basit Hayat zaten basit, zorlaştırmasak ya?
hite Mrs. W
n i z fan
“6
e
k
i
m
/
2
0
1
8
“6
4 10
3
bir virüs olarak insan
gölde
8 uzaktaki yollarım
şeytanların masumiyeti
ekim
12
obi’de yüzerim
16
6
18
dönmezler geri
ıssızlığa bırak
Ücretsizdir. Kafamız rahat olduğunda çıkar. Kafa boşaltmak için kullanılan dijital neşriyat, bazen de basılı neşriyat. Yazıları üstünüze ve ciddiye almayın lütfen. Basitçe okuyalım. Fotoğraflar ve çizgiler her yerden olabilir. Yazdıklarınızı ve çizdiklerinizi yollayabilirsiniz. basitfanzin@gmail.com
bir virüs olarak insan
virüs
Bir virüs olarak yayıldı insan dünyaya. Kimisi kendini kontol ederek iyi huylu oldu kimisi de doğaya ayak uydurdum diyerek önüne gelen her şeyi tüketti. Maddeler, besin kaynakları tüketiliyordu fütursuzca. Şimdiyse insan beyni insan beynini tüketiyordu. İçi deşiliyordu insanın. Duygular tüketiliyordu umursamazca. Gülmenin iyi bir şey olduğunu keşfedince ona doğru koştu herkes. Sadece kendisi gülecekti ama etrafındakileri üzüyor muydu gülerken? Kimin umurunda? Geleceğin umurunda belki. Ya da pişmanlıklarla dolu bir yaşlılık geliyordu genç beyinlere. Her şey o kadar endüstrileşmişti ki, dostlukların, ailelerin ve aşkların endüstri parçasında tüketim malzemesi olması kaçınılmazdı elbette. Bu sonu gelmeyen insan isteklerine ayrı bir dünya yaratıldı insan beyniyle. Olmayan şeyler üzerinde kuruldu sonra bütün düşünceler. Sanal dünya dediler. Herkes varlığını orada sürdürmek için çabaladı. Yeni bir gerçeklik yaratıldı insanların eliyle ve tüketim daha da hızlandı. Artık konuşmuyoruz karşılıklı. Sevinçlerimiz de değil karşılıklı. Farklılaşma çabası içerisinde gösteriş ve üstünlük yarışı bu sergilediğimiz yeni dünya vitrinlerinde. Başkalarını ezmek mutluluk veriyor. Ve onların hayranlığı. Çok da dengesiz bir ruh halinde insanoğlu. Kendi kendini yokedene kadar böyle de devam edecek sanırım.
editörümsü izade
del 3
gölde
bir şafak vaktiydi kulağıma gelenler, küçük bir canın heyecanlı hareketleri, küçük bir yaşam çırpınışı. bir avcının avıydı alaca gölde o hareketler, kendinden emin yaşar canlılar, emin adımlarla geçerler hayatı, hiçbir şanssızlık uğramayacak gibi. sebepsizce bir sahip olma arzusu alevli içeride. sakince değil, hırslıca avuçlanır arzulanan. bir gölde uyanır hislerim. küçük bir balık kendime getirir beni, küçük çırpınışlar sarsar benliğimdeki şeytanı.
4
Sami r Ekinle
5
şeytanların masumiyeti Tabii ki de her insanda vardır biraz şeytanlık. doğarken değil ruhlar eskidikçe sızar içeriye. kaç kere tokat kaç kere çelme yemek gerekir bilmem ama o şeytan günün birinde uğrayacak en derinlerdekinin kapısına. sevgiyi kaybetmekle başlayacak önce. sonra şüphe harlayacak bütün sevgisizliği. o şüphe var ya kurt gibidir. insanın içini yemeden bırakmaz. bir kez düşerse, bir ömür yaşar içeride. ya düştüğü yeri yer bitirir ya da başka bir insanı kırar geçer. ve zekayla buluştu mu o kaybedişlerdeki aptal, sarılır dünyanın en büyük silahına. son kale olan vicdana karşı en etkili taaruz. masumiyeti kullanır modern şeytanlar. gülümserler, özümserler, dostluk derler, sevgi derler, aciz düştüm derler lakin senin duygularını sökeceğim demezler. şeytanların masumiyeti hüküm sürer bu zamanda insanlığa.
6
7
ekim
Ekimin ilk günü yağan sağanak yağmur Eylülden kalan beddualar temizlendi Yağmurdan sonra kalan su sesi duyulur Bahara açılan kapılar kilitlendi Gerçekleşmemiş düşlerim güneşi batmış Hüzünle boynu bükülmüş bir ayçiçeği Varsın gerçekleşmesin bugün hayallerim Doğar elbet yarın ümitlerin güneşi
8
Haruni Ekic
obi’de yüzerim Şarkılarım hiçbir zaman radyoda çalınmayacak, şiirlerim hiçbir zaman kitaplara basılmayacak, resimlerim hiçbir zaman sergilere çıkmayacak. Hiçbir zaman tam anlamıyla kontrol edemeyeceğim duyguların yazıya dökülüşüdür bu, kağıt üzerinde yer alamayacak kadar soğuk bir dökülüş. Belinin ve kasıklarının müze gibi oluşu. Gözlerine baktığımda, görebildiğim kıvılcımlar. Bunun beni ağlatması gerekmiyor, seni hiç ağlatmıyor, ağlatmayacak. Kurduğum hayallerin hepsi beni adeta kanser edecek, sen beni kurtaramayacaksın, çünkü taksi paran olmayacak. Sonrasında seninle morgun içinde sarılarak uyuyormuşuz gibi bir uyuşukluk. Her şeyin gittikçe zorlaşması. Senin yeni yaşamlar, yeni insanlar görecek kadar umutlu olman, bir yandan da kendi yaşamından vazgeçmen. Bir kabusta, tavandan yatağına; yanına düşeceğim. Arkanı döneceksin, sırtına dokunacağım, özür dilemek isteyeceksin. O kadar "ben böyleyim, ben böyleyim" diyeceksin ki. En sonunda sana bir bardak su getireceğim. Karaya vurmuş gibi çaresiz ve umutsuz olmam. Sen uyurken ayaklarının üzerini ikinci bir yorganla örtmem. Gözlerin yarı açık uzattığın cigarayı titreyerek almam. Kafamı patlatacak kadar yoğun düşlerim. Hiçbir zaman radyoda çalınmayacak. Kitaplara basılmayacak. Sergilere çıkmayacak
10
G
Irem e p e t r e k n e
11
dönmezler geri Bir düş görse temmuz dolanır eli ayağına yıkılır sırça köşkünde kemiksiz putlar döner bakar ardına ne gülen, ne ağlayan var. bir hayal haliyle çizilir onca resim, yuvarlanıp gider tahta tırabzanda kalmaz geride ne seda ne de tek bir cisim. Bir düş görse temmuz verir telaşı evi. sarsılır uykuda cüceler ağma devler silkeler yeri uyanır fukara uykusundan kan ter içinde ne onlarca resim ne de cisim dönmezler geri..
12
Özhanr Bakadu
13
arma C . B s Charle
uzaktaki yollarım sürüklüyor beni hep düşlerim, kötüleşmiş bir dünyanın şeytanlarıyla dost uyanmak, ve içindeki vicdanın huzurlu sessizliği, kımıldamıyor eski huzursuz dürüst çocuk içeride, sakince bekliyor güneşin doğuşunu acelesi yok, ve düşlerimde arıyorum o umudu, o umudun içinde saklı ait olduğum gerçeklik, kimisi yabancı kimisi yakın gibi insanlar, lakin hepsi de buraya ait değil, bu dünyadan değil, bu gerçekten değil, yolculuğu istiyor ruhum, nereye varacağımın bir önemi yok gibi, sadece ayaklanıp düşlerimin sürüklediği yerlere esesim var, beni çağırıyor sürekli uzaktaki yollarım.
16
17
ıssızlığa bırak o kadar kalabalık görünse dünyanın için, yalnız herkesin ruhu, hem de yapayalnız, susuz topraklar kadar muhtaç değil belki de, ama ıssız ormanlar gibi, sözler durmuyor hava, nefesler farklılaşmıyor, kimse gelip gitmiyor, herkes kendi ait dünyasını yaratmak istediği için, imkan verilse ve herkesin kendine ait gezegeni olsa, düşünmeden gider herkes, yapayalnızlığında kendi gezegenin kralı olur, kendi kendine yeter, tiksinir olduk dünyadan, tiksinir olduk insanlardan, şeytana sövse de insan, kendinde asıl en büyük yalan. kırık kalplerin doğurduğu insanlar, insanlığı kaybetmiş çocukların geleceğinde, ihtiyarca nefes alan kaygılı şahsiyetler olacağız, her şeyi ıssızlığa bırakmış, suskun.
18
Sezai k Kelebe
19
şeytanla yaşamak basit mi?
“6