basit Hayat zaten basit, zorlaştırmasak ya?
n i z fan
“2
“2
4 10
3
6
onlarsız şehir
8
benim halim
16
köprüleri geçmek
14
kadim belde
yelkenli teknem nerede?
12
dağılma
nedir daha önemli olan?
okyanusun ortasındayım
18
bi’şeyleşmişiz
Ücretsizdir. Kafamız rahat olduğunda çıkar. Kafa boşaltmak için kullanılan dijital neşriyat, bazen de basılı neşriyat. Yazıları üstünüze ve ciddiye almayın lütfen. Basitçe okuyalım. Fotoğraflar ve çizgiler her yerden olabilir. Yazdıklarınızı ve çizdiklerinizi yollayabilirsiniz. basitfanzin@gmail.com
köprüleri geçmek
öprüleri geçmek
Hayatımıza bir şeyleri eklemek için uğraşıyoruz durmadan. Bazı şeyler istediğimiz gibi eklenmiyor. Sonra onları değiştirmek için uğraşıruz. Sonra da tamamen hayatımızı değiştirmek için çokça uğraşıyoruz. Bariz bi paradoksu kendimiz yaratıp mantığını sorfularken de paradokslara başvuruyoruz. Önceden attığımız düğümü çzömek için yeni düğümler atıyoruz. Duygusal canlıların davranış biçimi her zaman böyledir. Aşırı mantıklı davranmak, doğaya uyum sağlamak rahatsız ediyor bizleri. O yüzden bizim olan bize ait olsun diye çabalıyoruz. Mutlu olmak için hüzne müsade ediyoruz belli bir müddet. O kadar çok müsade ediyoruz ki bazen, arada nehirler oluşuyor. Sular yükseliyor. Köprülere ihtiyaç duyuyoruz. Zihnimizde inşa edeceğimiz o kadar çok köprü var ki. Ama korkuyoruz üzerinden geçmeye. Çünkü bu köprülerden geri dönmek rahatsız edevek bizi. Köprüden geçmek.
Birçok şeyi atlamak. Geride bırakmak.
Çok çekici geliyor dimi, arkamızdaki hayata baktığımızda.
editörümsü izade
del
3
onlarsız şehir
Saatteki izlerin peşinde gözlerim bırak şu şehri kendi haline!! asfaltına yapışmış bir balgam gibi çiğnesin kirli botlarıyla gölgeler. artık karıştı bulutlara onlar, kemikleri milat olmuş, kendi içlerine gömüldüler. ne sırdan saçları ne anlam arayan bakışları kaldı. izlerini süzecek bir saat, zaten kendi halinde bir şehir kaldı..
k
4
Canber
5
kadim belde
Köklerini saldığın toprak yabancı şimdilerde sana Ey koca belde! Vücudunda kaç yara var, Dalların hangi zamana perde? Göğsün niye bu kadar mümbit? Ve vahdetlerisin ormanların ve şehirlerin Ebede basamak yaşın gibi. Sen, göğe doğru uzanırsın, Cüceler yere. Soğuk arklardan akan bir tas su serinliği Altında ölüce yaşamak Bütün günahlara veda edip bir akşamüstü “Eşhedü” deyip, Farkında olmak.
6
man h a r u d b A Balta
7
yelkenli teknem nerede? Lodoslu ovanın dağlarına esen gürültüydü huzurum. Çocukluğumda elektrikler kaçardı her lodosta ve kaybolurdu bütün şehir. Mahallemin çatı gürültülerinin dehşeti mutlu ederdi. Camın küçücük bir yerinden ıslık çalardı lodos ve ben uyuyakalırdım. Huzursuzluklar ve olumsuzluklar içinde çocuk olan biri için eğlenceli ve huzurludur bunlar. Sabah uyandığımda yıkılmış çatılar, sokağa inmiş saksılar ve kırılmış ağaçlar gecenin ürkütücü gizeminin dehşetini hissettiriyordu. Karanlık bulutların hakimiyetindeki sabah sanki herkes uyanamamış gibi. Küçük bir çocuğun endişeleri ve dehşeti, şimdilerde ne kadar mutluluk gibi geliyor insana. Her sıkıntıyı yaşayana mutsuzdur hayat ama o sıkıntıyı atlatana en güzelidir yaşam. Ben ömrümü hissiyatlarımı anlamaya çalışırken azaltmışım. Bugün niye mutluyum? Bugün niye mutsuzum? Başıma bundan daha kötüsü gelir mi? Bundan daha çok mutlu olabilir miyim? Bu soruları cevaplayarak mutlu ve huzurlu olmanın matematiğini çözmeye çalıştım yıllardır çocukça. Her cevabı bulduğumda kendimi programlamamla hayatın bana her istediğimi yapamadığımı öğretmesi bir oldu. Siz mutlu olmak istersiniz ama hayatın dengelerinin etkisiyle mutlu olursunuz. Kendini mutlu yapan bir insan tatminsizliğiyle kendini anında mutsuzlaştırabilir. En önemlisi mutluluk veya mutsuzluk değil. Kendinizi kendiniz gibi yaşamanız. İnatla değil dengeli yaşamanız. Ben hep o elektrikleri kesilen mahallede gülümseyen çocuğum. Hayallerimde bile kağıttan gemiler yüzdürürdüm su birikintilerinde. Şimdiyse büyüdüm, kendi sahilimin uzağında yelkenli teknemi arar oldum. Belki de yaşlanınca yelkenli teknemden sahile bakıp gülümseyeceğim.
8
9
benim halim
Dağılıyorum yine, yeniden bütün olabilmek için. Susuyorum yine, yeni kelimelerim için. Duruyorum yine, sana gelebilmek için. Bu sefer kendi parçalarımı bile sayamaz oldum. Ama artık şuan eminim, bu dünyada ölümsüzmüş ruhum. Sayısızca parçalasa da üzse de dünya beni, yok edemiyor en kirli kuyuda bile umutlarımı. Oldum dediğim anda kırılmaya başladım ve kendimi fark edene kadar dağıldım. Yine bitiremedi gerçeği. Son, döngünün bir parçasıdır.
10
11
dağılma
Uyanamıyorum ne geceye ne sabah. Üzerime düşen umutsuzlukların sancısı var ruhumda. Açamıyorum gözlerimi dünyaya. Kapalı kalsalar da kalamıyorlar gerçeklerden uzak. Tutamıyorum kendimi hayatta. Açsam da gözlerimi, yabancı bir çocuk gibi korkuyor sabahtan. Yakıyorum yine bir sigara, yanmış gençliğimin üzerine bir nefes gibi. Gamsızla dökülen küllerin bile düşüşünü kıskanıyorum. Kül tablamdaki karmaşa bile hayatımdan temiz. Gökyüzünü yakalamaya çalışan penceremin yalnızlığını benzetiyorum kendime. Güneşin doğuşundaki renkler sadece hayatımdaki farklılıklar. Uyumak da çözüm değil artık. Her söndürdüğü sigaranın ardından sonraki sigarayı düşünür oldum. Beni kuyuya iteni değil kuyunun sonunu düşünüyorum. Kalbim dağınık bir oda artık. Her şeyi çöpe atmak mı yoksa toplamak mı?
12
13
nedir daha önemli olan?
3 günlük yaşamda kalp kırmaktan daha önemli olan nedir bu dünyada? İnsanları korumaya çalışmak mıdır onları öldürmek? Yaşayacakları her şeyi engellemek midir korumak? Güvenimi ve saygınlığımı kaybettiğin insanları unutup da tekrardan başlayamıyorum. Bir orospunun işini bitirip bir sonraki işine gülerek başlaması gibi yaşayabiliyor insanlar hayatı.
14
15
okyanusun ortasındayım
Hiç düşünmemiştim. Sakin bir sahile yanaşıp demir atmak aklıma gelmedi şimdiye kadar. Ruhumun ölümsüzlüğüne kapılıp dünyayı alabildiğine hor görmüşüm. Çocukça hissiyatlarım akılsızca eğlenmelere dönüşmüş. Heveslerim yönetmiş tekneyi. Hep güneşli günleri düşlemiş. Şimdiyse okyanusun ortasındayım. Her geçen kuş bana mı gelecek diye düşünür oldum. Bir sahile bir limana yaklaşırken sorguluyorum hep kime ait diye. İlk okyanusa açıldığım sahile geri dönemiyorum. O kadar uzağımda kaldı ki hissedemiyorum artık. Çok uzaktan görüyorum orayı ama kime ait anlayamıyorum. Geri dönsem sakin mi denizi bilemiyorum. Yine o kadar yol gidip okyanuslara geri dönmeye korkuyorum. Artık yaşlandıkça sadece teknemi düşünür oldum galiba. Ve okyanuslar sadece benim içimdir belki. Hiçbir sahil ve liman tutamayacak belki de teknemi.
16
17
bi’şeyleşmişiz
Bi şey olmuş bize. Son 20 senedir hatta daha da fazlası var. İnsan değiliz artık sanki. İnsan olan insan hayatına önem verir. Bu iğrenç ve ucuz davranışlarınızla ele veriyorsunuz kendinizi. Ve klavyeden, telefondan yazınca varlığınızı soyutlaştırıp içinizdeki pisliği kusuyorsunuz. İnsanların hayatından daha önemli ideolojileriniz varmış sizin! İnsanların hayatından daha önemli tuttuğunuz takım varmış sizin! Ve insanlardan daha önemli paralarınız varmış sizin. İğreniyorum sizin gibi canlılarda. Anasının, babasının, çocuklarının, kardeşlerinin yüreklerinde yangın varken siz ucuz hesaplar güdüp ölümler üzerinden egolarınızı tatmin ediyorsunuz. Hiç kimse umurunuzda değil aslında. Siz siyasi hırslarınız ve nefretlerinizle vicdanlarınızı rahatlatıyorsunuz sadece.
18
19
köprüleri geçmek basit mi?
“2