya çıkabileceğini belirtiyor. Vertigo tedavisinde KBB, nöroloji, dâhiliye, fizik tedavi değerlendirmeleri gerekebilir. Önerilen tedavi, konulan teşhis ile ilişkili olacaktır. Yılda en az bir kez kontrol muayenesinin yapılması ve ilaçların düzenli kullanımı önerilmektedir. Tedavi, doktorunuzun muayene
4-5 saniyelik kısa süre bir baş dönmesi bile, şiddetinden dolayı yaşam kalitesini düşürüyor. Kronikleşen denge sorunlarına ve psikolojik güvensizliğe de yol açabilmektedir. Günlük yaşamın üzerine bir de çalışma hayatındaki zorluklar da insanları bunaltıyor. Bunlarında etkisi olan Vertigo belirtisi ile ilgili “Düşecek gibi oluyorum. Yer ayağımın altından kayıyor. Cisimler yer değiştiriyormuş gibi geliyor.” Cümleleri doktorların en sık duyduğu şikayetler arasında yer alıyor.
hobiler edinebilirsiniz. Bir başka önemli unsur, bağışıklık sisteminizi güçlendirecek takviyelerden yararlanmak. Protein içerikli ürünlerin tüketime ağırlık vererek, kahvaltıda başköşeyi yumurtaya ayırın. Protein zengini bu nimetin şifasından faydalanın. Kuruyemiş ve taze süt tüketimi de önemli. Vücudunuzdaki dengeyi bozmamak için, bırakın güneş ışınları vücudunuza D vitamini depolasın. Bir diğer dikkat edilecek husus, hayatınızdan tuzu çıkarın onun yerine bol su tüketin. Böylece vücuttaki su tuz dengesini koruyorsunuz. Fakat çay ve kahveden uzak durun. Bu tarz içecekler iç kulakta sıvı artışına neden olduğu için bir başka vertigo sebebi…
İlk kural stressiz hayat
Ani hareketlere dikkat!
sırasında yaptıracağı basit bazı hareketlerden, cerrahi tedaviye uzanan geniş bir yelpazeyi kapsayabiliyor.
Yaşam kalitesini etkiliyor
Vertigo’ya yakalanmayı engellemek için stresten uzak durmak gerekiyor. İlk olarak hayatınızdan stresi çıkartmakla başlayın. Vertigo’ya sebep olan faktörlerin en üst sırasında yer alan bu etkenden kendinizi korumak için, yeni ve keyifli
Sağlıklı yaşamın vazgeçilmez bir parçası olan spora hayatınızda mutlaka yer verin. Ancak ani hareketler barındıran ağır sporlardan uzak durun. Başınızı çok hızlı bir şekilde sağa sola çevirmeyin, lunaparklardaki oyuncaklardan uzak durun, hızlı araba kullanmayın. Ani hareketlere neden olan bu durumlar kulak kristallerinin yerinden oynamasına neden olabiliyor. Bu önlemlerin yanında klinik boyutlara varan vertigo vakalarında, uzman hekimden destek alarak ilaç tedavisi uygulanmalıdır. Devam etmesi halinde ise özel bir tetkik gerekebilir. Çünkü vertigo daha ciddi problemlerin belirtileri arasında olabilir. Nadiren de olsa vertigonun tedavisi için ameliyat söz konusu olabilir.
Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015 127
SAĞLIK
Stres ve Yorgunluk Sizi Korkutmasın! Mevsim değişikliklerinde, hava değişimi sebebiyle vücudumuz bazı sinyaller veriyor. Bu evrede karşınıza çıkan stres, halsizlik ve yorgunluk sizi korkutmasın. Zira şifalı bitki çayları imdadımıza yetişiyor. Yorgunluğundan kurtulmak için, yeşil çay, melisa, ıhlamur, papatya ve rezene takviyesiyle önlem alın. Bu şifalı çayların faydaları;
128 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
Yeşil Çay: Uzmanların kalp ve damar sağlığının korunmasından zayıflamaya kadar çok geniş bir yelpazede önerdiği çaylar arasında ilk sırada geliyor. Aslında yeşil çay ve bizim bildiğimiz çay aynı bitkiden, çay bitkisi “Camellia sinensis” yapraklarından üretiliyor. Yeşil çayı ön plana çıkaran özelliği ise bu yaprakların işlenme şekli. Yapraklar, işlem sırasında normal çaydan farklı olarak daha az oksitleniyor ve bu sayede içerdiği vitamin, mineral ve antioksidanlar korunuyor. Bu faydalı çay, özellikle bahar aylarında ve diğer zamanlarda günde iki kupa tüketilebilir. Gün içerisinde tüketilmesi önerilen yeşil çay hem metabolizmanızın hızlanmasını sağlayacak hem de bağışıklık sisteminizin daha güçlü olmasını sağlayacaktır.
Melisa: Antiseptik özelliği olan melisa çayının bu aylarda düzensiz uyku problemi olan kişiler tarafından tüketilmesi gerektiği bilinmektedir. Günde bir kupa yeterli düzeydedir. Ayrıca hazmı kolaylaştıran, mideyi rahatlatan ve gaz sıkıntısı çekmenizi engelleyen melisa çayı tüketerek bahar yorgunluğu yaşama riskinizi azaltabilirsiniz. Yatıştırıcı, temizleyici, yenileyici ve dinçleştirici etkilerinin yanı sıra, melisanın antiseptik (mikrop kırıcı) özelliği de yüksek.
Papatya: Yüzyıllardır uyku bozukluklarının tedavisinde, soğuk algınlığına ve mide rahatsızlıklarına karşı kullanılan papatya üzerine 20 yıldan bu yana yapılan araştırmalar geleneksel olarak kullanımının yararlarını bilimsel sonuçlarla destekliyor. Papatya bitkisinin bu kadar çok popülerlik kazanması modern tıpta üretilen pek çok ilacın içerisinde etken madde olarak kullanılmasını sağlıyor. Gaz giderici etkisi olan papatya çayı, özellikle mide ağrısı ve sindirim sıkıntısı çeken bireylerin tüketmesi gereken bir içecektir. Yorgunluk ve düzensiz yaşam nedeni ile kabızlık sıkıntısı çeken bireyler günde bir kupa papatya çayı içmesi gerekmektedir.
Ihlamur: Avrupa’da, halk arasında yüzyıllardır çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde kullanılan ıhlamur, Tilia olarak bilinen ıhlamur ağacından (lime tree) elde edilir. Ihlamur çayı geleneksel olarak sinirleri yatıştırmak ve kaygı giderici olarak kullanılmaktadır. Bu aylarında baş ağrısı çeken bireyler için birebir olan ıhlamur, mide salgısını azaltarak besinlerin hazmını da kolaylaştırmaktadır. Gün içerisinde 1-2 kupa ıhlamur tüketmelisiniz.
Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015 129
AKTÜEL
Borsa Dünyası’nın en iyi filmleri Sizler için derlediğimiz bu filmler çalkantılı borsa dünyasını ele alıyor. Geçmişten günümüze yaşanılan ekonomik krizler, borsa hileleri sayesinde zengin olan milyarderler ya da tam tersi borsanın kurbanları… Tüm bu konuları içerisinde barındıran bu filmler, “Dünyayı Ekonomi Yönetiyor” dedirtiyor.
Wall Street 2, Money Never Sleeps Borsa 2 Para Asla Uyumaz (2010) Sinema tarihinin en büyük anti-kahramanları arasında gösterilen efsane broker Gordon Gekko yeniden beyazperdeye dönüyor. Ünlü yönetmen Oliver Stone’un 1987 yılında finans piyasasındaki çetin mücadeleyi anlattığı “Wall Street” adlı filminde yer alan Gordon Gekko, kimi zamanlarda aldığı sert, yer yer kural tanımaz kararlarıyla hafızalarda yer etmişti. Wall Street’in en parlak yıllarını yaşadığı dönemde özellikle içeriden bilgi alarak servetini katlayan Gekko’nun maceraları şimdi aradan geçen 20 yıl sonrasında yeniden gündeme geliyor.
Inside Job (2010) Belgeseli, hükümetler hakkındaki radikal ve sert eleştirileri ile tanıdığımız yönetmen Charles Ferguson yönetiyor. “Inside Job” adlı bu belgesel, 2008 mali krizinin nedenlerini inceliyor. Beş bölümden oluşan film, yasal ortamda ve bankacılık uygulamalarında gerçekleştirilen değişikliklerin finansal krizin oluşmasına nasıl yardımcı olduğunu araştırıyor. Eleştirmenlerden olumlu değerlendirmeler alan Inside Job, temposu, araştırma kapsamı ve karmaşık bir konuyu sergilemesinden dolayı övgü topladı. Mayıs 2010’da Cannes Film Festivali’nde gösterildi ve En İyi Belgesel Film Akademi Ödülünü kazandı. Aynı zamanda En iyi Belgesel film dalında Oscar’ı bulunan film izledikten sonra soğuk duş almış etkisi bırakıyor.
5. Arbitrage – Arbitraj Hedge fon yöneticisi olan Robert Miller, fonu satıp servetine servet katmayı amaçlar ve planladığı gibi de satar. Atlanan nokta ise fonun muhasebesinde yapılan usulsüzlüklerdir. Miller’in metresinin kendi yaptığı bir kazada ölmesi sonucunda da işler çığırından çıkar ve çıkar yolu aramaya başlar. Bu yolu da hiç beklenmedik bir yerde aramaktadır.
130 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz2015
Rogue Trader (1999) 1995 yılında İngiltere’nin soylu bankası Barings Bank’ın Singapur ofisinde vadeli işlem piyasalarından sorumlu Nick Leeson, piyasada müşterilerinin ve bankanın parasını adeta kumar oynarcasına yüksek risk alarak borsada para kazanmaya çalışır. Hırsına yenik düşen Nick, illegal muhasebesel yöntemlerle banka ve müşterilerinin paralarındaki kayıpları gizlemeye çalışır. Zaman zaman yaşadığı aksaklıklara rağmen deli cesaretine güvenerek türlü oyunlarda bulunur. Fakat bankasına yaşattığı kayıplar dağ gibi olmuş; artık büyük kumarı oynamanın vakti gelmiştir. Bankanın batışıyla birlikte tüm finansal kesime yönetim ve denetim işlemlerinin aynı birim tarafından yapılmaması gerektiğini, birbirlerinden bağımsız birimler tarafından yapılması gerektiği dersini vermiştir.
Too Big to Fail – İflas Etmek İçin Çok Büyük (2011) 2008 yılında Amerika’da başlayan ve tüm dünyaya yayılan ekonomik krize sebep olan olayların incelendiği bir film olarak görebilirsiniz. Krize neden olan olayları ve kriz sürecinde büyük şirketlerde yaşananları, Amerikan hükümetinin ekonomik sistemi ve kendisini kurtarmak için gösterdiği çabaları başarılı bir şekilde gözler önüne seren bir film. Gerçek olayları anlatılan filmler genel olarak tepki alsa bile, bu film anlatım tarzı ile büyük bir beğeni toplamış. Doğru ve akıcı bir şekilde anlatılan olaylar küresel krizin arkasında meydana gelen olayları açık bir şekilde gösteriyor. Film CNBC sunucusu Andrew Sorkin’in aynı isimli kitabından uyarlanmış.
Glengarry Glen Ross Ünlü oyun ve senaryo yazarı David Mamet’ın bir eserinden uyarlanan filmin tamamı 2 gün içerisinde geçiyor. Bir grup emlak pazarlamacısı bağlı oldukları şirket tarafından eğer adamakıllı birer satış yapmazlarsa kovulacaklarını anlıyorlar. Bu bir grup emlak satıcısının o akşam yaşadığı çelişkiler ve ayakta kalabilmek için verdikleri haybeye mücadele içlerinden bazılarını çalıştıkları büroyu soymaya bile itecektir. Özellikle yıldız oyuncu kadrosuyla dikkat çeken film başarılı bir tiyatro uyarlaması olarak biliniyor.
Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
131
AKTÜEL
İş dünyasında riskler Çalışma hayatında her zaman risk faktörü vardır. Yeni bir iş kurarken, şirket için büyüme yolunda bir adım atarken ya da şirket geleceği için bir
Finansal Risk Yönetimi İhracatçı İşletmeler Üzerine İnceleme Bu kitap, ihracatçı firmaların 2008/2009 yıllarındaki küresel finansal krizi dönemindeki finansal risk yönetimi stratejilerini analiz etmektedir. Bu kapsamda, işletmelerde finansal risk yönetiminde kullanılan yönetim stratejileri ile ilgili bilgi verilmekte ve ihracatçı firmalar üzerine yapılan araştırma sonuçları üzerinden analiz yapılmaktadır. Kitapta yazılan analizler Cumhuriyet Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından desteklenen, CÜBAP İKT-80 nolu “Mali Kriz Dönemlerinde İhracatçı Firmalarda Finansal Risk Yönetimi Stratejilerinin Geliştirilmesi” başlıklı projeden alınan verilere dayanarak yapılmıştır.
132 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
karar verirken tüm riskler göz önüne alınır. Hayatımızın her evresinde olan risk, iş dünyası için daha fazla önem teşkil ediyor. İş dünyasındaki
Yönetişim Risk ve Uyum Bu çalışma; Türkiye açısından ilk olma iddiasını taşımakta ve I. bölümde teorik olarak Yönetişim, Risk ve Uyum uygulamaları incelenmekte, II. bölümde GRC öncesi işletme uygulamalar ile aksaklıklar değerlendirilmekte ve III. bölümde GRC uygulamalarına yönveren temel rehberleri yayınlayan OCEG teorileri incelenmektedir.Ayrıca IV. bölümde; inşaat sektörü, gayrimenkul yatırım ortaklıkları, telekom sektörü ve kar amacı gütmeyen bir kuruluşta yürütülen risk yönetimi uygulaması ile bu çalışmanın uygulama eksikliği tamamlanmaktadır. Nihai olarak da çalışma pratik uygulamaları içeren GRC terimler sözlüğü ve ekler ile tamamlanmaktadır. İş d
riskler ile nasıl başa çıkabilirsiniz? Sizler için bu sorunun yanıtını bulabileceğiniz kitapları derledik.
Risk ve Yönetimi Dört ayrım olarak düzenlenen kitabın birinci ayrımında iki bulunmakta, ilk de genel olarak risk kavramına değinilmekte ve risklerin sınıflandırılması üzerinde durulmaktadır. Kitabın ikinci ayıranı, riskli yatırım projelerinin değerlendirilmesi konularına ayrılmıştır. Bu konular genellikle risk yönetimi kitaplarında değil, proje yönetimi kitaplarında ele alınmaktadır. Bununla birlikte, risk kavramı ile ilişkili konuların bir arada değerlendirilmesinin yararlı olabileceği düşünülmüş, öte yandan, risk yönetiminin öncesinde, kişilerin riske karşı tavır farklılıklarının proje seçimlerim nasıl etkileyeceğinin incelenmesi gerektiği fikrinden hareket edilmiştir. Kitabın en geniş ayırımı olan üçüncü ayırım, risk yönetimi araçlarına tahsis edilmiştir. Bu ayırımın ilk ünde genel olarak risk yönetimi kavramı ve yöntemleri tanıtıldıktan sonra, takip edenlerde; forward işlemleri, futures kontratları, swaplar, opsiyonlar, melez ve sentetik finansal araçlar gibi risk yönetiminde kullanılan araçlar incelenmiş, ayırımın son ünde ise risk yönetiminde en çok kullanılan yaklaşım olan “hedging” etkinliğinin nasıl değerlendirilebileceği konusu ele alınmıştır.
Kuruluşlarda Süreç, Performans ve Risk Analizi / Yönetimi Gerek özel sektörde gerekse de kamu sektöründe kuruluşların etkin ve verimli çalışmaları ve kaliteli hizmetler sunmaları, tüm ülke ekonomisini ve yönetimini doğrudan etkilemektedir. Günümüzde özel sektör kuruluşlarının mal ve hizmet kalitesini günün şartlarının gerektirdiği şekilde iyileştirememeleri sonucu varlıklarının sona ermesi, kamu kuruluşları için de geçerli bir olgu haline gelmiştir. Artık kamu kuruluşları da içinde bulundukları verimsizlik ve iş yapmaktan çok iş üretmeyen kurumlar haline gelmeleri sonucunda gerçek varlık sebeplerini kendileri yok etmekte ve fiziksel olarak var olsalar da kamuoyu gözünde büyük imaj kaybına uğramaktadırlar. Tüm dünyada 1970’lerin ortalarından başlayarak, hizmet sunumunda performansı artırmak, temel bir politika olmuş ve 1990lı yıllardaki gelişmeler tüm kuruluşları ciddi bir şekilde etkilemeye başlamıştır. Bu süreçte gündeme gelen süreç ve performans yönetimi uygulamaları; özellikle kamu kuruluşlarına, etkinliği ve verimliliği izleme, kontrol etme ve stratejik öncelikleri yerine getirme imkânı veren yeni bir yönetim anlayışı olarak dikkat çekmiştir.
İşletmelerde Risk Yönetimi Belirsizliklerle dolu dünyada bir işletmeyi etkili bir biçimde yönetmek, biraz da yaratıcılık ve yenilik tutkusuna, sistematik kuşku ve sorgulama yöntemine, inanç ve sabıra, insan doğası hakkındaki bilgiye, geleceği görme becerisine sahip olmayı gerektirir. Risk yönetimi, belirsizlikleri ve belirsizliğin neden olacağı olumsuz etkileri daha benimsenebilir bir düzeye indirgemeyi sağlar. Etkili bir risk yönetimi risklerin oluşmasını ve krize dönüşmesini engelleyecektir. İşletmelerin yaşamında kesin olan şey hiçbir şeyin kesin olmamasıdır. Risklerle dolu iş hayatında rekabette ileri olmanın ve başarının temel faktörü risk yönetimidir. Pazardaki değişiklikler, teknolojinin eskimesi, rakiplerin artması ve yeni ürünlerin bir günde güncelliğini kaybetmesi olaylarının hepsi, aynı zamanda bir risk kaynağıdır. Pazarlardaki aktüel belirsizlik istenildiği gibi aşılabilirse de globalleşen dünyada pazarların ve rekabetin hızla artan ölçüde uluslararası boyutlara ulaşması işletmeleri başarı için daha cesur ve yenilikçi olmaya, risk yönetimine daha çok önem vermeye yöneltmektedir. Bu çalışmada, sürekli ve yoğun rekabet baskısı altında faaliyetlerini sürdüren işletmelere daha verimli ve etkin risk yönetimini sağlayacak yöntemleri tanıtan, bu yolda onlara ışık tutan Risk Yönetimi konusu bütün boyutlarıyla incelenmiştir.
Risk Yönetimi Türkiye’de 2001 krizinin ardından 50 Milyar A.B.D. dolarına ulaşan maliyet ile birlikte, öncelikle bankacılık sektöründe temel bir standart gelen ‘Risk Yönetimi’ felsefesi, özünde finansal profesyoneller açısından bir tür zorunluluk olarak görülmekle beraber bireyler bazında, kültürel bir değişimi ifade ettiğinde ancak tam anlamıyla başarılı olabilecektir. A.B.D.’de başlayarak Dünya’ya yayılan Küresel Kredi Krizi zarar miktarının 3 Trilyon Dolara ulaşmasının beklendiği göz önüne alındığında, risk iştahının kontrol edilmesinde başarı sağlanmasının oldukça zor olduğu ifade edilebilir. Türk finans sektörü bilançoları içerisinde bulunmayan toksik kredi türevleri, finansal iflasların yaşandığı küresel piyasa koşullarında Türk Bankacılık Sektörünün döviz talebinin sürekliliği ve artan risk primi nedeni ile finansman maliyetlerini etkilemiştir. Belirlenen riskler, doğru yönetilmediğinde kurumların yıllık faaliyet kazançlarının çok kısa bir süre içerisinde kaybetmelerine neden olabilmektedir. 3. Baskı ile güncellenen Barış Akçay ve Evren Bolgün tarafından kaleme alınan kitap içerisinde risk yönetimi konularına cevaplar aranıyor.
Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
133
GEZİ
Masalsı şehir
Moskova
En eski Rus şehri ünvanına sahip olan Moskova, uzun ve sert geçen kış şartlarında adeta karlar diyarı görünümündedir. Bu büyüleyici ve harikalar diyarını andıran şehri tanımaya ne dersiniz? Her gün ‘Rusya’nın kalbi Moskova’ya kara, hava, deniz yolu ile birlikte milyonlarca turist geliyor. Ülkemiz için vize engelinin de olmaması da, bu şehre daha kolay gidip, gezmemize imkân sağlıyor. Moskova’yı diğer dünya şehirleri ile bağlayan 5 havaalanı, 9 demiryolu, nehir limanları vardır. Nehir yoluyla yapılan yolculuklar sırasında Karadeniz, Baltık, Beyaz, Azak ve Hazar gölü ve denizlerine ulaşabilirsiniz. Moskova’da güneş bir yanda gökyüzünü gösterirken, diğer taraftan ani bir yağmur ya da rüzgâr çıkabilir. Moskova’ya kar Kasım gibi yağar ve onu takip eden 6 ay hemen hemen yerden hiç kalkmaz. Bütün bu sert hava koşullarına rağmen hayatın akışında hiçbir değişiklik olmaz. Her şey güneşli günlerde olduğu gibi devam eder. Moskova bir açık hava müzesi gibidir. İçinde eski kiliseler, saraylar ve köşkleri barındırmaktadır.
Moskova’nın zengin yapıları görülmeye değer
Moskova’nın en eski yapısı, Rusya’nın sembolü olan Kremlin, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı’nın konağı Kremlin’dedir. Kremlin pek çok kez restore edilmiştir. Kırmızı
134 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
tuğlalarla örülü kule ve duvarları, XV. yy.da yapılmıştır. Kremlin’in merkezinde, Moskova’nın en eski Katedral Meydanı’nda, Kremlin Katedralleri (Baş melek Katedrali, Meryem’e Müjde Katedrali, Çarların ve İmparatorların Taç Giyme Törenleri’nin düzenlendiği Uspenski Katedralleri) yer alıyor. Meydanda katedrallerin dışında ayrıca 1508’de yapılan altın başlı Büyük İvan Çanı ve adını ön cephesindeki hudutlardan alan, 1491’de inşa edilen Fasetalı Saray bulunmaktadır. Kremlin’in bu bölümünde merasim törenleri düzenlenir, yabancı ülkelerden gelen Büyükelçiler kabul edilirdi. Projesini Konstantin Tan’ın çizdiği Büyük Kremlin Sarayı, 1849’da inşa edilerek, içinde İmparator ailesine ait odalar, muhteşem mobilyalarla döşeli kabul salonları, kristal ve porselen ev eşyaları bulunuyordu.
Moskova’nın simgesi Kızıl Meydan
Moskova deyince ilk akla gelen ve şehrin ana meydanı olan, Kızıl Meydan görülesi yerler arasındadır. Moskova’nın ana meydanıdır. Burada resmi geçitler ve merasim törenleri yapılır. XV. yy.da ortaya çıkmıştır. Eski devirlerde en önemli buyruklar Kızıl Meydan’da verilirdi, Çar ve Patrikler halka buradan seslenirdi. Konstrüktivizm tarzındaki basamaklı bir binadan oluşan Lenin’in Mozolesi (Mimarı: Şçusev, Yıl: 1924) ve Aziz Vasili (Blajenni) Katedrali de buradadır. Son zamanlarda Kızıl Meydan, dünyaca ünlü sanatçıların konser verdikleri bir yer
olarak da kullanılmaya başladı. Luciano Pavarotti, Plasido Domingo, Mstislav Postropoviç ve Paul McCartney burada sahne almıştır. Kremlin, bir zamanlar Rusya’nın en yüksek binası olan 81 m.lik Büyük İvan Çan Kulesi’nin yanında dünyanın en büyük çanına (Çar Çanı) ev sahipliği yapıyor. Ağırlığı 202 ton, uzunluğu ise 6,14 m.dir. Çan da hiç çalınmamıştır, demiri döküldükten hemen sonra çıkan yangında (1737 yılında), büyük bir parçası kopmuştur. (Parça şimdi Çan’ın yanında durmaktadır.) Kızl meydan yer alan ve Moskova’nın simgesi olan, Aziz Vasili (Blajenni) Katedrali, Kazan hanları üzerine kazanılan zaferlerin şerefine yapılmıştır. Mimar Barma ve Postnikov tarafından 1555–1561 yıllarında inşa edilen, birbirinden bağımsız duran kilise kuleleri, Kazan seferinin en önemli olaylarını sembolize etmektedir. Katedralin zarif görünüşü, XVII. yy.ın ikinci yarısında biraz değiştirildikten, yani bazı yerleri yeniden inşa edilip resimlerle süslendikten sonra son şeklini almıştır. Lenin’in Mozolesi, Kızıl Meydan’daki anıt mezardır. Vladimir Lenin’in naaşı, Traurni Salonu’nda kristal bir tabutun içinde durmaktadır. Anıt mezar, ilk önce ahşaptan yapılmıştı. Şimdi gördüğümüz Mozole, 1930’da mimar Aleksandr Şçusev’in projesine göre konstrüktivizm tarzında labrador ve granitten yapılmıştır. Mozole’nin girişinin üstünde, 70 yıldır Devlet Başkanları’nın resmigeçit
ve merasim törenlerinde çıktıkları kürsü bulunmaktadır. Milan’daki “La Skala” ve Paris’teki “Grand Opera” gibi, Bolşoy Tiyatrosu da dünyanın en meşhur tiyatrolarından biridir. Projesini Mimar Bove’nın çizdiği bina, 1825 yılında yapılmıştır. Alınlıktaki heykel (“Apollon neş Arabasında” Heykeli), heykeltıraş Pyotr Klodt tarafından yapılmıştır. Prens Vasili tarafından 1524’de Smolensk’in ele geçirilmesi anısına kurulan Novodeviçi Manastırı, XVI.-XVII. yy.da Çar ailesinden ve asil Boyar soyundan gelme kadınların kendilerini kapattığı manastırdır. Tretyakov Galerisi, IX.-X. yy.a ait Rus zel sanatlarının sergilendiği milli bir müzedir. Müzeye, kurucusu olan bilim ve sanat koruyucusu, ünlü tüccar Pavel Tretyakov’un soyadı verilmiştir. Tretyakov, 1892 yılında koleksiyonlarını Moskova’ya armağan olarak bu müzeye vermiştir. “İşçi adam ve Köylü Kadın”, 1937’de Vera Muhina tarafından Paris’teki Uluslararası Sergi’de Sovyet pavyonu için kurulan heykel grubudur. Rusya Sergi Merkezi’nin kuzey girişinin önünde kurulmuştur. Paslanmaz çelikten yapılmıştır. 25 m. yüksekliğindedir. Sosyalist realizmin gerçek eseri olan bu heykelde, köylü sınıfla işçi sınıfın birliği bir imaj şeklinde tasvir edilmiştir. İşçi adam ve köylü kadın ellerinde tuttukları Sovyet Devlet’in sembolü olan orak ve çekici iyice yukarı kaldırmışlar. Ostankino Televizyon Kulesi (Yüksek-
Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015 135
GEZİ
liği: 539 m., Toronto’daki Televizyon Kulesi’nin yüksekliği: 555m.), yüksekliği bakımından dünyadaki ikici binadır. 1967’de Moskova’da yapılmıştır. Proje mühendisi Nikolay Nikitin’dir. Teknik hizmetler veren Kule’de ayrıca bir teftiş alanı ve Kule’nin ekseni etrafında yavaş yavaş dönen bir halka görünümündeki “Yedinci Gök” adlı restoran vardır. Böylece restorana gelen müşteriler yemeklerini yerken bir taraftan da Moskova’nın kuzeyini seyredebilirler. Mimari bir eser olarak sayılan Moskova Metrosunu, şehrin en iyi mimarları şekillendirmiştir. “Kızıl Kapı”, “Sokolniki” ve “Mayakovskaya” istasyonları, Brüksel ve Paris’te yapılan uluslararası sergilerde Grand Prix’ye (Büyük Ödül) layık görülmüştür. İlk istasyonların yapımına, devrim öncesi Rusya’sında ki Çar Saraylarının inşasında harcanan miktardan daha fazla mermer harcanmıştır. Büyük Vatan Savaşı zamanında metro, sığınak
136 Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015
olarak kullanılmıştır. Moskova’nın en büyük yapısı sayılan, “Lujniki”, geçen asrın 50’li yıllarının ortasında kurulan bu muazzam spor kompleksidir. 1980 yılında Olimpiyat Oyunları’nın yapıldığı merkez olmuştur. Kuskovo, müze haline dönüşmüş Kont Şeremetevler’in çiftliğidir. Çiftlikteki saray ve bahçeler, toprak kölesi mimarlar Argunov, Mironov ve Dikuşin tarafından Mimar Blank’ın da katılımıyla XVIII. yy.ın 40-70’li yılarında yapılmıştır. Yapılar arasıda Saray, “Grotto” pavyonu, “İtalya” ve ”Hollanda” villaları, “Oranjereya” ve ”Ermitaj” nümüze kadar muhafaza edilmiştir. Kolomenskoye, Moskova Nehri’nin yüksek bir kıyısı üzerine kurulmuş, XVI.-XVII. yy.lara ait Büyük Preslik ve Çarlık çiftliğidir.
Rusya’nın sahne sanatlarında merkez şehri
Moskova Rusya’daki sahne sanatlarının
merkezidir. Bale ve film kentte oldukça yaygındır. Rus balesi tüm dünyada tanınır. Yaklaşık 132 sinema, 93 tiyatro, 24 konser salonuna ev sahipliği yapan Moskova’da, Bolshoi Tiyatrosu, Malyi Tiyatrosu, Vakhtangov Tiyatrosu ve Moskova Sanat Tiyatrosu kentin başlıca tiyatrolarını oluşturur. Moskova Uluslararası Müzik evi olarak da bilinen Moskova Uluslararası Sahne Sanatları Merkezi klasik müziğin en iyi örneklerinin icra edildiği yerdir. Moskova’nın sirkleri oldukça meşhurdur. Moskova Devlet Sirki ve Tvestnoy Bulvarı üzerinde bulunan Moskova Sirki bunlardan başlıcalarıdır. İnsanın gözlerini kamaştıran bir eğlence atmosferi Moskova’da sizleri bekler. Kentte doğal hayatın sunduğu çok güzel eğlence imkânları mevcuttur. Kamp, dağ bisikleti, balık tutma, kar turları, avcılık ve kayak kenttte bulabileceğiniz başlıca aktivitelerdir. Moskova gece yaşamı oldukça renklidir. Gece eğlencesinin yaşandığı
başlıca mekânlar Tverskaya Caddesi’nde toplanmıştır. Bu caddenin güneyi pahalı ve lüks barlarla dolup taşar. Novy Arbat Caddesi, kentin en hareketli gece kulüplerinin bulunduğu diğer bir yerdir.
Rus Mutfağı uluslararası lezzetleri buluşturuyor
Moskova akşam yemeğini dışarıda yemek için en ideal kentlerden biridir. Hem eski tarz Rus restoranları hem de modern mutfaktan örnekler sunan modern mekânlar yüzlerce farklı yemek alternatifiyle göz kamaştırır. Uluslararası mutfaklar kentte oldukça popülerdir. Ermeni, Amerikan, Avrupa, Italyan, Japon ve Ukrayna mutfakları kentteki popüler uluslararası mutfaklardır. Çok sayıda kahve ve sıcak/ soğuk yiyeceklerin servisinin yapıldığı mekânlar kentin her köşesinde yerini almıştır. Sushi, Rus sofralarının başköşesinde yer alır. Votka, Moskova eğlence hayatının en
önemli içeceğidir. Özellikle honney pepper votka denilen ballı ve acılı votka oldukça popülerdir.
Alışveriş
Yerel hediyelik eşyalar, havyar, votka ve otantik el sanatları satın alabileceğiniz eşyaların başında gelir. Tverskaya Caddesi şehrin en kalabalık alışveriş yerlerinden biridir. Kitaigorod’da yer alan Tretyakovsky Proyezd lüks butiklerin merkezi konumundadır. Bulgari, Tiffany, Armani, Prada, Bentley ve pek çok ünlü markayı burada bulabilirsiniz. Kent merkezinde, Igor Chapurin’in tasarım elbiselerinin satıldığı alışveriş mağazaları bulacaksınız. Chapurin’in koleksiyonu Rusya’da ve Avrupa’da oldukça popülerdir. İzmaylovo’da bulunan İzmaylovo Çarşısı, Rusya ve Moskova’daki sanat ve zanaat eşyaları satan en önemli alışveriş yeridir. El sanatı ürünleri, antikalar, Rus eşyaları, çok çeşitli geleneksel hediyelikler, Orta Asya’dan
kilimler, satranç setleri, çömlekler ve daha fazlası bu pazarda satılmaktadır.
Bilinmesi Gerekenler
• Rusya’da sokağa çıkarken pasaportunuzu yanınıza almayı unutmayın, aksi takdirde başınıza büyük dert açarsınız; polis sizi derhâl merkeze götürür. • Derdinizi İngilizce anlatmaya çalışarak kendinizi boşuna yormayın, kimse bu dili bilmiyor. Zaten şehirdeki Azeriler, Özbekler, Tacikler, Ahıska Türkleri, Gürcüler ve Ermenilerin bir bölümü gayet iyi Türkçe konuşuyor. • Sarı taksi sayısı yok denecek kadar az ve çok pahalı. Kapkaça karşı çantanıza, cüzdanınıza dikkat edin. •Bir Rus’a asla “kazyol” (keçi) demeyin, büyük hakaret. Söylenmeyecek diğer iki sözcük de “manyak” ve “durak”. Manyak bildiğiniz anlamda. ‘Durak’ da deli demektir. Eğer bu sözleri bir tartışma sırasında söylerseniz dayak yersiniz.
Baby & Kid Store Haziran / Temmuz 2015 137
Anne, bebek ve çocuk gereçleri sektörünü buluşturan fuarlar Fuarlar sektörün gelişmesi, bebek ve çocuk markalarını bir platformda toplaması ve ekonominin kalkınması adına büyük bir misyona sahiptir. Bizde bunun öneminin altını çizerek sizler için ‘Fuar Takip Rotası’ adı altında hazırladığımız bu bölümde, gelecek yurt içi ve yurt dışındaki fuarların listesine yer veriyoruz. 1) Child Youth (Kind + Jugend) Fuarı 10- 13 Eylül Almanya Dünya sektöründe en önemli fuarların başında gelen Child Youth (Kind + Jugend) Fuarı, Almanya’nın Köln şehrinde düzenlenecek. Fuarda Anne, bebek ve çocuk araç gereçlerinden birçok ürün ve kategori sergilenecek. 2) CBME Kids Fashion Fuarı (29. Uluslararası Bebek, Çocuk Hazır Giyim ve Aksesuarları Fuarı) 03-06 Harizan tarihleri arasında düzenlenecek olan bu fuar, İstanbul Fuar Merkezinde Hall 9 ve 10’da olacak. Aynı zamanda fuarda, çocuk moda defilesi, Türk çocuk kıyafet müzesi ve genç tasarımcılar galerisi de katılımcı ve ziyaretçileri bekleyen sürprizlerdendir.
3) Şanghay Uluslararası Anne Bebek Çocuk Ürünleri Fuarı (CBME) 22-24 Temmuz 2015| SNIEC, Çin Şanghay’da her yıl düzenlenen, Şanghay Uluslararası Anne Bebek Çocuk Ürünleri Fuarı (CBME) kendi sektöründe dünyanın en büyük fuarları arasındadır. CBME, 22, 23 ve 24 Temmuz 2015 tarihlerinde Şanghay Yeni Uluslararası Fuar Merkezi (SNIEC) ‘de düzenlenecektir. 200.000 m2 sergi alanı ile fuarda, 2.650 marka ile 1.900 katılımcı yer alacaktır. 4-) MMC Kids Collection Çocuk Giyim ve Moda Fuarı 01 – 03 Ağustos 2015 01 -03 Ağustos tarihleri arasında Almanya’nın Leipzig şehrinde düzenleniyor. 20 yıllık bir fuar olan MMC Kids Collection fuarı çocuk modasına yön veriyor. Fuarda düzenlenen defilelerle bebek çocuk tekstil ürünleri sergileniyor. Fuar çocuk ve bebek tekstil sektöründeki firmaları buluşturuyor.